HZ Hatice SON

You might also like

Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 5

Hücre-i Saadeti’in Eşsiz İncisi ; HAZRETİ HATİCE ( ‫)هنع هللا يضر‬

Eşsiz..
Çünkü Peygamberden (‫ )صلى هللا عليه وسلم‬sonra , beşerin ilk ‘ La ilahe illallah
Muhammedur- Rasulüllah’ , kelime-i tayyibesini zikretmekle müşerref olanı!
Eşsiz..
Çünkü İki Dünya Serverinin ilk göz ağrısı.
Eşsiz..
Çünkü Peygamber neslinin validesi.O, Fatıma’nın annesi.
Eşsiz..
Çünkü Allah-u Teala’nın selamına, meleği Cebrail’i bizzat görerek
muhatap olan kutlu insan.
Eşsiz..
Çünkü O, çok sevmenin değil , güzel sevmenin en nadide örneği:

HATİCE BİNTİ HUVEYLİD

İlm-i ezeli’de Nebiyy-i Muhterem’e zevce seçilmiş bu eşsiz annemizin


hayatının her safhasında biz ahir zamanda kalmış evlatlarına bir nasihat var.
Tıpkı yaşadığı çağdan bugüne kadar olduğu gibi.Sadece kadınlara değil bütün
insanlığa.
Kulak verirsek eğer çok şey fısıldar kulağımıza Hatice Annemiz.
Biz güzel gönlünün muhabbetinden nasiplenelim.
Sevmeyi öğrenelim Ondan.
Kırmadan, yormadan, ağlatmadan sevmeyi.
Çok sevmeyi değil , güzel sevmeyi.

Bir kadın düşünün..

2 kocası vefat etmiş , üç ,çoçuğu ile dul kalmasına rağmen


parmakla gösterilen.
Yaşadığı şehrin en zengin kadını, en soylusu.
Ve asil bir güzellik sahibi.
Biz böyle bir kadından kibri, büyüklenmeyi değil. Zenginliği, güzelliği,
soyu sopu ile insanlara üstten bakmayı değil; ‘sevmeyi’ öğrenmekten
bahsediyoruz. Şu karanlık çağda kalmış bizler için kulağa ne kadar
yabancı değil mi?
Muhterem annemizin, Efendimiz’den önce 2 evliliği, bu evliliklerden 3
çoçuğu vardı. Kader planında Efendimiz için hazırlanan annemizin iki eşi de
vefat etti.
40 yaşına geldiğinde, hala devam eden asaletine rağmen, bütün Mekke
eşrafı ve dışarıdan seçkin kişiler kendisi ile evlenmek isterken, Hatice 25
yaşında bir genç ile evlenmek istedi.Üstelik kendisi gibi zengin bir işveren ile
değil , kendisinin de işcisi olan bir çalışan ile.
Aslında bu genç sadece Mekke’nin değil, bütün alemlerin en şereflisi,
efendisi idi. Ama henüz bunu bilen yoktu. O zaman için o genç sadece;
Muhammed B. Abdullah ( ‫ ) صلى هللا عليه وسلم‬idi.
Kervanı için çalıştığında, zaten ahlakı ile meşhur olan Efendimizi iyice tanıdı
ve ahlakına hayran kaldı annemiz. Zengin, yakışıklı, Mekke’de sözü geçen ya
da başka bir devlet lideri ile değil, Mekke’li bir genç ile evlenmek istedi.
Çünkü feraset sahibi annemiz, geçici dünya menfaatlerine değil, insanı asıl
güzelleştiren ahlakına bakarak seçmişti ömrünü geçireceği insanı.
Bu evlilik gerçekleştiğinde Efendimizi çok seven amcası, Hatice
annemizin üstün meziyetleri ile yeğenine eziyet etmesinden,
büyüklenmesinden, itaatsizliğinden böylece onu üzmesinden korkar ve bir
kadının yardımıyla karıkoca ilişkilerine vakıf olmak ister. Kadının şahit
olduğu manzara hayret vericidir..
Haticenin kocasına tek hitabı: ‘Anam babam sana feda olsun.’
Evde böyle bir hitaba sahip olan bir erkeğin de ufak tefek ev işlerinde bile
karısına yardımcı olduğunu görür. Amcası kadının anlattıklarını yaşlı
gözlerle dinler.
Sahneyi hayal ettiğinizde size de yabancı geldi mi?
Kocasına ‘Efendim’ diye hitap etmekten ağırlanan, hatta yapmacık sevgi
sözcüklerini bile elaleme gösteriş olsun diye sosyal medyada veya
misafirlikte kullanan,günümüzün sözde ‘çağdaş’ kadını için değil eşi için bir
şeyleri feda etmek,erkeğe üstünlük ifade eden hitaplar ile eşine hitap
etmeyi teklif etmek dahi mevzu olmasa gerek !

Bu güzide yuvanın, bu muhabbeti cicim ayları bitince bitmedi.

Tam 25 yıl,Hatice annemiz Rabbine kavuşana kadar devam etti.Ama bitmedi.


Asr-ı saadetten sonsuzluğa uzanan, ALLAH için sevmenin eşsiz bir örneği olarak
olarak sadece tarihe değil tüm zamanlara ve kalplerimize kazındı.

Hira Yolunun Destekçisi


Efendimiz Hatice annemizi çok severdi, ona hep saygı ve hürmet
duyardı.Yaşadıkları toplumda çok eşlilik en doğal şey iken, hatta tek eşliliğin
garip karşılanıp, yadırganmasına rağmen Efendimiz gelen teklifleri ‘ Haticem
ile beraber başka bir kadın mı? Asla!’ buyurarak geri çevirirdi.
Nasıl bir Hatice idi ki,kocasının gönlünde ki yeri hiç solmadan taptaze kaldı?
Hep destek bir Hatice, ‘kimse yoksa Hatice’m var.’ Dedirten bir Hatice..
Efendimiz 35’li yaşlara geldiğinde artık, toplumda şahit olduğu olaylara
yüreği dayanamaz olmuştu. Annemiz ile birlikte uykusuz geceler başlamıştı.
Gündüzleri diri diri gömülen kız çocuklarını, zalimin zulmü altında ezilen
masum insanları gördükçe geceleri gözlerine uyku girmiyordu. Bu hal yıllar
geçtikçe arttı ve Efendimiz yalnızlığı daha çok sevmeye başladı.Sık sık nur
dağındaki Hira mağarasına çıkar oldu. Bu dağ 621 metre yüksekliğinde, yolu
taşlı, çıkılması çok zor bir dağdır. Efendimizin peygamberliğe hazırlandığı bu
zorlu süreçte sıkışan kalbini ferahlatmanın derdine düşen bir karısı vardı.
Bütün zorluğuna rağmen o dağa yemek çıkarırdı Hatice annemiz, Efendimizin
böyle bir talebi olmadığı halde.
Haline sitem etmeden, ‘beni buralara kadar yoruyorsun’ demeden, ‘deli misin
nesin dağda tek başına ne yapıyorsun?’ diye dalga geçmeden..
Kendini düşünüp, karşısındaki insanın halini hiçe sayma bencilliğine düşmedi
Hatice Annemiz.
‘O orada mı mutlu? O zaman orada kalsın.
Yalnız kalmaya mı ihtiyacı var? O zaman yalnız kalsın.’ Bunları düşündü ve
nerede nasıl desteğe ihtiyacı varsa , orada öyle destek oldu kocasına.
Yerine kendimizi koysak , Hatice Annemiz gibi olur muyduk acaba ?
Sabredip bekler, destek olur muyduk sevdiğimiz insana?
Yoksa kendi derdimize düşüp ‘dağ da oturacağına benimle ilgilen’ diye
insanlığın derdine düşmüş bir insanın ruhunu iyice darlar mıydık ?

En Büyük Sığınak
Rasülullah’ın Hira inzivasını, siyer kaynaklarından daha detaylı
öğrenilebilecegimiz üzere, vahiy aşaması takip etmişti. Kensine Ruhul
Emin’den vahiy nazil olan Efendimiz çok korkmuştu. Vahyin ağırlığı bütün
bedenini kapladı. Gidebileceği başka kapılar da vardı. Ama O koşa koşa en
güvendiğinin, Haticesinin yanına geldi. Titriyor ve terliyordu. ‘Beni örtün
beni örtün.’ Buyurdu sadece. Başını Haticesinin dizine koydu. Annemiz
hiçbir şey söylemeden saçlarını okşayarak saatlerce Efendisinin kendisine
gelmesini bekledi. Kendine gelip korktuğunu söylediği zaman ise hemen,
Allah ile teselli etti kocasını.
Zaten bu güven değil miydi, o korku halinde bile başkasını
düşünmeden Efendimizin ayaklarını karısına yürüten?
Kocası biliyordu karısının onu ‘bu ne hal?’ diye bağırarak karşılamayacağını.
‘Ben demiştim dağlara çıktın çıktın delirdin sonunda.’ diye haklı çıkma
dedine düşmeyeceğini. ‘Yatmanın sırası mı merak ettim anlat önce.’diye onu
zorlamayacağını biliyordu.
Bu güvenle başka seçeneğe gerek kalmadan Haticesinin şefkatli
kollarına sığındı Efendimiz. Haticesi de Onu yanıltmadı yine.

Hep Hatice vardı


Hayatını, evliliğini , anneliğini hep ince ince işledi Hatice annemiz.
Ömrü bunlar gibi bir çok muhabbet, fedakarlık misalleri ile süslü.
Efendimiz nübüvvet yükünü omuzladıktan sonra,davası adına çalışırken
de en büyük desteği hep Haticesi idi.
O Mekke’nin en soylu en zengin kadını, muhasaralar altında aç kalıncaya
kadar malını İslam davası uğrunda harcadı. Ama maddi desteğinden çok
daha büyük manevi desteği vardı.
Efendimizin çıktığı bu zorlu yolculukta itibarı için, rahat yaşamak
için,lüks yaşamında devam etmek için değil bırakıp gitmek, bir an bile
yalnız hissettirmedi kendine Efendimizi.
Biten evliliklerin çekirdek kabuğunu doldurmayacak sebeplerini düşündürür mü
bunlar bize? Bitmese bile iki taraf içinde ızdırap haline gelmiş yuvaları. Anne
babası arasında ki güveni muhabbeti görmeden büyüyen, sonra kendisi de
aynı anne babası gibi bir eş olan çocukları?

Hatice Sevgisi
Efendimiz Hatice annemizi vefatından sonra da hiç unutmadı. Hep dilindeydi
Haticesi. Vefalı eşine hep vefa sakladı kalbinde, ilk günki sevgisiyle beraber.

‫اهبح تقزر دق ينا‬

‘Ben Hatice’nin sevgisi ile rızıklandırıldım.’


Rızık oldu Hatice annemizin sevgisi Efendimize.
Külfet değil
Ağırlık değil
Minnet değil.
Seviyoruz dediğimiz insanlara mı bizim en büyük eziyetimiz ?
Bizi seven insanlara.
Bizi sevmenin bir bedeli var da, onu mu ödetiyoruz sevdiklerimize?

‘Seni çok seviyorum.’ Herkesin dilinde.


Çok sevince sevgimiz, sevdiğimize külfet olacaksa eğer, ezilecekse insanlar
sevgimizin altında , çok sevmeyelim.
Ya da annemiz gibi sevelim ; çok sevelim ama önce güzel sevelim.

Rabbim kalplerimize bir Hatice huzuru bahşeylesin.

HÜMEYRA SERAP YETKİN

You might also like