Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 14

Tasarım Kuram 2019;15(27):142-155 doi: 10.14744/tasarimkuram.2019.

91886
Öz
İnsan derisi tarih boyunca temsil yüzeyi

İnsanın Kendini Keşfinin olarak kullanılmıştır. İlk zamanlar


çoğunlukla kendi bedeni dışındaki ölümsüz
aşkınlığın imgelerine temsil yüzeyi olurken,
modern zamanlarda sıklıkla insanın aşkın

Temsil Yüzeyi Olarak birlikten kopan benine dair imgeler için


kullanılır. Önceden ölümsüzlük bahşedilen,
modern zamanlarda ise benliğin imhası ve

Deri ya da Cephe - Jenny


yeniden üretiminin sürekliliğini var eden dil
ise insanın kendini keşfetmek için kullandığı
araçlardan biridir. Bu noktada, dilin yazıya
aktarımı, düşüncenin görsel bir temsil ile

Holzer’in İşleri Üzerinden yeniden üretimi olarak; dolayısıyla benin


keşfinde etkin bir diğer mecra olarak kendini
gösterir. Bu metin, yazı ve deriyi i/ş-m/leme
edimlerinin benin keşfi bağlamında dikkat

Bir Okuma Denemesi1 çekilen paralelliğinden yola çıkarak mimari


cepheyi/deriyi yazı ile iletişime sokan Jenny
Holzer’in işleri üzerine bir okuma
denemesidir.
Melek Kılınç Abstract
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Bina Bilgisi Anabilim Dalı Throughout history, human skin has been
used as a surface of representation for
Bavuru tarihi/Received: 08.07.2018, Kabul tarihi/Final Acceptance: 10.12.2018 images; initially as a surface for images
belonging to an immortal transcendence
outside human body -and after the modern
split, as a surface for images that no longer
belong to any transcendental unity.
Language is also one of the means that
human beings use for their self-discovery.
Bir Olanak Olarak Beden rıdır. Bu bağlamda beden, özellikle Batı Human beings, while granting immortality
to language in ancient times, they consider
“Bir kaçağım ben. düşüncesinde sıklıkla ruh, ben, akıl gibi language as a means of sustaining continuity
Doğduğumda daha soyut, sınırları ortaya konamayan of self-destruction and self-reconstruction in
modern times. In this context, writing −the
Kendime hapsettim varoluşsal tanımlamalara karşıt, dikoto- transcription of the language as a
Kendimi. Sonra kaçtım. mik bir ilişkiyle sınır olarak ele alınsa da reproduction of the thought with a visual
insanın hem kendisiyle hem de çevresiyle representation− manifests itself as another
İnsan sıkılırsa, effective medium for self-discovery. This
Aynı yerde yaşamaktan iletişimini var eden şey olarak, sınırdan study aims to introduce a new reading for
ziyade bir olanak olarak da okunabilir. the work of Jenny Holzer, who enables
Ben neden hep aynı architectural façade/skin to communicate
Derinin altında Beden-benlik ilişkisi tarih boyunca görsel with writing, by following the parallelism
between writing and the skin marking.
Sıkılmadan yaşayayım? sanatların, edebiyatın, ve pek çok bilim-
Anahtar Kelimeler: Deri, cephe, yazı, benlik,
Ruhum peşime düşmüş sel araştırmanın konusu olmuştur. Söz Jenny Holzer
Ama ben saklanıyorum, konusu ilişki ile ilgili yapılacak genel Keywords: Skin, façade, writing, self, Jenny
bir okumada hem Batı hem Doğu felse- Holzer
Umarım ne yerde, ne de gökte
Bir türlü bulamaz beni. fesinde bu ilişkinin sıklıkla ele alındığı
görülür. Batı düşüncesinde yaygın olarak
Yalnız kendim olmak
ruh, zihin, akıl mefhumları bağlamında ve
Ya zindana kapanmak
onlarla dikotomik bir ilişki içinde ortaya
Ya da hiç olmak demek.
çıkar. Sokrates’in ruh-beden dikotomi-
Ben de kaçak yaşarım.
sinde ruhun saf bilgiye ulaşabilmesi için
Pekala yaşıyorum işte.”
bedenden özgürleşmesi gerekirken; Platon
Bir Kaçağım Ben, Fernando Pessoa2 düşüncesinde beden akıl, tutku ve arzudan
(1888-1935) oluşan ruhun zindanıdır. Antik Yunan
Her ne kadar Lizbon’lu şair Pessoa, kendi felsefesinde ruh üstün olan, beden ise ruha
ruhundan kaçan beninin zindanı olarak tabi olan iken, erken Hristiyanlık düşün-
gördüğü bedeninden kurtulmayı ‘kendi cesinde beden günahkâr, ruh ise kutsaldır.
olma’nın yollarından biri olarak sunsa Descartes ise beden-zihin dikotomisini öne
da, ‘pekala yaşıyorum işte’ dizesindeki çıkarır ve akla ayrıcalık tanır. Batı moder- 1 Bu metin ilk olarak, Dr. Enis Âli Yurtsever’in
2015-2016 Eğitim yılında İstanbul Teknik
yaşamama imasıyla, sunduğu diğer yolun nliğinin temelini atacak olan bu yaklaşım- Üniversitesi’nde gerçekleştirdiği STR 612
esasen mecburi ve tek yol olduğunu ve la benin zihinde ikamet ettiği düşüncesi Görsel Kültür dersinin misafir öğrenci
olarak takibi sırasında ele alınmış, yayın
onun da bedene kapanmak olduğunu söy- yaygınlaşırken beden dışsallaştırılan bir için güncellenmiştir.

ler gibidir: benin kilitlendiği beden, aynı nesne konumuna gelir. Batı düşüncesinin 2 Şiir çevirisi Cevat Çapan’a aittir. Pessoa, F.
2009. Uzaklıklar, Eski Denizler (çev. Cevat
zamanda varlığın ‘yaşama’sının anahta- aksine Taoizm, Zen, Budizm gibi Doğu Çapan). İstanbul: Can Yayınları, s.102.

142 Sayı 27, Mayıs 2019


İnsanın Kendini Keşfinin Temsil Yüzeyi Olarak Deri ya da Cephe - Jenny Holzer’in İşleri Üzerinden Bir Okuma Denemesi

Şekil: 1
dinlerinde ve İslâm düşüncesinde ise söz İnsan her zaman taşıdığı ben tarafın-
Le penseur (The Thinker), Auguste Rodin, 1880
(1996, foto: Ilse Schneider-Lengyel, s.15). konusu kategoriler birbirleriyle sürekli dan telef edilir:
Şekil: 2 etkileşim içinde kavranır, birbirlerini var Bir isme sahip olmak kesin bir yıkılma
Melancolia I, Albrecht Dürer, 1514 (Panofsky,
s.209).
eden karşıtlıklar olarak ele alınır. Karşıt biçimine talip olmaktır.”
Şekil: 3 kutuplar birbirlerine bağımlıdır ve onları E. M. Cioran (1911-1995)
Sanatçının Kendi Portresi, Albrecht Dürer, birbirlerinden ayrı düşünmek olanaksız- (Cioran, 2015, s.9)
1500 (Prinz, s.46).
dır.3 Bu bağlamda, beden mefhumunun
Bu noktada, varoluşsal sorgulamaların
ilişkide bulunulan ya da bulunulmayan
temel unsurları olan beden ve ben kavram-
kutuplardan biri olarak tarih boyunca ben- larının modern öncesi kültürlerde dünya ile
lik ile ilişkisinin bir sorunsal oluşturduğu kurulan ilişkide modern çağrışımlarından
3 Doğu ve Batı felsefelerinde beden, ruh,
akıl ilişkisi hakkında şu kaynaktan
söylenebilir. Nitekim, resim, heykel gibi farklı niteliklere sahip olduğuna dikkat
yararlanılmıştır: Yurtsever, Âli; Tasa görsel sanatlarda sıklıkla rastlanan, bakış- çekmek önemlidir. İnsanın dünya ile
U. B. 2016. Redefining the Body in
Cyberculture - Art’s Contribution to a New ları maddesel gerçekliğe odaklanmaktan kurduğu ilişkide, sıklıkla aşkın (İng.: trans-
Understanding of Embodiment [çevrimiçi]
Erişim yeri: https://www.researchgate.
çok, uzaklara ya da kendine yönelmiş, cendent) bir birlikte bütünleştirilmek için
net/publication/242098373_Redefining_ elini yanağına dayayarak başını destekle- araçsallaştırılan ölümlü bedende ikâmet
the_Body_in_Cyberculture_Art%27s_
Contribution_to_a_New_Understanding_ yen insan tasvirlerinde beden (bknz: Şekil 1; eden ve ölümsüz bir varlığa karşılık gelen
Şekil 2)4 kendi anlamını keşfe çıkan insanın
of_Embodiment [Erişim Tarihi: 26 Şubat
2018]. ‘ben’, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısın-
4 Her ne kadar Dürer (1471-1528) ve çıkmazının ifadesinde bir sınır olarak dan itibaren ivme kazanan dünyevîleşme
Rodin’in (1840-1917) eserlerindeki
özneler, henüz -büyük ölçüde- aşkın vurgulanırken bile insanın yönelebileceği süreçleriyle birlikte, modernliğin sürekli
bütünsellikler ile tanımlanan bir dünyada
yer almaları nedeniyle modern olarak
tek olanak olarak kendini gösterir. Başka olarak dünyaya içkin (İng.: inherent) yeni
değerlendirilemeyecekse de, Rönesans ile bir ifadeyle, –Binswanger’in sözleriyle– değerleri bir yandan inşa edip diğer yandan
birlikte dünyevî insan üzerine düşünme
eğiliminin kendini göstermeye başladığı bir “insan her zaman bir şekilde bedendir... imha eden, insan üretiminin kaosu içinde
bağlamda yer alırlar. Bunlar, henüz tam
anlamıyla dünyevî benin çıkmazlarıyla
bu onun sürekli bedeniyle konuştuğu ya ‘benin özneyi sürekli telef ettiği’ ve bede-
yüzleşen özneler olmasa da, verili da kendini ifade ettiği anlamına da gelir” nin de öznenin dünyevî yaşamına içkin
dünyada yer alan öznenin konumunun
değerlendirildiği bir bağlama sahiptir. (Borgna, 2014, s. 86). İlk çağlardan itibaren bir temsiliyet aracı olduğu bir bağlamda
Nitekim Dürer, resim geleneğinde İsa
Mesih’in tasvir edildiği şekilde resmettiği yapılan varoluşsal sorgulamalar, ister aranır. Eski kültürlerde, bireysel bir varlık-
ve sıklıkla sanatçının yaratıcı gücüne
referans verdiği yönündeki yorumlarla
Batı düşüncesinde ruh, akıl, zihin, benlik tan ziyade, aşkın olanın dünyadaki sûreti
dikkat çeken kendi portresine (bknz: gibi kavramlarla dikotomik ilişkiyle, ister olarak ele alındığı söylenebilecek bu ‘ben’,
Şekil 3), adı ve soyadının baş harflerine
ek olarak ‘Rabbimizin yılı’ anlamındaki Doğu düşüncesindeki ruh, benlik, beden modern öznenin kendini tanıma arayışla-
‘Anno Domini’nin baş harflerini imza
olarak kullanırken bile, dünyevî insanın
birlikteliği aracılığıyla ele alınsın, sıklıkla rında öne çıkan ‘ben’den temelde farklıdır.
yaratıcılığını düşüncesinin nesnesi kılarak, ‘beden’ mefhumu üzerinden geliştirilen Özne-nesne yarılmasının henüz gerçek-
dönemin dönüşen eğilimleri hakkında fikir
verir. sorgulamalardır. leşmediği, –yani, öznenin henüz kendi de
Sayı 27, Mayıs 2019 143
Melek Kılınç

katlanabilmektir”. Bu yaklaşım, öznenin


kendinden yaydığı mesajın en nihayetinde
kendine dönmesi, kendi üzerine katlanma-
sı, bireyselliğimizi koruyan bir zar olmanın
yanı sıra ötekiyle alışverişin ilk aracı ve
yeri, başka bir ifadeyle, mesajın yayıldığı
ve yayıldığını hissettiren yüzey olarak
deriye –ki Anzieu (s. 38) benliğin çocukluk-
tan itibaren deri aracılığıyla geliştiğini öne
sürer– önem atfeder, ona göre ‘ben’ ancak
‘deri-ben’ olarak var olur.8 Ben-dünya
ilişkisinde bedenin yüzeyi, kendini keşfin
temsil yüzeyinden de öte, onun ta kendisi-
dir. Bu bağlamda, bir deriye sahip olmak,
kendi benini keşfin yeter-şartı olarak
değerlendirilebilir.9
Hem modern öncesi kültürlerde sıklıkla
ölümsüz bir aşkınlık ile ilişkisini ya da
benin toplumsal hiyerarşideki konumunu
belirlemek için, hem de modern yarılma
Şekil: 4 dahil pek çok unsura ve olguya mesafelen- sonrasında aşkın bir birlikten kopan bene
Arap Yarımadası, Mezopotamya ve
Anadolu’daki mitolojik sembollerin yer aldığı mediği, onları kendi düşüncesinin nesnesi dair imgelemede insanın deriye olan yöne-
dövmeler (Bulut, 2002, foto: Şebnem Eraş). kılmadığı– bir bağlamda ‘ben’, ‘birey’, liminin, derinin ben ve dünya arasındaki
5 Metinde, deriye yapılan müdahalenin
fiziksikselliğine işaret eden ‘işleme’
‘özne’ gibi kavramların, sıklıkla ölümlü söz konusu başat konumundan kaynaklan-
kelimesinin, söz konusu müdahalelelerin bedenden öte ölümsüz bir mevcudiyet ile dığı ileri sürülebilir. Modern bağlamda,
(imge, yazı, vs.) aynı zamanda soyut ve
kavramsal olana da referans veren imler, ilişkilendirilmeleri kavramların günümüz- ‘ötekiler tarafından duyumsanmak’ ve
işaretler olmasından hareketle, ‘imleme’
kelimesi ile birarada kullanımı tercih
deki anlamlarıyla çelişir. Bu nedenle söz ‘duyumsandığını kendinde hissetmek’ ara-
edilmiştir. Başka bir deyişle, ‘i/ş-m/leme’ konusu kavramlar modern mefhumlar; do- yışındaki özne, ötekiyle karşılaşılan sınırı,
ifadesi, beden-zihin, somut-soyut arası
alışverişe, ‘imleme’ ve ‘işleme’ edimleri arası layısıyla aşkın bütünselliklerden ayrılmış deriyi i/ş-m/leyerek kendi benine ulaşma
geçişliliğe vurgu yapmaktadır.
öznenin arayışı olan kendini keşif sorunsalı çabasındadır. Deri üzerindeki imgeler her
6 Anzieu (2008, s. 101), ruhsal işleyişin öncülü
ve temeli olarak deri düşüncesini Paul da modern bir sorunsal olarak değerlendi- ne kadar ötekine sunulsa da öteki, esasen
Valéry’nin sözlerine başvurarak açıklar.
rilebilir. kendi varlığını, benini arayan öznenin
7 Her ne kadar Nesrin Tura Demiryontan’ın
kendi üzerine katlanması için bir araç
Didier Anzieu’nun Deri-Ben kitabı çevirisinde
‘duyulmak’ olarak yer alsa da, metin Ben - Dünya İlişkisinde Deri ve Deriyi
konumundadır; öznenin kendinden yaydığı
bağlamında sözcüğün işitme duyusuna İ/ş-m/leme5
yönelik çağrışımını bertaraf etmek için mesajı yine kendine yansıtacak bir araç.
‘duyumsanmak’ sözcüğünün kullanımı
“İnsanda bulunan en derin şey deridir.
uygun görülmüştür. İnsan derisinin i/ş-m/lenmesine tarih
8 Jablonski (2013, s.4), deri kelimesinin bazıları ... Ve sonra ilik, beyin, hissetmek, acısı-
boyunca rastlanır;10 ve belli bir gruba
Türkçe’de de bulunan kullanımlarına [‘bu
nı çekmek, düşünmek için gereken her
onu rahatsız etmeyecek, o kalın derilidir’; aidiyetin, dinî ve çeşitli örgütlenmele-
‘senin sözüne incinmesi şaşırtıcı değil, o şey ... derin olmak ... bunlar derinin
inanılmaz derecede ince bir deriye sahiptir’; rin sembolü olarak kullanıldığına dair
‘o gerçekten derimin altında (kızdırmak icatlarıdır.!... bizler, doktor olarak ...
yorumlar mevcuttur. Nicholas Thomas,
anlamında), ya da ‘yüzeysel’ anlamında ‘skin
dışderiyi boşuna eşeleyip duralım.”6
deep’] dikkat çekerek onun ‘savunmasız ben’
ile olan ilişkisinin açıklığını vurgular.
beden sanatı üzerine yaptığı incelemede,
Paul Valéry (1871-1945) bedene yapılan i/ş-m/lemelerin toplum-
9 İnsan derisi, aynı zamanda, toplumsal
hayatta bedene ‘insanlık’ özelliğini veren
örtüdür. Antropolog Nina G. Jablonski, Hong
Varlığın duyulduğu yerin, bedenin sınırı sal, tiyatral, süsleme, kriminal, isyan
Kong üniversitesinde verdiği makroskobik olan deri dış dünya ile, öteki ile karşılaş- etme, kimlik edinme gibi çeşitli amaçlar
anatomi derslerinde öğrencilerin deriyi
kesip içine bakana kadar korku ve endişe ma, temas yüzeyidir. Duyumun iletildiği, ile açıklanabildiğini, ancak 19. yüzyılda
içinde davrandıklarına, sonrasında ise
bedeni kişisel hikâyeden ayrılmış bir nesne
alındığı bedensel sınır, bir iletişim yüze- beden sanatının toplumsal imleyici ya da
olarak değerlendirebildiklerine dikkat yidir. Bu bağlamda, derinin ben ile ilişkisi kodlanmış bilgi olarak yorumlanmasının
çekerek, derinin insan algısı ile kurduğu
ilişkiyi vurgular. Dreifus, C.; Jablonski N. G. nedir? Anzieu’ya göre (2008, s. 103) ‘bir ben tipik bir antropolojik yaklaşım olduğunu
2007. Always Revealing, Human Skin Is an
Anthropologist’s Map [çevrimiçi]. Erişim yeri: olmak’ “ötekiler tarafından duyumsanan belirtir. Daha yakın zamanlı incelemeler-
https://www.nytimes.com/2007/01/09/ mesajlar7 yayma kapasitesini kendinde his- de ise ölüyü anma ve büyük dinî törenler
science/09conv.html, [Erişim Tarihi: 22
Haziran 2018]. setmektir. ...Bir beni olmak, kendi üzerine ile de ilişkilendirildiğini ifade eder.11 Eski
144 Sayı 27, Mayıs 2019
İnsanın Kendini Keşfinin Temsil Yüzeyi Olarak Deri ya da Cephe - Jenny Holzer’in İşleri Üzerinden Bir Okuma Denemesi

kültürlerde bedene maske yerleştirme ya “Dünyayla benlik arasında ve benlikle


da deriyi i/ş-m/leme gibi eylemler, aşkın dünya arasında kesintisiz bir diyalektik
olanı kendi yaşamının içkinliğinde temsil süreç süregider; bu iki kutuptan her
etme, kaotik olanla ilişkide bir aracı ve biri diğerinin varlığına delalet eder ve
kozmolojik anlam arayışının izi olarak bunlardan birinin yoksanışı her ikisinin
yorumlanır. Modern yarılma ile birlikte ise, de anlaşılmasını olanaksız kılar.”
kozmolojik bir anlam arayışından uzakla- Bu bağlamda deri i/ş-m/lemeleri de May’in
şan, “Tanrı’nın ölümüyle anlamsız kalmış (2018, s. 76)“özne-nesne yırtığını diken bir
yeryüzünde” (Schrift, 2013)12 modern kaosun düzeyde dünyayla karşı karşıya kalış”, “bi-
içinde “dünyevî anlamlar yaratma telâşı”na linci yoğunlaşmış insanın kendi dünyası ile
(Bauman, 2014, s. 24, 25) kapılan özne, varo- karşılaşması” şeklinde ifade ettiği türden
luşunun sınırını bedensel mevcudiyetiyle bir yaratıcı edim olarak değerlendirilebilir.
tanımlar. Bu bağlamda, bedende, deride Böylelikle, bedenin dış dünya ile temas yü-
temsil edilenin bedenin dışındaki ölümsüz zeyi olan deri de, benlik-dünya ilişkisinin –
bir aşkınlığın imgesinin aksine dünyevî ve ya da ilişkisizliğinin– temsil yüzeyi olarak
ölümlü varlığın kendini anlamlandırma, önem kazanır. Özellikle 20. yüzyıl sonla-
kendiyle çatışma halinin imgesine doğru rından itibaren “özgünlüğün temel metafo-
kayması, modernliğin etkisiyle aşkın bir runun benin kararlaştırıldığı yer olan deri”
birlikten kopuşa meyleden insanın, kendi- (Benthien, 2002, s. 1) olduğu düşüncesi öne
sinin sürekli yıkımıyla birlikte var olması- çıkar. Deriyi i/ş-m/leme, hem modernliğin
nın yollarını aramasıyla ilişkilendirilebilir. farklılık, çokluk talep eden dünyasında
Dünyaya içkin bir ölümlülük düşüncesi insanın kendini farklı kılmak, bireyselliğini
içindeki insan kendi varoluşunu daha ötede vurgulamak için bir aracı; hem de modern
bir şey ifade etmeyen bedensel mevcudiye- inşa-imha deviniminde yiteni yitirmeme,
tiyle ortaya koyar: unutmama, her şeyin geçici olduğu bir bağ-
“...ilkin bu yüzyılın (21. yüzyıl) başların- lamda benindeki kalıcı bir iz ile ‘içkin bir
da beden, aşkın bir imge olma özelli- ölümlülük’te bedenini, dolayısıyla varlığını
ğinden uzaklaşarak yalnızca kendini temsil etme yoludur. Artık yaratıcı edim
ve –artık ardında bir şey bulunmayan- bireysellikte, varlık ise bedende –dolayı-
kendi mevcudiyetini temsil etmeye aday sıyla deride de– duyumsanır.
olmuştur. Bunun kanımca en önemli Deri üzerine uzun süreli çalışmaları
nedeni, bedene ilişkin bir anlamın, bulunan antropolog Jablonski de (2013,
artık onu aşkın bir evrenin parçasına s. 3), insan derisinin, vücudu kaplayan,
10 Japolonski (2007), bilinen en eski korunmuş dönüştüren bir ölümsüzlükte değil, yaşı ve fiziksel durumu gösteren pasif bir
insan derisinin 1991 yılında Alplerde
mumyalanmış olarak bulunan, 5000 yıl
kaçınılmaz olarak -içkin bir- ölümlülü- örtüden öte i/ş-m/leme/süsleme yüzeyi
kadar önce (Neolitik Çağ) yaşadığı tahmin ğün ve sonluluğun içinde aranmasıdır.” olarak kullanımının, deriyi bireyselliğin
edilen Ötzi’ye ait olduğunu ve derisi üzerinde
ne anlama geldiği bilinmeyen dövmelerin (Sayın, 1999, s. 94,95) dışa vurulduğu yer olarak ayrıcalıklı kıl-
yer aldığını belirtir. (Claudia Dreifus, Nina
G. Jablonski ile röportaj, “Always Revealing, Ölüm, artık bu dünyaya içkin bir son, dığını belirtir. Ona göre, insan derisi kim
Human Skin Is an Anthropologist’s Map”, 9
Ocak 2007, New York Times, https://www.
beden ise ölüme doğru olan öznenin olduğumuzu ve kim olmak istediğimizi
nytimes.com/2007/01/09/science/09conv. benlik-dünya ilişkisindeki temel aracıdır. dünyaya anlatan, potansiyel bir şekilde
html, erişim 22 Haziran 2018).
11 (Thomas, 2014, s. 37-38) Bu noktada modern
Nitekim, Rollo May’in ifadesiyle yaratıcı- sürekli değişen bir ‘duvar kilimi’ gibi-
ben-dünya ilişkisinde derinin ve yazı lık ölümle yüzleşecek cesaretten, ölümle dir. Jablonski (2013, s. 3) deriye kasıtlı ve
imgelerinin niteliği üzerine bir inceleme olan
bu metnin, modern kendini keşif sorunsalı ile mücadeleden gelir. Bu bağlamda bedenin, gönüllü olarak yapılan ifade biçimlerinin,
temel bir farklılık içinde olan modern öncesi
deri i/ş-m/lemeleri alanına kapsamlı bir
ölümle mücadeleden beslenen ilişkide, deriyi hem reklam panosu hem ambalaj
değiniyi amaçlamadığını belirtmek gerekli benlik-dünya arasına dikiş atan bir yaratıcı olarak hizmet eden bir toplumsal pankarta
görülmüştür.
12 Schrift, Nietzsche düşüncesinde ‘özne’yi
edimde araçsallaştığı söylenebilir. May dönüştürdüğünü, nitekim küreselleşen dün-
ele aldığı metninde Tanrı’nın ölümüyle (2018, s. 73) Yaratma Cesareti adlı kitabında yada i/ş-m/lenmiş derinin bireyselliğin son
yüzleşen öznenin durumunu şu sözlerle
açıklar: “Tanrı’nın ölümü, aşkın öte dünyayı, ‘dünya’yı “kişinin içinde var olduğu an- sınırı olarak kendini gösterdiğini belirtir.
insanlığın yeryüzüne sahip olduğu en az
değeri vermesi açısından dünyayı boşluğa lamlı ilişkilerin bir modeli” olarak tanımlar Bu bireysel sınır toplumsal alanda bütün-
çevirir. Şimdi bir sonuç olarak, Tanrı’nın ve kişinin dünya ile her an karşılıklı ilişki leştiren ya da ayrıştıran karşılıklar bulur.
yokluğu yeryüzünü anlamsız bırakır.”
(Schrift, 2013). içinde olduğuna dikkat çeker: Örneğin dövmeli kadın bedenleri sirklerde,
Sayı 27, Mayıs 2019 145
Melek Kılınç

karnavallarda diğer ucube bedenler (dört dönüşür ve derideki imge bu dönüşüme


kollu çocuk, iki başlı vücut,...) ile birlikte yine referans vermesi nedeniyle bireysel baş-
bir ‘ucube’ olarak; denizcilerde ‘çapa’ ve kaldırı, dayanım, direnç gibi bağlamlarda
özlem duyduklarının imgesinin birarada- okunmaya açık hale gelir.
lığı ile unutmamak, yitirmemek için aracı Bu noktada, esasen dokunma organı olan
olarak; hapishanelerde tahakküm altına derinin i/ş-m/lenerek görsel mecraya
alınmış bedenlerin sessiz çığlığı olarak; ya dönüştürülmesi de derinin görsellik ile
da toplama kamplarında damgalama aracı ilişkisini farklı boyuta taşıması nedeniy-
olarak,13 bir kişi, olay hakkındaki birleş- le önemlidir. Dokunma hem etkileme
miş ortak kanaatin imgesi olarak14 çeşitli hem etkilendiğini hissetmedir; –Mer-
bağlamlarda karşımıza çıkar. Esasen soyut leau-Ponty’nin deyimiyle– dokunmak
olanın somut bir gerçekliğini yaratma; dokunulmayı da içerir. Dolayısıyla dokun-
bedende gerçeklik olarak hissetme ya da
ma, ötekiler tarafından duyumsandığını
hissettirme arzusunun yönelttiği eylemler
kendinde hisseden benin bu karşılıklılığı
olduğu söylenebilecek bu tür beden üze-
içeren eylemidir. Dokunan ve dokunulan
rinde acı, tahribat oluşturan uygulamalar
ayrımının tam olarak ortaya konamadığı,
–David Le Breton’un (2010, s. 12) ifade-
dokunulandan geri dönüşün olduğu bir du-
siyle– “hayatta başka bir varlığa çağrı”
yumsamadır. Her ne kadar i/ş-m/lenmemiş
niteliği taşır. Bu bağlamda, mesajın deriye
deri de tarih boyunca estetik, güzellik gibi
i/ş-m/lenmesi, mesajı yayan ‘deri-ben’i
bağlamlarda görsellik ile ilişkilendirilmiş-
hem mesaj hem araç kılar. Kuşkusuz bu
se de, derinin i/ş-m/lenmesiyle elde edilen
i/ş-m/leme bedensel tahribat, acı, şiddet
bu ilişki farklı bir boyut içerir. İmgenin
ve geri dönülemezlik gibi olgulardan ayrı
deriye uygulanması hem imgenin, hem de
değildir. Daha da öte, mesajın bu olgular
ile i/ş-m/lenmesi esasen mesaja anlamını derinin bağlamını dönüştürerek, ben-dün-
veren, mesajın deri-bene ait olduğunu do- ya ilişkisindeki sınırda dokunsal temas
laysızca ortaya koyan ve onu güçlendiren alanı olarak var olan deriyi aynı zamanda
şeydir. Deri i/ş-m/lemeleri önce yayılacak daha yoğun bir görsel iletişim yüzeyine
ve sonra tekrar kendisine ulaşacak olan dönüştürür. Bu durum derinin iletişimsel
mesajın bedende bir gerçeklik olarak his- aracılığına yapılmış bir vurgu; derinin
sedilmesi arzusu ile gerçekleşir. Le Breton dokunsal ve görsel sınırlarının zorlana-
‘bireyin kendisine bakışının anlamın ilk rak benliğin keşfi bağlamında olanaklara
kaynağı’ olduğunu ancak onun ‘başkasının açılması olarak da okunabilir. Deri bir
bakışıyla kökleştiğini’ belirterek yaralama yandan dokunsal sınırlarının ötesine
eyleminin geri dönüş talebini ortaya koyar. geçerek görsel mecra haline gelirken, öte
“Birey kendinden bir parçayı acıya, kana yandan görselliğin dokunsal mecrada yer
feda ederek, asıl olanı kurtarmaya” (Breton, alması imgenin de bağlamını görselliğin
2010, s. 11, 12) çalışır, içgüdüsel ve düşünsel ötesine taşır. Dokunsal temas –görmenin
bilinç ile ‘kurban olgusu’nun güncel bir aksine– en az iki şey arasında zorunlu kar- 13 Örneğin The New York Times’a da haber
olan, Auschwitz’de 157622 sayısı ile
yorumunu gerçekleştirir; varlığından feda şılıklılık, bağlantı, kaçınılmaz geri dönüş dövmelenen Yosef Diamant kızı ve torunları
tarafından aynı numaradan oluşan
ettiği parça aracılığıyla, karşılık beklediği içerir. Bu bağlamda, görsel yaratım olan dövmeleri ile anılıyor. (Rudoren, J. 2012.
çağrıyı ortaya koyarak kendisiyle bütünleş- imgenin –benin dünya ile iletişim yüzeyi Proudly Bearing Elders’ Scars, Their Skin
Says ‘Never Forget’. [çevrimiçi]. Erişim yeri:
meyi amaçlar. Dolayısıyla derideki imge, olan– deriye i/ş-m/lenmesi, karşılığı şansa https://www.nytimes.com/2012/10/01/
world/middleeast/with-tattoos-young-
hem ait olduğu bene, hem onun sunulduğu bırakılmamış bir çağrı, görmenin deriye israelis-bear-holocaust-scars-of-relatives.

benlere/dünyaya, i/ş-m/leme sürecindeki içkin olan temas alanının olanaklarına html?pagewanted=all [Erişim Tarihi: 26
mayıs 2016].)
acı, şiddet deneyiminin gerçekliğini yan- tabi kılınması şeklinde yorumlanabilir. 14 ABD’li şarkıcı Janis Joplin (1943-1970)
sıtır. Ancak bu acının bilinçli bir şekilde Benzer şekilde deri de işlenerek dokunsal dövmeyi kendi imajının bir parçası olarak
kullanan ilk isimlerdendir. Sevenleri, aşırı
üretilmesi ve deriye yapılan tahribatın çağrışımlarının ötesine taşınır ve temsil doz uyuşturucuyla gerçekleşen ölümünden
sonra, göğsündeki minik kalp dövmesinden
kontrollü bir tahribat olması onu herhangi yüzeyine dönüşür. Bu temsil yüzeyi – kendi bedenlerine yaptırarak Janis’e
bir yara ile oluşan acıdan ayırırken, adeta diğer temsil yüzeylerinden farklı olarak– duydukları sevgiyi i/ş-m/lemiştir. Bu tür
bir atıf ile yapılan i/ş-m/leme, sıklıkla
benin beden üzerindeki iradesini dünyaya dokunmak, dokunulduğunu hissetmek, tekinsizlik, isyan gibi bağlamlarda üretilen
nispeten ‘saklı’ i/ş-m/lemelerin aksine
ispatlar. Böylelikle ben, bu deneyim ile temas etmek için var olmayı sürdürmesi birleştirici bir nitelik taşır.

146 Sayı 27, Mayıs 2019


İnsanın Kendini Keşfinin Temsil Yüzeyi Olarak Deri ya da Cephe - Jenny Holzer’in İşleri Üzerinden Bir Okuma Denemesi

nedeniyle imgeyi yalnızca görmenin değil, biridir ve ‘ben’, düşüncesinin dil aracılı-
dokunmanın da nesnesi kılar. ğıyla gerçekleşen yankısıyla idrak eder. Bu
Yazı noktada, dilin bir kodu, başka bir ifadeyle,
düşünsel akışta ifade edilen sözün başka
Ölümlü bedeninden ayrılacak beni için
ölümsüzlük arayan öznenin kuşkusuz en bir akıştaki görsel temsili olarak yazının –
önemli araçlarından biri de dildir. An- ki her temsil gibi düşünceyi kendi sınırları
latmak, yazmak, geçen zamandan kalıcı ve olanakları çerçevesinde yeniden üreten
olabilecek bir şeyler bırakmak öznenin bir temsildir bu– benin keşfinde etkin bir
belleğini, dolayısıyla beninin varlığını orta- diğer mecra olduğu söylenebilir.
ya koyma çabası olarak değerlendirilebilir. Platon yazıyı, yalnızca zihinde var olan
Foucault (2006, s. 72,73), Odysseus’un dil gerçekliği zihin dışında üretiyor gibi gös-
aracılığıyla sürekli kendi imgesini doğu- termesi nedeniyle insan dışı (İng.: inhuman)
rarak ölümün sınırından öteye geçtiğini şu bir yapaylık olarak değerlendirir (Ong, 1992,
sözlerle belirtir: s. 296). Nitekim Batı episteminde daha son-
“... ölümün sınırı, dilin önünde ya da ra –özellikle Descartes ile birlikte yaygın-
daha doğrusu dilin içerisinde sonsuz laşan– benin zihinde ikamet ettiği düşünce-
bir uzamın kapılarını açar. Ölümün her si, zihin dışında üretilen gerçekliğin insana
an gelme tehdidi karşısında dil aşırı ait olmayan bir manipülasyon oluşturduğu
bir aceleyle yoluna devam eder, ama yargısını kuvvetlendirir. Platon’un bu yak-
aynı zamanda yeniden başlar, kendini laşımı, 1960’lı yıllardan günümüze yoğun
anlatır, öykünün öyküsünü ve bu iç olarak gündeme gelen insan-insan dışı olan
içe geçişin asla bitmeyeceğini keşfe- arasındaki ilişkinin tarih boyunca birbirine
der. Ölüme doğru yol alırken yansır; geçtiği yönündeki değerlendirmelerin yay-
aynaya benzeyen bir şeyle karşılaşır; gınlaştığı bir bağlamda tartışmalı olmakla
kendini durduracak olan bu ölümü birlikte, yazı ve düşünce arasındaki mesa-
durdurmak için yalnızca tek bir güce feyi ortaya koyması açısından önemlidir.16
sahiptir; sınırsız bir ayna oyununda İnsan düşüncesinin, –kaçınılmaz şekilde
kendi imgesini doğurmak.” zamansal bir mesafenin de dahil olduğu–
Bu noktada, Foucault’nun Odysseia’da, görsel bir temsilinin oluşturularak yeniden
Odysseus’un ölümü uzaklaştırmak, değerlendirilmesini sağlayan bu mesafe,
bertaraf etmek için anlattığı geriye dönük aynı zamanda, onun yeni bir düşünmenin
olayları ancak başkasının ağzından duy- nesnesi olarak ele alınmasını da mümkün
duğunda ölecek olduğu gerçeğini idrak kılar. İnsanın kendini ifadesinin ve keşfinin
ettiğini belirtmesi dikkat çekicidir. Odys- süreğen aracı olan dilin görsel temsili (yazı),
seus, kendi anlattığı hikâyeleri başkasından hem düşüncenin yeniden üretimi hem de
duyduğunda, duyulduğunu kendinde his- ‘olay’ olan sözün akıcılığından edinilmiş
seder, bedeninin ölümlülüğü ile kendi beni bir tür kesit olarak benin keşfi için ihtiyaç
üzerine katlanarak yüzleşir. Özne, kendi duyulan mesafelenmeyi ortaya koyar.
mevcudiyetini temsil etmek için ölümlü Düşüncenin farklı bir şekilde yeniden
olmayan uzama yerleşen söze başvurarak, duyumsanmasını sağlayarak onu yeniden
ebediyete kendinden bir mesaj yayarken, üretir. Tıpkı, Odysseus’un anlattığı hikâ-
sözün duyulmasıyla mesaj kendine geri yeleri başkasından duyduğunda yaşadığı
yansıyacaktır.15 Bu durum yazıya ölümsüz- idrak gibi, yazı –bu kez kendi edimine
15 Odysseus’un söz konusu idrakine daha önce lük bahşedilen modern-öncesi zamanlarda içkin bir şekilde– katlanarak mesajı geri
Fatih Özgüven de Bilge Karasu üzerine olduğu gibi benliğin imhasının ve yeniden yansıtır; sözün görsel bir kodu olan yazı,
yazdığı yazıda dikkat çeker: Özgüven, F.
2013. Karanlık Bir Yalı Üzerine Metin. İçinde: üretiminin, sürekliliğinin esas olduğu doğası gereği yaydığı mesajı yansıttığı yü-
Akay, A. (haz.) Teorik Bakış - 1- Bilge Karasu
İstanbul: Sel Yayıncılık. modern zamanlarda da söz konusudur; dil, zeyde yeniden üretir. Bu bağlamda, benin
16 Metinde oldukça kapsamlı bir inceleme ben’in modern kaos ortamına direnerek ya keşfi ile olan ilişkisi üzerinden ‘yazı’nın,
alanı oluşturan yazı ve dil konularına,
benin keşfinde araçsallaştırılan deri i/ş-m/ da onda devinerek sürekliliğini, kalıcılığını yazma ediminin, deriyi i/ş-m/leme edimine
lemeleri bağlamında değinilmesi sebebiyle,
yalnızca dolaysızca ilişkili bulunan noktalar
sağlayacak, içkin bir ölümlülükte varlığını paralel olduğu söylenebilir. Dolayısıyla,
dahilinde, sınırlı yer verilmiştir. temsil edecek esas arayışındaki araçlardan söz konusu iki paralel edimin birlikteliği,
Sayı 27, Mayıs 2019 147
Melek Kılınç

yani yazının deriye i/ş-m/lenmesi benin üzerine yavaş yavaş yazı ve şekiller ile
keşfi açısından ayrıcalıklı bir durumdur; kazıyan bir makine ile gerçekleşir. Yazı,
deri i/ş-m/lemenin ve yazının yoğun geri asker tarafından sürecin yarısına gelindi-
dönüş taleplerinin, deri-benin arayışları ğinde anlaşılır bir metne dönüşse de, ceza
ve çıkmazları için işe koşulduğu güçlü bir söz ile duyduğu değil yazı ile bedeninde
çağrıdır. hissettiği bir gerçeklik olur. Benzer şekilde
Modern-öncesi topluluklarda da deride Peter Greenaway’in yönettiği 1996 yapımı
yazı imgelerine rastlanmakla birlikte, The Pillow Book adlı filmde de, Nagiko’ya
günümüzde yazı dövmelerine karşı artan babası çocukluğundan beri her doğum
ilginin, benin keşfinin modern bir sorun- gününde 10. yüzyıldan kalma bir günlük-
sal olmasıyla dolaysızca ilişkili olduğu teki şiirlerden kaligrafik dövmeler yaptırır.
söylenebilir. Yazı dövmeleri günümüzde Nagiko genç bir kız olduğunda da şiirlerin
oldukça yaygın bir şekilde uygulanmakta çıplak bedenine i/ş-m/lenmesine yoğun tut-
olup günlük yayınlarda17 bile kendine yer ku duyar. Aşkı adeta duyduğu sözlerde de-
bulmaktadır. Bu yayınlar, yazının neden ğil, bu şiirleri bedeninde hissettiği zaman 17 Örneğin BBC Magazine’de 2013 yılında
yayınlanan ‘Yazı Dövmesinin Yükselişi’ (De
dövme olarak tercih edildiğine dair güncel yaşayabilmektedir. Günlüklerin insanların Castella, Tom. 2013. The Rise of the Text

‘kendileri hakkında bir şeyler öğrenebil-


Tattoo. [çevrimiçi]. Erişim yeri: https://
ipuçları taşır. Edebi alıntılar, şarkı sözleri, www.bbc.com/news/magazine-24306141)

felsefî düşünceler, sloganlar, aforizmalar- mek’ için yazıldığını söyleyen Nagiko’nun, [Erişim Tarihi: 22 Haziran 2018]) ya da
güncel sanat yayınlarındaki “Et/Beden/
dan oluşabilen yazı içerikleri dövme sahip- sözlerin bedenine i/ş-m/lenmesi ile kendi Deri Yapımı Sözcük” (Rosen, C. 2015. The
Flesh Made Word. [çevrimiçi]. Erişim yeri:
leri tarafından ‘görsel bir imgenin ulaşa- varlığına bir çağrıda bulunduğu söylene- http://www.iasc-culture.org/THR/THR_

mayacağı derinliğe sahip olmaları’ ya da bilir. Her ne kadar Nagiko’nun dövmeleri, article_2015_Summer_Rosen.php [Erişim
Tarihi: 22 Haziran 2018].) gibi.
‘yazıyı kendi dışındaki yabancılara açarak gerçek anlamda acı ile bedene işlenen 18 Bu noktada, Victor Hugo’nun Notre-Dame

kişinin yazı ile daha yakın bir ilişki kurma- türden bir dövme olmasa da, film boyunca de Paris (1831, Tr.: Notre Dame’ın Kamburu)
adlı romanının “Ceci tuera cela… (Bu,
sına’ olanak tanıması, ‘kendi kendilerine kimi zaman fırça ve kalem, kimi zaman şunu öldürecek…)” başlıklı alt bölümünde,
insanlığın bilgisini gelecek nesillere aktaran
bir hatırlatıcı’, ‘hem biricik olmayı hem de projeksiyon ile i/ş-m/lenen yazı derinin do- tek kaydedici olan mimarlığın söz konusu

bir şeylerin parçası olmayı sağlaması’ gibi kunsallığı ve görselliğini birbiri içine geçi- aracılık konumunu matbaanın 15. yüzyılda
icat edilmesinin ardından yitirdiğini
çeşitli nedenlerle tercih edilir. rerek Nagiko’nun benini var eden tutkunun belirtmesi ilgi çekicidir. Bu kez zihinsel
olan (yazı) ve bedensel olan (mimarlık)
bir temsili olarak karşımıza çıkar. Her iki ayrı niteliklere sahip olmaları nedeniyle
Bu bağlamda, yazının deriye i/ş-m/lenme-
örnekte de sözü bedende gerçeklik olarak değil; tam da birbirleri yerine geçebilir
si, deriyi, adeta okunmayı ve aynı zamanda olmaları nedeniyle kutupsallaştırılır. Bu
hissettirme/hissetme arzusuyla yapılan yazı bağlamda, metinde ileride değinilecek olan
dokunulmayı bekleyen bir kitap sayfasına Jenny Holzer’in, Hugo’nun mimarlık ve
i/ş-m/lemelerinin, aksi takdirde zihinsel yazının her ikisinin de ‘insanlığın bilgisini
dönüştürürken, sıklıkla alıntılanan yazının
düzeyde yaşanacak olan ıstırabın/tutku- aktarma becerisine sahip’ oldukları
bağlamını da işlendiği benin bireysel ve tespitini çağrıştıracak biçimde, ancak yazıyı
nun boyutlarını bedensel boyuta taşımada mimarlığa tercih etmek yerine ikisini üst
fiziksel varoluşuna bağlar. Yazı artık, hem üste bindirme yoluna gittiği; böylelikle
etkinleştirildiği söylenebilir. tıpkı deri üzerine i/ş-m/lenen yazılar gibi,
i/ş-m/lenen ben, hem de onu okuyan benler bedensel kaydı (mimarlığı) zihinsel kayıt
açısından i/ş-m/leme sürecine dair geri Jenny Holzer (yazı) ile bütünleştirerek, bedensel olana
zihinsel, zihinsel olana bedensel gerçekliğin
dönülemezlik, acı, şiddet, tahribat gibi çağ- Amerikalı sanatçı Jenny Holzer’in19 sirayet etmesini amaçladığı ileri sürülebilir.

rışımlar ve ölümlü bedenin duyumsama ve (1950 - ) işleri söz konusu iki paralel edimi
19 Jenny Holzer, 1950 yılında Ohio, Gallipolis’de
doğmuştur. Güzel sanatlarda lisans
duyumsanma organı olan derinin fiziksel- (yazı ve deriyi/mimari cepheyi i/ş-m/leme derecesini 1972 yılında Athens University
of Ohio’da, uzmanlığını ise 1977 yılında,
liği ile vardır. Aynı zamanda, sıklıkla ‘zi- edimlerini) öne çıkarmış olması nedeniyle Providence Rhode Island School of
hinsel’ olarak addedilen yazının ‘bedensel’ dikkat çekicidir. Holzer, 1970’li yıllardan
Design’da tamamlamıştır. University of
Ohio, Rhode Island School of Design ve
olan deri ile üst üste bindirilmesi, özellikle günümüze kadar uzanan pek çok işinde New York New School University’de fahri
doktora çalışmalarında bulunmuştur. Erken
Batı düşüncesinde ayrı kutuplar olarak ele yüzey-yazı ilişkisi ile çalışır.20 Sanatında dönemlerinde soyut resim çalışmaları yapan
alınmış iki kategorinin aşkınlıklardan arın- sıklıkla ‘hayatta kalma eğilminde olan’ ile
sanatçı, daha sonra işlerinin merkezine
yazıyı yerleştirmiştir.
mış bir arayışta araçsallaştırılması olarak ilgilendiğini belirten Holzer (1985), insan- 20 Öne çıkan işleri arasında sırasıyla “Truisms
okunabilir.18 ların inançlarını, tutumlarını ve bazen de
(Apaçıklıklar; 1977-1979)”, “Inflammatory
Essays (Kışkırtıcı Yazı; 1979-1982)”, ”Living
Yazıyı bedende bir gerçeklik olarak yapabileceklerini somutlaştırmayı, temsil (Yaşamak; 1981-82)”, “Survival (Hayatta
Kalma; 1982-83)”, “Under A Rock (Bir
hissetme arzusu çeşitli şekillerde karşı- etmeyi denediğini vurgular. Cinsellik, Kayanın Altında; 1986-87)”, “Laments
(Ağıtlar, 1987-89)”, ”Mother and Child
mıza çıkar. Yazı ve i/ş-m/leme ile ilişkisi savaş, şiddet, ölüm, doğum gibi konular (Anne ve Çocuk, 1990)”, “War (Savaş,
açısından Franz Kafka’nın Ceza Sömürgesi etrafında ürettiği, toplumsal insan benliği- 1992)”, “Lustmord (Seks Cinayeti, 1993-94)”,
“Erlauf (1995)” ve son zamanlara kadar
adlı hikâyesi ilgi çekicidir. Hikâyede suç nin dünya ile kurduğu ilişkinin fiziksel ve yaygın olarak mimari ve peyzaj üzerine
yapmış olduğu yazı projeksiyonları ile LED
işleyen askerin cezası, cezayı suçlunun psikolojik çıkmazlarını, arayışlarını ifade uygulamaları sayılabilir.

148 Sayı 27, Mayıs 2019


İnsanın Kendini Keşfinin Temsil Yüzeyi Olarak Deri ya da Cephe - Jenny Holzer’in İşleri Üzerinden Bir Okuma Denemesi

Şekil: 5
Jenny Holzer, Living (1981-82) Serisinden:
“Some days you wake up and immediately...
(Bazı günler uyanırsın ve hemen ardın-
dan...)” (URL 8).
Şekil: 6
Jenny Holzer, Survival (1982-83) (Hayatta
Kalma) Serisinden: “Die fast and quiet...
(Hızlı ve sessiz öl...)” (URL 9).

eden yazılardan oluşan işlerini dünyanın nan metinler ile en iyi etkiyi’ yaratacağını
önde gelen müze ve sergi salonlarının yanı düşünür. Bu nedenle zorunlu bir açıklama
sıra –esas önemsediği alan olan (Holzer, gerekliliği bulundurmayan ve tanıdık bir
1985)– kamusal alana da taşır. Geniş çeşit- gösterge sistemi olan yazı, Holzer için
lilikle pek çok yüzeyi yazı yerleştirmeleri daha fazla insanın düşünmesini sağlayan
için kullanır. 1977 yılında New York’ta araç olurken, onları beklenmedik zaman ve
gerçekleştirdiği “Truisms (Apaçıklıklar)” mekânlarda insanlarla buluşturur.
işinde yer verdiği güncel politik tartışmalar Erken yıllarında soyut resimle ilgilenen
ve bireysel çıkmazlardan oluşan sloganvari Holzer (1985), resmin onun için ‘önemsiz-
yazılar, daha sonra reklam panolarında, leşmesi’nin ve yazı temelli işlere yönel-
tişörtlerde, elektrikli tabelalarda sergilenir- mesinin politik ve estetik açıdan iki sebebi
ken; “Living (Yaşamak)”, “Survival (Hayatta olduğunu belirtir. Politik sebebi olarak ya-
Kalma)” gibi sonraki pek çok serisinde zının ‘şeyler hakkında oldukça açık olmayı
de yazıları, kurumun, otoritenin simgesi mümkün kılması’nı, ‘sadece söyleyerek’ ele
olarak gördüğü bronz levhalara, kentsel aldığı tekinsiz konular hakkında yardımcı
mekânlardaki taş banklara, LED tabelalara olabilecek bir yol sunma potansiyelini gös-
yerleştirir. Günümüze kadar uzanan çalış- terir. Estetik açıdan ise, hiçbir zaman anlatı
malarında kentsel peyzaj, tarihi köprüler, resim yapmayı istemediğini ve kendisi için
ikonik mimari yapıların cepheleri sanatçı 1977 yılının sanat ortamının artık resim
için hem kendi yazdığı, hem seçerek, alın- için bir açmaz olduğunu belirtir. Yazının
tılayarak yeniden ürettiği yazılara temsil ve kamusal alanın her ikisinin de hem
yüzeyi olur. Müzeleri ziyaret eden insan- herkese dolaysızca ulaşabilirliği sağlayan
lardan daha fazlasına ulaşmak isteyen Hol- hem de kişisel, toplumsal, kentsel sorun-
zer (1985) ‘özellikle bir şey düşünülmediği ların –dolayısıyla arayışların da– kendine
bir anda, beklenmedik bir şekilde rastla- yer bulduğu araçlar olması, onların Holzer
Şekil: 7
Jenny Holzer, Inflammatory Essays”
(Kışkırtıcı Yazılar; 1979-82), (URL 10).

Sayı 27, Mayıs 2019 149


Melek Kılınç

tarafından tercih edilme sebebi olarak de- sırasında kadınlara yönelik cinsel şiddete
ğerlendirilebilir. Bu nedenle, Holzer’in te- odaklanır. 1992-1994 yılları arasında ger-
mel aracı yalnızca yazı değil, yazı ve onun çekleşen savaş sırasında, tecavüze uğrayan
yerleştirildiği yüzeydir; yazının niteliği kadınların haberlere konu olmasıyla, o
kendi içeriğiyle olduğu kadar, yerleştirildi- zamana kadar savaşın getirdiği bir olay
ği yüzeyin bağlamı ile de tanımlanır. olarak sorgulanmayan tecavüz konusu bel-
Metin bağlamında, sanatçının insan ki de ilk defa dünyanın dikkatine açık hale
derisi-yazı ilişkisine yaklaşımını ortaya gelir. Bu bağlamda, Holzer’in işi, savaş
koyması ve çeşitli tarih ve mekânlarda henüz sürerken üretilen oldukça refleksif
adeta kentsel bir deriymişçesine peyzaj ve bir iş olarak değerlendirilebilir.
mimari cepheler üzerine yansıttığı medya Sergi, Holzer’in tecavüz ve cinayetlerin
tabanlı yazı yerleştirmelerinin de değer- kurbanları, şahitleri ve failleri şeklinde
lendirilmesi için uygun ipuçları taşıması oluşturduğu üç grubun ağzından keçeli
nedeniyle Lustmord (Seks Cinayeti) serisi kalem ve sıradan el yazıları ile insan derisi-
önem kazanır. nin üzerine yazılmış şiir dizelerini andıran
yazıların ayrı ayrı çekilmiş fotoğrafları ve
Lustmord (Seks Cinayeti, 1993-94) masalar üzerinde bulunan kadın bedeni
Holzer’in ilk olarak 1992-1993 tarihinde kemikleri ile hazırlanır. Deriye yazılmış
sergilenen Lustmord (Seks Cinayeti) adlı bu ‘kurban’, ‘şahit’, ve ‘fail’ şiirlerinin
çalışması, sanatçının deri-yazı ilişkisine dizelerinin fotoğrafları karışık yerleştiril-
bakışı hakkında fikir vericidir. Lustmord miş olmaları sebebiyle bir bütünlük içinde
Almanca bir kelimedir ve sıklıkla tecavüz kavranmaz, böylelikle dizeler düzensiz bir
ile ilişkili bir cinayeti ifade eder. Seri, şekilde üst üste binerken, izleyen kurban,
Holzer’in 1992-1993 yıllarında tecavüz, şahit ve failin dizeleri arasında gidiş geliş-
cinayet, ölüm konuları etrafında yazdığı ler yaşar. Savaş sırasında tecavüzün silah
yazılardan oluşur. Özellikle Bosna Savaşı olarak kullanımına dikkat çeken Holzer,
Şekil: 8
Jenny Holzer, Lustmord (Seks Cinayeti, 1993),
(URL 11).

150 Sayı 27, Mayıs 2019


İnsanın Kendini Keşfinin Temsil Yüzeyi Olarak Deri ya da Cephe - Jenny Holzer’in İşleri Üzerinden Bir Okuma Denemesi

oluşturduğu gruplar arasındaki sınırları bulunarak çağrısının dehşetini yaşatır. Bu


bulanıklaştırarak izleyende bir tür tekinsiz- bağlamda Lustmord serisi, deri, ben ve yazı
lik, huzursuzluk yaratır. Kimin fail, kimin i/ş-m/leme ilişkisinin toplumsal boyuttaki
kurban ya da şahit olduğunu kestirmenin bir karşılığı olarak okunabilir.
kolay olmadığı bir süreci yaşatır. Holzer,
Kentsel Medya Tabanlı Yazı Yerleştirmeleri
sergide yazının ve öteki benlerle karşılaş-
ma yüzeyi olarak derinin gerçekliğini kul- Holzer’in Lustmord serisinde öne çıkan
lanarak, ruhsal ve fiziksel açıdan şiddetin ben-deri-dünya ve yazı ilişkisi, sanatçının
yarattığı etkileri dolaysızca gözler önüne kentsel medya tabanlı yerleştirmelerinde
paralel olan başka bir boyuta daha taşınır.
serme çabasındadır.
Holzer, 1970’li yıllardan beri kentsel
Bu bağlamda, –geçmişe yönelik bir kayıt çevre içinde yazı yerleştirmeleri yapar,
aracı olarak değerlendirilebilecek fotoğraf ve günümüze kadar dünyanın çeşitli
aracılığıyla– bir zamanlar deriye, bene şehirlerinde, çeşitli bağlamlarda LED ve
sahip, ‘canlı’ ve ‘insan’ olan bir bedenin projeksiyon yerleştirmeleriyle işler üretir.
(‘deri-ben’in), duyumsadığı ve duyumsan- Sanatçının kentsel medya tabanlı yerleş-
dığını kendinde hissettiği yüzeyde (deride) tirmelerinden en önemlisi, New York’taki
şiddeti, korkuyu, acıyı, nefreti, arzuyu yazı Times meydanında gerçekleştirilen “Mes-
imgesinin gerçekliği ile ileten Holzer’in, sages to Public (Halka Mesajlar)” adlı, 1990
uğradığı şiddet sonrasında kadın bedeni- yılına kadar pek çok sanatçının katıldığı
ni uzuvlarına ‘insan’ niteliği kazandıran bir gösteri dizisi içinde, 1-31 Mart 1982
deriden ve uzuvlar arası bütünlükten tarihleri arasında yansıttığı işidir. Hol-
yoksun ‘insani’ bir nitelik taşıyamayan bir zer, “insanoğlunun kendini aşması onun
sergi nesnesi olarak temsil etmesi, maruz kaderidir” (It is man’s fate to outsmart himself);
kalınan şiddet sonucunda bedenin benlik “özel mülk” (private property); “gücün kötüye
dışı bırakıldığına dair bir tespit olarak kullanımı sürpriz değil” (abuse of power
okunabilir. Dünyaya içkin bir ölümlülük comes as no surprise); “beni istediğimden/
düşüncesi içinde kendi benini, varoluşunu arzuladığımdan koru” (protect me from what
bedensel mevcudiyetiyle –dolayısıyla de- i want) gibi bazı reklam sloganlarındaki
risi aracılığıyla– tanımlayan modern özne, bazıları günlük hayatta da kullanılmakta
uğradığı şiddet sonrası ruhsal ve fiziksel olan yazıları Times meydanına bakan
açıdan dünya-benlik arasında dikiş atan bir binanın cephesine yansıtarak farklı bir
yaşama edimi gerçekleştiremez olur. Deri bağlamda yeniden üretir, onların yeniden
aracılığıyla duyumsanan şiddet, –Holzer’in düşünülmesini amaçlar. Bilinçli ya da
müdahalesi ile– karşılıklılığı kendi oluş- bilinçsiz bir şekilde Amerikan argo ve ser-
larına içkin olan deri ve yazı aracılığıyla best konuşma geleneği ile tanımlandığını
şiddete seyirci kalan dünyaya çağrı niteliği belirten Holzer’in yazıları (Ruf, 1997, s.107)
taşır. Lustmord serisindeki deri üzerinde belki de bu nedenle reklam panolarından
yer alan yazılar, her ne kadar kendi benini tişörtlere kadar pek çok yerde kullanılır,
keşfe çıkan insanın deri i/ş-m/lemeleri gibi benimsenir, hatta kimi zaman üretildiği
öznenin kendi bilinci ve güdüsü dahilinde bağlam dışında da kendine yer bulur.21 Ya-
üretilen somut bir yaralamaya karşılık zıları bilinçli olarak karşıtlıklar, çelişkiler
21 Holzer, bir röportajında, bir ev dekorasyonu
dergisindeki banyo fotoğrafında daha önce gelmese de, ruhsal açıdan ağır yara almış/ içeren22 Holzer (1985) bu yaklaşımını şu
kendisinin ‘Living’ serisine ait -mermer vermiş belleğe sahip takatsiz özne için, – sözlerle açıklar:
bank ve yazıdan oluşan- işinin bir kopyasını
üzerinde havlular ile görmenin eğlenceli sanatçı tarafından– yazı ve derinin gerçek- “Bireylerin deneyimlediği gerçeklerin
olduğunu, “insanları düşündürttükleri
sürece onların nerede durduğunun” kendisi liği dolaysızca iletme yetisinin işe koşuldu- geçerli olduğunu göstermek istedim.
için önemi olmadığını belirtir. (Kammerling
C.; Holzer J., 1996, s.121)
ğu i/ş-m/lemeler olarak değerlendirilebilir. Bütün serilerin okuyucuya ya da ba-
22 Truisms serisinde yer alan “herkesin işi eşit Kurban, şahit ve failin dizeleri, dokunsal kana bir miktar hoşgörü aşılayacağı;
derecede önemlidir” (everyone’s work is
equally important), “müstesna insanlar, bir yüzeyde görselliğe kavuşturularak, okuyucunun, ona bütün kalbiyle ina-
özel imtiyaz hak eder” (exceptional people
deserve special concession) ya da “en zalimi deriye ait dokunma alanında dokunulma- narak, her cümlenin arkasındaki kişiyi
çocuklardır” (children are the cruelest
of all), “çocuklar geleceğin umududur”
yı, bir karşılık bulmayı bekler; izleyene tasvir edebileceği umuduyla, her sava
(children are hope of the future) gibi. karşılığı şansa bırakılmamış bir çağrıda eşit ağırlık vermek istedim.”
Sayı 27, Mayıs 2019 151
Melek Kılınç

Şekil: 9
Jenny Holzer, New York, 1985-1986 (URL 12).
Şekil: 10
Jenny Holzer, Bregenz, 2004 (URL 8).

Holzer, “Truisms (Apaçıklıklar)” serisinden modern mimarlıktan, onun modern yaşam


sonra, “Inflammatory Essays (Kışkırtıcı ile etkileşim yüzeyi olan mimari cepheden
Yazılar; 1979-82)”de pek değinilmeyen, ancak tecrit edilmek durumundadır.
aciliyet duygusunun uyandırılması gerekti- Modern mimarlık gündeminde farklı tep-
ğini düşündüğü cinayet, cinsiyet yaklaşım- kiler ile karşılanan Loos’un metnine, 1975
ları gibi konulara yönelir. Takip eden diğer yılında Süsleme Suç Değildir (Ornament is
işlerinde de konular, savlar çeşitlenmekle No Crime) başlıklı metniyle Joseph Rykwert
birlikte yazı ve yüzey ilişkisine genel yak- yeni bir soluk kazandırır. Rykwert, esasen
laşımı süreklilik içindedir. Özellikle 1996 Loos’un süslemenin ölümü ilanını kabul
yılından sonra daha büyük ölçekli kentsel etmekle birlikte, süslemenin bir anlam
mekân yerleştirmeleri üreten Holzer, müze- problemi; benzetme değil bezeme olarak
nin dışına çıkarak kentsel mekâna ve halka yeniden ele alınması gerekliliğini gündeme
dolaysızca ulaşma düşüncesinin peşinden getirir. Holzer’in işleri bu bağlamda, Ry-
gider. Kimi zaman bir otobüs durağına, kwert’in işaret ettiği yol ile paralel şekilde,
kimi zaman yüzyıllar öncesinden kalma taş –benzetme üzerinden doğrudan referans
köprüye ya da ikonik değeri olan mimari taşımadığı söylenebilecek bir kod ola-
yapıların yüzeylerine yansıttığı seçmiş ol- rak– yazının, kentsel, toplumsal, bireysel
duğu şiirler, pasajlar ya da üretmiş olduğu bağlamlarda üretilmesi /yeniden-üretilmesi
aforizmalar ve sloganvari sözler kentsel yoluyla hijyenik modern cepheyi ‘kirlet-
deneyimin parçası haline gelir. me’ye, ‘bezeme’ye dair bir olumlamadır.
Holzer’in yazı ve mimari cephe ilişki- Böylelikle mimari cephe/deri Loos’un
siyle ürettiği işleri, modern zamanlarda “dışarıya hiçbir şey söylemek zorunda
özellikle Adolf Loos’un mimari nesnenin olmayan”24 modern cephelerinin aksine
yüzeyindeki süslemeyi dövmeli bedenin ‘dışarıya bir şeyler söyleyen’ bezemelerin
ilkelliği ile örtüştürerek ‘cürüm’ olarak mekânı olur.
değerlendirdiği ‘Süsleme ve Cürüm’ (Alm.: Tıpkı deri üzerine yapılan i/ş-m/lemelerin
Ornament und Verbrechen) başlıklı yazısıyla deriyi toplumsal bir pankarta dönüştürmesi
kıvılcımlanan mimari nesne-süsleme/i/ş-m/ gibi, Holzer, yaşayan, dinamik kentsel 23 Bu noktada, Holzer mimari cephelerin
leme konusuna çağdaş sanat aracılığıyla mekândaki peyzajı ve mimari cepheleri kendisini kendi işlerinin/çağdaş sanatın
önemli bir unsuru şeklinde değerlendirirken,
yapılan yeni bir yorum olarak da değerlen- kentsel, toplumsal konulara ilişkin ifadenin Adolf Loos’un, 20. yüzyılın başlarında,
dirilebilir.23 Loos’a göre, modern mimari temsili için kentin derisi olarak değerlen- sembolik yapılar olarak nitelediği mezar ve
anıtlar dışındaki mimarlıkları sanat olarak
nesne üzerine yapılan süslemeler, ilkelerin direrek onları çeşitlenen savlardaki yazılar görmemesi de ilgi çekicidir: “Ormanda
dolaşırken, altı ayak uzunlukta üç ayak
bedenlerine yaptıkları süslemeler gibidir. ile i/ş-m/ler. Sürekli dönüşen kentsel bir genişlikte, piramit biçiminde yığılmış
Oysa ki modernlik, ilkel insan gibi dav- dinamiğin içinde yer alan mimari bedenle- topraktan oluşan bir tümsek görürsek,
kasvet çöker içimize ve ses ‘Biri gömülmüş
ranmamayı, başka bir ifadeyle, mimarinin rin yüzeyleri/cepheleri tıpkı benin keşfin- buraya’ der. İşte bu, mimarlıktır.” (Loos,
2014, s. 86). Holzer, modern sonrası
süsten arındırılmasını gerekli kılar. Dişil, de etkin olan insan bedeninin derisi gibi eğilimlere paralel şekilde, adeta Loos’un
yozlaşmış, kirli, suçlu gibi çağrışımlara kentlilerin kent ile karşılaştığı, yüzleştiği, steril, hijyenik modern mimari cephelerini
kirleterek ve ebediyeti ima eden sanatı
sahip olan süsleme/i/ş-m/leme, erillik, ya- somut arayüzler olarak değerlendirilir. redderek, hayatın çıkmazlarına yönelen
eleştirel bir sanat yaklaşımını benimser.
sallık, hijyen gibi ideal arayışlarla üretilen Arayüzler böylelikle, aynı zamanda kentli- 24 (Loos, Heimatkunst (1912), 2014).

152 Sayı 27, Mayıs 2019


İnsanın Kendini Keşfinin Temsil Yüzeyi Olarak Deri ya da Cephe - Jenny Holzer’in İşleri Üzerinden Bir Okuma Denemesi

Şekil: 11
Jenny Holzer, Bregenz, 2004 (URL 8).
Şekil: 12
Jenny Holzer, Paris, 2009 (URL 8).

lerin de duyumsadığı yüzeyler olarak önem tahribat deneyimini içeren, kalıcı, somut
kazanırken, kentsel, toplumsal, politik bir iz/yara söz konusu değilse bile– kent-
içerikli yazıların kentlilerin düşünceleri ve sel bellek üzerinde etkili bir iz bırakır. Bu
eylemleri üzerinden tekrar kente yansıya- bağlamda derinin, 20. yüzyılın sonlarından
cak olması, –duyumsandığını kendinde itibaren aşkın bir birlikten koparak özneler
hisseden modern deri-ben gibi– kentin arası iletişimin mekânı, benlik-dünya
derisinde/mimari cephelerde karşılık ilişkisinde benliğin temsiliyetinde temel
bulacaktır. Bu yönüyle kentin derisi olan metafor olması gibi, Jenny Holzer’in işle-
mimari cephelerdeki yazılar, dokunsal- rinde de kentsel, fiziksel çevredeki mimari
lığa içkin temas etme ve temas edilme cepheler/yüzeyler adeta kentsel bedenin
edimlerini hatırlatır şekilde, yaşayan bir derisi, sınırı olarak, dünya ile ilişkinin
organizma olan kentin dinamik benlerinin temsiliyetinde yazı ile birlikte temel araç
çağrısını hem görsel hem de –karşılıklılık olarak değerlendirilir. Kimi zaman baskın
esası açısından– dokunsal bir mecraya ideoloji tarafından darbe almış bedenlerin,
taşır. Mimari deri iletişimin somut arayüz- kimi zaman ise bireysel çıkmazların varo-
leri olarak kentlilerin birbirlerinin, geç- luşsal sorularını günlük hayatın içindeki
miş ve geleceğe yönelik kentsel belleğin söz konusu yüzeylere –geceleri yansıtarak–
yüzeyde bir yansıtıcısı olarak işler. Bu yerleştirdiği işleri, insan derisi üzerindeki
yansılar, birbirinden bağımsız –ve çoğu dövme, piercing gibi daha çok ‘yeraltı’na
zaman kamusal mekânda buluşma olanağı özgü olduğu söylenebilecek saklı olanın
bulamayan– bireylerin ortak kentsel ve ifşasının yarattığı tekinsizliği anımsatır.
toplumsal ıstıraplarıyla kentsel deride, Bu bağlamda, Holzer’in, işlerinde sanat-
bir çağrı umuduyla oluşturulmuş yaralar sal iletişimin birinci aracı olarak yazıyı
olarak değerlendirilebilir. seçmesi ve sloganvari metinlerini herkesin
Holzer kentsel deneyime yapmış olduğu algısına açık mekânlara, müzelerin dışına
müdahalede –yine her ne kadar deri üzeri- çıkarması ile aşkın bir birlikten kopmuş
ne yapılan i/ş-m/lemeler gibi fiziksel acıyı, imgelerin, yaraların, damgaların, dövme-
Şekil: 13
Jenny Holzer, Floransa, 1996 (URL 8).
Şekil: 14
Jenny Holzer, San Diego, 2007 (URL 8).

Sayı 27, Mayıs 2019 153


Melek Kılınç

lerin, piercing’lerin herkese sunulmasın- Kaynakça


da bulunan paralellik, ben-dünya-beden Anzieu, D. (2008), Deri-Ben, (çev. Nesrin Tura
Demiryontan) İstanbul: Metis Yayınları.
arasındaki ilişkide düğümlenen arayışın Benthien, C. (2002), Skin-On The Cultural Border Between
güncel bir tezahürü olarak yorumlanabilir. Self and The World, New York: Columbia
Holzer, hem toplumsal hem bireysel bir University Press.
Bulut, F. (2002), Dövme-Doğunun Tenindeki Nakış. Atlas,
beden olarak yorumlanabilecek kentsel ya- 113, 36-54.
pılı çevreye, kentsel benliğimizin kamusal Carl, K. (2016), Albrecht Dürer, New York: Parkstone
mekâna sıkışmış sorunlarını, çıkmazlarını, International.
anlaşmazlıklarını yazılar ile dolaysızca Goldscheider, L., Schneider-Lengyel, I. ve Story, S. (1996),
Rodin. London: Phaidon Press.
yerleştirerek, tarih boyunca hem aşkın
Holzer, J. (1996), Writing-Schriften, Stuttgart: Hatje Cantz
birlik ile ilişkideki hem de dünyevi kendi Verlag.
benini keşfetme arayışındaki insanın, –hem Jablonski, N.G. (2006), Skin: A Natural History, Berkeley,
sınır hem olanak olarak gördüğü– bedeni Los Angeles, London: University of California
Press.
i/ş-m/leme ediminin farklı ölçek ve bağ-
Kammerling, C., Holze, J. (1996), Interview, K. Thurgau, B.
lamdaki güncel bir yorumunu yapar. Bu Ruf, M. Landert içinde, Jenny Holzer Lustmard
bağlamda, toplumsal ve kentsel pek çok (s. 121-125), Stuttgart: Hatje Cantz Verlag.
çıkmazın, kentin derisine/mimari cephelere Le Breton, D. (2011), Ten ve İz-İnsanın Kendini Yaralaması
Üzerine, (çev. İsmail Yerguz) İstanbul: Sel
çağrı olarak i/ş-m/lenen yazılar aracılığıyla Yayıncılık.
kendi üzerine katlanarak yine kentsel ve Loos, A. (2014), Adolf Loos: Mimarlık Üzerine, A. Loos
toplumsal karşılıklar bulacağı, böylelikle içinde, Mimarlık 1910 (s. 71-87), İstanbul: Janus
Yayıncılık.
kentsel mekânın sınır değil, aksine olanak
Ong, W. J. (1992), Writing Is A Technology That
olarak algılanması için bir yol sunarak, Restructures Thought, P. A Downing, S. D. Lima,
kentsel benlerin varlığının sürekliliğini M. Noonan içinde, The Linguistics of Literacy


(s. 293-320), Amsterdam/Philadelphia: John
sağlayacağı söylenebilir Benjamins Publishings Company.
Özgüven, F. (2013), Karanlık Bir Yalı Üzerine Metin,
D. Yaşat içinde, Teorik Bakış-1-Bilge Karasu,
İstanbul: Sel Yayıncılık.
Panofsky, E. (1971), The Life and Art of Albrecht Dürer,
Princeton, New York: Princeton University Press.
Pessoa, F. (2009), Uzaklıklar, Eski Denizler, (çev. Cevat
Çapan) İstanbul: Can Yayınları.
Prinz, W. (1996), Albrecht Dürer- Catalogo Completo,
Firenze: Octavo.
Ruf, B. (1996), Tautological Revelations-Linguistic
Monuments-Trojan Horses, J. Holzer içinde,
Lustmord (s. 107-114), Thurgau: Cantz.
Schrift, A.D. (2013), Özneyi Yeniden Düşünmek-Kişi
Nasıl Olduğundan Başkası Olur?, S. ER içinde,
Nietzsche Paris’te-Fransızların Nietzsche
Okuması (s. 235-255), İstanbul: Otonom
Yayıncılık.
Thomas, N. (2014), Body Art, London: Thames & Hudson.

İnternet Kaynakları
URL 1: De Castella, Tom. 2013. The Rise of the Text
Tattoo. [çevrimiçi]. Erişim yeri: https://www.bbc.
com/news/magazine-24306141) [Erişim Tarihi: 22
Haziran 2018].
URL 2: Dreifus, C.; Jablonski N. G.2007. Always
Revealing, Human Skin Is an Anthropologist’s
Map [çevrimiçi]. Erişim yeri: https://www.
nytimes.com/2007/01/09/science/09conv.html,
[Erişim Tarihi: 22 Haziran 2018].
URL 3: Holzer, J. 1979-82. Inflammatory Essays.
[çevrimiçi]. Erişim yeri: http://www.tate.org.uk/
art/artworks/holzer-inflammatory-essays-65434,
[Erişim Tarihi: 24 Haziran 2018].
URL 4: Holzer, J. 1985. Language Games: Interview With
Jeanne Siegel. [çevrimiçi]. Erişim yeri: https://

154 Sayı 27, Mayıs 2019


İnsanın Kendini Keşfinin Temsil Yüzeyi Olarak Deri ya da Cephe - Jenny Holzer’in İşleri Üzerinden Bir Okuma Denemesi

msu.edu/course/ha/452/holzer.html, [Erişim
Tarihi: 6 Temmuz 2018].
URL 5: Rosen, C. 2015. The Flesh Made Word. [çevrim-
içi]. Erişim yeri: http://www.iasc-culture.org/
THR/THR_article_2015_Summer_Rosen.php
[Erişim Tarihi: 22 Haziran 2018].
URL 6: Rudoren, J. 2012. Proudly Bearing Elders’
Scars, Their Skin Says ‘Never Forget’.
[çevrimiçi]. Erişim yeri: https://www.nytimes.
com/2012/10/01/world/middleeast/with-tattoos-
young-israelis-bear-holocaust-scars-of-relatives.
html?pagewanted=all [Erişim Tarihi: 26 mayıs
2016].
URL 7: Yurtsever, Âli; Tasa U. B. 2016. Redefining The
Body In Cyberculture - Art’s Contribution to a
New Understanding of Embodiment [çevrimiçi]
Erişim yeri: https://www.researchgate.net/
publication/242098373_Redefining_the_Body_
in_Cyberculture_Art%27s_Contribution_to_a_
New_Understanding_of_Embodiment [Erişim
Tarihi: 26 Şubat 2018].
URL 8: https://projects.jennyholzer.com/ [Erişim Tarihi:
7 Aralık 2018].
URL 9: http://www.artnet.com/artists/jenny-holzer/selec-
tion-from-survival-die-fast-and-quiet-a-M-mK-
B0atyP1l2AdtiVPBLw2 [Erişim Tarihi: 7 Aralık
2018].
URL 10: http://www.tate.org.uk/art/artworks/holzer-in-
flammatory-essays-65434 [Erişim Tarihi: 24
Haziran 2018].
URL 11: https://exhibitionfem.wordpress.com/2015/02/24/
lustmord/ [Erişim Tarihi: 7 Aralık 2018].
URL 12: https://curiator.com/art/jenny-holzer/untitled-
protect-me-from-what-i-want-text-displayed-in-
times-square-ny [Erişim Tarihi: 7 Aralık 2018].

Sayı 27, Mayıs 2019 155

You might also like