Professional Documents
Culture Documents
Kızılbayrak 2011 Sayı 12 25 Mart
Kızılbayrak 2011 Sayı 12 25 Mart
İÇİNDEKİLER
Kurultaylar ve sınıfın
mücadele gündemleri .. . . . . . . . . . . . . . 3
Kızıl Bayrak’tan...
Erdoğan: “NATO’nun ne işi var
Libya’da?” . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Gazetemizin yayına hazırlandığı saatlerde, günler
boyunca sahnelediği ikiyüzlülük oyununu sona
Bir yağma savaşı, iki farklı dünya . . . . 5
erdiren AKP hükümeti, emperyalist saldırganlığın suç
Emperyalist saldırı ortağı olduğunu ilan etti. Bunun için uşaklığı o kadar
protesto edildi.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 ileri götürdü ki meclisten tezkerenin çıkmasını dahi
Yüzbinler Newroz beklemedi. Öyle ki tezkere henüz meclisten
alanlarında buluştu!.... . . . . . . . . . . . . . . 7 geçmeden, savaş gemileri Libya'ya doğru hareket
ediyordu.
Newroz ateşi alanlarda harlandı!.. . . . . . 8
Tümüyle emperyalistlerin gerici sefil çıkarları
Düzenin ve CHP’nin uğruna gerçekleştirilen bu saldırganlığa ortak olma
sosyal demagoji ihtiyacı! ... . . . . . . . . . . 9 sorumluluğunu taşıyan ülke yönetenlerinin bu
İlk adımı Süsler Doruk işçileri attı.... . 10 tutumuna karşı mücadeleyi yükseltmek acil bir
Yaşasın grev, görevdir. Şu durumda mücadele henüz ileri bir düzey
yaşasın dayanışma!. . . . . . . . . . . . . . . . 11 kazanmamış olsa da, ortadaki tablo güçlü ve kararlı
bir ileri çıkışla bu zayıflığı gidermek için uyarıcı
Konak’tan Ontex’e direniş köprüsü . . . 12 olmalıdır.
PTT işçilerinden zincirli eylemi. . . . . . 13 Sözkonusu olan emekçi halkların hayatına ve
ÇEL-MER Çelik’te kirli oyunlar.. . . . . 14 geleceğine yönelik bir büyük saldırganlık girişimidir.
İşçiler kurultaylara yürüyor... . . . . . . . . 15 Emekçi halk isyanlarıyla düzenleri sarsılan
Emperyalist saldırganlığa karşı emperyalistlerle işbirlikçileri kendi çocukları olan
Kaddafi'nin zorbalığını bahane ederek inisiyatifi
Ortadoğu halklarıyla enternasyonal
yeniden ele almak istiyorlar. Böylelikle Libya
dayanışmayı yükseltelim! . . . . . . 16-17 üzerinden emekçi halk isyanlarının dalgasını
TKİP işçi sınıfını ve emekçileri göğüslemek istiyorlar. Bunun için de en az ülkedeki
emperyalist saldırganlığa ve savaşa karşı işbirlikçileri kadar mide bulandırıcı bir ikiyüzlülüğe talepleri için onbinlerle kurduğu çadırı, bir sabah
başvuruyorlar. Libya'daki şiddeti saldırı bahanesi operasyonuyla dağıttılar. Daha önce de diğer başka
mücadeleye çağırıyor!.. . . . . . . . . . . . . 18
yaparken, çıkarlarını tehdit ettiği ölçüde Yemen ve bazı yerlerde de benzer saldırılar gerçekleştirilmişti.
Arap dünyasında isyan Bahreyn'deki halk isyanlarını bizzat vahşice Bu son örnek dahi dışarıda emperyalist bir
dalgası sürüyor!. . . . . . . . . . . . . . . . 19-20 bastırıyorlar. saldırının ortağı olanların içeride ileri-devrimci
Bölgesel gericiliğin mızrak başı: İşte bunun için emperyalist saldırganlığa ve suç güçlere ve işçi-emekçilere yönelik zorbalığın dozunu
ortaklığına karşı mücadeleyi büyütmek günün en acil arttıracağının yeni bir kanıtıdır. Bu saldırganlığın
Suudi Arabistan. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21
görevidir. Emperyalist haydutlarla maşalarını ayrıca, halihazırda adım adım grev pankartlarını asan
Nükleer karşıtı protestolar bölgemizden süpürüp atmak için mücadeleyi metal işçilerinin grevini yasaklamaya kadar
ve görevlerimiz. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22 büyütmeliyiz. varabileceğini de unutmamak gerekir. Bu bir
Nükleer protestoları varsayım olsa dahi bu tür dönemlerde bu yöntemlere
*** başvurmanın kural haline getirildiğini de ifade
sürüyor...................................................23
edelim.
Almanya’da onbinlerin katıldığı coşkulu Dışarıda emperyalistlerin hesabına maşalığa İşte tüm bunlar ayrıca, içerisinde bulunduğumuz
Newroz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24 soyunan Amerikan uşakları, içeride de baskı ve dönemin olağanüstü niteliğini kavramak bakımından
Newroz ateşi kampüslerde. . . . . . . . . . 25 terörün dozunu arttırıyorlar. Şu saatlerde gelen bir uyarıcı olmalıdır. Dolayısıyla da bu bilinç ve ruhla
bilgiye göre polis güçleri Batman'da Kürt halkının her bakımdan uyanık ve çetin mücadelelere hazır
Haklarımıza göz koyanlara açtığı çadıra saldırdı. Kürt halkının hak ve özgürlük olmak durumundayız.
İstanbul’u dar edelim!... . . . . . . . . . . . 26
Şerzan Kurt davasında erteleme. . . . . . 27
T. Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa
Servi ile konuştuk. . . . . . . . . . . . . . . . . 28
3 Nisan eylemi ve sendikal
birlik üzerine...... . . . . . . . . . . . . . . . . . 29
Emek örgütleri: Susmayacağız! . . . . . . 30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm Yolunda
Kızıl Bayrak
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete
. .
Eksen Yayıncılık Molla Şeref Mahallesi,
Simsar Sokak, No: 5, D: 3 Fatih / İstanbul
ı l a r d a .
ç
Tlf. No: (0212) 621 74 52
t a p
e-mail: info@kizilbayrak.net
Ki
Web: http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.net
Baskı: SM Matbaacılık
Çobançeşme Mh. Sanayi Cd. Altay Sk. No 10 A Blok
Yenibosna / Bahçelievler / İSTANBUL /
Tel: 0 (212) 654 94 18
CMYK
Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3
Kurultaylar ve sınıfın
mücadele gündemleri
Komünistler önümüzdeki günlerde birçok kent mücadele deneyimleri bir başlık olarak ele alınıp temel bir görevdir. Bu, işçi sınıfının dikkatinin,
merkezinde işçi kurultaylarını topluyor. İstanbul’un tartışılacaktır. Bu deneyimlerin dersleriyle burjuva siyaseti ve parlamenter oyunlardan sınıf
dört temel sanayi bölgesinde, ülkenin en büyük donanmak, yarattıkları maddi ve moral kazanımlara mücadelesi görevlerine çekilmesi, burjuva politikası
sanayi havzalarından olan Gebze’de, en büyük metal dayanarak sınıf hareketine daha güçlü müdahaleleri ve partileri karşısında siyasal-örgütsel
sanayisini bağrında taşıyan Bursa’da, büyük sanayi gerçekleştirmek temel önemde bir gündem olacaktır. bağımsızlığının korunması demektir. Bu,
havzalarını barındıran İzmir ve Ankara gibi büyük Mücadelenin içerisinden gelenler, mücadele yoluna kurultaylarda öncü ve devrimci işçiler adına, kurulu
kentlerde, güneyin kalbi durumundaki Adana’da ve çıkmaya hazırlananlara deneyimlerini düzen karşısında devrim ve sosyalizm bayrağının
Orta Anadolu’nun sanayi merkezi olan Kayseri’de aktaracaklardır. Diğer taraftan, mücadelenin birleşik yükseltilmesi ve bağımsız sınıf tutumunun ortaya
gerçekleştirilecek kurultaylarda çeşitli işkollarından bir hatta ortaklaştırılması doğrultusunda yapılması konulmasında somut anlamını bulacaktır.
ve fabrikalardan işçiler buluşacaklar. Sorunlarını ve gerekenler konusunda ortak bir iradenin yaratılması Bu süreçte emek ile sermayenin karşı karşıya
mücadele gündemlerini tartışacak, ortak mücadele ve üzerinde durulacaktır. Bu bakımdan özellikle fabrika geldiği 1 Mayıs ise özel bir yerde durmaktadır.
örgütlenme konusunda çözüm yolları arayacak, temelli örgütlenmeler konusunda son dönemde ortaya Sınıfsal karşıtlıkların politik eksende görünür hale
adımlar atacaklar. çıkan örnekler üzerinde durmak son derece geldiği 1 Mayıs’ı tarihsel-devrimci özüne uygun bir
Ortaya çıkacak sonuçtan bağımsız olarak, ülkenin önemlidir. ÇEL-MER’den sonra Ontex deneyimi içerikte ve kitlesel bir katılımla kutlamak, dönemi
belli başlı sanayi kentlerinde eş zamanlı olarak örgütlenme sorununun kapsamını kavramak ve kazanabilmek bakımından son derece kritik bir
gerçekleştiriliyor olması dahi bu etkinlikleri önemli pratikte yapılacaklara örnek olması bakımından görevdir. Sermayenin sosyal-ekonomik yıkım
kılıyor. Çünkü bunlar işçi sınıfını örgütleme iradesini özellikle irdelenecektir. saldırılarına, emperyalist saldırganlık ve savaşa ve
ete kemiğe büründürmeye çalışan son derece net ve Kurultayların gündemlerinden biri de başlamış seçim aldatmacasına karşı işçi sınıfının 1 Mayıs
kararlı adımlardır. Anlamı ve değerleri buradan bulunan metal grevi olacaktır. Sınıf mücadelesinde alanlarında gücünü ortaya koyabilmesi büyük bir
gelmektedir. Zira önemli olan sorunları tespit etmek bir ileri çıkış yolu açabilecek, güç dengelerini işçi önem taşımaktadır. Bunun için 1 Mayıs’ı kazanmak
değil, mevcut güç ve olanaklara yaslanarak bu sınıfı lehine değiştirebilecek olanaklara sahip kurultaylarda ortaya çıkacak olan öncü-
sorunları aşmak için bir çözüm gücü ortaya olan metal grevinin coşkusunu ve kararlılığını devrimci sınıf iradesinin de başlıca hedefi
koyabilmektir. kurultay platformlarına taşımak, kurultayları olacaktır. Böylece kurultaylar sınıfı
Gelinen yerde işçi sınıfının mücadelesinin metal grevcileriyle dayanışma ruhunun örgütleme seferberliğinde işlevini yerine
önündeki engellerin neler olduğu konusunda yükseltildiği bir kürsü haline getirebilmek getirebilecektir.
tartışılacak pek az şey vardır. İdeolojik ve siyasal ihmal edilmemesi gereken bir
engeller, baskı ve yasaklar, sendikal bürokrasi ve tüm görevdir.
bunların büyüttüğü örgütsüzlük ve dağınıklık... İşçi Yukarıda belirttiğimiz gibi,
sınıfı hem sınıf mücadelesinin yakın dönem değişik kentlerde öncü ve
deneyimlerinden, hem de aralıksız süren saldırıların devrimci işçilerin yanyana
altında ezilerek bu gerçeği yeniden yeniden geldiği kurultaylar,
öğrenmektedir. Bu nedenle, bu sorunlara ilişkin gündemdeki siyasal
yapılan her vurgu, zaten bilinen bir gerçeği konularda da işçi sınıfı
yinelemenin ötesine geçemeyecektir. Dolayısıyla, adına tok bir tutum
sınıf devrimcilerinin kurultaylar süreciyle yapmaya ortaya koymak
çalıştıkları, engellerin ne olduğunu tartışmaktan çok, durumundadır. Bu
bu açık gerçeklerin bilinciyle çözüm yönünde kararlı konuda öne çıkan
adımlar atabilmek, bu doğrultuda etkin bir inisiyatif başlıklardan birisi
sergilemektir. Libya’ya yönelik
Elbette ortaya konulan iddia ve pratik seferberlik emperyalist
kurultaylar pratiği ile sınırlı değildir. Kurultaylar saldırganlıktır.
çalışmalardaki yoğunlaşmanın bir alt ayağı Kaddafi rejiminin
durumundadır. Sözkonusu olan işçi sınıfını eyleme zorbalığını bahane
geçirmek, hakları ve talepleri doğrultusunda örgütlü ederek Libya’ya
mücadele içerisine sokabilmektir. İşte bu nedenle saldıran, böylece
kurultaylar ön süreci kapitalistlerin saldırıları ya da halk isyanlarıyla
sendikal bürokrasi engeline karşı örgütlenen eylemler yara alan
ve direnişler süreci olarak şekillenmektedir. Eldeki Ortadoğu’daki
her türlü imkan ve aracın sınıfın eyleminin ve eylem egemenliğini
içerisinde örgütlülüğünün yükseltilmesi hedefine güçlendirmek ve
bağlanması bundan dolayıdır. Kurultaylar bu sürecin inisiyatifi yeniden ele
yeni bir düzeyde örgütlenmesinde temel bir işlev almak isteyen emperyalistler
üstlenmiş olacaklardır. ile onlara uşaklık eden ülke
Kurultayların bu işlevi yerine getirmesi demek, yönetenlerine karşı öfke ve
ülkenin değişik kentlerinde ortak hedeflerle mücadele kararlılığına sahne
örgütlenen işçi platformları olarak mücadelenin olmalıdır kurultaylar.
gündemlerine ilişkin tok yanıtlar üretebilmesi Siyasal sınıf tutumu almayı
demektir. Devrimci sınıf politikasının etkisi altında gerektiren çok önemli bir diğer
gerçekleştirilecek bu düzeydeki bir işçi etkinliğinden gündem ise 12 Haziran’daki
öncelikle beklenmesi gereken sonuç budur. Devrimci parlamento seçimleridir. Burjuva
ve öncü işçilerin kürsüsü olarak kurultaylar, siyasetinin işçi sınıfını mücadeleden
gündemdeki temel sorunlara dair de sınıf adına tutum alıkoyabilecek bir yoğunlukla
belirlemek ve bu tutumu güçlü bir mücadele iradesi faaliyete geçtiği bu dönemde, işçi
olarak ortaya koymak sorumluluğuyla yüzyüzedir. sınıfının seçimler ve parlamento
Bu çerçevede kurultayların yoğun bir gündemi konusunda her türden
vardır. Tek tek fabrikalardaki örgütlenme ve yanılsamadan uzak tutulması çok
4 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Gündem Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011
O halde Türkiye’nin
ne işi var NATO’da?
İnsanlık tarihi bir kez daha emperyalist-kapitalist
sistemin barbarlığına ve ikiyüzlülüğüne tanık oluyor.
Gerici rejimlere karşı ayaklanan Arap halkları
zulmün ve sömürünün her türlüsünü yaşarken oralı
bile olmayan, dahası bu rejimlere her türlü desteği
sunan emperyalistler inisiyatifi kaybetmemek için
yeni manevralar yapıyorlar. Bu da sadece
emperyalistlerin değil işbirlikçilerin de maskesini
düşürüyor.
Bu tabloda Türkiye’deki işbirlikçiler de rollerini
oynuyorlar. Bilindiği üzere Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, Libya’ya saldırı olasılığının gündeme
geldiği günlerde “NATO’nun ne işi var Libya’da?”
diyerek çıkışmıştı. Türkiye’nin bu tutumu güya
NATO’yu frenlemişti. Erdoğan konuya dair yaptığı
açıklamalarda saldırıyı desteklediği halde birden
“savaş karşıtı” bir “barış gönüllüsü” oluvermişti.
Gerek Erdoğan gerekse AKP hükümeti tarafından BM kararlarını hayata geçirmek ve uygulamak için, vardır.
ayrı ayrı yapılan açıklamalar Türkiye’nin Libya’ya en üst düzeyde etkinliğin sağlanması amacıyla Elbette emperyalizmin sadık işbirlikçilerinden
yönelik bir askeri harekete karşı olduğu yanılsaması NATO’nun eşsiz çok uluslu komuta ve kontrol böylesine tutumlar beklemek ancak safça bir hayal
yaratmaktadır. Ancak ortaya çıkan her yeni bilgi bu kapasiteleriyle olanak sağlanan ve ulusal katkıları olabilir. Davos’ta esip gürlemekle İsrail ile tüm askeri
yanılsamaya etkili darbeler vurmaktadır. Son olarak temel alan, Arap ülkeleri de dahil olmak üzere geniş siyasi antlaşmaları iptal etmek iki ayrı tutumdur.
NATO sözcüleri tarafından yapılan açıklamaya göre çaplı uluslararası çabayı gerektireceği yönünde Kürsülerde barışsever olmakla Afganistan’a asker
operasyona 16 savaş gemisi ve denizaltının görüş birliğine vardılar” denilmektedir. göndermek de öyle… Irak işgali ve Filistin halkı için
katılacağı, bunlardan 5 gemi ve bir denizaltının Böylesine kanlı işgal hareketlerinin planlanma gözyaşı dökenler “kahraman Amerikan askerlerine”
Türkiye’den gideceği açıklanmıştır. Ancak ne sürecinde perdenin arkasında nelerin yaşandığını, başarılar dileyebiliyorsa, kim inanır onlara? Ellerine
tesadüftür ki NATO’nun resmi ağızlardan hangi pazarlıkların yapıldığını kelimesi kelimesine bulaşan masum halkların kanını para ile silmeye
duyurusunu yaptığı bu gelişme TBMM’de yapılacak bilme imkanı yoktur elbette. Ancak meselenin özünü çalışanlara kim inanır? Kimi kandırabilir “NATO’nun
tezkere görüşmesi ile aynı zaman dilimine denk anlamak için de WikiLeaks benzeri itiraflara gerek ne işi var Libya’da?” sözleri?
gelmektedir. AKP grup başkan vekili Bozdağ yoktur. Bugün Libya’ya yönelik saldırganlığa Türk Sorulması gereken gerçek soru şudur: Bu
tarafından yapılan açıklamaya göre Libya’ya yönelik devleti katılmıyorsa eğer, bunun nedeni, 1989 topraklarda füze kalkanının, emperyalizmin savaş
silah ambargosunu denetleyecek NATO deniz yılından bu yana her sene verilen “Kaddafi İnsan üslerinin ne iş var? Elbette NATO’nun Libya’da ne
gücünde TSK unsurlarının da görev almasını öngören Hakları Ödülü’’ne layık görülen Erdoğan’ın işi olduğunu herkes bilmektedir. Peki Türkiye’nin
tezkere 23 Mart çarşamba günü TBMM’ye Kaddafi’ye şükran borcu olmasından dolayı değildir. NATO’da ne işi vardır?
sunulacak, 24 Mart günü de Genel Kurul’da Zira bugün Libya’yı bombalayan emperyalist
görüşülecektir. Yani tezkerenin meclisten önce ülkelerin Kaddafi rejimi ile ekonomik, askeri vb.
ABD’den geçtiği anlaşılmaktadır. ilişkileri de rayındaydı. Emperyalizmin politik
Bu gibi gerçekleri görmek için son yıllarda ilişkileri böylesine ikiyüzlülüğe dayanmaktadır.
ABD ile kirli Irak
gerçekleşen emperyalist işgallere ve bu işgallerde
Türkiye’nin üstlendiği görevlere bakmak yeterlidir.
Bundan ötürü Türk devletinin yaptığı manevra
emperyalizmin dümen suyunda gitmekten başka
pazarlığı
Erdoğan’ın ne efelenmeleri ne de duygusal birşey değildir.
söylemleri bu gerçeği değiştiremez. Türkiye Hal böyleyken Erdoğan’ın dilinde bir nakarata Irak’ın işgali öncesinde ABD yönetimi ile AKP
milyonlarca insanın hayatına mal olan her işgalde dönüşen dostluk, kardeşlik sözcükleri mazlum hükümeti ve içerisinde generallerin de olduğu
emperyalizmin yanında saf tutmuştur. Son olarak halkların bağrına saplanan bir hançerden ibarettir. devlet yöneticileri arasında yapılan pazarlıkların iç
ortaya çıkan WikiLeaks belgeleri de Irak’ta 1,5 Yerli işbirlikçilerin emperyalizmin işgal ve yağma yüzünü ortaya seren WikiLeaks belgeleri
milyon insanın hayatına mal olan işgale fiili olarak politikasına karşı almış olduğu tek bir karşı tutum yayınlandı. 2002 yılının sonlarına doğru başlayan
katılmayan Türk devletinin nasıl sefil bir pazarlık yoktur. Şimdiye dek hayata geçirilmiş olan ve rafta pazarlıkların birçok ayrıntısı daha o zamandan
yaptığını kanıtlamaktadır. Katliam ortaklığında yer bekleyen tüm saldırı politikalarının altında deşifre olurken, yayınlanan bu belgeler hem yeni
almak için tek sorun paradan ibarettir. Bu Türkiye’nin imzasının olmadığını kim iddia edebilir. ayrıntıları günyüzüne çıkarıyor, hem de AKP ile
Amerikancılar talep ettikleri miktar karşılanmasa da Şimdiye dek emperyalist vahşete karşı nasıl bir devletin Amerikan uşaklığında işi nereye
Irak işgali için tüm imkanlarını emperyalizme fiili yaptırım kararı alınmıştır. Filistin’den Irak’a, vardırabileceklerini kanıtlıyor. Yapılan pazarlıkta
sunmaktan geri kalmamıştır. Aynı gerçeklerin Afganistan’dan Libya’ya kadar bomba yağdıran işgal ABD para önerip ‘Savaşa girin’ diyor. Türk tarafı ise
Afganistan’da da yaşanmış olması şaşırtıcı değildir. güçlerine karşı hayata geçirilen kararlı ve pratik bir hem daha çok para hem de karar için ek süre
Afganistan’a, Lübnan’a asker gönderen zihniyetin duruştan söz edilebilir mi? Hangi askeri, ekonomik istiyor.
temsil ettiği çizgi işbirlikçiliğin kanıtıdır. antlaşmalar iptal edilmiştir? Güya masum insanları Dönemin Amerikan Büyükelçisi Pearson
Kaldı ki bu gerçekleri zaten kimse saklamıyor. kurtarmak adına Libya’ya yönelik “hava sahasını tarafından kaleme alınan 20 Aralık 2002 tarihli
ABD Başkanı Obama’yla yaptığı telefon askeri uçuşlara kapatma kararı” alanlara, “GİZLİ” ibareli belge, “Wolfowitz ve Grossman
görüşmesinde, ABD’yle görüş birliği içinde ‘Kaddafi’nin öldürdüğü masum insanlardan daha Irak’ta destek için Türklere bastırıyor” başlığını
olduklarını itiraf eden de zaten Erdoğan’dır. Beyaz fazlasını bu bombardımanlarla siz öldürüyorsunuz, taşıyor. Pentagon ve ABD Dışişleri’nin iki kilit
Saray tarafından iki liderin görüşmesine dair yapılan bu nedenle biz de hava sahamızı sizlere kapatıyoruz’ isminin Ankara’daki yoğun görüşme trafiği göze
açıklamada da, “Obama ve Erdoğan, Libya halkının denilememektedir. Kaddafi’nin zulmünden masum çarpıyor. Bu görüşmelerde Türkiye’nin tam bir
korunması için BM Güvenlik Konseyi’nin 1970 ve insanları koruduğunu söyleyen Amerika, İngiltere ve ortak haline gelmesi durumunda ABD hükümetinin
1973 sayılı kararlarının tam şekilde uygulanmasına Fransa ilk iki günde 64 sivili öldürüp 150 sivili sağlayacağı hatırı sayılır yardım paketinin ana
olan desteklerini yeniden teyit ettiler. Liderler, bunun, yaralarken Türk devletinin hangi inandırıcı tutumu hatları da açıklanıyor.
Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011 Gündem Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 5
protesto edildi
Ayrıca Tuncel hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Kürt halkının tepesinden sobayı eksik etmeyenler
peşisıra açıklamalarda bulunarak işi BDP’lilere hakaret
etmeye vardırdılar. Kürt halkına imha ve inkarı
dayatanlar, en ufak bir eylemde gaz bombaları
yağdıranlar, Kürt çocuklarını katledenler BDP’lilere ders
vermeye kalktılar.
Sabahat Tuncel’in polise tokat atmasını yorumlayan
Tayyip Erdoğan hukuki sürecin başlatılmasını istediklerini
belirtti.
Kürt halkının yanısıra işçi ve emekçilere, gençlere
yapılan azgınca saldırıları onaylayan, onlara yönelik devlet
terörünü aklayan Erdoğan ve eski içişleri bakanı Beşir
Atalay, BDP’lilerin haklı öfkesini kirli propagandalarına
malzeme yapmaya çalıştılar.
Erdoğan şunları söyledi: “Milletvekili sıfatına rağmen,
eline taş alıp sokaklara çıkacak kadar, kamu görevlisine el
kaldıracak kadar, aklını, mantığını, izanını yitirenlere
rağmen, millet sağduyu içinde kutlamasını yaptı”
Atalay ise Sabahat Tuncel’in yanısıra Bengi Yıldız’a da
saldırgan açıklamalarla yüklendi. “Yazıklar olsun o
milletvekillerine” dedi.
Bursa
Alanlar sarı, kırmızı ve yeşile boyandı Bursa’da Newroz kutlamaları Gökdere
Meydanı’nda binlerin katılımıyla gerçekleştirildi. Sınıf
21 Mart günü Van, Silopi ve Siirt’te onaylattı. devrimcileri Kamberler Parkı’ndan gerçekleştirdikleri
gerçekleştirilen Newroz kutlamalarına onbinlerce Kutlama nedeniyle esnaflar dükkanlarını yürüyüşle Newroz alanına girdiler.
kişi katıldı. açmazken, kutlamanın ardından onbinlerce kişi kent Mitingde yapılan konuşmalarda Kürt halkına
300 binin üzerinde kişinin katıldığı Van merkezindeki “demokratik çözüm çadırı”na yürüdü. dönük asimilasyon çabalarına karşı çıkma çağrısı
Newrozu, saygı duruşu ve Newroz ateşinin Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde 21 Mart günü Newroz yapıldı. Yapılan konuşmaların ardından Newroz ateşi
yakılmasıyla başladı. Kutlamalarda BDP Van alanında düzenlenen miting için sabahın erken yakıldı ve miting programı yerel sanatçıların verdiği
milletvekilleri Özdal Üçer ve Fatma Kurtulan da yer saatlerinden itibaren binlerce kişi Newroz alanına konserle sona erdi. BDP kitlesi olmak üzere yaklaşık 3
aldı. Sarı, kırmızı ve yeşil renklerle donatılan alanda akın etti. Alanda sarı, kırmızı ve yeşil renkler bin kişi katıldı.
kadınların yöresel kıyafetleriyle bulunması renkli hakimdi. Mitinge yaklaşık 40 bin kişinin katıldı.
görüntülerin oluşmasını sağladı. Pankartların Kutlamalarda BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Manisa
açılmadığı alanda sadece Öcalan’ın posterleri ile Tuncel de bir konuşma yaptı. Manisa’da binlerce kişi Nurlupınar Newroz
PKK ve demokratik konfedarelizm bayrakları açıldı. Siirt’teki Newroz kutlamalarında yöresel alanında biraraya geldi. BDP, ÖDP ve EMEP Manisa il
BDP Van Milletvekili Özdal Üçer yaptığı kıyafetlerle katılım göze çarptı. Alanın dört girişinde yönetimleri tarafından düzenlenen etkinlikte ilk
konuşmada Kürtlerin taleplerine değindi. Üçer, Kürt Kürtçe, Arapça ve Türkçe yazılı “Newroza we pîroz olarak yerel sanatçılar sahne aldı. Yapılan saygı
sorununun çözümü için “Anadilde eğitim”, be” pankartları asıldı. Yaklaşık 20 bin kişinin duruşunun ardından ÖDP, EMEP, EDP, BES, Eğitim
“Tutuklanan seçilmişlerin serbest bırakılması”, katıldığı kutlama, saygı duruşu ile başladı. Açılış Sen ve BDP adına konuşmalar yapıldı. Daha sonra
“yüzde 10 seçim barajının kaldırılması” gibi konuşmasında Kürtçe, Türkçe ve Arapça olarak katılımcı kurumların temsilcileri birlikte Newroz
talepleri tek tek, alanda bulunan yüzbinlere de Newroz kutlandı. ateşini yaktılar.
Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011 Siyasal gündem Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 9
Düzenin ve CHP’nin
sosyal demagoji ihtiyacı!
2011 parlamento seçimleri yaklaşırken düzen açacağı düzenin efendileri cephesinde temel bir kaygı uygulandı. Dün AKP bütün bunları gözlerden gizlemeye
partilerinin seçim hazırlıkları da hızlanıyor. Şu anda konusudur. Emekçilerin öfkesinin boşaltılabileceği çalışarak emekçileri yoksullaştırıp ardından sadaka
mecliste bulunan düzen partileri bir yandan seçim düzen kanallarının yaratılması sermaye açısından yakıcı niyetine yardımlar dağıtarak sisteme bağlamaya
programlarını hazırlarken bir yandan da çeşitli bir ihtiyaç olarak duruyor. çalışıyordu. Bugün CHP aynı yoldan gidiyor. Dün AKP
şehirlerde seçim mitingleri düzenliyorlar. Dinci İkinci ise bu süreçte temel rol oynayan AKP’nin özgürlük timsali kesiliyordu. Bugün CHP toplumsal
AKP’den seçmen kitlesini şartlandırıp yönlendirmeyi devlet yönetiminde kazandığı güçtür. AKP hükümette baskı ve gericilik karşısında aynı role soyunuyor. Aile
amaçlayan anketler dışında şimdilik bir ses yok. Faşist kaldığı iki dönem boyunca sermayeye paha biçilmez sigortası, taşeronluğu kaldırma, çalışma sürelerinin
MHP ise seçim barajı altında kalma tehlikesine karşı hizmetlerde bulundu. AKP’ye uygulatılan ekonomik ve düşürülmesi, kayıt dışı istihdamın sonlandırılması, nüfus
mantık sınırlarını zorlayan metafizik hesaplamalarla siyasal programlar sayesinde büyük burjuvazinin bir cüzdanını alıp hastanelerde ücretsiz tedavi hakkı,
kitlelere seçimlerden nasıl başarıyla çıkacağını anlatma kısmı dünya zenginleri arasına girerken ülkede yeni sendikal yasakların kaldırılması ve özgürlük vaatleri de
derdine düşmüş durumda. Düzen partileri içinde seçim zenginler ve dolar milyarderleri ortaya çıktı. Öte yandan CHP’nin bu dönemki rolü için temel demagoji
hazırlıklarına en atak başlayanı ise sosyal demokrat ise AKP, arkasındaki emperyalist ve yerli sermaye malzemesi yapılıyor.
CHP. desteğinin sağladığı güvenle devlet idaresindeki kilit Oysa Türkiye kapitalizminin büyüyüp palazlanması
Son bir aydır seçim programını parça parça konumdaki birçok mevziyi ele geçirmeyi başardı. AKP tam da CHP’nin seçim vaadi olarak sunduğu hakların
açıklayan CHP’nin vaatleri arasında neredeyse yok yok. bir dizi mevziyi elinde bulundurmanın ve en çok da emekçilerin elinden alınması nedeniyle gerçekleşti.
En başta “aile sigortası” adı verilen proje geliyor. Bu siyasal alternatifsizliğinin yarattığı imkanlarla kendi Sağlığın piyasaya açılması, taşeronlaştırma ve kayıt dışı
projeye göre açlık sınırının altında yaşayan 3 milyonun eğilimlerine öncelik verme cesareti bulabiliyor. istihdamın iki katına çıkması, kapitalistler için gereksiz
üzerinde aileye aylık 600 lira ödenecek. İkinci “önemli” AKP’nin böylesi yönelimleri ise hem emperyalist masraftan sayılan iş güvenliği önlemlerinin alınmaması
vaat ise taşeronluğun bitirileceği sözü. Burjuva basının çevreleri hem de yerli tekelci sermaye odaklarını zaman yüzünden yüzlerce işçinin yaşamın kaybetmesi, işsizler
parlattığı diğer iki vaat ise mazot fiyatının yarıya zaman sıkıntıya sokan durumlar yaratıyor. ordusuna katılan bir milyonu aşkın insan ve buna
düşürülmesi ile bedelli askerliği de içeren askerlik Emperyalistler ve yerli sermayedarlar hem uluslararası rağmen daha da büyüyen kapitalistler... CHP’nin seçim
süresini kademeli olarak 6 aya düşürme vaadidir. politika alanında hem de içteki çeşitli süreçlerde bu programı ve Kılıçdaroğlu’nun bol keseden attığı vaatleri
CHP’nin yayınladığı seçim programında da yine çok sıkıntıyı sık sık yaşamaya başlıyorlar. Bu ise AKP’nin palazlanan kapitalistlerin karlarının bir kısmından
sayıda sosyal reform vaadi yer alıyor. İşsize iş, yoksula henüz kirli mendil muamelesi düzeyine varmasa feragat etmeleri anlamına geliyor.
yardım, öğrenciye yurt, burs ve öğrenim yardımı. Ev dengelenmesini onlar açısından acil bir ihtiyaç haline Fakat ne CHP’nin bu vaatleri yapabilme gücü ne de
kadınlarına sosyal güvence, çalışma sürelerinin getiriyor. Onu şimdiden önlem almaya ve çeşitli sermaye düzeninin bunların bir kısmını bile emekçilere
kısaltılması, iş kazalarının önüne geçecek düzenlemeler, alternatifler hazırlamaya zorluyor. Bunu ise CHP verebilme olanağı bulunuyor. Emekçilere
kayıt dışı istihdamın engellenmesi vb. Özcesi sosyal dışında başka bir düzen partisi aracılığıyla yapma şansı verebilecekleri açısından barutunu çoktan tüketmiş
reformist bir partinin programında yer alabilecek birçok halihazırda bulunmuyor. bulunan düzenin en önemli alternatifi, sosyal demagoji
talep burjuva sosyal demokratı CHP’nin seçim vaatleri AKP’yi dengeleme ihtiyacıyla birlikte geride kalan silahıyla emekçileri bir kez daha temelsiz beklentilere
arasında bulunuyor. yıllarda emekçilerin katmerli sömürüsü düzen açısından sokabilmektir. Seçimler ise bu açıdan düzen için
Seçim gezilerine başlayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi parlatmayı gerektiren en önemli neden bulunmaz bir fırsattır. Seçim vaatleriyle toplumu
uğrak noktalarından bir kısmını özellikle kadınların durumundadır. AB’ye üyelik hayalleri, demokratikleşme sersemletip düzene bağlamak düzen siyasetinde
çalıştığı fabrikalar, bir kısmını da tarımsal üretim yapan ve özgürlük safsatasıyla yeterince aldatılan kitleleri aynı geleneksel ve aynı zamanda sonuç veren bir yöntemdir.
çiftçilerin yoğun olduğu yerler oluşturdu. CHP’nin yalanlarla oyalayabilmenin imkanları giderek “Kaşarlanmış” düzen politikacısı Süleyman Demirel’in
başka yöneticileri ise ev kadınları ve öğrencilerle azalmaktadır. Bu durumda en uygun araç işçi ve deyimiyle “seçimler devletin halkın gazını aldığı”
buluşma toplantıları organize etmeye devam ediyor. emekçilerin yakıcı ihtiyaçları olan sosyal taleplerdir. süreçlerdir. Sınıf devrimcileri ise “halkın gazını” sınıf
Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere CHP önümüzdeki Yeni seçim döneminde CHP’ye biçilen rol de bu mücadelesi kanalına akıtmak durumundadır. Düzen
seçimlerde emekçilerin sosyal taleplerini istismar etmek çerçevededir. partilerinin sersemletici propagandasına karşı verilmesi
için demagojik söylemlere sık sık başvuracaktır. Servet ile sefalet arasında ki uçurumun servet gereken ideolojik mücadelenin yanısıra hakların ancak
Öncesi bir yana 90’lı yıllarda sermaye düzeninin sahipleri lehine giderek büyümesi toplumda yüzbinlerce dişe diş bir mücadeleyle kazanılabildiğini emekçilere
yaşadığı açmazlar hangi düzen partisi hükümet olursa yeni işsiz ve milyonlarca yoksul yarattı. Sömürü kendi deneyimleriyle göstermek önümüzde bir görev
olsun tek programı uygulamayı zorunlu kılıyordu. IMF politikaları sistematik devlet terörü, baskı ve yasaklarla olarak durmaktadır.
ve Dünya Bankasının temel çerçevesini belirlediği ve
TÜSİAD’ın özgün ihtiyaçlarını eklediği ekonomik ve
siyasal program gelen hükümetin programı oluyordu.
Parası olmayan giremez!
Bir dönem işi öylesine arsızlığa vardırdılar ki seçime
girecek partilere ön protokoller imzalattılar. Böylelikle Burjuvaların, soyguncuların, işkencecilerin, mafya bağımsız aday olacak burjuvalar için bu paranın bir
protokolü imzalamayan daha baştan barajın altında bozuntularının koltuklarını kapmak için yarış ettiği önemi yok.
kalmış ve seçimi kaybetmiş oluyordu. Şu durumda ise parlamentonun kapıları işçi-emekçilere ve Kürt Burjuva partilerine hazineden trilyonluk kaynaklar
seçimin mantığı ve hükümetin rolünde bir değişiklik halkına kapalı. Öyle ki seçimlere girmek için sayısız akıtılırken, belirlenen bu fahiş meblağ bağımsız
olmasa da, bu türden demagojik kampanyalara izin engel konulurken, seçimleri kazanabilmek için de adaylıkların yolunu kesmeye hizmet ediyor. Özellikle
veriliyor. yüksek barajları aşmak gerekiyor. Hoş zaten burjuva komünistlerin ve Kürt hareketinin seçimlerde
Fakat Türkiye kapitalizminin son yıllarda görünürde sınıf iktidarını maskelemek dışında herhangi bir bağımsız adaylar çıkartmasına engel olmak amacını
yaşadığı ekonomik ve siyasal istikrar emekçilerin yönetme kapasitesi olmayan mecliste bir koltuk sahibi taşıyor. Çünkü Kürt hareketi baraj engelini bu biçimde
katmerli sömürüsü ve yoksullaştırılması sayesinde olmanın işçi ve emekçiler ile Kürt halkı açısından pek aşarken, komünistler de bağımsız adaylar yoluyla
gerçekleştirildi. Milyonlarca işçi ve emekçinin çalışma bir değeri yok ama, burjuvazi yine de işini sıkı tutuyor. seçimleri ve parlamenter yanılsamaları teşhir ederek
ve yaşam koşulları sistemli olarak kötüleştirildi ve Çünkü böylelikle ne seçim oyunları bozulsun, ne de gerçek çözüm yolunun devrim olduğunu gösteriyorlar.
elindeki haklar bir bir tırpanlandı. Yaşanan kapitalist meclise yakıştırdığı etiket bozulsun istiyor. Elbette bu tür manevraların devrimci seçim
krizin faturası emekçilere kesildi. Buna karşın hiçbir Bu amaçla yapılan son hamlelerden biri de çalışmalarına engel olması mümkün değil. Çünkü
toplumsal muhalefet gücüne tolerans gösterilmeyerek bağımsız adaylıkların önünü almak için oldu. YSK’nın komünistler için mesele seçimlere ve meclise girmek
her hak arayanın kafasına polis copu indirildi. Bunlara bu amaçla açıkladığı bağımsız adaylık için gerekli değil, gerektiğinde bu tür zeminleri de kullanarak bu
rağmen emekçilerin hak arama mücadelesi bitirilemiyor şartlar arasında, başvuru için yatırılması gereken para kurumların çözüm olmadığını göstermektir. O nedenle
ve son dönemlerde gözlemlenebileceği gibi mücadele miktarı tam 7 bin 734 TL. En yüksek memur brüt bu türden yasak ve engellemeler, meclisin ve
daha da ivmeleniyor. Milyonlarca insanda biriken öfke memur maaşı üzerinden hesaplanan bu rakamı seçimlerin gerçek yüzünü gösterdiği ölçüde devrimci
ve tepkinin nereye varacağı ve hangi sonuçlara yol ödeyebilecek tek bir işçi ve emekçi yoktur. Elbette politika kazanmış demektir.
10 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sınıf hareketi Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011
Yaşasın grev,
yaşasın dayanışma!
Sömürüye ve Böylelikle sınıf mücadelesinde yeni bir dönemin yolu
köleliğe karşı açılacaktır.
grev silahını İşte bundan dolayı da MESS ve uşakları da ne
kuşanan metal pahasına olursa olsun geri adım atmaktan kaçınıyorlar.
işçileri ilk Tam bir siyasal sınıf bilinciyle ve hatta grevin Ankara’da dayanışma
adımı attı. yapılacağı fabrikaları yakmak pahasına metal
İlk grev işçilerinin grev iradesini kırmaya çalışıyorlar. Ama eylemi
pankartını bugüne kadar bunda başarı kazanamadılar, bugünden Ankara’da devrimci ve ilerici kurumlar tarafından
Eskişehir’de sonra da kazanamayacaklardır. 21 Mart Pazartesi günü, greve çıkan metal işçileri ile
Süsler Doruk dayanışma eylemi gerçekleştirildi.
fabrikasına Grevci metal işçileri! 21 Mart günü gerçekleştirilen eylemde, Birleşik
astı. 20 yıl sonra Onurlu ve zorlu bir yola çıktınız. MESS’in ve Türk Metal-İş üyesi metal işçilerinin sömürüye ve kölelik
gelen bu adım Metal’in düzenini yıkmak gibi büyük bir davayı dayatmalarına karşı açtığı grev bayrağı selamlandı.
tarihi önemdedir. omuzladınız. Bir yol açtınız. İleriye yönelik attığınız Ayrıca DESA, PTT, Konak Belediyesi, Adana Numune
Çünkü sermayenin çelik bu adım son derece önemli ve anlamlıdır. Hastanesi, Casper, Ontex/Canbebe işçilerinin
çekirdeği MESS’in onyıllar boyunca baskı, zorbalık Bilmelisiniz ki bu yolda yalnız yürümeyeceksiniz. sürdürdükleri direnişler de selamlanarak dayanışma
ve düzenbazlıkla kurduğu düzenini hedef alıyor. 12 Bugünkü koşullar sizi yanıltmamalıdır. Bu onurlu çağrısı yapıldı.
Eylül askeri faşist darbesiyle metal işçisi şahsında işçi greviniz kararlılıkla sürdükçe işçi sınıfının ve “MESS’in dayatmalarına karşı grev diyen metal
sınıfına giydirilmiş deli gömleğini parçalama iradesini toplumun emekçi kesimlerinin de desteğini işçisinin yanındayız!” denilen açıklamada metal
temsil ediyor. alacaksınız. Sadece ülke içerisinde değil, ülke dışında patronlarının bir yandan tehditler savururken bir
da destekler büyüyecektir. yandan da grev karşısında korkularının büyüdüğüne
Kardeşler! Çünkü davanız emeğin davası, davanız dikkat çekildi.
Metal işçisinin grevi kısmi bir hak mücadelesi davamızdır! Zaferiniz de işçi sınıfının zaferi olacaktır. Açıklamada, saldırılar karşısında yakılan direniş
değil, emek ile sermaye arasındaki mücadelenin çok Bu nedenle çıktığınız bu yolda engelleri kararlılıkla ateşinin metal işçilerinin grevi ile daha da büyüyeceği
önemli bir cephesidir. Çünkü metal işçisi, Türkiye işçi aşmak için, attığınız adımları güçlendirmeli, vurgulandı.
sınıfının öncü bölüğüdür. Sınıf mücadelesi tarihinde saflarınızı sıklaştırmalı, zafere kilitlenmelisiniz. İşçi ve emekçilerin çaktığı kıvılcımı yangına
ön açan, önde giden, sürükleyen bir konumu vardır. Unutmamalısınız ki, bu yolda en büyük silahınız iç çevirme ve bu onurlu mücadeleye omuz verme
Öyle ki işçi sınıfının siyasal-toplumsal alanı sarsacak örgütlenmeniz olacaktır. Bunun için tek tek her bir çağrısıyla eylem sona erdi.
düzeyde etkili biçimde girdiği ‘60’lı yıllarda ilk fabrikada grev komitelerini güçlendirmeli ve Eylem BDSP, DDSB, Devrimci Proletarya, Devrimci
hamleyi onlar yapmıştı. Mücadele tarihinin en ileri merkezileştirmelisiniz. Bu sizin en zorlu virajlardan Yolda Özgürlük, EHP, Kaldıraç, Mücadele Birliği
eylemi olan 15-16 Haziran direnişinin öncülüğünü de sağ salim çıkmanızı sağlayacaktır. Platformu, SDP, TÖP, TÜM-İGD tarafından
onlar yaptılar. Bu büyük direnişin fitilini ateşledikleri örgütlendi.
gibi, en son ana kadar çarpışan sınıf bölüğü oldular. Kızıl Bayrak / Ankara
Yine 12 Eylül darbesinin ilk hedeflerinden biri de İşçiler, emekçiler, kardeşler!
onların “büyük grev”iydi. Darbenin ardından da darbe Metal işçilerinin grevine destek vermek
koşullarında devletin zapturapt altına almak için en boynumuzun borcudur. Çünkü metal işçileri ellerini Grev Kartal’da
yoğun biçimde çalıştığı kesimlerin başında geldiler. taşın altına koydular. Altında ezildiğimiz bu sömürü
Çünkü işçi sınıfını teslim almak için onun öncü düzeninin beyni MESS’i ezmek için öne çıktılar. selamlandı
kuvveti metal işçileri teslim alınmalıydı. Bu nedenle Onları bu onurlu mücadelelerinde yalnız Metal grevi, Metal İşçileri Birliği tarafından 22
metal işçisinin örgütlülükleri biçilirken, taşeron Türk bırakmamalıyız. Grevin ruhunu ve coşkusunu Mart akşamı Kartal’da gerçekleştirilen eylemle
Metal çetesi metal işçisinin başına musallat edildi. fabrikalarımıza, işyerlerimize, okullarımıza, selamlandı.
Düzen böyle kuruldu ve onyıllar boyunca herhangi bir semtlerimize taşımalıyız. Metal işçisinin davasını sınıf “MESS’in sömürüsüne, sermayenin köleliğine
sıkıntı yaşamadan bugüne getirildi. kardeşlerimize anlatmalı, desteğe çağırmalıyız. karşı, GREV var! / Metal İşçileri Birliği” pankartı
Ancak artık metal işçisi ve bir bütün olarak işçi Dayanışma platformları oluşturarak grevci metal açıldıktan sonra meşalelerin yakılmasıyla eylem
sınıfının üzerinde kurulmuş bu düzenin sonu işçilerinin yanında saf tutmalıyız. Metal işçisinin başladı.
görünmüştür. Grev yoluna çıkan metal işçileri bu davasını böylelikle emeğin davası haline getirmeliyiz. Kartal Bankalar Caddesi üzerinde yapılan
düzeni yıkmaya kararlıdır. Eğer bu mücadelede Öyleyse haydi grevle dayanışmaya, haydi MESS’i yürüyüşte “Sömürüye karşı greve, mücadeleye!”,
sonuna kadar gider ve başarılı olurlarsa, yani ve düzenini yıkmak için sınıf kavgasına! “İşgal, grev, direniş!”, “MESS’i ezelim, çaldıklarını
MESS’in düzenini yıkarlarsa, bu hem metal işçisi için Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu alalım!”, “Grevi destekle, direnişi büyüt!” sloganları
ve hem de işçi sınıfı için büyük bir zafer olacaktır. 22 Mart 2011 sıklıkla atıldı.
Kartal Meydanı’nda okunan basın açıklamasında
şunlar söylendi: “Onurlu ve zorlu bir yola çıktık.
Türk Metal çetesi iş başında! MESS’in ve Türk Metal’in düzenini yıkmak gibi büyük
bir davayı omuzlamış bulunmaktayız. İleriye yönelik
attığımız bu adım son derece önemli ve anlamlıdır.
Bursa Orhangazi ilçesinde bulunan ve Birleşik yer alarak onları yalnız bırakmadı. Şu ana kadar Artık üzerimizde bulunan ölü toprağını atmış
Metal’de örgütlü olan Asil Çelik fabrikasında Türk saldırının piyonu olan dört işçi dışında istifa eden bulunmaktayız. Görev bu grev ateşini daha ileriye
Metal çetesinin saldırısı yaşanıyor. olmadı. taşımaktır. Grev kararlılığı sürdükçe işçi sınıfının diğer
Türk Metal uzun zamandır işçileri tehdit ve Metal işçilerinin sömürüye ve köleliğe karşı bölüklerinden ve toplumun emekçi kesimlerinden
taciz ederken, fabrikada bugün fiilen istifa saldırısı grev silahını kuşandığı bir dönemde gelen bu destek alacaktır. Aynı şekilde grev sürdükçe MESS
başlatıldı. Türk Metal çetesinin elemanları işçilerin saldırı tesadüfü bir durum değildir. Metal diğer sermayedarlardan destek bulacaktır. Artık
yoğun olarak oturduğu Gemlik, Orhangazi ve işçilerinin, talepleri ve Türk Metal-MESS ittifakını saflar belli olacaktır. İki sınıf karşı karşıya gelmiştir.”
Yalova’da konumlanarak işçileri Birleşik parçalamak için çıktığı grev yolunda Türk Metal Açıklamanın ardından yeniden Bankalar
Metal’den istifaya zorladı. Türk Metal çetesinin bu çetesi bu türden saldırılarla kendisini ve MESS’i Caddesi’nde yürüyüş yapıldı. Yürüyüş Kartal İşçi
saldırı girişimine karşı Birleşik Metal-İş Sendikası korumaya çalışmaktadır. Kültür Evi önünde bitirildi.
Bursa Şubesi’nden yöneticiler, işçilerin yanında Kızıl Bayrak / Bursa
Kızıl Bayrak / Kartal
12 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sınıf hareketi Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011
Dünya devi Ontex’in Türkiye’deki fabrikasında işçilerine yapılan saldırılara değinerek “Bunlar bizleri
işten atılan işçiler, direnişlerinin 31. gününde yıldıramaz!” denildi. Bu konuşmaların ardından Grup
Ontex’le enternasyonal
Taksim’de eylemdeydi. Eylem, direnişçi PTT taşeron Emeğe Ezgi, Çav Bella’yı söyledi. dayanışma
işçileriyle beraber örgütlendi. BDSP adına yapılan konuşmada bu sürecin safları
Almanya’da çeşitli sektörlerde çalışan işçiler
Galatasaray Meydanı’na yürüyüşle gelen işçiler netleştirdiğine vurgu yapıldı. Ontex direnişinin emek
Ontex direnişini sahiplendiklerini belirterek
burada destekçi kurumlarla beraber bir süre sloganlarla cephesini elekten geçirdiği, bu süreçte emekten yana
işçilere yapılan saldırıyı protesto ettiklerini
bekledikten sonra Burger King önüne yürüdüler. olduklarını söyleyenlerin sınandıkları ifade edildi.
söylediler. MAN IG Metall Nürnberg Sendika ve
Burger King önüne gelindiğinde Ontex işçisi Direnişçi işçilere yönelik polis şiddetine ve gözaltı
İşçi Temsilciliği ise Burger King boykotunu
Mustafa Bozkurt tarafından bir konuşma yapıldı. terörüne de dikkat çekilerek baskıların mücadelenin
Almanya’ya taşıyacaklarını belirtti.
Bozkurt, Ontex ve PTT işçileri olarak eylemde önüne geçemeyeceği söylendi.
Araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır tarafından
olduklarını belirterek, haksız yere işten atıldıklarını Şair Rahime Henden de polis terörünü kınayarak
verilen eğitim seminerine katılan Nürnberg
hatırlattı. Sendikal bürokrasiye ve patronun saldırılarına şiiri paylaştı. Eyleme ayrıca Tekstil Sen ve Devinim
bölgesindeki çeşitli fabrikalardan işçiler (MAN,
karşı her yerde eylemde olduklarını, Türkiye’nin her Tiyatro Atölyesi de destek verdi.
Leistritz, Siemens Trafowerk, Federal Mogul, Conti
yerinde, yurtdışında, blokaj eylemleriyle Kızıl Bayrak / İstanbul
Temic / INA, Devlet Demiryolları, Bosch, Meth ve
mücadelelerini sürdürdüklerini belirtti. Ümraniye
Berber işçileri) topladıkları 500 Euro’yu işçilere
Carrefour’da gerçekleştirilen blokaj eyleminde bir
ilettiler.
Ontex işçisinin gözaltına alındığına dikkat çekerek,
Almanya’da Procter&Gamble Weiterstadt
17 Mart Perşembe günü de direnişteki Konak
fabrikasından sendika İşyeri Temsilcileri ve
Belediyesi işçilerinin polis terörüne maruz kaldıklarını
Yönetim Kurulu, yayınladığı mesajla Ontex’i
hatırlattı.
kınarken direnişçi işçilerle dayanışma içerisinde
Basın açıklamasını okuyan Ontex işçisi İbrahim
olduğunu ilan etti.
Ok, sınıf dayanışmasının önemine vurgu yaptı. Ok
IG BCE- P&G Weiterstadt Sendika İşyeri
sözde işçinin yanında olan sendikaların da yan çizerek
Temsilcileri ve Yönetim Kurulu’nun mesajında şu
kendi kimliklerini gösterdiklerini belirtti.
ifadeler yer buldu: “Tüm gelişmeleri yakından
Metal grevinden, Konak’a, Casper’dan Ontex’e ve
takip ederek, çalıştığımız işyerlerinde sendikalı
PTT’ye kadar bu geniş direniş havzasının işçi sınıfına
arkadaşlarımızı ve kamuoyunu yaptıklarınızdan
ait olduğunu belirtti.
dolayı bilgilendireceğimiz gibi, bu nedenle kendi
ÇHD İstanbul Şubesi adına konuşan Gülvin
hakları için mücadele eden arkadaşlarımızın işe
Aydın, emekten yana olan herkesi Ontex işçilerinin
geri alınıncaya ve diğer talepleri kabul edilinceye
mücadelesini sahiplenmeye ve destek vermeye çağırdı.
kadar davalarını kendi davamız olarak görerek,
aksim
19 Mart 2011 / T
Devrimci İşçi Komiteleri adına yapılan
verdikleri bu haklı mücadelelerini desteklediğimizi
konuşmada Konak Belediyesi işçilerine ve Ontex
size ve kamuoyuna duyuruyoruz.”
Sayı: 2011/12 * 25 Mart 2011 Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 13
Emperyalist saldırganlığa
enternasyonal dayan
Arap halklarına karşı yeni bir cephe açan
emperyalist güçler, vahşi saldırılarını “sivil halkı
katliamdan korumak” gerekçesine dayandırıyorlar.
Emperyalist zorbaların paravan örgütü olarak çalışan
BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı 1973 sayılı karar ise,
kanlı saldırıya “meşru” gerekçe olarak sunuluyor.
Libya’ya bomba ve füze yağdıran ABD, Fransa,
İngiltere, İtalya, Kanada gibi emperyalist güçler ile
Türkiye gibi suç ortakları, BM kararının gereklerini
yerine getirdiklerini iddia ediyorlar. Oysa Libya
üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturulmasını talep eden
Arap Birliği bile, saldırının ilk gününde Güvenlik
Konseyi kararının çiğnendiğini dile getirerek
sızlanmaya başladı. Zira saldırgan emperyalistler Arap
Birliği’nin taleplerini gözettiklerini özellikle dile
getirerek suçun sorumluluğunu karşı tarafa atıyorlar.
Atlas Okyanusu’ndan Basra Körfezi’ne uzanan eliyle saldırdıkları ülkelerde yaşananlar, Libya için hemen ardından Suudi Arabistan ordusunun saldırıya
Arap dünyasını saran halk isyanlarına müdahale etmek neler planlandığını öngörmek için yeterlidir. geçmesi, emperyalist-siyonist güçler ile suç
için fırsat kollayan emperyalist zorbalar, diktatör Afganistan ve Irak ABD ile suç ortakları tarafından ortaklarının karşı saldırısının ilk pratik adımıydı. Libya
Kaddafi rejiminin halka karşı giriştiği vahşi katliamlar viraneye çevrildi. Irak’ta 1.5 milyon, Afganistan’da saldırısı ise, halkların iradesini kırma planının
sayesinde emellerine ulaşmış bulunuyorlar. onbinlerce kişinin katledilmesinden işgalci güçler pervasızca uygulanmaya başlatılması oldu. İlkinde sivil
Libya’daki zorba rejim ABD, İngiltere, Almanya, sorumludur. Emperyalist güçlerin onayı ve desteği ile halkı katletmek için saldırıya geçenler, ikincisinde, sivil
Fransa, İtalya gibi devletlerden satın aldığı silahlarla Güney Lübnan ve Gazze Şeridi’ne vahşi saldırılar halkı korumak için harekete geçtiklerini iddia ettiler.
halkı katletmeye başladı. Vahşette sınır tanımayan düzenleyen İsrail ordusu ise, yüzlercesi çocuk binlerce Oysa hem Bahreyn hem Libya saldırısı bir ve aynı
Kaddafi ve ona bağlı çeteler, Arap halklarının iradesini sivili katletmekle yetinmemiş, işyerleri ve yerleşim planın parçalarıdır.
çiğnemek için pusuda bekleyen emperyalistlere, alanlarını bombalayarak yakıp yıkmıştır. Sri Lanka Halkların iradesi kırılmadan, Arap dünyasında
saldırıyı başlatma zemini hazırladılar. Dahası Kaddafi ordusuna, bağımsızlık mücadelesi veren Tamil eskisi gibi at oynatıp bölgedeki zenginlikleri
rejiminin icraatları emperyalistlere, saldırıyı “sivil Arap Kaplanları ile Tamil halkına saldırı için yeşil ışık yakan yağmalamak mümkün değildir. Bahreyn’de başlayıp
halkını korumak” gibi ulvi bir gerekçeye dayandırma emperyalistler, onbinlerce Tamil’in katledilmesi, Libya’da vahşi boyutlar alan emperyalist saldırganlık,
fırsatı da verdi. yüzbinlercesinin yerinden yurdundan edilmesinin suç öncelikle bu hedefleri gerçekleştirmeye odaklanmış
Emperyalist koalisyonun Libya’ya saldırısının sivil ortaklarıdır. durumdadır. İsyan eden halklar bu kirli oyunu
halkı Kaddafi güçlerinden korumakla uzaktan yakından Demek ki emperyalistler, halkları korumakla değil bozmasını da bilecektir.
bir alakası yoktur. Zira ezilen hakları korumak gibi bir katletmekle uğraşıyorlar. Aynı durum Libya için de
dertleri olmadığı gibi, “sivil” halkların kanını en çok geçerlidir. Özgürlük, emperyalizme ve
dökenler de bizzat emperyalist güçlerdir. Kaddafi’yi işbirlikçilerine karşı direnişle kazanılır
farklı yöntemlerle durdurmak mümkünken, hiçbir Halkların iradesini çiğneyip
diplomatik girişimde bulunmadan Libya’yı zenginliklerini yağmalıyorlar Tunus’la Mısır’ın ortasında bulunan Libya, her iki
bombalamaya başlamaları da, katliamı durdurmak gibi ülkedeki diktatörlerin halk isyanıyla alaşağı
bir dertlerinin olmadığını kanıtlıyor. Arap dünyasındaki halk ayaklanmaları ilk günden edilmelerinden dolaysız bir şekilde etkilendi. Bu ise
İki emperyalist paylaşım savaşı, Cezayir, Vietnam, beri emperyalist-siyonist güçler ile bölgedeki Kaddafi diktatörlüğüne karşı isyanın kısa sürede
Endonezya, Ruanda gibi insanlığın maruz kaldığı en işbirlikçilerini tedirgin etmeye başladı. İsyanları ülkenin dört bir yanına yayılmasını hızlandırdı.
vahşi en kitlesel kıyımlar bir yana, yakın geçmişte beklemeyen Washington ve Tel Aviv’deki savaş Ayaklanma iki haftada Kaddafi rejimini toplumun
Filistin, Lübnan, Irak, Afganistan, Tamil ve diğer baronları, adeta kabusla yatıp kalkmaya başladılar. Zira geniş kesimleri ve halen sosyal yaşamda etkisi olan
halkların maruz kaldığı kitlesel katliamlar, şu anda Ortadoğu hem enerji kaynakları rezervlerinin yüzde kabileler nezdinde gayr-ı meşru duruma düşürdü.
Libya üzerine bomba yağdıran emperyalist güçlerin 60’ını barındırıyor, hem de yerküre üzerindeki en Başkent Trablus ve çevresindeki iki-üç kent dışında
onayı, desteği veya doğrudan eliyle gerçekleştirilmiştir. stratejik bölgedir. zorba rejimin hakimiyeti kırıldı.
Dahası var. Suudi Arabistan ordusunu, eşitlik, Devrimci önderlik alanındaki eksikliğe rağmen Ancak sonunun geldiğini gören despot Kaddafi ve
özgürlük ve onurlu bir yaşam talep eden silahsız ayaklanmalar, emperyalist-siyonist güçlerin etrafındaki yozlaşmış kan emiciler, ayaklanan halka
Bahreyn halkının üzerine salan da bizzat ABD işbirlikçilerini hedef aldı. Bu diktatörlere dayanarak savaş ilan ederek, uçuşa yasak bölge oluşturulması
emperyalizmidir. Bahreyn halkını katletmek için ordu bölge politikalarını uygulayan ABD-İsrail ikilisi, ilk fikrinin öne çıkmasına zemin döşediler. Özel asker ve
gönderenlerin sivil halkı korumak için Libya’ya andan itibaren bu süreci sabote etmek, yolundan polis birlikleri ile Afrika ülkelerinden devşirilen kiralık
saldırdıklarını iddia etmeleri, iğrenç bir riyakârlık saptırmak, yozlaştırmak, olmuyorsa doğrudan katiller sürüsünü isyan eden halkın üstüne salarak
örneğinden başka bir şey değildir. müdahale ile baltalamak hazırlığına giriştiler. katliamlara başladı.
Emperyalist orduların doğrudan veya tetikçileri ABD savunma bakanının Bahreyn’i ziyaretinin Buna rağmen, batılı emperyalistlerin müdahalesini
CMYK
rnasyonal dayanışmayı yükseltelim! Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011 * Kızıl Bayrak * 17
CMYK
18 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Parti’den Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011
TKİP işçi sınıfını ve emekçileri emperyalist saldırganlığa ve savaşa karşı mücadeleye çağırıyor!..
Suriye Yemen
İsyanın ardından diktatör Kaddafi’nin halka karşı kalmadığını ilan ederek, derhal yönetimden çekinmeyecek.
savaş ilan etmesi, bunu gerekçe gösteren emperyalist çekilmesini talep ettiler. Olayları bu boyuta taşıyıp fütursuz saldırganlık
güçlerin ise Libya’ya askeri saldırı başlatmaları, Katliamın ardından “değişim devrimi gençliği” ve katliama başvursa da, bunun diktatörü kurtarması
Arap halklarının iradesini kırma girişimin iki ayrı adına yapılan açıklamada, devrimin yeni aşamaya olası görünmüyor. Zira ölüm korkusunu yenen genç
cephesidir. ulaştığı ve diktatörün sonunun yaklaştığı vurgulandı. kuşaklar ve onların alanlara sürüklediği toplumun
Bu türden girişimler, halk isyanlarının gelişimine Çıplak göğüslerini kurşunlara siper ettiklerini diğer kesimlerinin, katil diktatöre ve yardakçılarına
olumsuz bir etkide bulunabilecek niteliktedir. Buna söyleyen gençler, diktatörü mutlaka yıkacaklarını daha fazla tahammül etmelerinin zemini kalmamıştır.
karşın hareketin devam ettiği Yemen’de olsun, yeni ilan ettiler.
başladığı Suriye’de olsun, henüz olumsuz bir Alanda toplanan genç kuşaklarla emekçilerin Bahreyn’de direniş
etkilenmeden söz edilmiyor. Umman Sultanlığı, Fas kararlılığı, toplumun diğer kesimlerini de eyleme
ve Cezayir’de de grev ve kitle eylemleri devam çekiyor. Kabilelerin çoğu, “gençliğin barışçı Suudi Arabistan’la körfezdeki suç ortaklarının
ediyor. Bahreyn’de vahşi saldırılara maruz kalan devrimini destekliyoruz” şeklinde açıklama yaparak, katkısıyla saldırıya geçen Bahreyn polisi ve ordusu,
isyan, el Halife rejiminin yanısıra Suudi Arabistan diktatörlüğe karşı olduklarını ilan ettiler. vahşi bir saldırı gerçekleştirerek İnci Meydanı’nı
ordusunun kural tanımaz saldırganlığı, Kuveyt, İsyanın etkisi, düne kadar Abdullah Salih boşalttı. Biri kadın yedi gencin katledildiği saldırıda
Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi gerici rejiminin destekçisi olan bazı güçleri de tavır yüzlerce kişi de yaralandı. Muhaliflerin evlerini
rejimlerin suç ortaklığı ile İnci Meydanı’ndan değiştirmek zorunda bıraktı. Aralarında diktatörün basan el Halife’ye bağlı çetelerle Suudi Arabistan
çıkarıldı. Ancak direniş farklı mekan, biçim ve üvey kardeşi olan bir general dahil olmak üzere, çok ordusuna bağlı askerler, tam bir sürek avı başlattılar.
araçlarla devam etmektedir. sayıda üst rütbeli asker, dört bakan, Arap Ancak vahşi saldırılar, Bahreyn şeyhi el Halife
Diktatörleri alaşağı eden Tunus ve Mısır’da ise, ülkelerindeki hemen tüm büyükelçiler, hakim despotunun derdine derman olmadı. Zira İnci
gençlerle emekçiler, taleplerini gerçekleştirmek için partinin bazı yöneticileri ve bizzat Abdullah Salih’in Meydanı boşaltılmış, inci anıtı yıktırılmış olsa da,
mücadele ediyorlar. Kısacası süreç, Suudi Arabistan mensup olduğu kabile de, “gençliğin barışçı genç kuşaklarla emekçilerin direnişi farklı
ve emperyalist güçlerin saldırılarına rağmen devam devrimini destekliyoruz” açıklamasını yapmış boyutlarda devam ediyor.
ediyor. bulunuyor. İşgalci Suudi Arabistan ordusu ve diğer körfez
Ayaklanmanın vardığı nokta, emperyalist ülkelerinden gelen güçlerin Bahreyn’i terk etmesini
Yemen: Diktatörün etrafındaki güçlerin de Abdullah Salih’e açıktan destek talep eden muhalifler, bu güçler ülkeyi terk edene ve
çember daralıyor sunmalarını imkansız hale getirdi. Bundan dolayı meşru demokratik talepleri gerçekleşene kadar
diktatörün Washington ve Londra’daki destekçileri, mücadeleye devam edeceklerini ilan ettiler.
Cuma günü gerçekleştirilen milyonların eylemine istifa etmesini istiyerek Abdullah Salih’i ortada Başkent Al Manama dışındaki kent ve yerleşim
saldıran rejim, vahşi yüzünü tüm iğrençliği ile gözler bıraktılar. yerlerinde direnişin devam edeceğini açıklayan
önüne serdi. Son olarak Suudi Arabistan’a heyet gönderen muhalifler, koşullar oluştuğunda daha güçlü bir
52 eylemciyi katleden, yüzlercesini yaralayan diktatörün bu girişimi de işe yaramadı. Zira şekilde İnci Meydanı’na yeniden döneceklerini
kolluk kuvvetleri, Abdullah Salih rejiminde ilk isyancılar, hiçbir aracılığın kabul edilmeyeceğini, vurguluyorlar.
büyük çatırdamanın meydana gelmesini sağladılar. diktatörün def olup gitmesi dışında bir alternatifin
Alanın çevresindeki binalarda mevzilenen keskin bulunmadığını açıkladılar. İsyan ateşi Suriye’yi de ısıtmaya başladı
nişancı katiller, eyleme önderlik eden gençleri hedef Köşeye sıkışan diktatör, halen tahtını korumaya
seçerek katletmiştir. Baş, boyun ve göğüs bölgesini çalışıyor. Son günlerde Sana’daki sarayına sığınan Bin Ali ve Hüsnü Mübarek alaşağı edildiğinde,
hedef alan katiller, öldürmek üzere emir almışlardı. Abdullah Salih, tanklar, toplar, roketler yerleştirdiği, bir İngiliz gazetesine demeç veren Suriye Devlet
“Devrim Şehitleri”nin cenazeleri yüzbinlerin tahkim edilmiş sarayından yaptığı açıklamada, iç Başkanı Beşşar Esad, ülkesinin Tunus ve Mısır’dan
katıldığı gösterilerle kaldırıldı. Vahşi katliam, isyan savaş tehdidi savurdu. farklı olduğunu öne sürmüş, istikrarı bozacak olaylar
eden gençlerle emekçileri korkutmak bir yana, daha Görünen o ki, ayaklanmaya öncülük eden genç beklemediklerini söylemişti.
da bilemiş görünüyor. kuşaklar ve emekçilerle şiddet dışında bir dille Oysa aradan henüz altı hafta geçmişken, başkent
Sana Üniversitesi’nin önündeki “değişim konuşma yeteneğini yitiren Abdullah Salih rejimi, Şam’ın güneyindeki Dera kentinde başlayan
meydanı”nı sürekli eylem alanı ilan eden isyancılar, elindeki “son kozlar”ı kullanmaktan, yani kurşun ve eylemler, Esad rejiminin pek de istikrarlı olmadığını
diktatör Abdullah Salih’le görüşülecek bir konunun bombaları halkın üzerine yağdırmaktan ortaya koydu.
20 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Ortadoğu Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011
Amsterdam’da ırkçılık
protestosu
Hollanda’da yıllardır düzenli olarak
“Hollanda Renkleri Tanıyor” NBK- ( Nederland
Bekent Kleur) Komitesi tarafından çeşitli eylem
ve etkinlikler organize edilerek ırkçılık ve
ayrımcılık protesto edilir.
Bu yıl ise 2 Mart 2011’de yapılan Hollanda
yerel bölgesel seçimlerinde ırkçı partinin
oylarını gittikçe arttırmasının ardından yoğun
bir çalışma yürütüldü. Bu yıl genel anlamda
ırkçılık ve ayrımcılığa karşı, özel olarak da PVV,
G. Wilders’i hedef alan bir çalışma yürütüldü
ve miting bu başlıklar üzerinden örgütlendi.
19 Mart günü Amsterdam Dam
Meydanı’nda çeşitli kurumlar stantlar açarak
ırkçılık ve ayrımcılık konusunda
bilgilendirmeler yaptı.
Mitinge destek veren FNV sendikası ve bir
çok politik parti ve kurumun temsilcileri
konuşmalar yaptılar. Konuşmacılar arasında
bugünkü hükümet ortağı CDA, (Hristiyan
Demokrat Partisi) temsilcisi de yer aldı.
Koalisyonun ikinci partisi olan CDA partisinin
temsilcisi ırkçılık ve ayrımcılığı protesto ettiği
yalanını söyledi. Ne var ki hükümetin dışarıdan
destekleyicisi olan PVV, G. Wilders’in partisi
Yemen bugün ırkçılık ve ayrımcılığın başını çekiyor.
Mitingde diğer konuşmacılar din, dil, ırk ve
cinsiyet ayrımı yapmadan bu toplumda
Sokaklara çıkanlar henüz “halk rejim yıkılmasını
birbirimize saygı göstererek dostça ve kardeşçe
istiyor!” şiarını yükseltmediler, ancak ilk günden
yaşanabileceğini belirtti. Ardından oldukça ilgi
sergilenen devlet terörü sonucunda altı eylemcinin
çeken sanatsal etkinlikler gerçekleştirildi.
katledilmesi, eylemlerin daha kitlesel bir hal almasına
Konuşmaların ardından kitle yürüyüşe geçti ve
yol açtı.
kısa bir yürüyüşün ardından yeniden miting
Zorba yüzünü anında gösteren Esad rejimi,
alanına dönüldü. Devam eden müzik, dans ve
katliamın ardından Dera’ya heyet göndererek
çeşitli oyunlarla miting saat 17.00’de bitirildi.
eylemcilerle diyalog kurmaya çalıştı, tutuklanan bazı
BİR-KAR Hollanda çıkardığı “No pasaran!
gençleri serbest bıraktı. Ancak bu kadarı, eylemleri
Irkçılık ve ayrımcılığa geçit yok, Hollanda ve her
durdurmaya yetmedi. Demokrasi, insan hakları, siyasi
tutsakların serbest bırakılması, yolsuzluk ve rüşvetle Suudi Arabistan yerde ırkçılık ve faşizme ölüm! / BİR-KAR”
imzalı, Türkçe, Hollanda’ca ve İngilizce
mücadele talep eden eylemcilerin sayısı günden güne
bildirileri eylem öncesinde gerek elden, gerek
artmaya başladı.
e-mailler üzerinden çok sayıda parti, örgüt,
Golan Tepeleri’nin işgal altında olmasından dolayı yolsuzlukla mücadele ile demokratik hak ve kurum, kuruluş ve kişilere ulaştırdı. Bir çok
İsrail-ABD ikilisiyle ilişkileri gerilimli, Filistin özgürlüklerin genişletilmesini talep eden emekçilerin olumlu destek ve anlamlı reaksiyonlar aldı.
hareketleriyle ilişkileri ise diğer Arap devletlerinden beklentilerine karşılık vermiyor. Bu ise, eylemlerin Bildiriler eylem günü de dağıtıldı. Bir çok
farklı olsa da, bu kadarı Suriyeli genç kuşaklarla yoksul önümüzdeki günlerde de devam edeceğine işaret ediyor. ulustan işçi ve emekçinin katıldığı bu miting
işçi ve emekçilerin sorunlarını ortadan kaldırmıyor. Fas’ta ise henüz yaygın olmasa da, gençlik örgütleri, oldukça coşkulu bir atmosferde geçti. İnsanlar
Pragmatist siyaset tarzıyla bilinen “Sosyalist Baas işçi sendikaları ve Birleşik Sosyalist Parti’nin eylemleri birbirine kenetlenerek, ırkçılık ve ayrımcılığı bir
Partisi” yönetimi, halen Hamas ve FHKC liderlerinin devam ediyor. Birbirinden bağımsız olsa da, bu ülkede kez daha lanetlediler.
Şam’da ikamet edip çalışmalarına izin verse de, de rejime karşı biriken öfke dışa vuruyor. Kızıl Bayrak / Hollanda
Suriyeli ilerici-devrimci güçler üzerindeki baskıyı Fas’ta siyasi partiler, gençlik örgütleri, işçi ve
hiçbir zaman eksik etmemiştir. memur sendikaları bulunuyor. Daha çok Mısır’a
Suriye’de işsizlik ve yoksulluk fazlasıyla yaygın, benzeyen bu ülkede de ekonomik, sosyal, siyasal Madende göçük
yolsuzluk ve rüşvet rejimi baştan ayağa kadar sorunlar had safhadadır. Pakistan’ın Belucistan eyaletinde bir kömür
çürütmüş, polis devleti icraatları ise herkesin Kralla birlikte ülkeyi yöneten temsili hükümet, Arap madeninde yaşanan iş cinayeti sonucu 6 işçi
malumudur. dünyasındaki isyan ateşinin Fas’a da sıçramasını yaşamını yitirdi.
Babasının ölümünden sonra cumhurbaşkanı olan önlemek için çaba harcıyor. Ancak sistemin yapısal Grizu patlaması nedeniyle meydana gelen
Beşşar Esad’a kimse diktatör demese de, Suriye’deki sorunlarından dolayı esneme paylarının sınırlı olması, kazada 46 maden işçisi de madende mahsur
yapısal sorunların, özü itibarıyla diğer Arap bu çabalarının hareketi uzun süre engellemesi kolay kaldı. Belucistan eyaletinin başkenti Ketta’nın
ülkelerinden pek bir farkı yoktur. Dolayısıyla hareket görünmüyor. 40 kilometre doğusundaki kömür madeninde
henüz yaygınlaşmasa da, isyan ateşinin tutuşması için Eylemlerin Tunus’la aynı günlerde patlak verdiği mahsur kalan madencileri kurtarmak amacıyla
nesnel koşullar mevcuttur. Rejimin devlet teröründe Cezayir’de rejimin anında somut tavizler verip belli yapılan çalışmaların güçlükle yürütüldüğü ifade
ısrar etmesi halinde, olayların farklı boyutlara vaatlerde bulunması, şimdilik hareketin bir isyana edildi.
sıçramasının önüne geçmek olası görünüyor. sıçramasını önlemiş oldu. Bu kısmi ve geçici tavizlerin “Bir geçit açmaya çalışıyoruz, ancak
derin kökleri bulunan toplumsal sorunların çözümüyle madende metan gazının bulunması kurtarma
Diğer ülkelerde de eylemler sürüyor bir ilgisi yoktur. Bu adımlar, dikiş tutmayan kumaşa çalışmalarını sınırlandırıyor” denildi.
yama yapmaya benziyor. Nitekim kitle eylemlerinin Madenin devlet yönetimindeki Pakistan
Bu üç ülkenin yanısıra Fas, Cezayir ve Umman devam etmesi de, geçici önlemlerin gençliği ve Maden Geliştirme Şirketi’ne ait olduğu ancak
Sultanlığı’nda da eylemler devam ediyor. emekçileri uzun süre oyalamaktan yoksun olduğunu özel bir müteahhit tarafından kiralandığı
Umman Sultanı Kâbus’un, 50 bin gence memurluk ortaya koyuyor. belirtildi.
vaat etmesi, siyasal reformlar için harekete geçmesi ve Son günlerde işsizlerin, öğrenci gençliğin ve eğitim Madenin tehlikeli olduğu konusunda iki
13 bakanı görevden almasına rağmen gençlerle emekçilerinin gerçekleştirdiği eylemler, Cezayir’de hafta önce uyarıda bulunulduğu fakat yapılan
emekçilerin eylemleri devam ediyor. toplumsal hareketin güçlenme eğiliminde olduğuna uyarıların gözardı edildiği söylendi.
Sultan’ın tavizleri, işsizlik, yoksulluk, rüşvet ve işaret ediyor.
Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011 Ortadoğu Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 21
Kapitalizm öldürür...
Nükleer protestoları sürüyor Güvenli gelecek
sosyalizmde!
Önce deprem, ardından tsunami ve son olarak da
nükleer santrallerin tahrip olmasından kaynaklı
radyoaktif sızıntı tehdidi nedeniyle Japon halkı bir
büyük felaketle karşı karşıya. Daha şimdiden bilanço
korkunçtur. Onbinin üzerinde insanın yaşamını yitirdiği
ileri sürülüyor. Bir o kadarı da kayıp. Dahası nükleer
santrallerdeki hasar radyoaktif sızıntıya yol açıyor. Bu
ise gerçek bir felakettir ve sadece Japon halkını değil,
dünyadaki milyonlarca insanın yaşamını da tehdit
ediyor.
İşçiler, emekçiler!
Japonya’da yaşanan bu büyük felaket Avrupa’da ve
özellikle de Almanya’da da bir büyük sarsıntıya neden
oldu. O kadar ki, temiz bir çevre, insanla barışık bir
doğa ve güvenli bir gelecek arayışı ve özlemi içinde
olan, bunalımlardan, yıkımlardan, acılardan,
emperyalist savaş ve iç savaşlardan bıkmış yığınlar
anında sokağa çıktılar, öfke yüklü protestolar
Stuttgart “Almanya’daki Atom santrallerinin güvenli olmadığı,
gerçekleştirdiler. Sadece Stuttgart’da 60 bin kişinin
19-21 Mart günlerinde Stuttgart yine çeşitli işletme ve hükümetin yaptığı açıklamaların yetersiz
katıldığı dev bir gösteri yapıldı. Kadını-erkeği, yaşlısı-
eylemlere sahne oldu. Bir tarafta 6 yıldır süren ve olduğu” dile getirildi.
genci ile Stutgart ve çevre bölgelerdeki halk, 45
işsizliğe, yoksulluğa ve hak gasplarına karşı Konuşmalardan sonra Japonyalı bir gencin
kilometrelik bir insan zinciri oluşturdu. Daha düne
mücadelenin sembolü olan Pazartesi kaleme aldığı ve oradaki felaketi net bir şekilde
kadar, ‘’bizim santrallerimiz güvencelidir’’ diyenler, en
eylemleri/Montagsdemo, diğer yandan nükleer karşıtı gözler önüne seren mektup okundu. Ardından
başta da, işbaşındaki Merkel hükümeti, yükselen
protesto eylemleri yapıldı. Bu eylemler ise tarihi İstasyon caddesinden tren garına yürüyen kitle
nükleer karşıtı bu protestolar karşısında geri adım attı,
Stuttgart tren istasyonunun önünde burada da sloganları net ve tok bir şekilde
daha doğrusu atmak zorunda kaldı. Yıldırım hızıyla
gerçekleştirilmekte olan S-21 karşıtı eylemle birleşti. duyurduktan sonra atom enerjisini kullanan Bielefeld
nükleer santralleri kapattıklarını, bakıma aldıklarını
Burada yaklaşık bir saat süren bir miting şehir enerji santraline doğru yürüyüşe geçtiler.
açıkladılar.
gerçekleştirildi. Burada yapılan konuşmaların ve atılan sloganların
Şüphesiz ki bu geçici bir karardır ve Almanya’da
Mitingde, ağırlıklı olarak nükleer santral karşıtı ardından kitle dağıldı. BİR-KAR mitinge atom karşıtı
büyüme potansiyeline sahip nükleer santral karşıtı
konuşmalar yapıldı. Konuşmaların ortak ekseni, sloganların ve güvenli geleceğin sosyalizmle
hareketin daha da büyüyüp, sistem karşıtı bir harekete
kapitalizmin insanlık düşmanı karakterinin teşhir mümkün olduğunu vurgulayan dövizlerle katıldı.
dönüşmesini engellemek amacıyla alınmıştır. Bu
edilmesiydi. Bu çerçevede, kapitalizmin insanlığa kararın yerel seçimlerin gündemde olduğu bir süreçte
hiçbir gelecek sunmadığı ve sunmayacağı vurgulandı. Köln alınmış olması ise, ayrıca dikkate değerdir. Sonuç
Bunalımların, savaşların, yıkımların ve acıların Köln’de 21 Mart günü Dom kilisesi önünde olarak bu karar, hükümetin sinsi ve aldatıcı yeni bir
olmadığı, güvenli bir gelecek özlemi dile getirildi. eylem gerçekleştirildi. Eyleme 500 civarında kişi manevrasından başka bir şey değildir. Hiçbir
Yapılan konuşmaların ardından yürüyüşe geçildi. Yol katıldı. Uzun bir süreden beri MLPD tarafından inandırıcılığı bulunmamaktadır.
boyunca ağırlıklı olarak nükleer karşıtı öfkeli organize edilen Hartz-IV karşı Pazartesi eylemleri, ‘’Nükleer enerji sevdası’’ kapitalizmin, onun EON,
sloganlar atıldı. Belli bir güzergahtan geçilerek, birkaç haftadır nükleer karşıtı kitlesel eylemlere RWE, ENBW ve Vattenfall gibi enerji tekellerinin
tekrar eylemlerin başlangıç noktasına gelindi. Burada dönüştü. vazgeçilmez sevdasıdır. İnsan yaşamının, temiz çevre ve
tekrar çeşitli konuşmalar yapıldı. Gösteri, kültürel Bu haftaki eylemin konusu nükleer santraller insanla barışık doğa istemi ve özleminin bunun yanında
etkinliklerin ardından sona erdi. oldu. İsteyen eylemciler alanda kurulan açık hiç ama hiçbir değeri yoktur. Kapitalist tekellerin tek
Kent nüfusunun yüzde yirmisinden fazlasını mikrofondan konuya ilişkin görüşlerini ifade ettiler. tanrısı vardır; kar, daha fazla kar. Ne olursa olsun onlar,
göçmen emekçiler oluştururken buna karşın, Atom enerjisinin hem pahalı ve hem de insan ve asla bundan vazgeçmezler. Gerçek tam olarak budur.
göçmenlerin bu eylemlere katılımı oldukça sınırlı çevreye zararlı bir enerji türü olduğu, bu enerji Avrupa’nın yerli-göçmen, doğulu-batılı tüm
düzeyde. türünde ısrar edilmesinin asıl amacının büyük uluslarından işçiler, emekçiler, ilerici ve devrimciler!
tekellerin çıkarlarından ileri geldiği, söylenenin Kapitalizmin doymak bilmez kar hırsı ve nükleer
aksine Almanya’daki santrallerin de hiç de güvenli enerji sevdası, gelinen yerde insanlığı bir büyük
Bielefeld olmadığı ve derhal kapatılması gerektiği vb. felaketin eşiğine getirmiştir. Kapitalizm, çevreyi
Yaklaşık bin kişinin katıldığı eylemde açılan düşünceler konuşmacıların dile getirdiği ortak kirleterek, doğayı tahrip ederek, insanlığı yıkıma
döviz, pankart ve sloganlarla atom santrallerinin bir düşünceler oldu. uğratarak ilerliyor. Kapitalizm bunalımlardan,
süre durdurulması yerine derhal kaldırılması talebi Bir katılımcı gitarıyla nükleer santrallerine ilişkin yıkımlardan, acılardan, emperyalist savaşlardan ve iç
dile getirildi. Gencinden yaşlısına kadar her bestelediği bir şarkıyı söylerken, “Nükleer santraller savaşlardan başka, insanlığa hiçbir gelecek sunmuyor.
kesimden insanın katıldığı eylem baştan sona derhal kapatılsın!” sloganı kitle tarafından sık sık Kapitalizm yaşatmıyor, öldürüyor.
coşkuluydu. Bielefeld’in merkezi Jahnplatz’da tekrarlandı. Bilim doğrulamakta, tarihsel deneyimler ve güncel
toplanan kitleye yapılan konuşmalarda Kızıl Bayrak / Stuttgart - Bielefeld - Köln gelişmeler döne döne kanıtlamaktadır ki, temiz bir
çevre, insanla barışık bir doğa ve güvenli bir gelecek
sadece ve sadece sosyalizmle mümkündür. İnsanlığın
Paris’te Mart ayı katliamları lanetlendi büyük özlemi olan sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız,
herkesin bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi
yolunda şehit düşenler anısına yapılan saygı kardeşçesine özgür olduğu yaşanılası bir dünya özlemi
Gazi, Halepçe, Beyazıt ve Kızıldere’de de, ancak ve ancak sosyalizmle bir gerçek haline
duruşuyla başladı. Açıklamada metin Fransızca ve
katledilenler 18 Mart Cuma akşamı saat 18.00’de gelebilir.
Türkçe okundu. Türk devletinin katliamcı
Türkiyelilerin yoğun olarak yaşadığı Strasbourg O halde,
geleneğinden bir şey kaybetmediği, katliamların
St-Denis kemer önünde gerçekleştirilen eylemle Kahrolsun kapitalizm!
unutulmayacağı ve unutturulmayacağı belirtildi.
anıldı. Eylemde katliamlar lanetlendi. Temiz bir çevre, sağlıklı bir doğa ve güvenli bir
Eylem boyunca, “Kahrolsun faşist Türk devleti!”,
ACTİT, ATIK Paris, BİR-KAR, FDHF, gelecek için, sosyalizm!
“Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Katil devlet
ODAK ve Yaşanacak Dünya tarafından Türkiye Komünist İşçi Partisi Yurtdışı Örgütü (TKİP-
hesap verecek!” sloganları atıldı.
gerçekleştirilen anma, devrim ve sosyalizm
Kızıl Bayrak / Paris YDÖ)
24 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Dünya Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011
Genç-Sen 4. Genel
Kurulu yapıldı
Öğrenci Gençlik Sendikası’nın 4. Genel Kurulu 19
Mart günü Ankara’da toplandı. Sabah saatlerinde
açılış konuşmaları ile başlayan kurulda ilk olarak
dönem raporu salonun oyuna sunuldu. Ardından da
“nispi seçim” önergesi ile açılan tartışmalarla beraber
ilk önergenin oylanması ancak öğeleden sonra
tamamlanabildi. Salonun MYK seçimine odaklandığı
genel kurul akşam saatlerinde birçok şubenin ve
Genç-Sen üyelerinin önergeleri sunulmadan son
buldu.
Genel Kurul salonuna geçilmesinin ardından ilk
olarak devrim şehitleri adına saygı duruşu
gerçekleştirildi. Saygı duruşunu eski MYK üyesi Aziz
Güler’in yaptığı açılış konuşması izledi. Güler’in
DTCF İnisiyatifi, DÖB, Dev Genç Birliği ve Söz konuşmasının ardından Genç-Sen’in bir senelik
Newroz, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Dergisi’nin örgütlediği etkinliğe 400’ü aşkın öğrenci mücadele seyrini eski MYK üyesi Emre Öztürk
Fakültesi’nde de kutlandı. 17 Mart günü devrimci, katıldı. Ankara Gençlik Derneği de eyleme destek değerlendirdi. Konuşmaların ardından yollanan
demokrat öğrenciler tarafından gerçekleştirilen verdi. mesajlar okundu.
Newroz kutlaması öncesinde ÖGB “yoğun güvenlik Ekim Gençliği / DTCF Genç-Sen’in dönem raporu okunarak salonun
önlemi” aldı. Davul ve zurnanın okul içerisine oyuna sunuldu. Ardından ise tüzüğe ilişkin bir önerge
alınmayacağının belirtilmesine rağmen etkinlik Çukurova Üniversitesi salona sunuldu. Genel kurul ve şube seçimlerinin
gerçekleştirildi. Davulcu ve zurnacının okula Ezilen halkların isyan ateşini simgeleyen Newroz “nispi seçim” yöntemi ile yapılmasını öneren değişiklik
girmesi ile birlikte toplu bir şekilde orta bahçeye 17 Mart Perşembe günü Çukurova Üniversitesi’nde sendika içinde bulunan politik eğilimlerin nicelikleri
geçildi. “Bıji Newroz, yaşasın Newroz!” pankartının kutlandı. R1 alanında toplanan kitle lastik yakarak oranında temsil edilmesi ve seçimlerdeki ilkesiz
asıldığı alana odunlar getirilerek isyan ateşi yakıldı. eyleme başladı. Ardından saygı duruşu pazarlıkların sonlandırılması gerekçeleri üzerinden
Daha sonra Newroz’un özüne dair bir basın gerçekleştirilerek basın metni okundu. ortaya konuldu. Bir süredir liberal-reformist blokun
açıklaması gerçekleştirildi. “Günümüz Dehaqlarının Okunan metinde Newroz’un tarihi anlatılarak içindeki anlaşmazlıklar ve çatırdamaların bir sonucu
hala varlığını sürdürdüğü, hala sokak ortalarında Newroz’un Kürt halkının isyanını simgelediği, olarak gündeme gelen bu önergede “sendikal
insanların katledildiği, öğrencilerin soruşturma egemenlere karşı bir başkaldırı günü olduğu içdemokrasi ihtiyacının” altı çizildi. Blok olarak
terörü ile okullarına alınmadığı ancak tüm bunlara belirtildi. Açıklamanın devamında sistemin bu defa çıkartılan ortak listeler ve bağımsız adaylardan
karşı Kawaların mücadelesinin yükseldiği” da Newroz’un içini boşaltmaya çalıştığı ama Kürt oluşacak listelerin son seçim sisteminde %50’den 1
vurgulandı. Basın açıklamasının ardından davul ve halkının çatışa çatışa bu mücadeleyi kazandığı eksik olan bir veya toplam seçeneklerin hiç temsil
zurna eşliğinde yüzlerce öğrenci kardeşlik halayına anlatıldı. edilememesi ihtimaline dikkat çekilen önerge sunumu
durdu. Etkinlik coşkulu halaylar ve sloganlarla sona Eylem basın açıklamasının ardından çekilen ardından alehte ve lehte sözler verildi. Oy çokluğu ile
erdi. halaylarla son buldu. Eyleme 300 kişi katıldı. ilk önerge kabul edilmiş oldu.
Ekim Gençliği, DYG, DHF, Ankara Anarşi Ekim Gençliği / Çukurova Üniversitesi Tüzük değişikliğine dair ikinci önergenin
sonucunda “her 5 Genç-Sen üyesine 1 delege”
düşecek biçimde delegasyon sistemi ile Genel Kurul’a
gidilmesine karar verildi. 5. Genç-Sen Genel
Kurulu’nun 10 Aralık tarihinde yapılması kabul edildi.
Geleceğimiz için metal greviyle dayanışmaya! Tüzük önergelerinin ardından Temsilciler
Meclisi’nin önergesi sunuldu. Birçok konu üzerine
önerilerde bulunan önerge, şube ve il meclislerine
Birleşik Metal-İş Sendikasına üye metal işçileri işçi-emekçi çocuklarının eğitim hakkını ellerinden dayanmadan, temsilcilerin bireysel tartışmaları
“Metal işçileri tarih yazıyor” kararlılığıyla alanlardır. üzerinden hazırlandığından meşru görülmedi ve kabul
MESS’e başkaldırdılar. 22 Mart 2011 tarihinde Bizler genç komünistler olarak sınıf edilmedi.
Eskişehir Süsler Doruk fabrikasında greve mücadelesinin bir parçası olarak emek cephesini Genç-Sen’in merkezden yürütülen yerellere
çıkılmasıyla 20 yılın ardından tarihi bir adım büyütmeye çağırıyoruz. Geleceği, özgürlüğü ve dayanmayan işleyişini eleştiren, Genç-Sen’in yerellere
atılmış oldu. 24 Mart 2011 Perşembe (yarın) grev hakları için herkes metal işçileriyle dayanışmayı dayanması gerektiğini vurgulayan, Genç-Sen’in siyasal
pankartı Kocaeli’nde Standart Depo fabrikasında büyütmelidir. Metal işçileri kazanırsa biz de gençlik örgütleriyle yanyana gelmesinin sendika için
dalgalanacak. Metal işçileri şahsında işçi sınıfı, kazanırız. Metal işçilerinin yürüdüğü yol bizim sorun yaratabildiğinden tek başına yoğun bir faaliyet
MESS şahsında sermaye sınıfına karşı grev silahını yolumuzdur. Gençlik bu yolda safları örmesi, LGBTT’nin kendi ifade edebilmesi için
kuşanarak gücünü ortaya koymuştur. sıklaştırmalıdır. seçimlerde %10 kotası getirilmesi, birleşik
Türk Metal çetesinin imzaladığı kölelik Metal işçilerinin sesini üniversitelere, liselere mücadelenin gerekliliğinin önemi, Bandırma’nın şube
sözleşmesini kabul etmeyen Birleşik Metal-İş üyesi taşımalıyız. Üniversitelerden, liselerden eylemlerle olması vb önergeler sunuldu. Kürsüden sunulan, genel
metal işçilerinin çıktıkları yol kısmi bir hak dayanışmayı büyütmeliyiz. Grev alanlarına kurul için önceden veya salondan sunulan birçok
kazanımı mücadelesi değildir. Bu yolda emek ve gençliğin enerjisini, gücünü taşımalıyız. önerge TM’ye ertelenmiş oldu.
sermaye cephesi karşı karşıya gelmiştir. Metal Son olarak kendini tanıtan blok listeler ve bağımsız
işçilerinin haklarını gasbedenler eğitimi Ekim Gençliği adaylar için oylamaya geçildi.
ticarileştirenler, üniversiteleri sermayeye açanlardır, 23.11.2011 Devrimci Genç-Senliler
26 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Gençlik hareketi Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011
Şerzan Kurt
davasında erteleme
yaklaşan kitle içerisinde BDP Grup Başkanvekili
Bengi Yıldız ve KESK Genel Başkanı Döndü Taka
Çınar da bulunuyordu. Adliye önünde Şerzan’ın
katillerinin yargılanmasını isteyen kitle içerisinden bir
grup duruşmayı izlemek için mahkeme salonuna girdi.
Daha önceki duruşmalarda olduğu gibi bu “Katillerle aynı sofraya
duruşmada da bir kez daha sivil faşistler provokasyon
girişiminde bulundu. Polis barikatlarına yaklaşan bir oturan bizden değildir!”
kişi barikatlara Türk bayrağı asarak provokasyon
yaratmak istedi. Ancak başarılı olamadı. Gazi katliamının 16. yılında gerçekleştirilen
Şerzan’ı başından vurarak ölümüne neden olan anmanın ardından Gazi Cemevi yöneticilerinin Gazi
Aytekin İçmez’in tahliye talebi reddedilerek dava yine Emniyeti ile yemek yemesine yönelik tepkiler
19 Ocak, 16 Mart tarihlerinden sonra yine devletin sürüyor.
katliam tarihlerinden biri olan 6 Mayıs’a ertelendi. Yemeğin basına yansıması ve deşifre olması
Duruşma sonrasında açıklamalarda bulunan BDP üzerine şehit aileleri ve Gazili emekçiler katillerle
İl Yönetim Kurulu Üyesi İzzet Altun şunları söyledi: aynı sofraya oturanlara tepkilerini gösterdiler.
“16 Mart yine kara bir tarih olarak karşımızda. Bizler Yemeğe katılanların hiçbir şekilde şehitleri, şehit
her zaman savaşa, katliamlara, baskı ve zulme hep ailelerinin ve emekçi Gazi halkını temsil etmediğini
Muğla’da polis tarafından katledilen Şerzan karşı olduk, bundan sonra da karşı olmaya devam ifade eden Gazililer gerçekleştirdikleri eylemlerle
Kurt’la ilgili açılan davanın 4. duruşması 16 Mart edeceğiz. Başka Halepçeler, Beyazıtlar, Şerzanlar yemeğe katılanları istifa etmeye ve yaptıkları
günü Eskişehir’de yapıldı. Davada herhangi bir yaşanmasın diye eşitlik, barış ve kardeşlik için davranışın bedelini ödemeye çağırdılar.
gelişme olmazken tutuklu yargılanan polis Aytekin mücadele edeceğiz.” BDSP, DHF, Partizan, ESP, PDD, Devrimci
İçmez’in tahliye istemi de reddedildi. Şerzan Kurt geçiğimiz yıl 11 Mayıs günü sivil Hareket, Alınteri, Halkevleri, TKP, Gazi Dersim
Duruşma için Şerzan’ın arkadaşları sabah faşist saldırıların ardından polis kurşunuyla Derneği, Gazi Pir Sultan Abdal Cemevi Derneği’nin
saatlerinde adliye önünde toplandılar. Sayıları 300’e katledilmişti. çağrısıyla 19 Mart akşamı eski karakolda toplanan
Gazili emekçiler burada “Katillerle oturan bizden
değildir / Gazi Halkı” imzalı pankart açarak
yürüyüşe geçtiler. Yürüyüş de ilk olarak 75. Yıl
Aklama duruşması başladı Mahallesi Muhtarlığı’nın önüne gelindi.
Burada yapılan konuşmalarda “Katillerle aynı
Antalya’da “dur” ihtarına uymadığı iddiasıyla 18 sofraya oturarak şehitlerimizin yarattığı değerleri
yaşındaki Çağdaş Gemik’i kurşunlayarak katleden kişisel çıkarları için pazarlık malzemesi haline
polis Mehmet Ergin hakkındaki kararın, Yargıtay 1. getirenler, hiçbir şekilde şehitlerimizi ve gazili
Ceza Dairesi tarafından bozulmasının ardından emekçileri temsil etmemektedir. Katillerle oturan bu
davanın yeniden görülmesine 22 Mart günü işbirlikçiler er ya da geç yaptıklarının hesabını
başlandı. verecektirler. Sizleri bu işbirlikçilerden hesap
Sermaye devletini ve onun eli kanlı katillerini sormaya şehitlerimize ve değerlerimize sahip
aklama görevi üstlenen yargı, Çağdaş Gemik’in çıkmaya davet ediyoruz” denildi.
katili polis hakkında yerel mahkemece verilen Buradan Dörtyol’a, ardından Zübeyde Hanım
kararı bozmuş, Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Gemik’i Mahallesi Muhtarlığı’na oradan da Gazi Cemevi
ensesinden vuran polisin, ‘olası kastla adam önüne gelindi. Yemek yiyenlere istifa çağrısı
öldürme’ suçundan değil, ‘kasten yaralama yapıldı. Ardından Gazili bir emekçi söz alarak
suçundan’ “cezalandırılmasına” karar vermişti. Cemevinin ve muhtarların “biz oraya sadece durum
PVSK ve TMY ile öldürme yetkisiyle donatılan değerlendirmesi yapmaya gittik devlet bizi oyuna
polisi koruyan düzen mahkemesi bu karar ile katil getirdi” söylemlerinin yalan olduğunu ifade etti.
polisin cezasının yarı yarıya indirilmesine olanak Karakolda katillerle yenilen yemeğin ifade edildiği
sağlayacak. gibi aniden gelişmediği, günler öncesinden
Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde planlandığı vurgulandı.
başlayan duruşmaya Çağdaş Gemik’in babası Eylemin devamında bir şehit yakını söz olarak
Haşim Gemik ve annesi Sevgi Efe’nin yanısıra konuşma gerçekleştirdi. “Katillerle aynı sofraya
Antalya Özgürlükler Derneği, Ezilenlerin Avukat Münip Ermiş, Yargıtay’ın bozma kararındaki oturanlar şehitlerimize ihanet etmiştir” diyerek
Sosyalist Partisi, Sosyalist Parti, ÖDP, Eğitim-Sen, çelişkilere dikkat çekerek şunları söyledi: yaptıkları davranışın bedelini ödetme çağrısı yaptı.
Avukat Behiç Aşçı ve yazar Temel Demirer de “Yargıtay 1. Ceza Dairesi bozma kararında, Şehit yakınının yaptığı konuşmanın ardından
katıldı. ‘Hayati bölgeler hedef alınarak ateş edildiğini basın açıklamasına geçildi. Açıklamada devletin
Kurumlar adına yapılan basın açıklamasında gösteren kesin ve yeterli kanıt bulunmadığı katliamcı kimliğine değinildi. AKP hükümeti eliyle
şunlar söylendi: “Bu kanlı utanç tarihinden güç anlaşılmıştır’ ifadesini kullanarak yaralama sonucu hayata geçirilen Kürt açılımı ve Alevi açılımı ile
alarak Çağdaş’ı vuran polis, ellerinin sıcak ölüme neden suçundan cezalandırılmasını yani devletin kendi Kürt’ünü, Alevi’sini yaratmaya
tutulmasından güç alarak tetiği çekti. Bugün de bu cezanın 6 yılın altına indirilmesini istemektedir. çalıştığı vurgulandı. Katillerle aynı sofraya
mahkeme ile adalet mekanizması onun cezasını tüm Oysa aynı daire, bu polisin kesinlikle elini beline oturanların devletin bu kirli oyununun bir parçası
insanlığın gözüne baka baka düşürmeye, serbest atıp silah çıkarma yetkisi olmadığını söylemektedir. olduğu vurgulandı.
bırakılmasının yolunu açmaya çalışıyor” Daire bir taraftan ‘Sanık mağdura doğru iki el ateş 500 kişiye yakın katılımın olduğu yürüyüşe
etmiş ve sanık ensesinden aldığı tek kurşunla Dersimli sanatçı Mehmet Ekici, yerel sanatçı Hasan
Karar çelişkili ölmüştür’, diğer taraftan ise ‘Hayati bölgeler hedef Ali Esenler, Alibeyköy PSAKD’den ve Okmeydanı
alınarak ateş edildiğini gösterir yeterli kanıt yoktur’ Munzur Çevre Derneği’nden temsilciler katılarak
Duruşmanın ardından basına açıklama yapan demektedir” destek verdiler.
Kızıl Bayrak / GOP
28 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Röportaj Sayı: 2011/12* 25 Mart 2011
CMYK