Hindistan'ın Temiz Hava Hedefi

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 4

Hindistan’ın Temiz Hava Hedefi

21. Yüzyılın dünyasında en hızlı büyüyen ekonomilerin Asya’da yer alması küresel güç
dengesinde Asya lehine önemli değişiklikler meydana getirirken her geçen gün daha kritik bir
boyuta taşınan çevre ve iklim konularında tam tersi bir etki doğurdu. Özellikle Amerika Birleşik
Devletleri ve Batılı ülkelerin Asya-Pasifik’te Çin’e karşı bir denge unsuru olarak gördükleri
Hindistan; ekonomi ile çevre arasındaki sarkaçta adeta varoluşsal bir mücadele vermektedir.

Çok uzun süre boyunca dünyada fakirliğin ve kirliliğin sembol ülkesi olan Hindistan, 1991
yılında Başbakan Rajiv Gandhi önderliğinde sosyalist bürokrasinin boyunduruğunu kırarak
liberalleşme adımlarını attı. Bu adımlar aynı zamanda ülkenin ekonomik anlamdaki makus
talihini yenmek için önemli bir girişimdi. Hint hükümetince yine bu dönemde başlatılan
topyekûn kalkınma hamlesinde çok sayıda yerleşim yeri ilk kez elektrik ile tanıştı. Kısa bir süre
zarfında ülkenin enerji talebi iki katına çıkarken ihtiyacı karşılamada ana yüklenici fosil yakıtlar
oldu. Bugün gelinen noktada Hindistan’ın enerjisinin yüzde 70'den fazlası petrol, kömür ve
biyoyakıttan temin edilmektedir.Bu tarihten günümüze Hindistan’ın uçsuz bucaksız tarlalarının
arasından ulusal ve uluslararası şirketlerin sanayii tesisleri yükseldi. Şehirlere kurulan çok sayıda
fabrika ve beraberinde getirdiği hizmet sektörü, ülkenin kırsal kesimlerinde tarımla uğraşan
yoksul köylünün kentlere göç etmesine neden oldu. Çevre planları ve altyapı yatırımları
tamamlanmadan kentlere yönelik göç hareketleri yakın gelecekte büyük şehirlerde oluşacak
çevresel enkazın birer habercisiydi.
Plansız Şehirleşme
2020 yılı itibariyle Hindistan'da kentsel nüfus 500 milyonu bulmuş durumda. Bu sayı her yıl
yüzde 2,3 oranında bir artış gösteriyor. 2031 yılına dek Hindistan'ın milli gelirinin yaklaşık
yüzde 75'inin şehirlerden elde edileceği tahmin ediliyor. Buna karşın gereken kentsel altyapıyı
sağlamak büyük bir zorluk: 2050 yılına dek ihtiyaç duyulacak çevre ve altyapı yatırımlarının
yüzde 70 ila 80'i henüz inşaat aşamasına dahi gelmedi ve buradaki tahmini yatırım açığı yaklaşık
827 milyar ABD doları olarak ifade ediliyor. Hindistan’ın bu şizofrenik ekonomik büyümesi
yakın zamanda dünyanın en kalabalık şehri ünvanına sahip olacak olan Yeni Delhi’nin ardı
ardına üç yıldır gezegendeki en kirli başkent olma ‘’özelliğini’’ taşımasında başı çeken
unsurlardan birini oluşturuyor.
Hindistan halihazırda Çin ve ABD'nin ardından dünyanın üçüncü en büyük sera gazı salınımı
yapan ülkesi konumunda.

İsveç merkezli IQAir grubunun hazırladığı 2020 yılı Dünya Hava Kalitesi raporunda, 106 farklı
ülkede bir yıl boyunca yapılan hava ölçümleri analiz edildi. Raporda PM2.5 oranı, üst sınır
olarak kabul edilirken listede Hindistan’ın önünde yalnızca iki komşusu Bangladeş ve Pakistan
yer aldı. Bangladeş'de metreküp başına ortalama partikül oranı 77.1 olarak kayıtlara geçerken
ikinci sıradaki Pakistan’da 59 Hindistan’da ise 51.9 olarak ölçüldü. Başkent Yeni Delhi'de zararlı
partikül yoğunluğu aralık ayında 157'ye kadar yükselerek şehri adeta açık hava hapishanesine
çevirdi. İsviçre merkezli başka bir uluslararası hava kirliliği ölçüm kuruluşu olan AirVisual’ın
Dünya Hava Kalitesi Raporuna göre ise PM2,5 değerinin en yüksek olduğu 30 şehir arasında
Hindistan'dan 21 şehir listede yer alıyor.

Nefes almanın bedeli 9 yıl

Chicago Üniversitesi Enerji Politikası Enstitüsü (EPIC) tarafından yapılan bir araştırma, hava
kirliliğinin Hindistan’ın orta, doğu ve kuzey bölgelerinde yaşayan 480 milyondan fazla insan için
endişe verici sonuçlara gebe olduğunu ortaya koydu. EPIC’in araştırma raporunda ülkedeki
mevcut hava kirliliğinin Hint halkının yaklaşık yüzde 40'ının ortalama yaşam süresini dokuz
yıldan fazla azaltacak derecede tehlikeli olduğu belirtildi.

Kirlilikle Mücadele

Hindistan’ın bölgesel ve küresel düzeyde hegemon bir güç olmak için attığı adımlar çevresel
felaketlerle örülü bir girdap çukuru oluştururken bu sorunlar dizgesinin üstesinden gelmek için
de çok sayıda politika ortaya konmaktadır. Özellikle; fosil yakıtların havada ve toprakta yarattığı
kirliliği yenilebilir enerji kaynakları ile sonlandırmak ‘’Temiz Hindistan’’ hayaline giden yolda
en önemli araç olarak görülmektedir.

2020 yılı Hindistan Enerji Raporunun verilerine göre, Hindistan 2040 yılına dek yenilenebilir
enerji ve yenilebilir enerji teknolojilerine 1,4 trilyon dolar harcama yapacak. Ülke, 2000 yılından
bu yana küresel enerji talebindeki artışın yüzde 10’unu tek başına meydana getiriyor.
Ülkenin siyasal yöneticileri 2008 yılında "Yeşil Hindistan" sloganı ile çıktıkları yolda 2050
yılına kadar ülkenin sıfır sera gazı emisyonu yapar hale geleceğini belirtiyorlar.
Çevre örgütlerinin birçoğu Hindistan'ın 0 emisyona ulaşmasını güç olarak nitelese de ülkede
fosil yakıtların yerini yenilebilir enerji kaynaklarının alması için birçok proje ve teşvik programı
uygulanıyor.

Hindistan’ın İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planına göre de 2030 yılına kadar yeşil enerji
kapasitesinin 450 GW'a çıkarılması planlıyor. Hint hükümeti bununla beraber, evlerin çatılarına
kurulum dahil olmak üzere 2022'ye kadar 40 GW'lık Çatı Üstü Güneş Enerjisi Projeleri (RTP)
kurulumu için bir hedef belirledi. 2040’lı yıllar ile beraber Hindistan’ın elektrik ihtiyacının
yüzde 30’unu güneşten sağlaması bekleniyor. Ülkenin birçok noktasında gökyüzünü maviden
griye döndüren kömürün ise toplam enerji üretimindeki yerinin yirmi yıl içerisinde yüzde 44’ten
yüzde 34’düşeceği öngörülüyor.
Hindistan’ın ülke içinde geliştirip uygulamaya koyduğu birçok politikanın Birleşmiş Milletler’in
Çevre Programı ile de uyumlu olması Hint siyasetine önemli bir yumuşak güç kazandırmaktadır.
Örneğin; Birleşmiş Milletler'in en yüksek çevrecilik payesi olarak tanımlanan Dünya Çevre
Şampiyonları ödülü 2018 yılında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in katılımı ile Yeni
Delhi'de düzenlenen törenle Hint Başbakanı Modi'ye takdim edildi. Hindustan Times’in
aktardığına göre, Başbakan Modi'nin, Paris İklim Konferansı kapsamında ortaya konan güneş
enerjisi projelerinin desteklenmesine yönelik iş birliği programı olan Uluslararası Güneş
İttifakı'na öncülük etmesi ve Hindistan genelinde 2022 yılına dek tüm tek kullanımlık plastik
ürünlerin piayasadan kalkacağı sözü vermesi sebebiyle lider kategorisinde bu ödülün sahibi
olmaya layık görüldüğü belirtildi.

Yine Başbakan Modi’nin 2014 yılında iktidara gelmesinin ardından kamuoyuna duyurduğu
Swacch Bharat (Temiz/Pak Hindistan) programı ile yaklaşık 110 milyon adet tuvaletin inşa
süreci tamamlandı. Yapılan bu tuvalet devrimi 2019 yılında Bill Gates vakfı tarafından ödüle
layık görülürken Hint sokaklarının doğal mikrop yayıcı alanlar olmasının da önüne geçti.

Yukarıda da bahsi geçen EPIC raporunda, Hindistan'ın hava kirliliğini önlemek için 2019'da
başlattığı Ulusal Temiz Hava Programı'nda (NCAP) belirttiği hedeflere ulaşmasının ve bunu
sürdürülebilir kılmasının ülkedeki ortalama yaşam süresini 1,7 yıl, başkent Yeni Delhi'deki
yaşam süresini ise 3,1 yıl artıracağı kaydediliyor.

Ülkedeki çevre ve iklim konulu politikaların üretim ve uygulanma sürecinin lokomotik


kuruluşları ise Sanitasyon ve Su Bakanlığı, Yeni ve Yenilenebilir Enerji Bakanlığı ile Çevre,
Orman ve İklim Değişikliği Bakanlığıdır. Sanitasyon ve Su Bakanlığı; tuvalet ve temiz suya
erişimin kısıtlı olduğu ülkede toprağın, suyun kirlenmesini engelleyerek yaşam alanlarının doğal
hastalık üretim tesislerine dönüşmesini engellemek, adil bir su paylaşımını sağlayabilmek için
faaliyetler yürütür. Yeni ve Yenilenebilir Enerji Bakanlığının ana görevi ise Hindistan’da yılda
yaklaşık 1,7 milyon insanın fosil yakıtlardan türeyen hava kirliliği ile ölmesini önlemek için
yenilenebilir enerji çalışmalarına hız kazandırmak olarak ifade edilebilir. İlgili bakanlığın
öncülüğünde kısa bir süre içerisinde Hindistan'ın kurulu yenilenebilir enerji kapasitesi iki buçuk
katına, güneş enerjisi kapasitesi ise 13 katına bir artış yaşadı. Çevre, Orman ve İklim Değişikliği
Bakanlığı ise yukarıda saydığımız hemen tüm çevresel hedeflerin üretim, uygulama ve
denetleme merkezidir. Ülkenin ulusal ve uluslararası çevre ve iklim konusundaki hedeflerinin
sahadaki takipçisidir.

Dünyanın ekonomik, askeri ve siyasi anlamda süper güçleri arasına girmeyi kendisine misyon
edinen Hindistan, bu süreçte çevreyi ikinci plana atma şansına sahip görünmektedir. Kirliliğe
bağlı ölümler ve hastalıklar ülkenin sağlık sisteminde tıkanıklığa yol açma tehlikesi taşırken
turizm sektörü için de kötü bir imaj çizmektedir. Ülkede, Kovid-19 salgınının başlamasıyla
beraber zorunlu kılınan ulusal tecrit uygulaması ve birçok eyaletteki ek sokağa çıkma yasağı
önlemleri neticesinde özellikle 2020 yılının ikinci çeyreğinde ekonomik faaliyetler keskin bir
şekilde yavaşlamıştır., Hindistan ekonomisi bu dönemde yıllık bazda yüzde 23,9 oranında
küçülmüştür. Ancak kısıtlama önlemleri Hint ahalisinin uzun yıllar sonra temiz bir hava ile
tanışmasını, hür bir şekilde derin nefes alabilmesini sağlamıştır.

Hint karar alıcıların sürdürülebilir bir Hindistan için ekonomi ve çevre arasındaki sarkaçta
yerlerini yeniden gözden geçirmelerinin önemli olduğu görülmektedir.

You might also like