Professional Documents
Culture Documents
Aile Arş. Krm. Bşk. - 21. Nci Yüzyılın Eşiğinde Örf Ve Adetlerimiz Türk Töresi
Aile Arş. Krm. Bşk. - 21. Nci Yüzyılın Eşiğinde Örf Ve Adetlerimiz Türk Töresi
Aile Arş. Krm. Bşk. - 21. Nci Yüzyılın Eşiğinde Örf Ve Adetlerimiz Türk Töresi
Yüzyıfın Eşiginde
ÖRFve
ADETLERİMİZ
(Türk Töresi)
T.C.
BAŞBAkANlıK
AILE ARAŞTIRMA KURUMU BAŞKANllGI
ANKARA
1997
"Bu kitabın tüm telif hakları Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'na ait olup,
Işılay SAYGıN
Devlet Bakam
ÜÇÜNCÜ BASKıYA ÖNSÖZ
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, Türk kültürü ile ilgili geniş çalışma
alanı içersinde daima kaliCl hizmetlere öncelik vermege gayret göster
miştir. "21. Yüzyılın Eşiginde Örf ve Adetlerimiz/Türk Töresi" çalişma
lan da böyle bir düşüncenin eseridir.
AILE . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1
Geniş Aile . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3
Çekirdek Aile . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3
Ekonomik Şartlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7
Hissı Şartlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12
Sayılı Günler . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12
Hediyeleşme . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 14
KADıN-ERKEK ILIŞKilERI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 17
Kadın Anadır . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 18
IX
EVLILIK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20
Eş Seçme . .. . , . , . . . .. . . . . . . . . . . . . . . , . . . . . . . . 21
Söz Kesme .................. , . . . . . . . . . . . . . . . 21
Karşı Davetler .. ............................. . 22
Sözlü lerin Durumu .................... ....... . 23
N işan . ......... ........................... . 23
Tören i n Öze l l ikleri ........................... . 23
Yüzük Takma ............................... . 24
N işan Hediyesi ........................... ... . 24
Evl i l ik Haz ı r l ı kları . ...... ...... ...... . .. ...... . 25
Gelin l i k ...... .. ... . .. .. . . ................ .. 26
Yen i Ev ............................ ........ . 26
Kına G ecesi ....... . ..... ................ ... . 27
N ikah ve G ayret Kuşagı ........................ 27
i a
N'kAh orenı. .. ..................... ..... ...
T" . 30
Dugu n .. ........................... ....... . 31
Balayı ................... .................. 32
Teşekkü r Ziyaretleri ve Yen i Ev 33
x
SÜ N N ET 42
Sünnet Dügünü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 42
Tutumlu O l ma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58
Yemek Yeme . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58
Okuma Alışkanlıgı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58
Kon uşma Tarzı . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 59
Yardımlaşma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 60
Kopye . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 60
Ögretme n lerin Davranışları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 60
G iyim Kuşam . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 61
Zamanı K u l lanma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 61
Oku l-A i le I l i şkisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 62
H ayatını Çalışarak Kazanan Çocuk ve Gençler . . . . . . . . 62
Ögretmen ve U stalara Teşekkür . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 63
XI
AllEDE YAŞlılAR ................................ . 64
Ailede Yaşlıların Yeri ........................... 64
a - Yaşlılarla Birlikte Oturma .................... . 64
b - Yaşlıların Ayrı Evde Oturması ..... ............ . 65
Yaşlıların Tavrı Nasıl Olmalıdır .................. . 66
Huzur Evi ve Yaşlılar........................... 69
Dul Kadın, Yetim, Öksüz....................... . 71
.. "k T..emız
Kuçu • I'k
i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 78
MISAFIRLIK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .- . . . . . 85
Misafirlikte Ikram . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . 87
BESLENME GELENEKLERIMIz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 89
Aile ve Misafir Sofrası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 90
Sofrada Temel Davranışlar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 92
Sofra Duası . . . • • . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • . . 94
xn
Toplu Sofra o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o 99
Oügün Yemegi 99
Sünnet Yemegi o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o 1 00
Ölü Yemegi o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o 1 00
Iftar Yemegi o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o ; o 1 01
Hacı Yemegi o o • o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o 1 02
Adak Aşı o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o 1 02
Özel Gün Yiyecekleri o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o 1 03
Aşure o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o o
"
1 05
xm
ÇALIŞMA ILIŞKILERI ve ıŞ AHLAKI 119
Iş Ah l ak ı ve Verimlilik .................... ... ... 119
I ş Yeri Huzuru ........ . .......... ... ... .. . ... 119
Ç ırak-Kalfa ...... ................. .. .... . .... 1 20
Güven irlik .... .... ..... ..... ... ............. 1 20
Işçi-Işveren ......... ..... .. ....... .... ... .... 121
Tüketici ve Rekabet ...... ....... ... .... ....... 1 22
Çal ışma Hayatına /lişkin Temel Davran ı ş Kural ları ..... 1 23
Küçük I şyerlerinde Çal ışma I l işkileri . . ... .......... 1 24
Çal ı şmaya-Işe I l işkin Bazı Atasözleri ve Deyimler ...... 1 25
XIV
TIcARI G E L E N E KLERIMIz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 36
Tü ketici Koru nması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 42
TASARRU F G EL E N ECI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 45
Para Tasarrufu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 46
Yiyecek, Içecek Tasarrufu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 47
G iyecek ve Eşya Tasarrufu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 49
Yakacak Tasarrufu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 50
Su Tasarrufu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 51
Zaman Tasarrufu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 52
Kagıt Tasarrufu .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 53
Su Tasarrufu . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 53
Ç içek Tüketimi .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 54
Kamu Mal l arının Korunması 1 55
ECL E N ME I HTIYACı . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . ;. . . . . . . . . 1 65
Sanat Faa l iyetlerine Katılma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 65
Kokteyl ler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 66
Spor . . . . . . . . . ' . 0 • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • 1 67
HIDRELLEZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . � . . . . . . . . . 1 68
Hıdre l l ez Kutlamaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 68
Türkiye'de Hıdrellez Kutlamaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 69 ' ..
xv
YılBAŞı . .... . . . . . . . . . . . . . . . ... . .. . . . . .......... 173
BAyRAM ....................................... 1 85
Ramazan Bayramı. . . ...................... . ..
. 1 85
Kurban Bayramı .. ... .. ... ... .. ... .. ... .... ..
. 1 86
Hediyeleşme ve Ziyaret .. ... .... ...... .... ..... 1 86
Milli Bayramlar.. . . ...... . . ................... 1 87
XVI
AILE
1
Ör! ve Adetlerimiz
Bu sonuç bizi kendi l igi nden A ilen i n b i r başka fon ks iyonuna götürecek
ti r.
4. Bu, çocugun ve genc i n içi nde yaşadıgı toplumun veya mil letin
sosyal bir parçası hal i ne getiri lmesi ve kü ltü r bakımından buna göre ye
tiştirilmesidir. Çocugu bakı p büyütmek, görüp gözetmek, en güzel g ı da
larla gel işti rmek öneml idi r. Fakat en az bun lar kadar öneml i b i r başka
nokta da onu, içi nde yaşadıgı topluma faydal ı bir i nsan hal i ne getirmek
ve o cemiyeti n, tari h i içi nden getirdigi şahsiyeti ni yan i kü ltü r miras ı n ı
temsi l edecek ve kendisinden sonraki nesle aktaracak degerlerle donat
maktır.
Görü l üyor ki ai le, birbiri içi nden ç ı kan dört temele bagııdı r. Konu
yu topl um ve m i l let planı nda ele aldıgımızda, bu sonu ncu esası n, ayrı
ca bir önem kazandıgı ve hatta önceliklerin, dördü ncünün hazırl ıgı ma
h iyeti nde oldugu anlaşı l ı r. N itekim, bir mil leti meydana getiren ve ya:
şatan degerler öncel ikle ai lede devam etmekte Ve sonraki nes i l lere aile
içi nde aktarı lmaktadı r.
2
Aile
Sosyal bütü n leşme, bir mil lete mensup olma duygusu, en yüksek
ölçüde ailede örnegini b u l u r. Aile kişinin hem huzur bu ldugu bir ortam,
hem neslin devam ı için meşru bir zemin ve hem de insan ı dış alemin
yıpratıcı l ıgı n dan koruyan bir kurumdur.
1 . Geniş aile
2 . Çekirdek aile
1 . Geniş aile: B u aile şeklinde çeşitli kuşaklar birlikte oturu r, üre
tim, tüketim birligi vardır ve ortak m ü l kiyet özelligi taşı r.
3
TÜRK AILESI
4
Türk Ailesi
Bu aile içinde mütalaa edebilecegimiz bir aile şekli de, geniş aile
nin temel özelligi olan baba otoritesinin ogula geçmiş halidir. Burada
aile içindeki ilişkiler digerinden biraz farklıdır. Otorite evli ogla geçmiş
tir. Burada aile başkanı, karısı ve çocukları, başkanın ana-babası veya
bunlardan birisi ve bekar kardeşler yer alır.
5
Örj ve Adetlerimiz
6
AILE DÜZENINI SAGLAYAN ve YAŞATAN
ŞARTLAR
Ailen i n olu şmasına tesi r eden am i l leri yukarıd a gördük, Ancak ku
ru lan a i len i n devam ı ve orada bel i rti len fonksiyonl arı n ı n sagl ıkl ı b i r şe
kilde yerine geti ri l mes i kend i l iginden olmaz .
7
Ör! ve Adetlerimiz
Diger aile bireyleri de evin eşyasına iyi bakma, iyi kullanma, te
miz tutma, çocukların defterlerini, kitaplarını, kalemlerini vb. okul eş
yasını, kendinden sonraki kardeşlerini düşünerek saklamak gibi tutum
lu davranışlarla aile bütçesine katkıda bulunabilirler.
8
Aile Düzenini Sağlayan ve Y�atan Şartlar
9
Ör! ve Adetlerimiz
• Konuşurken "be, ulan, had i yahu, yok öyle şey, fıttı rd ı n m ı sen,
sana ne, ne karışıyorsu n" gibi saygısız ifadeler, ya da "biz im moruk, bi
zim it, peder, gazoz agacı" gibi argo söz ve deyimler kullanmamak.
• Küfürsüz konuşmak.
• Sere serpe, yatar gibi, ayakları sehpa veya başka b i r eşya üzeri
LO
Aile Düzenini Sağlayan ve Yaşatan Şartlar
• Sofrada yemeği haz ı rl ayan lara, "el ine sağlık", "çok güzel ol
• Baba, televizyonda maç veya anne bir d iziyi seyred iyorsa, siz
kanal değişti rmeyi istiyorsan ız, bunu iz in almadan yapmamalısınız. Bu
kural anneniz ve babanız için de ayn ı derecede geçerl id i r. Televizyon
evin ortak aletidir, onu anlaşmal ı ol arak ku l l anmak esastı r.
11
Ör! ve Adetlerimiz
• Kocan ı n eşine,
•Al ışverişte yük taşımak, evin gazetesi ni, ekmegini, i çme suyunu,
bakkaldan al mak vb. d avran ışlar saygı geregi dogan yardı m l aşma i şle
ridir.
3. Hissi Şartlar
H i ssı şartlar, a i le n i n kutsal ve parçal anmaz bir bütün olması n ı sag
layan sevgi, koruma, güven ve fedakarl ı k gibi d uygu l ardan oluşur.
Sayıh Günler :
Bu sayı l ı gün l er şöyle s ı ralanab i l i r.
• S ı n ıf geçme gü n ü .
• Askerden dönme gü n ü .
• I l k i şe girme gün ü .
12
-
,...
ört ve Adetlerimiz
• Ramazan bayram ı.
• Ku rban bayram ı.
• Kandiller.
• Anneler gü n ü .
• Babalar gü nü .
Hediyeleşme
Bütü n bu n l ar aileyi bir araya getirmeye vesile olan güzel gün l er
dir. Bu gü nlerde hediyeleşrnek, günün daha can l ı ve renkli olmas ı n ı
saglar ve bireyler aras ı ndaki bagı kuvvetlendirir.
kardeşine bir tatlı gü lü mseme vermeniz bile yeterlidir." diye uyarm ı ştır.
14
Aile Düzenini Sağlayan ve Yaşatan Şartlar ...
g) Hed iye yarışına giri l memeli; "daha iyisi ni alacagı rn" düşü nce
sine kap ı l mamal ı,
h) Hediye veri len kişi, altı ndan kalk ı l maz bir yük altı na soku lma
mal ı,
Aile fertlerinden biri n i n hastal anması veya kaza geçi rmesi hal inde
on unla i lgi lenmek, ona yard ı m etmek, ilaçlar ı n ı al mak ve vermek, teri
ni sil mek, yemegi n i yed i rmek, ona yal n ız olmad ıg ı n ı anlatacak davra
n ış örnekleri göstermek, onu en yakın zamanda iyişelecegine inand ı ra
rak moral vermek, ailenin d iger fertleri n i n görevidir.
15
"", Ör! ve Adetlerimiz
kadar zayıflam ışsın" g i b i kuşku verici soru lar da soru lmamal ıdır.
• Iyil i ge dönen hastalara küçük bir şişe koku, güzel bir gece l i k, iç
açıcı b i r kitap, bir iki sap ç içek getirerek kutlamak en güzel sevgi ve il
gi işaretlerindend i r.
• Bizde hasta töresi, ziyaretleri n kısa olmasını ister. Evdeki hasta
yal n ız kal m ayı tercih ediyorsa, "amma aksi! yanı nda kimseyi istemiyor"
diye darı lmamaya, onu anlamaya, güler yüzle arzusu n u karşı lamaya
özen göstermek gerekir.
• A i l e fertlerinden her hangi b i ri n i n b i r kederi olmuşsa . . . söz gel i
mi, bir dostun ölümü, b i r ayrıl ı k, bir darg ı n l ı k vb. ai leni n di�er fertleri
onu kederiyle yaln ı z bırakmamal ıdır. Birl i kte bir yürüyüş, özel bir ye
mek, özel b i r sohbet teklifi, sinema veya tiyatroya al ı n m ış iki b ilet, kı
saca "işte biz de sen i nle b i rl i kte üzülüyoruz" gerçegi n i n zarif b i r davra
n ışla açı klanması, her halde en güzel sevgi ifadeleri nden biridir ve çok
makbule geçer.
16
KADıN-ERKEK i L işKi LERi
Destan l arımız kad ı n ı kutsal bir varl ık olarak tan ı m l ar. Eski Türk
kad ı n ı ok atan, ata bi nen, savaşan, daima erkegin yan ı nd a bu lunan, ha
kan kocası i l e beraber fermanl ara imza atan, namusu na son derece düş
kü n olan ve olunulan ana, eş, arkadaş ve yard ı mcıd ır. Tarihin i l k devi r
lerinden yak ı n zaman lara dogru gel i ndigi nde dünyada Türkler kadar
kadına deger verm iş, hak tan ımış, onu toplumun canl ı ve aktif bir uzvu
olarak kabul etm iş, yer yüzünde pek az m i l let vard ı r, hatta yoktur. Öte
yandan " h i ç b i r m i l let gösteri lmez ki varl ıgına ait imkanları, şartları bi
zimki kadar kend i kad ı n l ıgına borçlu olsu n."
Töre "yuvayı d işi kuş yapar" dem iş, Peygamberi m iz "Cennet ana
ların ayagı a ltı ndad ı r" buyurmuş, Mevlana gibi bir i nsan lık timsali "akı l
I ı adam kad ı na mal u p olur" demekle yetinmeyip, "kad ı n yaratı lan degil
yaratand ı r" anlayışı n ı sergilemiştir.
B i r an layışa göre kad ı n toplumun en aktif eleman ı d ı r. Çünkü ce
miyete döl veren, yetiştird igi nes i l l erle cem iyetin hamurunu müsbet ve
ya menfı yönde yoguran odu r. Bunun içindir ki, kad ı na l ayık oldugu de
�eri veren onu b i r meta gibi düşü nmeyen, onu sömürmeyen toplum l a
rın yüzü gü lmüştü r. Bakımsız, çorak bir araziden verim beklenemeye
cegi gibi, kad ı na sagl ıklı bir hayat saglayamayan, onu egitip terbiye
edemeyen b i r m i l let de gelecegi üzerinde kumar oynamış olur.
17
Örj ve Adetlerimiz
Kadın Anadır
Ana l ı k kad ı na veri l m iş imtiyazd ı r. Töre "ana gibi yar olmaz" de
miştir. Anan ı n yavrusu i l e olan maddi ve manevi i l işkisi n i konu ed i nen
pek çok güzel söz, h i kaye ve deyim vard ı r. Son yüz sened i r, Türk ana
lar ı n ı n egitim ve ögretimi tartışı l ı r olmuştur. Bugün hala bu konu hal le
d i lebi i m iş degi ld i r. Biz mü nakaşalardan uzak d u rmak istiyoruz. Burada
gelenekler tespite çal ışı l maktad ı r. Bu çerçevede eski Türk anaları n ı n
asırlarıd ı r, nesi lden nes i le aktarı larak gel işip güzel leşen "şifahi kü ltü re"
sah i p bu l u nd ukları n ı ve bun ları çocukları na bir emanet a n l ayışı i le ak
tard ı klar ı n ı söylemek mümkü nd ü r.
Annesi i ç i n evlat, kend i n i n oldugu kadar belki daha i lerde iman ı
nın ve vatan ı n ı n mal ı id i . Onlara faydal ı olacak şeki lde yetiştirilmek is
ten i rd i . Bu n u n çeşitl i örnekleri gösterileb i l i r. Yahya Kemal ' i n annes i n in
kend isine, daima Hz. Mu hammed'i ve Pad işah ı sevmes i gerektig. i n i, ha
yatta tek arzusunun bir şeh it anası olmak oldugunu söyled igi n i hatı rla
tal ı m . Burada pad işah devlettir, vatand ı r. Anaları m ız ı n pek çogu eski
den çocu klarına gazi veya şeh it ol ması n iyaz i ile süt veri rlerdi . Bugü n
din, vatan ve m i l letin gel işip kal kınması için hukuk çerçevesi nde yapı
lacak her faal iyet gaza olarak düşü n ü lmel idir.
Bir cem iyetin s ı hhatl i olmas ı, an nen i n durumu i le yakı ndan i lgi l i
dir. Çocuk i l k tes i rleri annesi nden al ı r. Annen i n yaşanan h is, heyecan
ve davran ışları, imanı, çocugu n çevresi nde i l k görü p h issettikleri ol
maktad ı r. O, cem iyete saglam ve sıhhatl i fertler verebi l ecek n itel iklere
sah ip bu l u nmal ı d ı r. Bu nu saglaman ı n yol ları aranmal ı, Tanr ı ' n ı n onlara
verd igi bu ü stü n l ügü cem iyet de ben i msemel i ve anneyi bu çerçevede
düşü n mel i d i r. Kad ı n, anne olarak ai leyi görenek ve gelenekler n izarn ı
içi nde top l ayıp b i rleştiren ki msed i r, böyle olmal ı d ı r.
Kadın Eşdir, Sevgilidir, Arkadaşlır
Tabiat i nsan ı kad ı n veya erkek tek başı na deg i l , b i rb i ri ne m u h
taç ve b i rb i r i n i tamam layıcı o larak yaratm ı ştı r. Kad ı n la erkek aras ı nda
annel i kten çok farkl ı bir şeki l de gel işen bu i l işki i nsan l ı k tari h i n i n en
can l ı sayfal arıd ı r. Sevgi, aşk duygusu en fazl a bu rada kend i n i gösterir.
Mes lek aşk ı , vatan aşkı, m i l l et sevg i s i ve n i hayet Tan r ı aşk ı . . . Bütü n
18
Kadın Erkek İlişkileri
-
bu nların odak noktası bir kad ı na duyu l an sevgi ve aşktı r. Bizim töremiz
de sevi len kad ı n can yoldaşı olarak düşü n ü lmüş sadece bir takı m duy
gu ları tatm i n eden bir varl ı k olarak görü lmem iştir. Sevi len, sayı lan, de
ğer verilen b i r arkadaş olan kad ı n ; yavru ları n ı n annesi, evi çekip çevi
ren ; yuvayı koruyan en önem l i bir varl ı ktı r. El bette bir topl umda olum
suz örnekler olacaktı r, olmuştur. Karı s ı n ı döven bir erkek ya anormal bir
devre yaşamakta, ya da önüne gelenle dalaşan, kavgacı birid ir.
I nsan ı n bu l u nd uğu yerde anlaşmazl ıklar olacaktı r. Önem l i olan
bun ları en asgariye i n d i rmektir. Bu kad ı n la erkek arası ndaki i l işkide de
kend i n i gösterecekti r.
Eş olan kad ı n ayn ı zamanda arkadaş ve yard ımcıd ı r. Ortak haya
tı n ayn ı payl ı d iğer yarı s ıd ı r.
Huysuz erkek olduğu gibi huysuz kad ı n da vard ı r. Töre, taraflar
dan hangisi huysuz o l u rsa, d iğeri n i n sab ı r etmesi n i şiddetle tavsiye et
miş, yuvan ı n koru nmas ı n ı istem işti r. Bu n u n l a beraber evlenmek hak ol
duğu kadar boşanmak da haktı r. Kad ı n ve erkeği n huyları, a l ı şkan l ı kla
rı birbiri ne uymayab i l i r. O zaman yü rümeyeceği ne kanaat getiri len ev
l i l iğin anlayışla ve hoşl ukla b itir i l mesi gereki r.
Kad ı n sokakta da, taşıt araçları nda da kad ı n d ı r. M i l let fertlerinden
biri n i n anası, karısı, bacısıd ı r. Dolayısıyle kend isine saygı gösteri lmesi
gereki r. Anam ıza, bac ı m ıza, han ım ıza nas ı l davran ı l ması n ı istersek,
gü n l ü k hayatım ızda karşı laştığ ı m ız kad ı n l ara öyle davranmam ız gere
kir. Töre "iğneyi kend ine çuvaldızı başkası na batır" dem iştir.
Kad ı n ı n sadece b i r seks vas ıtası olarak görü lmesi ve ona hep o
gözle bak ı l mas ı i nsan ı n yarad ı l ışı na i hanet an lam ı n ı taşı r. I nsan b i r ta
kım duygu ve hasletleri beraberleri nde getirmiştir ama hiç bir zaman
bu n l ardan yal n ız biri demek deği l d i r. Zaten yal n ız biri n i n gel işmesi ve
ya ağı rl ı k kazanması hal i nde ortada normal bir insan yoktur.
Hele gü nümüz topl u m larında ve bizde, artık kad ı n hayat ı n için
ded i r ve hemen pek çok mesleği yapabi l mekte, bu mesleklerin en üst
seviyesi ne ç ı kabi lmekted i r. Hal böyle o l u nca onun s ı rf seks gözüyle gö
rü lmesi, sağ l ı k l ı b i r bakı ş değ i l d i r.
Kad ı n gerek a i le hayatı n ı n gerek topl u m hayatı n ı n en önem l i , en
can l ı ve o n isbette de en sevgi ve saygıya l ayık bir uzvudur. Onun böy
le değerlend i rebi ldiğ imiz ölçüde sağl ıkl ı ve medeni bir topl u m kurmuş
oluruz.
19
EVLiLiK
20
Evlilik
21
Ört ve Adetlerimiz
yükleri n el leri öpü ı ü r. çay, pasta ikram ı ve hayır dualar i le söz kesme
işi biter.
• Taraflar, n işan ve düğün, düğün tören i n i n yap ı l ı p yapı lmayaca
ğ ı n ı, yapı lacaksa nas ı l olacağ ı n ı , yaklaşık olarak n i kah zaman ı n ı , karşı
l ı kl ı alı nacak hed iyeleri, aç ı lacak yen i evi n eşyaları n ı konuşurlar. Bu
görüşme, daha sonraki uygun bir zamanda da yap ı l abil i r.
• Erkek tarafı bu ilk z iyareti nde, tatl ı veya şeker veya güzel bir çi
paketi n i armağan eder. Kız tarafı n ı n da b i r karşı davet borcu böylel ikle
doğmuştu r.
22
Evlilik
Sözlülerin Durumu
Bu d u ru m ai le yap ı s ı n a göre degişmektedir. Kimi ai le, iki gencin
ancak evler i n biri nde, b i rb ir i n i görmesi ne izin verir. Kimi aile birl i kte
d ı şarı ç ıkmal ar ı n ı kab u l eder. K i m i a i le kardeşler, erkek ve kız yegenle
ri n refaketi n i . şart koşar.
N işan i k i türlü olab i l ir. Ya a i le arası nda sade bir yüz ü k takma şek
l i nde veya b i r salonda kalaba l ı k davetl i ler huzurunda yap ı l ı r.
şan şık bir elbise giyer. Çok hafif makyaj yapar. Erkegi n ise üzeri nde
topl u bir takı m elbise bu l unur.
• N işan evde yap ı l ıyorsa, evi n büyükıügüne göre, kaç kişin i n da
vet ed i leceg i n i kız tarafı hesapl ar ve n işandan en az onbeş yirmi gün
önce erkek tarafı na b i l d i ri r. Bu bildiri şu ifadelerle yapı l ı r : "Biz hesap et
tik, bizim ev şu kadar m isafir alab i l iyor. Bunun yarısı sizin davetl i leri
n iz, yarısı bizim davetl i lerim iz içi n . Misafirler saat 20, 21 'den veya ak
şam yemegi nden sonra gel irler. Bunu haber verel im ded i k . . . " den ir.
• Her iki taraf, bu veri len sayıya uygun olarak davet edecekleri
konukları seçer.
• Kız tarafı o gece için yapacagı ikram ı haz ı rl ar. Yiyecekleri n ya
n ı nda çay, kahve, meşrubat, l i monata, meyve gibi içecekler de i kram
ed i l ir. Bu d üzenlemen i n bel l i b i r kural ı yoktur. Önem l i olan israfa kaç
madan m i safirleri agı ralamayı b i lmektir.
23
Ör! ve Adetlerimiz
lanı lacak tü rden zarif bir kutuya, ya da bir gümüş tabaga konmuş çiko
lata i le erkegin, n işan lanacagı kız için özel olarak yaptı rd ıgı güzel bir
çiçek buketi getirir.
•Genç kızlar n işan kutusunu veya tepsiyi, evlend ikten sonra ya
tak odaları n ı n uygu n b i r yeri nde saklar ve mutlu gün lerinin hatı rası ola
rak yak ı n ları na, çocu klarına vb. "bu ben im n işan kutumdu" d iye an la
tırlar.
Yüzük Takma
Bütü n konu klar gel d i kten sonra, yüzük takma tören i yap ıl ı r.
• Kız ve erkek yan yana d uru r. Konuklar ayaga kalkar. Kızı n en ya
kın arkadaşı veya kardeşi veya akrabadan birisi yüzük tepsisini getiri r.
Ai leleri n seçtigi b i r kimse, (bu büyük baba, patron, önem l i arkaba vb.
olabil ir) küçük b i r konuşma yapar. Hayı rlı olmas ı d i legi i le yüzükleri ta
kar, son ra yüzükleri baglayan kurdeleyi keser.
• Seyirc i ler n işan l ı ları alkışlar. N işan l ı lar büyükleri n el i n i öper du
as ı n ı al ı r. Armagan gelen ç ikol ata kutusu açı l ı r. Herkes tatl ı yer, tatl ı ko
nuşur. I kram başlar. Bu arada bu günün hatırası olarak n işan l ı lar, yakın
larıyla ayrı ayrı resi m çektirirler.
Nişan Hediyesi
• N işan hed iyesi adeti yavaş yavaş kal maktad ı r. Eski törede yöre
farkları olmakla birl ikte, n işanda erkek tarafın ı n kız evi ne getird igi yada
gönderd igi hed iye bohçaları vard ı . B u n lar, kıza güzel çamaşı rlar, anne
s ine, kardeşleri ne çeşitl i eşyadan oluşan hediyelerle dolu olurdu. Bu
gün pek yayg ı n ol mamakla b i rl ikte, nişan yüzügü i le altın kol ye, z i ncir,
ufak taşl ı b i r yüzü k vb. hed iyeler de veri l mekted i r.
24
Evlilik
Bu konuda mühim olan bütün bun ların hangi imkanl arla saglana
cagıdır. Esasen evl i l i kte bütü n i htiyaçların b i rden karşılan ması şart de
gildir. Genç evl i lerin eksi kleri elbette. ol acaktır. Bu eksigin utanacak,
ayıplanacak bir tarafı yoktur.
Her şeyi tastamam bir evde, yen i ev\ i lere bu konuda birlikte ya
•
25
Ört ve Adetlerimiz
Gelinlik
B i r yandan gel i n i n çeyiz i n in tamam lanması çal ışmaları kız ı n arka
daşları n ı n da yard ı m ı i l e devam ederken, d iger yandan gel i n l igin tem i
n i haz ırl ıkları başlar. Gel i n i n giyecegi beyaz tuvalet, tel, duvak, beyaz
papuç, gel in ç i çegi vb. masrafları erkek tarafına a ittir.
m iştir. Bu n u n i ç i n kız tarafı bir gün yakın dostları n ı komşu lar ı n ı , akra
baları n ı çag ı r ı r.
• Kız ı n o güne kadar biriktirm iş, eks i kleri tamamlanmış ve yen i
eve nakled i l mek üzere bohçalan m ı ş çeyiz eşyası davet ed i lm iş yakın Ia
ra gösteri i i r.
Yeni Ev
Yen i evi n haz ı rlan ı p yerleştiri lmes i ne iki tarafı n yakı n ları katı l ı r.
Bu, özel l i kle iki tarafın bekar gençleri için şen l i k l i bir çal ı şma olur.
26
Evlilik
Yen i eve kız evi nden giden i l k eşyalar bir Kur'an, b i r ayna, bir
mum, b i r küçük torba pirinç veya buğday, bir küçük torba şekerdir.
Kur'an evi n i nanc ı n ı , ayna ferahl ığı, mum evi n ışığı n ı n ebedı olmas ı n ı ,
pirinç ve buğday evi n bereketini, şeker evi n ağız tad ı n ı tems i l eder.
Ev yerleştirme işi, ai lelerin kad ı n kısmına aittir. Bu bi raz da kız çe
yiz i n i n erkek tarafına, erkek tarafı n ı n getird ikleri n i n kız tarafı na gösteri
mi olayıd ır. Ölçü l ü olduğu nda, özel bir keyfi vard ır.
Kana Gecesi
Türkiye'de evlenme i le i lgil i yaygı n geleneklerden biri de "kına
gecesi"dir. Gerdek gecesi nden önceki gece kızın evi nde (her bölgede
yaygın olarak uygu lanmamakla beraber erkek evi nde de) düzenlenir.
Kız evi nde gel i n kızın arkadaşları ve diğer davetl i kad ı n lar bu l u nur. Bu
gece gel i n kız ı n el i ne kına yakı l ı r. Kına erkek evi nden gel ir. Misafirlere
ikram ed i len yemeğe "kına yemeği" ad ı ver i l i r. Kına gecesinde oğlan
evinde ve kız evi nde eğlenceler düzen len ir, türkü ler söylenir.
Baz ı bölgelerde kad ı n l ar erkek kıyafetine giyerek seyirl ik dramatik
gösteri ler yaparl arken oğlan evi nde de erkeklerden yetenekl i olanlar ka
d ı n kıyafetine girerek benzeri gösteri lerle eğlen irler.
Kına gecesinde"baş övme" veya "ge l i n övme" ad ı veri len uygu la
mada "başı bütü n" den i len mutl u evl i l ik sürdüren bir kad ı n, kı nası ya
kı lan kıza "kına türküsü" den i len bir tü rküyü söyler. Bu gecede kız ı n ba
ba evi nden ve annesinden ayrılacağ ı için duyulan üzü ntüyü d i le geti
ren ac ıkıı tü rkü ler de söylenir ve gel i n ağl atı l ır. Bazı bölgelerde kıza ha
zırlanan kı nadan bir tepsiye konarak oğlan evine gönderi l i r. Damat ve
sağd ıçın sağ ellerine yakı l ır.
Nikah ve Gayret Kuşağı
N ikah, evl i l iğ i n en ciddi işlemidir. Çünkü resmen n ikahlanmadık
ça erkekler ve kad ı n lar evlenmiş sayı lmaz lar. Resmı n i kah ya evlenmek
içi n başvuru lan belediyeye bağ l ı n i kah daireleri nde ya da özel i z i n le,
bir düğün salonunda veya evlenecek kişi lerden biri n i n evi nde, beled i
ye başkan ları veya onun vek i l i olan kişi ler tarafından kıyı l ı r. Bu, tarafla
rı n önceden yapacakl arı terci he göre şeki l lenir. Her iki halde de gel in
olacak kız gel i n l iğ i n i giydi kten ve saçı, makyajı yap ı l d ı ktan sonra n i kah
salonuna gitmek üzere baba evi nden ç ıkarken babası tarafı ndan "Gay
ret kuşağı" kuşatı l ı r.
27
NlKAH TÖRENl RESMI (RESIM 2)
Evlilik
Bazı uygu l amal arda, kuşak baglama sırası nda baba, kızı na: "Bu
güne kadar namusu n bana emanetti, bugünden sonra kocana emanet
sin. G ittigin yerde el i ne, bel i ne, d i l i ne sah ip ol" derd i . "Gayret Kuşagı"
olarak n itelend i r i len uygu lamalarda baba, kız ı na çal ışkan olması n ı ve
soru m l u lukları n ı taşıması n ı tavsiye ederd i .
29
ört ve Adetlerimiz
Nikah Töreni
• N i kah dairesi nde n i kah, resmı kıyafet giyinm iş, bu işle görevl i
bir memur tarafı ndan kıyı l ı r. Gel i n ve damat yerler i n i al ı r. Aile yakı n l a
rından bun lara b i rer şah it seç i l i r ve bunlar da n i kah masas ında yerleri
ni a l ı rlar. Gerekli soru lar soru lduktan, cevaplar al ındıktan sonra nikah
defteri imzala n ı r. Imzadan son ra n i kah memu ru dah i l herkes ayaga kal
kar, bel l i b i r konuşmadan son ra n ikah memu ru karşısı ndaki ç ifti karı
koca i lan eder. Ve sonra taraflar birbiri n i kutlar. N ikah salonunun çıkış
kapısı nda, gel in, damat ve her iki tarafı n anne ve babal arı yerleri n i a l ı r
lar. Konuklar önce a i le büyükler i n i sonra yen i n ikah l ı ları kutlar ve çıkar
ken "hayırl ı olsun", "mutlu olsun lar" d i lekleriyle nikah şekerleri n i al ı r
lar.
• Gel i n ve damada, yakın akrabaları n ı n bi lez ik, saat, kolye, yü
zük, küpe, a ltın, beşibiryerde vb. "takı" den ilen hed iyeleri de bu tebrik
s ı rası nda takmaları, son zaman larda görü lmeye başlam ı ştı r. H atta bazı
yörelerde gel i n ve damad ı n yakasına para b i le takı l maktad ı r.
• N i kah, özel izinle evde veya salonda yapı lıyorsa, törenin asl ı yi
30
Evlilik
tir. Dinı nikah aile içinde ve çok yakı n akrabalar arası nda yap ı l ır. Bu ni
kah imam tarafı ndan kız ve erkegin birer şahidin şahitligiyle kıyı l ı r.
I mam önce Kur'an-ı Kerim'den bir parça (aşır) okur. Taraflara gerekli so
ru ları, arada kararlaştır ı l m ı ş olan mehr (mihr) miktarı n ı da belirterek so
rar. Mehr, Islam h� �u ku nda, evlenme sözleşmesine bagl ı olarak kad ı na
ödenmek ü zere b�lirlenen ve nikah ı n şartından olan mal, m ü l k, altı n,
para vb. bir degerdir. Tarafların olumlu cevabı n ı aldıktan sonra tarafla
rı dinı yönden de karı-koca ilan eder ve yeni ku ru lan yuvan ı n mutl u l u
gu için dua eder.
Dügün
G ü n ü m üzde dügünler çogun lukla bu merasim ler için hazırl anm ış
salon larda, seyrek de olsa otel salon l arı nda, mevsim uygun oldugu tak
dirde bahçeli gazinolarda veya evlerde yap ı l maktad ır. Kasaba ve köy
lerde dügün evlerde yap ı l ır. Nerede yapı l ı rsa yap ı l s ı n dügün aynı an l a
yışlar içinde gerçekleştirilir.
Gelin, genel olarak baba evinde giyinir, süslenir ve hazırlan ı r.
Evde giyinilmişse, o gü n baba evini terkedecek olan genç kız, eve
gelen damat veya yakın ları tarafı ndan alı narak dügün salonuna götürü
lür. Tabii yukarıda an l atı lan gayret kuşagı merasimi burada yapı l ır.
Dügü n eglenceleri maddı imkanl ar nisbetinde çeşitli şekillerde
olur. Salon ların haz ır programl arına çoklukla dügün sahiplerinin yöre
lerinin eglence şekillerini taşıdıgı görü lür.
31
ört ve Adetlerimiz
32
Evlilik
Olab i l i rse güzel, ama· bizim toplumuzun henüz pek alışık olmadı
gı, olmazsa h iç bir ayı bı, eksikl igi ifade etmeyen, bir batı l ı töresid i r.
Teşekkür Ziyaretleri ve Yeni Ev
Evl i l ik izni, dügün, balayı gibi olaylar bittikten, yeni evl i ler evleri
ne yerleşip normal hayata başlad ı ktan sonra, gene de bazı yükü m l ü l ü k
leri vard ı r. B u n ların başı nda, törede el öpme d iye geçen z iyaretler gel ir.
Genç evl i ler, bu evl i l igi şu veya bu davran ışlarıyla kol aylaştıran
•
bütün yak ın ları n ı ziyaret edi p bir tür teşekkür borcunu yeri ne getiri rler.
Bu töredi r. Ziyaret ed i lemeyenlere b i r mektup yaz ı l arak teşekkür ed i l i r.
Yen i evl i ç ifti n şimd i iki annesi, iki babası vard ı r. Hem kad ı n, hem
erkek, kendi ası l anası ve babası n ı kı rmadan, darı ltmadan bu i l işkiyi yü
rütmen i n yol ları n ı arama l ı ve bulmaı ıd ı r.
Yen i evl i lerin ikisi de, eşi n i n kend i ana-babası i le i l işkis i ne karış
mamai ı "on ları benden çok seviyor" gibi bir yan l ış d uyguya kapı lma
mal ı d ı r.
Öneml i olan şudur:
33
DOG UM
34
Doğum
35
,.-...
M
-
�
v'l
u.ı
eıı=
-
Doğum
Kundak takımı, z ı bın, ara bezleri veya hijyeni k bezler, göbek bagı, be
bek havlusu, yıkama legeni, ceket, çorap, gömlek, pudra tem i n i i l k ha
z ırl ıklardand ı r. Aile büyükleri, akrabalar bu i htiyaçların b i r böl ü m ü nü
hed iye yol uyla karşı l arlar Genel l ikle erkek çocuklar için mavi, kız ço
cuklar için pembe renkteki giyim eşyaları tercih ed i l i r.
Doğum
H astahanede, dogumevi nde dogum yapmak isteyen kad ı n lar, do
gum yaklaştıgı nda b i r val iz içine kendisi ve bebegi için gerekl i kıyafet
leri, eşyaları koyarlar. Dogumevi ve hastahane bulunan yerlerde dogu
mun, kes i n l i kle bu kuru l uşlarda yapı lması gerekmekted i r.
37
Örfve Adetlerimiz
Lohusahk
Yen i dogum yapmış kad ı na " Iohusa"den i r. Lohusal ık süresi 40
gündür. Çal ışan kad ı n l ardan lohusa olanlar 40 gün izin l i sayı l m ı ştı r. Lo
husa için dogumdan önce evi nde süslü lohusa yatagı haz ı rlanm ı ştır. Lo
husa süsl ü ve rahat k ıyafetler içi nde yatagı nda yatar. Agrıları vard ı r.
Halsizd i r. Mikropl a ra, hasta l ı klara karşı dayan ıksızd ı r. Bir hafta, on gün
kadar mutl aka yatakta yatması gerekmekted i r. Lohusa l ı k süresince lohu
san ı n sagl ıgı na, tem izl igine çok d i kkat edi l i r. A i le büyükleri, akrabalar,
komşu lar ev işlerini ve bebegi n bak ı m ı n ı üstelenerek lohusan ı n çabu
cak iyi leşmes ine yard ı mcı o l u rlar. Lohusa n ı n 40 gün evinden d ışarı ç ı k
maması, kendisi ve bebegin i n sagl ıgı açısı ndan olumlu sonuç verir.
Yoksa; "al karısı, al bastı, k ı rk basmas ı " şek l i nde halk tarafı ndan ad lan
d ı rı lan ve lohusaların yakalandıgı kabu l ed i len hasta l ı kları önleme söz
konusu deg i l d i r.
Ad Koyma
Bebegin, dogumdan sonra, birkaç gün içi nde ad ı konur. Ad koy
ma, dogum o l ayı n ı n en önem l i u nsurları ndan b i ridir. Çünkü, kon u lacak
ad bir ömür boyu taşınacaktı r. Törem iz ve ıslamiyet, isim üzeri nde
önemle d u rm uşlar. Hz. Mu hammed bir had isinde "Çocugu güzel terbi
ye etmek ve ona güzel bir isim komak evlad ı n babası üzeri ndeki hakla
rı ndand ı r" buyurur. U ltrosonografiyle bebegi n cinsiyeti n i önceden ög
renen ai leler bebeklerin i n adları n ı da bel i rlerler.
38
Doğum
39
Ört ve Adetlerimiz
olarak tercih edi l i r. Ziyaretçi lere "Iohusa şerbeti" den i len kırmızı renk
te tatl ı b i r şerbet i kram ı nda bu lunu l u r. Bu şerbet ayn ı renkteki "Iohusa
şekeri" nden yap ı l ı r. Lohusa ziyareti nde şu tür sözler söylenerek lohusa
tebrik ed i l i r.
• Geçmiş olsu n .
• Göz ü n üz ayd ı n .
• H ayırl ı, ugurlu olsu n .
• Anal ı baba l ı büyüsü n .
• Uzun ömürlü olsu n .
• Al lah nas i b i n i bol ets i n .
• Al lah, anasına babasına bagışlası n .
• Vatana, m i l lete, d i n ine hayı rl ı olsu n .
• Muhammedı ahlakı olsun.
• Fatma ahl akı olsun (kız için)
• Agz ı n ı n tad ıyla büyütesi n .
Bebeğin Ilk Günleri
Bebegi n , dogumundan sonra, 1 2 saat içinde gıdaya i htiyacı yok
tur. Daha son ra anne sütüyle bes lenir. Bebege her meme veril işi nde ön
ce gögüsler güzelce tem izlenir. Anne sütü bebegi n sag l ı k l ı beslenmes i
açısından çok önem l id i r.
Bebek, her gün 1 8-20 derece oda sıcakı ıgı nda yıka n ı r. 3-7 gü nde
göbegi d üşer. Anneler, bebeklerin i n i nn i söyleyerek uyuturlar. Çeşitl i ih
tiyaçları n ı giderirken bebeklerin i sevip okşarlar, güzel sözler söylerler.
Dogumun yed i nci günü nde evde mev l it okutturu l u r. Sag l ı k l ı dogum
olayı ndan son ra ku rban kesi p yoks u l lara dagıtan ai leler pek çoktur.
Bebegi n ad ı n ı n konu lmas ı n ın hemen ard ı ndan babası, dogum ka
gıtlarıyla b irl i kte b u l u nd ugu yerin nüfus müdü rlügüne başvu rarak çocu
gun nüfus hüviyet cüzdan ı n ı (kim l ik belgesi) al ı r.
40
Doğum
41
SÜNNET
Sünnet Düğünü
Çocuğu nu sünnet etti rmek i steyen ai le, sün net gü n ü n ü kararlaştı r
d ı ktan sonra kı rsal kesimde "okuyucu, elçi" çı karak, şeh i rlerde daveti
ye bastırıp d ağıtarak akraba, komşu ve dostl arı n ı davet eder. Bir yandan
da çocuk, sün nete haz ı rlan ı r. Şeh i rlerde sünnet kıyafeti d i k i l i r veya sa
tın al ı n ı r.
42
Sünnet
43
SÜ N N ET RESMI (RESIM 4)
Sünnet
Yatagı n a yatı rılan sün net çocuguna, başta anne ve babası ol mak
üzere, kirvesi , akrabal arı davetl i ler geçmiş olsun derler. Armagan ları n ı
veri rler. Altı n , saat, dol makalem, banka hesap cüzdan ı, kitap, bisiklet,
çeşitl i oyu ncaklar, giyim eşyaları en yaygın hed iyelerd i r. çocug.u n yas
tıg ı n ı n altına zarf içi nde para koyanlar da çoktur.
Zengi n l er, çocu kl arı n ı sünnet etti rirlerken yan ında b i r öksüz veya
yoks u l çocugu da sün net ettirirler. Sü nnet hed iyeleri iki çocuga da ve
ri l ir.
45
Ai lEOE ÇOCUG UN YERi
Türk ailes i nde çocuk, e n kıymetl i, e n önem l i ve e n sagl ıkl ı yeri al
mal ı d ı r. Bu, yal n ız para ile sagl anamaz, bir egitim işid i r. B iz im gelenek
lerim izde çocuk mu kaddes bir emanet kabul ed i l i r, aile ve m i l let pla
n ı nda "hayrü' l-halef-hayırll evlat" olarak görü l ü r ve çocuk bu anlayışa
göre haz ı rlan ı p yetişti ri l i rd i . Bugü n ü n egitim anlayışı daha aç ı k bir şe
ki lde ortaya koymuş ve araştırmalar gösterm iştir ki, ai lede çocuk üze
ri ndeki d ikkat, ana rahm ine düşer düşmez başlamaktad ı r. Bu bakımdan
geçmişte Türk ai lesi ve özel l ikle an ne, yavru yu haramdan anne karn ı n
dan itibaren sak ı nmada büyü k titizl ik gösterm işti r. Hatta bazan bunda
daha sonraki nes i l ler de göz önü nde bu l u ndurul muştu r. N itekim bir ata
sözümüz " Deden in yed igi ekşi meyve torununun d işlerin i kamaştı
rı r"der. D i n i m izde de hayırl ı evlat bı rakan kimselerin öldükten son ra
amel defterleri n i n kapanmayacagı müjdelenmişti r.
çocugu n çevreyi tan ı maya başlad ıgı andan iti baren iyiyi, dogruyu
görmesi, b i l mesi, iyi ve dogru al ışkan l ı klar ed inmesi, iyi yetişmesi için
ai le, uygu lama l ı bir egitim alan ı olmal ı ve bu konuda eli nden gelen iti
nayı göstermel idir. Aile fertleri n i n bi rbirlerine ve başkalarına karşı dav
ran ışiar ı n ın, yaptıkları hareketlerin çocuga örnek olacag ı n ı , onun şahsi
yeti n i n ol uşmasına tes i r edecegini akı ldan ç ı karmamal ıdır. N itekim kül
tü rümüzde bu yönde bir yıgın h ikaye vard ı r ve bugü n modern egitim
sistem i de ayn ı noktayı vu rgu lamaktad ı r.
46
Ailede çocuğun Yeri
47
Örj ve Adetlerimiz
48
Ailede çocuğun Yeri
değerlerin aşı l anmasıyla ortaya ç ı kan tip, o cem iyette yaygın olan şah
siyetti r. Cem iyetin ben i m sed iği kü ltür değerleri nden farkl ı davranış gös
teren fertler, uygu nsuz olarak n itelend i r i l i r. Cemiyeti n ben i msediği şah
s iyete sah ip olan i nsan, biyoloj i k veraset d ışı nda, bütün vasıfl arı n ı ce
miyetten al ı r. I nsan, doğduğu andan itibaren ciğerlerine dolan hava gi
bi kü ltü rü n şeki l lendi rici etkisi i le şahsiyeti n i kazan ı r. I nsan, kültü r kar
şısı nda sadece alıcı ol mayıp ayn ı zamanda verici duruma geçebi len ka
b i l iyette olduğu için kü ltü re, güzel sanatlar, tekn ik, ekonom i k vb. alan
larda katkıda bu l u n u r ve cem iyetteki çeşitl i l iğ i meydana geti rir.
tı rdan ç ı karı l mama l ı ; ona an latı lmak istenen gerçekleri anne, baba ken
di arası nda sohbet ederek duyurmal ı d ı r.
49
ört ve Adetlerimiz
• Bizim geleneğim izde baba a i len i n reisidir. Ancak bu hiç bir za
man babanın a i le üzeri nde baskısı olduğu an lam ına gel mez Çocuk, ba
ban ı n ai ledeki yerini, baban ı n ve aile içi ndeki d iğer fertleri n davranış
larından hissetmel i d i r. Babadan korku deği l ona saygı göstermek, onu
sevmek, söz ü nü d i n l emek gerektiğ i n i çocu k, bu an layış çerçevesinde
öğrenme l i d i r.
oyun lar oynayarak baz ı gerçekleri tan ıtmaı ı d ı r. Çocuk ' böylece babası
na inanmal ı, güvenmel i, onun babal ık şefkat ve h imayes i n i kendi üze
ri nde hissetmel i d i r. Ayrıca baba gerektiğinde çocuğunu karşısı na, bü
yük bir insan la kon uşu r gibi almal ı ve onu i lgi i le d i n lemeli, görüşleri
ne değer vermel id i r.
• Çocuğun yan ı nda anne ve baba hiç bir şekilde küfür, argo, ba
yağ ı söz ler ku l l anmamaı ı d ı r.
50
rJ')
-
ı.ı.ı
eıı:::
-
-
�
i-
-
)\.:)
ı.ı.ı
-
u-.
ı.ı.ı
...ı
"<
Ört ve Adetlerimiz
52
Ai1ede çocuğun Yeri
Okulda E�itim
• Bugün ü n çocuk ve gençler i n i n hayatı nda okul, yal n ızca bi lgi
alı nan ku rumdan öte, kiş i l igi n de büyük ölçüde şeki l lendigi yerd ir. Bu
sebeple egitimde genç ve çocukların davran ı şları kadar onlara örnek ol
ması gereken ögretmen i n b i lgis i n i n yan ı nda kişi l igi de önem taşıyan bir
konudur.
Okula Başlama
Her çocugun hayatında oku la başlama çok öneml i b i r geçiş döne
midir. Çocu k, oku l a başlad ıgı andan itibaren, ai lesi ve yakın çevresi d ı
şında yabancı b i r çevreyle taşınacak ve bu çevre i le i letişim kuracaktır.
Ana oku l u n a giden çocukların farkl ı b i r çevreye uyum saglamada tec
rübesi olsa b i le i l koku l, oyun d ışı nda ögrenme soru m l u lugu n u n çocuga -
veri ldigi i l k kurum olacaktı r. Oyu n d ışı nda, bi lgi ögrenme d isipl i n i n i bu
yıl larda ögrenecektir. Yerine göre, oyunu ndan, uykusu ndan vazgeçerek
çal ışmak zoru nda kalacaktır. Osmanl ı dönem i nde oku la başlaman ı n
önem i, çok zengin ve teferruatl ı başlangıç törenleri i le çocuga ve çev
reye h issettiri l ird i . Son y ı l l arda bazı ai leler, Eyüp Su ltan, Hacı Bayram
ve yöredeki vel i leri n türbeler i n i z iyaret ettirerek çocuklara destek olma
yol u nu seçmekted i rier.
I l koku l a başlayacak çocukl ara, artık b i r takım soru m l u l u kları yal
nız başlarına taşıyacak kadar büyüdü kler i n i h issettirecek b i r takı m tören
ve davran ışlar gerekl idir. Bu yen i dönemi n çocuk için önem l i, fakat kor
ku lacak bir dönem olmad ıg ı n ı anlatacak davran ışlar faydalıdır.
53
, .-
tI'L
ı.ı.ı
U
Z
:0
...ı
::J
::ıı:::
o
::ıı:::
...ı
Ailede çocuğun Yeri
şitl i sosyal faal iyetler set i m l i hale geti ri l mel idir. Öğrenci lere çeşitl i gö
revler veri lerek katı l maUm sağ lanmal ı d ı r.
Öğretmene Saygı
Büyü klere saygı göstermesi n i öğrenen çocuklara öğretmene saygı
göstermesi d aha kol ay öğreti l i r. Büyü kler, özel l ikle öğretmenler, çocuk
ve gençleri n eksi kleri n i !tamamlayan ve yen i bi lgileri öğreten kişiler ola
rak saygıya l ayıktı rlar. Öğretmene saygı l ı olman ı n gereği ve sebepleri
aile sohbetleri s ı rası nda çocuğa tel k i n ed i l mel id i r. Oku la başlad ı ktan
sonra öğretmen ler, bu saygıyı hakettikleri n i, davran ışları i le pekiştirme
li ve çocukların güven i n i kaybetmemeye özen göstermel id i rler. Eğitim
de korku nun yeri yoktu r. "Sabı r ve sevgi i le koruk, helva olur" atasözü n
den haketle, çocukl ara daima sab ı r ve sevgi göstermek, saygıyı berabe
ri nde geti recekti r.
55
Ailede çocuğun Yeri
Selamlaşma
"Daima küçü kler büyü kleri selam lar" kural ı ndan hareketle bizi
yetiştiren ögretmenleri oku lda ve oku l d ış ı nda sel amlamak güzel bir
davran ıştı r. Ögretmene selam baş egerek veri l i r.
57
Örj ve Adetlerimiz
Tutumlu Olma
Her i nsan ı n tutu m l u ol ması gerek l i d i r. Çok faz l a parası ol anlar da
tutu m l u olm ak zoru ndad ı r. Çü nkü Türkiye kalkı nmakta olan bir ü l ked i r.
Fertlerin savurganl ığı, sonuçta ü l ken in hazi nes i n i faki rleştirecektir. Ay
rıca ıslam iyet de savu rgan l ığı yasaklamıştır. Öğrenci ler, harçl ı kları n ı bir
plan dah i l inde harcamayı adet hal i ne getirmel id i rler. Yeteri nce kalem i,
boyas ı silgisi olan öğrenc i n i n, şunun rengi güzel, bu nun' kokusu güzel
diye ku l lanmayacağı yen i kalem, si lgi, boya gibi eşyaları almaması ge
reki r. Sahip olduğu eşyaları s ı n ıfta veya evde saç ı p ortada b ı rakmamal ı,
d i kkatsiz l i k ed ip kaybetmeme l i d i r. Yarın Tü rkiye'n i n sah ibi olacak olan
çocu klar ve gençler kend i harçl ıkları n ı akı lcı harcad ı kları, eşyaları n ı n
kıymetini b i l d ikleri takd i rde, ü l kemizin d e kıymetini bi l eceklerd i r. Ü l
kem izde hala pek çok çocuğun yoksu l l uktan dolayı tahsi l lerini yarım
bıraktı kları b i l i n mekted i r. B ize faz la gelen her şey, o çocukları n ve
gençlerin hakk ı d ı r.
Yemek Yeme
Oku l larda, her sosyal ve ekonom ik seviyede öğrenci ler vard ı r.
Varl ıkl ı ai leleri n çocuklar ı n ı n pahal ı yiyecekleri el lerine alarak u lu orta
yemel eri h iç zarif b i r hareket ol maz .
Eski Tü rk geleneklerinde bir mahal lede bir a i le güzel kokan bir ye
mek piş i rd iği nde, "komşu hakkı" diyerek komşularına dağıtırd I . Bu ve
benzeri zarif davran ışları çocuklara an latmak ve uygu l amalarına yar
d ı mcı ol mak gerek l id i r.
Çocuklara, sokak satıcı ları ndan a l ış veriş yapmamaları öğütlen
mel i i bu n u n yerine oku l kanti n leri nde b u l u nduru lacak sağ l ı k l ı yiyecek
leri al maları tavsiye ed i l me l i d i r.
Okuma Ahşkanhgı
Çocuğu n ve gelecekteki yetişki n i nsan ı n kend i n i, içinde yaşad ığı
çevreyi, topl u m u ve dünyayı tan ı ması, bi l mes i ancak okumakla müm
kündür. Bu bakı mdan okl!mak, b i r an lamda insan ı n kabuğu n u yırtması
d ı r. Tabiatiyle bu rada ası l olan bel irl i b i r öğretim kademes i n i her nas ı l
olursa olsun tamam lamak deği ldir. Eski kü ltü rümüzde insan ı n kend i n i
58
Ailede çocuğun Yeri
59
Örj ve Adetlerimiz
Yardımlaşma
Ögrenci ler, her konuda birb irler i n i n eks iklerin i tamam layıcı ve
birbirlerine yard ımcı olmal ıdı rlar. Iş birligi ve paylaşma, müşterek yaşa
yışta ahengi ve huzuru saglar. Ahenkl i ve huzurlu bir ortamda başarı l ı
olmak daha kolayd ı r.
Gençler, maddı açıdan yoksu l arkadaşları n ı n gu rurunu incitme
den, gösterişe kaçmadan yard ımcı olmanın yol ları nı ögrenmel idirler.
Ögrenimle i l g i l i kon u larda herkes başarı l ı oldugu alanda, başarısız olan
arkadaşlarına bi lgi aktararak yard ımcı olab i l i r, arkadaşları n ı n eksikleri
ni tamamlayab i l i r. Bir mazereti sebebiyle okul a gelemeyen arkadaşları
nı yoklayarak, o gü nün ôku l faal iyetleri nden haberdar etmek, çal ışma
ları gereken konular hakkı nda bilgi vermek güzel bir davranıştır.
Kopye
Yard ı m l aşmaya i mtihan larda kopye vermek dah i l deg i l d i r. I mti
hanlar, kişi n i n soru m l u oldugu konuları ne kadar ögrendigin i ölçme yo
ludur. Ögretmen yard ı m ıyla ögrenci bu imtihanda tespit edi len eks ikle
rini tamamlama, yan l ışları n ı düzeltme yoluna gidecektir. Kopye çeke
rek başarı l ı o lma, ögrenci n i n eks i k ve yan l ış b i lgi lerle, bir üst s ı nıfa, üs
te ögretim kurumuna geçmesine yard ı mcı olacaktır. Gerekl i olgunl ugu
kazanmad ıgı için üst seviyede, başarısız olacaktır. Eksik ve yan l ış bi lgi
lerle hayata atı ldıgı takd i rde kişi ve toplum büyük zarar görecektir. Kop
ye çekmek, h ı rsız l ı k ve yalanla eş deger bir davranış bozuklugudur. Ki
şinin, başkası n ı n paras ı n ı çalarak, haketmed igi bir refaha u l aşması gibi,
kend i n i n olmayan b i lgi leri kend i n inmiş gibi sergilernesi ve başarı l ı gö
rünmesi de h i lel i b i r davranıştır.
Öğretmenlerin Davramşları
Ögretmenlerin, başarısız ögrenci leri n i küçümsemeleri ve cezalan
d ı rmaları bütü nüyle yan l ış bir hareketti r. Onların görevi, tespit ettikleri
eksikleri tamamlamak, yan l ışları düzeltmekti r. Egitimde yal n ız sab ı r ve
sevgi i le sonuç al ı n ı r. Öfke, bıkkı n l ık, şiddet ögrenci lerle i letişi m i n kop
masına sebep olur. Iletişim koptugu zaman, ne egitim ne de ögretim ya
p ı l abi l i r.
60
Ailede çocuğun Yeri
Ögrenci lere okuma sevgi ve al ışkanl ıgı, i lgi duydu kları alanlarda
on l arı araştırmaya sevk etmekle saglanır. Merak ettikleri kon u larda kay
nak eserleri n tavsiyesi veya tem i n i ile başlayan bu yön lendirme, daha
çok kitaba m üracaatı beraberi nde getirecektir.
Giyim Kuşam
G iyi m kuşam i nsan ı n gerçek kiml igi n i yansıtı r. Bu sebeple, gerçek
ekonom ik, kültü rel ve sosyal du rumumuzu yansıtmayan, başkaları nı ve
yabancı kü l tü rleri takl it ederek giyi nrnek ve davranmak çevrem ize yan
l ış kanaat verir. Çevre, gerçekten bize ait olmayan farkl ı b i r kişil igi algı
lar, bu n u n sonucu ol arak hayatımızı etki leyecek olaylarl a karşılaşab i l i
riz veya çevre i le dogru ve sag l ı k l ı i letişim kuramayız.
Özenl i, gerçek kimligimize uygu n kıyafetleri seçmek kend im ize
güveni gösteri r. Moda oldugu için çok pahalı markal ı giyim eşyalarına
özenrnek dogru deg i l d i r. Son y ı l l arda gençleri n zaman zaman moda d i
ye ragbet ettikleri spor ayakkabı lar, asl ı nda futbol, ten is, kayak, koşu gi
bi amaçlar için haz ı rl an m ıştı r. Bunları n gün l ü k hayatta moda olması,
balo kıyafeti i le işe gitmeye benzer. Çocu kluktan itibaren neyin ne za
man, hangi amaçla giyi lecegi ögre n i l mel id ir.
Zamam Kullanma
Her yaştaki ögrenci, zaman ı n ı iyi ku l lanmayı ögrenmel idir. Oyu
na ve eglenmeye ayrılan zaman, gerçek manada iyi vakit geçi rmek için
ku l lanıldıg ı nda, kişi d i n lenm iş ve çal ışmaya hazır hale gelmiş olur.
Ödev ve çal ışma saatlerin i de bu amaç d ışı nda ku l lan mamak gerekir.
Uyku, d i n lenme, eglenme ve çal ışma saatleri düzen l i olan ögrenciler
61
Ör! ve Adetlerimiz
daima başarı l ıd ı riar. Zaman ı bu şeki lde planlayabi len öğrenci ler günlük
hayatı n boş l u kları n ı değerlend irileb i l i rler. Otobüs, vapur ve tren yolcu
lukları nda kitap, dergi, gazete oku mak gibi. Düzen ve d isipl in, kiş i l iğin
gel işmesine yard ı m ettiği gibi başarıyı ve mutl u luğu da beraberi nde ge
tirir.
Okul - Aile Ilişkisi
Çocuk oku la başlayı nca ailenin görevi bitm iş değild i r. Aile çocu
ğunu oku lda takip etmel i, gerektiği nde öğretmen ve idareci lerle görüş
meler yaparak çocuğun başar ı l ı olmas ı na yard ımda bu l u n mal ı d ı r. Elbet
te çocuğun b i r takı m problemleri olacaktı r. Bunları n çözümü nde öğret
men ve ana-baba el ele vermel idir. Zaman zaman çocuğun öğretmeni
ile görüşmek, çocuğu nun başarı ve başarısızl ıkları n ı takip etmek, dola
yıs ıyle onu n l a i lgi lend iğin i göstermek, çocuğun heves ve gayretin i artı
racaktı r.
Öte yandan günümüzde oku l ların maddı ve manevı bir yığın
problemler b u l u nmaktad ı r. Eğitim ve öğretim kadrosu her zaman bu sı
kıntı ları tek baş ı na çözememekted i rler. Çevrenin ve öğrenci a ilelerin in
on lara yard ı mcı olması gerekmekted i r. Bunun için oku l l arın bü nyesin
de ve l i lerin katı lma ları i le oku l a i le birlikleri ve oku l koru ma dernekle
ri teşekkü l ettiri l m iştir. Bu bir noktada ailelerin çocu kları na ve çocu kla
r ı n ı n okuduğu oku l lara sah ip ç ı kmasıd ı r. Böylece öğrenci n i n, oku l ve
ai len in iş birl iği i le daha sağl ıkl ı bir ortamda yetişmesi sağlanacaktı r.
Çü n kü çevrenin i m kan ları bu iki ku ru luş arac ı l ığı i le oku la aktarı
labi lecek ve çocuklar daha iyi şartlarda eğiti m imkan ı bu l acakl ard ı r. Bu
bakı mdan ai lelerin bu dernekle birl ikte görev al maları, faal iyetelerine
katı l maları, gerekı id i r.
Hayatını Çahşarak Kazanan Çocuk ve Gençler
Öğrenci lerin öğretmenleri ile i l işkilerine benzeyen bir i l işki de us
ta, kalfa, ç ı rak i l işkisid i r. Bu sebeple çocuk ve gençler, kend i lerine mes
lek öğreten usta ve kalfalara sayg ı l ı davranmal ıdı riar. Onl ardan hayat ve
iş tecrübesi öğrend iklerin i hatı rlayarak, yol gösteric i l i kleri ne güvenme
l id i rler. Tarihı dönem lerim izde yaşanan ahı teşki latı n ı n güzel bir örnek
62
Aifede çocuğun Yeri
63
Ai LEOE YAŞLı LAR
Yaş l ı lar, çocuklarıyla birlikte veya ayrı evde otururlar. Bu iki hal i n
getird igi s ı k ı ntı lar, hoşluklar, haklar ve görevler ayrı biçim lerde olur.
a) Yaşlılarla Birlikte Oturma
Sosyal ve ekonom ik şartlar elverişl iyse, herkes elbette kend i evin
de yaşamayı, "kimseyi rahatsız etmeden" ve "kimseye mu htaç ol ma
dan" hayatı n ı sürd ürmeyi tercih eder. Birl ikte yaşamak b i r mecbu riyet
se, bunun kural ları vard ı r. . . sırası, töresi vard ı r.
işleri ne, evi n gid işi ne katkıda bu lunmaları na fı rsat tan ımal ı,
64
Ailede Yaşlılar
bahane ederek on l arı yemege çagırmal ı veya onl arı a l ı p eve getirmeli.
Bu mümkün olmazsa yemeği o n l ara götürmel i,
65
Örfve iı letlerirniz
• Çeki rdek ai len i n evi ndeki mutlu toplantı lara, durum uygu nsa
onları da çağ ı rmal ı, özel bir davetse, bunu onlardan saklamadan, ne
den çağ ı rmad ı kları n ı açık yü rekl i l i kle izah etmel i,
• Aile büyü kleri ne " işi bitm iş" yaşamal arı n ı n gereği kal mam ış bi
rer yük, birer dert gibi bakmaktan kes i n l i kle kaçı nmalı,
• Türk töres i n i n yaşl ı l ar için "nefesi bi le fayda" d iye ifade ettiği
soylu düşünceye i nanma l ı ve bir gün kend i leri n i n de ayn ı yaşlara gele
cekleri n i akı ldan ç ı karmamal ı,
• Zaman zaman on lardan yapab i lecekleri baz ı yard ı m ları isteye
yüklere misafi r yol l arnai ı, orada bir kaç gün (veya bir tati l süres ince) ya
tı l ı kalmaları n ı sağlamal ı . Böylece aile bağl arı can l ı , sıcak, işe yarar bir
düzeyde tutu l m uş ol acaktır.
• Yapacak bel l i bir işleri yoksa, onları meşgu l edecek ve hoşlana
cakları işler i cat etmel i ve daha böyle yüzlerce sevgi, ilgi, saygı ı ş ı ğ ı n ı
büyük a n n e v e babalara su nmaı ı d ı r.
• Yaşl ı l ardan b i ri hastalanm ışsa i lgi lenmel i, eve gid i p yoklamal ı,
gerekl i i htiyaçları n ı karş ı l ama l ı ; doktor çağı rmak, i laç ları n ı almak, za
man ında içi rmek, yemek haz ı rlamak ve yed irmek vb.
• Hasta l ı ğ ı n durumuna göre, al ı p götü rmel i veya ai leden biri n i n o
evde bir süre kalmas ı n ı sağlamal ı, gerekl i ise hastaneye yatı rma l ı , her
ne o l u rsa olsun hastaya iyi muamele etmel i, telaşa kap ı lmamal ı ve yaş
I ı ları korkutmama l ı d ı r.
Yaşhların Tavrı Nasıl Olmahdır?
Ister bi rl i kte, .ister ayrı evlerde otu rsun lar yaş l ı lar;
• S item etmekten,
• B iz i aramıyorsuzun, bizi u nuttu n uz gibi sızı ldanmalardan,
66
YAŞlı LARı N TAV I RI NASIL OLMALI D I R? (RESiM 8)
Örj ve Adetlerimiz
68
Ailede Yaşlılar
• S ı k s ı k soru sormamaya,
Akl ı n ı n ermed igi kon u lara ya da olaylara karışmamaya çok d i k
•
(bu, çocuklar için de söz konusudur), i sted igi şakayı yapamaz, i sted igi
gibi oturamaz ve davranamaz .
• Iyisi, yaşl ı ların kısa b i r süre için m isafi rle birlikte olması, hal ha
tı r sorması, sonra izin isteyi p çek i l mesid ir. Ama hem çocukları, hem mi
safi rleri ı srar ed iyor ve birlikte olal ı m diyorsa, elbette bu davete icabet
ed i lecektir. Bu b i r ölçü ve anlayış meselesi d i r.
• Yaşı ı lar tarafı ndan yap ı l acak en dogru ve en güzel şey b i r za
69
Ailede Yaşlılar
71
Ört ve Adetlerimiz
Öksüz, an nes i ölmüş çocu ktur. B i l i ndiği gibi çocuğu n kend ine en
yakın bi ldiği k i mse annesid i r. Baba durumu itibariyle çocuklarıyla faz
la yüz göz olmaz . Üstel i k genelde o d ı şardad ı r. Bu bakı mdan toplu mu
muz anne sevgisi nden yoksun kal m ı ş çocuğu hoş tutmayı insanı bir gö
rev kabu l etm iştir. Hatta "teyze ana yarısıd ı r" sözü annen i n boş l uğunu
doldu rmayı önce l i kle yakın akrabaya verir. B u n u n la beraber ona karşı
yakı n l ı k göstermek hemen herkesden beklenen bir davranış olmuştu r.
72
YAŞADIGIMIZ EV
I nsan h ayatı n ı n hemen yarısı ve hatta yarısı ndan fazlası evde ge
çer. Bu bakı mdan her kü ltürün ev şekl i, evin iç düzen i, ev eşyaları fark
I i farkl ı olmuştu r. Bu gü n Göktürklerden iti baren Tü rk kü ltü r hayatı nda
evin yerini ve şekl i n i as ı r as ı r takip edebi l iyoruz. Oda, salon, sofa, m i
safir odası, avlu, yer evi (izbe), anbar, depo, ah ı r, tavla, kümes, mutfak
vb. eski Tü rk evlerinin zeng i n l i g i n i ve böl ümleri n i gösteren kel i meler
d i r. Türk insanı bahçesiz bir ev düşünmem iştir.
Ai leler her zaman kend i lerine mahsus evlerde otu ru rlard ı . Büyük
lerin veya i htiyarların, kend i başlarına çek i l ip otu rabi lecekleri; gençle
rin, yorgu n l u ktan bunald ı kları zaman lar yeş i l l ige bakan b i r pencere ke
narı nda bol agaç l ı bir bahçeye bakarak d i n lenebi lecekleri yerler olan
eski evlerde, çocuklar büyü klerin i "deli etmeden" oynayacak bir köşe
bu labi l i rlerd i .
Eski şa rtlarda mutlaka her evin s ı k s ı k m isafiri olurd u . Evi n bere
keti kabu l ed i len m i safi r için ayrı bir oda bu l u n u r ve misafir geldigi za
man evin d üzen i bozu l mazd ı . Dolayı sıyle misafi r hele çocu klar için
şen l ik demekti.
Alış-verişler gü n ü birlik yapı l maz; hele kışl ı k yiyecekler yazdan
haz ı rlan ı r ve aile n i n erzagı ki lerde, izbede koru nurd u . Her evin a h ı r ı
veya e n az ı ndan kümesi b u l u n u r, s ü t ve yumurta i htiyac ı n ı çok defa ai
le kend isi karşı lard ı . Hala köy ve kasabalarım ızda ayn ı uygu lama yap ı l
maktad ı r. Ü ste l i k b u , çocuklarda hayvan sevgis i n i n gel işmes i ne büyük
katkıda bu l u n u rdu . Mutlaka her evde ked i veya köpekten bi ri, bazan
her ikisi de beslen i rd i . Bahçede çeşitli meyve ve sebzelerin yan ı nda çi
çek de yetiştiri l i rd i .
73
Ör! ve Adetlerimiz
74
Yaşadığımız Ev
Şu halde yen i şartlarda geleneği n en azı ndan bazı ları n ı devam et
tireb i l iriz. Ataları m ı z "arslan yattığı yerden bel l i olur" dem iştir. D i n i m iz
de tem izl iği i ma n ı n yarısı kabul eder. Öyleyse evde, ailede üzeri nde i l k
duracağ ı m ız nokta bütün h astal ı kl ar ı n gel işme zemi n i bulduğu pisl i k
lerden arı n d ırmak, tem izlemek ve içi nde yaşadığı m ız mekanı, çevreyi
tem iz tutmaktır.
Herkes evi ni, evde kendi ne ait mekanı, evin tuvaletini, banyosu
nu, köşesi n i bucağ ı n ı tem iz tutmal ı d ı r. Eski töre "tuvaletten ard ı n a bak
madan çıkma" d i ye buyurmuştur.
a) Evi kir/etmeme
b) Evi temiz/emek
a) Evi kir/etmeme
• Sokak pabuçlarıyla ve sokak kıyafetiyle evi n içine dalmamak,
• Ev pabuçları n ı giyip sokak pabuçlar ı n ı kaldırmak,
• B anyoyu, tuvaleti, muslukları ku l land ı ktan sonra temiz bı rak
mak,
• Mutfakta her çeşitten kap için ayrı yı kama ve kuru l ama bezleri
bu l u ndurm ak,
ağz ı n ı bağlayıp genel çöp vari l ieri ne atmak (Bu, öze l l ikle evi n del ikan
l ı ları n ı n, yoksa baban ı n işi olmal ıdır) .
• Çöp kutul arı n ı, teneke ve benzeri malzemeyi s ı k sık yı kamak,
75
Ör! ve Adetlerimiz
• Evde h ayvan yaş ıyorsa, yerleri n i, kapları nı, yattıkl arı yerleri, tu
valet i htiyaçları n ı gözetmek ve kes i n l i kle tem iz tutmak,
•Evde ç içek yetişti ril iyorsa onların gerekl i tem izl ik ve bakım ı n ı
(su, gübre, gü neş vb.) sağlamak,
mamak,
özen göstermek,
rı, merdiven ler kirleşmemek, evi n tem iz tutu l ması için sarfed i l mesi ge
reken özen ve d ikkatlerd i r.
Aslolan bir yeri tem iz tutmaktır. Tem iz olması için tem izleme ikin
ci iştir.
76
Yaşadığımız Ev
b) Evi Temizleme
1 . B üyük tem i z l i k
a) yaz temizliği
• Kış ayları n ı n ısı nma araç l arı n ı n yaptığı (soba, kalorifer vb.) is,
duman ve benzeri kirleri yok edecek olan boya, badana gibi i şlemler,
•Kış eşyas ı n ı n (hal ı l ar, battan iyeler, kal ı n perdeler vb.) tem izlene
rek kal d ı rı lması,
Kışl ı k giysi leri n (paltonlar, mantolar, kazaklar, çizme ve benzeri
•
77
Ört ve Adetlerimiz
2. Küçük Temizlik
a) H er gü n
b) Haftada b i r,
c) Ayda b i r yapı l an tem iz l iklerd i r.
Bunlar
• Çamaşı r,
• Toz a l ı n ması,
ması,
•B uzdolabı, çamaşı r maki nesi gibi beyaz eşyan ı n tem izlenmes i
vb. tem izl iklerden ibaret b i r çal ışmad ı r.
A i le yard ı m l aşmasıyla bütü n bu çal ı şmalar d ı şarıya para ödeme
den yap ı l ab i l i r. Işler yal n ız an nen i n başı n a kal ı rsa anne çok zorlan ı r ve
ona haks ız l ı k o l u r.
U nutu l mama l ı d ı r ki çok özel eşyalar d ı ş ı nda ev a i le fertleri tara
fı ndan ortak olarak ku l lan ı lan mekand ı r. Bu mekan içi nde sen i n-ben im
fark l ı l ığı yoktu r. Böyle olu nca eşyan ı n ku l l an ı l ması nda, bakım ı nda, te
m iz l iği nde ortak b i r gayret gösteri l mel i ve a i len i n bütçesi ne zarar vere
bi lecek davran ışlardan kaç ı n ı l ma l ı d ı r.
Evi n sadece tem izl i k çerçevesi nde ele al ı nması tabiatıyle eksik gö
rü leb i l i r. Ancak a i le fertlerin in ve evi n eşyasına ve düzen i ne karşı tutum
ve davran ışları i l e i l gi l i bölüm lerde yeri geld i kçe ayrı ayrı ele al ı n m ı ştı r.
78
SOKAK, MAHALLE, SiTE, KOMŞULUK
79
Ör! ve Adetlerimiz
• Evdeki her tem izl ik bu b i r i m ler için de söz konusudur. Yan i evi
tem iz tutmak i ç i n nas ı l özen gösteri l iyorsa, mahal le için de ayn ı özen i
göstermek gerekl i d i r. Bu ev veya daire kapısı ndan başl ıyarak apartman,
sokak, site, maha l le ve şeh re doğru gen işler.
• Kapı ların önü tem iz tutu l mal ı,
• Çöp torbaları bağlanarak özel yerleri ne b ı rakı ı m a l ı ,
• Duvarları yaz ı, resim v b . şeylerle kirletmemel i,
• Sokak satı c ı l arı mahal leyi ki rletiyorsa yüz vermemel i,
• Gürü ltü yapıyorsa engel ol mal ı,
• Kurbanları apartman veya sitede ayr ı l m ı ş özel b i r yerde kesme-
i i,
•Sokaklara tükü rmemel i ve sümkü rmemeli,
• Sokaklara kağıt, meşrubat şişesi, tenekesi, kartonu, ciklet, cuku
80
Sokak, Mahalle, Site, Komşuluk
• Maha l l ede taşı nmaz kü ltü r varl ıkları ndan (bir ev, b i r çeşme, bir
eski cam i, kitap l ı k vb.) bir örnek varsa onu korumaya, işlerl ik kazand ı r
maya çal ı şmal ı, bunun m i l lı kü ltür görevi olduğu nu herkese anlatmayı
iş ed i nmel i,
kese anlatarak ortak yaşayış kural ları oluşturmada öncü l ü k etmek her
mem leket severin ve çağdaş i nsan ı n vatandaş l ı k görevidir.
81
ört ve Adetlerimiz
Komşuluk
Türklerde komşu l uğu n önem i n i b i r ata sözümüz şöyle d i l e geti rir:
"Ev alma komşu aı''' Çünkü b i r evi n ev olabi l mesi için çevredeki kom
şular en az ev kadar, ama asl ı nda evden b i l e önem l id i r.
Komşu, yakı n hatta b itişik konutlarda otu ran k imselerin birbirine
göre d u ru m u na den i r. Komş u l u k ise, komşu olma hal i ve komşu larla
olan i l işkid i r.
Komşu hatırı (komşu lar arası saygı), komşu kapısı (birbirine çok
yakın i ki yerden bi ri), komşu kapı s ı na çevirmek (yakı n olmayan b i r ye
re s ı k s ı k gid i p gel mek), kapı komşu (yan yana kapı lardan veya ayn ı ka
pıdan işleyen komşular) gibi deyimler d i l i m izde s ı k sık geçer. komşu lu
ğun gerekleri n i Islam Peygamberi çok aç ık b i r şeki lde bel irtm işti r. " B i r
müslüman hay ı r ve iyi l i k üzere, komşusu i le bu luştuğu zaman ona se
lam verecek. Çağı rd ı ğ ı zaman daveti ne gidecek, aksırıp hamdettiği nde
ona rahmet d i leyecek, hastaland ığı zaman ziyaret ed i p hal hatır sora
cak, öl ünce cenazesine gidecek, komşusu aç sa, var olan yemeğ i n i n ya
rısını onunla paylaşacak."
dığı n ı sormak,
• I htiyacı varsa karş ı l amak,
82
Sokak, Mahalle, Site, Komşuluk .
•Komş u yerleşi nce, duruma göre onu davet etmek, (sabah kah
vesine, akşam çayına vb.),
gibi b u l u rsaı kocasıyla anl aşarak bir z iyaretle tan ıştı rmak,
Çocuklar ayn ı yaşta iseler, onları tan ıştı rıp birl i kte oynam al arı n ı
•
•Komşuda hasta varsa yoklamak, yard ım etmek, yaln ızsa bir çor
ba pişirmekı küçü k çocugu varsa ona bakmak, komşusunun yakın ları
na hastaı ıgı n ı haber vermek,
• Kom ş u l ardan bir inin kızı evlen iyorsa, evl i l ik haz ı r l ı k l arına yar
d ı m etmek (d ikiş, nakış, al ış-veriş vb. kon u l arda).
mak, küçük çocukları kend i evi ne almak, ö l ü evi ne yemek vb. şeyler
göndermek, aç otu rmaları n ı önlemek,
yapmak,
Faz l a koku l u bir yemek pişirilm işse, komşuya da bir m i ktar gön
•
dermek,
Kısacası, yakı n kom şuyu bir dost kabu l edip, onu n hayatı n ı n akı
ş ı n a karışmadan, onu n l a denge l i ve ölçü l ü i l işki ler kurmak.
83
Ör! ve Adetlerimiz
n i nda ödemek,
• Ekseriyet kararları na sonradan iti raz etmemek,
u n utmamak.
84
MisAFiRLiK
Bir kimsen i n evi nde geçici b i r süre için agırlanan i kram gören ki
şiye misafir, bu i şe de m isafi r l i k den ir.
85
Ör! ve Adetlerimiz
Bugün büyük şeh i rlerde otel lerin ve çeş itl i kuru l uşları n m i safirha
neleri n i n çokl ugu yen i i m kanlar dogurmuştu r. Öte yandan apartman
hayatı nda oda sayısı n ı n az ı ıgı, fazla yatı l ı m i safi r agı rlama imkanı ver
memekted i r. B u n l ara i l ave olarak karı-kocan ı n her ikis i n i n de çal ışması
m i safi ri agı rlamada güç l ü kler dogurmaktad ı r.
Bütü n bu şartlar günümüzde b i l hassa büyü k şeh i rlerde m isafi rligi
asgariye i nd i rm i ştir. Yal n ız Anadol u'daki küçük şeh i rlerde, kasabalarda,
hele köylerde yukarda s ı ralad ı g ı m ız şartları n bu l u nmamas ı n ı n da tesi
riyle misafirl ik; bütü n can ı ı ı ıgı i le varl ı g ı n ı sü rdü rmekted i r. Hatta büyü k
şeh i rlere h asta getiren, iş takibi için gelen kimseler, hala hemşeh ri leri
nin yan ı nda barınmaktad ı rl ar. Misafi rl igin aile ve akraba l ı k baglar ı n ı
kuvvetlend i ren b i r müessese oldugu daima göz önü nde b u l u nduru lma
l ıd ı r.
Misafi rl i kte d i kkat ed i l mesi gereken baz ı hususlar vard ı r:
• Misafi rl ige mümkün mertebe, haber veri p izin ald ı ktan sonra gi
d i l mel id ir,
• Yemekl i ya da yemeksiz davete g iderken uygun b i r hed iye al ı n-
mal ı, hed iye n i n kitap veya sanat eseri olmas ı n a d i kkat etmel idir,
• Davetin tü rüne uygun b i r kıyafet seçi l mel i d i r,
• Ev halkından kim ler davet ed i lm işse, davete ancak onlar gideb i l i r,
•M isafi r l i g i n saati ni d i kkatle tay i n etmel i, o l u r olmaz saatlerde
kapı çal ı nmamal ı d ı r,
• Pazar gü n leri veya tati l ierde m i safir gid i lecek ailelerin ortak
program ları n ı bozacak emrivaki lerden kaç ı n ı lmal ı d ı r,
• Misafi rl ige ev ayakkabısı yan ı na al ı narak gid i l melidir,
• Ev sahibi, özel b i r ev daveti ni, her konuga ya telefonla ya mek
tupla haber verir ve başka kim lerin davetl i oldugu nu açı klar ki m isafir
ler arası nda b i r çatışma ol mas ı n,
• Ev sah ibi her zaman naz i k, güler yüz lü, d i kkatl i olmal ı d ı r.
86
Misafirlik
• Ev sah ibi, birbirini tan ı mayan konuklar varsa, onları ayrı ntı l ı bir
maya (ded ikodu, kocasıyla, karısıyla, çocugu i le, ev sah iplerinden veya
m isafi rlerden biriyle tartışma, aglama, ş ikayet, a i le s ırları n ı verme, ço
cugun u dövme, b i r başkas ı n ı kıskanma, onu bunu takl it ederek küçük
düşürme vb.) d ikkat ed i lmel i d i r,
•Misafi r gidi len evde "Aman bizim d iz iyi kaçırmaya l ı m" d iye te
levizyonun başı na geçmemel i veya "Aman ben bu programı h i ç sevm i
yorum, kapatı n şunu" gibi benc i l l i klerde bu l u n u l mama l ı d ı r.
• Eşyaları yeri nden ind i rme, "bu, burada daha güzel durdu" gibi
beyanlar, evi n beyine veya han ı m ı na aşırı i ltifat/ar, karısı n ı n veya koca
s ı n ı n sözünü kesme, yalan ı n ı açı k lama gibi dengesizl ikler çok ayı p kar
şılan ı r,
Misafirlikte Ikram
M isafi r, yap ı l an i kram ı teşekkü rle karşı lar, ayrı l ı rken hoş sözler
söyler kend i de on ları bekled i g i n i aç ıklar,
Bu karşı davet anlamına gel i r, ama bu davet gerçekleşecekse, da
vet eden en az bir hafta, on gün öncesi nden telefon la, mektupla ya da
davetin büyükı ügüne göre bas ı l ı davetiye i le konukları çag ı r ı r.
• Gece m isafi rl iklerinde ikramda aşırı ısrardan kaç ı n ı l mal ı d ı r,
•I kramda örf ve adet/erim izde yeri olan zerde, aşOre, boza vb. yi
yeceklerin bu l u nmasına d ikkat ed i l melidir.
Gene l l ikle, sofradaki kon uşmaları ev sah ibi idare eder. Durum na
zi kleşi nce, yan i b i r tartışma bel i rtisi olursa ev sah ibi hemen yen i konu
lar ve olaylar ortaya atarak ortaııgı rahat/atı r.
• Kolonya ikram ı i hmal ed i l memel idir.
M isafi rler gidi nce evi n beyi, eşi ne yard ı m etmel i ve ortaı ıgı topla
ma işi n i onu n l a paylaşmaı ı d ı r. B u arada karısına ikram ı n güzel l iginden
dolayı teşekkü r etmel i ve i 1tifatta bu l unmal ı d ı r.
87
ört ve Adetlerimiz
B i r dostu nuz uzun zamand ı r sizi aram ıyorsa, onu aramak, hal i n i ,
hatı rı n ı sormak dostlu k geregidir.
88
BESLENME GELENEKLERIMIz
Başkalarını i m rend i rmemek için yiyecek maddeleri açı kta eve gö
türü lmez, sohbetlerde evde pişiri len yemeklerden söz edi l mez. Mecbu r
kal ı n ı rsa "söylemesi ayıp" d iye söze başlanır.
2 . Top l u sofra
89
ört ve Adetlerimiz
90
Beslenme Geleneklerimiz
Iki örnek :
Pilav, m akarna veya böregi n yan ı nda "sogu kluk" olarak mutlaka
hoşaf, komposto, cac ı k veya yogu rttan biri bu l u n u r. Mevsi m i ne göre sa
lata veya tu rşudan b i r i de sofrada yer a l ı r. yogu rt, Türk sofrası n ı n vaz
geç i l mez yiyecegidir. Sade ol arak yend igi gibi ayran yapı l ı r ve bi rçok
yemege de l ezzetlend irici olarak katı l ı r. Eski Türk Beslen me gelenegin
den m isafire yogu rt ikram ı şarttı. Sofrada her çeşit yiyecek bu l u ndugu
halde, yogurt yoksa m i safi r agı rlanmış say ı l mazd ı . M isafire sadece yo
gurt i kram ed i l m i ş olsa, o sofraya mükemmel nazarıyla bakı l ı rd ı . Ögle
ve akşam yemeklerinde sudan başka en çok ayran, pesti l ezmesi, şıra
içi l i r. Yemek d ış ı nda kışın sıcak tarçı n şerbeti, yaz ı n koru k veya bal şer
beti, nar zama n ı nar şerbeti terc i h ed i l i r.
91
Ör! ve Adetlerimiz
Türk a i l es i nde genel l ikle ögle yemegi için pişiri lenler, akşam ye
meginde de yen i r. Kahvaltı, eski kültürümüzdeki " kuş l u k yemegi"nin
yerini alm ışt ı r.
Sofraya getiri len her yemekten yen ir. Yemek ayı rt ed i l mez. Yemek
ten şi kayet ed i l mez . Sag1 ı k dolayısıyla baz ı yiyecekleri yiyemeyenler
mazeretIeri n i m ü m kü nse sofra kuru lmadan önce söylerler,
• Az ye melek ol
Çok ye helak ol.
92
Beslenme Geleneklerimiz
• Dışarı b ı rakı l acak artıkları, (kem i k, meyve teki rdeği gibi) herkes
kend i önüne veya artı k tabağı na koyar. Çekirdek ağızdan masaya üflen
mez. Çatal la ağızdan al ı n ı r.
• Su, bardağa dolduru l u rken masaya dökü lmez, bardak taşı ncaya
93
Ör! ve Adetlerimiz
• Suyu içecek kişi önce ellerin i ve agz ı n ı peçeteyle tem izler. Su
yu içmeden önce bardagı n içine bakar (suyu n tem izlig i n i n kontrolü
içi n),
gerlend i rir. Kahvaltıda ise o gün yapılacak belli başlı i şler gözden geç i
rilir. Kahvaltı ve yemeklerde neşeli konular konuşulu r. Kötü heberler ye
mek sonrası na saklan ı r. Tabagı ndaki yiyecekleri bitirm iş olsalar b ile ai
le fertleri yemeg i n sonuna kadar sofrada otururlur.
Sofra Duası
Yemeg i n son u nda baba veya büyük baba dua eder (sofra duası),
yemegi pişirenlere teşekkür eder. Aile fertleri dua sonrası "am i n " dedi k
ten sonra yemegi pişirenlere "eline saglı k, çok güzel olmuş" gibi sözler
le teşekkür etmeyi u nutmazlar.
Sofra duaları çok çeşitlid ir. Arapça sofra duaları yan ı nda Türkçe
manzum ve nes ir olanları da vard ı r.
B i rkaç örnek :
• Sofraya nOr
Kaza bela geri dur
Hane sahibi olsun mamur.
94
Beslenme Geleneklerimiz
• Lokman nezihl
Çeşmim o/sun şO/esin bu/sun
Dizime derman o/sun
Kazan be/an def o/sun.
• Tannmız u/u
Soframız do/u
Biz onun ku/u
Artsın eksilmesin
Taşsin dökülmesin
Tekranm nasip ey/esin.
• El hamdü l i l lah,
• Ziyade olsun,
95
Ör! ve Adetlerimiz
• Artsın eksilmesin
Taşsin dökülmesin
Afiyet olsun.
96
Beslenme Geleneklerimiz
• Berhüdar ol,
Meyve i kram ı genellikle son ikramd ı r. Ikram sırası nda peçete mut
laka bulu ndu rulur. çay ve kahven i n ikram ve beslenmemizde oynad ıgı
rolü şu ölçülü sözlerimiz çok güzel açı klamaktad ı r.
97
Örj ve Adetlerimiz
Baz ı m i safi rler yemege davetl i olurlar. Yemek davetine gid i l i rken
çiçek, tatl ı, meyve, veya içecekler armagan olarak götürü ıür. Taşraya
annesini, babas ı n ı , akrabalar ı n ı z iyarete giden ler de şeker, çikolata,
helva vb. bir yiyecek de götü rürler. Götü rü len bu armagan, götürenin
huzurunda açı l ı r, büyüklerden itibaren i kram ed i l i r. Armagandan yiyen
ler, böylece götü rene teşekkür etme fı rsatı n ı bu lurlar.
Sigara ve alko l l ü içki ler sagl ıga zararl ı olduklarından tüketim leri
teşvik ed i lmez. Genel ikram yerine, sorarak i kram ed i l irler. M isafi r l i kte
zorla içki ve sigara ikram ı nda b u l u n u l maz. Şu ölçü lü sözlerimiz içki ve
sigaran ı n zararları n ı yansıtmaktad ı r.
Du manı yele,
• Sigara, içki, kumar, zar
Sonu mezar
• Kahve siyahtır, nef' i vard ı r edene
98
Beslenme Geleneklerimiz
2. Toplu Sofra
Tü rk toplumu nda aile sofrası n ı n yan ı nda b i rb i ri n i tan ıyan veya ta
n ımayan kişilerin , aileleri n katıld ı kları toplu yemekler de verilir. Toplu
yemeklerden yayg ı n olanları şunlard ı r:
Tab i atıyle şeh i rlerde bu davet şekli davetiyelerle olur. H ala baz ı
aileler oku ntu geleneğ i n i şeh i rde de devam ettirirler.
Lokanta, otel ve gazi nolarda ise düğün sah ibi ile lokanta, önceden
kararlaştırd ı kları yemekleri verirler. Etli pilav her yerde vazgeçilmez b i r
düğün yemeğidir.
99
Örj ve Adetlerimiz
100
Beslenme Geleneklerimiz
Bütün bunlarla beraber b i r ölü için - tabii büyükler için- gen iş ma
nada bir yemek verme gelenegi vard ı r ve bilhassa köy ve kasabalarda,
küçük şehirlerde uygula n ı r. Bunun d i ni b i r emre dayanmad ıg ı bili n i r.
Ama ölmüşleri n i hayı rla yad etmek ve onlar için hayır yapmak elbette
d i ni b i r emird i r, gelenektir.
Ramazan ayı nda yapılan hay ı rlar ın ecri n i n fazla fazla, kat kat ve
rilecegi gerek Kur'an-ı Kerim' i n ayetlerinde, gerek Peygamberi m iz i n
sözleri nde müjdelenm iştir. Üstelik böyle d i ni günleri n bir anlam ı d a ya
k ı n ı ıgı, kaynaşmayı, dostlugu daha da arttı rmaktır. Bunun için için eski
den beri toplu iftar yemegi gelenegi vard ı r. Hatta eskiden paşa ve bey
leri n konakları 30 Ramazan açı k olur, davetli davetsiz herkes iftara gi
der, yemek son u nda da m isafirlere agz ı n ız yoruldu, d işleri n iz eskidi an
lam ı na gelen ve "d iş k irası " denen para ve armagan verilirm iş.
Iftar yemegi nde ezandan birkaç dakika önce masalara otu rulur;
zeyti n, pey n i r, pastı rma, sucuk, reçel, hurma gibi yiyeceklerle iftar açı
lır; sonra da çorba, et veya eti i sebze, pilav ve tatlı yen i r. Yemekten son
ra toplu dua ed ilir; bir taraftan akşam namazı kılı n ı rken - yer müsaitse
toplu olarak da kılı n ı r - d iger taraftan çay eşliginde sohbetler yapılı r, fık
ralar anlatıl ı r, eski ramazanlardan söz ed ili r.
101
ört ve Adetlerimiz
Hac I slam ' ı n beş şartı ndan biri, zenginlerin üzerine farz olan bir
ibadettir. Ü stelik şöyle veya böyle uzun bir yolculugu, bu yolculuga da
yanabilecek slh h1' şartları gerektirir. Hacıları n gerek ugurlanışları gerek
dönüşleri bir takı m merasimleri de beraberinde getirir. H acca gidene
yo"uk nevinden - Yiyecek olması şart degildir - hediyeler verildigi gibi
hacılar da dönüşte yak ı nları na armaganlar verir. Bunları n mutlaka Hi
caz'dan alı nması şart degildir, hatta gerek yoktur, külfettir.
Işte, ömü rde bir defa yapılması matluP olan ve edenlere ve yakı n
larına bir takı m s ı k ı ntı ve güçlükleri de getiren bu ibadet tamamlanın
ca; hacılar, bazan üç-dört hacı beraber, mevlit okutur ve köylerde bü
tü n köylüye, kasaba ve şehirlerde mahalleye, yakı nlara eş ve dostlara
yemek verirler. Bu yemegin şekli de asl ı nda dügü n yemeSinden farksız
d ı r. Bu yemek h acc ı n şartları ndan degildir. Hac ı n ı n, bu ibadedi eda
edebilmesinin şü krü nü, eş-dost ve yakı nlara zahmetlerinden dolayı te
şekkürü ifade eder.
1 02
Beslenme Geleneklerimiz
Öte yandan davetiyede gelecek i nsan sayısı bel i rti l m işse daha faz
la insanla g itmek dogru deg lidir. Hatta davetl i sayısı bel i rti lmese bile
çoluk çocu k kalabal ı k h al i nde gitmek davet sah i b i n i de davetliyi de güç
durumda b ı rakı r.
Davetlerde, davetin gid işi hakkı nda gereksiz yorum lar, etrafı ra
hatsız edecek şekl ide yüksek sesle konuşmalar, acele davran ışlar hoş
karşal ı nmaz .
103
Ört ve Adetlerimiz
yumu rta,
• Ramazan ayında p ide, güI l aç, çorba, börek, p i lav, hoşaf, hu rma,
zeyti n, reçel, peyni r, pastırma, sucuk, bal,
104
Beslenme Geleneklerimiz
Aşure
Aşure ile ilgili h alk aras ı nda yaşayan farklı söylentiler vard ır. Bu n
ları şu şekilde s ı ralayabiliriz.
Hz. Adem ' i n günah ı ndan dolayı ettigi tövbeni n bugün kabul olun
dugu, ı brah i m ' i n bugü n ateşten kurtuldugu, Yakub Peygamber' i n ogı u
Yusuf'a bugün kavuştugu, ıbrah i m Peygamber' i n bugü n dogdugu, Eyüb
Peygamber' i n bugün şifaya kavuştugu, Isa Peygamber'in bugü n göge
çekild igi, N u h' u n b i nd igi gemi n i n tufan bitip sular çekilince Cud i dagı
na yine bugün oturmuş oldugu i nan ışları gibi. Yi ne i nan ışa göre Nuh.
gem ide kalan çeşitli erzaktan tatlı bir çorba pişirilmes i n i söylem iş, tu
fanda kurtulanlar o günü kutlayarak bayram etm işler ve çorbadan ye
m işlerd i r.
Aşu re on iki tür yiyecek malzemesi nden; su, bugday, şeker ve içi
ne konan 9 farklı yiyecek malzemesi nden yapılır (Susam, nohut, bakla,
fasulye, üzüm, fıstı k, incir, piri nç, kestane, ceviz, nar vb.). Bütü n mal
zemeler ayrı ayrı p iş irilir ve haz ı rlan ı r.
105
GÜNLÜK HAYATLA iLGiLi
GELENEK VE GÖRENEKLER
G ünlük hayat, sabahleyin yataktan kal kmayla başlar, geçe uykuya
dalı ncaya kadar devam eder. G ü n lük hayatla ilgili gelenek ve görenek
ler, diğerleri gibi babadan oğula, an neden kıza, komşudan komşuya gö
rerek, yaşan ı larak öğrenilir. Çevredeki diğer insanların davran ışları,
seyahatlerde görülenler, okunarak öğrenilenler de bu nları pekiştirir.
Okul, radyo ve TV, gelenek ve göreneklerin yaygı nlaşması na, araları n
daki farkları n azalmas ı na yard ı m eder.
Sabah Hazı�hğı
Ailede gü nlük hayat sabahleyin yatakta uyanmayla başlar. Anne
ve babalar tecrübeyle ne zaman yataktan kalkılması gerektiğini bilirler.
Uyanmayan çocukları n ı uyand ırırlar. Yataktan dua edilerek kal kılı r. An
ne ve baba, çocuklar birbirlerine "günayd ı n, hayı rlı sabahlar" diyerek
iyi bir gü n d ilediğinde bulu n urlar. Tuvalet ihtiyaçları giderilir. Ei ve yüz
temizliği yapılır.
106
Günlük Hayatla İlgili Gelenek ve Görenekler
Tı raş çağı ndaki erkekler tı raş olurlar. Bu işler yapılı rken erkekleri n
üzeri nde p ijama, yetişkin kadı nları n üzeri nde sabahlık vard ı r. Ayaklar
da yatak odası nda giyilmesi gereken terlik bulu nur.
Tem izliğ in i b iti renler yatak kıyafetleri n i üzerleri nden ç ı karıp o gün
giymeyi d üşündükleri kıyafetleri giyerler. Yatakları n ı d üzelti rler, eşyala
rı yerli yeri ne koyarlar. Büyük kardeşler, küçükleri n giyi nmesi ne yard ım
ederler. Bu işleri n i bitirenler sofra n ı n kurulması na yard ı mda bulu nurlar.
Kahvaltı sofrası nda o gün yapılacak önemli işler konuşulur. Sabah kah
valtısı nda her zaman bir arada bulu nmaya d ikkat edilmeli. H ızlı iş ha
yatı buna i mkan verm iyorsa tatil gü nlerinde beraber kahvaltı yapmaya
özen gösterilmeli.
Büyükler, çocuklara sokakta, taşıtta, okulda uymaları gereken ku
ra
'
şamdan haz ı rlanan iş veya okul çantası tekrar kontrol ed ilir. Çocuklar
anne ve babaları n ı n elleri n i öperek, ayakkabıları n ı giyerler, "Allah ı s
marlad ı k, hoşça kalın" derler. Anne ve babalar çocuklar ı n ı "Güle güle,
iyi gü nler, başarılar" diyerek ve dua ederek uğurlarlar. Çalışmaya giden
eşler de ayn ı şekilde birbirleriyle vedalaşı rlar.
Günümüz
Iş ve ticaret yeri ne, okula gidilirken yolda; taşıtıara, karşıdan ge
len i nsanlara, h ayvanlara, b itkilere d i kkate ed ilir. Yaya kald ı rım ı nda, i n
san ıara çarpmadan, hayvanlara-bitkilere zarar vermeden daima sağ ta
raftan yü rü nü r. Yere tükürmek, burnunu silmek, kağıt, sigara izmariti at
mak ayı plan ı r. Yolda yürürken s igara içilmez. Yaya geçi tierinde yaşlıla
rın sakatların, çocukları n karşıdan karşıya geçmelerine yard ımcı olu nur.
Daima sağdan geçili r.
• Yolda yü rürken tan ı d ı k insanlar, sözle veya başla selamla nır. Za
107
Örj ve Adetlerimiz
Selamlaşma
Iş yeri ne, okula gelenler, kend ileri nden önce gelen lere selam ve
rir. "Günayd ı n, hay ı rl ı sabahlar, iyi gü nler, iyi işler" d ilegi nde bulunur
lar. Onlar d a ayn ı sözlerle karşılık veri rler. Iş yeri nde okulda kanu nla
rı n, yönetmeliklerin ön gördügü kurallara, temel görgü kuralları na uyu
lur. Arkadaş, dost z iyaretleri kısa tutulu r. Çalışanların gereksiz sözlerle
oyalanması, iş sah i pler i n i n bekletilmesi hoş karşılanmaz .
Devlet Dairesi
I nsan ırnız günlü k hayatta vergi, tapu sigorta, sagl ı k vb. pek çok işi
devlet daireleri nde taki p etmek durumundad ı r. Bütün bu i şleri n yü rütül
mesi sırasında görevli mem ur ile vatandaş yüz yüze gelmekted i r. Her iki
taraf çogu zaman işlerin saglıklı yü rümed igi nden şikayet eder. Bu nok
tada önemli olan tarafları n anlayışlı davranmalarıd ı r.
108
Günlük Hayatla İlgili Gelenek ve Görenekler
Öğle Yemeği
Ögle yemekleri; aile içinde, okulda, iş yerinde veya lokantalarda
yenir. Yemekten önce ve sonra el ler y ıka n ı r. Yemekten sonra dişler fır
çala n ı r. Sokakta yürürken, kagıda sarı l ı yiyecekler yenerek kar ın doyu
ru l maz. Oku l önlerinde, açı kta satı lan yiyecek maddeleri satı n al ı n ı p
yenilmez.
Eve Dönü§
Akşam olunca, mesai saatinin sonunda çal ışanlar masalar ı n ı , tez
gahları n ı top larlar. Çöpleri çöp kutusuna atarlar. Evrakları dosya dolap
lar ı na koyup kilitlerler. Amirierine, iş arkadaşlarına "iyi akşam l ar" diye
rek iş yeri nden ayr ı l ı r l ar. Ögrenciler ise kitap l ar ı n ı , ça ntal arı n ı
yerleştirirler. Arkadaşları na "iyi akşaml ar" veya tatil öncesiyse "iyi tatil
Ier" diyerek evlerine gitmek üzere oku ldan ayr ı l ı rl ar.
109
Ör! ve Adetlerimiz
Aile içi nde ve d ı ş ı nda insanlarla konuşma şekli çok önemlid i r. In
sanogıu d i l iyle kazan ı r veya kaybeder. Aile içindeki konuşmalarda isim
ve akrabalı k terimleri nin sonu na mutlaka "-cigim, -cıgım" sevgi ekleri
geti rilir. "An necigim, dedecegim, agabeycigim, Ahmetcigim" gibi . .
1 10
Günlük Hayatla İlgili Gelenek ve Görenekler
Konuşma Adabı
Büyükleri n sözleri kesilmez. Büyü kler de küçükleri sabırla d i n ler.
Yan l ış konuşmal ara k ız ı l maz. Hoşgörüyle doğru lar anlatı l ı r. Argo sözler
ku llan ı l maz . A i le d ı ş ı nda da herkesle naz i k konuşul u r. Isi mleri n sonu
na "Bey, Han ı m " söz leri eklen i r veya " Beyefend i Han ımefend i " d iye h i
tap ed i l i r. "Sen-ben" denmez, ilS iz-biz" den i r. Konuşurken el ve kol lar
aşı rı sal l anmaz, bağ ı rı l maz . Konuşan kişi n i n yüzüne bakı l arak, konuş
ması d i n le n i r. Konuşu lan kiş i n i n omuzu na, s ı rtına el kon u lmaz . B i riyle
yü rü rken, tan ı d ı k b i riyle karşı laş ı ld ığı nda, uzun süre sohbet ed i l i p bir
l i kte yü rü n ü len kişi oyalanmaz. Konuşan iki kiş i n i n yan ı na üçüncü kişi
geld iği nde, bu kişiyi tan ıyan diğeri ne tan ıtı r. Yard ıml ara mutlaka teşek
kür ed i l i r. Kusu rlu hareket eden ler özür d i lerler. Istekler rica ed i lerek
anlatı l ı r.
Telefonda sadece telefon etmeye sebep olan konu üzeri nde konu
şu lur. Teşekkü r ed ilerek, iyi d i leklerde bu l u nu l arak konuşmaya son ve
ri l i r. Başkas ı n ı n telefonu müsade istenerek görüşme yap ı l ı r. Şeh i rler ara
sı, milletler arası görüşme yap ı l m ışsa ücreti öden ir.
Hasta Ziyareti
Hasta akrabalar, komşu lar, iş arkadaşları mutlaka z iyaret ed i l ir.
Hasta ziyaretine çiçek, kolonya gibi armağan larla gid i l i r. Meyva d ı ş ın
da yiyecek kes i n l i kle götü rü lmez. Çü nkü doku nabilir. "Hasta çorbası"
den i len yoğurtlu, baharatsız çorba zoru nlu hallerde (hastan ı n kimsesi
yoksa) hastaya götü rü lüp yed i ri leb i l i r. Hasta ziyaretleri; 1 5-30 dakikayı
geçmez. Hastan ı n yan ı n a gü ler yüzle girilir. Iyileşmekte olduğu söyle
n i r. Benzeri h astalardan, ölü lerden söz ed ilmez . Tı bbi tedavi d ışı ndaki
tedavi yol l arı tavsiye ed ilmez. Ayrı l ı rken sağl ık şifa d i len i r, dua ed i l ir.
111
Ör! ve Adetlerimiz
Temizlenme
Tem izlik, Türk toplumunun çok önem verd igi degerlerdend i r.
Anadolu Selçukluları ndan itibaren Anadolu'da hamamlar, çeşmeler i n
şa ed i lmiştir. Her evde gushane den ilen birden fazla banyo bulu nur.
Oturulan evlerin mutlaka tuvaletleri vard ı r. Eskiden tuvaletIer, evi n d ı
şı nda, bahçen i n uzak köşesi ne i nşa edilirken evlere s u getirilmesiyle
birlikte evi n içine alı nm ı ştır. I nsanları mız sık sık yıkan ı r, iç çamaşırları
n ı , kirlenen gömlekleri n i degiştirir. Her c insı mü nasebetten sonra eşler
gusul abdesti alı r ve yı kanırlar. Yemekten önce ve sonra elleri n yıkan
ması, beş vakit namazdan önce abdest alı nması sı rası nda el, ayak, yüz
kol, kulak, agız, burunun temizlenmesi vücudun daima tem iz kalması
nı saglar. Evleri n içi, avlular, sokagı n eve yakın bölümü de sık süpürü
lür, yıkan ı r. I şyerleri n in, okulları n, hastanelerin, lokantaların, parkıarın
tem izligine de evler ölçüsü nde önem vermek gerekir.
Toplum Içinde
Baba, anne zaman zaman çocu klar ı n ı sinemaya, tiyatroya, opera
ya, konsere, maça, sergilere, gösterilere, pastaneye, parka götürürler,
bu ralarda nasıl davran ılması gerektig i n i ögretirler. Daha son ra a ile top
luca sanat faaliyetlerine katıld ı kları gibi çocu klar, gençler arkadaşlarıy
la da sanat, eglence, spor yerlerine giderler.
1 12
Günlük Hayatla İlgili Gelenek ve Görenekler
Köyde ...
Köy hayatı nda genellikle güneş dogmadan, dua ed ilerek yataktan
kalkılır. Eller ve yüzler yı kanır. Tuvalet i htiyaçları giderilir. Traş i htiyacı
duyanlar traş ıar ı n ı olurlar. Yataklar topla n ır, dolaba, yüklüge kaldırılı r.
Gü nlü k kıyafetler giyil i r. Hayvanların yemleri verilir. Inekler, koyu nlar
sagılır. B i r yandan da ocakta süt, çorba, çay pişirilir. Sabah yemegi nden
önce eller tekrar yıkanır, hep birlikte sofraya oturulu r. Yetişkin kızlar sof
ran ı n kurulmasına, toplanması na, bulaş ıkların yıkanmas ı na yard ı m
ederler.
113
Günlük Hayatla İlgili Gelenek ve Görenekler
Bebekleri, küçük çocu kları an neleri, n ineleri yatı rırl ar. Yatak kıya
fetlerini giyip yatanlar Allah'a şükred ip dua ederler.
Ibadet
I badetler, günlü k hayat ı n ayrılmaz bir parçasıd ı r. Aile bireyleri
yaşlarına, iş duru mları na göre ibadetleri n i yaparlar. Beş vakit namazıa
rını kılarlar,. Ramazan ayı nda oruçları n ı tutarlar, Kelime-i şahadet geti
rirler. Zekatları n ı verirler. Hali vakti yerinde olanlar H ac'ca giderler�
Kand il geceleri mevlit d i nlerler. I badethanelerin, mezarl ı klar ı n tem iz,
düzenli olması na yard ı m ederler.
Yolculukta
Bugü n toplumumuzu n h iç de az olmayan bir bölümü, çok çeşitli
sebeplerle şeh i rler arası nda s ı k sık gidip gelmekted i r. Yolculuga yaln ız
çıkılm ışsa, yan ım ızdaki n i seçme şansımız olmaz. Uzun süren yolculuk
ta yan yana oturmak durumunda kalın ılan kimseyi konuşmaya zorla
mak, onu rahatsız etmek, hele hiç alakası olmayan konularda söz aç
mak uygu n b i r davranış degild ir. Ası k bir suratla da oturmak uygun ol
maz. Bu konuda h iç kimseyi rahatsız etmeyecek bir tavı r içinde olmak
en iyi yoldur.
Yola çıkarken yan ı na yolluk olarak bir m i ktar yiyecek almak halen
insan ı m ızın alışkanlıkları arası nda sürmekted i r. Bu davranış tasarruf ge-
1 15
RAMAZAN RESMI (RESIM 11)
Günlük Hayatla İlgili Gelenek ve Görenekler
1 17
KURUMLARDA DEVAMLıLIK
Fertler fani ; m illet, devlet ve kurumlar süreklid i r. I slam'dan önce
ki Türk devletlerinde hükü mdar baba ölecegi sırada ülkeyi ogu Iları ara
sında paylaştırır ve onlar da aralarında yeni mücadelelere girişir/erd i .
Tabiatiyle bundan d a kaybeden Türk m illeti olu rdu. Islam'daki "birlik
fikrinin de tesiriyle Selçuklular ve hele Osmanlılar devrinde devletin
hayatı asır/arca sü rebi i m iştir. Esasen devlet demek, m illet demek sürek
lilik demektir. Selçuklu ve Osmanlı devrinde yapılan eser/erin, kurulan
müesseselerin uzun ömürlü olmasının bu devamlı / ı k fikrinden kaynak
land ıgı bilinir. Bu z i hniyetin temelinde "devlet-i ebed m üddet" fikri var
d ı r.
118
ÇALIŞMA iLişKiLERi ve iş AHLAKI
Her m illet b inlerce yıll ı k tecrübe ve b irikim i nden süzülüp gelen
bir ahlak anlay ı ş ı na sah i ptir. Bu bakı mdan ahlak, çok defa yaz ılı huku k
kuralları ndan da fazla b i r tesi r gücü ne sah iptir. Çü n kü ahlak ku ralları
doğruluk ve geçerliliğ i n i cem iyetin vicda n ı ndan alı r. Genel anlamdaki
ahlak anlay ışı ve ku ralları n ı bu rada çalışma ilişkilerine ve iş ahlakına
indirmeyebiliriz.
Iş Ahlakı ve Verimlilik
Esasen ahlaki ölçüler zamanla cem iyeti n değişen hayat şartlarına
ve ald ığı şekillere göre biçim kazan ı r. Ancak geçmişteki esaslara yen i
durumlara göre oluşurken özü n ü kaybetmez. Mesela toplum vicdan ı n ı
rahatsız eden b i r davran ı ş ı n sonradan meşru iyet kazanması bah is konu
su değild i r. N itekim ahlak bir bütü ndür. Aile ahlakı, ekonomi a hlakı, bi
lim ahlakı, iş ahlakı ahlaktaki değişmenin değil, çeşitlenmenin ifadesid ir.
Zama n ı m ızda toplu mlar ekonomik güçleri ile öne çı kmakta, d iğer
toplumlarla araları ndaki fark, ilerlem işlik-geri kalm ışlık g i b i ekonom i k
gelişme ile bel i rg i n hale gelmekted i r. Şu halde b u bize ekonom i k ahla
kına ayrı bir yer vermem izi gerekli ve hatta şart kılmaktad ı r. Ayn ı şart
larda çalışan ve ayn ı maddeyi ü reten bi r fabrikada verimliliği sağlaya
cak i nsan gücü n ün ayı rıcı vasfı, ahlakı olacaktı r.
Iş Yeri Huzuru
Türk toplu m unda çalışma bir ibadet olarak kabul ed ilm iştir. Bu
anlayış, helal-haram ayı r ı m ı ve helalinden kazanmak düşüncesi ile b i r
leşi r, m illı varlığ ı m ı z ı n devam ve bekas ı n ı n çalışmakla mümkü n olabi
leceği şuuru ndan kuvvet alı rsa, iş hayat ı n ı n ayrı bir d i nam izm kazana
cağı mu hakkaktı r.
1 19
Ör! ve Adetlerimiz
Çırak - Kalfa
B i r zanaatkarı n yan ı na verilen bir çı raktan ilk istenen "el ine, bel i
ne ve dili ne" sahi p ve hakim olmasıdır. Usta, çırağına kalfa olma yolun
da ahlakı terbiyesi ile iş terbiyesi n i beraber öğretir, onu n öncel i kle in
san olmas ı na d i kkat ederd i . Mesleğ i n i n s ı rları n ı yavaş yavaş öğrenen
genç, ustası ndan ayn ı zamanda kulland ığı eşyaya ve malzemeye di kkat
etmes i n i , müşteriye nasıl davranması gerektiğini, iş arkadaşları yani yol
arkadaşlarıyle geçi n mes i n i de öğren ird i . Ç ı rağı n, yeterl i olduğu başka
ustaları n imtihanları ile de an laşıldığından sonra, özel b i r merasimle
kalfa yapılırd ı .
Güvenilirlik
Esnaf, mal ı n ı sağlam yapmaya mecburdu. D ilim izdeki "papucu
dama atılmak" tabiri o devirlerdeki üretici-tüketici münasebetleri nden
kalm ıştır. Yaptığı ayakkabı n ı n b i r sene dayanacagı n ı söyleyen ü reticinin
sözünün h i l afı na ayakkabısı daha kısa zamanda eskiyince müşteri lon
caya mü racaat eder; yapılan i nceleme sonu nda gerçekten ayakkabı n ı n
saglam yap ılmad ıgı anlaş ı l ı rsa o usta n ı n yaptıgı b u ayakkabı dama atı
lır ve belirli bir süre dü kkanı kapatıl ı rd ı .
120
Çalışma İlişkileri ve İş Ahlakı
Işçi-Işveren
Ü l kem izde başlatılan b i r kalk ı nma hamlesi vard ı r. Bu hamlen i n
geleneklerim iz le beslenmesi, i ş barışı n ı saglayacak g i b i başar ı l ı d a k ı l a
caktı r. Şu halde bugü n, çal ı şma h ayatı nda iş veren; öncel ikle memleke
ti n sanayi ve ekonom ik şart ve i htiyaçlarına göre iş yerine kuracak ken
di varl ı g ı n ı sürdürebilmes i n i n mem leketi n varl ıgı na, b i rl igi ne ve yüksel
mesine bagıı b u l u ndugunu u nutmayacaktır.
121
Ör! ve Adetlerimiz
Keza i şçi de çolugu nun çocugunun rızkını kazand ıgı iş yeri n i ken
di varııgı gibi ben imsemel id ir. B i r iş yerin i n memleket ekonom isi ndeki
h izmet ve yeri, işç i n i n u nutmaması gereken bir noktad ı r. Eski leri n anla
yışı ve gelenegi n ifadesi i le iş yeri ekmek kapısıd ı r. Ekmek ed i n i len bir
yer mukaddestir de. Ayrıca işçi çal ışı rken ibadet ettigi n i n şuu runda ol
mal ı d ı r.
Nas ı l i badet huşu ister, sevgi ister, ru h temizl igi isterse, işçi aynı
duygularla işine sar ı lırsa mesut olacag ı n ı b i l mel id i r. Çal ı şmak ayı p de
gildir. Şu veya bu iş önem l i degildir.
Tüketici ve Rekabet
Ü reti len mal elbette tüketilecektir ama, tüketici "müşteri vel i n ime
timdi r" anlayışıyla hoş tutu lmal ı ve memnun ed i l mel i di r. B i r malı pek
çok i nsan üretebi l i r. Hatta d ışarıdan da getirebi l i r. Işte bu noktada reka
bet kend i n i gösterecek, en iyiyi, en dayanıkl ıyı üretme yarışı ü l ke eko
nomisinin yüzünü gü ldürecektir.
Bu kon uda son olarak işçi, işveren, müşteri birl igi n i n doguracagı
iş hayat ı n ı n memleketin kalkınmasında büyük bir itici güç olacagını,
kal k ı n m ı ş b i r ü lken in n imetleri nin bu günkü nün çok daha üstüne ç ı ka
cagını hatırlata l ı m .
122
Çalışma İlişkileri ve İş Ahlakı
• Çalı şma süres i n i sadece işi ile meşgül olarak geçi rmek. Bu hu
sus iş ahlakı n ı n en önemli ögeleri ndend i r. Buna aykırı davran ışlar ferdı
ve toplam ortalama verimliligi düşürür. Ayrıca, diger çalışanlara kötü
örnek teşkil eder.
• Iş yeri arkadaşları n ı çalışma dışı amaçlarla (sohbet vb.) ziyaret
1 23
Ör! ve Adetlerimiz
• Işin gerektird igi kılık ve k ıyafet giyrnek. Her iş yeri nde persone
lin giyi m-kuşam i yapılan işin mahiyeti ne göre degiş' i klik gösterir. Bi r dö
küm atölyesi nde çalışan mü hend is ile bü roda çalışan daktilo görevlisi
nin kıl i k-kıyafeti birbiri nden farklı olmak zorundad ı r. Atölye elbisesi ile
büroda, büro elbisesi ile atölyede çalışılmaz. Bu iş yeri ne ve iş yeri ile
ilgili i nsan grupları na saygısızlı ktır.
•Yap ılacak iş ile bagdaşmayan giyim-kuşam kadar, uygun görü
nen kıyafette de aş ı rıya kaçmamak gereki r. Iş yerinde z iynet eşyası ta
kınmak da dogru degild ir.
124
Çalışma İlişkileri ve İş Ahlakı
125
SOSYAL HAYATTA Di.KKAT. EDiLMESi GEREKEN
BAZI DAVRANıŞ ŞEKILLERI
Günlük hayatımızda çeşitl i insanlarla ve olaylarla karşı laş ı rız. Fa
kat bu konudaki davran ışlarımızı her zaman kontrol altında tutamaz,
kend i kend imize "ben ne yaptım, nası l yapmam gerekti?" sual ini sora
mayız. Tabiatıyle davranışlar a l ı şkanl ı kl ardan gel i r. Bu bakımdan bura
da baz ı davranış şek i l l erine özel olarak d ikkati çekmek istiyoruz.
Selam
Şekil olarak bak ı ld ı gı nda küçü k, belki de basit görünen selam, bir
toplumun fertlerini b i rbirine baglayan, insanlar arasındaki i l işkiyi sag
lamiaştırıp pekişti ren önemli bir davran ıştı r. Karş ımızdakine i lgimizi,
sevgimizi, saygımızı, nezaketim izi göstermenin en iyi başlangıcı selam
d ı r. Bu bakı mdan Türk kültür hayatında selam insanları birleşti ren, kay
naştı ran en mü h im bir davranış olarak kabu l ed i lmiş, sözden evvel se
lamın gelmes i, selam vermeyenin sual ine cevap veri lmemesi gerektigi
vurgu lanmı ştı r. Töremizde "önce selam sonra kelam" ku ra l ı önemli yer
tutar. Dalgınl ı kla verilmeyen selam sanki bir dargınl ı k kabu l ed i l i r, ba
rışmak için yol lar aranmaya başlanırd ı .
126
Sosyal Hayatta Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Davranış Şekilleri
Ister "Selamü n aleyküm", ister "merhaba", ister "gü nayd ın " şek
li nde olsun, bu sevgi gösteri s i n i apartman ızda, mahallemizde oturan i n
sandan es irgemek, alı şveriş yapacag ı m ız b i r yerde, iş yerimizde bu
dostlu k ifades i nden faydalanmamak, bir yeri, bir şeyi soracag ı m ız i nsa
n ı güzel sözle yum uşatmamak pek güzel bir davran ış degildi r ve i nsan
lar arası ndaki ilişkilerin zayıflaması, hatta yok olması neticesi n i dogu
ru r. Gelenegimizde boş bir eve, mezarlıga gi rildiginde bile selam veri
lird i .
Başkalarma Yardım
Insan toplum içinde yaşamaya mecbu rdur. Bi rlikte yaşaman ı n bel
ki en güzel tarafı insanları sevmek ve onlara yard ım etmen i n zevkini ta
dabilmektir.
Asl ı nda her i nsan ı n yard ı ma mu htaç oldugu nun çeşitli örnekleri n i
gü nlük hayatta her gü n görüyoruz. Fakat i htiyacı olanlara yard ı m bir i n
sanlı k görevid ir. Bu, bizim kültü rü müzde belki d i n imizin bu konudaki
em i rleri n i n sayısı n ı n kabarık oluşu ile de çok gelişmiştir.
127
Örj ve Adetlerimiz
• Iyi l ige iyi l i k her kişi n i n karı, kötü lüge iyi l i k er kişi n i n karı .
• Merhamet imandan gel i r.
• Iyi l i k et at den ize, bal ı k bi lmezse hal i k bi l i r.
Başkasının Hakkına Saygı
Toplu yaşaman ı n bir takım kural ları vard ı r. I nsan lar belki bugün
eskisi nden daha faz la iç içe yaşıyorlar, gü n lük hayatları nda b i rbirleri i l e
daha sıkı i l işki ler içerisi nded irier. Bu bakımdan toplu yaşamada sagl ık
I ı i l işkiler için belki en başta gelen kural başkas ı n ı n hakk ı na saygıd ı r.
Herhangi bir şey al ı rken s ı raya girmek; elektri k, telefon, su, vergi
vb. ödemel erde bizden önce gelenlerin hakkı n ı gözetmek d ü rüst i nsa
n ı n davranışı olu r.
Bu kon u lardaki "aç ı k göz" davran ışl ar, toplum tarafı ndan hoş kar
ş ı lanmaz . Hatta ç i rk in davran ışlard ı r ve istihza i le karş ı l ı k bu l u r. Eger
kendi hakkımı z ı korumak istiyorsak başkas ı n ı n hakkına riayet etmeye
mecburuz. Yal n ız bu gibi yerlerde harp mal ü l leri ne, hasta, yaşl ı , sakat
ve han ımlara öncel ik tan ımak bir insan l ı k borcudur.
1 28
Sosyal Hayatta Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Davranış Şekilleri
Sözünde Durma
Verd iği sözü tutma ve sözünde d urma al ışkanl ığı b i r eğitim işid i r.
Sözünü tutan ve sözünde du ran insanların oluşturduğu toplum sağlam
bir zemin üzerinde demekti r.
Gönül Alma
Top lumun tabiı dokusu sevgisid i r. Ancak sevgi kend i l iğinden ye
şermez, kuvvetlenmez . Baz ı davranışlar onu uyand ı r ı r, canland ı rı r, b i r
hayat üslGbu hal ine getirir. Bunu sağlayan en önem l i davranış şek i l leri
arasında "gönül almak" da vard ı r.
129
Örj ve Adetlerimiz
Gönü l almanın b i r başka şekl i de gücend irilmiş i nsan l ara karşı ta
k ı n ı l acak tavrı çerçeveler. Gücend irilen i nsan ların gön l ü,gücendi ren ta
rafı ndan tatl ı sözlerle ve başka vasıtalarla mutlaka yen iden kaza n ı l ma
l ı , darg ı n l ı kların devam ı engel lenmelid i r.
Özür Dilerne
Insanlar gü n l ü k h ayatlarında hata yapab i l i r, yan l ı ş davran ışlarda
bul unabilirler. Kasıtlı yap ılmam ı ş bir davranıştan zarar gören de du ru
mu anlayışla karş ı l ayabilir. Ancak bu duru mda ası l olan hatal ı davranış
iç i nde olan ı n hatası n ı görü p özür dilemesid i r. Böyle bir davran ış, duru
mu oldukça yumuşatı r.
Nezaket
I nsanlar arası i l işki lerde belki de ne çok d ikkat ed i lecek husus ne
zaket olmal ı d ı r. Her hangi bir konuya, herhangi bir i nsana nezaketle
yaklaşmak, sözleri nde, davranışları nda nazik olmak işimizi yarı yarıya
kolaylıştı rır. N itekim bize naz ikçe davran ı ld lSında ne kadar memnun
oluruz. B ilel i m ki başkaları da bizim davranışım ızdan ayn ı ölçüde hoş
nut kalacaktı r.
1 30
Sosyal Hayatta Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Davranış Şekilleri
Sabır
Toplum hal i nde yaşad ıgımıza göre beklenmed i k bir takım olay ve
ya durumlarla, zorlu klarl a, kabu l lenmesi zor birtakım davranışlarla kar
şılaşab i l i rfz . Istemedigimiz bir takım şeyler başımıza gelebi l i r. H ızla de
gişen bir topl u m içinde yaşamamız, kabu l etmekte zorluk çekecegimiz
böyle durumlarla karş ı laşma ihtimal i n i daha da arttırab i l i r. Böyle du
rumlarda b i rden bire pan ige kapı lma veya isyan, kend imize oldugu gi
bi top lum düzen ine de zarar verebi l i r. Durumu daha da zor şekle soka
bi l i r.
Böyle hal lerde soguk kan l ı olmak, agır baş l ı davranmak, iyi dü
şünmek ve en dogru olan ı bu l u ncaya ve ona göre davra n ı ncaya kadar
sabretmek, en uygun davran ı ş biçimidir. Gençlerin, zaman ımız ı n şart
larına göre değişik davran ışları, degişik kü ltü r ve medeniyetlerden al
d ı kları degişik anlayış ve yaşayış şekilleri karşısı ndaki sert tedbi rler itici
ve kırıcı olab i l i r. Bu durumlarda, dogru olan ı göstermede sabır esastı r.
"Sabırla koru k helva olur, dut yapragı atlas" şekli ndeki atasözü bunu
çok güzel şeki lde ifade eder.
Tü ketim topl umları nda i nsanları n arzuları mala veya d iger tüketi
leb i lecek her şeye karşı kabartı l ı r. Istegi karşı lanmamış, tatmi n ed i lme
miş işti ha ise i nsanı isyana hatta suça itebi l i r. Ancak üretim i n büyük bir
sabı r ve emek işi oldugu gözden uzak tutu lmama l ıd ır. Ü retimi n sabra
dayal ı zem i n i kurulmad ı kça tüketimi azd ırmak topl umu zayıflatır, mi l lı
birlik ve daya n ı şmayı bozar. Bu durum göz önüne a l ı n arak sabrı n egi
tim içi nde ögreti lmesi gereken bir davran ış ve yaşayış şekli oldugu göz
den ırak tutu lmama l ı d ı r. Sabı r gerçekten i nsan ı n nefs i içi n zordu r. An
cak sabrı n sonu daima iyiye ve güzele varı r.
131
Ör! ve Adetlerimiz
Dedikodu
Başkal arı n ı n arkası ndan konuşmak, onu çekişti rmek, onun sı rları
nı başkalarına aç ıkl amak ç i rk in bir davran ıştır. Konuşu lan ların doğru lu
ğu ded i kodu için bir mazeret değildir. Esasen doğru olmayan sözler if
ti rad ı r ve bu çok daha ç i rkind i r.
Karacaoğlan
1 32
Sosyal Hayatta Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Davranış Şekilleri
Kırıcı Konuşmama
I nsan lar aras ı ndaki i l işki leri n güzel l i k ve devam ı ı ı ıg ı n ı n belki de
en birinci şartı k ı rıcı konuşmama; tatl ı l ı k ve yumuşakl ı ktan vazgeçme
med ir. Elbette b i l d i g i m iz, gördügümüz, i nand ıgımız gerçekleri söylece
giz. Ama bu n u tatl ı l ı kla söylemek, fikrimizi kuvvetlend i ri r. Öte yandan
karşım ızdaki n i n kal b i n i kazanman ı n önce l i kle söz ve davran ışlar ı m ı z ı n
nezaketiyle mümkün olabi leceg i n i u nutmamak gerekir. "Lüften",
"mümkünse" , "yapar m ı s ı n ız", "yapab il i r misin iz", vb. gibi nezaket ifa
de eden kel imeler bize karşım ızdaki n i n kalb i ni kazand ırı r. Elbette red
ded i lecek, kabu l len i l meyecek görüş ve istekler de olacaktır; o zaman
da karşım ızd aki n i kı rmadan, tatl ı l ıkla istegi ni n yeri ne getiril meyişinin
sebebi anlatı l mal ıd ı r. Kusur ve ayı plar bile tatl ı ve yumuşak bir üslupla
sergi lenmel id ir. Kur'an-ı Kerim "sevdirin iz, nefret ettirmeyi n iz" derken
bu gerçegi ifade eder. N itekim kü ltü rümüzde ve bu nunla i lgi l i b i r hayl i
güzel söz vard ı r:
• Öfke ge/ir göz karanr; öfke geçer yüz karanr.
Argo
Sözlü klerim iz argoyu ortak d i lden ayrı olarak ayn ı meslek ve top
l u l uktaki i nsanl arı n veya serseri leri n kü l hanbeyleri n ku l l andıgı özel b i r
d i l veya kel i meler d iye tan ı m lar. Bun lar her d i lde vard ı r. Fakat her yer
de ve her zaman ku l l an ı l mazlar, ku l l anı lmamal ıd ı rlar. Hele han ım ların,
çocu kl arı n bu lu ndugu yerlerde, topl u l u k içi nde bu çeşit kel i melere i lti
fat etmemel id i r. Elbette dü nyadaki her varl ıgı karşı layacak kel ime ola
caktı r. Ama bu nların ku l l anman ı n insanlarla olan i l işki l eri m izi zedele
yecegini u nutmamak gerekir. Ayrıca seçecegi m iz her kel imen i n şahsi
yetim iz i n göstergesi olacag ı n ı hatı rdan ç ı karmamal ı d ı r.
133
Ör! ve Adetlerimiz
Yaya Kaldırımı
Yaya kal d ı rımları yayalar için yapı lmıştı r. B u n ları n seyyar satıcı lar
tarafı ndan işgal ed i lmesi hem şeh i r n izamı n ı bozmakta hem de yayala
rı n hakkı çignenerek onlara s ı k ı ntı verilmekted i r. Yaya kal d ı rımları na
araba park etmek, dükkandaki eşyaları koymak veya sergi lemek de ay
n ı şekilded i r. B u bakı mdan bu konuda beled iyelerimiz kadar i nsan ı rn ız
dq d i kkatl i olmal ı d ı r. Böyle davran ışlar s ı k ı ntı l ı hale gelen şeh i r hayatı
nı kend imize ve bi rbi rimize zeh i r edecek, daha da dayanı lmaz yapa
cak. Ayrıca yayalar da yaya kald ı rımında koşar gibi gitmemeli, d iger
yolcu lara rahatsız l ı k verecek davran ı şlardan kaçı nmal ı , daima sagdan
yürüme l id i r.
"ıgneyi kend i ne, çuvald ı z ı başkası na" atasözü bizi başkalarına sı
kıntı vermekten al ı koymaı ıd ı r. Yaya kaldı rımında üç ve daha fazla arka
daşın yan yana yü rümesi yol u kapatacaktır. Bunun için de yaya kal d ırı
m ı nda b i l h assa üçten faz la arkadaşı n yan yana yü rümes i, karşı laşı lan
tan ıdı klara orta yerde sohbet ed i l mesi, yüksek sesle kon uşu lması, b i r
şeyler yenmes i h iç de hoş olmayan davran ı şlard ı r.
Sigara Içme
Günümüzde sigara n ı n i nsan sagl ıgına büyük zarar verd igi ispat
ed i lmiş i l im gerçekleridir. B u n u n la beraber bu al ışkan l ı ktan kend i n i ala
mayanların d i kket etmes i, gereken bir takım hususlar vard ı r. Esasen baş
kalar ı n ı n hakkı na sayg ı, büyüge saygı vb. güzel davran ışlar bizi bu ko
nuda yeteri nce titiz olmaya sevk edecektir.
Ayrıca küçü klerin büyüklerin in, ögrenci leri n ögretmen leri n i n, me
mu rları n ami rier i n i n yan ı nda sigara içmeleri de hoş karş ı l anmaz.
1 34
Sosyal Hayatta Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Davranış Şekilleri
Şeh ir içi trafikte ister yaya, ister sürücü olsun bir kimse, m utlaka
yol u n ve trafig i n kaidelerine uyma l ıd ır. Burada bu kaideleri sıralamayı
yersiz bu l uyoruz . Yal n ız yaya olu nca bütü n hakları n, sürücü olunca bü
tü n imkan ları n ve üstün ıügü n kend i m izde oldugu düşünmem iz son de
rece yan l ıştır.
135
TicARi GELENEKLERiMiz
Türkler, tarih sahnesine çı ktı kları andan iti baren, genell i kle "Ipek
Yolu" üzeri nde devletler ku rmuşlar, bu yol üzeri ndeki can l ı ticaret ha
yatından faydalan m ışlard ı r. Türkler, ıslam iyet' i n de tesiri i l e ticarı ka
zançları m akbu l saym ış, dü rüst ticareti teşvi k etm işti r. 1 071 Malazgirt
Savaş ı ' ndan son ra Anadol u'yu ikinci anayurt yapan Türkler, azı n l ı kları n
ticaret hayatı ndaki etk i l i rol leri karş ı s ı nda Ahıl i k teşki l atı n ı kurmuşlar,
bu sayede siyası varl ıkları n ı tem i nat altı na a l m ışlard ı r. Orta Asya kay
nakl ı, islam i temel lere oturmuş, Ah i l i kle beslenm iş Tü rk ticarı gelenek
leri kü ltü rü müzün önem l i bir bölümünü meydana geti rmekted ir.
Eski kü ltü rümüzde bir ticaret yeri açma, i lgi l i esnaf b i rl igin i n (Ahı
B i rl igi, lonca) izn iyle olur ve tören yap ı l ı rd ı . Berberl i k, terz i l i k, maran
gozluk, bakı rc ı l ı k ve daha pek çok iş kol larında ç ı rakl ı k, kalfa l ı k dö
nem leri n i n yaşanması şartlı . Usta l ı k ü nvan ı na yüksel i p dü kkan açma
hakk ı na sah i p olan esnaf peştemal kuşan ı rd ı . Gü nümüzde, b i r dalda
sermayes i ne ve yetenegine güvenen kişi belediyelerden ru hsat alarak,
i lgi l i ticaret-sanayi odas ı na, meslek odaları na veya esnaf b i rl igine kay
dol arak ticaret yeri açabi l mekted i r. Her ticaret yeriyle i lgi l i olarak be
led iyelerce bel i rlenm iş asgarı şartlar bu lunmaktad ı r. Ticaret yerini, dük
kan ı n ı kol ayl ıkla açabilen tüccar ve esnafı m ız, gelenege bagı ı uygula
maları da i hmal etmemekted i rler. B i r iş yeri ku ru l u rken, dükkan açı l ı r
ken dosta ve akrabalar baz ı eşyaları armagan ederek yard ı mcı olurlar.
Zanaat kol larında esnafı yetişti ren usta da alet-edevat armagan eder.
1 36
Ticari Geleneklerimiz
Ticaret yeri ne, dükkana gerekl i bütü n eşyalar yerleştiri ldikten sonra be
l i rlenen günde açı l ış yap ı l ı r. Açı l ış genell ikle ugurlu gün sayılan cuma
gününe rast getiri l ir. AÇı l ıŞ, davetiye bastı r ıl arak veya telefon la, davetçi
gönderi lerek yap ı l ı r. Bel i rlenen günde sabah namaz ı ndan sonra dükkan
sahibi bir d i n adam ıyla dükkan ı n ı n önüne gel ir. Dua ed i l ir, ku rban ke
sil ir. Dükkan sah ibi kurban ı n üzerinden atlar, besmeleyle dükka n ı n ı n
kapıs ı n ı açar, içeri gi rer. Kurba n ı n eti yoksu l l ara dagıtı l ı r. I l k dükkan
açışta, dükkan ı n içi nde veya evde mevl it okutu l ması da çok yaygındır.
Açı l ışa davet ed i lenler veya a l ı şverişe gelen ler, "hayırl ı olsun, bol ka
zançlar" derler. Büyü k şeh i rlerde açı l ışıarda i kramda bu l u n u ldugu, da
vetl i lerin ç içek ve baz ı lüzu m l u eşyaları getird i kleri görü l mekted i r. Ti
carı taşıtlar, ku rban kesi lerek h izmete soku l u r.
Paran ı n yere-topraga atı l ması , sakala sürü l mesi "bol kazanç" d i le
g i n i ifade eder. Kahveci gelenegine göre, siftah parası al ı nan müşteriye
parasız ol arak bir kahve veya çay i kram ed i l ir. I l k satış veresiye olsa bi
le m utl aka az da olsa b i r m i ktar para "siftah parası" olarak al ı n ı r. Eski
den siftah paras ı n ı alan tüccar, ayn ı mal ı n ticareti n i n yap ı l d ıgı iş han la
rı nda-çarş ı l arda i k i nci müşterisi n i genel l i kle "Ben siftah yaptım" d iyerek
yandaki komşusuna gönderird i . Günün sonunda tüccar-esnaf dükkanı
n ı kapatı rken, o günkü kazanç için Al lah'a şükreder, esnaf pıri ne duar
eder, besmeleyle k i l itleri kapatır. Eski kü ltürümüzde esnaf, dü kkan ı n ı
kapattı ktan sonra komşu esnafla helal leşird i .
137
Ört ve Adetlerimiz
138
Ticari Geleneklerimiz
139
Ör! ve Adetlerimiz
• Bozu k, kusu rlu mal üretil mez, satı l maz. Üreti i se b i le bu tür mal
lar kusurları bel i rti lerek ayrı böl ü mde pazarlanır.
• Tartı ve ölçü aletleri nde h i l e yapı lmaz . B u aletleri n bakı m ve
konulmaz . Satı lanlar kal ite kal ite ayr ı l arak, ayrı fiyatlarla pazarlan ır.
• A ldatıc ı reklam yapı lmaz.
• Sağl ığa zararl ı gıda ve tem izl ik malzemeleri ü reti l m ez, satı l maz.
• Aşı rı kar gözeti lmez . Tüccar, esnaf kanaatkard ı r.
• Müşteri ler, pazarl ı k yol uyla bir mal ı mal iyetin i n altında satın al
140
Ticari Geleneklerimiz
çük bir parçayla yeti n i r. Çünkü, ticaret yapan ı n kazancı na engel olur.
Ayn ı sebeple müşteri satıcıdan armagan kabu l etmez.
• Müşteri, kalabal ı k işyerleri nde sı raya gi rerek a l ış veriş yapar.
• Ç ı rak, kalfa tezgahtar, işçi, mesleği, sanatı ögrend iği ustası na,
patronu na saygı duyar. Ayrı iş yeri açtı kları nda ustaları n ı , patron ları n ı
zaman zaman ziyaret ederler. Küçük armağan lar götü rü rler. Ustalar ve
patron lar da yetişti rd ikleri kişi leri sevgiyle karşı larıar. B i r zorl ukla karşı
laştı kları nda yard ı m larına koşalar.
• Her i ş yer i n i n, dükkan ı n yapı lan işe göre b i r ad ı bu l u nmaktad ı r.
14 1
Ör! ve Adetlerimiz
Ticaret yerlerine ad koyarken; satı l an mal lara, yapı lan i şe uygu n Türk
çe bir ak kon u l u r. Türkiye'de yaygın uygu lama, yapı lan i ş bel i rti ldikten
sonra tüccarın, esnaf ve zanaatkar ı n ad ı n ı soyad ı n ı veya ikisi nden bi ri
ni ad olarak ku l lanma şekl i nded i r. Örnek : Terzi Ahmet Ayd ı n, Terz i Ah
met, Ayd ı n Terzi, Terzi Ayd ı n .
ve tah ı l ların yetişti r i l mesi, hasad ı sırası nda; hastaları n, yaşl ı ların dul la
rın, ogu l ları askerde bu l u nan ları n ü rü n leri imece yol uyla yetiştiri l ir, top
lanır ve pazarlan ı r. B u kişi lerin öncel ikle akrabaları, komşu ları ve yakın
çevrede otu ran l ar i mecede çal ışı rl ar.
mahalen i n ortak yapı ları (okul, yol, çekme, cam i, sagl ı k ocagı gibi) da
çogu zaman para ve iş gücü bir araya getirilerek i mece usu lüyle i nşa
ed i l i r.
Tüketicinin Korunması
Eski Türk ticaret gelenegi nde "müşteri vel i n i meti md i r" an layışı
son derece yayg ı nd ı . Kitabı n gerek Çal ışma Hayatı gerekse Ticarı Gele
neklerimiz bölüm leri nde bu konuya temas ed i l miştir. Fakat gü nümüzde
tabiatı n önce tahrip ed i l ip sonra korunmaya çal ı ş ı l ması gibi, tüketici
önce sanki sadece aldatı l ması gereken bir kimse gibi d üşü nü l müş son
ra da onu koru mak için gayret sarfed i l mek istenmiştir. Gerçi bu koruma
gayreti nde devletin ve bizzat tüketic i n i n korunma i htiyac ı n ı n da payı
vard ı r.
Eskiden "tüketici n i n koru nması" diye b i r yıgın laf ü retil mez ama
vel i n i met yan i efend i, varl ı k sebebi olarak görü len tüketici ne mal üreti-
142
Ticari Geleneklerimiz
143
Ör! ve Adetlerimiz
144
TASARRUF GELENEGi
Ekonom i n i n, kal k ı nman ı n itici gücü tasarruftur. Tasarruf edi len, bi
riktir i len taş ı n ı r ve taş ı nmaz değerler yen i değerlerin oluşmas ı n ı sağlar.
Böylece tasarruflar, tasarruf edenleri veya topl umu zengi n l iğe, mutl u lu
ğa, refaha u l aştırır. Gel işmiş ü l kelerde tasarruf ed i lmiş, ku l la n ı lmaya ha
z ı r kaynaklar çoktur. Gel işmekte o lan ü lkelerde i se kaynaklar sanı rl ı d ı r.
Bu yüzden s ı k s ı k gel işmiş ü l kelerin kaynakları na başvu ru l u r. Yan i borç
al ı n ı r. Gel işmekte olan ü l keler daha az borç almak için tasarrufa büyü k
önem vermek mecburiyetinded irler.
145
Örj ve Adetlerimiz
Para Tasarrufu
Her aile gel i rinin b i r bölümünü harcamayarak kötü günler veya
yen i bir mal a l ı m ı , yeni b i r kazanç aracı saglama amacıyla b i riktirir. Ya
kın zamana kadar para, altına çevri lerek saklanı rd ı . Bankac ı l ı k ve bor
sadaki gel işmelerle paran ın, para olarak saklanmasının yanında döviz,
tahvil, h i sse sened i olarak da degerlend irilmesi imkanı yaratı l m ı ştır. Za
ru ret d ışı duran para eskiyen paradı r, ekonom ik ve sosyal gel işmeyi ön
ler. Bu atasözü, deyim ve ölçülü sözlerim iz, gel irin bu bölümünü artır
mayı, para b i riktirmeyi, mecbur kalmad ı kça borç almamayı tavsiye et
memekted ir:
• Akmasa d a damlar.
• Ak akçe kara gün içind ir.
• Akçe akçeyi kazan ı r.
• Akşamdan kavuran, sabaha yer.
1 46
Tasarruf Geleneği
E l i ne geçen i yeme.
ıslam iyet açl arı, yoksu l ları düşü nerek sofradan daima doymadan
kalkmayı tel k i n etmekted i r. Bu konuda Peygamberim iz Hz. Mu ham
med'in davranışları örnek gösterilmekted i r. Hz. Muhammed tabagı nda
h iç bir yemek artıgı bırakmaz, ancak sofradan daima tam olarak doy
madan kal kard ı . Islam ahl akı n ı esnafa ögreten Ahı Fütüvetnameleri nde
de faz la yemek yenmemesi tavsiye edi l mekteyd i .
1 47
Örj ve Adetlerimiz
Sebze ve meyveler evlerde iyi koru nur. Yen i lebi lecek hiç bir par
ças ı atı lmaz. Kabu klar gayet i nce soyu l u r. Varsa hayvan lara yed i ri l i r,
yoksa gübre olması için topraga gömü l ü r. Meyve ve sebze üretici leri,
satmad ıkları meyve ve sebzeleri n i ku rutarak, pekrnek, marmelat, pesti l,
hoşaf, reçel, salça, si rke yaparak degerlend iri rler. Böylece kışl ık yiye
ceklerin b i r böl ümü saglanmış olu r. Büyük şeh i rlerde sebze ve meyve
n i n bol ve ucuz oldugu aylarda konserve, salça, reçel, ku rutma sebze
haz ı rı ıgı yap ı l ı r. Buzdolaplarında sebze, yemek ve meyveleri uzun süre
saklamak mümkü ndür.
Kasaptan satına l ı nan etlerin kemikleri atı lmaz. Kaynatı larak kemik
suyu elde ed i l i r. B u su çorba ve p i l av pişiri lmesi nde ku l lan ı l ı r. Tü rk mut
fagı nda yag ı n, şekerin ölçü lü ku l lanı lması esastı r.
Halkımız faz la yemek yiyenlerden hiç hoşlanmaz. Çok yemekten
i leri gelen hasta l ı kları n çok i l açla, az yemekten i leri gelen hastaI ıkIka
rın da az i laçla iyi leşecegine i na n ı r. Gerçi halkımız evine misafi r gelen
lere çeşitl i yiyecekler haz ı rlar ve yemeleri için daima ısrar eder ama yi
yeceklerin aş ı rı tü keti lmesi nden, hele bir kısm ı n ı n yarım yemerek d iger
yarı s ı n ı n atı l ması ndan rahatsız o l u r.
Atasözü ve ölçü l ü söz lerimiz arası nda halkımız ı n yiyecek ve içe
cek al ışkan l ı kları n ı d i le geti ren lerden baz ı ları şu n l ard ı r :
• Açl ı ktan kimse ölmez, obu rluktan çok kimse ölür.
148
Tasarruf Geleneği
149
Ört ve Adetlerimiz
Evlerde artan kumaş parçalarından "kırk pare" den i len usulle yas
tık, yorgan yüzleri, masa örtü leri yapılır. Çok eskimiş elbiselerin, çarşaf
ların kumaşları i nce şeritler hal i nde kes i l i r, boyanır ve k i l i m dokunuşu n
da kul lanılır. Türk a i lesi nde esk iyen bütün giyecek ve eşyalar degeren
diril ir. Ev eşyaları (halılar, k i l i m ler, koltuklar, sandalyeler) eskidikçe dış
kapıya yakın yerlerde ve bahçelerde kul lanılmaya başlanır. Daha sonra
bu eşyalar satılarak yerine yen i b i r eşya alınır. Yakılarak, parçalanarak
eski eşyanın ortadan kaldırılması düşünülmez. Çün kü, bu eşyaları bo
yayarak, d ialayarak ku l lanacaklar mutlaka bulunacaktır.
Yakacak Tasarrufu
Kış mevs i m i nde evleri n ısıtılması, bütün mevsimlerde i se yemek
pişiri l mesi, bulaşık ve çamaşır yıkanması, i nsanların banyo yapmaları
için odun, kömü r, elektrik, fueloi l, havagazı, dogal gaz tüketil mekted i r.
Bu maddelerin hepsi de çok pahalıdır. D iger yandan ormanıarın yetiş
mesi için yüzyıl lar gerekmekted i r. Petrol ve kömü rü n tab iatta yeniden
var ol maları m ümkün degildir. Bu sebeple yakacak tasarrufu gelecek
nes i l lerin istikbal i bakımından çok önem l id i r.
150
Tasarruf Geleneği
Konutların yanı nda taşıt araçları, sanayi kuru luşları da yogu n şe
k ilde petrol ve kömür tüketmektedi r. Dogal gaz ku l la n ı m ı da sanayi ku
ru luşları nda yayg ı n l aşmaktadır.
Elektrik Tasarrufu
Su, petrol, kömü r, dogal gazdan e lde edi len elektrikle ayd ı n l atma,
ihtiyaç oldugu zaman yapı lm alıdır. Odan ı n içi ayd ı n l ı kken veya odada
kimse yokken elektrik yakılmaz. Odadan, salondan ç ı kan lar elektrigi
kapatırlar. Avizelerde çok ampu l ku l lan ı l ması, heps i n i n b i rden açı lma
sı, elektrik l i ev aletler i n i n gereginden çok çal ıştı r ı lması , bakım ıarı n ı n
zaman ı nda yapı l m aması elektri k israfı na sebep olur. E lektrik akarsu l ar
yan ı nda petrol, kömür, dogal gaz ku l lan ı l arak da elde ed i l d igi için çok
pahal ıdır. Dogal kaynakları tü ketmekted i r. Nakl i için de büyük . masraf-
lar gerekmekted ir.
Su Tasarrufu
Türk topl u m u nda su Tanrı n imeti sayı l ır, bundan bütü n i nsanları n
ve tabiatın ayn ı ölçüde yararlanması gerektigine inan ı ı ı r.
151
Ört ve Adetlerimiz
Her kon uda israfı haram sayan ıslamiyet, suyu da idare l i ku l lan
mayı tavsiye etm iştir. Su da israf ed i ld igi nde, yeri ne iste n i ld igi zaman
yen is i n i n kon u l ması m ümkü n olmayan bir madded i r. Bu gün ku l la n ı l
m ış p i s suyu tekrar tekrar kul l anma suyu hal ine getirmek için büyük
gayret sarfed i lmekted i r. Tem iz l i k sırası nda geregi kadar su ku l la nıl acak
tır. Abdets al ı rken, cenaze yı karken dah i su israf ed i lmeyecekti r.
Çiçekler sulan ı rken yeteri kadar su dökü l mel idir. U nutu l mamal ı
dır ki çiçekler, bitki ler için susuzlu k kadar aşırı su da zararl ı d ı r. Aşırı su,
çiçeklerin çü rümes i ne sebep olur. Meyve ve sebzelerde de ayn ı şekl ide
çürüme yapar.
Tem izl i k, sagl ıkl ı yaşama n ı n temel şartıd ır. Susuz b i r tem izlik dü
şünülemez. Y ı kanma, çamaş ı r, bulaşık s ı rası nda muslukları n yeterl i su
yu akıtacak kadar açı l ması önem l id ir. Aşırı titizl ikle bardakların, tabak
lar ın fazladan b i rkaç defa du ru l anmas ı na gerek yoktu r. Camların her
gü n s i l i nmesi, balkon iarı n s ı k s ı k yı kanması su israfı ndan başka bir şey
degildir.
Zaman Tasarrufu
Zaman, tekrar yeri ne konması mümkü n olmayan en degerl i varl ı
gım ızd ı r. Ne kadar istesek, boşa harcad ı g ı m ız zamanları geri geti reme
yiz . B u sebeple yaşad ı g ı m ız zama n ı n her dakikas ı n ı degerlend irmek,
faydal ı işler yapmak zorundayız. Türk hal kı, çok konuşan, gevezel ik
eden, tembel tem bel oturan i nsan ları sevmez. Hal k ı m ı z ı n bu kon udaki
duygu ve d üşü nceleri atazözlerinde, ölçü l ü sözlerde d i le gel m iştir.
152
Tasarruf Geleneği
• Vakit, nakitti r.
• Vakti n i gözeten eme l i ne nail ol ur.
• Bu gü n ün iş in i yarı na bı rakma.
• Yatan aslandan gezen ti lki yeğd i r.
• Çal ışmayan ı A l l ah da sevmez, ku l da sevmez .
• Çok l af baş ağrıtı r. -
• Az söyle, öz söyle.
• Söylemekten söz uçar, artar emek,
Söyleyenden d i n leyen arif gerek.
Zaman ı n israf ed i l memesi için konuşma kural l arına uyu l u r. Tele
fon konuşmalarında sadece görüşmeyi gerekti ren olaylardan söz ed i l i r.
Randevuya zaman ı nda gid i l i r. Düzenlenen faal iyetler zama n ı nda baş
lar, zaman ı nda b itiril i r. Otobüste, dolmu şta, trende, uçakta, kitap, der
gi, gazete oku n u r. Hız l ı okuma tekn iği kavranarak, az zamanda daha
çok kitap, dergi okuma imkan ı na kavuşu l u r.
Kağıt Tasarrufu
Kağıd ı n ana maddesi selü lozd u r ve ormandan elde ed i l i r. Israf
ed i len her kağıt orma n ı n tahribi demekti r. Ü l kemizde ne yaz ı k ki kağıt
israfı aş ırı boyutlardad ı r. Kamu kuru luşları nda iyi cins kağıtlar müsved
del ik olarak ku l lanı lmakta, baz ı görev l i ler kağıtla elleri n i kurulamakta,
gereksiz yaz ışmalar, kısa yaz ı lar için büyük kağıt kul lanmalar aşı rı isra
fa sebep olmaktad ı r.
153
Ör! ve Adetlerimiz
Çiçek Tüketimi
Özel l i kle çiçek tüketim inde aşı r ı i sraf görülmekte; Avrupa'da ce
nazelere gönderi len ayakl ı çelenkler Türkiye'de cenazeler d ı ş ı nda dü
günlere, açı l ı şıara da gönderi lmektedi r. Çiçek tüketim i nde görgü kural
ları na uyu l ması ve aşı rı tüketim i n önlen mesi şu yol larla mümkündür.
c) Tören lere, toplantı açı l ışıarı na, kutlamalar, işyeri açı l ış ı davetle
rine sepet veya saksı ç içegi gönderi l i r.
g) Yemek davetlerine, m i safirl ige giderken kutu içi nde tek çiçek
götürü leb i l i r veya buket sun u l ur.
Çiçek götürülmesi veya gönderi l mesi düşü nü len her yer için sak
sı çiçeg i n i n terc i h i çiçek israfın ı öneml i ölçüde azaltacaktır.
1 54
Tasarruf Geleneği
Kamu mal ları, vatandaşlardan çeşitl i vergiler yol uyla toplanan pa
ralarla satı n a l ı nmaktad ır. Bu mal lar iyi kullanılmazsa, zamanından ön
ce eski rse yen i leri ni almak için para harcanmaktır. Beklenmeyen harca
malar daha çok vergi almayı gerektirecek, sonuçta vatandaşlar sıkıntıya
düşecekti r. Okul sıraların ın, parkıarda bankların kazınmas ı , üzerine ya
zı yaz ı l ması, otobüs, dolmuş, tren, si nema, tiyatro, koltu kları n ı n kesil
mesi, duraklarda, telefon kulübelerinde camların kırılması, sokak am
pul leri n i n taşla parçalanması, önem l i ölçüde para, zaman ve emek is
rafını dogrulamaktad ır.
lSS
ÇEVRE VE KORUMASı
Insan sosyal bir varl ı ktır. El bette onun sosyal leşmesi nde, şekil len
mesi nde, şahsiyeti n i n oluşmas ı nda çevren i n büyük rol ü vard ır. Hatta
Yahya Kem a l ' i n " Irkı n sen i i k l i m i ne benzer yaratırken" m ısrası nda be
l irttiği gibi, coğrafyan ı n, ırk üzerinde tesiri büyüktür. Ayrıca coğrafyan ı n
insan karakteri üzeri ndeki etkisi b i l i nmekted ir. fakat burada etkileşme,
yani i nsan ve coğrafyan ı n birbiri n i şek i l l end irmesi de söz konusudur.
Dolayısıyla bir coğrafya parçası n ı n vatan hal i ne gel işinde bu açı kça gö
rü lür. Hatta i nsan ru h u n u n adeta coğrafyada tecel l i ettiği söyleneb i l ir.
156
Çevre ve Korunması
Öte yandan mahal lem ize, semtim ize, kasaba ve şehrim ize kend i
m izden bir şeyler vereb i l me l i ve yaşad ıgı m ız çevreyi modern şart ve
imkanlarla kend i m ize mal edeb i l mel iyiz. B u nu yaparken çevrenin ken
di şartları n ı da daima ön planda tutmal ıyız.
Türkler bu gaye ile şeh i rleri n i ve özel l i kle Istanbu l, Bu rsa, Ed i rne,
Manisa ve daha başka şeh i rleri n i koru l ar, mesi reler, bahçeler şehri ha
l i ne getirm işlerd i r. Bu özel l igi i le Batı l ı larca b i le Istanbu l "yeş i l l i kler
şehri" olarak isimlend i r i l m iştir.
G ü n ü m üzde sera olarak ad land ırı lan "l i monluk"lar ve kültü rü
müzde hemen her bahçede vard ı .
1 57
ÇEVRE KORU NMASI RESMI (RESIM 12)
Çevre ve Korunması
159
Örj ve Adetlerimiz
B ugü n ü n s ı k ı ntı l ı hayatı, hele büyük şeh i rlerim izde i nsan ı bunal
tı r olmuştur. I nsan ı n evinden çı k ı p beş on dakika yürüyünce gidip otu
rabilecegi yeş i l sahalar, parkl ar yapmaya mecbu ruz. Bu konuda b i l has
sa beled iyelere büyük görevler düşmekted i r. Yal n ız bun u bütü nü i le
devletten beklemek dogru deg i l d i r. Arsası olan kimselerin buraları yeşi l
saha yapı l mak üzere h i be etmeleri b u konuda a l ı nacak mesafeyi kısal
tacaktı r. Öte yandan d i n lenmeye giden i nsan ı m ız, gittigi yerle�i k i rl et
memel i, çimenlere, çiçek ve agaçlara zarar vermemeler i n i u n utmamak
gereki r.
Keza beled iyeler piknik yerleri haz ırlamal ı ve buraları çok iyi ko
ru maı ıdı rlar.
160
Çevre ve Korunması
Son zamanlarda, öze l l ikle h ı z l ı şeh irleşme içine giri l d i kten sonra,
tabiatı zorl ama, onu yok etme noktası n a vard ı . Bu p lansız yap ı l aşmayı
devam ettirmen i n artık bir an lam ı yoktur. Çünkü b unun i nsana ne ka
dar zarar verd iği anlaş ı l m ı ştır. Geleneğim izdeki çiçek ve tem izlik kokan
evleri ve şeh irleri yen iden yaratman ı n yol l arı aranmal ı , eski han ve ha
mam vakıfları n ı n yeri ne parkıar, bahçeler kurup vakfetme a l ışkanl ığına
yeniden hayat vereb i l mel iyiz.
I nsan ı n, içi nde yaşad ığı çevreyi tem iz tutması ve onun bak ı m ı n ı
yapması içi n atalar ı m ız çok ku l l an ı lan teşbi h u nsuru arslana başvu rur.
Arslan dağların, orman ıarın kral ı d ı r. I nsan da evi n i n, mahal lesi n i n, ka
sabası n ı n, şeh ri n i n efendisi ve sah ibi olmal ıd ır. "Arslan yattığı yerden
bel l i olur" . Bu i nsana ver i l m i ş bir paye olduğu kadar onu terbiye de et
mekted ir. Şu halde tabiatın denges i n i bozmamak, iç i nde yaşadığı m ız
mekana zarar vermemek, bizim vaz ifemiz.
Bugü n şeh irleşme alan ı nda bir hayl i geride kaldığım ız, şeh i rleri
miz i n tabii dengesi n i n gitti kçe bozu l makta olduğu bir vakıad ır. Üç ta
rafı den izlerle çevri l i bir ü l kede bal ı kç ı l ığ ı m ız ı n gittikçe geri led iği de bi
l i nmekted i r. B u n l ar iktisadı zaru retlerle hayatın, tabiatı n, tabiı dengen i n
gerçekleri n i dengeleyemem izden kaynaklanm ıştır. Geçmiş uygu lamala
rın bu rada an ı l ması ne övü nmek, ne de yakı nmak içi nd i r. H iç olmazsa
acı tecrü be lerden ders alabilme kazanc ı n ı elde ede l i m .
Cennet güzel l iği ndeki dört mevsimi ayn ı anda yaşayabi l d iğimiz
vatan ı m ıza gelecek yabancıların i l k terc i h lerin i n coğrafyam ız olmas ı n ı
sağlamak el im izded ir.
161
Ört ve Adetlerimiz
Şehir ve Gecekondu
Ü lkem izde k ı rdan şeh ire dogru 1 9S0'li yıllarda başlayan ve gide
rek artan b i r nüfus hareketi görüld ü. Bu hareket sonucu Türkiye h ızla
şehi rleşti . Ancak şeh i rler artan nüfus baskısı altı nda kontrollu b i r yapı
laşma gösteremed i . Şeh i r çevreleri nde alt yapısı olmayan, saglıksız ve
çarp ı k yapılaşman ı n en ilkel şekli olan gecekondu semtleri ortaya çıktı .
Bu olgu çevren in bozulması na yol açtı . Gecekondu olgusu, yönetimler
tarafı ndan ekonom i k, fiz i k, mekan ve çevre bütünlügü içi nde ele alı na
mad ı . Bu yapılabilseyd i, hareket hali ndeki nüfus şeh i rlerin etrafı nda,
altyapısı düzenlenm iş, yeri önceden beli rlenmiş blok apartmanlara yer
leştirilebilir ve bu yol ile şeh i rleri n hem çevresi bozulmam ış olur ve
hem de bazı açı k gözleri n spekülatif kazançları na engel olabilir, toprak
yagması engelelenebilird i .
Göç dalgası içinde yer alan aileler çogunlu kla çekirdek ailelerdi r.
Bunlar, daha çok, kend ileri nden önce şehre göç etm iş, gecekondu
sah i b i olmuş ve b i r iş tutmuş akraba ya da hemşehrilerin i n telki n i ile
şehre göçmekted irler.
162
Çevre ve Korunması
Bölgedıik , Hemşehrilik
Bir i nsan ı n dogup büyüdügü bölgeyi sevmesi, gönü lden oraya
bagı ı bu l u nması tab iid ir ve i nsan psikoloj isine de uygundur. Fakat bu
nu bir pol itik malzeme hal i ne getirmek m i l let ve vatan bütü n lügünü ze
deler. Tokat'ta dogan b ir i nsan ı n Tokat'ı sevmesi , oran ı n kalkınması için
özel bir gayret göstermesi, hemşehri lerin i kayırması hoş karşı lanab i l ir.
Fakat onu n Tokat ve Tokat' l ı ya i lgi duyması ızm ir ve Izm ir' l iye zarar ve
recek noktaya gel irse veya vatı n ı n ve m i l letin bütü n lügü n ü bozacak se
viyeye çı karsa son derece teh l ikel id ir. Çü n kü burada tarihin seyri için
de kuru lan vatı n ı n ; kend i bölgesi, kendi dar m ı ntı kası ugru na parçalan
masına en azı ndan bir tak ı m zararlar görmesine h izmet edi l m iş o l u n
maktad ır. Böyle b ir duruma h içbir Türk düşmek istemez.
163
Ör! ve Adetlerimiz
164
EGLENME i HTiYACı
1 65
Ört ve Adetlerimiz
Konser, opera, tiyatro, sinema gibi yerlerde kalabal ıga kal mamak
için gösteri bitmeden kal kmak ve kap ı önünde durmak hem d iger seyir
cileri rahatsız eder, hem de sanatçıl ara karşı kaba bir davranış olur. Sa
lona, eser başlad ı ktan sonra gi rmek de dogru degildir.
Kokteyller
166
Eğlenme İhtiyacı
Kokteylde i kram: Kokteyl ler ayakta ve yemek öncesi yap ı lan top
lantı lar oldugu için ayakta kol ay tutu l ab i len yiyecek ve içecek i kram
ed i l i r. Sandöviç ve benzeri yiyecekler i kram ed i lmez. Yiyecek masala
r ı n ı n önü i şgal edi l ip başkaları n ı n istifadesi ne man i olunmamal ı d ı r.
Spor
Eglenme n i n b i r başka çeşidi de spor faal iyetlerid i r. "Saglam kafa
saglam vücutta b u l u n u r" vecizesi sporun ruh ve beden sagl ıgımızda ne
derece öneml i oldugunu gösterir. Bu bakımdan her yaşta bel i r l i spor fa
al iyetleri nde b u l u n u l ab i l i r. Tabiyetiyle burada doktor kontrolünü u nut
mamak gereki r. Aksi takd i rde hoş olmayan d u rumlarla karş ı l aşıl ab i l i r.
Öneml i olan sporu kitlelere yaymaktır. Bu konuda beled iyelerin i hmal
edi l emeyecek soru ml u l u kl arı vardı r. Büyük şeh i rlerde el leri ndeki arsa
ları kitle sporu n u n hizmetine su nacak çal ışmalara yönelmel idi rler. Ayn ı
şekilde şeh i r içinde arsası olan vatandaşlar sagl ı kl ı b i r top l um için bun
ları vakıf etmel id irier.
Kitle sporunda oyu ncu ve seyi rci b i rbirinden ayrı l maz. Spor yapan
da seyreden de ru hen ve bedenen d i n lenmiş ol ur. Yap ı lan ı n d i n lend i ri
ci bir oyun oldugunu u nutmamak gereki r.
167
HIDREllEZ
Yaygı n i nançlara göre Hızı r ve ı lyas b i r araya gel d igi gün oldugu
inancıyla, kışı n sone erip yaz mevsimi n i n başlaması günü o larak kabu l
ed i len Hıdrel lez, dogrudan dogruya baharı n gelmesi ile i lg i l id i r. Türk
toplumu için yaz ı n gelmesi, çile ayı olarak ad land ı rı lan k ı ş ı n sone er
mes i b i r hayat meselesidir. Havan ı n ı s ı nması, topragı n can lanması
önemli b i r olayd ı r. Tabiatın can l anmas ı , agaçları n bitki lerin yeşermesi ,
böylece yen i b i r hayatın başlaması ndan dolayı çeşitl i tören ler yap ı l ı r.
Hızır-lIyas Kimdir?
Hız ı r-l Iyas, i nsan ların ihtiyaç du ydukları anda yard ım ı n ı isted ikl e
ri çagırd ı kları; çagrı ldıgı nda da mutlaka gelecegi ne i nand ı kları manevı
bir varl ıktı r. Hız ı r ' ı n vad ıgı Ku r'an-ı Kerim' i n Kehf Suresi nde aç ıklan
mıştır.
Hıdrellez Kutlamaları
Anadol u'da, Hız ı r- l I yas, Hıd ı r, Hıd ı r-ılyas, Egrice, Egri lce, Teferriç,
Hız ı r Günü vb. gibi farkl ı ad larla a n ı lan Hıdrellez Gelenegi, ufak tefek
degişikl ikler göstermekle b i d i kte Hız ı r-lIyas kü ltü rünün ana karakteri n i
ve motifleri n i yansıtmaktad ı r. Ü lkemiz genel i nde kutlanan ve çevresin
de zengi n kü ltürel degerlerin oluştugu Hıdrellez gelenegin i n can land ı
rı lması devam ı n ı n saglanması amacıyla 1 990 yı l ı ndan itibaren Kültü r
Bakan ı ıgı' n ı n g i riş imiyle Hıdrel lez Kü ltü r ve Bahar Bayramı düzen len
d i . Bu kutlama ların d iger resmı ve özel kurul uşlar tarafı ndan ben imse
n i p törelere bag ı ı tören ler şekl i nde kutlanması sosyal hayatımızı zen
g i n leşti recekti r.
1 68
Hıdrellez
a) Kutlama Hazırlıkları:
Ü lkem izde H ıd r�I Iez haf ı rl ıkları 6 Mayıs tari h i nden b i r hafta ya
da bir gü n önceden başlar.
Arefe o larak ad land ı r ı l an 5 Mayıs tar i h i nde; H ıd rel lez günü yen i
lecek yemekler pişiri l i r. Gerekl i malzemeler satın al ı n ı r. (kurban kes i i e
cekse ortaklaşa koyun, kuzu vb. al ı nması) Bayram l ı k giysi ler haz ı rl an ı r,
vücut tem izl igi yapı l ı r.
b) Kutlama Yerleri:
H ıd rel lez kutl amaları " H ıd ı rl ı k" veya " H ız ı r l ı k" olarak adlandı rı
lan yeş i l l i k, agaç l ı k ve su kaynakları n ı n bulu ndugu yerlerde veya türbe,
yatı r ziyaret gibi mevki i lerde yap ı l maktad ı r.
yemekler yen i r. Çü nkü H ıd rel lez günü, bünü can l ı ların, bitki lerin agaç
ların yepyeni b i r hayata kavuşacagı dolayısıyla H ız ı r' ı n gezd igi, ayagı
n ı bastıgı yerlerde yay ı l an kuzuların eti nin, insanlara şifa, sag l ı k v e can
l ı l ı k bahşedecegi söz konusudur.
169
Hıdrellez
• H ıdrellez günü "S" harfiyle başlayan yedi yiyecek yen i l ir. Gün
boyu nca sebze, yumurta ve sütlü yiyecekler şifa amacıyla özel l ikle ço
cuklara yed iri l ir.
• H ıdrel lez günü yap ı lan yemekler fakirlere dagıtı l ır, böylece be
reketin artacagına i nan ı l ır.
resm i n i yaparak (çakı l taşl arı, hamur vb. maddelerden) S Mayıs gecesi
gül agac ı n ı n d i bi ne b ırakırlar.
171
Ört ve Adetlerimiz
farkl ı l ıklar taşı ması na ragmen genelde şöyled ir: 5 Mayıs günü ögleden
sonra büyücek b i r çömlek genç kızlar tarafı ndan kapı kap ı dolaştırı l ı r.
Gelecege yönel i k n iyet tutmak, tarih ve kısmet açtırmak i steyen genç
kızlar ve kad ı n lardan yüzük küpe vb. eşyalar ı n ı çöm lege atmaları iste
n i r. Sonra çöm lek agz ı na kadar tem iz su ile doldurulur. Baz ı yerlerde
çöm legin içine çiçek ve yeş i l / i k de atı l ı r veya agz ı bezle kapatıld ı ktan
sonra, bu nlar üzerine konur. Daha son ra bu çöm lek bir gül agacı d ibi
ne yerleştir i l ir.
I nan ışa göre o gece Hız ı r Aleyh isselam oraya ugrayacak ve herke
sin niyetin i n karş ı l ıg ı n ı verecektir.
Hıdrel /ez sabah ı erkenden çöm lek yeri nden a l ı narak b i r evde top
Ian ı r. Önce b i rl i kte süt yahut kahve içi / i r. Bu agız tad ı n ı n bozul maması
içindir. Sonra küçük bir kız çocugu geti r i l i p çöm legin yan ı n a oturtu lur.
Hız ı r Aleyhisselam'a dualar ve ecdada fatihalarla agz ı açı l ı r. Küçük kız
elini çöm lege sokarak birer birer içindeki leri çı karmaya başlar. Orada
hazır bu lu nan lar bu esnada bir tak ı m man i ler söylerler. Her eşyan ı n Çl
karı l ışında söylenen man ide bel irti lenler, o eşya sah i b i n i n tal i h i n i tem
s i l eder ve bu işlem çöm lekteki ler bitinceye kadar sürer gider.
e) Kaçmmalar: Yeşi l bitki, agaç gibi tabiat varl ıkları n ı n boz u lma
sı, kes i l mesi nden kaç ı n ı l ı r. G ün dogmadan yataktan kal mayan ı n işleri
ters gider.
1 72
YıLBAŞı
Y ı l başı için a l ı ş-veriş yapı l ması özel yemekler haz ı rlanması son
yıl larda yaygı n laşmtştı r. Y ı l başı gecesi genel l i kle akraba ve yak ı n kom
şular i le b i rl i kte geç i ri l i r. G ünümüzde eğlence yerlerinde, tu ristik tesis
Ierde yı lbaşı n ı geçi rme yayg ı n l aşmaktad ı r.
Özel l ik le kent merkez lerim izde devam eden y ı l başı kutlamaları n
daki amaç, üzü ntü ya da sevi nciyle bir yı l ı geride b ı rakmak ve yen i bek
lenti lerin başlayacağı b i r yı la ad ı m atmaktı r. Bu yı l ı n iyi geçmesi ne yö
nel ik d i lekler, kişi lerin sevd iklerine hed iyeler alması tebrik kartları gön
dermes i, ki bu d u ru m d iğer bayram larım ızda olduğu gibi y ı l başı nda da
tebrik kartları n ı n toplu olarak satı ld ığı pazar yerleri ol uştu rmuştu r, gibi
uygu lamaları beraberi nde getirir.
173
Ört ve Adetlerimiz
Hed iye seçi m i nde kişin i n i htiyacı na, yaş d urumuna d ikkat ed i l ir.
Yı lbaşı kutlamaları nda çeş itl i eglence ve oyun l ar da yer almaktad ı r.
Tombala, yı l başı gecesi n i n özel oyunudur. Bunun yan ı nd a fi ncan (yü
zük oyu n u), i skamb i l, okey, tavla oyu n l ar oynanmaktad ı r.
Batı n ı n y ı l başı gecesi özel l i kle çam agac ı n ı n süslenmesi şekl i nde
ki uygu laması top l u m u m uzda çok s ı n ı rl ı bir kesi mde kab u l görebi I m iş
tir. B i r kaç saatl ik göz zevki karşı ı ı g ı nda b i n lerce genç agacı n yok ed i l
mesi, zaman ı m ızda gen iş boyutları ile tartışı lan tabiı dengeyi o l umsuz
yönde etki led igi gibi agaca son derece önem veren Türk törelerine de
ters düşmekted ir.
1·74
Yılbaşı
175
KANDiL
1 . Mevlid Kandili: Rebi ü l levvel ayı n ı n on iki nci gecesid i r. Hz. Mu
hammed' i n dogdugu geced i r. Mevlid dogum yeri ve dogum zaman ı an
lam ı na gel i r. Hz. Muhammed' i n dogumunu, hayatı n ı , saglam karakteri
n i anlatan eserlere de "mevl it" den i r.
176
Kanai!
Kandil Kutlamaları
Bu gü nlere "kand i l günleri", gecelere ise "Kand i l geceleri" den ir.
Bu gün ve gecelerde m i narelerde kand i l ler yakı l ı r, selatin cam i ieri ve
tü rbeler ayd ı n l atı l ı r. B u gü n ve gecelerde her zamanki nden daha çok
Kur'an-ı Keri m oku n u r, gündüz mezarl ıklar z iyaret ed i l i r. Bu mübarek
gün ler vesile k ı l ı narak akrabalar ziyaret ed i l i r. Onlarla kandi l leşi l i r. Bu
kand i l leşmede, " Kandil s i m id i " veya " Kand i l çöreği" başta ol mak üze
re küçü k hed iyeler a l ı n ı r. Baz ı yerlerde Kand i l simidi yeri ne helva veya
lokma pişiri l i r, bu nlar komşu lara dağıtı l ı r. Uzakta olan akraba, eş-dost
telefonla ara n ı r, onlarla da kand i l leşi l i r.
Kand i l geceleri nde, ayn ı şeh i rde otu ran akrabalar akşam yemeğin
de genel l ikle ailenin en büyüğünün evi nde (büyük baba, büyük an ne)
toplan ı r. Daha sonra i badet için cam i iere gid i l i r veya herkes kendi na
fi le namaz k ı l mak, dua etmek, Kur'an-ı Kerim okumak şekl i nde i hya
ed i l ir. Allah'a çok çok yakarı l ı r, ondan günah ları n ı n affı i sten i r, d i lekte
bu l u n u l u r.
177
Örf ve Adetlerimiz
Kandilde Çocuk
Eskiden bütü n şeh i rlerim izde var olan, bugün sadece bi rkaç şeh ir
de kal m ı ş bu l u nan güzel b i r gelenegimiz daha vard ı . Kan d i l lerde ve şe
refe günü Bayram namaz ı ndan son ra Ikind i toplar ı n ı n arkası ndan ço
cuklar evleri dolaş ı r, fı n d ı k nev' inden çerezler ve şeker toplard ı . Sonra
bu toplad ıkları çerez leri ve şekerleri hep b i rl ikte otu rup yerlerd i . Ço
cukları ve büyükleri bir araya getiren bu gelenek büyük şehi rlerim izde
hemen hemen ortadan kalkm ış gibidir. Çocukları n büyüklerle daha iyi
kaynaşmas ı n ı saglad ıgı gibi veri len ufak tefek tatl ı lar/a, çerezlerle gö
nül leri hoş ed i lerek büyü klerin kutlad ıgı bu gü n lerin manas ı n ı daha iyi
kavramaları na yard ı mcı olu r.
178
RAMAZAN
Islam iyeti n beş şartı ndan biri oruç tutmaktı r. Her m üslüman ı n ye
rine geti rmeye mecbu r oldugu görevlerden oruç, H icri takvi me göre Ra
mazan ayı nda tutu l maktad ı r. Ramazan ayı nda Hz. Muhammed'e i nd i
ril meye başlanmıştı r. Oruçla i lgi l i ayetler de Ramazan ayı nda naz i l ol
muştu r. "On iki ayı n b i r su ltan ı ", "On b i r ayı n sultan ı", "Gufran ayı ",
"Oruç ayı " Ramazan ayı n ı n d i ger ad larıd ı r. Ramazan'dan önceki Recep
ve Şaban ayıyla b i r l i kte üçüne "Üç Aylar" veya " Kutsal Aylar" den i r.
Oruç, i k i nci tan vakti nden başl ayarak güneşi n batışına kadar in
san ı n yememesi, içmemesi, cinsı m ü nasebette bulunmamasıd ı r. Rama
zan ayı nda oruç tutmak b i r ibadettir. Akl ı baş ı nda olan, büluga erm iş
her müslüman oruç tutmakla yü küm lüdür. Hastalar, lohusalar, adet gö
ren kad ı n lar, yolcular oruçları n ı Ramazan d ı ş ı nda başka b i r ayda tut
mak üzere erteleyebi l i rler. Aşı rı yaş l ı lar, daimı hastalar başka b i r za
manda da olsa oruç tutmayacakları ndan b i r yoksu l u n 30 gü n l ü k yiye
cegini, içecegi n i karş ı layarak oruç borçları n ı öderler.
1 79
Ör! ve Adetlerimiz
Ramazan Hazırhğı
�amazan öncesi nde evlerde, işyerleri nde, cam i Ierde hummal ı b i r
haz ı rl ı k görü l ü r. Cam i Ier, evler, işyerleri, eğlence yerleri tem izlenir. Ca
m i lerin şerefeleri ampu l lerle donatı l ı r. Mahyalar kuru l u r. Cami şerifele
ri ndeki ampu l ler orucun açı ld ığı iftar zaman ı ndan, orucu n başlad ığı sa
hur zaman ı n ı n sonu na kadar yakı l ı r. Cam i içi ndeki ampu l sayısı n ı n art
tı r ı l ması na gerek yoktu r. Çünkü ıslam iyet her türlü israfı haram saym ış
tı r.
Cam i Ierde mahya kuru lmas ı Ramazan ayı na mahsub b i r gelenek
tir. Cam i d ı ş ı nda iki m inare arası nda, cam i içi ndeki sütu n lar arası nda
geçm işte kand i l lerle, günümüzde elektri k ampu l leriyle yapı lan yazı ve
resme daya l ı ayd ı n l atmaya "mahya ku rmak" den i r. Cam i Ierde mahya
kuru l masına ıstanbu l'da J .Ahmet zaman ı nda (1 603-1 61 7) başlan m ı ştır.
i i i . Ahmet Zaman ı nda ( 1 803-1 730) Nevşehirli Damat ı brah i m Paşa çift
minarel i bütü n büyü k cam i ierde Ramazan'da mahka kuru lmas ı na dair
ferman ç ıkarm ı ştır. Mahyaları n cami d ışında olan larına " D ı ş mahya",
cam i içinde olanlarına "iç mahya" ad ı verilm iştir. Ramazan' ı n i l k on
beş gü nünde mahyalarda yaz ı lar yer a l ı r. Onbeşi nden son ra resi m ler
görü lür. Mahyac ı n ı n usta l ı ğ ı na göre yazı ve resim ler sık s ı k değiştir i l i r.
Razaman' ı n i l k gün lerinde mahyalarda şu yazı lar s ı k deği şti ri l i r. Rama
zan' ı n i l k gün leri nde mahyalarda şu yazı lar hakimd i r: "Merhaba, Safa
Geld in, Ya Ramazan, Bism i l lah, Ey Şehri Ramazan . . . " B u na paralel ola
rak son gü n lerde; "Elveda, Güle G ü le Ramazan" yaz ı ları göze çarpar.
Kad i r geces i ( Leyle- i Mü barek), Ramazan ayı içi ndeki kutsal gün lerin en
önem l isid i r. B u gece mahyalar da Leyle- i Kad i r ya da "Kad i r Gecesi" ya
z ıs ı görü leb i l i r. Mahyalarda en çok ku l lanı lan yaz ı lar şu nlard ı r: "Oruç
tut, Oruca saygı, Oruç I badetti r, Allah, Muhammed, Ya H azreti Allah,
Ya Gani, Ya Mabut, Ya Hannan, Ya Men nan, Ya Kerim, Ya Hazreti Fah
rialem, Lai/ a he i l lallah, Şefaat Ya Resu "ah, Maşa"ah, Tebarekal lah, B u
d a Geçer Yah u " . . . "G Ü I, lale, şebboy, çad ı r, kapak l ı kase, köşklü kayık,
gem i, yelken l i kayık, Kızku lesi, köprü, cam i, m imber, h i l al, top, bal ı k,
köşk" ise mahyalarda en çok can land ı rı lan şek i l lerd i r.
G azeteler, derg iler, radyo ve televizyon da Ramazan ayı için özel
haz ı rl ı k yaparlar. Özel yayı nlar, özel sayılar, Ramazan köşeleri haz ı rlar
lar. B u yayı n ları n amac ı ; insan ları n d i ni bi lgi eksikliğini g idermek, ah
lakl ı birer vatandaş olmaları n ı sağlamaktı r.
1 80
Ramazan
181
ört ve Adetlerimiz
182
Ramazan
Iftar yemeği nden kal kanlar akşam namazıarı n ı k ı lar. Kahveleri ni,
çayları n ı içip biraz d i n leni rler. Abdest tazeleyerek cam iye teravi h na
maz ı k ı l maya giderler. Teravih namaz ı cam i ierde k ı l ı nd ı ğı gibi evlerde
de k ı l ı n ı r. Terav i h namaz ı ndan sonra eğlence yerlerine veya tan ıd ı klara
misafi rliğe g id i l i r. E rtesi gün çal ı şacak olanlar ise genel l i kle evlerine gi
derek d i n lenmeyi tercih ederler.
183
Ört ve Adetlerimiz
1 84
BAYRAM
Sosyal dayan ışmayı sağl ayan iki d i nı bayram ı m ız vard ı r. Ramazan
ve Ku rban bayram ları.
Ramazan Bayramı
Bayramlar sevinç ve mutl u lu k gün lerid i r. Bu gün ler için bazı ha
z ı rl ı kları n yapı l ması gerekmekted i r. Evi n tem izl iği bu işlerin baş ında
gel mekted i r. Bayramdan önce evi n içi, köşe bucak iyice tem izlen ir. Bu
tem izliğe bütün ev halkı işti rak eder. Büyükler ve küçükler yıkan ı r, bay
rama haz ı rlanı rlar. Bayram sabah ı namazdan önce boy abdesti al ı n ı r.
Ramazan bayramı saba h ı nda namaza gitmeden önce tatl ı b i r şeyler ye
mek adetleri m iz arası ndad ı r. Bayram larda sabah erken kal kıp sabah na
maz ı n ı cam ide cemaatle k ı l maı ı d ı r. G ü ler yüzlü, neşeli o lup, güzel ko
kular sürü n ü p tem iz giyinme l i d i r. Eğer bütçem izde o yı l için yen i b i r
şeyler al mak üzere para ayı rm ı şsak alacağ ı m ız şeyleri bayrama den k
geti rmel i, yen i ve tem iz giyinmel id i r.
1 85
Ör! ve Adetlerimiz
Kurban Bayramı
Ku rban bayram ı nda Al lah'a manen yakı nlaşmak için kurban kes i
l i r. Ku rban ed i lecek hayvana "ku rbanl ık" den ir. Bu hayvanlar: sıgır
(i nek, öküz, manda), davar (koyun, keçi) ve deve cinsinden hayvanlar
d ı r. Bu hayvanların hem d işisinden hem de erkegi nden ku rban ed i lebi
l i r. Kümes hayvan ları ndan ve vahşi hayvanlardan kurban olmaz. Deve
n i n beş, sıgı r ı n iki, davarın bir yaşı nda olan ı kurban ed i l i r. Davar ci n
sinden olanları tek bir kişi, sıgır deve cinsi nden olanları ise en çok ye
d i kişi kesebi l i r. Ku rban ed i lecek hayvan ı n sem iz, bes i l i ve özü rsüz ol
ması gereki r. Kör yü rüyem iyecek kadar topal, boynuzu, kuyrugu eksi k,
çok zayıf hasta, ku laksız hayvan l ar kurban l ı k olamaz lar.
Islami kural l ara göre hayva n ı n kes i l i rken kan ı n ı akıtacak alet,
mutlaka keskin olmal ı , hayvana ez iyet çekti ril memel idir. Ku rbanl ık kıb
leye dogru yatı r ı l ı r, " B ism ii lah, Al lahuekber" diye tekbir getiri lerek ye
mek ve nefes boru ları i le şah damarlar ı n ı kesecek şeki lde bogaz ı kesi
I i r. Ku rban ı sah i b i n i n kesmesi tercih ed i l i r. Başkasına kesti riyorsa veka
let vermel i d i r. Kesmeden evvel hayvana bi raz su vermek, hayvan ı itip
kakmamak, kurban l ıga iyi muamele etmek gerekir. Kurbanı kestikten
sonra sah i bi n i n iki rekat şükür namaz ı kı l ması uygu ndur. H ayvan iyice
can verd ikten son ra derisi yüzü lmelidir. Eti n tamam ı sadaka olarak da
gıtı labi lecegi gibi üç parçaya ayrı larak birinci parça fakirlere, i kinci
parça akraba lara ve komşulara dagıtı l ı p üçüncü parça da evde yen i le
b i l i r. Al lah'a adand ıgı için kurban ı n derisi dah i l hiçbir parças ı satıl maz.
Derisi n i hayı r cem iyetlerine vermek yahut seccade olarak ku l lanmak
mümkündür. Deri satı l ı p bedel i sadaka olarak veri lebi l i r. Ku rban müm
kü n oldugu kadar erken kesi lerek fakirlere dagıtı l mal ı, onların da et ye
meleri saglanmal ıd ı r.
Hediyeleşme ve Ziyaret
Çeşitl i kurumlar, fabrikalar ve d iger iş yeri sah i pleri bayramda kur
ban kesip çal ışan larına dagıtmal ı, hep bi rl i kte bayram yemegi yemel i ve
bayram laşm a l ı d ı rl ar. B u şeki lde toplumda kaynaşma daha güçlü olacak
ve saygı bagları saglamlaşacaktı r.
1 86
Bayram
Çocu kların bayra m ı idrak edebi lmeleri için Bayram ziyaretine ge
lenler baz ı küçük hed iyeler veri l i r. Mümkü nse daha önceden mend i l ve
çoraplar a l ı n arak haz ı rlanmal ı, bayram günü gelecek olan çocukları n
gönü l leri hoş ed i l mel i d i r. Eger gelenek devam ed iyorsa ve bu l u nan yer
de bayram şen l ikleri düzen leniyorsa çocu kları buralara götürerek eg
lenmelerini tem i n etmek gerekir.
Bayram yemegi um u m iyetle aile büyügü nün evi nde toplan ı larak
yen i r. Büyük şeh irlerde u l aş ı m güçlügü dolayısıyla toplu bayram laşma
lar yap ı lmaktad ı r. Müesseselerde, kampüslerde bel l i saatler tayi n ed i le
rek bayramlaş ı l maktad ı r. Apartmanlarda ve yaz l ı klarda da toplu olarak
bayram laşma geleneg i yerleşm iştir.
Milli Bayramlar
D i nı bayram larım ızdan başka m i l letçe kutlad ıgımız sevi nçl i gün
lerim iz, zafer yı ldön üm lerim iz vard ı r. B u n lara da m i l l i bayramlar d iyo
ruz. Hepsi m i l let hayatı nda önem l i bir had iseni n hatı ras ı n ı yaşatan m i l
L i bayramlar ı m ız şun lard ı r:
1 87
Örj ve Adetlerimiz
B u n l ardan ayrı ol arak bir de tari h imizin çok önem l i dönü m nok
taları vard ı r: Malazgirt zaferi, Istanbu l'un feth i, çeşit/ i şeh i rleri m i z i n fe
tih gün leri, Plevne müdafaası , Çanakkale zaferi vb. Bu günler de mana
ve önem ine yakı şı r şek i lde ele a l ı nmal ı ve kutlanmal ı d ı r.
Ayrıca edebiyat başta ol mak üzere çeşitl i sanat dal ları nda, Türk
düşünce hayatı nda, devlet yapı s ı nda önem l i yeri olan şahsiyet/eri m i z i n
doğum ve ö l ü m gün leri i ç i n a n m a toplantıları düzenlenmel idir. U nut
mamal ıd ı r ki m i l letler yetişd i rd i kleri büyü k evlat/arı i le varl ıkları n ı sür
dürür, geleceğe güvenle bakabi l i rler.
1 88
Bayram
Bütü n bu sayd ıklar ı m ı z b i l hassa oku l larda ele al ı n ı p işlenmeli, yap ı lan
kutlama merasim lerine mümkün oldugu kadar çok ögrenci n i n katı l ma
sı sagl anmal ıd ı r.
M i l lı varl ı k ve birl ig i n böyle gü n ler vas ıtası ile nesi lden nesile geç
tigi gözden uzak tutu l mamal ı d ı r.
1 89
ÖLÜM
Ölüm, hayatın tabiı sonucud u r. Her can l ı gibi i nsan l ar da dogar,
büyür ve ölürler. Bütün m i l letlerin kü ltürü nde, hayatın son geçiş safha
sı ölümle i lg i l i gelenekler oluşmuştur. Tü rk kü ltü rü nde de halkın ben i m
sed igi davran ı ş kal ı plarıyla ıslamiyet kural ları n ı n b i rleşmesi sonucunda
zengin bir ö l ü m gelenegi ortaya ç ı km ıştı r.
1 90
ÖZüm
D iger yandan Türk insan ı n ı n ölüm le ilgi l i ortak d i legi "Üç gün ya
tak, dördüncü gün toprak" atasözünde ifadesi bu lmuştu r. Uzun süren
hastal ıkl ar, felç (yatalak olma) h iç arzu ed i l mez. Şeh it olarak öl meye ise
büyük deger veri l i r. Şeh itleri n cen nete gidecekleri, ıslamiyet' i n temel
esasları arası ndad ı r.
Yaşl ı lar, orta yaş l ı lar duygu ve düşü nce olarak kendi leri n i ölüme
haz ı rlarlar, Cenaze masrafları n ı bankaya yatı ran, kefen i satı n al ı p b i r
sand ıga koyan, hatta mezar yeri n i satı n alan, mezar taş ı n ı yaptıran ve
vasiyeti n i haz ı rlayanların sayısı oldukça faz lad ı r. Vasiyet yaz ı l ı veya
söz lü olabi l i r. Türk i nsan ı vasiyetin yerine getirilmesi ne çok önem verir.
Vasiyet eden kişi genel l i kle borçları n ı, alacakları n ı söyler. Nereye, nas ı l
gömü l mek isted i g i n i bel i rtir. Çocuklarına nasi hatlerde b u l u n u r. Iyi ge
çi nmelerini, b i rb i rlerine yard ımcı ol maları n ı , eşi sag ise ona iyi bakma
Iarı n ı ister. M i ras ı n ı n neler old ugu ve bun u n nas ı l ku l lan ı l ması gerekti
gini de anlatı r. Tü rk kü ltüründe vas iyet yol uyla mal dagıtı m ı yoktur. Sa
dece, m i rası n üçte bi riyle i lgi l i olarak vasiyet eden kişi bazı tasarruflar
da bu l u nab i l i r. Namaz ve oruç borçları için yoksu l l ara para b ı rakab i l i r,
hayı r kuru m larına bagış yapı labi l i r. Miras ı n üçte biri n i aşan vasiyetler
d i nen yerine geti ril mez . Medenı Kan u n'a göre m i rastan hak sahipleri
eşit olarak yararlan ı rl ar. Kız erkek çocuk ayı r ı m ı kesinl i kl e yap ı l maz .
Hastada ölüm alametleri görüldügü nde mümkü nse abdest ald ırı
l ı r. Sag tarafı na yatı r ı l arak yüzü kıbleye çevri l i r. Agz ı na su veya varsa
Zemzem suyu dam latı l ı r. Baş ucunda Yasi n ve Rad süresi oku n u r. Yakın
ları ndan biri s ı k s ı k Kel i me-i Şehadet getirir, hastanın da geti rmes i n i is
ter. Bu telkin yap ı l ı rken bag ı rı l maz, hasta, "sen de söyle" d iye zorlan
maz.
191
Ör! ve Adetlerimiz
192
Ölüm
Cenaze Namazı
Musaı l a taş ı na cenaze namaz ı için konan tabutu n yan ı nda büyük
şeh i rlerde ayakl ı cenaze çelenkleri yer al ı r. Kesme çiçeklerden yap ı l m a
cenaze çelen kleri yeri ne sabit çelenklerin ku l lan ı lması, çelenk bedel i
n i n hay ı r kurum ları na, vakıflara bagışlanması günümüzde gelenekleri
miz aras ı n a girm iştir. Ölünün elbiseleri ni n ve ku l l andıgı baz ı eşyalar ı n
fakirlere d agıtıl ması da hayı rla an ı l ması için bir sebep teşki l etmektedi r.
Cenaze namaz ıarı şart ol mamakla birl i kte, genel l i kle vakit nama
z ı ndan sonra ve cam i d ı ş ı nda kı l ı n ı r. Va�it namaz ı için cam iye gel m iş
olanlar ı n böylece cenaze namaz ı na da kat ı l maları saglan ı r. Düşüge, ölü
dogan çocuga n amaz k ı l ı nmaz. Sadece ad ı konarak yıkan ı r ve bir beze
sarı larak göm ü l ü r. Can l ı dogup az sonra ölen çocuk yıkan ı r, kefenlen i r
ve cenaze namaz ı kı l ı n ı r. I nti har eden, idam ed i len kişi ler yıkan ı r, ke
fen len i r ve cenaze namaz ıarı k ı l ı n ı r. B i le bile annesini, babas ı n ı öldüre
n'i n, m üsademede öldü rü len eşkiya n ı n namaz ı kı l ı nmaz . Cenaze nama
z ı n ı yal n ızca erkekler k ı l arl ar. Tabutu n önünde i mam d u ru r. Arkası nda
erkeklerden o luşan cemaat s ı ral an ı r. Imam ı n yöneti m i nde 4 tekbirden
oluşan cenaze namaz ı kı l ı n ı r. Selam veri l d i kten sonra i mam namaz kı
lanlara; " Ey cemaat, bu öl üyü nas ı l bi l i rsiniz ?" diye sorar. Onlarda; " Iyi
bil i riz, A l l a h rahmet eyles in" derler.
Cenaze namaz ı nda bu l u n mak, cenazeyi taşı mak, defi ne işti rak et
mek m i l letimizin çok takd i r ettigi davran ışlard ı r. Di nen bu davran ışla
r ı n çok sevabı oldugu bel i rti l m i şti r. Namazdan sonra, tabut omuzl ara
a l ı n arak küçük yerlerde mezarl ığa, büyük şeh i rlerde cenaze arabas ı na
kadar taşı n ı r. Cenaze taşıman ı n da b i r usu l ü vard ı r. Önce tabutu n baş-
1 93
Ör! ve Adetlerimiz
tarafı ndaki so l kol sağ omuza a l ı n arak bir kaç ad ı m yü rü n ü r, sonra ayak
tarafı ndaki sol kola geçiri l ir, on ad ı m daha taş ı n ı r. Son ra ön sağ kol
omuza a l ı narak yü rü n ü r, son olarak arka sağ kola geç i l i r. Tabutu koşa
rak veya ağı r ağı r taş ı mak uygun bu l u nmaz. Cenazeni n önünden yürü
meye men eden d i nı b i r ku ral yoksa da genelde arkası ndan yü rü nmesi
ben imsenm iştir Cenazeyi Kur'an-ı Kerim okuyarak dua ederek taki p et
mek gerekir. Cenaze tören i nde gül mek, boş sözler söylemek ayı plan ı n
davran ışlard ı r. Önü nden cenaze geçen i nsan lar ayağa kal karlar, saygı
du ru m u nda b u l u nu rlar ve ölen i n ru hu için fatiha okurlar.
Mezarlıkta
Kad ı n l ar ı n mezarl ıkta b u l u nması zaru ri deği l d i r. Normal hal lerde
bir mezara yal n ız b i r cenaze göm ü l ü r. Toplu ölü lerde, karı kocan ı n bir
l i kte ölümünde b i r mezara b i rden çok cenaze gömü ldüğü görü l ü r. Me
zara bir kad ı n l a erkeğin göm ü l mesi gereki rse; erkeğin önce ve öne, ka
d ı n ı n sonra ve arkaya konmas ı ben i msenm iştir. Ölünün cesed i tama
men çürüyüp toprağa karıştı ktan son ra ayn ı mezara başka b i r ölü gömü
lür. Kamu yararı için mezarl ı ğ ı n kald ı r ı l ması gerekirse, kem iklerin yen i
mezarl ık alan ı n a nakl i i nsana duyulan sayg ı n ı n tabiı b i r son ucudu r.
Mezarl ı kta, kaz ı l m ış mezarın yan ı na getiri len tabut yere konu r.
Defi n için gelen ler de çöme l i rler, ayakta durmaz lar, Kefe n l i ölü tabut
tan a l ı narak yakı n ları veya dostları nca mezara indiril i r. Cenaze mezara
kıble tarafından kon u r. Mezara cenaze indiril i rken B ismil lah i ve ala
m i l leti resu l l i l a h i " den ir. Kad ı n lar mezara konurken mezarı n üstüne bir
perde örtüı ü r. Cenaze mezara i nd i ri l irken sonra sağ tarafı ndan vücudu
kıbleye çevri l i r. Kefen bağları çöz ü ı ü r. Üzerine biraz toprak serpi l i r. Ce
naze n i n tabutla göm ü l mesi hal i nde tabut içinde kıbleye çevr i l i r, üzeri
ne toprak serp i l ir, sol omuz u n u n altı toprakla beslen i r. Cenazeni n üze
ri belediye mezarl ı kıa.rı nda beton kapakla, köylerde kal ı n tahtayla ka
patı l ı r. En yakı nl arı ndan başlamak üzere defi n s ı rası nda haz ı r b u l u nan
lar mezara toprak atarlar. Mezarın üzeri tümsek yapı l ı r. Baştan ayak ta
rafı na doğru su dökü l ü r. I mam ve definde bu l u nanlar yere çömel i rler
veya oturu rlar. I mam veya hafız lar Yasin, Bakara sures i n i n baş ı n ı ve so
nunu ve Fatiha sures i n i oku rlar. Definde haz ı r b u l u nanlar ölünün gü,:,
nahları n ı n affı için Al lah'a dua ederler. Ası l telkin budur. Para karş ı l ığ ı n
da mezarl ı kta Kur'an-ı Keri m okumak ve okutmak ıslamiyet' i n temel
194
Öıüm
Cenazen in defin ed i ldigi günün akşam ı onun ruh u için hatim in
diri l i r, dua edi l i r, i rm i k helvası pişiri l i p duaya katı l an lara ikram edi l i r.
Yakı n ı ölen kişiler, ai leler yas tutarlar. Yas sü resi töremize göre 3
gündür, ancak halk arası nda 40 gün uygu l aması yaygın l anm ıştı r. Ku ral
ol arak i l k üç gü n içinde yak ı n akrabalar, komşu l ar, iş arkadaşları ölü
evine başsagl ı g ı na giderler. Uzak yerlerde oturan lar, ü ç gü nden sonra
da başsag l ı g ı na giderler. Uzak yerlerde oturanlar, üç günden sonra da
başsagl ıgı z iyareti nde b u l u nab i l i rler. Ü l kem izde yas rengi siyah ise de
yaygın bir uygu laması görü l mez. Yas süresince ölen i n yakı n ları süslü el
b iseler g iymezler, makyaj yapmaz lar, eglence yerleri ne gitmezler. Kom
şu l ar da mü mkün oldugu kadar ölü evi n i n acı s ı n ı paylaşmaya çal ışırlar.
Radyo ve televizyonları n ı n sesler i n i ölçü l ü açarlar. Yas dönem i n i n so
nu nda m i rasçı lar mahkemeye başvururlar, "veraset i lam ı" al ı rl ar.
1 95
Örj ve Adetlerimiz
Başsağlığı
Baş sag l ıgı d i lemenin en iyi yol u ölen i n yakı n larıyla yüzyüze gö
rüşmektir. Uzakta oturup da seyahat imkanı bu lamayan lar; telefon, telg
raf, mektup ve gazete i lanı vasıtasıyla başsagl ıgı d i leklerin i i leti rler. Baş
saglıgı ziyaretine gelen ler uzun süre otu rmazlar. Şu sözlerden b i ri ni ve
ya birkaç ı n ı söyler/er.
• Başı n ı z sagolsu n .
• Allah başka ac ı, keder göstermesin.
• Al lah eci r, sab ı r vers i n .
• Meka n ı (du ragı) cen net olsu n .
• N u r i ç i nde yats ı n .
• Allah taks i ratı n ı affetsi n .
• H ü k ü m Allah'tan, baş ı n ı z sagolsun
Ölen in ard ı ndan daima iyi söz ler söylen ir. Kusurları, büyük kötü
lü kleri olsa b i le. "Öl ü n ü n ard ı ndan konuşul maz" den i r ve ki msen i n kö
tü söz söylemes ine izin veri lmez.
Ölüyü Anma
Ölü, bel l i gü n lerde, bir takı m pratiklerle an ı l ı r. Yed i nci, k ı rkıncı,
el l i ikinci gün ler ve birinci ölüm yı ldönümü anmas ı yayg ı n d ı r. 7., 40.,
5 2 . gün lerde ve ölüm y ı l dönümü nde ölen i n ru hu için mevlit ve Yasi n
okutu l u r, hati m ind i r i l i r, dua ed i l i r, yemek veri l i r, l okma helva, şeker da
gıtı l ı r. Anma gün leri içi nde en yayg ı n ı 40. gün anmas ı d ı r. O gün veri len
ve okutu lan mevl ide; akrabalar, ölünün dostları, cenaze törenine katı
lan lar, ve h izmeti geçen ler, faki r/er davet ed i l i r.
1 96
Öıüm
Ölen i n sağl ığında yaptığı hayır işler i n i n (cami , oku l , hastane, köp
rü, çeşme i nşaatı vb.) yazdığı b i lgi verici eserlerin, yetiştird iği hayı r l ı ev
latların ölümü nden sonra kend isine faydası doku nacağı d i nen bel irti l
mişti r. Ö l ü n ü n zekat ve adak gibi borçl arı yerine getir i l i r, ölü ad ı na sa
daka verileb i l i r. Ö lü ler için, her zaman olmakla birlikte, en çok Rama
zan ayları nda hatim i nd i ri l i r, yani Kur'an-ı Kerim baştan sona okunur
veya okuttu ru l u r, dua ed i l i r.
Türbe Ziyaretleri
Vet i lerin, eren leri n türbeleri n i ziyaret sırası nda mu m yak ı lması,
tü rbe parmakıarına bez bağlanması ve benzeri hareketler d i n i m iz i n ka
bul etmed iği davran ışlard ı r.
1 97
BIBılYOGRAFYA
ACIPAYAMU Orhan,
Tü rkiye'de Dogum l a i lgi l i Adet ve I nanmaların Etnoloj i k Etüdü,
Ankara 1 974, 5. 1 72
Ahmet Rasim,
Ramazan Sohbet/eri (Sadeleştiren ve not/ayan : Muzaffer Gökmen),
Istanbu/ 1 967, 5. 304
AKKAYAN Taylan,
Göç ve Degişme, Istanbu/ 1 979, 5.3 1 1
AKSEKI Ahmet Hamdi,
Islam D i n i-Islam Itikad ı ve Ibadeti, Ankara 1 933, 5.443
AKSEl Malik,
Ramazan Davul u ve Ramazan Yakısı,
Türk Fo/k/or Araştırma/an, c.xlV, nr.285, Nisan 1 973, 5. 6608-66 1 0
AND Metin,
Islam Fol k lorunda Muharrem ve Taziye,
Türk Fo/k/oru Araştırma/an Yilliğı, Ankara 1 976, 5. 1 -38
ARAZ Nezihe,
Tü rk Yemegi Gelenegi,
i. Milletlerarası Yemek Kongresi, Ankara 1 988, 5.3 1 -37
ARıK Remzi Oğuz,
Cografyadan Vatana, Istanbu/ 1 969, 5.32-39, 1 53- 1 64
AYVERDI Samiha,
Bag Boz u m u, Hatı ralar-Makaleler, Istanbu/ 1 987, 5.24 1 -244
AYVERDI Samiha,
Hey G i d i G ü n ler Hey, Istanbu/ 1 988, 5.227-230
1 98
BALKI R A. Osman,
Bal ı kesi r Doğu m Gelenekleri ve Çocuk, Balıkesir 1 935, 5.44
BAYRı M. Halit,
ıstanbu l'da Sü n net Düğü nü,
Halk Bilgisi Haberleri, cxı, nr. 1 2 1, Kasım 1 94 1, 5. 1 4- 1 7
BAYRı M. HALil,
Istanbu l Folkloru, Istanbul 1 972, 5. 1 38- 1 40
Behçeti ısmail Hakkı el-Ü sküdarı,
Merakid-i Mutebere-i Üsküdar,
(Haz ı rl ayan : Prof. Dr. Bed i i N .Şehsüvaroğl u), Istanbul 1 976, 5. 1 26
BILDIK H. Mustafa,
Müslüman l ı kta Cenaze, Kabir Ziyareti ve Ku rban Hakkı nda B i lgi ler,
ızmir 1 967, 5. 47
CUNBUR Müjgan,
Eski B i r Görgü Kitab ı nda Yemek Kural ları,
Türk Halk Kültürü Araştırmalan, Ankara, Ocak 1 990, 5. 1 0 1 - 1 1 8
ÇAG AlAY Neşet,
Ah i l i k Ned i r?, Ankara 1 990, 5. 1 23
ÇAPANOG LU Münir Süleyman,
Onbir Ayı n Su ltanı Ramazan,
Türk Folklor Araştırmalan, c. III, nr. 58, Mayıs 1 954, 5. 9 1 6-9 1 7
ÇAY AbdülhalOk,
H ıd rellez Kültü r-Bahar Bayram ı , Ankara 1 990
ÇELEBIOGLU Amil,
Tü rk N i n n i ler Hazi nesi, Istanbul 1 982, 5.62 1
DARIVERENLI Ali Ulvi,
Sanatkarları n Pirleri, Inanç, c. iii, nr.32-33, Ekim-Kasım 1 939, 5.22
DPT Altı ncı Beş Yı l l ı k Kalkı nma Plan ı 1 990-1 994,
Ö. /. K. Raporu, Ankara 1 989, 5. 1 80-362
199
D'OHSSON M.de M (tre. Zerhan Yüksel)
XVi i . Yüzyıl Türkiyesi nde Örf ve Adetler, tsz., 5.267
ERDENTU G Nermin,
Sosyal Adet ve Gelenekler, Ankara 1 977, s. 1 5- 1 1 8
ERGIN Muharrem,
Tü rkiye' n i n Bugü nkü Meseleleri, Istanbul 1 973, 5.404
ERTEM Etem,
Ramazan Adetleri, Ü n , c.v, n r.49, Nisan 1 938, 5. 71 0-712
ES Selçuk,
Konya'da B az ı Ticarethanelerdeki Levha Yaz ı ları,
Türk Folklor Araştırmalan, c. Viii, nr. 1 69, Ağustos 1 963, 5.3 1 40-3 1 4 1
FElEK Burhan,
Ramazan, Türk Folklor Araştırmalan, c. /X, nr. 1 98, Ocak 1 966,
5.3955-3956
FI NDIKOGlU Z. Fahri,
Içtimaiyat Dersleri, c.I, Sosyoloj i Doktrin ve Kolları, Istanbu l, 1 971 , s.335
GÖlPI NARLI Abdulbaki,
1 00 Soruda Türkiye'de Mezhepler ve Tarikatlar, Istanbul 1 969, 5.304
HALlCI Nevin,
Tü rk Halk Mutfağı , i . M i l letlerarası Yemek Kongresi,
Ankara 1 988, 5. 1 23- 1 40
KAFESOGlU ıbrahim,
Tü rk M i l l i Kü ltürü, Istanbul 1 984, 5.445
KARAMAN Hayrettin,
Edebiyat Yolcusu n u Uğurlarken, Ankara 1 988, 5. 96
KUDAT Ayşe,
Kirvel ik, Ankara 1 974, 5.2 1 2
KURTKAN Amiran,
Türk Mil leti n i n Manevi Değerleri, Istanbul 1 977, 5. 71
200
K.B. HAKAD Arşivi
["Türkiye'de H ıd rel lez Geleneginin Derlenmesi Projesi Derlemeleri"] .
LEWIs Raphada (tre. MefkOre Poroy),
Osman l ı Türkiyesi nde G ü ndel ik Hayat (Adetler ve Gelenekler),
Istanbul 1 973, 5.208
NAHYA Zümrüt,
Özel G ü n Yemekleri, Türk Mutfagı Sempozyumu B i ld i ri leri,
Ankara 1 982, s. 1 89- 1 98
NOYAN Bedri,
Bektaşi ve Alevi lerde Muharrem Ayi n i, Aşu re ve Matem Erkan ı,
Halk Kültürü, Ocak 1 984, Istanbul, 5.8 1 - 1 0 1
NOYAN Bedri,
Bektaş i l i k, Alevi l i k Ned ir? Ankara 1 985, s.x+372
MUMANOG LU ıhsan,
Sün net, Ege Ün. Tıp Fak. Mec., c. � nr.4, 1 966, 5.542-55 1
OCAK A. Yaşar,
Islam-Türk I nançları nda H ı z ı r Yahut H ı z ı r ı lyas Kü ltü rü,
Ankara 1 985, 5.229
ÖCEL Bahaeddin,
Tü rk Kü ltü r Tar i h i ne G i riş, c. 1\0 \0 Ankara 1 978, s. 44 O, 456
ÖRNEK Sedat Veysi,
Anadolu Folkloru nda Ölüm, Ankara 1 977, 5. 1 49
ÖRNEK Sedat Veysi,
Türk H a l k B i l im i, Ankara 1 977, 5. 1 3 1 -240
ÖRNEK Sed at Veysi,
Geleneksel Kü ltü rümüzde Çocuk, Ankara 1 979, 5.205-2 1 4
ÖZBAŞ Hasan,
Yozgat'ta Iftarl ı k ve Ramazan
Türk Folklor Araştırmalan,c.XI, nr.222, Ocak 1 968, 5.4627-4628
201
ÖZDER M. Adil,
Do�um ve Çocuk Ü stü ne Gelenekler, I nançlar;
Türk Fo/k/or Araştlrma/af/,c.X, nr.2 1 3-2 1 6, Nisan-Temmuz 1 967,
5.4390-4465
PARLAK Mustafa,
Sofra ve Ziyafet Duaları, Erciyes , nr.34, Mart 1 98 1, 5. 1 -2
PARLAK Mustafa,
Sofra ve Ziyafet Duaları, Türk Edebiyatı, nr. 1 97, Mart 1 990, 5.49-5 1
PASONYI Laszlo,
Tari hte Türklük, Ankara 1 971, 5. 420
SARAN Nephan,
Köyleri m iz, Istanbul 1 984, 5. 1 79
SARAN Nephan,
Sosyal Antropolog Gözüyle Toplumumuzda Kad ın,
Sosya/ Antrop% ji ve Etn% ji Dergisi, nr.3, Istanbul 1 979, 5. 1 - 1 2
SEMI N Refia Uğurel,
Gençl ik Psikoloj isi, Istanbu/ 1 980, 5.208
ŞENYAPı lı Tansı,
Bütü nleşmem iş Kentl i Nüfus Soru nu, Ankara 1 978, 5.205
TAN Nail,
Ahi lerin Görgü Kura l l arı, Milli Kültür, c. II/, nr. 9, Şubat 1 982, 5.46-49
TAN Nail,
Tü rkiye'de Ticaret Yerleri ne Ad Verme Gelenekleri,
Ankara Ticaret Odası Dergisi, Şubat 1 976, 5. 1 6-25
TAN Nail,
Tü rkiye'de Baz ı Ticari Gelenek ve I nançlar
Ankara Ticaret Odası Dergisi, Aralik 1 974, 5.3- 1 8
TAN Nail,
Folklorum uzda Ölçü l ü Sözler, Istanbu/ 1 986, 5.25-63
202
TECER Ahmet Kutsi,
Mahya ve Kand i l ler,
Türk Fo/k/or Araştırma/art, c. Viii, nr. 1 63, Şubat 1 963, 5.2965-2966
TElCAN Mahmut,
Türklerle I lgi l i Streotipler ve Tü rk Degerleri Üzeri ne B i r Deneme,
Ankara 1 974, 5.422
TElCAN Mahmut,
Türklerde Yemek Yeme Alışkanlı kları ve Buna Il işkin Davranış Kal ıpları,
Türk Mutfağı Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1 982, 5. 1 13- 1 32
TIMUR Serim,
Türkiye'de Aile Yap ısı, Ankara 1 972, 5.235
ULUNAY Refi Cevat,
Eski Sünnet Dügü n leri, Milliyet, 27 Ağustos 1 96 1
UYGU NER Muzaffer,
Ticari Örf ve Gelenekler,
Türk Fo/k/or Araştırma/art, c. V, nr. 1 1 7, Nisan 1 959, 5. 1 878- 1 879
ÜNEN Nurettin
Adana'da Eski Adetler: Sünnet,
Görüş/er, c. VI, nr. 56-57, Ağustos-Eylü/ 1 943, 5.8- 1 1
ÜNVER Süheyl,
Selçuklul ar, Beyl ikler ve Osman l ı l arda Yemek Usu l leri ve Vakitleri
Türk Mutfağı Sempozyumu Bildirileri, Ankara 1 982, 5. 1 - 1 4
Ü NVER Süheyl,
Mahya ve Mahyac ı l ı k,
Türk Fo/k/or Araştırma/art, c. /X, nr. 1 86, Ocak 1 965, 5.3636
YAlAN Ü mit Meriç,
I leri Endüstri Topl u m ları nda Aile Ku rumu Üzerine B i r Araştı rma,
Sosy% ji Dergisi, 3. Dizi, nr. l, Istanbul 1 988- 1 989, 5. 1 47- 1 74
203
YEN ER Şakir Sabri,
Çoçukluğumuzun Ramazanları,
Gaziantep Kültürü, c.x, nr. 1 1 9, Kasım 1 967, 5.5-6
YETIşEN Rıza,
Y ı l ı n Sayı l ı G ü nleri : Mu harrem Ayı
Türk Folklor Araşttrmalan,c.XI, nr.297, 5.4777-4778
204