Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 8

Özel Rapor: 11 Haziran 2010

Yazar Hakkında Prof. Dr. Ümit Özdağ*


Ümit Özdağ, 1999 senesinde Avrasya
Stratejik Araştırmalar Merkezi'ni (ASAM)
kurmuş ve başkanlığını üstlenmiştir.
Türkiye gündemindeki en çarpıcı başlıklardan birisi askeri darbe iddiaları
2002 yılında ASAM'a bağlı olarak çalışan
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü'nü ve bununla birlikte Özel Harp Dairesi ve Özel Kuvvetler Komutanlığı'dır. Bu
kurmuştur. Prof. Dr. Ümit konularda bazı dönemlerde her gün yüzlerce haber ve makale yazılı ve sanal
Özdağ ASAM Başkanlığı görevinden 2004 basında çıkmaktadır. Eski adı Özel Harp Dairesi olan ancak 1994'de yapısı,
yılında ayrılmıştır; 2005 yılından beri amacı ve kapsamı büyüyerek değişen Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın Kontr-
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nün başkanıdır.
Prof. Dr. Ümit Özdağ; gerilla olduğu ile ilgili iddialar ise 1970'lerden buyana gündemde olmuştur.
“Atatürk ve İnönü döneminde
Bu çerçevede bir kısım basın ve yayın organı tarafından sürekli gündeme
Ordu-Siyaset İlişkileri”(1990),
“Menderes Döneminde Ordu-Siyaset İlişkileri getirilen bir iddiada rahmetli Alparslan Türkeş'in Özel Harp Dairesi'nin ilk adı
ve 27 Mayıs İhtilali”(1993), ile seferberlik Tetkik Dairesi'nin kurucularından ve öğretmenlerinden oluşu ile
“Güneydoğu Anadolu ve Güneydoğu 1970'li yıllarda MHP ile Özel Harp Dairesi/Kontrgerilla arasında bağ olduğu. Bu
Anadolu'dan Göç Eden Yurttaşlar Hakkında kadar iddiaya rağmen bu konuda yazılmış kitap sayısı ne yazık ki çok azdır.
Sosyoekonomik Araştırma”(1996),
“Türkiye, PKK, Kuzey Irak-Bir Gayri Nizami Bu konularda kapsamlı bir çalışma olma iddiası ile piyasada bulunan bir
Savaşın Anatomisi” (1999),
çalışmada gazeteci Ecevit Kılıç'ın “Özel Harp Dairesi-Türkiye'nin Gizli
“Low Intensity Conflict in Turkey,” (2001)
“Kürtçülük Sorununun Analizi ve Çözüm Tarihi” adlı kitabıdır. Son yıllarda bir çok baskı yapan bu kitap sadece bilimsel
Politikaları” (2006), araştırma adına değil, araştırmacı gazetecilik adına da büyük çarpıtmadır. Bu
“Kerkük, Irak, Ortadoğu” (2007), çalışmanın konusu, son yıllarda TSK'ya, ve Özel Harp Dairesi ve Özel Kuvvet-
“Türk Ordusunun PKK Operasyonları”(2007), ler Komutanlığına yapılan mesnetsiz saldırıları kaynak olan bir kitabı bilimsel
“Türk Ordusunun
Kuzey Irak Operasyonları” (2008), bir yaklaşım ile tahlil etmektir.
“PKK Neden Bitmedi Nasıl Biter”(2009),
“Pusu ve Katliamların Kronolojisi-PKK'nın
Gerçekleştirdiği Toplu Katliamlar”(2009), Seferberlik Tetkik Dairesi-Gladio Farkı
“Türk Sorunu”(2009)
kitaplarının yazarıdır. Ecevit Kılıç'ın en temel çarpıtması Özel Harp Dairesi'ni İtalyan Özel Harp

Devamı Arkada *
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı
“21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü" Dairesi Gladio ile özdeşleştirmesi ile başlıyor. Oysa, Türkiye'de 1952'de kuru-
(21YYTE) lan Seferberlik Tetkik Kurulu ile İtalya'da kurulan Gladio'yu yapı ve işlev açı-
sından özdeş örgütler olarak ortaya koyması. Oysa, karşımızda kuruluş zemi-
21.YYTE; Türkiye ve dünyadaki millî
güvenlik stratejileri, ni, yapı ve işlev açısından çok farklı iki örgüt var. Seferberlik Tetkik Kurulu/Özel
ekonomi, hukuk, enerji/enerji güvenliği, Harp Dairesi ile ilgili bilinen en temel gerçek, Türkiye'nin 1952'de NATO'ya
nükleer enerji/ nükleer silahlanma, girmesinden sonra, Türk Ordusu bünyesinde “Seferberlik Tetkik Dairesi”
enformasyon/bilgi iletişimi, anayasal düzen, adlı bir dairenin 27 Eylül 1952'de “Milli Savunma Yüksek Konseyi”nde görüşül-
hukuk, adalet,
düşük yoğunluklu çatışma(terör ve dükten sonra hükümetin kararnamesi ile kurulduğudur. Seferberlik Tetkik Ku-
terörizm), teostratejik araştırmaları rulu/Özel Harp Dairesi'nin Kuruluş kararnamesinin altında Cumhurbaşkanı
demokrasi ve sivil toplum araştırmaları gibi Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı
işlevsel ana konular ile, çevre/Türk Dünyası ve Adalet Bakanının da imzaları vardır.
ülkeleri ve küresel/bölgesel güçler ile
uluslararası örgütlerdeki gelişmeleri izlemek, İtalyan'da Gladio ise Amerikan istihbarat örgütü ile İtalyan askeri istih-
bu gelişmeleri Türkiyenin milli menfaatleri barat örgütü arasındaki bir anlaşma çerçevesinde imzalanmıştır. Bu çok ö-
ve ulusal güvenlik gerekleri,
doğrultusunda incelemek ve bu alanlarda nemli bir hukukî ve politik meşruluk farkıdır. Esasen 2. Dünya Savaşı'nda A-
ciddî çalışmalar yaparak alternatif politika, merikan Ordusu tarafından işgal edilerek Alman işgalinden kurtarılan İtalya'-
strateji,program ve projeler üretmek da Amerikan ordu ve istihbaratının İtalyan devleti üzerindeki etkisi 1950'lerin
amacıyla 01 Aralık 2005'de kurulmuştur. Türkiye'sindeki Amerikan etkisi ile kıyaslanmayacak kadar güçlüydü.
21.YYTE 'de kurulma amacına Seferberlik Tetkik Dairesi, NATO'daki benzeri kuruluşlardan farklı olarak,
uygun olarak aşağıdaki
içinde “İstikrar Harekâtı” ve “Psikolojik Savaş” birimleri olmayan, sade-
araştırma gurupları kurulmuştur.
ce “Gayri Nizamî Harp” bölümü üzerine kurulmuş bir yapıdır. Gayri Nizamî
n
Anayasal Düzen, Hukuk, Adalet Araştırma Harp, üç askeri harekât türünü içermektedir. Bunlar, gerilla harekâtı, muka-
Gurubu vemet harekâtı ve özel kuvvetler harekâtıdır. Türkiye'de oluşan yapı, gerek
n
Bio ve Gen Teknolojileri Araştırma örgütsel gerek stratejik anlayış açısından genel NATO modelinden büyük
Gurubu farklılıklar içermektedir.
n
Teostrateji Araştırmaları Gurubu İtalyan Özel Harp Örgütü Gladio, “İstikrar Harekâtı”, “Psikolojik Savaş”
nMillî Güvenlik Stratejileri Araştırma “Gayri Nizami Harp” bölümlerinin üçünü bünyesinde barındıracak şekilde
Gurubu
oluşturulmuştur. Bu fark büyük bir öneme sahiptir. Çünkü örgütsel modeliniz
n
Enerji ve Enerji Güvenliği Araştırma sizin işlevinizi de belirler. Ecevit Kılıç ve onun gibi bir politik sonuca varmak
Gurubu
isteyenler, bu kuruluş farkı ve örgütsel model farkını bilmelerine rağmen
n
Düşük Yoğunluklu Çatışma (Terör ve
bilmemezlikten gelmektedirler. Çünkü bu farkı ortaya koyduğunuz zaman
Terörizm) Araştırma Gurubu
daha sonraki çıkarımlarınız tartışmalı hale gelir.
n
Enformasyon ve İnternet Teknolojileri
Araştırma Grubu
n
Ekonomi ve Küreselleşme Araştırma
Türkeş-MHP-Kontrgerilla Bağlantısı İddiası
Gurubu
n
Rusya Araştırma Gurubu Türkiye'de sol hareketin büyük bir bölümüne hâkim olan “Özel Harp
n
Amerika Araştırma Gurubu Dairesi-Alparslan Türkeş-MHP” bağlantısı efsanesini Ecevit Kılıç'ın kita-
n
Avrupa Birliği Araştırma Gurubu bında acımasız ve kanıtsız şekilde sömürmüş olmasıdır. Kılıç'ın kitabından alın-
n
Avrasya-Türk Dünyası Araştırma Gurubu tılarla çarpıtmaları tek tek ortaya koymak mümkündür. Kılıç şöyle diyor: “Sa-
n
Orta Doğu Araştırma Gurubu
vaş sırasında Türkiye'de tanınmayan Türkeş'in adını Naziler çok iyi biliyordu.
Avrupa'daki gizli örgütler üzerinde en kapsamlı araştırmayı yapan ünlü araş-
n
Balkanlar-Kıbrıs Araştırma Gurubu
tırmacı Daniele Ganser'e göre Nazilerin İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'de
n
Çin-Uzakdoğu Araştırma Gurubu
bağlantılı olduğu kişi Alparslan Türkeş'ti”.
Kılıç'ın bahsettiği Daniele Ganser'in “NATO'nun Gizli Orduları” adlı kitabı
son derece yüzeysel, ikincil ve üçüncül kaynaklara dayalı bir çalışmadır. Kita-
bın Türkiye bölümü ise kullandığı kaynaklar açısından tam bir felâkettir. Bu
bölümde kullanılan birçok kaynak PKK'nın Almanya'da bastırdığı propaganda
kitaplarına dayanmaktadır. Nitekim, A. Türkeş ile ilgili iddiasını ileri sürdüğü
393-394. sayfalara baktığımız zaman Ganser'in bu görüşüne kaynak olarak
Fikret Arslan ve Kemal Bozay'in yazdığı “Grauen Wolfe heulen wieder”
adlı (Bozkurtlar yeniden uluyor) Almanya'da yayınlanan komünist ajitas-
yon/propaganda kitabı olduğunu görürsünüz. Böyle bir kaynağa dayanarak
ortaya attığınız iddia uyduruktur. Kılıç bunu bilmiyor mu? Tabii ki biliyor ancak
sözde “ünlü araştırmacı Danser” diyerek kaynağın çürüklüğünü örtmeye ve
bu tespiti Ganser'in ürettiğine okuyucuyu ikna etmeye çalışıyor.
Kılıç, Türkeş ile ilgili bir başka efsaneyi de özensiz bir şekilde gündeme ta-
şıyor. 1948'de 16 Türk subayı iki ordu arasında yapılan bir anlaşma gereği “ge-
rilla savaşı” konusunda eğitim almak üzere ABD'ye yollandı diyor. Gerçekten
de 16 Türk subayı 1948 senesinde ABD'ye yollanıyor ancak subayları Genel-
kurmay Başkanlığı keyfi olarak seçmiyor. Yapılan İngilizce dil sınavını kazanan
16 subay yollanıyor. Subayların politik görüşlerinin seçilme ile herhangi bir

ÖZEL RAPOR
ilgisi yok. Ancak Kılıç, “27. sayfada “Nazilerin Türkiye'deki “Portekiz'de özel harp örgütünü kuran Yves Guillon da Tür-
bağlantılı ismi olan Alparslan Türkeş” ve s.29'da “Alparslan keş gibi yüzbaşı iken ABD'de eğitim almıştır” diyerek devam
Türkeş ve Turgut Sunalp'in liste başı olduğu ekip” diyerek iki etmektedir. Doğrusu çok etkileyici bir benzerlik… Aslında
çarpıtma yapıyor. Ölçüt dil sınavında yüksek puan almak için Kılıç, kitabın değişik yerlerinde ilgili ilgisiz konuyu Türkeş'e
liste başı olmayı oluşturacak tek şey dil sınavından yüksek getirerek psikolojik savaş metni kaleme alıyor.
puan almak. Ancak Kılıç, burada gördüğü bir listeye atıfta
Ecevit Kılıç kitabının 49. sayfasında Özel Harp Dairesi'ni
bulunmuyor sadece psikolojik operasyon yapıyor.
kuran kadroların isimlerini veriyor. Bunların arasında Alpars-
ABD'ye yollanan 16 subay içinde 27 Mayıs'ta Milli Birlik lan Türkeş yok. İlk kez bir doğru ile karşılaşıyoruz Türkeş ile
Komitesi içinde ve Alparslan Türkeş'in politik olarak karşısın- ilgili Türkeş emekli olduğu 13 Kasım 1960 tarihine kadar hiç
da yer alan Ahmet Yıldız ve Mucip Ataklı'da var. Özellikle Seferberlik Tetkik Dairesinde hiç görev yapmamış. Bu nasıl
Ahmet Yıldız, 1970'li yıllarda Türkiye'de solun önde gelen özel harp dairesi kurucusu ki hiç özel harp dairesinde çalış-
isimlerinden. Yıldız, MBK üyelerinden Suphi Karaman'ın da mamış.
bu 16 subay arasında olduğunu söylüyor ki bu doğru değil.
ABD'ye giden 16 subay gerilla ve özel harp eğitimi mi
Alparslan Türkeş-Seferberlik Tetkik Kurulu
alıyorlar? Hayır, aldıkları eğitim “İleri Piyade Tekâmül Kur-
Bağlantısı Yalandır
su”. Zaten Kılıç'ta da Türkeş'in “Şahinlerle Dans” adlı kita-
bındaki anılarına dayanarak eğitimin Georgia'da Amerikan Türkeş, değil özel harpçi olmak özel harp eğitimi dahi
Piyade Okulu'nda gerçekleştiğini ifade ediyor. Kılıç'a göre bu almamıştır. Türkeş'in Çankırı'da Piyade Okulunda gerilla
okuldaki eğitim son üç ayında özel harp teknikleri öğretil- dersleri vermiş olması Özel Harp Dairesi ile ilgili bir kanıt gibi
miş. Demek ki 3 ayda özel harpçi olunuyormuş!!! sunulmaya çalışılır. Oysa Türkeş, Çankırı'da Piyade Okulu'n-
da 1949-51 seneleri arasında öğretmenlik yapmış. Bu okul-
Ancak Kılıç'ın A. Türkeş'e olan takıntısı burada bitmiyor.
da hem “gerilla savaşı” dersine hem “savunma tabyası”
Kılıç, kitabının 40. sayfasında Fransa'da kurulan özel harp
derslerine girmiştir. Gerilla savaşı, özel harbin konularından
yapısından bahsederken şöyle diyor: “Elemanları tamamen
sadece birisidir. Her gerilla dersi savaşı bilen subay özel
Amerika'da özel harp eğitiminden geçirilen bu örgütün baş-
harpçi değildir. Özetle gerilla savaşı dersi vermesi onun özel
kahramanı ise Alparslan Türkeş'le benzer özellikler taşıyan
harpçi olduğunun kanıtı değildir. Zaten Türkeş'ten gerilla
Francois Grassouvre'ydi. O da İkinci Dünya Savaşı sırasında
dersini alanlar da özel harp subayları değil, piyade subayla-
tıpkı Türkeş gibi Nazilerin yayında yer almıştır.” Kılıç, böylece
rıdır. Üstelik bu tarihlerde henüz Seferberlik Tetkik Dairesi
bir yandan büyük bir yalanla Türkeş'i Nazi bağlantılı olarak
henüz kurulmuş değildir.
ortaya koymakta ve ülkesi Fransa Nazi orduları tarafından
işgal edilen ve onlarla işbirliği yapan Francois Grassouvre ile Türkeş, Özel Harp Dairesinin kuruluşunda veya daha
benzer göstermektedir. Kılıç'a bu yetmiyor. Sayfa 40'da sonraki yıllarda çalışmalarında bulunmamıştır. Askeri sicilin-

ÖZEL RAPOR 3
de de böyle bir husus yoktur. Eğer Türkeş Özel Harp Daire-
sinde çalışsaydı bu sicilinde bulunurdu. Aslında Türkeş, Özel
Harp Dairesi'nin ne iş yaptığını tam anlamı ile ancak 28
Mayıs 1960'da Seferberlik Tetkik Kurulundan görevli ve
Harp Okulundan arkadaşı İsmail Tansu gelip anlatana kadar
bu dairenin ne iş yaptığını dahi bilmemektedir. İsmail Tansu,
bu olayı çok açık bir şekilde “Aslında Kimse Uyumuyor-
du” adlı kitabında anlatıyor. Kılıç bu kitabı okuduğu ve Tansu
ile söyleşi yaptığı halde Türkeş ile ilgili bu gerçeği kurmak is-
tediği sahte gerçekliğe uymadığı için görmezlikten geliyor.
Kılıç, İsmail Tansu'nu kitabından özet alıntı yaptığı 109.
sayfada şöyle diyor: “Tansu bu gergin bekleyişe son vermek
ve daireyle ilgili planları öğrenmek için Cemal Gürsel'e gitti.
Ancak randevu verilen kişi Başbakan Müsteşarı olan Alpars-
lan Türkeş oldu.İsmail Tansu karşında Alparslan Türkeş'i
görünce hem şaşırdı hem sevindi. Sevinmesi derdini rahat
anlatacak olmasındandı. Çünkü Türkeş Özel Harp Dairesini
ve görevlerini çok iyi biliyordu.” Bu anlatımdan sonra oku-
yucu şu soruyu sorma hakkına sahip oluyor. “Eğer Türkeş
Özel Harp'in kurucularından ise Özel Harpçi İsmail Tansu
neden Gürsel'den randevu istesin ve tesadüfen Türkeş ile
görüştüğünde şaşırsın?” Özel Harp Dairesinde efsane olan
bir subayı hem de başbakan müsteşarı olmuş. Eğer Özel
Harp Dairesi için bu kadar önemli bir subay 27 Mayıs'ın öncü
kadrosu içinde ise neden Özel Harp Dairesi 27 Mayıs'tan ha-
bersiz ve dışında kalmış… Bu tür soruları artırabiliriz.
Üstelik İsmail Tansu, Türkeş ile görüşmesini Kılıç'ın ö-
zetlediği gibi anlatmıyor.(Aslında Kimse Uyumuyordu s.
232) “Türkeş'le daha önceden tanışıyordum.(…) O da öteki
ihtilalci subaylar gibi kurulumuzu tanımıyordu. Yalan yanlış
dedikodular nedeni ile kurulumuzdan kuşku duyuyorlardı.
(…) Kurulumuzu tanıtmak ve gerçekleri anlatmak için Milli
Birlik Komitesinde yakın arkadaşlarım vardı. Fakat ben bu-
Başbakanlık Müsteşarlığı Özel Harp Dairesi içinde bir mevkii
lunduğu makamı göz önünde bulundurarak Türkeş'e gitme-
imiş gibi ima vardır. Oysa Kılıç'ta bilmektedir ki Türkeş'in
yi tercih ettim.(…) 28 Mayıs sabahı randevu almadan, tebrik
Başbakanlık Müsteşarlığının herhangi bir süre ile ilgisi yok-
etmek vesilesi ile Türkeş'in makamına gittiğimde beni dost-
tur. 27 Mayıs ihtilâli ile ilgisi vardır. Bir yazar üç cümlede üç
ça karşılayıp, kucaklayarak teşekkür etmiş ve oturmam için
büyük hatayı ancak bilinçli olarak yapar.
yer göstermişti(…) Beni dikkatle ve merakla dinleyen Tür-
keş, ”Anlat Tansu anlat vaktim var. Bu çok önemli bir mesele, Kılıç kitabının 110. sayfasında: “Özel Harp Dairesi'nin
bulandırılan kafalarımız şüpheden arınsın” demişti.” Bunları merkezi yapısında görev almamasına karşın Türkeş, daire
okuduktan sonra Ecevit Kılıç'ın konuyu nasıl çarpıttığı bir kez içinde etkin isimlerdendi. Daireye subay alımında en son
daha meydana çıkıyor. Bir araştırmacı kaynağa sadık kalmak testi özel harp öğretmeni olarak o yapıyordu” demektedir.
zorundadır. Kaynağı çarpıtan araştırmacı araştırmacı değil- Bu testleri nerede, ne zaman, nasıl yapıyordu belli değil.
dir. Eğer Çankırı'da öğretmenliği sırasında yapıyordu ise henüz
kurulmamış bir daireye subay alıyormuş demek Türkeş. Kılıç
Kılıç'ın Türkeş üzerine kurduğu kurgular burada bitmi-
devam ediyor: “Komando eğitimini tamamlayanlar Türke-
yor. Yıldız, s.110'da şöyle diyor: “Özel Harp Dairesini 27 Ma-
ş'in vatanseverlik testine katılmaya hak kazanıyorlardı. Sa-
yıs'çıların tasfiyesinden kurtaran ve en son dairenin Çankırı
dece testi geçen subaylar Özel Harp Dairesi'nde göreve baş-
Gerilla Okulu'nda öğretmenlik yapan Alparslan Türkeş, kısa
lıyordu. Siviller biraz daha hafif olsa da aynı testlerden geçi-
sürede nasıl Başbakanlık müsteşarlığına oturmuştu?” Bu
yorlardı” demektedir. Bu cümleler Kılıç'ın fantezi dünyasının
cümle başlı başına bir felâkettir.
zengin olduğunu gösterir. Ancak yaptığı araştırmacılık adına
Türkeş, Özel Harp Dairesini tasfiyeden kurtarmamış sa- çok ayıptır.
dece TMT'nin Kıbrıs ile ilgili çalışmalarının devamını sağla-
111 sayfada Kılıç şöyle diyor: “yeni döndüğünde artık
mıştır bir. İkincisi Gerilla Okulu Özel Harp Dairesine bağlı de-
kurmay albay'dı ve yeni görev yeri de Elazığ'dı: Bu sürede
ğildir. Ve Türkeş'in ders verdiği 1949-1950 senelerinde Özel
Elazığ'ı Özel Harp Dairesi'ne sivil unsurlar yetiştirme mer-
Harp Dairesi daha kurulmamıştır. Türkeş, Çankırı'da 2.5 se-
kezlerinden biri haline getiren Türkeş, Milli Birlik Komitesi'-
ne kaldığını Hulusi Turgut'a anlatır. “Şahinlerin Dansı” adlı
nin içinde yer aldı.” Oysa 1958'de Elazığ'da görev yapan
kitabın 80. sayfasında çok açık bir şekilde ifade edilmiştir bu.
Türkeş 1960'da çoktan Ankara'dadır ve 27 Mayıs'ta Milli Sa-
1949-1950 seneleri anlamına gelir bu.
vunma Bakanlığı NATO Koordinasyon Şubesi Müdürü idi.
Üçüncü cümle ise tam bir felâkettir. Türkeş nasıl kısa Elazığ'daki sivil unsurlar meselesi ile tam bir fantezidir. Tür-
sürede Başbakanlık müsteşarlığına geldi sorusu içinde sanki keş'in Elazığ'da görev dışı esas mesaisini 27 Mayıs'ın hazır-

4 ÖZEL RAPOR
lıkları oluşturmuştur. yaklanmaları Bastırma Hareketleri-Teori ve Pratik”,
s.52). Kılıç ise kitabının 60. sayfasında bu alıntıyı yaparken,
Kılıç 133. sayfada şöyle diyor: “Nazar, savaş sonrasında
“Şuursuz terörizmden maksat (“ayaklanma hareketleri
Nazi yanlısı olan Alparslan Türkeş'le de Amerika'da CIA
sebepleri için fazla”-denilen kısmı çıkararak) alâka
kampında tanıştı. Tanıştıran kişi ise Pentagon'da Türk Hava
toplamak ve halkın dikkati bir tarafa çekildikten sonra gizli
Kuvvetleri'ni temsilen bulunan ateşe yardımcısı Agasi Şen'-
olarak bulunan taraftarları cezp etmektir” diyor ve cümleyi
di.” Oysa Türkeş'in Washington'da bulunduğu sırada Nazar
kendi amacına uygun hale getiriyor.
ile tanıştığı doğruda bunun için CIA kampını gittiği ancak
Kılıç'ın kendince yaptığı bir psikolojik harekâttan başka bir Kılıç'ın bu çarpıtmasını ikinci çarpıtması izliyor. Galula,
şey değil. Burjuva-Milliyetçi devrimci hareketlerin bir başka eylem bi-
çiminin ise “seçilmiş terörizm” olduğu belirtiyor ve seçil-
Kılıç böyle bir çarpıtmayı Özel Harp Dairesi komutanlığı
miş terörizmi şu şekilde tanımlıyor: “Seçilmiş terörizm çabu-
yapmış E. Orgeneral Kemal Yamak'ın hatıralarını çarpıtırken
cak şuursuz terörizmi takip eder. Bundan maksat, isyanı
de yapıyor. Kılıç şöyle diyor: “Türkeş de zaman zaman Yeni
bastırmakla görevli olan tarafı halktan uzak tutmak, halkı
Delhi'den Kabil'e (Fazıl) Akkoyunlu'yu ziyarete gidiyordu. İş-
mücadeleye sokmak ve asgari olarak halkın pasif ortaklığını
te bu ziyaretler sırasında Türkeş ile tanıştı. Türkeş'in Kabil'e
temin etmektir.”(“Ayaklanmaları Bastırma Hareketleri
gelişlerini hiç kaçırmıyordu artık. Bu Yamak için ikinci staj
-Teori ve Pratik”, s. 52) Kılıç bu cümleyi de kitabına tahrif
dönemi olmuştu. Hem de stajı Alparslan Türkeş yanında ya-
etmiştir. Kılıç'ın kitabında bu cümle şu şekilde aktarılmıştır:
pıyordu.”
“Seçilmiş terörizm çabucak şuursuz terörizmi takip eder.
Oysa bu konuda Kemal Yamak “Gölgede Kalan izler Bundan maksat, isyanı bastırmakla görevli olan tarafı halk-
ve gölgeleşen bizler” adlı kitabının 174. sayfasında şöyle tan uzak tutmak, halkı mücadeleye sokmak ve asgarî olarak
demektedir: “Daha sonra aynı şekilde Yeni Delhi'ye atanan, halkın pasif ortaklığını temin etmektir.” Görüldüğü gibi cüm-
rahmetli Alparslan Türkeş de Afganistan'a Sayın Akkoyun- lenin ortasından “isyanı bastırmakla görevli olan tarafı halk-
lu'nun misafiri olarak gelecek ve bir sürede Kabil'de kalacak- tan uzak tutmak” bölümü çıkarılmıştır.
tı.” Bu ifadeden Kılıç'ın söyledikleri çıkar mı?
Özetle Türkiye'de Galula'nın kitabının okunduğu kesin
ancak Ecevit Kılıç tarafından yapılan kırma ve kesmelere
Turancı Hareketle ABD Bağlantısı Çarpıtması maruz kalmış baskısı değil okunan. Kılıç'ın yaptığı şey çok
Ecevit Kılıç büyük bir çarpıtma yaparak Amerikalıların ayıptır.
Seferberlik tetkik Dairesi ile Turancı akım arasında ilgi kur- Ecevit Kılıç'ın Türk Mukavemet Teşkilatı'na
duğunu iddia ediyor. Yıldız'ın bu yargısını dayandırdığı JSPC Saldırıları
891/6 B Bölümü adlı Amerikan belgesindeki cümleler şöy-
le:”Türkler politik anlamda güçlü milliyetçi ve antikomünist Ecevit Kılıç, Kıbrıs'taki Türk Mukavemet Teşkilatından
anlayışa sahipler. Ve Kızılordu'nun Türkler içinde varlık gös- bahsederken “illegal” örgüt tanımlamasını yapmaktadır.
termesi milliyetçi duyguların kabarmasına neden olacaktır. Bu Ecevit Kılıç'a hâkim olan politik ruhu çok iyi ifade etmek-
Türkiye gizli ordu rezervlerinin kurulması için fazlasıyla uy- tedir. Türk Mukavemet Teşkilatı'na “illegal” demekle İstiklal
gun bir ülke.” Bu cümleden “Türkiye'deki ırkçı-Turancı ha- Harbini veren Büyük Millet Meclisine “illegal” demek arasın-
reket” ile ilgili hiçbir şey çıkmaz ancak Türk milletinin milli- da hiçbir fark yoktur. İngiliz işgali altındaki bir bölgede kuru-
yetçi eğiliminin güçlü olduğu çıkar. Ancak Kılıç politik felse- lan bir örgüt nasıl “legal” bir örgüt olabilir ki? Kılıç bununla
fesini desteklemek için böyle bir sonuç çıkarabilir. Ayrıca da yetinmeyip, sayfa 101'de “Yavru kontrgerilla örgütü
Amerikan belgesinden yapılan tercümenin 2. cümlesinde TMT'de adada işçi hareketini aydınları hedef aldı” demekte-
tercüme hatası var. dir. Oysa TMT sadece Yunan ve Rumlara ajanlık yapan kişile-
i hedef almış ve öldürmüştür. TMT'nin 1965'de İngiliz petrol
şirketi British Petrolumun Baf'taki rafinerisini havaya uçur-
Kılıç Belgeleri Tahrif Ediyor
duğunu biliyoruz. Bu saldırı üzerine Washington ve Londra
Kılıç, hiç çekinmeden belge tahrif ediyor. Örneğin David sarsılmıştır. İşçileri işçi oldukları için hedef alan bir örgüt
Galula'nın Genelkurmay Başkanlığı tarafından tercüme edi- kapitalizmin en güçlü temsilcisi olan bir şirketi hedef alır mı?
len ve yayınlanan “Ayaklanmaları Bastırma Hareket-
leri-Teori ve Pratik” adlı kitabından yaptığı bir alıntı da “Özel Harp Dairesi/kontrgerilla-MHP”
Galula'nın kontrgerilla örgütlerine “şuursuz terörizm” ve Bağlantısı İddiaları
“seçilmiş terörizm” şeklinde iki eylem biçimin önerdiğini
ileri sürüp, kitaptan bu eylem biçimlerini anlatan alıntılar ya- Kıbrıs Barış Harekâtı'nın başlamasından bir süre önce
pıyor. Kılıç, Türkiye'de Galula'nın bu kitabı okutularak, bu Amerikalı yetkililer ile ÖHD yetkilileri arasında Amerikalıların
tavsiyelere uyularak cinayetlerin işlendiğini ima ediyor. olumsuz yaklaşımlarından kaynaklanan bir gerilim oluş-
muştur. Bu gerilimin sonucunda Türk tarafı, ABD'nin her
Oysa kitabın ilgili bölümünde bu eylemler Galula tara- sene Özel Harp Dairesi'ne, askeri malzeme alımı için verdiği
fından kontrgerillaya önerilen eylemler değil. Galula bu ey- bir milyon Dolar'ı almaktan vazgeçmiştir. Amerikalılar, muh-
lemleri, “Burjuva-Milliyetçi” devrimci hareketlerin eylem temelen Özel Harp Dairesi'nin Kıbrıs'ta yaptığı çalışmalar-
biçimlerini anlatırken dile getiriyor. Üstelik Kılıç bu alıntıları dan iyice rahatsız olmaya başlamışlardır.
yaparken cümlelerin içinden kelime çekerek işine gelmeyen
bölümleri çıkarıyor. Nasıl mı? Galula şöyle diyor: “Şuursuz Barış Harekâtı'nın sonuçlanmasından sonra Amerikalı-
terörizmden maksat ayaklanma hareketleri sebepleri için lar ismi Özel Harp Dairesi ve onun kurduğu Türk Mukavemet
fazla alaka toplamak ve halkın dikkati bir tarafa çekildikten Teşkilatının ne kadar başarılı bir çalışma yaptığını anlamış-
sonra gizli olarak bulunan taraftarları cezbetmektir.” (“A- lardır. Kıbrıs Barış harekâtından bir süre sonra, ABD, Türk

ÖZEL RAPOR 5
Silahlı Kuvvetlerine karşı askeri ambargo uygularken, Özel düşünen Türk sosyalistleri, aslında bir yabancı psikolojik
Harp Dairesi'ne karşı ise “kontrgerilla” sloganı arkasına sığı- operasyon sürecinin parçası olmuştur.
nan bir psikolojik operasyon geliştirmiştir. Ambargo ve psi-
Üzerinde biraz düşünülse Özel Harp Dairesi elemanları-
kolojik harekât 1974'de Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan hemen
nın 12 Mart sonrasında yapılan sorgulamaları yapmaya hiçte
sonra başlamıştır. Ancak bir süre sonra ABD'nin de isteği ile
uygun olmadığı anlaşılır. 12 Mart sonrası yapılan sorgulama-
Amerikan ambargosundan doğan boşluğu Batı Alman askeri
ları yapacak kadroların Türkiye'nin ve sol siyasetin iç yapısı
yardımı kapatmıştır.
hakkında detaylı bilgi sahibi olması gerekirdi. Türkiye'de bu
Özel Harp Dairesine karşı sürdürülen psikolojik operas- sorgulamaları yapacak bilgiye MİT ve siyasi polis dışında
yon ise 1980'e kadar sürmüştür. Bu Amerikan operasyonun- kimse sahip değildir. Hele odak noktası Kıbrıs olan Özel Harp
da Türk sosyalist hareketi büyük bir tuzağa düşmüştür. Bu Dairesi hiç değildir. Zaten seneler sonra 1982'de içlerine bü-
noktada şunun da altını çizmek istiyorum. Afganistan-İran- yük komünist sızma olan ve 1978 devresi Harp Okulu me-
Türkiye üzerinden denizlere inmeyi hedefleyen Sovyetler zunlarının sorgulanması söz konusu olduğunda önce sorgu-
Birliği'de böyle bir psikolojik operasyondan çıkar sağlayacak yu yapacak kimse bulunamamıştır. Sonra acaba Kıbrıs'ta
bir güçtür. Ancak ben operasyonun arkasında ABD'nin ol- TMT içinde Rum-Yunan unsurları sorgulayan subaylardan
duğunu düşünüyorum yararlanılabilir mi diye düşünülmüş fakat uygulamada bu da
B. Ecevit, daha sonra ki yıllarda yaptığı bir açıklamada, başarısız olmuştur.
1974'de Kıbrıs Barış Harekâtı öncesinde Tümg. K. Yamak'ın ÖHD ile MHP'nin özdeş olduğu ve MHP Genel Başkanı
kendisine ve Milli Savunma Bakanı Hasan Esat Işık'a yapmış Alparslan Türkeş'in STD'nin kurucusu olduğu şeklindeki id-
olduğu sunumdan sonra çok rahatsız olduklarını hatta Özel dialar MHP ile ideolojik mücadele içinde olan Türk sosyalist-
Harp Dairesini ortadan kaldırmaya karar verdiklerini fakat lerinin Türk Özel Harp Dairesine açtıkları politik-ideolojik-
bunun için Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasını beklediklerini söy- psikolojik savaşı daha da güçlendirmelerine neden olmuş-
lemiştir. Oysa Hasan Esat Işık, 1984'de artık Orgeneral ve tur. Çünkü Türk solunu sadece geçmişte yapılan sorgulama
Kara Kuvvetler Komutanı olan Kemal Yamak'a yazdığı mek- ve işkenceler üzerinden “Kontrgerillaya” karşı sürekli ve is-
tupta şöyle demektedir: “Sizi o zaman sorumlusu bulundu- tikrarlı bir muhalefete sevk etmek mümkün değildir.
ğunuz bir önemli dairenin sorunlarını sunarken asıl tanıdım.
O gün ki izlenimlerimi hazla sürdürürüm. Bazı görevler var- Bundan dolayı gerçekler tamamen saptırılarak, Özel
dır onlar başkasına emanet edilemez, ancak ulusların kendi Harp Dairesi ile MHP arasında bir organik ilişki üretilmeye
evlatları ve kendi olanakları ile görülmesi gerekir. Bu gerçek çalışılmış, A. Türkeş, STD/ÖHD'nin ve onun sivil uzantısı
bağımsızlık ve egemenliğin koşuludur. Sunuşunuz bu bilinci olduğu iddia edilen Ergenekon'un kurucusu olarak tanım-
her yönü ile yansıtıyordu.” H. E. Işık'ın mektubundan anla- lanmaya çalışılmıştır. Aslında bu 1970'li yılların Türkiye si-
şılan Işık'ın Özel Harp Dairesi ile ilgili olarak Ecevit ile hiç te yaseti düşünüldüğünde çok akıllıca bir psikolojik operasyon-
aynı düşünceleri taşımadığıdır. dur. ÖHD-MHP özdeşliği, ne kadar gündeme getirilir ise
ÖHD o kadar baskı altında kalacaktır.
Öte yandan dairesine yönelik olarak başlatılan “Kontr-
gerilla” suçlamaları karşısında dönemin ÖHD komutanı Ke- 1974-1980 sürecinde gerçekleşen eylemlerin sonucun-
mal Yamak, ÖHD'nin hiçbir personelinin, görev almadığının da 5100, çoğu genç olan insan hayatını kaybetmiştir. Bun-
altını çizdiği 12 Mart 1971 muhtırasından sonra gerçekleşen ların yarısını Marksist çizgiyi savunanlar diğer yarısını ise
sorgulama ve anti terör operasyonları ile hesaplaştıklarını milliyetçi-ülkücü çizgiye oluşturanlar oluşturur. Bu matema-

6 ÖZEL RAPOR
tiksel sonuç kaba bir şekilde bir güç dengesini de ifade et- gerçekleşiyor. Örneğin, MHP Genel Merkezi, “Kanımız aksa
mektedir. Ancak 12 Eylül 1980'e gelindiğinde MHP siyasal da zafer İslam'ın” sloganını yasakladıkça sanki bir el bütün
anlamda büyük bir ilerleme kaydetmiş olmasına rağmen, Ankara'yı bu slogan ile donatıyor. Bazı sol merkezlere ve
Ülkücü Hareket çok ağır bir darbe yemiş durumdadır. İstan- kişilere yapılan toplu katliam türü saldırılar var. Bu eylemler
bul, İzmir başta olmak üzere Ege bölgesinde yok edilme Ülkücü Harekette de şaşkınlık yaratıyor. Bazı silahların iki
noktasına itilmiştir. Ankara'da ise Marksist terör örgütleri tarafın eylemlerinde kullanıldığı tespit ediliyor. Özetle 12
büyük bir güç üstünlüğüne sahiptirler. Arkasında iddia edi- Eylül öncesinde ortada Ülkücü Hareket ve komünist eylem-
len Özel Harp Dairesi'nin sistemli ve örgütsel desteği olan ciler dışında başka unsurlar var.
Ülkücü Hareket söz konusu olsaydı, 12 Eylül 1980'de güçler Kimlerin olduğunu Türkiye'nin uluslararası ilişkiler ze-
dengesinin bu şekilde olması mümkün olmazdı. minindeki konumundan bağımsız olarak belirleyemeyiz. Bu
6-7 Eylül 1955 Olaylarını Özel Harp Dairesi unsurların kim olduğunu tespit etmek için önce doğru yön-
Düzenlememiştir temi tespit etmeli sonra bu yöntem ile olguları tespit etme-
liyiz. Soğuk Savaş döneminde Türkiye öncelikle Sovyetler
6-7 Eylül olaylarının Özel Harp Dairesi tarafından dü- Birliği'nin ve müttefiklerinin hedefi. Sovyet istihbaratı Türki-
zenlendiği iddiası akla aykırı. 1955'de Seferberlik Tetkik Ku- ye'deki istikrarsızlaştırmadaki önemli unsurlardan birisi. Ay-
rulu daha çok genç, karargâh kuruluşunu Ağustos 1995'de nı husus Bulgar istihbaratı içinde geçerli. 1974 sonrasında
ancak tamamlamış bir örgüttür. Seferberlik Tetkik Dairesi Yunan istihbaratının da Türkiye'deki çatışma zeminin geliş-
Başkanı Daniş Karabelen 25 Ağustos 1955'de görevinden mesi için çalıştığını biliyoruz.
alınmış ve yerine bir başka atama yapılmamıştır. her şeyden
önce Bu kadar önemli bir operasyonu yürütecek bir örgütün Sovyetlerin en sadık müttefiki Bulgaristan, Türkiye'de
başsız bir şekilde operasyona sokulması akla aykırıdır. terörizm sürecinde kullanılan silahların ana kaynağı olmuş-
tur. Anılan dönemde Bulgaristan Komünist Partisi Genel
Öte yandan 6-7 Eylül olayları ise bizzat Başbakan Ad- Sekreteri olan Todor Jilkov, görevinden alındıktan sonra ya-
nan Menderes tarafından yönetilmiş bir operasyondur. Ope- pılan yargılama sürecinde Moskova'nın Türkiye'deki iç ka-
rasyona Selanik'te Atatürk'ün evinin bombalanmasına Sela- rışıkları desteklediğini ve Sovyetlerin Türkiye'yi işgal etmeyi
nik Başkonsolosu aracılığı ile Dışişleri Bakanlığı, propagan- plânladıklarını hatta Edirne'yi Bulgaristan'a bırakma sözü
da boyutuna Demokrat Parti'nin yayın organı ve DP'li millet- verdiklerini anlatmıştır. Sovyetlerinde 1970'li yıllarda Türki-
vekili Mithat Perin'in Ekspres adlı gazetesi, İçişleri Bakanlığı ye'de Moskova çizgisindeki birçok Marksist örgüte destek
ve istihbarat örgütü dahil olmuşlardır. 6-7 Eylül olaylarının verdiği bilinmektedir. Batı Dünyası da 1970'li yıllarda çıkan
gerçek amacı, Rum sermayesinin tasfiye edilerek, politik çatışmalarda Türkiye'den Kıbrıs Barış Harekâtının intikamını
temsilciliğini DP'nin yaptığı Anadolu girişimcilerine yol aç- almıştır. Özetle, Türkiye çok boyutlu bir istikrarsızlaştırma
maktır. Seferberlik Tetkik Dairesi'nin 6-7 Eylül ile ilişkilendi- operasyonu ile karşı karşıyadır.
rilmesinin temel gerekçesi olarak ortaya bir dönem bu ör-
Suriye istihbaratının olayların içinde olduğu örneğin
gütte komutanlık yapmış olan E. Org. Sabri Yirmibeşoğlu'-
Kahramanmaraş'taki eylemlerde önemli bir rol oynadığını
nun 6-7 Eylül olayları için “özel harp operasyonu” demiş ol-
biliyoruz. Örneğin MHP ve Ülkücü Hareket'in üzerine yıkıl-
masıdır. Bunun anlamı, olayların Seferberlik Tetkik Dairesi
maya çalışılan Kahramanmaraş olayları çok önemli bir örnek
tarafından düzenlendiği değil, operasyonun tekniğinin özel
olaydır. Olaylar gerçekleşirken CHP iktidardadır. CHP'li İçiş-
harp tekniği olduğudur.
leri Bakanı İrfan Özaydınlı olaylardan hemen sonra Kahra-
“Kontrgerilla” Diye Bir Örgüt Yok manmaraş Olaylarını komünist örgütlerin gerçekleştirdiğini
açıklamış ve Ecevit tarafından görevden alınmıştır.
“Kontrgerilla örgütü” kavramının ortaya çıkışı da ilginç-
tir. Sorgulama ve işkenceler sırasında sorgulananlara, sor- Kahramanmaraş olaylarından Devrimci Halkın Birliği
gucular kendilerinin çok gizli, Genelkurmay Başkanlığına Örgütü lideri Garbis Altınyan olaylarının tertipçisi olduğu ge-
bağlı Kontrgerilla örgütünden bahsetmişler ve bu “örgütün” rekçesi ile Adana Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından 1982'-
adı bu şekilde duyulmuştur. Oysa, kendi siyasî muhalifi olan de mahkûm edilmiştir. Kahramanmaraş'ta olayların çıkması-
komünistleri sorguya çeken gizli bir örgüt eğer sorguya çe- na neden olan iki sol görüşlü öğrencinin öldürülmesinin
keceklerini sorgulama sonrasında fiziksel olarak ortadan DHKP/C Dev-Savaş örgütü içinde bir fraksiyon çatışmasının
kaldırmayacak ise varlığını açıklamaz hele muhaliflere hiç a- sonucu olduğunu ve bu cinayetlerden dolayı bu örgütün iki
çıklamaz. “Kontrgerilla”, bir örgütten çok sorgulamada sor- militanının 1984'de idam cezasına mahkûm olmuşlardır.
gulananları psikolojik olarak yıkmak için kullanılmış bir psi- PKK'lı teröristlerin olaylarda etkin rol üstlendiği Adana Sıkı
kolojik operasyon aracı, sanal bir örgüttür. Sorgulamaları ise Sıkıyönetim Mahkemesinin 1986/104 tarihli kararı ile tespit
Emniyet ve MİT'ten bir uzman heyet yaptığını anılarından edilmiştir. Ve basın tarafından Kahramanmaraş Olaylarının 1
anlıyoruz. Sorgulamalarda askerin etkisi Sıkıyönetim Komu- nolu sanığı olarak sanki suçlu imiş gibi takdim edilen Ökkeş
tanlığı aracılığı ile olmuştur. Özetle, ben kastedildiği şekli ile Kenger(Şendiler) Adana Sıkıyönetim Mahkemesi'nin kararı
“Özel Harp Dairesi” eksenli olarak oluşmuş bir “Kontrgerilla” ile beraat etmiştir. Bütün bunlardan sonra Kahramanmaraş
örgütünün olmadığına inanıyorum. olayları için MHP-Kontrgerilla işbirliği demek bence eğer ca-
hillik değil ise büyük bir çarpıtmadır. Demek ki 1974-1980
12 Eylül Öncesinde Kontrgerilla Yok İse sürecinde yaşanan olayları bu çok önemli dış faktörleri ta-
Tahrikleri Kim Yaptı? mamen göz ardı ederek izah etmeye çalışmak metodolojik
Bu çok iyi bir soru. Çünkü 12 Mart öncesinde de 12 Eylül bir sefalettir.
öncesinde de bir hatta birçok tahrik merkezi var. MHP Genel Peki, Türk devleti içinde bir grup veya gizli bir örgüt sis-
Başkanı A. Türkeş ve Genel Merkezi'nin olayların durması temli bir şekilde MHP'yi ve Ülkücü Hareketi desteklemiş
için yaptıkları her girişimden sonra yeni bir tahrik girişimi olabilir mi? 12 Eylül öncesinde toplumun genel hatlar

ÖZEL RAPOR 7
üzerinde nasıl bölünmüş olduğunu bilen herkes böyle bir Caddeyi denetim altına alan komünist örgütlerin etkin oldu-
bütünsel örgütsel desteğin mümkün olamayacağının farkın- ğu Diyarbakır Yurdunu dengelemek amacı ile Emek 8. Cad-
da olmalıdır. Çünkü 12 Eylül öncesinde belli ölçüler içerisin- de üzerinde Nenehatun Öğrenci Yurdu kurulmuş ve ülkücü
de polis, istihbarat ve askerde Türkiye'deki bölünmüşlüğün gençlerin etkin olmasına yardımcı olunmuştur.
bir parçası haline gelmişlerdir. Polis örgütü milliyetçi ve solcu
olmak üzere iki örgütsel yapı oluşturmuştur. Sonuç

Ordu içerisinde belirgin bir bölünmüşlük subay kadro- Türkiye'de sürdürülen ve zaman zaman çarptırılarak ya
suna sızmıştır. Bazı subaylar komünist örgütlerde ülkücülere da eksik bilgiye dayanarak gündeme taşınan Özel Harp-Özel
karşı kanlı eylemler gerçekleştirmişlerdir. Bu bölünmüşlüğü Kuvvetler Komutanlığı tartışmalarının arkasında TSK'yı ve
kısmen engellemek amacı ile 1978 Harp Okulu mezunlarının TSK'nın en seçkin birliğini bilinçli ve sistemli şekilde yıp-
tamamı komünist oldukları gerekçesi ile ordudan atılmıştır. ratma çabaları vardır. Bu saldırıların bir bölümü de burada
Birçok subayda ülkücü oldukları için ordudan uzaklaştırıl- görüldüğü gibi olağanüstü çürük bir zeminde gerçekleşmek-
mıştır. tedir. Ancak TSK ve Özel Harp Dairesi/Özel Kuvvetler ken-
dilerine karşı yapılan bu politik/ideolojik saldırı karşısında
Bütün bu kurumlar gibi nihayet Özel Harp Dairesi de yıllardan buyana garip bir şekilde sessiz kalmaktadırlar.
değişik görüşlerde insanlardan oluşmaktadır. Bu Dairenin Oysa yapılması gereken gerçekleri yayınlanmasında sakınca
sistemli bir şekilde MHP'yi ve Ülkücü Hareketi desteklemesi olmayan belgelere dayandırarak kamuoyu ile paylaşmaktır.
gibi bir süreç derhal bütün kanıtları ile ortaya dökülecektir. Bu yapılmadığı için tek yanlı yıkıcı propagandanın etkisi al-
Peki bu tespitin anlamı, 1974-1980 sürecinde bürokrasinin tında kalan kimi insanlar TSK'nın bu seçkin kuruluşunu
özellikle de güvenlik bürokrasisinin tamamen terör süreci- “çeteleşmiş” bir yapı, kanun dışı bir örgüt olarak algılamak-
nin dışında kaldığı mıdır? Hayır, bu zaten mümkün değildir. tadır. TSK'nın Özel Harp Dairesi ve Özel Kuvvetler Komutan-
Bürokrasi terör sürecine üç temel şekilde bulaşmıştır. Sol lığı ile ilgili belgeli tavır alması bilim adamları ve objektif
eğilimli güvenlik bürokratları Marksist örgütlere lojistik dahil araştırmacılarında bu konuda çalışmalar yapmasını teşvik
her türlü desteği vermişler ve hatta komünist polisler MHP edecektir. Bu da mevcut politik/ideolojik saldırılardan arın-
Genel Merkezini basarak makinalı tüfeklerle taramışlardır. mış, bilimsel çalışmalardan kamuoyunun faydalanması so-
Nedense kimse “kontrgerilla-sol örgütler” işbirliğinden nucunu doğuracaktır.
bahsetmemiştir. Milliyetçi güvenlik bürokratlarda bireysel
zeminde Ülkücü Harekete lojistik destek vermiştir. Üçüncü
tavır ise, devletçi güvenlik bürokratları tarafından sergile-
nen denge politikası olmuştur. Örneğin Ankara'da Emek 4.

8 ÖZEL RAPOR

You might also like