Professional Documents
Culture Documents
Hafta Notları
Hafta Notları
9. HAFTA
Yararlanılan Kaynaklar:
Akbaş, Sezgi., Ulutaş Ünlütürk, Çağla (2018) Küresel Fabrika Kentinin Görünmeyen İşçileri:
Denizli İşgücü Piyasasında Suriyeli Göçmenler, Çalışma ve Toplum, 1(56), 167-192.
Resmi rakamlar itibarıyla yaş dağılımına bakıldığında, Türkiye’de 15-65 yaş aralığında
yaklaşık 2 milyon Suriyeli sığınmacı olduğu ifade edilmektedir. Bu kesimin tümüne yakını
çalışma çağında aktif nüfus olarak kabul edilmektedir. Kaygısız (2017:4), çalışan sayısı
konusunda kesin bilgi edinme olanağının bulunmadığını belirterek, yaklaşık 600.000 kişinin
kayıt dışı biçimde çalıştığını ifade etmektedir.
IPSOS (2017) araştırması sonuçlarına göre Türkiye’de Suriyeli sığınmacıların toplam %31’i
şu an işgücü piyasasına dâhildir.
Suriyeli işgücünün kitlesel olarak kayıt altına alınması mümkün olmamıştır. Ayrıca 2017 yılı
itibarıyla Suriyelilerin yalnızca %1,7’si çalışma iznine sahiptir.
Nitelik gerektirmeyen işlerde istihdam edilen yerli işçiler açısından, Suriyeliler, kendilerini
işgücü piyasasındaki yerlerinden edecek birer tehdit unsuru olarak görülmektedir. Ancak
Suriyeliler aynı zamanda tüketicidirler ve kiracıdırlar; işyerleri açmakta ve iş
1
yaratmaktadırlar. Türk vatandaşları da bu durumdan işveren veya tedarikçi olarak fayda
sağlamaktadır.
Birinci grup başta İstanbul, Mersin ve Gaziantep gibi illerde kendi başlarına veya Türk
vatandaşlarıyla ortaklıklar kurarak ticari ve sınai işletme sahibi olanlardır.
İkinci grup, kahvehaneler, berberler, lokanta ve kuyumcular gibi küçük işyerlerinin sahibi
olanlardır.
Üçüncü ve en kalabalık grup, Türk veya Suriyeli girişimcilerin işyerlerinde çalışan ücretli
işgücüdür.
Çoğunluğu ikincil işgücü piyasasında yer alan Suriyeli işçiler, inşaat, tekstil, tarım ve
hizmetler gibi emek yoğun sektörlerde yoğunlaşmaktadırlar. Bu sektörler içinde vasıf düzeyi
yaptıkları işe uygun sığınmacılar olduğu gibi beyin israfına uğrayan Suriyeli işçiler de
bulunmaktadır.
Türkiye’de yaygın bir kayıtdışı ekonomi ve enformel istihdamın varlığı, Suriyeli göçmenlerin
ikincil işgücü piyasasına entegrasyonunu kolaylaştırmaktadır. Yüksek işsizlik oranları ve
eksik istihdam ile kendini ortaya koyan işgücü fazlasına karşın göçmen işçilere talep
mevcuttur. Bu talebin kaynağı bazı durumlarda yerli işgücü arzının görece yetersiz olduğu
sektörlerde tamamlayıcı olarak göçmen işgücüne başvurma biçiminde olmaktadır. Örneğin
kültürel nedenlerle yerli işgücü tarafından kapatılamayan ev ve bakım hizmetlerinde sürekli
yatılı işgücü açığına göçmen işgücü arzı cevap vermektedir. Ne var ki çoğunlukla talebin
kaynağı, küresel piyasalarla eklemlenme sürecinde rekabet gücünü artırabilmek üzere, kaçak
göçmen işçilerin yedek işgücü olarak devreye sokulmasına dayanmaktadır.
Özellikle düşük vasıflı veya tarımsal işlerde Suriyeli ve yerli işgücü arasındaki rekabet
artmıştır. Ekonomik fırsatlar açısından zaten dezavantajlı olan sınır bölgelerinde bu rekabetin
daha da yükseldiği görülebilmektedir. Bunun sonucunda Suriyeliler yerli işgücünün yapmayı
tercih etmediği ya da çok ağır, kirli veya düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda
kalabilmektedirler.
2
Belirli meslek alanlarında işverenlerin eşit değerde iş için Suriyeli ve yerli işgücünü farklı
koşullarla ve farklı ücretlerle istihdam etmeleri de yaygındır. Bu durum genel ücret düzeyinde
önemli bir düşüşe yol açmıştır. Vasıfsız işlerde ücretin yapılan işe göre yerli işçinin aldığının
yaklaşık yüzde 50 altında olması yaygındır. Buna karşın vasıf gerektiren (örneğin taş işçiliği
gibi) iş kollarında, Suriyeli işçiler yerli işçilerle aynı düzeyde ücret almaktadır.
Ucuz emek akınından dolayı kendilerini işsiz kalma tehdidi altında hisseden, kentlerindeki
suç oranlarının, fuhuş, konut ve tüketim malı fiyatlarının artışından Suriyelileri sorumlu tutan
yerli halkın bu konudaki rahatsızlığı kimi zaman protesto ve saldırılara, kimi zaman kavgalara
yol açmıştır
Suriyeli işgücünün Türkiye işgücü piyasasında karşı karşıya kaldığı vasıf israfı, düşük
ücretlerle ağır, tehlikeli ve kirli işlerde istihdam edilme ve ayrımcılık, göçmen işgücünün
uluslararası yazında da sıkça yer verilen dezavantajları arasında yer almaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) tahminlerine göre dünya üzerinde 1,3 milyar insan
tarımsal üretimde çalışmaktadır. Dünyanın özellikle gelişmiş ülkelerin bulunduğu bazı
bölgelerinde çalışanların çoğu göçmen işçilerden oluşmaktadır. Örneğin, Amerika Birleşik
Devletleri’nin Kaliforniya eyaletinde göçmen işçilerin oranı yüzde 90’a yaklaşmaktadır.
Tarım sektörü belgesiz/düzensiz göçmenlerin yaygın olarak çalıştığı sektörlerin başında
gelmektedir. Daha zor denetlenen ve düzenlenen bir sektör olarak tarım bu yüzden düzensiz
göçmenlere yasal mercilerden daha kolay gizlenebilecekleri istihdam imkanı sağlamaktadır.
Göçmen işçiler çalışma koşulları ve yasal statülerinden dolayı yaşadıkları zorlukların yanı sıra
göç ettikleri ülkelerde hem günlük hayatlarında hem de işgücü piyasasında ayrımcılıkla karşı
karşıya kalmaktadırlar. Yerli nüfusla karşılaştırıldığında göçmen işçiler ırkçılık, etnik
ayrımcılık, kötü muamele ve kötü çalışma koşullarına daha sık maruz kalmaktadırlar.
Göçmenlerin deneyimleri onların hem ruh hem de beden sağlıklarını yakında etkilemektedir.
3
Yabancı göçmenlerin mevsimlik gezici tarım işçiliğine katılmaları daha çok Suriyeli
göçmenler ekseninde gerçekleşmekte ve sınıf içi çatışma yeni bir boyut olarak ele
alınmaktadır. Suriyeliler daha ucuza çalıştıkları için yerli işçileri işlerinden ettikleri kanısına
çok sık vurgu yapılmaktadır.