Professional Documents
Culture Documents
Peter Burke - Kültür Tarihi
Peter Burke - Kültür Tarihi
KÜLTÜR TARİHİ
ÇEVİREN
Mete Tunçay
Peter B ur ke
KOLTOR TARİHİ
ÇEVİREN M e t e T u n ç a y
ISBN 975-6176-6S-2
www.bilgiyay.com
E- p o s t a yayin@bilgiyay.com
Da S it im dagitim@bilgiyay.com
Burke, Peter.
Kültür Tarihi / Peter Burke; çev. Mete Tunçay.
p. cm.
Inciudes bibliographical references and index.
ISBN 975-6176-65-2 (pbk.)
Teşekkür Borçlanın
Giriş
B İR İN C İ B Ö L Ü M Büyük G elenek
10 Klasik Kültür Tarihi
10 Bir Çağın Portreleri
14 Sosyolojiden Sanat Tarihine
18 Büyük Diaspora [Yurtdışmda Yaşayanlar]
21 Kültür ve Toplum
23 Halkın Keşfedilmesi
27 İK İN C İ B Ö L Ü M K ültür Tarihinin Soru n lan
29 Klasiklere Dönmek
3 3 Marksist Tartışmalar
34 Marksist Tarihin Sorunlan
36 Geleneğin Paradoksları
38 Halk Kültürü Sorunu
40 Kültür Nedir?
43 Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M Tarihsel A n trop olojin in Vakti
46 Kültürün Yayılması
48 Kültürel Açıklamalar
49 Kültürel Antropolojinin Vakti
62 Mikroskopun Altında
66 Sömürgecilik-Sonrası (Post-Kolonyalizm)
ve Feminizm
71 D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M Yeni B ir Paradigm a mı?
76 Dört Kuramcı
76 Mikhail Bakhtin’in Sesleri
78 Norbert Elias’ın Uygarlığı
79 Michel Foucault’nun Rejimi
81 Pierre Bourdieu’den Yararlanmak
84 Uygulamalar
87 Okumanın Tarihi
v ! İçindekiler
89 Temsil-Etmeler
92 Müzikte Orientalism
94 Belleğin Tarihi
96 Maddi Kültür
100 Bedenin Tarihi
103 Kültür Tarihinde Devrim mi?
105 B E Ş İN C İ B Ö L Ü M Tem sil-Etm eden İnşaya
108 İnşacıhğın Yükselişi
110 Michel de Certeau’yu Yeniden-Kullanmak
112 Edebiyat ve Güzel Sanatlarda Alımlama
113 İcadın İcadı
114 Yeni İnşalar
115 Sınıfın ve Toplumsal Cinsiyetin İnşa Edilmesi
118 Cemaatlerin İnşası
121 Monarşinin İnşası
124 Bireysel Kimliklerin İnşası
128 Performanslar (İcralar) ve Fırsatlar
128 Kültür Tarihini İcra Etmek
134 Vesilecilik’in (Occasionalism) Yükselişi
136 Yapısökümü (Deconstruction)
14 1 A L T IN C I B Ö L Ü M Kültürel D önüşün Ö tesi?
144 BurckhardtTn Geri-Gelmesi
146 Siyaset, Şiddet ve Duygular
146 Siyasetin Kültür Tarihi
150 Şiddetin Kültür Tarihi
153 Duyguların Kültür Tarihi
156 Algının Kültür Tarihi
159 Toplumsal Tarihin İntikamı
164 Sınırlar ve Karşılaşmalar
168 Kültürel Karşılaşmaların Yorumu
170 Kültür Tarihinde Anlatı
175 Sonuç
Peter Burke
Büyük Gelenek
ültür tarihi yeni bir keşif ya da icat değildir. Almanya’da iki
K yüzyıldan daha uzun bir süre önce bile aynı isim (Kultur-
geschichte) altında uygulanmaktaydı. Ondan önce de ayrı ayrı
felsefe, resim, edebiyat, kimya, dil vb. tarihleri vardı. 1780’lerden
itibaren insan kültürü ya da belirli bölge ya da ulusların kültür
tarihlerini görüyoruz.^
19. yüzyılda “Culture” ya da “Kültür” terimi Britanya ve
Almanya’da giderek daha çok kullanılmıştır (Fransızlarsa civili-
sation'dan [uygarlık’tan] söz etmeyi yeğliyorlardı). Örneğin, şair
Matthevv Arnold 1 8 6 9 ’da Culture an d A narchy kitabını, antro
polog Edvvard Tylor da 1 8 7 1 ’de Primitive Culture'\m yayımladı;
1870’li yıllarda Almanya’da Kilise ile Devlet arasındaki sert bir
çatışma “kültür mücadelesi” (K ulturkam pf) adıyla tanındı ya da
bugün dediğimiz gibi, “kültür savaşları”.^
Peter Burke, “Reflections on the Origins of Cultural History” (1991; Varieties o f Cul-
tural H istory [Cambridge, 1997] içinde yeniden basılmıştır); Donald Kelley, “The Oİd
Cultural History”, History an d the H um an Sciences^ 101-26.
Öykünün İngiliz bölümü için klasik anlatı hâlâ Raymond Wilİiams’m Culture an d Soci~
ety (1958) kitabıdır. İlk antropologlardan Rudolf Virchow’un icat ettiği bir terim olan
10 birinci bölüm
Böyle kısa bir bölümde, kültür tarihi tarihinin belli başlı çiz
gilerinden birkaçı ele alınıp bunların birbirleriyle nasıl iç içe ge
çirilerek dokunduğunun ancak kabataslak bir şeması verilebilir.
Öyküyü dört aşamaya bölebiliriz: “klasik” aşama, 1930’larda
başlayan “güzel sanatların toplumsal tarihi” aşaması, 1 960’lar-
da halk kültürünün keşfi ve ileriki bölümlerde tartışılacak olan
“yeni kültür tarihi.” Böyle olmakla birlikte, bu aşamaların ara
sındaki ayrımların, insanlar onları sonradan anımsarken düşün
dükleri kadar açık seçik olmadığını akılda tutmak gerekir; nite
kim, eski ve yeni kültür tarihi biçemleri arasındaki birtakım ben
zerlik ve sürekliliklere yerleri geldikçe değinilecektir.
K ultu rkam pf için ise bkz. Christopher Clark ve WoIfram Kaiser (derleyenler), Cuiture
'War$: Secular-Catholic Conflict in N ineteenth Century Europe (Cambridge, 2003).
büyük gelenek 11
5 Johan Huizinga, “The Task of Cultural History”, Men an d Ideas içinde (New York,
1952}, 77-96 ve 17-76j America (New York, 1972), 192 (1918’de yazılmıştır).
1 4 birinci bölüm
ğu”na inanarak, “çok büyük amaç olan kültür tarihi sentezi” ye
rine, Rönesans İtalyası’nm belirli yanları üstüne denemeler yaz
mayı yeğlemişti.® Warburg özellikle de klasik gelenek ve onun
uzun dönem boyunca geçirdiği dönüşümlerle ilgileniyordu. Bu
geleneği incelerken, kültürel ya da kavramsal şemalar yahut for
müller, örneğin belirli duyguları açığa vuran jestler ya da şair ve
ressamların bir genç kızın saçlarındaki rüzgârı nasıl anlattıkları
üstünde dikkatini odaklaştırıyordu.
Şema fikri, kültür tarihçileri ve başkaları için gayet kışkırtı
cı olmuştur. Psikologlar herhangi bir şeyi şemalar olmadan algı
lamanın ya da anımsamanın mümkün olmadığını ileri sürmüş,
bazı filozoflar da onları onaylamışlardır. Kari Popper sınanacak
bir varsayım, gözlemcinin karmaşa içindeki kalıbı görmesini sağ
layacak bir seçme ilkesi olmadan doğa’nm gözlemlenemeyeceği-
ni söylemişti. Hans-Georg Gadamer de benzer bir biçimde, me
tinlerin yorumunun Vorurteil dediği şeye dayandığını iddia et
miştir, yani “peşin fikir”e daha doğrusu “önyargı”ya.
Edebiyat araştırıcıları da benzer bir yönde ilerlemişlerdir.
Ernst-Robert Curtius, Warburg’un anısına adadığı Avrupa E d e
biyatı ve Latin Orta Ç ağlan (1948) kitabında, ideal manzara,
baş aşağı dünya ya da “doğa’nm kitabı” gibi retorik kalıpların
[topoi] ya da özdeyişlerin süregelen önemini ortaya koymuştu.
William Tindall’ın (Beşinci Bölüm s. 8 9 ’da tartışılan) John Bün
yan hakkındaki incelemesi, şemalar üstünde yoğunlaşan metin
çalışmalarının bir başka örneğidir.
Bütün bunlarla birlikte, kültürel şemalar fikrinin en çok ge
liştirildiği yer, hiç kuşkusuz, Ernst Gombrich’in yapıtlarıdır. War-
burg’un düşünsel yaşamöyküsünü yazan Gombrich, deneysel psi
kolojiden ve Popper’in felsefesinden de yararlanmıştı. Sanat ve
Yanılsama (1960) adlı kitabında, Gombrich’in merkezî teması.
7 tikin 1932’de Almanca yayımlanan, 1939’da da İngilizce olarak geliştirilmiş biçimi çı
kan bu denemeye, en kolay şu kaynakta erişilebilir: Ervvin Panofsky, Meaning in Visuaî
Arts (New York, 1957 } 26-54,
ı8 birinci bölüm
GiJbert Allardyce, “The Rise and Fail of the Westem Civilisation Coursc”, American
H istoricaî Revietv 87 (1982), 695-725; Daniel A.Segal, ‘“Westem Civ’ and the Staging
of History in American Higher Education”, American Historicaî R eview 105 (2000),
770-805.
20 birinci böiüm
10 Yates’in önemli kitapları arasında G iordano Bruno and the Hermetic Tradİtion (1964)
ve Astraea: the îm perial T hem e in the Sixteenth Century (1975) anılabilir.
büyük gelenek 21
KÜLTÜR VE TO PLU M
Britanya’da olduğu gibi ABD’de de, kültür-toplum ilişkisi üstüne
büyük diaspora’nın gelişinden önce de belli bir merak vardı. Kül
türün toplumsal tarihinin erken bir örneği, Amerikan radikalliği
tarihinde önemli bir yerleri olan Beard’lerdi. Charles Beard Ox-
ford’da öğrenciyken işçi sınıfına eğitime eriştirme yolunun açma
sını amaçlayan Ruskin H all’ün kurulmasına yardım etmişti (za
manında Ruskin College diye tanınan bu kurum. Tarih İşliği
(Atölyesi) hareketinin beşiği olmuştur). ABD’ye dönüşünden
sonra, Beard çok tartışılan bir kitap yayımladı: An E con ontic In-
terpretation o f t h e Constitution o f t h e United States (1913).
İleri gelen bir suffragette (kadmlara-oyhakkı-tanınması-sa-
vaşçısı) ve kadın araştırmalarını geliştirme yanlısı olan karısı
Mary Ritter Beard’le birlikte, Charles Beard, kültürel değişimin
ekonomik ve toplumsal bir yorumunu öneren T he Rise o f Am eri
can Civilization (1927) adlı kitabı yazmıştır. Örneğin, “Makine
Çağı” başlıklı son bölüm, şehir değerlerinin yayılmasında otomo
bilin oynadığı rolü, “zihinsel heyecan klişeleri ”ni, milyonerlerin
güzel sanatları korumaları altına almalarını, Amerikan biliminin
pratik ve popüler vurgularını ve cazın yükselişini tartışmaktadır.
Yine de, Orta Avrupa’dan bir grup sığınmacı bilgin’in gel
mesi, gerek Britanyalı gerekse Amerikalı bilim insanlarının kül
türle toplum arasındaki ilişkinin daha çok bilincine varmalarına
yol açmıştır. Britanya’da bu bakımdan önemli rol oynayanlar üç
Macardi; sosyolog Kari Mannheim, arkadaşı Arnold Hauser ve
sanat tarihçisi Frederick Antal.^^ Bunların üçü de. Birinci Dünya
Savaşı yıllarında eleştirmen Georg Lukacs’ın etrafında toplanan
“Pazar günü çevresi” diye bir tartışma grubunun eski üyeleriydi.
Üçü de 1 9 3 0 ’larda İngiltere’ye göçtüler. Mannheim Frankfurt’ta-
11 Peter Burke, “The Central European Moment in British Cultural Studies”, Herbert Gra-
bes’in derlediği Literary History/Cultural History: force-F ield s an d Tensions içinde (Tü-
bingen, 2001), 279-88.
22 birinci bölüm
12 Frederick Antal, florentine Fainting and Its S ocial Background (1947); H ogarth and his
place in European Art (1962).
büyük gelenek 23
HALKIN KEŞFEDİLMESİ
“Halk Kültürü” [Popüler Kültür] ya da Volkskultur düşüncesi
“kültür tarihi” ile aynı yer ve zamanda ortaya çıkmıştır: Alman
ya’da 18. yüzyıl sonlarında. O dönemde orta sınıf aydınları halk
şarkılarını, halk masallarını, dansları, törenleri (ritüelleri), güzel
sanatları ve el zanaatlarını keşfetmişlerdi.^^ Ama bu halk kültü
rünün tarihiyle uğraşmak antika-merakhianna, folklorculara ve
antropologlara bırakılmıştı. Ancak 1 9 6 0 ’larda bir grup akade
mik tarihçi halk kültürünü incelemeye girişti.
13 Peter Burke, Popular Culture in Early M od em E u rope (1978; geliştirilmiş basımı, Al-
dershot, 1993), Birinci Bölüm.
2 / j birinci bölüm
KLASİKLERE DÖNM EK
Örneğin, kültür tarihinin klasiklerinde kanıtların nasıl ele alındı
ğına bakalım. Huizinga’nın O rtaçağın G ünbatım ı özellikle bir
kaç edebî kaynağı tekrar tekrar kullanmıştır. Başka yazarların
yapıtlarından yararlanmak, çağın hayli farklı bir tablosunu orta
ya koyabilirdi. Kültür tarihçisi belli bir dönemin metin ve imge
30 İkinci bölüm
1 Jacob Burckhardt» The G reeks an d G reek CmUzation^ haz. Osvvyn Murray (1998), 5.
kültür tarihinin sorunlan 31
2 François Furet (der.), Livre et societe dans la France du 18e siecle (Paris-Lahey, 1965).
3 Bemard Cousin, L e M iracle et le quotidien: les eX'Voto provençaux images d'une soci
ete (Aix, 1983).
32 ikinci bölüm
M ARKSİST TARTIŞMALAR
Kültüre klasik yaklaşıma yöneltilen başlıca Marksist eleştiri,
onun “havada” kalması, yani herhangi bir ekonomik ya da top
lumsal temele dayanmamasıdır. Burckhardt’ın daha sonra kendi
sinin de kabul ettiği gibi, İtalyan Rönesansı’mn ekonomik temel
leri üstüne söyleyeceği çok az şeyi vardı; Huizinga ise geç Orta
çağlardaki ölüm duygusu üstüne yorumunda Kara Ölümü (veba)
düpedüz görmezlikten gelmişti. Yine, Panofsky’nin denemesi de
Gotik mimarlığın ve skolastisizmin başarılarından sorumlu olan
iki toplumsal grubun -taşduvar ustalarıyla bilim/sanat ustaları
n ın- temaslarından pek söz etmemekteydi.
Klasik kültür tarihçilerine yöneltilen ikinci bir Marksist
eleştiri, onları kültürel türdeşliği fazla abartmak ve kültür çatış
malarını ihmal etmekle suçlamaktadır. Bu eleştirinin akılda kala
cak kadar çarpıcı bir anlatımı, Edvvard Thompson’ın kültür’e ay-
8 Edvvard Thompson, “Gustom and Culture” (197$; Customs in Com m on'da yeniden ba
sılmıştır (1993)).
9 Ernst Bloch, Heritage o f Our Times (1935; İngilizce çevirisi: Cambridge, 1991).
kültür tarihinin sorunları 35
GELENEĞİN PARADOKSLARI
Kültür düşüncesi, gelenek düşüncesini, bir kuşaktan sonrakine
aktarılan belli birtakım bilgi ve beceriler fikrini içerir. Aynı bir
toplumda sıradan halk ve dinadamlan, erkek ve kadınlar, kalem
ve kılıç erbabı vb. gibi birçok gelenek birden kolaylıkla varolabi
leceği için, gelenek düşüncesiyle çalışmak, kültür tarihçilerini bir
çağın -Ortaçağların, Aydınlanma Çağının ya da her neyse- birlik
ya da türdeşlik gösterdiği varsayımında bulunmak külfetinden
kurtarır. Önceki bölümde andığımız tarihçilerden Aby Warburg
ve Ernst Robert Curtius özel olarak gelenekle, klasik-sonrası dö
nemde klasik geleneğin akıbetiyle ilgilenmişlerdir.
Gelenek fikri adeta kendiliğinden-belli gibi görünmektedir;
ama bu geleneksel gelenek diyebileceğimiz kavram da sorunlu
görülmek gerekir. Belli başlı iki sorun, geleneğin ikiz paradoksla
rı olarak nitelenebilir.
Bir kere, görünüşteki yenilikler geleneğin süregeldiğini per
deleyebilir. Laikleşmiş bir biçim altında dinsel tutumların sürdüğü
birçok kültürde -Katoliklikte, Protestanlıkta, Yahudilikte, Hindu
kültür tarihinin sorunları 37
11 Çin örnekleri için şu kaynağa bakınız: Benjamin Schwartz, “Some Polarities in Confu-
cian Thought”, David S. Nivison ve Arthur R Wright (derleyenler), Confucianism in A c-
tion (Stanford, 1959), 50-62; Hint örnekleri içinse: J.C. Heesterman, The înner Conf-
lict o f Traditions (Chicago, 1985), 10-25.
38 İkinci bölüm
12 Michel de Certeau, Jacques Revel ve Dominique Juiia, “La Beaute du mort” (1970; Cer
teau, L a Culture au pluriel’de yeniden basılmıştır “gözden geçirilmiş basun: Paris,
1993”, 45-72); Stuart Hail, “Notes on Deconstructing the ‘Popular’”, Raphael Samueİ
(der.), P eopİe’s History and Sodatist T heory (1981), 227-40; Roger Chartieı; Cultural
History (Cambridge, 1988), 37-40.
kUltür tarihinin sorunları 39
KÜLTÜR NEDİR?
“Kültür” terimi “halk”tan daha bile sorunludur. Burckhardt’ın
1882’de söylediği gibi, kültür tarihi “belirsiz/müphem bir kav-
ram”dır. Eskiden, bu “yüksek” kültür anlamına geliyordu. Z a
manla “aşağıya doğru” yayılmış, eğretilemeyi sürdürürsek, “aşa
ğı” ya da halk kültürünü de kapsamaya başlamıştır. Daha yakın
dönemlerde yanlamasına da genişlemiştir. Kültür terimiyle güzel
sanatlar ve bilimler kastediliyordu. Sonra güzel sanatların ve bi
limlerin popüler karşılıklarını -h alk müziği, halk tıbbı v b .- anlat
makta kullanılmaya başlandı. Son kuşaktaysa, geniş bir (imgeler,
araçlar, evler vb. gibi) yapıntılar (artefacts - insan yapısı şeyler)
ve (söyleşmek, okumak, oyun oynamak gibi) uygulamalar dizge
sine gönderme yapmaktadır.
Bu yeni kullanım, doğrusunu isterseniz, hiç de yeni değildir.
1948’de İngiltere’yi antropolojik bir bakışla gözlemleyen T. S.
Eliot N otes Tovuards the D efinition o f Culture kitabında, kültü
rün başka öğelerin yanı sıra şunları da içerdiğini yazmıştı:
“Derby [atyarışı] günü... dart okları atmak... haşlanmış lahana
15 Georges Duby, “The Diffusion of Cultural Panerns in Feudal Society”, Past an d Preseni
39 (1968), 1-10.
kültür tarihinin sorunları 41
KÜLTÜRÜN YAYILMASI
1980’li ve 1 9 9 0 ’lı yıllarda kültüre, kültür tarihine ve “kültürel
incelemeler”e gitgide daha büyüyen bir ilgi görünür hale geldi.
Ama bazı disiplinlerde bu kültürel dönüş, farklı etkiler yaratmış
ve hatta belki farklı anlamlara gelmiştir.
Örneğin kültürel psikolojide, bu, insanların özdeş güdüle
ri olduğu düşüncesinden uzaklaşma, sosyoloji ve antropolojiy
le yakınlaşma anlamına gelmiştir. Kültürel coğrafyada ortaya
çıkan eğilim, belirli bir bölgedeki toplumsal ayrılıkları ve top
lumsal çatışmaları görmezlikten gelen, geleneksel “kültür böl
geleri” fikrine dönmemek yönündedir. İktisatta kültür ilgisi, tü
ketim üstünde daha çok durulması ve eğilimlerin [trend] basit
bir rasyonel tüketici modeliyle doyurucu bir biçimde açıklana-
mayacağı bilincine varılması ile birlikte gelişmiştir. Siyaset bili
minde, rasyonel seçmen modelinin başat kalmaya devam etme
sine karşın, siyaseti simgesel bir eylem olarak görme ve farklı
medyalarda siyasal iletişimi inceleme yönünde bir eğilim büyü
mektedir. Dünya siyasetinin, Samuel P. Huntington gibi ciddi
analizcileri bile şimdi “kültürlerin çatışması”ndan söz ediyorlar
(bkz. s. 1 ) }
Tarihe gelince, R evolt o f t h e Catalans (1963) kitabıyla siya
sal tarih yazarak ün kazanan John Elliott gibi bazı bilginler - El-
liott örneğinde, Jonathan Brovvn adlı bir sanat tarihçisiyle işbir
liği ederek kültürel bir dönüş yapmışlardır. Brovvn A P alace fo r a
King (1980) başlıklı yapıtında, İspanyol Habsburglarmm iktida
rını sergileme yeri olarak, Madrid yakınlarındaki Buen Retiro sa
rayının yapısını ve dekorasyonunu incelemiştir. Tarihçiler bugün
lerde “basım kültürü”, “saray kültürü” ya da “mutlakçılık kül
türü” gibi deyimleri geçmiş onyıllardakinden daha sık kullanı-
1 Siyaset bilimindeki durum için, yayunlanmak üzere olan şu kitaba bakınız: Patrick Cha-
bal ve Jean-Pascal Daloz, Culture Troubles: Com parative Politics and the Interpretati-
on o f Meaning.
tarihsel antropolojinin vakti 47
Kültürel Açıklamalar
Kültür imparatorluğunun yayılması, yanı sıra, örneğin Britan
ya’nın ekonomik gerileyişi ya da genel olarak ulusların varlık ve
yoksulluğu gibi ekonomik olgular için kültürel açıklamalar sun
ma yolunda artan bir nitelik de getirmiştir. John Elliott 1961’de
“Ispanya’nın Gerilemesi” diye bir makale yazmıştı; on yedi yıl
sonra aynı Past an d Preseni dergisinde bu kere “ 17. yüzyıl baş
ları İspanyası’nda Benlik-algılaması ve Çöküş” diye bir başka
makale yayımladı. Çöküşün nesnel göstergeleriyle ilgilenmekten,
çöküş duygusu üzerinde daha çok durmaya doğru bu kayış, bü
tün bir tarihçiler kuşağı için karakteristiktir. Benzer bir biçimde,
siyaset dünyasındaki devrimler, yeni devlet oluşması, hatta İs
veç’in Otuz Yıl Savaşı’na katılması gibi değişimler için giderek
artan bir sıklıkta kültürel açıklamalar önerilmektedir.^
Siyasal olaylara kültürel açıklamalar yapmanın çarpıcı bir
örneği, siyasal tarihten kültür tarihine dönmüş bir yazarın yapı
tından gelmektedir: F.S.L. Lyons, son kitabı olan Culture an d
A narchy in Ireland, 1 8 9 0-1939’da (1979), İrlanda’yı dört kültü
rel topluluğa ayrılmış olarak betimlemektedir - “ne birlikte ne
ayrı yaşayabilen” Ingilizler, Irlandalılar, Anglo-Irlandahlar ve
Ulster Protestanları. Ona göre, siyasal sorunlar altlarındaki kül
tür çatışmalarının ya da “çarpışmaları ”nın görece yüzeysel beli-
Keith Thomas, “Ways of Doing Culturai History”, Rik Sanders vb. (derleyenler), Balans
an d P erspectief van d e nederlandse cultuurgeschiedenis içinde (Amsterdam, 1991), 65.
Martin J.Wiener, English Culture and the Decline o f the Industrial Spirit, 1850-1980
(Cambridge, 1981); David Landes, The Wealth and Poverty o fN a îio n s (1998); Eric van
Young, “The New Culturai History Comes ro Old Mexico”, Hispanic American Histori-
cal R eview 79 (1999), 2 1 1 -4 8 ,238Me; Eric Rİngmar, Identity, înterest and Action: A Cul-
tural Expîanation ofSu/eden’s Intervention in the Thirîy Years War (Cambridge, 1996).
tarihsel antropolojlnifi vakti 4 9
1984), 231-56; karş. Yine onların Russlands A deî: Etne Kulturgeschichte von Peter I.
Bis N ikolaus L (Rusça aslı 1994; Almanca çevirisi: Köln, 1997).
10 Clifford Geertz, The înterpretation ofC ultures (New York, 1973), 3-30; tanım s. 89’dadu:
54 üçüncü bölüm
rak görmek anlamında değildir. Yaptığı iş, döğüşü bir metin diye
ele almaktır, “Bali deneyiminin Balice bir okunuşu, kendileri
hakkında anlattıkları bir öykü.” Ve bunu bizim kültürümüzdeki
K ral L ea r’e ya da Dostoyevski’nin K aram azov K ardeşler’iyle
oranlamaktadır (kıyaslamaktadır). Bir horozun kazanacağına
dair yüksek bahislere girilmesi yolundaki yaygın uygulamayı ise,
“statü kaygularının dramatize olması” diye anlatıyor. Oyunu
“derin” kılan da budur.^*
Geertz’in, daha 1 9 4 0 ’lı yıllarda kültüre “dramatik [tiyatro
gibi] yaklaşım” dediği şeyi geliştiren edebiyat kuramcısı Kenneth
Burke’e borçlu olduğunu görmek güç değildir. Geertz ile benzer
çizgilerde düşünen bir başka antropolog Victor Turner idi. Onun,
yeni kültür tarihçileri tarafından sık sık uygulanan “toplumsal ti
yatro” (social dram a) fikri, Afrika’daki alan araştırması sırasın
da geliştirilmişti. Turner bu çalışmasında, toplumsal yaşamdaki
bozuklukların “aşağı yukarı düzenli bir sıralanmayla” dört aşa
maya bölünebilecek bir biçimde ortaya çıktığını gözlemlemişti:
sıradan toplumsal ilişkilerin çiğnenmesi, bunalım, düzeltici hare
ket girişimi ve sonunda “yeniden-bütünlenme” ya da “ayrı-
hk”ın/scfcısw’in/bölünmenin tamnması seçeneği.*^
Bu dramacı ve dramaturgcu yaklaşımı sürdürerek, Geertz
“tiyatro devlet” dediği 19. yüzyıl Bali’si hakkında bir kitap yaz
mıştır. Yazara göre, bu, birçok Batılı siyaset bilimcisinin varsay
dığının tersine, tören’in iktidarın hizmetinde bir araç olmadığı
bir devletti. Geertz’in onları sunuşuna bakılırsa, Balililer için, bu
nun karşıtı doğruydu: “Debdebe iktidara hizmet etmiyor, iktidar
debdebeye hizmet ediyordu.” Bali devleti zayıf olabilirdi, ama
gösterişliydi. Varlık nedeni gösteriş idi (spectacle)
11 Ibid ., 412-53.
12 \^ctor Tume^ Schism an d Continuity in African Society (Manchesteı; 1957), 91-93,
230-32.
13 Clitford Geertz, H egaraı T he T heatre State in Nineteenth Century Bali (Princeton, 1980).
tarihsel antropoloifnin vakti 55
lA Roger Chartiec» “Texts, Symbok and Frendmess: Historical Uses o f Symbolic Anthro-
pology” (1985; Cultural H istory içinde yeniden basılmıştır, 95-111).
(*) Fransız halk kültüründe, genellikle çok yaşh biri pek genç biriyle evlendiğinde, onları
kızdırmak için tencere tavaları birbirlerine çarpıp borular öttürerek uyumsuz seslerle ya
pılan bir sözde serenat - ç.n.
tarihsel antropoloiinin vakti 57
grup tarihçiyi zaten gittikleri bir yöne doğru daha ileri hareket et
tirmeye yardım ettiğini söyleyebiliriz. Edebiyat tarihçisi Stephen
Greenblatt’m bir yerde dediği gibi, Geertz’in yapıtıyla karşılaş
mak “benim zaten yaptığım bir şeyi anlamamı, profesyonel bece
rilerimin kendi düşündüğümden daha önemli, canalıcı ve aydın
latıcı olarak bana dönmesini sağladı”.*®
20. yüzyıl sonlarının belli başlı kültür tarihçilerinden -örn e
ğin Fransa’da Emmanuel Le Roy Ladurie ve Daniel Roche,
ABD’de Natalie Davis ve Lynn Hunt, İtalya’da Carlo Ginzburg,
Almanya’da Hans Medick gibi- bir bölümü, başlangıçta kendile
rini toplumsal tarihçiler diye görüyorlardı ve düpedüz Marksist
değillerse bile, M arx hayranıydılar. 1960’ların sonlarından itiba
ren, kültürü topluma bağlamanın, ama onu toplumun bir yansı
masına ya da bir üstyapıya, pastanın üstündeki kremaya indirge
meyen almaşık (alternatif) yolunu arayarak antropolojiye dön
düler.*®
Halk kültürüne ilginin artması, antropolojiyi tarihçiler için
daha da anlamlı kıldı. Antropologlar, inceledikleri halkın kendi
kültürlerini anlamadıkları yolundaki tepeden bakan/ küçümseyi
ci varsayımı zaten başından yadsımışlardı ve kendilerine veri sağ
layanların sundukları yerel ve gayriresmî bilgilere önem vermek
teydiler.
Antropologların, bir zamanlar düz tarihçilerin sanat ve ede
biyat uzmanlarına bıraktıkları, simgelerin incelenmesini toplum
sal tarihçilerin keşfetmeye çalıştıkları gündelik yaşama bağlayan
geniş kültür anlayışları bir başka çekicilik öğesiydi, hâlâ da öyle
olmaya devam ediyor. Tiyatro eğretilemesinin gücü, kısmen de
böyle bir bağlantının kurulmasına yardım etmesinden ileri gel
mektedir. Antropolojinin kültürel “kurallar” ya da “protokol-
17 Johan Huizinga, “My Path to History”, Pierer Geyl ve RW.N. Hugenholtz (den), Dutch
Civilisation in Î7 th Century an d O ther Essays (1968) içinde.
18 Troels-Lund’un yapıtı ne yazık ki İngilizceye çevrilmemiştir, fakat şu kaynakta anlatıl
maktadır: Bjame Stoklund, F olklife R esearch betw een History an d A nthropology (Car-
diff, 1983).
19 Thomas, “Cultural History”, 74.
6 o ü;UncU bgtcm
M İKROSKÖPUN ALTINDA
1970 ’li yıllar yeni bir tarih türünün doğmasına ya da en azından
adının konmasına tanıklık etti: Carlo Ginzburg, Giovanni Levi
ve Edoardo Grendi’nin bulunduğu küçük bir İtalyan tarihçileri
grubunun yaptığı “mikro tarih” [m icrostoria]. Bu olaya hiç de
ğilse üç açıdan bakılabilir.
Bir kere, mikro tarih niceliksel yöntemler kullanan ve yerel
kültürlerin çeşitlilik ve özgüllüğü duygusunu pek aktarmadan ge
nel eğilimleri betimlemekle yetinerek iktisat tarihi modelini izle
yen bir toplumsal tarih üslûbuna karşı bir tepkiydi. İkinci olarak,
mikro tarih antropoloji ile karşılaşmaya bir yanıttı. Antropolog
lar almaşık (alternatif) bir model olarak, içinde kültüre, ekono
mik ya da toplumsal belirlenimcilikten özgür kalmaya ve birey
lere -kalabalığın içindeki yüzlere—yer olan geniş bir örnek-olay
çalışması sunmaktaydılar. Mikroskop teleskopa, somut bireysel
tarihsel antropolojinin vakti 63
21 Charles Phythian-Adams, “An Agenda for Engüsh Local History”, SocietieSy Cultures
and Kinship içinde (Leicester, 1993), 1-23; David Underdown, “Regional Cultures?”
Tim Haris (der.), Popular Culture in England c. ÎSOO’ 1850 (1995) içinde, 28-47.
66 üçüncü bölüm
SÖMÜRGECİLİK-SONRASI
(POST-KOLONYALİZM) VE FEM İN İZM
Önceki alt-ayrımda değinildiği üzere. Batı uygarlığı büyük anla
tısına karşı yükselen tepkinin temel bir sebebi, dışarıda bıraktığı
ya da görünmez kıldığı şeyler konusunda bilinçlenmenin artma-
sıydı. Üçüncü dünyada bağımsızlık savaşımı ve ondan sonra da
zengin ülkelerin sürdüğü ekonomik sömürü hakkmdaki tartış
malar, dikkatleri sömürgeci önyargılarının gücüne ve bunların
“sömürgecilik-sonrası” zamanlarda da devam etmesine çekmiş
tir. İşte, bir sömürgecilik-sonrası kuramının -daha doğrusu, yarı
şan kuramlarının- ortaya çıkmasının kültürel bağlamı buydu;
bunlar sonradan bir miktar kültür tarihini de içermek üzere di-
siplinlerarası bir konular demeti olan “sömürgecilik-sonrası ince
lemeler” kurumsal biçimini almıştır.^
Batılı önyargıları ortaya çıkarmakta en etkili olmuş kitap
lardan biri Edward Said’in O rientalism 'iydi (1978 - Şarkiyatçı
lık). Bu kışkırtıcı çalışma. Batı düşüncesindeki O rient ve O cci-
dent ikili karşıtlığının önemini vurgulamakta ve -b ir ölçüde Le-
vi-Strauss örneğinden esinlendiği kesin olan terimlerle- “onlar”
ile “biz” arasında yapılan bu ayrımın, onu ortadan kaldırması
gereken akademik uzmanlar, yani profesyonel doğu-bilimcileri
(şarkiyatçılar) tarafından sürekli kılındığını savlamaktadır. Said’e
göre, 18. yüzyıl sonlarından itibaren Oryantalizm açık ya da ör
tük olarak sömürgecilikle bağlantı içinde “Doğu’ya egemen ol
manın, onu yeniden-yapılandırmanın ve onun üstünde yetke sür
menin Batılı bir biçemi” olmuştur.
22 Hans Medick, Weben und Überleben in Laihingen, 16 S0-1900. Lokalgeschichte als All-
gem eine G eschichte (Görringen, 1996).
23 Robert R.J. Young, Postcoloniaiism : An H istorical Introduction (Oxford, 2001).
tarihsel antropolojinin vakti 67
24 $aid*in merkez tezine eleştirel bir tepki için bkz. John M . MacKenzie, Orientalism: His-
tory, Theory and the Arts (Manchesteı; 1995). Karş. W. J. McCormack, Ascendancy and
Tradition (Oxford, 1985), 219-38, “Celticism” üstüne, ve James Carrier (det), Occi-
dentalism: Images o f the West (Oxford, 1995).
68 üçüncü bölüm
25 Joan Kelly, Women, History and Theory (Chicago, 1984). Makale ilkin 1977’de çıkmıştı.
26 Yukarıda tanışılan eğilimlerin örnekleri arasında şu kaynaklar gösterilebilir: Patricia La-
balme (der.) B eyond their Sex: Learned Women o f the European Fast (New York,
1980); Catherine King, Renaissance W omen Patrons (Manchesteı; 19S8); Loma Hutson
(den), Feminism an d Renaissance Studies (Oxford, 1999); Letitia Panizza ve Sbaron Wo-
od (der.), A History o f ^ o m en s Writing in Italy (Cambridge, 2000).
tarihsel antropolojinin vakti 69
1 Thomas Kuhn, T he Structure ofS cien tific Revolutions (Chicago, 1962), 10.
2 Thomas Bender ve Cari E. Schorke (der.), Budapest and N ew York: Studies in M etropo
litan Transformation (New York, 1994); Robert B. St George (der.), Possible Pasts: Be-
com ing C olonial in Early America (Ithaca, 2000).
yeni bir paradigma mı? 75
Söz konusu tartışma için bkz. Craig Calhoun (dec), H aberm as an d the Public Sphere
(Cambridge» MA, 1992). Karş. joan Landes, W omen an d the Public Sphere in the Age
o f the French Revolution (Ithaca, 1988); Thomas F. Crow, Painters and Public L ife m
Eighteenth-Century Paris (Princeton, 1985); Erendan Dooley ve Sabrina Baron (den),
T he Politics o f Inform ation in Early M odern E u rope (2001).
7 6 dördüncü bölüm
DÖRT KURAM a
Bu ayrımda, Y K T çalışanlar için yapıtları özellikle önem taşıyan
dört kuramcı üstünde durulacaktır: Mikhail Bakhtin, Norbert
Elias, Michel Foucault ve Pierre Bourdieu. Onların önce temel fi
kirlerinden bazılarını özetleyip, sonra da bunların hangi yollarda
kullanıldığını inceleyeceğim. Bakhtin, sezgileri görsel kültür için
de geçerli olan bir dil ve edebiyat kuramcısıydı; diğer üçüyse top
lumla kültür arasındaki sınırların eriyor gibi olduğu bir dönem
de (bkz. s. 41) çalışan toplum kuramcılarıydılar. Kuramcıları bu
rada tartışmamızın amacı, okuyucuları onların görüşlerini kabul
edip düpedüz geçmişe uygulamaları için ikna etmek değildir; yal
nızca onları bu kuramları sınamaya ve böyle yaparken de yeni ta
rihsel konuları incelemeye ya da eskilerim yeniden kavramsallaş-
tırmaya teşvik etmek istiyoruz.
Joan Scott, “Women’s History”, Peter Burke (det) N ew Perspectives on H istorical Wri-
ting (1991; 2 .bas. Cambridge, 2001), 43-70, tam 50-51’de; Stuart Clark, Thinking u/ith
D emons (Oxfoıd, 1997), 143.
yeni bir paradigma mı? 77
Mikhail Bakhtin, Rabelais and His World (1965; İngilizce çevirisk Cambridge, MA,
1968); aym yazaı^ The Dialogic Imagination (Manchesteı; 1981); Roben W. Scribner,
Popular Culture and Popular Movements in Keformation Germany (1987), 95-97; Pe-
ter Burke, “Bakhtin for Historians” , Soctal History 13 (1988), 85-90.
78 dördüncü bölüm
Bourdieu 1982 dolaylarında onunla konuştuğum zaman, bana böyle söylemişti. “Habi-
tus” teriminin, felsefesini Bourdieu’nün Ecole Normale’de okuduğu Leibniz tarafmdan
da kullamidığma işaret edilmiştir.
8 ^ dördüncü bötüm
biri olan Roger Chartier’ye göre akımın belirleyici iki özelliği olan
temsil-etmeler ve uygulamalarla uğraşmaya teşvik etmişlerdir.
UYGULAMALAR
“Uygulamalar” Y K T ’nin sloganlarından biridir: ilâhiyattan ziya
de dinsel uygulamaların tarihi, dilbilim tarihinden çok konuşma
tarihi, bilim kuramından çok deneyimin tarihi. Bu, uygulamala
ra dönüş sayesinde, eskiden amatörlere bırakılmış olan spor tari
hi profesyonelleşmiştir - bu alanın artık kendi bilimsel dergisi
vardır: International Jo u rn a l fo r the H istory o f Sport.
Paradoksal olarak, uygulamaların tarihi, yakın zamanlarda
yayımlanan tarih yazınında, toplum ve kültür kuramından en
çok etkilenen bir yöredir. Sofra adabı tarihiyle ilgilenmesi bir za
manlar eksantrik görünen Norbert Elias, uygulamalar açısından,
şimdi ana damarda iyice yerleşmiş durumdadır. Bourdieu’nün
öne-çıkma hakkmdaki çalışmaları birçok tüketim tarihi incele
mesine esin kaynağı olmuştur. Foucault’nun, itaati sağlamak için
yeni uygulamalar benimseyen disiplinci toplum fikri de, dünya
nın başka bölgelerinde araştırmalar yapılmasına uyarlanmıştır.
Örneğin, C olon isin g E gypt (1988) kitabında Timothy
Mitchell 19. yüzyıl sömürgeciliğinin kültürel sonuçlarını tartışır
ken hem Foucault’dan hem de Derrida’dan yararlanmaktadır.
Mitchell, Foucault’dan Avrupah “bakış”ını tartışmayı ve ordu ve
öğrenim/eğitim kadar farklı yörelerdeki gelişmeler arasında ko
şutluklar aramayı, her iki durumda da disiplinin önemini vurgu
lamayı öğrenmiştir. Derrida’dan ise, 1800 yılı dolaylarında geti
rilen matbaacılığın yazı-yazma uygulaması üstündeki etkilerinin
tartışıldığı bir bölümde merkezî önemi olan anlamın “fark oyu
nu” olduğu fikri gelmektedir.
Dilin tarihi, daha özellikle de konuşmanın tarihi, uygula
malar kültür tarihinin kolonize etmeye ya da daha kesin söyle
mek gerekirse, dil çalışmalarında tarihsel bir boyuta gereksinim
yeni bir paradigma mt? 85
9 Peter Burke ve Roy Porter (der.), The S o d a l H istory o f Language (Cambridge, 1987).
10 Ruth Harris, Lourdes: Body and Spiril in a Secuiar A ge (1999); Victor Turner ve Edith
Tumer, Im age a n d Pilgrimage in W estem Cuiture (Oxford, 1978).
11 Jas Eisner ve Joan-Pau Rubies (der.), Voyages an d Visions: Tpwards a Cultural History
o f Travel (1999S.
86 dördüncü bölüm
Okumanın Tarihi
Uygulama tarihinin en yaygın biçimlerinden biri okumanın tari
hidir; bu konu, bir yandan yazmanın tarihi’ne bir yandan da da
ha eski “kitabın tarihi”ne (kitap ticareti, sansür vb.) karşıtlıkla
tanımlanmıştır. (Aşağıda s. 1 1 0 -1 1 2 ’de tartışılan) Michel de Cer-
teau’nun kültür kuramı, okuyucunun rolü, okuma uygulamala
rındaki değişiklikler ve basımcılığın “kültürel kullanımları” üs
tündeki yeni odaklanışın altını çizmektedir. Roger Chartier gibi
okumanın tarihçileri, başlangıçta, edebiyat yapıtlarının “alımlan-
ma”sı ile uğraşan edebiyat eleştirmenleri ile koşut (ama ayrı) çiz-
gilerde ilerlemişlerdi, ama birkaç yıl sonra iki grup birbirinin far
kına vardı.^*
Bireysel okuyucuların sayfa kenarlarına düştükleri notlar ve
altını çizdikleri satırlar yoluyla ya da Ginzburg’un Menocchio’su
örneğindeki gibi (bkz. s.64) Engizisyon sorgulamaları aracılığıy
la metinlere verdikleri tepkilerin incelenmesi, popüler bir araştır
ma konusu olmuştur. Örneğin, L a N ou velle H eloise romanının
yayımlanmasından sonra okuyucuların Jean-Jacques Rousse-
au’ya yazdıkları birçok mektubu Robert Darnton incelemiştir.
fa«'postasm m bu erken örneği, romanı okurken dökülen göz
yaşlarına birçok göndermeyle doludur.
Kadın okuyucular ve onların kitaplarla ilgili beğenileri ko
nusunda da bir hayli çalışma vardır. John Brewer 18. yüzyılda
yaşamış bir İngiliz kadın olan Anna Margaretta Larpent’in on ye
di cilt tutan günlüğünü çözümleyerek “onun kadın yazarları ve
kadın kahramanları olan yapıtları yeğlediği”ni kaydetmiştir. 18.
yüzyılda siyasi ve askerî tarihin azalması pahasına, görgü (âdab-
1 muaşeret) ve görenek tarihi ile “toplumun tarihi”nin yükselme
sinin, kısmen, okuyucu kitlesi içinde kadınların gittikçe artışının
bir sonucu olduğu ileri sürülmüştür.
Batı’daki okuma tarihi üstüne güncel ilgi ve tartışma konu
ları, üç açık değişme ya da kaymayı içermektedir: yüksek sesle
okumaktan sessiz okumaya, toplu (aleni) okumaktan özel oku
maya ve yavaş ya da yoğun okumaktan (intensive) hızlı ya da
“yaygm/yüzeysel” (extensive) okumaya geçiş, 18. yüzyılın “oku
ma devrimi” denilen şeyi belirler.
Kitapların sayısının çoğalması, herhangi birinin genel topla-
14 Rogw Chartier, The Culturaî Vses o fP rin t in Earîy M od em France (Princeton, 1987);
Guglielmo Cavallo ve Roger Chartier (der.), A History o f R eading in the West {1995;
İngilizce çevirisi, Cambridge, 1999); Hans-Roberr Jauss, Towards an Aesthetic o f Re-
ception (1974; tı^ilizce çevirisi, Minncapolis, 1982); Wolfgand Iseı, T he Act o f Reading
(1976; İngilizce çevirisi, 1978).
ni bir paradigma mı? 89
15 Robert Damton, “Readers Respond to Rousseau”, kendi kitabı olan G reat C at M assac-
re içinde (New York, 1984), 215-56; James Raven, Helen Small ve Naomi Tadmor
(der.), The Practice and Representation o f R eading in England (Cambridge, 1996; John
Brewer’in makalesi: s. 226-45).
16 Erich Schön, Der Verlust der SinnUchkeit öder D ie Verıvandlungen des Lesers: Mentali-
taetsîvandel um 1800 (Stuttgart, 1987).
17 Peter Komicki, The B o o k m Japan: A Cultural H istory from the Beginnings to the Ni-
neteenth Century (Leiden, 1998; Scephen Lovell, T he Russian R eading R evolution: Print
Cuİture in the Soviet and Post-Soviet Eras (Basingstoke, 2000).
9 0 dördüncü bölüm
18 Jacques Le Goff, “Dreams in the Culture and CoIİective Psychology of the Medieval
West” (1971; İngilizce çevirisi, onun Time, Work and Culture in the Middle Ages (Chi
cago, 1980) kitabında vardır: s. 201-04.
19 WiUiam A.Christian, Jr., Apparitions in Late Medieval and Renaissance Spain (Prince-
ton, 1981); Jean-Claude Schmitt, Ghosts (1994; İngilizce çevirisi, 1998).
yeni bir paradigma mı? 91
Müzikte Orientalism
Temsil-etmeler tarihinden bir başka örnek-olay incelemesi gör
mek için müzikolojiye bakabiliriz: bu da, uygulayıcılarından ba
zılarının kendilerini kültür tarihçisi diye gördükleri bir disiplin
dir. Kimi müzikologların, bir edebiyat eleştirmeni tarafından ya
pılmış ve bir filozof tarafından esinlendirilmiş bir inceleme olan
Said’in Orientalism''me verdikleri karşılıklar, geniş kültür tarihi
şemsiyesi altında yer alan disiplinler-arası ilişkilerin ya da “alış-
verişler”in canlı bir tablosunu sunmaktadır.
Sanat tarihçileri Said’in kitabına 1 9 8 0 ’lerde, müzik tarihçi
leriyse 1 9 9 0 ’larda karşılık vermişlerdir. Said’in kendisi bile, ope
ra meraklısı olmasına karşın, bu alanda kendi katkısını yapabil-
yeni btr paradigma mı? 93
Belleğin Tarihi
Y K T’nin günümüzde büyük bir gelişme gösteren bir başka türü,
bazen “toplumsal bellek” ya da “kültürel bellek” de denilen bel
leğin tarihidir. Bu konuya duyulan akademik ilgiyi, Pierre No-
ra’nın 1984 ile 1993 yılları arasında L es L ieu x d e m em oire baş
lığı altında derlediği yedi cilt hem ortaya koymuş hem de teşvik
etmiştir. Bu çalışma, Fransa’daki Larousse ansiklopedisi gibi ki
tapların, Pantheon gibi yapıların, her yıl 14 Temmuzlarda Bastil-
le’in alınışının törenlerle anılması gibi uygulamaların vb. sürdür
düğü ya da yeniden biçimlendirdiği “ulusal bellek” hakkında
dır.^* Buna karşılık, hiç de daha az önemli olmadığını savunabi
leceğimiz toplumsal ya da kültürel amnezi (unutkanlık) üstüne
şimdiye değin öbüründen çok daha az araştırma yapılmıştır.
N ora’nınkine benzeyen çok-ciltli projeler İtalya’da, Alman
ya’da ve daha başka yerlerde de yayımlanmıştır. Filmlerin ve te
levizyon programlarının kitaplardan daha büyük bir açıklıkla or
taya koyduğu üzere, tarihsel anılar konusunda güçlü bir popüler
ilgi vardır. Bu artan ilgi, muhtemelen bizi şimdi eskiden ne oldu
ğumuzdan ayırarak kültürel kimliklerimizi tehdit eden toplumsal
ve kültürel değişimin hızlanmasına karşı bir tepkidir. Daha özgül
bir düzeyde, Yahudi Soykırımının (H olocaust) ve İkinci Dünya
Savaşı’nın anılarına duyulan ilginin büyümesi, bu travmatik
olayları hatırlayan canlıların artık iyice azaldığı bir dönemde ol
maktadır.
Gezi tarihi gibi bellek tarihi de, psikolog Frederick Bart-
lett’in R em em bering (1932) kitabında çoktan vurguladığı üzere,
şemaların yahut klişelerin öneminin görülmemiş bir berraklıkla
ortaya çıktığı bir alandır. Olaylar geçmişe doğru uzaklaştıkça öz
güllüklerinden bir şeyler yitirirler. Çoğu kere bilinçsizce dönüştü-
24 Yakın zamanlarda yayımlanan yapıtlar için bkz. Kerwin L. Klein, “On the Emergence
of Memory in Historical Discourse”, Representations 69 (2000), 127-50. Nora’nm der
lediği kitabın kısaltılmış İngilizcesi: Realm s o f M em ory (3 cilt, New York, 1996-98).
yeni bir paradigma mı? 95
MADDİ KÜLTÜR
Kültür tarihçileri geleneksel olarak maddi kültüre düşüncelerden
daha az önem vermişler, madde alanını iktisat tarihçilerine bırak
mışlardır. Norbert Elias’ın uygarlaşma süreci hakkmdaki kita
bında çatalın tarihine ve mendilin tarihine ayırdığı sayfalar, za
manına göre sıra dışıydı. İktisat tarihçileri de, yiyeceklerin, giye
ceklerin ve barınakların simgesel yanları üstünde durmaz, onla
rın yerine beslenme düzeylerine ve bir bireyin çeşitli metalara
harcadığı gelirinin tutarına bakarlardı. Fernand Braudel’in erken
yeniçağ hakkmdaki ünlü çalışması, Civilisation an d Capitalism
(1979) ya da kendi deyişiyle civilisation m aterielle yapıtı bile, çe-
27 lan McBride (der.), History and M em ory in M odern Ireland (Oxford, 1975), 137, 317.
yeni bir paradigma mı? 97
BEDENİN TARİHİ
Günümüzde gelişmekte olup da, bundan bir kuşak önce -diyelim,
1970’te-yapılm ası neredeyse düşünülemeyecek olan bir YK T ala
nı varsa, o da bedenin tarihidir.^® önceki onyıllarda bu konuya
yapılan katkılar az biliniyor ya da marjinal sayılıyorlardı.
Örneğin, 1930’lardan itibaren Brezilyalı sosyolog-tarihçi Gil-
berto Freyre, 19. yüzyıl gazetelerindeki kaçak ilânlarında verilen
bilgilere dayanarak kölelerin fizikî görünüşleri üstünde çalışmıştır.
Kölelerin Afrika’nın hangi yöresinden geldiklerini gösteren [yüzle
rindeki ve vücutlarındaki dövme] kabile imlerini, tekrar tekrar kır
baçlanmadan kalan izleri, başlarının üstünde ağır yükler taşıyan
adamların saçlarının dökülmesi gibi çalışmadan ileri gelen işaretle
ri kaydetmiştir. Yine, 1972’de Emmanuel Le Roy Ladurie ile iki ar
kadaşı, askerî kayıtları kullanarak, 19. yüzyılda silah altına alınan
Fransız erlerinin beden özelliklerini inceleyen bir çalışma yayımla
mış ve örneğin. Kuzeyden gelenlerin daha uzun. Güneyden gelen
lerinse daha kısa boylu olduğunu, bu ayrımın hemen hemen kesin-
29 Roy Porter, “History of the Body Reconsidered”, Peter Burke (der.) N ew Perspectives
on H istorical 'Writing içinde (1991; 2.bas. Cambridge, 2001), 233-60.
yeni bir paradigma mı? l O l
da da, beden ilgisi her zaman açıkça olmasa bile zımnen vardır.
Michel Foucault ve Pierre Bourdieu’nün yapıtlarında, bede
ni incelemenin felsefî dayanakları gözle görünür durumdadır.
Fransız filozofu Maurice Merleau-Ponty gibi, Foucault ve Bour-
dieu de, Descartes’tan gelen, bedeni zihinden (ruhtan) -İngiliz fi
lozofu Gilbert Ryle’m alayla söylediği gibi “makinenin içindeki
hayalet”ten- ayırma felsefî geleneğinden kopmuşlardır.
Bourdieu’nün habitus kavramı, açıkça, bu ayrımın üzerine
bir köprü kurmak ya da bedenle zihin arasındaki basit karşıtlık
tan sakınmak amacıyla tasarlanmıştı.
Temsil-Etmeden inşaya
orunlara getirilen çözümlerin giderek kendi sorunlarını türet
S tiklerine, bu kitapta daha önce değinilmişti. Örneğin,
YK T’nde merkezî bir kavram olan “temsil-etme” (representati-
on) fikrini ele alalım. Bu düşünce, imgelerin ve metinlerin top
lumsal gerçeği yansıttıklarını ya da taklit ettiklerini ima ediyor
gibi görünmektedir. Oysa YK T’nin birçok uygulayıcısı, bu ima
dan rahatsızlık duymaktadır. Böylece, temsil-etmeler (tasavvur
lar) yoluyla gerçeğin (bilginin, bölgelerin, toplumsal sınıfların,
hastalıkların, zamanın, kimliğin vb.) “inşa edildiği”ni ya da
“ üretildiği ”ni düşünmek ve söylemek olağanlaşmıştır. Bu kültü
rel inşa fikrinin değeri ve sınırları, biraz ayrıntılı olarak tartışıl
mayı hak etmektedir.
Roger Chartier’in özdeyiş haline gelen bir deyişiyle, son za
manlarda “kültürün toplumsal tarihinden toplumun kültürel ta
rihine” bir kayma olmuştur. O bu formülü, 1 9 8 0 ’lerde bazı ta
rihçilerde görülen belirli birtakım ilgi “kaymalan”nı, özellikle de
toplumsal sınıflar gibi toplumsal yapıların incelenmesi türünden
“katı” anlamda toplumsal tarihten uzaklaşmayı betimlemek için
ıo 8 beşinci bölüm
İNŞAC3LIĞIN YÜKSELİŞİ
Nesnel bilgi hakkındaki yerleşik görüşlere karşı çıkmaya başla
yanlar, filozof ve bilginlerdi. Örneğin, Albert Einstein ne gözlem-
leyebileceğimızi belirleyenin, kullandığımız kuram olduğunu ile
ri sürmüş. Kari Popper de onu onaylamıştı (bkz. s. 16).
Alman filozofu Arthur Schopenhauer çoktan, “dünya be
nim onu temsil-etmemdir (tasavvurumdur)” (D ie Welt ist m etne
Vorstellung) demiş, Friedrich Nietzsche de gerçeğin keşfedilme-
yip yaratıldığını ileri sürmüştü. Nietzsche aynı zamanda dili bir
hapishane olarak betimlemiş, Ludvvig Wittgenstein ise “dilimin
sınırları dünyamın sınırlarıdır” savında bulunmuştu. Pragma
tizm diye bilinen Amerikan felsefe akımı da benzer bir yönde ha
reket etmiştir. Örneğin, John Dewey gerçekliği yaratanın bizler
olduğumuzu, her bireyin kendi dünyasını kendisiyle çevre arasın
daki karşılaşmadan yola çıkarak oluşturduğunu iddia etmişti.
Wiliiam James de, “Zihinsel ilgiler... açıklanan gerçeği meydana
getirmeye yardım eder” demiştir.^
Bir zamanlar tarihçilerin Nietzsche’yi ya da Wittgenstein’ı
görmezlikten gelmesi mümkün, hatta normal idiyse, dille eskiden
onun “yansıttığı” düşünülen dış dünya arasındaki sorunlu ilişki
leri tartışmadan geçiştirmek artık gitgide güçleşmiştir. Ayna kırıl
mıştır. “Temsil-etme”nin (tasavvurun) temsil edilen (tasavvur
Jim Sharpe, “History from Below”, Peter Burke (der.), Neuf ^erspecîives in Historical
Writing (1991; 2 .bas. Cambridge, 2001) içinde: 25-42; Nathal Wachcel, Vision o f the
Vanquished: T h e C onquest o f Peru through îndian Eyes (1972; İngilizce çevirisi, 1977).
110 beştnd bölüm
İcadın İcadı
Foucault ve Certeau kültürel inşanın önemi konusunda haklıysa
lar, o zaman bütün tarih kültür tarihidir. 1 9 8 0 ’den beri yayımlan
mış olup da, başlıklarında “icat”, “inşa” ya da “imgelem” söz
cükleri bulunan tarih çalışmalarının bir listesi çok uzun ve çeşit
li olurdu. Bunun içinde, şu kavram ve isimlerin icadıyla ilgili
araştırmalar yer alırdı: benlik, Atina, barbar, gelenek, ekonomi,
aydın, Fransız Devrimi, ilkel toplum, gazete, Rönesans kadını,
lokanta. Haçlı seferleri, pornografi, Louvre, halk ve George Was-
hington.
Hastalık örneğini alalım. Bedenin yeni kültür tarihi, hasta
lığın, özellikle de “delilik”in kültürel inşası üstündeki ısrarıyla
daha geleneksel tıp tarihinden ayrılmaktadır. Michel Foucault,
kendisine ün kazandıran D elilik ve U ygarlık (1961) kitabında
bu bakış açısını ileri sürmüştür. Britanya’da Roy Porter’in
M ind-Forged M anacles (1990) yapıtı, deliliğin “imal edilme
1 1 4 beşinci bölUm
YEN İ İNŞALAR
Bazı bilim adamları geçmişin kendisine bir inşa gözüyle bakmak
tadırlar. Bunların en önde gelenlerinden Amerikalı Hayden Whi-
te M etahistory (1973) adlı yapıtında, dikkatini Jules Michelet,
Leopold von Ranke, Alexis de Tocqueville ve Jacob Burckhardt
gibi 19. yüzyıl klasikleri üstünde odaklaştırarak, tarihsel metin
lere kendisinin “formalist” dediği türden bir çözümleme sunma
yı amaçlıyordu. Yazara göre, bu büyük 19. yüzyıl tarihçilerinden
her biri anlatısını ya da “entrika-olayı” (plot), belli başlı edebiyat
türlerinden birini örnek alarak sunmuştu. Michelet tarihleri bir
romans biçiminde yazmış ya da W hite’ın deyişiyle “olaylandır-
mış”tı (em plotted), Ranke komedi biçiminde, Tocqueville trajedi,
Burckhardt da satir.
White aslında, ilkin Kanadalı eleştirmen Northrop Frye’ın
önerdiği, tarihsel yazımda entrika-olay üstüne bazı fikirleri geliş
tirmekteydi. Kendisinin de “tarih-ötesi” (m etahistory) terimini
kullandığı 1 9 6 0 ’taki bir denemesinde, Frye Aristoteles’in poetika
ile tarih arasındaki fark üstüne ünlü düşüncelerinden hareket et-
ternsil-etmeden inşaya 115
7 Northrop Frye, “New Directions for Old” (1960; yeniden basımı, kendisinin Fables o f
Identity (New York, 1963) kitabı içinde: 52-66).
8 Ronald inden, “Orientalist Constructions of India”, Modem Astan Studies 20 (1986),
401-46; Imagining îndia (Oxford, 1990); Nicholas Dirks, Castes ofM ind: Colonialism
ıı6 beşinci bölüm
Cemaatlerin İnşası
1983 yılı, en azından İngilizce konuşulan dünyada inşacı tarihin
oluşması için sembolik bir başlangıç sayılabilir; çünkü o yıl için
de son derece etkili, biri Benedict Anderson’un yazdığı, öteki de
Eric Hobsbavvm ile Terence Ranger’in derledikleri iki kitap ya
yımlanmıştı.
Anderson’ın İm agined Com m unities’i (Hayalî Cemaatler),
küresel ilgileri ve küresel görüsü (vizyonu) olan bir Güneydoğu
Asya uzmanının yapıtıdır. Bu kitap, çağdaş ulusçuluk tarihi üstü
ne çıkmış olan geniş yazma, hiç değilse üç bakımdan önemli bir
katkı yapmıştır. Bir kere, perspektifi farklıdır, çünkü yazar Avru
pa’ya dışarıdan bakmayı seçmiş ve yerinin çoğunu Asya ve Ame
rika’ların tarihine ayırmıştır. İkinci olarak, kitabın çıktığı tarihte,
siyasete kültürel yaklaşım olağandışıydı. Yazar, “ulusçuluk kültü
rü” dediği şeyin köklerini, siyasal kuramda değil, din, zaman vb.
konularındaki bilinçsiz ya da yarı-bilinçli tutumlarda görmektedir.
Anderson’ın çalışmasının üçüncü bir ayırıcı özelliği, isabet
li ve başarılı “hayalî cemaatler” başlığında özetlenen, imgelem
tarihi üstünde durmasıdır. Yazar, basılı malzemenin, özellikle de
gazetelerin, Hıristiyanlık gibi eskilerinin yerine, uluslar gibi yeni
hayalî cemaatlerin inşasında oynadıkları rol hakkında çok şeyler
söylemektedir. Anderson, kendisinden kısa bir süre önce Fransız
tarihçilerinin Vhistoire d e l’im aginaire’e döndüklerinin farkında
değil gibi görünmektedir, fakat o da benzer bir yönde hareket et
miştir. Bir şeylerin olmasında ortaklaşa imgelemin ya da paylaşı
lan imgelerin gücünü kabul etmesi bakımından, bu tarihçilere
benzemektedir. “İnşa” terimini kullanmamakla birlikte, bu süre
cin önemini bilmektedir.
temsiUetmeden inşaya 119
Monarşinin İnşası
1 9 9 0 ’lı yıllarda yayımlanan Rusya, Japonya ve Fransa üstüne üç
inceleme, siyasal alanda temsil-etme’den (tasavvurdan) inşaya
kayışı aydınlatmaya yarayabilir.
Richard Wortman’m Scenarios o f Potver (1995) kitabı, Rus
monarşisinin oluşmasında efsane ve törenin (mit ve ritüel) oyna
dığı rolü araştırmaktadır. Geertz’den Bakhtin’e değin kültür ku
ramından yararlanan yazar, Goffman’a herhangi bir gönderme
yapmamakla birlikte, en azından sarayda ve çevresinde, her şeyi
bir tiyatro olarak görmek gibi Goffmanesk bir duyarlık göster
mektedir. Bu kitabın merkezinde “senaryo” fikri vardır: Fetih^
evcillik, hanedan, aydınlanma, dostluk, mutluluk, alçakgönüllü
lük, aşk, ulusallık ve reform senaryoları. Taç-giyme, evlilik, cena
ze, dinsel ve askerî geçit resimleri, hep iktidarın onaylanması ya
da ulusal birlik gösterileri olarak görülmektedir.
Takashi Fujitani’nin Splendid M onarchy: P ow er a n d Page-
antry in M odern Ja p a n (1996) kitabı, Japonya’da 1868’deki em-
peryal (Meiji) restorasyonundan sonra geleneğin icadıyla ilgilidir.
Yazar, o dönemde, sıradan halkı “ulusal topluluk kültürü”ne
katmanın ve onlarda imparatorun bakışları altında oldukları bi
lincini yaratmak siyasetinin bir parçası olarak, “Japonya’nın yö
netici seçkinlerinin o vakte kadar görülmedik bir canlılıkla ulu
sal törenleri icat ettiklerini, canlandırdıklarını, yönlendirdiklerini
ve yüreklendirdiklerini” savunmaktadır.
10 Anton Blok, “The Narcissism of Minör Differences” (1998; yemden basunu H onour
and Violence (Cambridge, 2001) içinde, 115-31); Anthony P. Cohen, T he Symbolic
Construction ofC om m u n ity (Chichesteı^ 1985).
122 beşmci bölüm
12 Erik Lönnroth, Den Stora B^ollen: kung Gustav l l l spelad a f h onom sfaelv (Stockholm,
1986.).
125
17 Marshall Sahlins, îslands o f History (Chicago, 1985) [Türkçesi: C.Hakan Arslan, Tarih Ada^
lan (Dost Kitabevi, 1998)]; John Austin, How to do Things with Words (Oxford, 1962).
18 Tarihçiler ve söz edimleri için bkz. James Tully (der.), Meaning and ContexU Quentin
Skinner and his Critics (Cambridge, 1988) ve Maria Lucia Pallares-Burke, The New
History: Confessions and Conversations (Cambridge, 2002), 212-40.
tem^l-etmedeninşaya 129
19 Gilliam Mcintosh, The Force o f Culture: Unionist Identities in 20‘^ Century Ireland
(Cork, 1999), 103-43; David M.Guss, The Festive State; Ethnidty and Nationalism as
Cultural Ferformance (Berkeley, 2000), 24-59; Neil Jannan, Material ConfUcts (Ox-
ford, 1997), 1-21; Rudolf Brown ve David Gugerli, Macht des Tanzes - Tanz der Ma-
echtigen: Hoffeste und Herrschaftszereminiell, 1550-1914 (Munich, 1993); Audree-Isa-
belle Tardif, “Social Dancing in England 1660-1815”, Cambridge’te 2 0 0 2 ’de tamam
lanmış doktora tezi.
1 3 0 beşinci bölüm
20 Michaei Herzfeld, The Poetics ofM an hood (Princeton, 1985), 51, 155.
21 James S.Scott, Domination and the Arts o f Renaissance (New Haven, 1990), 11. Bu ki
tap, kamusal icralarla özel tutumlar arasmdaki ayrılık (^saklı tutanaklar”) üstünde dur
maktadır.
22 Robert Le Page ve Andree Tabouret-Keller, Acts o f Identity (Cambridge, 1985); James
Fernandez, “The Performance of Ritual Metaphors”, J.David Sapir ve J.Christopher
Crockcr (der.), The Social Use o f Metaphor (Philadelphia, 1977) içinde: 1-31.
23 Richard Krautheimer, The Rome o f Alexander VIÎ (Princeton, 1985), 4-6; Christopher
Heuer, “The City Rehearsed: Hans Vredemann de Vries and the Performance of Archi-
tecture”, Berkeley’de hazırlanmakta olan doktora tezi.
temsiUetmeden inşaya 131
25 Erken bir örnek, Robert W.Scribner*in, “Oral Culture and the Diffusion of Reformati-
on Ideas” makalesidir (1984; yeniden basımı kendi kitabı. Popular Culture and Popu-
lar Movements in Reformation Germatty içinde (1990), 49-70). Britanya ile ilgili yeni
çabşmalarm bir özeti için bkz. Adam Fox ve Daniel Woolf (der.), The Spoken Word:
Oral Culture m Britain 1500-1850 (Manchesteı; 2003).
temsH*«tmed»n inşaya 1 3 3
26 Thomas W.Laqueur, “Crowds, Carnival and the State in English Executions, 1604-
1868”, A.Lee Beier ve David Cannadine (dçn), T he First M od em Society (Oxfords
1989) içinde: 305-55.
27 Peter Burke, Historical A nthropohgy o f Early M odern îtaly (Cambridge, 1987), 176^
77j günlüklerden birkaç ayrıntı ekledim.
1 3 4 beşinci bölüm
1 Peter Burke, “Anthropology of the Renaissance”, Jou rn al o f the Institute fo r Rom ance
Studies 1 (1992), 207-15; T he European Renaissance: Centres and Peripheries (Oxford,
1998), özellikle Beşinci Bölüm.
kültürel dönüşün ötesi? 147
2 Daryle WiUiams, Culture Wars in Brazil: T h e First Vargas Regim e, 1930^45 (Durham,
NC, 2001).
1 4 8 altmcı bölüm
John Keegan, A History o f Warfare (1993), 3-12; Joanna Bourke, Dismembering the
Male: Men’s Bodies, Briîain and the Great War (1996); Benigna von Krusensjem ve
Hans Medick (der.), ZuAshen Alltag und Katastrophe: Der Dreissigjaehrige Krieg aus
der Nahe (Göningen, 1999).
Robert Wohl, The Generation o f 1914 (Cambridge, MA, 1979); Modris Eksteins, Ri-
tes o f Spring: The Great War and the Bîrth o f the Modern Age (1989); Jay Wİnter, Si-
tes o f Memoryy Sites o f Mouming: The Great War in European Cultural History
(Cambridge, 1998).
10 Charles Coulson, “Cultural Realities and Reappraisals in English Castle Studies”,7o«r-
nal ofM edieval History 22, (1996), 171-207; denizcilik gösterileri için bkz. Jan Rüger’in
Cambridge’ye taptığı doktora tezi (2002). [İngilizce “theatre” sözcüğünün, askerlik di
linde “harekât alanı” anlamında da kullanıldığı unutulmamalı’ ~ ç.n.]
152 altıncı bölüm
11 Keith Bakeii Inventing the French Revolution (Chicago, 1990), 13; Bertram Wyatt Brown,
Southern Honour (New York, 1982); Peter Burke, “The Virgin of the Carmine and the Re-
volt of Masaniello” (1983; yeniden basımı: Historical Anthropology o f Early Modem
Italy (Cambridge, 1987) içinde: 191-206) ve daha genel olarak, Anton Blok, “The Me-
aning of ‘Senseless’ Violence”, Honour and Violence (Cambridge, 2001) içinde; 103-14.
12 Natalie Z. Davis, “The Rites of Violence” (1973); yeniden basımı: Society and Culture
in Early Modern France (Scanford, 1975) içinde, 152-88; karş. Maria Lucia Pallares-
Burke, The New History: Confessions and Conversations (Cambridge, 2002); Janina
Garrisson-Estebe, Tocsin pour un massacre (Paris, 1968); Emmanuel Le Roy Ladurie,
Camival: A People's Rising at Romans^ 1579-1S80 (1979; İngilizce çevirisi 1980); De
niş Crouzet, Les Guerriers de Dieu (Paris, 1990).
kültürel dönüşün ötesi? 153
ıs Peter Burke, “Is there a Cultural History of the Emotions?”, Peneiope Gouk ve Helen
Hills (der.) Representing Emotions (2003) içinde.
16 Anne Vincent-Buffault, The History o f Tears (1986; İngilizce çevirisi 1991); Piroska
Nagy, Le Don des larmes ou Moyen Age (Paris, 2000); Lynn Hunt ve Margaret Jacob,
“The Affective Revolurion in 1790^s Britain”, Eighteenth-Century Studies 34 (2001),
491-521.
kültürel dönüşün ötesi? 155
17 Theodore Zeldin, France 1848-194S [1 cilt, Oxford, 1973-77); Peter Gay, T he Bourge-
ois Experience {5 cilt, New York 1984-).
156 altına bölüm
18 Han$ J.Rindisbache^ The Smell ofB ooks: A Cultural-Historical Study o f Olfactory Fer-
ception in Literatüre (Ann Arbor; 1992); Constance Classen, David Howes ve Anthony
Synnort, Aroma: the Cultural Histroy o f Smell (1994); Mark Jenner, “Civilizarion and
Deodorization? Smelİ in Early Modern English Culture”, Peter Burke, Brian Harrison
ve Paul Slack (der.), Cıvıl Historıes: Essays Presented to Sir Keith Thomas (Ox£ord,
2000), 127-44; Robert jütte, A History o f the Senses (Cambridge, 2004).
19 Peter Baiiey, “Breaking the Sound Barrier: A Historian Listens to Noise”, Body and So-
ciety 2 (1996), 49-66; Bruce R.Smith, The Acoustic World o f Early Modem England
(Chicago, 1999); Jean-Pierre Gutton, Bruits et sons dans nötre histoire (Paris, 2000);
Emile Cockayne, “Sound in Early Modem England” doktora tezi (Cambridge, 2000).
kültürel dönüşün ötesi? 159
20 Stephen Haber, “Anything Goes: Mexico’s ‘New’ Cuirural History”, Hispanic American
H istorical Revieıv 79 (1999), 309-30. Bu sayıdaki öteki makaleler de tartışmayı sürdür
mektedirler.
ı6 o altıncı böUlm
21 Victoria E.Bonnell ve Lynn Hunt (den), Beyond the Cultural Tum (Berkeley, 1999), 1-32.
1 6 2 altıncı bÖlLİcn
22 Bu kuralları saptama yolunda bir girişim için bkz. Peter Burke, Eyewitnessing (2001).
23 Phüippe Buc, T he Dangers o f Ritual (Princeton, 2001).
kültürel dönüşün ötesi? 163
24 Michael Kammen, “Extending the Reach of American Cultural History” (1984; yeni
den basımı: Selvages and Biases (Ithaca, 1987) içinde); karş. Thomas Bender, “Wholes
and Parts: the Need for Synthesis in American History”, Journal o f American History
73 (1986), UO-36.
i 64 altıncı bölüm
SINIJILAR VE KARŞILAŞMALAR
Fernand Braudel daha 1949’da ünlü kitabı A kdeniz'de, eski Ro-
ma’dan Reformasyona kadar Ren ve Tuna nehirleri gibi “kültür
26 Birçok yeni çalışma içinde özellikle şunlara bakılabilir: Peter Sahlins, Boundaries: The
Making ofFrance and Spain in the Pyrenees (Berkeley, 1989); Mary Louis Pratt, İmpe-
rial Eyes: Travel Writing and Transculturation (1992); Robert Bartiert, The Making o f
Europe: Conquest, Coîonization and CulturaîChange (1993), 950-1350.
27 Peter Burke, “Civilizacions and Frontiers: The Anthropology of the Early Modern Me-
diterranean”, John A. Marino (der.), Early Modem History and the Social Sciences-,
Testing the Limits o f BraudeVs Mediterranean (Kirksville, 2002) içinde: 123-41.
kültürel dönüşün Ötesi? 167
28 T.F.Carter, “İslam as a Barrier to Printing”, The Moslem World 33 11943), 213-16; Brink-
ley Messick, The Calligraphic State: Textual Domination and History in a Müslim Society
(Berkeley, 1993); Francis Robinson, “İslam and the Impact of Print in South Asia”, Nigel
Crook (der.), The Transmission o f Knotvledge in South Asia (Delhi, 1996) içinde: 62-97.
l 6 8 altıncı bölüm
29 Bu deyimi, Fransız tarihçisi Nathan Wachtel koloni dönemi Perusu üstüne önemli Icita-
bmm başlığı için (Leon-PortİlIa’dan) ödünç almıştır: Vision o f the Vanqui$hed: The Spa-
nish Conquest o f Peru through Indian Eyes 1530-1570 {1971; İngilizce çevirisi, Has-
socks, 1977),
kültürel dönüşün ötesi? 1 6 9
31 Lawrence Stone, “The Revival of Narrative”, Past an d Preseni 85 (1979), 3-24; Peter
Burke, “History o f Events and Revival of Narrative", Burke (der.) Netv Perspectives on
H istorical Writing (1991; 2.bas. Cambridge, 2001) içinde: 283-300.
172 atttncı bölüm
32 Alain Besançon, La Tsarevich immole (Paris, 1967), 78; Sarah Maza, “Stories in His-
tory: Cuİtural Narratives in Reccnt Works in European History”, American Historical
Kevietv 101 (1996), 1493-1515; Karen Halttunen, “Cuİtural History and the Challen-
ge of Narrativity”, Victoria ve Lynn Hunt (der.), Beyond the Cultural Tum (Berkeley,
1999), 165-81.
33 Ronnie Hsia, The Myth ofRituaî Murder (New Haven, 1988); Miri Rubin, Gentile Ta-
les (Ncw Haven, 1999).
küHürcFİ dönüşün öt«st? 173
34 Peter Kenez» Birth o f the Propaganda State: Soviet M ethods o f Mass M obilİzation,
1917-1929 (Cambridge, 1985).
kültürel dönüşün ötesi? 1 7 5
SONUÇ
Terimin kesin anlamıyla, bu kitabın herhangi bir “sonucu” yok
tur. Y K T ömrünün sonuna yaklaşıyor olabilir, fakat daha geniş
kültür tarihi ilerlemektedir. Dilin kültür tarihi gibi bazı alanlar,
tarihsel araştırmaya ancak yeni yeni açılıyorlar. Geçerli (carî) so
runlar çözülmeden duruyor -en azından, herkesi doyuracak ka
dar çözülmemişlerdir- ve ister istemez yeni sorunlar ortaya çıka-i
çaktır. Dolayısıyla, bundan sonra yazacaklarım, resmî bir sonuç;
değil, benim “meslektaşlarım tarafından da muhtemelen, ama
zorunlu olmaksızın paylaşılan” kişisel birkaç görüşümün anlatıl
masından ibarettir.
Son kuşakta, -terimin bu kitapta daha önce değinilen fark-
1 7 6 altına bölüm
35 Peter Burke, “The Repudiation of Ritual in Early Modem Europe”, Historical Anthro-
pology o f Early M od em Eu rope (Cambridge, 1987) içinde: 223-38; “The Rise of Lite-
ral-Mindedness”, C om m on Knotvledge 2 , 2 (1993), 108-21.
ileri Okuma Önerileri
(*) Bu listedeki kitaplann İngilizce ve Türkçe çevirilerini saptayan arkadaşım Sinan Çetin’e
çok teşekkür ederim - ç.n.
ı 8o altıncı bölüm
15, 29, 30, 33, 36, 40, 4 7 , 53, d il9 , 5 1 , 76, 84, 110, 111, 116,
104, 114, 1 4 4 ,1 4 7 ,1 5 4 ,1 7 3 , 1 3 4 ,1 6 0 , 1 6 1 ,1 6 6 , 167, 170,
179 174
Bynuın, Caroline W ., Amerikalı disiplin 87, 92, 112
tarihçi 6 8 , 6 9 , 75, 102, 185 dizi tarih 31
Dodds, Eric R. (1893-1979),
Cassirer, Ernest (1874-1945), İrlandalI klasikçi 156, 182
Alman filozof 17 Douglas, M ary (d. 1921), İngiliz
Certeau, M ichel de (1925-86), antropolog 4 9 , 51, 69, 120,
Fransız kültür kuramcısı 152
38, 11 0 -1 1 3 , 1 6 9 ,1 8 2 Duby, Georges (1919-96), Fransız
Chartier, Roger (d. 1945), Fransız tarihçi 4 0 , 67, 90, 91, 183
tarihçi 38, 3 9 ,4 7 ,5 5 , 56, 78, 84, duyumlarm tarihi 157
87, 8 8 ,1 0 8 ,1 1 0 ,1 6 2 ,1 7 7 ,1 8 6
Clunas, Craig, Britanyalı sanat Ebrey, Patricia, Amerikalı tarihçi
tarihçisi 86, 87, 187 117
Corbin, Alain, Fransız tarihçi 5, Edelman, Murray (d. 1919), ,
157, 158, 177, 184, 187 Amerikalı siyasal bilimci 147
Crouzet, Deniş (d. 1953), Fransız ego (ben) belgeleri 77, 124
tarihçi 152, 1 53, 186 ek (supplement) 75
Curtius, Em est Robert (1886- Elias, Norbert (1897-1990), Alman
1956), Alman edebiyat tarihçisi sosyolog 14, 15, 22, 76, 78, 79,
16, 36, 37, 103, 181 81, 83, 84, 96, 99, 102, 135,
1 5 4 ,1 5 7 , 180
çift-kültürlülük 4 0 , 134-135 Elliott, John H . (d. 1930), İngiliz
Çin 3 7 , 8 7 ,1 1 7 , 169, 173 tarihçi 4 6 , 48
Eliot, Thomas S. (1888-1965), !
Dam ton, R o b en (d. 1939), Amerikalı-Ingiliz ozan- ,
Amerikalı tarihçi 55, 88, 89, eleştirmen 40
1 0 4 ,1 6 2 , 164, 184 ep istem e SO
Davis, Natalie Z. (d. 1929) erillik 116, 117
Amerikalı tarihçi 4 9 , 5 1 , 56, eth o s 14
58, 103, 1 2 5 ,1 5 2 , 1 5 3 ,1 6 3 , Evans-Pritchard, Edward E. (1902-
182, 185 73), Britanyah antropolog 49,
Dawson, Christopher (1889-1970), 5 0 , 5 1 ,1 6 8
Ingiliz tarihçi 2 0 , 180
delilik 79, 8 0 ,1 1 3 -1 1 4 Febvre, Lucien (1878-1956),
Derrida, Jacques (d. 1930), Fransız Fransız tarihçi 5, 136, 158,
filozof 75, 84, 149 180
dizin 1 9 1
vesilecilik 134-135 3 5 ,1 4 7 , 1 7 7 ,1 8 1
Winkler, John L., Amerikalı
WaIkowitz, Judith R ., Amerikalı klasikçi 39, 186
tarihçi 1 72, 187 W ortman, Richard, Amerikalı
Warburg, Aby (1866-1929), Alman tarihçi 121, 122, 187
bilgin 15-18, 2 0 , 36, 37, 4 7 ,
6 1 , 1 0 4 ,1 8 0 Yates, Frances (1899-1981), İngiliz
White, Hayden (d. 1928), tarihçi 20
Amerikalı meta-tarihçi 114, Yeni Tarihsicilik 4 7 , 60
1 15, 136, 1 7 5 ,1 8 2 Young, George M alcolm (1882-
Williams, Raymond (1921-88), 1959), tngiUz tarihçi 10, 2 0 , 30,
Britanyah eleştirmen 9, 2 3 , 2 4 ; 4 8 , 6 6 , 180