SERGE HUTIN GÝZLÝ CEMÝYETLER ÝÇÝNDEKÝLER Sahtfe KONUYA GÝRÝÞ............. 7~~ Siyasi Gizli Cemiyetler ve Mezhepci gizli Cemiyetler........... 8 Bir cemiyete veya mezhebe kabul edilme, bunun karakterleri ve gayeleri . . ¦ . 9 1) Asýl manasýyla bir cemiyete girmek. . 10 2) Cemiyete giriþ merasimleri .... 12 3) Sýrlan öðrenmenin derecesi ve sýrasý , 13 Ýlk insanlarda gizli cemiyetler v cemiyete intisab............ 20 BÝRÝNCÝ BÖLÜM Birinnci Hýsým : GÝZLÝ TEÞKÝLATLA» : Eski çaðlarda gizli dinler...... 22 1) Eski Mýsýr........... 23 2) Eski Yunan.......... 25 3) Roma Ýmparatorluðu ....... 28 Ýkinci Kýsým : Isâmiyetin Sýrlarý......... 34 îsmailik............. 35 Dürziler ............ 36 Ansarleh'Ier ........... 37 Üçüncü Kýsým : Orta Çaðda gizil Akide ve Dinler .... 42 Esnaf Cemiyetleri......... 43 Graal Efsanesi........... 44 Cathares'ler ........... 45 Templiers þövalyeleri........ 46 Dante ve Sýrlar.......... 48 Simyacýlar ve Kabbalist'ler...... 48 Sihirbazlýk ........... 50 ÝÇÝNDEKÝLER Sahife Dördüncü Kýsým : Rose Croýx Teþkilâtý......... 52 Menþei, efsanesi ve Tarihçesi..... 52 Rose Croýx Teþkilâtýnýn geniþlemesi ... 56 Rose Croýx ve Frank Masonluk..... 57 Teþkilâta giriþ merasimleri...... 58 Akideler ve Gayeler......... 59 Beþinci Kýsým : FRANK MASONLUK : 1) Tarihçesi .......... 63 XVIII. Asýrda Fransada Frank - Masonluk ve yüksek sýnýflar sisteminin geliþmesi .......... 67 .2) Masonluðun geliþmesi ....;. 70 Masonluða intisab........ 70 Masonluðun sembolleri...... 73 Masonluða giriþ prensipleri .... 75 Düþünme Odasý ve Simya..... 75 Üç soru ve yemin........ 77 Hîram Efsanesi.....: . . , 78 3) Doktrinler......... . 80 Masonluðun gayesi yapýcýlýk .... 80 Masonluða giriþin gayesi..... 81 Masonluðun esrarý ...... 82 ÝKÝNCÝ BOLÜM SÝYASÝ GÝZLÝ CEMÝYETLER : Birinci Kýsým : Gizli teþkilâtlarla siyasî teþkilâtlar arasýndaki alâka ve farklar....... 85 Siyasî cemiyetlerin genel karekterlerl ve sý-nýrlandýnlmalarý......... 87 Ýkinci Kýsým : Saýnte - Vehme.......... 90 Üçüncü Kýsým : Baviyera Mutekitleri......... 93 ÝÇÝNDEKÝLER Sahife Dördüncü Kýsým : Carbonari............ 98 italyan Carbonarileri ....... 99 FranSLzr Carbonarileri........ 101 Carbonarinin teþkilâtý ....... 103 Beþinci Kýsým : Ýrlanda Gizli Cemiyetleri....... 105 Altýncý Kýsým : Ku - Klux - Klan.......... 108 Yedinci Kýsým : Maffýa ............. 112 Sekizinci Kýsmý : Cinai Cemiyetler.......... 115 NETÝCE :............ 116 Bibliyografya........... 120 oOo KONUYA GÝRÝÞ Bu kitapta ele alýnan konu, heyecanlý münakaþalara, tahriklere sebep olmak deðil, gizli ce miyetler isimlendirilen topluluklarýn incelenmesidir. Fakat kolayca farkedileceði gi bi her devirde, muhtelif topluluklar, gizli cemiyetler tarafýndan temsil edilirler . Meselâ Museviler gibi bütün bir zümrenin esrarengiz telâkki edildiði, bazý dinî tarikatle ezvitlerdeki gibi mürailiðe ve her çeþit yeraltý faaliyetine mahal verildiði bilinmektedir, Gizli cemiyet terimi geniþ manâda ve fazlaca kullanýldýðý için böylece isimlendirdiðimiz bi a baþlarken mümkün olduðu kadar sarih olarak bu iki kelimenin manâsýný belirtmeliyiz, Gizli cemiyetler teriminin ifratça kullanýlýþlarý Evvelâ belirtmeliyiz ki nazarý dikkati c meyen bütün topluluklar gizli cemiyetler deðillerdir. Böylece gizli olmayan teþkilâtlarýn a arý normal zamanda, zulüm ve tazyik esnasýnda zaman zaman haricî görünüþleri gizli cemiyetl bazý benzerlikleri olan topluluklar meydana getirirler. Meselâ : Roma Ýmparatorluðu zama nýnda katolik kilisesi, Edit de Nante ihtilâlinden sonra fransýz Protestanlarý.. Diðer taraftan resrný tipteki veya devlet tarafýndan kurulan ve bazan gizli teþkilâtlar ol arak telâkki edilen bütün teþkilâtlar bu eserin konusunun dýþýna çýkmaktadýrlar. Böylece en kunç mevcudiyeti, birçok hafiye ve mensuplarýyla, bazý azalarýnýn faaliyetlerinin gizli ve srarlý olmalarýna raðmen bir gizli cemiyet deðildi. Siyasî gizli cemiyetler ve mezhepçi gizli cemiyetler- A. Lantoin'a göre iki çeþit gizli cemiyet vardýr : 1 Siyasî gizli cemiyetler Bunlar faaliyetlerini veya hiç olmazsa azalarýnýn isimlerini gizli tutmak isteyen topluluklardýr. Onlarýn faaliyetleri ya adaleti temin etmek gay esinde olan topluluklarda olduðu gibi resmî teþekküllere tevcih edilmiþtir, veyahut ekseri ya mevcut iktidara tevcih edilmiþtir. Teþkilâtlanýp sýnýflanan bu gruplarýn niteliklerinden ri sýnýrlandýrýlmýþ süreleridir. Gayesi zamana uyan gizli cemiyet yaþayabilir, gayesi siyas nu doðuran sebep ile zaruri olarak söner. (A. Lantoine). 2 Mezhepçi gîzli cemiyetler Eziyet edici ve cebredici olanlar hariç bu topluluklar va rlýklarýný gizlemeye lüzum duymazlar. Onlarýn kanunlarý, tarihçeleri, toplantý mahalleri, d nleri ve hattâ mensup olan azalarýnýn isimleri bile herkes tarafýndan bilinmektedir. Bu topluluklar yalnýz âyinlerini merasimlerini gizli yapmaktadýrlar. Yabancýlar bu merasiml ere kabul edilmemektedirler. Parola ve iþaretler azalarýn birbirini tanýmasýný mümkün kýlmaktadýr. Bu uklarý kapalý bir cemiyetten ayýrt eden husus bu cemiyetlerin azalarýný; kabul merasiminin teferruatlý olup âyin þeklini arzetmesidir. Böylece bazý durumlarda bunlarý tefrik etmek oldukça müþküldür. Nitekim, siyasî faaliyetler k için teþkilâta dahil azalar gizli toplantýlardan faydalanýrlar, Diðer taraftan tamamiyle lâhi gayeler güden topluluklarda da mezhepçi topluluklara benzeyen giriþ merasimlerinde derece derece sýnýflamadan istifade etmek ihtiyacý duyulmaktadýr. Þimdi bir mezhep veya cemiyete kabul merasiminden adaylarýn ne anladýklarýný inceleyelim. Zira bu anlam halk dilinde gizliliðin prestiji tesiriyle tam manâsýnýn kaybetmiþtir. Bîr cemiyete veya mezhebe kabul edilme, bunun karakterleri ve gayeleri Umumiyetle cemiyete girmek intisab etmek þahýsta ruhi bakýmdan iptidai bir durumdan daha mütekâmil bi r duruma geçmeði gerçekleþtirecek bir iþtiale diye tarif olunabilir. Yabancýnýn cemiyete ad olmasý için ahlâkî ve fizikî, seri halinde sembolik denemeler yapýlýr. Bundan maksat aday'a ni bir hayat için tekrar doðmak üzere öldüðü hissini vermektir. Daha kesinlikle bunun hakký l belirtebiliriz : 1) Asýl manâsýyla bir cemiyete girmek, yabancýlýktan daha mütekâmil bir muhite girmek, daha kemmel bir hale eriþmek demektir. Sonuç olarak bir mezhebe girmek gerçek bir ilâhileþme ha line gelecek. O zaman onun gayesi her þartýn dýþýnda insaný idare etmek olacaktýr. Rene Gue bu konuda: (diðer þahýslarla münasebette bulunmak deðil fakat kendinde üstün bir þahsiyet ederek bunun gerçekleþtirmektir -mektir. Tabiî sadace in saniye tper ver bir þahýs olarak ki bunun zikretmek abes olacaktýr. Fakat insaniyetper-ver bir þahýs olarak kendini göste ren kimsenin de bazý durumlarda baþka türlü bütün tezahüratlarý arzetme-si imkân dahilinded e yazýyor. Þuhalde bu insanoðlunun tamamiyle bir iç gerçekleþmesidir ki bu gerçekleþme kiþi di varlýðýnda taþýdýðý imkânlarýn gerçekleþmesidir. Meselâ ilkel topluluklarda çocukluk çað rtip edilen merasimleri biraz ilerde inceleyeceðiz. Fakat ergin bir insan çocuða nisbe ten kuvvetlidir. Ýþte þimdi bir cemi* yete dahil olmanýn umumî karakterlerini böylece anlam uyoruz. Elbette ki herhangi bir cemiyete dahil olmak için yabancý, bazý tertiplere hazýr lanacaktýr. Cemiyete girebilmek için icab eden tabiî istidatlar hakkýnda yazarlar ýsrarla durmaktadýrlar. Fakat þahýs kendi kendine bir cemiyete dahil olamaz. Bir cemiyete girmek, aday olmak kelimesinin asýl manâsý, la tince (baþlangýç, giriþ )'dir. Cemiyete giren de yola koyulmuþ dýr. Bu bakýmdan aday ekseriya inzivaya çekilen mutasavvýf dan ayýrt edilir. Bir cemiyete aday olacak þahýs o cemiyetin aday or- 10 ganizasyon tarafýndan seçilir ki bu husus cemiyetin sosyal karakterini belirtir. Bun unla beraber bu organizasyon her zaman yeni aday'a rehberlik ve önderlik yapmayýp» Gue non'un tabirine göre, ona ruhi tesirde bulunmaktadýr. Mezhebin esrarýna vakýf olanlar ya bancýya teblið edilmeyen adaylýk karakterini çok geliþtirmiþlerdir. Zira bu hususun harice mamasý lâzýmdýr. Guenon'un belirttiðine göre bunlar elde edilecek durum için hazýrlýk usull er ki netice itibarýyla ifa edilecek görevi tamamiyle kolaylaþtýracak yardým ve destekler olup meydana çýkacak müþküller ve tehlikeleri bertaraf ve kontrol ederler. Adaylýk sýrrý ta a izhar edilemez ve yalnýz cemiyete giriþ .ona vakýf olmayý saðlar. Aristot (Mysteres d'El eusis) de Öðrenmek deðil fakat hissetmek diye yazýyordu. Bu kitapta gizli bir doktrin öðren lmiyor fakat hisler duyuluyordu. Adaylýk sýrrý gerçekten izhar edilemez zira herkes bu g eleneksel sembolleri kiþiselleþtirmiþ olur. Mezhebe yabancý olanlar merasimleri en ince teferruatlarýna kadar öðrenirler. Böylece masonluðun sýrrý açýklanmýþ olur. Fakat tamamiyle z. Bütün gizli cemiyetlerin esrarýnda rastgelinen yabancý ve tedhiþçi muhtelif imtahan ve t crübelerle psikolojik mekanizma icra edilir ki bunlar sathî bir tetkikata giriþenler içi n manâsýz, abes bulunabilir. Halbuki bunlar tamamiyle tanýnamamýþlardýr. Bu hususta seçkin mason oîan J. Boucher: (bu merasimler þuur altýna nüfuz ederek gerçek bir tesirin kudreti ni temin eder- 11 ler) demektedir. Gizli imkânlarýný fiilen meydana koyarak kiþi cemiyete duhulünü tesdik ett rip gerçekleþtirir, Aday bir kere cemiyete girdikten sonra daimi üye olur ve mezhebin esrarýna göre hiçbir þekilde bir daah cemiyetten ayrýlamaz. R. Guenon'a göre (dýþ masonlard ahsedilmesi böylece abes bulunmaktadýr. Zira masonluk vasýflarý azlolunamaz. Çýkarýlan veya tifa eden bir frankmason için ingilizler (baðýmsýz mason) terimini kullanmaktadýrlar. Faka t yazarlar mason cemiyetine giriþin gerçek olmasý lâzým geldiðini ilâve etmektedirler. Nihayet cemiyete giriþ passif bir iþtiale olmayýp esasýnda fiiliyatla meydana konur ki k iþiliðin bütün mevcudiyetiyle iþbirliði yapýlmasýndan bilkuvve ortaya çýkar. Mason teoricil sonlarýn cemiyete intisaplarýndan sonra da orta halli durumlarýný bu suretle izah ederle r. Ýntisap istialesi üç bölüm arzeder ; þahsiyete baðlý kabiliyet þuuraltýna sýzmak kiþinin ifa edeceði iþin gerçekleþmesi, 2) Cemiyete giriþ merasimleri esasýnda fizikî ve ruhî bîr Ýmtihan denemesidirki þahýsýn ruh esir ederler* Bu merasimler bazan umuma açýk olarak yapýlýrlar. Meselâ: ilkel topluluklard a çocukluktan erginliðe geçiþ merasimleri. Fakat ekseriya bunlar da gizli icra olunurlar . Gizli cemiyetlerin giriþ merasimleri onlarýn sýrlarýdýr. Aday cemiyete yabancý kimsele- 12 re onlarý ifþa etmeyeceðine dair yemin eder. Üstelik giriþ merasimlerinin de bir tesiri ol maktadýr ki bu da onlarý ifa eden kiþiye baðlý bulunmamaktadýr. Kendine zararý olmayan bu f iyon nazarý itibara alýnýr. Bunun gibi dini âyinler, bunlarý icra eden papazýn ahlâkî kýyme bulunmamaktadýr. Diðer taraftan onlarýn en ufak teferruatlarýnýn tatbik edilmesine büyük bi tina ile riayet edilmesi gerekmektedir. Aksi halde hiçbir tesirli netice elde edil emez. Fakat adayýn durumu ne olursa olsun, meselâ hýristiyan vaftizinin aksine, giriþ me rasimi cemiyete girebilecek bir kimse için ifa edilemiyorsa tesirsiz kalýr. Nihayet bu merasimlerde manâlý sembollere, rumuzlara müracaat edilir ki yalnýz sýrlara vakýf olanla bunlarý anlayarak deðerlendirebilirler. Buna mukabil bütün rumuzlar gerekli durumlarda onu düþünen için merasimlere benzeyen tesirl rde bulunurlar. Böylece cemiyete giriþ bu rumuzlarýn tamamlanmasýyla neticelenir. 3) Sýrlarý öðrenmenin derece ve sýrasý Bir sýrrý öðrenme ilk hamlede keþfetmenin huzurundan ileri gelmekte ise de aday bu sýrlarý aþ yavaþ öðrenebilir. Ekseriya söylediði gibi adaylýða talib olan kiþinin, faaliyet ve uzun lirten çetin bir yoldan geçmesi lâzýmdýr. Bütün gizli teþkilâtlarda sýrlarýn dereceleri olu ren adayýn mü- 13 kemmelleþmesine göre eriþtiði mertebelerde bunlara vukufu olabilir. Teþkilâtýn nizamlarýna t edip esrarýna vakýf olacak kimseler bu teþkilâtýn çok karýþýk olan baþkanlarý tarafýndan rinin icrasýnda büyük bir titizlikle deðerlendirilip sýralanmakta ve cemiyete kabul edilen bu dereceye göre sýrlarý öðrenmektedir. Cemiyete giriþ ve ezoterizm (sýrlar) Ezoterizm kelimesi yunanca eisöthep kelimesinden gelmektedir ki kelimesi kelimesine (giriþ yapmak) anlamýný belirtir. Kelimenin anlamý et imolojisinden çýkar. Giriþ yapmak, dýþarýdaki Ýnsanlarýn içeri girmelerini saðlayacak bir k embolik olarak saklý bir hakikati, gizli bir manâyý meydana çýkarmaktýr. Nitekim tama-miyle gizli bir doktrin anlamý bu kelimenin bütün anlamlarýnda belirmektedir ki kalabalýktan ve dýþarýdan meydana gelen bir muhitle izah edilir. (J. Marques -Riviere). 1 Cemiyete dahil olmanýn muhtelif sýrlarý öð^ renmek olmadýðýný, bir doktrinin telkinleri koyarak açýklamaktan, ibaret olmadýðýný görmüþdük. Bir seri merasimler ve iþlemler cemiyet lana yeniden doðmak üzere ölüyormuþ (basýbadelmevt) hissini duyurmak gayesini gütmektedir. unla beraber muhtelif merasimlerde kullanýlan sembol, teknik, gizli efsane herkese göre deðiþen zýmni temaslarla merasim ve denemelerde kullanýlmakta olan bu sýr- 14 lar bir çeþit hadiseler bilgisi gayesini de güder. Cemiyete kabul merasimlerinde, kara nlýk bir gezinti es-v nasýnda, adayýn görüþlerine muhtelif korkunç sahneler arzolunarak ona muþ hissi verildiðini de burada iþaret etmeliyiz. Plutarque: ölüm esnasýndaki ruh halinin b sýrlara vakýf olma esnasýnda duyulanruh haliyle ayný bulunduðunu belirtmektedir. Bunlar önc tesadüfi koþular, zahmetli gizli yerler ve karanlýkta endiþeli yürüyüþlerdir. Sonra nihaye u korku son dereceye çýkarýlýr, ürperme, titreme, soðuk ter ve dehþet duyurulur. Ölüm hissi if usullerle az çok vahþi metodlarla duyurulur ve her zaman bu böyle yapýlýr. Bundan sonra aniden bir ýþýða kavuþmak devresi gelir. Plutarque'ýn dediði gibi bu ani bir aydýnlanmadýr gözleri kamaþtýran bu aydýnlanmada temiz yerler, çayýrlar, ses ve danslar, gizli sözler, d tüler aday'a duyurulur. Bundan sonra aday kemâle ermiþ ve cemiyete girmiþ olarak sýkýntýsýz laþýp serbest olur. Bu iniþ ve çýkýþ esasýna dayanan þema birçok muhtelif fakat birbirine b embollerle açýklanýr efsane ve inançlarýn rnühim bir kýsmýna tatbik edilebilir, G. Persigou çalýþmalarýnda cemiyete giriþin seyri hakkýndaki araþtýrmalar hususunda önemli teþebbüsler dýr. Ýþte birbirini tamamlayan Ýki yorum; cemiyete giriþin devreleri sembolik olarak kâinat yaradýlýþýnýn devrelerini yeniden ortaya koymaktadýr. Bir hercümercin ýþýkla tanzim edilmes nýn yeniden teþekkülünün itiba- 15 ri þeklidir. Ademin düþüþü ile insaniyetin kaybettiði imtiyazlarýn tekrar hak edilmesi.: Ce e giriþ ile adaylar mükemmel öðrenimi elde etmek, olgunlaþýp kemale ermek þartlarýna uygula G. Persigout'a göre cemiyete giriþ : Mükemmel bir yaratýk olabilmek Ýçin dünyevi arzularýn öldürülmesiyle insanýn temizlenmesi imyacýlarýn büyük sihiridir. Atalarýmýzýn kaybettiði mefhumun anlaþýlmasýyla itikat usulünü öðreten tasavvuftur. Adem ile Havva'nýn cennetten kovulmadan önceki nimet ve imtiyazlarýna sembolik olarak yeniden hak kazanmalarýdýr. II Cemiyete giriþ þekillerinin her birinde, iniþ çýkýþ, ölmek ve yeniden canlanmak þemasý li olmasýna raðmen müþterek ve mutabýk bulunulan bir husus basiretin kaybolma sidir. G. Pe rsigout: (bilgi ýþýnlarý insanýn kalbinde kýrýlmýþ bir ayna kibi-dir. Bu küçük parçalarýn t gibi alýnmasý bu parçalanmayý büyütür) diye yazmaktadýr, Bu fikre dayanan esrarengiz bir ge muhtelif devirlerde birçok defalar deðiþik þekillerde izhar edilerek bütün dinlerin kökde membaðdan meydana geldiði belirtilmiþtir. Zamanýmýzda bilhassa Rene Gue-non bu eski kavramý geliþtirmiþtir ki ona göre esrarengizlik tatbik edilen dinlerden daha öncedir. Ayný zamand a ifade ve gerçekleþtirme bakýmýndan olduðu ka- 16 dar fiiliyatta prensibine baðlanmaktan baþka birþey yapmamakta, dinî destek olarak almak tadýr. Gerçekten gelenek, dine nazaran, dinî ve dinî olmayarak tezahür eden bütün þekillerd dir. Üzerinde yaþadýðýmýz dünyadan da eski bir geleneðin bu sýrlarda müþterek bulunduðuna i tadýr. Bu irtibat problemine göre sýrlara vakýf olanlarýn muntazam ve kesintisiz olarak bi rbirini takib edip bir nev'i zincir meydana getirmesi lâzýmdýr. Ýnsaniyetin muhtelif dev relerinde menþeden gelen bu mirasýn korunmasý için bu devri daima bazý kimseler dünyevî olm n, yani insan üstünden insana devrolan bir rabýta bulmaktadýrlar. Mezhebe hariç bulunanlar dan gizli olmakta bu fikir bulunmaktadýr ki XVII. ci asýrda Rose Croix teþkilâtýnda ve mua sýr bir çok yazarlarda da bu fikir belirmektedir. III Cemiyete giriþin tesir ve ýþýðýnda birçok adaylar felsefî ve dinî düþüncelerini geliþ lar ayný esas fikirlere dayanmaktadýr. Bütün esrarlý bilgiler gibi bu tarz düþünceler de anlaþýlmasý güç olan muðlak meselelerle u yaratýldý? Niçin yaþýyoruz? Kötülük ve fenalýklar neden hüküm sürmektedirler? Ýnsaniyet ve ne olacaktýr? Evveldenberi insan menþeinin sebeplerini, varlýðýnýn gayesini ve öldükten son durumunu öðrenmek istemiþtir. Her zaman gizli cemiyetlerde adaylar dünyaya tesir ederek idare 17 F : 2 eden kanularý Öðrenmek istemiþler ve tarif olunamayan sýrlarý elde ederek esas problemi çöz . Nereden geliyoruz? Kimiz? Nereye gidiyoruz? Bunlar doðuþtan insanýn elde ettiði sýnýrsýz iliyet ve kudretine baðlý olarak birçok zihinlerde sorulan haç-varî üç sorudur. Tam bir bil e susamýþ tabiat üstü kudretlerden derin kaynaklar alarak gizli bilgiler fýþkýrmaktadýr. Bu tasavvuf, þeytan ve cinlere karþý sihir, müneccimlik veya simya ilmi (sihirbazlýk) dýr, Pt gorism ve bazý vecizelerde de gerçek bir gizli bilgi seçkin bir okuyucu kütlesine açýklanma tadýr. Fakat cemiyete intisab ile gizli doktrini birbirine karýþtýrmak bir hatadýr. Böylece kabbale gizli bir felsefe olup bir cemiyete dahil olmak deðildir. Tasavvuf sistemi nde sembol, rumuz, esatir ve mitolojiden faydalanýlmasý tarif olunmayan þeylerin açýklanma sýnýn yegâne usulüdür ki bunlar garip ve güç anlaþýlan þeylerdir. Fakat þemaya daima cevap amalarýn anlaþýlmasý kolaydýr : Dünya ve insan nasýl yaratýldýlar? Zamanýmýzdaki dünya nasý ve orada insanýn mevkii nedir? Dünya ve insanýn geleceði ne olacaktýr?. Neticede bu hususu en geniþ manâda alýrsak bunlar tarihin gerçek felsefesidir. Teorilere gelince, onlarý aþaðý yukarý klasik gizli ilimlerin hepsinde bulmak mümkündür. Tabiat üstü iat dünyasýnýn gerçek sebebi olmaktadýr ki bu da hislerin kotroîu altýna düþmektedir. (Gö ler topluluðunun görü- 18 . nerek tezahür etmesi). Kâinat (büyük dünya) büyük âlem ile insan (küçük dünya) küçük âlem a aratýlýþ teorilerinde ekseriya bir erkek ile bir diþinin birleþmesi prensibi, dünyanýn yumu sýnýn eski doktrinlerde baþlangýç bulmasýdýr. Yumurta, tohum ve hücre halinde bütün canlýla irçok yayýlmalarla birbirlerinden farklý olurlar. Esrarlý bilgiler umumi adý altýnda belirt len bu düþünce cereyanlarý ilk bakýþta zannedildiðinden çok daha önemli tesirler belirtmekt n eski çaglardanberi aralýksýz birbirini takib eden az veya çok esrarengiz kuruluþlar yapmý ki bunlara vakýf olanlar esrarengiz ilimler meydana getirmiþtir. Bazý dinî merasim ve ge leneklerde de bu akis belirmektedir. Bu bakýmdan burada cemiyete giriþ teþkilâtlarý ile müs et dinler arasýndaki münasebetler zikredilebilir. Dinler yayýlma gayeler iyle felsefî ku rumlardýr, yani istisnasýz herkese açýktýrlar. Halbuki intisab edilecek cemiyetler ise giz li olup prensip itibarýyla bazý durumlarda ve hususlarda seçilmiþ olan kimselere mahsust urlar. Bazý durumlarda felsefe ve gizlilik ayný gurupta birleþirler. Modern bir misâl ol arak Mormon'larý alýrsak iki türlü âyinleri ve merasimleri bulunduðunu görürüz. Herkesin iþ bileceði umumi merasimler ve sadece rahiplerin iþtirak edebileceði mabette yapýlan gizli merasim. Fakaz gizli âyin ve cemiyetlere intisab edenlere mahsus doktrinlere karþý ki lise ekseriya mücadele açmýþtýr. Bu hususta katolikliðin kuruluþündanberi gizlili- 19 ði ve intisab merasimlerine karþý aralýksýz mücadelede olduðunu hatýrlatmamýz gerekir. Ýlk insanlarda gizli cemiyetler ve cemiyete intisab îlkei topluluklarda bu husus çok i lgi çekici olup intisab iki derecede yapýlmaktadýr : 1. Evvelâ bütün toplum fertlerine uygulanan bir intisab þekli vardýr ki bunlar çocuklukt n gençliðe geçiþ merasimleri gibi yapýlan merasimlerdir. Gençler umumî bir merasimde vücutl yapýlmasý veya vücutlarýnýn bir yerinin kesilmesi gibi hususlara tabi tutulurlar. Bütün bu r, yeni yetiþenin kendinden geçip hipnotizma edilmiþ bir duruma girmesini temin içindir ki, adaylara böylece toplumun inançlarý öðretilmiþ olur. Bu hususta sosyal nizamlar tabiatý nat nizamýný aksettirdiði gibi, idare tekniði ile sihir arasýnda dar bir bað mevcuttur. 2. Fakat bununla beraber ilkel topluluklarda gizli cemiyetlere benzer þekilde s ihirbaz ve fetiþçi topluluklar vardýr. Merkezi Afrikada olduðu gibi bunlarýn kendilerine m ahsus gizli hususiyetleri ve bazan kanlý olan hususi merasimleri mevcuttur. Bu kitaptaki incelememizde takip edeceðimiz plân: 1 intisab edilen teþkilâtlar (teþkilât imini kullanmayý daha uygunbuluyoruz, zira bu gruplar gizli ve kapalýdýr.) Doðuda Çin, Hin distan ve Tibet'de siyasî bir maksadý olmayan esrarengiz merasimler pek çoktur. Fakat bunlarýn izahý kitabýmýzýn hacmini aþacaðýndan biz Akdeniz havzasýný incelemekle yetineceði 20 Eski çaðlarýn sýrlarý : Mýsýr, Yunan, Roma imparatorluðu,. Islâmiyetin sýrlarý.. Orta Çaðlarda cemiyete intisab.. Rose Croix (güllü haç) teþkilâtý.. Frankmasonluk.. 2 Siyasî gizli cemiyetler - Bunlar" herkes tarafýndan daha iyi bilinirler. Burada sa dece en önemlileri ile genel karakterlerini belirtmekle yetineceðiz. --------0O0---------- 21 BÝRÝNCÝ BÖLÜM GtZLl TEÞKÝLÂTLAR Birinci Kýsým Eski Çaðlarda Gizli Dinler I Eski Mýsýr Bizi burada ilgilendiren Mýsýr dininin esrarlý þeklidir. Dinî gizlilik ve esrarýný ta mamiy tavzih etmemizle beraber Mýsýrlýlarýn dininde aydýnlanmamýþ noktalar bulunmaktadýr. Mýsýrlýlarýn dininin esrarý - Mýsýrlýlarýn dininin tama miyle bir gizli din olduðu kuvvetle ir ki bu dinin merasimleri halkýn görüþünden gizli olarak yapýlýrdý. Mýsýr mabedi, dinsizle a kadar herkese açýk olan modern kiliseden tamamiyle farklý bu-lunuyordu. Rahiplikle i lgisi bulunmayan mezhebin yabancýlarý ruhani Tanrý odasýna sokulmazlardý. Umumi bir avlu'd an sonra gelen salonda birçok sütunlar bu- 22 lunurdu. Mabedin bu kýsýmýna gelerek dualarýný yapanlar bazý þartlara tâbi bulunurlardý. Bu nra gelen ruhanî odaya yalnýz rahipler girebilirdi. Dini merasimlerde dinin sembol v e mezheplerini yalnýz bu rahipler temsil ederlerdi. Dinî merasimler - Ruhani odada tamamiyle teferruatlý bir merasim cereyan ederdi ki b u ekseriya bir efsaneye dayanýrdý. Osiris efnanesine göre ölüm ile tekrar diriliþ merasimle le sembolleþmektedir. Osiris ile hemþiresi Isis, eski Mýsýrýn en ünlü ilâhlarýydýlar. Bilha aha sonralarý bütün Akdeniz bölgesinde yayýlmýþtý. Bütün dinî merasimlerde konu: ilâh Osiri Seth tarafýndan öldürülüþü ve sonra eþi ilahe Isis'in sihir kudreti sayesinde tekrar diril irtilirdi. Nebatlar kuruyarak topraða karýþýr ve sonra ilkbaharda yeniden geliþirler; Güneþ her akþam kaybolur ertesi sabah yeniden doðar; Ölümsüzlüðe eriþmiþ olan Tanrý insanlarý öldükten sonra yargýlamaktadýr. Sýrlarý öðrenen mi ölümden sonra insan bir diðer Osiris olabilir ve bu ilâh gibi ebedî bir varlýk haline ge ilir. Fakat sýrlar löðrenen Tanrýlaþmak için kutsal bir varlýk olmak üzere sembolik olarak Ölm iyetindedir. Osiris efsanesinin öðrettiði ders* «yeniden doðmak için ölmek» dir. 23 Bu efsane mabetlerde gizli merasimler esnasýnda fiilen temsil edilirdi. Bu temsili oynayan ruhanî kiþiler sembolik bir seri durumlarý ile sýrlarý öðrenene ölüyormuþ ve yenid arak tarif olunamaz bir varlýk oluyormuþ hissini uyarmaya çalýþýrlardý. Temsille göstermek usulü ve doktrinleri Eski Mýsýr tarihini aydýnlatmaya çalýþanlarýn bir aðmen Mýsýrýn timsalle ifade etmek usulü iyi tanýnmamaktadýr. Mýsýr mabetlerinde rastlanan umuzlar ve timsalleri düþüncemiz kavrayamaz. tlâhe Isis'in resimine ait olan rumuzlarý sayalým : boynuzlar, küre, testi, hilâl, emziril en çocuk, ayaklara tadar inen elbise, sandal, orak ve 'manâsý halen biln-meyen kulplu haç. îlim sahasýnda oldukça tekâmül etmiþ bilgileri olan Mýsýrlý rahiplerin gizli doktrinleri ta ginleri tarafýndan iyi bilinmektedir. Fazla tafsilata giremiyece-ðimizden bu doktrin lerin birleþtiði bazý hususlarý saymakla iktifa edeceðiz ki bunlarda klâsik esoterism doktr nlerinin hepsi toplanmýþ bulunmaktadýrlar. Yara-tan'ýn ateþten kopmuþ olarak meydana getird dünyanýn tesekkülâtý, ilkel hercümerç, karanlýk sular... erkek ve diþi ilâhlarýn meydana ç dan devam eden ilâhlar... insan ruhunun hüviyetinin tâyin edilmesinin prensip ve usull eriyle mümkün bulunmasý. Eski çaðlarda Iskenderiyenin önemli bir kültür merkezi olduðu zamanda Mýsýr ilahiyatýnýn i 24 þünceler üzerinde büyük bir tesiri bulunmaktadýr. Hýristiyanlýða kadar Roma imparatorluðunu f esrarýnda da bu husus kolayca belirmektedir. Hýristiyanlýktaki bakire Tanrýça gibi Mýsýr rýçasý da tabiatý temsil ederdi. Daima doðurduðu halde her zaman bakire idi. II Eski Yunan Ýntizam ahenk ve muvazene düþüncelerini belirten klâsik zihniyetin geliþtiði yer olarak uzu aman Yunanistan zikredilmiþti, Nitekim oradaki kadar gizli din» lerin çoðaldýðý memleket az lunmaktadýr. Nietzs-che'e göre Apollon zihniyetinin yanýnda Dionoziak zihniyeti de muh telif þekillerde geliþmiþtir. Dionisos - Yunanistanýn en eski gizli dinlerinden biridir. L. Autran eski Yunan de vrinde ona acem - hin t ilâhlarýnýn tesirini belirtmektedir. (Dionysos, Divan -aosha i simli aryen (acem - hint) içki ilâhýndan gelmektedir. Akdenizde Yunanistan civarýnda ras tlanýlan ana Tanrýçasýdýr.) Eski Mýsýr ilâhlarýndan Osiris - Isis çiftine benzeyen Dionisos r çiftinin eski Misina kuvvetli tesiri altýnda bulunduðu belirtilebilir. Ne þekilde olur sa olsun Yunan dünyasýnýn her yerinde onun varlýðý göze çarpar. Kolejler, thiases gibi gizl luluklar Dionisos'u coþkun heyecanlý âyinlerle kutlarlar ve bu eski toprakla ilgili âyin lerin akisleri yeni sem- 25 boller maydana çýkarmýþtýr : cinsi karakterler belirten danslar, toplu sarhoþluk ve coþkunl ar, kanlý fedakârlýklar, muhtelif sihirlerin tatbikatý ve ifasý.... Dionisos âyinlerinde Sabazios ve Anaitis vardýr ki bunlar Romalýlara kuvvetle tesir ed en Frikyalýlarýn bitki ilâhý Attis ile toprak hayvan ilahesi Cybile'e benzemektedirler. Eleusis âyinleri - Atina yakýnlarýnda bulunan Eleu-sis mebedinde ünlü ilâhlarýn âyinleri ku Bu meydanda yer ve gök ilâh ve ilahesi Zeus ile Deme-ter'in birleþmeleri kutlanmasý tab iatýn mümbit olmasýný saðlamak için yapýlýyordu. Bütün eski âyinlerde olduðu gibi bu bir öð l sembolik manzara ve temsillerdi ki bu âyinlerin özünü Deme-ter ile Zeus'un kutsal düðünü ediyordu. Mystes ve Epoptes isimlendirilen iki ayrý intisab sýnýfýna göre küçük veya büyük dý. Orphe ve Pythagore âyinleri - Orphe âyinleri (Dionysos gibi) Zagreus efnanesi konusu nda, azap çekmek ve dirilmek hakkýndadýr. Bu âyinler Mýsýr ve Hint akidelerine benzemektedi ler. Buna göre karanlýk dünya çekirdeðini meydana getirmiþ ve yeryüzü ile gökyüzü meydana ç ayat prensibi olan Eros ýþýðý doðmuþtur.. Fakat Orphe âyinlerinin daha ziyade ilgi çeken ta kidleridir. Vücutta hapsedilmiþ gibi bulunan ruh devamlý olarak bir insandan diðerine so nsuz olarak göç etmektedir. Oruç ve fera- 26 gat ile nefsine hâkimiyet cehenneme gitmekten kurtulmayý mümkün kýlar, insanlar cehennem z ebanileri (Titan) in küllerinden doðmuþlardýr. Zeus (Jüpiter) bu zebanileri maðlub etmiþ de leri Neptün'e vermiþ, karalarla havalarý da kendisi almýþtý. Bu sebepten insanlarýn tabiatý ehennemden gelme fena bir husus bulunmaktadýr. Fakat insanlarýn tabiatýnda kutsal ve i lâhi bir husus da bulunmaktadýr. Zira Titan, Zeus'un oðlunu yutmuþtu. Kesinlikle sukut e tme kavramýna veya Adem'denberi bütün insanlara þamil olan günâha müsaade etmeden, bu zýt f er, insan nesline bulaþmýþ bir leke fikrini teyit eder. Böylece bir kurtuluþ ve selâmet mes lesi ortaya çýkmaktadýr;' Sonsuz yeniden doðuþ devresi, ezeldenberi kederin mevcudiyetini belirtir. Bundan kurtulmak gerekmektedir, iþte bu kurtuluþ Orphe efnanesinin gayesid ir. Bu efsane (Platon) Eflatun'u kuvvetli tesiri altýnda bulundurmuþtur. Pythagor'ýtn da Orphe ile sýký münasebeti bulunduðunu unutmamalýyýz, Pythagorizmi ekseriya nkma-sonlukla mukayese etmiþlerdir. Bu Pythagore teþkilâtýnýn kurucularýnýn efsanevî âlimle da bilinmektedir. Bu teþkilât ayný zamanda gizli ve siyasî bir teþkilâttý. Zira bu teþkilât man muhtelif Yunan sitelerinde, ttalyanýn güneyinde ve Sicilyada iktidara sahipti. Böy lece Pythagore efsanesi pek tanýnmýþ olup herkes onun sükut kaidesini, mezhebin ikiye ay rýlýþýný ve diðer karakteristik hususlarýný bilmektedir. 27 III Roma imparatorluðu Hýristiyan devrinin ilk dört yüzyýlýnda her çeþit gizli mezhepler, teþkilâtlar ve âyinlerin liþme kaydettiði gözükmektedir. Yenileþmeye yardým ediliyor, böylece yeni hareketlerin doðu dar ba-sýbedelmevt eski âyinler ve akideler görülüyordu. Bu devirdeki fikirlerin merkezi b ulunan þehir Ýskenderiye idi. Eski sýrlarýn geliþmesi - Tamamen formaliteci Roma dini gittikçe düþünceleri daha az tatmin tikçe, ruhun selâmet ve kurtuluþuna, felah bulmasýna cevap veren doðu âyinleri Romalýlarýn izm (puta tapma) dinini istilâ ediyordu. Diönysos, Hecate, Cybele, Serapis, Ýsis gibi ilâhlardan bilhassa Isis âyinleri geliþerek uzun zaman hýrisliiyanlýðiin karþýsýnda baþkala tuttu. Platarque ve Apule, tarafýndan yazýlan meþhur (Les Metamorphoses ou TAne d'or) isimli romanýnda Isis âyinlerinin gizli sýrlarý öðrenilmektedir. îsis'in elbiseleri her çeþ alý bulacalý renklere boyanmýþtýr. Çünkü bütün deðiþiklikleri, bütün þekilleri alan maddele arý vardýr. Çünkü o ýþýk da olabilir, karalýk da; gündüz de olabilir, gece de; ateþ de, su ölüm de; baþlangýç da, nihayet de.... Fakat Osiris'in elbisesinde ne gölge ne de deðiþiklik vardýr. O birtek berrak renktedir. Bu da ýþýk rengidir. Böylece prensip her çeþit karýþýklýktan azadedir 28 ve ilk insan akýllý ve tamamiyle temiz, saf dýr. O zamanýn düþünceleri üzerinde Isis akidel n çok kuvvetli bir tesiri vardý ve Sais'de Ýsis mabedine giriþin hikâyesini anlatanlar tüke miyordu. Buna paralel olarak esrarengiz Apollanius de Tyane'ýn ir þad ettiði Neo - Orphisme (ye ni orfizm) geliþmekteydi. Neo - Pythagorism'de geliþiyordu. Gizli mabetlerde Pythago r'a atfedilen âyinlerde yeni inti-sab edene Tanrý ile münasebette bulunduðu hissi duyuru lmaða çalýþýlýrdý. IV. cü yüzyýlda din felsefesi gizli sema ilmi, simya ilmi, yabancý ve te tesiri altýnda bulunuyordu. Akdeniz havzasýndaki mezhep kolejlerinde geniþ bir gizli çalýþm vardý. J. Mar-ques Riviere, bu derin faaliyetin merkezinin Mýsýr olduðunu belirtiyordu. Eski ilâhlar, afsunlar, mabetlerin eski sihirli sözleri, esrarengiz formüller, gizli usul reçeteleri Yunanistan, Iran, Filistin, Nil vadisinden gelen esrarengiz cereya nlar orada toplanýyordu. Orada rastlanan Ýncilin Tanrýsý Sabaoth, Asyanýn Tanrýsý Sa-bazios benzeriydi. Orphe, tsâ gibi haça geriliyordu. Felsefeden daha sihirli olan hýristiyan lýkta teknik ve tesirli formüller toplanarak meydana çýkan hikmet ve vecizelerin ilkel þek illeri oluyorlardý. Bu karýþýk fakat büyük fikirlerden hislerden ve merasimlerden hýristi-y birçok hisseler alýyordu. Mitra Ýran menþeli olarak Romalý lejyonerler tarafýndan imparatorluða getirilen Mithra di ine hususî bir yer vermek gerekmektedir. Hýristiyanlýðýn yayýl- 29 masýndan evvel bu güneþ Tanrýsý dinî hýristiyanlýða büyük bir rakip olmuþtu. Ayinler ekseri larýnda yapýlýyordu. Gizli iþaretlerle birbirleriyle tanýþan mezhep mensuplarý yedi derece dana getiriyorlardý : karga (corax), sihirli (cryptius), asker (miles), aslan (leo ), eski iranlý (perses), güneþ postacýsý (heliodromus), baba (pater). Mezhebe girmek isteyenlerin geçirecekleri denemeler çok zor ve sertti. Kadýnlar mezheb e kabul edilmezlerdi. Bu mezhep rahibi olan hýristiyanlýðýn mu-zafferiyeti üzerine hýristiy nlýðýn þiddetli saldýrýsýna maruz kalmýþtýr. Hýristiyanlýk gibi mithra dininde de insan ile ir mutavassýt bulunmaktadýr. Mezhebe yeni giren Mitra'ya þöyle dua ederdi : (Selâm sana, sý larýn sahibi, selâm sana topraklarýn hâkimi, selâm sana düþüncelerin efendisi.. Dünyaya gelince bu galeyandan ben de geçerim ve ben de bu teheyyüçle ölürüm. Hayat veren ru u ölüme teslim ederim ve âyinlerinle kurduðun nizamlarýnla çizdiðin yolumdan geçerim. Hýristiyanlýðýn sýrlarý : Gnostisizm ilahiyat felsefesi ve manicheisme (iyilik ve kötülük g birine zýd olan düþünceleri prensip alan akide). Katolik yazarlar hýristiyan dininin gizli âyinler ve akideleri olduðunu daima belirtmiþlerdir. Bununla beraber (yeni vasiyetnam enin) bazý metinleri oldukça heyecanlýdýr. Bu meselede çok münakaþa ve münazaralar olmasýna _ 30 men inancýný daha derinleþtirerek belirli olanlarýn Üer-sine gidip herþeyin gerçek sebebini ah etmeye çalýþan hýristiyanlarm az olmadýðýný belirtmeliyiz. Fakat sadece duanýn mahiyetin kla deðil, insan kendinde araþtýrarak, Tanrý ilminin ve herþeyin sýrlarýný çözüp, duanýn ne ak gerekmektedir. Yani Gnose (ilâhi) terimi, bütün devirlerde ve çeþitli dinlerde geniþ bir ilâhi sisteme tatbik edilebilmiþtir. Dinî düþüncede ilâhî emeller aralýksýz zihinleri meþgu r. Zira maddî baðlardan kurtularak görünmeyen Tanrýya kadar yükselmek isteyen insanlar daim mevcuttur. Bununla beraber tahdit edilmiþ mânada gnos-tisizm (ilahiyat), hristiyanlýk ta dünyamýzýn ilk yüzyýllarýnda geliþen geniþ hareketi ifade etmektedir. Bu ilâhiyatçýlar m aplarýn sembolü altýnda gizlenen mükemmel bilginlerin mahremiyetine vakýftýrlar, Bu mahremi eti havariler ve mukaddes kadýnlar gizli sözlerle naklediyorken hepsi ayný ifadelerde bulunmuyorlardý. Böylece küçük gruplar, ayný fikirde olan topluluklar, küçük kiliseler, man gizli cemiyetlerin birbirleriyle münasebetleri olduðu gibi bazan birbirlerine karþý zýt d a oluyorlardý. Menþei pek iyi bilinmeyen gnostik akidelere Mýsýr, Iran, Yunan, musevi çevr elerinde rastlanmasýna raðmen bunlar bir tarikatten diðerine birçok farklar göstermektedir ler. Bununla beraber müþterek olan birçok vasýflarý bulunmaktadýr/Dinî bilgilere mâlik olma üstünlük, insanlarýn teveccühünü kazanan eserler ve iyi hareketleri ile münevverleri yalný 31 _ gnostikler aydýnlatabiliyorlardý. Kâinatýn anlaþýlmayan sýrlarý birçok mutavassýt tarafýnda yordu. Bütün bu nazariyeler bir tek esastan çýkýyorlardý: Fenalýk meselesi önünde duyulan s z ve kusursuz olan Tanrý tarafýndan dünyanýn nasýl yaratýldýðýnýn izah edilme arzusu. Gruplarý gizli cemiyet olan gnostiklere intisab hususunda tarihçi oldukça kesin bilgil er vermektedir. Aday tarikatýn akidelerine derece derece yapýlan denemelerle vakýf olu yordu. Fakat intisab ayinlerinde fedakârlýklar ve gizli formüller bulunmaktadýr ki bunla r ruha ölümden sonra yedi kat gökyüzüne çýkýþý ve melekleri izah etmektedirler. Tarikat men rbirlerini tanýmak için iþaretleri vardýr. Her çeþit merasimler gizli âyinlerd eyapýhrdý. B r (diagramlar) doktrinleri hülâsa ederlerdi. Abraxas isimli þeffaf billur taþ'da þematik r esimler, sembolik þahýslar görülürdü. Meselâ: Baþý horoz, kollarý ve gövdesi insan, bacakla ir elinde kalkan» öbür elinde kýrbaç; kuyruðunu ýsaran yýlan gibi rumuz ifade eden hayvanla Kilise papazlarýnýn saldýrmalarýna raðmen gnosti-sizm bütün Roma Ýmparatorluðunda yayümýþtý ki manicheizm gene onlardan husule gelmiþtir fakat onlara karþý bulunan bir zýddiyet aki desidir. Acem Mani (216 - 276) tarafýndan yayýlan bu akide batýda ve doðuda Çine, Türkistan kadar yayýlmýþtý. Bunlar da akidenin mahremiyetleri öðretilen catechumene'-ler ile mutaass papazlarýn tabi tutulduklarý seçilmiþ 32 kimseler olarak iki gruba ayrýlýrlar. Dinî ve ilâhî düþüncelere bunlarýn büyük tesirleri ol fena zýddiyetinin meydana getirdiði ebedî meselelerle birçok kimselerin kafalarý dolmuþtu. iðer bazýlarý herþeyin (neden?) ini öðrenmekle tam bilgi sahibi olmak arzusunu duyup gizli erasimlerin cazibesine kapýlmýþlardý. Katolik kilisesi Ortodoksluða zýt bulunan bu temayüll e mücadeleye ara vermemiþ, muzaffer olunca da kitaplarýnýn mühim bir kýsmýný imha etmeye mu k olmuþtu. Fakat boþuna, gnostik ananenin tesiri gizlice yayýlmaya devam etti ve onun canlý akislerine -frank-masonluðun merasim ve sembollerinde rastlanmaktadýr. , oOo--------- 33 F : 3 ÝKÝNCÝ KISIM ÝslamîyeMn Sýrlarý Bütün dinler gibi îslamiyetin de sýrlarý baþlangýçta Katolikler ve Ortodosklar tarafýndan r miþti. Bunlara raðmen sofular KurârTm Hadislerine sadýk kalarak gizli cemiyetler kurmuþlar ve bunlarý geliþtirmiþlerdir. Bugün dahi kuzey Afrikada mühim miktarda müslüman gizli cemi leri mevcuttur. Bu cemiyetlerin baþýnda bulunan (Cheik) mutlak hükümdar olarak teþkilâtýn k cusudur. Onun emrinde bulunan mokad-dem'ler cemiyete intisab edeceklerle görüþürler onla ra gizli telkinlerde bulunurlardý. P. Geyraud'nun konuþtuðu bu üyelerden birinin açýkladýðý (tarikat mensuplarý tarikat yolunda yürümek mecburiyetindedirler. Bu yol onlarý usuller, formüller ve hususi iþaretlerle derece derece kemâle eriþtirir. Meleklerden Cebrail, Pe ygamber Muhammede gerçeði bildirmiþ, Kuran onun tarafýndan Muhammede vahyolunmuþtur. Peyga mber Muham-med îslamiyetin kurucusu oldu. Zamanýmýza kadar bütün Ýslâm büyükleri diðer isim etmekle beraber onun kuruculuðunu muhafaza ederler. Bazý tarikatlerde 34 Peygamber Muhammedin doðrudan doðruya Tanrýyla görüþtüðü bildirilmektedir. ISMAÝLÝLÝK Ýsmaîlilik mezhebi ve buna baðlý gruplar Ismaililik mezhebi Suriyede, iranlý Maimoun'un oðlu Abdullah tarafýndan kurulmuþtur. Bu mezhebin akideleri kuvvetli ilâhi tesirler çýkartarak Kuran'a tecavüz etmiþler ve Adem, Nu h; ibrahim, Musa, Isa ve Muham-med Peygamberlerden sonra Cafer'in oðlu ismail'in P eygamber olduðunu ileri sürmüþlerdir. Bu mezhepte yedi derece vardýr. Ismaililik mezhebi s avaþçý olarak politikada önemli rol oynamýþtýr* Zamanýmýzda bu mezhep mensuplarý bilhassa p çoktur. Bu memlekette ruhani ve dünyevî iktidar sahibi olan Aða Han Is-mailJJik mezhebi nin þeflerindendi. Ismaililik mezhebi birkaç dala ayrýlmaktadýr. En önemlileri: Katiller (assassins), dürzüler ve ansariler-dir, 1 (Assassins) Katiller kendilerinden çok bahsettirmiþler ve efsaneleþmiþlerdir, haþhaþ ya afyon yerler. Unutulmayan bu doðu Ismaililik mezhebi XI. ci yüzyýlýn sonunda meydana gel miþ olup, kurucularý Horasanlý Hasan bin Sabbah'dýr. Kuzey Iraný Alamout'un zaptetmesi üzer ne Sabbah kendini peygamber ilân ede- 35 rek bir miktar taraftar topladý. Daðlarýn ihtiyarý lakabýyla Suriye ve Iranda birçok kuvvet i þatolarý zaptetti ve kiralýk katilleri sayesinde egemenliði kýsa zamanda yayýldý. Bu sebe n mezhep katiller ismini almýþtýr. Bu katiller egemenliklerine engel olacak herkesi öldürüy rlardý. Klâsik Ýsmaililik mezhebi gibi bunlarda da yedi sýnýf vardý ve baþlarýnda (Cheik) b rdu. 1124 yýlýnda Hasan'ýn 90 yaþýnda ölmesinden sonra katiller geniþlemeye devam ettiler. at Suriyede, Ansarieh daðlarýnýn güneyinde birçok kuvvetli þatolarý bulunan Templier'lerle k onlarý kendilerine vergi vermeðe mecbur ettiler. Katiller'in iktidarý XIII. cü yüzyýlýn i ci yarýsýnda Suriye ve Iranda hükümran olanlar tarafýndan sona erdirildi. DÜRZÝLER 2 Ýsmaililik mezhebinin diðer bir dalý da savaþçý olan Dürzülerdir. Bu mezhebin kurucusu a-týmîlerin altýncý halifesi Hakem ve onun müþaviri Ýranlý Hamza idi. Hamza Lübnan Dürzüler asýrda mezhebe girmelerini saðlamýþtý. Dürzülerin mukaddes kitabý Kitab-el Hikmet'dir. Lep nlarýn inançlarýnýn Özetini þöyle belirtmiþtir: (Tanrý birdir ve insanlara birçok temislcis hür eder. Bunlarýn sonuncusu Ha-kem'in þahsiyetinde görülmüþtür. Hakem ölmemiþtir, ona inan nýný ispat etmek için kaybolmuþtur. O tekrar meydana çýkacak ve hâkimiyetini dünyaya ya- 36 ya çaktýr. Bu inanca göre Tanrý evvelâ dünyada akýlý yaratmýþ ve bu da dinlerle tezahür etm kem þahsiyetinde de belirir, Hamza'nýn þahsiyetinde de. Ýnsanlarýn adedi hep aynýdýr, yalný larý deðiþik cesetlerde gözükürler ve dinî vecibelere riayet ediþlerine göre insanlýk merdi ner, çýkarlar.) Dürzüler iki sýnýfa bölünürler: Jakiller savaþçýdýr. Âkiller de sýrlara vak day'ýn üç denemede baþarý kazanmasý lâzýmdýr: a) uzun bir açlýktan sonra iþtah açýcý yemeklerle dolu bir sofra önünde yemek yemeden du b) Üç gün çöllerde susuz dolaþtýktan sonra bir sürahi suya içmeden bakmak. c) Bütün bir gece güzel bir kadýnla baþbaþa yatarak ona dokunmamak. ANSARÝEH'LER 3 Dürzüler ve Katiller gibi Ansarieh'ler de Is-mailiye mezhebinin bir dalýdýr. Ansariehl er de Tanrýnýn bir olduðuna iman ederler. Bununla beraber onlar Tanrýnýn yedi þahýsta (Abel eth, Joseph, Josue, Asaph, Simon ve AH) tecessüm ettiðine ve bu tezahürlerin her birin in bir evvelkinden geldiðine inanýrlar. Onlar âyinlerinde düþünceye dalarak aydýnlanmak içi içerler. Ýlahiyatýn ýþýkta gizlendiðini, fakat þarabýn düþün-dürerek aydýnlatmasýna, atfen i beyan ederler. Onlar tenasüh nazariyesine inanýrlar ve 37 iman eden ruhlarýn birkaç deðiþimden sonra ýþýk dünyasýnda bir yýldýz olduðunu belirtirler. Dinler tarihinin bu hususlarýný nesrarý halâ anlaþýlamamýþ ve mütehassýslar tarafýndan az i xx Yazar bu meyanda Yezidiler mezhebini de zikretmektedir. Not : îsmaililer islâm tarihinin çok karýþýk bir faslýdýr. Bazan sade bir mezhep, bazan s akide, bazan içtimaî bir iman halinde görünmüþ olan îsmaili-liðin hemen her cephesinde kan , cinayet vardýr, fýrtýna ve feveran vardýr, Ismaililik ilkin Þiilikten bir zümre idi. Alinin torunlarýndan IsmaiîÝ imam tanýyanlara bu d veriliyordu. Fakat þiilerin ekseriyeti Ismailin kardeþi Caferi imam tanýdýklarýndan îsmai iler kuvvetlerini kaybettiler. Hele ismail ile oðullarýnýn Horasan ve Kandehar tarafla rýna savuþarak gizlenmeleri üzerine mezhep ölü bir hale geldi. Fakat Abdullah adlý bir iranlý, baþsýz ve sahipsiz kalan bu mezhebi, pek baþka maksatlarla ve þekillerle canlandýrdý. Abdullah, Meymûn isimli bir göz hekiminin oðlu oðlu olup usta b hokkabazdý, usta bir hekimdi, iyi felsefe bilirdi, dinî bilgisi yüksekti, son derecede kurnazdý, insan ruhunu çok iyi tanýyordu, iþte bu ayarda olan Abdullah geni þbir plân kurd , Ismailî imiþ gibi görünerek bu reisi olmýyan bu mezhebe bir reis vadedederek iþe giriþti. 38 Onun plâný (gizli imam) akidesine istinad ediyordu. Abdullah: (Dünya hizbir zaman imam dan mahrum kalmamýþtýr ve kalmýyacaktýr. Lâkin imamlar her vakit göze görünmez. Bazan meyda azan gizlenir; Güneþ gibi) diyordu. Abdullahm böyle bir akide telkin etmesinden maksadý Ismaililerin ümidini uyanýk tutmaktý. Halbuki kendisi iliðine kadar iranlý idi. Ýsma-Iliden de, dedesi Ali'den de, Araplardan da nefret ediyordu. Nitekim îsmaililere ümit verir ken kendine bel-baðlayan Ýranlýlara da Ali neslinden ellerine düþeni hiç acýmadan öldürmele ordu. Onun hakiki müritleri þiîler deðil, Zerdüþtiler, dinsizler ve Yunan felsefesiyle uðra rdý. Onlara dinlerin, imamlarýn manasýzlýðýný anlatýyordu. Diðer adamlar, Abdullahm tabirin ler bu akideyi anlayamazlardý ve bu sebeple de kendi mezhebinin ancak kör birer alet i olabilirlerdi AbduUahýn kurduðu mezhep yedi derecelikti. Dördüncü dereceye çýkan bir îsmailî, müslümanlýk u. Çünkü o derecedeki mezheptaþlara Muhammetten sonra Peygamber gelmiyeceði akidesinin batý olduðu ve yeni bir Peygamberin gelebileceði telkin edilirdi. Altýncý dereceye çýkan mezhep aþ, namaz, zekât, oruç gibi dinî farizalarýn lüzumsuz olduðunu kabul etmek mecburiyetindedi Bu farizalara timsali mahiyet verilir, bu suretle de islâmiyet baltalanmak istenil ir di, AbduUahýn büyük bir dikkatle seçtiði misyonerler, üstadýâzam denilen bu iranlýdan al 39 talimat dairesinde yeni mezhebi Ismaililik namý altýnda her tarafa neþrediyorlardý Bu mi syonerler temas ettikleri insanlarýn irfan seviyesine göre sÖ2 söylerlerdi. Her þekle gire rler ve adeta herkese kendi dilini konu-surlardý. Budalalarý ,keramet yerine geçirdikl eri hokkabazlýklarla elde ederlerdi. Dindarlarý dinî fazilet kisvesine bürünerek kazanýrlar Sofularý dinî sýrlarýn esrarengiz tefsirleriyle; mecusileri, iki ilâh akidesi taþýyanlarý, soflarý birdenbire yüksek mertebelere çýkararak kendilerine baðlarlardý. Bütün mezhepler - gizli - daha iyi bir istikbal ümidini beslediðinden Abdullahýn misyonerleri bu ruhi h aletten de istifade ederlerdi ve meselâ müslümanlara (Mehdi) nin, yahu-dilere (Mesih) Ýn , hristiyanlara Ruhulkudüsün geleceðini vadedederek muhtelif mezheplere mensup insanla rýn yardýmýný kazanýrlardý- Yezidiler îslâm dininde 73 fýrka bulunduðu rivayet olunur ve bu fýrkalar arasýndaki akide rklarýnýn asýrlandanberi izahýna çalýþýlýr. Bu yoldaki iddialara bakýlýnca Havariç adý veri nduðu anlaþýlýyor ki bunlarýn hemen hepsi îslâm dininin temel akidelerini tanýmaktadýr, Yez de bunlardandýr, Eba-diyye adý verilen dört fýrkalýk gruptan bir parçadýr. Ebadiyye ve benz eri olan diðer haricî fýrkalar, Þiiliðin gerici kýsýmlarýdýr. Yezidliðin tetkiki de bu kana tlendirir. Bütün bu akideler derece derece gerilik örneði olup yine derece derece islâm di ninden uzak-laþýldýðýný gösterir, Yezidiler ise bütün bu gerici fýrka- 40 lann en aþaðýlaþmýþý, en gülüncüdür. Çünkü koyu bir cehaletten doðmuþtur, tamamiyle ahkamca en Musayriyye gibi iki büyük ve ezelî kudrete inanýrlar. Bu kudret kaynaklarýndan biri hay rý, biri þerri doðurur. Onlarca þerri þeytan temsil eder. Þeytan, yezidilerin inanýþýna gör liký olan Tanrý ile bir seviyede idi. Fakat Tanrý ona oyun ettif kendisini semavî saltan atýndan uazkîaþtýrdý. Bundan dolayý þeytan maðdur vaziyettedir. Çünkü yeri, göðü ve bütün k ki iken semavî hükümetten uzaklaþtýrýlmýþtýr, Yezidiler bundan dolayý þeytaný severler, teb e,. onun günden güne çoðalan kuvveti sayesinde Tanrýnýn yaptýðý haksýzlýðýn tamir olunacaðý erce þeytanýn adý Melik Tâvus'tur. Þer mabuduna taptýklarý için hayre kýymet vermezler. Þar hebi bir borç sayarlar. Bu gülünç mezhebin hangi tarihte kurulduðu tamamiyle tâyin olunmazs da þiüer arasýnda dahi tu-tunamayan Gulât'tan birinin batýya doðru göç ederek bir takým ca leri bu manâsýz akidelerle ifsad ettiði meydandadýr. Þeytana küfür edenlerin kanýný dökmeðe ar kör mutaassýp ve bütün içtimai güzelliklere karþý kayýtsýz bulunan Yezidilerin Ýslâmlýkl ok gibidir. Yalnýz isimleri müslüman ismidir. Kendi aralarýnda Celde denilen bir kitaba saygý gösterirler, Kurân'ý ele dahi almazlar. 41 ÜÇÜNCÜ KISIM Orta Çaðda Gizli Akide ve Dinler Genel görünüþ Ortaçað devamýnca gizli akidelerin yeraltý faaliyetleri Papalýðýn saldýrýcý mücadelelerine ordu. Bu uzun süren devirde birçok gizli teþkilâtlarýn Compagnonage (ayný meslekte olan iþç n topluluklarý) gibi bazýlarý münakaþalarýn yolunu sapýtmasýný araþtýrýyor, diðerleri ise K odosklu-ða zýt olan fikirlerini cesaretle beyat ediyorlardý. Her çeþit ilâhi akideler muhte if membalara tesir etmede büyük rol oynuyorlardý. Kabbale veya ibranî an'anesi, eski ilâhî n'anelerin tekrar belirtildiði aydýnlatýcý akideler, simya ve gizli nazariyeler... Bu de virin gizli cereyanlarýnýn bilhassa doðu akid el eriyle münasebetleri halâ iyi bilinmemekt edir. Yalnýz bu hususta haçlý seferlerinin rol oynadýðý anlaþýlmaktadýr. Bu seferleri yapan nizamlarýnýn kullandýðý sembolizm rumuzlarý ile gizli an'anelerin münasebetlerini inceleme bilhassa fayda vardýr. Hanedan armalarý sembolik 42 renklere atýflar yapmaktadýrlar. Bu kitabýn dar çerçevesinde Ortaçaðýn bütün bu gizli cemiy inceleyemeyeceðiz, sadece en tanýnmýþ ve en belirli olanlarý zikretmekle yetineceðiz. Esnaf cemiyetleri Ortaçaðdaki birçok topluluklardan en meþhurlarý {Ghüdes) veya meslek topluluklarý idi ki bu rda'in-tisab merasimleri yapýlýr ve intisab geç bir tarihe kadar uzatýlýrdý. Ghildes'lerin n bilgilileri saray ve kiliselerin inþaat iþçileri (masonlar) idi. Mimari ve saray san 'atma aþina olmalarýndan dolayý onlar eski sýrlara vakýf bulunuyorlardý. Pythagor'un gizli eometrisinin eski çaðlardan XVIII. ci yüzyýla intikal etmesi bir taraftan inþaat isçileri t rafýndan nesilden nesile nakledilmesi, diðer taraftan fevkalâde san'at harikalarý» kilisel erin gül ve yýldýz þeklindeki mimarî tezyinatý sayesinde olduðuna hak vermek gerektiði husu belirtmemiz doðru olur. Bu yapý iþçiliði þaheserlerinden Frankmasonluk meydana çýkmýþtýr. ( ge) ayný meslekte olan iþçilerin topluluklarý meyamnda ise, zamanýmýzda da mevcut olup birç meþhur romancýlara konu teþkil eden taþ yoncularý, çilingirleri, doðramacýlarý ve marangozl iliriz. Bütün bu topluluklarýn müþterek hususlarý tanýþma iþaretlerinin bulunmasý, intisab merasiml pýlmasý ve eski çaðlara kadar giden an'anelerinin bulun- 43 maþýdýr. Modern masonlukta da bu eski an'anelere rastlanýlmaktadýr ki Jerusalem mabedinin inþaatýný belirten Hiram efsanesini bu arada sayabiliriz. Graal efsanesi Graal îsa peygamberi Havarilerine son yemeðinde kullanýlan kutsal bir kupadýr ki efsaney e göre bunun içine îsa'nýn karnýndaki yaradan akan ka nile su Joseph d'Arimethie tarafýndan toplanarak Büyük Britanya'ya götürülmüþtür. Ortaçað efsanelerinden Graal ile ilgisi olanlar unun bulunduðu bu kupadan bahsedilir. Oniki havarinin etrafýnda toplandýðý, Kral Arthur ta rafýndan yapýlmýþ olan meþhur yuvarlak masa'yý herkes bilmektedir. (Graal kupasý, þeytanýn esnasýnda alnýndan düþen bir zümrüt parçasýnýn melekler tarafýndan yontulmasýyla yapýlmýþ.) Adem peygamberin insanlýk suçundan sonra kaybettiði bu graal'ý üçüncü oðlu Seth bulmuþtu Gr dilmesi bilginin kaybedilmesi veya gizlenmesi demektir ki onu yeniden bulmak ger ekmektedir. Bu ananelere göre hýristiyan esrarý ile Seltlerin anT-anesi arasýnda bir rabýta görülmekted Menþeleri esrara bürünmüþtür. Esrara vakýf topluluklar tarafýndan benimsenen bütün bu efsa . cu Lui zamaný Fransa'da Albigeois'lar tarafýndan da benimsenmiþti. Henri Martin'in Titurel isimli eserinde bir nevi gizli þövalyelik olan La Massenie d u Saint Graal'dan bah- 44 sedilmektedir, Buna göre Graal Britanyada deðil Gol-ya'da yani Ýspanya hudutlarýnda bulu nmaktadýr. Titu-rel isimli bir kahraman onu muhafaza etmek Ýçin bir mabet kurmuþtur ki S alomon mabedi gibi olan bu gizli mabedi Graal efsanesi azizlerinden Merlin meyda na getirmiþtir. Böylece Graal þövalyeliði Massenie yani zahitlerin mensup olduðu bir frankm sonluk haline gelmiþtir. Burada ideal mabedin müþterek husus olduðu göze çarpmaktadýr ve me na getiren üyeler de ortaçað yapýsýný yenilemektedirler. O zamanýn yeraltý tarihi denilen s n birtakým boþluklar bulunduðu gözükmektedir. Caihares'lar Albi mýntýkasýnda bulunduklarýndan Albigeois olarak da isimlendirilirler. Kilise ile kýral hðýn kendilerine karþý giriþtiði imha hareketleriyle meþhur olmuþlardýr. Kötümserliði ile a eleri çok tanýnmýþtý. iyilik ve fenalýk gibi iki zýddiyet prensibini iterek onlar dünyanýn ar prensibi ile yaratýldýðýný ileri sürüyor ve netice olarak bir keþiþlik ahlâký çýkararak lýklarda hapsetmesi dolayýsýyla, evlenmeyi, çocuk sahibi olmayý ve yaþamayý yasaklýyorlardý deyimle yalnýz kemâle ermiþ olanlar tam bir zahitliðe meyyaldir. Yeni mensuplar ise daha yumuþak bir ahlâk düsturuna tâbidir. Bir mânada onlar kiliseden daha nikbin olurlar. Dünya ytanýn impa- 45 ratorluðu addeden Cathares'lar cehennemin dünya dýþýnda olmasý düþüncesine aykýrý bulunuyor göre ruhlar birçok ceset deðiþtirdikten sonra karanlýktan kurtulup aydýnlýða kavuþacaktýr. 'lar önce gizlilik edebiyatýna yabancý olduðu halde sonra her çeþit esrarlý inançlarýn tesi almýþlardý. întisab merasimlerinde ve âyinlerinde dünya düþüncesinden sýyý-rüarak ruhu serb esini güderler, hattâ bazýlarý hendilerini açlýktan öldürmeðe býrakarak bunu hemen gerçekle ar. Fakat ekserisi inti-sab âyinlerinde ruhu kýsa zaman cesetten ayýrmakla yetinirler. XII. ci yüzyýla kadar Catjýares'larýn tanýþma iþaretleri, astrolojik akideleri vardý. Onla rþý ter-tiplenen haçlý seferler bu akideleri yoketmek için yapýlmýþtý. Ancak onlarýn keþiþl lmesine raðmen bu akideler yaþamakta devam, etmiþlerdir. Nitekim engizisyon tarafýndan y asak edilmiþ olan Trubadurlarýn yaymaya çalýþtýklarý neþeli ilim Albigecis akidelerinin dev baþka birþey deðildi. Templîers þövalyeleri Bunlarýn esrarý halâ bir muammadir. Bu ünlü teþkilâtýn atrihi biliniyor. Saint Bernard tara 1117 de mukaddes Saint Terre ziyarete gelenleri muhafaza için bu teþkilât kurulmuþtur. U zun zaman Sarrasinlerle mücadele etmek zorunda kalan Temple Þövalyeleri Müslümanlarýn istil le Suriyeden Filistinden çekilmeye 46 mecbur oldular. Onlar Hýristiyanlýkta kuvvetli iktidar ve zenginlik saðlamýþlar ve Avrupa imparatorluklarýnda büyük kumandanlýklar elde etmiþlerdi. Philippe le Bel onlarýn zenginlið ele geçirmek için iktidarlarýna son vermeðe teþebbüs etti. Nihayet Papa Clement V onlarý Ý ygamberi inkâr ettikleri gerekçesiyle yok etti. Papalýðýn 1312 de afaroz emirnamesinden so nra Templiers þövalyelerinin birçoðu baþkanlarý Jacques de Molay ile birlikte Pariste 1314 e canlý canlý yakýldýlar. Templiers þövalyelerinin gizli doktrin ve âyinleri var mýydý? Bu birçok tefsirler ortaya çýkarmýþtýr. Bazý tarihçiler onlarda da gizliliðin bulunduðunu beli una mukabil diðerleri frankmasonluðu bu teþkilâtýn devamý olarak belirtmiþtir. Templiers þö rini ngizli âyin ve doktrinleri münasebette bulunduklarý katillerden ve Müslümanlardan muh temelen almýþ bulunduklarý bu akidelerin Ortodoksluða karþý olduðu belirtilmektedir. Fakat mat edilecek vesaik mevcut olmadýðýndan biz bu sýrlarý pek bilemiyoruz. Tarihçi bu hususlar araziyeler yürüterek, erkek ve diþi prensipleri birleþtiren ve âyinlerdeki rolleri daha ke sinlikle anlaþýlamamýþ bulunan hem erkek hem de diþi olan mabutlara irca etmektedir. Aroux , Hammer'de XVII. ci yüzyýlda, teþkilâtýn yýkýlmasýndan önce ölmü þbir Templiers þövalyesin n týlsýmýn üzerinde bulunan ilâhî sembolleri belirtmektedir. Nitekim biri Bourgogne diðeri cane'da bulunan bu sembolde diþli püskül, ateþ ve su felâketleri, efsanevî boða, eski Mýsýr ktedir. 47 Oante ve sýrlar Dante Alighieri 1265 -1321 orta çaðda papalýða rakip olarak gizli cemiyetlerde mühim rol o ynamýþtýr; Fede Santa teþkilâtýnýn þeflerinden biriydi, ilâhî Komedi isimli eserinde ölümsü anýn geçirdiði safhalarý belirtmektedir. Cehennem mezhebe yabancý olanlarý temsil eder, âra ezhebe intisab edenlerin ve cennet de kemâle erenlerin mekânýdýr ki orada akýl ve aþkm zirv sine eriþmiþ olanlar bulunur. Bu geniþ toplama içinde Ortodoksluða karþý, Arabi, Kathar, il puta tapan her çeþit eleman bulunmaktadýr. Haç, gül, kartal, yedi serbest san'at merdiveni , yavrularýný beslemek için göðsünü açan pelikan kuþu gibi en tipik misâlleri burada bulmak Simyacýlar ve Kabbalfst'ler Ortaçað gizli akide ve âyinlerin gizli cemiyetler tarafýndan çoðalýp yayýldýðý bir devir ol ebetle simyacýlarýn toplandýðý gizli cemiyetlerde akide ve denemelerin, kilise tarafýndan t krarlanan cezalara raðmen, bitmediðini belirtmeliyiz. Küçük kilise ve okullarda toplanan Kabbalist hahamlarý da belirtmek lâzýmdýr. Kabbalah keli inin etimolojik mânasý (an'ane) dýr. Birçok Hýristiyan düþünürlerine tesiri büyük olan bu m diðer an'aneler meyanýnda bilhassa ilâhî fikirler gibi, tamamiyle eski musevî akidelerde b ulunmaktadýr, Kab- 48 balist'lerin eserleri herçeþit deðiþik ilâhi sistemlerin parçalarýnýn toplandýðý bir depo þ ir tatbikî Kabbale vardýr ki, ilâhî vecd halinde kendinden geçmek, hattâ suni uyku, ipnotiz a için bir ansiklopedi þeklindeki her çeþit sihirli bilgilerden faydalanmaktadýr. Fakat bi r de nazarî Kabbale vardýr ki gizli konular hususunda harflerin deðiþtirilmesiyle (Gemat ria, No-tarikon, Themurah, Teruph) gibi muhtelif teknik rumuzlardan faydalanmakt adýr ve yaradýlýþýn en gizli derinliklerine nüfuz etmeyi araþtýrmaktadýr. (Maasseh Bereschi týlýþ Tarihi) (Maasseh Merkabah: Kâinatýn Kuruluþunun Tarihi) VIII. d yüzyýla ait olan bu i tap Kabbalizmin Sepher Yetsirâ isimlendirilen kuruluþ kitabýný teþkil ediyordu. XIII. cü yü sonuna doðru ispanyada derlenen Sepher - ha - Zohar isimli þöhretli kitap ise XVI. ci yüzyýldan zamanýmýza kadar aþaðý yukarý bütün gizli akidelere önemli tesir yapmýþ bulunmakt Kabbalist nazariyeleri teþkil eden pek çok akideleri kýsaca özetlememiz bile mümkün olamadý bu hususta yazýlmýþ eserlerin biografyasýný sýralýyoruz. J. Boucher tarafýndan belirtilen esas prensiplerine göre ; (Tanrý tezahüratý ile belirtilm ektedir. Hiçbir tezahüratý yok iken Tanrý belirsiz, görünmeyen, akýl ermez, bilinmeyen, sah olmayan bir deniz gibi, sonu olmayan bir boþluk uçurum gibi, kývamý belli olmayan bir m ayi veya gaz gibi, herhangi bir unvanla, bir re- 49 F : 4 simle, bir harf veya bir iþaretle tanýnmasý mümkün deðildir. Tanrý tezahür edince tanýnýp sýðýnýlabilir hale gelir. Tanrý isimlendirilebilir ve bu isim ahüratýna ve belirmesine tatbik edilebilir. Tasavvufta Tanrýyý on þekilde Sephiroth içinde elirtirler. Sephîrot haðacý diþi sephirothlar erkek sephirothlar 1 TAÇ ------------ î L I M _______2 BÝLGt 3 ZEKA___ 5 KUVVET- 8 ÞAN ÞÖHRET- 6 GÜZ ÝLLÎK ZARAFET 9 ESAS KURULUÞ 10 KRALLIK .4 ÎYÝLfK LÜTUF .7 ZAFER Kabbale Tanrý'yý ilâhî Adem þeklinde tasavvur eder ve her azasýna Sephirothlarý, cinsiyet v diyet kanunlarýný tatbik ederek, yerleþtirir, Sihirbazlýk Ortaçaðdaki gizli cemiyetler hakkýnda yaptýðýmýz bu özet sihirbazlýða yer vermediðimiz takd 50 sayýlmayacaktýr. Sihirbazlarýn da kendi mezheplerini meþhur eden gizü topluluklarý vardý irçok kere belirtildiði gibi, ortaçaðda iyilik mefhumu Tanrý ile kötülük mefhumu þeytan bir nden ayrýlmasý mümkün olmayan düþünceler addediliyordu. Kolayca anlaþýlacaðý .gibi Tanrýya liyorsa, merasimler, dualar ve bayramlar yapýlýyorsa diðer taraftan þeytana da hararetli merasimler yapýldýðý belirtilmektedir. Kilise bile þeytaný, sukut etmiþ bir melek gibi kud li telakki ediyor, üstelik onunla yapýlacak bir anlaþma ile ölümden sonra deðil, dünya haya da bazý zenginlik ve saadete eriþileceðini, Ýsa Peygambere iman etmeyenlerin þeytan için b an çýkacaklarýný belirtiyordu. Tarihçi ve antropoloji mütehassýsý için bu eski tarzda tanýn k ilgi çekiciydi. Þeytanlýðýn bütün ilâvelerinden onu ayýklayýnca Sabbat âyinleri eski put tekrar meydana çýkýþý gibiydi. Avrupadaki gerçek sihirbazlýk ise bilhassa Britanya adalarýn týkalarýnda zamanýmýzda da göze çarpan tarih öncesi devirlerinin eski puta tapýcýlýðýdýr. ----------0O0---------- 51 DÖRDÜNCÜ KISIM ROSE CROIX (Güllü Haç) TEÞKÝLÂTI Menþeî, efsanesi ve tarihçesi Rose Croix teþkilâtýnýn mevcudiyeti 1614 ve 1615 senelerind lanan Reforme Üniverselle (Umumi Reform), Allgemeine und General Reformation (Alma nya ve umumi reform), La Fama Fraternitatis Rosae Crucis et la Confessio Fra-ter nitatis (Güllü haç, teþkilâtýnýn kardeþlik mezhebi) isimli üç adet küçük kitapla meydana çý miþti Bu kitaplarýn yazarý J. V. Andreae (1586 -1654) idi. La Fama isimli kitap bu teþki lâtýn alman hristiyan Rosenkreutz tarafýndan kuruluþunu anlatmaktadýr. Rosenkreutz doðuya y ptýðý bir seyyahatte Suriyeli bilginlerden bu sýrlarý Öðrenmiþti. Rosenkreutz'ün mezarý açý un cesedinin elinde parþömen kâðýtta yazýlý sembolik bir kitap olduðunu hikâye ederler. Bu : muhtelif faziletlerin aynalarý, çýngýraklar ve lambalar (bu mey anda Rose - Croix'nm devamlý yanan lambasý meþhurdur) gibi her çeþit âyinler yer almaktadýr. Teþkilâtýn kuruluþu unun tarihçesini anlatan efsane þöyledir : 52 Hristiyan Rose - Croix bütün açýklýðý ile remz-t (rumuz) bir þahsiyetti ve 1378 den 1485 e yaþadýðý zannolunan, germen ýrkýndan olan kibar kiþi deðildi. Tarihçi için Rose-Croix hare erçek menþeini bulmak çok lüzumlu ise de bu pek müþkül bulunmaktadýr. Zira ekseri gizli þey ldiren efsanelerin gerçek menþelerinde olduðu gibi elde bulunan kafi dokümanlar çok kere yanýltýcý bulunmaktadýr. Orta Çaðda engizisyon'a. ve odunculara raðmen fikir galeyanlarýnýn asla bitip tükenmediðini Hristiyanlýðm gizliliði gizli teþkilâtlar tarafýndan yayýlmýþtýr, Bu gizli cemiyetler muht menþeleri olan ve ince düþünen kurnaz fikir cereyanlarýnL bir araya topluyoriardý. Bu toplu uklar meydanýnda simyacý, gizli ve (kabbalist) birçoklarý bulunuyordu. Gizli cemiyetleri n meydana çýkmasý için Rönesansýn ideal þartlar getirmesi gerekiyordu, Katolik kilisesinin idarýnýn sona ermesi meraklý fikirlere müsaade ediyordu. Bu fikirler bir akide olarak ko ntrol altýnda bulunduruluyor, mahiyeti deðiþik olup eski akidelere uymayanlarýn gittikçe g eliþmelerini saðlýyordu. Seyya-hatler muhtelif memleketlerin mezhepleri arasýnda daha zi yade münasebet tesis ediyordu. 1535 -1061 yýllarýnda yaþayan Nicolas Bernand 1589 danber i bütün Av-rupaya yaptýðý seyyahati hakkýnda simyacý amatörleri arayarak onlarýn siyasî fik birbirine nakletmek gayesinde bulunduðunu anlatmaktadýr. Meþhur Para-celse ise bütün Rose - Croix yazarlarý için büyük bir 53 otorite olmak arzusundaydý. Bu yazarlar pek çok defalar artist Elie'nin geliþi hakkýnda onun kehanetini ima ederek akidelerinden geniþçe faydalanýrlardý. O, artist Elie'nin cülus una kadar gizli kalacak olan büyük önemi haiz bir kesifin yapýlmasýna Tanrýnýn müsaade edec bildirmekteydi. Evet bu gerçekti, keþfedilmiyen hiçbir gizli husus kalmayacaktý. Bunun için Paracelse, ben den sonra henüz yaþamayan harika bir kimse gelecek ve pek çok þeyleri meydana çýkaracak, di ordu. Rose - Croix teþkilâtý, artist Elie'nin bir þahýs deðil, kendi kardeþlik teþkilâtlarý bir þey olmadýðýný belirtmekteydiler. Rose - Croix teþkilatýndaki simyacýlar siyasî meselelere, dinî meseleleri ve kendi gizli a kidelerini karýþtýrýyorlardý. (F. Hocfer) Reform fikirlerine müsait bulunan Almanya'da bu g zli cemiyet XVI. cý yüzyýl sonunda doðmuþ ve XVII. ci yüzyýlýn baþýnda neþvünema bulmuþtur. n eski tarih 1958 dir ki bu tarihte simyacý Studion, Nuremherg'de (Militia Crucife ra Evangelica) isimli bir topluluk kurmuþtu. Rose - Croix teþkilâtý tipinde olan bu topl uluðun kaideleri Naometria isimli bir kitapta 1604 de yayýnlanmýþtý. Güllü haç sembolünden nýlan ve dünya için umumi bir reform ve yenilikten bahsedilen bu kitapta mistik mabet ölçül ri belirtiliyordu. Rose Croix teþkilâtýnýn bütün sembollerinin, 1598 de Sapientiae Acternae amfitiyatro- 54 sunda beþ köþeli bir yýldýzýn üzerinde kesföîunduðunu da burada kaydedelim. Yazarlar bazý kere Müslümanlarýn ve Ýspanyollarýn esrarýna atýf yapmaktadýrlar. Rose - Croi ikrinin esasý, Paracelse'in Alman müritleri tarafýndan Pansophie (umumi bilgiler) ismi altýnda geliþtirilmiþ olup bu nazariyelerin tasavvuf ve mistik akidelerden mülhem olduðu zannolunmaktadýr, Kardeþlik teþkilâtýnýn 1600 senesine doðru kurulduðu zannolunmak-tadýr. N hususunda tam bir mahremiyete mutlak riayet edileceði hakkýnda yemine 1614'e kadar sadýk kalýnmýþtýr ki bu tarihte Rose - Croix teþkilâtýnýn dünyadaki mevcudiyetinin açýkça b -miþti. Harsburg hanedanýndan Rudolphe II ve Kont Maurice de Hesse .Casþel gibi hükümdarla rýn etrafýný alan simyacýlarýn ilk plânda rol oynadýklarý zannolun-maktadýr. Teþkilâtýn söz ae yapýyordu ki, mevcudiyeti münevver halk için uzun zaman entrika konusu olmuþtur. Kardeþlik teþkilâtýnýn akidelerinin tafsilâtýna giriþmeden önce bu teþkilata ismini veren s haçýn manâsýný araþtýralým. Güllü haç, kýrmýzý bir haçýn ortasýna raptedilmiþ kýrmýzý güldür ki Ýsa'nýn mukaddes kaný i Haçlý seferler zamanýnda bu sembolün iki manâs* olduðunu Robert Fludd izah etmektedir. Haç tarýcýnýn ilmini, irfanýný, mükemmel bilgisini ifade eder. Gül,. 55 saflýðýn ve temizliðin sembolüdür, þehvet arzularýný tahrip eden keþiþliðin sembolüdür. Bu büyük simya ilmini ifade eder. Yani bütün lekelerin, pisliklerin temizlenmesi, ustalaþýp m mmelle þerek kemâle ermeyi ifade eder. Bunda gizli kâinat ilmini bulmak da mümkündür. Haç erkek iþaret olup yaratýcý enerjiyi ifad r ki diþi iþareti olan gül yani ham maddeyi aþýlayarak kâinatta mevcudiyetini saðlar. Rose - Croîx teþkilâtýnýn geniþlemesi Rose Croix kardeþlik teþkilâtý" Almanyada büyük "bir geliþme kaydetti. Oradaki önemli üyele a Andrae, Mynsicht, Gutman ve IVüchael Maier'i sayabiliriz. Büyük mutasavvýf Jacob Boehm e (1574 -1624) ¦eserlerinde bu tasavvuf nazariyelerinin karýþmasýnýn kuvvetli tesiri altýnd kalmýþtýr. Fakat Rose Croix teþkilâtý ana vatanýnýn dýþýna da yayýldý. Böylece Çekoslovak kardeþler ismiyle bu teþkilâtýn Çekoslovakyada kurulan kýsýmýný baþkanlýk yapýyor, yazdýðý larýnda Tanrýnýn kanunlarýna, kaidelerine, prensiplerine uygun bir mabet kurmalarý için ins nlara yalvarýyordu. Comenius Hollanda'ya gitti ve orada müritleri oldu. Zira Holland a'da tam bir düþünce serbestisi mevcut olduðundan orasý bir mezhebe mensup kiþiler için ide r memleketti. Fransada Rose Croix teþkilâtý, Michel Potier 56 ve cerrah David de Planiscampy gibi mensuplarýnýn bulunmasýna raðmen pek fazla yayýlmamýþ g u. Doktor Robert Fludd (1574 -1637)'un gayretleriyle bu teþkilât ingiltere de pek ko lay yayýlmýþtý. Fludd altý sene Fransa, Ýtalya, Ýspanya, Almanya ve Polonya hudutlarýna gez yaptý. Alman kardeþleri ile münasebetlerde bulunan Fludd âyinlere iþtirak etti. Ýngil-terey dönüþünde Fludd Londrada çabuk geniþleyen gruplar kurarak teþkilâtýn Ýngiltere kýsmýnýn ba rihine doðru Rose - Croix teþkilâtý Ýngilte-rede kuvvetlice teþkilâtlanmýþtý. Bu teþkilât m ereceler sistemini sokmuþtu. Rose - Croîx ve Frank Masonluk XVII. ci yüzyýlýn ortasýna doðru Rose Croix kardeþlik teþkilâtý Frank Masonluða da tesir et lât üyeleri mason localarýna sýðýnýyor ve imtiyazlý mason adým alýyorlardý. Onlar insaniyet e manevi bir mabedini kurmak içi nçalýþýrken sembolik mason idiler. Onlar an'aneleri deðiþt rek kendi gizli anlayýþ ve idraklerini katýyorlardý, hoca mertebesini meydana getiriyorl ar ve mezhebe giriþ âyinlerinde ölüm, çürüyüþ ve yeniden doðuþ 'u Hiram efsanesinde canland e modern frank masonluðun Rose Croix teþkilâtý esrarýnýn devamý olduðu ve onlarýn pelikan, ve iki baþh kartal gibi gizli tipik sembollerini kullandýðýný söyleyebiliriz. Böylece XVII. ci yüzyýlýn ilk yarýsýnda gizli cemiyetlerin birbirinden fikir alýþ veriþi il geliþ- 57 me saðladýðý görülüyordu. Tasavvufî hislerin açýklandýðý, simya'nm ilmî araþtýrmalar yanýnd arzularý gibi muhtelif gerçekleþemiyen hayallerin bulunduðu bu deviri iyi anlayarak taným ak çak müþküldür. Bu meyanda Campanella'nýn Çite du Soleil (güneþ sitesi) ve Francis Bacon' den sonra yazdýðý New Atlantic (Yeni Atlantik) de mimarî sembollere atýf yapýlarak bilginl rin ikâmet ettiði Sa-lomon mabedinden bahsedilmektedir. Teþkilâta gîrîþ merasimleri Rose Croix teþkilâtýna ve muhtelif derecelerine giriþ merasimlerini incelemek ilgi çekici olacaktýr. Alman Köse Croix teþkilâtý tanýnmayan büyükler sistemini tatbik etmiþlerdi ki bu de küçük dereceli üyeler büyük dereceli üyeleri bilmezlerdi. Bu düþünce tarzý gizli ananele nan yüksek dereceli kardeþler tarafýndan himaye ve tercih edilmiþti. Bunlar basit Rose - Croix mensuplarýna nazaran hislerinin hâkimiyetini yenmiþ ve yorulmadan dünyayý gezen gerç k Rose - Croix mensuplarýdýrlar. J. V. Andreae'nin yazdýðý, bir simya kitabý olan, Noces Chimiques (Kimyevî eylence ve ziya fetler) isim-li kitabýndaki gibi teþkilâta giriþ merasimleri anlatýlmaktadýr. Birçok tercüm tef sirciler muhtelif merasimlerin izahatýný vermeðe çalýþmýþlardýr. Fludd'ün Tractatus th ilosophicus (tasavvuf felsefesi) isimli kitabýnda belirtildiði gibi teþkilâta girecek ad ay'a 5S Elie'ni nve Henoch'un kýsmeti yaþatýlýr. Bu konudaki yazýlar çok az ve müphemdir. Fakat kar inüsab merasimlerini öðrenmek için dolambaçlý bir yol da yüksek dereceli masonlarýn merasi nde rastlanan hususlarýn incelenmesidir. Bunula beraber XVIII. ci asýrda birbiri ardýn ca birçok düzeltilmeler yapýlan bu sýnýflarýn orijinal durumunu tesbit etmek bir hayli zord r. Maama-fih bu sýnýflara intisab için kullanýlan rumuzlarla sembollerin incelenmesi ilg i çekici olacaktýr. XVII. ci asýrdaki mezheplerin nizamlarým toplayan gizli akidelerde b unlarýn bulunabileceði mümkündür, iþte VuÝllaume'a göre, Rose - Croix bölümünde belirtild sa-Iem'in tasviri þöyledir : «son oda» isimli tabloda bir dað görülmekte ve oradan bir ý akmaktadýr. Bu dere kenarýndaki bir aðacýn oniki çeþit mey vasi vardýr. Daðýn zirvesinde o metli taþtan müteþekkilbir kaide vardýr. Bukaidenin üstünde altýn bir kare bulunur. Bu kar n her yüzünde üç melek ile Israel'in oniki kabilesinin isimleri yazýlýdýr. Bu karenin içind haç vardýr, haçýn merkezinde de bir kuzu yatmaktadýr, Aziz Jean'ýn XXI ci Apocalypse kita dan mülhem bu tasvir Fludd'ün Tractacus theologophilosophicus kitabýnda geniþletilmekted ir. Rose - Croix teþkilâtýnýn bu mertebesi tasavvufî sahne ve hristiyan gizliliði bakýmýnda ik arzetmektedir. Akideler ve gayeler Rose - Croix fikirleri tarihçilere kolaylýkla yanaþabilir. Zira teþk ilâttaki kardeþler çok yazý yazmýþlar ve 59 Avrupamn büyük kitaplýklarý XVII. ci asýr ilk yansý tarihini taþýyan bu çeþit önemli miktar va etmektedir. Bu kitaplarda çok miktarda sembolik resim ve ilgi çekici iþaretler bulu nmaktadýr. Teþkilâtýn en önemli yazarý Robert Fludd'idi. Onun birçok kitabý XVIII. ci yüzyý luðun yüksek felsefesinin anlaþýlabileceði gerçek bir kýymet taþýmaktadýr. Fludd'ün sistemlediði gibi Rose - Croix akidesi dinî felsefesini burada özetlemeðe çalýþmak Bu geniþ bir tasavvuf sistemidir; gizliliðin kuvvetli tesiri altýnda kalmýþ bulunan bir h ristiyanlýk esrarýdýr; bir neoplatonizm ve bir hikmettir. Bu ortaçað ve rönesanstanberi giz i kalmýþ aþaðý yukarý bütün ananelerin toplamýdýr. Kâinatýn menþeini erkek ateþiyle diþi ma meydana geldiðini izah eden cinsiyet kozmogoni sinde ki gibi bu klâsik gizli temleri n geliþmesi belirtilmiþtir. Bütün insanlar bir tek insanýn deðiþik geliþmelerinden, muhteli ahürlerinden meydana gelmiþlerdir, ilk çaðlarýn eski gizli felsefesini devam etiren birade rler altýn devrinin yakýnda yeniden gelecek olduðunu bildirirler. isyaný ile dininden kovulan insan vecit haline gelmekle eski haklarýna mâlik olabilir. Ýnsan buna muktedirdir. ve Tanrýlaþmalýdýr. Dinî ve sosyal bir iþlem olan «umumî reformcu Gizli büyük eser herþeyden evvel Ergon'dur; fesefî taþýn araþtýrýlmasýdýr; mezhep taraftar edilmeleridir; fa-. kat ayný zamanda bu birincinin mütemmimi olan Pa- 60 rergon'dur, Yani maddeyi saf altýna tahvil edebilen takdis île felsefî taþýn fizikî araþtýr Peygamber insanýn içinde bulunur ve ona tamamiyle nüfuz eder. Her insan manevî kayadan k opmuþ canlý bir taþ parçasýdýr. Kurtarýcýnýn sözleri böylece bütün insanlýða þâmildir. Bu þ tasvir ettiði mabet meydana getirilecektir. O meydana geldiði zaman ölü taþlar canlanacak saf olmayan maden saf altýn haline gelecek ve insan ilk masum ve mükemmel haline rücu edecektir. Bilhassa þunu kaydedelim : vahiy'in devam ettiði inancý, gizli ananenin gerçek Rose - Cr oix mensuplarý addedilen yüksek dereceli teþkilât mensuplarý tarafýndan muhafaza edilmesi, ilimin mahremiyetine vakýf bulunmalarý, felsefî taþa mâlik olmalarý, hayatý hudutsuz uzatm san'atýný bilmeleri, insan üstü ve bilinmeyen kudretlere mâlik olmalara Bunlar zamanýmýzda k kiþilerin rastgelmek için boþyere aradýklarý görünmeyen kiþilerdir. Tabiatýyla bazý rastgelinen Rose - Croix mensubundan bahsolunmaktadýr. Böylece 1615 de s eyyahat eden bir doktor rastgeldiði orta boylu sade giyiniþli, her çeþit ilimden bahsede n, hastalarý bedava iyileþtiren, Rose-Croix teþkilâtý mensubu olduðunu beyan eden kiþiyi an maktadýr. Bu kimse Latince, eski Yunanca ve ecnebi dilleri konuþuyor, kehanette bulu nuyordu. Bu seksen yaþýndaki þahýs ayný yerde iki gece kalmadan kaybolmuþtu. 1625'e doðru b ahiycilerin asýl memleket- 61 leri olan esrarengiz doðu'ya gittikleri haber veriliyordu. Bu tarihten günümüze kadar Av rupada bu teþkilata mensup olduklarýný ileri süren kiþilere rastgelinmiþ-tir ki bunlarýn en urlarý XVIII. ci yüzyýlda saint-Germain kontu ve Cagliostro'dur. Bu Hose-Croix gizli cemiyeti düþünüldüðünden daha önemli bir rol oynamýþtýr. Böylece bu ins uf nazariyeleriyle ayartýlan Descartes Almanya ve Hollanda'da ikâmeti sýrasýnda arkadaþý ma ematikçi Faulhaber vasýtasýyla bu teþkilâta intisab etmiþti. Descartes'in meþhur «Düþüncele a gibi gençlik risaleleri bu bakýmdan açýklayýcý eserlerdir. Bu cemiyet frank - masonluða dahil oluyordu kî Rose - Croix mezhebinin frank masonluða kuvvetli tesiri olmuþtur. Bundan sonraki kýsýmda da frank masonluðu inceleyeceðiz. ----------0O0------- 62 V. ci KISIM FRANK - MASONLUK [ Tarihçesi Fiîlî Masonluktan nazarî Masonluða Hususî bilgileri olan masonluðun kurucularý ruhanî kolejlerde toplandýklarý eski zamanlarda beri diðer mesleklerin arasýnda bir nev'i aristokrasi meydana getiriyorlardý, Orta çaðda k iliselerin ve saraylarýn bu kurudan dinî ve lâik otoriteler tarafýndan birçok imtiyazlarda n istifade ediyorlardý. (Muhtelif muafiyet ve istisnalar, hususî mahkemeler). Frank - mason : kelime manâsý olarak «imtiyazlý mason» manâsýna gelmektedir, O zamanki kuruluþlar larý muhafaza etmeye muktedir olanlar arasýnda paylaþýlmayý matuf kýlýyordu. Böylece üstün devamlý bir çalýþma ve ideal, daha mükemmel, geniþ, umumî ve sonsuz bir mabet fikri kurulu du. Ortadoksluða karþý az çok fena durumda olan, simya ilmiyle uðraþan bu düþüncedeki insan lenecek yer arýyorlardý. Meslek sahiplerinden, kuruculardan müteþekkil fiilî masonluktan nazarî denilen frank-mas onluða geçiþ 63 hususunda Ingilterede (müsamahalý masonlarým gittikçe önem kazanmasý rol oynamýþtý, Büyük Britanya'da, diðer Avrupa memleketlerindeki gibi (freemasons) isimlendirilen fra nk - mason kurucularý vardý. Bunlar zengin ve forslu olup iktidardakiler tarafýndan ko runuyorlardý. Cemiyete kabul edilip girenler de bu giriþ merasimi sýrlarýný gizli tutarak bazý kaidelere riayet etmek mecburiye tindeydiler. «Land-marks» isimlendirilen bu kaid eler kelime olarak mülkiyet sýnýrlarý manâsýna geliyordu. Fakat XVI. cý yüzyýl sonu, karýþý lup, büyük inþaatlarda pek bariz bir yavaþlama göze çarpýyordu. Esnaf loncalarýnda bir geri hissediliyordu. Bunlar -sinelerinde meslek erbabý olmayan kimseleri barýndýrýyorlardý, iþte bunlar müsamahalý masonlar'di ki ekseriya XVII. ci yüzyýl baþlangýcýnda bu müsamahalý mason hayli çoðalmýþlardý. Fakat kesin bir rol oynayan bilhassa ingilizlerin *Rose - Croix» t eþ idi. Bunlardan Roberfr Fludd'ün müritleri 1650 senesine doðru Londrada çok kuvvetli teþkilâ lanmýþlardý. Bunlardan biri olan simyacý Elias Ashmole (1617 -1692) kayýnbiraderiyle birli kte 1646 da müsamahalý masonluða kabul edilmiþti. O da, Thomas biraderler, George Warton , astrolog Lilly vs, gibi ilahiyat âlimi arkadaþlarýyla birlikte mason locasýna baðlanmýþtý u arkadaþlarýn teþkilâtlandýrdýklarý cemiyetin gayesi ilimlerin ideâl mabedi olan Salomon e kurmaktý. Bu gaye için onlar masonlarýn lokallerinde toplanmayý mümkün kýlmýþlardý, Yavaþ y 64 vaþ bu Rose - Croix topluluðu masonlarýn içinde üstünlük elde etmiþlerdi. Onlar kendi rumuz hil ederek giriþ merasimlerini tamamiyle tadil etmiþlerdi. Taþ yontucular bir iþçi sýnýfý m a getiriyorlardý. Ameleler teþkilâta kabul edilmediðinden sadece bir þantiye idaresiyle gör vli usta teþkilâta girebiliyordu, Buna mukabil nazarî masonlukta ise öðrenci, iþçi sýnýfýna n de bir kabul merasimi yapýlýyordu. Usta sýnýfýna geçmek için yapýlan merasimde ise Kiram esi temsil ediliyordu. Menþei iþçilerden gelen bu efsaneyi Rose - Croix cemiyetin deki ler kendi sembol-leriyle geliþtirmiþlerdi. Cemiyetin usullerine ve Salo-mon mabedini n sembolik kuruluþu efsanesine eski þövalyeliklerden mülhem yenilikler ilâve ettiler. Bu h ususta Ýskoçya'yý seçmiþlerdi ki frank - masonluk ismi de Ýskoçlardan gelmektedir. Gizli hr iyan âyinleri de Rose Grcix âyinlerinin aynýsýydý. «Müsamahalý masonlar» böylece çoðaldýlar. Kültürlü sýnýf masonluðun kardeþlik, insaniyet du er birbirine kardeþ diye hitap ediyor, gizli merasimler, tanýþma rumuzlarýnýn cazibesine b aðlanýyorlardý. Bunlardan baþka bütün asiller, Kromvel ve Püriten'lerin ve protestanlar tar an takib edilen katoliklerin hasýmlarý onlarýn localarýna sýðmýyorlardý. Böylece masonluk i düþman olmuþ ve Stuart hanedanýnýn tekrar iktidara geçmesini arzuluyordu. 1660 inkýlâbýnda Charles II tarafýndan da müdafaa edilmiþlerdi. 1668 de ikinci ihtilâlden ve Guülome d'Orange'ýn zaferinden sonra masonluðu zamanýn iktida rý indinde dü- 65 F ¦ 5 rüþt ve insancýl göstermek için yeni bir harekât vuku buldu. Bu harekâtýn failleri Fransýz guliers ve Anderson isimli iki protestan rahibiydi. 24 Haziran 1717 de Ýngiliz baþkentinin dört locasý birleþerek, masonluk kaidelerini birleþt rmekle görevli büyük bir loca kurdular. Asiller ve bujuvalar büyük bir kütle halinde bu loc lara kabul olundular ve yavaþ yavaþ basit iþçiler aralarýnda kaybolmaða baþladýlar. Frank m teþkilâtý meslek erbabý tarafýndan meydana getirilmiþ bir topluluk iken, nazarî bir toplulu lini almaða baþladý. Anderson tarafýndan tekrar ele alman usul ve kaideleri 1723 de ilân e dildi. Bunun birinci kýsýmýnda dünyanýn yaratýlýþýndanberi gelen efnanevî tarihçe belirtili kýsýmda ise topluluðun eski kurucularýna benzeyerek nizamnameler belirtiliyordu. Ayný zam anda cemiyeti herkesin girebilmesine açýk bulundurarak masonlarý kuruluþlarýnýn esasý olan kesin girebilmesine açýk bulundurarak masonlarý kuruluþlarýný esasý olan kardeþlik duygular ya davet ediyordu. Merasimlerde üç sýnýf vardý ; çýrak, kalfa, usta. Bilhassa insancýl, Tan liðine inanan, ruhanî, dinî bir doktrin yayarak, mezhepleri ne olursa olsun bütün hristiya nlara açýk bulunan ve mevcut iktidara sadýk olan Anderson prensipleri yavaþ yavaþ bütün loc rýn nizamnamesi oluyordu. Resmen bir kenara býrakýlmýþ bulunan yüksek dereceli sýnýflara ge , bunlar bazý localarda Stuart taraftarlarý tarafýndan temsil ediliyordu. «Jacobites» 66 lerin kesin hezimetinden sonra bu politik gayelerini yaþatmaya devam ettiren yüksek sýnýflarýn bütün gizli rumuzlarý ile yeniden tashih edilerek görünmeleri gerekiyordu. Mukav ere raðmen onlar bu yeni sistem içindeki yerlerini «tskoçya frank masonluðu» ismi altýnda t n etmeyi baþarmýþlardý. XVIII. cî asýrda Fransada frank - masonluk ve yüksek sýnýflar sisteminin geliþmesi Frank masonluk Fransaya 1730 da girmiþ ve büyük bir geliþme bularak Londradaki büyük locaný in ettiði birçok localarýn kurulduðu görülmüþtü. O çaðýn ingiliz taraftarlýðý hareketi yara gizliliðin cazibesi ve insaniyet gibi Manþ'ýn ötesinden gelen her þeyi hayranlýkla karþýlý Masonluk aristokratlardan da burjuvalardan da çok taraftar kazanmýþtýr. Frank masonluk bütü üyelerini istisnasýz olarak asil ilân ediyor ve locaya baðlý bütün mensubuna merasim kýlýc lece eþitlik emellerini teþvik ediyordu. Fakat Fransýz masonluðu bu sýrada önemli bir buhran geçirecekti. Bu bir dýþ tehlike deðildi izli topluluklara karþý halk otoritesinin düþman olarak itimatsýzlýk göstermesi, 1738 de pa Clement XII nin hükümleri masonluðun geliþmesine engel olamadý. Meclis papanýn hükmünü redd kraliyet mahkemesi masonlara adlî takibat yapýlmasýndan vazgeçti. Mensuplarýn sayýsý gitti rtmasýna raðmen birçok- 67 lan localarýn þýk kýyafetlerle gidilen ziyaretleriyle ilgilenmiyorlardý, Samimi masonlar nÝ amnamade bir deðiþiklik yapýlmasýný temenni ediyorlardý. Þövalye Mic-hel de Ramsay ' in bir u masonlukta bir dönüm noktasý oldu. Ramsay 1686 da Iskoçya'da Ayr þehrinde doðmuþtu. Edinb üniversitesini bitirdikten sonra uzun seyahatler yaptý, Hollanda'ya yaptýðý gezide mutasa vvýf Poiret ile tanýþmýþtý. Sonra Fransa'da Cambrafde 1709 senesinde arkadaþ olduðu Fenelon katolik dinine girmeðe razý etti. Büyük Britanyaya dönüþünde Ozford Üniversitesinde 1730 da asýný kazanmayý baþardý. Büyük ingiliz Locasýna dahil olarak yenilik projelerini tatbik etm büsleri neticesiz kalýnca, Fransýz masonlarýna dahil olmakta karar kýlarak oraya gitti. Fr ansada 1736 da söylediði bir nutuk, yüksek rütbelerin arýzi çoðalmalarýný vasýtalý olarak a en bu nutuk bilhassa teþkilâtýn insancýl gayelerini methederek coþturuyordu. Masonluk bir teþkilâttýr ki yegâne gayesi bir zihniyet ve düþünce birliði temin ederek bunlarýn daha iyi mümkün kýlmak ve zamanla bu zihniyet birliði içinde farkk devletlerin icab ettirdiði muhte if vazifelerde talimatlara riayetsizlikte bulunmamak hususunda ayný düþünen bir millet m eydana getirilmiþ olur. Böylece ilim ve fazilet baðlantýlarý kurulmuþ olur. ikinci kýsýmda Ramsay bir efsaneyi geni rek haçlý seferlerinden bahsediyordu ki. bu nokta en büyük akislere sebeb olmuþtur. Ölen Fe eleon'un eserlerini neþrettikten sonra Ramsay de 1743 de hayata gözlerini 68 yummuþtu. Çýrak, kalfa, usta gibi üç sýnýftan baþka smýf kurulmamasýna raðmen onu yüksek sý nevi babasý kabul ederlerdi. 1740 dan sonra bu yüksek sýnýflarýn geliþmesinde üç derece bel tedir, Karakterini tamamen deðiþtirerek tekrar gizliliði þiar edinen îskoç masonluðu olmuþt htilâl arifesine kadar durmadan yeni sýnýflar kurulmasýna ve Rose-Croix teþkilâtý sýnýflarý akamlar yaratýlmasýna restgeliniyordu. Kendi kendine meydana gelen bir nesil, esrarlý yollardan taþýnan gizli doktrinlerin gerçek bir istilasýyla karþýlaþýyordu. Âyinlerin verüm li manâlarý araþtýrýlmaya baþlanmýþ, sonsuzluk hakkýnda fikirler ve bütün varlýklarýn menþe m hakkýnda düþünülüyordu. Kartal, pelikan kuþu ve mitolojinin feniks kuþu gibi gizli sembol arak Rose Croix' nm gizli hristiyanlýðý olarak âyinlerde ele alýnmýþtý. R, Le Forestier'nin belirttiði gibi bütün bu muhtelif sýnýflar baþlýca iki tipte olurlar : Hiram efsanesini geliþtiren intikam sýnýflarý üyelerine yapýlan cinayetlerden itikam almak tkisini yapýyordu. Ramsay'ýn geliþtirdiði efsane de þövalye sýnýflan masonluðu þövalyelik derecesinde gösteriy Mabet þövalyesi, Babil kulesi mimarý gibi tantana-li isimler taþýyan yeni sýnýflar meydana ki onlarýn sahneye çýkýþlarý debdebeli, tethiþçi veya tasav-vufi oluyordu. 1762 de eski îs asimleri gibi bazýlarý tertipledikleri mason merasimleri veya sistem- 69 leri ile bu karýþýklýðý bir nizama sokmak teþebbüslerinde bulunuyor. Willermoz, Cagüostro, orf gibi diðerleri hususî merasimleri ve sýnýflarý ile aydýnlara yöneliyor lardý, Masonluðu geliþmesi Masonluðun ve bilhassa Fransýz masonluðunun sonradan geliþmesi birçok defa yeniden çizilmiþ 1773 de ortaya çýkan Buyükdoðu birinci derecedeki localarýn ekserisini bir araya toplamýþt lbuki îskoçyalý denilen masonluðun yüksek sýnýflarý Napolyonun baþkanlýðýndaki yüksek bir m rak üç yüksek sýnýf tanýyor ve bu yüksek sýnýflar için imtiyaz veriyordu. Fransa ihtilâli önce masonluða elveriþli gözüktü ve meþhur (hürriyet, eþitlik, kardeþlik) d iktibas etti. Fakat hükümeti muhtelif masonlarý giyotine gönderdi. Burada XIX. cu asýrda masonluðun geliþmesi üzerinde durmayacaðýz. Onu papalýða düþman yapan ihtilâfla da ilgilenm ira tarihin bu kýsýmlarý her zaman anlatýlmýþ, hikâye edilmiþtir. II Masonluða Ýntîsab Þubeler ve sýnýflar Ekseriya zannedildiðinin aksine olarak bir tek merkezi iktidar yoktur. Atölyeler ve mabetler kendi kendilerini idare edecek gruplar teþkil ederler ve her millet içinde büyük bir loca tarafýndan idare edilen bir federasyon meydana getirirler. Her devletin müstakil 70 olduðu gibi millî, büyük localarýn da herbiri müstakildir. Bununla beraber muhtelif milletl re mensup olan insanlarýn hepsinin beþeriyete ait olduðu gibi teorik olarak frank-maso nluk birdir ve bütün hususî localar bir tek ideâl loca meydana getirirler. Bundan baþka bi rçok memleketlerde büyük localar deðiþik þubeler teþkil ederler. Böylece Fransada baþlýca 4 : 1 Fransa'nýn Büyükdoðu'su - Üyeleri her sene seçilen bir meclis tarafýndan idare edilir. rin büyük Koleji yüksek dereceli merasimleri idare eder. 2 Fransa'nýn Büyük - locasý - (îskoçya masonluðu, eski merasimler) Her sene seçilen bir eclisi tarafýndan intihap edilen federal bir meclisçe idare olunur. Bir baþkaný vardýr. Bi r yüksek meclisi merasimleri idare eder. 3 Erkek ve kadýnlarýn karýþýk bulunduðu Büyük loca însan haklarýna göre erkek ve kad der. Halbuki diðer þubeler Ander-son prensiplerine sadýk kalarak kadýnlarý masonluða kabul tmezler. 4 Millî Büyük loca ingiliz masonluðu tarafýndan yalnýz bu þube tanýnmaktadýr. Bu muhtelif þubeler ve sýnýf sistemlerinden yalnýz iki tanesi : (Fransýz merasimleri ve es ki iskoç merasimleri) Fransada Önemlidir. Frank masonlar tarafýndan en ziyade kullanýlan kýsaltmalar meyanýnda üç nokta kutsal üçkeni il eder. 71 Bir mason alfebesi mevcuttur kî bunda harfler çizgi ve noktalarla belirtilir. Derece Loca isimi 1 Mavi localar 2 veya sembolik 3 atölyeler. 4 5 6 7 3 9 10 11 12 13 14 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 g e I î £ m e a f ö I y e veya 1 o c a Ý a r ý 15 kýrmýzý 16 atölyeler 17 veya 18 ruhani meclîs felsefî atölyeler veya r I m ý h e y e t Mahkemeler (x) Fransýzlarýn 7. Ýskoç merasim usulü Fransýz merasim usulü çýrak çýrak kalfa kalfa usta usta gizli usta mükemmel usta gizli sekreter seçilmiþ haki m ve yüksek memur I s k o ç y a I ý teþkilât idare müdürü dokuzlardan seçilen âmir onbeþlerden seçilen âmîr seçil kurucu büyük usfa kraliyet þövalyesi mukaddes kubbeye seçilen ., veya yüce ason kýlýç veya doðu þövalyesi doðu þövalyesi Jerusalem pretýsî doðu ve batý §övafyesý Rose - Croîx þövalyesi (x) Rose Croix prensi Büyük ruhani reis - Ýlâhî Jerusalem in yüce iskoç-yalýsý saygýdeðer büyük usta Prusta þövalyesi Kraliyet þövalyesi veya Lübnan prensi mukaddes þef mukaddes prens Tunç yýlan þövalyesi Merci prensi veya ............ üçlü iskoçyalr Mabedin . büyük âmiri Güneþ þövalyesi Aziz Andre ..............,...... büyük Iskoçyalý Kadosh þövalyesi araþtýrýcý hâkrm .....,,,,...... büyük müfettiþ ci derecesi Ýskoçlarýn 18. ci derecesine tekabül eder. 32 Karar Heyeti Yüksek Meclîs gizli kraliyet yüce prensi 33 umumî müfettiþ büyük âmir 72 Loca Loca veya mason mabedinin þekli merasimde derecelere göre deðiþir. Daima takip edil en ba-¦ zý genel kaideler de vardýr. Loca dik dörtgen biçiminde olup batýdan doðuya yani ýþ olu temsil eder. Giriþ kapýsý batýda, hürmet makamý doðuda bulunur. Sol taraf kuzey, sað ta eye bakar. Mabedin tavaný kubbe biçiminde olup yýldýzlý gökyüzünü temsil eder. Böylece mabe emsil etmesi sebebinden masonlara onun boyutlarýný bildirmek menedilmiþ-tir. Bu husust a onlar : uzunluðu batýdan doðuya gider, geniþliði kuzeyden güneye, yüksekliði nazýr burcun ith burcuna kadardýr, diye cevap vermelidirler. Masonluðun senbolierî 1 Eþkenar üçgen veya (ýþýk veren delta) dinî sembol olup ortasýnda dört mu sevi harfi b ki bunlar Tanrýnýn gözünü ifade ederler. Bu üçken Loca'nýn doðu tarafýna þeref kürsüsünün t leþtirilir ve bütün hususlarýyla kutsal üçlemeyi temsil eder : mazi, hal ve istikbal; basir t, kuvvet ve güzellik; (büyük iþlerin üç prensibi: tuz, kükürt ve cýva); tabiatýn üç kanunu k ve ölmek; aydýnlýk (aktif prensip), karanlýk (pas-sif prensip) ve zaman. Bunlar erkek ve diþi prensip-sipler arasýnda muvazene kurarlar. Üçgendeki göz ayný zamanda Tanrýnýn gözü en güneþi temsil eder ki güneþ ýþýk ve hayatýn menþeidir, Fiil (yaratýcý 73 prensip). Büyük Yaratýcý ve onun yaratmasýný bize tanýtan kâinat. 2 Jakin ve Boaz'ýn iki sütunu Salomon mabedinin mimarý Hiram tarafýndan inþa edilmiþle Beyaz ve kýrmm renkte olan bu iki sütun güneþ ve ayý temsil ederler. Erkek ve diþi, aktif e passif, aydýnlýk ve karalýk, kâinatta yapýcý ve yýkýcý kuvvetlerin mücadelesini temsil ed 3 Parýldayan yýldýz - istifadeli ve hayýrlý fiileri temsil eder, altýndan yapýlmýþtýr. M G har-fi'nin 5 mânasý vardýr: gravitation: cazibe, geometrie: hendese, generation: ne sil, genic: dâhi, gnose: ilahiyat, ayný zamanda God: Tanrý mânasýný ifade eder. 4 Pergel ve gönye pergel insanýn faaliyetini madde üzerinde tesiri ve kâinatýn kuruluþ emsil eder. Pergel nisbetin sembolüdür. Yani o insan dehasýnýn eriþebileceði en büyük sahay ný zaman-da pergelin bir noktadan çýkan iki prensibi (kâinatýn bütün tezahüratýnýn baþlangý ni de belirtelim, 5 Salomon alâmeti - *altý köþeli yýldýz' beyaz üçken ilahiyatý, kuvvetlerin hareketini v eþi; siyah üçken bunun aksine zorluklarý, dünya kuvvetlerini ve insaný temsil eder. 6 - Yontulmamýþ taþ ve küb taþ - Yontulmamýþ taþ gibi mezhebe girmeye aday olanýn yontula be kabul olan üye olmasýný temsil ederler. Taþýn yontulmasýnda kullanýlan tokmak, taþçý kal kabarcýklý düzeç, cetvel, manivela, mala gibi aletler de sembol olarak kullanýlýrlar. 74 7 Parýldayan kýlýç - parýldamak fiiliyle yaratýlýþý temsil eder. Ayný zamanda üyenin muht le temizlenmesini ve saflaþmasýný ifade eder. Masonluðun her basamaðýnda rastlanýlan bu sembolleri kolaylýkla çoðaltmak mümkündür. Bu sem derin mânalarýný masonluðun merasimlerinde rumuzlarýn, hareketlerin incelenmesi çok ilgi çe idir. Fakat bunlar bu kitabýn sýnýrlarý dýþýna çýkmaktadýr. Bîz? burada masonluða giriþ mer nda esas prensipleri incelerken Hiram efsanesine göre çýraklýktan ustalýða geçiþte en karak tik noktalarý belirtmekle yetineceðiz. Masonluða giriþ prensipleri Frank - masonluðun gayesi ideal mabet kurmak san'atidir. Yani insaný eðitmektir.. Yont ulmamýþ taþ gibi olan aday aydýnlatýlarak çýrak ve sonra kalfa olur. Nihayet usta olarak kü ir taþ gibi ideal mabede girebilir. Düþünme odasý ve simya Mezhebe girmeðe aday olan düþünme odasýna sokulur. Bu odanýn içi siyaha boyanmýþtýr. Bir ma tabure vardýr. Masanýn üzerinde bir yazý takýmý, bir su testisi, ekmek, kükürt ve tuz dolu tabak bulunur. Duvarlarýn üzerinde bir takým semboller; orak, kum saati, horoz, VITRIO L kelimesi vardýr. Aday bu odada düþünerek kendinde bir deðiþiklik yapar. Aday 75 ham madde telâkki edilir. Düþünce odasý simya ilminin aleti þeklinde bu ham madde üzerinde yaparak gizli felsefesinin mücadelesiyle onu deðiþtirir. Aday orada karanlýk mezarý b ularak geçmiþ varlýðýný kendi arzusu ile orada öldürür. Sonra aday yeniden doðmuþ olur. Her ni doðmasý için ilk þartýn güneþ ýþýðýndan tamamen azade bulunmasý lâzým geldiðine göre, dü ynamaktadýr. Cemiyete kabul edilecek aday'a simya ilminin ruhî iþlemleri birbiri ardýnca tatbik edilir. G. Persigout'un belirttiði gibi aday simya istiale'sinin üç devresin i yaþar. Karanlýklar koyulaþýr, siyah renk: çürüme devresi þafak, gün aðýrmasý, taþýn beya aþýn kýrmýzýlaþmasý. Bu üç simya prensibi düþünme odasýnda da göze çarpar. Kükürt, tuz ve m msil eden eski bir semboldür. V.LT.R.I.O.L kelimesi: (Visita Interiora Terr ae Rectificando Invenies Occultum Lapidem) gizU formülünün baþ harfleridir ki kelime mânasý bakýmýndan; Dünyada topraðýn içini araþtýrýrsan tasfiye ile hakikati, saklý taþý bulursun" Boucher'e göre bu, insan ruhundan baþka birþey olmayan benliðin (ego) sükûnetle, tefekkürle erincene araþtýrýlmasýdýr. Adayýn üzerinden býçak, para vs. gibi madenî cinsten olan bütün þeyler alýnarak insan tabia urumuna konur, Madeni eþya sun'i, yapma olup medeniyeti temsil eder. Adayýn mâruz bulu nduðu sihirli tesirleri þaþýrtmamak için madenler alýnýr; zira onlar manyetik 76 cereyanlarýn dolaþýmýný aksatýrlar. Samimi duygular iþareti olarak aday'ýn göðsünün sol tar azu iþareti olarak aday'ýn sað bacaðý da çýplaktýr, Hürmet ifadesi olarak sol ayakkabýsý da takýlan kaygan bir düðüm onun bulunduðu dünya ile olan rabýtasýný temsil eder. Üç soru ve yemin Aday yazýlý olarak üç soruya cevap vermek mecburiyetindedir: 1 însan Tanrýya karþý ne yapmalýdýr? 2 insan kendine karþý ne yapmalýdýr? 3 insan diðer insanlara karþý ne yapmalýdýr? Aday vasiyetnamesini yazdýktan sonra evvelce bahsedilen fizikî hazýrlýklar yapýlýr, gözleri pandýktan sonra denemeler yapýlýr ve ýþýða çýkýnca gözleri açýlýr. Nihayet mezhebe kabul ed ratýcýsý adýna yemin eder üzerinde yemin yazýlý olan kâðýt yakýlýr. Dört madde üzerindeki t : kâðýt ( katý cisim ) toprak mürekkep ( sývý ) ----- su telâffuz -----hava yakma -----ateþ Aday ýþýk gördüðü anda mezhebe kabul edilmiþ olur. Âyin esnasýndaki takdis kuvvetine adayýn kme kiçin bütün üyeler kýlýçlarýnýn sivri uçlarýný aday'a yöneltiler. 77 HI ram efsanesi ¦» Mezhebe kabul merasimi esnasýnda en kýdemli mason Riram/ý temsil eder. Bu merasim semb olik bir dram olup eski çaðlar esrarýnýn devamý gibi deðil fakat bir esrarengizliðin devamý ak masonluðu belirtir. Salomon mabedinin kurucusunun katledilmesini anlatan bu efsanenin derin ve esrar lý bir menþei vardýr ve âyinlere XVII. ci asýrda Rose - Croîx teþkilâtý tarafýndan sokulduð ektedir. Onlar ilk çaðlardaki esrarengizliði ve oldukça eski gelenekleri tekrarlamaktadýrl ar. Ustanýn imtiyazlarýný kýskanan üç kalfa birbiri arkasýna Hiram'a hücum ederler ve sonuncula dürür. Onlar cesedi gömerek üzerine bir akasya dalý dikerler. Hiram'ý arayan arkadaþlarý hu iþareti sayesinde onun kadavrasýný bulurlar. Bu efsane mezhebe kabul edilen tarafýndan yaþanýr ve Hiram'ý temsil eden aday cetvelle s onra gönye ile yaralanýr ve tokmak ile öldürülür. Bu üçlü ölümden sonra çürüyen Hiram yenid Bu sembolik dram neyi ifade etmektedir? 1 Düalizm prensibi belirtilir. Dinî ve felsefî bir sistem olan bu prensibe göre madde ve düþünce, vücut ve ruh, iyilik ve kötülük gibi birbirinin zýddý olan þeyler birbirleriyle d le etmektedirler.- Eski çað esrarý bir fenalýktan dolayý suçlu bir insanýn ölümü ile 78 suret deðiþtirilerek dirilen bir insanýn iyiliðini belirtmektedir, 2 Bunun gibi astronomik bir ilham da belirtilebilir. Hiram: Osiris, güneþtir. Eski güneþ ilahiyatýnda sembol olarak kullanýlan akasya güneþin basubadelmevt nebatýný temsil ed asonlara 'dul çocuklarý' denilmesi bu sebeptendir. Tabiat (Isis), sevgilisi güneþ tarafýnd an terkediiince mezara girmektedir. Kýþ mevsiminde güneþ diðer yarým küreye geçmek üzere bi edin-ce mezarýna çekilmiþ gibi olur ve Tabiat da sevgili eþinden dul kalarak neþ'e ve mümbi liðini kaybeder. Çocuklarý da mahsun ve periþan olurlar. Masonlar bundan kinaye olarak ( dul'un çocuklarý) isimlendirilirler. Tanrýnýn tekrar meydana çýkmasý gibi onlar ýþýðýn çocu yah örtü dul'un karakterini vasýflandýrýr ve boþluðun karanlýklarýnýn sembolüdür. 3 Nihayet simya'ya göre bir ilham verilebilir. Hiram efsanesinde kinaye olarak be lirtilen ölüm, çürüme devresi, ilkel maddenin yücelmek için geçeceði bir geçittir. Üç kalfa a) madde, ruh ve düþünce sahasýnda hücum ediyorlar. Bu üç saha dünyayý belirtir .Hiram dinî irilir. O zaman tam manasýyla usta olur. Hiram'm sembolik ölümü Osiris fin, Ýsa'nýn ölümü g ki insanýn tamamen yok olmamasý, iþtiale geçirmesidir. 79 in doktrinler Masonluðun gayesi : yapýcýlýk Frankmasonhýðun gayesi yapýcýlýk, Jerusalem mabedinin yeniden tesisi, yani insanlýðýn mükem iþmesini saðlamak için mâkul rasyonel prensiplere uygun cemiyetin tesisidir. (Büyük ansiklo edi - O. Wirtb) insanlarýn, Kâinatýn Büyük Yaratýcýsýnýn emirlerine uyarak tabiat nizamlarý e çalýþmalarý gerekmektedir. Wilermoz'un yazdýðýna göre frankmasonluðun gayesi insanýn ve t masýndan baþka birþey deðildir. Onun kuruluþundanberi gelip geçmiþ bütün bilginler bu mâruf kâinattaki varlýðýný, insanlýðýn geçmiþteki; hâlihazýrdaki ve gelecekteki umumi ; ininin ta ten mutasavver bir tablo olarak gösterdiðini izah etmektedirler. Frankma'sonluk tara fýndan uygulanan usuller: âyinleri teþkil eden sembolik fiiVerin icrasý, sosyal karþýlýklý teþkilâtýnýn eðitilmesi, zekânýn kültürü, kardeþlik ve dayanýþma ile birliðin gerçekleþmesi Böylece ilk bakýþta frankmasonluk, gayesi insanlýðýn maddi, manevî geliþtirilmesi olan ve p pleri insanlýðýn sonsuz geliþmesine inanan, müsamahakâr, insancýl bir teþkilâttýr. A. Lanto nluðu millî ve dinî bütün üstünlüklerden yapýlý bir ayýrým, (bir müsamaha mezhebi) olarak v , Boucher'e göre masonun vataný sadece doðduðu ve büyüdüðü yer deðil, bütün 80 dünyadýr. Masonluk, gayesi müesseseleri yýkmamaya matuf, din deðiþtirmeleri ifa eden, umumî a ahlâkým milletlerin ve ýrklarýn üstünde tutarak muhtelif müs-bet dinlerin müþterek hüküml a etmektedir. Bu teþkilât muhtelif mezheplerin dýþýnda yer almaktadýr. Ýnsanlýðýn fikrî ve ahlâkî geliþme n birleþmek ihtiyacýný duyan insanlarýn meydana getirdiði topluluktur. Bununla beraber mas onluðun beynelmilel insancýl bir cemiyet olmasý yanýnda bir gizli cemiyet olduðunu da unut mamak lâzýmdýr. Masonluða giriþin gayesi Masonluk intisab edene yol açar, bilgi verir ve rü-muzlan üyelerine muvafakat etme imkânýný verir. Masonluða giriþ felsefesi dinî ve siyasî doktrinlerin üzerinde ve dýþýnda bulunmakta sonluk üyelerini hiçbir inanca ve hiçbir doktrin sistemine zorlamaz fakat onlarý sonsuz bir tekâmüle doðru yöneltir. Sembolizmin rumuzlarý iç çalýþmaya tesir ederek þahýsýn dünyan mesini niyet eder. Masonluðun büyük eseri daima hareketli olan bir vazifedir, teveccüh e dilmesi gereken bir idealdir. Fakat J. Boucher (bu mabet asla tamamlanamayacak v e hiç kimse ebedî Hiram gibi kendisinin de dirileceðini bekleyemez) demektedir. Mason sembolizmi böylece mücerret, manevî, yüce bir felsefî düþünce tarzýdýr ki mason olanýn bunu 81 F : 6 semesi gerekmektedir. O. Wirth, masonlukta kendi kendinizde bulduðunuzu öðrenirsiniz demektedir, Masonluðun esrarý Anlaþýlýyor ki masonluða giriþin gayesi gizli bir doktrinden tamamiyle baþka birþeydir. Bun a beraber mason edebiyatýnda kardeþliðin mahremiyetini gerektiði gizli geleneklerin, ima larýn tekrarlanmasýna rastlanmaktadýr. Doðudan gelen bu esrarlý bilgiler, Pytha-göre, Moise Zoroastre, Jesus gibi bir sýra bilginler tarafýndan neþir ve nakledilmekteydiler. Eðer frankmasonluk eski sýrlarýn sembol ve âyinlerinin mirasýna kon-duysa, yüksek dereceli maso nlar tarafýndan geliþtirilmiþ nazariyat ve düþüncelerin bir esrarý bulunduðunu tesbit etmek deðildir. G. Persigout'ya göre: kaybolmuþ sözleri bulup en eski an'anenin izlerini' topl ayarak meydana getirmek gerekmektedir. Böylece frankmasonluk tarihi devirlerini geçi rmiþ olan eski ve yeni bütün dinler içinde tabiî bir din þeklini almakta insanlýðýn cennet i araþtýrmaða çabalayarak altýn devrini meydana getirmeðe çalýþmaktadýr, Mazaroz: (frankmas lerin dinidir) demektedir. Mason düþünürleri böylece uzun tarihçesi bilinen bütün devirlerin klâsik temaslarýnýn esrar ulmaktadýrlar. Mazaroz'a göre yaratýcý birim, diþi ve erkek, esmer ve sarýþýn, düþünce ve m leþmesinden meydana gelen bir bütündür ki bunlarýn sayý- 82 sýz tezahürat ve tafsilâtýna herbirimiz yerine göre aktör ve seyirci olarak iþtirak etmekte . Burada eski iki prensipi, erkek diþi zýddiyetini buluyoruz. Bu madde prensipini Ja chin ve Boaz sütunlarý sembolleþtirmektedirler, Büyük Yaratýcý dünyanýn üstünde bir varlýk ve kuvvet müessir olmaktadýr. Bu dünya nizamýnýn muhtelif tezahüratýný insanlar müþahade e edirler, Rose - Croix gibi mason filozoflarý güneþ teolojisini de ileri sürerler. Güneþ ýþý yatýný ifade eden ilâhi bir varlýk olmasýna göre güneþ Tanrýyý temsil ederek dünyamýza haya . Kâinatýn doðuþu aydýnlýðýn zýddý olan karanlýða tesiri ile izah edilmektedir. Modern yazarl seri belirttikleri veçhile: J. Boucher, en son izahlara göre, her maddenin nihai ola rak ýþýk parçacýklarýna bölündüklerini ve bu küçük ýþýk parçalarýnýn toplanarak boþlukta bi tirmesiyle dünyanýn teþekkül ettiðini yazmaktadýr. Maddenin Özü ýþýk olduðuna göre içinde b tiði yer karanlýktýr, Boþluk mekân gecedir, madde ise gündüzdür. Iþýk huzmelerinin elektron atom ve moleküller ha birleþerek bir topluluktan ayýrmak üzere tahsis ettiði dünya meydana gelmektedir. Bu sure tle de zaman ortaya çýkmaktadýr. Burada eski dünya yumurtasý doktrininin yeni formülü belir tedir ki bunda bütün varlýklar belirmemiþ tohum halinde bulunmaktadýrlar. 83 insan ise tabiatte imtiyazlý bir yer tutmaktadýr. Nitekim ilahiyat, kendisinde güzelli k, iyilik ve gerçeklik idealini taþýyan insan ile temsil edilmektedir. Düþünen, akýl ve zek unan insan, varlýðým Tanrýlaþtýrmakta olup kudretiyle imkânlarýný namütenahi geliþtirebilme Masonluk sýrlarý felsefî ve dinî bir kýsým doktrinler üzerinde önemli ve büyük bir tesir me irmiþtir. Goethe'nin Faust'u Mozart'ýn Sihirli flüt operasý gibi edebî ve san'at eserlerin de bu tesir göze çarpmaktadýr. ----------0O0---------- 81 ÝKÝNCÝ BÖLÜM SÝYASI GÝZLÝ CEMÝYETLER Birinci Kýsam Genellikler Gizli teþkilâtlarla siyasî teþkilâtlar arasýndaki alâka ve farklar Bu kitabýn baþýnda gizli cemiyetlerle siyasî cemiyetler arasýnda kesin bir sýnýrlama yapman r olduðun ubelirtmiþtik. Haricen belli olan þekillerdeki farklar daha azdýr. Her gizli c emiyette, þekli ne olursa otsun, bir yemin vardýr. Bu yemin "emir ve talimatlara uya rak itaat etmek ve sýrlarý ifþa etmemek'' hakkýndadýr. Buna ilâveten aday'ýn cemiyete kabul daima bir giriþ merasimi yapýlýr. Ayný maksat için çalýþanlarýn haricen gizli cemiyetlerink enzeyen tecrübelerden ve merasimlerden faydalamldýðýný herkes bilir, Tarikat ve cemiyet me nsuplarýnýn güttükleri gayeler ta-rikatlerde uhrevî, siyasi cemiyetlerde ise dünyevîdir. 85 Politika üstü bazý teþkilâtlarýn nazarî sözleþmelerinde sosyal reform projeleriyle ilgileni eði ve gayelerinin felsefî olduðu açýklanmaktadýr. (Rose Croix teþkilâtý) çok bilinen bir m tmek için frank mason teþkilâtýnýn, tesirinin büyültülerek hissedilmemesine raðmen, önemli rol oynadýðýný beürtebiliriz, Bazý polemikçiler muþeviler tarafýndan idare edilen geniþ bir mplosunu ihbar etmiþlerdir, ingiliz hâkimiyeti, bolþeviklik, Amerikan tröstleri, radikal partiler aþaðý yukarý bütün dinlere karþý propoganda yaparak yýkmak ve bütün memleketlerde geçirmek için kiralýk katillerden faydalanýrlar. 18. ci asýrdan günümüze kadar siyasî cemi yapanlar þiddet ve Ýstibdada baþvururlar. Tarihte bu yanlýþ anlatýlmaktadýr. Zira 1789 -17 Fransa ihtilâlinde eðer frank masonlar faal rol oynamýþsa sonra Jakoben'ler taþkýnlýklar ya dýr. Konvansion idaresinin mason localarýný kapatarak birçok masonlarý giyotine gönderdiði rilmemektedir. O zaman masonlarýn þefi Orlean dükü Filip idi. Bununla beraber diðer mânada alaða ederek masonluðun bazý memleketlerde politik geliþmelere hiç tesir etmediðini zannet emelidir. (Masonlarýn Fran-sada kilise ile devletin ayrýlmasý hususundaki kanuna rey v erilmesindeki rolü)... Böylece Lantoin'ýn ayýrt ettiði tarikatçý ve politik olarak cemiyetin iki çeþitten hangisin il olduðunu anlama kiçin bir usul vardýr. Bu usule göre merasim ve âyindeki mânalar derinle rildiðinde felsefî, ahlâkî 8$ ve dinî anlamlar bulunursa bu tarikatçý bir cemiyettir. Buna mukabil bu anlamlar kendi ne göre mâna taþýmayarak cemiyete girecek adayýn düþüncesine tesir etmek gayesini güdüyorsa bîr cemiyettir. Rene Gue-nonTa göre bu iki çeþit cemiyeti diðer bir ayýrt etme usulü de var Tarikatçý cemiyette manalý ve temsilî rumuzlarýn kimin tarafýndan belirtildiði tesbit edile Siyasî cemiyetin merasimi ise tanýnmýþ bir þahýs tarafýndan yönetilir. Siyasî cemiyetlerin genel karakterleri ve sýnýrlandýrýl- malarý Tamamiyle siyasî gayeleri olan gizli cemiyetlerin önce beliren niteliði müddetlerinin sýnýr oluþudur. Halbuki tarikatçý cemiyetlerin müddeti devamlý olup, dinlerdeki gibi yaþlýlardan ere intikal etmektedir. Siyasi cemiyetlerin süresi ise kýsa sürmektedir. Ekseriya bili ndiði gibi onlar devlet iyi geçinmekten uzakta bulunmaktadýrlar ve tarikatçý cemiyetlerdek i gibi teferruatlý mahalli teþkilâtlardan mahrum bulunmaktadýrlar. Musa-mahalý da olsa üyel ri kendilerini tanýtýp, gösteriþ yapmak temayülündedirler. Gayeleri daima tahdit edilmiþtir ir kere bu gayeye eriþildi mi cemiyetin gizliliði lüzumsuz kalarak kaybolmaktadýr. Polis in cemiyeti kapatmak üzere teþebbüse geçmesiyle de cemiyet arzusu hilâfýna daðýlmaktadýr. 87 Bu çeþit gizli cemiyetleri doðuracak uygun þartlar ba-kîmandan önce rakip gir otoritenin me cut olmasý gerekmektedir ki buna karþý olarak gizlenmeye lüzum hasýl olmaktadýr. A. Lantoin 'm çok doðru olarak belirttiði gibi hükümete çok düþmanca teorilerin izhar edilebildiði en t rejimlerde bile daima suikastlar vuku bulmaktadýr, Diðer taraftan ekonomik ve sosv a! durgunluk ve zayýflýk devreleri birçok gizli cemiyetlerin doðmasýyla belirtilmektedir. Meselâ adalet cemiyetleri ekseriya hükümetin zayýf olup otoriteyi temin edemediði zamanlar da meydana çýkarlar. Siyasi gizli cemiyetleri gayelerine göre þöyle sýnýf-landýrabiliriz : Adaletin zayýfladýðý zamanlarda kurulan adalet kemiyetleri. Bir ecnebi hakimiyetine veya zalim bir idareye karþý mücadele gayesiyle kurulan siyas i cemiyetler. Kendi istifadeleri için istidatlarýnýn muzafferiyetini arayan beynelmile l gayeleri olanlarý da bu sýnýfa dahil etmek mümkündür. Bazý tarihçilerin gerçek gizli cemiyetler olarak belirttikleri cinayî cemiyetler A. Lan toine'a göre esrarengiz tesanütlerine raðmen gangsterler ve kýz kaçýran serseriler burada b zi ilgilendirmemektedirler. Umumiyetle bu gizli cemiyetlerin herbirinin nizamlarý, bir veya birkaç þefi bulunmakta olup hareketleri en ince teferruatýyla planlanmaktadýr. Birbirlerine olan rekabetleri 88 uyanýk polis ve umumî efkârýn dikkat nazarýný celbederek izlenir. Bu siyasi gizli cemiyetlerin sadece sayýlmasý bile bir cilt doldurur. Biz burada yal nýz birkaç tanesini misâl olarak inceleyeceðiz; Saint - Vehme, Baviyera mutekitleri, Carbonari, Ýrlanda Gizli Cemiyetleri, Ku - Klux Klan, Maffia, Cinai Cemiyetler. ----------0O0---------- 89 Ýkinci Kýsým SAINTE - VEHME Menþeî Sainte - Vehme adalet gayesiyle kurulangizli cemiyetlerin en meþhurudur. XIII. cü yüzyýlýn ortasýna doðru Vestafalya'da Baviyera ve saks dükü I. ci Frederik tarafýndan imparatorluðu ilânýndan sonra hüküm süren kargaþalýk ve haydutluk esnasýnda bu cemiyet doðmuþtur. Ren ve hirleri arasýndaki bu arazide kurulan imparatorlukta asayiþ temin edilemiyor, haydut lar memleketi haraca kesiyorlardý. Bu anarþiye son vermek, zayýflamýþ adalet otoritelerini n yerine geçmek için Sente - Vehme cemiyeti kurulmuþtur. XIV. cü asýrda bu gizli cemiyet sý sýz bir iktidara mâlikti, ve en parlak devrinde yüzbinden fazla üyesi vardý ki bunlara Wis senden denilmekteydi. Bu cemiyetin kazai hükmü 137Fde Vestefalyada imparator 4. cü Þarl tarafýndan tasdik edilen kod ile tanýnmýþtýr. Nihayet 5. ci Þarl ve imparator Maksimilyen'i kanunlarý, kýsa süren bu 00 mahkeme usulü kodunu lüzumsuz kýlmýþtýr. Bununla beraber 16. cý asýrdan sonra bile Sente - cemiyetinin tesir ve iktidarý gizlice devam etti. Bu gizli cemiyet Alman toprakla rýnýn Napolyon askerleri tarafýndan 1811'de istilâsýyla ortadan kaldýrýlmýþtýr. Cemiyetin teþkilâtý Bu cemiyet korkuyla karýþýk bir itibar telkin ediyordu. Zira sosyetenin her sýnýfýna mensup büyük miktarda üyeleri mevcuttu. Bunlar yeminlerini tutarak mahkemeleri durdurmayý ifa e diyorlardý. Cemiyet mensuplarý tanýnacak iþaretler taþýyarak dereceli rütbe alýyorlardý, Fr n: hükümleri tatbik" etmekle mükellefti. Freischöffen: yargýlardý. Stuhlherren: Mahkemeye b anlýk yapardý. Sente - Vehme toplantýlarý umumiyetle açýk havada yapýlýrdý. Mahkeme celsele iyetle herkese açýk bazý durumlarda da yeminlilere tahsis edilirdi. (Gizli mahkeme). G izli tutulan yazýlý bir kanun vardý ki bunu cemiyet haricindekilere bildirmek yasaktý. B aþlýca ceza en yakýn aðaçta asýlmaktý. Sanýða altý hafta üçgün zarfýnda cevap vermek mecburiyetinde olduðu üç davet yapýlýrdý. Eðe evap vermeði kabul ederse otuza kadar þahit göstermeðe hakký bulunurdu. Þayet sanýk mahkûm rse Vehme tarafýndan aðaca astýrýlmak suretiyle hüküm infazolunurdu. Sanýk üç davete de cev ediði takdirde gýyaben mahkûm edilir ve Vehme'nin üç 91 üyesi ona el koyunca en yakýn aðaca onu asmak salâhiyetini haiz olurlardý. Böyle bir mahkem nin iþini çabuk bitiren mahkeme usulü ve büyük miktarý bulunan üyeleriyle Ýspanyol engizisy adar korku telkin etmesi kolayca anlaþýlmaktadýr, ----------0O0------ 92 Üçüncü Kýsým BAVIYERA MUTEKÝTLERÝ Önce (kemâle erenler) adýný alan bu mutekitler Baviyera'da Ingolstadt'da Üniversitede ruha ni kanunlar dersi veren Adam Weishaupt isminde 28 yaþýndaki genç tarafýndan I Mayýs 1776'd a kurulmuþtur. Weishaupt sosyal reform bakýmýndan son derecede ileri düþüncelere mâlik olup nlarý muzaffer kýlmak gayesiyle bu teþkilâtý kurmuþtu. Weishaupt dinî ve siyasî tartýþmalarý mason localarýnda yasaklayan nizamnameden dolayý darý küsen frank masonlarýn mühim bir kýsmýný cemiyetine sokmaya muvaffak olmuþtu. 1983 de en p ak devrinde Baviyerada 600 üyesi bulunan bu cemiyetin bütün Avrupada üyeleri bulunmakta idi. Fakat bu baþarý uzun sürmemiþti, Bu gizli mason cemiyetinin teþkilât ve gayesi ne idi? Rütbeler Weishaupt ve arkadaþlarýnýn rütbeleri üç devredede sýnýflandýrýlýyordu. I Mütehassýs yetiþtiren : 93 1. Yetiþtirici, 2. Acemi, 3. Erginleþmemiþ minör makamý, 4. Mutekit minör makamý. I asonluk : 1 Çýrak Sembolik 2 Kalfa 3 Usta * ;<, im 4 Mutekit majör makamý geniþ, alakasýz t . J 5 idareci mutekit III Gizlilik minör majör 1 Rahip 2 Saltanat naibi 3 Müneccim 4 Kral Teþkilâtýn gerçek gayeleri üyenin bu rütbelerde derece derece yükselmesiyle anlaþýlýyordu. 1. Mutekit minör - amir ve büyüklerine mutlak bir itaat edeceðine dair yemin ediyordu . Cemiyetin gayesinin bütün insaniyeti büyükleri tarafýndan idare edilen yekvücut olarak te akki etmek olduðu ona öðretilip anlatýlýyordu. 2. idareci mutekit batýl itikatlara, çekiþtirmeye, dedikoduya, despot ve zalimliðe ka rþý fazilet, basiret, iffet ve hürriyet uðrunda mücadele edeceðine yemin eder. 3. Rahip mertebesinde aday daha ziyade tarikat doktrinlerine tabi tutulur. Bu doktrinde: (bezdirici ida- 94 recilerden kurtulmanýn çaresi devletin bütün kuvvetlerini ele geçirmek gayesini güden bir g zli cemiyetin icraatýyla hareket etmektir. Prens ve rahipler imha edilmelidir. Mil liyetçilik yerini kozmopolitliðe býrakmalýdýr.,.) denilmektedir. 4. Müneccim rütbesinde maddi vahdeti vücut felsefesi örne kolmaktadýr. Wheishaupt: Tanrý ve dünya birdir, bütün dinler esasý olmayan haris kimselerce icat edilerek yapýlan sun'i þeyle dir, demektedir. 5* Nihayet en yüksek mertebede olan kral mezhep üyelerine: Her kimsenin eþit haklara s ahip bulunduðunu, insanýn kendi kendine hâkim bulunarak kendini idare etmesini, pederþah i devlette olduðu gibi milletlerin bu durumda onu idare edebilecek bütün yollara yönelec eðini, yani mümkün olabilirse sulhen mümkün olmadýðý takdirde kuvvetle, dünya yüzünden tabi iliðin kalkmasý gerektiðini belirtmektedir. Mutekitler müstear isim alarak, eski isimler i kullanarak birbirleriyle iþaretleþirlerdi. Wheishaupt'un ismi (Spartaküs), Baron Von Knigge'nin ismi (Filon), hâkim Zwackh'ýn ismi (Katon) idi. Muhaberelerinde de Ba-vi yera'yý (Yunanistan), Münih'i (Atina) isimleriyle belirtirlerdi. Mutekilterin nihai gayeleri ^ Mutekitlerin nihai gayeleri felsefî anlamda anarþiden baþka birþey deðildi. Weishaupt, frank masonluðun bütün hýristiyan mezheplerine þâmil olan ahlý ve avantajlý bir þeklini kurduðunu belirtiyordu. Düþüncesiz dinî hükümlerden 95 insaný serbest kýldýðýný, umumi bir bahtiyarlýk görüþü ile cemiyetin faziletlerini canlandý ileri sürüyordu. Hürriyet ve müsavatýn geliþtiði bir memlekette bunlarýn çabuk gerçekleþtið rütbe, mertebe silsilesi ve zenginlik gibi engelleri aþacaðýný, insanlarýn serbest ve mes' t olacaðýný izah ediyordu. Bazý tarihçilere göre mutekitlerin meramlarýný da mason larýnki ilâtý kendi çýkarlarýna kullanmaya karþý bulunduðu belirtilmektedir. B. Fabre masonlarýn ni ni belirtmek için þöyle yazmaktadýr: Otorite yani hükümet bakýmýndan, kanun yani kanun yapý , aile yani cemiyet bakýmýndan milliyetçi, sýnýrlý ve memleketçi olmamak. Cemiyetin kapatýlmasý 1982 de meþhur bir frank mason olan Baron Von Kniggenin intisabý ile cemiyet büyük geliþme saðlamýþtý. Bu zat Vestefalya þefi olmuþtu. Fakat o Wheishaupt'-un otoritesine çabuk tecav miþ ve onun tarafýndan mutaassýplýkla itham edilmiþtir. Wheishaupt onun merasimlerde dinî e emanlar abüyü kyer verdiðini ileri sürüyordu. Nihayet 1787 de Filon cemiyetten ayrýldý. O z na kadar önemli çatýþmalarda bulunan Baviyera seçmeni ihtilâlci niyetleri belli olan bu tar kat hakkýnda tahkikat açýlmasýný emretti. Knigge'nin çekilmesinden sonra korkan dört üye se giderek (tarikatýn huri s tiyanlýktan ayrýldýðýný, epikür zevklerine kapýldýðýný, 96 intiharý haklý gördüðünü, milliyetçiliði ve mevcut idareyi küçük düþüncelerin düþüncesiz hü susi mülkiyeti inkâr ettiðim, fenalýða müsaade ettiðini ve tarikatýn çýkarlarýný her þeyden yan etmiþlerdi. 1785 de cemiyet feshedildi. Weishaupt ve üç idareci arkadaþý kürsülerinden irilerek Baviyera'dan kovuldular. Baviyera mutekitlerinin Fransa ihtilâline üstün tesirleri tahmin edilmektedir. Mirabo ve Orlean Dükü Fi-lip'in harekâta bu cemiyetin mensubu olarak iþtirak ettikleri belirtil miþtir. Fakat bu husustaki deliller noksandýr. 0O0- 97 F : 7 Dördüncü Kýsým CARBONARÝ Menþei Karbonari cemiyeti geçen yüzyýl kendisinden çok bahsettir mistir. Muhtelif romanlar konu larýnda onu sahneye koymuþlardýr. Tertip ve komplolarý iyi bilinmekle beraber menþeleri ha kkýnda fazla bilgi bulunmamaktadýr. Karbonarizm'in atalarýnýn oduncu, kömürcü gibi tamamiyl ararsýz bir cemiyet olduðu zannedilmektedir. Bu bir nevi kumpanya. olup, adýndan da an laþýlacaðý gibi oduncu ve diðer orman iþçilerinin topluluðu idi. Fakat içinde cemiyetin büt insanlar mevcuttu. Bu orman masonlarýnýn toplantý yeri tercihan açýk hava olup, giriþ meras mleri yapýlýr, iþaret ve tanýþma parolalarý kullanýlýrdý, içtimai karþýlýklý yardým ve iyil geliþtiriyor, eylenýp mes'ut olmayý eðitiyordu. Bu masum topluluktan polisin aðzýna düþen n ve Fransýz karbonari cemiyetlerine nasýl geçilmiþtir? Napolyona karþý kurulan, Filadelfiyalýlar veya Olempliler gizli cemiyetinin kurucusu m eþhur general 98 Mallet'in arkadaþý olan albay Oudet'in bu cemiyette bir rclü olduðu tesbit edilmekle ber aber cemiyetin teþkilâtý bir esrar perdesine bürünmektedir. Oudet doktrinlerini yaymak için italyan karbonari cemiyetinin menþei olduðu tahmin edilen Jura kömürcülerine dayanmakta id i. Frankmasonlukla karbonari arasýndaki münasebetler de esrarengizdir. Ýtalyan Karbonarî'leri Karbonari cemiyeti güney italya'ya Murat'ýn Napoli krallýðý zamanýnda Fransýzlar tarafýndan lmuþtur. Jura kömürcüleri cemiyeti örnek alýnarak bu cemiyet düzenlenmiþti, italyan karbona inin geliþmesi Murat'ýn polis nazýrý yaptýðý Maghella zamanýnda olmuþtur. Maghella Napolyon sýmý olup 1814 de müttefiklere katýlmaya Murat'ý ikna, etmiþti. Maghellaf-nm ideali anayasa olan meþrutî Italyamn baðýmsýzlýðý idi. Bu gaye ile Napolyon ve Burbonlarýn mutlak bir ikti rþý karbonari cemiyetinden faydalanýlmýþ ti, Cemiyet olaðanüstü bir çabuklukla geliþerek ku . J. Her on Lepper'in belirttiði gibi Kalabr ve Abruz þehirlerinde ikamet eden bütün erk ekler cemiyete girmiþlerdi. Karbonarfler bütün sosyete sýnýflarýndan mensuplarýný toplayara let içinde devlet haline gelmiþlerdi. Mensuplarýna askerî emirler vererek, onlarýn suçlarýn e gizli mahkemelerinde yargýlýyorlardý, Umumî mahkemeye kendi gizli mahkemelerinin 99 müsaadesiyle müracaat edilebiliyordu. Napoli kralý Fer-dinand'ýn polis nazýrý Kanoza rakip larak kurduðu Kal-derari cemiye tiyle KarbonariLere karþý mücadeleye giriþti. Fakat üyeleri aþýrý derecede irtikaplarýndan bu cemiyet krallýðýn emriyle 1816 da kapatýldý. Bu arada Ka 'ler gittikçe kuvvetlenirken Kalabr ve Abrüz þehirlerinde teþkilâtlanan bazý cemiyetlerin ü eri siyasi cürümler iþliyorlardý. Ýmparator onlarla savaþmak için bir Ýngiliz generaline ba . Diðer mutedil cemiyetler ise orta kuzey îtalyanýn muhtelif devletlerini mühimseyerek k uzey îtalyadaki Avusturyalýlarý kovmak gayesiyle çalýþýyorlardý, italyan Karbonarilerinin t i çok karýþýk olduðundan fazla tafsilâtýna giriþecek deðiliz. Yalnýz, Avusturyalýlar tarafýndan îtalyanýn baðýmsýzlýðýnýn bertaraf edildiðini iþaret edel er bu hareket sönmedi ve XIX cu asýrda Karbona-rism gayesine eriþmek için çoðalmakta devam tti. 1821'den sonra muhtelif Karbonari mensubu memleket dýþýna kaçarak teþkilâtlar kurdular. Anc k bütün îtalyada'da muhtelif isimler altýnda ihtilâlci cemiyetler mevcuttu. 1831 ayaklanma sýnda Avusturya Ýtalya üzerindeki hâkimiyetini yeniden kurdu. Nihayet ihtilâl hareketinin idaresi el deðiþtirerek ilk hasýmlara geçti. 1834 Nisanýnda muh elif memleketlerden kaçan siyasî þahýslar Bern þehirinde toplanarak beynelmilel ihtilâlci b r cemiyet kurdular: Genç Avrupa. Bu cemiyet daha ziyade Ýtalyan (Mazzini) nin eseriy di. 100 îtalyamn kuruluþunda ve Avusturya hakimiyetine karþý savaþmada bu gizli cemiyetlerin faali yetleri bilinmekte olduðundan Avrupa tarihlerinde yazýlý olan bu kýþýmýn tafsilâtýna giriþm apolyon Bonapart'ýn bir Karbonari üyesi bulunduðunu ve yeminine sadýk kalarak îtalyamn baðý lýþtýðýný herkes bilmektedir. Fransýz Karbonari'Ieri Karbonarizm'in meraklý bir geliþme seyiri takip ettiðini görmüþtük. Nitekim Ýtalya da kömür rdýmlaþma topluluðu þeklinde baþlayarak önemli bir si-yasî iktidara sahîp olduðunu inceledi opluluðu 1820 de kýsa bir zaman sadece Avusturyalýlar maðlûb edebilmiþlerdi. Napoliden gele iki Fransýz genci aralarýna beþ Fransýz arkadaþlarýný da alarak yedi kiþilik bir Karbonari sý kurmuþlar ve bütün Fransaya yayýlmýþlardý. Tesir ve adet bakýmýndan çoðalmak için iyi te ve emniyete itina ediyorlardý. Yeniden intisab eden üyelerin seçiminde en büyük titizlik gözetiliyordu. Toplantýlar ýssýz yerlerde gece yapýlýyordu. Bütün emirler fnlen yerine geti ordu. Cemiyet mensuplarý umumi yerlerde ihtiyaç hasýl olursa iþaretlerle muhabere ediyor lardý. Cemiyete giren aday bütün monarþilere kin güdeceðine yumruðu ile yemin ediyordu. Yeni bir loca kurulacaðý zaman kurucu büyük locanýn 2 üyesi yeni locanýn ilk üyesini cemiye bul 101 ederek o locanýn reisi yapýyorlardý. Kendileri de reis yardýmcýlarý olarak sansür yapýyorla ni baþkan. bile onlarýn hangisinin daha kýdemli olduðunu bilmezdi. ihanet riskini bertar ak etmek için bir locanýn üyeleri 20 olarak tahdit edilmiþti. Localar arasýnda da her türlü haberat ve münasebet yasaktý, 1822 de Fransa'da askerler, iþçiler ve Öðrencilerden müteþekk kriben 60.000 Karbonari üyesi vardý. Teþkilâtýn baþlýca gayesi monarþiyi kuvvetle yýkmaktý. n her mensubu bir tabanca ve 20 kurþun taþýyabilirdi. Cemiyetin reisi La Fayette idi. Diðer þefleri Manuel d'Ar-genson'da harekâta nezaret ediyorlardý. Çok merkezileþmiþ teþkilâtýna raðmen bu cemiyet iktidarý tahmin ettiði gibi çabuk ele geçir Aralýk 1821 Bedfort'da baþlayacak umumi ihtilâl için kararlaþtýrýlmýþ tarihti. Fakat tesbit randevuya La Fayette'in çok geç gelmesi umumi bir fiyasko oldu. Bu arada kraliyet p olisi hazýrlanan bu geniþ çalýþmalarý keþfetmiþ bulunduðundan Marsilya, Lion, Saumur, La Ro deki teþebbüsler neticesiz kaldý. Sonuç olarak þiddetli bir bastýrma hareketinin ölçüleri ç . Akisler yapan gürültülü bir duruþmadan sonra La Rochelle'in 4 þefTnin Pariste kafalarý ke di. Bundan baþka cemiyette birlik yoktu. Taþra üyeleri isimlerini bile bilmedikleri þefl ere itaat etmekten þikâyet ediyorlardý. Bununla beraber Fransýz Karbonariîeri 1830*a kadar (kralýn yeniden tahta çýkmasýna) restorasyona karþý komplolar yapmaða devam ettiler. rbonari 102 mensuplarý Louis Philippe'e düþman ihtilâlci cemiyetler kurarak 1848 Cumhuriyetinin kuru cularý olmuþlardýr. KarbonarÝ'nîn teþkilâtý 1814 de kuruluþundanberi italyan Karbonarileri eski kömürcülerin ve masonlarýn teþkilâtlarý a etmiþlerdi. Mensuplarý çýrak ve usta gruplarýna ayrýlmýþtý, Mezhebin merasim usulüne göre eli tahta kaplama olurdu. Bir uçta dört köþe olmayan bir kütük bulunur ve orada usta oturur u. Kütüðün üzerinde bez örtü, su, tuz, haç, aðaç yapraklarý, sopalar, ateþ, toprak, akdiken r makara iplik ve rumuzlarý tamamlamak için mavi kýrmýzý ve siyah üç kurdele bulunurdu. Ust arkasýndaki duvarda bir üç-gen ustanýn isminin baþ harflerini taþýmaktadýr. Soldaki üçgen d rmasýný taþýrdý, Saðdaki iki üçgende ise çýraklarýn gizli isimlerinin baþ harfleri bulunurd ita) büyük locasý Napolide bulunur, teþkilâtýn talimat ve nizamlarýný yapardý. Altýn kitapl in statüsünü, siyah kitapta d acemiyete kabul edilmeyen adaylarýn ve herhangi bir sebepl e çýkarýlanlarýn listesi yazýlý bulunrdu. Giriþ merasimi tamamen dini mahiyetteydi. Gözleri an çýrak adayý baltanýn üzerine cemiyetin sýrlarýný ifþa etmeyip birbirlerine yardým edeceð derdi. Usta rütbesinde merasimi yapan Pilat adýný alýrdý. Onun Kaif ve Herot adýnda iki yar cýsý vardý. Gözleri kapanmýþ aday merasim es- 103 nasmda bir haça baðlanýrdý. Gizlenmiþ üyeler Avusturya askerleri farzedilerek tüfeklerini b tarlardý. Bastýrýlma hareketinin baþarýsýyla polis tarafýndan takib edilen Karbonari tasfiye edildi. azzini gençliðinde Doria isimli bir tarafýndan cemiyete intisabýný þöyle anlatýr: (O bana, zulümlerinin toplantýlarý mümkün kýlmadýðýný ve gayeye eriþmek için ihtiyatlý olmak lâzýmg me ve merasimlerden benim kurtulacaðýmý belirterek kesin ve kararlý hareketlerim, talima tlara itaatim ve fedakârlýðým hususunda beni sorguya çekti. Sonra beni diz çoktur erek kýný bir hançer çekti. Mensuplarýn söylediði yemin formülünü bana tekrarlattý. Arkadaþlarýmý tan e bana öðretti). Fransýz Karbonarilerinin merasimleri italyan Kar-bonarilerinin merasimlerinde hâkim olan dinî tesirden sýyrýlmýþtýr, ----------0O0---------- 104 Beþinci Kýsým Ýrlanda gizli cemiyetleri VIII. ci Hanri tarafýndan Ýngiltere'nin irlanda üzerindeki hâkimiyeti tesis edildiðindenbe ri Ýrlanda istiklâlini elde etmek için çabalar yapmýþtýr. Elizabet dev-rindenberi Wood Kern simlendirilen asiler aza Ýtilama-makta olup gerilla faaliyetlerini ingiliz otorite lerine karþý çoðaltýyorlardý. Fakat bunlar kelimenin tam manasýyla gizli cemiyet deðildiler anýmýza kadar kurulan bu cemiyetlerin en önemlilerini belirteceðiz. Birleþik Ýrlandalýlar Birleþik irlandalýlar cemiyeti Kuzey irlanda da Belfast þehirinde 1781 yýlýnda kurulmuþtu. ayesi Fransa-nýn yardýmýyla Büyük Britanya hâkimiyetini sarsmaktý. 1688 de tahttan indirile tuart hanedaný mensuplarý ka-tolik irlandalýlar, XIV. cü Lui'nin taleplerindenberi Frans aya sempati besliyorlardý. Birleþik Amerikanýn istiklâl harbi, Fransýz ihtilâlinin ideoloji i Birleþmiþ irlandalýlara da tesir etmiþti. Birleþmiþ irlandalýlar cemiyetine dahil olan þu telkini ezberlemek mecburiyetinde idi: 105 Doðru musunuz? t Doðruyum. Ne gibi doðrusunuz? Kamýþ gibi doðruyum. Devam ediniz. Hakikat, sadâkat, birlik ve hürriyet için. Elinizde ne var? Yeþil bir dal var. Nereden aldýnýz? Amerikadan. Nerede yeþerdi? Fransada yeþerdi. Onu nereye dikeceksiniz? Büyük Britanya tacýna dikeceðiz. 1796 da Birleþmiþ Ýrlanda cemiyeti Lord Edward Fitz - Geraldý müzakereler için delege olara Fransaya gönderdi. General Hoch kumandasýndaki orduyu taþýyan bir Fransýz filosu tertiple nmiþti. Fakat bir fýrtýna gemilerin yolunu deðiþtirdi ve çýkarma beklenmeyen bir ypre yapýl nsýzlar yeniden gemilere bindiler ve Visten de Ýrlandalýlar tarafýndan toplanan yüzbtn kiþi savaþa madan daðýldýlar. Sinn - Fein XIX yüzyýlda Ýrlandalýlar önce kanuni yollardan muhtariyetlerini temin etmeye lýþtýlar. Fakat Ýngiltere hükümetinin yavaþlýðýndan býkarak bazý irlandalýlar doðrudan doðr rar verdiler ve XIX. cu yüzyýlýn sonunda Ýrlandalýlar dilinde (yalnýz biz) anlamýna gelen S - Fein gizli cemi- 106 yeti kurulmuþ oldu. Britanya otoritelerine karþý sui-. kastler çoðalýyordu ve orduda ayakla malar vuku buluyordu ki bunlarýn en önemlisi adanýn istiklâliyetini ele geçirmek için 1916 a olmuþtu. Bazý romanlara da konu yapýlan Sinn - FehVin bu hareketi üzerinde fazla durma yacaðýz. Ýrlandalýlar Ýngiliz hükümetini baþ eðdirmeye mecbur ettiler. Serbest Ýrlanda hükü masýný temin için 1921 ayaklanmasýndan sonra esirlerin harekâtýnýn nasýl neticelendiði bili ir. Ulster meselesi ve LR.A. (lrîsh Republican Army) Ýrlanda Cumhuriyeti ordusu Ulster meselesine göre kuzey Ýrlanda sâkinlerinin %56 sý CromweH'denberi Ýngiliz soyundan gelen protes-tanlardý. Onlar Ýrlanda ile Ýngiltere münasebetlerinde daima müþterek bir nokt teþkil ediyorlardý. XIX. cu yügyýlýn baþýnda katolik Ribbonmenve kralcý protestan orangist li cemiyetleri Ýngiltere tacýna karþý inatçý ve bazan kanlý mücadelelere giriþiyorlardý. Za da Cumhuriyetinin istiklâliyetine raðmen Ulster meselesinden dolayý Ýngiltere ile arasýnda bir garaz bulunmaktadýr, Ýrlanda Cumhuriyet Ordusu isimli gizli cemiyet þiddetle birl ik saðlamak istemektedir. Bu gaye île adanýn bütün kuzey kýsmýnda bu cemiyet bir seri sabot ar ve bazan da suikastlar yapmaða devam ediyorlardý. Ýrlanda hükümeti de birlik taraftan o lmasýna raðmen bu þiddeti reddediyor ve mahkûm ediyordu. Diðer taraftan Orangiste cemiyeti de onlarýn katoliklere karþý kaynaþma ve isyanlarýný takib ediyordu. 107 Altýncý Kýsým KU - KLUX - KLAN Menþei ve kuruluþu Amerikada kuzey, güney muharebelerinden sonra güney devletlerinin kur tuluþu bu bölgedeki beyazlar için müþkül bir durum yaratmýþtý. Esirlerin azat edilmeleri ve klarýnýn verilmeleri bu devletlerde siyasi ekseriyeti elde tutuyor ve eski efendiler ine (sahiplerine) karþý geniþ bir iktidar saðlýyordu. Üstelik kuzeyin sert iþgalinin kurban n bunlar sert mukabelede bulunmak istiyorlardý. Ordu subaylarýndan bir grup toplanar ak (Tennessee) Nashville de Ku Klux Klan isimli gizli cemiyeti kurdular. Bu gari p isim eski model bir tüfeði iþletip ateþlerken çýkan gürültüye benzetilerek bulunmuþtur. K güneyin gizli devleti Antres (dens) isimlenen localarýný çoðaltarak kýsa zamanda geniþledi. miyete girenler yemi-nederek gözle nakledilen birbirleriyle tanýþma iþaretlerini hazýrlýyor ardý, intisap merasimleri ve toplantýlarda papazlara mahsus kaputlar ve acayip kýyafet ler kullanýlýyordu. Baþlangýçta Klan bazý zulüm ve tecavüzlere karþý misilleme mukabelesiyle sýnýrlanýp, atlý g 108 tertip ederek hayalet kýyafetleriyle zenci topluluklarýný korkutmak gayesini güdüyordu. Meþ lelerin gölgesinde hayalet kýyafetleriyle yapýlan merasimlerde eski esirleri korkutmak için sesli beyanlarda bulunuyorlardý. Fakat sonra Klan üyeleri tarafýndan her çeþit fazla ergi isteme irtikâbýna baþlanýldý. Katran ve tüylerle gittikçe þiddetlenen cezai seferler t lendi. Klan üniformasýný giyen güneyliler yollarda devriye geziyor ve tesbit edilmiþ bir s aatten sonra rastladýklarý bütün zencileri kýrbaçlýyorlardý. Seçim haklarýný kullanmak iste r linç ediliyordu. Nihayet federal hükümet 1871 de bu cemiyeti kapatan bir kanunu kabu l, ederek ortalýðý sâ-kinleþtirdi. Bununla beraber cemiyetin daðýtýlmasýna daha ziyade hare sebep olmuþtur, öcalmak ve baský zihniyeti kuzeyi tahrike devam etmiyordu. Federal bi rlikler güneydeki devletlerden keçilmiþlerdL Bu devletler seçim tertipleriyle zencilerin hürriyetini ellerinden almayý baþarmýþlardý. Beyazlar eski ekonomik sosyal ve siyasi üstün ni tekrar elde etmiþlerdi. Klan'm beyan ettiði gibi þefleri General Forest tarafýndan cebretmek ihtiyacý yavaþ yavaþ e itilerek cemiyet sona erdirildi. Klan'ýn daðýlmasý Birinci dünya savaþýnda Klan tekrar canlanacaktý. Nitekim zenci askerler avrupalý millerle rde ýrk farký hususunda tecrübe gördükten sonra Amerikaya dönüþ- 109 lerinde kendilerini beyazlarýn hor gördüðü aþaðýlýk durumda hissetmiyorlardý. Zenciler beya sli daha kalabalýktýlar ve umumiyetle fikirlerini beyan etmekte zorluk çekmiyorlardý. Ge rçekten Ku - Klux - Klan canlanmak için Amerikanýn harbe girmesini beklemedi. 1916 da W. J. Simmons isimli eski bir rahip tarafýndan idare edilen 34 kiþi Atlanta daðlarýnda b irleþerek Klaný canladýrmaya and içtiler. Beyaz elbiseler ve baþlýklar giydiler. Kanuni hak arýný teþvikle elde ettiler. Bu topluluðun gayesi þövalye prensiplerini insana kabul ettirm k, karakteri geliþtirmek, yuvanýn ve kadýnýn iffetini korumak, milliyetçiliði müdafaa etmek beyazlarýn üstünlüðünü durdurmak idi. Zenginlerin eski mü-caleci zihniyetinden korkan beya tünlüðünü devam ettirmek istemeleri üzerine Klan birçok memleket-lerde gayrýtabiî bir þekil Gerçek gayeleri zencilere karþý ýrkçýlýkla birleþtikçe Amerikalýlara sevimli projeler yapý ti inhisarýna aldýklarý ileri sürülerek musevilere karþý mücadele ediliyor, eski protes-tan iyetine katolikliðin saðladýðý geliþmeye cephe alýnýyor, lâtin ülkeleri göçmenlerinin Ameri letlerine girmesi yasaklanýyor. Klan günde yüzlerce üye kaydolunarak süratle çoðaldý. 1922 ayýnda Klan üyeleri bir milyona yaklaþmýþtý. Birkaç hafta sonra New York valisi Klan mensup devlet hizmetinden çýkarýlmasý hususunda polise emir vermiþti. Bir kilisede dinî kýyafet v iþanlarýyla bulunan bir Klan mensubu katoliklere, musevilere ve zencilere kar- 110 þý ilân edilen bu beyanat için merasimi kesmiþtir. Klan ayný zaman bütün beyaz ýrký siya hý açlý seferinde birleþmeye davet ediyordu. Cemiyetin çökmesi yakýnlaþmýþtý. Luisiana da Klan n birinin yaptýðý suikast nefret uyandýrmýþ ve devlet idarecilerinin emirleriyle federal bi ankete raðmen suikastçý cezalandýrýlamadý. Birçok gazeteler buna karþý hücuma geçmiþlerdi. vabýyla þerefini adalet hu-zurunda müdafaa etmeye kararlý olduðunu belirtiyordu. Bu açýklam r mezhebi sona erdiriyordu. Klanda meydana çýkan derin anlaþmazlýklar gittikçe Duyuyordu. Hýrsýzlýklar meydana çýkýyordu.. Bir milyon dolara yaklaþain irtikap, Klan kasasýndan þefle larý yüksek maaþlar vs., cemiyetin desteklediði içki yasaðý kanunu dolayýsýyla umumi efkâr na düþman olmuþtu. Böylece cemiyet üyeleri önemli bir þekilde azalmýþtý. 1930 dan sonra Ku Klan'dan pek az bahsolunmaktaydý. 1945 de cemiyette yeni bir çöküntü olmuþ güney Amerika de tlerinde zenciler için cemiyetin tesiri kalmamýþ federal otoriteler ýrk ayýrýmýna karþý müc ek için karar almýþlardý. ---------0O0---------- 111 Yedinci Kýþý m MAFFÝA Sicilyada kurulan bu gizli cemiyetin adý herkesçe bilinir. XIX. cu yüzyýlýn baþýnda Napoli ayý Napol-yon ordularý tarafýndan kovulunca, Nelson'un kumandasýndaki Ýngiliz donanmasýnýn ayesiyle Sicilya adasýnda sýðýnacak bir yer aramýþtý. O "sýralarda ada haydutlarýn hâkimiye p rakip çeteler memleketin nizamýný parçalýyorlardý, inzibatý temin için emrinde yeteri kad keri kuvveti bulunmayan hükümdar, bu çetelerin faaliyetini kontrol edebilmek için bazý çete ere köy jandarmasý adýyla polis görevi yaptýrmak maksadýyla maaþ veriyordu. Bu þekilde kuru affia isimli gizli cemiyet uzun zaman Sicilyada hâkimiyet kurmuþtu. Normal idare tar zýna dönülmek istendiði zaman Maffia bütün polis kuvveti ile varlýðýný devam ettirmek istem Heron Lepper'in yazdýðýna göre (maaþlarý kesilen bu haydutlar kendi hesaplarýna çalýþýyor v zibattan þikâyet ediyorlardý. Kendilerine eleman toplamalarý için de tükenmeyen imkânlar me ttu. Sicilyada maden iþçileri ve ziraat iþçileri arasýnda çok sefa- 112 let vardý. Böylece Maffia'nm sosyetenin bütün sýnýflarýndan mülkî ve idarî otoritelerine ka plarý bulunuyordu. Sicilyalý köylüler tarafýndan arzulanan süratli bir adalet tecelli ttiriyorlardý. Mal sahiplerinin vergi istemelerinden yüklerini hafifletemeyen köylüler m er'i kanunlara karþý ilgisizdiler. Asýrlardanberi Sicilya ahlâki sosyal ve politik bir k argaþalýk içinde idi ve idari makamlar halkýn meseleleriyle ilgilenmiyorlardý. Tabiatýyla M ffia da vergilerde irtikap yapýyor ve fenalýklarla karþýlaþýyordu. Ahali polise müracaat et tense hýrsýzlara soyulmaðý ve hattâ öldürülmeði tercih ediyordu. Böylece Sicilyalýlar cinay Maf-fîa nizamlarýna uymayý tercih edip canileri idari makamlara bildirmiyorlardi. 19 24 de Musolini Ýtalyadaki bütün gizli cemiyetleri kaldýrmak için MorÝ'yi Sicilya-daki Maffi ile mücadele etmeye memur etti. Polis kuvvetlerinin yardýmýyla Mori bütün adada hükümetin ritesini saðlamayý baþardý. Buna raðmen Maffia tama-miyle ortadan kaldýrýlamadý. Daðlýk ara an Sicilya haydutlarýn barýndýðý bir memleket olmaktan kurtulamadý. Gazetelerde Maffia'dan k bahsedilmekte olup onun teþkilâtýnýn malî beslenmesi önemli kiþilerden ve zenginlerden pa sýzdýrýlmasý hususunda birçok misaller belirtilmektedir. Maffia'nýn giriþ þartlarý ile ni ek bilinmemektedir. P. Geyraud cemiyete intisabý þöyle tasvir etmektedir. (Bana bir resim getirdiler. Bu gördüðün resim Nötr Dam dö Frapani, dediler. Sa gelini onun üzerine ko sol elinle bu zýmbayý al, 113 F : 8 sað elini delerek akacak kanýn resimin üzerine tama-miyle örtmesine kadar Maffia'ya mutl ak bir itaatte bulunacaðýn hakkýnda yeminini tekrarla.)... iki cihan harbi arasýnda göçmenler muhtelif memleketlerde Maffia'nýn þubelerini kurdular. Birleþik Amerika da önemli faaliyet gösteren bu cemiyet çekinilecek bir cinai topluluk o ldu. oOo~ 114 \ V Sekizinci Kýsým Cinai cemiyetler Bütün Avrupa memleketlerinin aþaðý tabakasý birçok cinai cemiyetleri bilirler. Fenalýk yapa topluluklar hakkýnda birçok romanlar yazýlmýþtýr. Fransada bilhassa 1336 -1352 yüz sene har rinden sonra kanuu dýþý kurulan bu cemiyetler çoðalmýþtý. Victor Hugo'nun Nötre Dame ve Par li meþhur eserini herkes bilir. François Villon'un yazdýðý gibi bu- sefillerin de üyeleri, nizamlarý, idareleri ve tanýþma eriyle gizli lisanlarý bulunmaktadýr. Muhtelif fena insanlar meya-nýnda: Öz anlamda kötülük pan insan, iþsiz iþçiler, kaçak ve firariler, sokak þarkýcýlarý, þarlatanlar, müflis ve suç , serseriler, her çeþit yoldan çýkmýþ insanlar, çingeneler ve kiralýk kýzlar bulunmaktadýrl ----------0O0---------- 115 NETÝCE Böylece baþlýca gizli cemiyetleri okuyuculara takdim etmiþ olduk. Fazla yazacak yerimiz olsaydý bu teþkilâtlar hakkýnda daha geniþ tafsilât beürtecekdik, Aþaðýdakiler gibi pek çok a bilgi veremedik. Frankmasonlara göre Amerikada en fazla üyesi bulunan cemiyet sayýlan Od d Fellows ve A merikada çok yayýlmýþ olup (Pythagor) cularýn devamý sayýlan Pytias Þövalyeleri; Paris, Lyo York, Londra, Berlin gibi þehirlerde herkes tarafýndan bilinmeyen birçok mezhepleri s ayamadýk. Siyasî cemiyetler meyanýn-da Balkan komitacýlarýný, frankmasonlara karþý Kanada v rikada yayýlmýþ olan Colomb Þövalyelerini, Çarlýk Rusyasýndaki gizli topluluklarý, Yunanist HetaÝrie cemiyetini, Polonyadaki cemiyetleri, ispanyol Comuneros'larý ve XIX. cu asýrd a baþka birçok cemiyetleri sayabiliriz. Bunlarýn sadece isimlerini saysak bu kitap dol muþ olurdu. Þimdi bu faaliyetlerin objektif bir incelenmesinin meydana çýkardýðý önemli fikiri belirtec : 1 Ön plânda eðer umumi tarihçe yapýlýyorsa, meselâ: Carbonarism ve buna mümasil diðer teþ 116 hakkýnda oldukça malûmat sahibi olmadan îtalyamn XIX. cu asýrdaki durumu hakkýndaki bilgile kolayca anlaþýlamaz. Bunun gibi Fransadaki Temmuz ihtilâli hakkýnda da bilgi anlaþýlabilir Diðer taraftan frankmason teþkilâtý hakkýnda öðrenilen bilgiler XVIII. ci asýrda Fransa ih in ideolojik sebepleri hakkýnda lüzumlu bilgileri ortaya çýkarmaktadýr. 2 Dinlerin tarihi ve daha umumi olarak düþüncelerin tarihi, eski çaðlarýn sonundaki Gnos izm veya yeniçaðdaki frankmason teþkilâtýnýn bu çaðlara yaptýðý büyük etki þeklindeki incel e bulunamaz. 3 Gizli cemiyetlerin teþekkülâtým, bünyesini ve merasimlerini sosyoloji dikkatlice incel r. Buna mukabil bilgi zenginliði bakýmýndan sosyolojik inceleme tarihçiye ilgi çekici ve m eraklý mukayeseler yapmaðý mümkün kýlar. Bu hususta O. E. Brie'm þöyle yazmaktadýr: ilkel t rýn esrarý ve gizli cemiyetler birbirlerinden farklý olmakla beraber þu müþterek noktayý ar erler ki her türlü duhul tecrübesi ve kabul merasimi gizlice yapýlýr. Bunlar öyle önemli bi ol oynarlar ki bazý yazarlar umumiyetle gizli cemiyetlerin duhul merasimlerinin bu Ýlkel toplumlarýn sýrlarýndan çýkarak inkiþaf ettiðini ileri sürerler. Böylece bu giriþ me e sýrlarýn çekirdeðini bulmamýz mümkündür. 4 Nihayet psikoloji gizli cemiyetleri incelerken insanlarý böyle topluluklar teþkil e tmeye sevkeden hisleri aydýnlatmaktadýr. Bir cemiyete veya mezhebe ka- 117 bul edilmenin sýrlarýna vakýf olunmasý ve bu kabul me-rasimiyle sembol iþaretlerin bu mezh ebe yeni kabul edilenin þuuru üstündeki etkilerinin öðrenilmesinin dinî hisleri inceleyen i en tesirli olduðunu kaydetmek lâzýmdýr. Müsbet dinlerin ve filozoflarýn yanýnda gizli teþk bize dekorun ters tarafýný gösterirler. Bu arada yabancý ve saklý kimseler görülür ki bunlarýn tesirleri umumiyetle görünüþlerinden irlidirler. Siyasi cemiyetlere gelince, bunlarýn muhtelif rejim deðiþikliklerinin baþlan gýcýnda, devamlý ihtilâllerde , her zaman ve her memlekette birinci plânda rol oynadýðýný i ek lüzumsuzdur, Gizli cemiyetler niçin kurulur? Bu soru ekseriya sorulmaktadýr. Bunun cevabý bahis kon usu teþkilâta ve bunlarýn güttüðü gayelere göre deðiþik oluyor. Fakat psikologlarýn umumiye lduðuna göre insan gizliliðe karþý ne þekilde olursa olsun bir temayül duymaktadýr. Bu sýr s olarak kendinde muhafaza «dilmekte, baþkalarýna yayýlmamakta ve ifþa edilmemekte fakat b irkaç akraba veya arkadaþla paylaþýlmak-istenmektedir. Bu husus çocuklarda tipik bir durum arzeder. Onlar büyüklerin dikkatinden kaçan kapalý bir dünya gibidir ve hususi gelenekler e sahiptirler. Ebeveyn ve hocalar tarafýndan öðretilmiyen âdetler, oyunlar, hikâyeler ve n akaratlar vardýr ki çocuklar bunlarý birbirlerine naklederler. Bu arada en ehemmiyetsi z topluluklarýnda gizli topluluklar vaziyetinde olmak isteyerek adaylarýnýn giriþ merasi mlerini yapma kistedikleri mü- 118 þahade edilmektedir. insanlar az çok belirsiz surette vasýflarýna göre derecelenmek arzusunu hissetmektedirle r ki bu, kuvvet veya zenginliðe göre deðil, kýymete göre sýralanma esasýna dayanmaktadýr. B bir merasimle müzakere edilir ki bu müzakereye normalin üstünde bir kýymet. verilerek ada y yüksek bir dereceye terfi ettirilir. Ta-mamiyle siyasî olan topluluklara dahil olm ak için lâzým gelen debdebeli bir yemin merasiminin mevcudiyetini de ayný þekilde izah etm ek kabildir. Zira bu gösteriþli merasim cemiyete kabul edilene tevcih edilmiþ olup ona büyük bir arkadaþlýk, meslekdaþl^k ve yapacaðý vazifelerde saðlam bir itimat vermektedir, her þahýsýn gizli cemiyetlere girmesindeki sebepler yükselmiþ olamaz. Siyasî topluluklarda deali için samimiyetle mücadele eden insanlarýn yanýnda þiddetli arzularýný doyurmak isteye vantacý insanlar da bulunur. Gizli bir akideyi Öðreten topluluklarda dikkati az çeken el emanlarýn faydalý münasebetler yapmak için birbirine dayanýþmadaki zihniyet ve arzularýnýn, kimseleri heyecanlandýran þarlatanlardan, daha çok olduðunu herkes bilir. Bu kitapta objektif bir inceleme yaptýk. Bu konuda daha derin incelemeleri arzu ed en okuyucular bibliyografyadan istifade edebilirler. 119 B î B LIYOÐRAFYA A. BlLLY, Chapelles et societÐs secretes, Paris (Correa), 1951 -C. W. HECKETHORN, The Secret Societies, 2 edit, Londres, 1897, 2 vol. S. HUTIN, Histoire mondîale des Societes secretes, ed. «Les Productions de Paris», 1959. .A. LANTOINE, Les societes secretes actuelles en Euro pe et en Amerique, Paris (P. U. F.)f 1940. J. HERON LEPPER, Les societes secretes, trad. de Vang-. lais, Paris (Payot), 1936. G. SCHUSTER, Die geheimen Gesellschaften, Leipzig, 1906, 2 vol. O. E. BRIEM, Les Societes secretes de Mysteres, trad. du suedois, Paris (Payot), 1941. L. CHOCHOD, Histoire de la magie, Paris (Payot), 1949. T. W. DANZEL, Magie et selence secrete, trad. de l'allemand, Paris (Payot), 1939. P. GEYRAUD, Les peütes eglises de Paris, (Emile - Paul), 1937. Les societes secretes de Paris, id., 1938. Les religions nouvelies de Paris, Ýd., 1937. L'occultisme â Paris, id., 1952. M, P, HALL, An Encyclopedic Outline of Masonic, Herme- tic, Quabbalistic and Rosierucian Philosophy, San Francisco, 1928. <J. MARQUES -RIVIERE, Amulettes, talismans et pentacles, Paris (Payot), 1938. Histoire des doctrines esoteripues, id., 1940. O. WELTERT Histoire des seetes ehretiennes, Paris (Payot), 1950. ÝP. GORDON, L'initiation sexuellc et l'evolution religieuse, Paris (P. U. FJ, 1946. L'ýmage du nýonde dans l'Anti- quit£, id., 1949. Le aacerdoce â travers les âges, Paris (La Colombe), 1950. 120 R. GUENON, Aperçus sur Flnitiation, Parla (Chacornac) 1946. Le Roi du Monde, id., 3e edik, 1950. G, FERSIGGUT, Le cabinet de reflexion , Paris (Mere), 1946. HASTINGS, Encylopaedia o Religion, t. XI, pp. 30Ö-315 (avec bibliogr.)> H. DESCHAMPSj Les religions de l'Afrique noire, «Que sais- je?»f n° 632. H. DURVILLE, Mysteres initiatiques, Paris, 1929. X VANDIER, La reli gion eguptienne, 2e edit, Paris (P. U. F.), 1949, A. BOULANGER, Orphee, Paris (Rieder), 1925, L, GERNET et A. BOUL ANGER» Le genie grec dans la religion, Paris (A. Michel), 1938. J. MALLINGER, Pythagore et les Mysteres, Pa ris (Niclaus), 1944 Les secrets esoteriques des Pythagoriciens, id.,. 1946. F* NIETZSCHE, La naiasance de la tragedie {nombr, edit.). L. ROBIN, La pa nsâe grecque, 2e edit.f Paris (A. Michel), 1948. J. P. ARENDZEN, art. Gnosticism (Catholic Encycl., t. VI, New-York, 1909, pp. 592-602). F. CUMONT, Les religions orientales dans le papanisme ro-main, Paris (Geuthner ), 1929. S. HUTIN, Les gnosüques, «Que sais-je?;», n° 808, A. LOISY, Les mysteres paiens et les mysteres chretiens,. Paris (Nourry)t 1914. H. LEISEGANG, La gnose, trad. de l'allemand, Paris (Pa - yoth 1951. G. R. S. MEAD, Fragments of a forgotten, 3e edit, Londresr 1931. S. PETREMENT, Le dualisme chez Platon, les gnostiques et les manicheens, Paris (P. U. F.)r 1947. H. C. PTJEJCH, Le manichÐisme, Paris (Mu söe Guimet), 1950. Travaux des grands islamisants (Titus BURCKARDT, Henrt CORBIN, H. MASSE, L. MASSIGNON, ete). E. AEGERTER, Les herÐsies du Moyen Age, Paris (P. U. F.)T 1939. J. CHARPENTTER, La vle des Templiera, Paris (La Co- lorrýbe), 1944. 121 R. GUENON; L'esotÐrisme de Dante, 3e edit, £aris (Cha-cornac), 1948. E. MÜLýLER, Histoire de la mystique juive, trad. de l'alle-mand, Paris (Payot), 19 50. J.-H. PROBST-BIRABEN, Les mysteres des Templiers, Nice (Chiers astrologiques), 1947, S. RUNCIMAN, Le manicheiame medieval, trad. de l'angl.,, Paris (Payot), 1949. G. G. SCHOLEM, Les grands couranis de la myatique juive, trad. de l'anglais, Paris (Payot), 1950. H. SEROUYA, La Kabbale, Paris (Grasse t), 1947. R. AMBELAIN, Templiers et Rose-Croix, Paris (Adyar), 1955. P. ARNOLD, Histoire des RoselCroix, Paris (Hercure de France), 1956. S. HUTIN, Histoire des Rose-Croix, Paris (Gerard Nizet), 1955. W. E. PEUCKERT, Die Rosenkreutzer, Knat 1928. H. SCHICK, Das ültere Rosenkre uzertum, Berlin, 1942. SEDÝR, Les Rose-Croix, Paris («Les Amities spirituelles»), 1953. H. SPENCER LEWIS, Questions et reponses rosicruciennes, Villeneuve-Saint-Georges (A. M. O, Ýt. C.)t 1957. A. E, WAITE, The Brotherhood of the Rosy Cross, Londres, 1924. F. WITTEMANS, Histoire des Rose-Croix, Paris (Adyar), 1925. J. BOUCHER, La symbolique maçonnique, Paris (Bervy), 1948, S. HUTIN, Les Francs-Maçons, Paris (Ed. du Seuil), 1960. D. KNOOP et G. P. JONES, The genesis of Freemasonry, Manchester, 1947. A. LANTOINE, Hist. de la franc-maçonnerie françalse, Paris (Nourry), 1925-35, 3 voL La franc-maçonnerle, in GORCE et MORTIER, Hist gen. des religions, t. IV, Paris (Quillet), 1947, pp. 279-303. R. LE FORESTIER, L'occulüsme et la franc-maçonnerie ecossaise, Paris (Perrin), 1928. 122 M. LEPAGE, L'ordre et les obSdiences, Lyon (Derain), 1956. J. MAQUES-RIVTERE, Les rltuels secrets de la franc-ma-çonnerie, Paris (Plon), 194 1. P, NAUDON, Les origines religieuses et corporatives de la francmaçonnerie, Paris (Dervy), 1953. R. FRIOURET, La franc-majonnerie sous les lys, Paris (Graset), 1953. A, E. WAITE, A new Encyclopaedia of Freemasonry, Lond-res, 1924, 2 vol. The Secr et Tradition of Freemasonry, id., 1936. O, VIRTH, Le symbolisme hermetique., 2e £dit, Paris (Le Symbolisme), 1931. La fran s-maçonnerie rendue intel-Hgible â ses adeptes, nouv. 6dit, id., 1931, 3 vol. Le ser pent de la Genese (en collaborat. avec S. DE GUAÝTA) pub. par M. LEPAGE, Paris (VÐga) , 1949. Revue bimestrielle : Le Symbolisme, publlS par Marius LEPAGE. 123 ANIL YAÎINEVrnln Bazý Eserleri 1 Ýnsan Ýlimlerinin Bugünkü Konulan : E. Brehier - Doð Dr. Selmin Evrim.................. 4 TL 2 Sosyal Hareketlerin Psikolojisi : P. Maucorps - Doç, Dr. Selmin Evrim ...................10 » 3 Psikoloji Tarihi : M. ReuchlLn - Doç, Dr. Selmln Evrim 10 » 4 Karakter Bilgisi : Guy palmade - Afif Ergunalp .... 5 » 5 Demokrasi Buhraný ; Ro&er Lacombe - Suat Erginar 7 50 6 Siyasi Partiler ve Sosyalizm : Ord. Prof. H. Ziya Ülken 10 » 7 ¦ Plânlama Konusunda Teklif ve Tenkitler : Cevdet Mutuk .................. 3 » 8 Bazý Gerçekler ; Alparslan. Türkeg - Rýfat Baykal - Muzaffer özdað . . . t t . . ............ 4 » 9 Atatürk Gençlik ve Hürriyet : Sadi Borak...... 7 50 10 Atatürk ve Din : Sadi Borak.............. 5 » 11 Bu Dünya Böyledir tþte : Rýfat Necdet Evrlmer . . . 5 > 12 Batýda Tolerans Fikrinin Geliþmesi r Doç. Hüseyin 12 Özel Okullar Rehberi : Komisyon...........15 * 14 Klinikten Notlar : Ord. Prof. Dr. Ekrem Þerif Egeli 10 » ÝS Odyolojie Giriþ : Prog. Safa Karatay.........10 » lo Klinikte Su ve Elektrolit Metabolizmasý bozukluklarýnýn Esaslarý : Dog, Dr. Kemal ö en.........10 » r v : 5
Thierry Zarcone - İslamda Sır Ve Gizli Cemiyetler - Türkiye, İran Ve Orta Asya, 19.-20. Yüzyıllar Masonluk, Carboneria Ve Sufi Tarikatlar-Kabalcı Yayınevi (2011)