Davranış Bozuklukları Ve Psikoloji Testler Rapor

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 16

DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI VE PSİKOLOJİK TESTELER

Venera ŞIHKAMALOVA

DERS ÖDEVİ

Eğitim Yönetim Programı/ Eğitim Bilimleri anabilim Dalı

Dersin Öğretmeni: Dr.Öğr.Üy. Çetin TERZİ

“EYT-555 Eğitim Yönetimi ve Denetimin Psikoloji Temelleri” dersinin


gerekliliklerini yerine getirmek üzere hazırlanmıştır.

Eskişehir

Anadolu Üniversitesi

Eğitim Bilimleri Enstitüsü

05/2019
İçindekiler
Giriş............................................................................................................................................2
1. Çocuklarda davranış bozuklukları..................................................................................2
1.1. Çocukların davranış bozuklukların ölçütleri..........................................................2
1.2. En sık görülen davranış bozuklukları.........................................................................3
1.2.1. Parmak Emme............................................................................................................3
1.2.2. Saç Koparma (Trikotillomani)...................................................................................3
1.2.3. Tırnak Yeme..............................................................................................................4
1.2.4. Altını ıslatma.............................................................................................................4
1.2.5. İçe Kapanıklık............................................................................................................4
1.2.6. Küfür..........................................................................................................................4
1.2.7. Çalma.........................................................................................................................5
1.2.8. Saldırganlık................................................................................................................5
1.2.9. Yalan..........................................................................................................................6
1.2.10. Mastürbasyon...........................................................................................................7
1.3. Davranış bozuklukların çözümü...............................................................................7
1.4. Sonuç...........................................................................................................................8
2. Psikolojik testler................................................................................................................8
2.1. Testlerin kullanım amaçları ve işlevleri...........................................................................8
2.2. Psikolojik testlere ilişkin yaklaşımlar..............................................................................9
2.3. Psikolojide kullanılan testlerin özellikleri....................................................................9
2.4. Psikolojik testlerin sınıflandırılması.............................................................................9
2.4.1. Başarı Testleri.......................................................................................................9
2.4.2. Yetenek testleri........................................................................................................10
2.4.3. Kişilik Testleri.........................................................................................................10
2.5. Projektif Teknikler...................................................................................................11
2.5.1. Tematik Algı Testi: (TAT)..................................................................................11
2.5.2. Rorschach Testi...................................................................................................11
2.5.3. Beier Cümle Tamamlama Testi..........................................................................12
2.6. Sonuç.........................................................................................................................12
Kaynakça:................................................................................................................................12

2
3
Giriş
Ailede ve toplumda meydana gelen olumlu ve olumsuz bütün olaylardan her insan gibi
çocuk da etkilenir. Ancak çocuklar yetişkinler gibi yeterli tecrübe birikimine, gelişmiş
mantığa ve güçlenmiş bir iradeye sahip olmadıkları için karşılaştıkları olumsuz şartları, âni
değişiklikleri ve zorlukları anne baba desteği olmadan kolay aşamazlar. Aile büyüklerinden
birinin ölümü, babanın işini kaybetmesi, yeni bir eve taşınılması, okulunun değiştirilmesi,
yeni bir kardeşin dünyaya gelmesi gibi beklenmedik olayları ve değişiklikleri çocuklar kolay
kabullenemez, uyum sağlamakta zorluk çekerler. (Scott, 2001, s: 194).

Anne ve babadan destek gören, sevilen, özgüven duygusu gelişmiş bir çocuk kısa sürede
yeni duruma uyum sağlayabilir. Uyum sağlayıncaya kadar geçen süre içinde gösterilen
davranış bozuklukları ruh sağlığına zarar vermeyen geçici uyum bozukluklarıdır. Bunlar
aslında çocuğun sosyal gelişimi için faydalı tecrübelerdir. (Scott, 2001, s: 197).

1. Çocuklarda davranış bozuklukları


Davranış, kişinin gözlenebilir ya da gözlenemeyen, açık ya da açık olmayan
etkinliklerinin tümüdür. Davranışlar bilişsel, zihinsel, açık ya da kapalı olabilir. Davranış,
kişinin bilinçli-bilinçsiz, bedensel ve fiziksel tepkilerinin genel adıdır. Refleksler davranış
arasında değildir. Davranış canlının çevre ile etkileşim ve uyum mekanizmalarının toplamını
içerir. Davranış düzeyi iyi oranda olan canlının hayatta kalma olasılığı daha yüksektir.

Çocuğun bir sınırdan sonra çevresiyle olan ilişkilerinin bozulması ise


uyumsuz davranışları doğurur. Davranış bozuklukları çocukları çocuğun içsel çatışmalarını
davranışa aktarması sonucu ortaya çıkar. Davranış bozukluğu, bireyi, aileyi olumsuz yönde
etkileyen, diğer insanların temel haklarının çiğnendiği yaşa uygun toplumsal kurallarını hiçe
sayıldığı davranışlardan oluşan bir durumdur.

1.1. Çocukların davranış bozuklukların ölçütleri


Her çocuğun gelişimi kendine özgüdür. Bu nedenle de her çocuk birbirinden farklıdır.
Anne ve babaların çocuklarında fark ettikleri kendi çocuklarını diğerlerinden ayıran özellikler
önemlidir, üzerinde durulmalıdır. Ancak bunların hepsi davranış bozukluğu değildir. Davranış
Bozukluğu, bireyi, aileyi olumsuz yönde etkileyen, diğer insanların temel haklarının
çiğnendiği yaşa uygun toplumsal kuralların hiçe sayıldığı davranışlardan oluşan bir durumdur.
Çocukta görülen olumsuz bir davranışın, davranış bozukluğu sınıfına girebilmesi için bazı
ölçütler vardır (Minukhin,1998, s: 119).

1.1.1. Yaşına uygun olmaması: Davranış belli bir gelişim döneminde görülen geçici bir
durum olabilir Çocuklarda davranış problemlerinden bahsetmek için önce çocuğun içinde
bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini iyi bilmek gerekir. Çocukta ortaya çıkan yaşına
bağlı yer yeni gelişme çocuğa değişik şartlar sunar ve zorluklar, güçlükler doğurur. Yeni
şartlara uyum sağlayana kadar çocuklarda geçici uyum sorunları yaşanabilir. Gelişim
döneminin kendine özgü davranışlarının dışında olmalı.. Örneğin, 4-5 yaşına kadar olan gece

4
alt ıslatmaları, 2-3 yaşlarında ortaya çıkan uyku bozuklukları ve kısa süren konuşma
düzensizlikleri kaygı duyulmasını gerektirmez.( Makarenko, 1934, s: 219).

1.1.2. Yoğun olması: Ortaya çıkan duygu ve davranışların şiddetinin normaldekinden


fazla olması gerekir. Davranışın yoğunluğu arttığında sorun sinyali verir Örneğin; 6 yaş
çocuğunda öfke ve huysuzluk doğalken, bu davranış başkasına fiziki zarar verme şekline
dönüşürse, davranış bozukluğu kategorisine girer. ( Makarenko, 1934, s: 221).

1.1.3. Sürekli ortaya çıkması: Davranışın uzun zamandan beri ısrarlı bir şekilde devam
ettirilmesi gerekir. Çocuğun belirli bir davranış türünü ısrarlı bir biçimde ve uzun zaman
devam ettirmesidir. Süreklilik gösteren davranışlarla, bir müddet olup kaybolan davranışlar
aynı düzeyde tutulamaz. Örneğin; kardeş kıskançlığı nedeniyle hırçın ve huysuz olan çocuğun
davranışı normal olarak nitelendirilebilir. Ancak çeşitli nedenlerle sorunların sürmesi
uyumsuzluk olarak nitelendirilir. ( Makarenko, 1934, s: 225).

1.1.4. Cinsel rol beklentilerine uymaması: Erkek ve kız çocukların cinsel rollerine göre
davranmadığı durumlar olmalı. Erkeklerde kızlara oranla daha saldırgan olmaları beklenirken,
davranışları ile erkeklere benzer saldırgan davranan kızların davranışları normalden sapan
davranış kategorisine girer.( Vygotsky, 1991, s:81).

1.2. En sık görülen davranış bozuklukları


Birçok insan hayatının herhangi bir evresinde bu tip sorunlar yaşamıştır ya da
yaşamaktadır. Ancak bunlar döneme özgü gelip geçici sorunlar olarak bir süre sonra yok
olabilirler ya da yerleşik davranış kalıplarına dönüşebilirler. Sorun da burada başlar.
Özellikle çocukluk döneminde ortaya çıktıklarında sorunu erken tespit ederek önlem almak
çok önemlidir. Bu açıdan hangi tip bozukluklarla karşılaşıldığını ve nasıl bir yol izlenmesi
gerektiğini bilmek çözümü kolaylaştıran en temel etkendir. Uyum ve davranış
bozukluklarında en yaygın olanlar aşağıdakilerdir (Ilyin, 1999, s: 28):
1.2.1. Parmak Emme
Bir yaşından veya sütten kesilmeden sonra devam eden parmak emme, anne-çocuk
ilişkisindeki yetersizliğe ve güven duygusunun eksikliğine işaret eder. İleri yaşlarda ortaya
çıkan parmak emme, daha ciddi ruhsal bozuklukların belirtisi sayıldığından, profesyonel
yardım gerektirir.( Karaoğlu, 2011).
1.2.2. Saç Koparma (Trikotillomani)
İki yaşından önce görülen saç ve seyrek olarak kaş yolma davranışı zeka geriliğinin ve
gelişim bozukluğunun işareti sayılabilir. İki yaşından sonra ortaya çıkan saç yolma, anne-
çocuk ilişkisinde çatışmalar olduğunu gösterir.(http-3). Duygularını ifade etmede güçlük
çeken, yasak ve baskı altında büyüyen kız çocuklarında saç koparma davranışına daha sık
rastlanmaktadır. Korkularını, endişelerini, öfkelerini rahatça ifade etmelerine izin verilmeyen
çocuklar, saçlarını veya kaşlarını yolarak, saldırganlık ve kızgınlık duygularını kendilerine
yöneltmektedirler. Konuşamayan, isteklerini anlatmakta güçlük çeken zihin özürlü
çocuklarda da saç koparma vaka’larına sık rastlanmaktadır.( Kizmaz, 2006, s:47).
Temel nedeninin anne ve çocuk arasında duygusal bağın eksikliği olduğu
düşünülmektedir. Kendini ifade konusunda yetersiz kalan çocuklar bu yolla yaşadıkları
gerginliği bastırmak isterler. Davranışın ardındaki etken doğru belirlenmeli ve ihtiyaca göre

5
tavır alınmalıdır. Özellikle anneyle kurulamayan sağlıklı iletişim eksikliği giderildiğinde
davranış bozukluğu da bir süre sonra ortadan kalkacaktır. (Kizmaz, 2006, s: 51).
1.2.3. Tırnak Yeme
Kızgınlığını, sıkıntısını, korkusunu rahatça dile getirmesine izin verilmeyen ve kızgınlığı
ceza ile bastırılan çocuklar, saç koparmada olduğu gibi, tırnak yiyerek saldırganlık
duygularını kendilerine yöneltirler.
Tırnak yeme nedenleri:
• Güvensizlik
• Anne-baba yaşantısı
• Çocuklar arasında ayırım
1.2.4. Altını ıslatma
Altını ıslatmayı, tekrarlayıcı nitelik taşıyan istem dışı idrar kaçırma olarak
tanımlayabilir. Bir uyum ve davranış bozukluğu olarak bakıldığında bu sorun da tıpkı diğer
bozukluklar gibi aile içi iletişim eksikliği, baskıcı ya da aşırı kontrolcü tutumlar sonucu
ortaya çıkmaktadır. O nedenle bozukluğa yol açan etken saptanarak erken tedavi yoluna
gidilmesi büyük önem taşımaktadır. (Yakobson, 1984, s:7).
Altını ıslatma nedenleri:
• Genellikle %75 kalıtımsal olduğu bilinmektedir. 
• Organik bozukluklar;
• Mesane kapasitesinin yeterli olmaması, ağır uyku, böbrek ve bağırsak bozuklukları.
• Psikolojik faktörler: kaygının bilinçdışı ifade edilmesidir.
• Yanlış ve baskıcı tuvalet eğitimi verilmesi.
• Travmatik yaşantılar etkiler. 
• Çocuğun sık sık üşütmesi
1.2.5. İçe Kapanıklık
Aşırı kontrolcü, otoriter ailelerin çocuklarında çok sık rastlanan bir davranış
bozukluğudur. Çocuğun baskı altında olduğu, aşırı ilgi gösterildiği ya da eleştirildiği
ortamlarda çocuk kendine olan güvenini kaybeder. Hatta hiç kazanamaz bile. Sürekli kontrol
edildiğinden ve her hareketinde bir yanlış bulunacağından korkan çocuk çevresiyle olan
ilişkilerini olabilecek en az düzeye indirger. Yanlış yapmamak için sessiz kalmayı tercih
eder. (Yakobson, 1984, s:19).
Demokratik, çocuğa söz hakkı tanıyan ailelerde yetişen çocukların son derece güvenli,
hakkını arayabilen, saygı gören ve başkalarına da saygı gösteren çocuklar olduğu
bilinmelidir. O nedenle yaşı kaç olursa olsun çocuğun duygularını ve düşündüklerini ifade
etmesine fırsat verilmeli, çocuk ciddiye alınmalıdır. Onun ebeveynlerinden bağımsız bir
kişilik geliştirdiği ve farklı bir birey olduğu göz ardı edilmemelidir. (Yakobson, 1966, s:27).

1.2.6. Küfür
İnsanların genellikle kızgınlık, öfke veya engellenmelerle karşılaştıklarında kendilerini
ifade etmek için kullandıkları kötü kelimelere denir. (http-4).
Küfürün nedenleri:
• Anne-baba veya etrafındaki yetişkinleri model alması.

6
• Yetişkinlerin ilgisini çekme isteği.
• Büyüdüğünü ispat etme çabası.
• Kızgınlık ve öfke durumlarında.
• Küfür eden akranları arasında kabul görme isteği.
1.2.7. Çalma
Erken çocukluk çağından itibaren bir şeyi izinsiz olarak almak sık görülen bir durumdur.
6-7 yaşına kadar çocuğun bu çeşit eylemleri, çalmak olarak kabul edilmemelidir. Mülkiyet
hissi gerçek anlamda ancak 7-8 yaştan sonra gelişecektir. Oyun çağındaki çocuk bir
oyuncağın kendisine ait olup olmadığını bilmekle beraber, değeri hakkında bir fikri yoktur.
Çoğu zaman kendi oyuncaklarını bırakır, başkalarının oyuncaklarını alır. İstendiğinde
vermez. (Özdemir, 2013, s: 371).
6-8 yaşlarında ve hatta daha da büyük çocuklar da ebeveynlerine ait değerli ya da
değersiz şeyleri saklamak sık görülen bir davranıştır. Kendi odası, eşyaları, kendine ait bir
dolabı olması çocukta kendisinin ve başkasının kavramlarını öğrenmesinde çok etkilidir.
Ayrıca, bir başkasını eşyasını sormadan ya da izin almadan kullanmaya kalkan çocuğa bu
eşyaları niçin kullanmaması gerektiği bunların kime ait oldukları net olarak açıklanmalıdır.
Bu eşyaların başkalarının olduğu ve sadece izin verildiği zaman ödünç olarak alabileceği
anlatılmalıdır. (Özdemir, 2013, s: 401).
Küçük yaşlarda konunun üzerine ciddi olarak eğilmek gelecekte ortaya çıkacak pek çok
sorunun önüne geçer. Çalma bir uyum ve davranış bozukluğu olarak kabul edilmeli ancak yaş
aralığı doğru saptanmalıdır. 7 – 8 yaşlarında itibaren çocuğa düzenli olarak harçlık verilmesi,
ihtiyaçlarını ve isteklerini kendi başına giderme yönünde desteklenmesi çocuğun odasına,
eşyalarına, özel alanına ve öncelikle çocuğun kendisine saygı gösterilmesi temel faktördür.
Çalma nedenleri (http-5):
• Zorunlu temeli ihtiyaçların karşılanmaması.
• Çocukta mülkiyet fikrinin geliştirilememesi.
• Diğer insanların sahip olduğu şeylerden mahrum bırakmak.
• Kleptomani: Sadece çalmanın verdiği haz, kişiyi çalmaya iter.
1.2.8. Saldırganlık
Saldırganlık, küçük çocuklarda normal bir tepki biçimidir. Çocuğun güvenlik, mutluluk
ya da başka bir gereksiniminin şekil değiştirerek başka bir biçimde ortaya çıkmasıdır.
Saldırganlığı kişisel bir yaralanmanın, bir başka şekilde sonuçlanması olarak tanımlayabiliriz.
Bu yaralanma sonucunda çocuğun akranlarına vurması, ısırması, eşyaları fırlatması,
tekmelemesi, tükürmesi ve zarar vermeyi amaçlayan tehditler şeklinde sözel saldırılarda
bulunmasıdır. (Rutter, 1987, s: 287).
Saldırganlığın nedenleri (Rutter, 1987, s: 312):
• Saldırgan davranışların yetişkinler tarafından ödüllendirilmesi ve pekiştirilmesi. Bu
durum genellikle geleneksel kültürde çok görülür. Geleneksel kültürde erkek çocuğun
saldırganlığı onaylanır.
• Örneğin; kavga eden çocuğa ailesi tarafından “aferin” veya ”seni döveni sen de
döveceksin” denmesi.
• Çocuğun yetişkinlerden gerekli anlayışı, sevgiyi ve kabulü görmemesi.
• Televizyon ve bilgisayar oyunları, kitle iletişim araçlarının olumsuz etkisi

7
Öncelikle ailenin kendi içinde tutarlı, saygılı ve güven verici bir yapı oluşturması gerekir.
Bu tip bir davranış bozukluğunda mutlaka uzman yardımı alınmalı ve çocuk bedensel
faaliyetlerin ağırlıkta olduğu bazı spor çalışmalarına yönlendirilmelidir. Çocuğun zarar
verdiği ya da incittiği insanların neler hissedebileceklerine yönelik anlatımlar ve örnekler
yararlı olur. Her şeyden önce de bu davranışın yerleşmesini önlemek amacıyla çocuk şiddet
içeren filmlerden, oyunlardan uzak tutulmalıdır. (http-7).

1.2.9. Yalan
Yalan herkesçe ayıplanan bir davranıştır. Başkalarını bilerek aldatmak amacıyla söylenen
yalanlar, gerçek yalanlardır. Çocukların yalanları, aldatma amacı gütmez. Çocuk gerçeği iyi
değerlendiremediği için, gördüklerini çarpıtarak anlatır ve uydurur. Kimi ana-baba, çocuğun
olmamış şeyleri olmuş gibi anlatmasını yalan saymaktadır. Bunları dinlemek ve olduğu gibi
kabul etmek yerine çocuğu suçlar. Üç-beş yaş çocuğunun hayal dünyası çok geniş olduğu için
inanılmaz öyküler anlatırlar ve bu dönemde yalan ile yalan olmayanı ayırt edemezler. (Rutter,
1987, s: 419).

Hayali Yalanlar: Küçük çocuklar gerçeği iyi değerlendiremedikleri için uydururlar.


Yetişkinler de bunları yalan olarak görebilmektedirler.

Taklit Yalanlar: Çocuklar ana-babayı örnek alır. Ana-babanın yalanına tanık olan çocuk,
yalan söylemeyi öğrenir. Örneğin:” Doktora gidiyoruz.” diye gezmeye giden anne-baba,
çocuğun yalan söylemesine zemin hazırlar.

Sosyal Yalanlar: Bunlar en yaygın olan yalanlardır. Bir yere gideceğimiz zaman, gitmek
istemiyorsak, "Hastayım." diyebiliriz.

Savunma Yalanları: Çocuk kendini korumak için yalan söyler. Çocuk sık sık eleştiriliyor,
çocuğa sert tepki gösteriliyor ve mükemmelliğe zorlanıyorsa çocuk, yalana başvurabilir.
Çocuk doğru söylediğinde "Yalan söylüyorsun." diye suçlanıyorsa çocukta, bu yalanların
alışkanlık haline gelmesine neden olabilmektedir.

Yüceltilmiş Yalanlar: Başkalarının hayranlığını kazanmak için söylenen yalanlardır.


Bazen de çocuklar bir özlemini dile getirmek için yalan söyler. Örneğin. Babası ölen bir
çocuğun "Babam var." demesi gibi. Normal yollardan takdir edilmeyen çocuk, yalana
başvuracaktır. "Annem öldü." diyen bir çocuk, kardeş doğumu ile birlikte ilgisiz kaldığı için
böyle söyleyebilir.

Yalan nedenleri (http-6):

• Baskıcı ve otoriter anne-baba tutumları. 


• Anne-babanın olumsuz model olması.
• Ailenin, çocuğa üstesinden gelemeyeceği sorumluluklar yüklemesi.
• Aile kurallarının çok katı olması: çocuğa şiddet uygulanması.

Yalan söylemenin altında aslında çocuğun sevdiği insanları üzmekten korkması ya da


onların eleştirilerinden kaçınma amacı yatar. Yalan söylemek, kolaylıkla engellenecek bir
davranış değildir. Öncelikle, ebeveynlerin örnek olması ve çocuklarında görmek istemedikleri

8
davranışları yapmamaları önemlidir. Aşırı tepki göstermek, kızmak, cezalandırmak çocuğu
yalandan uzaklaştırmak yerine, daha çok yalana iter. Çocuğun yalan söylemesinin altında
yatan nedenler saptanarak bir uzman yardımıyla ve yakın aile bireylerinin işbirliğiyle çözüme
gidilebilir.(Earls, 2002, s: 419).

1.2.10. Mastürbasyon
Çocuklar 3-6 yaşları arasında kendi cinselliğini keşfetmeye başlar. Bu dönemde çocuk
kendi vücudunu incelemeye başladığından cinsel organına dokunduğunda zevk aldığını fark
etmesiyle bu davranışı sık sık yapmaya başlar. Cinsel organına dokunarak kendi kendini
tatmin etme yoluna başvurur. Bir yere sürtünerek ya da oyuncaklarını kendi bedenine sürterek
rahatlamaya çalışır. Bu davranışı yalnız kaldığı zamanlarda yapmakla birlikte bazen toplum
içinde de yapabilir. Davranışın sıklığı arttıkça çocuğun cinsel bölgesinde tahrişe yol açabilir.
(Friedman, Volkov, 1985, s:71).

Çocuğun kendi bedeniyle ilgilenmesi, kendini keşfetmeye çalışması anormal bir durum
değildir. Çocuk kendini kontrol etmekte zorlanıyor ve davranışı çok sık yapıyor ve her
ortamda yapıyorsa normal değildir. Bazen bu davranışın çıkma nedeni çocuğun dar bir kıyafet
giymesi ya da onu kaşındıran naylon kıyafet giydirilmesi nedeniyle de olabilir ya da bazen
çocuğun geçirmiş olduğu bir enfeksiyon da buna neden olabilir. (Friedman, Volkov, 1985,
s:94).

Böyle bir olaya tanık olan ebeveynler, kızmak ve bağırmak yerine önce görmezden
gelmeye çalışmalılar. Eğer herkesin içinde yapmaya başlamışsa bunu yalnızken ve odasında
yapabileceği söylenmelidir. Ayrıca bu davranıştan ötürü çocuk ayıplanmamalı, alay
edilmemelidir. Çocuğun ilgisini çekecek farklı uğraşlar yaratılmalı ve etkinlikler konusunda
çocuk teşvik edilmelidir.(Makarenko, 1937, s: 235).

1.3. Davranış bozuklukların çözümü


0-6 yaş dönemi çocuklarda, olumsuz anne baba tutumları, ailede istismar öyküsü, annede
depresyon öyküsü, sosyo-ekonomik düzeyin düşük olması gibi durumlar en sık görülen
nedenlerdendir. Davranış bozukluğu için en etkili yöntemler görmezden gelme, ödülü geri
çekme, alternatif sunma, sözle uyarıda bulunma ve tartışmaktan kaçınmadır. Bağırmak,
susturmak, vurmak aranızdaki saygı bağının kopmasına neden olur. En önemli adım bu
süreçte saygıyı yitirmemektir. (Makarenko, 1937, s: 227).

Çocuğa yaşına uygun sorumluluk vererek başarma duygusu yaşatılmalı, anne baba
çocuğa olumlu rol model olmalı. Olumsuz davranışlar gösterildiğinde değil, bu davranışlar
gösterilmediğinde ilgilenilmelidir aksi takdirde bu davranışların pekişmesine sebep olur. 
(Ruvinsky, 1981, s: 56).

Çocuklarda davranış bozukluğu terapisinde, çocukların iletişim becerileri, sorun çözme


becerileri, dürtü kontrolü, öfke kontrolü gibi konular çalışılır. Çocuklarla beraber anne ve
babanın da tutum ve davranışlarının düzenlenmesi gerekir. Çünkü anne ve babanın tutumları
çocuğun davranışlarında büyük rol oynar. O yüzden terapi sürecinde en etkili yol anne baba
eğitimidir. (http-5).

9
1.4. Sonuç
Burada açıklanan davranış bozuklukları genellikle ebeveynleri değil, aynı zamanda
deneyimli öğretmenleri de şaşırtıyor çünkü eğitim önlemleri ergenleri düzeltmek için
yetersizdi. Bu gibi durumlarda, rahatsız edici davranışların gerçek nedenlerini ortaya
çıkarabilen ve gerekli önerilerde bulunabilen psikologların yardımıyla gözle görülür bir başarı
elde etmek mümkündür.

2. Psikolojik testler
Psikolojik testler bireyler arasında gözlenen çeşitli nitelik "farklarını" ölçme
gereksiniminden ortaya çıkmıştır. Testlerin gelişimi 19. asrın sonları ile 20. asırda
gerçekleşmiştir. Eğitim ve psikolojide karşılaşılan sorunlara çözümler bulma
ihtiyacı psikolojik testlerin gelişmesini en çok etkileyen nedenler olmuştur. (Antip, 1998, s:
67).

Psikolojik testler, aynı kişinin farklı durumlar karşısındaki tepkilerini ya da diğer kişilerle
arasındaki farkları ölçmektedir. Psikolojik testlerin ilk olarak kullanım alanı okullar ve
çocuklar olmuştur. Uygulama alanında ilk yararlı olan testler zekâ geriliği alanında
geliştirilmiştir. Bunu duygusal yönden bozukluğu olanlar, çocuk suçlular ve başka türden
davranış bozukluğu alanları takip etmiştir. (Savaşır, 1981, s: 27).

2.1. Testlerin kullanım amaçları ve işlevleri


Psikolojide kullanılan testlerin kesin bir tanımını yapmak oldukça zordur. Psikolojik
testler, bireylerin herhangi bir niteliğini ölçme amacıyla, nitelikler evrenini temsil edecek
biçimde seçilmiş standartlara göre uygulanırlar. Psikolojik testlerin amacı, bireylerin çok
çeşitli niteliklerini ölçmek ve bireylerarası nitelik farklarını ortaya koymaktır. (Cüceloğlu,
Doğa 1982, s: 13).

Psikolojik testlerin en genel işlevi, çok çeşitli durumlarda ortaya çıkan bireylere ve
gruplara ilişkin karar verme süreci için gerekli bilgileri toplamaya olanak sağlamasıdır.
Cronbach testlerin kullanım amaçlarını ve işlevini dört grupta toplamıştır. (Cronbach, 1990).
Bunlar:

 Seçme İşlevi: İşyerlerine, devlet kurumlarına, fabrikalara, personel seçme, okullara


öğrenci seçme yönüyle ilgilidir. Başvuranlar arasından en uygun olanları seçebilmek
için testler kullanılır. Örneğin üniversiteye giriş sınavları.
 Sınflama: Belirli seçeneklerden hangisinin birey için en uygun olduğuna karar vermek
için testler kullanılır. Ruh hastasına tanı koymak, histerik ya da paranoya olduğuna
karar vererek bireyi, iki sınıftan birine koymak bir çeşit sınıflamadır.
 Uygulanan Yöntemlerin Değerlendirilmesi: Araştırmada, bireyler ve durumlar
hakkında bilgi toplama amacı ile kullanılır.
 Araştırmalarda Bilimsel Denencelerin Kontrol Edilmesi: Bireylerin, kurumların ve
yöntemlerin değerlendirilmesi yanında psikolojik testler bilimsel kavramların ve
varsayımların denenmesinde de kullanılır.

10
2.2. Psikolojik testlere ilişkin yaklaşımlar
Bireyleri psikolojik testlere ve test sonuçlarına göre değerlendirirken, klinik ve
psikometrik olmak üzere iki farklı bakış açısı vardır. Psikometrik yaklaşımın amacı
değerlendirmeyi objektif yapabilmektir. Bireyin tepkilerini objektif biçimde ölçmesi ve
değerlendirilen kişinin de objektif kalabilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Psikometrik
yaklaşım, faktör analizi, madde analizi, ve test analizi gibi istatistiksel yöntemlerle
geliştirilmiştir. (Andreeva, 2000, s: 62).

Psikometrik yaklaşım, kişiyi benzer kişilerin oluşturduğu grup içindeki başka


bireylerle karşılaştırmaya ağırlık verir. İlgilerin, yeteneklerin, becerilerin, kişilik özelliklerinin
tutumların ölçülmesinde bu yöntem daha geçerlidir. Klinik yaklaşım, kişiyi bireysel olarak
alıp anlamaya ve ruhsal dünyasındaki çeşitli süreçlerin dinamik görüntüsünü değerlendirmeye
çalışır. Amaç bireyin gerçek görünümünü ortaya çıkarmaktır. Klinik yaklaşımda psikologlar
veya psikiyatristler soruları düşünür ve sorar. Yönteme uzmanlar karar verir, toplanan bilgileri
değerlendirir ve yargıya varır. Burada önemli olan, uzman kişinin bilgisi, becerisi, deneyimi
ve sezgisidir. (Andreeva, 2000, s: 69).

2.3. Psikolojide kullanılan testlerin özellikleri


Testlere dayanarak yerinde kararlar vermek için, uygun bir testi kullanmak
mümkündür. Bunun için bazı özellikler vardır. Bunlar (Andreeva, 2001, s: 384):

 Doğruluk: Aynı bireyde ardı ardına iki kez uygulanan aynı deneyin eş sonuçlar
vermesini bu özelliği sağlar.
 Hassaslık: Bir test, bireylerin sınıflandırılması ve ayrıştırılması için az ya da çok
basamak içeriyorsa, az ya da çok hassas olarak nitelendirilir. Testin ölçebileceği
davranış düzenleri ne kadar genişse, testte bu düzenler içinde o kadar hassastır.
 Geçerlik: İyi bir testin geçerli olması gerekir. Testin neyi ölçmesi amaçlandıysa, onu
ölçmesi demektir. Geçerlik korelasyon yöntemiyle saptanır.

2.4. Psikolojik testlerin sınıflandırılması


Psikolojik testler, çeşitli ölçütlere göre sınıflandırılmaktadır. Psikolojik testlerin
sınıflandırılmasına ilişkin terimler ve kavramlar psikoloji literatüründe her yerde
görülmektedir. Psikolojik testler, ölçülen nitelik ve amacına göre beş grupta toplanmaktadır.
Bunlar; başarı testleri, yetenek testleri, kişilik testleri, ilgi ve tutum testleridir. (http-9).

2.4.1. Başarı Testleri


Başarı testlerinin gelişmesine en büyük katkıda bulanan Edward L. Thorndike'dir.
Thorndike, başarı testlerinin hazırlanması, geliştirilmesi ve bu amaçla kullanılan istatiksel
yöntemler yönünden günümüzde kullanılan çeşitli başarı testleri ve ölçekler hazırlamıştır.
Başarı testleri, sanayi ve kamu kesiminde personel seçimi ile giriş sınavlarında yaygın olarak
kullanılır. Genelde test “kavrama” “hatırlama” ve “problem çözme" ye yöneliktir.
(Bloomquist, 2002, s: 21).

11
2.4.2. Yetenek testleri
a) Akademik Yetenek Testleri: Belirli bir okulda başarıyı ölçmek amacı ile kullanılan tüm
testler yetenek testleridir. Genellikle okullar öğrenci alınmasına ilişkin kararlar verirken,
akademik yetenek testlerinden de faydalanmaktadır. Amerika’da mezuniyet sonrası çalışma
yapmayı planlayan öğrencilere uygulanabilecek birçok test geliştirilmiştir. Bunlardan bir
tanesi de “Mezuniyet Sonrası Eğitimine Giriş” sınavıdır. Akademik yetenek testi okul
başarısını, meslek yetenek testi ise bir mesleğe ilişkin eğilimleri ölçer. (Pugachev, 2003, s:
285).

b) Meslek Yetenek Testleri: Günümüzde yüzlerce meslek yetenek testi vardır. Bu testler
meslek öğreniminde veya bir işte başarı olasılığını ölçer. Bireyin, yetiştirilirken en çok
başarılı olduğu ve olabileceği alana yöneltilmesi o konuda bilgi ile donatılması
gerekmektedir. Bunun için de özel yetenek testlerine başvurulur. Özel yetenekleri incelikle
ortaya çıkaracak bir yetenek testi yoktur. Ancak bu testi özel bir alanda başarıyı tahmine
yarayan herhangi bir ölçü olarak düşünebiliriz. Bir bireyin yeteneği ondaki potansiyeldir. Bu
testlerle, el becerileri, görme keskinliği, mekanik yetenek, müzik yeteneği gibi yetenekler
belirlenir ve birey buna göre yönlendirilir. (Pugachev, 2003, s: 287).

2.4.3. Kişilik Testleri


Kişilik, bireye özgü niteliklerin dinamik bir organizasyonu ve bu organizasyonun çevre
ile etkileşim süreci olarak tanımlanır. Kişilik testleri de bireyin kişisel ve sosyal yönünü ölçer.
Kişiliğin ölçülmesinde kullanılan derecelendirme ölçekleri ile anket ve envanterler vardır.
Bunlar Galton, Pearson ve Cattel tarafından hazırlanmıştır. Derecelendirme ölçekleri,
gözlemsel teknikler arasında yer alır. Bu ölçekte bir “gözleyen” kişi ile bu kişinin gözlediği
bireyler, objeler ve olaylar bulunur. Derecelendirme ölçekleri bireyin davranışlarının
betimlenmesinde ilk olarak Galton tarafından kalıtımın etkileri araştırılırken bireylerin kişilik
özelliklerini saptamada kullanılmıştır. (http-7).

Bu ölçekler, bireyler arasındaki nitelik farklılıklarını belirleme amacı ile eğitim ve sanayi
alanlarında yaygın olarak kullanılır. Derecelendirme ölçekleri çeşitlidir. Bunlar sayısal
derecelendirme ölçekleri, grafiksel derecelendirme ölçekleri, yatay grafiksel, dikey grafiksel
ve betimsel-grafiksel derecelendirme ölçekleridir. Bu ölçekler bize kaba bilgiler verdiğinden
dolayı, çok fazla güvenilir olduğu söylenemez. Bazı ölçme hataları da olabilir. Bunlar (Özge,
1981):

 Genelleme Hatası ( Halo Effect): Gözlem yapan kişinin birey hakkındaki genel görüş,
inanış ve kanısını kişinin gözlenen özel ve farklı niteliklerine de genellemesidir.
 Kişilik Yanlılık Hataları: Görüşmecinin değerlendirilen kişilerin hepsini aynı veya çok
yakın derecelere koyması derecelendirme ölçeğinin bütün derecelerini
kullanmamasından kaynaklanmaktadır.
 Mantık Hatası: Kişiye ait benzer nitelikleri birbirinden ayırmama ve onları aynı
derecelere koyma eğilimidir. Örneğin zekâ ile başarıyı aynı kefeye koyup, bireyleri
zekâlarına göre derecelendirirken başarılarına göre aynı derecelere koyarlar.

12
 Gözlem Yetersizliği Hatası: Yeterli gözleme dayanmayan derecelerin doğruluğundan
emin olunmaz. Gerçek gözlemlere dayanmayan bir derecelendirmenin birey hakkında
bir veri olma değeri tartışılır.
1943 yılında S.R. Hathaway ve J.C.Mckinley tarafından Minnesota Çok Yönlü Kişilik
Envanteri (MMPT) hazırlanmıştır. Bu test kliniklerde kişilik bozukluklarını tespit etmek için
kullanılır. Bu bozuklular şunlardır (Batarshev, 2001, s: 15):

 Hipokondriya: Bir kimsenin kendi sağlığına ilişkin bir kaygı duyması ve küçük
belirtileri kötümser biçimde abartması,
 Depresyon: Kötümserlik, değersizlik, umutsuzluk duygusu,
 Histeri: Bedensel nedene dayanmayan baş ağrıları ve felçler gibi hastalıklar,
 Psikopat: Topluma karşı, ahlâk dışı davranışlar yapan kişi,
 Erkeklik-Dişilik: Erkeksi ve kadınsı ilgilerin tümü,
 Psikasteni: Tekrarlayan mantık dışı düşünceler,
 Paranoid: Aşırı şüphecilik,
 Şizofreni: Bir kimsenin kendi özel dünyasına çekilme durumu,
 Hyponania: Herhangi bir açık neden olmaksizin, hafif taşkınlık ve heyacan hali,
 Sosyal İçe Dönüklük: Diğer kimselerden kaçınma ve bir kimsenin kendini sosyal
ilişkilerden uzak tutması.

2.5. Projektif Teknikler


Kişiliğin ölçülmesinde kullanılan Projektif Teknikler vardır. Bu teknikler, açık seçik
olmayan uyarıcılara bireyin tepkide bulunmasına dayanmaktadır. Burada birey kendi kişilik
özelliklerini yansıtmaktadır. Serbest Çağrışım Testleri, projektif yaklaşımın ilk örnekleridir.
Projektif tekniklerden, uyarıcı olarak sözcüklerden ve resimlerden yararlanılmaktadır. En
yaygın olan projektif testler, Tematik Algı, Rorschach Testi ve Beier Cümle Tamamlama
Testi’dir.( Nemov, 2003, s: 603).

2.5.1. Tematik Algı Testi: (TAT)


Klinik psikologlarca en sık kullanalın testlerden biridir. 1935 yıllarında Murray
tarafından yayınlanmıştır. 41 karttan oluşan testte erkekler ve kadınlar için ayrı resimler, bir
de boş kart vardır. Birey her resme ilişkin başı ve sonu olan, konulu bir öykü anlatmak
zorundadır. Resimlerdeki kişilerin neler düşündüğünü ve hissettiğini de açıklanması istenir.
Bunun sonucunda birey çoğu kez resimdeki karakterlerden biri ile özdeşim kurar ve öykü
bireyin yaşantılarını yansıtır. Bu yolla bireyin duygu ve arzuları ortaya çıkmış olur. (http-10).

2.5.2. Rorschach Testi


Rorschach Testi: 10 mürekkep lekesinden oluşur. Her bir mürekkep lekesi gösterilirken,
test olan bireyden, bu lekelerde ne gördüğünü söylemesi istenir. Test olan kişiden, 10
mürekkep lekesini tekrar dikkatle gözden geçirmesi istenir ve her lekenin hangi parçasının
belirli yanıtlara yol açtığını belirtmesi istenir. Test puanlamasının bir bölümü nesneldir.
Rorschach testi kendine özgü bir çok yanıtın nicelik olarak betimlenmesi ve hesaplanması için
normlara sahiptir. (http-10).

2.5.3. Beier Cümle Tamamlama Testi


13
Psikoloji öğrecilerinin eğitim amacıyla ilk uyguladıkları testlerden biridir. Kişilik
hakkında fazla bilgi vermese de rehberlik merkezlerinden sık kullanılan bir testtir. Çünkü,
uygulaması kolaydır. Bu test kelime çağrışım yönteminin bir başka çeşididir. Bu test ilgileri,
tutumları, arzuları, üzüntüleri kişiliğin diğer önemli taraflarını ortaya çıkarır. Cümle
tamamlama testinde deneğe yarım bırakılmış bir dizi cümle verilir. Uygulayan kişi, bu yarım
cümleleri yüksek sesle okuyup, deneğin cümleleri fazla düşünmeden, içinden geldiği gibi
tamamlamasını ister. Psikologlar, projektif testleri, bir kimseyi neyin rahatsız ettiğini
bulmanın bir yolu olarak kullanırlar. Bireyi analiz etmek için, bu tür testlerin sonuçları,
görüşme ve testlerden elde edilen diğer verilerle birleştirilir. (Gülgöz, 1994, s:33).

Bu testler dışında İlgi Testleri, Tutum Ölçekleri, Zeka testleri gibi birçok psikoloji
ölçekler var olmaktadır.

2.6. Sonuç
Bireylerin tanınması için, ilgi ve yetenekleri, başarı ve başarısızlıklar, bireysel ve
sosyal uyum düzeyleri, değer yargıları yetiştiği ortam ve pek çok özellikleri bilmemede yarar
vardır. Psikolojik testler bireyler arasında gözlenen çeşitli nitelik farklarını ölçmek için ortaya
çıkmıştır. Testlerin işlevleri, bireylerin seçimi, sınıflaması, uygulanan yöntemlerin
değerlendirilmesi ve araştırmalarda bilimsel denencelerin kontrol edilmesi gibi çalışmaları
kapsar. Zekâ ve yetenek testleri kendi içinde sınıflandırılabilir. Bunlar psikolojik testler,
yetenek testleri, kişilik testleri, ilgi ve tutum testleridir. Bireysel zekâ testlerinden en çok
kullanılanlar Stanford Binet Zekâ Testi ve Wechsler Yetişkinler Testidir. Zekâyı etkileyen
etmenler arasında kalıtımın, çevrenin, beslenme ve bakımın önemli rolü vardır.

Kaynakça:
Antip A.Ş. Kitapları Bilimsel Yay. No: 29, Ankara, 1998.

Andreeva G.M. Sosyal Psikoloji: Ders Kitabı. M., 2000. s.62, 384

Batarshev A.V. Test: Pratik bir psikoloğun temel araçları: Ders kitabı. ödenek.- M: Delo,
2001.- 15s.

Bloomquist M.L., Schell S.V. (2002) Helping Children with Aggression and Conduct
Problems. Guilford Press, New York.

Cansever, Gökçe. Klinik Psikolojisinde Değerlendirme Teknikleri. Boğaziçi Üniversitesi,


İdari Bilimler Fak. Yay. İstanbul, 1982.

Cüceloğlu, Doğan. İnsan ve Davranışı, Psikolojinin Temel Kavramları. 3. Baskı, Remzi


Kitabevi, İstanbul, 1982.

Cronbach, L. J. (1990). Essentials of psychological testing (5th Edition). New York: Harper
Collins
14
Feldman, S.R. Understanding Psychology. McGraw, Hill inc Massachusetts, 1996.Earls F.,
Mezzacappa E. (2002) Oppositional-defiant and conduct disorders. In: Rutter M., Taylor E.
(eds) Child and Adolescent Psychiatry, 4th edition. Blackwell Science, Oxford. pp. 419-436.

Friedman L.M., Volkov K.N., “Eğitim psikolojisi” , 1985, s: 71-94.

Gülgöz, S. (1994). Test kullanımında temel konular. Türk Psikoloji Dergisi, 9(33), 1-8

Hill J., Maughan B. (2001) Conduct Disorders in Childhood and Adolescence. Cambridge
University Press, Cambridge

Ilyin D.N. “Çocukların ve gençlerin sapkın davranışları”. Petersburg 1999

Karaoğlu, M. (2011). Başarıya ilk Adım erken müdahale programının 5-6 yaş grubu
çocuklarının problem davranışlarına, sosyal becerilerine ve akademik etkinliklerle ilgilenme
sürelerine etkisi. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Marmara Üniversitesi. İstanbul.

Kizmaz, Z. (2006). Okullarda şiddet davranışının kaynakları üzerine kuramsal bir yaklaşım.
Sosyal Bilimler Dergisi, 30 (1), 47-70

Minukhin S., Fishman Ch. "Aile terapisi teknikleri”. M, 1998

Makarenko A.S. “Eğitimin amacı.” (1937);  S: 219-226

Nemov R.S. Psikoloji. Kitap 3. Baskı 4. / R.S. Nemov. - M: Vlados, 2003. - 640 s

Özge, S. (1981). Psychological tests used in Turkey: A preliminary survey (Yayınlanmamış


yüksek lisans tezi). Bogaziçi Üniversitesi, İstanbul

Özdemir, S. (2013). Özel Eğitim. Ġ. H. Diken. (Ed.), Duygu Davranış Bozukluğu Olan
Öğrenciler (371- 406), Ankara: Pegem Akademi Yayınları

Özgüven, E. Bireyi Tanıma Teknikleri. PDREM Yay., Ankara, 1998.

Özgüven, E. Psikolojik Testler. Yeni Doğuş Matbaası Yay., Ankara, 1994Rutter M. “Zor
çocuklar için yardım”, M. İlerleme, 1987

Ruvinsky L.I. “Çocukların ahlaki psikolojik ve pedagojik sorunların incelenmesi”, M., 1981

Savaşır, I. (1981). Psikolojik testler (Rapor No. 7). Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Türkiye Sinir
ve Ruh Sağlığı Derneği Yayınları, Ankara.

Scott S. et al (2001) Financial cost of social exclusion: follow up study of antisocial children
into adulthood. BMJ, 323, 191-194.

Scott S. et al (2001) Multicentre controlled trail of parenting groups for child antisocial
behaviour in clinical practice. BMJ, 323, 194-197.

Vygotsky, L. S. Pedagojik psikoloji. —M., 1991. (Psikolojik yönleri ve eğitim sorunları: 81-
93.

15
Yavuzer Haluk, Okul Çağı Çocuğu, Remzi Kitap Evi, 2000, İstanbul

Yakobson, S.G., Çocukların Etik Gelişiminin Psikolojik Sorunları, Moskova, 1984. S:27-35.

Yakobson, S. G. “Çocuk davranışlarının düzenlemesi Öz düzenleme davranışı” 1966 s: 36-


80.

http1:http://cardakmehmetakifersoyio.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/20/08/740302/dosyal
ar/2018_01/25151507_29000741_Yocuklarda_Uyum_ve_DavranYY_BozukluklarY-.pdf

http-2: http://www.youthinmind.info/Russia/Ch6.pdf

http-3: https://iacapap.org/wp-content/uploads/F.1-Anxiety-Russian-UKR.pdf

http-4: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/21/70/660.pdf

http-5: http://www.atacan.k12.tr/anaokulubultenler/uyum.pdf

http-6:https://madalyonklinik.com/bolumlerimiz/cocuk-ergen-ve-aile-bolumu/davranis-
bozukluklari

htpp-7:https://www.sabah.com.tr/bebegimvebiz/cocuk/2017/08/14/uyum-ve-davranis-
bozukluklari

http-8: file:///C:/Users/mvata/psikolojik_testler_ve_zeka.pdf

htpp-9: https://works.doklad.ru/view/fx7LAmx77X4/all.html

16

You might also like