Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 134

AYIRMA TEKNİKLERİ

Adsorpsiyon - Absorpsiyon
- Adsorpsiyon, bir hava veya su fazıyla
temas eden katı bir materyalin (genellikle
aktifleştirilmiş karbon) yüzeyindeki
moleküllerin birikimi / yapışmasıdır.
- Absorsiyon, moleküllerin bir faz içinde,
örneğin bir hava veya su fazıyla temas
halindeki bir organik faz içinde eritilmesidir
Adsorpsiyon işlemi aşağıdaki
durumlarda tercih edilir:

 Kirletici gazın yanabilme özelliği yoksa,

 Kirletici bileşen, geri kazanılması gereken


önemli/değerli bir madde ise,

 Atık gaz içerisindeki kirletici çok seyreltik


derişimlerde ise.
PHASE I

Adsorption
PHASE 2

Absorption

PHASE I
Pgas  K H caq
Henry’s Law
PHASE 2
Adsorpsiyon nedir?
Adsorpsiyon; bir maddenin
diğer bir madde yüzeyinde veya
iki faz arasındaki ara yüzeyde
konsantrasyonunun artması ya da
bir başka ifadeyle moleküllerin,
temas ettikleri yüzeydeki çekme
kuvvetlerine bağlı olarak o
yüzeyle birleşmesidir.
1. Gaz ya da sıvı fazda bulunan adsorbat, adsorbanı
kapsayan bir film tabakası sınırına doğru difüze olur (bulk
solution transport). Bu basamak, adsorpsiyon düzeneğinde
belirli bir hareketlilik (karıştırma) olduğu için çoğunlukla
ihmal edilir.
2. Film tabakasına gelen adsorbat buradaki durgun
kısımdan geçerek adsorbanın gözeneklerine doğru ilerler
(film mass transfer/boundary layer diffusion).
3. Adsorbanın gözenek boşluklarında hareket ederek
adsorbsiyonun meydana geleceği yüzeye doğru ilerler
(intraparticle diffusion).

4. Adsorbatın adsorbanın gözenek yüzeyine tutunması


meydana gelir (sorpsiyon).
Adsorpsiyon Mekanizması

ENVE542 GYTE Çevre Müh. 7


Tanımda kullanılan ara yüzey bir sıvı ile bir gaz, katı veya bir başka
sıvı arasındaki temas yüzeyi olabilir. Başka bir tanımlama ile
adsorpsiyon, yüzeye saldırma kuvvetlerinden dolayı moleküllerin yüzeye
yapışması olayıdır.

1) Film difüzyonu: Adsorplanacak olan çözünen moleküller


adsorbanın içine girerek yüzey filmi oluştururlar.
2) Gözenek difüzyonu: Moleküllerin adsorban
gözeneklerinde adsorpsiyon merkezine doğru göçünü içerir.
3) Karbon Yüzeylerine Çözünen Moleküllerin Yapışması:
Çözünen molekül, adsorbanın gözenek yüzeyine
bağlandığında tutunma meydana gelir.
Adsorpsiyonda Tanımlar

Katı yüzeyinde tutunan taneciklerin


yüzeyden ayrılmasına Desorpsiyon,

Adsorpsiyonda adsorbe eden katı


maddeye Adsorplayan, Adsorbent veya
Adsorban,

Katı yüzeyinde tutunan maddeye


Adsorplanan madde veya Adsorbat denir.
The Jargon of Adsorption
Sorpsiyon olayında madde, bir
fazdan diğerine doğru
hareket eder ve fazların
birinde birikir. Grafikteki
Ce; göç eden maddenin
konsantrasyonunu,
qe; birim adsorbent yüzeyi
üzerinde tutulan madde
miktarını göstermektedir.
The Jargon of Adsorption
Adsorbent, in
Cu2+ suspension at
Cu2+ concentration
Cu2+ Cu2+ csolid

Cu2+ Dissolved
Cu2+ Cu2+ adsorbate, at
concentration cCu(aq)
Cu2+
Cu 2+
Cu2+
Cu2+
Adsorbed species,
Cu2+ with adsorption
density q mg Cu per
g solid or per m2

Surface area per


Adsorbed species present gram of solid is the
at an overall concentration specific surface area
of cCu(ads)

 mg adsorbed   mg adsorbed   g solid per 


ci ,ads    qi   csolid  
 per L of solution   per g adsorbent   L of solution 
Adsorpsiyon olayını açıklarken; iki itici güç temel alınır:
1. Adsorbatın çözelti ile etkileşimi
2.Adsorbatın adsorbent ile etkileşimidir.

1. Adsorbatın çözelti ile etkileşimi

Adsorpsiyonun gerçekleşmesinde önemli bir itici güç, sulu çözeltide


bulunan adsorbatın hidrofilik (su seven) veya hidrofobik (su
sevmeyen) özellikte olması ile ilgilidir.
Hidrofilik karakterdeki maddeler, arayüzeye transfer olarak adsorbe
olma eğilimi göstermezler. Bu maddelerin adsorpsiyonu daha zor
gerçekleşir. Bu tip maddeler suyu sevdikleri için sulu çözeltide kalma
eğilimi gösterirler.
Hidrofobik maddeler suyu sevmedikleri için katı yüzeyine transfer
olma eğilimi gösterirler.
2. Adsorbatın adsorbent ile etkileşimi

Adsorbatın adsorbent ile etkileşimi adsorpsiyonun


gerçekleşmesinde çok önemli bir rol oynar. Bu mekanizmada
temel olarak üç tür adsorpsiyon olduğu bilinmektedir:
1. Elektrostatik adsorpsiyon,
2. Fiziksel adsorpsiyon ,
3. Kimyasal adsorpsiyon
Adsorpsiyon Çeşitleri
1. Elektrostatik adsorpsiyon

Bu adsorpsiyon türü, iyon değiştirme esasına dayanır. Bu


olayda çözeltideki bir iyon, adsorbentin yüzeyindeki yüklü
bölgelerdeki başka bir iyonu yerinden çıkararak oraya bağlanır.
Burada etkin olan kuvvet, elektrostatik çekimdir. İyonun yükü ne
kadar fazla ise adsorbent yüzeyindeki zıt yüklü bölgeye o kadar
kuvvetle yönlenir.
Adsorpsiyon Çeşitleri
2. Fiziksel adsorpsiyon

Zayıf Van Der Waals çekim güçleri ile gerçekleşen adsorpsiyona

“fiziksel adsorpsiyon” denir. Bu şekilde adsorbe olan bir adsorbat

kolayca desorbe olabilir. Fiziksel adsorpsiyonda, molekül veya iyon,

adsorbentin belirli bölgelerine değil, yüzeyin her tarafına serbestçe

bağlanabilir. Fiziksel adsorpsiyonda van der Waals çekiminden

başka dipol-dipol ve hidrojen bağları gibi zayıf bağlar da söz konusu

olabilir.
Adsorpsiyon Çeşitleri
2. Fiziksel adsorpsiyon

- Adsorbe olan molekül katı yüzeyinde belirli bir yere


bağlanmamıştır, yüzey üzerinde hareketli bir durumdadır.

-Düşük sıcaklıklarda gerçekleşir.


- Adsorbat adsorbanın yüzeyinde birikir ve gevşek bir tabaka
oluşturur.

- Adsorplanan moleküller birden çok tabaka oluşturur.

- Fiziksel adsorpsiyon genellikle tersinirdir.


Adsorpsiyon Çeşitleri
3. Kimyasal adsorpsiyon

Adsorpsiyon olayı adsorbatın adsorbent ile kimyasal bir etkileşimi


sonucunda meydana geliyorsa bu olaya“ kimyasal adsorpsiyon” veya
“kemisorpsiyon” denir. Kimyasal adsorpsiyonda adsorbat ile
adsorbent arasında oluşan bağ kovalent veya iyonik olabilir. Bu bağlar,
fiziksel adsorpsiyonda oluşan bağlara göre daha kısa ve daha yüksek
enerjilidir. Kimyasal adsorpsiyonda genellikle tek molekül tabakası
şeklinde bir adsorpsiyon olur. Kimyasal bağ, adsorbent yüzeyindeki
belirli bölge veya fonksiyonel gruplara has olabilir. Kimyasal
adsorpsiyonda oluşan bağın enerjisi diğer adsorpsiyon türlerinin
hepsinden daha fazladır.
Adsorpsiyon Çeşitleri
3. Kimyasal adsorpsiyon

- Çok nadir olarak geri dönüşümlüdür (tersinmez).


- Katının tüm yüzeyinde değil yalnızca aktif merkezlerde olur.
- Kimyasal adsorpsiyon yüksek sıcaklıklarda gerçekleşir.
- Sıcaklık çok yükselirse fiziksel adsorpsiyon olayı kimyasal
adsorpsiyona dönüşebilir. Adsorbe olan maddenin uzaklaştırılması için
(rejenerasyon) adsorbanın yüksek sıcaklıklara kadar ısıtılması gibi
işlemler uygulanır.
- Tek tabakalıdır. Genellikle adsorbat yüzey üzerinde bir molekül
kalınlığında sabit bir tabaka oluşturur.
Fiziksel ve Kimyasal Adsorpsiyon Arasındaki
Farklar
 Fiziksel Adsorpsiyon  Kimyasal Adsorpsiyon
 Zayıf van der waals  Daha kuvvetli kimyasal
etkileşimleri etkilidir bağlar vardır
 Tamamen tersinirdir.  Tersinmezdir.
 Adsorbe olan molekül,yüzey  Adsorban molekülleri yüzey
üzerinde hareketli bir üzerinde hareket etmezler.
konumdadır.
 Adsorpsiyon ısısı 10kcal/mol  Adsorpsiyon ısısı 40
den daha düşüktür. kcal/mol den daha büyüktür.
 Aktivasyon enerjisi  Aktivasyon enerjisi gerekir.
gerekmez.  Sıcaklıkla artar.
 Sıcaklık ile azalır.
 Tüm bu adsorpsiyon çeşitlerine rağmen, bir adsorpsiyon
işlemini tek bir adsorpsiyon çeşidi ile açıklamak zordur.

 Çoğu adsorpsiyon olayında bu üçü birlikte veya ardarda


görülür.
ADSORPSİYONU ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1. Kalsinasyon(Adsorbentin Sıcaklığı)
2. pH
3. İyon Etkisi
4. Modifikasyon
5. Nem
6. Yüzey alanı
7. Çalkalama Hızı
8. Çalkalama Süresi
1.Kalsinasyon(Adsorbentın Sıcaklığı)
Genellikle adsorbentin sıcaklığı ile yüzey alanı arttığı
için adsorpsiyon artar. Ancak, 3000C ve üzeri
sıcaklıklarda genellikle adsorbantın yapısında meydana
gelen bozunmalar sonucu adsorpsiyon sıcaklıkla artmaz
ve hatta azalabilir.
Grafikte sıcaklık arttıkça adsorpsiyonun arttığı
gözlenmektedir. 10 0C lik bir sıcaklık artışı sonucu
adsorpsiyonda meydana gelen artma, sadece yüzey alanı
artışı ile açıklanamaz. Adsorbsiyonun endotermik veya
ekzotermik olmasına göre sıcaklık artışı ile adsorpsiyon
değişir.
NOT: Adsorpsiyon olayı endotermik ise sıcaklık arttıkça
adsorpsiyon artarken, ekzotermik ise sıcaklık arttıkça
adsorpsiyon azalır.
2. pH

Hidronyum ve hidroksil iyonları kuvvetle adsorbe olduklarından, diğer


iyonların adsorpsiyonu, çözelti pH’ından etkilenir. Ayrıca asidik veya bazik
bileşiklerin iyonizasyon derecesi de adsorpsiyonu etkiler.

Yandaki grafik, adsorpsiyon


olayının pH ile değişimini
vermektedir. Adsorbat negatif yüklü
olduğu için adsorbent pozitif yüklü
olmalıdır. Bu sebeple adsorpsiyon; pH
düştükçe daha fazla gerçekleşir.
3.İyon Etkisi

İyonlardan kasıt adsorbatdan farklı iyonlardır.

1.DURUM:Adsorbent ve adsorbatın ikiside pozitif yüklü olduğundan


adsorbsiyon olayı ya çok az olur yada hiç olmaz.
2.DURUM: Ortama eklenen negatif yüklü iyonlar ile adsorbentin yüzeyi
negatif hale getirilir ve adsorpsiyon gerçekleşir.
4. Modifikasyon

Adsorbent yüzeyine farklı türler bağlayarak adsorbent


yüzeyinin yapısını değiştirme işlemidir. Bu işlem sonucu
adsorpsiyon arttırılabilir veya azaltılabilir.
5. Nem: Adsorbent yüzeyinde tutunmuş olan su
molekülleridir. Yüzey alanını azalttıkları için
adsorpsiyonuda azaltırlar.

6.Yüzey alanı: Adsorpsiyon bir yüzey işlemi


olduğundan, adsorpsiyon büyüklüğü spesifik
yüzey alanı ile orantılıdır.
Adsorbentin partikül boyutunun küçük, yüzey
alanının geniş ve Gözenekli yapıda olması
adsorpsiyonu artırır.
Adsorpsiyon için gözenek yapısı, toplam iç
yüzeyden daha önemli bir parametredir.
Gözeneklerin büyüklükleri, uzaklaştırılacak olan
kirliliklerin tanecik çaplarına uygun olmalıdır.
Çünkü, karbon ve adsorplanan moleküller
arasındaki çekim kuvveti, molekül büyüklüğü
gözeneklere yakın olan moleküller arasında
daha büyüktür.
Gözenek Yapıları
– Silindir
– Mürekkep şişesi
– Sıkışık
– Yarık
Gözeneklere Dağılma

t Adsorplanmış tabaka
dm dp
Silindirik
gözenek

mürekkep
şişesi
Gözenek ile tamamı dolmuş ve
kapanmış partüküller arasındaki
açıklık
Gözenek Yapıları

Silica Carbon Zeolite


Adsorbentler için gözenek büyüklüğü yarıçaplarına göre:

1. Makro gözenekler (r > 25 nm)


2. Mezo gözenekler (1 < r < 25 nm)
3. Mikro gözenekler (0,4 < r < 1 nm)
4. Submikro gözenekler (r < 0,4 nm)
Gözenek büyüklüğü ve Yüzey Alanları
Material Mean dp (nm) SBET (m2/g)

Catalyst supports
Silica gel 10 200
6 400
4 800
-Al2O3 10 150
5 500
Zeolite 0.6-2 400-800
Activated carbon 2 700-1200
TiO2 400-800 2-50
Aerosil SiO2 - 50-200
Catalysts
MeOH synthesis (Cu/ZnO/Al2O3) 20 80
NH3 synthesis (Fe/Al2O3/K2O) 100 10
Reforming (Pt/Re/Al2O3) 5 250
Epoxidation (Ag/-Al2O3) 200 0.5
7.Çalkalama hızı: Çalkalama hızı arttıkça
adsorbent ve adsorban moleküllerinin çarpışma
olasılığı artacağından dolayı adsorpsiyon hızı
artar.
8.Çalkalama süresi: Çalkalama süresi arttıkça
adsorbent ve adsorban moleküllerinin çarpışma
süresi artacağından dolayı adsorpsiyon artar ve
bir süre sonra dengeye ulaşır.
DESORPSİYON
 Aktif merkez olarak adlandırılan adsorbanın yüzeyi
üzerinde yer alan atomlar arasındaki bağ kuvvetleri
tamamen doyurulmamıştır. Bu aktif merkezlerde
yabancı moleküllerin adsorpsiyonu yer alır. Adsorban
üzerinde adsorplanmış bir madde, kendisine oranla
daha şiddetle adsorplanan bir madde tarafından yer
değiştirir.

 Yer değiştiren madde karbon tarafından desorplanır


veya serbest bırakılır. Bu olay daha çok tercih edilen
türlerin adsorpsiyonu boyunca devam eder.
DESORPSİYON

Katı faz üzerinde adsorpsiyon ve desorpsiyon işlemleri


ADSORBENTİN GERİ KAZANILMASI

Adsorbent yüzeyine moleküller adsorplandıkça yeni


moleküllerin adsorpsiyonu için daha az yer kalır ve
sonuçta adsorbent etkin adsorpsiyon özelliğini kaybeder.
Adsorbente etkin adsorpsiyon özelliğini yeniden
kazandırma işlemine ‘‘geri kazanım’’ denir.
ADSORBENTİN GERİ KAZANILMASI

 Yüksek sıcaklıklardaki yapısal bozulmalar sonucunda


adsorbentler tersinir olmayan değişimlere uğrarlar.
 Zamanla ısısal yayılma, büzülme ve nihayet yapının
parçalanması nedeniyle az bir miktar adsorbent kaybolur
veya oksitlenir.
 Gittikçe gözenek yapısı bozulur ve safsızlıklar bu yapıda
birikir. Böylece adsorbentin adsorplama özelliği azalır.
 Gözenekler safsızlıklarla dolduğundan difüzyon azalır ve
sonuçta rejenere edilemeyecek duruma gelir.
 Adsorbentlerin fiziksel gücünün, geri kazanım süreci
boyunca dayanabilecek büyüklükte olması gerekir.
ADSORPSİYON
GENEL UYGULAMA ALANLARI

Günümüzde adsorpsiyon, bir çok doğal fiziksel, kimyasal ve


biyolojik işlemde önem taşımaktadır. Ayrıca adsorpsiyon
prosesi, atıksulardaki organik ve kimyasal
kirleticilerin uygun bir katı yüzey üzerine
tutularak giderilmesi işleminde sıklıkla
kullanılmaktadır.
ADSORPSİYON UYGULAMA ALANLARI
 Sudaki renk, tat ve koku giderimin yanı sıra çözünmemiş
organik ve organik olmayan kirlilikler, klor ve klor bileşikleri,
deterjan, petrol, sanayi atıkları, solventler, ağır metaller ve
asbest gibi maddeler adsorbsiyon yoluyla sudan
uzaklaştırılmaktadır.
 Sulu şeker çözeltilerinin ve petrol ürünlerinin renginin
giderilmesinde kullanılmaktadır.
 Kum filtreleri ile suların arıtılması; kumun sudaki
bakterileri ve suda bulunan yabancı maddeleri
adsorplaması esasına dayanmaktadır.
 Çöktürme işlemlerinde adsorpsiyon olayının önemi
büyüktür.
ADSORPSİYON UYGULAMA ALANLARI
 Nükleer endüstriden kaynaklanan sıvı atıkların arıtılması
işleminde; katı materyal yüzeyine adsorpsiyon teknikleri
sıklıkla kullanılmaktadır.
 Katı-gaz, katı-sıvı adsorpsiyonu gibi sıvı-gaz, sıvı-sıvı
adsorpsiyonları da önemlidir. Sıvı-gaz sınırında
adsorpsiyon; köpük oluşumu ve stabilizasyonu bakımından
çok önemlidir. Köpük; bir gaz veya bir buharın sıvıdaki
çözeltisidir.
 Katıların gazları adsorpsiyonundan gaz maskesi
yapımında, vakum yapılmasında, kötü kokuların
giderilmesinde, gaz reaksiyonlarının katalizinde yararlanılır.
ADSORPSİYON UYGULAMA ALANLARI

 Havada veya suda bulunan kirleticilerin aktif karbon


üzerine adsorpsiyonu, kirlenmiş olan havanın veya suyun
iyileştirilmesinde sıklıkla kullanılmaktadır. Adsorbsiyon,
gaz ayırma işlemlerinde, havanın ve diğer gazların nemini
gidermede, endüstriyel gazlardan istenmeyen koku ve
safsızlıkların giderilmesinde kullanılmaktadır.
ADSORBENTLERİN ÖZELLİKLERİ
* Zehirsiz olmalı
* Çevre için zararsız olmalı
* Ucuz ve kolay elde edilebilir olmalı
* Adsorbanlarla etkileşime girebilecek fonksiyonel gruplar
bulundurmalı
* İyi bir adsorbentin temel özelliği birim kütle başına geniş
yüzey alanına sahip olmasıdır.
* Suda çözünmemeli
* Kolayca geri kazanılabilmeli
* Bilimsel olarak kullanılması kabul edilmiş olmalı
ADSORBENT ÇEŞİTLERİ

Adsorbentler iki çeşittirler.Bunlar:

1) Doğal Adsorbentler ( kitosan,zeolit,kil,selüloz )


2) Yapay Adsorbentler ( aktif karbon,silika jeller )

Yapay adsorbentlerde tarımsal adsorbentler ve


endüstriyel adsorbentler olmak üzere ikiye ayrılır.
DOĞAL ADSORBENTLER

* Kolay elde edilebilen maddelerdir


* Önişlem gerektirmeyen ve üretimi kolay adsorbent
türüdür
* Maliyeti azdır bu yüzden daha çok tercih edilirler
* Çok fazla atık çıkarmazlar bu nedenle çevreye
zararı azdır
* Dezavantajı her materyale uygulanamayışıdır
YAPAY ADSORBENTLER

* Fabrikalarda üretilen maddelerdir.


* Üretimi zordur.
* Maliyeti yüksektir.
* Zehirli olabilirler.
* Sağlığa zararlı olabilirler.
* Avantajı istenilen özellikte olusturulabilirler.
1- DOĞAL ADSORBENT ÇEŞİTLERİ

ZEOLİTLER, MONTMORİLLONİT,
KLİNOPTİLOLİT, VOLLASTONİT,
BENTONİT, ANTRASİT,
PERLİT, KAOLİN,
SEPİYOLİT, FELDİSPAT,
PALİGORSKİT,
FOSFOJİPS,
PİRİT,
KUM,
DOLOMİT,
PONZA TAŞI,
İLLİT,
YÜNLER,
HEMATİT,
2- SENTETİK OLARAK ELDE EDİLEN ADSORBENTLER

SİLİKA JEL, SPHAGNUM TURBASI,


POLİMERLER, AKTİF KİL,
TANİN JELLERİ, DİATOME TOPRAĞI,
ALÜMİNYUM KIRMIZI ÇAMUR,
OKSİTLER (ALÜMİNA), BİYOSORBENTLER,
ALUNİT AKTİF KARBONLAR,
ALUM ÇAMURU,
BOKSİT ÇAMURU,
ARITMA ÇAMURLARI,
2- SENTETİK OLARAK ELDE EDİLEN ADSORBENTLER
AKTİF KARBONLAR; Tarımsal ve orman
ürünleri atıkları,
Odun külü,
Mısır koçanı,
Uçucu kül,
Talaş,
Fırın külleri,
Saman,
Odun talaşı,
Ayçiçeği sapları,
Mangal kömürü,
Fındıkkabuğu,
Linyit kömürü,
Badem kabuğu,
Bitümlü kömür,
Ceviz kabuğu,
Turba,
Hindistan cevizi
Petrol artıkları, kabuğu v.s
Doğal Adsorbent Çeşitleri
PERLİT
Perlit, doğal olarak oluşan silis esaslı volkanik kayaçlara
verilen bir isimdir.
Perliti diğer volkanik camlardan ayıran en önemli özellik
ise yumuşama sıcaklığı civarında ısıtıldığı zaman orjinal hacminin
dört ile yirmidört katına çıkabilmesidir. Bu genleşme ham perlitte
% 2- 4 arasında bulunan özsuya (Kristal su ) bağlıdır.
Perlit 870 derece üzerinden hızlı bir şekilde ısıtıldığı zaman
bünyesindeki özsuyun buharlaşması ile mısır taneleri gibi patlar
ve ısıyla genleşen perlit üzerinde sayısı gözenekler oluşur.
İşte bu genleşmiş perlit mükemmel bir ısı ve ses izalasyonu
malzemesidir.
PERLİT
Perlit madeninin 3 hali:

A)Doğadaki bulunuş şekli

B)Parçalanmış hali

C)Isıtılmış hali
PERLİT

Ham perlitin kimyasal ve fiziksel özellikleri aşağıda gösterilmiştir :


KİMYASAL ANALİZ
BİLEŞKEN % ORANI
SiO2 71,0 - 75, 0
Al2O3 12,5 - 16, 0
H2 O 3,0 - 4, 0
K2 O 4,0 - 5, 0
CaO 0,4 - 0, 82
Fe2O3 0,3 - 0, 5
MgO 0,03 - 0, 2
TiO 0- 0, 1
PERLİT

HAM PERLİTİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

 Renk gri,gri tonları ve siyah


 Yumuşama 870 0C-1100 0C
 Ergime noktası 1310 0C-1380 0C
 PH 6,5 - 8,0
 Özgül ağırlık 2,0 - 2,4 gr/ cm3
 Ağırlık kaybı 0,5 %
PERLİT

Ham olarak 2000 - 2100 kg/ m3, kırılmış elenmiş


olarak 2200 - 2400 kg/ m3 olan perlit, genleştikten sonra 32
kg/ m3 ile 180 kg/ m3 yoğunlukta üretilebilir.

Bu genleşmiş perlit ısı ve ses izlasyonunda binalarda sıva


çatı kaplama ve katlar arasında ses izalasyonunda ziraatte
seracılıkta ve fide yetitirmede rerakter malzeme imalatında 32
kg./ m3 ile 60 kg/m3 arasında genleşen perlit ise öğütüldükten
sonra ise sanayide filitre malzemesi olarak kullanılır.
PERLİT

YÜKSEK SICAKLIK UYGULAMALARI

Perlit yalıtımı çelik ve döküm sanayiinde yüksek sıcaklık


uygulamalarında kullanılır.
Örneğin, pota örtmede (koparmada) sıcak örtmede ve
besleyicilerde alaşımları örtmede, ekzotermik ve yalıtım
şekilleride yastıklama aracı olarak kalıplama kumunda ve
refrakter tuğla ve blok üretiminde yalıtım malzemesi olarak
kullanılır.
PERLİT

SANAYİDE PERLİT

1- Kriyojenik Tankların Isı Yalıtımında


2- Değişik Fırınların ve Sistemlerin Isı
Yalıtımında
3- Refrakter Tuğla Üretiminde
4- Döküm Sanayiinde
PERLİT
Döküm Sanayiinde Perlit Kullanımı

Perlit döküm kumuna katkı maddesi olarak kullanılır. Demir-Çelik


dökümlerinde döküm kumuna hacimce %8-12, diğer malzemelerin
dökümünde ise %20-30 oranında katılır.
Perlitin dökümcülükte sağlayacağı faydalar:
* Metalin ağır ağır ve dengeli soğumasını sağladığından anormal yüzey
gerilimlerini önler
* Döküm esnasında yanmaz, gaz çıkarmaz ve metal ile reaksiyona girmez
* Döküm esnasında oluşan gazların, bünyesindeki boşluk ve kanallar
vasıtasıyla çıkışına izin verir
* Temiz, sağlam, kaliteli ve verimli döküm elde edilir
* Döküm hatalarını asgariye indirdiğinden, ürünün temizlenme zamanını ve
işçiliği azaltır.
Döküm Sanayiinde Perlit Kullanımı
Doğal Adsorbent Çeşitleri
KİTOSAN
Kitosanın hammaddesi olan kitin, biyosorbentler arasında,
selülozdan sonra en bol bulunan ikinci doğal polimerdir.

Selülozun moleküler yapısına benzerlik göstermesine


rağmen kitosan, kitinden daha önemlidir.

Ağır metaller için etkin bir tutucu olması nedeniyle, kitosan


araştırmalarda giderek artan bir şekilde kullanılmaktadır.

Kitosan, kitinin alkali N-deasetilasyonu ile üretilir. Ucuz


adsorbentlere duyulan ihtiyaç, atık bertarafının fazlalaşan
sorunları, sentetik reçinelerin artan fiyatları, kitosanı atıksu arıtımı
için en etkili malzemelerden biri haline getirmiştir.
ZEOLİT

Zeolitler, ortaklanmış oksijen atomları ile birbirine


bağlanmış tetrahedral moleküllerden oluşmuş doğal kristal
aminosilikatlardır. Doğal zeolitler, stronsiyum (Sr) ve
sezyum (Cs) gibi istenmeyen ağır metallerin
uzaklaştırılmasında iyon değiştirme özellikleri ile dikkat
çekmişlerdir.
Bu özellik zeolitleri atıksu arıtımında tercih edilir duruma
getirmektedir. Ayrıca zeolitlerin piyasa değeri oldukça
düşüktür.
Yüksek sıcaklık, zeolitlerin koordinasyon alanlarında, metal
iyonlarının daha verimli tutulmasını aktive eder.
ZEOLİT

A complex molecule called zeolite, a crystalline solid


Figure 10 The molecular structure
containing silicon, aluminium and oxygen atoms, is
of LTA zeolite, type 4A.
also commonly used by industries
ZEOLİT
Doğal Adsorbent Çeşitleri

SELÜLOZ

Selüloz yenilenebilir doğal polimerler arasında en bol olanıdır ve


üç adet reaktif hidroksil grubu içerir. Çin’de krom
gideriminde küresel selüloz kullanımı araştırılmış ve
pH=6’da 73.46 mg Cr+3/ g adsorblama kapasitesi
sağlanmıştır.
Doğal Adsorbent Çeşitleri

KİL
Kil doğada bol miktarda bulunan minerallerdendir. Ancak
saf kil bulmak oldukça zordur. Kilin içerisinde en çok kalker,
silis, mika, demir oksit bulunur. Genellikle 0,002 mm'den daha
küçük taneli malzemeye kil adı verilmektedir.
Kil sarımtırak, kurmızımtırak, koyu kahverengi gibi
renklerde bulunur. Bu özelliğini bileşiminde bulunan yanıcı
maddeler verir. Kilin yapısı itibarıyla su çekme özelliği vardır. Bu
nedenle kil daima nemlidir.
Doğal Adsorbent Çeşitleri

KİL
Kili meydana getiren maddeler sulu alüminyumsilikatlerdir.
m Al2O3 , n SiO2 , p H2O genel kimyasal bileşim formülü ile
ifade edilen kil, çok saf olduğu zaman hidrate Alümin Silikat
(kaolinit) adını alır. Kaolinit'in kimyasal formülü,
Al2O3 .SiO2. 2H2O dur.
Killerin ağır metal giderimindeki etkinliğine rağmen
zeolitler daha kolay bulunabilir ve daha ucuzdurlar.
Yapay Adsorbent Çeşitleri

ENDÜSTRİYEL ATIKLAR

 Çeşitli endüstri dallarının faaliyetleri sonucunda oluşan


atıklar adsorbent olarak kullanılabilme özellikleri ile dikkat
çekmektedirler. Diğer adsorbentlerle karşılaştırıldığında
maliyetlerinin çok daha düşük olması en belirgin
avantajlarıdır.
 KÜL, Hindistan’da termal güç tesislerinin endüstriyel katı
atığıdır ve bakır iyonu gibi ağır metaller için üstün giderim
kapasiteli en ucuz adsorbentlerden biridir. Kül pH=8.0’de
 1.39 mg/g Cu+2 adsorpsiyon kapasitesi sağlamıştır.
ENDÜSTRİYEL ATIKLAR

Atık çamur da gübre sanayinden kaynaklanan ve iyi


adsorplama kapasitesine sahip bir yan üründür.

Ağır metalleri adsorplamada kullanılan diğer bir ucuz


adsorbent, çelik üretiminin yan ürünü olan OCAK
CÜRUFUDUR. 1996’da ocak cürufu kullanılarak Cu+2, Ni+2 ve
Zn+2 adsorpsiyonu çalışılmıştır. Metal iyon adsorpsiyonu hidro-
okso kompleksleri şeklinde oluşur ve yüksek adsorplama
kapasitesi, adsorbentin iç yüzeyinde çözünebilir bileşiklerin
meydana gelmesi ile ilgilidir.
ENDÜSTRİYEL ATIKALAR

 Kağıt endüstrisi atıksuyundan ekstraksiyon işlemi ile elde


edilen LİGNİN üzerine Pb+2 ve Zn+2 adsorpsiyonu ile ilgili
çalışmalar yapılmıştır. Ligninin Pb+2 ve Zn+2 için adsorpsiyon
kapasitesi sırayla 1865 ve 95 mg/g olarak bulunmuştur.
 Araştırmalar, ligninin yüksek adsorpsiyon kapasitesinin
yüzeyinde bulunan polihidrik fenol gruplarına bağlı olduğunu
göstermiştir. Yüksek sıcaklıkta, yüksek giderim elde
edildiğinden adsorpsiyon endotermik bir işlemdir.
ENDÜSTRİYEL ATIKLAR

 Marangoz atölyelerinden elde edilen talaşın


bakır giderimindeki rolü araştırılmıştır.

 Talaş için 13.80 mg Cu+2 /g adsorplama


kapasitesi kaydedilmiştir.

 Talaşın bakır gideriminde iyi bir adsorbent


olduğu belirlenmiştir.
TARIMSAL ATIKLAR

 Ksantat, pirinç kabuğu ve hindistan cevizi


kabuğundan elde edilen aktif karbon gibi
adsorbentlerle daha az çalışılmıştır. Ksantat, ucuz
adsorbentlerin en etkili olanlarından biridir.

 Ağır metalleri tutmada etkili olan sülfür bileşikleri


içerir.
TARIMSAL ATIKLAR

Cr+6 giderimi için pirinç kabuğundan sülfürik asitle


karbonizasyon işlemi kullanılarak elde edilen aktif karbonun
kullanımı incelenmiştir. pH=2.5’da pirinç kabuğundan elde
edilen aktif karbon için maksimum adsorpsiyon kapasitesi
45.60 mg Cr+6 /g olarak bulunmuştur.
AKTİF KARBON

Endüstriyel adsorbentler arasında çevre kirliliğini


kontrol amacıyla, yüksek gözenekliliğe sahip aktif
karbonlar yaygın olarak kullanılır. Ticari olarak aktif
karbonlar, odun, turba, linyit, kömür, mangal kömürü,
kemik, Hindistan cevizi kabuğu, pirinç kabuğu, fındık
kabuğu ve yağ ürünlerinden elde edilen karbonların
çeşitli işlemlerden geçirilerek aktive edilmesiyle elde
edilirler.
AKTİF KARBON
Aktif Karbon’un Genel Özellikleri

 Aktif karbon, büyük kristal formu ve oldukça geniş iç


gözenek yapısı ile karbonlu adsorbentler ailesini tanımlamada
kullanılan genel bir terimdir. Aktif karbonlar, insan sağlığına
zararsız, kullanışlı ürünler olup, oldukça yüksek bir
gözenekliliğe ve iç yüzey alanına sahiptirler
 Aktif karbonlar, çözeltideki molekül ve iyonları
gözenekleri vasıtasıyla iç yüzeylerine doğru çekebilirler ve bu
yüzden adsorbent olarak adlandırılırlar
AKTİF KARBON

Karbon taneciğinin yüzeyi gaz, sıvı ve katı


maddeleri çeker ve yüzeyde ince bir film tabakası
oluşturur, yani adsorbe eder. Aktif karbonun adsorbent
olarak tercih edilmesinin başlıca iki nedeni vardır.
Bunlar;
1. Belirli maddeleri çekebilmesi için çekici bir
yüzeye,
2. Fazla miktarda maddeyi tutabilmesi için geniş
bir yüzeye sahip olmasıdır.
Aktif karbonun kısımları
Aktif karbonun gözenekli yapısı
AKTİF KARBON

Atık su işlemleri için günümüzde kullanılan en iyi aktif


karbonlar çeşitli kömürlerden ve doğal materyallerden elde edilir.
Bunlar: taş kömürü, mangal kömürü, turba, linyit, odun, kemik;
Hindistan cevizi, fındık ve pirinç kabuğu; meyve çekirdekleri ve
yağ ürünleridir. Bu materyallerden elde edilen aktif karbonlar
genellikle sert ve yoğundur. Suda bozunmadan uzun süre
kullanılabilirler. Aktif karbonlar değişik özelliklere sahip
şekillerde üretilebilirler. Bunlar;
1. Toz halindeki aktif karbonlar,
2. Granüle aktif karbonlar,
3. Pelet halindeki aktif karbonlardır,
AKTİF KARBON

Karbonun kimyasal aktivasyonu sonucu, toz haldeki aktif karbonlar


elde edilirler. Bu karbonlar, günümüzde atık suların temizlenmesi
işlemlerinde en çok kullanılan aktif karbonlardır. Gaz aktivasyonu ile
yapılan granüle ürünler ve peletler daha ziyade gazların
saflaştırılmasında kullanılırlar. Ancak granüle haldeki aktif karbonların
da atık su işleme sistemlerinde oldukça iyi sonuçlar verdiği
belirtilmektedir.

Granüle ve toz haldeki aktif karbonlar organik ve inorganik


maddelerin uzaklaştırılmasında mükemmel sonuçlar vermektedir. Bu
aktif karbonlar biyolojik olarak işlem görmüş atık suları ve organik
kaynaklı endüstriyel atıklar içeren atık suları temizlemek için de
yıllardır kullanılmaktadır.
YAPAY ADSORBENTLER
Silika Jel
 Endüstride birçok kurutma
operasyonunda adsorbent olarak
silika jeller kullanılmaktadır. Uzun
kullanım ömrü, ucuz oluşu, yüksek
aşınma direnci ve düşük
rejenarasyon enerjisi ihtiyacı silika
jelin en önemli avantajlarındandır.
Silika jel beyaz
 En yaygın kullanılan ve en
ekonomik silika jel tipidir.Yapısı 1-
3 mm ve 3-5 mm boyutlarında
boncuk şeklindedir.
Silika jel beyaz
SİLİKAJEL

Silika jel mavi


Kobalt klorür indikatörlü ve en ucuz indikatörlü silika jel
tipidir.Aktif hali mavi doygun hali pembe renktedir.1-3 mm ve 3-5
mm boyutlarında boncuk şeklindedir.
SİLİKAJEL
Silika jel orange
Çevre dostu organik indikatörlü silika jel tipidir. Aktif hali
Turuncu renkte doygun hali renksizdir.
SİLİKAJEL

Silika jel N
 Çok genş bir uygulama alanı vardır. Spesifik
yüzeyine oranla çok büyük bir kurutma kapasitesine
sahiptir.
Silika jel WS
 Suya dayanıklı silika jel tipidir. Bütün özellikleri ve
uygulama alanı Silika jel N ile tamaniyle aynıdır.
Yalnız başına kullanıldığı gibi %20 oranında silika
jel N ile birliktede kullanılabilir.
YAPAY ADSORBENTLER
Aktif Alumina
(Al2O3), yarı kristal yapıda, granüler, yüksek poroziteli, ticari olarak
da kurutucu olarak kullanılan inorganik bir adsorbandır. Düşük
tozlanma ve yüksek kapasiteye sahip nem tutucudur.
Rejenerasyon için daha az enerji gereklidir. Yüksek kimyasal
saflıktadır. Parçalanmaya ve ufalanmaya karşı dirençlidir
YAPAY ADSORBENTLER
REÇİNE

İçme suyu arıtma, Su yumuşatma ve


Demineralizasyon proseslerinde kullanılabilecek
olan kuvvetli asidik katyon değiştirici
reçinelerdir. Gıda ve içme suyuna uygun olup
FDA onaylı ürünlerdir.
Adsorptive Equilibration in a Porous
Pore
Adsorbent
Early

Later

Laminar
Boundary
Layer GAC Particle
Equilibrium
Adsorbed Molecule
Diffusing Molecule

GAC-Granular Activated Carbons


Adsorpsiyon izotermleri
Add Same Initial Target Chemical Concentration, Cinit, in each

Control

Different activated carbon dosage, Csolid, in each

 mg  cinit  c fin  mg/L 


q fin  
 g  csolid  g/L 

An adsorption ‘isotherm’ is a q vs. c


relationship at equilibrium
Adsorpsiyon izotermleri
Bir çok etkenlere bağlı olan adsorpsiyon
olaylarındaki davranışlar, adsorpsiyon izotermi
olarak adlandırılan bağıntılarla ifade
edilmektedir. sabit sıcaklıkta adsorban
tarafından adsorplanan madde miktarı ile
denge basıncı veya konsantrasyonu arasındaki
bağıntıya adsorbsiyon izotermi adı verilir.
Deney yoluyla elde edilen verilerle belirlenen adsorpsiyon
izotermleri genel olarak çizilen 6 tıp izoterm eğrisine çok
benzemektedir. Daha çok buhar fazından adsorpsiyon ıcın
çizilen bu izotermlerin bazıları çözeltilerin adsorpsiyonu içinde
geçerlidir. Şekilde x eksenindeki değerler p/p0 (bagıl denge
basıncı) yada c/c0 (bağıl denge derisimi)dir.y ekseni ise
absorplanan miktarı gösterir(mol/g).x eksenindeki p0 doygun
buhar basıncını c0 ise doygun çözeltinin derişimini yanı
çözünürlüğünü göstermektedir. Aynı izotermler p/p0 yerine p
denge basıncı ve c/c0 yerine c denge derısımı alınarak da
cızılebılır. Az sonra gösterilecek olan şekillerde p/p0=1 ve
c/c0=1 değerlerinde adsorplanan madde yığın olarak
ayrıldığından adsorpsıyon izoterm eğrileri dikey olarak
yükselmeye başlayacaktır. Bu dikey yükselme noktasına
gelindiğinde adsorpsıyon tamamlanmış demektir. Bu 6 tıp
izotermi yakından inceleyelim.
1-) Monomoleküler yani tek tabakalı olan kimyasal
adsorpsiyon izotermi k ve m eğrilerine benzemektedır. Diğer
taraftan, mikro gözenekli katılardaki adsorpsiyon izotermi l
eğrisine yakındır. Adsorplama gücü yüksek olan mikro
gözeneklerin yüzeyleri mono moleküler olarak kaplandığında
gözenekler tümüyle dolduğundan adsorpsiyon tamamlanmış
olacaktır. Diğer taraftan, adsorplama gücü düşük olan makro
gözeneklerin gözenekleri mono moleküler olarak kaplandığında
adsorpsiyon yine tamamlanmış olacaktır. bu nedenle mikro ve
makro gözenekli katılardaki adsorpsıyon izotermleri yükseklik
farkı dışında birbirine benzemektedir. çözeltilerden adsorpsiyon
izotermleri k,l,m eğrilerinden birine yakın olarak ortaya
çıkmaktadır.
2-)Birinci tabakanın adsorpsıyon ısısı yoğunlaşma ısısından daha
büyük olan ve kılcal yoğunlaşmanın az olduğu adsorpsıyon
izotermleri bu eğriye benzemektedır.

İzotermın a b parçası boyunca tek tabakalı adsorpsıyon,


b c parçası boyunca ise çok tabakalı adsorpsiyon ve kılcal
yoğunlaşma tamamlanmaktadır.
İzotermin b noktasından sonraki doğrusal kısmın uzantısından n m
tek tabaka kapasitesi grafikten yaklaşık olarak okunabilir. doygunluk
noktasına gelindiğinden dolayı e f boyunca adsorplanan madde sıvı
yada katı olarak yığın halde ayrılır
3-)Birinci tabakanın adsorpsiyon ısısı yoğunlaşma ısısından daha
küçük olan ve kılcal yoğunlaşmanın az olduğu adsorpsiyon
izotermleri bu eğriye benzemektedir.

Adsorplama gücü çok düşük olan katılardaki adsorpsiyon izotermleri


bu tipe uymaktadır. eğrinin gidişinden nm tek tabaka kapasitesini
bulmak olası değildir.
4-)Birinci tabakanın adsorpsiyon ısısı yoğunlaşma ısısından daha
buyuk olan ve kılcal yoğunlaşmanın çok olduğu adsorpsiyon
izotermleri bu eğriye benzemektedir.

Şekilde görüldüğü gibi adsorpsiyon ve desorpsiyon izotermlerinin


faklı yollar izlemesine adsorpsiyon histerezisi denir.Bu durum dar
ağızlarından dolan gözeneklerin geniş ağızlarından boşalmasıyla
açıklanabilmektedir. İzotermin ab parçası boyunca tek tabakalı
adsorpsıyon, bc parcası boyunca çok tabakalı adsorpsıyon, cd
parçası boyunca ise kılcal yoğunlaşma olmaktadır. Kılcal
yoğunlaşma tamamlandıktan sonra gözeneklerin ağızlarındaki çukur
yüzeylerde boyunca dolmakta ve ef boyunca adsorplanan madde
yığın olarak atılmaktadır. genellikle mikro ve mezo göznek içeren
katılardaki adsorpsiyon izotermleri bu tipe uymaktadır.
Bu izotermden de nm tek tabaka
kapasitesi yaklaşık olarak bulunabilmektedir.
5-) Birinci tabakanın adsorpsiyon ısısı yoğunlaşma ısısından
daha küçük olan ve kılcal yoğunlaşmanın çok olduğu
adsorpsiyon izotermleri bu eğriye benzemektedir.
İzotermın a-c parçası boyunca yüzey tek tabakalı yada çok
tabakalı olarak kaplandıktan sonra c-d boyunca kılcal
yoğunlaşma olmaktadır. adsorplanma gücü olan mezo gözeneklı
katılardaki adsorpsiyon izotermleri bu tipe benzemektedir.
6-) Basamaklı olan bu izoterm tipine çok az rastlanmaktadır.

Mikro gözenekler yanında farklı boyutlarda mezo gözenek grubu


içeren katılardaki adsorpsiyon izotermleri bu tipe benzemektedir.
ADSORPSİYON DENKLEMLERİ

 Denel yoldan belirlenen adsorpsiyon


izotermlerini ve diğer adsorpsiyon verilerini
değerlendirebilmek için çok sayıda denklem
türetilmiştir. Adsorplanan ve adsorplayıcı
maddelerin özelliklerine göre bir adsorpsiyon
bu eşitliklerden biri ya da birkaçına uygun
olmaktadık.
İZOTERM DENKLEMLERİ
Langmiur izotermi
Atom veya moleküllerin kinetiğine , adsorblayıcı yüzeyinde aktif
merkezler tarafından tutulduğunu ve oluşan filmin monomoleküler
olduğu kabul edilir. Sıvılara uygulanan izoterm şu şekildedir :

Langmiur denklemi aşağıdaki gibi verilebilir;

(3)
Ce 1 Ce
 
qe a L Qmax Qmax
Burada,
aL = Adsorpsiyon enerjisi veya entalpisi ile ilgili bir
sabit (aL α e - ∆H/RT)
Q max = Maksimum adsorpsiyon kapasitesi
İZOTERM DENKLEMLERİ

Ce/qe ile Ce arasında arasında çizilen grafikler doğru verir. Bu


doğruların eğiminden Langmiur sabitleri bulunur
Freundlich izotermi

1/n
a=AC

a = 1 g adsorblayıcı tarafından adsorplanan madde miktarı


C = çözünmüş maddenin denge konsantrasyonu

A ve 1/n sabit

bu eşitliğe freundlich izotermi denilmektedir. Bu bağıntı düşük konsantrasyonlu


sıvı sistemlere uygulanmaktadır .
 Bir adsorbsiyon deneyinin freundlich denklemine
uyarlılığnı göstermek için bu denklemin logaritmik
şekilde yazılması gerekmektedir ;
log a = logA + 1/n logC

Deney sonucunda log A ile log C arasında çizilen grafiğin


bir doğru vermesi adsorbsiyonun freundlich denklemine
uyarlılığını gösterir.
Temkin denklemi
Brunauer-Emmett-Teller(BET) denklemi
 Çok tabakalı adsorpsıyon ıcın onerılen denklemdır.

Cs: Çözünen doygunluk derişimi (mg/l),


B: Yüzeyle iç etkileşme enerjisini belirten bir sabit,
Ce : Adsorpsiyon sonrası çözeltide kalan maddenin konsantrasyonu (mg/l),
qe : Birim adsorban üzerine adsorplanan madde miktarı (mg/g),
Qmax: Adsorbanın maksimum adsorplama kapasitesi (mg/g).

Katıların yüzey alanı tayininde kullanılan izotermdir.


Polonyi denklemi
 Polonyi, adsorplanan fazın sıvı özelliğinde olduğunu ve bu sıvının buhar
basıncının aynı sıcaklıktaki yıgın sıvı buhar basıncına eşit olduğunu ılerı
sürmüştür. Basıncı p denge basıncına esıt olan buhar fazından p0 olan absorbanmış
faza bir mol maddenin tersinir olarak aktarımı sırasındaki serbest entalpı
deısımıne esıt olan max. İş Polonyi tarafından adsorpsiyon potansiyeli olarak
tanımlanmış ve
 W=∆G=RTln(p°/p)
 Şeklinde gösterilmiştir. Buhar yerine gazların adsorpsiyonu söz konusu
olduğunda p° yerine pkτ,yani kritik basınç ile ,indirgenmiş sıcaklığın karesinin
çarpımı alınmaktadır. Basınçlar yerine derişimler alınarak aynı eşitlik çözeltiden
adsorpsıyon içinde kulanılabilir. Adsorplanan ve adsorplayıcı değişmedikçe
Polonyi potansiyeli sıcaklıkla değişmemektedir.
 Adsorplanan madde mıktarı n/mol g-1 olarak alındıgında sıvı
oldugu varsayılan adsorplanmıs fazın hacmı

 v/cm³ g- =nVs eşitliğinden bulunur.

Bu hacimde sıcaklıkla değişmemektedir. Adsorpsiyon izotermleri


kullanılarak son iki bağıntıdan bulunan niceliklerle çizilen W/v
grafigine Polonyı karakteristik ağrısı denir. Adsorplayıcı ve
adsorplanan değişmedikçe W ve v sıcaklıkla değişmediğine göre
karakteristik eğride sıcaklıkla değişmez.
Sylgin-Frumkin denklemi

 Rus kimyacılar tarafından a ve f bırer sbt


olmak uzere
Ө=n/nm=(1/f) ln ac

Şeklinde bir adsorpsiyon denklemi türetilmiştir.


çözeltiden adsorpsiyon için türetilen
denklemdeki derişim yerine basınç alınarak gaz
fazından adsorpsiyon içinde kullanılabilir.
Hill denklemi

Polimerler gıbı molekuler yuzeylere sahıp maddelerın gaz yada


buhar fazından adsorpsıyonu ıcın turetılen Hill denklemı bır
dogru vermek uzere

(Ө/1-Ө) +ln (Ө/1-Ө) – ln (p/p°)=ln k1 + k2Ө

Şeklinde yazılmaktadır. Buradaki Ө=n/nm örtülü yüzey kesrını


, p/p° bağıl denge basıncını, k1 adsorplayıcı ve adsorplananan
baglı ve degerı 0,08-0,45 arasında degısen bır sbti,k2 ise
adsorplayıcıya baglı ve degerı 1,6-2,8 arasında degısen bır sbtı
gostermektedır.Bagıl denge basıncı p/p° yerıne c/c° Alınarak aynı
denklem cözeltıden adsorpsıyon ıcınde kullanılabılır.
Harkins-Jura(HJ) denklemı

 Termodinamik yoldan türetilen bu eşitlik


grafiği bir doğru vermek üzere

Log(p/p°)=B-(C/v²)

şeklinde yazılabilir. Denklemlerdeki B ve C


sbtleri sırayla bu eşitliğe göre çizilen doğrunun
kayma ve eğiminden bulunmaktadır.
KİNETİK DENKLEMLERİ
Adsorpsiyon Termodinamiği

şeklinde ifade edilir. Burada, Cads denge anında adsorplanan maddenin


konsantrasyonu (mg/L), Ce ise denge anında çözelti ortamında kalan
boyar maddenin konsantrasyonudur (mg/L).
SABİT YATAKLI ADSORPSİYON
KOLONLARI
Pratikte, atıksu arımında sabit yataklı adsorpsiyon kolonları
kullanılır.Çünkü,

1. Kesikli sistemdeki gibi adsorbent ayırma işlemi yoktur


2. Daha etkili adsorpsiyon yapılır
3. İşletme esnekliği vardır

Sabit yataklı bir adsorpsiyon kolonu sabit duruma ulaşmayan


bir sistem olarak düşünülebilir.Yani, kolondan geçen su miktarı
arttıkça sanki, adsorbent de gittikçe artan oranda
uzaklaşmakatdır. Başlangıçta su kolondan geçerken hemen üst
tabakada adsorpsiyon olur. Suyun kolondan geçemeye devam
etmesiyle, adsorpsiyon tabakası aşağıya doğru hareket eder.Bu
tabaka,kolonun dibine yaklaşırken, çıkış konsantrasyonu artar.
Maksimum çıkış konsantrasyonuna ulaşılmadan hemen önce
konsantrasyon artışı aniden artar. Bu noktaya ”kırılma noktası”
denir.
SABİT YATAKLI ADSORPSİYON
KOLONLARI

Adsorpsiyon tabakası, kolonun alt tarafına doğru ilerlerken,


çıkış konsantrasyonu giriş konsantrasyonuna eşitleninceye
kadar artmaya devam eder.

Kırılma noktası zamanı;


1. Yatak yüksekliği azaldıkça azalır
2. Asorbentin tane büyüklüğü arttıkça azalır
3. Akış hızı arttıkça azalır
4. Giriş konsantrasyonu arttıkça azalır.

Adams ve Bohart, sabit yataklı adsorpsiyon kolonlarında


kullanılan, yüzey- reaksiyon-hız teorisine dayanan bir formül
geliştirmişlerdir.
SABİT YATAKLI ADSORPSİYON
KOLONUNDA KIRILMA NOKTASI

Bir adsorpsiyon kolonunda çıkış konsantrasyonunun zaman bağlı


değişimi ve kırılma noktası aşağıdaki grafikte görülmektedir.
SABİT YATAKLI ADSORPSİYON KOLONU
İÇİN ADAMS-BOHART DENKLEMİ

 N o   V   Co 
t    X    ln   1
 Co .V   K .N o   CB 

Burada, t = Servis süresi


V= Suyun kolondaki akış hızı
X= Yatak derinliği
K=Sabit
No= Adsorplama kapasitesi
Co= Giriş konsantrasyonu
CB= Çıkış konsantrasyonu
SABİT YATAKLI ADSORPSİYON KOLONU
İÇİN ADAMS-BOHART DENKLEMİ

No ve K katsayıları, bir seri laboratuvar çalışması ile bulunur.


Değişik yatak derinlikleri ve değişik hızlarda yapılan
laboratuvar çalışmalarından t ile X arasında çizilen grafikler
birer doğru verir.Bu doğruların eğiminden No, doğruların
ordinatı kestiği değerlerden ise K katsayısı hesaplanır. Aşağıdaki
denklemlerden No

No = Co.V.Eğim
ve K,  1   Co 
 b    ln   1
 Co K   C B 

bulunur.
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ

Adsorpsiyon kolonlarının projelendirilmesinde


iki yol vardır;
1. İzoterm denklemlerinden
2. Adams-Bohart denkleminden

1. İzoterm denklemleri ile projelendirme

Birinci yöntem yaklaşık olarak adsorbent miktarı ve


kolonun servis süresini bulmayı sağlar.Adsorbentin
birim hacmi tarafından arıtılabilen suyun hacmi
aşağıdaki denklemle hesaplanabilir.
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ
qe
Y . (4)
(Co  C1 )
Burada, Co=Giriş konsantrasyonu(mg/L)
C1=Ortalama çıkış konsantrasyonu (mg/L)
qe = Adsorbentin birim kütlesinin adsorpladığı
madde miktarı (mg/g)
ρ = Adsorbentin yoğunluğu (g/L)

Madde kuvvetli olarak adsorplanıyorsa C1= 0 olarak kabul


edilebilir. Bu durumda keskin bir kırılma eğrisi elde edilir.
Eğer madde tam olarak adsorplanmıyorsa, C1belli bir değeri
vardır.
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ
Arıtılan birim su hacmi başına kullanılacak olan adsorbent
miktarı aşağıdaki denklemle hesaplanabilir:

(C0  C1 )
ADSO  (5)
qe
Burada, ADSO = Adsorpsiyon oranı (g/L)

Örnek: Bir suda 10 μg/L bromoform uzaklaştırılmak isteniyor.


Bunun için bir adsorpsiyon kolonunda granül aktif karbon
(GAK) kullanılıyor. Adsorpsiyon Freundlich izotermine
uymaktadır. Kolonun servis süresinde arıtacağı suyun hacmini
ve ADSO yu hesaplayınız (K=20 mg/g; 1/n=0.52; ρGAK=500 g/L)
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ
Çözüm; AdsorpsiyonFreundlich izotermine uyduğundan (1)
denkleminden, qe = K C 1 / n
F

qe = (20 mg/g) (0.01 mg/L)0.52 = 1.82 mg/g


C1= 0 kabul edilirse, (4) denkleminden,
1.82 mg / g
Y .500 g / L  91000 L su / L GAK
0.01 mg / L
ADSO (5) denkleminden hesaplanır,

0.01 mg / L
ADSO   0.0055 g GAK / L su
1.81 mg / g
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ

2. Adams-Bohart denklemiyle projelendirme


Endüstride ABS (alkil benzen sülfonat) içeren bir
atıksudan ABS adsorpsiyonu için bir adsorpsiyon
kolonu projelendirilecektir. Kolonda adsorbent olarak
GAK kullanılacaktır. Kolon projesinde kullanılmak
üzere Adams-Bohart katsayılarını bulmak için
laboratuvar ölçekli kolonlarda bir seri deney
yapılmıştır. Bu kolonların çapı 2.54 cm dir.
Laboratuvarda 10 ppm ABS çözeltisiyle çalışılmıştır.
Laboratuvar deneylerinden elde edilen sonuçlar
aşağıdaki tabloda verilmiştir.
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ
Tablo 1. Değişik kolonlarda 10 ppm ABS nin adsorpsiyon verileri
(Kırılma noktasında konsantrasyon 0.5 ppm)
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ

Tablodaki verilerden yaralanarak,

1.Adams-Bohart katsayılarını hesaplayınız

2. Endüstriyel atıksuyu arıtmak için 1.524 m yüksekliğinde ve


0.6096 m çapında bir kolon kullanılacaktır. Atıksu 10 ppm ABS
içermektedir.Kolondan çıkan suda 0.5 ppm ABS içermektedir.
Atıksuyun debisi 378.5 m3/hafta dır.Buna göre,
 Kolonun servis süresini
 Servis süresinde arıtılan toplam su hacmini
 Bir yılda kaç defa GAK değişimi yapılacağını
 Kolonun adsorpsiyon verimini,
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ

1. Laboratuvar adsorpsiyon kolonunun kesit alanı :

A= (2.54.10-2 / 2)2.3.14= 5.064.10-4 m2


Arıtılan hacimlerden yararlanarak kolonların servis Süreleri
bulunmuş ve Tablo 2 de verilmiştir.

Konsantrasyonlar kg/m3 olarak ifade edilir.

Co=(10 mg/L)(10-3)=0.01 kg/m3

Tablo 2 deki değerlerle, yatak derinliği ile servis süresi arasında


grafik çizilir
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ

Kolonların servis süresi ile derinliği arasındaki değişim


ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ
Grafikteki doğruların eğiminden;
6.1092 m/saat için:
No= Co.V= (0.01 kg/m3)(6.1097 m/saat)(1434 saat/m) = 87.60 kg/m3
12.222 m/saat için:
No= 0.01. 12.222. 549= 67.09 kg/m3
24.444 m/saat için:
No= 0.01. 24.444. 243 = 59.39 kg/m3

 1   Co 
 b    ln   1
 Co K   C B 
Grafikteki doğruların kesim noktaları bulunur,
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ
6.1092 m/saat için; b= -630

 1   0.01 
K  .(630)  ln   1 ; K = 0.467
 0.01   0.0005 

Diğer noktalar için de K lar bu şekilde hesaplanır


ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ

2. 0.6096 m çapta, 1.524 m yükseklikte endüstriyel adsorpsiyon


kolonunun yüzey alanı:
 0.6096 
A   .r  (3.14)
2
  0.2917 m
2

 2 
Kolondaki suyun akış hızı: 378.5 m3/hafta.
(378 .5 m 3 / hafta)
V   3.154 m 3 / saat
(5 gün).(24 saat / gün)

3.154 m 3 / saat
V 2
 10.81 m / saat
0.2917 m
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ

Endüstriyel kolon için K ve No katsayılarını bulmak için, aşağıdaki


grafikler çizilir.
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ

Grafiklerden No= 72 (kg ABS/ m3C), K = 0.78 bulunur.


ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ
Kolonun servis süresi hesaplanır;

 N o   V   Co 
t    X    ln   1
 Co .V   K .N o   CB 

 72   10.81   0.01 
t    1.524    ln   1
 (0.01).(10.81)    (0.78).(72)   0.0005 
t =638 saat
3.154 m3/saat akış hızında kırılma noktası öncesinde arıtılan
toplam hacim:
(638).(3.154)= 2012 m3
Yıllık arıtılan su hacmi: (378.5) ( 52)= 19862 m3
ADSORPSİYON KOLONLARININ
PROJELENDİRİLMESİ

Yıllık karbon değişimi:

19862 / 2012 ≅ 10 defa

Yatak verimi:

Toplam adsorplanan ABS = (2012 m3) ( 0.01-0.0005) = 19.11 kg


Toplam kapasite = No. Yatak hacmi
Yatak hacmi = (0.2917 m2) ( 1.524 m) = 0.444 m3
Toplam kapasite = (72 kg ABS/m3C) ( 0.444 m3) = 31.9 kg
% verim = (19.11/31.9) 100 = % 60

You might also like