Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 148

T.

C
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
İSLAM HUKUKU BİLİM DALI

JAPONYADAKİ ÇAĞDAŞ FIKIH PROBLEMLERİ

VE BUNLARIN ÇÖZÜM YOLU VE YÖNTEMLERİ

(Yüksek Lisans Tezi)

HİLAL TANAKA

İstanbul, 2019
T.C
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
İSLAM HUKUKU BİLİM DALI

JAPONYADAKİ ÇAĞDAŞ FIKIH PROBLEMLERİ

VE BUNLARIN ÇÖZÜM YOLU VE YÖNTEMLERİ

(Yüksek Lisans Tezi)

HİLAL TANAKA

Danışman: Prof. Dr. Mehmet Erdoğan

İstanbul, 2019
I
GENEL BİLGİLER

Adı ve Soyadı: Hilal Tanaka

Ana Bilim Dalı: Temel İslam Bilimleri

Program: İslam Hukuku

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mehmet Erdoğan

Tez Türü ve Tarihi: Yüksek Lisans, Ocak 2019

Anahtar Kelimeler: Helal sertifika, Japon fıkıhçılar, eğitim

II
ÖZET

JAPONYADAKİ ÇAĞDAŞ FIKIH PROBLEMLERİ

VE BUNLARIN ÇÖZÜM YOLU VE YÖNTEMLERİ

Günümüzde internet üzerinden bilgi ediniminin kolaylaşması, Japonya’da


Müslümanlarla yapılan evliliklerin artması, ikinci-üçüncü nesil Müslümanların
sosyal hayata dâhil olup İslam’ı yaşayarak örnek teşkil etmeleri neticesinde
Japonya’daki Müslüman sayısı artmaktadır. Bununla birlikte, son zamanlarda
Müslüman ülkelerde yaşanan siyasi çalkantılar, Japonya’nın hızla gelişen doğu
ülkeleriyle olan ilişkileri, Japonya’yı ziyaret eden Müslüman turistlerin artması, 2020
yılında Tokyo’da düzenlenecek olan olimpiyat oyunlarına birçok Müslüman ülkeden
oyuncu ve ziyaretçilerin katılacak olması Japon toplumunun İslam’a olan ilgisinin
artmasına ve bu alanda bilgi edinme ve gerekli tedbirleri alma yönünde çaba sarf
etmesine vesile olmuştur, olmaktadır.

Bu çalışmada Japonya’daki İslam tarihi ile ilgili ön bilgi verildikten sonra


geçmişte ve günümüzde yapılan fıkhi çalışmalar, Japonya’da yaşayan Müslümanların
eğitim ve helal gıda tüketimi konusunda karşılaşmakta oldukları fıkhi sorunlar ve
eksiklikler tespit edilip ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışma konusu güncel
meseleler ile sınırlanmıştır. Araştırmada Türkçe, İngilizce, Japonca, Malayca olmak
üzere dört dilde – kitaplar, gazeteler, dergiler, raporlar, Youtube videoları, internet
siteleri, akademik ve istatistik araştırmalardan yararlanılmıştır. Gerekli yerlerde bilgi
sahibi şahıslarla bire bir görüşülerek veya sosyal medya aracılığıyla röportaj
yapılarak elde edilen sonuçlar tez içinde değerlendirilmiştir. Her bölümün araştırma
sonucunda tespit edilen problemlere çözüm önerileri sunulmuştur.

III
GENERAL KNOWLEDGES

Name and Surname: Hilal Tanaka

Field: Theology

Programme: İslamic Law

Supervisor: Prof. Dr. Mehmet Erdoğan

Degree Awarded and Date: Master –January 2019

Keywords: Helal sertificate, Japanese fiqh contributors (academicians),

Education

IV
ABSTRACT

CONTEMPORARY FIQH İSSUES İN JAPAN AND İT’S SOLUTİON

WAYS AND METHODS

Nowadays, the number of Muslims in Japan is increasing as a result of easy


access to acquiring information on the internet, an increase of marriages between
intrracial marriages between Muslims and Japanese in Japan and the second and third
generation Muslims being included in social life. Also, recent political turmoil in
Muslim countries, Japan’s relations with rapidly developing eastern countries, a
massive surge in the number of the Muslim tourists to Japan, and the expected great
number of athletes and visitors from many Muslim countries to the Olympic Games
to be held in 2020 have increased Japanesese peoples interest in İslam and lead them
to gain knowledgein taking the necessary measures to cater for Muslims. In this
study, after the Islamic history of Japan is given, studies in the fieald of fiqh done in
the past and present in relation to education and halal food consumption and the
issues and the limitations of this topic have been determined. The study is limited
tocurrent issues.

İn the study, books, newspapers, journals, reports, Youtube videos,


websites, academic and statistical research that are written in Turkish, English,
Japanese and Malay were used. The results obtained by interviewing individuals who
are qualified in the related field and interviews done through social media were
evaluated in this thesis. At the end of each chapter solutions to the problems are
identified and presented.

V
ÖNSÖZ
Bu çalışmanın yürütülmesi için sonsuz sabırla beni her zaman çalışmaya
teşvik eden ve her aşamada desteğini esirgemeyen danışmanım Prof. Dr. Mehmet
Erdoğan’a, gerekli yardım, tavsiye, önerileri ile çalışmamı kolaylaştıran babam’a,
değerli katkı ve eleştiriyle yol gösteren Kemal Yıldız hocam’a, önemli yorum ve
değerlendirmeleri ile katkıda bulunan kardeşim’e, motivasyon desteği içi Anneme,
konu ile ilgili kaynak bulmama yardımcı olan Shigeru Shimoyama Bey’e,
Japonya’daki yeni nesillerin eğitimi ile ilgili beni bilgilendiren bazı Japon
arkadaşlarıma, Japonya’daki Helal sertifikası konusunda beni aydınlatan ve gerekli
bilgi paylaşımda bulunan Sarah Kureshi Yoshimi Hanım’a, sağladığı mükemmel
çalışma ortamı ve zengin kaynakları ile çalışma sürecimi hızlandıran TDV–İSAM
kütüphanesine ve çalışmam sırasında küçük yada büyük yardımını esirgemeyen
herkese teşekkür ederim.

Hilal Tanaka

Üsküdar, 2019

VI
İÇİNDEKİLER
KISALTMALAR………………………………………….................................. XII

GİRİŞ…………………………………………………………………………..…….1

I. KONUNUN ÖNEMİ VE AMACI ……………………………………………....1

II. KONUNUN ARAŞTIRMA METODU VE LİTERATÜR……………………..2


DEĞERLENDİRMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM: JAPONYA’DAKİ İSLAMİYET’İN


TARİHÇESİ VE GELİŞİMİ

1.1 İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ, 1890-1944 YILLARI ARASI…………...7

1.1.1 Ertuğrul Gemisinin Japonya’ya Gönderilmesi…………………………...…8

1.1.2 Ulusal politika Olarak İslamiyet………………………………………….…9

1.1.3 Japonya’daki Câmiler………………………………………………..…….11

1.1.4 Kazan Türkleri ve Göçleri…………………………………………………12

1.1.5 Tokyo Câmi Tarihçesi……………………………………………………..14

1.2 SAVAŞTAN SONRASI 1945-1974 YILLARI DÖNEMİ…………………..….15

1.2.1 Savaş Mağlubiyetinden Kaynaklanan Duraklık Dönemi……………….…..15

1.2.2 Japon Müslümanlar Tarafından Kurulan İslam Derneği……………….…..15

1.2.3 Japonya’daki Tebliğ Faaliyetinde Yabancı Müslümanların Rolü………….16

1.2.4 İlk Kur’an-ı Kerim Tercümesi…………………………………………..….18

1.2.5 Japonların Yurt Dışına Çıkması ve Japon Medyasında Arap Fırtınası……..19

1.3 1975-1980 ORTALARINA KADAR OLAN DÖNEM………………………...20

1.3.1 İslami Teşkilatların Artması ve Bunların Birleştirilmesi…………………...20

1.3.2 Japonya’da Ahmediyye Fırkasının (Kadıyânîlik) Faaliyetlerinin


Başlaması……………………………………………………....................................21

1.3.3 Japonya’da Yapılan İlk İslam Hukuku Konferansı…………………………22

1.4 1980 YILININ ORTALARINDAN 1990’LI YILLARIN BAŞINA KADAR

VII
OLAN DÖNEM……………………………………………………………..….22

1.4.1 Yabancı İşçilerin Japonya’ya Akın Etmesi…………………………………22

1.4.2. Mescitlerin Çoğalması………………………………………………...…..23

1.5 1990’LI YILLARIN ORTALARINDAN GÜNÜMÜZE KADAR……………..23


1.5.1 Japonya’daki Balon Ekonomisinin Çöküşü ve Toplumdaki Değişme……..23

1.5.2 Yabancı Müslümanlarla Yapılan Evliliklerin ve Bundan Dolayı Müslüman

Olan Japonların Sayısının Artması…………………………………………24

1.6 JAPONYA’DAKİ DİNLER VE MÜSLÜMAN NÜFUSU……………………..25

İKİNCİ BÖLÜM: YENİ NESİLLERİN İSLAMİ EĞİTİM


SORUNU

2.1 JAPON OKULLARINDAKI FIKHİ SORUNLAR…………………………….29

2.2 JAPONYA’DA MÜSLÜMAN ÇOCUKLARIN İSLAMİ EĞİTİM VE


ORTAMA İHTİYACI………………………………………………………………32

2.3 EVDE DİN EĞİTİMİ VE SORUNLARI……………………………………….33

2.4 CÂMİ, MESCİD, İSLAMİ OKULLARDAKİ DİNİ EĞİTİM VE


SORUNLARI………………………………………………………………………..35

2.5 EĞİTİM KONUSUNDA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ……………………………….36

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: JAPONYA’DA FIKIH ALANINDAKİ

ÇALIŞMALAR, PROBLEMLER VE ÇÖZÜM YOLLARI

3.1 JAPONYA’DA İSLAM ARAŞTIRMALARININ GEÇMİŞİ……………….…40

3.2 JAPON MÜSLÜMAN AKADEMİSYENLER…………………………………46

3.2.1 Hassan Kou Nakata (1960- ) ………………………………………..….46

VIII
3.2.2 Atsushi Okuda (1960- )……………………………………………….…48

3.2.3 Hiroyuki Yanagihashi (1958- )…………………………………….……49

3.2.4 Ahmed Yuki Şiozaki (1977- )………………………………………..…50

3.2.5 Mucahid Yohei Matsuyama (1984- )…………………………………...51

3.3 GÜNÜMÜZDE JAPONYA’DA İSLAMİ ÇALIŞMALAR YAPAN

KURUMLAR, DERNEK VE ÇALIŞMALARI ……………………………….53

3.3.1 Tokyo Türk Diyanet Câmi………………………………………………….53

3.3.2 Ülke Çapındaki Mescitler…………………………………………………..55

3.3.3 Japon Müslümanlar Derneği……………………………………………….56

3.3.4 Müslüman Gazetesi…………………………………………………………57

3.3.5 Üniversiteler ve Araştırma Merkezleri……………………………………..59

3.3.5.1 Takushoku Üniversitesi İslam Araştırma Enstitüsü (Shariah

Research İnstitute)……………………………………………………..59

3.3.5.1.1 Araştırma faaliyetleri…………………………………………….59

3.3.5.1.2 Şeriat Komitesi…………………………………………………..59

3.3.5.1.3 Araştırmacılar……………………………………………………60

3.3.5.1.3.1 Nobuo Mori (1951- )……………………………………60

3.3.5.1.3.2 Yoshihide Kashivabara (1951- ) ……………………...61

3.3.5.1.3.3 Hideo Muto (1941- )…………………………………...61

3.3.5.1.4 Başlıca Şeriat Komitesiyle ilgili olan İslami Kurumlar……..62

3.3.5.2 Keio Üniversitesi SFC Araştırma Enstitüsü (İslam ve Arap

İslam Ülkeleri Araştırmaları Laboratuvarı)……………………………62

3.3.5.3 İslami Alan Araştırmaları (İslamic Area Studies)……………………..64

3.3.5.3.1 Waseda Üniversitesi, İslami Alan Araştırmaları Ana Merkezi

(WIAS)…………………………………………………………65

IX
3.3.5.3.2 Tokyo Üniversitesi, Beşeri Bilimler ve Sosyoloji Lisansüstü

Birimi, Gelişen Beşeri Bilimler Merkezi, İslami Alan

Araştırmaları Bölümü (TIAS)………………………………….67

3.3.5.3.3 Sophia Üniversitesi, İslami Araştırmalar Merkezi (SIAS)……68

3.3.5.3.4 Kyoto Üniversitesi, Asya ve Afrika

Alanı Araştırmaları Lisansüstü Birimi,

İslami Alan Araştırmaları Merkezi (KIAS)……………………..69

3.3.5.3.5 Tōyō Bunko (Şarkiyat Kütüphanesi - The Oriental Library)

İslami Alan Araştırmaları Dokümantasyon Merkezi (TBIAS)...70

3.3.5.3.5.1 Şarkiyat Kütüphanesi’nin Araştırma Organizasyonu…..73

3.3.5.3.5.2 Japonya’daki İslami Alan Araştırmalarının Üniversiteler

Arası Organizasyon Şeması…………………………….74

3.3.5.4 Japonya’da İslami Araştırmalar ve Oryantalizm………………………76

3.3.5.5 Japonya’daki Üniversitelerde İslam Eğitimi…………………………...79

3.3.5.5.1 Tokyo Üniversitesi Örneği………………………………..80

3.3.5.6 Japonca Fıkhî Eserler…………………………………………………..83

3.3.5.6.1 Müslüman Ülkelerde Yürürlükte Olan İslam Hukukunun

İncelenmesi……………………………………………………..84

3.3.5.6.2 Fıkıh Usulü Araştırmaları……………………………………….84

3.3.5.6.3 Fıkıh Araştırmaları………………………………………………85

3.3.5.7 Klasik Fıkıh Metinlerinin Japoncaya Çevrilmesi……………………..85

3.3.5.8 Japonya’da Fıkhî Sorunların Danışıldığı Kurum ve Şahıslar……….88

3.3.5.9 Japonya’da Fıkıh Alanındaki Çalışmalar Esnasında Ortaya Çıkan

X
Problemler ve Çözüm Yolları……………………………………….91

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: JAPONYA’DA HELAL


SERTİFİKALANDIRMA VE BU ALANDA KARŞILAŞILAN
SORUNLAR

4.1 JAPONYADA YAŞAYAN MÜSLÜMANLARIN HELAL GIDAYA

KARŞI YAKLAŞIMLARI VE TARİHİ SÜREÇ………………………………95

4.1.1 Japonya’daki Helal Et Mevzusu ve Süreci…………………………………95


4.1.2 Alkolle İlgili Farklı Görüşlerin Ortaya Çıkması……………………………96
4.1.3 Helal ürünler listesinin oluşturulması………………………………………97
4.2 HELAL KONSEPTİNİN SAPMASI……………………………………………99
4.3 HELAL SERTİFİKA BELGESİ VE DURUMU……………………………….99
4.3.1 Malezya’daki Helal Sertifika Tarihçesi…………………………………….99
4.3.2 Japonya’da Helal Sertifika Konusuna Giriş:………………………………100
4.3.3 Japonya’da İhtiyaç Duyulan Helal Sertifikasyon…………………………101
4.3.4 Japonya’da ihtiyaç duyulmadığı düşünülen Helal sertifikasyon………….102
4.4 JAPONYA’DAKİ HELAL SERTİFİKALAMA TİCARETİ VE
PROBLEMLERİ…………………………………………………………………...104
4.4.1Helal Kavramının Yanlış Anlaşılması……………………………………..104
4.4.2 Aşırı Detayların Yol Açtığı Problemler…………………………………..105
4.5 JAPONYA İÇİ HELAL SERTİFİKALANDIRMAYI SAVUNAN VE KARŞI

ÇIKAN MÜSLÜMANLARIN GÖRÜŞÜ…………………………………….106

4.5.1 Japonya’da Yurt İçi Sertifikalandırmaya Karşı Olan Müslümanlar………106

4.5.1.1 Naoki Maeno’nun Helal Sertifikalandırma İle İlgili Görüşü………106

4.5.1.2 Sara Kureshi Yoshimi’nin Helal Sertifika İle İlgili Görüşü………108


4.5.2 Japonya’da Yurt İçi Sertifikalandırmanın Gerekliliğini Savunan

Müslümanlar…………………………………………………………...110

4.5.3 Tokyo Câmi ve Helal Sertifikasyon Girişimi……………………………..113

XI
4.6 GÜNÜMÜZDE HELAL SERTİFİKA SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ
İÇİN YAPILAN FAALİYETLER VE İLERİYE DÖNÜK ÇÖZÜM

ÖNERİLERİ………………………………………………………………………113
4.6.1 Japon Müslüman Derneğinin Sunduğu Çözüm Yöntemi………………..113
4.6.2 Müslüman Bireylerin Faaliyetleri ve İleriye Dönük Çözüm Önerisi…….115

SONUÇ……………………………………………………………………………119

BİBLİYOGRAFYA………………………………………………………………115

XII
KISALTMALAR
(a.s) : Aleyhi’s-selâm

(s.a.v) : Sallallahu aleyhi vesellem

bkz. : bakınız

a.mlf. : Aynı müellif

a.y. : Aynı yer

no : Numara

sy. : Sayı

thk. : tahkik eden

c. : Cilt.

çev. : Çeviren

DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi

nşr. : Neşreden

s. : Sayfa

SBE : Sosyal Bilimler Enstitüsü

t.y. : Tarih yok

vd. : ve diğerleri

y.y. : yayın yeri yok

v. : vefat tarihi(parantez içinde)

IAS : İslamic Area Studies ( İslamik Alan Araştırmaları)

XIII
GİRİŞ

I. KONUNUN ÖNEMİ VE AMACI


TC. Devletinin himayesinde, Diyanet İşleri Başkanlığının organize
etmesiyle 16-19 Nisan 2018 tarihleri arasında İstanbul’da 100 ülkeden 250 davetlinin
katılımıyla ‘Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi’ gerçekleştirilmiştir. Bu zirvede
Müslüman azınlıkların yaşadığı yerlerdeki temel sorunlar ele alınıp, bu sorunların
çözüm yolları müzakere edilmiştir. Bunun yanında din eğitimi ve din hizmetleri
alanında iş birliklerinin daha da geliştirilmesi ve ileri seviyelere taşınması
hedeflenmiştir. Zirvede ‘Geçmiş ve Gelecek Perspektifinde Azınlık Müslümanlar’,
‘Müslüman Azınlıkların Temel Hak ve Özgürlükleriyle İlgili Sorunlar ve Çözüm
Önerileri’, ‘Müslüman Azınlıkların Din Eğitimine ve Dini Yayınlara ve Din
Hizmetlerine İlişkin İhtiyaç ve Talepleri’ adı altında paneller düzenlenmiştir.1

Bu zirveden de anlaşılıyor ki; dünyadaki çeşitli ülkelerde yaşayan


Müslüman azınlıkların dini sorunlarını tek başlarına çözmeleri oldukça zordur. Bu
konuda deneyimli, tecrübeli, önder olacak bir ülkeye ihtiyaç vardır. Liderlik
konusunda tüm Müslümanları himaye/temsil edebilecek ülkenin şu an Türkiye
Cumhuriyeti Devleti olduğu konusunda birçok âlim hem fikirdir. Biz de, Japonya’yı
yakından bilen ve takip eden biri olarak bu konuda katkıda bulunmak istediğimiz için
tez konumuzu ‘Japonya’daki Çağdaş Fıkıh Problemleri ve Bunların Çözüm Yolu ve
Yöntemleri’ olarak belirledik.

Bu çalışmanın temel amacı, Japonya’da İslam adına kayda değer


gelişimlerin görüldüğü son yüz yirmi yıllık tarihi süreç ile ilgili genel bir bilgi
verdikten sonra son zamanlarda Japonya’da yaşamakta olan ve sayıları devamlı artan
Müslümanların karşılaştıkları fıkhi meseleler ve İslami çalışmalardaki eksikliklerin
tespit edilip çözüm önerilerinin sunulmasıdır. Çalışma konusunun öz ve aynı
zamanda karşılaşılan problemleri kuşatıcı olabilmesi için tezin konusu, ele
alınmasına acil ihtiyaç duyulan güncel meseleler ile sınırlanmıştır.

1
TRT HABER, Müslüman Azınlıklar Zirvesi, İstanbul'da gerçekleşecek, 2018,
https://www.trthaber.com/haber/gundem/musluman-azinliklar-zirvesi-istanbulda-gerceklesecek-359392.html,
(erişim:22.06.2018 )

1
II. KONUNUN ARAŞTIRMA METODU VE LİTERATÜR

DEĞERLENDİRMESİ

Tezin birinci bölümünde Ertuğrul gemisinin Japonya ziyareti ve Japonya’daki


İslamiyet’in son 120 yıllık tarihçesi ile birlikte, Japonya’da İslam’ın yayılmasına
katkısı olmuş bazı olaylar, öncü şahıslar ve onların faaliyetleriyle ilgili genel bir bilgi
verilmekte, konular kronolojik sıralamaya göre açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu
bölümde konu ile ilgili yerel makale ve kitaplardan yararlanılmış olması ve röportaj
bilgilerinin de dâhil edilmiş olması hasebiyle çoğunlukla Sophia Üniversitesi Asya
Kültür araştırmaları araştırma görevlisi Akiko Komura tarafından yazılmış“ Nihon to
Isuramu ga deau toki” (Japonya İle İslamiyet’in Buluşması) adlı eserden
yararlanılmıştır. Bunun yanında Japonya’daki İslamiyet’in durumunu inceleyip
çalışmalarını çeşitli başlıklar altında derlemiş olan Hee-Soo (Cemil) ve İbrahim İlhan
tarafından kaleme alınmış “Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da İslamiyet ”
kitabından da yararlanılmıştır. Aktarılan bilgiler, konu ile ilgili üniversitelerde
yayınlanmış Japonca ve Türkçe makalelerle de takviye edilerek zenginleştirilmiştir.
İkinci bölümde yeni Müslüman genç nesillerin artması ile karşılaşılan ve
birçok ebeveynin dert edindikleri eğitim sorununa değinilmiştir. Okullarda
çocukların karşılaştıkları dinlerini yaşayabilme ve uygulayabilme yönündeki sorunlar
ve İslami eğitim alma konusundaki zorluklar ile karşılaştıkları engeller ortaya
konulmaya çalışılmıştır. Japon toplumunda İslamiyet’in yeşermesine zemin
hazırlayacak ve bu bakımdan çok değerli olan yeni Müslüman neslin dini
kimliklerini koruyabilmeleri için İslami ilimleri öğrenmeleri ve bunu
uygulayabilecek ortamın bulunması büyük bir önem taşımaktadır. Bu açığı
giderebilmek için günümüzdeki durum, toplumdaki şartlar ve imkânlar dikkate
alınarak çözümler sunulmuştur. Araştırma yapılırken Müslüman ebeveynlerin
çocuklarını yetiştirirken dini açıdan zorlandıkları mevzuları paylaştıkları bir internet
sitesi, gerçekte bu konuda sorun yaşamış insanlarla yapılan mülakatlar, istatistik
araştırma olarak da Waseda Üniversitesi’nde yayımlanmış “Tainichi musurimu no
kodomo kyōiku ni kansuru chōsa hōkoku-sho” (Japonya'da yaşayan Müslüman
çocukların eğitimi )başlıklı anket raporu ile Japonya’nın bazı eyaletlerinde uygulanan
çözüm yollarını açıklayan makaleler kullanılmıştır.

2
Tezin ana konusu olan üçüncü bölümde ise; fıkıh alanı esas alınarak
Japonyadaki üniversiteler ile İslam üzerine ortak bir çalışma düşünüldüğünde
Japonyadaki çalışmalar ve araştırma merkezleri ile ilgili ön bilgiler edinmeyi
sağlayacak malumatlar verilmiştir. Öncelikle Japonya’da İslam araştırmalarının
başlangıç sebebi ve tarihi seyrine ana hatlarıyla değinilecek daha sonrasında ise
Japon Müslüman fıkıhçıların profilleri ve çalışmaları ortaya konulmuştur. Ardından
Japonya’daki kurumlar, dernekler, câmi ve mescitlerin İslam adına yaptıkları
faaliyetler, İslami Alan Araştırmaları adı verilen üniversitelerin ortak çalışma
faaliyetleri incelenmiştir. İslami çalışmaların nasıl yürütüldüğüne dair genel bilgiler
bir araya getirildikten sonra, Japonya’da ve yurt dışında İslami eğitim almış daha
sonrasında ise fıkıhtan icazet alarak Japonya’da öncü profesörlerden biri olan Kou
Nakata’nın gözlemlerinden Japonya’daki İslami çalışmaların özelliği ve kendisinin
değerlendirmesine değinilmiştir. Japonya’daki İslam araştırmalarının geçmişi ile
ilgili araştırma yapılırken Japon üniversitelerinde yayımlanmış makaleler yanında
Japonya’nın İkinci dünya savaşında yenilmesi ardından İslam araştırmalarına
başlayan ve Oryantalist yaklaşımları eleştiren Yūzō İtagaki’nin yazmış olduğu
“Isurāmu gonin” (İslamiyet’in Yanlış Tanınması) başlıklı eserinden de
yararlanılmıştır. Bu kitap önyargılardan sıyrılıp olayların arka planlarını
görebilmenin önemini anlatmakla beraber, günümüzde yaşanan İslam ülkelerindeki
çatışmaları anlatan ve Japonya'nın gelecekte İslam dünyası ile nasıl yüzleşeceğine
dair okuyucuları aydınlatan önemli bir eserdir.

Japonya’daki fıkıh literatürleri incelenirken ise bu alanın uzmanı olan Kou


Nakata’nın “ Honpō ni okeru isurāmu-hō no kenkyū/ hon'yaku no genjō ”
(Japonya’da Yapılan İslam Hukuku Çalışmaları ve Çevirilerin Durumu)
makalesinden istifade edilmiştir. Bu makale İslami ilimleri ana kaynaklardan
öğrenmiş bir Müslüman gözüyle yazılmış ve değerlendirilmiş olması hasebiyle çok
değerli sayılmaktadır. Japonya’daki İslami çalışmaların özelliği ve eksik yanları
anlatılırken yine Kou Nakata tarafından yazılmış olan “İslam Hukuku Nedir? ” kitabı
kaynak olarak kullanılmıştır. Müellif kitabında oryantalistlerin kanun ile şeriatı
birbirine karıştırdıklarına işaret ederek fıkıh ilminin vahiy kaynaklı olduğunu ve bu

3
alanın gerçek manada anlaşılabilmesi için ibadet ve muamelat bölümünün ayrı
tutulmaksızın bütüncül bir yaklaşımla çalışılması gerektiğini izah etmektedir. Söz
konusu kitapta Japon toplumunda Batı hukuk yapısı çerçevesinde anlaşılmaya
çalışılan İslam hukukunun doğru anlaşılabilmesi için fıkıh ilminin içyapısı çeşitli
yönlerden örneklendirilerek anlatılmaktadır. Bu kaynakların yansıra ‘Japonya’da
İslami araştırmalar ve Oryantalizm’ başlığı altında örnek bir çalışma olarak Kou
Nakata’nın yazmış olduğu “ İsurāmu-hō no zonritsu kōzō ― hanbarī-ha fikufu shinji-
hen” (İslam Hukuku’nun Yapısı- Hanbeli mezhebinde ibadet bölümü) başlıklı eseri
incelenmiştir. Bu eser Japonya’da ilk olarak klasik kaynaklardan çeşitli görüşler
nakledilmiş olması ve İbadet bölümünden başlayarak Muamelat bölümüne kadar
uzanan kapsamlı bir çalışma olması nedeniyle oldukça dikkat çekicidir. Mezkûr kitap
el-Hicâvi'nin Zâdü'l-müstakni’deki İbadet ile ilgili bölümünün detaylı tercüme ve
açıklamasından oluşmaktadır. Müellif kitabında İbadet ve Muamelat olmak üzere iki
bölüme yer vererek fıkıh ilmini bir bütün olarak Japon Müslümanlara ve
araştırmacılara aktarmayı hedeflemiştir.

Son olarak dördüncü bölümde Japonya’daki helal sertifikası mevzusuna ve


sorunlarına değinilmiştir. Helal sertifikalandırma artık birçok ülkede uygulanır olmuş
ve bunun nasıl olması gerektiğine dair çeşitli fikirler ve problemler gündeme
gelmiştir. Bu tezde özellikle bu mevzunun ele alınması Japonya’ya özel bir durumun
söz konusu olması ve karşılaşılan sorunların giderilebilmesi için Müslümanların
acilen buna el atılmaları gerektiğinin düşünülmesindendir. Bu bağlamda öncelikle
Japonya’daki helal gıda tüketiminin ve gelişiminin tarihi seyrinden bahsedildikten
sonra günümüzdeki helal sertifikalandırma örneğinden yola çıkarak bununla ilgili
tenkitlere ve savunmalara yer verilmiştir. Japonya’da yaşayan Müslümanlar çeşitli
ülkelerden oluşmakta olup, helal konusu ile ilgili farklı görüşlerin ve tutumların
olduğu aşikârdır. Bölümün sonunda ise; tüm bu farklı ülkelerden gelen ve helal
konusunda farklı yaklaşımları olan Müslümanlara gıdaların helal olduğuna dair
güvence verecek, helal sertifikalandırma konusunda oluşan birtakım sorunları
ortadan kaldıracak ve aynı zamanda bu yöndeki ihtiyacı giderebilecek çözüm yolu ve
yöntemlerinin bulunması amaçlanmıştır.

4
Araştırma esnasında Japonya’daki Nagoya camisinde iletişim ve anlaşma
sorumlusu ve Keio Üniversitesinde düzenlenen ‘Japonya Geneli Müslümanlar
Toplantısı’ üyesi olan Sara Kureshi’nin yazmış olduğu Harāru to harāru ninshō
musurima no shiten kara jitsujō to kadai o kataru (Helal ve Helal Sertifikalandırma:
Müslüman bir bayan bakış açısından durum ve görevlerin anlatımı) başlığındaki
makalesinden yararlanılmıştır. Müslüman Profesör ve aynı zamanda fıkıhçı olan
Atsushi Okuda’nın denetiminde yazılmış olan bu makale Müslüman bir Japon
perspektifinden Helal sertifikalandırmanın Japonya’da uygulanmasının uygun olup
olmadığını anlamak açısından oldukça faydalı bir çalışmadır.

Bunun yanında Japonya’da son zamanlarda yayınlanmış olan helal


sertifikalandırma ile ilgili yazılmış Morishita Emi ve Takei Izumi’nin “Hararu
ninshō shutoku gaidobukku” (Helal Sertifikalandırma Klavuzu), Tsuchiya
Nariyoshi’nin “Harāru inbaundo - Nihon ni okeru shoku no musurimu taiō no kadai
to genjitsu ” (Helal Gıda – İnbound Pazarlama: Japonya’da gıda alanında yapılması
gerekenler ve günümüzdeki durum) kitaplarına da müracaat edilmiştir. İlk kitap
helal sertifikalandırma prosedürü ile ilgili teknik kısımları ele almaktadır. İkinci kitap
ise İslam’ın nasıl bir din olduğunu genel manada anlatmakta ve ardından
Müslümanların dini yaşamını, farz- mendup –mubah - mekruh – haram gibi
kavramlarını kısaca açıklamaktadır. Bu kitap diğer kitaplara nazaran gıdaların dini
hükmü ile ilgili bilgi vermesi ve Japon yemeklerinde sıklıkla kullanılan ve çoğu
zaman haram olan malzemeler için alternatif yöntemler sunması yönünden de
bilgilendirici ve faydalı olmaktadır. Bunun yanında bu bölümde İslam’ın genel
kurallarını açıkladıktan sonra gıda konusundaki helal haram ile ilgili farklı görüşlere,
helal sertifika veren kurumlara, helal sertifika almış şirketlerin örneklendirilmesine
yer verilmiştir.

Tüm bu bölümlerde ilgili konular elden geldiğince incelenmiş ve mevcut


durumlar ana hatlarıyla aktarılmaya çalışılmıştır. Bununla beraber her bir bölümün
sonunda problemler tespit edilip ortaya konulmasından sonra bu sorunları ortadan
kaldıracağı ümit edilen çözüm önerilerine yer verilmiştir.

5
BİRİNCİ BÖLÜM:

JAPONYA’DAKİ İSLAMİYET’İN TARİHÇESİ VE


GELİŞİMİ

6
Japon halkının bir din olarak İslam’la tanışması diğer ülkelerle
karşılaştırıldığında oldukça geç olup 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşmiştir.
Bundan önceki tarih incelendiğinde Japon ve Müslümanların ilişkisi daha çok
diplomatik bir misyona dayalı olup, normal Japon halkının İslam’ı tanımasına ve
İslamiyet’in yayılmasına sebep olmamıştır.2

17. yüzyıl’dan 19. yüzyıla kadar süren Sakoku-jidai olarak adlandırılan


tecrit dönemi3 ise başka bir ülke tarihinde görülmemiş bir hadisedir. Hristiyanlığın
toplum barışını tehlikeye düşürücü bir din olduğunu düşünen Japon imparatoru
ülkelere sınırlarını kapatarak dünyanın geri kalan kısmı ile olan ticari, diplomatik,
kültürel ve diğer tüm ilişkilerini dondurmuştur. Yaklaşık iki yüz yıl süren bu süreçte
Japonya’da ticaret yapma ayrıcalığı küçük bir adada yapılması kaydıyla Hollanda ve
Çin’e tanınmıştır. 4 Doğal olarak dış dünyaya kapalı ve tüm yabancıların girişinin
engellendiği böyle bir devirde Japon yerel halkının Müslümanlarla ve bir din olarak
İslamiyet ile karşılaşması mümkün olmamış, ancak 19. yüzyılın ikinci yarısından
sonra bazı girişim ve gelişimler gerçekleşmiştir. O günden bu güne baktığımızda
Japonya’daki İslami gelişimin 120 yıllık bir tarihinin olduğu görülmektedir.5

Bu bölümde İslam adına gelişim kaydedilen son yüz yirmi yıllık tarih
sistematik bir şekilde, altı başlık altında ele alınacaktır

1.1. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ, 1890-1944 YILLARI ARASI


Yaklaşık 200 yıl süren Japonya’nın dış dünyadan soyutlanma politikası
1854’te Amerikalı komodor Mattew C. Perry’nin 4 büyük gemiyle gelip Dostluk ve
Ticaret Anlaşması’nın imzalanmasını istemesi neticesinde baskı ve tehdit hisseden
Japonların bunu kabul etmesiyle son bulmuştur. Bu anlaşmayı daha sonraki yıllarda

2
Akiko Komura, Nihon to İsuramu ga Deau toki, Gendaishokan yayınları, Tokyo 2015, s.39.
3
Japonya’nın dış Dünya’dan soyutlanma politikası.
4
Takee Asada, Japan's Foreign Trade under its Isolation Policy, Meidai shōgaku ronsō, c. 82, sy.1, s.27.
5
Akiko Komura, Nihon to İsuramu ga Deau toki, s.40.

7
Japonların diğer Avrupa ülkeleriyle yaptıkları dostluk ve ticaret anlaşmaları
izlemiştir.6

1868 ile 1912 yılları arasında ise batılılarla aradaki mesafeyi kapatmak
üzere İmparator Mutsuhito liderliğinde Meiji Restorasyonu olarak bilinen hızla
batılılaşma ve modernleşme yoluna girilerek büyük reform harekâtı vuku bulmuştur.
Yeni bir dönemin başlamasıyla birlikte Japonya kısa bir sürede Batı’nın bilgi ve
tekniklerini benimseyerek özümsemiştir. 7 Bu süreçte Japonlar İslam’la ilk olarak
Batıya ait bir din ve onlara ait dini düşünce çerçevesinde ilgilenmeye başlamış ve
1876 yılında Hz. Muhammed (s.a.v)’in hayatı Japonya’da ilk İslami eser olarak
Japoncaya tercüme edilmiştir. 8 Ancak İslamiyet’in hakiki manada Japonya’ya
tanıtılması ve önemli gelişimler ise 1890’larda Osmanlı-Japon münasebetlerinin
kurulması ve Ertuğrul gemisinin gönderilmesi ile başlamıştır.9

1.1.1 Ertuğrul Gemisinin Japonya’ya Gönderilmesi


Japonya’yı İslamiyet’e yakınlaştıran ilk hadise Ertuğrul hadisesi olmuştur.10
Bizzat Sultan II. Abdülhamit Han'ın emriyle Ertuğrul askeri mektep gemisinin
Japonya’ya gönderilmesinin asıl sebebi 1887 yılında Japonya İmparatoru Komeii 'nin
yeğeni prens Komatsu’nun İstanbul ziyaretine karşılık iade-i ziyarette bulunmaktır.
Hedef ise Japonya ile dostluk bağlarını güçlendirmek ve bununla beraber geminin
geçeceği ülkelerdeki Müslüman halka Halife-i Musliminin mesajını ulaştırmaktır.

6
Arano Yasunori, Kinse no Kokusai Kankei to Sakoku Kaikoku Gensetsu, Hikaku Nihongaku Kyouiku Yıllık
Araştırma Raporu, sy.11, s.6.
7
Hasan Fatih SEVAL, Japon Kalkınmasının Temel Taşı: Meiji Restorasyonu ve Iwakura Heyeti,
http://www.sekeris.org.tr/dergi/multimedia/dergi/55_japon_kalkinmasinin_temel_tasi_meiji_restorasyonu_ve_i
wakura_heyeti.pdf, (erişim: 04.01.2018 ), s.103.
8
Erken Meiji döneminde bakan olarak İngiltere’de Japon Büyükelçilik görevinde bulunmuş ve Britanya-
Japonya ittifakını gerçekleştirmiş olan Tadasu Hayashi’nin çevirmiş olduğu kitaptır. Bu kitabın aslı Humphrey
Prideaux tarafından yazılan “ The True Nature of İmposture Fully Displayed in the Life of Mahomet ”
(1697)başlıklı kitabının çevirisi olup eleştiri içeren Batı kaynaklı kitaptır. Shumei Ōkawa Harimao ve Sazou
İdemitsu, İsuramu to Nihonjin, Yosensha yayınları, Tokyo 2015, s. 72. Ayrıca Bkz.
http://markhumphrys.com/christianity.on.islam.html, (erişim: 04.01.2018).
9
Yuzo Nagata, Japonya-Ülkede İslam ve Şarkiyat Çalışmaları, s.1.
10
Akiko Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.41.

8
Ertuğrul gemisi Temmuz 1889’da 655 kişilik bir heyet ile İstanbul’dan
uğurlanmıştır. Yolculuk süresince Cidde, Aden, Bombay, Kolombo, Singapur, Hong-
Kong, Nagasaki ve Yokohama limanlarını ziyaret eden Ertuğrul heyeti Japonya’da
üç ay kalarak ziyaretini tamamladıktan sonra 15 Eylül 1890 tarihinde dönüş
yolculuğuna çıkmıştır. Fakat ertesi gün henüz Japon sularından ayrılmadan şiddetli
bir Tayfuna yakalanan gemi kayalara çarparak batmış ve yalnızca 69 kişi
kurtarılabilmiştir. Yaralılara ilk yardım fener işçileri ve köylüler tarafından yapılmış,
ardından imparator Meiji saray doktorlarını kaza mahalline göndererek
kurtarılanların tedavi ettirilmesini sağlamış ve daha sonra da iki Japon savaş
gemisiyle İstanbul’a gönderilmelerini sağlamıştır.

Ertuğrul kazası karşısında Japonlar yararılarla ilgilenmekle kalmamış,


ayrıca şehit aileleri için yardım kampanyaları başlatmışlardır. O zamanın büyük
Japon gazetelerinden Cici Shinbun öncülüğünde açılan bir kampanyada toplanan
paralar ünlü gazeteci yazar Shotaro Noda tarafından 1892 yılında İstanbul’a
götürülmüş ve padişaha takdim edilmiştir. 11

Sultan II. Abdülhamit Han'ın Noda’yı kabulünde kendisinden İstanbul’da


kalıp Türk subaylarına Japonca öğretmesini talep etmiş, bu talebi kabul eden Noda
yaklaşık 2 yıl Türkiye’de kalarak bu süreçte mükemmel şekilde Türkçe öğrenmiş ve
İslam dinini tanıyıp Japonya’da bilinen ilk Müslüman olarak kayıtlara geçmiştir.12

1.1.2 Ulusal politika Olarak İslamiyet


Meiji Restorasyonu sayesinde kısa bir sürede güçlü bir ordu teşkil eden
Japonya uzak doğuda büyük bir imparatorluk olma yoluna girmiştir. Ancak Japonya
bu hedeflerinden dolayı dünyanın en büyük yükselen gücü olan Rusya ile karşı
karşıya gelmek zorunda kalmıştır.

Rusların Uzak Doğudaki varlığı ve yayılmacı bir dış siyaset takip etmeleri
Japonlar için bir tehdit unsuru olarak görülmeye başlanmış ve 1904 yılında Japonya

11
Hee-Soo (Cemil) ve İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da İslamiyet, Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları, Ankara 1989, s. 28.
12
Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.43.

9
Rusya’ya karşı savaş açmıştır. Bu savaş sırasında Mitsutaro Yamaoka ve İppei
Tanaka gibi daha sonra Müslüman olacak ve hacca gidecek ilk Japonlar olacak
şahıslar Rusça ve Çincede mahir olmaları sebebiyle mütercim olarak ordunun arasına
dâhil edilip birçok Asya ülkelerine ayak basmışlardır.13

1920 ve 1930 yıllarına gelindiğinde Japonya’da ilk sistematik İslami


araştırmalar başlamış, bu araştırmaları körükleyen başlıca faktörler ise Japon
hükümetinin Güneydoğu Asya’daki İslam politikasına olan ilgisi, Japonların genel
olarak İslam kültürüne olan ilgileri ve dünya arenasında Japonya’nın İmparatorluk
olarak yükselişinde yabancı Müslümanları ve onların yönetimlerini Batı ülkelerine
karşı bir güç olarak görmesi olmuştur.14

Böylece 1935 ile 1945 yılları arasında Japon askeri hükümeti, Japon
yayılmacılığı yolunda yol alabilmek ve Müslüman topluluklar üzerinde daha etkili
bir kontrol sağlayabilmek için Güneydoğu Asya ve Mançurya başta olmak üzere
Çin’deki İslamiyet ve Müslümanlar üzerine daha derin araştırmalar başlatmış, 15
araştırmaların hükümet kontrolü altında etkin bir şekilde yürütülebilmesi için resmi
örgütler ve araştırma merkezleri kurularak bu alanda yüzü aşan kitap ve dergi
16
yayımlanmıştır. Bu araştırmaların bilgi kaynağı Japonya’ya gelen yabancı
Müslümanlar ile Japon devleti tarafından sevk edilmiş askerler, tüccarlar ve
gezginlerin getirdiği değerli malumatlar olmuştur. 17 Bu yıllarda Kazan Türkü bazı
Müslümanların komünist Rusya’dan kaçıp Japonya’ya göç etmesi ve Japon
İmparatorluğuna olan hayranlıklarını her fırsatta dile getirmeleri Japon siyasetçilerin,
askeri yetkililerin ve Asya üzerine araştırma yapanların Müslümanlara olan
ilgilerinin artmasına sebep olmuştur.

Japonların tüm bu araştırmaları yanında hac merasimi de farklı ülkelerin


durumlarını anlamak için iyi bir zemin sağlamıştır. Zira o dönemlerde hacca gitmek
13
Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.43-44.
14
Hirofumi Tanada, Islamic Research Institutes in Wartime Japan, Special Feature Article 2012, sy. 28, s. 99.
15
Daisuke Shimada, Consideration of the Islamic Policy in Wartime Japan: Focus on the Dai Nippon Kaikyo
Kyokai, s.66.
16
Fauziah Fathil, Japonya ve Güney Kored’de İslam ve Müslüman azınlıklar, Yeni Türkiye, 2017, sy.96, s.305.
17
Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.44.

10
için insanlar kara yollarını kullanmışlardır. Bu yüzdende hacca giden Japon
Müslümanlar döndüklerinde çeşitli konferanslar vermek suretiyle ve çeşitli yazılarla
Japonya’daki İslam anlayışı ve araştırmalarına büyük katkı sağlamışlardır. Örnek
olarak Japon-Rus savaşında Çince mütercim olarak orduya katılan İppei Tanaka
Çin’de kalarak Müslüman olmuş ve daha sonra hacca gitmiş, döndüğünde ise
Hakuun Yuuki18 adında kendi hac anılarını anlatan bir eser ile İslam’la ilgili başka
eserleri de kaleme almıştır. Aynı devirde daha birçok Japon vatandaşı çeşitli
ülkelerde Müslüman halkla temas kurmuş ve bu temasın sonucu olarak diğer bazı
Japonlarında Müslüman olmalarına vesile olmuştur.19 1945 yılında savaşın bitmesi
ve Japonya’nın Müttefik Devletlere yenilmesiyle askeri eylemlerin unsuru olarak
görülen ve Batı karşıtlığı esasına dayanan teşkilatlar ortadan kaldırılmıştır. 20

1.1.3 Japonya’daki Câmiler


Japonya’da Müslümanların belli bir sayıya ulaşması ve cemaatlerin
oluşması 1920 yıllarından sonra başlamıştır. Ancak bunların çoğu Japon asıllı
Müslüman olmayıp yabancı uyruklu olmaktaydı. Japon Müslümanların cemiyet
oluşturacak sayıya gelmeleri ilk olarak 1950 yıllarında mümkün olmuştur.

Müslümanların Japonya’ya göç edip yerleşmelerinin en büyük sebepleri


1917 yılında vuku bulan Komünist İhtilali ve Birinci Dünya Savaşına dayanmaktadır.
1917 yılında Rus ihtilali ile yönetimi ele geçiren komünistler zenginler ve din
adamları üzerinde baskı kurup onlara zulmetmeye başladılar. Bunun neticesinde yeni
rejimi benimsemeyen ve onun zulmünden kurtulmak isteyen birçok kişi Rusya’dan
kafileler halinde kaçıp dünyanın çeşitli yerlerine göç etmek zorunda kaldılar. Bu
gruplardan biri de Kazan Türkleridir. Müslüman olan Kazan Türklerinin birçoğu
ülkeyi terk ederek Japonya’ya akın etmiş ve bir kısmı Japonya’ya yerleşmiştir. 1921
yılından 1932 yılına kadar Japonya’ya göç edenlerin sayısının yaklaşık 3000 kişi
oldukları tahmin edilmektedir. Bunların büyük bir kısmı Tokyo şehrine
yerleşmişlerdir.21 Diğer Müslüman çoğunluk ise Hint asıllı Müslümanlardan ve Asya
18
Bkz. Tanaka İppei, İsuramu Cunrei- Hakuun Yuuki, Ronsosha, 2004.
19
Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.44.
20
Fathil, Japonya ve Güney Kore’de İslam ve Müslüman Azınlıklar, s. 305.
21
Ahmet Uzunoğlu, Tokyo Camii, Dini ve sosyal hizmet vakfı yayınları, Ankara 2003, sy.3, s.6.

11
ülkelerinden oluşmaktaydı. İlk zamanlar mescit olarak küçük salonlar kullanılmış,
cuma ve bayram günleri gibi kalabalık olunan zamanlarda ise geniş yerler
kiralanarak ihtiyaçlar temin edilmiştir. Daha sonra cemaatin kalabalıklaşmasıyla bir
caminin yapılması ihtiyaç haline gelmiş, Müslümanlar kendi aralarında ve Japon
22
Müslüman yetkililerle işbirliği yaparak cami inşaatını gerçekleştirmişlerdir.
Bunlardan biri Kobe Camisi olup günümüzde Japonya’da varlığını sürdüren en eski
camidir. 1928 yılında Hint asıllı Müslümanlar bir araya gelip Kobe İslam Komitesini
kurmuş, ardından topladıkları bağış ile Taj Mahal’i model alarak 1935’te Kobe
Camisi inşa etmişlerdir. 23 Daha sonra 1936 yılında Nagoya’da, 24 1938 yılında ise
Kazan Türkleri sayesinde Tokyo’da Tokyo Camii inşa edilmiştir. 1977 yılında ise
Japon Müslümanlar tarafından Osaka’da bir cami yaptırılmıştır.25 Ama bunlar içinde
mimari açıdan cami şeklinde olan sadece Tokyo Camii ile Kobe camisidir.

1.1.4 Kazan Türkleri ve Göçleri

Dinine ve milli kültürüne bağlı olan Kazan Türkleri Tokyo’ya gelince


kendilerini dil, din, örf adet bakımından çok farklı bir toplumun içinde bulmuşlardır.
Kendilerine ait okul ve mabedlerinin olmaması, üstelik bütün varlıklarını kaybetmiş
olmaları dolayısıyla onlar için çok zor zamanlar olmuştur. Önceleri Tokyo otelinin
bir salonunda toplanıp cuma ve byram namazlarını orada kılmaya başlamışlar,
bununla birlikte milli ve dini varlıklarını nasıl koruyacaklarını düşünüp
tartışmışlardır. Bu maksatla 1925 yılında Mahalle-i İslamiye adı altında bir cemiyet
kurmuşlar, 1927 yılında bir Japon vatandaşının evini kiralayıp bir odasını mescit,
diğer odalarını da okul haline getirmişlerdir.

Japonya’da bir Müslüman topluluğunun oluşmasında Türk–Tatar


toplumunun büyük bir katkısı olmuştur. Özellikle Abdürreşid İbrahim Bey (1857-
1944) ve Muhammed Abdülhay Kurbanali Beyin (1889-1972 ) öncülüğünde
gerçekleştirilen faaliyetler takdire şayandır.

22
.Hee-Soo(Cemil), İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da İslamiyet, s. 92.
23
Kobe Mosque, http://www.kobemosque.org/Japanese%20Home.htm, (erişim: 10.02.2018 ).
24
Nagoya Mosque, http://nagoyamosque.com/about/history, (erişim:10.02.2018).
25
.Hee-Soo(Cemil), İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da İslamiyet, s. 97.

12
Rusya’da doğmuş Tatar bir Müslüman olan Abdürreşid İbrahim Orta Asya,
Avrupa, Ortadoğu ve Uzakdoğu gibi birçok yeri ziyaret ederek Müslümanlarla
dertleşmiş ve Gayrı Müslimlere İslamiyet’i tebliğ etmeye çalışmıştır. 1908 yılında
gerçekleştirdiği Japonya gezisinde birçok yer gezmiş; Japon devlet adamları ve
Japon önderleri ile görüşmüş, toplumu iyice incelemiştir. Onun bu kişilerle kurduğu
dostluklar birçok bürokratik engeli aşmasını ve ondan sonra Japonya’ya gelen
Tatarlıların da bu engelleri aşmasını sağlamıştır. 26 Dini bilgisi yanında Türkçe,
Fransızca, Arapça, Rusça ve Japonca gibi birçok dile hâkim olan Abdürreşid
İbrahim’in en büyük hedefi Japonya’da İslamiyet’i yaymak olmuştur. Bunu
gerçekleştirebilmek için Osmanlı padişahı Sultan II. Abdülhamid Han’a mektup
göndererek yardım talep etmiştir. Ancak Osmanlıda yaşanan siyasi çalkantılar ve o
günkü sözde Osmanlı âlimlerinin dünya görüş ve anlayışının yetersizliğinden dolayı
yeterince destek olunamamıştır. Daha sonra Rusya’da komünist ihtilali baş göstermiş
ve takdiri ilahi neticesinde 1920 yılından itibaren İdil – Ural bölgeleri arasında
yaşayan Kazan Türkleri Japonya’ya mülteci olarak akın etmek durumda kalmıştır.
Bunlardan bir kısmı bu topraklara yerleşerek İslami hayat tarzını temsil etmiştir. 27

Japonya’daki tebliğ faaliyetinde önemli rolü olmuş bir diğer kişi Başkurt
Türklerinden Muhammed Abdulhay Kurbanali (1889-1972)’dir. Kendisi 1924
yılında Japonya’ya gelmiş ve Japonya’daki Türk –Tatarları kontrolü altına almaya
çalışmıştır.

1927 yılında artan çocuk nüfusunun yol açtığı eğitim sorununu halletmek
için Japon hükümetine başvurulmuş, gerekli izinler alındıktan sonra küçük bir odada
‘Mektebi İslamiyye’ adında bir okul açılmıştır. Okulda Rusça İngilizce ve Japonca
gibi birçok dil eğitimi de verilerek ilkokul müfredatındaki bütün dersler de
öğretilmiştir. Ancak eğitim sürecinin başlaması ile birlikte kitaplar yetersiz kalmış ve
belli bir müddet el yazılarıyla çoğaltılmaya çalışılmıştır. Daha sonra Türkiye’de harf
devrimi ile gerek duyulmayan eski matbaa kalıpları satın alınarak Japonya’ya
getirilmiş, böylece ders kitapları kendileri tarafından basılır hâle gelmiştir. Bunun

26
Bununla ilgili ayrıntı bilgi için bkz. Alem-i İslam ve Japonya’da İslamiyet’in Yayılması, İşaret 2012.
27
Hee Soo Lee ve İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri, s.32.

13
haricinde 1934 yılında Japonya’nın ve uzak doğunun ilk Kuran-ı Kerim’ini basmak
nasip olmuştur. Ayrıca “Yeni Yapon Muhbiri” adında dergi ile “İlan-ı Hakikat”
adında bir gazete basılarak Japonyanın propagandası yapılmıştır.28

1.1.5 Tokyo Câmi Tarihçesi

Kazan Türkleri Tokyo’da göçmen statüsünde oldukları için Japon


vatandaşlarının sahip olduğu haklara sahip değillerdi. 1925 yılında kurdukları
Mahalle-i İslamiye adındaki cemiyet resmi değil, fiili bir cemiyetti bu sebeple Japon
tüccarlar tarafından bağış olarak verilen 110 bin yen ile cami ve okul arsaları satın
alınırken cemiyet üzerine kayıt ettiremeyip güvendikleri bir cemaat lideri
durumundaki Muhammed Abdulhay Kurbanali üzerine tescil ettirmek durumunda
kaldılar. Kurbanali Tokyo’da bir cami inşa edilebilmesi için o dönemde siyasi ve
ticari işlerde önemli konumda olan kişilerle görüşüp onları ikna ederek, onlardan
yardım almayı başarmış ve 1938 yılında Kazan Türkleri öncülüğünde Tokyo
Camisinin ilk versiyonu açılmıştır.

1938 yılında Kazan Türkleri öncülüğünde inşa edilen ilk Tokyo Camisi
1986 yılında İkinci Dünya Savaşı ve büyük bir depremden kaynaklanan ciddi bina
hasarları nedeniyle Tokyo belediyesinin talebi üzerine yıktırılmıştır. Daha sonra adı
‘Tokyo Türk Cemiyeti ‘ olan Mahalle-i İslamiye yöneticilerinin teşebbüsü ile her iki
arsada üzerlerindeki taşınmazlarla beraber cami yapılması karşılığında 1988 yılında
T.C. Hazinesine bağışlanmıştır, 1994 yılında da üzerine camii inşa edilmek üzere
Diyanet İşleri Başkanlığına tahsis edilmiştir. Bugünkü Tokyo Caminin inşası 1998
yılında başlamış olup 2000 yılında bitirilmiştir. Cami ve arsası 734 metrekare
genişliğinde, bina 560 metrekare üzerine oturmuş olup, kullanım alanı 1477
metrekaredir ve Japonya Diyanet Vakfı’na bağlıdır. Hemen yanında 2018 yılı aralık
ayı itibari ile inşası büyük ölçüde tamamlanan ama daha resmî açılışı yapılmayan
Tokyo Diyanet Türk Kültür merkezi bulunmaktadır. 29

28
Ali Merthan Dündar, Japon Türk-Tatar Diasparası, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, c.1, sy.1, s.83.
29
Ahmet Uzunoğlu, Tokyo Camii, sayfa 7.

14
1.2. SAVAŞTAN SONRASI 1945-1974 YILLARI DÖNEMİ

1.2.1. Savaş Mağlubiyetinden Kaynaklanan Duraklama Dönemi

1945 yılında Japonya’nın mağlubiyetiyle o zamana kadar Japon devleti ve


askeri hükümetin yardımı ve desteği ile yürürlükte olan İslami teşkilat ve araştırma
merkezleri giderek canlılığını kaybetmiş müttefik kuvvetler genel komutanı’nın emri
ile kuruldukları hız ile kaybolmuşlardır. 30 Müttefik kuvvetler genel komutanlığı
tarafından ele geçirilen çalışmaların bazıları Amerika’daki Kongre Kütüphanesin
(Library of Congress) de muhafaza edilmiştir. 31 Hükümet desteğinin kalkması
sonucunda bundan sonraki İslami çalışmalar daha çok Müslüman olan Japonlar ve
yabancılar tarafından devam ettirilmiştir.32

1.2.2 Japon Müslümanlar Tarafından Kurulan İslam Derneği

Savaştan sonra hazırlanarak yürürlüğe giren yeni anayasa, Japon halkının


din özgürlüğünü garanti altına almıştır. Günümüzde de yürürlükte olan bu
anayasanın 20. maddesine göre33 devlet kuruluşları ve daireleri, herhangi bir dinin
etkisinde olmayacağını ve aynı zamanda halkın istediği dini seçmesinde,
yaşamasında ve yaymasında tamamen hür olacağını belirtmiştir. Bu anayasayla
birlikte çeşitli dini cemiyetler kurulmuştur. 34 Bunlardan biri 1953 yılında Sadık
İmaizumi başkanlığında kurulan Japon Müslümanların Japonya’da oluşturduğu ilk
Japon Müslüman Derneği’dir. Bu dernek daha önceki teşkilatlardan farklı olarak
hükümet desteğine bağlı kalmamıştır. Her bir üye kendi meslekleriyle geçimini
sağlamış ve sıradan bir vatandaş olarak savaş sonrası hengâmesi içinde İslam çatısı

30
Komuras, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.51.
31
Research Institute for Oriental Cultures Gakushuin University,
http://www.gakushuin.ac.jp/univ/rioc/vm/c02_kindai/c0202_asia.html, (erişim:19.02.2018)
32
Komuras, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.51.
33
Akif Erginay, Yeni Japon Anayasası, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/245/2202.pdf,
(erişim:19.02.2018), s.497.
34
.Hee-Soo (Cemil), İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da İslamiyet, s. 79.

15
altında bir araya gelip barış içinde yaşamayı amaçlamıştır.35 65 üye tarafından tesis
edilen bu kurumun üyeleri arasında henüz Müslüman olmayan fakat ilgi duyup
yardımda bulunmak isteyen şirket ve organizasyonlar da bulunmaktaydı. 1950’li
yıllardan 1960’lı yıllara kadar Japonya’daki İslam’ın temeli bu kurum ekseninde
oluşturulmuştur.36

Bu yıllarda ayrıca tebliğ için Japon eğitmenlere ciddi ihtiyaç duyulmuş ve


Japon Müslüman Cemiyeti başkanlarının talebi üzerine Mısır’daki el-Ezher
Üniversitesiyle anlaşma yapılarak genç Japonlara burslu ilim tahsil imkânı
sunulmuştur. Bu vesileyle 1958-1965 yılına kadar toplamda 16 öğrenci yetişmiştir.
Günümüzde de faaliyetlerini sürdüren Japon Müslüman Derneği’nin idarecilerinin
çoğu bu şahıslardan oluşmaktadır. Bu kurumla ilgili daha ayrıntılı bilgiler
“Japonya’daki Fıkıh Alanındaki Çalışmalar” bölümü altında aktarılacaktır.37

1.2.3 Japonya’daki Tebliğ Faaliyetinde Yabancı Müslümanların Rolü

Bu dönemde Asya ve Afrika’da Müslüman ülkelerin ardı ardına


bağımsızlıklarını kazanarak devletlerarası münasebetlere girmeleri, Japonya ile bu
ülkeler arasında diplomatik, ticari ve kültürel ilişkilerin hızla artmasına sebep
olmuştur. Bunun neticesinde yabancı Müslüman ülkelerden Japonya’ya birçok
memur, bilim adamı, iş adamı v talebe akını başlamıştır 38 Bu gelişmeler Japon
Müslüman Derneği’ne büyük bir katkı sağlamıştır. Zira daha sonradan Müslüman
olmuş ve İslami bilgileri sınırlı olan Japon Müslümanlar tarafından yürütülen Japon
Müslüman Derneğinde, İslami ilimlere vakıf olan yabancı Müslümanlara ihtiyaç
duyuluyordu. 39

35
Hasan Eba ve Yuko Yamazumi, Nihon ni ikiru isuramu, Suudi Arabistan Büyükelçiliği Kültür Ofisi Yayınları,
Tokyo 2010, s. 110.
36
Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.53.
37
Mimasaka Higuchi, Nihon ni okeru isurāmu 50 nen no ayumi,
http://www.aii t.org/symp/files/20010508/higuchi.pdf, (erişim:19.02.2018),s.4.
38
Hee-Soo(Cemil), İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da İslamiyet, s. 97.
39
Komuras, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.53.

16
1956 yılında Pakistan’da Tebliğ Cemaati40olarak bilinen ve dünya çapında
faaliyeti olan İslami teşkilat İslamiyet’i yayma amacıyla ilk defa Japonya’ya
gelmiştir. Pakistan ve Hint asıllı Müslümanlar öncülüğünde kurulan bu örgütün
ekipleri Japon Müslümanlarla İslam dinini yaymak için tüm Japonya’yı gezmiş ve
daha sonra her yıl gelmeye devam etmişlerdir. 41

1950-1960 yıllarında ikinci dünya savaşından önce Müslüman olan Kotaro


Yamaoka ve Sadık İmaizumi’nin jenerasyonu arka arkaya vefat etmiştir. Bu
dönemde Cami ve İslami kurumların çoğu bireysel olarak kurulup idare edilmiş
olduğundan bu kişilerin vefatı sonrası devam ettirilmesi zorlaşmıştır. Ancak daha
sonrasında yabancı öğrencilerin bu halkaya dâhil olmasıyla tebliğ faaliyeti tekrardan
canlanmıştır. Özellikle Kur’an-ı Kerim tercümesi ve Müslüman ülkelere öğrenci
gönderme, Müslümanlarla arkadaşlık kurma, İslam araştırmaları, Arap dili
eğitiminde büyük katkıları olmuştur.42

1961 yılında Uluslararası öğrenciler merkezli Müslüman Öğrenci Derneği,


1968’de ise Japon Müslüman Derneğinde bulunan bir kısım yabancı Müslümanların
Suudi Arabistan’dan mali destek almasıyla Japon İslam Merkezi (İslamic Center
Japan) kurulmuştur. Çoğunluğu yabancılardan oluşan bu kurum Japon Müslüman
Derneği ile yaklaşık olarak aynı faaliyetleri yürütmüştür.43

Ayrıca bu dönemde İslam âlemindeki olayların takip edilebilmesi için


Arapça bilen yabancılardan faydalanılarak Japon İslam Merkezi tarafından üç ayda
bir yayımlanan “Es-Selam” adında bir dergi yayınlanmıştır. Dini, kültürel ve güncel
İslami meseleleri ihtiva eden bu derginin esas amacı ise İslam dinini ulusal medyanın

40
Hind-Pakistan alt kıtasında kurulan ve bireysel takvâyı müdafaa eden topluluklar arası dinî cemiyetdir.
Mevlânâ Muhammed İlyas tarafından 1926 yılı civarında kurulan Teblîğî Cemâati kendisinin vefatından
sonra(1944) “Hazratci” lakabıyla bilinen oğlu Mevlânâ Yûsuf emirliğe geçmiştir. Babasının çalışmalarını
geliştiren Mevlânâ Yûsuf, Cemâat-i Teblîğ’i yalnız Hindistan alt kıtasında değil bazı Arap ülkeleriyle Avrupa,
Amerika ve Japonya’da da yayarak dünyanın başta gelen reform hareketlerinden biri haline getirmiştir. (M.
Manazir Ahsan, Cemaat-i Tebliğ DİA, XLIV, İstanbul 1993,c.7, s. 293-294.).
41
Assalam bulletin- , İslamic Center Japan 1977, sy.7, http://islamjp.com/library/isjassalam1977no7.pdf, (erişim:
05.03.2018), s.104.
42
Komuras, Nihon to İsuramu ga Deau toki, s.55.
43
.Hee-Soo(Cemil), İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da İslamiyet, s. 117.

17
yerleştirmeye çalıştığı yanlış bilgilerden algı operasyonlarından arınmış, saf haliyle
topluma aktarmak olup ülkenin resmi daireleri ve etkili şahıslarına ulaştırılmaya
çalışılmıştır.44

1.2.4 İlk Kur’an-ı Kerim Tercümesi

İlk olarak Kur’an-ı Kerim’in Japoncaya çevrilmesi Japon ilim adamları ve


aydınları arasında, İslam’a olan ilginin başladığı 1920 yılında gerçekleştirilmiş, 1970
yılına kadar beş tercüme metni yayınlanmıştır. Bu tercümelerin her biri belli bir
eksiği doldurmuş ve birçok kişinin genel bir bilgi kazanmasına katkısı olmuştur.
Mütercimlerin bazısı Arapça, bazıları da diğer dillerden faydalanmıştır. Ancak bu
mütercimlerin hepsinin gayrimüslim olması, Müslüman ve Kur’an-ı Kerim ilimlerine
vakıf biri tarafından daha mükemmel bir şekilde tercüme edilmesi ihtiyacını
doğurmuştur.45 İlk Japon Müslümanlarından Hacı Ömer Mita bu görevi üstlenmiş,
uzun bir çaba ve ilim yolculuğu sonunda 1972 yılında tercümenin ilk baskısı
neşredilmiştir. İlim tahsili sırasında, Suudi Arabistan devleti, Rabıta teşkilatı ve pek
çok yabancı Müslüman âlimin desteği ve yardımı olmuştur. Bu tercümenin başlıca
özellikleri, âlim ve takva sahibi bir Japon Müslüman tarafından çevrilmiş olmasından
başka, Arapça aslı ve meali ile beraber gereken yerlerde açıklamalarının da
bulunmasıdır.46

44
Komuras, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.56.
45
Hee-Soo(Cemil), İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da İslamiyet, s. 104.
46
Mimasaka Higuchi, Nihon ni okeru isurāmu 50 nen no ayumi, s.4. Bu
yıllarda yapılan önemli Kur’an tercümelerinden biri de Toshihiko Izutsu (1914 – 1993)tarafından yapılmış
çeviridir. Ancak Müslüman olduğu kesin olarak bilinmediğinden Müslüman tarafından yapılan çeviri
kategorisine girmemiştir. (Hee-Soo(Cemil) ve İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da
İslamiyet, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1989, s.104.)
İzutsu’nun yapmış olduğu tercüme 1957 ile 1958 yılları arası üç cilt olarak basılmış 1964 yılında ise gözden
geçirilerek tekrar yayımlanmıştır. Kur’an-ı Kerim’in Japoncaya çevrilmesi ile ilgili daha detaylı bilgiler için
bkz. Yoesra El Damanhoury, “Translation Of The Quran From Arabic To Japanese: A Study of Translation
Techniques Usage in Translating Cultural References”, Asian Studies Department Japan Studies Leiden
University,2015,https://openaccess.leidenuniv.nl/bitstream/handle/1887/36008/Transltion%20of%20the%20Qu
ran%20from%20Arabic%20to%20Japanese%20%28El%20Damanhoury%29.pdf?sequence=1, (erişim:
05.03.2018 ).

18
1.2.5 Japonların Yurt Dışına Çıkması ve Japon Medyasında Arap
Fırtınası

1945 yılındaki savaştan sonra Japonya büyük bir çaba ile savaşın enkazını
kaldırıp ülkeyi eski haline getirmeye çalışmıştır. Bu süreçte gerek duyulan enerjinin
azami ölçüde petrole dayanıyor olması ve bunun da Müslüman ülkelerinde
bulunuyor olması Japonların İslamiyet’e ve Müslüman ülkelere karşı yakın bir ilgi
duymalarını sağlamış ve Japon şirketlerinin ardı ardına yurt dışına açılmasına ve
böylece Japonya ve İslam ülkeleri arasında ticari bir münasebetin oluşmasına sebep
olmuştur.47

Özellikle 1973 yılında Arap ülkelerin yeni sosyal harekâtı sonucu (Ortadoğu
savaşı) ortaya çıkan petrol şoku bu münasebeti daha da arttırmıştır. Petrol fiyatlarının
artması, tüm dünyayı etkilediği gibi Japon ekonomisini de etkilemiştir. Japonya bu
olumsuzluğun üstesinden gelebilmek için satın alma güçleri artışta olan petrol üretici
ülkelerle ticari ilişkisini yoğunlaştırarak mal satma yoluyla bu durumu kendi yararına
çevirmeye çalışmıştır.48

Bu süreçte Müslüman ülkelerle olan ticari işlerin yoğunlaşması ile o


ülkelerde ikame eden Japonların sayısı artmış ve ticaretin sorunsuz bir şekilde
yürütülebilmesi için İslamiyet ve Müslüman ülkelerin görgü ve gelenekleri merak
49
edilen bir konu haline gelmiştir. Bu noktadan itibaren Japon basın yayın
organlarında İslamiyet ve Arap ülkeleri sıklıkla ele alınmaya başlanmıştır. Bunun
yanında ticari maksatlardan dolayı Arapçayı bilmek de bir ihtiyaç haline gelmiş ve
ülkenin birçok yerinde Arapça kurslar açılmaya başlamıştır. Halk arasında
İslamiyet’in nasıl bir din olduğuna dair merak ve ilginin doğması bu yıllarda yeni
yeni başlamıştır.50

47
Hee-Soo (Cemil), İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da İslamiyet, s.79.
48
İkeda Akifumi, Sekiyu kiki to chutogaiko no tenkan, 2015,
http://www2.jiia.or.jp/kokusaimondai_archive/2010/2015-01_003.pdf?noprint,s.19.
49
Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.58.
50
Nionni ikiru isuramu s.116..

19
Dolayısıyla yetmişli yıllar Japon iş adamlarının kültür ve gelenek
aracılığıyla İslamiyet’le temas etmiş olduğu ve bu kişilerin Müslüman ülkelerde
edinmiş oldukları bilgileri Japon halkına aktardığı bir dönem olmuştur.

1.3. 1975-1980 ORTALARINA KADAR OLAN DÖNEM

Daha önce belirtildiği gibi yetmişli yıllarda Japon toplumu medya


aracılığıyla Ortadoğu’da olup bitenleri takip etmiş ve oranın dil ve kültürüne ilgi
duymaya başlamışlardır. Ancak genel manada Japonların edindikleri İslami bilgiler
yanılgı ve önyargı içermekteydi. Bunun başlıca sebebi ise gelen bilgilerin Batı
kaynaklı olmasıdır. Bu ise o zamanki dönem için kaçınılamaz bir durum olmuştur.
Nitekim yurt dışından Japonya’ya gelen Müslümanların sayısı az ve yurt dışına
seyahatlerin sıradan bir halk için çok maliyetli olduğu yıllardı. Ancak yerel Japon
Müslümanların ve yabancıların ortak çalışmalarıyla Japonya’da İslam azar azar da
olsa toplum içinde yayılmaya başlamıştır. Bu dönemde Japonya’daki Müslümanların
sayısı yaklaşık otuz bine ulaşmıştır.51

1.3.1 İslami Teşkilatların Artması ve Bunların Birleştirilmesi

Japonya’da Müslüman nüfusunun artması ile beraber Müslümanlar


tarafından kurulan teşkilatların sayısı da çoğalmıştır. Japon, Endonezyalı, Pakistanlı,
Türk gibi çeşitli milletler tarafından yürütülen bu teşkilatların her biri farklı sahalarda
İslami faaliyetlerde bulunmuştur.
Örneğin 1982 yılında daha öncekilerden farklı olarak Suudi Arabistan’ın
yatırımı ile Tokyo’da Arap İslam Enstitüsü kurulmuştur. Kuruluş amacı Arapça
eğitimi vermek, Arap İslam kültürünü araştırmak ve tanıtmak olup günümüzde de
devam etmektedir. Bunun gibi Japonya’da ikamet eden yabancı Müslümanların
artmasıyla Türk Derneği, Endonezyalı Müslümanlar Derneği, Pakistanlılar Derneği
gibi etnik kimliklerini açıkça belirten cemiyetler de ortaya çıkmaya başlamıştır. 52

51
Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.61.
52
Yrd. Doç. Dr.Hee-Soo(Cemil), İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da İslamiyet, s.121.

20
Bu faaliyetlerin ülke çapında daha verimli bir şekilde yürütülmesi için Mısır
İslam İşleri Yüksek Konseyi başkanı Şeyh Tevfik Uveyda Japonya’yı ziyaret etmiş
ve İslami teşkilatlarının birleşmesini önermiştir. Bu tavsiye üzerine 1976 yılında
İslam Teşkilat konseyi 53 kurulmuştur. Prof. Abdülkerim Saito’nun öncülüğünde
yürütülmüş olan bu teşkilata 12 İslami teşkilat başvurmuştur. Belli bir süre yürütülen
İslam Konseyi, yerine başka biri geçemediğinden Abdülkerim Saito’nun vefatı ile
son bulmuştur.54

1.3.2 Japonya’ da Ahmediyye Fırkasının (Kadıyânîlik) Faaliyetlerinin


Başlaması

Ahmedîler ilk olarak 1935 yılında görüşlerini yaymak için Japonya’ya


gelmişlerdir. Ancak Pasifik savaşı ve bunu müteakip toplumdaki karışıklık sebebiyle
hedeflerini tam olarak yerine getirememişlerdir. Bu organizasyonun en yoğun ve
aktif şekilde faaliyete girmesi 1980’li yılların ilk yarısında olmuştur. Örnek olarak
1983 yılında Chūgoku, Shikoku, Tōhoku olmak üzere 3 bölgede misyonlarını
gerçekleştirmek için tur düzenlemişlerdir. 55 Ahmediyye Müslüman Derneğinin bu
gibi faaliyetleri ehl-i sünnet ve bunun haricinde kalan fırkaları ayırt edebilecek ilmi
birikimi olmayan toplumda, İslami bir cemiyet tarafından yürütülen herhangi bir
tebliğ faaliyeti olarak algılanmıştır. Kadıyânîlik ile ilgili bir makalenin, “İslam Dini”
56
başlığı altında geçmesi bu duruma işaret eden örneklerden biridir. Bu gurup
günümüzde de Japon Ahmediyye Müslüman Derneği adı altında Nagoya kentinde
faaliyetlerini sürdürmektedir. Dini çalışmalar57 dışında 1995, 2004 ve 2011 yıllarında
Japonya’da yaşanan büyük depremlerde gönüllü destek sağlamışlardır.58

53
Japan Muslim Association, http://www.muslim.or.jp/jma%E3%81%A8%E3%81%AF/, (erişim:15.03.2018)
54
Komura, Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.64.
55
Masayuki Numajiri, World Religion Crossing The Border: The Future of Gods in the Era of Globalization,
Otemon Gakuin University 2010, sy. 4,
https://ci.nii.ac.jp/els/contentscinii_20170606220551.pdf?id=ART0009487185, (erişim: 15.03.2018), s. 64.
56
Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.67.
57
Bu çalışmalardan biri olarak açıklamalı Japonca Kur’an-ı Kerim tercümesi bulunmaktadır. Bkz. çev.
Muhammad Owais Kobayashi, The Holy Qu’ran – Arabic Text with Japanese Translation and

21
1.3.3 Japonya’da Yapılan İlk İslam Hukuku Konferansı

1977 yılında İslam Merkezi Müslüman Dünya Ligi ve Chuo Üniversitesiyle


işbirliği yaparak İslam hukuku ile ilgili üç günlük konferans düzenlemiştir. Bu
konferansa şimdiki imparatorun baba amcası, Japon yüksek mahkeme üyeleri ve
300’e yakın Japonya’nın önde gelen avukatları katılmıştır. Konferanstaki sunumlar
Japonca, İngilizce ve Arapça dillerine çevirtilerek yayınlanmış ve Japonya’da İslam
hukuku alanında büyük bir ilgi doğurmuştur. Birçok Japon akademisyen ve âlim
İslam hukukunu ve seküler hukuk ile olan farkını inceleyerek çeşitli çalışmalar ve
eserler ortaya koymuştur.

Bunlardan en önemli çalışmalardan biri Japon Anayasası Karşılaştırmalı


Hukuk Ensütitüsü Başkanı Khalid Kiba ve Chuo Üniversitesi (Chuo University)
Medeni Hukuklar Fakültesi Dekanı Profesör Yoshiaki Sanada tarafından telif edilen
eserdir. Bu eserde "İslam hukukunun seküler hukuka olan üstünlüğü", "İslam dininin
Japonlara gerekliliği" ve "Müslümanların Japonlara ve dünyanın her yerindeki
insanlara İslamiyet’i tebliğ etme sorumluluğu " temaları işlenmiştir. 59

1.4 1980 YILININ ORTALARINDAN 1990’LI YILLARIN BAŞINA


KADAR OLAN DÖNEM

1.4.1 Yabancı İşçilerin Japonya’ya Akın Etmesi

1960’lı yıllarda devam eden yüksek ekonomik gelişimi son bulduktan ve


belli bir müddet durgunluk yaşandıktan sonra 1980’li yılların ikinci yarısına
geldiğinde Japon ekonomisinde ortalamanın üstünde ekonomik gelişme ve sıfıra
yakın enflasyon kaydedilmiştir. Japonya’nın ekonomi ve uluslararası konumunun
değişmesi Japonya’daki İslami durumu da etkilemiştir. Yol yapımı ve fabrikalardaki

Commentary,İslam İnternational Publications, United Kingdom 2016. https://www.alislam.org/quran/Holy-


Quran-Japanese.pdf, (erişim:15.03.2018).
58
Ahmadiyya Muslım Community, https://www.ahmadiyya-islam.org/jp/, (erişim:15.03.2018).
59
Salih Mahdi al-Samarrai, The Massage of İslam İn Japan – İts History and Development, İslamic Center of
Japan yayınları, Tokyo 1999, https://unity1.files.wordpress.com/2009/06/islam-in-japan.pdf,
(erişim:16.03.2018), S.18.

22
bazı zor ve tehlikeli işlerde emek sorununun altından kalkabilmek için Japonya
yabancı işçilere kapısını açmıştır 60 Böylece çoğunluk gelişmekte olan ülkelerden
olmak üzere Japonya’daki iş açığını değerlendirmek amacıyla birçok yabancı
Japonya’ya göç etmiştir. Müslüman ülkelerden özellikle Pakistan, Bangladeş, İran,
Malezya ve Endonezya’dan insanlar buraya göç etmiştir.61

1.4.2 Mescitlerin Çoğalması

Japonya’ya Müslüman işçilerin akınla göç etmesi, beraberinde İslami bir


ortam ihtiyacını da o denli artırmıştır. Özellikle işçilerin çoğunun erkeklerden
oluşması sebebiyle topluca kılınan cuma namazı için yer sağlanması büyük bir
ihtiyaç haline gelmiştir. Bu dönemde Tokyo’da bir tek Tokyo Camisi bulunmakta idi.
Ancak bina, eskimesi sebebiyle 1984’de kapanmış ve yıkılmıştır. Cuma namazını
kılabilmek için bazı apartman daireleri kiralanıp mescide çevrilmiş ya da iş yerlerinin
bir köşesi izin alınarak işçilerle beraber yakındaki Müslümanların da kullanımına
açılmıştır. Japonya’da tam anlamıyla cami ve mescitlerin açılması yabancı
Müslüman işçilerin Japonlarla evlenip tam bir ikamet haklarına sahip oldukları ve
Japonya’da istikrarlı düzgün bir hayat elde ettikleri 1990’lı yılların ikinci yarısından
sonra başlamıştır.

1.5. 1990’LI YILLARIN ORTALARINDAN GÜNÜMÜZE KADAR


OLAN DÖNEM

1.5.1. Japonya’daki Balon Ekonomisinin Çöküşü ve Toplumdaki


Değişme
1991 yılında sona eren ekonomi patlamasından tam dört yıl sonra Japonların
din algısının değişimi açısından önem arz eden tarihe kazınmış bir hâdise vuku
bulmuştur. 1984 yılında Shoka Asahara tarafından Tokyo da kurulan Aum shinri-kyo
(Aum gerçek din) adında bir dini örgüt yaklaşık 9000 kadar mensup kazanmayı
başarmış ve değişik inanç ve düşüncelerini aşılayarak 1995 yılında büyük bir katliam

60
Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.78. ; Bkz, Mieko Osanai, Gaikokujin Rodosha to Watashitachi,
Roudoukuhosha, Tokyo 1992, s. 45-55.
61
Fathil, Japonya ve Güney Kore’de İslam ve Müslüman Azınlıklar, s.306.

23
planlanmıştır. Bu eylemde örgüt üyeleri Tokyo’nun çeşitli yeraltı tren istasyonlarına
kimyasal sinir gazını yayarak 13 kişinin ölümüne ve 5800 den fazla kişinin
yaralanmasına sebep olmuştur.62 Japon toplumunu derinden sarsan bu olay insanların
genel olarak dine karşı korku, önyargı ve reddetme gibi tepkisel duygularının
oluşumuna sebep olmuştur.63 Japon hükümeti özellikle Eğitim Bakanlığı, bazı dini
idareler ve din eğitim bilginleri tarafından yapılan toplantılarda okullardaki din
eğitimin nasıl olması gerektiği ve nasıl tanıtılacağı konusu üzerine tekrar araştırmalar
başlatılmıştır.64

1.5.2. Yabancı Müslümanlarla Yapılan Evliliklerin ve Bundan Dolayı


Müslüman Olan Japonların Sayısının Artması

Başlangıçta Japon ekonomisinin üst düzeyde olduğu dönemde iş gibi geçici


amaçlarla gelen yabancı Müslümanların çoğu, daha sonraları da burada ikamet
etmeye devam etmişlerdir. Bunun sonucunda Japonlarla evlenenlerin sayısı artmış ve
birçok bayan evlilik sebebiyle Müslüman olmuştur. 1975 yılında Müslüman sayısının
yaklaşık 4000-5000 olup yabancı Müslüman işadamların gelmeleri ve evlenmelerinin
sık görüldüğü yıllarda bu sayının on bine ulaşmasından da anlaşılacağı üzere
evliliğin Japonya’daki Müslüman sayısının artışında büyük bir etkisi olduğu
anlaşılmaktadır. Bu gelişimle beraber yabancı Müslümanla evli ya da nişanlı Japon
Müslüman bayanların cami ya da İslami kurumların organize ettiği kurs ve ders
halkalarına katılım sayısı artmış böylece Müslüman kimliğin oluşturulması yönünden
cami ve kurumların rolü ve fonksiyonu daha da artmıştır. 65

62
Public Security Intellıgence Agency, http://www.moj.go.jp/psia/ITH/organizations/ES_E-asia_oce/aum.html,
(erişim: 20.03.2018).
63
Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.77.
64
Yasuo Saito, Gakkou ni Okeru Shukyo Kyoiku no Toriatsukai, Kokusai kyoiku kyokaironsu, 2015, c.18, sy, 1,
https://ir.lib.hiroshima-u.ac.jp/files/public/4/40845/20160831143921804958/JICE_18-1_119.pdf, (erişim:
21.03.2018), s.133.
65
Komura, Nihon to isurāmu ga deau toki, s.80.

24
1.6. JAPONYA’DAKİ DİNLER VE MÜSLÜMAN NÜFUSU

Dini istatistiklere göre Japonya’da yerleşmiş üç büyük din vardır. Bunlar


oranı bakımından sırasıyla Şintoizm, Budizm, Hristiyanlık ve diğerleridir. 2017
yılında Japon hükümeti tarafından tescil edilmiş dini kuruluşların belirttiği istatistiğe
göre dini inancı olanların toplam rakamı 182 milyondur, oysa aynı yılda Japonya’nın
nüfusu 127 milyondur.66 Bu sonuç çok sayıdaki Japon’un birden fazla dine mensup
olduğunu göstermektedir. Diğer ülkelerde pek rastlanılmayan bu durum Japonların
kendilerine özgü bir dini olan Şintoizm anlayışından kaynaklanmaktadır.

Her hangi bir kutsal kitap, kesin doktrin veya ilkeleri bulunmayan
Şintoizm’de tek tanrı inancı esası olmayıp olağanüstü güçlere saygı göstermek ibadet
yerine geçmekte ve yeryüzündeki her şey kutsal sayılıp tanrılaştırılmaktadır.
Şintoizm’in açık ve sabit bir öğretisinin olmaması sosyal ortama göre değişebilen,
değişken ve esnek bir dini yapıya sahip olmasına sebep olmuştur. Bunun sonucu
olarak tarih boyunca pek çok değişiklere uğradığı görülmektedir.67

Geleneksel bir din olan Şintoizm’in bu özelliği ayrıca Japonların farklı


dinlere de açık olmalarına sebep olmuştur. Bunun bir örneği Japonya’nın Budizm’i
kabul etmesidir. Çinlilerin refah ve yüksek kültür seviyesi karşısında Japonlar
hayranlık duymuş ve bu gelişimin Budizm ve Konfüçyüs felsefeleriyle gerçekleştiği
düşünülerek bu dinler Japonya’da teşvik edilmeye başlanmıştır. Budizm’in
Japonya’da özümsenmesi ve yerleşmesi bir kaç yüzyılı almış ve Budizm bu süreç
içerisinde büyük ölçüde Japonlaştırılmıştır. Meiji Restorasyonun’dan sonra ise
Hristiyanlığın Batı ülkelerine yetişebilmek için önem taşıdığı düşünülerek toplumda
kısmen Japonlaştırılarak kabul görmeye başlamış ve büyük ölçüde Batılaşma eğilimi
baş göstermiştir.68

66
Dini İstatistik Araştırma, https://www.e-stat.go.jp/stat-
search/files?page=1&layout=datalist&toukei=00401101&kikan=00401&tstat=000001018471&cycle=0&tclass
1=000001111515, (erişim: 21.03.2018).
67
Komura Akiko, “Japanese Sipirituality Seen From the History of İslam in Japan”, Dil kültür iletişim, 2015,
sy.7, s.208.
68
Hee-Soo Lee (Cemil) ve İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetler ve Japonya’da İslamiyet, s.7.

25
Naoki Komuro “Japon Dini’nin Sosyal Bilimleri ” adlı kitabında Japon
toplumundaki bu dini özelliği eczanedeki ilaçlara benzeterek örneklendirir.
Açıklamasında tüm din ve düşüncelerin birer ilaç mahiyetinde kabul edilip ihtiyaca
binaen uygun ilacı seçtiklerini, tek ilaca yüklenildiğinde zehir olabileceğinden
dengeli bir şekilde her birinden duruma göre uygun miktarda tükettiklerini söyler.
Dolayısıyla Japonların dikkatlice dini inceleyip eski inançlarını terk ederek tek dine
yönelmediklerini, diğer din ve düşünceleri de itikadi ve uygulama yönünden
barındırarak muhafaza ettiklerini, bunun içinde Japonya’da dinlerin özünün
kaybolduğunu ifade eder. 69

Günümüzde de dinlerin iç içe geçmiş olduğu görülmektedir. Birçok Japon


kişisel tercihine göre örneğin evlilik merasimi gibi bazı törenlerini Şintoizm
geleneğine göre, cenazeyi Budizm geleneğine göre yapmakta, bunun yanında yıl
içinde de Noel'i kutlamaktadır.

Japonya’daki Müslüman nüfusuna gelince, Japonya’da kişilerin mensup


oldukları dinler resmi olarak kayıt altına alınmadığı için Japonya’daki gerek yabancı
gerek Japon Müslüman nüfusunun kesin bir rakamla tespit edilmesi mümkün
olmamıştır. Ancak Ramazan ayında girilen belli İslami siteler, İslami kurum
yönetmenlerin tahmini, Japonya’da ikamet eden yabancıların ülke ve sayılarını
belirten liste ve evli olanların sayısı gibi bazı ipuçları bir araya getirildiğinde 2012
yılında yapılan araştırmaya göre Japon Müslüman nüfusunun yaklaşık olarak 10 bin
civarı olduğu tahmin edilmektedir. Yabancı Müslüman nüfusu ise 100 bin civarıdır.
Günümüzde de genelde bu tahmini rakam belirtilmektedir. 1969 yılında yapılmış
araştırmalara göre Japon ve Müslümanların nüfusu yaklaşık olarak aynı
görülmektedir. Ancak daha sonrasında Japon nüfusunda doğal bir artış, yabancı

69
Shichihei Yamamoto ve Naoki Komuro, Nihonkyou no Shakaigaku, Ticari Yayınlar, Tokyo 2016, s.128-129.
Ayrıca bkz. Yoshiko Oda, çev: Doç. Dr. Hamit Er, Japonya’da Din Eğitimi, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi,
İstanbul 2004, sy.14, s.98-104.

26
Müslüman nüfusunda ise göç sebeplerinden dolayı hızlı bir artış görülmüş ve
aralarında ciddi bir rakam farkı oluşmuştur. 70

70
Hasan Eba ve Yuko Yamazumi, “ Nihon ni ikiru isuramu”, file:///C:/Users/candas/Desktop/Nihon-ni-ikiru-
Islam.pdf , (erişim:22.03.2018), s.144. ; Daha ayrıntılı bilgiler için Bkz. Hirofumi, Miseda ve Hirofumi Okai,
İsuramu Kyouto jinko no Suitei, Waseda Üniversitesi IMEMGS (Institute for Multi-ethnic and Multi-
generational Societies) araştırma yazısı: Japonya’daki Müslümanlar, Tokyo 2010, sy.6.
http://imemgs.com/document/20150714mij.pdf, (erişim:22.03.2018) , s.10.

27
İKİNCİ BÖLÜM:

YENİ NESİLLERİN İSLAMİ EĞİTİM SORUNU

28
Müslüman azınlıklarının da yer aldığı Japonya’da, günümüzde en çok
konuşulan ve bir çözüme kavuşturulması gereken mesele Japonya’daki yeni
Müslüman nesillerin sağlam bir dinî kimliğe sahip olmalarını ve bunu
koruyabilmelerini sağlayacak bir ortam ve eğitim kurumlarının oluşturulmasıdır. Bu
sorun aslında daha önceki dönemlerde de görülmüştür. Ancak ikinci kuşak
Müslümanların çoğaldığı ve ardından üçüncü kuşağın geldiği günümüzde bu mesele
daha da önem arz etmektedir.

Bu bölümde öncelikle Müslümanların Japon okullarında karşılaştıkları fıkhi


problemler, daha sonra evdeki İslami eğitim sorunu, son olarak ise cami ve
mescitlerdeki din eğitimindeki problemler ve buna yönelik çözüm önerilerine
değinilecektir. Konular ele alınırken bilimsel araştırma olarak 2008 yılında Waseda
Üniversitesi tarafından yapılan Japonya’daki Müslüman çocukların eğitimine ilişkin
anket raporundan71 da yararlanılacaktır.

2.1. JAPON OKULLARINDAKİ FIKHİ SORUNLAR

Japonya’da okula gidecek Müslüman çocukların karşılaşabilecekleri başlıca


fıkhi sorunlar okullarda çıkarılan yemeklerin helal olmaması, okul üniformalarının
tesettüre uymaması, başörtü sorunu, zorunlu yüzme dersi, namaz kılmak için mekân
tahsis edilememesidir. Bunun yanında okulda İslami öğretiyle çelişen konuların ders
kitaplarında öğretilmesi, Japon toplumunda kültürleşmiş fakat özünde dini çağrıştıran
okul aktivitelerinin bulunması ebeveynleri endişeye sevk etmektedir.

Ancak, her ne kadar içerik olarak okuldaki bazı İslam ile çelişen
uygulamalar içeren eğitim ve aktivitelere müdahale edilemese de öğrencinin onları
uygulayıp uygulamaması ya da İslami öğretileri uygulaması konusunda kolaylık

71
Bu ankette elli sekizi bay, otuz yedi bayan olmak üzere toplamda doksan altı kişi üzerinden yapılmıştır. Ankete
katılan kişilerin uyrukları çoğunluk sırasıyla Japon (35,4%), Endonezyalı (17,7%), Pakistanlı (15,6%), Mısırlı,
Malezyalı ve Bangladeşlidir. Bu anketi incelemek için Bkz. Hirofumi Tanada ve Hirofumi Okai, Tainichi
musurimu no kodomo kyōiku ni kansuru chōsa hōkoku-sho, Tokyo 2010, sy.6.

29
sağlanmasını talep edip çözüme kavuşturulması kesin olmamakla beraber genelde
mümkündür.

Nitekim Devlet okullarının kural ve düzenlemelerinin hukukla herhangi bir


bağı olmadığından dini konulardaki müsamaha okulun takdirine kalmıştır. Bu
yüzden birçok Müslüman ebeveynler çocuklarını okula kayıt ettirmeden önce
hocalarla birebir görüşüp durumu izah ederek çözüm yollarını konuşmaktadır.
Müslümanların bu yöndeki sorunları ferdi gayretlerle, farklı yol ve yöntemlerle
çözümlendiği için bir araya gelindiğinde birbirlerine destek ve tavsiyede bulunarak
ve ayrıca Japonya’da çocuk yetiştiren anneler tarafından kurulan, fikir alışverişi ve
tavsiyelerde bulunmayı amaçlayan bir sitede paylaşımlar yapılarak okula ne tür
çözüm önerilerinde bulunulabileceğine dair fikri yardımlaşmalar yapılmaktadır.
Ancak Müslüman olmayan eğitimcilerin İslamiyet’teki dini gerekçeleri anlamaları
pek kolay olmadığından bazı Müslüman aileler problemleri dini sebepler yerine,
farklı bir kültüre sahip oldukları gerekçesini sunarak çözümlediklerini ve bu
yöntemin daha çok anlayış gördüğünü belirtmektedir. Fakat böyle bir gerekçe Japon
Müslümanlar için geçerli olamayacağından herkes için genel-geçer bir çözüm
olmamaktadır. Diğer bazı aileler ise çocukları için tekli eğitim sistemini ya da çeşitli
kültür ve dinlere açık enternasyonal okulu tercih etmektedir. Ancak her ikisi de özel
okul olması hasebiyle maliyetleri oldukça yüksek olup her aile için alternatif
olamamaktadır.

Japon toplumunda asimile etmeye zorlama heterojeni dışlama eğilimi


olmasına rağmen din ile ilgili meselelerde anayasada din hürriyeti teminat altına
alınmış olması sebebiyle herhangi bir zorlama ya da mani olma görülmemekle
beraber genellikle dini görevlerini uygulamaya çalışan kişilerin karşılaştığı sorunlara
karşı ilgisiz ve pasif oldukları söylenebilir. Bunun başlıca sebebi toplumda dinin arka
planda olmasından dolayı dini sorunlarla karşılaşılmaması ve diğer dinlerle ilgili
bilgisizliktir. Dinin daha çok kültürleşmiş olduğu görülen Japonya’da Müslüman ve
yabancıların azınlıkta olması sebebiyle toplumda bunu kollayacak bir sistem ve
anlayış yaygın olmamakta ve bu yüzden dini sorunların çözümü kişilerin bireysel
gayret ve karşı tarafın toleransına kalmaktadır. Ancak bu şekildeki bir yöntem

30
sağlam bir zemine ve sisteme oturtulmadığından garanti vermemektedir. Bu yüzden
günümüzde birçok Müslüman dini inanç hürriyeti yanında okul ve iş ortamında
inandığı dine göre yaşama, ibadetleri yerine getirme hürriyeti ve teminatına da
gereksinim duymaktadır.

Esasen bu gibi sorunlara çözüm olabilecek adımlar ufak da olsa atılmaya


başlanmıştır. Örneğin Japonya’da artan yabancı çocukların okullarda
karşılaşabileceği sorunlara çözüm yöntemlerini sunmak gayesiyle devlet 2010
yılında "Yabancı Çocuk Öğrencilerin Kabulüne İlişkin Rehberlik’’ adında bir belge
sunmuştur. Bu kılavuzun 1. bölümünde, "Yabancı Öğrencilerin Çeşitliliğine Destek
Verme", başlığı altında dini farklılıklara sahip çocuklara destek verilmesi konusu da
ele alınmıştır. Rehberde, dini yönden özel olarak ilgilenilmesi gereken öğrenciler
olarak Müslüman çocuklar örnek verilmekte olup, okul yemekleri ve beden eğitimi
derslerine katılım, oruç tutup tutmama gibi konuların eğitimcilerin velilerle iletişim
yoluyla ve ebeveynlerin dini görüşlerine saygı duyarak, ortak bir anlayış gösterilmesi
gerektiği belirtilmektedir. Ek olarak, beden eğitimi ve öğle yemeğine katılım
konusunda kısa bir açıklama yapılmakta ve eğitimcilerin ebeveynlerle konuşarak
nasıl ilgilenmesi gerektiğini kararlaştırmaları tavsiye edilmektedir.72

Müslüman çocuklara özel bir ilgi ve destek gösterilmesi gerektiğinin


belirtilmesi ve bununla ilgili bir öğe oluşturularak böyle bir bilincin
yaygınlaşmasının sağlanması takdir edilecek bir husustur. Ancak ne yazık ki açıkça
ve yeterince ne gibi bir desteğe gerek olabileceği belirtilmemiş ve ebeveynlerle
konuşulup halledilmesi gerektiğinin belirtilmesiyle sınırlı kalmıştır.

Bu konuda bir adım daha atılarak 2017 yılında Kamu yararına bir vakıf olan
Kanagava Uluslararası Vakfı tarafından okula destek mahiyetinde temel İslami

72
Ministery of Education, Culture,Sportss, Science and Technology- Japan,
http://www.mext.go.jp/component/a_menu/education/micro_detail/__icsFiles/afieldfile/2011/04/1%205/13046
68_3.pdf, (erişim: 25.03.2018).

31
bilgilere ve Müslüman öğrencilerle nasıl ilgilenilmesi gerektiğine dair tavsiyeler
içeren ‘’Müslüman Çocukları Anlamak İçin’’73 adında bir broşür hazırlanmıştır.

Broşürde özellikle okul yemeği, giyim kuşam, Ramazan ayındaki oruç ve


ibadet hususunda bilgiler ve beklenilen anlayış resimlerle izah edilmekte ve ayrıca
her bölümde Müslüman ebeveynlerin şahsi tecrübelerine dayanan öneri ve tavsiyeleri
de bulunmaktadır. Ancak okul açısında ne derecede bilgilendirici ve faydalı olduğu
meçhuldür. Ayrıca broşürün yeterince yaygın olduğu ve bilindiği
söylenilememektedir. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için broşürün faydalı olup
olmadığını belirten bir araştırma yapılmalı ve ihtiyaca binaen geliştirilerek
eğitmenlere staj aşamasında broşürün tanıtılması ya da bölgelerdeki eğitim komitesi
aracılığıyla okullara gönderilmesi yönünde bir girişimde bulunulması gerekmektedir.
Bunun gibi yöntemlerle eğitimciler baştan bilgilendirilebilirse toplumda
Müslümanlarla ilgili bilincin artmasına, okullarda buna yönelik hazırlıkların
yapılmasına, ebeveynlerle iletişimin daha kolay sağlanabilmesine ve böylece
Müslümanların tek taraflı mücadele etme durumundan kurtulmalarına sebep olur, işte
o zaman okullardaki dini vecibelerin uygulanmasına yönelik bir teminat ümit
edilebilir.

2.2 JAPONYA’DA MÜSLÜMAN ÇOCUKLARIN İSLAMİ EĞİTİM


VE ORTAM İHTİYACI

Japonya’da Müslüman çocukların okullarda fıkhi yönden İslamiyet’i


yaşayabilmelerinin sağlanması kadar fıkıh ve diğer İslami ilim ve değerleri
öğrenebilecek ve uygulama yönünden teşvik edici bir ortamın oluşturulması da önem
taşımaktadır. Gayretli Müslüman aileler çoğunlukla imkânları ölçüsünde
çocuklarıyla birebir ilgilenip İslami ilimleri anlatmak için çeşitli çabalar sarf
etmektedir. Ancak aralarında yeni Müslüman olmuş veya çocuklarına bu bilgileri
aktarabilecek kadar bir ilime sahip olmayanlarda bulunmaktadır. Bu yüzden birçok
aile İslami din dersi için ehil olan öğretmenler tarafından çocukların eğitim almasını

73
Yuko Hukuda, ‘‘Isurāmu no kodomo-tachi o rikai suru tame ni’’, [Broşür], http://www.kifjp.org/wp/wp-
content/uploads/2017/04/Islam_etsuran.pdf, (erişim: 25.03.2018).

32
talep etmektedirler. Öte yandan Müslümanlar Japonya’da azınlık bir toplum olması
dolayısıyla bazı Müslüman çocuklar dini bakımdan okullarda kendilerini yalnız ve
farklı hissetmekte olup bu durum onları zaman zaman dini kimliklerini sorgulamaya
sevk etmektedir. Özellikle hayatın en fırtınalı dönemi olarak nitelenen ve sürekli
anlaşılmamaktan şikâyet edilen ergenlik çağındaki gençlerde bu durum içe kapanma
veya dine tepki verme gibi daha da ciddi boyuta gelebilmektedir. Bu sorunun
üstesinden gelebilmek için Müslüman genç nesillerin bir araya gelip
sosyalleşebileceği, dertlerini ve sevinçlerini paylaşabilecek bir ortama ve bunun
yanında Japonya’daki gençlerin hallerini iyi anlayan onları bir araya getirip dini
tecrübelerinde ve ibadetleri sevmelerinde destek olabilecek, ahlaki ve İslami ölçütler
bazında öğütler verebilecek örnek şahsiyetli din görevlilerine ihtiyaçları vardır.

Günümüzde Müslüman gençlerin sosyalleşme ve ilim öğrenmelerini


sağlamak için bazı kurumlar bu görevi üstlenmiştir. Ancak ileride de değinileceği
üzere Japonya’daki mevcut faaliyetler gerek eğitim yöntemi, gerek kısıtlı imkânlar
dolayısıyla bazı sorunları da içinde barındırmaktadır.

2.3 EVDE DİN EĞİTİMİ VE SORUNLARI

Çocukların belli düzeyde dini bir bilgiye sahip olabilmeleri için zorunlu
eğitim sürecinde okulun bu görevi üstlenmesi önem taşımaktadır. Ancak
gayrimüslimlerin çoğunlukta olduğu Japonya’da maalesef bu beklenti uzak bir
ihtimal olarak görülmektedir.

Zira Japonya’daki okullarda, 1947 yılında yürürlüğe giren anayasadaki din


hürriyeti ve dinlere karşı tarafsızlık ilkesi74 gereğince din eğitimi yapılmamaktadır.
Bunun yerine ilköğretimden itibaren genel ahlak dersi (道徳-Dōtoku) verilmektedir.
Ancak din ve değerler konusunda genel eğitim de önem taşıdığından dolayı
öğrencilerin belirli bir olgunluğa ulaştığı lise yıllarında kültür, ahlak ve felsefe

74
Madde 20- ‘’Herkesin din hürriyeti bu kanunla teminat altına alınmıştır. Hiç bir dinî teşkilât devletten imtiyaz
alamaz ve siyasî bir salahiyet kullanamaz. Hiç kimse merasimlere, tes'itlere, ayinler ve dinî faaliyetlere iştirak
etmeğe icbar olunamaz. Devlet ve diğer amme organlar dinî eğitimden veya her hangi diğer bir dinî faaliyetten
kaçınmak mecburiyetindedirler.’’ (http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/245/2202.pdf, erişim: 25.03.2018 ).

33
konularını içeren bir derste (倫理-Rinri) dünyada yaygın dört büyük din olan Budizm,
Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam dinleri özet olarak kısaca işlenmektedir. Bu derste
dinler tarafsız olarak ele alınmakta ve dini esaslar bilinmesi gereken somut bir bilgi
şeklinde öğretilmektedir.

Okullarda Müslüman öğrencilerin İslam dinine ilişkin yeterince eğitim


alamamaları bir eksi gibi görülebilir ancak hiç dini eğitimin olmaması aynı zamanda
çocukların diğer dinlerin etkisi altına girmesi veya zorlanmaya maruz kalması gibi
sorunları ortadan kaldırmaktadır.

Okullarda eğitim yönünden sorun olabilecek meseleler daha çok Yıldız


Festivali (Tanabata)75 gibi kültür ve gelenek adı altında yapılan ancak İslam itikadı
açısından sorun teşkil edecek festival ve bazı faaliyetlerdir. Bunun yanında gerek
okul kitaplarında, gerekse hocaların öğretimlerinde İslami görüşlerle örtüşmeyen
konularla karşılaşılabilmektedir.

Yapılmış araştırmalardaki bulguya göre yemek problemi ardından Japon


okullarında çocukların eğitim görmelerine ilişkin ebeveynlerin tedirgin oldukları en
büyük meselelerden biri çocuklara İslam’la uyuşmayan ders içeriğinin öğretiliyor
olmasıdır.76.

Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere Japonya’daki okullarda yasa gereği dini


eğitimler minimum düzeyde anlatılmakta ancak kültür adı altında aslı dine dayanan
bazı eğitim faaliyetleri zaman zaman yapılmaktadır. Böyle bir durum söz konusu
olduğundan bilinçli olan ebeveynler çocuklarının bu açığını doldurmalarını ve gayrı
İslami gelenek görenekleri ayırt edebilmelerini sağlayabilmek için çocuklarının evde

75
Tanabata (Yıldız Festivali) aslen iki âşık olan Altar ve Vega yıldızlarının yılda bir kez samanyolunu geçerek
birbirleriyle buluştuklarını anlatan Çin mitolojisinin kökenine dayanmaktadır. Nara döneminde Japonya’ya
geldiği bildirilen bu mitoloji Japonya'nın iki eski efsanesi ile birleşerek halk arasında yaygınlaşmıştır. Bu
mitolojide anlatılan hikâye modern takvimde 7 Temmuza denk gelir ve bambu yapraklarının, üzerlerinde
dileklerin yazılı olduğu renkli kâğıtlar asılarak süslenmesi şekliyle kutlanır.
(http://www.oomorikaki.co.jp/monobi/2010/11/12/14.pdf, erişim: 25.03.2018).
76
Hirofumi Tanada ve Hirofumi Okai, Tainichi musurimu no kodomo kyōiku ni kansuru chōsa hōkoku-sho, s.
25.

34
olduğu zamanı değerlendirmeye çalışmaktadırlar. Yapılan araştırmaya göre
ebeveynlerin yüzde seksen dörtü çocuklarına evde İslami eğitim vermektedir.77

Yaygın olmamakla beraber bazı aileler okulun öğrencinin evd geçireceği


vakte müdahale edemeyeceği gerekçesini ileri sürerek okul ile anlaşıp okul ödevleri
yerine o vakti İslami eğitime ayırmış bazıları ise ilkokul eğitimin kısa sürede evde
telafi edilebileceğini düşünerek alternatif eğitimlerden olan ev eğitimini tercih ederek
okul dersi yanında çoğunluk dini eğitime yüklenmiştir. Çoğu aile ise evdeki boş
zamanları değerlendirmeye çalışmaktadır.78 Bu yöndeki ebeveynlerin ferdi gayretleri
bazı ailelerde yeterli olmakta bazı ailelerde ise yetersiz kalmaktadır. Zira yabancı
ailelerin Müslüman bir ülkede büyümüş olması bilgi bakımından verebilecek
kapasiteye sahip olmalarını sağlamaktadır. Ancak Japon Müslüman ebeveynlerin bu
konuda zorluk çektikleri görülmektedir. Çocuklarına dini eğitim verebilen Japonlar
genelde İngilizcesi olup İngilizce kaynaklardan yararlananlar veya yurt dışında dini
eğitim alanlar olup bunun dışında kalanlar kendilerini bu yönde yeterli
görememektedir. Evdeki dini eğitimin yeterli görülüp görülmediğine ilişkin yapılan
istatistiğe göre yüzde kırklık bir kesimin bunun pek yeterli olmadığını düşündüğü
olduğu tespit edilmiştir.79

2.4. CÂMİ, MESCİD, İSLAMİ OKULLARDAKİ DİNİ EĞİTİM VE


SORUNLARI

Japonya’daki Müslümanlar ülkenin farklı il ve ilçelerinde yaşamakta olup o


yerlerde de topluca bir bölgede ve düzenli olarak yaşamamaktadırlar. İslami eğitim
veren okullar günümüzde çok az ve küçük çaplı olmaktadır. Ayrıca bu tür İslami
okullar devlet tarafından tanınmadığından öğrenciler mezun olduklarında diplomaları
Japonyada geçerli sayılmamakta olup kabul görmesi için özel bir sınavdan geçmesi
gerekmektedir. Bunun yanında özel bir okul olması nedeniyle masraflı olması,

77
Hirofumi Tanada ve Hirofumi Okai, Tainichi musurimu no kodomo kyōiku ni kansuru chōsa hōkoku-sho,
s.55.
78
Mama musu bino kosodate rirēburogu,
https://mamamusbirelay.wordpress.com/category/%E3%83%A0%E3%82%B9%E3%83%AA%E3%83%A0%
E5%AD%90%E8%82%B2%E3%81%A6/page/1/, (erişim: 25.03.2018 ).
79
Hirofumi Tanada ve Hirofumi Okai, s. 81.

35
Japonca derslerinin ihmal edilmesi, öğrenci sayısının yetersiz olmasından dolayı
okulun kapatılması gibi bir riskin bulunması nedeniyle Japonyada daimi olarak
kalmayı düşünen aileler bu tür İslami okulları tercih etmemekte olup genelde
yurtdışından geçici olarak Japonyaya gelen ve bu esnada çocuklarının dini
kimliklerinin korunmasını isteyen yabancı aileler göndermektedir.

Hafta sonu cami yada mescitlerde verilen dini derslerde ise oturtulmuş bir
ders müfredatının olmaması, Japonca eğitim materyallerinin yetersiz olması,
hocaların çoğunluğunun yabancı olup yeteri kadar Japonca bilmemelerinden dolayı
çocuklar ile iletişim sorunu yaşamaları ve derslerin sadece Kur’an kıraatı ile sınırlı
kalması eğitimin verimini düşürmektedir. Yabancı ülkelerden gelen ve Japonya’da
çocuklara yönelik İslami eğitim veren kişilerin çoğu Müslüman olmalarına hatta
Arapçaya vakıf olmalarına rağmen herhangi bir İslami eğitim ve öğretim yapabilme
adına pedagojik formasyonlarına sahip olmamalarıda bir eksikliktir. Türkiye veya
başka ülkelerde hazırlanmış dini kitaplar ise birebir çevrilmesi geçici olarak hizmet
görüyor gibi gözükse de kültürel farkların bulunması ve İslami terimlerin Japon
toplumunda yaygın olmamasından dolayı anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Bir başka
sorun ise dini eğitimlerin verildiği mescitlerin ve camilerin mesafe bakımından
ulaşımının zor olmasıdır. Çocukların ebeveynleri olmadan ulaşım sağlayamamaları
ve devamlılık mecburiyeti olmadığından devamsızlık sorunun sıkça yaşanmaktadır.
Japonya’da cami ve mescitlerde maaşlı görevli çalıştırmak oldukça külfetli bu
sebeple dini eğitim veren kişiler çok büyük oranda gönüllülük olarak çalışmaktadır.
Bu da düzenli ve profesyonel bir eğitimin önünde en büyük engeldir.

2.5 EĞİTİM KONUSUNDA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Çözüm önerilerini üç grupta toplamakta fayda olduğunu düşünmekteyiz.


Birinci grup örgün eğitim veren veya verecek olan okullar için, ikinci grup okul
sonrası veya hafta sonu kurs şeklinde eğitim veren yerler için, üçüncü grup da
eğitmenler ve eğitim materyalleri üzerine olacaktır.

36
1-Japonya’da arsa metrekare fiyatlarının yüksek olması, bina
inşaatlarının maliyetli olması, Müslümanların dağınık yaşamaları şehir
merkezinde örgün eğitim için okul açmayı, açılsa bile öğrenci bulmayı
zorlaştırmaktadır. Bunun için en iyi çözüm şehir dışında, belki ana arterlere
birkaç saat uzaklıkta yatılı okul açmak, birkaç haftada bir hafta sonu öğrencilerin
ailelerinin yanına gitmelerini temin ederek çocuklara ailelerinden kopmuş hissi
vermeden hem Japonya devlet okullarının örgün eğitimini temin etmek hem de
İslami bir eğitim vermek mümkün olabilecektir. Bunun bir diğer önemli faydası
da zaten sayısı az olan Müslüman gençlerin bir arada yaşayarak büyümesini
temin etmek, uhuvvet duygularını ve cemaat şuuru içinde Müslüman olma öz
güvenlerini artırmaktır. Yapılan bir ankette Müslüman ailelere sorulan bir soruda
‘evladınızı İslami eğitiminde olacağı yatılı bir okula verir misiniz?’ sorusuna
ailelerin yüzde 52’si ‘evet veririm’ cevabını vermiştir. 80
2- Okul sonrası veya hafta sonu kurs şeklinde eğitim veren yerler için
ise günümüzde hızla gelişen teknoloji imkânlarından yararlanarak dini eğitim
hizmetlerinin daha etkin bir şekilde yürütülmesini ve daha geniş kitlelere
ulaşılmasını sağlayacak SNS (sosyal ağlar) gibi teknolojik imkânları
değerlendirerek internet üzerinden dersler yapmak, cüz’i bir ücret karşılığı üyelik
sistemi ile aidiyet ve devamlılık sağlayarak verim elde etmek, profesyonelleri
kullanarak bir standart oluşturmak ve gelmeye imkânı olmayanları da bu
ilimlerden mahrum etmemiş olmayı sağlayacaktır.
3- En önemli konulardan biri de eğitmenler ve eğitim materyalleridir.
Bir ülkenin insanının bir dini kendi insanından öğrenmesi psikolojinin gereğidir.
Bunun için Japon İslami ilim sahibi insanların yetişebilmesi için onların mümkün
mertebe Türkiye’de İslami eğitim almalarını sağlamak gerekir, Yine keza eğitim
materyalleri de birebir Japoncaya çevrilmemeli, Japonya’da büyümüş, oranın
dilini ve kültürünü bilen ve bunun yanında dini tahsil yapmış; pedagoji, psikoloji,
sosyoloji gibi konulara da vâkıf eğitmenler vasıtasıyla çok iyi izahat ve
örneklemeler yapılarak çeviriler yapılmalıdır.

80
Hirofumi Tanada ve Hirofumi Okai, Tainichi musurimu no kodomo kyōiku ni kansuru chōsa hōkoku-sho,
s.54.

37
4- Müslüman ve fakat İslami ilimlerde eksiği olan ebeveynlerin ve
çocukların bu alanda ilmi olan kişilerden faydalanabilmeleri ve manevî
dayanışma, cemaat şuuru içinde olabilmeleri için Müslümanların toplanıp bir
araya gelmesi ve özel bir yerleşim bölgesinin oluşturulması ya da olabildiğince
birbirlerine yakın yerlerde oturmaları bu yöndeki sorunların çözümlenmesine
katkı sağlayacaktır.
5- Japonyadaki Müslüman çocuklar Japon toplumunda azıllıkta
olduklarından kendilerini garip hissedebilmekte ve İslamiyeti anlamakta
zorlanabilmektelerdir. Bir toplumda İslamiyetin nasıl yaşandığını görebilmeleri,
birlikte dini dersler görmeleri ve uygulayabilmeleri için liseli öğrencileri için
Malezya, Türkiye gibi ülkelerde yaz kampı düzenlenebilir. Bu tür yaz kampına
katılımın çok olabilmesi için kurumlar aracılığıyla maddi destek sağlanarak
külfetsiz olması ve başlarında Japonca bilen birinin bulundurulması
sağlanmalıdır.

38
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:

JAPONYA’DA FIKIH ALANINDAKİ ÇALIŞMALAR,

PROBLEMLER VE ÇÖZÜM YOLLARI

39
3.1 JAPONYA’DA İSLAM ARAŞTIRMALARININ GEÇMİŞİ

Japonya’da İslam’a dair araştırmalar 20. yüzyılın ilk yıllarında başlamış


olup kısa bir geçmişe dayanmaktadır. Orta Doğu ve İslam araştırmalarında kayda
değer önemli faaliyet ve gelişimler ise 1930’lı yılların sonlarına doğru görülmüştür.
Bu dönemde Dai Nihon kaikyō kyōkai (Büyük Japonya Müslüman ligi) başta olmak
üzere Kaikyōkenkenkyūjo (Müslümanların yaşadığı yerleri araştırma merkezi),
Gaimushōchousabu kaikyōhan, (Dış İşleri Bakanlığı İslam Araştırmaları Dairesi),
Mantetsuchōsabu (Güney Mançurya Demiryolu Araştırma Dairesi),
Tōakeizaichōsakyoku Doğu Asya Ekonomi Araştırma Bürosu) gibi İslami
araştırmaların yürütülmesi adına çeşitli teşkilatlar kurulmuştur. 81 Bu çalışma
faaliyetlerine sadece araştırmacılar değil, Japon Müslümanlar, Japonya’da yaşayan
yabancı Müslümanlar, siyasetçiler, işçiler, askerler de ortak olmuş ve farklı
konumlardaki şahıslar tarafından çeşitli konular ele alınarak İslamiyet ve İslam
dünyası araştırılmıştır. 82 Araştırmacılardan bazılarını zikretmek gerekirse, İslam
kültürü araştırmalarının öncüsü Shinji Maejima, Türkistan araştırmacılarından Fujio
Mitsubashi, Çin’deki İslamlaşmayı araştıran Koudou Tasaka, Budizim
araştırmalarıyla İslam araştırmalarını birleştiren Kanshi Kagamishima, Oryantal
düşünce araştırmasının ufkunu genişleten Toshihiko İzutsu ve İslam hukuku alanına
dikkat çeken Tadazumi İida’yı zikredebiliriz.83

Bu yıllardaki çalışmaların ardı ardına yapılmasının arka planında ise


İmparatorluk Japonya’sının sömürgeci politikası yatmaktaydı. Hükümet gerek bilgi
yönünden gerek uzmanlık ve mali yönden destek vererek milli çıkarlara hizmet
etmek için böyle bir disiplin geliştirilmiştir.84

81
Yuzo İtagaki, İsuramu Gonin, İwanami Shoten, 2003, s.270.
82
Hirofumi Tanada, İslamic Studies During the World War 2 Period, Waseda University Human Science Studies
2002, c.15, sy, 1, s.86, file:///C:/Users/candas/Downloads/Kakenhi_Tanada_2.pdf, (erişim: 23.04.2018 ).
83
İtagaki, İsuramu Gonin, s.270.
84
Shigeru Kamada ve Haruo Kobayashi, çev. Yrd. Doç. Dr.Mahmut Salihoğlu, “ Japonya’da İslam Araştırmaları:
Bir Medeniyetin Derinliklerine Doğru”, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
Çanakkale 2014, sy. 4, s.97, http://asosindex.com/cache/articles/japonya-da-islam-arastirmalari-bir-
medeniyetin-derinliklerine-dogru-f390641.pdf, (erişim: 23.04.2018 )

40
II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra, erken Shōwa 85 döneminde
yapılmış İslami çalışmalar, ulusal politika ve o dönemin durumu ile ilişkilendirilerek
yapılan çalışmalar olmak üzere genel olarak sadece iki yönden bahsedilmiştir. İslami
çalışmalar ile ilgili genel tarihi araştırmalar göz ardı edilmiştir. Günümüzde ise
Japonya’da yapılan bu ilk önemli çalışmaların gelişim sürecinden ve içeriğinden ne
İslam’ın anlatıldığı dini derslerde, ne de İslam araştırmalarında pek söz
edilmemektedir. Tokyo Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak Güneydoğu Asya
Bölgesi Çalışmaları ve Japon eski sömürge çalışmalarını inceleyen Kōji Ōsawa
bunun muhtemelen iki sebepten kaynaklandığı görüşünü belirtmiştir. Bunlardan
birincisi, bu çalışmaların ulusal çıkar için yapılmış olmasından ötürü duyulan
mahcubiyet, ikincisi ise Oryantalizm sorunu ve siyaset bilim ilişkisine dair bilincin
henüz oluşmadığı bir dönemde yapılmış çalışmalar olup, ulusal politika ile bir bütün
olması dolayısıyla bugüne taşınmaya değer görülmemiş olmasıdır.86

Ancak bazı kayıtlardan da anlaşıldığı üzere bu araştırmacıların tümünün


böyle bir ulusal çıkar için çalıştığı iddia edilemez. Örneğin 1938 yılında hükümet
denetimi altına giren Kaikyo araştırma merkezi 87 1932 yılında Kōji Ōkubo (1887-
1950) tarafından kurulan İslam Kültür Merkezi’nin uzantısıdır. Bu merkez ise
Arapça, Türkçe, Farsça dil eğitimi yanında “İslam Kültürü” adlı bir dergi yayınlayan,
daha çok kültürel tanıtım yapmasıyla bilinen bir yerdir. Söz konusu merkezin
yayınladığı derginin kuruluş amacı bölümünde Japonların İslam kültürü ile ilgili
bilgilerinin çoğunlukla Batının önyargı içeren kaynaklarına dayanmakta olduğundan
söz edilmektedir. Ardından bu merkezde bu meseleye çözüm olarak İslam kültürüyle
ilgili çeşitli sorunların öz kaynaklardan araştırılıp akademi dünyasına ve topluma
sunmayı ve böylece önemli bir katkıda bulunmayı hedefledikleri belirtilmektedir.

85
Shōwa Japonya tarihinde 25 Aralık 1926 ile 7 Ocak 1989 tarihleri arasında İmparator Hirohito'nun
saltanat devrini kapsayan döneme verilmiş isimdir.
86
Hirotsugu Osawa, Showa zenki ni okeru İsuramu kenkyu,
https://www.jstage.jst.go.jp/article/rsjars/78/2/78_KJ00003724464/_pdf/-char/ja, (erişim:
25.04.2018), s. 278.
87
Kaikyo kelimesi eskiden İslam manasında kullanımaktaydı. Günümüzde ise bu kelime
kullanılmamaktadır. (https://www.jstage.jst.go.jp/article/rsjars/78/2/78_KJ00003724464/_pdf/-
char/ja, s.280).

41
Ancak bu kültür merkezi daha sonraları dönemin şartları gereği hükümet tarafından
ulusal politikaya katkıda bulunan bir araştırma organizasyonu olmaya zorlanmıştır.88

Bu merkezlerin kurulmasından önce, Türkiye ve İslamiyet’i araştıran Ōkubo


Türkiye’yi zaman zaman ziyaret etmiş önemli şahıslarla görüşmüş ve seminerler
vermiştir. Ōkubo’nun yazılarından ve birlikte çalışanların beyanına göre kendisi
İslamiyet’e ve Müslümanlara karşı daima sempati beslemiş, Batıya karşı ise eleştirel
bir yaklaşımı olmuştur. 1938 yılında kurmuş olduğu Kaikyō Araştırma Enstitüsü
(İslam dünyası Araştırma Enstitüsü) hükümet denetimi altına girerek İslam dünyası
ile ilgili malumat sunması beklenilmiştir. Ancak Dışişleri Bakanlığına dışarıdan bağlı
yardımcı organlardan biri olması nedeniyle belli miktarda mali destek almış olsa da
askeri hükümet ile doğrudan bağı olmadığından siyasal bakımdan pek münasebetleri
olduğu görülmemiştir.89 Bu yüzden enstitüde daha çok dergi, broşürün oluşturulması,
serginin düzenlenmesi, Müslüman ülkelere olan dış ticaret toplantısının
düzenlenmesi, Hac için gemi ayarlanması, Japonya’nın yurt dışına tanıtımı ve gelen
Müslümanların ağırlanması gibi İslam ile ilgili araştırmalar ve kültürel çalışmaların
yapıldığı görülmüştür.90 Bu dönemde Müslümanların da Japonlar gibi Batı karşıtlığı
üzerinde hemfikir olmaları Japon aydınların İslam âlemindeki aydınlarla akademik
ilişkiler kurarak fikir teatisinde bulunmalarını ve karşılıklı görüşmeler
düzenlemelerini sağlamıştır.91

Kaikyō Araştırma Merkezi’nin Ōkubo önderliğinde yaptığı bu çalışmalar


yanında İslam araştırma teşkilatlarından bir diğeri olan Tōakeizaichōsakyoku

88
Hirotsugu Osawa, Showa zenki ni okeru İsuramu kenkyu,
https://www.jstage.jst.go.jp/article/rsjars/78/2/78_KJ00003724464/_pdf/-char/ja, (erişim: 28.04.2018), s. 287.
89
Daisuke Shimada, Consideration of the Islamic Policy in Wartime Japan: Focus on the Dai Nippon Kaikyo
Kyokai, http://www.cismor.jp/uploads-images/sites/2/2015/05/3871b84b54e431738da22a51d075efd2.pdf, s.5.
Detaylı bilgi için Ayrıca bkz. Daisuke Shimada, Zenpoui Kaikyou Seisaku Kara Daitoui Kaikyou Seisakue,
file:///C:/Users/candas/Downloads/jisedaiajiaronshu_8_Shimada.pdf, (erişim: 29.04.2018), S.22.
90
Daisuke Shimada, Zenpoui Kaikyou Seisaku Kara Daitoui Kaikyou Seisakue,
file:///C:/Users/candas/Downloads/jisedaiajiaronshu_8_Shimada.pdf, (erişim: erişim:01.05.2018), s.5.
91
Fathil, Japonya ve Güney Kore’de İslam ve Müslüman Azınlıklar, s.305.

42
yöneticisi Shūmei Ōkawa (1886-1957)’nin yapmış olduğu çalışmalar 92 da dikkate
şayandır. Bir pan asyacı olarak yapmış olduğu çalışmaların, Japon akademisyenlerin
ve toplumun İslamiyet’i tanımasına büyük ölçüde katkısı olmuştur. Bu
çalışmalarından biri olarak kendisi 1942 yılında “Kaikyō Gairon” (ana hatları ile
İslam) adında kitap yazmıştır. Bu kitap savaş öncesinde yazılmış olmasına rağmen
uzun bir müddet İslam araştırmalarında temel kaynak olarak kullanılmıştır. Kitapta
Resulullah (s.a.v)’in hayatı, imanın hakikati, ibadetlerin keyfiyeti, İslam’ın
yaygınlaşma tarihi, İslam hukuku konusu ele alınarak ana hatlarıyla İslamiyet
anlatılmaya çalışılmıştır.93 1950 yılında yayınlanan hapishane ve hastane de yazmış
olduğu Kur’an-ı Kerim tercümesi94 ise günümüzde de okunmaktadır. Okawa’nın bu
iki çalışması Japonya’daki İslam çalışmaların klasikleri mahiyetindedir. 95

Ne yazık ki yukarıda görmüş olduğumuz bu ilk İslam araştırmaları ikinci


dünya savaşının başlamasıyla canlılığını yitirmiştir. Çalışmaların yürütüldüğü
teşkilatlar savaşın sonlarına doğru faaliyet yapamaz hale gelmiş, 1945 yılında savaşın
kaybedilmesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Yapılmış çalışmaların bir kısmı hava
saldırısından dolayı yanmış bir kısmına GHQ (Müttefik Kuvvetler Yüksek
Komutanlığı) tarafından el konulmuş, 96 bazıları da muhafaza edilebilmiştir. Savaş
sonrası çoğu araştırmacılar Ortadoğu ve İslam araştırmalarını bırakıp farklı alanlara
geçmiştir. Toshihiko İzutsu, Shinji Maejima, Hiroshi İwanaga gibi çok az sayıda
araştırmacılar geride kalarak bireysel olarak İslam üzerine çalışmalarına devam etmiş,
birinci nesil araştırmacılardan hastalık ve savaş esnasında hayatını yitirmeleri
sebebiyle bir sonraki döneme ulaşamayan da çok olmuştur.97

92
Bu çalışmaları incelemek için bkz, Okawa Shumei ve İslamiyet, http://www6.econ.hit-
u.ac.jp/areastd/okawa/okwronbun.htm, (erişim: 03.05.2018).
93
Bu kitabı incelemek için bkz, Shumei Okawa, Kaikyou Gairon,Chikuma shobo, Tokyo 2008.
94
Bu Ku’ran-ı Kerim tercümesi’ni incelemek için bkz, http://www.shoshi-shinsui.com/book-koran.htm, (erişim:
07.05.2018).
95
Bkz. Tekehiro Otsuka, Okawa Shumei, Chukoshinsho, Tokyo 1995, s.201-203.
96
GHQ tarafından ele geçirilen çalışmaların bazıları Amerika’nın Kongre Kütüphanesi (Library of Congress)
muhafaza edilmektedir. (http://www.gakushuin.ac.jp/univ/rioc/vm/c02_kindai/c0202_asia.html).
97
İtagaki, İsuramu Gonin, s.272.

43
1950’li yılların son yarısına gelindiğinde Ortadoğu ve İslam araştırmaları
tekrar canlılık kazanmıştır. Bu dönemde birçok Japon şirketi Suudi Arabistan,
Kuveyt gibi Arap ülkeleriyle ortak çalışmalara başlamış Ortadoğu’nun durumunu
aktaran gazeteciler de çoğalmıştır. Böylece halkın genel manada İslamiyet’e karşı
ilgi ve merakı artmıştır. Tam manada araştırma kurumu denilemese de 1958’de
Japon Arap Derneği kurulmuştur. 1960 yılında ise Ortadoğu araştırmalarıyla sınırlı
kalmayıp gelişmekte olan ülkelerle ilgili çalışmaları merkeze alan kurum olarak Ajia
Keizai Kenkyujyo (Asya ekonomileri araştırma enstitüsü) kurulmuştur. Bunun
yanında, savaştan sonra hükümetin araştırma merkezlerini zorunlu olarak kapattırıp
araştırmalara el konulmasından önce kendi iradeleriyle geri çekilen Dai Nihon
kaikyō kyōkai, (Büyük Japonya Müslüman ligi) hükümetten bağımsız olarak sadece
İslam ile ilgili temel araştırmalar yapma kaydıyla merkezin ismini Nihon Musrîmu
Kyoukai Japon Müslüman Derneği olarak değiştirerek araştırmalarına devam etmiştir.
Bu dernek 1968 yılında Dışişleri Bakanlığı altında resmiyet kazanmış ve günümüzde
gerek Japonya’da, gerek yurt dışından İslami konularda müracaat edilen önemli
teşkilatlardan biri olmuştur.98

1967 yılına gelindiğinde bu şekilde yeni teşkilatlarla devam ettirilen İslami


çalışmaların ardından daha verimli bir çalışma hedeflenerek ortak çalışma projeleri
başlatılmıştır. Bu ilk proje İslamın yayılması, genişlemesi adı altında Tokyo
Gaikokugo Üniversitesi (Tokyo University of Foreign Studies) Asya ve Afrika
Dilleri ve Kültürleri Araştırma Merkezi (The Research Institute for Languages and
Cultures of Asia and Africa) tarafından, Yūzō İtagaki’nin önderliğinde İslamlaşma
ve modernleşme ile ilgili konular aktif bir şekilde tartışılmıştır. Katılımcıların çoğu
Japonya’daki akademisyenler olmuş ve yaklaşık on yıl süren bu çalışma faaliyetleri
sonucu akademisyenler arası bir bağ kurulmuş ve yeni genç akademisyenlerin
gelişimine büyük ölçüde katkı sağlamıştır. Bu proje daha sonra Tokyo Üniversitesi
Doğu Kültürleri Araştırma Merkezinde İslam’da Şehircilik (Urbanism İn İslam)
projesi adı altında devam etmiştir. Bu projede İslam medeniyetinin özelliğinin

98
Shimada Daisuke, Zenpoui Kaikyou Seisaku Kara Daitoui Kaikyou Seisakue, Wasedadaigaku Ajia kenkyū
kikō, sy.8, s.23. Tanada Hirofumi, “İslamic Studies During the World War 2 Period”, Waseda University
Human Science Studies 2002, c.15, sy.1, s.19.

44
şehircilikte olduğu düşünülerek şehirsel yaşam tarzlarının çeşitliliği kıyas yollarıyla
açığa çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu aşamada iki kez uluslararası toplantı düzenlenmiş
ve Urbanism in İslam99 başlığı altında sonuçlar yayınlanmıştır. Şehircilik çalışmaları
ile İslam araştırmalarını birleştirerek İslam’da siyaset, ekonomi, kültür, toplum,
100
coğrafya, mimarlık gibi farklı konuların ele alındığı İslam’da Şehircilik
başlığındaki kapsamlı sözlük de bu projelerin semerelerinden biridir.101

Ayrıca 1988 yılında Tokyo’da düzenlenen The İnternational Conference on


Urbanism in İslam (Uluslararası İslam’da Şehircilik Konferansı) adlı konferansa Çin,
Endonezya, Hindistan, Afrika, Amerika ve Ortadoğu ülkelerinden yetmişi aşan
yabancı akademisyen katılmıştır. Bu projenin gerçekleşmesi Ortadoğu İslam
araştırmalarının uluslararası ağlarının daha hızlı şekilde oluşmasını sağlamıştır. 102

1997 yılına gelindiğinde üniversiteler arası ortak çalışma projesi şeklinde


saha çalışma projesi başlatılmıştır. Bunlardan ilk ortak proje Tokyo Üniversitesi,
Sophia Üniversitesi Asya Kültür Araştırma Merkezi, Ulusal Etnoloji Müzesi ve
Şarkiyat Kütüphanesinin bir araya gelmesiyle oluşturulmuştur. Beş yıl boyunca aktif
bir şekilde okumalar, atölyeler, uluslararası toplantılar yapılmıştır. Elde edilen
sonuçlar Japonca olarak sekiz ciltten oluşan monograf şeklinde yayınlanmıştır. 103
İngilizce olarak da her biri beş ciltten oluşan İslamic Area Studies Series104 ve New
Horizon in İslamic Studies105 yayınlanmış ve böylece yurtdışındaki araştırmacılara
Japonya’daki İslami çalışma ve faaliyetleri aktarmada önemli bir işlev görmüştür.106

99
Takeshi Yukawa, Chūkintō Bunka Sentā, "Urbanism in Islam", Middle Eastern Culture Center, Tokyo 1989.
Bu projenin oluşumunda 130 kişiyi aşan Japon akademisyenlerin emeği geçmiştir.
100
Yuzo İtagaki ve Akira Goto, İsuramu no Toshisei, Akishobo, Japonya 1992.
101
Tsugitaka Sato, Isurāmu chiiki kenkyū - rekishi to tenbō, sy.1, 2009,
https://www.waseda.jp/inst/ias/assets/uploads/2016/05/JIAS_01_SatoT_1-8.pdf, (erişim:12.06.2018), s 3.
102
İslam şehircilik ile ilgili uluslararası toplantının sonuç raporu için bkz.
https://www.jstage.jst.go.jp/article/shigaku/99/10/99_KJ00003675047/_pdf/-char/ja,(erişim: 12.06.2018 )
103
Bu kitabı incelemek için bkz. İsuramu Chiiki Kenkyu Sosho, Tokyo Üniversitesi Yayınları, Tokyo 2004.
http://iss.ndl.go.jp/books/R100000001-I051457820-00, (erişim: 12.06.2018 )
104
İslamic Area Studies Series, 5 vols, Kegan Paul İnternational, 2000-2004.
105
New Horizon in İslamic Studies, 5 vols., Routledge,2003-2006.
106
Tsugitaka Sato, İslam ve Saha Çalışmaları, sy.1, 2009,
https://www.waseda.jp/inst/ias/assets/uploads/2016/05/JIAS_01_SatoT_18.pdf, (erişim:12.06.2018), s.5.

45
Bu proje beş yıllık plan olması sebebiyle 2002 yılında son bulmuştur. Ancak büyük
sonuçlar elde edildiğinden bir adım daha ileri giderek 2006 yılında her biri yine beş
yıl olan iki dönemlik yani toplamda on yıllık bir proje başlatılmıştır. Bu projenin
geçmiştekinden farkı yurt dışındaki akademisyenlerin de projeye dâhil edilerek
uluslararası ortak bir çalışma yapılmış olması ve Japonya Ulusal Beşeri Bilimler
Enstitü’sünün (NIHU) üniversiteler arası projeye dâhil edilmesidir. Söz konusu proje
ile ilgili ayrıntılı açıklamalar daha sonra yapılacaktır. 107

Geçmişte Japonya’da bireysel çalışma olarak Toshihiko İzutsu uluslararası


düzeyde takdir edilen çalışmalar ortaya koymuştur. Günümüzde ise toplu çalışma
şeklinde araştırmalar belirlenip dışa dönük uluslararası bir ortak çalışma
organizasyonu oluşturulmaya çalışılmaktadır.108 Bu ortak projeler genel olarak İslam
araştırmalarını yürüten üniversitelerin araştırma merkezleri ile İslam çalışmalarına
katkısı olabilecek bazı kurumların bir araya gelmesi şeklinde yürütülmektedir.
Projeye dâhil olacak üniversiteler ve çalışma süresi ise konu ve ortak anlaşmalara
göre değişmektedir.

3.2. JAPON MÜSLÜMAN AKADEMİSYENLER

Japonya’da klasik fıkıh literatürlerinden yararlanarak yapılan çalışmalar ve


fıkıh alanında yazılmış kitapların tercümesinde Japon Müslüman akademisyenlerin
büyük katkısı olmuştur. Japon Müslüman akademisyenlerin ekserisi İslami ilimlerin
esas kaynaklarına nüfuz edebilmek ve konuya hâkim hocalardan yararlanabilmek
için yurt dışında ilim tahsil etmişlerdir. Burada özellikle fıkıh alanında çalışmalarını
yoğunlaştırmış bazı kademisyenlere değineceğiz.

3.2.1 Hassan Kou Nakata (1960- )

Japonya’da İslam hukuku alanında icazet almış ilk kişi olarak bilinen Kou
Nakata 1983 yılında İslam dinine girerek Hassan ismini almıştır. 109 1984 yılında

107
Bkz. Ningen Bunka Kenkyu kikou, Isurāmu chiiki kenkyū suishin jigyō dai 2-ki kihon keikaku, [Broşür],
2010, s.1-5.
108
İtagaki, İsuramu Gonin, s.279.
109
Kou Nakata, İsuramuhou towa nanika, Sakuhinsha, Tokyo 2015, s. 270.

46
Tokyo Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İslami Bilimler Bölümünden lisansını, 1986
yılında Tokyo Üniversitesi Beşeri Bilimler Fakültesinden yüksek lisansı, 1992
yılında Kahire Üniversitesinde İslam Felsefesi alanında doktora eğitimini
tamamlamıştır. Daha sonra Müslüman bazı âlimlerden fıkıh ve tefsir dersleri
almıştır. 2003 yılından itibaren Doshisha Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tek Tanrılı
Dinler Bölümünde sözleşmeli profesör olarak görev almaktadır. 110 Kendisi Ezher
Üniversitesinde müderris olan Ali Salih Ali İbrahim’den 1998 yılında almış olduğu
Hanefi mezhebi fıkıh icazeti yanında Kur’an-ı Kerim tercüme icazetine de
haizdir.111 İslam ülkelerinin günümüzde halifeye, bir dini liderliğe ihtiyacı olduğunu
ve bunun önemini savunan Kou Nakata, The Mission of Islam in the Contemporary
World: Aiming for the Liberation of the Earth Through Reestablishment of the
Caliphate adlı bir kitap yazmış ve Malezya’da Saba Islamic Media tarafından
yayınlanmıştır. Daha sonra bu kitabı esas alarak 2015 yılında Reestablishment of the
Caliphate (Halifeliğin Tekrar Tesis Edilmesi) adıyla bir kitap daha yazmıştır. 112
Kitap Arapça ve Endonezyaca’ya da çevirtilerek Mısır ve Endonezya’da da
yayımlanmıştır. Kendisi bu kitabı dünyanın çeşitli ülkelerine dağıtarak barışçıl
yollarla halifeliğin tekrar tesis edilmesi gerekliliğini savunmuştur.113

İslam hukuku alanında kaleme aldığı başlıca eserler ise şunlardır;

Kou Nakata, “İbun taimīya seiji ronshū” (İbn Teymiyye’nin Siyaset Bilimi),
Sakuhinsha, 2017. (es- Siyasetü’ş-Şeriyye kitabının düzenleme, çeviri ve yorumu)
Kou Nakata, “İsurāmu-hō to wa nani ka?” (İslam Hukuku Nedir?), Sakuhinsha,
2015.
Kou Nakata, “The Mission of İslam in the Contemporary World: Aiming for the
Liberation of the Earth Through Reestablishment of the Caliphate”, Saba İslamic
Media, 2009.
Kou Nakata, Ahmed Yuki Şiozaki, İman Akase, Youhei Matsuyama, Naoki
Yamamoto, “Mainoriti musurimu no isurāmu hōgaku” (Müslüman Azınlıkların

110
Researchmap, https://researchmap.jp/read0185179/, (erişim: 14.07.2018 )
111
Nakata, Isuramu-hō to wa nanika?, s.270.
112
Nakata, Re-establishment of the Caliphate, Shoshishinsui, Tokyo 2015.
113
Nakata, Re-establishment of the Caliphate, s. 233.

47
İslam Hukuku), Japonya Suudi Arabistan Derneği, 2012. (Eser, çoğunlukla Yusuf
Kardavi’nin görüşlerinden ve çeşitli kaynaklardan yararlanılarak derlenmiştir.)

Kou Nakata, Kazunori Hamamoto, Naoki Maeno, Youhei Matsuyama,


“İsurāmu shihō kōhō gaisetsu kazoku-hō-hen” (Ana Hatlarıyla İslam’da Özel
Hukuk ve Kamu Hukuku; Hanbeli Mezhebine göre Aile hukuku), Japonya Suudi
Arabistan Derneği, 2009.

Kou Nakata, “İsurāmu shihō kōhō gaisetsu zaisan-hō-hen” (Ana Hatlarıyla


İslam’da Özel Hukuk ve Kamu Hukuku; Hanbeli Mezhebine Göre Mülkiyet
Hukuku), Japonya Suudi Arabistan Derneği, 2007. (Mülkiyet hukuku, kamu hukuku
ve aile hukuku bölümlerinden oluşmaktadır.)

Kou Nakata, “İsurāmu-hō no zonritsu kōzō: Hanbarī-ha fikufu shinji-hen”


(İslam’da Mülkiyet Hukuku’nun Oluşumu ve Değişimi; Hanbeli Mezhebine Göre
Fıkhın İbâdet Bölümü), Nakanishiya, 2003.

Kou Nakata, “Sun'na-ha isurāmu dentō kyōgi-gaku nyūmon” (Ehl-i


Sünnet ve'l-Cemaat’e göre Şeriat İlmine Giriş,) İmam-ı Nevevî’nin 'el-Makâsıd'
adındaki eseri ve Muhammed emin el-Kerdi’nin el-mubtediîn fi Ulûmiddîn ala
mezheb el-İmâmu'ş-Şâfiî adındaki eserin tercüme ve taliki, Doshisha Üniversitesi
makalesi, 2003.

3.2.2 Atsushi Okuda (1960- )

1984 yılında Japonya’daki Chuo üniversitesi hukuk bölümünden mezundur.


1986’da Chuo Üniversitesi’nde medeni hukuk alanında yüksek lisans eğitimini
tamamlamıştır. 1990 yılında Kokusai Üniversitesi Orta Doğu Araştırma Merkezinde,
1993 ile 1999 yıllarında ise Suriye’deki Halep Üniversitesi Arap Geleneksel
Bilimleri Enstitüsü Araştırma Merkezinde araştırmacı olarak görev almıştır. 114
Suriye’de bulunduğu 6 yıl boyunca hocalardan Arapça eğitimini almış ve daha
114
Researchmap, https://researchmap.jp/read0116059/, (erişim: 29.07.2018).

48
sonra Arapça klasik fıkıh metinlerini çalışmıştır. 115 1993 yılından itibaren Keio
Üniversitesinde Politika Yönetimi Fakültesinde doçent, 2005 yılından itibaren ise
profesör olmuştur.116

İslam hukuku alanında araştırmaları bulunan Atsushi Okuda’nın başlıca


eserleri şunlardır:

Atsushi Okuda, “İsurāmu no jinken: Hō ni okeru kami to hito” (İslam’da


İnsan Hakları: Hukuk’ta Tanrı ve İnsan), Keio Üniversitesi Yayınları, 2005.

Wael B. Hallaq, “ İjutihādo no mon wa tojita no ka: İsurāmu-hō no rekishi to


riron” (Was the Gate of İjtihad Closed?) çev. Atsushi Okuda, Keio Üniversitesi
Yayınları, 2003.

3.2.3 Hiroyuki Yanagihashi (1958- )

1980 yılında Tokyo Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Doğu Tarihleri


Bölümünden mezun olup aynı üniversiteden 1983 yılında beşeri bilimler
bölümünde mastırını, 1988 yılında doktorasını tamamlamıştır. 2007 yılında Tokyo
Üniversitesi beşeri bilimler bölümünde doçent olmuştur. 2009 yılından beri Japon
117
Müslüman Derneğinde yönetici konumundadır. Kendisi ağırlıklı olarak 7.
yüzyıl’dan 13. yüzyıla kadarki İslam hukukunu incelemiştir. Günümüzde ise ahkâm
hadisleri ve bunların gelişim ve oluşum sürecine ilgi duymakta olup 2020 yılına
kadar bu alandaki çalışmalarını tamamlamayı planlamaktadır.118

İslam hukuku alanında kaleme aldığı başlıca eserler şunlardır:

Hiroyuki Yanagihashi, “İsurāmu zaisan-hō” (İslam Mülkiyet Hukuku),


Tokyo Üniversitesi Yayınları, 2012.
115
SFC CLIP, Watashi ga musurimu ni naru made arabiya-go kenkyūshitsu okuda atsushi kyōju Uemura Saori
kōshi intabyū, 2014, https://sfcclip.net/2014/10/8783/, (erişim:01.08.2018 ).
116
KAKEN, https://nrid.nii.ac.jp/ja/nrid/1000050224150/, (erişim:01.08.2018 ).
117
Graduate School of Humanities and Sociology and Facuty of Letters, The University of Tokyo, 2015,
http://www.l.u-tokyo.ac.jp/teacher/detail/31.html, (erişim:01.08.2018 ).
118
Graduate School of Humanities and Sociology and Facuty of Letters, The University of Tokyo, 2015,
http://www.l.u-tokyo.ac.jp/teacher/database/31.html, (erişim:03.08.2018 ).

49
Hiroyuki Yanagihashi, “Analysis of Chains of Transmission in Manaqib of
Abu Hanifa”, Journal of religious studies 83 (2), 673-696, 2009.

Hiroyuki Yanagihashi, “An Essay to Reconstruct the Redaction of al-


Shaybani's Asl: an analysis of a Cairene manuscript”, Legal history review (58), 1-
46, 2008.

Hiroyuki Yanagihashi, “Gendai musurimu kazoku-hō ” (Günümüz İslam


Aile Hukuku), Nihonkajoshuppan, 2005.

Hiroyuki Yanagihashi, “İsurāmu kazoku-hō ― kon'in oyako shinzoku”


(İslam’da Aile Hukuku: Evlilik / Ebeveyn / Çocuk / Akraba), Soubunsha, 2001.

Hiroyuki Yanagihashi, “İsurāmu zaisan-hō no seiritsu to hen'yō” (İslam


Mülkiyet Hukukunun Kuruluşu ve Dönüşümü), Soubunsha Yayınları, 1998.

Hiroyuki Yanagihashi, “İslamic law and the state”, İslamic Area Studies
Project 1998, İslamic Area Studies working paper series, no. 3.

3.2.4 Ahmed Yuki Şiozaki (1977- )


Kokusai Kitoku Üniversitesinden mezun olmuştur. Malezya Uluslararası
İslam Üniversitesinde yüksek lisansını bitirmiş, daha sonra Doshisha Üniversitesi
İlahiyat bölümünde “Malezya'daki Fetva Kontrol Sistemi: Şeriat'ın Modern
Müslüman Devlet Tarafından Yorumlanmasını Denetlemek” başlığındaki teziyle
doktorasını tamamlamıştır. Dışişleri Bakanlığı-Malezya Japon Büyükelçiliğinde
uzman araştırmacı olarak, Malezya Uluslararası İslam Araştırmaları Enstitüsünde
misafir araştırmacı olarak ve Doshisha Üniversitesinde özel yardımcı doçent olarak
çalışmıştır. Günümüzde ise Japonya Bilim Teşvik Derneğinde özel araştırmacı
olarak ve Doshisha Üniversitesinde Tek Tanrılı Dinler Araştırma Merkezinde
araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. Kendisi Güneydoğu Asya'daki İslam

50
hukuku tarihi, Orta Doğu ve Güneydoğu Asya arasındaki etkileşime dair
araştırmalarda uzmanlaşmıştır.119

İslam hukuku alanında kaleme aldığı başlıca eserler şunlardır:

Abdülhamid A. Ebu Süleyman, “Kuruān-teki sekai-kan: Kindai o isurāmu to


kyōzon saseru tameni” (Kur'ani Dünya Görüşü), çev. Ahmed Yuki Şiozaki,
Sakuhinsha 2017.

Ahmed Yuki Şiozaki, “Kokka to taiji suru isurāmu marēshia ni okeru


isurāmu hōgaku no tenkai” (Devlet İle Yüzleşen İslam – Malezya’da İslam
Hukuku’nun Gelişimi), Sakuhinsha, 2016.120

Ahmed Yuki Şiozaki, Kou Nakata, İman Akase, Youhei Matsuyama, Naoki
Yamamoto, “Mainoriti musurimu no isurāmu hōgaku” (Müslüman Azınlıkların
İslam Hukuku), Japonya Suudi Arabistan Derneği, 2012. (Eserde çoğunlukla Yusuf
Kardavi’nin görüşleri ve çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır.)

Ahmed Yuki Şiozaki, “Kindai kokka to isurāmu: 20 Seiki marēshia no


fatowā ni mi rareru kokka to uramā no tairitsu” (The Modern State and İslam:
Conflict between the State and the Ulama as Observed in the 20th-Century
Malaysian Fatwa), Doushisha Üniversitesi, 2011.

3.2.5 Mucahid Yohei Matsuyama (1984- )

2008 yılında Tokyo Gaikokugo Üniversitesi (Tokyo University of Foreign


Studies) Arap dili bölümünden mezun olmuştur. 2010 yılında Tokyo Gaikokugo
Üniversitesi Bölgesel Kültür Araştırmaları bölümünde yüksek lisans eğitimini

119
Researchmap, https://researchmap.jp/7000002622/, (erişim: 04.08.2018).
120
Eserde Malezya başta olmak üzere İslam Ülkeleri’nin şeriat’a dayanan bir ülke kurma gayelerinin
sebeplerinden ve çabalarından bahsedilmektedir. İslam klasiklerinden ve fetvalardan bolca yararlanılarak
Güneydoğu Asya'daki İslam hukukun ne tür bir gelişim seyrini izleyerek siyaset alanına yayıldığını ele alan
çığır açmış bir çalışmadır.

51
bitirmiştir. 2013 yılında Tokyo Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar bölümünde
Modern İslam Hukuku Düşüncesinin Kavramsal Bir İncelemesi - Müslüman Azınlık
Hukuku 'nun İslam Hukukuna yansıması Üzerine, başlığı ile doktorasını
tamamlamıştır. 2011 ve 2017 yıllar arasında Doshisha Üniversitesi Tek Tanrılı
Dinler Bölümü Araştırma Merkezinde araştırma görevlisi olarak çalışmıştır.
Günümüzde ise Nagoya Gaikokugo Üniversitesi (Nagoya University of Foreign
Studies) Yabancı Diller Bölümünde öğretim üyesidir.

İslam hukuku alanında kaleme aldığı eserler ve yazılar şunlardır:

Youhei Matsuyama, Ahmed Yuki Şiozaki, Kou Nakata, İman Akase, Naoki
Yamamoto, “Mainoriti musurimu no isurāmu hōgaku” (Müslüman Azınlıkların
İslam Hukuku), Japonya Suudi Arabistan Derneği, 2012. (Eser çoğunlukla Yusuf
Kardavi’nin görüşleri ve çeşitli kaynaklardan yararlanılarak derlenmiştir.)

Youhei Matsuyama, “Gendai isurāmu shisō ni okeru sho gainen no posuto


modan-ka ni kansuru ichikōsatsu ―`ijutihādo' o rei ni” (Modern İslam
Düşüncesindeki Kavramların Postmodernizmleşmesi Üzerine –Bir İctihad Örneği),
Tokyo Gaikokugo Daigaku, Gengo chiiki bunka kenkyū, Tokyo 2011, sy.17, s.127-
138.
Abdurrahman Cezîrî, Dört Mezhebe Göre İslâm Fıkıhı: Kitâbü's-Salât
bölümü, çev. Mucahit Matsuyama Yohei, Japon Müslüman Derneği Yayınları,
2011.
Youhei Matsuyama, Kazunori Hamamoto, Kou Nakata, Naoki Maeno,
“İsurāmu shihō kōhō gaisetsu kazoku-hō-hen” (Ana Hatlarıyla İslam’da Özel
Hukuk ve Kamu Hukuku; Hanbeli Mezhebine Göre Aile Hukuku), Japonya Suudi
Arabistan Derneği, 2009.

Youhei Matsuyama, “İsurāmu shihō kōhō gaisetsu kōhō-hen” (Ana


hatlarıyla İslamda Özel Hukuk ve Kamu Hukuku; Hanbeli Mezhebine Göre Kamu
Hukuku), Japonya Suudi Arabistan Derneği, 2008.

52
3.3 GÜNÜMÜZDE JAPONYA’DA İSLAMİ ÇALIŞMALAR YAPAN

KURUMLAR, DERNEKLER VE ÇALIŞMALARI

3.3.1 Tokyo Türk Diyanet Câmi

Hafta sonları ortalama 400 kişinin, hafta içi ise ortalama 200 kişinin ziyaret
ettiği Tokyo camisine yıllık 100 bin kişiden fazla ziyaretçi gelmektedir.

Büyük çoğunluğunu Japon gayrimüslimlerin oluşturduğu Tokyo Türk


Diyanet camisinde birçok hizmet verilmekte, çeşitli yayımlar yapılmakta, farklı
inançtan her bir bireye ulaşılmaya çalışılmaktadır. Aşağıda Tokyo’da hatta
Japonya’da dinimiz adına çok önemli yeri olan Tokyo Cami’nin faaliyet ve
yayımlarından kısaca bahsetmek istiyorum. Bu hizmetleri ‘Din Hizmetleri’ ve
‘Sosyal ve Kültürel Faaliyetler’ şeklinde iki ana başlık altında toplayabiliriz.

Din Hizmetleri:

1. Cami Turu: Her cumartesi, pazar ve resmi tatil günlerinde 14.30’da cami
turu gerçekleştirilmektedir. Japonca-İngilizce bilen rehberler tarafından caminin
tarihi, mimarisi hakkında bilgi verilirken İslamiyet de sempati uyandıracak tarzda
anlatılmaya çalışılmaktadır.

2. Ramazan Hizmetleri: Tokyo Camii’nde ramazan ayının her günü iftar


yemeği verilmektedir. Katılımcıların sayısı, hafta içi yaklaşık 300-400, hafta sonu
ise 500-600 kişiye ulaşmaktadır. Bir Günlük İftar da Sizden Olsun!” kampanyası
sayesinde vakfın hesabından tek kuruş dahi çıkmamaktadır.

3. Merasimler: Tokyo Cami 1. İhtida merasimleri 2. Nikâh merasimleri 3.


İsim koyma merasimleri 4. Cenaze hizmetleri gibi ihtiyaç duyulan konularda hizmet
vermekte, yılda yüzlerce insanın bu hizmetlerden faydalanmasına vesile olmaktadır.

4. Dersler: Tokyo Camii’nde her yaştan toplu ve bireysel eğitime önem


verilmekte, belli periyodlarda konferans ve seminerler verilmektedir. Ana okul
öğrencilerinden yetişkinlere kadar Kur’an kursu ve özellikle İslam ile şereflenmiş

53
Japon hanımlara uygulamalı namaz kılma, başörtüsü takma ve gün içindeki İslami
bir yaşantı nasıl olması gerektiğine dair ‘İslam Bilgilendirme Dersleri’ gibi dersler
verilmektedir.

5. Cuma ve Bayram Namazları: Tokyo Camii, cuma namazı ve akabinde


ikram edilen yemek vesilesiyle Tokyo’daki her milletten Müslümanın buluşmasına
ev sahipliği yapmaktadır. Cuma hutbesi Japonca, İngilizce ve Türkçe olmak üzere
üç dilde okunmakta, ayrıca hutbe metinleri cemaate dağıtılmakta, sosyal medya
hesaplarından yayınlanmakta ve hutbeler canlı olarak yayınlanmaktadır. Yine
bayram namazları da çok kalabalık olmakta, onlarca değişik ülkeden gelmiş olan
Müslümanların hep bir arada, vatanlarından binlerce kilometre uzakta bir bayram
havası yaşamalarına vesile olmaktadır.

6. Helal Gıda Sertifikalandırma: Aşağıda helal gıda ile ilgili kısımda


detaylı bir şekilde anlatıldığı üzere Tokyo Camii Japon muhatapları ile beraber helal
sertifikasyon vermeyi planlamaktadır.

Sosyal ve Kültürel Faaliyetler olarak:

Tokyo camiinde dönem dönem ‘Hat’, ‘Ney’, ‘Ebru sanatı’, ‘Türk mutfağı’
dersleri ‘Seramik atölyesi’, ‘Çocuklar için Türkçe ve Uygurca’ dersleri de
verilmektedir.

YAYINLAR:

1. Temel Dini Bilgiler (Fıkıh kitabi, Türkçe- Japonca-İngilizce)

2. Efendimizin Hayatı ve Evrensel Mesajı (Türkçe-Japonca)

3. İslam (Japonca)

4. Namaz Hocası (Japonca)

5. Sorular ve Cevaplarla İslam (Japonca)

6. Peygamberim (Dinimi Öğreniyorum Serisi), (Japonca)

54
7. Ahlakım (Dinimi Öğreniyorum Serisi), (Japonca)

8. Yaz Kur’an Kursları (Dinimi Öğreniyorum Serisi), (Japonca)

9. Hz. Muhammed (sav) Cep Kitabı (Japonca)

10. Kuran-ı Kerim Japonca Meal (Devam etmektedir.)

3.3.2 Ülke Çapındaki Mescitler

Resulullah (sav) Efendimiz zamanından beri Müslümanlar nereye gittilerse,


göç ettilerse ilk yaptıkları şey orada toplu ibadetin yapılacağı, Müslümanların bir
araya gelebileceği, kendilerinin ve aile bireylerinin İslami eğitimi ile ilgilenebilecek,
yine İslami dava konusunda hizmet edecek bir mescit açmak olmuştur. Bu kural
Japonya’ya gelen Müslümanlar içinde değişmemiş, akıllarında ilk geldikleri andan
itibaren hep bir mescit açmak olmuştur.

Yapılan istatistiklere göre Japonya’da toplam 115 cami-mescit olduğu


tespit edilmiştir. Üniversitelerin sağlamış olduğu küçük ibadet odaları ile yine bazı
alışveriş merkezlerinde bulunan 2-3 kişilik küçük ibadet odaları da bu sayıya
eklenirse bu rakamın 200’ü geçtiği tahmin edilmektedir.

Osmanlı-Türk mimarisinde kubbeli ve minareli Tokyo Camii, Arap


mimarisinde yine kubbeli ve minareli Kōbe Camisi olmak üzere câmi bazında tüm
Japonya’da 2 adet câmi bulunmaktadır. Geri kalanların birçoğunda kubbe ve minare
bulunmamakta, bazılarının üzerinde sembolik olarak kubbe veya minaremsi küçük
şekiller olsa da hepsi binalardan oluşan mescitlerdir. Bu mescitlerin birçoğu Araplar,
Pakistanlılar/Bangladeşliler,Sri Lankalılar, Myanmarlılar, Endonezyalı/Malezyalılar
tarafından açılmakta olup, içlerinde Ehl-i sünnet vel-cemaat olmayan Ahmediyye,
Şiilik ve Vehhabîlik gibi fırkalar da bulunmaktadır.

Tüm bu cami ve mescitler üç gruba ayrılmaktadır. Birinci grup en önemli,


bilinen mescitler ve kurumlar. İkincisi bölgesel hizmet veren mescitler. Üçüncüsü

55
ise mahallî yani yerel mescitler. Kullanım amaçları ve verdikleri hizmetlerde
küçükten büyüğe gittikçe nicelik ve nitelik olarak artmaktadır. 121

Mescitlerin verdikleri hizmetler:

- Cuma namazı da dâhil 5 vakitte namazgâh olarak kullanılma hizmeti


- Kuran-ı Kerim Eğitimi
- İhtida ve Nikâh merasimi
- Sohbet, dava aktiviteleri ve web sayfası vasıtası ile İslami tanıtımı
- Ramazan iftar programları
- Cenaze ve defin hizmetleri
- Hafta içi ve hafta sonu çocuklara ve hanımlara yönelik İslami eğitim
kursları
- İslami kamplar, seminerler, konferanslar
- Dergi, gazete, kitap çevirisi şeklinde yayınlar
- Yurt dışındaki Müslümanlar için bağış kampanyaları

3.3.3 Japon Müslümanlar Derneği

1953 yılında Sadık İmaizumi başkanlığında kurulan ve 1968 yılında


resmiyet kazanan Japon Müslüman Derneği 122 geçmişten bugüne Japon halkının
İslam’la tanışması ve Japonya’da yaşayan Müslümanların İslami eğitimlerden
yararlanabilmesi için ciddi çalışmalar yapmıştır. Bu dernek Müslüman Japon
yönetmenler tarafından oluşup çeşitli Müslüman ülkelerle diyaloğu olan ve resmiyet
kazanmış olması hasebiyle medyanın İslam ile ilgili konuların aydınlatılması için
başvurduğu önemli kurumlardan biridir.

Günümüzde Kimiaki Tokumasu’nun123 başkanlığında yürütülen bu derneğin


başlıca amacı Japon toplumu ile işbirliği yaparak Müslüman azınlıkların İslam

121
Japonya’daki mescitlerin liste ve ayrıntıları için bkz. Isuramu benri-chō, Kokunai shuyō reihaisho (masujido) to
dantai, http://islamjp.com/benri/benriindex.htm, (erişim: 17.08.2018).
122
Mimasaka Higuchi, Nihon ni okeru isuramu 50 nen no ayumi,
http://www.aii-t.org/symp/files/20010508/higuchi.pdf, (erişim: 20.08.2018 ), s.3.
123
Kimiaki Tokumasu (1943- )

56
öğretisini uygulayabilmeleri için bir yol oluşturmaktır. Bu bağlamda gerçekleştirdiği
başlıca faaliyetleri; İslam âlemindeki liderler ve teşkilatlarla temas kurup Japonya’ya
bunları tanıtmak, çeşitli İslami ilimler alanlarında konferans ve seminerler
düzenleyerek İslam’ın belirli konularda bakış açısını halka aktarmak, Müslüman
olmak isteyen ve Müslüman olanlara rehberlik etmek, helal gıda konusunda müracaat
eden şirketleri bu alanda bilgilendirmek ve gerekli denetimleri uygulayarak sertifika
vermek, Müslümanlar için mezarlık temin etmek, uluslararası öğrenci değişim
programlarını düzenlemek ve donanımlı hocalar tarafından Arapça ve İslami
derslerin verilmesidir. Bu kurum aynı zamanda Kur’an-ı Kerim tercümesi ile orijinal
kaynaklardan faydalanılan akaid, fıkıh, siyer, hadis kitaplarını da neşretmektedir.124

Japon Müslümanlar Derneği ileriye yönelik olarak toplumda yeni


Müslüman neslin ve yaşlıların artışta olduğuna dikkat çekerek gençler için sağlıklı
İslami eğitim imkânlarının sağlanması, yaşlılar için ise huzur evinin temini ve
mezarlık alanlarının genişletilmesi için çalışılması gerektiğini belirtmektedir.125

3.3.4. Müslüman Gazetesi

Müslüman gazetesi Japonya’da veya yurt dışında bulunan Müslümanların


İslami ilimlerden yararlanabilmesi için Kou Nakata ve eşi Kaori Nakata tarafından
1992 yılından itibaren yayınlanmaya başlanan ve aylık olarak basılan gazetedir. 2017
yılından itibaren gazete internet sitesinden indirilip takip edilebilinmekte olup
günümüzde 312. basıma ulaşmıştır. Muhteva bakımından ele alınan konular zaman
zaman değişmiş olmakla beraber yakın tarihlerdeki basımlarda genel olarak
aşağıdaki konular üzerinden devam etmektedir.126

Ezher Üniversitesi İslam hukuku bölümünden mezunu olup 1976 yılında Japonya’daki bir Arap petrol
şirketinde çalışmıştır. Daha sonra 1983 yılında Sudi Arabistan’daki ortak bir petrol şirketinde çalışmıştır. Japon
Kuveyt Derneğinde büro başkanlığı, İslam araştırma merkezinde misafir profesör olarak ve 2003 yılından
itibaren Japonya Müslüman Derneği'nin onuncu başkanı olarak faaliyetlerini devam ettirmektedir.
124
Japan Muslim Association, http://www.muslim.or.jp/jma%E3%81%A8%E3%81%AF/#rinen, (erişim:
22.08.2018).
125
Mimasaka Higuchi, Nihon ni okeru isuramu 50 nen no ayumi,
http://www.aii-t.org/symp/files/20010508/higuchi.pdf, (erişim:22.08.2018), s.3.
126
Muslim News Paper's Official Website, http://muslim-shinbun.strikingly.com/, (erişim: 22.08.2018).

57
- Kur’an-ı Kerimin Tefsir ve Açıklaması

Tefsir kaynakları olarak İbn Kesir, Tefsirul Celaleyn, Letaifu’l İşarat


kullanılmakta olup Akiko Matsuyama tarafından çevrilerek bir araya getirilmektedir.

- İmam Gazali ve İhyâ'ü 'Ulûmiddîn

Henüz Japoncaya çevirisi gerçekleşmemiş bu eserin bölüm olarak özellikle


ibadet ile ilgili kısımları ele alınıp Huga Kimura tarafından çevrilerek muhtasar bir
şekilde aktarılmaktadır.

- Güneydoğu Asya’daki Şafii Mezhebi

Bu bölümde çeşitli Güneydoğu Asya ülkelerinin politik ve tarihsel yönleri


yanında İslamiyet’in bu ülkelere nasıl ulaştığı ve bu süreç içerisinde âlimlerin çeşitli
faaliyetleri, Güneydoğu Asya’da Şafii mezhebi ile ilgili ilmin gerekli olduğu
sebepleri ve bu ülkelerdeki Müslümanların ilim tahsili için özellikle Ezher
Üniversitesini tercih etmelerinin gerekçeleri gibi konular Yuki Shiozaki tarafından
incelenip günümüzdeki durum ile bağdaştırılarak okuyucuları aydınlatmaktadır.

- İslam Rüzgârı

Bu bölümde eğitim tecrübesi olan âlim hocaların anlattığı hakiki iman,


gerçek İslam ve İslam’ın rükünleri ile ilgili konular Suriye’de eğitim almış Japon
öğrenciler tarafından çevrilip derlenerek aktarılmaktadır.

- Arapça

Arapça bölümde Kur’an-ı Kerim’den kısa bir ayet örnek alınarak kelime ve
fiiller gramer yapısı açısından incelenmektedir. 127

127
Musurimu shinbun, 2017, https://uploads.strikinglycdn.com/files/434da6be-0b82-4ef5-8bec-
26cd939282e7/%EF%BC%93%EF%BC%90%EF%BC%90%E5%8F%B7.pdf, (erişim: 25.08.2018).

58
3.3.5. Üniversiteler ve Araştırma Merkezleri

3.3.5.1 Takushoku Üniversitesi İslam Araştırma Enstitüsü (Shariah


Research İnstitute)
2002 yılında öncelikle İslam Araştırma Merkezi olarak kurulan bu enstitü
İslam hukuku alanındaki çalışmalara ağırlık vererek İslam dünyasını kapsamlı bir
şekilde araştırıp, inceleyerek sonuçların geniş kitlelere ulaştırılmasını amaçlamıştır.

Geçmişteki faaliyetleri sayesinde varlığı sadece Japonya’da değil, İslam


dünyasında da yaygın olarak tanınmaktadır. 2007 yılında İslam Araştırma Enstitüsü
adını aldıktan sonra ise İslam araştırmalarını daha da geliştirmekle beraber din,
siyaset, ekonomi alanlarını da kapsayan geniş çaplı İslam ve Şeriat araştırmalarının
düşünce kuruluşu olmayı hedeflemektedir. 128

3.3.5.1.1 Araştırma faaliyetleri

Çeşitli İslami konulardaki araştırmaların ve İslam Hukukunun teorik


yorumlamalarının yaygın hale gelebilmesi için klasik fıkıh metinlerinin çeviri ve
araştırmaları yapılmaktadır. Bunun yanında, araştırma konusu olarak Müslüman
toplumdaki şer-i kanunların pratik sahadaki kullanımını anlayabilmek için halkın
soruları ve buna yönelik fıkıh âlimlerinin verdiği fetvalar incelenmektedir. Ayrıca
Müslüman toplumdaki siyasal, toplumsal ve ekonomik olgunun fıkhi yönden
değerlendirilmesi araştırılmaktadır. Yapılan araştırma sonuçları enstitü tarafından
düzenlenen ders, seminer ve sempozyumlar aracılığı ile bildirilmektedir. Araştırma
durumu üç ayda bir basılan dergi, sonuçları ise yıllık rapor olarak
yayınlanmaktadır.129

3.3.5.1.2 Şeriat Komitesi

Şer’i konuları konu edinen Şeriat Komitesi, İslam Araştırma Enstitüsü’nün


içinde bulunan bir kurumdur. Üyeleri İslam ülkelerinde kabul görmüş biyografi ve

128
Shariah Research Institute, http://www.sri.takushoku-u.ac.jp/about.htm#shariahiinkai, (erişim: 27.08.2018).
129
Takushoku University of Tokyo, Shariah Institute, [Broşür], http://www.sri.takushoku-u.ac.jp/brochure.pdf,
(erişim: 27.08.2018).

59
performansa sahip şeriat uzmanlarından oluşmaktadır. Şeriat komitesi Japon
şirketlerinin talebi doğrultusunda, şer’i meseleleri uygulamaktadır. Ayrıca şer’i
konular hakkında görüş beyanı, İslam ülkelerinden gelen uluslararası öğrencileri
yetiştirme ve rehberlik etme, yurtdışı şeriat dernekleri ve örgütleri ile etkileşim,
130
kaynaşma ve personel değiştirme gibi faaliyetleri vardır.

3.3.5.1.3 Araştırmacılar

Takushoku Üniversitesi İslam Araştırma Enstitüsünde bulunan


araştırmacılar aynı zamanda Japon Müslüman Derneği yöneticilerindendir. Kendileri
Suudi Arabistan'ın Mekke kentinde bulunan Ümmü'l-Kurra Üniversitesinde Şeriat
bölümünü bitirmiş ve Japonya’daki tebliği faaliyetlerinde önemli katkıları olmuştur.

3.3.5.1.3.1 Nobuo Mori (1951- )

Lisans eğitimini Takushoku Üniversitesi siyaset ve ekonomi bölümünde


tamamlamıştır. Daha sonra Ümmü'l-Kurra Üniversitesi şeriat bölümünde ikinci
lisans eğitimini tamamlamıştır. Takushoku Üniversitesi İslam Araştırma Merkezinde
öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.

İslam hukuku alanında kaleme aldığı başlıca eserler ve yazılar şunlardır:

Nobuo Mori, “İsurāmu-hō to gendai igaku ― nōshi to zōki ishoku mondai o


tōshite” (İslam hukuku ve modern tıp - beyin ölümü ve organ nakli ile ilgili sorunlar),
Şeriat Araştırma Dergisi, 2006.

Nobuo Mori, “Kikon-sha no isurāmu nyūshin ni kakawaru kon'in mondai”


(Evli olan birinin Müslüman olması ve evliliği ile ilgili meseleler), Şeriat Araştırma
Dergisi, 2005.
Nobuo Mori, “Gendai ni okeru jissen-teki sharīa no ikkeitai fatowā no kenshō”
(Günümüzde şeriatın pratikte uygulanmasına örnek bir fetva doğrulaması), Şeriat
Araştırma Dergisi, 2004.

130
Takushoku University of Tokyo, Shariah Institute, [Broşür], http://www.sri.takushoku-u.ac.jp/brochure.pdf,
(erişim:27.08.2018).

60
Nobuo Mori, “Sharīa ni okeru mufutī no sonzai igi” (Şeriatta müfti’nin varlığı
ve önemi), Takushoku Üniversitesi yurt dışı konularını araştırma merkezi raporu,
1989.
Nobuo Mori, “İsurāmu no keihō' Aru makudisī-cho `zādo ru musutakuniu'
kara” (İslam’da ceza hukuku - El-Makdisi Zâdi'l-müstakni adlı eserinden kısmi
tercüme), Takushoku Üniversitesi yurt dışı konuları araştırma merkezi raporu, 1988.

3.3.5.1.3.2 Yoshihide Kashivabara (1951- )

Lisans eğitimini Takushoku Üniversitesi ticaret bölümünden bitirmiştir.


Daha sonra Ümmü'l-Kurra Üniversitesi şeriat bölümünde ikinci lisans eğitimini
tamamlamıştır.

İslam hukuku alanında kaleme aldığı eserler ve yazılar şunlardır:

Yoshihide Kashivabara, “Sharīa 4 hōgaku-ha no keifu ― mārikī-ha kaiso


māriku bin Anasu” (Dört mezhebin oluşması- Mâliki mezhebi kurucusu
Mâlik b. Enes hakkında), Şeriat Araştırma Dergisi, 2007.
Yoshihide Kashivabara, “Sharīa 4 hōgaku-ha no keifu ― shāfiī-ha kaiso
muhanmado Bin idorīsu shāfiī ” (Dört mezhebin oluşması- Şâfiî mezhebi kurucusu
Muhammed bin İdrîs Şâfiî hakkında), Şeriat Araştırma Dergisi, 2006.
Yoshihide Kashivabara, “Sharīa 4 hōgaku-ha no keifu ― hanafī-ha kaiso abū
hanīfa”
(Dört mezhebin oluşması- Hanefi mezhebi kurucusu Ebû Hanife hakkında),
Şeriat Araştırma Dergisi, 2005.

3.3.5.1.3.3 Hideo Muto (1941- )

Lisans eğitimini Takushoku Üniversitesi ticaret bölümünden bitirmiştir.


Daha sonra Ümmü'l-Kurra Üniversitesi şeriat bölümünde ikinci lisans eğitimini
tamamlamıştır. Bundan önce Arap petrol şirketinde çalışmıştır.

Fıkıh alanında kaleme aldığı eserler ve yazılar şunlardır:

61
Hideo Muto, “Helal gıda-İslam ülkelerindeki pazarı anlayabilmek için”,
Şeriat Araştırma Dergisi, 2005.
Hideo Muto, “İndoneshia no harāru ninshō” (Endonezya’da Helal
sertifikalandırma), Şeriat Araştırma Dergisi, 2004.

3.3.5.1.4. Başlıca Şeriat Komitesiyle ilgili olan İslami Kurumlar

- Azhar Üniversitesi (Mısır · Kahire)


- Kahire Üniversitesi (Mısır · Kahire)
- İmam Üniversitesi (Suudi Arabistan Riyad)
- Ümmül kuraa Üniversitesi (Suudi Arabistan · Mekke)
- İslam Üniversitesi (Suudi Arabistan, Medine)
- Katar Üniversitesi (Katar, Doha)
- Uluslararası Malezya İslam Üniversitesi (Malezya · Kuala Lumpur)
- Râbıtatü’l-âlemi’l-İslâmî, Dünya İslâm Birliği (Suudi Arabistan, Mekke)
- Dünya Helal Gıda Derneği (Endonezya, Jakarta)
- Kral Abdülaziz Kütüphanesi (Suudi Arabistan, Riyad)
- Arap · İslam Enstitüsü (Motoazabu, Tokyo)
- Dini kurum Japon Müslüman Derneği (Gotanda, Tokyo)
-
3.3.5.2 Keio Üniversitesi SFC Araştırma Enstitüsü (İslam ve Arap

İslam Ülkeleri Araştırmaları Laboratuvarı)


2013 yılında kurulan İslami ilimler laboratuvarında Arap İslam
dünyasındaki ana araştırma merkezleriyle işbirliği yaparak İslam dininin öğretisi ve
Müslüman ülkeler ile ilgili kapsamlı ve pratik araştırmalar yapılmaktadır. Arap
öğrenci karşılama programları, Arap İslam dünyası ziyaret projeleri, Arapça dil
eğitimi, öğretim materyali geliştirme, Arapça sözlük veri tabanı oluşturma gibi
projeler yürütülmektedir.

İslam ve İslami alanlarla ilgili temel araştırma, bölgesel araştırma,


uygulamalı araştırma faaliyetleri olmak üzere üç alanda 14 yıllık süreçte birikmiş
tecrübesi olan Okuda Atsushi Laboratuvarının araştırma, eğitim ve faaliyet sonuçları

62
ile birlikte geniş bir yurt dışı üs ağından yararlanarak kapsamlı araştırmalar
yapılmaktadır.

Bunun yanında 2015 yılında bu laboratuvarda Atsushi Okuda başkanlığında


ülke genelinden gelen Tüm Japonya Müslümanlar toplantısı yapılmıştır. Toplantının
amacı Japonya’nın farklı bölgelerinde yaşamakta olan Müslümanların karşılaştıkları
sorunları farklı perspektiflerden ele alarak çözüme kavuşturmaktır. Söz konusu
toplantının katılımcıları zaman zaman değişmekle beraber genelde Japon ve
Müslüman olan belirli bölgelerde görevli câmi yöneticileri, Japon İslam kültür
merkezi direktörü, Japon İslam halkası derneği temsilcileri ve toplantı konusuyla
yakından ilgili olan şahıslardan oluşmaktadır. Toplantı sonunda katılımcıların belirli
meselelerde ittifak ettikleri görüş ve çözüm önerileri Keio Üniversitesi SFC
araştırma Enstitüsü Basın Bülteni üzerinden yayınlanmaktadır. 131

2015 yılından başlayarak 2017 yılına kadar toplamda dört toplantı


düzenlenmiştir. İlk toplantıda Japonya’daki ikinci nesilin durumu, bölgeler arası
Müslümanların ilişkileri ve helal gıda ile ilgili son durumlar paylaşılıp üzerinde
konuşulmuştur. İkinci toplantıda helal gıda sertifikalandırma meselesi görüşülmüştür.
Bu konuda varılan ortak görüş ve çözüm önerileri üçüncü bölümde yer alan helal
sertifika problemi başlığı altında ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Üçüncü toplantıda
Japonya’daki ortaokul ve lise çağındaki ikinci neslin İslami eğitim problemlerine
değinilerek 12 maddeden oluşan çözüm önerileri belirlenmiştir. Son toplantıda ise
dini tebliğde yapılan hatalar ve buna ilişkin çözüm yolları olarak dokuz madde
belirlenmiştir.132 2018 yılında yapılması planlanan beşinci toplantıda altı Japon Anne
ve çocukları katılımcı olarak davet edilerek şirk ve ateizmin yaygın olduğu
Japonya’da Allah’ın varlığını ve birliğini anlatmak konusu üzerine konuşulması
planlanmaktadır.133

131
Keio Research Institute at SFC, Laboratory of Islamic Studies,
https://www.kri.sfc.keio.ac.jp/ja/lab/islamic_print.pdf, (erişim:05.09.2018).
132
SFC Keio University, Musurimu 2-sei no kyōiku ni tsuite kangaeru: Chūgaku kōkō jidai o ikani sugosu ka,
2017, [Broşür], https://www.kri.sfc.keio.ac.jp/ja/press_file/20170227_islamlab.pdf, (erişim:04.09.2018 ).
133
Telefon Görüşmesi, Tokyo, (04.09.2018).

63
3.3.5.3 İslami Alan Araştırmaları (İslamic Area Studies)

Japonya’da üniversite aracılığıyla yapılan İslam araştırma yöntemlerinden


biri de daha önce değindiğimiz gibi birkaç merkezin bir araya gelmesi şeklinde
yürütülen İslami Alan Araştırmaları projesidir. Bu proje Japonya Milli Eğitim
Bakanlığının “Beşeri ve Sosyal Bilimlerde bulunan ortak araştırma merkezlerinin
geliştirilmesi” yönündeki iş planlaması üzerine Japonya Ulusal Beşeri Bilimler
Enstitüsü NIHU (National Institutes for the Humanities)134 bünyesinde başlatılmıştır.

11 Eylül 2001 olayının akabinde ortaya çıkan Afganistan, Irak ve diğer


bölgelerdeki kargaşa ve ardından Tunus ve Mısır’da baş gösteren Arap baharı gibi
İslam coğrafyasında yaşanan ve yankıları tüm dünyayı sarabilecek olan bu
meselelerin doğru anlaşılabilmesi için İslam’ın ve bölgedeki Müslüman toplumların
özelliklerinin deneye dayalı bir yaklaşımla açıklanması ve Japonya’daki İslam
araştırmaları ve eğitimi için bir zemin oluşturulması hedeflenmiştir.135

Özellikle ortak çalışma suretinde gerçekleştirilen İslami Alan Araştırmaları


projesinde, işbirliği içerisindeki Üniversitelerdeki araştırma görevlileri ile kaynak
olabilecek bilgi birikiminden yararlanılarak, devlet ve özel üniversiteler arası
çalışmaların gerçekleştirilmesi, araştırmacılar arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi,
akademik kaynak birikiminden ortak olarak faydalanılması, lisansüstü düzeyde
araştırmaya yönelik kurumsal bir yapının oluşturulması ve bunlardan yararlanarak
yeni nesil İslami alan uzmanlarının yetiştirilmesini sağlamak amaçlanmıştır.136

Japonya’daki İslami çalışmaların bölgesel ya da alan çalışmaları ile


birleştirilerek ‘İslami Alan Çalışması’ olarak incelenmesi kapsam bakımından zıt
gibi görünse de iki alanında örtüşen noktaları olduğu kanaatine varılmış olmasına

134
Japonya Ulusal Beşeri Bilimler Enstitüsü (NIHU) çeşitli çalışma alanlarında Japonya’nın ortak işletim
merkezi olmakta olup Üniversitelerde temin edilmesi güç olan Müze ve sergi tesisleri gibi kurumlarını daha
kapsamlı ve verimli bir şekilde araştırmaların gerçekleşebilmesi için üniversitelerin hizmetine sunmaktadır.
135
İslami Alan Araştırmaları, https://docplayer.biz.tr/2506647-Islami-alan-arastirmalari-national-institutes-for-
the-humanities-of-japan-nihu-program-islamic-area-studies.html, (erişim: 06.09.2018).
136
İslami Alan Araştırmaları., https://docplayer.biz.tr/2506647-Islami-alan-arastirmalari-national-institutes-for-
the-humanities-of-japan-nihu-program-islamic-area-studies.html, (erişim: 06.09.2018).

64
dayanmaktadır. Buna göre İslam’daki siyasi sistem, hukuki uygulama ya da kültürel
yaşam her bölgedeki gelenek ile ilişkili olmakta olup, İslam’ın günümüzdeki
durumunun doğru anlaşılabilmesi için herhangi bir bölgeyle sınırlanamayan İslam’ın
birliği ve bütünleştirici özelliği yanında bölgelerdeki sosyal geleneklerle kaynaşmış
olması gibi çeşitlilik özelliğinin de yeterince incelenmesi gerektiği belirtilmiştir 137

Burada 2006 yılından 2015 yılına kadar süren NIHU programına katılmış
merkezlerin kısaca tanıtımı ve bu programda üstlendikleri araştırma konularıyla
beraber geleceğe yönelik hedeflerine değineceğiz.

3.3.5.3.1 Waseda Üniversitesi, İslami Alan Araştırmaları Ana Merkezi

(WIAS)

Japonya’daki özel Üniversitelerden biri olan Waseda Üniversitesi ilk olarak


1882 yılında bir meslek okulu olarak kurulmuş daha sonra 1902 yılında üniversiteye
dönüştürülmüştür.

Çok eski bir tarihi olan bu üniversite Japonya’daki özel üniversiteler


arasında en büyük kütüphaneye sahiptir. Bu üniversitede ayrıca İslami bölgelerin
tarihinden güncel meselelerine kadar çeşitli konular üzerinde çalışmalar
gerçekleştirilerek bu bölgeler ile ilgili bilgi edinimi sağlanmaktadır. Araştırmaların
daha da derinden yapılabilmesi için 2006 yılında Waseda Üniversitesi Kapsamlı
Araştırma Organizasyonuna 138 bağlı bir proje araştırma merkezi olarak ‘Waseda
Üniversitesi İslam Araştırmaları Merkezi’139 kurulmuştur.

137
Satou Tsugitaka, İsuramu to chiiki kenkyu rekishi to tenbo, İslami Alan Araştırma Dergisi, Tokyo 2009, sy.1,
s.2.
138
Waseda University, Comprehensive Research Organization, https://www.waseda.jp/inst/cro/, (erişim:
07.09.2018).
139
Bu merkezde derlenmiş çalışmaları incelemek için bkz. https://www.routledge.com/New-Horizons-in-Islamic-
Studies/book-series/SE0650, (erişim: 07.09.2018).

65
Bunun yanında 2015 yılından itibaren İslami Alan Araştırma Merkezinin
bünyesinde Asya Müslümanları Araştırma Merkezi140 de kurulmuştur. Bu araştırma
merkezinde Japonya da dâhil olmak üzere Doğu Asya ülkeleri ve Güneydoğu Asya
ülkeleri de dikkate alınarak Asya ülkelerindeki Müslüman azınlıklarla
gayrimüslimlerin birlikte yaşama durumları ve bunu etkileyen faktörler ile ilgili
141
karşılaştırmalı çalışmalar yürütülmektedir. Bu bağlamda ilk çalışma projesi
“Doğu Asya ülkelerindeki Müslümanların ve gayrimüslimlerin birlikte yaşaması:
yaşam tarzındaki değişimin mukayesesi” üzerine olmuş, günümüzde ise “Müslüman
azınlık toplumunun helal gıda tüketim davranışı: Doğu Asya ve Batı Avrupa
mukayesesi” üzerine araştırmalar yapılmaktadır.142

NIHU’nun ‘İslami Alan Araştırmaları’ projesinin başlatılmasıyla birlikte


kurulan ‘İslami Alan Araştırmaları Merkezi (İslamic Area Studies-IAS)’ bu projede
beş merkezin ortak araştırmalarını koordine etmek ve derlemek suretiyle projeler
yürütmüş ve ortak çalışma ağının merkez bürosu görevini görmüştür. Öğrenci
değişimi ve uluslararası ortak araştırma konusunda merkez büro olmayı amaçlayan
IAS, İslami konularda çalışmalar yürüten üniversiteler ve kuruluşlarla ortak
çalışmalar yürüterek, araştırma ve eğitim faaliyetleri ile ilgili bilgi alış verişi yaparak
uluslararası ortak araştırma ve öğrenci değişimi konusunda bir merkez büro olmayı
hedeflemiştir.

Waseda Üniversitesi İslami Alan Araştırmaları Merkezi günümüzde İslam'ın


daha iyi anlaşılmasını sağlamaya çalışma adına "İslam Medeniyeti ve Bilim " konusu
üzerine araştırmalar yapmış ve Müslüman toplumların benimsediği çeşitli sosyal

140
Bu merkezin yapmış olduğu çalışmalar için bkz. https://www.waseda.jp/inst/ias/publication/institute-for-asian-
muslim-studies/, (erişim: 08.09.2018).
141
Waseda Unıversity, Organization for Islamic Area Studies History,
https://www.waseda.jp/inst/ias/about/history/, (erişim :08.09.2018).
142
Waseda University, The Institute of Asian Muslim Studies, https://www.waseda.jp/inst/ias/research/muslim/,
(erişim: 08.09.2018).

66
uygulamalar ve bu uygulamalara temel oluşturan İslami düşünceler arasındaki
bağları açıklamaya çalışmıştır.143

3.3.5.3.2 Tokyo Üniversitesi, Beşeri Bilimler ve Sosyoloji Lisansüstü


Birimi, Gelişen Beşeri Bilimler Merkezi, İslami Alan Araştırmaları
Bölümü (TIAS)

Japonya’daki öncü araştırma üniversitelerinden biri olan Tokyo üniversitesi


1887 yılında kurulmuş olup, 7 imparatorluk Üniversitesinin ilk üyesidir. 1982'de,
Tokyo Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde İslami düşünce kültürü üzerine
araştırmalar yapan bir laboratuvar olarak İslami çalışmalar yüksek lisans kürsüsü
kurulmuştur. Böyle bir yüksek lisans müfredatının oluşturulması Tokyo Üniversitesi
başta olmak üzere Japonya'da bir ilk sayılmaktadır144

Tokyo Üniversitesi İslami Alan Araştırmaları Merkezi'ndeki araştırmalar


temel olarak Orta Avrasya ve Orta Doğu üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu merkezde
modern tarih, düşünce ve siyaset arasındaki ilişkilerin araştırılması ve
karşılaştırılması üzerine deneysel çalışmalar yürütülmüştür. Üç çeşit araştırma
konusu belirlenmiştir. Birincisi, "Filistin Meselesi"dir. Buradaki amaç Japon
araştırmalarının sistematikleştirilmesi ve Filistin konusunda gelecekteki uluslararası
araştırmalar için zemin hazırlamaktır. İkincisi ise, "Orta Doğu ve İslam Devletlerinde
Demokratikleşmedir. Bu konunun adı altında Güney ve Güney Doğu Asya, Orta
Avrasya ve Orta Doğu'daki İslam devletlerinin demokratikleşmesinde yaşanan
gelişmeleri incelemektedir. Üçüncü konu ise "Modern Sosyopolitik Düşüncede Yapı
ve Dinamikler"dir. Osmanlı İmparatorluğu ve daha sonra kurulan Orta Doğu
devletlerinde sosyopolitik düşünce gelişiminin araştırılmasında başvurulan

143
İslami Alan Araştırmaları, https://docplayer.biz.tr/2506647-Islami-alan-arastirmalari-national-institutes-for-
the-humanities-of-japan-nihu-program-islamic-area-studies.html, (erişim: 10.09.2018).
144
Muslim News Paper's Official Website, http://www.l.u-tokyo.ac.jp/Islam/, (erişim: 10.09.2018).

67
karşılaştırmaları ve ilişkileri incelemektedir. Bu merkezde, yapılan bu araştırmalar
sayesinde çağdaş İslam dünyasını anlamayı hedeflemektedirler.145

3.3.5.3.3 Sophia Üniversitesi, İslami Araştırmalar Merkezi (SIAS)

Japonya’nın en büyük özel üniversitelerinden biri olan Sophia Üniversitesi


Cizvit tarikatına bağılı Joseph Dahlmann’nın Japonya’yı ziyareti esnasında Japon
Katoliklerin Katolik kilisesinin kültürel tabanı olacak bir Katolik Üniversitesinin
kurulması yönündeki yoğun talebi üzerine ve buna karşılık Papa X. Pius’un desteği
ile 1913 yılında kurulmuştur. Üniversitenin esas amacı rahip yetiştirmek olduğundan
ilk zamanlar sadece erkek öğrenciler kabul edilmekteydi. Günümüzde ise karma
eğitim verilmekte ve Hristiyanlık bölümü yanında hukuk, ekonomi, yabancı diller,
uluslararası liberal çalışmalar bölümü gibi farklı bölümler de bulunmaktadır.146

Bu üniversitede yer alan İslami Araştırmalar Merkezi, üniversitedeki İslami


çalışmaların birikimlerinden yararlanarak ve daha da geliştirilmesi için 2006 yılında
kurulmuştur. Bu merkez araştırma eğitimini daha kapsamlı hale getirebilmek için
kendi üniversitesinde yer alan Asya Kültürleri Araştırma Enstitüsü ve Küresel
Araştırmalar Enstitüsü'nün eğitim faaliyetleri ile yardımlaşarak çalışmaktadır. Bunun
yanında, Japonya’daki ve yurtdışındaki araştırma ve eğitim kurumları ile ortak
çalışıp, üniversitenin yurtdışında bulunan Katolik ağlarından da yararlanarak İslam
ile ilgili çok yönlü araştırmalar yaparak topluma bilgi sunmayı hedeflemektedir.147

Sophia Üniversitesi İAS merkezi 2006 yılında kurulmuş, NIHU projesinde


‘Günümüzde İslam ve Müslümanlar arası bağlantılar’ konusu üzerine araştırmalar
yapmıştır. Bu merkezde ilk 5 yıllık araştırma döneminde elde edilmiş olan temel
bulgular "Siyasi Hiziplerden Ayrı Tutulan İslami Hareketlerin Sosyal Rolleri",
"Toplumsal İslam'ın Yayılması ve Gelişimi","Güney Doğu Asya, Orta Doğu ve

145
https://docplayer.biz.tr/2506647-Islami-alan-arastirmalari-national-institutes-for-the-humanities-of-japan-
nihu-program-islamic-area-studies.html, (erişim: 10.09.2018)
146
https://www.sophia.ac.jp/jpn/aboutsophia/sophia_spirit/sophia-idea/spirit-of-sophia/spirit1.html, (erişim:
12.09.2018)
147
Center For İslamic Studies at Sophia University, http://dept.sophia.ac.jp/is/SIAS/about/index.html, (erişim:
12.09.2018).

68
Afrika'yı Birbirine Bağlayan İslam Bağlarının Günümüzdeki Durumu " olmak üzere
üç ana başlık etrafında toplanmış ve bu başlıklar ortak çalışma konusu olarak
belirlenerek araştırmalar sürdürülmüştür. 148

3.3.5.3.4 Kyoto Üniversitesi, Asya ve Afrika Alanı Araştırmaları

Lisansüstü Birimi, İslami Alan Araştırmaları Merkezi (KIAS)

1897 yılında kurulan Kyoto Üniversitesi Tokyo Üniversitesinden sonra


kurulmuş Japonya’daki en eski ikinci imparatorluk üniversitesidir. Bürokrat
yetiştirmeyi esas gaye edinerek kurulmuş olan Tokyo Üniversitesinden farklı olarak
Kyoto Üniversitesi Almanya'nın özgürlükçü eğitim modelini benimsemiş ve daha ilk
kuruluşundan itibaren akademik yönden gelişmeyi hedeflemiştir. Bu yaklaşımıyla
Japonya’daki öncü araştırma üniversitelerinden biri olmuş ve Nobel Ödülü, Fields
Madalyası gibi ödüller kazanan birçok öğrenci ve araştırmacı yetiştirmiştir.149

İslami çalışmalar yönünden ise 2006 yılında Asya ve Afrika Alanı


Araştırmaları Lisansüstü Birimi'ne (ASAFAS) bağlı bir merkez olarak kurulan Kyoto
Üniversitesi'ndeki IAS Merkezi Batı Japonya’nın İslam ve İslam dünyası, günümüz
Ortadoğu’su ile ilgili en büyük çalışmalarını gerçekleştirmiştir. İlk NIHU projesinde
de yer almış olan bu merkezde "İslam Dünyasında Uluslararası Kuruluşlar ve
Küresel Ağlar" başlığı altında uluslararası ilişkiler, bilgi ağları, İslami finans, Sufi
tarikatlarının yayılması, İslam hukuku gibi konular araştırılmıştır ve günümüzde de
devam etmektedir.150 Bu çalışmalarla lisansüstü düzeyde bir müfredatın geliştirilmesi,
daha sonra gelecek olan nesillerin eğitimini destekleyecek altyapı kaynaklarının
bulunması, ana kaynakların ve diğer materyallerin derlenmesi, lisansüstü düzeyde iş

148
İAS Center at Sophia University (SIAS), http://dept.sophia.ac.jp/is/SIAS/ias/sum/purp.html, (erişim:
24.09.2018).
149
Kyoudaijyuku, http://kyodai.kawai-juku.ac.jp/kyodai/feature/, (erişim: 24.09.2018).
150
Çalışmalar İngilizce ve Japoncada yapılmıştır. Kyoto Bulletin of İslamic Area Studies adı altında derlenen bu
çalışmalara internet sitesinden erişmek mümkündür, https://repository.kulib.kyoto-u.ac.jp/dspace/bulletin/kias,
(erişim: 24.09.2018).

69
birliği ve değişim odaklı uluslararası bir ağın kurulması ve lisansüstü eğitim ve
araştırma konusunda dünya çapında bilgi toplanması hedeflenmiştir.151

Kyoto Üniversitesi İslami Alan Araştırma Merkezi ’ in en büyük hedefi


Asya ve Afrika Alanı Araştırmaları Birimi ile birlikte genç araştırmacılar
yetiştirmektir. Bunun için araştırmacıların (insan kaynaklarının araştırma yönünden)
yetiştirilmesi yanında bu genç araştırmacıların görev alabileceği pozisyonların
çoğaltılması da önemli görülmüştür.

Bu merkezin yanında ayrıca, Malezya'da bir devlet üniversitesi olan


National University of Malaysia (Malezya Ulusal Üniversitesi) ile anlaşma yapılarak
152
Hadhari İslam Medeniyeti Araştırma Merkezi, Türkiye’deki Üsküdar
Üniversitesiyle anlaşma yapılarak Kenan Rifai Tasavvuf Araştırmaları Merkezi ek
merkez olarak kurulmuş ve böylece uluslararası akademik işbirliği
gerçekleştirilmiştir.153

3.3.5.3.5 Tōyō Bunko (Şarkiyat Kütüphanesi - The Oriental Library),


İslami Alan Araştırmaları Dokümantasyon Merkezi (TBIAS)

Kamu yararı için kurulmuş Toyo Bunko; Asya tarihi ve kültürü üzerine
araştırmalar yapan bir kütüphane ve araştırma enstitüsüdür. 1924 yılında Hisaya
Iwasaki tarafından kurulan bu enstitü Japonya’nın Şarkiyat alanındaki en eski ve en
büyük araştırma kütüphanesi olup dünyada da beş büyük Doğu çalışmaları
merkezlerinden biridir. Toplamda 13 araştırma gurubu bulunmakta olan bu enstitüde
tarihsel, kültürel araştırmalar yapılmaktadır.

151
İslami Alan Araştırmaları, https://docplayer.biz.tr/2506647-Islami-alan-arastirmalari-national-institutes-for-
the-humanities-of-japan-nihu-program-islamic-area-studies.html, (erişim: 27.09.2018).
152
The National University of Malaysia, Malaysia Can Provide Ideal Model For A Just Civil Society To The
World Says Japanese Islamic Don, 2012,
http://www.ukm.my/news/archive/year-2012/october-2012/malaysia-can-provide-ideal-model-for-a-just-civil-
society-to-the-world-says-japanese-islamic-don/, (erişim: 27.09.2018).
153
Center for Islamic Area Studies at Kyoto University, https://www.asafas.kyoto-u.ac.jp/kias/about.html,
(erişim: 27.09.2018).

70
Bu enstitünün bünyesinde bulunan İslami Alan Araştırmaları
Dokümantasyon Merkezi, bölge dillerinde yazılmış olan yerel kaynaklarını
toplumlara ayna tutan belgeler olarak görmekte olup bunlara özellikle önem
göstermektedir. İslami alanlardaki karmaşık siyasi, sosyal ve ekonomik yapıları
çözümleyebilmek için bu yerel kaynakları geniş bir perspektiften, sistematik biçimde
araştırmayı hedeflemektedir.

2006 yılında NIHU programında yer alarak Prof. Kosugi Yasushi


başkanlığında yürütülmüş olan bu kurum İslami bölgelerdeki araştırma
materyallerinin toplanıp kullanımının geliştirilerek tarihsel materyal çalışmalarında
öncü olmayı hedeflemiş ve bu bağlamda özellikle Arapça, Farsça, Osmanlıca olmak
üzere yerel dillerdeki kaynakların toplanması, bibliyografik bilgi ağların
oluşturulması, tarihsel belgelerle karşılaştırmalı araştırmaların icra edilmesi olmak
üzere üç projeyi diğer araştırma enstitüleri ve gruplarıyla işbirliği içinde
yürütmüştür.154

Bu kurumun İslam hukuku alanında gerçekleştirdiği en büyük çalışma


Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye’nin Japoncaya çevrilmesi olmuştur. Günümüzde İslami
finans dünya çapında ilgi çekmekte olup, Ortadoğu ve Güneydoğu Asya ülkelerinin
hukuki bilgilerinin anlaşılması, Japonya'nın finans endüstrisi ve hukuk toplumu için
acil bir ihtiyaç haline gelmiştir. Ancak bunun sağlanmasında önem arz eden İslam
hukuku üzerindeki çalışmalar, alan uzmanlarının yetersizliği gibi nedenlerle
Japonya’da geri kalmıştır.

Tohoku Üniversitesinde görevli Doç. Dr. Tomoki Okawara bu eksiğin bir


diğer sebebinin de günümüzde İslam fıkıh araştırmalarının metodolojisinden
kaynaklandığını belirtmektedir. Ona göre Orta Doğu ülkelerinin 19. yüzyıldan sonra
koyduğu kanunlar günümüze kadar Batı hukuku veya İslam hukuku olmak üzere iki
ayrı kısımda incelenmiştir. Sonuç olarak, İslam hukuku olarak sınıflandırılan
kanunlar klasik İslam fıkıh literatürünün hüküm ve ilkelerini hangi ölçüde içerdiğine

154
https://docplayer.biz.tr/2506647-Islami-alan-arastirmalari-national-institutes-for-the-humanities-of-
japan-nihu-program-islamic-area-studies.html, (erişim: 01.10.2018).

71
dair yapılan çalışmalarla sınırlı kalmış, Batı hukukuyla karşılaştırma yönünden ise
yetersiz kalmıştır. 155

Japon Araştırmacılar İslam hukuku olarak kategorize edilen Orta Doğu


Hukuku’nun Batı hukukundan önemli derecede etkilendiğini var sayarak 2011
yılından itibaren Mecelle’yi çalışma konusu olarak ele almıştır. Birçok alan
uzmanlarının iştirak ettiği bu çalışmada ilk yüz madde başta olmak üzere ‘bey ve
icare’ bölümleri Japoncaya tercüme edilerek mecellenin tamamı olan 1851 maddenin
yaklaşık üçte biri tamamlanarak yayınlanmıştır.156

155
Ōkawara Tomoki, Gendai isurāmu-hō kenkyū no atarashī chōsen ~ Chūtō saiken-hō no kokusai hikaku
bunseki, KAKENHI NEWS, 2016,sy.2. https://www.jsps.go.jp/j-
grantsinaid/22_letter/data/news_2016_vol2/p05.pdf,(erişim: 02.10.2018).
156
KAKENHI, Basic Study on Shariah and Modernity: Comprehensive Study on the Ottoman Civil Code, 2014,
https://kaken.nii.ac.jp/file/KAKENHI-PROJECT-23330006/23330006seika.pdf, (erişim: 02.10.2018).

72
3.3.5.3.5.1 Şarkiyat Kütüphanesi’nin Araştırma Organizasyonu

Şarkiyat kütüphanesinde günümüz İslami araştırmaları sınırsız Asya


araştırmaları bölümü altında yapılmaktadır. Araştırmalar konu ve içeriğine göre Arap
ülkeleri, Türkiye, İran ve Orta Asya olmak üzere dört guruba ayrılarak
yapılmaktadır.157

Sınırsız Asya araştırmaları Sınırsız Asya araştırmaları bölümü


*Kapsamlı Asya araştırmaları gurubu
*Çağdaş Çin araştırmaları gurubu
Araştırma bölümü *Güncel İslami araştırmaları
gurubu
Doğu Asya araştırmaları bölümü
Yönetim Kurulu * Modern Çağ Öncesi dönemi
Çin araştırmaları gurubu
* Modern Çağ dönemi Çin
araştırmaları gurubu
* Kuzeydoğu Asya araştırmaları
gurubu
*Japonya araştırmaları gurubu
Tarih ve kültür araştırmaları İç Asya araştırmaları bölümü
*Orta Asya araştırmaları gurubu
*Tibet araştırmaları gurubu
Hint ve Güneydoğu Asya
araştırmaları bölümü
*Hint araştırmaları gurubu
*Güneydoğu Asya araştırmaları
gurubu
Batı Asya araştırmaları bölümü
* Batı Asya araştırmaları gurubu
Belge araştırmaları Belge araştırmaları bölümü
*Doğu Asya malzemeleri araştırma
Büro gurubu

157
Tōyōbunko kenkyū-bu, 2013, http://www.toyo-bunko.or.jp/research/organization.html, (erişim: 02.10.2018).

73
3.3.5.3.5.2 Japonya’daki İslami Alan Araştırmalarının Üniversiteler
Arası Organizasyon Şeması

Sophia Üniversitesi IAS Merkezi


Japonya Ulusal Beşeri
İslam Araştırmaları Merkezi (SIAS)
Bilimler Enstitüleri (NIHU)
Programı

Tokyo Üniversitesi IAS Merkezi, Waseda Üniversitesi, İslami Alan Kyoto Üniversitesi IAS Merkezi
Beşeri Bilimler ve Sosyoloji Araştırmaları Ana Merkezi (WIAS) Asya ve Afrika Alanı Araştırmaları
Lisansüstü Birimi(TIAS) Lisansüstü Birimi(KIAS)

Toyo Bunko IAS Merkezi İslami Alan


Araştırmaları Dokümantasyon
Merkezi (TBIAS)

NİHU’nun düzenlemiş olduğu İslami Alan Araştırmaları 2016 yılında


bitmiştir ancak buna müteakip aynı yılda yine NIHU programı tarafından Güncel
Ortadoğu Alan Araştırmaları adı altında altı yıl sürecek olan yeni bir araştırma
projesi başlatılmıştır.158

158
Ningen bunka kenkyū-kikou, Gendai Chūtō chiiki kenkyū suishin jigyō' kihon keikaku, 2015,
https://www.nihu.jp/sites/default/files/MasterPlan_AreaStudies_MiddleEastAsia.pdf, (erişim: 02.10.2018).

74
Modern Orta Doğu için NIHU Alan Çalışmaları Projesi'nin temel araştırma
teması “Çoğulcu ve Çok Saygın Bir Topluma Doğru: Küresel Değişim Çağında
Ortadoğu Halkları ve Kültürleri”dir. Bu geniş çerçevenin bir parçası olarak, NIHU
“Kültürel Kaynakların Dönüşümü ve Modern Orta Doğu'da Özel hayatın Yeniden
Yapılandırılması” konusuna odaklanmaktadır. Tanımadığınız kişiler, bilmediğiniz
yerler ve bilgiler ile şahsen ve tesadüfi karşılaşmalar, Orta Doğu'da yaşayanların
yaşam dünyalarını şekillendirmede önemli bir rol oynamaktadır. NIHU ise, Bu
kişisel alanın (özel hayatın) niteliklerini açıklığa kavuşturmaya çalışmaktadır. 1-
Kişisel konum ile kamusal konum arasındaki sınır nerede yatıyor? 2- Kişisel alanlar
(özel hayat) cemiyet kalıplarına veya dünya görüşlerine nasıl bağlanır? 3-Hangi
şekillerde kültürel kaynaklar kişisel alanın (özel hayatın) yeniden yapılandırılmasını
yansıtmaktadır?

Bu 6 yıllık proje Modern Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Ulusal Etnoloji


Müzesini merkez bürosu edinerek toplamda beş enstitü tarafından yürütülmektedir.
Bunlar Tokyo Gaikokugo Üniversitesi Asya ve Afrika Dilleri ve Kültürleri Araştırma
Enstitüsü159, Sophia Üniversitesi İslam Araştırmaları Merkezi,160 Kyoto Üniversitesi
Asya ve Afrika Bölgesi Araştırmaları Enstitüsü'ne bağlı İslam Bölgesel Araştırma
Merkezi, 161 Akita Üniversitesi Uluslararası Kaynak Bilimleri Fakültesi 162 ve Orta
163
Doğu Çalışmaları Merkezi Ulusal Etnoloji Müzesidir. NIHU araştırma
görevlilerini yurt dışına göndererek, yabancı araştırmacılara ev sahipliği yaparak,
uluslararası sempozyumlar ve sergiler planlayarak, ortak kurumları ile işbirliği yapıp
sonuçları yayınlayacaktır.

159
Tokyo University of Foreign Studies, The Research Institute for Languages and Cultures of Asia and Africa,
http://www.aa.tufs.ac.jp/en, (erişim: 04.10.2018).
160
Sophia University, Center of Islamic Area Studies,
http://dept.sophia.ac.jp/is/SIAS/english/index.html, (erişim: 04.10.2018).
161
Kyoto University, Graduate School of Asian and African Area Studies, https://www.asafas.kyoto-u.ac.jp/en/,
(erişim: 04.10.2018).
162
Akita University, Faculty of International Resource Science, http://www.akita-u.ac.jp/shigen/eng/index.html,
(erişim: 04.10.2018).
163
Center for Modern Middle East Studies, National Museum of Ethnology,
http://www.minpaku.ac.jp/nihu/cmmes/index.html, (erişim: 04.10.2018).

75
2006 yılından 2016 yılına kadar NIHU’nun düzenlemiş olduğu İslami alan
araştırmalarında hizmet etmiş olan bazı merkezler ise NIHU’nun “Güncel Ortadoğu
Alan Araştırmaları” projesine dâhil olmamaktadır. Ancak bu merkezler bireysel ya
da ortak çalışmalarını devam ettirmektedir. Örneğin Waseda Üniversitesi günümüzde
İslam Bölgesel Çalışma Enstitüsü olarak Sophia Üniversitesi ile Asya ve Afrika’daki
çeşitli dinler arası ilişkilerin tarihi ve güncel durumu ile ilgili çalışmaları
sürdürmektedir. Bunun yanında Kyoto Üniversitesi ile tasavvuf alanında ortak
çalışmaları da bulunmaktadır. Şarkiyat Kütüphanesinde ise İslami alan araştırmaları
dokümantasyon merkezinde Batı Asya araştırmaları Gurubu ve Güncel İslami
Araştırmaları Gurubunda Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye üzerindeki çalışmalar başta
olmak üzere İslam bağlamındaki çeşitli çalışmaları devam etmektedir.

3.3.5.4 Japonya’da İslami Araştırmalar ve Oryantalizm

Günümüzde Japonya’daki üniversitelerde İslami ders ve çalışmaların çoğu


doğrudan Batı ülkelerinden alınmış kaynaklar üzerinden yapılmaktadır. Hatta
Budizm gibi Japonların kendi gelenekleri dahi, Meiji Restorasyonuyla beraber Batı
sistemi eğitimde model alındığından dolayı oryantalist çalışmalar bile Batı
kaynaklarından incelenmeye başlanılmıştır. 164 Japonların Budizm’e bir yabancının
perspektifinden bakması nesnelleştirme ve yeni bir şeyleri fark etme yönünden
faydalı olabilse de aslen İslamiyet’e oldukça uzak olan Japonların, İslamiyet’e
önyargılı bakan Batı gibi yabancı ülkeler aracılığıyla İslamiyet’i çalışmasının sağlıklı
bir yaklaşım olduğu söylenemez. Japon fıkıhçı Kou Nakata Japonya’da Batılaşma ve
bu süreçle Batı bakış açısının özümsenmiş olması sebebiyle Japonların anlamakta
zorlandıkları İslam’ı, esas kaynaklardan öğrenmek için çaba sarf etmek yerine Batı
tarafından şekillendirilmiş sanal bir görüntüyü anlamayı daha kolay karşılayıp
bununla yetindiklerini söyler.165

İkinci dünya savaşından sonra İslami çalışmaları başlatan Yūzō İtagaki ve


Wataru Miki savaş öncesi İslami çalışmaların Japonya tarafından sömürge aracı

164
Hitoshi Katou, Bukkyō bunken-gaku ni okeru shomondai, Osakadaigaku, 1997, sy. 3, s. 97,
https://ci.nii.ac.jp/els/contentscinii_20180907163715.pdf?id=ART0009070861, (erişim: 08.10.2018).
165
Nakata, Isurāmu-hō to wa nani ka?, s.44.

76
olarak kullanılmış olmasını bir mahcubiyet olarak görmüş ve İslami çalışmalar
aracılığıyla Batı oryantalizmini tenkit yönünde girişimlere başlamıştır.166 Ancak bu
kişilerin çalışmaların her ne kadar Japonya’daki dünya tarihi ve uluslararası ilişkiler
alanındaki yanılgıların ortaya çıkarılması yönünde birtakım faydaları olsa da
İslamiyet’in içeriğinin anlaşılması sağlanamamış olduğundan netice olarak
Japonya’da anlatılan İslam, oryantalizmin etkisinden arındırılamamıştır. 167

Günümüzde de Japonya’nın İslami çalışmalarda Batının oryantalist


modelinden kurtulamaması ise yüksek eğitim sisteminin yapısından
kaynaklanmaktadır. Geleneksel İslamİ ilimlerde fıkıh ve kelam gibi alanlarda
uzmanlaşmak için Arapça başta olmak üzere, Kur’an ve hadis gibi İslam’ın temel
ilimleri uzun bir sürece yayılarak işlenmektedir. Ancak Japonya’da böyle bir eğitim
sistemi bulunmamaktadır. Örneğin 1982 yılında Tokyo Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi'nde ilk ve tek olarak açılan İslam Dini Araştırma Bölümü üniversite
öğrencilerine İslam’la ilgili en temel bilgileri içeren dersi dahi üçüncü sınıfta
vermektedir. Yüksek lisansa alım sınavında Arapça zorunluluğu olmadığından
Arapça okuma ve yazmayı yüksek lisansa başladıktan sonra öğrenmeye başlayanlar
dahi bulunmaktadır. Ancak günümüzdeki üniversite sistemlerinde bölüm ve
uzmanlık alanı fark etmeksizin yüksek lisans öğrencilerinin akademik bir yazı
sunması zorunlu olmaktadır. Bundan dolayı Arapça okumakta zorlanan ve temel
İslami ilimler konusunda yetersiz olan öğrenciler birincil kaynaklardan neredeyse hiç
yararlanmadan Batılı ve Japon oryantalistlerin yazılarını okuyarak tez çalışmalarını
tamamlamaktadırlar. Birincil kaynaklardan yararlanarak daha üst düzeyde tezler
hazırlayabilen öğrenciler de bunu yurt dışında okudukları üniversitelerde vs. dillerini
geliştirip çalışmak istedikleri tez konularındaki eksikliklerini telafi etmeye
borçludurlar.168

Kou Nakata bu soruna çözüm olarak kültürel arası farkların anlaşıla


bilinmesi için antropolojide uygulanılan katılımcı gözlem metodunun önemini

166
Bu çalışmalarından biri Batı mantığını eleştiren Edward W. Said tarafından yazılmış Şarkiyatçılık adındaki
kitabını Japoncaya çevirmesi olmuştur. (http://www.heibonsha.co.jp/book/b160202.html, erişim: 08.10.2018).
167
Nakata, Isurāmu-hō to wa nani ka?, s.45.
168
Nakata, Isurāmu-hō to wa nani ka?, s.45.

77
vurgulamaktadır. Japonların kendi bulundukları ortamdan çok daha farklı bir yaşam
tarzı, düşünce ve değer ölçüsüne sahip İslam medeniyeti ve kültürünü
anlayabilmeleri için en az birkaç yıl Müslüman bir topluma karışıp İslami
kavramların nasıl bir geçmişe dayandığını ve nasıl bir sosyal bağlamda kullanıldığını
iyi anlamaları gerektiğini de ifade etmektedir. Ancak böyle yapılmadığı ve sadece
birkaç Arapça kitap gözden geçirilmekle kavramın yüzeysel benzerliğine aldanarak
kendi bakış açılarını İslamiyet’e yansıtmış olup yanılmış olunacağını da ilave
etmektedir.169

Japonya’daki Ortadoğu İslami araştırmalar ile Batıdaki Ortadoğu İslami


araştırmalar kıyaslandığında ikisi arasında ayırt edici bir özellik bulunmaktadır.
Batıdaki Uzak Doğu çalışmaları ve araştırmaları üzerinde büyük bir avantaj
sağlayacak durum; çalışmaların genellikle Arapça başta olmak üzere diğer
Müslüman ülkelerin dilini anadili düzeyinde bilen ve Müslüman bir ülkede doğup
buradan daha sonra göç etmiş Müslüman göçmenler tarafından yapılmasıdır. Bunun
sebebi ise dünyanın birçok bölgesini kolinize eden Batılıların hegemonyasından
dolayı Batıdaki Müslüman göçmenlerin çoğunun Batı dillerinde yetkin olmalarıdır.
Ancak Malezya ve Endonezya haricinde Müslüman ülkelerde kolonisi bulunmayan
ve daha sonra İkinci Dünya Savaşında buraları kaybeden Japonya için böyle bir
durum söz konusu olmamıştır.170

Japonya’daki İslami çalışmaların bir diğer özelliği ise Japonya’daki din


akademisinde Hristiyanlık, Budizm ve Şintoizm alanındaki araştırmaların çoğu bu
dinlere mensup kişiler tarafından yapılmaktayken, İslam araştırmacıların nerdeyse
hiçbiri İslam dinine mensup olmamaktadır. Örnek olarak 1982 yılında kurulmuş olan
Tokyo Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İslam Bölümünde 2015 yılına kadar sadece
bir tane Japon Müslüman öğrenci bulunmuştur. Dolayısıyla Japonya’daki İslam adı
altında yapılan oryantalizm çalışmaları genel olarak ne Japon Müslümanlar
tarafından ne de Müslüman göçmenler tarafından yapılmaktadır. Aksine çoğunluk
gayrimüslimler tarafından yapılmaktadır. Mevcut eğitim sisteminden ötürü
Japonya’da İslami ilimler yeterince tahsil edilememektedir. Bu yüzden Japonya’daki

169
Nakata, Isurāmu-hō to wa nani ka?, s.46.
170
Nakata, Isurāmu-hō to wa nani ka?, s.46.

78
İslami çalışmalarda kişilerin İslamiyet’in kendisinden bahsetmesinden ziyade daha
çok İslamiyet’e kendi düşünce ve hayallerini yükledikleri görülmekte olup
çoğunlukla kendi ilgi alanları veya çıkarları ile sınırlanmış bir İslam
sunulmaktadır.171

3.3.5.5 Japonya’daki Üniversitelerde İslam Eğitimi

Günümüzde Japonya’daki Üniversitelerde ana dal olarak İslami İlimler


Fakültesi bulunmamaktadır. Japonya’da İslami eğitimleri verebilecek profesörlerin
esas alanları genelde tarih, siyaset, dil bilimleri ve uluslararası ilişkiler olup kendi
esas alanları içinde İslami çalışmalarını yürütmektedirler.

Lisans aşamasında İslami ilimleri öğrenmek isteyen öğrencilerin önünde üç


seçenek vardır:

Birincisi Din Bilimleri Anabilim Dalı’nın bulunduğu Doshisha ve Sophia


Üniversitesi gibi özel üniversitelerde eğitim almaktır. Örneğin Doshisha Üniversitesi
Din biliminde, ağırlıklı olarak Hıristiyanlık, Yahudilik ve İslamiyet hakkında
disiplinler arası ve kapsamlı bilgiler öğretilmektedir. Dinler, dil bilimi, tarih, felsefe,
psikoloji, sosyoloji ve siyaset bilimi gibi farklı perspektiften incelenmektedir. Bu
bakımdan üniversitenin çok yönlü ve farklı açılardan din hakkında düşünmeyi
sağlayan bir eğitim programı içerdiği söylenilebilir. Ancak bu bölümde her dinin
temel fikirleri görülmekte olup, ilahiyatın aksine, konular sosyal bilimler
perspektifinden işlendiği için yeterli bir İslami eğitim görülememektedir.

İkincisi ise, İslami alan araştırmaları enstitülerininin bulunduğu üniversitede


eğitim almaktır. Bu gibi üniversitelerdeki araştırma kurumunda görevli olan
profesörün bulunduğu bölüme başvurarak lisansta zorunlu olan araştırma gurubu
çalışmaları ve bitirme ödevini İslam’a dair seçerek İslami konularda araştırma
yapılabilmektedir. Ayrıca bu çalışmalar yetkili profesörün rehberliğinde
yapılmaktadır. Özellikle yabancı diller bölümünde dil eğitimi amaç değil araçtır. Asıl
hedeflenen şey ise alan araştırmaları ve uluslararası ilişkilere dair bir çalışma

171
Nakata, Isurāmu-hō to wa nani ka?, s.47.

79
yapmaktır. Bundan dolayı Arapça ve Farsça öğrenimi vesilesiyle İslam tarihi ve
kültürü de görülebilmektedir.

Üçüncüsü ise, Tokyo Üniversitesi edebiyat fakültesi İslam bölümünde


eğitim almaktır. Buna örnek olarak öncelikle İslami ilimler üzerine çalıştırmalar
başlatan Tokyo Üniversitesine göz atmak yerinde olacaktır.

Lisansüstü eğitimde ise yine aynı şekilde kendi alanları içinde İslam ile ilgili
çalışmalar yapan hocalarla yüksek lisans ve doktora tezi hazırlayarak İslami ilimleri
öğrenmek mümkündür. İslami ilimler alanında yetkili hocaların sayısı az olduğundan,
belirlenmiş konular ile ilgili uzman hocalar zaman zaman yurt dışından ya da
Japonya’da bulunan diğer üniversitelerden misafir olarak getirtilerek bu yöndeki
eksiklik telafi edilmeye çalışılmaktadır.

Burada örnek olarak ilk İslami ilimler üzere çalışmaları oluşturan Tokyo
Üniversitesine göz atmak yerinde olacak.

3.3.5.5.1 Tokyo Üniversitesi Örneği

İslam araştırma merkezinin bulunduğu Tokyo Üniversitesinde lisans


eğitimini İslam alanında yapmak mümkündür. Tokyo Üniversitesi Edebiyat
Fakültesinin altında yer alan İslam bölümünde yılda yaklaşık bir ile üç öğrenci
bulunmaktadır. Araştırmalar ve alıştırmalarda, Japonca, İngilizce, Arapça olarak
yazılmış kitaplar kullanılmaktadır. Dersler ana hatlarıyla İslam, özel dersler ve
Arapça dersler şeklinde ayrılmaktadır. Genel ders içeriği her yıl değişmektedir. Şu
ana kadar işlenmiş konu başlıkları ise şu şekildedir;

- Şii siyasal düşüncenin tarihi: İran'da ulusal sistem


- Modern Orta Doğu tarihi: Arap ve İsrail arasındaki ilişkiler
- İslami tasavvuf kavramlarının gözden geçirilmesi
- İslam aile hukuku
- İslam hukukunda alım satım
- İslam'da tabakat çalışmaları
- Çağdaş Arap edebiyatı

80
- Farsça Tasavvuf metin araştırması
- İslâm düşünce tarihinde işrak felsefesi (Hikmet-i İşrâk)
- Ruh teorisi üzerine karşılaştırmalı çalışma
- İslam dünyasında şehircilik teorisi
- İslam dünyasındaki kitaplar ve eğitimi
- Felsefe ve teoloji arasındaki çatışma
- Ana hatları ile Türk-İslam tarihi
- İslam’da ölüm ve yaşam
- Hadis problemleri

Günümüzde Tokyo Üniversitesinde İslami eğitim veren profesörlerden biri


Müslüman fıkıh akademisyenler bölümünde tanıtmış olduğumuz İslam hukukunu
inceleyen Prof. Hiroyuki Yanagihashi diğeri ise Tokyo Üniversitesi edebiyat bölümü
mezunu Doç. Dr. Tatsuya Kikuchi olmak üzere iki kişidir.

Doç. Dr. Tatsuya Kikuchi şimdiye kadar 7. yüzyıl sonrası Şiilik oluşum
döneminde, tenâsuh-reenkarnasyonunu ileri süren ve belirli bireylere ilahlık atfeden
Gâliyeliğin nasıl ortaya çıktığını ve bu gibi iddiaları içeren Şîilik içindeki düşünce
akımının "On İki İmam" düşüncesi, İsmâilîler ve Dürzîler, Nusayriler ve diğerleri
gibi "aşırı" azınlıklara ayrılmasını incelemiştir. Bundan sonra ise İsmâilîlik ve
Dürzîlik dışında, ana akım olan Sünnilerin fikirlerinin derlendiği 13. yüzyıldan bu
yana, Şii Fırkaların görüşlerinin nasıl bir değişim izlediğine yoğunlaşmayı
düşünmektedir. 172

İslami Çalışmalar Yüksek Lisans Kürsüsünün de bulunduğu bu üniversitede


İslam alanında yüksek lisans ve doktora yapmak da mümkündür. Tokyo üniversitesi
İslam bölümünün kuruluşundan bugüne kadar yapılmış tüm doktora tezleri aşağıdaki
şekildedir:

172
Graduate School of Humanities and Sogiology and Faculty of Letters, The University of Tokyo,
http://www.l.u-tokyo.ac.jp/teacher/database/220.html?phpMyAdmin=c53873f5a43613de1640d5512da37328,
(erişim: 15.10.2018).

81
- Naohide Yaguchi, “funain ibun isuhāku ‘igaku mondō-shū’ kenkyū”
(Huneyn b. İshak’ın Kitâbü’l-Mesâʾil fi’ṭ-ṭıb Adlı Eseri Üzerine Bir Araştırma),
Doktora tezi, Tokyo Üniversitesi, 2016.

- Gyìng'ēn Sòn, “Abd al - Raḥmān Jāmī no shinkō ni okeru sonzai ―-sei-ron


to shugyō-ron ” (Abdurrahman el-Câmî'nin Vahdet-i Vücûd Düşüncesi ve Riyazet
tTorisi), Doktora tezi, Tokyo Üniversitesi, 2015.

- Yōhei Kondō, “ibādo-ha isurāmu shisō ni okeru kyōdōtai-ron no kenkyū”


(İbadilik’de Velayet ve Beraet İnancı, Salaman ve Absal Hikâyelerin El Yazması
Üzerine Bir İnceleme), Doktora tezi, Tokyo Üniversitesi, 2013.

- Nobuko Morishita, “Arabia-go-ban ‘sarāmān to ibusāru monogatari’ no


shahon kenkyū: Kodai makki kara isurāmu e no bunka denpa ni kansuru bunken-
gaku-teki kōsatsu” (İbadilik’de Velayet ve Beraet İnancı, Salaman ve Absal
Hikâyelerin El Yazması Üzerine Bir İnceleme), Doktora tezi, Tokyo Üniversitesi,
2013.
- Mizue Katō, “denshō no naka no kami to sekai to ningen: Abū shaifu ‘igen
no sho’ no shisō kenkyū” (Ebû Şeyh’in Kitabü'l-Azamet Adlı Eseri Üzerine Bir
İnceleme), Doktora tezi, Tokyo Üniversitesi, 2012.

- Hitomi Ono, “isurāmu-hō no kosodate-kan: Hōgaku-sha-kan no ifutirāfu


kara mita māriku-ha no tokuchō” (İslam Hukukunda Çocuk Yetiştirme: Fakihlerin
İhtilafı Arasında Maliki Mezhebinin Özelliği), Doktora tezi, Tokyo Üniversitesi,
2011.
- Yō Īyama, “isurāmu ni okeru `hō no mokuteki': Masuraha gainen no riron to
jissen” (İslam Hukukunda Çocuk Yetiştirme: Fukahaların İhtilafı Arasında Maliki
Mezhebinin Özelliği), Doktora tezi, Tokyo Üniversitesi, 2009.

- Reiko Ōkawa, “kuruān to sono kaishakusho ni mirareru keiji to shomotsu”


(Kur’an ve Tefsirlerde Görülen Vahiy ve Kitap Anlayışı), Doktora tezi, Tokyo
Üniversitesi, 2003.

82
- Ken Aoki, “chūsei Indo no isurāmu-teki zoroasutā kyō: Āzaru kaivu~ān
gakuha no shisō to sāsān ōchō jidai zoroasutā kyō kara no renzoku-sei” (Ortaçağ
Hindistanın'da İslamdan Etkilenen Zerdüştlük – Azar · Kaivan mezhep Düşüncesi ve
Sasani Hanedanlığı Zerdüştlüğünden Bugüne Gelişi), Doktora tezi, Tokyo
Üniversitesi, 2002.

- Kaoru Aoyagi, “fafuruddīn rāzī no uchū-ron ”(Fahreddin Razi’nin Varlık


Anlayışı), Doktora tezi, Tokyo Üniversitesi, 2000.

- Tatsuya Kikuchi, “isumāīru-ha no shinwa to tetsugaku: Hamīdo~uddīn


kirumānī no shisō o chūshin to shite” (İsmailîlerin Mitleri ve Felsefesi: Hamîdüddin
el-Kirmânî’nin Düşüncesi Ekseninde Bir Çalışma), Doktora tezi, Tokyo Üniversitesi,
1997.
- Kyōko Yoshida, “jū ni imāmu shīa-ha ni okeru gaiba-ron no keisei: Shaifu
sado~ūku no hōhō to igi” (12 İmam Şiiliğin'de Gaib Teorisinin Oluşumu: Şeyh
Sadık'ın Yolu ve Önemi), Doktora tezi, Tokyo Üniversitesi, 1997.

3.3.5.6 Japonca Fıkhî Eserler

1869 yılından 1988 yılına kadar Japonya’da basılmış olan Orta Doğu İslam
araştırma literatürlerini kapsayan katalogda 15.000’den fazla kayıt bulunmaktadır.
Ancak bunlardan sadece 248’i günümüzdeki İslam Hukuku ile ilgili olmakta ve çoğu
ulusal hukuk olarak incelenmektedir. Fıkıh ile ilgili çalışmalar; giriş mahiyetindeki
kitaplar ve fıkıh usulü kavramlarını açıklayan çalışmalar da dâhil edilse 100’e
ulaşmamıştır.

1995 yılında basılmış İslam Araştırmaları El Kitabı’ndaki İslam hukuku ile


ilgili literatür listesinde ise çevrilmiş kitaplar istisna edildiğinde sadece Hiroyuki
Yanagihashi tarafından 1993 yılında yazılmış şeriat ve fıkıh ile ilgili makale
bulunmaktadır.

83
Burada Japonya’daki İslam Hukuku araştırmalarını Müslüman ülkelerdeki
İslam hukuku, fıkıh usulü ve fıkıh olmak üzere üç ana başlığa ayırarak sırasıyla ele
alacağız.

3.3.5.6.1 Müslüman Ülkelerde Yürürlükte Olan İslam Hukukunun


İncelenmesi

Günümüzde Müslüman ülkelerin ulusal hukukları Batı kökenli insanlar


tarafından belirlenmiş kanunlar olup bunlara gerçek manada İslam hukuku
denilememektedir. Ancak Batı’da ve Japonya’da akademisyenlerin Müslüman
ülkelerin ulusal hukukunda bulunan fıkıh ile ilgili hükümleri barındıran kısımları
seçip bunları İslam hukuku olarak değerlendirdikleri sıkla görülmektedir. Bu çeşit
araştırmalardan Yukihisa Koga’nın yazmış olduğu "Uluslararası İslam Devleti
Hukuku Normları", 173 Yasunori Sanada ve Akira Matsumura’nın yazmış olduğu
"İslam Aile Hukuku"174 gibi çalışmalar buna örnek olarak gösterilebilir. Ancak bu
alandaki çalışmalarda araştırmacıların İslami temel ilimlere ve fıkhi genel
kavramlara yeterince hâkim olmamaları nedeniyle birçok ilkel hatalara rastlanmakta
olup henüz uluslararası akademik seviyeye ulaşılamamıştır.

3.3.5.6.2 Fıkıh Usulü Araştırmaları

Bu alanda İcma gibi müstakil konuların ele alındığı monografiler


bulunmakla beraber henüz kapsamlı bir akademik çalışma mevcut değildir. Ancak
fıkıh usulüne dair Arapçadan çevrilmiş bazı tercüme edilmiş eserler mevcuttur.
Bunlardan biri Sachiko Murata tarafından çevrilmiş Şii klasiklerinden Şehid-i Sanî
lâkabıyla tanınan Zeynuddin b. Ali b. Ahmed Âmulî’nin Maalim’id-din fi’l-usul’ü,

173
Yukihisa Koga, İsurāmu kokka no kokusai-hō kihan, keisōshobō, 1991.
174
Yoshinori Sanada ve Akira Matsumura, İsurāmu mibun-hō kankei, hikaku hōgaku kenkyūjo, 2001. Bu kitapta
Müslüman ülkelerden özellikle Mısır, Suriye ve Tunus’taki aile hukuku, Arap Biliği’ni oluşturan Arap
ülkelerinin ortak bir yasanın oluşturulmasını hedefleyerek oluşturdukları “Birleşmiş Arap Aile Hukuku” ve
Dünyada Müslüman olmayan ülkelere dağılmış ve oralarda yaşayan tüm Müslümanları kapsayan Aile Hukuku
ele alınmaktadır.

84
diğeri ise Toracirou Nakamura tarafından çevrilmiş Sünni klasiklerden Abdülvehhab
Hallaf’ın İlmu usuli'l-fıkh’ıdır.

3.3.5.6.3 Fıkıh Araştırmaları

Japonya’da fıkıh ile ilgili çalışmalar genelde tarihçiler tarafından bireysel


çalışmalar şeklinde yapılmıştır. Fıkhın tüm alanını içeren kapsamlı bir fıkıh kitabı
olarak sadece “İslam Hukuku” adıyla 1976 yılında Shiro Tōmine tarafından yazılmış
bir eser bulunmaktadır. Ancak bu eser Arapça klasik metinlerden değil Batı
dillerinde yazılmış ikincil kaynaklardan çevirtilerek bir araya getirilmiş olduğundan
eksik sayılmaktadır.

Genelde tarihçiler tarafından yapılan fıkhi çalışmalarda tarihsel malzemeler


ek malzemeler olarak fıkıh literatüründe kullanıldığından tam manada bir fıkıh
çalışması olduğu söylenemez. Ancak, aslen bir tarihçi olup daha sonra İslami ilimler
tahsil edip fıkhi çalışmalarda yoğunlaşmış şahıslar da bulunmaktadır. Hiroyuki
Yanagihashi bunlardan biri olup Batı ülkelerinde de çokça övgü almıştır. Japonca
olarak yazdığı eserlerden 1998 yılında yayınlanan İslam’da Mülkiyet Hukuku’nun
Oluşumu ve Değişimi ve 2001 yılında yayınlanan İslam Aile Hukuku kitapları vardır.
Kou Nakata ilk eseri, oryantalist tarihçilerin metodoloji kalıntılarının eserde
görülmesinden ve hadislerin Hz. Peygamber’in (sav) söz, fiil ve takrirlerini nakleden
haberler olmadığını savunan Ignaz Goldizher (1850–1921) ve Joseph Schacht (1902–
1969) gibi şahısları tenkit etmeden, onlara bağımlı kalması konusunda
eleştirmektedir. İkincisinde ise dört mezhebin ana görüşlerinin yeterince
175
tanıtılmadığını eleştirerek deneysel bir çalışma olduğunu belirtmektedir.

3.3.5.7 Klasik Fıkıh Metinlerinin Japoncaya Çevrilmesi

Japonya’da 2003 yılında yayımlanan Kou Nakata’nın ‘İslam Hukuku’nun


Yapısı- Hanbeli Mezhebinde İbadet’ adlı eseri klasik kaynaklardan çeşitli görüşler
nakletmiş olması ve ibadet bölümünden başlayarak muamelat bölümüne kadar
uzanan kapsamlı bir çalışma olması yönüyle oldukça dikkat çekicidir. Zira daha önce

175
Kou Nakata, Honpō ni okeru isurāmu-hō no kenkyū/ hon'yaku no genjō, s. 2.

85
Japonya’da böyle akademik bir yaklaşım ile orijinal klasik kaynaklardan
yararlanılarak yapılmış herhangi bir çalışma yoktu. Müellif bu kitapta İslam fıkhını
bir bütün olarak Japon Müslümanlara ve araştırmacılara aktarmayı hedeflemektedir.
İbadet ve muamelat olmak üzere iki ciltten oluşacak kitabın ibadet bölümü
tamamlanıp yayınlanmış, muamelat bölümü üzerindeki çalışmalar ise henüz devam
etmektedir.

Mezkûr kitap el-Hicâvi'nin Zâdi'l-müstakni’deki ibadet ile ilgili bölümünün


176
detaylı tercüme ve açıklamasından oluşmaktadır Müellif kitabında Hanbeli
mezhebi üzerinden örnekler vermesinin nedenlerini zikretmektedir. Bu nedenlerden
ilki öğrencilik yıllarında Hanbeli mezhebinden İbn Teymiye’yi çalışıp ona ait es-
Siyasetü’ş-şeriyye kitabını tercüme etmesidir. İkinci neden olarak ise günümüzde
İslami hareketlerde hem lider konumunda olan hem de petrol ihracatı ile Japonya’yla
büyük bir ticari ilişkisi olan Suudi Arabistanın resmi mezhebinin Hanbeli mezhebi
olması gibi pratik sebeplere dayandığını belirtmiştir.177

Kitapta çeviri ve farklı görüşlerin serd edilmesinde kaynak olarak


yararlanılan eserler başta İbn Kudâme'ye ait olan “el-Muğnî”nin muhtasarı Zâdi'l-
müstakni olmak üzere bunun şerhi olan el-Buhûtî'nin “er-Ravdu'l-murbi' bi-şerhi
Zâdi'l-müstakni”, hâşiyesi olan İbrahim el-Büleyhi’nin Es-Selsebil Fî Mârifeti'd
Delil’i, İbn Kudâme'nin “el-Muğnî”ve “Aĥmed b. Ĥanbel’in el-Kâfî fî fıķhi'l-
İmâmi'l-mübeccel adlı eseri”, Ebu İshak İbn Müflih’in el-Mubdi’si, el-Merdâvî’nin
el-İnsâf fî ma‘rifeti’r-râcih mine’l-hilâf ala mezhebi'l-İmami’l-mübeccel Ahmed b.
Hanbel adlı kitabı, Vehbe ez-Zühaylî’nin el-Fıkhu’l-Hanbeli el-Müyesser gibi
Hanbeli mezhebine ait eserlerdir. Ayrıca müellif kitabında Kur’an-ı Kerim, hadis-i
şerif, icma, kıyas gibi kaynaklara da yer vererek, buna dayanan aynı mezhep içindeki
çoğunluk ve azınlık görüşleri arasındaki farklılığı da belirtmiştir.

Müellif kitabında öncelikle fıkıh ve Hanbeli mezhebini anlatmış, ardından


ibadet ile ilgili hükümleri Hanbeli mezhebindeki ortak görüşler üzerinden özetle
açıklamıştır. Daha sonra Hanbeli mezhebi teorisinin gelişimini okuyucuların ayrıntılı

176
Zâdi'l-müstakni’nin ceza hukuku bölümü Nobuo Mori tarafından kısmen Japoncaya tercüme edilmiştir.
177
Kou Nakata, Honpō ni okeru isurāmu-hō no kenkyū/ hon'yaku no genjō, s. 2.

86
bir şekilde tasavvur edebilmeleri için ibadet kısmından örnek olarak namazın cem
edilme meselesini, siyasetle ilgili konulardan ise zimmilerle ilgili hükümleri ele
almıştır. Bunlar açıklanırken Hanbeli mezhebinin gelişiminde her bir devri temsil
eden aşağıdaki sekiz eser kronolojik sıraya göre kitapta yer almıştır. Bunlar şu
şekildedir;

1. Abdurrahman b. Muhammed el-Bennâ’ya ait el-Fethu'r-Rabbânî li tertibi


Müsnedi'l-İmâm Ahmed b. Hanbel eş-Şeybânî 178

2. Hırakî’ye ait olan “el-Muhtasar” (el-Muğnî’nin muhtasarı)

3. İbn Kudâme'ye ait olan “el-Muğnî”

4. İbn Kudâme'ye ait olan “el-Muknî”

5. el-Hicâvi'nin el-Muknî isimli kitabının muhtasarı olan Zâdi'l-müstakni

6. Merdâvî’ye ait olan “el-İnsâf fî marifeti’r-râcih mine’l-hilâf alâ


mezhebi’l-İmâmi’l-mübeccel Ahmed b. Hanbel”

7. (Şeyh Mansur bin Yunus bin İdris) el-Buhûtî'ye ait “er-Ravdu'l-murbi' bi-
şerhi Zâdi'l-müstakni”

8. Kâsım en-Necdî’ye ayit Hâşiyetü'r-Ravzi'l-mürbi

Bunun yanında eserde yukarıda zikredilmiş iki meseleyle ilgili Hanbeli


mezhebinin genel görüşü ve diğer üç mezhepten farkını kıyaslayarak belirtmek için
dört mezhebe göre İslam fıkhını delil ve kaynaklarıyla anlatan eserlerden istifade
etmiştir. Bu eserler; el-Fıkhu`l-İslâmî ve edilletuhu, Şii Mezhebi ile mukayese
yapmak için İbnü'l-Mutahhar el-Hillî’nin Tabsıratü'l-Müteallimin fi-Ahkâmi'd-Din ve

178
Müsneddeki hadislerin fıkıh konularına göre hazırlamış ancak hadis isnadları zikredilmemiş 22. ciltten oluşan
bir eserdir.

87
yine İbnü'l-Mutahhar el-Hillî tarafından tahkik edilmiş Şehid-i Evvel’in el-
Lümü'atü'd-Dimeşkiyye şeklinde sıralanabilir.179

3.3.5.8 Japonya’da Fıkhî Sorunların Danışıldığı Kurum ve Şahıslar

Japonya’da özel fetva kurumu ya da şeriat mahkemesi bulunmamaktadır.


Japonya’da yaşayan Müslüman azınlıklar dini meselelerde bir sorunları olduğunda
daha önce izah edilmiş olan Takushoku Üniversitesi İslam Araştırma Enstitüsü
(Shariah research institute) ve Keio üniversitesi SFC araştırma Enstitüsü (İslam ve
Arap İslam Ülkeleri araştırmaları labovatoru) gibi Müslümanlar tarafından yürütülen
enstitülere sormaktadırlar. Sorunlarını ülke genelinden gelenlerle yapılan Japonya
Geneli Müslümanlar Toplantısı ile İslami ders halkalarındaki hocalarla, bulundukları
bölgedeki cami imamlarıyla, varsa yurt dışında tanıdıkları âlimler aracılığıyla
çözümlemektedirler. Bunlardan bir örnek olarak Japonya’da İslam hukuku alanında
icazet almış ilk kişi olarak bilinen Kou Nakata’nın 1998 yılında Suriye Arap
Cumhuriyeti, Ebu Nur Üniversitesi Suriye Yüksek Fetva Konseyi Başkanı Şeyh
Ahmed Kuftaro’dan aldığı fetvalar bulunmaktadır. Bu fetvalar şu şekildedir;

1. Soru:

Japonya gibi gayrimüslim bir toplumda yaşayan Müslümanların,


gayrimüslümlerin dini ritüellerinin uygulandığı cenaze, düğün gibi
dini ve içtimai münasebetlere iştirak etmelerinin sınırı/hükmü nedir?
Cevap:

“ Peygamber efendimiz (s.a.v) Müslüman olmayan hastaları ve


komşularını ziyaret etmiş, onların hallerini sormuştur. İhtiyaç
sahiplerine ihsanda bulunmuş, kötüleri affetmiş, onları nezaket ve
yumuşaklıkla İslamiyet’e davet etmiştir. Bu yüzden Müslüman
olmayan hastayı ziyaret etmek caizdir. Aynı şekilde cenazeye
katılmak ve tezkiyede bulunmak, Müslüman olmayanların içtimai
faaliyetlerine katılmak da böyle bir niyet taşındığında caizdir.
Ameller niyete göredir ve niyetin yeri kalptir. Bu onların kalbini
İslamiyet’e çevirme ya da İslamiyet’e gelecek olan zararları önlemek
ve İslamiyet’e karşı olan düşmanlıklarını hafifletmek için olmalıdır.

179
Bu kitabı incelemek için bkz. Kou Nakata, Isurāmu-hō no sonritsu kōzō-hanbarī-ha fikufu shinji-hen,
Nakanishiya shuppan, Tokyo 2003.

88
Bu tür faaliyetlere katılması kişini dine olan bağlılığını zaafiyete
uğratmamalı ve ihmaline sebep olmamalıdır.”180

2. Soru:

Japonya gibi gayrimüslim toplumda Müslüman akrabası olmayan


kişilerin gayrımüslim varisleri ölü yakma gibi geleneksel cenaze
uygulamaları üzerinde ısrar ettiklerinde Müslümanın cenazesine ne
yapılmalı? Zira Müslüman olmayan varisler, cenazeyi almalarının
kendilerinin hukuki bir hakkı olduğunu ifade etmektedirler. Bu
durum varisler ve yabancı Müslümanlar arasında sorun yaratmakta
olup intikam ve bugz etme gibi selbi duyguların yerleşmesine sebep
olmaktadır.

Cevap:

“Şehitlere mahsus olan gusül ve kefenleme hususundaki bazı istisnai


durumlar hariç ölünün defnedilmeden önce yıkanılıp kefenlenmesi
ve namazının kılınmasının farz-ı kifâye olduğuna dair âlimler
arasında ittifak vardır. Asıl olan bu olmakta olup Müslümanın
kendine zarar gelmeyecek ölçüde elinden gelen gayreti sarf etmesi
gerekir. Eğer ölü hakkında olacak bir tasarruf (amel) hayatta olana
zarar getirecekse hayatta olanın hakkı, ölünün hakkına tercih edilir.
İbn Kudâme şöyle der; çünkü hayattaki kişiye hürmet ve o kişinin
korunması ölü bir cesedin zarar görmesinden evladır.181 Bu meselede
ölünün hürmet ve hakkı ile hayatta olanın hakkı çatışmaktadır.
Müslüman ölünün hakkını yerine getirmek için olağan gücünü sarf
ettiği vakit, hayatta olanların hakkı ölünün hakkından üstün tutulur.
Allah’ın elçisi şöyle demiştir: “Size bir şeyi yapmanızı emrettiysem
ondan gücünüz yettiği kadarını yerine getirin’’182 Fıkıh usulündeki
“İki zarar ya da iki şerrin en hafifi tercih edilir’’ kaidesi gereğince de
bu böyledir. Nitekim burada ölüye olan zarar hayattakine olan
zarardan daha hafiftir. Dolayısıyla kanun varisler için bir avantaj
olup, eğer Müslüman biri kanuna karşı gelmekle zarara maruz
kalmaksızın elinden bir şey gelmiyorsa, ölüyü yıkayıp kefenledikten
sonra cenaze namazını kılıp ölüyü gayrimüslimlere teslim eder. Şuan
için bunu uygulayabilirler. ”183

180
Nakata, Isurāmu-hō to wa nani ka?, s.256.
181
İbn-i Kudâme, el Muğni II, 541.
182
İbn Mâce, İttibau’s-sünne, 2.
183
Nakata, İsuramuhou towananika, s.258.

89
3. Soru:

Prof. Dr. Vehbe Zuhayli el-Fıkhü'l İslami ve edilletuhu adındaki


eserinin 3. cilt 689. sayfasında Hristiyan ülkelerden ithal edilen
etlerin Allah adıyla kesilmemiş olsa da yenilebileceğini söylüyor.
Peki, şeriata uygun bir şekilde kesilmiş et belli bir zorlukla ancak
elde edile biliniyorsa bu durumda yine aynı şekilde dükkânlarda
satılan Amerika, Avusturalya gibi ülkelerden ithal edilmiş et
yenilebilinir mi?
Cevap:

“Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size helâldir’’ 184 ayetine


binaen Hristiyan ülkelerden ithal edilmiş etlerin yenilmesinde bir
sakınca yoktur. Ehl-i kitabın kesmiş olduğu etlerde Allah’ın isminin
zikredilmesi şart değildir. Böyle olduğu gibi “Bir adamın Peygamber
Efendimize (s.a.v) giderek ‘Ey Allah’ın Resulü, bizim içimizden
birinin hayvanı keserken Yüce Allah’ın ismini zikretmeyi
unuttuğundan haberiniz var mı’ diye sorduğunda, Peygamber
efendimizin (s.a.v) Allah’ın ismi her Müslümanın göğsündedir’’185
şeklinde cevap vermesine dayanarak Müslümanın kestiği ette de
Allah’ın ismini dile getirmesinin şart olmadığına varılmaktadır.
Dolayısıyla Ehl-i kitap’ın kestiği eti yemekte sorun yoktur. Ayrıca
eğer Müslümana zorluk olacaksa Müslüman tarafından kesilmiş etin
satın alınmasında zorunluluk yoktur.186

4. Soru:

Müslüman olup yeni yeni İslamiyet’i öğrenmeye başlamış olan


birinin İslam hukuku alanında belli bir mezhebe bağlanması şart
mıdır?
Cevap:

“İslam Müslümanlara belli bir mezhebe bağlı olmasını yükümlü


tutmayıp Müslümanların dinlerini sağlam bir İslam âliminden
öğrenmesini mecbur kılmaktadır. Bunun dayanağı şu ayettir “Eğer
bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun” 187 Böylece Müslüman olan
yeni talebelerin mezhebi ona fetva veren kişinin mezhebi
üzerinedir. ”188

184
Mâide 5/5.
185
İmam eş-Şirbînî, Muğnil-muhtâc, VI,95.
186
Nakata, İsurāmu-hō to wa nani ka?, s.260.
187
Enbiyâ 21/7.
188
Nakata, Isurāmu-hō to wa nani ka?, s.262.

90
3.3.5.9 Japonya’da Fıkıh Alanındaki Çalışmalar Esnasında Ortaya
Çıkan Problemler ve Çözüm Yolları

Vermiş olduğumuz örneklerden de anlaşılıyor ki Japonya’da İslam hukuku


alanında çalışmalar yapan Müslüman akademisyenler ilmi yönden donanımlı ve fakat
sayı itibariyle oldukça az olup başka üniversitelerden hocalargetirtilerek bu açığın
kapatılması çalışılmaktedır. İlim tahsil etmiş Müslüman akademisyenlerin az
bulunması diğer İslami alanlar için de geçerli olmakta olup gerek hocalar gerek
araştırmacılar çoğunlukla gayrimüslimlerden oluşmaktadır. İslamiyetin esas
kaynaklardan çalışılması için bazı üniversitelerde klasik metinler de okutulmaya
çalışılmaktadır. Kaynak olan kitaplar Arapça olduğundan dolayı imkânlar ölçüsünde
Arap hocalar getirtilmeye çalışılmaktadır. Bu hocaların ayrıca Japonca biliyor olması
da gerek duyulmakta ancak alanı İslami ilimler olup Arapçayı ve Japoncayı ileri
düzeyde bilenlerin bulunması pek mümkün olmadığından dolayı çoğunlukla alanı
farklı olan kişiler hoca olarak görevlendirilmektedir. Derslerde kullanılan Arapça
klasik metinler haricindeki eğitim materyellerinde ise batı kaynaklı kitaplar ya da
Japonca olarak yazılmış kitaplar kullanılmaktadır. Bu kitaplar ise kapsam ve içerik
bakımından yüzeysel kalmakta olup yeterli olduğu söylenilememektedir. Bu yüzden
kaliteli bir İslami eğiti almak isteyenlerin çoğu yurt dışında okumayı tercih
etmektedir. Ancak Günümüzde Japon toplumunda İslamiyet ve doğu ülkelerine olan
ilgi ve alakalarının artışta olduğu düşünülürse Japonyada İslami alanda eğitim almak
isteyenlerin sayısının artması uzak bir ihtimal değildir. Böyle bir ihtiyaç
doğuduğunda Japonyadaki üniversitelerde daha verimli ve kaliteli derslerin
verilebilmesi için Japonyada yetişmiş İslami ilimlere ilgisi olan Müslüman nesillerin
yurt dışında Arapça ve İslami ilimleri tahsil etmelerine destek olup Japon
üniversitelerinde öğretim görevlisi olmalarını sağlamak önemli bir katkı
sağlayacaktır. Japonca olarak yazılmış eğitim materyellerinin eksiğinin kapatılması
ve zenginleştirilmesi için ise Türkiyedeki ilahiyat fakültelerinde kullanılan ders
kitaplarının bir kısmının Japoncaya çevirilmesi ile mümkün olabilir.
İslam ülkelerinde yaşanan siyasal olayların doğru anlaşılması ve

91
Japonyadaki İslam araştırmalar ve eğitim için zemin oluşturmasının hedeflenelerek
ve bu amaçla yapılan İslami alan araştırmaları ise kısmen faydalı olmuş olsada yine
bazı problemler içermektedir. Bunlardan en büyük problemlerden biri adı üzerine
alan çalışması olduğu için çalışmaların çoğunlukla İslamın nasıl bir din olup ne tür
hükümleri içerdiğini araştırmak yerine İslami bölgelerdeki Müslümanların yaşam
tarzı ve yaklaşımlarının deneysel ve gözlemci yaklaşımla inceleniyor olmasıdır. 2007
yılında İslami alan araştırmaları adı altında yapılmış “ İslam'daki ibadetin kapsamlı
anlaşılması – Orta Doğu ve Güneydoğu Asya'da Vaka Çalışmaları ” 189başlığındaki
çalışma buna güzel bir örnektir. Burada konu ibadet olmasına rağmen fıkıh
kitaplarına değinilmemiş belirlenmiş bölgede soru sorma ve gözlem aracılığıyla
varılmış sonuçlar sunulmaktadır. Bununla beraber helal sertifikalandırma, İslamda
kadın gibi konularda ele alınmakta ancak her nekadar Müslüman ülkelerde olsaa
kültür ve geleneklerde karışabilmekte ve İslami değerlerden uzak bir yaşam tarzı da
olableceğinden bu tür çalışmalarda İslamiyeti yansıtmayan hatalarla da
karşılaşılabilmektedir. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için alan çalışmalarında
İslamın özünde nasıl olduğu veya olması gerektiğine dair malumatlarada yer
verilmesi gerekmekte bunun içinde İslamiyeti ana kaynaklarından araştırabilecek
öğrencilerin yetiştirilebilmesi için üniversiteler arası anlaşmalar yapılarak değişim
programlarının çoğaltılması ve ilerletilmesi gerekli görülmektedir.

Yayımlar konusundaki Problemlere gelinirse, Japonca ’ya çevrilmiş ya da


Japonca olarak yazılmış fıkıh ve ilmihal kitapları bulunmaktadır. Ancak bu kitapların
bir kısmı konuları çok yüzeysel olarak ele almakta, diğer kısmı ise ayrıntılı fakat
‘namaz’ gibi sadece belli konularla sınırlı kalmaktadır. Bu yüzden birçok Japon
Müslüman katıldıkları ders halkasındaki hocalardan ya da tanıdığı Müslüman
şahıslar aracılığıyla bilgi edinmeye çalışmaktadır. Lakin bilgilendiren kişiler farklı
mezheplere, farklı kültürlere ve yaşam standartlarına sahip olduklarından standart bir
cevap ortaya çıkmamakta, bu ise bilgi kirliliğine sebep olmaktadır. Bu sorunun
çözümlenebilmesi için geniş kapsamlı fıkıh kitaplarının çevrilmesi gerekmektedir.
Çeviri esnasında ise sadece metne bağlı kalarak ve halkın anlamakta zorlanacağı

189
Mizugi Kosugi, “İsurāmu ni okeru sarā (reihai) no sōgō-teki rikai o mezashite ― Chūtō to Tōnan'ajia no jirei
o chūshin ni ―” (İslam'daki ibadetin kapsamlı anlaşılması – Orta Doğu ve Güneydoğu Asya'da Vaka
Çalışmaları), Kyoto Bulletin of Islamic Area Studies, 2007, c.1,sy.2, s165-209.

92
terimler yerine, geniş kitleye hitap edecek kolay bir anlatım üslubu esas alınmalıdır.
Cami ve mescit konusunda karşılaşılan en büyük sorunlar ise; yetişmiş Japon
imam sayısının eksik olması ( 5 mescit dışında Japon imam bulunmamaktadır),
yabancı ülkelerden gelen imamlara mescitlerin çoğunun dini vakıf statüsü olmadığı
için vize temin edilememesi ve bu yüzden birçok mescidin düzenli imamının
bulunmamasıdır. Bunun yanında farklı ülkelerden gelen yabancı Müslümanların
farklı kültür yapısına sahip olmasından dolayı hem kendi aralarında hem de
Japonlarla kültür çatışması yaşanabilmektedir. Müslüman yabancılarla Müslüman
Japonların dil ve kültür farklılığından dolayı iletişim zorluğu yaşaması ve yeni
Müslüman olmuş Japonların İslami konularda tek elden bilgi alamamasından dolayı
bilgi kirliliğinin oluşması da çözüme kavuşturulması gereken sorunlardandır.
Japonyada bulunan cami ve mescitler çoğunlukla Japonyadaki Müslümanların
ihtiyaçlarının giderilmesi üzerine devlet ya da malvarlığı olan şahıslar tarafından
desteklenerek kurulup sürürüldüğünden Japonların ihtiyaçlarını giderebilecek,
Japonlara yönelik ders halkaları ve faaliyetler pek bulunmamaktadır. İleriye dönük
olarak Japonların sorularını cevaplayacak Japon diline ve kültürüne hâkim donanımlı
cami imamlarının yetiştirilmesi ve bunun meslek olarak yapılabilmesi için düzenli
bir mali gelirin temini önemli olacaktır.

93
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM:

JAPONYA’DA HELAL SERTİFİKALANDIRMA VE BU


ALANDA

KARŞILAŞILAN SORUNLAR

94
4.1 JAPONYADA YAŞAYAN MÜSLÜMANLARIN HELAL
GIDAYA KARŞI YAKLAŞIMLARI VE TARİHİ SÜREÇ

4.1.1 Japonya’daki Helal Et Mevzusu ve Süreci

Japonya’da helal gıda konusunda ilk olarak öne çıkan sorun helal etin
bulunamaması olmuştur. Japonya’ya Müslümanların akın etmesi 1980’li yılların
ortasından sonradır. Ancak ondan önceki 1970’li yıllarda Pakistanlılar Japonya’ya iş
sebeplerinden dolayı göç etmeye başlamış ve 1980’li yılların başında 500 kişiden
oluşan bir toplum oluşmuştur. Gayrimüslim bir ülke olan Japonya’da yaşamaya
başlayan bu toplum, domuz etinden kaçınmaya çalışmıştır. Bundan dolayı helal
kesim olmamalarına rağmen genel pazarlardaki tavuk eti ile dana etiyle yetinmek
durumunda kalmışlardır. Sadia isimli firma 1990 yılında Brezilya’dan ilk helal
sertifikalı ve damgalı tavuk eti ve türevlerini azar azar getirmeye başlamış ve 1998
yılı itibari ile Japonya marketinde iyice yer edinmiştir. 2005 yılına gelindiğinde diğer
Brezilya firmaları da Japonya piyasasında boy göstermeye başlamıştır.190

Yerli piyasada ise et kesim tesisleri ile irtibat kuran kişilerin çıkmasıyla bazı
et kesim tesisleriyle anlaşılarak İslami kesim uygulanmaya başlanmıştır. İlk başlarda,
kesilen helal etler ev ya da camilerdeki buzluklarda korunarak namaza gelen
Müslümanlara gerçek maliyetiyle veya maliyetine çok yakın bir fiyatla satılmıştır.
Dolayısıyla helal etin satılması başlangıçta ticaretten ziyade Müslümanlar arası
yardımlaşmaya dayalı olmuştur. Müslümanlar arasındaki güven ve yardımlaşma söz
konusu olduğundan paketlerin üzerinde helal olduğuna dair herhangi bir yazı ya da
işaret bulunmamıştır. 2002 yılında ise Endonezyalı bir öğrencinin, tavuk eti işletme
şirketine sahip olan Japon eşi, yerli tavuk etini Toukai bölgesinde toptan satmayı
teklif etmiş ve böylece sadece Müslüman toplum arasında sınırlı kalmayıp
Müslümanların işlettiği restoranlar, uçak içi yemeklere kadar büyük çapta helal etin
sunulması mümkün olmuştur. Pakette yazan helal yazısı, bu şirketin kendisine ait
olup helal olduğuna dair üçüncü bir kurumun denetim ve garantisi bulunmamaktadır.
Ancak satıcı ve alıcının Müslüman olmasından dolayı herhangi bir sorun teşkil

190
BRF, Our History, https://www.brf-global.com/en/about/brf/our-history/, (erişim:04.11.2018)

95
etmemiştir. Bu şirket daha sonra internet üzerinden de satış gerçekleştirerek
günümüzde de yine kendilerinin oluşturdukları helal yazısı ile satışa devam
etmektedir. Bununla beraber 2000’li yılların başından itibaren Avustralya’dan ithal
edilen sertifikalı helal kesim inek/dana ve koyun/kuzu eti oldukça artmıştır. Ancak
bununla birlikte bazıları helal sertifikası veren kurumlardan ücreti mukabilinde
sertifikalandırma yapmasına karşılık, bazıları güven esasına dayalı olarak sadece
helal damgası basılan Japonya içi helal kesim etlerde çoğalmıştır. Günümüzde helal
et kesimi yanında tüketicilerin helal ete ulaşmaları da 90’lı yıllara göre oldukça
kolaylaşmıştır. Özellikle Japonya’da soğutuculu ve donduruculu kargo sisteminin
ülkenin en ücra köşelerine kadar çok başarılı ve dakik bir şekilde ulaşması, bunun
yanında internet üzerinden alış verişlerin yaygın ve güvenilir olması helal kesim et
ve diğer helal gıdaları tüketenler açısından çok büyük bir avantaj olmuştur.
Müslümanların sayısı arttıkça bu döngü birbirini pozitiv şekilde tetikler hale
gelmiştir.191

4.1.2 Alkolle İlgili Farklı Görüşlerin Ortaya Çıkması

Helal etin ele geçmesi kolaylaşınca Japonya’da yaşayan Müslümanlar


arasında yeni bir mücadele başlamıştır. Daha önceleri gayrımüslim ülke olduğundan
dolayı helal gıda konusunda belli bir yere kadar taviz vermek kaçınılmaz görülürken
artık haram maddelerden kesin bir şekilde kaçınma yolu tercih edilmeye başlanmıştır.
1999 yılında Japon yemeklerinde sıklıkla kullanılan soya sosundaki tatlandırıcı
olarak kullanılan alkol büyük bir konu olmuştur. Bazıları Kur’an-ı Kerim’deki içki
yasağı geçen ayetteki “Hamr” kelimesinin aklı örten şeyler manasına gelip sarhoş
ettirici olup ürünlere katılan sarhoşluk vermeyecek derecede çok az bir miktar
alkolün hamr’dan farklı olduğunu savunmuştur. Bazıları da alkolün uçucu organik
madde olup ısıtıldığında alkol maddesi uçacağından sorun olmayacağını ayrıca
hamr’ın esasen üzümü mayalayarak elde edilen içecek olup tüm alkolleri
kapsamadığını savunmuştur. Koruyucu madde olarak soya sosuna ilave edilen
alkolün hamr’a tekabül etmediği görüşü de olmuştur. Ancak yabancı Müslümanlar
tüm alkollerin miktarı az olsa da haram olduğunu savunarak 1990 yılında Müslüman

191
Hajime Tanaka, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo, (04.Kasım.2018).

96
toplumlar arasında soya sosu yasağını paylaşılmıştır. Yabancı Müslümanla evli olan
Japonlar için ise hemen hemen tüm yemeklerde kullanılan soya sosunun
yasaklanması büyük bir sorun olmuş, İslami ders halkalarında sürekli konuşulan bir
192
mevzu haline gelmiştir. 1994 yılında yayımlanan Müslüman gazetede ise
Abdülkerim Tomioka Soya sosunun haram olup olmadığı konusunu ele alarak yeni
İslam dinine girenler için eğer günlük yaşamda sıkıntı doğuracaksa ‘Soya sosu ne
kadar içilse de sarhoşluk vermeyeceğinden dolayı haram olmasa gerek’ görüşünü
paylaşmıştır. 193 Ancak eşleri Müslüman olan Japon bayanlar, bu görüşü eşlerine
kabul ettirmekte zorlanmıştır. Budan dolayı aralarında Müslüman olmaktan,
Müslüman bir eş ile evlendiğinden pişmanlık duyanlar da olmuştur. Kimileri, içinde
ilk zamanlarda soya sosu yasağının çıkmış olması sebebiyle Müslüman gazetede
paylaşılan caiz oluşuna dair yeni bir görüşü benimsemek konusunda vicdani sorunlar
yaşadığını dile getirmiştir.194 Bu karışıklıktan bir süre sonra büyük mağazalarda alkol
içermeyen soya sosların olduğuna dair bilgi Müslüman topluma ulaşmış, böylelikle
sorun büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Aradan 20 yıl geçmiş ve günümüzde de soya
sosundaki alkol ile ilgili çeşitli görüşler devam etmekte olup bazı ailelerde henüz
çözümlenememiştir. Ancak alkolsüz soya sosunun mevcut olduğu yaygın olarak artık
bilinmekte olup büyük ölçüde sorun çözülmüş görülmektedir.

4.1.3 Helal ürünler listesinin oluşturulması

Japonya’ya gelen yabancı Müslümanların karşılaştıkları en büyük


sorunlardan biri Japonca okuma yazma bilmemelerinden dolayı yiyecek ürünlerin
içindekileri okuyup helal haram ayırımını yapamamalarıdır. Bu sorun ilk olarak 1990
yılında bireysel çabalar ile çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır. Çözüm arayışına
sevk eden olay ise Nagoya İslam Derneğinde görev alan ve çoğu yabancılardan
oluşan kişilerin emin oldukları birkaçı dışında yiyeceklerin çoğundan uzak durmaları
ve çok az bir yiyecekle yetinmeye çalışmaları olmuştur. Bu durumu fark eden Japon
Müslüman bir bayan, Japonya’da yeterli miktarda yenilebilecek ürünün olduğunu

192
Sara Kureshi, Keio üniversitesi, Tokyo 2017, s.9.
193
Musurimu Shinbun, 1994, sy.28, s.5.
194
Musurimu Shinbun, 1994, sy.30, s.23.

97
göstermek ve onlara kolaylık sağlamak için tek tek alkol ve hayvansal ürünleri
içermeyen ürünleri liste haline getirmiştir.

Ancak daha sonra hamur yapımında kullanılan katı yağda domuzdan


türeyen hammaddenin kullanıldığına dair bilgi Müslümanlar arasında yayılmıştır.
Esasen katı yağ bitkisel bir yağdan elde edilmektedir fakat sıvıların karışımını
dengelemek ve korumak için kullanılan emülgatör çok nadiren hayvansal
olabilmektedir. Müslümanların bu yöndeki şüphelerinin giderilmesi için bu kez daha
bir ihtiyat ve çabayla üçüncü hammaddenin kaynağı telefon aracılığıyla sorulup bilgi
edinilmeye çalışılmıştır. Müslüman ve helal kavramlarının pek tanınmadığı bir
dönem olması sebebiyle tek tek izah edilmesi gerek duyulmuş ve zaman zaman
anlam veremediklerinden dolayı dönüş yapmayan şirketler de olmuştur. Ancak tüm
bu çabalar sonucu 1993 yılında Nagoya Müslüman Derneği tarafından daha ayrıntılı
incelenmiş ve farklı öğelerden oluşan HALAL LIST adında helal liste
oluşturulmuştur. Hazırlanan liste kısa sürede Japonya’nın diğer bölgelerine de
yayılmıştır. Ancak bununla beraber yeni bir sorun daha zuhur etmiştir. Hazırlanan
listede soya sosu ve jelatinin helalliği konusunda farklı görüşlerin olduğu göz önünde
bulundurularak tüketicinin kendi kararına bırakıldığı not geçilmiştir. Buna karşı
Haram olarak nitelenmeyip uyarı ile yetinildiği ve ürünlerin içinde bulunan
emülgatörün hayvansal olup olmadığının belirtilmediği bazı kişiler, özellikle
Pakistanlılar tarafından eleştirilmiştir. Hammaddenin ayrıntılı bir şekilde belirtilmesi
yönündeki kuralların henüz yürürlüğe girmediği bu dönemde araştırmalar sınırlı
kalmış, daha ötesine gidilememiştir.195

2001 yılında gıda hijyen kanununda bazı değişiklikler yapılarak belirli alerji
öğelerinin yazılması ve biraz bile bulunma ihtimali olduğu takdirde içeriğin
belirtilmesi şart koşulmuştur. Böylece dana eti, tavuk eti, domuz eti ve jelatinler bu
kurallar altında gıda etiketlerinde belirtilmeye başlanılmıştır. Ürün hakkında

195
Kureshi, s. 12.

98
bilgilendirmenin zorunlu olduğu bu dönemden itibaren detaylı bilgiye ulaşmak daha
kolaylaşmış ve helal liste ihtiyacı da kısmen kalkmıştır. 196

4.2 HELAL KONSEPTİNİN SAPMASI

Yaklaşık son otuz yıldır Japonya’da yaşayan Müslümanlar gerek yerli kesim
eti işleme, gerekse helal gıdanın ticaretini yapma konusunu bizzat kendileri
üstlenmiştir. Marketlerdeki Müslümanların yiyebileceği gıda ürünlerini araştırıp
bulmakta yine Müslümanların yardımlaşarak araştırdıkları bilgiye dayanmakta olup
güvenle Müslüman toplumunda paylaşılmıştır. Ancak 2010 yılından itibaren o
zamana kadar ‘Müslümanlar tarafından yine herşey Müslümanlar için’ şeklinde
kabul görmüş sâfiyane yapı değişmeye başlamış, sadece Japonya’da yaşayan
Müslümanların değil yurt dışından turist olarak gelen Müslümanların sayısında da
gözle görülür bir artış meydana gelmiş olmasından dolayı, bu artışları paraya
çevirmek isteyen ve bu alandaki bâkirliği fark eden bazı gayrimüslim Japonlar Helal
gıda danışmanlığı şirketleri kurmuşlar ve Japon gıda şirketlerine helal gıda üzerine iş
modeli sunmaya başlamışlardır. Gayrimüslimler tarafından Helal ürünlerinin
piyasaya sunulmasıyla ürünlerin helalliğine dair garanti sunan helal sertifika
kurumları da ardı ardına kurulmuş, böylece helal konseptinin ticaret haline geldiği
dönüm noktası başlamış olmuştur. 197

4.3 HELAL SERTİFİKA BELGESİ VE DURUMU

4.3.1 Malezya’daki Helal Sertifika Tarihçesi

Ülkenin resmi dini İslam olan fakat ülke halkı çeşitli etnik gurup ve
kültürlerden oluşan Malezya’da Müslümanların güvenle gıda ürünlerini tüketebilme
ihtiyacı, helal gıda konusunun ulusal düzeyde ele alınmasına neden olmuştur.

Malezya’daki helal sertifikalama sistemi 1974 yılında Malezya Başbakanlık


Ofisine bağlı İslami İşler Dairesi’ne ait araştırma merkezinin gıdalara “İslami

196
Sağlık Bakalığı tarafından karar verilmiş kanunlar listesi için bkz.
https://www.mhlw.go.jp/web/t_doc?dataId=73023000&dataType=0&pageNo=1, (erişim: 04.11.2018)
197
Kureshi, s.15.

99
kriterlere uygundur” şeklinde bir helal mektup vermesiyle başlamıştır. 1975 yılında
ülkeye bunu destekleyen yasa getirilmiş, 1994 yılında ilk defa gerçek manada
sertifika logosu verilerek sertifikalandırma yapılmaya başlanmıştır. 1998 yılında ise
Helal denetim ve teftişler başlamış ve bu görev hükümet tarafından atanan bir şirket
olan İlham Daya Şirketine devredilmiş ve onun tarafından yürütülmüştür. 2002 yılına
gelindiğinde helal sertifikalandırma işleri tamamıyla JAKIM’e (Malezya İslam
Kalkınma İşleri Başkanlığı’na) bağlı 28 kişilik bir çalışma ekibi olan uygulamadaki
gıda ve kozmetik ürünler dairesine bırakılmış, JAKİM, 2005 yılına gelindiğinde
Müslümanların artan ihtiyaçlarına binaen 165 kişilik profesyonel bir ekiple Helal
Hub Bölümünü kurmuştur. 2008 yılına gelindiğinde ise Helal sertifikasyon yönetimi
Helal Endüstri Geliştirme Kurumu tarafından devralınmıştır.198

Malezya standardı ilk olarak 2000 yılında oluşturulmuş, daha sonra iki kez
gözden geçirilip bazı değişikler yapılmıştır. Bunlar yasak olan şeylerin kapsamı ve
içeriği ve bu kurallara dâhil olacak ürünler ile ilgili bazı detaylardır. Bu kuralların
uygulandığı ürünler sadece gıda ürünleri ile sınırlı olmayıp kozmetik ürünler, deri ve
hayvan kılından yapılmış ürünler, ilaç, taşıma ve depolama işleri, kalite kontrolü ve
bunun yanında şirket içi organizasyon, yönetmenler, uzman teknisyenler, dağıtım
elemanları ile ilgili kuralları da içermektedir. 199

4.3.2 Japonya’da Helal Sertifika Konusuna Giriş

Japon devleti din ve siyaset ayrımını prensip edindiğinden Malezya’da


görüldüğü gibi devlet bazında helal sertifikalandırma işlemi yapılmamaktadır. Ülke
içi helal belgelendirmeye dair ortak bir standartın bulunmamış olması ve helal
belgelendirme firmalarının kuruluşu için herhangi bir izinin gerekmemesinden dolayı

198
Halal Malaysia Offical Portal,
http://www.halal.gov.my/v4/index.php?data=bW9kdWxlcy9uZXdzOzs7Ow==&utama=ann&ids=corporate&la
ng=bm, (erişim: 08.11.2018).
199
Zaidanhōjin shokuhin sangyō sentā, Marēshia hararu seido no kiso to ōyō, 2010, s.9. Malezyadaki Helal
Sertifikalandırma ile ilgili yazılmış makale için ayrıca bkz. Tawada Yūji, Isurāmu to shōhi shakai: Gendai
marēshia ni okeru harāru ninshō, Ōi shiritsu daigaku, Hukui 2012, sy.63, s.69-85.

100
kendi standartlarını oluşturan birçok helal belgelendirme firmaları ardı ardına
kurulmuştur.

2010 yılından 2016 yılları arasına kadar yaklaşık 100 kadar firmanın
kurulduğu söylenmektedir. Bu firmalardan 33 tanesi tariç tutulursa bunlar pek
tanınmamaktadırlar. Bununla birlikte helal meselelerle doğrudan ilgilenmeyen ancak
bununla ek iş olarak ilgilenen kurumlar da dâhil edildiğinde sayı daha da fazla bir
rakama ulaşmaktadır.200

4.3.3 Japonya’da İhtiyaç Duyulan Helal Sertifikasyon

Ürünlerin Helal sertifikalanması Japonya’da henüz helal sertifika ticareti


yaygınlaşmadan önce yurt dışına ürün ihracatı yapan Japon şirketleri için
uygulanmıştır. Bunun sebebi bazı Müslüman ülkelerin ürünlerin ithalat edilebilmesi
için helal olmasını şart koşmuş olmasıdır. Helal sertifikası verme, başlangıçta ticari
amaçla ve farklı isimler adı altında kurulmuş helal sertifikalandırma şirketleri
tarafından değil, Japonya’da yaşayan Müslümanların dini faaliyetlerini yürüten
201
İslami kurumlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bunlardan biri olan Japon
Müslüman Derneği, web sayfasında helal sertifikalandırma ile ilgili prensip olarak
Japon şirketlerinin Müslüman ülkelere ihracatı için ihtiyaç duyulduğunda devreye
girdiklerini ve İslami değerlerle karşılaştırarak ağır bir denetim ve teftiş sonucu
202
sertifikanın verildiğini belirtmektedir. Ayrıca (bunun yanında) dernek
görevlilerinden Hideo Mutou Gayrimüslim ülkelerde helal gıda üretimi ile ilgili uyarı
mahiyetinde yurtdışı için uygulanılan bu denetim kurallarının çok katı olması ve
çeşitli sorunlara yol açabilmesi sebebiyle Japonya’da uygulanmaması yönündeki
tavsiyesini belirtmiştir.203

200
Kyōto shinbun, Isuramu-muke shokuji, ninshō ranritsu de konran kankō-chō ga jittai chōsa e,2014,
https://halaljapan.jp/halalnews140905-2-2035.html, (erişim: 08.11.2018).
201
Kimiaki Tokumasu, “Japonya’da Helel Sertifikasyon” , konulu görüşme, Tokyo Japon Müslüman Derneği,
(04.Temmuz.2017).
202
Aiso- rabo kabushikigaisha, Harāru ninshō to wa, http://jmaweb.net/info/460873, (erişim: 10.11.2018).
203
Muto Hideo, Harāru-shoku o kangaeru, Sharīa kenkyū, 2014, sy. 11, s.105.

101
4.3.4 Japonya’da ihtiyaç duyulmadığı düşünülen Helal sertifikasyon

Japonya’da Sarah Kureşi Yoşimi ve Naoki Maeno gibi şahıslar başta olmak
üzere bazı Müslümanlar Japonya’da helal sertifikanın aşırıya gittiğini savunarak
helal sertifikanın gerekmediğini düşündükleri birtakım alanlara dikkat çekmeye
çalışmışlardır.

Bunlardan biri helal kesim ile ilgili bazı katı kuralların uygulanmasıdır.
Marketlerde helal sertifikalı et ürünlerine ulaşımın kolaylaşmasının Müslümanlar
için büyük bir kolaylık sağlayacağı kesindir. Ancak helal kesim yerlerinde uygulanan
katı şartların bunu zorlaştıracağından ve uygulanabilir ortak bir kuralın olmaması
dolayısıyla eleştirilmiştir. Örnek olarak yaklaşık iki yıl öncesinden helal et kesimi
yapmayı planlayan bir şirketin sonrasında bundan vaz geçmesi, et tesisi ve domuz
çiftliği arasında bulunması gereken mesafenin helal sertifika kurumlarına göre
farklılık arz etmesi ya da belirsiz olması sebebinden kaynaklanmıştır. Bunun yanında
bazı kurumların etin korundukları yer ve araçlarla taşınması esnasında diğer haram
ürünlerden ayrı tutulması yönünde Japonya gibi gayrimüslim ülkede (Japonya
genelinde) gerçekleştirilmesi oldukça güç koşulları şart koşmaları da bu sektörün
yaygınlaşmasını zorlaştırmıştır.204

Japonya’da aşırı görülen bir diğer helal sertifika verilme şartı da birincil
ürünler ve birincil ürünler için kullanılmış gübre ve yemlerin sertifikalanmasıdır. Her
ne kadar bazı kurumlar helalliği yönünde şüphe uyandırmayan çay, kahve, süt,
yumurta, meyve, sebze gibi ürünlerin sertifikalanmasını uygun görmese de bazı
danışmanlar ve sertifika kurumlarının bunların gerekliliğini sunarak adeta bir yarış
içine girdikleri görülmektedir.

Daha önce açıklandığı üzere helalliği yönünde farklı görüş ve tercihlerin


bulunduğu soya sosunun helal üretimi de alkolsüz soya sosunun az da olsa piyasada
bulunuyor olması ve helal sertifikalı soya soslarının maddi yönden külfetli olması ve
bu yüzden tercih edilmemesinden dolayı gereksiz görülmüştür.

204
Kureshi, s.23.

102
Kesin olmamakla beraber hayvansal madde ya da alkol içermesi muhtemel
olan gıdalar, katkı maddeleri ve istihale meselesi kapsamına giren gıdaların da yine
mezhebi farklılıklar ve kişisel tercihlerin bulunması dolayısıyla firmadan firmaya
değişebilecek helal standardına göre sertifikalanması yerine gıda etiketlerinde
belirtilen bilgilere göre kişisel tercihe bırakılması daha uygun görülmüştür.205

Helal sertifikalanmasının gereksiz olarak düşünüldüğü bir başka alan ise


hizmet sektörüdür. Sunulan yemeklerin ve diğer hizmetlerin İslami açıdan uygun
olmasının sağlanması Müslüman turistler için büyük bir kolaylık sağlayabilir. Ancak
burada da ortak bir standardın olmaması ve kuralların alternatifi bulunmayan kesin
bir şart gibi sunulması sorun yaratmıştır. Bu kurallardan bazıları aşçının Müslüman
olması ve restoranda alkolün bulunmamasının gerekliliğidir. Böyle bir algının
yaygınlaşması neticesinde sorun yaşanmaması için restorana Müslüman bir
müşterinin girmesine mani olunduğu dahi görülmüştür. Buna benzer sorunların
yaşanmaması için helal sertifika yerine helal et kullanıldığına dair ya da alkolün
servis edilip edilmediğini yabancı dillerde belirtmek çözüm yolu olarak daha uygun
görülmüştür.206

4.4. JAPONYA’DAKİ HELAL SERTİFİKALAMA TİCARETİ VE


PROBLEMLERİ

Başlangıçta sadece yurt dışı ihracatı için Müslümanlar tarafından yürütülmüş


olan helal gıda sektörlerine, zamanla ülke içerisinde artan Müslüman turistleri
çekebilmek ve Japonya’da gerçekleşecek olan 2020 Olimpiyatında çok sayıda
Müslüman sporcu ve ziyaretçilere hitap edebilmek için Japon gayrimüslimler
tarafından da el atılmaya başlanılmıştır. 207 Ancak İslami değerlerin yeterince
bilinmemesi ve daha çok ticari menfaatlerin amaçlanması sonucu Japonya şartlarında
gerçekleştirilmesi zor olan Ortadoğu ve Asya ülkeleri kriterlerine zorla uyumlu hale
getirilmeye çalışılmış ve firmalar arasında adeta bir rekabet hali görülmeye

205
Kureshi, s. 26.
206
Kureshi, s. 31.
207
Kimiaki Tokumasu, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo Japon Müslüman Derneği,
(04.Temmuz.2017).

103
başlanılmıştır. İslam’ın özü ve Müslümanların görüş ve durumlarını göz ardı eden bu
yaklaşım bir takım kritik yanılgılara yol açmıştır. Bu sorunlardan bazı yaşanmış
örnekler bu kısımda ele alınacaktır.

4.4.1 Helal Kavramının Yanlış Anlaşılması

Japonya’da İslamiyet’in tanıtılması yakın tarihlere dayanmaktadır.


Müslümanların azınlıkta olmaları ve dini konuların pek gündemde olmadığından,
toplumun genel olarak dini bilgilere vakıfiyeti pek az sayılmaktadır. Bu yüzden
Japonların helal-haram kavramına aşina olmamaları oldukça normaldir. Ancak
satıcıların yetersiz İslami bilgilerine rağmen helal kavramını kullanıyor olmaları
sonuç olarak çeşitli yanılgı ve hatalara sebep olmuştur. Örnek olarak bir
havalimanının terminalinde helal sertifikası olan bir restoranın girişinde dizilmiş
ürünlerde ‘Bu ürün helal değildir’ şeklinde uyarı mahiyetinde bir not görülmüştür.
İçinde hiçbir sakıncalı bir şey olmamasına rağmen helal sertifikalı olmadığından
dolayı satıcnın bunu belirtme iihtiyacı duyduğu anlaşılmıştır. Bir başka dükkânda ise
müşteri karidesli yemek istediğinde helal et içinde olmadığından helal olmadığı
yönünde cevap almıştır. Bunun yanında helal sertifika veren firmaların kurallarını
yanlış anlayarak sadece helal yemeklerin hazırlandığı mekân ve özel ayrılmış çanak
çömlekle yapılan yemeklerin helal olduğu yanılgısı da görülmüştür.208

Örneklerden de anlaşıldığı gibi problemlerin ana kaynağı helal kelimesinin


eksik ya da yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. Bu sorunun üstesinden
gelebilmek için bazı helal sertifika veren firmalar İslami dersleri şart koşmuş ve
seminerler düzenlemiştir. Eminiz ki bundan sonraki zamanlarda, ileriye yönelik bu
gibi faaliyetleri daha da çoğaltıp toplumdaki bilincin artmasını sağlamak yanında
helal kavramı ve fıkhi kaide ve hükümleri ele alan eserlerin yazılması çok daha
önemli olacaktır.

208
Kureshi, s. 43.

104
4.4.2 Aşırı Detayların Yol Açtığı Problemler

Son zamanlarda helal sertifikalandırma yöntemleri daha da geliştirilmekte


ve daha çok tercih edilmesi için çeşitli fikirler ve ilanlar ortaya atılmaktadır. Bu
girişimlerde yer yer şeriat bağlamında olmayan kesin ibareler ile İslamiyet’in zor bir
din olduğu imajını uyandıran reklamlar dikkat çekmeye başlamıştır.

Asya ekonomi uzmanının Müslümanların sosyal bir kısıtlama olarak sadece


helal sertifikalı ürünlerini tüketebildiklerini, gıda endüstrisinin kapsamlı bilgi
kaynağı olan dergide dünya çapında helal gıdanın tedarik miktarının yetersiz olduğu
yönündeki bilgi yayımı bunların bir örneğidir. Bu tür ilanlar Japonya’daki üreticilerin
ve halkın İslamiyet’te birçok şeyin haram kılındığı ve çok az bir kısmının helal
kılındığı yönünde bir düşünceye sahip olmalarına sebep olmuştur. Bunun bir neticesi
olarak Nagoya camisine sertifika için danışmaya gelen bir şirket elemanlarının ilk
sorusu Müslümanların günlük hayatlarında ne yedikleri ve ardından sertifikasız bir
ürün tüketildiğinde ne olacağı olmuştur. Bir başka şirketin ise normalde helal
olabilecek tuz karabiber gibi ürünlerde de her şeyin sertifikalı olmasının önemli
olduğunu düşünerek gıda etiketinde bulunan tüm maddeleri için Helal damgası aldığı
görülmüştür. 209

Helal sertifika yöntemlerinin geliştirilmesine örnek olarak ise 2014 yılında


helal bilgilerin toplandığı portal sitenin işletme şirketi tarafından helal expo açılışı
verilebilir. Burada helal ticareti ile ilgilenen belediye ve şirketler tarafından sergiler
yapılmıştır. 210 Bu sergiler arasında 2015 yılında genetik mühendisliği uygulanarak
yiyeceklerde veya üretim sürecinde domuz türevi maddelerin bulunup
bulunmadığına dair biyokimya laboratuvarlarının sunduğu bilimsel verilerle tespit
edilebilen ürün tanıtımı yapılmıştır. 211 2016 yılı itibariyle DNA bazlı metotlara
ilaveten alkol için test kiti de üretilerek sağlam bir takip yöntemleri şirketlere

209
Kureshi, s. 46.
210
Morishita Emi ve Takei Izumi, Hararu ninshō shutoku gaidobukku, Tōyōkeizaishinpōsha, Tokyo 2014, s.108.
211
KURABO, Niku-shu no idenshi hantei kensa-yō kitto no kaihatsu to hanbai kaishi ni tsuite, 2015,
https://www.kurabo.co.jp/news/newsrelease/20151116_1416.html, (erişim: 15.11.2018)

105
212
sunulmuştur. Bu yöntemler henüz yaygın olmamakla beraber günümüzde bazı
şirketler tarafından uygulanmaktadır.

Helal gıda sektöründe büyük bir titizliğin baş göstermesi ile beraber
Gayrimüslim satıcılarda büyük bir endişe ve tedirginlik yaşamasına yol açtığı da
görülmektedir. Bir helal danışma firması ürünlere hata ile de olsa haram bir madde
karıştığı takdirde ağır bir cezaya tabi tutulacağını belirtmiştir.213 Böyle bir algıdan
kaynaklanmış olmalıdır ki bir bulguya göre Müslüman bir müşteri telefon üzerinden
fabrikaya ürün hakkındaki soru sormasına karşılık cevap alamamış, sadece karşı
tarafa helal sertifikalı olmadığı tekrar tekrar vurgulanmıştır. 214

4.4 JAPONYA İÇİ HELAL SERTİFİKALANDIRMAYI SAVUNAN


VE KARŞI ÇIKAN MÜSLÜMANLARIN GÖRÜŞÜ

4.5.1 Japonya’da Yurt İçi Sertifikalandırmaya Karşı OlanMüslümanlar

Burada helal sertifikanın gereksiz olduğunu iddia eden ve bu konuda çeşitli


seminerler vermiş Müslüman Japonlardan ilahiyat mezunu Naoki Maeno ve Keiou
Üniversitesinde Müslümanların Perspektifinden Helal ve Helal Sertifika başlığında
makale yazmış olan Sara Kureşi Yoşimi’nın görüşleri aktarılacaktır.

4.5.1.1 Naoki Maeno’nun Helal Sertifikalandırma İle İlgili Görüşü

Lise yıllarında Avustralya’da katılmış olduğu değişim programındaki bir


tanışmayla Müslüman olmaya karar veren Naoki Maeno daha sonra Osaka
Gaikokugo Üniversitesinde Arapça bölümünü bitirmiştir. Ardından Şam’daki Fetih
Üniversitesinde İslami ilimleri tahsil etmiş ve Muhammed el-Yakubi gibi çeşitli
ulemadan faydalanarak temel İslami eğitim verme icazetini almıştır. 2009 yılından

212
HALAL EXPO JAPAN 2016, Shutten kigyō, http://expo2016.halalmedia.jp/2016/09/16/kurabo/, (erişim:
15.11.2018)
213
http://www.isolabo.net/45_HALAL/index.html, (erişim: 15.11.2018).
214
Kureshi, s.49.

106
215
itibaren Islamic Circle of Japan’da eğitim bölümü başkanıdır. Bunun yanında
helal gıda ve sertifika konusunda aktif faaliyetleri bulunmaktadır.

Kendisi 2016 yılında Kamu Menfaat Kurumunun düzenlediği Uluslararası


Anlayışa Teşvik Seminerinde İslam’da Gıda ve Helal Sertifika başlığında bazı
görüşlerini açıklamıştır. Konuşmasında öncelikle Kelime-i Tevhid olan Lâ İlâhe
İllallah ibaresinden yola çıkarak İslamiyet’te uluhiyyet, hâkimiyet ve yaratıcılığın
ancak Allaha mahsus olduğunu vurgulamış ve günümüzdeki helal sertifika
kuruluşlarının kendi belirledikleri çizgilerle hâkimiyet kurmaya çalışmalarının bu
dini değere aykırı bir tavır olduğunu belirtmiştir. Ardından “ Şüphesiz helâl bellidir.
Haram da bellidir. Fakat bu ikisi arasında (helâl veya haram olduğu açıkça belli
olmayan) birtakım şüpheli şeyler vardır ki, pek çok kimse onları bilemez. Şüpheli
şeylerden kaçınan bir kimse, dînini ve haysiyetini korumuş olur. Şüpheli şeylerden
sakınmayan bir kimse ise, zamanla harama düşer. ” 216 hadisine değinerek buna
uymaya çalışan bazı insanların birçok şeyden sakınma yolunu tuttuklarını belirtmiştir.
Hadiste bildirilen çoğu kişilerin bilemediği şüpheli şeylerin ise aslında dinen konuya
vakıf âlimlere sorulması gerektiğini ancak ne yazık ki günümüzde bu konuda ehil
olmayan helal sertifika kuruluşlarının bu alana yön vermeye çalıştıklarını belirterek
eleştirmiştir.

Naoki Maeno asıl olanın helal olduğunu, helallerin harama nispeten daha
fazla olduğunu bu yüzden helal dairesinin daraltılmaması gerektiğini ifade etmiştir.
Şüpheliler üzerinde durulup irdelendikçe bu kapsamın genişleyip kişide huzursuzluk
meydana getireceğini, oysa İmanın kalpte huzur doğurması gerektiğini belirterek
fazla derin araştırılmaması gerektiğini öne sürmüştür. Bu bağlamda Hz. Mûsâ'nın
Allah-u Teâlâ’dan aldığı emiri İsrail Oğullarına iletmesi ve İsrail Oğullarının sarı
inek ile imtihanını örnek vererek dinimizde derine inildiği takdirde güç
yetirilemeyecek birtakım meşakkatli tekliflere yol açan soru ve analizin uygun
olmadığına işaret etmiştir.

215
Naoki Maeno, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo Japon Müslüman Derneği,
(04.Temmuz.2017).
216
Buhârî, Îmân, 39.

107
Bunun yanında Mâide suresindeki “Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde
sizi sıkıntıya sokacak hususlarda soru sormayın. Kur’an indirilirken böyle sorular
sorarsanız size açıklanır. Allah onlardan sizi muaf tutmuştur. Allah çok bağışlayıcıdır,
halîmdir. ”217 ve “ Bu tür soruları sizden önce de bir topluluk sormuş, fakat sonunda
bunları inkâr eder olmuşlardı.”218 ayetini ve "Allah farzlar emretmiştir, sakın onları
ihmal etmeyin, bir kısım da yasak sınırlar koymuştur, sakın bunları aşmaya
kalkmayın. Bazı şeyleri de haram kılmıştır, sakın bunları ihlal etmeyin. Bazı şeylere
de -unuttuğu için değil- acıdığı için, yani rahmet olsun diye sukut buyurmuştur, sakın
219
bunlardan sual sormayın." hadisinini zikrederek bazı mevzularda tafsilata
girilmemiş olmasının bir rahmet olduğunu belirtmiştir. 220

4.5.1.2 Sara Kureshi Yoshimi’nin Helal Sertifika İle İlgili Görüşü

Sophia Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tek Tanrılı Dinler Bölümünden


mezun olan Sara Kureshi Pakistanlı biriyle olan evliliğiyle Hristiyanlıktan ayrılıp
İslam dinine girmiştir. Günümüzde dış ticaret şirketi yönetiminin yanı sıra Nagoya
camisinde iletişim ve anlaşma sorumlusudur. 2016 yılında Japonya’daki güncel
sorunların tespit edilmesi ve çözüme kavuşturulması, örnek bir tebliğci yetiştirilmesi
için toplumda önemli bir yeri olan Müslümanların bir araya getirildiği Japonya
Geneli Müslümanlar Toplantısı’nın kurulmasını teklif etmiştir. Günümüzde ise
daimi üyesi olarak katılım ve faaliyetlerine devam etmektedir. Kendisi 20 yıl
boyunca Japon toplumundaki İslami gelişim ve sorunları gözlemlemiş biri olarak son
zamanlarda gündemde olan helal sertifika konusunu kendi tecrübe ve gözlemine
dayandırarak görüşlerini beyan etmiştir. Bunlar Japonya’daki helal gıda mevzusunun
tarihçesinden başlayarak helal sertifikalama işleminin getirdiği sorunlar ve buna

217
Mâide, 6/101.
218
Mâide, 6/102.
219
Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, X.21. Dârekutnî, IV, 183.
220
Naoki Maeno’nun Youtube vidyosundaki konuşmasından, “Isurāmu ni okeru shoku to harāru ninshō”,
1:10:46, 2016 , https://www.youtube.com/watch?v=yoiRCbDRcRs, (erişim: 17.11.2018).

108
yönelik çözümleri kapsamakta olup Keio Üniversitesi’nin makalesinde
yayınlanmıştır.221

Sara Kureshi ele aldığı makalesinde Japonya’da örnek alınmaya çalışılan


JAKIM standardının, farklı etnik gruplardan oluşan ve ülke nüfusunun yüzde
altmışını aşan Müslümanların gıda tüketimini güvence altına almak için Malezya
hükümetinin teşvik ve desteği ile gerçekleştiğinden söz eder. Günümüzde ise
ürünlerin yüzde 70-80 oranında helal sertifikası olduğundan, piyasada tercih edilmesi
için helal logonun büyük bir önem arz ettiğine değinmiştir.

Buna kıyasen halkın kahir ekseriyeti gayrimüslim olan ve din ile devlet
işlerinin birlikte yönetilmediği Japonya’da durumun farklı olması dolayısıyla aynı
standart uygulandığında çözümden çok sorun yaratacağını ifade etmiştir.

Sara Kureshi 2001 yılından itibaren Japonya’da gıda içeriklerinin ürün


etiketlerinde ayrıntılı bir şekilde belirtildiğini ve daha ayrıntılı bilgilere müşteri
hizmetlerinden ulaşabilindiğini, bu imkânların değerlendirilmesiyle Japonya’da
yaşayan Müslümanlar arasında yenilebilir birçok gıdanın olduğuna dair algının
giderek yerleşmekte olduğunu belirtmiştir. 222 Bunun yanında Yabancı ve Japon
Müslüman olmak üzere yirmi kişi üzerinde yapmış olduğu ankette helal sertifikalı
ürün kullanan bir tek kişinin bulunmamasını örnek vererek toplumda sertifikalı bir
ürün arayışı veya talebinin firmalarının umduğu kadar olmadığını belirtmiş. Ve buna
rağmen böyle bir akımın önüne çıkılamayacak şekilde hızla ilerleyip geliştirilmeye
çalışılmasının sorgulanması gereken bir mevzu olduğunu açıklamıştır. 223

Kendisi helal sertifikanın yeterince talebin olmaması meselesinin yanında


Japonya’daki Müslüman toplumunun özeliğine de dikkat çekmiştir. Artan Japon
Müslüman sayısının yanında yaklaşık yüzden fazla ülkeden gelen yabancı
Müslümanların da bulunduğu bir ülke olan Japonya’da, farklı gelenek, kültür ve
yaşam tarzının bulunduğunu bu yüzden de mezhep ve içtihat yönünden farklı

221
Sara Kureshi Yoshimi, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo, (04.Temmuz.2018).
222
Kureshi, s. 14.
223
Kureshi, s. 18.

109
görüşlerin bulunduğunu belirtmiştir. Ardından böyle bir özelliğe sahip bir toplumda
farklı anlayışlara ve farklı tatbikata müsamahadan uzak bir şekilde helalin tek bir
standarda uygun olmasına çalışılmasının doğru olmayacağını izah etmiştir.224

Ayrıca daha önce açıklamış olduğumuz gıdaların tüm aşamasının


denetlenmesi, DNA bazlı testlerin uygulanması gibi aşırı yaklaşımların toplumda
yaygın hale geldiği takdirde gayrimüslimlerde aşırı duyarlılık ve hassasiyet
uyandırabileceğini ve bu durumda Müslümanlar herhangi bir gıda almak istediğinde
sertifikasız olması sebebiyle karşı tarafın satışı reddetmesi, konaklama yerlerinde
dini sebepten ötürü kalmalarının kabul edilmemesi, okul öğle yemeklerinin
verilmemesi, kurye ve depolama şirketlerinde helal sertifika kurallarına riayet
edilmesi sebebiyle özel fiyat biçilmesi, Müslümanlar için yapılmış özel şampuan ve
kozmetik ürünlerin piyasada dizilmesi ve restoranlarda haram gıdalardan uzak özel
bir köşe oluşturulması gibi gayrı tabii bir durumun oluşabileceği yönündeki
endişesini belirtmiştir.

Sara Kureshi Japon toplumunda Müslümanların özel bir varlık olarak


algılanmaya başlanmaması için Müslümanların biran önce bunu engelleyecek yol
yöntem bulup bu sorunlara el atması gerektiğini vurgulamıştır. Çözümlerden biri
olarak helal sertifika kuruluşlarına Malezya’nın JAKİM standardının Kur’an ve
hadiste belirtilen helal konseptinden uzak olduğunun iletilmesi gerektiğini ifade
etmiştir. 225

4.5.2 Japonya’da Yurt İçi Sertifikalandırmanın Gerekliliğini Savunan


Müslümanlar

Helal konusuyla ilgili bilgilendirme amaçlı seminerler düzenleyen ve bu


alanda iş danışmanlığı yapan ana merkezi Tokyo da olup Malezya, Dubai, Bangladeş,
Tailand ve Honkong’da şubesi bulunan Japon Helal Ticaret Derneği’nin (Japan Halal
Business Association) iş birliği yaptığı ve başarısını teyit ettiği dokuz tane helal

224
Kureshi, s. 15.
225
Kureshi, s. 69.

110
sertifika veren kuruluş vardır.226 Bunlardan biri de Ōtsuka mescidine ait dini kurum
olan Japonya İslam Kültür Merkezidir. İlk olarak 1997 yılında helal sertifika
vermeye başlayan bu kurumun sorumlusu Harun Kureshi Bey başta olmak üzere
dernek yetkileri günümüzde Japonya’da helal sertifikasının gerekli ve önemli
olduğunu savunmaktadırlar.

Bunun gerekliliğini savunmalarının en önemli sebebi ise bir ürünün helal


olması konusunda akıllarda şüphe kalmaması ve soru işaretlerinin giderilmesidir.
Bunu sağlarken de dernek veya kurumların kurumsal olarak üretici firmalarla
iletişime geçip bilgi talep etmelerinin, kişisel olarak şahısların tek tek firmalara
sormalarından daha sağlıklı sonuçlar elde etmesidir. Bir gıdanın helal olup
olmadığını anlayabilmek için içeriğini sorma bâbında üretici firmalara şahıs olarak
aradığınızda sizi kâle almama durumları olduğu gibi tam bilgi vermedikleri, yüzeysel
cevaplar verdikleri veya daha da kötüsü yanılttıkları dahi olabilmektedir. Lakin
kurumsal iletişimlerde resmi yazışmadan dolayı ve sorumluluk ilkesi gereği tam ve
doğru bilgiler verilmektedir. Diğer bir sebep ise, 2020 yılında Tokyo’da organize
edilecek olimpiyat oyunlarına Japon hükümeti büyük bir önem vermekte,
milyonlarca turistin gelmesi öngörülmekte, bunların içinde Müslümanların sayısının
da azımsanmayacak sayıda olacağı tahmin edilmektedir. Aynı şekilde turizmin
gelişmesi için son yıllarda birçok adımın atılması sayesinde Malezya, Endonezya
gibi Asya pasifik ülkelerinden gelen Müslüman turist sayısında büyük artışların
olmasından dolayı Japon hükümeti helal sertifikası alan firmalara maddi destek
sağlamakta, maliyetin belli bir kısmını devlet devlet maliyetin belli bir kısmını
karşılamaktadır etmektedir. Yine devletin marka ürünler oluşturma politikası gereği
Japonya’ya has bir inek türü olan Wagyu’nun dünya çapında marka olabilmesi ve
zengin Arap ülkelerinde tüketiminin hızla artığının farkına varılması da helal
sertifikasında devlet desteğinin gerekliliğinde itici bir güç oluşturmuştur. Hâli
hazırda devletin böyle bir politikası varken bundan yararlanıp, helal sertifikasının
alınmasının her açıdan kolaylık sağlayacağını düşünenler, helal sertifikasının

226
Japan Halal Business Association, Omona harāru ninshō dantai , http://www.halal.or.jp/halal/halal6.html,
(erişim: 20.11.2018)

111
alınmasını desteklemektedirler. Otsuka Camisi ve diğer bazı dernekler bunda başı
çekmektedirler.227

Helal sertifikanın gerekliliği ile ilgili iki farklı görüşün daha objektif olarak
ele alınması ve böylece daha sağlıklı adım atılarak çözüm yoluna gidilmesi için 2016
yılında herhangi bir çıkarı olmayan Müslümanlar ve tüm Japonya’daki Müslüman
yetkililer çağırılarak Japonya Geneli Müslümanlar Toplantısı adı altında istişare
toplantısı yapılmıştır. Söz konusu toplantıda bazı ortak görüşler beyan edilerek
bunun ile ilgili tebliğlere yer verilmiştir. Bu toplantıda varılan ortak görüş ülke içerisi
helal sertifikasının olmaması gerekliği yönünde olmuştur. Toplantı sonucu
yayınlanan içerik şu şekildedir:

1- Helal ve haram sadece Müslümanlara özel bir dini zorunluluk


olmamaktadır. Tüm insanların sadece bu dünyada değil ahirette de mutlu
olabilmelerini sağlayacak bir standarttır. Ticari maksatla yaklaşıp sadece belli bir
kesim insanların menfaatine yönelik yapılan faaliyetler, Müslüman ve
gayrimüslimlerin arasında yeni bir sed oluşturan faaliyetler muaheze edilecek bir
durumdur.

2- Eşyada asıl olan helallik olup Kur’an-ı Kerim ve sünnette açık bir delili
olmadıkça haram sayılamaz. Helal sertifikası olmasa da Japonya’daki Müslümanların
tüketebileceği gıdalar yeterince bulunmaktadır.

3- Helal ve haramı belirleme yetkisi yalnızca Allah’a aittir. Müslümanlar


helal etiketin bulunup bulunmamasına bağılı kalmadan bireysel kararlarıyla tercihini
yapmalıdır. Japonya’da hammaddelerin belirtildiği ya da Piktogram (sembollere
dayalı ifade sistemi) aracılığıyla bilgi paylaşımı yapıldığı takdirde kişinin tercih
etmesi yeterince mümkün olup prensip olarak helal sertifikaya gerek
duyulmamaktadır.228

227
Harun Kureshi, “Japonya’da Helel Sertifikasyon” konulu görüşme, Tokyo, (04.Kasım.2018).
228
İslamic Center of Nagoya, Dai 2-kai zenkoku musurimumītingu, http://nagoyamosque.com/7685.html,
(erişim: 20.11.2018).

112
4.5.3 Tokyo Câmi ve Helal Sertifikasyon Girişimi

Japonya’da, günümüze kadar helal sertifikasyonu konusunda bir çatı


kuruluşun olmaması, ortak bir standardın oluşmaması ve devlet eliyle bir
akreditasyonun bulunmayışı büyük bir eksiklik olarak görülmektedir. Tokyo Camii
orta vadede bu konuda önderlik edip güçlü kanallar vesilesi ile resmi veya yarı resmi
bir yapı altında sertifikasyon oluşturmayı hedeflemektedir. Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin destek ve himayesindeki Türk Standartları Enstitüsü’nün belirlediği TS
OIC/SMIIC1 ve TS 13571 helal sertifikasyon kriterleri ile Japonya devletinin
himayesindeki ve piyasanın en güçlü aktörü olan Japonya’nın tarım ve hayvancılık
konusundaki en büyüğü “Japonya Tarım Kooperatifleri Birliği’’nin Kyoto şubesi ile
helal sertifikalandırma konusunda 2018 yılı aralık ayı itibariyle beraber hareket etme
ve işbirliği yapma kararı almıştır. Bundan böyle Japonya Tarım Kooperatifleri
Birliğinin helal hayvan kesimi T.C. Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Tokyo
Camimizin gözetim ve denetiminde Türk Standartları Enstitüsünün belirlediği Helal
kriterleri kullanılarak, Japon uzmanların eşliğinde gerçekleştirilmesi
planlanmaktadır. Bu dev adım uygulamaya geçtiğinde Japonya’da helal
sertifikasyonu konusunda kabul gören bir yapı olacağına ve ortak bir standardın
oluşmasına öncülük edeceğine inanılmaktadır.229

4.5 GÜNÜMÜZDE HELAL SERTİFİKA SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ


İÇİN YAPILAN FAALİYETLER VE İLERİYE DÖNÜK ÇÖZÜM
ÖNERİLERİ

4.6.1 Japon Müslüman Derneğinin Sunduğu Çözüm Yöntemi

Japon Müslüman Derneği başlangıçta sadece yurt dışına ürün satmak


isteyen Japon şirketlerinin karşı ülkelerin belirttiği helal şartlara uygun olduğunu
ispatlamak amacıyla gerekli denetlemeleri yaparak onay vermiştir. 230 Daha sonra
yurt içi satış için helal sertifika veren kuruluşların artması ve bunun beraberinde

229
Muhammed Raşit Alas, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo, (10.Kasım.2018).
230
Bu konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi için bkz. Tsuchiya Nariyoshi, nihon ni okeru shoku no musurimu taiou no
kadai to genjitsu, Dezain eggu kabushikigaisha, Tokyo 2017, s.39.

113
getirdiği bazı sorunların üstesinden gelebilmek için piyasada düzenleyici bir rol
üstlenmeye çalışmış ve bu yönde bir karar almıştır. Japonya Geneli Müslümanlar
Toplantısı’nda da belirtildiği gibi helal ve haramı belirleme yetkisinin yalnızca
Allah’a ait olduğunu savunan bu dernek, helal sertifika değil Muslim friendly
ibaresinin kullanılmasını daha uygun görmüştür. Ayrıca helal uygulama
standartlarında bir bütünlük oluşturulabilmesi için hazırlanan gerekli şartlara uygun
olan ürün ya da restoranlara Muslim friendly logosu vermeye başlamıştır.231

Japon Müslüman Derneği şirketlerin Muslim friendly logosuna sahip


olabilmeleri için gözetmesi gereken kuralları şu şekilde sıralamıştır;

1. Müslümanlara uygun gıdaların seçilmesi. Örnek olarak helal sertifikalı et


ve süt ürünlerin kullanılması, helal olunduğundan emin olunan bitkisel yağların
kullanılması. Makarna gibi işlenmiş ürünlerde katkı maddelerin olup olmadığı ve
ayrıca işlem sürecine dikkat edilmesi.

2. Tatlandırıcılarda alkolün kullanılmaması. Shouyu, miso gibi fermentize


edilmiş ürünlerde sonradan alkol ilave edilmemiş olması.

3. Yemek hazırlama yeri, yıkama yeri ve depo için özel bir yer
bulundurulması. Helal yemek hazırlanan yerden ayrılıp farklı yerlere git gel
yapmamalı.

4. Çanak çömleğin özel olarak ayrılması ve ayrı bir yerde muhafaza


edilmesi.

5. Hammaddelerin belirtilmesi.

Yemeklerde kullanılan ürünler hakkında İngilizce ve Japoncada açıklanmış


bir belge bulundurmalı.232

231
Kimiaki Tokumasu, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo Japon Müslüman Derneği,
(15.Temmuz.2018).
232
Musurimu shokuhin ni kansuru kijun, nihon musurimu kyoukai, 2017.

114
Helal mevzusu dini kategoriye girdiğinden Japonya’da Müslümanların
devlet aracılığıyla helal sertifika kuruluşlarını tek çatı altında toplamaları imkânsızdır.
Ancak Müslüman ülkelerle helal konusunda yakından ilgilenen ve Japonya’da öncü
kurum olması hasebiyle itibar gören Japon Müslüman Derneğinin bu girişimi ile
yerel şirketler tarafından zamanla diğer helal kuruluşlara ve firmalara nazaran tercih
edileceği ümit edilmektedir.233

4.6.2 Müslüman Bireylerin Faaliyetleri ve İleriye Dönük Çözüm Önerisi

Günümüzde herhangi bir menfaat ilişkisi bulunmayan İslami ilimleri tahsil


etmiş Keiji Sugami ve Naoki Maeno gibi bazı tanınan ve etkili Müslümanlar helal
sertifikası yerine tüketicilerin gıda içeriği ile ilgili bilgilendirilmesinin yeterli
olacağını seminer, yayın ve internet aracılığıyla duyurmaktadırlar. Bu yöndeki
faaliyetlerin daha da geniş kitlelere ulaştırılması ile helal sertifika veren kurumların
ülke içi helal sertifikası verme işlemlerinden vazgeçmeleri ümit edilmektedir.

Bu şahıslar duyuru faaliyetleri yanında çeşitli tavsiyelerde de


bulunmaktadırlar. 2016 yılında arazi-altyapı ve ulaştırma bakanlığı orta Japonya
bölgesi ulaştırma bürosunun Müslüman tüketicilerin gıda konusundaki şüphelerini
gidermek için oluşturdukları piktogram (sembollerle ifade şekli) listesi için de bazı
önerilerde bulunmuşlardır. Ulaştırma bürosunun belirlediği domuz eti, dana eti,
koyun eti, alkol, domuz yağı, alkol içeren soya sosu, yemeklik içki, hayvansal katı
yağ gibi 9 tane hammadde yanında, helal et, alkolsüz soya sosu ve miso gibi 6 çeşit
hammadde ile beraber bunun yanında sakınılması tavsiye edilen beş ham maddenin
de piktogram olarak belirtilmesi şeklinde olmuştur. Böylece helal gıda tüketiminde
önemsenen faktörler daha kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Bu etiketler
restorandaki müşterilere sunulan menüye ve reşolerin önüne yapıştırılması için
turistlerin yoğun olduğu bazı belirli bölgelerdeki otel ve restoranlara dağıtılmıştır.

233
Kişisel Görüşme, Tokyo Japon Müslüman Derneği, (15.Temmuz.2017).

115
Bu prosedürün gelişimi turizm tanıtım ajansı ile arazi-altyapı-ulaştırma
bakanlığına bağlı orta Japonya bölgesi ulaştırma dairesinin işbirliğiyle
gerçekleşmiştir.

Müslümanların yani helal gıda tüketicilerinin kendi İnisiyatifi ile seçim


yapabilmesi için gıda içeriklerinin açıkça belirtilmesi oldukça önemlidir. Helal
listesinin oluşturulduğu 1990’lı yılların başlarında ise gıdaların içindeki içeriklerin
detaylı belirtilmesi yaygın olmamaktaydı. Yürürlükteki gıda hijyen kanunu kuralının
değişmesiyle uygulama değişmiş ve detaylı içerik yazılmaya başlanmıştır. Bu kuralın
asıl amacı alerjiyi önlemek olup halkın sağlığı ve tıbbi bakım ile ilgili olduğundan
Sağlık ve Çalışma Bakanlığı tarafından bu görev üstlenilmekteydi. 2009 yılından
itibaren ise gıda içeriğini ilgilendiren kısım tüketici ajansına transfer edilmiştir.

2015 yılından itibaren de Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık Bakanlığı


yönetimi altında olan JAS Kanununda (Tarım ve Ormancılık Ürünlerinin
Standardizasyonu, uygun şekilde etiketlenmesi ve gıda kalitesini belirtme ile ilgili
kanunda) tüketici ajansına devir edilmiştir. Normalde uzak bir ihtimal olarak görülen
bakanlıklar arası dayanışma ile bakanlar ve bürokratlar arası dayanışmanın

116
umulandan hızlı bir şekilde gerçekleşmesi ile gıdaların içerikleri daha kapsamlı ve
daha anlaşılır hale gelmiştir.234

Bu şekilde bakanlıklar arası dayanışmaya ve uyuma bir şekilde turizm


tanıtım ajansı ve ulaştırma dairesi de dâhil edildiği takdirde Müslümanlara helal gıda
konusunda daha iyi ve kapsamlı bir hizmet sunulabileceği ümit edilmektedir.

2013 yılından itibaren Japonya Turizm Ajansı “Güney Doğu Asya


ülkelerinden bir milyon turist getirme planı’’ adı altında ülkeye gelen turistlerin
çoğalmasını hedeflemektedir. Ayrıca Japonya’ya gelen Müslümanlara gerekli
hizmetleri sunabilmek için ihtiyaç duyulan sübvansiyonu bütçeye katarak çeşitli
promosyonlar düzenlemektedir. 235

Japonya’da tüketici ajansının besin alerjisi için belirlediği ve gıda paketi


üzerinde belirtilmesi 7’si zorunlu, 20’si tavsiye niteliğinde olan izahatlar mevcuttur.
Bunlar sadece Japonca yazı karakterleri ile yazılmaktadır. Eğer turizm ajansı ile
tüketici ajansı arasında yardımlaşma sağlanıp bu gıda içeriklerinin 27’side mecbur
tutulup, piktogram olarak gösterimi sağlanırsa Müslümanların sakındığı gıdaların
alkol hariç hepsi de açıkça gösterilmiş olur. Tüketici ajansının bu kararı da sadece
alerjisi olanlarla sınırlı kalmayıp Müslümanlar açısından da çok yararlı olur. Eğer
turizm ajansına tavsiye edilen 11 adet piktogram da ilave edilirse sadece sakınılan
gıdalar değil, açıkça yenebilenler de anlaşılacağı için Müslümanlar adına hiçbir soru
işareti kalmadan yenebilir veya yenemez olduğu açık ve net ortaya çıkacaktır.236

234
Tüketim ajans ile ilgili ayrıntı için bkz. Shōhishachō,
http://www.caa.go.jp/policies/policy/consumer_research/white_paper/2013/white_paper_1102.html, (erişim:
01.12.2018).
235
Kokudo Kōtsūshō chūbu un'yu-kyoku, Kankō ni yoru chiiki shinkō no suishin,
http://wwwtb.mlit.go.jp/chubu/recruit/outline/vision-b.html, (erişim: 01.12.2018).
236
Kureshi, 71.

117
Tüketici ajansı kurulduğunda bazı kurum ve bakanlıkların yetkileride bu
kuruma devredildi. Aşağıda tüketici ajansı ve yetki devri yapan kurum ve
bakanlıklar görülmektedir. 237

237
Tüketim Ajansı Şablosu,
http://www.caa.go.jp/policies/policy/consumer_research/white_paper/2013/white_paper_1102.html,
(erişim: 01.12.2018).

118
SONUÇ

Japon halkının Müslümanlarla ve bir din olarak İslamiyet ile karşılaşması 19.
yüzyılın ikinci yarısından sonra gerçekleşmiş, tarihe ismi geçen Japon asıllı ilk
Müslümanlar da bu yıllarda İslam’la müşerref olmuştur. O zamandan bu zamana
Japonya’daki İslami gelişimin 120 yıllık bir tarihi vardır. İlk olarak Japon yerel
halkının Müslümanlarla tanışması 1890 yılında gerçekleşen Ertuğrul heyetinin
Japonya’ya ziyareti ile olmuştur. Ondan önceki temaslar daha çok diplomatlar
arasında gerçekleşmiştir. Rusya’da yaşanan komünist ihtilali sonucunda 1920
yıllarında Kazan Türklerinin Japonya’ya iltica edip yerleşmesi ile Japonya’da ilk
Müslüman topluluğu oluşmaya başlamıştır. Bu olayın gelişiminde Kazan Türkü olan
Abdürreşid İbrahim Bey ve Muhammed Abdülhay Kurbanali Beyin büyük katkısı
vardır. İkinci Dünya Savaşından sonra Japonya’ya Müslüman ülkelerden çeşitli
tebliğ heyetlerinin gelmesi, Japonya’nın Müslüman Arap ülkeleriyle ticari
münasebetlerin çoğalması ve Müslüman işçi ve öğrencilerin Japonya’ya akın
etmesiyle yabancı Müslümanların sayısı ve Müslüman olan Japonların sayısı
artmıştır.

Günümüzde Japonya’daki Japon Müslüman nüfusun yaklaşık 10 bin


civarında olduğu, Yabancı Müslüman nüfusun ise 100 bin civarında olduğu tahmin
edilmektedir. Japonya’da Müslümanlarla yapılan evlilik sayısının artması ve ikinci,
üçüncü nesil Müslümanların sosyal hayata dâhil olup İslam’ı yaşayarak örnek teşkil
etmeleri ile Japonya’daki Müslümanların sayısı daha da artmaktadır. Bununla
beraber toplumda bazı meseleler de gündeme gelmektedir. Bunlardan biri de yeni
nesil Müslümanların eğitim sorunudur. Japonya’da okula gidecek Müslüman
çocukların karşılaşabileceği başlıca fıkhi sorunlar okullarda çıkarılan yemeklerin
helal olmaması, zorunlu üniformanın tesettüre uymaması, başörtü sorunu, zorunlu
yüzme dersi, namaz kılmak için mekânın tahsis edilememesi, okul gezilerinde
tapınaklara sıklıkla götürülmesi gibi konulardır. Bunun yanında okullarda İslami
öğretiyle çelişen konuların ders kitaplarında öğretilmesi, Japon toplumunda
kültürleşmiş fakat özünde İslam dininde kabul görmeyen ritüelleri çağrıştıran okul
aktivitelerinin bulunması sorun olarak görülmektedir.

119
Bu gibi sorunların ana sebebi hocaların İslam ile ilgili yeterince bilgili olmamaları ve
okulların bu konuda önlem almamış olmasıdır. Bu yüzden meselelerle ilgili her aile
bireysel olarak çözüm önermeye çalışmakta lâkin farklı cevaplar alabilmektedirler.
Bu konuda en ümit verici çözüm 2017 yılında Kanagava Uluslararası Vakfı
tarafından okula destek mahiyetinde temel İslami bilgiler ve Müslüman öğrencilerle
nasıl ilgilenilmesi gerektiğine dair tavsiyeler içeren ‘Müslüman Çocukları Anlamak
İçin’ adındaki broşürdür. Ancak bu broşür henüz tam bilinmemekte bu sebeple
yaygın kullanılmamaktadır. Artan Müslüman öğrenciler göz önünde bulundurularak
eğitmenlere staj aşamasında broşürün tanıtılması ya da bölgelerdeki eğitim
komiteleri aracılığıyla okullara gönderilmesi daha verimli sonuç elde edilmesini
sağlayacaktır. Japonya’daki Müslüman nesillerin İslami eğitim açığını giderebilmek
ve Müslüman kimliklerini koruyabilmelerini sağlamak için ise şehir dışında yatılı
okul veya okullar açıp, Japonya devlet okullarının örgün eğitimi ile beraber İslami
eğitim de vermek çözüm sağlayabilir. Okul dışında düşünülebilen bir diğer metot ise
teknoloji imkânları aracılığıyla internet üzerinden dersler yapmak olabilir. Böylece
dağınık şekilde yaşayan ve toplu halde ders görme imkânı olmayanların da bu
ilimlerden faydalanması sağlanabilir. Bunun yanında eğitmenlerin ülkenin kültür ve
diline hâkim, ilim tahsil etmiş olarak yetiştirilmesi ve eğitim materyallerinin birebir
Japoncaya çevrilmeksizin Japonya’da büyümüş donanımlı eğitmenler tarafından
açıklama ve örneklemeler dâhil edilecek şekilde yapılması özellikle çok önemlidir.
Ayrıca Müslüman ve fakat İslami ilimlerde eksiği olan ebeveynlerin ve çocukların bu
alanda ilmi olan kişilerden faydalanabilmeleri ve manevî dayanışma, cemaat şuuru
içinde olabilmeleri için Müslümanların toplanıp bir araya gelmesi ve özel bir
yerleşim bölgesinin oluşturulması ya da olabildiğince birbirlerine yakın yerlerde
oturmaları bu yöndeki sorunların çözümlenmesine katkı sağlayacaktır.

Bunun yanında İslami akademik alanda hizmet verecek Japonca bilen


Müslüman araştırma görevlisi ve profesörlere de büyük ihtiyaç vardır. Hali hazırda
Japon Müslüman profesörlerin sayısı oldukça azdır. İslami çalışmalar yürüten
profesörlerin çoğu gayrimüslim ve İslami konuları kendi esas alanlarının yanında
çalışmaktadır. Bu alanda görev alabilecek uzmanların Japonya’da yetişmesi ise
oldukça zordur. Bunun başlıca sebepleri, İslami ilimler fakültesinin bulunmaması,

120
hocaların yetersizliği ve İslami derslerin sosyal bilimler perspektifinden işleniyor
olup yeterli bir İslami eğitim görülememesidir. Ayrıca Japonya’daki
üniversitelerdeki İslami ders ve çalışmalarının çoğunun doğrudan Batı ülkelerinden
alınmış kaynaklar üzerinden yapılıyor olması da büyük bir problemdir. Günümüzde
Japonya’nın Batı ülkelerinden giderek Doğu ülkelerine yöneliyor olması ve
Japonya’daki Müslüman nüfusunun artıyor olması Japonya’daki İslami çalışmalara
olan ihtiyacı da arttırmaktadır. Son zamanlarda yapılan Üniversiteler arası ortak
çalışma olan ‘İslami alan araştırmaları’ da bu gibi sebeplere dayanarak yapılan bir
çalışmadır. Bu çalışmalarda özellikle Müslüman ülkeler ve üniversitelerle iletişim
kurularak yerel bilgilerden yararlanılmaya çalışılmıştır. Ancak bu girişim her ne
kadar güzel bir gelişim gibi görülse de daha çok gözlem ve deneye dayalı bir çalışma
olduğundan yetersiz kalmaktadır. Bu çalışmaların daha çok değer kazanabilmesi ve
isabetli olabilmesi için İslam’ın esas kaynaklardan incelenmesi gerekmektedir.
Bunun için de öğrencilere yurt dışı eğitim programlarının düzenlenmesi ve
Japonya’da yüksek lisansa da devam edebilecekleri devlet üniversitelerinin birinde
lisans düzeyinde İslami bilimler fakültesinin kurulması gerekli sayılmaktadır. Cami
ve mescitlerdeki sorunlara gelince, İleriye dönük olarak Japonların sorularını
cevaplayacak Japon diline ve kültürüne hâkim donanımlı cami imamlarının
yetiştirilmesi ve bunun meslek olarak yapılabilmesi için düzenli bir mali gelirin
temini önemli olacaktır.

Son zamanlarda sıkça gündeme gelen helal sertifikalandırma mevzusu İslami


alan araştırmalarında da yer almaktadır ve farklı ülkelerdeki helal sertifikalandırma
standartları inceleme konusu olmuştur. Dinin bir kültür olarak görüldüğü ve
İslamiyet’in yeteri kadar bilinmediği bir ülke olan Japonya’da helal sertifikalandırma
mevzusu gayrimüslimlerin el atmasıyla helal kavramanın sapması, işin ifrat
mertebesine götürülmesi, ticari gayelerin ön planda olması gibi, bazı karışıklıklara
sebep olmuştur. Japonya’da yaşayan Müslümanların çok değişik ülkelerden gelmesi
ve Mezhep açısından da farklılıklar arz etmesi meselenin standartlaştırılmasını
zorlaştırmaktadır. Helal sertifikasının alınmasının gerekli olduğunu düşünenler kadar,
helal sertifikası alınmadan da gıdaların içeriğinin piktogramlarla açıkça belirtilmesi
halinde tüketilmesinin Müslümanlar açısından daha kolay olacağını savunanlarda

121
mevcuttur. Kısacası helal sertifikası alınması yerine alerji listesinin piktogram
halinde genişçe belirtilmesini veya helal kavramını kullanmadan ‘Muslim-Friendly’
işaretinin (Müslümanlara uygundur işaretinin) kullanılmasını savunanlar vardır.
Bundaki sebeplerden bir tanesi helal sertifikalandırma için bir standart oluşturma
konusunda devletin liderlik yapmasının anayasadaki laiklik prensibi gereği
mümkünâtının olmamasıdır. Pigtogramlarla alerji listesinin detaylı belirtilmesi veya
gıdalarda ‘Muslim-Friendly’ logosunun bulunması sadece Japonya’da yaşayan
Müslümanları değil aynı zamanda olimpiyat öncesi ve sonrası ülkeye gelecek olan
milyonlarca Müslüman turisti de etkilediğinden devlet ajanslarının veya
kurumlarının öncülüğünde gerçekleştirme imkânının bulunması ve standart hale
getirilmesinin kolaylığıdır.

122
BİBLİYOGRAFYA

Arano Yasunori ( 荒 野 泰 典 ), Modern zamanların uluslararası ilişkileri ve


"izolasyon ve açılma" söylemi, Kinse no Kokusai Kankei to Sakoku
Kaikoku Gensetsu,( 近世の国際関係と「鎖国・開国 」言説) Hikaku
Nihongaku Kyouiku Yıllık Araştırma Raporu, sy.11, s.6-17.

Akif Erginay, Yeni Japon Anayasası,


http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/245/2202.pdf, (erişim:19.02.2018).

Assalam bulletin- , İslamic Center Japan 1977, sy.7,


http://islamjp.com/library/isjassalam1977no7.pdf, (erişim: 05.03.2018).

Beşeri Bilimler Enstitüsü, Ningen Bunka Kenkyu kikou, (人 間 文 化 研 究 機 構),


İslami Alan Araştırması Teşvik Projesi İkinci Aşama Temel Planı, Isurāmu
chiiki kenkyū suishin jigyō dai 2-ki kihon keikaku, (イスラーム地域研究
推進事業第2期基本計画), [Broşür], 2010, s.1-5.

Consideration of the Islamic Policy in Wartime Japan: Focus on the Dai Nippon
Kaikyo Kyokai Daisuke SHIMADA Research Associate, WASEDA
University, http://www.cismor.jp/uploads-
images/sites/2/2015/05/3871b84b54e431738da22a51d075efd2.pdf,(erişim:1
9.02.2018).

Dündar Ali Merthan, “Japonya Türk-Tatar Diasporası”, Modern Türklük


Araştırmaları Dergisi, Ankara 2004, c.1, sy.1, s.75-89.

Çev. ErginayAkif, Yeni Japon Anayasası, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi


Dergisi 1950,s.494-506.

Gıda Endüstrisi Merkezi, Zaidanhōjin shokuhin sangyō sentā (財団法人 食品産業


センター), Malezya helal sistemin temelleri ve uygulamaları,
Marēshiahararu seido no kiso to ōyō, (マレーシアハラル制度の基礎と応
用), 2010.

Hasan Fatih Seval, Japon Kalkınmasının Temel Taşı: Meiji Restorasyonu ve


İwakura Heyeti
http://www.sekeris.org.tr/dergi/multimedia/dergi/55_japon_kalkinmasinin_t
emel_tasi_meiji_restorasyonu_ve_iwakura_heyeti.pdf, (erişim: 04.01.2018).

123
Dr.Hee-Soo(Cemil), İbrahim İlhan, Osmanlı Japon Münasebetleri ve Japonya’da
İslamiyet, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1989.

Fauziah Fathil, Japonya ve Güney Kore’de İslam ve Müslüman Azınlıklar, Yeni


Türkiye, 2017, sy.96, s. 302-316.

Hukuda Yuko, ‘‘Isurāmu no kodomo-tachi o rikai suru tame ni’’, [Broşür],


http://www.kifjp.org/wp/wp-content/uploads/2017/04/Islam_etsuran.pdf,
(erişim: 25.03.2018).

Hirotsugu Osawa, Showa zenki ni okeru İsuramu kenkyu,


https://www.jstage.jst.go.jp/article/rsjars/78/2/78_KJ00003724464/_pdf/-
char/ja, (erişim: 28.04.2018).

Higuchi Mimasaka (樋 口 美 作), Japonya’da son 50 yıldır İslam’ın Gelişimi, Nihon


ni okeru isurāmu 50-nen no ayumi (日本におけるイスラーム50年の歩
み), http://www.aii t.org/symp/files/20010508/higuchi.pdf,
(erişim:19.02.2018).

İslamic Area Studies Series, 5 vols., Kegan Paul İnternational, 2000-2004.

İtagaki (Yuzo 板垣 雄三), İslamiyetin Yanlış Tanınması, İsuramu Gonin (イスラー


ム誤認), İwanami Shoten(岩波書店), 2003.

İnsan Kültürü Araştırma Örgütü 3. Aşama (2016-2021yılı) Orta Vadeli Hedef · Orta
Vadeli Plan Formülasyonu, Ningen bunka kenkyū kikō dai 3-ki (Heisei 28-
nendo ~ Heisei 33-nendo) chūki mokuhyō chūki keikaku sakutei taikō (人
間文化研究機構第3期(平成 28 年度~平成 33 年度)中期目標・中
期計画策定大綱), Strateji toplantısı kararları 2015.

İto Shiro, “Educational İssues of Muslim Migrants in Japan”, Asian Social Science,
2012, c.8, sy.1, s.104-106.

İkeda Akifumi (池田明文), Petrol krizi ve Orta Doğu diplomatiğin değişmesi,


Sekiyu kiki to Chūtō gaikō no tenkan, (石油危機と中東外交の転
換),uluslararası problemler, Kokusaimondai, 2015, sy.638, s.16-25.
http://www2.jiia.or.jp/kokusaimondai_archive/2010/2015-
01_003.pdf?noprint, (erişim: 19.02.2018)

İtagaki Yūzō (板垣 雄三), Gotō Akira (後藤 明), İsurāmu no toshi-sei (イスラーム
の都市性), Akishobo, Tokyo 1992.

124
Kamada Shigeru ve Kobayashi Haruo., Çev.Yrd.Doç.Dr.Mahmut Salihoğlu,
“ Japonya’da İslam Araştırmaları: Bir Medeniyetin Derinliklerine Doğru”,
http://asosindex.com/cache/articles/japonya-da-islam-arastirmalari-bir-
medeniyetin-derinliklerine-dogru-f390641.pdf, Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Çanakkale 2014, sy. 4, s. 97-110.

Kato Hitoshi, Budist edebiyatı çalışmalarındaki sorunlar, Bukkyō bunken-gaku ni


okeru shomondai, (仏教文献における諸問題), Ōsaka Üniversitesi, 1997,
sy.3.97,https://ci.nii.ac.jp/els/contentscinii_20180907163715.pdf?id=ART0
009070861, (erişim: 08.10.2018).

KAKENHI, Basic Study on Shariah and Modernity: Comprehensive Study on the


Ottoman Civil Code,2014, https://kaken.nii.ac.jp/file/KAKENHI-
PROJECT-23330006/23330006seika.pdf, (erişim: 02.10.2018 )

Komura Akiko(小村明子), Japonya İle İslamiyet’in Buluşması, Nihon to isurāmu ga


deau toki,(日本とイスラームが出会うとき), Gendaishokan,Tokyo 2015.

Komura Akiko, “Japanese Sipirituality Seen From the History of İslam in Japan”, Dil
kültür iletişim, 2015, sy.7, 199 – 215.

Koji Osawa, Islamic Studies in the Early Showa Period : Kaikyoken-Kenkyujo


(Institute of Islamic Area) and Okubo Koji, Japanese Association for
Religious Studies78, 2004, sy. 2, s. 493-516.

Kosugi Mizugi, “İsurāmu ni okeru sarā (reihai) no sōgō-teki rikai o mezashite ―


Chūtō to Tōnan'ajia no jirei o chūshin ni ―” (İslam'daki ibadetin kapsamlı
anlaşılması – Orta Doğu ve Güneydoğu Asya'da Vaka Çalışmaları), Kyoto
Bulletin of Islamic Area Studies, 2007, c.1,sy.2, s165-209.

Kosugi Yasushi, Necessity of Constructing the Study of Islam for a New Era of
Globalization: Targets and Prospects, Kyoto Bulletin of Islamic Area
Studies 2012, c.5, sy.2, s.175-191.

Çev. Kobayashi Owais Muhammad, “The Holy Qu’ran – Arabic Text with Japanese
Translation and Commentary”, İslam İnternational Publications, United
Kingdom 2016.

Masayuki Numajiri, World Religion Crossing The Border : The Future of Gods in
the Era of Globalization, Otemon Gakuin University 2010, sy. 4,
https://ci.nii.ac.jp/els/contentscinii_20170606220551.pdf?id=ART00094871
85, (erişim:15.03.2018)

Çev. Muhammad Owais Kobayashi, The Holy Qu’ran – Arabic Text with Japanese
Translation and Commentary,İslam İnternational Publications, United
Kingdom 2016. https://www.alislam.org/quran/Holy-Quran-Japanese.pdf,
(erişim:15.03.2018)

125
Mutō Hideo (武藤英臣), Helal Gıda Üzerine Düşünmek, Harāru-shoku o kangaeru
(ハラール食を考える), Sharīa kenkyū, 2014, sy.11.

Müslümanlar için Gıda Kriterleri, Musurimu shokuhin ni kansuru kijun,( ムスリム


食品に関する基準), nihon musurimu kyokai, tokyo 2017.

Ministery of Education, Culture,Sportss, Science and Technology- Japan,


http://www.mext.go.jp/component/a_menu/education/micro_detail/__icsFile
s/afieldfile/2011/04/1%205/1304668_3.pdf, (erişim: 25.03.2018 )

Morishita Emi (森下 翠惠), Takei Izumi (武井 泉), Helal Sertifikalandırma Klavuzu,
Hararu ninshō shutoku gaidobukku ( ハ ラル 認 証取得 ガイ ドブッ ク ),
Tōyōkeizaishinpōsha, Tokyo 2014.

Nakata Kou (中田考), İslam Hukuku Nedir? Isurāmu-hō to wa nani ka? (イスラー
ム法とは何か?) Sakuhinsha,Tokyo 2015.

Nakata Kou (中田考), İslam Hukuku’nun Yapısı- Hanbeli mezhebi ibadet bölümü,
Isurāmu-hō no sonritsu kōzō ― hanbarī-ha fikufu shinji-hen, ( イスラーム
法の存立構造―ハンバリー派フィクフ神事編), Nakanishiya shuppan,
Tokyo 2003.

Nakata Kou (中田考), Japonya’da yapılan İslam Hukuku Çalışmaları ve Çevirilerin


Durumu, Honpō ni okeru isurāmu-hō no kenkyū/ hon yaku no genjō (本邦
におけるイスラーム法の研究/翻訳の現状), s.1-8.

New Horizon in İslamic Studies, 5 vols., Routledge,2003-2006.

Numajiri Masayuki, World Religion Crossing The Border : The Future of Gods in
the Era of Globalization, Otemon Gakuin University 2010, sy. 4, s57-72.

Ōkawa shūmei ( 大 川 周 明 ), Harimao( ハ リ マ オ ), Idemitsu sazō ( 出 光 佐 三 ),


İslamiyet ve Japonlar (イスラームと日本人), Yosensha, Tokyo 2015.

Ōkawa shūmei ( 大 川 周 明 ) Ana Hatlarıyla İslam, Kaikyō Gairon( 回 教 概 論 ),


Chikumashobō,(筑摩書房)Tokyo 2008.

Ōkawara Tomoki(大河原 知樹), Modern İslam hukuku araştırmalarında yeni bir


zorluk~ Orta Doğu Kredi Kanunu'nun Uluslararası Karşılaştırmalı Analizi,

126
Gendai isurāmu-hō kenkyū no atarashī chōsen ~ Chūtō saiken-hō no
kokusai hikaku bunseki(現代イスラーム法研究の新しい挑戦~中東債
権法の国際比較分析), Kakenhi NEWS[Broşür], 科研費 NEWS 2016,sy.2.,
https://www.jsps.go.jp/j-
grantsinaid/22_letter/data/news_2016_vol2/p05.pdf,(erişim: 02.10.2018 )

Okuda Atsushi (奥田 敦) ve diğerleri, Japonya’da İslam, Nihon ni ikiru isurāmu (日


本に生きるイスラーム), Suudi Arabistan Büyükelçiliği kültür ofisi
yayınları, ,(サウジアラビア王国大使館文化部),Tokyo 2010.

Otsuka Tekehiro, Okawa Shumei, Chukoshinsho, Tokyo 1995, s.201-203.

Osanai Mieko (小山内 美江子), Yabancı işçiler ve biz, Gaikokujinrōdōsha to


watashitachi, (外国人労働者と私たち), Rōdō junpō-sha 1992.

Satou Tsugitaka (佐藤次高), İslami Alan Araştırmalarının Tarihi ve Vizyonu,


Isurāmu chiiki kenkyū - rekishi to tenbō,(イスラーム地域研究 - 歴史と展
望),İslami Alan Araştırma dergisi, Isurāmu chiiki kenkyū jānaru, (イスラー
ム地域研究ジャーナル) tokyo 2009, sy.1,s.1-8.

Dr.Salih Mahdi al-Samarrai, The Massage of İslam İn Japan – İts History and
Development, İslamic Center of Japan yayınları, Tokyo 1999,
https://unity1.files.wordpress.com/2009/06/islam-in-japan.pdf,
(erişim:16.03.2018)

Saito Yasuo (斎藤 泰雄), Okulda Din Eğitimine Yönelik Yaklaşım- Japonya’nın
Tecrübesi, Gakkō ni okeru shūkyō kyōiku no toriatsukai ― Nihon no
keiken, Kokusai kyoiku kyokaironshu, (学校における宗教教育の取扱い
―日本の経験) 2015, c.18, sy, 1, s. 119-134. https://ir.lib.hiroshima-
u.ac.jp/files/public/4/40845/20160831143921804958/JICE_18-1_119.pdf,
(erişim:21.03.2018)

Saito Yasushi (斉藤 泰), Yu Hiroşima Üniversitesi Eğitim Geliştirme Uluslararası


İşbirliği Araştırma Merkezi "Uluslararası Eğitim İşbirliği Çalışmaları",
Yu Hiroshimadaigaku kyōiku kaihatsu kokusai kyōryoku kenkyū sentā
“kokusai kyōiku kyōryoku ronshū”(雄広島大学教育開発国際協力研究セ
ンター『国際教育協力論集』), 2015, c.18,sy.1,119-134.

127
Shimada Daisuke (島田 大輔), Çok Yönlü Müslüman Politikasından "Büyük Doğu
Asya" Müslüman Politikasına, Zenpoui Kaikyou Seisaku Kara Daitoui
Kaikyou Seisakue, (「全方位」回教政策から「大東亜」回教政策へ),
Wasedadaigaku Ajia kenkyū kikō,sy.8, s.1-24.
file:///C:/Users/candas/Downloads/jisedaiajiaronshu_8_Shimada.pdf,
(erişim: 04.01.2018)

Sarah kureşi Yoşimi (サラクレシ好美), “Helal ve Helal Sertifikalandırma:


Müslüman bir bayan bakış açısından durum ve görevlerin anlatımı”, Harāru
to harāru ninshō musurima no shiten kara jitsujō to kadai o kataru ,(ハラー
ルとハラール認証 ムスリマの視点から実情と課題を語る), Keio
Üniversitesi yayınları, Keiōgijuku daigaku, Tokyo 2017.

Tanada Hirofumi (店田 廣文), Okai Hirofumi (岡井 宏文), “ Japonya'da yaşayan
Müslümanların çocuklarının eğitimi ile ilgili anket raporu”, Tainichi
musurimu no kodomo kyōiku ni kansuru chōsa hōkoku-sho (滞日ムスリム
の子ども教育に 関する調査報告書), Waseda Üniversitesi IMEMGS
araştırma yazısı: Japonya’daki Müslümanlar, Tokyo 2010, sy.6,s.1-149.

Tanada Hirofumi, “İslamic Studies During the World War 2 Period”, Waseda
University Human Science Studies 2002, c.15, sy, 1, s. 85-120.
file:///C:/Users/candas/Downloads/Kakenhi_Tanada_2.pdf,
(erişim:16.03.2018)

Tanada Hirofumi, “Islamic Research Institutes in Wartime Japan”, Special Feature


Article 2012,sy.28.

Takushoku University of Tokyo, Shariah Institute, [Broşür],


http://www.sri.takushoku-u.ac.jp/brochure.pdf, (erişim:27.08.2018 )

Tawada Yūji (多和田 裕 司), İslam ve tüketim toplumu: Günümüz Malezya’da


Helal Sertifikalandırma, Isurāmu to shōhi shakai: Gendai marēshia ni okeru
harāru ninshō, (イスラームと消費社会 : 現代マレーシアにおけるハラ
ール認証), Ōi shiritsu daigaku, Hukui 2012,sy.63,s.69-85.

Tanaka İppei (田中 逸平), İslam ve Hac- Hakuun Yuuki, İsuramu Cunrei- İHakuun
Yuuki, Ronsosha (論創社) 2004.

Tsuchiya Nariyoshi (土屋 成慶), Helal Gıda – İnbound Pazarlama: Japonya’da gıda
alanında yapılması gerekenler ve günümüzdeki durum, Harāruinbaundo:
nihon ni okeru shoku no musurimu taiou no kadai to genjitsu (ハラール・

128
インバウンド:日本における食のムスリム対応の課題と現実), Dezain
eggu kabushikigaisha, Tokyo 2017.

Takeshi Yukawa, Chūkintō Bunka Sentā, "Urbanism in Islam", Middle Eastern


Culture Center, Tokyo 1989.

Takee Asada, Japan's Foreign Trade under its Isolation Policy, Meidai shōgaku
ronsō,c.82,sy.1,s.27- 46.

Usuki Akira, “An investigation of the transition from Colonial Politics to Area
Studies”, s.11-17.
http://repository.tufs.ac.jp/bitstream/10108/26300/1/cdats-hub3-3.pdf,
(erişim:16.03.2018)

Uzunoğlu Ahmet, Tokyo Camii, Dini ve sosyal hizmet vakfı yayınları, Ankara 2003,
sy,3.

Yamamoto Shichihei (山本七平), Naoki Komuro(小室直樹), Japon Dini’nin Sosyal


Bilimi, Nihon kyō no shakai-gaku (日本教の社会学), Bijinesu-sha, Tokyo
2016.

Yukawa Takeshi, Chūkintō Bunka Sentā, "Urbanism in Islam", Middle Eastern


Culture Center, Tokyo 1989.

Yeni Nesil Asya Çalışmaları: Waseda Üniversitesi Asya Araştırma Örgütü "Yeni
Nesil Asya Forumu" Araştırma Makaleleri Raporu, Jisedai Ajia ronshū:
Wasedadaigaku Ajia kenkyū kikō `jisedai ajiafōramu' kenkyū seika hōkoku
ronbun-shū,( 次世代アジア論集 : 早稲田大学アジア研究機構「次世代
アジアフォーラム」研究成果報告論文集), Wasedadaigaku Ajia kenkyū
kikō 2014, sy.8,s.3-26.

Yoshiko Oda, Çev: Hamit Er, Japonya’da Din Eğitimi, Din Eğitimi Araştırmaları
Dergisi, İstanbul 2004, sy.14, s.98-104.

--------------------------------------

https://www.trthaber.com/haber/gundem/musluman-azinliklar-zirvesi-istanbulda-
gerceklesecek-359392.html, (erişim:22.06.2018)

http://markhumphrys.com/christianity.on.islam.html, (erişim:04.01.2018)

http://www.kobemosque.org/Japanese%20Home.htm, (erişim: 10.02.2018 )

http://nagoyamosque.com/about/history, (erişim:10.02.2018)

129
https://openaccess.leidenuniv.nl/bitstream/handle/1887/36008/Transltion%20of%20t
he%20Quran%20from%20Arabic%20to%20Japanese%20%28El%20Damanhoury%
29.pdf?sequence=1, (erişim: 05.03.2018 )

http://www.muslim.or.jp/jma%E3%81%A8%E3%81%AF/, (erişim:15.03.2018)

https://www.ahmadiyya-islam.org/jp/, (erişim:15.03.2018)

http://www.moj.go.jp/psia/ITH/organizations/ES_E-asia_oce/aum.html, (erişim:
20.03.2018)

https://www.e-stat.go.jp/stat-
search/files?page=1&layout=datalist&toukei=00401101&kikan=00401&tstat=00000
1018471&cycle=0&tclass1=000001111515, (erişim:21.03.2018)

http://www.mext.go.jp/component/a_menu/education/micro_detail/__icsFiles/afieldfi
le/2011/04/1%205/1304668_3.pdf, (erişim: 25.03.2018)

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/245/2202.pdf, (erişim: 25.03.2018)

http://www6.econ.hit-u.ac.jp/areastd/okawa/okwronbun.htm, (erişim: 03.05.2018)

http://www.gakushuin.ac.jp/univ/rioc/vm/c02_kindai/c0202_asia.html, (erişim:
03.05.2018)

https://www.jstage.jst.go.jp/article/shigaku/99/10/99_KJ00003675047/_pdf/-
char/ja,(erişim: 12.06.2018)

http://iss.ndl.go.jp/books/R100000001-I051457820-00, (erişim: 12.06.2018)

https://researchmap.jp/read0185179/, (erişim:14.07.2018)

https://researchmap.jp/read0116059/, (erişim:29.07.2018)

https://sfcclip.net/2014/10/8783/, (erişim:01.08.2018)

https://researchmap.jp/7000002622/, (erişim:04.08.2018)

http://matsuyama.strikingly.com/, (erişim:08.08.2018)

http://islamjp.com/benri/benriindex.htm, (erişim:17.08.2018)

http://www.muslim.or.jp/jma%E3%81%A8%E3%81%AF/#rinen,
(erişim:22.08.2018)

http://muslim-shinbun.strikingly.com/, (erişim: 22.08.2018)

https://uploads.strikinglycdn.com/files/434da6be-0b82-4ef5-8bec-
26cd939282e7/%EF%BC%93%EF%BC%90%EF%BC%90%E5%8F%B7.pdf,
(erişim:25.08.2018)

130
http://www.sri.takushoku-u.ac.jp/about.htm#shariahiinkai, (erişim:27.08.2018)

https://www.kri.sfc.keio.ac.jp/ja/lab/islamic_print.pdf, (erişim: 05.09.2018)

https://docplayer.biz.tr/2506647-Islami-alan-arastirmalari-national-institutes-for-the-
humanities-of-japan-nihu-program-islamic-area-studies.html, (erişim:06.09.2018)

https://docplayer.biz.tr/2506647-Islami-alan-arastirmalari-national-institutes-for-the-
humanities-of-japan-nihu-program-islamic-area-studies.html, (erişim:06.09.2018)

https://www.waseda.jp/inst/cro/, (erişim: 07.09.2018)

https://www.routledge.com/New-Horizons-in-Islamic-Studies/book-series/SE0650,
(erişim:07.09.2018)

https://www.waseda.jp/inst/ias/publication/institute-for-asian-muslim-studies/,
(erişim:08.09.2018)

https://www.waseda.jp/inst/ias/about/history/, (erişim: 08.09.2018)

https://www.waseda.jp/inst/ias/research/muslim/, (erişim: 08.09.2018)

http://www.l.u-tokyo.ac.jp/Islam/, (erişim: 10.09.2018)

https://www.sophia.ac.jp/jpn/aboutsophia/sophia_spirit/sophia-idea/spirit-of-
sophia/spirit1.html, (erişim: 12.09.2018)

http://dept.sophia.ac.jp/is/SIAS/about/index.html, (erişim: 12.09.2018)

http://dept.sophia.ac.jp/is/SIAS/ias/sum/purp.html, (erişim: 24.09.2018)

http://kyodai.kawai-juku.ac.jp/kyodai/feature/, (erişim: 24.09.2018)

https://repository.kulib.kyoto-u.ac.jp/dspace/bulletin/kias, (erişim: 24.09.2018)

http://www.ukm.my/news/archive/year-2012/october-2012/malaysia-can-provide-
ideal-model-for-a-just-civil-society-to-the-world-says-japanese-islamic-don/, (erişim:
27.09.2018)

https://www.asafas.kyoto-u.ac.jp/kias/about.html, (erişim: 27.09.2018)

https://docplayer.biz.tr/2506647-Islami-alan-arastirmalari-national-institutes-for-the-
humanities-of-japan-nihu-program-islamic-area-studies.html, (erişim: 01.10.2018)

http://www.toyo-bunko.or.jp/research/organization.html, (erişim: 02.10.2018)

http://www.aa.tufs.ac.jp/en, (erişim: 04.10.2018)

http://dept.sophia.ac.jp/is/SIAS/english/index.html, (erişim: 04.10.2018)

131
https://www.asafas.kyoto-u.ac.jp/en/, (erişim: 04.10.2018)

http://www.akita-u.ac.jp/shigen/eng/index.html, (erişim: 04.10.2018)

http://www.minpaku.ac.jp/nihu/cmmes/index.html, (erişim: 04.10.2018)

http://www.heibonsha.co.jp/book/b160202.html, (erişim: 08.10.2018)

http://www.l.u-
tokyo.ac.jp/teacher/database/220.html?phpMyAdmin=c53873f5a43613de1640d5512
da37328, (erişim: 15.10.2018)

https://www.brf-global.com/en/about/brf/our-history/, (erişim: 04.11.2018)

https://www.mhlw.go.jp/web/t_doc?dataId=73023000&dataType=0&pageNo=1,
(erişim: 04.11.2018)

http://www.halal.gov.my/v4/index.php?data=bW9kdWxlcy9uZXdzOzs7Ow==&uta
ma=ann&ids=corporate&lang=bm, (erişim: 08.11.2018)

http://jmaweb.net/info/460873, (erişim: 10.11.2018)

https://www.kurabo.co.jp/news/newsrelease/20151116_1416.html, (erişim:
15.11.2018)

http://expo2016.halalmedia.jp/2016/09/16/kurabo/, (erişim: 15.11.2018)

http://www.isolabo.net/45_HALAL/index.html, (erişim: 15.11.2018)

http://www.halal.or.jp/halal/halal6.html, (erişim: 20.11.2018)

http://nagoyamosque.com/7685.html, (erişim: 20.11.2018)

http://www.caa.go.jp/policies/policy/consumer_research/white_paper/2013/white_pa
per_1102.html, (erişim: 01.12.2018)

http://wwwtb.mlit.go.jp/chubu/recruit/outline/vision-b.html, (erişim: 01.12.2018)

“İsurāmu ni okeru shoku to harāru ninshō” (イスラームにおける食とハラール認


証) İslam'da Gıda ve Helal Sertifikalandırma, 1:10:46. Japonya, Hokkaido
uluslararası değişim ve işbirliği sentez merkezi, Kōeki shadanhōjin
Hokkaidō kokusai kōryū kyōryoku sōgō sentā, 2016.
https://www.youtube.com/watch?v=yoiRCbDRcRs, (erişim:17.11.2018)

Kimiaki Tokumasu, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo


Japon Müslüman Derneği, (04.Temmuz.2017).

132
Naoki Maeno, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo Japon
Müslüman Derneği, (04.Temmuz.2017).

Sara Kureshi Yoshimi, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo,


(04.Temmuz.2018).

Kimiaki Tokumasu, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo


Japon Müslüman Derneği, (15.Temmuz.2018).

Muhammed Raşit Alas, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo,


(10.Kasım.2018).

Harun Kureshi, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme, Tokyo,


(04.Kasım.2018).

Hajime Tanaka, “Japonya’da Helel Sertifikasyon”, konulu görüşme,, Tokyo,


(04.Kasım.2018).

133

You might also like