Professional Documents
Culture Documents
The Monuments of Sultan Abdulhamid Ii in PDF
The Monuments of Sultan Abdulhamid Ii in PDF
The Monuments of Sultan Abdulhamid Ii in PDF
Copyright© 2020 Nurcan YAZICI METİN . This is an open access article distributed under the Eurasian Academy
of Sciences License, which permits unrestricted use, distribution, and reproduction in any medium, provided the
original work is properly cited.
ABSTRACT
The Sultan Abdulhamid II Period witnessed intense development activities throughout the Ottoman geography. In
particular, the twenty-fifth anniversary of the sultan's ascension has been the occasion for these events. During this
period, the groundbreaking ceremony or opening of almost all kinds of architectural works were held, among them,
there were many fountains. Some of these fountains are in the form of a monument, usually a fountain with a
column in the middle. Some of these were built as a charity work of the sultan, and most of them were built by
local people and administrations as “memories of gratitude” on the occasion of the sultan's enthronement. These
fountains, which contain some references in accordance with the architectural language of the period, are symbols
that make the sultan visible in every part of the Ottoman geography as in other building examples. This visibility
was provided by tughra, crest, and even inscriptions on monumental fountains. These examples, which can be
defined as monuments in which the Ottoman architecture memory is foreign, have been handled by combining
them with the fountain setup, which is a known, recognized, accepted, functional structure. These fountains are
mostly multi-faced fountains built as part of a square. Although it generally reflects the styles of the period, there
are also examples of local/regional features. In addition to their symbolic languages, these monuments are
functional structures that serve as fountains and meet the water needs of the people, and this is their primary
function in construction. However, the monument setup of these fountains appears much more prominent than
their functionality. The examples from the Hamidiye fountains, which have been handled with the monument
setup, are limited. In this article, examples from the Hamidiye fountains, which have been selected from different
points of the Ottoman geography and have survived to the present day, are discussed. Being built in wide
geography, extending from Adana to Kastamonu, from Beirut to Selanik (Thessaloniki), these fountains were
evaluated in terms of their locations, architectural and ornamental features, monumental constructions and
architectural languages/discourses.
Keywords: Ottoman Architecture, Sultan Abdulhamid II, Fountain, Monument, Symbols
işlevsel bir yapı olan çeşme kurgusuyla birleştirilerek ele alınmışlardır. Bu çeşmeler çoğunlukla bir meydanın
parçası olarak inşa edilmiş, çok yüzlü meydan çeşmelerdir. Genellikle dönem üsluplarını yansıtmakla birlikte
yerel/bölgesel özelliklerin ele alındığı örnekler de mevcuttur. Bu anıtlar sembolik dillerinin yanı sıra çeşme olarak
hizmet veren, halkın su ihtiyacını karşılayan işlevsel yapılardır ve inşasındaki asli işlevi de budur. Ancak bu
çeşmelerin anıt kurgusu, işlevselliklerinden çok daha ön planda görünmektedir. Anıt kurgusuyla ele alınmış olan
Hamidiye çeşmelerinden günümüze ulaşan örnekler sınırlıdır. Bu makalede, Osmanlı coğrafyasının farklı
noktalarından seçilmiş, günümüze ulaşan ve ulaşmayan Hamidiye çeşmelerinden örnekler ele alınmıştır.
Adana’dan Kastamonu’ya Beyrut’tan Selanik’e uzanan geniş coğrafyada inşa edilmiş olan bu çeşmeler konumları,
mimari ve süsleme özellikleri, anıt kurguları ile mimarlık dilleri/söylemleri açısından değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Mimarisi, Sultan II. Abdülhamid, Çeşme, Anıt, Semboller
1.GİRİŞ
Sultan II.Abdülhamid Dönemi (1876-1909), Osmanlı coğrafyasında imar etkinliklerinin
çok yoğun olduğu bir dönemdir. II.Abdülhamid’in 33 yıllık saltanatı boyunca ülkenin dört bir
yanında, farklı türde mimari eserler inşa edilmiştir. Çoğunlukla Sultanın doğum günü, tahta
çıkış yıldönümleri, yani cülusu için inşa edilen mimari eserler bir anlamda ülkenin imarına
vesile olmuştur. Özellikle yirmi beşinci cülus yıldönümü (1 Eylül 1900) nedeniyle Osmanlı
topraklarında, merkezden en ücra noktaya kadar birçok yapı inşa edilmiş veya onarım görmüş;
cülus günü temeli atılmış ya da açılışı yapılmıştır. Bunların bir kısmı Sultan tarafından, bir
kısmı da onun adına, cülus hatırası olarak yaptırılmıştır. Sultan II. Abdülhamid’in “yirmi
beşinci sene-i devriyesi hatırası” olmak üzere inşa edilen pekçok esere padişahın adı verildiği
gibi farklı vesilelerle, yerel gelirlerle ve ihtiyaca binaen inşa edilmiş olan bazı eserlere de cülus
etkinliklerinden dolayı bu isim verilmiş; bunlar “Hamidiye” olarak adlandırılmıştır.
Sultan II. Abdülhamid’in saltanatında inşa edilen eserler arasında, büyük bir kısmı yirmi
beşinci cülus yıldönümü hatırası olmak üzere çok sayıda çeşme de bulunmaktadır.1 Bu
çeşmelerden, anıt formunda olanlar ve bu tanımlamayla örtüşenler önemli bir yer tutmaktadır.
Avrupa meydanlarındaki anıt örnekleriyle benzer kurguda ele alınan bu anıt çeşmeler, Osmanlı
şehirlerinde de genellikle son dönem kamu yapıları tarafından paylaşılan tanımlı meydanlarda
inşa edilmiş; mimari formları ve konumları itibariyle “meydan anıtları” olarak görülebilecek,
tanımlanabilecek nitelikte eserlerdir. 2 Bu çeşmelerden bazıları değişikliklerle de olsa günümüze
1 II. Abdülhamid Dönemi’nde başta İstanbul olmak üzere Osmanlı coğrafyasında çok sayıda çeşme inşa edilmiştir. Bunların
büyük çoğunluğu Sultanın hayratıdır. Bu çeşmeler, Osmanlı coğrafyasındaki anıt çeşme örneklerinden farklı olarak, anıt ya da
mesaj kaygısından öte mimari form olarak da Osmanlı çeşme mimarisi repertuarı içinde değerlendirilebilecek, inşa amacına
uygun, yani çeşme olarak hizmet veren örneklerdir (Egemen, 1993: 30-35, 327-331). Bunlar arasında önemli bir grubu
Hamidiye Su Tesisi’ne ait çeşmeler oluşturmaktadır. Su tesisinin beslediği çeşmeler için bkz. (Çeçen, 1997: 469-471; Uğuryol,
2020: 434-448). Dönemin farklı üsluplarını yansıtan bu çeşmeler arasında da meydan çeşmeleri vardır ve bunların mimari
formlarının öncüllerini Osmanlı çeşme mimarlığında görmek mümkündür. Neo-klasik Türk üslubundaki çok sayıda mermer
çeşmeden Yıldız Balmumcu kışlası yakınındaki iki Hamidiye Çeşmesi, Barbaros Bulvarı üzerindeki Orhaniye sitesindeki
Hamidiye Çeşmesi (1888), Orhaniye Kışlası bahçesindeki Hamidiye Çeşmesi, Kağıthane’deki günümüze ulaşmayan barok
üsluptaki Hamidiye Meydan Çeşmesi (1892), Tophane’de Nusretiye Camii önünde bulunduğu yerden Maçka’ya taşındığı
bilinen mimar d’Aronco’nun eseri olan art-nouveau üsluptaki II. Abdülhamid Çeşmesi (1901) Türk meydan çeşmelerinin son
örnekleri olarak nitelendirilen, Sultan II.Abdülhamid Dönemi’nin başkent örneklerinden birkaçıdır (Eyice, 1993: 281-282).
2 Fiziksel olarak kendiliğinden oluşmuş alanların meydan olarak şekillendiği Osmanlı şehirlerinde, bu alanların bir parçası
olarak inşa edilen meydan çeşmeleri, klasik dönem Osmanlı mimarlık repertuarında nadir de olsa uygulanmış, ancak asıl inşa
edilme süreçleri 18.yüzyıldan itiberen Batılılaşma Dönemi ile başlamıştır. Kumkapı Halil Cevkan Meydan Çeşmesi (1590),
Eminönü Güzelce Mahmut Paşa Çeşmesi (1605) gibi erken örneklerin yanında, 18.yüzyılda Topkapı Sarayı önündeki ve
Üsküdar’daki III.Ahmed Çeşmesi, Tophane Meydan Çeşmesi bu çeşmelerin önemli örneklerindendir. Batılı anlamda bir
meydan kavramını karşılamayan alanın parçası olan bu meydan çeşmeleri, fonksiyonel yönleriyle ön plandadır ve bulundukları
alanlar sosyal yaşamın şekillendiği yerlerdir. 18.yy ve sonrasında inşa edilen meydan çeşmelerinin Osmanlı çeşme mimarisine
getirdiği en önemli yenilikler, hacimsel büyüme ile yoğun bezeme olmuş ve bu çeşmeler geniş saçaklı görünümleriyle
bulundukları alanlarda birer köşk izlenimi sunmuşlardır. Meydan çeşmeleri hakkında bkz. (Koçyiğit, 2019: 339-354).
Dolayısıyla ilk örnekleri başkent İstanbul’da görülebilen bu çeşmeler, II.Abdülhamid Dönemi’nin anıt çeşmelerinden mimari
ve form olarak farklıdır.
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2020, Volume: 13 49
ulaşabilmiş; birçoğu ise yıkılmış ya da yıktırılmıştır. Dönemin mimari diline uygun olarak
birtakım referanslar da içeren bu çeşmeler, diğer yapı örneklerinde olduğu gibi padişahı
Osmanlı coğrafyasının her noktasında görünür kılan semboller olmuşlardır aynı zamanda. Bu
makalede, “Hamidiye Çeşmeleri”nden, Avrupa meydan anıtlarına benzer kurguda ele alındığı
ve anıt özelliği taşıdığı düşünülen çeşmeler, anıt ve hafıza kavramı üzerinden, konumları,
mimari ve süsleme özellikleri ile mimarlık dilleri/söylemleri açısından ele alınıp, Avrupa
meydanlarının parçası olan anıtlarla benzerlikleri/farklılıklarına değinilecektir.3 Tanımlanan
krtiterler üzerinden çalışmaya konu olan anıt çeşmeler, tespit edilebildiği kadarıyla, günümüze
ulaşan ve ulaşmayan örneklerdir.
Sultan II. Abdülhamid Dönemi’nin “anıt çeşmeleri” olarak adlandırılan bu çeşmeler,
halkın su ihtiyacını karşılayan işlevsel yapılar olmalarının yanında, sembolik dilleri ve
formlarıyla dikkati çeken uygulamalardır. Bu çeşmelerde uygulanan ve Osmanlı mimarisine
yabancı olan anıt kurgusu, çeşmelerin işlevselliklerinden daha ön planda görülmektedir. Su
yapısı olmanın yanında “anıt” kavramı altında değerlendirilecek bu çeşmeler için kelimenin
anlamına da bakmak gerekir. Anıt ya da abide kelimesinin anlamı, Türk Dil Kurumu tarafından,
“tarihsel bir özelliği olan büyük ve önemli bir olayı, ulusça sevilen sayılan, tarihe geçmiş bir
kimseyi gelecek kuşaklara tarih boyunca anımsatmak için yapılan ya da dikilen, göze çarpacak
büyüklükte, simge niteliğinde yapı, yontu, gömüt, sütun ya da benzeri yapıt” şeklinde
tanımlanmaktadır. Çalışmada ele alınacak olan Hamdiye Çeşmeleri, buradaki anlam üzerinden
“dikilen” ve “sütun” tanımlarını da içermektedir. Sütun formunun anıt algısını destekler bir
görünüm sunması da bu anıt çeşmelerin çoğunda sütun kullanılmasıyla açıklanabilmektedir.
Dolayısıyla tanımlanan dönemin çeşmelerinin, bir hatıraya gönderme yaparak “anıt” formunda
olanları, çalışmada ele alınmıştır. Bu noktada, Osmanlı mimarlığında daha önce karşılığı
bulunmayan anıt kavramının, Osmanlı’nın son döneminde, Tanzimat’la birlikte gündeme
geldiğini; “işlevsiz anıt” fikrinin Osmanlı mimari pratiğine uygun düşmediği gerçeğini
vurgulamak; işlevli, fonksiyenel bir mimarinin, çeşmenin anıt olarak ele alındığının da altını
çizmek gerekir.
Avrupa’daki anıt örneklerinde olduğu gibi meydanların bir parçası olan anıt çeşmeler,
Sultan II. Abdülhamid’le ve özellikle sultanın yirmi beşinci cülus yıldönümü ile özdeşleşmiştir.
Sultanın doğum günü, cülus yıldönümleri ve özellikle yirmi beşinci cülus yıldönümü
vesilesiyle, “hatıra” olarak, Osmanlı coğrafyasının dört bir yanında çok sayıda çeşme
yaptırıldığı gibi Sultan tarafından “hayır eseri” olarak inşa edilenlerin sayısı da oldukça fazladır.
II.Abdülhamid’in yirmi beşinci cülus yıldönümü münasebetiyle hazırlanmış olan Tebrîk-nâme-
i Millî’ye göre “Doksan iki senesi ağustosunun on dokuzuncu gününden itibaren tamir ve inşa
ve tefriş olunan hayrât-ı şerîfenin mekadir ve mesarif-i umumiyesi: Nev’i hayrât-ı şerîfe”
arasında 90 çeşme ve sebil tanımlanmıştır (Tebrîk-nâme-i Millî, tarih yok: 97). Bu rakam, R.
19 Ağustos 1292 (M. 31 Ağustos 1876) tarihinden, yani sultanın tahta çıkışından itibaren kendi
hayratı olarak tamir ve inşa ettirdiği çeşme sayısını vermektedir. Bu rakam, Hamidiye Su
Tesisi’nin beslediği çeşmeleri de kapsıyor olmalıdır (Çeçen, 1992:173)
3
Avrupa meydan anıtları tanımı, meydan çeşmelerini de içermektedir. Paris’teki Bastille Meydanı’ndaki 1830 Temmuz
Devrimi Sütunu, Londra’daki Trafalgar Meydanı Nelson Sütunu (1840lar), Paris’te Concordo Meydanı’ndaki dikilitaş
örnekleri yanında Roma’daki Bernini ya da Dört Nehir Çeşmesi (1651), Viyana’daki obelisk çeşme (1777), İngiltere Norwich
şehrindeki obelisk çeşme (1860), Paris Fontaine du Palmier/Zafer Çeşmesi (1808) bu meydan çeşmelerinden birkaçıdır.
50 OSMANLI COĞRAFYASINDA SULTAN II. ABDÜLHAMİD’İN ANITLARI: HAMİDİYE
ÇEŞMELERİ
2. ANIT ÇEŞMELER
Sultan II. Abdülhamid Dönemi’nde, onun baniliğinde veya onun adına inşa edilen ve bu
çalışmada “anıt çeşme” olarak tanımlanan çeşmelerden günümüze ulaşan örnekler sınırlıdır.
Bugün mevcut olmayan örnekler, dönemin yayınları ve resmi yazışmaları ile eski
fotoğraflarından tanınabilmekte, tanımlanabilmektedir.
Anıt niteliğindeki Hamidiye çeşmelerinin erken tarihli bir örneği Samsun’da inşa
edilmiştir (Resim 1). Pazar Mahallesi’nde, Subaşı Mevkii’nde bulunan çeşme günümüze
ulaşmamıştır. 4 Dönemin yazışmalarında, Samsun’da padişahın adına bir çeşmenin
yaptırılmasına karar verildiği bilgisi yer almaktadır. 1891 yılında, “Samsun civarında zuhur
eden tatlı su” için bir çeşme yaptırıldığı belirtilerek çeşmeye “Hamidiye Çeşmesi” adı verilmesi
kararlaştırılmıştır (BOA, İ.DH., 1231-96431, H.25 Zilkade 1308/M. 2 Temmuz 1891). Bafra’ya
giden yol üzerinde bulunduğu anlaşılan çeşmeye, aynı tarihte padişahın isminin verilmesine
müsade edildiği belirtilmiştir (BOA, DH.MKT., 1850-70, H.8 Zilhicce 1308/M.15 Temmuz
1891). Aynı yıl, Samsun’da Hamidiye adıyla inşa edilen çeşme üzerine konulmak üzere Turuk
ve Mea’bir müdürü Fikri Efendi’nin hazırladığı tarih kitabesi hakkında bilgi istenmiştir (BOA,
İ.DH., 1248-97768, H.28 Rebiulevvel 1309/ M. 1 Kasım 1891). Bu bilgi çeşmenin bir
kitabesinin olduğunu göstermektedir.
4 Rekonstrüksiyonu hazırlanan çeşmenin, orjinal yerine yakın bir noktada tekrar inşa edilmesi planlanmıştır.
(https://www.gercekbizde.com/yerel/2abdulhamit-hayrati-cesme-yeniden-yapilacak-h121965.html.Erişim: 22.07.2019)
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2020, Volume: 13 51
II. Abdülhamid’in yirmi beşinci saltanat yıldönümü için Kastamonu’da bir çeşme inşa
edilmiştir. Çeşme günümüze ulaşmamıştır. Servet-i Fünun’da yer alan bir fotoğraf ve altındaki
yazı “Yirmi beşinci sene-i müteyemmine-i devriye münasebetiyle Kastamonu’da inşa edilen
çeşme” hakkındadır (Servet-i Fünun, R. 5 Teşrin-i evvel 1316/M. 18 Ekim 1900, 501 (20), 104).
Eğimli bir arazide olduğu anlaşılan ve üç basamakla ulaşılan çeşme, çokgen bir
düzenlemeye sahiptir. Kesme taştan bir kaidenin etrafında musluklar, köşelerinde, dört kare
yükselti şeklinde fenerlerin oturduğu kaideler vardır. Çeşmenin orta alanında, kare bir alt taban
üzerinde, silmelerle ayrılmış, gövde kısmı piramidal formda bir sütun, anıt taşı yer almaktadır.
Taşın üzerinde, üst seviyede tuğra ve altındaki alanda kitabe görülebilmektedir (Resim 2). Dört
yönü açık çeşme bir meydanın parçası olmalıdır.
Resim 3. Cülusun yirmi beşinci sene-i devriyesi münasebetiyle Erzincan’da inşa olunan çeşme
(Kaynak:BOA, FTG., 1752, 8.9.1900)
Resim 4. Erzincan Hamidiye Çeşmesi (Kaynak: İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler
Kütüphanesi, II.Abdülhamid Albümleri, No: 779.73).
Bir platform üzerinde çokgen (altı köşeli) formda ele alınmış olan çeşmenin köşeleri
plastırlarla ve silmelerle düzenlenmiştir. Dörtgen silmelerle çerçevelenmiş her köşe ortasında,
karşılıklı boynuzdan çıkan bitkisel motifler ve yıldızlarla süslü yuvarlak bir ayna taşı
bulunmakta, bu ayna taşının ortasında da musluklar yer almaktadır. Çeşmenin ortasında,
kademeli olarak düzenlenmiş olan anıt yükselmektedir. Altı köşeli olduğu anlaşılan bu anıtın
ilk kademesinde, pilastırlarla bölümlenmiş dikdörtgen alanlarda kitabe, Osmanlı arması ve
tuğra görülebilmektedir. Üzerinde pahlanmış ve silme kuşağıyla ayrılmış, palmet frizi sonrası
yivli kaide ve gövdeye sahip bir çanak düzenlemesi; sonrasında da kabartma süslemeli bir kısım
vardır. Çeşme ortasındaki bu anıt, yuvarlak düzende yivli bir geçişten sonra yine yivli bir
kubbecikle son bulmaktadır.
Sultanın cülusunun yirmi beşinci yılı vesilesiyle Erzincan ahalisi adına inşa edilip
açılmış olan çeşmenin yapımında hizmeti geçenler ödüllendirilmiştir. Çeşmenin yapımında
emeği geçen mühendis Harafim Efendi, inşaat komisyonu başkanı Halid Efendi ile Hüseyin
Beye rütbe verilmiştir. Müteahhit Şükrü, Gabriel ve ressam Aram Efendi ise sanayi madalyası
ile taltif edilmişlerdir (BOA, DH.MKT., 2414/39, H. 19 Cemaziyelahir 1318/M. 14 Ekim
1900). Bu yazışma, çeşmenin tasarım ve uygulamasında etkili olan isimler hakkında bilgi
vermesi açısından önemlidir. Çeşmenin, yukarıda tanımlanan yapıların yer aldığı hükümet
meydanının bir parçası olduğu anlaşılmaktadır.
Kuruköprü Meydanı’nda olduğu bilinen çeşme, 1956 yılındaki yol genişletme çalışmalarında,
belediye tarafından yıktırılmıştır. 1992 yılında valilik tarafından, başka bir konumda, aslına
uygun olarak yeniden inşa ettirilmiştir.5
Resim 5. Adana Hamidiye Çeşmesi’nin açılışı. (Kaynak: Servet-i Fünun, 26 Teşrin-i evvel
1316, 8 Kasım 1900, 504 (20)
Resim 6. Adana Hamidiye Çeşmesi ve konumu. (Kaynak: İBB. Atatürk Kitaplığı kartpostal
koleksiyonu No: 014133)
Resim 7. Adana Hamidiye Çeşmesi’nin görünümü. (Kaynak: İBB. Atatürk Kitaplığı kartpostal
koleksiyonu No: 018897)
5
Çeşme, Adana Valiliği’nin “Kültür Varlıklarımıza Saygı” kampanyası kapsamında, mimar Z. Çavuşoğlu tarafından yapılan
restitüsyon projesine göre yeniden inşa edilmiştir.
54 OSMANLI COĞRAFYASINDA SULTAN II. ABDÜLHAMİD’İN ANITLARI: HAMİDİYE
ÇEŞMELERİ
1900, 504 (20). Hamidiye Çeşmesi’nin meydanın orta alanında 9 metre yüksekliğinde, dört
cepheli bir çeşme olduğu anlaşılmaktadır. İki katlı bir düzenlemeye sahip olan çeşmenin daha
geniş tutulan alt katında, dört köşede üçer sütun bulunmakta; orta alanda, ayna taşında eliptik
formda bir düzenleme yer almaktadır. Daha dar olan ikinci kat köşelerini birer sütun
sınırlandırmaktadır. İkinci katta, kat ayrımında girintili, çıkıntılı bir galeri dolanmakta; çeşme
soğan kubbe ile sonlanmaktadır (Resim 7). Kat ayrımları ve soğan kubbeye geçiş silmelerle
belirlenmiştir.
Bugün aslına uygun olarak farklı bir konumda inşa edilmiş olan çeşmenin üzerinde,
orjinalinde bir de kitabenin olduğu belirtilmiştir. Çeşmenin birinci katının dört cephesinde yer
alan eliptik madalyonlardan ikisi içinde beşer satırlık kitabe yer almaktadır (Çam, 2010: 238).
Kitabe:
“Naşir-i envar-ı adl
Ve ihsanı’s-Sultan ibni’s-Sultan
Es-sultan Gazi Abdülhamid Han-ı Sani
Efendimiz hazertlerinin yirmi beşinci sene-i devriye-i
Cülûs-ı hümâyunları münasebeti celilesiyle Adana şehri
Ahali-i sadıkası namına Meclis-i belediye tarafından
Te’sis edilen nişâne-i şükran efşanedir ki
Üçyüzonaltı sene-i mübarekesi ağustosunun on
Dokuzuncu Cuma ertesi günü teyemmümen ve teberrüken
Küşâdı ve ab-ı zülali icrâ kılınmışdır sene 316”
Diyarbakır’da, Hamidiye Sanayi Mektebi ile birlikte inşa edildiği anlaşılan ve üzerinde
yer alan saatten dolayı daha çok “Saatli Çeşme” olarak tanınan çeşme günümüze ulaşmamıştır
(Acun, 2011: 95). Servet-i Fünun’da, kapak sayfasında yer alan fotoğraf ve içindeki açıklamada
“...hazreti padişahide Diyarbekir’de müceddeden inşa ve küşâd olunan Hamidiye Sanayi
Mektebi” bilgisi vardır. Bu fotoğrafta da mektebin önünde görülebilen çeşme hakkında aynı
yerde, Sanayi Mektebi hakkında bilgi içeren metinde, “...yirmi beşinci sene-i devriye-i
hümâyuna müsadif olan ruz-u firuzda nam-ı name-i hümâyuna izafeten küşadı makrun-u
müsade-i seniyye-i hazret-i şehinşahi olmuş ve ol vecihle resm-i küşadı icra kılınmış olduğu
gibi yine vali-i müşarünileyhin himem-i mahsusalarıyla işbu yevmi mukaddesin alelalinden
hisseyab-ı mebahat ve mefharet ve bir nişane-i ubudiyet olmak üzere mekteb-i mezkur civarında
inşa edilen müzeyyen çeşme” diye tanımlanmakta ve çeşmenin açılışının “yevm-i mesud-u
mezkur”da, yani cülus günü yapıldığı belirtilmektedir (Servet-i Fünun, R. 12 Teşrin-i evvel
1316/M.25 Ekim 1900, 502 (20), 113). Çeşmenin, dönemin Diyarbakır vilayeti valisi Halit Bey
tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Padişahın yirmi beşinci cülus yıldönümü için inşa
edilmiş olan çeşmeye, padişaha izafeten onun adı verilmiş ve açılışı cülus günü yapılmıştır
(Resim 8).
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2020, Volume: 13 55
Resim 8. Diyarbakır’daki Hamidiye Çeşmesi’nin cülus günü resmi açılışı (Kaynak: BOA, FTG.
No: 1773).
Resim 9. Diyarbakır’da Mekteb-i Sanayi önündeki Hamidiye Çeşmesi (Kaynak: İstanbul
Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi, II.Abdülhamid Albümleri, No: 779.73-86)
Resim 10. Çeşmenin ön cephesi (Kaynak: İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi,
II.Abdülhamid Albümleri, No: 779.23).
Dönemin yazışmalarında, 1900 yılında, “ruz-ı cülusta”, yani cülus günü resmi açılışının
yapıldığı belirtilen Diyarbakır’daki Mekteb-i Sanayi ile Hamidiye çeşmesinin resimlerinin
gönderildiği belirtilmektedir (BOA., DH.MKT., 2412/13, H. 12 Cemaziyelahir 1318/M. 7 Ekim
1900). Çeşmenin Mekteb-i Sanayi önünden ve bağımsız görünümlerini içeren II.Abdülhamid
Albümleri’ndeki fotoğraflarında da birtakım tanımlamalara yer verilmiştir (Resim 9-10).
Fotoğrafın üstünde yer alan açıklamada, “cülus-ı meyâmin-i menus hazretlerinin yirmi beşinci
sene-i devriyesine müsadif şerefi alilerine ...Diyarbekirde inşa kılınan çeşmenin cepheden
fotoğrafıdır” ifadesi vardır.
Mektebin bahçesinde bulunduğu anlaşılan dört yüzlü/cepheli çeşme, iki renkli taş
işçiliğinin kullanıldığı kare bir kaide ile piramidal ikinci bir bölümden oluşmaktadır. Alt
kaidenin dört köşesinde, silindir gövdeli sütunlar üzerinde korentvari başlıklar yer almaktadır.
Çeşmenin üstünde, dilimli üçgenvari bir alınlık ve üzerinde harfleri seçilebilen yazılar
mevcuttur. Çeşmenin mektebe göre yola cephelenmiş ve ana cephe olarak düzenlendiği
anlaşılan cephesinde, iki sütun arasında kurna ve iki musluklu ayna taşı vardır. Bu cephede,
eğrisel formlu bir alınlık içinde Osmanlı arması görülmektedir. Burada silmelerle
çerçevelenmiş ve daire düzenlemeleri arasına alınmış yedi satırlık bir kitabe yer almaktadır.
Çeşmenin bu cephesinde bir de saat bulunmaktadır. Fotoğraftan anlaşılabildiği kadarıyla yan
cepheler, iki renkli taş işçiliğinin kullanımı dışında sadedir.
Resim 11. Yozgat Hamidiye Çeşmesi’nin eski bir resmi (Kaynak: Şehbal Mecmuası).
Resim 12. Yozgat Hamidiye Çeşmesi (Kaynak: https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye.
Erişim: 11.11.2019).
Beyaz kesme taştan inşa edilmiş olan çeşme dikey profilli silmelerle beşe bölümlenmiş;
yataydaki eğrisel silmelerle de üç bölüm halinde ele alınmıştır. Beş lülesi bulunan çeşmede,
orta alanda ve yanlarda musluklar yer almaktadır. Kurna kısmında, bölümlenmiş alanlarda
kartuşlar içinde süslemeler görülür. Orta alandaki musluğun hemen üstünde kıvımlı hatların
olduğu süslemeler, üstünde vazo formunda içi yazı ile dolgulanmış bir düzenleme ve hemen
üstünde dikdörtgen kitabe alanı bulunur. Daha yalın tutulmuş iki yan musluk üzerinde de yazılı
alanlar vardır. Çeşme ayna taşlarının bitiminde, ince yivli bir düzenleme üstünde, profilli kalın
silmeler bu alanı sınırlamaktadır. Üste eğrisel profilli silmelerin sınırladığı ve basık kemer
düzenlemeleri ile bölümlenmiş orta alanda, ortada Osmanlı arması, yanlarda ikişer satırlık
kitabeler görülmektedir. Bugün bu kısımlar, arma ve yazılar aşınmış durumdadır. Çeşme sivri
kemerli, yanlarda eğrisel kıvrımlı düzenlemelerin eşlik ettiği alınlıkla sonlanmaktadır. Bu
kısımda, orta alanda saat yeri görülebilmektedir. Dönemin birçok yapı alınlığında görülebilen
bu eğrisel volütlü kısmın yanlarında, ortasında tuğra olan etrafı ışınsal düzenlemeli iki yuvarlak
düzenleme vardır. Bunların ortasında bulunan tuğralar da bugün mevcut değildir. Sivri kemerin
içinde de eğrisel bitkisel süslemelere yer verilmiştir.
Yozgat’taki çeşme diğer anıt çeşme örneklerinden farklı bir kurgudadır; beşgen
formdadır ve tek yönü ile cami haziresine bitişiktir (Resim 12). Ayrıca alınlığında saat
bulunmaktadır. Çeşme üzerinde saate yer verilmesi Diyarbakır Hamidiye Çeşmesi örneğinde
olduğu gibi bu dönemin başka çeşme örneklerinde de vardır. Tipik örneklerden biri de Hicaz
demir yolundaki namazgah bitişiğine, Sultan II. Abdülhamid’in hayratı olarak inşa edilmesi
planlanan çeşmedir (Tebriknâme-i Millî, tarih yok: 15) Ayrıca bazı saat kulelerinin altının
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2020, Volume: 13 57
Resim 13. Selanik Hamidiye Çeşmesi (Kaynak: İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler
Kütüphanesi, II.Abdülhamid Albümleri, No: 90852-56).
Resim 14. Hamidiye Çeşmesi (Kaynak: İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi,
II.Abdülhamid Albümleri, No: 90852-58).
6
Vali, kosoloslar, cemaat üyelerinin dini liderleri, belediye ve askeriyenin önde gelenlerinin katıldığı açılış töreninde, Selanik
halkının tamamının susuzluğunu giderecek miktarda vişne şerbeti akıtılmıştır (Anastassiadou, 2001: 143).
58 OSMANLI COĞRAFYASINDA SULTAN II. ABDÜLHAMİD’İN ANITLARI: HAMİDİYE
ÇEŞMELERİ
Resim 15. Çeşmenin açılışını gösteren fotoğraf (Kaynak: Tebriknâme-i Millî, ty: 11)
Resim 16. Çeşmenin günümüzdeki durumu (2019).
Dairevi bir platform üzerinde yer alan çeşme kademeli olarak yükselmektedir. Alt
kademede volütlerle ayrılmış çeşme kurnaları bulunmaktadır. Bu volütler üzerine musluklar
yerleştirilmiş; volütlerin arasında da her yönde, zemine oturan yarım daire formlu kurnalara yer
verilmiştir. Aralarda, içbükey formda dört sıra dilimli süslemenin üzerinde lüleler
bulunmaktadır. Bu kısımdan profilli silmelerle bir üst kademeye geçilmekte, burada da
volütlerin üstüne gelecek şekilde alt kısımlarında girlant süslemeleri bulunan kaideler yer
almaktadır. Çeşmenin ortasında, gövdesi yukarı doğru daralan sütun yükselmektedir. Sütunun
kaidesini oluşturan kısım silmelerle bölümlenmiş ve köşeleri pahlanmıştır. Çeşmenin sütun
kaidesini oluşturan kısmında, bir yüzde tuğra, diğer bir yüzde ise dört satırlık sülüs kitabe
metninin olduğu eski fotoğraflardan görülebilmektedir (Resim 14).
Çeşmenin XX.yüzyılın başında onarıma ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır. 1909 tarihli bir
yazışmada çeşmenin tamiratı için gerekli olan meblağın ödenmesi için yazı gönderilmiştir
(BOA, TFR.I.SL., 212/21134, H. 14 Cemaziyelahir 1327/M. 3 Temmuz 1909). Selanik
Vilayeti’nden Maliye Nezareti’ne gönderilen yazıda, bu tarihte çeşmenin tamir edilmesi söz
konusudur. Layihada, adı geçen idareden devralınan masraflar kısmında, Hamidiye çeşmesi
suyolcusu Şerif Ağaya 200 kuruş tahsis edildiği, bu çeşmenin tamiratı için 250 kuruşa ihtiyaç
olduğu belirtilmiştir.
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2020, Volume: 13 59
Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkışının yirmi beşinci senesinin hatırası olarak inşa
edilen anıt çeşmelerin bir örneği de Beyrut’ta bulunmaktadır. Cülus vesilesiyle Lübnan halkı
tarafından yaptırılan anıt çeşme, inşa edildiği 1900 yılında, Assour Meydanı’nın ortasında,
kentin merkezinde, hükümet konağı önünde yer almakta idi (Resim 17). Çeşmenin eski
yerindeki konumunu gösteren, “Cülus-i hümâyun hazreti hilafet-penâhinin yirmi beşinci seneyi
devriyesi münasebeti celîlesiyle Beyrutta inşâ kılınan çeşmenin resmidir” açıklamasıyla
verilmiş bir fotoğrafı, dönemin yayınında mevcuttur.7 Ayrıca Miladi 1901 tarihli Beyrut
Salnamesi’nde, “Cülus-ı hümâyun-ı meal-i makrun-ı hazreti hilafet-penâhinin yirmi beşinci
sene-i devriye-i mülükânelerinin hatıra-i şükranı ve Beyrutun bir nişâne-i ubudiyet-karanesi
olmak üzere vali-i ali-i vilâyet atufetlü Reşid Mümtaz Bey Efendi hazretleri tarafından Beyrutta
tesis ettirilen dil-nişin çeşme” açıklamasıyla, yine çeşmenin fotoğrafı yer almaktadır. Aynı
salnamede Beyrut Vilayeti’ne mahsus vaka-i tarihiye başlığında, 1318 yılında “cülus-ı
hümâyun yevm-i mesud hazreti zillullahinin yirmi beşinci sene-i devriyesinin hatıra-i şükranesi
olmak üzere Beyrutta bir tarz-ı nevin-i dilnişinde mükemmel bir çeşme...” inşa edildiği ifade
edilmiştir (Salname-i Vilayet-i Beyrut, 1319: 3, 72). Salnameden, çeşmenin dönemin valisi
Reşid Mümtaz Bey’in girişimleriyle yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Beyaz ve kırmızı mermerden
yapılan ve sekiz metre yüksekliğe sahip olan çeşme bulunduğu meydandan alınarak, 1957
yılında bugünkü yerine, geçmişte Hamidi Bahçesi olarak bilinen Sanayah Parkı’na taşınmıştır
(Resim 18).8
Resim 17. Beyrut Hamidiye Çeşmesi (Kaynak: İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler
Kütüphanesi, II.Abdülhamid Albümleri, No: 779.73-120).
Resim 18. Çeşmenin Sanayeh Bahçesi’ndeki bugünkü durumu. (Kaynak: TİKA Arşivi,
https://www.tika.gov.tr/tr/ Erişim: 28.09.2019)
7
Malumat, H.1308/M.1901, (254) 144, 273. Bu fotoğraf İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi’ndeki
II.Abdülhamid Albümleri, No: 779.73-120 fotoğraf ile aynıdır.
8 Çeşme, 2015 yılında TİKA tarafından restore edilmiştir. (https://www.tika.gov.tr/.../lubnan. Erişim: 22.09.2019). 1516’daki
Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi’yle Osmanlı topraklarına katılan Beyrut, 1918 İngiliz işgaline kadar Osmanlı hakimiyetinde
kalmıştır. Çeşmenin ilk konumu ve taşınması hakkında bkz.
(Hanssen, 1998: 41-42).
60 OSMANLI COĞRAFYASINDA SULTAN II. ABDÜLHAMİD’İN ANITLARI: HAMİDİYE
ÇEŞMELERİ
Anıtsal boyuttaki çeşme yuvarlak bir platform üzerine yerleştirilmiştir. Alt kademede,
çeşme düzenlemesinin ortasında kademeli sütun yükselmektedir. Altta, köşelerde kısa kırmızı
mermer sütunlarlarla bölümlenmiş aralarda, çeşme kurnaları, üçlü kırmızı mermer ayaklar
üzerinde taşınmaktadır. Musluklar, iki yönlü çelenk üzerine yerleştirilmiş yıldız formunun
ortasında yer almaktadır. Çeşme kısmı, köşeleri eğrisel konsollarla ayrılmıştır. Ortada, yukarı
doğru dört kademe halinde incelerek devam eden sütun gövdesi silmelerle bölünmüştür. En
altta, ilk kademede silmelerle çerçevelenmiş, ön ve arkada olmak üzere, iki tane altı satırlık
sülüs kitabe metni vardır. Kitabe, yanlarda boğumlu kalın silmelerle sınırlanmıştır. Üste tepelik
düzenlemeleri, palmet motifleri görülmektedir. Bu kısımdan, kalın bir halat silme ile daha ince
olduğu anlaşılan, yivli gövdeli kısma geçilmekte; sonrasında iki silme sırasıyla bölümlenmiş
sütunun son kısmı gelmektedir. Sade tutulan bu kısım, dışbükey bitkisel süslemeli bir
düzenlemeyle son bulmakta; sütunun bitiminde de alem yer almaktadır.
Çeşmenin mimarı Yusif Aftemos’tur; Yusif al-Amid ise heykeltraş olarak katkıda
bulunmuştur. Çeşme üzerindeki altın yaldızlı kitabe ise yerel sanatçı Shaykh Muhammed
tarafından hazırlanmıştır. 9 Yerel mimar ve sanatçılar tarafından inşa edildiği anlaşılan çeşmenin
bölgesel/yerel unsurlar taşıdığı görülmektedir. Beyrut Hamidiye Çeşmesi, dahil olduğu
hükümet meydanında yer alan yalın üsluptaki kamu yapılarının aksine oryantalist veriler içeren
bir örnektir. Çeşmenin, nev-i tarzda/yeni tarzda hoş bir çeşme olarak tanımlanması, “tarz-ı
nev”in dönem mimarisinde farklı bir yaklaşımını göstermektedir.
Beyrut’’taki Hamidiye Çeşmesi, ilk inşa edildiği yerde meydanın önemli bir parçasıdır
ve “meydan-anıt” kavramıyla örtüşen en önemli örneği oluşturmaktadır. II. Abdülhamid
Dönemi’nin modern kent meydanları olarak kurgulanan alanlar, hükümet konakları etrafında
şekillenen yerlerdir. Bu alanlarda meydanın tamamlayıcısı olarak daha çok saat kulelerinin inşa
edildiği bilinmektedir (Yazıcı 2019a). Burada meydanın en önemli öğesi konumundadır çeşme
ve boyutuyla da “anıtsal” bir örnektir.
Sultan II.Abdülhamid’in yirmi beşinci cülus yıldönümü hatırası olarak Sakız Adası’nda
da bir anıt çeşme inşa edilmiştir. Günümüze ulaşan ve Sakız’daki Vounaki Meydanı’nda yer
alan çeşme, Mecidiye Camii önündedir. İnşa edildiği dönemde hükümet konağı da dahil
etrafındaki kamu yapılarıyla birlikte kent meydanının, hükümet meydanının tamamlayıcı öğesi
olan çeşmenin temeli cülus günü, 1 Eylül 1900’de atılmıştır (Resim 19).
9
Çeşmenin mimarı ve diğer sanatçıları yerel isimlerdir ( Hanssen, 1998: 62).
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2020, Volume: 13 61
Resim 19. Sakız Adası’ndaki Hamidiye Çeşmesi (Kaynak: Servet-i Fünun, R. 4 Kanun-i sani
1316/M. 17 Ocak 1901, 514 (20), 305).
Resim 20. Sakız Adası’ndaki Hamidiye Çeşmesi (Kaynak: http://milletgazetesi.gr/ Erişim.
20.11.2019, H. Halil, 2018).
Sakız Adası’ndaki Hamidiye Çeşmesi hakkında Servet-i Fünun’da bir yazı ve fotoğrafa
yer verilmiştir. Burada, “...hazret-i padişahide ahiren Sakız’da inşa ve küşâd olunan çeşme”
açıklamasıyla verilen kapak fotoğrafının altında çeşmenin, kırmızı ve beyaz mermerden inşa
edildiği, dört buçuk metre yüksekliğinde, dört musluklu olduğu yazılıdır (Servet-i Fünun, R.4
Kanun-i sani 1316/M. 17 Ocak 1901, 514 (20), 305). 13 Nisan 1901 tarihli bir yazışmaya göre
"Sultan Abdülmecid han gazi hazretlerinin Sakızda ihyâgerdeleri olan Mecidiye Cami-i şerifi
karşısında ve dâire-i hükûmet civârında somaki mermerden gayet müzeyyen ve musanni' dört
musluklı bir çeşmenin vaz'-ı esası kararlaşdırıldığı Cezair-i bahr-i sefid vilayet-i celilesinden
evvelce iş'ar" olmuş, yani somaki mermerden dört musluklu gayet süslü ve sanatlı bir çeşmenin
temelinin atılacağı önceden merkeze bildirilmiştir. Bunun üzerine merkez Cezayir vilayetinden
"Mezkûr çeşmenin vaz'-ı esası icra olunub olunmadığı ve masarıf-ı inşaiye ne mikdarda bâliğ
olarak ne tarafda tesviye idilecegi" yönünde bilgi istenmiştir. Vilayetin merkeze verdiği cevaba
göre; Sakız sancağı mutasarrıflığı, padişahın tahta çıkış yıldönümünde adı geçen çeşmenin
temelini attıklarını, inşa masrafları olan 105 Osmanlı lirasını belediye dairesinin tasarrufu
olarak kalan i'ânât akçesinden karşıladıklarını bildirmişlerdir (BOA, DH.MKT., 2472/104,
H.23 Zilhicce 1318/M. 13 Nisan 1901).
Yarım daire bir alt taban üzerine oturan çeşme, kırmızı ve beyaz mermerden yapılmıştır
(Resim 20). Dört köşesinde, küçük kulelerle bölümlenmiş alanlarda içbükey düzenlemeli ayna
taşı ve musluklar yer almaktadır. Dört yönde zemine oturan kurnalar yuvarlaktır. Alt kısımdan,
profilli silmelerle silindirik formdaki üst gövdeye geçilmektedir. Gövdenin etrafında korent
başlıklı, yivli sütunlar bulunmaktadır. Çeşme, silmelerle geçilen dilimli bir düzenleme üzerinde
yer alan korentvari içiçe iki birimle sonlanmaktadır. Sütun gövdesinin bir yüzünde, yivli iki
sütunçe arasında padişahın tuğrası ve kitabe metni yer almaktadır. Çeşmenin kitabesinde,
Sultan II.Abdülhamid’in tahta çıkışının yirmi beşinci sene-i devrileri münasebetiyle, bir şükran
hatırası olmak üzere 1 Eylül 1900’de inşa ettirildiği yazılıdır (Konuk, 2008: 200).
62 OSMANLI COĞRAFYASINDA SULTAN II. ABDÜLHAMİD’İN ANITLARI: HAMİDİYE
ÇEŞMELERİ
3. Diğer Örnekler
İnşa yeri tanımlanmayan, ancak fotoğraf üzerindeki kitabe metninden Sultan II.
Abdülhamid’in hayratı olarak inşa edildiği anlaşılan, dönemin bir başka anıt çeşmesi de dikkat
çekici bir örnektir (Resim 22). Dört yüzlü meydan çeşmesinin alt kaidesi, yıldız ve dörtgenlerle
örülü renkli taş işçiliğine sahiptir. Dört yüzde lülenin olduğu görülmektedir. Tuğladan örüldüğü
anlaşılan üst kısım prizma gövde şeklinde yükselmekte, kademeli şekilde daralarak üste
yerleştirilen hilalle son bulmaktadır. Bu prizma gövdenin bir cephesi, boydan boya kitabe alanı
olarak düzenlenmiştir.
Resim 21. Hicaz Demir Yolu’nda yer alan çeşme (Kaynak: Tebriknâme-i Millî)
Resim 22. Hamidiye Çeşmesi (Kaynak: İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi,
II.Abdülhamid Albümleri, No: 77973-89)
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2020, Volume: 13 63
Çeşmenin fotoğrafının yer aldığı albüm sayfasında, kitabe metnine de yer verilmiştir
(İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi, II.Abdülhamid Albümleri, No: 77973-89).
Padişaha övgüler içeren kitabe dili, dönemin bu anıt çeşme örneğinde de görülmektedir. Kitabe:
“Hazret-i Sultan Hamidin menbağı feyz avdı
Yaptı birçok çeşme sâz-ı gaytdâr-ı selsebil
Her kaza her karye her köy lütfunun seyrabıdır
Edhem’il-lutf bî-payân hakka bi abdil
Böyle bir asr-i sa’idin cümlemiz mes’uduyuz
Sâye-i feys rizâ-yı akdes-i Zill ü zelil
Çeşmenin resm-i küşadı (mevlid-i pâk-ı nebî)
Niyyet-i inşâsı makbul iştir bir kudsî delil
Söyledi Vehbi kulu tarih lafzı fahr ile
Tam bin üç yüz on sekizde bitdi bu fahrü’s-sebil”
H. 1318, 1900-1901
Çeşmenin açılış törenini, resmi küşadını gösteren fotoğrafta, her yaştan sivil, asker, kız
ve erkek çocuk Osmanlı tebasından oluşan “kurgulanmış” bir topluluğun padişaha dua ettikleri
görülmektedir. “Padişahım Çok Yaşa” yazısının asılı olduğu pankart, çeşmenin üstüne denk
getirilerek yerleştirilmiştir. Cülus vesilesiyle olmasa da kitabe metninden anlaşıldığı üzere
padişahın hayır eseri olarak yaptırdığı bu çeşme de anıt çeşme kurgusundadır.
Sultan II. Abdülhamid Dönemi’nin anıt çeşmeleri Osmanlı coğrafyasının farklı
bölgelerinde uygulama alanı bulmuşken, başkent İstanbul örnekleri yok denecek kadar azdır.
Diğer örneklerde olduğu gibi anıt fikrini tam olarak yansıtmasa da form olarak bu grupta
değerlendirilebilecek uygulamalarından biri de Kasımpaşa Kızılay Meydanı’nda yer alan ve
üzerindeki kitabeden H. 1306 (M. 1888/1889) yılında yaptırıldığı anlaşılan Hamidiye
Çeşmesi’dir (Resim 23). Hamidiye su tesisinin beslediği İstanbul’daki bu Hamidiye Çeşmesi
“Şişli’de meydanda kâin nam-ı meal-i ünvan-ı hümâyunla müzeyyen müceddeden inşâ olunan
çeşme” açıklamasının yer aldığı eski bir fotoğrafta görülen çeşme olmalıdır (Resim 24).
Günümüze değişikliklerle geldiği anlaşılan bu sütun çeşme üzerinde, “Hamidiye Çeşmesi,
1306” yazılıdır. Sütun formundaki bu çeşmenin kurnaları ve sütunun üzerinde yer alan vazosu
günümüze gelmemiştir. Bu örneğin yanında, Büyükçekmece’de, kitabesinden Sultan
II.Abdülhamid’in yirmi beşinci cülus yıldönümü anısına inşa edildiği anlaşılan H. 1318 (M.
1900) tarihli çeşme de sütun çeşme formunun farklı bir uygulamasıdır (Yücel, 1969: 107).
Havuzun kenarında yer alan çeşme tek parça mermerdendir ve üzerinde kitabenin yanında tuğra
da bulunmaktadır.
64 OSMANLI COĞRAFYASINDA SULTAN II. ABDÜLHAMİD’İN ANITLARI: HAMİDİYE
ÇEŞMELERİ
Genel itibariyle Osmanlı mimarisinin yabancı olmadığı, ancak Batılılaşma Dönemi ile
yaygınlaşan meydan çeşmesi fikrinin anıt kurgusuyla ele alındığı örneklerdir bu anıt çeşmeler.11
10
Bir amaca hizmet eden anıt çeşme örneklerinin yanında bu dönemde sembolik olarak inşa edilen hatıra sütunlar
da mevcuttur. Bkz. (Kreiser, 1997: 103-117; Avcı, Avcı, 2017: 23-45).
11
Meydan çeşmeleri hakkında bkz. (Koçyiğit 2019: 339-354).
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2020, Volume: 13 65
Anıt ve su ilişkisinin kurulduğu bu örneklere, anıt, su, zaman bileşenleriyle ele alınmış örnekler
de eklenmiştir. Sultan II. Abdülhamid Dönemi’nin anıt çeşmelerinden bazıları saatli çeşme
olarak inşa edilmiştir. Anıt çeşmenin üzerine saatin yerleştirildiği Yozgat ve Diyarbakır
Hamidiye Çeşmesi bu dönemin tipik örnekleridir. Saat-çeşme ya da saatli çeşme uygulamasının
bir örneği de “Hicaz demir yolunda yer alan çeşme” olarak tanımlanan ve padişahın hayratı
olarak inşa edilen abidevi anıtta görülmektedir. Bu dönemin diğer önemli anıtları saat
kuleleridir ve zamanı göstermek amaçlı işlevselliklerinin yanında anıt ölçeğinde eserler olan
saat kulelerinin bazıları çeşmelidir. İzmir, İzmit, Çanakkale, İstanbul Dolmabahçe saat kuleleri,
altında çeşmesi bulunan örneklerdir.
kurgusu II. Abdülhamid Dönemi sonrasında da inşa edilmeye devam etmiştir. Gümüşhane’deki
Dalbatan Çeşmesi (1915-1917), İzmir Urla’daki Mermerli Çeşme (1923) anıt meydan
çeşmelerinin daha geç tarihli uygulamalarıdır.
Sultan II. Abdülhamid Dönemi anıt çeşmelerinin en önemli bileşenleri, üzerlerinde yer
alan arma, tuğra ve kitabeleridir. Dönemin mimari dilini belirleyen referansların bu anıt
çeşmeler üzerindeki kullanımı, hükümet konağı ya da okul binası gibi büyük boyutlu, gösterişli
bir mimarinin cephesindeki tuğra ve arma kullanımından çok daha etkilidir. Dolayısıyla
birtakım mimari öğelerle görünür olma, görünür kılınma durumu bu anıt çeşmelerde daha
belirgindir. Çeşmelerdeki tuğra kullanımı ile sultan, başkent dışındadır; dönemin Osmanlı
kentlerindeki meydanlardadır. İncelenen anıt çeşmelerin tamamında tuğra kullanılmıştır.
Adana, Diyarbakır, Erzincan, Yozgat, Samsun örneklerinde olduğu gibi çeşme üzerinde
Osmanlı armasının kullanılmış olması da dikkat çekicidir. Adana, Diyarbakır, Erzincan ve
Yozgat’taki çeşmelerde tuğra, arma ve kitabenin bir arada kullanımı görülmektedir. Adana,
Kastamonu, Yozgat, Erzincan, Diyarbakır, Sakız, Beyrut ve Selanik’teki çeşmelerde; ayrıca
nerede inşa edildiği tespit edilemeyen çeşmede kitabeye yer verilmiştir. Sultan II.
Abdülhamid’e övgüler içeren metinler ve inşa amacı vurgusu kitabelerdeki ortak ifadelerdir.
Özellikle cülus vesilesiyle inşa edilmiş olan bu anıt çeşmelerin inşa süreçlerinde,
dönemin diğer kamu yapılarında olduğu gibi valilerin adı vurgulanmakta, gösterdikleri
yararlılıklar övülmektedir. Adana’daki çeşme dönemin valisi Bahri Paşa, Diyarbakır’daki vali
Halit Paşa tarafından yaptırılmıştır; Beyrut’taki çeşme vali Reşid Mümtaz Bey’in girişimleriyle
inşa edilmiştir. Bu çeşmelerin yerel ustalar, mimarlar tarafından inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Erzincan Hamidiye Çeşmesi’nin inşasında mühendis Harafim Efendi çalışmıştır; Beyrut
Hamidiye Çeşmesi’nin mimarı Yusif Aftemos’tur.
4. Sonuç
Sultan II. Abdülhamid Dönemi’nde, çok büyük oranda amacına uygun olarak inşa edilen
ve kullanılan, farklı üslup ve formlarda, pekçok çeşme yapısı vardır. Bunlar arasında, Avrupa
meydan anıtları formu ve kurgusunda, anıt fikriyle ele alınan çeşmeler, bu dönemin anıtlarıdır
ve bu anıtlar üzerinden çok yönlü okumalar yapılabilmektedir. Çalışmada ele alınan Hamidiye
Çeşmeleri, Osmanlı’nın mimari pratiğinde var olmayan “anıt”ın, Sultan II.Abdülhamid
Dönemi’nde nasıl kullanıldığını, yorumlandığını gösteren örnekler olması açısından dikkat
çekicidir. Anıt kelimesinin birincil anlamını taşıyarak, culüs hatırası ya da padişahın hayır eseri
olarak inşa edilen bu çeşmeler, asıl işlevleri olan su yapıları olmalarının yanında, “büyük ve
önemli bir olayı” gelecek kuşaklara aktarmak amaçlı anıtlardır aynı zamanda. Avrupa
meydanlarının parçası olan anıtlarla ilişkilendirilebilecek bu çeşmeler, temsiliyet görevini de
üstlenmiş anıtlardır. Üzerlerinde yer alan birtakım sembollerle, Osmanlı kentlerinin “Avrupai”
meydanlarında Sultanı temsil etmektedirler. Bu bağlamda Hamidiye Çeşmeleri, işlevsel
özelliklerinin yanında simgesellikleriyle de önemlidir. Bu anıt çeşmeler, bulundukları kamusal
alanların parçası olarak vermek istedikleri mesajları, üzerlerindeki tuğra, arma gibi öğeler ve
kitabe metinleri yoluyla vermiştir. Padişahı övmek, her yerde var olduğunu göstermek ve dahası
imparatorluğun her yerdeki gücü ve varlığını göstermek amaçlı bu anıtlar, Osmanlı’nın inanç
sistemiyle bağlantılı olarak figürsüzdür. Anıtın çeşmeyle ilişkilendirilmesi, çeşmenin toplumda
kabül görmüş, hayır işleriyle bağlantılı kadim bir yapı türü olmasıyla da bağlantılıdır. Hamidiye
Çeşmeleri’nde, Batılılaşma Dönemi Osmanlısının meydan çeşmesi fikri, sütun çeşmesi kurgusu
kullanılıp dönem üslupları ve ideolojisiyle harmanlanarak, Avrupa Meydanlarındaki anıtları
yansıtacak şekilde bir meydan anıtı oluşturulmuştur. Meydan kavramıyla özdeşleşen “anıt
heykel” olgusu da Osmanlı’da, II.Abdülhamid Dönemi’nde karşılığını bu anıtsal çeşmelerde
bulmuştur.
68 OSMANLI COĞRAFYASINDA SULTAN II. ABDÜLHAMİD’İN ANITLARI: HAMİDİYE
ÇEŞMELERİ
REFERENCES
ÇEÇEN, K. (1997). Hamidiye Suyu, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt 15, İstanbul. 469-
471.
ÇELİK, Z. (2012). İmparatorluk, Mimari ve Kent Osmanlı-Fransız Karşılaşmaları,
İstanbul.
DERİNGİL, S. (2007). İktidarın Sembolleri ve İdeoloji II. Abdülhamid Dönemi (1876-
1909), İstanbul.
EGEMEN, A. (1993). İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri, İstanbul.
ERKMEN, A. (2011). Geç Osmanlı Dünyasında Mimarlık ve Hafıza Arşiv Jübile
Abide, İstanbul.
EYİCE, S. (1993). Çeşme, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (VIII), İstanbul;
277-287.
GÜNTAN, Ç. (2007). II. Abdülhamit Döneminde İmparatorluk Yapılarının Kamu
Yapıları Aracılığı İle Osmanlı Kentine Yansıtılması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
HANSSEN, J. (1998). Your Beirut Is on My Desk Ottomanizing Beirut under Sultan
Abdülhamid II (1876-1909), Projecting Beirut: episodes in the construction and
reconstruction of a modern city, New York; 41-64.
KOÇYİĞİT, F. (2019). Osmanlı Mimarisinde Meydan Çeşmeleri. Akdeniz Sanat, 13,
339-354.
KONUK, N. (2008). Midilli, Rodos, Sakız ve İstanköy’de Osmanlı Mimarisi, Ankara.
KREISER, K. (1997). Public Monuments in Turkey and Egypt 1840-1916, Muqarnas,
14, Cambridge; 103-117.
PARKER, G. (2003). Narrating Monumentality: The PiazzaNavona Obelisk, Journal
of Mediterranean Archaeology, 16.2, 193-2015.
SAĞ, M. K. (2016). Haydarpaşa İngiliz Mezarlığı, Geç Osmanlı Döneminde Sanat
Mimarlık ve Kültür Karşılaşmaları, İstanbul; 93-119.
Salname-i Vilâyet-i Beyrut, H. 1319 /M. 1901.
TCHIKINE, A. (2015). Spreading the canon: The arrival of the obelisk fountain in
Portugal, Gardens & Landscapes of Portugal, CIUHCT/CHAIA/CHAM/
Mediterranean Garden Society, (3), 4-16.
TOKSÖZ, M.,YALÇIN, E. (1999). Modern Adana’nın Doğuşu ve Günümüzdeki
İzleri, Aptullah Kuran İçin Yazılar, İstanbul; 435-452.
E
Eurasian Art & Humanities Journal 2020, Volume: 13 69
KISALTMALAR
BOA Başkanlık Osmanlı Arşivi
M. Miladi
R. Rumi