Professional Documents
Culture Documents
KPD 3 60 3 21
KPD 3 60 3 21
3
DÝLBAZ N.
letleri, idrar sesinin duyulabileceði endiþesi ile kullan- sosyal durumlarda kaygý ve kaçýnma davranýþý
maktan kaçýnan kadýnlar da çok zorunlu olup da sergiledikleri gözlemlenmiþtir. Buna göre DSM-III-R'ye
tuvalete girdiklerinde suyu açtýklarýný, böylece idrar yaygýn tip sosyal anksiyete bozukluðu tanýsý eklenmiþ
sesini duyulmaz hale getirdiklerini bildirmektedirler. ve kaçýngan kiþilik bozukluðunu dýþlayan ölçütler
çýkarýlmýþtýr. DSM-IV'de (1994) belirlenen taný ölçütleri
Sosyal anksiyete bozukluðunda ortak olan tema,
de DSM III-R'den farklýlýklar göstermektedir ve taný
sosyal durumlarda kötü performans gösterme korku-
sudur. Utanma veya rezil olma konusunda kaygý ölçütleri daha netleþmiþtir (Tablo 1). DSM-IV'te bireyin
duyduðunda hastalar sýklýkla fizyolojik belirtilerden belirgin anksiyete belirtileri göstermesinden korkmasý
yakýnýrlar. Sosyal bir ortama girdiklerinde sýklýkla koþulu eklenmiþtir. Buna göre terleme gibi anksiyete
kalp çarpýntýsý, terleme, kýzarma ve el titremesi mey- belirtileri, baþkalarý tarafýndan fark edileceðinden
dana gelir. Kendi belirtilerini ve sosyal kaygýlarýný utanacaðý korkusu gibi diðer ölçütleri de karþýlýyorsa
gerçekte olduðundan daha abartýlý yaþarlar ve genelde sosyal anksiyete bozukluðu tanýsý için yeterlidir. Çok
red edilmeye karþý aþýrý duyarlýdýrlar. Depresyonlarý yoðun sýkýntý yaratan bu durumla yüz yüze gelmekten
arttýkça bu duyarlýlýklarý da artýþ gösterir. Baþkalarý- ya kaçýnýrlar veya çok büyük bir sýkýntý ile bu duruma
nýn düþünceleri konusuna yoðunlaþtýklarý için sýklýkla katlanabilirler. Korkulan toplumsal durumlar veya
onlarýn görüþlerini ya yanlýþ yorumlar veya abartýrlar. performans gösterilerinden kaçýnma, kaygýlý beklenti
Birçok insana göre olumsuz algýlanma korkularý daha veya sýkýntýnýn kiþinin olaðan günlük iþlerini, mesleki
þiddetlidir. Genellikle bu kiþilerin benlik saygýsý iþlevselliðini (ya da eðitim ile ilgili olan), toplumsal
düþüktür çünkü aþýrý kaygýlarý veya kendi uygunsuz etkinliklerini veya iliþkilerini bozmasý taný için gerekli
davranýþlarý ve bunlarýn yaþamlarý üzerindeki etkisi olan anahtar özelliktir (Hazen ve Stein 1995).
konusunda içgörüleri tamdýr. Dünya Saðlýk Örgütü tarafýndan hazýrlanan ICD-9’da
TANI VE SINIFLANDIRMA DSM-II'ye benzer þekilde yalnýzca fobik sendrom mev-
cut iken, sosyal fobi tanýsýna ICD-10'da (WHO 1992)
DSM-II'de (1968) tüm fobik bozukluklar "fobik nöroz- yer verilmiþtir. ICD-10 ve DSM-IV taný ölçütleri sosyal
lar" baþlýðý altýnda toplanmýþken DSM-III'de (APA
fobi söz konusu olduðunda birbirine benzemektedir.
1980) agorafobi (panik ataklý veya panik ataksýz),
sosyal fobi ve basit fobi gibi alt gruplar tanýmlanmýþ- Sosyal anksiyete bozukluðunun alt tiplerinin
týr. DSM-III taný ölçütlerine göre sosyal fobi "baþkalarý sýnýflandýrýlma konusu halen tartýþmalýdýr. DSM-IV'te
tarafýndan deðerlendirileceði durumdan sürekli ve çoðu toplumsal durumlarý içeren korkunun "yaygýn
gerçeðe uygun olmayan bir korku duyma ve bu du- tip" olarak adlandýrýlmasý, yaygýn tip olmayan kiþi-
rumdan kaçýnma; utanç duyacaðý ya da rezil olacaðý lerin ayrý bir alt grup kapsamýnda deðerlendirilmeleri
biçimde davranabileceðinden korkma" olarak taným- gereksimini ortaya çýkarmaktadýr. DSM-IV komitesi
lanmýþtýr. Sosyal durumlarda daha genel korku duyan performans tipi, sýnýrlý etkileþimsel tip ve yaygýn tip ol-
kiþilere ise potansiyel red edilmeye karþý oluþan aþýrý mak üzere 3 ayrý alt tipi ayrýþtýran yeni bir sistemin
duyarlýlýk ve sosyal kabul görme arzusuna karþýn sos- oluþturulmasýný önermiþtir. Performans tipi, kiþinin
yal geri çekilme, düþük kendilik saygýsý ve kabul göre- yalnýzken yaptýðýnda anksiyeteye yol açmayan bir
ceðinden emin olmadýkça iliþkiye girmekten kaçýnma veya daha fazla etkinlik nedeniyle toplumsal perfor-
olarak tanýmlanan "kaçýngan kiþilik bozukluðu" tanýsý mans yaþama kaygýsý olarak tanýmlanmýþtýr. Sýnýrlý et-
koymak DSM-III'de yeðlenen bir durumdu. DSM-III-R’- kileþimsel alt tipi ise bir veya iki etkileþime yol açan
de (APA 1987) sosyal fobi “baþkalarý tarafýndan deðer- sosyal durumlarda korku duyan olgularý içermektedir.
lendirileceði bir veya birden çok durumdan sürekli ve Ayrýca DSM-IV'te belirtilen yaygýn tip tanýmýnda sözü
gerçeðe uygun olmayan korku duyma ve bu durum- geçen "çoðu sosyal durumlar”ýn anlamýnýn iþleme
dan kaçýnma, utanç duyacaðý rezil olacaðý biçimde yönelik bir biçimde tanýmlanmamýþ olmasý tartýþ-
davranacaðýndan korkma” olarak tanýmlanmýþtýr. malara yol açmaktadýr.
Baþlangýçta daha genel sosyal durumlardan kaçýnan Bazý araþtýrýcýlara göre ise yaygýn ve yaygýn olmayan
bireylere kaçýngan kiþilik bozukluðu tanýsý konup olmak üzere iki ayrý tipden söz edilmektedir (Kessler
sosyal anksiyete bozukluðu tanýsýnýn dýþýnda tutma ve ark. 1998). Yaygýn tip olan hastalar sosyal durum-
eðilimi mevcut iken son yýllarda sosyal anksiyete larýn büyük bir çoðunluðunda korku ve kaygý yaþarlar
bozukluðu olan bireylerin bir çoðunun çok çeþitli (hem performans hem de etkileþim durumlarýnda) ve
Tablo 1. Sosyal anksiyete bozukluðunun DSM-IV'e göre taný ölçütleri (APA 1994)
A. Sosyal ortamlarda ya da performans gerektiren durum- iþlerini, mesleki iþlevselliðini (ya da eðitim ile ilgili olan),
larda veya tanýmadýk insanlar önünde ortaya çýkan belirgin toplumsal etkinliklerini veya iliþkilerini bozar veya kaygý
ve inatçý korku. Kiþi burada aþaðýlanmasýna veya utanmasý- bozukluðu olacaðýna dair yoðun bir sýkýntý vardýr. 18 yaþýn
na neden olabilecek biçimde davranacaðýndan ya da altýndaki kiþilerde süresi en az 6 aydýr.
anksiyete belirtileri göstereceðinden korkar.
Korku veya kaçýnma bir maddenin (örneðin kötüye kul-
Not: Çocuklarda, tanýdýk kiþilerle yaþýna uygun toplumsal lanýlabilen bir ilaç, tedavi amaçlý kullanýlabilen bir ilaç)
iliþkilere girebilme becerisi olmalý ve anksiyete yalnýzca doðrudan fizyolojik etkilerine veya genel týbbi bir duruma
eriþkinlerle olan iliþkilerle deðil, akranlarý ile olan iliþkilerle baðlý deðildir ve baþka bir mental hastalýk ile daha iyi açýk-
de ortaya çýkmalýdýr. lanamaz (örneðin, agarokaygý bozukluðu ile birlikte olan
B. Korkulan toplumsal durumla karþýlaþma hemen her veya olmayan panik bozukluðu, ayrýlma anksiyetesi bozuk-
zaman anksiyete doðurur. Bu duruma baðlý veya durumsal luðu vücut dismorfik bozukluðu, yaygýn bir geliþimsel
olarak yatkýnlýk gösteren bir panik ataðý biçimini alabilir. bozukluk ya da þizotipal kiþilik bozukluðu).
Not: Çocuklarda anksiyete aðlama, huysuzluk yapma, do- Genel bir týbbi durum veya baþka bir mental bozukluk varsa
nakalma veya tanýdýk olmayan insanlarýn olduðu toplumsal bile A taný ölçütünde sözü edilen korku bununla iliþkisizdir.
durumlardan uzak durma olarak dýþa vurulabilir. Örneðin kekemelik, parkinson hastalýðýndaki titreme veya
Kiþi, korkusunun aþýrý veya anlamsýz olduðunu bilir. Not: anoreksia nervosa ya da bulimia nervosadaki anormal
Çocuklarda bu özellik olmayabilir. yeme devranýþýna ait korku deðildir.
Korkulan toplumsal veya performans durumlardan kaçýnýr Varsa belirtiniz: Yaygýn korkular çoðu toplumsal durumlarý
veya yoðun anksiyete veya sýkýntý ile katlanýlabilir. kapsýyorsa (örneðin söyleþileri baþlatma ya da sürdürme,
küçük topluluklara katýlma, karþý cins ile çýkma, üstleri ile
Korkulan toplumsal veya performans durumlarýndan kaçýn- konuþma, partilere gitme). Not: Çekingen kiþilik bozukluðu
ma, kaygýlý beklenti veya sýkýntýnýn kiþinin olaðan günlük ek tanýsýný koymayý da düþününüz.
hastalarýn %70-80'inde, kaçýngan kiþilik bozukluðu da bölgede, Baltimore, St. Luis, Durham, Los Angeles,
birlikte mevcuttur. Yaygýn olmayan tipte ise hastalar Edmonton Kanada ve Christchurch Yeni Zelanda'da
genellikle performans ile ilintili (toplum önünde ko- sýrasýyla yaþam boyu prevalans %3.1, %1.9, %3.2,
nuþma, yazý yazma gibi) bir iki durumda korku ve %1.8, %1.7 ve %3.0 olarak bulunmuþtur.
kaygý yaþarlar.
Amerika Birleþik Devletleri’nde 1994'de sonuçlarý
PREVALANS VE EPÝDEMÝYOLOJÝ yayýnlanan ulusal komorbidite araþtýrmasýna göre ise
DSM-III'ün 1980'de yayýnlanmasýndan önce yapýlan sosyal anksiyete bozukluðunun yaþam boyu
epidemiyolojik çalýþmalarda anksiyete bozukluklarý, prevalans hýzý 13.3 olarak saptanmýþtýr (Kessler ve
anksiyete nevrozlarý baþlýðý altýnda toplanmýþtýr. ark. 1994). Bir çok çalýþmanýn sonuçlarýnýn da buna
Marks ve Lader (1973) 1943-1966 yýllarý arasýnda yakýn olmasý sonucunda major depresif hastalýk ve
yapýlmýþ olan 5 toplum taramasý sonuçlarýný gözden alkol ile ilintili hastalýklardan sonra sosyal anksiyete
geçirdiðinde anksiyete durumlarýnýn prevalansýnýn bozukluðunun en sýk rastlanan ruhsal hastalýk
%2.0-4.7 arasýnda olduðunu saptamýþlardýr. Tanýmlarý olduðu sonucuna varýlmýþtýr (Stein ve ark. 1994,
belirli (araþtýrma taný ölçütleri-RDC) olarak yapýlan ilk Wacker ve ark. 1992).
çalýþma örneðinde (Weissman ve ark. 1988) herhangi Sosyal anksiyete bozukluðunun ortalama baþlangýç
bir anksiyete bozukluðunun prevalansý %4.3, herhan- yaþý 13-24 arasýnda deðiþmektedir. 25 yaþtan sonra
gi bir fobik bozukluðun ise %1.4 olduðu bildirilmiþtir. baþlamasý çok nadirdir. Baþvurma yaþý ise genellikle
Bu çalýþmada sosyal fobi gibi özgül fobiler için ayrý hastalýðýn baþlangýcýndan 15-25 yýl sonra 30 yaþlarý
veriler bildirilmemiþtir. civarýnda olmaktadýr (Schneier ve ark. 1992, David-
Sosyal fobinin epidemiyolojisi ile ilgili en detaylý veri- son ve ark. 1993). Bu gecikme; sosyal anksiyete
ler Ulusal Ruh Saðlýðý Enstitisü tarafýndan yapýlan bozukluðunun tedavi edilebilir bir hastalýk olduðunun
Epidemiyolojik Alan Taramasý (ECA) sonucu elde bilinmemesi ve sosyal anksiyete bozukluðu olan kiþi-
edilmiþtir (Regier ve ark. 1984). Buna göre Tanýsal lerin bu bozukluðu kiþiliklerinin bir parçasý olarak
Görüþme Çizelgesi ile yapýlan taramada 6 ayrý görmeleri ile açýklanmaktadýr.
Alan çalýþmalarý sonuçlarýna göre genel olarak sosyal çalýþmalarý ve ikiz çalýþmalarýnýn sonuçlarý tüm olgu-
anksiyete bozukluðu kadýnlarda, genç ve bekar olan- larda genetik etmenlerin orta düzeyde katkýsý olduðu-
larda, eðitim ve gelir düzeyi düþük olanlarda daha sýk nu desteklemektedir. Monozigot ikizlerde konkordans
ortaya çýkmaktadýr. Alan çalýþmalarýnda sosyal hýzý %24.4, dizigotik ikizlerde ise %15.3 bulunmuþtur
anksiyete bozukluðu kadýnlarda daha sýk görülürken ve sosyal anksiyete bozukluðunun kalýtsal geçiþ
(%62.7-%70) (Schneier ve ark. 1992, Kessler ve ark. indeksinin %30 civarýnda olduðu öne sürülmüþtür
1994, Stein ve ark. 1994) yapýlan klinik çalýþmalarda (Kendler ve ark. 1992). Sosyal korkularla ilgili olarak
erkek oranýnýn daha yüksek olmasý kadýnlarýn daha yapýlan çalýþmalarda ise geçiþ ile ilgili sonuçlar %50
fazla sosyal kaygý bildirirken bu konuda tedavi (Torgersen 1983) ile %22 (Philips ve ark. 1987) arasýn-
arayýþýnýn erkeklerde daha yüksek olmasý ile açýklan- dadýr. Göreceli sosyal anksiyete bozukluðu riskinin
maktadýr. Bizim kliniðimizde yaptýðýmýz çalýþmada da artmýþ olmasý kuþaklar arasý geçiþle ilgili kanýtlar
benzer biçimde tedavi için baþvuranlarýn %65'inin oluþturmaktadýr.
erkek olduðu belirlendi (Dilbaz baskýda). Bu oran Sosyal anksiyete bozukluðu olanlarýn akrabalarýnda
sýrasýyla obsesif kompulsif bozukluk, panik bozuk- sosyal anksiyete bozukluðu sýklýðýnýn (%15), kontrol
luðu ve yaygýn anksiyete bozukluðunda %18, %68.3 ve grubunun 2.5 katý olduðu bildirilen tek çalýþmada
%20 idi. gösterilen ailesel geçiþin kabul edilmesi için baþka
Epidemiyolojik verilere göre sosyal anksiyete bozuk- çalýþmalarla sonucun tekrar edilmesi gerekmektedir
luðu tanýsý alanlarda evli olmama oraný hem kont- (Fyer ve ark. 1993). Manuzza ve arkadaþlarý (1995),
rollerden hem de agorafobisi veya basit kaygý bozuk- yaygýn olan ve olmayan sosyal anksiyete bozukluðu-
luðu olan hastalardan daha fazladýr. Bizim çalýþ- nun aile geçiþini araþtýrdýklarý çalýþmalarýnda yaygýn
mamýzda da bekar oraný diðer kaygý bozukluðu tanýsý sosyal kaygýsý olanlarýn akrabalarýnda sosyal anksi-
alan gruplarla kýyaslandýðýnda anlamlý biçimde yete bozukluðu olma oranýný (%16), yaygýn olmayan-
sosyal kaygý grubunda daha yüksek idi (sosyal fobi, dan (%6) anlamlý olarak daha yüksek bulmuþlardýr.
obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluðu ve Kagan ve arkadaþlarý (1987) araþtýrdýklarý yenidoðan-
yaygýn anksiyete bozukluðunda sýrasýyla %63.8, %35, larýn yaklaþýk %10-15'inin bu dönemde huzursuz,
%11 ve %27). Sosyal anksiyete bozukluðu olanlarýn okul öncesi dönemde akranlarýna kýyasla daha korkak
sosyo-ekonomik ve eðitim durumlarýnýn daha düþük ve okul yaþlarýnda ise daha dikkatli ve içe dönük
olduðunu bildiren çalýþmalara karþýn kontrol grubu ile olduðunu bildirmiþtir. Bu ketlenmiþ çocuklarýn
bir farklýlýk bulunmadýðý yönünde sonuçlar da mev- amigdala ve hipotalamuslarýnda doðuþtan varolan
cuttur. Yaygýn sosyal anksiyete bozukluðu olanlarýn düþük uyarýlma eþiðinin kendini sempatik aktivas-
ise hem eðitim düzeyleri hem de meslek sahibi olma yonun artýþý ile gösterdiði öne sürülmüþtür (Kagan ve
oranlarý daha düþüktür. Magee ve arkadaþlarý (1996) ark. 1988). Bu bulgular ýþýðýnda yenidoðan döne-
da yaptýklarý çalýþmada sosyal anksiyete bozukluðu minde çocuklarda "davranýþsal ketlenme"nin olmasý
olan hastalarda diðer kaygý bozukluðu olanlara göre ileri geliþim dönemlerinde patolojik kaygý geliþtirme
algýlanan sosyal ve mesleki bozulma derecesinin daha açýsýndan bir risk olduðu ve kaygý bozukluðu olan
yüksek olduðunu belirlemiþlerdir. Bizim çalýþmamýzda ebeveynlerin çocuklarýnda kontrol grubuna göre
iþsiz oraný (%18) da hem kontrol grubu hem de obsesif davranýþsal ketlenme prevalansýnýn daha yüksek
kompulsif bozukluk, panik bozukluðu ve yaygýn bulunduðu gözlemlenmiþtir (Rosenbaum ve ark.
anksiyete bozukluðu tanýsý almýþ gruplarla kýyaslan- 1991a,b). Sonuç olarak utangaçlýðýn hem çevresel
dýðýnda sosyal anksiyete bozukluðu olan grupta ista- hem de belli ölçüde kalýtýmsal etmenler tarafýndan
tistiksel olarak anlamlý bir biçimde daha yüksek idi. belirlendiði söylenir. Sosyal anksiyete bozukluðunda
Eðitim düzeyleri diðer gruplardan daha yüksek kalýtýmýn rolünün orta düzeyde (%30) olmasý nede-
düzeyde olmasýna karþýn iþsiz oranýnýn yüksek olmasý niyle baðlantý "linkage" çalýþmalarý yapýlmamýþtýr.
hastalýðýn ne denli yeti kaybý oluþturduðuna ait
KOMORBÝDÝTE
çarpýcý bir sonuç olarak düþünülebilir.
1992 yýlýnda Epidemiyolojik Alan Taramasý (ECA)
GENETÝK
sonuçlarýna göre sosyal fobi tanýsý alan hastalarýn yal-
Sosyal anksiyete bozukluðunun etiyolojisinde genetik nýzca %29'unda yaþam boyu baþka bir hastalýk sap-
etmenlerin rolünü araþtýrmak amacýyla yapýlan aile tanamamýþtýr. Ulusal Komorbidite Araþtýrmasýnda
(NCS) ise saf sosyal fobi oraný %19 olarak belirlen- zukluðu görülme sýklýðý alkolik olmayanlarýn yaklaþýk
miþtir (Magee ve ark. 1996). iki mislidir. Sosyal anksiyete bozukluðu %75 eþ za-
manlý ruhsal hastalýktan önce gelirken alkol baðýmlý-
Sosyal anksiyete bozukluðuna (özellikle yaygýn tipe)
lýðýndan önce meydana gelme oraný ise %85’tir. Yapý-
ikincil geliþen psikiyatrik hastalýk sýklýðý yüksektir
lan 5 ayrý çalýþmada yatan alkolik hastalarda sosyal
(Lepine ve Pelissolo 1996). Çoðu olgularda (%77)
anksiyete bozukluðu hýzý %8-56 olarak bildirilmiþtir
sosyal anksiyete bozukluðu diðer psikiyatrik bozuk-
(Bowen ve ark. 1984, Chambles ve ark. 1987,
luktan önce geliþir (Schneier ve ark. 1992). Diðer
Mullaney ve Trippett 1979, Smail ve ark. 1984,
kaygý bozukluklarý, major depresyon ve ilaç ve alkol
Stravynski ve ark. 1986). Bu genel populasyonda
kötüye kullanýmý riskinde artýþ mevcuttur (Lepine ve
DSM-III-R taný ölçütlerine göre tanýmlanan sosyal
Lellouch 1995, Merinkangas ve Angst 1995, Weiller ve
anksiyete bozukluðu prevalansýndan anlamlý olarak
ark. 1996). Yaþam boyu komorbidite için "uyarlanmýþ
daha yüksektir. Tersine yapýlan 3 ayrý çalýþmada da
odds oranlarý" (adjusted odds ratio) (OR) hesaplan-
sosyal anksiyete bozukluðu olan hastalarda yüksek
mýþtýr. OR, belirgin bir özelliði olan bir bireyde bu özel-
alkolizm hýzý olduðu saptanmýþtýr (%16-36) (Amies ve
liði olmayanlarla kýyaslandýðýnda belirgin bir hastalýk
ark. 1983, Schneier ve ark. 1989, Thyer ve ark. 1986).
olma olasýlýðýný bildirir. ECA sonuçlarýna göre sosyal
Genel populasyonda kadýnlarda alkolizm prevalansý-
anksiyete bozukluðu olanlarda en yüksek yaþam boyu nýn erkeklerden çok daha düþük olmasý (Schuckit
prevalansý olan hastalýklar basit kaygý bozukluðu 1986) bu hastalarda alkol kullanýmýnýn; alkoliklerde
(%59; OR 9.17), agorafobi (%45; OR 11.81), alkol de sosyal anksiyete bozukluðu belirtilerinin çok iyi
kötüye kullanýmý (%19; OR 2.2), major depresyon araþtýrýlmasý gerekliliðini vurgulamaktadýr.
(%17; OR 4.41), ilaç kötüye kullanýmý (%13; OR 2.85),
distimi (%12.5; OR 4.3), obsesif kompulsif bozukluk Depresyon ve distimi: Sosyal anksiyete bozukluðuna
(%11.1; OR 4.36), bipolar bozukluk (%4.7; OR 4.09), sýklýkla depresif belirtiler eþlik etmesine karþýn distimi
panik bozukluk (%4.7; OR 3.24) ve somatizasyon taný ölçütlerini karþýlayan hasta oraný (%12.5) (Sch-
bozukluðudur (%1.9; OR 8.02). Amerika'da yapýlmýþ neier ve ark. 1992) çok yüksek deðildir. Major dep-
olan Ulusal Komorbidite çalýþmasýnda ise major resyon genellikle hastalýktan sonra meydana gelir ve
depresyon, distimi ve bipolar bozukluk için OR sýrasýy- sosyal anksiyete bozukluðuna ikincil olarak geliþtiði
la 2.9, 2.7 ve 5.9 olarak bulunmuþtur (Kessler ve ark. kabul edilir. (Sanderson ve ark. 1994). Sosyal ank-
1999). Kessler ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýna göre siyete bozukluðu olanlarýn yaklaþýk %20'sinde major
sosyal korkularýn sayýsý arttýkça OR oraný da artýþ depresyon da mevcuttur. Ulusal komorbidite çalýþ-
göstermektedir. Komorbidite gösteren olgularýn büyük masýna göre sosyal anksiyete bozukluðu olmayanlara
çoðunluðunda sosyal fobinin baþlangýç yaþý duygudu- göre olanlarda major depresif bozukluk geliþme riski 4
rum bozukluklarýndan daha erkendir. %10-15 olguda kez, panik bozukluk geliþme riski ise 9 kez daha
birincil sosyal fobi, bir duygudurum bozukluðunun fazladýr (Stein ve ark. 1994). Ýntihar giriþimi veya
tamamlanmýþ intihar riski de ikincil hastalýk geliþ-
habercisidir.
tikçe artýþ gösterir. Eþzamanlý hastalýk olmayan sosyal
Diðer kaygý bozukluklarý: Sosyal anksiyete bozuk- anksiyete bozukluðunda yaþam boyu intihar hýzý %1.0
luðu olan hastalarýn yaklaþýk %50'sinin yükseklik iken eþ zamanlý bir psikiyatrik hastalýðýn varlýðýnda
korkusu gibi basit kaygý bozukluðu yakýnmalarý bu hýz %15.7'e dek artar (Schneier ve ark. 1992).
olduðu tahmin edilmektedir. Lecrubier ve Weiller
Çekingen kiþilik bozukluðu: Birçok araþtýrýcý bu iki
(1997) en yüksek komorbidite iliþkisinin (10.4 misli)
tanýnýn birbirinin devamý olduðu ve aradaki farkýn
agorafobi ile olduðunu bildirmiþtir; ama bunun çok
kalitatif deðil kantitatif olduðunu bildirmektedir. II.
hassas deðerlendirememenin bir sonucu olabileceðini
eksen tanýsý hastalýðýn daha þiddetli olduðunun bir
savunanlar da vardýr.
habercisidir. Eþ zamanlý çekingen kiþilik bozukluðu
Alkol ve madde kötüye kullanýmý: Alkol kötüye kul- olan sosyal kaygý bozukluklu hastalarda endiþe
lanýmý ve baðýmlýlýðý sýklýkla sosyal anksiyete bozuk- düzeyi çok daha þiddetli, yeti kaybý daha fazla ve tek
luðuna eþlik eder (Davidson ve ark. 1993). Schuckit ve baþýna sosyal anksiyete bozukluðu olanlara göre eþ
arkadaþlarý (1997) alkol baðýmlýlýðý ile sosyal anksi- zamanlý hastalýk riski daha yüksektir (Herbert ve ark.
yete bozukluðu arasýnda yakýn iliþki olduðunu bildir- 1992, Holt ve ark. 1992). Alpert ve arkadaþlarý (1997)
miþtir. Alkoliklerde yaþam boyu sosyal anksiyete bo- da bu sonuca benzer biçimde depresif hastalarda
sosyal anksiyete bozukluðu ile eþ zamanlý olarak daha fazla yeti kaybýna yol açtýðýný bildirmesine kar-
çekingen kiþilik bozukluðu olanlarda atipik depresyon þýn, subjektif iyi-olma veya doyum saðlamayý deðer-
hýzýnýn daha yüksek olduðunu, depresyonun daha lendiren yaþam kalitesini belirleyen Zürih çalýþmasýn-
erken baþladýðýný ve eþ zamanlý hastalýk tanýsýnýn da sosyal fobisi olan insanlarýn arkadaþ, eþ ve çocuk-
daha fazla olduðunu bildirmiþlerdir. luk anýlarý anlamýnda diðer kaygý bozukluðu veya
duygudurum bozukluðu olan hastalardan daha az iyi
KLÝNÝK GÝDÝÞ, YETÝ KAYBI VE PROGNOZ
olduklarý saptanmýþtýr (Bech ve Angst 1996). Normal
Sosyal anksiyete bozukluðu genellikle çocukluk döne- populasyona göre yaþam kalitesinin azaldýðýný ve
mi gibi çok erken bir yaþta baþlar ve ergenlikte tepe saðlýk durumunun bozulduðunu bildiren hasta sayýsý
noktasýna ulaþýr. Bu dönem genç insanlarýn üretken fazladýr (Davidson 1993).
dönemde yaþama tam anlamýyla katýlmalarýný saðla-
DSM-III-R taný ölçütlerine göre sosyal fobi tanýsý almýþ
yacak sosyal becerileri geliþtirdikleri dönemdir. Sosyal
1116 bireyde sosyal fobinin iyileþme belirteçleri
anksiyete bozukluðu ise kiþinin eðitimini engeller,
araþtýrýlmýþtýr. Bu çalýþmaya göre olgularýn %50’sinin
okul baþarýsýný düþürür ve hatta eðitim düzeylerinin
hastalýðý iyileþmiþtir. Çocukluk çaðý sosyal özellikler
düþük kalmasýna yol açar (Weiller 1996). Klinik
(bir veya hiç kardeþ olmamasý, çocukluðun küçük bir
deneyimler sosyal anksiyete bozukluðunun belirli
kasabada geçmiþ olmasý), hastalýðýn özellikleri (7
oranda iþlev kaybý ile ilintili olduðunu göstermektedir
yaþýndan sonra baþlamasý, 3 den az hastalýk belirtisi
(Wittchen ve Beloch 1996). Turner ve arkadaþlarý
olmasý), komorbid bir saðlýk problemi veya ruhsal
(1986) yaptýklarý çalýþmada olgularýn %92'sinin
hastalýk olmamasý (kronik saðlýk sorunlarý, major
meslek iþlevlerinde, %85'inin akademik perfor-
depresyon), kronik saðlýk sorunlarýnýn veya major
manslarýnda, %70'inin ise sosyal iliþkilerinde bozuk-
depresyonun hastalýðýn baþlangýcýndan önce var
luk olduðunu bildirmiþlerdir. Biz de çalýþmamýzda
olmasý gibi etmenlerin hastalýðýn iyileþmesinin gös-
(Dilbaz ve ark. yayýnda), Sheehan yeti kaybý ölçeði ile
tergesi olabileceði bildirilmiþtir (DeWitt ve ark. 1999).
sosyal fobi tanýsý alan hastalarýn iþ, sosyal yaþam ve
aile yaþamýndaki yeti kaybýnýn kontrollerden anlamlý SOSYAL ANKSÝYETE BOZUKLUÐU TANISI VE
olarak daha fazla olduðunu (sýrasýyla ortalamalarý 6., DEÐERLENDÝRÝLMESÝ (Cox ve Swinson 1995,
7.4, 5.5) belirledik. Yaygýn kaygý bozukluk tanýsý alan Antony 1997, Griest ve ark. 1995)
hastalara kýyasla sosyal yaþamlarýndaki, panik Sosyal anksiyete bozukluðu üç ana bileþke ile deðer-
bozukluklu hastalara kýyasla ise iþ ve sosyal yaþam- lendirilmektedir:
larýndaki yeti kaybý daha belirgin idi. Belirtilerin þid-
deti ile yeti kaybý iliþkili bulundu. Belirti þiddeti art- 1. Klinik görüþme,
týkça yeti kaybý da artýþ göstermekteydi. 2. Kiþinin kendi deðerlendirmesi (soru formu, günlük),
Sosyal anksiyete bozukluðu olanlar için yaþamýn çok 3. Davranýþ deðerlendirmesi.
zor olmasý nedeniyle bu kiþiler çok sayýda zararlý baþ
etme yöntemleri geliþtirirler. Yüksek oranda alkol ve Klinisyenin birçok fobik hasta için klinik görüþmenin
ilaç kötüye kullanýmý mevcut olmasý hastanýn iþteki bile kendi baþýna fobik uyaran olduðunu göz önüne
performansýný bozar, iþe gitmediði gün sayýsý artar ve almasý gerekmektedir. Benzer biçimde hastanýn ken-
hatta iþsizlik sorunu olabilir (Schuckit ve ark. 1997). disinin yanýtlamasý gereken soru formlarýný da
Alkoliklerde alkolik olmayanlara göre yaþam boyu baþkalarýnýn yanýnda yazmalarýnýn zor olacaðý
sosyal anksiyete bozukluðu geliþtirme hýzý iki misli unutulmamalýdýr. Görüþme sýrasýnda gözlenen kaygý
daha fazladýr. belirtileri hastanýn genelde nasýl göründüðünden çok
görüþme ortamý ile ilgilidir.
Sosyal anksiyete bozukluðu gerçek bir yeti kaybýna
neden olur. Sosyal anksiyete bozukluðunun prognozu Klinik Görüþme
eþzamanlý bir hastalýðýn varlýðýndan büyük ölçüde Klinik görüþme ile hastalýðýn etiyolojisi ve klinik gidiþi
olumsuz olarak etkilenir (Montgomery 1996). Sosyal ile ilgili bilgi edinilir. Ayrýca ayýrýcý taný yapýlarak etkili
fobi dahil birçok anksiyete bozukluðu üzerine yapýlan olabilecek tedavi planý da bu görüþme sonunda karar-
çalýþmada hastalarýn sosyal uyumlarý deðerlendirilir- laþtýrýlýr. Deðerlendirme sýrasýnda klinisyen korku,
ken yaþam kalitesi üzerinde durulmamýþtýr. Sosyal kaygý duyulan ve kaçýnýlan durumlarý belirlemelidir.
uyum çalýþmalarý panik bozukluðun sosyal fobiden Kýzarmayý gizlemek için dik yakalý kazak giyme, loþ
ýþýklý restaurantlarý yeðleme, "güvenli" olduðu bozukluðu ve kan, yaralanma fobisi olmak üzere
düþünülen kiþilerle konuþma (kendinden daha düþük toplam 15 madde ve üç alt ölçekten oluþmuþtur.
seviyede olduðu düþünülen veya olumsuz yargýlama
Olumsuz deðerlendirilme korkusu ölçeði (FNE):
yapmayacaðý düþünülen kiþiler) veya kendini rahat
1969'da Watson ve Friend tarafýndan sosyal kaçýnma
hissetmek için içki içme gibi gizli kaçýnma
ve distress (SAD) ölçeði ile birlikte geliþtirilmiþtir.
davranýþlarýný göz ardý etmemek gerekir.
Turner ve arkadaþlarý (1987) bu ölçeklerin sosyal
Klinisyen hastanýn deðerlendirmelerini, inançlarýný ve fobiyi diðer kaygý bozukluklarýndan ayýrt etmediði
sosyal durumlarla ilgili yorumlamalarýný sorgula- konusunda eleþtiride bulunmuþlardýr. Buna karþýn
malýdýr. Kaygýlar sýklýkla baþkalarý tarafýndan beðe- Heimberg ve arkadaþlarý (1988) bu ölçeklerin sosyal
nilmeme olasýlýðý ve çekici olmama düþüncesi ile ilgili- fobi deðerlendirilmesi için uygun olduðunu belirt-
dir. Kaygýnýn fiziksel belirtileri de deðerlendirilmelidir. miþlerdir. Halen bu ölçek ile ilgili çalýþmalarýmýz
Uygun tedaviye karar verebilmek için hastaya daha sürmektedir.
önce uygulanan tedaviye ve sonuçlarýna, komorbidite- Sosyal fobi (SPS) ve sosyal etkileþim kaygý ölçeði
ye, psikolojik tedaviye uygunluðuna ve olasý sosyal (SIAS): 1989'da Mattick ve Clark tarafýndan geliþti-
beceri eksikliklerine da dikkat etmek gerekir. rilmiþtir ve 20 maddeden oluþur (McNeil ve ark.
Klinisyenler genelde yapýlandýrýlmamýþ klinik görüþ- 1995).
me sonuçlarýndan yararlanýrlar. Ayýrýcý tanýyý kesin Davranýþ deðerlendirilmesi
yapabilmek için yapýlandýrýlmýþ taný görüþmeleri
Standardize edilmiþ davranýþ deðerlendirme test-
deðerlendirme süreci kapsamýna alýnmalýdýr. DSM-IV
lerinin 3 ana tipi vardýr: ayný cinsten yabancý biriyle
anksiyete bozukluklarý görüþme ölçeði ve DSM-IV
konuþma, karþý cinsten yabancý biriyle konuþma ve
yapýlandýrýlmýþ klinik görüþme bu amaçla en sýk kul-
küçük bir dinleyici topluluðuna hazýrlýksýz konuþma
lanýlan araçlardýr.
yapma (Beidel ve ark. 1985). Ýdiografik davranýþ
Belirti Deðerlendirme Ölçekleri deðerlendirilmesi ise grup içi konuþma etkileþimi veya
Klinisyen tarafýndan deðerlendirilen: çekici ve duygusal olarak ilgi duyulabilecek birisi ile
konuþma baþlatma gibi durumlarla gerçekleþtirilir
Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeði (LSAS): (Brown ve ark. 1995).
Liebowitz'in 1987'de geliþtirdiði ölçek, 13 performans
ve 11 sosyal etkileþim durumunu içeren 24 maddeden Diðer bir önemli davranýþ deðerlendirme testi de asla
oluþmuþtur. LSAS sosyal fobi için geçerliliði ve böyle bir duruma girememe gibi kaçýnma davranýþý
güvenirliði olan ve tedavi için duyarlý bir ölçektir ile, böyle bir ortama girme ama hemen bu durumu
(Heimberg ve ark. 1999). Ülkemizde geçerlik ve terk etme gibi kaçma davranýþýnýn ölçümüdür.
güvenirlik çalýþmasý Dilbaz ve arkadaþlarý (baskýda) AYIRICI TANI
tarafýndan yapýlmýþtýr (r=0.98).
Utangaçlýk: Sosyal kaygý genel toplumda çok yaygýn
Kýsa Sosyal Anksiyete Bozukluðu Ölçeði (BSPS): rastlanýlan bir durumdur. Sosyal kaygýyý sosyal
Davidson ve arkadaþlarý tarafýndan 1991'de geliþti- anksiyete bozukluðundan ayýran farklýlýk ise sosyal
rilen ölçek, gözlemci tarafýndan belirtilerin þiddetinin, ve iþ yaþamýnda oluþan iþlevsel kaybýn ve kaçýnmanýn
zaman içinde tedaviye baðlý geliþen deðiþikliklerin, derecesidir. Utangaçlýk geniþ ölçüde sosyal anksiyete
aktif ve aktif olmayan tedavi farklýlýklarýnýn deðer- bozukluðu ile bir çakýþma göstermesine karþýn utan-
lendirildiði 11 maddeden oluþmuþtur. gaçlýðýn kabul görmüþ tam bir tanýmýnýn yapýlmamýþ
Hasta tarafýndan yanýtlanan: olmasý nedeniyle kesin sýnýrlarý tam olarak belirlene-
memiþtir. Utangaç ve sosyal anksiyete bozukluðu
Sosyal Anksiyete Bozukluðu ve Anksiyete Ölçeði
tanýsý alan gruplar tarafýndan tanýmlanan biliþler çok
(SPAI): 1989'da Turner ve arkadaþlarý tarafýndan
benzemektedir. Her iki grupda sosyal ortamlarda
geliþtirilen ölçeðin 32 maddesi sosyal anksiyete
olumsuz deðerlendirilecekleri korkusu yaþadýklarýn-
bozukluðu ve 13 maddesi agorofobi ile ilgili 45
dan söz etmektedirler. Ayrýca kýzarma, çarpýntý,
maddeden oluþmuþtur.
titreme ve terleme gibi somatik uyarýlma belirtileri de
Korku Soru Formu: Marks ve Mathews tarafýndan benzerdir. Ayrýca her iki grupta strese yanýt olarak
1979'da geliþtirilen form, agorofobi, sosyal anksiyete oluþan kalp hýzý ve kan basýncý ölçümleri açýsýndan
normal gruptan farklýlýk göstermektedir. Tüm bu ben- mazlar ayrýca sosyal anksiyete bozukluðu olan hasta-
zerliklere karþýn kiþinin kendisinin tanýmladýðý utan- lar panik hastalarý gibi nokturnal panik ataklar nede-
gaçlýk, sosyal anksiyete bozukluðundan çok daha sýk- niyle uyanmazlar. Sosyal anksiyete bozukluðunda
lýkla tanýmlanmaktadýr. Üniversite öðrencilerinde kýzarma, terleme sýklýkla görülen yakýnmalar iken
utangaçlýk prevalans hýzý %20-40 iken DSM-III-R taný panik bozukluðunda çarpýntý, göðüs aðrýsý, soluk ala-
ölçütlerine göre sosyal anksiyete bozukluðunun bir mama, baþ dönmesi, görme bulanýklýðý ve baþ aðrýsý-
yýllýk prevalansý %7.9, tahmini yaþam boyu prevalan- na daha sýk rastlanýr (Amies ve ark. 1983, Reich ve
sý ise %13.3 olarak belirlenmiþtir (Kessler 1994). ark. 1988, Cameron ve ark. 1986). Ayrýca sosyal kaygý
Utangaçlýk sýklýkla kiþi tarafýndan bildirildiði ve özgül bozukluklu hastalar anksiyete ataklarý sýrasýnda
ölçütleri olmamasý nedeniyle sosyal anksiyete bozuk- nadiren öleceklerinden korkarlarken agorafobili panik
luðuna göre daha heterojen bir durumdur. bozuklukluðunda panik ataðý sýrasýnda ölme, kont-
rolünü kaybetme ve delirme korkusu klasik özellikler-
Sýnav kaygýsý ise daha çok performans kaygýsý olarak
dendir. Sosyal anksiyete bozukluðunda sorunun çok
kabul edilmiþtir, ama sýnavdaki performansýnýn baþ-
daha erken yaþlarda baþladýðý buna karþýn agorafobili
kalarý tarafýndan olumsuz deðerlendirileceði korkusu-
panik bozukluðun 20'li yaþlarýn ortalarýnda baþladýðý
nu da içeren sýnav kaygýsý DSM-IV'de betimleyici ola-
da unutulmamalýdýr. Ayrýca sosyal anksiyete bozuk-
rak sosyal anksiyete bozukluðu örneði içinde yer
luðunun tersine agorafobi nedeniyle hekime baþvu-
almýþtýr.
ranlarýn çoðunu kadýnlar oluþturmaktadýr (Manuzza
Panik bozukluðu: Sosyal anksiyete bozukluðu olan ve ark. 1990).
hastalarda yaþam boyu ek taný olarak panik bozuk-
luðu görülme sýklýðý %17-50 arasýnda deðiþmektedir. Yaygýn anksiyete bozukluðu: Yaygýn kaygý bozuk-
Ayrýca klinik özellikler gözönüne alýndýðýnda sosyal luðunda kiþi sosyal olan veya olmayan tüm durum-
anksiyete ve panik ataklarýn her iki sendromda da larda yaygýn kaygý ve endiþe yaþadýðý için bir ölçüde
görülmesi ayrýcý tanýnýn yapýlmasýný güçleþtirmekte- sosyal anksiyete bozukluðu ile örtüþmesine karþýn,
dir. Sosyal anksiyete bozukluðunda, panik ataklarýn kesin sýnýrlarýný belirleyecek kesin ölçütler henüz
duruma baðlý ve sosyal ortamlarda geliþmesi; utan- belirlenmemiþtir. Bu hastalara kýyasla sosyal
ma, aþaðýlanma ve olumsuz deðerlendirilme korku- anksiyete bozukluðu olanlarda baþ aðrýsý, ölüm
larýnýn varlýðý; utanacaðý veya küçük düþeceði bir þey korkusu, terleme, kýzarma ve soluma güçlüðü daha
yapma veya söylemekten kaçýnma ayýrýcý tanýda göz- seyrek oluþmaktadýr (Reich ve ark. 1988, Cameron ve
önüne alýnmasý gerekli özelliklerdendir. Agorafobili ark. 1986). Ayýrýcý taný için önemli olan ölçüt utanma
panik bozuklukta ise kiþiler baþkalarýnýn önünde bek- ve aþaðýlanma korkusudur. Diðer kaygýlarla birlikte bu
lenmedik bir anda veya sosyal olmayan bir uyaran ile korkular da mevcutsa iki taný birlikte konulabilir.
oluþacak panik ataða ikincil sosyal korku geliþtirirler. Obsesif-kompulsif bozukluk: Sosyal anksiyete
Sosyal anksiyete bozukluðu olan hastalar yalnýz bozukluðu olan kiþilerin yaþam boyu obsesif-kompul-
olduklarýnda daha rahat olmalarýna karþýn panik sif bozukluk tanýsý alma oraný %4-11 arasýnda
hastalarý kendilerini baþkalarý ile birlikte iken daha deðiþmektedir. Ayýrýcý tanýda fobik kaçýnmanýn nedeni
emniyette hissederler. Sosyal kaygýsý olan kiþi baþka araþtýrýlmalýdýr. Örneðin obsesif-kompulsif olan kiþiler
insanlarla konuþma korkusu nedeniyle evden çýkmak- obsesyonlarýn içeriði ve ritüelleri nedeniyle çevresinde
tan kaçýnýrken, agorafobisi olanlarda genel kalabalýk baþka insanlar varken anksiyete sergilerlerken sosyal
korkusu hakimdir. Örneðin, agorafobisi olan kiþinin anksiyete bozukluðu olanlar bu kiþiler tarafýndan
süpermarket içinde iken yaþadýðý akut kaygý durumu olumsuz deðerlendirilecekleri nedeniyle yoðun bir
marketten çýkarken azalýr. Buna karþýn sosyal anksi- anksiyete yaþarlar.
yete bozukluðu olanlar süpermarkette etrafý gezi-
Vücut dismorfik bozukluðu (VDB): Bu kiþiler
nirken ve alýþveriþini yaparken etkilenmezler ama
görünüþlerindeki bozukluk ile ilgili aþýrý uðraþ içinde
alýþveriþ bitiminde ödeme yapmak için kasalara
olmalarý nedeniyle sosyal, iþ ve aile yaþamlarýnda
yaklaþtýklarýnda sosyal iliþkide bulunma þansý arttýðý
belirgin bir zorlanma yaþarlar. Dýþ görünüþlerinden
için kaygýlarý aniden artýþ gösterir.
utandýklarý için sosyal iliþkiden kaçýnýrlarsa da sosyal
Panik bozuklukta oluþan spontan ve beklenmedik ortamlardan uzak durmak sorunlarýný azaltmaz.
panik ataklar sosyal anksiyete bozukluðunda oluþ- Amerika'da VDB prevalansý %1-2 iken sosyal
anksiyete bozukluðu ile birlikte görülme sýklýðý %11- mayý içermektedir. Sosyal anksiyete bozukluðu ile
12 civarýndadýr. VDB'de sýk sýk aynaya bakma, dokto- çekingen kiþilik bozukluðunun ortak özellikleri de
ra gitme, kozmetik kullanma ve sosyal kaçýnma mevcuttur. II. eksen bozukluklarýný yoðun psikoterapi
görülmektedir (Hollander ve Aronowitz 1999). ile tedavi edilmesini öneren geleneksel görüþlerin ter-
sine sosyal anksiyete bozukluðu olan hastalar
Major depresyon: Sosyal anksiyete bozukluðu olan
monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) ve serotonin
hastalarda yaþam boyu major depresyon görülme sýk-
geri alým engelleyicilerinin kullanýldýðý ilaç tedavisin-
lýðý %35-80 arasýnda deðiþmektedir (Sanderson ve ark.
den ve biliþsel davranýþçý tedaviden yarar görmekte-
1990, Schneier ve ark. 1992). Bazý araþtýrýcýlara göre
dirler.
panik bozukluðu olan hastalarda sosyal anksiyetenin
varlýðý depresyon için bir risk oluþturmaktadýr. Ayrýca Týbbi durumlar: Kiþinin utanç duyabileceði baþka bir
major depresyonu olan hastalar da (%45) depresif dö- týbbi veya psikiyatrik durumun varlýðýnda (kekemelik,
nemlerinde sosyal anksiyete bozukluðu benzeri bir obesite, yanýklara baðlý belirgin deformiteler, benign
tablo oluþturmaktadýr; ama bu enerji kaybý ve anhe- tremor veya Parkinson hastalýðý gibi) bu duruma ikin-
doniye ikincil olarak geliþmektedir. Buna göre ikisi bir- cil olarak sosyal anksiyete bozukluðu belirtileri ortaya
likte olduðu durumlarda eðer major depresyonun ol- çýkmaktadýr (Stein ve ark. 1990, Stein ve ark. 1996).
madýðý daha önceki bir dönemde de sosyal anksiyete Bu tür hastalarda standart sosyal anksiyete bozuk-
bozukluðu belirtileri mevcutsa sosyal anksiyete luðu tedavisine yanýt alýndýðýný bildiren sýnýrlý veriler
bozukluðu tanýsý konmalýdýr. olmasýna karþýn birincil sosyal anksiyete bozukluðu
ile bu durumun benzerliði konusunda ampirik
Yeme bozukluklarý: Özellikle bulimikler olmak üzere
sonuçlar olmamasý nedeniyle baþka bir utanç duyula-
yeme bozukluðu olan kadýnlarda sosyal anksiyete
bilecek duruma baðlý geliþen bu tür durumlarda
bozukluðunun ek taný olmasý çok çarpýcý bir bulgudur.
sosyal anksiyete bozukluðu tanýsýnýn dýþlanmasý
Madde kötüye kullanýmý: Alkolik hastalarda sosyal önerilmiþtir.
anksiyete bozukluðu görülme sýklýðý %8-56 arasýn-
dadýr. Sosyal anksiyete bozukluðunda, hasta tarafýn- Çocuklarda: DSM-IV sosyal anksiyete bozukluðu
dan sýklýkla, sosyal anksiyeteleri ile baþetmede ilaç tanýsýnýn çocuklarda da konulabileceðini vurgulamak-
yerine alkol kullanýlmaktadýr. Eþ tanýlý durumlarda tadýr. Çocuklarda, tanýdýk kiþilerle yaþýna uygun top-
sosyal anksiyete bozukluðuna ait belirtilerin madde lumsal iliþkilere girebilme becerisi olmalý ve anksiyete
kötüye kullanýmýndan önce baþlamasý ve uzun yok- yalnýzca eriþkinlerle olan iliþkilerle deðil, akranlarý ile
sunluk dönemlerinde bile süre geliyor olmasý duru- olan iliþkiler sýrasýnda da ortaya çýkmalýdýr. Çocuklar-
munda sosyal anksiyete bozukluðunun baðýmsýz bir da anksiyete aðlama, huysuzluk yapma, donakalma
taný olarak belirlenmesinin uygun olacaðý DSM-IV sis- veya tanýdýk olmayan insanlarýn olduðu toplumsal
temi içinde bildirilmiþtir. durumlardan uzak durma olarak dýþa vurulabilir.
Sosyal anksiyete bozukluðunun çocuklarda olan bir
Þizofreni spektrumu bozukluklarý: Bu hastalar sýk- diðer formu da seçici mutizmdir. Bu durumdaki kiþi
lýkla utanma korkusundan çok, zarar görecekleri san- sadece belirli sosyal durumlarda konuþma konusunda
rýsý veya sosyal ilgi azlýðý nedeniyle sosyal ortamlar- sýkýntý çeker; diðer durumlarda hiç bir sorun yoktur.
dan korkar ve kaçýnýrlar. Çalýþmalara göre seçici mutizm tanýsý alan çocuklarýn
Çekingen kiþilik bozukluðu: Tek baþýna yaygýn yaklaþýk %100'ü ayný zamanda sosyal anksiyete
sosyal anksiyete bozukluðu olanlara kýyasla çekingen bozukluðu taný ölçütlerini de karþýlarlar (Dummit
kiþilik bozukluðu olanlarda anksiyete düzeyi daha 1997). Ayrýca %70'inde sosyal anksiyete bozukluðu
yüksek, iþlevsel kayýp daha fazladýr. DSM-IV'de çekin- olan bir birinci derece akrabasý mevcuttur (Black ve
gen kiþilik bozukluðu taný ölçütleri DSM-III-R'nin Uhde 1995). Ayrýca bir çarpýcý bilgi de, seçici mutizm
ölçütlerinden daha fazla sosyal anksiyete bozukluðu tanýsý alan hastalarýn çoðunun sosyal anksiyete
ölçütlerine benzemektedir. Bu ölçütler, eleþtirilme bozukluðu tedavisinde etkili olan ilaç tedavisinden
korkusu ile kiþiler arasý iliþkilerden kaçýnma, alay (SSRI) yarar görmesidir (Dummit ve ark. 1997).
konusu olacaðý korkusuyla yakýn iliþkilerden uzak
ETÝYOLOJÝ
durma, sosyal ortamlarda reddedileceði konusunda
aþýrý uðraþma ve yeni kiþilerarasý ortamlarda ketlen- Sosyal anksiyete bozukluðunun etiyolojisini açýk-
me, sosyal olarak tümüyle beceriksiz olduðuna inan- layan biyolojik, biliþsel ve psikodinamik kuramlar
ma, utanacaðý korkusuyla yeni aktivitelerden kaçýn- mevcuttur.
1. Hatalar, hatta çok ufak hatalar bile kiþinin sosyal liþlerin önemi abartýlýr ve daha aþýrý duygusal tep-
olarak beceriksiz olduðunun kanýtýdýr, kilere yol açar. Anksiyete belirtilerinin artýþý sonucu
performansýn daha fazla engellenmesi sosyal olarak
2. Sosyal ortamlardaki anksiyete yanýtý kendi baþýna
baþarýsýz olduðu duygusunu arttýrýr. Bunu takip eden
kiþinin kusurlu ve baþarýsýz olduðunun iþaretidir,
kaçma ve kaçýnma davranýþýnýn sosyal becerilerin
3. "Normal"den sapma gösteren herhangi bir hareket edinilmesini veya sürdürülmesini engellemesi daha
kiþinin kusurlu olduðuna ve red edilmeyi hak ettiðine fazla olumsuz beklentilerin oluþmasýna yol açar ve
dair ek kanýtlardýr. sonuçta kiþinin performansý belirgin ölçüde sýnýrlanýr.
Sosyal performansýn gerçek düzeyi ile iliþkisiz olarak Sosyal kaygýsý olmayan kiþilerde ise sosyal perfor-
bu "yükseltici biliþler" bireyin küçük ip uçlarý sonu- mans olumsuz duygulaným veya olumsuz beklentiler-
cunda kendisini sosyal olarak baþarýsýz algýlamasýna le iliþkili deðildir. Dikkat doðrudan sosyal ipuçlarýna
yol açar. Bu hastalara göre hissettikleri yol baþkalarý yönelir; eðer otonomik olarak bir uyarýlma söz konusu
tarafýndan algýlandýklarý yoldur. (McEwin ve Devins olursa bu ipuçlarýna yönelen dikkatte de artýþ mey-
1983). dana gelir. Sonuçta da yeterli ve aversiv özelliði
olmayan bir sosyal performans ortaya konur.
Olumsuz sosyal beklentiler, olumsuz sonuçlar
konusunda tetikte olma, semptomlarýn artýþý ve belir- SOSYAL KAYGI BOZUKLUÐUNUN NÖROBÝYOLO-
tilerin ve sonuçlarýnýn hatalý yorumlanmasý sosyal JÝSÝ
ortamlarda kaçmaya ve kaçýnmaya yol açar. Bu kaçma Nöroendokrin Bozukluklar
davranýþý baþlangýçta anksiyetede akut azalmaya yol
açar ama olumsuz beklentilerin gerçekleþmediðini Hipotalamik-hipofizer-adrenal ekseni (HHAE):
görmesini engellemesi nedeniyle sosyal korkular kilit- HHAE iþlevselliðini saptamak için idrarda serbest kor-
lenir kalýr. Sosyal olarak kaygý hisseden her birey için tizol düzeyi ölçülmektedir. Akut stres ile HHAE'nin
kaçma davranýþý katastrofik korkudan kaçýnmayý aktive oluþu sonucunda plazma kortizolunun artýþý
baþarmaktýr. Sosyal ortamla karþý karþýya kalmaya akut anksiyetede de ayný deðiþikliðin olabileceði
devam eden bireyde doðal olarak korkularda bir azal- düþüncesini doðurmuþtur. Sosyal ortamlar ve sosyal
ma olmamasýnýn nedeninin "incelikle hazýrlanmýþ etkileþim fobik hastalar için kesinlikle bir stres fak-
kaçýnma davranýþýna" yani kendilerini güvende törüdür. Sosyal kaygýsý olan hastalarda yapýlan iki
hissedecekleri davranýþlara baðlý olduðu öne ayrý çalýþmada (Uhde ve ark. 1994, Potts ve ark. 1991)
sürülmüþtür (Otto 1999). El titremesini gizlemek için sosyal fobiklerin idrar serbest kortizol, plazma kortizol
ellerini sýkmak; daha doðal görünmek için elinde bir düzeyleri ile anormal deksametazon supresyon testi
bardak içecek bulundurmak; konuþma sýrasýnda sonuçlarý açýsýndan normal kontrollerden farklý
donup kalmayý engellemek için çabuk konuþma, göz olmadýðýnýn bulunmasý sonucu depresyonu olmayan
temasýndan kaçýnma ve derin nefes alma; bayýlacak- sosyal fobiklerde HHAE aktivitesinde herhangi bir
mýþ gibi olduðunda destek olmasý amacýyla duvara anormallik olmadýðý þeklinde yorumlanmýþtýr.
yaslanmak güvenli davranýþlara verilebilecek örnek- Hipotalamik-hipofizer-tiroid ekseni (HHTE):
lerdendir. Bu davranýþlar baþlangýçta kiþinin güvenini
arttýrýp, kaygýsýný azaltmakla birlikte potansiyel Klinik olarak anksiyete ve hipertiroidizmin iliþkili
olarak katastrofik olan sosyal durumlardan þanslý olduðu bilinmesine karþýn birincil kaygý bozukluðu
olan hastalarda tiroid bozukluðu hýzý normal kont-
olarak kaçabildiði düþüncesine neden olur. Böylece
rollerden daha farklý deðildir. Sosyal fobik hastalarda
kiþinin sosyal korkularý devam eder.
T3, T4, serbest T4 ve TSH düzeylerinin normal
Olumsuz beklentiler nedeniyle kiþinin sosyal durum- olduðunu saptayan çalýþma sonrasý (Tancer 1990a),
lar konusunda sürekli olarak tetikte bulunmasý sonu- ayný çalýþma ekibi panik bozukluk tanýsý alan hasta-
cu kiþinin dikkatini odaklamada zorluk çekmesi ve ye- lar ve kontrollere kýyasla sosyal fobiklerde tirotiropin
terli sosyal performans gösterememesi kiþinin sosyal releasing hormon (TRH) uygulanmasý sonucu abartýlý
ipuçlarýna daha fazla dikkat etmesine neden olur. Bu bir bastýrýcý etki oluþtuðunu saptamýþtýr (Tancer ve
olumsuz sosyal ipuçlarý baþlangýç kaygýsý, yanlýþ ark. 1990b). Bu bulgunun ne anlama geldiði çok açýk
telaffuz edilen bir kelime veya konuþma sýrasýnda olmasa da alfa-adrenerjik-reseptör duyarlýlýðýnýn
ufak bir duralama gibi belirsiz olmasýna karþýn bu bi- deðiþmesi ile açýklanabilir (Miner ve Davidson 1995).
Tablo 2. Sosyal fobiklerde adrenerjik bozukluk olduðuna dair kanýtlar (Bell ve ark. 1999)
Test Yanýt Olasý anlamý
lanýlarak ya hastada doðal anksiyete durumu veya bu lerinden korunmak için küçük miktarlarda tüketirler)
durumu taklit eden bir tablo oluþturmak hedeflen- daha az miktarda kafein tüketmektedirler. Kafein ile
miþtir. Kimyasal challenge çalýþmalarý daha çok panik sosyal fobiklerin ve panik bozukluklu hastalarýn
bozuklukta özellikle panik atak provakasyonunda 26'sýnda panik benzeri atak oluþtuðu, buna karþýn ise
kullanýlmaktadýr. normal kontrollerin hiç birinde panik benzeri atak
oluþmadýðý bildirilmiþtir (Tancer ve ark. 1991). Bu
Laktat: Anksiyete bozukluklarýnda en yaygýn kul-
ataklarda oluþan belirtilerin panik bozukluk belirtile-
lanýlan kimyasal maddedir. Panik bozuklukta laktatýn
rine benzemesinden yola çýkarak, panik benzeri belir-
etkilerini yaygýn olarak inceleyen çok sayýda çalýþma
ti geliþen hastalarda bunun doðrudan kafeinin bu
mevcuttur. Sonuçta laktat ile panik atak oluþma oraný
hastalýkta önemli rolü olmasýna deðil de bu hastalar-
panik bozukluklu hastalarda (%67) normal kontrollere
da var olan yaygýn kaygý bozukluðuna baðlanmýþtýr
(%13) göre daha yüksek bulunmuþtur (Cowley ve
(Bruce ve ark. 1991).
Arana 1990). Laktatýn anksiyetedeki etkisi açýklayan
kuramlar arasýnda beyin sapýndaki aþýrýduyarlý Adrenalin: Papp ve arkadaþlarý (1988) adrenalin
kemoreseptörlerin varlýðý ve anormal duyarlý "boðul- infüzyonlarýna katekolamin yanýtýný araþtýran çalýþ-
ma uyarý sistemi" yer almaktadýr. Sosyal fobiklerde mada katekolamin düzeyinin 8 misli arttýðýný ve bu
laktat duyarlýlýðýný ölçen yalnýzca bir araþtýrma mev- artýþa fizyolojik yanýt oluþurken kaygý oluþmadýðýný
cuttur. Liebowitz ve arkadaþlarý 1985'de laktat infüz- gözlemlemiþ ve bunun adrenalinin kan beyin engelini
yonu sonrasý 15 sosyal fobikten yalnýzca birinde geçmesindeki zorlukla iliþkili olduðu sonucuna var-
(%6.7) (normal kontrollere benzer biçimde) panik ben- mýþlardýr.
zeri bir atak olduðunu buna karþýn panik bozukluðu
Kolesistokinin (CCK): CCK ve CCK-4'ün pentapeptid
olanlarda bu oranýn %48 olduðunu bildirmiþlerdir.
alt birimi olan pentagastrinin normal kontrollere göre
Laktat sonrasý oluþan panik benzeri ataklardaki belir-
panik bozukluklu hastalarda daha sýklýkla panik atak
tilerin çoðunun sosyal fobi belirtilerinden çok panik
geliþtirmesi, amigdala baþta olmak beyinde bulunan
bozukluk belirtilerine benziyor olmasý sosyal
CCK-B reseptörlerinin uyarýlmasý sonucu oluþtuðu
anksiyete bozukluðu olanlarda kemoreseptör siste-
bildirilmiþtir. Bu uyarýlma ile oluþan terleme, kýzarma,
minde bir bozukluk olmadýðýný düþündürmektedir.
sýcak basmasý gibi belirtilerin sosyal kaygý belirtilerine
Karbondioksit: Gorman ve arkadaþlarý (1988) panik benziyor olmasý ilginç bir sonuçtur. Pentagastrin veril-
bozukluðu olan hastalarla normal kontrollerin ve mesi sonucu sosyal fobiklerde oluþan kaygýnýn nor-
diðer anksiyete bozukluðu olanlarýn solunum fizyolo- mal kontrollere benzer olmasý veya panik bozukluk
jisini karþýlaþtýrdýklarý çalýþmada %5 CO2 ile kont- tanýsý alanlar kadar þiddetli olmamasý CCK'nin sosyal
rollerde hiç panik atak geliþmez iken %7 CO2 ile sosyal anksiyete bozukluðunda özgüllüðünün ve
fobiklerin %100’ünde %5 CO2 ile ise panik bozukluðu duyarlýlýðýnýn olmadýðý biçimde yorumlanabilir (Bell
olanlarýn 31'inden 12'sinde, %7 CO2 ile ise 9'undan ve ark. 1999).
6’sýnda (%67) panik atak geliþtiðini saptamýþlardýr.
Flumazenil: Benzodiazepin reseptör antagonisti olan
%35 CO2 ile sosyal fobiklerin %35'inde panik bozuk-
flumazenilin panik bozukluk tanýsý alan hastalarda
luðu olanlarýn ise %50'sinde birbirine benzer oranda
panik ataðý arttýrýrken, post-travmatik stres bozuk-
panik atak geliþtiði ve her iki grubun sonuçlarýnýn
luðu veya alkol baðýmlýðý olanlarda bu tür etkisinin
kontrollerden farklý olduðu bildirilmiþtir (Gormon ve
olmadýðý bildirilmiþtir. Bu düzenek GABA-benzodi-
ark. 1990). Bu sonuçlara göre yüksek CO2 düzeyleri
azepin reseptör aktivitesinin ters agonist doðrul-
anksiyete bozukluklarýný ayýrdetmede yetersiz
tusunda olan kayýþý ile açýklanmýþtýr. 14 sosyal fobi
kalmaktadýr ve sosyal fobiklerdeki kemoreseptör
tanýsý alan hastadaki panik atak hýzýnýn normal kont-
duyarlýlýðýnýn kontrollerle panik bozukluklu hastalar
rollerden farklý olmayýþý (yalnýzca sosyal fobiklerin
arasýnda bir yerde olduðu söylenebilir.
biraz daha hafif düzeyde kaygý yaþamýþ olmalarý) sos-
Kafein: Kafeinin kaygý oluþturucu etkisini adenozin yal fobide GABA-benzodiazepin reseptör anormalliði
reseptörlerini bloke ederek oluþturduklarý bilinmekte- olmadýðý þeklinde yorumlanmýþtýr (Bell ve ark. 1999).
dir. Klinik olarak kafeinin sosyal anksiyete bozukluðu
Ýlaç Tedavisi
belirtilerini kötüleþtirmediði görülmektedir. Sosyal
fobikler normal kontrollere benzer biçimde panik Etki mekanizmasý bilinen farklý farmakolojik ajanlarýn
bozukluklu hastalardan (kaygý oluþturucu etki- oluþturduðu tedavi yanýtýnýn araþtýrýlmasý ile tedavi
edilen hastalýðýn psikopatolojisi konusunda fikir Sosyal anksiyete bozukluðunun farmakolojisini resmi
edinilebilir. Fenomenolojik olarak farklý olan hastalýk- anlamda inceleyen ve yayýnlanmýþ tek bir çalýþmada
larýn tedavisine alýnan yanýtlarýn ayný olmasý, alt- saðlýklý kontrollerle kýyaslandýðýnda sosyal anksiyete
larýnda yatan psikopatolojinin ayný olduðunu; farklý bozukluðu olanlarda striatal dopamin geri alým bölge-
yanýtlar ise nörobiyolojisinde farklýlýk olabileceðini lerinde azalma gösterilmiþtir (Tiihonen ve ark. 1997).
göstermektedir (Den Boer ve ark. 1996). Bu azalma ya azalmýþ ekspresyona veya sinir harabi-
Ýrreversibl MAOI'den fenelzin (Versiani 1992), RIMA yetine; veya yapýsal deðiþikliklere ya da endojen li-
grubundan moklobemid, alprazolam, fluvoksamin, gand (dopamin) miktarýnýn artmasý sonucu oluþan
sertralin, klonazepam ve broforamin çift kör olarak bölgenin afinitesindeki azalmaya baðlýdýr. Daha önce-
araþtýrýlan ve tedavide etkili olduðu bildirilen ilaçlar- ki klinik bulgular ýþýðýnda sinaptik dopaminin artýþý
dandýr. Ayrýca irreversibl MAOI tranilsipromin, seçici ile ilintili olamaz.
SSRI olan fluoksetin, merkezi alfa-2 agonisti klonidin Yapýlan SPECT çalýþmasýnda ise bölgesel farklýlýklar
ile yapýlan açýk çalýþmalarda da bu ilaçlarýn etkili gösterilememiþ olmasý da subkortikal olarak anormal-
olduðu bildirilmiþtir (Dilbaz). Fenelzin, alprazolam, liðin var olduðu ama istirahat metabolizmasýný etkile-
klonazepam ve fluoksetin gibi panik bozukluðunda mediði tarzýnda yorumlanmýþtýr (Stein ve Leslie
etkili olan birçok ilacýn sosyal fobi tedavisinde de etki- 1996).
li olmasý yaný sýra panik bozuklukta hala "altýn stan-
dart" olarak kabul edilen imipraminin sosyal anksiye- Otobiyografik notlarý kullanýlarak hastalarýn belirtile-
te bozukluðu olan hastalarýn çoðunda çok az etkisinin rinin provoke edildiði PET çalýþmasýnda (Malizia
olmasý psikotrop ilaçlara verilen psikofarmakolojik 1997), sosyal anksiyete bozukluðu olan hastalarýn
yanýt açýsýndan panik bozukluk ve sosyal anksiyete kaygý yaþantýlarý sýrasýnda, talamus, sað insula ve la-
bozukluðunun kýsmi olarak örtüþtüðü sonucunu do- teral frontal alanlarda kan akým hýzýnda artma, sol
ðurabilir. Diðer taraftan imipramine verilen farklý ya- amigdala ve sol arka orta temporal girusta kan aký-
nýtlar sosyal anksiyete bozukluðu ile panik bozuklu- mýnda azalma meydana gelmiþtir; ama saðlýklý kont-
ðun farklý klinik görünümü olan ama ayný nörobiyolo- rollerde þartlý beklenti kaygýsý durumunda da benzer
jik temele dayalý iki hastalýk olmadýðýný ortaya koy- aktivasyonlarýn oluþu durumdan ve paradigmadan
maktadýr. Sosyal anksiyete bozukluðu tedavisinde baðýmsýz olarak doðrudan anksiyetenin provoke edi-
etkili olan ilaçlar göz önüne alýndýðýnda da nörobiyo- liþi, sol ön singulat, sað ve sol serebellum ve ön insu-
lojisinde ve tedavi yanýtýnýn düzenlenmesinden tek bir la ve arka ventral orbitofrontal kortekste serebral kan
nörotransmitterin sorumlu olmadýðý anlaþýlmaktadýr. akýmýnda artmaya ve sað orta frontal lobda, sol amig-
dalada ve sað para-hipokampal girusta sað ve sol su-
Görüntüleme Teknikleri perior temporal girusun arka kýsmýnda ve görme alan-
Görüntüleme teknikleri son yýllarda sosyal anksiyete larýnda kan akým hýzýnda azalmaya yol açmaktadýr.
bozukluðunun nörobiyolojisini açýða kavuþturmak Buna göre doðrudan sosyal fobiklerde kaygý yaþan-
için kullanýlan önemli yöntemlerden biridir. Manyetik týsýna baðlý olarak aktive olan bölgeler sað dorso-late-
rezonans spektroskopi ile yapýlan çalýþmada sosyal ral prefrontal korteks ve sol paryetal kortekstir.
anksiyete bozukluðu olan hastalarda normal kont-
Uyku Fizyolojisi
rollere göre N-asetilaspartat (NAA) ve NAA’nýn diðer
metabolitlere oraný kortikal ve subkortikal bölgelerde Düþünce bozukluðu, madde kullanýmý, depresyon,
düþük ayrýca subkortikal, talamik ve kaudat bölge- panik bozukluðu gibi birçok psikiyatrik bozuklukta
lerde kolin ve kreatinin düzeyleri de düþük bulunmuþ- normal uyku-uyanýklýk döngüsünde bozukluk mev-
tur. Talamik bölgedeki kolin, kreatinin ve NAA, sosyal cuttur. Örneðin hýzlý-göz hareketleri dönemine (REM)
fobi ve korku þiddeti ile ters orantýlý bulunmuþtur. baþlama süresi depresyonda kýsalýr. Panik bozukluðu
Buna göre belirtileri çok þiddetli olan sosyal fobikler ve sosyal fobisi olan hastalarda ise REM latansýnda
en düþük metabolik aktiviteyi göstermektedir kýsalma olmaz (Nickell ve Uhde 1995). Panik bozuk-
(Davidson ve ark. 1993). Ayrýca bu bulgular sosyal luklu hastalarýn %60'ýnda uykuda meydana gelen
fobinin azalmýþ enerji aktivitesi, bozulmuþ zar panik ataklar uykunun erken döneminde oluþur; geç
iþlevselliði ile iliþkili olduðunu ve belirti þiddeti ile ilin- ikinci dönem ve erken üçüncü dönemde ortaya çýkar-
tili olarak kortikal, bazal ganglia ve talamik bölge- lar (Mellman 1989, Mellman ve Uhde 1989). Sosyal
lerde nöronal aktivitenin azaldýðýna iþaret etmektedir. fobik hastalar uykusuzluk, uykuda oluþan panik atak
KAYNAKLAR
American Psyciatric Association (1968) Diagnostic and Heimberg, MR Liebowitz, DA Hope, FR Schneier (Ed), New
Statistical Manual of Mental Disorders, 2. Baský (DSM-II), York, Guilford Press, s.69-93.
Washington DC, American Psychiatric Association.
Cloitre M, Shear MK (1995) Psychodynamic perspectives.
American Psyciatric Association (1980) Diagnostic and Social Phobia: clinical and research perspectives. MB Stein
Statistical Manual of Mental Disorders, 3. Baský (DSM-III), (Ed), Washington DC, APP, s.163-187.
Washington DC, American Psychiatric Association.
Cowley D, Arana G (1990) The diagnostic utility of lactate sen-
American Psyciatric Association (1987) Diagnostic and sitivity in panic disorder. Arch Gen Psychiatry, 47:277-284.
Statistical Manual of Mental Disorders, 3. Baský revised (DSM-
III-R), Washington DC, American Psychiatric Association. Cox BJ, Swinson RP (1995) Assessment and measurement.
Social Phobia: Clinical and Research Perspectives, MB Stein
Amerikan Psikiyatri Birliði (1994) Mental Bozukluklarýn (Ed), Washington DC, American Psychiatric Press, s.261-292.
Tanýsal ve Sayýmsal Elkitabý. 4. Baský (DSM-IV), Amerikan
Psikiyatri Birliði, Washington DC, (Çev. E Köroðlu), Ankara, Davidson JRT, Potts NLS, Richichi EA ve ark. (1991) The Brief
Hekimler Yayýn Birliði, 1994. Social Phobia Scale. J Clin Psychiatry, 52:48-51.
Amies PL, Gelder MG, Shaw PM (1983) Social phobia: A com- Davidson JRT, Hughes DL, George LK ve ark. (1993) The epi-
parative clinical study. Br J Psychiatry, 142:174-179. demiology of social phobia: findings from the Duke
Epidemiologic Catchment Area Study. Psychol Med, 23:709-
Antony MM (1997) Assesment and treatment of social phobia. 718.
Can J Psychiatry, 42:826-834.
Davidson JRT, Krishnan KR, Charles HC ve ark. (1993)
Bech P, Angst J (1996) Quality of life in anxiety and social pho- Magnetic resonance spectroscopy in social phobia: preliminary
bia. Int Clin Psychopharmacology, 11(Suppl 3): 97-100. findings. J Clin Psychiatry, 54 (Suppl): 19-25.
Beidel DC, Turner SM, Morris TL (1985) Physiological, cogni- DenBoer JA, Van Vliet IM, Westenberg HGM (1996) Advances
tive and behavioral aspects of social anxiety. Behav Res Ther, in the psychopharmacology of social phobia. Advances in the
23:109-117. Neurobiology of Anxiety Disorders, HGM Westenberg, JA Den
Bell CJ, Malizia AL, Nutt DJ (1999) The neurobiology of social Boer, DL Murphy (Ed), West Susex, Wiley, s.401-418.
phobia. Eur Arch Psychiatr Clin Neurosci, 249(Suppl 1):11-18. DeWit DJ, Ogborne A, Offord DR ve ark. (1999) Antecedents of
Black B, Uhde TW (1995) Psychiatric characteristics of child- the risk of recovery from DSM-III-R social phobia. Psychol
ren with selective mutism: a pilot study. J Am Acad Child Med, 29:569-582.
Adolesc Psychiatry, 34:847-856. Dilbaz N (1997) Sosyal fobi. Psikiyatri Temel Kitabý. C Güleç, E
Bowen RC, Cipywnyk D, D'Arcy C ve ark. (1984) Alcoholism, Köroðlu (Ed), Ankara, HYB, s.483-492.
anxiety disorders and agoraphobia. Alcohol Clin Exp Res, 8:8- Dilbaz N (baskýda) Liebowitz Sosyal Kaygý Ölçeðinin geçerlik
50. ve güvenirliði.
Brown TM, Black B, Uhde TW (1994) Sleep architecture in Dilbaz N, Güz H (baskýda) Anksiyete bozuklarýnda yeti kaybý:
social phobia. Biol Psychiatry, 35: 420-421. sosyal kaygý bozukluðu ile karþýlaþtýrýlmasý.
Brown EJ, Heimberg RG, Juster HR (1995) Social phobia sub- Dilbaz N, Güz H (baskýda) Sosyal kaygý bozukluðu olan hasta-
type and avoidant personality disorder: Effect on severity of larýn özellikleri.
social phobia, impairment, and outcome of cognitive-behav-
ioral treatment. Behav Ther, 26: 467-486. Dummit ES III, Klein RG, Tancer NK ve ark. (1997) Systematic
assessment of 50 children with selective mutism. J Am Acad
Bruce M, Scott N, Shine P ve ark. (1991) Anxiogenic affects of Child Adolesc Psychiatry, 36:653-660.
caffeine in patients with anxiety disorders. Arch Gen
Psychiatry, 49:867-869. Emmanuel NP, Lydiard RB, Ballenger JC (1991) Treatment of
social phobia with bupropion (letter). J Clin Psychopharmacol,
Cameron O, Thyer B, Nesse R (1986) Symptom profiles of
11: 276-277.
patients with DSM-III anxiety disorders. Am J Psychiatry, 143:
1132-1137. Fyer AJ, Manuzza S, Chapman TF ve ark. (1993) A direct inter-
view family study of social phobia. Arch Gen Psychiatry, 50:
Chambless DL, Cherney J, Caputo GC ve ark. (1987) Anxiety
disorders and alcoholism: A study with inpatient alcoholics. J 286-293.
Anxiety Disorders, 1:9-40. Gorman J, Fyer M, Goetz ve ark. (1988) Ventilatory physiology
Clark DM, Wells AA (1995) A cognitive model of social phobia. of patients with panic disorder. Arch Gen Psychiatry, 45:31-39.
Social Phobia: Diagnosis, assessment and treatment, RG
Gorman J, Papp LA, Martinez J ve ark. (1990) High dose CO2 Kessler RC, McGonagle K, Zhao S ve ark. (1994) Lifetime and
challenge test in anxiety disorder patients. Biol Psychiatry, 28: 12-month prevalence of DSM-III-R psychiatric disorders in the
743-757. United States: results from the National Comorbidity Survey.
Arch Gen Psychiatry, 51:8-19.
Graeff FG, Guimeras TS, DeAndrade TG (1996) Role of 5-HT in
stress, anxiety and depression. Pharmacol Biochem Behav, 54: Kessler RC, Stang P, Wittchen HU ve ark. (1999) Lifetime co-
129-141. morbidities between social phobia and mood disorders in the
US Natioinal Comorbidity Survey. Psychol Med, 29:555-567.
Greist JH, Kobak KA, Jefferson JW ve ark. (1995) Clinical inter-
view. Social Phobia: Diagnosis, Assessment and Treatment, RG King R, Mefford I, Wang C ve ark. (1986) CSF dopamine levels
Heimberg, MR Liebowitz, DA Hope, FR Schneier (Ed), New correlate with extraversion in depressed patients. Psychiatr
York, Guilford Press, s.185-201. Res, 19:305.
Hazen AL, Stein MB (1995) Clinical phenomenology and Leary MR, Kowalski RM (1995) The self-presentation model of
comorbidity. Social Phobia: Clinical and Research Perspectives, social phobia. Social Phobia: Diagnosis, Assessment and
MB Stein (Ed), Washington DC, APP, s.3-41. Treatment, RG Heimberg, MR Liebowitz, DA Hope, FR Schneier
(Ed), New York, Guilford Press, s.94-112.
Heimberg RG, Hope DA, Rapee RM ve ark. (1988) The validity
of the social avoidance and distress scale and the fear of neg- Lecrubier Y, Weiller E (1997) Comorbidities in social phobia.
ative evaluation scale with social phobic patients. Behav Res Int Clin Psychopharmacol, 12: 17-21.
Ther, 26:407-410. Lepine JP, Lellouch J (1995) Classification and epidemiology of
Heimberg RG, Hope DA, Dodge CS ve ark. (1990) DSM-III-R social phobia. Eur Arch Psychiatry Clin Neurosci, 244:290-
296.
subtypes of social phobia: comparison of general phobics and
public speaking phobics. J Nerv Ment Dis, 178: 172-179. Lepine JP, Pelissolo A (1996) Comorbidity and social phobia:
clinical and epidemiological issues. 11 (Suppl 3) 35-41.
Heimberg RG, Juster HR (1995) Cognitive-behavioral treat-
ments: literature review. Social Phobia: Diagnosis, Assessment Levin AP, Saoud J, Strauman T ve ark. (1993) Responses of
and Treatment, RG Heimberg, MR Liebowitz, DA Hope, FR generalized and discrete social phobics during public speak-
Schneier (Ed), New York, Guilford Press, s.261-309. ing. J Affect Disorders, 7: 207-221.
Heimberg RG, Horner KJ, Juster HR ve ark. (1999) Liebowitz MR, Fyer AJ, Gorman JM ve ark. (1985) Specificity of
Psychometric properties of the Liebowitz social anxiety scale. lactate infusions in social phobia versus panic disorders. Am J
Psychol Med, 29:199-212. Psychiatry, 142: 947-950.
Henn FA, MCKinney WT (1987) Animal models in psychiatry. Liebowitz MR, Campaes R, Hollander E (1987) MAOI's : Impact
Psychopharmacology: A third generation of progress. HY on social phobia on social behaviour (letter). Psychiatry Res,
Meltzer (Ed), New York, Raven Press, s.687-695. 22:89-90.
Herbert JD, Hope DA, Bellack AS (1992) Validity of the distinc- Liebowitz MR (1987) Social phobia. Mod Probl
tion between generalized social phobia and avoidant person- Pharmacopsychiatry, 22:141-173.
ality disorders. J Abnorm Psychol, 101:332-339. Magee WJ, Eaton WW, Wittchen HU ve ark. (1996)
Hollander E, Aronowitz BR (1999) Comorbid social anxiety Agoraphobia, simple phobia, and social phobia in the National
and body dysmorphic disorder: managing the complicated Comorbidity Survey. Arch Gen Psychiatry, 53:159-168.
patient. J Clin Psychiatry, 60(Suppl 9): 27-31. Malizia AL (1997) PET studies in experimental and pathologi-
Holt CS, Heimberg RG, Hope DA (1992) Avoidant personality cal anxiety. J Psychopharmacol, 11(3):88.
disorder and the generalized subtype of social phobia. J Manuzza S, Fyer AJ, Liebowitz MR ve ark. (1990) Delineating
Abnorm Psychol, 101: 318-325. the boundary of social phobia: Its relationship to panic disor-
Johnson Mi Lydiard R, Zealberg J ve ark. (1994) Plasma and der and agoraphobia. J Anxiety Disorders, 4: 41-59.
CSF HVA levels in panic patients with comorbid social phobia. Manuzza S, Schneier FR, Chapman TF ve ark. (1995)
Biol Psychiatry, 36: 425-427. Generalized social phobia: reliability and validity. Arch Gen
Psychiatry, 52: 230-237.
Kagan J, Reznick JS, Snidman N (1987) The physiology and
psychology of behavioral inhibition in children. Child Dev, Marks IM, Lader MH (1973) Anxiety states (anxiety neurosis):
58:1459-1473. a review. J Nerv Ment Dis, 156:18.
Kagan J, Reznick JS, Snidman N (1988) Biological basis of Marks IM, Mathews AM (1979) Brief standart self rating for
childhood shyness. Science, 240:167-171. phobic patients. Behav Res Ther, 17:263-267.
Kendler KS, Neale MC, Kessler RC ve ark. (1992) The genetic McEwan KL, Devins GM (1983) Is increased arousal in social
epidemiology of phobias in women: the interrelations of ago- anxiety noticed by others? J Abnorm Psychol, 92:417-421.
raphobia, social phobia, situational phobia, and simple pho-
bia. Arch Gen Psychiatry, 49:273-281. McNeil DW, Ries BJ, Turk CL (1995) Behavioral assessment:
self-report, physiology, and overt behavior. Social Phobia:
Kessler RC, Stein MB, Berglund P (1998) Social phobia sub- Diagnosis, Assessment and Treatment, RG Heimberg, MR
types in the National Comorbidity survey. Am J Psychiatry, Liebowitz, DA Hope, FR Schneier (Ed), New York, Guilford
155: 613-619. Press, s.202-231.
Mellman TA (1989) Sleep panic attacks: New clinical findings Schneier FR, Johnson J, Hornig CD ve ark. (1992) Social pho-
and theýretical implications. Am J Psychiatry, 146:1204-1207. bia: comorbidity and morbidity in epidemiologic sample. Arch
Gen Psychiatry, 49:282-288.
Mellman TA, Uhde TW (1989) Electroencephalographic sleep
in panic disorder. Arch Gen Psychiatry, 46:178-184. Schuckit MA (1986) Genetic and clinical implications of alco-
holism and affective disorders. Am J Psychiatry, 143:140-147.
Merinkangas K, Angst J (1995) Comorbidity and social phobia:
evidence from clinicial, epidemiologic, and genetic studies. Schuckit MA Tipp JE, Bucholz KK ve ark. (1997) The life-time
Eur Arch Psychiatry Clin Neurosci, 244:297-303. rates of three major mood disorders and four major anxiety
Mikkelson EJ, Deltor J, Cohen DJ (1981) School avoidance and disorders in alcoholics and controls. Addiction, 92:1289-1304.
social phobia triggered by haloperidols in patients with Smail P, Stockwell T, Canter S ve ark. (1984) Alcohol depen-
Tourette's syndrome. Am J Psychiatry, 138:1572-1576. dence and phobic anxiety states. I. A prevalence study. Br J
Mineka S, Zinbarg R (1995) Conditioning and ethological Psychiatry, 144:53-57.
models of social phobia. Social Phobia: Diagnosis, Assessment
Stein MB, Heuser IJ, Juncos JL ve ark. (1990) Anxiety disorders
and Treatment, RG Heimberg, MR Liebowitz, DA Hope, FR
in patients with Parkinson disease. Am J Psychiatry, 147:217-
Schneier (Ed), New York, Guilford Press, s.134-162.
220.
Miner CM, Davidson JRT (1995) Biological characterization of
Stein MB, Walker JR, Forde DR (1994) Setting thresholds for
social phobia. Eur Arch Psychiatr Clin Neurosci, 244:304-308.
social phobia: considerations from a community survey of
Montgomery SA (1996) Need for treatment and measurement social anxiety. Am J Psychiatry, 151:408-412.
of outcome: workshop report 2. Int Clin Psychopharmacol,
11(Suppl 3):103-108. Stein MB, Delaney SM, Chartiet M ve ark. (1995) 3H paroxe-
tine binding to platelets of patients with social phobia: com-
Mullaney JA, Trippett CJ (1979) Alcohol dependence and pho- parison to patients with panic disorder and healthy volun-
bias: Clinical description and relevance. Br J Psychiatry, teers. Biol Psychiatry, 37:224-228.
135:565-573.
Stein MB, Leslie WD (1996) A brain SPECT study of social pho-
Nickell PV, Uhde TW (1995) Neurobiology of social phobia. bia. Biol Psychiatry, 39:825-828.
Social Phobia: Diagnosis, Assessment and Treatment, RG
Heimberg, MR Liebowitz, DA Hope, FR Schneier (Ed), New Stein MB, Baird A, Walker JR (1996) Socia phobia in adults
York, Guilford Press, s.113-133. with stutttering. Am J Psychiatry, 153:278-280.
Papp LA, Gorman JM, Liebowitz MR ve ark. (1988) Epinephrine Stravynski A, Lamontagne Y, Lavallee YJ (1986) Clinical pho-
infusions in patients with social phobia. Am J Psychiatry, 145: bias and avoidant personality disorder among alcoholics
733-736. admitted to an alcoholism rehabilitation setting. Can J
Psychiatry, 31:714-719.
Philips K, Fulker DW, Rose RJ (1987) Path analysis of seven
fear factors in adult and sibling pairs and their children. Genet Tancer ME, Stein MB, Bessette BB ve ark. (1990a) The hypo-
Epidemiol, 4:343-355. thalamic-pituitary-thyroid axis in social phobia. Am J
Potts NLS, Davidson JRT, Krishnan KR ve ark. (1992) Levels of Psychaitry, 147:929-933.
urinary free cortisol in social phobia. J Clin Psychiatry, 52 Tancer ME, Stein MB, Uhde TW (1990b) Effects of TRH on
(Suppl 11):41-42. blood pressure and heart rate in social phobia patients, panic
Regier DA, Myers JK, Kramer M ve ark. (1984) The NIMH disorder patients and normal controls; results of a pilot study.
Epidemiological Catchment Area Program: historical context, Biol Psychiatry, 27:781-783.
major objectives, and study population characteristics. Arch
Tancer ME, Stein MB, Uhde TW (1991) Lactate response to caf-
Gen Psychiatry, 41:934-941.
feine in panic disorder: a eplication using an "anxious control
Reich J, Noyes R, Yates W (1988) Anxiety symptoms distin- group". Biol Psychiatry, 29:57.
guishing social phobia from panic and generalized anxiety dis-
Tancer ME, Lewis MH, Stein MB (1995) Biological aspects.
orders. J Nerv Ment Dis, 176:510-513.
Social Phobia: Clinical and Research Perspectives, MB Stein
Rosenbaum JF, Biederman J, Hirshfeld DR ve ark. (1991a) (Ed), Washington DC, APP, s.229-257.
Behavioral inhibition in children: A possible precursor to panic
disorder or social phobia. J Clin Psychiatry, 52 (Suppl 11):5-9. Tancer ME (1993) Neurobiology of social phobia. J Clin
Psychiatry, 54 (Supl 12): 26-30.
Rosenbaum JF, Biederman J, Hirshfeld DR ve ark. (1991b)
Further evidence of an association between behavioral inhibi- Thyer BA, Parrish RT, Himle J ve ark. (1986) Alcohol abuse
tion and anxiety disorders: Results from a family study of chil- among clinically anxious patients. Behav Res Ther, 24:357-
dren from a non-clinical sample. J Psychiatr Res, 25:49-65. 359.
Sanderson WC, DiNArdo PA, Rapee RM ve ark. (1990) Tiihonen J, Kuikka J, Bergstrom K ve ark. (1997) Dopmine
Syndrome co-morbidity in patients diagnosed with a DSM-III- reuptake site densities in paitients with social phobia. Am J
revised anxiety disorder. J Abnorm Psychol, 99:308-312. Psychiatry, 154:239-242.
Schneier FR, Martin LY, Liebowitz MR ve ark. (1989) Alcohol Torgersen S (1983) Genetic factors in anxiety disorders. Arch
abuse in social phobia. J Anxiety Disorders, 3: 15-23. Gen Psychiatry, 40:1085-1089.
Turner SM, Beidel DC, Dancu CV (1986) Psychopathology of orders in the community according to ICD 10 and DSM-III-R by
social phobia comparison to avoidant personality disorder. J using the Composite International Diagnostic Interview (CIDI).
Abnorm Psychol, 95:389-394. Int J Methods Psychiatr Res, 2:91-100.
Turner SM, McCanna M, Beidel DC ve ark. (1987) Watson D, Friend R (1969) Measurement of social evaluative
Discriminative validity of the Social Avoidance and Distress anxiety. J Consult Clin Psychology, 33: 448-457.
and Fear of Negative Evaluation Scales. Behav Res Ther, 25:
Weiller E, Biseerbe JC, Boyer P ve ark. (1996) Social phobia in
113-115.
general health care: an unrecognised undertreated disabling
Turner SM, Beidel DC, Dancu CV ve ark. (1989) An empirically disorder. Br J Psychiatry, 168:169-174.
derived inventory to mesure social fears and anxiety: The
Weissman MM, Myers JK, Harding PS (1978) Psychiatric disor-
social phobia and Anxiety Inventory. J Consult Clin Psychol,
ders in a US urban community. Am J Psychiatry, 134:459-462.
1:35-40.
Wells A, Clark DM (1997) Social phobia: a cognitive approach.
Uhde T, Tancer ME, Gelertner CS ve ark. (1994) Normal urinary
Phobias: A Handbook of Theory, Research and Treatment, GCL
free cortisol and postdexamethasone cortisol in social phobia:
Davey (Ed), White Susex, Wiley, s.3-26.
comparison to normal volunteers. J Affect Dis, 30:155-161.
Wittchen HU, Beloch E (1996) The impact of social phobia on
Versiani M, Nardi AE, Mundim FD ve ark. (1992)
quality of life. Int Clin Psychopharmacol, 11(Suppl 3):15-23.
Pharmacotherapy of social phobia: a controlled study with
moclobemide and phenelzine. Br J Psychiatry, 161:353-360. World Health Organization (1992) The ICD-10 Classification of
Mental and Behavioral Disorders: Clinical Description and
Wacker HR, Mullejans R, Klein KH ve ark. (1992)
Diagnostic guidelines. Geneva, World Health Organization.
Identification of cases of anxiety disorders and affective dis-