Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 32

2 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Kızıl Bayrak’tan...

Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011

İÇİNDEKİLER
Kurultaylar ve sınıfın
mücadele gündemleri .. . . . . . . . . . . . . . 3
Kızıl Bayrak’tan...
Erdoğan: “NATO’nun ne işi var
Libya’da?” . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Gazetemizin yayına hazırlandığı saatlerde, günler
boyunca sahnelediği ikiyüzlülük oyununu sona
Bir yağma savaşı, iki farklı dünya . . . . 5
erdiren AKP hükümeti, emperyalist saldırganlığın suç
Emperyalist saldırı ortağı olduğunu ilan etti. Bunun için uşaklığı o kadar
protesto edildi.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 ileri götürdü ki meclisten tezkerenin çıkmasını dahi
Yüzbinler Newroz beklemedi. Öyle ki tezkere henüz meclisten
alanlarında buluştu!.... . . . . . . . . . . . . . . 7 geçmeden, savaş gemileri Libya'ya doğru hareket
ediyordu.
Newroz ateşi alanlarda harlandı!.. . . . . . 8
Tümüyle emperyalistlerin gerici sefil çıkarları
Düzenin ve CHP’nin uğruna gerçekleştirilen bu saldırganlığa ortak olma
sosyal demagoji ihtiyacı! ... . . . . . . . . . . 9 sorumluluğunu taşıyan ülke yönetenlerinin bu
İlk adımı Süsler Doruk işçileri attı.... . 10 tutumuna karşı mücadeleyi yükseltmek acil bir
Yaşasın grev, görevdir. Şu durumda mücadele henüz ileri bir düzey
yaşasın dayanışma!. . . . . . . . . . . . . . . . 11 kazanmamış olsa da, ortadaki tablo güçlü ve kararlı
bir ileri çıkışla bu zayıflığı gidermek için uyarıcı
Konak’tan Ontex’e direniş köprüsü . . . 12 olmalıdır.
PTT işçilerinden zincirli eylemi. . . . . . 13 Sözkonusu olan emekçi halkların hayatına ve
ÇEL-MER Çelik’te kirli oyunlar.. . . . . 14 geleceğine yönelik bir büyük saldırganlık girişimidir.
İşçiler kurultaylara yürüyor... . . . . . . . . 15 Emekçi halk isyanlarıyla düzenleri sarsılan
Emperyalist saldırganlığa karşı emperyalistlerle işbirlikçileri kendi çocukları olan
Kaddafi'nin zorbalığını bahane ederek inisiyatifi
Ortadoğu halklarıyla enternasyonal
yeniden ele almak istiyorlar. Böylelikle Libya
dayanışmayı yükseltelim! . . . . . . 16-17 üzerinden emekçi halk isyanlarının dalgasını
TKİP işçi sınıfını ve emekçileri göğüslemek istiyorlar. Bunun için de en az ülkedeki
emperyalist saldırganlığa ve savaşa karşı işbirlikçileri kadar mide bulandırıcı bir ikiyüzlülüğe talepleri için onbinlerle kurduğu çadırı, bir sabah
başvuruyorlar. Libya'daki şiddeti saldırı bahanesi operasyonuyla dağıttılar. Daha önce de diğer başka
mücadeleye çağırıyor!.. . . . . . . . . . . . . 18
yaparken, çıkarlarını tehdit ettiği ölçüde Yemen ve bazı yerlerde de benzer saldırılar gerçekleştirilmişti.
Arap dünyasında isyan Bahreyn'deki halk isyanlarını bizzat vahşice Bu son örnek dahi dışarıda emperyalist bir
dalgası sürüyor!. . . . . . . . . . . . . . . . 19-20 bastırıyorlar. saldırının ortağı olanların içeride ileri-devrimci
Bölgesel gericiliğin mızrak başı: İşte bunun için emperyalist saldırganlığa ve suç güçlere ve işçi-emekçilere yönelik zorbalığın dozunu
ortaklığına karşı mücadeleyi büyütmek günün en acil arttıracağının yeni bir kanıtıdır. Bu saldırganlığın
Suudi Arabistan. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21
görevidir. Emperyalist haydutlarla maşalarını ayrıca, halihazırda adım adım grev pankartlarını asan
Nükleer karşıtı protestolar bölgemizden süpürüp atmak için mücadeleyi metal işçilerinin grevini yasaklamaya kadar
ve görevlerimiz. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22 büyütmeliyiz. varabileceğini de unutmamak gerekir. Bu bir
Nükleer protestoları varsayım olsa dahi bu tür dönemlerde bu yöntemlere
*** başvurmanın kural haline getirildiğini de ifade
sürüyor...................................................23
edelim.
Almanya’da onbinlerin katıldığı coşkulu Dışarıda emperyalistlerin hesabına maşalığa İşte tüm bunlar ayrıca, içerisinde bulunduğumuz
Newroz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24 soyunan Amerikan uşakları, içeride de baskı ve dönemin olağanüstü niteliğini kavramak bakımından
Newroz ateşi kampüslerde. . . . . . . . . . 25 terörün dozunu arttırıyorlar. Şu saatlerde gelen bir uyarıcı olmalıdır. Dolayısıyla da bu bilinç ve ruhla
bilgiye göre polis güçleri Batman'da Kürt halkının her bakımdan uyanık ve çetin mücadelelere hazır
Haklarımıza göz koyanlara açtığı çadıra saldırdı. Kürt halkının hak ve özgürlük olmak durumundayız.
İstanbul’u dar edelim!... . . . . . . . . . . . 26
Şerzan Kurt davasında erteleme. . . . . . 27
T. Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa
Servi ile konuştuk. . . . . . . . . . . . . . . . . 28
3 Nisan eylemi ve sendikal
birlik üzerine...... . . . . . . . . . . . . . . . . . 29
Emek örgütleri: Susmayacağız! . . . . . . 30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm Yolunda

Kızıl Bayrak
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete

Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011


Fiyatı: 1 YTL
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Ayten ÖZDOĞAN
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:

. .
Eksen Yayıncılık Molla Şeref Mahallesi,
Simsar Sokak, No: 5, D: 3 Fatih / İstanbul

ı l a r d a .
ç
Tlf. No: (0212) 621 74 52

t a p
e-mail: info@kizilbayrak.net

Ki
Web: http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.net
Baskı: SM Matbaacılık
Çobançeşme Mh. Sanayi Cd. Altay Sk. No 10 A Blok
Yenibosna / Bahçelievler / İSTANBUL /
Tel: 0 (212) 654 94 18

CMYK
Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3

Kurultaylar ve sınıfın
mücadele gündemleri
Komünistler önümüzdeki günlerde birçok kent mücadele deneyimleri bir başlık olarak ele alınıp temel bir görevdir. Bu, işçi sınıfının dikkatinin,
merkezinde işçi kurultaylarını topluyor. İstanbul’un tartışılacaktır. Bu deneyimlerin dersleriyle burjuva siyaseti ve parlamenter oyunlardan sınıf
dört temel sanayi bölgesinde, ülkenin en büyük donanmak, yarattıkları maddi ve moral kazanımlara mücadelesi görevlerine çekilmesi, burjuva politikası
sanayi havzalarından olan Gebze’de, en büyük metal dayanarak sınıf hareketine daha güçlü müdahaleleri ve partileri karşısında siyasal-örgütsel
sanayisini bağrında taşıyan Bursa’da, büyük sanayi gerçekleştirmek temel önemde bir gündem olacaktır. bağımsızlığının korunması demektir. Bu,
havzalarını barındıran İzmir ve Ankara gibi büyük Mücadelenin içerisinden gelenler, mücadele yoluna kurultaylarda öncü ve devrimci işçiler adına, kurulu
kentlerde, güneyin kalbi durumundaki Adana’da ve çıkmaya hazırlananlara deneyimlerini düzen karşısında devrim ve sosyalizm bayrağının
Orta Anadolu’nun sanayi merkezi olan Kayseri’de aktaracaklardır. Diğer taraftan, mücadelenin birleşik yükseltilmesi ve bağımsız sınıf tutumunun ortaya
gerçekleştirilecek kurultaylarda çeşitli işkollarından bir hatta ortaklaştırılması doğrultusunda yapılması konulmasında somut anlamını bulacaktır.
ve fabrikalardan işçiler buluşacaklar. Sorunlarını ve gerekenler konusunda ortak bir iradenin yaratılması Bu süreçte emek ile sermayenin karşı karşıya
mücadele gündemlerini tartışacak, ortak mücadele ve üzerinde durulacaktır. Bu bakımdan özellikle fabrika geldiği 1 Mayıs ise özel bir yerde durmaktadır.
örgütlenme konusunda çözüm yolları arayacak, temelli örgütlenmeler konusunda son dönemde ortaya Sınıfsal karşıtlıkların politik eksende görünür hale
adımlar atacaklar. çıkan örnekler üzerinde durmak son derece geldiği 1 Mayıs’ı tarihsel-devrimci özüne uygun bir
Ortaya çıkacak sonuçtan bağımsız olarak, ülkenin önemlidir. ÇEL-MER’den sonra Ontex deneyimi içerikte ve kitlesel bir katılımla kutlamak, dönemi
belli başlı sanayi kentlerinde eş zamanlı olarak örgütlenme sorununun kapsamını kavramak ve kazanabilmek bakımından son derece kritik bir
gerçekleştiriliyor olması dahi bu etkinlikleri önemli pratikte yapılacaklara örnek olması bakımından görevdir. Sermayenin sosyal-ekonomik yıkım
kılıyor. Çünkü bunlar işçi sınıfını örgütleme iradesini özellikle irdelenecektir. saldırılarına, emperyalist saldırganlık ve savaşa ve
ete kemiğe büründürmeye çalışan son derece net ve Kurultayların gündemlerinden biri de başlamış seçim aldatmacasına karşı işçi sınıfının 1 Mayıs
kararlı adımlardır. Anlamı ve değerleri buradan bulunan metal grevi olacaktır. Sınıf mücadelesinde alanlarında gücünü ortaya koyabilmesi büyük bir
gelmektedir. Zira önemli olan sorunları tespit etmek bir ileri çıkış yolu açabilecek, güç dengelerini işçi önem taşımaktadır. Bunun için 1 Mayıs’ı kazanmak
değil, mevcut güç ve olanaklara yaslanarak bu sınıfı lehine değiştirebilecek olanaklara sahip kurultaylarda ortaya çıkacak olan öncü-
sorunları aşmak için bir çözüm gücü ortaya olan metal grevinin coşkusunu ve kararlılığını devrimci sınıf iradesinin de başlıca hedefi
koyabilmektir. kurultay platformlarına taşımak, kurultayları olacaktır. Böylece kurultaylar sınıfı
Gelinen yerde işçi sınıfının mücadelesinin metal grevcileriyle dayanışma ruhunun örgütleme seferberliğinde işlevini yerine
önündeki engellerin neler olduğu konusunda yükseltildiği bir kürsü haline getirebilmek getirebilecektir.
tartışılacak pek az şey vardır. İdeolojik ve siyasal ihmal edilmemesi gereken bir
engeller, baskı ve yasaklar, sendikal bürokrasi ve tüm görevdir.
bunların büyüttüğü örgütsüzlük ve dağınıklık... İşçi Yukarıda belirttiğimiz gibi,
sınıfı hem sınıf mücadelesinin yakın dönem değişik kentlerde öncü ve
deneyimlerinden, hem de aralıksız süren saldırıların devrimci işçilerin yanyana
altında ezilerek bu gerçeği yeniden yeniden geldiği kurultaylar,
öğrenmektedir. Bu nedenle, bu sorunlara ilişkin gündemdeki siyasal
yapılan her vurgu, zaten bilinen bir gerçeği konularda da işçi sınıfı
yinelemenin ötesine geçemeyecektir. Dolayısıyla, adına tok bir tutum
sınıf devrimcilerinin kurultaylar süreciyle yapmaya ortaya koymak
çalıştıkları, engellerin ne olduğunu tartışmaktan çok, durumundadır. Bu
bu açık gerçeklerin bilinciyle çözüm yönünde kararlı konuda öne çıkan
adımlar atabilmek, bu doğrultuda etkin bir inisiyatif başlıklardan birisi
sergilemektir. Libya’ya yönelik
Elbette ortaya konulan iddia ve pratik seferberlik emperyalist
kurultaylar pratiği ile sınırlı değildir. Kurultaylar saldırganlıktır.
çalışmalardaki yoğunlaşmanın bir alt ayağı Kaddafi rejiminin
durumundadır. Sözkonusu olan işçi sınıfını eyleme zorbalığını bahane
geçirmek, hakları ve talepleri doğrultusunda örgütlü ederek Libya’ya
mücadele içerisine sokabilmektir. İşte bu nedenle saldıran, böylece
kurultaylar ön süreci kapitalistlerin saldırıları ya da halk isyanlarıyla
sendikal bürokrasi engeline karşı örgütlenen eylemler yara alan
ve direnişler süreci olarak şekillenmektedir. Eldeki Ortadoğu’daki
her türlü imkan ve aracın sınıfın eyleminin ve eylem egemenliğini
içerisinde örgütlülüğünün yükseltilmesi hedefine güçlendirmek ve
bağlanması bundan dolayıdır. Kurultaylar bu sürecin inisiyatifi yeniden ele
yeni bir düzeyde örgütlenmesinde temel bir işlev almak isteyen emperyalistler
üstlenmiş olacaklardır. ile onlara uşaklık eden ülke
Kurultayların bu işlevi yerine getirmesi demek, yönetenlerine karşı öfke ve
ülkenin değişik kentlerinde ortak hedeflerle mücadele kararlılığına sahne
örgütlenen işçi platformları olarak mücadelenin olmalıdır kurultaylar.
gündemlerine ilişkin tok yanıtlar üretebilmesi Siyasal sınıf tutumu almayı
demektir. Devrimci sınıf politikasının etkisi altında gerektiren çok önemli bir diğer
gerçekleştirilecek bu düzeydeki bir işçi etkinliğinden gündem ise 12 Haziran’daki
öncelikle beklenmesi gereken sonuç budur. Devrimci parlamento seçimleridir. Burjuva
ve öncü işçilerin kürsüsü olarak kurultaylar, siyasetinin işçi sınıfını mücadeleden
gündemdeki temel sorunlara dair de sınıf adına tutum alıkoyabilecek bir yoğunlukla
belirlemek ve bu tutumu güçlü bir mücadele iradesi faaliyete geçtiği bu dönemde, işçi
olarak ortaya koymak sorumluluğuyla yüzyüzedir. sınıfının seçimler ve parlamento
Bu çerçevede kurultayların yoğun bir gündemi konusunda her türden
vardır. Tek tek fabrikalardaki örgütlenme ve yanılsamadan uzak tutulması çok
4 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Gündem Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011

Erdoğan: “NATO’nun ne işi var Libya’da?”

O halde Türkiye’nin
ne işi var NATO’da?
İnsanlık tarihi bir kez daha emperyalist-kapitalist
sistemin barbarlığına ve ikiyüzlülüğüne tanık oluyor.
Gerici rejimlere karşı ayaklanan Arap halkları
zulmün ve sömürünün her türlüsünü yaşarken oralı
bile olmayan, dahası bu rejimlere her türlü desteği
sunan emperyalistler inisiyatifi kaybetmemek için
yeni manevralar yapıyorlar. Bu da sadece
emperyalistlerin değil işbirlikçilerin de maskesini
düşürüyor.
Bu tabloda Türkiye’deki işbirlikçiler de rollerini
oynuyorlar. Bilindiği üzere Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, Libya’ya saldırı olasılığının gündeme
geldiği günlerde “NATO’nun ne işi var Libya’da?”
diyerek çıkışmıştı. Türkiye’nin bu tutumu güya
NATO’yu frenlemişti. Erdoğan konuya dair yaptığı
açıklamalarda saldırıyı desteklediği halde birden
“savaş karşıtı” bir “barış gönüllüsü” oluvermişti.
Gerek Erdoğan gerekse AKP hükümeti tarafından BM kararlarını hayata geçirmek ve uygulamak için, vardır.
ayrı ayrı yapılan açıklamalar Türkiye’nin Libya’ya en üst düzeyde etkinliğin sağlanması amacıyla Elbette emperyalizmin sadık işbirlikçilerinden
yönelik bir askeri harekete karşı olduğu yanılsaması NATO’nun eşsiz çok uluslu komuta ve kontrol böylesine tutumlar beklemek ancak safça bir hayal
yaratmaktadır. Ancak ortaya çıkan her yeni bilgi bu kapasiteleriyle olanak sağlanan ve ulusal katkıları olabilir. Davos’ta esip gürlemekle İsrail ile tüm askeri
yanılsamaya etkili darbeler vurmaktadır. Son olarak temel alan, Arap ülkeleri de dahil olmak üzere geniş siyasi antlaşmaları iptal etmek iki ayrı tutumdur.
NATO sözcüleri tarafından yapılan açıklamaya göre çaplı uluslararası çabayı gerektireceği yönünde Kürsülerde barışsever olmakla Afganistan’a asker
operasyona 16 savaş gemisi ve denizaltının görüş birliğine vardılar” denilmektedir. göndermek de öyle… Irak işgali ve Filistin halkı için
katılacağı, bunlardan 5 gemi ve bir denizaltının Böylesine kanlı işgal hareketlerinin planlanma gözyaşı dökenler “kahraman Amerikan askerlerine”
Türkiye’den gideceği açıklanmıştır. Ancak ne sürecinde perdenin arkasında nelerin yaşandığını, başarılar dileyebiliyorsa, kim inanır onlara? Ellerine
tesadüftür ki NATO’nun resmi ağızlardan hangi pazarlıkların yapıldığını kelimesi kelimesine bulaşan masum halkların kanını para ile silmeye
duyurusunu yaptığı bu gelişme TBMM’de yapılacak bilme imkanı yoktur elbette. Ancak meselenin özünü çalışanlara kim inanır? Kimi kandırabilir “NATO’nun
tezkere görüşmesi ile aynı zaman dilimine denk anlamak için de WikiLeaks benzeri itiraflara gerek ne işi var Libya’da?” sözleri?
gelmektedir. AKP grup başkan vekili Bozdağ yoktur. Bugün Libya’ya yönelik saldırganlığa Türk Sorulması gereken gerçek soru şudur: Bu
tarafından yapılan açıklamaya göre Libya’ya yönelik devleti katılmıyorsa eğer, bunun nedeni, 1989 topraklarda füze kalkanının, emperyalizmin savaş
silah ambargosunu denetleyecek NATO deniz yılından bu yana her sene verilen “Kaddafi İnsan üslerinin ne iş var? Elbette NATO’nun Libya’da ne
gücünde TSK unsurlarının da görev almasını öngören Hakları Ödülü’’ne layık görülen Erdoğan’ın işi olduğunu herkes bilmektedir. Peki Türkiye’nin
tezkere 23 Mart çarşamba günü TBMM’ye Kaddafi’ye şükran borcu olmasından dolayı değildir. NATO’da ne işi vardır?
sunulacak, 24 Mart günü de Genel Kurul’da Zira bugün Libya’yı bombalayan emperyalist
görüşülecektir. Yani tezkerenin meclisten önce ülkelerin Kaddafi rejimi ile ekonomik, askeri vb.
ABD’den geçtiği anlaşılmaktadır. ilişkileri de rayındaydı. Emperyalizmin politik
Bu gibi gerçekleri görmek için son yıllarda ilişkileri böylesine ikiyüzlülüğe dayanmaktadır.
ABD ile kirli Irak
gerçekleşen emperyalist işgallere ve bu işgallerde
Türkiye’nin üstlendiği görevlere bakmak yeterlidir.
Bundan ötürü Türk devletinin yaptığı manevra
emperyalizmin dümen suyunda gitmekten başka
pazarlığı
Erdoğan’ın ne efelenmeleri ne de duygusal birşey değildir.
söylemleri bu gerçeği değiştiremez. Türkiye Hal böyleyken Erdoğan’ın dilinde bir nakarata Irak’ın işgali öncesinde ABD yönetimi ile AKP
milyonlarca insanın hayatına mal olan her işgalde dönüşen dostluk, kardeşlik sözcükleri mazlum hükümeti ve içerisinde generallerin de olduğu
emperyalizmin yanında saf tutmuştur. Son olarak halkların bağrına saplanan bir hançerden ibarettir. devlet yöneticileri arasında yapılan pazarlıkların iç
ortaya çıkan WikiLeaks belgeleri de Irak’ta 1,5 Yerli işbirlikçilerin emperyalizmin işgal ve yağma yüzünü ortaya seren WikiLeaks belgeleri
milyon insanın hayatına mal olan işgale fiili olarak politikasına karşı almış olduğu tek bir karşı tutum yayınlandı. 2002 yılının sonlarına doğru başlayan
katılmayan Türk devletinin nasıl sefil bir pazarlık yoktur. Şimdiye dek hayata geçirilmiş olan ve rafta pazarlıkların birçok ayrıntısı daha o zamandan
yaptığını kanıtlamaktadır. Katliam ortaklığında yer bekleyen tüm saldırı politikalarının altında deşifre olurken, yayınlanan bu belgeler hem yeni
almak için tek sorun paradan ibarettir. Bu Türkiye’nin imzasının olmadığını kim iddia edebilir. ayrıntıları günyüzüne çıkarıyor, hem de AKP ile
Amerikancılar talep ettikleri miktar karşılanmasa da Şimdiye dek emperyalist vahşete karşı nasıl bir devletin Amerikan uşaklığında işi nereye
Irak işgali için tüm imkanlarını emperyalizme fiili yaptırım kararı alınmıştır. Filistin’den Irak’a, vardırabileceklerini kanıtlıyor. Yapılan pazarlıkta
sunmaktan geri kalmamıştır. Aynı gerçeklerin Afganistan’dan Libya’ya kadar bomba yağdıran işgal ABD para önerip ‘Savaşa girin’ diyor. Türk tarafı ise
Afganistan’da da yaşanmış olması şaşırtıcı değildir. güçlerine karşı hayata geçirilen kararlı ve pratik bir hem daha çok para hem de karar için ek süre
Afganistan’a, Lübnan’a asker gönderen zihniyetin duruştan söz edilebilir mi? Hangi askeri, ekonomik istiyor.
temsil ettiği çizgi işbirlikçiliğin kanıtıdır. antlaşmalar iptal edilmiştir? Güya masum insanları Dönemin Amerikan Büyükelçisi Pearson
Kaldı ki bu gerçekleri zaten kimse saklamıyor. kurtarmak adına Libya’ya yönelik “hava sahasını tarafından kaleme alınan 20 Aralık 2002 tarihli
ABD Başkanı Obama’yla yaptığı telefon askeri uçuşlara kapatma kararı” alanlara, “GİZLİ” ibareli belge, “Wolfowitz ve Grossman
görüşmesinde, ABD’yle görüş birliği içinde ‘Kaddafi’nin öldürdüğü masum insanlardan daha Irak’ta destek için Türklere bastırıyor” başlığını
olduklarını itiraf eden de zaten Erdoğan’dır. Beyaz fazlasını bu bombardımanlarla siz öldürüyorsunuz, taşıyor. Pentagon ve ABD Dışişleri’nin iki kilit
Saray tarafından iki liderin görüşmesine dair yapılan bu nedenle biz de hava sahamızı sizlere kapatıyoruz’ isminin Ankara’daki yoğun görüşme trafiği göze
açıklamada da, “Obama ve Erdoğan, Libya halkının denilememektedir. Kaddafi’nin zulmünden masum çarpıyor. Bu görüşmelerde Türkiye’nin tam bir
korunması için BM Güvenlik Konseyi’nin 1970 ve insanları koruduğunu söyleyen Amerika, İngiltere ve ortak haline gelmesi durumunda ABD hükümetinin
1973 sayılı kararlarının tam şekilde uygulanmasına Fransa ilk iki günde 64 sivili öldürüp 150 sivili sağlayacağı hatırı sayılır yardım paketinin ana
olan desteklerini yeniden teyit ettiler. Liderler, bunun, yaralarken Türk devletinin hangi inandırıcı tutumu hatları da açıklanıyor.
Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011 Gündem Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 5

Bir yağma savaşı, iki farklı dünya


“Irak’a yönelik saldırı ve işgalin 8. yıldönümünde
emperyalist savaş makinası bir kez daha Ortadoğu’ya
ateş ve yıkım kusuyor. Başını ABD, Fransa, İngiltere
ve İtalya gibi devletlerin çektiği emperyalist haydutlar
koalisyonu, Libya’ya karşı haftalardır hazırlamakta
oldukları askeri saldırıyı nihayet başlatmış
bulunuyorlar. Sivilleri katliamdan korumak
bahanesiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi’nden çıkarılan saldırı kararı, Kaddafi
rejiminin ateşkes ilanına rağmen vakit geçirilmeksizin
uygulamaya konuldu” 19 Mart akşamı Libya’ya karşı
başlatılan emperyalist savaşın karakterini TKİP böyle
açıklıyordu. Ardından da, “Partimiz bunu
emperyalizmin Libya şahsında Ortadoğu halklarına
yönelik yeni bir haydutça saldırısı olarak
değerlendirmekte, Türkiye işçi sınıfını ve emekçilerini
emperyalist haydutluğa karşı harekete geçmeye, başta
katlediliyor. Taraf’ın haberinin spotunda “BM kararını ikiyüzlülük ve riyakarlıktır. Yalan, demagoji ve şantaj
Libya halkı olmak üzere Ortadoğu halkları ile eylemli
hiç sayıp Bingazi’de halkı katletmeyi sürdüren değişmez yöntemleridir. Bu yetenekleriyle Makyavel’i
dayanışmayı büyütmeye çağırıyor!” diyerek, bu
Kaddafi için dünya harekete geçti. Müdahale kararı bile kıskandırırlar.
soygun ve yağma savaşına karşı tutulması gereken
sonrası ilk bombardımanı Fransız uçakları yaptı” Libya’ya yönelik emperyalist saldırı öncesi ve
devrimci yolu gösteriyordu.
derken yalan söylüyordu. Tek başına, düne kadar sonrasında da aynı yöntemlere başvurdular. Bilgi
Yine 21 Mart günü sol.org.tr’de yayınlanan 42 parti
emperyalist haydutların bu zorbaya sattıkları silahların kirliliğinden da yararlanarak, riyakarlıklarını
imzalı açıklamada da şunlar söyleniyordu: “ABD,
dökümü dahi, emperyalizmin borazanı Taraf gizlemeye çalıştılar. Erdoğan ve kabinesi “NATO’nun
Fransa, Britanya ve NATO’nun başını çektiği
gazetesinin kirli yüzünü deşifre etmeye fazlasıyla Libya’da ne işi var. Libya’ya nasıl müdahale
emperyalist katiller topluluğu bir bütün olarak ve
yetmektedir. Şöyle ki, “Ambargoya kadar Fransa, edilebilir? Bakın Türkiye olarak biz bunun
BM’nin onayıyla yeni bir emperyalist savaş başlattı.
Libya’ya füze, savaş uçağı, tank ve Mirage savaş jeti karşısındayız, böyle bir şey konuşulamaz, böyle bir
Bu defa Libya’da öne sürdükleri sözde insani
satışlarından 3 milyar dolar kazandı. Aynı dönemde şey düşünülemez” diye atıp tutarken Abdullah Gül de
mazeretler bütünüyle bir aldatmacadır! Halkların
İtalya 1.3 milyar dolarlık, helikopter, top ve mühimmat “NATO’nun direkt müdahalesi sözkonusu olamaz”
gözünü boyamaya çalışıyorlar! Gerçek amaçları
satmıştı. İtalya, Almanya, Belçika ve İngiltere, diyordu. Bu yalanların üzerinden daha kısa bir zaman
Libya’daki petroldür.”
Kaddafi’yi elbirliğiyle silahlandırdı. Almanya’nın geçmişken, Libya’ya emperyalist saldırı başlatıldı.
Açıklamanın devamında ise, “Halkları tepki
sadece 2009’daki silah satışı 50 milyon euro NATO şemsiyesi altında savaşların başlatılabilmesi
göstermeye, bombalamaların ve emperyalist
değerinde. Bu rakkam bir önceki yılın 13 katıydı”. için, bilindiği gibi üye ülkelerin oybirliği
müdahalenin derhal sonlandırılmasını talep etmeye
(Can Dündar, Milliyet 20 Mart 2011) gerekmektedir. Türkiye’nin de devlet olarak bu
çağırıyoruz!” denilerek, dayanışmanın aciliyetine
Taraf aslında şanslıdır. Ne de olsa hararetle saldırıya olumlu oy verdiği ise bir sır değildir. Ne var
dikkat çekiliyordu.
dekteklediği AKP hükümeti bu savaş koalisyonunda ki, saldırı başladıktan sonra, tam bir utanmazlık örneği
Açıklama yapan devrimci ve sol partiler, bu savaşın
onursuzca yer almıştır. Fakat onun kadar şanslı sergileyerek “Libya halkı mutsuzken biz mutlu
yağmacı olduğu gerçeğinde birleşiyorlar. Sermaye
olmayanlar da var. Alman gazetesi Neue Ruhr Zeitung, olamayız. Biz bölgesel barış için çalışıyoruz. Libya
dünyasının tutumu ise, bu savaşın gerici ve yağmacı
emperyalist Alman devletinin bu “ulvi” görevde daha istikametini belirlesin istedik. Keşke Libya’da olaylar
özelliğini gizlemek, yalana ve çarpıtmalara başvurarak
aktif yer almadığı için yakınıyor: “Ülkemizin Libya bu noktaya gelmeseydi” şeklinde açıklamalar yaptılar.
emperyalist işgalleri “haklı” göstermeye çalışmak
halkını katil bir liderden kurtarmayı hedefleyen askeri Devlet bürokrasisinde “devlet terbiyesi” ile yetişen
olmuştur. Emperyalist saldırganlık, işgal ve yağma
operasyon konusunda Çin ve Rusya’nın yanında yer anamuhalefetin çiçeği burnundaki “lideri”
savaşlarına karşı tutum, iki dünyayı, emek dünyası ile
alıp, en güçlü müttefikimiz ABD ve Fransa’dan farklı Kılıçdaroğlu ise, ajanslar, atılan bombalarla 48 kişinin
sermaye dünyasını, bir kez daha karşı karşıya
oy kullanması utanç verici.” öldüğü haberlerini verirken “Biz yapılan operasyonun
getirmiştir.
Bitmedi dahası var. “Dünyanın en büyük kurist kan dökülmeden gerçekleşmesini arzu ediyoruz”
Bu arada milliyetçi partilerden laiklere, dincilerden
(kruvaziyer turizmiyle uğraşan) firmalarının CEO’ları diyerek, bönlüğünü ortaya koyuyor, emperyalist
liberal çevrelere kadar uzanan yelpazede yer alan
geldiler. Akdeniz’de karışık bir durum var ve bunu müdahaleyi onaylıyordu.
burjuva güçler, sahibinin sesi yazar-çizer takımı bu
fırsata çevirmek lazım. Türkiye bu karışıklıktan Kaddafi’nin, Saddam’ın ya da Talibanlar’ın gerici
gerici savaşın gerçek karakterini gizleyerek
yararlanabilir” diyen AKP’li milletvekili Tuğrul ve emperyalist dünyanın uşakları oldukları gerçeğini
sermayenin çıkarlarının bekçi köpekliğini yapmaya
Yemişçi de asıl amacın din kardeşliği, insan hakları, ve bu uşakların yine aynı emperyalist efendilerinin
devam etmişlerdir.
demokrasi olmadığını, aslolanın vurgundan pay denetimi altında kanlı diktatörlüklerini kurarak
kapmak olduğunu itiraf ediyor. Mart 2006’ta ABD’de “kendi” ülke halklarına kan kusturduklarını, en iyi bu
Burjuva medyanın Los Angeles World Affairs Council adlı kuruluşun ülkelerin halkları bilmektedirler. Afgan ve Irak
yalanları ve gerçekler düzenlediği bir konferansa katılan Vecdi Gönül ise, halklarının yaşadıkları, emperyalist yağma savaşı ve
yaptığı konuşmada “Türkiye’nin Irak ile ekonomik ve işgalleriyle “bölgesel barış” ve “özgürlüğün
Emperyalist haydutların savaş uçakları Libya ticari ilişkilerinin 2003 yılından bu yana ikiye gelmediği”ni yeterince kanıtlamaktadır. Kılıçdaroğlu
halkına karşı ölüm kusarken, ülkemizde “anti- katlandığını” söyleyerek, savaştan beslenen yarasalar “Kaddafi’nin direndiği yönünde bilgiler geliyor”
militarizm”in sözde bayraktarlığını yapan Taraf olduklarını gösteriyordu. derken, uşaklığa pek hevesli olduğunu da sergilemiş
gazetesi, bu saldırının asıl amacını çarpıtıyor ve olmaktadır. CHP’nin çiçeği burnundaki liderinin her
saldırıyı sürmanşetten “Kaddafi zorbası bombalanıyor” vesileyle başvurduğu halkçı söylemin hiçbir
diye veriyordu. Tüm benzerleri gibi, bu liberal çanak
Kendi halkına düşman olanlardan
inandırıcılığı yoktur. Gerçek şu ki, Kılıçdaroğlu
yalayıcıları, Libya halkının başına musallat edilen kardeş halklara dost olmaz şimdiden uşaklık nöbetini Erdoğan’dan devralmanın
“Kaddafi zorbası”nın düne kadar kimlerin kanatları hesaplarını yapıyor.
altında silahlandırıldığını ise özenle gizliyordu. AKP ve onun şefi Erdoğan, hükümet olmasını da, Saddam ve Miloseviç ölüme giderlerken eski
Libya halkı, emperyalist savaş koalisyonunun iktidarda kalmasını da başta ABD olmak üzere, efendilerine yaltaklanmadılar. Ölüme başı dik olarak
başlattığı saldırıdan önce olduğu gibi bugün de, emperyalist dünyaya borçlu olduğunun bilincindedir. gittiler. Erdoğan ve Kılıçdaroğlu gibiler bunu bile
Fransız yapımı uçaklardan veya Alman Emperyalist dünya ile ilişkilerine de hep bu bilinç yön beceremeyecek kadar karaktersizdirler.
helikopterlerinden atılan İtalyan yapımı bombalarla vermiştir. Erdoğan ve şürekasının temel politikası Enternasyonal İnfo
6 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Güncel Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011

Devletin ‘tokat hassasiyeti’


Emperyalist saldırı BDP Milletvekilleri Sabahat Tuncel ve Bengi Yıldız’ın
polis terörüne karşı gösterdiği haklı tepki sermaye
hükümetinin şefleri tarafından saldırganlıkla karşılandı.

protesto edildi
Ayrıca Tuncel hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Kürt halkının tepesinden sobayı eksik etmeyenler
peşisıra açıklamalarda bulunarak işi BDP’lilere hakaret
etmeye vardırdılar. Kürt halkına imha ve inkarı
dayatanlar, en ufak bir eylemde gaz bombaları
yağdıranlar, Kürt çocuklarını katledenler BDP’lilere ders
vermeye kalktılar.
Sabahat Tuncel’in polise tokat atmasını yorumlayan
Tayyip Erdoğan hukuki sürecin başlatılmasını istediklerini
belirtti.
Kürt halkının yanısıra işçi ve emekçilere, gençlere
yapılan azgınca saldırıları onaylayan, onlara yönelik devlet
terörünü aklayan Erdoğan ve eski içişleri bakanı Beşir
Atalay, BDP’lilerin haklı öfkesini kirli propagandalarına
malzeme yapmaya çalıştılar.
Erdoğan şunları söyledi: “Milletvekili sıfatına rağmen,
eline taş alıp sokaklara çıkacak kadar, kamu görevlisine el
kaldıracak kadar, aklını, mantığını, izanını yitirenlere
rağmen, millet sağduyu içinde kutlamasını yaptı”
Atalay ise Sabahat Tuncel’in yanısıra Bengi Yıldız’a da
saldırgan açıklamalarla yüklendi. “Yazıklar olsun o
milletvekillerine” dedi.

“Kürt halkına yapılan zulme niye ses


çıkarmıyorsunuz?”
İstanbul “Emperyalistler ve işbirlikçilerinin saldırılarına Tuncel, polisin tazyikli su ve gaz bombalarıyla
NATO ve Füze Kalkanı Karşıtı Birlik, asla sessiz kalmayacağız! Bu saldırılar derhal kendilerine saldırdığını söyleyerek “Kürt halkına her gün
emperyalist haydutların Libya’ya dönük saldırısını durdurmalı, İncirlik ve diğer ABD üsleri tokat atılıyor, gaz bombalarıyla saldırılıyor, çoluk çocuk
21 Mart akşamı Taksim’de gerçekleştirdiği eylemle kapatılmalı, Libya’daki işgale ortak kadınlar yaralanıyor. Başbakan bizi eleştireceğine, bunlara
protesto etti. ABD ve İngiltere ile birlikte saldırının olunmamalıdır.” karşı öncelikli görevini yapsa daha iyi olurdu” dedi.
temel aktörlerinden olan Fransa’nın İstiklal Caddesi Partizan ve Tüm-İGD’nin destek verdiği eylem Kendisinin polis memuruyla sorunu olmadığını ifade
girişindeki konsolosluk binası önünde basın atılan sloganlarla sona erdi. eden Tuncel, “Daha önce de burada Milletvekili
açıklaması yapan Birlik bileşenleri, emperyalistlere arkadaşımız Sevahir Bayındır, aynı saldırıya maruz kalmış
ve işbirlikçilerine karşı mücadeleyi yükseltme Eskişehir kalçası kırılmıştı. Sonuçta Başbakan’ın buna cevap vermesi
çağrısında bulundular. Emperyalistlerin Libya’ya yönelik müdahalesi gerekirdi. Ama ne yazık ki Başbakan Kürtlere reva
Galatasaray Lisesi önünde buluşan Birlik 20 Mart günü Eskişehir’de devrimci ve ilerici gördüğü şiddeti, polis devletinin gücünü göstererek yerine
bileşenleri, buradan “Libya’ya dönük emperyalist kurumlar tarafından gerçekleştirilen basın getiriyor” Kürt halkına yapılan baskı ve zulme karşı ise
işgale hayır! Emperyalist haydutlar Libya’dan açıklamasıyla protesto edildi. kimsenin ses çıkarmadığını ifade etti.
defolun!” pankartı ile Fransız Konsolosluğu önüne Adalar Migros önünde yapılan basın Yıldız ise “Batman’ın ortasında bizi darp eden polisler
yürüdüler. Birlik bileşeni devrimci ve ilerici açıklamasında Libya halkının özgürlüğe ne Kaddafi konusunda İçişleri Bakanı ne yaptı? Polisler için
kurumlar kendi flamalarıyla eyleme katıldı. diktatörlüğünce ne de emperyalist haydutların işgali soruşturma izni vermeyen bu densiz İçişleri Bakanı ve
Fransız Konsolosluğu önüne gelindiğinde Birlik ile kavuşabileceği ifade edildi. Libya halkının kendi hükümetin başı Erdoğan’dır” diyerek ikiyüzlü açıklamala
adına basın açıklaması gerçekleştirildi. direnişleri sonucunda Libya’ya özgürlük tepki gösterdi.
Emperyalistlerin “demokrasi götürme” vaatleriyle getirebileceğine vurgu yapıldı. Emperyalizmin “Bizim orada neye tabi tutulduğumuzu ya bilmiyor ya
dünya ölçeğinde gerçekleştirdiği yıkım ve yenileceği, direnen halkların kazanacağı belirtilerek da bilerek saygısızlık yapıyor. Bizi, emrindeki polislerin,
katliamlar örneklenirken Yugoslavya’dan açıklama sonlandırıldı. kapıkulu olan kaymakam ve valilerin dövebilmesini normal
Ruanda’ya, Afganistan’dan Irak’a, emperyalist BDP, DHF, EHP ve ESP’nin örgütlediği eyleme görüyor. Bu açıklamalar seviyesiz ve densiz açıklamalardır
müdahalelerin ortaya çıkardığı sonuçlara değinildi. BDSP de destek verdi. ve kendisinin diktatörlüğe gittiğini gösteriyor” dedi.
“Emperyalistlerin müdahale ettiği hiçbir Başbakan’ın zulmeden valisine, polisine karşı kendilerinin
coğrafyada halklara özgürlük gelmemiştir. Gençlik Libya halkının yanında de sıradan vatandaşlar gibi direneceklerini söyledi.
Halkların tescilli katilleridirler. Tarihleri budur” Libya’ya yönelik emperyalist saldırı 22 Mart
denildi. Emperyalistlerin tek düşündüğünün daha
fazla yağma ve daha fazla sömürü olduğuna dikkat
Salı günü Ankara’da gerçekleştirilen eylemle DTK ve BDP'den 'sivil
protesto edildi.
çekilen açıklama şöyle sürdü: İlerici ve devrimci gençlik örgütleri tarafından itaatsizlik'
“Libya’da farklısını düşünmek için hiçbir neden örgütlenen eylem “Emperyalizm elini Libya’dan DTK ve BDP Eşbaşkanları Türk devletinin çözümsüzlük
yoktur. Emperyalist yağmacıların tek derdi, fırsatını çek” ozalitinin açılmasıyla başladı. Devrimci ısrarına dikkat çekerek, “Kürt sorununun çözümü için sivil
bulmuşken Libya’nın petrol zenginliğine bizzat el demokrat öğrenciler Libya halkının yanında itaatsizlik” eylemlerine başlayacaklarını duyurdular.
koymaktır. Aynı zamanda Ortadoğu ve Kuzey olduklarını bir kez daha haykırdılar. Basın Selahattin Demirtaş, Kürt sorununun çözümünde Kürt
Afrika’daki halk ayaklanmalarının kendileri için açıklamasında, emperyalistlerin bugün Ortadoğu’da halkının inisiyatif alacağını belirterek, "Anadilde eğitim",
yarattığı tehlikeyi bertaraf etmek, emekçi halklara “özgürlük ve demokrasi götürmek için” fiili bir işgal "Siyasi tutukluların serbest bırakılması", "Siyasi ve askeri
gözdağı vermektir” başlattığı, bu işgalin daha önce Irak’tan bilindiği operasyonlara son verilmesi" ve "Yüzde 10 barajının
AKP, CHP ve MHP’sinden ordusuna tüm düzen vurgulandı. Son olarak direnen halkların mutlaka kaldırılması" talepleriyle alanlara çıkacaklarını ve
güçlerinin BM’nin kararlarına uymaktan bahsedip, kazanacağı vurgulanarak basın açıklaması bitirildi. hükümetten somut bir cevap alana kadar meydanlarda
saldırıya onay verdikleri vurgulandı. BM’in Ekim Gençliği, Devrimci Öğrenci Birliği olacaklarını söyledi. Demokratik direniş haklarını
görevinin emperyalist çıkarlar için gerçekleştirilen (DÖB), DPG, Devrimci Yolda Özgürlük, EHP kullanacaklarını ve çatışmalara mahal vermeden alanlarda
saldırıların noterliğini yapmak olduğuna da Gençliği, Kurtuluş Yolunda Dev-Genç, ÖEP, ÖGD, olacaklarını kaydeden Demirtaş, “Bizim karşımıza güvenlik
değinilen açıklamada, alınan söz konusu kararın SGD ve Tüm-İGD’nin örgütlediği eyleme yaklaşık güçlerini göndermeyin, bize İçişleri Bakanı’nı gönderin.
hiçbir meşruluğunun olmadığı ifade edildi. 60 kişi katıldı. Muhatabımız güvenlik güçleri değildir” ifadelerini
Basın açıklaması şu sözlerle noktalandı: Kızıl Bayrak / İstanbul - Eskişehir - Ankara kullandı.
Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011 Güncel Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 7

Yüzbinler Newroz alanlarında buluştu!...

Newroz pîroz be!


Yüzbinler “özgürlük” dedi!
2011 Newroz kutlamaları “Onurlu bir yaşam için ya
özgürlük, ya özgürlük!” şiarıyla gerçekleştirildi. Coşku
ve kararlılıkla alanlara çıkan yüzbinler özgürlük
yönünde güçlü bir irade beyanında bulundular.
Kutlamalara Kürt halkının özgürlük mücadelesinin
coşkusu damgasını vurdu. 2011 Newroz’unda öne
çıkan talep “demokratik özerklik” olurken, Haziran
ayında yapılacak seçimler de ele alındı. Özellikle Kürt
illerinde gerçekleştirilen kutlamalarda AKP’yi sandığa
gömme çağrısı yapıldı. Bunların yanısıra sermaye
devletinin inkar ve imha saldırılarına dikkat çekildi.

İlk Newroz Şırnak ve Iğdır’da

2011 Newroz’unun startı 17 Mart günü Şırnak ve


Iğdır’da yakılan Newroz ateşleriyle verildi. BDP ile
İstanbul
DTK’nın ortak kararı doğrultusunda Şırnak ve Iğdır’da Kutlamalar için sabah erken saatlerden itibaren yola
başlayan kutlamalara onbinlerce kişi katıldı. çıkan Kürt emekçileri ile ilerici ve devrimci güçler
1992 Newroz’unda yaşamını yitirenler şahsında Zeytinburnu’ndaki Kazlıçeşme alanına akın ettiler. Bu
demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yılki kutlamalar Demokratik Kent Konseyi’nin
yapılan saygı duruşu ile başlayan Şırnak’taki organizasyonuyla gerçekleştirildi.
kutlamaya yöresel kıyafetleriyle gelen DTK Eş Her yaştan erkekler, kadınlar, çocuklar, gençler ve
Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk ile BDP Eş yaşlılar yöresel kıyafetleri ve coşkulu sloganlarıyla 20 Mart 2011 / D
Genel Başkanı Gültan Kışanak, kitle tarafından alkış ve Newroz alanına geldiler. Kürt kadınlarının büyük iyarbakır
zılgıtlarla karşılandı. çoğunluğunun yöresel kıyafetleriyle Newroz’a katıldığı devam
Müzik dinletisinden sonra Newroz ateşi yakıldı. dikkat çekerken alana akın eden Kürt gençlerinin etti. Kürtçe sanatçıların yanısıra Suavi de
Iğdır’da ise sabah saatlerinden itibaren kentin coşkusu görülmeye değerdi. Kürt kadınları, zılgıtlar ve mitingde sahne aldı.
bütün mahallelerinde biraraya gelen binlerce kişi kent zafer işaretleriyle alana yürüdüler. Ağırlıklı olarak
Öcalan sloganları atarak Newroz alanına yürüyen
merkezine 6 kilometre, Ermenistan sınırına ise 20
binlerce kişi tüm Newroz alanını yeşil, sarı ve kırmızıya
Diyarbakır
kilometre mesafede bulunan Şekerpancarı Kantar
boyadı. Diyarbakır’da Newroz yüzbinlerin katılımıyla
Meydanı’na akın etti.
EMEP, ESP, Halkevleri, UİD-DER, Mücadele kutlandı.
İran ve Ermenistan’dan da katılımcıların olduğu
Birliği, SODAP, Sosyalist Yeniden Kuruluş Parti Almanya, Hollanda, İngiltere, İsviçre, ABD ve
Newroz programı saygı duruşu ile başladı. Kutlama,
Girişimi, Kaldıraç, DİP’in de içerisinde olduğu birçok Fransa gibi birçok ülkeden parlamenterler ve
BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın Newroz ateşini
siyaset pankart ve flamalarıyla Newroz alanına yürüdü. demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri newrozu
yakmasının ardından konuşmalar ile devam etti.
BDSP’liler ise “Eşitlik, özgürlük, gönüllü izlemek için Diyarbakır’a geldi. KESK ve bağlı
birlik/BDSP” pankartını taşırken Ekim Gençliği de sendikaların genel başkanlarının yanısıra çok sayıda
Coşkulu Newroz kutlamaları gazeteci, Aram Tigran’ın eşi Sirvat Malikyan Tigran,
kendi pankartıyla Newroz’a katıldı.
KESK İstanbul Şubeler Platformu’nun yanısıra Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Yardımcısı
18 Mart günü de yaygın Newroz kutlamaları Kemal Bülbül de Newroz’a katıldı.
yapıldı. Kürt halkının kutlamalara yöresel kıyafetleriyle DİSK de temsili olarak kutlamada yer aldı. Türk-İş’e
bağlı çeşitli sendikaların yöneticilerinin de kendi Saygı duruşuyla başlayan kutlamada DTK
katılmasının yanısıra Newroz alanlarında sarı, kırmızı Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, BDP Eş
ve yeşil renkler hakimdi. Nazimiye’de, Siirt’in Eruh inisiyatifleriyle Newroz alanında bulundukları gözlendi.
Alanda bulunan binlerce kişi kutlama programını Genel Başkanı Gültan Kışanak, Büyükşehir Belediye
ilçesinde, Bingöl’ün Kiğı (Kêxî) ilçesinde Newroz Başkanı Osman Baydemir ve Leyla Zana’nın da
kutlamaları ilk defa bu yıl yapıldı. Ayrıca Dicle, Bismil, dikkatli bir biçimde takip ederken alanın diğer
bölgelerinde ise aralıksız halaylar çekildi. Alanın birçok bulunduğu BDP’lilerin yöresel kıyafet giymeleri dikkat
Silvan, Beytüşşebap, Mazgirt, Sason, Hınıs’ta da çekti.
kutlamalar yapıldı. köşesinde Newroz ateşleri yakılırken, sürekli
sirkülasyon olmasına karşın alanda adım atmakta dahi Newroz Tertip Komitesi adına açılış konuşmasının
güçlük çekildi. ardından müzik dinletisi yapılırken Newroz programı
30 noktada Newroz kutlandı Kutlama programındaki tüm konuşmalar Kürtçenin Ahmet Türk’ün konuşmasıyla devam etti.
Kurmancî ve Zazakî lehçesi ile Türkçe yapıldı. Saygı Newroz konuşmalarından bir diğeri ise BDP Eş
19 Mart günü 30 noktada Newroz ateşleri yakıldı.
duruşu ve açılış konuşmasının ardından Newroz ateşi Genel Başkanı Gültan Kışanak tarafından yapıldı.
Birçok Kürt il ve ilçesinde yapılan kutlamaların yanısıra
yakıldı. Kışanak da 12 Haziran seçimlerine vurgu yaparak
Kocaeli, İnegöl, Eskişehir, Salihli, Nazilli, Bandırma ve
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 2011 “Amed 12 Haziran’da yapılacak seçimini bugün yaptı.
Konya’da da kutlamalar yapıldı. Muş ve Tarsus’taki
Newrozu’unun “özgürlük ve çözüm Newrozu” Zaferini ilan etti” dedi. Kışanak, Amed halkına “Amed
kutlamalar ise oldukça kitleseldi.
olacağını söyledi. Kürt sorunu konusunda AKP’nin bunları sandığa gömeceğine söz veriyor mu?” sorusunu
Muş’ta Newroz için sabahın erken saatlerinde
tutumunu eleştiren Demirtaş, Kürt sorununun sorduğunda yüzbinler “evet” yanıtını verdi. Demokratik
toplanan kitle Newroz’u şehir stadyumu yanında
çözümünün bir gün içinde gerçekleşmesinin mümkün özerkliği inşa etmenin zamanının geldiğini belirten
bulunan boş alanda kutladı. Kutlama Muş Milletvekili
olduğunu ancak AKP’nin derdinin oy ve koltuk derdi Kışanak taleplerini sıraladı.
Nuri Yaman’ın Newroz ateşini yakması ile başladı. 10
olduğunu söyledi. Kışanak’ın ardından Osman Baydemir de bir
bini aşkın kişinin katıldığı kutlamada BDP Muş
Demirtaş’ın konuşmasında dikkat çeken başka bir konuşma yaptı.
Milletvekili Nuri Yaman da bir konuşma yaptı.
nokta ise, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve Diyarbakır’daki kutlamaların ardından aralarında
Mersin’de coşkulu Newroz kutlamaları, 19 Mart
dayanışma günü 1 Mayıs’a yönelik çağrıydı. BDP’li milletvekillerinin ve belediye başkanlarının da
günü de Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Tarsus
Platformdan, Asrın Hukuk Bürosu imzasıyla bulunduğun onbinlerce kişi “Demokratik Çözüm
İlçesi’nde yapıldı. Alanı dolduran yaklaşık 20 bin kişi,
Abdullah Öcalan’ın mesajı okundu. Newroz kutlaması Çadırları”na doğru yürüyüşe geçti.
Kürtçe müzikler eşliğinde halaylar çekti.
Kürtçe parçalar eşliğinde çekilen coşkulu halaylarla Kızıl Bayrak / İstanbul
8 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Güncel Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011

Newroz ateşi alanlarda harlandı!


Ankara’da Newroz mitingi
Newroz coşkusu 20 Mart günü Ankara sokaklarına İzmir
taşındı. Geçtiğimiz seneye göre daha coşkulu bir İzmir’de Newroz kutlamaları 5 yıl sonra tekrar
atmosferin hakim olduğu kutlamalara kadınların katılımı Gündoğdu Meydanı’na taşınarak, onbinlerin katılımı
daha yüksekti. Mitinge yaklaşık 4 bin kişi katıldı. ile kutlandı. Konak ve Hilton önü olmak üzere iki
Sıhhiye Toros Sokak’ta biraraya gelen kitle kortej koldan gerçekleştirilen yürüyüşlerin yanısıra,
oluşturarak Kolej Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Cumhuriyet ve Gündoğdu Meydanı’na da gün
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından içerisinde sürekli giriş yaşandı. Yağmura rağmen 30
düzenlenen mitinge aralarında BDP, ÇHD, EHP, EMEP, bini aşkın kişi yakılan ateşler ve halaylar eşliğinde
ESP, SP, SDP, TÖP, KESK, Halkevleri, 78’liler Newroz’u kutladı. İzmir’in değişik bölgelerinden gelen
Girişimi, Kaldıraç, TÜM-İGD, Mücadele Birliği, kitle sarı, kırmızı, yeşil bayraklar ve yöresel
Partizan ve DHF’nin de yar aldığı ilerici ve devrimci kıyafetleriyle Gündoğdu Meydanı’nı doldurdu.
kurumlar katıldı. Kitlenin sloganlarla Kolej Meydanı’na ateşinin sönmediğini haykıran komünistler yürüyüşlerini Hilton önünden BDP, EMEP, ESP, DİP, EDP’nin de
gelmesinin ardından miting programına geçildi. ortak eylemin ardından da devam ettirdiler. içerisinde bulunduğu Newroz Tertip Komitesi
Kürtçe ve Türkçe okunan metinde devrimcilerin, yürürken, BDSP’nin bulunduğu Sümerbank kolunda
sosyalist yazarların ve gazetecilerin cezaevlerine aralarında DHF ve Partizan’ın da bulunduğu devrimci
atılması ve yargılanması eleştirildi. İşsizlik ve OSTİM Adana’da kitlesel Newroz kurumlar pankartları ve flamaları ile yürüdü. İki
ve İvedik’teki patlamalar üzerinden iş cinayetlerinin Adana’da Newroz binlerce kişinin katılımıyla koldan yürüyen kitle Cumhuriyet Meydanı’nda
teşhir edildiği açıklamada Kuzey Afrika’daki halk Mimar Sinan’da gerçekleştirildi. buluşarak Gündoğdu Meydanı’na doğru yürüyüşü
ayaklanmaları da selamlanarak Dehakların birer birer Kutlama saygı duruşuyla başladı. Newroz Tertip sürdürdü.
sonunun gelmeye başladığı belirtildi. Komitesi tarafından yapılan konuşmada demokratik bir Program saygı duruşu ile başlatılarak, 21 Mart
Sahneye çıkan sanatçıların söyledikleri ezgiler Türkiye talebi dile getirildi. BDP Urfa Milletvekili 1992 tarihinde Kadifekale’de bedenini ateşe veren
eşliğinde halaylar çekildi ve yakılan Newroz ateşinin İbrahim Binici’nin Kürtçe yaptığı konuşmada dünya Rahşan Demirel’in ses kaydı dinletildi. Newroz
üzerinden atlandı. halklarının Newroz kutlandı. Söylenen türkülerin ateşinin yakılması ile beraber alanın dört bir yanından
Komünistler eyleme “Kürt ulusuna özgürlük, eşitlik, ardından etkinlik sona erdi. Ardından kitle yolun iki Newroz ateşleri yükseldi.
kardeşlik, gönüllü birlik” pankartı ve BDSP flamaları ile şerididini kapatarak çarşıya kadar sloganlarla yürüdü. Newroz kutlamalarına katılan direnişçi Konak
katıldılar. Eylemde, Libya’ya yönelik saldırıyı teşhir Yürüyüşe coşku hakimdi. Belediyesi taşeron temizlik işçileri de formalarıyla yer
eden konuşmalar yaptılar. Eylemde komünistler “Yaşasın işçilerin birliği alarak kürsüde söz aldı.
halkların kardeşliği / BDSP” pankartını açtı. Siyasi Konuşmaların ardından sahneye çıkan Grup
Mamak’ta coşkulu Newroz partilerin, sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin Kaçkar Karadeniz türküleriyle kitleyi selamladı.
Devrimci ve ilerici kurumlar Mamak’ta dayanışma mesajlarının okunduğu etkinliğe yaklaşık 25 BDSP alanda “Kürt halkına özgürlük, eşitlik,
gelenekselleşen Newroz ateşini bu yılda yaktılar. AKA- bin kişi katıldı. gönüllü birlik” pankartı ile ve kızıl bayrakları ile yer
aldı. Ayrıca alanda Kürt emekçilerine Kızıl Bayrak
DER, Kaldıraç, Alınteri, Halk Cephesi, Partizan ve
BDSP tarafından örgütlenen Newroz eylemi 21 Mart Şakirpaşa gazetesi satışı yapıldı, İzmir İşçi Kurultayı’nın çağrı
21 Mart günü BDSP, Devrimci Proletarya, DHF, bildirileri kullanıldı.
günü coşkuyla gerçekleştirildi.
Tekmezar Hacı Bektaşi Veli Parkı’nda biraraya gelen Emek ve Özgürlük Cephesi, Halk Cephesi, İHD
kurumlar, NATO Yolu Caddesi’ni tek taraflı trafiğe tarafından örgütlenen eylemle Newroz kutlandı. Güzeltepe
keserek yürüyüşlerine başladılar. Yürüyüş boyunca Şakirpaşa Perşembe Pazarı’nda yapılan etkinlik 21 Mart akşamı İzmir’de Çiğli’nin Güzeltepe
direnen halkların direnişine özelde Kürt ulusunun saygı duruşuyla başladı. Basın açıklaması okundu. Mahallesi’nde Newroz kutlandı. Çiğli BDP tarafından
özgürlük mücadelesine vurgular yapıldı. Libya’ya Newroz’un tarihi anlatılarak şimdiki Dehakların düzenlenen Newroz kutlamasına Çiğli’deki bazı
dönük emperyalist saldırı sloganlarla protesto edildi. Afganistan, Irak ve Libyayı işgal ettiği anlatıldı. devrimci ve ilerici kurumlar da davet edildi. Güzeltepe
Tuzluçayır Meydanı’ndaki program saygı duruşu ile Açıklama “Dehak’ın torunları, hakların yaktığı Newroz Sağlık Ocağı önünde kitlenin toplanmasıyla beraber
başladı. Ardından ortak basın metni okundu ve Newroz ateşinde kavrulana dek direniş ve isyan sürecek!” Newroz ateşi yakılarak kutlama başladı. Açılış
ateşi yakıldı. Halayların ardından mahalle arasında sözleriyle sona erdi. Basın açıklamasının ardından konuşmasının ardından saygı duruşuna çağrı yapıldı.
yürüyüş gerçekleştirildi. Adnan Yücel’in “Dörtlerin Gecesi” isimli şiiri okundu. Newroz kutlamasında kitle müzik grubunun söylediği
Kemal Pirlerden Mazlum Doğanlara, Habiplerden, Etkinlik müzik dinletisiyle beraber çekilen halaylarla Kürtçe ve Türkçe parçalarla halay çekti. Kutlamya
Haticelere, Ümitlerden Alaattinlere devrimci yiğitliğin sona erdi. yaklaşık 300 kişi katıldı.

Bursa
Alanlar sarı, kırmızı ve yeşile boyandı Bursa’da Newroz kutlamaları Gökdere
Meydanı’nda binlerin katılımıyla gerçekleştirildi. Sınıf
21 Mart günü Van, Silopi ve Siirt’te onaylattı. devrimcileri Kamberler Parkı’ndan gerçekleştirdikleri
gerçekleştirilen Newroz kutlamalarına onbinlerce Kutlama nedeniyle esnaflar dükkanlarını yürüyüşle Newroz alanına girdiler.
kişi katıldı. açmazken, kutlamanın ardından onbinlerce kişi kent Mitingde yapılan konuşmalarda Kürt halkına
300 binin üzerinde kişinin katıldığı Van merkezindeki “demokratik çözüm çadırı”na yürüdü. dönük asimilasyon çabalarına karşı çıkma çağrısı
Newrozu, saygı duruşu ve Newroz ateşinin Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde 21 Mart günü Newroz yapıldı. Yapılan konuşmaların ardından Newroz ateşi
yakılmasıyla başladı. Kutlamalarda BDP Van alanında düzenlenen miting için sabahın erken yakıldı ve miting programı yerel sanatçıların verdiği
milletvekilleri Özdal Üçer ve Fatma Kurtulan da yer saatlerinden itibaren binlerce kişi Newroz alanına konserle sona erdi. BDP kitlesi olmak üzere yaklaşık 3
aldı. Sarı, kırmızı ve yeşil renklerle donatılan alanda akın etti. Alanda sarı, kırmızı ve yeşil renkler bin kişi katıldı.
kadınların yöresel kıyafetleriyle bulunması renkli hakimdi. Mitinge yaklaşık 40 bin kişinin katıldı.
görüntülerin oluşmasını sağladı. Pankartların Kutlamalarda BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Manisa
açılmadığı alanda sadece Öcalan’ın posterleri ile Tuncel de bir konuşma yaptı. Manisa’da binlerce kişi Nurlupınar Newroz
PKK ve demokratik konfedarelizm bayrakları açıldı. Siirt’teki Newroz kutlamalarında yöresel alanında biraraya geldi. BDP, ÖDP ve EMEP Manisa il
BDP Van Milletvekili Özdal Üçer yaptığı kıyafetlerle katılım göze çarptı. Alanın dört girişinde yönetimleri tarafından düzenlenen etkinlikte ilk
konuşmada Kürtlerin taleplerine değindi. Üçer, Kürt Kürtçe, Arapça ve Türkçe yazılı “Newroza we pîroz olarak yerel sanatçılar sahne aldı. Yapılan saygı
sorununun çözümü için “Anadilde eğitim”, be” pankartları asıldı. Yaklaşık 20 bin kişinin duruşunun ardından ÖDP, EMEP, EDP, BES, Eğitim
“Tutuklanan seçilmişlerin serbest bırakılması”, katıldığı kutlama, saygı duruşu ile başladı. Açılış Sen ve BDP adına konuşmalar yapıldı. Daha sonra
“yüzde 10 seçim barajının kaldırılması” gibi konuşmasında Kürtçe, Türkçe ve Arapça olarak katılımcı kurumların temsilcileri birlikte Newroz
talepleri tek tek, alanda bulunan yüzbinlere de Newroz kutlandı. ateşini yaktılar.
Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011 Siyasal gündem Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 9

Düzenin ve CHP’nin
sosyal demagoji ihtiyacı!
2011 parlamento seçimleri yaklaşırken düzen açacağı düzenin efendileri cephesinde temel bir kaygı uygulandı. Dün AKP bütün bunları gözlerden gizlemeye
partilerinin seçim hazırlıkları da hızlanıyor. Şu anda konusudur. Emekçilerin öfkesinin boşaltılabileceği çalışarak emekçileri yoksullaştırıp ardından sadaka
mecliste bulunan düzen partileri bir yandan seçim düzen kanallarının yaratılması sermaye açısından yakıcı niyetine yardımlar dağıtarak sisteme bağlamaya
programlarını hazırlarken bir yandan da çeşitli bir ihtiyaç olarak duruyor. çalışıyordu. Bugün CHP aynı yoldan gidiyor. Dün AKP
şehirlerde seçim mitingleri düzenliyorlar. Dinci İkinci ise bu süreçte temel rol oynayan AKP’nin özgürlük timsali kesiliyordu. Bugün CHP toplumsal
AKP’den seçmen kitlesini şartlandırıp yönlendirmeyi devlet yönetiminde kazandığı güçtür. AKP hükümette baskı ve gericilik karşısında aynı role soyunuyor. Aile
amaçlayan anketler dışında şimdilik bir ses yok. Faşist kaldığı iki dönem boyunca sermayeye paha biçilmez sigortası, taşeronluğu kaldırma, çalışma sürelerinin
MHP ise seçim barajı altında kalma tehlikesine karşı hizmetlerde bulundu. AKP’ye uygulatılan ekonomik ve düşürülmesi, kayıt dışı istihdamın sonlandırılması, nüfus
mantık sınırlarını zorlayan metafizik hesaplamalarla siyasal programlar sayesinde büyük burjuvazinin bir cüzdanını alıp hastanelerde ücretsiz tedavi hakkı,
kitlelere seçimlerden nasıl başarıyla çıkacağını anlatma kısmı dünya zenginleri arasına girerken ülkede yeni sendikal yasakların kaldırılması ve özgürlük vaatleri de
derdine düşmüş durumda. Düzen partileri içinde seçim zenginler ve dolar milyarderleri ortaya çıktı. Öte yandan CHP’nin bu dönemki rolü için temel demagoji
hazırlıklarına en atak başlayanı ise sosyal demokrat ise AKP, arkasındaki emperyalist ve yerli sermaye malzemesi yapılıyor.
CHP. desteğinin sağladığı güvenle devlet idaresindeki kilit Oysa Türkiye kapitalizminin büyüyüp palazlanması
Son bir aydır seçim programını parça parça konumdaki birçok mevziyi ele geçirmeyi başardı. AKP tam da CHP’nin seçim vaadi olarak sunduğu hakların
açıklayan CHP’nin vaatleri arasında neredeyse yok yok. bir dizi mevziyi elinde bulundurmanın ve en çok da emekçilerin elinden alınması nedeniyle gerçekleşti.
En başta “aile sigortası” adı verilen proje geliyor. Bu siyasal alternatifsizliğinin yarattığı imkanlarla kendi Sağlığın piyasaya açılması, taşeronlaştırma ve kayıt dışı
projeye göre açlık sınırının altında yaşayan 3 milyonun eğilimlerine öncelik verme cesareti bulabiliyor. istihdamın iki katına çıkması, kapitalistler için gereksiz
üzerinde aileye aylık 600 lira ödenecek. İkinci “önemli” AKP’nin böylesi yönelimleri ise hem emperyalist masraftan sayılan iş güvenliği önlemlerinin alınmaması
vaat ise taşeronluğun bitirileceği sözü. Burjuva basının çevreleri hem de yerli tekelci sermaye odaklarını zaman yüzünden yüzlerce işçinin yaşamın kaybetmesi, işsizler
parlattığı diğer iki vaat ise mazot fiyatının yarıya zaman sıkıntıya sokan durumlar yaratıyor. ordusuna katılan bir milyonu aşkın insan ve buna
düşürülmesi ile bedelli askerliği de içeren askerlik Emperyalistler ve yerli sermayedarlar hem uluslararası rağmen daha da büyüyen kapitalistler... CHP’nin seçim
süresini kademeli olarak 6 aya düşürme vaadidir. politika alanında hem de içteki çeşitli süreçlerde bu programı ve Kılıçdaroğlu’nun bol keseden attığı vaatleri
CHP’nin yayınladığı seçim programında da yine çok sıkıntıyı sık sık yaşamaya başlıyorlar. Bu ise AKP’nin palazlanan kapitalistlerin karlarının bir kısmından
sayıda sosyal reform vaadi yer alıyor. İşsize iş, yoksula henüz kirli mendil muamelesi düzeyine varmasa feragat etmeleri anlamına geliyor.
yardım, öğrenciye yurt, burs ve öğrenim yardımı. Ev dengelenmesini onlar açısından acil bir ihtiyaç haline Fakat ne CHP’nin bu vaatleri yapabilme gücü ne de
kadınlarına sosyal güvence, çalışma sürelerinin getiriyor. Onu şimdiden önlem almaya ve çeşitli sermaye düzeninin bunların bir kısmını bile emekçilere
kısaltılması, iş kazalarının önüne geçecek düzenlemeler, alternatifler hazırlamaya zorluyor. Bunu ise CHP verebilme olanağı bulunuyor. Emekçilere
kayıt dışı istihdamın engellenmesi vb. Özcesi sosyal dışında başka bir düzen partisi aracılığıyla yapma şansı verebilecekleri açısından barutunu çoktan tüketmiş
reformist bir partinin programında yer alabilecek birçok halihazırda bulunmuyor. bulunan düzenin en önemli alternatifi, sosyal demagoji
talep burjuva sosyal demokratı CHP’nin seçim vaatleri AKP’yi dengeleme ihtiyacıyla birlikte geride kalan silahıyla emekçileri bir kez daha temelsiz beklentilere
arasında bulunuyor. yıllarda emekçilerin katmerli sömürüsü düzen açısından sokabilmektir. Seçimler ise bu açıdan düzen için
Seçim gezilerine başlayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi parlatmayı gerektiren en önemli neden bulunmaz bir fırsattır. Seçim vaatleriyle toplumu
uğrak noktalarından bir kısmını özellikle kadınların durumundadır. AB’ye üyelik hayalleri, demokratikleşme sersemletip düzene bağlamak düzen siyasetinde
çalıştığı fabrikalar, bir kısmını da tarımsal üretim yapan ve özgürlük safsatasıyla yeterince aldatılan kitleleri aynı geleneksel ve aynı zamanda sonuç veren bir yöntemdir.
çiftçilerin yoğun olduğu yerler oluşturdu. CHP’nin yalanlarla oyalayabilmenin imkanları giderek “Kaşarlanmış” düzen politikacısı Süleyman Demirel’in
başka yöneticileri ise ev kadınları ve öğrencilerle azalmaktadır. Bu durumda en uygun araç işçi ve deyimiyle “seçimler devletin halkın gazını aldığı”
buluşma toplantıları organize etmeye devam ediyor. emekçilerin yakıcı ihtiyaçları olan sosyal taleplerdir. süreçlerdir. Sınıf devrimcileri ise “halkın gazını” sınıf
Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere CHP önümüzdeki Yeni seçim döneminde CHP’ye biçilen rol de bu mücadelesi kanalına akıtmak durumundadır. Düzen
seçimlerde emekçilerin sosyal taleplerini istismar etmek çerçevededir. partilerinin sersemletici propagandasına karşı verilmesi
için demagojik söylemlere sık sık başvuracaktır. Servet ile sefalet arasında ki uçurumun servet gereken ideolojik mücadelenin yanısıra hakların ancak
Öncesi bir yana 90’lı yıllarda sermaye düzeninin sahipleri lehine giderek büyümesi toplumda yüzbinlerce dişe diş bir mücadeleyle kazanılabildiğini emekçilere
yaşadığı açmazlar hangi düzen partisi hükümet olursa yeni işsiz ve milyonlarca yoksul yarattı. Sömürü kendi deneyimleriyle göstermek önümüzde bir görev
olsun tek programı uygulamayı zorunlu kılıyordu. IMF politikaları sistematik devlet terörü, baskı ve yasaklarla olarak durmaktadır.
ve Dünya Bankasının temel çerçevesini belirlediği ve
TÜSİAD’ın özgün ihtiyaçlarını eklediği ekonomik ve
siyasal program gelen hükümetin programı oluyordu.
Parası olmayan giremez!
Bir dönem işi öylesine arsızlığa vardırdılar ki seçime
girecek partilere ön protokoller imzalattılar. Böylelikle Burjuvaların, soyguncuların, işkencecilerin, mafya bağımsız aday olacak burjuvalar için bu paranın bir
protokolü imzalamayan daha baştan barajın altında bozuntularının koltuklarını kapmak için yarış ettiği önemi yok.
kalmış ve seçimi kaybetmiş oluyordu. Şu durumda ise parlamentonun kapıları işçi-emekçilere ve Kürt Burjuva partilerine hazineden trilyonluk kaynaklar
seçimin mantığı ve hükümetin rolünde bir değişiklik halkına kapalı. Öyle ki seçimlere girmek için sayısız akıtılırken, belirlenen bu fahiş meblağ bağımsız
olmasa da, bu türden demagojik kampanyalara izin engel konulurken, seçimleri kazanabilmek için de adaylıkların yolunu kesmeye hizmet ediyor. Özellikle
veriliyor. yüksek barajları aşmak gerekiyor. Hoş zaten burjuva komünistlerin ve Kürt hareketinin seçimlerde
Fakat Türkiye kapitalizminin son yıllarda görünürde sınıf iktidarını maskelemek dışında herhangi bir bağımsız adaylar çıkartmasına engel olmak amacını
yaşadığı ekonomik ve siyasal istikrar emekçilerin yönetme kapasitesi olmayan mecliste bir koltuk sahibi taşıyor. Çünkü Kürt hareketi baraj engelini bu biçimde
katmerli sömürüsü ve yoksullaştırılması sayesinde olmanın işçi ve emekçiler ile Kürt halkı açısından pek aşarken, komünistler de bağımsız adaylar yoluyla
gerçekleştirildi. Milyonlarca işçi ve emekçinin çalışma bir değeri yok ama, burjuvazi yine de işini sıkı tutuyor. seçimleri ve parlamenter yanılsamaları teşhir ederek
ve yaşam koşulları sistemli olarak kötüleştirildi ve Çünkü böylelikle ne seçim oyunları bozulsun, ne de gerçek çözüm yolunun devrim olduğunu gösteriyorlar.
elindeki haklar bir bir tırpanlandı. Yaşanan kapitalist meclise yakıştırdığı etiket bozulsun istiyor. Elbette bu tür manevraların devrimci seçim
krizin faturası emekçilere kesildi. Buna karşın hiçbir Bu amaçla yapılan son hamlelerden biri de çalışmalarına engel olması mümkün değil. Çünkü
toplumsal muhalefet gücüne tolerans gösterilmeyerek bağımsız adaylıkların önünü almak için oldu. YSK’nın komünistler için mesele seçimlere ve meclise girmek
her hak arayanın kafasına polis copu indirildi. Bunlara bu amaçla açıkladığı bağımsız adaylık için gerekli değil, gerektiğinde bu tür zeminleri de kullanarak bu
rağmen emekçilerin hak arama mücadelesi bitirilemiyor şartlar arasında, başvuru için yatırılması gereken para kurumların çözüm olmadığını göstermektir. O nedenle
ve son dönemlerde gözlemlenebileceği gibi mücadele miktarı tam 7 bin 734 TL. En yüksek memur brüt bu türden yasak ve engellemeler, meclisin ve
daha da ivmeleniyor. Milyonlarca insanda biriken öfke memur maaşı üzerinden hesaplanan bu rakamı seçimlerin gerçek yüzünü gösterdiği ölçüde devrimci
ve tepkinin nereye varacağı ve hangi sonuçlara yol ödeyebilecek tek bir işçi ve emekçi yoktur. Elbette politika kazanmış demektir.
10 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sınıf hareketi Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011

Metalde sömürü ve köleliğe karşı GREV var!

İlk adımı Süsler Doruk işçileri attı


24 Mart 2011- Standart Depo (Kocaeli Şube) dönmeyiz.
28 Mart 2011- Kroman Çelik (Gebze Şube) Türk Metal bayram öncesinde gidip sözleşmeyi
30 Mart 2011- Bekaert (Kocaeli Şube) imzaladı. Biz, Türk Metal’i işveren sendikası olarak
1 Nisan 2011- Bosal Mimaysan (Gebze Şube) görüyoruz. İşveren ne derse onu yapıyorlar. Bize küçük
4 Nisan 2011- Çimsataş (Anadolu Şube) sendika diyorlar. Bunlar nasıl olsa imza atıyorlar
6 Nisan 2011- ABB Elektrik (İstanbul 1 Nolu Şube) diyorlar. Önceki sözleşmede atmak zorunda kaldık ve
29 Mart 2011- Areva (Gebze Şube) birşey yapamadık. Ama şimdi grevdeyiz. Bu sefer
8 Nisan 2011- Arfesan (Gebze Şube) görecekler. Hakkımızı alacağız. Bu işlerin her zaman
11 Nisan 2011- RSA (İstanbul 2 Nolu Şube) böyle gitmediğini onlara göstereceğiz. Bu devran böyle
gitmez. Bir yerden sonra bu devranın değişmesi
MESS’le uyuşmazlık aşamasında olan Birleşik gerekiyor.
Metal-İş Sendikası yönetimi, greve gidiş sebeplerini Dün greve çıkarken arkadaşlarımızla halaylar çektik,
şöyle açıklıyor: oynadık. Greve çıkış çok güzeldi. İnşallah sonu da güzel
1- Yüzde 5,35 zam oranı düşüktür. Düşüktür, çünkü olur. Sonunun iyi olmasını bekliyoruz. Bu sabah (23
2008 krizi şirketlerin büyük kısmının hükümetten Mart) öğretmen arkadaşlar ve işçi arkadaşlar destek için
22 Mart 2011 / E aldıkları teşviklerle sıkıntı yaşamadıkları ama işçilerin geldiler. Ziyaretler sürüyor. Dışarıdan destekleyen çok
skisehir gerek çalışma gerek yaşam koşullarının geriletildiği bir kişi var. Ailem, komşularım vs. hepsi destekliyor.
kriz olmuştur. Düşüktür, çünkü 2009′un ikinci Kızıl Bayrak / Eskişehir
yarısından itibaren ama özellikle 2010 yılında metal
Metal işkolunda DİSK’e bağlı Birleşik Metal işkolunda gerçekleştirilen büyümenin hiçbir şekilde
İşçileri Sendikası ile MESS (Türkiye Metal Sanayicileri karşılığı değildir.
Sendikası) arasında yürütülen 2010-2012 metal işkolu
grup toplu iş sözleşmelerinde 21 yıl aradan sonra metal
2- Ücret zam yöntemi grup sözleşmesinin
prensiplerini ortadan kaldırmış, her işyerine farklı zam
Metal greviyle
işçileri grev silahını kuşandı. Metal patronlarının
sömürü ve kölelik dayatmalarına “yeter” diyen işçiler
uygulaması, aynı saat ücretini alan ancak farklı
işyerlerinde çalışan işçilerin farklı zamlar almalarına
dayanışma büyüyor
grev pankartlarını teker teker fabrika kapılarına neden olmaktadır.
asacaklar. 3- 4857 No’lu İş Kanunu’ndaki değişiklikler ve Metal greviyle dayanışmayı büyütmek için
Bu büyük mücadelede ilk adımı atma onurunu hükümetin taslakları toplu iş sözleşmesinin İstanbul Anadolu Yakası’nda biraraya gelen çeşitli
üstlenen Doruk işçileri 22 Mart sabahı şalterleri imzalanmasından sonra tarafların iradelerinin dışında sendika, meslek odası ve siyasal güçler “Metal
indirerek grev meydanına çıktılar. Doruk’un ardından değişmesine yol açma tehlikesi taşımaktadır. Bu toplu İşçileriyle Dayanışma Platformu”nu kurdular.
Grup TİS kapsamındaki diğer fabrikalarda da grev sözleşme düzeni açısından uygun bir durum değildir, Grev ve dayanışma görevini ele almak üzere
uygulaması başlatılacak. Birleşik Metal-İş Sendikası, çünkü toplu iş sözleşmeleri tarafların kendi iradeleriyle KESK Anadolu Yakası Şubeleri binasında
şimdiye kadar 10 fabrikanın greve çıkış tarihlerini ilan imzaladıkları metinlerdir ve taraflar kendi iradelerinin düzenlenen forumda, Birleşik Metal Sendikası TİS
etmiş bulunuyor. Gazetemiz yayına hazırlandığı sırada dışında değişmesi ihtimal dahilinde olan metinleri Uzmanı İrfan Kaygısız süreçle ilgili bilgilendirmede
Kocaeli’de Standard Depo işçileri de grev pankartını imzalamamalıdırlar. bulundu. Kaygısız konuşmasında, “Biz bu TİS
fabrikaya asıyorlardı. görüşmeleri sırasında elimizden gelen her türlü
Doruk fabrikasına grev pankartı saat 10.00 civarında çalışmayı yaptık ama yapılan bu görüşmelerden bir
Süsler Doruk’ta grev sürüyor
başlayan eylemin ardından asıldı. İtalyan sermayeli sonuç alamadık. Bunun üzerine birçok fabrikada
Candy Grubu bünyesindeki Doruk Ev Gereçleri yapılan oylamalarla grev kararları alındı. Bu
Beyaz Eşya üretiminin yapıldığı işletme ile soba
Sanayi ve Tic. LTD. Şti. Eskişehir Organize Sanayi kararlar son derece hayatidir. Eğer bu grevlerde
fabrikası olmak üzere iki bölümden oluşan İtalyan
Bölgesi’nde kurulu bulunuyor. istediğimiz sonuçları alamazsak maalesef özel
sermayeli Candy Grubu’na bağlı Doruk Ev Gereçleri
500’ü aşkın Birleşik Metal-İş üyesinin çalıştığı sektörde greve ve sendikalara olan güven sarsılacak
San Tic Ltd Şti.’deki grev, birbirine yakın iki işletmede
fabrikada grev pankartı, kitlesel ve coşkulu bir eylemle ve bundan sonra grev uygulamasına geçmek son
sürüyor.
asıldı. derece zorlaşacak” dedi.
Birleşik Metal-İş üyesi işçiler “Bu işyerinde grev
Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Merkez ve şube Kaygısız’ın konuşmasının ardından söz
vardır” pankartlarının asılı olduğu iki fabrikanın giriş
yöneticilerinin yanısıra DİSK yöneticilerinin de katılımcılara bırakıldı. Konuşmalarda genel olarak
kapılarında bulunan grev çadırlarında bekliyorlar.
bulunduğu eyleme Eskişehir’deki ilerici, devrimci grevle dayanışmanın önemine vurgu yapılırken bu
Her iki işletme önünde kurulan grev çadırlarında 12
güçler, sendikalar ve kitle örgütleri de katılım sağladı. çerçevede yapılan öneriler üzerinde tartışmalar
saatte bir nöbet değiştiren işçiler giydikleri grev gözcüsü
Metal işçilerine Birleşik Metal-İş Genel Başkanı yürütüldü. Toplantı sonucunda, grevle dayanışmak
önlükleriyle bekleyişlerini sürdürüyorlar. Geceli-
Adnan Serdaroğlu ve DİSK Genel Sekreteri Tayfun amacıyla kitlesel ziyaretler gerçekleştirmek, geniş
gündüzlü süren grev nöbeti Doruk’un Beyaz Eşya
Görgün seslendi. kesimlere grevin sesini duyurmak, dayanışma
fabrikasında toplam 6 kişiyle, diğer işletmede ise 2’şer
Fabrika kapısına “Bu işyerinde grev var / Birleşik geceleri örgütlemek, düzenli haftalık toplantılar
işçiyle tutuluyor.
Metal-İş” pankartının asılmasının ardından Birleşik yapmak gibi çalışmalar konusunda hemfikir olundu.
Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ve Platform toplantısına katıllan kurumlar şunlar:
DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün fabrika önünde “Bu devranın değişmesi DİSK/Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 Nolu
Şubesi, DİSK/Emekli Sen Kadıköy Şubesi, KESK/BTS
ilk gün nöbet tutacak 2 grev gözcüsüne önlüklerini gerekiyor” İstanbul 1 No’lu Şube, KESK/ Büro Emekçileri
giydirdi. Ardından da yaklaşık bin kişi sloganlarla aynı Grevci Süsler Doruk işçisi Hakan Yılmaz greve
sanayi sitesi içerisinde yer alan diğer Doruk fabrikasına Sendikası İstanbul 3 Nolu Şube, KESK/Yapı-Yol-Sen
ilişkin düşüncelerini şöyle anlatıyor: İstanbul Şubesi, Emekliler ve Yaşlılar Hareketi,
yürüdü. - Grev ilk olarak çıkma onurunu yaşıyoruz.
Doruk fabrikasındaki grevi diğer 20 fabrika Darıca Kültür Derneği, Spor Emekçileri Sendikası,
Öncülüğü biz yaptığımız için diğerleri de bizleri görerek TMMOB/Metalurji Mühendisleri Odası İstanbul
izleyecek. Toplamda 10 bine yakın işçinin katılacağı kendi haklarını savunacaklar. İşverene hiçbir zaman
grev, MESS’in sefalet ve kölelik dayatmasına karşı Şubesi, TMMOB/Harita ve Kadastro Mühendisleri
haklarımızı yedirmeyiz. MESS’in arkasına sığınıp, onun Odası İstanbul Şubesi, TMMOB/Kimya
gerçekleştiriliyor. Metal işçileri Türk Metal çetesinin dediğini yapmaya devam ediyorlar. Bunu yaptıkları
imzaladığı satış sözleşmesini kabul etmezken, sefalet Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Eğitim
sürece anlaşma olmaz. Gemileri yaktık. Sonuna kadar Emekçileri Derneği, Bağımsız Devrimci Sınıf
ücreti dayatmasını reddediyor. gideceğiz. Hakkımızı alana kadar devam edeceğiz. Aç
Süsler Doruk’un ardından greve başlayacak olan Platformu, ESP Kadıköy İlçe Örgütü, Sendika.org,
kalsak da, açıkta kalsak da ölmeyiz ve bu yoldan CHP Kadıköy İlçe Örgütü İşçi Komisyonu
diğer işyerlerine ilişkin program da şöyle:
Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011 Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 11

Yaşasın grev,
yaşasın dayanışma!
Sömürüye ve Böylelikle sınıf mücadelesinde yeni bir dönemin yolu
köleliğe karşı açılacaktır.
grev silahını İşte bundan dolayı da MESS ve uşakları da ne
kuşanan metal pahasına olursa olsun geri adım atmaktan kaçınıyorlar.
işçileri ilk Tam bir siyasal sınıf bilinciyle ve hatta grevin Ankara’da dayanışma
adımı attı. yapılacağı fabrikaları yakmak pahasına metal
İlk grev işçilerinin grev iradesini kırmaya çalışıyorlar. Ama eylemi
pankartını bugüne kadar bunda başarı kazanamadılar, bugünden Ankara’da devrimci ve ilerici kurumlar tarafından
Eskişehir’de sonra da kazanamayacaklardır. 21 Mart Pazartesi günü, greve çıkan metal işçileri ile
Süsler Doruk dayanışma eylemi gerçekleştirildi.
fabrikasına Grevci metal işçileri! 21 Mart günü gerçekleştirilen eylemde, Birleşik
astı. 20 yıl sonra Onurlu ve zorlu bir yola çıktınız. MESS’in ve Türk Metal-İş üyesi metal işçilerinin sömürüye ve kölelik
gelen bu adım Metal’in düzenini yıkmak gibi büyük bir davayı dayatmalarına karşı açtığı grev bayrağı selamlandı.
tarihi önemdedir. omuzladınız. Bir yol açtınız. İleriye yönelik attığınız Ayrıca DESA, PTT, Konak Belediyesi, Adana Numune
Çünkü sermayenin çelik bu adım son derece önemli ve anlamlıdır. Hastanesi, Casper, Ontex/Canbebe işçilerinin
çekirdeği MESS’in onyıllar boyunca baskı, zorbalık Bilmelisiniz ki bu yolda yalnız yürümeyeceksiniz. sürdürdükleri direnişler de selamlanarak dayanışma
ve düzenbazlıkla kurduğu düzenini hedef alıyor. 12 Bugünkü koşullar sizi yanıltmamalıdır. Bu onurlu çağrısı yapıldı.
Eylül askeri faşist darbesiyle metal işçisi şahsında işçi greviniz kararlılıkla sürdükçe işçi sınıfının ve “MESS’in dayatmalarına karşı grev diyen metal
sınıfına giydirilmiş deli gömleğini parçalama iradesini toplumun emekçi kesimlerinin de desteğini işçisinin yanındayız!” denilen açıklamada metal
temsil ediyor. alacaksınız. Sadece ülke içerisinde değil, ülke dışında patronlarının bir yandan tehditler savururken bir
da destekler büyüyecektir. yandan da grev karşısında korkularının büyüdüğüne
Kardeşler! Çünkü davanız emeğin davası, davanız dikkat çekildi.
Metal işçisinin grevi kısmi bir hak mücadelesi davamızdır! Zaferiniz de işçi sınıfının zaferi olacaktır. Açıklamada, saldırılar karşısında yakılan direniş
değil, emek ile sermaye arasındaki mücadelenin çok Bu nedenle çıktığınız bu yolda engelleri kararlılıkla ateşinin metal işçilerinin grevi ile daha da büyüyeceği
önemli bir cephesidir. Çünkü metal işçisi, Türkiye işçi aşmak için, attığınız adımları güçlendirmeli, vurgulandı.
sınıfının öncü bölüğüdür. Sınıf mücadelesi tarihinde saflarınızı sıklaştırmalı, zafere kilitlenmelisiniz. İşçi ve emekçilerin çaktığı kıvılcımı yangına
ön açan, önde giden, sürükleyen bir konumu vardır. Unutmamalısınız ki, bu yolda en büyük silahınız iç çevirme ve bu onurlu mücadeleye omuz verme
Öyle ki işçi sınıfının siyasal-toplumsal alanı sarsacak örgütlenmeniz olacaktır. Bunun için tek tek her bir çağrısıyla eylem sona erdi.
düzeyde etkili biçimde girdiği ‘60’lı yıllarda ilk fabrikada grev komitelerini güçlendirmeli ve Eylem BDSP, DDSB, Devrimci Proletarya, Devrimci
hamleyi onlar yapmıştı. Mücadele tarihinin en ileri merkezileştirmelisiniz. Bu sizin en zorlu virajlardan Yolda Özgürlük, EHP, Kaldıraç, Mücadele Birliği
eylemi olan 15-16 Haziran direnişinin öncülüğünü de sağ salim çıkmanızı sağlayacaktır. Platformu, SDP, TÖP, TÜM-İGD tarafından
onlar yaptılar. Bu büyük direnişin fitilini ateşledikleri örgütlendi.
gibi, en son ana kadar çarpışan sınıf bölüğü oldular. Kızıl Bayrak / Ankara
Yine 12 Eylül darbesinin ilk hedeflerinden biri de İşçiler, emekçiler, kardeşler!
onların “büyük grev”iydi. Darbenin ardından da darbe Metal işçilerinin grevine destek vermek
koşullarında devletin zapturapt altına almak için en boynumuzun borcudur. Çünkü metal işçileri ellerini Grev Kartal’da
yoğun biçimde çalıştığı kesimlerin başında geldiler. taşın altına koydular. Altında ezildiğimiz bu sömürü
Çünkü işçi sınıfını teslim almak için onun öncü düzeninin beyni MESS’i ezmek için öne çıktılar. selamlandı
kuvveti metal işçileri teslim alınmalıydı. Bu nedenle Onları bu onurlu mücadelelerinde yalnız Metal grevi, Metal İşçileri Birliği tarafından 22
metal işçisinin örgütlülükleri biçilirken, taşeron Türk bırakmamalıyız. Grevin ruhunu ve coşkusunu Mart akşamı Kartal’da gerçekleştirilen eylemle
Metal çetesi metal işçisinin başına musallat edildi. fabrikalarımıza, işyerlerimize, okullarımıza, selamlandı.
Düzen böyle kuruldu ve onyıllar boyunca herhangi bir semtlerimize taşımalıyız. Metal işçisinin davasını sınıf “MESS’in sömürüsüne, sermayenin köleliğine
sıkıntı yaşamadan bugüne getirildi. kardeşlerimize anlatmalı, desteğe çağırmalıyız. karşı, GREV var! / Metal İşçileri Birliği” pankartı
Ancak artık metal işçisi ve bir bütün olarak işçi Dayanışma platformları oluşturarak grevci metal açıldıktan sonra meşalelerin yakılmasıyla eylem
sınıfının üzerinde kurulmuş bu düzenin sonu işçilerinin yanında saf tutmalıyız. Metal işçisinin başladı.
görünmüştür. Grev yoluna çıkan metal işçileri bu davasını böylelikle emeğin davası haline getirmeliyiz. Kartal Bankalar Caddesi üzerinde yapılan
düzeni yıkmaya kararlıdır. Eğer bu mücadelede Öyleyse haydi grevle dayanışmaya, haydi MESS’i yürüyüşte “Sömürüye karşı greve, mücadeleye!”,
sonuna kadar gider ve başarılı olurlarsa, yani ve düzenini yıkmak için sınıf kavgasına! “İşgal, grev, direniş!”, “MESS’i ezelim, çaldıklarını
MESS’in düzenini yıkarlarsa, bu hem metal işçisi için Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu alalım!”, “Grevi destekle, direnişi büyüt!” sloganları
ve hem de işçi sınıfı için büyük bir zafer olacaktır. 22 Mart 2011 sıklıkla atıldı.
Kartal Meydanı’nda okunan basın açıklamasında
şunlar söylendi: “Onurlu ve zorlu bir yola çıktık.
Türk Metal çetesi iş başında! MESS’in ve Türk Metal’in düzenini yıkmak gibi büyük
bir davayı omuzlamış bulunmaktayız. İleriye yönelik
attığımız bu adım son derece önemli ve anlamlıdır.
Bursa Orhangazi ilçesinde bulunan ve Birleşik yer alarak onları yalnız bırakmadı. Şu ana kadar Artık üzerimizde bulunan ölü toprağını atmış
Metal’de örgütlü olan Asil Çelik fabrikasında Türk saldırının piyonu olan dört işçi dışında istifa eden bulunmaktayız. Görev bu grev ateşini daha ileriye
Metal çetesinin saldırısı yaşanıyor. olmadı. taşımaktır. Grev kararlılığı sürdükçe işçi sınıfının diğer
Türk Metal uzun zamandır işçileri tehdit ve Metal işçilerinin sömürüye ve köleliğe karşı bölüklerinden ve toplumun emekçi kesimlerinden
taciz ederken, fabrikada bugün fiilen istifa saldırısı grev silahını kuşandığı bir dönemde gelen bu destek alacaktır. Aynı şekilde grev sürdükçe MESS
başlatıldı. Türk Metal çetesinin elemanları işçilerin saldırı tesadüfü bir durum değildir. Metal diğer sermayedarlardan destek bulacaktır. Artık
yoğun olarak oturduğu Gemlik, Orhangazi ve işçilerinin, talepleri ve Türk Metal-MESS ittifakını saflar belli olacaktır. İki sınıf karşı karşıya gelmiştir.”
Yalova’da konumlanarak işçileri Birleşik parçalamak için çıktığı grev yolunda Türk Metal Açıklamanın ardından yeniden Bankalar
Metal’den istifaya zorladı. Türk Metal çetesinin bu çetesi bu türden saldırılarla kendisini ve MESS’i Caddesi’nde yürüyüş yapıldı. Yürüyüş Kartal İşçi
saldırı girişimine karşı Birleşik Metal-İş Sendikası korumaya çalışmaktadır. Kültür Evi önünde bitirildi.
Bursa Şubesi’nden yöneticiler, işçilerin yanında Kızıl Bayrak / Bursa
Kızıl Bayrak / Kartal
12 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sınıf hareketi Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011

Konak’tan Ontex’e direniş köprüsü


katıldı. İşçiler vuvuzelalar eşliğinde gerçekleştirdikleri
yürüyüş sırasında sloganlar attılar.
Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bir süre yüründükten
sonra toplanılarak basın açıklamasına geçildi. Direnişçi
Boykot çağrısı
işçilerden Gülbeniz Dönmez’in okuduğu basın Maltepe’de
açıklamasında işçilerin talepleri ve neden direndikleri
Ontex-Canbebe işçilerinin Canbebe, Helen
anlatıldı. Gerçekleşen polis saldırısı teşhir edildi. Saldırı
Harper ve Canped ürünlerini boykot çağrısı bu kez
sırasında cop ve şok cihazlarının kullanıldığı anlatıldı,
Maltepe Carrefour’a taşındı. BDSP çalışanları da
kadın işçilerin tacize uğradığı ifade edildi.
20 Mart akşamı Maltepe Carrefour’da
İzmir İşçi Kurultayı Hazırlık Komiteleri’nin,
gerçekleştirilen eyleme destek verdi.
geçtiğimiz hafta Konak Belediye işçilerine yönelik polis
saldırısı nedeniyle ertelediği “Ontex direnişiyle
dayanışma eylemi” 23 Mart günü gerçekleştirildi.
Uzun kuyruklar oluştu
Eylemde “Ontex’ten Konak’a direnen işçiler kazanacak!
/ Helen Harper, Canbebe, Canped BOYKOT! / Kurultay Saat 18.00’de mağazanın alışveriş bölümüne
23 Mart 2011 / I
zmir Hazırlık Komiteleri” pankartı açıldı. geçen Ontex işçileri raflardan aldıkları ürünlerle
KHK adına okunan basın metninde Ontex işçilerinin kasalarda uzun kuyruklar oluşturdular. Tüm
bir yandan sendikal bürokrasiye karşı, bir yandan da ürünler kasalardan geçirildikten sonra direnişçi bir
Konak Belediyesi taşeron işçileri seslerini patronlara karşı direnişe geçtikleri ifade edildi. Direnişin Ontex işçisi ajitasyon konuşmalarına başladı.
duyurmak için 23 Mart günü bir eylem gerçekleştirdiler. seyrinin anlatıldığı basın metninde işçilerin Goldman Konuşmada, 16 işçinin bir ayı aşkın süredir devam
Eylemin ardından ise, Kurultay Hazırlık Komiteleri’nin Sachs Capital Partners ve Texas Pacific Group eden direnişi anlatıldı. Aynı anda, tüm alışveriş
Ontex direnişini selamlayan eylemine katılarak bünyesindeki Burger King, Canbebe, Canped ve Helen merkezine seslenen mikrofon da kullanılmaya
direnişler arasında anlamlı bir bağ kurdular. Harper ürünlerine yönelik boykot çağrısı duyuruldu. başlandı. Ontex işçileri, patronun haklarını isteyen
Belediye işçileri öncesinde duyurdukları eylem Konak işçilerinin ve Buca direnişçisi Batıgül Tunç’un işçileri kapı önüne koymasını teşhir ettiler. Ontex
takvimi çerçevesinde direniş alanından Kıbrıs Şehitleri da sürdürdüğü direniş selamlanarak “Bugün bu tek tek patronuna karşı direnen işçilere destek için
Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçtiler. Yürüyüşte en önde süren direnişler toplamda işçi sınıfı adına verilen Canbebe ürünlerini boykot çağrısı yapıldı. Bu
“Onurlu direnişimizin 27. Günü!” yazılı döviz ve mücadelenin simgesidirler, tarihte yerlerini alacaktır” sırada mağaza güvenlikleriyle kısa süreli bir
“Taşeron öldü gömüyoruz!” yazılı temsili bir tabut denildi. gerginlik yaşandı. Eylemcilerin kararlı duruşu
taşındı. Basın açıklaması İzmir İşçi Kurultayı’na yapılan karşısında geri çekilen özel güvenlikler kordon
İzmir İşçi Kurultayı Hazırlık Komiteleri’nin yanısıra çağrı ile son buldu. Açıklamanın ardından işçiler ve yaparak eylemi izlemeye başladı. Çevrede eylemi
Mücadele Birliği ve DİP’in de destek verdiği yürüyüş, destekçi güçler yeniden kortej oluşturarak direniş alanına izleyen emekçilerin alkışları ve bildiriye olan ilgileri
yolun tek şeridi trafiğe kapatılarak gerçekleşti. Yürüyüşe doğru yürüyüşe geçtiler. ise mağaza müdürüne cevap niteliğindeydi.
Buca Belediyesi direnişçilerinden Batıgül Tunç da Kızıl Bayrak / İzmir “Canbebe’ye boykot, direnişe destek!”
sloganları sonrasında diğer bölüme geçilerek
eylem sürdürüldü.
Direnişçi işçiler Taksim’deydi Kızıl Bayrak / Kartal

Dünya devi Ontex’in Türkiye’deki fabrikasında işçilerine yapılan saldırılara değinerek “Bunlar bizleri
işten atılan işçiler, direnişlerinin 31. gününde yıldıramaz!” denildi. Bu konuşmaların ardından Grup
Ontex’le enternasyonal
Taksim’de eylemdeydi. Eylem, direnişçi PTT taşeron Emeğe Ezgi, Çav Bella’yı söyledi. dayanışma
işçileriyle beraber örgütlendi. BDSP adına yapılan konuşmada bu sürecin safları
Almanya’da çeşitli sektörlerde çalışan işçiler
Galatasaray Meydanı’na yürüyüşle gelen işçiler netleştirdiğine vurgu yapıldı. Ontex direnişinin emek
Ontex direnişini sahiplendiklerini belirterek
burada destekçi kurumlarla beraber bir süre sloganlarla cephesini elekten geçirdiği, bu süreçte emekten yana
işçilere yapılan saldırıyı protesto ettiklerini
bekledikten sonra Burger King önüne yürüdüler. olduklarını söyleyenlerin sınandıkları ifade edildi.
söylediler. MAN IG Metall Nürnberg Sendika ve
Burger King önüne gelindiğinde Ontex işçisi Direnişçi işçilere yönelik polis şiddetine ve gözaltı
İşçi Temsilciliği ise Burger King boykotunu
Mustafa Bozkurt tarafından bir konuşma yapıldı. terörüne de dikkat çekilerek baskıların mücadelenin
Almanya’ya taşıyacaklarını belirtti.
Bozkurt, Ontex ve PTT işçileri olarak eylemde önüne geçemeyeceği söylendi.
Araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır tarafından
olduklarını belirterek, haksız yere işten atıldıklarını Şair Rahime Henden de polis terörünü kınayarak
verilen eğitim seminerine katılan Nürnberg
hatırlattı. Sendikal bürokrasiye ve patronun saldırılarına şiiri paylaştı. Eyleme ayrıca Tekstil Sen ve Devinim
bölgesindeki çeşitli fabrikalardan işçiler (MAN,
karşı her yerde eylemde olduklarını, Türkiye’nin her Tiyatro Atölyesi de destek verdi.
Leistritz, Siemens Trafowerk, Federal Mogul, Conti
yerinde, yurtdışında, blokaj eylemleriyle Kızıl Bayrak / İstanbul
Temic / INA, Devlet Demiryolları, Bosch, Meth ve
mücadelelerini sürdürdüklerini belirtti. Ümraniye
Berber işçileri) topladıkları 500 Euro’yu işçilere
Carrefour’da gerçekleştirilen blokaj eyleminde bir
ilettiler.
Ontex işçisinin gözaltına alındığına dikkat çekerek,
Almanya’da Procter&Gamble Weiterstadt
17 Mart Perşembe günü de direnişteki Konak
fabrikasından sendika İşyeri Temsilcileri ve
Belediyesi işçilerinin polis terörüne maruz kaldıklarını
Yönetim Kurulu, yayınladığı mesajla Ontex’i
hatırlattı.
kınarken direnişçi işçilerle dayanışma içerisinde
Basın açıklamasını okuyan Ontex işçisi İbrahim
olduğunu ilan etti.
Ok, sınıf dayanışmasının önemine vurgu yaptı. Ok
IG BCE- P&G Weiterstadt Sendika İşyeri
sözde işçinin yanında olan sendikaların da yan çizerek
Temsilcileri ve Yönetim Kurulu’nun mesajında şu
kendi kimliklerini gösterdiklerini belirtti.
ifadeler yer buldu: “Tüm gelişmeleri yakından
Metal grevinden, Konak’a, Casper’dan Ontex’e ve
takip ederek, çalıştığımız işyerlerinde sendikalı
PTT’ye kadar bu geniş direniş havzasının işçi sınıfına
arkadaşlarımızı ve kamuoyunu yaptıklarınızdan
ait olduğunu belirtti.
dolayı bilgilendireceğimiz gibi, bu nedenle kendi
ÇHD İstanbul Şubesi adına konuşan Gülvin
hakları için mücadele eden arkadaşlarımızın işe
Aydın, emekten yana olan herkesi Ontex işçilerinin
geri alınıncaya ve diğer talepleri kabul edilinceye
mücadelesini sahiplenmeye ve destek vermeye çağırdı.
kadar davalarını kendi davamız olarak görerek,
aksim
19 Mart 2011 / T
Devrimci İşçi Komiteleri adına yapılan
verdikleri bu haklı mücadelelerini desteklediğimizi
konuşmada Konak Belediyesi işçilerine ve Ontex
size ve kamuoyuna duyuruyoruz.”
Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011 Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 13

PTT işçilerinden zincirli eylemi


hemen arkasındaki postanenin iç giriş kapısına geçerek
oturma eylemlerini burada da sürdürdüler. Polis, Osman
Tural’la görüşmeden ayrılmayacaklarını belirten işçileri darp
ederek gözaltına aldı.
İşçileri kollarından tutarak zorla kaldıran polis, PTT
işçilerini yerlerde sürükleyerek polis aracına bindirdi. İşçileri
darp eden, polis aracına tekmeleyerek bindiren polisin bu
tutumuna karşı teşhir konuşmaları yapan işçiler mücadele
kararlılıklarını vurguladılar. Eylemi takip eden basın
emekçileri polisin engelleme girişimine maruz kaldılar.
PTT işçileri polis arabası içerisinde teşhir konuşmaları
yapmaya devam ederken, polis şiddeti arabanın içerisinde de
PTT Genel Müdürlüğü’ne bağlı taşeron şirketlerde sürdü. Direnişçi işçiler gözaltına alınarak Sirkeci
Karakolu’na götürüldüler.
PTT direnişinde
karşılaştıkları işten atma saldırısına direnişle yanıt veren PTT
taşeron işçileri 22 Mart günü PTT’nin İstanbul Sirkeci’deki işe iade davası
Genel Müdürlüğü önünde gerçekleştirdikleri zincirli eylemle Topkapı İşçi Derneği’nden protesto
mücadele taleplerini dile getirdiler. Topkapı AVPİM önünde direnişlerini
Kendilerini PTT Sirkeci Genel Müdürlüğü’nün giriş Gözaltı saldırısı aynı gün saat 15.30’da Sirkeci PTT
sürdüren PTT taşeron işçileri, PTT Genel
kapısına zincirleyen işçiler taleplerini haykırdılar. Direnişçi önünde Topkapı İşçi Derneği tarafından protesto edildi.
Müdürlüğü’ne karşı açtıkları işe iade
işçiler polis tarafından gözaltına alındılar. Gözaltına alınan işçilerden Rıza Soylu’nun aynı zamanda
davasının ilk duruşması için 18 Mart günü
Direnişçi işçiler Rıza Soylu, Celal Ünlütürk, Cafer Kala Topkapı İşçi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, direnişçi
Bakırköy Adliyesi önündeydi.
“Taşeron işçiler kadroya alınsın!”, “Haklarımıza ve işçilerden Cafer Kalağ’ın ise dernek üyesi olması nedeniyle
PTT taşeron işçileri Rıza Soylu ve Cafer
geleceğimize sahip çıkıyoruz! Direnişimizin 76. Topkapı İşçi Derneği basın açıklaması yaptı. Eyleme ÇHD
Kağa, duruşmaları öncesinde basın
günündeyiz!”, “Haklarımıza ve geleceğimize sahip Çalışma Yaşamı Komisyonu üyesi avukatlar ve direnişçi
açıklaması gerçekleştirdi. Sarıyer Posta
çıkıyoruz! İşimizi geri istiyoruz!” dövizlerini açarak neden Ontex/Canbebe işçileri de katıldı.
Dağıtım Merkezi önünde direnişini
işten atıldıklarını ve taleplerini anlattılar. Polis terörünün teşhir edildiği eylemde Topkapı İşçi
sürdüren PTT taşeron işçisi Celal
“Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, Derneği adına okunan basın açıklamasında zincirli eylem
Ünlütürk’ün yanısıra direnişçi Ontex
“İstanbul uyuma postacına sahip çık!”, “Direne direne sırasında yaşanan gözaltı saldırısı anlatıldı.
işçilerinin de katılım gösterdiği basın
kazanacağız!”, “Yaşasın onurlu direnişimiz!” sloganları Açıklamada, direnişlerini sürdüren Ontex/Canbebe
açıklamasına, aralarında BDSP’nin de
atılırken direnişçi işçi Rıza Soylu eylemlerinin amacını işçilerinin yanısıra Konak Belediye işçilerinin maruz kaldığı
bulunduğu devrimci ve ilerici kurumlar da
anlattı. İşlerini geri istediklerini belirten Soylu, taşeronluk polis saldırısı da hatırlatıldı.
destek verdi.
sistemini teşhir etti. Taşeronluğun kölelik olduğunun altını Açıklamanın sonunda ise taşeronlaştırmaya, kölece
Eylemde konuşan PTT işçisi Rıza Soylu,
çizerek “Çocuklarımızın geleceği için Topkapı ve Sarıyer’de çalışma koşullarına ve güvencesizliğe hayır diyen işçilerin
taşeronluk adı altında dayatılan köleliğe,
direniyoruz” dedi. Sendikalardan, demokratik kitle haklı taleplerinin yanında olunduğu söylendi.
işten atmalara ve PTT’nin özelleştirmesine
örgütlerinden ve ilerici, devrimci kurumlardan destek Açıklamada söz alan direnişçi Ontex işçisi Gamze
karşı yürüttükleri mücadelelerinin
beklediklerini belirten Soylu, bununla beraber PTT Genel Kayhan, direnen işçilerin her yerde saldırıya uğradığını,
kazanana dek süreceğini söyledi.
Müdürü Osman Tural’ı da teşhir etti. Tural’ın “Bir daha bu devletin ve patronların yanında saf tutan kolluk güçlerinin
Direnişçi Ontex işçileri adına yapılan
kapıdan giremeyeceksiniz” sözlerini hatırlatarak işlerini geri işçilere saldırdığını ifade etti. Saldırıların yanıtsız
konuşmada ise ortak mücadele vurgusu
istediklerini yineledi. kalmayacağını söyleyen Ontex işçisi, direnen işçilerin
yapıldı. Konuşma “PTT’den sınıf
Sloganlarla taleplerini haykıran işçiler polisin gözaltı kazanacağını belirterek konuşmasını noktaladı. Gözaltınan
kardeşlerimiz sonuna kadar yanında
saldırısının hedefi oldu. Önce sivil polislerce zincirleri alınan üç işçi savcılıkta alınan ifadelerinin ardından serbest
olacağız!” sözleriyle noktalandı.
kesilen işçiler geri adım atmayarak eylemlerine devam ettiler. bırakıldılar.
Basın açıklamasını okuyan PTT
Oturma eylemi yapan işçiler ardından ana giriş kapısının Kızıl Bayrak / İstanbul
direnişçisi Cafer Kalağ, işten atılmalarının
PTT’nin özelleştirilmesi süreciyle paralellik
Konak’ta direnişçi işçilere vahşi saldırı taşıdığına dikkat çekti. İşlerine son
verilirken hiçbir haklarının verilmediğine,
yasal bildirim dahi yapılmadığına dikkat
İzmir’de CHP’li belediyeler işçi düşmanlığı konusunda kaldırılırken, Yıldırım bir süre daha hastanede tutuldu. çeken Kalağ, tüm bu keyfi uygulamalara
gemi azıya aldılar. Konak Belediyesi’nde Konak Belediyesi’nin belediye başkanının talimatı rağmen PTT nin önünde çadır kurarak
taşeronlaştırmaya ve sendikasız çalıştırılmaya karşı direnen üzerine işçilerin bekledikleri yere süs çamı dikerek direnişe geçtiklerini belirtti.
işçiler ve onlara destek verenler peşpeşe maruz kaldıkları bekleme alanını dolduruldu. Bu yolla, direnişteki işçilerin
polis saldırılarıyla gözaltına alındılar. beklemelerini engellenmeye çalışan belediye yönetimi, PTT’den pişkince “savunma”
Basmane’deki direniş alanından Sümerbank önüne işçiler tarafından teşhir edildi.
yürüyüş gerçekleştiren Konak Belediyesi taşeron işçileri ve İşçilere yönelik polis saldırısı saat 17.30’da demokratik Duruşmanın ardından direnişçi işçiler
aralarında BDSP’lilerin de bulunduğu ilerici ve devrimci kitle örgütleri, sendikalar ve devrimci kurumların dışarıda bekleyen destekçi kitlenin yanına
güçler burada yapılan basın açıklamasının ardından katılımıyla gerçekleştirilen eylemle protesto edildi. geldi. Burada konuşan Avukat Ümüs
belediye önündeki direniş alanına doğru yola çıktılar. Basın açıklamasını okuyan KESK İzmir Şubeler Seğmen, davalı PTT Genel Müdürlüğü’nün
Direniş alanına döndüklerinde, bina önünde bekleyen Plaformu sözcüsü Abdullah Tuncel, yaşanan saldırıya Rıza Soylu ve Cafer Kalağ’ın taşeronda
arkadaşlarının direniş alanından zorla kaldırılıp çöp değindi. firmada çalışmasından ötürü kendilerinin
koyteynerlerinin konulduğunu gören işçiler, alan Saat 18.30 sıralarında ise park bahçe işçileri Konak davaya hukuksal olarak muhatap
boşaltılıncaya kadar Basmane yolunu trafiğe işçilerinin yanına gelerek destek verdiler. olmadığını ileri sürdüğünü söyledi.
kapatacaklarını söyleyerek oturma eylemine başladılar. Gözaltına alınan direnişçi işçilerin yanısıra BDSP, Müdürlüğün Posta Kanunu’nun 10.
Eylemlerine sor vermeyen işçilere saldıran çevik Alınteri, Mücadele Birliği ve SDP çalışanları gece saat maddesini, bünyesindeki taşeron
kuvvet polisleri zor kullanarak ve darp ederek işçileri 02.30’da ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldılar. çalışmanın “yasal dayanağı” olarak
gözaltına aldı. Direniş kararlılıklarını sürdüren işçiler 22 Mart gecesi gösterdiğini söyleyen Seğmen, davanın
Aralarında BDSP’lilerin ve devrimci yapıların yanısıra tekrar gözaltına alındılar. Çok sayıda çevik kuvvet ve sivil “delillerin ve iddiaların incelenmesi”
Genç-Sen üyelerinin de bulunduğu destekçi güçler de polis gece geç saatlerde işçilere müdahale etti. Gözaltına gerekçesiyle 19 Nisan 2011 tarihine
işçilerle beraber gözaltına alındılar. Polis saldırısı sırasında alınan 6 işçi, Konak İlçesi’ne bağlı Hatay Karakolu’na ertelendiğini ifade etti.
yaralanan BDSP çalışanı Atlen Yıldırım acil servise götürüldü. Kızıl Bayrak / İstanbul
14 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sınıf hareketi Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011

ÇEL-MER Çelik’te kirli oyunlar


ÇEL-MER Çelik patronu sendikaya olan beraber 22 Mart Salı sabahı emniyete giderek tutanak
tahammülsüzlüğünü kirli oyunlarla dışa vuruyor. tutturdular ve suç duyurusunda bulundular.
Patron son olarak 22 Mart Salı günü iki işyeri ÇEL-MER patronu ise planladığı oyun
temsilcisini ayak oyunlarıyla işten attı. çerçevesinde işçileri İş Kanunu’nun 25/2 maddesini
Kocaeli’nin Gebze ilçesi Şekerpınar Mahallesi’nde gerekçe göstererek “işyerinin huzurunu bozmak”tan
kurulu bulunan ÇEL-MER Çelik’te geçtiğimiz yaz işten attı.
sendikalaşma mücadelesi verdikleri için işten atma Bu saldırısı ise içeride çalışan sendikalı işçiler
saldırısıyla karşı karşıya kalan DİSK’e bağlı Birleşik tarafından öfkeyle karşılandı. 22 Mart Salı günü saat
Metal-İş üyesi işçiler, fabrikayı işgal ederek taleplerini
dile getirmişlerdi. 4 günlük işgal eyleminin ardından
13.00’te işçiler protesto eylemi gerçekleştirdi. Demir
çubuklarla ses çıkaran işçiler işten atma saldırısına
KDS direnişi eylemle
patron sendikayı tanımak zorunda kalmıştı.
Fabrikada TİS hazırlıklarının sürdüğü bir aşamada
tepki gösterdi.
Gazi Yılmaz ise hızını alamayıp 13 işçinin daha
sona erdi
ÇEL-MER Çelik patronu Gazi Yılmaz bu süreci ismini işten atılacaklar listesine ekleyerek panoya astı. Gebze’de kurulu KDS Pres Döküm AŞ’de
baltalayacak kirli oyunlarla işten atma saldırısını Sendikalı tüm işçilerin buna tepki göstermesi üzerine güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya karşı
yeniden devreye soktu. Direnişin ilk başladığı süreçte bu karar daha sonra yapılacak görüşmeye bırakıldı. sendikal örgütlenme girişiminde bulundukları için
direniş kırıcı işçiler olarak fabrikaya başvuru yapan ne patron tarafından işten atılan KDS işçileri, 19 Ocak
olduğu belirsiz üç kişi bir süre önce işe alındı. Bu İşten atılan işçiler direnişte 2011 tarihinden bu yana fabrika önünde
kişiler o dönemde polis eşliğinde giriş-çıkış yapıyor, sürdürdükleri direnişlerini 19 Mart Cumartesi
direnişi provoke ediyorlardı. Bu gelişmelerin ardından işten atılan işyeri günü sonlandırdılar.
Bu üç kişinin işe alınması ÇEL-MER işçileri temsilcileri 23 Mart günü fabrika önünde direnişe Fabrika önünde “İşçilerin birliği patronları
tarafından tepkiyle karşılandı. Çünkü işçiler başladılar. BDSP, UİD-DER ve SODAP da işçilere korkuttu, işbirlikçi sendika KDS’ye kuruldu!”,
huzursuzluk çıkaran davranışlarda bulunuyorlardı. destek vermek için fabrika önüne geldi. “Haksızlığa boyun eğmeyeceğiz. Direne direne
Dahası işyeri temsilcileri aracılığıyla Gazi Yılmaz’a bu 23 Mart günü saat 13.00 sıralarında fabrikanın kazanacağız!” pankartları açan direnişçi işçiler,
konuda uyarıda bulunuldu. Bu kişilerin amaçları ve İnsan Kaynakları Müdürü ve ÇEL-MER patronu 13 kendilerine destek için gelen ilerici ve devrimci
niyetlerinin farklı olduğu, huzursuzluk çıkardıkları işçiyi teker teker görüşmeye çağırdı. Listede isimleri güçlerle birlikte bir açıklama gerçekleştirdiler.
patrona iletildi. ÇEL-MER patronu ise “gerekeni bulunan işçiler patronla tek tek görüşmeyi reddederek 15.00-23.00 vardiyasında çalışan işçilerin fabrikaya
yaparız” diyerek bu uyarıları geçiştirdi. saat 13.00’teki görüşmeye toplu şekilde gittiler. giriş saatine kadar fabrika önünde halaylar çekip
Örgütlü duruşlarını gösteren işçiler “Tek tek gelmeyiz. sloganlar attılar. 15.00-23.00 vardiyasında çalışan
ÇEL-MER işçilerine saldırı Konuşacaksak beraber konuşalım” dediler. İşçilerin işçiler ile 07.00-15.00 vardiyasında çıkan işçilerin
aldıkları örgütlü tutum nedeniyle görüşme fabrika içinde toplandıkları anda basın açıklaması
ÇEL-MER patronunun yeni oyunu ise 21 Mart gerçekleşmedi ve işçiler üretim alanına döndü. gerçekleştiren direnişçi KDS işçileri, haksızlıklara
Pazartesi gecesi devreye sokuldu. Gece vardiyasında Diğer yandan öğle yemeği molası için fabrika karşı verilen hak arama mücadelesinin bitmediğini,
çalışan bu kişiler işyeri temsilcilerine saldırdı. “Biz bu kapısına çıkan ÇEL-MER işçileri işten atılan kavganın yeni başladığını ifade ettiler.
işi yapmayız, sizin söylediğiniz şeyi yapmayız” diyen arkadaşlarına sahip çıktılar. İşten atılan KDS işçileri adına basın açıklamasını
bu kişiler saat 23.30 civarında Ersin Usta ve Naci Direnişin başlamasından kısa bir sonra kolluk gerçekleştiren Burcu Deniz, yıllarca KDS
Açıkgöz’e fiziki saldırıda bulundu. güçleri de fabrikaya geldiler. “Aranızda işçi fabrikasında kötü koşullar altında çalıştırıldıklarını,
Fabrikadaki işyeri temsilcileri saldırının ardından olmayanlar var” diyerek ortamı terörize etmeye çalışan emeklerinin karşılığını alamadıklarını, çalıştıkları
tutanak tutturmak için karakolu aradı. Fakat kolluk güçleri bir süre sonra fabrika içine çekildiler. süre içinde insan yerine konulmadıklarını,
kendilerine sabah gelmeleri söylenince sendikayla Kızıl Bayrak / Gebze onurlarının yok sayıldığını hatırlattı.

Direnişin basıncıyla iyileştirmeler yapıldı


3. Ümraniye İşçi Kurultayı faaliyetleri…
Patronların istediği zaman keyiflerince işçileri
işten çıkartamayacaklarını, işçileri işten atsalar da
kampanyasının startı verildi. Stantlar Sarıgazi birlikteliklerinin önüne geçemeyeceklerini
Demokrasi Caddesi’nde iş çıkış saatinde açıldı. İşçi göstermek için kapı önünde direnişe geçtiklerini
ve emekçiler tarafından yoğun ilgiyle karşılanan belirten Deniz, direnişleri boyunca patronun
stantta 3 Nisan günü yapılacak Kurultay için çağrı direnişlerini kırmak için birçok yola başvurduğunu,
yapıldı. Ayrıca perşembe günü İMES kapısında, ilk işten çıkartılan arkadaşlarına yüklü miktarda
Cuma günü ise İMES A kapısında stantlar açıldı. para teklif edildiğini, patron-jandarma işbirliği ile
3. Ümraniye İşçi Kurultay Hazırlık Komitesi direnişlerinden vazgeçirilmeye zorlandıklarını,
“işçilerin birliği hakların kardeşliği” şiarını içeride asılsız dedikodular yayılarak işçiler üzerinde
yükseltmek amacıyla işçi ve emekçileri Newroz baskı ve tehdit uygulandığını vurguladı.
günü alanlara çağıran bildiri dağıtımı gerçekleştirdi.
Sarıgazi’de yapılan bildiri dağıtımına emekçilerin Fabrikaya yandaş sendika
ilgisi yoğundu.
Sürecin en kritik noktasında patronun yandaş
Yaygın afiş çalışması ve gözaltı girişimi sendikayı devreye sokarak işçileri tehdit ve baskı
yoluyla üyeliklere zorladığını hatırlatan Deniz,
18 Mart Cuma günü öğle saatlerinde Dudulu “Yandaş sendikanın icraatları ortadadır,
Organize Sanayi Bölgesi çevresini afişlerle patronlardan yana tavrı açıktır. Bizler bunun
3. Ümraniye İşçi Kurultayı hazırlıkları tüm donatmaya başlayan Ümraniye KHK polis engeliyle bilincinde olan işçiler olarak patronun çaresizlik
hızıyla devam ediyor. Son yapılan KHK karşılaştı. Çamlıca köprüsü civarında afiş yaparken zemininde sıkıştığı noktada yaptığı bu manevranın
toplantısında, tebliğ tartışmaları yapılırken bir ihbar sonucu geldiğini söyleyen polisler KHK ne anlama geldiğini biliyoruz. Sendika sözünün
yandan da kurultay gününe kadar yürütülecek çalışanlarını karakola götürmeye çalıştı. Polisler “S”sinin bile bahsedilmediği bir fabrikada herkes
propaganda, ajitasyon ve örgütleme faaliyeti için KHK çalışanlarını karakolda güvenlik şubeye teslim patron yandaşı sendikanın gerçek yüzünü
yok yönlü pratik planlama yapıldı. edeceklerini belirttiler. Bunun gözaltı anlamına görecektir” dedi. BDSP, UİD-DER ve Bir Umut
Kuralsız ve güvencesiz çalışmaya karşı imza geldiği söylenerek polis arabasına binilmedi. Derneği de eyleme destek verdi.
kampanyası stantların açılmasıyla imza Kızıl Bayrak / Ümraniye Kızıl Bayrak / Gebze
.Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011 Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 15

İşçiler kurultaylara yürüyor...

İzmir’de yaygın çalışma


3 Nisan Pazar günü gerçekleştirilecek olan
İzmir İşçi Kurultayı hazırlıkları kapsamında afiş,
bildiri ve tanıtım çalışmaları sürüyor.
Kurultay Hazırlık Komiteleri bir yandan
kurultay faaliyetlerini sürdürürken, diğer yandan
da direnen işçilerle dayanışma amacıyla
çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda geçtiğimiz
hafta Kurultay Hazırlık Komiteleri Konak
Tersanelerde imza kampanyası uzun çalışma saatleri, güvencesizlik ve düşük ücretler Belediyesi önünde direnen taşeron temizlik
ele alındı. Bölgedeki ağır saldırı koşullarının gerisinde işçileri ile beraber Ontex ürünlerini boykota
Tuzla tersaneler cehennemindeki kölece çalışma
yoğun bir örgütsüzlüğün olduğu belirtildi. Bu çağıran bir açıklama gerçekleştirecekti. Ancak
koşullarına ve patronların keyfi uygulamalarına karşı
örgütsüzlüğü dağıtmak, işçilerin birliğini oluşturmak Konak Belediyesi önünde gerçekleştirilen saldırı
tersane işçileri örgütlenmeye çağrılıyor.
için örgütlenme çağrısının yapıldığı konuşmada işyeri nedeniyle açıklama gerçekleştirilemedi. Bunun
“Ücretlerimizin düşürülmesine ve gasbına karşı,
komitelerinin, taban örgütlülüklerinin önemine dikkat ardından Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde bulunan
haklarımız ve geleceğimiz için derneğimizde
çekildi. Direnişlerden örnekler verilerek örgütlenme Tansaş önünde Ontex ürünlerini boykota çağıran
örgütlenelim, mücadeleyi yükseltelim!” şiarıyla
seferberliği çağrısıyla son buldu. bildiriler dağıtıldı.
yürütülen imza kampanyasının ikinci gününde de
Bu konuşmanın ardından toplantıda örgütlenme 22 Mart günü “Gücümüz Birliğimizde İzmir İşçi
“Tuzla Gemi Tersanesi” önünde stand açıldı.
deneyimlerini aktarmak üzere yer alan Ontex ve PTT Kurultayı 3 Nisan’da toplanıyor” şiarlı afişler
Aydıntepe tren istasyonunda açılan imza standında
işçileri söz aldı. İlk olarak konuşan Ontex direnişçisi İzmir’in dört bir yanına asılarak kurultay çağrısı
Kartal’da gerçekleştirilecek işçi kurultayına da katılım
örgütlenme deneyimlerini aktardı. Sınıfın bağımsız yapıldı. Bostanlı, Karşıyaka, Naldöken, Bayraklı,
çağrısı yapılıyor. Faaliyetler sırasında ayrıca, tersane
devrimci tutumunun ifadesi olan komitelerin sadece Bornova, Alsancak, Basmane, ve Menemen’de
işçilerinin sesi Rota da işçilere ulaştırılıyor.
patronlara değil sendikal bürokrasiye karşı da oldukça yaygın olarak kullanılan afişler emekçiler
Tersane işçilerine ajitasyon konuşmaları eşliğinde
mücadelenin aracı olduğuna değindi. tarafından da ilgiyle karşılandı. Afiş çalışmaları
mücadeleyi büyütme ve haklarımıza sahip çıkma
PTT direnişçisi konuşmasında direnişlerinin önümüzdeki günlerde organize girişlerinde ve
çağrısı yapıldı. Tersane işçilerine mücadele çağrıları
hedeflerine değindi. PTT direnişinin güvencesiz emekçi semtlerinde de yapılmaya devam edecek.
diğer noktalarda da devam edecek.
çalışmanın ifadesi olan taşeronluk sistemine karşı 23 Mart sabahı Çiğli merkezde “İzmir İşçi
yürütüldüğünü vurguladı. PTT işçisi konuşmasını, Kurultayı Mücadeleye çağırıyor” şiarlı ve “7
Esenyurt’ta işçi toplantısı saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma haftası! 2
taban örgütlülüklerinin misyonuna yaptığı vurgu ve
İstanbul’un Esenyurt bölgesinde işçi kurultayı Günlük kesintisiz hafta sonu tatili! İşten
direnişe destek çağrısıyla sonlandırdı.
hazırlıkları sürüyor. Esenyurt İşçi Kurultay Hazırlık çıkarmalar yasaklansın! Taşeronlaştırmaya son
Toplantıya katılan işçilerin yaptıkları konuşmalarda
Komitesi, “Örgütlenme Sorunu” gündemli bir işçi verilsin! Herkese insanca yaşamaya yeten ücret!
sendikal bürokrasiyle mücadele, sınıfın siyasal
toplantısı gerçekleştirdi. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller
örgütlülükleri, fabrikalardaki örgütlenme deneyimleri
Toplantıda Kurultay Hazırlık Komitesi adına kaldırılsın, lokavt yasaklansın! Sınırsız söz, basın,
temel olarak değinilen konular oldu. Toplantıya katılan
yapılan açılış konuşmasında işçilerin, emekçilerin gösteri ve örgütlenme özgürlüğü!” taleplerinin
işçiler kurultaya katılım sağlayacaklarını ve tüm işçi
yaşadığı ağır sömürü koşullarına değinildi. Yeni saldırı yazılı olduğu kurultay çağrı bildirileri dağıtıldı.
arkadaşlarını da bu kurultaya katacaklarını ifade
yasalarıyla emekçilerin daha da köleleştirildiği Çiğli merkezde ve organize girişindeki dağıtım
söylenerek Esenyurt’taki işçilerin yaşadığı sorunlara ettiler.
ajitasyon konuşmaları eşliğinde yapıldı.
vurgu yapıldı. Esenyurt’ta öne çıkan sorunlar olan Kızıl Bayrak / Tuzla - Esenyurt
İzmir İşçi Kurultayı Hazırlık Komiteleri

Ankara’da kurultay çalışmaları Kayseri’de işçi toplantısı


3. Kayseri İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi 20
Ankara’da OSTİM ve İvedik’te yaşanan Mart günü torba yasası konulu bir panel
yanısıra farklı döküm fabrikalarından metal düzenledi. Kayseri İşçi Kültürevi’nde düzenlenen
patlamalarla beraber artan işçi katliamlarına karşı işçilerine bülten verildi.
Ankara İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi imza panelin birinci bölümünde Kurultay Hazırlık
Ayrıca Arçelik işçileri ile metal işkolundaki Komitesi’nden bir işçi torba yasanın işçi sınıfına
kampanyası başlattı. İmza kampanyası yaygın bir Toplu İş Sözleşmesi ve grev üzerine sohbetler edildi.
şekilde işçi ve emekçilere götürülüyor. yönelik hangi saldırıları içerdiğini dile getirdi.
İşçiler Türk Metal’in sözleşmeyi imzaladığını Torba yasası panelinin ikinci bölümünde
İmzalar işçi servis noktalarından toplanıyor. 19 belirttiler. Birleşik Metal üyesi işçilerin grev kararı
Mart günü ise saat 12.00-14.00 saatleri arasında sosyalist bir kamu emekçisi düşüncelerini dile
aldığı ve Türk Metal üyesi işçilerin de bu greve getirdi. Torba yasanın sadece işçi sınıfını değil
Yüksel Caddesi’nde stant açılarak işçi katliamlarına omuz vermesi gerektiği belirtildi. Gerçekleştirilen
dikkat çekildi. Ajitasyon konuşmaları eşliğinde kamu emekçilerini de güvencesiz çalışmaya
dağıtımda 200 adet bülten kullanıldı. mahkum ettiğini dile getirdi.
emekçiler imza standına çağrıldı. Emekçilerin yoğun Bülten, Balgat’ta çalışan tekstil işçilerine de
ilgisi ile karşılaşan çalışma oldukça verimli geçti. Panelin son bölümünde konuşan Kurultay
ulaştırıldı. İşçiler bülten dağıtımını oldukça olumlu Hazırlık Komitesi sözcüsü, torba yasanın içeriğine
karşılarken “bizim çocuklar gelmiş” diyerek kendi ilişkin ayrıntılı bir sunum gerçekleştirdi.
Sincan’da İşçiden İşçiye dağıtımı aralarında bülteni tartıştılar. İşçilerin yan yana Torba yasa vb. saldırı yasalarını engellemenin
İşçiden İşçiye Ankara İşçi Bülteni Sincan OSB gelmediğinden yakınan işçilere kurultayın yan yana biricik yolunun işçi ve emekçilerin örgütlü
işçilerine ulaştırılmaya devam ediyor. Ankara İşçi gelmek için bir araç olduğu anlatıldı ve birlikte mücadelesi olduğunu dile getiren kurultay
Kurultayı’na kapaktan çağrı yapan bülten Sincan 12. mücadele etme çağrısı yapıldı. 150 adet bülten sözcüsü, işçileri 17 Nisan’da yapılacak olan
Cadde üzerindeki servis güzergahlarında işçilere işçilere ulaştırıldı. kurultaya omuz vermeye çağırdı.
ulaştırıldı. Erkunt, Türk Traktör, Arçelik işçilerinin Kızıl Bayrak / Ankara Kızıl Bayrak / Kayseri
16 * Kızıl Bayrak * Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011 Emperyalist saldırganlığa karşı ente

Emperyalist saldırganlığa
enternasyonal dayan
Arap halklarına karşı yeni bir cephe açan
emperyalist güçler, vahşi saldırılarını “sivil halkı
katliamdan korumak” gerekçesine dayandırıyorlar.
Emperyalist zorbaların paravan örgütü olarak çalışan
BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı 1973 sayılı karar ise,
kanlı saldırıya “meşru” gerekçe olarak sunuluyor.
Libya’ya bomba ve füze yağdıran ABD, Fransa,
İngiltere, İtalya, Kanada gibi emperyalist güçler ile
Türkiye gibi suç ortakları, BM kararının gereklerini
yerine getirdiklerini iddia ediyorlar. Oysa Libya
üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturulmasını talep eden
Arap Birliği bile, saldırının ilk gününde Güvenlik
Konseyi kararının çiğnendiğini dile getirerek
sızlanmaya başladı. Zira saldırgan emperyalistler Arap
Birliği’nin taleplerini gözettiklerini özellikle dile
getirerek suçun sorumluluğunu karşı tarafa atıyorlar.

Halkları değil sefil çıkarlarını koruyorlar

Atlas Okyanusu’ndan Basra Körfezi’ne uzanan eliyle saldırdıkları ülkelerde yaşananlar, Libya için hemen ardından Suudi Arabistan ordusunun saldırıya
Arap dünyasını saran halk isyanlarına müdahale etmek neler planlandığını öngörmek için yeterlidir. geçmesi, emperyalist-siyonist güçler ile suç
için fırsat kollayan emperyalist zorbalar, diktatör Afganistan ve Irak ABD ile suç ortakları tarafından ortaklarının karşı saldırısının ilk pratik adımıydı. Libya
Kaddafi rejiminin halka karşı giriştiği vahşi katliamlar viraneye çevrildi. Irak’ta 1.5 milyon, Afganistan’da saldırısı ise, halkların iradesini kırma planının
sayesinde emellerine ulaşmış bulunuyorlar. onbinlerce kişinin katledilmesinden işgalci güçler pervasızca uygulanmaya başlatılması oldu. İlkinde sivil
Libya’daki zorba rejim ABD, İngiltere, Almanya, sorumludur. Emperyalist güçlerin onayı ve desteği ile halkı katletmek için saldırıya geçenler, ikincisinde, sivil
Fransa, İtalya gibi devletlerden satın aldığı silahlarla Güney Lübnan ve Gazze Şeridi’ne vahşi saldırılar halkı korumak için harekete geçtiklerini iddia ettiler.
halkı katletmeye başladı. Vahşette sınır tanımayan düzenleyen İsrail ordusu ise, yüzlercesi çocuk binlerce Oysa hem Bahreyn hem Libya saldırısı bir ve aynı
Kaddafi ve ona bağlı çeteler, Arap halklarının iradesini sivili katletmekle yetinmemiş, işyerleri ve yerleşim planın parçalarıdır.
çiğnemek için pusuda bekleyen emperyalistlere, alanlarını bombalayarak yakıp yıkmıştır. Sri Lanka Halkların iradesi kırılmadan, Arap dünyasında
saldırıyı başlatma zemini hazırladılar. Dahası Kaddafi ordusuna, bağımsızlık mücadelesi veren Tamil eskisi gibi at oynatıp bölgedeki zenginlikleri
rejiminin icraatları emperyalistlere, saldırıyı “sivil Arap Kaplanları ile Tamil halkına saldırı için yeşil ışık yakan yağmalamak mümkün değildir. Bahreyn’de başlayıp
halkını korumak” gibi ulvi bir gerekçeye dayandırma emperyalistler, onbinlerce Tamil’in katledilmesi, Libya’da vahşi boyutlar alan emperyalist saldırganlık,
fırsatı da verdi. yüzbinlercesinin yerinden yurdundan edilmesinin suç öncelikle bu hedefleri gerçekleştirmeye odaklanmış
Emperyalist koalisyonun Libya’ya saldırısının sivil ortaklarıdır. durumdadır. İsyan eden halklar bu kirli oyunu
halkı Kaddafi güçlerinden korumakla uzaktan yakından Demek ki emperyalistler, halkları korumakla değil bozmasını da bilecektir.
bir alakası yoktur. Zira ezilen hakları korumak gibi bir katletmekle uğraşıyorlar. Aynı durum Libya için de
dertleri olmadığı gibi, “sivil” halkların kanını en çok geçerlidir. Özgürlük, emperyalizme ve
dökenler de bizzat emperyalist güçlerdir. Kaddafi’yi işbirlikçilerine karşı direnişle kazanılır
farklı yöntemlerle durdurmak mümkünken, hiçbir Halkların iradesini çiğneyip
diplomatik girişimde bulunmadan Libya’yı zenginliklerini yağmalıyorlar Tunus’la Mısır’ın ortasında bulunan Libya, her iki
bombalamaya başlamaları da, katliamı durdurmak gibi ülkedeki diktatörlerin halk isyanıyla alaşağı
bir dertlerinin olmadığını kanıtlıyor. Arap dünyasındaki halk ayaklanmaları ilk günden edilmelerinden dolaysız bir şekilde etkilendi. Bu ise
İki emperyalist paylaşım savaşı, Cezayir, Vietnam, beri emperyalist-siyonist güçler ile bölgedeki Kaddafi diktatörlüğüne karşı isyanın kısa sürede
Endonezya, Ruanda gibi insanlığın maruz kaldığı en işbirlikçilerini tedirgin etmeye başladı. İsyanları ülkenin dört bir yanına yayılmasını hızlandırdı.
vahşi en kitlesel kıyımlar bir yana, yakın geçmişte beklemeyen Washington ve Tel Aviv’deki savaş Ayaklanma iki haftada Kaddafi rejimini toplumun
Filistin, Lübnan, Irak, Afganistan, Tamil ve diğer baronları, adeta kabusla yatıp kalkmaya başladılar. Zira geniş kesimleri ve halen sosyal yaşamda etkisi olan
halkların maruz kaldığı kitlesel katliamlar, şu anda Ortadoğu hem enerji kaynakları rezervlerinin yüzde kabileler nezdinde gayr-ı meşru duruma düşürdü.
Libya üzerine bomba yağdıran emperyalist güçlerin 60’ını barındırıyor, hem de yerküre üzerindeki en Başkent Trablus ve çevresindeki iki-üç kent dışında
onayı, desteği veya doğrudan eliyle gerçekleştirilmiştir. stratejik bölgedir. zorba rejimin hakimiyeti kırıldı.
Dahası var. Suudi Arabistan ordusunu, eşitlik, Devrimci önderlik alanındaki eksikliğe rağmen Ancak sonunun geldiğini gören despot Kaddafi ve
özgürlük ve onurlu bir yaşam talep eden silahsız ayaklanmalar, emperyalist-siyonist güçlerin etrafındaki yozlaşmış kan emiciler, ayaklanan halka
Bahreyn halkının üzerine salan da bizzat ABD işbirlikçilerini hedef aldı. Bu diktatörlere dayanarak savaş ilan ederek, uçuşa yasak bölge oluşturulması
emperyalizmidir. Bahreyn halkını katletmek için ordu bölge politikalarını uygulayan ABD-İsrail ikilisi, ilk fikrinin öne çıkmasına zemin döşediler. Özel asker ve
gönderenlerin sivil halkı korumak için Libya’ya andan itibaren bu süreci sabote etmek, yolundan polis birlikleri ile Afrika ülkelerinden devşirilen kiralık
saldırdıklarını iddia etmeleri, iğrenç bir riyakârlık saptırmak, yozlaştırmak, olmuyorsa doğrudan katiller sürüsünü isyan eden halkın üstüne salarak
örneğinden başka bir şey değildir. müdahale ile baltalamak hazırlığına giriştiler. katliamlara başladı.
Emperyalist orduların doğrudan veya tetikçileri ABD savunma bakanının Bahreyn’i ziyaretinin Buna rağmen, batılı emperyalistlerin müdahalesini

CMYK
rnasyonal dayanışmayı yükseltelim! Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011 * Kızıl Bayrak * 17

karşı Ortadoğu halklarıyla


nışmayı yükseltelim!
dillendirenler daha çok İngiltere ve ABD’de ikamet devleti ve icra kolu AKP hükümetinin suç ortaklığına
eden Kaddafi’nin eski muhalifleri oldular. Örneğin, o karşı çıkmalı, Amerikan uşaklarının kardeş Arap
günlerde ayaklanmaya önderlik eden “17 Şubat halklarının katledilmesine katkı sunmalarını
Devrimi Gençliği” dış müdahaleyi kesin bir dille engellemek için harekete geçmelidirler.
reddediyordu. Dış müdahalenin Kaddafi’ye Özelde Libya, genelde isyan halindeki Arap
“kahramanlık taslama” fırsatı yaratacağını dile getiren halklarıyla enternasyonal dayanışmayı yükseltmek,
gençlik temsilcileri, diktatörlüğün üstesinden verili koşullarda anti-emperyalist/anti-siyonist duruşun
gelebileceklerini dile getiriyorlardı. temel koşullarından biridir.
İsyancılar bombardımanlar karşısında tutunmakta Vurgulamak gerekiyor ki, halk isyanlarının
güçlük çekmeye başladıklarında, uçuşa yasak bölge emperyalist saldırıyı püskürterek ilerlemeye devam
savunucularının sesi daha yüksek çıkmaya başladı. Zira etmesi, sadece Arap dünyası için değil, Türkiye dahil
rejimin katliamları, devrimci önderlikten yoksun olan dünya işçilerinin, emekçilerinin ve ezilen halklarının
isyancıların bu argümana karşı çıkmalarını zorlaştırdı. kazanımı olacaktır. Bu tarihsel önemdeki kazanımın
Yansıyanlar, gelinen aşamada hava saldırılarına açıktan geliştirilip pekiştirilmesi için zaman geçirmeden
itiraz eden bir taraf olmadığına işaret ediyor. Buna eylemli dayanışma süreci başlatılmalıdır.
karşın emperyalist güçlerin kara harekatı başlatmalarına
karşı olduğunu dile getiren kesimler halen ağırlıkta.
Her ne kadar devrimci programı olan anti-
emperyalist bir önderlikten yoksun olsalar da, Libya’ya yönelik emperyalist saldırganlığa hayır!
ayaklananlar ABD ve suç ortaklarına şüphe ile
bakıyorlar. Ortada Filistin, Afganistan, Irak, Lübnan
gibi örnekler dururken, isyan eden Libya halkının
Emperyalizme ve işbirlikçilerine
emperyalist işgale sessiz kalması olası değildir.
Elbette isyan eden halk ile emperyalistlerin askeri karşı birleşik direnişe!
saldırıdan beklentileri farklıdır. Halk diktatörlükten,
yolsuzluk ve yozlaşmadan arınmış, bağımsız Emperyalistler ve işbirlikçileri Libya’da Kaddafi Libya’ya yönelik bu gerici emperyalist saldırganlığın
demokratik bir ülkede onurlu yaşam isterken, rejiminin ayaklananlara karşı sergilediği zorbalığı ortağıdır. Devlet yöneticileri cephesinden yapılan
emperyalistler sömürgecilik ve yağma peşindedirler. bahane ederek askeri harekat başlattı. 19 Mart açıklamalarla bu suç ortaklığı teyit edilmektedir.
Nitekim, ABD ile batılı suç ortaklarının ikiyüzlü akşamı başlayan harekat sürüyor. Emperyalist savaş Libya’daki halk ayaklanması başladığında
politikalarına dikkat çeken ilerici Arap aydınları, Libya makinası Libya’ya aralıksız bomba yağdırıyor. En sermayenin ekonomik çıkarları için Kaddafi
halkını emperyalist güçlerin sömürgeci niyetleri yeni teknolojinin ürünü silahlarını da kullanarak rejimiyle ilişkilerini bozmayan AKP hükümeti ve bir
konusunda uyararak, uyanık olma çağrısı gövde gösterisi yapıyor. bütün olarak sermaye devleti, şimdi de tam bir
yapmaktadırlar. Emperyalistler ve işbirlikçileri “Halkı Kaddafi ikiyüzlülük ve uşaklıkla emperyalist saldırganlığın
Kaddafi rejiminin emperyalist saldırıya zemin rejiminin kıyımından korumak” yalanına başvuruyor. ortağı olmuştur.
hazırlayan icraatları, isyan eden halkın özgürlük uğruna Ama emekçi halkların bu yalana karnı tok! Emekçi halkların özgürlüğü ancak gerici
ödeyeceği bedeli daha da ağırlaştıracaktır. Şu anda Çünkü Irak’ı, Afganistan’ı ve daha nice benzer rejimlerle birlikte her türlü baskı ve sömürünün
Libya halkı hem Kaddafi hem emperyalist ordular operasyonu unutmadık. 8 yıl önce aynı gün başlatılan gerisinde bulunan emperyalizme karşı mücadeleyle
tarafından katledilmektedir. Irak operasyonunu da halkı Saddam’dan korumak mümkündür. Aksi halde bu tür operasyonlar halkların
iddiasıyla gerçekleştirmişlerdi. Sonuç yüzbinlerce daha koyu bir sefalete ve köleliğe mahkum
Libya ve Ortadoğu halklarıyla Iraklı’nın ölümü, yakılan yıkılan Irak kentleri oldu. edilmesinden başka bir sonuç vermez. Bu nedenle
dayanışmayı yükseltelim! Emekçi halkların hayatı ve geleceği haklı ve meşru nedenlerle gerici rejimlere karşı
emperyalistler ve işbirlikçilerinin umurunda değil. isyanı seçen emekçi halklar, gerçek bir özgürlük ve
Arap dünyasındaki halk isyanları diktatörler ile Çünkü onlar egemenlik ve kölelik peşindedirler. kurtuluş için emperyalizme ve gerici işbirlikçilerine
onları arkalayan emperyalist-siyonist güçlere korku Libya’ya yönelik saldırganlığın da başka bir nedeni karşı da birleşik mücadeleyi yükseltmelidir.
salarken, dünya işçi ve emekçilerine umut vermiş, yoktur. Amaçları Libya petrolleri üzerinde tam İşte bu nedenlerle Bağımsız Devrimci Sınıf
sömürü, kölelik ve zorbalığa karşı mücadeleye büyük denetim kurmaktır. Aynı zamanda ise, Kaddafi Platformu (BDSP), Libya’ya yönelik emperyalist
bir güç katmıştır. rejiminin zorbalığını fırsata çevirerek, Ortadoğu’da saldırganlığa karşı gelmekte, bu saldırganlığın
Emperyalist güçlerin Türkiye, Suudi Arabistan gibi halk isyanlarıyla kaybettikleri inisiyatifi yeniden durdurulması ve Türk devletinin suç ortaklığına son
suç ortaklarının katkılarıyla başlattığı Libya saldırısı, kazanmaktır. vermesi talebiyle tüm ilerici-devrimci güçleri
dünyanın bu kritik bölgesinde halklar lehine oluşan Bunun için de ikiyüzlülükte sınır tanımıyorlar. mücadeleye çağırmaktadır.
olumlu havayı tersine çevirmeyi de amaçlıyor. Çünkü halk ayaklanana kadar Kaddafi’nin arkasında Kahrolsun emperyalist saldırganlık ve savaş!
Emperyalist saldırının püskürtülmesi esas olarak isyan onlar vardı. Öyle ki hemen tüm dünyanın olduğu gibi Emperyalistler Libya’dan ve Ortadoğu’dan
halindeki Libya halkının kararlı direnişine bağlı olsa Libya’nın kaynaklarını yağmalayanlar da onlardı. defolsun!
da, dünya işçileri, emekçileri ve ezilen halklarının Ancak Kaddafi’nin gideceği belli olunca ona Emperyalizm ve işbirlikçileri yenilecek,
Libya halkıyla enternasyonal dayanışmayı sırtlarını döndüler, arkasından da zorbalığını bahane direnen halklar kazanacak!
yükseltmelerinin büyük bir önemi vardır. ederek kurtarıcı postuna büründüler. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu
İşçi sınıfı, emekçiler ve ilerici-devrimci güçler, Türk Belirtmek gerekir ki, Türk sermaye devleti de, 20 Mart 2011

CMYK
18 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Parti’den Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011

TKİP işçi sınıfını ve emekçileri emperyalist saldırganlığa ve savaşa karşı mücadeleye çağırıyor!..

Kanlı ve kirli ellerinizi Libya’dan çekin!


Irak’a yönelik saldırı ve işgalin 8. yıldönümünde ölçüsünde bu durum, Libya’daki kokuşmuş Kaddafi
emperyalist savaş makinası bir kez daha Ortadoğu’ya rejimine karşı başkaldırıyı lekelemekle kalmaz, onun
ateş ve yıkım kusuyor. Başını ABD, Fransa, İngiltere ve haklı ve meşru temelini de ortadan kaldırır. Özgürlük
İtalya gibi devletlerin çektiği emperyalist haydutlar uğruna girişilen, böyle olduğu iddia edilen bir
koalisyonu, Libya’ya karşı haftalardır hazırlanmakta mücadele, Libya’yı köleleştirmenin, başta petrol olmak
oldukları askeri saldırıyı nihayet başlatmış üzere tüm zenginliklerini emperyalistlere dolaysız
bulunuyorlar. Sivilleri katliamdan korumak bahanesiyle olarak sunmanın bir olanağı haline gelir. Bu arada uzun
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden çıkarılan zamandır emperyalizmin kucağına oturmuş bulunan
saldırı kararı, Kaddafi rejiminin ateşkes ilanına rağmen Kaddafi türü kokuşmuş diktatörlerin sahte anti-
vakit geçirilmeksizin uygulamaya konuldu. emperyalist söylemlerine de güç kazandırır.
Partimiz bunu emperyalizmin Libya şahsında 6) Amerikancı diktatörlük rejimlerine karşı dalga
Ortadoğu halklarına yönelik yeni bir haydutça saldırısı dalga yayılan görkemli isyanları ile onurlu bir sınav
olarak değerlendirmekte, bu çerçevede işçi sınıfı ve veren ve tüm dünya halklarının haklı sempati ve
emekçi kitleleri aşağıdaki hususlar üzerinden uyarmayı desteğini kazanan Arap halkları, Libya’ya yönelik
ve eyleme çağırmayı acil bir sorumluluk olarak haydutça saldırının ardından şimdi yeni bir sınav ile
görmektedir: yüzyüzedirler. Kitlesel hareketlilikler bu gelişmenin de
1) Libya’ya yönelik savaş tepeden tırnağa bir etkisi altında bundan böyle açık anti-emperyalist bir
emperyalist saldırganlık girişimidir. Hiçbir haklı nedene çizgiye oturursa eğer, bu isyan hareketlerine yeni bir
ve meşru temele sahip değildir. Gelinen yerde BM tüm güç, ivme ve yön kazandırır, böylece emperyalistlerin
kurumsal yapısı ve işleyişi ile emperyalist dünya sinsi manevraları da zora girer ve boşa çıkarılır. Tersi
sisteminin hizmetindedir. Kirli pazarlık ve uzlaşmaların bir durumda ise isyan dalgası hız kesmekle ve böylece
sonucunda buradan çıkarılan bir karar açık bir kokuşmuş diktatörlük rejimleri ile onları arkalayan
emperyalist saldırganlık eylemine zerre kadar bir emperyalist hesap ve çıkarlarına haklılık kazandırmaya emperyalist dünya rahat bir nefes almakla kalmaz,
haklılık ve meşruluk kazandıramaz. çalışmaları, tam da onlara yakışan çirkin bir büyük kitlesel ayaklanmaların Arap halklarına sağladığı
2) Libya’ya müdahalenin sivilleri korumak, Libya ikiyüzlülük, en iğrenç türünden bir riyakarlık örneğidir. maddi ve moral kazanımlar da zaafa uğrar.
halkının özgürlüğünü güvenceye almak gerekçelerine 4) Libya’ya yönelik bu barbarca saldırının en sinsi Partimiz durumun tüm karmaşıklığına ve öznel
dayandırılması, o çok iyi bilinen emperyalist ve tehlikeli yönü ise, Tunus’la başlayan halk isyanları koşulların yarattığı zaafiyetlere rağmen Arap halklarının
riyakarlığın yeni bir örneğidir. Emperyalistler özgürlük dalgasının hızını kesmek, bu arada isyanların büyük tarihsel birikimine, deneyimine ve sağduyusuna
değil fakat her zaman egemenlik ve köleleştirme, işgal haklılığına ve meşruluğuna gölge düşürmek, bu büyük güvenmektedir.
ve yağma peşindedirler. Tüm tarih ve yakın zamanın halk hareketlerinin tüm dünya halkları nezdinde 7) Türkiye’nin işbirlikçi yönetimi, BM Güvenlik
tüm olayları bunun tanığıdır. Emperyalist haydutlar yarattığı umudu ve sempatiyi zaafa uğratmaktır. Konseyi’nin kararını gerekçe göstererek, emperyalist
çetesinin Libya’da güvenceye almak istedikleri sivil Ortadoğu’ya dalga dalga yayılan halk ayaklanmaları, dünyanın Libya’ya haydutça müdahalesini meşru
halk ve isyancı güçler değil, fakat başta petrol emperyalizmin uzun yıllardır süren çok yönlü neo- gördüğünü açıklamış bulunmaktadır. Fakat öte yandan
kaynakları olmak üzere kendi sefil çıkarlarıdır. liberal saldırı politikalarının siyasal ve sosyal alanda bunu, Türkiye ve Ortadoğu halklarının hassasiyetlerini
3) Özgürlük ve sivil halkı koruma söylemi aynı yarattığı tepkinin dışavurumu oldular. Tepkiler doğal gözeterek, ikiyüzlülük örneği bazı söylemlerle
zamanda iğrenç bir ikiyüzlülük örneğidir. Bugünkü olarak sömürünün, baskı ve köleliğin, bu koşullar dengelemeye çalışmaktadır. Tıpkı emperyalist
saldırıda emperyalist canavarın sivri dişi olarak üzerinden büyük bir çürüme ve kokuşmanın simgesi müdahaleye utanç verici bir açık çağrı yapan işbirlikçi
parlayan Fransa Cezayir halkının özgürlük ve haline gelen diktatörleri hedeflemiştir. İsyanları Arap Birliği’nin halen yapmakta olduğu gibi. Yine de
bağımsızlık savaşını boğmak için bin bir türlü zulme engelleme çabaları boşa çıkınca, emperyalist efendiler Türkiye’li işbirlikçilerin temeldeki kaygısı halklar
başvurmuş, büyük kitlesel katliamlar yapmış, uşaklarını harcayarak ayaklanmaları kontrol altına nezdindeki sahte imajdan çok Libya’da tehlikeye giren
toplamında bir milyonu aşkın sivili katletmişti. Aynı alacak manevralara başvurdular. Böylece, geçmişte de çıkarlarıdır. Libya’da halen sahip oldukları önemli
şeyi bugünkü saldırıya katılan ve ona üs görevi gören örnekleri yaşandığı üzere, diktatörler harcanarak avantajlarını yarın koruyup koruyamayacaklarıdır.
İtalya Libya’da yapmış, bağımsızlık ve özgürlük uğruna diktatörlükler ayakta tutulmaya çalışılmaktadır. Bu Onların tutum ve davranışlarını buna ilişkin hesapları
savaşan Libya halkı kitlesel kıyımlardan geçirilmişti. arada bu ülkelerde sistem yeniden yapılandırılarak ile emperyalist dünyayla ilişkileri belirlemektedir.
Bugünkü haydutluğun mızrak ucu olan Fransa daha emperyalist egemenlik ve kölelik ilişkilerinin daha uzun Halihazırdaki kıvranmalar bunları bağdaştırmadaki
yakın zamanlarda, ‘90’lı yıllarda gerçekleşen ve bir yıllar sorunsuzca sürdürülmesi hedeflenmektedir. güçlüklerden gelmektedir. Ama temelde tutumları açık
milyona yakın insanın katledilmesiyle sonuçlanan Halen Tunus ve Mısır’da yapılmak istenen budur. ve nettir. Onlar halklara karşı emperyalist haydutların
Ruanda soykırımının baş sorumlusudur. Libya’ya Tunus ve Mısır’da isyanların ehlileştirilmesi ve sinsi safındadırlar. Halen Balkanlar’da, Afganistan’da ve
yönelik saldırının başmimarı ABD emperyalizmi Irak’ta yöntemlerle denetim altına alınması yoluyla yapılmakta Irak’ta olduğu gibi. Bunu emperyalistlerinkini
bir milyonu aşkın sivilin ölümünden sorumludur. olan, şimdi Libya’da en kaba ve barbarca yöntemlerle aratmayan bir riyakarlık ve ikiyüzlülükle gizlemeye
Emperyalist koalisyon ve onların savaş örgütü NATO yapılmaktadır. Savaşla boyun eğdirilecek Libya’da tam çalışmaları olayların seyrine bağlı olarak daha da güç
Afganistan’da binlerce, onbinlerce sivilin ölümünden denetim altına alınmış işbirlikçi bir yeni yönetim olacaktır.
sorumludurlar. hedeflenmekte, bu başarılamazsa eğer aynı şey 8) Libya’ya yönelik emperyalist saldırganlığın
Bugün sivilleri korumaktan söz eden bu emperyalist parçalanacak bir Libya üzerinden yapılmak durdurulması ve emperyalist hesapların boşa
haydutlar çetesi, siyonist İsrail’in sistemli biçimde istenmektedir. çıkarılması, Libya halkının ortaya koyacağı direnç
Filistin’de kitlesel kıyımlar yapmasını izlemekle 5) Emperyalistlere bu açık ya da örtülü kirli oyunları kadar tüm dünyada işçi sınıfı ve emekçilerin
kalmıyor, anlayışla karşılayıp el altında destekliyorlar sergileme güç ve olanağını veren, halk isyanlarının göstereceği eylemli tepki ve dayanışmaya sıkı sıkıya
da. “Dökme Kurşun” operasyonunda binlerce sivil yapısal zayıflığıdır. Devrimci önderlik ve yönelimden, bağlıdır.
Filistinli katledilirken, Lübnan’da sivil hedefler yakılıp dolayısıyla da açık bir anti-emperyalist tutum ve Bu çerçevede TKİP, Türkiye işçi sınıfını ve
yıkılırken, yüzlerce masum insan katledilirken sivillerin söylemden yoksunluk, başlangıçta ayaklanmaları korku emekçilerini emperyalist haydutluğa karşı harekete
hakkı ve hukuku bu riyarkarların aklına gelmiyordu. ve kaygı içinde karşılayan emperyalistleri çok geçmeye, başta Libya halkı olmak üzere Ortadoğu
Tarihe ve düne uzanmamıza da gerek yok. Yemen’deki, geçmeden cesaretlendirmiş, isyanları denetim altına halkları ile eylemli dayanışmayı büyütmeye çağırıyor!
Bahreyn’deki amerikancı diktatörler halen de kitlesel alma manevralarını kolaylaştırmıştır. Libya’daki durum Kahrolsun emperyalist saldırganlık ve savaş!
olarak özgürlük isteyen sivilleri katlediyorlar, ise bu açıdan çok daha vahimdir. Gerçek durum Emperyalizm yenilecek, direnen halklar
emperyalist efendilerin açık ve örtülü desteği ile üstelik. hakkında yeterli bir açıklık olmamakla birlikte, kazanacak!
Özetle, dünü ve bugünü, baştan başa tüm tarihleri, isyancıların en azından bir bölümünün emperyalist Bütün dünya işçileri ve ezilen halklar, birleşiniz!
en barbar yöntemlere dayalı sayısız kitlesel katliamlarla müdahaleye umut bağladıklarına, buna çağrı Türkiye Komünist İşçi Partisi
dolu olanların bugün sivilleri korumak adı altında kirli çıkarttıklarına dair bazı işaretler mevcuttur. Doğruluğu 20 Mart 2011
Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011 Ortadoğu Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 19

Arap dünyasında isyan dalgası sürüyor

Suriye Yemen
İsyanın ardından diktatör Kaddafi’nin halka karşı kalmadığını ilan ederek, derhal yönetimden çekinmeyecek.
savaş ilan etmesi, bunu gerekçe gösteren emperyalist çekilmesini talep ettiler. Olayları bu boyuta taşıyıp fütursuz saldırganlık
güçlerin ise Libya’ya askeri saldırı başlatmaları, Katliamın ardından “değişim devrimi gençliği” ve katliama başvursa da, bunun diktatörü kurtarması
Arap halklarının iradesini kırma girişimin iki ayrı adına yapılan açıklamada, devrimin yeni aşamaya olası görünmüyor. Zira ölüm korkusunu yenen genç
cephesidir. ulaştığı ve diktatörün sonunun yaklaştığı vurgulandı. kuşaklar ve onların alanlara sürüklediği toplumun
Bu türden girişimler, halk isyanlarının gelişimine Çıplak göğüslerini kurşunlara siper ettiklerini diğer kesimlerinin, katil diktatöre ve yardakçılarına
olumsuz bir etkide bulunabilecek niteliktedir. Buna söyleyen gençler, diktatörü mutlaka yıkacaklarını daha fazla tahammül etmelerinin zemini kalmamıştır.
karşın hareketin devam ettiği Yemen’de olsun, yeni ilan ettiler.
başladığı Suriye’de olsun, henüz olumsuz bir Alanda toplanan genç kuşaklarla emekçilerin Bahreyn’de direniş
etkilenmeden söz edilmiyor. Umman Sultanlığı, Fas kararlılığı, toplumun diğer kesimlerini de eyleme
ve Cezayir’de de grev ve kitle eylemleri devam çekiyor. Kabilelerin çoğu, “gençliğin barışçı Suudi Arabistan’la körfezdeki suç ortaklarının
ediyor. Bahreyn’de vahşi saldırılara maruz kalan devrimini destekliyoruz” şeklinde açıklama yaparak, katkısıyla saldırıya geçen Bahreyn polisi ve ordusu,
isyan, el Halife rejiminin yanısıra Suudi Arabistan diktatörlüğe karşı olduklarını ilan ettiler. vahşi bir saldırı gerçekleştirerek İnci Meydanı’nı
ordusunun kural tanımaz saldırganlığı, Kuveyt, İsyanın etkisi, düne kadar Abdullah Salih boşalttı. Biri kadın yedi gencin katledildiği saldırıda
Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi gerici rejiminin destekçisi olan bazı güçleri de tavır yüzlerce kişi de yaralandı. Muhaliflerin evlerini
rejimlerin suç ortaklığı ile İnci Meydanı’ndan değiştirmek zorunda bıraktı. Aralarında diktatörün basan el Halife’ye bağlı çetelerle Suudi Arabistan
çıkarıldı. Ancak direniş farklı mekan, biçim ve üvey kardeşi olan bir general dahil olmak üzere, çok ordusuna bağlı askerler, tam bir sürek avı başlattılar.
araçlarla devam etmektedir. sayıda üst rütbeli asker, dört bakan, Arap Ancak vahşi saldırılar, Bahreyn şeyhi el Halife
Diktatörleri alaşağı eden Tunus ve Mısır’da ise, ülkelerindeki hemen tüm büyükelçiler, hakim despotunun derdine derman olmadı. Zira İnci
gençlerle emekçiler, taleplerini gerçekleştirmek için partinin bazı yöneticileri ve bizzat Abdullah Salih’in Meydanı boşaltılmış, inci anıtı yıktırılmış olsa da,
mücadele ediyorlar. Kısacası süreç, Suudi Arabistan mensup olduğu kabile de, “gençliğin barışçı genç kuşaklarla emekçilerin direnişi farklı
ve emperyalist güçlerin saldırılarına rağmen devam devrimini destekliyoruz” açıklamasını yapmış boyutlarda devam ediyor.
ediyor. bulunuyor. İşgalci Suudi Arabistan ordusu ve diğer körfez
Ayaklanmanın vardığı nokta, emperyalist ülkelerinden gelen güçlerin Bahreyn’i terk etmesini
Yemen: Diktatörün etrafındaki güçlerin de Abdullah Salih’e açıktan destek talep eden muhalifler, bu güçler ülkeyi terk edene ve
çember daralıyor sunmalarını imkansız hale getirdi. Bundan dolayı meşru demokratik talepleri gerçekleşene kadar
diktatörün Washington ve Londra’daki destekçileri, mücadeleye devam edeceklerini ilan ettiler.
Cuma günü gerçekleştirilen milyonların eylemine istifa etmesini istiyerek Abdullah Salih’i ortada Başkent Al Manama dışındaki kent ve yerleşim
saldıran rejim, vahşi yüzünü tüm iğrençliği ile gözler bıraktılar. yerlerinde direnişin devam edeceğini açıklayan
önüne serdi. Son olarak Suudi Arabistan’a heyet gönderen muhalifler, koşullar oluştuğunda daha güçlü bir
52 eylemciyi katleden, yüzlercesini yaralayan diktatörün bu girişimi de işe yaramadı. Zira şekilde İnci Meydanı’na yeniden döneceklerini
kolluk kuvvetleri, Abdullah Salih rejiminde ilk isyancılar, hiçbir aracılığın kabul edilmeyeceğini, vurguluyorlar.
büyük çatırdamanın meydana gelmesini sağladılar. diktatörün def olup gitmesi dışında bir alternatifin
Alanın çevresindeki binalarda mevzilenen keskin bulunmadığını açıkladılar. İsyan ateşi Suriye’yi de ısıtmaya başladı
nişancı katiller, eyleme önderlik eden gençleri hedef Köşeye sıkışan diktatör, halen tahtını korumaya
seçerek katletmiştir. Baş, boyun ve göğüs bölgesini çalışıyor. Son günlerde Sana’daki sarayına sığınan Bin Ali ve Hüsnü Mübarek alaşağı edildiğinde,
hedef alan katiller, öldürmek üzere emir almışlardı. Abdullah Salih, tanklar, toplar, roketler yerleştirdiği, bir İngiliz gazetesine demeç veren Suriye Devlet
“Devrim Şehitleri”nin cenazeleri yüzbinlerin tahkim edilmiş sarayından yaptığı açıklamada, iç Başkanı Beşşar Esad, ülkesinin Tunus ve Mısır’dan
katıldığı gösterilerle kaldırıldı. Vahşi katliam, isyan savaş tehdidi savurdu. farklı olduğunu öne sürmüş, istikrarı bozacak olaylar
eden gençlerle emekçileri korkutmak bir yana, daha Görünen o ki, ayaklanmaya öncülük eden genç beklemediklerini söylemişti.
da bilemiş görünüyor. kuşaklar ve emekçilerle şiddet dışında bir dille Oysa aradan henüz altı hafta geçmişken, başkent
Sana Üniversitesi’nin önündeki “değişim konuşma yeteneğini yitiren Abdullah Salih rejimi, Şam’ın güneyindeki Dera kentinde başlayan
meydanı”nı sürekli eylem alanı ilan eden isyancılar, elindeki “son kozlar”ı kullanmaktan, yani kurşun ve eylemler, Esad rejiminin pek de istikrarlı olmadığını
diktatör Abdullah Salih’le görüşülecek bir konunun bombaları halkın üzerine yağdırmaktan ortaya koydu.
20 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Ortadoğu Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011

Amsterdam’da ırkçılık
protestosu
Hollanda’da yıllardır düzenli olarak
“Hollanda Renkleri Tanıyor” NBK- ( Nederland
Bekent Kleur) Komitesi tarafından çeşitli eylem
ve etkinlikler organize edilerek ırkçılık ve
ayrımcılık protesto edilir.
Bu yıl ise 2 Mart 2011’de yapılan Hollanda
yerel bölgesel seçimlerinde ırkçı partinin
oylarını gittikçe arttırmasının ardından yoğun
bir çalışma yürütüldü. Bu yıl genel anlamda
ırkçılık ve ayrımcılığa karşı, özel olarak da PVV,
G. Wilders’i hedef alan bir çalışma yürütüldü
ve miting bu başlıklar üzerinden örgütlendi.
19 Mart günü Amsterdam Dam
Meydanı’nda çeşitli kurumlar stantlar açarak
ırkçılık ve ayrımcılık konusunda
bilgilendirmeler yaptı.
Mitinge destek veren FNV sendikası ve bir
çok politik parti ve kurumun temsilcileri
konuşmalar yaptılar. Konuşmacılar arasında
bugünkü hükümet ortağı CDA, (Hristiyan
Demokrat Partisi) temsilcisi de yer aldı.
Koalisyonun ikinci partisi olan CDA partisinin
temsilcisi ırkçılık ve ayrımcılığı protesto ettiği
yalanını söyledi. Ne var ki hükümetin dışarıdan
destekleyicisi olan PVV, G. Wilders’in partisi
Yemen bugün ırkçılık ve ayrımcılığın başını çekiyor.
Mitingde diğer konuşmacılar din, dil, ırk ve
cinsiyet ayrımı yapmadan bu toplumda
Sokaklara çıkanlar henüz “halk rejim yıkılmasını
birbirimize saygı göstererek dostça ve kardeşçe
istiyor!” şiarını yükseltmediler, ancak ilk günden
yaşanabileceğini belirtti. Ardından oldukça ilgi
sergilenen devlet terörü sonucunda altı eylemcinin
çeken sanatsal etkinlikler gerçekleştirildi.
katledilmesi, eylemlerin daha kitlesel bir hal almasına
Konuşmaların ardından kitle yürüyüşe geçti ve
yol açtı.
kısa bir yürüyüşün ardından yeniden miting
Zorba yüzünü anında gösteren Esad rejimi,
alanına dönüldü. Devam eden müzik, dans ve
katliamın ardından Dera’ya heyet göndererek
çeşitli oyunlarla miting saat 17.00’de bitirildi.
eylemcilerle diyalog kurmaya çalıştı, tutuklanan bazı
BİR-KAR Hollanda çıkardığı “No pasaran!
gençleri serbest bıraktı. Ancak bu kadarı, eylemleri
Irkçılık ve ayrımcılığa geçit yok, Hollanda ve her
durdurmaya yetmedi. Demokrasi, insan hakları, siyasi
tutsakların serbest bırakılması, yolsuzluk ve rüşvetle Suudi Arabistan yerde ırkçılık ve faşizme ölüm! / BİR-KAR”
imzalı, Türkçe, Hollanda’ca ve İngilizce
mücadele talep eden eylemcilerin sayısı günden güne
bildirileri eylem öncesinde gerek elden, gerek
artmaya başladı.
e-mailler üzerinden çok sayıda parti, örgüt,
Golan Tepeleri’nin işgal altında olmasından dolayı yolsuzlukla mücadele ile demokratik hak ve kurum, kuruluş ve kişilere ulaştırdı. Bir çok
İsrail-ABD ikilisiyle ilişkileri gerilimli, Filistin özgürlüklerin genişletilmesini talep eden emekçilerin olumlu destek ve anlamlı reaksiyonlar aldı.
hareketleriyle ilişkileri ise diğer Arap devletlerinden beklentilerine karşılık vermiyor. Bu ise, eylemlerin Bildiriler eylem günü de dağıtıldı. Bir çok
farklı olsa da, bu kadarı Suriyeli genç kuşaklarla yoksul önümüzdeki günlerde de devam edeceğine işaret ediyor. ulustan işçi ve emekçinin katıldığı bu miting
işçi ve emekçilerin sorunlarını ortadan kaldırmıyor. Fas’ta ise henüz yaygın olmasa da, gençlik örgütleri, oldukça coşkulu bir atmosferde geçti. İnsanlar
Pragmatist siyaset tarzıyla bilinen “Sosyalist Baas işçi sendikaları ve Birleşik Sosyalist Parti’nin eylemleri birbirine kenetlenerek, ırkçılık ve ayrımcılığı bir
Partisi” yönetimi, halen Hamas ve FHKC liderlerinin devam ediyor. Birbirinden bağımsız olsa da, bu ülkede kez daha lanetlediler.
Şam’da ikamet edip çalışmalarına izin verse de, de rejime karşı biriken öfke dışa vuruyor. Kızıl Bayrak / Hollanda
Suriyeli ilerici-devrimci güçler üzerindeki baskıyı Fas’ta siyasi partiler, gençlik örgütleri, işçi ve
hiçbir zaman eksik etmemiştir. memur sendikaları bulunuyor. Daha çok Mısır’a
Suriye’de işsizlik ve yoksulluk fazlasıyla yaygın, benzeyen bu ülkede de ekonomik, sosyal, siyasal Madende göçük
yolsuzluk ve rüşvet rejimi baştan ayağa kadar sorunlar had safhadadır. Pakistan’ın Belucistan eyaletinde bir kömür
çürütmüş, polis devleti icraatları ise herkesin Kralla birlikte ülkeyi yöneten temsili hükümet, Arap madeninde yaşanan iş cinayeti sonucu 6 işçi
malumudur. dünyasındaki isyan ateşinin Fas’a da sıçramasını yaşamını yitirdi.
Babasının ölümünden sonra cumhurbaşkanı olan önlemek için çaba harcıyor. Ancak sistemin yapısal Grizu patlaması nedeniyle meydana gelen
Beşşar Esad’a kimse diktatör demese de, Suriye’deki sorunlarından dolayı esneme paylarının sınırlı olması, kazada 46 maden işçisi de madende mahsur
yapısal sorunların, özü itibarıyla diğer Arap bu çabalarının hareketi uzun süre engellemesi kolay kaldı. Belucistan eyaletinin başkenti Ketta’nın
ülkelerinden pek bir farkı yoktur. Dolayısıyla hareket görünmüyor. 40 kilometre doğusundaki kömür madeninde
henüz yaygınlaşmasa da, isyan ateşinin tutuşması için Eylemlerin Tunus’la aynı günlerde patlak verdiği mahsur kalan madencileri kurtarmak amacıyla
nesnel koşullar mevcuttur. Rejimin devlet teröründe Cezayir’de rejimin anında somut tavizler verip belli yapılan çalışmaların güçlükle yürütüldüğü ifade
ısrar etmesi halinde, olayların farklı boyutlara vaatlerde bulunması, şimdilik hareketin bir isyana edildi.
sıçramasının önüne geçmek olası görünüyor. sıçramasını önlemiş oldu. Bu kısmi ve geçici tavizlerin “Bir geçit açmaya çalışıyoruz, ancak
derin kökleri bulunan toplumsal sorunların çözümüyle madende metan gazının bulunması kurtarma
Diğer ülkelerde de eylemler sürüyor bir ilgisi yoktur. Bu adımlar, dikiş tutmayan kumaşa çalışmalarını sınırlandırıyor” denildi.
yama yapmaya benziyor. Nitekim kitle eylemlerinin Madenin devlet yönetimindeki Pakistan
Bu üç ülkenin yanısıra Fas, Cezayir ve Umman devam etmesi de, geçici önlemlerin gençliği ve Maden Geliştirme Şirketi’ne ait olduğu ancak
Sultanlığı’nda da eylemler devam ediyor. emekçileri uzun süre oyalamaktan yoksun olduğunu özel bir müteahhit tarafından kiralandığı
Umman Sultanı Kâbus’un, 50 bin gence memurluk ortaya koyuyor. belirtildi.
vaat etmesi, siyasal reformlar için harekete geçmesi ve Son günlerde işsizlerin, öğrenci gençliğin ve eğitim Madenin tehlikeli olduğu konusunda iki
13 bakanı görevden almasına rağmen gençlerle emekçilerinin gerçekleştirdiği eylemler, Cezayir’de hafta önce uyarıda bulunulduğu fakat yapılan
emekçilerin eylemleri devam ediyor. toplumsal hareketin güçlenme eğiliminde olduğuna uyarıların gözardı edildiği söylendi.
Sultan’ın tavizleri, işsizlik, yoksulluk, rüşvet ve işaret ediyor.
Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011 Ortadoğu Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 21

Bölgesel gericiliğin mızrak başı:


Suudi Arabistan
Halk isyanları, Arap dünyasına hükmeden da bunun yolunu açmaya çalışıyor. Bundan dolayı, sivil
despotların taçlarını sokaklarda yuvarlamaya halkı korumak gerekçesiyle Libya’ya saldıran
başladığında en derin korkuyu duyanlar, kuşkusuz ki, emperyalist güçler, sivil halkı katletmesi için Suudi
Suudi Arabistan’ın ortaçağ zihniyetiyle malul kral ve Arabistan ordusunu Bahreyn’e gönderdiler. Bu arada
emirleri olmuştur. İlk kovulan diktatör Zeynel Abidin Suudi Arabistan da, emperyalist güçlerin Libya
Bin Ali’ye kucak açan bu kokuşmuş Amerikancı rejim, saldırısına tam destek vermektedir.
Arap halklarının sömürü ve zorbalığa karşı başlattığı Bahreyn halkına karşı sergilenen vahşetin bir nedeni
isyanın karşısında duranların başını çekmiştir. Mısır de, ülke nüfusunun %70’inin Şii olması ve
diktatörü Hüsnü Mübarek’e son ana kadar açıktan mezhepsel/sınıfsal baskı altındaki Şiiler’in isyanda
destek veren tek güç yine bu şeriatçı rejim oldu. belirgin bir yer tutmasıdır. Açık ki, Bahreyn’de halkın
Bu korkular yersiz değil elbet. Çünkü “kılıç zoru” iradesi yönetime yansıdığında, bu ülkenin ABD-Suudi
ile ayakta duran İbni Abdülaziz yönetimi, krallık ailesi Bir tarafta Bahreyn, öte tarafta Yemen halkları Arabistan adına İran’a karşı kalkan olması da mümkün
ve yardakçıları dışında kimseye söz hakkı tanımayan, rejimleri sarsarken, Suudi Arabistan’da ilk kıvılcımları olmayacaktır. Bu da Bahreyn’e saldırının önemli
petrol gelirlerini pervasızca yağmalayan (krallık yakılan isyan ateşi ülke çapında bir yangına dönüşürse, nedenlerinden biridir.
ailesinin emperyalist ülkelerdeki yatırımlarının 1 rejimin silahları kaçınılmaz sonu önlemeye Vurgulamak gerekiyor ki, Bahreynli gençlerle
trilyon doları aştığı tahmin ediliyor), kadınları insan yetmeyebilir. Bundan dolayı da Suudi Arabistan emekçilerin öncelikli talepleri mezhepsel olmaktan çok
yerine koymayan (kadınların araba kullanması bile Bahreyn’e doğrudan, Yemen’e ise dolayı yollardan siyasal, sosyal, ekonomik ve demokratik taleplerdir.
halen yasak), Şiiler’e baskı uygulayan, yolsuzluk ve müdahale ediyor. Nitekim vahşi devlet terörü ve Suudi Arabistan
rüşvete batmış çürümüş bir rejimdir. Petrol satışından ordusunun işgalinden önce, el Halife despotluğundan
elde edilen muazzam servete kral ve ailesi el koyarken, Her ilerici gelişmeye düşmanlık… rahatsız olan Sünni emekçiler de İnci Meydanı’na
halkın önemli bir kesimi bu zenginlikten yoksun çıkarak isyana destek vermişlerdir.
bırakılıyor. Suudi Arabistan rejiminin karakteristik Bahreyn ordusu ve polisi ile birlikte sivil halkı
Suudi Arabistan, gelir dağılımının en bozuk olduğu özelliklerinden biri, Arap dünyası ve Ortadoğu’daki her katleden Suudi Arabistan, dört koldan mezhep
ülkelerden biridir. Zenginliği yağmalayan despot kral ilerici hareket ve gelişmeye karşı durmasıdır. çatışmalarını kışkırtmak için de kampanya başlattı.
ve avenesi, ülke dışından gelen işçilere kölelik koşulları Emperyalist güçlerin saldırılarına tam destek vermesi Halk isyanına “İran kaynaklı bir dış kışkırtma” damgası
dayatan, gençleri işsiz bırakan, Ortadoğu’daki ise, bu özelliği tamamlıyor. vurmaya çalışan şeriatçı rejim güdümündeki din
emperyalist/siyonist saldırılara destek veren, aşırı Bu koyu gericilik, aynı anlama gelmek üzere adamlarını, despotluğun borazanlığını yapan medyayı,
Amerikancı bir çizginin temsilcileri konumundadır. emekçilere ve ezilen halklara düşmanlık, rejimin petro-dolarla satın aldığı “uzman” yaftalı yardakçılarını
geleceğini daima emperyalist güçlerin desteğine bağlı harekete geçirmiştir. Emperyalist orduların Libya
Halk isyanları dalgası görmesinden kaynaklanıyor. Halkına güven duymak bir topraklarını bombalamasına destek veren rejim, İran’ın
şeriatçı rejimi de tehdit ediyor yana, “kullar sürüsü” muamelesi yapan şeriatçı Arap topraklarında gözü olduğu zırvasını yaymaya
despotizm, son yıllara kadar hiçbir siyasal, sosyal, çalışıyor.
Kokuşmuş zorba rejimin başı kral ve avenesinin bu demokratik veya insan hakkına filizlenme imkanı bile Bahreyn’de zorbalığa başkaldıran halkın
durumu, Arap dünyasındaki halk isyanlarına düşmanca tanımıyordu. katledilmesini “dinsel vacibe” olarak yutturmaya
yaklaşmalarını zorunlu kılıyor. Zira bu isyan dalgasının, 1960’lı yıllara kadar İngiliz, sonrasında ise ABD çalışan kral ve yardakçıları, “ulema” adı verilen dini
emperyalist/siyonist güçlerin temel dayanaklarından emperyalizmi güdümünde yol alan Suudi Arabistan kasta fetva üstüne fetva yazdırdılar.
biri olan Suudi Arabistan’a sıçraması için bütün rejimi, 50-60’lı yıllarda Mısır, Lübnan, Yemen, Irak,
koşullar mevcut. Nitekim baskı altındaki Şiiler ve Ürdün, İran ve Suriye’de yaşanan ilerici gelişmelere Ortaçağdan hortlamış
krallık rejimine muhalif diğer kesimler, geçen günlerde karşı da düşmanca yaklaşmış, bu hareketlerin ezilmesi dini kast rejimin sigortası
eylemlere başladılar. veya yozlaştırılması için emperyalist efendileriyle suç
Eylemler şimdilik belli kentlerden ibaret kaldı ve ortaklığı yapmıştır. Ortaçağdan hortlayan bu dini kastın temel görevi,
katılım nispeten sınırlı oldu. Ancak sözkonusu Suudi İran’a düşmanlıkta siyonistlerle yarışan Suudi kralı despot rejimin güncel veya dönemsel ihtiyaçlarına göre
Arabistan olduğunda, bu kadarı da büyük bir önem ile rejimi, İsrail ordusunun 2006’daki vahşi Lübnan fetvalar yayınlamaktır. Bu fetvaların bir diğer özelliği,
taşıyor. Zira bu ülkede, son yıllara kadar “kitle eylemi” saldırısına destek verecek kadar Arap halklarına her zaman emperyalist/siyonist güçlerin çıkarlarına da
diye bir kavram bulunmuyordu. Polisin azgın terörüne düşman ve gözü dönmüş haldedir. hizmet eden bir içerik taşımalarıdır.
rağmen sokağa çıkma iradesinin gösterilmiş olması, bu Amerikancı şeriatçı rejimin devam eden halk Fetva yayınlama merkezi olarak çalışan dini kast,
ülke özgülünde “buzun kırılması” anlamına geliyor. isyanlarına karşı tutumu da, “halklara düşmanlık, rejimin tüm iğrenç icraatlarına “ilahi kılıf” uydurmakla
Tacının sokaklarda yuvarlandığını görmekten emperyalist/siyonist güçlere hizmet” şeklinde mükelleftir. Fetvalarla kral ve avenesine “ilahi
ölümcül bir korku duyan Amerikancı kral, ekonomik, özetlenebilir. Yani alçaltıcı geleneksel çizgi daha da meşruluk” vehmeden dini kast, bu alçaltıcı hizmet
siyasi, sosyal reformlar vaat etmeye başladı. Öyle ki, katılaşarak devam ediyor. karşılığında özel imtiyazlarla donatılmıştır. Krala
kral Abdullah Bin Abdülaziz, basın önündeki son hizmet ettiği sürece dokunulmazlık zırhına bürünebilen
konuşmasında, artık kendisine “kral” diye hitap Bahreyn halkına karşı tetikçi bu güruh, aynı zamanda petro-dolardan da
edilmemesini bile istedi. nemalanmaktadır. Bu tiksinti verici karşılıklı çıkar
Bu tavizler, isyan ateşinin Suudi Arabistan’ı İsyan dalgasının körfez ülkesi Bahreyn’e sıçraması ilişkisi, Amerikancı şeriatçı rejimin yozlaşma ve
tutuşturmasından duyulan korkunun tezahürlerindendir. ABD, İsrail ve Suudi Arabistan’da alarm zillerinin çürümede vardığı boyutun önemli göstergelerinden
Bu kısmi tavizlerin despotun derdine derman olması ise çalmasına neden oldu. Zira petrol zengini Suudi biridir.
beklenmiyor. Dolayısıyla rejim, olası bir isyanı vahşi Arabistan ve körfez ülkelerindeki rejimlerin, bazı Belli ki, hamiliğini yapan emperyalist güçler de,
bir kıyımla bastırmak için hazırlığa başlamış bulunuyor. reformlar yaparak ayakta tutulması, ABD politikasının, despot rejimdeki kokuşmanın farkındalar. Ancak sefil
Bu arada Arap dünyasında gericiliğin mızrak başı olan buna bağlı olarak da İsrail’in bölge politikasının temel çıkarlara endeksli bölgesel politikaları da, ancak bu tür
bu rejimin, Pentagon’un savaş baronları tarafından direklerinden biridir. rejimlerle en etkili şekilde hayata geçirilebilir. Zira
sonuna kadar destekleneceği de kesindir. Zira zengin Petrol üretimi ve taşınması açısından kritik yerde hiçbir rejim, emperyalist siyonist güçlere bu kadar
petrol kuyuları üzerinde oturan krallar, halen duran bu bölgede halkların iradesinin yönetimler sadakatle hizmet edemez.
emperyalist/siyonist güçler için vazgeçilmezdir. üzerinde etkili olması bile Washington ve Tel Aviv’deki El altında bulundurduğu mali, askeri ve dini kozlar
Silah, para, zorbalık, emperyalist/siyonist destek… savaş kundakçılarını diken üstünde bırakmaya yeter. ne kadar etkili olursa olun, bu Ortaçağ kalıntısı rejimin
Bunlar şeriatçı rejimin temel dayanaklarıdır. Bahreyn’deki genç kuşaklarla emekçilerin isyanı tam uzun süre ayakta kalması olası görünmüyor.
22 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Dünya Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011

Nükleer karşıtı protestolar


ve görevlerimiz
Japonya’daki deprem, Tsunami ve ardından gündeme pek çok ülkesinde bu yönde hazırlıklar var.
bir bomba gibi düşen nükleer felaket, Avrupa’da da Görev ve sorumluluklarımız bizi bekliyor
sarsıntılara yol açmış bulunuyor. Avrupa, başta da
Almanya, bir süredir nükleer santral karşıtı eylemlere
sahne oluyor. Japonya’daki felaketin hemen ardından,
Görünen o ki, nükleer karşıtı çalışma en önemli Nükleere sevdalılar
çalışmalarımızdan biri olacaktır. Komünistler olarak bu
sadece Stuttgart’ta 60 bin kişilik dev bir gösteri yapıldı. Deprem ve nükleer santraller konusunda
gündemi en iyi ve en verimli biçimde değerlendirmeliyiz.
Stuttgart ve çevre bölgelerden gelen nükleer karşıtı “örnek ülke” olarak gösterilen Japonya’da
Enternasyonal alanda bulunan komünistler olmamız, görev
protestocular tam 45 kilometrelik bir insan zinciri 8,9’luk depremin ardından ortaya çıkan
ve sorumluluklarımız konusunda çok daha hassas
oluşturarak nükleer santrallerin derhal kapatılmasını nükleer tehlike sermaye hükümeti AKP’yi
olmamızı gerektirmektedir.
istediler. nükleer santral sevdasından vazgeçirmedi.
Öncelikle ve özellikle, yakınmacılığı kesin olarak
Greenpeace gibi kimi çevre örgütleri, yerel inisiyatifler Son olarak, Maraş Afşin’de 9 işçinin
terketmeli, her defasında bizi öldürücü bir atalete mahkum
ve ilerici ve devrimci güçlerin ortaklaşa organize ettikleri yaşamını yitirdiği göçüğü “sıradışı” olarak
eden, güçlerimizin yetersizliği ve imkanlarımızın sınırlılığı
eylemler gitgide yayılıyor. Her hafta sonu, Almanya’nın nitelendiren açıklamalarıyla dikkat çeken Enerji
gerekçesine sığınmadan, her yerde harekete geçmeliyiz.
neredeyse her yerinde nükleer karşıtı eylemler ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız,
Mevcut duyarlılıkları önemli bir imkan sayarak, yoğun ve
gerçekleştiriliyor. Her yerde yoğun ve yaygın biçimde Japonya’da yaşanan nükleer tehlike için de
yaygın nükleer karşıtı bir propaganda ve ajitasyon
nükleer karşıtı bir propaganda ve ajitasyon çalışmasına aynı ifadeyi kullandı. Nükleer projelerinden
çalışması yürütmeliyiz. Amaca uygun olarak bu yönlü
tanık olunuyor. Çok sayıda nükleer karşıtı protesto vazgeçmeyeceklerini söyledi.
çabaları desteklemeli, tüm gösterilere katılmalı,
eylemleri için çağrılar yapılıyor. Nükleer karşıtı gösteriler Bir televizyon kanalında nükleer santral ve
örgütlenmesine somut katkılar yapmalıyız.
sıklaşıyor, her geçen gün daha da kitleselleşiyor. akaryakıt fiyatları konularındaki soruları
Unutulmamalıdır ki, en geniş ve en güçlü ajitasyon yığın
Nükleer santraller sorunu, tüm yakıcılığıyla işbaşındaki yanıtlayan Yıldız, Mersin-Akkuyu’da kurulması
eylemleridir.
hükümetlerin, konuya uzman taraflı-tarafsız bilim planlanan nükleer santral projesiyle ilgili
Nükleer karşıtı gösterilere katılım her bakımdan iyi bir
adamlarının ve nihayet burjuva medyasının da gündemidir. kararlılıklarının devam ettiğini dile getirdi.
hazırlığa dayanmalıdır. Yaratıcı yol ve yöntemler
Hepsi de yoğun biçimde bu sorunu tartışıyor, çözüme Japonya’daki nükleer santralde meydana
kullanmalı, materyallerimizi zamanında çıkartıp,
ilişkin düşüncelerini ve önerilerini dile getiriyorlar. Öte gelen kazanın “çok sıradışı bir kaza olduğunu,
zamanında devreye sokabilmeliyiz. Konuya ilişkin temel
yandan, bilindiği üzere, Almanya ve İsviçre gibi ülkelerde fakat bundan da çıkartılacak dersler
ve güncel şiarlarımızı temsil eden pankart ve dövizler
yerel seçimler var. Hükümette olanları ve muhalifleri ile bulunduğunu” ifade eden Yıldız, Japonya’da
hazırlamak çok önemlidir. İsabetli ve vurucu bu nitelikte
tüm partiler, ister istemez seçim propagandalarında bu söz konusu santraldeki problemin depremden
görsel materyaller dikkati çekmemizi sağlayacak,
konuya da değinmek zorunda kalıyorlar. Her zamanki gibi, değil, tsunamiden kaynaklandığını söyleyerek
akabinde, politik kimliğimiz hakkında merak
hiçbir gerçek karşılığı olmayan vaatlerde bulunuyorlar. nükleeri savundu.
uyandıracaktır. Dahası da, bu aynı şey, kendimizi
Öyle anlaşılıyor ki, nükleer felaket, uzun bir süre önemli tanıtmamızın son derece önemli bir imkanı olacaktır.
bir gündem konusu olmaya devam edecektir. Bulunduğumuz topraklarda hakettiğimiz konumu Nükleer kararlılığı sürüyor
kazanmak ve devrimci bir güç olarak meşrulaşmak,
Nükleer santral karşıtı çalışmanın önümüzdeki dönemde en önemli hedeflerimizden biridir, Nükleer santral projeleriyle ilgili
olanakları artıyor bunu hep aklımızda tutmalıyız. müzakerelerin devam ettiği bilgisini veren
Büyük-küçük tüm protesto gösterilerinde ve şu sıralar Enerji Bakanı, müzakerelerde nihai bir noktaya
yapılan sayısız toplantılarda mümkün olduğunca gelinmediğini bildirdi. Yıldız, ‘’Depremin olası
Peşpeşe yaşanan felaketler sadece Japonya’da değil,
konuşmalıyız. Avrupalılar’a özgü açık mikrofon sonuçlarının anlaşmamazı nasıl etkileyeceğini
Avrupa’da da toplumu sarsmıştır. En yalın bir anlatımla,
imkanından yararlanarak ajitasyon yapmalıyız. Dönemi ve şu anda ben kestiremiyorum. Bizim açımızdan
Japonya gibi en ileri tekniği üreten ve kullanan bir ülkede
dönemin eğitici ve dönüştürücü özelliğine de güvenerek, kararlılığımız devam ediyor’’ diye konuştu.
dahi, nükleer felaketin önlenememesi, Avrupa kamuoyunu,
özellikle yerli dillere hakim genç güçlerimizi bu yönlü Türkiye’ye yapılan santralin en iyi
fakat en çok da orta sınıfı fazlasıyla tedirgin etmiştir.
sorumluluklar için mutlaka öne sürmeli ve hazır hale santrallerden bir tanesi olacağını iddia eden
Nükleer santraller karşıtı çalışmaların başını çekenlerin, bu
getirmeliyiz. Yıldız, ‘’Biz en iyisini yapacağız prensibiyle yola
amaçla eylem organize edenlerin daha çok, orta sınıf
Nihayet, yığınların tepkilerini doğru kanallara akıtmak, çıktık, inşallah da bunu gerçekleştireceğiz’’
mensupları olması da bunun ifadesidir. Almanya’daki
doğru hedefler göstermek ve eylemlerini doğru hedeflere dedi. Şimdiye kadar, kapitalistlerin kar hırsı
Yeşiller Partisi’nin, seçim atmosferi nedeniyle de, yoğun
yöneltmek yaşamsal öneme sahiptir. Gelişmeler o denli sonucu yaşanan birçok işçi katliamına sessiz
bir seferberlik içinde olması, yine buna göstergedir.
yakıcıdır ki, bu konuda da bize hayli kolaylıklar kalan Enerji Bakanı, birçok meslek örgütünün
Gerçek şu ki, nükleer santraller karşıtı duyarlılık gözle
sağlamaktadır. Şöyle ki, kapitalizmin “nükleer sevdası’’ ve tepki gösterdiği Akkuyu`da kurulmaya çalışılan
görülür bir biçimde artıyor. Nükleer karşıtı ajitasyon için
kar hırsı bir kez daha, insanlığı büyük bir felaketin eşiğine nükleer santral projesiyle ilgili ilginç yanıtlar
koşullar giderek olgunlaşıyor. Emekçi yığınlarda açığa
getirmiştir. Bu aynı şey, kapitalizmin her zamankinden de verdi.
çıkartılmayı, örgütlenmeyi, seferber edilmeyi ve şüphesiz
sert biçimde sorgulanmasının koşullarını yaratmıştır. Akkuyu’da deprem riski bulunup
ki doğru kanallara akıtılmayı, doğru hedeflere
İnsanlığın temiz bir çevre, insanla uyumlu bir doğa ve bulunmadığı konusundaki bir soru üzerine de
yöneltilmeyi bekleyen yoğun, güçlü ve yaygın bir tepki
güvenli bir gelecek arayışı, bu gelişme vesilesiyle daha da Yıldız, Akkuyu’da deprem riski görülseydi
var.
belirgin hale gelmektedir. santralin oraya yapılmasına karar
Yaşam boşluk tanımaz, bu asla ve asla
Komünistler olarak bu paha biçilmez fırsatı, verilmeyeceğini iddia etti.
unutulmamalıdır. Bu gerçek, andaki durum için aynen
geçerlidir. Sözgelimi, Japonya’daki doğal felaket duyulur kapitalizmin etkin bir teşhirini yapmak üzere
duyulmaz, çevre örgütlerinden, kilise çevrelerine ve yerel değerlendirmeliyiz. Kapitalizmin sadece ve sadece Akkuyu, fay hattına yakın
inisiyatiflere dek, herkes harekete geçmiştir. Her çevre bunalım, yıkım, acı, felaket, savaş ve iç savaş ürettiğini,
kendince yoğun bir çaba ortaya koymuştur. Bu arada, toplumu da, çevreyi de habire kirlettiğini vb. döne döne Birçok bilim insanı, 300 km uzunluğundaki
kitlelerdeki kaynaşma ve nükleer karşıtı eylem isteği, anlatmalıyız. Kapitalizmin insanlığa hiçbir şey Ecemiş Fayı’nın Mersin Akkuyu’da nükleer
ilerici ve devrimci çevreleri de sürükleyecek denli sunamayacağını, olayların da döne döne bunu santralin kurulacağı bölgenin 20-25 km
güçlüdür. Yani Avrupa’da da toplumsal siyasal ortam kanıtlandığını açıklamalıyız. Somutça, tok bir biçimde, yakınından geçerek denizde devam ettiğini,
belirgin biçimde canlılık kazanıyor, protesto eylemleri için temiz bir çevrenin, insanla barışık bir doğanın ve güvenli aktif bir fay özelliğine sahip olduğunu, 6-7
adeta ısınıyor. Önümüzdeki günlerde, nükleer karşıtı yeni bir geleceğin sadece ve sadece sosyalizmle mümkün büyüklüğünde bir deprem için tehlikeli bir
ve daha büyük eylemlere tanık olacağımız muhtemeldir. olacağını göstermeliyiz. enerji birikimi oluşturacak suskun tarihsel bir
Zaten şimdiden, başta Almanya olmak üzere, Avrupa’nın Enternasyonal-İnfo sürece sahip olduğunu belirtiyor.
Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011 Dünya Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 23

Kapitalizm öldürür...
Nükleer protestoları sürüyor Güvenli gelecek
sosyalizmde!
Önce deprem, ardından tsunami ve son olarak da
nükleer santrallerin tahrip olmasından kaynaklı
radyoaktif sızıntı tehdidi nedeniyle Japon halkı bir
büyük felaketle karşı karşıya. Daha şimdiden bilanço
korkunçtur. Onbinin üzerinde insanın yaşamını yitirdiği
ileri sürülüyor. Bir o kadarı da kayıp. Dahası nükleer
santrallerdeki hasar radyoaktif sızıntıya yol açıyor. Bu
ise gerçek bir felakettir ve sadece Japon halkını değil,
dünyadaki milyonlarca insanın yaşamını da tehdit
ediyor.
İşçiler, emekçiler!
Japonya’da yaşanan bu büyük felaket Avrupa’da ve
özellikle de Almanya’da da bir büyük sarsıntıya neden
oldu. O kadar ki, temiz bir çevre, insanla barışık bir
doğa ve güvenli bir gelecek arayışı ve özlemi içinde
olan, bunalımlardan, yıkımlardan, acılardan,
emperyalist savaş ve iç savaşlardan bıkmış yığınlar
anında sokağa çıktılar, öfke yüklü protestolar
Stuttgart “Almanya’daki Atom santrallerinin güvenli olmadığı,
gerçekleştirdiler. Sadece Stuttgart’da 60 bin kişinin
19-21 Mart günlerinde Stuttgart yine çeşitli işletme ve hükümetin yaptığı açıklamaların yetersiz
katıldığı dev bir gösteri yapıldı. Kadını-erkeği, yaşlısı-
eylemlere sahne oldu. Bir tarafta 6 yıldır süren ve olduğu” dile getirildi.
genci ile Stutgart ve çevre bölgelerdeki halk, 45
işsizliğe, yoksulluğa ve hak gasplarına karşı Konuşmalardan sonra Japonyalı bir gencin
kilometrelik bir insan zinciri oluşturdu. Daha düne
mücadelenin sembolü olan Pazartesi kaleme aldığı ve oradaki felaketi net bir şekilde
kadar, ‘’bizim santrallerimiz güvencelidir’’ diyenler, en
eylemleri/Montagsdemo, diğer yandan nükleer karşıtı gözler önüne seren mektup okundu. Ardından
başta da, işbaşındaki Merkel hükümeti, yükselen
protesto eylemleri yapıldı. Bu eylemler ise tarihi İstasyon caddesinden tren garına yürüyen kitle
nükleer karşıtı bu protestolar karşısında geri adım attı,
Stuttgart tren istasyonunun önünde burada da sloganları net ve tok bir şekilde
daha doğrusu atmak zorunda kaldı. Yıldırım hızıyla
gerçekleştirilmekte olan S-21 karşıtı eylemle birleşti. duyurduktan sonra atom enerjisini kullanan Bielefeld
nükleer santralleri kapattıklarını, bakıma aldıklarını
Burada yaklaşık bir saat süren bir miting şehir enerji santraline doğru yürüyüşe geçtiler.
açıkladılar.
gerçekleştirildi. Burada yapılan konuşmaların ve atılan sloganların
Şüphesiz ki bu geçici bir karardır ve Almanya’da
Mitingde, ağırlıklı olarak nükleer santral karşıtı ardından kitle dağıldı. BİR-KAR mitinge atom karşıtı
büyüme potansiyeline sahip nükleer santral karşıtı
konuşmalar yapıldı. Konuşmaların ortak ekseni, sloganların ve güvenli geleceğin sosyalizmle
hareketin daha da büyüyüp, sistem karşıtı bir harekete
kapitalizmin insanlık düşmanı karakterinin teşhir mümkün olduğunu vurgulayan dövizlerle katıldı.
dönüşmesini engellemek amacıyla alınmıştır. Bu
edilmesiydi. Bu çerçevede, kapitalizmin insanlığa kararın yerel seçimlerin gündemde olduğu bir süreçte
hiçbir gelecek sunmadığı ve sunmayacağı vurgulandı. Köln alınmış olması ise, ayrıca dikkate değerdir. Sonuç
Bunalımların, savaşların, yıkımların ve acıların Köln’de 21 Mart günü Dom kilisesi önünde olarak bu karar, hükümetin sinsi ve aldatıcı yeni bir
olmadığı, güvenli bir gelecek özlemi dile getirildi. eylem gerçekleştirildi. Eyleme 500 civarında kişi manevrasından başka bir şey değildir. Hiçbir
Yapılan konuşmaların ardından yürüyüşe geçildi. Yol katıldı. Uzun bir süreden beri MLPD tarafından inandırıcılığı bulunmamaktadır.
boyunca ağırlıklı olarak nükleer karşıtı öfkeli organize edilen Hartz-IV karşı Pazartesi eylemleri, ‘’Nükleer enerji sevdası’’ kapitalizmin, onun EON,
sloganlar atıldı. Belli bir güzergahtan geçilerek, birkaç haftadır nükleer karşıtı kitlesel eylemlere RWE, ENBW ve Vattenfall gibi enerji tekellerinin
tekrar eylemlerin başlangıç noktasına gelindi. Burada dönüştü. vazgeçilmez sevdasıdır. İnsan yaşamının, temiz çevre ve
tekrar çeşitli konuşmalar yapıldı. Gösteri, kültürel Bu haftaki eylemin konusu nükleer santraller insanla barışık doğa istemi ve özleminin bunun yanında
etkinliklerin ardından sona erdi. oldu. İsteyen eylemciler alanda kurulan açık hiç ama hiçbir değeri yoktur. Kapitalist tekellerin tek
Kent nüfusunun yüzde yirmisinden fazlasını mikrofondan konuya ilişkin görüşlerini ifade ettiler. tanrısı vardır; kar, daha fazla kar. Ne olursa olsun onlar,
göçmen emekçiler oluştururken buna karşın, Atom enerjisinin hem pahalı ve hem de insan ve asla bundan vazgeçmezler. Gerçek tam olarak budur.
göçmenlerin bu eylemlere katılımı oldukça sınırlı çevreye zararlı bir enerji türü olduğu, bu enerji Avrupa’nın yerli-göçmen, doğulu-batılı tüm
düzeyde. türünde ısrar edilmesinin asıl amacının büyük uluslarından işçiler, emekçiler, ilerici ve devrimciler!
tekellerin çıkarlarından ileri geldiği, söylenenin Kapitalizmin doymak bilmez kar hırsı ve nükleer
aksine Almanya’daki santrallerin de hiç de güvenli enerji sevdası, gelinen yerde insanlığı bir büyük
Bielefeld olmadığı ve derhal kapatılması gerektiği vb. felaketin eşiğine getirmiştir. Kapitalizm, çevreyi
Yaklaşık bin kişinin katıldığı eylemde açılan düşünceler konuşmacıların dile getirdiği ortak kirleterek, doğayı tahrip ederek, insanlığı yıkıma
döviz, pankart ve sloganlarla atom santrallerinin bir düşünceler oldu. uğratarak ilerliyor. Kapitalizm bunalımlardan,
süre durdurulması yerine derhal kaldırılması talebi Bir katılımcı gitarıyla nükleer santrallerine ilişkin yıkımlardan, acılardan, emperyalist savaşlardan ve iç
dile getirildi. Gencinden yaşlısına kadar her bestelediği bir şarkıyı söylerken, “Nükleer santraller savaşlardan başka, insanlığa hiçbir gelecek sunmuyor.
kesimden insanın katıldığı eylem baştan sona derhal kapatılsın!” sloganı kitle tarafından sık sık Kapitalizm yaşatmıyor, öldürüyor.
coşkuluydu. Bielefeld’in merkezi Jahnplatz’da tekrarlandı. Bilim doğrulamakta, tarihsel deneyimler ve güncel
toplanan kitleye yapılan konuşmalarda Kızıl Bayrak / Stuttgart - Bielefeld - Köln gelişmeler döne döne kanıtlamaktadır ki, temiz bir
çevre, insanla barışık bir doğa ve güvenli bir gelecek
sadece ve sadece sosyalizmle mümkündür. İnsanlığın
Paris’te Mart ayı katliamları lanetlendi büyük özlemi olan sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız,
herkesin bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi
yolunda şehit düşenler anısına yapılan saygı kardeşçesine özgür olduğu yaşanılası bir dünya özlemi
Gazi, Halepçe, Beyazıt ve Kızıldere’de de, ancak ve ancak sosyalizmle bir gerçek haline
duruşuyla başladı. Açıklamada metin Fransızca ve
katledilenler 18 Mart Cuma akşamı saat 18.00’de gelebilir.
Türkçe okundu. Türk devletinin katliamcı
Türkiyelilerin yoğun olarak yaşadığı Strasbourg O halde,
geleneğinden bir şey kaybetmediği, katliamların
St-Denis kemer önünde gerçekleştirilen eylemle Kahrolsun kapitalizm!
unutulmayacağı ve unutturulmayacağı belirtildi.
anıldı. Eylemde katliamlar lanetlendi. Temiz bir çevre, sağlıklı bir doğa ve güvenli bir
Eylem boyunca, “Kahrolsun faşist Türk devleti!”,
ACTİT, ATIK Paris, BİR-KAR, FDHF, gelecek için, sosyalizm!
“Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Katil devlet
ODAK ve Yaşanacak Dünya tarafından Türkiye Komünist İşçi Partisi Yurtdışı Örgütü (TKİP-
hesap verecek!” sloganları atıldı.
gerçekleştirilen anma, devrim ve sosyalizm
Kızıl Bayrak / Paris YDÖ)
24 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Dünya Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011

Almanya’da onbinlerin Nürnberg’de işçi toplantısı


19 ve 20 Mart tarihlerinde, Almanya’nın

katıldığı coşkulu Newroz


Nürnberg kentinde ekonomik krizin sonuçları,
uluslararası işçi hareketinin durumu ve görevlerimiz
konulu seminerler gerçekleştirildi. Seminerlere
MAN, Leistritz, Siemens Trafowerk, Federal Mogul,
Conti Temıc / INA, Devlet Demiryolları, Bosch, Meth
ve Berber işçileri katıldı. Araştırmacı-yazar Volkan
Yaraşır’ın katıldığı seminerler dört bölüm halinde
sunuldu. Sunumlar çok başarılı biçimde
gerçekleştirildi ve verimli oldu.
Seminerde, içinde bulunulan krizin boyutlarının
altı çizildi. Devamında, bu büyük krizin yapısal bir
kriz olduğu ve bunun bölgesel, sektörel ve kısa süreli
olmadığı belirtildi.
Sözkonusu bunalımın sektörden sektöre, ülkeden
ülkeye değişiklik gösterse de; ekonomik, ahlaki,
ekolojik vb. alanlarda kendini gösterdiği, uzun süreli
ve küresel çapta olduğu dile getirildi. AB’nin birinci
derece periferisini oluşturan Yunanistan, İtalya,
Portekiz, İrlanda, Belçika, İspanya vb. ülkelerin,
Yek-Kom tarafından her yıl düzenlenen Newroz Etkinlik kültürel etkinliklerin ardından, Kürt AB’nin güçlü devletleri Almanya ve Fransa tarafından
yürüyüşü ve etkinlikleri bu yıl 19 Mart tarihinde halkının vazgeçilmez özgürlük hakkının tanınması Çinlileştirme, bir başka ifadeyle sömürgeleştirme
“Öcalan’a özgürlük, Kürdistan’a barış!” şiarı ile isteminin tekrar tekrar vurgulanmasıyla sona erdi. süreci içine sokuldukları, sıranın AB’nin ikinci
Almanya’nın Düsseldorf kentinde gerçekleştirildi. periferisi olan Tunus, Mısır ve Türkiye gibi ülkelere
geldiği belirtildi.
Almanya merkezli ve iki güzergah üzerinde Frankfurt Kapitalist devletin rolü ve karakterinin de
gerçekleştirilen yürüyüşe, ezici çoğunluğunu gençlerin BİR-KAR 20 Mart günü bir Newroz etkinliği
oluşturduğu onbinlerce kişi katıldı. Yürüyüşe, yol anlatıldığı toplantıda, ayrıca Türkiye’nin 282 milyar
gerçekleştirdi. Etkinlik, Barış Evi ve Varto Kültürevi dolar dış borcunun, 48 milyar dolar cari açığının
boyunca atılan sermaye devletine dönük öfkeli ile birlikte yapıldı. Bu iki yerel dernekle birlikte
sloganlar, korteje hakim olan coşku ve gençliğin bitip olduğuna dikkat çekildi. Sıcak para girişinin
yürütülen gecenin ön hazırlık çalışmalarına, yapılan iş olmaması halinde sorunlar yaşayacağının altı çizildi.
tükenmeyen dinamizmi damgasını vurdu. bölümü temelinde yaklaşık bir ay önceden başlandı.
TKİP taraftarları yürüyüşe, asıl kitlenin olduğu Kriz gerçeğinin Almanya için de geçerli olduğu
Her kurumun kendi hedef kitlesi üzerinden çalışmalar belirtildi ve buradaki krizin etkilerinin özellikle
kırmızı hatta katıldı. Bulunduğumuz hattaki kalabalığa yürütüldü. Bu çalışmanın sonucu 20 Mart günü
başından sonuna coşku hakimdi. Bu güzergahtaki göçmen işçilerin sırtına bineceği açıklandı. Avrupa’da
yapılan geceye dolaysız olarak yansıdı. Geceye çok ırkçı-faşist hareketin oylarını her defasında biraz
yürüyüş, güçlü ses cihazlarından Kürtçe olarak verilen değişik eğilimlerden yaklaşık 200 insan katıldı.
enternasyonal marşıyla birlikte başladı. Fakat en daha artırdığı vurgulandı ve ırkçı-faşist saldırıların
Geceye başından sonuna dek coşkulu bir atmosfer hedefinin de göçmenler olduğu söylendi. Ardından
dikkate değer olan, devrim ve sosyalizm içerikli hakimdi. İşçi sınıfının büyük ozanı Nazım Hikmet’ten
yapılan ajitasyonlar ve devrimci marş ve türkülerin taban örgütlenmesinin önemi anlatıldı.
şiirler, tiyatro gösterimi, devrimci türkü ve marşlardan Sunumlar işçiler tarafından büyük bir merak ve
çalınıyor olmasıydı. oluşan ve akıcı biçimde yapılan sunumlarla, değişik
Yürüyüş kollarının her ikisinde de, yoğunluklu dikkatle dinlendi. Özellikle, kapitalist ülkelerde
eğilimlerin biraraya geldiği kitleye gerçekten güçlü emeğe ve ürünlerine yabancılaşan işçilerin, aynı
olarak Öcalan’ın resimleri ve parti bayrakları taşındı. politik mesajlar verildi. Bunun yanısıra, gece boyunca
TKİP taraftarları olarak, yaklaşık bir saat süren zamanda insanlığa ve doğaya nasıl yabancılaştığının
aralıklı biçimde Türkiye’de işten atılan Ontex örneklerle anlatıldığı bölümler ilgiyle izlendi.
yürüyüşe, “Kahrolsun sömürgecilik, özgürlük, eşitlik, işçileriyle dayanışma çağrıları yapıldı. Etkinliği
gönüllü birlik! / TKİP” pankartıyla katıldık. Ayrıca 80’nin üzerinde işçinin katıldığı toplantı, el ele
düzenleyen bileşenler, elde edilecek geliri Ontex tutuşularak atılan “Yaşasın işçilerin birliği!” sloganı
genç yoldaşlarımız tarafından taşınan onlarca parti işçilerine göndermeyi kararlaştırmıştı, bunun duyurusu
bayrağımız ile görsel anlamda dikkat çekici bir kortej ile son buldu.
katılımcılar tarafından sevinçle karşılandı. Nürnberg’den işçiler
oluşturduk. Kortejimizde ağırlıklı olarak halkların Gecede 27 Mart tarihinde BİR-KAR’ın
kardeşliğini, dayanışmayı ve devrimci direnişi dile Frankfurt’ta düzenleyeceği Kuzey Afrika ve
getiren sloganlar atıldı. Sloganlarımız, Kürt Ortadoğu’daki gelişmeleri konu alan panele de cağrı Lozan’da Ontex
yurtseverleri tarafından da desteklendi ve yer yer yapıldı.
birlikte haykırıldı. Yürüyüşe MKP, TKP-ML, TİKB ve Etkinlikte Ontex işçilerine iletilmek üzere 530
işçilerine destek!
MLKP katıldı. Euro toplandı. Bu para Ontex işçilerine gönderildi. İsviçre’de Ontex direnişinin sesini daha geniş
Yürüyüş Newroz etkinliğinin yapılacağı Ren BİR-KAR / Düsseldorf - Frankfurt kesimlere duyurmak ve kısmen de olsa direnişçi
nehrinin kenarındaki alanda sona işçilerin maddi ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli
erdi. Etkinlik programı, Yek-Kom faaliyetler gerçekleştiren BİR-KAR, 20 Mart günü
başkanının, Kürdistan’a barış ve Ontex direnişçisi s
ınıf kardeşlerimize Lozan kantonunda bu etkinliklerini sürdürdü.
demokratik özerklik vurgusu yapan
Uluslararası dev bir şir
! Türkiyelilerin yoğun olarak bulunduğu iki
konuşması ile başladı. Konuşmanın ketin kolu kahvede Ontex direnişi anlatılarak destek çağrısı
ola n ülkemizdeki fabrikanızd bu onurlu mücadelede
ardından, Kürt sanatçıların sunduğu a daha karşı karşıya yapıldı. Kahvelerde yapılan bilgilendirme
iyi ça lışm bu lun du ğu nu z zorlukla
pek çok müzik dinletisi a ve yaşam koşullarında rı konuşmaları ve bildiri dağıtımları ile Ontex direnişine
yüreğimizde hissediyor
gerçekleştirildi. Etkinlikte Sol parti çalışmak istediğiniz için fabrikanın uz. Yalnız maddi destek sunulması istendi. Bağış kutusu ile
kapitalist patronları ve olm adığınızı bilmenizi istiyo
ve Yeşiller adına birer milletvekili onlarla r, masalar tek tek dolaşıldı. Toplamda 460 frang
mücadelenizle dayanış
konuşma yaptılar. Yanısıra BDP Eş işbirliği yapmış bulunan mayı toplandı.
büyüteceğimize söz ve
Genel Başkanı Gültan Kışanak da sendikanızın bürokratları tarafindan riyoruz. Bu Maddi destek için sürdürülen çalışmaların
işten atıldığınızı ve 17 Şu dayanışmamızın ilk göste
Türkçe bir konuşma yaptı. bat’tan bu rgesi olark yanısıra direnişin bilgisi Lozan’daki bazı ilerici
yana bu haksızlığa karşı emekçilerden topladığı
Kışanak’ın konuşması Haziran onurluca ve mı z 530 sendikacılara ve sol çevrelere de ulaştırıldı. Bu
zor koşullarda direndiğ Euro’yu size gönderiyo
ayında yapılacak olan seçimler inizi ruz. çerçevede önümüzdeki günlerde Lozan’ın işlek
biliyoruz. Biz de emekçiy Yaşasın sınıf dayanışma
içerikli idi. Etkinlikte uydu iz ve sı! caddelerinden birinde masa açılarak direnişin sesi
Tü rkiye ’de İşçilerin birliği sermayeyi ye
aracılığıyla Murat Karayılan ile so kağa atılmanın, her necek! sokağa taşınacak. Ontex işçilerinin boykot çağrıları
gün eve ekmek götürme BİR-KAR Frankfurt, Ba
bağlantı sağlandı. Konuşma nin ne rış Evi / Fransızca’ya çevrilerek işçi ve emekçilerden imza ve
anlama geldiğini biliyo Ruselsheim, Varto Kültü
alanda heyecana yol açtı, r, bu nedenle r Evi / maddi katkı talebinde bulunulacak.
coşkuyu biraz daha arttırdı. Ruselsheim Kızıl Bayrak / Lozan
..Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011 Gençlik hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 25

Newroz ateşi kampüslerde

Genç-Sen 4. Genel
Kurulu yapıldı
Öğrenci Gençlik Sendikası’nın 4. Genel Kurulu 19
Mart günü Ankara’da toplandı. Sabah saatlerinde
açılış konuşmaları ile başlayan kurulda ilk olarak
dönem raporu salonun oyuna sunuldu. Ardından da
“nispi seçim” önergesi ile açılan tartışmalarla beraber
ilk önergenin oylanması ancak öğeleden sonra
tamamlanabildi. Salonun MYK seçimine odaklandığı
genel kurul akşam saatlerinde birçok şubenin ve
Genç-Sen üyelerinin önergeleri sunulmadan son
buldu.
Genel Kurul salonuna geçilmesinin ardından ilk
olarak devrim şehitleri adına saygı duruşu
gerçekleştirildi. Saygı duruşunu eski MYK üyesi Aziz
Güler’in yaptığı açılış konuşması izledi. Güler’in
DTCF İnisiyatifi, DÖB, Dev Genç Birliği ve Söz konuşmasının ardından Genç-Sen’in bir senelik
Newroz, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Dergisi’nin örgütlediği etkinliğe 400’ü aşkın öğrenci mücadele seyrini eski MYK üyesi Emre Öztürk
Fakültesi’nde de kutlandı. 17 Mart günü devrimci, katıldı. Ankara Gençlik Derneği de eyleme destek değerlendirdi. Konuşmaların ardından yollanan
demokrat öğrenciler tarafından gerçekleştirilen verdi. mesajlar okundu.
Newroz kutlaması öncesinde ÖGB “yoğun güvenlik Ekim Gençliği / DTCF Genç-Sen’in dönem raporu okunarak salonun
önlemi” aldı. Davul ve zurnanın okul içerisine oyuna sunuldu. Ardından ise tüzüğe ilişkin bir önerge
alınmayacağının belirtilmesine rağmen etkinlik Çukurova Üniversitesi salona sunuldu. Genel kurul ve şube seçimlerinin
gerçekleştirildi. Davulcu ve zurnacının okula Ezilen halkların isyan ateşini simgeleyen Newroz “nispi seçim” yöntemi ile yapılmasını öneren değişiklik
girmesi ile birlikte toplu bir şekilde orta bahçeye 17 Mart Perşembe günü Çukurova Üniversitesi’nde sendika içinde bulunan politik eğilimlerin nicelikleri
geçildi. “Bıji Newroz, yaşasın Newroz!” pankartının kutlandı. R1 alanında toplanan kitle lastik yakarak oranında temsil edilmesi ve seçimlerdeki ilkesiz
asıldığı alana odunlar getirilerek isyan ateşi yakıldı. eyleme başladı. Ardından saygı duruşu pazarlıkların sonlandırılması gerekçeleri üzerinden
Daha sonra Newroz’un özüne dair bir basın gerçekleştirilerek basın metni okundu. ortaya konuldu. Bir süredir liberal-reformist blokun
açıklaması gerçekleştirildi. “Günümüz Dehaqlarının Okunan metinde Newroz’un tarihi anlatılarak içindeki anlaşmazlıklar ve çatırdamaların bir sonucu
hala varlığını sürdürdüğü, hala sokak ortalarında Newroz’un Kürt halkının isyanını simgelediği, olarak gündeme gelen bu önergede “sendikal
insanların katledildiği, öğrencilerin soruşturma egemenlere karşı bir başkaldırı günü olduğu içdemokrasi ihtiyacının” altı çizildi. Blok olarak
terörü ile okullarına alınmadığı ancak tüm bunlara belirtildi. Açıklamanın devamında sistemin bu defa çıkartılan ortak listeler ve bağımsız adaylardan
karşı Kawaların mücadelesinin yükseldiği” da Newroz’un içini boşaltmaya çalıştığı ama Kürt oluşacak listelerin son seçim sisteminde %50’den 1
vurgulandı. Basın açıklamasının ardından davul ve halkının çatışa çatışa bu mücadeleyi kazandığı eksik olan bir veya toplam seçeneklerin hiç temsil
zurna eşliğinde yüzlerce öğrenci kardeşlik halayına anlatıldı. edilememesi ihtimaline dikkat çekilen önerge sunumu
durdu. Etkinlik coşkulu halaylar ve sloganlarla sona Eylem basın açıklamasının ardından çekilen ardından alehte ve lehte sözler verildi. Oy çokluğu ile
erdi. halaylarla son buldu. Eyleme 300 kişi katıldı. ilk önerge kabul edilmiş oldu.
Ekim Gençliği, DYG, DHF, Ankara Anarşi Ekim Gençliği / Çukurova Üniversitesi Tüzük değişikliğine dair ikinci önergenin
sonucunda “her 5 Genç-Sen üyesine 1 delege”
düşecek biçimde delegasyon sistemi ile Genel Kurul’a
gidilmesine karar verildi. 5. Genç-Sen Genel
Kurulu’nun 10 Aralık tarihinde yapılması kabul edildi.
Geleceğimiz için metal greviyle dayanışmaya! Tüzük önergelerinin ardından Temsilciler
Meclisi’nin önergesi sunuldu. Birçok konu üzerine
önerilerde bulunan önerge, şube ve il meclislerine
Birleşik Metal-İş Sendikasına üye metal işçileri işçi-emekçi çocuklarının eğitim hakkını ellerinden dayanmadan, temsilcilerin bireysel tartışmaları
“Metal işçileri tarih yazıyor” kararlılığıyla alanlardır. üzerinden hazırlandığından meşru görülmedi ve kabul
MESS’e başkaldırdılar. 22 Mart 2011 tarihinde Bizler genç komünistler olarak sınıf edilmedi.
Eskişehir Süsler Doruk fabrikasında greve mücadelesinin bir parçası olarak emek cephesini Genç-Sen’in merkezden yürütülen yerellere
çıkılmasıyla 20 yılın ardından tarihi bir adım büyütmeye çağırıyoruz. Geleceği, özgürlüğü ve dayanmayan işleyişini eleştiren, Genç-Sen’in yerellere
atılmış oldu. 24 Mart 2011 Perşembe (yarın) grev hakları için herkes metal işçileriyle dayanışmayı dayanması gerektiğini vurgulayan, Genç-Sen’in siyasal
pankartı Kocaeli’nde Standart Depo fabrikasında büyütmelidir. Metal işçileri kazanırsa biz de gençlik örgütleriyle yanyana gelmesinin sendika için
dalgalanacak. Metal işçileri şahsında işçi sınıfı, kazanırız. Metal işçilerinin yürüdüğü yol bizim sorun yaratabildiğinden tek başına yoğun bir faaliyet
MESS şahsında sermaye sınıfına karşı grev silahını yolumuzdur. Gençlik bu yolda safları örmesi, LGBTT’nin kendi ifade edebilmesi için
kuşanarak gücünü ortaya koymuştur. sıklaştırmalıdır. seçimlerde %10 kotası getirilmesi, birleşik
Türk Metal çetesinin imzaladığı kölelik Metal işçilerinin sesini üniversitelere, liselere mücadelenin gerekliliğinin önemi, Bandırma’nın şube
sözleşmesini kabul etmeyen Birleşik Metal-İş üyesi taşımalıyız. Üniversitelerden, liselerden eylemlerle olması vb önergeler sunuldu. Kürsüden sunulan, genel
metal işçilerinin çıktıkları yol kısmi bir hak dayanışmayı büyütmeliyiz. Grev alanlarına kurul için önceden veya salondan sunulan birçok
kazanımı mücadelesi değildir. Bu yolda emek ve gençliğin enerjisini, gücünü taşımalıyız. önerge TM’ye ertelenmiş oldu.
sermaye cephesi karşı karşıya gelmiştir. Metal Son olarak kendini tanıtan blok listeler ve bağımsız
işçilerinin haklarını gasbedenler eğitimi Ekim Gençliği adaylar için oylamaya geçildi.
ticarileştirenler, üniversiteleri sermayeye açanlardır, 23.11.2011 Devrimci Genç-Senliler
26 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Gençlik hareketi Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011

Gençliğin eğitim hakkını gasbetmek ve geleceğini karartmak için toplanıyorlar...

Haklarımıza göz koyanlara


İstanbul’u dar edelim!
“Uluslararası Yüksek Öğretim Kongresi: Yeni
Yönelişler ve Sorunlar Kongresi” TC Cumhurbaşkanı ‘Tehlikeli öğrenciler’ listesi
Abdullah Gül’ün “himayesinde” 27-29 Mayıs 2011 Ankara Hacettepe Üniversitesi yeni döneme
tarihleri arasında İstanbul Swissotel’de gerçekleşecek. ceza saldırısıyla başlamıştı. İlk dönem açılan
Kongre çağrısında,“Antik Yunan, Roma ve Osmanlı soruşturmalar uzaklaştırma ve cezalarla
İmparatorluğu’ndan günümüz Türkiye Cumhuriyeti’ne sonuçlanmıştı. Ancak okul yönetimi pervasızlıkta
uzanan farklı kültür ve medeniyetlerle birlikte iki eski sınır tanımıyor. Ardı ardına gelen soruşturmalarla
kıtayı birleştiren ve bu sayede barışın kenti olarak 1 günde üç soruşturmaya birden girmek zorunda
tarihte her zaman önemli bir yere sahip olan” ve bırakılan öğrencilerin savunma hakları da
“2010 yılının Avrupa Kültür başkenti” İstanbul’un soruşturma saatleri çakıştırılarak gasbediliyor.
yükseköğretim alanına dair “bilimsel” tartışmalara ev Kurulan soruşturma komisyonları adeta siyasi polis
sahipliği yapacağı belirtiliyor. gibi çalışıyor.
Kongre ile ilgili hazırlanan internet sitesinde Öğrencinin daha önce aldığı soruşturma-
kongrenin amacı şöyle anlatılmakta: “Kongrenin cezalar, kaçıncı sınıf ve kaçıncı senede olduğu,
amacı Türkiye ve dünyada yükseköğretim ile ilgili nereli olduğu gibi bilgileri toplanarak bu
yöneliş ve öngörülerin tartışılacağı bilimsel bir forum bilgilerden potansiyel “suçlu!” yaratma çabaları
oluşturmaktır. Yükseköğretim ile ilgili temel sorunların ise yukarıdaki iddiayı doğruluyor. Bu da yetmezmiş
tartışılması ve bu sorunlara yönelik çözüm gibi (yine siyasi polisin kullandığı bir taktik)
önerilerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Kongre komisyonda bulunan hocalar “pırıl pırıl
sonucunda Türk yükseköğretimi ile ilgili uygulanabilir, edilen öğrencilerin aynı mesleki yetkinlik düzeyine çocuklarsınız, kendinizi kullandırmayın,
inovatif ve stratejik yaklaşımların ortaya konulması sahip olması, yükseköğretim kurumlarının bu derslerinize çalışın, bu işler hep böyle başlar iki
amaçlanmaktadır.” kapsamda kendi yetkinliklerinin belgelendirilmesi, gün sonra kendinizi dağda bulursunuz vs..”
Kongrenin tartışma başlıkları ise şöyle ilgili değerlendirme kriterlerinin belirlenmesi, argümanlarla psikolojik birtakım manevralar
sıralanmaktadır: “Yükseköğretim felsefesi”, üniversitelerin bu kapsamda sıralanması” biçimindeki yapmayı da ihmal etmiyorlar. Açılan soruşturmalar
“Küreselleşme ve uluslararasılaşma”, “Girişimci ifadelerle, üniversitelerin ticari bir işletme getirilmesi ve verilen cezalar ise mektup olarak ailelere
üniversite, inovasyon ve Ar-Ge stratejileri”, hedefi ortaya konulmaktadır. postalanıyor. Senenin başında devrimci faaliyeti
“Yükseköğretimde kalite güvence sistemi”, Sermayenin ağzından düşürmediği mali özerklik de stant açma yasağıyla engelleyemeyen okul
“Yükseköğretim finansmanı”, “Üniversite, toplum, “Yükseköğretim finansmanı” başlığıyla tartışmalarda yönetimi emniyetle işbirliği içinde ‘tehlikeli
endüstri, iş dünyası ilişkileri”, “Üniversitelerin yer alıyor. Yükseköğretim kurumlarının devlet öğrenciler’ listesi hazırlayıp bu öğrencileri okuldan
yapılandırılması”, “Ortaöğretimden yükseköğretime bütçesinden aldığı payla ülke kaynaklarını uzaklaştırarak bu gayesine ulaşmak istiyor.
geçiş”, “Vakıf ve özel üniversiteler”, “Yükseköğretim tükettiğinden yakınılarak bu sorunun çözümü için Ekim Gençliği / Beytepe
ve öğrenci”. üniversitelerin eğitim ve pembe gelecek satarak kendi
Gerekçelendirmede bu tartışma başlıklarının, finansmanlarını sağlamaları beklenmektedir. İşte
sermaye ve hükümetinin üniversite özerkliğinden
İÜ’de gericilere müdahale
“değişen dünyada” üniversitelerin “değişmeyen”, İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüsü’nde 17
“günü yakalamayan” yanlarını dönüşüme tabi tutmak anladığı da budur. Kongrede bu çerçevede yapılacaklar
Mart günü ilerici ve devrimci öğrenciler Anadolu
hedefiyle oluşturulduğu ifade edilmektedir. Yani planlanacaktır.
Gençlik Derneği’nin gerici çalışmalarına
aslında Bologna Süreci ile politik çerçevesi oluşturulan müdahalede bulundu.
özelleştirme programı bu kongrenin temel gündemidir. Gençlik haklarının çalınmasına
Müdahale dinci gerici Saadet Partisi’nin gençlik
izin vermemeli! kolu olan AGD’nin 18 Mart Çanakkale ile ilgili
Her şey üniversiteleri şirketlerin arka yaptığı şoven bir kışkırtma nedeniyle gerçekleşti.
bahçesi yapmak için... Kongrenin tartışma başlıkları sermaye ve Merkez Kampüs yemekhanesine üzerinde İstiklal
uşaklarının eğitimi hangi “yönelişler”le düzenlemek Marşı’nın bulunduğu Anadolu Gençlik imzalı
Kongre ile ilgili yapılan gerekçelendirmede, sık sık istediklerini olduğu gibi ortaya koymaktadır. Açıktır ki afişlerin asılması üzerine, solcu öğrenciler
kullanılan üniversitenin toplumla bütünleşmesi sözkonusu olan gençliğin eğitim hakkı ve geleceğidir. yemekhane açılmadan afişleri indirdi. Orada
kavramı gerçekte şirketlerin üniversite ile Çünkü bu kongre gençliğin hak ve geleceğinin bulunan bir AGD üyesi de sözlü olarak uyarıldı.
bütünleşmesini anlatmaktadır. “… Sanayicilerin parababalarının önüne sürüleceği bir toplantı olacaktır. Uyarıda, “SP’nin de tıpkı AKP, CHP ve MHP gibi
üniversitelerden, üniversitelerin de sanayiciden Bu nedenle de gençlik eğitim hakkına ve gerici bir piyasa partisi olduğu, Türk-İslam sentezi
beklentilerinin ortaya konulması, bu kapsamda yasal geleceğine sahip çıkmak için bu Kongre’ye karşı ile toplumun uyuşturulmasına izin verilmesine izin
düzenlemelerin gerçekleştirilmesi” ifadeleri bu gerçeği sözünü söylemeli, müdahalesini yapmalıdır. Bunun verilmeyeceği” belirtildi.
başka bir yerde yalın biçimde ortaya koymaktadır. için hayatına ve geleceğine kastedenlerin buluşmasına Bu kişinin arkadaşlarını araması sonrası,
Başka bir yerde de“teknoloji transferi ofisleri ile izin vermemeli, eylemli bir mücadeleyle karşılarına yemekhanenin kapanmasına yakın AGD’li yaklaşık
üretilen teknolojilerin sadece akademik olarak çıkmalıdır. 15 kişilik bir grup özel güvenlik ve sivil polislerin
kalmaması ve ticarileştirilmesi yönünde yeni Bunun içinse şimdiden hazırlıklarına girişmeli, de eşliğinde yemekhaneye gelerek afişleri yeniden
olanakların değerlendirilmesi” sözleri ile noktayı sözünü ve eylemini tok biçimde söyleyeceği bir astı. Yemekhaneyi terk ederken de çıkışta siyasal
koymaktadırlar. mücadele programı çıkararak işbaşına koyulmalıdır. faaliyet yürüten öğrencilere sözlü sataşmada
Herbir tartışma başlığı da bu çerçevede bir anlam Bu çerçevde Kongre günü sokaklarda gençliğin bulundular. Bunun üzerine karşılık verilerek
kazanmaktadır. Örneğin “Yükseköğretimde kalite birleşik ve kitlesel yanıtını vermek yanında “nasıl bir gericiler püskürtüldü.
güvence sistemi” başlığı altında, akreditasyon, mesleki eğitim, nasıl bir üniversite?” sorusunun yanıtını Bir süre sonra toplanan ilerici-devrimci güçler
yeterlilik/yetkinlik, meslek içi eğitim vb konular arayacağı gerçek bir tartışma-mücadele kürsüsünü de yemekhanedeki afişleri söküp diğer fakülteleri de
tartışılacak. Bu başlıkta kullanılan, “Yükseköğretim kurmalıdır. gezerek buralara asılıp asılmadığını kontrol etti.
kurumlarında ortak kalite düzeyini yakalamak, mezun Ekim Gençliği Ekim Gençliği / İstanbul Üniversitesi
Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011 Devlet terörü Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 27

Şerzan Kurt
davasında erteleme
yaklaşan kitle içerisinde BDP Grup Başkanvekili
Bengi Yıldız ve KESK Genel Başkanı Döndü Taka
Çınar da bulunuyordu. Adliye önünde Şerzan’ın
katillerinin yargılanmasını isteyen kitle içerisinden bir
grup duruşmayı izlemek için mahkeme salonuna girdi.
Daha önceki duruşmalarda olduğu gibi bu “Katillerle aynı sofraya
duruşmada da bir kez daha sivil faşistler provokasyon
girişiminde bulundu. Polis barikatlarına yaklaşan bir oturan bizden değildir!”
kişi barikatlara Türk bayrağı asarak provokasyon
yaratmak istedi. Ancak başarılı olamadı. Gazi katliamının 16. yılında gerçekleştirilen
Şerzan’ı başından vurarak ölümüne neden olan anmanın ardından Gazi Cemevi yöneticilerinin Gazi
Aytekin İçmez’in tahliye talebi reddedilerek dava yine Emniyeti ile yemek yemesine yönelik tepkiler
19 Ocak, 16 Mart tarihlerinden sonra yine devletin sürüyor.
katliam tarihlerinden biri olan 6 Mayıs’a ertelendi. Yemeğin basına yansıması ve deşifre olması
Duruşma sonrasında açıklamalarda bulunan BDP üzerine şehit aileleri ve Gazili emekçiler katillerle
İl Yönetim Kurulu Üyesi İzzet Altun şunları söyledi: aynı sofraya oturanlara tepkilerini gösterdiler.
“16 Mart yine kara bir tarih olarak karşımızda. Bizler Yemeğe katılanların hiçbir şekilde şehitleri, şehit
her zaman savaşa, katliamlara, baskı ve zulme hep ailelerinin ve emekçi Gazi halkını temsil etmediğini
Muğla’da polis tarafından katledilen Şerzan karşı olduk, bundan sonra da karşı olmaya devam ifade eden Gazililer gerçekleştirdikleri eylemlerle
Kurt’la ilgili açılan davanın 4. duruşması 16 Mart edeceğiz. Başka Halepçeler, Beyazıtlar, Şerzanlar yemeğe katılanları istifa etmeye ve yaptıkları
günü Eskişehir’de yapıldı. Davada herhangi bir yaşanmasın diye eşitlik, barış ve kardeşlik için davranışın bedelini ödemeye çağırdılar.
gelişme olmazken tutuklu yargılanan polis Aytekin mücadele edeceğiz.” BDSP, DHF, Partizan, ESP, PDD, Devrimci
İçmez’in tahliye istemi de reddedildi. Şerzan Kurt geçiğimiz yıl 11 Mayıs günü sivil Hareket, Alınteri, Halkevleri, TKP, Gazi Dersim
Duruşma için Şerzan’ın arkadaşları sabah faşist saldırıların ardından polis kurşunuyla Derneği, Gazi Pir Sultan Abdal Cemevi Derneği’nin
saatlerinde adliye önünde toplandılar. Sayıları 300’e katledilmişti. çağrısıyla 19 Mart akşamı eski karakolda toplanan
Gazili emekçiler burada “Katillerle oturan bizden
değildir / Gazi Halkı” imzalı pankart açarak
yürüyüşe geçtiler. Yürüyüş de ilk olarak 75. Yıl
Aklama duruşması başladı Mahallesi Muhtarlığı’nın önüne gelindi.
Burada yapılan konuşmalarda “Katillerle aynı
Antalya’da “dur” ihtarına uymadığı iddiasıyla 18 sofraya oturarak şehitlerimizin yarattığı değerleri
yaşındaki Çağdaş Gemik’i kurşunlayarak katleden kişisel çıkarları için pazarlık malzemesi haline
polis Mehmet Ergin hakkındaki kararın, Yargıtay 1. getirenler, hiçbir şekilde şehitlerimizi ve gazili
Ceza Dairesi tarafından bozulmasının ardından emekçileri temsil etmemektedir. Katillerle oturan bu
davanın yeniden görülmesine 22 Mart günü işbirlikçiler er ya da geç yaptıklarının hesabını
başlandı. verecektirler. Sizleri bu işbirlikçilerden hesap
Sermaye devletini ve onun eli kanlı katillerini sormaya şehitlerimize ve değerlerimize sahip
aklama görevi üstlenen yargı, Çağdaş Gemik’in çıkmaya davet ediyoruz” denildi.
katili polis hakkında yerel mahkemece verilen Buradan Dörtyol’a, ardından Zübeyde Hanım
kararı bozmuş, Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Gemik’i Mahallesi Muhtarlığı’na oradan da Gazi Cemevi
ensesinden vuran polisin, ‘olası kastla adam önüne gelindi. Yemek yiyenlere istifa çağrısı
öldürme’ suçundan değil, ‘kasten yaralama yapıldı. Ardından Gazili bir emekçi söz alarak
suçundan’ “cezalandırılmasına” karar vermişti. Cemevinin ve muhtarların “biz oraya sadece durum
PVSK ve TMY ile öldürme yetkisiyle donatılan değerlendirmesi yapmaya gittik devlet bizi oyuna
polisi koruyan düzen mahkemesi bu karar ile katil getirdi” söylemlerinin yalan olduğunu ifade etti.
polisin cezasının yarı yarıya indirilmesine olanak Karakolda katillerle yenilen yemeğin ifade edildiği
sağlayacak. gibi aniden gelişmediği, günler öncesinden
Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde planlandığı vurgulandı.
başlayan duruşmaya Çağdaş Gemik’in babası Eylemin devamında bir şehit yakını söz olarak
Haşim Gemik ve annesi Sevgi Efe’nin yanısıra konuşma gerçekleştirdi. “Katillerle aynı sofraya
Antalya Özgürlükler Derneği, Ezilenlerin Avukat Münip Ermiş, Yargıtay’ın bozma kararındaki oturanlar şehitlerimize ihanet etmiştir” diyerek
Sosyalist Partisi, Sosyalist Parti, ÖDP, Eğitim-Sen, çelişkilere dikkat çekerek şunları söyledi: yaptıkları davranışın bedelini ödetme çağrısı yaptı.
Avukat Behiç Aşçı ve yazar Temel Demirer de “Yargıtay 1. Ceza Dairesi bozma kararında, Şehit yakınının yaptığı konuşmanın ardından
katıldı. ‘Hayati bölgeler hedef alınarak ateş edildiğini basın açıklamasına geçildi. Açıklamada devletin
Kurumlar adına yapılan basın açıklamasında gösteren kesin ve yeterli kanıt bulunmadığı katliamcı kimliğine değinildi. AKP hükümeti eliyle
şunlar söylendi: “Bu kanlı utanç tarihinden güç anlaşılmıştır’ ifadesini kullanarak yaralama sonucu hayata geçirilen Kürt açılımı ve Alevi açılımı ile
alarak Çağdaş’ı vuran polis, ellerinin sıcak ölüme neden suçundan cezalandırılmasını yani devletin kendi Kürt’ünü, Alevi’sini yaratmaya
tutulmasından güç alarak tetiği çekti. Bugün de bu cezanın 6 yılın altına indirilmesini istemektedir. çalıştığı vurgulandı. Katillerle aynı sofraya
mahkeme ile adalet mekanizması onun cezasını tüm Oysa aynı daire, bu polisin kesinlikle elini beline oturanların devletin bu kirli oyununun bir parçası
insanlığın gözüne baka baka düşürmeye, serbest atıp silah çıkarma yetkisi olmadığını söylemektedir. olduğu vurgulandı.
bırakılmasının yolunu açmaya çalışıyor” Daire bir taraftan ‘Sanık mağdura doğru iki el ateş 500 kişiye yakın katılımın olduğu yürüyüşe
etmiş ve sanık ensesinden aldığı tek kurşunla Dersimli sanatçı Mehmet Ekici, yerel sanatçı Hasan
Karar çelişkili ölmüştür’, diğer taraftan ise ‘Hayati bölgeler hedef Ali Esenler, Alibeyköy PSAKD’den ve Okmeydanı
alınarak ateş edildiğini gösterir yeterli kanıt yoktur’ Munzur Çevre Derneği’nden temsilciler katılarak
Duruşmanın ardından basına açıklama yapan demektedir” destek verdiler.
Kızıl Bayrak / GOP
28 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Röportaj Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011

T. Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa Servi ile konuştuk...

“Söz, eylemle bütünleştirilmeli”


- Geçtiğimiz haftalarda Türk-İş’e bağlı sekiz “Ontex işçilerinin mücadelesine
sendika genel merkezi olarak bir deklarasyon destek verilmeli”
yayınladınız. Sendikalar olarak bu deklarasyonla
neyi hedefliyorsunuz? Bu sendikaları biraraya - Türk-İş’e bağlı sendikalar olarak “Nerede bir
getiren şey nedir? direniş, nerede bir mücadele varsa orada olacağız”
- Güncelden yola çıkarak baktığımızda AKP diyorsunuz. Bu direnişlere nasıl sahip çıkacaksınız?
iktidarı işçi ve emekçilerin uzun mücadeleler Örneğin Ontex işçilerinin direnişine bu sendikalar
sonucunda kazanmış olduğu hakları tek tek geri sahip çıkacaklar mı?
alıyor. Kendisi gibi düşünmeyen sendikalara da - Şu anda farklı bölgelerde direnişler var. Küçük
yaşam hakkı tanımıyor. “Ya benim gibi düşüneceksin küçük direnişlerin merkezileştirilerek gündeme
ya da senin yaşam hakkın yok” diyor. Bu yüzden oturtulması gerekiyor. Her sendika kendi bazında
Türk-İş Genel Kurulu’na giderken kazanılmış hakları hareket ediyor. Her sendikanın kendi başına hareket
koruyabilmenin ve yeni haklar elde edebilmenin yolu etmesiyle tek başına sonuç almak mümkün değil.
da mutlaka ortak mücadeleden geçmektedir. Direnişleri bütünleştirmeye yönelik adımlar atmamız
Bu anlamda ilk etapta belediyelerde Hizmet-İş gerekiyor. Direnişte olan işyerlerini ziyaret edeceğiz.
Sendikası’na geçişler gündeme getirildi. O dönemde Somut olarak şu gün, şu tarihte, şu işyerini ziyaret
Belediye-İş Genel Başkanı Nihat Yurdakul “Kendi etme durumu yok. Mutlaka biraraya geleceğiz.
örgütlülüğümü koruyabilmem açısından mutlaka suskunluğu yeğledi. Korumacı bir mantıkla var olan Dileğimiz bu direnişleri bütünleştirmek ve
Mustafa Kumlu’nun yanında yer almam gerekir” üyelerini kaybetmeme adı altında AKP’nin sahiplenmektir. Ontex’teki işçilerin durumu biraz
demişti. Pratik süreç de gösterdi ki, Türk-İş yıpranmaması temelinde çaba harcadı. Bununla ilgili daha farklı. Oradaki arkadaşların yapılan toplu
yönetiminde onlarla beraber olmasına rağmen gelen mutlaka birşeyler yapmamız gerektiğini söyledik. sözleşmeye tabanın da iradesini yansıttıklarını
saldırının önüne geçemedi. O zaman ne olması Bu çerçevede ayrıca DİSK ve KESK’e bağlı görüyoruz. Biz de, tabanın söz ve karar hakkı
gerekiyor? Mevcut örgütlülüğümüzü koruyabilmenin, sendikalarla beraber Ankara’da bir miting yapacağız. ilkelerini savunan sendikalardan bir tanesiyiz.
kuralsız çalışmanın olduğu işyerlerini Sendikalaşma nedeniyle yoğun bir işten atma saldırısı Tabanın iradesini toplu sözleşmeye yansıtma
örgütleyebilmenin yolu da gücümüzü birleştirme ve yaşanıyor. Trakya’da, İstanbul’da ve değişik konusunda mutlaka arkadaşların haklı mücadelesine
kendi gücümüze dayanmaktan geçer. Baskıları ancak bölgelerde mevcut hakları koruyabilmenin ve insanca destek vermemiz gerekir. Bunu sözle değil,
bu şekilde püskürtebiliriz. çalışabilecek bir ortamı yaratabilmenin yolu da eylemimizle bütünleştirmemiz gerekiyor.
Yakın dönemde İstanbul Büyükşehir mücadeleden geçiyor. Örneğin Deri-İş olarak, 2008
Belediyesi’nde anakentte örgütlü olan Belediye-İş’ten yılında Desa Deri’de kuralsız çalışmaya karşı “Sendikal bürokrasiyle mücadele edilmeli”
Hizmet-İş’e geçme yönünde yoğun bir baskı başlattığımız bir mücadele var. İlk etapta yoğun
uygulandı. Biz emekten yana olan kesimlerin bu tür saldırılarla karşı karşıya kalmıştık. Hatta sendikamızı
baskılara karşı sessiz kalmayacağını dile getirdik. “illegal örgüt” olarak lanse ettiler. Bu saldırıları geri - Ontex örneğinde de görüldüğü gibi sendikal
Sekiz sendika olarak, Belediye-İş’e yönelik baskıları püskürtebilmenin yolu da kararlı bir duruş bürokrasi bugün şube yönetimlerine kadar inmiş
protesto ettiğimizi, Belediye-İş’in mücadelesinin sergilemekten geçmektedir. Sessiz kalınması halinde bulunuyor. Tepesinden şubesine kadar bu anlayışın
yanında yer aldığımızı söyleyerek belediye önünde saldırılar daha da yoğun yaşanacaktır. Ulusal ve temelinde ne var?
basın açıklaması yaptık. uluslararası düzeyde yürüttüğümüz kampanya - Bugünkü sendikal anlayış işçilerin taleplerine
Kuralsız, güvencesiz çalışma alabildiğine yaygın sonucunda işveren bir protokol yapmak zorunda yanıt vermiyor. Bugün sorun mevcut statükoyu
olduğu bir süreçte sendikaların görevi mutlaka tüm kaldı. Ancak bir süre sonra siparişlerinin geri korumaya indirgenmiştir. Güvencesiz, kuralsız
toplumun güvenceli çalışması temelinde çaba gelmesiyle tekrar aynı davranışını sürdürdü. Şu çalışan işçileri örgütleme yönünde önüne bir program
harcamaktır. Güvenceli çalışan işçilerin haklarını aşamada ise iki arkadaşımız Düzce’de direnişteler. koyamamaktır. Her işkolunda, her sendikada
kaybetmemesinin yolu güvencesizlerin de Yine Trakya’da Grup Suni Deri’de arkadaşlarımız üyelerini koruma durumu var. Bu krizden çıkmanın
örgütlenmesinden geçer diye düşünüyorum. Toplu direnişteler. Petrol-İş Sendikası’nın direnişleri var. yolu da yeni alanlar açmaktır. Örneğin geçmişte biz
sözleşmelerde geçmiş dönemlerde kriz arkasına Hedefimiz, bu direnişleri mümkün olduğu kadar Düzce’de örgütlenmeye gittiğimizde diğer
sığındılar. Birtakım hakları toplu sözleşmelerde geri bütünleştirmektir. sendikalara da çağrı yapmıştık. Orada iş kollarını
aldılar. Metal ve tekstil işkolunda bunlar yaşandı. Bu yüzden bundan sonraki süreçte sadece mevcut ayırmaksızın tüm sendikaların ortak mücadele etmesi
Deri işkolunda yaptığımız sözleşmelerde de hakları korumak yerine güvencesiz milyonları da gerekir. Ancak böyle sonuç alabiliriz demiştik.
işverenler hep tekstil ve metal işkolundaki örgütlemeyi önümüze koymamız gerekiyor. Bizim Geçmişte sendikalar çekimser davranmıştı. Eğer
sözleşmeleri örnek gösterdiler. Buradaki mevcut asıl hedefimiz sendikalı olan %5’lik kesimin dışında ortak hareket etmiş olsaydık farklı olurdu. Israrlı ve
ikramiyelerden geri adım atıldığı, esnek çalışmanın kalanlar olmalıdır. Geçmişte Türk-İş genel kararlı olunca bu saldırıların geri püskürtülebileceğini
dayatıldığı söylendi. Biz mevcut haklarımızı uzun kurullarında da bunu söylemiştik. Kamudaki gördük. Bizim esas sorunumuz budur. Sendikaların
süre çadırlarda, direnişlerde elde ettik. Bunun geri işyerlerinde sendikalı işçi sayısı geriye doğru işkolu ayırmaksızın ortak hareket ederek rahatlıkla
verilmesi mümkün değil. Geçmiş toplu sözleşmelerde gidecek. Tek çözüm özel sektördeki çalışanların kuralsız çalışmanın ortadan kaldırılması noktasında
esnek çalışmayı koymadık. Bu dönemde de gerek örgütlenmesidir. Biz de örgütlenme yol açılabileceğini düşünüyorum. Düzce’de tüm
ikramiyelerin gasp edilmesiyle ilgili gerekse de yeni komisyonundaydık. Pilot bölgelerin tespit edilmesi ve işverenler DESA işverenini ziyaret ettiler. Tüm
işçi alımında patronların talepleri var. Bunu tekstilde sendikaların ortak olarak büro açması ve sendika gücümüzle yanınızdayız dediler. Küçük olsun benim
hayata geçirdiler. Eski işçiler “bizim haklarımıza aidatının 1/4’ünün ise sendikaya üye olup işten atılan olsun anlayışından vazgeçmediğimiz sürece bu
dokunmuyor” diye düşündüler ama bir süre sonra işçilere ödenmesi önerisi Türk-İş Genel Kurulu’nda saldırıları geri püskürtemeyiz. Bugün sendikal
eski işçi kalmadı. 120 günlük ikramiye alan işçi karar altına alınmasına rağmen bu karar uygulanmadı. bürokrasi bu direnişleri büyütmeyi değil tam tersine
çıkarıldı. 75 günlük ikramiyeyle yeni işçiler alındı. Biz 100 günü aşkın süredir direnişteyiz. Bir gün bastırmayı hedefliyor. Emekten yana olan kesimlerin
Mevcut hakları korumanın dışına çıkamıyorsak zahmet edip ne ziyaret etme olayı var ne de tüzük de sendikal bürokrasiye karşı mücadelelerini
elimizdeki hakları da korumamız mümkün değil. gereği bir dayanışma içerisinde bulunuyorlar. Onların birleştirmeleri gerekiyor. 3 Nisan’da yapacağımız
Daha önce de, AKP iktidarının saldırılarına ve torba mantığıyla hareket edersek bu saldırılara boyun eylemde buna uygun davranış sergilememiz
yasaya karşı sessiz kalınmaması gerektiğini, emek eğmek gerekir, hükümetin yaptıklarını doğru kabul gerekiyor. Herkes samimi davranırsa buradaki bu
kesimleriyle birleşerek alanlara çıkılması gerektiğini etmek gerekir. Türk-İş yönetimi böyle bir tavır mücadele de 1 Mayıs’a olumlu bir şekilde yansır.
ortaya koymuştuk. Ancak mevcut yönetim içerisinde. Kızıl Bayrak / İstanbul
Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011 Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 29

3 Nisan eylemi ve sendikal


birlik üzerine...
Geçtiğimiz hafta, biraraya gelen 20 civarındaki
sendika ve meslek odası “güvencesizliğe ve
taşeronlaştırmaya karşı” 3 Nisan’da Ankara’da bir
eylem yapacaklarını açıkladılar. Kararın altında imzası
bulunan örgütler şunlar: DİSK’e bağlı Birleşik Metal-
İş, Dev Sağlık-İş, Nakliyat-İş, Limter-İş, Sine-Sen,
Dev Maden-Sen, Sosyal-İş, Emekli-Sen, Basın-İş;
Türk-İş’e bağlı Petrol-İş, Hava-İş, Tek Gıda-İş,
Belediye-İş, TÜMTİS, Deri-İş; KESK’e bağlı Eğitim-
Sen, SES, Haber-Sen; Türk Tabipleri Birliği ve Enerji-
Sen. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası ve Spor-Sen
de bu eylemi desteklerini bildirdi.
Sendikalar adına ortak basın metninde,“Bizler tüm
bir hayatın güvencesizleştirilmesine, esnek
çalıştırmaya, taşeronlaştırmaya, sendikasızlaştırmaya
karşı direnenler, mücadele edenler olarak,
omuzlarımızın ve yüreklerimizin üzerinde yükselen bu
süreci bilinçle ve dayanışmayla donatmak amacıyla
ortak taleplerimizi ortaya koymak için yeni bir adım
daha atıyoruz. 3 Nisan’da Ankara’da buluşuyoruz”
denildi. Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin ise bu
birlikteliğin 3 Nisan’da bitmeyeceğini ve ilerleyen yapamaz, hedeflenenler iyi niyetten öteye gidemez. sendikalar aynı kaygıları ifade etmekteydi. Ancak
günlerde süreceğini belirterek, 1 Mayıs’ta ve seçim koşullar ve olanaklar oldukça elverişliyken üst kademe
sonrasında da beraber olacaklarını ifade etti. Geçmiş deneyimler aşılmadan bürokratlarına karşı bir direnç oluşturulamamıştı.
Açıklamada da belirtildiği üzere bu adım oldukça Ayrıca değinmek gerekir ki, güvencesizliğe karşı öne
geleceğe yürünemez
geniş bir kesimi içine alması bakımından önemli bir çıkan TEKEL direnişini yarı yolda bırakan Tek Gıda-İş
adımdır. Güvencesizleştirme, sendikasızlaştırma vb. yönetiminin de bu birliktelikte yer alması ayrı bir soru
Geçmişte de çeşitli dönemlerde böylesi
saldırıların yoğunlaştığı bir süreçte sendikaların işaretidir. Zira bu mücadeleye ne katacağı, geçmiş bir
birliktelikler için biraraya gelinmiş, bir dizi eylem
biraraya gelerek eylem kararları almaları önemlidir. yıla bakılarak rahatlıkla anlaşılabilir.
örgütlenmiştir. Ancak bu süreçlerin hemen hepsi sınıf
Ayrıca eylemli bir mücadele süreci örmenin özel bir
mücadelesinde ilerletici bir rol oynamadan büyük
ihtiyaç olduğu da kesindir. Çünkü Türkiye işçi sınıfı Devrimci sınıf mücadelesini yükseltelim!
ölçüde fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Eğer “yeni” bir
için tarihi önemde kayıpların yaşandığı bir dönemden
dönemden bahsediliyorsa, yapılması gereken bu
geçmekteyiz. Torba yasası adı altında kazanılmış
geçmişin eleştirel bir değerlendirilmesini yapmakla işe Sonuç olarak böylesi üstten birlikteliklerin
haklar gasbedilmiş, çalışma koşullarında kuralsızlığı
başlamaktır. Böyle bir değerlendirmenin yapıldığına ve akıbetine dair pek çok deneyim vardır. Bu
ve güvencesizliği getiren uygulamalar ne yazık ki
bunun oluşturulan birlikteliğin bilincine ne kadar birlikteliklerin işçi hareketinin önündeki tıkanan
sorunsuzca yasallaştırılmıştır. Kuşkusuz sermaye
yansıdığına dair yapılan açıklamalarda bir bilgi yoktur. yolları aşma konusunda ne derece işlevli oldukları da
cephesindeki bu rahatlık, işçi hareketinin bugünkü
Öte taraftan biraraya gelen bu sendikal platform bilinmektedir. Bu nedenle bir kez daha vurgulamak
bilinç, örgütlenme düzeyi ve mücadelesinin niteliği ile
kendisini, konfederasyonların mevcut çizgisinden gerekir ki, devrimci bir işçi hareketi geliştirilmeden,
ilgilidir.
hangi farklılıklarla ayırdığını da net bir şekilde ifade güvencesizlik ve geleceksizlik getiren saldırıları
20 sendika ve meslek odasının birlikteliği sonucu
etmelidir. “İleri” bir duruşu temsil etme iddiası durdurmanın ve genel olarak toplumu saran karanlık
alınan 3 Nisan eyleminin ön hazırlık sürecinde
taşıyanlar, “geri” olanı işçi ve emekçiler önünde tablodan kurtulmanın yolu yoktur. Kurtuluşun yolu,
yansıyanlar ise, bu birliğin ortaya koyuduğu iddiaları
mahkum etmek zorundadırlar. taban iradesini ve gücünü açığa çıkartarak devrimci
zayıflatmaktadır. Eğer 3 Nisan eylemi, mücadelede bir
Çok değil bir yıl önce TEKEL direnişi ile gelişen sınıf mücadelesini yükseltmekten, işçi sınıfını,
ilk adım niteliğinde olacaksa bu da ancak ciddi bir
bir süreç yaşandı. Genel grev söyleminin tabanda sıkça bağımsız sınıf çıkarları doğrultusunda örgütlemekten
çalışma ölçüsünde mümkündür. Aksi halde bu eylem
dillendirildiği, bu nedenle de, göstermelik de olsa geçmektedir. Bunu başarmanın yolu ise, sendika
önü-arkası olmayan bir Ankara eylemi olmanın ötesine
konfederasyonların biraraya geldiği ve 26 Mayıs yöneticilerinin yanyana gelmesinden değil, asıl olarak
geçemeyecektir.
tarihinin genel grev için seçildiği sürecin üzerinden bir tabandan öncü işçi ve emekçilerin mücadeleyi
Şu durumda sınıf mücadelesinde en büyük sorun
yıl bile geçmedi. Bu eylemin de temel hareket omuzlama iddiasıyla birleşmesinden geçmektedir. Bu
da, mücadele ile hak alma iradesi arasındaki bağların
noktasının güvencesizliğe karşı olduğu düşünülürse, yapılabildiği ölçüde de böylesi birlikler gerçek işlevini
kopmuş olmasıdır. Eylemli süreçler hedeflerine uygun
dediklerimiz daha iyi anlaşılabilir. O zaman da aynı yerine getirebilecektir
bir bilinç, anlayış, sorumluluk ve pratik kararlılıkla
birleştirilememektedir. Bu durumda da sonuçsuz ve bir
yerden sonra da ilginin düştüğü merkezi eylemler
olmaktadır. Casper işçilerine destek
Bunun aksi ise fabrika temelli çalışmalar ile militan
bir mücadele hattını birarada ele alabilmektir. Bu İstanbul Ümraniye’de kurulu Casper Ağı (BİÇDA) 18 Mart günü yaptıkları ortak
hattan ilerlendiğinde gerçek anlamda birleşik ve sonuç Bilgisayar’da çalışırken DİSK’e bağlı Birleşik açıklama ve Maslak’taki plazalar bölgesinde
alıcı bir mücadelenin imkanları da elde edilmiş olur. Metal İşçileri Sendikası’nda örgütlendikleri için gerçekleştirdikleri bildiri dağıtımı ile Casper
Bu nedenle tek başına 20 sendikanın yan yana gelmesi işten atılan Casper işçileriyle dayanışma büyüyor. işçilerinin direnişiyle dayanışma çağrısı yaptılar.
yetmemektedir. Önemli olan işyeri-fabrika zemininde, Beyaz yakalı işçiler direnişçi işçilerin yalnız Banka, sigorta, finans, çağrı merkezi, bilişim,
tabanın iradesini açığa çıkartacak yol ve yöntemler olmadığını belirterek direnişle dayanışma çağrısı iletişim, plaza çalışanlarını Casper işçileriyle
geliştirmektir. Bunu da kararlı bir eylem hattıyla yapıyorlar. dayanışmaya ve Casper Bilgisayar ürünlerini boykot
birleştirebilmektir. DİSK’e bağlı Bank-Sen, Plaza Eylem Platformu etmeye çağıran imzacılar, Casper işçileri ve grev
Kısacası tabanın iradesine ve gücüne dayanmayan (PEP), Çağrı Merkezi Çalışanları Derneği (ÇMÇ- sürecine girecek metal işçileriyle dayanışma
her birliktelik ismi geçen sendika sayısı ne kadar fazla DER), Bilişim ve İletişim Çalışanları Dayanışma çalışmalarını süreklileştireceklerini belirttiler.
olursa olsun, sürece kendi rengini verecek etki
30 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Güncel Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011

Emek örgütleri: Susmayacağız! Ankara’da ‘özgürlük’


yürüyüşü
Gazetecilere Özgürlük Platformu,
İstanbul Taksim’de gerçekleştirdiği kitlesel
yürüyüşlerin ardından taleplerini bu kez
Ankara sokaklarına taşıdı. Ankara’da 19
Mart günü gerçekleştirilen eylemde
“cezaevlerindeki gazetecilerin özgür
bırakılması” ile “basın ve ifade özgürlüğünü
kısıtlayan yasa hükümlerinin değiştirilmesi”
talepleri dile getirildi.
Kolej Meydanı’nda toplanan çok sayıda
gazeteci Kızılay’a yürüdü. “Özgür basın
susturulamaz!”, “Özgür basın özgür
toplum!”, “Susma haykır, özgür basın
haktır!”, “Çeteciler dışarıda gazeteciler
içeride!” sloganlarının atıldığı yürüyüşte
gazetecilerin oluşturduğu kortejin etrafında
Gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın dikkate al‘ diye seslenirken, ülkemiz sokaklarında polis tüm gazetelerden oluşan zincir taşındı.
tutuklanmalarıyla beraber artan baskı politikalarına dikkat gazından göz gözü görmüyordu. Türkiye’de ‘ileri Kortejin başında “Özgür basın varsa, özgür
çekmek isteyen DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 18 Mart demokrasi‘ adı altında otoriter bir rejim kurulurken toplum vardır” pankartı yer aldı.
günü İstanbul, İzmir ve Ankara’da eylemler gerçekleştirdi. emekçilerin tarihe düştüğü ‘Sonun Mübarek Olsun‘ sözü Kızılay’a yaklaşıldığı sırada Gazetecilere
“Özgür, laik, demokratik ve bağımsız bir Türkiye için unutulmamalıdır.” Özgürlük Platformu’nun hazırladığı 68
şimdi susmanın değil ses çıkarmanın zamanıdır” AKP’nin, darbe dönemlerini aratmayan yöntemlerle, tutuklu gazetecinin resimleri açıldı.
sloganıyla gerçekleştirilen eylemlerin Ankara ayağında, her dönem baskı altında olan yurtseverlere, devrimcilere, Yürüyüşün ardından Kızılay’da SSK
Kolej Kavşağı’nda toplanılarak Sakarya Caddesi’ne emekçilere, gençlere, gazetecilere yönelik saldırıların ve İşhanı önünde basın açıklaması yapılırken
yüründü. Ortak açıklamayı TMMOB Yönetim Kurulu muhalefeti bastırmaya, sindirmeye yönelik baskı açıklamanın, ses düzeneği olan otobüsten
Başkanı Mehmet Soğancı okudu. İzmir’de de Konak politikalarının da hızını arttırdığının belirtildiği yapılmasına polis izin vermedi. Türkiye
YKM önünde toplanılarak Eski Sümerbank önüne açıklamada yeni bir otoriter yönetimin oluşturulduğu bir Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı ve
yüründü. sürece girildiği tespiti yapıldı. Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem
İstanbul’daki basın açıklaması ise Taksim Tramvay Açıklama şu sözlerle devam etti: Başkanı Ercan İpekçi, burada yaptığı
Durağı’nda gerçekleştirildi. Direnişçi Ontex-Canbebe “Üniversitelerde söz ve karar hakkı, kamusal, parasız, açıklamada 68 gazetecinin cezaevinde
işçilerinin de katılım sağladığı basın açıklamasına Hava-İş bilimsel, demokratik ve ana dilinde eğitim için mücadele olduğunu belirterek “Onlar onurumuz,
de destek verdi. eden gençlerin talepleri polis baskısıyla, gözaltılarla, onlar gururumuz” dedi.
Taksim’deki eylemde “SUSMAYCAĞIZ!” başlıklı tutuklamalarla ve iktidarın provokasyonları ile İpekçi, yargılanmaktan, tutuklanmaktan
ortak açıklamayı okuyan KESK Genel Başkanı Döndü susturulmaya çalışıldı. İktidarın iliştirilmiş yazarları korktukları için değil, halkın sesinin
Taka Çınar, AKP’nin sermaye yanlısı politikalarına dayalı gençleri ‘terörist‘ ilan ederek hedef haline getirmeye kısılmasından ve haber alma hakkının yok
saldırıları ile birlikte gündelik hayatın muhafazakârlaşması çalışmakta. edilmesinden endişe duydukları için bu
temelindeki baskılarını arttırarak sürdürdüğünü dile Sisteme muhalif olan ve halktan yana yayın yapan eylemin yapıldığını vurgulayarak özgürlük
getirerek sözlerine başladı. devrimci, yurtsever ve sosyalist basın helikopterli talebini haykırmak için sokaklarda
AKP’nin teşhir edildiği açıklamada şu ifadelere yer baskınlarla, cezalarla susturulmaya çalışılırken, şimdi de olduklarını ifade etti.
verildi: “AKP, emekçilere yönelik ‘Torba Yasa’ saldırısı ile AKP’nin düzenini ve cemaati eleştiren gazeteciler, Bir yıldan fazla süredir Diyarbakır
emperyalist sömürü politikalarının yarattığı işsizlik ve ‘terörist‘ ilan edilerek gözaltına alınmaktadır. AKP‘ye Cezaevi’nde bulunan Hawar gazetesinden
güvencesizliği yaygınlaştırdı. ‘Torba Yasa’ya karşı çıkan karşı olan herkesi ‘Ergenekoncu‘ ilan ederek, aslında Bedri Adanır’ın mektubunda “Vedat
emekçiler ise polis barikatı, cop ve gazla durdurulmaya gerçek ‘Ergenekon‘u aklamaya, ilgisi olmayanları da Kurşun’a verilen ceza Radikal’de çelimsiz bir
çalışıldı. itibarsızlaştırmaya çalışan bu yaklaşım artık ifade ve haberle geçiştirilmemeli. Ahmet Şık’ı da
Tayyip Erdoğan, Mısır halkının yoksulluk ve işsizliğe düşünce özgürlüğünü hedef almaktadır.” Günlük, Devrimci Demokrasi gibi gazeteler
karşı isyanı karşısında Mübarek’e ‘halkın taleplerini Kızıl Bayrak / İstanbul aynı düsturla savunabilmeli. Çünkü bu
savunma; hak ve özgürlüklerin,
demokrasinin savunulmasıdır” diye
yazdığını aktaran İpekçi, Türkiye’nin her
TMMOB’den miting çağrısı kültürden, her fikirden, her inançtan
yetişmiş değerlerine sahip çıkmaya ihtiyacı
TMMOB “Geleceğimiz için, halkımız için, olduğunu vurguladı.
ülkemiz için” diyerek 15 Mayıs 2011 Pazar günü Cezaevlerindeki 10 kadın gazeteciden
Ankara’da bir miting gerçekleştirecek. birisi olan Suzan Zengin’in mektubunda,
Mitingi gerçekleştirme nedeni olarak bir dizi sorun gazetede yayımlanan yazılarının bilgisayar
sıralayan TMMOB, bu sorun ve saldırılara karşı ortamındaki hallerinin örgütsel belge olarak
mücadele çağrısı yaptı. yasadışı ilan edildiğini belirttiğini söyleyen
TMMOB’nin yaptığı açıklamada mühendislik, İpekçi, Hükümet’e ve milletvekillerine
mimarlık, şehir plancılığı uygulamalarının ve “Gazetecileri potansiyel suçlu olarak
eğitiminin büyük tahribata uğradığı belirtilerek, gösteren yaklaşımlardan vazgeçin. Devletin
nitelikli işgücü olan mühendis, mimar ve şehir üst kademelerinde ortaya konan bu
plancılarının işsizlik oranının arttığına dikkat çekildi. suçlayıcı tutum, inanılmaz bir şekilde her
AKP iktidarı dönemindeki serbestleştirme, kademedeki ‘durumdan vazife çıkaran’
ticarileştirme yönündeki yasa ve mevzuat değişiklikleri görevlileri etkilemekte, basın ve ifade
ile tüm toplumu ve ilerici meslek kuruluşlarını otoriter özgürlüğü üzerindeki baskıların topluma
bir yapı içinde teslim alarak dönüştürme çabalarının nüfuz etmesine yol açmaktadır. Bu konuda,
TMMOB’yi kapsadığı söylendi. güvenliğinin iş sahibinin insafına bırakıldığına dikkat masumiyet karinesine uygun olarak daha
Mühendislerin kendi uzmanlık alanlarında iş çekildi. Kamu eliyle yürütülmesi gereken hizmetlerin titiz beyanlarda bulunmanızı istiyoruz” diye
yapamaz hale getirildiği belirtilerek kamu sağlığı ve de hızla taşeronlaştırıldığı belirtildi. seslendi.
Mücadele Postası
“Hiçbir şey için olmasa da çocuklarımız için...” Orhan İyiler’in anısına

Japonya’daki deprem ve tsunami felaketinin ardından


meydana gelen Fukushima Nükleer Santrali’nde yaşanan
radyasyon sızıntısı gözleri bir kez daha insanlık
düşmanlarına ve onların icraatlarına çevrilmesine neden
oldu.
Doğanın neden olduğu yıkımın sonuçlarına vurgu
yapılırken hafızalarımızı silmeye çalıştılar. Oysa ki bu
ilk değildi son da olmayacaktır…
- Temmuz 2008’de Fransa Tricastin Nükleer I
Santrali’nde 100 görevli radyasyona maruz kaldı. Bir dost gitti
- 2004 yılında Japonya Mihama reaktöründe buhar mavi atlası kucaklayarak.
patlaması sonucu 5 işçi hayatını kaybetti. Ve dört mevsim
- 30 Eylül 1999 tarihinde yine Japonya’da Tokaimura alev alev yanarak.
Işıtarak düştü göktaşımız
santralinde zincirleme reaksiyon başladı ve 2 çalışan
kararan yeryüzünü.
radyasyon sebebiyle hayatını kaybetti, 400’den fazla
Hasretti gözleri…
insan radyasyona maruz kaldı ve bakım masraflarını
Gülen gözlere.
üstlenmemek için güvenlik raporlarıyla oynandığı ortaya
çıktı.
II
- 26 Nisan 1986 Çernobil, Ukrayna, Belarus ve Ölüm de gerçek mi
Türkiye’nin Karadeniz kıyıları radyoaktif kirlenmeye eeyy ustam!
maruz kaldı ve bu kirlenmenin etkileri insan yaşamını Neden sığamadın göklere?
etkilemeye devam ediyor. Dar geldi biliyorum
Liste Rusya (1957), Pensilvanya (1979), İngiltere ateşten çemberi zulmün.
(1957) gibi ülkelerde meydana gelen radyasyon Kalemin ustura ağzı
sızıntılarıyla uzatılabilir. iki yanı keskin.
Bu kadar kaza ve radyoaktif sızıntıya rağmen nükleer Gerçeğin peşi sıra
santraller konusunda ısrarcı olmaları tesadüf olmanın raflardan indirdin;
ötesinde büyük şirketlerin kâr ve rekabet hırsından nükleer santral kurulmasıyla ilgili anlaşma her şeye kayıp gülün dosyasını…
kaynaklıdır. rağmen tamamlanmıştır. Üstüne üstlük Akkuyu Aradın…
Japonya’daki radyasyon sızıntısı gösteriyor ki santralinin 25 km. uzağında Ecemiş fay hattının aktif “İşte gerçek” dedin.
maliyetleri kısmak ve güvenlik teftişlerini arttırmaktansa olduğunun tespit edilmiş olmasına rağmen.
sermayelerini kutsamak, onlar için insanlığın felaketini Beri taraftan Başbakan Erdoğan’dan “evdeki tüpün III
engellemekten çok daha değerli. Japonya’nın, fay de riskli olduğu’’ açıklaması gelmiştir ve böylece Bizim için senin adın
hatlarının aktif olduğu bir ülke olduğu düşünülürse aymazlıkta sınır tanımadığını bir kez daha göstermiştir. çağlar ötesinden gelen
doğanın kapitalizm karşısında ne kadar masum olduğu Sonuç itibariyle işçi ve emekçiler hiçbir şey için görkemli bir ses…
anlaşılabilir. mücadele etmeseler bile çocuklarının hayatı için Ve hiç yitmeyecek
Olay dünyada bu kadar vahim iken Türkiye’de mücadele etmelidir! Dünyanın neresinde olursa olsun duyulacak bir nefes.
açılması planlanan santraller konusunda geri adım kapitalist sömürü düzeni insanlığı bir kez daha amansız Bir direniş çadırında
atılmamış, muhalefet ve iktidar el ele nükleer santrallere felaketler ve ölümle karşı karşıya bırakmaktatır. Doğanın “Bir Gün Bile Yaşamak”
karşı olmadıkları konusunda hemfikir olmuşlardır. değil sermaye düzeninin öldürdüğü bir kez daha tarih hocam sana has.
Çernobil’in etkileri Karadeniz kıyılarında hala kendini önünde kanıtlanmaktadır.
insanlar ve toprak üzerinde hissettirirken, Akkuyu’da IV
Bursa’dan bir okur
Şimdi kalbim dinamit kuyusu…
Yakında patlayacak.
Gözlerim, çocukların gülen gözlerine

“Ev işçisi kadınların örgütlenmesi lazım” senin anılarınla bakacak.


Çok zaman kalmadı bilmeliyiz.
Toprakta tohum…
Ağaçta tomurcuk:
Bundan 10 yıl önce, ev işine giden kadınlar, ev işine görenlerin, tepeden bakanların bizlerden tek farkı,
- Bil ki küçük çocuğum
gidiyoruz, demezlerdi, utanırlardı. Onlara verilen ad paraları. Bizler onların kirlettiklerini temizliyoruz. Bu
yine bahar gelecek.
onur kırıcıydı. Güzel bir isimleri yoktu, hizmetçi, düzen, her şeyi kirletti. İnsanı insana köle etti.
gündelikçi, bakıcıydı onların adı. O yüzden, gizli Hayatlarımızı bu kirli dünyaya mahkum etti. Uyanmak
V
giderlerdi işe. Oysa, onların yaptıkları da, diğer işlerden lazım, bilinçlenmek lazım. Ev işçisi kadınların Yaralı geyikler misali ben
farksız bir işti. Tek farkı, sigortasız ve güvencesiz örgütlenmesi lazım. Bilinçlenmeli, sorunlarımızı hangi çağıltıdan su içmeli…
çalışmalarıydı. tartışmalı ve örgütlenmeliyiz. Bizler Ümraniye İşçi Hangi çeşmelerde
Kimin umurunda, bizim sigortamız yok, güvencemiz Kurultayı’na bu çağrıyı taşıyacağız. yumalıyım yüzümü.
yok. Bir de tepeden bakarlar bize, hor görürler. Hor Ümraniye’den ev işçisi bir kadın Ustamın yüzü…
Yüzlerimiz.
Giden ustamız, yüzakımız.
EKSEN Yayıncılık Büroları Kemalpaşa Mh. Otel Asya yanı Vural Apt. No:2 D:3
İzmit / KOCAELİ Rahime Henden
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3 Çobançeşme
Tel: 0 (224) 220 84 92 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 19 94 25.02.2011

CMYK

You might also like