Afyon Dergi 3

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 43

Yerel Tarih ve Kültür Dergisi

Haziran 2013 Sayı: 10

AFYONKARAHİSAR’IN YÜZLERCE YILLIK SU KAYNAĞI

Kad ı n a n a
Foto: Hüseyin Erçolak

KIŞ GELDİ
Kış geldi yine Kışın kilo kilo ıspanak, pırasa, deperotu, ayva, Kale Görünmez’den seslenir gibi
1930’lu yılların başından bir kare. Yağmurlu, soğuk bir gün
olduğu emektar parke taşlarının ıslaklığından ve sıkı sıkı
giyinmiş insanlardan belli. Zaman durmuş sanki. Objektife
bakanların yanı sıra yoldan geçmeye çalışan bir kişinin flu hali
objektife yansımış. Elbette o zamanlar kameralar şimdiki gibi
hareketi yakalayamamış. Mekân ticaretin en canlı olduğu
Saraçlar Caddesi (Bedesten Meydanından Kadınana’ya inen
cadde) dükkânlar baraka halinde. Fotoğrafın üstünde de yazılı
olan Yukarı Bey Çeşmesi fotoğrafın solunda kısmen görülüyor.
Bugünkü yeri Uzunçarşı’nın yukarı girişi olan çeşme 1930’ların
saniyede onlarca kare çekebilecek kapasitede değil, haliyle ortalarında yıkıldı.
Ne gelir aklına şimdi? döngel Cemal Altıniğne,
Portakal mı, mandalina mı, greyfurt, limon? Vaşington yoktu Hulusi Yamaner:
Hani pazarda Yafa portakal “Bohorcular bölük bölük geldiler
“Çaya, çorbaya, balığa, bamyaya limon!” diye Kaynanan severse; Ciğerimi delik delik deldiler”
sattıkları limon. “Gitme, burda kal!” Kış geceleri gezeksiz geçmez.
Ananası bilmiyordum daha “Hadi
Portakal Yafa idi, Dön de gel!” Yetmişbeş Evler ne uzaktı hemşerim
Vaşington da nerden çıktı? Sanat Okulu’ndan sonra
Her şey Antalya’dan, Anamur’dan sanırdım. Şarkı söylemeli: Gide gide bitmezdi mübarek
Çikita muz henüz tropikal ülke meyvası “Haydi kebap kestane Kim gider, kim oturur oralarda derken
Bizi tanımaz, biz de Çikitayı Yemeli tane tane” Büyümüş şehir
Bizdeki yerli muz. Bir de pazarcıdan teranesini dinlemeli: Köyleri de almış içine
“Kestane kebap, Afyon olmuş başşehir.
Yoncaaltı Camii dile gelmeli Yemesi sevap!” Biz bizeydik bi zamanlar
Merdivenlerinden inmeli Ben
Buğday Pazarında gördüklerini bir bir söylemeli Kış geceleri Sen
Minareden ünlemeli Gezek O
Şinikle buğday, Gezek varsa helva çekmek Biz, siz, onlar
Kileyle arpa, Trampa, badi badi sesleri arasında Sanki hepsi bu kadar.
Timinle haşhaş satılırdı Birinci çinko!
Neler gördüm demeli. İkinci çinko! Mehmet Ünal TAŞPINAR
Tombala! 23/12/2012
İÇİNDEKİLER
AFYONKARAHİSAR’IN YÜZLERCE YILLIK SU KAYNAĞI KADINANA.........................4
Başkan’dan
4
BİR FOTOĞRAFIN HİKAYESİ..................................................................................................10
TAVANARASI.......................................................................................................................11 Kıymetli okurlarımız,

MİLLİ MÜCADELE’DE AFYONKARAHİSARLI BİR KAHRAMAN..................................12 Aralık 2010 tarihli 5. sayı ile başladığımız
yeni yayın döneminde Dergimiz Taşpınar’ın
ESKİ SİMALAR - HULUSİ AÇIKGÖZ....................................................................................17
10. sayısı ile sizlerleyiz. İlimiz tarih ve kültürü
1. DÜNYA SAVAŞINDA ESİRLERİN ANILARINDA AFYONKARAHİSAR........................22 hakkında düzenli yayımlanan tek yayın organı
KARAHİSAR KALESİ...............................................................................................................28 olan Taşpınar geride bıraktığı sayılar içerisinde
AFYONKARAHİSAR’DA KUR’ÂN’A HİZMET EDENLER..................................................31 pek çok konuyu araladı, bizleri aydınlattı.
KAPTAN-I DERYA BOLVADİNLİ EL-HAC HÜSEYİN PAŞA’NIN VAKIFLARI..................42 Sizler için büyük önemi olan şehrimizin
tarihinin, kültürünün araştırılmasında, kayda

10
TÜRK EVİ ÇİZGİSİNDE AFYONKARAHİSAR EVLERİ.......................................................53
geçmesinde büyük payı olan dergimiz yerel ta-
AFYON TİCARET LİSESİ.........................................................................................................55 rihimize yeni bir bakış açısı getirmiştir.
MELİHA SULTAN......................................................................................................................57 İnsanlar yaşadıkları çevreye, kültüre, tarihe
BİZE ULAŞANLAR...................................................................................................................59 karşı sorumluluk duygusu içinde davranmak
İKAZ GAZETESİ’NDE AFYONKARAHİSAR’IN 1. KURTULUŞ YILDÖNÜMÜ................61 zorundadırlar. Bu bilince sahip olmanın yolu ise
elbette ki yaşadığı yerin, tarihini, kültürünü bil-
BÜYÜK ZAFERİN 91. YILDÖNÜMÜNDE DUMLUPINAR VE AFYONKARAHİSAR....62
mek ve tanımak.Bu sebeple Taşpınar Dergisi’ni
KURTULUŞUN 1.YILI NASIL KUTLANDI............................................................................65 okuyalım, okutalım.
HABERLER................................................................................................................................66 Afyonkarahisar Belediyesi olarak kültürel
“ÇOCUKLARIMA BİRŞEY BIRAKMADIM”.........................................................................68 çalışmalarda da her zaman hemşehrilerimizin
TARİHE TANIK YAPILAR........................................................................................................72 hizmetindeyiz. Bugün yüzbinlerce kişinin zi-
BASINDA BÜYÜK ZAFER......................................................................................................74
yaret ettiği Sultan Divani Mevlevihane Müzesi
Belediyemiz bünyesinde hizmet vermektedir.
‘İŞGAL GÜNLERİNDE AFYONKARAHİSAR’ SERGİSİ AÇILDI......................................77
Yine Belediyemizin restore ettirdiği Taş Medre-
MEMLEKET MANZARALARI.................................................................................................78 se (Gedikahmet Paşa Medresesi), kültürel haya-
AFYONKARAHİSAR MUTFAĞINDAN.................................................................................80 tımıza önemli katkılarda bulunacak bir mekân

12
haline gelecektir.
Geçtiğimiz günlerde restorasyonuna başla-
nan Tarihi Taşhan’la birlikte Bedesten esnafını
da eğer razı edebilirsek bu bölgenin bir çekim
merkezi olmasını arzu ediyoruz.
Elbetteki çalışmalarımız bunlarla sınırlı
değil, sosyal belediyecilik anlamında kadınlar
lokalimizden, emekliler lokaline, hobi bahçele-
rinden gençlerimiz ve çocuklarımız için yüzme
havuzuna varıncaya kadar pek çok ilke imza at-
tık, atmaya devam edeceğiz.
Afyonkarahisar Belediyesi olarak bu tür
çalışmalarla sizlere hizmet etmeye çalışıyoruz.

22 68
Bizlere desteğini esirgemeyen tüm halkımıza
teşekkürlerimi iletiyorum.

Burhanettin ÇOBAN
Belediye Başkanı
Belediyemizce Kadınana Suyu verilen
İbrahim Çobanbay Hayratı Hıdırlık maksemin kalıntıları

tirerek, suyu koyduğu ölçekten geçirtmiş,


bundan dolayı da bu pınara Ölçek Suyu da

Fotoğraf: İsmail Eraslan


denilmiştir
Bu pınardan çıkan su önceleri şehre
açık bir kanaldan gelirken daha sonra Gev-
her Naime Sultan bu su yolunun üzerini

KADINANA
Horasan harçlı büzlerle kapatarak temiz bir
şekilde akmasını sağlamıştır. Afyonkarahi-
sar halkı Kadınanalara hürmeten bu suyun Hıdırlık su deposu inşaatı-arkada su arkı 1930 Kadınana Çeşmesi
adını Kadınana Suyu olarak isimlendirmiş Arşivleri’nde bulunan su yoluna ait 1924’te
yüzlerce yıldır bu şekilde anılır olmuştur. çizilmiş bir harita Kadınana Suyu’nun bes- 3 havuzda biriken sular bir kısım çeşme-
1671 yılında şehre gelen Evliya Çelebi, lendiği kaynakları da göstermektedir.2 lere dağıtılır. Bu havuzların yanı sıra İbik
Seyahatnamesinde “İki yüzden mütecaviz Çeşmesi civarında bulunan 2 havuzdan da
Bu kaynaklar şunlardır. Ortaköy Pı-
uzak mahallelere su dağıtılır. Bir de o dö-

A
ab-ı hayat çeşmesarları vardır. Amma cüm- narı, Karapınar, Uşak Pınarı, Karaağaç
fyonkarahisar’da su denince aklı- Karahisar’a yerleşen kızkardeşler ba- lesi Kadınana Suyu’ndandır’’ demektedir. nem adına mahzen veya maksem denilen
Deresi, İmaret Pınarı, Keklik Pınarı, Kanlı
mıza evvela Kadınana Suyu gelir. balarından kalan mirası halkın faydasına Bu sayının abartı olduğu bir gerçektir. demir kapılı ve içinde 24 musluk bulunan
Havdan Pınarı, Uyuz Pınarı, Kavaklı Pınar,
Her ne kadar son zamanlarda harcamaya karar verirler. Asiye Sultan o Zira 1905 tarihli Hüdavendigar Vilayeti kapalı bir yapı vardır. Bu musluklarda bi-
Hacı Baki Kaynağı, Çavuş Pınarı.
Akdeğirmen Barajı’ndan gelen içme suyu- dönemde şehri baştanbaşa ikiye bölen Salnamesi’ne göre şehirde elli bir çeşme riken suyun düzenli bir şekilde dağıtımını
muz kaliteli olsa da yüzlerce yıldır şehrin dere üzerine çeşitli aralıklarla 40 adet taş O yıllarda yukarı mahallelerde ev- sağlamaktadır.3
bulunmaktadır. Nüfusun daha az olduğu
ihtiyacını gideren Kadınana Suyu’nun tadı, köprü yaptırır.1 den eve açıkta akan sular, künklerle
1671 yılında çeşme sayısının daha az ol- Bu düzeni sağlamakla görevli kişi 24
lezzeti bizler için tartışılmaz. Uzunçarşı’nın yukarı girişinde ve aşağı
Diğer kızlardan Melek Peyker Sul- ması gerekir. musluğun anahtarlarını sürekli yanında
girişinde yeralan Baş Çeşmelere kadar
Kadınana Suyu’nun tarihçesi elbette- tan şehrin mezarlık ihtiyacını dikkate Sonraki yıllarda Kışlacık ve Küçük Ka- bulundururarak sabah ve akşam saatle-
ulaşmaktadır.
ki Kadınanalar’ın şehrimize gelmeleriyle alarak büyük bir mezarlık yaptırır. Evliya lecik derelerinde yeni bulunan su kaynak- rinde dağıtıma göre bazı muslukları açar
başlar. Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde belirttiğine Osmanlı’nın son yıllarında ise suyun bazılarını kapatarak görevini yerine getir-
ları da birleştirilerek Kışlacık Köyü’nün
göre bu mezarlık 1001 adet kapaklı mezar- mahalle çeşmelerine düzenli dağıtımından mektedir.
1200’lü yıllarda Konya civarın- batısında bulunan bir mahzende depolanır
dan müteşekkildir. “Hark’ı Kebir” denilen ve halkın güvendiği
da hüküm süren Anadolu Selçuklu ve oradan şehre düzenli bir şekilde gelmesi Günümüzde Hıdırlık eteklerin-
kişilerden oluşturulmuş bir heyet sorum-
Devleti’nin son hükümdarı Sultan Alaad- Kızlardan Gevher Naime Sultan’a ge- sağlanmaya başlanmıştır. Ortalama olarak de, bekçi kulubesinin alt kısımlarında,
ludur.
din Keykubad’ın 3 kız çocuğu olmasına lince, O’da şehrin içme suyu ihtiyacını gi- yüksekliği 1250 ile 1500 m olan bu mev- Mevlevihâne’nin üst kısımları ile ile To-
karşılık saltanatı devam ettirecek bir erkek dermeyi kendine vazife sayar. kiden 1040 m. rakımı olan Afyonkarahisar Hark’ı Kebir heyetinin başında olan puzlu Tepesi’nin arkasında ve Merd-i Yek
çocuğu yoktur. Onun vefatından sonra şehir merkezine, Kışlacık’ta bulunan de- kişilere Hark Mütevellisi denir ve bu heyet Sultan mezarı ile İbik Çeşmesi arasındaki
Hıdırlık Tepesi’nin ardında bulunan
Konya civarında etkili olan beyler kendi podan suyun gelmesi 6 saati bulmaktadır. suyun dağıtımının yanı sıra Hark’ın bakı- kısımda yer alan su depoları harap bir hal-
Kışlacık Köyü’ndeki bir pınarı köylülerden
aralarında saltanat kavgasına tutuşurlar ve Suyun toplandığı mevkinin şehre doğru mından da sorumludur. Osmanlı döne- de varlığını sürdürmektedir. Bu depolar-
1000 ölçek altına satın almasından dolayı
kanlı olaylar meydana gelir. olan eğimininden yararlanılarak ark yapıl- minde çeşitli vakıflar, Hark-ı Kebir vakfına dan İbik Çeşmesi yakınındaki deponun
bu pınara önceleri Ölçek Suyu denir. Riva-
mış ve şehre su getirilebilmiştir. Su arkının önemli katkılarda bulunmuşlardır. önceden üzeri açıktı. Duvarları kesme taş-
Bu duruma üzülen ve hayatlarını teh- yete göre, ölçeği suyun çıktığı yere yerleş-
likede gören Sultan Alaaddin’in 3 kızı o geçeceği Kışlacık Deresi’nin Değirmen Hıdırlık’ta bugünde varolan eski top tan yapılan havuzu, Kurtzâde Hacı Ömer
* Sultan Divani Mevlevihane Müzesi
dönemde huzurlu bir yer olan ve Sahipata Bahçesi denilen mevkine bir su bendi ya- kulübesinin aşağılarında bulunan birinin Ağa 1912 yılında tamir ettirerek üzerini
Sorumlusu-Editör
Beyliği’nin hüküm sürdüğü Karahisar’a 1
Ömer Fevzi Atabek, Afyon Vilayeti pılması 1852 yılında girişimde bulunul- üstü açık, ikisi kapalı olmak üzere toplam kapattırmıştır. Söz konusu tamiratla ilgili
gelip yerleşirler. Gelirken beraberlerinde Tarihçesi (Yayına hazırlayan:Turan muş ve sonradan bu bend yapılmıştır. kitabe şöyledir:
Akkoyun) Afyon Kocatepe Üniversitesi
2
BOA. Tarih: 29/Z /1341 (Hicrî) Gömlek
babalarından miras kalan altınları da geti- Bu civarda Kadınana kaynağından No:574
Yayınları, Afyon 1997, s.94 3
Ömer Fevzi Atabek, Afyon Vilayeti
rirler. başka kaynaklarda vardır. Başbakanlık Tarihçesi s.105
Kadınana Suyu Şirketi toplantı ilanı

6 7
Kadınana Su Kemeri

dan gelebilecek her türlü hayvan ve haşe- mertebe emin ve sağlam olur.Şehirde nezafet şehirdeki umumi çeşmelerden su almak müş- sonra evden eve açıktan geçmek sureti ile kirli
rata, pisliğe karşı korumasızdır. ve taharetten çok aranmaya layık bir mesele kül bir hal alır. Çeşme başlarında kavgalar, ve pis halden kurtarılması, ihtiyaç sahiplerine
halindedir. Suyun bolluğu ile memleketin tartışmalar hepimizin şahit olduğu olaylar- temiz bir halde ulaştırılmasını sağlamak tak- Kadınana Su Şirketi Nizamnamesi’nin kapağı
1925 yılına gelindiğinde 30.000 Tl. -H.1341 M.1925
sermaye ile işletilmekte olan Hark’ı Ke- temizliği, bununla da güzelliği temin oluna- dır. Bu suyu şehre getiren hayır sahiplerinin dire layık bir davranıştır.
bir Su İşletmesi zamanın Afyonkarahisar bilir.Şehirde bir mesken arama ihtiyacında arzusu bu sudan herkesin kolaylıkla yarar- Memleket su işleri ile kanunen alaka-
Valisi Ethem Tuncel tarafından lağvedile- bulunduğumuz vakit onun taksimatının iyi lanması idi. Harkı yapanlar şimdiki halimizi dar olan Belediyemizin bu işe verdiği önem tımının sağlanabilmesi için 115.000 liraya
rek Belediye’ye devredilmiştir. Kadınana ve fena olup olmadığını araştırmadan önce kabirlerinden görseler bize acırlar, biz harkı takdire layıktır. Ancak bir şehrin suyunu ihtiyaç olduğu anlaşılmıştır. Senelik 40.000
Suyu’nun getirilmesi ile ilgili masrafla- çeşmeye ve akarsuya yakın olup olmadığını saatlerce mesafeden getirdiğimiz halde bu bol hepimizin arzusuna göre idare etmek para lira bütçesi olan Belediyemizin böyle büyük
rın Belediye bütçesinin çok üzerinde düşünürüz. Bununla da su ihtiyacının diğer sudan bu zamanın insanları neden istifade ile olacak bir iştir. Belediye’nin İstanbul’dan meblağ gerektiren suyun idaresi işini kendi
Tamir kitabesinden adına Mustafa olması üzerine öncelikle Vakıflar Genel ihtiyaçlar arasında önemli bir yeri olduğunu edemiyor diye düşünürler. İşte isimleri unu- getirdiği, su işlerinde bilgi sahibi olan Mü- bütçesi ile gerçekleştirmesinin uzun yıllar
Muini Maksemi denildiğini öğrendiğimiz Müdürlüğü’nce karşılanması üzerinde kabul ederiz. Diğer taraftan bol suyun mem- tulmuş hayırsever ecdadın bize bıraktığı o hendishane öğretmenlerinden Burhan Bey’in imkânı yoktur. Her sene bir miktar ayırmak
bu yapının kitabesini Çizmecioğlu Vehbi durulmuş fakat Vakıflar’ın, bütün su işlet- lekette yangın tehlikesine karşı önemi büyük- güzelim suyun şehir içinde Hark’tan çıktıktan yaptığı incelemelerde suyun şehir içinde dağı- suretiyle bu işe yetecek sermaye toplamakta
Bey yazmıştır; melerinin belediyelere devredildiği ve bu tür. Yangınlara karşı itfaiye teşkilatında ilk
uzun seneleri gerektireceğinden halkın buna
yüzden masrafların ödenemeyeceği şeklin- düşünülecek şey şehir sularının kolaylıkla
da tahammülü yoktur. Bu hesapları düşünen
de görüş bildirmesi üzerine 03/05/1925 yangın yerlerine sevkedilebilmesidir. Yangın

Su yolunun krokisi
Sahib-ül hayrat Kurtzâde Hacı Ömer Ağa, ve hayra öncülük etmeyi vazife bilen bazı
tarihinde Belediye ve Özel İdare’nin de iş- gibi tehlikeli bir afetin tesir ve tahribatından
yaptırdı iş bu maksemi tarz-ı metin üzre heman kişilerin aracılığıyla bu işle ilgilenen heyeti-
tirakiyle Karahisar-ı Sahib Kadınana Suyu memleketi muhafaza için su tevziatını temin
mizin inceleme ve araştırmaları sonucunda
Üç mahalle halkı bilcümle (bismihi Teala) Türk Anonim Şirketi kurulur.6 106.000 Tl ve lüzumlu yerlerde yangın musluklarını tesis
su işinin halkın yardım ve çabalarıyla çabuk
du’ahandır ona sermayenin 45.000 Tl’si Afyonkarahisar bugüne kadar lazım ise gelecekte de bu lüzum
sonuçlandırılacağı ümit edilerek bir şirket
Sabıka bu havuzdan görmüştüler hayli ziyan Belediyesi’ne aittir.Kalan hisselerde beşer daha fazlasıyla lazım olacaktır. Bütün bu ih-
teşkili düşünüldü. Bu şirketin tüzüğü yapıl-
lira değerinde 30.000 hisseden oluşmak- tiyaçlar için gereken şehir suları Karahisar’da
Üstü açık hayyi ve haşiyan inerdi havzına dı ve heyetimiz şimdiden bu işe halledilmiş
tadır.Su şirketi yayınladığı beyanname ile Cenab-ı Hakkın bir lütfu olarak oldukça
Şimdi mahfuz oldu her dürlü mazarrattan ıyan gözüyle bakmaktadır. Şirket anonimdir. Bu
halkı şirkete ortak olmalarını ister.Bu be- kuvvetli ve kaynağı da çok kıymetlidir. Hayır
Çağrışurken her kişi mahşerde ve’n - nefsü şirkete 10’ar bin lira ile Belediye, Harkı Kebir
yanname şu şekildedir. sahipleri tarafından bir hayli vakit ve para
deyü komisyonu ve Vilayet istirak etmiştir. Büyük
sarfıyla şehre getirilen su hepiniz biliyorsu-
Hak liva’ül hamdini itsün bu zata saye-ban KARAHİSAR SU ŞİRKETİ nuz ki bugün iyi bir vaziyette değildir.Evleri-
ve hayırlı işleri destekleyen hükümetimizin
MÜESSİSLERİNİN de 10.000 lira ile sermayeye katılacağına
Vehbiya tarih-i inşasın mukaffa söyledim mizin ihtiyacına bugün yeterli gelmiyor.
heyetimiz inanmaktadır. Şirketin sermayesi
AHALİYİ MUHTEREME 100 sene evvel belki fazla gelen su bugün
Sal-i hicret ta ki bin üç yüz otuddu ol zaman4 150.000 lira olmasına ve 40.000 lirasını
BEYANNAMESİ vatandaşın ihtiyacına elvermiyecek halde ve daireler ve müesseselerce temin edileceğine
Afyonkarahisar’ın muhterem ahalisine, vaziyettedir. Gelecekte şehrin nüfusu daha da göre kalan 110.000 lira gibi bir sermayeyi
Fî 24 Cemâziyyü’l-âhir Sene 1330 [M. 10 artacağından bu ihtiyaç fazlasıyla kendini
Karahisarımız mühim demiryollarının de memleketin muhterem halkının yine kendi
haziran 1912] gösterecektir.Bu sebeple şehrin su ihtiyaçlarını
toplandığı ve ayrılıp ciheti muhtelefiyeye menfaatine ait bu işten esirgemeyeceğine dair
Kitabe’de yeralan beyitten de anlaşıla- gittiği çok mühim bir merkezdir. Bu itibarla ve ondan önce yapılması gerekenleri yapmak inancımız vardır. Şirkette daire ve müessese-
bileceği gibi Kurtzâde Hacı Ömer Ağa’nın halen olduğu atiyen de daha ziyade terakkiye mevkiinde bulunan Belediye Dairesi özellikle lerden hariç olarak adedi 5’er liralık 50 hisse
yaptırdığı bu mahzenden 3 mahalle özel- ve inkişafa müsaiddir. Böyle bir şehrin hayat halkın temiz su içmesine yarayacak çareler ile iştirak edeceklerden 25.000 lira sermayeye
likle yararlanmaktadır. Merhum İsmail ve sıhhati için tahir ve temiz bir suya olan de- aradığı sırada işten anlayan kişilere yaptır- kadar para verenler için yönetimde temsil-
Hızal bu mahallelerin Kubeli, Çavuşbaş ve recei ihtiyaç ve irtibatı ilk kademede nazara dığı incelemelerde Kışlacık Bayırlarından cilik sağlanacaktır. Şirketin senetleri nama
Başçeşme olduğunu belirtir.5 Daha önce çarpacak bir lazımdır. Büyümeye namzet Hark-ı Kebir vasıtasıyla gelen sudan 25.000 muharrer ve adedi 5 lira olmak üzere toplam
üstü açık havuzlarda biriken sular dışarı- böyle bir şehrin suyu ne kadar bol ve temiz nüfusu olan şehrimizde kişi başına 24 saatte 30.000 adettir. Şirket herkesin hukukuna
4
“Kadınana Suyu’’ Afyonkarahisar Vakıf Eserleri 6 teneke su düşmesi gerekirken özellikle yaz
AKÜ Yayını Cilt 1 s 364 Afyon 2005 olursa sekenesinin hayat ve sıhhati de bu riayet edecek ve suyun idaresinden hiç kimse
mevsiminde çekilen sıkıntılar su sıkıntısının şikâyet etmeyecektir. Memlekete su temini ve
5
Hızal İsmail “Afyonkarahisar’ın Su Yolları’’ 6
Başbakanlık Cumhuriyet Arşivleri. Tarih:07/08/1926 çok fazla olduğunun delilidir.Çok zamanlar
Dosya:1632
getirilmesi önemli ve aynı zamanda hissedar-
Beldemiz Dergisi sayı: 6 Haziran 1986

8 9
Kaynak’tan şehrin görünümü Su deposu

lar için faydalı bir iş yaptığına inanan heyeti- İsmail Hakkı Muhami, Tüccardan Halil ustayı getirterek su dağtımı işinde görev yatırımlar yapılmaması şikayet konusu duvara işadamı Mustafa Sarıdere tarafın-
miz hissedar kaydına başlamıştır. Memleket Hilmi Hacı Arifzade Niyazi yukarıdaki verir. Usta 1965 yılına kadar görev yapar. olur. Hissedarların elindeki yüzde 10’luk dan büyük ebatlarda Kadınana rölyefi
halkının bu teşebbüsü iyi niyetle karşılaya- beyanname ile Afyonkarahisar halkını ku- Doğal olaylardan da etkilenen Kadına- hissenin Belediye’nin alması ve acilen su yaptırılmıştır.
cağını ümit etmekteyiz. Her kim bu hususta rulan şirketten hisse almaya çağıran heyet na su kaynağında 19 Haziran 1934 tarihin- ihtiyacını giderecek çalışmalar yapması 2009 yılı içerisinde Afyonkarahisar
ve teferruatında bir şüpheye düşerse tüzüğü Kadınana Su Türk Anonim Şirketi olarak de ilimizde yaşanan şiddetli depremde, ge- istenir.9 1930 yıllardan beri Su Şirketi’nin Belediye Meclisi üyesi olan Mimar Oktay
görmek için her gün Halil Hilmi Efendi’ye şehrin her tarafına düzenli su dağıtımını len su miktarının arttığı gözlemlenmiştir. tüm hisselerini Afyon Belediyesi’nin alarak Okay, anne ve babasının hatıralarını yaşat-
(Bozca) müracaat ederek tetkik edebilir.Şu sağlayacak bir proje hazırlatmış projeyi şehrin su sıkıntısına bir çözüm bulunması mak amacıyla Hükümet Konağı yanındaki
1949 yılına gelindiğinde Kadınana
güzel teşebbüsten halkımızın birbirini ikna uygulamaya sokmuştur. 1930 yılında biti- gündeme gelmişse de bu işin gerçekleşme- boş alanda Osmanlı Mimarili bir çeşme
suyu şehrin su ihtiyacının ancak yarısını
edeceğini dikkate alan heyetimiz hissedar rilen bu proje sonucunda eskiden Horasan si 1949 yılını bulur. Aynı yıl Kadınana Su yaptırmış ve Kadınana Suyu burada da hal-
karşılayabilmektedir. Su kanalları ve boru-
kaydolunacaklara özel olmak üzere müessis- harçlı beton kanallarla havuzlara getirilen Şirketi, Belediye Reisi Tevfik İsce tarafın- kımızın istifadesine sunulmuştur. 2013 yılı
lar Kışlacık ve Deper köylülerince kırılarak
lerin mutemedi Ebulkasımzade Hacı Hakkı su, 12.649 metrelik bir isale hattı ile font dan 30.000 Tl ödenmek suretiyle satın alı- Ocak ayı başlarında ise esnaftan Abdullah
tarla, bahçe sulamada, kendi ihtiyaçları
Efendi’ye müracaatı tavsiye ederiz. Sonuç borularla Hıdırlık’ta yeni yaptırılan 3 adet nır. Uzun yıllar şehrin su dağıtımını idare Çobanbay, Yeşilcami önünde babası adına
için kullanılmaktadır. Kalan su ihtiyacı
olarak iş bu beyannamenin tesiri usulü için depoya aktarılır. Bu depolardan ikisi 500, eden şirket nihayet 10/12/1949 tarihinde bir çeşme yaptırarak Kadınana Suyu’nun
ise Taşpınar ve Olucak Çeşmeleri’nden
sayolunmasını heyetimiz cümleden istirham diğeri 300 metreküp hacimlidir.8 Su isale kendini fesheder. buradan da içilmesini sağlamıştır.
gelen su ile ikame edilmektedir. Afyon- cinde yeni su kaynakları arayışına girilmiş
ederek Cenabı Hakk’tan Tevfik diler.7 hattının bitirilmesi 1930 yılında olması- Ocak 1952’de Kadınana Suyu’nun
karahisar nüfusunun 30.000 civarında ve önce Küçük Çobanlı Köyü civarında Eskişehir’in Kalabak Suyu’nun şişe-
06.04.1341 (1925) na rağmen evlere dağılımının yapılması ihtiyacı karşılamaması sebebiyle Belediye
olduğu bu yıllarda su işletmesinin 1020 yeni içme suyu kuyuları devreye sokul- lenerek tüm yurtta satışa sunulması gibi
zaman alır. Hane sahiplerinin evlerine su Başkanı Mehmet Arpacıoğlu tarafından
Belediye Reisi, Tüccardan Harkı Kebir abonesi bulunmakta ve 106 mahalle çeş- muştur. Fakat bu suyun lezzeti Kadınana ilimizin en önemli kaynak suyu olan Ka-
abonesi olabilmesi için gerekli olan su saati suyun kaynaktan çoğaltılmasına yönelik
Müdürü Tüccardan Saraçzade Halil, Mey- mesi ile halka hizmet verilmektedir. Bu Suyu ile kıyaslanamaz. Buradan sağlanan dınana Suyu’da şişelenir mi bilmem ama
gibi malzemeler yurtdışından temin edilir. çalışmalar başlatılır. Kısa bir süre devam
danzade Hacı Ali Mehmet Sait, Kesrizade dönemde yukarı mahallelerin çektiği su suyunda gelecekte yetersiz kalabileceği yüzyıllardır şehrimize hayat veren Kadına-
Kadınana Su Şirketi İzmir’de su işlerinde eden çalışmalar hava şartlarının müsait
Salih, Tüccardan Kethüdazade Tüccardan sıkıntısı halkı isyan noktasına getirir. Su göz önünde bulundurularak 2009 yılında na Suyu’nun daha nice yıllar soframızdan
çalışan Afyonkarahisar’lı Şükrü Kilit adlı olmaması yüzünden bir süre tatil edilir ve
Taşçızade Yahya Salim, Ebulkasımzade şirketinde her ne kadar Belediye ve Özel İzmir Yolu Akdeğirmen Barajı hizmete eksik olmaması dileğiyle.
8
İller Bankası Belediyeler Yıllığı Ankara 1949 Mayıs 1952’de tekrar başlar. Bu arada Be-
Cilt.1 s.49 İdare’nin ortaklığı olsada asıl hissedarların alınmıştır.
7
Bir Belge’’ Karahisar Su Şirketi’’ Beldemiz.Sayı: lediye Başkanı Mehmet Arpacıoğlu vefat
12 Aralık 1987
kendi kârlarını düşünmesi nedeniyle yeni Kadınana Suyu günümüzde şehrin
etmiş yerine Meclis üyelerinden Asım
muhtelif yerlerindeki çeşmeler vasıtasıyla
İzmirli seçilmiştir. Denildiğine göre Meh-
Şehrin su probleminin halledilmesi için yurtdışından getirilen borular-1930 met Arpacıoğlu’nun genç yaşta vefatına da
halkımıza ulaşmaktadır. Su güzergahı üs-
tünde yeralan Deper Çeşmesi, Akçeşme,
şehrin su meselesi sebep olmuştur. Görevi
Karayolları Cami önünde ( Ördek Çeşme-
devralan Asım İzmirli çalışmaları devam
si), Devrane Cami çeşmelerinin yanısıra
ettirmiş ve yeni su kaynağının bulunma-
1990’ların başında İmaret Cami üstündeki
sıyla Kasım 1952 ‘de çalışmalar sonlandı-
alana Türk Kadınını Tanıtma ve Güçlen-
rılmıştır. Daha önce saniyede 18 Litre su
dirme Vakfı tarafından Kadınana Suyu
elde edilirken bu çalışmalar sonucunda
akan çeşmeler yaptırılmış sonraki yıllarda
saniyede 50 litre suya ulaşılmıştır. Su kay-
Anbaryolu girişinde yeralan Kadınana’lar-
nağının çoğaltılması işinde Mustafa Şatır
dan Asiye Sultan’ın Türbesi’nin girişine
adlı usta’nın büyük gayretleri olmuştur.10
yine Kadınana Suyu akan bir çeşme yaptı-
İlerleyen yıllarda şehrin nüfusunun rılmıştır.
artması sebebiyle Kadınana Suyu’nun hari-
Yakın zamanda Kadınanalar’ın bu
9
“Su Şirketi Belediyeye Geçiyor’’ Kocatepe
Gazetesi 11/02/1949 hayrını hatırlatmak amacıyla Anbaryolu ile
10
Ömer Fevzi Atabek, Afyon Vilayeti Tarihçesi Yeşilyol Kavşağına bir heykelleri dikilmiş,
(Yayına hazırlayan:Turan Akkoyun) Afyon Ko- yine Asiye Sultan’ın türbesi yanındaki boş
catepe Üniversitesi Yayınları, Afyon 1997 Temmuz - 1934 tarihli bir gazete haberi

10 11
TAVANARASI Hasan Özpunar*

Son yıllarda rastlamasakta bir za-


manlar Kurban Bayramı geldiği vakit
tartışmalar ayyuka çıkardı.Gazeteler
günler öncesinden yayınlar yapar,
devlet daireleri genelgeler yayınlardı.
Hepsi de Kurban derilerinin Türk
Hava Kurumuna verilmesi gerektiğini
ve deri toplamada tek yetkilinin THK
olduğunu belirtirdi.
Yıllar boyu bu şekilde sürüp giden
uygulamanın geçmişi aslına bakarsanız
çokta eskilere dayanıyormuş.Cumhuri-
yetin ilk yıllarında Türk Havacılığı’nın
güçlendirilmesi amacıyla Türk Hava
Kurumu’na verilen bu yetki zamanla
önemini yitirmiş fakat yine de ısrarla

BİR FOTOĞRAFIN HİKÂYESİ devam ettirilmeye çalışılmıştı.


Tavanarası’nın bu sayısında çok
uzun yıllar (1916-1960) Afyonka-
rahisar Müftülüğü görevini yürüten
Kocatepe saat: 11.00 tafa Kemal Paşa, bütün gün ağzına bir lokma harika!” diye bağırdı. Baktım fotoğraflar

K
merhum Hüseyin Bayık imzalı resmi
ocatepe deyince ilk akla gelen koymamıştı... Gece ric’ate (geri çekilme) baş- daha yaş yaştı... Doya doya baktım...Haki-
bir yazı var.
Atatürk’ün o meşhur pozunu bi- ladılar. 2 Eylül’de Uşak’a girdik. Vakit yoktu. katen birer harikaydı...Taa Uşak’tan İzmir’e
Ahır bozması bir yerde bir kaç film yıkadım. kadar bu anı bekliyordum. Fotoğrafların ku- Şuhut’ta Camii Kebir (Ulu Cami)
lirsiniz.Hani kayalıkların arasında
Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört ruyup, hazır olması için bir gün daha lazım- imam hatipliğini yürüten Ali Agah
düşünceli halini yansıtan.
tane yaptım, ertesi sabah götürdüm. İçeri al- dı. Ertesi günü gelip almak üzere karargaha, Bey’e gönderilen bu yazıda Kurban de-
Atatürk’ün özel fotoğrafçısı Etem Tem, risi ve bağırsaklarının Hava Kuvvetleri
dılar. Berberi traş ediyordu. Odada portatif Bornova’ya döndük. Ertesi sabah otomobille
Afyonkarahisar Kocatepe’de ki “anıt fotoğ- Cemiyeti’ne verilmesi hususunda Di-
bir masa, bir portatif karyola, iki iskemle var- indik İzmir’e... Millet yollara dökülmüştü...
rafı” nasıl çektiğini, ülkenin kaderini belir- yanet İşleri Reisliği’nin daha önce teb-
dı. Bir aralık odayı işaret etti: “A be.... Bu bir Bayram vardı... “Biraz sonra Mustafa Kemal
leyen o sabahı ve ardından gelen günlerde ligatta bulunulduğu ve bir kez daha ge-
başkumandan odasına yakışmaz” dedi. Salih gelecek” dedik... Görmeliydiniz o anı... İzmir
neler yaşandığını gazeteci Fikret Otyam ile len yazıda da deri ve bağırsakların zayi
(Bozok) odayı halılarla süsleyeceğini söyledi. yanıyordu... Ne dost ne düşman belliydi... Ca-
1960 yılında yaptığı söyleşide şöyle anlat- edilmeden Hava Kurumu Cemiyeti’ne
Zira o gün Trikopis getirilecekti. Gazi, fotoğ- yır cayır yanıyordu İzmir... Fotoğrafçı dükka-
mıştı: teslim edilmesi hususunda halkın ay-
rafları aldı, baktı. Parmaklarını fotoğrafların nının olduğu yere güçlükle varabildik. Fakat
“O sabah Kocatepe’de bulunuyorduk. üzerinde gezdirdi ve çekti: “Çok güzel, “ dedi. ne görelim?.. dükkan yanmıştı... Uşak’ta o dınlatılması gerektiği belirtilmekte.
Taarruz, şafak vakti saat beşte başlamıştı. “9 Eylül’dü... Kadifekale’ye çıkmıştık. ahır bozması yerde yıkaya bildiğim birkaç Dönemin Afyonkarahisar Müf-
Mustafa Kemal Paşa, günler ve geceler süren Zaman güneş batımına yakındı. Deniz pırıl film kalmıştı elimde... Ötekilerin hepsi fotoğ- tüsü Hüseyin Bayık (1874-1965)
yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım pırıldı... Şehir ayaklar altındaydı... Körfezde rafçı dükkanıyla birlikte yandı kül oldu...” yılları arasında yaşamış olup Osman-
adım takip ediyor, direktifler veriyordu. Bir bazı vapurlar vardı...Dumanlıydı vapur- Bu fotoğrafla ilgili olarak Falih Rıfkı lıdan Cumhuriyet’e kesintisiz 44 yıl
ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, lar... Bir rapor geldi. Süvarilerimiz İzmir’e Atay, “Bir 26 Ağustos Yıldönümü” yazısın- müftülük yapmıştır.Milli Mücadele
kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli do- girmişti....”Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, da şöyle diyecektir: döneminde de büyük hizmetleri olan
laşmaya başladı. Zaman zaman sahra dür- ileri..” emri yerine getirilmişti. İzmir bizimdi Hüseyin Bayık, Afyonkarahisar Mev-
“Fotoğraf objektifi, tarihe bu kadar canlı
bünleriyle düşman cephesine bakıyordu... Bir yine... levilerinin önde gelen simalarındandır.
bir eser bırakmamıştır.”
aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe “Sonra mı?.. Ha, evet... Sonra otomobil-
eğilmişti. Başparmağı dudaklarının arasın- Kaynak:
lerle şehre girdik. İlk işim bir fotoğrafçı bul- * Belge Ahmet Kullukçu arşivinden
daydı... Hemen objektifimi çevirdim, adeta 1- Fikret Otyam, “Etem Tem” röpor-
mak oldu. Kocatepe’de çektiğim sekiz on rulo
nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde tajı, Ulus Gazetesi, 4 Aralık 1960, Ankara.
filmi bir Rum fotoğrafçıya verdim. Zaman
deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 2- Falih Rıfkı Atay, “ Bir 26 Ağustos Müftü Hüseyin BAYIK
geçirmek için etrafta biraz döndük, dolaştık...
11’di... O gün 7x11 boyunda sekiz on rulo Yıldönümü” Milliyet Gazetesi, 26 Ağustos (1874-1965) *Mevlevihane Müze Sorumlusu
Sonra yeniden geldik. Fotoğrafçı geldiğimizi,
film çektim. Bir kaç tane 10x15 cam... Mus- 1928
içeri girdiğimizi görünce “fotoğraflarınız bir

12 13
MİLLİ MÜCADELE’DE
ve malul gazi olarak emekli olmuştur. Arif Bey’in kızı
Zekiye Hanım, daha sonra Kurmay Pilot Binbaşı Ba-
haattin Sergen ile evlenmiştir.Bu evlilikten Mete ve Oya

AFYONKARAHİSARLI
isminde iki çocuğu olmuştur.Pilot Binbaşı Bahaattin
Sergen 7 Ekim 1948 tarihinde Erzincan’da uçağının
düşmesi sonucu şehit olmuştur.Kızı Oya Sergen Sayı

BİR KAHRAMAN
(1940-2013) uzun yıllar Afyonkarahisar’da doktor
olarak görev yapmış ve geçtiğimiz aylarda vefat etmiştir.)
Arif Bey, Yunanlıların İzmir’e asker

B E Y
çıkarmasıyla ilk silahlı mukavemeti baş-

BAYA T L I A R İ F latıp daha sonra Afyon-Emirdağ’a gelerek


“Karakeçili Milli Alayı”nı kurmuş, ölümü-
ne kadar geçen bir yıl içerisinde de milli
şuuru ayaklandırmak için gece-gündüz

İ Y E T L E R İ
çalışmıştır.

F A A L
Arif Bey’in Afyonkarahisar Hamidiye Mahallesi’nde bulunan evi

V E
11 Mayıs 1920’de Gerede’nin Aktaş
Köyü’nün Yunak Yaylası’nda faili meçhul ğumlu Mehmet Tabak olmuştur. Mehmet
menfur bir suikasta kurban gitmiştir. 4 Tabak, Bolvadin’den 30 kişilik bir kuvveti
2. Milli Mücadele Dönemi Arif Bey’in emrine vermiş, böylece Ka-
Ahmet ALTINTAŞ* Faaliyetleri rakeçili Alayı’nın ilk nüvesi de bu şekilde
Nazife TOPAL** a.İzmir’in İşgali Üzerine İzmir’den ortaya çıkmaya başlamıştır. 5
Afyonkarahisar’a Gelişi Arif Bey Eğerli’deki olumsuz şartlardan
Bayatlı Arif Bey, İzmir’in Yunanlılar dolayı burada daha fazla kalamayacağını
tarafından işgali esnasında yaptıkları zu- anlamış, daha kolay gizlenip kışı geçirebi-
ÖZET şi sağlamakla görevli kuvvete dönüştürül- Savaşı’nda 32. Alay 1. Tabur komutanlığı lümlere dayanamayarak bir plân yapmıştır. leceğini düşündüğü Başara Köyü’ne gelmiş
müştür. Bu yeniden teşkilatlanıp yeni bir görevini üstlenmiş, görevindeki başarı- Arif Bey, beraberindeki Çerkez Mehmet, ve beraberindekilerin önemli bir kısmını
Yarbay Arif Bey, Milli Mücadele
devletin temellerini atabilmek ancak Türk sından dolayı Birinci Dünya Savaşı’nda, Cumali ve üç kişiyle akşam karanlığı çök- yakın köylere taksim etmiştir. Arif Bey, gelen gençleri teşkilat altına alarak eğitim
Dönemi’nin unutulmayacak isimlerin-
Milleti’ne ve onun içinden gelen Mustafa 12. Alay Komutanlığı görevi verilmiştir. tüğünde ayrı ayrı mahallelerde Yunan kışın şiddetinin geçmesini beklerken bir çalışmalarına başlamaya karar vermiştir.
den birisidir. Öyle ki, İzmir’in işgaline
Kemâl Atatürk’ün liderliğinde kenetlenen Çanakkale Arıburnu Muharebeleri’nde askerlerine tuzak kurmuşlar ve 13 Yunan taraftan da kendisinin tutuklanması için Bu amaçla Belediye Başkanı Halil Ağa,
ilk tepki gösterenlerden birisi olan Arif
Milli Mücadele kahramanlarının işi olmuş- çarpışmış, burada bilhassa cesaretiyle te- askerini öldürmüşlerdir. Arif Bey İzmir’de emir veren 23. Tümen Komutanı Ömer 23. Tümen Komutanı Ömer Lütfi Bey,
Bey, Milli bilinci uyandırmak ve vatanı
tur” 1 mayüz etmiştir. 12. Alay ile birlikte Diyar- daha fazla kalamayacağını anladığından, Lütfi Bey’le temasa geçerek tutuklanma Afyonkarahisar’ın önde gelenleri ve zen-
müdafaa etmek amacıyla Karakeçili Milli
bakır ve Bitlis’e gitmiş daha sonra Yarbay daha kolay teşkilatlanabileceğini düşündü- emrinin geri alınması için, Ömer Lütfi ginlerinin de yardımıyla yeni bir teşkilat
Alayı’nı kurmuştur. Ayrıca Afyonkarahisar Mondros Mütarekenâmesi ile beraber
rütbesi ile İzmir Merkez Komutanlığı’na ğü memleketi Afyonkarahisar-Emirdağ’a Bey’in yakın arkadaşı olan Afyonkarahisar kurmuştur. Böylelikle kurtuluş tarihimiz-
Kuva-yı Milliyesi’nin kurulmasında da çok Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde Milli
atanmıştır. 2 gelmeye karar vermiştir. Arif Bey, Belediye Başkanı Halil Ağa ile bağlantı deki “Karakeçili Alayı”nın temelleri atıl-
etkili olmuştur. Fakat, vatanı istilâ eden direnme fikir ve hareketleri görülmeye
Seyitgazi’ye gelerek burada Seyitgazi Jan- kurmaya çalışmıştır. mıştır. 6
düşmanlardan ziyade, ülkede karışıklık başlamıştır. Yunan Ordusunun, 15 Mayıs Arif Bey, iki defa evlenmiştir. Birin-
çıkarmaya çalışan asilerle, daha fazla karşı 1919’da İzmir’e çıkarılması bu çalışmaları ci eşi, Ferik (Tümgeneral) Ömer Lütfi darma Komutanı’ndan elinde fazla bulu- Arif Bey, Afyonkarahisar Belediye Baş- Arif Bey, Gül Osman ve Kara Hüseyin
karşıya kalmıştır. Özellikle İkinci Bozkır daha da hızlandırmıştır. İşte böyle bir or- Paşa’nın kızıdır. Bu evlilikten kızı Kadriye nan silah ve mühimmatı Kuva-yı Milliye’yi kanı Halil Ağa’nın aracılığı ile 23. Tümen Çetelerini etkisiz hale getirmiş, Emirdağ ve
Ayaklanması’nın bastırılmasında çok etkili tamda Yarbay Arif Bey ve kurmuş olduğu Hanım(Alpman) ve oğlu Lütfi Bey(Emekli oluşturmak amacıyla vermesini istemiştir. Komutanı Ömer Lütfi Bey’in karargâhına civarında tam anlamıyla hâkimiyet tesis et-
olmuş ve Birinci Düzce Ayaklanması’nda Karakeçili Milli Alayı’nın gönüllüleri vata- Albay Lütfi Güngör) dünyaya gelmiş- Fakat, Seyitgazi Jandarma Komutanı buna gitmiş, uzun tartışma ve görüş alışverişle- miştir. Bilhassa Gül Osman Çetesi’nden on
da nedeni belirlenemeyen bir suikast so- nını cesurca müdafaa etmişlerdir. lerdir. İkinci eşi Diyarbakır’lı Zeynep yanaşmamış ve aralarında kısa bir tartış- rinden sonra Arif Bey’in tutuklanma emri dört kişinin katılması, ardından Kara Hü-
nucu şehit edilmiştir. Özeralp(1896-1990) hanımdır. Bu evli- madan sonra çatışma çıkmıştır. Arif Bey kaldırılmıştır. Arif Bey bütün bu gelişme- seyin Çetesi’nden yüze yakın kişinin Arif
1.Hayatı
likten de Zekiye ve Cahide isimli iki kızı ve beraberindekiler çatışmadan kaçarak lerden sonra ileride yapmayı düşündüğü Bey’e iltihak etmesi, o dönemde önemli
GİRİŞ Yarbay Arif Bey, Bayatlı Hacı Mustafa
olmuştur.3 (Editörün Notu; Arif Bey’in eşi Zeynep Emirdağ civarındaki çeşitli mahallerde eylemler ve planlar hakkında Ömer Lütfi bir güç haline gelmesini sağlamış, başında
Osmanlı Devleti’nin yıkılmaya yüz oğullarından Binbaşı Osman Bey’in oğlu- saklanmak zorunda kalmışlardır. Bey’i bilgilendirmiş, O da kendisini tak-
tutmuş, son demlerini yaşamaya başlamış dur. 1875 yılında Harput’ta doğmuştur.
Hanım,Arif Bey’in ölümünden sonra ‘onun kardeşi olan bulunduğu Karakeçili Aşiret Kuvvetleri de
Mazhar Sabri(soyadı kanunu çıkınca Özeralp) ile evlen- b.Karakeçili Milli Alayı’nı Kurması dirle her türlü yardımı yapacağına dair hatırı sayılır bir kuvvet haline gelmiştir. 7
olduğu bu döneminin hakkında genel bir 1893 yılında Harp Okuluna girmiş, bura- söz vermiştir. Arif Bey, Afyonkarahisar’da
miştir. Mazhar Sabri Bey’de ağabeyi Arif Bey gibi subay Arif Bey, zikredilen çatışmadan kaç- c.Afyon Kuva-yı Milliye Teşkilatı ve
bilgi verecek olursak: “Osmanlı İmpara- dan 1895 yılında mezun olmuştur. 1311 C İngilizlere gözdağı vermek amacıyla büyük
olup Çanakkale Savaşı sırasında bir gözünü kaybetmiş mayı başararak memleketine gelebilmiştir. Bayatlı Arif Bey
torluğu, İmparatorluktan çıkmış küçük bir Piyade sicil numarası ile orduya katılmış, bir miting yapabileceğini, beş bin kişiyi bu
devletçiğe dönüştürülmüş payitahtı bile Balkanlardaki olaylarda üstün başarılar Buradan daha güvenli gördüğü Eğerlitepe Arif Bey’in kurmuş olduğu Karakeçili
2
Ahmet Altıntaş, “Kuvva-i Milliye ve Bayatlı mitingde toplayabileceğini ileri sürmüş ve
işgal edilmiş, Mebusan Meclis’i dağıtılarak sergilemiştir. 1912’de çıkan Birinci Balkan Arif Bey’in Faaliyetleri”, Milli Mücadele ve Yaylası’na intikal etmiş, Milli Mücadele Alayı belli bir güce ulaştıktan sonra Arif
Ömer Lütfi Bey de askerlerini sivil kıyafet-
önde gelen milletvekilleri ya tutuklanmış Büyük Taarruzda Afyonkarahisar, Editör: Hasan yanlısı çağrılarını buradan da devam et-
lerle bu mitinge göndereceğini belirtmiştir. Bey, Afyonkarahisar şehir merkezine gel-
1
* Doç. Dr., Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen- Babacan, Afyon Kocatepe Üniversitesi-Borusan
ya da Malta’ya sürülmüştür. Birinci Dün- tirmiştir. Nitekim bu çağrıya olumlu yanıt miş, burada 23. Tümen Komutanı Ömer
Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Kocabıyık Vakfı, Afyonkarahisar 2010, s. 247. Ayrıca Arif Bey, Afyonkarahisar’ın içinden
ya Savaşı’nda 9 Ordu olarak örgütlenmesi ** Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat 3
Niyazi İplikçioğlu, “Milli Mücadelenin Meçhul verenlerden birisi de 1896 Bolvadin do- Lütfi Bey’le ortak hareket etmeye başla-
Fakültesi Tarih Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi Kahramanlarından Yrb. Bayatlı Arif Bey ve
ve çevre köylerinden, Erkmen, Çakırköyü,
yapılan kuvvetler, 30 Ekim 1918’de imzala- Şuhut, Bayat, Emirdağ ve diğer yörelerden mıştır.
Ahmet Altıntaş, Milli Mücadele’de Afyon- Ölümü”, III. Afyonkarahisar Araştırmaları Sem- 4
Muammer Kocabaş, İşgal ve Direniş (Emirdağ
nan Mondros Ateşkes Antlaşması ile asayi- karahisar (1919-1922), Afyonkarahisar Valiliği pozyumu Bildirileri, 22-24 Ekim 1993, Afyon 1919-1921), Prestij Reklam Matbaacılık, İstan- 6
Kocabaş, a.g.e., s.87-97.
Yayınları, Afyonkarahisar 2011, s.V. Belediyesi Yayınları: 6, s.93. bul Tarihsiz, s.62. 5
Altıntaş, a.g.e., s.95-96. 7
Altıntaş, a.g.e., s.98.

14 15
Kuva-yı Milliye’nin kurulması günü sabaha karşı Konya’ya Arif Bey, daha geride uygun bir arazide
aşamasında Afyon’un idari ve sosyal varmışlardır. Gece yarısı tekrar yeni bir cephe oluşturmanın daha gerçek-
yapısı şu şekildedir: Bayatlı Arif Bey’in Alibeyoğluhüyüğü’ne dönül- çi olduğunu anlamıştır. Arif Bey, askerlik
başkanlığında, Salih Kesri, Hoca İsmail müş, asilerin bütün köyleri ilminin gereği olarak geri çekilme emrini
(Çelikalay), Hasan Çerçel, 23. Tümen işgal edilmiş ve Bozkır’a bir tek kuvvetlerine vermiş, Yunan kuvvetlerinin
Komutanı Ömer Lütfi Bey, Hoca Ne- silah bile patlamadan girilmiş- kendilerini takip etmesini engellemek
bil Efendi, Telgraf Memurları Hadi ve tir. Bu ayaklanmadan tedirgin amacıyla arkalarındaki nehir üzerindeki
Ali Beyler Afyon’daki Kuva-yı Milliye ve huzursuz hale gelmiş olan Elvanlar Köprüsü’nün havaya uçurulma-
Teşkilatı’nı kurmuşlardır. Teşkilat ilk ola- halk çoğunluğunun da yüzü sının doğru olduğunu görerek bu görevi
rak halkı sükûnete çağırmış, vatanın kurtu- gülmüştür. 12 de çok güvendiği adamlarından Emirdağlı
lacağına dair herkesi ikna etmeye çaba sarf e.Arif Bey’in Alaşehir Tahir Ünlü Efe’ye vermiştir.
etmiştir. Daha sonra İngilizlerin Osmanlı Cephesi’ndeki Faaliyetleri Bu gelişmeler yaşanırken Anadolu’da
Devleti’nden kalma silah ve cephaneyi Milli Mücadele karşıtı iç isyanlar da arta-
Bayatlı Arif Bey ve eşi Zeynep Hanım Bilindiği üzere Arif Bey’in başında
alma teşebbüslerine karşı halkı örgütlet- rak hızlanmış, Damat Ferit Paşa Hükümet-
bulunduğu kuvvetler, sadece Afyonkarahi-
miş, bir gece yaptıkları ani bir baskınla leri döneminde en üst düzeye çıkmıştır. Ali
bu girişimlerden bir sonuç alınamamıştır. sar ve çevresinde etkili olmamış, Ali Fuat
cephaneleri 23. Fırkanın bulunduğu Erk- Fuat Paşa da Garp Cephesi Kumandanlığı
Anadolu’da Milli harekete karşı gericiliğin, (Cebesoy)’un Birinci Eskişehir harekâtına
men Tepelerine nakletmişlerdir. görevinden alınarak Moskova Büyükelçisi
padişaha bağlılığın ilk belirtisi Konya’nın katılmış, ardından da Konya’daki isyanla-
Afyon Kuva-yı Milliye Teşkilâtı hal- rın bastırılmasında görev almıştı. Arif Bey olarak görevlendirilmiştir. Çerkez Ethem,
güneyindeki Bozkır ilçesinde baş göster- Paşa Camii önünde İzmir'in İşgalini telin mitingi
ka moral vermek, inançlarını tazelemek, ve kuvvetleri, bütün bu faaliyetlerinden isyanlarını bastırmak üzere önce Biga’ya
miştir. Gerçekte, ne hareket bakımından
şevk aşılamak hususlarında da son derece sonra 23. Tümen Komutanı Ömer Lütfi ardından da Yozgat’a sevkedilmiş, Arif
ve ne de sonucu itibariyle büyük bir öne- lıhan, asiler tarafından işgal edilmiştir.17 Yarbay Arif, Çarşamba’daki başarısın-
faydalı olmuştur. Bir gün otuz kırk kadar Bey tarafından Alaşehir Cephesi’ne görev- Bey de Alaşehir Cephesi’nden alınarak bir
mi olmayan “Birinci Bozkır Ayaklanması” dan sonra, 1 Mayıs 1920’de yanına birkaç
atlı ile Kaymakam Arif Bey, boynunda lendirilmiş böylece çok arzu ettikleri Yu- başka iç isyan bölgesi olan Bolu’ya gönde- Yaşanan ayaklanmaların altında, hal-
diğer ayaklanmalara örnek teşkil etmesi kişi alarak Ayaş’a dönmüştür. Seben dağın-
beline kadar bütün göğsü fişeklerle kaplı nanlılarla savaşmak için kendilerine fırsat rilmiştir.15 kın İslamî duygularının istismar edildiğini
bakımından önemlidir. daki asileri dağıttıktan sonra da Bolu’ya
ve mavzerinin namlusuna küçük bir Türk doğmuştur.13 f. Birinci Düzce Ayaklanmasında İbrahim Sâdi Öztürk şu ifadelerle göster-
Birinci Bozkır Ayaklanması’nda, süva- miştir: “Genel durum gösteriyor ki, isyan doğru hareket etmiştir fakat, elindeki pek
bayrağı iliştirmiş, bir tek Kuva-yı Milliye Bayatlı Arif Bey’in Rolü
ri bölüğünün ve makineli tüfek takımının “Bozdağ’da Yunanlılarla Çerkez Et- az kuvvetiyle Bolu gibi asilerin kalesi olan
süvarisinin istasyon caddesindeki Lise ve bir plan içindedir. Nallıhan’da Arif Bey
başarısızlığı üzerine, büyük makamlarca hem kuvvetleri arasında çetin savaşlar İstanbul Hükümeti tarafından besle- büyükçe bir şehre girmeyi emniyet bakı-
Dumlupınar Mektebi binalarında oturan Müfrezesinin elde ettiği bazı belgeler var.
bazı sıkı ve esaslı tedbirlerin alınması oluyordu. Devamlı bir şekilde takviye nen ve desteklenen hilafetçi propagan- mından uygun bulmamıştır. Çünkü, emin
işgal kıtaatı önünden meydan okuyarak Bu belgelere göre, Kuva-yı Hilafet Örgütü
zorunluluğu hissedilmiştir.10 Bu amaçla kuvvetlerle güçlenen Yunan ordusu karşı- dalar, Adapazarı bölgesinde de cereyan kaynaklardan aldığı haberlerden, bir iki
geçişi, o zaman görülmüş şeylerin unutul- adı altında bir şebeke vardır ve zavallı halkı
Afyon’dan Yarbay Arif (Karakeçili) müf- sında sıkışmış olan Ethem Bey, Afyon’da etmiştir.16 gün içinde büyük asi topluluğunun tekrar
mayacak olanlarındandır. 8 da işte, “Halife kuvveti oluyorsunuz ve Hi-
rezesi Seydişehir’e kaydırılmış ve Konya’yı bulunan Ömer Lütfi Bey’den yardım tale- Nisan 1920 ortalarında ve Mayıs ayı Bolu’yu basacaklarını öğrenmiştir. Bunun
Afyon Kuva-yı Milliye Teşkilâtı’nın fa- lafet makamı uğruna çalışacaksınız” diye
güneyden gelecek tehdit ve saldırılara karşı binde bulunmuştur. Ömer Lütfi Bey hiç süresince Düzce, Hendek, Taraklı, Göy- üzerine müfrezesini şehrin dışında uygun
aliyetleri bunlarla sınırlı değildir. Afyon’da, ayartıyor ”18
korumak ve güvenliği sağlamak için de vakit geçirmeden Aziziye’de hazırlıklarını nük, Mudurnu olayları yaşanırken, 19 bir yere yerleştirmiştir.
Damat Ferit Paşa’nın emrinde çalışan tamamlamış olan Arif Bey’e bir telgraf çe- Bu sırada Yarbay Arif (Karakeçili) 300
12’nci Kolordu da bazı birliklerini, Çumra Nisan 1920’de Beypazarı halkından Milli Asiler, 3 Mayıs 1920’de Bolu’ya, 4 Ma-
Mutasarrıf Mahmut Mahir’in her türlü kerek “Bir süvari müfrezesi teşekkül ettirip atlı ile Afyon’dan Ankara’ya gelmiş, Anka-
ve Karaviran bucaklarında toplamaya karar Mücadeleye karşı olanlar da olay çıkar- yıs 1920’de de Yarbay Arif müfrezesinin
Milli kaynaşmaların, Çelikalay ve Kuva-yı Alaşehir’e Ethem Bey’e yardıma gitmesini” ra caddelerinde bir gövde gösterisi yaptık-
vermiştir.11 mışlardır ve bu gruba daha kalabalık ge- işgal etmiş olduğu Karacasu civarındaki
Milliye’nin karşıtı davranışları göstermesi söylemiştir”14 tan sonra, Bolu’ya doğru yola çıkmıştır. 25
Asiler, 20 Ekim 1919 günü Bozkır’a rici bir grubun katılmasıyla durum daha sırtlara taarruz etmişlerdir. Gün batıncaya
sonucu, Mecidiye Mahallesi’ndeki evine Nisan 1920’de yorgun olmasına rağmen
ikinci kez girmişlerdir. Bu esnada kuvve- Arif Bey ve kuvvetleri, kendilerine da kötüleşmiştir. Gözü dönmüş bu asiler kadar çarpışma devam etmiş, karanlık ba-
baskın yaparak kaçırdıkları görülmüştür. hemen Beypazarı’na hareket etmiştir.
tinin büyük kısmı ile Seydişehir’e gelmiş gelen emir doğrultusunda hazırlıklara Beypazarı sokaklarında “İstanbul’un ve pa- sınca Yarbay Arif Müfrezesi, çok üstün asi
Arif Bey ve arkadaşları olaydan bir gün İkinci Bozkır Ayaklanması’nın bastırılma-
olan Tenkil Kuvvetleri Komutanı Yarbay başlamış ellerindeki mevcut dört topu ka- dişahın emirlerini dinlemeyen Ankara’yı taarruzu karşısında geceden faydalanarak
sonra da, gece geç vakitte, düşmanın en sında cesur hareketleriyle başarılar sağla-
Arif ’in Suğla gölüne yakın, Akkise’ ye ka- tırlara koşmuşlar, Emirdağ’dan Bolvadin’e biz de dinlemeyiz. Padişahımızın fermanı düzenli bir surette Karadoğan bucağına
kuvvetli cephanesinin bulunduğu Beledi- yan Yarbay Arif, isyan edenleri yenmiş ve
dar ileri sürmüş olduğu öncü birliklerine, oradan da Çay’a hareket etmişlerdir. Zor olmadan 1313 doğumlu erler silah altına çekilmiştir.
ye Gazhanesi’ni basarak, nöbetçileri öldür- ilçeye girmiştir. Sonra da Genelkurmay’ın
24 Ekim 1919 gecesi asiler tarafından bir bir yolculuktan sonra Alaşehir’e varmış- alınamaz. İslâmın İslâma karşı kavgaya
müşler ve cephaneleri Erkmen Köyü’ne emri ile 26 Nisan 1920’de Nallıhan’a yö- Yarbay Arif daha önceden, 2 Mayıs
ateş baskını yapılmıştır. Ertesi günü Yarbay lar, Alaşehir’de Çerkez Ethem kuvvetleri sürüklenmesine razı olmayız…” diye ba-
kaçırmışlardır. Kaçıramadıklarını da ateşe nelmiştir. Softa boğazında o bölgenin is- 1920’de durumu Ankara’ya bildirerek yar-
Arif, bütün kuvvetleriyle ve başkaldıran- tarafından karşılanmışlar ve kendilerine ğırmışlardır.
verip yakmışlardır. 9 yancılarına rastlamış ve onları da kısa bir dım istemiştir. Fakat, bu pekiştirilemedi-
ların sağ kanatlarını çevirici bir manevra ayrılan cephe bölümüne yerleştirilmişler- Mevcut kuvvetlerin Düzce ayaklan- süre içinde bozguna uğratmıştır. Asiler ğinden, müfreze, 6 Mayıs 1920’de 175 atlı
d.İkinci Bozkır Ayaklanması’nın ile Akkise sırtlarındaki asilere taarruz dir. Arif Bey’in kuvvetleri, beş altı gün sa- masıyla meşgul olması ve Bozkır ayaklan- birçok ölü vermiştir. Bu hareketten sonra kuvvetiyle Karadoğan’da kalmayı uygun
Bastırılmasında Bayatlı Arif Bey’in etmiştir. Nitekim Yarbay Arif Müfrezesi, vaştıktan sonra Yunanlıların şiddetli bir şe- masının bastırılmasında gösterdiği başa- Nallıhan Müftüsü, Yarbay Arif Müfreze- bulmayarak, Kızılcahamam’a dönmüştür.20
Rolü 28 Ekim 1919 sabahı, asilerin önemli bir kilde taarruzuyla karşılaşmışlardır. Yunan rısından dolayı, Yarbay Arif ’e, Karakeçili sine katılarak halkı doğru yola getirmeye Kızılcahamam bölgesine çekilen Yar-
Sivas Kongresi’nden önceki devre merkezi olan Apa üzerine hareket etmiştir. kuvvetleri asker ve silah yönünden üstün Müfrezesiyle 22 Nisan 1920’de Afyon’dan çalışmıştır.19 bay Arif kuvvetlerini, Bolu’da toplanan
içerisinde, Konya bölgesinde, milli ha- olduğu için ayrıca mevkilerinin yukarıda trenle Ankara doğrultusunda yola çıkması
Yarbay Arif kuvvetleri, 30 Ekim 1919 isyancılar kovalamamışlardır. Müfreze,
reketi desteklemek üzere bazı girişimler olması nedeniyle daha fazla direnmenin emredilmiştir. Müfrezenin kuvveti 210 atlı, 17
Türk İstiklâl Harbi, İstiklâl Harbinde Ayaklan-
10
Türk İstiklâl Harbi, İstiklâl Harbinde Ayak- büyük kayıplara neden olacağını gören malar(1919-1921), s.98-99.
Ankara’yı kuzeyden kapatmak için şimdi-
olmuştur. Fakat, buna karşı girişilen bal- 55 piyadedir. Nitekim, 22 Nisan 1920’de
lanmalar(1919-1921), C.VI, T.C. Genelkurmay 18
İbrahim Sâdi Öztürk, 1’nci T.B.M.M’nin Gizli lik burada kalmayı düşünmüştür. Yarbay
talama hareketleri kuvvetli olduğundan Harp Tarihi Başkanlığı Resmi Yayınları, Seri 12
Türk İstiklâl Harbi, İstiklâl Harbinde Ayaklan- Yarbay Arif müfrezesi daha yolda iken Nal- Oturumlarında Atatürk’ün Konuşmaları (Bu- Arif, 11 Mayıs akşamı çadırlı ordugâha
8
Altıntaş, a.g.m., s.250-251. No:1, Ankara 1974, s.52-55. malar(1919-1921), s.56-60. günkü Türkçe ile) 24.4.1920-25.2.1922, Kozan
Kocabaş, a.g.e., s.98.
11
Kenan Esengin, Milli Mücadelede Ayaklanma- 13
Altıntaş, a.g.e., s.98. Ofset, Ankara 2004, s.49. 20
Türk İstiklâl Harbi, İstiklâl Harbinde Ayaklan-
9 15
Altıntaş, a.g.e., s.99-100.
lar, Kum Saati Yayınları, İstanbul 2006, s.59. 14
Kocabaş, a.g.e., s.145. 19
Esengin, a.g.e., s.86-87. malar(1919-1921), s.100-103.
16
Esengin, a.g.e., s.81.

16 17
geçmiş, gece olunca da gerekli tedbirler
alınıp nöbetçiler dikilmiştir. Fakat alınan
bu tedbirlere rağmen, gecenin karanlığın-
Rüştü tarafından yapılmış olabilir. Çünkü,
Arif Bey, ifade edildiği gibi Milli Mücadele
döneminde, özellikle iç isyanların bastı-
ESKİ SİMALAR
dan yararlanan bir kişi, Arif Bey’in çadırına rılmasında, kurduğu Karakeçili Müfrezesi
Zabıta Komiseri

HULUSİ AÇIKGÖZ
yaklaşarak, Yarbay’ı başından ateşlemiş- ile çok etkin rol oynamıştır. İsimleri geçen
tir.21 şahısların da, Arif Bey’in başarısını kıskan-
3.Arif Bey’in Şehit Edilmesi maları ve O’ndan emir almalarını hazme-
dememiş olma ihtimalleri yüksektir. Zira,
Arif Bey’in şehit edilmeden önce, en
her iki olayda da Arif Bey’in verdiği emirle-
son, Gerede’nin Aktaş Köyü’nün Yunak
rin yerine getirilmemiş olmasından dolayı,
Yaylası’nda bulunduğu bilinmektedir.
Arif Bey’in bu kişileri cezalandırması ve
Erdoğan EMRE*

Y
Fakat, Arif Bey’in şehit edilmesiyle ilgili
akabinde de Arif Bey’in şehit edilmesi bil- ıllarca önce köşe yazılarım yayım- 1998-1999 yıllarında hazırlanan bu
kesin bir yargı mevcut değildir. Bu konu-
gisinin ifade edilmesi dikkat çekicidir. lanırken gördüm ki,okuyucu nos- yazı dizisinin güncellenmesi de gereki-
da farklı görüşler vardır. Bu görüşlerden
birisi, Uşaklı Nazım Pehlivan’ın kendisine taljik dediğimiz eski anıları daha yordu ama ilk heyecanla yazılan öyküler HULUSİ AÇIKGÖZ
bağlı on beş kadar adamının olduğu, bun- çok tutuyor;1900’lü yılların yöneticileri,o aradan zaman geçince neresine dokunsan
ların Bolu’daki isyancılarla çarpışmak is- günkü olaylar, davranışlar, çözümler daha kırılacak diye korktuğum için öylece bırak- Bu yazı ile konu edineceğim sivil asker,
tememeleri nedeniyle Arif Bey tarafından çok ilgi çekiyor. mayı daha uygun buldum. müstesna insan, Hulusi Açıkgöz’ü 50 yaşın
cezalandırılmaları ve bunların da Arif Bey’i Hasılı “bit pazarına nur yağarken’’ ne- üstündeki her Afyon’lu minnet ve şükranla
HULUSİ AÇIKGÖZ
çadırında öldürmeleridir. Diğer bir görüşe den tarihe yön veren, hayırla anılan, sevi- hatırlayacaktır.
Bayat İlçesinde bulunan heykeli (1899-1959)
göre, suikastten bir hafta önce karargâha len insanları tanıtmayayım diye düşünüp Mümtaz bir aile evladı olmanın verdiği
gelen otuz kadar asker kıyafetli subayın benim için en kolaylarından işe başladım. Birkaç yıl önceki yazılarımda Dedemin özgüven mi? Tanrı’nın bahşettiği bazı özel
SONUÇ
Arif Bey’le görüşmeleri sonucunda, Arif Arkadaşları1 başlığı altında Afyon’un ileri nitelikler mi? Yoksa disiplinsiz (başıbo-
Bayatlı Arif Bey, Osmanlı Devleti’nin Dergimizin geçen sayısında Dr. Muh-
Bey’in sinirlenerek bunları kovduğu, fa- gelenlerini ve bunların tertiplediği 1948- zuk) bir toplum üzerinde kurduğu tatlı-
son döneminde önemli hizmetlerde bu- sin Keskin’i elimden geldiğince tanıtma-
kat, bunların buradan ayrılmadıkları gibi, 60 yıllarının gezeklerini tasvir etmeye ça- sert otorite mi? O’nu bu derece başarılı ve
lunmuş insanların ne yapacaklarını şaşır- ya çalıştım. Aslında topluma mal olmuş,
çadırlarını da kurarak beş gün kalmaları ve lışmıştım. unutulmaz kılmıştır bilemiyorum.
dıkları bir dönemde birkaç arkadaşıyla herkesin az-çok tanıdığı kişileri anlatmak
suikast gecesi ortalıktan kaybolmalarıdır.22 kolay gibi gelir, çünkü bilinmeyeni azdır. Biraz cesaretle Son Osmanlı diyebile- Mehmet Hulusi Açıkgöz 1899 da
birlikte çareler aramaya başlamıştır. Zor
Bu görüşlerden bir diğeri de şu şekilde- Ama tanıdığımızı sandığımız çoğu kişinin ceğimiz bu insanlar arasında Gümüşzade Afyon’da Rıfat Hoca’nın 5 çocuğundan
dönemde gerek Yunanlılara karşı müca-
dir: Olayla ilgili soruşturma için, suikastın asıl bilinmeyen, fakat bilinmesi gereken Bekir Efendi2 (Çete Bekir), Radyocu Mu- ikincisi olarak dünyaya gelir. Baba Rıfat
delenin organize edilmesinde inisiyatif ala-
meydana geldiği saatlerde iki nöbetçi ile yönlerini bulup çıkarmak, şeceresini (soy rat Bey (Çelikaksoy), Ömer Altınay, Ha- Efendi diğer iki kardeşi gibi Edirne Medre-
bilmiş öncü kişilerden olmuştur. İzmir’in
yanındaki çadırda yatan Emir Subayı Üs- kütüğünü) tesbit etmek çok yönlü araştır- run Nakipoğlu, Başkatip Hamdi Hondu… selerinde eğitim görüp İstanbul’da yüksek
Yunanlılar tarafından işgal edilmesine ilk
teğmen İhsan ve Kızılcahamam Müfrezesi ma gerektirir. Aile efradı, komşuları, iş ar- Hulusi Açıkgöz (zabıta, itfaiye ve seyr-ü tahsilini tamamlayarak müderris ünvanı
tepki gösterenlerden birisi olarak, memle-
Komutanı Binbaşı Rüştü tutuklanmıştır. kadaşları, yakın dostları, literatür bilgileri sefer amiri) gibi 15 kadar sözü dinlenir, ile Afyon’a dönmüş ve Açıkgözoğlu Med-
keti Afyonkarahisar-Emirdağ’a gelmiş ve
Çünkü, Binbaşı Rüştü, Gerede’de müfre- (şer’iyye sicilleri, gazeteler, kitaplar, ansik- sevilir-sayılır (zadegan) kişiler vardı. resesinde3 görev almıştır. Büyük kardeş
Karakeçili Milli Alayı’nı kurmuştur. Ayrı-
zesini iyi idare edemediği için, Yarbay Arif ca Afyonkarahisar Kuva-yı Milliyesi’nin lopediler ve hatta Google arama motoru) Kış mevsiminin başlamasıyla 15 günde Cemalettin Hoca, küçüğü de Şerafettin
tarafından asılmak istenmiştir. Fakat, araya kuruluşunda da çok etkin bir rol oyna- karıştırılması gerekir. bir gezek tertiplenir, geleneksel düğün ye- Hoca.
giren bazı hatırı sayılır kimseler tarafından mıştır. İkinci Bozkır ve Birinci Düzce Bütün bunlara rağmen tatmin edici bil- meği niteliğinde ziyafet verilerek sonunda Rıfat ve Şerafettin kardeşler Ayşe ve
Yarbay Arif bu fikrinden vazgeçirilmiştir.23 Ayaklanması’nın bastırılmasında da büyük gi ve belgeye ulaşamadığım için çok yavan tel helva çekilir; en nihayet Kur’an ziyafe- Şerife kız kardeşlerle evlenip aynı zamanda
Şerif Güralp’e göre Arif Bey’in ölü- yararlılıkları görülen Yarbay Arif ’in, faili (sathi) olmasından korktuğum ve yarım tiyle hitam bulan oturum gece 24.00 ci- bacanak olmuşlar, karıları da elti durumu-
mü şu şekildedir: “Yarbay Arif Bey, bir Arif Bey'in damadı Bahaeddin meçhul bir suikaste kurban gitmesi talihsiz bıraktığım birkaç kişi var ki nasıl tamamla- varında dağılırdı. Benim 7-16 yaşlarımda na geçmiş tabiatı ile; Şerafettin Hoca’nın
çarpışmada atını yaralattığı için makineli Sergen’in vefat ilanı-1948 bir olay olarak tarihdeki yerini almıştır. rım bilmiyorum. cereyan eden ve bugün gözümde daha da karısı Şerife hanımdan çocuğu olmamış.
tüfek erlerinden birini öldürtmüş, öldü- değer kazanan bu gezekler, bugünkülere
KAYNAKÇA Mesela; Bekir Gümüş (namı diğer Çete Rahmetli dedem Hacı Ali Efendi bu
rülen askerin aynı birlikte bulunan kardeşi kıyasla yüksek şura niteliğinde ağır başlı ve
Bekir), Murat Çelikaksoy (Radyocu), Ne- 3
Açıkgözoğlu Medresesi (Medrese-i Ziyaiye)
de bir gece çadırında uyuyan Arif Bey’i ALTINTAŞ, Ahmet, Milli Mücadele’de nin Meçhul Kahramanlarından Yrb. Bayatlı kaliteli meclislerdi. İmaret Hamamı külhanı yanındaki mezarlığın
Afyonkarahisar (1919-1922), Afyonkarahisar Arif Bey ve Ölümü”, III. Afyonkarahisar
dim Helvacıoğlu, Metin Yurter …. gibi.
öldürmüştür”24 Hiçbir zaman geri gelmeyecek o mutlu kenarında 2 katlı 4 dersaneli ve 20 odası bulunan
Valiliği Yayınları, Afyonkarahisar 2011. Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri, 22- Bu yazımda sizlere tanıtmaya çalışa- bu medrese 1924’de kapanmış, bilahare yıkılmış,
Görüldüğü üzere, Yarbay Arif Bey’in ALTINTAŞ, Ahmet, “Kuvva-i Milliye 24 Ekim 1993, Afyon Belediyesi Yayınları: 6, günler ve insanlar arasında örnek alınacak arsası kısmen yola gitmiş. 1903’de 87 öğrencisi
cağım Hulusi Açıkgöz için rahmetli oğlu,
ölümü ile ilgili pek çok bilgi mevcuttur. ve Bayatlı Arif Bey’in Faaliyetleri”, Afyonkarahisar 1993. nice değerler varken kıymetini bilemedik olan bu medrese o günlerin en revaçta olan
arkadaşım Şerafettin Açıkgöz ile (vefatı müessesesi imiş. 1915’de öğrencilerin çoğu
Bize göre, Arif Bey’in ölümü, ya Uşaklı Milli Mücadele ve Büyük Taarruzda KOCABAŞ, Muammer, İşgal ve Direniş mi acaba? Diye hayıflanmışımdır. Bu in-
Afyonkarahisar, Editör: Hasan Babacan, (Emirdağ 1919-1921), Prestij Reklam 2010) ile 1 yıl kadar telefonlaştık, yazıştık. askere gittiği için diğer medreseler kapanırken
Nazım Pehlivan’ın adamları ya da Kızıl- sanlar geleceğin temelini atmakla görevli burada 20 öğrenci kalmış. (ILGAR Yusuf, VI.
Afyon Kocatepe Üniversitesi-Borusan Matbaacılık, İstanbul Tarihsiz. Kafamda canlandırdığım 10-16 yaşla-
cahamam Müfrezesi Komutanı Binbaşı öncüler miydi acaba? Bunların kendileri- Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu Sh
Kocabıyık Vakfı, Afyonkarahisar 2010. ÖZTÜRK, İbrahim Sâdi, 1’nci T.B.M.M’nin rımın Hulusi Açıkgöz’ü ile 21.yy. okuyucu- 527, Afyon 2002) Son müderrisi Cemalettin
ESENGİN, Kenan, Milli Mücadelede Gizli Oturumlarında Atatürk’ün Konuşmaları nin de bilmediği gizli görevleri mi vardı?
21
Esengin, a.g.e., s.91. su arasında aktif bir köprü kurmak, nostal- Açıkgöz Efendi olup (1903-1924) yıllarında ders
22
Altıntaş, a.g.m., s.256.
Ayaklanmalar, Kum Saati Yayınları, İstanbul (Bugünkü Türkçe ile) 24.4.1920-25.2.1922, *
Mimar vermiştir, müderris ve Hattat Mehmet Efendi’nin
2006. Kozan Ofset, Ankara 2004. jik zırvalardan ayıklayıp gerçek kahramanı 1
EMRE Erdoğan, Dedemin Arkadaşları, Türkeli. oğludur. Eğretli İmam Hacı Cemal Efendi ve
23
Türk İstiklâl Harbi, İstiklâl Harbinde Ayaklan-
malar(1919-1921), s.105. GÜRALP, Şerif, Kurtuluş Savaşı’nın İçyüzü, TÜRK İSTİKLÂL HARBİ, İstiklâl Har- ortaya çıkarmak zor ama kutsal bir görevdi. 14-19 Kasım 1994 oğlu Mehmet Efendi meşhur talebelerindendir.
24
Şerif Güralp, Kurtuluş Savaşı’nın İçyüzü, Bir Bir Albayın Anıları, Güncel Yayıncılık, binde Ayaklanmalar(1919-1921), C.VI, T.C. Görevdi çünkü bugünkü nesile öğretilmesi
2
Bekir GÜMÜŞ (1886-1963), Mevlevi (AKKOYUN, T. Yrd. Doç. Ö. Fevzi Atabek ve
Albayın Anıları, Güncel Yayıncılık, İstanbul İstanbul 2002. Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Resmi Camii İmamı, Hatip. Sarıklı Mücahitlerden Afyon Vilayeti Tarihçesi, cilt II, sh 204. Afyon
gereken kişiler, bilgiler vardı. BURSALIOĞLU, N. Afyonkarahisar Mutasavvuf ve 1997. YAZICIOĞLU Fikri, Afyon Evliyaları ve İlim
2002, s.56-58. İPLİKÇİOĞLU, Niyazi, “Milli Mücadele- Yayınları, Seri No:1, Ankara 1974.
Din Bilginleri, Sh 36-41, Afyon 2000 Adamları, sh 265, Afyon 1969)

18 19
zat ile sohbete giderken birkaç defa beni dir artık. 1930-40 arası yani Hulusi Efendi Hulusi Açıkgöz’ün neden 59 yaşında
de götürmüştü; hatta kız kardeşimin elinde 30-40 yaşlarında Afyon merkez ilçesi dev- erkenden defteri kapattığını bilmem anla-
çıkan ve temreyi denilen deri hastalığı için rim geçirmektedir. tabildim mi? Haftanın 6 günü belediyedeki
Şerafettin Hoca’ya okutmaya gittiğimizi de Avrupa’nın sayılı şehircilik uzman- odasında, yalnız cumartesi akşamları evin-
hatırlıyorum. İmaret Hamamı’nın tam kar- larından Dr. Mühendis Martin Wagner5 de yatan Hulusi Efendi gece-gündüz kulağı
şısındaki aralıktan Marulcu mahallesine gi- (muhtemelen Çetinkaya’nın isteği ve yar- itfaiye alarmında, gözü esnaf denetiminde
rip sağa doğru ilerleyince karşımıza çıkan dımıyla) Afyon’un ilk imar planını çizer. bir taraftan da trafik işlerine kumanda edi-
Açıkgözoğlu Sokağı içinde, bahçeli, havuz (1938) Kale merkezli ışınsal bir yol siste- yor…
ve dut ağacı bulunan bir evde yaşardı. mine dayalı, çok işlek bir fonksiyona sahip Küçük oğlu Şerafettin anlatıyor. “…ba-
Hulusi Efendi Askeri Rüştiye’den olan ve raporunda fevkalade ilginç teklifler bam akşamları evde yemeği yedikten sonra
mezun olarak 1919 da teğmen rütbesiyle içeren bu plan maddi imkanlar nispetinde yatma zamanı belediyeye gider oradaki
orduya katılıyor. 1924 de yüzbaşı rütbe- uygulanmaya çalışılır. (1940) yerinde yatardı. Sadece cumartesi günleri
siyle ordudan ayrılıncaya kadar İstiklal Gene dünyanın sayılı heykeltıraşların- evde kalırdı. Emekli oluncaya kadar hep
Harbinin çeşitli safhalarında çarpışmalara dan Avusturya’lı Heinrich Krippel6 Bele- böyle sistemli yaşadı. Her şeyden önce gö-
katılmış. Org. Fahrettin Altay (İşkodra diye Parkının ortasına ünlü Utku Anıtı’nı revi ön plandaydı. Belediyede yattığı odası
1880-İst.1974) ile aynı birlikte savaştıkla- diker (24.03.1936’da açıldı). Bu muazzam Hulusi Açıkgöz-ortada aynı zamanda çalışma ve zikr (ibadet) ye-
rını çocuklarına anlatır. anıt sanatçının Türkiye’deki son eseridir. riydi.
şası, Ordu Bulvarı, Yeşilyol ve diğer ana
1920-21 senelerinde Antalya’da görev- Afyon İtfaiyesi 1930’lu yıllar Park alanının istimlaki, buradaki binaların Çok kitap okurdu. İran’dan, Mısır’dan
arterler, Bedesten gibi bazı özel binalar ve Farsça ve Arapça kitaplar getirtir, adeta
li üsteğmen iken Selanik’te anne-babasını memuriyet hayatına başlar, (25.06.1929) 57), Hüseyin Meydanoğlu (1957-60). yıkılması (Paşa Camii.Türkocağı Binası
okulların çoğu gene bu ikinci 10 yılın im- hatmederdi. Farsça, Arapça ve Fransızca
kaybedip göçmen olarak gelen 15-16 yaş- maaşı 25 Liradır. 1927 de ikinci oğlu Ahmet dünyaya vb) parkın merdiven ve havuzlarının, şela-
zalarıdır. Artık; bilirdi. Binden fazla ciltlenmiş kitapları
larındaki Mürşide isimli kimsesiz bir kızı Afyon Belediyesi 1867 yılında kurul- gelir. Ahmet iki yaşındayken geçimsizlik lelerin yapılması, Uzunçarşı’nın istimlaki
kendine eş olarak alır; atının terkisine atıp ve genişletilmesi, mevcut derenin kapa- Çıktık açık alınla on yılda her savaştan bize kaldı. Çok değerli kitaplardı bunlar.
muştur.4 Geçen 62 yıl boyunca 12 başkan nedeniyle eşi Mürşide hanımdan boşanır.
Afyon’a getirir ve ailesine, “ben bu kızla tılması, PTT 1938 ve Gar binasının 1939, On yılda onbeş milyon genç yarattık Çoğu eski yazı olduğu için pek kıymetini
görev almış, bunlardan sonuncusu olan Ertesi yıl Çizmecioğlu Sülalesinden Fethi-
evlendim” deyip eşini teslim ederek cephe- parkın çevresindeki Belediye Binası 1940, her yaştan… bilemedik, muhafaza edemedik… beledi-
ünlü Halil Ağa okuma-yazma bilmemek- ye hanımla evlenir. 1931 de bu hanımdan
ye geri döner. Bu hanımdan 1923 te Zeki Tekel, Dumlupınar İlkokulu, Ali Çetinka- marşını inançla söyleyebiliyorduk. Bu yede yatmasının görev dışındaki bir nede-
tedir. İşgal yıllarının sonlarında göreve da üçüncü oğlu Rıfat dünyaya gelir.
isimli ilk evladı doğar ya Kız Enstitüsü binaları ile Kadınana ve inanç işte o isimli-isimsiz Kahramanlar sa- ni de geç vakitlere kadar ibadet ve okuma
başlamış, halkın nabzını tutabilen, hatta Uzunca bir süre belediyelere Uray,
Cumhuriyet İlkokulları, Çocuk Esirgeme yesinde gerçekleşiyordu. alışkanlığındandı.”
1924 de genç yüzbaşı Hulusi Efendi Yunan ile iyi münasebetler kurup aldığı belediye başkanlarına Şarbay denildiği ve
Afyon’a döner ve ailesine askerliğe devam önemli bilgileri orduya ileten cesaretli bir Kurumu ve daha pek çok resmi ve sivil Yoksul, bağrıyanık, öksüz, çıplak İnanılmaz derecede güzel, davudi, amir
Afyon Belediyesinin en hareketli olduğu
edip etmeme konusunda kararsız olduğu- kişi. Atatürk’ün teveccühünü kazanmış, yapıların inşası, yollarının açılması hep bu Anadolu’nun tekrar yaşanabilir kılınması; bir ses tonu vardı. Çok güzel Kur’an okur
yıllarda en aktif görevleri üstün bir başa-
nu, danışma ihtiyacı duyduğunu anlatır. yakın dostluk kurmuş; şakacı-küfürbaz ve ikinci 10 yılın zaferlerindendir. uykuya vakit bulamayan bu sivil askerle- (değişik makamlarda) ve dinlettirmesini
rıyla yürüten ve kumandan sıfatıyla anılan
Büyük oğul Ahmet Efendiyi Yemen’de ağa tabiatlı bir yöneticidir. Şehir içinde bunlar yapılırken biraz rin İstiklal Harbinden sonraki Bayındırlık bilirdi. O’nun devrinde şimdiki gibi herkes
Hulusi Açıkgöz bu zor dönemlerin zor
şehit veren aile, iradesinde serbest oldu- Hüseyin Tiryakioğlu’nun 1929 da iş daha uzakta imar faaliyetleri devam et- Harbine bütün benliğiyle kendini kaptır- hacca gidemediği için bu sesin ve makamın
görevlerini askerliğin de verdiği disiplin
ğunu ancak gönlünün askerlikten yana ol- başına geçmesiyle yeni bir kadro düzen- mektedir. İzmir yolu üzerinde Asri Me- mış olmalarından ve memur, öğretmen- Mekke-Medine ağzı olduğunu bilemez-kı-
içinde kimseyi kırmadan başarır.
madığını ihsas ettirmesiyle Hulusi yüzbaşı leyip Hulusi Açıkgöz’ü işe alması büyük zarlık ve Belediye Fidanlığı (1935) düzen- öğrenci, bekçi-polis, işçi-işveren topyekün yaslayamaz, sihire kapılmış gibi, büyülen-
Kıyafet Kanunu dolayısıyla ortaya çı- miş gibi transa geçerek yalnızca dinlerdik.
orduya veda edip Afyon’a yerleşir. islahat hareketlerinin ilk habercisidir.12 lenir. O dönemde Türkiye’de böylesine Anadolu Medeniyet Savaşı’nda gözünü
kan huzursuzluk, uygulamadaki zorluklar
1924 de 25 yaşında Afyon’da sivil ha- yıl Tiryakioğlu ile birlikte koşar (1929- düzgün planlanmış mezarlık yoktur. Orta- budaktan sakınmayan halkın özverili çalış- İmam olup namaz kıldırırdı. Yaza rast-
ve aksaklıklar, (20.08.1936’da encümen
yata başlayan Hulusi Efendi önce polis 1940 ve 1946-47). Sonra sırasıyla; Kemal ya Tayyare Şehitleri Anıtı (25.03.1937’de malarındandır. layan ramazan akşamları belediyenin arka
kararıyla kadınların manto giymeleri için
memurluğu daha sonra 3 yıl kadar öğret- Aşkar (1941-45), Tevfik İsce (1945-46 ve açıldı) dikilir. (ünlü kırık pervane ve kartal, Atatürk ölünceye kadar Afyon’a ol- bahçesinde itfaiye erlerine teravih namazı
tellal vasıtasıyla ilanlar verilmiş) köyden
menlik yapar. Lisede Edebiyat Hocamız 1947-50), Mehmet Arpacıoğlu (1951-54), heyhat ki hangi akla uyulduysa bu anlam- dukça sık gelir, en azından yurt gezile- kıldırır, bunu duyan halk camilere gitme-
şehre inenlerin karmaşası; esnafın tüken-
Tayyar Ataman ve Cebirci İbrahim Erçetin Ali Celal Artüz (1955-57), Hayri Telek lı ve nadide anıt sonradan yıkıldı ve güya rinde trenle Afyon’dan geçerken ısrarlara yip sokaklara taşan cemaat oluştururdu.
mez dertleri, yokluk ve sefaletin, ekmek,
(İben Ağa) gibi meşhurları okutur. Bizler (1957-60) gibi başkanlarla çalışır. modernize edildi) dayanamayıp şehirde kısa süre dinlenme Çeşitli şehirlere gidip vaaz veren seyyar
kömür vb. gibi ihtiyaç maddelerinin kar-
ortaokul-liseyi 1953-59 arası bu hocalarda Aynı yıllarda bazıları Afyon’da derin neye bağlandığı dönemler, şehirleşmenin Sebze Hali 10.08.1936, Mezbaha ve sohbet amacıyla kalır. Bu ziyaretlerde hocalar çıkardı ortaya. Şimdiki gibi bunlar
okurken, O’nların hocası Hulusi Açıkgöz izler bırakmış olan 9 vali görev yapmıştır; getirdiği sorunlar; iki bakanlık yapan Ali (1938) ve Yağ Hali’nin (05.03.1939) in- beraberinde yerli-yabancı misafirler geti- Afyon’a da çok uğrardı. Yabancı gizemlidir,
Belediyede; itfaiye kumandanı, zabıta ve Fahrettin Kiper (1928-31), A.Durmuş Ev- Çetinkaya’nın ve devlet erkanının sık ziya-
5
Dr. Müh. Martin Wagner, Hitler zulmünden kaçıp rir; belediyede ve ordu evinde ya da şehrin en azından değişikliktir diye halk bunları
seyr-ü sefer amiri görevlerini yürütüyordu. rendilek (1932-40), Şefik Bicioğlu (1941- retleri sırasındaki protokol uygulamaları,
Türkiye’ye sığınan birçok ilim adamlarından biri; ileri gelenlerin evinde ziyafetler verilir. benimserdi. İşte bu seyyar vaizleri Hulusi
Alman şehircilik uzmanı, mimar. Nafia vekaletinde
Öğretmenlik görevini bırakıp 1928-29 46), Ziya Tekeli (1946-47), Abidin Özmen güvenlik ve daha binlerce yeni sorunlar…, Burası İstiklal Mahkemeleri Başkanı Ali Bey’in başkanlığındaki ekip imtihan eder
Şehircilik Bürosu Mühendisi olarak 1935-42 arası
yıllarında tekrar kısa süre emniyet teşkilatı- (1948-50) Ziya Oymak (1951-53), Hilmi hepsi birleşince 30 yaşlarında hayatının en çalışmış sonraki dönemlerde Herman Jansen, Çetinkaya’nın memleketidir. “…Türkiye dini ve sosyal bilgilerinin yeterli ve faydalı
na geçerek polislik yapar. (herhalde asker- İncesulu (1953-54), Nedim Evliya (1954- Piccinato, Henry Proust gibi şehircilik uzmanları da Cumhuriyeti’nin temellerinin tersim olun- olduğuna kanaat getirirlerse vaaz vermele-
delişmen çağındaki delikanlı Hulusi ya- gelmişler ve Ankara, İstanbul, Bursa… gibi illerin
liği tekrar özlemiş olmalı) 4
Afyon Belediyesinde 1922 den önce görev yapan tağını belediye binasına taşımak zorunda imar planlarını yapmışlar. duğu, Kocatepe ve Dumlupınar Savaşları- rine öyle müsaade edilirdi.
Sırtını, Münakalat ve Nafia Vekillikleri Belediye Başkanları: Şeyh Mehmet Ağa (1868- kalır.
6
Heinrich Krippel (1883-1945) Avusturyalı sanatçı nın yapıldığı kutsal mekânlardır buraları. O yıllarda ehliyet ve plaka işlerinden
80), Ermeni Kirkor Ağa (1881-82), Hocazade ve Heykeltıraş, Türkiye’ye cumhuriyet sonrası Şöyle elinizi havada sallasanız pervaz eden
yapan (Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanı) Mehmet bin Osman (1885-91), Turunçzade Hacı Ömrünün sonuna kadar da haftanın davet edilmiş ve beş anıt sipariş edilmiştir. Bunlar
belediyeler sorumlu idi. Seyrüsefer Ami-
Ali Çetinkaya’ya dayayan ve O’ndan aldığı Bekir Ağa (1891-97), Tevfik bin Mehmet (1900- İstanbul Sarayburnu Atatürk Heykeli (1926), An- şehit ruhlarına çarparsınız ve burada hala ri başkan Hulusi efendi olmak üzere bir
bir günü hariç hep belediyedeki odasında
destekle büyük işlere girişen dirayetli Be- 01), Hacı Bekir bin Galip (1902), Mollaoğlu Hacı kara Ulus Meydanı Yenigün Heykeli (1927), Anka- gelincikler daha bir kan kırmızısı açarlar...”7 komisyon kurulur, şoför adayları sözlü ve
Rüştü (1904-05), Abidzade Mustafa Efendi (?), geceler. ra Sümerbank Genel Müd. Anıtı (1932), Samsun
lediye Başkanı Hüseyin Tiryakioğlu zama- Hüseyin Tevfik Efendi (1905-1910), Göbeloğlu Atatürk Heykeli (1932), Afyonkarahisar’da Utku 7
Atatürk’ün, Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı’nın ameli imtihana tabi tutulur; mesela moto-
Genç cumhuriyete kanat gerenlerden-
nında, belediye müfettişi göreviyle uzun Hacı Abdullah (?), Saidoğlu Mehmet Said (1912- Anıtı (24.03.1936’da açılışı yapıldı). açılış töreninde yaptığı konuşmalardan (1933) run egzozuna patates tıkanır, adaydan mo-
1921), Halil Ağa (1922-1929).

20 21
1952 de ilk torun Turgay dünyaya gelir. sonrası çalışma hayatına başlamıştır; kızla- nasıl öğrendi bilmiyorum, dedeme 3-5 ay
Hulusi Açıkgöz’ün ailesine ayıracak zama- rı Başak 1997 de elim bir kaza ile aileden sonra duyurduk, vakur tabiatı derin üzün-
nı hala daha kısıtlıdır. ayrılır. tüsünü örtemedi; “çocuk erken gitti” dedi.
Artık Afyon Demokrat Parti’lidir. Or- Şerafettin Ankara’da başarılı bir avukat Gezek ekibinin en uzun boylusu, gür kaşlı
taya yeni isimler, ağalar çıkar. Vali değişir, olarak “kaybettiği tüm sevdiği insanlarla (hayrettir ki yarısının çok gür kaşları var-
belediye başkanı değişir. Piyasada çılgın birlikte, her şeyi zihninden silip yokluk- dı), uzun yüzlü ve davudi sesli Hulusi Bey
bir tüketim ve hay-huy alır başını gider. larına katlanmaya çalışarak…” bu fani amcam ölmüştü.
Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Sanki dünyadaki görevini mutlulukla sürdürme Gezek günleri yalnızca iki satır Kur’an
mertlik bozulmuştur. Sürtüşmeler, huzur- gayretindedir. dinlemek aşkına mahallenin tüm kadınla-
suzluklar baş göstermektedir. Torpil ve Bugün geride kalan son evladı Şerafet- rını bizim eve çeken ve dışarı sofada per-
rüşvet diye yeni canavarlar türer. Hulusi tin ve dokuz torunu bu aziz insanı gururla vane eden yakışıklı kumandan ölmüştü…
Bey’in bilmediği- görmediği sanal cana- temsil etmektedir. O günden sonra gezek yapıldığını hiç ha-
varlardır bunlar ama çok kuvvetlidirler. Benim örnek almaya çalıştığım Hulusi tırlamıyorum.
“Hamil-i kart yakinimdir” diyen notlar Bey amcamın son üç evladıyla çok yakın Ertesi yıl 60 İhtilali oldu, bizler üniver-
dolaşmaktadır ortalarda. anılarım oldu; Rıfat Açıkgöz’ün Süt En- siteye gittik. Dedemin bütün arkadaşları
Dördüncü on yılın sonlarında Beledi- düstrisi Kurum Müdürlüğü sırasında sev- 1965 e kadar peşpeşe gittiler, müftü Hüse-
ye Başkanı Hayri Telekoğlu ile birliktedir. diğim bir genç burada işe girebilmek için yin Bayık, Bekir amca ve diğerleri…
Sağlık problemleri ile birlikte bazı küçük aracı olmamda ısrar etti. Rıfat ağabeye te- Murat Bey amcam 1975 te vefat etti.
sürtüşmeler dolayısıyla ortaya çıkan an- lefon edip bu çalışkan genci alması için ri- Saraçlariçi’ndeki son dükkanında beni her
laşamazlıklar yüzünden emekliliğini talep cada bulundum, kabul edildi ve işe başladı. görüşünde hüngür hüngür ağlayarak;on yıl
eder, 475 lira aylıkla 31.08.1957 de emek- 6 ay kadar sonra Rıfat ağabey beni arayıp önce kaybettıği tüm arkadaşlarını ve kutsal
liye ayrılır. “..bu son 3 kişi çok uygunsuz insanlar çıktı anılarını yenileriyle karşılaştırmaktan bi-
İtfaiye araçları Anıtpark önünde geçit töreninde Her biri ölçülemeyecek değerde 30 böylelerine aracı olma..” deyince uyandım; tab düşmüş vaziyette…
altın yıl görevde bulunmuş, Afyon’un meğer benim adımı kullanarak kuruma bir
Cumhuriyetin beşinci 10 yılında ne
kaderini değiştiren temellere imza atmış, sürü adam alınmış, ne sevilen kişi imişim
Orijinal Cumhuriyet, ne de Son Osmanlı
toru çalıştırması istenir; ya da bir kablo ye- lordu Komutanlığı koordi- başrol oynamıştır. Afyon Belediyesi özlük ki selamım bile kafi geliyormuş, hem se-
kalmıştı…
rinden çıkarılır arızayı bulması istenirdi… nasyonunda Zafer Anıtının işleri dosyasında fevkalade başarılı ve ça- vindim hem çok üzülüp utandım.
Hepsinin kabri nur, mekanları cennet
Zabıta amiri Hulusi Açıkgöz bu göre- önündeki direğe hafta sonu lışkan bir insan olduğu, üstün gayretleri Kumandanın vefatını gezek arkadaşları
olsun…
vinde de adeta efsaneleşmişti. Kaldırıma bayrağı çekilir, bu arada as- dolayısıyla çeşitli takdirnameler aldığı be-
sandalye koyup oturanlara, dükkanının keri bando milli marşlarımı- lirtiliyor.
zı çalardı. AÇIKGÖZ AİLESİ
önünü işgal ederek mal teşhir edenlere, Küçük oğlu Şerafettin’in tanımlaması Mehmet Efendi
yere tükürenlere, eksik tartan, bozuk ürün 1938 de kanun gereği şöyledir; “18 yaşından beri bulunduğu gö- Hattat-Müderris
satan, tekerlek okları sivri olan arabalar, itfaiye amirleri için İstanbul revlerde hep emretmeye ve yönetmeye alışmış
yeri pisleten hayvanlar, hayvanlara eziyet Belediyesi’nde açılan kursa olan babam emekli olunca sağlığı bozuldu ve
eden insanlar…pazarda tavuk-kaz satanla- iştirak etme zorunluluğu bir sene geçmeden 09 Mayıs 1959 da kalp Cemaleddin Açıkgöz Rıfat Açıkgöz Şerafettin Açıkgöz
Müderris (1849-1916) Müderris (1854-1950)
rın hayvanı ayaklarından veya boğazından ortaya çıkınca üçüncü oğul krizinden vefat etti.” Müderris (1846-1940)
(Ayşe)……………..…kardeş………(Şerife)
sıkı bağlamaları .., velhasıl çarşı düzenini Rıfat ilkokula Fatih’te başlar Evlatlarından Zeki Açıkgöz kıdemli
sağlamak için gerekiyorsa ceza kesen ya da ve ilk yılı orada okur. Talat Mehmet
Albay iken Erzurum’da görevi başında
nasihat ile korkutan; böylece muasır me- 1942 de dördüncü ve 1972 de 50 yaşında kalp krizinden vefat
Hulusi Münire Mustafa Ragıp
Ahmet
deniyete giderken yoldaki bütün pürüzleri son çocuğu Şerafettin dün- eder. Geriye 1952, 58, 67 doğumlu 3 evlat (Yemen’de şehit) (1899-1959) (Halil) (Sabire) (Zehra Genelioğlu)
kaldıran Hulusi Efendi. yaya gelir. bırakır. Gülizar Cemile
İsmail Muhsine
Artık itfaiye amiri Hulusi Efendiyi Ahmet Açıkgöz bildiğimiz gibi beledi- (Şerife Kandilci) (Ahmet Taşcı)
İkinci Dünya Savaşı’nın
anlatmayayım diyorum ama ne mümkün? rüzgarları başlamıştır. Ekonomik ve siyasi Zafer Anıtı inşaatı sırasında yede memuriyet yapar. 1999 da 72 yaşında Şerafettin Süheyla
Her akşam belediyenin önünde askeri kışla Gülşen Şakir
tedbirler, karneler, kuyruklar, yokluklar… vefat eder, 3 kızı vardır. Sabri
tatbikatı: hortum ser, hortum topla sere- Atatürk de yoktur artık. Ulus tekrar öksüz yepyeni bir Türkiye peşindedir. Adnan Rıfat Açıkgöz veteriner idi. 1960 da Salih
monisini biz çocuklar seyretmeye koşar; o kalır; ama devrimler durmaz. 1940-50 Menderes diye birini almıştır yanına, CHP Keskinzadelerden Safter Efendinin kızı
akşam büyüyünce subay olmak hayalleriy- yılları daha değişik olaylara gebedir. Bu çatırdamaktadır. Banu hanım ile evlenir. Uzun süre Veteri-
le yatar, annemizle konuşur, babamızdan on yılın ikinci yarısından sonra Demokrat ner İl Müdürlüğünde çalıştı, daha sonra II.Eşi Fethiye(1930-Ö:1977)
14 Mayıs 1950 seçimlerinde Demokrat İlk Eşi Mürşide(1921-1929 arası)
dayak yerdik. Hareket ortaya çıkar. Süt Endüstrisi Kurumu müdürlüğü yaptı.
Parti ezici çoğunlukla (%54) iktidara gelir;
Galiba cumartesi akşama doğru itfai- 487 vekilden 408 ini kazanmıştır. Afyon’da 1982 de 51 yaşında 3 evlattan ikisini bıra- Ahmet(1927-1999) Rıfat(1931-1976) Şerafettin(1942-2010)
7 Ocak 1946 da kurulan DP aynı yı- Zeki (1923-1972)
(Meral)
(Nurhayat) (Fikriye Bülbül) (Banu Keskin)
yenin özel gösterisi olurdu. Tam bir askeri lın Temmuz ayında seçimlere girip 465 da dengeler değişmeye başlar. karak gider.
disiplin içinde; üniformalar, hortumlar, vekillikten 66 sını alır. Ama CHP seçim- Yaşıtım ve arkadaşım Şerafettin Açık-
Hulusi Açıkgöz’ün ilk oğlu Zeki asker- Turgay (1952) Şükran Hulusi (1962-65) Rıfat (1974)
merdivenler, kazma-kürek-çengel, halat- lere hile karıştırmıştır. Bu yüzden protesto göz 1971 de Meral Hanımefendi ile evle- Yaşar (1965) Başak (1976-1997)
liği seçmiştir. 1950-51 de Kore Savaşlarına Tuncay (1958) Adalet
lar, miğferler, çizmeler…sürekli eğitim ve nir 1974 ve 76 da 2 çocukları olur, büyük Tülay (1967) Şule Beylan (1968)
amacıyla 1948 ara seçimlerine katılmazlar. yüzbaşı olarak katılır, gazi olarak döner.
tatbikat. Gene o yıllarda Batı Menzil Ko- Komiteci Celal Bayar çevresindeki ekiple evladı Rıfat Orkun şu anda ABD’de master

22 23
.1 DÜNYA SAVAŞINDA ESİRLERİN futbol maçları için ve haftada bir düzenlenen
uzun yürüyüşler için de izin verilmişti.
Bu yürüyüş gruplarının üyeleri, Afyon-

ANILARINDA AFYONKARAHİSAR
karahisar ve onun etrafındaki tepelik alan-
ları kuşatan, düz ovayı inceleyecekler. Kıyıda
bazı noktalara kaçış için rüya göreceklerdi.
En yakın kıyı yaklaşık 150 mildi. Ülkenin
H. Tahsin GÜNEK*
büyük bir kısmı el değmemiş ve neredeyse yol-
Esirlik dönemini Afyonkarahisar’da mamına götürdüler. Bizler uzun bir seyaha- cek fiyatları alışılmadık oranda arttı. 1918 suzdu. Haydutlarla doluydu. Herhangi bir
geçirmiş ve bir kitap yazmış olan pek çok tin zor koşulları ve yorgunluktan dolayı, dış senesinin başlarında şeker 10 şilinden, 15 firarda, kıyıya yapılacak uzun bir yürüyüş,
yabancı asker vardır. Bunlardan birisi de banyonun zemininde, birkaç saat uyumuştuk. şiline çıkmıştı. Bu koşullar altında dış yar- en az beş hafta sürecektir. Bu süre boyunca
Avustralyalı asker Alan BOTT’dur. O da Sadece R. botlarını ayağından çıkarmakla, dım olmadan yaşamak imkânsız olmuştu. yiyeceğin nasıl temin edilebileceğini bilebil-
savaş sonrası yaşadıklarını kaleme almış ve onları tehlikeye atmıştı. Sonrasında bunlar Bu yüzden Hollanda Temsilciliği ilk olarak mek oldukça zordur. Bir kaç subay İngilte-
ilimizde geçen esaret günlerini aktarmıştır. açıkça kaybolmuştu. Onun yüksek sesli isya- beş, sonra on beş, Türk esir kampındaki her re’deki arkadaşlarla gizli bir kod vasıtasıyla,
nı, kubbeli çatıdan yankılandı. Hamamdaki esirin ihtiyaç duyduğu bir aylık tutarı, Kı- haberleşip bir botun veya bir uçağın, gece Esirler Cirit Kayası civarında
bütün Türkler, kayıp botlarla ilgili herhangi zılhaç kaynaklarından sağlamaya çalıştı. belirlenen tarihler arasında, kıyı hattının be-
bir bilgileri olmadığını söylediler. Bundan do- Evlerimizden gelen kolilerde olmasa, yiyecek Kayanın üstündeki kale, Selçuklu talepten, muhtemelen daha çoktu. En favo-
lirtilen bir noktasında, kendilerini alacağı bir
layı, hamamdan çıkarken R. hamamcıdan bir zorluklarımız, bu şekilde aşılamazdı. Mobil- Türkleri tarafından inşa edildi. Benim için ri kitaplar, macera ve doğu seyahatleri ile
plan hazırlamayı denediler. Bizim çoğumuz
çift tahta sandal (nalın), ödünç almış ve esir ya eksikliklerimiz amatörlerce giderildi. kaya, esaretin bir simgesi, durgun, soğuk ve ilgili olanlardı. Venedikli Marko Polo’nun
Afyon’dan özgürlük için, kaçış planı yapma
kampına kadar cadde ve sokaklar boyunca, amansızdı. Bir kural olarak melankolinin seyahatleri, Morier, Plutarch’ın,”Hayatlar”ı,
İp, çivi ve tahta kalaslarla, her yeni ge- fikrinden vazgeçti. Başarı şansının daha yük-
tangırdayarak gitmişti. dönemi, henüz yeni geçti. Kamp yaşamının gibi…Modern yaşamın müziği, gürültüsü
len esir, bir yatak, bir masa ve bir sandalye sek olacağını düşündükleri, İstanbul’a yol-
önemsiz ve monoton, günlük dizisinin, ka- ve acelesinden izole bir vilayetin, küçük bir
Bir Türk subayı, şehrin kalanından, ha- yaptı. Çarşıda ise karaborsacılar doğal lanmayı planladılar. Geçenlerde olduğu gibi
bullenilmişliğine yer verdi. Çarşılardan veya şehrinde,”buluş”’a zaman ve fırsat verdi. Bun-
pishane-evler caddesini ayıran, bariyerde bi- olarak,tahtaya olan talepten faydalandılar. Afyon’dan kaçan bir esir, hemen yakalandı.
okuyarak yayılan bin bir söylenti ve tartışma dan dolayı onlar, ikinci el düşünceleri kabul
zim nezaretimizi aldı. Daha sonra Cuthbert Bir tahta kalasın fiyatı, 2TL’na kadar uç- Kocaman, sıska, siyah bir kaya ve neredeyse
ile doğaçlanan rahatsızlıklar gerçekmiş gibi etme yerine, kendileri de bir şeyler düşünmeye
ve Alfonso, şakalaşıp vedalaşıp kayboldular. muştu. Kısa zamanda etraftaki 200 kadar onun 2000 ayak yüksekliğinden gölgelenen
algılanıldı. başladı. Afyonkarahisar’da birçok kitap ya-
DOĞU, GECELER VE UÇUŞLAR subay, bir kiliseye yerleşmişti. Türkler onlara, küçük bir şehir.
Bu söylentilere göre, Talat Paşanın zıldı.
bir somun ekmek ve çorba veriyorlardı. Diğer
O günlerde, yemek için gerekli herhangi ayrı bir barış için, görüşüyor olduğu ve Oyunlar, resimler ve şarkılar… Bir
ihtiyaçlarını da, gelen kolilerdeki konserve
bir tür kapkacağın, Türkiye’deki değeri, en az Çanakkale’yi açmayı kabul etmiş olduğu, Avustralya’lı asker, Ortadoğu halklarının
yiyeceklerden sağlıyorlardı.
iki paunttu. Bizim tuhaf gruplarla karşılaş- bazı Yunan tüccarlar tarafından fısıldana- tam bir çalışmasını yaptı. Başka bir kitaba
tığımız dar caddede; Kimi yırtılmış, kırışmış Medrese binalarına toplanan Rus asker-
caktı. Yahut ta birlikte savaşan Türkiye ve başvurmaksızın, yükselişin her evresi hakkın-
üniformalar, kimi sivil bir kasket, kimileri de lerine gelince, gerçekten açlıktan ölüyorlardı.
Bulgaristan’ın arasında, Dobruca bölgesi da, Babil ve Ninova’dan, Med’ler ve İranlılar-
daha çok hastalara uygun olan giyeceklerin Onların çoğu fazladan yiyecek alabilmek
hususunda, anlaşmazlık çıktığı. Ya da En- dan, Kaldeliler ve Asurlular, hakkında, doğru
Alan John BOTT üzerine, bir askeri şapka giymişti. Bazıları için, bir kısım kıyafetlerini satmıştı. Zaman-
ver Paşaya suikast yapılmış olduğu. Ya da bilgiler sağlanabilirdi. Kampın sosyal hayatı
CUTHBERT VE ALFONSO haki şortlaydı. Bazıları keskin renkli gömlek- larının çoğunu da avluyu döne döne dolaşa-
padişahın genç Türk hükümetinden kendini karmaşıktı.
Ulukışla’dan tuhaf, ilginç tecrübelerin ler giymişti. Bazıları ağır botlar, kimileride rak geçiriyorlardı. Bir zaman kamp komuta-
kurtarmaya karar verdiğini. Orası bir çok açıdan, iç kısımlardaki
bizi beklediği yere doğru hareket ettik. Bizim, yatak odası terlikleri, bazıları da sandallar nı, Mazlum bey idi. Daha sonra değiştirildi.
Bu arada verilen talimatlarla disiplin biraz Bizler, gerçek olmayan, bu rapor ve ha- bazı varlıklı şehirlerin varoşlarına benzedi.
Afyonkarahisar’a gönderildiğimiz söylenmiş- (nalın) giydi.
hafifletildi. Örneğin tepenin bir kenarında, berlerin, hiçbir değerinin olmadığını bilerek, İki küçük cadde arasında tutulan,100 kadar
ti. Bundan dolayı, Ulukışla’ya gelmiştik. Buradaki esirlerin birçoğu, Kut ül Amare
koşu yapmamıza izin verildi. Bu ilk bakışta acı acı gülüşürdük. Ama biz bu haberlerin, insan arasında, çeşitli dedikodular yayıldı.
SİYAH KAYANIN GÖLGESİNDE garnizonunun, sağ kalanlarıydı. Yaklaşık ola- doğru olmasını istediğimizden beri toplantı Bir dedikodu diğerini takip ediyordu.Sabah,
önemsiz görülebilir. Ama bu belli bir zaman-
Anadolu’nun merkezindeki, Afyonka- rak 2,5 yıldır, esirdiler. Onların üniformaları masalarında, sonraki günlerde gazetelerde tahtadan ahşap bir evde başlayan skandal
dan beri, dar bir cadde boyunca dolaşmak
rahisar’da, askeri banyolar… uzun zamandan beri daha iyi günlerin bos- yanlışlığı kanıtlanıncaya kadar, ciddiyetle bir söylenti, akşam olduğunda diğer otuz evin
durumunda olanlar için, bir şanstı. Ayrıca
tan korkuluğu hatırası olmuştu. Onlara Hol- tartışılacaktı. Unutkanlığa en fay- her odasına;
Hamamın içine giden taştan koridor bo-
landa Elçiliği aracılığı ile gönderilen dalı yollar kamp kütüphanesiydi.
yunca, soyunma yerlerinde bazı Türkler vardı. -O,X’in, bir çift pijamayı nasıl almış ol-
erzak kolileri vasıtasıyla, kumaşta Yüzlerce kitap, çeşitli toplumlar
Cuthbert, hamamcıyla konuşuyor, Karşımda duğu,
iletildi. Türk terziler vasıtasıyla, tarafından,Türkiye’deki esir kamp-
da Alfonso yatmış ve horluyordu. H. ve W.’de, -Y’nin, gece vakti birkaç çatıyı tırmanıp,
Afyon’daki esirlere, elbiseler dikildi. larına yollandı.
ahenksiz notalarla horladılar. Ayrıca, grubun bir bacanın arkasında, büyük iri gözlü Erme-
Yozgat, Bursa, Gediz ve diğer bazı
kalanı da taş zeminin diğer köşelerine yer- Benim her birini okumak için, ni kızıyla, nasıl buluştuğu,
yerlerde de, esir kampları bulunma-
leşmişlerdi. Ben sonra bizim, sabahın erken cesaret ve konsantrasyonu zorunlu
sına rağmen, Afyonkarahisar’daki -Z’nin nasıl Afyon içtiği gibi… yayılıyor-
saatlerinde, trenden inip, Afyonkarahisar bulduğum, Jibon’un, tüm ciltleri
kamp, Türkiye’deki en büyük esir du.
caddeleri boyunca, esir kampına nasıl vardığı- Afyonkarahisar’da idi. ”Roma
kampıydı. Afyon olabilirdi çünkü bolluk içindeydi.
mızı hatırladım. Cuthbert ve Alfonso, bizleri imparatorluğunun, gerileme ve
bir caminin avlusunda bulunan, Medrese ha- Türk parasının mübadele değe- Afyon üretimi, Afyonkarahisar’ın baş sana-
çöküşü” kütüphane de her türden
ri, azalmaya devam ederken, yiye- yisiydi: (Afyon: Türkçesi,Gelinciktir.Karahi-
*Araştırmacı-Yazar

24 25
sar: Siyah Kaya’dır.) Muazzam kırmızı ve Bir diğer kitabı olan esir asker de Avust- de çok güzel müzik yapan kişiler vardı. Bizim
beyaz renkli gelincik tarlaları, şehrin etrafını ralyalı havacı asker olan F.C.C.YEATS- aramızdaki denizciler hayal edilebilecek en
kuşattı. Bütün bu önemsiz dedikodu ve basit BROWN’dur. Kitabında ilimizde geçen neşeli mürettebattı. O zaman bizim yaşamı-
skandallar dışında, arkadaşın çok gerçek bir esaret günlerine dair ilgi çekici bilgiler vardır. mızın özeti, çoğunlukla arak alabildiğimiz
hissi ve düşüncesi vardı. Yollar… TÜRKLER TARAFINDAN zaman ağırca içtiğimiz ve hafif kumar oy-
Eğer bir esir asker hasta idiyse, diğerleri YAKALANIŞ nadığımız, bunların dışında alabilirsek çay
ona yardımcı olacaktı. Eğer esirlerin kaldığı içtiğimiz zamanlardı. Herkes değil, ama ben
Bizler Afyonkarahisar’a vardığımızda,
herhangi bir evin, kışın soğuk aylarında, ya- bütün bunları yaptım. Günlük hayatta sigara
yalın sade bir eve yerleştirildik. Bir gün bo-
kacak odunu yok veya eksikse, yeteri kadar içmenin ve kumar oynamanın kötü olduğu-
yunca yatıp çok güzel bir şekilde dinlendik.
olan diğer oda arkadaşlarından ödünç ala- nu söyleyenler vardı. Ama onların verdikleri
Geldiğimizin ikinci günü, nöbetçilerimiz ara-
bilirdi. Yeni gelen bir esirin, hiçbir giyecek ve örneklerin, neşeli günahkârlarda hiçbir etkisi
sında büyük bir telaş ve hareketlilik olduğunu
parası yoksa borçla ve hediyelerle yardımcı yoktu. Kamptan firar eden ve denizi arayan
fark ettik. Onlar bizim pencerelerimizin etra-
olacaktık. üç kişi için, bizim esir şairlerimizden biri
fını, dikenli tellerle çevirip, üst pencerelerden
ve diğer herkes, Fransızca şiirler ve şarkılar
Benim Afyon’da, Büyük Britanya ve endişe ve kaygıyla bizleri izleyip saydılar. Bi-
söyledi. Ruslar ve İngilizler, bir kükremeyle
Türkiye’nin arasında, hasta esirlerin müba- raz sonra onların bu tedbirleri neden aldıkla-
koroyu devraldılar.
dele edileceği söylentileri ile çok fazla meşgul, rı anlaşıldı. Bazı İngiliz esirler firar etmişler-
kanadına ulaşıp sunağın üzerindeki pencere- İSRAF EDİLEN UZUN
dalgın ve düşünceli olduğum bir zaman, di. Onlarda ilk iş olarak, kapıları kilitlemekle
leri aydınlattı. Sonra Ruslar, nöbetlerini bıra- GÜNLERİN İNİŞİDİR
bir sürü entrikalar, büyük H’nin etrafında, tedbir almışlardı.
kıp, dolaştıkları koridorlarda hemen uyuyup Afyonkarahisar, Türkçe’de,”siyah Afyon
dolanıyordu. Çünkü Britanyalı büyük tıbbi Afyonkarahisar’da bütün esirler caddede
horlamaya başladılar. Muhtemelen bizim kalesi’ni ifade eder. Ama o göründüğü kadar
subay, gönderileceklerin tespit edileceği, sağlık sıraya dizildi. Şehre egemen olan büyük ka-
sinirlerimiz, birazcık bozuktu. Kilise, gece da ilginç değildir. Tek romantik ziyaretçileri,
heyetinde görevli olacağı için, herkes bir şeyler yanın kenarında kurulu, Ermeni kilisesine
boyunca asla sessiz değildi. binlerce yıllık göçleri esnasında, onu bir ha-
düşünüyor ve istiyordu. Evlerine ilk yollana- Afyonkarahisar’da esir tutulan Avusturalyalı subaylar götürüldük ve oraya yerleştirildik.Buraya
caklarını düşünerek, örneğin, yıllar önce iyi- Bazıları devamlı olarak uykularında vaalanı olarak kullanan leyleklerdir. Meraklı
giderken, yolda marşlar söyledik.
leşmiş yaralar yeniden sargılandı. Her türlü bağırdı. Diğerleri, yemek yiyormuş gibi geviş bir şekilde Türk çocukları onların evlere, be-
akrabalarından, Kızılhaç vasıtasıyla, para Rus’ların yarısına güvenemezsin. Köşeye gel.” Bizim grubumuzun lideri savaşta yara-
rahatsızlık caddede görülebilirdi. Bazıları getirdiler. Bazıları inlediler. Kimileri de ses- bek getirdiğini düşünürler.
ve erzak temin etmeleri de pek mümkün gö- Konuşmaya devam eden Yeats-Brown, en lanmış olan bir subaydı. Bir yıl sonra hasta-
sağır olmuş gibi görünmek istedi. Diğerleri sizce güldü. Bir uykucu, aralarda korkunç Biz ortak bir bahçeye sahip, dört evden
rünmüyordu. Bizler de onlara yardım etmeye iyi kurtulma yolunu düşünmeye başladı. Tek nede öldü. Bir ova hayal et. Birazcıkta meşe
yaşlı ve kuvvetsiz görünmek için, beyaz gri bir şekilde gülüyordu. Bazısı, dehşet verici bir oluşan bir yerde yaşadık. Onlar o kadar ye-
çalışıyorduk. Onlarda karşılık olarak bizlere şansımız vardı. O da İstanbul’da olmaktı. O ve kumtaşından inşa edilmiş, karanlık bir
saçlarını uzattılar. sırtlan gibi ses çıkarırken, kimisi de uyurken niydi ki, hiçbir pencereleri yoktu. Bizler bu
Rusçayı öğrettiler. Zaman geçirmeye yardım kendi burun sıkıntısını ileri sürerek, başkentte kilise. Kilisenin doğu tarafında, iki oda suna-
dudaklarından balonlar çıkarıyordu. Biz geç- yapıların pencerelerine camlar uydurduk.
Bazıları da ne yaşlı görünebilir, ne de ettiler. Ayrıca, gerçekten iyi birde koro oluş- ğa doğru açılıyordu. Batısında da yüksek bir
bir hastaneye gönderilmeyi talep etti. Eğer mişe ait hatıraların ürpertisini hep yaşadık.
fiziksel rahatsızlıkları olduğunu iddia edebi- turdular. koridor vardı. Banyoları ve mutfakları yapıp yerleştirdik.
bende, makul, geçerli bir rahatsızlığım oldu-
lirlerdi. Onlarda hafıza kaybı ve zihinsel sı- Örneğin, bir subay Gelibolu’da bir saldırı İplerden ve kalaslardan yataklar yaptık.
Her aybaşı Kızılhaç yardımları ğunu iddia edebilseydim, bana da yardımcı Küçük odalardan biri Fransızlar tara-
kıntılarını ileri sürmeye karar verdiler. Bütün da yaralandı. Şimdi sadece savaşırken başı- Gelen kolilerin ve paketlerin ambalaj malze-
İstanbul’dan geldiği zaman, doğum günü olacaktı.Bu arada, aramızda epeyce konu- fından alındı. Diğerini de dua etmek ama-
gün, uzun büyük H., iddiacıları sınadı. Kendi nın üstünde bulunan mazgalın ateşinden do- melerinden, masalar yaptık. Aslında bizler
partileri yapılacaktı. Bu tür fırsatlarda her şup, planları tartışacaktık. En büyük amacı- cıyla ayırmıştık. Ruslar, genellikle kilisenin
kendine gülümsedikten sonra, listeleri hazır- layı biraz sağırlık çekmesi dışında, daha kötü ev hariç her şeyi yaptık. Bizlere bu esirlikte
esirin, saat yediden sonra, kendi kaldığı evin- mız İstanbul’da olmaktı. doğu tarafı ve sunağın arasındaki boş alana
ladı. Ben, onun gerçek yaralar ve hastalık- durumda değildi. Sonra, bir asker vardı. Bir geçen günlerimiz esnasında, Almanya’daki
de olacağı kuralı, gevşetildi. Türkler doğum Benim yaralarım iyileşmişti. Bu nedenle yerleştiler. Ama gene de kalabalık nedeniyle,
lardan muzdarip olanları kategorilere ve alt saldırıdan sonra ölü diyerek öylece bırakılmış, esir subaylardan daha iyi davranıldığını söy-
günlerine hürmet ederdi. Bu sayede bu gün- kabul edilebilir hiçbir hastalık ileri süreme- herkes birbirine karıştı. Bizim askerlerimiz
bölümlere ayırmış olduğunu düşünüyorum. bir saat boyunca da, gelen geçen yaşıyor mu? leyebilirim.
leri bir arkadaşın odasında kutlama izni elde dim. Bu yüzden bende, zihinsel ve ruhsal bazı de, koridora yerleştiler. Hareket etmek için,
Diyerek onu dürtüklemiş. Şimdi onun vücu- Türkler tarafından beslenmemiz için
-Orta yaşlıların olduğu, (B) grubundaki- edilirdi. Doğum günlerini içeride kutlamak hiçbir boş alan kalmamıştı. Yemek yapmak ve
rahatsızlıklarım olduğunu söylemeye karar dunda, 27 yara var. On dokuz yaşındaki bu
lerin küçük rahatsızlıkları vardı. zorunluydu. bulaşık yıkamak için herhangi bir düzenleme sağlanan, esmer ekmek ve çorbanın yanında,
verdim. Talebim kabul gördü. Ben bunun asker yaşama dönmüştü. Bir Fransız vardı.
-Genç olan, (C) grubundakilerin küçük yoktu. Biz kiliseye yerleştiğimiz ilk zamanlar- her ay Hollanda elçiliğince, esirlerin daha
Ben her zaman, White’ı ve benim vardı- üzerine büyük umutlarla başkentte, yardımcı Dört gün boyunca hatların arasında kalmış
rahatsızlıkları vardı. da, iki asker tifüsten öldü. Geldiğimizin ilk çok şey satın alabilmelerine yardım etmek
ğım günün akşamında verilen bir partiyi ha- olabilecek çeşitli sivillerin adreslerini aldım. ve susuzluk ile bir mide yarasının ikiz işkence-
gecesi, Ruslar kendi ülkelerindeki olumsuz amacıyla, belli bir miktar yardım yollanı-
-Olası bir şekilde, küçük rahatsızlıklara tırlayacağım. White, Avustralya’lı bir pilot. Biz trene bindirilip, haşhaş ekili tarlalar sine rağmen, bir mucize ile kurtulmuş.
durumların burada da olabileceğini, olum- yordu. Bu ferahlamamızı sağlayan yardım-
sahip olanların bulunduğu, (D)grubundaki- Mezopotamya kampanyasının ilk günlerinde boyunca, batı yönünde hareket ettiğimizde, Sonra denizaltı mürettebatları vardı. lar zamanında bizlere ulaşmadığı veyahut
ler hiçbir görünür bulgu sağlayamazlardı. yakalandı. Benim Anadolu’da satın alınabile- suzluklarla karşılaşabileceklerini düşünerek,
bu ülke her zamankinden daha büyük ve dev Bir mürettebat Çanakkale’de tam bir gün
ayaklarındaki ağır botlarının çıkardığı tok Türkler dağıtımı ertelediklerinde, askerle-
-Görünürde hiçbir rahatsızlıkları olma- cek tek alkollü içki olan rakı ile ilk tanışmam- gibi gözüktü. Kendi kendime, bir daha asla boyunca, takıldıkları ağdan kurtulmaya ça- rimiz zor hayat koşulları ile karşı karşıya
dı. Şarkılar, gerçek dışı hikayeler, eğlenceler… seslerle, koridor boyunca sabahın erken sa-
yanların bulunduğu, (E) grubundakiler iyi Afyonkarahisar’daki esir kampına dönme- balarken, hava azalıp umutları tükenirken
atlerine kadar uyumayıp beklediler. Bütün kaldılar. Esir subaylar zorunlu ihtiyaçlarını
yalancılardı ve Türkleri ikna edebilirlerdi. Ve orada, dumanlar ve bağırışların orta- mek için söz verdim. kurtulmuştu. Ama genelde bizim psikolo-
gece boyunca bende uykusuz olduğum halde, karşılamak amacıyla, çek yazıp bozdura-
Etrafta, Britanyalılardan başka, 100 kadar sında kaçış düşüncesi ısrarla tekrar etti. Ben Kaynak jimiz normaldi. Bu bir gerçek Çanakka-
Fransız ve İngilizlerin, iyimser düşünce de bilirlerdi. Öylede yaptılar. Ama askerler
Rus esir de vardı. bu düşüncemden en yakınımda olan kişiye le’deki dört yüz subayın, Sadece kırk kadarı
1- Alan John BOTT- Eastern Nights And olanları uykularını uyurken, gelmeyen bir kendilerine yollanan ve dağıtılan miktara
Brest Litovsk barışı imzalanmış ve Rus- bahsettim. Kurutulan bir askeri palto, Türk Afyonkarahisar’da kurtulmuş oluyordu.
Flights-NewYork 1919 ölümü bekliyor olan kötümser kimselerle ce- bağlıydılar. Biraz banka dengelerine sahip
ya, Almanya ile barış halindeydi. Ruslar, ayakkabıları, kısa bir figür ve bir monokl.
F.C.C.YEATS-BROWN’UN surca bu mezarı izledim. En sonunda şafak Britanyalıların birçoğunun sesi tatlı bir olmasına rağmen, bir subay hariç, başka hiç
Türk’lerin geleneksel düşmanıydı. Onların O uyardı:”Öyle yüksek sesli değil. Sen bu müzikten daha iyiydi. Ama bizim de içimiz kimsenin çek yazmasına müsaade edilmedi.
ANILARINDA AFYONKARAHİSAR söktü. Biraz sonra güneş ışığı, kilisenin kuzey

26 27
Bazı başarılı denemeler İstanbul’dan yapıldı. da bir kaşıntı başlar.Biri derisinin bu kötü nuyla zaman geçirirdik.
Bir subay, Hidrofobi(Kuduz),tedavisi gör- hayvanlar tarafından delinmiş olduğunu fark Bir oyun yazarının izleyicilerine sunduğu
mek amacıyla oraya gitmek fikrini düşündü. eder. Bir kan lekesi vardır. Tek ışık mumdur. oyunları zevkle hatırlarım. Onun hazırladı-
Tırnak makasıyla bacağında bir köpek ta- Yastığın altında bu nefret verici hayvanlar- ğı gösterileri ve güncel şiirleri daha geniş bir
rafından ısırılmış gibi göstermek amacıyla, dan, beş veya altısı yada daha çoğu vardır. kitleye hitap ediyordu. Değerli bir kimseydi.
uygun yaralar açtı. Bu hile, Türkler bu has- Onlar sadece birinin kanını emmez. Onlar, Bizlerin uğraşı ve emeklerinden farklı olarak,
talığa karşı ciddiyetle yaklaşmadıkları için hayatta birinin sağlık güvenliğini tehlikeye onun yaptıklarının göz ardı edilmeyeceğin-
başarısız oldu. sokarlar. den eminim.
Diğer iki subay, kendilerinin deli oldu- İllet dehşet verici bir şekilde istekli, he- Bir kış akşamında zeminde, halka halin-
ğunu göstermek için, kanıt olması amacıyla, vesli ve canlıdır. Birazdan bir tane ve bir de bir mangalın etrafında oturup, şarap yu-
plan gereği kendilerini bir sabah kirişe asıp, tane daha gözükür. Onların sonu yoktur. Sen dumlar, şarkılar ve hikâyeler dinlerdik. Ama
son anlarda nöbetçiler tarafından görülüp, yatakta onları öldürürsün. Onlar duvarlar- ben herkesten daha çok düşünürdüm.
intihar nedenlerinin dikkatli bir şekilde araş- da gözükür. Alınabilecek tedbirler ne olursa
1918 kışında hava kesinlikle çok soğuk-
tırılıp, izlenmeleri için hastaneye yollandılar. olsun, sağlıklı bir vücut için olan iştahlarını
tu. Bir ay boyunca çok sert bir ayaz vardı.
Firar için yapılacak bir denemede iki azaltamaz. Ölüm ne olursa olsun, onlar
Bütün bu zaman esnasında ben aptalca, ba-
büyük zorluk vardı. İlk olarak casuslar ve ipeksi deriye topluca gider. İki kurbandan her
hara kadar kış uykusuna yatmış gibi yatakta
ikinci olarak, kampın denize olan uzaklığı ve zaman en iyi durumda olanını seçerler.
kalmıştım. Benim daha önce asla hissetme-
o mesafenin her milini istila ediyor olan, hay- Komutan şartlı salıvermeyi imzalama- diğim kadar şiddetli bir soğuk vardı. Oda-
dutların sayısı. Kampın dışında problemler mız için bizi zorlamaya kalkışmadı. O da larımızda akşam yemeklerimizde soğuğun
daha çoktu. sürekli olarak bizi sınırlandıramazdı. Fakat ilk fırsatta dondurduğu yemeklerimizi yedik.
Seyahat için yeteri kadar yiyeceğin taşın- aradan bir ay kadar zaman geçtikten sonra, Soğuk rüzgârlar ev boyunca ulurdu. Savur-
ması, nöbetçilerimizden nasıl sakınılacağı, bizler Ermeni mahallesinde başka bir eve duğu karların ağırlığıyla, kâğıttan yapmış
hangi giysilerin nasıl temin edileceği, bir yolu- yerleştirildik. olduğumuz (elde cam yoktu) pencerelerimiz
nu bulup bir sandal ya da teknenin nasıl bu- 1917 senesi idi. Bizim günlük hayatımı- patlamıştı. Bizim konağımızın dış duvar
lunacağı gibi konular, kıyıya varıldığı andan zın bazı alanlarında düzenlemeler yapıldı. sıvalarını da dökmüştü. Bundan dolayı o
Esirler tren istasyonunda itibaren hemen hemen çözülemez problemler Hafta da bir iki kere futbol oynamamıza soğuk rüzgârlar duvarlardan içeri girmişti.
olarak görünüyordu. Yine de konuşmak için veya yürüyüş yapabilmemize izin verildi. Az giysiyle ve birer çift su alan botta, ayak-
Burada bizim esirlerimize kolilerle yardım- atlardım. ısırıldım. mükemmel konulardı. Ben 18 ay boyunca, bu Perşembe günleri, diğer evlerdeki subayları larımızı kuru ve sıcak tutmaktan uzaktı.
lar yollayan organizasyonlara değinmeden şeyler hakkında konuştum. Benim komutan ziyaret etmek için, aşağı kampa giderdik. Tabi yakacağımızda çok azdı. Soğuk benim
- Kahvaltı için iki yumurta, bu arada yeni -Bahçe etrafında on tur koşu.
geçemeyeceğim. Hiç bir sözcük onlara olan tarafından kaçmaya teşebbüs etmeyeceğime Pazartesi sabahları da, odun-kömür paza- odamda, Noel’den beri muhafaza ettiğim,
gelen pekmezimi de denedim. *Şeker ihtiyacımız için pekmez: Bir teğ-
minnettarlığımızı ifade edemez. Esirlere ge- dair bir kağıt imzalamam istendi. Ben de do- rındaydık. Türkler çek yazmak ve kullanmak biraları dondurdu ve şişeleri çatlattı. Bu ik-
* HİLAL*’i boncuklarla süsle. Sakladı- men kuru üzümlerden yaptı. ğal olarak reddettim. Bunu hem de kendisine için bizleri cesaretlendirdiler.(1 paunt = 190 lim şartları altında yıkanmakta, sabahları
len koliler birçok hayatı kurtardı.
ğım haritamda bazı yerlere baktım. *HİLAL: Bir sabah gazetesi, Fransızca aynı isteğin yapıldığı başka bir subaya yaptım. kuruş, mübadele için kabul edilebilecek en iyi epey vakit alan bir uğraştı. Ben evimin düz
Bizim pencerelerimizin önünden doğru,
- Modern savaşta süvari kullanımı hak- da yayınlandı. Bunların neticesinde bizler, ermeni mahalle- değerdi.) Bizim yazıp verdiğimiz çeklerin, İs- çatısında karda yuvarlanarak, zamanı ve
istasyon yolunun karşısında şehre ismini ve-
kında uzun uzun düşündüm. *SAKUSKA: Sardalyalar, kurbağa ba- sinde başka bir eve yer değiştirildik. Bir defa tanbul Borsasında, gayet canlı ve hareketli bir yakacağımı idareli kullanırdım. Bu durum
ren gelincik tarlaları uzanıyordu. Haziranda
Bahçede yürüyüş ve sonrasında öğle ye- cakları, soğanlar, Rus peynirinin parçaları evin içindeki eşyaları, Afyonkarahisar’daki 12 dolaşımı olduğunu duydum. Türkiye’de çayın beni eğlendirirdi. Çevremdekileri de olduk-
onlar beyaz çiçekli olduğunda, çiftçilerin
meği için koyun pirzolaları hazırladım. ve gerçekten yenebilir her şeyden yapılan bir aylık esirliğimiz esnasında toplamıştık. bir paketi veya şekerin bir kilosu, 5 paunt’tur. ça şaşırtırdı. Ama bir banyo için imkânlar
eşleri tomurcuklardan kıymetli akışkan mad-
- Serbest ticaret hakkında tartıştık. yemek. Ben burada birazcık özgüvensizce, ha- Bu arada Mendelizm’den, Mezopo- kısıtlıydı. O kış siyah, durgun ve soğuk bir
deyi akıtmak için çalışmaya başladılar. Ben
-Akşam saat 07’de, benim odamda sa- şarat konusundan bahsetmeliyim. Diğer bö- tamya’ya kadar çok geniş bir sahada konular zamandı.
dünyanın güzelliğine ve özgürlük için, sabit - Bahçede, Badminton oynadık.
bir şekilde karşılara bakar, dalardım. Biraz kuska partisi. cekler onlarla kıyas edildiğinde, hiç bir şeydir. birbirini takip etti. Buradan Yunancadan, Rus- Sert kış esnasında kaçmak imkânsızdı.
- Felsefe okuyup, *SAKUSKA* yemek.
odada dünyanın yeşil ve beyaz olduğu, gök- -Akşam 08’de yemek; Koyun pirzolası ve Bitler, pireler ortak bir tecrübedir. Kırkayak- çaya, Türkçeden, Arapçaya ve Hinducaya kadar Ama biz ara sıra, kapılar kilitlendikten sonra
- Akşam 08’de yemek; Çorba, yumurta- lar ve akrepler, Hindistan’da iyi bilinir. diğer bütün lisanları sayabilirim. Fransızcayı ve yukarı kata çıkar, evimizin dışındaki nöbetçi-
yüzünün kusursuz bir mavi olduğu zaman sonra satranç ve yatak…
lar ve iç yağı, çok tatmin edici. İtalyancayı da öğretenler vardı. Bizim kütüpha- leri gözetlerdik. Bu esnada bazı eğlenceli an-
yaşanılan yaz pekiyi değildi. Ve böyle sonsuza kadar diğer şeyler. Ama müstesna hatalar evcil hayvan-
- Ve yatağı hazırlayıp yatış… lardır. Yataklarda yaşayan bu küçük düz nemizde, yardım amacıyla, yardım kuruluşları ları hatırlarım. Özellikle gece yarısı vazifede
Bizler genellikle evlerimizde tutulduk. Ben Afyonkarahisar’dan kaçıp, denize
Salı; yaratıklardan bahsetmeden, oradaki esirlik tarafından gönderilen birçok yeni cilt kitaba sa- olan nöbetçiler bir kediyle oynayarak, kendi-
Nadiren dışarı çıkmamıza izin verildi. Dı- ulaşılamayacağı kanaatine sahiptim. Bundan
günlerimi yazmak imkânsızdır. Onları unu- hiptik. Denizcilik yasası, Semaforla haberleşme, lerini ısıtmaya çalışırlardı. Nöbetçi, bir kolda
şarıdaki arka bahçede yalın bir boşlukta, -Sabah, 06.15’te yukarıya koşu,250 atla-
dolayı biraz çevremden fiziksel bir kaçıştan Teoloji, Marangozluk, İntegral hesapları, Bahçe kedi ve diğerinde tüfeği ile ilginç bir görüntü
akşamları nadiren amatör oyun gösterileri yış, kahvaltıda iki yumurta, ama biri bozuk tamam. Bu böcekler beni çok ısırdı. Tozlu ve
ziyade, zihinsel bir kaçış aradım. Bu koşullar işleri, Genetik gibi alanlarda yeni bilgiler öğren- oluştururdu.
yapılırdı. Bu arada denenen bir firar girişimi- çıktı. Hilal gelmedi. nahoş bir günün sonunda yatmayı hayal et.
altında felsefe ideal bir konu olarak göründü. mek isteyenler, müsait ve hevesli olanlar rastgele
nin gergin anları da yaşanıyordu. Benim bir Biri evi veya denizi düşünür. Başka biri din- KAYNAK
-Saat 09.00,civarı dünkü süvari haberini Bazı çalışmalar yaptım. Felsefenin bende
lendirici olan uykunun, körfezlerinden dışarı konular seçerlerdi. Ama şahsen benim aklım F.C.C. YEATS-BROWN- Caught By
günüm genelde şu şekilde geçiyordu. tartıştık. Bahçede yürüyüş. başarısız olduğu zamanlarda, saatler kaçış
doğru süzülmeyi dener. Ama gerisi gelmez. öğrenmeye karşı direndi. Ben sadece zamanı The Turks -New York 1920
-Pazartesi, - Öğle yemeği, et yok. planları yapmakla geçti. Kaçış için bazıları- nasıl geçirebileceğimin yollarını aradım. Futbol
Bir rahatsızlık hissi vardır. Birazdan birinin Alan John BOTT- Eastern Nights And
- Sabah 06’da yukarıya koşar ve 200 kere -Hamağım da sivrisinekler tarafından mız bir hayli düşündü, ama çok az şey yaptı. büyük bir eğlenceydi. Salonumuzda poker oyu-
bileklerinde, diğerinin de boynunun arkasın- Flights-NewYork 1919

28 29
2

KARAHİSAR KALESİ
3

1 10
7
4

30 31
AFYO N K A R A H İ S A R ’D A
KUR’ÂN’A HİZMET EDENLER
Uzm. Yusuf İLGAR*
“Afyonkarahisar’da Kur’ân’a Hizmet Edenler” yazı serimizin daha önce yayımlanan
Taşpınar’ın önceki sayılarında hâfızlara yer vermiştik. Okuyucularımızın talepleriyle
bu sayıyla birlikte Kur’ân’a hizmet eden hâfız olmayan hoca efendiler de araştırmamıza
15
dâhil edilmiştir. Kişiler soyadına yahut meşhur adına göre sıralanmıştır.
HÂFIZ OSMAN EFENDİ hur din bilginlerinden olan hocası Musa Hâfız Ömer Vehbi Efendi, annesi Halime
[ALPAYDIN] Amca-zâde Ahmet Efendi’nin kızı Halime Hanım’dır. Babasının babası Hâfız Osman
Hanmla evlenmiştir. Hâfızlığının yanı sıra Hoca’dır4. Annesinin babası Afyonkara-

11
Ç avuşbaşı Mahallesi’nden Kasap
Ömerlerin oğlu olan Hâfız Osman
Efendi, ne zaman doğmuş, hangi medre-
medrese eğitimi de almıştır. Ömer Veh-
bi Efendi 1925-1945 yıllarında köylerde
hisarlı meşhur din bilginlerinden Musa
Amca-zâde Ahmet Efendi’dir.
hak2 karşılığında imamlık yapmıştır. 1945 1944 yılında Afyonkarahisar Dumlu-
sede okumuş bilinmemektedir. İki evlilik
yılında medrese eğitimi aldığı için ilkokul pınar İlkokulu’ndan, 1947 yılında Afyon
yapmış olup ikinci eşi Şükrü Çelikalay’ın
öğretmenliği imtihanına giren Ömer Veh- Lisesi orta kısmından mezun olmuştur.
kız kardeşi Vecihe Hanım’dır, diğer hanımı
bi, başarılı görülerek bu tarihten itibaren Afyonkarahisar’da İsmail Bayrı nâm-ı diğer
ise Fatımatü’z-Zehra’dır.
beş yıl Büyük Çobanlar’da ilkokul öğret- Topal Hoca hâfız yetiştirmektedir. Onlara
Keçe Pazarı nâm-ı diğer İmad Dede/ menliği yapmıştır. Daha sonra beş yıl da Kur’ân’ın okunuşuyla alakalı olarak vücûh,
Güdük Minare adlarıyla da anılan Şişman- Çobanlar Camisi’nde imamlık yapmış, bu- aşare ve takrib dersleri veriyordu. Osman
zâde Mehmet Ağa Mektebi’nde 1898 yı- radan Afyonkarahisar’a gelmiştir. Şehirde Nuri Alpaydın da çocukluk yıllarında bir
lında cüzhan (cüz okuyucu) olarak görevli Başçeşme ve Arapmescit camilerinde uzun müddet onun eğitiminden geçerek hafız-
bulunmaktadır. Burada kendisinden önce yıllar imam-hatiplik görevinde bulunmuş lığa çalışmış, ancak hıfzını tamamlayama-
hocalık yapan zata Çiğbal hoca derlermiş, ve emekli olmuştur. Osman Efendi bilhas- mıştır.
bu lâkap ondan sonra kendisine intikal sa Ramazanlarda mukabele okumuştur. 29
etmiş. Dehşeti Medresesi’nde müderrislik 1951-1952 yıllarında iki yıl İstanbul
Mart 1964 tarihinde Hakk’a yürümüştür3.
yapan Hâfız Osman Efendinin1 ne zaman İmam Hatip Okulu ihzâri sınıf (hazırlık
vefat ettiği tespit edilememiştir. OSMAN NURİ sınıf)ında okumuştur. Daha önce almış
HÂFIZ ÖMER VEHBİ ALPAYDIN ALPAYDIN HOCA olduğu eğitimleri sayesinde bu yıllarda
dahi imamlık yapacak seviyesindedir. 1956
yılında lise kısmından (1) nolu diploma
ile derece itibariyle birincilikle mezun ol-
muştur. 1955 yılında daha öğrenciyken İs-
tanbul Mercan Mahmut Paşa yokuşundaki
Mahmut Paşa Camisi’nde imam-hatiplik
görevine başlamıştır. Burada üç yıl görev
yaptıktan sonra 1957 yılında askere gitmiş,
12 16
Polatlı’dan sonra İstanbul 3. Kolordu Top-
çu Komutanlığı’nda İmam Hatip Okulu
Hâfız Ömer Vehbi Efendi mezunu bir asteğmen ve teğmen din suba-
13 14
Osman Nuri Alpaydın yı olarak 1958 yılında askerliğini tamam-
Hâfız Ömer Vehbi Afyonkarahisarlı Osman Nuri Alpaydın, 1932 yılında lamıştır. Bu arada İstanbul’da Pertevniyal
Çiğbal ailesinden Hâfız Osman Efendi’yle Afyonkarahisar’da doğmuştur. Babası Lisesi’nin dışarıdan bitirme imtihanlarına
Fatımatü’z-Zehra Hanım’ın oğludur. 1891 girerek buradan da 1961 yılında mezun
yılında doğmuştur. Afyonkarahisarlı meş-
2
Devletin tayin etmediği yerlerde, imamlar
köylünün ürettiği buğdayın onda bir karşılığında olmuştur. 1959 yılında Afyonkarahisar
cami hocalığı yapmışlardır. Bu usule hak ile görev Yoncaaltı Camisinde ve müftülük em-
* Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sultan Dîvânî
yapma denir.
Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü. rinde kısa bir süre görev yapmış 7 Mayıs
3
Kaynak kişi: Oğlu Osman Nuri Alpaydın,
Afyonkarahisar yilgar@aku.edu.tr
20.06.2013; Mustafa Öcal, Tanıkların Dilinden 4
Osman Nuri Alpaydın, dedesi Hâfız Osman
1
Mustafa Karazeybek, Zelkif Polat, Yusuf İlgar,
Cumhuriyet Dönemi Din Eğitimi ve Dini Hayat, Hoca’nın, Keçe Pazarı Kur’ân Kursu’nda hâfız
Afyonkarahisar Vakıf Eserleri I, AKÜ yayını, Afyon
İstanbul 2008, s. 489. yetiştirdiğini belirtmiştir(Öcal, age, s. 489).
2005, s. 264.

32 33
1959’da Burmalı Camii imam-hatipliğine Mustafa Ceran, R. 1297/M. 1881 yı- Âlem Câmisi’ne tayin etmiş, burada do- memurelerine Siyer-i Nebi dersi vermiş, HÂFIZ ALİ RIZÂ EFENDİ Çil Hâfız Ali Rıza Efendi, sahibi ol-
tayin olan Osman Nuri Hoca burada uzun lında doğmuştur. Muhtemelen İmaret kuz yıl görev yaptıktan sonra babasının ayrıca bu kursiyerlere Kur’ân öğretmiştir. (ÇİL HÂFIZ) duğu medresesi için vakıf kurmuştur.14
yıllar hizmetten sonra 1997 yılında emekli Medresesi’nde okuyan Mustafa’nın devre ısrarına dayanamayarak Afyonkarahisar’a İsmail Köyü Yatılı Hafız Kur’ân Kursu’nda Ancak yaptığımız inceleme vakfiyesine
olmuştur5. arkadaşları Yağcı Deve Hoca, Şerafet- gelmiştir. Afyonkarahisar’da 1979 yılında dört sene yetişen hâfızlara tecvid-i talim, ulaşamadık.
tin ve Cemalettin Açıkgöz Hocalardır. Müftü Haydar Hatipoğlu zamanında Tür- mahreç-i hurûf dersi vermiştir. 2004-2009 Kendi medresesinde uzun yıllar mü-
HÜSEYİN SEYFULLAH Hâfızlığı kimden tamamladı bilinmemek- kiye genelinde düzenlenen Kur’ân-ı Ke- yıllarında Afyonkarahisar Belediyesi Mec- derrislik yaptığı anlaşılmaktadır. Medre-
ALPAYDIN tedir. Günümüzde Anıtpark’ın bulundu- rim okuma yarışmasına Afyonkarahisar lis üyeliği görevinde bulunmuştur. Halen senin 1899 yılında 65, 1900’de 70, 1903’te
ğu yerde önceden var olan Umur Bey Paşa seçilen beş kişi içerisinde bulunmuştur. yapılmakta olan Kocatepe Üniversitesi de 69 öğrencisi vardı.15 Medresenin 1914
Camisi’inde kırk yıl, Otpazarı Câmisi’nde Yarışmaya katılan yedi yüz kişi içerisin- Camii’nin Yaptırma ve Yaşatma Dernek yılında müderrisi, damadı Hüseyin Bayık
de bir-iki yıl kadar fahri müezzinlik yap- den İstanbul Haseki külliyesinde Diyanet Başkanlığı’nı yürütmektedir. Efendidir.16 Medreselerin kapatılması ka-
mıştır. Hâfız Mustafa Ceran Efendi 1943 İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç, İstanbul nunu ile birlikte 1924 yılında medresenin
yılında vefat etmiştir6. Müftüsü Selahaddin Kaya, Reisü’l-Kurrâ
HÂFIZ RAMAZAN
eğitim faaliyeti durmuştur.17
Hâfız Abdurrahman Gürses, Reisü’l- ÇEŞMECİ
HÂFIZ NURETTİN ÇELİK Kurrâ Hâfız Gönenli Mehmet Efendi
Ömer Fevzi Atabek, Ali Rıza Efendi-
nin üç kişiye icâzet verdiğini,18 Fikri Yazıcı-
huzurunda yapılan imtihandan başarıyla
oğlu, talebelerinin Vâiz Hacı Kadir Efendi,
geçerek finale kalmıştır. Final müsabaka-
Şeyh Hacı Hüseyin Efendi, İsçehisarlı
sına katılan kırk kişi içerisinden altıncı Çil Hâfız Ali Rıza Efendi
Eyüp Hoca, Evliya Hoca ve Nakilcizâde
olarak büyük bir başarı elde etmiştir. Afyonkarahisarlı Terzi Yusuf Ağanın Ömer Efendi olduğunu nakletmektedir.
O zaman Dolmabahçe Câmii’nde dört oğlu olan Ali Rıza Efendinin doğum tarihi
Hüseyin Seyfullah Alpaydın Afyonkarahisar müftüsü Yunus Hocanın
müezzinlik, iki imamlık kadrosu varmış, hususunda ihtilaf vardır. Fikri Yazıcıoğlu’nun vefat (R.1321/M.1905-06) tarihinden iti-
Hüseyin Seyfullah Alpaydın, 1960 Müftü Selattin Kaya bir müezzinlik kad- nakline göre, 1847 (H. 1263) yılında8; baren üç yıl müftülük yapmıştır.19
yılında Afyonkarahisar’da doğdu. Osman rosunu mükâfat olarak Nurettin Çelik’e Ömer Fevzi Atabek’in nakline göre de 1833
Efendiyle Rabia Hanımın oğludur. İlk eği- hasretmiş, o da Afyonkarahisar’a bir Ömer Fevzi Atabek, Ali Rıza Efendi-
Hâfız Ramazan Çeşmeci (H. 1249) yılında9 doğmuştur. Çavuşbaş
timini Afyonkarahisar’da alan Alpaydın, müezzinlik kadrosu kazandırmıştır. Bu nin kabrinin Ulu Cami iç kapısının sol ta-
Mahallesi’nde ilk tahsilini yaptıktan sonra
Afyonkarahisar, İhsaniye ilçesi Ka- rafında olduğunu, meşhur olmasına, ilmin
1978 yılında Afyonkarahisar İmam-Hatip kadroyla Afyonkarahisar’da o zaman kad- Hamzabey Medresesine devam etmiş, bura-
Hâfız Nurettin Çelik yıhan beldesinde 1943 yılında dünyaya derecesine karşılık göre, eser vermediğini
Lisesi’nden, 1984 yılında da İstanbul Mar- rosu olmayan Hastane Câmisi’ne ataması da Hamzabey-zâde Hacı Bekir Efendiden,
1939 yılında Afyonkarahisar merkez gelen Ramazan Çeşmeci, Mevlüt Efen- belirtmektedir.20 Yaptığımız incelemede
mara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde olmuş, yedi ay görevden sonra Otpazarı tefsir hadis ilimleri (Ulûm-ı Âliye) yüksek
Küçük Kalecik köyünde dünyaya gelen diyle Kadriye Hanım’ın oğludur. İlkokulu de bir eserine rast gelemedik. Torunu
mezun olmuştur. 1979 yılında Afyonka- Câmii’ne on iki müracaat içerisinde yapı- eğitim almıştır.10 Edip Âli Bakı, Uşak’ta
Nurettin Çelik, İlkokulu merkez Değir- Kayıhan’da okuyan Çeşmeci daha sonra merhum Kemal Bayık ile 1980’li yıllarda
rahisar merkez Kaplanlı Köyü Câmisi’ne lan imtihanda daha çok başarılı görülerek Ayıntabi H. Ahmet Efendiden Afyon’dan
men Ayvalı köyünde okumuş; Kur’ân-ı Afyonkarahisar’da Karaman Câmisi imam- görüşmelerimizde dedesinin belirttiğimiz
imam-hatip olarak atanmış, 1985 yılında atanmış, burada uzun yıllar imam-hatip- Çil Hâfız Ali Rıza Efendi, Serezli Mustafa
Kerim’i yüzünden okumayı da babasın- hatibi Veysel Yıldırım7 Hoca Efendiden yerde metfun olduğunu söylemiştir. Ulu
Işıklar Kasabası Kur’ân Kursu öğreticiliği- lik yaptıktan sonra 1991 yılında emekli Efendi, Karakulak Ömer Efendi, Senirköylü
dan öğrenmiştir. 1953 yılında İstanbul’a hâfızlık eğitimini almış, Afyonkarahisar Camii’nin Kasım 2005 tarihinde yapılan
ne tayin olmuş, bir yıl sonra yedek subay olmuştur. Görevli olarak çok sayıda hac İbrahim Efendilerin ders aldığını belirtir.11
giderek Fatih Dülger-zâde Câmisi’nde Kadınana Kur’ân Kursu’nda 1969 yılında tamirat sırasında ortaya çıkan mezar ile
olarak askerliğini yapmış, dönüşte Işıklar, ve umreye gitmiştir. Ali Rıza Efendi, Hamzabey
Hâfız İsmail Bayrı Hoca Efendi de hafızlı- yapılan sınavda başarılı olarak hâfızlık bel- mezar taşı bu hususu teyit etmektedir.
Çıkrık kasabalarında ve merkez Sahipata İstanbul baş müftüsü Ömer Nasuhi Medresesi’ni tamamladığını belirten
ğa başlamıştır. 1955 yılında hâfızlığını ta- gesini almıştır. Hâfızlığını Hâfız Talak Ko-
Kur’ân Kursu öğreticiliği görevlerinde Bilmen, Ahmet Mekkî Üçışık Hoca Efen- icâzetnâme(diploma)sını alarak Ulu
bulunmuştur. 2002 yılında Gaziantep İl mamlamıştır. 1955-1956 öğretim yılında çak pekiştirmiştir. Hâfız Veli Keskin, Hâfız
di, Reisü’l-Kurrâ Hâfız Gönenli Mehmet Cami karşısına kendi medresesini açmış-
müftülüğüne murakıp olarak tayin olmuş, İstanbul İmam-Hatip Okulu’na başlamış, Mustafa Eroğlu, Hâfız Osman Demiray,
Efendi, Abdurrahman Şeref Güzel Yazıcı tır. Medresesi, 15 odadan ve 3 dershane-
bir yıl sonra da Afyonkarahisar İl müftülü- buradan 1963 yılında mezun olmuştur. Hâfız Emin Şahin, Hâfız Fevzi Sivri; devre
(fıkıh), Doç Drç Mehmet Sofuoğlu (arap- den ibaretti.12 Medresenin hangi tarihte
ğüne murakıp olarak naklolmuştur. Halen Bu arada İstanbul Kadıköy Müftüsü mer- hâfız arkadaşlarından bazılarıdır.
ça, hadis), İstanbul Müftüsü Selahattin açıldığı tespit edilememekle birlikte 19
aynı görevi sürdüren Alpaydın evli ve iki hum Ahmet Mekkî Üçışık Hoca Efendi’de 1966 yılında Kayıhan’da vekil imam-
Kaya, İstanbul Müftü yardımcısı Fikri Ya- Nisan 1877 yılından sonraki bir tarihte
çocuk babasıdır. Arapça dersi almıştır. İmam-Hatip lık, 1969’da Gedik Ahmet Paşa (İmaret),
vuz, Müftü Celal Yıldırım ve Müftü Hay- açıldığı; Leblebici Abdullah oğlu Hacı
Okulu’nda okurken müezzin-kayyumluk 1971’de Mevlevi (Türbe), 1981’de Mısrî,
HÂFIZ MUSTAFA CERAN dar Hatipoğlu gibi dönemin meşhur din Osman’ın da önemli bir katkısı olduğu
imtihanını kazanarak 1957 yılında Fatih
âlimlerle zaman zaman görüşmüş ilimle- 1989’da Yoncaaltı câmilerinde müezzinlik anlaşılmaktadır. Zira Hacı Osman’ın be-
Müftülüğüne bağlı Koca Mustafa semtin-
rinden faydalanmıştır. yapmış, 1994 yılında Yoncaaltı Câmisi’nde lirtilen tarihli terekesinden anlaşıldığına
deki Arakiyeci Ahmet Çelebi Câmisi’ne Çil Hâfız Ali Rıza Efendi’nin Ulu
Hâfız Nurettin Çelik, Türkiye’deki görev yaparken emekli olmuştur. Esnaf ge- göre, vefatından önce yaptığı vasiyette,
müezzin olarak atanmıştır. Burada kısa Camii’deki mezar girişi
imam-hatiplik görevinin dışında olarak Af- zeklerine katılan Çeşmeci Hocanın gezek Hafız Ali Efendinin yaptıracağı medrese-
bir görevden sonra Eminönü Zeynep
yonkarahisar Sarıkız Yurtları, Kız Kur’ân arkadaşlarından bazıları şu kimselerdir: ye sarf olunmak üzere 1000 kuruş veril- 14
AŞS, nr. 669/189; Nesimi Yazıcı, “Islâh-ı Medâris
Sultan Câmisine tayin olmuştur. Burada Öncesi Karahisar-ı Sahib’de Medreseler”, 3.
Kursu, Sahipata Yatılı Kur’ân Kursu, Uydu- Hâfız Mehmet Sinan, Hâfız Feyzullah Si- mesini istemiştir.13
görev yaparken 1964 senesinde askere Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu
giderek Amasya’da vatani görevini yap- kent İmam-ı Âzam Câmii, Abdullah Özsoy nan, Hâfız Talat Koçak, Arif Çelik Hoca, 8
Fikri Yazıcıoğlu, Afyon Evliyaları ve İlim Adamları, Bildirileri, Afyonkarahisar 22-24 Ekim 1993,
Kur’ân Kursu tadilatı, Almanya Nürnberg Ali Yıldırım, Yaşar Öztürk, Osman Öztürk. Afyon 1969, s. 230. Afyon 1994, s. 46.
mıştır. Dönüşünde bir buçuk yıl görev 9
Ömer Fevzi Atabek, Afyon (Vilâyeti) Tarihçesi, 2. 15
Salnâme-i Vilâyet-i Hüdâvendigâr, 1317, s. 174;
almamıştır. 1967 yılında Beyoğlu Müftü- Weısenburg Câmii imamlığı, Köln Veysel Dört sefer hacca giden Hâfız Ramazan Fasikül, (Yay. Haz. Turan Akkoyun), Afyon 1997, Salname-i Maarif-i Ummiyye(SNMU), 1317, s.
Hâfız Mustafa Ceran Karani Câmii imamlığı, Bonn Bad Honnef Çeşmeci Hoca Afyonkarahisar’da yaşa- s. 267. 1162-1163; SNMU., 1318, s. 1298-1299; SNMU.,
sü Selahattin Kaya, Çelik hocayı Bezm-i
Afyonkarahisar’da Kaleciklioğlu Câmii imamlığı hizmetlerinde bulunmuş- maktadır.
10
Atabek, a.g.e., s. 203. 1321, s. 486.
11
Edip Âli Bakı, “Afyon Fıkraları”, Taşpınar (Afyon- 16
Yazıcı, a.g.m., s. 46.
Hacı Ömerle Dudu Hanım’ın oğlu olan 6
Mustafa Ceran’ın torunu İhsan Ceran, dedesinin tur. Ayrıca Afyonkarahisar Müftülüğü’nce karahisar), nr. 146-147, Mart-Nisan 1947, s. 406. 17
Atabek, a.g.e., s. 203.
küçük biraderi Mehmet’in de hâfız olduğu 7
Veysel Yıldırım Hoca Efendi hıfzını tamamlaya-
5
Osman Nuri Alpaydın hoca efendiyle yapılan ve Çanakkale savaşlarında 1915 yılında şehit
düzenlenen Müftülük Kur’ân Kursu’na de- mamış olmasına rağmen pek çok hâfız yetiştirdi-
12
Atabek, a.g.e., s. 203. 18
Aynı eser, s. 268.
13
Afyonkarahisar Şer‘iye Sicil(AŞS), nr. 605, s. 19
Yazıcıoğlu, a.g.e., s. 231, 235.
geniş söyleşi için bk.: Öcal, age, s. 489-526. olduğunu belirtilmiştir. vam ederek esnafa, PTT ve Ziraat Bankası ğini sitayişle bahsetmek isterim.
116/174. 20
Atabek, a.g.e., s. 268.

34 35
Garîb-i halka-ı tedrîsidür Vehbî kamû ıhvân HÂFIZ ALİ DALYAN hâfızın yetişmesinde katkısı olmuştur. Alt- miştir.30 Afyonkarahisar’da Hâfız Abdullah
Fuhûl-i ekremüñ târîh-ı fevti oldı (magfûran) 23 mış hâfızı dinleyerek hâfızlıklarını kontrol Akar, Hâfız İbrahim Taş hoca efendilerin

29 Muharremü’l-haram 1327 etmiştir. Ayrıca bizzat Şuhut Kavaklı kö- yetişmesinde önemli katkısı olmuştur.
yünden Hâfız Hüseyin Altın, Hâfız Fatih
Altın ve Hâfız Mesut Altın kardeşlerle,
HÂFIZ SÜLEYMAN GÜL
Fânilik bütün o kimseler üzerinedir
Hâfız Abdullah Altın, Çayırbağlı Hâfız
Hâfızu’l-Kur’ân, belde müftüsü, fazilet madeni Mustafa Gün ve soyadlarını hatırlayamadı-
Ali Rızâ Efendi sevinerek âhirete gitti. ğı Hâfız Bekir, Hâfız Süleyman, Hâfız Şa-
Allâh bu tertemiz ruhu daima sevindirsin. hin adlı kişileri hâfız olarak yetiştirmiştir. Ön sıra, soldan sağa: Mustafa Hancıoğlu, 2. Hâfız
İnanarak, Allâh’ın lutfu ile çekildi gitti. Buradaki çalışması fahri olarak on yıl sür- Mehmet Eren, 3. Mehmet Çamuroğlu.
Hâfız Ali Dalyan torununun çocuklarıyla
Onu kaybetmekten dolayı kanla dolan gözler müştür. Bu hizmetinden dolayı bir plâketle İkinci sıra, soldan sağa: 4. Mehmet Tapçı,
katre katre ağlasa çok mu olur? O tefsir ve hadis Afyonkarahisar merkeze bağlı Küçük 5. Mehmet Gündoğan (Uncu Hoca), 6. Hâfız
taltif edilmiştir. Abdullah Akar, 7. Salim Çamuroğu, 8. Hasan
ilminde hiçbir şeyi gizli bırakmazdı. Kalecik köyünde 1927 yılında dünyaya
Dalyan hoca muhtelif gezek gruplarına Akçiçek, 9. Abdurrahman Şimşek, 10. Hâfız Ali
Güzel hünerini, bilgisini aktarmasında her yön- gelen Ali Dalyan İbrahim Efendiyle Esma Şeflek, 11. Hâfız Ali Yüzüak (Bayatçıklı),
katılarak Kur’an öğretimi ve dini tebliğini Hâfız Süleyman Gül
den layıktı. Yüksek ilmiyle halk pek çok nurlan- Hanım’ın oğludur. İlkokulu okuyamamış, 12. Halit Eren. Fotoğraf: Çamuroğlu koleksiyonu.
maktaydı. ancak hâfızlığını tamamladıktan sonra yapmış, bu bağlamdan olarak Hâfız Talat (Yıl yaklaşık 1942) Afyonkarahisar bağlı Işıklar köyünde
Bütün dostlar garip ders halkasındandır Vehbî. Cumhuriyet İlkokulunu dışarıdan bitirme Koçak, Hâfız Halil Malak, Hâfız Mustafa Ömer Fevzi Atabek 14 Muharrem 1936 yılında dünyaya gelen Süleyman
Hazret-i Peygamberin hadislerini çok iyi anlatan imtihanlarına girerek okumuştur. 1939 Taşpınar, Hâfız Niyazi Acar, Hâfız Abdul- 1358/M. 6 Mart 1938 tarihinde günümüz- Gül, Osman Efendiyle Emine Hanım’ın
Ali Rızâ Efendinin magfûran vefat tarihi oldu. lah Akar ve Mehmet Gündoğan hocayla oğludur. Babası onu hâfız yetiştirmek isti-
Çil Hâfız Ali Rıza Efendinin Ulu Cami’nın yılında altı ay Kadir …. Hocadan Kur’ân deki müftülüğün yakın bir mevkiindeki bir
kuzey girişinden girildiğinde iç mekânın 20 Şubat 1909 okumuş, Afyonkarahisar’da açılan Kur’ân gezekleri olmuştur. binada Afyonkarahisar Hâfız Mektebi’nin yormuş. Köydeki ilkokula gittiğinin ikinci
giriş kapısı solunda yer alan mezar taşı.
açıldığını, mektebin ilk hocasının da Vak- günü babası kızmış; ne işin var diye…
Kursuna 1940 yılında kaydolmuştur. Ali REİSÜ’L-KURRÂ HÂFIZ
HÂFIZ CEVDET ÇOBAN Dalyan’ın bildirdiğine göre, Akmescit fıkebirli Hâfız Mehmet Eren Hoca olduğu-
Çil Hâfız Ali Rıza Efendinin mezar taşı MEHMET EREN
29 Muharremü›l-haram 1327 [20 Şubat Mahallesi’nde Tokmanların evi geçici ola- nu zikreder.25 Hâfız Mektebinin ilk talebe-
1909] tarihlidir. Taşa sonradan mürek- rak kurs binası olarak kullanılmış, levası ise leri Hâfız olduktan sonra 8 Kanun-ı evvel
keple “Bu taşdan 32 gün .... (okunamadı)”, 1941 yılında takılmıştır. Bu kursta Hâfız 1941 bir Pazar günü Mevlevi Câmisi’nde
ibaresi not edilmiştir.21 Mehmet Eren hocada hâfızlığa başlayan öğle namazından sonra yapılan bir törenle
Dalyan, 1941 yılında hocanın askere git- icâzet-nâmeleri (hâfızlık belgeleri) veril-
Kitâbe Çizmeci-zâde Vehbi tarafından
mesiyle hafızlık eğitimin geri kalan kısmını miştir.26 Bu durumda Eren Hoca’nın 1938
“Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün”
kursa atanan Hâfız İsmail Bayrı nâm-ı diğer yılında Afyonkarahisar’a geldiği söylene-
aruz vezni ile yazılmıştır.
bacağı kesik Topal Hoca da tamamlamıştır. bilir. Diğer taraftan hocanın 1942 yılında
Üç cüz aşare-i takrib okumuşsa da devam Afyonkarahisar Kur’an Kursu öğreticiliği
Küllü men ‘aleyhâ fân22 için geldiği, burada kısa bir süre görev yap-
Hâfız Süleyman Gül hocası Hâfız İsmail Bayrı,
edememiştir. çocukları Bedrettin ve Şifa Gül.
Fazîlet ma‘deni müfti-i belde Hâfızu’l-Kur’ân Hâfız Cevdet Çoban
1943 yılında hâfızlığını tamamlayan tıktan sonra askere gittiği nakledilir.
‘Ali Rızâ Efendi ‘azm-i ‘ukbâ itdi mesrûran Afyonkarahisar, Sinapaşa ilçesi Kaya- Sekiz-on yaşındayken köyün ho-
dibi köyünde 1933 yılında doğan Cevdet Hâfız Ali Dalyan’ın devre hafızlık eğitimi Mehmet Eren 1947’de Adapazarı
Ferah-nâk eyleye bu rûh-ı pakî dâ’ima Yezdân cası bazı çocukları hâfız olsun diye
Çoban, Halit Efendi’yle Hanife Hanım’ın aldığı arkadaşları Hâfız Abdullah Akar, Kur’an Kursu öğreticiliğine, buradan 1956
Çekildi gitdi lutf-ı Hazret-i Allâh’a mağrûran Afyonkarahisar’da açılan hâfız mektebi-
oğludur. İlkokuldan sonra 1975’li yıllarda Hâfız Ali Yüzüak, Hâfız İbrahim Köken, yılında Sakarya Müftü Müsevvitliğine,
Ziyâ ‘içün dökerse katre katre çok mu gözler kan Reisü’l-Kurrâ Hâfız Mehmet Eren ne kayıt ettirmek üzere şehre getirmiş.
İmam-hatip ortaokulu ve liseyi dışarıdan Hâfız Halil Malak, Hâfız Mustafa Taşpınar, 1961’de Edirne Müftü Müsevvitliğine,
Tefâsîr ü ehadîsi koyup geçmezdi mestûran Hâfız Mehmet Eren, Trabzon’un Vak- Oniki çocuk bir at arabasıyla şehre gel-
bitirmiştir. Hâfızlığını 1945 yıllarında Hâfız Hüseyin Selek, Hâfız Ali Acar, Hâfız 1962’de tekrar Sakarya Müftü Müsev-
fıkebir ilçesinden Müftü Abdulvahab Eren miş. Mektebe yapılan müracaatta, kurs
Zülâl-i ma‘rifet ıtlâkına her vechile şâyân Tahsin Elçi, Hâfız Ali Şeflek akla gelen vitliğine, aynı yıl Kocaeli Müftüsü, 1967
Kurrâ Hâfız İsmail Bayrı nâm-ı diğer To- (d. 1891-öl. 1963)in oğludur.24 1921 yı- hocası İsmail Bayrı nâm-ı diğer Topal
Ahâlî müstenîr-i feyz-i vâlâsıydı mevfûran isimlerdir. Hâfızlık merasimi Gedik Ah- yılında da Giresun Müftülüğüne tayin
pal Hoca’da yapmıştır. Hâfız Kamil Aksoy, lında Trabzon, Beşikdüzü’nde doğmuştur. Hoca Süleyman’ın yaşı küçük olduğu ve
21
Vefat tarihini Ömer Fevzi Atabek, 10 Muharrem Hâfız Kamil Çelebi, Hâfız Lokman Yılmaz, met Paşa nâm-ı diğer İmaret Camisi’nde olmuştur. Kocaeli Müftüsü iken 1963’te
Arapça ve Hafızlık eğitimini babasında diploması olmadığı için kabul etmemiş,
1326 [13 Şubat 1908] olarak vermektedir(Atabek, olmuştur. Törene İstanbul Fatih Camii baş İmam-Hatip Lisesi’ni bitirmiştir. 1973 yı-
a.g.e., s. 268). Yazıcıoğlu, H. 1324 yılında Hâfız Mustafa Ceylan devre Hâfız arkadaş- yaparak icazet almıştır. bunu köye geri götürün demiş. Fakat
hocanın vefatıyla yerine Musamcızâde Ali larından bazılarıdır. 1947 yılında Gezler imamı Hâfız Ömer Efendi, Nur Osmaniye lında Amasya’ya tayin olan Eren Hoca,27 2
Beşikdüzü (Şarlı) ilkokulundan mezun atananlarin-oz-gecmisleri-1419.html.
Efendinin müftü olduğunu belirtir. Bu tarih Köyü camisine imam olan Cevdet Hoca, Camii imamı Hâfız Hasan Akkuş, vâiz Ço- Ekim 1975 yılında emekli olmuş ve İstan- “Eyüb Camii Şerifi’nin imam-ı evvel ve hati-
Rumi olmalıdır. Zira R. 1324, 1908-09 yıllarına lak Mehmet Efendi; Bolvadin’den İnegöllü olduktan sonra İstanbul’a gitmiş, orada bul Erenköy’e yerleşmiştir.28 Muhtemelen bi Sakıp Efendinin babası, dedesi, dedesinin
denk düşer(Yazıcıoğlu, a.g.e., s. 216). 1990’lı daha sonra Garipçe köyünde bir müddet Hüsrev, Bekir Haki ve Yekta Hoca Efen- babasından yedi ceddine kadar uzandığı bilinir.
yıllarda yaptığım incelemede, bir cönk kenarına görev yapmış, muhtemelen 1970’li yıla- Hâfız Eyüb Hoca, Akşehir’den Hâfız Hacı 1999 yılında Reisü’l-Kurrâ unvanını almış-
dilerden Tefsir-i Kebir, Usul-u Fıkıh ve Ondan sonra, Münir Dede Efendi ve daha sonra
yazılmış olan bir notta 27 Muharrem 1325 [12
rında Afyonkarahisar’a gelmiş, burada da Süleyman Efendiler gelerek jüride görevli tır.29 Adapazarı’nda 40 kadar Hafız yetiştir- Varnalızade Sultan Selim Camii’nin İmamı Ham-
Mart 1907] tarihi bulunmaktadır(Cönk, Ankara bulunmuşlardır. Usul-u Hadis derslerini almıştır. 25
15 Rebiü’l-âhir 1355/M. 3 Haziran 1939 tari- di Efendi olmuştur. Makamda bir müddet Ali
Milli Kütüphane Afyonkarahisar Gedik Ahmet muhtelif camilerde görev yapmıştır. Çeşitli hinde Afyonkarahisar Emniyet Müdürü Meh- Efendi bulunduktan sonra Ali Efendinin vefatıyla
Paşa Kitaplığı yazmaları, nr. 13916.). Ancak 1325 Hâfız Ali Dalyan 1954-1975 yıllarında Fatih Camii Baş İmam-Hatibi Filibe-
vesilelerle on iki kez hacca gitmiş, muh- met Tanyeri tarafından da mektepten Kur’ân-ı Gönenli Mehmet Efendi, O’nun 1991’de vefatı
yılı Rumi olarak değerlendirildiğinde 1909-10 Afyonkarahisar Kuyulu Câmii, 1975-1978 li Arap Hoca ve Nur-u Osmaniye Camii Kerim’ler toplattırılmıştır( Atabek, s. 247). üzerine Adapazarlı Hafız Abdurrahman Gürses,
yıllarına intikal eder.
telif gezek guruplarına katılmıştır. Hâfız
yıllarında Sultandağı Elif Hatun Câmisinde Baş İmam-Hatibi H.H. Hasan Akkuş’tan 26
Atabek, s. 250. onun 1999’da vefatı üzerine Taraklılı Hafız Saim
22
Kitabede bu satırın üst kısmına kalemle iki Cevdet Çoban Hoca Efendi 09.03.2006 27
http://www.amasyamuftulugu.gov.tr/ Özel reis-ül kurra olmuşlardır. O, İstanbul’da
satır halinde bir yazı vardır. Bu yazının sonradan imam-hatip olarak görev yapmış, buradan Talim-i Kur’an ve Tashih-i Huruf ’u aldık-
tarihinde vefat etmiştir. Sayfalar/Ana%20Men%C3%BC/eski%20 sürekli oturmadığından affını istemiş, bu kez
yazıldığı anlaşılmaktadır. Burada “Bu taşdan 32
da emekli olmuştur. İki kez hac görevini tan sonra Serezli H. İsmail Bayrı nâm-ı di- m%C3%BCft%C3%BCler.html bir başka Adapazarılı, halk arasında Asker Hafız
gün .... (okunamadı)”, bu yazının üst kısmında da 23
Çizmecioğlu Vehbi, Müftü Ali Rıza Efendi’nin ğer Topal Hoca Efendi’den aşere takrib ve 28
http://www.kocaelimuftulugu.gov.tr/Sayfa_ olarak bilinen Hafız Mehmet Eren bu makamı
“yirmi” yazısı yazılıdır. 29 Muharrem’ül-haram vefat tarihini “Magfûran” kelimesiyle de
yerine getiren Dalyan hoca, emekli olduk- Modul.asp?nedir=sayfa&id=90 üstlenmişti” (http://uludagsozluk.com.tr/k/reis-
1327 [20 Şubat 1909] tarihinden 32 gün öncesi göstermiştir. Kelimedeki noktalı ve noktasız tan sonra Afyon Eğitim ve Kültür Vakfı tayyibe okuyarak icazet almıştır. 29
http://www.turkiyedibhaber.com/Yrd-Doc-Dr- %C3%BCl-kurra/)
24 Zilhicce 1326 [17 Ocak 1909 tarihine denk harflerin ebcet hesabından sayı değeri toplamı 24
http://www.vakfikebirmuftulugu.gov.tr/o-g- Hayrettin-OZTURK.html; http://www.diyanetten- 30
http://www.seyhalisemerkandi.
düşmektedir.
Kale Yurdu’nda akşamları yaklaşık üç yüz
1327’dir. muftuler2.html haberler.com/haber/yeni-il-muftuluklerine- com/?Bid=321618

36 37
Süleyman köye geri dönmek istememiş. lik yapmıştır. Kore’de askerlik yaparken HÂFIZ BEKİR GÜMÜŞ MEHMET GÜNDOĞAN Manifaturacı Hamdi Ceylan’ın kızı Seba- işlenerek aşağıdaki Beyit, Caminin çeşme-
Zira ev kalabalık, yedi oğlan, beş kız Tugay komutanı Japonya Tokyo’daki oniki HOCA hat Hanımla ikinci evliliğini yaptı. 1955 sinde yıllarca kalmıştır.
kardeş ve anne-baba; normal ekmek bir hane Müslüman olan ve Hacı Abdullah yılının Ağustos ayında Deper köyündeki Hayat su ile başlar nihayet su ile biter
yana siyah arpa ekmeğini bile bulmakta ve torunlarının yaptırdığı camide Müslü- (1926-1985) görevinden ayrılarak kendi köyü olan Sü-
Suya hizmet edenlere, Fatiha yeter.
sıkıntı çekiyorlarmış. Küçük Süleyman manlara bayram namazı kıldırmak üzere Afyonkarahisar’ın Sülümenli köyün- lümenli Köyü Muhtarlığının isteği üzerine
1961
köye dönmemiş. Kurstan gelen arka- görevlenmiştir. Burada iki ay kalarak ora- den (Sülümenli Kasabası) Süleyman’dan hak karşılığında köyün camiinde İmamlık
daşlarından öğrendiklerini öğrenmeye daki Müslümanlara Kur’an öğretmiştir. As- (Koca Sülü) olma ve Fatma (Fadime) görevine başladı. Mutlu yıllar çabuk geçti. Çocuklar bü-
çalışmış. Altı ay zarfında beraber geldiği kerlik dönüşünde Afyonkarahisar Büyük Gündoğan’dan doğma Mehmet Gündo- yümüştü. Onların eğitimi için Afyon’a yer-
arkadaşları kursu terk ederek birer birer Çobanlar nahiyesinde hak karşılığı31 altı yıl ğan, nüfus kayıtlarına göre 03.04.1926 leşmesi gerekiyordu. Kısacası ayrılma vakti
köye geri dönmüşler. Süleyman tekrar İs- imamlık ve Kur’ân öğretmenliği yapmış, tarihinde Afyon’da dünyaya geldi. gelmişti. Mehmet Hoca Efendi 06 Eylül
mail Bayrı hocaya giderek hâfız olmakta bir cami ve imam evi yapılmasına katkıda 1963 Cuma günü “Bugün Cumadan sonra
ısrarcı olduğunu söylemiş. Bunun üze- bulunmuştur. 1964 yılında Afyonkarahisar köylü ile helallaştım. Çok acıklı oldu.” 08
Hâfız Bekir Gümüş Eylül 1963 Pazar günü “Bugün 8 senelik
rine İsmail Hoca, ders başlamadan saat Kur’ân Kursu öğretmenliğine atanmıştır.
7.00-8.00 gibi lojmana gel, orada ders ve- Hafız olmak için geldiği kursa şimdi hoca Bekir Gümüş, R. 1302/M. 1886 yılın- bir vazifeden sonra Hafız Mahmut’a Camii
reyim demiş. Bu şekilde bir bir buçuk yıl olarak görevlenmiştir. Burada yirmi yedi da doğmuştur. Hacı İsa Efendinin oğlu- devir teslim ettim.”
hocanın evinde, biraz kursta ders alarak yıl Kur’ân öğreticiliği yaptıktan sonra dur. Hâfız-ı Kur’ân’dır. Afyonkarahisar’da
Musamcı-zâde Ali Efendiyle kardeşi Hâfız Sülümenli’den Afyonkarahisar’a hareket
hâfızlığını tamamlayacakken İsmail Hoca toplam otuz dört yıl hizmet üzerine 1988 ederken… (Yıl: 1953)
İstanbul’a tayin olmuştur. Hâfızlık sına- yılında emekli olmuştur. Ahmet Efendi’de okumuştur. Hâfızlığını
vından geçmediği için belgesini alamaz. mühtemel Musamcı-zâde Ahmet Efendi’de Mehmet Hoca Efendi 07 Kasım 1955
Koca Sülü (Süleyman Gündoğan)
Zira hâfızlığı pekişmemiştir. Birkaç ay yapmıştır. Bursa Dârü’l-muallimîn’den Mehmet Gündoğan Hoca
Pazartesi günü “Bugün Ankara’dan çocuk
sonra İsmail Hoca Süleyman’ı İstanbul’a mezun olmuş, fıkıh, tefsir, hadis okumuş; okutma emri geldi. Allah hayırlı etsin.”
Büyük Dedesi Ahiska-Edigün’den göç
çağırır. Onun kalacağı yeri ayarlamıştır. hem dînî, hem de fen ilimlerinde kendini Notunu düşmüştü. Bu emirden sonra
ederek Kumrallı (Değirmendere) köyü-
Afyonkarahisar’dan Ali Kızıl, Hüseyin yetiştirmiştir.32 Caminin avlusunda bulunan Mektep
ne yerleşen Sıddıkzade Ahmet Efendidir
Kaygısızla birlikte İstanbul’a giden Sü- Bursa’dan Afyonkarahisar’a döndük- adı verilen Binada (Daha önce de dede-
(Kabri Değirmendere’dedir). Dedesi ise
leyman Gül arkadaşlarıyla birlikte, Nuri ten sonra Eser-i Terakkî Mektebi adlı özel si Müderris Mehmet Efendinin hocalık
Kumrallı’dan Sülümenliye yerleşen Mü- Hoca Mehmet Gündoğan ve Arkadaşları
Osmaniye Cami bitişiğindeki Kur’ân okul açmıştır. Kendi okulu dışında Dârü’l- yaptığı bina) İlkokulu bitiren öğrencilere
derris Mehmet Efendidir (Kabri Sülü- Soldan Sağa: Hasan Şenel, Hafız Mahmut
Kursu’na kayıtlanırlar. Orada Edirne- hilâfetü’l-‘âliye ve İmam Hatip Okulu’nda Kur’an-ı Kerim okutmaya ve onlara dini Karakoç, Hasan Akçiçek.
menli’dedir). İlköğrenimini 18 Mayıs 1936
kapı’daki Kanûnî’nin kızı Mihrimah da öğretmenlik yapmıştır. Sınavla Kuyulu bilgiler vermeye başladı. Köyde kaldı-
yılında Sülümenli Mektebinde tamamla- 09 Eylül 1963 Pazartesi günü “Bu
Sultan’ın yaptırdığı caminin medrese Camii’ne atanmış; ataması 5 Şubat 1914 ta- ğı 8 yıl boyunca birçok hafız yetiştirdi,
mıştır. 1940-1945 yılları arasında Afyon gün Afyon’a temelli geldik. Allah iş raslı-
odalarında kalmıştır. Gönenli Mehmet rihinde arz edilmiştir.33 Muhtemel buradan bu hafızları, bilgilerini artırmak üzere
Müftülüğü Kur’an Kursunda Kur’an öğre- ğı versin.” ve 06 Aralık 1963 Cuma günü
Efendi burada hıfzını yapan talebelere her imam-hatibi ve vâiz olarak Mevlevîhâneye İstanbul’a gönderdi ve birçok öğrenci-
ticisi Mehmet Eren (Kocaeli ve Giresun’da “Bugün H.Mehmedin un satma işine
gün ekmek göndermiş. Burada talebeler, tayin olmuştur. yi de imamlık yapacak seviyeye getirdi.
Müftülük yapmıştır) Hoca Efendiden din başladım. Allah hayırlı etsin.” Notlarını
dört-beş ay kurstan sonra hâfızlıklarını Bunların bir kısmı Diyanette görev aldı.
Hatipliği kuvvetliydi. İrticalen konu- eğitimi almış ve hafızlığa başlamıştır. Daha düşmüştü. Böylece şehir hayatı Uğur Un
pekiştirerek Fatih Camisi’nde yapılan bir Bu sırada Hamit, Vedat (Süleyman) ve
şurdu. Kurtuluş Savaşı’nda işgalcilere karşı sonra Topal Hoca namıyla anılan H. Ha- Fabrikasının Köprübaşındaki satış bü-
törenle hafızlık belgelerini almışlardır. Kadriye adında üç evladı dünyaya geldi.
mücadele vermiş, evlerde toplanarak nasıl fız İsmail Bayri Hoca Efendiden Talim-i rosunda başladı. Esnafın isteği üzerine
Hâfız Süleyman Gül Almanya’da kurs İlkokulda görev yapan öğretmenler ile iyi
Arkasından iki yıl Emin Hoca’dan Arap- öğrencileriyle. Yıl 1991. mücadele edileceğini tartışmış, esir olma- Kur’an ve Tashih-i Huruf okuyarak icazet eski kasaplar içindeki Arasta Camiinde
ça okumuştur. Emin Hoca hastalanınca ilişkiler kurarak onlarla bilgi alışverişinde
Hâfız Süleyman Gül çalışkan bir in- mak için ölünceye kadar karşı koymak, hiç almıştır. öğle ve ikindi namazlarını kıldırmaya
İstanbul Kandilli’de o zaman doksan bulundu. Onların köyde oturabilmeleri
sandır. Kurs hocalığı yaparken Diyanet olmazsa dağlara çıkarak çete muharebesi Köyün eşrafından Abdurrahman ve çalıştığı dükkanda da komşularına
yaşında olan Erzurumlu Abdülvahab için imkân sağladı. Muhtar-öğretmen ve
tarafından iki yıl yurt dışına görevlendi- yapma fikri ilk olarak ondan çıktığı için Yavuz’un kızı Huriye Hanımefendi ile Kur’an-ı Kerim okutmaya başladı. Çarşı
Hocadan da dört yıl Arapça eğitimi al- imam üçlüsünün uyumlu çalışması sonu-
rilerek orada vaizlik yapmıştır. Oradaki “Çete Bekir” diye de anılırdı. Millî Müca- 08.12.1945 yılında evlendi. 16 Mayıs 1946 esnafı arasında Uncu Hoca diye anılmaya
mıştır. Bu arada Kadıköy Müftüsü Ahmet cu köyde huzur sağlandı.
Müslümanlara Afyonkarahisar Müftülü- dele dönemine ait yayımlanamayan, bizim ile 20 Ekim 1948 tarihleri arasında Gelibo- başlandı. 25 Kasım 1964 yılında Mevlevi
Mekki Üçışık’tan da bir müddet Arapça de ulaşamadığımız bir hatıratı vardır.34 Bu dönemde bu işbirliği sonunda Köy Camii imam-hatipliğine vekaleten tayin
ğüne verilmek üzere iki adet makam aracı lu ve Ankara’da askerlik görevini yaptı. Bir
okumuştur. Muhtarı Veli Eroğlu’nun gayretleriyle edildi. Bu arada dürüstlüğüyle, çalıştığı
aldırmıştır. Müftülük makamı bu hizme- Bekir Gümüş’ün Mevlevîliğe karşı bü- süre kendi köyünde manifaturacılık yaptı.
Okuma yazmasını kendi gayretiyle Işıklar Köyü’nden borularla içme suyu ge- kurumun takdirini kazandı. Fabrika Sahi-
tinden dolayı 1980 yılında din görevlisi yük bir ilgisi olduğu anlaşılmaktadır. Uzun Bu sırada Nazike adında bir kızı ile Halil
öğrenen Süleyman, ilkokulu dışarıdan biti- tirildi. Köyün birkaç meydanına çeşmeler bi H.Mehmet Uğur dükkanın işletmesini
olarak hacca birkaç yıl sonra da umreye yıllar Mevlevî Câmii’nde görev yapması ve adında bir oğlu dünyaya geldi. 1953 yılı-
rerek diplomasını almış; 1953 yılında Sarı- yaptırıldı. Artık halk kuyulardan değil bu kendisine devretti. Babasıyla birlikte un,
göndermiştir. Emekli olduktan sonra za- mevlevîlerle beraber olmasından kaynak- nın Ağustos ayında Deper (Ataköy) köyü
yer Müftülüğünce yapılan sınavda başarılı çeşmelerden su ihtiyacını karşılayacaktı. kepek, yem ticaretine başladı. 28.01.1965
man zaman Almanya, Fransa, Hollanda, lanmaktadır. Konya’da ise 1950’li yıllarda muhtarlığı ile anlaşarak hak (harman so-
görülerek Üsküdar Paşa Limanı Silahdar Mehmet Hoca Efendi bu sevincini şu dört- yılında Kadir dünyaya geldi.
Belçika’ya giderek toplam 23-24 yıl dini icrâ edilen semâ töreninde Bekir Gümüş nunda köylüden buğday almak suretiyle)
Abdurrahman Ağa Camisi’ne imam olarak lükle dile getiriyordu.
hizmetler sunmuştur. Altmış yıl içinde de bulunmaktadır. 1963 yılında vefat et- karşılığında köy imamlığına başladı. Camii 16 Temmuz 1965 tarihinde Mevlevi
atanmıştır. Burada görev yaparken vaizlik yaklaşık on bin kişiye Kur’ân öğretmiş, miştir. görevinin yanında köydeki çocuklara dini Çeşmeye su geldi işte camiindeki görevine asaleten atandı. Mev-
imtihanına girerek başarılı olmuş ve fahri okumalarını geliştirmiştir. Hâfız Süleyman bilgiler verdi, Kur’an-ı Kerim okuttu. 07 Beyde içsin derviş te levi Camii Sultan Divani Hazretlerinin
vaizlik belgesi almıştır. 1956 yılana kadar Gül’ün el yazısıyla hazırlamış olduğu vaz u
32
Fikri Yazıcıoğlu, Afyonkarahisar Evliyaları ve Dergâhı idi. Camii içerisinde Mevlevilere
Mart 1955 tarihinde Behiye isminde bir Çok an, Veli Eroğlu’nu
İlim Adamları, Afyon Yıldız Matbaası 1969, s. 218,
İskele Camii, Yel Değirmen Camii ve Cafer nasihat notları bulunmaktadır. Evli ve üç 265. çocukları oldu. Bu çocuğun doğumundan ait türbe kısmında Mevlâna torunlarıyla
Emeği geçti bu işte.
Camiinde haftada üç gün vaz etmiştir. çocuk babasıdır. 33
AŞS, nr. 645, s. 184/294. sonra 12.03.1955 tarihinde eşi vefat etti. bir kısım Mevlevilerin sandukaları vardır.
34
Vicdani, “Afyon kıymetli bir evladını kaybetti” Mermer üzerine Öğretmen Aydın Hoca Efendi diğer 4 görevli ile birlikte
1956 yılında asker olan Süleyman Gül, 31
İmamlık ücretinin yöre halkı tarafından arpa, Gençliğin Sesi, nr. 2323-2333, 9 Mart-22 Mayıs
27.03.1955 tarihinde de Behiye bebek
Yatçı tarafından yazılan harfler birer birer Mevlevi geleneklerini yaşatmaya çalıştı.
bir yıl Türkiye’de, bir yıl da Kore’de asker- buğday vs. tahılla ödenme şeklidir. 1963. vefat etti. 04 Mayıs 1955 yılında Afyon’da

38 39
Afyonkarahisar Büyük Kalecik kö- da, Müftü Celal Yıldırım’ın teşvikiyle, Güzel bir sese ve kıraate sahip olan Karaman Camii imam-hatipliğine kadrolu
yünde R. 1331/M. 1915 yılında dünya- Afyonkarahisar’da tüm şehir camileri Taşpınar, 1947 yılında Isparta ve Muğla olarak atanan Veysel Hoca 1969 yılında
ya gelen Osman Efendi, Ömer Efendi arasında ilk defa ortak ses sistemini kur- Köyceğiz’de görev yapmış, ramazan ayla- Otpazarı Câmii imam-hatibi, 1972 yı-
ile Fatma Hanım’ın oğludur. Köy camisi muştur. Bu işte fahri olarak canla başla rında mukabelelere oturmuştur. lında da Mısri Câmii imam-hatibi olarak
imamı Topal Hasan Hocadan dini ilk eği- çalışmıştır. Bütün camilere birbirleriyle Afyonkarahisar’da Yonca altı ve imam- tayin olunmuştur. 1980 yılında belirtilen
timini alan Osman, 6-7 ay gibi çok kısa bağlantılı olarak düzenlenen kablolu ses hatip olarak görev yapmıştır. Kubeli Cami- câmide görev yaparken emekli olmuştur.
sürede aynı hoca efendide Hâfızlığını sistemi sayesinde merkez camide yapılan sinde görev yaparken emekliye ayrılmıştır. Emekli olduktan sonra üç defa hacca git-
tamamlamıştır. Afyonkarahisar’ın Re- sohbetlerin bütün camilerde dinleme Devre hafız arkadaşlarıyla gezek gezmiş, mek kısmet olmuştur.
Mevlevi Hatıp Hocanın oğlu Sakıp Özkan sul, Büyük Kalecik, Küçük Kalecik, Ha- Hâfız İbrahim Taş (daire içerisinde), hocası Hâfız imkânını sağlanmıştır. Beş çocuk babası 2000 yılında umre ziyarete yapmıştır. Veysel Yıldırım’ın üç çeşit gezeği var-
(kayyûm), Kemal Bayık (müezzin), Hâfız Mustafa midiye, Sincanlı Karacaören, Yıldırım Mehmet Eren, Hâfız Ali Yüzüak (Bayatçıklı), olan Hafız İbrahim Hoca, hac ve umre dı. Bunlar demir esnafı, terzi esnafı ve
Ceylan(imam-hatip), Mehmet Gündoğan (İbrahim Taş koleksiyonu). (Yıl yaklaşık 1942) Yaz aylarında cami de talebelere kuran
Kemal, Eyice, İsmail, Kışlacık ve Süğlün ibadetlerinin yanında, emeklilik yıllarında fabrika işçilerinin katıldığı gezektir. Bu
(imam-hatip), Hâfız Ramazan Çeşmeci öğrenme ve okuma eğitim dersleri ver-
Huzur-ı Sultan Dîvânî’de. köylerinde ortalama ikişer yıl olmak üze- Afyonkarahisar, Merkez Kışlacık gezek sohbetlerinde dini faaliyet ve hiz- gezeklerde Hâfız Talat Koçak ve Hâfız
miştir. Hafız talebesi yoktur. Seksen bir
re toplam yirmi yıl hak usulü imamlık Köyü’nde 1927 yılında dünyaya gelen metlerine devam etmiştir. Mehmet Sinan’la birlikte Kur’ân yolun-
yaşındayken 14 Nisan 2011 yılında vefat
yapmıştır. 1958 yılında Afyonkarahisar’a Hafız İbrahim Taş, Müminoğulları sü- da insanları aydınlatmaya çalışmıştır.
etmiştir.38
gelen Hâfız Osman Efendi şehirde de kırk lalesinden Tüfekçi Mustafa Efendinin Veli Keskin, Ramazan Çeşmeci, Mustafa
yıldan fazla bir zaman Kur’an hizmetini oğludur. Tüfekçi Mustafa, oğlu İbrahim VEYSEL YILDIRIM HOCA Eroğlu, Osman Demiray, Emin Şahin,
devam ettirmiştir. Bu bağlamdan olarak ilkokul çağındayken köyden göçerek Fevzi Sivri, Hüseyin Dinler yetiştirdiği
yüzlerce kişiye Kur’ân öğretmiş, okuma- Afyonkarahisar’a yerleşmiştir. Afyon talebelerinden bazılarıdır.39
larını geliştirmiştir. Kırk yıl öğle ve ikindi Cumhuriyet İlkokulundan 1940’lı yılla-
namazlarından önce Otpazarı Câmisinde rın başında mezun olmuştur. Daha sonra H. FİKRİ YAZICIOĞLU
mukabele okumuştur. Hâfızlığı çok Kurrâ Hâfız İsmail Bayrı nâm-ı diğer Topal Hâfız İbrahim Taş, Müftü Celal Yıldırım bir Kadir
kuvvetliymiş, öyle ki gençleri zaman za- Hoca’da hâfızlık eğitimi alarak 1945 yılın- gecesi programında (Yıl yaklaşık 1970).
Mehmet Gündoğan (imam-hatip), Hâfız (İbrahim Taş koleksiyonu).
man imtihan eder, Kur’ân sayfalarındaki da Hafızlık öğrenimini tamamlamıştır.
Mustafa Ceylan(imam-hatip), Kemal Bayık
(müezzin), Mevlevi Hatıp Hocanın oğlu Sakıp âyetleri aşağıdan yukarıya doğru oku- Çavuşbaş Câmii’nde müezzinlik gö- 02.05.2006 tarihinde Hakk’a yürüyen
Özkan (kayyûm), Hâfız Ramazan Çeşmeci yarak gençlere de okumalarını istermiş. Hâfız İbrahim Taş Hoca, Afyonkarahisar
Huzur-ı Sultan Dîvânî’de.
revine başlamış, bir taraftan da tüfek ima-
Muhtemel zamanının şartları gereği ken- latı yapan babasına yardım etmiştir. 1947- Asri Mezarlık’taki aile kabrine defnedil-
1969 yılında Hac farizasını yerine disi tarafından Hâfız yetiştirememiştir. 1950 yıllarında askerlik görevini yapmış, miştir.37
getirdi. Yıllar su gibi akıp geçti. Mevlevi Veysel Yıldırım Hoca H. Fikri Yazıcıoğlu
Sol gözü zaman içerisinde kapanarak dönüşünde, önce Çavuşbaş Câmii, daha
Camiindeki 4 kadrodan birisi, yeni yapılan
HAFIZ MUSTAFA
görmez olmuştur. Evladı Çöpçü Hâfız sonra Kâbe Mescidi (Camii)’nde imamlık Afyonkarahisar İhsaniye ilçesi Hayran- 1928 yılında Afyonkarahisar’da doğan
Yavuz Selim Camiine aktarıldı. Emekliliği- TAŞPINAR
diye meşhur olan İbrahim Söndürülmeye- yapmıştır. 1951 yılında Hacıkavaslar’dan veli (Kayıhan) köyünde 1927 yılında dün- Hüseyin Fikri, Afyonkarahisarlı hattatlar-
ne bir yıl kalmıştı. Kendi isteği ile adı geçen cek de Hâfız olamamasına rağmen Kurân Nimet Küçükkurt’la evlenmiştir. Hâfız yaya gelen Veysel Yıldırım, Ömer Efendiy- dan İbrahim Nesib’in torunu Çolak Kamil
camiye atandı. Ancak Müftülük kendisini hizmetinde hayatını devam ettirmektedir. İbrahim Taş Hoca, 1950 yılında, le Zehra Hanım’ın oğludur. Efendinin oğludur. Annesi Dizdaroğulları
fiilen Yoncaaltı Camii’ne görevlendirdi. Hâfız Osman Söndürülmeyecek, ömrü- Afyonkarahisar’ın tarihi Selçuklu eseri ailesindendir. Cumhuriyet İlkokulu’ndan
Kurrâ Hâfız İsmail Bayrı nâm-ı diğer
Bir yıl bu camide görev yaptıktan sonra nün son zamanlarında evinden çıkamamış olan ve Afyonkarahisar’ın sembollerinden sonra Afyon Lisesi’nin hem ortaokul hem
Topal Hoca’da hâfızlık eğitimine başla-
1984 yılı sonunda Yavuz Selim Camiinden ve 15 Ocak 2009 tarihinde doksan dört ya- Ulu Câmii’nde imamlık görevine başlamış de lise kısmından mezun olmuştur. 1949-
mış, ancak Kur’ân-ı Kerim’i yarısına kadar
emekli oldu. Henüz emekli ikramiyesini şında Hakk’a yürümüş ve bir Cuma günü ve burada 30 yıl aralıksız imamlık hizme- 1950 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı tara-
ezberlemiş, nasıl olduysa devam ettireme-
almamıştı ve emekli aylığı bağlanmamıştı. Afyonkarahisar Kocatepe Mezarlığına def- tinden sonra 1980 yılında emekli olmuştur. fından açılan İmam-hatip kursuna devam
miştir. 1945 yılındaki devre arkadaşları
18 Ocak 1985 tarihinde rahatsızlandı, 07 nolunmuştur.36 etmiştir. Babası Hâfız Çolak Efendiden
Hâfız Talat Koçak, Hâfız Abdullah Akar,
Şubat 1985 Perşembe günü saat 13.30 da
HÂFIZ İBRAHİM TAŞ Hâfız Ali Dalyan, Hâfız İbrahim Taş, Kur’ân-ı Kerim öğrenmiş, özel olarak Şük-
Hakk’a yürüdü.35
Seydi Kaya Hoca efendiler akla ilk gelen rü Çelikalay’dan Arapçanın sarf kısmını;
HÂFIZ OSMAN isimlerdir. Bekir Sıtkı Sencer’den nahiv kısmını oku-
SÖNDÜRÜLMEYECEK Hafız Mustafa TAŞPINAR
Veysel Yıldırım Hoca Efendi hâfız muştur.
Hâfız İbrahim olmamasına rağmen pek çok hâfız yetiş- Askerliğini yedek subay olarak Siirt’te
Afyonkarahisar Küçükkalecik
Taş emeklilik tirmiştir. Bu bağlamdan olarak Hâfız Veli yapmış, askerliğini bitirdikten sonra An-
yıllarında Köyü’nde 1930 yılında doğan Mustafa
Keskin, Hâfız Mustafa Eroğlu, Hâfız Os- kara İlahiyat Fakültesine girmiş, buradan
Taşpınar’ın babası Hacı Hasan, annesi
Hâfız İbrahim Taş, askerlik görevini man Demiray, Hâfız Emin Şahin, Hâfız
Emine Hanımdır. İlkokul mezunudur. 1956 yılında mezun olmuştur. Aynı yıl
yaparken motor tamirciliğini öğrenerek, Fevzi Sivri Efendi hâfız talebelerinden bir
Tekâmül kursuna katılmıştır. Konya İmam-Hatip Lisesine tayin olmuş-
imamlık görevinin yanında bu zanaatını kısmıdır.
1944-1945’li yıllarda Hâfız İsmail tur. Aynı zamanda beş yıl Ticaret Lisesinde
da 1965 yılına kadar birlikte yürütmüş; Veysel Yıldırım 1950 yılında Beyköy, ders vermiştir. 1968 yılında Afyon İmam-
Bayrı nâm-ı diğer Topal Hoca Efendinin
Afyon’da bu meslekte de birçok usta yetiş- 1951 yılında Hayranveli köyü, 1952- Hatip Okulu’na atanmıştır. Burada uzun
eğitiminden geçerek hâfız olmuştur. Dev-
tirmiştir. Daha sonra elektronik cihazların 1954’te Seyidgazi’nin Karaören köyü ca- yıllar öğretmenlik yapan Yazıcıoğlu aynı
re hâfız arkadaşları Talat Koçak, Abdullah
(radyo, teyp, tv) tamiri işlerini de asli göre- milerinde imamlık yapmıştır. Buralardaki zaman da bir yıl da Kız Meslek Lisesinde
Akar, Ali Dalyan, İbrahim Taş Hoca efen-
Hâfız Osman Söndürülmeyecek Hâfız İbrahim Taş’ın hâfızlığa başladı an vi yanında boş zamanlarında, evinin küçük görevin ücreti muhtemelen hak usulüyle ders vermiştir. Yüzlerce öğrenci yetiştiren
diler akla ilk gelen isimlerdir.
bir köşesinde hobi olarak icra etmiştir. olmuştur. 1955 yılında Afyonkarahisar Yazıcıoğlu Hoca 1987 yılında emekli ol-
35
Kaynak kişi, oğlu Halil Gündoğan ve torunu 36
Kaynak kişi Osman Söndürülmeyecek oğlu 37
Kaynak kişi, oğlu Şükrü Taş, damadı Ali İhsan
İbrahim Gündoğan. İbrahim Söndürülmeyecek (d. 1942) , 08.02.2013. Hafız İbrahim Hoca, 1965 yılın- Küçükkurt. 38
Kaynak kişi; oğlu Halit Taşpınar 13.03.2013. 39
Kaynak kişi; oğlu Ali Yıldırım 23.03.2013.

40 41
muştur.40 Kamil ve Asım isminde iki oğlu şu hususu belirtmek gerektir ki her iki bü- “Daha dün gelmiş mandıradan, sanki Hanya nerde, Yanya nerde, Konya nerede?” ğını düşünerek hocamıza hak verdim. Arka- “On dokuzuncu Asır (Türk Edebiyatı)
olan Hüseyin Fikri, 20 Mayıs 2013 tarihin- yüğüm olan bu zatlar memleket sevdalısı ve geliyor Londra’dan” tipindeki nice eğitim- Yazılı imtihanlarda kopya çektirmemek daşlarımıza da böylece bildirdim. Mutasavvıflarından Bir Örnek: Çorumlu
de vefat etmiş, İmaret Câmisi’nde İkindi Kur’ân hizmetinde bulunan insanlardı. siz çocuğu “danaları dânâ, aptalları abdâl, için acayip usullere başvururdu. Bir keresinde Hocamızın cenazesi omuzlar üzerinde Hacı Mustafa Efendi, Beldemiz (Afyonka-
namazını müteâkip kılınan cenaze nama- delileri veli” etme gayreti içinde ayakkabılarını çıkarıp sıraların üstüne çıkarak giderken hep hakikati haykıran nükteli sözleri rahisar), Sayı: 14, Nisan-Haziran 1988, s.
zından sonra Afyonkarahisar Kocatepe eğitmiş ve adam etmiştir. kontrol etmeye kalktı. Hiç gereği yoktu, zaten kulaklarımızda çınlıyordu. Belki de her hocaya 4-9, 28. (Yusuf İlgar, M. Saadettin Aygen’le
Hep hayırla yad edeceğiz. 25-30 kişilik bir sınıftık. Muzip arkadaşlar- nasip olmayan nesillere sarkacak hikmetli söz- müşterek).
(Asri) Mezarlığına defnedilmiştir.
Allah cc rahmet ve mağfiret dan biri hemen seslendi: “Hocam, sıraların leri onun amel defterini kapatmayacak bir iz “Yunus Emre’nin Kabri Sandıklı’dadır”,
eylesin, mekânını cennet, dere- gözünde Kur’an-ı Kerim var, üstüne çıkıyorsu- bırakmıştır diye düşünüyorum. Beldemiz (Afyonkarahisar), Sayı: 22, Ocak-
cesini âli ve taksiratını afv eyle- nuz, günah olur!” Ruhu şad, makamı cennet olsun. Mart 1991, s. 24-26.
sin. âmin. Bize gelişi ilk öğretmenlik tecrübesiydi, Mehmet Koçak
“Afyonkarahisarlı Hattatlardan (İbra-
“Harâbi ve Turâbi yoldaşı, idealizminden dolayı bazı aşırı tavırları oldu. Afyon İmam Hatip Okulu 1973-74 Yılı Me-
him Nesib ve Oğulları)”, Beldemiz (Afyon-
Hz. Rasulallah sav şefaatçisi ol- Her şeye rağmen F. Yazıcıoğlu son derece sami- zun öğrencilerinden…”
karahisar), Sayı: 24, Temmuz-Eylül 1991, s.
sun” amin. mi ve gayretli, öğretme aşkıyla dolu bir hocay- Kitapları:
Ruhu için EL-FATİHA… dı. Tefsir ve Hadis kitaplarından daha kolay Din Dersleri: Oruç-Zekât-Hac, Konya 1965, 38s. 24-25.
….”41 istifade edilmesi için anahtar gibi pratik bazı Din Dersleri, [Konya?] 1964-1966. “Afyonkarahisarlı Hattatlardan (Hacı
Yazıcıoğlu hocam, otuz yıl boyunca özel- FİKRİ YAZICIOĞLU malzemeler hazırlamıştı. Bunları heyecanla Din Dersleri: Siyer, Ahlâk İslâm İnançları, Mehmet vasıf Efendi- Yusuf Ferit Efendi)”,
likle Ramazan aylarında, Afyonkarahisar’ın HAKKINDA anlatır ve çalışmasını tanıtırdı. O sırada böyle Konya 1966, 288s. Beldemiz (Afyonkarahisar), Sayı: 25, Ekim-
Yusuf İlgar, H. Fikri Yazıcıoğlu ve Dr. Mehmet Saadettin Aygen 1981
muhtelif camilerinde Kur’ân yolunda vaaz (Hıdırlık zirvesindeki “Dede İni”. M. Demirci bir ihtiyacın farkında olmadığımız için pek ilgi Usul-ı Hadis ve Hadis Dersleri Aralık 1991, s. 18.
ve nasihatlerde de bulunmuştur. Zamanın “1956-57 seneleri olmalı, göstermedik. Fıkıh Usulü Dersleri, Afyon 1968. “Afyonkarahisarlı Hattatlardan (Halil
imkânlarına göre gerek dini hususların ki- Hocam H. Fikri Yazıcıoğlu, ortaöğ- Konya İmam-Hatip Okulu orta kısım öğren- Pek çok öğretmenimiz unutmuşuzdur, Hadis Mevzuları Anahtarı, Konya İleri, Rüştü ve oğlu Mehmet)”, Beldemiz (Afyon-
tap boyutuyla anlatımlarda bulunmuş, aynı retim yıllarımda muhtelif derslerime cisiydim. Ankara İlahiyat Fakültesi’nin ilk isimlerini bile hatırlamadığımız niceleri vardır. 1963, 109s. karahisar), Sayı: 26, Ocak-Mart 1992, s. 24.
zamanda yerel araştırmalar yapmıştır. Bu girmişti. İlmi ve ilm-i siyaseti derecesin- mezunlarından bir kısmı meslek dersleri öğret- Ama Fikri Yazıcıoğlu’nu bütün sınıf arkadaş- Hz. Mevlânâ’nın Torunlarından Sultan “Afyonkarahisarlı Hattatlardan (Musta-
de insanlara faydalı olmaya çalışmıştır. meni olarak okulumuza atandı. Yeni mezun ve larımızın unutmadığını sanıyorum. Mevlâ Divânî, Konya İleri Basımevi 1963, 87s. fa Kâmil- Osman Şevki)”, Beldemiz (Afyon-
çalışmaların bir kısmı sempozyumlarda,
gencecik insanlardı. rahmet eyleye.”42 Türkçe Tefsirler Anahtarı, Konya 1967, 75s. karahisar), Sayı: 26, Nisan-Haziran 1992, s.
diğer bir kısmı da dergilerde yerini almıştır. Bilhassa köyden gelerek okumaya çalışan-
Bunlardan biri de Fikri Yazıcıoğlu idi. Önce “Merhum Fikri Yazıcıoğlu Afyonkarahisar Evliyaları ve İlim Adamları, 24.
Afyonkarahisar’ın yetiştirdiği değerli şahsi- lara daha çok destek olurdu. Yaramazlık
Din Derslerimize girdi. Genç, heyecanlı, ateş Hocamızın Anısına Afyon Yıldız Matbaası 1969, 319s. “Afyonkarahisarlı Hattatlardan (Hacı
yetleri iki ayrı kitabında derleyerek okuyu- edenlere nükteyle, evladım “devir hopla- gibi bir öğretmendi. Dudaklarının mütereddit Hocamızı İ.H. Okulu orta kısmında Afyonkarahisar Atasözleri ve Tarihçeleri,43 Aşık Efendi)”, Beldemiz (Afyonkarahisar),
cuya sunmuştur. Türk Edebiyatı içerisinde ma, zıplama devri değil, diploma devri, hareketiyle özel bir tebessüm edişi vardı. Daha öğrenciyken tanımaya başladım. Ulu Cami Afyon Türkeli Yayınları-7, Afyon 1981, 40s. Sayı: 28, Temmuz-Eylül 1992, s. 14-16.
önemli bir yere sahip olan atasözlerine adam gibi okulunu bitir” derdi. Malum çok şey öğretmek arzusuyla dolup taşıyordu. O semtinden bisikletiyle genelde binerek gelir, bi- Ulusal Sempozyumlar: “Afyonkarahisarlı Hattatlardan (Bekir
“Afyonkarahisar Atasözleri ve Tarihçeleri Afyonkarahisar’ın vişnesi meşhurdur. Bazı sene hacca gidip gelmiş, sınıfa mukaddes belde- sikletiyle yürüyerek giderdi. Pantolon paçaları “Afyon’da Basılan Bir Astronomi Kitabı Sıtkı Sencer)”, Beldemiz (Afyonkarahisar),
“çalışmasıyla önemli bir katkıda bulunmuş- köylerimizde de daha çok ve aşılısı vardır. lerde çekilmiş bazı resimler getirdi. Bunlar elden sıvanmış ve mandallanmış, bisikletin arka sele- ve Düşündürdükleri”, 1. Afyonkarahisar Sayı: 29, Ekim-Aralık 1993, s. 12.
tur. Afyonkarahisar kültür hayatına 10 araş- Öğrencilik yıllarımızda yaramazlık eden ele dolaştı. Çocuk veya ilk gençlik yaşlarındaki sinde siyah bir meşin çanta ve içinde de fıkıhla
Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri, Af- “Yunus Emre’nin Şiirlerinden Bir De-
tırma kitabı kazandırmıştır. Araştırma yazı- bazı arkadaşları hemen hicveder ve “Hıı…, öğrencilerdik; bu hareketi bize biraz eğlenceli ve ilgili kitapları ve not defterleri olurdu.
yon Belediyesi Yayınları: 2, Afyon 10-11 met”, Beldemiz (Afyonkarahisar), Sayı: 29,
larının yanı sıra şiir denemeleri de yapmış, Yazın vişneyi bol bol yersiniz, kışın da böy- hoşça vakit geçirme vesilesi gibi gelmişti. Emin adımlarla yavaş yavaş yürür, sınıfa
Mayıs 1990; Afyon-tarihsiz; s. 132-133. Ekim-Aralık 1993, s. 16.
bu şiirlerinden bir kısmı bastırmış olduğu le kişnersiniz” diye latife derdi. Fikri Yazıcıoğlu çok samimi ve candan girinceye kadar biz alt katlardan, bahçeden
bir insandı. Konuşması biraz yayvan Orta sınıfa ondan önce dalardık. Öğretmen masa- “Yunus Emre’nin Kabri Sandıklı İlçe- “Afyonkarahisarlı Hattatlardan (Bekir
kitapların bir kısmının sonunda yer almış- sindedir”, 2. Afyonkarahisar Araştırmaları Kulapa Efendi)”, Beldemiz (Afyonkarahi-
Anadolu ağzıydı. Bu tarz onun, bir yandan sına yürür, çantayı oraya bırakır, bir müddet
tır. Yarım kalan bir takım çalışmalarının Sempozyumu Bildirileri, Afyon Belediyesi sar), Sayı: 30, Ocak-Mart 1993, s. 20.
sempatik olmasını sağlarken, öte yandan biraz sınıfın koridorlarında tur atarak yerine oturur-
olduğunu düşünüyorum. Şahsımı Afyon- hafife alınmasına yol açtı. Hocanın daha çok du. Olumsuz hareket eden bir öğrenci görürse, Yayınları: 5, Afyon 3-4 Mayıs 1991; Afyon- “Afyonkarahisarlı Hattatlardan (Hacı
karahisar araştırmalarına teşvik ederek, ilk şey öğretme heyecanı, aceleci ve biraz savruk evvela nereli olduğunu sorar, sonra da o yöre- tarihsiz; s. 61-64. Felahi Genel)”, Beldemiz (Afyonkarahi-
araştırma metodunu veren hocalarımdan mizacı öğrencinin dikkatinden kaçmadı. nin özelliğiyle ilgili nükteli sözler söylerdi. Bir “Osmanlı Hekimlerinden Akşemsed- sar), Sayı: 31, Nisan-Haziran 1993, s. 14.
birisidir. Talebelerine yazmayı teşvik ederdi. Hafiften alay konusu bile oldu. İmam-Hatip defasında da şahsımla ilgili, sen kimin oğlusun din ve Abdurrahim Mısri (Karahisarî)”, 3. “Mevlânâ’nın Torunlarından Sultan
“Hiç olmazsa gazetelerde neşredin. Kayda de olsa, öğrenci her yerde öğrencidir; fırsat dedi. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyu- Divani”, Beldemiz (Afyonkarahisar), sayı:
girsin. Bir gün olur ondan faydalanacak bir bulursa dersi kaynatmak ister, gırgıra bayılır. Ben de Talat Hocanın oğluyum dedim. mu Bildirileri, Afyon Belediyesi Yayınları: 30, Ocak-Mart 1993, s. 38-40; sayı: 31,
araştırmacı çıkar” derdi. Tecrübesiz hocaları tuzağa düşürmekten zevk Oğlum senin baban İmaret Câmii’ne 6, Afyon 22-24 Ekim 1993; Afyon-1994; s. Nisan-Haziran 1993, s. 33-34; sayı: 32,
H. Fikri YAZICIOĞLU, Yusuf İLGAR 2008 yılı. alır. Fikri Bey bir hayli de iddialıydı, aşırı sami- Bekir Sıtkı Sencer Hoca’dan Arapça okumak 357-358. Temmuz-Eylül 1993, s. 31-32; sayı: 33,
1981 yılında “Afyonkarahisar’da Mevle- (Mevlevîhâne girişi) miyetinden dolayı, muzip arkadaşların tuzak için sırtında çamurlarla gelirdi; diyerek baba- “Muhammed Asker, (Güllapoğlu) Hak-
vilik” adlı lisans tezimi hazırlarken Mevlevi Ekim-Aralık 1993, s. 37-39; sayı: 34, Ocak-
sorularına kolayca yakalanır ve her şeye cevap larımızın bizi ne tür sıkıntılarla okuttuğunu kında İnceleme”, 4. Afyonkarahisar Araş-
tarihi içerisinde önemli bir yere sahip olan Onun vefat haberini okuyan eski tale- Mart 1994, s. 28-30; sayı: 35, Nisan-Hazi-
vermeye kalkardı. Ama bu durun onun sempa- örneklerle anlatırdı. tırmaları Sempozyumu Bildirileri, Afyon
Hıdırlık’daki Dede İni’ne merhum Dr. Meh- belerinden Süleyman rumuzlu bir yorumcu tik olmasını da sağladı. Kim bilir, belki bilerek Hocamız rahatsızlanmadan önce Özel ran 1994, s. 25-26, sayı: 36, Temmuz-Eylül
onun hakkında 21 Mayıs 2013, 01: 04’te böyle davranırdı. Belediyesi Yayınları: 7, Afyon 29-30 Eylül 1994, s. 26-28.
met Saadettin Aygen, merhum hocam H. İdare İş Hanı’nın zemin katında karşılaştık. 1995; Afyon-tarihsiz; s. 265-273.
Fikri Yazıcıoğlu ve Foto Tahsin’le inceleme şunları yazmıştır: “Konya İHL de ve Afyon- Bir gün kendinden söz ederken ekip dik- Elini öptüm. Kendisini okul arkadaşlarıyla “Ömer Dede ve Ömer Dede Menkıbe-
Makaleleri:
yapmak üzere tırmanmış, orada da aşağı- karahisar İHL de binlerce talebeye feyz ve meyle uğraştığını, bahçede çalıştığını anlattı. birlikte ziyaret etmeye, helallaşmaya gelmeyi si”, Beldemiz (Afyonkarahisar), Sayı: 32,
“On dokuzuncu Asır (Türk Edebiyatı)
daki hatıra fotoğrafını çektirmiştik. Burada ilham verdi. Talebelerinin arasında bakanlar, Ondan sonra lakabı “Bahçıvan” oldu. Başka düşünüyoruz dedim. Yürüyerek baban iyi mi Temmuz-Eylül 1993, s. 14.
Mutasavvıflarından Bir Örnek: Şeyh Hacı
milletvekilleri, müsteşarlar ve genel müdür- sınıflardaki bazı öğrencilerden, hocanın adının dedi. Selam söyle dedi. Benim hakkım hepinize
40
E. Emel Sarlık, “Araştırmacı-Yazar Hüseyin Fikri Hüseyin Efendi, Beldemiz (Afyonkarahi- “İlimizde Yüksek İslâm Enstitüsü Açıl-
ler, eğitimci ve öğretmenler vb başarılı nice Bahçıvan olduğunu sananlar bile çıktı. helal olsun diyerek uzaklaştı. Hanım yengemiz
Yazıcıoğlu ile Söyleşi”, Beldemiz (Afyonkarahisar),
Kendine göre esprileri vardı. Meselâ öğren- vefat etmiş, evde hizmet edecek kimse olmadı- sar), Sayı: 15, Temmuz-Eylül 1988, s. 6-9. malıdır”, Türkeli Gazetesi, Sayı: 4576, Af-
Sayı: 30, Ocak-Mart 1993, s. 26; Mehmet Çabuk, insanlar olduğu gibi İslama, vatana ve ailesine
hadim binlerce akil müslüman var idi. ciye yayvan üslûbuyla sorardı: “Söyle bakalım, (Yusuf İlgar, M. Saadettin Aygen’le müşte- yonkarahisar 11 Ekim 1975.
“Araştırmacı-Yazar Hüseyin Fikri Yazıcıoğlu ile
Bir Röportaj, 19.12. 1996”, Afyon Kocatepe Afyonkarahisarlıya kendi öz kültürünü
42
Hocamızla ilgili anılarını paylaşan Yazıcıoğlu’nun rek).
Konya’da ve Afyonkarahisar’daki ilk talebelerin-
Fotoğraf Kopyalama: Foto Şeref.
Üniversitesi Sosyal Bil. Ens. Tarih Anabilim Dalı ve tarihini o öğretti.
41
http://www.afyonhaber.com/genel/cenaze/ 43
Bu çalışma önce Türkeli Gazetesi’nde tefrika
yayımlanmamış seminer çalışması. emekli-ogretmen-fikri-yaziciogsu-vefat-etti.htm den hocam Sayın Prof. Dr. M. Demirci’yle Meh-
edilmiş, daha sonra kitap halinde neşredilmiştir.
met Koçak beye şükranlarımı sunarım.

42 43
KAPTAN-I DERYA BOLVADİNLİ EL-HAC
Ha n e M ücerred Muaf 1528 tarihinde düzenlenen 147 nu-
maralı ve 1530 tarihinde düzenlenen 438
Mahalleler II. Beyazıd 1528 1530 II.Beyazıd 1528 1530 II.Beyazıd 1528 1530
tarihli tahrir defterlerinde yukarıdaki köy
Hanaylu Mescid 33 17 17 4 2 2 2 14 13
listelerine ilaveten Akça-in Kışlası, Avşar

HÜSEYİN PAŞA’NIN VAKIFLARI


Kutlu Mescid 54 53 53 3 3 3 3 8 8 Mezrası, Bazar Kışlağı, Bey Bükü Mezra-
(Hisar) sı, Çay Mezrası, Doğancı Mezrası, Donuz
Alaca Mescid 41 37 37 3 2 2 1 10 11 Höyüğü, Eğrice Öz Mezrası, Gide Mezra-
Dr. Muharrem BAYAR Bey Mescid 28 34 34 5 - - 2 9 10 sı, Günbey Suyu, Kızılca Viran Mezrası,

A
Şazi 28 18 18 1 - - 3 3 3 Taşlıca Viran, Yazluca, köy ve mezralarını
nadolu’da Selçuklular Dönemin- 1.2-İdari Yapısı: Fatih Sultan Mehmet Hüdavendiğar Vilayetine bağlı olan
Künbet 68 35 35 5 - - 4 5 4 isimleri kayıtlıdır. Bunların dışında tahrir
de XII. asrın başlarında aşiretle- zamanında yapılan idari düzenlemede, Karahisar-ı Sahip Sancağı iki Muhassılığa
defterlerinde ismi geçmeyen, tapu kayıtla-
rin iskanı başlamıştır. Zamanla Bolvadin Anadolu Eyaletinin önemli kaza- ayrıldı. 1. Karahisar-Sahip Muhassılığı: Şeyh Bey 24 15 15 2 - - 1 2 2
Mescid rında mevki ismi olarak günümüze kadar
çeşitli Türkmen Aşiretlerinin iskanı ile larından birisi oldu. Eyaletin merkezi Kü- Merkez, Baklan, Çal, Çivril, Geyikler (Di-
Kestemet 63 44 44 8 - - 4 4 3 gelmiş köyler vardır. Paşaköy, Saraycık,
yeni köyler kurulmuş, eski köyler yeniden tahya vilayetidir Zamanla Ankara’da eyalet nar), Sandıklı, Sincanlı, Şaphane ve Şeyhlü
Mevlicek, İlyaslar, Ahmetli, Hamamlı, Ko-
imar edilmiştir. Bölge kısa zamanla Türk- merkezi oldu. 1839 tarihide yapılan yeni 2. Bolvadin Muhassılığı: Bolvadin, Çay, Hoca Emre 7 9 9 - - - 1 2 2
Mescid raşi, Hamza Bey, Müftü Mezarı vs.
leşmiştir. Bolvadin civarına Avşar, Çebni, düzenleme ile vilayet merkezi Hüdavendi- İshaklı, Şuhut, Çölabad, Karamık, Musluca
Karkın, Yazır Aşiretleri iskan oldu.1 XII. ğer ismi ile teşkilatlanan Bursa olmuştur. Halife 28 18 18 1 - - 1 5 5 3. Vakıf, karşılıklı yardımlaşma esa-
(Emirdağı) Barçınlı (Bayat), Han Barçın,
asırdan XIX. asra kadar çeşitli aşiretlere Hüdavendiğar Vilayetinin Bursa, Karesi Hıdırlık - 3 3 - - - - - - sına dayanan medenî bir müessesedir.
Nevahi-i Barçınlı6.
bağlı 100’den fazla cemaat Bolvadin ve ci- (Balıkesir), Ertuğrul (Bilecik), Germiyan Toplum hayatında, karşılıklı yardımlaş-
Medrese 8 - - 1 - - 1 - -
varına konup, göçmüştür.2 (Kütahya)Karahisar-Sahip (Afyon) ismin madan doğar.
6
Hüdavendiğar Salnameleri 1287, 1288, 1289, Toplam 369 283 283 41 7 7 23 60 61
Selçuklular zamanında Karahisar-ı de 5 sancağı vardı. 1291, 1296, 1301 tarihli
II. Bayazıd Devrine ait tahrir kayıtla- Ada Ada Göl9 Akın Höyüğü Bazar Viran Bend Höyüğü Bereket10
Devle vilayetinin önemli kazalarından XIX.YÜZYIL SONLARINDA KARAHİSAR-I SAHİP LİVASINDA İDARİ
rında 11 mahalle görülmektedir. Kanuni Boğacık Bozok 11
Bolak Bulak-ı Diğer Buraklu Cora12
birisidir. Bu dönemde şehirleri yıkan, TAKSİMAT
köyleri yok eden, Haçlı Seferleri (1096- Sultan Süleyman Devrine ait tahrir kayıtla- Çağlayık13 Çay14 Çepni Çepn-i diğer Deniz öyüğü15 Dişlü
H.1287-1288-1289/ H.1291-1296/M.1874-1879 H.1301/M.1885 YILLARI rında Medrese Mahallesi kaldırılıyor. Çay Erkmen16 Hoca17 Hoca Yunus İğdiş İki Köprü İl Döğe
1099) Anadolu’yu harabeye çevirdi, iskan
olan aşiretlerin büyük bir kısmı dağıldı. Bu M.1870-1871-1872 YILLARI YILLARI ve Hıdırlık Mahallesi kuruluyor. Ayrıca Fa- İncili Bükü18 Karaviran19 Kekliklü20 Kışlacı21 KiçiYaymak22 Köyluca
devirde Bolvadin merkezinde 11 mahalle, Karahisar-ı Sahip Kazası Karahisar-ı Sahip Kazası Karahisar-ı Sahip Kazası tih Devri kayıtlarında Allah Onara ve Ce-
Kutluca 23
Kütüş 24
Mantı Bükü Mermerli Musa Muttalib
60 köy, 30 mezra vardı. Bolvadin’e bağlı 12 Nahiyeler:Sincanlı Nahiyeler:Şaphane Nahiyeler:Şuhut viz Arkaç isminde iki mahalle daha vardır.
Nuh Viran Obruca Oyum Ağacı25 Özburun Sakal Sakal Öyüğü
nahiye ve bağlı toplam köy sayısı 326 civa- Bolvadin Kazası Bolvadin Kazası Bolvadin Kazası II. Bayazıd ve Kanuni Devri kayıtlarında
bu mahallelere rastlamıyoruz. Bu mahalle- Saraycık 26
Sinneli Burun Sulu Ada Sulu Bükü Şirince Pınar Tuzla
rındadır. Nahiyeleri:Karamık-Şuhut Nahiyeleri:Karamık-Şuhut-Çay- Nahiyeleri:Karamık-Çay-
İshaklı ler Eski Erkmen Hisarı Köyü civarındadır. UluYaymak 27
YassıKarkın 28
Yazı Nuh Yenice Yirce Pınarı 29
Selçuklular zamanında camiler, mes- Karamık-Çölabad-İshaklı
15289tarihinde düzenlenen 147
cidler, çeşmeler, hanlar, hamamlar, mek- Günümüzde 50 mahalle vardır. Bu ma-
tepler medreseler, köprülerle süslenmiştir. Sandıklı Kazası Sandıklı Kazası Sandıklı Kazası hallelerde 50 cami ve mescid, 80 çeşme, 75
9
Eber Gölü içindedir. Köyün harabeleri ve 17
Bolvadin Yörükkaracaviran Köyü civarındadır.
Nahiyeleri: Nahiyeleri:Şeyhyü-Danişment- Nahiyeleri:Şeyhlü-Geyikler- çeşmesi vardır. 18
Çay İlçesinde Çay Deresi mevkisinde Kazanlı
Bu eserlerden yalnız Alaca Camisi(1278) su kuyusu bulunuyordu. Çeşme ve kuyu- 10
Bereket Köyü: TD.nr. 147’de mezra olarak Tekke’si (Yusuf Sinan) karşındaki sırttadır. Hara-
Geyikler-Tazkırı-Hun Tazkırı
günümüze kadar gelebilmiştir.3 Bu devrin ların bir kısmının suları kesilmiş, yapıları gösterilmiştir. (BA.TD.nr.147).s.373 II. Murat beleri vardır. 1530 tarihinde 68 hanelik, 12358
önemli olaylarından Cimri Olayı (Şeyh- Aziziye Kazası Aziziye Kazası Aziziye Kazası kalmıştır. Devrinde 1443 yılında Karamanlıların Bolva- akça geliri olan büyük bir köydür. Zaviyesi vardır
din baskınında dağılmış olması gerekir. Bu köy 19
Yörükkaracaviran Köyünün girişindedir.
zade Siyavuş’un isyanı) Kemerkaya Kasa- Nahiyeler: Nahiyeler: Nahiyeler: Selçuklular Devrinde yapılan 3 ha- halkından Minnetler, Çağşırlılar, Hacı Bekirler, 20
Kemerkaya- Özburun Yolunun sağ tarafındadır.
bası yakınlarındaki 1278 yılında Yedi Kapı Nevahi-i Barçınlı kazası - - Kadılar(Kırışevler), Göceciler, Emir Veliler Dişli Çeşmesi günümüze kadar gelmiştir. Keklik Pınarı
mamdan hiçbiri günümüze gelmemiştir.8
mevkisinde olmuştur.4 Bu olay sonunda Aşayir-i saire
Kasabasına gelip, yerleşmişlerdir. Mezarlığı ve derler.
Osmanlılar döneminde yapılan 2 hamam- çeşmesi günümüze kadar gelmiştir. 21
Dişli Kasabasında Paşa Dağı yaylasındadır. Celali
köylerin bir kısmı dağılmıştır.
Han Barçın Kazası: - - dan yalnız Rüstem Paşa Hamamı günü- 11
Bozok Köyü: Erkmen ile Dişli Kasabası İsyanlarında dağıldı. Çeşmesi günümüze kadar
Selçuklu Devletinin yıkılmasından Şeyhlü Kazası maa Çivril - - müze gelebilmiştir. İmaret Hamamı 1973 arasındadır. İlyas Bey Zaviyesi vardır. Mezarlığı gelmiştir.
ve çeşmesi günümüze kadar gelmiştir. Celali 22
Karayokuş Köyü Başyurt Yaylası ile Kemerkaya-
sonra Karamanlı, Germiyan, Eşrefoğulları yılında yıkılmıştır.
Geyikler maa Tazkırı-Danişment - - İsyanlarında dağılmıştır. Bu köy halkından İmamlar, Yapraklı Mahallesi arasındadır. Keçi Kalesi ismi ile
ve Sahipata Beyliği arasında el değiştirdi. Tekkenişinler, Kel Eyüpoğulları, İbatoğulları, anılır.
Şuhut Kazası maa Çölabad - - XVI. asırda Bolvadin’in tahmini nüfusu
Çarşı Camisinin olduğu yerde Eşrefoğlu Köylüoğlu, Dişli Kasabasına iskan oldular. 23
Bolvadin Kutlu Köyü
Çal Kazası Çal Kazası Çal Kazası (merkez) 12
Cora:Kemerkaya Kalesi üzeride olup, hara- 24
Bolvadin-Çay sınırında Hacı Karaların Çiftliğin
Mübariziddinzade Süleyman oğlu Meh- beleri vardır. ile Kara Nuri Gümüş ’ün çiftliğinin arasındadır.
met Bey 1320 yılında bir cami ve külli- Nahiyeleri:Baklan Nahiyeleri:Baklan Nahiyeleri:Baklan II. Kanuni 13
Çağlayık: Çay İlçesi’nde Cumhuriyet Köyü’nün 25
Ahmet Baba Zaviyesinin bulunduğu 20 haneli,
yesini yaptırmıştır.5 Bolvadin’i Sultan I. İshaklı maa Çay - - Beyazıd S.Süleyman olduğu yerde idi. 2138 akçalık büyük bir köydür.
Murat 1362 yılında Osmanlı topraklarına Bolvadin’in bugün 4 kasaba , 12 köyü vardır. Devri ( 1528) 14
Çay ilçesi 26
Saraycık:Dişli Kasabasındadır. Celali İsyanlarında
15
Sultandağı Karapınar Kasabasındadır. dağılmıştır. Mezarlığı ve çeşmeleri günümüze
katmıştır. 1402 Ankara Savaşından sonra Hane sayısı 392 343 16
Karakoyunlu Türkmenleri kurmuştur. XVIII. gelmiştir. Bolvadin Bey’i Küçük Ahmet Paşa’nın
Büyükkarabağ(B) Dişli(B) Kemerkaya(Çoğu)(B) Özburun(B)
kısa süre el değiştirmiş, 1429 tarihinde ke- Tahmini nüfusu 4000 3500 Sonlarında büyük bir yangın sonunda dağıldı. Halkı oğlu Osman Paşa’ya ikda olarak verilmiştir.
Derekarabağ Dipevler(Koraşi) Güney Hamidiye XVI. asırda Bolvadin Merkezine bağlı köy-
Bolvadin’e göçtü ve Erkmen Mahallesini kurdu. Bu köy halkından Paşalar (Nasuhoğulları),
sin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bolvadin’deki Talipoğulları, Feyzioğulları, Ferizoğulları, Solumazoğulları, Karavelioğulları, Kekeçler,
1
Faruk Sümer”Oğuzlar” Karayokuş Kurucaova Kutlu Nusratlı ler: II. Beyazıd Devri Tahrir Defteri esas Kozanlıoğulları, Kovanoğulları, Yahnicioğulları, Köryeğenler, Somuncuoğulları, Bakaklar, Sarı
Ankara.1972.s.430,435,439,445 Ortakarabağ Taşağıl Taşlıdere Yörükkaracaören alınarak hazırlanmıştır. Arzoğulları, Köleoğulları, Kocaoğlanoğlu, Göbeşoğlu, Ahmetoğulları, Şişikoğluları, Vasıloğulları,
2
Muharrem Bayar”a.g.e”s.114,115,116,117,118 Fakıoğulları, Ebişoğulları, Yorgancıoğlu, Tonguroğlu Deli Ahmetoğulları, Molla Kadiroğulları Dişli
3
Muharrem Bayar”Bolvadin’de Selçuklu Devri Bolvadin Mahalleleri:II. Beyazıd ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında Bolvadin’in mahalleleri ve 8
Selçuklular Devrinde: Şazi Mahallesi Hamamı bu köyden göçmüşlerdir. Halkın bir kısmı Afyon Keçi Kasabasına iskan oldular.
Eserleri(5.Selçuklu Sempozyumu)”Antalya.1995 nüfus durumları.7 Hacı Mahmut Camisinin yerinde, Hisar Mahal- Bayat (Erkmen) Köyüne göçmüştür. Roma ve Bi- 27
Başyurt Yaylasındadır.
4
Muharrem Bayar”a.g.e” Ankara.1996. s.133 lesi Hamamı Hacı Kadir Doğruyol’un dükkanın zans Dönemlerinde önemli bir merkezdir. Camisinin 28
Büyükkarabağ Kalesinin civarındadır.
5
Caminin kitabesi,Çarşı Camisinin giriş kapısının olduğu yerde, Kestemet Mahallesi Hamamı minaresi,çeşmeleri ve mezarlığı günümüze kadar 29
Ağılönü-Dipevler arasındadır. Mezarlığı ve
sağ tarafındadır. 7
Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri. (937/1530) nr.438.s.194 Kırklar Camisi karşısında idi. gelmiştir. çeşmesi günümüze gelmiştir.

44 45
Toplumsal sınıflar arasında yaklaşmayı şekkülü ve işleyişi hususunda tanzim ettiği lan sosyal kurumlar günümüze vakıfların Bu sayıya Bolvadin merkez, bağlı nahiye Umdatü’l Emâsil –i ve’l-akran makbülü’s- ve vakfı habs edüb. Şöyle şart ve tayin ey-
temin eden en önemli faktör, yardımlaşma hüküm ve kaideleri ve bunların kadı tara- yardımıyla gelmişlerdir ve köyleri dahildir. sûdur –u ve’l-erkân sahibü’l-hayr ve’l- ledim ki:
ile mümkündür. fından tescilini ihtiva eden hukuki bir ve- Şehirlerin fiziki yapılanmasında ve ge- 7.3. Bolvadin’deki Vakıfların Çeşitleri: ihsan Saadetlü El-Hac Hüseyin Paşa ibn-i Akar-ı mezküre yed-i mütevelli ve icar-ı
İslam ve Osmanlı hukukunda vakıf sikadır.5 Vakfiyeler 12 kısımdan meydana lişmesinde esas rolü oynadıkları gibi sosyal Hasan Efendi’nin zikri âti hususu meyme- misilleriyle ahare icar olunup hasıl olan
7.3.1. Cami ve Mescid Vakıfları: Va-
işlemini ifade için, hukuki eserlerde üç gelir. ve kültürel hayat ile ilgili hizmetler de va- net mahsusların mahallide keteb ve terkim icariyatından kasaba-ı mezburede bundan
kıfların kurulmasında ve yayılmasında
lafzın kullanıldığını görüyoruz. Vakıf, habs, 1.Tasdik ibaresi: Bir veya daha çok kıflar yürütmüştür. Şehirlerde ticari faali- bir semt veya mahalleye ismini veren ve için bi’l-iltimas canib-i şer’i enverden me- akdem müceddeden bina vakf eylediğim
sadakadır. kadının (kadı, hakim, kadıasker), hatta yetlerin yürütüldüğü hanlar, bedestenler muayyen bir bölgedeki yerleşmenin odak zun bi’l-muhakeme irsal olunan es-Seyyid medrese derununda kâin sekiz bab odada
Vakıf kelimesinin fiili olarak anla- sultanın tasdik yazıları, mühürleri ve im- ve çok sayıda dükkanlar vakıflara ait olup noktası ve cazibe merkezi oluşturan cami- Mahmut Efendi mahmiye-i İstanbul’da sâkin olan talebe-i ûlum içün her odaya
mı, hapsetmek ve ala koymak demektir. zalarıdır. ekonomik ve ticari hayatı asırlarca canlı ler önemli rol oynamıştır. Sosyal münase- Süleymaniye Cami-i Şerifi kurbinde Hoca ayda bir kuruş verile ve her bir ehli ilim
Araplar, “vakaftü’d-dabbe” (durdurma 2. Davet: Allah’a hamd ve peygambe- tutmuştur. betlerin düzenlenmesi ve idari-mali işlerin Hamza Mahallesinde vaki ‘ muma’ileyh kimesne dersiâm olub medrese-i mezküre
derler). Hukukî mana, bir şeyin intifâ hak- re salat duygularını ifade ettikten sonra 7.1 Vakıfların yönetilişine göre çeşitle- yürütülmesinde mahalle cemaat için hazretlerinin sakin oldukları saadethan- kütüphanesine mukaddema vaaz ve vakf
kının (veya mülkiyetinin) kamu yararına ,dünyanın tasvirini yapıldığı, kendi hayat ri: toplanma mahalli olan camilerin tamir ve lerine varup zeyl-i kitabda muharrerü’l- eylediğim on kıta Mushaf-ı Şerif ve bir cilt
(Allah’ın kullarına) tahsis edilerek, de- anlayışının açıklandığı, kurduğu vakfın korunması, dini vazifelerin ve merasimle- esâmi –i müslimin huzurlarında akd-i Halebi ve bir cilt Tarikat-ı Muhammediye
a. Mazbut Vakıflar: Evkaf Nezareti ta-
vamlı olarak başkalarını temellükü engel- gerekçelerinin belirtildiği giriş bölümüdür. rin ücretlerinin ödenmesi gibi harcamalar, meclis-i şer’i nebevi etdikde muma’ileyh ve bir cilt Delâil-i Hayrat ve bir cilt Van-
rafından yönetilen vakıflardır. Bolvadin’de
lemek, durdurmaktır. Hukuki bir akittir. cami vakfının kurucusunu bıraktığı gelir El-Hac Hüseyin Paşa Hazretlerinin kulu ve bir cilt Muhammediye vesair ulumu
3.Vakfın tanımı: Davet bölümünden, cami ve mescid vakıfları bu türdendir.6
Bu akitle kişi Allah’a yakın olmak gayesi kaynaklarından karşılanırdı. meclis-i makuddi mezkürde vakf-ı ati’z- nafıadan medrese-i mezbure kurbünda
vakıf metnine geçilir. b. Mülhak Vakıflar: Özel mütevelli ta-
ile vakfı kurmuştur. Vakıf muamelatında zikre li- ecl-i tescil mütevelli nasb ve tayin vaki ‘ Sinan Paşa Cami-i Şerifi’nde Cuma
4. Mütevelinin tanımı: Vakıf idarecisi- rafından Vakıf Nezareti gözetiminde yöne- Cami ve mescit vakıflarının gelirleri ge-
zamanla hukuki anlamı yaygınlaşmıştır. Bir buyurdukları umdatü’l-meclis Hüseyin Bey günlerinde bâde salati’l- Cumada nasa
nin tayini ve tescili tilen vakıflardır. Bolvadin’deki misafirhane nellikle imam, müezzin, hatip, kayyım, fer-
malı alım satımdan alı koyup menfaatini raş gibi görevlilerin maaşları, cami ve müş- ibn-i İbrahim mazharında ıkrar-ı sahih-i vaaz-ı nasihat edüb icraat-ı mezküreden
5. Mevkufun Tanımı: Vakf edilen şeye (oda) vakıfların çoğu bu türdendir.
fakirlere tayin etmektir.1 Mütercim Asım temilatının tamiri, bakımı, aydınlatılması şer’i ve itiraf-ı sarih-i mer ‘i edüb vakf-ı darseâmlık hizmeti mukabelesinde yevmi
mevkuf denir. Vakfedilen menkul veya c. Avarız Vakıfları: Mahalle ve köy âtü’l-beyanın suduruna değin yedimde mül-
ise buna “alâ vechit-te’bid” (devamlı ola- gibi masraflar vakıf gelirlerinden karşılanır. yirmi akça ve meşihat hizmeti mukabele-
gayr-i menkullerin tanımı yapılır. Malların halkından fakir olanların avarız vergisi ile küm ve hakkım olub. Vilayet-i Anadolu’da
rak) ifadesini eklemiştir.2 sinde yevmi beş akça vazifeye mutasarrıf
sayıları ve hukuki durumları yazılır. diğer ihtiyaçlarına sarf edilmek üzere ku- Osmanlılar Döneminde Bolvadin’de-
İslam fıkhına göre vakıf, faydası insan- Bolvadin Kasabası’nda vaki ‘bir tarafdan ola ve zikr olunan sekiz bab odaya be her
6. Vakfın şartları: Vakfın işletilmesi, rulan vakıflardır. Dişli Kasabasındaki İlyas ki vakıflarla ilgili ilk tespit Fatih Sultan
lara ait olmak üzere bir malı Allah’ın mül- Mustafa nam kimesne mülkü, ve bir taraf- mah birer vukye şem-i rugan verile ve şeyh-i
personele ödenecek ücretler, vakfın gelir- Bey, Ahmet Paşa vakıfları bu türdendir. Mehmet’in H.871/M.1466 yılında Kar-
kü hükmünde temlik ve temellükten ala dan zikr-i câi bina eylediğim medrese ve muma’ileyhe dahi be her mah ikişer vukye
lerinin dağılımı yazılır. man Beyliğini ortadan kaldırdıktan sonra
d. Müstesna Vakıflar: Velilerin vakıfla- bir tarafdan tarik-i âmm ve bir tarafdan şem-i rugan verile ve kasaba-i mezburede
koymak anlamdadır. Vakıf tesisi edildikten H.881/M.1476 yılında yapılmıştır. Daha
7. Vakıftan Rücû: Vakfı kuran kişi kadı- rı. Özel mütevellilerce yürütür. Bolvadinli tarik-i has ile mahdud fevkani ve tahta- mücedden bina olunan çeşmeler ve zikr olu-
sonra cumhur-u fukuha tarafından kabul sonra Sultan II. Beyazıt, Kanuni Sultan
nın huzurunda vakıftan vazgeçtiğini gerek- Hacı Mehmet Ağa vakıfları bu türdendir. ni kırk sekiz bab odayı müştemil toprak
olunan re’ye göre o malda vakıfı mülkiyeti Süleyman ve Sultan III. Murat zamanında nan han ve yağhane ve dekakin ve medrese
zâil olur. Ve bundan sonra vakıf mal ama- çeleri ile beyan ettiği bölümdür. 7.2. Osmanlı Dönemine ait Bolvadin pûşûdeli bir kıta hanımı ve yine kasaba-i ve furun ve kahvehane ve değirmen imaret
Bolvadin vakıflarının tespiti yapılmıştır.
cına ve vakf edenin şartlarına göre ifade 8. Hukukçuların görüşleri:İslam vakıfları ile ilgili bazı kaynaklar: mezkürede vaki ‘bir tarafdan hanı mezkür ve meremmete muhtaç olduklarında izdi-
olunur. hukukçuları içinde vakfın ruhuna en uy- 1. Kuyudu Kadime Arşivindeki (TK.
4. KAPTAN-I DERYA ve bir tarafdan Temürcü Osman dükkanı yadı icratdan imaret ve meremmet oluna
gun görüşü seçen hakimin hükmüdür. KKA) 575 numaralı Vakıf Tahrir Defteri,
BOLVADİNLİ ELHAC ve bir tarafdan Pazar yerine giden tarik-i ve bade’t-tamir icradan fazla kalırsa mü-
Orta Asya’da konar-göçer yaşayan
Bolvadin’e ait vakıfların vakfiyenamelerin- HÜSEYİN PAŞA’NIN âmm ile mahdud kırk vukye olmak üzere
Türk Aşiretlerinin bir kısmı kent ve balık 2. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BA. tevellide hıfz olunub rehin-i kavi ve kefil-i
de İmam-i Âzam Ebu Hanife, İmam-i Mu- VAKIFLARI iki kebir kazgan ve bir tahin kazganı ve
adı verilen şehirler kurarak yerleşik düzene EV:HMN) 4172 numaralı defterler meli ile alel-vechile helal imal ve istinbah
geçtiler. Vakfa benzer kurumlar kurdular. hammed ve İmam-i Yusuf ’un görüşlerinin furun malumü’l- hudud yağ küpleri ve olundukdan hasıl olan nemasıyla münasıb
3. Başbakanlık Osmanlı Arşivi(BA.
Anadolu’ya göçtüklerinde, kurumları be- esas alındığını görüyoruz. “587 Numaralı Defterin 188 sahife alat-ı lazimeyi muhtevi beş göz yağhanemi akar-ı iştera olunub vakf-ı mezburuma zam
EV)13609, numaralı defterler
raberinde getirdiler. Yerleştikleri şehirlere 9. Hakimin hükmü:Hakimin kararının ve 239 sırasında Kaptan-ı Derya El-hac ve kasaba-i mezburede vaki‘ bir tarafdan ve ilhak oluna ve tevliyat-ı vakfı mezbur
4. Başbakanlık Osmanlı Arşivi(BA. zikr olunan yağ hane ve iki tarafdan tarik-i
vakıfları kurup, yaşattılar. Seyyit Harun olduğu bölümdür. Hüseyin Paşa bin Hasan Efendi8 vakfına yevmi on akça vazifeyle sulbi oğlu,işbu
MAD) 230 numaralı defter. âmm ve tarik-i has ile mahdud iki göz bir
Veli’nin Makalat’ı Anadolu’ya göç eden 10. Beddua:Vakfı bozacaklara yapılan ait 28 Şevval 1151 /1739 tarihli vakfiyenin hazır-ı bi’l-meclis Derviş Mustafa Ağa’ya
Türk Aşiretlerinin kurduğu vakıfları anla- 5. Vakıflar Genel Md. Eski Kayıtlar bab ekmekçi furunu ve yine kasaba-i mez- hayatta oldukça meşrut ola ve oğlum mez-
bedduadır. çevirisidir.”
tan ilk vesikadır.3 Arşivi (VGMA), 590, 164, 2316, 140 nolu buride vaki ‘bir tarafdan Acem Hanı ve burun vefatından sonra tevliyat-ı mezküre
11.Tarih:Vakfın metnin bitiminde yazı İşbu kitab-ı sıhhat nisabın tahrir ve imla-
defterler bir tarafdan İsa Ağa Hanı ve bir tarafdan vazife-i mersumiyesiyle evlad-ı evladı evla-
Vakıfla ilgili Osmanlı uygulamasında ile Arapça tarih yazılır. sına bâis ve bâdi oldur ki:
6. Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Def- tarik-i âmm ve tarik-i has ile mahdud yirmi dımın zükur ve nisamın erşed ve ulularına
sıkça kullanılan evkaf tabiri vakfın çoğulu- 12.Şuhudü’l-Hal: Vakfın düzenlenme- Derğâh-ı Âli Kapucu Başlarından
teri (H.937/M.1530) 438 numaralı defter dört kepenk dekakin ve bir bab fevkani kah- meşrut ola .İyâzen billâhi Teala bâde’l-
dur.4 sinde hazır bulunanların isimleri yazılır. 8
Kaptan-ı Derya Hüseyin Paşa, Bolvadinli
7. Karahisar-ı Sahip Şer’iye Sicilleri vehanemi ve Çay kasabasında vaki’ Çay inkiraz ütekâmın zükur ve inasının reayet-i
Vakıf ve vakfetmek kelimeleri sadece Derğâh-ı Âli Kapucu Başlarından İbrahim Beyi’in
Türk tarihinde özellikle Selçuklular, torunlarından Hasan Bey’in oğludur. Görevinden nehrinde ile dair Süleyman Değirmeninden
8. Bolvadin Şer’iye Sicilleri7 müteazzir olur ise mutlak vücuh-ı hayrata
hukuki anlamda kullanılmıştır. Beylikler ve Osmanlılar zamanında vakıf- emekli olunca, Bolvadin merkezindeki Ziraat olmak üzere otuz günde üç gün hissesi olan meşrut ola deyu tayin ve şürut ve tebiyyin-i
Bu kaynaklara göre XV, XVI, XVII. Bankası ve tarihi çınarın bulunduğu büyük adaya
Vakfiye veya vakfiyename vakfın te- lar önemli hizmetler görmüşlerdir. Cami, değirmenimi camii tevabih ve levahikleriyle
48 odalı han, 24 kepenkli dükkandan oluşan kuyut edüb akarat-ı mezküreyi farigan
mescid, mektep, medrese, tekke, zaviye, Ve XVIII. asırda Bolvadin Kazasında da sukk-u sultanı (çarşı), Lala Sinan Paşa (İmaret)
1
El-Vani, Muhammed bin Mustafa,” Lügat-i ve keffâ-i hukuk ve mürafıklarıyla bundan anni’ş-şevağil mütevelli mezbure teslim, ol
Vankulu” Üsküdar.1216 .s.148 han, hamam, çeşme ve benzeri binaların 120’den fazla vakfın olduğunu görüyoruz. Camisi yanında Musa Efendi Medresesi, 1 tahin
fırın, 1 yağhane, 2 ekmekçi fırını, 1 kahvehane, akdem hasbeten lillâhi’l-âzim ve taleben dahi vakfiyet üzere kabz ve tesellüm vesaire
2
Mütercim Asım, es-Seyyid Ahmed “Kamus-u yapılması, korunması vakıflar tarafından 6
Günümüzde bu görevi Vakıflar Genel ve Çay kasabasında 1 su değirmeninden oluşan li-merzâti’r-rabbi’r-rahim vakf-ı sahih-i
Okyanıs”. İstanbul.1305. s.762 mütevellilerin evkafda tasarrufları tasarruf
gerçekleştirilmiştir. Yüzlerce yıl önce kuru- Müdürlüğü yürütüyor. büyük vakıflarını H.1151/M.1739 tarihinde
3
Manisa Halk Kütüphanesi.nr.1390 mü’ebbet ve habs-i sarih-i muhallat ile vakfı
4
BOA, Buyruldu Defteri Nr.6 .s.8 5
Şemseddin Sami”Kamus-i Türkî”İstanbul.1317
7
Özel arşivimdedir. kurmuştur. etmişdi” diye yazılıdır.

46 47
5.BOLVADİN MERKEZİNDEKİ VE BAĞLI YERLERDEKİ VAKIFLAR
31 Baba Yusuf vakfı H.1267/M.1851 Mezrada EV.d.14527/7 Zaviye
5.1-BOLVADİN MERKEZİNDEKİ VAKIFLAR 1299/1883 EV.d-25443/4
S.NO VAKIFLARIN İSİMLERİ TARİHLERİ YERLERİ KAYNAKLARI AÇIKLAMALAR 32 Boyacı oğlu vakfı Alaca Mahallesi Aı.Ş.S. Han
1 Sultan Alaaddin vakfı H.677/M.1278 Üçhöyük EV.d-13902/4 Kurşunlu Han 33 Kudumcuzade vakfı Kestemet Mah. Vakıf kaydı Zaviye
2 Sultan Murat-ı Sani vakfı Üçhöyük III.Selim-Berat Ahi Mehmet Zaviye 34 Helvacı Vakfı Çarşıda İlamı var Mektep
3 Fatih Sultan Mehmet vakfı Üçhöyük III.Selim-Berat Ahi Mehmet Zaviye
5.2-VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARŞİVİNDEKİ BOLVADİN’E AİT VAKIFLARIN LİSTESİDİR
4 Lala Sinan Paşa vakfı H.1256/M.1840 İmaret Mah. EV.d-11426/20 Lala Sinan Paşa Camisi
H.1266/M.1850 EV.d-13902/5 (İmaret Camisi) S.NO VAKFIN ADI TARİHİ YERİ ARŞİV YERİ AÇIKLAMALAR
5 Ahmet Paşa vakfı H.1267/M.1851 Oyüm Ağaç EV.d-14527/6 Zaviye 1 Müderris –i Kiramdan Ali Efendi bin Os- H.1332 Merkez Defter No:605/0 Kadiriye Camisi
man Efendi M.1914 Sayfa No:0249
6 Dede Çelebi bin Kadı Vecheddin Vakfı H.1266/M.1850 Çay ‘da Asiyap EV.d-13902/5 Alaca Camisi (2960/2) Sıra No:0335
H.1267/M.1851 Alaca Mahallesi EV.d-14527/6-7
H.1294/M.1878 EV.d-23435/3 2 Halil İbrahim bin H.1317 Merkez Defter No:599/0
Abdullah Efendi M.1900 Sayfa No:0080
7 Rüstem Paşa (Kubbeli Cami) Çarşı Camisi vakfı 1294/1878 Hisar Mahallesi Ev.d-23435/4 Hitabiyat Sıra No:0042
8 Seyit Hasan Basri vakfı H.1267/M.1851 Erkmen Mah. EV.d-14527/7 Zaviye 3 Mehmet Ağa bin Osman Ağa H.1326 Çay-Kılıçyaka Defter No:603/0
9 Kaptan-ı Derya Hüseyin Paşa 28 Şevval 1151 Hisar Mah Defter No:484/0 Han-Medrese-furun-dükkan-yağ M.1908 (Geyzen) Sayfa No:0014
Sayfa No:0371 hane Sıra No:0017
Sıra No:0034 4 Musa Efendizade H.1332 Defter No:607/9
10 Şeyh Seyyid Abdülkadir Geylani Sani Zaviyesi H.1153/M.1741 Ağıönü semti Defter No:487/0 Ağılönü Semtinde Abdülkadir bin Musa M.191914 Sayfa No:0199
vakfı (000412) Sayfa No:0328 Şıhlar Mahallesi (000391) Sıra No:0300
Sıra No:1405 5 İsa Dede Tekkesi H.1322 Defter No:2157/0
11 Allame Sultan Carullah vakfı H.1267/M.1851 Erkmen Mahallesi EV.d-14527/7 Zaviye (000465) M.1905 Sayfa No:0041
1299/1883 EV.d-25443/4 Sıra No:0032
12 Ahi Mehmet Dede vakfı H.1256/M.1840 Hisar Mahallesi Ev.d-11426 Zaviye 6 Kuyucuzade El Hac H. Defter No:190/0 Kapucuzade
H.1267/M.1851 EV.d-14527/6 İbrahim Mescidi M. Sayfa No:0258 Yenice Mescidi
Sıra No:212
11 İsa Dede vakfı Han
7 Ac em Sultan Zaviyesi H.1114 Defter No: 7340 Zaviyenin vakıf hanı var
13 Cemaleddin vakfı H.1256/M.1840 İhsaniye Mah. EV.d-11426 İhsaniye Camisi
(Şeyh Hasan) M.173 Sayfa No0064:
H.1267/M.1851 EV.d-14527/6
Sıra No:0041
14 Şeyh Ali Efendi vakfı 1299/1883 İhsaniye Mah. EV.d-25443/4 Zaviye
8 Topuzoğlu Musa Bey vakfı Mehmet Efendi H.1330 Çay-Geneli Defter No:606/0 Musa Bey camisi
15 Şeyh Yunus vakfı H.1256/M.1840 Mezra EV.d-11426 Zaviye bin Süleyman M.1912 (Çayıryazı) Sayfa No:0217
H.1267/M.1851 EV.d-14527/6 Sıra No:0272
1290/1874 EV.d-21530/6
9 Çiftlikzade Abdülkadir bin İbrahim Ağa H.1328 Ortakarabağ Defter No: 601/0 Ortakarabağ camisi
16 Kestemet Mescidi vakfı H.1256/M.1840 Kestemet Mah EV.d.11426/20 İmamet M.1910 Köyü Sayfa No:0117
H.1267/M.1851 EV.d-14527/7 Sıra No:0143
17 Tahtalı Camii vakfı H.1267/M.1851 Kırklar Mahallesi EV.d-14527/7 İmamet 10 Dişli Köy Camisi H. Dişli Kasabası Defter No:187/0 Cami vakfı
M. Sayfa No:0346
18 Hisar Mescidi vakfı H.1256/M.1840 Hisar Mahallasi EV.d-11426/21 İmamet
Sıra No:2722
19 Şazi Mescidi vakfı H.1256/M.1851 Şazi Mahallesi EV.d-14527 Vakıf muhasebe
11 Musa Efendi Medresesi H. Defter No:191/0
1288/1872 EV.d-22312/30
M. Sayfa No:0002
20 Hacı Halife Mescidi vakfı 1290/1874 Alaca Mahallesi EV.d-22312/77 Vakıf muhasebe Sıra No:0004
Hacı Halife Camisi vakfı 1291/1875 EV.d-22312/86
12 Caberli Köyü camisi H. Defter No:193/0 Konya-Yunak-Cebrali Köyü
1288/1872 EV.d-22312/134
M. Sayfa No:0082
1289/1873 EV.d-22312/136 -137
Sıra No:0360
21 Yörükzade Ahmet Efendi Alaca Mahallesi Kütüphane
13 Mescid Mahallesi vakfı H. Defter No:192/0 Akçeşme Mahallesi Camisi
22 Cılkzade Hacı Süleyman Ağa Bekir Ağa Mah. Misafirhane M. Sayfa No:0104
23 Cılkzade Hacı Mehmet bin Osman Ağa vakfı H.1288/1872 Bekir Ağa Mah. Defter No:2157/0 Misafirhane Sıra No:0459
Sayfa No:0105 19 Şaban 1288 tarihli vakfiyesi var 14 Ali Durmuş Efendi bin Himmet Vakfı(3120) H.1320 Defter No:596/0
Sıra No:0082 M.1903 Sayfa No:0090
24 Yakupzade Ali Ağa bin Yakup H.1313/1896 Hisar Mahallesinde Defter No:2157/0 Misafirhane Sıra No:0075
Sayfa No:0043 15 El Hac Ahmet Ağa bin Ali Kurtoğlu(2039) H. Defter No:Kutu:11/3
Sıra No:0035 M. Sayfa No:Kutu:0114
25 Hacı Muratzade Mehmet Ağa 1322/1904 Şazi Mahallesi Vakfiye-Hb1322 tarihli Misafirhane Sıra No:
vakfiye var 16 Çarşı Camii vakfı R.1341 Defter No:Kutu:11/3
26 Ayşe Hatun binti Tahir vakfı 1283/1866 Ağılönü Vakfiye Su vakfi M.1925 Sayfa No:Kutu:0114
Sıra No:
27 Melekzade Ahmet Efendi 1319/1901 Şazi Mahallesi Bolvadın Ş.S.1319 ta- Medrese
rihli Vakfiyesi vardır 17 Cılkzade Hacı Mehmet bin Osman Ağa H.1288 Defter No:2157/0 Misafirhane
vakfı M.1872 Sayfa No:0105
28 Kuyucuzade El Hac Yenice Mahallesinde Defter No:190/0 Yenice Mescidi Sıra No:0082
İbrahim Mescidi Sayfa No:0258
Sıra No:212 18 Kubasoğlu İsmail Ağa bin İsmail H.1300 Defter No:586/0
M.1883 Sayfa No:0012
29 Müderris-i Kiramdan El Hac Ali Efendi bin Os- H.1325/1907 Hisar Mahallesinde Defter No:599/0 Kadriye Camisi ve Sıra No:0018
man Efendi Sayfa No:0102 Medresesi
(2960/1)Halil Ağazade Sıra No:0063 19 Çiftlikzade Abdülkadir bin İbrahim(000381) H.1321 Ortakarabağ Köyü Defter No:602/0 Mescid
M.1904 Sayfa No:0041
30 Hacı Hızır vakfı H.1256/M.1840 Y.Ş.Paşa Mah. EV.d-11426/21 Y.Ş.Paşa Camisi Sıra No:0066
H.1267/M.1851 EV.d-14527/7

48 49
20 Abdioğullarından Mehmet Emin bin Süley- H.1334 Defter No:2157/0 5.3-BOLVADİN MERKEZE BAĞLI KASABA VE KÖYLERDEKİ VAKIFLAR
man bin Abdullah Rufekası M.1916 Sayfa No:0035
S.NO İSİMLERİ TARİHLERİ YERLERİ KAYNAKLARI AÇIKLAMALAR
Sıra No:0026
1 Çiçekli Hacı Osman Ağa Camisi B.Karabağ Defter No:418/0 Cami
21 Cabirzade Mehmet Tahir Efendi bin Ahmet H.1335 Defter No:2157/0
Sayfa No:0
M.1917 Sayfa No:0036
Sıra No:0119
Sıra No:0027
2 İlyas Bey vakfı H.1256/M.1840 Dişli EV.d-111426/21 Zaviye
22 Karabağ Köyünde yenide minber konulan H. Defter No:192/0
H.1267/M.1851 EV.d-14527/7
cami M. Sayfa No:0048
Sıra No:0204 3 Ahmet Paşa vakfı H.1267/M.1851 Dişli-Oylumağaç EV.o-14527/7 Zaviye
23 Es-Seyyid Ömer Efendi H. Defter No:150/0 Büyükhacılar Köyü Camisi 4 Ahi Selçuk Bey vakfı H.1267/M.1851 Dişli EV.d-14527/7 Zaviye
M. Sayfa No:072 1295/1879 EV.d-22312/38
Sıra No:9566 1290/1874 EV.d-22312/52
24 Şeyh Seyyid Abdülkadir Geylani Sani Za- H.1153 Defter No:487/0 Ağılönü semtinde 1288/1872 EV.d-22312/64
viyesi vakfı M.1741 Sayfa No:0328 Cami-i Şerif vakfı 1294/1878 Dişli EV.d-23435/3 Hitabiyet
(000412) Sıra No:1405
5 Çoğu Camisi H.1254/M.1837 Kemerkaya EV.d-29637/4 Cami
25 Köleoğullarından El-Hac İbrahim Ağa bin H.1299 Defter No:590/0
Ebubekir M.1882 Sayfa No:0257 6 Özburun Camisi vakfı 1294/1878 Özburun EV.d-23435/4 Hitabiyet
Sıra No:0424 7 Dipevler Cami
26 Takaroğlu Mehmet Ağa bin Mustafa H.1321 Defter No:595/0 8 Çiflikzade Abdülkadir bin Ahmet Ağa 1328/1910 O.Karabağ Defter No:601/0 Mescid
M.1904 Sayfa No:0046 mescidi vakfı Sayfa No:0117
Sıra No:0043 Sıra No:0143
27 Çakaloğullarından H.1320 Çay-Karamık Köyü Defter No:603/0 9 Süleyman bin Davut camisi 1254/1838 Y,Karacaviran Defter No:189/0 Cami
Osman Ağa bin İbrahim M.1903 Sayfa No:0228 Sayfa No:0342
Sıra No:0375 Sıra No:2740
28 Müderris-i Kiramdan El Hac Ali Efendi bin H.1325 Emrullah Mahallesinde Defter No:599/0 Kadriye camisi ve medresesi 10 Tabanlızade El-Hac Ali Ağa bin Halil Ağa 1291-1874 Kurucaova Defter No:189/0 Mescid-Oda
Osman Efendi M.1907 Sayfa No:0102 Sayfa No:0348
(2960/1)Halil Ağazade Sıra No:0063 Sıra No:2777
29 Selçuk Bey Çiftliği H.1149 Defter No:487/0 11
M.1737 Sayfa No:0376
Sıra No:1467 12

30 Ayşe binti Emin ve kızları H.1315 Defter No:609/0 13


M.1898 Sayfa No:0277 14
Sıra No:0328
5.4-BOLVADİN KAZASINA BAĞLI BARÇINLI (BAYAT) NAHİYESİ VAKIFLARI
31 Yakupzade Ali Ağa bin Yakup H.1313 Hisar Mahallesi Defter No:2157/0 Misafirhane
M.1896 Sayfa No:0043 S.NO İSİMLERİ TARİHLERİ YERLERİ KAYNAKLARI AÇIKLAMALAR
Sıra No:0035
1 Seyyit Hasan Basri vakfı H.1256/M.1840 İnlüce EV.d-11426/21 Zaviye
32 Muratlı Mahallesi yeni cami H. Yörükkaracaviran köyü Defter No:188/0 Cami H.1266/M.1850 EV.d-13833/6
M. Sayfa No:0300 H.1266/M.1850 Seydiler EV.d-13902/6
Sıra No:2576 H.1267/M.1851 EV.d-14527/6
33 Özburun Camisi H.1260 Özburun Kasabası Defter No:189/0 Cami 1294/1878 EV.d-23435/4
M.1844 Sayfa No:0018 2 Sarı Lala vakfı H.1256/M.1840 Barçınlı EV.d-11426/21 Zaviye
Sıra No:0121-0122 H.1266/M.1850 EV.d-13833/6
34 Hüseyin Ağa Ser Bevvabin-i Dergah-ı Ali H.1155 Defter No:484/0 1291/1875 Alikan-Arslanlı EV.d-22312/20
M.1747 Sayfa No:0371 3 Veysel vakfı H.1266/M.1850 Veysel EV.d-13833/6 Zaviye
Sıra No:0034 H.1267/M.1851 EV.d-14527/6
35 Alemdaroğullarından H.1299 Defter No:589/0 4 Ahi Yusuf vakfı H.1266/M.1850 Ahiler EV.d-13833/6 Zaviye
Ömer Ağa bin Musa M.1882 Sayfa No:0178 1290/1874 Bayat EV.d-21530/9
Sıra No:0301
5 Haydar Çelebi vakfı H.1267/M.1851 Gökçeöz EV.d-14527/6 Zaviye
36 Kubbeli Cami-i Şerif H. Defter No:408/0 Çarşı Camisi 1299/1883 EV.d-25443/5
M. Sayfa No:0
6 Ebu Müslüm vakfı H.1267/M.1851 Mezra EV.d-14527/6 Zaviye
Sıra No:1238
1299/1883 EV.d-25443/5
37 Süleyman bin Davut Camisi H.1254 Yörükkaracaviran köyü Defter No:189/0 Cami
7 Göktaş vakfı H.1267/M.1851 Barçınlı EV.d-14527/6 Zaviye
M.1838 Sayfa No:0342
Sıra No:2740 8 Beyce Sultan vakfı H.1267/M,1851 Ali Beyce EV.d-14527/6 Zaviye
38 Mahmut Efendi bin Abdülkadir Ağa Camisi H.1324 Defter No:595/0 Hacı Mahmut Camisi 9 Ebu Müslüm vakfı 1294/1878 Barçınlı EV.d-23435/3 Zaviye
M.1906 Sayfa No:0126 10 Gömü Camisi 1294/1878 Gömü Ev.d-23435/4 İmamet
Sıra No:0116
39 Çiçekli Hacı Osman Ağa Camisi H. Büyükkarabağ Defter No:418/0 Cami
M. Kasabası Sayfa No:0 5.5-BOLVADİN KAZASINA BAĞLI HAN BARÇINLI(HAN) NAHİYESİ VAKIFLARI
Sıra No:0119
S.NO İSİMLERİ TARİHLERİ YERLERİ KAYNAKLAR AÇIKLAMALAR
40 Hacı Halife Camisi H. Alaca Mahallesi Defter No:190/0 Alaca Camisi
M. Sayfa No:0170
1 Cami vakfı 12294/1878 Kabakulak köyü EV.d-23435 İmamet
Sıra No:1415
41 Tabanlızade El-Hac Ali Ağa bin Halil Ağa H.1291 Kurucaova köyü Defter No:189/0 Cami ve oda 2 Hüsrev Paşa Külliye vakfı H.1040/1631 Han Kazası 1040 tarihi vakfiye var Külliye
M.1874 Sayfa No:0348
Sıra No:2777 3

50 51
Nevahi-i Barçınlı kazasının idari merkezi 5.8-BOLVADİN KAZASINA BAĞLI ÇAY NAHİYESİ VAKIFLARI
olan ÇOĞU KAZASI’NIN 1255/1839 tarihli
S.NO İSİMLERİ TARİHİ YERLERİ KAYNAKLAR AÇIKLAMALAR
Haşhaş üretim alanları ve tahmini hasılat tespit
cetvelidir. 1 Sinan Baba H.1256/M.1840 Çay EV.d-11426/21 Zaviye
Baba Yusuf vakfı H.1267/M,1851 EV.d-14527/7
Karahisara-ı Sahip Sancağı kazalarından 2 Sultan Alaaddin vakfı H.1266/M.1850 Çay EV.d.13833/6 Medrese
Nevahi-i Barçınlı kazasının merkezi olan Çoğu H.1266/M.1850 EV.d-13902/4
(Kemerkaya) Kazası ve köylerinden El-Hac H.1287/M.1866 EV.d-19387/97
Mehmet Nuri Efendi tarafından düzenlenen 3 Cami vakfı H.1266/M.1850 Eber EV.d-13902/4 Zaviye
H.1255/M.1839 tarihli Haşhaş mahsulat tespit 4 Obrucak vakfı 1294/1878 Çay EV.d-23435/3 Zaviye
cetvelidir.(BOA.H.H.no:17591) 5
Cırgın Köyü, Musluca nahiyesi olmuş, daha
sonra 1870 yılında, Aziziye ismi ile kaza olunca Bolvadin Kazasına bağlı Şuhut 5.9-BOLVADİN KAZASINA BAĞLI İSHAKLI(SULTANDAĞ)NAHİYESİ VAKIFLARI
Nahiyesinin
nahiye merkezi buraya taşınmış, Nevahi-i Barçın- Efe Sultan köyündeki Hamza
Paşa zaviyesinin İSİMLERİ TARİHLERİ YERLERİ KAYNAKLAR AÇIKLAMALAR
1288/1882 tarihli vakıf muh
lı nahiyesi kaldırılmıştır. asebe kaydıdır.
1 Ahi Sultan vakfı H.1266/M.1850 Deresinek EV.d-13902/4 Zaviye
1290/1874 EV.d-22312/53
5.6-BOLVADİN KAZASINA BAĞLI NEVAHİ BARÇINLI(KEMERKAYA) NAHİYESİ VAKIFLARI(AZİZİYE)
2 Himmet Dede vakfı H.1266/M.1850 Yakasinek EV.d-13902/4 Zaviye
S.NO İSİMLERİ TARİHLERİ YERLERİ KAYNAKLAR AÇIKLAMALAR 3 Cami vakfı H.1266/M.1850 Yakasinek EV.d-13902/4 İmamet
1 Şeyh Hasan vakfı H.1256/M.1840 Bayamlı EV.d-11426/20 Zaviye 4
1289/1873 Bademli-Aziziye EV.d-22312/96-102-124
1290/1874 EV.d-23435/4 5.10-BOLVADİN KAZASINA BAĞLI ŞUHUT NAHİYESİ VAKIFLARI(DANİŞMEND-İ KEBİR)
1294/1878 Şeyhlü köyü
S.NO İSİMLERİ TARİHLERİ YERLERİ KAYNAKLAR AÇIKLAMALAR
2 Bademli Camisi vakfı 1294/1878 Bademli EV.d-23435/3 İmamet
1 Kubbeli Mescid vakfı H.1266/M.1850 Şuhut EV.d-13833/6 İmamet
3 Beyce Sultan vakfı H.1256/M.1840 Ali Beyce EV.d/11426/20 Zaviye (İskender Bey) H.1267/M.1851 EV.d-14527/6
1299/1883 EV.d-25443/5 H.1287/M.1866 EV.d-19387/7
4 Göktaş Sultan vakfı H.1256/M.1840 Nevah-i Barçın EV.d-11426/21 Zaviye 2 H.1266/M.1850 Ağzıkara Köyü EV.d-13833/6 Zaviye
5 İrecek Sultan vakfı H.1256/M.1840 Nevah-i Barçın EV.d-11426/21 Zaviye Hamarat vakfı H.1287/M.1866 EV.d-19387/10
1291/1875 EV.d-22312/95-100-106-
6 Şeyh Şaban H.1266/M.1850 Pörnek EV.d-13833/8 Zaviye 123
Abdaloğlu vakfı 1291/1875 EV.d-22312/29
1294/1878 EV.d-23435/3 3 Cami vakfı H.1266/M.1850 Şuhut EV.d-13833/5 İmamet
1299/1883 EV.d-25443/5 1294/1878 EV.d-23435/3

7 Ahi Yakup vakfı H.1287/M.1866 Tez EV.d-19387/30 Zaviye 4 Cami vakfı H.1266/M.1850 Şuhut EV.d-13902/5 İmamet
1290/1874 Aziziye EV.d-21530/8 5 Şeyh Hasan Veli vakfı H.1267/M.1851 Karlık EV.d-14527/5 Zaviye
8 Samur Baba vakfı 1290/1875 Bademli Höyükviran EV.d-22312/11 Zaviye H.1287/M.1866 EV.d-19387/5
Koca Tayan 1289/1873 EV.d-22312/110-
1291/1875 111-121-122
9 Hamza Fakı Sultan 1291/1875 Balcam EV.d-22312/92-97 Zaviye
Ak İn vakfı Aziziye 101 6 Sarı Baba vakfı H.1267/M.1851 Şuhut EV.d-14527/5 Zaviye
H.1287/M.1866 EV.d-19387/31
10 Şeyh Hasan vakfı 1291/1875 Kızılca viran EV.d-22312/93 Zaviye 1291/1875 EV.d-22312/9
İnlüce 1289/1873 EV.d-22312/15-16
11 Boynuyoğunlu Aşireti 1294/1878 Mahallede EV.d-23435/3 İmamet 7 Şeyh Aşık vakfı H.1267/M.1851 Çakır EV.d-14527/5 Zaviye
12 Kolanşam Camisi vakfı 1294/1878 Kolanşam köyü EV.d-23435/4 İmamet 8 Ali Kadı vakfı H.1267/M.1851 Şuhut EV.d-14527/5 Zaviye
1295/1879 EV.d-24409/2 Hatibiyet H.1287/M.1866 EV.d-19387/32
13 Veysel Karani vakfı 1295/1879 Veysel Köyü EV.d-24409/2 Zaviye 9 Şeyh Muslihiddin vakfı H.1267/M.1851 Kürtler EV.d-14527/5 Zaviye
H.1287/M.1866 EV.d-19387/33
14 Uzun Dede vakfı 1299/1883 Akpınar EV.d-25443/5 Zaviye 1299/1883 EV.d-25443/4

15 Koca Yatan vakfı 1299/1883 Akpınar EV.d-25443/5 Zaviye 10 Seydi Sultan vakfı H.1267/M.1851 Anayurt EV.d-14527/6 Zaviye

16 Pınarcık vakfı 1299/1883 Akpınar EV.d-25443/5 Zavıye 11 Şeyh Necmeddin vakfı H.1267/M.1851 Şuhut EV.d-14527/6 Zaviye
H.1287/M.1866 EV.d-19387/36
17 Çoğu Köyü camisi H.1254/M.1837 Çoğu Köyü EV.d-29637/4 İmamet 1299/1883 EV.d-25443/4

5.7-BOLVADİN KAZASINA BAĞLI KARAMIK NAHİYESİ VAKIFLARI 12 Mescid-i Kebir vakfı H.1267/M.1851 Şuhut EV.d-14527/6 İmamet
13 Cami-i Kebir vakfı H.1267/M.1851 Şuhut EV.d-14527/6 İmamet
S.NO ISIMLERİ TARİHLERİ YERLERİ KAYNAKLAR AÇIKLAMALAR H.1287/M.1866 EV.d-19387/8-44
1 Şeyh Ahlat H.1256/M.1840 Akharım EV.d-11426/21 Zaviye 14 Mescidi Dede vakfı H.1267/M.1851 Burnu EV.d-14527/6 İmamet
Himmetler vakfı H.1266/M.1850 EV.d-13833/6 1289/1873 EV.d-22312/114
H.1267/M.1851 Ev.d-14527/7
1299/1883 İV.d-25443/4 15 Mescid vakfı H.1267/M.1851 Burnu EV.d-14527/6 İmamet
2 Dündar vakfı H.1256/M.1840 Karacaviran EV.d-11426/21 Zaviye 16 Ömer Seydi vakfı H.1267/M.1851 Atlıhisar EV.d-14527/6 Zaviye
Temreli H.1266/M1250 EV.d-13833/6 H.1287/M.1866 EV.d-19387
H.1267/M.1851 EV.d-14527/7 1299/1883 EV.d-25443/4
1291/1875 EV.d-22312/73-74-75 17 Cami Şerif vakfı H.1267/M.1851 Şuhut EV.d-14527/6 İmamet
3 Sarı Baltalı vakfı 1291/1875 Akharım EV.d-22312/8 Zaviye 18 Hamza Paşa vakfı H.1287/M.1866 Efe Sultan EV.d-19387/6 Zaviye
1288/1872 EV.d-22312/13-18 1288/1872 EV.d-22312/99-115

52 53
19 Nazar Seydi Sultan vakfı H.1287/M.1866 Anayurt Köyü EV.d-19387/35 Zaviye
1291/1875 EV.d-22312/47-107
20 Germiyanzade Yakup 1290/1874 Seydi Köy EV.d-21530/7 Zaviye
Seydi Sultan vakfı 1291/1875 EV.d-22312/46
21 Oynağan Camisi vakfı 1294/1878 Oynağan Köyü EV.d-23435/4 İmamet
22 Doğanlı köyü camisi 1295/1879 Doğanlı Köyü EV.D-24409 Hatibiyet

5.11-BOLVADİN KAZASINA BAĞLI ÇÖLABAD NAHİYESİ VAKIFLARI


S.NO İSİMLERİ TARİHLERİ YERLERİ KAYNAKLARI AÇIKLAMALAR
1 Kınık Köyü Camisi vakfı 1294/1878 Kınık Köyü Ev.d-23435/3 Hitabiyet

TÜRK EVİ ÇİZGiSiNDE AFYONKARAHİSAR EVLERi


Ülkü AKCÜRE*

A nadolu Türkleri bin yıldır bu top- nurdu. Uzaktan gelip geceyi orada geçire- bir misal vermek icap ederse; 1920 yılında
1

raklarda geliştirdikleri teknik, kül- cekler için han ve ibadet için cami çarşıyı Umur Bey Cami (Paşa Cami, şimdi yok)
tür ve bilimle ‘Türk Evi’ denilen tamamlardı. meydanda İzmir’in işgali üzerine yapılan
yapıyı meydana getirmişlerdir. Bulunduk- ‘Çarşı’ nın hemen yanı başında da ma- mitingde, ilerleyen Yunan’a karşı ne gibi
ları bölgelere göre yapı, malzemesi değişse- halleler teşekkül ederdi. Mahalleler kuru- tedbirler alınacağı sorusuna toplanan halk,
de sistem hemen hemen aynıdır. Ağacı bol lurken özellikle şehrin büyük bir camisinin kürsü etrafında toplanan şehrin ileri gelen
olan Karadeniz’de ahşap ev, taşın yoğun ol- etrafında teşekkül ederdi. Kanalizasyon ve büyüklerine’ Siz bilirsiniz, siz büyüğümüz-
duğu Doğu Anadolu’da taş evler, Güney’de su akannın kolaylığı havadar olması ve ko- sünüz ne emreder iseniz yaparız’ derler.
ise kerpiç, taş ve ahşap müşterek kullanıl- runma da düşünülerek, şehir bir tepenin, Evin içindeki odalar hem oturma hem
mıştır. dağın yamacına kurulur; düz arazi tarıma yatma işine yaradığından, yatakların ko-
Türk Evi’nde bütün unsurlar, bina bırakılırdı. nacağı dolaplar (yüklükler) bazı evlerde
sahiplerinin ihtiyaçlarına cevap verecek Evler yapılırken komşu evlerinin ‘içi’ sanat eseri halini alırdı. Aynı şekilde ahşap
şekilde yapılmıştır. Ne bir fazlalık ne de görülmeyecek ve birbirinin görüntüsünü olan tavanlar çok çeşitli şekillerde ahşap
bir eksiklik görülmez. Türk evinde emek, bozmayacak şekilde planlanır. Topograf- işçiliği ile süslü olurdu. Kapılar ‘KÜNDE-
zaman, işçilik, malzeme ve alan-hacim israf yaya uyum sağlanarak, Afyon evlerinde KARİ’ denilen, çok küçük geometrik şekil-
yoktur. ‘Burası ne işe yarıyor, bunun görevi olduğu gibi ‘yamaç evleri’ yapılır. Kale lerde kesilmiş ahşap parçalarının, çivisiz
ne?’ şeklinde bir soruya meydan verilmez. eteğindeki evler gibi. birleştirilmesiyle yapılmıştı. Evin içindeki
Türk Evi yakınındaki bir camiden Türk Evi bahçeli idi. Bahçe düzenlenir- duvarların bitkisel ve geometrik desenlerle
büyük olamazdı. Türk-İslam geleneğinde ken her çeşit meyve ağacı ile çiçeğin bulun- donatıldığı olurdu.
Allah’ın evi sayılan cami ölçüsünü geçe- masına dikkat edilirdi. Bahçede ‘sarnıç’, Taş duvarlarda, eski medeniyetlerden
mezdi. ‘ocak’ gibi unsurlar bulunurdu. Bahçe evin kalan mermer sütun parçaları kullanıldı-
Yer seçiminde, etrafa verdiği ferahlık, içi gibi düzenli idi. ğından, bazı ev duvarlarında bunlar görü-
uyum (hem ölçü hem de renk olarak) Evin ‘ hayat’ (eyvan) denilen bahçeye lebilir. Saçak, hem evin duvarını yağmur
mektebe, ibadet yerine, iş yerine ulaşım bakan kısmı açık, diğer tarafları kapalı, yaz ve kardan korumak hem de gölge için
ve yakınlık dikkate alınırdı. Zaten şehrin aylarında günün burada geçtiği alan vardı. Türk evlerinin değişmez öğesidir. Yine
kuruluşu itibari ile; seçilen ticaret ala- Bu evlerde oturanlar, yaşadıkları ma- Türklerin Allah ve İslam inancı gereği, giriş
nında, ‘bedesten’ bedestene açılan yollar halleye sahip çıkma, fiziksel çevrenin kapısı üzerine ‘MÜLK ALLAH’INDIR’
üzerinde, ‘ keçeciler’, demirciler-bakırcılar’, korunması gibi iyi komşuluk ilişkileri yazısı ile yapıldığı tarih ve yapan mimar-
Yukarıda sunduğum bütün vakıfların vakfiyeleri,vakıf muhasebe kayıtları,vakıflarla ilgi ilamlar ve tevcih kayıtları özel arşivimdedir. ‘yemeniciler’, ‘saraçlar’, .... çeşitli dokuma birbirlerine saygı, mahalledeki kimsesiz- usta ismi bulunur.
Dr. Muharrem Bayar ve kumaşların satıldığı ‘uzun çarşı’ bulu- lere ve çocuklara sahip çıkması bu evlerde Cumba, Türk Evleri’ne mahsus, ze-
Araştırmacı-Yazar *
İnşaat Mühendisi
yaşayanların özelliğiydi. Büyüklere saygıya min kat üzerindeki odanın 1-1,5 metre

54 55
öne çıkması şeklinde yapılır. Evin hanımı
sokakta oynayan çocuğunu buradan takip
restorasyon diyoruz.
Mimar Cengiz Bektaş ‘Halk Yapı Sa-
Anıların İzinde
edebildiği gibi yoldan geçen sebze-meyve, natı’ adlı eserinde; Mimarlık diploması
yoğurt-süt satıcılarını da görebilirdi. olsa da, kültürsüz bir kişinin yapacağı
Evin ilk katı girişi taşlıktır. Burada yapı mimarlığın konusu olmamaktadır.
mutfak ve kiler vardır, çamaşır yıkanır. Her yapı bir mimarlık ürünü değildir.’
Esas oturma alanı zemin üstündeki birinci demektedir. Kitabın 25. sayfasına koydu-
kattır. Kafes evin mahremiyeti için şarttır. ğu bir fotoğrafla bir cadde üzerindeki çok
Evin hanımı pencere önündeki, ‘kerevet’- katlı, birbirinin aynı olan apartmanların
‘sedir’ de otururken dışarıyı rahatlıkla gö- alt yazısı: ‘Kişiliksiz, kimliksiz, anonim
rebilir. Ancak dışarıdan içerisi görülmez. apartmanlar’ Halk yapı sanatı ürünle-
Eve taş merdivenle çıkılır. Bazı büyük ri, halkın yaşama biçimini, kültürünü
evlerde merdiven çift kolludur. Evin içinde doğrudan yansıtır. Ve ‘KATILIMLA’
yukarı çıkmak için kullanılan merdiven oluşur. Yapı sahibinin gereksinimleri, ola-
ahşap olup, iki yanında korkuluk-trab- nakları, evin yapılacağı yer tanınır.
zan vardır. Zengin evlerinde bu korkuluk Mahalleli esnafı aynı locadandır. Aynı
çok ince işçiliklidir. tekkenin müridi, aynı caminin cemaati-
Evin beden duvarından dışarı çıkan dir. Buradaki terbiye ve disiplin karşılıklı
‘cumba’nm ağırlığı beden duvarına ‘eli böğ- saygı, sevgi ve hoşgörüdür. Sattığının ve
ründe’ denilen dayama ile beden duvarına aldığının kalitesi ve fiyatı bellidir. islam’ın yapar. Çalışan ustaların yiyeceği ev sahibi
iletilir. emrettiği yardımlaşma yaygındır. Kurban, tarafından karşılanır. Çalışmaya birlikte
Ebeveyn odalarında yüklük içerisinde zekat, fitre, sadaka dinin gereğidir. katılınır .
gusülhane bulunurdu. Kale eteklerinde Hititler, Frigler, Ro-
Türk Evi’nin yalnız Türkiye sınırları malılar, Bizanslılar, Selçuklular, Beylikler
içerisinde değil, Yunanistan, Bulgaristan, ve Osmanlıların ardı ardına kurdukları
Romanya, Yugoslavya ve Bosna-Hersek’e şehir, şimdiki Gedik Ahmet Paşa Cami ve
kadar uzanan eski Türk şehirlerinde bugü- Külliyesine kadardır. Cumhuriyet, Marul-
ne kadar ayakta kalabilmiş örnekleri; Bur- cu ve Dumlupınar Mahalleleri ise yakın
sa, Safranbolu, Beypazarı, Afyonkarahisar zamanda inşa edilmiştir. Bizim bahsimiz
eski evleri ile aynı özellikleri taşımaktadır. eski Afyon Şehri , Gedik Ahmet Paşa Ca-
misi ile kale eteği arasında kalan mahalle

AFYON TİCARET LİSESİ


Bu durum feth edilen her ülkeye Türk
mimar-ustalarının aynı üslup ve mimariyi ve evlerdir. Bu bölgedeki evlerin bir kısmı
götürmelerinden kaynaklanmaktadır. 1902 yangınında yok olmuş, bir kısmında
Bazı konaklarda kubbeli hamam bu- yeralan kilise, hastane, tekke, zaviye, me-
lunur, eyvan tonoz ile kapanır, pencere ve zarlıklar, hanlar bilinçsizce yok edilmiştir.
kapılar kemerli olurdu. Taş, tuğla müşterek Bunlardan, Umurbey Cami 1933 yılında,
kullanılır, harç olarak Horasan harcı kulla- Emniyet Müdürlüğü karşısında bulunan
nılırdı. Şehir Hastanesi 1950’de , Hükümet Konağı Servet KOŞAR*1 bavulumu. Kendimi tanıtıp kent merke- Zafer Anıtı’nı doyarak izleyip etrafa ba-

İ
ise çok yakın bir tarihte 1974’te yıkılmıştır. zinde keseme uygun bir otele götürmesini kınmak isterken kenti yaşlı ve güngörmüş
1950’Ii yıllardan itibaren maalesef İşlemeli bir bahçe kapısı lk görev yerimdi Afyon Ticaret Lisesi.
Şehrin pis suyunu kale eteğinden iti- rica ettim. Yolda çok hoşuma giden Afyon bir ana gibi, dizlerinin dibine oturtmuş
Amerikan kültürünün hakim olmasıyla Heyecanlıydım, hevesliydim, me-
baren toplayıp o dönemde şehir dışı olan şivesi ile konuşmalarını, verdiği bilgileri varoluş efsanesini, o coğrafyanın jeolojik
bin yıllık ev mimarisi bozulurken aileler Zenginlerin yapmış olduğu ‘vakıflar’ raklıydım. Çok sevdiğim mesleğime
Marulcu Mahallesi’ne çıkaran ve eskilerin dinledim faytoncunun. Emek Oteli’nin öyküsünü ve kentin çok eski tarihini an-
de çekirdek aileye dönüşmeye başlamış ve ile yapılan camiler, hamamlar, hanlar, başlayacaktım. Kurtuluş Savaşı’na komuta
Paris Metrosu gibi dediği eski kanalizas- karşısındaki Şafak Oteli’ne indirdi. Emek latmakta olan Afyon Kalesi’ni gördüm.
o yıllarda şöyle bir’ söz söylenir, ‘Bacasız, medreseler, mektepler, hastaneler ve merkezi olmuş, kutsal destanımızın ya-
yon sistemi için 20 yıl kadar önce bir at Oteli’ni de gösterip “Orası biraz pahalı” Kurtuluş destanımızın yüreğimde ve bey-
kaynanasız, tenceresiz ev’ tabiri kullanılır imaretler bu kültürün, bu tarihin ve bu zıldığı toprakları, mekânları görecektim.
arabacı, ‘Ben Köprü Başından arabamla diyerek güldü sıcacıkça, dostça. nimde yarattığı heyecanla ve kentin masal
olmuştur. Yani yeni evlenecek kızlara, kalo- anlayışın neticesidir. Bu tarihi yapıların Hayallerimi süsleyen, ideallerimi besleyen
içine girdim ve aşağıdan çıktım’ demişti. kokan, tarih kokan ruhuyla çarptı yüreğim
riferli, kaynana olamayan, yemeği dışarıda bedenine yapılan ‘ kuş evi’ hem sanat eseri- öğrencilerimle buluşacaktım. Meslektaşla- Eşyalarımı otele bırakıp büyük bir
Benim de görmüş olduğum ve kemer-to- bir kez daha.
yeneceği bir evlilik önerilmekteydi. Ancak dir hem medeniyet kültür eseridir. Uçama- rımla tanışıp paylaşacaktım geleceğe dö- merak ve hevesle çıkıp tanımak istedim
Batı kültürüne adım atılırken binlerce yıl- yan kuşların bakımından, sokak hayvan- noz şeklinde tuğladan yapılmış bu kanal nük düşüncelerimi. Aydınlık Türkiye’nin Afyon’u. Kutsal isyanımızın emperyalizme Şafak Oteli’nde yattığım oda ile Şafak
lık maddi ve manevi değerlerimizin eroz- larına kadar bu vakıflarda bakım için para zannederim hem tarihi hem sanat eseri inşasına katılmak için en ayrıcalıklı bir vurduğu öldürücü yumruğun en anlam- Sineması’nın duvarı ses geçiren bir cins-
yona uğradığı göz ardı edilirdi. ayrılmıştır. Evlenecek kızların çeyizi ile hem de işlevi dikkate alınmadan atıl kaldı. 2 mesleğin mensubu olmanın heyecanları lı, en görkemli sembolü olan Afyon’un o tendi. Sinemada oynayan “BENHUR”
Batı eski sokaklarını, evlerini, kilisele- erkeğin iş kurması için gerekli masraf bu
KAYNAKLAR ile dopdoluydum, tren garında ayaklarım meşhur Zafer Anıtı ile dalgalandı yüreğim. filminin ve daha sonra oynayan diğer film-
Ekrem Hakkı AYVERDİ-Makaleler lerin tüm seslerini net bir şekilde duyabili-
rini korurken, biz hoyratça bunları yok et- vakıflarca sağlanır. Turgut CANSEVER- Ev ve Şehir-İslam’da Mimari- toprağa değdiğinde. Kendimi ilk kez ayak bastığım, bir kentte
tik. Şimdilerde yine Batı’dan esinlenilerek Ev yapılır iken mahalleli ile istişare Kubbeyi Yere Koymamak değil evimde öz yuvamda hissettim. Hep yordum. Otelde kaldığım süre içinde alış-
Sırasını bekleyen faytoncu acemiliğimi
restorasyon adı altında, yapının tarihini, edilir. Fikir alışverişinde bulunulur. Eve
Metin SÖZEN- Anadolu Kentleri- Türk Mimarisi-
o duyguyla yaşadım Afyon’da, ta ki oradan tım o seslere. Yaklaşık dört ay süreyle evim
nin Gelişimi anlamış gibi koşup geldi. Gözlerimden
yapıldığı malzemeyi, işçiliği-sanatı dikkate ondan sonra başlanır. askerlik görevim için ayrılacağım güne ka- olmuştu bu şenlikli mekân. Şubat tatilinde
Cengiz BEKTAŞ-Halk Yapı Sanatı evet yanıtını alır almaz taşıdı çantamı ve
almadan yeni teknoloji ile yapılan ‘tamir’e Ev yapan mahalleli her türlü yardımı Doğan KUBAN- Türkiye Sanatı Tarihi – Türk dar. evlenip kendi yuvama geçmiştim.
*
1963 yılında Eğitim-Öğretime başlayan Afyon
İslam Sanatı Üzerine Denemeler Ticaret Lisesi ‘nin ilk Meslek Dersleri Öğretmeni

56 57
2 5 Mayıs 2013 günü, Karacalar’da
Melihâ Sultan’ı sırlarken,1 benden
de bir şeylerin, onunla dâr-ı bekâya yol
her ne kadar başkaları için sarfedilse de,
Meliha Sultan’ı özetliyordu aslında. İste-
yen için, O’nu görmek yetiyordu. O’nun
arkadaşı idi. Hanımım ona ‘kardeşim’
diye hitab ederdi”.

hâl’i kuşatıyordu insanı. Rıza Dede buğulu gözlerle bunları


aldığını hissediyordum. Ömrünün ahi- anlatırken, kendini tutamıyordu.
rinde tanışmış olmama rağmen, özel Bakalım, ehl-i hâl olan Meliha
Sultan “hâliyle” güncemize neler bı- [12 Mayıs 2009]
bir dostluğumuz oldu Meliha Sultan
ile. Gönlünün berraklığı ve feyz pınarı rakmış: Zaman Gazetesi muhabirlerinden
sohbetiyle, yanında olmaktan hep hoş- [22 Ocak 2009] Sevinç Özarslan’ın kısa Afyonkarahi-
nut olduk. Rahman da O’nu hoşnut Huzur-ı Pîr’deyiz. Rıza Sarı (1918); sar ziyaretinde, şehrimizde yaşayan
etsin. Arif Çelebi’den, Hüseyin Bayık’tan, irfan sahibi şahıslardan kendisine söz
Arif Çelebi’nin mahdumesi olan Fatma Hatip Dede’den… anlatıyor: edince, en kısa zamanda onlarla bu-
Meliha Çelebi, kendisindeki manevi mi- luşup, bunu kamuoyu ile paylaşmak
“Arif Çelebi’nin gezeklerine giderdik.
rası layıkıyla taşıyan ender şahsiyetlerden istedi. Sağolsun kendisi, aralıklarla te-
idi. Sürekli “modernleşen !” bu yüzyılın
O zamanki coşkuyu şimdilerde bulmak
Ankara Ticaret Yüksek Öğretmen rum. Afyon Ticaret Lisesi’nin o dönemde- Mesleğimin ayrıcalıklı hazzını doyunca lefon açıp konuyu unutturmadı ve 12
acımasızlığına rağmen, geleneğimizin ma- çok zor. Müftü Dede (Hüseyin Bayık)
Okulu’ndan sınıf arkadaşım Remzi Uğur, ki öğrencilerinin yaşam boyu gösterdikleri yaşattılar o gece. Eski öğrencilerimin top- Mayıs 2009’da Mevlevîhâne’de tarihî
nevi coşkusunu yüreğinde tutabilmiş ol- mesnevî okurdu. Pür dikkat dinlerdik.
Haziran mezunu olarak onun da tayini gurur verici başarılarda tüm arkadaşların lum içinde tuttukları yerleri, ulaştıkları ka- buluşmaya köprü olduk. Meliha Çele-
Afyon’a çıkmıştı, benden önce gelip başla- uyum ve ahenk içinde görev yapmış olma- riyerleri öğrendikçe kendimi mutluluklar manın enginliği ile şöhret limanına demir Üzerimizdeki manevî hava tazelenirdi.
atmadığı gibi uzaktan dahi seyretmemiş Dünya sıkıntısı ve gamı bizi terk ederdi. bi, Leman Okyar, Zahit Sagun, Kemal
mıştı göreve. Okula birlikte gidip tanışmış- larının büyük payı olduğunu düşünüyo- deryasında yüzüyor gibi hissettim.
tım arkadaşlarla ve idarecilerle. Okul Mü- rum. ve Hz. Mevlânâ’nın ifadesiyle benliğini, Hatta Arif Abi (Arif Çelebi) diz çöker, Alpergül, Rıza Sarı, İhsan Sami Doğan
İçlerinde Türkiye’nin en büyük banka- kapısının önüne zincirlemiş haliyle, huzur
dürü Yüksel Eryılmaz, bir ağabey sıcaklığı O dönemin öğrencilerinin tümü ken- larını yönetenler vardı. Bürokrasinin en üst Müftü Dede’yi öyle dinlerdi. Arif Abi’nin hep birlikte idiler.
ile karşıladı. Özgüveni yerinde dengeli ve çağlayanı idi. Tabiidir ki bu durum “hâl”2
dilerine verilen emeği boşa çıkarmamıştı. kademelerine yükselenler vardı. Ticaret bu nezaketi hiç unutulmayacak bir şeydi. Meliha Sultan Huzur’un kapısına
karşısındakine de güven veren bir idareci işi idi. Kendisini “kâl”3 rüzgarına kap-
Hepsi kendi alanlarında, seçtikleri mes- Odası Başkanlığı yapanlar vardı. Büyük- Aynısını kızı Meliha Çelebi’de görebilir- geldiğinde, elinden tutup merdivenle-
izlenimi vermişti. Şık ve zevkli giyimi ile tırmış, oraya buraya savrulan, her yanı
leklerinde başarılı olmuşlardı. Geleneksel şehir Belediye Başkan Vekili olan vardı.
görgülü bir kişiliği olan birine benziyordu çıkmaz sokaklarla çevrili “modern in- siniz. Meliha Çelebi, tevazu ve nezakette ri ağır ağır çıkıyoruz. “Buranın havası
hale getirdikleri buluşma günlerine çok Askerlik mesleğini seçip NATO nezdinde
ayrıca. Bu, ilk olumlu izlenimlerimde ya- sanın” algı dünyasının işi değildi O’nu çoğu kimsenin ulaşamayacağı bir hanı- başka” diyordu adeta tavırlarıyla. “Yo-
uzun yıllardan sonra katılabilmiştim. De- görev yaparken birden fazla yabancı dille
nılmamıştım. Birlikte çalıştığımız yıllarda anlamak. Tanışmamızın ilk zamanların- mefendidir. O, rahmetli eşimin can ciğer rulduysanız içeri geçmeden, şuracıkta
ğerli öğrencilerimizden Seçkin Köse bul- kendini donatanlar vardı. İçlerinden bir
kendimi çok rahat ve özgür hissettim. da Hz. Mevlânâ’dan naklen bana aktar-
muştu İzmit’teki adresimi ve telefonumu. grup, öğretmenlik mesleğini seçerek mes- dığı şu manzum ifade, kendi kimliğinin
Okul binası derli toplu ve temizdi. Davet edildiğim buluşma gecesine eşimle lektaşlarımız olmuşlardı. Afyon Valiliği’nin özetiydi aslında:
Öğretmen arkadaşlarla çabucak kaynaştı- beraber katıldık. Gelemeyen arkadaşların Özel Kalem Müdürü hanım da bizim öğ-
mesajları anons edilirken arkadaşlarımızın “Süvari ata hükmederse at onu âhire4
ğımızı hiçbir sorun yaşamadığımızı şük- rencimizdi. İçlerinde müzik grubu, fasıl
sözleri duygulandırdı beni. götürür / At süvariye hükmederse at
ranla ANIMSIYORUM. Meslektaşlarımın heyeti oluşturup güzel sanatlara yelken
onu ahıra götürür”
hemen hepsi, aradan geçen kırkı aşkın yıla Müdürümüz Yüksel Bey de gelememiş açmışlar vardı. Serbest çalışmayı seçenle-
rağmen o günkü portreleri ile anımsıyo- rin de tümünün başarılı oldukları bilgisini Yakın zamanda, bir dostumu, “zaman
mesaj göndermişti. Emrivaki oldu açılış
rum. Müdür yardımcısı Abdullah Temelli, edindim. zaman uğrasan iyi olur” dediğim güzide bir
konuşmasını yapmak üzere mikrofona çağ-
Edebiyatçı Ömer Bey, Fen Grubu Öğ- mekâna yönlendirmiştim. Oraya uğrayıp,
rıldım. Hiç hazırlığım yoktu. Salonda bana Sevgili öğrencilerimizin başarı öykü-
retmeni Selahattin Karataş ve onun adaşı birkaç saatini geçirmesinin akabinde, “or-
yönelen gözler tanıdıktı, özlem ve içtenlik lerine değinirken isim yazmamayı tercih
Büyük Selahattin Bey, Fahri Bey, ismini tamı nasıl buldun?” sorusuna şöyle cevap
doluydu. İçimden geldiği gibi sevgi dolu ettim. Unutkanlığımın kurbanı olmak iste-
İclal Hanım diye anımsadığım tarih öğ- vermiş idi: “Fazla söze gerek kalmadan,
gözlere bakarak yaptım açılış konuşma- medim. Ayrıca bu başarı tablosu onurunun
retmeni. Kazım Bey, Meslek Dersleri Öğ- birbirine bakarak dahi anlaşabileceğin arka-
sını. Yerime oturduğumda yeniden sevgi eşit olarak paylaşılmasının ortak bir arzu
retmeni Aydan Okbay, İngilizce derslerine daşlar”. O mekânın müdavimlerini böyle
ve hasret kuşatmasına alındım. Okul sıra- olması gerektiğini düşündüm.
giren Amerikalı barış gönüllüsü statüsü ile tanımlaması, ehl-i hâl’in işi idi. Bu ifadeler
larında bıraktığım öğrencilerim, orta yaşlı
Türkiye’de bulunan Miss. Boyly… O dönemin öğretmen, idareci ve öğ- *
Öğretmen - Araştırmacı Yazar
beyefendiler ve kibar görgülü hanımlar Sırlamak: Cenazeyi defnetmek
rencilerinin oluşturduğu birlik ve sevgi 1

*** olarak toplanmışlardı etrafımda. O andaki 2


Hâl İşi: Yaşayarak anlatmak. Bildiğini yaşamak.
ruhunu gurur duyarak selamlıyor, herkese 3
Kâl: Söz. Konuşmak.
Hepsini şükranla ve özlemle anımsıyo- duygunun yegâna tanığı öğretmenlerdir.
esenlik diliyorum. 4
İleri götürür.

58 59
istirahat buyurun efendim size sandalye [6 Temmuz 2010] süzülüyordu. Karacalar’a olan has-
getireyim” demiş olmamı hiç önemse- Bu seferki ziyaretimde, habersiz reti günden güne artıyordu. Gözle-
meden “buraya gelince yorgunluk kalır çatkapı gittim. Arkadaşlığımı yine ney rinde yaş devam etti: ““Ahh Bacı
mı Hocam” şeklinde mukabele ederek, yapıyordu. Ziyaretin böylesi onu daha Sultan.. Bürdesini ne güzel örtü-
günümüzün yorgun insanına bir adres da mutlu ediyordu. “Hocam, Eyvallah nürdü. Ne de güzel ağlardı. Ben de IŞIĞI ARIYORUM
gösteriyordu. deyip gelmen böyle ne güzel. Sen bilirsin 15 yaşlarımda idim. O ağlarken ben Afyonkarahisar’lı şair Ka-
de ağlardım.” Bacı Sultan ile ilgili, zım Demir’in tüm şiirlerinin
[24 Mart 2010] Eyvallah’ın ne olduğunu.” Bu şahsıma
yer aldığı “Işığı Arıyorum”
verilen bir ödev gibi idi. “Eyvallah’ın daha önce duymadığım bazı ayrıntı-
Kendilerini devlethanesinde zi- isimli şiir kitabı yayınlandı.
ne olduğunu bilmek…” Sonra devam lara da değindi.
yaret etmeyi adet haline getirmiştim. İscehisar ilçesinin Selimiye köyünde
etti. “Rahmetli Kemal Amca da (Neyzen Gelini Havva Hanım her zaman- 1935 yılında dünyaya gelen Kazım
Yanında ney üflememden hoşnut
Kemal Bayık), babam Arif Çelebi’ye zi- ki itinalı haliyle yemeğini yediri- Demir, 1954 yılında Eskişehir Yunus
olduğunu anlayınca, bu da sürekli- Emre İlköğretmen Okulu’na girdi.
yarete bu şekilde gelirdi. Sohbet ettikten yordu Sultan’ın.
lik kazandı. Akabinde Kur’an’dan bir Okuldaki edebiyat öğretmeninin
sonra ney üfler, sonra destur alıp giderdi.” “Hocam ben göçüp gittiğimde,
aşr-ı şerîf de okuyunca, O da gülbang teşviki ile yazmaya başlayan Demir,
Anlaşılan, ancak dost olanlar teklif- gelirsin değil mi” 1957 yılından beri yarım asırdır şiir,
okur, kahve ikramında bulunurdu. Bu
siz ziyaret eder / edilirdi. ‘İçerisi gösteriş Cenazesini kasdediyordu. öykü ve roman yazarken mahalli ga-
artık böyle devam eder olmuştu. Ney,
ile doldurulmuş, merasime dayalı ağırla- zetelerde, köşe yazıları da yazmış ve
Kur’an, Gülbang, kahve… “Efendim, onu Allah bilir. Ben
malarda dostluk aramayın’ demekti bu. bir süre serbest olarak tabela ressam-
gittiğimde sen gelir misin.?” lığıda yaptı.
Mevlevîhâne’ye eskisi kadar ge-
Yarın Konya’ya ziyarete gideceğimi
lemiyordu artık. O’nu ziyaretimizin “Hayır..önce gidecek olan be-
söyledim. Konya ziyaretlerimden önce
nim”
en coşkulu hatıralarından birisini, 24 Meliha Sultan ve Leman Teyze’den MAVİ NEFTE
Mart 2010 günü, Ömer Bildik Hoca Ve ekledi: Kocatepe Gazetesi muhabirlerinden
dua almak önemli idi benim için. MEVLEVİNAME
ve öğrencileriyle, Sultan’ın evinde “Konya’dan bir şey ister misin” diye so- “Cenazemde gülbangı sen oku- Murat Arısoy’un 2.şiir kitabı Mavi Nefte
geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Afyonkarahisar merkeze bağlı
icra edilen Rast Ayin-i Şerîf ile ger- runca, “sakız getir Hocam” dedi. “Sa- yacaksın!”
Çayırbağ Kasabası Sağlık Ocağın-
çekleştirdik. O geceyi, Rahmetli ...!! Mavi Nefte, “askerlik anısı” anlat-
kız…?” Konya’dan ne gelirse başının da Aile Hekimi olarak görev yapan
mak üzere, askerlik sırasında gün gün
Muhsine Teyze de onurlandırmıştı. üstünde yeri vardı anlaşılan. Talep bu Ney üfledikten ve aşr-ı şerif Dr. Rıza Duru’nun hazırladığı
kaleme alınmış bir kitap.Mavi Nefte-
Meliha Sultan’ın “Eski günler gibi oldu şekilde olunca, Konya’yı ona getirsen, okuduktan sonra ayrılıyoruz. Dr. “Mevleviname” Çeviri Metinler ve
de öyle büyük kahramanlık hikayeleri
Hocam” ifadesi, kırk yıllık bir özlemin getirene yük olmazdı artık. Resimlerle Batılı Seyahatnamele-
Rıza Bey, yolda adımlarken usulca yok.Mavi Neftede eğitimler, nöbetler,
rinde Mevlevilik adlı eser yayım-
ardından söyleniyordu. Artık o gece- İnsanlar artık hediyeleşemiyor. Ne durumu özetliyordu “Ne kadar asil soğuk, sıcak, yardımlaşma, mutluluk,
landı. Kitapta en erken tarihli 1610
den sonra, Meliha Sultan’ın evinden insanlar!!” aile hasreti, memleket meseleleri var.
kadar ağır bir külfetin altına girersek o yılından başlayarak, 350 yıl boyun-
Şair’in bir önceki kitabı gibi Cinius
çıkamayacağı günler başlıyordu. Hiç- kadar iyi hediye olur anlayışı, samimi- ca, 10’dan fazla dilde yayınlanmış,
Yayınları’ndan çıkan kitap 120 sayfadan
bir zaman şikayet ifadesi dilinden yeti ortadan kaldırdı. “Çam sakızı, ço- 500’den fazla seyahatnamedeki
[25 Mayıs 2013] oluşuyor.
ban armağanı” deyiminin ihtiva ettiği Mevlevîlikle ilgili kısımların yapı-
sâdır olmamış, teslimiyeti ile Rıza ma- İsteme Adresi: Murat ARISOY
Karacalar Tekke’sinin bahçesin- lan tercümeleri ve bu metinlerin
kamında seyahatine devam ediyordu. anlamı hiçbir kitapta (kâl) bu şekilde
deki çiçekler mor renklerle karşılı- Kocatepe Gazetesi gerçekleştirilen metotlu bir değer-
“Bu yatak beni sevdi” derken, Allah’tan bulamayacağımız aşikâr. lendirmesi kitabın esas iki bölümü-
yorlar onu. Tel: 05054338067
razı olduğunu, her haliyle ilan ediyor- [2 Eylül 2010] nü oluşturmaktadır.
Sultanımızı, Tekke’nin hâmûşa-
du. Sık sık, Karacalar Köyü’ne olan Doktor Rıza Duru5 ile Meliha SULTAN DİVANİ CD 1890’lı yıllarda ilimize ge-
nında6 görkemli bir çam ağacının
muhabbetini ve hasretini dillendi- Sultan’a gidiyoruz. Havva Hanım Afyonkarahisar’ın manevi dina- len İngiliz Gezgin Agnes Dick
altına sırladıktan sonra Dr. Rıza Ramsay’ın Afyonkarahisar Mevle-
riyordu. Vasiyeti de Karacalar’daki ve Semai Çelebi karşılıyor bizi. miklerinden Hz.Mevlana’nın 7.kuşak
Duru ve Süheyb Sagun ile birlik- torunu Sultan Divani-Mehmet Semai vihanesi ve Mevlevileri’ni anlattığı
Tekke’nin bahçesine defnedilmek Birkaç ay öncesine göre daha te Afyonkarahisar’a dönüyoruz. bölüm ise kitaba ayrı bir değer
Çelebi’nin beyitleri AKÜ Devlet Kon-
şeklinde olunca, bu hasretin nasıl son- iyi Meliha Sultan. Mütevazı haliy- Ne zaman mor çiçek ve çam ağacı servatuvarı Öğretim Görevlileri’nden katıyor.
lanacağı da aşikâr olmuştu. le, nezaket ehli adeta. Her zamanki görsem Meliha Sultan’ı hatırlaya- Burhan Kul tarafından bestelendi.Geç- Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun
Kısa ve özlü ifadelerinin arasında gibi “hocam mı geldi” diyor, “hoş cağımı anlıyorum. Dedesi de öyle tiğimiz yıllarda Gülzar-ı Arifan konser- katkılarıyla Konya Valiliği İl Kültür
geldin” deyip ekliyor: “Hocam sen leri ile dinleyiciyle buluşan eserler AK- ve Turizm Müdürlüğü tarafından
tekrarladığı “bulamadım yaylanızın söylemiş zaten:
SAM (Alimoğlu Kültür Sanat Araştır- bir kültür hizmeti olarak bastırılan
yolunu” terennümü, kendisi ile özdeş- beni bırakmadın ya Allah da seni “Bizim mezarımızı toprakta ara- ma Merkezi) sponsorluğunda bir CD İsteme Adresi: kitabı isteme adresi;
leşmişti. O, anlatmak istediği her şeyi bırakmasın”. Yine dualar dilinden ma!” halinde musiki severlerin beğenisine
5
Dr. Rıza Duru’nun “Mevlevîname” isimli eşsiz
AKSAM Çeşmeli Konak Konya İl Kültür ve Turizm Mü-
bize böyle anlatıyordu. “Bulamadım eseri, Mayıs 2013’te Konya Kültür ve Turizm Mü- sunuldu.Güfteleri Sultan Divani’ye ait
Milli Birlik Caddesi/Afyonkarahisar dürlüğü
yaylanızın yolunu…” dürlüğü tarafından yayınlandı. 6
Hâmûşân: Sesizler Yurdu, mezarlık. 9 eserin yeraldığı CD’yi;
Tel: 0 272 2158538

60 61
İKAZ GAZETESİ’NDE AFYONKARAHİSAR’IN
İSTANBUL AKŞAMLARI
İstanbul’da yaşayan Afyonkarahisar’lı hemşehrimiz Mehmet

1. KURTULUŞ YILDÖNÜMÜ
Ünal Taşpınar’ın “İstanbul Akşamları” isimli şiir kitabı yayınlandı
M. Ünal Taşpınar 1945 yılında Afyonkarahisar’da doğdu ve Cumhuriyet İl- İhsan AKAR*
kokulu ile  Afyon Lisesi’nde okuduktan sonra Marmara Üniversitesi Kamu
Yönetimi Bölümü’nü bitirerek İstanbul’a yerleşti. Burada Serbest Muhase- Yunan zulüm ve esâretinden
beci olarak hizmet vermeye başlayan Taşpınar’ın ilk şiirleri 1960’lı yıllarda Afyonkarahisar basın tarihinin önem- geçen sene kurtulan Afyon Kara-
Afyonkarahisar’da yayınlanan Kocatepe, Güven, Gençliğin Sesi, Demokrat li isimlerinden İkaz Gazetesi 1335/1919 hisar.
gibi yerel günlük gazetelerde ve Afyonkarahisar Halkevi’nin yayın organı tarihinde Koçzade Mehmet Şükrü Bey AFYON KARAHİSAR
olan Taşpınar Dergisi’nde yayınlandı. Sokak Kitapları Yayıncılıktan çıkan tarafından çıkarılmaya başlandı. Öncele- Bugün Yunan istila or-
İstanbul Akşamları isimli kitap 98 sayfa olarak şairin değişik dönemlerde ri hergün yayımlanan gazete daha sonra dularının Anadolu’da mahvu
yazdığı şiirlerden oluşuyor. Kitap internet ortamında temin edilebilir. imkânsızlıklar yüzünden Perşembe gün- imhâsıyla neticelenen 26 Ağustos
leri haftalık olarak çıkmaya başlamıştır. 38 tecâvürüyle başlayıp sevgili
İrtibat Telefonu
Milli Mücadele yanlısı ve İstanbul Hükü- Afyon’umuzun kurtuluş gününü
Mehmet Ünal TAŞPINAR-0532 4457451 meti aleyhinde olan yayınları yüzünden sene-i devriyesidir. Şehâmet ve
Damat Ferit Hükümetince 3 kez kapatılıp kahramanlıklarla dolu tarihimizin
açılmış olan İkaz, kurtuluş sonrasında 27 en şanlı bakiyesi olarak kalacak
Ağustos 1923’te yani Büyük Zafer’in 1. olan bu taarruzun her safhası mil-
yıldönümünde tekrar yayımlanmaya başla- let ve ordusunun gösterdiği celâdet
mıştır. Kurucusu Mehmet Şükrü Bey, Sivas ve fedâkarlığın bir timsalidir. Bu se-
Kongresi’ne Karahisar-ı Sahip delegesi beple 26 Ağustos sabahının fecrinde
olarak katılmış ve 23 Nisan 1920’de açılan Karahisar’ımız önünde başlayarak
ilk mecliste Afyonkarahisar mebusu olarak hayret ve ibtihace yağdırmış mîzan-ı ikbâl ve
Türk’ün İstiklâl mevcudiyetini temin eyleyen
yeralmıştır. İlk Mecliste 382 konuşma ile husreti ansızın-pazar itibâr-ı ecânipte resâcı
bu taarruzun ve Karahisar’ımızın kurtuluşu-
Trabzon Mebusu Hüseyin Avni Bey’den olmayan-Türkiye cephesine ağdırmıştır.
nun ahalimiz tarafından her sene aynı gün-
sonra en çok konuşmayı yapan ve önerge Evet, 27 Ağustos 338, bizim için târihlere
de fevkalade tezâhürat ve merasimle tasidi
veren mebus olan Mehmet Şükrü Bey 2. se- altın kalemle değil, enva-i cevâhir güran-ı
takarrûr etmiştir. Haber aldığımıza göre bu
çim döneminde aday olmamış, memleketi bahadân müteşekkül kalem-i mersu ile
gün yapılacak tezahürat ve merâsim için bir
Afyonkarahisar’a dönerek asıl mesleği olan kaydolunacak bir rûz-u şehâmet; efruz-u
heyet teşekkül etmiş ve icab eden programı
avukatlık görevini icra etmiştir. 27 Ağustos mefharet; belki de iyad-ı müfâhirimiz içinde
tanzim eylemiştir. Bugünün milli ve aziz kur-
1923’te tekrar yayınlamaya başladığı İkaz emsâline tesâdüf edilmeyecek derecelerde
tuluş bayram günü olması ve her sene büyük
Gazetesi muhalif görüşleri yüzünden 1925 yüksek bir fâtiha-i âliyâyı saadeftir.
tezâhüratlarla büyük milletimize lâyık bir
yılında Takrir-i Sükun Kanunu gerekçe Nasıl olmasın ki Karahisar’ımızın bir
surette eyleriz.
gösterilerek kapatılmıştır. Mehmet Şükrü ser’at bir kaya ile uyum mes’udde iyâde-i
BUGÜNKÜ ŞENLİK PROGRAMI
Bey 1938 yılında vefat etmiştir. âdadan istirdâdı üzerine muzzam zafer ve
Bugün alaturka saat sekizi yirmi geçe
İkaz Gazetesi 27 Ağustos 1339/1923 onun netîce-i hayriyesi olan sulh saadet üzre
bütün çarşı dükkanları kapatılacak, hükü-
tarihli bu sayısında şehrin düşman işga- tevfîk kapıları açılmış, güyâ ki zılâm, ephâm
met meydanına toplanılarak nümâyiş yapıla-
linden kurtarılışının 1. yıldönümüne dair ile alüde dağdağla bir gecede ateşîn bir his te-
caktır. Bunu nümâyişte sünnet edilecek şehit
aşağıdaki bilgileri vermiştir. ellüm ve ihtikâmdan galeyen sîne-i güdazını
yavruları da bulunacaktır. Bu ictimada gü-
41 Muharrem 1342 - 27 Ağustos 1339 artık teskin için alem-i bağlamdan rahmet
müş zâde Hafız Bekir ve Aşkar-Zade İsmail
– 1923 muhît-ı mazlumumuza birden bire gözle ke-
Efendiler tarafından bir nutuk söylenecektir.

İKÂZ
maştıracak bir ricâl-i meserret saçılmıştır.
Bir çocuk tarafından Çizmeci Zade Vehbi
Denebilir ki berk hâtıf süratıyla yetişen
Efendinin mazlum parçası okunacaktır.
Nüshası 100 paradır. Pazartesi bu zafer bârikası, harikalar harikası belkide
İctimadan sonra şehit yavruları hastane-
AFYONKARAHİSAR KÜLTÜR Buluttaki Şair Karahisarımızın bugün kurtuluş günü ne vaktinden beri menatık-ı meşgûlemizde
de sünnet ettirilecektir.
Türkiye’nin ve Karahisarımızın aziz olka kahlar u ateşbâr bir saikası idi.
ENVANTERİ-2013 Eğitimci şair Ali Küçük’ün “Buluttaki Şair” ismini verdiği
kurtuluş bayramı, büyük taarruzun sene-i Vatan-ı muazzeziyemizin pek muzlim
İmâret Camii şerifinde saat dokuzda
şiir kitabı yayınlandı. Şairin bu kitabında toplam 71 adet şiiri Şûheda ervâhına mevlüd-ü şerîf kıraat olu-
İlimiz sınırları içerisinde bulunan ve tarih öncesi çağlardan devriyesi ve mûellim günler âvâz-ûd sineye mızrabı
bulunuyor. nacaktır.
yakın tarihe gelinceye kadar önem taşıyan taşınmaz Kültür ızdırâb vererek sâhia-i intişara çıkan (îkâz)
Ali Küçük’ün, “Rüzgârı Çiçeğe Sunmak” isimli ilk şiir ki- KARAHİSARIMIZIN BUGÜN Gazanfer askerlerimizin şehre duhulüne
Varlıkları ve Doğal Varlıkların envanter çalışmaları uzunca bi-nihayet hamdolsun; şimdi en mesut böyle
bir süredir Arkeoloji Müze Müdürlüğü’nce yürütülmekteydi. tabı 2000 yılında yayınlandı. 1986 Yılından bu yana şiir yazan KURTULUŞ GÜNÜ tesâdüf eden saat on bire on kala bütün mi-
bir günde tekerrür inteşarını görmekle cidden
şair Küçük’ün şiirleri çeşitli, dergi, gazete, bülten ve antoloji- Bugün Osmân-ı ikbâlimizin en parlak narelerden selât-ı selam verilecektir.
Bitirilen bu çalışmalar sonrası 610 sayfalık geniş bir envanter iftihâr ve mâdur vatanı düştüğü izmihlâl
lerde yayınlandı. Öte yandan “Kırık Kalbim Sende Kalsın” bir yıldızıdır. Hazırlığı tenvir ile (Kurtuluş) bayramı
kitabı ortaya konuldu. Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm uçurumundan bâtu an şehâmetleriyle bi
isimli Türk Sanat Müziği eserinin güftesinin yazan Küçük’ün Bu, semavî satvetde hârika-nûma öyle tesîden yazılacaktır.
Müdürlüğü’nce yayınlanan eserde höyüklerden, camilere, çeş- inâyetullah- tutup çıkaran âli himtan-ı teced-
TRT Müzik Dairesi Başkanlığı’nca yayınlanır oluru verilen muallâ bir yıldızdır ki tulûu, teşa’şaâti mü- Minareler tenvir edilecektir.
melerden, binalara varıncaya kadar pek çok korunması gerekli düde bu ihtihac ve iftihar hisleriyle meşhud
11 adet Türk Sanat Müziği normunda güftesi bulunuyor. tesaliyesi itibârıyla inzâr-nâme ve bi’l-hâssa Gece bir fener alayı yapılacaktır.
kültür varlığına ait bilgiler yeralıyor. vesîle ile arz-ı tebcîlât bî-şimâr eyler.
cihan fesîh İslâm’a hayresâz uyûn, ensar-ı Bu kurtuluş bayramını tes’îden toplar
Adanalı Ziyâ
atılacaktır.
*Araştırmacı - Yazar- Öğretmen

62 63
Dumlupınar Afyon’a bağlansın-1970

melidir ki, Yeni Türk Devleti’nin, Genç Türki- akın Zafertepe’ye gitmişler, törenlere işti-
ye Cumhuriyeti’nin temeli burada sağlamlaş- rak etmişlerdir.
tırıldı, ebedi hayatı burada taçlandırıldı” 13 Ağustos 1949 tarihli Akşam

BÜYÜK ZAFERİN 91. YILDÖNÜMÜ’NDE


Gazi Mustafa Kemal Atatürk Gazetesi’nden bir haber;
Dumlupınar 30 Ağustos 1924 “30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 27 nci
Bu konuşma epey uzun olmakla bir- yıldönümü münasebetiyle Afyonkarahisar
Dumlupınar’da yapılacak olan merasime

DUMLUPINAR VE AFYONKARAHİSAR
likte bizim için temel noktası yukarıdaki
cümlelerde saklıdır. Yıllar var ki Cumhuri- Türkiye Milli Talebe Federasyonu’da katıla-
yetin Kazanıldığı Topraklar diyerek tanıtı- caktır.’’
mını yapmaya çalıştığımız ilimizin önemi 1923 yılında geçtiğimiz yıllara kadar
Hasan ÖZPUNAR* de yine bu ifadelerle yerini bulmuştur. 30 Ağustos törenlerinin düzenleme komi-
hasanozpunar03@gmail.com

2
Atatürk keza Nutuk’ta da Afyonkarahisar tesi ilimizde bulunan askeri birlikler (sıra-
6 Ağustos 1922 günü Afyonkara- bir ordunun anasır-ı asliyesini inanılmayacak Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi
Dumlupınar ibaresini sürekli olarak kullan- sıyla 1. Kolordu Komutanlığı, Batı Menzil
hisar Kocatepe’den Büyük Taarruz kadar az bir zamanda imha ettiniz. Büyük ve Başkumandan Mustafa Kemal mış bunu değiştirme yoluna gitmemiştir. Komutanlığı, Yurtiçi Bölge Kmt., Garni-
başlamış, kaçmaya çalışan Yunan necip milletimizin fedakârlıklarına layık ol-
Atatürk Büyük Zafer’in 2. yıldönümü Son yıllarda sık sık gündeme ge- zon Komutanlığı) olmuştur.Törenler için
orduları 30 Ağustos 1922 günü Dumlu- duğunuzu isbat ediyorsunuz. Sahibimiz olan
olan 30 Ağustos 1924’te, Dumlupınar’da Dumlupınar’ı iyileştirme Afyon-1954
len Kütahya Dumlupınar İlçesi’nin gelen misafirler Afyonkarahisar Vilayeti-
pınar Meydan Muharebesi’nde(sonradan büyük Türk Milleti istikbalinden emin olma-
Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı’nın te- Afyonkarahisar’a bağlanma taleplerini her nin ve Garnizon Komutanlığı’nın davetlisi
Başkomutan Meydan Muharebesi) bü- ğa haklıdır. Muharebe meydanındaki maha-
mel atma töreninde yaptığı konuşmada da duyduğumda Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın olarak gelmişlerdir.
yük bir yenilgiye uğratılmıştır.Sonradan ret ve fedakarlıklarınızı yakından müşahade
aşağıdaki ifadeleri kullanır. bu sözleri hatırıma gelir.Zira Afyonkarahi- Büyük Zafer’in 48. yıldönümü olan 30
Başkomutan Meydan Muharebesi olarak ve takip ediyorum. Milletimizin hakkınızda-
isimlendirilecek olan bu savaşın henüz kül- ki takdiratına delalet etmek vazifemi müte- ‘’Efendiler; Afyonkarahisar Dumlupınar sar-Dumlupınar birbirini tamamlayan iki Ağustos 1970’te tören komitesi başkanı
leri soğumadan savaş meydanının hemen valiyen ve mütemadiyen ifa edeceğim. Başku- meydan muharebesi ve onun son evresi olan kahramanlık destanı. olan Afyon’da konuşlu Batı Menzil Komu-
yakınında, Dumlupınar’da, Gazi Mustafa mandanlığa teklifatta bulunulmasını cephe 30 Ağustos Türk tarihinin en büyük dönüm Dumlupınar her ne kadar son yıllar- tanı Korgeneral Behçet Özdemir, davetiye-
Kemal Türk Ordusu’na yeni bir emir ya- kumandanlığına emrettim. Bütün arkadaşla- noktasını teşkil eder. Milli tarihimiz çok bü- da Kütahya ile anılır olsa da aslında yıllar sinde şu ifadeleri kullanır;
yımlar; rımın Anadolu’da daha başka Meydan Mu- yük ve çok parlak zaferlerle doludur. Fakat boyu Afyonkarahisar Dumlupınar olarak “Zafer Bayramı’nın 48. yıldönümü-
harebeleri verileceğini nazar-ı dikkate alarak Türk Milleti’nin burada kazandığı zafer bilindi. Atatürk Dumlupınar’ı ziyaretle- nü kutlar; AFYON DUMLUPINAR
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları
ilerlemesini ve herkesin kuva-yı akliyesini ve kadar keskin neticeli ve bütün tarihte, yalnız rinde her zaman Afyonkarahisar üzerin- ABİDESİ’NDE 30 AĞUSTOS 1970 günü
.01.09.338 (1 Eylül 1922)
menabi-i celadet ve hamiyetini müsabaka bizim tarihimizde değil, dünya tarihinde yeni den geçmiştir. Yine Afyonkarahisar halkı saat: 14.00’de yapılacak törene şeref verme-
Afyonkarahisar Dumlupınar Büyük yön vermekte kesin tesirli böyle bir meydan
ile ibzale devam eylemesini talep ederim. 1990’lı yıllara kadar 30 Ağustos’un her nizi dilerim.’’
Meydan Muharebesinde zalim ve mağrur muharebesi hatırlamıyorum. Hiç şüphe etme-
Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz! İleri’’ yıldönümünde özel trenle, araçlarla akın
* Başkomutan Tarihi Milli Parkı Alan Kılavuzu (Rehber)
Sultan Divani Mevlevihane Müze Sorumlusu Dumlupınar’a gidecekler-1949

64 65
Afyon Dumlupınar ifadesi kulla-
nan sadece askeri birliklerimiz değildir;
devletin resmi kurumu olan PTT’de
KURTULUŞUN 1.YILI NASIL KUTLANDI
Büyük Zafer’in yıldönümlerinde çı- 29 Ağustos 1923
kardığı özel gün zarflarında hep Afyon Ömer Fevzi ATABEK*
-Dumlupınar logosunu kullanmış bu
1980’li yıllara kadar hep böyle sürüp Çarşamba, halkımız sevgili Karahisarı-
gitmiştir. mızın kurtuluş gününü fevkalade tezahü-
Aslına bakılırsa ratla tes’id etti.
Afyonkarahisarlılar’da Dumlupınar’ı Bütün şehir baştanbaşa bayraklarla
sahiplenmekte haklıdırlar.Zira burada- donandı. Minarelerden tekbir sesleri ile
ki anıtların yapımı ve bakımını yıllar mukaddes hatıra canlandırıldı. Türk Ocağı
boyu Afyonkarahisarlılar üstlenmiş- şehit yavrularını (sünnet) ettirdi. Yüksek
lerdir. ve tarihi kalemizden top atıldı.
Ocak 1954’te Afyonkarahisar’da (27 Ağustos 1338) Pazar günü Ka-
pek çok hemşehrimizin bir araya gel- rahisarımızın istirdadını ve büyük zaferi
2009 yılından itibaren Belediye Baş-
mesiyle kurulan Dumlupınar Zafer tes’iden yapılan tezahürat:
kanı Derviş Kavak bu konuda çabalarını
Abidesi Güzelleştirme ve Yaşatma Der- Daha sabahtan dükkânlar bayraklarla
yoğunlaştırmış basın yayın organlarında
neği merasim alanınının yapımından donatılmış idi. Herkes memnun bu büyük
bu yönde haberler çıkmıştır.
tutun, ağaç dikimine kadar pek çok günün hatırasını taşıyordu. Memleket mı-
hayırlı hizmeti yerine getirmiştir. Kütahya’ya 80, Afyonkarahisar’a 55 km
zıkası Belediye önünde terennüm ediyor.
mesafede olan ve 1987’de ilçe olan Dumlu-
Başkanlığını dönemin Afyon Valisi Davullarla bir kısım halk da çarşıda izhar-ı
pınar ilçe merkezi özellikle İzmir’e büyük
Hilmi İncesulu’nun yaptığı bu derne- Dernek kuruluş bilgileri şadmani ediyordu. Türk Ocağı tarafından
göç vermektedir.1990 yılında 3559 olan
ğin kurucu üyeleri şu isimlerden olu- sağlamak için tanıtım çalışmaları yapmak (sünnet) ettirilecek çocuklar sabahtan
merkez ilçe nüfusu günümüzde 1000’e ka-
şur; Prof.Dr.Afet İnan, Hüseyin Tiryaki- hamama getirilmiş ve yıkanarak elbiseleri
Kocatepe’de de bir abide yaptırmak dar düşmüştür. Afyonkarahisar’la idari an-
oğlu, Şefik Görkay, Mehmet Geneli, Asım giydirilmişti. Önde mızıka olduğu halde
Türk tarihinde yeni bir sayfanın açıldı- lamda tek bağı merkezi Afyonkarahisar’da
İzmirli, Mehmet Acar, Nusret Koçoğlu, halılarla döşenmiş, otomobiller içinde et-
ğı Dumlupınar’ı güzelleştirerek burayı ile- olan ve 1981 yılında kurulan Başkomutan
Ömer Altınay, Fahri Bilge ,Kemal Aşkar rafa tebessümler saçarak çocuklar, halkımı-
ride Orhun Abideleri gibi ebedileştirmek. Tarihi Milli Parkı sınırları içerisinde yer
Derneğin amaçları şunlardır. zın sevinç yaşları içinde çarşıdan geçmişler
almasıdır.
Dernek amaçları yıllar içerisinde pey- ve Asker Hastanesine giderek orada sün- memleketi kurtardığı günün yıl dönümünü canlı bir hatırasını taşıyor gibiydi. Saat
Abidenin bulunduğu alana su getir- Geçmişte Dumlupınar’ın ilimize bağ-
derpey gerçekleştirilerek 1970 yılında net ettirilmişlerdi. Saat 6.30’da merasime unutmayınız.” 8.00’de mektepler Lise bahçesinden hare-
mek. lanma istekleri gündeme geldiğinde ve
tribün, tesisler, ağaçlandırma, su işleri bi- iştirak için mektep alayları içtima mahal- ketle Belediye Meydanlığına gelmişlerdi.
Alanı ağaçlandırmak tirilmiştir. bu konuda elimizde çok güçlü olduğunda line geliyorlardı. Bilhassa Gedik Ahmet “Memleketimizi kurtarmak için can ve-
ren kan döken şehitlerimizi unutmayınız. “ Halk da akın akın meydanlıktaki mektep-
Yıldırım Kemal’den abideye gelen yo- bu konuyu sahiplenmeyişimiz yüzünden Paşa Mektebinin izcileri ve ellerinde yazılı
Dumlupınar ilçesi’nin tarihi bağlarının ler dairesinin etrafına toplanıyordu. Saat
lun asfaltlanmasını sağlamak sükutu hayale uğrayan Dumlupınarlılar’ın levhalar taşıyan mini mini yavruları şayan-ı “Türk aslanlarının asaleti önünde şu
olduğu Afyonkarahisar’la birleşme isteği 8.30’a gelmişti. Düşmanın (Karahisar’ı)
bu isteklerinin gerçekleşmesi bugün için dikkatti. Levhalarda; memleketi yakmaya eli ermeyen düşmana
Tören alanına beşbin kişilik bir tribün resmi olarak ilk kez 1970 yılında Belediye terk ettiği bu zamanda yüksek ve tarihi
zor görünüyor.Zira günümüzde Kütah- lanet ediniz”
ve tesislerin yaptırılması Başkanı Süleyman Turgut tarafından gün- “3 senede Anadolu’yu harabeye çeviren kalemizden toplarla halasın yıldönümü
ya Valiliği’nin logosu Dumlupınar Şehit
Abide civarına bir müze kurulmasını deme getirilmiş daha sonra 1981 yılında düşmanın belâsını bulduğu günü unutmayınız.” Cümleleri yazılıydı. Bu cümleler oku- ve dakikası tebşir edilmeye başlandı. Bu
Sancaktar Anıtı, keza Kütahya’da bulunan
sağlamak Belediye Başkanı Kadir Güngör aynı isteği “Türk celadetinin nuru gark ederek şu nurken her kalp bir sene evvelki mazinin sırada meydanlığa Belediye ve Hükümet
üniversite de Dumlupınar adını almış bu-
Törenlere daha fazla kişinin katılımını içeren dilekçesini resmi makamlara sun- heyetleri de geldiler.
lunuyor. * Ömer Fevzi ATABEK 1883-1971
muşsa da bir netice alamamıştır. Afyon Vilayeti Tarihçesi yayına hazırlayan Turan Akkoyun AKÜ Yayını Afyon 1997 s.407-408

ZAFER HAFTASINDA AFYON


Gezmek, kale, bağ, bahçe, şehitlik, ırmak;
Görmek, yeri gül, gül, göğü bayrak, bayrak;
Himmet dilemek erenlerden…
Sultan Divani’nin önünde divan durmak.
Çeşitli tarihlerde PTT tarafından bastırılan Özel Gün Zarfları Afyon 31/08/1967

66 67
HABERLER HAVA ŞEHİTLİĞİ
ASLINA DÖNÜYOR
BEDESTEN
RESTORASYON BEKLİYOR
2 4 Temmuz 1922’de Gazlıgöl civarında
Yunanlılarca uçaklarının düşürülmesi
sonucu şehit olan Hava Üsteğmen Pilot
Cemaleddin ve Hava Rasıt Ahmet Baha-
eddin Bey’lerin anısına yaptırılan ve 20
Kasım 1935’te açılan Hava Şehitleri Anıtı

A
tekrar eski haline getiriliyor. Doğal kayalar-
fyonkarahisar’ın tarihi mekânla- linmesine rağmen restorasyon konusunda Bedesten Çarşısı’nın hem içinin hem dan oluşan eski anıt 1993 yılında ‘’tamiri
rından birisi olan Bedesten Çar- bir sonuç alınamadı. Belediye Başkanı de dışının restore edilmesinin planlan- zor olduğu ‘’gerekçesiyle yıkılarak yerine
şısı restorasyon bekliyor.Belediye Burhanettin Çoban, çarşının tamamen dığını kaydeden Başkan Çoban, esnafa, betonarme yeni bir anıt yapılmıştı.Ara-
Başkanı Burhanettin Çoban, tarihi Bedes- özel mülk olmasına rağmen, buranın res- Bedesten Çarşı’nın restorasyonu bittikten dan geçen 20 yılda vatandaşların istekleri
ten Çarşısı’nın restorasyonu için gerekli torasyon bedelinin yüzde 60’ını karşıla- sonraki halini de gösterdiklerini kaydetti. ve Hava Meydan Komutanlığı’nın talebi
olan bir milyon liranın yüzde 60’ını kar- maya hazır olduklarını belirtti. ‘’Restoras- Çoban, “Buranın cazibesi ve ziyaretçi sa- doğrultusunda aslına dönülmesi amacıyla
şılamaya hazır olduklarını ancak esnafın yon için gerekli olan 1 milyon liranın 600 bin yısı artacak, Bedesten gerçek kimliğiyle Milli Savunma Bakanlığı, Eskişehir İnşaat
yarıya yakınının buna sıcak bakmadığını lirasını ödemeye hazır olduğumuzu söyledik. halkın karşısına çıkacak diye anlattık. Ama Emlak Bölge Başkanlığı, Afyonkarahisar
söyledi. Çoban, çarşı esnafının geriye kalan Çarşı esnafının ödeyeceği rakam 400 bin maalesef hala çözüm bulamadılar. Eğer Hava Şehitliği Onarımı ve Anıt Yapımı
bedelin karşılanması için ortak bir noktada liraydı. Ancak maalesef, esnafın yüzde 60’ı biz vatandaş katkısı sağlayamazsak bu iş İşi’ni ihaleye çıkardı. Anıtın kısa sürede
buluşması gerektiğini dile getirdi. ‘evet’ derken yüzde 40’ı ‘hayır’ diyor. Aslında zor görünüyor. Esnaf maalesef bulunduğu eski haline dönüştürülmesi bekleniyor.
Valilik ve Belediye olarak değişik ta- dükkan başı ödeyecekleri para 4-5 bin lirayı mekânın tarihi değerini bilmiyor” diye
rihlerde Bedesten esnafıyla bir araya ge- geçmiyor” konuştu.
BABASININ İZLERİNİ
TAKİP EDEN AVUSTRALYALI Basında Taşpınar
Taşpınar Dergisi’nde yayımlamakta olduğumuz 1.Dünya Savaşı’nda
Afyonkarahisar Esir Kampı adlı yazı dizisi’nde adı geçen esirlerden Avust-
ralyalı Maurice Dellprott’un kızı Jam Dellprott ve torunu Helen Hump-
ling Afyonkarahisar’ı ziyaret etti.
Babasının Çanakkale’de Türk kuvvetlerine esir düştükten sonra Af-
yonkarahisar Kampına gönderildiğini ve burada kaldığı 1915-1918 yılları
arasında ailesine 150 kadar mektup gönderdiğini belirten Jam Dellprot,
Afyonkarahisar’dan bu mektuplar sayesinde haberdar olduğunu ifade etti.
Babasının mektuplarında Afyonkarahisar’dan çok bahsettiğini anlatan
Dellprot, babasının kaldığı yerleri görmek için ilimize geldiğini belirtti.
Taşpınar Dergisi’nin 9.sayısında esirlerle ilgili yazı dizisinde babasının
adına rastlayan Jam Delprott, çok şaşırarak duygularını ifade etmekte güç-
lük çektiğini söyledi.
Belediye Başkanı Burhanettin
Çoban’da ziyarette “1915-18 yılları arası
Afyonkarahisar’da İngiliz, Fransız, Avustral-
yalı subay ve askerlerden oluşan kalabalık bir
grubun 3 yıl müddetle burada kaldığını bili-
yoruz. Daha önce telefonla ve maille sorular
soran Dellprot’un ailesi Afyonkarahisar’ı
görmek için buraya gelmişler. Babalarının ve
dedelerinin kaldıkları yerleri gördüler. Ulu-
sal ve uluslararası alanda bu çalışmalarımızı
arttırırsak ilimizi görmeye gelenlerin artaca-
ğına inanıyorum’’ dedi.

68 69
Üniversite sonrası meslek hayatı na-
sıl başladı?
1966 yılında Diyarbakır Ali Emiri
Lisesi’ne Edebiyat öğretmeni olarak atan-
dım. Ertesi yıl Salihli Lisesi sonra 1968’de
Rize Lisesi’ne müdür olarak tayinim çıktı.
Bu arada 1966 yılında Nurten Hanım’la
evlendim. Bu evlilikten Türker, Muzaffer,
Alper isminde 3 oğlum oldu. İkisi öğret-
men, diğeri Kurmay Albay olarak görev
yapıyor.
Çok deneyim kazanmadan genç
yaşta (23 yaşında) koskoca bir şehir
lisesi’ne idareci olmuşsunuz, sebebi
hikmeti?
1968’de başlayan gençlik hareketleri Öğrencilik yıllarında-1962
çok yaygındı. Özellikle sol düşünce okul- Ailesiyle birlikte- 1961
lara hakimdi. Biz bir avuç genç öğretmen sol başta Muharrem Bayar nüllü verir, büyük kısmı para ile satar. Aç
Milliyetçi Öğretmenler Derneği’ni kur- kaldım, açık kaldım ama yinede kitaba,
muştuk. O dönem Bakanlık’ta böyle bir Giderken müzeyi Afyon Müzesi’ne devret- belgeye para buldum. 1966’da ilk görev
tasarrufta bulundu. Ben 150 öğretmen tim. Onlar da Bolvadin Belediye Müzesi’ni yerim Diyarbakır’a gideceğim. Ulaşım çok
3000 öğrencinin olduğu yerde idareciliğe kurdular. zordu. Önce Konya’ya, oradan Adana, ora-
atıldım. Safımız belli idi, ama hiçbir zaman 1987’de Akşehir Anadolu Lisesi Kuru- dan Malatya’ya ve sonunda Diyarbakır’a.
idareci olduğum okullarda kimseyle kavga cu Müdürü oldum. 1992 yılında da Bolva- Okulu yeni bitirmişim, yol param çok
Dr. Muharrem BAYAR din Anadolu Lisesi Müdürlüğüne getiril- az. Malatya’da konakladığımda bir sahaf
yaşamadım. Bununda sebebi kimseyi öte-

“ÇOCUKLARIMA
kileştirmeden insanca muamele etmek. dim. 2010 yılında bu görevden yaş haddi gördüm. Orada eski kitapları incelerken
Buna rağmen 45 yılda 22 sürgün yedim, nedeniyle emekli oldum. Çalışmalarım se- üzerinde Bolvadin’li bir kişinin imzası
220 tahkikat geçirdim. Ama hepsinden bebiyle fahri olarak Doktor ünvanı verildi. olan elyazması kitap gördüm.Onu alsam

BİRŞEY BIRAKMADIM”
alnımın akıyla çıktım. Emeklilik zor mu? Diyarbakır’a yol param kalmayacak, al-
Edebiyat okudunuz, fakat biz sizi Elbette, kendimi bir anda boşlukta masam aklım onda kalacak. Kitabı aldım,
tarihçi yönünüzle tanıdık. hissettim. Yıllarımı eğitime verdim. Fakat Diyarbakır otobüsüne bindim. Yolda mu-
şimdi alıştım, kendimi daha çok araştır- avin geldi, para istedi. Durumu anlattım,
Ropörtaj: Hasan ÖZPUNAR Her ne kadar tarihçi olarak bilinsekte
istersen ceketimi vereyim dedim. Gürültü
yazı hayatım hikaye ve şiir denemeleriyle maya verdim. İscehisar, Çay Tarihi çıktı.
koptu, muavin şöföre “parasını kitaba ver-
Taşpınar’ın bu sayısında yıllardır yazdığı kitap ve makalelerle başladı. İlk kez 1960’da Varlık Dergisi’nde Sultandağı, Akşehir Tarihleri basım aşa-
miş, yol parası yokmuş” deyince şöför sesi-
şiirlerim yayınlandı. Sonra Hisar, Ülkü, masında. Emirdağ, Sandıklı hazır. Yeni
Afyonkarahisar tarihine ışık tutan Dr. Muharrem Bayar’ı konuk ediyoruz. Türk Dili, Çınar, Orhun gibi dergilerde kitaplar hazırlama gayretindeyim. 600
ni çıkarmadı. Öylece Diyarbakır’a vardım.

devam etti. 1966 yılında Ses Dergisi’nin makalemden 200’ü Afyonkarahisar üzeri- Evinizin haricinde ayrı bir yerde kü-
Efendim, bize biraz kendinizden ortamı çok zengin bir ilçeydi. Kütüphane- kalıp Beyazıt’ta Fakülte’ye gittim. nedir. Günlük hayatından tut vakıflarına, tüphaneniz var bildiğim kadarıyla...
şiir yarışmasında 1. olmuştum. 10 kadar
bahseder misiniz? leri, okulları, ilim adamları olan bir ilçeydi. Üniversite ortamına çabuk adapte aşiretlerine kadar. Bunların yanı sıra Os- Evet kütüphane olarak kullandığım
şiirim bestelendi. Lisede Osmanlı paleog-
Soğuk bir kış gününde, 15 Ocak 1945 Vaktiyle Emirdağ, Çay, Sultandağı buraya oldunuz mu? rafyasına vakıf olmam beni tarihe sevk etti. manlı Arşivlerinde, Vakıflar Arşivinde, As- başka bir evim var. 1980 yılından beri ki-
tarihinde Bolvadin’de doğdum. 5 kardeştik, bağlıydı. Ekonomisi gelişmiş bir yerdi, 4 Edebiyatta bilgim çok, tarihe ise ilgim çok. keri Arşivlerde, Tapu’da yeminli mütercim taplarımla yatarım. Şaka değil, gece saat
Bolvadin’den çıkıp koskoca İstanbul’a
ben en büyükleriydim. Babam rahmetli tane banka şubesi ve Bolvadinlilerin kur- olarak çağırırlar. 03’e kadar kitaplarla, araştırmalarla meşgul
geliyorsunuz. İster istemez bir şaşkınlık Müzecilik çalışmaları nasıl başladı?
Muzaffer Bayar, ameleydi, elinde küreği duğu banka vardı. Koleksiyonculuk merakı nasıl baş- olurum. Bir sahaf dostumun meşhur sözü-
yaşanıyor. Okulda çok kıymetli, alanında 1980 yılında Bolvadin Lisesi Müdü-
meydanda iş bekler, iş çıkarsa gider, oradan Osmanlıca’ya merak nasıl başladı? ladı? dür” kitapların en büyük düşmanı kadınlar
derya olan hocalarımız vardı. Mehmet rü olarak görev yaparken kıyıda köşede
kazandığı parayla 7 boğazı geçindirirdi. El- İlkokulda okurken Kuran’ı Kerim’i ve su’’der. Doğrudur, hanım “ben seni ki-
Kaplan, Abdülkadir Karahan, Faruk Kad- gördüğüm tarihi eserleri okul bahçesinde Tarihe meraklıysanız doğal olarak ko-
bette büyük yoksulluk yaşadık, çocukluğu- taplarla paylaştım’’ diye şikayet eder.
hatmettim. Yine lise yıllarımda Bolvadin ri Timurtaş, Ali Nihat Tarlan gibi çok topluyordum. Bolvadin antik şehir oldu- leksiyon merakı vardır. Kitap, belge, pul,
muz çalışmakla geçti, simit sattım, tarlada Müftüsü olan rahmetli Mustafa Fehmi kıymetli hocalardan ders aldım. Hatta bir para ve hatta Osmanlı kibrit koleksiyonum Zor olsa gerek sizi kitaplarla paylaşmak
ğu için böyle parçalar çoktu. Afyon Müze
çalıştım. Ama bütün kardeşlerimde bu şart- Efendi’den Osmanlıca, Arapça ve Farsça anım vardır. İlk derste rahmetli Faruk Kad- Müdürü rahmetli Ahmet Topbaş ve arkeo- dahi var. 15 bin kitap, binlerce Osmanlı ve- Evet. Vakti zamanında “ya ben ya ki-
larda okudu, meslek sahibi oldu. Denebilir dersleri alıp, Osmanlıca paleografyası (yazı ri, sınıfa döndü ve bir satır Arapça yazabi- log dostum Ahmet İlaslı’nın yardımlarıyla sika koleksiyonu (Hat, ferman, yazma vs.) tapların’’ deseydi onu tercih ederdim. Şim-
ki yoksulluk bize hayatı kazandırdı. sitilleri) çalıştım. lecek var mı? Diye sordu. Parmak kaldırıp, 1400 parça eserden oluşan Bolvadin Lisesi Peki bunları nasıl topladınız? di kitaplarımı tercih ederim.
Okula 1951 yılında tarihi bir bina O yıllarda edebiyata meraklı olun- tahtaya çıktım ve Yavuz Sultan Selim’in Müzesi’ni kurduk. Belki ilk yerel müzedir, Uzun yıllardır araştırma yapıyorum, Bu kadar geniş bir koleksiyon, ki-
olan Bolvadin Akçeşme İlkokulu’nda baş- ca 1962 yılında İstanbul Üniversitesi ünlü “Beni bir gözleri âhûya zebûn etti fe- hem de bir okulda kurulan. yeminli mütercimim. Haliyle bir vesile ile taplık ne olur sizden sonra?
ladım. Orta ve Liseyi de yine Bolvadin’de Edebiyat Fakültesi’ne kayıt yaptırdım. lek’’ mısrasını Rika hattı ile yazdım. Hoca 1986 yılında dönemin iktidarıyla ge- elimize geliyor. 1000 tane ferman, 1000’de Çok düşündüm bunu. Bazen kitapla-
okudum. O dönemde Bolvadin kültürel Şehremini’nde Afyon Talebe Yurdu’nda çok şaşırdı ve takdir etti. çinemedik, beni Sinop Lisesi’ne sürdüler. vakfiyename koleksiyonum var. Bazısı gö- rım ağlar, bende ağlarım. (burada Muhar-

70 71
rem Bayar hocamız duygulandı). Kitapla- Etmediler, edemezler. Kitaplarım, araştırırım. Sanırım Türkiye’de bu konuda ladığı eseri 40 küsur yıl önce yayınladı. 2.
rım “sen gittiğinde bizim halimiz ne olur vesikalarım konusunda ne derece titiz tekim. Bunu yaparken de fisebilillah yapı- cildi çıkarmaya ömrü vefa etmedi. O ça-
der’’ Bu soruya bir türlü cevap veremem. olduğumu bilirler. Hayatta en önemli şey yorum. Çok fazla olmasa da 1700’lü yıllara lışmaları kitap haline getirmek bize nasip
Allah gecinden versin, demek ki “bu kubbede hoş bir seda bırakabilmek.’’ gidebiliyoruz. oldu. Fakat o günden bugüne yeni belgeler
geride kalanlardan kitaplığınıza sahip Bugüne kadar yayınladığım eserlerimle bir Osmanlıca ile yetinmeyip Latince ve bulundu, yeni arşivler açıldı. Fakat il tari-
seda bıraktığımı sanıyorum. Grekçe’de öğrenmişssiniz. hi konusunda yeni bir çalışma yapılmadı.
olma anlamında ümidiniz yok.
Çalışmalarınız sırasında gerekli ilgi Tarih sürekli yenileniyor.Haliyle yeni ça-
Bir bayram günü 3 evladımı topladım. 1980 yılında Müze Müdürü rahmetli
alakayı görebildiniz mi? lışmalar yapılması elzem.Bunların yanı sıra
Ben vefat edince kitaplarımı ne yaparsınız Ahmet Topbaş’ın tavassutuyla Fransız
elimdeki vesikalarla pek çok yerde sergiler
diye sordum. Cilt, cilt paylaşırız dediler. Dışarıda gördüm ama ilimizde ma- Prof. Thomas Drew Bear’la tanıştık. Ken-
açtım, konferanslar verdim. Vermeyede
Anladım ki sahip olamayacaklar. Bunun alesef göremedim. 1996’da Vesikalara disinin özellikle Afyonkarahisar çevresi
devam ediyorum. Kim çağırırsa gidiyo-
üzerine hiçbirine bir kağıt parçası bile bı- Göre Türkmen Aşiretlerinin İskânı adlı antik dönemi ile ilgili birçok araştırma-
rum. İnsanımızı tarihine ısındırmaya, me-
çalışmam ile Kültür Bakanlığı Onur ları vardır. Her yıl gelir, bu sayede ondan
rakmamaya karar verdim. Vasiyetimi yap- rak duymasını sağlamaya çalışıyorum.
Ödülü’nü, 1998’de Afyon - Bolvadin’de kitabeleri okuyabilecek kadar Latince ve
tım, Osmanlıca el yazmalarımı İstanbul Efendim bize zaman ayırdığınız için
Milli Eğitimin Tarihi ile MEB’den takdir- Grekçe transkripsiyonu öğrendim. Ayrıca
Süleymaniye Kütüphanesi’ne diğer 15.000 teşekkür ederiz, son olarak neler söyle-
name, yaptığım çalışmalardan dolayı 2001 Farsça’yı da okuyorum
kadar matbu kitabımı ve vesika arşivimi mek istersiniz?
Türk Folkloruna Hizmet Ödülü’nü, Ka- Aklınızda kalan, yapmak istediğiniz
Kocatepe Üniversitesi’ne bağışladım. Mesleğe başladığı yıllarda-1966
rekeçili Yörük Aşiretinin Tarihi ve İskânı çalışmalar var mı? Sizler çok ulvi bir hizmeti yerine ge-
Neden hepsi Kocatepe Üniversite- ile Yörük-Türkmen Dernekleri’nin Türk tiriyorsunuz. Bugün bende Taşpınar’ın Öğretmenlik yıllarında
si’ne değil de bir kısmı Süleymaniye’ye ? lar hiçbir zahmete katlanmasın. Geçen yıl En büyük hayalim Afyonkarahisar
Kültürüne Hizmet Büyük Ödülü, En iyi geçmiş tüm sayıları vardır. Eğer bir kişi
burada Osmanlıca kurslar verdim. Bu yıl Tarihi’ni hazırlamak. Rahmetli Müze Mü- vuru kaynaklarından birisi de Taşpınar
Orası ihtisas kütüphanesi, saklama, in- Araştırmacı-Yazar Ödülü, Balkan Türkleri Afyonkarahisar tarihini araştıracaksa baş-
dürü Süleyman Gönçer bu konuda hazır- Dergisi’dir. Taşpınar’ı incelemeden şehir
celeme şartları çok daha hassas. İlme kıy- Hizmet ödülü ile yüz elli civarında çeşitli Erzurum Atatürk Üniversitesi davet etti,
met verilen bir yerde muhafaza edilmesi en ödül aldım. Yurt dışı ve yurt içinde çeşit- gidip orada bir öğretim yılı Osmanlıca Helvacı Dükkanında tarihi yazılamaz. Keza eski Beldemiz der-
doğrusu. li üniversite ve kuruluşların düzenlediği okuttum. Davete icap edilir. Öğretmek ka- çalışırken-1960 gileri iyi birer kaynaktır. Afyonkarahisar
bilimsel toplantılara katılarak dar zevkli bir iş yoktur benim için.
Belediyesi bu tür yayınlarla çok güzel bir
bildiriler sundum. Bu bildiriler Çalışmanızı nasıl planlıyorsunuz? hizmeti yerine getiriyor. Şu bir gerçek;
kitaplarda yer aldı. Eserleri- Yaklaşık 50 yıldır uykuya 4 saat ayırı-
min tamamı değerlendirilerek tarihi olmayan şehirlerin talihi olmaz.
rım. Kalan zamanın büyük çoğunluğunu
2000 yılında Azerbaycan Bakü Afyonkarahisar’ın köklü tarihi hakkında
araştırmalar alır, aileyi de unutmamak la-
Devlet Üniversitesi tarafından yeni çalışmalar yapılması şart.
zım ama artık bir Köroğlu, bir ayvaz kaldık.
“Fahri Doktorluk” unvanı
Böyle olmasa yaklaşık 600 makale, onlarca Vesikasız tarih olmaz. İnsanlar tarihe
verildi. Ama kendi memleketi-
eser hazırlayamazdım. 1957 yılında Bolva- meraklı fakat internette yalan yanlış bilgi-
mizde derseniz bir hiç. Birşey
dinli Ahmet Fevzi Özdemir Hoca’nın tale- ler çok çabuk yayılıyor. Araştırma yok. İlk
beklediğimizden değil, bugüne
besi oldum. Üzerimde emeği çoktur.
kadar sadece İş Bankası Yayın- gördüğünü alıyor kopyalıyor. Okullarımız-
ları ‘’Bolvadinli Mehmet Sinan Sayenizde şecere araştırmaları da
da düşünen, sorgulayan öğrenciler yetişti-
Bey’in Harp Hatıraları ‘’ kitabı çoğaldı.
rilmeli.
için cüzi bir miktar telif ödedi. İnsanlar hep geçmişine merak duymuş-
lardır. Acaba büyük dedelerim kimdi? Ne Böyle düzenli çıkarılan bir şehir der-
Çalışmalarımı kendi
yaparlardı? Bende bu merakı giderici araş- gisi çok nadirdir. Taşpınar Dergisi daim
imkânlarımla yaptım. Şimdi
çoğu kişi hazırcı. Elindekini tırmalar yaptım. Eski nüfus kayıtlarından, olsun, kaynak olsun.
Almanya'da bir konferansta getir, araştırmayı sen yap. On- vergi defterlerinden, maliye defterlerinden
Çocuklarınız itiraz etmedi mi ?

72 73
TARİHE TANIK YAPILAR lerek yaptırılmış, onun 1961 yılında vefa-
tından sonra Afyon ve Civarı Demiryolları
İşçileri Sendikası binayı satın almıştır. Bu
yıllarda kalorifer donanımı yapılmış ve ka-
lorifer kazanı için bodrum katında yeni bir
kapı ile yeni bir boşluk açılmıştır.
Tuğla örgü ile dış yüzeyde değişik bir
görünüm kazandırılmıştır. Giriş doğu-
dandır. Girilen ilk boşlukta oda kapıları ve
merdiven vardır.Giriş katında iki oda, mut-
fak, yunak ve hela, üst katta ise, üç oda ve
yunak bulunur. Kat zeminleri beton olup,
giriş kat güneybatıdaki odanın zemini ah-
şaptır ( Çünkü altı kazılarak kalorifer kazanı
konmuş ve taban ahşapla kapatılmıştır).
Odalarda her iki yönde basık kemerli birer
pencere vardır. Pencerelerin dış yüzeyleri
kesme taştan çıkıntı çerçeveli ve beyaz ba-
danalıdır. Kat aralarında ve pencerelerin alt
ve ortalarında yapıya görsellik veren çıkıntı
tuğla dizilerinden oluşan yatay hatlar bulun-

İSTASYON CİVARINDA
maktadır. Bu hatlar beyaza boyanmış olup,
kat aralarındaki hatlar, üçgenimsi diş çıkıntı
tuğlalıdır. Üst katta doğu ve güneyde olmak
üzere iki balkonu vardır. Güney balkon ka-

SİVİL MİMARİ ÖRNEĞİ İKİ YAPI


pısı, sivri kemerli geniş bir pencereden olu-
şur. Çatı, plana uygun olup üç yönde üçgen
alınlıklı ve kırma çatılıdır. Üzeri Marsilya
Ahmet İLASLI* kiremit örtüdür. Alınlıklar içinde, taşıyıcı

A DEMİRYOL-İŞ SENDİKASI BİNASI


fyonkarahisar’ın gelişmesi- rak kullanılan yapının önünde (batısında), ründeler üstüne öne çıkmalı olarak oturtul- site uygun T biçimli, dik kırma çatısı, kuzey, çifte eliböğründelere ve yatay ahşap hatılla-
ni, anbean yapılardan izlemek yollarla çevrili, yeşil alan içinde, T kesitli, muş olup, ahşap basık kemerlidir. Kemer İstasyon Caddesi üzerinde, Cirit kaya- güney ve doğu yönde olmak üzere üç adet ra dayandırılmış yuvarlak ahşap kemerlerle,
mümkündür. Cumhuriyetimizin taş ve tuğla örgü duvarlı ve üçgen alınlıklı ortasına dikine konulan okun ucu aşağıya lığının stadyuma bakan güney eteğindeki üçgen alınlıklıdır. Alınlıklar, ahşap süsleme- boşlukları doldurulmuş yatay ve dikey hatıl-
ilk yılları olan 1930’lu yıllarda, İstasyon dik kırma çatısıyla, küçük ve şirin bir yapı uzantılı, sapı ise çatıda akroter çıkıntısı oluş- yan yana bulunan iki eski yapıdan, şehir lidir. Her iki katta eş değerde pencere vardır. lardan oluşan ahşap süslemelerle, görsellik
civarında yapılan ve yapıldığı günden gü- olarak, hemen dikkatleri çeken bir yapıdır. turmuştur. Alınlığı taşıyıcı ahşap eliböğrün- tarafında(batıda)olanıdır. Çatı katıyla birlik- Yapı, 1947 yılında şehirde otel, sinema kazandırılmıştır. Çatının ortasında uzun ve
nümüze kadar, hemen hemen herkesin Günümüzde Bölge Müdürlüğü’ne ait eski deler, üçgen biçimlidir ve üzerinde bulunan te üç kat görünümlü olup T planlı bir yapıdır ve İstasyon Büfesini işleten Haydar Sarıali sivri birer akroter yükselir, kemer ortasında
ilgisini çeken iki yapı vardır. araç ve gereçler ile belgelerin sergilendi- ahşap yuvarlak kemeri, taşıyıcı özelliğinden ve ayrıca bodrum katı vardır. Bir ölçüde T (Lakabı Afyon’un Dayısı) tarafından kendi ise aşağıya doğru kare gövdeli piramidal siv-
Bu iki yapıda, taş, tuğla ve ahşabın son ği bir yer iken, halen büro konumunda çok, görsellik için yapılmış izlenimini ver- kesitli olup tuğla örgülü kagir bir yapıdır. Ke- arsası üzerine demiryolu binasına özeni- ri uçlu üçgenimsi uzantılar bulunmaktadır.
derece uyum içinde kullanılmış olması, ya- kullanılmaktadır. Yapı iki katlı, kargir bir mektedir. Bu görsellik yatay ve dikey ahşap Kemer kavsinin içinde ve dışında dairesel
tay hatlarda ve üçgen çatı alınlıklarındaki yapıdır. Moloz taş temeli, çokgen kesme hatlarla da desteklenmiştir. Çatısı, Marsilya
süslemeler eklenmiş olup, kemerler içinde
taşıyıcılıktan çok görselliğe verilen önem, taş olup, basık kemerli kapı ve pencereleri kiremitle örtülmüştür.
birer yuvarlak pencere vardır.
hemen herkesi büyülemektedir. tuğla desenli olarak boyanmış kesme taş çı- Bodrumlu, giriş katı ve çatı katı olmak
kıntılı sövelidir. Diş dizisi tuğla hat ile tuğla Ali Çetinkaya Mahallesi, İstasyon
üzere, batıdan tek, diğer yönlerden iki kat
Anadolu sivil mimarisinden farklı Caddesi, 102 pafta, 797 ada, 78 parseldeki
desenli kesme taş hatıllar, yapının dış yatay görünümlü bir yapıdır. Doğudan basık
olup, Batı Avrupa mimarisinde yapılmış- bu yapı, müzearşivinde Mollaoğlu Yurdu
hatlarını da belirlemektedir. kemerli girişli, odaların kullanılışına ve
lardır. Muhtemelen İstasyonun yapılması olarak adlandırılmış olup, Gayri-
Yapının asıl dikkati çeken bölümü, ça- katlarına göre,cephelerde tek veya iki pen-
sırasında çalışan ustalara inşa ettiği bu menkul Eski Eserler ve Anıtlar Yük-
tısıdır. Çatı, doğu, kuzey ve güney olmak cerelidir. Üst kat pencereleri, alt kat pence-
binalar farklı mimarisiyle günümüzde de sek Kurulu’nun 14.03.1981 gün ve
üzere üç yönde üçgen alınlıklı, dik kırma relerine oranla biraz daha küçüktür.
varlıklarını sürdürüyorlar. A-2765 sayılı kararı ile korunması
çatılıdır. Nerede ise üst katın tabanına kadar Ali Çetinkaya Mahallesi, 101 pafta, 20
25 NOLU KONUT uzanan saçaklarda, eğim uzantısı nedeniyle ada,1 parseldeki yapılardan olan bu yapı, gerekli anıt eser olarak korumaya
TCDD 7. Bölge Müdürlüğü yapıları genişlik kazandırılmış olup alt ve üst hatları Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yük- alınmıştır.
içinde, 25 nolu yapı olarak numaralandı- aynı yükseltide birleştirilmiştir.Alınlıklar, sek Kurulu’nun 14.03.1981 gün ve A-2765 Kaynak: Müze Arşivi
rılmış, uzun yıllar konut olarak kullanılmış kat arasını belirleyen diş çıkıntılı hat üzerin- sayılı kararıyla korunması gerekli anıt eser Binayı yaptıran Hasan ÖZPUNAR Arşivi
yapılardan biridir. Bölge Müdürlüğü ola- de her iki yanda bulunan çifte ahşap eliböğ- olarak koruma altına alınmıştır. Haydar Sarıalioğlu
Rengigül Ural Arşivi
* Arkeoloji Müzesi - Uzman Arkeolog

74 75
BASINDA BÜYÜK ZAFER
(Fetih Ayeti) ordumuz düşmanın (60) kilo-
metrelik bir cephesini yardı. Mağlup Yunan
Ordusu Uşak-Dumlupınar hattına doğru
münhazimen (hazm edemiyerek) kaçıyor.
Eskişehir ve Bilecik’in istirdadı (geri alınma-
sı) haberi beşarat avarine an be an intizar
Savcı TÜRKMENOĞLU ediyoruz. (ödünç olarak verdiğimiz yerleri

G azi Mustafa Kemal Atatürk “Ta-


rih yazmak, tarih yapmak kadar
mühimdir. Yazan yapana sadık
kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşır-
tacak bir mahiyet alır” sözüyle tarih yazımı-
her an geri alma müjdesini bekliyoruz) gazi-
lerimiz varolsun.
2- 27 Ağustos tarihli Anadolu Tebliğ-i
resmisi dünden beri başlayan hareketi taar-
ruziyemiz devam etmektedir. Ordumuzun
nın önemine değinir. Günlük yayınlanan sol cenahı düşmanın bir seneden beri tahkim
gazetelerde tarih biliminde önemli bir kay- ve tel örgülerle takviye etmiş olduğu üç sıra
nak teşkil eder. Peki 91. yıldönümünü kut- siperden merekkeb müstahzar (hazırlanmış)
ladığımız Büyük Taarruz ve Başkomutan mevzi’i tamamen zabt ve düşmanın müker-
Meydan Muharebesi ve akabinde İzmir’in rer mukabil ta’aruzlarını süngü hucumlarıyla
kurtuluşu acaba o günlerde sıcağı sıcağına tard ederek Afyonkarahisarını istirdad etmiş-
basında nasıl yeraldı? tir.
Rauf Ahmed’in imtiyaz sahipliğinde 29 Ağustos 1922 Usera (esir) ve ğanaim (ganimet) çoktur.
İstanbul’da yayınlanan Yeni Şark isimli Ordumuz merkezi sağ cenahındaki haraketi
gazetenin koleksiyonlarından 26 Ağustos 29 Ağustos 1922-sayı 317 ediyor. Başkumandan Mustafa Kemal Paşa muvaffakıyetle inkişaf etmektedir.
1922’de başlayan ve 30 Ağustos 1922’de 1-Milli ordumuzun Afyonkarahisar bizzat harekatı idare ediyor. Ordumuz zafer
3-Hami’i din mübin ve millet olan (dinin
Dumlupınar’daki Başkomutan Meydan cephesindeki taarruzu muvaffakıyetle inki- ve halas yollarındadır. Afyonkarahisar ile Bi-
koruyucusu millet olan) gazanfer ordumuz
Muharebesi ile devam edip 9 Eylül 1922’de şaf eylemekte ve Muharebe Kemal-i şiddetle lecik ve Eskişehir’in İstirdad-ı (geri alınması)
inayet-i subhaniye (Allah’ın izni) ve imdad-ı
İzmir’in düşman işgalinden kurtarılmasına devam etmektedir. Nasr-u minallah (yardım hakkında devran eden şaiyaları teyid edecek
ruhani’i cenabı risaletpenah-i (peygamberi-
kadar geçen sürede gazetede çıkan haberle- 27 Ağustos 1922 Allah’tandır) son dakika selahiyattar ma- resmi bir tebliğ bugünde alınamamıştır. Telg-
mizin ruhani yardımı) ile düşmannın kuvai
ri günümüz Türkçesi ile sizlere aktarıyoruz. 28 Ağustos 1922-sayı 316 kamatan istihsal ettiğimiz malumata göre raf ve posta münasebeti münkat’ı (kesik)
külliyesini makhur (mahv etmek ) ve münha-
Metinlerdeki numaralar gazete resim- 1-Kahraman ordumuz Afyonkarahisar cephesinde muvaffakiyetle taaru- Menderes ve Kocaeli taaruzlarımızdan sonra olmakta berdevamdır.
zım (mağlubiyet) eylemiştir.
leri üzerinde rakamla belirtilen haberlerin za başladı. Düşmanın itiraf ettiği vechile hars-ı istiklâl vatan ve millet olan Afyonkarahisar’ı cephesinde inkişaf eyleyen 3-Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa
içeriğini gösterir. gazilerimizin muzafferiyet haberlerimizi kari’lerimize (okuyucularımıza) umumi taaruzumuz devam etmektedir. Ve- Kemal Paşa’ya Selahiyet-i Lazim-e verdi. 1 Eylül 1922- sayı 320

27 Ağustos 1922 – sayı 315 yakında tebşir edeceğiz. rilen malumata göre ordumuz on fırkalık bir (yetki) 1-Kahraman ordumuz mağlub düşmanı
2-Atina’dakiler telaşlandı. kuvvetle Yunan Kuvvay-i Külliyesine Afyon 4-Taarruz faaliyetlerimizin en kuvetli (Uşak) mevazi’i (mevzilerden) müstahke-
1-Taarruzumuz ve Atina’da Tarz-ı
ve Çal mıntıkalarında taaruz etmiş ve Yunan unsurlardan birini teşkil eden gazanfer top- mesinden süngü hucumuyla çıkarmaktadır.
Telakki. 3-Ordumuz Vezirhanı işgal etti.
hatlarına dahil olmuştur. Muharebe kemal-i çularımız. Yunan Ordusunun ricati feci’i bir inhizam
2-Hacı Anesti ve vaziyeti İzmit’ten iş’ar edildiğine göre Türkler
şiddetle devam etmekte ve kat’i zafere doğru (askerin bozulup dağılması) halinde olub
askeriye. Bilecik’in şimal-i şarkiyesinde (kuzey do- 30 Ağustos 1922 sayı 318
gidilmektedir. sevk edilen kuvvayi imdadiye ile (Hacı Anes-
ğusunda) Müta’adid noktalarda taaruza
3-Kocaeli’nde Türk Kuvet- 2-Taaruzumuz vasi-i mukayesede devam 1-İnna Fetehna Leke Fethan Mübina ti) vaziyeti ıslaha ve kaçan ordularını dur-
geçmişler, beş saat devam eden bir mu-
lerinin tahşidi (yığınak yapıl- durmağa çalışmaktadır.
harabeden sonra vezirhanı işgal eylemiş-
ması) Uşak Muharebesi kılınçlarımızın
lerdir. Büyük miktar ganaim (ganimet)
4-Milli ordumuzun taaru- ve esir alınmıştır. Cephe boyunca topçu zaferi ile neticelenmek üzere olub düş-
zuna dair son haberler. muharebesi bütün gece devam etmiştir. manın mezbuhane (son ümit son çırpınış-
Umumi taaruz başladı mı? Bilecik şehri milli kıtaatımızın eline geç- ları) bütün teşebbüsleri akim kalmıştır.
Muhtelif mahfelde icra ettiğimiz mek üzeredir. Eskişehir ile Bursa yolu üzerindeki zafer ha-
tahkikat. Menderes ve Kocaeli berlerimizi tebşir eden (31)Ağustos tebliğ’i
4- Keşif ve Sevk-ul Ceyş (asker sev-
cephelerine yapılan iki mühim ile 1 Eylül tebliğ’ine an be an intizar ediyoruz.
kiyatı) cephenin iki cenahında muvaffa-
keşif taaruzu Yunan ininin başı- kiyetle neticelenen keşif taruziyelerimiz- 2-Eskişehir cebhesinde düşmanın şimal
na sağdan soldan iki ağır darbe ordumuz Afyonkarahisar cephesinde (kuzey) ve cenub (güney) hattı müdaafa-
teşkil ediyor. umumi taaruza geçti mi ? larına karşı taaruz eden ordumuz cebheyi
5-Menderes vadisindeki ileri Eskişehir’in cenubundan yarmıştır. Mağlub
5-Kızıl orduların manevraları
hareketimiz. düşman iki kola ayrılarak Bursa ve Kütahya
6-Sabık Kayzer üç çocuklu bir kadın- istikametlerine münhazıman (hazm edemi-
6-Venedik Konferansı ve İtal- la evleniyor. yerek) ricat etmektedir. Uşak’taki depolar
ya matbuatı İtalya, Türkiye ile Yu-
7-Kahraman Halid Bey Kocaeli düşman tarafından ateş verilmiştir. Yangın el
nanistan arasında sulhun tesisinde
Grubu Kumandanı Miralay Halid Bey. an devam etmektedir.
mühim bir amil olacak mı?
22
28 Ağustos 19 30 Ağustos 1922

76 77
3- Yunan Ordusu her tarafta ricat ediyor.
4- Bulgar Matbuat’ı nihai zaferimizden
emin.
5-Resmin altındaki yazı:
Düşmana son darbeyi indirecek olan ordu-
muzun hareket’i taaruziyesini muvaffakıyet-
le idare eden, Başkumandan Gazi Mustafa
Kemal Paşa Hazretleri.
9 Eylül 1922- sayı 329
1-Dün alafaranga saat beşte milli ordu-
muzun süvari müfrezeleri üç seneden beri
ayrı bulunduğumuz sevgili İzmirimize gir-
mişlerdir. İzmir’deki Yunan memuriyn-i mül-
kiyesi (idarecileri)şehri terk ederek vapura
binmişlerdir. Bu haber dün akşam geç vakit
bildirilmiştir. Bugün akşama kadar resm-i
tebliğ-in vuruduna intizar ediliyor.

“İşgal Günlerinde
2-Yunanlılar General Konsolosla- 1 Eylül 1922
rı vasıtasıyla İzmir’i ordumuza teslim
ediyorlar. Başkumandanımız İzmir’den

Afyonkarahisar” sergisi açıldı


gönderilecek murahısları bugün (kasaba-
da) kabul edecektir. Dün gece İzmir’den
Ankara’ya ati-deki telsiz gönderilmiştir.
Ankara ve bütün Türk telsiz istasyonları. Afyonkarahisar’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 91’inci yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Araştırmacı Yazar
İzmir general konsolosları şehrin teslimini
müzakere etmek üzere en yakın Türk kuman- Hasan Özpunar tarafından açılan “İşgal Günlerinde Afyonkarahisar” adlı fotoğraf sergisi büyük beğeni topladı.

Y
danıyla derhal görüşmek arzusundadırlar. unan askerleri tarafından 1921- büyük ilgi çektiğini söyledi. Fotoğrafların yazıya bedel. O yüzdenden de biz böyle bir
Mümesillerine müstacillen (acilen) bir ma- 1922 yıllarında gerçekleştirilen tamamının Afyonkarahisar halkının o misyonu üstlendik. O günlere ait görsel
halli mülakat iradesini (görüşme yeri belir- işgali anlatmak ve kentlilerin dönem yaşadığı acıları anlattığı kaydeden belgeleri derleyip toparlamak, bunları da
lenmesini) rica eder. 9 eylül. yaşadığı acıları ortaya koymak için Za- Özpunar, “Bunların her birisi acı hatıralar. bir bütün olarak yine halkımızın hizme-
VERİLEN CEVAP SURETİ: fer Müzesi’nde açılan “İşgal Günlerinde İlginç olan yanı ise tamamının Yunanlılarca tine sunmak gibi bir göreve soyunduk”
Telgrafnameniz alındı. Mümesillerinizi Afyonkarahisar” fotoğraf sergisinde, çekilmiş olması. Türk insanına zorla siper ifadelerini kullandı. “Fotoğrafları görüp de
İzmir Turgutlu kasaba şosesiyle (yoluyla) Özpunar’ın Yunan arşivlerinden edindiği kazdırılırken veya elindeki hayvanları alı- kimseye düşmanlık beslemek gibi bir niye-
kasabaya gönderiniz. Bir yanlışlığa mahal fotoğraflar sergilendi. nırken, Türk kadınına zorla çamaşır yıka- timiz yok” diyen Özpunar, sergide 100’ün
kalmamak üzere otomobillerde beyaz bayrak tılırken çekilen kareler gibi daha pek çok üzerinde fotoğraf yer aldığını ifade etti.
9 Eylül 1922 10 Eylül 1922 HER FOTOĞRAF AYRI BİR ACI
bulundurmak muvaffık ihtiyaridir (mecburi- fotoğraf sergide yer alıyor” diye konuştu.
Tamamı Yunanlıların arşivlerinden FARKLI BİR SERGİ
dir) 9 eylül
leri gemiden çıkmaktan imtina ettiler. İzmir, mobil, 5000 mitralyoz, 450 vagon mühimat, derlenen, bugüne kadar hiç yayımlanma- “KİN BESLEME NİYETİMİZ YOK” Türkiye’de eşine rastlanmayan bir sergi
Türk Başkumandanlığı.
8 (a,m,r.)-Yunan izmihlal (perişan olmuş) 40,000 tüfeng ile 20,000 esir son hareket-i mış fotoğrafları 5 yıldır bu sergiyle vatan- Sergiyi gezenlerin gördükleri karşısın- açtıklarını belirten Özpunar, sergide yer
3-İzmir’in teslimi makdematı (geri askeriyesi bir çokları tarafından tarih-i aske- harbiyenin başlangıcında Yunan ordula- daşların görmesini sağladıklarını belirten da duygulandığını anlatan Hasan Özpu- alan fotoğraflarla ilgili şunları söyledi: “Fo-
alınması)-Trikopis-in kılıncı Ankara’ya gön- riyede emsali görülmemiş derecede kat’ı (ta- rı 200,000 kişiye baliğ olmakta iken bu Özpunar, o döneme şahitlik eden kişilerin nar, “Kimisi ağlıyor, kimisi kızıyor fakat şu toğrafların birçoğu Afyonkarahisar’ın bel-
derildi. mamen ümidi kesilmiş, bitmiş, ölmüş) tasvir miktardan nısfını (yarısını) zayi etmiştir. anılarıyla birlikte fotoğrafları da kitaplaş- da bir gerçek ki, fotoğraf en büyük belge. de ve köylerinde çekilmiş. Fotoğraflarda
4-Ganaim (ganimet) yedi yüz top, bine ediliyor. Atina’dan buraya getirilen kuvvay-ı 3-İzmir’e giren ilk Türk Müfrezesi. Nuri be- tırarak yayınladıklarını ve bu kitabında Görsel bir belge, bazen sayfalar dolusu bir Yunanlıların tarihi dokuya nasıl zarar ver-
yakın kamyon ihtiyatiyenin gemilerden çıkmadan imtina-i yin kumandasındaki müfreze İzmir’e giren dikleri de anlatılıyor. Mesela bir fotoğrafta
5-Adalarda eski Yunanistan’da ihtilal Yunan kuvvay-i mağneviyesini pek güzel tas- ilk birlik olmuş ve Atatürk’ten 500 lira mü- o yıllarda ev yaptıran bir vatandaşın, evinin
başladı. vir etmektedir. kafaat ve bir bayrak hediye kazanmıştır. önüne getirdiği tarihi bir kitabenin Yunan-
4-İzmir fevkalade kumandanı, Ferik Nu- lılar tarafından söküldüğü görülmektedir.
6-Mustafa Kemal Paşa’nın emirnamesi. 10 Eylül 1922-sayı 330
reddin Paşa. Kim bilir o eser hangi Yunan müzesinde-
Paris, 8 (t,h,r)-Mustafa Kemal Paşa kıtaata 1-Muzaffer ordumuzun yıldız süvarileri dir. Fotoğraflar diğer bir taraftan Kurtuluş
hitaben neşr eylediği bir emirname-i yevmi- düşmanın son mukavemetini kırarak dün 5-İzmir facia-i işgalinin ilk üç kurbanı.
Savaşının nasıl zor şartlarda yapıldığını
yede (bugünlerde) hıristiyanlara karşı yapı- İzmir’e halkın alkışları arasında vasıl oldu. sağdan sola.
da gözler önüne seriyor. Sergide yeralan
lacak her nevi su-i muameleye idam cezasıyla Ordumuz şimal gurubu Bilecik, Bigadiç, Sın- 1- Şehid Miralay Süleyman Fehmi Bey. fotoğraflardan oluşan “İşgal Günlerinde
tecziye edileceğini bildirmiştir. dırgıyı istirdad eylemiştir. (geri almıştır). 2- Şehid Hasan Tahsin Bey. Afyonkarahisar” isimli kitabı edinmek için
7- Yunan ordusunun ma’neviyatı bitmiş- 2-Yunan ordusunun zaiyat miktarı. aşağıdaki telefona başvurulabilir.
3-Şehid Kaymakam Ali Şükrü Bey.
tir. Atina’dan gelen ihtiyat (yardım) kuvvet- (özetle). 910 top, 1200 kamyon, 200 oto- Tel no: 0536 359 20 50

78 79
Hüseyin Erçolak
Cirit Kayalarında Leylekler

Hüseyin Erçolak

R. Gülenay Yalçınkaya
Serhat Tugan
Kaleye Bayrak çekme

80 81
AFYONKARAHİSAR
MUTFAĞINDAN
HAMURSUZ
Foto: Hüseyin Erçolak

( Hamırsız)

Porsiyon Adedi Hazırlama Süresi Pişirme Süresi

6 Kişilik 30 Dakika 30 Dakika

KIŞ GELDİ
Kış geldi yine
Malzemeler

9 su bardağı un

1 su bardağı yağ

1 yemek kaşığı yağlı


Kışın kilo kilohaşhaş
ıspanak, pırasa, deperotu, ayva, Kale Görünmez’den seslenir gibi
1930’lu yılların başından bir kare. Yağmurlu, soğuk bir gün
olduğu emektar parke taşlarının ıslaklığından ve sıkı sıkı
giyinmiş insanlardan belli. Zaman durmuş sanki. Objektife
bakanların yanı sıra yoldan geçmeye çalışan bir kişinin flu hali
objektife yansımış. Elbette o zamanlar kameralar şimdiki gibi
hareketi yakalayamamış. Mekân ticaretin en canlı olduğu
Saraçlar Caddesi (Bedesten Meydanından Kadınana’ya inen
cadde) dükkânlar baraka halinde. Fotoğrafın üstünde de yazılı
olan Yukarı Bey Çeşmesi fotoğrafın solunda kısmen görülüyor.
Bugünkü yeri Uzunçarşı’nın yukarı girişi olan çeşme 1930’ların
saniyede onlarca kare çekebilecek kapasitede değil, haliyle ortalarında yıkıldı.
Ne gelir aklına şimdi? 2 yumurta döngel Cemal Altıniğne,
Portakal mı, mandalina mı, greyfurt, limon? Vaşington yoktu Hulusi Yamaner:
Hani pazarda
1 su bardağı yoğurt
Yafa portakal “Bohorcular bölük bölük geldiler
“Çaya, çorbaya, balığa, bamyaya limon!” diye kaşığı
1 tatlı Kaynanan
karbonat severse; Ciğerimi delik delik deldiler”
sattıkları limon. “Gitme, burda kal!” Kış geceleri gezeksiz geçmez.
1 çay kaşığı tuz
Ananası bilmiyordum daha “Hadi
Portakal Yafa idi, Dön de gel!” Yetmişbeş Evler ne uzaktı hemşerim
Vaşington da nerden çıktı? Sanat Okulu’ndan sonra
YAPILIŞI
Her şey Antalya’dan, Anamur’dan sanırdım. Şarkı söylemeli: Gide gide bitmezdi mübarek
Çikita muz henüz tropikal ülke meyvası “Haydi kebap kestane Kim gider, kim oturur oralarda derken
Bizi tanımaz, biz de Çikitayı Yemeli tane tane” Büyümüş şehir
Un, yumurta, yoğurt, yağ, tuz, karbonat ve su ile sert bir hamur hazırlanır.
Bizdeki yerli muz. Bir de pazarcıdan teranesini dinlemeli: Köyleri de almış içine
Hazırlanan bu ekmek hamuru yuvarlak parçalara ayrılır ve elle yassıltılır. Üzerine
“Kestane
haşhaş sürülür. kebap,
Kenarlardan Afyon olmuş
parçalar kesilip ortaya toplanır başşehir. Yuvarlak
ve yuvarlanır.
Yoncaaltı Camii dile gelmeli parçalara Yemesi
ayrılansevap!” Biz bizeydik
hamur el ile bastırılarak tekrar yassıltılır. bi zamanlar
Üzerine tekrar haşhaş
Merdivenlerinden inmeli veya yoğurt sürülür. Yine üzerine çatal veya bıçak ucuyla
Ben şekil verilerek 220-240
derece ısıtılmış
Buğday Pazarında gördüklerini bir bir söylemeli fırında 30 dakika pişirilerek servis yapılır.
Kış geceleri Sen Hamursuz, tok tutan ve
özellikle sabah kahvaltılarında katıksız olarak yenilebilen bir ekmektir.
Minareden ünlemeli Gezek O
Şinikle buğday, Gezek varsa helva çekmek Biz, siz, onlar
Kileyle arpa, Trampa, badi badi sesleri arasında Sanki hepsi bu kadar.
Timinle haşhaş satılırdı Birinci çinko!
Neler gördüm demeli. İkinci çinko! Mehmet Ünal TAŞPINAR
Tombala! 23/12/2012

82 83
AFYON
Zafer Haftası’nın ardından
Açtı perdeleri Sultan Divani; Doğru bildiğini Afyon’un doğru,
Kalegörünmez’den Kaleyi gördüm ... İyi bildiğini-hep-iyi gördüm:
Mermer saksısında, seneler sonra, “Elek dolusu su” diyen kadını,
Yeniden açılan laleyi gördüm. Kananlara gülen eleği gördüm.

Bir sis daha kalktı: efendisine Sofralarda Kadınana’nın südü


El kaldıran nankör köleyi gördüm; Yanında haşkeşli ekmeği gördüm.
Kadının, çocuğun, kızın kızanın Bana tadlarından söz etmek düşmez:
Yıllarca çektiği çileyi gördüm Yemişleri gördüm, peteği gördüm;

Ve bir gün, şeriri çiğneyen atı, Şu çocuk yüzlü şahaserde bile


Rüzgârda savrulan yeleyi gördüm. Daralmakta olan yeleği gördüm.
Kaçanın-ağırlık etmesin diye- Göğe haykırarak, kızların gökten
Bıraktığı kolu, kelleyi gördüm. Kısmet dilediği kuleyi gördüm;

Gece, gökten yıldız yağdı Afyon’a; Sevilip kısmeti oldum birinin


Sayılarca ateş böceği gördüm. Ve birleşmiş iki yüreği gördüm
Şükran namazına durdum camide ... Açtı gözlerimi Sultan Divani;
Şeffaf mihrabından Kıble’yi gördüm. Kalegörünmez’den Kaleyi gördüm

Meçhulüm olmayan Yiğit Asker’de Arif Nihat ASYA -1967


Eli bayrak tutan bileği gördüm;
Yanında yeni bir abide diye * Şair o tarihte yeni yapılmış olan Dumlupınar
Çatılan acayip nesneyi gördüm.* Zafertepe Abidesi’ni kastetmektedir

You might also like