Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 6

Ünite 5.

ve Toplumsal Hareketlilik

E T M VE TOPLUMSAL HAREKETL L KLE LG L TEMEL


KAVRAMLAR
Toplumsalla ma
Toplumsal Statü
Toplumsal Hareketlilik
TOPLUMSAL TABAKALA MA S STEMLER
Kölelik
Kast Sistemi
Katman Sistemi
Statü Sistemi
DEMOKRAS VE FIRSAT E TL LKES
E T M VE TOPLUMSAL HAREKETL L K LE LG L TARTI MALAR
E T M VE FIRSAT E TL L KS
KAVRAMLAR

Toplumsalla ma (sosyalle me), en genel anlam yla, bir kültürel ö renme süreci olarak
tan mlanabilir. Di er bir ifadeyle toplumsalla ma bireylerin içinde do duklar toplumun
sosyal ve kültürel de erlerini, gelenek ve göreneklerini, rol ve davran lar n ve bilgi
birikimini ö renme sürecidir. Toplumsalla ma ilk önce ailede ba lar. Daha sonra yak n akraba
çevresi, akran gruplar , okul, çal ma ya am gibi süreçlerden geçerek bireyin ya am sona
erene kadar devam eder. Ancak bu ö renim süreci yaln zca toplumdan bireye yönelik olan tek
yönlü bir toplumsalla ma olarak görülmemelidir. Bireylerin de bu toplumsalla ma sürecine
katk lar olur ve bu sayede toplumsal geli me ve de i me gerçekle mi olur. Ancak e itim
süreci içerisinde birey yaln zca toplumsalla ma deneyimini ya amaz, ayn zamanda kendi
gelece ini ekillendirebilece i bir olu umun içerisinde olur. Bu aç dan bak ld nda, e itim
hem toplumsalla man n bir arac d r ve hem de toplumsalla ma sürecinin bizzat kendisidir
denilebilir.

Uygarl k tarihi aç s ndan bak ld nda modern toplum i bölümü ve uzmanla man n en üst
düzeyde oldu u bir toplumsal a amad r. bölümü ve uzmanla man n artmas belli bilgi,
beceri ve uzmanl a sahip i gücüne olan talebi art rm t r.

Modern toplumda iyi e itim alm olmak iyi bir uzmanl k bilgisine sahip olmak anlam na
gelmektedir. yi bir uzmanl k bilgisine sahip olmak ise daha iyi ko ularda i bulmak demektir.
yi bir i iyi bir gelirdir ve bu da gerek ekonomik gerekse itibar, onur, sayg nl k ve benzeri
aç lardan bireylerin daha iyi toplumsal konumlara sahip olmalar n beraberinde getirir. Bir
ba ka de i le, e itim, günümüz toplumlar nda bireylerin toplum içerisinde i gal ettikleri hem
ekonomik hem de sosyal konumlar n n belirlenmesini önemli ölçüde etkileyebilmektedir.
Toplumsal ya amda bireylerin i gal ettikleri toplumsal konumlara da toplumsal statü
denilmektedir.

Toplumsal Statü
Toplumsal ya amda bireyler yaln zca ekonomik aç dan de il; ayn zamanda siyasi güç,
e itim, mesleki konum, sayg nl k, itibar, onur ve itibar aç s ndan da farkl la maktad rlar. Bu
farkl la ma bireylerin farkl toplumsal statülere sahip olmalar ndan kaynaklanmaktad r.
Toplumsal statü verilmi ve kazan lm statü olmak üzere ikiye ayr lmaktad r.

Verilmi statü: Bireylerin herhangi bir çabas olmaks z n do umdan itibaren kendilerine
atfedilmi sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal konumlara verilen genel add r. Bireylerin
kendilerine do u tan itibaren verilmi olan belli statüleri ya amlar boyunca de i tirebilmeleri
genellikle çok zor kimi durumlarda ise imkâns zd r. Örne in; zenci olmak, kad n olmak,
çocuk olmak ve ya l olmak gibi toplumsal konumlar, verilmi statülere birer örnektirler.
Bireylere do u tan verilen statüler; bireylerin rol ve davran lar n etkilemekte ve toplumsal
konumlar n n olu mas nda son derece önemli bir rol oynamaktad r. 18. yüzy l öncesi
geleneksel toplumlarda verilmi statü toplumsal tabakala man n temel etkenlerinden biriydi.
Geleneksel toplumda bireylerin verilmi statülerini de i tirmeleri neredeyse imkâns zd .
Örne in, köle olarak do mu olan bir bireyin kendi konumunu ya am boyunca de i tirmesi
olanakl de ildi. Ancak modern toplumun ortaya ç kmas ve e itim olanaklar n n
yayg nla mas ile birlikte alt gelir gruplar ndan kimi bireylerin daha üst gelir gruplar na
yükselmesi olanakl hale gelmi tir. Ancak modern toplumda da verilmi statüler, kimi
bireylerin yukar ya do ru toplumsal hareketlili ini engelleyebildi i gibi kimi bireylerin önünü
açabilmektedir. Örne in; zenci veya kad n do mak yukar ya do ru hareketlili i
zorla t rabilirken zengin bir ailede veya bir elit grup içinde dünyaya gelmek yukar ya do ru
hareketlili i kolayla t rabilmektedir.

Kazan lm Statü: Toplumsal ya amda sahip oldu umuz statülerin bir bölümü sonradan
kazan lmaktad r. Bireylerin kendi çabalar , becerileri, yetenekleri ve ba ar lar ile elde ettikleri
toplumsal konumlara kazan lm statü ad verilmektedir. K saca belirtmek gerekirse
kazan lm statü bireylerin kendi çabalar sonucunda elde ettikleri toplumsal konumlara ili kin
kullan lan bir kavramd r. Örne in; k rsal kesimde çiftçi bir ailenin çocu unun okuyarak
ö retmen olmas , bir fabrikaya mühendis olarak giren bir bireyin yönetici veya müdür olmas
veya küçük bir atölyesi olan bir esnaf n i ini büyüterek daha büyük ölçekli bir i yeri sahibi
veya sanayici olmas gibi özellikler kazan lm statülere örnek olarak verilebilir. Günümüzde
bireyler belirli s n f ve tabakalar içinde dünyaya gelmi olsalar bile, sahip olduklar olanaklar
kullanarak toplumsal konumlar n de i tirebilmekte ve daha çok arzu edilen bir statüye sahip
olabilmektedirler. Modern toplumda bireyler, özellikle e itim olanaklar ndan yararlanarak
toplumsal statülerini olumlu yönde de i tirebilme ans na sahip olabilmektedirler. Bu
nedenle, modern toplumda verilmi statüler önemlerini art k kazan lm statülere
b rakmaktad r.

Toplumsal Hareketlilik
Toplumsal hareketlilik çok genel anlamda, bir toplumdaki bireylerin ve/veya gruplar n sosyal
ve ekonomik konumlar n de i tirmelerine verilen genel bir add r. Toplumsal hareketlilik
yatay ve dikey olmak üzere ikiye ayr l r.

Yatay hareketlilik: Bireylerin ya da gruplar n benzer sosyal ve ekonomik konumlar,


aras ndaki hareketlili ine yatay hareketlilik denilmektedir. Di er bir ifadeyle yatay
hareketlilik, bireylerin ya da gruplar n toplumsal statü, sayg nl k ve gelir aç s ndan bir
toplumsal konumdan yine benzer bir ba ka konuma geçmesi demektir.

Dikey hareketlilik: Bu kavram da, bireylerin ya da gruplar n farkl sosyal ve ekonomik


konumlar aras ndaki hareketlili ini ifade etmede kullan lmaktad r. K saca belirtmek gerekirse
dikey hareketlilik bireylerin ya da gruplar n toplumsal statü, sayg nl k ve gelir aç s ndan daha
a a daki veya daha yukar daki bir toplumsal konuma geçmeleri demektir.

Toplumsal tabakala ma bir sosyal e itsizlik biçimidir ve genel anlamda toplumu meydana
getiren bireylerin ve gruplar n, toplumsal ve ekonomik aç dan, e it olmayan ve çok defa
hiyerar ik bir ekilde s ralanmalar anlam nda kullan lmaktad r. Bu aç dan, toplumsal
tabakala ma bireylerin ve gruplar n toplumsal ve ekonomik konumlar n n e itsiz da l m
olarak da tan mlanabilir.

Biyolojik yakla m: Özellikle, 18. yüzy lda etkili olan bu yakla ma göre bireyler biyolojik
kökenleri, genetik miraslar , kad n veya erkek olmalar gibi etkenler nedeniyle
farkl la m lard r. E itsizli in do al bir süreç oldu unu öne süren bu yakla m, rk ve
toplumsal tabakala ma ile ilgili tart malarda, beyazlar n zencilere göre biyolojik bir
üstünlü ü oldu u konusunda çe itli tezler öne sürmü tür.
Toplumsalc yakla m: Bu yakla ma göre toplumsal tabakala ma do al de ildir, bizzat
insanlar taraf ndan olu turulan toplumsal e itsizli in bir sonucu olarak ortaya ç km t r.
nsanlar aras ndaki zenginli e, siyasal güce ve sayg nl a dayal farkl la ma tarihsel süreç
içerisinde e itsizli in kurumsalla mas yla olu mu tur.

Kölelik Sistemi

Köleler bütün sosyal, ekonomik ve e itim haklar ndan yoksundurlar ve efendileri ad na


topra a ba l olarak çal mak zorundad rlar. Kölelerin statülerini de i tirmeleri veya yukar ya
do ru hareketlili i olanakl de ildir. Bu tabakala ma sisteminde efendinin köle üzerinde,
öldürme hakk dâhil, otoritesi sonsuzdur.

Kölelik sisteminin temel özelliklerini u ekilde s ralayabiliriz:

n p sat labildikleri bir dönemdir.


yasalarla korunmu tur.
itsizli in en derin oldu u bir tabakala ma sistemidir.
ya do ru hareketlili e tamamen kapal d r.

Kast Sistemi

Kast sistemine göre bireyler bir kast içerisinde do arlar, ya arlar ve ölürler. Bireyler yaln zca
do duklar kast n gerektirdi i e itimi ve mesle i yapmakla yükümlüdürler. Kastlar aras
evlilik yasakt r ve bireyler kendi kastlar n n gerektirdi i ödevleri yerine getirmelidir. Bu
ödevleri en iyi ekilde yerine getirenlerin, ödül olarak öldükten sonra bir üst kasta dünyaya
geldiklerine inan l r. Kast n gereklerini yerine getirmeyen bireyler ise kastan ve tüm
toplumdan d lan r. Kast sisteminde dört temel kast vard r. Bunlar s ras yla Brahmanlar (üst
düzey din adamlar , rahipler), Ki atriyalar (soylu sava ç lar, prensler), Vai yalar (tüccarlar, i
adamlar , toprak sahipleri), Sudralard r (köleler, i çiler). Bu dört kast n alt nda ise kast d na
at lm olan r lan kasts z ki iler bulunmaktad r.

Kast sisteminin temel özelliklerini u ekilde s ralayabiliriz:


d r.

e kapal d r.

Katman Sistemi

Katman sistemi yasalara dayanan hukuksal bir sistemdir. Buna göre yasalar; bireyler ve
gruplar için siyasal ve ekonomik aç dan e it olmayan sosyal konumlar/katmanlar
belirlemektedir. Katmanlar bireylerden de il, genellikle ailelerden olu ur. Katman sisteminde
her aile kümesinin toplumsal konumu yasalar taraf ndan belirlenmi tir. Toplumsal statü bir
sonraki ku aklara devredilir. Rütbe ve statü yükselmesi gibi yukar ya do ru hareketlilik
siyasal otoritenin etkisindedir. Toprak zenginli ine ve mülkiyetine dayal olan katman
sisteminde toprak en önemli zenginlik kayna d r.

Katman sisteminde 5 tabaka bulunmaktad r.

lar
fler (köylüler)

Katman sisteminin özelliklerini u ekilde s ralayabiliriz:


tar m ekonomisine dayan r.
lerdir.
ya do ru hareketlilik olanaks z olmasa bile çok zordur.
aklara aktar l r.

Modern toplumlarda görülen bir tabakala ma sistemidir. Di er tabakala ma biçimlerinden


farkl olarak s n f ve statü sisteminde bireylerin daha çok kendi çabalar sonucu belli bir
s n fsal konuma veya statüye sahip olduklar alanyaz nda genel anlamda kabul gören bir
görü tür. Bir ba ka de i le di er tabakala ma sistemlerinde oldu u gibi, s n f ve statü
sisteminde de do u tan verilmi statüler olmakla birlikte bireylerin toplumsal konumlar n n
bu statülerden çok kendi çabalar ve ba ar lar ile elde ettikleri kazan lm statüleri taraf ndan
belirlendi ine inan l r. Örne in, s n f ve statü sisteminde, bir birey hangi sosyal ve ekonomik
kökenden gelmi olursa olsun, e itim ve ö retim düzeyi, sahip oldu u uzmanl k bilgisi,
becerileri ve yetenekleri, toplumsal konumunun belirlenmesinde, sosyal ve ekonomik
kökeninden çok daha önemli bir rol oynayabilmektedir. S n f ve statü sistemine dayal modern
toplumlarda e rsat e itli sunulur. Bu çerçevede,
ço u modern toplumda, e itim ve ö retim en temel vatanda l k haklar ndan biri olarak devlet
taraf ndan tüm bireylere sunulmu ve bu hak yasal yönden güvence alt na al nm t r.

Günümüzün modern toplumlar nda üç farkl s n ftan söz etmek olas d r:

n f (ekonomik yönden varl kl kesimlerden olu maktad r.)


n f (bu s n f, genellikle üst orta s n f- üst düzey yöneticiler, profesyonel meslek
erbab - ile alt orta s n f- memurlar, esnaf ve zanaatkârlar- eklinde iki kategori halinde
tan mlan r.)
Alt s n f veya i çi s n f (dü ük ücretliler, köylükler, i çiler).

S n f ve statü sisteminin özelliklerini u ekilde s ralayabiliriz:

e aç kt r. Bu hareketlili i sa layan en önemli de i kenlerden biri


e itimdir.
n fsal veya statü konumu ço unlukla do u tan de il, sonradan kazan l r.
n f konumu veya statüsü farkl olan bireyler birbirlerinden kesin çizgilerle ayr mam t r.
n f ve statü sistemi modern toplumlar n hemen hemen tümünde görülen evrensel bir
tabakala ma sistemidir.
n f ve statü sisteminin özünü olu turmakla
birlikte siyasal güç, sayg nl k ve itibar toplumsal konumu belirlemede önemli bir rol
oynamaktad r.
n f ve statü sisteminde bireylerin ekonomik ve toplumsal konumlar hukuksal yönden
belirlenmemi tir.
En genel anlamda demokrasi, devlet yönetiminin halk n elinde bulundu u bir siyasal yönetim
ekli olarak tan mlan r. F rsat e itli i ilkesi ise demokrasinin vazgeçilmez bir ilkesidir. Bir
ba ka de i le bireylere ekonomik, sosyal, siyasal, e itim ve kültür alanlar nda e it ve yayg n
f rsat e itli i sunmak demokratik toplumlar n en temel hedeflerindendir.

Modern toplumlarda, hangi gelir grubu içinde dünyaya gelmi olurlarsa olsunlar, bireylerin
toplumsal konumlar n de i tirecek ve iyile tirecek e it f rsatlara sahip olmalar gerekti i bir
ilke olarak kabul edilir. Ayr ca, e itimin farkl s n f ve tabakalara aç k hale getirilmesi
anlam na gelen yayg n e itim arac l yla da toplumsal hareketli i s n rlanm olan alt gelir
gruplar ndan bireylere, bilgi, beceri ve yetenek kazand r larak toplumsal konumlar n
iyile tirme olanaklar n n da önemli ölçüde sa lanm oldu u varsay l r.

E itim olanaklar n n tüm nüfusun yararlanmas na aç k hale getirilmesi ve e itimde f rsat


e itli i ilkesinin devletlerin ve e itim politikalar n n özünü olu turmas , modern toplumlarda
sosyal ve ekonomik hareketlili i h zland rm t r.

Sosyal bilimciler, aç k toplum olman n önemli bir göstergesi olarak kabul edilen toplumsal
hareketlili i genellikle iki yoldan incelemeye çal rlar. Bunlardan ilki, toplumsal hareketlili i
bireylerin çal ma ya amlar ndaki yukar ve a a do ru hareketleriyle ölçmektir. Bu
genellikle ku aklar içi hareketlilik olarak adland r l r. kincisi de bireylerin ebeveynlerinin ve
di er aile büyüklerinin mesleklerini ne ölçüde sürdürdüklerini ölçmeye dayal d r. Bu da
ku aklar aras hareketlilik olarak adland r l r.

Modern toplumda e itim, farkl s n f/tabaka ve/ya cinsiyetlere ayr lm gruplar n toplumsal
hareketliliklerini farkl ekillerde etkilemektedir. Nitekim konuyla ilgili olarak yap lan
ara t rmalarda da f rsat e itli i ve yayg n e itimin oldu u modern toplumlarda, bireylerin ve
gruplar n farkl toplumsal hareketlilik biçimlerine ve oranlar na sahip olduklar yönünde
sonuçlara ula lm t r.

Bu sonuçlara göre, modern toplumlarda;

a do ru hareketlilik oranlar na kar n, yukar do ru hareketlilik oranlar daha yüksek


olmakla birlikte bu hareketlilik özellikle birbirine yak n mesleki konumlar aras nda
olu maktad r.
mi baz ülkelerde yap lan ara t rmalarda da yukar do ru toplumsal
hareketlilik oran nda bir art oldu u; ancak burada da farkl ardan gelenlerin toplumsal
hareketlilik anslar nda özellikle e itim düzeyi dü ük, i çi s n f kökenli bireylerin aleyhine
olmak üzere önemli e itsizlikler oldu u tespit edilmi tir.
ekilde, bu ara t rmalar n sonuçlar , kad nlar ile erkeklerin mutlak hareketlilik
oranlar aras nda da önemli farkl l klar oldu unu, erkeklerin daha görece yukar ya do ru
hareketlilik göstermelerine kar n kad nlar n daha s k a a do ru hareketlilik gösterdiklerini
ortaya koymu tur.
ülkeler aras toplumsal hareketlilik üzerine yap lan en son çal malarda da genel
olarak toplumsal hareketlilik oranlar nda bir art olmakla birlikte hareketlilik oranlar nda
uzun dönemli bir art e iliminin söz konusu olmad sonucuna var lm t r.

You might also like