Sanat Tarihi Terminolojisi PDF

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 130

1

SANAT TARİHİ
TERMİNOLOJİSİ
SANAT TARİHİ LİSANS ÖĞRENCİSİ: SERCAN KEYKUBATLI
Kesit: Bir cisim bir düzlemde kesildiğinde 2
düzlem üzerinde meydana gelen şekil.
Kesit terimi yapıda daha çok düşey kesit
yerine gelir.
Plan: Bir cismin yatay bir düzlemde 3
kesildiği varsayılarak çizilen ölçekli
arakesit resmi.
4
Restitüsyon:
Var olmayan yada belli bir kısmı ayakta
olan yapıların belgelere yada eldeki
verilere dayanarak özgün halinin yeniden
çizilmesi.
5
Restorasyon:
Çeşitli zamanlarla çeşitli etkilenmelerle
bozulan yada tahrip olan, plan şemaları
değişen yyapının özgün haline
kavuşmasıdır.
6
Rölöve:
Mevcut yapının veya objenin hazırdaki
durumunun teknik resim kurallarına uygun
olarak çizilmesidir.
7
Rekonstrüksiyon:
Bir yapının restitüsyon projesine
göre yeniden inşa edilmesidir.
8
Strüktür:
Bir yapıda mekanı sınırlandıran ve mekanı
ayakta tutan taşıyıcı sistemdir,
doluluklardan ve boşluklardan oluşabilir.
9
Duvar:
Örtüden gelen yükleri zemine aktarır ve
mekanı sınırlar. Yapılarda; taş, tuğla,
briket, kerpiç ve benzeri kagir gereçlerle
yapılan düşey bölme öğeleridir.
Payanda: 10
Örneğin bir duvarı güçlendirmek için eğik
olarak vurulan destek.
İsodomos duvar: 11
Eşit yükseklikteki kesme taş sıralarından oluşan
harçsız, Helenistik duvar örgüsü.
Pseudo isodomos duvar: 12
İnce ve almaşık olarak eşit yükseklikteki
kesme taşlardan oluşan harçsız helenistik
duvar örgüsü.
Kesme taş duvar örgüsü: 13
Tüm yüzeyleri ince yonu tekniğiyle işlenmiş, prizmatik
yapı taşlarıyla oluşturulmuş duvar örgüsü.
14
Almaşık:
Farklı iki öğenin ardışık olarak birbirini
izlemesinden meydana gelen dizi.
Almaşık duvar: 15
Bir duvarda taş
sırası
yüksekliklerinin bir
düzen izleyerek
değişmesiyle
yada birbirini
izleyen taş
ve tuğla sıralarıyla
oluşmuş duvar
örgüsüdür.
Opus Reticilatum: 16
Köşegensel
yerleştirilerek örülmüş
kare prizma biçimli
taşlardan oluşan iki
paralel dış yüzeyin
arasına bir tür beton
doldurulmasıyla
yapılan bir Antik Roma
duvar örgüsü.
Bosajlı duvar: 17
Ön yüzleri hafif dışbükey (oval) bırakılmış dikdörtgenl
prizması şeklindeki taş bloklardan oluşan duvar
örgüsüdür.
Kiklop duvar: 18
Düzensiz
kesilmiş çok
kenarlı büyük
taşlardan
oluşan harçsız
duvar örgüsü.
Kaba yonu duvar örgüsü: 19
Çekiçle kaba olarak yontulmuş taşlardan oluşan
duvar örgüsü.
Rustik duvar: 20
Düzgün ve ince yonu
ile işlenmiş olduğu
halde işlenmemiş
görünümü veren
yüzeyi pürüzlü
taş duvar örgüsü.
21
Tipoloji:
Aynı türdeki kavramların işlev, amaç
gibi nitelikler bakımından sınıflara
ayrılmasıdır.
Örneğin; askeri, dini ve sivil mimari
olarak bir tipoloji yapabiliriz.
İzometrik izdüşüm: 22
Bir yapıyı üç boyutlu olarak gösteren geometrik bir
çözüm türüdür. Plan üzerine genellikle 45°’lik bir açı
ile çizilir.
Cami: 23
Toplanma ve
toplayan anlamını
taşır.
Müslümanların
ibadethanesidir.
Mescid: 24
İçinde Cuma ve bayram namazı kılınmayan,
minbersiz ve genellikle de minaresiz camilerdir.
Avlu: 25
Genellikle camilerin kuzeyinde bulunan
etrafı duvarlar ile çevrili üstü açık bölüm.
Şadırvan: 26
Cami avlusunun
ortasında bulunan,
çokgen yada dairesel
planlı, abdest almaya
yarayan su yapıları.
Revak: 27
Bir yandan duvarlara diğer yandanda serbest desteğe
kemerler ile oturan üstü örtülü birim.
Son cemaat 28
yeri:
Namaza geç
gelenler
için yapılmış
kısımdır.
Kapalı, açık yada
yarı açık vaziyette
olabilir.
Harim: 29
Caminin ibadete ayrılan iç mekanına verilen isim.
Sahın: 30
Camilerde ve bazilika
biçimli kiliselerde
mihraba ya da
apsise doğru
uzanan ve genellikle
birbirinden kemerli
sütun ve ayaklarla
ayrılmış
bölümlerden her biri.
Ayak: 31
Taş veya tuğla örgü
teknikleri kullanılarak
yapılan ve sütun gibi
işlevi olan kalın
taşıyıcı yapı öğesi.
Sütun: 32
Çokgen, kare veya
daire planlı; taştan,
mermerden veya
ahşaptan genellikle
yekpare olarak
yapılmış düşey
taşıyıcı öğe.
Sütun aralığı: 33
Yanyana iki sütun aralığındaki mesafe.
Sütun başlığı: 34
Sütun gövdesi ile onun taşıdığı üst örtü arasında kala
ve genellikle süslü olan malzemedir.
Sütun kaidesi: 35
Yükün daha geniş bir yüzeye aktarılması amacı ile bi
sütunun üzerine oturtulduğu altlık.
Sütun bileziği: Osmanlı sütunlarında 36
sütunun kaide ve başlık ile birleştiği
kısımları kuşatan, genellikle pirinçten
yapılmış malzeme.
Sütunce: Yüksekliğine oranla çapı çok küçük 37olan,
genellikle bezeme amaçlı kullanılan(taşıma görevi
üstlenmeyen) İnce ve küçük sütun.
Kubbe: 38
Binaların
üzerlerini
örtmek için
kullanılan yarım
küre şeklindeki
mimari
unsurdur.
Kubbe kasnağı: Bir kubbeyi taşıyan; 39
daire, kare yada çokgen biçimli yapı
birimi.
Maksure 40
Kubbesi:
Mihrabın
bulunduğu alanı
vurgulamak için
kullanılan
kubbelerdir.
Eksedra: 41
Bir yapının üzeri kubbe
ile örtülmek istenir ve
kubbe bu mekanı
örtmeye yetmez ise
yarım kubbe ile örtme
işlemi desteklenir. Bu
yarım kubbe eksedra
olarak adlandırılır.
Tromp: 42
Kare planlı bir yapının
üzerine kubbenin
oturtulabilmesini sağlayan
bir geçiş öğesi. Karenin
kenarına çaprazlamasına
örülmüş bir kemerle ona
ardından eklemlenmiş bir
tonozdan oluşur.
Pandantif: Bir kubbeyi taşıyan kemerler ile kubbe43
kaidesinin arasını kapatan ve kare bir plandan kubbenin
dairesel kaidesine geçmeyi sağlayan küresel üçgen
şeklindeki yapı öğesi.
Türk Üçgeni: 44
Kubbe eteğini
ters ve düz
üçgenlerle saran
yumuşak bir
geçiş sağlayan
geçiş öğesidir.
Düz tavan: 45
Örtülü bir yerin üstündeki döşemenin altı,
taban karşıtı.
Ahşap tavan: 46
Ahşap kirişlerin üst kısmında tavan
tahtaları ile oluşturulan örtü sistemi.
Alttan kaplamalı kirişli tavan: 47
Tavan kaplamasının kirişin altında olduğu
sistemdir.
48
Malzeme:
Bir ürün elde etmek için kullanılması gereken
maddelerdir. Organik, inorganik ve metalik
gibi sınıflandırmalara tabi tutulabilir.
49
Teknik:
Bir işin yolu ve yordamı olmakla beraber;
fizik, kimya ve matematik gibi bilimleri iş
alanında kullanmaktır.
50
Teknik süreç:
Soyut bir planın somut bir plan haline
getirilerek hayata geçirilmesine dek geçen
süreçtir.
51
Form/Biçim:
Somut sanatlarda belli bir temanın plastik
yada grafik açıdan dile getirilişidir.
52
Kompozisyon:
Bir sanat yapıtında parçaların bir bütün
oluşturacak şekilde ve tasarım anlayışı
içinde bir araya getirilmesidir.
53
Denge:
Hareketsiz bir cisim üzerine etki yapan
kuvvetlerin o cisimde bir devinim
meydana getirmemeleri yada devinimli
bir cismi etkileyen kuvvetlerin o cismin
hızını ve yörüngesini değiştirmeme hali.
54
Tipoloji:
Yapıların; tarz, işlev, biçim vb. niteliklere
göre sınıflandırılmasıdır.
Ör: Askeri, dini, klasik, gotik.
55
Fonksiyon/İşlev:
Kullanılış veya işleyiş bakımından
maksada uygunluk.
56
Kütle:
Bir cisim üzerine uygulanan kuvvet ile o
cisimde bu yüzden meydana gelen ivme
arasındaki oran. Bu oranın, yani kütlenin
azlığı yada çokluğu her cismin ağırlığına
bağlıdır.
57
Hacim:
Bir cismin uzayda kapladığı alan olarak
tanımlanıp m3 cinsinden ölçülür.
58
Boyut:
Ölçmede ele alınan; uzunluk, genişlik ve
derinlik doğrultularının her biri bir boyuttur.
Perspektif: Nesnelerin 59
görünümünü 3 boyutlu
olarak düz bir yüzeyde
yani 2 boyuta
indirgeyerek göstermeye
yarayan iz düşüm
tekniğidir. Perspektif
çizimde, nesnenin
gözlemciye göre olan
pozisyonunun ve
uzaklığının etkileri dikkate
alınarak çizim yapılır.
60
Oran:
Bir yapının çeşitli parçalarının birbirleri ve
yapının bütünü ile meydana getirdikleri
uyumlu ölçü ilişkileridir.
61
Ölçü:
En, boy, hacim ve süre gibi nicelikleri
kendi cinslerinden seçilmiş bir birimle
karşılaştırıp kaç birim geldiğini belirtmek.
62
Modül:
Bir yapının çeşitli bölümleri arasında orantıyı
sağlamak için kullanılan ölçü birimi.
63
Simetri:
Eksen olarak alınan bir doğrudan, benzer
noktaları karşılık alarak aynı uzaklıkta
bulunan iki parçanın birbirine göre olan
durumu.
64
Ritim:
Bir kompozisyonda benzer öğelerin yada
öğe gruplarının düzenli aralıklarla
yinelenmesi niteliği.
65
Tanım:
Bir kavramın niteliklerinin eksiksiz
olarak tarif edilip açıklanmasıdır.
66
Muhteva:
Herhangi bir şeyin içeriği.
67
İkonografi:
Resim heykel ve öbür plastik sanatların
meydana getirdikleri tasvirleri, temaları ve
simgeleri inceleyen bilim dalı.
68
Üslup:
Bir sanatçının, bir sanat çeşidinin yada bir
sanat döneminin kendine özgü tasarım
tarzı.
69
Simge:
Herhangi bir varlığı, nesneyi, kavramı
yada olayı temsil eden ve çağrışım,
benzerlik yoluyla ona gönderme yapan
işaret.
Mukarnas: 70
Düşey bir yüzeyden,
üzerinde bulunan daha
taşkın bir yüzeye
geçmek ve ona
bindirmelik görevi
yapmak için taş yada
tuğladan küçük
prizmalar şeklinde, birbiri
üzerine oturulan
bindirmeliklerdir.
Kiriş: 71
Boyu doğrultusunda eksenine dik
kuvvetlerin etkisi altında bulunan çubuk;
döşemeden gelen yükleri düşey
taşıyıcılara aktaran, eğilmeye dayanıklı
strüktür öğesi.
Tonoz: 72
Biçimi alttan
içbükey olmak
üzere taş yada
tuğla ve harçla
örülmüş yarım
silindir biçiminde
tavan; bir kemerin
ötelenmesi ile
meydana gelen
örtü.
73
Ağ tonoz:
74
Çapraz tonoz:
Beşik tonoz: 75
Kaburgalı tonoz: 76
Sivri tonoz: 77
Kavsara: 78
Üzengi taşları ile kilit taşı arasındaki boşluk.
Mahfil: 79
Büyük camilerde
padişahın,
müezzinin yada
kadınların ayrı
olarak namaz
kılmaları için
yapılmış, parmaklıklı
ve maksure şeklinde
yer.
Mükebbire: 80
Camilerde, imamın
tekbirlerini cemaate
tekrarlamak için son
cemaat müezzinlerine
ayrılmış yer. Mükebbireler,
son cemaat yerinin camiye
bitişik olan duvarına açılmış
bir pencerenin balkon gibi
dışarı çıkan bölümünden
ibarettir.
Minber: 81
Camilerde hatibin,
yarısına kadar çıkıp
hutbe okuduğu
merdiveni ve çoğu kez
üstü külahlı bir sahanlığı
olan yer.
Minare: 82
Camilerde müezzinin çıkıp
ezan okuduğu yüksek ve
ince yapılı kule.
Gergi Çubuğu: 83
Açılmaya yada kapanmaya çalışan iki yapı öğesini
bağlayarak bunların hareketini önleyen ahşap yada çelik
çubuk.
Niş: 84
Genellikle üstü
kemerli duvar
hücresi.
Saçak: 85
Çatının binadan dışarı taşan bölümü. Çatı sularını
yapı bedeninden ve temellerinden uzağa atmak
için kullanılır ve gerektiğinde gölge sağlamak için
kullanılır.
Çörten: 86
Damların yağmur ve kar sularını bina duvarlarından
uzağa akıtmak için kullanılan dışa doğru uzanmış
oluk.
Ablak tekniği: 87
Bir yapıda aynı yapı öğesinin farklı renklerinin
bir arada kullanılması.
Kemer: 88
İki sütun ya da iki ayak
arasındaki bir
açmanın üstünü
örtmek için, alt uçları
bu sütun veya
ayaklara oturmak
üzere yay şeklinde
yapılan ahşap,
maden yada kagir
yapı parçası.
Kemer karnı: 89
Kemerin eğrisel iç yüzeyidir.
Kemer 90
sırtı:
Bir
kemerin
dıştan
görülen
eğrisel
biçimli ön
yüzeyi.
Kemer 91
taşı:
Kemeri
oluşturan
taşlardan
herbiri.
Kemer 92
açıklığı:
Kemerin
oturduğu iki
ayak sütun
yada duvar
arasındaki
mesafe.
Kilit taşı: 93
Kemer, kubbe
ve tonozların
tepe noktalarına
konan, örgüyü
kilitleyerek
üstüne gelen
ağırlığı yandaki
taşlara aktaran
taş.
Üzengi Taşı: 94
Kemerin ayağa oturduğu noktadaki ilk taş.
Kotuk Taşı: 95
Kemerdeki kilit taşının her iki yanındaki iki taşın
her biri.
Sağır ve Kör 96
Kemerler:
İçi taş yada
tuğla ile dolu
olan, genelde
süsleme
amaçlı yapılan
kemer.
Abanık kemer: 97
Üzengi taşları aynı düzeyde olmayan, bir ayağı
yukarıda diğeri aşağıda olan kemer çeşidi.
Basık 98
Kemer:
Yüksekliği
açıklığının
yarısından
daha az olan
kemer.
Bursa kemeri: 99
Üst kısmında yatay bir
doğru ile bağlanan iki
adet dörtte bir daireden
meydana gelen ve
fazla bir taşıma gücü
olmadığı için daha çok
süsleme amaçlı
kullanılan kemer çeşidi.
Boşaltma Kemeri: 100
Kapı ve pencere lentolarının üzerinde, yukarıdan
gelen yükleri karşılamak üzere örülen sağır
kemer.
Çifte Kemer: 101
Bitişik olarak yan
yana yapılan ve
çokluk üzerine
örülen başka bir
kemerle
çevrelenen ikiz
kemer.
At nalı Kemer: 102
Genellikle İslam yapılarında görülen, sivri yada
yuvarlak at nalı biçimli kemer.
Alınlık: 103
Kapı ve
pencerenin
üzerinde ve
kimi yapıların
giriş kısmında
bulunan, içi
doldurulmuş
kemerli üçgen
süsleme bölüm.
Kemer Kaması: 104
Kemer sıraları arasında bulunan üçgen
bölge.
Pencere: 105
Dışarısını görmek,
hava ve ışık
almak için
duvarlarda
yapılan ve
doğrama ile
camdan
meydana gelen
açma.
Gülpencere: 106
Gotik mimarlıkta, işlemeli, çoğunlukla vitraylı,
büyük yuvarlak pencere.
Mazgal Pencere: 107
İçten dışa doğru daralan pencere çeşidi.
Vakıf: 108
Bir kurumsal hizmetin görülmesini yada yapının
hizmet görebilecek durumda kalabilmesini sağlamak
amacıyla, bir kişi veya kişilerin mal yada mülklerinin
gelirini ve mülkiyetini tahsis etmesi sonucunda oluşan
özerk hayır ve hizmet kurumu.
Selçuklulardan beri vakıf sistemi kullanılmaktadır.
Bir çok önemli yapı vakıflar tarafından yaptırıldığı
için ve bu yapılar ile ilgili yapılanlar kayıt altına alındığı
için binalar hakkında ve o dönemle ilgili çeşitli bilgilere
ulaşmak için önemlidir.
Vakfiye:
109
Vakfedenin malını verdiğini gösteren ve hâkimin vakfa dair
hükmünü içeren belgedir.
Vakfiyelerde genellikle aşağıdaki bölümler yer alır:
1- Vakf edilen malların neler olduğu.
2- Vakf olunun bu malların kimler tarafından idare edileceği.
3- Vakf gelirlerinin nelere sarf edileceği.
4- Vakf olunan bu malların nasıl idare edileceği. Bu arada,
müessesede kimlerin çalışacağı, bunlara ne kadar ücret
ödeneceği, bu ücretlerin nereden temin edileceği gibi konular
teferruatlı olarak verilirdi.
5- Hâkimin (kadı), vakfın fayda ve gerekliliğine dair hükmü.
6- Sonunda da tarih ile üst kısmında hâkim veya hâkimlerin mührü
bulunur.
110
Mütevelli:
Vakfın işletilmesini sağlayan tek bir idareci veya
idarecilerden oluşan heyet.
111
Cabi:
Vakıf gelirlerini toplayan tahsildar.
112
Bani:
Bir mimarlık veya sanat eserini yaptıran, sipariş
eden ve bedelini ödeyen kimse.
113
Mimar:
Mesleği, yapı tasarlamak, projelendirmek ve
uygulanmasını yönetmek olan kişi.
114
Benna:
Erken dönem Anadolu sunda mimara
verilen isim.
115
Bina Emini:
Osmanlı döneminde yapı alanının
örgütlenmesinden sorumlu memur. Örgütsel
ve ekonomik işleri yürütmekle görevlidir.
116
Dülger/Neccar:
Yapıda ana ahşap strüktürü yada çatı çıktısını kuran
meslek adamı, yapıda ahşap ürünleri imal eden
marangoz.
117
Haccar: Haddad:
Taş ustası. Demirci, çilingir.
118
Hamamciyan:
Taş duvar derzlerinin su geçirmemesi için
ketenli harç ile sıvayıp perdahlama işini
yapan ve özellikle hamam, sarnıç ve su
yollarında görevli kişi.
119
Meremmetçi:
Osmanlılarda Bostancı ocağına bağlı
olup saray ve diğer yapıların onarımıyla
görevli kişi.
120
Nakkaş:
Osmanlı döneminde nakış işleyen, desen
hazırlayan, minyatür çizen, sanatçılara denilirdi.
Her türlü renkli resim, duvar, tavan ve kubbe
bezemeleri yapan sanatkarlar grubu olarak da
bilinir.
Portal (taç kapı): 121
Büyük bir yapının oldukça süslü inşa edilmiş
anıtsal girişidir. Şu kısımlardan oluşur;
* Kitabelik * Kuşatma kemeri
* Bordür * Köşe sütunceleri
* Portal nişi * Nişler
* Kavsara (portal nişi üst kısmı)
Not: Erken dönem Anadolu’sunda geniş-kısa
iken geç dönemde dar-uzun’dur.
122
123
Bordür:
Yapıda bir gerecin çevresini tümüyle yada kısmen
kuşatan, aynı yada farklı gereçlerden kuşatan
bölüm.
Kitabelik: 124
Bir tarihi eserin,
yapılış tarihi ve
eseri yapan,
yaptıran
hakkındaki
bilgilerin
yazıldığı taşın
koyulduğu
kısım.
125
Plastik Etki:
Sanatsal bir çalışma sonucu süsleme ve oymaların
daha belirgin ve etkili bir şekilde 3 boyutlu şekilde
biçim kazanması.
Kavsara 126
Köşeliği:
Kavsara ve
kemer arasında
kalan kısım.
Kemer 127
Köşeleri:
Kemerin
üzerindeki
köşeler
kemer
köşeleri
olarak
adlandırılır.
Kabara: 128
Bir küre veya
koninin dışbükey
görünümlü
kesitleri mimari
bezemede
kabara olarak
adlandırılır.
Yarım küre
olarak göze
çarpar.
Rozet: 129
İçe gömülü şekilde
yapılmış ve
genelde çiçek
üsluplaştırması
yapılan bir tür
mimari bezeme
öğesi.
KAYNAKÇA 130
Metin SÖZEN, Uğur TANYELİ – Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü –
Remzi Kitabevi – İSTANBUL – 2015
Doğan HASOL – Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü – YEM Yayın –
İSTANBUL - 2014

You might also like