Professional Documents
Culture Documents
Pakalın - Mehmet Zeki - MALİYE TEŞKİLATI TARİHİ (1442-1930) - Vol II - Full - OCR
Pakalın - Mehmet Zeki - MALİYE TEŞKİLATI TARİHİ (1442-1930) - Vol II - Full - OCR
(D 7 K
. . -P i... » ' T* " P P P “ İ “P İ P r . ! « b u r n t
» » 1 .* * - « » . <
/ y * uAl • .
&
^ ' $■ • ^eytUlm^LV^r v a r i d a t , ve v e z a i f i " i e d e n l ■
\
«**> •1 MALİYE
tü l ,
TEŞKİLÂTI
‘
TARİHİ a a ı r ^ / v e r şev
\ -l «im g e le n :ttfc
Zai..&V4VJ| her. BQ
ae
__
3
G o 1^ ^
_______________
MALİYE BAKANLIĞI TETKİK KURULU YAYINI N o : 1977-180/11
^giTOI from
d by G o o g l e UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Ali Paşa (Kılıç, Kına)
Zamanına göre iyice bir tahsilden sonra, henüz genç iken Devlet
hizmetine intisap etti. Zamanla yükselerek nihayet Anadolu Muhasebe
cisi ve 1096 senesi Ramazanının yirmisinde (1685) de bazı hallerden
memnun olmıyan Sadrazam Kara İbrahim Paşa'nın Osek vesilesiyle
uzaklaştırmağa muvaffak olduğu Divrikli Mehmet Paşanın yerine Baş Def
terdar oldu. Memuriyeti Edirne'de icra olunmuş, ve Ali Efendi usulen
Orduya itihak eylemişti. Vaziyet pek elim idi. Viyana mağlûbiyetinden
beri bozulan muvazene bir türlü düzelemiyor, düşman daima ilerliyerek
kaleleri birer birer ele geçiriyordu. Ali Efendi’nin Onduya muvasalatı
sırasında metanet ve istihkâmı ile meşhur Uyvar Kalesi düşmanm eb
ne düştüğü gibi bunu Meton Kalesinin sukutu takip etti. Hatta Avustur
yalIlar Bosna'ya kadar sokulmuş, orada bulunan ve miktarı herhalde
çok olan askerle muhabereye girişmişti. Tedbirsizlik atfiyle öldürülen
İbrahim Paşanın yerine Engurus serhaddi ahvaline vakıf bulunan Ket
hüda Ahmet Paşa'nın nasp, ve ertesi sene bir miktar takviye kıt'alan
gönderilmiş olmasına rağmen vaziyet ıslah olunamıyor, yine mağlûbiyet
mağlûbiyeti takip ediyordu. Biraz sonra seferi Hümayun vukuu nazan
dikkata alınarak Sadrâzam Süleyman Paşa da gönderildi, fakat bunun
da faydası olmadı. Bu sıralarda bilhassa para sınkıntısı şiddetle baş
gösterdi. Tahsilâta imkân olmadığından Enderun hazînesinden, iki bin
kese ihsan olundu. Bu para bu defa İstanbul’dan, Padişah de dahil ol
duğu halde, hareket eden yerin Ordunun masarifine sarfolunacaktı.
Bu tedbirler alınırken AvusturyalIlar Macaristan'm en mühim bir
şehri ve Beylerbeyilik merkezi olan (Budin-Budapeşte) yi muhasaraya
koyuldular. Padişahın huzuru hiç bir fayda vermedi. Kıymetli Tarihçi
İbrahim Efendi'nin vatanı olan (Peçev) Kalesi de bu zamanda düşman
eline düştü. Bunu (Sekedin) in sukutu takip etti.
Malî muzayek ayine son dereceye varmıştı. Bunu anlamak için
Vaka nüisin ittihaz oilman tedabire dair verdiği izahatı okumak kâfidir:
«Biemrullahitealâ bir kaç senelerden beri cevanibi erbaada (dört
taraftan) seferlerin imtidadı ve her tarafa ziyade asker tedariki içün
masarafin izdiyadı ile pey enderpey bu denlû mühimmatı seferiyyeye
sarf eylemeğe ne mevcut hazina kâfi ve ne iradı muayyen vafi olmağın
naçar memaliki mahrusada olan bilcümle kasabat ve bilâdın âyân ve
tüccarından bir miktar akçe istikraz olunmak üzere karar verdiler. İs-
3
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
yüklerde, hiç bir intibah uyandırmamıştı, Beyinlerinde hâlâ çekeme-
mezliğin olanca şiddetiyle hüküm sürmesi buna sarahaten delâlet edi
yordu. Sadırâzam Ali Paşa'yı herkesin el birliğiyle çalışması lâzım gel
diği böyle bir zamanda, yeni vazifesinden uzaklaştırmaya teşebbüs edi
yor, ve muvaffak ta oluyordu. Çünkü aradan birkaç gün geçmeden Ali
Paşa'yı Trabzon eyaletine tayin ettirmiş, ve «bir gün mukaddem mansıba
revane olmak üzere tenbih» dahi eylemişti (1099/1689).
Vaka nüvis; Ali Paşa'mn memurivetiyle ahiren tahvili kevfiyetini
şu suretle kaydediyor; «Seferler masarifi takribiyle akçe tedariki ehem-
mi meham olmağla sadır olan Hattı Hümayunu Şevket makrun mucebin-
ce Defterdarı sabık Veziri mükerrem Kılınç Ali Paşa Has ahır Hâzine
sinden mahzun ve lüzumu mertebesinden efzun olan raft ve bisat ve
evani'i simü zeri Darphaneye teslim için tahrire memur olmuşken Sadı-
râzam İsmail Paşa Hazretleri Veziri Müşarünileyhin Devleti Aliyeden
tard ve ib'adın murat etmekle Trabzon eyaleti kenduye tevcih ve bir
gün mukaddem mansıbına revane olmak üzere tenbih eyledi» (1).
Ali Paşa'mn Trabzon memuriyeti çok devam etmemiş, ertesi sene
iptidalarında tekrar Paytahta celp olunarak Kubbe nişinlik ile kadri,
yeniden, yükseltildi.
Tevcihat vak'a nüis tarafından şöyle yazılmıştır:
«Vüzerayı Kubbe nişinandan iken Veziriâzami sabık İsmail Paşa
Sadaretinde Trabzon eyaleti tevcihiyle deri Devletten tard ve tebit olu
nan Defterdar Kılınç Ali Paşa'mn yine Kubbe neşinlik ile tarafı Devleti
Aliyeye davet birle beratı itiban tecdit olundu» (1).
Müteakiben Gelibolu Muhafazasına memur edilen Ali Paşa (Şaban
1100/1689) de Edirne'ye davet olunarak Sadareti Uzma Kaymakamı
nasb, ve mutat üzere hil’at giydirildi. Fakat bu memuriyeti de uzun sür-
miyerek Kaymakamlık Çelebi Mehmet Paşa'ya tefviz olunmuş, ve Ali
Paşa yeni Kaymakam tarafından iştistal olunduğundan Filibe muhafaza-
sına memur edildi. (Gurrei Muharrem 1101 / 1689)
Düşmanın her taraftan ilerliyerek Rumeli'nin en mühim mevaki-
inin birbiri ardınca işgal olunması telâşı mucip olmakla aktedilen Mec
lisi Meşverette Köprülü zade Fazıl Mustafa Paşa’mn Sadarete ve Ali
Paşa'mn da Kaymakamlığa nasbi karar altına alındı, ve icabı derhal
icra olundu. (Muharrem 1101 /1689)
4
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Ali Paşa'ya ait tevcihat hakkında, vaka nüis, şu malûmatı veriyor:
«Bundan akdem hafiyeten davet olunan Veziri Mükerrem Saadet-
lû Ali Paşa mahı Muharrem-ül-haramm yirmi dördüncü günü Edirne'
ye hattı rihalı, vüsul ve sipariş olımduğu üzere Faziletlû Şeyhülislâm
Efendi Hazretlerinin saadethanelerine nüzul edip badehu Şeyhülislâm
Efendi ile hemnian Tekke Kapusundan derunu Sarayı Hümayuna da
hil ve dergâhı felek medarı Saltanata ruymal akibinde Rikâbı Hüma-
yım Kaymakamı olmak üzere iktisabı hila'ti fâhirei samur saadetine
nail oldu. Ol gece şehri Edirne’de Sinan Paşa sarayında istirahat ve
ertesi otakı gerdun vakar mukabilinde nasbolunan otakı Süreyya niânı
Kaymakamiye azimet edip selefi Çelebi Mehmet Paşa'yı davet birle Niğ-
bolu Sancağı tevcihi ile kenduye ilbası hilatı fahire eyleyüp kapusu halkı
ile Orduyu Hümayundan hariç bir mahalde bir kaç gün tedarikin gör
mek üzere keştü âram etmek içün mezunen nasbi hiyam eyledi» (1).
Görülüyor ki Ali Paşa da rakibinden intikam alıyor, o da onu deı-
hal uzaklaştırıyor. Hatta tedarikâtta bulunmak üzere kalacağı bir kaç
gün zarfında da Ordudan uzak bir mevkide nasbi hiyam eylemesine emir
verilmesi ihtirasın ne derelere kadar vardınldığına delâler etmek itiba
riyle dikkate değer.
Yeni Sadrazam Edirne’ye vasıl olunca Ali Paşa'yı muhafazalıkla Fi
libe’ye gönderdi, ve çok geçmeden Hamza Paşa’nm ölümüyle açılan Trab
lus Şam Valiliğine tayin ettirdi.
Bu memuriyeti tarihte şöyle yazılıdır:
«Bundan akdem Defterdarlıktan Vezaret ihsaniyle Edimede Kay
makam iken Filibe'ye muhafız tarikiyle memur olan Vezir Ali Paşa Edir
ne'de Rikâbı Hümayuna davet olunup ve tahsili malı miride mahareti ol
duğuna binaen Eyaleti mahlûle kendüye tevcih ve ihsan ve biran mukad
dem mansıba revan olmak üzere ferman olundu.» (2)
Ertesi sene başlarında (1102-11690) Kıbrıs Eyaletine tayin olundu.
Vakâ nüvis tahvil için bir şey sölemiyor, yalnız eski özi Seaskeri Mus
tafa Paşa'nın Trab ulus Şam Eyaletiyle tebcil ve Ali Paşa’nın da (Kıb
rıs) a tahvil olunduğunu kaydetmekle iktifa eyliyor.
Kadı ile aralarında geçen bir hadise, onun kendisiyle arası açık olan
Şeyhülislâm’a müntesip, ve işe tezvir karıştırıp Merkezi Hilâfeti aleyhine
çevirmeye muvaffak olması, Ali Paşa’nm felâketine ve öldürülmesine se-
beb oldu (2 Şevval 1103-11692).
5
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Vak'anüvis hadiseyi kaydederken Kiline'm meziyyetlerinden de
bahsediyor:
«Kıbrıs Valisi olan Vezir Ali Paşa Defterdar ve Devleti Aliyede
emektar olup, beynelemsal memduh-ul-ahval ve semahatle nam vermiş
bir Veziri mebzulünneval iken maaşiri rühbane cizye evrakı vermek ve
Kadı ve Naibe sebbii şetmetmek gibi bazı töhmet nispetini mütezammm
Lefkoşe Kadısından gelen arz ve mahzar ve kenduye dilkir olan Şeyhü
lislâm Ebu Sait zade Feyzullah Efendi'nin bahane cuyu kahr ve tedmiri
olduğu vakte müsadif olmakla mazmun arz ve terviç ve hakkında gazabı
Mülukâneyi tehyiç edüp Dergâhı Âli Kapucu Başılanndan Miriahuru
sabık Filibe'li Mehmet Ağa mübaşir tayin olundu. Senei mezbure Şev-
val'inin ikinci günü Mübaşın mezbur Cezirei merkumeye vasıl olup
cümle emval ve eşyası tarafı Miriden zaptolunduktan sonra hakkında ic
rayı hükümi takdir ve Lefkoşe Kalesinde saray mekabilinde mukaddema
tamir ve tersim ve tevsi ettirdiği cami’i şerif önünde takbir gömüldü
olundu.» (1)
O zamanı idrâk ve Defterdarlık makamını da ihraz eylemiş, fazla
olarak kıymetli bir tarih de yazmış olan San Mehmet Paşa bu keyfiyeti
hem daha mufassal, hem de dikkat değer bir surette kayıt ve nakil edi
yor :
«Kıbrıs Valisi Veziri Mükerrem Ali Paşa bir müddet Devleti Aliye-
nin Defterdarı badehu Kubbe neşinlik ile Divanı Humayunun emektarı
olup dindar ve müştekim ve müçtehit ve etvan zahiresi hüsnü haline
müşahit Vüzerayı kârdandan müstevcili himayet ve riayet iken vilâyeti
mezbure Kadısının hadden efzun harcı mahkeme namiyle akça tevzi ve
tahsil eylemesine ruhsat vermediğinden kenduye derunî adavet ve hak
kında nice bühtan ile zulüm ve teaddisini müş'ir arz peyda ve bir kaç eşi-
rayı dahi uydurup nihani tarafı Devlete inha ve ol esnada Şeyhülislâm
olan Ebüssuda zade Feyzullah Efendi'ye dahi sizin hakkınızda nice ke
lâmı şayeste demiştir deyu pirameni hatıra uğramamış ve ukulü beşerden
bir ehadin kalbine gelmemiş cevabı nasavap yazmakla Şeyhülislâmı mu-
mileyh dahi ol duruğu bi füruğu hakikat olmak tarafına zâhip taharri
eylemeyip noktai vücudu sahibei âlemden hakkolmasına talip ve ol saat
veziri Azam’a varup elbette bunun katli lâzım gelmiştir, bu saat huzuru
Hümayuna arz ve bu iş görülmelidir deyu kemali ibram ve ilhah etmekle
Veziri Âzam dahi Rikâbı Hümayuna arz ve katli için Fermanı kaza cere
yan sadır olmakla Dergâhı Âli Kapucu Başılanndan Filibeli Mehmet Ağa
mübaşir tayin olunup senei mezbure Şevvalinin ikinci günü Mübaşın
mezbur dahi Cezirei mezbure vasıl olup yevmi mezburda cümle emval1
10
11
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
lislam Ankararû Mehmet Efendi'ye mektub» yazmış, düşman ayağı al-
tmda din ve Devlet namusunun kurtarılması Padişahın hal’ile Şehzade
Süleyman'ın iclasma vebeste (bağh) olduğunu bildirdiği gibi Şeyhülis-
lam'daıı Paytahtta birgûna fenalık yapılmamak şartıyle bu arzunun
isafma yardım edeceği cevabın da almıştı (1).
Tam bu sırada, yine Siyavüş Paşa’mn tasvibiyle, ileri gelenler
biraraya toplandılar. «Defterdar Esseyid Mustafa Paşa ve Reis Mehmet
Bey ve Defter Emini amcazade Hüseyin Efendi ve Teskireciler gibi bir
kaç belli başlı erkânı Devleti (Devlet ileri gelenlerini) idam etsek cüm
le naz bizlerden havfe düşüp dilhahımız üzere Devleti Aliyyeyi kabzai
tasarrufa alırdık» dediler ve ertesi gün yapılacak alayda kararlarım
tatbik mevkiine çıkarmayı da münasip gördüler.
Zilkidenin yirmisekizine rastlayan ertesi gün Silahdan Şehriyeri
Hasan Ağa ile gönderilen hilatler Vüzera ve Erkâna tevzi edilecek ve
bu münasebetle merasim yapılacaktı. Filhakika gecenin herşeyi örten
ve karartan matemi karanlığı sıynlıpta ortalık aydınlanınca vezirler
Yeniçeri Ağası Tekirdağlı Vezir Mustafa Paşa, Defterdar Vezir Esseyyid
Mustafa Paşa, Reisülküttap Mehmet Bey ve sair ayanı Devlet, adet ve-
cehile, Sadrazam otağına dahil olduklarım müteakip Yeniçeri, Cebeci
ve Topçu neferatı otağın etrafım çevirdiler, zorbabaşılar, sipahiler, si-
lahdarlar, diğer atlılarda harp ve darp aletlerini takınmışlar, düşman
karşısında alamalan icap eden vaziyeti otağ etrafında saf teşkil etmek
suretiyle almışlardı. Keyfiyet çadırda olanlara aksedince hepsini bir kor
ku ve. telâş aldı, işin nereye varacağını düşünür ve birbirlerine bakışır-
larken dışarıda bir vaveylâ koptu: kovanından boşalan bir an kümesini
andıran bu boğuk sesler Defterdar Mustafa Paşa'mn öldürülmesini is
tiyorlardı. Siyavuş Paşa iptida adamlanle ve sonra, sahte bir tavırla,
bizzat fitnenin define çalıştığı sırada Mustafa Paşa Sadırazamın «eteğine»
yapışmış «benim cürmüm nedir deyu feryat ve figan» etmiye başlamıştı.
Filhakika onun böyle büyük bir ceza ile mücazatlandınlacak kadar bir
kabahati yoktu. Fakat nüfuz ve iktidarın kendilerinde olduğunu göster
mek istiyen zorbalar kudret ve kuvvetlerini ancak böyle büyük başlan
uçurmakla gösterebileceklerini düşünmüşlerdi. Masumlukla mücrimli-
ğin, adaletle zulmün onlann nazarında hiç bir kıymeti yoktu. Bütün el
çiler boş dönüyor. Sadrâzamın sözlerinden de bir şey çıkmıyordu.
Nihayet Siyavuş Paşa Defterdara döndü:
— «Benim bu adamlara bir tarikle sözüm geçmiyor. Bari sen ken
din çıkıp niyaz eyle, ola ki merhamet ederler.» dedi.1
12
13
14
16
(1) Takvim i M eskûkâtı Osmaniyye, m üellifi İsm ail Galip, S a h ife : 230 - 232.
(2) R aşit Tarihi, CU t-2, S ah ife: 39.
18
Ramazan Efendi
Rumeli'de Hacıoğlu Pazarcıklıdır. Babası memleketine göre zengin
ce ve urafadan bir zat olduğu için Ramazan efendi memleketin zengin
lerinden sayılıyor, gördüğü iyice bir tahsil sayesinde ve bir dereceye ka
darda okuyup yazma bildiğinden, aym zamanda, ulemadan addolunu
yordu.
Dördüncü Sultan Mehmedin o taraflara vaki olan seferi hümayun
larında kendilerine refakat eden sultanlar, eşraftan sayılan, Ramazan
Efendi’nin evine misafir edildi (1084/1673). Sonradan Üçüncü Ahmet un-
vanile Osmanlı tahtına çıkan Şehzade Ahmetin tesadüf sevkile bu misa-
feret hengâmında Ramazan Efendi’nin evinde dünyaya gelmesi Padişa
hın hakkında teveccüh beslemesine sebeb olmuş ve bu sayede Devlet ri
cali sırasmda geçmiştir.
19
20
21
22
23
24
(1) S ilâ h ta r T arihi, M üellifi Fm dıklılı M ehm et Ağa, C ilt-2 S a h ife : 375-376.
25
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
lerine ol mertebe takarrübünü hazmedemeyip fırsat el verdikçe nihanî
hakkında nice müfteriyata cesaret ve irat eyledikleri kelâmda birbirle
rine şehadet ederek bilâhara Veziri Azam Hazretleri Veziri müşarüni
leyhten tenfir ve hakkında dergâr olan hüsnü teveccühü asıfanelerin
tağyir eylediler. Binaenaleyh mahı Rebiülevvelin yirminci günü Defter
darlıktan azil birle Kandiye Muhafazasına tayin olundu. (2)
1101- 1690 de Resmo, ertesi sene Bozcaada ve 1105 1693/99 de tek
rar Kandiye Muhafızı oldu.
Eyalet halkının haklarında Paşa'mn zulm ve teaddi eylediği yolun
daki şikâyetleri üzerine tahkikat yapıldı. Şikâyetlerinin doğruluğu an
laşılması üzerine idamına hüküm çıkmakla 1106 senei cumadelahı-
sesinde (1695) öldürüldü.
Vak'anüvis bunun için şu izahatı veriyor:
«Mukaddema Defterdar olup ve hâlâ Kandiye Muhafızı olan Vezir
Fındık Mehmet Paşa’nın zulum ve teaddisinden ahalii Cezire iştikâ et
meleriyle Hanya Muhafızı Veziri Mükerrem İsmail Paşa Hazretleri
Kandiye Muhafazasına nakil ve tahvil ve Hanya Muhafızlığı dahi Sabıka
Rikâbı Hümayun Kaymakamı Vezir Osman Paşaya tevcih olundu. Ve
ziri müşarünileyh Fındık Mehmet Paşa’mn ahvali mahallinde telehhus
ve istibâm ve vukuu üzere tarafı Devleti Aliyeye arz ve ilâm olunmak
babında Fermanı Hümayun sadır olmağın Dergâhı Ali Kapıcı Başı
Ağalarından Halıpli Ahmet Ağa hususu mezbure mübaşir nasb ve tayin
olunmuştu. İsmail Paşa Kandiye'ye vardıktan Ağayı müşarünileyh mari
fetiyle reayayı davet ve Mehmet Paşanın hakikati zulüm ve teaddisinc
dikkat eyledikte ahalii eyaleti merkumeden zulmen ve gasben aldığı ak
çe altıyüz keseye baliğ olduğundan maada mukaddema Karaposa kale
sinden çıkıp Kandiye Kalesinde mahbus olan Kaptanın on iki keselik
altının alıp kenduye küşat ve sınır dahi Espirlonga’ya varıp fırkateler
peyda ve nice ehli İslâmî esir etmek gibi mel’unu mesfure fırsat verdiği
sabit olmakla bilcümle ahvali mezkûresi deri devlete arz ve ilâm ve
tertibi cezası babında vürud eden Fermanı Hümayun mucebince mahı
cumadelahınnda katline ibram ve ikdam olundu.» (1)
Sicilli Osmani'de (Cilt 4 Sahife 194) «Muhasib, müdebbir idi» de
nilmektedir.
26
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
AU Paşa (SürmeU)
Dimetokalıdır. îbrahim Han Kethüdası Osman Ağa'nın terbiyesi ile
yetişmiştir. Bazı işlerde bulunduktan sonra Arpa Emini oldu. Evvel
ve âhır Devlet ricali ile peyda ettiği münasebet sayesinde bitterakki
Tersane Emini, 1100 senesi Rebiülevvelinin yirmisinde (1689) Sadareti
ele geçirmek teşebbiinde bulunduğu töhmetiyle azil ve Kandiye Muha-
fazalığına tayın edilen Mehmet Paşa’nm perine Defterdarı Şıkkı Evvel
oldu.
Kendisini tanıyan meslektaşı Mehmet Paşa tayinini şöyle yazıyor:
«Devleti Aliyenin emektarı olup ol vakitte Tersanesi âmirine Ema
neti hizmetinde olan Ali Efendi mahsud-üs-selef, memduh-ul-halef, malı
mirî tahsilinde mâhir ve Hazinei Padişahının cem'ine kaadir olmakla
mansıbı Defterdari ile tahsili ulüvvü şan eyledi. Yevmülışreyin şehri
Rebiulevvel sene minh» (1)
Bu zamanlar Devletin geçirdiği en buhranlı zamanlardan biri,
idi İstanbul her gün bir kalenin sukutunu, en kıymetli memleketlerin
düşman eline düştüğünü haber almakla müteellem oluyordu. Belgrat'
tan sonra Niş Kalesi de düşmüş o, taraflardan ve Bosna cihetlerinden
aşağı sarkan düşman bir taraftan Kosova ovasına «Piriştine» ye, diğer
taraftan da «Priyzer» inmişti. Bu felâketlerin böylece teakubu şerayi’i
Ahmediyyede gösterilen ihmal ve lâkaydiye atıf olunuyor, bilhassa şa
rap ve rakının alenen sattınlması, bunlardan Devlet namına resim alın
ması, dini İslâm olan Devleti Aliyenin kuruluşunun esasma aykırı adde
diliyordu. Nihayet ulemanın bu baptaki sözleri galebe gelerek şaraptan
alınan rüsumun lâğvına, ve müskiritm alenen satılmasının menine ka
rar verildi.
Malî için mühim olan bu verginin kaldırılması keyfiyetini vak'a
nüvis şöyle kaydediyor:
«Mimaliki mahrusei Islamiyede ihdas olunan rusumu hamır ref
olunup mahalli icrayı ahkâm olan emsan müsliminde sair hasaisi küf
rün ilân ve izharı caiz olmadığı gibi hamnn dahi emmei ehli ilmim icra
ile nakil ve sürbüsünde ilân olunmak caiz olmadığına binaen İstanbul
ve Eyubu İnsan ve Üsküdar ve Galata ve bunlann tevabi ve muzafatla-
nnda hamır vesair habaisi mahremeyi izhar ve ilân edenlerin zecr ve
tenkil ve irtikâpı şürp edenlere icrayı had ve tarzir eyleyüp mevatım1
27
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
icrayı ceairi din olan mevakii tathir etmek babında Âstanei saadet Kay
makamı Ömer Paşa'ya ve kuzat ve hükkâma evamiri aliyye istar ve iral
olundu.» (1)
Bu rusumun kaldırılmasında yeni Sadrî Köprülü zade Fazıl Mus
tafa Paşa'nın da teisi olmuştu. Çünkü teveccüh etmiş ve edecek felaket
lerin izalesine kadir ve Vezir aranırken bunu teemmül ve tezekkür et
mek üzere toplanan meclis Köprülü Zadeyi ileri sürdü, ve Sadaret ma
kamı kendisine tevcih olundu. Fazıl Mustafa Paşa Sadırâzam oiur olmaz
ilk işi şer'i şerife aykırı ve yukarıda işaret olunduğu veçhile ulemanın
itirazım da sebeb olan müskirat resmini kaldırmak, daha sonra da Pa
dişahın saltanatının imtidadı için duayı hayır isticlabı maksadıyle bir
takım vergiler affettirmek oldu. Sadırâzamın ikinci bir emeli de meza
limin ref'i idi. Bu babda da her tarafa ahkâm göndertti.
Kararlar ve tebligatlar hakkında vak'a nüvis diyor ki:
«Reaya üzerinde olan iştira ve sürsat ve nefiriam ve bedeli nü-
zül ve rusumu hamır ve arak vesair zulüm ve bidatleri bilcümle ref ve
memaliki mahrusede olan muhassilin ve mübaşirinin bu ana gelince
cem ve tahsil eyledikleri her ne ise yedlerinde mevcut bulunan akçeleri
der-ise-devlet medara ihzar ve fimabat bu makule tekâlifi şakkayı reaya
ve beraya üzerlerinden ref edup taraf taraf evamiri ad I üdad isdar ve
irat buyurdular ve şer'i şerifi Muhammet Aleyhisselatüveselâma her
veçhile reayet eyleyüp her umurda âmali rüşt ve basiret ve İslahı umuru
muhalledi din ve devlette kema hüve hakkihi bezli kudret edüp meza
limi vakıanın ihtira ve icadına bâis olanlar dahi tecessüs ve muktazai
şer’i üzere cezayi sezaları tertibine şuru eyledi.» (2)
İşte böyle dağdağalı bir zamanda Ali efendi, azolundu (safer 1101
/1689).
Yine o sene şabanında Darphane Emini, ve 1102 (1690) Rikân Def
terdarı oldu.
1103 senesi Saferinin yedinci (1691) günü, ikinci defa yıkkı evvel
Defterdarlığına tayin ve cumadelahınnda vezirlik rütbesile taltif kılındı.
Vak'anüvis, (Tarihi Raşit, Cilt - 2, Sahife: 181) Vezareti için: «Him
meti bazı mukarrebam Şehriyari şayestei iltifatı cihandari olup rütbei
âliyei Vezaret ile saird-i mesaid-i izzü kâmkâr oldu» diyor.
1103 (1692) senesi, evvelce kaldırılan münasebetsiz bir şeyin, bay
ram hediyesi verilmesinin tekrar ortaya çıktığı senedir.
28
29
30
31
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
sözler ve rivayetler neşir ve işaaya başladılar. Şeyhülislâm'ın tebeddülü
keyfiyyeti de aleyhine başkaca dedikodunun husulüne sebep oldu. Bütün
bunlar birleşince Şabanın yirmisekizinci günü (1106 1695) İkinci Sultan
Mustafa Ali Paşa’yı Sarayı Hümayuna davet etti, ve Mührü Hümayunu
kendisinden geri aldı. Hatta bununlada iktifa etmiyerek kapı arasında
haps edilmesini de emretti. Sadarete Elmas Mehmet Paşa getirilirken,
usulü veçhile, Sürmeli'nin mensublan de azlolundu. «Sazrazam sabık
kethudalığından cahı velâyı zevki ile vezarete terfi olunan Mehmet Pa-
şa’nın dahi zaikayı ikbaline azil ve hapis ile izakai zehrabı hazel'an» edil
miş, ve fazla olarak «her ikisinin dahi nukud ve eşyaları tahrir ve zapt
olunmak ferman» olunmuştu.
Mısaf neticesini Vak'anüvis eserine şöyle geçiriyor:
«Veziriâzamı sabık müşarünileyhin mirîye üçyüzonüçbin kuruş de-
zini zuhur edüp vesair nasa seksenyedibin yüdiyiizelli kuruş dezni zuhur
edüp bilcümle nükut ve eşyası ise yalnız bir yük dörtbin seksenbir kuru
şa baliğ olmağla malı dezne vefa etmeyüp Rumeli Efendisi marifetiyle
mali merkum beynelgurema tevzi olunmak ferman olunmağın alâkaderi-
hisas taksim ve bermucibi defter asabı hukuka isabet eden seksenbirbin
ikiyüzkırkbirbuçuk kuruş mahallerine teslim olundu.» (1)
Ali Paşa bir kaç gün hapiste kaldıktan sonra Sakız adası karşısında
kâin Çeşme kasabasına nefine irade sadır olmakla Edirne'den menfasına
gitmek üzere yola çıkarıldı. Ancak aradan bir kaç gün geçmeden ve ken
disi menfasına bile varmadan iadesi için ikinci bir emri hümayun sudur
etti, Padişahın emrini hamil tatarlar Çeşmeye yakın bir mahalde kendisine
rasgelerek, olbabtaki emre âli mucibince, yoldan çevrildi.
Ol sene şevvalinin dördüncü günü Edirne'ye getirilmekle tekrar ka
pı arasına hapsolunmuş ve geceleyin işi bitirilmiştir.
Vak'anüvis dönüşünü nakil ve hikye ettikten sonra «mahi şevvalin
dördüncü günü Edime şehrine dahil oldukta kapı arasına hapsolunup ol
gece kahr ve tedmir ve ertesi pişigâhı hümayunda nihadei haki takdir
oldu elhükmülillâhil melikil kadir» diyor. (2)
Ali Paşanın hayatına son verildikten sonra hapsedilmiş olan etba
ve mensublannın harp masraflarına yardım etmek şartiyle ancak ya
kalarını kurtarabildiler.
Ali Paşa; Edirne’de Tunca kurbunda Evliye Kasım Çelebi Camii
mezarlığında gömülüdür.
32
33
34
35
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Yine o sene Şabanının yirmi dokuzuncu günü (1690) azledildi:
Vakanüis azli için diyorki:
«Defterdarı Şıkkı Evvel Yusuf Efendi’nin mali miri tahsili husu
sunda hareket medhul ve bazı umuru mukataatm ihtilâlleri kendinin
aciz ve taksirine mahmul olmağın mahi merkumun yirmi dokuzuncu gü
nü Defterdarlık rütbesinden azl ile tard ve ibat ve yerine ol esnada Ciz
ye Muhasebecisi olan Kirli İsmail Efendi Makamı mezburl nasp ve is ad
olundu.» (1)
Yusuf Efendi uzun müddet Muhassılıkta bulunduğu için malı miri
tahsilindeki usulü pek âlâ bilirdi. Binaenalyh Vak'a nüis tarafından
«Medhul' kelimesiyle ifade olunan hareketinin tayinine imkân yoktur.
Fakat bir iki satır aşağıdaki «Mukataatm ihtilâlleri» sözüne bakılırsa
irtikâp ve irtişa olmak pek memuldür. Yoksa bu işlerde bulunan bir
adamın şöyle kısa bir zamanda aciz göstermesi mümkün değildir. Ba
husus Yusuf Efendi, iktidarma ve tecrübe edilmiş olmasma binaen ola
cak, Muhassılıktan Defterdar yapılmak üzere çağırılmış, her türlü me-
vani iktiham edilerek o mevkie getirilmiştir. Bu takdirde kendisine ik
tidarsızlık, aciz isnadı doğru olmasa ve azli bazılarım memnun edeme
diğinden ileri gelmiş olsa gerektir. Cezalandırılmamış olması da bunu
gösterir.
Yusuf Efendinin Defterdarlığı zamanına raslayan şu emr ve karar
bilhassa yayıda değer:
Vüzerayı izam ve Defterdar ve Yeniçeri Ağalan tarafından bu vak
ta gelince Rikâbı Hümayunaidize verilegelen hedaya fi mabaat mürtefi
olmak üzere tarafı Sadnazammîden tenhis ve erkânı Devlet hedayayı
idize tedariçi kaydından tahsis olundu.» (1)
1105 ,(1693) de Baş Muhasebeci olan Yusuf Efendi ertesi sene azl
ve haps olunup biraz sonra ıtlak ve Darphane Emini nasbolundu.
1107 senesi Rebiülevvelinin yirmi dokuzuncu günü (1695) Tophane
Nazırlığı’na ve yine o sene Tersane Emanet'ne tahvil ettirilmiş ve 1108-
senesi Şabanında (1697) muhalifi nizam hareketine binaen öldürülmüş
tür.
Katline sebeb olan hâdiseyi vakanüvis şu suretle kaydediyor:
«Memaliki Mahrusei Osmaniyede mütemekkin olan ehli zimmetin
üzerlerine edası lâzımgelen yüz dokuz senesi cizyesini nevrakı iptidai
senei cizye olan yüz sekiz senesi Ramazanı Şerif gurresi ledes-ger-il-len
ver sübut birle tesçil olunduktan sonra marifeti şeri'le feth ve tevzi1
36
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
olunmak üzere Memaliki mahruse cizyeleri cibayetine memur olan ciz-
yeaarıar yeaierine verilen evamıri alıyyede zıkr ve tensis olunmuş iken
hâlâ Terhanei Amire Emini olup senei merkumede İstanbul cizyesini
deruhte eyleyen sahib ayar demekle maruf olan Yusuf Efendi Donan
mayı Hümayun masarifi kendi deruhtesinde olan İstanbul ciziyesi ma
linden havale olunup Donanmayı Hümayuna tertib levazımı seleriyye
içün acaleten vafir akçe lâzım iken havale olunan ciziyei merkumeden
henüz ademi hulûlü vakt ile akçe hususlü mütesavver olmamakla azim
muzayikaya müptelâ olmadığm kemali iztirabmdan naşi zabıtai ihti
yati muhafaza ve hameti akibeti fikir ve mülâhaza edemeyüp umuru
mühimme tatil kalmamak içğın irtikâp olunan halet mazur ve müteiek-
kir olur fikri ile gurrei Ramazanı Şeriften on gün mukaddem yedinde
olan evrakı ciziyenin mührün açüp hilâfı emri Âli tevzie mübaşeret ve
istical eylediği samia Devlete isal olundukta bu hareketi na münasibe
bütün Memaliki Mahrusenin nizamı ahvali ciziyesine iras ihtali etmesi
nairei gazabı Padişahı âlempenah hazretlerini iş’al sadır olan Fermanı
Hümayun mucebince katline istical ve mahlûl olan Tersanei Âsitanei
Saadette Defterdar vekili ve Defterdar vekâletine sabıkan Şıkkı Evvel
Defterdarı Canib Ahmet Efendi irtihâl olundu.» (2)
Vakan üvis'in yazdığına bakılırsa Yusuf Efendinin idamı değil
bilâkis takdir ve taltifi icap eder. Çünkü bunu fena bir maksatla yap
mamış, son dereceye varan malî sıkıntıyı gidermek için yapmıştır. Ba
husus arada on gün gibi kısa bir müddet de kalmış olması kusurda
olsa hafifletici bir sebeb sayılabilir. Tersane Emininin kabahati böyle
bir şeyi bilâ istizan yapmasıdır. Bu ise idam değil olsa olsa tevbihi
icap eder. Fakat o zamanın adamları bunları düşünemezler, hasımlan-
nın ufak bir serreşte ele geçirmeleri üzerine yetişmiş bir zatın canına
kıyarlardı. Binaenaleyh Yusuf Efendinin idamı işinde de nizama aykı
rısı hareketten ziyade başka şeyler, şahsî ihtiraslar âmil olmuştur, bun
da şüphe yok!
Sicilli Osmani (Cilt-4, sahife 659) pek kısa yazdığı tercümei halini
«sahibi şöhret idi» tatedirkâr cümle ile bitirmiştir.
37
38
39
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
ve hem tarafı Miriye senede dorthin kese miktarı ziyade irat hâsıl ol
du.» (1)
Ciziyei şeriyye hakkında kıymettar izahat -verirken bu malûmatı da
eserine geçiren Süleyman Sûdi Efendi merhum bundan sonra malî ta
rih için kayıte değen şu satırları ilâve ediyor:
«Ciziyei Şer'iyyenin esası vâz ve tarhında ciziyegüzar olanlar mü-
teahhitimi zimmetleri olan mebaliği ya altın veya gümüş gibi zîkıyem
olan eşyanın biriyle eda ve ifa etmeleri meşrut tutulmuş iken, mahha-
ren gösterilen cevazı şer’i üzerine işbu ciziyenin sureti edası simi halis
üzerine bina edilmiş ve sunufu selâse itibariyle herbir mükelleften vezin
ile çiziye ahz ve tahsili külfeti ve bilâhare meşakkati mucib olacağı his-
solunması ile daha sonraları vezin maddesinden sarfı.enzar edilerek çi
ziye ahz ve tahsili hususunun meskûkatı mütedavile üzerine bina edil
mesine mesağı şer'î gösterilmiştir.» (2)
Yine varidatın arttırılması cümlesinden olmak üzere 1102 - 1691 de
duhan tütün resmi ziyaretleridi, ve o ana kadar alenen satılması yasak
olan tütünün satılmasına müsaade edildi:
«Mukataai resmi dühan İstanbul Gümrüğü mülhakatından olup bu
anedek satandan oniki ve alandan sekiz akça alınagelüp gerçi alenen
bey ve şirasına müsaade yoktu. Lâkin halkın ekseri istimaline müptelâ
olmakla ellibeş yük akçeye başka mukataa bağlanıp mimar damadı Mus
tafa Ağa nam kimseye tefviz olundu ve Gümrük malına kesir ve noksan
gelmesin içün tenzili malî ile taviz olundu.» (1)
1103 saferinde 1693 Rikâbı Hümayuna ihzarı ferman olunarak ge
lişinde azil ve haps ve aynı ayın yedinci günü Defterdarlığa rikâbı Mülü-
kânede Defterdar Vekili olan Ali Efendi tayin olundu.
İsmail Efendi Edirne'de birkaç gün mahpus kaldıktan sonra İstan
bul'a gönderildi, ve payitahda vürudunda, bukadar gayretine ve hâzineye
menfaati dokunmuş olmasına rağmen «kûşeneşini inziva» olmağa mec
bur kaldı. 1104 senesi Recebinin yirmisekizinci 1693 hizmeti beğenilmi-
yen Ali Ağa'nın yerine, ikinci defa Defterdar nasbedildi.
O zamanı idrak ve Defterdarlık makamım da işgal eden aynı za
manda da tarihe ait bir eserin müellifi olan Mehmet Paşa değişikliği
takdir ile kaydediyor:1
40
41
42
44
45
46
47
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
Original from
Digitized by V jO O g lc UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Maamafih o zamanın fetanet sahiplerinden bir şairde ifrata var-
dınlan bu keyfiyyet münasebetiyle şu beyti vücüde getirmiştir:
Zararsız bir dühan hakkında neyler bunca dikkatler,
Dühanıâhı mazlumam meneylemek hüner oldu.
Bu beytin Kailinin öğrenilememesi ne kadar teessüfe şayandır.
İstanbul’da bu zamanlarda bir dert hasıl olmuştu: para derdi. Darp
haneyi âmirede basılan altınlarla Mısır’da kesilenler arasında büyük bir
fark olduğu için esnaf ve ticaret erbabı, İstanbul'dan altınları toplayıp
Mısır’a götürüyorlar onların bu kârlan uğruna hâzineyle beraber Payi
taht halk ve tüccarını büyük zarara uğratıyorlardı. Aradaki farkın kaldı
rılması için toplanan bir heyet «fimabaat darphaneyi âmirede kat, olunan
altın yine evvelki vazin ve ayar üzere mesbûk ve lâkin tuğrayı hümayun
ile meskük olup üçer yüz akçaya raiç ve hâzineye dahi hisabı mezkûr üze
re alınmasına fimabaat İstanbul'dan taşra ahun götürülmeyip umumen
sükkânı memaliki mahrusanın yedi teamüllerinde bulunan İstanbul refisi
ziyade akçâye rayiç olmaması takarrubiyle darphaneyi âmireye götürüle
ceği zâhir ve âşikâr» olacağı yolunda mütalâa beyan edildiğinden turgayı
hümayun ile meskük altınlar bollaşıncaya ve bu suretle yeniden darbına
istina hasıl oluncaya kadar Mısır, Eski İstanbul, Tunus, Cezayir ve işsa-
hiblerinin taşralardan getirecekleri altınlarla İstanbul'da halk arasuıda
tedavül eyleyenlerin mahlut yüzon dirhem altın yüz altın itibariyi erayiç
takdir ve doğruca Darphane'ye sevk olunan turgayı şerif ile sikkelendik-
ten sonra üçyüz akça olmak üzere yeniden tedavül ettirilmesi ve İzmir ve
Edirne'de dahi darphaneler ihdasiyle oralarda da bu dairede al tun sikke
basılması kararlaştırılmış ve o yolda icabı icra kılınmıştır.
Vak'anüvis; «Cânibi Mirîye bu sikkei cedide tefavütünden nefî azîm
hasıl ve cizye maddesinden dahi malı kadiminden nısıf mertebe efzun irat
hasıl oldu» diyor ( 1 )
Bundan başka altın meskukât hakkında ittihaz ve tatbik olunup fay
dası görüle nkarann gümüş ve mağşuş paralarada teşmili uygun görül
müş, ve o yolda da fermam sadır olmuştur.
Vak’anüvis bu malî hadiseyi de şöyle kaydediyor:
«Kefere sikkesiyle meşkûk olan Zolota ve sedi dörder para baş ile
rayiç olamak mertebesi beynennas rağbet ve itibar bulup sikkei Padişahî
ile meşkûk olan Zalota tedavül ve teamülden kalacak mertebelerine var
dığı asıldan fimabaat ol makule başla rayiç olan eski Zolota ve eski kuruş1
63
64
65
Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
dişinden tenfir etmeleriyle Eyaleti Bosna mansıbı ile Defterdarlıktan azil
ve ibat olundu.» ( 2 )
Sadrâzam'm canını sıkan şey mutlaka iktidariyle temeyyüz eden Ha
lil Paşanın yerine göz diktiği yolunda bir şayiamn ortaya atılmış olması
olacaktır. Çünkü mevkiini sağlamak için Veziri Azamlar daima bu çareye
başvururlar, bir vesile bulup öldürtemedikleri rakiplerini yanlarından
uzaklaştınrlardı. Halil Paşa’mn da buna kurban edildiğine şüphe yoktur.
1114 Recebinde (1702) Hanya Muhafızı, sonradan Erzurum Valisi
ve 1115 Zilhiccesinde (1704) Gürcistan Seraskerliği ile Trabzon Valisi
oldu.
Vak'anüvis; «Zuhuru seferi Gürcistan» başlığı altında Halil Paşa’ya
da taallûku olan şu malûmatı veriyor:
«Gürcistan tarafırmda Açıkbaş ve Dareyan ve Gürel Vilâyetleri sük-
kânından bazı eşkiya ref'i livayı isyan ettikleri Padişahı gayretpenah
Hazretlerine arz ve telhis olundukta yeddi tuğyanlarında olan kaleler tah-
lis olunduktan sonra kal' ve hedim olunup Bağdatçık ve Batum nam ma
hallerde iktizasına göre bir kaç kale binasına nasbi erkân ve her birine
kifayet miktan muhafazacı vaz ve iskân olunmak babında mahı mczbu-
run on ikinci günü Tarabzon Valisi ve sair havalide olan Valiler üzerine
Serasker tayin olunan Halil Paşa’ya fermanı âli isdar olundu.» (1)
Halil Paşa bu mühim vazifeyi iyi bir surette gördü ve hizmeti Padi
şahın takdiri mucib oldu. Bir müddet Sonra Basra tarafları ehemmiyet
kesbetmiye Başladı. Urban orada fazahati pek ileriye götürmüşler. Va
lileri tanımamaya, Devletin nüfuzunu hiçe saymağa başlamışlardı. Bun
ları yola getirecek kudret ve nüfuzu göstermiye kaadir birinin gönderil
mesi lâzımgeldi. Gürcistan seferindeki muvaffakiyyetoine binaen bu işe
de Halil Paşa intihap olundu (1117/1705).
Halil Paşa’nın Basra'daki hareketi kayde değer.
Vak’anüvis'in aynı zamanda Basra'nın derdini uzun uzadıya hikâye
eden tafsilâtı memleketin ne elim dertlerle yanıp yakıldığını göstermek
ve Malî tarihe ait malûmatı da ihtiva eylemek itibariyle aynen nakledil
miştir :
«Basra'nın iptida badiyei urban beyninde Müntefik aşiretinden Mu-
gamısi nam kimesneye intima ile meşhur ve gidere kmüruru zamanla ma
mur olmakla mülûki sâlifeden zapt ve tasarrufunda destres bulanlar sa'y
ve imaretlerine mükâfat içün ol aşiret Şeyhlerine ikram ve Oacaklık na-
miyle dört karye in'am etmişler idi. Badezalik mülûki Osmaniyyeden Sul-*1
66
67
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
ile mücadeleye masruf olmağın ahvali mukatıata nizam vermediğinden
maada dan bekaya rihlet edüp Basra eyaleti yine Beyzade Ali Paşaya iha-
san olunmuşiken derakap trafı devlete avdeti ferman o l u n m a ğ ı n yüzon-
yedi senesinden beri Van mutasarrıfı Halil Paşaya ihsan olundu. Veziri
müşarünileyh Ali Paşa memur olduğu Âstanei saadete azimet birle Bağ-
dad'a bir merhale mesafe olan mahalle geldikte rüzigân gaddar ol veziri
zişanı telef ve eyaleti Basra’da selefi olan Aşçı Mehmet Paşaya mansubu
mevtte dahi halef etmeğin vakti fırsata muntazır olan Mağamıs Basra'
nın Validen tehi ve hali kaldığın gördükte kendüye hevadar olan esran
Urban ile Basra önünde nasbi livayı isyan edüp yüzonyedi senesi natu-
runda akçe talebiyle mütesellime heber gönderdi. Ol dahi Valii memleket
gelmedikçe bu makule akçenin verilmesi imkânda değildir deyu cevap
verdiğinden naşi bu tankla Basra’ya duhul ve mütesellimi ahzü haps edüp
halkın kimisinden akçe ve kiminden eşya gaspıyle mukayyet ve meşgul
iken Halil Paşa dahi Basra huduluna vasıl ve Kurna kalesine dahil olup
keyfiyeti halden haberdar oldukta yanında olan Zevendamndan maada
beş altı bayrak piyade ve süvari Serdengeçti askeri amade edüp kethüda
sı İbrahim Ağayı sefineler ile sudan ve kendi dahi karadan Basra’ya hü-
cüm üzere olduğu şakıyyi mezburun malûmu oldukta Basra’dan çıkup
badiye tarafına firar eyledi. Lâkin Veziri mezbur bu mertebe ile kani’ ol-
mayup ol yaramazların kemayenbeği cezaların tertip içün kethüdası İb
rahim Ağayı memuren takip eyledi. Kethüdayı mezbur artlarından yetişip
üç defa mukabelede murat üzere ahzi intikam ettikten sonra dördüncü
defa cemiyetlerine hamlei istisal salup Ievendatının ellerine ol kadar ma
lı ganaim girdiki ezcümle nisvanlanndan aldıkları inci düğmeli gömlek
ler biner binbeşeryüzer kuruşa satıldı. Meşkûr Mugamis bu güne men-
kûp olduğundan kusur bendedir af reca ederim deyu cürmünü itiraf et
mekle (Elafvü zekat-üz-zafer) mucebi üzere kendüye aman ve desti niya
zım teslimi menşuri peyman olunmuşken Âli İdris kabile şeyhlerinden
yine Şeyh Abdullah ile görüşüldükte Âli Raşit'ten Şeyh Nasır olan şeyh
Muhip ile veziri müşarünileyh geldiler ve Basra'da mevcut ulema ve sule-
ha ve ayam eşraf ile istişare olunup cümlenin rey ve ittifakları ile aşireti
mezbureye şeyh tayin olundu. Sair şeyhlerin ciheti maaşları içün balada
zikrolunan vakti tahrirden beri muayyen ve malum olan rüsumları zaptı
içün buyrultular verilüp şeyhi mezburu yerinden temkin içün yanma
ademlar tayin olundu. Lâkin Muganusun ricasıyle aşireti meyküre ayam
zikrolunan Nasır'ı şeyhliğe kabulden Vukûl ettikleri haberi veziri müşa
rünileyh tarafına mevsul oldukta tekrar kethüdası vafir piyade ve süvari
asker ve firkateler tayin ve irsal eyledi, tki defa mukabele vaki olup şakii
mezbur ikisinde dahi münhezim ve tarumar olmuşiken senei mezburede
Basra’yı istilâ eden kahtu gala sebebiyle zahire Bağdat’tan gelmeğe muh
taç olmakla gereği gibi levendata tayın verilmeğe imkân olmamağın süva-
68
69
71
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
güruhundan iken ne Eyüp Bey tarafına imdat ve ne Kaytas Bey'ile ittihat
edüp mutadı üzere (Mısra) «Görelim ayinei devran ne suret gösterir»
mefhumunu yad ile hanesinde pinhan ve derundan encamı (kâra nikran
idi. Eyüp Bey tarafı mağlup ve Kaytas Bey ile mukavemete iktidarları
meslup olup fimabat taayun ve ikbal Kaytas Bey canibine intikal ettiğin
görüldükçe ittihat kesbetmek içün tarafına hevadarlık gösterüp anın ianeti
ile Kaytas Bey bilkülliye galebei tam ve taayyünü malâkelâm bulmakla
Eyüp Bey'in derunu Mısır’da olan hanesine ateş verüp bilcümle mal ve
manalin garet ettirdi. Hüküm galibin olmak muktezasınca Eyüp Bey na-
çar tahlisi nefs içün firar ve berce Bey’i Mehmet Bey Dahi perişan ve
mükedder yine Cerceye avdeti ihtiyar edüp anların cenahı ianeti ile per
vaz eden Frenk Ahmet Odabaşı ahz ve kati ve yerine mahut Kör Abdul
lah Odabaşı nasbolunduktan sonra İbrahim Bey ile Kaytas Bey aleliş-
tirak Şeyhubelet olmak üzere ittifak ve ittihat eylediler. Valii Mısır Ha
lil Paşa dahi Eyüp Bey'in tarafında bulunup mağlup olmakla nazarı iti
barı nastan sakıt ve kevkebi ikbali hadidi hevane habit olup mesnedi eya
letten tenzil ve yerine Ümerayı Mısriyyeden Kanuy Bey tevkil olunduğu
tarafı Devleti Aliyye ye ilâm olunmakla muntesifi Şaban-ül-muazzamda
Eyaleti Mezbure ile menfiyyen îstanköy de meks ve ikamet üzere olan
Kaptanı sabık Veli Paşa tebcil olundu.» (1)
Bir müddet mazul kaldıktan sonra Boğaz Hisar Muhafazasına me
mur oldu.
1125 senesi evvallinde (1713) memuren bulunduğu Boğazhisar'dan
Edirne'ye davet ve Bender Muhafazasına tayin edildiği gibi memleketi
ne dönecek olan İsveç Kralı Demirbaş Şarl’ın hareketini kolaylaştırmak
vazifsi ile detavzif kılındı. Bu bapta ihtiyarı lâzımgelen masrafa dair der-
miyan ettiği mütalea ve istedtiği para istiksar edildiğinden kendisi Belg
rat Muhafazasına tayin ve Bender'de Şarla kolaylık gösterilmesi vazife
si de Vezir Abdi Paşa'ya havale olundu.
Vak’anüvis; (Tarihi Raşit, Cilt - 4, Sahife : 8 ) üzerine almak isteme
diği bu vazifeden kurtulmak için fazla masraf gösterdiğini yazıyor.
Dikkat değen ifade şudur:
«Bu emri düşvan uhdesinden def’i ve ref' içüun Devleti Aliyeye azîm
masarif tekelif etmekle hususu mezbur ahara tefviz olunmak iktiza etti
ğinden naşi müntasıfi mahı bumadülâhirede Veziri Müşarünileyh Belgrat
Muhafız nasp ve tayin olunup Bender Muhafızlığı Veziri Mükerrem Abdi
Paşa Hazretlerine tefviz olundu.»
Halil Paşa Belgrat'ta çok duramadı, ertesi sene, yine bir idaresiz
lik yüzünden azledildi.1
72
73
(1) «Dell H üseyin Paşa; S ultan M uradı H anı R abi ile S u ltan İb rah im H an ve
S u ltan M ehm et H an Rabi devirlerinde üç defa K aptanı D erya olm uş Vü-
zeradan olup, es tabili Âmirede M lrahor İken, 1042 tarih in d e rü tb e i Ve-
zaretle m esnedi K aptaniye nasbolunarak, Rikâbı H üm ayunla, V an seferi
ne g ittikten ve üç sene b u m esnette k aldıktan sonra, 1045 de azlolunarak,
M ısır eyaletine ve badehu G irid’e nasbolunm uştu. 1049 da saniyen K ap tan ı
derya olup, D onanm a ile K aradenize sefer etm iş ve 1051 de azil ve ö z i
K alesi M uhafızlığına nasbolunm uştu. 1066 tarih in d e m esnedi S ad arete
nasbolunm uş İse de MöhrU H üm ayun vusulünden evvel azlolunarak, 1068
de salisen K aptanı D erya olm uş, ve yalnız d ö rt ay b u m akam ı işgal e t
tik ten sonra azil olunarak, 1071 de K öprülü M ehm et P aşa’nın arziyle Yedi-
k u le ’de kati olunm uştur. C esur b ir zat olup, G irid’in feth in d e pek çok
hizm eti görülm üştür.» (K am usülâlâm , C ilt-3, S a h J e : 1957.)
(2) R aşit Tarihi, Cilt -2, S a h ife : 446.
74
75
76
77
78
79
80
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
le ve sadırlarında devam ve iştikrarlanna vesile addedüp mumaileyh
Mustafa Paşa'ya memur olduğu emirde rehavet ve fütur verdiler.» (1)
Başda Sadrâzam olmak üzere Erkânı Devlet böyle düşünürlerken
selâmeti sulhta gören İbrahim Paşa ve sulh ve selâhın avdeti için gay
ret sarf ediyor, ve Edirne’ye dönen Halil Paşa'mn fikrinde İsrara başla
ması Üçüncü Ahmed’in gazabım tahrik etmekle azil ve yerine Tevkil
Mehmet Paşa nasp olunuyordu. Ancak Mehmet Paşa da aynı fikirde bu
lunduğundan, ve Sultan Ahmed fikrinin sakametinden sarfınazar kendi
de devleti bulunduğu vaziyyeti elimeden kurtaracak iktidarda bulunma
dığına kanaat getirmiş olduğundan Mehmet Paşa'yı azil ve yerine Da
mat İbrahim Paşa!yı nasp etti.
Nevşehirli'nin Sadaret makamının ihraz eylemesi sulh fikrinin ga-
labe çaldığına ve Padişahın da sulhu arzu eylediğine bir dedid idi. Nite
kim epeyce uzun münakaşalardan sonra devlet için pek elim olmakla
beraber kabulden başka bir çare görülmeyen (Pasarofça muahedesi) ak-
dolundu.
AvusturyalIlarla sulh akdi üzerine elçiler gelmeye başladı. O me-
yanda Rusya Elçisi de gelmiş, Ruslar muharebeyi iştirâk etmedikleri
için müsaleha halinde bulunmakla beraber sulh ve salâh'm yenilenme
si arzusunu izhar eylemiş okluğundan bu meselenin tetkiki için tayin
olunan heyete, Reisülküttabın maiyetinde olmak üzere, Mustafa Paşa'-
da ithâl edildi.
Vak'a nüvis; (Mukâlemei teyidi sulh ve salâh ba elçü Moskov) baş
lığı altında Nemçe müsalahasından tutturarak Elçinin gelişini müteakip
başlayan iadei münasebattan uzım. uzadıya bahsettikten sonra sözü Mus
tafa Paşa ile müzakereye, ve bu babda akd ve teati olunan sulh muade-
sine intikâl ettiriyor ve diyor k i:
«Biddefat Reis efendi ve maiyyetine memur olan Defterdarı sabık
Elhaç Mustafa Efendi ile mükâlemeye şüru edüp ekseri mevadda va’zı
enküştiinü an olunacak halet olmadığından bahse muhtaç olunmamakla
Moskov Çan ve askeri Leh memalikine girme maddesine gelindikte Elçiif
mesur bu madde bilcümle etrafında vaki devletlere muzır olan Nalkı-
ran'ın berveçhi istikâl Leh Kralı olmasına ve mümanaat üzere olan Leh
Cumhurunun aczi sebebiyle kralı mesfure hevadar olmalanna baig bir
maddedir, zira Cumhur Kralı mesfure mukavemete kaadir değildir, böyle
mahallerde Moskov tarafından Cumhura imdat olmayıcak naçar Krali
mesfure muvafakat izar edecekleri zahir ve bedidardır dedikte girmek
mani değil lâkin ıtlak üzere olmayıp Kral mesburun Cumhur üzerine is
tilasını vakitlerinde Moskov Çannın üzerine kasdeden düşmanı müdafaa1
81
f: 6-2
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
I
içlin giriip itmamı kârdan sonra yine memleketine ric'at etmek şartıyle
olursa beis yoktur deyu cevap verildikte takyit ve tahsisden bir miktar
imtina ve mukaddema verilen ayitnamade Kırım tarafına vergi ahvali
bir mahalile söyleşile deyu tahrir olunan madde terkin olunsun deyu bi
raz niza edüp bir veçhile ziyadeye müsaade olunmıyacağm müşahade et
meğin zikrolunan mertebeye nzadade olup tarafeyinedn temessükler
almup verildikten sonra bu veçh üzere ahitnameyi Hümayun tecid ve
mütalaai Moskov ile olan musalaha ilâ maşaallahüteala teyit olundu.» (1)
Bu babda ilave olunacak şey Macaristan’la tamamen alâka kesil
miş, Lehlilerle hudud veya münasebetler gibi bir bag bile bırakmıyan
(Pasaıofça Muaheedsi) kabul olunmuş olduğu halde Devletin yeni vazi-
yyeti erkânm idrâk edememesi, Lehistan’dan ve yükseklerden atıp tut
ma garibesi teşkil eder. Maatteessüf bu zihniyet uzun zaman imtidat et
memiş. vaziyyeti olduğu gibi görmek Devlet adamlarından pek azma
nasip olmuştur. Halbuki bu yüzden zarar büyük idi. Çünkü kâğıt üstün
de kalacak. Devletçe bir faydası olmıyacak zahiri menfaatlara mukabil
bir çok fedakârlığa katlanılıyor, Hükümet erkânı ise, bunu kendileri için
bir şeref ve muvaffakiyyet addile gurura kapılıyorlardı.
J131 (1719) de Erzurum, ertesi sene Rabiülevvelinde (1720) de
Basra Valisi oldu.
Az bir müddet sonra da öldü.
Sicilli Osmani müellifi (Cilt-4, Sahife : 518) «âkil ve her işe elverişli
danişli bir vezirdir» hükümünü verdikten sonra «Mahmudu (Ali Paşa)
dır» diyor.
Ali Paşa; Kapucu başıhktan Mirimiranlıkla tayin olunduğu Akşehir
Mutasarrıfı iken 1158 senesi Zilkidesinde (1745) ölmüştür.
İstanbul hakkmdaki tetkikat ve tetebbuatiyle tanınmış olan Meh
met Ziya Bey Deli Hüseyin Paşanın Yedikule'de «Küçük Yaldızlı Kapı
ile Büyük Kapı arasındaki» meşanndan bahsederken ayak ucunda «Gi
rit fatihi Elgazı Hüseyin Paşa’nm mahdumu San Mustafa Paşanm Keri
mesi Fatma Hanım Sultanzade Seyyit Mehmet Beyefendi Zade Seyyit
Halil Bey»in gömülü olduğunu söylüyor ve aşağıdaki kitabeyi yazıyor:
Hüvel hayyülbaki
Bu dehrin kânna olma mukayyet
Ki zira kimseye olmaz müebbet
Beni bir gülden ayn kıldı devran
Çiçek bais olup soldu medet
Fatihi Girit Elgazi Hüseyin Paşa tabe1
82
83
«4
85
86
87
88
89
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
eder akçe tedariki münselib-l-imkân iken Elhamdülillahi tealâ Şekketlû
Padişahımızın yümnü kudumlan berakâtiyle Cebecilerin güzeşte meva-
cip namına iddia eyledikleri iki yüz elli kese ve cümle tavaifi askeriyye-
nin cülûsiye bahşişleri içün iktiza eden i\ç (bin altı yüz seksen sekiz kese
ki ceman üç bin dokuz yüz on sekiz kese akçenin ekseri Defterdar EfenJ-
nin sayü himmetiyle tahsil ve bak* bin keseden mütecazivi Enderunu
Hümayun hâzinesinden tekmil olunup ^Beyit)
Düşmem hun harra gûteh beihsan sazı dest
Hiç zenciri bih ez Seyri mı ba şed şir ra.
vetiresi üzere tevzi ile kabûlü askerî tarafı Hümayuna imale ve bin ke
seden mütecaviz akçe dahi serhadlerde muhafizinin in'amatı cülûsiyye-
leri içün emvali etraftan havale olundu.» ( 1 )
Bunu başka bir isvan takip etti. Bu da tabii idi. Çünkü isvan bay
rağım açanlar emellerine nâil oluyor, 7arar yerine kâr görüyorlardı. Bu
defaki isvan Bostancı taifesinden çıkmıştı. Halbuki bunların dikerlerin
den fazla bir ehemmiyeti vardı. Çünkü Bostancılar doğrudan doğruya Sa
rayı Hümayun muhafızı idiler. Onlara da isyan kurdu girdiği surette Pa-
dişat için emniyyet mütesavver değildi. Bostancıların isyanlarına sebep
te para meselesi idi. Sultan Ahmed'in Edirne'den hareketi sırasında sekiz
kist muvaciplerinin İstanbul'da verileceği kendilerine vaad edilmiş, ve
ellerine o yolda bir de Hattı Hümavun verilmişti. Halbuki tahsilâtm ge
cikmesi ve para yokluğu ödemeye imkân vermiyordu. Bunu gören Bos
tancılar başlarında Bostancıbaşı Edime’li Mehmet Ağa olmak üzere bir
gün odalarından çışmışlar, Meydan kapışım açarak ahırlar önündeki
meydanda toplanmışlardı. Reisler hareketlerini gizlemek maksadiyle
efradı üzerlerine saldırttılar, onların da kendileriyle birlikte hareketle
rini istediler. Mehmet Ağa ile Balıkçı oğlu İbrahim Ağa gûya ellerinden
kaçarak kurtulmuş gibi «davranarak Sofa yerine geldiler, ve Darüssaade
Ağası Abdurrahman Ağa’va kevfivyeti ifade evlediler. Hatta bizzat Pa
dişahın çıkıp kendileriyle görüşmesini istediler, ve buna da kötü bir
akıbet hazırlanmakta olmasım delil getirdiler.
Sultan Ahmed dışan çıktı. Hanei hassada havuz kenenndaki Tahtı
Hümayuna oturarak huzuruna kabul ettiği Mehmet Ağa'dan kefiyyeti
sordu. Ağa izahat verdi, va'di Hümayun hilâfına olarak mevacibin veril
memesi yüzünden Bostancıların umumen isyan bayrağını açtıklarını
anlattı.
Hünkâr yine vaitlerde bulundu. Kendilerine nasihat etmek üzere
Silâhtar Ağa’yı memur etti. Fakat âsiler bir türlü yelkenleri indirmedi
ler. Silâhtar Ağa ile görümeye memur olanlara: «Silâhtar Ağa'ya söylen1
90
91
92
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
yanlarınca mübaşir ve veznedar tayin olunup her cümle iktizasını mer
tebe ced!t para neşrolunmakla mahı mezburun yirmi dördüncü günü
sikke hususuna esheli veçh üzere nizam verildi. Hak kelâm budur ki Pa
dişahı sait ve Şehriyari reşit Hazretlerinin bu madde meymeneti cülû-
su saadet menuslan müşahir ve mahsus olup ibrazı hüsnü stresleri zeri
h a l i s gibi kâmil-ül-ayar olduğu zahir ve aşikâr oldu.» (1)
1116 senesi Şevvali sonralarında (1705) azledildi.
Vak'a nüvis azli için diyor k i:
«Defterdar Elhaç Mehmet Efendi'nin Vezir Kethüdası Osman Ağa
İle münakaşasından gayri çerimi na malûm iken azlolunup Haraç muha
sebecisi Davul İsmail Efendi Defterdan Şıkkı Evvel oldu.» (2)
Vezir Kethüdası Osman Ağa yeni Sadrâzam Baltacı Mehmet Paşa'-
nın Mirahuruktan Kethüdalığa yükselmiş ve binaenaleyh kendi adamı
bulunmuş olması kendisini güvendiren Mehmet Efendi'nin azli için kâfi
görülmüştür. Maamafih yerine getirilen Davul İsmail Efendi istenilen
iktidar ve gayreti gösteremediğinden dört ay gibi kısa bir müddeti sonra
azl edilmiş ve ötedenberi liyakat ve faaliyet gösteren, en müşkil demler
de Devleti müşkilâttan kurtaracak paralar bulan Mehmet Efendi, dör
düncü defa. Defterdar nasb olunmuştur (20 Safer 1117 / 1705).
O zamanın zuhî haletini gösteren ve malî tarih için kıymetli bir ve
sika sayılan şu malûmatın aynen nakil ve kaydı faydalı ad edilmiştir:
«Bundan akdem Mısır Valisi olan Kara Mehmet Paşa memuren Âsi-
tanei Saadete geldikte hisabı görülmek babmda Fermam Hümayun sa
dır olmağın Kilân Âmire zahiresi kusurundan ve Mısır’ın irsaliyye ma
hn dan canibi M!rîye matlup olan altı yüz kese akçenin tahsili içün mahı
Şevvalin evvailinde kapı arasına hapsolunmuştu. Hâlâ edasına bir veçhi
le iktidarı olmadığı baisi merhameti Padişahi olmağın meblâğı mezburun
yüz kesesine Beşlktak'ta vaki yalısı ve eşyası zaptolunup baki beş yüz
altı kesesi beher sene mansıbından yüzer kese gönderilmek üzere taksit
ve tecil ve mahı Şevvalin yirmi dördüncü günü Sayda Beyrut Eyaleti ih-
santyle tebcil olundu.» (3)
Bu vesika okunduktan sonra işleri neden bozuk düzen gittiğini,
iyiden iyiye öğrenmiş oluyoruz. Bir adam mevcut olmıyan bir şey için
tazyik olunuyor ve asıl garibi tahakkuk eden borcunu ödemek üzere
kendisine memuriyet veriliyor. Şimdi senede muayyen bir para vermek
mecburiyyetiyle yakasmı cellâdın pençesinden kurtaran bir adam gittiği
yerde ne yapar?. Tabii halkı soyar soğana çevirir, elde ettiği paralarla123
93
94
95
96
97
f: 7 - 2
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
anların desti irtikâplanna teslim etmek münasip olmayup yine mekrü
tezvir ve tahrif ve tağyirlerinden tahlisi defatir mümkün değildir deyu
fakat aruz ile verilen huddam defteri ve evkaf ve kılave havaili Şam’dan
vazife mutasarrıflarının kayıtlan kemakân kalemi mezburda ipka ve
maadası ifraz olunup İstanbul Gümrmğü ve kahve bit'ati mukataası def
terleri Mukabelei süvari kalemine ve Rumeli'nde vaki mukataat ile mi
zanı harir ve Tokat ve tevaibi mukataalannın defterleri Küçük Ruznam-
çe kalemine ve Anadolu'da vaki mukataattan ulûfe ve vezaif defteri Pi
yade mukabelesi kalemine ve sair vezaif defteri Büyük Kale kalemine na
kil ve tahvil olunmak ve sicilleri terkin olunanlardan maada fimabaat
dahi gelüp isbatı vücut edenlerin hallerine merhameten düşen mahlülat-
tan takas olunmak üzere vezaif ve ulufe tevcih olunmak ve herbirinin
esamilerine şerh verilmek ve aslı fasit ve müzevveir olup sonradan şerh
zammile yedlerine berat verilenlere kat«a iltifat ve müsaade olunmayup
ve havalii Şam'dan vazifesi olanların kayıtlarında fesat zuhur ettikçe ih
raç olunmak ve aklâmı mezbure hocaları vehulefası tashih olunan def
terleri kemayen beği fesat ve halelden muhafaza ve herbiri kendi nöbetin
de vaki ola nfermanı âli ve rüusu hümayun gibi senedatlan hini azillerin
de kalemlerde hıfz olunmak üzere alıkoyup fimabaat müzevver ferman
ile işbu tevzi olunan defterlerine eski kalemine reddolunmasma cevaz
ve ruhsat gösterilmeyüp ve işbu şurut fimabaat düstürulamel tutulmak
şartile ifraz olunan defatir ba fermani âli zikrolunan aklâme tevzi ve tes
lim ve her kaleme ayniyle bu şurutun sureti tesbit ve terkim olundu.»
(O
Yine o sene Zuama hakkında ittihaz olunan usuli} Vak’anüvis şöyle
yazıyor:
«Zeamet gediklüleri Müteferrika ve Kâtiban ve Çavuşan namına üç
fırkadan ibaret olup beratlarında aleddevam divanı Hümayun hidematı-
na tahsis ve sefer ve nazarda serdan Ekrem Hazretlerinin yanından ay
rılmak üzere tensis olunmakla bu tertip devleti aliyyenin levazımı şan
ve şevketinden olup zeamet namiyle nice miri mukataatlar ifraz etmek
âdâyı din nazarlarında devlet huddamımn nizam üzere olmaları mülaha
zasına muin iken biraz zamandanberu birer tarikle zeamete nail olanlar
Seraskerler ile bazı etraf Muhafazalarına memur olunmak havfiunden
gedik olup beratları şürutunun içinde ancak gediklu vekili mutlaktab
gayri ile sefer esmez kanununa riayet ederek usitanei Saadette gediklu
namında olanların öşrü mi'şari hizmeti lâzimelerine müdavim olmadık
ları ecelden mahza ciheti maişetleri cüz'i taymat ve etrafta zuhur eden
bazı hidemata münhasır olan Vezir Ağalan namına olan dermentler her 1
98
99
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
kurayı mamure ve arazi ve emlâki mevfureyi muhtevi» olduğunu haber
verdiği Mora'nı ntahriri için icap eden memurlar tayin, yazıcılara biner
kuruş ücret tahsis olundu.
Anadolu Muhasebesi’nce vukua getirilen suiistimaller üzerine yapı
lan tashihler ve ittiraz olunan kararlar fayda vermemiş olacak ki Mora
seferinde ve Sadrâzam Serdan Ekrem Ali Paşa huzurunda icra kılman
ulûfe tevziatında yine müşkilât baş gösterdi. Çünkü isimleri defterde ve
fakat kendileri evlerinde olanlar namına yine ulûfe tahakkuk ettirilmiş,
ve alâkadarlar tarafından tahakkuk ettirilen işbu meblâğın ahzine teşeb
büs edilmişti. Asıl mühim olan cihet «Bozma Ahvali» namı verilen mua
meledir. Bu; ulûfe sahiplerinin alacaklanm kırdımra meselesinden iba
retti.
Vakâ nüvis'in iki defada kaydettiği bu meseleyi evvelkinin bir kısmı
olmak, ve malî ve askerî tarih için cidden kayde ve dikkate değer malû
matı ihtiva eylemekte bulunmak hasebiyle aynen naklini faydalı sayıl
mıştır :
«Sipah ve Silâhtar ve altı bölük halkı sezavan itiraz olan tavaifi
ecnattan olup ekserialtılı birer iptida ile seferlerde baş ve cana bakma-1
makla namdar bir taifedirler binaenaleyh eyyamı mütarekede her ulûfe
çıktıkça kenduleri almağ içün bilâdı baideden gelmek müşkil ve ulûfeleri
eyap ve zehap masrafına gayri vafi olmakla naçar esamilerini ocakları
ricaline bırakup berveçhi terazi bir kaç akçe alageldiklerinden ocaklı
dahi bu ahvali kâ redinüp her biri nice kimselerin ulûfern boğmaza mu
tat oldular ve mevacip çıktıkça ol makule bozma tâdir ettikleri esameler
içün okunmağa ücret ile sergiye adamlar çıkarup bu tevri mezmum cüm
le indinde mütearif ve malûm olduğundan alıp vererek bir rütbeye vardı
ki bir ulûfeye çıkan adam kendi ulûfesi nalıcı mı yoksa bozma salıcı mı
dır fark olunmayup mahlûlât haber alınmadan kaldı ve bozma ahvali
terazii tarafeyn ile olduğundan Beytülmal'i müslimine zahiren çündan
zaran mahsus olmayüp ve etraf ve eknafta olan taifei mezbure ulûfeler-
de etsitanei Saadete siklet veizdiham vermemek harseniyyatım mutazam-
mm olmakla ol kadar zararlı dahi değildi. Lâkin bu evzalan görerek
âmmei naşı Ocaklı namına olanların cep ve dağanı tama'lan mahlûlâtı
mektume ile memlû olmak üzere cezmedüp ve vaki'a ziri perdei ittifakla
rında mestur olan bazı mahlûli mektum bir veçhile malûm olmamakla
Beytulmal'î müslimini telef ve izaattan hıfz ve siyanet içün Veziri âzam
Hazmetleri mebadii sadaretlerinden beri mahlûl getirenlere faidei muta-
deden ziyade terakkiler verüp bu halet vâfir mahlûl esame zuhuruna bâiz
olmuş idi. İşbu seferi Hümayunda bozma tâbir olunur keyfiyyet bertaraf
olup beher hal cümlesi mevcut olmak iktiza eder sahibi olmayan esame
ya sırfı mahlûl ya sefer niyamettir. Eğer bu sefer esnalarında dahi salıcı
100
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
tâbir ettikleri kimselerden âhann hulûfesi içün sergiye çıkar adam bulu
nursa hakkından gelinir deyu ağa lira ve ocaklıya tembih ve tekitde tek
rar Sıpan ağası Kara Osman Ağa şevkiyle bu husus için müekket fer
manlar istar olundu. Lâkin bu halet ocaklıya muzır olmakla matlup olan
ya mahlûl sırf veya sefer niyamet ike nbu keyfiyyetin bir suret bulması
içün ocaklarımızdan mahlûl talep olundu deyu istife yoklamasında mev
cut olup yedine umum zahiresi tezkiresi alan eski neferat derdmenleri-
nin esamilerini defter ve hazine manda ettirüp tariki fesade sa’yü içtihat
üzere olmalariyle yine zararı kendilere raci olup çalman esame ashabı
Serdarı ekre hazretlerine arzuhal ve anlar dahi ocaklıdan bu keyfiyyetin
aslım sual eylediklerinde sabıka ağalan olan Kara Osman Ağanın irti
kâbına ihale eylediler. Serdan Ekrem Hazretleri dahi çünkü ağanız ola
cak mehim böyle bir vaz'ı nazezaya tesaddi ve mahlûl sırf ile cümlenizin
cep ve damanı memlû iken mevcut olanların esamisine tasaddi eyledi
siz niçün ilâm etmediniz deyu itap ve bu adamların esamileri hazineman-
da oldu gitti hemen sizler sırf mahlûller tedarik ve bunlan tatyip edin
ve illâ cümlenizin cezalan tertip olunur deyu terhip etmeğin o makule
esamisi refolunan ademler defter ve ocaklı tedarikiyle tashih olundu.»
(D
Diğeri:
«Bilcümle tavaifi askeriyyeye müstahak olduklan bir kist mevacip
ihraciyçün mahi Şevvalin yirmi beşinci günü Serdan Ekrem Hazretleri
nin o takl arm da ber kaide tertibi divan ve esnafı askere iktiraz eden
ulûfeleri inayet ve ihsan olundu. Sipah ve Silâhtar taifesinin ulûfeleri
Sadrâzam huzurunda sergi ile verilmek mutad olmadğm kaidei kadime
mucebince sergi divanı tertip ve bilcümle Sipah ve Silâhtar neferatı be
her hal sefer takribiyle bunda mevcut olmak lâzım gelicek bir ferd aha
rın ulûfesin almak içün sergiye çıkacak olursa esamesi terkin ve cezası
tertip olunur deyu muhkem ve terhip olundu. Lâkin Sipah ve Silâhtar
Ocakları ricalinin her birinde müteaaddit mahlût esamiler olup bizzaru-
ri ulûfesin almak içün adamlar çıkarmağa muhtaç olmalariyle bu denlû
tehdidat kulaklanna girmeyüp yine bazı esamilerine adam çıkardıkların
da Serdan Ekrem Hazretleri göz ferasetiyle hilelerine vakıf olup sualde
ifrat ve tazyik ve hakikati halde ihtiyat ettikte cevap veremeyip telâş
ile razı mektumi faş olıcak okunduğu esame ve giren neferin kendi esa
mesi ref ve terkin olunduğundan maada nefy ve iclâ olunmakla tedip ve
cezayı amelleri tertip olunmağa başlandı. Beher yevm sergi üzerinde bu
güne bir kaç nefer adam tama' belâsiyle cezayı gûna güne müptelâ ol
duklarından gayri Sipah ve Silâhtar kâtipleri ve Mukabele kalemleriyle1
101
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
iktifa olunmayıp Ruznâmçe kaleminden dahi ulûfe defteri tutulup bu
defa ulûfeleri tevziinden gayet tedkik ve tutulan defterleri biri biriyle
tatbik olunduğundan bu hususta melûf keyd ve ihtiyat olan ricali dilgir
olup bahanei fitne ve fesat olma kiçün terakkiklu neferatana hilâfı vaki
sizin ulûfeleriniz şimdi verilmeyüp Kasım hulûlüne alıkonulmuştur ve
sîzleri şimdi Aya mora üzerine tayin etseler gerektir deyu tahrik ve sizin
ahvalinizi biz arz edemeziz bizzat Serdarı Ekrem Hazretlerine feryat ve
figan etmelerinize muhtaçtır deyu gûşi cesaretlerin tahrik etmeleriyle
cümlesi bir yere gelüp otak kapısında ulûfe ve terakkilerimizi isteriz
şimden sonra vilâyetlerimize gitmeliyiz deyu sergiye girilecek yolu bent
ve nağmei nasazı huşuneti bülent etmeğe başladılar. Serdan Ekrem Haz
retleri kat'a mezburlann feryat ve figanına tevcihi sami'ai iltifat etmeyüp
sergi başında kendi rugallanna meşgul oldular. Lâkin giderek içeriye hü
cumlarına sureti zahirede mümaneat eden Ocak çavuşları müdafaada şid
det ve bazı kelimatı bi edebaneye cesaret ettiklerinde bu arbedenin aslı
nedir deyu sual edüp Silâhtar terakkiluleri olduğu malûmları olduğu
saat bir kere sol taraflarında oturan Silâhtar Ağası ve Kethüdası ve sair
ocakları ricaline tevcihi ruyi itap edüp bu herifleri niçün söyledirsiz sizin
dediğiniz olmak güçtür defiyle tekayyüt edin yoksa cümlenizi vallahi-
lazim seyfi şeriatle tedip ve cezayı şeriyyenizi bilâ tehir tertip ederim
deyu nigâhı gadab alûd ile ber itabı hevilnak ve zührei tahammüllerine
öyle çâk etti ki cümlesi bir uğurdan yerlerinden sıçrayup kapuya şitap
ve bizim başımızı belâya uğradıyorsunuz deyu şetmü itap ettiklerinden
sonra husulü muratlarına tekeffül ettiler. Lâkin Serdan Ekrem Hazret
leri’bu yaramazlar ne demek isterler deyu Ocakludan sual ettikte ulûfe-
lerin talep ve avdete izin ve niyaz ederler zira ulûfeleri tehir ve kendüler
Ayamora tarafına tayin olunmak üzere bir söz işidüp bu vaz'ı küstahane-
lerine bâis bu olmuş dedikleri saat subhanallah bu mana henüz hatın-
maza hutur dahi etmemiş idi. Lâkin bugüne hareketi biedebaneye cesa
ret ettikleri içün şimden sonra kelâmı mesmu'u tenfiz lâzım geldi Padi
şahı îslâm bu saat kendulerini Ayamore’ye tayin ve ulûfeleri anda veril
mek üzere ferman eyledi, itaatlan varise bu anda kalkıp memur olduk-
lan mahalle gitsünler ve illâ cümlesin şimşiri şeriatle istisal ederim deyu
azîm tehevvür izhar ve her çent ki af niyazında oldular bu söz üzere ısrar
etmeğin def’i mümkün olmayıp derhal iki nefer terakkilu aşağı nefiy ve
tağrip ve bilcümle neferat Kasım hulûlüne dek varup Ayamora çenginde
cvkatgüzar olmak teklifiyle tağyip olundu.» ( 1 )
Defterdar Mehmet Efendi'nin Malikânelerin ref'i hakkında ittihaz
ettiği karar da kayde değer malî hadisedir.1
102
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Vak'anüvis; Defterdarın telhisinin hulâsası olmak üzere şu malu
matı veriyor:
«Sadrâzam Hazretleri Malikânelerin ref'i hususunu istihsan ve Def
terdar Efendiye hüccetin beyan ederek telhis etmek üzere ferman etme
ğin Defterdarı Şıkkı Evvel Elhaç Mehmet Efendi'nin hulâsai telhisi bu-
dur ki Hudavendiğan sabık Sultan Mustafa Han Hazretlerinin zamanı
saltanatlarında Küsenç Halil Paşa Defterdar iken Şam ve Halep ve Di-
yanbekir ve sair ol taraflarda vaki mukataata şurut bağlanup Malikâne
verilmek üzere telhis ve bu halet mukataatı merkumeye tahsis olunmuş
tu. Badehu giderek etrafa sari ve mecmu'u mukataatı mirîyede câri olup
memaliki Mahrusada vaki ağır mukataalar değil kat'a mirî olmıyan ha
mallar ve kayıkçılar Ve esnaf kethüdalıklanna varınca Malikâne veril
mekle bazı kuvveti mâliyesi olanlar bulduğu şeyi Malikâne almağa baş
layıp ve kendi mülkü gibi mutasarrıf ve ahara deruhde olunmak muhte
mel değildir deyu malı mirîsini vaktiyle edaden tahallüf etmiye başladı
lar. Defterdarlar kapısından mukataat derute edüp beher sene mültezim
ler beyninde nöbet ile deruhte ve fayiziyle taayyüş olunan mukataalar
beş on kadar zimal ademlere münhasır olduğundan sayei Devleti Aliyye-
de iltizam ile geçinen ağalar fakirülhal olup ve Mâlikâne mutasarrıflan
dahi faiz ile birine ve alan dahi faiz ile bir ahara vermekle mukataat el
den ele geçüp zapteden dahi bu denlü faizler ile malâmal olan mukataa-
dan hem verdiği akçeyi çıkarup ve hem kendi dahi intifa' etmek sevda-
sıyle reaya fukarasına gücü yettikçe zulüm ve teaddi ve şikâyet sadedin
de olduklannda Malikânedir serbest üzere tasarruf olunur deyu Vali ve
Hakimleri müdahaleden mene tasaddi etmeleri ile âmili harap ve mali
kâne olmak takribile her Vilâyetten Valilerin iradma külli halel ve nok
san terettüp ettiğinden bir taraftan onlar dahi sair reayanın bağırlann
kebap etmeğin iptida Malikâne verilen Şam ve Halep ve Diyarbekir ve
Sair muzafatlannda olan mukataat yine şurutu Malikâne üzere tasarruf
olunup lâkin sonradan memaliki mahrusada ihdas olunan Malikâneler
ref' ve terkin ve evvailde olduğu gibi yine mültezimlere mirî tarafından
deruhde olunmak üzere tayin olundu. Lâkin verdiği peşini henüz faizden
istifa etmiyen Malikâne ashabına yine uhdesinde olan mukataa üç sene
ye değin mirî tarafından kendüye deruhde ve iltizam ve mukataat yine
evvelki minval üzere nizam verilmek babında ihtimam olunmak üzere
mufassal ve meşruh azim şurut ve kuyudu müştemil fermanı âli istar
olundu.» ( 1 )
Köseç Halil Paşa'mn tercümei halinde tafsilatıyle yazılı olan bu
Malikâne meselesine, tarihinin o sene vekayiinde bahsederken, Mehmet1
103
104
105
_ ^1^, Original from
Digitized by V ^ j O O g L t UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Başta Serdar olmak üzere erkân böyle ad1 şeylerle meşgul oldukları
sırada düşman muttasıl ilerliyor, geride mahsur kalan «Tameşvar» Ka
lesi de, uzun zaman yardım görmemiş olması sebebiyle, düşüyordu. Artık
bir şey yapmağa imkân olmadığı için Ondu namı verilen başı bozuk alayı
Edirne'ye doğru avdet etmeğe, etraf ve eknafı tamamen düşmana açık
bırakarak çekilmeye başladı. Hatta bu dönüş sırasında, bu bozgunluk
halinde Wie ihtiraslar hüküm sürüyordu; Vaktiyle Defterdarlık eden, ve
bu defada Orduya memur edilen Mustafa Paşa'yı, Defterdar Mehmet Pa
şa istirkap ettiğinden Bender Muhafazası'na memur ettiriyor, Fakat Pa
şanın iktidar ve kifayet* rikâbı Hümayun Kaymakamı İbrahim Paşa ta
rafından Hünkâra arz edildiğinden Mustafa Paşa Edirne’ye celp, ve
Belgrad muhafazasını memur ediliyordu.
Eldeki Tarihî malûmata göre Varadin bozgunu üzerine Halil Paşa
ya Sadaret tevcih olunuyorken liyakât ve kifayeti Padişahça Malûmolan
Mehmet Paşa'ya vakti münasibin hulâlünde Mührü Sadaretin kendisine
verileceği vaad olunmuş, ve bu maslahat da «sadakat ümidi ile» yapıl
mış idi. Fakat sonradan teveccühü Şahaneden düşmekle Sadaret tevcih
edilmediğinden başka Selânik eyaleti'yle merkezden uzaklaştırıldı. (1129
/1716).
Bu vaad meselesinin kendisinden ihtirazen tebdilinin ordunun dö
nüşüne talik edilmiş olması dikkate değer bir keyfivyet olduğundan va
ka nüvisin bu bapta verdiği izahat olduğu gibi yazılmıştır:
«Varadin vakası vukuundan sonra Orduyu Hümayun Belgrad sah
rasında bihasbeliktiza meksü karar ve mahsur olan Tameşvar Kalesi
ahvali neye müncer olur deyu intizar üzere iken fikdanı rical ve iktizayı
vaktü hale binaen Veziri Azam nasbolunan Halil Paşa’nın Sadrazamlığı
gibi hizmeti azime temşitine ademi iktidarı malûmu Şehriyan huruşar
olup umuru mühimei dinü Devlette Veziri Âzami müşarünileyhe ianet
etmek hususu Defterdar Mehmet Paşa’nın uhdei kifayetine tahmil ve
kendüden sadakat ümidiyle hafiyyeten Mührü Hümayun kendüye ihsan
olunmak vaadiyle tebcil olunmuş idi. Lâkin bu esnada kendüden rızayı
Hümayuna muvafık harekâtı müstahsene sudur etmediği insırafı tabı
Padisahıye mucip olur bazı keyfiyyat dahi hâdis ve Mührü Hümayunun
kendüden tahalüfüne bâis olup olcahı pür şeref kendüye ihsan olunmak
ve kendüden temeffüri tab'ı hümayunu mucib olur evza'ı şayeste aşikar
olup hilâfı mahut açıktan Mührü Sadaret talebine âğaz ve tahallüfü bazı
namülâyim halet zuhuruna badi olmak muhtemeldir deyu tahsili merim
içün zebanı güftügûyu diraz etmekle mübada tahallüfü murat kederiyle
şöyle ihtilâl günlerinde birdağdağa hudusuna bâ*s olmasun deyu San
cağı Şerif içeriye girinceye dek müdarasiyle iştigal ve Edime şehrine
vüsuldan sonra husulü murat mukarrerdir yollu mevaid ile iğraf olunup
106
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Orduyu Hümayun Edirne şehrine vasıl ve ihtimal mekrinden emniyyet
hasıl olduktan sonra m ahi Muharremülharamın on altıncı günü kapuya
davet olunup Selânik Muhafızı olmak üzere kürk ilbas ve Defterdar nas-
bolunan Hotin Muhafızı Defterdarı Sabık Damat Vezir Mehmet Paşa
gelince yine vekâlet etmek üzere yine Defterdarlıktan mazul Osman
Efendi mesnedi hallü akdi Defterdaride iclâs olundu.» (1)
Mehmet Paşa yolda iken tebligat ve Padişahın iradesine rağmen
bazı mukataatı tevcih etmiş, cüretini bu suretle de göstermişti.
Vak'anüvis bunun için de diyor k i:
«Orduyu Hümayun Edirne şehrine vasıl olmadıkça kimseye mu-
kataat deruhde olunmamak babında Hattı Hümayun sadır olmuşken
Defterdar Mehmet Paşa imtisali babında tegafül ve zimmeti ubudiyye-
tine farz olan itaati emir hususunda tesamuh ve tesahül edüp cümlesin
tevcihe mübaşeret ve kendüye ait olan avait cam'ine müsaraat etmeğin
azil olunduğu saat mazmunu münifi Hattı Şerif icra olunmak ferman
ve mukaddema tevcih eylediği mukataalar tekrar yeniden ahara ihsan
olundu».
Vak'anüvis yukarıya naklolunan ifadesinde emniyyeti Şahanenin
kendisinden insilâbım mucip olan keyfiyyeti yazmıyor. Sadaret tahsili
için fazla hırs göstermesi ve vaadin yerine getirilmesinde gecikme gör
dükçe sabırsızlanması olsa gerek. Mukataatın tevcihi de âmillerden biri
olmalıdır. Çünkü bu ikinci işde Padişahın emrine uymaması, kendire'yi
ile hareket keyfiyeti vardır ki bu cihet Sultan Ahmed’e ziyadesiyle do
kunmuş, Sadaret mührünün kendisine verilmesi halinde bütün istiklâl
davasına kalkmaktan korkup çekinmiş olması pek muhtemeldir. Yuka
rıdan beri yazılan şeyler. Vak'anüvisin ifadeleri Mehmet Paşa'nın Halil
Paşa’nın Sadaretinden ve Vezirlik istihsalinden sonra ulu orta hareket
ettiğine delâlet ediyor. Eski Padişahların, hüküm ve nüfuzun yalnız
kendisinde olmasım arzu eden hükümdarların böyle hareketlerden hoş-
lanmıyacaklan pek tabiidir.
Mehmet Paşa; Selânik'e vardıktan bir müddet sonra Padişah tara
fından gönderilen fermanı Hümayun ile ilkbaharda yapılacak sefere
masarifi kendisine ait olmak üzere üçbin kişiyle iştirak etmesi emro-
lunuyordu.
Münderecatı dikkati çeken fermam hümayunu eserine geçirirken
Vak'anüvis dikkate değer mütalâayı şurda yazıyor:
«Defterdarlıktan mazul ve Selânik gibi bir mansıbı cell-ül- kadr
ile deri devletten matrut ve mahzul olan San Mehmet Paşa mansıbına
mevsul olduktan sonra hakkında melhuz ola netayiçi kahir ve gazabı1
107
108
109
(1) Osm anlI M üellifleri M üellifi B uralı M ehm et T ah ir Cilt - 3 Sahife : 52.
110
(1) Sicilli O sm ani (C ilt-3, Sahife : 379) Ali Paşa'ya d am at oluşunu K ethüda-
ligi zam anında ve 1126 (1714) senesinde gösteriyorsa d a yalm ştır.
111
112
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Ahmet Efendi'nin ölümünden sonra Kasap Başı Ali Ağa'ya damat
oldu. 1109 (1697) Defter Emini, ertesi sene Rikâp Defterdarı, daha son
ra Ruznâmei Sâni oldu. Bir müddet sonra oradan istifa etmiş, müteaki
ben ilk intisip ettiği Mevkufat Kalemine Halifei Sâni olmuştur.
1118 senesi Cumadelevvelinin ikinci günü, (1706) istifa eden, Yah
ya Efendi'nin yerine Şıkkı Evvel Defterdarı Nasbolundu.
Son zamanlarda mübayaat ve tediyatta bazı yolsuzluklar ve nizam
sızlıklar vukua getirildiğinden Sadrâzam tarafından bunların tekerrürü
nün me’i için bazı tedbirler ittihaz, ve Dairei Defteriye tebliğ kılındı.
Vak'a nüvis; tediyat için vazolunan takyidattan dolayı şikâyette bu
lunuyor. Hakikatten işler kolaylaştırılacak yerde zorlaştırıyor ve konu
lan kayıtlarla Defterdarın selahiyyeti bir kat daha tahdit olunuyordu.
Eski zamanlarda Defterdarlık adeta Sadrâzamların mâliyeye müte
allik işlerle bir icra memurluğu makamında idi. Zaten ismi de buna de
lâlet eyliyor, tekmil işler [Sadrâzamın reyi dairesinde görülüyordu. Hal
buki gerek Fatih ve gerek ondan sonraki Kanunnamelerde «Mal vekili
Defterdar» olduğu gösteriliyor, bu sözler ise nazariyatta kalıp ameliyat
büsbütün başka yolda cereyan eyliyordu.
îste Vak'a nüvis'in buna dair olan ifadesi şudur:
«Mutbahı Hümayun ve ıstabli has ve Tersanei âmire ve Şehir emin
leri ve eski Pazarbaşılannın eğerçi Baş Muhasebede mahfuz hattı hü
mayun ile masarifi seneviyyeleri tensik olunmakla bilâ ferman kimseye
bir akçe verilmeyüp hini hisapta masrafları aklâmdan fermanları ile
tatbik olunurdu. Ancak Mutbah Emini olanların mübayaa ettikleri zeha-
yirin fleyleri ümenâmn kamei insaflarına müfevvez olup vakti muhase
bede yekûnundan mutat üzere ferü nihade olundukça davayı zara ü zi
yan Ve bey’ü şiralan zabıta tahtında olmadığından masarifi mutade zi
yade ve noksandan hali değildir deyu fimabat es'an Hassadan mübaya
eyledikleri eşyanın feyleri narh defteri ile tatbik ve tetkik olunarak, mas
rafları her ne miktar akçaya baliğ olursa onu onbir hisabı üzere ümma-
ye faiz zam ve tayin olunup bu veçhile hem tarafı mirîye nef hasıl ve
hem eminlere dahi cihatı maaşları hilesiz vasıl oldu Ve masarifi mühim
ine kıl'a münasip olan emvali etraftan havale olunmak üzere hazine t es
kinesi ola gelüp Defterdar olanlar buyurduklarından sonra Veziri Azam
hazretleri ol teskire üzerine pençe ve sah çeküp Ruznâmçei hümayunda
irat ve masraf bu veçh üzere zabıt ve takrir olunudru lâkin badelyevm
ol makule tezakir cemi ve defter ve herbir teskire negune maldan hava
le olunması münasip ise üzerine işaret ve sadrı ali tarafına arz ve iraet
olunduktan sonra Defterdarlar üzerine buyurup tekrar Veziri Azam hu-
124
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
zurunda ol defter ile tatbik ve mukabeleden sonra pençe ve sah tahrir
olunmak tekellüfü ihtiyar olundu.» (1)
1119 senesi Zilkadesinin yirminci günü (1708) azledildi.
Vak anüvis tebeddül keyfiyetini şöyle kaydediyor:
«Deftardar Damat Efendi müddeti mütemadi olduğundan gayri
haleti yok iken azlolonup ve Sarı Mehmet Efendi mahı Zilkdemin yir
minci günü tekrar Defterdarlık mansıbı ile kâmkâr oldu.» (2)
1120 senesi Saferinde (1708) yeni Sadrazam Çorlu’lu Ali Paşa Sada
ret Kethudalığına tayin ettirdi.
«Defterdarlıktan mâzul Damat Mehmet Efendi Sahibi devlet haz
retlerinin ber keşidei himmeti asâfaneleri olmak hasebiyle kethüdakh-
lan hizmetinde istihdam eylediler» (3)
Bununla beraber bu memuriyzeti imtidat etmemiş, (29. Lumadela-
hize 1120) 1708 de azlolunmuştur.
Vak'anüvis; bu ani değişiklik için şöyle diyor:
Veziri Azam Kethüdası Damat Mehmet Efendi dilhahı asafi üzere
hareket edememekten naşi evahiri mahı Mezburda ihraç» edildi. (4)
Mehmet Efendi Sadaret Kethudalığı makamını Ali Paşa'nm arzusu
üzerine getirilmiş iken tayininden az sonra bahusus «dilhahı a safî üzere
hareket edememekten naşi» azli, efendinin [mutlaka paşanın yollu yolsuz
her arzusunu isaf eder takımdan olmadığım gösterir.
Biraz sonra Nişancı ve 1121 senesi Cumadelahırm üçünde (1709) de
azlolunan Sari Mehmet Efendi’nin yerine, ikinci defa' Defterdarı Şıkkı ev
vel oldu.
Üçüncü Sultan Ahmet sulh ve sukünü harp ve darbe tercih ediyor,
memleketin imanna, ve senelerdenberi unutulan zevkü sefanm inkişafına
çalışıyordu. Artık memleket eski malî sıkıntıda da bulunmuyordu. Çünkü
harb ve darbın ve fazla askerin icabettirdiği masrafın ihtiyarım mahal
kalmamıştı. Saniyen; etraftan ve bilhassa Mısır'dan muntazaman vergiler
geliyon bu sayede ulûfe ve vazaif de, vaiktü zamanile, ödeniyordu. Maa-
mafih Rusların cihana meudan okuyan Demirbaş Şarl’a galebe çal
ması ve mağlup İsveç kiralının Osmanlı ülkesine sığınmasının kabulile be
raber hakkında ihtiramatı mahsusa gösterilmesi galip Rusya Çannı iğzap
etti. Münasebetsiz teşebbüsleri Babı âlice kabul edilmemesi üzerine harp
ilân eyledi (1123/1711).:. 11234
125
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Türk ordusuna Sadrâzam Baltacı Mehmet Paşa Serdar Nasbedil-
mişti. Defterdar Damat Mehmet Efendi de, mutad veçhile, birlikte hareket
etmişti. İki ordu Prut sahilinde karşılaşmış, ve Ruslar başlarında İmpa
ratorları Deli lâkabile maruf (Büyük Petro) olduğu halde sıkıştırılıp esa
retine ramak kaldığı bir sırada 'Baltacı ile akdettiği Müsalâhâme sa
yesinde yakasını esaret zilletinden kurtarmıştı. Baltacı Mehmet Ruslarla
sulh yapması bir çok dedikoduya sebeb oldu. Kendisini rüşvetle itham
edildi, İmparatoriçenin elmaslarını aldığı gibi gayri meşrua münasebette
bulunduğu bile söylendi, Hedaya namı altında. Paşanın bazı şeyler al
dığı şüphesizdi. Fakat bunlar, o zamanın telâkkisi nazan dikkate alınırsa,
rüşvet sayılmaz. Hele aleyhdarlık ıen ziyade Demirbaş ile Kırım Hanından
geldiği nazarı dikkate alındığı surete bu işde mübalağa olduğunda şüphe
edilemez. İmparatorun kendisini selamet sahilinde gördükten sonra imza
ettiği muahedeye riayet etmemesi Sadrâzamın aleyhtarlan için güzel bir
vesile oldu. Bu yüzden memuriyyetinden azledildiği gibi müteakiben ca
nına da kıyıldı.
Baltacı'nın linfisali taraftarlanndan sayılan bir kısım ileri gelenlerin
azlım intaç ettiğ igibi Defterdar Mehmet Efendi'nin de vazifesinden uzak-
laştınlması sebeb oldu 10-Zilhiççe (1123/1712).
Vak’anüvis; değiştiği «zahiren mucibi azli» bir keyfiyet olmadığı su
retinde yazmıştır.
Arası beş ay geçmeden, yine Vak'anüvis'in tabiriyle, «sebebi gayri
malûm» ile azlolunan Mehmet Efenedinin yerine, üçüncü defa, Baş Def
terdar nasbedildi (17 Cumadelula (1124/1712).
Böyle «zahiren mucibi azil» olmayan veyahut «sebebi gayri ma
lûm» ile memur azli ne gülünç, ve hatta memleketin selâmeti için ne kor
kunç bir şeydir. Fakat çok teessüf olunur ki zararı el ile tutulacak dere
cede zahir ve bahir olan bu keyfiyyet zamanların değişmiş olmasına rağ
men devam edip gidiyor, ne yazık! ....
Rusya İmparatoru Deli Petro'nun Baltacı Mehmet Paşa ile akdettiği
muahedeye riayet etmek istememesi, ve bazı tedarikâta bile koyulması
İstanbul’da da hazırlık lüzumunu intaç etmiş ve icabı icra olunduğu gibi
Sultan Ahmet ta Edirne’ye gitmişti.
Bu sırada tebeddüller, aziller ve nasıblar birbirini takip ediyor, bir
parça unutulur gibi olan Sadrâzam katli fezihası da yeniden başgösteri-
yordu. Nihayet Damat Ali Paşa Sadarete getirildi, ve onun iş başına dave
tini müteakip Mehmet Efendi'nin azli vuku buldu (28 Cumadelulâ
(1125/1713).
İnfisah sebebi hakkında müverrih; biri betaet, diğeri Sadrazamın
meşrebine ademi tevafuk gibi iki sebep göstermekte ise de o zamanda ve
hatta her vakitte emsali tekrarrür ettiği veçhile doğrusu yeni Sadrâzam'm
126
127
123
129
f: 9 - 2 Original from
Digitized by
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Efendisinin vefatından sonra cermayei iştiharı olan Kasab Başı Ali Ağa'ya
damat olup badehu Bıyıklı Mustafa Paşa rikâbı Hümayun Kaymakamlığı
ile çıkıp Sadrâzam vekili oldukta zamirinde Defterdarlık mesnedinde tem
kin ve istihdam eylemek menvi ve merkûz olmakla melhuzu olan hususu
ikaa tavtie olmak üzere beyinlerinde olan meveddet muktezasım icra ve
hukuku sabıkayı ipka mülahazasıle Küçük Ruznâmçe mansıbı ile ikrâm
etmişiken meluf olduğu hizmeti kitabet bu makule azil venasbı müreccah
olmakla az vaktin içinde tav'an ve nzaen mansıbı mezburdan istifa birle
yine mevkufat kalemine müdavemet ve umuru Mâliyede tahsili dest ma-
yei rüsuh ve mümareset edüp hassei istikâmeti dahi ilâvei vüfuri kaabiliy-
yeti olmakla emsal ve eşkâline tasadduk ve tefevvuk ederek ikinci halife
olup nice sinin ve şuhur ve evkatı bu veçhile mürur eyledikten sonra
bin yüz onsekiz senesinde Çorlu’lu Ali Paşa merhum Vezaretinde defaten
Defterdarı Şıkkı Evvel olup balâda zikri mürur eylediği veçhüzere bir
kere Vezir Kethüdalığı ve üç defa Efendilik ile ve bir defa Vezaretle Def
terdarı Şıkkı Evvel olmuştu. Veziri müşarünileyh selim-üt-ttab ve hüsn-
ül-hulk bir düsturu vakur olup vazi' ve şerife dilnuvazane muamele ve sa-
ğir ve kebire lütuf ile mücamele eylemekte mecbul olmuşlar idi ve bey-
tülmali müslimini dahi aleddevam sıyanet vemücanibet ile meşgul olmak
la Defterdarlıkları müddetinde kendisinden hiçkimse zararı keşide olma-
yup hazinei âmire dahi tetavüli desti havaneden âsûde olmuştu.» (1)
Sicilli Osmanimüellifi (Cilt - 4, sahife: 213) tercümei talini, âdeti
vehile, kısaca yazdıktan, ve Vak'anüvis'in sözlerini hemen olduğu gibi
tekrar eyledikten sonra evlât ve yakınlan hakkında şu malûmatı veriyor:
«Mahdumu (Ahmet Bey) Halifei ganem iken (1170/1756) da fevtle
anın mahdumlan olup (1151/1738) ve (1156/1743) genç vefat eden (Meh
met ve İsmail) Bey'lerin yanma Topkapıda defnedilmiştir. Bir Mahdu
mun (İzzet Ali Paşa) dır.
İzzet Ali Paşa; pederinin mesleğini takip etmiş, oda babası gibi Baş
Defterdar ve Vezir olmuştur. Ayni zamanda Şair olan bu zatın hakkında
fazla malûmat için tercümei haline müracaat olunmalıdır.
Osman Paşa
Kayseri'lidir. Memleketinde, ve sonra pek genç iken geldiği İstan
bul'da iyice bir tahsilde bulundu. Girdiği Devlet hizmetinde Kapıcıbaşı,
Başkapı Kulu Kesedarı ve daha sonra Başkapı Kulu olmuş ve 1125
(1713) senesinde Rusya'ya karşı sevk olunan orduya kanun mucibince
Şıkkı Evvel Defterdan'nın iştirakine binaen Paytahtta Defterdar Vekili
nasbedilmiştir.1
130
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Sonradan Valide Kethüdası ve müteakiben Matbah Emini oldu.
Badehu Bender ordusu Defterdarı olup bir kaç gün geçince Kapıcılar
Kethüdası ve 1126 Muharreminde (1717) Mustafa Paşanın yerine Şıkkı
Evvel Defterdarı oldu.
Vak'anüvis; Osman Efendi’nin Rikâbı Hümayun Kaymakamlığı
hengâmında Sadrâzam Ali Paşaya intisap eylemiş olduğunu, ve o sa
yede derece derece terfi ederek en nihayet Defterdar nasbedildiğini
yazıyor.
Az zaman zarfında vaki olan bu terakki keyfiyyeti şöyle yazılıdır:
«öteden Sadrâzam Hazretleri dahi Rikâbı Hümayun Kaymakamı
İken himmeti asafaneleriyle Başbakı Kulu Kesedarlığmdan iptida Baş-
bakı Kulu ve badehu Bender tarafına memur olan ordu Defterdarı ve
bu esnada gelüp makdemi sahip Kethüdası olan Kayserili Osman Efendi
mahı Muharrem-ül-haramın on ikinci günü Defterdarlık rütbesine pâni-
hade olup selefi Mustafa Paşa mansıbı sabıkı olan Rumeli Beylerbeyili-
ği'ne iade olundu.» (1)
Osman Efendi iş başına geçtikten sonra nisbeti kadimesi, daha
doğrusu bendesi olmasına rağmen Sadrâzam ile geçinemedi. Onu kolun
dan tutup kademe kademe yükselten aynı Ali Paşa aradan çok vakit
geçmeden tebdile lüzum gördü (7 Şaban 1126/1714).
Vak'anüvis; diyor k i:
«Defterdar Osman Efendi eğerçi sığarı sininden beru hidematı
aklâmı mirîyyede evkatgüzar olup lâkin Sahibi Devlet Hazretleri yanın
da bazı kusur töhmetiyle ve bundan akdem Moskuv hududu kat'ından
gelen Defterdarı Sabık Elhaç Mehmet Efendi'nin hizmeti merkumesine
mükâfat niyyetiyle mahı Şaban-ul-m^azzamın yedinci günü Defterdarı
merkum azil ve tebdil, ve yerine müşarünileyh Elhaç Mehmet Efendi
tebcil olundu.» (2)
1127 senesi Muharreminde (1715) Rikâb Defterdarı oldu. 1128 se
nesi Rebiülâhirinde (1716) Venediklilerin işgali altında iken terk edil
diği haberi gelen (Gabele) Kalesinin zapt ve muhafazasını temin me-
muriyyetiyle tavzil olundu.
Vak'anüvis; memuriyeti için şu malûmatı veriyor:
«Bosna civarında vaki Venedik kılamdan Gabele Kalesi mühim
matın mahalli ahara naki içlin haliya terk edildiği haber verilmeğin
varup kalei mezbureyi zapt ve muhafaza içiin derununa asker vaz ve
131
132
133
135
136
137
138
139
140
141
(1) R aşit T arihi, Zeyli, m üellifi Çelebi Zade, Cilt • 6, Sahife : 583 - 584.
143
144
145
f: 1 0 -2
147
148
150
151
153
154
155
156
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
n in n iz a m ın a say ve ihtimam etmesi emriyle mumaileyhi haiz rehinei
iclâl» etti. (1)
Sultan Ahmed’in hal’ini intaç eden ihtilâlin mürettipleri cemiy-
yetlerini dağıtmışlarsa da yine nüfus icrasından, ve bilhassa sergerde
Patrona Halil münasebetsizliklerinden hâli kalmıyordu. O meyanda
İzzet Ali Beyi konağından çıkardı, hempalariyle birlikte kendisi geçip
yerleşti.
Vak’anüvis'in bunun için diyor ki:
«Muktezayi vaktü zaman üzere rayet efraz bayız ve tuğyan olan
erbabı udvanın mutlaka Devleti Aliyyenin muktazayı şer’i kavim ve
müptegayı k a n u n u kadim ile görülegelen umuruna taarruz etmemek
şartiyle tiği kahramaniden aman verilmiş iken Serdengeçti ağalan na
mına kad keşidei zuhur olan evbaş ve Amavud ve bir güruh tellâk ve
kaldırımcı makulesi mefsedet pişelerin ekseri kendusuni müdebbir
Devlet ve Atabeki Saltanat makamına koyup hemşerilik rabıtasiyle
bihad ve kıyas şeyatini nasıl zuumlannca çerağ etmek içün Timar ve
Zeamet ve Mukataa ve Tevliyet ashabının hilâfı şer've kanun nan pare
lerini yedlerinden nez’i ve fitne zuhurundan cülûsu Hümayun vukuuna
değin leylen ve neharen nice dükkânlar delüp tahsin ve iddihar ettikleri
mali bipayane kanaat etmeyüp nevbenev ricali eDvletten kimini tahvif
ve terhip ve kimini bazı menasıp ve hidemata sevk ve tergip tariki ile
celbi nef’edüp her gün bir güne deham ebnanı fesadı bazu kamet mela
neti diraz eylediler. Ezcümle Patrona Halil dedikleri vacib-bül-izale Şıkkı
Evvel Defterdan Ali Bey Efendiyi peder manda menzilleri Vezir sarayına
gayet bait olmakla mukaddema Sadrâzam İbrahim Paşa merhumun fer-
maniyle nakl ettiği selefi İbrahim Efendinin cani bi mirîden zapt olunan
hanesinden kendusi hempalarından vafir erbabı mekr ve ihtiyal sakin
olmak hayali muhali ile ihraç» kılındı. (2)
İtimada şayan olmakla, ve Devlet ve memleket işlerinde doğruluk
tan ayrılmamakla tanındığı için Patrona ile arkadaşlarının devleti gün
den güne felâket uçurumuna sürükleyen müdahalelerine, vücudlannı or
tadan kaldırmak suretiyle, nihayet vermek meselesi mevzuu bahis olunca
onun da bu işden haberdar ve kıymetli mesaisinden istifade olunması mü
nasip görüldü. Zaten bu maksatla tavzif olunan İbrahim Ağa üzerine
aldığı bu mühim işde muvaffakiyyet husulü kendisine muavin ve zahir
olacak bir iki kişinin vücuduna lüzum göstermiş, ve Padişahla Sadrâzami
tarafından bu işe Defterdar Ali Bey ile Kethüdayı Sadn âli Mustafa Bey'-
in terfiki münasip görülmüştü.
157
158
160
_ r s \o Original from
Digitized by V j ( K » g lL UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Münif Efendi; ölümüne şu tarihi söylemiştir:
Geldi bübeyti murassa' tarih
Rab İzzet Ali Paşanın ide
Cevherin harfi Münifa çu leâl
Meşhedin cilvegebi mihri cemal.
Tezkire sahibi Ramiz Efendinin ifadesine göre (Behçetî) adlı bir
şair de böyle bir tarih düşürmüştür;
Kul hüvallahü ehadle tarih
Bula İzzet Ali Paşa Yarab.
Tercümei halini kısaca yazan Sicilli Osmanî'de (Cilt 3 Sahife 445)
«Şair ve münşidir» denildiği gibi Kasımpaşa’da Selkapısı kurbunda bir
çeşme yaptırdığını da yazılıdır. Yine orada evlât ve ahfadı hakkında şu
malûmatı vardır:
«Damadı ricalden (Rifat Süleyman Bey) ahfadından biri Silâhtan
Şehriyari (Mehmet Bey) dir»
Tersane Emaneti'nde bulunmuş olan (Mustafa Bey) de damadı idi.
Damadı (Rifat Süleyman Bey) in tercümei hali Sicilli Osmanide
(Cilt: 2, Sahife: 403) şöyle yazılıdır:
«İzzet Ali Paşa damadıdır. Babı Âli küttabmdan ve hacegândan oldu.
1145 Rebiiilevvelinde Piyade Mukabelecisi oldu. 1148 de vefat eyledi.
Şairdir.» *
Hafidi (Mehmet Bey) in tercümei halini de Sicilli Osmanî (Cilt -4,
Sahife: 276) «İzzet Ali Paşanın hafidi olup Enderunu Hümayundan bit*
tefeyyüz Çuhadan Şehriyari, 222 de Silâhtan Şehriyari oldu. 1223 Cema-
ziyelahirinde ikamete gönderildi» suretinde yazılıdır.
Tercümei halini muhtasaran yazan Kazasker Salim Efendi; «Miri
livayı sühan bir şairi mahir fenni zatı sütude sıfat» olduğunu yazdıktan
sonra «Iş’an tabnaki likayı paki gibi mahbub ve müzamini dilistanii soh
beti dilârası gibi leziz ve mergubtur. Edebiyat ve kasaidi ve gazeliyyat kı-
talan ekser min in yahsadır.» (1)
Tezkire sahibinin recüp eserine geçirdiği rubai:
Uşşaka zahmi sine değil zahmı can gerek
Zira ki bergüzan mahabbeti nihan gerek
Sazı niyaz başka düzendir visal içün
Ahengi nale, nağmeleri elaman gerek.
Safaî; İzzet Ali Paşa’nın genç ve sar iken yazdığı teskiresinde «Edir
ne'den zuhur» ettiğini, «cebin halinde füruği nuri kiyaseti lâmi’ ve seli-1
161
f : 11 • 2 ^ , Original from
Digitized by L j O O Q l C UNIVERSITY OF CALIFORNIA
kası şiir ve inşa iş’anm cami’» olduğunu ve babası hali hayatında Mek
tupçuluğunda istihdam ettiği gibi kendisini istihlâf eden Osman Paşa ile
Hacı Mustafa ve Hacı İbrahim Efendilerinde mektupçulukta kullandık
larım kaydettikten sonra diyor k i:
«Henüz unfuanı şebabı eyyamı olmakla memuldur ki refte refte
tahsil destmayei marifet ve tekmili vayei menkıbet eyleye» diyor, ve ese
rine koymak üzere aradığı şiirlerinin gönderildiğine dair olan tezkiresini
manzumesinden bir tanesi ile birlikte eserine geçiriyor. Nisbeten sade bir
üslûpla yazılmış olan tezkire nesrine bir örnek olmak üzere aynen aşa
ğıya konulmuştur:
«Benim pederi azizim
«Saf bestei balâhanei tezkire-tüş-şuara olan efazılı şuara ve fevadılı
hurefaki her biri miri kalem ve fazilet ve valii hükümetinde ilmu mari
fettirler. Bidaati müzcattan iktiza eden resaseti heyet ile muntazam
silk-il-leal tertiple olmak değil belki o meclisi irfanı unvana dühul ve o
bezmü has-ül-hassa tahsil müzcei mesul daiyesinde olmak kabahat olduğu
zahirdir. Lâkin indimizde emriniz muta' olmakla imtisal kasdolunup
evvaili hal ve mebadii heves ve iştigalimizde nazmolunan iki gazel irsali
huzuri mübeccel kılındı münasip ise tahriri vabestei himemi aliyyeleri
kılınmıştır.» (1)
Ramiz Efendi de tercümei halini yazdıktan sonra diyor k i: «Veziri
müşarünileyh Hazretleri ilim u irfanda yegânei devran ve fünunu ede-
biyyede sıhahı kütup ve risail olan tab ı bımuadilleri bahri bi sahil pa-
yan olduklarından maada şiir ve inşadda şuarayı asri miyamnda bir şairi
mahiri bimisaldir ki tenhanevi meydanı hayal olan ebkâr ve efkârı tabi
atları olup ruyi mehveşan gibi keşfi perdei cemal eden güftan nazik ref-
tarlan mazbuti vücuhi erbabı kemal bir zatı hüceste hisal olup hak bu
ki elvanı daniş ve irfan ile adim-ül-akran bir Veziri Mahmıd nekir nük
tedan idi» (2)
Hicri on ikinci asır edebiyatım yorulmak bilmez bir çalışma ile ted-
kike koyulmuş olan Ali Canip Bey; Nedim’in hayatına tahsis ettiği bir
etüdde (Türkiyat Mecmuası, Birinci Cilt) «Nedim’in en samimi dostla
rından olan «İzzet Ali Paşa» nüktedan şairin mukallididir» dediği gibi
Nevzemini tazede eyle Nedime peysev
îzzeta şiirin biraz ham olsa da mani değil1
162
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
kendisine tahsis ettiği diğer bir tedkikte (Hayat, Sayı - 17) bu mutaleayı
vesikalarle teyit eyliyor.
diyen İzzet Ali Paşa, Nevşehirli İbrahim Paşa devrinin şöhretli şairlerin
den ve «Nedim'i taze zeban» m «İhvanı safa»sından biriydi. Gayri matbu
divanındaki gazellerinden hemen hepsinde değilse bile, pek çoğunda Ne
dim'in şuhluğu, şatareti görülür. Denebilir ki İzzet Ali Paşa, onun en mu
vaffak bir mukallididir. Bunu bir hamlede anlamak için Nedim'in:
Sabaki dest ura ol zülfe meşki nab kokar
Açarsa ukdei pizanenin güllâp kokar
Ne berki güldür o leb çiğnesem şeker sanurum
Ne goncadır o dehen koklasam şarap kokar
Acep ne bezmede şebi zinde dan sohbet idik
Henüz nergisi mestinde buyi hap kokar
Nikap ile göremezken bir ânı va hayfa
Rakip o gerdeni yemini bi nikap kokar
0 ten ki hâk ola aşkın güdazu sûzünden
Yiyen giyahı dem haşre dek kebap kokar
Seni meğerki gün efsuni naz diriltmiş
Ki seybi gabgabm ey gonca leb glâb kokar
Nedim sen yine mani şilkkâflık tamısın
Ki nevki tiği kalem hunu intihap kokar
gazeliyle ifade ve zarafetçe hemen hemen müsavi olan şu menzumesine
dikkat etmek kâfidir sanırım.
01 afetin ruhi huygerdesi gülâp kokar
Şemimi dânei halinde müski nâb kokar
Kiminle hem kadehi bezmi ayiş idin kâfir
Ki hokkai dehenin kokladım şarap kokar
Yine kimin ciğerin yaktı gamzei mestin
Dimağı cana bu mecliste kebap kokar
Ruhunmi berki Süreyya semen midir bilmem
Hamiri mayesi gülden midir gülâp kokar
Ne itimat bu şeyhane tavrına zahid
Ki tıynetinde senin haleti şebap kokar
Salim akide gibi aldım ağzıma İzzet
Hemen çü rayihai müsko lâli nap kokar.
Bu iki şair birbirini çok severlerdi. Nükte pervaz Nedimin «Utarid
menkibet, Bereis fıtnat, bu Ali tıynet» diye methettiği «Cenabı Mir İzzet»
arkadaşını göremezse :
İzzeti mükedderiz hele biz iştiyak ile
Bilmem Nedim'i zar ne âlemdedir acep
163
(1) Divanı Atıf Kütüphanei Umumide Halis Efendiden alman kitaplar meya-
ntnda yazma nüsha No. : 5242
167
GAZEL
Ey hoç ol şeb kim bana arzı cemal eylerdi yar
Bi mecal idim ben ibramı visal eylerdi yar
Şahidi maksudi ağuşumda ben mahrumi kâm
Subha dek teklifi vasliyle cidal eylerdi yar
Piçü tabından giriz etmek murat ettikçe ben
Halkai zülfün kemendi mekrü al eylerdi yar
Sistii talihle ben bitap iken hayfü diriğ
Kendüsün azürdei fikri muhal eylerdi yar
Koydu istilâyı bi tabi beni bir hale kim
Hayretimden sureti bi can hayat eylerdi yar.
MISRALAR
Hüneri halvetneşini encümen olmaktadır yoksa
Kemingâhı riyadır kûşegiri inziva olmak.
Sükûti düşmene aldanma mekrinden emin olma
Demi fırsatta gıyzü kinesin izhar içün saklar
Budur pervazıgâhı devletin âyini dirini
Olanlar eve pervaz gurur elbette alçaklar
171
173
174
175
176
177
f : 12 - 2
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
kimseyi tekdir veya kendisi bir tarik ile hedefi tiri nüşup olur bir emri
irtikâp etmeyüp merub-pl-mizaç olmakla bir şey istimaline mustar ve
mecbur» olmadığım yazdıktan ve diğer memuriyyetlerini de sırasiyle
kaydeyledikten sonra şu hükmü veriyor ve o miyanda yazı yazmak ve
tuğra çekmekteki mehareti ile beraber «Üç Anbarlı» lâkabım alması se
bebini söylüyor:
«Tabiratı Türkiyye ile hututi rayikası halâvet intina olup hali un
van tırazımenaşiri Sultanî olan Tuğrayı Garrayı Cihanbari’nin hey'eti
letafet pirayende olan şüyuhayı bedeyi' niğân meşatai berayik bahir-ül-
ihtiralarmm âsarmdan idüğü vasılı derecei iştihardır. Dahameti cism ve
vefreti lâhm ve şahimden kinaye olmak üzere Üç Anbarlı Reis lâkabiyle
mevsumdur. Zekâvet ve kiyasetle mümtaz ve akranı ulüvvü cenap ve
sıdku hitabed sahibi kadr ü şan vakur ve gayyur kesir-ül-bir ve mevfur-
üs-sürur haynhahi devlet adakatkâr evliyayı nimet mütevazi ve halûk
münfasıl ve şukuk kadirşinas erbabı maarif mürebbii ashabı ninât ve
lâtayif olmakla reyi mecalisi sohbeti şuara ve büleğa ile mahtuf ve zatı
mehasın semati envai hısalı hamide ile mevsuf olduğuna binaen şuarayı
asrından Dürri merhumun:
Hamili esrarı Devlet vakıfı lubbi umur
Müsteşar ü müetmen fehhamei müşkil küşa
Sadrı pirayı Riyaseti kutbi ashabı kalem
Kalbei küttabı divan kidvei ehli zekâ
keşidesi şemail ve evsafından bir nebzedir. Asan hayriyyesinden berveçhi
mestur matlabı-ün-nefyi olan mahallede ve Galata'da Kulei Kebir kur-
bunda çeşmeleri ve bazı mesacitte hutbe ve minberleri olduğu filasıl
havassı etbaından olup hâlâ rüusu Kesedari olan dirayetlü İbrahim Efen-
di'den istizah olunmuştur.» (1)
«Teberdaram Hassa tâbir olunan eski Saray baltacılarından tefey
yüz edenlerin birincisi* kaydile tercümei halini yazmaya başlayan Ata
ölümünü kaydeyledikten sonra Sefine-tür-rüesa'mn ifadesini aşağı yu
karı aynen tekrar eylemiştir. (2 )
Ordinaryüs profes Dr. Süheyl Ünver «Millî Mecmua» da lâle hak
kında yazdığı kıymetli makalelerin beşincisinde (sahife: 1038) Şeyhülis
lâm Es'at Mehmet Efendi tarafından telif olunan «Gülzar-ı İbrahim»
adlı esere Reisülküttap Üç Anbarlı Mehmet Efendinin zeyl yazdığım
kaydettiği gini Italyancayı çok iyi söyleyip yazdığım ve lâle hakkında
yalnız nazarî olarak vakıf olmakla kalmamış, Galata'da Kuledibindeki
konağında bizzat lâle yetiştirmiş olduğunu da ilâve ediyor. Yine değerli
178
179
183
184
186
187
188
189
190
192
193
^&i<Jı /?dîy G oogle
3
Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
ehemmiyeti derecesi vak'anüvis'in yazış tarzından anlaşılmakta ise de bu
bapta çıkan Hattı Hümayun işin ne kadar ehemmiyet ve nezaket peyda
eylemiş olduğunu göstermek itibariyle bilhassa kayde değer:
«Bezzazistanı atik etrafında vaki esvak ve pazarda olan dekâkin
eshabı herbar zuhur eden eşkiyaya mümaşat ile dükkânlarını kapamağa
melûf olmaktan naşi eşkiya dahi fürce bulup ateşi fitne ve fesatlarının
zat-üz-zamram olmasına bais ve badi ve bu husus zımnen olmakule ya
ramazlara imdade müeddi olmağın fimabaat olmakule fitne ikama ipti-
dar eden melanetkârlann bu defa verilen fetvayı şerife mucibince dem
leri heder olduğuna binaen her ne zaman zuhur ederler ise cümle ittifa-
kiyle kati ve idamlarına ikdam olunup bir fert dükkânını sed ve bent
etmemek ve her kim dükkânını kapamak sevdasında olur ise eşkiyayı
merkume ile maan oldahi kati ve tedmir olunup hilâfına hareket eden
lerin cezayı sezası şer’an icra olunmak üzere sadır olan Hattı Hümayunu
Şevketimakrun mucibince taraf taraf çarşı ve pazar ve sair esvak ve
mahallâtta münadiler nida ve Bezzazistan Kethüdası ve sair esnaf ket
hüdalarına dahi ber mucibi fermanı âli gereği gibi tenbih ve tekit olun
du.» (1)
Devletlerle sulh akdi elçilerin gelmesini ve karşılık olarakta ecnebî
devletler nezdine sefirler gönderilmesini takip etti. İstanbul; Ücüncü
Ahmed’in Pesarofça muahedesi akabindeki vaziyyetini almış, sefirlere
Devletin şan ve şerefi gösterilmek maksadiyle ziyafetler birbirini takip
eylemeye başlamıştı. Payitaht bayram hayatı yaşıyordu. Sadrâzam ve sair
erkânı arasında Defterdar da elçilere ziyafet çekiyor, diğerlerinin, ve bil
hassa Padişahın ziyafetlerinde hazır bulunuyordu. Mevsim yazdı. Patro
na hadisesi Saadabad kasırlarım hak ile yeksan ettirmiş ise de bugün
lerde o ölü yerler yeniden canlanıyor, Sultan Mahmut vaktiyle kıyama-
dan yaktırmak yerine yıktırmak şekline sokabildiği trade ile dümdüz
ettirdiği bu yerlerde Elçilere ve Vezirlere mükellef ziyafetler ve müsa-
mereler tertip eyliyordu. Bu merasimin parlak bir surette icrası mutattı.
Teşyie memur olan zat Paytahttan bir iki merhale ilerde Elciye son bir
veda' ziyafeti çekiyor, sefir ve memur birbirlerine teşekkürler ve selâ
metler arz ve temenni ederken yekdiğerlerinden ilerliyorlardı.
Defterdar Efendi bir defa memleketine dönen İran Elçisinin teşyii-
ne memur kılınmıştı.
Vak'anüvis bunu şöyle yazar :
«Elçii mumaileyhin lâzimei tariki tekmil ve bilcümle etba’ ve hava-
şisi ile Üsküdar canibine imrar ve tesyir olunduktan sonra mutat üzere1
194
195
196
197
— Diğer —
Dili pürhundan ümmidi meram ayrılmaz
Böyedir resmi ezel bade vü câm ayrılmaz
Sen sehavetle neknihane nişini asr ol
Hatemi dehirden alâyişi nam ayrılmaz
Görünür âyinei dilde dahi mahfice
Simi endamım ile aksi müdam ayrılmaz
Olmadık neşei meyvar senci humar derpey
Buyu gülberkten İrası zükâm ayrılmaz
Gel o simin teni bir kalıba ifrağ eyle
Atıf senden o endişei ham ayrılmaz
Mısralar
Kemkadnı olur riayeti erbabı hiffetin
Mizanı itibarda meşrebi giran gerek
Ey sûri kıyamet yine kavga ise maksat
Kaldırma bizi hâkten asude yatarken
Neşatı izzeti değmez humar ziletine
Bu bezmi bi nemeğinkin rağbet etme badesine
Başkadır mizam işve başkadır kantarı aşk
Veznolur sanma nezaket çeşmile ebru ile
200
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
vatı rasadiyye ile tahkik ve ispat eylediler ve re’si senei kameriyye olan
şehri Muharremi otuz ve Saferi yirmi dokuz itibar eyleyüp bu minval
üzere ilâ ahih-is-esine birin otuz ve birisini dahi yirmi dokuz addeyliyerek
senei kâmilei kameriyyenin adadı yevmiyesini üç yüz elli dört güne iblâğ
eylediler ve her şehirde terk ve imal eyledikleri kırk dört dakika küsur
dan bir senede müçtemi olan beşyüz yirmi sekiz dakika ki ihsab-is-saat
sekiz saat ve kırk sekiz dakika eder seneyi olmıktar sâat ve dekaikten
her otuz sene de on bir gün zait buldukları cihetten otuz senede Zilhiç-
çeyi on bir defa otuzar gün addedüp ol senelere Kebise derler ve alâ ha-
zettahkik senei kamaeriyyei vasatiyye üçyüz elli dört gün ve sekiz saat
ve kırk sekiz dakika olmuş olur ve senei şemsiyyenin müddeti ziei Gür-
gânî rasadı bıydakmca üçyüz altmış beş gün ve beş saat ve farkı dokuz
dakika olup beynehüma da tefavüt alâ veç-it-takrip on gün yirmi bir
saat olmak iktiza etmekle tarihi kamerî olan vazaifte maddei tedahül alâ
veçhizzaruri zahir olur.
«Bu suretle tarihi şemsî olan mükataat ııımnalı her üç sene ki otuz
altı şehir eder eyyamı müçtemiai mütefaviteden her bir senede hasıl olan
eyyamın üç senede müçtemi, olan bir şehri kâmili itibarda mecbur olup
üç senede otuz altı ay vezaifi yahut şehri itibar olunan masarifatı kabzayı
bir ay ziyadesiyle otuz yedi ay itibar edilerek her otuz üç senede bir se
nelik masrafı ve vezaifi ziyade vermeğe mecbur olurlar. Bu keyfiyetin
habayayı hafadan harice ihracına ciheti temsili budur ki meselâ senei ka
meriyyenin eczasından ibaret olan şuhuru Arabiyyeden re'si sene itibar
olunan gurrei Muharrem ile şuhuru Rumiyyeden re’si şali şemsi itibar
olunan Mart meselâ elli üç yahut elli dört senei hicriyeden itibar olun
mak lâzım gelse balâda zikr ve tafsil olunduğu üzere küsuru mütefavi
teden müçtemi' olan keyfiyyatı dakika mucebince bin seksen yedi tari
hine mürteki olunca bir senei kamerive tedahül ve bin seksen yedi tari
hinden dahi bin yüz yirmi bir senei Hicriyyeye gelince iki senei Kame
riyye ve bin yüz yirmi senei Hicriyyeden bin yüz elli dört senei Hicriy-
yesine gelince üç senei Kameriyye tedahül edüp hasbedakika senei Hicrî
adedi bin yüz elli dörde müntehi oldukta senei Kameriyye adedi gibi yüz
sene olmayıp belki doksan yedi sene olmak iktiza eylemekle üç sene na
kıs olur. Elsinei hademei Hazine ve kâffei nasta elli dört Martı elli beş
Martı deyu tâbir olunur bu galat itibar sebebi ile miyanede üç senei Ka
meriyye mütsedahil olup kalil ve kesir masarifi Hazine her ne ise zikro-
lunduğu üzere bin elli sekiz senesinden bin yüz elli dört senesine gelince
miyanede mürur eden doksan altı senede üç senelik masraf ziyade veril
miş olup ıstılahatı ketebei Hâzinede (Vacip an sene filân) deyu yazılan
tâbirin şeraiti vazifesine asla itibar olunmamış olur.
«Ve bu maddeye nasfı kerimden dahi işaret olunduğu kiban mü-
fessirin hazaratı sebti ceridei âsar buyurmuşlar (Ve filfürkan işaretün
201
203
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
dan oldu. 1149 (1736) seferi münasebeti ile ordunun karısında son me-
muriyyeti olan Baş Halifelikten Rikâp Defterdarı nasbedildi (Muharrem
1149 (1736).
1151 Rebiülevvelinde (1738) Serdarı Ekrem ile geçinemediği için,
gevşeklik isnadı ile azil ve nefy edilen Atıf Mustafa Efendi'nin yerine Def
terdarı Şıkkuevvel oldu.
Vak’anüvis; selefinin azlini yazdıktan sonra «Ban giran Defterdarı
dahi halâ Maden halifesi Baş halifesi Yusuf Efendi'nin tâlik gerdeni ik
tidar ve ihtimalan kılındı» diyor (1).
AvusturyalIlarla başlayan harp Rusların da müdahalesiyle daha zi
yade ehemmiyet kesb etti. İki kavi düşmanın tecavüzüne maruz kalma
sına rağmen ordu bir çok muvaffakiyyetler temin etti. Düşman gerek
Tuna boyunda gerek Kırım cihetinde geriye sürüldü, Bosna’nın asayişi
iade edildi. Nihayet kış yaklaşmakla beraber, o vaktin usulü mucebince,
gelecek sene tekrar devam edilmek üzere harekâta son verilerek o sene
Gumadelabiresinin onyedinci günü Niş sahrasında İstanbul'a müteveci-
hen hareket olundu. Silâhtan Şehriyarî tarafından Edirne’de istikbâl
olunan ordunun orada bir kist mevacibi tediye olundu.
Bir aralık sulh bahis mevzuu olmuş, ve müzakereye de girişilmiş ise
de itilâf hasıl olamadı, Kış geçip ilk bahar da hulul eylediği için yeniden
hazırlıklara başlanıldı. Bu sirada Sadaretin ve o miyanda Serdarlığm
daha lâyık birine tevcihi münasip görüldüğünden Mührü Sadaret Yeğen
Mehmet Paşa’dan istirdat ve Vidin Seraskeri Mehmet Paşa'ya ihsan olun
du. Bu münasebetle erkân hil'atlerle taltif olundular. Defterdar Yusuf
Efendi de emsali gibi «hilat ilbası ile teşrif», ve o miyanda o da «endar
ve taltif ile tahzir ve te'lif» buyuruldu. Hazırlıklan tamamlanan ordu
Zilhiccenin onaltmcı günü İstanbul'dan Davut Paşa'ya ve ertesi 1152 se
nesi Muharrem-ül-haramımn gurresinde (1739) de oradan ileriye doğru
hareket etti. Tam bu sırada Yusuf Efendi levâzım tedarikinde tekâsul
gösterdiği ileri sürülerek, selefi gibi, azil ve eşyası müsadere olunmakla
beraber hapis de edildi. Defterdarlıkta menfasından davet olunan Atıf
Mustafa Efendi'ye tevcih kılındı.
Vak'anüvis; bunu şöyle yazıyor:
«Defterdarı Şıkkı evvel Yusuf Efendi'nin tertibi levazımı seferiyye
ve tetmimi mehamı askeriyyede bazı mertebe tekâsül ve rehavetlerinden
naşi azıl ve Edime Bostancıbaşısı marifetiyle haps ve bilcümle natık ve
samit emvâl ve eşyası tarafı mirîden kapz ve zapt olunmakla tenkil ve
tekdir ve yerine Sabıka Defterdarı Şıkkı evvel olup bafermanı âli Geli
bolu'da ikâmet üzere iken bu esnada medureven Âsıtanei saadete âzim ve
204
205
20 6
207
208
210
— GAZEL —
O mehin sanma hemen hüsnü külûsuz oldu
Tabeşi sinei safide dil efruz oldu
Yar ile cilvemizi seyri rakip kejbin
Nazırı hasbi gibi görki nigehduz oldu
Rızkı mahsume rızadadeliğinden sadefin
Dürci cevfinde aden dürleri meknuz oldu
Kimi gördük garaz icrasına düşmüşlerden
Kârının evveli saad ahiri firuz oldu
Şereri şur saçar ateşe de yansa adu
Bu eser tab'ı firuzuna da mezküz oldu 1
Durmayüp su gibi nakdi varın
Ne yaman tıflı seris kim serefu amuz oldu
Beni lerzende eden mevsimi sermayı firak
Ahara faslı rebi u demi Necruz oldu
A gönül sabredelim biz de cefayı dehre
Sabırde çünkü feree nüktesi mermuz oldu
Erbain niyyetine çilei gam çekmedeyiz
Behçeta meskenimiz şimdiki Siroz oldu
Vasıf Tarihinde (Cilt-1, Sahife: 39) da gazelin son beyti:
Üç gün aramı safaya nice ruhsat bulunur
Behçeta meskenimiz şimdiki Siroz oldu
suretinde yazılıdır.
211
212
213
214
12 C.
Sicilli Osmani’de (Cilt -4, Sahife: 512) «Müdebbir ve liyakatli idi*
denildikten sonra evlât ve arabası hakkında şu malûmatı vardır:.
«Mahdumlarından (Mehmet Sadık Efendi) 1183 Saferinde fevtle ya
nına defnedilmiş ve diğer mahdumu (Seyyit Mustafa Efendi) 1184 de ve
fat edip o sene irtihal eden oğlu (Seyyit Numan) ile birlikte Kesriyeli Za
deler âilesi kurbunda Topkapı'ya defnedilmiştir. Kesriyeli Ahmet P aşa
ya sıhriyeti.vardır.»
Kâmil Ahmet Paşa (Sopa Salan)
Belgrat'ta Gümrük Kâtibi Mehmet Etendi adlı birisinin oğludur.
Beleratta doğdu. Zamanına göre bir tahsilden sonra Gümrük’e devama
başlamış, ölümü üzerine yerine tayin edilmiştir.
Belerad’m istilâsı üzerine kaçarak îç Çuhadarlıkla Recep Paşa'ya
intisap etti ölünce Deli Hasan Paşa Zade Vezir ,Mustafa JPaşanın hizme
tine geçti.
Sonradan Defterhaneye girerek zamanla terakki ile nihayet Hace-
gândan oldu.
Bilâhara Ordu Defterdarı, 1160 (1748) da Sipah Kâtibi, daha sonra
Tersane Emini olmuştur.1
(1) izzi Tarihi, S ahife: 232.
216
217
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Vak'anüvis; selefinin azil ve nefyini yazdıktan sonra :
«Defterdarı Sabık Kâmil Ahmet Efendide istihkakı zatı zâhir ve
o mesnede ehliyyeti Keşşemsi filhacir bâhir olmakla şehri merkumun on
yedinci günü zümrei küttaba reis fulki Devlete Bereis kılındı» diyor (2).
1169 senesi Muharreminin on dokuzunda (1755) Sadaret Kethüdası
ve yine o sene rebiülevvelinin son beşinde, (1756) Vezaretle, Selanik Va
lisi oldu.
Vak'anüvis; Vezaret tevcihi münasebetiyle diyor ki :
«Uzamayı ricali Devleti Aliyyeden olup hâlâ Sadrâzam Kethüdası
olan Kâmil Ahmet Efendi'nin rütbei vâlâyı Vezarete istihkakı nümayan
olduğuna binaen işbu Rebiülevvelin son beşinci günü hil'ati zerduzi Ve
zaret ile kadrü itiban terfi' ve tenvih ve şimdilik Livai Selânik tarafına
tevcih olundu» (3).
Halbuki hakikatte Vezaret, müverrihin dediği gibi, istihkakına
binaen değil Sadrâzam tarafından istirkap edilmiş, ve İstanbul'da kal
ması kendi mevkii için muvafık görmemeye başlamış olmasından dolayı
tevcih kılınmıştı. (4).
1172 Cumadelahınnda Hanya, sonra Bosna Valisi oldu. Az zamanda
azlolunup 1173 Zilkidcsinde (1760) Mısır Valiliğine tayin edildi. Ancak
epeyce zamandanberi ora işleri karışık gittiğinden yerlilerle birleşen se
lefi kendisini vazifesi başından uzaklaştırdı. Bunun üzerine Kandiye Va
liliğine tahvil ettirildi.
Mısır hakkında kıymetli malûmatı ihtiva eden «Afrika Delili»nde
bu münasebetle şu mühim izahat vardır:
«Ahmet Kâmil Paşa gayet çalışkan ve afif ve gayyur olup ümera
me'kelini iptilâa zaman ve imkân bırakmadığından selefi Mustafa Paşa
mansıbı cedidi olan Cidde’ye daha hareket etmezden evvel beyler Ahmet
Kâmil Paşayı indirip yine Mustafa Paşayı çıkararak Dersaadet’e bir de
mahzar gönderdiklerinden olvakıt Sadrâzam bulunan Mehmet Ragıp Pa
şa Mısır’da Vilâyeti mesbukası cihetile olan vukufuna binaen bu mahzar
daki müstediyati vakıayı red ile Ahmet Paşa'yı Kandiye ve Mustafa Pa
şa'yı nasp ile Mısır Valiliğine Bekir Paşayı tayin ettirdi» (1).
Halbuki Koca Ragıp Paşaya düşen Kâmil Paşa’yı orada ipka et
tirtmek, ve Valiyi işden el çektirmek cüretini gösterenleri tedip eylemek
idi. Ancak o zaman Devletin haysiyyeti iade edilmiş, ve sonradan şahit1
218
219
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
kadar panihadei izzü ikbal olmuşlardır. Mahdumları meşhur Hakkı Pa
şadır».
Sürgün olarak Edirne’de iken (Hasan Sezai) Hazretlerinin türbe
sini tamir ettirmiştir. Tamirdeki bir zekâ eseri her nedense kendisine at
fetmek isteyen Sefine-tür-rüesa zeyli Müellifi Süleyman Faik Efendi;
«îstitrat» başlığı altında icap eden malûmattan sonra şu hükmü de veri
yor: «Edirne'de inşa eylediği merkadi Sezayi kubbesine iki pençere yap-
tırup ol pençerelerin zahırlarmda kitabede birer mısra yazılmasını tas
vip ve pençerelerin biri hankah kapısının dahiline tesadüfi cihetiyle Sezai
Efendi merhumun inşat buyurlukları Na'ti nevi maktaı k i:
Eya Şahı rüsül rehmet Sezai derdimendindir
Kapun bekler kadimi hizmetinde pir perverdir
Bu mısraların yazılmasını tensip etmiş ve mısraı evvel sokak tara
fında olan pençere balâsına ve mısraı sâni hankah kapısının dahilinde
olan pençere balâsına yazılup kapun bekler lâfzın ıhankah kapısının
üzerine getirilmesini iltizam eylemiş ve ilelân olveçhile ebniycsi baki
idüğü muhariri fakire meşrud olmuştur. Bu keyfiyyet ancak müşarüni
leyhin irfanı zatiyyesinde belki Sezai Efendi’nin kerametine mahmul
dür» (1).
Ramiz Efendi (Tezkerei Ramiz, Esat Efendi Kütüphanesinde yazma
nüsha; No 3837, Varak: 83) tercümei halini kısaca yazdıktan sonra hu
susî halini gösteren şu satırları eserine geçiriyor: «Müşarünileyh edip
ve vakur ve umuru Devleti Aliyyede sâi ve cesur, âkil ve kâmil ve sahi
ve kerim bir Veziri bi muadil olup Can Kurtaran Şeyhi Şeyh İsmail
Efendi'den münip ve salik ve tezkiyei nefse malik idi. Lâkin her umurda
Rüstern var arzı bazuyu iktidar etmeğin(Sopa Salan) lâkabiyle dahi
şöhretişiar ve gayet simim ve cesim olmakla kendileri mütehammibiat
nadirattan bulunduğu âşikâr idi.»
Müştekim Zade tarafından yapılan tashihatta «bu bir kaç beyti su-
fîyaneleri tarikati aliyye Meşayihi kiramma kemali temellük ve incizap-
lanna işaret eder» denildiği halde beyitler yazılmadığı gibi Ramiz Efendi
de «Âsarı maarif şiarlarından bu çend ebyatı kâmilâneleri tahrir ve
testir olundu» kaydı mevcut bulunduğu halde zaten müsvedde halinde
olan eserine bir şey yazmamıştır. Binaenaleyh salahiyyetli iki zat tara
fından şairliği tasdik olunmasına rağmen süslerine örnek verilmesi kabil
olamadı.
Ricalden Hasan Efendi damadı idi.
Oğlu Hakkı Mehmet Paşa'nın tercümei hali Sicili Osmani'de (Cilt-2,
Sahife: 96) şöyle yazılıdır:1
220
(1) Ali Efendi; B urm alı M escit milezz’ni iken yolu İle Ruznâme K esedan olup
m em uriyyetl Yirmlüç sene im tidat ve E dirne’de vefat etm iştir.
223
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Vak’anüvis; bunu şu suretle kaydediyor;
«Defterdarı vakt olan Hilmi Mustafa Efendi'nin sefahete dair tavrı
bu hilâlde mucibi inhitatı kaderi olup zımmen tatyip ve manen âsıtane’-
den teb'it ve tecnib kastile Eyaleti Sayda barutbei Mirimirani gurri Mu
harremde mumaileyhe tevcih ve bu vesile ile inzan hamil ve tembih kı
lındı.» ( 2 )
Serbest bir hayata alıştığı için taşra hayatı kendisine güç geldi ve
gittiğinden biraz sonra avdet çaresini aramağa başladı. Nihayet «Miri-
miranlığı ref ve ilgâ ve Haceganlığı takrir ve ipka» olunmak şartiyle Âsi-
taneye avdetine müsaade olundu (Recep 1168/1755).
Behçet Mehmet Efendi'nin ölümü üzerine 1168 senesi Zilkidesinin
on dördüncü günü (1755), ikinci defa. Defterdarı Şıkkı Evvel nasbedildi.
Vak'anüvis; Tayinini dikkate değer surette kaydediyor:
«Hilmi Mustafa Efendi'nin fenni defteride mahareti ve etraf ve ek-
naf ile hüsnü muamele ve işreti mucip tell'lüü kevkebi rifati olup bu de
fa dahi Defterdar ve kilidi gencinei Şehriyari âli tebar oldu» (1).
Tekrar Defterdarlık makamını işgal edince eski hareketinin sebeb
olduğu uzaklaştırılmak gibi felâketten ibret alacak ve bir daha o gibi
halleri tekrar etmiyecek yerde yeniden sefahete daldı.
Üçüncü Osmanı; dindarlığı taaaassup derecesine vardırmış ve hare
ketlerinde ifrat ve tefritten kurtulamamış bir Padişah olduğu gibi etra
fını alanlar onun bu hareketini tadil edecek, itidale sevk ve bu sayede
memlekti hüsnü idare eyleyecekleri yerde, onun daha ziyade taassup
damarına basıyor, kışkırtmaktan hâli kalmıyorlardı.
Bunun tesiriyle Sadrâzamlar, memurlar birbirini müteakip azil,
nefiz olunuyor, epeyce bir zamandanberi unutulan Sadırâzam katli şe
ması da. yeniden, meydan alıyordu. îşte böyle bir zamanda kendisini
kollaması. Padişahın ve etrafını alanların tehlikeli hareketlerinden sakın
ması lâzım gelir ken o: yine alabildiğine gidiyor, eski zamanda, evvelki
memuriyyetinde yaptıklarım tekrardan geri durmiyordu. Bu hareketi
nihayet edbannı mucib oldu. Azl ile beraber «Limni» ye sürüldü (6 Sa
fer 1169 1755).
Vak'anüvis; hal ve harektiyle azil ve nefyini yazarken o meyanda
iş bâşma, para vaadiyle, geldiğini de ilâve eyliyor:
«Defterdar bulunan Hilmi Mustafa Efendi'nin fisku fücure inhi
maki ve emvali miriyyeyi sarf ve istihlâki mücerrebatı umurdan iken bu1
224
225
f: 15 - 2
Digitized by Google . Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Gerçi bıldırcın idi bu sene oldu şeytan
Tun uşşak idi Musa Çelebi dükanı
Lik Firavn imiş ol ustası çingane hemen
Çün Beşiktaşlı henüz daye kucağında gezer
Mehdi ağuşa bilinmez çocuçaktır o civan
Servinaz ise Dayakçı Efeyi savsa dahi
Yine her küşede talip bulunur cam kıran
Buna kuyruklu çekerse yakışır Defterdar
Ki bütün kuyruğa dair kaba saçma hezeyan
1170 senesi Rebiülevvelinde 1756 af olunup yine o sene cumadelu-
lasinin onunda Ruznamei Evvel, ve Şevvalinde 1756 Muhasebesi Evvel
oldu.
1171 senesi Cumadelulasının onuncu günü 1757 azil. Ve Gelibolu’ya
nefy edildi.
Vak'anüvis; bu defaki sürgünlüğü için şöyle diyor:
«Baş Muhasebeci olan Milmi Mustafa Efendi meluf olduğu gurbet
ile bu defa dahi imtihan ve Gelibolu'da ikamet içün isdari ferman»
olundu. ( 1 )
Bu defaki iğtirabı da çok sürmedi. Şabanın onuncu günü ıtlakına
irade çıktığından İstanbul’a geldi. Çok geçmeden sadrazamla hoş geçi-
nemediğinden dolayı lakaydi isnadiyle azl oilman Ahmet Efendi’nin ye
rine, tekrar, Defterdarlıkla kayrıldı (3 Ramazan 1171-1758)
İşe başladığı sırada 1172 senesi Haremeyn Mukataatı müzayedede
idi. Kendisi maliye işleri ile ötedenberi uğraşmış olduğu için gösterdiği
gayret sayesinde mukataatı sabıkından iki bin kese fazlasiyle ihaleye mu
vaffak oldu. Gayretli Padişahin mahzuziyetini mucip olmuş, (ve samur
kürk ile taltif edilmiştir. ( 2 )
1173 senesi Rebiülevvelinde 1759 vezirlikle Musul Valisi oldu.
Kıymetli tarihî bir vesika olan «Vukuatı Divaniyye Mecmuası»nda
Vezaret tevcihi keyfiyyeti izah olunamakla beraber tercümei halinden
ve iktidarından da bahsolunuyor:
«Defterdarı Şıkkı Evvel Hilmî Mustafa Efendi filasıl Ruznâmçei
evvel Hulefasından ve ebaan ceddin Halife Zade olup müddeti medide
Kesedarlık hizmetinde istihdam olunduğundan naşi fenni defteride ma
hareti t amme ve dirayeti âmmesi müsellemi emsal ve akran olmakla
bin yüz altmış dört tarihinde defaten Defterdarlık ile bekâmı ruzikâr ve
otuz dört ay miktan Defterdarı şöhret şiar iken bağteten rütbei Mirimi-1
226
227
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
sul Eyaleti Vezaret ile tevcih olunduğu gün süfeha makulesinden olup
leylü nehar mahremi esrar ittihaz eylediği ferümayegânı rübah tabbam
her biri birer bahanei vahiye ile temaruz ve kimi izharı iflâs ile müteanz
ve münkad zanneylediği İrası sureti inad ile makamı itaattan rugerdan
ve tahallüf ederek yan vermeğe başlayup ve filasıl muamelâtı merkum
ların sevk ve ilka ve bazısı hassatan niyaz ve ricalariyle olageldiğinden
esnaf makulesinin üç dört yüz kese akçeden mütecaviz hesaplan zuhur
etmekle her bir sınıf gâh Rikâbı Adalet şiara ve ruzumerre divanı made-
let disare ref’i rikai istirham eyledikleri ecilden iskat ve İrza olunma-
lan emri Hümayun buyurulduktan ibtida havayici asliyyesinden madut
olup Mimar Başı yediyle yetmiş iki bin kuruşa yaptırdığı hanesi bikren
baki olmakla eda olunmak içün höççetleri tarafına teslim olunduktan
sonra esnafı saireye icap eden düyunu kesireye verilecek meydanda bir
şey kalmayup ızhan acz ve iktikar ile Üsküdar’a güzar ve her ne hal ise
bir miktar adem ile mansıbı canibine âzim blmişidi. Lâkin Asitanei
Saadette meyusen terk olunan dayinlerin tekrar betekrar arzuhalleriyle
iştikâ ve hususa senei cedidede Galata Voyvodalığının malı mirisini ten
zil ederim deyu Galata Voyvodasından elli bir kese akçe alındığı Voyvo-
dai merkum tarafından baarzuhal inha ve bunun emsali verilen mütead
dit arzuhaler nairei gazabı Padişahinin alevgisi iştigal olmasına sebep
olmağın Paşayı mumaileyh tayin olunan Gedikli mübaşeretiyle Bozca
ada’ya nefiy ve tağrip ve yanında bulunan emval ve eşyası ashabı düyuna
verilmek için ahzü kabz ve iktiza eden adamlarının Asitane Saadete ih
zarları içün Dergâhı âli Kapuci başılanndan Sabıka Serçavuşanı Der
gâhı âli Mustafa Bey ba hattı Hümayunu Şevketimakrun tayin ve Ezen-
gemi'te (İzmit) erişmekle kendisini birkaç nefer ademiyle bir kıt’a sefi
neye vaz ve Bozcaada canibine irsal ve emval ve eşyası ile iktiza eden
ademlan Kapucubaşi mumaileyh ile Asitaneye ihzar ve mumaileyhin
Ezengemitte yanında »bulunan nükudu tefehhus olundukta cizbi iddiha-
rında üç Zeri mahbuptan maada cinsi nükuttan madut bir para mevcu
du bulunamamakla Kocaeli Sancağı Mutasarrıfından yüz altın istidane
ile sefineye suvar ve savbı memuresine azimeti iptidar etmiştir» ( 1 ).
Bununla beraber Bozcaada’ya nakil ve orada bir menfi hayatı yaşa
makla kalmadı. Bu defaki nefiy evvelkilere benzemiyordu. Çünkü aleyh
tarları, husiyle alacaklıları tarafından muttasıl aleyhindeki cereyan kö
rükleniyor, bu sebeple vaziyyeti gittikçe nezaket ve tehlike peyda etmiye
başlıyordu. Hakikaten bu hareketler azami tesirini gösterdi, ve idamına
fermanı Hümayun çıkmasına sebep oldu. Doğrusunu söylemek lâzım ge
lirse buna istihkak ta peyda etmişti. Çünkü yaptıkları kolay kolay te'vil1
228
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
edilir şeyler değildi. Nihayet amelinin cezasını çekti. Cumadelahınnın
yirmi dördüncü günü idam olunarak kesik başı İstanbul'a gönderildi, ve
Ortakapıda halka teşhir olundu. (1759).
Şehzade civarındaki Mısır Kuvzatından Mevlâna Emin Nureddin
Osman Efenin binagerdesi olan «Burmah Mesçit» de Ve banisi yanında
metfundur.
Hadika-tül-cevami' (CHI'- 1, Sahife:65) de bundan başka «Sengi
mezarı kallavi» ile olduğunu ve tarihi rihlati 1167 olan birader zadesi
Hattat İbrahim Ağa'nın dahi orada olduğunu söylüyor, ve sarayının da
mescid mekabilinde bulunduğunu haber veriyor.
Kitabei Sengi mezarı
Sabıka Defterdar
Merhum Hilmi
Mustafa Paşa
Ruhuna Fatiha
Sene
1173
Vak’anüvis; tercümei halini muhtasaran yazdıktan sonra hakkında
dikkate değer şu malûmatıda veriyor :
«Müşarünileyh fartı seha ve bezli ata ile meşhur ve mütefhisan
dairesine mağlûp ve makhur hasebiyle fevaidi menasıptan mahrum ve
iktisap eylediği rızkı malûm ahara maksum olup Ebülvefai Dimyati’nin
(Nazım) Rehinen neddünya biehven-illulga Bişürbi müdam ev byneke
gulâm kavliyle âmil ve huzuzatı şehvaniyyeye inhimak ile elyevm hamır
ve gıda emri tavrına mail olduğundan halbi-yül-cerab ve farig-ül-vetab
kalup mansıbı olan Musul’a azimet içün Üsküdar'a geçtikte yan vefadar
ve eyyamı sera ve harada kafadar zan ve hüsban eylediği havassı etba’ki
her biri sayesinde külli fayda intifa' etmişlerdi bazısı ihtiyarı semti te-
marüz ve bazısı arbede perdan tearruz olup
(Nazım) ve künna fi içtimai kessüreyya ve sayyer nazzaman nebate naaş
neşidesivle terennüm ederek cemileri perişan ve işe yarar adamlan pün-
han ve ne hal ise mansıbı tarafına bir kaç adem ile revan olmışidi ilâh.»
(D
Vukuatı Divaniye Mecmuası, yukardaki malûmata ilâveten, öldü
rülmesi sebebini şu suretle nakil ve hikâye ekliyor: ,
«Müşarünileyh bu defa Defterdarlığı hengamında kendi marifetiy
le iki defa füruht oilman Haremeyni Şerifeyn Mukataatmm hisap ve ki-1
229
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
tabı ve alelhusus ötedenberu sülüs ve sülüsanı ve ekseriya berveçhi mü-
nasafa emvali atikadan havale ile eda olunagelen tezakiri atikaya tama
men havale ve eda ile itlâf ve izaa eylediği emvali mukarrarei mirîyye-
nin defterleri manzum Hümayunu husrevani oldukta israfı miri husu
sunda vaki olan sui harekâtı iltihabı nairei iğzabı cenabı Şehriyariye
badi olmakla hakkında badelistifta' idamı babında sudur eden Hattı Hü
mayun mucebince Haseki tayin ve tesyir ve Cezirei mezburede gerdeni
zindekânisine taliki kemendi sahti pençei kahr u tedmir kılın up seri
maktuu vasılı dergâhı Devletmasir ve tarihi mezburda Ortakapı haricin
de vaki Nişangâhı mahudeye vazolundu» (2).
Emvali mirîyi itlâf ve israf edenlerin hepsi böyle ceza görmüş ol
salardı sonraları çektilen sıkıntılar, ve maruz kalınan muameleler mey
dana gelmezdi. Fakat içlerinden pek azı ceza görmüş, çoğunun yaptığı
yanma kâr kalmış olduğu için bu türlü haller tarih boyunca devam edup
durmuştur.
«Gülşeni Maarif» müellifi; tercümei halini kısaca yazdıktan ve
idamını kaydettikten sonra şu dikkate şayan mutaleayı serdediyor :
«Mücerrebattandır ki atayayı ilâhiyyeyi mavuzia lehine sarftan
imsâk ve lezaizi dünyeviyesine harç ve tebzir ve ruzu şeb seyyiatı amali
mürtekip olanlann ekseri maktul veyahut akibet halleri iflâs olur Mü
şarünileyhin etba ve taallûkatı lüad mevaddı kerihede bulunup maldar
olmalariyle müsadere olundular» ( 1 ).
Şairdi Bayezit Kütüpnhanesinde, Rıza Paşa veresesinden satın
alınıp «Mecami-ül-fevaid veleş'ar» adlı fihriste 2818 numara ile kaydolu
nan mecmuada şu gazeli vardır:
GAZEL
Ol yan mihribanı gören der Mesisi'dir
Kornet yerinde nice muyani Çerkesidir.
Çarhm bugüne devrederek hüsnü ruhsatı
Nakşı değerle başkaca dek ü desisidir
Kâlâyı vasla gel sakınıp açma kefini
Vermez zekâtı hüsnünü şuhun hasisidir
Her gül'izara zinet ve zibi veren yine
Çarhı gühende akmişenin atlasisidir
Vadi vefaya talip imiş ey Halimi yar
Memduh olanda kuluna ahdin resisidir.
Aynı Mecmuadan muasırı şairlerden (Hâkim) in bir tahmisi bu
lunduğu gibi aynı .zatın bir de :1
230
231
232
233
234
235
237
238
(1) K avankıl T eşrifat, Müelifl Naili Abdullah Paşa, H ususi K ütüphanem de el
yazması nüsha, S a îıife : 21-28
(2) C ilt-3, S a h ile : 102
240
241
Digitized by toogle Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
hur iken 1213 Şalinde âzami dan sürür olmuştur. Vefatım müverrih
Sürurî Efendi merhum işbu tarihi latifi inşat eylemiştir.
Miri Nuri medfenini Hak mühbit-ül-envar ede
«Mumaileyh şiir ve inşada üstadı yegane bir şairi bi bahane olup
kendisinin bir kıt'a divanı belagat füvam ive bir adet Tarihi ıtafet beya
nı vardır.
Gazel
Cuyu lütfundan içen bir katre su
Kevseri tesnimi etmez arzu
Başın üsütünde çevirse asiya.
Ben yine ağyara etmem serfüru
Puse vadetti rakibe nisbete
Baisi devlet olur gahi adu
Hüsnüne hat vermemiş asla halel
Dikkat ettim muyi yare mu be mu
Zülfünü şemn etmeğe kıldı heves
Nuriye bir başka sevda oldu bu
Halil Nuri Bey; Şeyhülislâm Mustafa Aşir Efendiye damat olmuş
tur. Diğer safidi (Necip Abdürrahim Bey) in tercümei hali Sicilli Osma-
nide (Cilt-4, Sahife: 543 şöyle yazılıdır:
«Naili Abdullah Paşa zade Feyzullah Şakir Bey'in mahdumudur.
Babı Âliden bittefeyyüzi 202 de Küçük Kale Tezkirecisi olup badehu Ma
liye Tezkirecisi oldu. 1216 Zilkidesinin yirmi beşinde fevt olmuştur.
Eyüp'te metfundur. Mahdumu (Abdürrahi mŞekip Bey) Müderris
olup 1235 Ramazanının on ikisinde fevt oldu. Yanma defnedilmiştir.»
Yine Sicilli Osmani (Cilt-4, Sahife; 606) Kardeşi (Vahdeti Ebube-
kir Efendi) dir diyor ve tercümei halini şöyle yazıyor:
«Naili Abdullah Paşanın pederi Serdengeçti Yeniçeri Ağası Hası
Halil Ağa sulbünden 1137 de tevellüt eyledi. 55 de Kethüda Kalemine gi-
rüp sonra Mühimme nüvis oldu ve biraderinin riyasetinde Kesedarı olup
sonra BaşMukabele ile Hacegâna dahil oldu. 66 Şevvalinde Cebeciler Kâ
tibi ve 68 Şevvalinde Piyade Mukabelecisi oldu. Sonra Cidde Valiliğinde
Kethüda olup 72 de biraderinin vefatında Vali Kaymakamı oldu. 74 de
avdet edip 75 de Tophane Nazın ve 77 Şevvalinde Tezkirei Evvel olup
78 de Limni’ye gönderildi. 79 da Atlı Mukabelecisi 80 de Teşrifatçı 82 de
Süvari Mukaeblecisi ve 84 Rebiülahirinde sulh arzında mazulen bir ma
halle tebit edildi. Badehu af ile 85 Rebiülevvelinde Defter Emini ve 86 da
Rikâp Çavuşbaşısı olup 87 de. Çavuş başı, 88 de azil ile 90, 92, 94 de üç
kere Ruznâmei Evvel ve 96, 98, 200, 201 de dört defa Yeniçeri Kâtibi ol
du. 202 Saferinin altısında vefat eyledi. Yenikapı Mevlevihanesi haricin-
242
243
(1) Gİlişeni M aarif, Müellifi M ehmet Sait, c ilt-2 , sah lfe: 1506.
(2) d ü ş e n i M aarif. Müellifi M ehmet Sait, c llt-2 , sah ife: 1507.
(3> Vasıf Tarihi, c ilt-1 , sah ife: 73.
244
245
246
247
24 8
249
250
251
(1) R am i M ehmet Paşa; Sytlplü H asan Ağa’n ın m ahdum udur. 1065/4656) d e dün
yaya gelm iştir. B ir m ik ta r tahsilden so n ra Şairi N abi Efendi'ye kısitapla
ondan şiir ve edep öğrenm iş ve onun vesatatıyle d am at M ünasip P aşaya İn
tisap eylem iştir. Nabi Efendi refakatinde hacca giderek avdedinde Diva,
m hüm ayuna girdi, ve az zam anda terefl ederek Reis K esedar lığına tayin
olundu. 1102’de Beeyİlkçi, d ö rt sene so n ra Relstll K üttap olup, (1108/4696)
de azledilm iş ise de ertesi sene Şeyhülislâm Feyzullah E fendi’n in delale
tiyle, ikinci defa. Reis olmuş, ve A vusturyalIlarla m usaleha akdine m em ur
olup m eşhur K arlofça M uahedesini akdeylem lştir (1110/1698) 1114 Şaba
nında (1703) vezaretle K ubbe Neşin, ve yine o sene R am azanında Sadrazam
oldu. Üç ay k ad ar bu m akam da k aldıktan sonra 1115 de azllolunarak Kıb
rıs, ertesi sene M ısır Valisi olup, zuhur eden İsyan üzerine 1118 Cumadel
evvelinde (1706) azledilm iş ve (Rodos) a netfyi olunarak kendisine tekaüt
m aaşı d a bağlanm ıştır. (1120/1706) de o rad a vefat eyledi. Sicilli Osmani
(C ilt - 2, S a h ife : 367) «Akıl ve rü şt ile mevsuf, m aariften h ab erd ar ve ilmi
h isap ta m ah ir idi. Divanı e şa n vardır. Eyyüp N işancasm da b ir m ektep yap
tırm ıştır» dediği gibi K am usülâlam da (C ilt • 3, S a h ife : 2257) «U m uru si-
yaslyyeye m üteallik bazı m u h a rre ra t ve m ünşeatlyle b ir hayli e ş a n vardır»
diyor.
252
GAZEL
Kani âlemde cemalin gibi güldeste gören
Ruhu kudsi çemeni hüsnüne şayeste gören
Kendüyü damı kemin kûşei çeşminde bulur
Vak'anüvis; ölümünü yazdığı sırada bilgisinden ve şiire heveskâr-
%
253
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Şaneveş zülfüne bilmem ki nice nice sunar
Her seri muyunu bin ukdeye vabeste gören
Nailî nüh feleğin ayinesin seyretsün
Naveki âhı dili âşıkı naceste gören
Şair olduğu gibi hattat idi de. Kendisi ile muarefesi bulunan Müş
tekim Zade de hattatlara ait olan eserinde (Tuhfei Hattatin, Sahife: 541)
şu tafsilâtı veriyor:
«Hüsnü hattı sülüs ve neshi «min evvelihi ilâ âhirih» üstadı maalin
ve mercisim namdaşı Ebilkasım Hoca Mehmet Rasim Efendi'den temeş-
şuk edüp mezun olmuştur. Şeyhülislâmı Esbak Piri Zade Mehmet Sahip
Efendinin damadı saadet mutadıdır. Menasıbı Hacegânı Divaniyeden
Anadolu Muhasebesi ve Emaneti Defteri Hakani ve Defterii Şıkkı Evvel
badehu tevkiii Devleti Aliyye olup şiir ve inşa ve sair maarifte derya iken
tayyi tuman defteri âmal ve azmi dariilcemal eyleyüp Koca Mustafa
Paşa Hankahı Meşayihinden Şeyh Seyyid Nurettin Efendi’nin enabeti
gerdesi olmakla vasiyetine binaen leylei Âşurada bir şebi yekşenbe idi
Şeyhü müşarünileyhin metfun olduğu türbei cedide kapısı hairicınde
vediai türap olmasına bu beyiti fakirane tarih olmuştur:
Nişani Rami Zade Mustafa Bey
Ola mevaya nâil ya İlâhi
1175
256
257
Original from
byGoogle UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Vücudu mührü in'am ve izamın haveri oldu
Bütün ehli kemalât nümadan ettim istifa
Anın çün zatı paki vaye bahşı Defteri oldu
Sebebi tahriri vasfı inşirahı hatırı cânâ
Deham şairanın mithati kim ziveri oldu
Hemişe Devlet u ikbal ile ömrü tavil olsun
Huda ta ehli cüdun destgir ü yaveri oldu
Dedim bir mısrai pakizei tebşir edüp halkı
Acep tarih oldu hem kusurdan beri oldu
Ne dilcû düştü böyle bir müferrah Berriyya tarih
Dilâ hamdola kim Abdi Efendi Defteri oldu
1176 senesi Zilhiccesi sonunda (1763) azil edildi.
Vak'anüvis; azlini yine mizacımn hiddetine fakat bu defa galiba
kaydiyle, atfediyor, anlaşılıyor ki o da buna pek emin değil:
«Merretün bade uhra mansıbı Defterdari ile paber çayı mekezi itilâ
olan Abdi Efendi galiba hiddeti mizaç sebebi ile mansıbı mezkûrden azil
ve izaç» olundu ( 1 ).
1177 senesi Cumadelhirinda, (1763) üçüncü defa, Reisülküttap oldu.
1178 senesi Saferinin yirmi ikinci Rikap günü Enderunu Hümayunda
kahve içerken öldü. Arakiyyeci mescidinde gömülüdür.
(Reisülküttab Cennet) ve (Elhazahir 1178) ölüm tarihleridir.
Vak’anüvis; vefatım yazdıktan sonra «Müstevfayı mumaileyh Sadrı
Maktul İbrahim Paşa’nın Mühürdarı olup müddeti medidedenberu Tez-
kirecilik hidematında istihdam olunup kavanini Devlete riayet ve mez-
likai kadem olan umurdan mücanebet ve ihtilâfı nasdan mübaadet üzere
olduğundan cümleye zati malûm ve menasıbı Devlettin gayri mahrum
olup giderek Riyaset ve Defterdarlık gibi menasıbı ceiilede müstahdetn
ve her mansıpta şöhreti kenan alâ alem olmuş idi. Ancak mereti cehil
den vareste olacak kadar kesbi hünere zaman müsait olmayup tahriratı
habt ve halelden ve kelimatı lahn vezilelden hali olmayup kesreti emval
ve nükud ile tüvangeranı zamaneden madud iken imsak ve kuhl ile mez-
mum ve asan hayriyye ve imtianı (marufe ;muvaffak olamadığı erbabı
tahkika malûmdur» diyor ( 1 ).
«Sefine-tür-rüesa* da; Reisülküttaplıklanndan bahsedilirken söz thu-
susîyesine de intikal ettiriyor.
«Mumaileyh muhtıratı umuru Divaniyyeden mecanip ve keşide
daman ve mutam ve avanzı nefsiyyeden muamz ve mekfufulcinan ma
deni iffet ve ifakat mekmeni rezanet ve enalk filhakika şehlâm zülhefe1
258
259
(1) İb rah im Efenedi Sadrazam Şehit Ali P aşa dairesinden yetişerek ilki H icri 1145
(1735) şenel olm ak üzere iki defa Şıkkı Evvel D efterdarlığında bulunm uş ve 1149
(1736) senesinde irtflıal eylem iştir. Fazla tefslat için tercüm ei haline m üracaat,
260
261
262
263
264
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
babı merhameti Şehriyari 'bende nüvaz etmekle mesuli müsaadeye mak-
run ve husulü meramiyle memnun olmuş idi» ( 1 )
Aradan çok geçmeden, yine o sene içinde, (1709) vefatı vuku buldu.
(Mevti Rakım Mehmet Paşa 1183) ölüm tarihidir.
Mısır'da ikameti ihtiyar ettiği orada İmamı Şafii kurbunda gömülü
bulunmasiyle anlaşılıyor ( 2 )
Hadika'nın beyanına göre <Dal taban Mesçidi) civarındaki eski Sad
râzam Daltaban Mustafa Paşanın sarayı sonradan Rakım Mehmet Paşa
uhdesine intikal eylemiştir.
(Afrika Delili); memuriyeti zamanına rastlayan hadiseleri uzun
uzadıya yazmakta, ve yalmz yukarıdan beri verilen izahata muhalif ola
rak zehirlenerek öldüğü kaydeylemektedir. Eserdeki buna dair olan fık
rası şudur:
«Bu hengâmda yani 1183 senesi Muharreminde Ali Bey servet ve
kuvveti zatiyye ve hamiyyeti milliyyesinden ürktüğü bir çok ümera ve
âyanı takım takım mütemadiyen öteye beriye dağıda dursun Kaleden Nil
sahilinde Abdurrahman Kethüdanın kasrına indirdiği Mehmet Rakım
Paşayı tesmimen şehit ettirdiğinden Kurafe'de İmamı Şafii Hazretleri
nin türbei şerifeleri kurbunda eslâhı makberesine defnolundu* (3).
Mehmet Muhsin Bey'in verdiği bu malûmat yanlıştır. Çünkü bu ifa
deye nazaran Rakım Paşanın tasmimi Valiliği hengâmında olmak lâzım-
geliyor. Halbuki ölümü sonra, ve Cidde Valiliğinden tekaüdlüğünü mütea
kiptir. Bu husus hastalığı onun tekrar bir takım işlere karışmasına mani
olduğu gibi esasen kendisinin Ali Beyin taraftarlığını gösterdiği yukar-
daki izahattan anlaşılmıştır. Binaenaleyh bu nokatı nazardan Afrika
Delili’nin verdiği malûmata sahih nazariyle bakılmamak zaruridir.
Rakım Mehmet Paşa, aynı zamanda şairdi.
Ramiz Efendi kısaca tercümei halini yazdıktan sonra diyor k i:
«Numaileyh ashabı gayret ve himmetten sahibi daniş ve marifet bir Ve
ziri nite haslet idi. Tab'ı balâyı şiir ve inşada âlâ ve güftan nazik reftan
selâset asarları merkumi mecmuai şuarayı belâğat ârâ bir şairi eda» dır.
Sürlerine örnek olmak üzere «Bibedel» sıfatiyle tavsif ettiği şu gazeli,
fakat nakıs olarak, kaydediyor:
Ehli nazara hayreti didar verilmiş
Âyinelere didei bidar verilmiş
Gam âşıka nem nedideye şebnem güle düşmüş
Bülbüllere de nale ile zar verilmiş1
265
GAZEL
Lisanı halle yare şikâyet eyliyelim
Ne çektiğin dili zann hikâyet eyliyelim
Niyaz nâmei dilde edüp nihan gâhı
Zebam aşkta bir bir kıralt eyliyelim
Hayali vuslat ile bir olur mu lûtf ile
Seninle günci dil içre (1) eyliyelim
' Azimeti rehi aşkettim ey hired nicesin
Cünun hemreb ölürsen refakat eyliyelim
Ne maliki zerii simiz ne sahibi hüneriz
Heman nezzarei yare kanaat eyliyelim
Rümuzı ehli mahabbet semaa dairdir
Gel ey gönül bu hevesten ferağ eyliyelim
Bu nazmı sade ile keşfi raz edip Rakım
O maha san'at ile arzı safvet eyliyelim
Kasn Hakani'ye söylediği şu tarih de aynı tezkirede yazılıdır:
Vasfı kasn Şadişaha Rakıma yine
Düştü bir berete tarihi benam
Yazdı levhi tab'ima kilki azel
Kasn Hakaniye lâfzın bittemam
Şairliği ortanın üstünde, oldukça yüksek ve hassatan düzgün yazar
bir şair olmakla beraber aynı zamanda iyi hattat idide.1
(1) Tezkerei Şuara, Müellifi Şefkati B ağdadi, M illet K ütüphanesinde y&araa nllflba. No:
3039, S a b ite : 71.
(1) B ir kelim e noksandır.
266
(2) Tuhfei h a tta tın Müellifi; M üştekim Zade Süleym an Sadettin Efendi, Sahife: 376.
267
|_ Original from
Digitized by V jC X >glL UNIVERSITY OF CALIFORNIA
K âşif Mehmet Emin Efendi (Şatır Zade)
Şatır Yusuf Ağanın mahdumudur. İstanbul’da doğdu. Zamanına
göre iyi denilebilecek bir tahsilden sonra Mektubi Kalemine devam et
mek suretiyle Devlet hizmetine intisap etti. Tedricen terekki ederek.
Baş Halife ve daha sonra Möktubii Sadn Âli,
1171 senesi Cumadelahınn onuncu günü (1758) de azil ve Bursa'ya
nefy olunan Abdi Efendi'nin yerine Reisülküttap oldu.
Vak'anüvis; tayini şöyle yazar:
«Mahı mezkûrun onuncu günü Reisülküttap olan Abdi Efendi azil
ve Bursa'ya nefi ile müptelâyı muzayika ve ezel olup mahiyyeti eşher-
minel kamer ve tedbiri emza minel kader olan Mektubi Sadn muvakkar
Kâşif Mehmet Emin Efendi Riyaseti Küttap hizmetiyle şerefiyap»
oldu <1 )
Kıymetli diğer bir eserde de şu satırlar yazılıdır:
«Bin yüz yetmiş bir senesi Cumadelevvelinin olnucu günü Reisül
küttap olan Abdi Efendi Riyasetten Azil ve Bursa'ya rahi olmak üzere
yalısına gönderilüp vücuh ile haysiyyeti malûmi kibar ve sigar ve rütbei
istihkak ve istidadı aşikâr olan zevatı kiramdan Mektubii Asafi Kâşif
Mehmet Emin Efendi (beyit) i kadri ehli hüner keşi daned Her nameha
haned müddeasınca avarifi Seniyyei Mülûkâneden rütbei samiyei riyaset
ihsaniyle naili meram» oldu ( 2 ).
Ertesi sene Şevval tevcihatmda, Üçüncü Mustafa, Riyasete Damadı
Şehriyari Nuri Bey'i getirmek istemiş, Sadırazam ehliyetsizliğinden ba
hisle itizar eylemekle epeyce münakaşadan sonra Padişah tarafından bir
üçüncüsünün tayini irade olunduğundan Dilâver Ağa zade Reis nasbe-
dilmelkle açıkta kaldı.
Vak'anüvis; tevcihatı yazdıktan sonra (îstıtrad) başlığı altında dik
kate değer şu satırları yazıyor:
«Reisülküttap olan Kâşif Mehmet Emin Efendi’nin azli ve Ha
remeyn mütevellisi olan Nuri Bey'in Riyasetine nakli matlubi Şehinşahi
olup müri numailryhin hudusu zamaniyle menasıbı Devlette istihdam ve
bariz ve kâmini ahvali tercübetgüzan enam olmadığı sebebi ile makamı
hatiri Riyasete takribi muhilli nizam olacağı Sadn Vâlâ Makam tarafın
dan telhis ve ilâm ve Emin Efendi'nin ipkası iltizam ölünmüş idi. Bir
kaç defa ve cevap tekerrür edüp bilâhara Nuri Bey olmazsa Emin dahi
olmasun her kimi istersen Reis edesin deyu tevcihat gecesi tarafı Hüma-1
268
269
270
271
274
275
«Defterdarı Şıkkı Evvel olan Atıf Zade Ömer Efendi dağdağai sefer
den tefaüs ve Başmuhasebeci olan İbrahim Efendi o makamı bülent ile
teneffüs eyledi.» (3)
1183 Muharreminde .1769) Rikâp Defterdarı, 1187 .1773) de Rikâp
Çavuşbaşısı ve ertesi sene Muharreminde (1774) tekrar Rikâp Defterda
rı ve Ruslarla iadei sulh münasebetiyle ordunun avdetinde (1 Ramazan
1188/ 1775) azl olunan Derviş Mehmet Efendinin yerine, ikinci defa,
Şıkkı Evvel Defterdarı oldu. Fakat bu defa da memuriyyeti imtidat et-
miverek, yirmi bir gün sonra selefinin iadei memuriyyeti hasebiyle açık
ta kaldı.
1189 Saferinde (1775) Nişancı, 1190 Cumadelahınnda (1777) de
Reisülküttap oldu. O sıralarda İran, Vehhabı ve Kırım gailelerinden baş
ka Ermeni'lerin Ortodoksluk ve Katolilik meselesi de ortaya çıktı. Bun
ların her biri ve bilhassa sonuncusu Atıf Zadeyi ziyadesiyle meşgul etti.
Papanın ruhanî nufuzunu dünyaya yaymak fikriyle ortaya atılan
Misyonerler daha Muradı, Rabi zamanında o ana kadar Rumlar gibi
umumiyetle Ortodoks mezhebinde bulunan Ermenileri Katolik yapmaya
teşebbüs etmişler, mezheblerinin değiştirmeye rıza gösterenlere uhrevî
vaadlardan başka bir çok maddî menfaatlar da temin eylediklerinden
bazı taraftarlar dahi kazanmışlardı. Ortodokslarla Katolikler arasında
münazaa ve münaferet zuhurundan katanmazar bu hal Avrupa Devlet
lerinin müdahalesini de istilzam evliyeceği nazarı dikkate alınarak o va
kit hükümetçe menedilmiş, ve hilâfına (hareket eyliyeceklerin şiddetle
tedip olunacakları da ehemmiyetle tebliğ ve ilân olunduğundan iş bir
parça gevşemişti. 1047 (1637) senesinde aynı hal tekrar meydana çık
mış, fakat Sadrâzam Hekim oğlu Ali Paşa'nın şedidetli tedbiri sayesin
de hemen bertaraf edilmişti. Hatta riıhanî sîzlere mezhep getirecek ta
kip ve şiddetle tecziyesi için salâhiyeti havi emirler de verildi. Ancak ara
dan yine zaman müruru ve Misyonerlerin teşvik ve tergibi ile beraber
Devletin de harpler ve diğer gailelerle meşguliyyeti hasebiyle son za
manlarda, hatta evvelkilerden daha şiddetle meydan aldı. Ermeni Pat
riği Hekimoğlu'nun Sadareti sırasında verilmiş olan emirlerde mezhep,
değiştirenlerin naaşlannm kaldırılmaması da vardı. Binaenaleyh 1192
(1779) senesinde zuhur edip bir çok ölüme sebebiyet veren vebadan Or
todoks ruhani heyeti tarafından defninden istinkâf olunması bu mese
leyi ehemmiyetle meydana çıkardı. Katolikliği kabul eyliyenlerin müra
caatı üzerine meseleyi tedkika mecbur olan Hükümet bu meseledeki re
yini Reisülküttap Ömer Vahyet Edendiden sordu. Atıf Zadenin bu mesele
ye dair verdiği takririn hulâsası şudur:
276
277
278
Original from
Digitized by VjOOgLC UNIVERSITY OF CALIFORNIA
gın konağı küle çevirdiğinden o geceyi Sadrâzam Mehmet îzzet Paşa’nın
konağında geçirmiş ve ertesi gün kiraladığı Yusııf Kethüdanın konağını
görmek üzere gittiğinde «îradei Seniyye iktizasından olan bazı menasıbı
Aliyyenin tebdili» sırasında de azil edildi. Fakat gariptir ki Padişahın
ehrini yerine getiren Sadrâzamın da azli vuku buldu.
1197 senesi Cumadelevvelinin onüçüncü günü (1783), altmışbir
yaşında olduğu halde, öldü. Üsküdar'da babası yanında gömülüdür.
Yanlış tedaviye kurban gittiğini Vak'anüvis anlatıyor:
«Sabıka Kethüdayı Sadrı Âli Ömer Vahid Efendi ötedenberi hafakan
ve nikris illetlerine müptelâ olmakla ekser eyyamı inhirafı mizacından
şikâyetle güzeran ederdi. Bu esnada illeti istiska âsanndan olmak üze
re ayaklarında şiş peyda olup bacaklarına doğru sirayet etmeğe başla
dıkta teşhisi illette etıbba hata ederek istiskaya nikris olmak zanniyle
ilâç ettiklerinden illetin tezayüdüne badi ve eğerçi istiska olduğu sonra
dan malûm oldisyse de iş işden geçtiğinden nihayet vefatına sebebi âdi
olup Cumadelolunan on üçüncü günü darı ukbaya irtihal eyledi».
Ahmet Cevdet Paşa ölümü hakkında yukardaki malûmatı verdik
ten ve tercümei halini de hulâsatan yazdıktan sonra hususî ahvalına
dair şu mühim malûmatı veriyor:
«Darbı nutka mâlik ve pederinin meslek ve siyretine sâlik ve her
umurunda müteyakkız ve mukaddimei îbni Haldun'un ekser mahallini
hâfız olduktan başka gayet sadık ve doğru bir zat olup ashabı hallu akd
olanlar lisanından havf ve ihtiraz ederlerdi ve ashabı servet ve saman
dan iken atıyye ve hediyye vermeği sevmez ve harç ü sarfında teseyyüp
etmez ve etba'a ve müteallikatı kan'i ve kendüye muhlis olduktan başka
talii dahi küşade olduğundan her bulunduğu mansıpta makbul ve mem-
duh olup asla lekedar olmaz idi. Bazı tarihlerde işte bu minval üzere
muharrer bulunmuştur. Amma Süleyman Faik Efendi Zeyli Sefinede
sahibi tercümenin nabeca hareket ve etvanndan bahisle rivasetinde
makduh olduğunu ve zamanında cerbeze ve sahte ikbal ile şöhret bul
duğunu beyan eylemiştir. Hatta zeyli mefkurde muharrer olduğuna göre
sahibi tercüme Kara Vezir demekle şehir Silahdar Mehmet Paşa'nm Sa
daretinde Tershane Emini bulunup ol vakit ise Tershanede şimdiki ni
zam cari olmayıp Emaneti mezkure ekseriya mütemevvilin ağvata iha
le oluna gelmiş ve ricali Devletten tahkiri iktiza eden mütemevvilin dahi
düştükçe Emin naspolunmak adet haline girmiş olduğundan sahibi ter
cümeye mücerret akçesini sarfettirmek için Tershane Emaneti verilmiş
olup mumaileyh zatında şiddeti lisan ashabından olmak cihetile harm
edemeyip bizi Tershane küreyine verdiler sözünü evliyayı umura işittir
miş ve badehu resim günlerinin birinde Sadrı Müşarünileyh resmen Ters-
haneyi Amireye gittikte mutat üzere mahzenleri gezmeye başlayıp mah-
279
280
281
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Hadika tül vüzerya zeyil yazmış olan Ömer Vahid Efendi için Fatin
Efendi (Tezkerei Hatirme - tül eşar, Sahife: 436) «inşası müsellem bir
kâtibi muciz rakam» olduğunu kaydeylemekleberaber şiir lerine örnekle
olmak üzere Hadika’da sayılı aşağıdaki: gazeli doymuştur:
Görmedik Sultan Ahmet Han Gazi gibi bir
Şiri düşmengir bir merdi dilir ü kahreman
Eyledi bir nice düsturi hüner bir an sireti
Hizmeti möhre vekâletle müşarün bilbehan
Etmedim tafzili keyfiyetine teksiri sevad
Cümlenin ber vefkı icmal eyledim halin beyan
iktifa ettim Hadaik isrine çün leng gûy
Rehnümalık etti bana Taibi taze zeban
Yani damengir oldum bu kasir üyzeyl ile
Cümle noksanı ola mazuru indelmünşiyan
İsmi tahrir olunan cümle zevatı ekremin
Her biri olsun İlâhi dahili Darülcinan
Tercümei halini muhtasaran yazan Sicilli Osmani (Cilt - 3, Sahife :
594) biri Cemaleddin diğeri Celâleddin olmak üzere iki oğlu olduğunu
da haber veriyor.
Cemaleddin Efendinin tercümei hali Sicil'de (Cilt-2, Sahife: 83)
şöyle yazılıdır:
«Cemaleddin Abdullah Efendi; (Atıf Zade) Müderris iken 1202
(1788) de vefat eyledi. Karaca Ahmet’te ailesi kabristanında defnolun-
muştur.»
Diğer oğlu Celâleddin Efendi'nin tercümei halini yine Sicil'de (Cilt -
2, Sahife: 79) şöyle yazılıdır:
«Celâleddin Mehmet Efendi; (Atıf Zade) Ömer Vahid Efendi’nin
mahdumudur. Müderris olup 1211 Cumadelevvelinde (1796) Galata Mol
lası ve badehu Bilâdı Hamse Mollası olmuştur. 222 (1807) de Mekke
Payesi ve yine o sene Zilkidesinde İstanbul Payesi oldu. 229 Şevvalinin
beşinde (1814) Anadolu Payesi oldu. Badehu meflûç olarak çok zaman
hanesinde kalmış ve 1237 Recebinin on yedisinde (1821) vefat edip Ka
raca Ahmet’te âilesi mezarlığında defnedilmiştir. Mahdumları Mekke Pa-
yeli (Raif) ve (Süleyman Ferit) Efendiler olup bir mahdumu da Müder
ris (Cemaleddin) Efendidir ki bunun mahdumu Şeyhülislâm (Husam)
Efendidir. Hafitlerinden biri de Müderris (Celâleddin Mehmet Efendi)
dir ki 1261 (1845) de fevt oldu».
Raif Efendi’nin tercümei halini (Sicilli Osmani, Cilt - 25 Sahife :
345) babasının adım yanlışlıkla (Mehmet Tahir Efendi) yazmak sure
tiyle kaydeyledik) ten sonra «Müderris, Molla 1246 Muharreminde (1830)
Mekke Payesi olaraik badehu vefat eyledi» suretinde yazdığı gibi Süley
man Ferit Efendi'nin tercümei halini de (Sicilli Osmani, Cilt - 3, Sahife :
282
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
97) «Müderris, Üsküdar Mollası 1247 (1831) de Mekke Payesi olup 1251
Şabanının sekizinde (1835) fevt oldu. Haydarpaşa'da metfundur» sure
tinde kaydediyor.
Cemaleddin Mustafa Efendinin tercümei hali de yine Sicil'de (Cilt-
2 Sahife: 83) «Ömer Vahid Efendi hafidi Celâleddin Efendi'nin mah
dumu olup Müderris iken 242 Seferinin on birinde (1826) fevt, Üskü
dar’da âile mezarlığındadır. Mahdumları Husam ve Vahid ve Atıf Efen
dilerdir» şeklinde yazılıdır.
Husameddin Ömer Efendi'nin tercümei hali kezalik Sicil’den (Cilt
2, Sahife: 116) aşağıya konuldu:
«Sudurdan'Celâl Efendi'nin hafididir. 1214 (1799) de tevellüt ey
ledi. 1246 (1830) da Tahrir Memuru oldu. 1264 Rebiülahirinde (1848)
Selânik Mollası olup müteakiben Bilâdı Hamse ve Mekke ve 1266 Sefe
rinde (1849). İstanbul Payelerini ihraz eylemiştir. Sonra Anadolu Payesi
ve Meclisi Maarif Âzası olup 274 Saferinde (1857) Meclisi Maarif Reisi
276 Zilkidesinde (1860) Anadolu Kazaskeri oldu. 1278 Muharreminde
(1861) Rumeli Payesi oldu. 280 Cumadelevvelinin on birinde (1863) Şey
hülislâm oldu. 1283 Rebiülevvelinin yirmi yedisinde (1866) infisal eyledi.
1285 Cumadelevvelinin altısında (1868) Meclisi Âliyeye memur oldu.
1288 Saferinin yirmi beşinde (1871) fevt oldu. Haydarpaşa'da metfun
dur. Alim, halûk, halim, zarif, mütevazı ve tarihişinas idi. Müddeti haya
tım âlemi tecerriitte geçirmiştir.»
Yine Sicil (Cilt - 4, Sahife: 606) Vahyet Mehmet Efendi'nin tercü
mei halini aşağıda gibi yazar:
«Vahid Mehmet Efendi, (Atıf Zade) Şeyhülislâm Ömer Husam
Efendi'nin biraderi gühteridir. Müderris 268 Cumadelahınnda (1852)
Selânik Mollası badehu Edime Payesi ve 73 Rebiülevvelinde (1856) Mek
ke Payesi ve 78 Zilhiccesinde (1862) İstanbul Payesi, 280 Şabanında
(1864) Darşuri Müftisi ve 1280 Zilhiccesinde (1864) Meclisi Vâlâ Âzası
ve sonra Anadolu Payesi olup 1293 Ramazanının üçünde (1877) fevt
oldu. Haydarpaşa'da meftundur. Müşarüneleyh âlim, nûtuk idi. ömrü
âlemi tecerriitte geçmiştir.»
Cemalettin Efendi'nin üçüncü oğlu ve Şeyhülislâm Hüsamettin Efeıı-
di’nin küçük biraderi olan Atıf Efendi'nin tercümei halini Sicilli Osmani
yazmadığı gibi diğer eserlerde de buna dair bir kayıt ve malûmata rast
lanmamıştır. Yalnız onun da Müderrisinden olduğu Sefine-tür-ressamn:
«ve Celâl Efendi merhumun oğlundan mütevellit Müderrisinden üç nefer
hafidi olup büyüğü tahsili ilim ve maarife sai ve gûşiş etmekte idüğü
tahkik olunmuştur*, kaydından anlaşılıyor.
283
284
289
Original from
f: lS g t t iid by G O O ^ l C
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
boşu boşuna geçmesi, askerin sabrının tükenmesi gibi şeylerdi ve belki de
bir parça da yardım olmuştu. Fakat ne olursa olsun vaziyyetin iyiden iyi
ye ıslahı lâzımgelirdi. Halbuki böyle yapılmıyarak 3 Rebiülahir 1184/1770
de otuz bin kişiden mürekkep ordu karşı sahile, Kartal’a geçti. Orada biı
parça çeki düzen verildikten sonra ileriye hareket edüdi. Her kes kendi
sine dü şen vazifeyi ifaya çalışıyor kendisi de o miyanda gece karanlığın
da meşalelerle metrislerin ikmaJine nazaret ediyordu. îşte bundan dolayı
«Meş'aleci» kakabını aldı.
Vak’anüvis; bunu şöyle kayt ve nakil ediyor:
«Çünkü düşman taburiyle muharebe mütehakkık oldu. Vezir Abdi
Paşa Çarha'ya ve Abaza Paşa Levendat ve mirî askeriyle sağ kola ve Ada-
nali Karsh oğlu Hasan Paşa sol kola tayin ve her birine onar Şahi top ve-
rilürdur gayretleri halai fahire ile tezyin ve sair edevatı mühimmatı h ar
biyye istikmal ve ferdası Gölbaşı yurdundan Serdan Ekrem Hazretleri
tavaifi askeriyle ref'i eşkal ve han kışlağına iki saat mesafede vaki düş
man görülecek mahalli mürtefide nasbi hıyamı iclâl eyledikleri halde ef-
rad ve cüm'u metris hafnna şür’u eylediler. İleride olan süvari güruhiyle
Vüzerayı izam münasip ordu mahallini cüstücu ile akşama karip bir ma
halli gayri münasipte tayinid makam etmiş bulunduklarından metrisin
bir miktar mahalli hengâmı şame kalup Kethüdayı Sadrı Âl İbrahim
Efendi meş’aller ile mehmaomken metrisleri perdahtei desti ihtitam ve
bazı nemek beharam meş'aleci şöhretiyle müşarünileyhi mülekkap ve be-
nam eyledi» ( 1 ).
Ordu bu suretle yerleştikten sonra zaten hulul etmiş olan gecede
hareket edilmemek ve ertesi günü harbe girişilmek kararlaştırılmış iken
topçular geceleyin düşman görünen mahallere ateş etmeye başladılar.
Ruslar mukabele etmiyorlardı. Böyle olduğu halde askerin bir kısmı
ricat ediyor, selâmeti geride arıyordu. Ertesi gün eli silâh tutanların
epey miktarının savuşarak geriye Kartal mevkiine çekildikleri anlaşıldı.
Nihayet harp başladı, ve elim bir bozgunluğa müncer oldu. Bozgunluk
bozgunluğu takip etti. Serdan Ekrem Orduyu başsız bırakarak, soluğu
güç hal ile Tuna’nın öbür sahilinde aldı. Karşılarında müdafaa edecek
kuvvet görmiyen Ruslar artık muttasıl ilerliyor. Vatanın en mamur ve
münbit topraklannı metin o ana kadar zaptolunmaz diye şöhret bulan
kalelerini birer birer eline geçiriyordu. îşte bu bozgunluklar arasında, bir
kısım askerlerin yaktırdığı meşalelerle ordugâhı düşmana keşfettirdiği
ileri sürülerek azlolundu (Şaban 1184/1771).
Halbuki O takatinin üstünde çalışmış, o uğurda huzur ve rahatını
kaçırmış idi.
290
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Vak’anüvis aslım şöyle yazar:
«Sadrâzam Kethüdası olan Esseyyid İbrahim efendi akl ü dirayet
le müştehir ve hidematı Devlette say ü gayreti mütekâsir iken bilâ sebep
mutgai efvahi hasetkaram cihan ve mevzuu bahsi sebükmagzanı zaman
olup azline iradei Hümayun taallûk» etti (1).
Sadrâzam Kethüdasının azlinde bozgunluğun, ve onun için bir me
sul aramanın tesiri olsa gerektir. Maamafîh, mazul almakla beraber, yine
hizmetten geri durmadı. Tevdi olunan Silistire, Şumnu ve Rusçuk Mu
hafızlarının teftişi vazifesini ifa ettikten sonra tekrar Orduyu Hümayuna
iltihak etti. Bu defa gelişi İsmeti Efendi’nin tahakkuk eden cinneti do-
layısiyle Defterdarlığın tebeddül ettiği zamana rastlamişti. Kendisinin
bu vazife ile tavzif kılınmaması canını sıktı, zaten evvelce sebebsiz azle
dilmiş olmasını da bir türlü hazm edemiyordu. Artık Ordugâhta durma
dı, İstanbul'a döndü. Fakat Paytahtta kalması da muvafık görülmedi.
Uhdesine Ruznâmei Ewe ilik mansıbı tevcihiyle tekrar Orduya gönderil
di (Safer 1185/1771)
Vak’anüvis; bunu pek dikkate değen aşağıdaki satırlarla tesbit edi
yor:
«Efendii mumaileyh bundan ewel bilâ sebep Kethüdalıktan mün-
fasıl ve bir eyyam Orduyu Hümayun etrafında olan zahire mübaşirleri
üzerine nezaret eylemek şuğaliyle müşteğil olup badehu itmamı hizme
tiyle muaskeri Hümayuna vürut ve bir eyyam ikamet ve ötedertberi ru-
zigânn vazı hatır firaşından dilkir olacak Asitanei Saadete ruhsat talep
eylediği esnada ismet Efendi hadisesi vuku bulup eğerçi Efendii mumai
leyh Defterdarlık hizmetinden perhiz ve içtinap eder makuleden olup lâ
kin ber muktazayı vakt hah nahah kendisi Şıkkı Ewel nasbedilmek bey-
tülmali müslimine bir güzel hizmet iken Asitanei Saadete inirafa kendi
sine ruhsat verilüp anlara dahi haklarında bazı umur mülâhaza oluna
rak tahviline ikdam ve Ruznâmçei Ewel mansıbı tevcihi ile Mevkibi Hü
mayunda kıyam ettirilmiştir» ( 2 ).
İstanbul’a dönüşünde Nişancı Vekili ve 1188 senesi Rebiülewelin-
de (1774) tekrar Ruznâmeci oldu, musalahayı müteakip azledildi.
1189 senesi Cumadelulasında (1775) ve Sadaret değişikliği sırasın
da, ikinci defa Kethüdayı Sadrı Ali oldu. Fakat, aradan çok geçmeden,
yine o sene Zilkadesinin dokuzuncu günü (1776) «azlini mucip bazı et-
var ve harekâtı meşhut olmaktannaşi» infisal ettirildi ( 1).1
291
292
294
295
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
«illeti cünun ile bundan akdem Dairei Eteftenden birun olan İsmeti
Efendi yerine makrun olan £lhar İsmail Efendi dahi fakdı nakdi ile mü-
tehayyir ve idarei umuru defteride âciz ve mütezammir olup giderek sa
bıkı gibi müptelâyı sevda ve esiri firaşi renç ü ena ve beş mah bu hal ile
imran subh u mesa edüp.âkıbet hamıeni ömrü telefsüdei sarsan ecel
ve Zilkidenin yirminci günü ziri zemin mumaileyhe mesken ve mahal
oldu».
Defterdarlık işlerinin o zamanlarda ne belâlı bir iş olduğunu çınla
mak için Vak'anüvis'in buna eklediği aşağıdaki satırlara bakmak kâfi
d ir:
«Rüyeti umuri Defteri kime teklif olundiyse ahvali selefe nazar ile
feryat ve defi babında etraftan istimdat ederler idi» ( 1 ).
ismeti Ali Efendiye olduğu gibi memleketin felâketi karşısında
akıl ve şuurunu ve nihayet hayatını feda eden bu hamiyyatli ve vatanper
ver adamın ruhuna da bizden Fatihalar....
296
297
299
300
301
302
303
304
305
f : 20 - 2
306
307
308
309
310
311
312
313
314
315
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Seniye Kethüdalıktan azlolunmuştu. Andan sonra dahi bazı hidematı
mühimmece bulunup orduyu Hümayundan Dersaadete vürudundan bir
kaç gün mürurunda namizaç olarak işbu iki yüz altı senesi Rebiülahiri
hilâlinde Tayyı defter zendgâni eylemiştir» (1).
Tercümei halini kısaca yazan Sicilli Osmani (Cilt-2, Sahife:161)
«Muhasip, esham icat eylemek gibi tasarrufat ile umumru Defteri'ye mu
vaffak olduğundan müselemi sığar ve kibar ve gayet hadidülmizaç idi
diyor.
Teessüf olunur ki ne Cevdet Paşa, ne de diğer tarihler Pepeyinin
Kethüdalıktan azliyle vefatı arasında geçen iki sene zarfında bulunduğu
«hidematı mühimme» nin nelerden ibaret olduğunu söylemiyorlar. Bun
lar her halde resmî memuriyyetler olmayıp harp dolayısiyle teşekkül
eden bazı meclislerde bulunmuş, ve bu suretle malûmatı sabıkasından
istifade olunmuş olsa gerek. Yoksa resmî bir vazife ile tavzif edilmiş
olsaydı şüphesiz tevcihat siciline geçer, ve bunu da Vak’anüvisler eser
lerine alırlardı.
316
317
318
319
320
Feyzullah Efendi
Mirî Dellâlbaşısı Seyyit Mustafa Ağa’nın oğludur. 1143 (1731) se
nesi Recebinde İstanbul'da Şehiremini'nde doğdu.
Zamanına göre az çok bir tahsilden sonra henüz pek genç iken. Baş
Muhasebe kalemine çerağ edilip tefeyyüzle 1182 (1768) deki harp sırasın
da Rikâp Kesedar Vekili oldu.
1188 (1774) de açıkta kalıp bazı işlerde bulunduktan sonra nihayet
1192 (1779) de Defterdar Kesedarı, ve bir müddet sonra ilâveten Zimmet
Halifesi Vekili ve Halil Hamit Paşa'mn Sadareti üzerine, 1197 senesi Mu
harremi iptidalarında, (1782) defaten Şıkkı Evvel Defterdarı oldu.
Vak'anüvis; iktidarına şu satırlarla şehadet ediyor:
«Defterdarlık umuri defterî de maharet ile şöhretişiar olan Zimmet
Halifesi Vekili Feyzi Efendiye ihsan buyuruldu» (1).
Halil Hamit Paşa; erbabı iktidarı takdir ettiği cihetle, Vak'anüvis'in
şehadeti yerindedir.
Bir müddetten beri sui istimallar çoğalmış, mirimala muhtelif ve
sile ve fırsatlarla zimmetlerine geçirenler çoğalmıştı. Borçlan olanlar
da borçlarım ödemiyorlardı. Buna çaresaz olmak için bir ferman ısdar1
321
f : 21 - 2
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
olundu. Bu fermanda «Hatıra ve gönüle bakılmıyarak matlubatı Hâzine
nin vaktü zamaniyle tahsili »emr olunuyordu.
Vak'anüvis’in Maliye Tarihini alakalandıran ifadesi şöyledir:
«Devleti Aliyye ebed müddetin ezkadim mevacibi muayyene ve ma
sarifi mutade ve gayri mutadelerinin tediye ve niyetleri behemahal vari
datı mukarrerresinin vaktü zamaniyle yerli yerinden ve icap ve iktiza
edenlerden tahsiline mütevakkıf ve menut ve ashabı mukataat ve mülte
ziminin uhdelerinde olan mali mirî ve Haremeyn ve sair emvali miriyyeye
dair her ne varsa bir akçesi geriye kalmaksızın senesi içinde bittemam
mahallerine eda ve teslim eylemeleri lâzimei hal ve muktezayı vaktü a h
valden iken elhaleti hazihi o makule ashabı mukattat ve mülteziminin
edayı zimmetleri hususunda ihmal ve tesamühleri sebebiyle miri ve Hare
meyn mukattaatı mallanndan kati külli bakayalan olmaktan naşi zaruri
idarei umuri beytülmali müsliminde üsreti küllî derkâr olmağın binabe-
rin gerek mirî ve gerek Haremeyn mukataatmın ulemayı izam ve ricali
Devleti Aliyye ve gayrileri de İstanbul ve taşralarda her kimlerde m alı
varsa ve ne miktar kalmış ise bu filândır ve filâna mütealliktir demeyüp
begayet ikdam ve ihtimam olunarak ve muhalefet edenlerin malikâneleri
zemada verileceği ve mallanndan tahsil olunacağı velhasıl bundan böyle
zimmetleri edasında tereddüdü zuhur edenler hakkında Fermanı H üm a
yun muktazası üzere muameleye mübaderet olunacağı iktiza edenlere ifa
de ve telkin olunarak tahsil ve tekmilleri hususunda zerre kadar müsa-
hele olunmaksızın aleddevam dikkati tam olunması içün Fermam Hüma
yunu Hazreti Cihandari şeref bahşi sudur olduğunu mutazammın m ahsus
Fermanı Âli sadır olmakla imdi gerek mirî ve gerek Haremeyş mukataa-
lan ve cizye ve avanz ve emvali mirîyyei saireden heme miktar bekaya
var ise şerefyaftai sudur olan Fermanı Hümayun ve sadır olan fermanı
âli mucebince doksan beş senesinden beru atik ve cedit kayıtlarım k e
mali tedkik ve taharri birle tetebbü ve istikra ederek ve hatıra ve gönüle
bakılmıyarak ne miktar bakaya var ise bir akçesi geriye kalmaksızın se-
rian ve âcilen min gayri noksan emvali miriyyeye müteallik mukataat ve
cizye ve avarızı sairenin bakayalarının başka ve Haremeyn mukataatınm
başka lieclittahsil alâveçhissıhha defterlerini tahrir ve takdime müsaraat
ve gayetülgaye ihtimam ve dikkat eyleyesiz» ( 2 ).
Birbirini takip eden muharebelerden başka hudutların geri çekil
miş olması hasebiyle inşası icap eden kalelerle Sadrâzam Halil Hamit Pa-
şa'nm himmetiyle iki senedenberi teşebbüs olunan berrî ve bahrî teda-
rikâtın ve Çerkezistanda ifası mukarrer ıslahatın icab ettirdiği para me-
selesji öteden beriden tedarik ve bilhassa Darphane sermayesinden sarf 1
322
323
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
hail olmıyacağı zahirdir. Kaldı ki Fas Hakiminin mukaddema vürut eden
elçilerine barut ve güherçile ve karz olmak üzere dört bin kese akçe si
pariş olunup bu esnada haberi gelmekle Efendii mumaileyh ya odur ki
bu keyfiyyetten bihaber olarak kevkep reyini elma, veyahut (a) Berfzadid
ve güftu barid berf mefhumu üzere Fas'tan gelen tahriratın mefhumunu
istima etmiş ola. Vasıf Tarihinde bu minval üzere muharrerdir. Müver
rihi fakirder ki bu makule külliyetlu istikrazlar bir kaç Vezir ve rical ile
husule gelemeyüp umumî bir madde olmak lâzımgelir. Şöyle k i: her de
virde hini hacette harcetmek üzere pek çok kimselerin sandukai ketma-
mnda birer parça şey bulunup ehvence güzeşte ile bunlar toplanmış olsa
kolaylıkla hem Devlet def’i muzayıka etmiş ve hem de halk intifa edüp
bu suretle servet ve gınayı memleket kaziyyesine dahi bir mukaddime ol--
muş olur idi. Zira bir mülkün imar ve serveti akçenin kesretiyle husule
gelemeyüp belki mevcut olan akçenin taaddüt ve tekessüri devriyle vücu
da gelir. Çünkü mamuriyyet denilen şey ahalinin emeği seresei olarak aha
lisinin boş durmayıp daima çalışmasiyle husul bulur bir keyfiyyettir. Bu
na dahi akçenin devri sebebi adi olageldiğinden Devlete ehem olan m ad
de akçenin ziyade devr ettirilmesile ahaliyi tenbellikten teb'it etmek nük
tesi olup bu suret ilerledikçe bülkün servet ve gınası artar ve Devletin d a
hi varidatı terakki bulur ve hini hacette böyle fevkâlade bir masraf vu
kuunda Devlet istediği kadar akçeyi kendi ahalisinden pek kolaylıkla cem
ve tedarik edebilir. Ancak iş bu akçenin devri mes'elesi pek dakik ve amik
mutalâata ve halka emniyyetbahş olacak kavanin ve nizamata tevakkuf
eder ve doğrudan doğruya halktan akçe cem etmek mümkün olamayıp
çünkü akçe daima ketmolunageldiğinden nereden alınmak lâzım geleceği
bilinmez ve bilinse de cebren alınmaz. Belki usuli hakîman ile memle
kette mevcut olan akçayı meydana çıkartıp da devrettirmek lâzım gelir,
îşte asıl ricali Devlet ve erkânı Saltanat denilmeğe şayan buralarını bula
bilecek zevattır ki bunları bulmak bir Devlete göre defineye malik olmak
tan yektir. Zira definenin hasılatı tükenir amma böyle müdekkik ve m as
lahat şinas zatların bulacağı varidat tükenmez. Her ne hal ise b utariki
savap ve sahiha gidilemeyüp de hariçten istikraza lüzûm göründüğü h al
de filvaki Vasıf'm dediği gibi asıl düşünülecek madde rehin ve güzeşte
hususlarıdır ve belki fakire kalırsa meselenin asıl sarfı efkâr olunacak
ciheti alınacak akçenin sureti sarfıdır. Zira Devleti Aliyyenin Avrupa’ca
olan şan ve itibarına nazaran rehine hacet olmayacak istikraz mümkün
olup güzeşte hususu dahi korkulacak bir madde değildir. Fakat akçenin
sarfı hususu gayet müdekkikane düşünülecek bir şevdir. Zira bir Devle
tin istikrazı bir şahsın istikrazına kıyas olunabilir. Şahıs hakkında olan
istikrazın hüsnü kubhi ise ciheti sarfile mütemeyyiz olur. Meselâ kâr pü-
zar ve müdebbir olupta sermayesi olmayan bir tacir istikraz eylediği a k
çeyi hüsnü suretle imâl eylediği halde hem güzeştesini eda eder ve hem de
324
326
1~ Original from
Digitized by V j O O g i C UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Reis Mehmet Hayri Efendi tekrar Riyasete getirilmekle tevkiî oldu. Mü
teakiben Defter Emini ve 1203 Şevval tevcihatında, 1789) ikinci defa,
D efterdar Şıkkı evvel Nasbedildi.
Devletin bu sıradaki malî vaz'iyetini Vak'anüvis; tarihe şöyle mal-
ediyor:
«Ber minvali sabık Devleti Aliyyenin muzayıkai maliyyesi pek ziya
de olduğu halde bir türlü çaresi bulunamadığından Hakanı merhum za
manında teşebbüs olunduğu veçhile Felemenk'ten on beş bin kese akçe
istikraz olunmak lâkırdıları meydana çıkmış ise de Devleti Aliyyede
şimdiye dek bu makule bir muamelenin misli sebkat etmemiş olmasiyle
Devletçe istidane suretine teşebbüs edüp ve Felemenk Elçisi dahi Avru-
panın üsuli cariyesi üzere Felemenk tüccarından istikraz suretini ve fakat
bu hususta akçe verecek ashabı iktidarı teşvik edeceklerini ifade eyleyüp
bu surette tüccarı temin lâzım gelmeğin bu makule mukavelât ve muha-
berarat ile beş altı aydanberi beyhude imran evkat olageldiğinden niha
yet Felemenktûdan yeis gelerek bu kerre Sultan Selimülkalp Hazretleri
İspanya Devleti Devleti Aliyye ile karip ahdidde akdeylediği musalaha
vesilesiyle Cezayir Ocağının tasallutundan halâs oldu. Buna teşekküren
Devleti Aliyyeye karzan akçe verse olmak mı deyu Kaymakam Paşaya
irade buyurduğuna mebni Reis Vekili Raşit Efendi IspanyaElcisinden
tercümanı vasıtasiyle istimzaç eyledikte cevaben Elçii merkum Babı Âli
ye bir kıta takrir gönderüp mazmununda İspanya Devleti bitaraflığı ha
sebiyle Develi saireye dahi imdat ve ianeden içtinap ve Avrupa’yı ihata
etmek üzere olan nairei harp ve kıtalin keskin ve itfası kaydında ve Dev
leti Aliyyenin devamı fer ü şevketi daiyesinde olduğunu bilcümle düveli
Avrupa'ya iş'ar ve işrap eylemişken imtidadı harbe vesile olan ianei nak-
diyyeye iptidar etmesi ihtiyar etmiş olduğu bitaraflık usulüne münafi
düşeceğini ifham ve mukaddemki isaratı üzerine musalaha (içün tevassu-
ta âmade olduğunu ilâvei kelâm eylemiştir.
«îspanyalu vaktiyle Avrupa'da birinci derecede bir Devleti cesime
ve hususiyle Amerika’da 'mutasarrıf olduğu zengin madenler sayesinde
maliki serveti azime olmuşiken İstanbul'un miras yedileri gibi müsrif
ve sefahet yoluna sapmasiyle Ispanya’da müterakim olan hazaini bişüma-
rinı İtalya ve İngiltere tüccarı devşirüp götürmüş olduklarından İspan
ya Devletinin eski yesar ve iktidarı ve Avrupa içinde evvelki nüfuz ve iti
barı kalmayup bu kerre musalahaya mütevassıt olmak istemesi dahi es
ki nüfuz ve ikbalini yad ile evvelki gibi büyük büyük maslahatlarda bu
lunmak arzusundan ibaret idi. Bu halde Ispanyaludan istidane mülâha
zası Devleti Aliyyede olvakıt malûmatı hariciyyenin noksanından neşet
etmiş bir hülyayı beyhude olduğu halde birminvali sabık Devleti Aliyye
harbin devamına bazı cihetle lüzum görüp muzayıkai maliyyesi dahi ber-
327
328
329
330
(1) Elhac Selim Ağa; Reistilküttap, Tavukçu M ustafa Efendinin kölesi idi. M ustafa
Efendi kendisini İra n ’dan getirm iş ve talim ve terbiyesine itina etm iştir. Darp,
(hane Em anetinde bulunduğu sırad a B ekir Paşa bazı İltizam işlerinde İstihdam
ve daha sonra Sarim İbrahim P aşa’m n Dairesine intisap etti. 1182 (1768) de E dir
ne Sarayı tam iratında m üstahdem iken H otin D efterdarlığına tayin edildi. 1287
(1773) de BaŞbakı K ulu ve K alucubaşı olm uş ve Sultan A bdülham it Evvel in cü-
lûsundan sonra D arphane Em anetini ihraz eylem iştir. 1190 (1777) de M atbah
Em ini, Sonra Tersane Em ini olup 1199 Zilkadesinde (1785) azil edildi. 1200 Şev
valinde (1786) K araburun ve Yeni kale bina Em ini oldu. Oğlunun tercüm ei ha
linde yazılı olduğu veçhile tebeddülü Saltanatı m üteakip öldürüldü. Fevkalâde sa
hibi nüfuz idi. Ü sküdar’da Atlama T aşı’nda b ir m ektep ve b ir K ütüphane yapmış
tır. Oğliyle iberalber orada göm ülüdür. (Sicilli Osm ani, C ilt-3, S a h ife : 58).
331
332
333
334
335
336
338
340
341
342
343
344
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
olurdu olmazdı sözlerini sarf edip durdular. Hatta içlerinden biri sene
din yazıldığı şekilde verilmesini teklif ettikten başka şu garip sözleri de
söyledi: «Zira Tatar kavmi mukaddema serbest olup Umurlarına müda
halemiz yoktu şimdi Moskofa tebiyyet eylemişler Allah belâlarını ver
sin bir mütelevvin taifedirler filasıl bu serbestlik beliyyesini dahi kendi
leri kesbeylediler bu kaydın red ve kabulünde tarafeynden ısrar olun
duğu halde mukabele lâzım gelir mukabeleye ise şimdilik kudret yoktur.
Maahaza cihadın farziyyeti imkân ile meşruttur, tmkân olmadığı halde
mazuruz». Süleyman Efendi (buna ıderhal cevap verdi: «Meram bu hu
susu behemehal bu minval üzere hitam bulsun demek değildir garaz mu-
kaddedem ve muahhar zuhuru melhuz olan bir mazarrat varsa beyan
olunup meydana çıksun demektir ve bu madde Şer'i Şerife müteallik
olmakla bir kere sureti şeriyyesi dahi tahkik olunsun zira bu kadar müs-
liminin raiyyetini tecviz ettiler deyu güftgû olması ve memurların si-
hamı ta’na nişane kılınması derkârdır.»
Sadrazama arzolunan bu fikir onun tarafından bazı musıb müta
lâalarla tatbik imkânı olmadığı cevabı verildi. Vaktiyle Kırım muhtaci-
nine iane edilmek mevzuu bahs olmuş iken Rusların mühadale ve itiraz
ları üzerine bu teşebbüsün mevkii fiile çıkarılamadığını ifade etti. Söz
söylemektedir. Kudreti ve cevaba iktidarı her mecliste hemen hemen
nefsi mütekellimi vahde denilebilecek bir tavır albasiyle, fakat doğru bul
duğu şeyi ne bahasına olursa olsun müdafaa edebilecek, hatta o uğurda
ölümü bile göze alacakk tinette olmadığı söylediği sözlerle anlaşılan Feyzi
Efendi tekrar söze karıştı ve evvelki ifadatını tavzihan şu sözleri söyledi:
«Vakıa bunlar varadır iane de imkân şarttır olmadığı surette ne çare
lâkin murat iane ve istiane bahsi değildir. Tatar taifesi bir kavmi gari-
bülatvar olup alelhusus Rumeli canibinde bu kadar Hanan ve Selâtin ve
bucak ve sair mahallerde pek çok sunufu tatar mevcut olduktan fazla bu
esnada Kırım'dan hicret etmiş bu kadar nüfus vardır ebnayı cinsimizi
küffara verdiler âvazesini iraa etmeleri ve Devleti Aliyye ahalisinden bazı
haliyüzzihin kimseler dahi bu kadar ehli islâmm raiyyetini tecviz ettiler
deyu memurlar hakkında ihdası kılükal eylemeleri melhuz olmaktan naşi
mücerret bu misillû makalâtın önüne kestirmek üzere Moskovluya bu
kaziyyeyi defaat ile irat eyledik lâkin isga etmeyüp ısrar eyledi demek
için bir kerre Elçiye irat olunsa hiç olmazsa mükâleme mazbatasında
bulunur ve vaktiyle memurlar zahir binanı avam lisanından kurtulur ve
eğer kabul edecek olursa dini mübine bir hizmet edilmiş olur muhaci
rine bir ay kadar mühlet verdikleri kendilerinden menkul ve sıhhat ve
hakikati meçhul değil midir hele bu hususun veçhi şerisi dahi malûm
olmak için Müfti Zade Efendi ihzar ile bu keyfiyyetin müzakeresine ipti-
dar olunsun» dedi.
345
346
347
348
349
350
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Süleym an Raştd Efendi
Zamanına göre iyi bir tahsilden sonra, daha pek genç iken, Dairesi
Defteriye intisap etti. O zamanlarda bmirer mekteb halinde bulunan ka
lemlerde bir taraftan noksanını ikmale ve diğer taraftan sayü gayretiyle
âmirlerinin teveccühünü celbe muvaffak oldu. Tedricen bitterakki en ni
hayet epeyce yüksek makamlardan sayılan Malikâne Halifetiğini ihraz
eyledi. Bu memuriyyeti ele geçirince gayretini daha ziyade artırdı ve 1199
senesi Şabanının on beşinde (1785) de o sayede. Sadrâzamla geçineme-
diğinden dolayı azl olunan Suleyman Feyzi Efendi'nin yerine, defaten,
Defterdarı Şıkkı Evvel oldu. Ancak o sırada Devletçe lüzum görülen pa
rayı tedarik edemedikten başka kısteyn mevacibini de ikmale muvaffak
olamadığından, ve vaktiyle iki defa Defterdarlıkta bulunmuş olan Pe
peyi Hasan Efendi gerek mevacip gerek masarif için akçe tedarikini vaa-
deylediğinden 1200 Recebinin onuncu günü (1786) azledildi.
O sene Şevvalinde (1786) Defter Emini olmuş, ertesi sene Şevval
tevcihatında (1787) Defter Emanetine diğeri tayin edilmekle açıkta kal
mıştır.
1202 (1788) de ve ordunun sefere hareketinde İstanbul'da Defeter-
dar Vekili ve Rebbiülevvelinin sekizinde de, ikinci defa, Şıkkı Evel Def
terdarı oldu.
Devletin esasen masrafı iradına galip iken bir de yeniden elim bir
harbe girilmiş olması, ve bir iki muvaffakiyyetten sonra mağlûbiyyetlerin
birbirini takip eylemesi para tedariki meselesini pek ziyade zorlaştırdı.
Malî müzayeka Devlet adamlarını hayrete düşürecek bir mertebeyi bildi.
Paytahtta buna bir çare bulmak için toplanan meşveret hıeclisi bir şey
yapamıyor, nihayet Cezayir ve Tunus Ocaklariyle zengince tüccarlardan
istikraz akdi gibi yaraya merhem olamıyacak tedbirler ittihazından başka
çare bulunamıyordu.
Vak'a nüvis; Malî tarih noktai nazarından pek mühim olan bu vazi
yet münasebetiyle şunları yayıyor:
«Bu madde içün Dersaadette mün'akit olan meclisi meşverette bun
ca fikirler sarf olunmuş iken bir sureti hasene bulunamayüp hatta Ceza-
yiri Garp ve Tunus Ocaklarından ikişer bin kese akçe istidane olunmak
üzere mezkûr ocaklara fermanlar tahrir olunduğu sırada Bursa'nm zen
gince tüccarından dahi binbeşy^z kese akçe istidane olunması bittezek-
kür mahallinden istilâm olundukta Bursa’da servet ve yesar ile maruf
olanlar çent kimseden ibaret olup ve anlar dahi Şam ve Bağdat tüccarı
gibi zikıymet emtia ve eşya bey ve şirasma melûf olmayup ticaretleri mu
rabaha makulesi olduğu halde ekserisinin emali zimmet makulevsinden
351
352
353
f: 2 3 -2 Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
raz maddesini tecviz ederim demekle beynil-vükelâ bu maddeye karar
verilerek Nederland'a yani Felemenk'ten istikraz olunması bittasmin Fe
lemenk Elçisiyle buna dair müzakereye girişilmiş ise de Devleti Aliyye
ile Avrupalılarm şimdiye dek bu misillû bir ahz ve itası sebkat etmeyüp
muhdes bir şey olduğundan başka tarafeyn memleketleri birbirlerine bait
ve sikkeleri mütefavit olmakla akçenin ahz ve itası türlü müşkilâta duçar
olacağına ve memaliki Mahrusa hasılatının iltizamı ekseriya mütegallibc
yedinde olmakla mahsulâtın alâsını sair tüccara bey' ve füruht ve fenasını
Felemenk tüccarına teklif ile gadir sevdasına düşecekleri zahir olduğuna
mebni Felemenklûnun bir suretle temini içün Felemenk Elçisi lâzım ge
lenler ile muhabereye iptidar eylemişti. Lâkin bunun kararı dahi vakte
muhtaç olup vakitler ise tenk olduğundan (203) senesi Rebiülahirinde
akdolunan meclisi meşverette yine maliye meselesi dermeyan olundukta
bu senein evvel baharında masarifi seferiyye on beş bin kese akçeye te
vakkuf eder, meclisler oldu. Bir karar verilemedi. Vakıtlar geçiyor. Sefer
demek akçe demek olduğu malûm oldu denilerk behemehal bir çare bu
lunmak lâzım geleceği beyan olunmakla sikkenin tağyir ve tezyifi hususu
irat olunup ğerçi bu da fena bir şey ise de çünkü mukaddm ve muahhar
türlü zaruretler tezekkür olunarak hiç birinden bir faide görülemiyerek
hatta bazılar esbabı muamelâtı umuru itibariyyeden olmakla mütedavil
olan nükudun emsali nühastan kat ve sikke darbolunarak ayniyle altın ve
gümüş gibi sarf olunmasını irat eylediğinde bu makule sikke memaliki
Mısriyye ve diyarı efrençte rabih olmayup levazımı seferiyyenin ekseri ise
bu memleketlerden celp oluna gelmekte dadü sütedi Devlet bilkülliye
muattal olur deyu re yi mezkûr cerholunmuş ve bazıları sabıklarda dahi
bakır sikke katolunmuş idüğünden bahisle rayiç olacağı veçhile üçü ya
hut ikisi bir para farz olunmasını dermeyan eyledikte bu suretin men
faati pek cüzi olduğu halde şanı Devlete dokunur deyu bu dahi kabul
olunmamış idüğünden nihayet berveçhi muharrer sikkenin tağyiriyle
altınun ve gümüşün rayicine biraz şey zammolunmaktan başka çare ol
madığı dermeyan olundukta bu suretten eğerçi hayli şey hasıl olabilir
lâkin mevcut küliyyetli nükudumuz yok ki darbı sikke olunsun denil
mekle herkesin fazla olan evanii simü zerleri Darphaneye almup ve simi
halisin dirhemi onar paradan ve altımın miskali altışar kuruş otuz para
dan olmak üzere bahalan verilüp bu suretle derdest olunan altın ve gü
müşten mağşuş sikke katolunarak bundan hasıl olan temetü sefer masa
rifinc tahsis olunmak üzere karar verildiğinden evvel emirde evanii sim ü
zerin imal ve istimali yasak olunduktan sonra her kesin ellerinde bulu
nanlar dahi fiyatı merkume ile Darphanei Âmire'ye teslim ettirilerek
eski sikkeye nisbetle hemen bir humsu miktar temessükü olmak üzere
ikişer kuruşluk sikkeler kat'i ile bundan Darphane'ye hayli varidat kay-
dolunmuştur. Lâkin altın ve gümüşün kıymeti hakikiyyesi ve eşyaya olan
354
355
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
perver ve yeni fikirli olduğundan var kuvveti bazuya verdi mümkün
mertebe uygun bir sulh akdini temin eylemek üzere Ordunun bir iki mu-
vaffakiyyet kazanması için icab eden esbaba başvurdu. O miyanda para
işlerine de gözatıyor, fakat aynı müşkülat hatta daha fazla bir şiddetle
ber devam bulunuyordu. '
1203 senesi Ramazanında (1789) Sadaret Kethüdası oldu. O sırada
Sadaret değiştirildiği vuku bularak vekâlet möhrü Hasan Paşa ya gönde
rilmiş ve fakat kendisi ölüm döşeğinde olduğundan Ordunun emri idaresi
kendisine tefviz kılınmıştır.
Ruslarla başlanılan ve birçok muvaffakiyetsizliklere sebeb olan
muhaı ebeler, yeni Padişahı arzu ve gayretine rağmen düzelecek yerde da
ha ziyade bozuluyor, düşman geriye atılamadıktan başka ilerlemesi bile
menolurıamıyordu. Tuna'yı geçen Moskoflar Şarki Rumelii istilâ ederken
diğer taraftan Belgrad’ıda işgale muvaffak olmuşlardı. Velhasıl tekmil
Rumeli düşmanın istilasma maruzdu. Şaziyyet bu hailde iken sür’et ve ce
saretle, tanınmış birinin iş başma geçirilmesi münasip görülerek Sadaret
möhıü. Serdarı Ekremlikle birlikte. Gazi Haşam Paşa'ya tevcih olundu.
Hasan Paşa Ordugâha gelipte idareyi eline adınca ilk işi divan maha-
line çıkarak Kethüdayı Sadri Ali olan Süleymam Raşit Efendi ile Mektu-
bii Sadn Ali Emin Efendi hin oraya ihzarı ve binek taşmda başlarım kes-
tiımek oldu (10 Rebüilahir 1204/1789).
Cevdet Paşa; her ikisinin öldürülmesi hakkmdaki şeyleri şu suretle
hülâsa ediyor:
«Bu vakayı'ı nagehzuhurun sebebi aslisi malûm olmadığından bazı
lar bunun sebebi Orduyu Hümayun Isakcı ma’berinden güzar edecek iken
Süleyman Efendi İbrail ihtiyarlarının kelâmlarına aldanarak merhum
Reisülküttap Hayri Efendi ve Mektupçu Emin Efendi ile bilittifak Maçin'-
den ubur olunmasına ve iblahara Boza bozgununun vuku bulmasına illet
olmasıdır ve bazılar dahi hod reylik ederek Fotşan ordusunun inhizamına
badi olmasıdır deyu herkes bir mana vererek cümleyi havf ve haşyet iha
ta etmiştir.
«Hasan Efendi’nin kendisinden menkuldür. Derimiş ki olvakıt Sad
râzam Hazretlerinin tab'ı hunrizlerine mutabık bir şahsi bülacep davete
gelüp de ünf ve şiddetle kalk seni Efendimiz ister diyerek esbimize bin
dirdi ve andan Sarayı Sadrâzamiye gelindikte maktulini merkuminin he
nüz kanları rizan ve etbalan giryan ve her kes havf ve telâş ile hayran ve
hirasan idi o kadar havf ve dehşet istiap etmişdi ki asla kendime malik
olamayüp Binek Taşının vüsati olmadığından bir taraftan dahi mubaşın
merkumun tacili İle maktulini merkuminin cesetleri üzeriden güzar ede
rek Huzuru Sadrâzamiye nasıl girildiğini ve ne veçhile hilât giydiri İdiğini
bilemem. Enverî tarihinde bu veçhile muharrer olup ama Vasıf Efendi
356
358
359
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
kesbi vukuf eylemiş olmasına nazaran Defterdarlığa elverir deyu sadır
olan iradei Senniye zikrolunan meclisi meşveret günü Serdan E kreme
vasıl olduğundan akabı meşverette Raik Efendi azl ile Ruznâmçei Evvel
mansıbma tenzil ve Baş Defterdarlıkla Şerif Efendi tebcil olundu».
Cevdet Paşa Vasıf’ın mütalâasını ayne yazdıktan sonra şu mühim
mülâhazayı ilâve ediyor ki doğruluğu söz götürmez :
«Vakayii mühimme arasında böyle tebdili Defterdar fıkrasını so
kuşturmak bir soğuk şey gibi görünür ise de Hazineler akçeden ve Ser-
hadlerde askerden tehi ve Orduyu Hümayunun perişanlığı derecesi gayete
müntehi olduğu halde bakemali hayret ve ıztırab müşettaya ric'ati icap
eden mevsimi telâş ve heyecanda gerek Dersaadet tarafında ve gerek Or
duyu Hümayunda öyle efkan zâtiyye ve ağrazı şahsiyye ile uğraşılması
insanın sabrı yanacak vakayii garibeden olduğuna mebni bu vadide
inanı hame zaptolunamayıp naçar sadetten çıkılmış olmasiyele yine ke-
rizgâhı itirazdan rehi rastı maksada gelelim» ( 1 ).
1206 (1791) Tevk oldu.
Yaş Muahedesi ak dolunup ta Üçüncü Selim'in ıslahat arzusunun
tatbikine imkân hasıl olunca ilk iş Devlet erkânından birer lâyiha iste
mek oldu.
O arada yazıp takdim ettiği lâhiyayı, verilen lâhiyalan hülasa eden
bir eser, şöyle kaydediyor :
«Devleti Aliyyenin sefer ve hazarda muted ümbih olan askerî ocak
larından ibaret olmakla bunların nizamı hayır hahan ve muteber ve akı
bet endiş kimseler nasbiyle mütebassirane hareket ve ittifakı ârâ ile bil-
müzakere tedrici tedabiri nafiaya muhtaç olup defaten ıslahı müyesser
olmadığı ve her ne kadar fikri dakik ve reyi rezin ile sa'y olunsa sini
ni vefireden beru tabiatı saniye olmuş fesadın müttedi kalilede ıslahı
muhal olup zamana ihtiyacı bireybtir ve mirî kazalardan mürettep aske
rin tefrika ve perişanı sebebi nehbü garetten gayrı bir faideyi müntie
olmayup mirî ve kura ve kasabata hasarctleri bitdefat meşhuttur» ( 2 ).
Bu mütaâlaname tedrici terakki taraftan muhafazakâr bir zat ol
duğunu göstermektedir.
1208 (1793) de, müceddeden. Baruthane Nazın nasbolunarak yine
o sene Ramazanında (1794) azledildi.
1208 Şevvalında (1794) öldü.
Muasm şairlerden, hezliyatıle meşhur, Sünni'nin tarihi:
Diriğa etti müstevfi'i Devlet canından istifa
Kodu sükkânı Defterhanei irfanı firkatte1
360
361
362
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Bu lâyihaları hulâsa eden eserde Şerif Efendi'nin mütalaatını gös
teren satırlar şunlardır:
«Asakiri islâmiyye kış gününde muharebe ile me'lûf olmadıklarına
binaen düşmanın galebesi esbabının biri dahi budur ve talimli asker ta-
limsiz askere galip olmak bedihiyyattan olmakla ocaklar askerini tahtı
talime komak mümkün değil ise dahi bari müşta askerimiz talimli bu
lunsun talimli askeri peyda etmenin tariki şöyle hatıra gelir ki Vüzerayı
izam ve Miri miranı kiram mansıplarında müstakar olup veçhen minel-
vücuh azl olunmaya maazallahiteâlâ tertibi cezasını mucip olur cürmü
galizi zuhur ederse olduğu mahalde kaydı görülüp bir hilâline ve cet-
bama, mirîden taarruz olunmayup yerine nasbolunacak her kim ise ana
ihsan buyurula ki halef olan adam bir kurulu dolabın içine girip çevir
meğe başlıya ve anm dahi kazandığı üzerine munzam olarak günden güne
dairesine vüs’at va haline kuvvet gelüp sefer ve hazarda işe yaraya böyle
olıcak her bir Vezir ve Paşa hal ve miktannca piyade ve süvari asker
talim edüp sayf ve şita çadırlarda ve zemliklerde tutulup mekûlât ve
melbusatlanna ve harekât ve sekenatlanna düveli Efrenciyye de olduğu
gibi rabıta verüp hazır ve âmade olalar şöyle ki asakiri mezkûre bir yere
geldikte kırbin mi olur daha ziyade ve noksan mı olur neski vahit üzere
öylece imal olunmanın tariki yoluna aralık aralık Padişahı Enam Haz
retleri Halep ve Bağdat ve Şam sair eyalât ve elviyeden birinin ikisinin
askerini getürdüp talimlerini seyr ve temaşa buyurup yine paşalanmn
yanlarına irsal ve ussat ve bugat üzerine asker tayini lâzım geldikte fi
lân ve falân Sancaklarının askerini filân Vezir yanma alup varup ol hiz
meti gördükten sonra asker yerli yerine gitmek ve sefer zuhurunda nakli
zehayir ve akmalariyçün lâzım olacak hayvanat ve merakibi şimdiden
nehci mergup üzere bir rabıtaya bend ederler ki vakti seferde bize şu
lâzım idi demeyüp hemen ferman vardığı gibi yaz ve kış demeyüp kal-
kup re si hududa gelüp bir iki üç sene ve dahi ziyade kışlalar kata tekel-
lüf olmaya bunlar böyle rabıtasın bulup Padişahı İslâm Hazretleri dahi
her birinin askerini birer ikişer kerre İstanbul’a getirtüp nizam ve inti
zamlarını re'yelayn müşahede buyurduktan sonra seferi Hümayun vu
kuunda bunlar sırf fazla ve zait tutulup yani bunlar kış askeridir deni
lerek kanunu kadim üzere caklar askeriyle ordu düzülüp işbu muşta as
keri veradan kelüp cenk takarrup eyledikte sekiz on saat geride ordu
kurup hazır ve âmade dura ve her bin neferine topçu ve mühimmatiyle
bir top verile askeri İslâm mansur ve muzaffer ileriye gittikçe bunlar
dahi ileriye vara ta şol vakta dek ki askeri İslâm avdet eyledikte bunlar
ol mahalde durup ta mevsimi sayf gelip asker gelinceye dek anda ika
met eyleyeler bir hatve ileriye gidüp geri gelmiyeler düşman eğer üzer
lerine gelirse müdafaa ve tahaffuz edüp düşman gelmez ise bunlar teca-
364
365
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
dahi birer isim tesmiye ve topların üzerine tahrir olunup filân top gelsin
denilse yüzer yahut ellişer nefer topçusu maan gelmek tabiatı saniye gibi
ola ve maazallahiteâlâ bir mahalde bir lop kalmak lâzımgelirse yüz mü
elli mi neferat ocaktan tard ve yevmiyyeleri dahi derakap hazine manda
olunup ve bir ocağa ve daireye kabul olunmayüp halk beyninde rüsvay
ve bednam kılınanlar ve bir mahalle memur kılındıklarında topkeşan
camuslan ve beygirleri kendilerine teslim olunup hitamı hizmette ah-
zoluna ve helâk ve telef olan hayvanatı Topçubaşı Ağa mahsus arzedüp
yerine başka hayvan verile ve taşralarda olan süratçi neferatımn faydası
müşahede olunmayup ve muhdes olmakla külliyen fef oluna.
«Lâğımcı ve humbaraci ocakları topçu ocağına ilhak olunup Saa-
dat Bat'ta talim ve taallüm ile fende ibrazı maharet edenlere doksan do
kuz akçe verilüp zaamet ve timarlan mahlûl oldukça Havası Hümayuna
zaptoluna ve yüz para humbaranin ellişer neferden beş bin nefer hum-
baraciei ola ve fende mahir lâğımcı beşyüz nefer olsa kifayet etmekle
ziyade ruhsat verilmeye ve zikrolunan humbaraci neferatı humbaracaya
mensup ola yani Kalyonlara tesmiye olunduğu gibi humbaralere dahi
birer isim tesmiye ve üzerlerine tahrir olunup filân humbara gelsin de
nilse behemehal yüz yahut elli nefer humbaracisi maan gelmek tabiatı
saniye gibi ola maazallahiteâlâ bir mahalde humbara kalmak lâzım gelse
neferatı ocaktan tard ve yevmiyyeleri derakap hazine manda olunup bir
ocağa kabul olunmıyarak halk beyninde rüsvayı bednam kılmalar» ( 1 ).
Bu lâyiha kendisinin Devlet işlerine vakıf ve aynı zamanda hemfikir
ashabından olduğunu gösteriyor.
Lâyihalar üzerine hemen icraata başlanılmış, askeri ve mülkî ve
Malî kanunlar ve nizamlar vazedildiği gibi ıslaha muhtaç görülen bir
çok hususatın da ıslahına tevessül kılınmıştır. Malî icraat cümlesinden
olmak üzere «îradı Cedit Hâzinesi» namiyle bir teşkilât yapıldı.
Maliye tarihini alâkalandıran bu hadiseyi Vak'anüvis; şöyle kayıt
ve hulâsa ediyor:
«Bu evanda tertip ve icra oilman nizamatı cediden biri dahi iradı
Cedit hâzineyi nizamıdır şöyle k i: Her halde ihtiyata riayet cümleye fe-
rizai zimmet iken yüz seksen iki tarihindenberi vaki olan seferlerde es
babı seferiyyenin tedariki emrinde ihtimam olunmadığından akçe fik-
danı ve mühimmat ve zehayirin noksanı kaziyyeleri ne şekil fenalıkları
intaç eylediği malûm ve bundan sonra dahi tekâsül ve müsamaha olu
nacak olursa hal neye müncer olacağı emri mahzum olmaktan naşi fi-
mabaat esbabı huzur ve asayişe meyi ve iltifat ile izaai evkat olunmak
caiz olmıyacağı ve halbuki asakirin ıslahı ahvali ve umuri seferriyyenin1
(1) H ususi K ütüphanem de yazma eser, S a h ile : 17, 47, 62, 78.
366
368
369
f : 24- 2
370
371
(1) D tauu İhya, Bayezdt Kütüphanecinde yazma nüsha, Ncx 5650, Varak: 44.
373
(1) «Süleyman P ehah Efendi; M ora’d a TrapoliçeTi İsm ail E fendi sulbünden 1158
(1740) de tevellüt edip D ersaadete gelerek K üçük M ustafapaşa"ya D ivan K âtib i
oldu. B adehu H ocalık rütbesi verilip 1177 (1763) Şevvalinde K üçük T e z k ire d b a
dehu K ethüda Kâtibd oldu. 1178 R am azanında (1765) azille Magosa*ya gönderildi.
Dokuz m ah so n ra B u rsa ’ya nakil ve b ir m üddet sonra Maliye Tezklrecisi o lu p se
fe r vukuunda O rduyu H üm ayun ile gitti. 1183 R am azanında (1771) Sipah K âtib i ve
84 de M evkuf ati ve 85 M uharrem inde (1771) Süvari M ukabeleci o lu p 1198 d e yine
M utbah E m ini ve Recepte te k ra r Anadolu M uhasebecisi oldu. 1200 Zilkadesinde
onunda (1788) vebadan m atunen fev t o lm u ştu r İd M ahm utpaşa’d a m etfundur.
T u ruku aliyyeye intisabı ve m anzum ve ilâhiyyatı ve eş’a rı vardır. M ahdum ları
O sm an ve Y usuf ve Agâh Efendilerdir». (Sicilli Osm ani, C U t-3, S a îıife : 87.)
(2) Cevdet P aşa T arihi, Cilt -5, S a h ife : 8.
374
375
378
379
380
381
383
384
385
f : 25 * 2 _ .
Digitized by L j O O g l C
Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Hasan Ağa'nın terekesini zaptetmek maksadiyle vaki olmuş, ve Kara Os
man Oğullarının Anadolu’nun orta kolunda nufuzlan cari olduğundan
bu defa Anadolu'nun mütegallibe elinden kurtarılması maksadi da gös
terildiğinden liyakatiyle kendisini tanıtan Osman Efendinin izamı mu
vafık görülmüştür.
Vak'anüvis; tevcih keyfiyyetini bu suretle yazdıktan sonra şu ma
lûmatı da ilâve ediyor!
«Bu Osman Efendi sahihan Devlet ricalinden değerli bir zat idi.
Ancak pek vakur olup Halet Efendi’ye serfüru ve tebasbus etmediğinden
Halet Efendi dahi anı İstanbul'da tutmayüp mücerret tahkir içün böyle
hasis işlerle taşralarda dolaştırdı. Osman Efendi yine vakarına halel ge-
tirmeyüp her nerede ve ne türlü hizmette bulunsa ifayı vazifede tecvizi
kusur etmezdi.»
Cevdet Paşa bunu müteakip Halet Efendi’nin hakkmdaki bir mua
melesinden ve bir sözünden bahsediyor ki bu muamele ve söz Osman
Efendi'nin iktidar ve liyakatini, ve haiz olduğu kadir ve itibarın derecesi
ni göstermek itibariyle pek manidardır:
«Halet Efendi'nin nüdemasından meşhur Keçeci İzzet Molla bir gün
Halet Efendi'nin yanında iken geldiğini uşaklar haber vermekle Halet
Efendi sofraya seğirterek istikbal ve avdetinde merdiven başma kadar
teşyi etmesi üzerine İzzet Molla mütehayyir olarak efendim bu adama
etmediğin fenalık kalmadı şimdi bu mertebe iltifatınıza sebep ne deyu
sual ettikten sonra Halet Efendi cevabında evet ben bu adama çok fe
nalık ettim elinden memuriyyetini aldım, nüfuzunu kırdım, canım da
alabilirim. Lâkin üzerinde bir Osman Efendi'lik var anı alamıyorum.
Anınçün görünce böyle ihtirama mecbur oluyorum demiş olduğu İzzet
Molladan menkuldür» (1).
Pek meşhur olan bu fıkra Osman Efendi’nin değerinin ne derece âli
olduğunu gösterir.
Saruhan’daki vazifesinin ikmalini müteakip İstanbul'a döndü.
1233 senesi Ramazanının on birinde (1818) öldü. Haydarpaşa’da
gömülüdür.
Sicilli Osmani (Cilt-3, Sahife: 144) «Vakur, dirayetli, fatih, umuru
hisabiyyeye begayet âşinâ idi» diyor ve nesli hakkında da şu malûmatı
ilâve ediyor:
«Mahdumu (Derviş Efendi) Hacegândan olup devri menasıbı sağire
ile 1247 (1831) de vefat eyledi».
386
(1) rflsmail Efendi; Maliye Aklâm ından bittefeyyüz H alife olm uştu. 1200 (1785) d e
HacegâhlUkla D efterdarı Şıkkı Evvel oldu. Şevvalin yirm i sekizinde (1786) lnfisal
etti. 1201 Reblülevvelinin sekizinde (1786) RlkÂbı H um ayun D efterdarı oldu. 1208
Şevvalinde (1788) m alûl olm asiyle azledildi. 1203 (1789) de te k ra r R ikâbı H ü m a
yuna D efterdar olup b ir Ad ay İçinde fevt olm uştur. M aiıdumu ricalden m eşhur
E lhac İbrahim Efendidir» (Sicilli Osm an! Cilt - 1, S a h ile : 3720). Sicil’in 1200 de
D efterdarı Şıkkı Evvel olduğuna d air olanifadesi yanlıştır. 1200 de Süleyman R aşlt
E fendi D efterdardı. Yine o sene Pepeyi H asan Efendi istihlftf etm iş ve 1201 d e in .
flsal eylem iştir. Binaenaleyh Vak’anüvis tarihleriyle teeyyüt eden b u m alûm atın
o suretle tashihi lâzım gelir.
(2) Cevdet P aşa T arihi, C ü t-6 , S a h lfe : 8.
387
(1) H ususi K ütüphanem de yazm a eser, Saihife: 28, 45, 46, 61, 69.
389
390
391
Original from
Digitized by Google UNIVERSITY OF CALIFORNIA
herbar ulûfe çıktığında Divanı H ü m a y u n a yalnız Ocakların Çavuş ve
Kâtipleri Kubbe Altında lâzımgelen mevaciplerini almak üzere karar ve
rilmiştir. ( 1 )
Fransızların Napolyon kumandasında İskenderiye’yi işgal ve ora
dan tekmil Mısır’ı istilâya kıyam eylemeleri Payitahtta müthiş bir tesir
hasıl ettiğinden derhal bazı hazırlıklar yapılarak Sadrâzam Yusuf Ziya
Paşa’nm kumandasında şevkine teşebbüs olundu. Usulü mucebince Def
terdarın da Orduya iltihak etmesi lâzım gelmekle mucib sebeb gösteril-
meksizin İbrahim Efendi'nin «Köse Kethüda» lakabiyle maruf İradı Ce
dit Defterdarı Mustafa Reşit Efendi ile becayişi icra kılındı (8 Zilkide
1213 - 1799).
Üçüncü Sultan Selim'in Nizamı cedide pek ziyade ehemmiyet ver
mesi, ve o ana kadar alışmadıkları talim ve terbiyenin kendilerinden de
istenilmesi Yeniçerileri pek ziyade gücendiriyor, bilhassa Nizamı cedit
askerinin intizam ve tefevvuku kendilerine bir de korku veriyordu. İşte
başta Padişah olmak üzere yeni fikir sahihlerinin bu icraatım akipı bı
raktırmak maksadiyle Yeniçeriler bazı hareketlere koyuldular. Sızıltı
ve şikâyeti artırdılar. Talim yapmıyacaklannı, kendileri «Testiye kurşun
atar, arabaya kılmç çalar» olduklarından talime esasen ihtiyaçları bulun
madığını ileri .sürdüler. Üçüncü Selim ile Devlet erkânı bu (şikâyet sada-
lannı derhal boğacak, tutulan doğru yolu, ciddiyetle, takip eyliyecek yer
de bunların fikirlerine mümaşat etmiye başladılar. Yeni fikirlilere müza
hir olan Hacı İbrahim Efendi bir nevi tarziye makamında olmak üzere
azledildi (13 Rebiülevvel 1220 - 1805).
Vak’anüvis; azil için dikkate değer şu sözleri söylüyor:
«Bugünlerde ise Yeniçeri takımı Nizamı Cahit Ihakkmda olan adavet
lerini bir mertebe daha ilân ve izhar eder oldular. Efkân cedideye hiz
met edenlerden ve asnn en müteneffizlerinden biri olan iradı cedit Def
terdarı Hacı İbrahim Efendi Rebiülevvelin on üçüncü salı günü azl ile
ile yerine Defterdar bulunan Feyzullah Efendi İradı Cedit Defterdarı ve
anın yerine Çelebi Efendi Defterdar nasbolundu ve İbrahim Efendi'nin
azli Yeniçeriler ile onların gayretini güden efkân atika ashabına bir nevi
tarziye kabilinden oldu» ( 2 ).
1221 senesi Muharreminde (1806) Tersane Emini oldu ve ilk defa
olmak üzere «Umuru Bahriyi Nazın» unvanım aldı.
Yeniçeriler Sultan Selim’in ıslahat teşebbüslerinden ötedenberi
kuşkulanıyorlar, ve vakit vakit bazı hareketlerden de geri durmuyorlardı.
Padişahla yeni fikirlilerin tuttuklan işi, karşılanna çıkan, çarpışan her
392
393
395
Zamanına göre iyice bir tahsilden sonra 1159 (1747) de Babı Defte
rinin en mümtaz kalemlerinde olan Baş Muhasebe Kalemine devama
başladı. Tayin edildiği işlerin ifasına sayu gayret ettiğinden derece dere
ce kat'ı meratiple Zimmet ve Malikane Hailfeliklerinde mükerreren bu
lundu, o sıralarda Şerbetçi zadeye de Damat oldu.
1209 senesi Şabanının yirmiyedisinde (1795) Nizamı Cedid Hâzine
sine alınan varidat yüzünden hasıl olan ihtilâf şevki ve «Mühimmatı se-
feriyyeye itina etmiyor» isnadı ile azl olunan Morali Osman Efendi'nin
yerine Şıkkı Evvel Defterdarlığına tayin edildi.
Defterdar olduğu zaman yaşı epeyce ilerlemiş, bu sebeple lâzım ge
len cevvaliyet ve faaliyyeti göstermeye maddeten gayri muktedir bulun
muş olmakla beraber esasen hilm ve sükun ile maruf olması selefi gibi
hareket etmesine imkân bırakmıyordu.
396
397
Saduflah E fendi
Ricalden Küçük Hüseyin Efendi’nin oğludur (1). Oldukça iyi bir
tahsilden sonra Devlet hizmetine girdi. Derece derece yükselerek Hace-
gânlık rütbesini ihrazla 1199 (1785) ulûfeciyam Yemen Kâtibiı 1201
(1787) de K%çük Evkaf Muhasebecisi, 1215 (1787) de, Rikâbı Hümayun
da Reisülküttaplığa tahvil edilen Köse Kethüda Mustafa Reşit Efendi’nin
yerine Şıkkı Evvel Defterdarı ve jöne o sene Sadaret Kethüdası, 1216
(1801) de azil olunarak ertesi sene Fransızlan çıkarmak suretiyle Mı
sır’dan muvaffakiyetle dönmesini müteakip azlolunan Arif Efendi'nin
yerine Çavuşbaşı oldu ( 6 Rebiülahir 1217/1802).
Ruslarla memleketeyn meselesinden dolayı harp vukuu ihtimali
belirip te Serdan Ekremlik Sadrâzam Hilmi Paşa'ya tevcih olununca se
fere gideceklerle Paytahtta kalacaklar hakkında yapılan tevcihattaki ay
nı zamanda Şevval tevcihatına da müsadif idi (Şevval 1221/1807) asil
olan Sadullah Efendi bu defa Çavuşbaşı Vekili, müteakiben Rikâp Def
terdarı oldu. *
398
399
(1) K ütahyalı ve fak ir b ir adam olduğunu h a b er verdiği babasının İsm ini Sicilli Os.
m anl yazmadığı gibi diğer eserlerde d e b u n a d a ir b ir m alûm ata tesad ü f oluna
m am ıştır.
400
401
f : 26 - 2
402
403
405
406
407
408
409
411
413
414
416
418
419
420
421
422
423
424
425
426
428
432
434
435
436
437
438
439
440
442
445
446
447
448
449
450
451
(1) Lûtfi Tarihi, H ususi K ütüphanem de kendi el yazması nüsha, C ilt - 9, Sahife : 23
(2) Lûtfi Tarihi, H ususi K ütüphanem de kendi el yazması, nüsha, Cilt - 9, S a h ife : 25.
452
453
(1) O tuz beş yaş çağlarında Dein D efterdarlıktan b arü tb ei V ezaret b ird en b ire Sadıra-
zam oldukta (R ebiülahir 1230) ıslahat ve terakkiyata ta ra fta r ve nizam atı Dev
letin tecdidine heveskâr görünüp Y eniçerilerin ve gayretlerini güden H alet Efen
d i‘n in gayz ve husum etini celp etm ekle 1233 Saferinde azil ve Balıkhaneye sevk
olunm uş idi. K atli için H alet Efendi ısra r eyliyerek fak at P aşa uzun boylu ve ve-
cahetli olmağın, S ultan M ahm ut «Kallavi başın a pek yakışıyor. Ben o güzel başa
kıyam am » diye Sakız'a nefyile ik tifa etm iş idi. İş te m eşh u r K allavi hikâyesi bu-
dur.
454
455
~ 1_ Original from
Digitized by V j O O g l L UNIVERSITY OF CALIFORNIA
leri her ne vakit sıkılsa müşarünileyhi Sadarete davet eder oldu. Vakıa
son Sadaretleri kasir-ül-müdde ve Mustafa Reşit Paşanın cerbezesi kar
şısında sönük kalmış ve evam Sadaretlerinde Babıâliye «Babıhali» deni
lerek büsbütün çürütülmesine gayret olunmuş ise de iffet ve istikameti
ve vakan zatisi hakkında hiç bir söz söylenmemiştir. Mameliki Bebek'teki
yalısından ibaret idi ( 1 ).
«1269 evahirinde Prens Mencikof'un Sefareti üzerine Rusya ile zu
hur yafte olan ihtilâf kesbi vahamet ettiğine mebni Babıâli’de içtima eden
meclisi kebirde Rus teklifatının kabul veya reddi müzakere olunduğu es
nada huzzardan bazılan söze kanşarak nalına mıhına vuranlar da olmuş
fakat Rauf Paşa hiç ağzını açmamış idi. O vakit Mecalisi Âliyeye memur ol
duğundan Meclisi Vükelâda dahi leh ve aleyhte hiç bir rey beyan etme
mişti. Meclisi Kebiri mahudde Darendeli İzzet Paşa söz alarak «Rauf Paşa
Hazretleri cümlemizden kıdemlidir ve ahvali Devlete vukufu cümlemiz
den ziyadedir. Böyle bir maslahatı mühimmede reylerini almadıkça bir
karar vermiyelim» diye müşarünileyhi beyanı fikir hususunda tazyik ey
lemiş ve yine dehanı mesdudundan bir söz kapmağa muvaffak olamamış
tır. İzzet Mehmet Paşa haklı idi. Rauf Paşa ise beyan edeceği reyden me-
suliyyet gelebilir vahime ve tereddüdüne müstağrak idi.
Eslâftan meşhur Koca Ragıp Paşa «ahengi mevcudu 'bozar isek ye
niden düzen veremeyiz» kelâmını ve Koca Rauf Paşa Kallavi hikâyesini
ileri sürerek mesleki muhafazakarîden aynlmamalan ve her ikisinin de
birer suretle vartai helâkten tahlisi nefs etmelerinin neticei tabiiyyesi idi.
İkisi de fedakâr ve Devlet uğurunda cansipar değil idi. Aralarında fark
evvelkinin daha ihatalı ve rend meşrep ve yerini tamamen doldurmuş ve
İkincinin dünyadan kâm alamıyacak derecede yılmış olmasıdır. Vefatla
rını tam bir asır tefrik eder. (1176 ve 1276) (2).
Biraderi Tahir Selâm Bey’in tercümei hali Sicilli Osmani’de (Cilt - 3
Sahife: 247) şöyle yazılıdır:
«Tahir Mehmet Selâm Bey; Çavuşbaşı Sait Efendinin mahdumu sa-
nisidir. Mektubii Sadrı Âli’den bittefeyyüz Ser Halife, Mektubii Sadaret,
238 de (1822) Çavuşbaşı oldu. 40 (1824) da azledilmiştir. 41 ve 47 ve 49 ve
52 (1825-1836) senelerinde dört defa Baş Muhasebeci oldu. 56 Cumade-
levvelinde (1840) Meclisi Vâlâ Azası ve 58 Zilhiccesinde (1843) Deavi Na
zın yani saniyen Çavuşbaşı olup 59 Şevvalinde (1844) azledildi. 1260 Ra
mazanında (1845) fevt oldu. Bahçekapısında pederi yanma defnedilmiş
(1) Bu sahilhane badehu âlipaşaya intikal edip bilahare Validei Hıdivi tarafın d an bi-
liştira m üceddeden inşa olunm uştur. Ve elyevm m ü şa rü n ile y h tim ta h tı tasar,
rufunda bulunm aktadır. A. Y.
(2) T arih M usahabeleri, Sahife: 5-9.
456
457
(1) Ahmet Ağa’m n kim ve nereli olduğunu, ve n e gibi işlerde bulunduğunu öğrenmek,
m aateessüf, kabil olam am ıştır.
(2) Şâni Zade T arihi, C ilt • 2, S a h ife : 240.
458
459
460
<1) Evkafı H üm ayun Nazar etinin Tarüıçei Teşkilâtı ve N azzann teracüm ü Ahvali,
M üellifleri İbnulem ln M ahm ut Kemal ve Hüseyin H üsam ettin S a h ife : 46 - 49.
42) «Sadırazam Rauf Paşa’m n kerim esiyle Evkafı Hüm ayun N azın Elhac Salt Efen
dinin Beylerbeyi *nde ki yalısına Sadrazam ın azim etine m üsaade ve tarafı Şahane
den dam at ve geline m ücevher k u tu ve z arf ıhsan buyuruldu» (Lûtfl T arihi, Cilt •
4, S a h ife : 96).
461
(1) Pek çok aramaya rağmen babasının kim ve nereli olduğuna dair bir malûmat elde
olunamamıştır. «Ayintabi Zade» lakabım aldığına bakılırsa babasının Aymtabln
olduğu anlaşılıyor.
462
463
465
f : 3 0 -2
466
467
<1) Evkafı Hümayun Nazaretl arihçei Teşkilâtı ve Nazzann teracümü ahvali. Sa
b ite : 39-41.
468
469
470
472
(1) Babası Elhac Osman Efendi’nin tercümei haline ne Sicilli Osmani’de ve ne de di
ğer eserlerde tesaddüf olunamamıştır.
473
475
(1) Meşrutiyet Tarihi, Müellifi Ahmet Rasim Bey, Yeni Mecmua, No: 87, Sahlfe:
427 - 428.
(2) Lûtü Tarihi, Cilt -1 . Sahife : 58.
476
477
478
479
481
F: 31-2
Digitized by Google Original from
UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Vak'anüvis; ölümünü yazdıktan sonra: «Tahir Efendi'nin külliyet
li düyunu ve kesreti iyal ve evlâdı olduğundan tesviyei muhallefatına
ecillei ricali Devleti Aliyyeden Darphanei Amire Emini Sabıkı Ali Rıza
Efendi memur oldu» diyor. (1).
Kızı Rukiyve Hanımı 1247 (1832) senesinde Şıkkı Evvel Defterdarı
olan Ali Necip Efendiyle evlendirmiştir.
Evkaf tarihçesinde Nazareti hengâmındaki icraatı olmak üzere aşa
ğıdaki mevad yazılıdır:
«Emekyemez Hüsameddin Bey vakfı mütevelliyesi Fatma Hanımın
Gelibolu'da vefatı üzerine 15 Şevval 1246 (1831) de vakfı mezkûr Evkafı
Hümavun Nazaretine ilhak ile Vâkıfı mumaileyhin Galata’da inşa eyle
miş olduğu camii şerif tamir ve tecdit edildi.
«Defterdarı Şıkkı Evvel, Reisülküttap, Galata Sarayı Ağas., İstan
bul, Galata, Haslar, Üsküdar Kadıları, Haremevn Müfettişi Nazaretlerin-
de bulunan 632 aded evkaf Rebiülevvel 1247 (1831) de Evkaf Nazaretine
ilhakla muamelâtı Nazaret tekessür ettiğinden Kesedar, Zimmet Halife
si, Sergi Halifesi namlariyle mevcut olan memurivetlere mülhakat Baş-
kitabeti; mülhakat Gedikli Kitabeti, Ruznamçecilik unvaniyle üç memu
riyet ilâve olundu.
«Rebiülevvel 1247 (1831) de Evkaf hâzinesinin muamelâtı nakdiy-
yesiyle Beykoz'da bir çuha fabrikası inşa edildi. Istanbul Bilâdı Selâse'de
muhterik ve sair suretlerle harap olan seksen altı cami ve mescitler mek
tep ve çeşmelerin (1,836,026) kuruşla tamirine 8 Rebiülevvel 1247 (1831)
de îradei Seniyye sudur etti. 8 Cumadelahire 1247 (1831) de Galata .Sa
rayı Ağası ve Defterdar ve Reis Efendiler ve 12 Recep D247 (1831) de Rap-
tan Paşa ve Çavuşbaşı nazaretlerinde bulunan evkaf Nazarete ilhak kı
lındı.
«Yahya Efendi Dergâh ve camii şerifi tamir ve civarına mektep ve
altına Muvakkithane ve hademesine vazaif tertip, Medinei Münevverede
• Mescidi Kubba ve sair makamatı aliyye ve medrese, dershane, kütüpha
ne müceddeden bina ve bazı mesacit, medaris, çeşme tamir edildi.
«Müderrisinden Mehmet Muhsin Efendi 16 Cumadelahire 1247
(1831) de Bursa ve havadisindeki evkafın taharrisine memur edildi.
«Uşak'ta Canilik Aşireti tarafından imal edilmek üzere Ravzai Mu-
tahherei Seyyidülenam için 4202 zirai mimari 14 parmak kayalçamn ima-
’ine 22 Şaban 1247 (1832) de İdarei Senniye sudur etti» (2).
482
(1) Torunu rahm etli Hüseyin tKâzım Bey (Şeyh Muhsin! F ail) bahası (Kadri Bey m er
hum un kendi el yazısıyla yazılı göterdigl tercüm e! hal varakasına nazaran Hacı
H alil E tendi Dergâhı Ali Gedikli’lerinden idi. Paşanın annesi H azretl H ûdal evlâ
dından T ürbedar Sofu M ehm et Dede m erhum un kerim esi Naile Hanım dı.
483
(1) K adri Beyin yazdığı tercllm ei (halde 1246 senesi gösterilm ekte ise de Vak'anüvis
Lûtfi Efendi 1248 senesinde gösteriyor, ve o sene vekayii m eyam nda yazıyor.
(2) L ûtfi Tarihi, C ilt-4, Sahife : 31.
484
Muhlisiniz
Hüseyin Kâz.m»
Muhiddin Beyefendi Paşa'nın Mısır memuriyyetini, ve lâyihanın ah
fadından Aziz Bey’in nezdinde mahfuz iken Aksaray yangınında yandığı
nı kaydettikten sonra diyor k i: «Elhac Edhem Paşa son eyyamı hayatın
da Mısır seyahatim evlâdına hikâye ederken Mehmet Ali'nin harekât, mü-
temerridanesine karşı (Siz son demi hayatınızda aklınızı gaybederek
öleceksiziniz) tâbiriyle sert bir mukabelede bulunduğunu söylermiş»
Mısır'dan avdetinde Tevkii oldu 1249 (1834) da Defter Emaneti
ilâveten uhdesine tevcih olundu. I
1252 Cumadelevvelinin on ikinci günü (1836) Haremeyni Şerifeyn
Evkafı Nazaretine nasbolundu. j
«Evkaf Nezareti Tarihçei Teşkilâtı ve Nüzzann tercümei Ahvali»
İlkin Darüssade Ağalan'n.n idaresinde bulunan Haremyn Evkafı'ndan
ve Nazaretin teşkili tarihinden bahsederken bu bapta şu malûmatı ve
riyor :
«Nezaret ve Müdiriyyetin başka başka zatlar uhdesinde bulunması
tevisi umuru istilzam eylediği gibi Nazif Efendi’nin aczinden dolayı me-
salihi mezbure kesbi intizam edemediği cihetle Darüssaade Ağası Nezare-
ten af ve Müdürlük terk ile Nezaret ve Müdiriyyet tevhit edilerek (Hare
meyni Şerifeyni Evkaf Nezareti) unvanıvle ricalden Defter Emini Hacı
Hacı Edhem Efendi'ye tevcihi ve Haremeyini Şerifeyne hürmeten Naza-
reti mezkûre rütbei sâlise ricalinin cümlesine takdim olunarak tevcihatı
Hümayun Ve Teşrifat defterlerine o suretle kaydı hususlarına 12 Cumade-
lulâ 1252 de Iradei Seniyye sadır oldu» (1).
(1) Hüseyin H üsnü Paşa'nın Tercüm ei hail Sicilli O sm anl’de '(C ilt-2, S a h ile : 215) te
yazılı ise de Abdullah Beyin tercüm ei haline d air (bir m alûm at elde edilem em iştir.
485
487
489
(1) Hüseyin H üsnü P aşa’n ın Tercüm ei hali Sicilli O sm ani’de (C ilt-2, S a h ile : 215) te
yazılı İse de Abdullah Bey’İn tercüm ei haline d a ir b ir m alûm at elde edileme-
m iştir.
49 0
491
492
(1) M uhtelif ta rih î m üracaat olunm asına rağm en babasının ism ine ve nereli oldu
ğuna d air b ir kayıt ve m alûm ata rastlanm am ıştır.
(2) «r(Huldi Efendi) kalem den yetişip Haceğândan oldu. 1236 ZiDddesinin üçünde
(1621) fevt oldu. Edim ekaprsm da m etfundur.» Sicilli Osman! (Cilt -2, Sahife: 281).
493
(1) Seflnetllrrtlesa Sahife : 194, aynı eser Cevdet Paşa'nın (Tarihi Cevdet, Cilt • 12, Sa
h if e : 97) evvelki tevcihat tarihini Cemaziyelevvel gösteriyor.
495
498
499
500
502
503
504
505
507