Makale 8

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 2

Başlangıcını endüstri devriminin oluşturduğu makineleşme ve çağdaşlaşma insanoğlunun yaşantısında bir dönüm noktasıdır.

Makineleşme
‘üretim’ ve ‘iletişim’ olanaklarını farklı boyutlara taşıdı. İnsanlar iletecekleri mesajları, ürettiklerini paylaşmak için ortak bir mekana ihtiyaç
duydu. Sergi ve fuarlar, işte bu ihtiyaçtan doğmuşturlar.

‘Sergiler ‘dinamik’ yapılı, heyecan yaratan, öğretici olmaktan çok geleceğe yönelik ve tartışmaya açık ortamlardır.’[1]
Sergileri, bir veya daha fazla ülkenin, sanayi, sanat.. konularında tanıtımda kullandıkları alanlar olarak tanımlayabiliriz. Sergiler farklı
fikirlerin, farklı konuların, farklı alıcılarla bir araya gelmesini sağlayarak sorgulamaya ve düşünmeye yöneltirler.

Yeni teknolojiler, verilere hızlı ve kolay ulaşabilme, hızlı bilgi akışı, yaşama, çalışma, haberleşme ve ‘algı’ yöntemlerimizi değiştirdi.
Çalışma alanları ve sosyal ağlar paralel dünyada yaşantımızı belirliyor ve kontrol ediyor, gerçek dünyayla ilişkilerimizi değiştiriyor ve bu da
mekansal algımızı değiştiriyor. Özel-kamusal, iç-dış, sanal-gerçek arası sınırlar da giderek flulaşmakta.

Peki nedir algı? Algı bir farkındalık, bir zihinsel etkinlik, sözlüklerdeki tanımıyla da duyularla ve bilinçle elde edilen bilgi olarak
tanımlanmaktadır. Algı, mekanın da katkıda bulunduğu, genişlettiği, hatta manipule ettiği ‘unique’ yani ‘eşsiz’, ‘yegane’ deneyimlerimizi
oluşturur.[1]

You might also like