Professional Documents
Culture Documents
Alfaloji'nin Hayat Değiştiren Projesine Hoş Geldiniz! - Sayfa 2 - Alfaloji Forum
Alfaloji'nin Hayat Değiştiren Projesine Hoş Geldiniz! - Sayfa 2 - Alfaloji Forum
Kuşçubaşı
Blog Yazarı Yönetici Süper Moderatör
Aksanalemlere' Alıntı:
Üslup,noktalama,yazım hatası varsa affola.
Karşıt argümanlarımı sunayim bende o zaman;
1-)"İşte burada atladığın devasa bir nokta var ki o da; içsel motivasyon temelli ödül-ceza sistemini devreye
sokmak.
Verdiğin örnekleri şöyle bir incelediğim zaman fark ediyorum ki argümanlarının kaynağı olan bu örnekler kişilere
dışsal unsurlar tarafından onların talepleri dışında dikte edilmiş şeylerden ibaretler."
Karşıt argüman 1;
Hayır,benim uyguladığım cezalar içimden kendi isteğimle gelmişti yani hepsi de içsel motivasyon temelli ödül ceza
sitemiydi, kimse bana; "bunu bunu yapmazsan sana şunu yaparız" diye bir şey söylemedi.O yüzden içsel kaynaklı
ceza sistemi hipotezini geçiyorum.
Deney aşamasında çöktü ve işe yaramaz olduğunu,nadiren yarasa da dayanılmayacak ve verimsiz bir sistem
olduğunu kendime kanıtladım.
"Teorinin ne kadar güzel olduğunun yada senin ne kadar zeki olduğunun önemi yoktur,
Deneyde başarısız olursa yanlıştır."
Alfaloji Forum push bildirimlerini etkinleştirmek için izninizi istiyor.
-Richard Feynman
Ve sen bana hiç görmediğim internet insanlarına para verirsem mucizevi bir şekilde kurtulacağımı söylüyorsun
öyle mi?
Buraya istersen 1000 tane makale dök deneyde işe yaramaz oldu hipotezimi değiştirdim deney başarılı sonuç
verdi benim için doğru budur.
Yeni hipotezin ne diyecek olursanız aşağıda adım adım açıklayıp yazı sonunda 8 strateji vereceğim.
İçsel ödül ceza sistemi sürdürülebilir olmadığı 2+2 gibi göz önünde eğer hesaplayamıyorsaniz da deneyimlerinize
ve zamanın kutsallığına bırakın kendinizi.
Çeviri;
Çeviri;
"Belki de şimdiye kadar yapılmış en aydınlatıcı psikoloji deneyi, psikolojideki birkaç doğa kanunundan birinin ne
anlama geldiğini belirleyen laboratuvar farelerinin cezalandırılmasını içeriyordu. Bir kola basmakla çok ilgilenen bir
fare aldığınız bir koşullandırma rutini kurarsınız (aralıklı olarak güçlendirerek). Rutini kurduktan sonra, fareyi
ilgilendirebilecek tüm sonuçlardan kolu çıkarırsınız ve fare, pes etmeden ve kola olan tüm ilgisini kaybetmeden
önce kola 100 kez (başlangıçta çok fazla ve zaman geçtikçe biraz) basar. . Artık, kaldıraçlı itme ile ölçülebilir bir
ilginin nasıl yaratılacağını biliyorsunuz: Yok olmaya yüz tutmuş 100 baskı."
---
"The reliability of this phenomenon demonstrates that punishment does not change the tendency to engage in
the behavior that was punished. Instead, it makes the person or the rat want to avoid the source of punishment.
"
Çeviri;
Bu olgunun güvenilirliği, cezanın, cezalandırılan davranışa girme eğilimini değiştirmediğini göstermektedir. Bunun
yerine, kişinin veya farenin ceza kaynağından kaçınmak istemesini sağlar.
---
"As soon as the child thinks it’s not being watched (as soon as the situation seems different in some way), the
tendency to engage in Alfaloji
the behavior
Forumwill reassert
push itself. Punished
bildirimlerini children
etkinleştirmek içindoizninizi
what istiyor.
was punished behind their
parents’ backs, or as soon as they get to college. Sure, I suppose you could arrange for a totalitarian state to
ensure that the person is always feeling watched and thereby inhibit the behavior permanently under an
umbrella of anxiety, numbness, and hate (the emotions that punishment produces). But even then, the tendency
(or desire) to engage in the punished behavior will not change."
Çeviri;
Çocuk izlenmediğini düşündüğü anda (durum bir şekilde farklı göründüğü anda), davranışa girme eğilimi yeniden
ortaya çıkacaktır. Cezalandırılan çocuklar, ebeveynlerinin arkasından ya da üniversiteye girer girmez
cezalandırılanları yaparlar. Elbette, kişinin her zaman izlendiğini hissetmesini sağlamak için totaliter bir devlet
düzenleyebilir ve böylece kaygı, uyuşukluk ve nefret (cezanın ürettiği duygular) şemsiyesi altında davranışı kalıcı
olarak engelleyebilirsiniz. Ancak o zaman bile, cezalandırılan davranışa girme eğilimi (veya arzusu)
değişmeyecektir.
---
"Sometimes, of course, punishment is necessary, like when you stop a child from running into a busy street. But if
you want it to stick, you have to reinforce a behavior that competes with running into the street (like stopping
and waiting for the light). You cannot count on punishment alone, or your kids will run into the street when you
are not with them."
Çeviri;
Bazen, elbette, bir çocuğun yoğun bir caddeye girmesini engellediğinizde olduğu gibi ceza gereklidir. Ancak, bunun
yapışmasını istiyorsanız, (Alışkanlık haline) sokağa koşmakla rekabet eden bir davranışı pekiştirmelisiniz (durup
ışığı beklemek gibi). Tek başına cezaya güvenemezsiniz, yoksa çocuklarınız yanlarında değilken sokağa koşar.
Çeviri;
O halde çocukları neden cezalandırıyoruz? Bunu iki ana nedenden dolayı yapıyoruz. Birincisi, cezanın İŞE
YARAMADIĞI HALDE İŞE YARIYORMUŞ GİBİ GÖRÜNMESİDİR. Çocuk sizin varlığınızda engellendiği için,
yokluğunuzda engelleneceğini düşünmek kolaydır. Ceza ahlak değil, nezaket üretir. Bu nedenle, ketlenmiş,
itaatkar çocuk, itaatkar davranarak ebeveynin cezalandırıcı davranışını istemeden pekiştirir (itaatkâr çocukları
pekiştirici bulan ebeveynler için).
//////////////////////
MAKALE 2: CEZA NEDEN İŞE YARAMAZ VE NE İŞE YARAR
//////////////////////
Bu arada kendi yaşadığım örneklerden vereceğim deneyimler tıpkı senin ilk entrynde yazdigin sobaya değince elini
çeken çocuğun başka çocuklara anlatması olarak düşün.
2-)"Bundan dolayı da oldukça yaratıcı bir çözüme başvurdu; tüm giysilerini arkadaşlarına verdi ve yazmayı
planladığı kitabını bitirene kadar arkadaşlarının giysilerini kendisine vermemeleri gerektiğini öğütledi. Yani,
kendisini baskıladı ve bir ceza sistemine tabii tuttu."
+
Karşıt argüman 2;
Ben buraya baktığımda herhangi bir ceza göremiyorum fakat iki şey görüyorum;
1-Deadline stratejisi
Adam burada elbiselerini başka birisine vererek dışarı cikmasini engellemiş oluyor aslında ortada bir ceza yok
aklındaki diğer çıkış yollarını kapatarak işe tam olarak odaklanmasını sağlıyor. Burada da yanıldın.
Bundan iki bin yıl önce Çinli strateji uzmanı Sun-tzu ne denli canlandırıcı olsa da söylevleri dinlemenin kalıcı bir etki
yaratmak için çok fazla pasif bir deneyim olarak kaldığına inanmıştı.
Sun-tzu ölüm tarlasından yani; ordunun kaçış yolu olmayan bir dağ, bir nehir yada bir orman gibi coğrafi bir
unsura kadar gerilemesinden bahsediyordu.
Şeytan gibi dövüşmelerini sağlamak için bilinçli olarak askerlerin bir ölüm tarlasına yerleştirilmek gerektiğini
savunuyordu.
Burada gerçekleşen olay bu,yani senin sandığın gibi bir ceza yok.
Ölüme, kan akmasına ,ateşler içinde yanmanıza ,hayır kurumuna para aktarmanıza gerek kalmayan çok daha
kolay ve benim en sevdiğim stratejidir.
Kendinizi,istediğiniz davranışların doğal olarak yapıldığı,istenmeyen davranışların ise uygulamanın zor olduğu
(ceza değil) ortamlara sokmaktır Anne Thorndike'ın deneyi de tam olarak bunu kanıtlar nitelikte;
"ANNE THORNDIKE, A primary care physician at Massachusetts General Hospital in Boston, had a crazy idea. She
believed she could improve the eating habits of thousands of hospital staff and visitors without changing their
willpower or motivation in the slightest way. In fact, she didn’t plan on talking to them at all.
Thorndike and her colleagues designed a six-month study to alter the “choice architecture” of the hospital
cafeteria. They started by changing how drinks were arranged in the room. Originally, the refrigerators located
next to the cash registers in the cafeteria were filled with only soda. The researchers added water as an option to
each one. Additionally, they placed baskets of bottled water next to the food stations throughout the room. Soda
was still in the primary refrigerators, but water was now available at all drink locations.
Over the next three months, the number of soda sales at the hospital dropped by 11.4 percent. Meanwhile, sales
of bottled water increased by 25.8 percent. They made similar adjustments—and saw similar results— with the
food in the cafeteria. Nobody had said a word to anyone eating there.
Alfaloji Forum push bildirimlerini etkinleştirmek için izninizi istiyor.
People often choose products not because of what they are, but because
of where they are If I walk into the kitchen and see a plate of cookies on the counter I’ll pick up half a dozen and
of where they are. If I walk into the kitchen and see a plate of cookies on the counter, I ll pick up half a dozen and
start eating, even if I hadn’t been thinking about them beforehand and didn’t necessarily feel hungry. If the
communal table at the office is always filled with doughnuts and bagels, it’s going to be hard not to grab one
every now and then. Your habits change depending on the room you are in and the cues in front of you.
Environment is the invisible hand that shapes human behavior. Despite our unique personalities, certain
behaviors tend to arise again and again under certain environmental conditions. In church, people tend to talk in
whispers. On a dark street, people act wary and guarded. In this way, the most common form of change is not
internal, but external: we are changed by the world around us. Every habit is context dependent."
Burada ayrıca eklemem gerek hayatı boyunca eline kitap almamış adama bir günde "50 SAYFA OKU YOKSA PARA
VER" tarzında emir vermek spor salonuna yeni kaydolmuş adama sakat olacağı antrenman vermekle yada yeni
meditasyona başlayan adama 1 saatle başlatmak gibidir.
Sorarım size ey alfaloji ahalisi hangisi pratikte daha işe yarar,sürdürülebilir,verimli gözüküyor?
Burada olay; işi normal yapılması gereken(nefes almak,su içmek kadar normal) bir hale getirmektir bu da çevre ve
kültür değişikliği ile mümkün hale geliyor.
Ben, ek olarak yaptığım davranışların kaydını tutuyorum, bu da benim üzerimde sanki bir oyundaymışım da
faydalı aktivite yaptıkça seviyem artıyormuşçasina bir içsel haz veriyor.
Yukarıda yazdığım aliskanliklari yıl sonuna kadar yapsanız bile büyük değişim elde edersiniz.
Televizyonunu sat.
Televizyonun olmadığı ortamlarda daha çok takil.
///
Tabii ki bir şeyin pozitif yönünde ilerlemesi mümkünse negatif yönünde ilerlemesi de pekala mümkündür;
Ayrıca insan;
Yalan söyler,
Kandırır,
Aldatır,
Güven olmaz insana...
Herkes kendisinin Big Brother' ı olmalı ama yukarıda savunduğum " çevre değiştirme stratejisi" yada " ideal alt
kültürler oluşturmak " çok daha mantıklı geliyor bana,
Forumda şu anda sadece set açmak için birileriyle buluşabiliyoruz benim gibi zamanını kadınlarla harcamak
istemeyen ve insanlığa bir şeyler katmak için çabalayan insanlar için alt kanallar açılmalı.
Forum şu anda ölü bir vaziyette yada en azından eskisi kadar canlı değil diyeyim.
Eğer spor salonuna yazılsaydınız ve adam size başlar başlamaz ağır bir program verseydi muhtemelen deli
olduğunu düşünüp oradan ayrılırdınız.
Küçük başlayın, bir eylemin kolaylığı ne kadar artarsa tüketmesi gereken enerji ve efor az olacağı için
tamamlanması çok daha kolay olacaktır.(Beynin maksimum verim ilkesi)
///
---
Salzburg başpiskoposuyla yaptığı titiz bir pazarlığın ardından Leopold sonunda oğluna saray müzisyeni ve
bestecisi olarak oldukça kazançlı bir iş buldu.
Ne var ki Wolfgang daha ilk başında kendini rahatsız ve huzursuz hissetti.Gençliginin neredeyse yarısını Avrupa'yı
dolaşıp müziğin en önde gelen insanlarıyla tanışmakla,en unlu orkestralar dinlemekle geçirmişti ve şimdi tiyatro ve
opera geleneği olmayan, Avrupa'nın müzik merkezlerinden uzakta bir taşra kendi olan Salzburg'da yaşamaya
zorlanmıştı.
Başpiskopos adeta uşaklarından biriymiş gibu ona emirler yağdırıyordu.Wolfgang'ın yedi yıldır içinde kaynayan
kırgınlık yüzeye çıktı.
(Wolfgang gibi hayatı kisa olan biri için 7 yıl çok önemli bir kayıptır.)
Yirmi beş yaşındaydı ve çok değerli zamanını yitiriyordu.
Salzburg'a dönme zamanı gelince hiç akla gelmeyen bir davranışla kentten ayrılmayı reddetti.Gorevinden
azledilmesini istedi.
Başpiskoposun tarafını tutan babası oğluna geri dönmesini emredip yaptıklarının bağışlanacağını söyledi.Ama
Wolfgang kararını vermişti : Yaşamının geri kalanını Viyana'da geçirecekti.
Babasıyla arasındaki sürtüşme kalıcı ve son derece acı vericiydi ama zamanının azaldığını ve ifade etmesi
gerekenlerin çokluğunu hissederek,çocukluğunda sergilediğinden daha büyük bir yoğunlukla kendini müziğe
adadı.Adeta tüm fikirleri çok uzun süredir bekliyormuş gibi müzik tarihinde eşi gorulmemis bir yaratıcılık patlaması
yaşadı.
Bunun yerine Darwin geleneklere göre asilik ve serserilik yapıp gemiyle gitti,geri döndüğündeyse bizim tanıdığımız
Darwin ortaya çıkmıştı.
---
1718 yılında Josiah Franklin,oğlu Benjamin'i Boston'da ailesinin bol kazanç getiren mum üretimi işine çırak olarak
almaya karar verdi.
Yedi yıl çalışınca Benjamin'i işin başına geçirmeyi planlıyordu.
Fakat Benjamin eğer ona seçme hakkı vermezse kaçıp denizde çalışmakla babasını tehdit etti babası önceden bir
oğlunu denizde kaybettiği için bu karara boyun eğdi ve Benjamin Franklin matbaada işe başladı.
---
Yani neymiş;
Babalar her zaman faydalı değildir,asilik(başka bir deyişle serserilik) her zaman kötü değildir.
---
ÖZET
- Motivasyon (Hepimiz insanız,kötü günlerimiz olacak ve o kötü günlerde motivasyonunuz yetmedigi için
bozacaksınız alışkanlık süreçlerini)
- İrade (Bu konuda araştırma yapanlar iradenin kas gücüne benzediği tespitinde bulunmuştur.Bu kas öyle bir an
gelecek ki sizi taşıyamayacak,buna yaslanamazsınız.)
Bu arada entrylerimi hakaret yada ego saldırısı olarak alırsanız amacından sapmış olur.
Burada bilgi edinmeye çalışıp birbirimizin deneyimlerinden faydalanıyoruz.
Saygılar.
Ceza sistemi konusundaki hatalı tanımını düzeltmekle başlayalım işe. Ceza sistemi sana göre
muhtemeldir ki soyut olarak üretilmiş bir sistemdir. Yani, tıpkı bir bina gibi mimarisi düşünülmüş bir
sistem. Fakat benim burada bahsini etmiş olduğum ceza sistemi soyut düşünme ile üretilmiş bir
sistem değil, aksine evrimsel psikolojinin temellerini zaten binyıllar boyunca atmış olduğu bir
sistemdir.
Yani, ceza sistemindeki esas temel nokta istenmeyen yahut zarar vereceği düşünülen davranış
biçiminden kaçınmaktır. Yani, ceza sistemi dediğimiz şey kaçınma davranışının dayanağını oluşturur.
Şimdi bu konudaki açıklamaları inceleyelim. Tabi ki de ilk bakmamız gereken nokta kaçınma
eyleminin ve akabinde kaçınma eylemine sebep olan ceza sisteminin tanımlarını öğrenelim.
"Whatever its physiological basis, punishment can induce in an animal both the inhibition of the
response that produced the punishment and the avoidance of the location at which it occurred. "
Çevirisi: Fizyolojik temeli ne olursa olsun, ceza bir hayvanda hem cezayı üreten tepkinin
engellenmesini hem de Alfaloji Forum push
meydana bildirimlerini
geldiği etkinleştirmeksağlayabilir.
yerden kaçınmasını için izninizi istiyor.
"
İlgili makalenin yazarı Richard J. Andrew'un davranış bilimleri üzerine Sussex Üniversitesi'nde
profesör olduğunu da hatırlatmadan geçmeyelim.
Yani, burada senin düşündüğün yahut iddia ettiğin üzere ceza sistemi senin inşa ettiğin bir sistem
değildir zira ceza sistemi en basit terliksi canlıdan zeki maymun olan bizlere kadar aksetmiş bir
güdüdür. Bundan dolayı, öncelikle yapmış olduğun bu tanım hatanı düzeltmeliyiz. Ceza sisteminden
bahsederken Profesör Richard J.Andrew'un da makalesinde detaylıca belirttiği üzere kaçınma
davranışını tetikleyen ve zaten halihazırda beyinde kendine ait nörokimyasal devrelere sahip olan
ceza sistemini incelemekteyiz.
Peki senin anladığın cezalandırma sisteminin aksine bizim burada bahsini ettiğimiz ceza sistemi nedir
?
Şu makaleyi inceleyelim:
+
Operant Conditioning (B.F. Skinner) | Simply Psychology
Operant conditioning is a method of learning that occurs through rewards and punishments for behavior. Through
operant conditioning, an individual makes an association between a particular behavior and a consequence. B.F
Skinner is regarded as the father of operant conditioning and introduced a...
www.simplypsychology.org
Burada da gördüğümüz üzere ceza sisteminin temelinin edimsel koşullanma olarak incelendiği de
ortadadır.
Yukarıda ceza-ödül sistemini içerisinde barındıran edimsel koşullanmayı anlatan makaleden bir
bölüm:
"We can all think of examples of how our own behavior has been affected by reinforcers and
punishers. As a child you probably tried out a number of behaviors and learned from their
consequences.
For example, if when you were younger you tried smoking at school, and the chief consequence was
that you got in with the crowd you always wanted to hang out with, you would have been positively
reinforced (i.e., rewarded) and would be likely to repeat the behavior.
If, however, the main consequence was that you were caught, caned, suspended from school and
your parents became involved you would most certainly have been punished, and you would
consequently be much less likely to smoke now."
Şimdi ise Richard Feynman'ın sözü ile ortaya sunduğun deneycilik yaklaşımını inceleyelim.
Richard Feynman'ın ilgili sözünü paylaşarak aslında kendini haklı çıkarmaya çalışmışsın lakin
Feynman'ın şu meşhur sözünü ya unutmuşsun ya da burada bizlerle paylaşmak istememişsin;
“Deneysel gözlem sürecinin geçmişteki aşamalarında veya herhangi bir şeyin bilimsel açıdan
gözleminde,olaylara makul bir açıklama getiren şey sezgi olmuştur. Sezgi ise günlük şeylerle ilgili
basit deneyimlerimizden kaynaklanır. Gördüklerimizi daha kapsamlı ve tutarlı bir şekilde açıklamaya
çalıştıkça,alan genişlemeyip çok daha çeşitli olgularla karşılaştıkça,açıklamalar da basit açıklamalar
yerine yasa dediğimiz şeylere dönüşür. Yasaların tuhaf bir özelliği vardır;sağduyudan ve sezgisel
olarak apaçık olandan uzaklaşıyor gibi görünüyor. Buna bir örnek olarak görelilik kuramını ele alalım.
önerilen şudur: iki şeyin aynı anda olduğunu düşünüyorsanız,bu sizin kanınızdır;başka birisi
olaylardan birinin diğerinden önce olduğu sonucunu çıkarabilir; bu nedenle de “aynı anda olma”
durumu, yalnızca subjektif(öznel) bir izlenimdir.”
Yani, Feynman'ın da belirttiği üzere senin kendince yapmış olduğun deney Feyman'a göre
"geçmişteki" bir tarza aittir, sezgiseldir ve günlük basit deneyimlerdir. Daha kapsamlı ve tutarlı bir
açıklamaya ihtiyaç duyulduğunda ise senin deneyinin subjektif olduğu da göz önüne alınırsa hiçbir
kıymet-i harbiyesi olmayacaktır doğru bir tanımlamada bulunabilmek için.
Özetle, destek için sözünü alıntıladığın Feynman bizzat neden senin düşünce yapının yanlış olduğunu
belirtiyor.
Şimdi de bu sezgisel, subjektif ve basit deneyimlerin temellendirdiği deneycilik anlayışına karşı ben
de bir akıl yürütme ile karşı çıkayım;
3) Cin, peri ve benzeri mistik varlıkları gördüğünü iddia eden bir X kişisi var.
SONUÇ: Aksanalemlerenin çıkarımı sonucu subjektifliğin doğru kabul edilmesi hatası meydana gelir
ve bu yüzden de bilimsel deney yollarını takip etmeye gerek duymaksızın her insan kendi
çıkarımlarını somut gerçeklik olarak kabul edilebilir.
Alfaloji Forum push bildirimlerini etkinleştirmek için izninizi istiyor.
Yani, burada devasa bir mantık hatasının var olduğunu görüyoruz kolayca.
Eğer ki subjektifliğin genel-geçer bir deney değeri görmeyeceğini mantıki açıdan fark ettiysek ve bu
konuda bizzat senin paylaşmış olduğun Richard Feynman'ın da görüşleri ile iddialarımızı
doğruladıysak o halde şimdi bu konuyla ilgili bir noktayı daha inceleyebiliriz.
Kendince yapmış olduğun deneyin doğruluğu ancak senin kendi bakış açından öteye geçemez. Bir
deney sürecinin "çakmağı yaktım elim yandı" gibisinden basit bir aşamadan ibaret olması kabul
edilemez. Buna de neye göre karar veriyoruz ? Elbette ki bilim ve felsefe dünyası tarafından
Kontrollü deney aşaması bilimsel yöntemin hipotez aşamasından bir önceki aşamayı teşkil eder yani
ortaya konulan deneyin tekrar ve tekrar sonucu birden farklı deney ortamında ve farklı kişilerce
denenip aynı sonuca ulaştırılabilmesi gerekir. Peki, senin kendince yapmış olduğun deneyde bunu
görebiliyor muyuz ? Elbette ki hayır. Bu deneyin tek tanığı, tek bağlamı sen olduğun için senin bu
deney sonucunda ulaştığın subjektif bulgular yalnızca seni ilgilendirecektir.
Bundan dolayı kendince yapmış olduğun bu deneylerden elde ettiğin birtakım subjektif bulguların
üzerine burada pek de bir konuşma gereği olduğunu düşünmüyorum çünkü bunlar gerek Feynman'ın
da dediği gibi sezgisel, basit ve özneldirler ve gerekse de bilimse yöntemin kontrollü deney
aşamasına tabii olmadığı için de bilimsellik açısından gereksizdir.
Şimdi gelelim Ölüm Tarlası Stratejisine. Aslında "ölüm tarlası" ismi Sun Tzu'nun Savaş Sanatı adlı
eserinden yola çıkarak Robert Greene'nin ortaya atmış olduğu bir isimdir fakat bu konuyla ilgili daha
detaylı araştırma yapmak için startejinin literatürdeki ismi olan "Ümitsiz Arazi Stratejisi" ismini
kullanmak daha doğru olacaktır.
Sana göre Ümitsiz Arazi Stratejisi ceza ile alakalı değil ve ayrı bir yöntem. Peki senin bu iddian doğru
mu ? İddianın doğru olup olmadığını incelemeden önce ilgili stratejiye örnek olarak Sun Tzu'yu
gösterdiğin için Sun Tzu'nun Savaş Sanatı adlı kitabında bu stratejiyi incelediği bölümü okuyalım
evvela:
"Otorite: Çok hızlı savaşınca sağ kalacağınız, aksi takdirde öleceğiniz durumlara ölüm tarlası denir …
gidecekleri bir yer olmayan bir noktaya koyarsanız, kaçmadan önce öleceklerdir.
Onları
Eğer orada
öleceklerse başka ne yapmazlar? Savaşçılar tüm güçlerini ortaya koyar. Savaşçılar büyük tehlike
altında olunca, korkularından uzaklaşırlar. Gidecekleri bir yer olmayınca, sağlamlaşırlar, işe tümüyle
kendilerini verince vazgeçmezler. Eğer başka seçenekleri yoksa, savaşacaklardır. –Savaş Sanatı, Sun-
tzu, MÖ iV. YY.
Şimdi, burada görüyoruz ki savaşçcılar yenilgi durumundan kaçınmak istiyorlar çünkü yenilgi
durumunda sonucu onlar için ölüm olacaktır. Cezanın Britannica sözlüğündeki tanımını ve Operant
Conditioning durumunu da hatrımıza getirdiğimiz taktirde buradaki stratejinin cezadan kaçınmanın
bir türü olduğunu kolaylıkla fark edebiliyoruz.
Alfaloji Forum push bildirimlerini etkinleştirmek için izninizi istiyor.
Nasıl mı ?
Nasıl mı ?
Ortada bir savaş durumu var. Bu savaş durumunda askerlerin gerçekleştirmesi gereken bir davranış
var. Bu davranışı gerçekleştirmezlerse ceza olarak ölümle ve yenilgiyle yüzleşecekler.
Aynı şek Goethe için de geçerlidir. Kıyafetlerini arkadaşlarına vererek kendini dışarı çıkmaktan
mahrum ediyor ve biliyor ki yazmaya devam etmediği ve kitabını bitirmediği taktirde dışarı
çıkamayacak. Dışarı çıkamama sorunuyla yüzleşmemek için de masa başına oturup yazmaya
başlıyor.
Bir diğer örneğimiz ise 711 yılında 7.000 kişilik ordusuyla İspanya'ya çıkan meşhur Berberi komutan
Tarık Bin Ziyad'a aittir. Tarık Bin Ziyad ordularıyla İspanya'ya ayak basar basmaz Mağrib'den
İspanya'ya geçerken kullandıkları tüm gemilerin yakılması emrini verir. Bu noktadan sonra boğazı
yüzerek geri geçemeyeceklerini anlayan İslam ordusuna tarihe geçmiş şu meşhur sözleri sarfeder,
"Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Vallahi sizin için
ancak sadakat ve sabır kalmıştır. Düşmanın silahı, teçhizatı ve erzakı boldur. Sizin silah olarak ancak
kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elinden sahip olabileceğiniz vardır.”
Gördüğün üzere Tarık bin Ziyad burada tam da benim bahsettiğim "Havuç mu sopa mı ?" yöntemini
uygulamış ve bildiğimiz kadarıyla da havucu tercih eden askerler İspanya'yı fethederek orada dünya
tarihine edebiyat, bilim ve felsefe alanlarında devasa bir miras bırakacak olan Endülüs'ün kurulmasını
sağlamışlar. Ödül de gayet büyük, ceza da gayet büyük. Ödül orada büyük bir ganimet elde etmek,
ceza ise ölüm ve yenilgi.
Yani, gördüğün üzere ödül ve ceza sistemi senin sandığının aksine dünyayı değiştirebilecek bir güce
sahip. Zaten en baştan beri de hep böyle olmuştur.
Bu noktadan sonra ise çok da cevap verecek bir nokta bulamadım zira kendince işe yararlılığını
onayladığın birtakım yöntemlerden bahsetmişsin ki ben başta çevre değiştirme yöntemi olmak üzere
ilgili yöntemlerden forumda birden fazla kere konu açmış ve bahsetmiştim. Elbette ki bu yöntemleri
ceza yönteminin karşısına koymak ve sanki bunlar varsa ceza yöntemi yoktur ya da bunlar yoksa
ceza yöntemi vardır gibi bir mantık yürütme yaparak da hata yapmışsın.
Texas Sharpshooter Yanılgısı, sonuçların bağlam dışında analiz edilmesidir ve sonuçları şansa
bağlamak yerine nedensellik yanılsaması verir. Texas Sharpshooter Yanılgısı, neden ve sonucu
belirlerken rastgeleliği hesaba katmaz, bunun yerine sonuçların nasıl farklı olduklarından ziyade nasıl
benzer olduğunu vurgular.
Yani, anlayacağın, bir şeyi alakası olmamasına rağmen başka bir şeye sebep olarak bağlamak ya da
bir şeyin sonucunu başka ve alaksız bir şeyi sebep haline getirerek açıklamaya çalışmak bir mantık
hatasıdır ve maalesef buna sen de dahil olmak üzere birçok insan bu meşhur mantık hatasını birçok
kez yapar.
Çevre Değiştirme Yönteminin işe yarar olması ceza ve kaçınma davranışına bir zıtlık teşkil etmez. Kişi
hem çevre değiştirebilirken hem de aynı zamanda cezadan kaçınmaya yönelik yöntemleri
uygulayabilir. Birini diğerine zıt olarak göstermek ise mantık hatası meydana getirir.
Nerede söylenmişti hatırlamıyorum ama izlediğim bir filmde başrol "Ben hem çikolatalı kek hem de
frambuazlı kek seviyorum. Birini seviyorum diye neden ötekinden vazgeçeyim ki ?"demişt,
Gayet mantıklı. Ama sana göre, anladığım kadarıyla, birini tercih etmek ötekinden vazgeçmeyi de
beraberinde getiriyor. Oysa ki böyle bir şey söz konusu değildir ve arada herhangi bir bağlamın
bulunmamasına rağmen böyle bir iddiada bulunmaya devam edersen bu koşullarda ciddi bir Texas
Sharpshootter Fallacy gerçekleştirdiğini kolaylıkla söyleyebilirim.
Bunu da açıklığa kavuşturduysak o halde bundan sonraki yazdıkların için diyeceklerim yoktur zira
bundan sonrakiler tamamen senin kendi kişisel önerilerindir. Dileyen uygular dileyen uygulamaz.
Kişiye bağlıdır. Ondan mütevellit ilerleyen bölümlerde tartışmak için bir sebep yok.
+18
Rapor Beğen Alıntı Cevapla
Şahruh
Kuşçubaşı' Alıntı:
Nerede söylenmişti hatırlamıyorum ama izlediğim bir filmde başrol "Ben hem çikolatalı kek hem de frambuazlı kek
seviyorum. Birini seviyorum diye neden ötekinden vazgeçeyim ki ?"demişt,
Genius dizisinde Albert Einstein'ın, ona karısını neden aldattığını soran birisine verdiği cevap
Rapor Beğen Alıntı Cevapla
liljah
Alfaloji Forum push bildirimlerini etkinleştirmek için izninizi istiyor.
Skolyox
S
Pazar saat 20:17'de Yeni #13
Aksanalemlere' Alıntı:
1-)"İşte burada atladığın devasa bir nokta var ki o da; içsel motivasyon temelli ödül-ceza sistemini devreye
sokmak.
Verdiğin örnekleri şöyle bir incelediğim zaman fark ediyorum ki argümanlarının kaynağı olan bu örnekler kişilere
dışsal unsurlar tarafından onların talepleri dışında dikte edilmiş şeylerden ibaretler."
Genişletmek için tıkla ...
K t ü 1
Hakaret kullanmadan, kaynak göstererek tartışmalara hasret kalmışım. Elinize sağlık
Rapor Beğen Alıntı Cevapla
Sk3ll
Önceki 2 of 2
Paylaş:
Gündüz Modu
Destek talepleri Bize ulaşın Şartlar ve kurallar Gizlilik politikası Yardım Anasayfa
6,132
KONULAR
Alfaloji Forum push bildirimlerini etkinleştirmek için izninizi istiyor.
44,300
44,300
MESAJLAR
4,710
KULLANICILAR
Mr.Bond
SON ÜYE
Online istatistikleri
Çevrimiçi kullanıcılar: 3
Çevrimiçi ziyaretçiler: 6
Toplam ziyaretçi: 9