Download as txt, pdf, or txt
Download as txt, pdf, or txt
You are on page 1of 35

MASONLUK VÖÝNLER'

CEMÝYE KARBONAR^ / KU - KLUX - KLAN MAFÝA


SERGE HUTIN
GÝZLÝ CEMÝYETLER
ÝÇÝNDEKÝLER
Sahtfe
KONUYA GÝRÝÞ............. 7~~
Siyasi Gizli Cemiyetler ve Mezhepci gizli
Cemiyetler........... 8
Bir cemiyete veya mezhebe kabul edilme,
bunun karakterleri ve gayeleri . . ¦ . 9
1) Asýl manasýyla bir cemiyete girmek. . 10
2) Cemiyete giriþ merasimleri .... 12
3) Sýrlan öðrenmenin derecesi ve sýrasý , 13 Ýlk insanlarda gizli cemiyetler v
cemiyete
intisab............ 20
BÝRÝNCÝ BÖLÜM
Birinnci Hýsým :
GÝZLÝ TEÞKÝLATLA» :
Eski çaðlarda gizli dinler...... 22
1) Eski Mýsýr........... 23
2) Eski Yunan.......... 25
3) Roma Ýmparatorluðu ....... 28
Ýkinci Kýsým :
Isâmiyetin Sýrlarý......... 34
îsmailik............. 35
Dürziler ............ 36
Ansarleh'Ier ........... 37
Üçüncü Kýsým :
Orta Çaðda gizil Akide ve Dinler .... 42
Esnaf Cemiyetleri......... 43
Graal Efsanesi........... 44
Cathares'ler ........... 45
Templiers þövalyeleri........ 46
Dante ve Sýrlar.......... 48
Simyacýlar ve Kabbalist'ler...... 48
Sihirbazlýk ........... 50
ÝÇÝNDEKÝLER
Sahife
Dördüncü Kýsým :
Rose Croýx Teþkilâtý......... 52
Menþei, efsanesi ve Tarihçesi..... 52
Rose Croýx Teþkilâtýnýn geniþlemesi ... 56
Rose Croýx ve Frank Masonluk..... 57
Teþkilâta giriþ merasimleri...... 58
Akideler ve Gayeler......... 59
Beþinci Kýsým :
FRANK MASONLUK :
1) Tarihçesi .......... 63
XVIII. Asýrda Fransada Frank - Masonluk ve yüksek sýnýflar sisteminin
geliþmesi .......... 67
.2) Masonluðun geliþmesi ....;. 70
Masonluða intisab........ 70
Masonluðun sembolleri...... 73
Masonluða giriþ prensipleri .... 75
Düþünme Odasý ve Simya..... 75
Üç soru ve yemin........ 77
Hîram Efsanesi.....: . . , 78
3) Doktrinler......... . 80
Masonluðun gayesi yapýcýlýk .... 80
Masonluða giriþin gayesi..... 81
Masonluðun esrarý ...... 82
ÝKÝNCÝ BOLÜM SÝYASÝ GÝZLÝ CEMÝYETLER : Birinci Kýsým :
Gizli teþkilâtlarla siyasî teþkilâtlar arasýndaki alâka ve farklar....... 85
Siyasî cemiyetlerin genel karekterlerl ve sý-nýrlandýnlmalarý......... 87
Ýkinci Kýsým :
Saýnte - Vehme.......... 90
Üçüncü Kýsým :
Baviyera Mutekitleri......... 93
ÝÇÝNDEKÝLER
Sahife
Dördüncü Kýsým :
Carbonari............ 98
italyan Carbonarileri ....... 99
FranSLzr Carbonarileri........ 101
Carbonarinin teþkilâtý ....... 103
Beþinci Kýsým :
Ýrlanda Gizli Cemiyetleri....... 105
Altýncý Kýsým :
Ku - Klux - Klan.......... 108
Yedinci Kýsým :
Maffýa ............. 112
Sekizinci Kýsmý :
Cinai Cemiyetler.......... 115
NETÝCE :............ 116
Bibliyografya........... 120
oOo
KONUYA GÝRÝÞ
Bu kitapta ele alýnan konu, heyecanlý münakaþalara, tahriklere sebep olmak deðil, gizli ce
miyetler isimlendirilen topluluklarýn incelenmesidir. Fakat kolayca farkedileceði gi
bi her devirde, muhtelif topluluklar, gizli cemiyetler tarafýndan temsil edilirler
. Meselâ Museviler gibi bütün bir zümrenin esrarengiz telâkki edildiði, bazý dinî tarikatle
ezvitlerdeki gibi mürailiðe ve her çeþit yeraltý faaliyetine mahal verildiði bilinmektedir,
Gizli cemiyet terimi geniþ manâda ve fazlaca kullanýldýðý için böylece isimlendirdiðimiz bi
a baþlarken mümkün olduðu kadar sarih olarak bu iki kelimenin manâsýný belirtmeliyiz,
Gizli cemiyetler teriminin ifratça kullanýlýþlarý Evvelâ belirtmeliyiz ki nazarý dikkati c
meyen bütün topluluklar gizli cemiyetler deðillerdir. Böylece gizli olmayan teþkilâtlarýn a
arý normal zamanda, zulüm ve tazyik esnasýnda zaman zaman haricî görünüþleri gizli cemiyetl
bazý benzerlikleri olan topluluklar meydana getirirler. Meselâ : Roma Ýmparatorluðu zama
nýnda katolik kilisesi, Edit de Nante ihtilâlinden sonra fransýz Protestanlarý..
Diðer taraftan resrný tipteki veya devlet tarafýndan kurulan ve bazan gizli teþkilâtlar ol
arak telâkki edilen bütün teþkilâtlar bu eserin konusunun dýþýna çýkmaktadýrlar. Böylece en
kunç mevcudiyeti, birçok hafiye ve mensuplarýyla, bazý azalarýnýn faaliyetlerinin gizli ve
srarlý olmalarýna raðmen bir gizli cemiyet deðildi.
Siyasî gizli cemiyetler ve mezhepçi gizli cemiyetler-
A. Lantoin'a göre iki çeþit gizli cemiyet vardýr :
1 Siyasî gizli cemiyetler Bunlar faaliyetlerini veya hiç olmazsa azalarýnýn isimlerini
gizli tutmak isteyen topluluklardýr. Onlarýn faaliyetleri ya adaleti temin etmek gay
esinde olan topluluklarda olduðu gibi resmî teþekküllere tevcih edilmiþtir, veyahut ekseri
ya mevcut iktidara tevcih edilmiþtir. Teþkilâtlanýp sýnýflanan bu gruplarýn niteliklerinden
ri sýnýrlandýrýlmýþ süreleridir. Gayesi zamana uyan gizli cemiyet yaþayabilir, gayesi siyas
nu doðuran sebep ile zaruri olarak söner. (A. Lantoine).
2 Mezhepçi gîzli cemiyetler Eziyet edici ve cebredici olanlar hariç bu topluluklar va
rlýklarýný gizlemeye lüzum duymazlar. Onlarýn kanunlarý, tarihçeleri, toplantý mahalleri, d
nleri ve hattâ mensup olan azalarýnýn isimleri bile herkes tarafýndan bilinmektedir. Bu
topluluklar yalnýz âyinlerini merasimlerini gizli yapmaktadýrlar. Yabancýlar bu merasiml
ere kabul
edilmemektedirler. Parola ve iþaretler azalarýn birbirini tanýmasýný mümkün kýlmaktadýr. Bu
uklarý kapalý bir cemiyetten ayýrt eden husus bu cemiyetlerin azalarýný; kabul merasiminin
teferruatlý olup âyin þeklini arzetmesidir.
Böylece bazý durumlarda bunlarý tefrik etmek oldukça müþküldür. Nitekim, siyasî faaliyetler
k için teþkilâta dahil azalar gizli toplantýlardan faydalanýrlar, Diðer taraftan tamamiyle
lâhi gayeler güden topluluklarda da mezhepçi topluluklara benzeyen giriþ merasimlerinde
derece derece sýnýflamadan istifade etmek ihtiyacý duyulmaktadýr.
Þimdi bir mezhep veya cemiyete kabul merasiminden adaylarýn ne anladýklarýný inceleyelim.
Zira bu anlam halk dilinde gizliliðin prestiji tesiriyle tam manâsýnýn kaybetmiþtir.
Bîr cemiyete veya mezhebe kabul edilme, bunun karakterleri ve gayeleri Umumiyetle
cemiyete girmek intisab etmek þahýsta ruhi bakýmdan iptidai bir durumdan daha mütekâmil bi
r duruma geçmeði gerçekleþtirecek bir iþtiale diye tarif olunabilir. Yabancýnýn cemiyete ad
olmasý için ahlâkî ve fizikî, seri halinde sembolik denemeler yapýlýr. Bundan maksat aday'a
ni bir hayat için tekrar doðmak üzere öldüðü hissini vermektir. Daha kesinlikle bunun hakký
l belirtebiliriz :
1) Asýl manâsýyla bir cemiyete girmek, yabancýlýktan daha mütekâmil bir muhite girmek, daha
kemmel bir hale eriþmek demektir. Sonuç olarak bir mezhebe girmek gerçek bir ilâhileþme ha
line gelecek. O zaman onun gayesi her þartýn dýþýnda insaný idare etmek olacaktýr. Rene Gue
bu konuda: (diðer þahýslarla münasebette bulunmak deðil fakat kendinde üstün bir þahsiyet
ederek bunun gerçekleþtirmektir -mektir. Tabiî sadace in saniye tper ver bir þahýs olarak
ki bunun zikretmek abes olacaktýr. Fakat insaniyetper-ver bir þahýs olarak kendini göste
ren kimsenin de bazý durumlarda baþka türlü bütün tezahüratlarý arzetme-si imkân dahilinded
e yazýyor. Þuhalde bu insanoðlunun tamamiyle bir iç gerçekleþmesidir ki bu gerçekleþme kiþi
di varlýðýnda taþýdýðý imkânlarýn gerçekleþmesidir. Meselâ ilkel topluluklarda çocukluk çað
rtip edilen merasimleri biraz ilerde inceleyeceðiz. Fakat ergin bir insan çocuða nisbe
ten kuvvetlidir. Ýþte þimdi bir cemi* yete dahil olmanýn umumî karakterlerini böylece anlam
uyoruz. Elbette ki herhangi bir cemiyete dahil olmak için yabancý, bazý tertiplere hazýr
lanacaktýr. Cemiyete girebilmek için icab eden tabiî istidatlar hakkýnda yazarlar ýsrarla
durmaktadýrlar.
Fakat þahýs kendi kendine bir cemiyete dahil olamaz. Bir cemiyete girmek, aday olmak
kelimesinin asýl manâsý, la tince (baþlangýç, giriþ )'dir. Cemiyete giren de yola koyulmuþ
dýr. Bu bakýmdan aday ekseriya inzivaya çekilen mutasavvýf dan ayýrt edilir. Bir cemiyete
aday olacak þahýs o cemiyetin aday or-
10
ganizasyon tarafýndan seçilir ki bu husus cemiyetin sosyal karakterini belirtir. Bun
unla beraber bu organizasyon her zaman yeni aday'a rehberlik ve önderlik yapmayýp» Gue
non'un tabirine göre, ona ruhi tesirde bulunmaktadýr. Mezhebin esrarýna vakýf olanlar ya
bancýya teblið edilmeyen adaylýk karakterini çok geliþtirmiþlerdir. Zira bu hususun harice
mamasý lâzýmdýr. Guenon'un belirttiðine göre bunlar elde edilecek durum için hazýrlýk usull
er ki netice itibarýyla ifa edilecek görevi tamamiyle kolaylaþtýracak yardým ve destekler
olup meydana çýkacak müþküller ve tehlikeleri bertaraf ve kontrol ederler. Adaylýk sýrrý ta
a izhar edilemez ve yalnýz cemiyete giriþ .ona vakýf olmayý saðlar. Aristot (Mysteres d'El
eusis) de Öðrenmek deðil fakat hissetmek diye yazýyordu. Bu kitapta gizli bir doktrin öðren
lmiyor fakat hisler duyuluyordu. Adaylýk sýrrý gerçekten izhar edilemez zira herkes bu g
eleneksel sembolleri kiþiselleþtirmiþ olur. Mezhebe yabancý olanlar merasimleri en ince
teferruatlarýna kadar öðrenirler. Böylece masonluðun sýrrý açýklanmýþ olur. Fakat tamamiyle
z. Bütün gizli cemiyetlerin esrarýnda rastgelinen yabancý ve tedhiþçi muhtelif imtahan ve t
crübelerle psikolojik mekanizma icra edilir ki bunlar sathî bir tetkikata giriþenler içi
n manâsýz, abes bulunabilir. Halbuki bunlar tamamiyle tanýnamamýþlardýr. Bu hususta seçkin
mason oîan J. Boucher: (bu merasimler þuur altýna nüfuz ederek gerçek bir tesirin kudreti
ni temin eder-
11
ler) demektedir. Gizli imkânlarýný fiilen meydana koyarak kiþi cemiyete duhulünü tesdik ett
rip gerçekleþtirir, Aday bir kere cemiyete girdikten sonra daimi üye olur ve mezhebin
esrarýna göre hiçbir þekilde bir daah cemiyetten ayrýlamaz. R. Guenon'a göre (dýþ masonlard
ahsedilmesi böylece abes bulunmaktadýr. Zira masonluk vasýflarý azlolunamaz. Çýkarýlan veya
tifa eden bir frankmason için ingilizler (baðýmsýz mason) terimini kullanmaktadýrlar. Faka
t yazarlar mason cemiyetine giriþin gerçek olmasý lâzým geldiðini ilâve etmektedirler.
Nihayet cemiyete giriþ passif bir iþtiale olmayýp esasýnda fiiliyatla meydana konur ki k
iþiliðin bütün mevcudiyetiyle iþbirliði yapýlmasýndan bilkuvve ortaya çýkar. Mason teoricil
sonlarýn cemiyete intisaplarýndan sonra da orta halli durumlarýný bu suretle izah ederle
r. Ýntisap istialesi üç bölüm arzeder ;
þahsiyete baðlý kabiliyet
þuuraltýna sýzmak
kiþinin ifa edeceði iþin gerçekleþmesi,
2) Cemiyete giriþ merasimleri esasýnda fizikî ve ruhî bîr Ýmtihan denemesidirki þahýsýn ruh
esir ederler* Bu merasimler bazan umuma açýk olarak yapýlýrlar. Meselâ: ilkel topluluklard
a çocukluktan erginliðe geçiþ merasimleri. Fakat ekseriya bunlar da gizli icra olunurlar
. Gizli cemiyetlerin giriþ merasimleri onlarýn sýrlarýdýr. Aday cemiyete yabancý kimsele-
12
re onlarý ifþa etmeyeceðine dair yemin eder. Üstelik giriþ merasimlerinin de bir tesiri ol
maktadýr ki bu da onlarý ifa eden kiþiye baðlý bulunmamaktadýr. Kendine zararý olmayan bu f
iyon nazarý itibara alýnýr. Bunun gibi dini âyinler, bunlarý icra eden papazýn ahlâkî kýyme
bulunmamaktadýr. Diðer taraftan onlarýn en ufak teferruatlarýnýn tatbik edilmesine büyük bi
tina ile riayet edilmesi gerekmektedir. Aksi halde hiçbir tesirli netice elde edil
emez. Fakat adayýn durumu ne olursa olsun, meselâ hýristiyan vaftizinin aksine, giriþ me
rasimi cemiyete girebilecek bir kimse için ifa edilemiyorsa tesirsiz kalýr. Nihayet
bu merasimlerde manâlý sembollere, rumuzlara müracaat edilir ki yalnýz sýrlara vakýf olanla
bunlarý anlayarak deðerlendirebilirler.
Buna mukabil bütün rumuzlar gerekli durumlarda onu düþünen için merasimlere benzeyen tesirl
rde bulunurlar. Böylece cemiyete giriþ bu rumuzlarýn tamamlanmasýyla neticelenir.
3) Sýrlarý öðrenmenin derece ve sýrasý
Bir sýrrý öðrenme ilk hamlede keþfetmenin huzurundan ileri gelmekte ise de aday bu sýrlarý
aþ yavaþ öðrenebilir. Ekseriya söylediði gibi adaylýða talib olan kiþinin, faaliyet ve uzun
lirten çetin bir yoldan geçmesi lâzýmdýr. Bütün gizli teþkilâtlarda sýrlarýn dereceleri olu
ren adayýn mü-
13
kemmelleþmesine göre eriþtiði mertebelerde bunlara vukufu olabilir. Teþkilâtýn nizamlarýna
t edip esrarýna vakýf olacak kimseler bu teþkilâtýn çok karýþýk olan baþkanlarý tarafýndan
rinin icrasýnda büyük bir titizlikle deðerlendirilip sýralanmakta ve cemiyete kabul edilen
bu dereceye göre sýrlarý öðrenmektedir.
Cemiyete giriþ ve ezoterizm (sýrlar) Ezoterizm kelimesi yunanca eisöthep kelimesinden
gelmektedir ki kelimesi kelimesine (giriþ yapmak) anlamýný belirtir. Kelimenin anlamý et
imolojisinden çýkar. Giriþ yapmak, dýþarýdaki Ýnsanlarýn içeri girmelerini saðlayacak bir k
embolik olarak saklý bir hakikati, gizli bir manâyý meydana çýkarmaktýr. Nitekim tama-miyle
gizli bir doktrin anlamý bu kelimenin bütün anlamlarýnda belirmektedir ki kalabalýktan ve
dýþarýdan meydana gelen bir muhitle izah edilir. (J. Marques -Riviere).
1 Cemiyete dahil olmanýn muhtelif sýrlarý öð^ renmek olmadýðýný, bir doktrinin telkinleri
koyarak açýklamaktan, ibaret olmadýðýný görmüþdük. Bir seri merasimler ve iþlemler cemiyet
lana yeniden doðmak üzere ölüyormuþ (basýbadelmevt) hissini duyurmak gayesini gütmektedir.
unla beraber muhtelif merasimlerde kullanýlan sembol, teknik, gizli efsane herkese
göre deðiþen zýmni temaslarla merasim ve denemelerde kullanýlmakta olan bu sýr-
14
lar bir çeþit hadiseler bilgisi gayesini de güder. Cemiyete kabul merasimlerinde, kara
nlýk bir gezinti es-v nasýnda, adayýn görüþlerine muhtelif korkunç sahneler arzolunarak ona
muþ hissi verildiðini de burada iþaret etmeliyiz. Plutarque: ölüm esnasýndaki ruh halinin b
sýrlara vakýf olma esnasýnda duyulanruh haliyle ayný bulunduðunu belirtmektedir. Bunlar önc
tesadüfi koþular, zahmetli gizli yerler ve karanlýkta endiþeli yürüyüþlerdir. Sonra nihaye
u korku son dereceye çýkarýlýr, ürperme, titreme, soðuk ter ve dehþet duyurulur. Ölüm hissi
if usullerle az çok vahþi metodlarla duyurulur ve her zaman bu böyle yapýlýr. Bundan sonra
aniden bir ýþýða kavuþmak devresi gelir. Plutarque'ýn dediði gibi bu ani bir aydýnlanmadýr
gözleri kamaþtýran bu aydýnlanmada temiz yerler, çayýrlar, ses ve danslar, gizli sözler, d
tüler aday'a duyurulur. Bundan sonra aday kemâle ermiþ ve cemiyete girmiþ olarak sýkýntýsýz
laþýp serbest olur. Bu iniþ ve çýkýþ esasýna dayanan þema birçok muhtelif fakat birbirine b
embollerle açýklanýr efsane ve inançlarýn rnühim bir kýsmýna tatbik edilebilir, G. Persigou
çalýþmalarýnda cemiyete giriþin seyri hakkýndaki araþtýrmalar hususunda önemli teþebbüsler
dýr. Ýþte birbirini tamamlayan Ýki yorum; cemiyete giriþin devreleri sembolik olarak kâinat
yaradýlýþýnýn devrelerini yeniden ortaya koymaktadýr. Bir hercümercin ýþýkla tanzim edilmes
nýn yeniden teþekkülünün itiba-
15
ri þeklidir. Ademin düþüþü ile insaniyetin kaybettiði imtiyazlarýn tekrar hak edilmesi.: Ce
e giriþ ile adaylar mükemmel öðrenimi elde etmek, olgunlaþýp kemale ermek þartlarýna uygula
G. Persigout'a göre cemiyete giriþ :
Mükemmel bir yaratýk olabilmek Ýçin dünyevi arzularýn öldürülmesiyle insanýn temizlenmesi
imyacýlarýn büyük sihiridir.
Atalarýmýzýn kaybettiði mefhumun anlaþýlmasýyla itikat usulünü öðreten tasavvuftur.
Adem ile Havva'nýn cennetten kovulmadan önceki nimet ve imtiyazlarýna sembolik olarak
yeniden hak kazanmalarýdýr.
II Cemiyete giriþ þekillerinin her birinde, iniþ çýkýþ, ölmek ve yeniden canlanmak þemasý
li olmasýna raðmen müþterek ve mutabýk bulunulan bir husus basiretin kaybolma sidir. G. Pe
rsigout: (bilgi ýþýnlarý insanýn kalbinde kýrýlmýþ bir ayna kibi-dir. Bu küçük parçalarýn t
gibi alýnmasý bu parçalanmayý büyütür) diye yazmaktadýr, Bu fikre dayanan esrarengiz bir ge
muhtelif devirlerde birçok defalar deðiþik þekillerde izhar edilerek bütün dinlerin kökde
membaðdan meydana geldiði belirtilmiþtir. Zamanýmýzda bilhassa Rene Gue-non bu eski kavramý
geliþtirmiþtir ki ona göre esrarengizlik tatbik edilen dinlerden daha öncedir. Ayný zamand
a ifade ve gerçekleþtirme bakýmýndan olduðu ka-
16
dar fiiliyatta prensibine baðlanmaktan baþka birþey yapmamakta, dinî destek olarak almak
tadýr. Gerçekten gelenek, dine nazaran, dinî ve dinî olmayarak tezahür eden bütün þekillerd
dir. Üzerinde yaþadýðýmýz dünyadan da eski bir geleneðin bu sýrlarda müþterek bulunduðuna i
tadýr. Bu irtibat problemine göre sýrlara vakýf olanlarýn muntazam ve kesintisiz olarak bi
rbirini takib edip bir nev'i zincir meydana getirmesi lâzýmdýr. Ýnsaniyetin muhtelif dev
relerinde menþeden gelen bu mirasýn korunmasý için bu devri daima bazý kimseler dünyevî olm
n, yani insan üstünden insana devrolan bir rabýta bulmaktadýrlar. Mezhebe hariç bulunanlar
dan gizli olmakta bu fikir bulunmaktadýr ki XVII. ci asýrda Rose Croix teþkilâtýnda ve mua
sýr bir çok yazarlarda da bu fikir belirmektedir.
III Cemiyete giriþin tesir ve ýþýðýnda birçok adaylar felsefî ve dinî düþüncelerini geliþ
lar ayný esas fikirlere dayanmaktadýr.
Bütün esrarlý bilgiler gibi bu tarz düþünceler de anlaþýlmasý güç olan muðlak meselelerle u
yaratýldý? Niçin yaþýyoruz? Kötülük ve fenalýklar neden hüküm sürmektedirler? Ýnsaniyet ve
ne olacaktýr? Evveldenberi insan menþeinin sebeplerini, varlýðýnýn gayesini ve öldükten son
durumunu öðrenmek istemiþtir. Her zaman gizli cemiyetlerde adaylar dünyaya tesir ederek
idare
17
F : 2
eden kanularý Öðrenmek istemiþler ve tarif olunamayan sýrlarý elde ederek esas problemi çöz
. Nereden geliyoruz? Kimiz? Nereye gidiyoruz? Bunlar doðuþtan insanýn elde ettiði sýnýrsýz
iliyet ve kudretine baðlý olarak birçok zihinlerde sorulan haç-varî üç sorudur. Tam bir bil
e susamýþ tabiat üstü kudretlerden derin kaynaklar alarak gizli bilgiler fýþkýrmaktadýr. Bu
tasavvuf, þeytan ve cinlere karþý sihir, müneccimlik veya simya ilmi (sihirbazlýk) dýr, Pt
gorism ve bazý vecizelerde de gerçek bir gizli bilgi seçkin bir okuyucu kütlesine açýklanma
tadýr. Fakat cemiyete intisab ile gizli doktrini birbirine karýþtýrmak bir hatadýr. Böylece
kabbale gizli bir felsefe olup bir cemiyete dahil olmak deðildir. Tasavvuf sistemi
nde sembol, rumuz, esatir ve mitolojiden faydalanýlmasý tarif olunmayan þeylerin açýklanma
sýnýn yegâne usulüdür ki bunlar garip ve güç anlaþýlan þeylerdir. Fakat þemaya daima cevap
amalarýn anlaþýlmasý kolaydýr : Dünya ve insan nasýl yaratýldýlar? Zamanýmýzdaki dünya nasý
ve orada insanýn mevkii nedir? Dünya ve insanýn geleceði ne olacaktýr?.
Neticede bu hususu en geniþ manâda alýrsak bunlar tarihin gerçek felsefesidir. Teorilere
gelince, onlarý aþaðý yukarý klasik gizli ilimlerin hepsinde bulmak mümkündür. Tabiat üstü
iat dünyasýnýn gerçek sebebi olmaktadýr ki bu da hislerin kotroîu altýna düþmektedir. (Gö
ler topluluðunun görü-
18 .
nerek tezahür etmesi). Kâinat (büyük dünya) büyük âlem ile insan (küçük dünya) küçük âlem a
aratýlýþ teorilerinde ekseriya bir erkek ile bir diþinin birleþmesi prensibi, dünyanýn yumu
sýnýn eski doktrinlerde baþlangýç bulmasýdýr. Yumurta, tohum ve hücre halinde bütün canlýla
irçok yayýlmalarla birbirlerinden farklý olurlar. Esrarlý bilgiler umumi adý altýnda belirt
len bu düþünce cereyanlarý ilk bakýþta zannedildiðinden çok daha önemli tesirler belirtmekt
n eski çaglardanberi aralýksýz birbirini takib eden az veya çok esrarengiz kuruluþlar yapmý
ki bunlara vakýf olanlar esrarengiz ilimler meydana getirmiþtir. Bazý dinî merasim ve ge
leneklerde de bu akis belirmektedir. Bu bakýmdan burada cemiyete giriþ teþkilâtlarý ile müs
et dinler arasýndaki münasebetler zikredilebilir. Dinler yayýlma gayeler iyle felsefî ku
rumlardýr, yani istisnasýz herkese açýktýrlar. Halbuki intisab edilecek cemiyetler ise giz
li olup prensip itibarýyla bazý durumlarda ve hususlarda seçilmiþ olan kimselere mahsust
urlar. Bazý durumlarda felsefe ve gizlilik ayný gurupta birleþirler. Modern bir misâl ol
arak Mormon'larý alýrsak iki türlü âyinleri ve merasimleri bulunduðunu görürüz. Herkesin iþ
bileceði umumi merasimler ve sadece rahiplerin iþtirak edebileceði mabette yapýlan gizli
merasim. Fakaz gizli âyin ve cemiyetlere intisab edenlere mahsus doktrinlere karþý ki
lise ekseriya mücadele açmýþtýr. Bu hususta katolikliðin kuruluþündanberi gizlili-
19
ði ve intisab merasimlerine karþý aralýksýz mücadelede olduðunu hatýrlatmamýz gerekir.
Ýlk insanlarda gizli cemiyetler ve cemiyete intisab îlkei topluluklarda bu husus çok i
lgi çekici olup intisab iki derecede yapýlmaktadýr :
1. Evvelâ bütün toplum fertlerine uygulanan bir intisab þekli vardýr ki bunlar çocuklukt
n gençliðe geçiþ merasimleri gibi yapýlan merasimlerdir. Gençler umumî bir merasimde vücutl
yapýlmasý veya vücutlarýnýn bir yerinin kesilmesi gibi hususlara tabi tutulurlar. Bütün bu
r, yeni yetiþenin kendinden geçip hipnotizma edilmiþ bir duruma girmesini temin içindir
ki, adaylara böylece toplumun inançlarý öðretilmiþ olur. Bu hususta sosyal nizamlar tabiatý
nat nizamýný aksettirdiði gibi, idare tekniði ile sihir arasýnda dar bir bað mevcuttur.
2. Fakat bununla beraber ilkel topluluklarda gizli cemiyetlere benzer þekilde s
ihirbaz ve fetiþçi topluluklar vardýr. Merkezi Afrikada olduðu gibi bunlarýn kendilerine m
ahsus gizli hususiyetleri ve bazan kanlý olan hususi merasimleri mevcuttur.
Bu kitaptaki incelememizde takip edeceðimiz plân: 1 intisab edilen teþkilâtlar (teþkilât
imini kullanmayý daha uygunbuluyoruz, zira bu gruplar gizli ve kapalýdýr.) Doðuda Çin, Hin
distan ve Tibet'de siyasî bir maksadý olmayan esrarengiz merasimler pek çoktur. Fakat
bunlarýn izahý kitabýmýzýn hacmini aþacaðýndan biz Akdeniz havzasýný incelemekle yetineceði
20
Eski çaðlarýn sýrlarý : Mýsýr, Yunan, Roma imparatorluðu,.
Islâmiyetin sýrlarý..
Orta Çaðlarda cemiyete intisab..
Rose Croix (güllü haç) teþkilâtý..
Frankmasonluk..
2 Siyasî gizli cemiyetler - Bunlar" herkes tarafýndan daha iyi bilinirler. Burada sa
dece en önemlileri ile genel karakterlerini belirtmekle yetineceðiz.
--------0O0----------
21
BÝRÝNCÝ BÖLÜM
GtZLl TEÞKÝLÂTLAR
Birinci Kýsým Eski Çaðlarda Gizli Dinler
I Eski Mýsýr
Bizi burada ilgilendiren Mýsýr dininin esrarlý þeklidir. Dinî gizlilik ve esrarýný ta mamiy
tavzih etmemizle beraber Mýsýrlýlarýn dininde aydýnlanmamýþ noktalar bulunmaktadýr.
Mýsýrlýlarýn dininin esrarý - Mýsýrlýlarýn dininin tama miyle bir gizli din olduðu kuvvetle
ir ki bu dinin merasimleri halkýn görüþünden gizli olarak yapýlýrdý. Mýsýr mabedi, dinsizle
a kadar herkese açýk olan modern kiliseden tamamiyle farklý bu-lunuyordu. Rahiplikle i
lgisi bulunmayan mezhebin yabancýlarý ruhani Tanrý odasýna sokulmazlardý. Umumi bir avlu'd
an sonra gelen salonda birçok sütunlar bu-
22
lunurdu. Mabedin bu kýsýmýna gelerek dualarýný yapanlar bazý þartlara tâbi bulunurlardý. Bu
nra gelen ruhanî odaya yalnýz rahipler girebilirdi. Dini merasimlerde dinin sembol v
e mezheplerini yalnýz bu rahipler temsil ederlerdi.
Dinî merasimler - Ruhani odada tamamiyle teferruatlý bir merasim cereyan ederdi ki b
u ekseriya bir efsaneye dayanýrdý. Osiris efnanesine göre ölüm ile tekrar diriliþ merasimle
le sembolleþmektedir. Osiris ile hemþiresi Isis, eski Mýsýrýn en ünlü ilâhlarýydýlar. Bilha
aha sonralarý bütün Akdeniz bölgesinde yayýlmýþtý. Bütün dinî merasimlerde konu: ilâh Osiri
Seth tarafýndan öldürülüþü ve sonra eþi ilahe Isis'in sihir kudreti sayesinde tekrar diril
irtilirdi.
Nebatlar kuruyarak topraða karýþýr ve sonra ilkbaharda yeniden geliþirler;
Güneþ her akþam kaybolur ertesi sabah yeniden doðar;
Ölümsüzlüðe eriþmiþ olan Tanrý insanlarý öldükten sonra yargýlamaktadýr. Sýrlarý öðrenen mi
ölümden sonra insan bir diðer Osiris olabilir ve bu ilâh gibi ebedî bir varlýk haline ge
ilir.
Fakat sýrlar löðrenen Tanrýlaþmak için kutsal bir varlýk olmak üzere sembolik olarak Ölm
iyetindedir.
Osiris efsanesinin öðrettiði ders* «yeniden doðmak için ölmek» dir.
23
Bu efsane mabetlerde gizli merasimler esnasýnda fiilen temsil edilirdi. Bu temsili
oynayan ruhanî kiþiler sembolik bir seri durumlarý ile sýrlarý öðrenene ölüyormuþ ve yenid
arak tarif olunamaz bir varlýk oluyormuþ hissini uyarmaya çalýþýrlardý.
Temsille göstermek usulü ve doktrinleri Eski Mýsýr tarihini aydýnlatmaya çalýþanlarýn bir
aðmen Mýsýrýn timsalle ifade etmek usulü iyi tanýnmamaktadýr. Mýsýr mabetlerinde rastlanan
umuzlar ve timsalleri düþüncemiz kavrayamaz.
tlâhe Isis'in resimine ait olan rumuzlarý sayalým : boynuzlar, küre, testi, hilâl, emziril
en çocuk, ayaklara tadar inen elbise, sandal, orak ve 'manâsý halen biln-meyen kulplu
haç.
îlim sahasýnda oldukça tekâmül etmiþ bilgileri olan Mýsýrlý rahiplerin gizli doktrinleri ta
ginleri tarafýndan iyi bilinmektedir. Fazla tafsilata giremiyece-ðimizden bu doktrin
lerin birleþtiði bazý hususlarý saymakla iktifa edeceðiz ki bunlarda klâsik esoterism doktr
nlerinin hepsi toplanmýþ bulunmaktadýrlar. Yara-tan'ýn ateþten kopmuþ olarak meydana getird
dünyanýn tesekkülâtý, ilkel hercümerç, karanlýk sular... erkek ve diþi ilâhlarýn meydana ç
dan devam eden ilâhlar... insan ruhunun hüviyetinin tâyin edilmesinin prensip ve usull
eriyle mümkün bulunmasý.
Eski çaðlarda Iskenderiyenin önemli bir kültür merkezi olduðu zamanda Mýsýr ilahiyatýnýn i
24
þünceler üzerinde büyük bir tesiri bulunmaktadýr. Hýristiyanlýða kadar Roma imparatorluðunu
f esrarýnda da bu husus kolayca belirmektedir. Hýristiyanlýktaki bakire Tanrýça gibi Mýsýr
rýçasý da tabiatý temsil ederdi. Daima doðurduðu halde her zaman bakire idi.
II Eski Yunan
Ýntizam ahenk ve muvazene düþüncelerini belirten klâsik zihniyetin geliþtiði yer olarak uzu
aman Yunanistan zikredilmiþti, Nitekim oradaki kadar gizli din» lerin çoðaldýðý memleket az
lunmaktadýr. Nietzs-che'e göre Apollon zihniyetinin yanýnda Dionoziak zihniyeti de muh
telif þekillerde geliþmiþtir.
Dionisos - Yunanistanýn en eski gizli dinlerinden biridir. L. Autran eski Yunan de
vrinde ona acem - hin t ilâhlarýnýn tesirini belirtmektedir. (Dionysos, Divan -aosha i
simli aryen (acem - hint) içki ilâhýndan gelmektedir. Akdenizde Yunanistan civarýnda ras
tlanýlan ana Tanrýçasýdýr.) Eski Mýsýr ilâhlarýndan Osiris - Isis çiftine benzeyen Dionisos
r çiftinin eski Misina kuvvetli tesiri altýnda bulunduðu belirtilebilir. Ne þekilde olur
sa olsun Yunan dünyasýnýn her yerinde onun varlýðý göze çarpar. Kolejler, thiases gibi gizl
luluklar Dionisos'u coþkun heyecanlý âyinlerle kutlarlar ve bu eski toprakla ilgili âyin
lerin akisleri yeni sem-
25
boller maydana çýkarmýþtýr : cinsi karakterler belirten danslar, toplu sarhoþluk ve coþkunl
ar, kanlý fedakârlýklar, muhtelif sihirlerin tatbikatý ve ifasý....
Dionisos âyinlerinde Sabazios ve Anaitis vardýr ki bunlar Romalýlara kuvvetle tesir ed
en Frikyalýlarýn bitki ilâhý Attis ile toprak hayvan ilahesi Cybile'e benzemektedirler.
Eleusis âyinleri - Atina yakýnlarýnda bulunan Eleu-sis mebedinde ünlü ilâhlarýn âyinleri ku
Bu meydanda yer ve gök ilâh ve ilahesi Zeus ile Deme-ter'in birleþmeleri kutlanmasý tab
iatýn mümbit olmasýný saðlamak için yapýlýyordu. Bütün eski âyinlerde olduðu gibi bu bir öð
l sembolik manzara ve temsillerdi ki bu âyinlerin özünü Deme-ter ile Zeus'un kutsal düðünü
ediyordu. Mystes ve Epoptes isimlendirilen iki ayrý intisab sýnýfýna göre küçük veya büyük
dý.
Orphe ve Pythagore âyinleri - Orphe âyinleri (Dionysos gibi) Zagreus efnanesi konusu
nda, azap çekmek ve dirilmek hakkýndadýr. Bu âyinler Mýsýr ve Hint akidelerine benzemektedi
ler. Buna göre karanlýk dünya çekirdeðini meydana getirmiþ ve yeryüzü ile gökyüzü meydana ç
ayat prensibi olan Eros ýþýðý doðmuþtur.. Fakat Orphe âyinlerinin daha ziyade ilgi çeken ta
kidleridir. Vücutta hapsedilmiþ gibi bulunan ruh devamlý olarak bir insandan diðerine so
nsuz olarak göç etmektedir. Oruç ve fera-
26
gat ile nefsine hâkimiyet cehenneme gitmekten kurtulmayý mümkün kýlar, insanlar cehennem z
ebanileri (Titan) in küllerinden doðmuþlardýr. Zeus (Jüpiter) bu zebanileri maðlub etmiþ de
leri Neptün'e vermiþ, karalarla havalarý da kendisi almýþtý. Bu sebepten insanlarýn tabiatý
ehennemden gelme fena bir husus bulunmaktadýr. Fakat insanlarýn tabiatýnda kutsal ve i
lâhi bir husus da bulunmaktadýr. Zira Titan, Zeus'un oðlunu yutmuþtu. Kesinlikle sukut e
tme kavramýna veya Adem'denberi bütün insanlara þamil olan günâha müsaade etmeden, bu zýt f
er, insan nesline bulaþmýþ bir leke fikrini teyit eder. Böylece bir kurtuluþ ve selâmet mes
lesi ortaya çýkmaktadýr;' Sonsuz yeniden doðuþ devresi, ezeldenberi kederin mevcudiyetini
belirtir. Bundan kurtulmak gerekmektedir, iþte bu kurtuluþ Orphe efnanesinin gayesid
ir. Bu efsane (Platon) Eflatun'u kuvvetli tesiri altýnda bulundurmuþtur.
Pythagor'ýtn da Orphe ile sýký münasebeti bulunduðunu unutmamalýyýz, Pythagorizmi ekseriya
nkma-sonlukla mukayese etmiþlerdir. Bu Pythagore teþkilâtýnýn kurucularýnýn efsanevî âlimle
da bilinmektedir. Bu teþkilât ayný zamanda gizli ve siyasî bir teþkilâttý. Zira bu teþkilât
man muhtelif Yunan sitelerinde, ttalyanýn güneyinde ve Sicilyada iktidara sahipti. Böy
lece Pythagore efsanesi pek tanýnmýþ olup herkes onun sükut kaidesini, mezhebin ikiye ay
rýlýþýný ve diðer karakteristik hususlarýný bilmektedir.
27
III Roma imparatorluðu
Hýristiyan devrinin ilk dört yüzyýlýnda her çeþit gizli mezhepler, teþkilâtlar ve âyinlerin
liþme kaydettiði gözükmektedir. Yenileþmeye yardým ediliyor, böylece yeni hareketlerin doðu
dar ba-sýbedelmevt eski âyinler ve akideler görülüyordu. Bu devirdeki fikirlerin merkezi b
ulunan þehir Ýskenderiye
idi.
Eski sýrlarýn geliþmesi - Tamamen formaliteci Roma dini gittikçe düþünceleri daha az tatmin
tikçe, ruhun selâmet ve kurtuluþuna, felah bulmasýna cevap veren doðu âyinleri Romalýlarýn
izm (puta tapma) dinini istilâ ediyordu. Diönysos, Hecate, Cybele, Serapis, Ýsis gibi
ilâhlardan bilhassa Isis âyinleri geliþerek uzun zaman hýrisliiyanlýðiin karþýsýnda baþkala
tuttu. Platarque ve Apule, tarafýndan yazýlan meþhur (Les Metamorphoses ou TAne d'or)
isimli romanýnda Isis âyinlerinin gizli sýrlarý öðrenilmektedir. îsis'in elbiseleri her çeþ
alý bulacalý renklere boyanmýþtýr. Çünkü bütün deðiþiklikleri, bütün þekilleri alan maddele
arý vardýr. Çünkü o ýþýk da olabilir, karalýk da; gündüz de olabilir, gece de; ateþ de, su
ölüm de; baþlangýç da, nihayet de....
Fakat Osiris'in elbisesinde ne gölge ne de deðiþiklik vardýr. O birtek berrak renktedir.
Bu da ýþýk rengidir. Böylece prensip her çeþit karýþýklýktan azadedir
28
ve ilk insan akýllý ve tamamiyle temiz, saf dýr. O zamanýn düþünceleri üzerinde Isis akidel
n çok kuvvetli bir tesiri vardý ve Sais'de Ýsis mabedine giriþin hikâyesini anlatanlar tüke
miyordu.
Buna paralel olarak esrarengiz Apollanius de Tyane'ýn ir þad ettiði Neo - Orphisme (ye
ni orfizm) geliþmekteydi. Neo - Pythagorism'de geliþiyordu. Gizli mabetlerde Pythago
r'a atfedilen âyinlerde yeni inti-sab edene Tanrý ile münasebette bulunduðu hissi duyuru
lmaða çalýþýlýrdý. IV. cü yüzyýlda din felsefesi gizli sema ilmi, simya ilmi, yabancý ve te
tesiri altýnda bulunuyordu. Akdeniz havzasýndaki mezhep kolejlerinde geniþ bir gizli çalýþm
vardý. J. Mar-ques Riviere, bu derin faaliyetin merkezinin Mýsýr olduðunu belirtiyordu.
Eski ilâhlar, afsunlar, mabetlerin eski sihirli sözleri, esrarengiz formüller, gizli
usul reçeteleri Yunanistan, Iran, Filistin, Nil vadisinden gelen esrarengiz cereya
nlar orada toplanýyordu. Orada rastlanan Ýncilin Tanrýsý Sabaoth, Asyanýn Tanrýsý Sa-bazios
benzeriydi. Orphe, tsâ gibi haça geriliyordu. Felsefeden daha sihirli olan hýristiyan
lýkta teknik ve tesirli formüller toplanarak meydana çýkan hikmet ve vecizelerin ilkel þek
illeri oluyorlardý. Bu karýþýk fakat büyük fikirlerden hislerden ve merasimlerden hýristi-y
birçok hisseler alýyordu.
Mitra Ýran menþeli olarak Romalý lejyonerler tarafýndan imparatorluða getirilen Mithra di
ine hususî bir yer vermek gerekmektedir. Hýristiyanlýðýn yayýl-
29
masýndan evvel bu güneþ Tanrýsý dinî hýristiyanlýða büyük bir rakip olmuþtu. Ayinler ekseri
larýnda yapýlýyordu. Gizli iþaretlerle birbirleriyle tanýþan mezhep mensuplarý yedi derece
dana getiriyorlardý : karga (corax), sihirli (cryptius), asker (miles), aslan (leo
), eski iranlý (perses), güneþ postacýsý (heliodromus), baba (pater).
Mezhebe girmek isteyenlerin geçirecekleri denemeler çok zor ve sertti. Kadýnlar mezheb
e kabul edilmezlerdi. Bu mezhep rahibi olan hýristiyanlýðýn mu-zafferiyeti üzerine hýristiy
nlýðýn þiddetli saldýrýsýna maruz kalmýþtýr. Hýristiyanlýk gibi mithra dininde de insan ile
ir mutavassýt bulunmaktadýr. Mezhebe yeni giren Mitra'ya þöyle dua ederdi : (Selâm sana, sý
larýn sahibi, selâm sana topraklarýn hâkimi, selâm sana düþüncelerin efendisi..
Dünyaya gelince bu galeyandan ben de geçerim ve ben de bu teheyyüçle ölürüm. Hayat veren ru
u ölüme teslim ederim ve âyinlerinle kurduðun nizamlarýnla çizdiðin yolumdan geçerim.
Hýristiyanlýðýn sýrlarý : Gnostisizm ilahiyat felsefesi ve manicheisme (iyilik ve kötülük g
birine zýd olan düþünceleri prensip alan akide). Katolik yazarlar hýristiyan dininin gizli
âyinler ve akideleri olduðunu daima belirtmiþlerdir. Bununla beraber (yeni vasiyetnam
enin) bazý metinleri oldukça heyecanlýdýr. Bu meselede çok münakaþa ve münazaralar olmasýna
_ 30
men inancýný daha derinleþtirerek belirli olanlarýn Üer-sine gidip herþeyin gerçek sebebini
ah etmeye çalýþan hýristiyanlarm az olmadýðýný belirtmeliyiz. Fakat sadece duanýn mahiyetin
kla deðil, insan kendinde araþtýrarak, Tanrý ilminin ve herþeyin sýrlarýný çözüp, duanýn ne
ak gerekmektedir. Yani Gnose (ilâhi) terimi, bütün devirlerde ve çeþitli dinlerde geniþ bir
ilâhi sisteme tatbik edilebilmiþtir. Dinî düþüncede ilâhî emeller aralýksýz zihinleri meþgu
r. Zira maddî baðlardan kurtularak görünmeyen Tanrýya kadar yükselmek isteyen insanlar daim
mevcuttur. Bununla beraber tahdit edilmiþ mânada gnos-tisizm (ilahiyat), hristiyanlýk
ta dünyamýzýn ilk yüzyýllarýnda geliþen geniþ hareketi ifade etmektedir. Bu ilâhiyatçýlar m
aplarýn sembolü altýnda gizlenen mükemmel bilginlerin mahremiyetine vakýftýrlar, Bu mahremi
eti havariler ve mukaddes kadýnlar gizli sözlerle naklediyorken hepsi ayný ifadelerde
bulunmuyorlardý. Böylece küçük gruplar, ayný fikirde olan topluluklar, küçük kiliseler, man
gizli cemiyetlerin birbirleriyle münasebetleri olduðu gibi bazan birbirlerine karþý zýt d
a oluyorlardý. Menþei pek iyi bilinmeyen gnostik akidelere Mýsýr, Iran, Yunan, musevi çevr
elerinde rastlanmasýna raðmen bunlar bir tarikatten diðerine birçok farklar göstermektedir
ler. Bununla beraber müþterek olan birçok vasýflarý bulunmaktadýr/Dinî bilgilere mâlik olma
üstünlük, insanlarýn teveccühünü kazanan eserler ve iyi hareketleri ile münevverleri yalný
31 _
gnostikler aydýnlatabiliyorlardý. Kâinatýn anlaþýlmayan sýrlarý birçok mutavassýt tarafýnda
yordu. Bütün bu nazariyeler bir tek esastan çýkýyorlardý: Fenalýk meselesi önünde duyulan s
z ve kusursuz olan Tanrý tarafýndan dünyanýn nasýl yaratýldýðýnýn izah edilme arzusu.
Gruplarý gizli cemiyet olan gnostiklere intisab hususunda tarihçi oldukça kesin bilgil
er vermektedir. Aday tarikatýn akidelerine derece derece yapýlan denemelerle vakýf olu
yordu. Fakat intisab ayinlerinde fedakârlýklar ve gizli formüller bulunmaktadýr ki bunla
r ruha ölümden sonra yedi kat gökyüzüne çýkýþý ve melekleri izah etmektedirler. Tarikat men
rbirlerini tanýmak için iþaretleri vardýr. Her çeþit merasimler gizli âyinlerd eyapýhrdý. B
r (diagramlar) doktrinleri hülâsa ederlerdi. Abraxas isimli þeffaf billur taþ'da þematik r
esimler, sembolik þahýslar görülürdü. Meselâ: Baþý horoz, kollarý ve gövdesi insan, bacakla
ir elinde kalkan» öbür elinde kýrbaç; kuyruðunu ýsaran yýlan gibi rumuz ifade eden hayvanla
Kilise papazlarýnýn saldýrmalarýna raðmen gnosti-sizm bütün Roma Ýmparatorluðunda yayümýþtý
ki manicheizm gene onlardan husule gelmiþtir fakat onlara karþý bulunan bir zýddiyet aki
desidir. Acem Mani (216 - 276) tarafýndan yayýlan bu akide batýda ve doðuda Çine, Türkistan
kadar yayýlmýþtý. Bunlar da akidenin mahremiyetleri öðretilen catechumene'-ler ile mutaass
papazlarýn tabi tutulduklarý seçilmiþ
32
kimseler olarak iki gruba ayrýlýrlar. Dinî ve ilâhî düþüncelere bunlarýn büyük tesirleri ol
fena zýddiyetinin meydana getirdiði ebedî meselelerle birçok kimselerin kafalarý dolmuþtu.
iðer bazýlarý herþeyin (neden?) ini öðrenmekle tam bilgi sahibi olmak arzusunu duyup gizli
erasimlerin cazibesine kapýlmýþlardý. Katolik kilisesi Ortodoksluða zýt bulunan bu temayüll
e mücadeleye ara vermemiþ, muzaffer olunca da kitaplarýnýn mühim bir kýsmýný imha etmeye mu
k olmuþtu. Fakat boþuna, gnostik ananenin tesiri gizlice yayýlmaya devam etti ve onun
canlý akislerine -frank-masonluðun merasim ve sembollerinde rastlanmaktadýr.
, oOo---------
33
F : 3
ÝKÝNCÝ KISIM ÝslamîyeMn Sýrlarý
Bütün dinler gibi îslamiyetin de sýrlarý baþlangýçta Katolikler ve Ortodosklar tarafýndan r
miþti. Bunlara raðmen sofular KurârTm Hadislerine sadýk kalarak gizli cemiyetler kurmuþlar
ve bunlarý geliþtirmiþlerdir. Bugün dahi kuzey Afrikada mühim miktarda müslüman gizli cemi
leri mevcuttur. Bu cemiyetlerin baþýnda bulunan (Cheik) mutlak hükümdar olarak teþkilâtýn k
cusudur. Onun emrinde bulunan mokad-dem'ler cemiyete intisab edeceklerle görüþürler onla
ra gizli telkinlerde bulunurlardý. P. Geyraud'nun konuþtuðu bu üyelerden birinin açýkladýðý
(tarikat mensuplarý tarikat yolunda yürümek mecburiyetindedirler. Bu yol onlarý usuller,
formüller ve hususi iþaretlerle derece derece kemâle eriþtirir. Meleklerden Cebrail, Pe
ygamber Muhammede gerçeði bildirmiþ, Kuran onun tarafýndan Muhammede vahyolunmuþtur. Peyga
mber Muham-med îslamiyetin kurucusu oldu. Zamanýmýza kadar bütün Ýslâm büyükleri diðer isim
etmekle beraber onun kuruculuðunu muhafaza ederler. Bazý tarikatlerde
34
Peygamber Muhammedin doðrudan doðruya Tanrýyla görüþtüðü bildirilmektedir.
ISMAÝLÝLÝK Ýsmaîlilik mezhebi ve buna baðlý gruplar
Ismaililik mezhebi Suriyede, iranlý Maimoun'un oðlu Abdullah tarafýndan kurulmuþtur. Bu
mezhebin akideleri kuvvetli ilâhi tesirler çýkartarak Kuran'a tecavüz etmiþler ve Adem, Nu
h; ibrahim, Musa, Isa ve Muham-med Peygamberlerden sonra Cafer'in oðlu ismail'in P
eygamber olduðunu ileri sürmüþlerdir. Bu mezhepte yedi derece vardýr. Ismaililik mezhebi s
avaþçý olarak politikada önemli rol oynamýþtýr* Zamanýmýzda bu mezhep mensuplarý bilhassa p
çoktur. Bu memlekette ruhani ve dünyevî iktidar sahibi olan Aða Han Is-mailJJik mezhebi
nin þeflerindendi.
Ismaililik mezhebi birkaç dala ayrýlmaktadýr. En önemlileri: Katiller (assassins), dürzüler
ve ansariler-dir,
1 (Assassins) Katiller kendilerinden çok bahsettirmiþler ve efsaneleþmiþlerdir, haþhaþ ya
afyon yerler. Unutulmayan bu doðu Ismaililik mezhebi XI. ci yüzyýlýn sonunda meydana gel
miþ olup, kurucularý Horasanlý Hasan bin Sabbah'dýr. Kuzey Iraný Alamout'un zaptetmesi üzer
ne Sabbah kendini peygamber ilân ede-
35
rek bir miktar taraftar topladý. Daðlarýn ihtiyarý lakabýyla Suriye ve Iranda birçok kuvvet
i þatolarý zaptetti ve kiralýk katilleri sayesinde egemenliði kýsa zamanda yayýldý. Bu sebe
n mezhep katiller ismini almýþtýr. Bu katiller egemenliklerine engel olacak herkesi öldürüy
rlardý. Klâsik Ýsmaililik mezhebi gibi bunlarda da yedi sýnýf vardý ve baþlarýnda (Cheik) b
rdu. 1124 yýlýnda Hasan'ýn 90 yaþýnda ölmesinden sonra katiller geniþlemeye devam ettiler.
at Suriyede, Ansarieh daðlarýnýn güneyinde birçok kuvvetli þatolarý bulunan Templier'lerle
k onlarý kendilerine vergi vermeðe mecbur ettiler. Katiller'in iktidarý XIII. cü yüzyýlýn i
ci yarýsýnda Suriye ve Iranda hükümran olanlar tarafýndan sona erdirildi.
DÜRZÝLER
2 Ýsmaililik mezhebinin diðer bir dalý da savaþçý olan Dürzülerdir. Bu mezhebin kurucusu
a-týmîlerin altýncý halifesi Hakem ve onun müþaviri Ýranlý Hamza idi. Hamza Lübnan Dürzüler
asýrda mezhebe girmelerini saðlamýþtý. Dürzülerin mukaddes kitabý Kitab-el Hikmet'dir. Lep
nlarýn inançlarýnýn Özetini þöyle belirtmiþtir: (Tanrý birdir ve insanlara birçok temislcis
hür eder. Bunlarýn sonuncusu Ha-kem'in þahsiyetinde görülmüþtür. Hakem ölmemiþtir, ona inan
nýný ispat etmek için kaybolmuþtur. O tekrar meydana çýkacak ve hâkimiyetini dünyaya ya-
36
ya çaktýr. Bu inanca göre Tanrý evvelâ dünyada akýlý yaratmýþ ve bu da dinlerle tezahür etm
kem þahsiyetinde de belirir, Hamza'nýn þahsiyetinde de. Ýnsanlarýn adedi hep aynýdýr, yalný
larý deðiþik cesetlerde gözükürler ve dinî vecibelere riayet ediþlerine göre insanlýk merdi
ner, çýkarlar.) Dürzüler iki sýnýfa bölünürler: Jakiller savaþçýdýr. Âkiller de sýrlara vak
day'ýn üç denemede baþarý kazanmasý lâzýmdýr:
a) uzun bir açlýktan sonra iþtah açýcý yemeklerle dolu bir sofra önünde yemek yemeden du
b) Üç gün çöllerde susuz dolaþtýktan sonra bir sürahi suya içmeden bakmak.
c) Bütün bir gece güzel bir kadýnla baþbaþa yatarak ona dokunmamak.
ANSARÝEH'LER
3 Dürzüler ve Katiller gibi Ansarieh'ler de Is-mailiye mezhebinin bir dalýdýr. Ansariehl
er de Tanrýnýn bir olduðuna iman ederler. Bununla beraber onlar Tanrýnýn yedi þahýsta (Abel
eth, Joseph, Josue, Asaph, Simon ve AH) tecessüm ettiðine ve bu tezahürlerin her birin
in bir evvelkinden geldiðine inanýrlar. Onlar âyinlerinde düþünceye dalarak aydýnlanmak içi
içerler. Ýlahiyatýn ýþýkta gizlendiðini, fakat þarabýn düþün-dürerek aydýnlatmasýna, atfen
i beyan ederler. Onlar tenasüh nazariyesine inanýrlar ve
37
iman eden ruhlarýn birkaç deðiþimden sonra ýþýk dünyasýnda bir yýldýz olduðunu belirtirler.
Dinler tarihinin bu hususlarýný nesrarý halâ anlaþýlamamýþ ve mütehassýslar tarafýndan az i
xx Yazar bu meyanda Yezidiler mezhebini de zikretmektedir.
Not : îsmaililer islâm tarihinin çok karýþýk bir faslýdýr. Bazan sade bir mezhep, bazan s
akide, bazan içtimaî bir iman halinde görünmüþ olan îsmaili-liðin hemen her cephesinde kan
, cinayet vardýr, fýrtýna ve feveran vardýr,
Ismaililik ilkin Þiilikten bir zümre idi. Alinin torunlarýndan IsmaiîÝ imam tanýyanlara bu
d veriliyordu. Fakat þiilerin ekseriyeti Ismailin kardeþi Caferi imam tanýdýklarýndan îsmai
iler kuvvetlerini kaybettiler. Hele ismail ile oðullarýnýn Horasan ve Kandehar tarafla
rýna savuþarak gizlenmeleri üzerine mezhep ölü bir hale geldi.
Fakat Abdullah adlý bir iranlý, baþsýz ve sahipsiz kalan bu mezhebi, pek baþka maksatlarla
ve þekillerle canlandýrdý. Abdullah, Meymûn isimli bir göz hekiminin oðlu oðlu olup usta b
hokkabazdý, usta bir hekimdi, iyi felsefe bilirdi, dinî bilgisi yüksekti, son derecede
kurnazdý, insan ruhunu çok iyi tanýyordu, iþte bu ayarda olan Abdullah geni þbir plân kurd
, Ismailî imiþ gibi görünerek bu reisi olmýyan bu mezhebe bir reis vadedederek iþe giriþti.
38
Onun plâný (gizli imam) akidesine istinad ediyordu. Abdullah: (Dünya hizbir zaman imam
dan mahrum kalmamýþtýr ve kalmýyacaktýr. Lâkin imamlar her vakit göze görünmez. Bazan meyda
azan gizlenir; Güneþ gibi) diyordu. Abdullahm böyle bir akide telkin etmesinden maksadý
Ismaililerin ümidini uyanýk tutmaktý. Halbuki kendisi iliðine kadar iranlý idi. Ýsma-Iliden
de, dedesi Ali'den de, Araplardan da nefret ediyordu. Nitekim îsmaililere ümit verir
ken kendine bel-baðlayan Ýranlýlara da Ali neslinden ellerine düþeni hiç acýmadan öldürmele
ordu. Onun hakiki müritleri þiîler deðil, Zerdüþtiler, dinsizler ve Yunan felsefesiyle uðra
rdý. Onlara dinlerin, imamlarýn manasýzlýðýný anlatýyordu. Diðer adamlar, Abdullahm tabirin
ler bu akideyi anlayamazlardý ve bu sebeple de kendi mezhebinin ancak kör birer alet
i olabilirlerdi
AbduUahýn kurduðu mezhep yedi derecelikti. Dördüncü dereceye çýkan bir îsmailî, müslümanlýk
u. Çünkü o derecedeki mezheptaþlara Muhammetten sonra Peygamber gelmiyeceði akidesinin batý
olduðu ve yeni bir Peygamberin gelebileceði telkin edilirdi. Altýncý dereceye çýkan mezhep
aþ, namaz, zekât, oruç gibi dinî farizalarýn lüzumsuz olduðunu kabul etmek mecburiyetindedi
Bu farizalara timsali mahiyet verilir, bu suretle de islâmiyet baltalanmak istenil
ir di, AbduUahýn büyük bir dikkatle seçtiði misyonerler, üstadýâzam denilen bu iranlýdan al
39
talimat dairesinde yeni mezhebi Ismaililik namý altýnda her tarafa neþrediyorlardý Bu mi
syonerler temas ettikleri insanlarýn irfan seviyesine göre sÖ2 söylerlerdi. Her þekle gire
rler ve adeta herkese kendi dilini konu-surlardý. Budalalarý ,keramet yerine geçirdikl
eri hokkabazlýklarla elde ederlerdi. Dindarlarý dinî fazilet kisvesine bürünerek kazanýrlar
Sofularý dinî sýrlarýn esrarengiz tefsirleriyle; mecusileri, iki ilâh akidesi taþýyanlarý,
soflarý birdenbire yüksek mertebelere çýkararak kendilerine baðlarlardý. Bütün mezhepler -
gizli - daha iyi bir istikbal ümidini beslediðinden Abdullahýn misyonerleri bu ruhi h
aletten de istifade ederlerdi ve meselâ müslümanlara (Mehdi) nin, yahu-dilere (Mesih) Ýn
, hristiyanlara Ruhulkudüsün geleceðini vadedederek muhtelif mezheplere mensup insanla
rýn yardýmýný kazanýrlardý-
Yezidiler îslâm dininde 73 fýrka bulunduðu rivayet olunur ve bu fýrkalar arasýndaki akide
rklarýnýn asýrlandanberi izahýna çalýþýlýr. Bu yoldaki iddialara bakýlýnca Havariç adý veri
nduðu anlaþýlýyor ki bunlarýn hemen hepsi îslâm dininin temel akidelerini tanýmaktadýr, Yez
de bunlardandýr, Eba-diyye adý verilen dört fýrkalýk gruptan bir parçadýr. Ebadiyye ve benz
eri olan diðer haricî fýrkalar, Þiiliðin gerici kýsýmlarýdýr. Yezidliðin tetkiki de bu kana
tlendirir. Bütün bu akideler derece derece gerilik örneði olup yine derece derece islâm di
ninden uzak-laþýldýðýný gösterir, Yezidiler ise bütün bu gerici fýrka-
40
lann en aþaðýlaþmýþý, en gülüncüdür. Çünkü koyu bir cehaletten doðmuþtur, tamamiyle ahkamca
en Musayriyye gibi iki büyük ve ezelî kudrete inanýrlar. Bu kudret kaynaklarýndan biri hay
rý, biri þerri doðurur. Onlarca þerri þeytan temsil eder. Þeytan, yezidilerin inanýþýna gör
liký olan Tanrý ile bir seviyede idi. Fakat Tanrý ona oyun ettif kendisini semavî saltan
atýndan uazkîaþtýrdý. Bundan dolayý þeytan maðdur vaziyettedir. Çünkü yeri, göðü ve bütün k
ki iken semavî hükümetten uzaklaþtýrýlmýþtýr, Yezidiler bundan dolayý þeytaný severler, teb
e,. onun günden güne çoðalan kuvveti sayesinde Tanrýnýn yaptýðý haksýzlýðýn tamir olunacaðý
erce þeytanýn adý Melik Tâvus'tur. Þer mabuduna taptýklarý için hayre kýymet vermezler. Þar
hebi bir borç sayarlar. Bu gülünç mezhebin hangi tarihte kurulduðu tamamiyle tâyin olunmazs
da þiüer arasýnda dahi tu-tunamayan Gulât'tan birinin batýya doðru göç ederek bir takým ca
leri bu manâsýz akidelerle ifsad ettiði meydandadýr. Þeytana küfür edenlerin kanýný dökmeðe
ar kör mutaassýp ve bütün içtimai güzelliklere karþý kayýtsýz bulunan Yezidilerin Ýslâmlýkl
ok gibidir. Yalnýz isimleri müslüman ismidir. Kendi aralarýnda Celde denilen bir kitaba
saygý gösterirler, Kurân'ý ele dahi almazlar.
41
ÜÇÜNCÜ KISIM Orta Çaðda Gizli Akide ve Dinler
Genel görünüþ
Ortaçað devamýnca gizli akidelerin yeraltý faaliyetleri Papalýðýn saldýrýcý mücadelelerine
ordu. Bu uzun süren devirde birçok gizli teþkilâtlarýn Compagnonage (ayný meslekte olan iþç
n topluluklarý) gibi bazýlarý münakaþalarýn yolunu sapýtmasýný araþtýrýyor, diðerleri ise K
odosklu-ða zýt olan fikirlerini cesaretle beyat ediyorlardý. Her çeþit ilâhi akideler muhte
if membalara tesir etmede büyük rol oynuyorlardý. Kabbale veya ibranî an'anesi, eski ilâhî
n'anelerin tekrar belirtildiði aydýnlatýcý akideler, simya ve gizli nazariyeler... Bu de
virin gizli cereyanlarýnýn bilhassa doðu akid el eriyle münasebetleri halâ iyi bilinmemekt
edir. Yalnýz bu hususta haçlý seferlerinin rol oynadýðý anlaþýlmaktadýr. Bu seferleri yapan
nizamlarýnýn kullandýðý sembolizm rumuzlarý ile gizli an'anelerin münasebetlerini inceleme
bilhassa fayda vardýr. Hanedan armalarý sembolik
42
renklere atýflar yapmaktadýrlar. Bu kitabýn dar çerçevesinde Ortaçaðýn bütün bu gizli cemiy
inceleyemeyeceðiz, sadece en tanýnmýþ ve en belirli olanlarý zikretmekle yetineceðiz.
Esnaf cemiyetleri
Ortaçaðdaki birçok topluluklardan en meþhurlarý {Ghüdes) veya meslek topluluklarý idi ki bu
rda'in-tisab merasimleri yapýlýr ve intisab geç bir tarihe kadar uzatýlýrdý. Ghildes'lerin
n bilgilileri saray ve kiliselerin inþaat iþçileri (masonlar) idi. Mimari ve saray san
'atma aþina olmalarýndan dolayý onlar eski sýrlara vakýf bulunuyorlardý. Pythagor'un gizli
eometrisinin eski çaðlardan XVIII. ci yüzyýla intikal etmesi bir taraftan inþaat isçileri t
rafýndan nesilden nesile nakledilmesi, diðer taraftan fevkalâde san'at harikalarý» kilisel
erin gül ve yýldýz þeklindeki mimarî tezyinatý sayesinde olduðuna hak vermek gerektiði husu
belirtmemiz doðru olur. Bu yapý iþçiliði þaheserlerinden Frankmasonluk meydana çýkmýþtýr. (
ge) ayný meslekte olan iþçilerin topluluklarý meyamnda ise, zamanýmýzda da mevcut olup birç
meþhur romancýlara konu teþkil eden taþ yoncularý, çilingirleri, doðramacýlarý ve marangozl
iliriz.
Bütün bu topluluklarýn müþterek hususlarý tanýþma iþaretlerinin bulunmasý, intisab merasiml
pýlmasý ve eski çaðlara kadar giden an'anelerinin bulun-
43
maþýdýr. Modern masonlukta da bu eski an'anelere rastlanýlmaktadýr ki Jerusalem mabedinin
inþaatýný belirten Hiram efsanesini bu arada sayabiliriz.
Graal efsanesi
Graal îsa peygamberi Havarilerine son yemeðinde kullanýlan kutsal bir kupadýr ki efsaney
e göre bunun içine îsa'nýn karnýndaki yaradan akan ka nile su Joseph d'Arimethie tarafýndan
toplanarak Büyük Britanya'ya götürülmüþtür. Ortaçað efsanelerinden Graal ile ilgisi olanlar
unun bulunduðu bu kupadan bahsedilir. Oniki havarinin etrafýnda toplandýðý, Kral Arthur ta
rafýndan yapýlmýþ olan meþhur yuvarlak masa'yý herkes bilmektedir. (Graal kupasý, þeytanýn
esnasýnda alnýndan düþen bir zümrüt parçasýnýn melekler tarafýndan yontulmasýyla yapýlmýþ.)
Adem peygamberin insanlýk suçundan sonra kaybettiði bu graal'ý üçüncü oðlu Seth bulmuþtu Gr
dilmesi bilginin kaybedilmesi veya gizlenmesi demektir ki onu yeniden bulmak ger
ekmektedir.
Bu ananelere göre hýristiyan esrarý ile Seltlerin anT-anesi arasýnda bir rabýta görülmekted
Menþeleri esrara bürünmüþtür. Esrara vakýf topluluklar tarafýndan benimsenen bütün bu efsa
. cu Lui zamaný Fransa'da Albigeois'lar tarafýndan da benimsenmiþti.
Henri Martin'in Titurel isimli eserinde bir nevi gizli þövalyelik olan La Massenie d
u Saint Graal'dan bah-
44
sedilmektedir, Buna göre Graal Britanyada deðil Gol-ya'da yani Ýspanya hudutlarýnda bulu
nmaktadýr. Titu-rel isimli bir kahraman onu muhafaza etmek Ýçin bir mabet kurmuþtur ki S
alomon mabedi gibi olan bu gizli mabedi Graal efsanesi azizlerinden Merlin meyda
na getirmiþtir. Böylece Graal þövalyeliði Massenie yani zahitlerin mensup olduðu bir frankm
sonluk haline gelmiþtir. Burada ideal mabedin müþterek husus olduðu göze çarpmaktadýr ve me
na getiren üyeler de ortaçað yapýsýný yenilemektedirler. O zamanýn yeraltý tarihi denilen s
n birtakým boþluklar bulunduðu gözükmektedir.
Caihares'lar
Albi mýntýkasýnda bulunduklarýndan Albigeois olarak da isimlendirilirler. Kilise ile kýral
hðýn kendilerine karþý giriþtiði imha hareketleriyle meþhur olmuþlardýr. Kötümserliði ile a
eleri çok tanýnmýþtý. iyilik ve fenalýk gibi iki zýddiyet prensibini iterek onlar dünyanýn
ar prensibi ile yaratýldýðýný ileri sürüyor ve netice olarak bir keþiþlik ahlâký çýkararak
lýklarda hapsetmesi dolayýsýyla, evlenmeyi, çocuk sahibi olmayý ve yaþamayý yasaklýyorlardý
deyimle yalnýz kemâle ermiþ olanlar tam bir zahitliðe meyyaldir. Yeni mensuplar ise daha
yumuþak bir ahlâk düsturuna tâbidir. Bir mânada onlar kiliseden daha nikbin olurlar. Dünya
ytanýn impa-
45
ratorluðu addeden Cathares'lar cehennemin dünya dýþýnda olmasý düþüncesine aykýrý bulunuyor
göre ruhlar birçok ceset deðiþtirdikten sonra karanlýktan kurtulup aydýnlýða kavuþacaktýr.
'lar önce gizlilik edebiyatýna yabancý olduðu halde sonra her çeþit esrarlý inançlarýn tesi
almýþlardý. întisab merasimlerinde ve âyinlerinde dünya düþüncesinden sýyý-rüarak ruhu serb
esini güderler, hattâ bazýlarý hendilerini açlýktan öldürmeðe býrakarak bunu hemen gerçekle
ar. Fakat ekserisi inti-sab âyinlerinde ruhu kýsa zaman cesetten ayýrmakla yetinirler.
XII. ci yüzyýla kadar Catjýares'larýn tanýþma iþaretleri, astrolojik akideleri vardý. Onla
rþý ter-tiplenen haçlý seferler bu akideleri yoketmek için yapýlmýþtý. Ancak onlarýn keþiþl
lmesine raðmen bu akideler yaþamakta devam, etmiþlerdir. Nitekim engizisyon tarafýndan y
asak edilmiþ olan Trubadurlarýn yaymaya çalýþtýklarý neþeli ilim Albigecis akidelerinin dev
baþka birþey deðildi.
Templîers þövalyeleri
Bunlarýn esrarý halâ bir muammadir. Bu ünlü teþkilâtýn atrihi biliniyor. Saint Bernard tara
1117 de mukaddes Saint Terre ziyarete gelenleri muhafaza için bu teþkilât kurulmuþtur. U
zun zaman Sarrasinlerle mücadele etmek zorunda kalan Temple Þövalyeleri Müslümanlarýn istil
le Suriyeden Filistinden çekilmeye
46
mecbur oldular. Onlar Hýristiyanlýkta kuvvetli iktidar ve zenginlik saðlamýþlar ve Avrupa
imparatorluklarýnda büyük kumandanlýklar elde etmiþlerdi. Philippe le Bel onlarýn zenginlið
ele geçirmek için iktidarlarýna son vermeðe teþebbüs etti. Nihayet Papa Clement V onlarý Ý
ygamberi inkâr ettikleri gerekçesiyle yok etti. Papalýðýn 1312 de afaroz emirnamesinden so
nra Templiers þövalyelerinin birçoðu baþkanlarý Jacques de Molay ile birlikte Pariste 1314
e canlý canlý yakýldýlar. Templiers þövalyelerinin gizli doktrin ve âyinleri var mýydý? Bu
birçok tefsirler ortaya çýkarmýþtýr. Bazý tarihçiler onlarda da gizliliðin bulunduðunu beli
una mukabil diðerleri frankmasonluðu bu teþkilâtýn devamý olarak belirtmiþtir. Templiers þö
rini ngizli âyin ve doktrinleri münasebette bulunduklarý katillerden ve Müslümanlardan muh
temelen almýþ bulunduklarý bu akidelerin Ortodoksluða karþý olduðu belirtilmektedir. Fakat
mat edilecek vesaik mevcut olmadýðýndan biz bu sýrlarý pek bilemiyoruz. Tarihçi bu hususlar
araziyeler yürüterek, erkek ve diþi prensipleri birleþtiren ve âyinlerdeki rolleri daha ke
sinlikle anlaþýlamamýþ bulunan hem erkek hem de diþi olan mabutlara irca etmektedir. Aroux
, Hammer'de XVII. ci yüzyýlda, teþkilâtýn yýkýlmasýndan önce ölmü þbir Templiers þövalyesin
n týlsýmýn üzerinde bulunan ilâhî sembolleri belirtmektedir. Nitekim biri Bourgogne diðeri
cane'da bulunan bu sembolde diþli püskül, ateþ ve su felâketleri, efsanevî boða, eski Mýsýr
ktedir.
47
Oante ve sýrlar
Dante Alighieri 1265 -1321 orta çaðda papalýða rakip olarak gizli cemiyetlerde mühim rol o
ynamýþtýr; Fede Santa teþkilâtýnýn þeflerinden biriydi, ilâhî Komedi isimli eserinde ölümsü
anýn geçirdiði safhalarý belirtmektedir. Cehennem mezhebe yabancý olanlarý temsil eder, âra
ezhebe intisab edenlerin ve cennet de kemâle erenlerin mekânýdýr ki orada akýl ve aþkm zirv
sine eriþmiþ olanlar bulunur. Bu geniþ toplama içinde Ortodoksluða karþý, Arabi, Kathar, il
puta tapan her çeþit eleman bulunmaktadýr. Haç, gül, kartal, yedi serbest san'at merdiveni
, yavrularýný beslemek için göðsünü açan pelikan kuþu gibi en tipik misâlleri burada bulmak
Simyacýlar ve Kabbalfst'ler
Ortaçað gizli akide ve âyinlerin gizli cemiyetler tarafýndan çoðalýp yayýldýðý bir devir ol
ebetle simyacýlarýn toplandýðý gizli cemiyetlerde akide ve denemelerin, kilise tarafýndan t
krarlanan cezalara raðmen, bitmediðini belirtmeliyiz.
Küçük kilise ve okullarda toplanan Kabbalist hahamlarý da belirtmek lâzýmdýr. Kabbalah keli
inin etimolojik mânasý (an'ane) dýr. Birçok Hýristiyan düþünürlerine tesiri büyük olan bu m
diðer an'aneler meyanýnda bilhassa ilâhî fikirler gibi, tamamiyle eski musevî akidelerde b
ulunmaktadýr, Kab-
48
balist'lerin eserleri herçeþit deðiþik ilâhi sistemlerin parçalarýnýn toplandýðý bir depo þ
ir tatbikî Kabbale vardýr ki, ilâhî vecd halinde kendinden geçmek, hattâ suni uyku, ipnotiz
a için bir ansiklopedi þeklindeki her çeþit sihirli bilgilerden faydalanmaktadýr. Fakat bi
r de nazarî Kabbale vardýr ki gizli konular hususunda harflerin deðiþtirilmesiyle (Gemat
ria, No-tarikon, Themurah, Teruph) gibi muhtelif teknik rumuzlardan faydalanmakt
adýr ve yaradýlýþýn en gizli derinliklerine nüfuz etmeyi araþtýrmaktadýr. (Maasseh Bereschi
týlýþ Tarihi) (Maasseh Merkabah: Kâinatýn Kuruluþunun Tarihi) VIII. d yüzyýla ait olan bu i
tap Kabbalizmin Sepher Yetsirâ isimlendirilen kuruluþ kitabýný teþkil ediyordu. XIII. cü yü
sonuna doðru ispanyada derlenen Sepher - ha - Zohar isimli þöhretli kitap ise XVI. ci
yüzyýldan zamanýmýza kadar aþaðý yukarý bütün gizli akidelere önemli tesir yapmýþ bulunmakt
Kabbalist nazariyeleri teþkil eden pek çok akideleri kýsaca özetlememiz bile mümkün olamadý
bu hususta yazýlmýþ eserlerin biografyasýný sýralýyoruz.
J. Boucher tarafýndan belirtilen esas prensiplerine göre ; (Tanrý tezahüratý ile belirtilm
ektedir. Hiçbir tezahüratý yok iken Tanrý belirsiz, görünmeyen, akýl ermez, bilinmeyen, sah
olmayan bir deniz gibi, sonu olmayan bir boþluk uçurum gibi, kývamý belli olmayan bir m
ayi veya gaz gibi, herhangi bir unvanla, bir re-
49
F : 4
simle, bir harf veya bir iþaretle tanýnmasý mümkün deðildir.
Tanrý tezahür edince tanýnýp sýðýnýlabilir hale gelir. Tanrý isimlendirilebilir ve bu isim
ahüratýna ve belirmesine tatbik edilebilir. Tasavvufta Tanrýyý on þekilde Sephiroth içinde
elirtirler.
Sephîrot haðacý
diþi sephirothlar erkek sephirothlar
1 TAÇ
------------ î L I M _______2 BÝLGt
3 ZEKA___
5 KUVVET-
8 ÞAN ÞÖHRET-
6 GÜZ
ÝLLÎK
ZARAFET
9 ESAS KURULUÞ
10 KRALLIK
.4 ÎYÝLfK LÜTUF
.7 ZAFER
Kabbale Tanrý'yý ilâhî Adem þeklinde tasavvur eder ve her azasýna Sephirothlarý, cinsiyet v
diyet kanunlarýný tatbik ederek, yerleþtirir,
Sihirbazlýk
Ortaçaðdaki gizli cemiyetler hakkýnda yaptýðýmýz bu özet sihirbazlýða yer vermediðimiz takd
50
sayýlmayacaktýr. Sihirbazlarýn da kendi mezheplerini meþhur eden gizü topluluklarý vardý
irçok kere belirtildiði gibi, ortaçaðda iyilik mefhumu Tanrý ile kötülük mefhumu þeytan bir
nden ayrýlmasý mümkün olmayan düþünceler addediliyordu. Kolayca anlaþýlacaðý .gibi Tanrýya
liyorsa, merasimler, dualar ve bayramlar yapýlýyorsa diðer taraftan þeytana da hararetli
merasimler yapýldýðý belirtilmektedir. Kilise bile þeytaný, sukut etmiþ bir melek gibi kud
li telakki ediyor, üstelik onunla yapýlacak bir anlaþma ile ölümden sonra deðil, dünya haya
da bazý zenginlik ve saadete eriþileceðini, Ýsa Peygambere iman etmeyenlerin þeytan için b
an çýkacaklarýný belirtiyordu. Tarihçi ve antropoloji mütehassýsý için bu eski tarzda tanýn
k ilgi çekiciydi. Þeytanlýðýn bütün ilâvelerinden onu ayýklayýnca Sabbat âyinleri eski put
tekrar meydana çýkýþý gibiydi. Avrupadaki gerçek sihirbazlýk ise bilhassa Britanya adalarýn
týkalarýnda zamanýmýzda da göze çarpan tarih öncesi devirlerinin eski puta tapýcýlýðýdýr.
----------0O0----------
51
DÖRDÜNCÜ KISIM ROSE CROIX (Güllü Haç) TEÞKÝLÂTI
Menþeî, efsanesi ve tarihçesi Rose Croix teþkilâtýnýn mevcudiyeti 1614 ve 1615 senelerind
lanan Reforme Üniverselle (Umumi Reform), Allgemeine und General Reformation (Alma
nya ve umumi reform), La Fama Fraternitatis Rosae Crucis et la Confessio Fra-ter
nitatis (Güllü haç, teþkilâtýnýn kardeþlik mezhebi) isimli üç adet küçük kitapla meydana çý
miþti Bu kitaplarýn yazarý J. V. Andreae (1586 -1654) idi. La Fama isimli kitap bu teþki
lâtýn alman hristiyan Rosenkreutz tarafýndan kuruluþunu anlatmaktadýr. Rosenkreutz doðuya y
ptýðý bir seyyahatte Suriyeli bilginlerden bu sýrlarý Öðrenmiþti. Rosenkreutz'ün mezarý açý
un cesedinin elinde parþömen kâðýtta yazýlý sembolik bir kitap olduðunu hikâye ederler. Bu
: muhtelif faziletlerin aynalarý, çýngýraklar ve lambalar (bu mey anda Rose - Croix'nm
devamlý yanan lambasý meþhurdur) gibi her çeþit âyinler yer almaktadýr. Teþkilâtýn kuruluþu
unun tarihçesini anlatan efsane þöyledir :
52
Hristiyan Rose - Croix bütün açýklýðý ile remz-t (rumuz) bir þahsiyetti ve 1378 den 1485 e
yaþadýðý zannolunan, germen ýrkýndan olan kibar kiþi deðildi. Tarihçi için Rose-Croix hare
erçek menþeini bulmak çok lüzumlu ise de bu pek müþkül bulunmaktadýr. Zira ekseri gizli þey
ldiren efsanelerin gerçek menþelerinde olduðu gibi elde bulunan kafi dokümanlar çok kere
yanýltýcý bulunmaktadýr.
Orta Çaðda engizisyon'a. ve odunculara raðmen fikir galeyanlarýnýn asla bitip tükenmediðini
Hristiyanlýðm gizliliði gizli teþkilâtlar tarafýndan yayýlmýþtýr, Bu gizli cemiyetler muht
menþeleri olan ve ince düþünen kurnaz fikir cereyanlarýnL bir araya topluyoriardý. Bu toplu
uklar meydanýnda simyacý, gizli ve (kabbalist) birçoklarý bulunuyordu. Gizli cemiyetleri
n meydana çýkmasý için Rönesansýn ideal þartlar getirmesi gerekiyordu, Katolik kilisesinin
idarýnýn sona ermesi meraklý fikirlere müsaade ediyordu. Bu fikirler bir akide olarak ko
ntrol altýnda bulunduruluyor, mahiyeti deðiþik olup eski akidelere uymayanlarýn gittikçe g
eliþmelerini saðlýyordu. Seyya-hatler muhtelif memleketlerin mezhepleri arasýnda daha zi
yade münasebet tesis ediyordu. 1535 -1061 yýllarýnda yaþayan Nicolas Bernand 1589 danber
i bütün Av-rupaya yaptýðý seyyahati hakkýnda simyacý amatörleri arayarak onlarýn siyasî fik
birbirine nakletmek gayesinde bulunduðunu anlatmaktadýr. Meþhur Para-celse ise bütün Rose
- Croix yazarlarý için büyük bir
53
otorite olmak arzusundaydý. Bu yazarlar pek çok defalar artist Elie'nin geliþi hakkýnda
onun kehanetini ima ederek akidelerinden geniþçe faydalanýrlardý. O, artist Elie'nin cülus
una kadar gizli kalacak olan büyük önemi haiz bir kesifin yapýlmasýna Tanrýnýn müsaade edec
bildirmekteydi.
Evet bu gerçekti, keþfedilmiyen hiçbir gizli husus kalmayacaktý. Bunun için Paracelse, ben
den sonra henüz yaþamayan harika bir kimse gelecek ve pek çok þeyleri meydana çýkaracak, di
ordu. Rose - Croix teþkilâtý, artist Elie'nin bir þahýs deðil, kendi kardeþlik teþkilâtlarý
bir þey olmadýðýný belirtmekteydiler.
Rose - Croix teþkilatýndaki simyacýlar siyasî meselelere, dinî meseleleri ve kendi gizli a
kidelerini karýþtýrýyorlardý. (F. Hocfer) Reform fikirlerine müsait bulunan Almanya'da bu g
zli cemiyet XVI. cý yüzyýl sonunda doðmuþ ve XVII. ci yüzyýlýn baþýnda neþvünema bulmuþtur.
n eski tarih 1958 dir ki bu tarihte simyacý Studion, Nuremherg'de (Militia Crucife
ra Evangelica) isimli bir topluluk kurmuþtu. Rose - Croix teþkilâtý tipinde olan bu topl
uluðun kaideleri Naometria isimli bir kitapta 1604 de yayýnlanmýþtý. Güllü haç sembolünden
nýlan ve dünya için umumi bir reform ve yenilikten bahsedilen bu kitapta mistik mabet ölçül
ri belirtiliyordu. Rose Croix teþkilâtýnýn bütün sembollerinin, 1598 de Sapientiae Acternae
amfitiyatro-
54
sunda beþ köþeli bir yýldýzýn üzerinde kesföîunduðunu da burada kaydedelim.
Yazarlar bazý kere Müslümanlarýn ve Ýspanyollarýn esrarýna atýf yapmaktadýrlar. Rose - Croi
ikrinin esasý, Paracelse'in Alman müritleri tarafýndan Pansophie (umumi bilgiler) ismi
altýnda geliþtirilmiþ olup bu nazariyelerin tasavvuf ve mistik akidelerden mülhem olduðu
zannolunmaktadýr, Kardeþlik teþkilâtýnýn 1600 senesine doðru kurulduðu zannolunmak-tadýr. N
hususunda tam bir mahremiyete mutlak riayet edileceði hakkýnda yemine 1614'e kadar
sadýk kalýnmýþtýr ki bu tarihte Rose - Croix teþkilâtýnýn dünyadaki mevcudiyetinin açýkça b
-miþti. Harsburg hanedanýndan Rudolphe II ve Kont Maurice de Hesse .Casþel gibi hükümdarla
rýn etrafýný alan simyacýlarýn ilk plânda rol oynadýklarý zannolun-maktadýr. Teþkilâtýn söz
ae yapýyordu ki, mevcudiyeti münevver halk için uzun zaman entrika konusu olmuþtur.
Kardeþlik teþkilâtýnýn akidelerinin tafsilâtýna giriþmeden önce bu teþkilata ismini veren s
haçýn manâsýný araþtýralým.
Güllü haç, kýrmýzý bir haçýn ortasýna raptedilmiþ kýrmýzý güldür ki Ýsa'nýn mukaddes kaný i
Haçlý seferler zamanýnda bu sembolün iki manâs* olduðunu Robert Fludd izah etmektedir. Haç
tarýcýnýn ilmini, irfanýný, mükemmel bilgisini ifade eder. Gül,.
55
saflýðýn ve temizliðin sembolüdür, þehvet arzularýný tahrip eden keþiþliðin sembolüdür. Bu
büyük simya ilmini ifade eder. Yani bütün lekelerin, pisliklerin temizlenmesi, ustalaþýp m
mmelle þerek kemâle ermeyi ifade eder.
Bunda gizli kâinat ilmini bulmak da mümkündür. Haç erkek iþaret olup yaratýcý enerjiyi ifad
r ki diþi iþareti olan gül yani ham maddeyi aþýlayarak kâinatta mevcudiyetini saðlar.
Rose - Croîx teþkilâtýnýn geniþlemesi
Rose Croix kardeþlik teþkilâtý" Almanyada büyük "bir geliþme kaydetti. Oradaki önemli üyele
a Andrae, Mynsicht, Gutman ve IVüchael Maier'i sayabiliriz. Büyük mutasavvýf Jacob Boehm
e (1574 -1624) ¦eserlerinde bu tasavvuf nazariyelerinin karýþmasýnýn kuvvetli tesiri altýnd
kalmýþtýr. Fakat Rose Croix teþkilâtý ana vatanýnýn dýþýna da yayýldý. Böylece Çekoslovak
kardeþler ismiyle bu teþkilâtýn Çekoslovakyada kurulan kýsýmýný baþkanlýk yapýyor, yazdýðý
larýnda Tanrýnýn kanunlarýna, kaidelerine, prensiplerine uygun bir mabet kurmalarý için ins
nlara yalvarýyordu. Comenius Hollanda'ya gitti ve orada müritleri oldu. Zira Holland
a'da tam bir düþünce serbestisi mevcut olduðundan orasý bir mezhebe mensup kiþiler için ide
r memleketti. Fransada Rose Croix teþkilâtý, Michel Potier
56
ve cerrah David de Planiscampy gibi mensuplarýnýn bulunmasýna raðmen pek fazla yayýlmamýþ g
u. Doktor Robert Fludd (1574 -1637)'un gayretleriyle bu teþkilât ingiltere de pek ko
lay yayýlmýþtý. Fludd altý sene Fransa, Ýtalya, Ýspanya, Almanya ve Polonya hudutlarýna gez
yaptý. Alman kardeþleri ile münasebetlerde bulunan Fludd âyinlere iþtirak etti. Ýngil-terey
dönüþünde Fludd Londrada çabuk geniþleyen gruplar kurarak teþkilâtýn Ýngiltere kýsmýnýn ba
rihine doðru Rose - Croix teþkilâtý Ýngilte-rede kuvvetlice teþkilâtlanmýþtý. Bu teþkilât m
ereceler sistemini sokmuþtu.
Rose - Croîx ve Frank Masonluk
XVII. ci yüzyýlýn ortasýna doðru Rose Croix kardeþlik teþkilâtý Frank Masonluða da tesir et
lât üyeleri mason localarýna sýðýnýyor ve imtiyazlý mason adým alýyorlardý. Onlar insaniyet
e manevi bir mabedini kurmak içi nçalýþýrken sembolik mason idiler. Onlar an'aneleri deðiþt
rek kendi gizli anlayýþ ve idraklerini katýyorlardý, hoca mertebesini meydana getiriyorl
ar ve mezhebe giriþ âyinlerinde ölüm, çürüyüþ ve yeniden doðuþ 'u Hiram efsanesinde canland
e modern frank masonluðun Rose Croix teþkilâtý esrarýnýn devamý olduðu ve onlarýn pelikan,
ve iki baþh kartal gibi gizli tipik sembollerini kullandýðýný söyleyebiliriz.
Böylece XVII. ci yüzyýlýn ilk yarýsýnda gizli cemiyetlerin birbirinden fikir alýþ veriþi il
geliþ-
57
me saðladýðý görülüyordu. Tasavvufî hislerin açýklandýðý, simya'nm ilmî araþtýrmalar yanýnd
arzularý gibi muhtelif gerçekleþemiyen hayallerin bulunduðu bu deviri iyi anlayarak taným
ak çak müþküldür. Bu meyanda Campanella'nýn Çite du Soleil (güneþ sitesi) ve Francis Bacon'
den sonra yazdýðý New Atlantic (Yeni Atlantik) de mimarî sembollere atýf yapýlarak bilginl
rin ikâmet ettiði Sa-lomon mabedinden bahsedilmektedir.
Teþkilâta gîrîþ merasimleri
Rose Croix teþkilâtýna ve muhtelif derecelerine giriþ merasimlerini incelemek ilgi çekici
olacaktýr. Alman Köse Croix teþkilâtý tanýnmayan büyükler sistemini tatbik etmiþlerdi ki bu
de küçük dereceli üyeler büyük dereceli üyeleri bilmezlerdi. Bu düþünce tarzý gizli ananele
nan yüksek dereceli kardeþler tarafýndan himaye ve tercih edilmiþti. Bunlar basit Rose -
Croix mensuplarýna nazaran hislerinin hâkimiyetini yenmiþ ve yorulmadan dünyayý gezen gerç
k Rose - Croix mensuplarýdýrlar.
J. V. Andreae'nin yazdýðý, bir simya kitabý olan, Noces Chimiques (Kimyevî eylence ve ziya
fetler) isim-li kitabýndaki gibi teþkilâta giriþ merasimleri anlatýlmaktadýr. Birçok tercüm
tef sirciler muhtelif merasimlerin izahatýný vermeðe çalýþmýþlardýr. Fludd'ün Tractatus th
ilosophicus (tasavvuf felsefesi) isimli kitabýnda belirtildiði gibi teþkilâta girecek ad
ay'a
5S
Elie'ni nve Henoch'un kýsmeti yaþatýlýr. Bu konudaki yazýlar çok az ve müphemdir. Fakat kar
inüsab merasimlerini öðrenmek için dolambaçlý bir yol da yüksek dereceli masonlarýn merasi
nde rastlanan hususlarýn incelenmesidir. Bunula beraber XVIII. ci asýrda birbiri ardýn
ca birçok düzeltilmeler yapýlan bu sýnýflarýn orijinal durumunu tesbit etmek bir hayli zord
r. Maama-fih bu sýnýflara intisab için kullanýlan rumuzlarla sembollerin incelenmesi ilg
i çekici olacaktýr. XVII. ci asýrdaki mezheplerin nizamlarým toplayan gizli akidelerde b
unlarýn bulunabileceði mümkündür, iþte VuÝllaume'a göre, Rose - Croix bölümünde belirtild
sa-Iem'in tasviri þöyledir : «son oda» isimli tabloda bir dað görülmekte ve oradan bir ý
akmaktadýr. Bu dere kenarýndaki bir aðacýn oniki çeþit mey vasi vardýr. Daðýn zirvesinde o
metli taþtan müteþekkilbir kaide vardýr. Bukaidenin üstünde altýn bir kare bulunur. Bu kar
n her yüzünde üç melek ile Israel'in oniki kabilesinin isimleri yazýlýdýr. Bu karenin içind
haç vardýr, haçýn merkezinde de bir kuzu yatmaktadýr, Aziz Jean'ýn XXI ci Apocalypse kita
dan mülhem bu tasvir Fludd'ün Tractacus theologophilosophicus kitabýnda geniþletilmekted
ir. Rose - Croix teþkilâtýnýn bu mertebesi tasavvufî sahne ve hristiyan gizliliði bakýmýnda
ik arzetmektedir.
Akideler ve gayeler Rose - Croix fikirleri tarihçilere kolaylýkla yanaþabilir. Zira teþk
ilâttaki kardeþler çok yazý yazmýþlar ve
59
Avrupamn büyük kitaplýklarý XVII. ci asýr ilk yansý tarihini taþýyan bu çeþit önemli miktar
va etmektedir. Bu kitaplarda çok miktarda sembolik resim ve ilgi çekici iþaretler bulu
nmaktadýr. Teþkilâtýn en önemli yazarý Robert Fludd'idi. Onun birçok kitabý XVIII. ci yüzyý
luðun yüksek felsefesinin anlaþýlabileceði gerçek bir kýymet taþýmaktadýr.
Fludd'ün sistemlediði gibi Rose - Croix akidesi dinî felsefesini burada özetlemeðe çalýþmak
Bu geniþ bir tasavvuf sistemidir; gizliliðin kuvvetli tesiri altýnda kalmýþ bulunan bir h
ristiyanlýk esrarýdýr; bir neoplatonizm ve bir hikmettir. Bu ortaçað ve rönesanstanberi giz
i kalmýþ aþaðý yukarý bütün ananelerin toplamýdýr. Kâinatýn menþeini erkek ateþiyle diþi ma
meydana geldiðini izah eden cinsiyet kozmogoni sinde ki gibi bu klâsik gizli temleri
n geliþmesi belirtilmiþtir. Bütün insanlar bir tek insanýn deðiþik geliþmelerinden, muhteli
ahürlerinden meydana gelmiþlerdir, ilk çaðlarýn eski gizli felsefesini devam etiren birade
rler altýn devrinin yakýnda yeniden gelecek olduðunu bildirirler.
isyaný ile dininden kovulan insan vecit haline gelmekle eski haklarýna mâlik olabilir.
Ýnsan buna muktedirdir. ve Tanrýlaþmalýdýr. Dinî ve sosyal bir iþlem olan «umumî reformcu
Gizli büyük eser herþeyden evvel Ergon'dur; fesefî taþýn araþtýrýlmasýdýr; mezhep taraftar
edilmeleridir; fa-. kat ayný zamanda bu birincinin mütemmimi olan Pa-
60
rergon'dur, Yani maddeyi saf altýna tahvil edebilen takdis île felsefî taþýn fizikî araþtýr
Peygamber insanýn içinde bulunur ve ona tamamiyle nüfuz eder. Her insan manevî kayadan k
opmuþ canlý bir taþ parçasýdýr. Kurtarýcýnýn sözleri böylece bütün insanlýða þâmildir. Bu þ
tasvir ettiði mabet meydana getirilecektir. O meydana geldiði zaman ölü taþlar canlanacak
saf olmayan maden saf altýn haline gelecek ve insan ilk masum ve mükemmel haline rücu
edecektir.
Bilhassa þunu kaydedelim : vahiy'in devam ettiði inancý, gizli ananenin gerçek Rose - Cr
oix mensuplarý addedilen yüksek dereceli teþkilât mensuplarý tarafýndan muhafaza edilmesi,
ilimin mahremiyetine vakýf bulunmalarý, felsefî taþa mâlik olmalarý, hayatý hudutsuz uzatm
san'atýný bilmeleri, insan üstü ve bilinmeyen kudretlere mâlik olmalara Bunlar zamanýmýzda
k kiþilerin rastgelmek için boþyere aradýklarý görünmeyen kiþilerdir.
Tabiatýyla bazý rastgelinen Rose - Croix mensubundan bahsolunmaktadýr. Böylece 1615 de s
eyyahat eden bir doktor rastgeldiði orta boylu sade giyiniþli, her çeþit ilimden bahsede
n, hastalarý bedava iyileþtiren, Rose-Croix teþkilâtý mensubu olduðunu beyan eden kiþiyi an
maktadýr. Bu kimse Latince, eski Yunanca ve ecnebi dilleri konuþuyor, kehanette bulu
nuyordu. Bu seksen yaþýndaki þahýs ayný yerde iki gece kalmadan kaybolmuþtu. 1625'e doðru b
ahiycilerin asýl memleket-
61
leri olan esrarengiz doðu'ya gittikleri haber veriliyordu. Bu tarihten günümüze kadar Av
rupada bu teþkilata mensup olduklarýný ileri süren kiþilere rastgelinmiþ-tir ki bunlarýn en
urlarý XVIII. ci yüzyýlda saint-Germain kontu ve Cagliostro'dur.
Bu Hose-Croix gizli cemiyeti düþünüldüðünden daha önemli bir rol oynamýþtýr. Böylece bu ins
uf nazariyeleriyle ayartýlan Descartes Almanya ve Hollanda'da ikâmeti sýrasýnda arkadaþý ma
ematikçi Faulhaber vasýtasýyla bu teþkilâta intisab etmiþti. Descartes'in meþhur «Düþüncele
a gibi gençlik risaleleri bu bakýmdan açýklayýcý eserlerdir.
Bu cemiyet frank - masonluða dahil oluyordu kî Rose - Croix mezhebinin frank masonluða
kuvvetli tesiri olmuþtur. Bundan sonraki kýsýmda da frank masonluðu inceleyeceðiz.
----------0O0-------
62
V. ci KISIM
FRANK - MASONLUK
[ Tarihçesi
Fiîlî Masonluktan nazarî Masonluða
Hususî bilgileri olan masonluðun kurucularý ruhanî kolejlerde toplandýklarý eski zamanlarda
beri diðer mesleklerin arasýnda bir nev'i aristokrasi meydana getiriyorlardý, Orta çaðda k
iliselerin ve saraylarýn bu kurudan dinî ve lâik otoriteler tarafýndan birçok imtiyazlarda
n istifade ediyorlardý. (Muhtelif muafiyet ve istisnalar, hususî mahkemeler). Frank
- mason : kelime manâsý olarak «imtiyazlý mason» manâsýna gelmektedir, O zamanki kuruluþlar
larý muhafaza etmeye muktedir olanlar arasýnda paylaþýlmayý matuf kýlýyordu. Böylece üstün
devamlý bir çalýþma ve ideal, daha mükemmel, geniþ, umumî ve sonsuz bir mabet fikri kurulu
du. Ortadoksluða karþý az çok fena durumda olan, simya ilmiyle uðraþan bu düþüncedeki insan
lenecek yer arýyorlardý.
Meslek sahiplerinden, kuruculardan müteþekkil fiilî masonluktan nazarî denilen frank-mas
onluða geçiþ
63
hususunda Ingilterede (müsamahalý masonlarým gittikçe önem kazanmasý rol oynamýþtý,
Büyük Britanya'da, diðer Avrupa memleketlerindeki gibi (freemasons) isimlendirilen fra
nk - mason kurucularý vardý. Bunlar zengin ve forslu olup iktidardakiler tarafýndan ko
runuyorlardý. Cemiyete kabul edilip girenler de bu giriþ merasimi sýrlarýný gizli tutarak
bazý kaidelere riayet etmek mecburiye tindeydiler. «Land-marks» isimlendirilen bu kaid
eler kelime olarak mülkiyet sýnýrlarý manâsýna geliyordu. Fakat XVI. cý yüzyýl sonu, karýþý
lup, büyük inþaatlarda pek bariz bir yavaþlama göze çarpýyordu. Esnaf loncalarýnda bir geri
hissediliyordu. Bunlar -sinelerinde meslek erbabý olmayan kimseleri barýndýrýyorlardý, iþte
bunlar müsamahalý masonlar'di ki ekseriya XVII. ci yüzyýl baþlangýcýnda bu müsamahalý mason
hayli çoðalmýþlardý. Fakat kesin bir rol oynayan bilhassa ingilizlerin *Rose - Croix» t eþ
idi. Bunlardan Roberfr Fludd'ün müritleri 1650 senesine doðru Londrada çok kuvvetli teþkilâ
lanmýþlardý. Bunlardan biri olan simyacý Elias Ashmole (1617 -1692) kayýnbiraderiyle birli
kte 1646 da müsamahalý masonluða kabul edilmiþti. O da, Thomas biraderler, George Warton
, astrolog Lilly vs, gibi ilahiyat âlimi arkadaþlarýyla birlikte mason locasýna baðlanmýþtý
u arkadaþlarýn teþkilâtlandýrdýklarý cemiyetin gayesi ilimlerin ideâl mabedi olan Salomon e
kurmaktý. Bu gaye için onlar masonlarýn lokallerinde toplanmayý mümkün kýlmýþlardý, Yavaþ y
64
vaþ bu Rose - Croix topluluðu masonlarýn içinde üstünlük elde etmiþlerdi. Onlar kendi rumuz
hil ederek giriþ merasimlerini tamamiyle tadil etmiþlerdi. Taþ yontucular bir iþçi sýnýfý m
a getiriyorlardý. Ameleler teþkilâta kabul edilmediðinden sadece bir þantiye idaresiyle gör
vli usta teþkilâta girebiliyordu, Buna mukabil nazarî masonlukta ise öðrenci, iþçi sýnýfýna
n de bir kabul merasimi yapýlýyordu. Usta sýnýfýna geçmek için yapýlan merasimde ise Kiram
esi temsil ediliyordu. Menþei iþçilerden gelen bu efsaneyi Rose - Croix cemiyetin deki
ler kendi sembol-leriyle geliþtirmiþlerdi. Cemiyetin usullerine ve Salo-mon mabedini
n sembolik kuruluþu efsanesine eski þövalyeliklerden mülhem yenilikler ilâve ettiler. Bu h
ususta Ýskoçya'yý seçmiþlerdi ki frank - masonluk ismi de Ýskoçlardan gelmektedir. Gizli hr
iyan âyinleri de Rose Grcix âyinlerinin aynýsýydý.
«Müsamahalý masonlar» böylece çoðaldýlar. Kültürlü sýnýf masonluðun kardeþlik, insaniyet du
er birbirine kardeþ diye hitap ediyor, gizli merasimler, tanýþma rumuzlarýnýn cazibesine b
aðlanýyorlardý. Bunlardan baþka bütün asiller, Kromvel ve Püriten'lerin ve protestanlar tar
an takib edilen katoliklerin hasýmlarý onlarýn localarýna sýðmýyorlardý. Böylece masonluk i
düþman olmuþ ve Stuart hanedanýnýn tekrar iktidara geçmesini arzuluyordu. 1660 inkýlâbýnda
Charles II tarafýndan da müdafaa edilmiþlerdi.
1668 de ikinci ihtilâlden ve Guülome d'Orange'ýn zaferinden sonra masonluðu zamanýn iktida
rý indinde dü-
65
F ¦ 5
rüþt ve insancýl göstermek için yeni bir harekât vuku buldu. Bu harekâtýn failleri Fransýz
guliers ve Anderson isimli iki protestan rahibiydi.
24 Haziran 1717 de Ýngiliz baþkentinin dört locasý birleþerek, masonluk kaidelerini birleþt
rmekle görevli büyük bir loca kurdular. Asiller ve bujuvalar büyük bir kütle halinde bu loc
lara kabul olundular ve yavaþ yavaþ basit iþçiler aralarýnda kaybolmaða baþladýlar. Frank m
teþkilâtý meslek erbabý tarafýndan meydana getirilmiþ bir topluluk iken, nazarî bir toplulu
lini almaða baþladý. Anderson tarafýndan tekrar ele alman usul ve kaideleri 1723 de ilân e
dildi. Bunun birinci kýsýmýnda dünyanýn yaratýlýþýndanberi gelen efnanevî tarihçe belirtili
kýsýmda ise topluluðun eski kurucularýna benzeyerek nizamnameler belirtiliyordu. Ayný zam
anda cemiyeti herkesin girebilmesine açýk bulundurarak masonlarý kuruluþlarýnýn esasý olan
kesin girebilmesine açýk bulundurarak masonlarý kuruluþlarýný esasý olan kardeþlik duygular
ya davet ediyordu. Merasimlerde üç sýnýf vardý ; çýrak, kalfa, usta. Bilhassa insancýl, Tan
liðine inanan, ruhanî, dinî bir doktrin yayarak, mezhepleri ne olursa olsun bütün hristiya
nlara açýk bulunan ve mevcut iktidara sadýk olan Anderson prensipleri yavaþ yavaþ bütün loc
rýn nizamnamesi oluyordu. Resmen bir kenara býrakýlmýþ bulunan yüksek dereceli sýnýflara ge
, bunlar bazý localarda Stuart taraftarlarý tarafýndan temsil ediliyordu. «Jacobites»
66
lerin kesin hezimetinden sonra bu politik gayelerini yaþatmaya devam ettiren yüksek
sýnýflarýn bütün gizli rumuzlarý ile yeniden tashih edilerek görünmeleri gerekiyordu. Mukav
ere raðmen onlar bu yeni sistem içindeki yerlerini «tskoçya frank masonluðu» ismi altýnda t
n etmeyi baþarmýþlardý.
XVIII. cî asýrda Fransada frank - masonluk ve yüksek sýnýflar sisteminin geliþmesi
Frank masonluk Fransaya 1730 da girmiþ ve büyük bir geliþme bularak Londradaki büyük locaný
in ettiði birçok localarýn kurulduðu görülmüþtü. O çaðýn ingiliz taraftarlýðý hareketi yara
gizliliðin cazibesi ve insaniyet gibi Manþ'ýn ötesinden gelen her þeyi hayranlýkla karþýlý
Masonluk aristokratlardan da burjuvalardan da çok taraftar kazanmýþtýr. Frank masonluk bütü
üyelerini istisnasýz olarak asil ilân ediyor ve locaya baðlý bütün mensubuna merasim kýlýc
lece eþitlik emellerini teþvik ediyordu.
Fakat Fransýz masonluðu bu sýrada önemli bir buhran geçirecekti. Bu bir dýþ tehlike deðildi
izli topluluklara karþý halk otoritesinin düþman olarak itimatsýzlýk göstermesi, 1738 de pa
Clement XII nin hükümleri masonluðun geliþmesine engel olamadý. Meclis papanýn hükmünü redd
kraliyet mahkemesi masonlara adlî takibat yapýlmasýndan vazgeçti. Mensuplarýn sayýsý gitti
rtmasýna raðmen birçok-
67
lan localarýn þýk kýyafetlerle gidilen ziyaretleriyle ilgilenmiyorlardý, Samimi masonlar nÝ
amnamade bir deðiþiklik yapýlmasýný temenni ediyorlardý. Þövalye Mic-hel de Ramsay ' in bir
u masonlukta bir dönüm noktasý oldu. Ramsay 1686 da Iskoçya'da Ayr þehrinde doðmuþtu. Edinb
üniversitesini bitirdikten sonra uzun seyahatler yaptý, Hollanda'ya yaptýðý gezide mutasa
vvýf Poiret ile tanýþmýþtý. Sonra Fransa'da Cambrafde 1709 senesinde arkadaþ olduðu Fenelon
katolik dinine girmeðe razý etti. Büyük Britanyaya dönüþünde Ozford Üniversitesinde 1730 da
asýný kazanmayý baþardý. Büyük ingiliz Locasýna dahil olarak yenilik projelerini tatbik etm
büsleri neticesiz kalýnca, Fransýz masonlarýna dahil olmakta karar kýlarak oraya gitti. Fr
ansada 1736 da söylediði bir nutuk, yüksek rütbelerin arýzi çoðalmalarýný vasýtalý olarak a
en bu nutuk bilhassa teþkilâtýn insancýl gayelerini methederek coþturuyordu. Masonluk bir
teþkilâttýr ki yegâne gayesi bir zihniyet ve düþünce birliði temin ederek bunlarýn daha iyi
mümkün kýlmak ve zamanla bu zihniyet birliði içinde farkk devletlerin icab ettirdiði muhte
if vazifelerde talimatlara riayetsizlikte bulunmamak hususunda ayný düþünen bir millet m
eydana getirilmiþ olur.
Böylece ilim ve fazilet baðlantýlarý kurulmuþ olur. ikinci kýsýmda Ramsay bir efsaneyi geni
rek haçlý seferlerinden bahsediyordu ki. bu nokta en büyük akislere sebeb olmuþtur. Ölen Fe
eleon'un eserlerini neþrettikten sonra Ramsay de 1743 de hayata gözlerini
68
yummuþtu. Çýrak, kalfa, usta gibi üç sýnýftan baþka smýf kurulmamasýna raðmen onu yüksek sý
nevi babasý kabul ederlerdi. 1740 dan sonra bu yüksek sýnýflarýn geliþmesinde üç derece bel
tedir, Karakterini tamamen deðiþtirerek tekrar gizliliði þiar edinen îskoç masonluðu olmuþt
htilâl arifesine kadar durmadan yeni sýnýflar kurulmasýna ve Rose-Croix teþkilâtý sýnýflarý
akamlar yaratýlmasýna restgeliniyordu. Kendi kendine meydana gelen bir nesil, esrarlý
yollardan taþýnan gizli doktrinlerin gerçek bir istilasýyla karþýlaþýyordu. Âyinlerin verüm
li manâlarý araþtýrýlmaya baþlanmýþ, sonsuzluk hakkýnda fikirler ve bütün varlýklarýn menþe
m hakkýnda düþünülüyordu. Kartal, pelikan kuþu ve mitolojinin feniks kuþu gibi gizli sembol
arak Rose Croix' nm gizli hristiyanlýðý olarak âyinlerde ele alýnmýþtý.
R, Le Forestier'nin belirttiði gibi bütün bu muhtelif sýnýflar baþlýca iki tipte olurlar :
Hiram efsanesini geliþtiren intikam sýnýflarý üyelerine yapýlan cinayetlerden itikam almak
tkisini yapýyordu.
Ramsay'ýn geliþtirdiði efsane de þövalye sýnýflan masonluðu þövalyelik derecesinde gösteriy
Mabet þövalyesi, Babil kulesi mimarý gibi tantana-li isimler taþýyan yeni sýnýflar meydana
ki onlarýn sahneye çýkýþlarý debdebeli, tethiþçi veya tasav-vufi oluyordu. 1762 de eski îs
asimleri gibi bazýlarý tertipledikleri mason merasimleri veya sistem-
69
leri ile bu karýþýklýðý bir nizama sokmak teþebbüslerinde bulunuyor. Willermoz, Cagüostro,
orf gibi diðerleri hususî merasimleri ve sýnýflarý ile aydýnlara yöneliyor lardý,
Masonluðu geliþmesi
Masonluðun ve bilhassa Fransýz masonluðunun sonradan geliþmesi birçok defa yeniden çizilmiþ
1773 de ortaya çýkan Buyükdoðu birinci derecedeki localarýn ekserisini bir araya toplamýþt
lbuki îskoçyalý denilen masonluðun yüksek sýnýflarý Napolyonun baþkanlýðýndaki yüksek bir m
rak üç yüksek sýnýf tanýyor ve bu yüksek sýnýflar için imtiyaz veriyordu.
Fransa ihtilâli önce masonluða elveriþli gözüktü ve meþhur (hürriyet, eþitlik, kardeþlik) d
iktibas etti. Fakat hükümeti muhtelif masonlarý giyotine gönderdi. Burada XIX. cu asýrda
masonluðun geliþmesi üzerinde durmayacaðýz. Onu papalýða düþman yapan ihtilâfla da ilgilenm
ira tarihin bu kýsýmlarý her zaman anlatýlmýþ, hikâye edilmiþtir.
II Masonluða Ýntîsab
Þubeler ve sýnýflar
Ekseriya zannedildiðinin aksine olarak bir tek merkezi iktidar yoktur. Atölyeler ve
mabetler kendi kendilerini idare edecek gruplar teþkil ederler ve her millet içinde
büyük bir loca tarafýndan idare edilen bir federasyon meydana getirirler. Her devletin
müstakil
70
olduðu gibi millî, büyük localarýn da herbiri müstakildir. Bununla beraber muhtelif milletl
re mensup olan insanlarýn hepsinin beþeriyete ait olduðu gibi teorik olarak frank-maso
nluk birdir ve bütün hususî localar bir tek ideâl loca meydana getirirler. Bundan baþka bi
rçok memleketlerde büyük localar deðiþik þubeler teþkil ederler. Böylece Fransada baþlýca 4
:
1 Fransa'nýn Büyükdoðu'su - Üyeleri her sene seçilen bir meclis tarafýndan idare edilir.
rin büyük Koleji yüksek dereceli merasimleri idare eder.
2 Fransa'nýn Büyük - locasý - (îskoçya masonluðu, eski merasimler) Her sene seçilen bir
eclisi tarafýndan intihap edilen federal bir meclisçe idare olunur. Bir baþkaný vardýr. Bi
r yüksek meclisi merasimleri idare eder.
3 Erkek ve kadýnlarýn karýþýk bulunduðu Büyük loca însan haklarýna göre erkek ve kad
der. Halbuki diðer þubeler Ander-son prensiplerine sadýk kalarak kadýnlarý masonluða kabul
tmezler.
4 Millî Büyük loca ingiliz masonluðu tarafýndan yalnýz bu þube tanýnmaktadýr.
Bu muhtelif þubeler ve sýnýf sistemlerinden yalnýz iki tanesi : (Fransýz merasimleri ve es
ki iskoç merasimleri) Fransada Önemlidir.
Frank masonlar tarafýndan en ziyade kullanýlan kýsaltmalar meyanýnda üç nokta kutsal üçkeni
il eder.
71
Bir mason alfebesi mevcuttur kî bunda harfler çizgi ve noktalarla belirtilir.
Derece Loca isimi
1 Mavi localar
2 veya sembolik
3 atölyeler.
4
5
6
7
3
9
10
11
12
13
14
19
20 21 22
23 24 25 26 27 28 29 30
31
g e I î £ m e
a f ö I y e veya
1 o c a Ý a r ý
15 kýrmýzý
16 atölyeler
17 veya
18 ruhani meclîs
felsefî atölyeler
veya
r I m ý h e y e t
Mahkemeler
(x) Fransýzlarýn 7.
Ýskoç merasim usulü Fransýz merasim usulü
çýrak çýrak
kalfa kalfa
usta usta
gizli usta mükemmel usta
gizli sekreter seçilmiþ
haki m ve yüksek memur I s k o ç y a I ý
teþkilât idare müdürü dokuzlardan seçilen âmir onbeþlerden seçilen âmîr seçil
kurucu büyük usfa kraliyet þövalyesi mukaddes kubbeye seçilen ., veya yüce
ason
kýlýç veya doðu þövalyesi doðu þövalyesi
Jerusalem pretýsî
doðu ve batý §övafyesý
Rose - Croîx þövalyesi (x) Rose Croix prensi
Büyük ruhani reis - Ýlâhî Jerusalem in yüce iskoç-yalýsý
saygýdeðer büyük usta
Prusta þövalyesi
Kraliyet þövalyesi veya Lübnan prensi
mukaddes þef
mukaddes prens
Tunç yýlan þövalyesi
Merci prensi veya ............ üçlü iskoçyalr
Mabedin . büyük âmiri
Güneþ þövalyesi
Aziz Andre ..............,...... büyük Iskoçyalý
Kadosh þövalyesi
araþtýrýcý hâkrm .....,,,,...... büyük müfettiþ
ci derecesi Ýskoçlarýn 18. ci derecesine tekabül eder.
32 Karar Heyeti Yüksek Meclîs gizli kraliyet yüce prensi
33 umumî müfettiþ büyük âmir
72
Loca Loca veya mason mabedinin þekli merasimde derecelere göre deðiþir. Daima takip edil
en ba-¦ zý genel kaideler de vardýr. Loca dik dörtgen biçiminde olup batýdan doðuya yani ýþ
olu temsil eder. Giriþ kapýsý batýda, hürmet makamý doðuda bulunur. Sol taraf kuzey, sað ta
eye bakar. Mabedin tavaný kubbe biçiminde olup yýldýzlý gökyüzünü temsil eder. Böylece mabe
emsil etmesi sebebinden masonlara onun boyutlarýný bildirmek menedilmiþ-tir. Bu husust
a onlar : uzunluðu batýdan doðuya gider, geniþliði kuzeyden güneye, yüksekliði nazýr burcun
ith burcuna kadardýr, diye cevap vermelidirler.
Masonluðun senbolierî
1 Eþkenar üçgen veya (ýþýk veren delta) dinî sembol olup ortasýnda dört mu sevi harfi b
ki bunlar Tanrýnýn gözünü ifade ederler. Bu üçken Loca'nýn doðu tarafýna þeref kürsüsünün t
leþtirilir ve bütün hususlarýyla kutsal üçlemeyi temsil eder : mazi, hal ve istikbal; basir
t, kuvvet ve güzellik; (büyük iþlerin üç prensibi: tuz, kükürt ve cýva); tabiatýn üç kanunu
k ve ölmek; aydýnlýk (aktif prensip), karanlýk (pas-sif prensip) ve zaman. Bunlar erkek
ve diþi prensip-sipler arasýnda muvazene kurarlar. Üçgendeki göz ayný zamanda Tanrýnýn gözü
en güneþi temsil eder ki güneþ ýþýk ve hayatýn menþeidir, Fiil (yaratýcý
73
prensip). Büyük Yaratýcý ve onun yaratmasýný bize tanýtan kâinat.
2 Jakin ve Boaz'ýn iki sütunu Salomon mabedinin mimarý Hiram tarafýndan inþa edilmiþle
Beyaz ve kýrmm renkte olan bu iki sütun güneþ ve ayý temsil ederler. Erkek ve diþi, aktif
e passif, aydýnlýk ve karalýk, kâinatta yapýcý ve yýkýcý kuvvetlerin mücadelesini temsil ed
3 Parýldayan yýldýz - istifadeli ve hayýrlý fiileri temsil eder, altýndan yapýlmýþtýr. M
G har-fi'nin 5 mânasý vardýr: gravitation: cazibe, geometrie: hendese, generation: ne
sil, genic: dâhi, gnose: ilahiyat, ayný zamanda God: Tanrý mânasýný ifade eder.
4 Pergel ve gönye pergel insanýn faaliyetini madde üzerinde tesiri ve kâinatýn kuruluþ
emsil eder. Pergel nisbetin sembolüdür. Yani o insan dehasýnýn eriþebileceði en büyük sahay
ný zaman-da pergelin bir noktadan çýkan iki prensibi (kâinatýn bütün tezahüratýnýn baþlangý
ni de belirtelim,
5 Salomon alâmeti - *altý köþeli yýldýz' beyaz üçken ilahiyatý, kuvvetlerin hareketini v
eþi; siyah üçken bunun aksine zorluklarý, dünya kuvvetlerini ve insaný temsil eder.
6 - Yontulmamýþ taþ ve küb taþ - Yontulmamýþ taþ gibi mezhebe girmeye aday olanýn yontula
be kabul olan üye olmasýný temsil ederler. Taþýn yontulmasýnda kullanýlan tokmak, taþçý kal
kabarcýklý düzeç, cetvel, manivela, mala gibi aletler de sembol olarak kullanýlýrlar.
74
7 Parýldayan kýlýç - parýldamak fiiliyle yaratýlýþý temsil eder. Ayný zamanda üyenin muht
le temizlenmesini ve saflaþmasýný ifade eder.
Masonluðun her basamaðýnda rastlanýlan bu sembolleri kolaylýkla çoðaltmak mümkündür. Bu sem
derin mânalarýný masonluðun merasimlerinde rumuzlarýn, hareketlerin incelenmesi çok ilgi çe
idir. Fakat bunlar bu kitabýn sýnýrlarý dýþýna çýkmaktadýr. Bîz? burada masonluða giriþ mer
nda esas prensipleri incelerken Hiram efsanesine göre çýraklýktan ustalýða geçiþte en karak
tik noktalarý belirtmekle yetineceðiz.
Masonluða giriþ prensipleri
Frank - masonluðun gayesi ideal mabet kurmak san'atidir. Yani insaný eðitmektir.. Yont
ulmamýþ taþ gibi olan aday aydýnlatýlarak çýrak ve sonra kalfa olur. Nihayet usta olarak kü
ir taþ gibi ideal mabede girebilir.
Düþünme odasý ve simya
Mezhebe girmeðe aday olan düþünme odasýna sokulur. Bu odanýn içi siyaha boyanmýþtýr. Bir ma
tabure vardýr. Masanýn üzerinde bir yazý takýmý, bir su testisi, ekmek, kükürt ve tuz dolu
tabak bulunur. Duvarlarýn üzerinde bir takým semboller; orak, kum saati, horoz, VITRIO
L kelimesi vardýr. Aday bu odada düþünerek kendinde bir deðiþiklik yapar. Aday
75
ham madde telâkki edilir. Düþünce odasý simya ilminin aleti þeklinde bu ham madde üzerinde
yaparak gizli felsefesinin mücadelesiyle onu deðiþtirir. Aday orada karanlýk mezarý b
ularak geçmiþ varlýðýný kendi arzusu ile orada öldürür. Sonra aday yeniden doðmuþ olur. Her
ni doðmasý için ilk þartýn güneþ ýþýðýndan tamamen azade bulunmasý lâzým geldiðine göre, dü
ynamaktadýr. Cemiyete kabul edilecek aday'a simya ilminin ruhî iþlemleri birbiri ardýnca
tatbik edilir. G. Persigout'un belirttiði gibi aday simya istiale'sinin üç devresin
i yaþar. Karanlýklar koyulaþýr, siyah renk: çürüme devresi þafak, gün aðýrmasý, taþýn beya
aþýn kýrmýzýlaþmasý. Bu üç simya prensibi düþünme odasýnda da göze çarpar. Kükürt, tuz ve m
msil eden eski bir semboldür. V.LT.R.I.O.L kelimesi: (Visita Interiora Terr
ae Rectificando Invenies Occultum Lapidem) gizU formülünün baþ harfleridir ki kelime mânasý
bakýmýndan; Dünyada topraðýn içini araþtýrýrsan tasfiye ile hakikati, saklý taþý bulursun"
Boucher'e göre bu, insan ruhundan baþka birþey olmayan benliðin (ego) sükûnetle, tefekkürle
erincene araþtýrýlmasýdýr.
Adayýn üzerinden býçak, para vs. gibi madenî cinsten olan bütün þeyler alýnarak insan tabia
urumuna konur, Madeni eþya sun'i, yapma olup medeniyeti temsil eder. Adayýn mâruz bulu
nduðu sihirli tesirleri þaþýrtmamak için madenler alýnýr; zira onlar manyetik
76
cereyanlarýn dolaþýmýný aksatýrlar. Samimi duygular iþareti olarak aday'ýn göðsünün sol tar
azu iþareti olarak aday'ýn sað bacaðý da çýplaktýr, Hürmet ifadesi olarak sol ayakkabýsý da
takýlan kaygan bir düðüm onun bulunduðu dünya ile olan rabýtasýný temsil eder.
Üç soru ve yemin
Aday yazýlý olarak üç soruya cevap vermek mecburiyetindedir:
1 însan Tanrýya karþý ne yapmalýdýr?
2 insan kendine karþý ne yapmalýdýr?
3 insan diðer insanlara karþý ne yapmalýdýr?
Aday vasiyetnamesini yazdýktan sonra evvelce bahsedilen fizikî hazýrlýklar yapýlýr, gözleri
pandýktan sonra denemeler yapýlýr ve ýþýða çýkýnca gözleri açýlýr. Nihayet mezhebe kabul ed
ratýcýsý adýna yemin eder üzerinde yemin yazýlý olan kâðýt yakýlýr. Dört madde üzerindeki t
:
kâðýt ( katý cisim ) toprak
mürekkep ( sývý ) ----- su
telâffuz -----hava
yakma -----ateþ
Aday ýþýk gördüðü anda mezhebe kabul edilmiþ olur. Âyin esnasýndaki takdis kuvvetine adayýn
kme kiçin bütün üyeler kýlýçlarýnýn sivri uçlarýný aday'a yöneltiler.
77
HI ram efsanesi
¦»
Mezhebe kabul merasimi esnasýnda en kýdemli mason Riram/ý temsil eder. Bu merasim semb
olik bir dram olup eski çaðlar esrarýnýn devamý gibi deðil fakat bir esrarengizliðin devamý
ak masonluðu belirtir.
Salomon mabedinin kurucusunun katledilmesini anlatan bu efsanenin derin ve esrar
lý bir menþei vardýr ve âyinlere XVII. ci asýrda Rose - Croîx teþkilâtý tarafýndan sokulduð
ektedir. Onlar ilk çaðlardaki esrarengizliði ve oldukça eski gelenekleri tekrarlamaktadýrl
ar.
Ustanýn imtiyazlarýný kýskanan üç kalfa birbiri arkasýna Hiram'a hücum ederler ve sonuncula
dürür. Onlar cesedi gömerek üzerine bir akasya dalý dikerler. Hiram'ý arayan arkadaþlarý hu
iþareti sayesinde onun kadavrasýný bulurlar.
Bu efsane mezhebe kabul edilen tarafýndan yaþanýr ve Hiram'ý temsil eden aday cetvelle s
onra gönye ile yaralanýr ve tokmak ile öldürülür. Bu üçlü ölümden sonra çürüyen Hiram yenid
Bu sembolik dram neyi ifade etmektedir?
1 Düalizm prensibi belirtilir. Dinî ve felsefî bir sistem olan bu prensibe göre madde ve
düþünce, vücut ve ruh, iyilik ve kötülük gibi birbirinin zýddý olan þeyler birbirleriyle d
le etmektedirler.- Eski çað esrarý bir fenalýktan dolayý suçlu bir insanýn ölümü ile
78
suret deðiþtirilerek dirilen bir insanýn iyiliðini belirtmektedir,
2 Bunun gibi astronomik bir ilham da belirtilebilir. Hiram: Osiris, güneþtir. Eski
güneþ ilahiyatýnda sembol olarak kullanýlan akasya güneþin basubadelmevt nebatýný temsil ed
asonlara 'dul çocuklarý' denilmesi bu sebeptendir. Tabiat (Isis), sevgilisi güneþ tarafýnd
an terkediiince mezara girmektedir. Kýþ mevsiminde güneþ diðer yarým küreye geçmek üzere bi
edin-ce mezarýna çekilmiþ gibi olur ve Tabiat da sevgili eþinden dul kalarak neþ'e ve mümbi
liðini kaybeder. Çocuklarý da mahsun ve periþan olurlar. Masonlar bundan kinaye olarak (
dul'un çocuklarý) isimlendirilirler. Tanrýnýn tekrar meydana çýkmasý gibi onlar ýþýðýn çocu
yah örtü dul'un karakterini vasýflandýrýr ve boþluðun karanlýklarýnýn sembolüdür.
3 Nihayet simya'ya göre bir ilham verilebilir. Hiram efsanesinde kinaye olarak be
lirtilen ölüm, çürüme devresi, ilkel maddenin yücelmek için geçeceði bir geçittir. Üç kalfa
a) madde, ruh ve düþünce sahasýnda hücum ediyorlar. Bu üç saha dünyayý belirtir .Hiram dinî
irilir. O zaman tam manasýyla usta olur. Hiram'm sembolik ölümü Osiris fin, Ýsa'nýn ölümü g
ki insanýn tamamen yok olmamasý, iþtiale geçirmesidir.
79
in doktrinler
Masonluðun gayesi : yapýcýlýk
Frankmasonhýðun gayesi yapýcýlýk, Jerusalem mabedinin yeniden tesisi, yani insanlýðýn mükem
iþmesini saðlamak için mâkul rasyonel prensiplere uygun cemiyetin tesisidir. (Büyük ansiklo
edi - O. Wirtb) insanlarýn, Kâinatýn Büyük Yaratýcýsýnýn emirlerine uyarak tabiat nizamlarý
e çalýþmalarý gerekmektedir. Wilermoz'un yazdýðýna göre frankmasonluðun gayesi insanýn ve t
masýndan baþka birþey deðildir. Onun kuruluþundanberi gelip geçmiþ bütün bilginler bu mâruf
kâinattaki varlýðýný, insanlýðýn geçmiþteki; hâlihazýrdaki ve gelecekteki umumi ; ininin ta
ten mutasavver bir tablo olarak gösterdiðini izah etmektedirler. Frankma'sonluk tara
fýndan uygulanan usuller: âyinleri teþkil eden sembolik fiiVerin icrasý, sosyal karþýlýklý
teþkilâtýnýn eðitilmesi, zekânýn kültürü, kardeþlik ve dayanýþma ile birliðin gerçekleþmesi
Böylece ilk bakýþta frankmasonluk, gayesi insanlýðýn maddi, manevî geliþtirilmesi olan ve p
pleri insanlýðýn sonsuz geliþmesine inanan, müsamahakâr, insancýl bir teþkilâttýr. A. Lanto
nluðu millî ve dinî bütün üstünlüklerden yapýlý bir ayýrým, (bir müsamaha mezhebi) olarak v
, Boucher'e göre masonun vataný sadece doðduðu ve büyüdüðü yer deðil, bütün
80
dünyadýr. Masonluk, gayesi müesseseleri yýkmamaya matuf, din deðiþtirmeleri ifa eden, umumî
a ahlâkým milletlerin ve ýrklarýn üstünde tutarak muhtelif müs-bet dinlerin müþterek hüküml
a etmektedir.
Bu teþkilât muhtelif mezheplerin dýþýnda yer almaktadýr. Ýnsanlýðýn fikrî ve ahlâkî geliþme
n birleþmek ihtiyacýný duyan insanlarýn meydana getirdiði topluluktur. Bununla beraber mas
onluðun beynelmilel insancýl bir cemiyet olmasý yanýnda bir gizli cemiyet olduðunu da unut
mamak lâzýmdýr.
Masonluða giriþin gayesi
Masonluk intisab edene yol açar, bilgi verir ve rü-muzlan üyelerine muvafakat etme imkânýný
verir. Masonluða giriþ felsefesi dinî ve siyasî doktrinlerin üzerinde ve dýþýnda bulunmakta
sonluk üyelerini hiçbir inanca ve hiçbir doktrin sistemine zorlamaz fakat onlarý sonsuz
bir tekâmüle doðru yöneltir. Sembolizmin rumuzlarý iç çalýþmaya tesir ederek þahýsýn dünyan
mesini niyet eder. Masonluðun büyük eseri daima hareketli olan bir vazifedir, teveccüh e
dilmesi gereken bir idealdir. Fakat J. Boucher (bu mabet asla tamamlanamayacak v
e hiç kimse ebedî Hiram gibi kendisinin de dirileceðini bekleyemez) demektedir. Mason
sembolizmi böylece mücerret, manevî, yüce bir felsefî düþünce tarzýdýr ki mason olanýn bunu
81
F : 6
semesi gerekmektedir. O. Wirth, masonlukta kendi kendinizde bulduðunuzu öðrenirsiniz
demektedir,
Masonluðun esrarý
Anlaþýlýyor ki masonluða giriþin gayesi gizli bir doktrinden tamamiyle baþka birþeydir. Bun
a beraber mason edebiyatýnda kardeþliðin mahremiyetini gerektiði gizli geleneklerin, ima
larýn tekrarlanmasýna rastlanmaktadýr. Doðudan gelen bu esrarlý bilgiler, Pytha-göre, Moise
Zoroastre, Jesus gibi bir sýra bilginler tarafýndan neþir ve nakledilmekteydiler. Eðer
frankmasonluk eski sýrlarýn sembol ve âyinlerinin mirasýna kon-duysa, yüksek dereceli maso
nlar tarafýndan geliþtirilmiþ nazariyat ve düþüncelerin bir esrarý bulunduðunu tesbit etmek
deðildir. G. Persigout'ya göre: kaybolmuþ sözleri bulup en eski an'anenin izlerini' topl
ayarak meydana getirmek gerekmektedir. Böylece frankmasonluk tarihi devirlerini geçi
rmiþ olan eski ve yeni bütün dinler içinde tabiî bir din þeklini almakta insanlýðýn cennet
i araþtýrmaða çabalayarak altýn devrini meydana getirmeðe çalýþmaktadýr, Mazaroz: (frankmas
lerin dinidir) demektedir.
Mason düþünürleri böylece uzun tarihçesi bilinen bütün devirlerin klâsik temaslarýnýn esrar
ulmaktadýrlar. Mazaroz'a göre yaratýcý birim, diþi ve erkek, esmer ve sarýþýn, düþünce ve m
leþmesinden meydana gelen bir bütündür ki bunlarýn sayý-
82
sýz tezahürat ve tafsilâtýna herbirimiz yerine göre aktör ve seyirci olarak iþtirak etmekte
. Burada eski iki prensipi, erkek diþi zýddiyetini buluyoruz. Bu madde prensipini Ja
chin ve Boaz sütunlarý sembolleþtirmektedirler, Büyük Yaratýcý dünyanýn üstünde bir varlýk
ve kuvvet müessir olmaktadýr. Bu dünya nizamýnýn muhtelif tezahüratýný insanlar müþahade e
edirler, Rose - Croix gibi mason filozoflarý güneþ teolojisini de ileri sürerler. Güneþ ýþý
yatýný ifade eden ilâhi bir varlýk olmasýna göre güneþ Tanrýyý temsil ederek dünyamýza haya
.
Kâinatýn doðuþu aydýnlýðýn zýddý olan karanlýða tesiri ile izah edilmektedir. Modern yazarl
seri belirttikleri veçhile: J. Boucher, en son izahlara göre, her maddenin nihai ola
rak ýþýk parçacýklarýna bölündüklerini ve bu küçük ýþýk parçalarýnýn toplanarak boþlukta bi
tirmesiyle dünyanýn teþekkül ettiðini yazmaktadýr. Maddenin Özü ýþýk olduðuna göre içinde b
tiði yer karanlýktýr,
Boþluk mekân gecedir, madde ise gündüzdür. Iþýk huzmelerinin elektron atom ve moleküller ha
birleþerek bir topluluktan ayýrmak üzere tahsis ettiði dünya meydana gelmektedir. Bu sure
tle de zaman ortaya çýkmaktadýr. Burada eski dünya yumurtasý doktrininin yeni formülü belir
tedir ki bunda bütün varlýklar belirmemiþ tohum halinde bulunmaktadýrlar.
83
insan ise tabiatte imtiyazlý bir yer tutmaktadýr. Nitekim ilahiyat, kendisinde güzelli
k, iyilik ve gerçeklik idealini taþýyan insan ile temsil edilmektedir. Düþünen, akýl ve zek
unan insan, varlýðým Tanrýlaþtýrmakta olup kudretiyle imkânlarýný namütenahi geliþtirebilme
Masonluk sýrlarý felsefî ve dinî bir kýsým doktrinler üzerinde önemli ve büyük bir tesir me
irmiþtir. Goethe'nin Faust'u Mozart'ýn Sihirli flüt operasý gibi edebî ve san'at eserlerin
de bu tesir göze çarpmaktadýr.
----------0O0----------
81
ÝKÝNCÝ BÖLÜM
SÝYASI GÝZLÝ CEMÝYETLER
Birinci Kýsam Genellikler
Gizli teþkilâtlarla siyasî teþkilâtlar arasýndaki alâka ve
farklar
Bu kitabýn baþýnda gizli cemiyetlerle siyasî cemiyetler arasýnda kesin bir sýnýrlama yapman
r olduðun ubelirtmiþtik. Haricen belli olan þekillerdeki farklar daha azdýr. Her gizli c
emiyette, þekli ne olursa otsun, bir yemin vardýr. Bu yemin "emir ve talimatlara uya
rak itaat etmek ve sýrlarý ifþa etmemek'' hakkýndadýr. Buna ilâveten aday'ýn cemiyete kabul
daima bir giriþ merasimi yapýlýr. Ayný maksat için çalýþanlarýn haricen gizli cemiyetlerink
enzeyen tecrübelerden ve merasimlerden faydalamldýðýný herkes bilir, Tarikat ve cemiyet me
nsuplarýnýn güttükleri gayeler ta-rikatlerde uhrevî, siyasi cemiyetlerde ise dünyevîdir.
85
Politika üstü bazý teþkilâtlarýn nazarî sözleþmelerinde sosyal reform projeleriyle ilgileni
eði ve gayelerinin felsefî olduðu açýklanmaktadýr. (Rose Croix teþkilâtý) çok bilinen bir m
tmek için frank mason teþkilâtýnýn, tesirinin büyültülerek hissedilmemesine raðmen, önemli
rol oynadýðýný beürtebiliriz, Bazý polemikçiler muþeviler tarafýndan idare edilen geniþ bir
mplosunu ihbar etmiþlerdir, ingiliz hâkimiyeti, bolþeviklik, Amerikan tröstleri, radikal
partiler aþaðý yukarý bütün dinlere karþý propoganda yaparak yýkmak ve bütün memleketlerde
geçirmek için kiralýk katillerden faydalanýrlar. 18. ci asýrdan günümüze kadar siyasî cemi
yapanlar þiddet ve Ýstibdada baþvururlar. Tarihte bu yanlýþ anlatýlmaktadýr. Zira 1789 -17
Fransa ihtilâlinde eðer frank masonlar faal rol oynamýþsa sonra Jakoben'ler taþkýnlýklar ya
dýr. Konvansion idaresinin mason localarýný kapatarak birçok masonlarý giyotine gönderdiði
rilmemektedir. O zaman masonlarýn þefi Orlean dükü Filip idi. Bununla beraber diðer mânada
alaða ederek masonluðun bazý memleketlerde politik geliþmelere hiç tesir etmediðini zannet
emelidir. (Masonlarýn Fran-sada kilise ile devletin ayrýlmasý hususundaki kanuna rey v
erilmesindeki rolü)...
Böylece Lantoin'ýn ayýrt ettiði tarikatçý ve politik olarak cemiyetin iki çeþitten hangisin
il olduðunu anlama kiçin bir usul vardýr. Bu usule göre merasim ve âyindeki mânalar derinle
rildiðinde felsefî, ahlâkî
8$
ve dinî anlamlar bulunursa bu tarikatçý bir cemiyettir. Buna mukabil bu anlamlar kendi
ne göre mâna taþýmayarak cemiyete girecek adayýn düþüncesine tesir etmek gayesini güdüyorsa
bîr cemiyettir. Rene Gue-nonTa göre bu iki çeþit cemiyeti diðer bir ayýrt etme usulü de var
Tarikatçý cemiyette manalý ve temsilî rumuzlarýn kimin tarafýndan belirtildiði tesbit edile
Siyasî cemiyetin merasimi ise tanýnmýþ bir þahýs tarafýndan yönetilir.
Siyasî cemiyetlerin genel karakterleri ve sýnýrlandýrýl-
malarý
Tamamiyle siyasî gayeleri olan gizli cemiyetlerin önce beliren niteliði müddetlerinin sýnýr
oluþudur. Halbuki tarikatçý cemiyetlerin müddeti devamlý olup, dinlerdeki gibi yaþlýlardan
ere intikal etmektedir. Siyasi cemiyetlerin süresi ise kýsa sürmektedir. Ekseriya bili
ndiði gibi onlar devlet iyi geçinmekten uzakta bulunmaktadýrlar ve tarikatçý cemiyetlerdek
i gibi teferruatlý mahalli teþkilâtlardan mahrum bulunmaktadýrlar. Musa-mahalý da olsa üyel
ri kendilerini tanýtýp, gösteriþ yapmak temayülündedirler. Gayeleri daima tahdit edilmiþtir
ir kere bu gayeye eriþildi mi cemiyetin gizliliði lüzumsuz kalarak kaybolmaktadýr. Polis
in cemiyeti kapatmak üzere teþebbüse geçmesiyle de cemiyet arzusu hilâfýna daðýlmaktadýr.
87
Bu çeþit gizli cemiyetleri doðuracak uygun þartlar ba-kîmandan önce rakip gir otoritenin me
cut olmasý gerekmektedir ki buna karþý olarak gizlenmeye lüzum hasýl olmaktadýr. A. Lantoin
'm çok doðru olarak belirttiði gibi hükümete çok düþmanca teorilerin izhar edilebildiði en
t rejimlerde bile daima suikastlar vuku bulmaktadýr, Diðer taraftan ekonomik ve sosv
a! durgunluk ve zayýflýk devreleri birçok gizli cemiyetlerin doðmasýyla belirtilmektedir.
Meselâ adalet cemiyetleri ekseriya hükümetin zayýf olup otoriteyi temin edemediði zamanlar
da meydana çýkarlar.
Siyasi gizli cemiyetleri gayelerine göre þöyle sýnýf-landýrabiliriz :
Adaletin zayýfladýðý zamanlarda kurulan adalet kemiyetleri.
Bir ecnebi hakimiyetine veya zalim bir idareye karþý mücadele gayesiyle kurulan siyas
i cemiyetler. Kendi istifadeleri için istidatlarýnýn muzafferiyetini arayan beynelmile
l gayeleri olanlarý da bu sýnýfa dahil etmek mümkündür.
Bazý tarihçilerin gerçek gizli cemiyetler olarak belirttikleri cinayî cemiyetler A. Lan
toine'a göre esrarengiz tesanütlerine raðmen gangsterler ve kýz kaçýran serseriler burada b
zi ilgilendirmemektedirler. Umumiyetle bu gizli cemiyetlerin herbirinin nizamlarý,
bir veya birkaç þefi bulunmakta olup hareketleri en ince teferruatýyla planlanmaktadýr.
Birbirlerine olan rekabetleri
88
uyanýk polis ve umumî efkârýn dikkat nazarýný celbederek izlenir.
Bu siyasi gizli cemiyetlerin sadece sayýlmasý bile bir cilt doldurur. Biz burada yal
nýz birkaç tanesini misâl olarak inceleyeceðiz;
Saint - Vehme, Baviyera mutekitleri, Carbonari, Ýrlanda Gizli Cemiyetleri,
Ku - Klux Klan, Maffia, Cinai Cemiyetler.
----------0O0----------
89
Ýkinci Kýsým
SAINTE - VEHME
Menþeî
Sainte - Vehme adalet gayesiyle kurulangizli cemiyetlerin en meþhurudur. XIII. cü yüzyýlýn
ortasýna doðru Vestafalya'da Baviyera ve saks dükü I. ci Frederik tarafýndan imparatorluðu
ilânýndan sonra hüküm süren kargaþalýk ve haydutluk esnasýnda bu cemiyet doðmuþtur. Ren ve
hirleri arasýndaki bu arazide kurulan imparatorlukta asayiþ temin edilemiyor, haydut
lar memleketi haraca kesiyorlardý. Bu anarþiye son vermek, zayýflamýþ adalet otoritelerini
n yerine geçmek için Sente - Vehme cemiyeti kurulmuþtur. XIV. cü asýrda bu gizli cemiyet sý
sýz bir iktidara mâlikti, ve en parlak devrinde yüzbinden fazla üyesi vardý ki bunlara Wis
senden denilmekteydi. Bu cemiyetin kazai hükmü 137Fde Vestefalyada imparator 4. cü Þarl
tarafýndan tasdik edilen kod ile tanýnmýþtýr. Nihayet 5. ci Þarl ve imparator Maksimilyen'i
kanunlarý, kýsa süren bu
00
mahkeme usulü kodunu lüzumsuz kýlmýþtýr. Bununla beraber 16. cý asýrdan sonra bile Sente -
cemiyetinin tesir ve iktidarý gizlice devam etti. Bu gizli cemiyet Alman toprakla
rýnýn Napolyon askerleri tarafýndan 1811'de istilâsýyla ortadan kaldýrýlmýþtýr.
Cemiyetin teþkilâtý
Bu cemiyet korkuyla karýþýk bir itibar telkin ediyordu. Zira sosyetenin her sýnýfýna mensup
büyük miktarda üyeleri mevcuttu. Bunlar yeminlerini tutarak mahkemeleri durdurmayý ifa e
diyorlardý. Cemiyet mensuplarý tanýnacak iþaretler taþýyarak dereceli rütbe alýyorlardý, Fr
n: hükümleri tatbik" etmekle mükellefti. Freischöffen: yargýlardý. Stuhlherren: Mahkemeye b
anlýk yapardý. Sente - Vehme toplantýlarý umumiyetle açýk havada yapýlýrdý. Mahkeme celsele
iyetle herkese açýk bazý durumlarda da yeminlilere tahsis edilirdi. (Gizli mahkeme). G
izli tutulan yazýlý bir kanun vardý ki bunu cemiyet haricindekilere bildirmek yasaktý. B
aþlýca ceza en yakýn aðaçta asýlmaktý.
Sanýða altý hafta üçgün zarfýnda cevap vermek mecburiyetinde olduðu üç davet yapýlýrdý. Eðe
evap vermeði kabul ederse otuza kadar þahit göstermeðe hakký bulunurdu. Þayet sanýk mahkûm
rse Vehme tarafýndan aðaca astýrýlmak suretiyle hüküm infazolunurdu. Sanýk üç davete de cev
ediði takdirde gýyaben mahkûm edilir ve Vehme'nin üç
91
üyesi ona el koyunca en yakýn aðaca onu asmak salâhiyetini haiz olurlardý. Böyle bir mahkem
nin iþini çabuk bitiren mahkeme usulü ve büyük miktarý bulunan üyeleriyle Ýspanyol engizisy
adar korku telkin etmesi kolayca anlaþýlmaktadýr,
----------0O0------
92
Üçüncü Kýsým BAVIYERA MUTEKÝTLERÝ
Önce (kemâle erenler) adýný alan bu mutekitler Baviyera'da Ingolstadt'da Üniversitede ruha
ni kanunlar dersi veren Adam Weishaupt isminde 28 yaþýndaki genç tarafýndan I Mayýs 1776'd
a kurulmuþtur. Weishaupt sosyal reform bakýmýndan son derecede ileri düþüncelere mâlik olup
nlarý muzaffer kýlmak gayesiyle bu teþkilâtý kurmuþtu.
Weishaupt dinî ve siyasî tartýþmalarý mason localarýnda yasaklayan nizamnameden dolayý darý
küsen frank masonlarýn mühim bir kýsmýný cemiyetine sokmaya muvaffak olmuþtu. 1983 de en p
ak devrinde Baviyerada 600 üyesi bulunan bu cemiyetin bütün Avrupada üyeleri bulunmakta
idi. Fakat bu baþarý uzun sürmemiþti, Bu gizli mason cemiyetinin teþkilât ve gayesi ne idi?
Rütbeler Weishaupt ve arkadaþlarýnýn rütbeleri üç devredede sýnýflandýrýlýyordu.
I Mütehassýs yetiþtiren :
93
1. Yetiþtirici, 2. Acemi, 3. Erginleþmemiþ minör makamý, 4. Mutekit minör makamý. I
asonluk :
1 Çýrak Sembolik 2 Kalfa
3 Usta
* ;<, im 4 Mutekit majör makamý
geniþ, alakasýz t . J
5 idareci mutekit
III Gizlilik minör
majör
1 Rahip
2 Saltanat naibi
3 Müneccim
4 Kral
Teþkilâtýn gerçek gayeleri üyenin bu rütbelerde derece derece yükselmesiyle anlaþýlýyordu.
1. Mutekit minör - amir ve büyüklerine mutlak bir itaat edeceðine dair yemin ediyordu
. Cemiyetin gayesinin bütün insaniyeti büyükleri tarafýndan idare edilen yekvücut olarak te
akki etmek olduðu ona öðretilip anlatýlýyordu.
2. idareci mutekit batýl itikatlara, çekiþtirmeye, dedikoduya, despot ve zalimliðe ka
rþý fazilet, basiret, iffet ve hürriyet uðrunda mücadele edeceðine yemin eder.
3. Rahip mertebesinde aday daha ziyade tarikat doktrinlerine tabi tutulur. Bu
doktrinde: (bezdirici ida-
94
recilerden kurtulmanýn çaresi devletin bütün kuvvetlerini ele geçirmek gayesini güden bir g
zli cemiyetin icraatýyla hareket etmektir. Prens ve rahipler imha edilmelidir. Mil
liyetçilik yerini kozmopolitliðe býrakmalýdýr.,.) denilmektedir.
4. Müneccim rütbesinde maddi vahdeti vücut felsefesi örne kolmaktadýr. Wheishaupt: Tanrý ve
dünya birdir, bütün dinler esasý olmayan haris kimselerce icat edilerek yapýlan sun'i þeyle
dir, demektedir.
5* Nihayet en yüksek mertebede olan kral mezhep üyelerine: Her kimsenin eþit haklara s
ahip bulunduðunu, insanýn kendi kendine hâkim bulunarak kendini idare etmesini, pederþah
i devlette olduðu gibi milletlerin bu durumda onu idare edebilecek bütün yollara yönelec
eðini, yani mümkün olabilirse sulhen mümkün olmadýðý takdirde kuvvetle, dünya yüzünden tabi
iliðin kalkmasý gerektiðini belirtmektedir. Mutekitler müstear isim alarak, eski isimler
i kullanarak birbirleriyle iþaretleþirlerdi. Wheishaupt'un ismi (Spartaküs), Baron Von
Knigge'nin ismi (Filon), hâkim Zwackh'ýn ismi (Katon) idi. Muhaberelerinde de Ba-vi
yera'yý (Yunanistan), Münih'i (Atina) isimleriyle belirtirlerdi.
Mutekilterin nihai gayeleri ^ Mutekitlerin nihai gayeleri felsefî anlamda anarþiden
baþka birþey deðildi. Weishaupt, frank masonluðun bütün hýristiyan mezheplerine þâmil olan
ahlý ve avantajlý bir þeklini kurduðunu belirtiyordu. Düþüncesiz dinî hükümlerden
95
insaný serbest kýldýðýný, umumi bir bahtiyarlýk görüþü ile cemiyetin faziletlerini canlandý
ileri sürüyordu. Hürriyet ve müsavatýn geliþtiði bir memlekette bunlarýn çabuk gerçekleþtið
rütbe, mertebe silsilesi ve zenginlik gibi engelleri aþacaðýný, insanlarýn serbest ve mes'
t olacaðýný izah ediyordu. Bazý tarihçilere göre mutekitlerin meramlarýný da mason larýnki
ilâtý kendi çýkarlarýna kullanmaya karþý bulunduðu belirtilmektedir. B. Fabre masonlarýn ni
ni belirtmek için þöyle yazmaktadýr: Otorite yani hükümet bakýmýndan, kanun yani kanun yapý
, aile yani cemiyet bakýmýndan milliyetçi, sýnýrlý ve memleketçi olmamak.
Cemiyetin kapatýlmasý
1982 de meþhur bir frank mason olan Baron Von Kniggenin intisabý ile cemiyet büyük geliþme
saðlamýþtý. Bu zat Vestefalya þefi olmuþtu. Fakat o Wheishaupt'-un otoritesine çabuk tecav
miþ ve onun tarafýndan mutaassýplýkla itham edilmiþtir. Wheishaupt onun merasimlerde dinî e
emanlar abüyü kyer verdiðini ileri sürüyordu. Nihayet 1787 de Filon cemiyetten ayrýldý. O z
na kadar önemli çatýþmalarda bulunan Baviyera seçmeni ihtilâlci niyetleri belli olan bu tar
kat hakkýnda tahkikat açýlmasýný emretti. Knigge'nin çekilmesinden sonra korkan dört üye se
giderek (tarikatýn huri s tiyanlýktan ayrýldýðýný, epikür zevklerine kapýldýðýný,
96
intiharý haklý gördüðünü, milliyetçiliði ve mevcut idareyi küçük düþüncelerin düþüncesiz hü
susi mülkiyeti inkâr ettiðim, fenalýða müsaade ettiðini ve tarikatýn çýkarlarýný her þeyden
yan etmiþlerdi. 1785 de cemiyet feshedildi. Weishaupt ve üç idareci arkadaþý kürsülerinden
irilerek Baviyera'dan kovuldular.
Baviyera mutekitlerinin Fransa ihtilâline üstün tesirleri tahmin edilmektedir. Mirabo
ve Orlean Dükü Fi-lip'in harekâta bu cemiyetin mensubu olarak iþtirak ettikleri belirtil
miþtir. Fakat bu husustaki deliller noksandýr.
0O0-
97
F : 7
Dördüncü Kýsým
CARBONARÝ
Menþei
Karbonari cemiyeti geçen yüzyýl kendisinden çok bahsettir mistir. Muhtelif romanlar konu
larýnda onu sahneye koymuþlardýr. Tertip ve komplolarý iyi bilinmekle beraber menþeleri ha
kkýnda fazla bilgi bulunmamaktadýr. Karbonarizm'in atalarýnýn oduncu, kömürcü gibi tamamiyl
ararsýz bir cemiyet olduðu zannedilmektedir. Bu bir nevi kumpanya. olup, adýndan da an
laþýlacaðý gibi oduncu ve diðer orman iþçilerinin topluluðu idi. Fakat içinde cemiyetin büt
insanlar mevcuttu. Bu orman masonlarýnýn toplantý yeri tercihan açýk hava olup, giriþ meras
mleri yapýlýr, iþaret ve tanýþma parolalarý kullanýlýrdý, içtimai karþýlýklý yardým ve iyil
geliþtiriyor, eylenýp mes'ut olmayý eðitiyordu. Bu masum topluluktan polisin aðzýna düþen
n ve Fransýz karbonari cemiyetlerine nasýl geçilmiþtir?
Napolyona karþý kurulan, Filadelfiyalýlar veya Olempliler gizli cemiyetinin kurucusu m
eþhur general
98
Mallet'in arkadaþý olan albay Oudet'in bu cemiyette bir rclü olduðu tesbit edilmekle ber
aber cemiyetin teþkilâtý bir esrar perdesine bürünmektedir. Oudet doktrinlerini yaymak için
italyan karbonari cemiyetinin menþei olduðu tahmin edilen Jura kömürcülerine dayanmakta id
i. Frankmasonlukla karbonari arasýndaki münasebetler de esrarengizdir.
Ýtalyan Karbonarî'leri
Karbonari cemiyeti güney italya'ya Murat'ýn Napoli krallýðý zamanýnda Fransýzlar tarafýndan
lmuþtur. Jura kömürcüleri cemiyeti örnek alýnarak bu cemiyet düzenlenmiþti, italyan karbona
inin geliþmesi Murat'ýn polis nazýrý yaptýðý Maghella zamanýnda olmuþtur. Maghella Napolyon
sýmý olup 1814 de müttefiklere katýlmaya Murat'ý ikna, etmiþti. Maghellaf-nm ideali anayasa
olan meþrutî Italyamn baðýmsýzlýðý idi. Bu gaye ile Napolyon ve Burbonlarýn mutlak bir ikti
rþý karbonari cemiyetinden faydalanýlmýþ ti, Cemiyet olaðanüstü bir çabuklukla geliþerek ku
. J. Her on Lepper'in belirttiði gibi Kalabr ve Abruz þehirlerinde ikamet eden bütün erk
ekler cemiyete girmiþlerdi. Karbonarfler bütün sosyete sýnýflarýndan mensuplarýný toplayara
let içinde devlet haline gelmiþlerdi. Mensuplarýna askerî emirler vererek, onlarýn suçlarýn
e gizli mahkemelerinde yargýlýyorlardý, Umumî mahkemeye kendi gizli mahkemelerinin
99
müsaadesiyle müracaat edilebiliyordu. Napoli kralý Fer-dinand'ýn polis nazýrý Kanoza rakip
larak kurduðu Kal-derari cemiye tiyle KarbonariLere karþý mücadeleye giriþti. Fakat üyeleri
aþýrý derecede irtikaplarýndan bu cemiyet krallýðýn emriyle 1816 da kapatýldý. Bu arada Ka
'ler gittikçe kuvvetlenirken Kalabr ve Abrüz þehirlerinde teþkilâtlanan bazý cemiyetlerin ü
eri siyasi cürümler iþliyorlardý. Ýmparator onlarla savaþmak için bir Ýngiliz generaline ba
. Diðer mutedil cemiyetler ise orta kuzey îtalyanýn muhtelif devletlerini mühimseyerek k
uzey îtalyadaki Avusturyalýlarý kovmak gayesiyle çalýþýyorlardý, italyan Karbonarilerinin t
i çok karýþýk olduðundan fazla tafsilâtýna giriþecek deðiliz.
Yalnýz, Avusturyalýlar tarafýndan îtalyanýn baðýmsýzlýðýnýn bertaraf edildiðini iþaret edel
er bu hareket sönmedi ve XIX cu asýrda Karbona-rism gayesine eriþmek için çoðalmakta devam
tti.
1821'den sonra muhtelif Karbonari mensubu memleket dýþýna kaçarak teþkilâtlar kurdular. Anc
k bütün îtalyada'da muhtelif isimler altýnda ihtilâlci cemiyetler mevcuttu. 1831 ayaklanma
sýnda Avusturya Ýtalya üzerindeki hâkimiyetini yeniden kurdu.
Nihayet ihtilâl hareketinin idaresi el deðiþtirerek ilk hasýmlara geçti. 1834 Nisanýnda muh
elif memleketlerden kaçan siyasî þahýslar Bern þehirinde toplanarak beynelmilel ihtilâlci b
r cemiyet kurdular: Genç Avrupa. Bu cemiyet daha ziyade Ýtalyan (Mazzini) nin eseriy
di.
100
îtalyamn kuruluþunda ve Avusturya hakimiyetine karþý savaþmada bu gizli cemiyetlerin faali
yetleri bilinmekte olduðundan Avrupa tarihlerinde yazýlý olan bu kýþýmýn tafsilâtýna giriþm
apolyon Bonapart'ýn bir Karbonari üyesi bulunduðunu ve yeminine sadýk kalarak îtalyamn baðý
lýþtýðýný herkes bilmektedir.
Fransýz Karbonari'Ieri
Karbonarizm'in meraklý bir geliþme seyiri takip ettiðini görmüþtük. Nitekim Ýtalya da kömür
rdýmlaþma topluluðu þeklinde baþlayarak önemli bir si-yasî iktidara sahîp olduðunu inceledi
opluluðu 1820 de kýsa bir zaman sadece Avusturyalýlar maðlûb edebilmiþlerdi. Napoliden gele
iki Fransýz genci aralarýna beþ Fransýz arkadaþlarýný da alarak yedi kiþilik bir Karbonari
sý kurmuþlar ve bütün Fransaya yayýlmýþlardý. Tesir ve adet bakýmýndan çoðalmak için iyi te
ve emniyete itina ediyorlardý. Yeniden intisab eden üyelerin seçiminde en büyük titizlik
gözetiliyordu. Toplantýlar ýssýz yerlerde gece yapýlýyordu. Bütün emirler fnlen yerine geti
ordu. Cemiyet mensuplarý umumi yerlerde ihtiyaç hasýl olursa iþaretlerle muhabere ediyor
lardý. Cemiyete giren aday bütün monarþilere kin güdeceðine yumruðu ile yemin ediyordu.
Yeni bir loca kurulacaðý zaman kurucu büyük locanýn 2 üyesi yeni locanýn ilk üyesini cemiye
bul
101
ederek o locanýn reisi yapýyorlardý. Kendileri de reis yardýmcýlarý olarak sansür yapýyorla
ni baþkan. bile onlarýn hangisinin daha kýdemli olduðunu bilmezdi. ihanet riskini bertar
ak etmek için bir locanýn üyeleri 20 olarak tahdit edilmiþti. Localar arasýnda da her türlü
haberat ve münasebet yasaktý, 1822 de Fransa'da askerler, iþçiler ve Öðrencilerden müteþekk
kriben 60.000 Karbonari üyesi vardý. Teþkilâtýn baþlýca gayesi monarþiyi kuvvetle yýkmaktý.
n her mensubu bir tabanca ve 20 kurþun taþýyabilirdi. Cemiyetin reisi La Fayette idi.
Diðer þefleri Manuel d'Ar-genson'da harekâta nezaret ediyorlardý.
Çok merkezileþmiþ teþkilâtýna raðmen bu cemiyet iktidarý tahmin ettiði gibi çabuk ele geçir
Aralýk 1821 Bedfort'da baþlayacak umumi ihtilâl için kararlaþtýrýlmýþ tarihti. Fakat tesbit
randevuya La Fayette'in çok geç gelmesi umumi bir fiyasko oldu. Bu arada kraliyet p
olisi hazýrlanan bu geniþ çalýþmalarý keþfetmiþ bulunduðundan Marsilya, Lion, Saumur, La Ro
deki teþebbüsler neticesiz kaldý. Sonuç olarak þiddetli bir bastýrma hareketinin ölçüleri ç
. Akisler yapan gürültülü bir duruþmadan sonra La Rochelle'in 4 þefTnin Pariste kafalarý ke
di. Bundan baþka cemiyette birlik yoktu. Taþra üyeleri isimlerini bile bilmedikleri þefl
ere itaat etmekten þikâyet ediyorlardý. Bununla beraber Fransýz Karbonariîeri 1830*a kadar
(kralýn yeniden tahta çýkmasýna) restorasyona karþý komplolar yapmaða devam ettiler.
rbonari
102
mensuplarý Louis Philippe'e düþman ihtilâlci cemiyetler kurarak 1848 Cumhuriyetinin kuru
cularý olmuþlardýr.
KarbonarÝ'nîn teþkilâtý
1814 de kuruluþundanberi italyan Karbonarileri eski kömürcülerin ve masonlarýn teþkilâtlarý
a etmiþlerdi. Mensuplarý çýrak ve usta gruplarýna ayrýlmýþtý, Mezhebin merasim usulüne göre
eli tahta kaplama olurdu. Bir uçta dört köþe olmayan bir kütük bulunur ve orada usta oturur
u. Kütüðün üzerinde bez örtü, su, tuz, haç, aðaç yapraklarý, sopalar, ateþ, toprak, akdiken
r makara iplik ve rumuzlarý tamamlamak için mavi kýrmýzý ve siyah üç kurdele bulunurdu. Ust
arkasýndaki duvarda bir üç-gen ustanýn isminin baþ harflerini taþýmaktadýr. Soldaki üçgen d
rmasýný taþýrdý, Saðdaki iki üçgende ise çýraklarýn gizli isimlerinin baþ harfleri bulunurd
ita) büyük locasý Napolide bulunur, teþkilâtýn talimat ve nizamlarýný yapardý. Altýn kitapl
in statüsünü, siyah kitapta d acemiyete kabul edilmeyen adaylarýn ve herhangi bir sebepl
e çýkarýlanlarýn listesi yazýlý bulunrdu. Giriþ merasimi tamamen dini mahiyetteydi. Gözleri
an çýrak adayý baltanýn üzerine cemiyetin sýrlarýný ifþa etmeyip birbirlerine yardým edeceð
derdi. Usta rütbesinde merasimi yapan Pilat adýný alýrdý. Onun Kaif ve Herot adýnda iki yar
cýsý vardý. Gözleri kapanmýþ aday merasim es-
103
nasmda bir haça baðlanýrdý. Gizlenmiþ üyeler Avusturya askerleri farzedilerek tüfeklerini b
tarlardý.
Bastýrýlma hareketinin baþarýsýyla polis tarafýndan takib edilen Karbonari tasfiye edildi.
azzini gençliðinde Doria isimli bir tarafýndan cemiyete intisabýný þöyle anlatýr: (O bana,
zulümlerinin toplantýlarý mümkün kýlmadýðýný ve gayeye eriþmek için ihtiyatlý olmak lâzýmg
me ve merasimlerden benim kurtulacaðýmý belirterek kesin ve kararlý hareketlerim, talima
tlara itaatim ve fedakârlýðým hususunda beni sorguya çekti. Sonra beni diz çoktur erek kýný
bir hançer çekti. Mensuplarýn söylediði yemin formülünü bana tekrarlattý. Arkadaþlarýmý tan
e bana öðretti).
Fransýz Karbonarilerinin merasimleri italyan Kar-bonarilerinin merasimlerinde hâkim
olan dinî tesirden sýyrýlmýþtýr,
----------0O0----------
104
Beþinci Kýsým
Ýrlanda gizli cemiyetleri
VIII. ci Hanri tarafýndan Ýngiltere'nin irlanda üzerindeki hâkimiyeti tesis edildiðindenbe
ri Ýrlanda istiklâlini elde etmek için çabalar yapmýþtýr. Elizabet dev-rindenberi Wood Kern
simlendirilen asiler aza Ýtilama-makta olup gerilla faaliyetlerini ingiliz otorite
lerine karþý çoðaltýyorlardý. Fakat bunlar kelimenin tam manasýyla gizli cemiyet deðildiler
anýmýza kadar kurulan bu cemiyetlerin en önemlilerini belirteceðiz.
Birleþik Ýrlandalýlar
Birleþik irlandalýlar cemiyeti Kuzey irlanda da Belfast þehirinde 1781 yýlýnda kurulmuþtu.
ayesi Fransa-nýn yardýmýyla Büyük Britanya hâkimiyetini sarsmaktý. 1688 de tahttan indirile
tuart hanedaný mensuplarý ka-tolik irlandalýlar, XIV. cü Lui'nin taleplerindenberi Frans
aya sempati besliyorlardý. Birleþik Amerikanýn istiklâl harbi, Fransýz ihtilâlinin ideoloji
i Birleþmiþ irlandalýlara da tesir etmiþti.
Birleþmiþ irlandalýlar cemiyetine dahil olan þu telkini ezberlemek mecburiyetinde idi:
105
Doðru musunuz? t
Doðruyum.
Ne gibi doðrusunuz?
Kamýþ gibi doðruyum.
Devam ediniz.
Hakikat, sadâkat, birlik ve hürriyet için.
Elinizde ne var?
Yeþil bir dal var.
Nereden aldýnýz?
Amerikadan.
Nerede yeþerdi?
Fransada yeþerdi.
Onu nereye dikeceksiniz?
Büyük Britanya tacýna dikeceðiz.
1796 da Birleþmiþ Ýrlanda cemiyeti Lord Edward Fitz - Geraldý müzakereler için delege olara
Fransaya gönderdi. General Hoch kumandasýndaki orduyu taþýyan bir Fransýz filosu tertiple
nmiþti. Fakat bir fýrtýna gemilerin yolunu deðiþtirdi ve çýkarma beklenmeyen bir ypre yapýl
nsýzlar yeniden gemilere bindiler ve Visten de Ýrlandalýlar tarafýndan toplanan yüzbtn kiþi
savaþa madan daðýldýlar.
Sinn - Fein XIX yüzyýlda Ýrlandalýlar önce kanuni yollardan muhtariyetlerini temin etmeye
lýþtýlar. Fakat Ýngiltere hükümetinin yavaþlýðýndan býkarak bazý irlandalýlar doðrudan doðr
rar verdiler ve XIX. cu yüzyýlýn sonunda Ýrlandalýlar dilinde (yalnýz biz) anlamýna gelen S
- Fein gizli cemi-
106
yeti kurulmuþ oldu. Britanya otoritelerine karþý sui-. kastler çoðalýyordu ve orduda ayakla
malar vuku buluyordu ki bunlarýn en önemlisi adanýn istiklâliyetini ele geçirmek için 1916
a olmuþtu. Bazý romanlara da konu yapýlan Sinn - FehVin bu hareketi üzerinde fazla durma
yacaðýz. Ýrlandalýlar Ýngiliz hükümetini baþ eðdirmeye mecbur ettiler. Serbest Ýrlanda hükü
masýný temin için 1921 ayaklanmasýndan sonra esirlerin harekâtýnýn nasýl neticelendiði bili
ir.
Ulster meselesi ve LR.A. (lrîsh Republican Army) Ýrlanda Cumhuriyeti ordusu
Ulster meselesine göre kuzey Ýrlanda sâkinlerinin %56 sý CromweH'denberi Ýngiliz soyundan
gelen protes-tanlardý. Onlar Ýrlanda ile Ýngiltere münasebetlerinde daima müþterek bir nokt
teþkil ediyorlardý. XIX. cu yügyýlýn baþýnda katolik Ribbonmenve kralcý protestan orangist
li cemiyetleri Ýngiltere tacýna karþý inatçý ve bazan kanlý mücadelelere giriþiyorlardý. Za
da Cumhuriyetinin istiklâliyetine raðmen Ulster meselesinden dolayý Ýngiltere ile arasýnda
bir garaz bulunmaktadýr, Ýrlanda Cumhuriyet Ordusu isimli gizli cemiyet þiddetle birl
ik saðlamak istemektedir. Bu gaye île adanýn bütün kuzey kýsmýnda bu cemiyet bir seri sabot
ar ve bazan da suikastlar yapmaða devam ediyorlardý. Ýrlanda hükümeti de birlik taraftan o
lmasýna raðmen bu þiddeti reddediyor ve mahkûm ediyordu. Diðer taraftan Orangiste cemiyeti
de onlarýn katoliklere karþý kaynaþma ve isyanlarýný takib ediyordu.
107
Altýncý Kýsým KU - KLUX - KLAN
Menþei ve kuruluþu Amerikada kuzey, güney muharebelerinden sonra güney devletlerinin kur
tuluþu bu bölgedeki beyazlar için müþkül bir durum yaratmýþtý. Esirlerin azat edilmeleri ve
klarýnýn verilmeleri bu devletlerde siyasi ekseriyeti elde tutuyor ve eski efendiler
ine (sahiplerine) karþý geniþ bir iktidar saðlýyordu. Üstelik kuzeyin sert iþgalinin kurban
n bunlar sert mukabelede bulunmak istiyorlardý. Ordu subaylarýndan bir grup toplanar
ak (Tennessee) Nashville de Ku Klux Klan isimli gizli cemiyeti kurdular. Bu gari
p isim eski model bir tüfeði iþletip ateþlerken çýkan gürültüye benzetilerek bulunmuþtur. K
güneyin gizli devleti Antres (dens) isimlenen localarýný çoðaltarak kýsa zamanda geniþledi.
miyete girenler yemi-nederek gözle nakledilen birbirleriyle tanýþma iþaretlerini hazýrlýyor
ardý, intisap merasimleri ve toplantýlarda papazlara mahsus kaputlar ve acayip kýyafet
ler kullanýlýyordu.
Baþlangýçta Klan bazý zulüm ve tecavüzlere karþý misilleme mukabelesiyle sýnýrlanýp, atlý g
108
tertip ederek hayalet kýyafetleriyle zenci topluluklarýný korkutmak gayesini güdüyordu. Meþ
lelerin gölgesinde hayalet kýyafetleriyle yapýlan merasimlerde eski esirleri korkutmak
için sesli beyanlarda bulunuyorlardý. Fakat sonra Klan üyeleri tarafýndan her çeþit fazla
ergi isteme irtikâbýna baþlanýldý. Katran ve tüylerle gittikçe þiddetlenen cezai seferler t
lendi. Klan üniformasýný giyen güneyliler yollarda devriye geziyor ve tesbit edilmiþ bir s
aatten sonra rastladýklarý bütün zencileri kýrbaçlýyorlardý. Seçim haklarýný kullanmak iste
r linç ediliyordu. Nihayet federal hükümet 1871 de bu cemiyeti kapatan bir kanunu kabu
l, ederek ortalýðý sâ-kinleþtirdi. Bununla beraber cemiyetin daðýtýlmasýna daha ziyade hare
sebep olmuþtur, öcalmak ve baský zihniyeti kuzeyi tahrike devam etmiyordu. Federal bi
rlikler güneydeki devletlerden keçilmiþlerdL Bu devletler seçim tertipleriyle zencilerin
hürriyetini ellerinden almayý baþarmýþlardý. Beyazlar eski ekonomik sosyal ve siyasi üstün
ni tekrar elde etmiþlerdi.
Klan'm beyan ettiði gibi þefleri General Forest tarafýndan cebretmek ihtiyacý yavaþ yavaþ e
itilerek cemiyet sona erdirildi.
Klan'ýn daðýlmasý
Birinci dünya savaþýnda Klan tekrar canlanacaktý. Nitekim zenci askerler avrupalý millerle
rde ýrk farký hususunda tecrübe gördükten sonra Amerikaya dönüþ-
109
lerinde kendilerini beyazlarýn hor gördüðü aþaðýlýk durumda hissetmiyorlardý. Zenciler beya
sli daha kalabalýktýlar ve umumiyetle fikirlerini beyan etmekte zorluk çekmiyorlardý. Ge
rçekten Ku - Klux - Klan canlanmak için Amerikanýn harbe girmesini beklemedi. 1916 da
W. J. Simmons isimli eski bir rahip tarafýndan idare edilen 34 kiþi Atlanta daðlarýnda b
irleþerek Klaný canladýrmaya and içtiler. Beyaz elbiseler ve baþlýklar giydiler. Kanuni hak
arýný teþvikle elde ettiler. Bu topluluðun gayesi þövalye prensiplerini insana kabul ettirm
k, karakteri geliþtirmek, yuvanýn ve kadýnýn iffetini korumak, milliyetçiliði müdafaa etmek
beyazlarýn üstünlüðünü durdurmak idi. Zenginlerin eski mü-caleci zihniyetinden korkan beya
tünlüðünü devam ettirmek istemeleri üzerine Klan birçok memleket-lerde gayrýtabiî bir þekil
Gerçek gayeleri zencilere karþý ýrkçýlýkla birleþtikçe Amerikalýlara sevimli projeler yapý
ti inhisarýna aldýklarý ileri sürülerek musevilere karþý mücadele ediliyor, eski protes-tan
iyetine katolikliðin saðladýðý geliþmeye cephe alýnýyor, lâtin ülkeleri göçmenlerinin Ameri
letlerine girmesi yasaklanýyor. Klan günde yüzlerce üye kaydolunarak süratle çoðaldý. 1922
ayýnda Klan üyeleri bir milyona yaklaþmýþtý. Birkaç hafta sonra New York valisi Klan mensup
devlet hizmetinden çýkarýlmasý hususunda polise emir vermiþti. Bir kilisede dinî kýyafet v
iþanlarýyla bulunan bir Klan mensubu katoliklere, musevilere ve zencilere kar-
110
þý ilân edilen bu beyanat için merasimi kesmiþtir. Klan ayný zaman bütün beyaz ýrký siya hý
açlý seferinde birleþmeye davet ediyordu. Cemiyetin çökmesi yakýnlaþmýþtý. Luisiana da Klan
n birinin yaptýðý suikast nefret uyandýrmýþ ve devlet idarecilerinin emirleriyle federal bi
ankete raðmen suikastçý cezalandýrýlamadý. Birçok gazeteler buna karþý hücuma geçmiþlerdi.
vabýyla þerefini adalet hu-zurunda müdafaa etmeye kararlý olduðunu belirtiyordu. Bu açýklam
r mezhebi sona erdiriyordu. Klanda meydana çýkan derin anlaþmazlýklar gittikçe Duyuyordu.
Hýrsýzlýklar meydana çýkýyordu.. Bir milyon dolara yaklaþain irtikap, Klan kasasýndan þefle
larý yüksek maaþlar vs., cemiyetin desteklediði içki yasaðý kanunu dolayýsýyla umumi efkâr
na düþman olmuþtu. Böylece cemiyet üyeleri önemli bir þekilde azalmýþtý. 1930 dan sonra Ku
Klan'dan pek az bahsolunmaktaydý. 1945 de cemiyette yeni bir çöküntü olmuþ güney Amerika de
tlerinde zenciler için cemiyetin tesiri kalmamýþ federal otoriteler ýrk ayýrýmýna karþý müc
ek için karar almýþlardý.
---------0O0----------
111
Yedinci Kýþý m MAFFÝA
Sicilyada kurulan bu gizli cemiyetin adý herkesçe bilinir. XIX. cu yüzyýlýn baþýnda Napoli
ayý Napol-yon ordularý tarafýndan kovulunca, Nelson'un kumandasýndaki Ýngiliz donanmasýnýn
ayesiyle Sicilya adasýnda sýðýnacak bir yer aramýþtý. O "sýralarda ada haydutlarýn hâkimiye
p rakip çeteler memleketin nizamýný parçalýyorlardý, inzibatý temin için emrinde yeteri kad
keri kuvveti bulunmayan hükümdar, bu çetelerin faaliyetini kontrol edebilmek için bazý çete
ere köy jandarmasý adýyla polis görevi yaptýrmak maksadýyla maaþ veriyordu. Bu þekilde kuru
affia isimli gizli cemiyet uzun zaman Sicilyada hâkimiyet kurmuþtu. Normal idare tar
zýna dönülmek istendiði zaman Maffia bütün polis kuvveti ile varlýðýný devam ettirmek istem
Heron Lepper'in yazdýðýna göre (maaþlarý kesilen bu haydutlar kendi hesaplarýna çalýþýyor v
zibattan þikâyet ediyorlardý. Kendilerine eleman toplamalarý için de tükenmeyen imkânlar me
ttu. Sicilyada maden iþçileri ve ziraat iþçileri arasýnda çok sefa-
112
let vardý. Böylece Maffia'nm sosyetenin bütün sýnýflarýndan mülkî ve idarî otoritelerine ka
plarý bulunuyordu. Sicilyalý köylüler tarafýndan arzulanan süratli bir adalet tecelli
ttiriyorlardý. Mal sahiplerinin vergi istemelerinden yüklerini hafifletemeyen köylüler m
er'i kanunlara karþý ilgisizdiler. Asýrlardanberi Sicilya ahlâki sosyal ve politik bir k
argaþalýk içinde idi ve idari makamlar halkýn meseleleriyle ilgilenmiyorlardý. Tabiatýyla M
ffia da vergilerde irtikap yapýyor ve fenalýklarla karþýlaþýyordu. Ahali polise müracaat et
tense hýrsýzlara soyulmaðý ve hattâ öldürülmeði tercih ediyordu. Böylece Sicilyalýlar cinay
Maf-fîa nizamlarýna uymayý tercih edip canileri idari makamlara bildirmiyorlardi. 19
24 de Musolini Ýtalyadaki bütün gizli cemiyetleri kaldýrmak için MorÝ'yi Sicilya-daki Maffi
ile mücadele etmeye memur etti. Polis kuvvetlerinin yardýmýyla Mori bütün adada hükümetin
ritesini saðlamayý baþardý. Buna raðmen Maffia tama-miyle ortadan kaldýrýlamadý. Daðlýk ara
an Sicilya haydutlarýn barýndýðý bir memleket olmaktan kurtulamadý. Gazetelerde Maffia'dan
k bahsedilmekte olup onun teþkilâtýnýn malî beslenmesi önemli kiþilerden ve zenginlerden pa
sýzdýrýlmasý hususunda birçok misaller belirtilmektedir. Maffia'nýn giriþ þartlarý ile ni
ek bilinmemektedir. P. Geyraud cemiyete intisabý þöyle tasvir etmektedir. (Bana bir
resim getirdiler. Bu gördüðün resim Nötr Dam dö Frapani, dediler. Sa gelini onun üzerine ko
sol elinle bu zýmbayý al,
113
F : 8
sað elini delerek akacak kanýn resimin üzerine tama-miyle örtmesine kadar Maffia'ya mutl
ak bir itaatte bulunacaðýn hakkýnda yeminini tekrarla.)...
iki cihan harbi arasýnda göçmenler muhtelif memleketlerde Maffia'nýn þubelerini kurdular.
Birleþik Amerika da önemli faaliyet gösteren bu cemiyet çekinilecek bir cinai topluluk o
ldu.
oOo~
114
\
V
Sekizinci Kýsým
Cinai cemiyetler
Bütün Avrupa memleketlerinin aþaðý tabakasý birçok cinai cemiyetleri bilirler. Fenalýk yapa
topluluklar hakkýnda birçok romanlar yazýlmýþtýr. Fransada bilhassa 1336 -1352 yüz sene har
rinden sonra kanuu dýþý kurulan bu cemiyetler çoðalmýþtý. Victor Hugo'nun Nötre Dame ve Par
li meþhur eserini herkes bilir.
François Villon'un yazdýðý gibi bu- sefillerin de üyeleri, nizamlarý, idareleri ve tanýþma
eriyle gizli lisanlarý bulunmaktadýr. Muhtelif fena insanlar meya-nýnda: Öz anlamda kötülük
pan insan, iþsiz iþçiler, kaçak ve firariler, sokak þarkýcýlarý, þarlatanlar, müflis ve suç
, serseriler, her çeþit yoldan çýkmýþ insanlar, çingeneler ve kiralýk kýzlar bulunmaktadýrl
----------0O0----------
115
NETÝCE
Böylece baþlýca gizli cemiyetleri okuyuculara takdim etmiþ olduk. Fazla yazacak yerimiz
olsaydý bu teþkilâtlar hakkýnda daha geniþ tafsilât beürtecekdik, Aþaðýdakiler gibi pek çok
a bilgi veremedik.
Frankmasonlara göre Amerikada en fazla üyesi bulunan cemiyet sayýlan Od d Fellows ve A
merikada çok yayýlmýþ olup (Pythagor) cularýn devamý sayýlan Pytias Þövalyeleri; Paris, Lyo
York, Londra, Berlin gibi þehirlerde herkes tarafýndan bilinmeyen birçok mezhepleri s
ayamadýk. Siyasî cemiyetler meyanýn-da Balkan komitacýlarýný, frankmasonlara karþý Kanada v
rikada yayýlmýþ olan Colomb Þövalyelerini, Çarlýk Rusyasýndaki gizli topluluklarý, Yunanist
HetaÝrie cemiyetini, Polonyadaki cemiyetleri, ispanyol Comuneros'larý ve XIX. cu asýrd
a baþka birçok cemiyetleri sayabiliriz. Bunlarýn sadece isimlerini saysak bu kitap dol
muþ olurdu.
Þimdi bu faaliyetlerin objektif bir incelenmesinin meydana çýkardýðý önemli fikiri belirtec
:
1 Ön plânda eðer umumi tarihçe yapýlýyorsa, meselâ: Carbonarism ve buna mümasil diðer teþ
116
hakkýnda oldukça malûmat sahibi olmadan îtalyamn XIX. cu asýrdaki durumu hakkýndaki bilgile
kolayca anlaþýlamaz. Bunun gibi Fransadaki Temmuz ihtilâli hakkýnda da bilgi anlaþýlabilir
Diðer taraftan frankmason teþkilâtý hakkýnda öðrenilen bilgiler XVIII. ci asýrda Fransa ih
in ideolojik sebepleri hakkýnda lüzumlu bilgileri ortaya çýkarmaktadýr.
2 Dinlerin tarihi ve daha umumi olarak düþüncelerin tarihi, eski çaðlarýn sonundaki Gnos
izm veya yeniçaðdaki frankmason teþkilâtýnýn bu çaðlara yaptýðý büyük etki þeklindeki incel
e bulunamaz.
3 Gizli cemiyetlerin teþekkülâtým, bünyesini ve merasimlerini sosyoloji dikkatlice incel
r. Buna mukabil bilgi zenginliði bakýmýndan sosyolojik inceleme tarihçiye ilgi çekici ve m
eraklý mukayeseler yapmaðý mümkün kýlar. Bu hususta O. E. Brie'm þöyle yazmaktadýr: ilkel t
rýn esrarý ve gizli cemiyetler birbirlerinden farklý olmakla beraber þu müþterek noktayý ar
erler ki her türlü duhul tecrübesi ve kabul merasimi gizlice yapýlýr. Bunlar öyle önemli bi
ol oynarlar ki bazý yazarlar umumiyetle gizli cemiyetlerin duhul merasimlerinin bu
Ýlkel toplumlarýn sýrlarýndan çýkarak inkiþaf ettiðini ileri sürerler. Böylece bu giriþ me
e sýrlarýn çekirdeðini bulmamýz mümkündür.
4 Nihayet psikoloji gizli cemiyetleri incelerken insanlarý böyle topluluklar teþkil e
tmeye sevkeden hisleri aydýnlatmaktadýr. Bir cemiyete veya mezhebe ka-
117
bul edilmenin sýrlarýna vakýf olunmasý ve bu kabul me-rasimiyle sembol iþaretlerin bu mezh
ebe yeni kabul edilenin þuuru üstündeki etkilerinin öðrenilmesinin dinî hisleri inceleyen i
en tesirli olduðunu kaydetmek lâzýmdýr. Müsbet dinlerin ve filozoflarýn yanýnda gizli teþk
bize dekorun ters tarafýný gösterirler.
Bu arada yabancý ve saklý kimseler görülür ki bunlarýn tesirleri umumiyetle görünüþlerinden
irlidirler. Siyasi cemiyetlere gelince, bunlarýn muhtelif rejim deðiþikliklerinin baþlan
gýcýnda, devamlý ihtilâllerde , her zaman ve her memlekette birinci plânda rol oynadýðýný i
ek lüzumsuzdur,
Gizli cemiyetler niçin kurulur? Bu soru ekseriya sorulmaktadýr. Bunun cevabý bahis kon
usu teþkilâta ve bunlarýn güttüðü gayelere göre deðiþik oluyor. Fakat psikologlarýn umumiye
lduðuna göre insan gizliliðe karþý ne þekilde olursa olsun bir temayül duymaktadýr. Bu sýr
s olarak kendinde muhafaza «dilmekte, baþkalarýna yayýlmamakta ve ifþa edilmemekte fakat b
irkaç akraba veya arkadaþla paylaþýlmak-istenmektedir. Bu husus çocuklarda tipik bir durum
arzeder. Onlar büyüklerin dikkatinden kaçan kapalý bir dünya gibidir ve hususi gelenekler
e sahiptirler. Ebeveyn ve hocalar tarafýndan öðretilmiyen âdetler, oyunlar, hikâyeler ve n
akaratlar vardýr ki çocuklar bunlarý birbirlerine naklederler. Bu arada en ehemmiyetsi
z topluluklarýnda gizli topluluklar vaziyetinde olmak isteyerek adaylarýnýn giriþ merasi
mlerini yapma kistedikleri mü-
118
þahade edilmektedir.
insanlar az çok belirsiz surette vasýflarýna göre derecelenmek arzusunu hissetmektedirle
r ki bu, kuvvet veya zenginliðe göre deðil, kýymete göre sýralanma esasýna dayanmaktadýr. B
bir merasimle müzakere edilir ki bu müzakereye normalin üstünde bir kýymet. verilerek ada
y yüksek bir dereceye terfi ettirilir. Ta-mamiyle siyasî olan topluluklara dahil olm
ak için lâzým gelen debdebeli bir yemin merasiminin mevcudiyetini de ayný þekilde izah etm
ek kabildir. Zira bu gösteriþli merasim cemiyete kabul edilene tevcih edilmiþ olup ona
büyük bir arkadaþlýk, meslekdaþl^k ve yapacaðý vazifelerde saðlam bir itimat vermektedir,
her þahýsýn gizli cemiyetlere girmesindeki sebepler yükselmiþ olamaz. Siyasî topluluklarda
deali için samimiyetle mücadele eden insanlarýn yanýnda þiddetli arzularýný doyurmak isteye
vantacý insanlar da bulunur. Gizli bir akideyi Öðreten topluluklarda dikkati az çeken el
emanlarýn faydalý münasebetler yapmak için birbirine dayanýþmadaki zihniyet ve arzularýnýn,
kimseleri heyecanlandýran þarlatanlardan, daha çok olduðunu herkes bilir.
Bu kitapta objektif bir inceleme yaptýk. Bu konuda daha derin incelemeleri arzu ed
en okuyucular bibliyografyadan istifade edebilirler.
119
B î B LIYOÐRAFYA
A. BlLLY, Chapelles et societÐs secretes, Paris (Correa), 1951 -C. W. HECKETHORN,
The Secret Societies, 2 edit, Londres,
1897, 2 vol. S. HUTIN, Histoire mondîale des Societes secretes, ed. «Les
Productions de Paris», 1959. .A. LANTOINE, Les societes secretes actuelles en Euro
pe et
en Amerique, Paris (P. U. F.)f 1940. J. HERON LEPPER, Les societes secretes,
trad. de Vang-.
lais, Paris (Payot), 1936. G. SCHUSTER, Die geheimen Gesellschaften, Leipzig,
1906,
2 vol. O. E. BRIEM, Les Societes secretes de Mysteres, trad. du
suedois, Paris (Payot), 1941. L. CHOCHOD, Histoire de la magie, Paris (Payot),
1949. T. W. DANZEL, Magie et selence secrete, trad. de l'allemand,
Paris (Payot), 1939. P. GEYRAUD, Les peütes eglises de Paris, (Emile - Paul),
1937. Les societes secretes de Paris, id., 1938. Les
religions nouvelies de Paris, Ýd., 1937. L'occultisme â
Paris, id., 1952. M, P, HALL, An Encyclopedic Outline of Masonic, Herme-
tic, Quabbalistic and Rosierucian Philosophy, San Francisco, 1928. <J. MARQUES
-RIVIERE, Amulettes, talismans et pentacles,
Paris (Payot), 1938. Histoire des doctrines esoteripues,
id., 1940. O. WELTERT Histoire des seetes ehretiennes, Paris (Payot),
1950. ÝP. GORDON, L'initiation sexuellc et l'evolution religieuse,
Paris (P. U. FJ, 1946. L'ýmage du nýonde dans l'Anti-
quit£, id., 1949. Le aacerdoce â travers les âges, Paris
(La Colombe), 1950.
120
R. GUENON, Aperçus sur Flnitiation, Parla (Chacornac)
1946. Le Roi du Monde, id., 3e edik, 1950. G, FERSIGGUT, Le cabinet de reflexion
, Paris (Mere), 1946. HASTINGS, Encylopaedia o Religion, t. XI, pp. 30Ö-315 (avec
bibliogr.)> H. DESCHAMPSj Les religions de l'Afrique noire, «Que sais-
je?»f n° 632. H. DURVILLE, Mysteres initiatiques, Paris, 1929. X VANDIER, La reli
gion eguptienne, 2e edit, Paris (P. U.
F.), 1949, A. BOULANGER, Orphee, Paris (Rieder), 1925, L, GERNET et A. BOUL
ANGER» Le genie grec dans la
religion, Paris (A. Michel), 1938. J. MALLINGER, Pythagore et les Mysteres, Pa
ris (Niclaus),
1944 Les secrets esoteriques des Pythagoriciens, id.,.
1946. F* NIETZSCHE, La naiasance de la tragedie {nombr, edit.). L. ROBIN, La pa
nsâe grecque, 2e edit.f Paris (A. Michel),
1948. J. P. ARENDZEN, art. Gnosticism (Catholic Encycl., t. VI,
New-York, 1909, pp. 592-602).
F. CUMONT, Les religions orientales dans le papanisme ro-main, Paris (Geuthner
), 1929.
S. HUTIN, Les gnosüques, «Que sais-je?;», n° 808,
A. LOISY, Les mysteres paiens et les mysteres chretiens,.
Paris (Nourry)t 1914. H. LEISEGANG, La gnose, trad. de l'allemand, Paris (Pa
-
yoth 1951.
G. R. S. MEAD, Fragments of a forgotten, 3e edit, Londresr 1931.
S. PETREMENT, Le dualisme chez Platon, les gnostiques et
les manicheens, Paris (P. U. F.)r 1947. H. C. PTJEJCH, Le manichÐisme, Paris (Mu
söe Guimet), 1950. Travaux des grands islamisants (Titus BURCKARDT, Henrt
CORBIN, H. MASSE, L. MASSIGNON, ete). E. AEGERTER, Les herÐsies du Moyen Age,
Paris (P. U.
F.)T 1939. J. CHARPENTTER, La vle des Templiera, Paris (La Co-
lorrýbe), 1944.
121
R. GUENON; L'esotÐrisme de Dante, 3e edit, £aris (Cha-cornac), 1948.
E. MÜLýLER, Histoire de la mystique juive, trad. de l'alle-mand, Paris (Payot), 19
50.
J.-H. PROBST-BIRABEN, Les mysteres des Templiers, Nice
(Chiers astrologiques), 1947, S. RUNCIMAN, Le manicheiame medieval, trad.
de l'angl.,,
Paris (Payot), 1949. G. G. SCHOLEM, Les grands couranis de la myatique juive,
trad. de l'anglais, Paris (Payot), 1950. H. SEROUYA, La Kabbale, Paris (Grasse
t), 1947. R. AMBELAIN, Templiers et Rose-Croix, Paris (Adyar),
1955. P. ARNOLD, Histoire des RoselCroix, Paris (Hercure de
France), 1956. S. HUTIN, Histoire des Rose-Croix, Paris (Gerard Nizet),
1955. W. E. PEUCKERT, Die Rosenkreutzer, Knat 1928. H. SCHICK, Das ültere Rosenkre
uzertum, Berlin, 1942. SEDÝR, Les Rose-Croix, Paris («Les Amities spirituelles»),
1953. H. SPENCER LEWIS, Questions et reponses rosicruciennes,
Villeneuve-Saint-Georges (A. M. O, Ýt. C.)t 1957. A. E, WAITE, The Brotherhood of
the Rosy Cross, Londres,
1924.
F. WITTEMANS, Histoire des Rose-Croix, Paris (Adyar), 1925.
J. BOUCHER, La symbolique maçonnique, Paris (Bervy), 1948,
S. HUTIN, Les Francs-Maçons, Paris (Ed. du Seuil), 1960.
D. KNOOP et G. P. JONES, The genesis of Freemasonry, Manchester, 1947.
A. LANTOINE, Hist. de la franc-maçonnerie françalse, Paris (Nourry), 1925-35, 3 voL
La franc-maçonnerle, in GORCE et MORTIER, Hist gen. des religions, t. IV, Paris
(Quillet), 1947, pp. 279-303.
R. LE FORESTIER, L'occulüsme et la franc-maçonnerie ecossaise, Paris (Perrin), 1928.
122
M. LEPAGE, L'ordre et les obSdiences, Lyon (Derain), 1956.
J. MAQUES-RIVTERE, Les rltuels secrets de la franc-ma-çonnerie, Paris (Plon), 194
1.
P, NAUDON, Les origines religieuses et corporatives de la francmaçonnerie, Paris
(Dervy), 1953.
R. FRIOURET, La franc-majonnerie sous les lys, Paris (Graset), 1953.
A, E. WAITE, A new Encyclopaedia of Freemasonry, Lond-res, 1924, 2 vol. The Secr
et Tradition of Freemasonry, id., 1936.
O, VIRTH, Le symbolisme hermetique., 2e £dit, Paris (Le Symbolisme), 1931. La fran
s-maçonnerie rendue intel-Hgible â ses adeptes, nouv. 6dit, id., 1931, 3 vol. Le ser
pent de la Genese (en collaborat. avec S. DE GUAÝTA) pub. par M. LEPAGE, Paris (VÐga)
, 1949.
Revue bimestrielle : Le Symbolisme, publlS par Marius LEPAGE.
123
ANIL YAÎINEVrnln Bazý Eserleri
1 Ýnsan Ýlimlerinin Bugünkü Konulan : E. Brehier -
Doð Dr. Selmin Evrim.................. 4 TL
2 Sosyal Hareketlerin Psikolojisi : P. Maucorps - Doç,
Dr. Selmin Evrim ...................10 »
3 Psikoloji Tarihi : M. ReuchlLn - Doç, Dr. Selmln Evrim 10 »
4 Karakter Bilgisi : Guy palmade - Afif Ergunalp .... 5 »
5 Demokrasi Buhraný ; Ro&er Lacombe - Suat Erginar 7 50
6 Siyasi Partiler ve Sosyalizm : Ord. Prof. H. Ziya Ülken 10 »
7 ¦ Plânlama Konusunda Teklif ve Tenkitler :
Cevdet Mutuk .................. 3 »
8 Bazý Gerçekler ; Alparslan. Türkeg - Rýfat Baykal
- Muzaffer özdað . . . t t . . ............ 4 »
9 Atatürk Gençlik ve Hürriyet : Sadi Borak...... 7 50
10 Atatürk ve Din : Sadi Borak.............. 5 »
11 Bu Dünya Böyledir tþte : Rýfat Necdet Evrlmer . . . 5 >
12 Batýda Tolerans Fikrinin Geliþmesi r Doç. Hüseyin
12 Özel Okullar Rehberi : Komisyon...........15 *
14 Klinikten Notlar : Ord. Prof. Dr. Ekrem Þerif Egeli 10 »
ÝS Odyolojie Giriþ : Prog. Safa Karatay.........10 »
lo Klinikte Su ve Elektrolit Metabolizmasý bozukluklarýnýn Esaslarý : Dog, Dr. Kemal ö
en.........10 »
r v : 5

You might also like