Professional Documents
Culture Documents
Girişimcilik
Girişimcilik
SAKARYA ÜNİVERSİTESİ
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
GİRİŞİMCİLİK
DERS NOTLARI
“Karşıdakinin gördüğü ile sizin aynaya baktığınızda gördüğünüz aynı şey değildir.”
Son yıllarda önem kazanan giriĢimcilik olgusu, hem akademik anlamda hem de uygulamada
giderek daha fazla yer almaktadır. Bu eğilimin sebeplerine bakıldığında sürekli geliĢen iĢ çevresinin
cazibesi ve sabit ücretli iĢlerin olumsuz yönlerinin ön plana çıkması akla gelebilir. Bu ders
notlarında, giriĢimcilik konusu teorik çerçeve içerisinde tanımlandıktan sonra gerçek hayattaki
örnekleriyle pekiĢtirilmeye çalıĢılacaktır.
Serkan BAYRAKTAROĞLU
2
BÖLÜM 1: GĠRĠġĠMCĠLĠK
1.1 GiriĢimcilik
GiriĢimcilik konusunu iĢletme bilimindeki konular arasında çok uzun yıllardır bilinmesine
rağmen, son yıllarda bu konunun daha da önem kazandığını görüyoruz. Dünya çapında ve
ülkemizde kendi alanlarında zirveye çıkmıĢ giriĢimcilerin varlığı ve özellikle de bu giriĢimcilerin
kariyer ve baĢarı basamaklarını hayal dahi edilemeyecek bir hızla çıkmıĢ olmaları bu konuyu daha
da ilginç kılmaktadır. Bu baĢarı hikâyeleri hem akademisyenleri hem de uygulayıcıları giriĢimciliğin
ne olduğu ve ne olmadığı konusunda daha derinli araĢtırmalar yapmaya sevk etmektedir.
Genel ĠĢletme derslerinde anlatıldığı üzere, üretim fonksiyonunu oluĢturan yani üretim
yapabilmek için gerekli olan faktörler; emek, sermaye, hammadde ve müteĢebbis (giriĢimci) dir.
Buna son yıllarda enerji ve teknoloji de eklenmiĢtir. Bu derste bu faktörlerden özellikle “giriĢimci”
kavramı üzerinde durulacak ve bu konuyla ilgili teorik ve pratik bilgiler verilecektir. GiriĢimci
denildiği zaman aklımıza hemen gelen kavramlar; risk, tahmin, fırsatçılık ve farklı düĢünmektir.
GiriĢimci, toplumun gereksinim duyduğu, dolayısıyla talep edilebilir bir malı veya hizmeti
bulup onu üretmeye giriĢen ve yaratıcılığı ile buna ön ayak olan kiĢi olarak tanımlanabilir.
GiriĢimci, üretim faktörlerini ele geçirip birleĢtirir, kar amacı güder ve risklere katlanır. Kurduğu
iĢletmenin, dolayısıyla da kendi amacına ulaĢabilmesi için giriĢimcinin, pazarın fırsatlarını
görebilen, insanların isteklerinde ortaya çıkan değiĢiklikleri sezebilen ve bunu değerlendirebilen
kiĢi olması gerekir. GiriĢimci, karlı gördüğü bir iĢ için sermayesini ve emeğini riske ederek pazara
katılma cesaretini gösteren kiĢi olarak da tanımlanabilir. Riskleri üstlenmek ise giriĢimciliğin doğal
sonucudur.
3
GiriĢimcilik, a) fırsat girişimciliği b) yaratıcı girişimcilik, olarak ikiye ayrılabilir. Fırsat girişimciliği,
temelde, pazardaki mevcut fırsatları görerek ya da potansiyel fırsatları sezinleyerek mevcut olan
bir mal veya hizmeti pazara sunmaktır. Yaratıcı girişimcilik ise, yeni bir fikir veya buluĢun ya da
mevcut olan bir mal veya hizmetin tasarım, fiyat, kalite gibi yönlerden iyileĢtirilerek pazara
sunulmasıdır. Gelecekteki giriĢimciliğin ağırlıklı olarak yaratıcı giriĢimcilik olacağı gerçeği açıktır.
Halk arasında yalnız parası (sermayesi) olanların giriĢimci olabildikleri konusunda oldukça
yaygın, ancak yanlıĢ olan bir kanı bulunmaktadır. GiriĢimci, kendi emeğini ve sermayesini
kullanabileceği gibi, yapacağı anlaĢmalarla üretim faktörlerini sahiplerinden kiralayabilir.
GiriĢimciler, dinamik, atılgan yapıları, yaratıcı güçleri ve iĢ bitirici nitelikleriyle, toplumun
kaynaklarını üretime yönlendirebilirler.
Ġnsanları giriĢimci olmaya yönlendiren ve bu konuda baĢarılı kılan en önemli etken kiĢinin
“girişimcilik kapasitesi”dir. Bu kapasite bizzat kiĢiyle ilgilidir ve baĢka bir iĢletme için hiçbir değeri
yoktur. Ġnsanlar sahip oldukları bu giriĢim kapasitesinden yararlanarak bağımsız çalıĢma hayallerini
gerçekleĢtirmek veya yeteneklerini kanıtlamak ya da yaratıcılıklarını ortaya koymak amacıyla iĢ
hayatına atılmaya karar verirler. GiriĢimci olmak ve baĢarıyla bir iĢletmeyi yönetebilmek için
giriĢimcinin belli karakteristiklerinin olması gerekir. Bu konuda yapılan araĢtırmalar da, baĢarılı
kabul edilen giriĢimcilerin belli ortak karakteristiklerinin olduğunu ortaya koymuĢtur. Bu
özelliklere ileride değinilecektir.
Diğer bir tanıma göre ise giriĢimcilik; yaĢadığımız çevrenin yarattığı fırsatları sezme, o
sezgilerden düĢler üretme, düĢleri projelere dönüĢtürme, projeleri yaĢama taĢıma ve zenginlik
üreterek insan yaĢamını kolaylaĢtırma becerisine sahip olmaktır. GiriĢimcinin zenginlik üretirken
üç temel kaynağı vardır. Kendi enerjisi, eriĢebildiği sermaye ve iliĢki kurduğu insanlar (sosyal
ağlar).
4
sağlayan hukuksal biçimler ortaya çıkmıĢ ve mülkiyet hakkının kapsamında değiĢmeler olmuĢtur.
Bunların sonucunda sermayedarlık yanında giriĢimcilik ve yöneticilik gibi iki iĢlev ortaya çıkmıĢtır.
Böylece toplumun gereksinme duyduğu ve dolayısıyla talep olunabilir bir mal veya hizmet
keĢfedip onu üretmeye giriĢtikleri ve yaratıcılıklarıyla buna önayak olanlar giriĢimci, yerine
getirdikleri iĢlev ise giriĢim adını almıĢtır.
Literatürde baĢarılı giriĢimciler için farklı özellikler tanımlanmıĢtır. Ancak genel anlamda
baĢarılı giriĢimcileri incelediğimizde; kendini iyi tanıması, cesaret, özgüven, baĢarılı olma hırsı,
azim gibi özelliklerin ortak olduğunu görürüz.
5
1.4. Yöneticilik Kavramı
Yönetici karı ve riski baĢkalarına ait olmak üzere mal veya hizmet üretmek için üretim
öğelerinin alımını yapan veya yaptıran, bunları belli gereksinmeleri doyurmak amacına yönelten,
iĢletmeyi giriĢimci adına çalıĢtırma sorumluluğu olan kimsedir.
Özelliklere Dayalı Tanım: GiriĢimci kendine özgü bireysel beceri, özellik istidat ve
tecrübeler sayesinde baĢarılı, yaratıcı ve buluĢçu iĢ lideri olabilen kiĢidir.
DavranıĢa-Dayalı Tanım: GiriĢimci bir giriĢimi harekete geçiren, bunun için gerekli
kaynakları biraraya getiren ve risk alabilen kiĢidir.
6
Dersin Amacı
GiriĢimcilik dersi, giriĢim, giriĢimci kavramlarıyla ilgili konuların öğrenilmesi,
giriĢimcilikteki anahtar kavramların açıklanması ve teorik çerçeveyle günlük hayattaki uygulamalar
arasında bir köprü kurmayı amaçlamaktadır. Buradaki varsayım, tabii ki, bu dersi alan her
öğrencinin hemen kendi iĢini baĢarıyla kurabileceği değildir. Amacımız öğrencilerin de aktif
katılımı ve sıkça karĢımıza çıkan baĢarılı ve baĢarısız giriĢimcilik örneklerinin daha sağlıklı bir
Ģekilde analiz edilebilmesidir. Bu noktada öğrencilerimizden anlatılan konuları sadece ezberleme
ya da öğrenme yerine tartıĢma ve mantık süzgecinden geçirerek gerçek hayatla ilgi kurma
çabalarını sürekli kullanmalarını bekliyoruz.
Bu dersin baĢlıca amaçları arasında aĢağıdaki konularda öğrencilerin belli bir yetkinliğe
ulaĢması gelmektedir:
a- GiriĢimcinin kim olduğu ve kim olmadığının anlaĢılması;
b- GiriĢimcilik konusunun temel kavramlarının öğrenilmesi;
c- Gerçek hayattan örneklerle giriĢimcilik çerçevesinin çizilmesi;
d- GiriĢimcilik konusunun farklı yönlerinin ve boyutlarının gözden geçirilmesi.
7
Tartışma Konuları
1. Girişimci ile yönetici arasındaki farklar nelerdir?
2. Fırsat girişimciliği ile yaratıcı girişimcilik kavramlarını karşılaştırınız.
3. Daha önce herhangi bir girişimci faaliyette bulundunuz mu?
4. Girişimci olmayı düşünüyor musunuz?
5. Yukarıda anlatılanla ışığında aklınıza gelen ilk üç girişimci kimdir? Neden?
Yardımcı Kaynaklar
Ders notlarını desteklemek amacıyla aĢağıda belirtilen kaynaklardan da faydalanılabilir.
8
BÖLÜM 2: GĠRĠġĠMCĠ ÖZELLĠKLERĠ
BÖLÜMÜN AMACI: Bölüm sonunda aĢağıdaki soruları cevaplamanız amaçlanmaktadır:
GiriĢimcilerin ortak özellikleri var mıdır?
Ġnsanlar neden giriĢimci olurlar?
GiriĢimci olmanın avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Temel giriĢimci fonksiyonları nelerdir?
GiriĢimcilik neden gereklidir?
Bu üç grup faktör daha ayrıntılı incelendiğinde insanları giriĢimciliğe yönelten diğer faktörlere
ulaĢılır. Bu faktörler Ģunlardır:
GiriĢimci kiĢiler bazı durumlarda baĢkasının yanında çalıĢırken ayrılıp kendi iĢini kuran kiĢilerdir.
KiĢinin baĢkasının yanında ücretli çalıĢmasının bazı avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır.
9
2.1.1 Ücretle ÇalıĢmanın Avantajları;
Belli ve düzenli çalıĢma saatleri vardır.
Ücretli izinler ve sağlık hizmetleri gibi imkanlardan yararlanmak mümkündür.
Belli bir ücret ve maaĢ garantisi vardır.
Katlanılan bir risk yoktur veya çok azdır.
Yıllara göre kıdem ve maaĢ artıĢı sağlanır.
Özel ikramiye ve kazanç paylaĢımı imkanları vardır.
Yapılan iĢin karaktere uyması veya motivasyonun yüksek olması durumunda iĢten kiĢisel
tatmin sağlanabilir.
GiriĢimcilerin bir iĢ fikrine sahip olarak üretim faktörlerini bir araya getirerek bir giriĢim
kurmasıyla birlikte bir takım fonksiyonları da üstlendikleri görülmektedir. Günümüz
giriĢimcilerinin de yerine getirdikleri bir takım temel giriĢimcilik fonksiyonlarına aĢağıda
değinilecektir.
10
2.2. Temel GiriĢimcilik Fonksiyonları
Günümüz giriĢimcilerinin yerine getirmek durumunda oldukları bazı fonksiyonları vardır. Bunlara
aĢağıda kısaca değinilecektir:
2.2.1. Bir iĢ fikrini ve düĢünceyi iĢletme-giriĢim haline getirerek üretim veya pazarlama
yapmak.
Günümüz küreselleĢen iĢ dünyasında milyonlarca iĢ fikrinin iĢletme haline gelmesi ancak
giriĢimcilikle mümkündür. GiriĢimciler iĢ fikirlerinin geliĢmesinde ve yeni iĢ fikirleri oluĢmasında
öncülük etmektedir.
11
2.2.7 ĠĢsizliğin azaltılmasını ve istihdamın artmasını sağlamak.
Girişimciler kuracakları işyeri ile ekonomide işsizliğin azalmasını ve istihdamın artmasını
sağlamaktadır.
ĠĢ hayatına yeni baĢlayan bazı giriĢimcilerin büyük baĢarılar elde ederken bazılarının baĢarısız
olmalarının nedenlerini açıklamaya çalıĢan çeĢitli yazarlar mevcuttur. Örneğin; Baron, baĢarılı
giriĢimciliği biliĢsel ve sosyal faktörlere bağlar ve baĢarılı giriĢimcilerin, çeĢitli özellikleri itibarıyla
farklı olduklarını ifade eder. Baron‟a göre baĢarılı giriĢimciler kendi yargılarına fazlasıyla güvenen,
diğer insanlarla baĢarılı bir biçimde etkileĢimde bulunan, sosyal algıları yüksek ve yeni durumlara
hızlı uyum sağlayan insanlardır.
Lambing ve Kuehl ise, giriĢimcilerde bulunması gereken özellikleri aĢağıdaki gibi sıralamıĢtır:
a) ĠĢ kurmaya hevesli olmak
b) BaĢarısızlığa rağmen vazgeçmeme
c) Güven
d) Kararlılık
e) Risk yönetimi
f) Yaratıcılık
g) DeğiĢimi fırsat olarak görme
h) Belirsizliğe karĢı tolerans
i) Önayak olma ve baĢarı ihtiyacı
j) Detaylara önem verme ve mükemmeliyetçilik
k) Hırslı olma
l) Büyümeye dönüklük
12
2.4 GiriĢimcilerde Bulunması Gereken Beceriler
GiriĢimcilerde bazı özelliklerin bulunmasının yanında bazı becerilerinde bulunması
gerekiyor. Hisrich bu becerileri teknik beceriler, yönetim becerileri ve kiĢisel beceriler olarak üçe
ayırmaktadır:
13
4. DeğiĢime dönük olmak
5. Sabırlı olmak
6. Vizyon sahibi bir lider olmak
7. DeğiĢimi yönetme yeteneği
14
TARTIġMA SORULARI
1- GiriĢimcilerin ortak kiĢisel özellikleri nelerdir?
2- Teknik, kiĢisel ve yönetim giriĢimcilik özelliklerinden hangisi daha önemli olabilir?
TartıĢınız.
3- Temel giriĢimcilik fonksiyonlarının ortak özellikleri nelerdir?
4- Sahip olduğunuz özelliklere becerilere bakarak iyi bir giriĢimci olacağınızı düĢünüyor
musunuz? Hangi becerilerinizin iyi, hangilerinin yetersiz olduğunu düĢünüyorsunuz,
niçin?
3. GĠRĠġĠMCĠLĠK KÜLTÜRÜ
3.1. GiriĢimcilik kültürünün tanımı ve özellikleri
Günümüz giriĢimcisi çabalarını sürdürdüğü ortamda çalıĢma koĢullarını etkileyen faktörleri
bilmek, personelin davranıĢlarını önceden tahmin etmek istemektedir. Personel davranıĢlarının
bilinmesi ise toplumun kültürünün bilinmesini gerektirmektedir. Bu sebeple giriĢimci çalıĢma
Ģeklini toplumun kültürüne göre ayarlamak gerektiğini duymaktadır. Aynı zamanda toplum içinde
15
çalıĢmayı sürdüren iĢletmeyi o toplumun teknolojik seviyesi ve kanunları da etkileyecektir. Bundan
anlaĢılıyor ki bir giriĢimci için kültür, iĢletmenin kuruluĢ amacını, faaliyetlerini etkileyen, inançlar,
değerler ve bireyler arası iliĢkilerin tamamıdır.
Mc Clelland‟a göre, baĢarı güdüsü yüksek insanların davranıĢları aĢağıdaki gibi olabilmektedir:
Yeteneklerini zorlayan iĢlerde daha hızlı çalıĢırlar.
Daha hızlı öğrenirler.
Para, unvan gibi dıĢsal motivasyon faktörlerine fazla itibar etmezler.
ĠĢ hayatında, arkadaĢlarından çok konunun uzmanları ile çalıĢmak isterler.
Mc Clelland, yüksek baĢarı güdüsü ile giriĢimcilik kültürü arasında yakın iliĢki olduğunu
belirtmektedir.
GiriĢimcilik kültürünü kısaca “bir Ģeyi gerçekleĢtirme tutkusu” olarak ifade edebiliriz. Daha önce
bulunmayan bir Ģeyi ortaya koymak giriĢimcinin en büyük amacıdır. Çoğu zaman görülmüĢtür ki,
kurduğu iĢte baĢarılı olan giriĢimci yeni ve değiĢik atılımlar ve yatırımlar peĢindedir.
Bütün bunlardan anlaĢıldığı gibi giriĢimcilik kültürü, giriĢimciye yeni statü veren , baĢkalarının
kendisine iĢ imkanı yaratmasını beklemek yerine kendisinin baĢkaları için iĢ imkanı yaratmasını
sağlayacak bir kültürdür.
Yönetsel anlamdaki güdüleme, örgütün ve giriĢimcinin ihtiyaçlarını tatmin edecek bir ortam
oluĢturmak, giriĢimcinin harekete geçmesini sağlamak ve onu isteklendirme süreci olmaktadır.
Bireyin giriĢimcilik ruhunun oluĢmasında ekonomik ve psikolojik etkenlerin önemli bir güdüleme
aracı olduğu söylenebilir. Birey, mevcut yaĢam standardını yükseğe çıkartmak isteyebilir. Örgüt
içinde giriĢimci kendine düĢen görevi yerine getirmeye istekli olmadıkça hiçbir Ģekilde baĢarıya
ulaĢılamaz. Birey giriĢimcilik ruhunu geliĢtirmek için istekli olmalıdır. Motivasyonun rolü ise bu
isteği yaratmak, geliĢtirmek ve sürdürmek olmalıdır.
16
3.2.1. Motivasyonun yararları
Rasyonel bir motivasyon sistemi giriĢimci ve iĢletme için Ģu yararları sağlar:
GiriĢimcinin ekonomik beklentilerini olanaklı kılabilecektir.
GiriĢimcinin “ego”larını tatmine yönelecektir.
GiriĢimcinin yaratıcılık ve önderlik niteliklerini ortaya çıkarmasına zemin hazırlayacaktır.
KiĢiler arası olumlu rekabeti geliĢtirecektir.
3.2.2. Yüksek GiriĢimci Niteliğe Sahip ÇalıĢanlarla DüĢük GiriĢimci Niteliğe Sahip
ÇalıĢanlar Arasında Güdüleme Araçlarına Verilen Değerlerin KarĢılaĢtırılması
Bir araĢtırmada, yüksek giriĢimci niteliğe sahip çalıĢanlarla, düĢük giriĢimci niteliğe sahip
çalıĢanların en az tercih edilenle en çok tercih edilen güdüleme aracı arasında hiyerarĢik bir yapı
oluĢturulmaya çalıĢılmıĢtır. Böylece yüksek giriĢimci düzeyine sahip çalıĢanlarla, düĢük giriĢimci
niteliğe sahip çalıĢanların bir güdüleme aracına diğer on araca oranla verilen tercih yüzdeleri
toplanarak tüm güdüleme araçlarının birbirine kıyasla tercih yüzdeleri elde edilmiĢ ve tabloda
görüldüğü gibi güdüleme araçlarının hiyerarĢisi çıkarılmıĢtır.
Tablo 1:
Güdüleme Araçlarının HiyerarĢisi
Yüksek giriĢimci niteliğe sahip çalıĢanlar: DüĢük giriĢimci niteliğe sahip çalıĢanlar:
1. Yetenek ve kabiliyetleri geliĢtirme fırsatları 1. Yetenek ve kabiliyetleri geliĢtirme fırsatları
2. Sorumluluk alma 2. Ġyi iĢ arkadaĢlığı, samimi ortam
3. Değerli Ģeyler baĢarmak için fırsatlar 3. Sorumluluk alma
4. Ġyi iĢ arkadaĢlığı, samimi ortam 4. Değerli Ģeyler baĢarmak için fırsatlar
5. Daha fazla bağımsız çalıĢma 5. Üstler tarafından önemsenme, takdir edilme
6. Yükselme imkanları 6. Daha fazla bağımsız çalıĢma
7. Yüksek maaĢ ve ücret 7. ġirkete hissedar olma
8. ġirkete hissedar olma 8. Yüksek maaĢ ve ücret
9. ÇalıĢma saatlerini seçme özgürlüğü 9. ÇalıĢma saatlerini seçme özgürlüğü
10. Üstler tarafından önemsenme, takdir edilme 10. Yükselme imkanları
11. ĠĢ güvencesi 11. ĠĢ güvencesi
Ortaya çıkan sonuçlardan, yüksek giriĢimcilik eğilimine sahip çalıĢanların kendilerini geliĢtirme,
daha fazla sorumluluk alma ile değerli Ģeyleri baĢarma fırsatlarının kendilerine sunulmasını
öncelikli bir Ģekilde istedikleri anlaĢılmaktadır. DüĢük giriĢimci niteliğe sahip çalıĢanlar, yetenek ve
kabiliyetlerini geliĢtirme fırsatları ile sorumluluk almayı istemekle birlikte, iyi iĢ arkadaĢlığı ve
samimi bir ortamı tercih etmektedirler. Bu Ģu açıdan önemlidir, yüksek giriĢimci niteliğe sahip
17
çalıĢanların, düĢük giriĢimci niteliğe sahip çalıĢanlardan daha mücadeleci ve rekabetçi yapıları
olduğu ortaya çıkmaktadır.
GiriĢimcilik davranıĢlarının ilk çocukluk evrelerindeki deneyimlerin sonucu Ģekillendiği yaygın bir
görüĢtür. Aynı zamanda, giriĢimcilerin büyük çoğunluğunun hikayesinin genellikle bir kriz dönemi
ya da dramatik olay ile iliĢkilendirildiği gözlemlenmiĢtir. Böyle tehlikeli ve güç dönemlerde
giriĢimcilerin sadece kendi kabiliyetleri ve maharetleri sonucu ayakta kalmayı baĢardıkları ifade
edilmektedir. GiriĢimcilerin, doğruluk, çok çalıĢma, güven, rekabetçi ruh, kazanç, yalnız çalıĢma ve
belirleyici olma isteği gibi değerlere sahip oldukları kabul edilmektedir.
GiriĢimcilerin temel özelliklerini ise, otorite ile güç çatıĢması yaĢaması, baĢkalarının emrinde
çalıĢtığında verimli olmaması, emir veren konumunda olduğu zaman rahat olması, ortaklıktan
rahatsız olması ve baĢarı veya baĢarısızlığı kabul etme kabiliyetini taĢıması Ģeklinde
sıralamaktadırlar. Aynı Ģekilde giriĢimcileri motive eden en önemli değerlerin de özerklik ve para
olduğunu ifade etmektedirler. Paranın insanların bağımsızlık ile otoritelerini güvence altına aldığı
ve onları asabiyet ile mülkiyet bağımlılığından da kurtardığı ileri sürülmektedir. Böyle olmakla
birlikte birincil bir motivasyon aracı olarak da kabul edilmemiĢtir.
Kültürün giriĢim ve giriĢimcilik üzerindeki etkisi ile ilgili birçok araĢtırma yapılmıĢtır. Bunlardan
en tanınmıĢ olanı Hofstede tarafından yapılan çalıĢmalardır. Kültür, ekonomi ve politikanın
birbiriyle karĢılıklı iliĢki içinde olduklarını kabul etmesine rağmen, ekonomik baĢarı için belirli
hakim değerlerden oluĢan kültürün gerekli fakat yeterli bir koĢul olmadığını söylemektedir.
Hofstede kültürü bir toplumu tanımlayan paylaĢılan değerler olarak tanımlamaktadır. Bir bireyin
davranıĢlarının “zihni program”ı tarafından kısmen önceden belirlenmiĢ olduğunu ifade
18
etmektedir. Birey bu programdan sapma gibi temel bir kabiliyete sahiptir ve yeni, yaratıcı, yıkıcı ya
da beklenmeyen biçimlerde tepkiler göstermektedir.
Bir bireyin zihni programının kaynağının, bireyin içinde yaĢadığı ve büyüdüğü sosyal çevresi
olduğunu belirtmektedir. Bu programlama aile içinde baĢlar, yakın çevrede, okulda, arkadaĢ
grubunda, iĢ yerinde ve içinde yaĢanılan toplumda devam eder. Aynı sosyal çevre içinde yaĢamıĢ
ya da yaĢayan insanlar ile en azından kısmen paylaĢıldığı için kültür her zaman kolektif bir olgu
olmuĢtur. Aynı zamanda bir insan grubu ya da kategorisinin üyelerinin bir diğerinden ayıran
kolektif bir zihin programlamasıdır.
Bu değiĢik düzeylerden kaynaklanan zihni programlar, toplumsal uyum için zorunlu değildir.
Modern toplumlarda bu düzeyler kısmen çatıĢma halinde olurlar. Örneğin; dini değerler
jenerasyon değerleriyle, cinsiyet değerleri örgütsel uygulamalarla çatıĢabilir. Ġnsanlar arasında
çatıĢan zihni programlar, yeni bir durumda insanların kendi davranıĢlarını belirlemesini
zorlaĢtırmaktadır.
GiriĢimcilik literatüründe yeni iĢletme kurmak için çok farklı motive edici faktörler tanımlanmıĢtır.
GiriĢimcilik konusuyla ilgili çalıĢmalara bakıldığında, söz konusu motive edici değerlerin her bir
toplum veya kültüre göre farklılaĢtığı görülmektedir. Örneğin yeni bir iĢletme kurmada Japonları
göç hareketlerinden ziyade arkadaĢlık yükümlülüğünün daha çok etkili olduğu saptanmıĢtır. Bu
19
arada sosyal statü elde etmenin önemli bir değer olduğu ve buna karĢılık aile geleneğini
sürdürmenin ise daha az önemli olduğu da ortaya çıkmıĢtır. Amerika dıĢındaki birçok ülkede
yapılan araĢtırmalarda iĢ tatminsizliğinin yeni bir iĢletme kurmayı motive etmediği sonucuna
varılmasına rağmen, Amerika‟da aksine etkili olduğu görülmüĢtü.
Türk giriĢimcileri motive eden faktörlerin belirlenebilmesine yardımcı olacak araĢtırma sayısı
oldukça yetersizdir. Bunlardan bir tanesi Orta ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaĢayan
giriĢimcilerin mevcut iĢletmelerini hangi giriĢimcilik değerlerinin etkisinde kalarak kurduklarını ve
onları motive eden yaĢam değerlerinin neler olduğunu tespit etmeyi amaçlayan bir araĢtırmadır.
AraĢtırmada yapılan veri analizi sonucunda, giriĢimcilerin baba meslekleri 31 tane farklı meslek
ismi altında toplanmıĢtır. Ancak bu isimler ilgili oldukları daha üst isimler altında toplanmıĢ ve 7
meslek grubu ortaya çıkmıĢtır. Bu gruplar içinde en fazla oranı % 21.67 ile esnaf kesimi
oluĢturmaktadır. Bunu % 20.91 ile tüccar, % 19.39 ile sanayici, % 13.30 ile memur ve memur
emeklisi, % 9.88 ile çiftçi ve % 9.12 ile de diğer meslekler (turizmci, mühendis, müteahhit vb.)
izlemektedir. AraĢtırmada baba mesleğiyle giriĢimci bireyler arasında olumlu bir iliĢki
gözlenmektedir. GiriĢimcilerin % 43‟e yakın bir kısmının baba meslekleri giriĢimcilikle yakın
iliĢkisi olan tüccarlık ve esnaflıktan oluĢmaktadır.
20
GiriĢimciler, kendilerini geliĢtirmek ve sahip oldukları potansiyellerinin ortaya çıkmasını
sağlamanın en iyi yolunun, toplumsal yapı içinde önemli bir iĢlev gören iĢletmeler kurmaktan
geçtiğine inanmaktadırlar. ĠĢletmeler vasıtasıyla sahip oldukları fikirleri gerçekleĢtirme imkanı
bulduklarını ve diğer bireylerle, diğer iĢletmelerle, toplumla ve dünya ile kurdukları iliĢkiler
vasıtasıyla yeni Ģeyler öğrendiklerini ifade etmektedirler. Aynı Ģekilde teknolojik yeniliklerin
gerçekleĢebilmesinin de ancak iĢletme gibi sosyo-ekonomik yapılar içinde mümkün olabileceğini
söylemektedirler. Bütün bunlarla birlikte kurdukları iĢletmeler vasıtasıyla demokrasi, hoĢgörü,
ilerleme, değiĢim, bilgi, sürekli öğrenme, iletiĢim ve etkileĢim, baĢarı, kendi farkına varma gibi
evrensel değerleri tanıma fırsatı bulduklarını açıklamaktadırlar.
Güçlenen sosyal kimliğin kendilerine olduğu gibi kendilerinden sonra gelen çocuklarına da
özgüven kazandıracağına inanmaktadırlar. Ancak bu özgüven sayesinde, toplumda kendi
kiĢiliğiyle, kimliğiyle ve değerleriyle birlikte ayakta durabileceklerini ifade etmektedirler.
Literatürde olduğu gibi bu araĢtırmada da „aile geleneğini sürdürme‟ değeri, giriĢimcileri
iĢletmelerini kurmada en az motive edici olarak görülmüĢtür
21
ĠĢletme sahibi için kurumsallaĢma kararının verilmesi güç, fakat yaratılan eserin devamlılığı için
gerekli bir durumdur. ĠĢletmenin kurucusu konumunda olan iĢletme sahibi ikinci nesle kiĢiye bağlı
olarak değil kurumsallaĢtırılmıĢ bir iĢletme olarak bırakmalıdır. Eğer iĢletmesini
kurumsallaĢtırmayıp kiĢiye bağlı olarak bırakırsa kiĢinin ölümüyle iĢletme ya el değiĢtirmekte ya da
faaliyetine son vermektedir.
Türkiye‟nin çeĢitli yörelerinde yapılan saha araĢtırmasında tespit edilen ilginç hususlardan biri de
Ģudur: Yurdumuzda kurulan iĢletmelerin büyük çoğunluğunun yaĢam süresi kurucusunun yaĢam
süresiyle sınırlı kalmaktadır. ĠĢletmeyi kurup büyüten kiĢi öldüğünde firmanın yaĢam süresi
genellikle son bulmaktadır. Hâlbuki aynı baĢarı süreci ikinci nesilde devam ettirilebilse, iĢletmenin
rekabet gücü iki nesil içinde dünya piyasalarında rekabet edilebilir düzeye ulaĢabilir.
TARTIġMA SORULARI
1. GiriĢimciliğin kültürel boyutu denildiğinde ne anlaĢılır?
2. GiriĢimciliği destekleyen ya da kolaylaĢtıran hangi kültürel özellikler olabilir? Örnekler
veriniz.
3. Bizim kültürümüz aile Ģirketlerini mi yoksa kurumsallaĢmayı mı teĢvik etmektedir?
TartıĢınız.
4. GiriĢimcilik Türleri
22
olağan giriĢimci olarak ikiye ayrılabilir. Dinamik giriĢimciler, sadece ürünlerdeki veya süreçlerdeki
değiĢimle ilgilenmemekte aynı zamanda yeni pazarlar, hammadde kaynakları ve örgütlenme
biçimleri aramaktadır. Bu tür giriĢimciler olanla yetinmeyip her zaman yenilikler meydana
getirerek ekonomik geliĢmenin öncülüğünü üstlenirler. Olağan giriĢimci ise; yeni bir Ģeyler ortaya
koymak yerine olanla yetinen ve dinamik giriĢimcinin açtığı yolda ilerleyen giriĢimcidir.
GiriĢimciler yapılan iĢin niteliğine göre de iki guruba ayrılabilir. Birincisi mevcut kaynakları iyi
kullanarak iĢlerini yürüten, tam kapasite çalıĢma olanakları yaratan giriĢimcilerdir. Ġkinci kategori
yaratıcı giriĢimcilerdir. Bunlar olağan ve olağan dıĢı koĢullarda iĢgücü ve sermaye kaynağını verimli
kullanarak, detaylı düĢünebilen, planlayan, yürüten ve sonuç alan kiĢidir.
Fırsat giriĢimciliği, pazarda meydana gelen geniĢleme veya kriz ile birlikte pazara yeterince mal
sunulamaması veya pazarın isteğine uygun fiyat ve kalitede mal sunulamaması nedeniyle ortaya
çıkan fırsatları değerlendirmeyi öngörmektedir. Fırsat giriĢimciliğinden gerektiği Ģekilde
yararlanabilmek için giriĢimcinin pazardaki fırsatları değerlendirebilecek ve kar elde edebilecek bir
bilgi birikimi ve yeteneğine sahip olması gerekir.
23
Yaratıcı GiriĢimcilik: Yeni fikir ve buluĢu ya da mevcut bir mal veya hizmeti dizayn ederek
ve fiyat, kalite gibi özellikleri iyileĢtirerek kar edebilecek Ģekilde pazara sunulmasıdır. Bir baĢka
ifadeyle yaratıcı giriĢimcilik, olağan ve olağandıĢı koĢullarda, iĢgücü ve sermaye kaynağını verimli
kullanarak, detayları düĢünebilen, planlayan, yürüten ve sonuç alan kiĢidir.
Her iki giriĢimcilik çeĢidinin en önemli özelliği, giriĢimcinin mal ve hizmetleri pazara sunması ve
risk üstlenme, cesaret ve gücüne sahip bir irade olmasıdır. Küresel iĢletmecilikle birlikte
giriĢimciliğin de küresel boyutta yapıldığı görülmektedir. Bu durumda iĢletme sermayesi ve mal
varlığı önemli olup, buna göre giriĢimcilik 3 gruba ayrılmaktadır:
a) Yerel GiriĢimcilik: Henüz yeni bir iĢe baĢlayan ve giriĢimciliğin baĢlangıcında olan
giriĢimcilik türüdür. Bu giriĢimcilikte iĢletme sermayesi ve iĢ hacmi sınırlıdır.
b) Bölgesel GiriĢimcilik: GiriĢimciliğin yerel giriĢimciliğe göre daha ileri aĢamasıdır. Bu tür
giriĢimcilikte iĢletme sermayesi ve iĢ hacmi daha fazladır.
c) Uluslar arası GiriĢimcilik: Bu tür giriĢimcilikte bir veya daha fazla giriĢimci bir araya gelerek
küresel giriĢimcilik yapmaktadır. ĠĢletme sermayesi, çalıĢan sayısı ve iĢ hacmi çok büyüktür.
Dünyada değiĢimin hızla yaĢandığı geliĢen yeni pazarlarda ekonomik canlanma dinamizmin
sembolü giriĢimciler olmuĢtur. BaĢka bir ifadeyle, bir ülkenin veya bölgenin giriĢim gücü o ülkenin
veya bölgenin ekonomik gücünün göstergesi olmuĢtur. GiriĢimcilik gücünün yüksek olduğu
bölgelerin ve ülkelerin ekonomik gücünün de yüksek olduğu görülmektedir. Bu bağlamda üretim
faktörleri olan sermaye, doğal kaynak ve emek faktörüne dördüncü olarak giriĢimcilik temel
fonksiyonu olan fikri yetenek ve vizyon da ilave edilmektedir. GiriĢimciler piyasa da geliĢme ve
değiĢime önderlik etme veya izleme durumuna göre 2‟ye ayrılır.
a) Yenilikçi GiriĢimciler: Piyasadaki değiĢimi izleyen yeni fikir ve yeni Pazar arayıĢında olan
yeni mal ve hizmet tasarlayan giriĢimcilerdir. Bu tür giriĢimciler mevcut mal ve hizmetlerle
yetinmeyip sürekli farklı ve farklılaĢtırılmıĢ mal ve hizmetleri piyasaya sunmak üzere giriĢim
faaliyetinde bulunurlar.
24
b) Takipçi GiriĢimciler: Piyasadaki geliĢmeleri izlemekle yetinen bu geliĢmelere göre davranan,
yenilik yapan giriĢimcilerin yolunda giden giriĢimcilerdir.
Takipçi giriĢimcilerin, yenilikçi giriĢimcileri izlemek yerine mevcut olanla yetinip, komĢuda
görülen baĢarılı örneği taklit Ģeklinde bir uygulama içerisinde bulundukları görülmektedir.
GiriĢimciliğin türü ne olursa olsun, giriĢimcilik 4 ana faktörün ürünüdür.
Talep
Hükümetin etkisi
Özel sektörün etkisi
Siyasi etkiler
Bu faktörlerin oranı, giriĢimciliğin türüne göre değiĢiklik gösterir.
TALEP HÜKÜMETİN
ETKİSİ
ÖZEL SİYASAL
SEKTÖRÜN ETKİLER
ETKİSİ
Yukarıdaki Ģekil bu faktörlerin belirli bir vakada birbirleriyle nasıl etkileĢim halinde olduğunu
göstermektedir. ġekle bakıldığında arz faktörünün eksik olduğu görülecektir. Bunun nedeni,
giriĢimcinin talebe, bu talebi karĢılayacak kadar arz sağlayarak tepki verdiğinin düĢünülmesidir. Bu
durumun önemli bir varyasyonu Ģudur: GiriĢimci yeni bir ürün belirler ve yeni ürünün arzını
artırmak için bir pazar geliĢtirir. Bu yaklaĢımın örnekleri kiĢisel bilgisayarlar ve cep telefonlarıdır.
25
Siyasi etkilerin baskın olduğu yerde, maliyetlerin en azından bir bölümünün hükümet tarafından
karĢılanması gerektiği unutulmamalıdır. Bu vergi mükelleflerinden gerekli fonların toplanması
anlamına gelir.
Mevcut olan bir iĢin satın alınması bu konuda duyarlı davranılmadığı takdirde oldukça risklidir.
Bunun için; beceri ve kabiliyetlere uygun bizi en mutlu edecek iĢ seçilmelidir. Bize uygun olacak iĢ
seçerken de alternatifler değerlendirilerek en uygunu seçilmelidir. Aksi takdirde para kaybettiren,
kötü imaja sahip, faaliyet alanının uygun konumda olmadığı, ekipman ve tesisin ekonomik ömrü
dolmuĢ bir giriĢimi almıĢ oluruz.
26
yaratmak vardır. Bir iĢe en baĢından baĢlanılması durumunda kiĢiler beyinlerinde yeni yarattıkları
fikri kendi istedikleri kalıba sokabilirler. En büyük avantajı baĢka birinin yapmıĢ olduğu
yanlıĢlıkları (konum, çalıĢan, ürün, v.b) üstlenmemiĢ olur. Bunun yanında; doğru satıcıların seçimi,
personel tedariki, pazarın gereksinimini tanımlama gibi zorluklar ve dezavantajlarla
karĢılaĢılabilmektedir.
ġekil 1:
GiriĢimciliğin Avantaj ve Dezavantajları
27
Avantajlar Dezavantajlar
KiĢisel
Özerklik
Özveriler
BaĢarma
GĠRĠġĠMCĠLĠK Sorumluluk
Hissi
ZararaYükü Fazla
Finansal Tolerans
Kontrol Gösterememek
BaĢarma Hissi: GiriĢimcilerin pek çoğu için yeni bir baĢlangıç oldukça önemlidir. Bir Ģey
oluĢturma fikrini karlılığa dönüĢtürmek baĢarı hissi verir ve giriĢimciler fikrin baĢarıya
dönüĢmesinin kendi sorumluğunun bir sonucu olduğunu bilirler.
GiriĢimcilerin yeni bir iĢ kurarak elde edeceği bir diğer avantaj ise toplumda saygı görmek ve aile,
arkadaĢ ve sosyal çevre tarafından takdir edilmek Ģeklinde ifade edilebilir.
28
Sorumluluk Yükü: ĠĢletmede çalıĢanların aksine giriĢimcilerin büyük sorumlulukları
vardır. ĠĢletmede giriĢimciden baĢka birikimlerini harcayan, evini Ģirketin borçlarına karĢılık
teminat olarak gösteren ve aybaĢında ödenecek paraları bulmak zorunda olan baĢka birisi yoktur.
GiriĢimciler iĢletmedeki tüm fonksiyonların yönetiminden de sorumludurlar.
29
sektörde yoğunlaĢtığı da yapılan araĢtırmalarda görülmektedir. Buna karĢılık erkek giriĢimcilerin
dağılımının daha farklı sektörlerde olduğu ortaya çıkmıĢtır. Türk halkının kadın giriĢimcilere bakıĢ
açısı ve onları algılamaları, kadınların Türk toplumundaki yerinden kaynaklanmaktadır. Bu
algılama biçiminden de dolaylı olarak bayan giriĢimciler etkilenmekte ve kendilerini ifade
edebilmeleri, belli engellere takılarak güçleĢebilmektedir.
GiriĢimcilik kültürü 1980‟li yıllarda Batı‟da ve Türkiye‟de görülmeye baĢlanmıĢtır. Son yıllarda
gözlenen teknolojik geliĢmeler ve kültürel beklentilerdeki ilerlemeler bu giriĢimci kültürü
desteklemiĢtir. Bu geliĢmelerin etkisiyle giriĢimcilerin toplumdaki statüleri de yükselmiĢtir. Birçok
toplumda giriĢimcilere bazı pozitif ve değerli özellikler atfedilmektedir. Bu arada kadın
giriĢimcilerin sayısının hızlı bir Ģekilde arttığı da gözlenmektedir. Bu değiĢim özellikle Batı
ülkelerindeki akademisyenlerin ilgisini çekmiĢtir. Kadın giriĢimciliğin özellikle 1980‟li yıllardan
baĢlayarak ülkemizde de hız kazandığını görüyoruz. Aslında Türkiye‟deki bayan giriĢimciliğinin
köklerini 19. yüzyıla kadar götürmek mümkündür.
Kadın giriĢimcilik kavramına farklı yazarlarca farklı anlamlar yüklenmektedir. Bazı yazarlar giriĢimi
baĢlatmak için yeterince ekonomik güce sahip olanları giriĢimci olarak değerlendirirken, bazı
yazarlar buna „bağımlı‟ giriĢimcileri de dahil etmektedir. Bu açıdan bakıldığında, iki farklı giriĢimci
ayrımı yapılabilir: Birincisi „bağımsız giriĢimciler‟ ki bunlar, giriĢimi kurma ve devamını sağlamada
finansal açıdan tam yetki sahibidirler. Ġkincisi ise „bağımlı‟ giriĢimcilerdir ve bunlar kurulmuĢ olan
giriĢimi devam ettirerek ikincil konumda kalırlar. Bu ikinci tür giriĢimcilik bazı yazarlarca „gizli
giriĢimcilik‟ olarak adlandırılmaktadır. Bu araĢtırmada giriĢimci olarak her iki tanımdaki
giriĢimciler de kabul edilmiĢtir. Bazı kadın giriĢimcilerin, eĢleriyle ortak giriĢimlerde bulunduğu aile
Ģirketlerinde çalıĢtıkları görülmektedir.
30
gibi farklı bir yaklaĢımla da karĢılaĢılmaktadır. Özellikle kadın giriĢimcilerin firmaların kuruluĢ
aĢamalarında veya kendilerinin iĢe baĢladıkları dönemlerde iĢ ile ilgili beklentilerini düĢük seviyede
tuttukları ve bu yolla da hayal kırıklığına uğramadıkları gibi tatmin hissine bile ulaĢabildikleri
belirlenmiĢtir. Bunun yanında kadın giriĢimcilerin özellikle firma sahipliği ile tatmin düzeylerinin
arttığı saptanmıĢtır.
Yapılan araĢtırmalarda kadın giriĢimcilerin finansal güvenliklerini sağlamakla birlikte, hem ev hem
de iĢ dünyasındaki iĢlerini dengeleyemeyecekleri, belirli sektörlerde faaliyet gösterebilecekleri,
bankalardan kredi bulmakta zorlanabilecekleri, müĢteriler tarafından doğru algılanamayacakları ve
benzeri konularda sorunlarla karĢılaĢabilecekleri belirlenmiĢtir.
Kendi hesabına çalıĢan kadınların bir kısmının kiradan, vergiden kaçınma vb. sebeplerle bu
durumlarını belirtmekten kaçındıkları; bazılarının da giriĢimci olmalarına rağmen bir esnaf-
sanatkâr odasına kayıtlı olmadıkları görülmüĢtür. Dolayısıyla bu kiĢileri "giriĢimci" kavramının
dıĢında bırakmak doğru bir yaklaĢım olmayacaktır. Aslında giriĢimci sınıfına kimlerin dahil
31
edileceği konusunda tam bir uzlaĢma sağlanamamasının bir nedeni de Türkiye'de 1992 yılına kadar
bu konuda bir araĢtırma yapılmamıĢ olmasıdır.
Görüldüğü gibi ev dıĢında da olsa; baĢkası hesabına çalıĢan kadınları ve bir nafaka temin ünitesi
veya ailenin erkek fertleri için bir paravan olmaktan ileriye gidemeyen ve bu amaçla kendi adına
bir iĢyeri olan kadınları giriĢimci sınıfına sokmak doğru değildir. Sadece ekonomik geliĢmeye
katkıda bulunan; diğer bir deyiĢle pastayı büyüten kadınlar giriĢimci olarak kabul edilmektedir.
Genelde emeklerinin tam olarak karĢılığını alamamaları, iĢ kurarken ve bunu devam ettirirken
karĢılaĢtıkları zorluklar, iĢ dünyasında erkeklerin çoğunlukta olması, faaliyet gösterebilecekleri
sektörlerin sınırlı olması, toplum tarafından kendilerine yüklenen görevler ve baskılar kadın
giriĢimcilerin karĢı karĢıya oldukları engellerin baĢında gelmektedir.
Kentlere göçle birlikte tarım alanında faaliyet gösteren kadınlar; iktisaden faal nüfus dıĢına
çıkmaktadırlar. Bu kadınların bir kısmı ev kadını konumuna geçerken; bazıları da özellikle
gecekondu bölgelerinde kent iĢsizliklerini oluĢturmakta ya da marjinal iĢlerde çalıĢmaktadırlar.
32
Eğitim düzeyinin düĢüklüğü sebebiyle kentlerde kadınların formal sektör içindeki istihdamı son
derece sınırlıdır. Kadınlar ailenin temel geçim kaynağı olan ev içi iĢçilik, evde parça iĢleri gibi iĢlere
yönelmektedirler.
Bu cevaplar itici ve çekici faktörler olarak ikiye ayırabiliriz. Ġtici faktörler kadınları iĢ kurmaya
mecbur eden sebeplerdir. Örneğin; kocanın ölmesi, boĢanma gibi olaylar bu grup içinde yer alır.
Konuya duyulan ilgi ve istek, mücadele ruhu gibi faktörler ise çekici faktörlerdir.
Kadınların genel olarak iĢgücü piyasasına katılmama nedenlerinden bazılarını ise Ģöyle
sıralayabiliriz:
Toplumda halen devam eden geleneksel değer yargıları sonucu kadının ev dıĢında
çalıĢmasına olumlu bakılmaması,
ĠĢverenin eleman seçiminde erkeklere öncelik vermesi ve kadınları verimsiz görmesi,
Kadınların iĢ yaĢamı ile aile yaĢamını dengede tutabilecek destek hizmetlerinin eksik
olması,
Aile reisi olan erkeğin öncelikle iĢ sahibi olmasının gerektiği düĢüncesinin hala geçerliliğini
koruması.
Görüldüğü gibi toplumsal ortamın müsaade etmediği bir durumda giriĢimcilik niteliklerinin gün
ıĢığına çıkarılabilmesi hiç de kolay değildir. Kadınlarımızdaki giriĢimcilik özellikleri sosyal ve
kültürel bir takım nedenlerle çocukluktan itibaren köreltilmekte ve dolayısıyla ortaya çıkmadan
yok edilmektedir. Oysa kadın giriĢimciliğin gerek alternatif bir istihdam biçimi olarak, gerekse
nüfusumuzu % 50'sini oluĢturan kesimin ekonomik hayata katılımının sağlanması suretiyle
33
ülkenin kalkınma ve geliĢme sürecinin hızlandırılması bakımından engellenmesi değil; ciddi bir
Ģekilde özendirilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir.
Toplumun eğitilmesinde kullanılacak en önemli araç kitle iletiĢim araçlarıdır. Örneğin; kadınları
giriĢimciliğe özendirecek, cesaretlendirecek ve toplumdaki ön yargıları ortadan kaldıracak mesajlar
veren ve kadın giriĢimcilerin tanıtıldığı televizyon programları hazırlanabilir.
Bunların dıĢında çalıĢma hayatında kadının kendisi dıĢındaki nedenlerden kaynaklanan bazı
sorunlar da mevcuttur. Ülkemizde meslekler hala kadınlar için, erkekler için diye
sınıflandırılmakta; bu çerçevede kadınlar için hastabakıcılık, hemĢirelik, sekreterlik gibi meslek
dalları uygun görülmektedir. Ülkemizde kadınlar tüm bu engelleri aĢĢalar da; üç ana baĢlık altında
toplayabileceğimiz sorunlarla karĢı karĢıya kalmaktadırlar. Bunlar; eğitim, sermaye ve
örgütlenmedir. AĢağıda bu üç konu kısaca ele alınmaktadır;
Eğitim
Kadının iĢ hayatına atılmasına engel olan çağdıĢı değer yargılarının değiĢtirilmesi için toplumun
eğitilmesinin ne kadar önemli olduğuna yukarıda değinmiĢtik. Burada üzerinde durmak istediğimiz
34
konu ise kadınları giriĢimciliğe teĢvik edecek bilgi ve becerileri kazandıracak olan genel ve mesleki
eğitimdir.
Kadınların eğitim düzeyleri yükseldikçe iĢ piyasasına katılma oranları artmaktadır. Dolayısıyla ilk
önce kadınlarımıza erkeklerle eĢit Ģartlarda temel eğitim alma imkânı tanınmalıdır. Kadınların
geleneksel sayılan meslek alanlarının dıĢında da faaliyette bulunabilmelerini sağlayacak bir mesleki
eğitim verilmelidir. Eğitim konusunda önemle üzerinde durulması gereken bir diğer nokta da;
kadını kendi ayakları üzerinde durabileceğine inandıracak yani kendine olan güvenini artıracak;
bağımsızlık, inisiyatif kullanma gibi niteliklerini ortaya çıkaracak programların uygulamaya
sokulmasıdır.
Eğitim sadece kadın giriĢimcilerin sahaya çıkmasını sağlama aĢamasıyla kalmamalıdır. Kendi
hesabına çalıĢan pek çok kadının aldıkları eğitim, sahip olduğu bilgi ve beceri piyasa Ģartlarına
uyum sağlamada yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla bu ve benzeri konulardaki eksiklikleri gidermek
amacıyla iĢletmecilik alanında verilecek kurslar çok yararlı olabilecektir.
Sermaye
Ġkinci konu olan sermaye sorununa gelince; giriĢimcilerin karĢılaĢtıkları sorunların en
önemlilerinden birinin de sermaye yetersizliği olduğunu biliyoruz. Sermaye yetersizliği; giriĢimcilik
niteliğine sahip kiĢilerin sahaya çıkmalarına engel olmakta ve bu engeli aĢarak kendi iĢlerini
kurabilmiĢ kiĢiler için de sınırlayıcı bir faktör olmaktadır. Devletten iĢ istemeyen; istihdam
sorununa kendi çözümlerini üreten, vergi ödeyen giriĢimci kadınların en büyük sorunlarından biri
olan sermaye temini konusunda desteklenmeleri gerekmektedir.
35
araĢtırmaya göre kadınların kredi alıĢları son derece sınırlıdır ve kadınlar borç para alanların çok
küçük bir oranını oluĢturmaktadırlar (Ziraat B. % 3; Vakıflar B. % 3; Halk Bankası % 4).
Kadın giriĢimci kredisinden yararlanmak isteyenlerin, herhangi bir iĢte çalıĢmaması, iĢini evinin bir
veya birkaç odasında gerçekleĢtiriyor ya da gerçekleĢtirecek olması gerekmektedir. Bu kredinin
amacı; yeni bir iĢyeri açarak mal ve hizmet üretiminde ya da ticari faaliyette bulunacak gençlere
finansman imkânı sağlayarak onları teĢvik etmektir.
Örgütlenme
GiriĢimci kadınların birbirlerine destek verebilecekleri bir örgüt modelinin Türkiye'de
geliĢtirilmemiĢ olduğunu söyleyebiliriz. Kadın giriĢimciliğin istenilen düzeye gelebilmesinde
dayanıĢma ve örgütlenmenin rolü büyüktür. Örgütlenme hem mevcut hem de potansiyel kadın
giriĢimciler için vazgeçilmez bir faaliyettir. Örgütsüz çalıĢma harcanan emeğin karĢılıksız kal-
masına, gelir kaybına ve piyasaya uyum sağlamada zorluk çekilmesine neden olur.
GiriĢimci kadınlar arasında gerçekleĢtirilecek bir örgütlenmede amaç ve hedefler Ģunlar olabilir;
36
GiriĢimci kadınların karĢılaĢtıkları sorunları belirlemek, çözüm önerileri geliĢtirmek,
Kredi sağlama konusunda yardımcı olmak,
SatıĢ ve pazarlama ile ilgili sorunların çözümüne yardımcı olmak.
KuruluĢ yeri seçiminde yardımcı olmak,
Yeni iĢ kurmak isteyen kadınlara yol göstermek, bilgi vermek,
Diğer kadın örgüt ve gruplarıyla bağlantıyı sağlamak,
Uluslararası platformda Türk giriĢimci kadınını temsil etmek, bu amaçla kurulmuĢ
uluslararası kuruluĢlarla iĢbirliği yapmak ve görüĢ alıĢveriĢinde bulunmaktır.
TARTIġMA SORULARI
1. GiriĢimcilikte cinsiyet faktörü önemli midir? Örneklerle açıklayınız.
2. Ülkemizde bayan giriĢimci olmanın zorlukları nelerdir?
3. Bayan giriĢimciler için var olan engeller nasıl aĢılabilir? TartıĢınız.
37
Ancak, bugün işletmenin dinamik bir ortamda faaliyet gösterdiği dikkate alınırsa, bu
geleneksel tanım, kullanışlı olma açısından son derece statiktir. Bu düşünürlere göre esas
itibarıyla ahlâk, “insan refahını oluşturan şeylerin ne olduğunu inceleyen ve bunları teşvik
etmek için gerekli davranış ve karar türlerini açıklayan bir süreçtir”.
ĠĢ ahlâkı ise, iĢ dünyasında davranıĢlarımıza yol gösteren ahlâki ilkeler ve standartları kapsar. BaĢka
bir ifadeyle, iĢ ahlâkı, “doğru ve haklı olmayı esas alan, kanun ve düzenlemelere itaatin daha
ötesine giden bir davranıĢ kuralları bütünüdür”. “ĠĢ ahlâkı, ekonomi ve iĢ dünyasının sağladığı
olanaklar doğrultusunda sağduyulu seçimler yapmamızda bize yol gösteren ilke ve değerleri
inceleyen bir disiplindir.”
ĠĢ ahlâkının kurumsallaĢtırılması, ne tür bir hareket kodunun uygulanması gerektiği ile ilgili ilkeleri,
değerleri ve düĢünceleri açıklamayı kapsar. Ekonominin iĢleyiĢini ve kamu yararını gözeten bir
tarzda, kanun ve düzenlemelerin iĢleyiĢini kolaylaĢtırmaya olanak tanır. ĠĢ ahlâkı kuralları
çalıĢanlara iĢletmenin amaçlarını, ilkelerini tanımlamaya yönelik resmileĢtirilmiĢ kurallar
bütünüdür. Genellikle iki ana yapıyı esas alarak hazırlanırlar. Bunlar, a) iĢletme ilkeleri ve b)
iĢletme politikalarıdır. ĠĢ ahlâkı kuralları bir iĢletmede doğabilecek sorunları ve bu sorunlar
karĢısında tutumları belirleyici nitelikte kurallar bütünüdür.
KurumsallaĢan iĢ ahlakının öğeleri; psikolojik anlaĢma, örgütsel bağlılık ve ahlakı esas alan kültür
olarak ifade edilebilir. ĠĢ ahlâkı kurallarının yazılı olarak belirlenmesi taraflar arasında psikolojik
baskı yaratması açısından kaçınılmazdır. Belirlenen kurallara uyum sağlayamama durumunda yasal
yaptırımların olmasıyla, birey ve iĢletme üzerinde anlaĢtığı kurallara bağlı kalma zorunluluğunu
duyacaklardır.
38
ĠĢ ahlâkının kurumsallaĢmasında örgüt kültürü önemli rol oynar. Bazı düĢünürlere göre, kültürel
farklılıkların yönetimi ve örgüt kültürü gelecekte Ģirketlerin baĢarı veya baĢarısızlığını saptamada
çok daha önemli bir faktör haline gelecektir. Bu nedenle, iĢletmelerin ekonomik ve sosyal
performansı üzerinde önemli bir etkiye sahip olan örgüt kültürünün, ahlâki davranıĢı destekleyici
etkisi üzerinde durmakta fayda vardır.
Örgüt kültürü ise; bir organizasyonun üyeleri tarafından paylaĢılan ve onların davranıĢlarını
yönlendiren, çoğu kez bilinçsizce türetilen, bir organizasyonun kendisi ve çevresinde bir temel
olarak “kabul görülen” tarzda tanımlanan temel değerler, normlar, varsayım ve inançlar
bütünüdür. Her organizasyonun kendisine özgü kültür ve değerler seti vardır. Kültür
organizasyon üyelerinin anlayıĢını ele verir ve organizasyon içerisinde nasıl davranacakları
konusunda kendilerine kurallar sağlar.
Günümüzde birçok organizasyonun gereksinim duyduğu ve üzerinde önemle durduğu Ģey, daha
olumlu ve ahlâki bir kültürle faaliyet göstermektir. Örgüt kültürü ile iĢ ahlâkının kurumsallaĢması
temelde aynı değerleri içermektedir. Çünkü tanımlayıcı bir rolü bulunmaktadır; bir iĢletmeyi
diğerlerinden ayırıcı özelliklerini ortaya koymaktadır. ÇalıĢanlarda iĢletme ile bütünleĢme duygusu
yaratır. ĠĢletme yararına verilen güvencenin, bireysel yarardan daha önemli olduğunu öğretir.
ĠĢletmenin sosyal yapısına süreklilik kazandırır. Benimsenen ahlâk olgularına uygun
kurumsallaĢmayı amaçlayan iĢletmeler örgüt kültürünün önemini kavramak zorundadırlar. Ahlâki
bir örgütsel kültür, toplumsal amaçlar ile toplumsal sorumlulukların her zaman bir kiĢinin kiĢisel
kazancından daha çok ağırlık taĢıdığı inancını yansıtır. Böylesi bir kültür, güçlü ve ilkeli liderlik,
saygınlık ve uzak görüĢlülükle baĢlar.
6.4. ĠĢ Ahlakı
ĠĢ ahlakı, iĢ dünyasındaki mal ve hizmet üretim ve tüketim sürecindeki doğruları ve yanlıĢları ifade
eder. Neyin doğru, neyin yanlıĢ olduğu konusu ahlaki bir konudur. ĠĢ dünyasında doğru
davranıĢlar ve eylemler olacağı gibi, yanlıĢ davranıĢlar ve eylemler de bulunmaktadır. Bu
açıklamalardan anlaĢıldığı üzere iĢ ahlakı, iĢ dünyasındaki doğru ve yanlıĢları ifade eder.
39
“üretici ahlakı”, “işveren ahlakı” ve benzeri tanımlamaları da iĢ ahlakı içerisinde değerlendirmek
mümkündür.
ĠĢ ahlakı kavramı ile “sosyal sorumluluk” kavramı arasında da yakın iliĢki bulunmaktadır. ġüphesiz
tüm birey ve kurumların içinde yaĢadığı çevreye karĢı ödev ve sorumlulukları bulunmaktadır.
Örneğin; bir iĢletmenin kendi çalıĢanlarına, pay sahiplerine, ortaklarına olduğu kadar, dıĢ çevreye
(devlete, doğaya ve çevreye, topluma vs.) karĢı da sorumlulukları bulunmaktadır. Sosyal
sorumluluk, esasen iĢ ahlakının gereğidir. Bir baĢka ifadeyle, iĢ ahlakı, sosyal sorumluluğu da
içeren bir anlam taĢır. Bir iĢletme sahibinin doğru ve dürüst olması, sözünde durması, üretimde ve
satıĢ aĢamalarında hileli yollara baĢvurmaması çok takdir edilmesi gereken ahlaki davranıĢlardır.
Ancak iĢletmenin üretim yaparken gerek iç gerekse dıĢ çevreye karĢı ödev ve sorumluluklarının da
bilincinde olması gerekir.
Önemle belirtelim ki, iĢ ahlakı ile özellikle dıĢ çevreye karĢı sosyal sorumluluk kavramı bazen
çatıĢır ve birbirleri ile uyuĢmayabilir. Bir özel iĢletmenin asıl amacı kar sağlamaktır. Bu bakımdan,
iĢletmenin karını maksimize edecek kararlarda bulunması rasyonel bir tercihtir. Örneğin;
iĢletmenin karını maksimize etmek için çalıĢanlara daha az ücret ödemek istemesi rasyonellik
açısından doğru bir karar ve tercih olmakla birlikte, “ahlaki” açıdan ve aynı zamanda “iĢletmenin
uzun dönem karlılığı ve verimliliği” açısından doğru olmayabilir. Bir iĢletmenin karını maksimize
etmek için sigortasız iĢçi çalıĢtırması ya da asgari ücretin altında iĢçi çalıĢtırması hiç Ģüphe yok ki iĢ
ahlakı ile bağdaĢmayan davranıĢlardır. Öte yandan çalıĢanlarına daha fazla ücret ve sosyal imkanlar
sağlayan Ģirketlerde ilk bakıĢta bunun iĢletme için bir maliyet olduğu söylenebilir. Oysa,
40
madalyonun bir de öteki yüzü vardır. ĠĢletmenin çalıĢanlarına daha fazla değer vermesi halinde
çalıĢanların iĢletmeye daha fazla katkıda bulunmak için gayret edecekleri söylenebilir.
Özetle, organizasyon içi sosyal sorumluluk ile iĢletmenin karlılığı ve verimliliği arasında iki yönlü
bir iliĢki mevcuttur. Organizasyon dıĢı sorumluluk (topluma , devlete ve doğaya karĢı sorumluluk)
ise organizasyon amacı ile daha fazla çatıĢır. Daha açık söylemek gerekirse, doğaya ve çevreye
verilen zararların tazmin edilmesi, toplumda gelir düzeyi düĢük olan kesimlere sosyal yardımlarda
bulunulması vs. organizasyonun maliyetlerini artırır ya da net karının azalması sonucunu doğurur.
Ancak önemle belirtelim ki, organizasyonun asıl amacı ile çatıĢsa da sosyal sorumluluk, iĢ
ahlakının önemli ve ayrılmaz bir parçasıdır.
GiriĢimcilik sahasında yapılan ilk çalıĢmalar, giriĢimcilerle giriĢimci olmayanları ayırt eden
giriĢimcilik özellikleri üzerine odaklanmıĢtır. Sayısız çalıĢma; baĢarı ihtiyacı, risk alma, motivasyon
gibi bireysel faktörlerle giriĢimcilik arasında tutarlı iliĢkiler ortaya çıkarmıĢtır. Yapılan
araĢtırmalarda, baĢarılı giriĢimcilere atfedilen birtakım anahtar özellikler ortaya çıkarılmıĢtır.
GiriĢimciliğin arka planında yatan faktörler üzerinde kapsamlı bir Ģekilde çalıĢılmıĢtır. Bu
araĢtırmaların çoğunda ortak olan baĢlıca iddia; baĢarılı giriĢimcilerin önceden edindikleri iĢ
tecrübeleri, sektör bilgileri, bir giriĢimci iĢletmenin üst düzey yönetim kadrosunda yer almıĢ olma,
yaĢ ve eğitim gibi Ģeylerin onların arka planlarını oluĢturabileceği idi. Bunların haricinde yaĢ,
eğitim ve çevrenin iyi analiz edilmesi gibi konuların da iĢletme baĢarısında pozitif rol oynadığı
belirlenmiĢtir.
Literatürde, giriĢimci profilini oluĢturan niteliklerin tam olarak ne olduğu konusunda anlaĢmazlık
bulunmaktadır. Literatüre göz attığımız zaman birçok farklı özellikten oluĢan uzun bir liste ile
karĢılaĢırız. Bu listelerdeki özellikler genel olarak üç bölüme ayrılabilir: birincisi giriĢimcinin kiĢiliği
41
ile ilgili, ikincisi giriĢimcinin becerileri ile ilgili ve üçüncüsü giriĢimcinin tecrübeleri ve alt yapısı ile
ilgili nitelikler. Fakat genelde araĢtırmacılar kendilerini giriĢimcinin kiĢiliği ile ilgili nitelikler ile
sınırlamakta ve bu konu üzerinde çalıĢmalar yapmaktadırlar.
GiriĢimsel özellikler ile ilgili literatür gözden geçirildiği zaman birçok faktör göze çarpmaktadır.
Bunları kısaca özetlemek gerekirse, baĢarılı bir giriĢimcinin tipik özellikleri arasında; risk alabilme
yeteneği, yenilikçilik, pazar fonksiyonları bilgisi, üretim kullanım bilgisi, pazarlama becerileri, iĢ
yönetim becerileri ve iĢbirliği yapma yeteneği sayılabilir.
GiriĢimcilik ruhunun toplumdaki bireylerde bir potansiyel olarak bulunduğu ve sosyal yapı ile
toplum kültürünün o bölgedeki giriĢimsel faaliyetleri etkilediği bir gerçektir. GiriĢimciliği baĢlatma
sürecinin temellerinin kiĢisel sezgi ile toplum ve kültürde var olduğu iddia edilmiĢtir.
Bununla birlikte, doğruluk ve güvenilirlik yani iĢin etik boyutu ihmal edilmiĢ görülmektedir.
Bilindiği gibi iĢ hayatında yatırımcılar, ortaklar, müĢteriler ve kredi açanlar bu niteliklere son
derece değer verirler. Doğruluk ve güvenilirlik güvenin oluĢup güçlendirilmesine yardım ederler.
42
yönetimin tüm çalıĢanlara ve topluma örnek olacak Ģekilde ahlaki davranıĢ ve eylemlerde
bulunması gerekmektedir. Bu bağlamda, iĢletme içerisinde meslek ahlakı ve etiği ile ilgili
uygulamaları denetlemek üzere bir “etik kurulu” düĢünülebilir. Bu Ģekilde iĢ ahlakı ve meslek
etiğinin, kurum içerisinde bir “ahlak kültürü” oluĢturarak kurumsallaĢma çabalarına hizmet etmesi
sağlanabilir. Bunun yolu eğitimden geçtiği kadar iĢ ahlakına yönelik hukuksal düzenlemelerin
(örneğin; vergi kaçakçılığı ile mücadele programı, kaçak iĢçi çalıĢtırma ile mücadele, haksız rekabet
ile mücadele, tüketici koruma, vs.) uygulamaları da önem kazanmaktadır. Bu durumda özellikle
meslek odalarına standartları belirleme, denetleme ve belli yaptırımlar getirme konularında önemli
görevler düĢmektedir.
TARTIġMA SORULARI
1. ĠĢ ahlakı ve sosyal sorumluluk alanları nelerdir?
2. GiriĢimciliğin ahlaki boyutu denildiğinde ne anlaĢılabilir?
3. GiriĢimcilikte etik olan ve olmayan davranıĢlara örnekler veriniz.
4. GiriĢimcilikte etik standartlarının yerleĢebilmesi için neler yapılmalıdır? TartıĢınız.
43
Bir iĢ kurma niyetindeki giriĢimcinin önündeki en büyük engellerden biri aĢması gereken
bürokratik zorluklardır. GiriĢimcilerin iĢlerini kolaylaĢtırması için mevzuatın anlaĢılabilir hale
getirilmesi ve bürokrasinin azaltılması gerekir
Ülkemizde özellikle son yıllarda gençler arasında giriĢimcilik önem kazanmıĢtır. Bu noktada
giriĢimcinin yönetici özelliklere sahip olması baĢarı için önem taĢımaktadır. GiriĢimcilikte baĢarı,
teĢebbüs ruhu ve liderlik yeteneklerinin yanı sıra iyi bir yönetimle mümkün olabilir.
Türkiye‟de dinamik ve sağlam bir ekonomik ortamın oluĢturulması, serbest rekabet Ģartlarının
sağlanması giriĢimciliğin desteklenmesine ve giriĢimcilik ikliminin oluĢturulmasına bağlıdır.
Özellikle giriĢimcilerin baĢarılı projeleri finansal açıdan desteklenmeli, Ar–Ge çalıĢmaları
teknoparklar ve üniversiteler aracılığıyla gerçekleĢtirilmelidir. Liderlik, yönetim, finansman,
pazarlama vb. konularda giriĢimcilere yönelik sürekli olarak giriĢimcilik eğitimi verilmelidir.
Üniversitelerde öğrenciler giriĢimciliğe özendirilmeli, bu yönde ders ve konferanslarla öğrencilerin
giriĢimcilik eğilimi ve yeteneği geliĢtirilmelidir. Böylece ülkemizde uyandırılacak giriĢimci ruhu
ekonominin büyümesine ve geliĢmesine yol açacaktır. Bu sebeple giriĢimciliğin önemi üzerinde
durulmalı, giriĢimcilik ve giriĢimciler teĢvik edilmeli, giriĢimcilik ödülleri verilmeli ve bu konuda
gereken diğer yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
GiriĢimcilik konusunda giriĢim öncesi veya giriĢim sonrası önemli engeller ve kısıtlarla
karĢılaĢılmaktadır. BaĢlıca giriĢimcilik engel ve kısıtları aĢağıda sıralanmıĢtır:
44
GiriĢimcinin baĢarılı bir örneği taklit etmek amacıyla hiçbir araĢtırma yapmadan iĢe
baĢlaması,
GiriĢimcinin iĢini sevmemesi,
GiriĢimcinin amacının ve hedefinin olmaması,
GiriĢimcinin danıĢmanlık hizmetlerinden yararlanmaması.
GiriĢimcilikte önemli engellerden biriside sigorta iĢlemlerinin karmaĢık ve uzun olmasıdır. Sigorta
iĢlemlerinin sadeleĢtirilmesi gerekir. Ayrıca ihracat ve ithalat iĢlemlerinin sadeleĢtirilmesi, haksız
rekabetin önlenmesi giriĢimcinin önündeki engellerin kaldırılmasını sağlayacaktır.
45
Kitle iletiĢim araçlarıyla giriĢimciliği özendirici yayınların yapılması,
GiriĢimcilere yeni iĢ fikirleri verilmesi,
GiriĢimcilerin sosyal güvencesinin artırılması ve desteklenmesi giriĢimciliği teĢvik
edecektir.
GiriĢimcilere Türkiye‟ de en büyük kredi desteği sağlayan kuruluĢ Türkiye Halk Bankası’dır.
Ancak bankaların krediye karĢılık istedikleri teminatlar çok yüksek olduğundan bu kredilerden
yaralanma oranı %4 gibi düĢük bir seviyede kalmaktadır. Halk Bankasının; kadın giriĢimcilere,
genç giriĢimcilere ve bir iĢte verimli çalıĢabilecek olanların üretime kazandırılması için özürlülere,
Ģehit ailelerine, esnaf ve sanatkârlara iĢ açmaları için verilen kredileri mevcuttur.
KOSGEB‟in diğer destekleri ise; giriĢimcilere bilgi temini, danıĢmanlık, pazar araĢtırması
hizmetleri, kalite geliĢtirme eğitim desteği, istihdam desteği, Ar-Ge desteği v.b. dir.
46
arası pazarlara açılması için KOBĠ‟ lere her türlü desteği sağlamak, bölgeler arası farklılıkları
kaldırarak dengeli kalkınmayı sağlamak, iĢletmelerin hammadde seçimi ve ürünü pazarlamasına
kadar her safhada danıĢmanlık ederek kaliteyi artırarak değiĢen Ģartlara uyumu kolaylaĢtırmak için
eğitim hizmetleri vermek gibi hizmetleri sayabiliriz.
Milli Prodüktivite Merkezi (MPM), iĢletmelere danıĢmanlık, eğitim, teknik ve bilgi hizmeti
sunmaktadır. MPM üretim, insan kaynakları ve hizmet içi eğitim alanlarında eğitim çalıĢmaları
yapmak, yeniden örgütlenme ve ücret sistemleri alanında danıĢmanlık yapmak ve iĢletmecilikteki
son geliĢmeleri yayınlamak gibi hizmetleri sunmaktadır.
47
Birliği sürecine hazırlanmaları, varlıklarını sürdürebilmeleri ve rekabet güçlerini arttırmaları
amaçlanmaktadır.
48
kaynakları, Dünya Bankası ve Japonya‟da Sınai Kalkınma Bankası‟nın ihraç ettiği tahvillerin
gelirleri, Japon Yeni kredisi, swap operasyonu ile istenilen yabancı para cinsine çevrilerek, yatırım
kredisi olarak verilmektedir. SözleĢme koĢullarındaki faizler esas alınır.
Avrupa Birliği üyesi ülkeler de serbest piyasa ekonomisi kurallarına dayalı bir ekonomik yapı ve
demokratik bir siyasi ortam mevcuttur. Ayrıca ülkeler, ekonomik ve siyasal yapılarıyla ilgili
politikalarının yanında küçük ve orta boy iĢletme politikalarına da sahiplerdir. Avrupa Birliği
üyelerinin birçoğunda küçük ve orta boy iĢletmelerin geliĢtirme programlarına iliĢkin politika,
Birlik genel ekonomi politikası hedef alınarak yürütülmektedir. Öte yandan sağlıklı bir sanayi
yapısının oluĢturulmasında büyük boy iĢletmelerin yanında küçük ve orta boy iĢletmelerin de
güçlendirilmeleri büyük önem taĢımaktadır. Birlik üyesi ülkelerde bölgesel ekonomik
dengesizlikleri azaltmak maksadıyla uygulanan politikaların Roma AnlaĢması‟nın haksız rekabeti
önleyen kurallarını ihlal etmemesi gerekmektedir. Ekonomik yapı farklılıklarının giderilebilmesi
için kalkınmada önemi kabul edilen küçük ve orta ölçekli iĢletmelere Avrupa Birliği ve üye
ülkelerde hem mali hem de teknik yardımları içeren çeĢitli teĢvik ve özendirmeler birlik üyesi
ülkeler tarafından sağlanmaktadır. Bu teĢvik ve özendirmelerin Roma AnlaĢması‟nın rekabet
kuralları ve devlet yardımlarına iliĢkin kurallara uygunluğunun denetimi Avrupa Komisyonu
tarafından sağlanmaktadır.
49
KOBĠ‟lerin teĢvik/özendirme araçlarından faydalanmama veya faydalanamama nedenleri arasında
bürokrasi ve mevzuat engeli, ilgili kurumların tanıtım ve bilgilendirme eksikliği, KOBĠ‟ lere
yönelik teĢviklerin az olması ve teĢvik mevzuatını bilen kalifiye eleman eksikliği gelmektedir.
TeĢvik/özendirme araçlarından faydalanmama veya faydalanamama önündeki engellerin
kaldırılmasına yönelik politikaların ilgili kurumlarca gerçekleĢtirilmesi gerekir.
TARTIġMA SORULARI
1. GiriĢimciliğin desteklenmesi denilince ne anlaĢılır?
2. Türkiye‟de giriĢimciliği destekleyen hangi kuruluĢlar vardır?
3. GiriĢimciliğin önündeki engeller nelerdir?
4. GiriĢimciliği teĢvik araçlarının yeterince bilinmeme sebepleri neler olabilir?
50
Örgütlerde her yerde bulunmaları onların dikkat çeken tek ya da baĢlıca özellikleri değildir.
Ġnsanların birçoğu için biçimsel örgütler çevrenin önemli bir kısmını oluĢturur. YetiĢkin nüfusun
çoğunluğunun, zamanının üçte birinden fazlası çalıĢtığı örgütlerde geçmektedir. Çocuklar da
hemen hemen aynı ölçüde yaĢamlarını okul örgütünde geçirir. Bunun dıĢında, çeĢitli örgütler hem
çocukların hem de yetiĢkinlerin boĢ zamanlarının büyük bir kısmını doldurur
Toplumsal ve bireysel ihtiyaçlar yeni örgütlerin oluĢmasına yol açmaktadır. Toplumların geliĢme
düzeyi, örgütlenmenin boyutları ile yakından iliĢkilidir. Modern toplumlar rasyonelliğe, verime ve
etkinliğe önem vermektedir. Bu nedenle söz konusu toplumlar örgüte ve örgütlenmeye
dayanmaktadır. Ġnsan iliĢkilerinin düzenlenmesinde örgütler kuvvetli birer toplumsal araçtırlar.
Bireylerin çok yönlü ve çok nedenli davranıĢları örgütlerde ortaya çıktığı gibi bu davranıĢlar diğer
bireylerin davranıĢıyla iliĢkilidir. Her birinin davranıĢı çevrede bazı değiĢiklikler yaparak ötekinin
amacını gerçekleĢtirmesine yardım eder.
Günümüzde örgütle uygarlık eĢ anlama gelmiĢtir. Ġnsanlar bireysel güçlerini aĢan amaçlarını
gerçekleĢtirebilmek için iĢbirliği yaparlar. ĠĢbirliği olmaksızın toplumsal yaĢamın olamayacağı artık
anlaĢılmıĢtır. Ortak bir çabayı gerektiren bir amacın gerçekleĢtirilmesinde, birden fazla bireyin güç
ve eylemlerini birleĢtirmesi zorunludur.
Örgütsel iletiĢimin iki kültürel iĢlevinden biri, örgüt üyelerine örgütsel kültür hakkında bilgi
sağlaması, diğeri ise örgüt üyelerine örgütsel kültür hakkında bilgi sağlaması, diğeri ise örgüt
üyelerinin örgütsel kültür ile bütünleĢmelerine yardımcı olmasıdır. Örgütsel kültür, örgüt üyeleri
arasında iletiĢim sağlar, diğer informal mesajlar, iĢgörenler arasında anlatılan hikâyeler,
dedikodular, formal iletiĢim yoluyla iĢleyen mesajlar, sloganlar, örgütsel dokümanlar, grup
toplantıları ve halka yönelik toplantılar, iletiĢim sürecinin iĢletilmesiyle anlam kazanır. Bir örgüt
kimliğinin ortaya çıkması, örgüt üyelerinin geçmiĢi, bugünkü ve geleceği yorumlamasına ve
örgütsel yaĢam hakkındaki gerçekleri bu hikâyeleri algılamasına paralel olarak gerçekleĢir.
Gerçekler ve hikayeler tema olarak örgütün geleceğe yönelik geliĢimine, grup çabasının
51
güçlenmesine yardım eder. Örgütsel kimlik, örgütsel kültürün benimsenmesi ve yaĢanmasıyla
kazanılır.
Örgütsel iletiĢim, örgüte yeni katılan üyelerin örgüt kültürüyle bütünleĢmelerinde önemli bir
kanaldır. Örgütsel kültür, yeni üyelerin formal ve informal iletiĢimini sağlar. Formal iletiĢim, iĢ
tanımları ve iĢe yöneltme toplantıları, informal iletiĢim ise hikâye ve dedikoduları kapsar. Örgütsel
kültür yeni üyelerin örgütsel sosyalizasyonu için son derece önemlidir. Örgütsel kültür üyelerin
kültürel tarih, değerler, normlar ve beklentileri öğrenmesine yardım eder.
Örgütsel kültürün anlamlı kılınması ile iletiĢim arasında çok yakın bir iliĢki vardır. ĠletiĢim yoluyla
örgütsel kültürün temel öğeleri olan değerler, normlar, hikâyeler, tarih, gelenekler diğer bir deyiĢle
örgütün sembolik dünyası yorumlanabilir.
Yakın zamana kadar birçok yönetim bilimci örgüt iklimini örgüt kültürüyle birlikte ele almıĢtır.
Örgütler kendi kültür ve iklimini geliĢtirirken de bazı yasaklardan, geleneklerden ve ahlak
kurallarından yararlanırlar. Bir örgütün iklimi ve kültürü hem formel örgütün değerlerini ve
davranıĢ kalıplarını hem de bunların doğal örgütteki yorumlarını yansıtır. Nasıl ki toplumun bir
kültür mirası varsa, sosyal örgütlerde de yeni örgüt üyelerine bırakılan örgütsel norm ve değer
kalıpları vardır.
Örgütsel iklim ile örgütsel kültür arasında bazı farklılıklar vardır. Ġklim iĢgörenlerin davranıĢsal ve
tutumsal özelliklerini sergilemektedir ve daha çok deneysel ve dıĢ gözlemlere dayanmaktadır.
Kültür ise, daha çok örgütün görünen öğelerini ortaya koymaktadır. Örgütsel kültür, temel grupsal
değerleri ve mesajları kapsar; grup üyelerine mecazi ve paylaĢılmıĢ örgütsel düĢüncede ve
duyguları sunar. Bu durum örgütün dıĢındakiler tarafından kolayca anlaĢılmaz. Kavram olarak
örgütsel kültür ve iklim arasında farklılık olmakla birlikte yakın bir iliĢki de vardır. Kültür ve
iklimin örgütün temel değerleri ve normları üzerinde büyük etkisi vardır. Örgütsel kültür,
eylemlerde süreklilik, örgütsel davranıĢlarda uyum sağlar, böylece örgütsel iklimin ortaya
çıkmasında önemli rol oynar.
52
Örgütsel kültürün bilinmesi, liderlik davranıĢları göstermesi gereken yöneticilere Ģu yararları
sağlar:
1. Örgütsel yaĢamın geniĢ bir çadırı olan örgütsel kültür, çatıĢma ve gerçekleri görmesini sağlar.
Liderler, örgütsel kültürü biçimlendirebilmeli, iletilen değerlerin ve inançların bir güç biçimi
olduğuna dikkat etmelidirler. Bununla birlikte liderlerin olayları eleĢtirirken, gösterdikleri tepkiler
ve kriz durumlarındaki algıları örgütsel kültürün oluĢumunda önem taĢır. Kriz durumlarında
coĢkusal bağlılık ve örgütsel değerlerle bütünleĢme görülür. Lider böyle olağanüstü durumlarda
sergileyeceği davranıĢlarla örgütsel kültürün güçlenmesini sağlayabilir. Schein iĢe alma, seçme ve
geliĢtirmeyle birlikte değerleri gizli veya açık olarak eleĢtirmeyi de bir liderlik ölçütü olarak kabul
etmiĢtir.
Okul liderliği karmaĢık bir durum göstermektedir. Anne babalar, öğretmenler, öğrenciler, örgütsel
bütünlük ve davranıĢlarda temel ilkeler seti oluĢturmak zorundadırlar. BaĢarılı liderler, okulun
ortak değerler, idealler, ilkeler ve inançlar setini okul personeline aĢılarlar. Okul kültürünü
yerleĢtirmek, okul yöneticisinin görevidir. Okul yöneticisi örgütsel kültürü daha iyi temsil ederek
sembolik liderliğini güçlendirebilir. Sembolik liderlik davranıĢları göstermeyen yönetici, örgütsel
davranıĢın odak noktasını oluĢturan örgütsel kültürle bütünleĢmediği için, liderliğin özünde
bulunan etkileme gücünü kullanamaz.
Liderler, iletiĢime anlam kazandırmak için olduğu kadar, sembolik görevi yerine getirebilmek için
daha çok sezgisel anlamlar taĢıyan törenler düzenlemeye ihtiyaç duyarlar. Efsaneler (myte),
anlaĢılmayan inançları ve görünmeyen gerçekleri gün yüzüne çıkarırlar. Ayinler ve törenler
örgütsel etkinlikleri süsleyen önemli öğelerdir. Liderler, sadece semboller, törenler ve efsanelerden
yararlanmazlar. Efsaneler, ayinler ve törenler, örgütün kurumsallaĢmasında rol oynayan temel
öğelerdir.; bunlar sosyal sistemi bütünleĢtirmeye yardım ederler.
53
Liderlik gücünün dört önemli dayanağı vardır:
1. Liderliğin kültürel-sembolik gücü: Liderin kurumun amaçlarını, temel değerlerini ve
anlamını açıklayabilme yeterliğine dayanır. Sembolik bakıĢ açısı adet, sembol, tören ve Ģifrelerin,
tasarlanmasını, düzenlenmesini, kutlanmasını ve modelleĢtirilmesini içerir.
3. Liderliğin insan boyutuna iliĢkin gücü: Ġlgilenme, güven, yetki verme, uzlaĢma, ideallere
ulaĢma, insan potansiyelini anlama kavramlarıyla açıklanabilir.
TARTIġMA SORULARI
1. GiriĢimcilikte liderlik özellikleri önemli midir? Açıklayınız.
2. GiriĢimciliği destekleyen ya da kolaylaĢtıran hangi kiĢilik özellikleri olabilir? Liderliğin payı
ne kadardır?.
BÖLÜM 9: BAġARILI GĠRĠġĠMCĠLĠK ÖYKÜLERĠ
BÖLÜMÜN AMACI: Bölüm sonunda aĢağıdaki konularda bilgi sahibi olmanız
amaçlanmaktadır:
BaĢarılı giriĢimcilerin kritik baĢarı faktörleri
GiriĢimcilikte baĢarılı olan iĢadamlarının hayat hikâyelerinde yola çıkarak ortak
yönlerin ortaya çıkarılması.
54
bulunabilmesidir. Çevresel faktörler ise, engellerin az olması, kaynakların var olması ve var olan
kaynaklara eriĢimin kolay olması olarak belirtebiliriz.
TÜSĠAD giriĢimciyi, bilinenleri en iyi yapan ve hünerlerine aklını da katan, olağan ve olağan dıĢı
koĢullarda iĢgücü ve sermaye kaynaklarını verimli bir biçimde kullanacak önlemleri düĢünen,
analiz eden, planlayan, yürürlüğe koyan, uygulayan ve sonuçlarını denetleyebilen kiĢi yaratıcı
giriĢimcidir diye tanımlamaktadır.
Literatürlerde baĢarılı giriĢimciler için birçok özellik tanımlanmaktadır. Genel anlamda baĢarılı
giriĢimciler, kendini iyi tanıyan, risk almayı seven, yeniliklerin peĢinde koĢan, yaratıcı, özgüvenleri
tam, sabırlı, bilgi sahibi, baĢarma arzusuna sahip, insanları motive etme kabiliyetine sahip olmaları
gibi özellikleri taĢırlar.
GiriĢimci kiĢi, giriĢimde bulunmadan önce insan kaynakları, halkla iliĢkiler, muhasebe ve
finansman, yönetim, kurumsallaĢma, pazarlama, know-how ve patent, dıĢ iliĢkiler konularında
bilgi sahibi olmalıdır.
KiĢide giriĢimcilik ruhu genetik olarak var olabileceği gibi, ailenin, çevrenin ve eğitimin de
giriĢimcilik ruhunun geliĢmesi için çok önemli etkenler olduğunu belirtmek gerekir.
55
ġekil 1.1: GiriĢimciliğin GeliĢmesinde Hayat Tarihi Modeli (ErdoğmuĢ, 2000)
GiriĢimci bir kiĢilik için; kiĢi kafasındaki projelerini gerçekleĢtirmek için baĢlama cesaretine sahip
olmalı ve baĢarılı olma arzusunu her zaman koruyup pes etmemelidir. GiriĢimci kiĢiliğin
oluĢumunda ailenin kültürü, ailedeki bireylerin birbirlerine davranıĢları, ailede giriĢimci olup
olmaması bireydeki giriĢimcilik ruhunun geliĢmesine kısıtlayıcı ve teĢvik edici etki yapabilmektedir.
GiriĢimcilerin bulundukları topluma karĢı çok önemli misyonları vardır. Bunları kısaca Ģöyle
sıralayabiliriz :
56
etkin yolu, kiĢilerin kendi iĢlerini kurmalarıdır. GiriĢimci sayısı ne kadar artarsa, istihdam
oranı da artar.
2. GiriĢimci sayısının artması ile toplumsal refah düzeyi, insanların hayat standartları da
yükselecektir. GiriĢimcilikte asıl amacın, daha çok para kazanmak olarak düĢünülse de,
para sadece bütünün bir parçasıdır. Asıl amaç toplumsal yaĢam kalitesini artırmaktır.
YetiĢme Ortamı
57
Kariyer geliĢiminde ailenin önemli bir etkisi vardır. Bu etki birkaç alanda oldukça belirgindir.
Ailenin çocuklarının kariyerlerinin seçiminde etkili olduğu en önemli alanlardan birisi, ailenin
sosyal yapı içindeki yeridir. Sosyal yapı içindeki yer, ailenin çocuklarını yetiĢtirmeleri ve onları
geleceğe hazırlamaları için gerekli finansal kaynaklara ulaĢma derecelerini belirler. Çocukların
sosyalleĢme sürecinin ailede baĢlaması ve çocuğun yetiĢtiği aile ortamının sonraki hayatındaki
etkisi dolayısıyla; giriĢimci iĢadamlarının yetiĢme ortamını kısaca tartıĢmakta yarar görülmektedir.
ĠĢadamları, eğitim düzeyleri açısından incelendiği zaman; Koç ve Sabancı lise terk iken; Akkaya ve
YaĢar üniversite mezunu, EczacıbaĢı ise doktora derecesine sahiptir. Akkaya mühendis, YaĢar
iktisat mezunu, EczacıbaĢı ise kimya alanında lisans ve lisansüstü eğitimini tamamlamıĢtır. Devam
edilen yüksek öğretim programının türü, iĢadamlarının iĢ hayatlarını etkilediği, her birinin aldığı
eğitimle ilgili bir alanda iĢ hayatına devam ettiği görülmektedir. Kimya eğitimi alan EczacıbaĢı ilaç
ve temizlik malzemeleri; Mühendislik eğitimi alan Akkaya inĢaat iĢleri; ekonomi eğitimi alan YaĢar
ise boya ve gıda alanında geliĢmiĢtir. Akkaya dıĢında, diğer iki iĢ adamının faaliyet alanını eğitim
yanında, ailenin daha önce yaptığı iĢ de etkilemiĢ olabilir. Çünkü, EczacıbaĢı‟nın babası eczacı,
YaĢar‟ın babası da boya ticaretiyle uğraĢmaktaydı. Her ne kadar Koç ve Sabancı lise terk olsalar da
eğitim çağlarında içinde bulundukları ortam dikkate alındığında aldıkları okul eğitimi o döneme
göre yüksek sayılabilir.
Çocukluk dönemi ailenin çocuklara etkisi açısından incelendiği zaman, iĢadamlarından Sakıp
Sabancı ile Selçuk YaĢar‟ın çocukluk dönemleri arasında bir benzerlik görülmektedir. Ġkisinin
babası da, çalıĢma tempoları farklı olmak kaydıyla, ticaretle uğraĢmakta, çocuklarını da iĢyerlerinde
yavaĢ yavaĢ çalıĢtırmaktadır. EczacıbaĢı, eğitim öğretim yıllarını ailesinden uzak geçirdiği için,
babası ticaretle uğraĢmasına rağmen, o yıllarda babasının yanında olmamıĢtır. Koç‟un babası, çok
kısa süreli ortaklığı dıĢında, ticaretle uğraĢmamıĢtır. Fakat Koç, diğer iĢadamlarından farklı olarak
baĢkalarının yanında değiĢik iĢlerde çalıĢmıĢtır. Ayrıca, Koç, dedesinin ticaret yaptığını, bazı
58
taahhüt iĢlerine girdiğini belirtmektedir. Akkaya‟nın otobiyografisinde bu konuda bilgi
bulunmamaktadır.
Kariyer Seçimi
Kariyer seçimi sürecinde Koç için hangi iĢi yapacağı önemli bir sorundu ve Koç bu sorunu aĢmak
için kendisine uygun bir iĢ arayıĢına girmiĢtir. Ġlgi, değer ve kabiliyetlerine uygun bir iĢe baĢlamak
arzusunda olan Koç, deneme yanılma ve gözlemleri yoluyla kendisine uygun bir iĢ aramıĢtır.
Ankara‟da beĢ katlı bir mağaza açarak esnaf olmak istemiĢ ve bu konuda çok ısrar etmiĢtir.
Okuldan ayrıldıktan sonra, babasının arkadaĢlarıyla bir süre yaptığı buğday ticaretine baĢlamıĢtır.
Bu ticareti görüp basit bulduğu için hoĢuna gitmemiĢtir. Babasının bacanağının manifatura
dükkanında staj yapmıĢ, iĢi beğenmiĢ, fakat çok para gerektirdiği için onu da yapamamıĢtır.
Sonunda, o yıllarda her dükkan açan Türk gibi bakkallık ile iĢe baĢlamıĢtır.
Sakıp Sabancı, pamuk alımında babasına yardım ederek iĢe yavaĢ yavaĢ baĢlamıĢtır. Bir
müsamerede aldığı rolün etkisiyle olacak, küçükken doktor olmak istemiĢtir. Sinema sevgisi
kabarınca 15-16 yaĢlarında artist olmayı düĢünmüĢ; 18 yaĢlarında pilot olmayı istemiĢ fakat
babasını razı edememiĢtir. Okul yıllarında Çırçır fabrikası ve Akbank‟ta çalıĢmaya baĢlayan
Sabancı‟nın iĢ konusunda bilinçli bir tercih yaptığını söylemek zordur. Sabancı, ilk gençlik
yıllarında iĢ kaygısı olmadığı için hoĢlandığı alanlarda iĢler yapmıĢtır. Zamanla, babasının
büyütmeye baĢladığı iĢlerde görev almak ve daha sonra onların baĢına geçmek Sabancı‟nın
kariyerinde ana çizgi olmuĢtur.
Nejat EczacıbaĢı, kariyer seçim süreci en ilginç iĢadamlarından birisidir. Gerek çocukluk yılları,
gerekse eğitim yılları oldukça düzenli ve planlı bir biçimde geliĢmiĢtir.. Meslek seçiminde ilk
tercihi tıp olmasına rağmen; soyadına giden bir geleneğin etkisiyle yüksek öğrenim için
kimyagerliği, kimyada da tıbba en yakın alan olan biyokimya dalında uzmanlaĢmayı seçmiĢtir. Tıp
alanını tüm uğraĢı dallarının hemen hemen tüm çekici yanlarını kendisinde toplayan bir meslek
olarak görmüĢtür: eğitimcilik, yöneticilik, araĢtırmacılık, insanlara yardım, toplumdaki saygınlığı bu
meslekte gördüğü olumlu özellikler. Tıbba olan ilgisi çocukluk yıllarında komĢularının
59
çoğunluğunun tanınmıĢ doktor olmasından da kaynaklanabilir. Kimya öğrenimine karar veren
EczacıbaĢı, liseden sonra üniversiteye devam etmiĢtir. Üniversite öğrenimini Dünyaca ünlü
Heidelberg Üniversitesinde yapmıĢ, daha sonra Chicago üniversitesine bir yıllığına gitmiĢ ve son
olarak Berlin Üniversitesinde Kimya doktorasını tamamlamıĢtır.
Fevzi Akkaya, ortaokuldan sonra arkadaĢları Ticaret Mektebine kaydolduğu zaman açıkta kaldığını
farketmiĢ, bir arkadaĢından mühendislik mektebi olduğunu öğrenince düĢünmeden buraya kaydını
yaptırmıĢtır. Akkaya için mühendislik tesadüfi bir seçim gibi görünmesine rağmen; iĢ hayatı
incelendiği zaman baĢarılı bir mühendis portresiyle karĢılaĢılmaktadır.
Selçuk YaĢar, yüksek makine mühendisi olmak istemiĢ; fakat ekonomi profesörü olan dayısı
mühendisliğe girmesine engel olarak, ekonomi öğrenimine yönlendirmiĢtir. Yükseköğretime
Ġzmir‟de devam ederken babasına iĢinde yardımcı olmuĢtur. Okulda teori, dükkanda pratik yaptığı
için, bu durumun çok hoĢuna gittiğini belirtmektedir. Ailenin iĢini devam ettirmek ve büyütmek
YaĢar‟ın kariyer seçiminde ana kalkıĢ noktası olmuĢtur.
GiriĢimci iĢ adamlarının iĢ hayatına baĢladıkları dönemden sonraki hayat hikayelerini dört baĢlıkta
ele almak mümkündür. Bu baĢlıkları; iĢ hayatında ilk yıllar, geliĢme, kurumsallaĢma ve sosyal
sorumluluk olarak sıralayabiliriz.
GiriĢimci olarak kariyere baĢlama yaĢı, geniĢ bir yaĢ dilimine dağılmıĢtır. Bu dilim ortalama 22 ile
55 arasında değiĢmektedir. GiriĢimciliğe baĢlamadaki yaĢ farkı Türk giriĢimciler için de geçerlidir.
Türk giriĢimciler arasında sorumlu olarak en erken iĢ hayatına baĢlayan Vehbi Koç‟tur. Daha
sonra Sabancı ve YaĢar gelmektedir. EczacıbaĢı ve Akkaya yüksek öğrenim gördükleri için daha
geç iĢ hayatına atılmıĢlardır.
Vehbi Koç‟un iĢ hayatında ilk yıllarda yaptığı iĢler oldukça çeĢitlidir: Bakkaliye, hırdavat,
köselecilik, yapı malzemesi, mağazacılık, boru fabrikası, gaz ve benzin acenteliği, inĢaat
müteahhitliği, otomobil acenteliği, oksijen fabrikası. Bu giriĢimlerin tamamında iĢletmenin
kurucusu Vehbi Koç‟tur.
Sakıp Sabancı iĢ hayatına kendi iĢletmelerinde alt kademelerden baĢlayarak kısa sürede önemli
görevlere gelmiĢtir. Alt kademelerde baĢlamasının nedeni, iĢleri öğrenmek olduğu görülmektedir.
Sabancı‟nın yaptığı iĢler ise un fabrikasında veznedarlık ve muhasebe, un fabrikasında ticaret
müdürlüğü, Bossa‟ da umum müdür muavinliği, Bossa‟ da umum müdürlük olarak sayılabilir.
Selçuk YaĢar da Sabancı gibi kendi iĢletmelerinde, babasının dükkanında iĢe baĢlamıĢtır.
60
Dükkanlarının yanmasından sonra babasıyla sünger ihracatı iĢine giriĢmiĢler, askerlikten sonra da
boya fabrikasını kurarak ticaretten sanayiciliğe geçmiĢlerdir.
Nejat EczacıbaĢı doktorasını tamamladıktan sonra babasının iĢine devam etmek yerine aldığı
eğitimi kullanabileceği alanlarda küçük yatırımlarla iĢ hayatına atılmıĢtır. Yaptığı baĢlangıç iĢleri;
balık yağı üretimi, çocuk maması imalatı, askerlik sırasında elektrolit bakır imalatı ve mobilyacılık
olarak sıralanabilir. Aldığı eğitime uygun bir alanda iĢ hayatına atılan Feyzi Akkaya ise kamuda,
Yollar Umum Müdürlüğü Köprüler dairesinde devlet memurluğu ile baĢladığı iĢ hayatına,
Macaristan‟da staj ve özel sektörde Seferha ĠnĢaat Kolektif ġirketinde devam etmiĢtir.
GeliĢme
Büyük sanayi devleri birikimlerini ticaretten kazanmıĢlardı. Bu durumun bazı farklılıklar olmasına
rağmen Türk iĢadamları için de büyük ölçüde geçerli olduğu söylenebilir. EczacıbaĢı doğrudan
sanayiye geçerken, Koç, Sabancı ve YaĢar ticaretten sanayiye geçmiĢtir. Akkaya ise farklı bir
alanda, inĢaat alanında iĢ hayatına baĢlayarak, yine bu alanda devam etmiĢtir. Sanayiciliğe geçiĢ iĢ
adamları için önemli bir rol değiĢimi olmuĢtur. ĠĢadamlarının sanayiciliğe baĢlama zamanları ve
nedenleri farklılık göstermektedir.
Vehbi Koç 1946‟da ilk Amerika seyahati sonrasında tüccarlıktan sanayiciliğe geçiĢ yapmıĢtır.
Sabancı, babası hayatta iken aile zaten sanayiciliğe baĢlamıĢtır. Sabancı için asıl rol değiĢikliği ve
geliĢme grubun yönetimini üstlenmiĢ olmasıdır. Sakıp Sabancı, babasının vefatıyla birlikte grup
içinde öne çıkmıĢ, sorumluluğu artmıĢtır. Sabancı var olan sanayi tesislerini büyütmek ve
yabancılarla ortaklığa girmek suretiyle sanayicilikte önemli mesafeler almıĢtır.
Nejat EczacıbaĢı ticaret geçmiĢi olmadan sanayiciliğe baĢlamıĢtır. EczacıbaĢı Türkiye‟nin ilk ilaç
fabrikasını kurarak sanayicilikte önemli bir aĢamaya gelmiĢ ve diğer iĢadamlarına göre, daha dar
bir alanda büyümeye devam etmiĢtir. Feyzi Akkaya‟nın Sezai TürkeĢ‟le baĢlayan iĢ arkadaĢlığı,
kurumsal bir çatı altında olmadan uzun yıllar devam etmiĢtir. Akkaya‟nın TürkeĢ‟le birlikte devlete
iĢ yapmaya baĢlaması kariyerinde geliĢme döneminin baĢlaması olarak nitelendirilebilir. Selçuk
YaĢar ise, bir müddet ticaretin içinde bulunmuĢ, daha sonra da yabancı olmadıkları boya alanında
sanayiciliğe baĢlamıĢtır.
61
ĠĢ adamları, geliĢmelerinde ve baĢarılarında etkili olan faktörler konusunda Ģu görüĢleri ileri
sürmektedir. Vehbi Koç‟a göre, yeni bir iĢe girmeden önce konuyu iyice incelemek ve o iĢten
anlayan bir veya birkaç kiĢiyi yanına alarak birlikte çalıĢmaktır. BaĢkalarının tecrübelerinden
yararlanmayı önemseyen Koç, yurtdıĢı seyahatinin ticari gözün değiĢmesine, akla yeni fikirlerin
gelmesine neden olduğunu belirtmektedir. Sakıp Sabancı herkesin iyi bildiği iĢi yapması gerektiğini
ve baĢarıda ailenin payını vurgulamıĢtır. Nejat EczacıbaĢı, giriĢimcilik ve iĢ yöneticiliğinin ayrı ayrı
Ģeyler olduğunu belirterek, bir iĢin temeli ne kadar sağlam kurulursa kurulsun yakından takip
edilmediğinde iĢten hayır gelmediğini ifade etmektedir. Bir mühendis olarak Fevzi Akkaya,
baĢarıda, iĢleri termin tarihinden önce bitirmek ve Ģartnamede öngörülen kalitede yapmanın
öneminden bahsetmektedir. Selçuk YaĢar ise, aile Ģirketlerinin baĢarısı ve devamında aile
üyelerinin önemli sorumlulukları olduğunu vurgulamaktadır.
Kurumsallaşma
Ayrıca, Ģirketlerin büyümesi aĢamasında getirisinin daha fazla olması nedeniyle, verimliliğin
artırılması yerine yeni alanlara girmek tercih edilmiĢtir. Rekabetin artması ve kanunların zorlaması
ile verimliliğe önem vermek zorunluluğu ortaya çıkmıĢtır.
Sabancı‟ya göre sanayileĢmenin ilk döneminde sermayedar-müteĢebbis- yönetici aynı kiĢi iken;
daha sonra sermaye-müteĢebbis aynı, yönetici ayrı kiĢi olmaya baĢlamıĢtır. ġirketlerin daha da
geliĢebilmeleri için devamlılığın temel Ģartı olarak bunları kurumsallaĢtırmak gerektiğine
inanmıĢtır. Babasının ölümünden sonra, Koç Holding örneğinden de yararlanarak, Sabancı
Holding 1967‟de kurulmuĢtur. EczacıbaĢı da güçlü olduğu alanlarda yeni giriĢimlere baĢlamadan
önce bütün kuruluĢları bir holding çatısı altında toplamaya karar vererek, 1970 yılında EczacıbaĢı
Holding‟i kurmuĢtur. STFA bünyesindeki Ģirket sayısı artması ve kurucuların da iyice yaĢlanması
nedeniyle, bütün Ģirketleri bir çatı altında toplamak amacıyla, 1975‟te STFA Holding kurulmuĢtur.
Tüsiad kurulduğunda YaĢar Holding‟in varolduğu düĢünülürse, YaĢar Holding‟in 1971 veya daha
önce kurulmuĢ olması gerekir.
TARTIġMA SORULARI
62
BÖLÜM 10: GĠRĠġĠMCĠLĠK AĞI
BÖLÜMÜN AMACI: Bölüm sonunda aşağıdaki konularda bilgi sahibi olmanız
amaçlanmaktadır:
Girişimcilerin ortaya çıkmasında etkili olan sosyal faktörler,
Girişimciliğin gelişmesi için uygun ortamın oluşması,
Girişimciliğin sosyal boyutları
63
10. 1. GĠRĠġĠMCĠLĠK AĞI
GiriĢimci kavramı literatüre, kapitalist üretim sürecine girilmesiyle birlikte girmiĢ ve bugünkü
anlamını bulmuĢtur. GiriĢimci feodal yapıdan, endüstri toplumuna geçiĢte, toplumun dinamiğini
oluĢturan itici güç olmuĢtur. Kısaca giriĢimciyi üretim faktörlerini bir araya getirerek iktisadi mal ve
hizmet üretimi için gerekli giriĢimi baĢlatan; ayrıca üretim için gerekli finansman kaynaklarını ve
üretimin değerlendirileceği pazarları bulan kiĢiler olarak tanımlayabiliriz.
GiriĢimci, risklere atılmaz. Zira o bir kumarbaz değildir. Cesaretli, fakat aynı zamanda dikkatli
hareket eder. Bağımsız olması, kendini güven altında hissedebileceği baĢka bir iĢte olmasından, emir
altında çalıĢmaktan daha önemlidir. BaĢarılı olabilmek için olağanüstü bir çaba harcar. Finansal
çıkarlar, yalnız kâr güdüsü ile davranmak (moda deyimiyle köĢe dönmek) amacıyla risk almaz.
Kendine özgü bir Ģeyler gerçekleĢtirmek ve gerçekleĢtirdiğiyle anılmak isteğinde olan kiĢidir. O
ekonomik değerler yaratan bir sanatçıdır. Kâr, yarattığı ekonomik değerlere iliĢkin bir baĢarı
göstergesi olarak önemlidir.
BaĢarılı bir giriĢimci kararlıdır. Sorunları olduğu gibi kabullenmek yerine çözüm yolları arar ve karar
vermekten çekinmez. Karar verdikten sonra sonuca ulaĢmak için gayret eder ve hedefe ulaĢmaya
çalıĢır. Bunun için gerekli çabayı gösterir, bilenleri dinlemesini, bilmediğini öğrenmesini bilir.
BaĢarılı bir giriĢimci çok yönlüdür. ĠĢletme fonksiyonlarının yerine getirilmesinde belirli sınırlar
içinde kalmaktansa o iĢletme yönetiminde otorite olmayı ve her konuda kendini geliĢtirmeyi baĢarılı
bir giriĢimciliğin temel Ģartları olarak kabul eder ve buna ulaĢmak için çalıĢır.
Görüldüğü gibi giriĢimci bazı nitelikleri, davranıĢları ve olaylara bakıĢ açısıyla diğer insanlardan
ayrılıyor. Bu nitelikleri sıralayacak olursak;
• GiriĢkenlik,
• Esneklik,
• Yaratıcılık,
• Bağımsızlık,
• BaĢarma gereksinimi,
• Hayal gücü,
64
• BaĢkalarının kaderlerini yönetebileceğine dair güçlü bir inanç,
• Liderlik yeteneği,
• Çok çalıĢma.
• Fizyolojik gereksinimler,
• Güvenlik gereksinimleri,
• Sosyal gereksinimler,
olmak üzere beĢ grupta toplanmıĢtı. Sırasıyla bir gereksinim karĢılanmadan, tatmin edilmeden bir
üst basamağın tatmin edilmesi kiĢi için çok anlamlı olmuyordu. Ġnsanlar için fizyolojik
gereksinimlerin (yemek, içmek, uyumak...) karĢılanması önceliklidir. Bunu kabul etmekle birlikte di-
ğer gereksinimler için aynı Ģeyi söylemek daha zordur. Bazı insanlar için kendini güvende hissetmek
öncelik taĢımakla birlikte, bazıları için saygı görme daha öncelikli olabilir. Kimileri toplum içinde
kendisine yüklenen rolden memnun olup, hatta memnunken, olmadığını düĢünmeden yaĢayıp
giderken; kimileri de bazı toplumsal değer ve kalıpları değiĢtirmeye çalıĢır.
KiĢisel bazda ele alırsak, bazıları risk almaktan çekinir, sorumluluk almak, ön plana çıkmaktansa
baĢkalarının emri altında çalıĢmayı yeğler. Bazıları da tam tersine bağımsız olmayı, hayal güçlerini
gerçeklerle bir noktada çakıĢtırıp yeni bir yol aramayı seçebilirler. Aslında toplumları
değiĢtirenlerde böyle insanlardır. Ġnsanın yaratıcı kapasitesi kendini en çok bilim ve sanat alanlarında
gösterir. GiriĢimci dediğimiz kiĢi bir bakıma bunları ekonomik yaĢama taĢıyan, artı değer yaratıp,
pastayı büyülten kiĢidir.
GiriĢimci nitelikleri doğuĢtan gelen birtakım özellikler midir? Yoksa aile ve çevrenin
etkisi var mı, özellikle eğitimle geliĢtirilip kazandırılabilir mi?
Bu sorunun yanıtı aslında her iki faktörün de etkili olacağı yönünde olacaktır. Yüzyılımızın baĢında
"yönetici" kavramı için de aynı soruların sorulduğu ve günümüzde bu konuda eğitim veren pek çok
okulun varlığı göz önüne alınırsa giriĢimci içinde yakın bir gelecekte eğitim verilebileceğini söylemek
çok da yanlıĢ olmayacaktır.
65
GiriĢimci faaliyetlerini bir Ģekil yardımıyla açıklarsak;
Ancak, bir giriĢimci tüm kiĢisel özelliklere sahip olsa da sosyo-ekonomik yapı, politik ve kültürel
çevre onun nitelik ve boyutlarını belirleyecektir. Örneğin; Leonardo Da Vinci bir sanatçı olmanın
yanı sıra matematikçi, mühendis ve bilim adamı olarak çağının çok ötesinde olmasına karĢın
teknolojinin o dönemde yeterince geliĢmemesi nedeniyle taslak düzeyinde kalan giriĢimlerde
bulunmuĢtur.
Benzer Ģekilde Hezarfen Ahmet Çelebi kanat takıp uçan ilk insan olmasına karĢın, içinde bulunduğu
sosyo-politik ortam bunu yeterince değerlendirememiĢ, onu önce sürgüne sonra da ölüme mahkum
ettirmiĢtir. Oysa bu tür bir giriĢimin teĢvik edilmesi birçok geliĢmeyi beraberinde getirecekti, ne
yazık ki bu görülememiĢtir.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Buradan bir giriĢimcinin doğru zamanda, doğru yerde olmasının da çok
önemli bir faktör olduğunu görüyoruz.
Bazı insanlara baktığımızda diğerlerine göre çok daha fazla giriĢimci özelliğini taĢıdığını
görürüz. GiriĢimcilik olgusunu etkileyen önemli faktörler vardır. Bu faktörler aile, çevre ve
devletin değer yargılarından oluĢur. Ġnsanlar yaĢamlarının farklı safhalarında, farklı güdülerin
etkisiyle hareket ederler, çocukluktan baĢlayan bu süreç içinde dıĢ etkenlerin etkisiyle de giriĢimcilik
nitelikleri daha fazla ön plana çıkabilir.
66
Aile, çocuğun geleceğini sağlamaya, yaĢamına yön vermeye çalıĢır. Çocuğun aile içinde almıĢ olduğu
eğitim, görgü, ailesinin içinde bulunduğu ekonomik ve toplumsal sınıf, değerler onu yaĢamı
boyunca doğrudan etkiler. Çocuğun üretken alanlarda faaliyet göstermesi için teĢvik edilmesi
giriĢimci olabilmesi açısından olumlu bir etki yaratacaktır.
Az geliĢmiĢ toplumlarda, ata erkil aile yapısının görüldüğü tarımla uğraĢan kırsal kesimde; ailenin
etkisi, ana-babanın sıkı denetimi ve itaatin belirginleĢtiği bir ortamda gerçekleĢir. Yiyecek, giyecek
gibi temel maddeler evde üretilir, tarımsal faaliyet yapılır, kapalı ekonomik yaĢam sözkonusudur.
Bu tür aile yapısında yeniliklere açık, bireysel baĢarıyı hedefleyen, dinamik, üretken, risk alabilen
giriĢimci tipinin oluĢması daha zordur. Ancak aile yaĢadığı toplumun bir parçası olarak,
değiĢimlerden etkilenir.
Toplumsal çevre giriĢimciliğin geliĢmesinde önemli bir etkendir. Ancak, giriĢimciyi soyut bir
kavram olarak algılamamak gerekir. Genellikle giriĢimciliğin yaygın olduğu batı toplumlarında
görülen; aile içinde ve eğitim aĢamasında bireyciliğin ön plana çıktığı bir "insan modeli"ni öbür
toplumlara yaygınlaĢtırmak yoluyla ekonomik ve teknolojik geliĢmenin gerçekleĢtirebileceği
düĢüncesi çok da doğru değildir.
67
Genellikle giriĢimcilik kapitalist etiğin bir uygulaması olarak görülür. Tarihsel geliĢim sürecine
baktığımızda ikisinin paralel ve destekler nitelikte olduğu gerçektir. Ancak Karl Marx Kapital' de
"iĢçinin bizatihi özgür bireyselliğinin ve aynı zamanda toplumsal üretimdeki geliĢmenin gerekli
bir koĢulu olarak kendi iĢini yapması"ndan söz etmesi, bugün ulaĢtığımız "bilgi toplumu";
giriĢimcinin ve giriĢimciliğin desteklenmesinin tek bir ideoloji ya da partinin tekelinde
olamayacağının birer göstergesidir.
GiriĢimci davranıĢlarını etkileyen ya da değiĢtiren bir diğer etmen piyasanın içinde bulunduğu
durumdur. Bir çok giriĢimci baĢlangıçta içinde bulunduğu Ģartlara uyum gösterebilmek, ayakta
kalabilmek için yoğun bir mücadele verirken, her piyasada çok da giriĢimci niteliklerine ihtiyaç
olmayabilir.
TARTIġMA SORULARI
4. BaĢarılı giriĢimcilik için sosyal iliĢkilerin (tanıdıklar vs.) önemini ve sağlayabileceği avantajları
kısaca özetleyiniz.
68
BÖLÜMÜN AMACI: Bölüm sonunda aĢağıdaki konularda bilgi sahibi olmanız
amaçlanmaktadır:
Ġmtiyaz hakkı kavramının anlamı
Ġmtiyaz hakkının Türkiye ve Dünyada GeliĢimi
Ġmtiyaz hakkının Hukuki yönü ve;
Uygulamadan örnekler
Sanayi devrimiyle birlikte teknolojinin ilerlemesi, ulaĢım imkânlarının geliĢmesi, aynı türden mal
ve hizmet üreten iĢletmelerin sayılarının artmasıyla tüketicilerin tercih edebilecekleri seçenekler
artmıĢtır. ĠĢletmeler önceleri dağıtımı kendileri yaparlarken, mamül ve hizmetlere farklı
bölgelerden talebin olmasıyla birlikte, mal oluĢ fayda analizleri yaparak en ekonomik dağıtım
yönteminin nasıl olabileceğini bulmaya baĢlamıĢlardır. Uzaktaki bölgelere dağıtım maliyetlerinin
fazla olması, bölgeyi iyi bilmemeleri nedenleriyle bölgesel aracılardan yararlanmıĢlardır. Kitlesel
üretim sonucu ortaya çıkan bayiler, distribütörler, acentalar aracılığıyla mamüllerinin dağıtımını
yapan iĢletmeler 1960‟ lara gelindiğinde, bir iĢletmenin baĢarılı olmasını sağlayan iĢletme
yöntemlerini kullanma hakkını karĢı tarafa vermesi anlamında kullanılan franchising
yönteminden yararlanmaya baĢlamıĢlardır.
69
Ekonomi Sözlüğü‟nde, yapılan tanıma göre franchising “bir ürün ya da hizmet üzerinde imtiyaz
hakkı olan özel ya da tüzel kiĢinin, bir baĢka üretici ya da tacire bu ürün veya hizmeti belirli bir
bölge ve süre ile sınırlı olmak üzere üretmek ya da satmak hakkını, bir bedel karĢılığında
vermesidir.”
Franchising bir iĢletme türü olmadığı gibi, hukuksal anlamda bir örgütlenme biçimi de değildir.
Belirli bir faaliyette kullanmak için hakların franchise edilerek bir iĢin yapılmasıdır. Ortak veya
franchisor, diğer bir müteĢebbis ile sözleĢme yapar, sonra sözleĢme hayatta kaldığı sürece, belli
bir iĢte, sözleĢmeden kaynaklanan haklar kullanılmaya devam edilir. Yalnız bu anlaĢmada
imtiyazı alan firma (franchisee);
1- Elde ettiği imtiyaz için bir bedel ödemeli
2- SözleĢme geçerli olduğu sürece franchiseenin hakları korunmalıdır.
Yapılan diğer bir tanıma göre ise “Franchising, bir ana iĢletmenin (franchisor) belirlediği süre ve
koĢullarda, pazarda denenmiĢ ve kabul görmüĢ bir ürünün, veya bir hizmetin bağımsız bir
firmaya (franchise) isim hakkı ile birlikte bilgi, teknoloji ve iĢletmenin yönetsel faaliyetlerinde
tanıdığı imtiyazlardır”. Franchisingde franchisor ve franchise olarak anılan iki taraf
bulunmaktadır. Franchisor, kendi alanında baĢarılı olmuĢ, belirli bir kalite standardına sahip,
tanınmıĢ bir markadaki mamul ya da hizmetin, iĢletme hizmetinin sahibidir. Taraflar arasında
iliĢki, franchisorun, mallarını ülke çapında ve ülkelerarası bir pazarda üretme ve satma isteği
baĢlatmaktadır. Bu yolla yabancı pazarlara girmek isteyen ana iĢletmeler hiçbir maddi yatırım
yapmadan, kendi isimlerini kullandırarak iĢyerlerini oluĢturmaktadırlar. Ġsim kullandırma yoluyla,
çeĢitli ülkelerde faaliyette bulunmak, uluslararasılaĢma ve küreselleĢme sürecinin getirdiği
“sembol ekonomisinin” bir sonucudur.
Özellikle 1950‟lerde franchising‟de büyük bir patlama yaĢanmıĢtır. Bu patlama, “ĠĢletme Sistemi
Franchising”i olarak bilinen ikinci kuĢak franchise‟a bağlanmaktadır. Bu sistem, “franchise”
hakkı kullandıran firmanın sınırlı riskle hızla büyüme avantajını yakaladığı, hakkı kullanan
firmanın ise daha baĢından kendini ispatlamıĢ bir iĢletme sistemini satın aldığı bir yöntem olarak
tanımlanmıĢtır.
70
Ayrıcalığı veren ile alan arasında, yüküm ve sorumlulukların açıkça belirlendiği bir
sözleĢme bulunmaktadır AnlaĢmada franchisor, franchisee‟ye göre daha güçlü görülmektedir. Ve
yaptırım gücü bulunmaktadır,
Franchising en hızlı büyüyen Pazar stratejisidir. Doğu Avrupa, Rusya‟da kurulan yeni
Cumhuriyetler ve Çin‟de ortaya çıkan yeni pazarlar franchisingler için çok cazip pazarlardır. Mc
Donalds‟ın Moskova‟da açtığı ilk fast food restorantı bütün dünyada konuĢulmuĢtur. Kanada
ABD‟li franchisorlar için en önemli pazardır. Japonya ve Ġngiltere ikinci ve üçüncü sırada
gelmektedirler.
Franchising küçük ticaretler için ideal bir strateji olabilir. Çünkü, ürünler az yatırım veya insan
kaynağı gerektirmektedir. Gerçekten franchising sayesinde, giriĢimci büyümek için franchisee
kaynakları kullanılabilir. GiriĢ ödemeleri ve iĢletme paylarındaki yüksek ücretler, franchisorların
deneyim ve tekniklerinin yararı kadar tanınmıĢ ürün, ticari marka ve müĢteri alt yapısı ile de
dengelenmektedir.
71
1930‟lu yıllar arasında ise bir dağıtım yöntemi olarak otomobil, alkolsüz içecekler ve petrol
endüstrisinde geliĢmiĢ; acentelik, bayilik ve tek satıcılık sözleĢmesi ile aynı anlamlarda
kullanılmıĢtır. Bu dönemlerde franchising dağıtım yönteminin kullanılmasının amacı franchise
alanlardan sermaye temin etmek, dağıtım maliyetlerini azaltmak, merkezi denetim güçlülüğü
nedeniyle bölgesel iĢletmelere bazı hakların verilmesiyle yöntemin yükünü azaltmaktır. Benzin
istasyonlarının, otobüs firmalarının buzdolabı imalatçılarının belirli Ģartlar ve sınırlamalarla
bayilikler vermeleri geleneksel franchisingin diğer adıyla mamül ve marka franchise‟in
örneklerindendir ve günümüzde bayilik sistemleri, adıyla kullanılmaktadır. Franchising sistemi
Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan sonra geliĢerek, baĢarılı bir iĢletme sisteminin kullanım hakkının karĢı
tarafa verilmesi anlamını kazanmıĢtır. Ġmalatçı ile satıcı arasındaki sadece satıĢın yapılmasına
yönelik iliĢki, 1960‟larda yerine bağımsız iki firma arasına sürekli bir iliĢkinin kurulduğu
franchising‟e bırakmıĢtır. Franchisingin günümüzde kullanım Ģekli daha çok geleneksel
franchisingin geliĢmesiyle ortaya çıkan “ĠĢletme Sistemi Franchising”dir.
Budget Rent-a-Car Limited, Dyno-Rod plc, Holiday Inns Inc, Kentucky Fried Chicken,
Protaprint, ServiceMaster, Wimpy International, Ziebart Mobile Transport Service Limited
Gerek kurucuların boyutu gerekse BFA'nın yapısı franchising'in Ġngiltere'deki saygınlığını garanti
altına alıyordu. BFA, parlamentodaki tüm partilerin desteğini sağlamakla kalmamıĢ, aynı
zamanda varlığıyla franchising'in hızlı geliĢim dönemine de liderlik etmiĢtir.
Ülkemizde ise, 24 Ocak 1980 Kararları ile birlikte bürokratik engellerin ortadan kalkması ve
yabancı yatırımcılara eĢit haklar verilmesi; uluslararası ayrıcalıklı franchising sistemleri tarafından
ilgi ile karĢılanmıĢtır. Türkiye‟de franchising sistemi ilk olarak 1986 yılında dünyanın en büyük
fast food restorant zincirlerine sahip olan McDonalds‟ın Ġstanbul Taksim‟de ilk restoranını
açması ile fiilen baĢlamıĢtır. Bu giriĢimi, diğer çokuluslu Ģirketler de izlemiĢ ve ülkemizde halen
franchising sistemiyle faaliyet gösteren birçok iĢletme bulunmaktadır.
11.3. HUKUKĠ YÖNÜYLE FRANCHISING
72
Franchising sözleĢmeleri çoğunlukla uzun bir zaman dilimini kapsamaktadır. Genellikle ulusal
sınırlar içerisinde yapılan sözleĢmeler 15-20 yıllık bir süreyi kapsarken, uluslararası sözleĢmelerde
bu süre 10 ila 20 yıl arasında değiĢmektedir.
Her sözleĢmede faaliyet bölgesi açık ve kesin bir Ģekilde belirtilir. Coğrafi bölge tayini taraflar
arasında önemli müzakere ve pazarlık konularından birini teĢkil eder. Bir taraftan franchise alan
geniĢ bir bölgede tekel hakkı isterken, franchise veren ise faaliyet bölgesini dar tutmak ya da aynı
bölgede birden fazla franchise alıcısı tayin etmek hakkına sahip olmayı isteyecektir.
Franchising sözleĢmesi, franchise alıcısı ile franchise vericisi arasındaki sürekli bir borç iliĢkisini
göstermektedir. Franchising sözleĢmesi, sadece bir hizmet ya da mamül iliĢkisi üzerinde
kurulabileceği gibi, her ikisinin birlikte olması Ģeklinde de olabilmektedir.
73
c) Franchisor‟a verdiği destek için yapılan ek ödemeler; Bu ödemeler, franchisorun verdiği
hizmetler dolayısıyla yaptığı masrafların karĢılanmasına yöneliktir.
Tüm bu özellikler dıĢında, rekabet yasağına iliĢkin hükümler, sözleĢmenin feshi ve sona ermesi,
sır saklama yükümlülüğü vb. daha birçok özellik franchising sözleĢmesinde yer alabilmektedir.
ĠĢletme Franchisingi:
Bu tür franchisingdei geliĢmiĢ bir üretim, iĢletme ve pazarlama sistemine sahip olan herhangi bir
tacir (franchise veren), bir baĢkasına (franchise alan) bu sistemin tümünden ve böylelikle de
sisteme dahil sınai unsurlardan yararlanma olanağı sunmaktadır. Bu olanaktan yararlanan kiĢi ise,
sözkonusu sistem dahilinde üretilen veya satılan mal ve hizmetlerin dağıtımını, bağımsız bir tacir
sıfatıyla (fakat hem kullandığı sistemin içerdiği ve franchise veren tarafından belirlenen ilkelere
uyarak, hem de franchise verenin denetimlerine katlanarak) yapmakta ve bunun yanısıra bir de
ücret ödemektedir.
Oteller, restorantlar, kuru temizleme, muhasebe hizmetleri ve oto kiralama yerleri bu türe
örnektir.
Master Franchising:
Bu türde, ana franchisor yerli ülkede kendi adına kendine ait hak ve yükümlülüklerini yerine
getirebilecek bir iĢletme seçer. Uzun bir eğitim döneminden sonra yerli ülkede seçmiĢ olduğu bu
iĢletme ana iĢletme gibi faaliyette bulunur. Ana ülkedeki iĢletme adına çeĢitli sorumluluklar
yüklenir ve çeĢitli haklara sahiptir.
74
Ġkili Franchising:
Ġki farklı iĢin aynı yerde ve aynı zamanda bulumasından oluĢan franchising türüdür. Bir benzin
istasyonunda bir restorantın bulunması (Shell Benzin Ġstasyonunda Burger King restorantlarının
bulunması gibi) ve iki farklı mamulün tüketiciye ulaĢtırılmasıdır.
TARTIġMA SORULARI
3. Ülkemizde imtiyaz hakkı giriĢimciliği destekleyen bir oluĢum olarak görülebilir mi?
75
BÖLÜM 12: YEREL GĠRĠġĠMCĠLĠK
BÖLÜMÜN AMACI: Bölüm sonunda aĢağıdaki konularda bilgi sahibi olmanız
amaçlanmaktadır:
GiriĢimcilerin ortaya çıkmasında etkili olan kültürel faktörler
GiriĢimciliğin yerel boyutları
Yerel giriĢimciliği etkileyen faktörler
Bugün gerek iĢ dünyasının gerekse sosyal yaĢamın sürekli değiĢtiği ve giderek değiĢme hızının da
arttığı bir dünyada yaĢanmaktadır. Bu değiĢim bir yandan iĢletmeleri ayakta kalabilmek için sürekli
yenilik yapmaya zorlarken bir yandan da yoğun bir rekabetle karĢı karĢıya bırakmaktadır. Petrol
krizi sonrası iĢletmeler içine düĢtükleri bunalımdan kurtulabilmek için yeni teknolojiler, yeni
organizasyon Ģekilleri ve yeni rekabet politikalarıyla bir yandan üretkenliği arttırmaya, diğer
yandan da maliyetleri kısmaya çabaladılar. Yine aynı sürecin bir parçası olarak yeni ürünler üretip
talebi canlandırmaya çalıĢtılar. Özellikle ABD, Japonya, Pasifik KuĢağı ve Avrupa Topluluğu
ülkeleri bu yönde araĢtırma geliĢtirmeye büyük yatırımlar yapmaları sonucunda yeni ürünler, yeni
hedef pazarlar ve yeni teknolojiler oluĢturdular. 1980 yılından itibaren bu yeni teknolojilerin ve
yeni ürünlerin günlük hayata girmesiyle yeni bir yaĢam tarzı ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır. Yeni
teknolojilerin günlük hayatı değiĢtirmeye baĢlaması kiĢinin kendisi ve dünya ile ilgili algılamalarını
da etkilemeye ve değiĢtirmeye baĢlamıĢtır. Birey çevreye, ekonomiye ve politikaya daha duyarlı
hale gelmiĢtir. Ayrıca bu yeni teknolojiler, önceki dönemlerden oldukça farklı tüketici tercihlerinin
geliĢimine zemin hazırlamıĢtır. Bir baĢka ifade ile, tüketici talebi önceki dönemlerden farklı olarak,
bu kez standart ürünlerden ziyade kiĢisel zevk ve tercihleri yansıtan mal ve hizmetlere yönelmiĢtir.
GiriĢimcilik konusu etrafında Ģu ana kadar ortaya konan konular aslında birinci dereceden birer
“giriĢimci fidanlığı” olarak adlandırılan KOBĠ‟ler düzeyinde ele alınmayı gerektirmektedir.
Gerçektende artan küresel rekabete, çok uluslu Ģirket hâkimiyetine, büyük birleĢme ve
tekelleĢmeye rağmen KOBĠ‟ler ekonomideki etkinliklerini korumuĢtur.
KüreselleĢme süreciyle giderek yoğunlaĢan ve bilgi ekonomisine dayalı bir kavram haline gelen
rekabet, ekonomide ağırlıklı bir yere sahip olan KOBĠ‟lerin yapısal özelliklerinin daha iyi
76
algılanmasını sağlayarak, rekabet edebilme niteliklerinin güçlendirilmesine yönelik politikaların
izlenmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıĢtır. Özellikle 1990-2000 yılları arasında dünyada yaygın bir
Ģekilde gözlenen ekonomik krizlerde, ülke ekonomilerinin kendiliğinden iyileĢmelerinde “büyük
miktarlarda borçlanmayan, dolayısıyla mali çöküĢün en kötü etkilerinden uzak kalan küçük
iĢletmelerin önemli rol oynadığının gözlenmesi; dünya ekonomisinde büyük Ģirketlerden küçük
Ģirketlere yönelimi de arttırmıĢtır.
Tüm dünyada KOBĠ‟ler ekonomi içinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Ülkeler arasında görece
farklar olmasına rağmen hemen hemen tüm ülkelerde KOBĠ‟lerin toplam iĢletmelere oranı
bakımından çok yüksek bir seviyededir. KOBĠ‟ler istihdama, katma değere “AR-GE” yoluyla
teknoloji kapasitesine, verimliliğe, dıĢ ticarete olan katkılarıyla çağımızda yaygın tehdit haline gelen
dıĢ kaynaklı ekonomik Ģoklara karĢıda esneklik ve dayanıklılık özelliğine sahiptirler. KOBĠ‟lerin
istihdamdaki payı belli baĢlı hiçbir ülkede %50 den aĢağı düĢmemektedir Bu da KOBĠ‟lerin
geçmiĢte bir takım devresel nedenlerden ötürü önem kazanıp, artık bu fonksiyonlarını kaybederek
piyasadan çekilme eğiliminde olmadıklarını göstermektedir. Tersine KOBĠ‟ler ekonomik sistemin
ve büyük ölçekli iĢletmelerin artan oranda tamamlayıcı parçası olmaya devam etmektedirler.
77
almıĢtır. Kısıtlayıcı dıĢ ticaret politikası araçları daha az tercih edilir oldu. Böylece ülkeler ve
bölgeler arasındaki mal ve hizmet akıĢının önündeki engeller önemli ölçüde ortadan kalkmıĢ oldu.
Bilgisayar ve iletiĢim teknolojilerindeki hızlı geliĢmeler, bilginin çok düĢük maliyetlerle uzun
mesafeler boyunca kolay ve hızlı biçimde iletilebilmesine olanak vermektedir. Bilgiye dayalı
üretim, verimliliğin sürekli ve yüksek bir hızda artmasına yol açmaktadır. Bir taraftan, üretim hızla
uluslararası nitelik kazanırken diğer taraftan üretim süreçleri bölünmekte ve büyük kısmı ulusüstü
Ģirketlerin denetiminde olan üretimin çeĢitli aĢamaları farklı coğrafyalarda gerçekleĢebilmektedir.
ġirketler arasındaki rekabet, üretimin merkez dıĢında alanlara dağılmasına yol açmaktadır. Eski
sanayi bölgeleri hızla gerilemekte, durgunluk içine girmektedir. Buna karĢın küçük ölçekli
iĢletmeler Ģeklinde örgütlenmiĢ, yerel giriĢimcilik özellikleri olan "yeni sanayi bölgeleri" ortaya
çıkmaktadır. Bu nedenle bölgelerin ve kentlerin önemi artmıĢtır.
Doğada olduğu gibi, toplumsal alanlarda da karĢıt eğilimlerin birlikte var olduğu sıklıkla
gözlemlenmektedir. Genel anlamda küreselleĢme yönündeki eğilim ivmeyle geliĢirken, buna karĢıt
olarak yerelleĢme ve bölgeselleĢme akımlarının bu eğilime cevaben güç kazandığı görülmektedir.
KüreselleĢmenin olumsuz etkilerine karĢı savaĢ alternatifi olarak ilgi gören bölgeselleĢme, genelde
komĢu ulus, bölge, il veya yörelerin birlikte davranma ve birlikte iĢ görme eğilimlerini
geliĢtirmiĢtir. Ġller ve yöreler açısından bakıldığında; bu eğilim ile havza / bölge projelerinin ilgi
çekici olmaya baĢladığı söylenebilir. KüreselleĢme ve bölgeselleĢme (yerelleĢme) olarak kendini
açığa vuran bu iki eğilim, bir diğer hibrid (karma) olgu ile geliĢmiĢtir. Bu yeni olgu, kürelleĢme
(globalizasyon) olarak isimlendirilmektedir. Bu yeni kavram yerel / bölgesel ekonomilerin
yerelden küresele dönüĢen vizyonları ile uluslar arası alanlara açılmasını, dıĢa açılma seçiminin
yapılmasını, dünya ekonomisi ile bütünleĢme yaklaĢım ve araçlarının geliĢtirilmesini, ülke ve bölge
temelinde merkezi yönetim tercihleri yerine yerel ve yerinden yönetim yaklaĢımlarının egemen
olmasını vurgulamaktadır.
78
çizilmektedir. Söz konusu “odak” ya da “kümeler” kısaca aynı bölgede yerleĢik iliĢkili endüstriler
olarak tanımlanabilir. Tipik özelliklere sahip bu topluluklarda ilginç bir zıtlık görürüz. Küresel
ekonomideki mevcut rekabet üstünlükleri artan ölçülerde yerel faktörlere dayanmaktadır. Yerel
bilgi, iliĢkiler ağı, motivasyon gibi faktörlere uzaktaki rakiplerin ayak uydurması zordur.
Piyasaların artan küreselleĢmesi, kentsel ekonomilerin küresel ekonomide birer aktör olarak yer
almasını sağlamıĢtır. KüreselleĢme sürecinde yerel ekonomiler arasında rekabet artmıĢtır. Yerel
rekabet, yerel ekonomilerin geliĢme performansını da belirlemektedir. Yerel ekonomilerin küresel
rekabet içerisinde geliĢtirdiği strateji ve politikalar, yerel geliĢme sürecinde önemli bir değiĢken
olarak yer almaktadır. Bu kapsamda, yerel düzeyde fiziki, sosyal ve kurumsal altyapısı geliĢmiĢ
yöreler ve iller, diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye‟de de küresel rekabetin getirdiği
fırsatlardan daha fazla pay alabilmektedirler.
Belirli endüstriyel odaklar arasında Ģu örnekleri saymak mümkündür: Avrupa‟da Sheffield Çelik
Endüstrisi, Ġtalya Prato civarında tekstil, Ren boyunca kimya, Güneybatı Almanya, Baden-
Wurttemberg‟de otomotiv, Londra‟da finansal hizmetler, Paris ve Milano‟da moda tasarımı.
ABD‟de Boston 128 alanında elektronik endüstrisi, California Silikon Vadisi‟nde Bilgisayar
sektörü. Bunun yanında Minneapolis‟te tıbbi cihazlar, San Diego, Worcester, Massachusetts‟de
biyoteknoloji, Auistin‟de yarı iletkenler ve Seattle/Portland‟da yazılım alanında geliĢen sanayi
odakları gözlenmektedir.
Tüm bu geliĢmeler; giriĢimcilik ve daha da önemlisi yerel düzeyde ortak giriĢimcilik (partnership)
olgularının, ortaya çıkan küresel rekabet ortamında belirleyici bir değiĢken olarak ekonomik
analizde yerini almasını getirmiĢtir. Yerel giriĢimcilik kabiliyeti yüksek yöreler, daha da önemlisi
kamu, özel ve gönüllü sektör kuruluĢlarından oluĢan yerel kurumların organize olabildiği ve belirli
stratejiler ve politikalar doğrultusunda ortak hareket ettiği kentler, diğerleri ile olan rekabette öne
çıkmaktadırlar.
Ġnsanları giriĢimci olmaya yönelten birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörler 3 ana grupta
toplanabilir:
(1) Bağımsız olma isteği, (2) KiĢisel tatmin sağlama isteği, (3) Kar elde etme isteği
Bu üç grup faktör biraz daha ayrıntılı incelendiğinde bazı insanları giriĢimciliğe yönelten diğer
faktörler de vardır:
79
Kendi iĢinin patronu olmak, baĢkalarından emir almamak, yeteneklerini kullanabilmek,
Ġstediği bir iĢte çalıĢabilmek. Bazen insanlar istemedikleri yada ikinci, üçüncü sırada
istedikleri iĢlerde çalıĢmak zorunda kalmaktadırlar.
Para kazanma ve refah içinde yaĢama isteği. Bir kiĢi baĢkaları adına çalıĢırken
kazandığından daha fazlasını kendi iĢinde kazanabilir.
Kimimiz kendi kendisinin patronu olmak, baĢkalarından emir alarak çalıĢmamak için, kimimiz ise
mevcut iĢ seçeneklerinin verdiği maddi-manevi kazanımlardan daha fazlasına ulaĢmak için
giriĢimciliği seçeriz. Bunlara; kendi geleceğini kendi karar ve çabaları ile Ģekillendirmek, bağımsız
ya da esnek bir iĢ ortamına sahip olmak, iĢ fırsatlarını değerlendirmek isteyenleri de ekleyebiliriz.
Bazı durumlarda ise yaĢam koĢulları bizi giriĢimciliğe iter. Kendi iĢini kurmak dıĢında hayatını
kazanma seçenekleri sınırlı olanlar ile emekli vb. gruplarda olduğu gibi iĢ kurarak daha çok maddi-
manevi tatmin sağlama çabası içerisinde olanlar bu gruba dahil edilebilir.
GiriĢimciliğin ortaya çıkmasına neden olan temel güdülerin neler olabileceği, önemli tartıĢma
konularından birisidir. Klasik iktisat anlayıĢına göre bireysel çıkarların en üst seviyeye çıkarılmasını
giriĢimciliği ateĢleyen en önemli güdüdür. Yani ekonomik fayda ve kar elde etme isteği
giriĢimciliğin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Genel olarak insanlar daha iyi Ģartlarda yaĢamak,
kendilerinden daha çok kazananlar gibi hayat standartlarını yükseltmek için iĢletme kurmaya
yönelmektedirler.
Bireyler iĢletmeye yalnızca kendileri kurarak değil, miras yoluyla da sahip olabilirler. Yıllar yılı bir
aileye bağlı olarak iĢletilmiĢ bulunan iĢletme, baĢında bulunan sahibi hayatını kaybettiğinde
mirasçıları tarafından bir prestij konusu olarak değerlendirilmektedir. ĠĢletmeyi kuran, güçlüklerle
mücadele eden, onu büyüten ve belki de piyasada iyi bir yere getiren insanlar da emeklerinin boĢa
80
gitmesine hoĢ bakmamakta, kendilerinden sonra gelecek yakınlarından iĢletmenin faaliyetine
devam etmesini istemektedirler.
ÇalıĢmak sadece para kazanmanın bir yolu değildir. Ġnsanların meslek ve iĢ seçimlerinde güvenlik,
bağımsızlık, yapılan iĢlerin çeĢitliliği ve iĢe ilgi gibi baĢka kriterler de rol oynar. Daha yüksek gelir
düzeyleri, insanların giriĢimcilik yoluyla, kendilerini gerçekleĢtirme ve bağımsızlık gibi “daha
yüksek” ihtiyaçlarını karĢılamalarını sağlayabilir. Bağımsızlık arzusu belki de giriĢimcinin baĢka
gelir elde etme yolları varken neden bir giriĢimde bulunarak risk aldığını açıklayan en önemli
özelliktir.
GiriĢimci olma nedenlerinden biride yeni ürün ve fikirleri uygulamaktır. GiriĢimcilik ruhuna sahip
kiĢilerin en belirgin özelliklerinden birisi baĢarı arzularının yüksek olmasıdır. Bu kiĢiler rutin
iĢlerden pek hoĢlanmazlar ve yeni ürün ve fikirler üretmeyi tercih ederler. Ürettikleri yeni fikirler
yeni giriĢimler olarak karĢımıza çıkar. KiĢiler kendilerine özgü üretken düĢüncelerini uygulamak
için de giriĢimciliğe yönelirler. Çünkü; bir kiĢi bir iĢletmede yönetici olarak bile çalıĢsa, her zaman
kendi özgün düĢüncesini uygulama fırsatı bulamayabilir.
Bazı kiĢiler açısından, kendini güvende hissetmek, öncelik taĢımakla birlikte, bazıları için, saygı
görmek daha öncelikli olabilir. Kimileri toplum içinde kendine yüklenen rolden memnunken,
kimileri de bazı toplumsal değer ve kalıpları değiĢtirmeye çalıĢırlar. Bazı insanlar risk almaktansa,
baĢkalarının emri altında çalıĢmayı yeğlerler.
Birçok ülkede küçük iĢletmelerin nasıl kurulduğu ve büyüdüğü son yıllarda artan oranda ilgi çeken
konuların baĢında gelmektedir. Bu konudaki literatüre bakıldığında, küçük iĢletmelerin
giriĢimcilikle eĢdeğer görüldüğü ve özellikle imalat sektöründeki örnekler üzerinde durulduğu
görülmektedir. GiriĢimcilikle ilgili ders kitaplarında ise giriĢimleri neredeyse leyleklerin getirdiği
81
Ģeklinde bir inanıĢın hakim olduğu görülebilir. Bu inanıĢın doğal uzantısı ise baĢarılı giriĢimcilerin
mitolojik kahramanlar olarak görülme eğilimleridir. GiriĢimcilerin kuruluĢ süreci incelendiğinde,
giriĢimcilikte “itici” ve “çekici” faktörler ayırt edilebilir: Mevcut kariyerin bilinçli bir tercihle terk
edilerek yeni giriĢimde bulunulması, iĢ tatminsizliği sebebiyle iĢin bırakılması ya da iĢten atılma
itici faktörlere; piyasada görülen fırsatların değerlendirilmesi ise çekici faktörlere örnek olarak
verilebilir. Bunların dıĢında, çekici ve itici yerel giriĢimci dinamikleri aĢağıda gösterilmektedir:
Tetikleyici
Olay
İtici Faktörler
Arkaplan Yeni
Eğitim Potansiyel Girişimin
Yaş Girişimci Doğması
Tecrübe
Kişilik
Çekici aktörler
İklim
Bir GiriĢimcilik Modeli Ekonomi
Endüstri
Pazar Fırsatları
Ġtici Faktörler
Aile
Kariyer geliĢiminde ailenin önemli bir etkisi vardır. Çocukluk dönemi tecrübeleri insanların kariyer
seçiminde oldukça etkilidir. Bu etki birkaç alanda oldukça belirgindir. Ailenin çocuklarının
kariyerlerinin seçiminde etkili olduğu en önemli alanlardan birisi, ailenin sosyal yapı içindeki
yeridir. Sosyal yapı içindeki yer, ailenin çocuklarını yetiĢtirmeleri ve onları geleceğe hazırlamaları
ile ilgili finansal kaynaklara ulaĢma derecelerini belirler..
Çevre
Ġnsanların ihtiyaçlarını etkin bir biçimde giderebilmeleri için bir arada çalıĢmaları gerekmektedir.
Böylece insanlar, birbirlerinin düĢünce ve değer yargılarından etkilenmektedir. Bu etki ailenin
diğer bireylerine de yansımaktadır. Çevre, aile-çocuk üzerinde iki yönlü bir etki yaratmaktadır.
Eğer çevre ve ailenin çalıĢtığı veya yakın iliĢki kurduğu ortam, giriĢimciliğin temel özelliklerini
içeriyorsa çocuk, bu özellikleri daha çabuk kavramaktadır.
82
YAŞANAN ÇEVRE
GİRİŞİMCİ YAPI
YÖRENİN ÖZELLİKLERİ
KiĢilik yerine çevrenin giriĢimciliğe etkisi üzerinde duran model ise TÜSĠAD‟ ın yaptırdığı
Türkiye‟de GiriĢimcilik adlı çalıĢmada ortaya konulan ve genel çevre faktörlerini vurgulayan
modeldir:
Kültür
GiriĢimcinin içinde yaĢadığı toplumun değer yargıları, yaĢam felsefesi, dini, kültürü gibi olgular da
giriĢimcilik üstünde etkilidir. Bu nedenle bir Avrupalı, Asyalı ve Amerikalı giriĢimci tipinde;
hristiyan, Müslüman, Musevi giriĢimci tipinden de bahsedilebilir. Bu nedenle etkin bir giriĢimcilik
ortamının oluĢturulmasında ve giriĢimciliğin desteklenmesinde içinde bulunulan topluma özgü
giriĢimci tipinin ve giriĢimci özelliklerinin belirlenmesi oldukça önemlidir. GiriĢimci kiĢiliğin güçlü
ve zayıf yönlerinin ortaya konması, zayıf yönlerinin giderilmeye çalıĢılması, güçlü yönleri
destekleme yollarının aranması giriĢimciliği geliĢtirmede önemlidir.
TARTIġMA SORULARI
1. GiriĢimcilikte yerel faktörler ne kadar önemlidir? Örnekler vererek tartıĢınız.
2. GiriĢimciliği destekleyen toplumların özellikleri nelerdir? TartıĢınız.
83
BÖLÜM 13: HERKES GĠRĠġĠMCĠ OLABĠLĠR MĠ?
Ekonomik düzeyi yükseltmek: Ġnsanlar daha iyi Ģartlarda yaĢamak ve hayat standartlarını yükseltmek
için kendi iĢletmelerini kurmaya yönelirler. GiriĢimci iĢletmeden elde edeceği gelirin tamamının
kendisine ait olacağını bildiği için iĢ kurmayı kendisine ve ailesine daha iyi bir gelecek ve yaĢam
standardı sağlamanın aracı olarak görür.
Yeni ürün ve fikirleri uygulamak: KiĢiler kendilerine özgü üretken düĢüncelerini uygulamak için
giriĢimciliğe yönelirler. Çünkü bir kiĢi bir iĢletmede yönetici olarak dahi çalıĢsa, her zaman kendi
özgün düĢüncesini uygulama fırsatı bulamayabilir.
Kendine güven kazanma: GiriĢimci kiĢilerin bir kısmı, kendi iĢlerine sahip olduklarında daha iyi gelir
elde edecekleri ve bu yolla maddi güç kazanacakları düĢüncesine sahiptirler. Bu kiĢiler için maddi
güç kiĢinin kendine olan güvenini artırmaktadır.
Sosyal statü kazanma: Ġyi bir iĢ ve ünvana sahip olmak, toplum gözünde giriĢimcilere verilen değer
olarak yorumlandığından kiĢilerin sosyal statülerinde olumlu etkiler yapar.
84
13.2. GiriĢimci Özellikleri
GiriĢimcilik kiĢisel yapı ile parasal olanakların ve kaynakların belirli bir çevre dahilinde
birleĢtirilmesi anlamına gelmektedir. Her bir giriĢimci belirgin bir yapıya sahiptir ve bütün
giriĢimciler kendilerine göre iĢlerine sahip çıkarlar ve yönetirler. Fakat iĢlerinde baĢarılı olabilmek
için geliĢtirmek isteyebilecekleri birçok kiĢisel karakteristik de bulunmaktadır.
Çoğu kiĢi giriĢimci kiĢilik yapılarını sergileyebilme yeteneğine sahiptir. Ancak sadece giriĢimci tipi
kiĢiler iĢ baĢarısına ulaĢabilmek için bu karakteristiklerini fiilen kullanabilirler. GiriĢimciler iĢ
fırsatlarını görüp değerlendirme, gerekli kaynakları derleyerek onlardan yaralanma ve baĢarıya
ulaĢmak için etkinlikte bulunabilme becerisine sahip kiĢilerdir.
GiriĢimcilerin temel veya diğer fonksiyonları ile ilgili rollerini etkin bir biçimde yerine
getirebilmeleri için, toplumda belli bir değerler sistemi hakim olmalı ya da bu karĢıt değerler
sistemi (geleneksel değerler) çok zayıf kalmalıdır. Ne var ki, Türkiye ve benzer ülkelerde, giriĢimci
değerlerine karĢıt mevcut (geleneksel) değer sisteminin güçlü konumu, günümüzde de devam
etmektedir.
Gelenekçi bir yapı içinde yetiĢmiĢ eğitim düzeyi düĢük bir giriĢimcinin, geleneksel değer
kalıplarına uygun davranıĢlar göstermesi olağandır. Aslında bu durum, kalkınma çabası içindeki
tüm ülkelerin baĢta gelen sorunudur. Bu sorunun çözümü ise, kalkınmanın teknik boyutunun yanı
sıra sosyal boyutuna da gerekli önemin verilmesi ile mümkün olacaktır.
85
ĠĢletmenin Sahipliğini Yapmak: Günümüzde modern piyasa ekonomileri iĢletme sahipliği ile
yöneticilik arasında ayırım yapmaktadır. ĠĢletme sahibi, bir iĢe yatırım yapar ve Ģirketin hisselerine
sahip olur. GiriĢimci iĢini kurup yönettiği zaman yatırımcı ve yönetici Ģeklindeki iki rolü birlikte
üstlenmiĢ olur (Arıkan, 2002: 51).
Yeni Örgütler Kurmak: GiriĢimciler üretim faktörlerini bir araya getirip onlara hukuki bir kimlik
kazandırır. Bazı giriĢimciler halihazırda kurulmuĢ bulunan bir iletmeyi satın alıp iĢi daha da
geniĢletirken bazı giriĢimciler, mevcut bir iĢletmeyi daha fazla geliĢtirecek faaliyetlerde bulunurlar.
Yeni bir örgüt oluĢturmanın son türü ise mevcut iĢletmeyi baĢka bir iĢletmeyle birleĢtirmektir
(a.g.e., s: 52).
Pazara Yenilik Getirmek: Yenilik, giriĢimcilik sürecinin en önemli bölümüdür. Yenilik
yapmayan giriĢimcilerin pazarda baĢarılı olmaları pek mümkün değildir. Ancak unutulmamalıdır ki
yenilik sadece yeni bir ürün veya teknoloji geliĢtirmek değildir. Yenilik kavramı içerisinde değer
yaratabilecek her Ģey yeni sayılır. Yenilik bir ürün veya hizmette olabileceği gibi, mal ve hizmetin
sunumunda ortaya konan yeni bir yolda olabilir. Örneğin kullanıcı için daha ucuz ya da daha
kullanıĢlı bir sunum Ģekli yenilik sayılabilir. MüĢteriyi bir ürün konusunda bilgilendirmek ya da
tanıtımını yapmakta izlenecek yol bir yenilik kapsamı içerisinde düĢünülebilir (a.g.e., s: 52).
Pazardaki Fırsatları Belirlemek: Mevcut pazarda pek çok Pazar vardır. Bu tür fırsatlar her
zaman kolaylıkla anlaĢılmayabilir. Yeni fırsatların belirlenmesi giriĢimcinin temel görevleri
arasındadır. ĠĢletmeler yeni fırsatlar bulmak konusunda, az ya da çok aktif olmalıdır. Bunun için
uzman yöneticiler bulabilecekleri gibi, organizasyon içerisindeki herkesi, yeni fırsatlar aramak
konusunda teĢvik etmekte mümkündür (a.g.e., s: 52).
Uzmanlık: GiriĢimciler iĢlerini yaparken yenilikler yapmak ya da yeni fırsatlar bulmak konusunda
uzmanlıklarını kullanmalıdırlar. Özellikle de bilginin sınırlı olduğu durumda, kıt kaynakların nasıl
kullanılacağını dikkatle belirlemelidirler (a.g.e., s: 52).
Liderlik Yapma: GiriĢimcinin yerine getirmek durumunda olduğu görevlerden bir diğeri ise
liderliktir. Liderlik aynı zamanda, yönetsel baĢarının da en önemli unsurlarından birisidir. Ġnsanları
aynı amaca doğru yönlendirmek, amaç baĢarımı konusunda motive etmek ve desteklemek
yöneticinin görevidir. Bu nedenle giriĢimci liderlik davranıĢları sergilemelidir. Liderlik giriĢimsel
baĢarı için önemli bir faktördür ve birebir giriĢimciye özgü olmayan, genel bir yönetim becerisidir.
GiriĢimcilik, yöneticilere, liderlik becerilerini geliĢtirme ve ifade etme fırsatı sunan bir süreçtir
(a.g.e., s: 53).
Yukarıda özetlenen bu görevlerin baĢarılması için giriĢimcide olması gereken çeĢitli özellikler ve
beceri türlerinden söz edilmiĢti. Bu özelliklerden bazılarını Ģu Ģekilde hatırlamak mümkündür:
86
Orta düzeyde risk almayı tercih etme,
BaĢarma konusunda kendi yeteneklerine güvenme,
Geribildirim isteği,
Yüksek düzeyde enerji,
Geleceğe dönük olma,
Örgütleme yeteneği,
BaĢarıya paradan daha çok değer verme.
Her Ģeyden önce baĢarılı bir giriĢimci olabilmek için doğru bir zamanlama, yeterli maddi
imkanlar ve yeterli bir iĢ tecrübesi gerekir. Bunun yanı sıra, buraya kadar açıklanmaya çalıĢılan
bazı özellik ve becerilerin de varlığı önemlidir. Ancak kabul edilmesi gereken bir gerçek,
sadece doğuĢtan gelen bazı özelliklerle baĢarılı bir giriĢimci olunmayacağıdır.
Eğitim her alanda olduğu gibi, giriĢimcilikte de sihirli bir anahtardır. KiĢiler aldıkları
eğitimlerle iyi bir giriĢimci olma konusunda bilgi ve becerilerini artıracak ve o ana kadar fark
etmemiĢ oldukları konulara duyarlılık kazanacaklardır. Ġnsanoğlu pek çok Ģeyi eğitim yolu ile
öğrenir. Bazı tutumlar, önyargılar, davranıĢlar yaĢamın ilk yıllarında özellikle aile içerisinde ve
daha sonraki yıllarda ise okullarda ve yaĢam boyunca toplum içerisinde öğrenilir.
Söz konusu olan giriĢimcilik ise kısmen kiĢilik özellikleri, kısmen de eğitim yolu ile elde edilen
bir süreçtir. KiĢiler sahip oldukları özelliklere okullardan, eğitim programlarından ve
üniversitelerden edindikleri bilgileri ekleyince, baĢarılı bir giriĢimci olma Ģanslarını arttırırlar.
Biçimsel (formal) bir eğitim ile verilmeye çalıĢılan yaratıcı, eleĢtirel ve analitik düĢünme
yeteneklerinin geliĢtirilmesi ve giriĢimciliğin özendirilmesidir. Bu eğitim programları sayesinde;
87
4) Ülkedeki hukuki mevzuat konusunda bilgi sahibi olmak,
Üniversitelerde verilen derslerin yanı sıra, giriĢimcilik eğitimi konusunda yurtiçi ve yurtdıĢı
eğitimler sunan çeĢitli ulusal ve uluslar arası kamusal ve özel eğitim kuruluĢları mevcuttur.
Örneğin; Türkiye‟ de KOSGEB bünyesinde 20 Mayıs 1998 tarihinde kurulan GiriĢimciliği
GeliĢtirme Enstitüsü, çok sayıda iĢlevinin yanı sıra, giriĢimci adaylarının eğitimi ile ilgilenen bir
enstitüdür.
Alınacak eğitimler ile giriĢimci adaylarına öğretilebilecek yetenekleri Ģu Ģekilde sıralamak
mümkündür:
Kararlılık
BaĢarma arzusu
Hedeflere ve fırsatlara odaklanma
Ġlk adımı atabilme ve sorumluluk bilinci
Problem çözmede ısrarcılık
Geri besleme
Ġç kontrol odaklılık
Stres ve belirsizlik karĢısında toleranslı olmak
Makul derecede risk almak
Doğruluk ve güvenilirlik
BaĢarısızlıktan ders almak
Ekip çalıĢması yapabilmek
Bununla birlikte aĢağıdaki özellikler, giriĢimcide bulunması gereken ancak öğretilemeyen özellik
ve becerilerdir:
Sağlıklı olmak
Enerjik olmak
Yüksek zeka
Kavrama yeteneği
Yaratıcılık yeteneği (a.g.e., s: 55).
88
Sonuç olarak; giriĢimcilik doğuĢtan bazı özellik ve beceriler gerektirir. Alınan eğitimler ise,
giriĢimcilik becerilerini geliĢtirip pekiĢtirir. GiriĢimcilik sürecinde öğrenilebilecek bazı modeller,
yaklaĢımlar ve yöntemler vardır. Eğitim kuruluĢları teorik ve uygulamasal yaklaĢımlarla giriĢimciliği
öğretebilirler.
Üniversiteler dıĢında ise iki vakfın baĢarılı giriĢimleri sonucunda giriĢimcilik eğitimi verilmektedir.
Bunlardan biri TEGEV (Teknolojik Eğitimi GeliĢtirme Vakfı), diğeri ise Genç BaĢarı Eğitim
Vakfı‟ dır. Kar amacı gütmeyen bu sivil toplum giriĢimlerinin katkısı ile eğitimde önemli
değiĢiklikler yapılmaktadır.
Türkiye‟ de giriĢimci eğitimiyle ilgili çalıĢan bir baĢka kuruluĢ 1998 yılında KOSGEB tarafından
kurulan GiriĢimcilik Enstitüsü‟ dür. Bu enstitü direkt olarak giriĢimcilere iĢ planı yazılması
konusunda eğitimler vermektedir.
89
ağırlığı artmıĢ, küçük ve orta boyutlu iĢletmelerde giderek daha fazla önem kazanmıĢ ve çeĢitli
teĢviklerle güçlendirilmeye çalıĢılmıĢtır.
GiriĢimci bireyin özellikleri incelenirken giriĢimciliğin, insanın kiĢiliği ve okulda verilen eğitimle de
iliĢkin olduğu üzerinde durulmuĢtu. GiriĢimcilik belli kiĢilik özellikleri gerektirir. Bu tür özellikleri
geliĢtirici ve destekleyici bir eğitim sisteminin kiĢideki yaratıcılık potansiyelini de geliĢtireceği
kuĢkusuzdur. Bu noktada eğitimin içeriği ve yöntemi de çok önemlidir.
TARTIġMA SORULARI
1. GiriĢimciliğin eğitim boyutu denildiğinde ne anlaĢılabilir?
2. Herkes giriĢimci olabilir mi? Bu konuda en alt düzey gerekli Ģartlar nelerdir?
90
BÖLÜM 14: GENEL DEĞERLENDĠRME
BÖLÜMÜN AMACI: Bölüm sonunda aĢağıdaki konularda bilgi sahibi olmanız
amaçlanmaktadır:
GiriĢimcilik dersinin genel bir değerlendirmesinin yapılması
Bu konuyla ilgili bilgilerimiz toparlamak ve
Gelecekle ilgili yorumlarda bulunmak
Türkiye eğitime, birçok geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkede olduğundan çok daha az kaynak
ayırmaktadır. Bilgiye ve yaratıcılığa dayalı yeni ekonominin/bilgi ekonomisinin kurulabilmesi için
sadece temel bilimlerde eğitim değil, yönetim, giriĢimcilik ve yenilik alanlarında bilgi ve yenilikler
kazandıran eğitime de gerek vardır. Oysa Türkiye en temel eğitim aĢamasında dahi oldukça geri
konumdadır ve Ģu anda bütçeden eğitime ayrılan sınırlı kaynaklarla bir geliĢme kaydetme oldukça
güçtür.
Dünyadaki değiĢimin hızına ayak uydurabilmek ve toplumun refah düzeyini arttırabilmek için,
giriĢimcilik konusuna daha fazla ilgi göstermek ve giriĢimciliği desteklemek gerekmektedir.
GiriĢimciliğin desteklenmesi potansiyel giriĢimcilere fırsat yaratılması ve kaynak sağlanması kadar,
giriĢimcilik ruhunun geliĢtirilmeye çalıĢılması olarak da algılanmalıdır. GiriĢimcilerin kiĢilik
özelliklerini bilmek, bu özelliklerin hangi değiĢkenlerden etkilendiğini ortaya çıkarmak ve
giriĢimciliğin geliĢebilmesi için uygun ortamları yaratmaya çalıĢmak, giriĢimciliği desteklemek
adına atılacak önemli bir adımdır.
GiriĢimciliğe yönelik değerler açısından Türkiye‟ de son dönemde ciddi geliĢmeler vardır.
Ülkemizde son yıllarda giriĢimcilik konusunun, özellikle KOBĠ‟ lerin önem kazanmasına paralel
olarak, ön plana çıkmaya baĢladığına Ģahit oluyoruz. Üniversitelerde giriĢimcilik eğitimi verilmeye
baĢlanmıĢtır.
Risk almaktan çekinen Türk toplumunun, eğitim yoluyla, iĢ kurmada karĢılaĢacağı riskler ve
sorunları çözme konusunda bilgilendirilmesi gerekmektedir. Genel eğitim sayesinde bilgili ve
kendine güvenen bireyler yaratmanın ötesinde, özellikle iĢletme ve giriĢimcilik alanında bilgi ve
yeteneklerin öğretilmesi de gerekmektedir. Bu anlamda giriĢimciliğin yaygınlaĢtırılması amacıyla;
91
Türkiye de eğitim sistemine yatırım yapılmalıdır.
TARTIġMA SORULARI
92
KAYNAKLAR
KĠTAPLAR
ÇELĠK, Adnan, Tahir AKGEMCĠ, GiriĢimcilik Kültürü ve KOBĠ‟ler, Nobel Yayın Dağıtım,
Konya-1998.
ÇETĠN, Canan, Yeniden Yapılanma, GiriĢimcilik, Küçük ve Orta Boy ĠĢletmeler ve Bunların
Özendirilmesi, Der Yayınları, Ġstanbul-1996.
DĠNÇER, Ömer, Stratejik Yönetim ve ĠĢletme Politikası, Beta Basım Yayım Dağıtım A.ġ.,
Ġstanbul-1998.
EREN, Erol, Örgütsel DavranıĢ ve Yönetim Psikolojisi, Beta Basım Yayım Dağıtım A.ġ.,
Ġstanbul-2002.
EROĞLU, Feyzullah, DavranıĢ Bilimleri, Beta Basım Yayım Dağıtım A.ġ., Ġstanbul-1996.
FRITZ, Robert, BaĢkasına ÇalıĢarak Zengin Olunmaz, Alkım Kitapçılık Yayımcılık, Çev.,
Özlem Nudralı, Ankara-1998.
KÖKNEL, Özcan, Kaygıdan Mutluluğa KiĢilik, Altın Kitaplar Yayınevi, Ġstanbul- 1982.
93
KURATKO, Donald, Richard M. HODGETTS, Entrepreneurship, Third Edition, The
Dryden Press, Orlanda, 1995.
TÜRKEL, Asuman, Uluçınar, ĠĢletme Yöneticilerinin DavranıĢlarına Yön Veren Hakim KiĢilik
Faktörleri Ġle Yönetsel DavranıĢ Arasındaki ĠliĢkiler Ve Uygulama, Marmara Üniversitesi Teknik
Eğitim Fakültesi Döner Sermaye ĠĢl. Matbaası, Ġstanbul-1992.
MAKALELER
94
BROCKHAUS, Robert H., “Risk-Taking Propensity of Entrepreneurs”, Academy of
Management Proceedings, 1976, pp. 457-460.
BROCKHAUS, Robert H., “Psychological and Environmental Factors Which Distinguish the
Successful from the Unsuccessful Entrepreneur: A Longitudinal Study”, Academy of
Management Proceedings, 1980, s.s. 368-372.
CEYLAN, Adnan, Nigar DEMĠRCAN, “GiriĢimciliği Etkileyen Faktörler Ġle GiriĢimci KiĢilik
Özellikleri Arasındaki ĠliĢkilere Yönelik Bir AraĢtırma”, 9.Ulusal Yönetim ve Organizasyon
Kongresi Bildirileri, 24-26 Mayıs, 2001, ss. 827-840.
COġKUN, Recai, Remzi ALTUNIġIK, “Management‟s concerns about the issues faced by
Turkish SMEs”, International Journal of Entrepreneural Behaviour and Research, Vol. 8, No 6,
2002, pp. 272-291.
95
COX, Charles, Reg JENNINGS, The Foundations Of Success: The Development And
Characteristics Of British Entrepreneurs And Intrapreneurs, Leadership & Organization
Development Journal, Vol. 16, No. 7, 1995, pp. 4-9.
ERDEM, Ferda, Nuray ATSAN, Beykan ÇĠZEL, Kadriye KARAKAġ, “The Role Of
Gender on Risk Taking Propensity and Tolerance for Ambiguity as Entrepreneurial Attributes”,
Eleventh World Business Congress Proceedings, July 10-14, 2002, ss. 627-632.
GARTNER, William B., “Some Suggestions for Research on Entrepreneurial Traits and
Characteristics”, Entrepreneurship: Theory and Practice, Vol.14, 1989, pp. 27-37.
GARTNER, William B., “Who Is an Entrepreneur? Is the Wrong Question”, American Journal
of Small Business, Vol. 12, Issue 4, Spring-1988, pp. 11-32.
96
KAYA, Nihat, “ĠĢletmelerde GiriĢimcilik Özelliği Yüksek ÇalıĢanların Güdülenmesi, 9. Ulusal
Yönetim ve Organizasyon Kongresi Bildirileri, 24-26 Mayıs, ss. 541-551.
KOH, Hian Chye, “Testing hypoteses of entrepreneurial characteristics; A sudy of Hong Kong
MBA students”, Journal of Managerial Psychology, Vol. 11, No.3, 1996,
pp.12-25.
MAZUR, Allan, Eugene, ROSA, “An empirical Test of McClelland‟s Achieving Society
Theory”, Social Forces, Vol. 55, No:3, 1977, pp. 769-774.
97
American And Egyptian Entrepreneurs”, Academy of Entrepreneurship Journal, Volume 1,
Number 1,1999, pp. 39-52..
SCHUMPETER, Joseph A., “The economy as a whole: Seventh chapter of The Theory of
Economic Development”, Industry and Innovation, Vol. 9, No. 1/2, Sydney; Apr/Aug 2002, pp.
93-145.
TEKĠNAY, N. Aslı, “Dünyadan Kadına TeĢvik”, Capital, Yıl 11, Sayı: ġubat 2003, ss. 106-110.
THOMPSON, John L., “The world of the entrepreneur - a new perspective”, Journal of
Workplace Learning: Employee Counselling Today, Volume 11, Number 6, 1999, pp. 209-224.
WELSH, John A., Jerry F. WHITE, “Recognizing And Dealing With The Entrepreneur”,
S.A.M. Advanced Management Journal, Vol 43, Issue 3, Summer-1978, pp. 21-31.
98