Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 120

T.C.

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ


FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

LİÇ SOLÜSYONUNDAN KİMYASAL VE BİYOLOJİK


YÖNTEMLERLE AĞIR METAL GERİ KAZANIMI

Ceyda ÜGE

Danışman
Doç.Dr. Emine SAYILGAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ


ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI
ISPARTA - 2021
© 2021 [Ceyda ÜGE]
TEZ ONAYI

Ceyda ÜGE tarafından hazırlanan "Liç Solüsyonundan Kimyasal Ve Biyolojik


Yöntemlerle Ağır Metal Geri Kazanımı" adlı tez çalışması aşağıdaki jüri üyeleri
önünde Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Çevre Mühendisliği
Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak başarı ile savunulmuştur.

Danışman Doç. Dr. Emine SAYILGAN ..............................


Süleyman Demirel Üniversitesi

Jüri Üyesi Doç.Dr. Aytül BAYRAKTAR ..............................


Süleyman Demirel Üniversitesi

Jüri Üyesi Dr.Öğr.Üyesi Murat SOLAK ..............................


Düzce Üniversitesi

Enstitü Müdürü Doç. Dr. Şule Sultan UĞUR ..............................


TAAHHÜTNAME

Bu tezin akademik ve etik kurallara uygun olarak yazıldığını ve kullanılan tüm literatür
bilgilerinin referans gösterilerek tezde yer aldığını beyan ederim.

Ceyda ÜGE
İÇİNDEKİLER

Sayfa
İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. i
ÖZET........................................................................................................................... iii
ABSTRACT ................................................................................................................ iv
ŞEKİLLER DİZİNİ..................................................................................................... vi
ÇİZELGELER DİZİNİ .............................................................................................. vii
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ............................................................. viii
1. GİRİŞ ....................................................................................................................... 1
1.1. Amaç ................................................................................................................ 1
1.2. Kapsam ............................................................................................................. 2
2. TEORİ VE LİTERATÜR İNCELEMESİ ................................................................ 4
2.1. Madencilik Hakkında Genel Bilgiler ............................................................... 4
2.1.1. Madencilik atıkları .................................................................................... 5
2.1.2. Maden atıkları yönetmeliği ..................................................................... 10
2.1.3. Madencilik faaliyetleri ............................................................................ 11
2.2. Çinko .............................................................................................................. 16
2.2.1. Fiziksel, kimyasal özellikleri ve mineralleri ........................................... 17
2.2.2. Bileşikleri ................................................................................................ 19
2.2.3. Ülkemiz ve Dünya’daki Zn üretimi, tüketimi ve rezervi ........................ 20
2.2.4. Zn kullanım alanları ................................................................................ 21
2.2.5. Topraktaki Zn ......................................................................................... 23
2.2.6. Zn toksisitesi ........................................................................................... 23
2.3. Kurşun ............................................................................................................ 24
2.3.1. Fiziksel, kimyasal özellikleri ve bileşikleri ............................................ 25
2.3.2. Ülkemiz ve Dünya’daki Pb üretimi, tüketimi ve rezervi ........................ 28
2.3.3. Pb kullanım alanları ................................................................................ 30
2.3.4. Pb toksisitesi ve çevreye etkisi ............................................................... 32
2.4. Hidrometalurji ................................................................................................ 34
2.4.1. Kimyasal çökeltme (presipitasyon) ........................................................ 36
2.4.2. İyon değişimi .......................................................................................... 38
2.4.3. Adsorbsiyon ............................................................................................ 40
2.4.5. Solvent ekstraksiyon ............................................................................... 43
2.4.6. Elektroliz (elektrometalürji, elektro-kazanım) ....................................... 46
2.5. Biyolojik Yöntemler ....................................................................................... 50
2.5.1. Mikrobiyal selüloz ................................................................................ 51
2.6. Liç ................................................................................................................... 62
2.6.1. Liç ile ilgili yapılan çalışmalar ............................................................ 62
3. MATERYAL VE METOT .................................................................................... 66
3.1. Çalışmada Kullanılan Maden Atığı ................................................................ 66
3.2. Atık Çamur Karakterizasyonu ve Analitik Yöntemler ................................... 66
3.3. Mikrobiyal Selüloz (MS) Sentezi Üretimi ..................................................... 67
3.3.1. Kombucha Scoby hazırlanması ............................................................. 67
3.4. Liç Deneyleri .................................................................................................. 69
3.5. Geri Kazanım Deneyleri ................................................................................. 69
3.5.1. Biyolojik geri kazanım deneyleri: MS ile 24 faktöriyel dizayn tasarımı 69
3.5.2. Kimyasal geri kazanım deneyleri: Presipitasyon çalışmaları ................ 72
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA .................................................... 75
4.1. Karakterizasyon Sonuçları.............................................................................. 75

i
4.2. Liç Deneyleri Sonuçları .................................................................................. 76
4.3. Geri Kazanım Deney Sonuçları ...................................................................... 77
4.3.1. Biyolojik yöntemlerle geri kazanım : 24 faktöriyel dizayn sonuçları ..... 77
4.4. Kimyasal Yöntemlerle Geri Kazanım: Presipitasyon Deney Sonuçları ......... 85
5. SONUÇ VE ÖNERİLER ....................................................................................... 89
KAYNAKÇA ............................................................................................................. 91
ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................. 109

ii
ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

LİÇ SOLÜSYONUNDAN KİMYASAL VE BİYOLOJİK YÖNTEMLERLE


AĞIR METAL GERİ KAZANIMI

Ceyda ÜGE

Süleyman Demirel Üniversitesi


Fen Bilimleri Enstitüsü
Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı

Danışman: Doç.Dr. Emine SAYILGAN

Ülkemizde ve dünyada, oldukça büyük bir miktarlarda maden atığı oluşumu söz
konusudur. Maden atıkları evsel ve sanayi atıkları ile kıyaslandığında oldukça yüksek
kirletici derişimine sahiptir ve uygun olmayan bir şekilde çevreye bırakıldıklarında
çevre ve insan sağlığı için tehlike arz etmektedir. Maden atıklarında bulunan ağır
metalleri geri kazanmak için kullanılabilecek birçok geri kazanım yöntemi mevcuttur.
Bu çalışmada, Kurşun-Çinko- Bakır Flotasyon Zenginleştirme tesisinden temin edilen
atık çamurda yüksek konsantrasyonda tespit edilen Zn ve Pb elementlerinin geri
kazanımı hedeflenmiştir. Bu amaçla atık maden çamuru 2 M HNO3 ile liç edildikten
sonra, kimyasal ve biyolojik yöntemlerle Pb ve Zn ağır metallerinin geri kazanımı
araştırılmıştır.

Atık maden çamurunun karakterizasyon sonuçlarına göre, maden atığı 4260 mg/kg
çinko ve 3560 mg/kg kurşun içermektedir. Liç çalışmaları sonucunda 2 M HNO3 ile
40°C’de, 4 saat deney süresi sonunda Pb ve Zn ağır metallerinin etkili bir biçimde
solüsyona alınabildiği tespit edilmiştir. Belirtilen liç şartlarında yaklaşık olarak %73
Pb ve %37 Zn solüsyona alınabilmiştir. Biyolojik geri kazanım deneylerinde 24
faktöriyel dizayna göre oluşturulan 4 farklı değişkenin 3 farklı seviyede etkisi
araştırılmıştır. 4 farklı değişken olarak MS konsantrasyonu, pH, deney süresi ve deney
sıcaklığı seçilmiştir. Elde edilen sonuçlar, elementlerin geri kazanımı üzerine en etkili
faktörün pH olduğunu göstermektedir. Yüksek pH değerlerinde tüm elementlerin
%79-100 oranında geri kazanılması mümkün olmuştur. 5 g/L MS konsantrasyonunda,
pH 3’de, 60 dakika deney süresi ve 60°C’de yürütülen deneyde yaklaşık %2 Pb ve %7
Zn geri kazanımı elde edilmiştir. Kimyasal geri kazanım çalışmalarında, 8 M NaOH
ile farklı pH değerlerinin giderime olan etkisi incelenmiş ve presipitasyon sonrasında
%95 Pb ve %94 Zn geri kazanımı elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Çinko, Geri Kazanım, Kurşun, Maden Atığı, Mikrobiyal


Selüloz, Presipitasyon

2021, 109 sayfa

iii
ABSTRACT

M.Sc. Thesis

HEAVY METAL RECOVERY FROM LEACH SOLUTION BY


CHEMICAL AND BIOLOGICAL METHODS

Ceyda ÜGE

Süleyman Demirel University


Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Environmental Engineering

Supervisor: Assoc. Prof. Emine SAYILGAN

There have been a large amount of mine waste generation in our country and all around
the world. Compared to domestic and industrial wastes, mine wastes have a very high
concentration of pollutants and pose a danger to the environment and human health
when they are released into the environment in an inappropriate way. There are many
recovery methods that can be used to recover the heavy metals caused by mining
waste. Within the scope of this study, a waste sludge obtained from a Lead-Zinc-
Copper Flotation Enrichment Facility in Gümüşhane province. Mining waste contains
high concentrations of Zn and Pb elements, therefore it is aimed to recover these
elements with an environmentally friendly method. For this purpose, the recovery of
Pb and Zn heavy metals was investigated by chemical and biological methods after
leaching with 2 M HNO3.

Characterization results showed that mine waste contains 4260 mg/kg Zn and 3560
mg/kg Pb. As a result of the leaching studies, it has been determined that Pb and Zn
heavy metals can be taken into solution effectively with 2 M HNO3 at 40°C, at the end
of the 4 hours test period. Under the specified leaching conditions, approximately 73%
Pb and 37% Zn could be leached into solution. For biological recovery experiments,
the effects at 3 different levels of 4 different variables, which were created according
to 24 factorial designs were investigated. MC concentration, pH, reaction time and
temperature were selected as variables. The results showed that the most effective
factor on the recovery of elements was pH. It was possible to recover 79-100% of all
elements at high pH values. Approximately 2% Pb and 7% Zn recovery was obtained
in the experiment conducted at 5 g/L MC concentration, at pH 3 within 60 minutes test
time at 60°C. For chemical recovery studies, the effect of different pH values on
removal with 8M NaOH was investigated and recovery of 95% Pb and 94% Zn was
obtained after precipitation.

Keywords: Lead, Microbial Cellulose, Mine Waste, Precipitation, Recovery, Zinc

2021, 109 pages

iv
TEŞEKKÜR

Bu araştırma için beni yönlendiren, karşılaştığım zorlukları bilgi ve tecrübesi ile


aşmamda yardımcı olan değerli Danışman Hocam Doç.Dr. Emine SAYILGAN’a
teşekkürlerimi sunarım.

Deneysel aşamalarda yardımlarından dolayı Mustafa Genç’e teşekkür ederim.

Öğrenim hayatım boyunca her konudaki destek, sevgi, sabır ve sınırsız güvenleri için
tüm aile fertlerime sonsuz sevgilerimi sunarım.

Ceyda ÜGE
ISPARTA, 2021

v
ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa
Şekil 2.1. Avrupa Birliği’nde üretilen atık miktarı ...................................................... 7
Şekil 2.2. Maden işletme sayıları ve maden atıklarının yıllara göre değişimi ............. 9
Şekil 2.3. Asidik maden suyu ..................................................................................... 13
Şekil 2.4. Herhangi bir atık sahası için örnek çevre koruma modeli ......................... 14
Şekil 2.5. Madenden metal eldesi aşamaları ........................................................... 15
Şekil 2.6. Zn’nin nihai kullanım alanları ................................................................... 21
Şekil 2.7. Pb’nin nihai kullanımı................................................................................ 31
Şekil 2.8. Kimyasal çöktürme prosesinin şematik görünümü .................................... 37
Şekil 2.9. Kombucha üretimi .................................................................................... 54
Şekil 2.10. Kombucha Scoby görüntüsü .................................................................... 55
Şekil 2.11. Kombucha fermentasyonunda mikrobiyal metabolizma ......................... 56
Şekil 2.12. Kombucha Scoby görüntüsü .................................................................... 59
Şekil 2.13. Kombucha Scoby'nin optik mikroskobik görüntüleri .......................... 60
Şekil 3.1. Çalışmada kullanılan maden atığı….……………………………………..66
Şekil 3.2. Fermentasyona bırakılan Kombucha Scoby görüntüsü ............................. 68
Şekil 3.3. Fermantasyon sonucundaki Kombucha Scoby görünümü ......................... 68
Şekil 3.4. Geri kazanım aşamasında kullanılmak üzere üretilen liç solüsyonu
ve deneysel çalışmalarda kullanılan orbital inkübatör .......................…...70
Şekil 3.5. Deneysel şartları sağlamak üzere solüsyon pH ayarlaması
sonrasında numune görüntüleri .................................................................70
Şekil 3.6. MS ile geri kazanım çalışmaları ................................................................ 71
Şekil 3.7. Presipitasyon deney düzeneği .................................................................... 73
Şekil 3.8. Presipitasyon için NaOH sarfiyatının artması ile görülen renk değişimi .. 74
Şekil 4.1. 25 ºC’de metal hidroksitlerin çözünürlük diyagramları…………………..79
Şekil 4.2. Pb geri kazanım verimleri üzerine değişkenlerin etkisini gösteren
cevap yansıma grafikleri .....................................................................…...80
Şekil 4.3. Zn geri kazanım verimleri üzerine değişkenlerin etkisini gösteren
cevap yansıma grafikleri .....................................................................…...83
Şekil 4.4. 2 M NaOH ile yapılan presipitasyon deneylerinde baz sarfiyatları ........... 85
Şekil 4.5. Presipitasyon deney sonuçları .................................................................... 88

vi
ÇİZELGELER DİZİNİ

Sayfa
Çizelge 2.1. Madencilik ve taş ocaklarından kaynaklanan atık üretimi ....................... 6
Çizelge 2.2. Maden işletmeleri ile ilgili su, atıksu ve atık istatistikleri ....................... 8
Çizelge 2.3. Bertaraf ve geri kazanım yöntemine göre atık miktarı ............................ 8
Çizelge 2.4. Yıllara göre maden atıklarını düzenli depolayan tesis sayısı ................... 9
Çizelge 2.5. Saf Zn’nin fiziksel özellikleri .............................................................. 17
Çizelge 2.6. Zn mineralleri ....................................................................................... 18
Çizelge 2.7. Zn maden üretimi ve rezervleri .............................................................. 20
Çizelge 2.8. Pb’nin fiziksel özellikleri ..................................................................... 26
Çizelge 2.9. Kurşun-cevher bileşiklerinin fiziksel özellikleri.................................... 27
Çizelge 2.10. Pb maden üretimi ve rezervleri ............................................................ 28
Çizelge 2.11. Kombucha'nın kimyasal bileşimi ......................................................... 58
Çizelge 3.1. MS ile geri kazanım deneylerinde uygulanan deney tasarımına göre
belirlenen deney şartları……………………………………………......71
Çizelge 3.2. 24 faktöriyel dizayn deney tasarımına göre yürütülen deneyler.......... 72
Çizelge 4.1. Maden atığı ağır metal değerleri………………………………………..75
Çizelge 4.2. 24 faktöriyel dizayn esasına göre yürütülen MS ile geri kazanım deney
sonuçları……………………………………………..………………....78
Çizelge 4.3. Liç solüsyonundan Zn ve Pb geri kazanımı amacıyla yapılan
presipitasyon deney sonuçları .........................................................…...86

vii
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

AAB Asetik Asit Bakterileri


AB Avrupa Birliği
ABD Amerika Birleşik Devleti
Ag Gümüş
Al Alüminyum
AMD Asidik Maden Drenajı
AMG Asidik Maden Gölleri
Cd Kadmiyum
Co Kobalt
Cr Krom
Cu Bakır
Fe Demir
FeS2 Pirit
g/cm3 Gram/santimetre küp
g/L Gram/Litre
Hg Civa
HNO3 Nitrik Asit
mg/kg Miligram/kilogram
mg/L Miligram/Litre
Mn Mangan
MS Mikrobiyal Selüloz
NaOH Sodyum Hidroksit
Ni Nikel
Pb Kurşun
SX Solvent Ekstraksiyon
V Vanadyum
Zn Çinko

viii
1. GİRİŞ

1.1. Amaç

Günümüzde hızlı nüfus artışı, düzensiz kentleşme, insanların aşırı tüketim isteği, enerji
ve besin yetersizliği, hızla ilerleyen teknolojik gelişmeler sebebiyle çevre kirliliği
problemleri her geçen gün artmaktadır. Artan teknoloji ve nüfusla birlikte hava
kirliliği, su kirliliğinin yanında katı atıkların miktarı ve çeşitliliği de artmıştır.
Tüketimden kaynaklı evsel katı atıklar, endüstrileşme sebebiyle farklı sektörlere
ait atıklar ve madencilik kaynaklı atıklar çözüm bekleyen problemler olarak
karşımıza çıkmaktadır. Özellikle farklı sektörler ve madencilik kaynaklı atıklardan
metal ve/veya ağır metal geri kazanımı çalışmalarında, metal geri kazanılmadan önce
katı atıkların hidrometalurjik yöntemlerle liç edilmesi sonucunda, atıklarda bulunan
metal ve/veya ağır metallerin solüsyona alınmaktadır. Geri kazanım hedeflenmediği
takdirde, bu liç solüsyonları da metal yüklü atıksular olarak problem yaratmaktadır.

Bu tez çalışmasında, madencilik faaliyetleri sonucunda oluşan atık liç solüsyonuna


alınmış, kurşun (Pb) ve çinko (Zn) ağır metallerinin geri kazanılması hedeflenmiştir.
Pb ve Zn ağır metalleri, seçilmiş olan maden atığında yüksek konsantrasyonda
bulunmaları sebebiyle seçilmiştir. Mikrobiyal selüloz (MS) ve çökeltim yöntemleri ile
Pb ve Zn ağır metallerinin geri kazanılabilirliği araştırılmıştır. Bu amaçla yürütülen
tezin spesifik amaçları ise aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır:

 Maden atığının 2 M HNO3 ile asidik liç edilmesi ve deney sonuçlarının


değerlendirilmesi
 Orijinal maden atığının HNO3 ile liç işlemi sonrasında deneysel çalışmalarda
kullanılacak miktarda liç solüsyonu (5 L) üretilmesi mikrobiyal selüloz (MS)
üretilmesi
 Farklı pH değerlerinde maden atığının presipitasyon ile geri kazanım
çalışmaları
 Taguchi deney tasarımı dikkate alınarak MS ile geri kazanım çalışmaları
 Elde edilen deneysel verilerin değerlendirilmesi ve yorumlanması

1
1.2. Kapsam

Madencilik faaliyetleri, teknolojik kalkınmanın bir unsuru olarak yıllar boyunca


uygulanmış, halen de uygulanmaya devam etmektedir. Madencilik faaliyetleri
sırasında metal ve/veya ağır metal eldesinin, ekonomik yararlarının yanı sıra çevresel
açıdan da mevzuatlar ışığında ve sorumluluk çerçevesinde çevrenin mevcut şartları da
korunmalıdır. Dolayısıyla, son yıllarda doğal hammaddelerden metal eldesi yerine,
farklı alternatif kaynakların araştırılarak, atık materyaller göz önünde bulundurularak,
bunlardan metallerin ve/veya ağır metallerin kazanılması ya da metale ikame
edilebilecek yeni malzemelerin geliştirilmesi önem kazanmaktadır (Şahin, 2014).
Mevcut ve geçmiş madencilik uygulamaları ekosistemlere ve insan sağlığına zarar
verebilecek çevresel sorunlara neden olmaktadır. Madencilik faaliyetleri ile birlikte,
toprak, su, bitki örtüsü ve hayvan habitatlarında ve hava kirliliğinde bozunmalar
olmaktadır. Faaliyetler sonucunda ortaya çıkan ağır metaller, hem toksik hem de
biyolojik olarak birikmeleri sebebiyle uzun vadede besin zincirinde de hasar
yaratmaktadır (WWF Avrupa Tatlı Su Programı, 1999). Madenlerde yaygın olarak
bulunan ağır metaller maden türüne de bağlı olarak Cd, V, Cu, Al, Cr, Hg, Pb, Zn, Cr,
Fe, S ve Ni elementleridir (Oyewo, 2020). Bu metaller, çeşitli çevresel faktörler altında
çözünerek organizmalar tarafından absorbe edilerek, besin zincirlerine dahil olabilir
(Esenboğa, 2014). Joksic ve Katz (2015), ağır metallerin birincil toksik ve kanserojen
etkilerinin sucul ortamda, ortaya çıktığını bildirmiştir (Oyewo, 2020).

Atıklardan veya hammaddelerden metal geri kazanımından önce atıklara uygulanan


yöntemler pirometalurjik veya hidrometalurjik yöntemlerdir. Pirometalurjik
yöntemlerin kullanılması sonucunda yüksek ısıda yanma sonucunda, cüruf ve katı atık
miktarı artmakta ve çevre kirliliğine neden olmaktadır (Olubambi, 2006; Ahmed,
2012; Basit, 2015). Hidrometalurjik yöntemlerde ise, atıklarda bulunan metallerin
ve/veya ağır metallerin çeşitli reaktantlarla solüsyona geçmesi sağlanmaktadır.
Hidrometalurjik proseslerde seçici metal kazanımı mümkündür ve buna bağlı olarak
çözücü olarak kullanılacak olan reaktif sarfiyatı azalabilmektedir. Geri kazanılacak
olan atıkta bulunan elementlerin mineralojik yapısına yapısına bağlı olarak, genellikle
çözücü olarak farklı inorganik ve organik asitler ve bazlar kullanılmaktadır (Şahin,
2014). Atıklarda bulunan metaller/ağır metaller solüsyona alındıktan sonra, liç

2
solüsyonundan metallerin/ağır metallerin geri kazanılması gerekmektedir. Bu amaçla
literatürde uygulanan çeşitli yöntemler mevcuttur. Bu yöntemler, solvent ekstraksiyon,
flokülasyon, çökeltme, ultrafiltrasyon, buharlaşma, biyo-çökeltme, adsorpsiyon ve
iyon değişimi olarak sıralanabilir (Zamsow ve Murphy, 1992; Ghirişan vd., 2007).
Belirtilen yöntemlerin avantajları ve dezavantajlarını kıyaslamak için geri kazanılacak
olan atığın karakterizasyonu, metallerin çeşitliliği ve yöntemlerin uygulanabilirliği de
göz önüne alınmalıdır. Bu anlamda incelenecek olan metodun seçimine atık özelinde
karar vermek gerekebilir. Bu tez çalışmasında madencilik atığından elde edilen liç
solüsyonunda yüksek konsantrasyonda bulunan Pb ve Zn ağır metallerinin geri
kazanımında, biyolojik ve kimyasal geri kazanım arasındaki avantajları/dezavantajları
belirlememek üzere geri kazanım yöntemi olarak çökeltim ve MS ile geri kazanım
yöntemleri uygulanmıştır. Tarafımızdan yapılan literatür taramalarında, incelenen liç
solüsyonu özelinde belirtilen geri kazanım yöntemleri herhangi bir çalışma ile
karşılaşılmamıştır. Bu bakımdan, bu tez çalışması özgün bir değer taşımaktadır. Elde
edilen veriler literatür camiasında yer bulabilecek özelliktedir.

3
2. TEORİ VE LİTERATÜR İNCELEMESİ

2.1. Madencilik Hakkında Genel Bilgiler

Genel olarak madencilik, endüstriyel mineraller, kömür, petrol ve gaz üretimi için
uygulanmaktadır. Maden veya enerji kaynağı doğası gereği sınırlı olduğundan ve
yenilenebilir olmaması sebebiyle madencilik faaliyetleri, tanımı gereği sürdürülebilir
değildir (Okumuşoğlu, 2009).

Madencilik ve işleme endüstrileri en yoğun çevre kirleticiler olarak karşımıza


çıkmaktadır ve çıkarılan mineral hammaddelerin %90'ından fazlasını atıklar
oluşturmaktadır. Maden atıkları, zemin kayaçlarından veya sedimentlerden oluşan
teknolojik jeolojik yapılardan oluşmaktadır. Uygulanan teknolojik süreçlere bağlı
olarak maden atıklarının şekilleri ve biçimleri değişmektedir (Pashkevich, 2017).

Madencilik sektörü, yılda yaklaşık 70 milyar ton üreten dünyanın en büyük atık
üreticisidir. Uygulanabilir bir atık bertaraf seçeneği olmayan bir maden yatağı uygun
bir maden değildir. Maden atığının yönetimi dünya çapında önemli bir sorundur.
Örneğin, Kaliforniya'da binlerce terk edilmiş maden sahası mevcuttur. Asit maden
drenajı gibi atıkların sucul yaşam üzerinde önemli bir olumsuz etkisi vardır. Metal
içerikli atıklar, geniş su kaynaklarında ve barajlarda birikebilmektedir. Asit madeni
drenajı, uzun yıllar boyunca süregelmekte ve tamamen rehabilite edilebilmesi
ekonomik olarak çok maliyetli olmaktadır. Madenlerin rehabilitasyonu yıldan yıla
artış göstermektedir. Aşamalı rehabilitasyon, karmaşık madencilik faaliyetlerinde
uygulanabilse de, rehabilitasyon faaliyetinden elde edilen herhangi bir gelir
olmamaktadır. Maden atıklarının başarılı bir şekilde sınıflandırılması; atığın teknik
(jeolojik, jeoteknik ve jeokimyasal) yapısını belirlemek, atık türünün içerdiği tehlikeli
maddelerin yapısını açık bir şekilde ifade etmek, atık uygun şekilde işlenmezse alıcı
çevre üzerindeki olası etkileri belirlemek, atık yönetiminde en uygun metodu
belirlemek şeklinde sıralanabilir (Vivoda ve Fulcher, 2017).

4
2.1.1. Madencilik atıkları

Ağır metal kirlilikleri, esas olarak madencilik faaliyetlerinden ve kullanımlarının


önemli olduğu endüstrilerden kaynaklanmaktadır. Bu endüstrilerden yayılan tehlikeli
metaller su kaynaklarını kirletmekte ve toplumların sağlığı için büyük tehditler
oluşturmaktadır (Akinwekomi, 2016; Oyewo, 2020).

Maden atıkları, endüstriyel atıklar kadar tehlikeli olmasına rağmen, çevreye


gelişigüzel atılmakta ve depolanmaktadır. Bu sebeple çevre kirliliği ve insan sağlığı
açısından ciddi risk oluşturmaktadır (Çetiner vd., 2006; Şimşek vd., 2012).

Maden atıkları, diğer atıklarla karşılaştırıldığında önemli bir paya sahiptir. Avrupa
Birliği'ndeki (AB) madencilik faaliyetlerinden kaynaklanan atık miktarı, Avrupa'da
üretilen yıllık atığın %30'unu meydana getirmektedir. Başka bir deyişle, her yıl 400
milyon tondan fazla maden atığı üretilmektedir (AB Komisyonu, 2003; Çetiner vd.,
2006).

2018 yılında farklı ekonomik faaliyetlerin ve hanehalklarının toplam atık üretimine


göre 27 AB üyesi ülkede (EU-27) 2018'de üretilen toplam atığın % 36,0'ı inşaat, bunu
madencilik ve taş ocakları (%26,2), imalat (% 10,6), atıksu hizmetleri (% 9,9) ve evsel
atıklar (% 8,2); diğer atıklar %9,1 ve enerjiden (% 3,5) üretilen atıklar takip
etmektedir. Çizelge 2.1’de 2018 yılındaki madencilik ve taş ocaklarından kaynaklı atık
üretimi gösterilmiştir. Buna göre en çok maden atığı oluşan ülkeler, Romanya,
Bulgaristan, Sırbistan, Finlandiya ve İsveçtir olduğu belirlenmiştir.

5
Çizelge 2.1. Madencilik ve taş ocaklarından kaynaklanan atık üretimi (Toplam atık
üretimine göre % değeri) (Eurostat, 2021).

Atık üretimi
Ülkeler (%)
EU-27 26,3
Belçika 0,1
Bulgaristan 82,4
Estonya 29,5
Yunanistan 56,4
İspanya 8,6
Fransa 0,4
İtalya 0,8
Hollanda 0,0
Avusturya 0,1
Romanya 87,9
Finlandiya 74,9
İsveç 74,7
İngiltere 5,2
Sırbistan 75,6
Türkiye 22,3

Eurostat istatistiklerine göre, madencilik ve taşocaklarından kaynaklı olarak 2010


yılında EU-27 671.810.000 ton atık üretilmiştir. 28 AB üye ülkesinde ise (EU-28),
2008'den bu yana ekonomik yükselişe paralel olarak genişleyen bir hacimle 730
milyon tondan fazla madencilik atığı oluşmuştur (Şekil 2.1) (AB Komisyonu, 2016).

6
Madencilik ve taş ocağı atıkları
800

700

600

500

400

300

200

100

0
2006 2008 2010 2012
EU-15 215,34 222,88 276,09 291,33
EU-25 261,22 264,9 344,91 369,6
EU-27 606,07 554,68 672,53 733,97
EU-28 606,42 554,72 672,56 733,98

EU-15 EU-25 EU-27 EU-28

Şekil 2.1. Avrupa Birliği’nde üretilen atık miktarı (Eurostat, 2012; AB Komisyonu,
2016).

TUİK’in yapmış olduğu maden işletmeleri su, atıksu ve atık istatistikleri anketi
sonuçlarına göre maden işletmelerinde 2018 yılında 249 milyon m3 su kullanılmıştır.
Kullanılan suyun %51,2'si kuyudan, %22,3'ü deniz ve kaynaktan, %10,4'ü ocak içi
sudan, %4'ü akarsudan, %3,7'si göl-göletten ve %8,4'ü diğer su kaynaklarından temin
edilmiştir. Bu işletmeler tarafından deşarj edilen toplam 161 milyon m 3 atıksuyun
%83,3'ü denize, göle veya akarsuya, %7,8'i atık barajına, %1,4'ü ocak içine, %1,2'si
foseptiğe, %1'i araziye, %5,3'ü ise diğer alıcı ortamlara deşarj edilmiştir (TUİK, 2020).

2018 yılı beyanlarına göre toplam 14 milyon m3 atıksu arıtılmış ve arıtılan atıksuyun
%88,9'una fiziksel ya da kimyasal arıtma, %11,1'ine ise biyolojik arıtma
uygulanmıştır. Atıksu arıtma tesislerinde arıtılan 14 milyon m3 atıksuyun %54,2'si
deşarj edilmiş, %45,8'inin ise işletme içinde tekrar kullanımı gerçekleşmiştir (TUİK,
2020). Çizelge 2.2’de 2016 ve 2018 yıllarında, maden işletmelerinde kullanılan su,
atıksu ve atık miktarları gösterilmektedir.

7
Çizelge 2.2. Maden işletmeleri ile ilgili su, atıksu ve atık istatistikleri (TUİK, 2019).

2016 2018
Maden işletmesi (Faal ocak sayısı) 3.810 3.865
Kullanılan (çekilen) su miktarı (bin m3) 240.947 248.889
Deşarj edilen atıksu mktarı (bin m3) 141.700 160.518
Atıksu arıtma tesislerinde arıtılan atıksu
miktarı(bin m3) 10.646 13.570
Toplam atık miktarı (bin ton) 811.056 812.098
Toplam tehlikeli atık miktarı (bin ton) - 11.177
Tehlikeli mineral atık miktarı (bin ton) - 11.164
Toplam tehlikesiz atık miktarı (bin ton) - 800.922
Tehlikesiz mineral atık miktarı (bin ton) 805.845 800.374
Dekapaj malzemesi/pasa miktarı (bin ton) 801.864 794.711

TÜİK’e göre, maden işletmelerinde 2016 yılında 811 milyon ton atık oluştuğu tespit
edilmiştir. Toplam maden atıklarının %99,9’unu mineral atıklar oluşturmuştur.
Mineral atıkların ise %99’unun dekapaj malzemesi/pasa olduğu tespit edilmiştir
(Çizelge 2.2). 2016 yılında, toplam maden atıklarının geri kazanım ve bertaraf
yöntemlerine göre dağılımına bakıldığında; %70,4’ü pasa sahalarında veya düzenli
depolama tesislerinde bertaraf edilmiştir, %15,9’u ocak içine geri doldurulmuştur,
%13’ü maden sahalarının doğaya yeniden kazandırılması amacıyla kullanılmıştır,
%0,7’si ise diğer yöntemlerle geri kazanılmış ya da bertaraf edilmiştir (Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı, 2020). Çizelge 2.3’de 2016 ve 2018 yıllarında maden
işletmelerinin bertaraf ve geri kazanım yöntemine göre oluşan atık miktarları
gösterilmiştir.

Çizelge 2.3. Bertaraf ve geri kazanım yöntemine göre atık miktarı (TUİK, 2019).

2016 2018
(ton) (ton)
Tesis bünyesinde geri kazanılan 60 43
Satılan/lisanslı firmalara gönderilen 3 321 717 5 973 124
Maden sahalarında rehabilitasyon amaçlı kullanılan 60 297 740 14 462 144
Yakma tesisine gönderilen 524 1 329
Dolgu amaçlı kullanılan 129 059 780 212 388 465
617 197 117 578 186 115
Pasa sahası/atık barajı/düzenli depolama sahasına gönderilen
Araziye depolanan 994 694 381 118
Diğer 183 907 705 855

8
Çizelge 2.3’de görüldüğü üzere atıklar çoğunlukla atık barajında depolanmakta,
düzenli depolama sahasına gönderilmekte, çok az bir miktarı tesiste geri
kazanılmaktadır. Çizelge 2.4’de ise yıllara göre maden atıklarını düzenli depolayan
tesis sayısı gösterilmiştir.

Çizelge 2.4. Yıllara göre maden atıklarını düzenli depolayan tesis sayısı

Yıllar 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018


Maden Atıkları Düzenli
Depolama Tesisi Sayısı 6 17 25 32 34 36 39 51

Çizelge 2.4’de ülkemizde 2011 yılında maden atıkları düzenli depolama sayısı 6 iken,
bu sayı 2016 yılında 36’ya, 2018’de ise 51’e ulaşmıştır. Şekil 2.2’de maden işletme
sayıları ve maden atıkları miktarları gösterilmiştir (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, 2020).

1.000.000 6.000
900.000 951.782
800.000 4.846 5.000
700.000 811.056 812.000
729.750 3.945 755.218 3.810 3.865 4.000
600.000
500.000 3.000
400.000
300.000 2.000
1.482
200.000 1.000
100.000
0 0
2010 2012 2014 2016 2018
Toplam Maden atıkları
729.750 951.782 755.218 811.056 812.000
miktarı
Maden işletmesi 1.482 3.945 4.846 3.810 3.865

Toplam Maden atıkları miktarı Maden işletmesi

Şekil 2.2. Maden işletme sayıları ve maden atıklarının yıllara göre değişimi (Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, 2020).

Şekil 2.2’de 2010 yılında maden işletmelerinden 729 milyon ton maden atığı
oluşmuştur. 2018 yılı verilerine göre ise 812 milyon ton atık oluştuğu tespit
edilmiştir.

9
2.1.2. Maden atıkları yönetmeliği

Ülkemizde 15 Temmuz 2015 tarihine kadar maden atıklarına özgü yönetmelik


bulunmamaktaydı. Bu sebeple maden atıkları “Tehlikeli Atıkların Kontrolü
Yönetmeliği” kapsamında değerlendirilmekteydi. Günümüzde ise maden atıkları,
maden atıklarına yönelik olan “Maden Atıkları Yönetmeliği” kapsamında
değerlendirilmektedir.

Maden atıkları yönetmeliği, 15/07/2015 tarihinde 29417 sayılı yönetmelik


çerçevesinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yönetmelik çerçevesinde, madenlerin
aranmasından nihai bertarafına kadar oluşan tüm süreçte çevre ve insan sağlığına zarar
vermeyecek şekilde yönetilmesi hedeflenmiştir. Maden atıkları, tehlikeli, tehlikesiz ve
inert atıklar olarak üç sınıfta değerlendirilmiştir.

Bu tez çalışmasında kullanılan maden atığı inert maden atıkları sınıfına girmektedir.
İnert maden atıklarının Kategori B tesislerde depolanmasında; bu yönetmeliğin Ek-
4/C’de yer alan bilgileri içeren rapor, tesisin çevre birimi/çevre görevlisi, ÇED
yeterliliği bulunan firmalarca ya da çevre danışmanlık firmalarınca hazırlanarak İl
Müdürlüklerine sunulur ve İl Müdürlüğünden uygun görüş alınır. Yapılan işlemlerle
ilgili olarak yılda bir işletmeci tarafından hazırlanan rapor, İl Müdürlüklerine sunulur.
İl Müdürlükleri, her yıl Mart ayı sonuna kadar bir önceki yıla ait izin verilen
faaliyetleri Bakanlığa bildirir. Madencilik faaliyetlerinin yoğun olduğu iller veya
bölgelerde inert maden atıklarının yönetiminde bölgesel çözüm üretilmesine yönelik
faaliyetlere öncelik verilir. Bu tür faaliyetlere izin verilmeden önce Bakanlığın uygun
görüşü alınır (Maden Atıkları Yönetmeliği, 2015).

AB'de, maden çıkarma ve rafinaj endüstrilerinden kaynaklanan atıklar, Maden Atıkları


Direktifi 2006/21/EC kapsamında düzenlenmektedir. Direktifte maden atıkları şu
şekilde tanımlanmıştır: “Maden kaynaklarının aranması, çıkarılması, işlenmesi ve
depolanması ile taş ocaklarının çalışmasından kaynaklanan atıklardır” (AB
Komisyonu, 2016).

10
Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin 22 Temmuz 2002 tarih ve 1600/2002/EC sayılı
kararı, 6. Topluluk Çevre Eylem Programı hala üretilmekte olan atıklar için tehlikelilik
seviyelerinin düşürülmesi, mümkün olduğunca az risk içermesi, geri kazanım ve
özellikle geri dönüşüm tercih edilmesi, bertaraf edilecekse atık miktarının en aza
indirilmesi, güvenli bir şekilde bertaraf edilmesi gerektiğini ve bertaraf edilmesi
amaçlanan atığın, atık işleme faaliyetlerinin verimliliğinde bir azalmaya yol
açmayacak şekilde, üretildiği yere mümkün olduğunca yakın bir şekilde muamele
edilmesi gerektiği hedef olarak belirtilmektedir. Bu kararla birlikte ayrıca, kazalar ve
afetler ile ilgili olarak, madencilikten kaynaklı özel olarak büyük kaza tehlikelerini
önlemeye yardımcı olacak önlemlerin geliştirilmesini öncelikli bir eylem olarak
öngörmektedir. Madenlerin çevresel etkilerini azaltmak amacıyla maden çıkarma
endüstrilerinin sürdürülebilir yönetiminin teşvikini de öncelikli bir eylem olarak
belirlemektedir (AB Resmi Gazete, 2006).

2.1.3. Madencilik faaliyetleri

Madencilik atıkları, açık ocak ve derin şaft yöntemleri ile çok çeşitli metal ve metal
olmayan minerallerin kazı, zenginleştirme, fiziksel ve kimyasal işlemlerden
kaynaklanan yüksek hacimli bir malzemedir (Szczepańska ve Twardowska, 2004).
Madencilik faaliyetlerinde atık/ürün oranı göz önüne alındığında, yüksek miktarda
oluşmaktadır. Bu atıklar, örtü kazı (dekapaj), üst toprak, zenginleştirme ve cevherin
geçici depolanması sonucu ortaya çıkmaktadır (AB Komisyonu, 2001; Çetiner, 2006).

Madencilik atığının türü ve farklı ülkelerdeki toplam atık akışındaki payı, büyük
ölçüde doğal kaynaklarına, mineralin ekonomik değerine ve pazar talebine bağlı
olması sebebiyle oldukça değişkenlik göstermektedir. Dünya çapında pek çok ülkede
madencilik kaynaklı en fazla atık kömür madenciliği kaynaklıdır. (Szczepańska ve
Twardowska, 2004).

Maden atıkları, çevreye salınabilen tehlikeli maddeler, ağır metaller, metaloidler,


radyoaktif elementler, asitler, proses kimyasalları içermektedir. Bu nedenle
arıtılmaları, güvenli bir şekilde bertaraf edilmeleri ve sonrasında izleme
gerektirmektedir. Atıklar yalnızca madencilik sırasında değil, aynı zamanda maden

11
işleme tesislerinde ve izabe tesislerinde de üretilir ve atık suları, çamurları, süzülmüş
cevher kalıntıları, cürufları, fırın tozları, filtre kekleri ve eritme kalıntıları içermektedir
(Harraz, 2010). Uygun olmayan madencilik, eritme ve atık bertaraf uygulamalarının
bir sonucu olarak çevresel kirlenme sürekli olarak meydana gelmektedir (Lottermoser,
2007; Harraz, 2010). Maden atıklarının, toprak ve su kaynaklarına olumsuz etkileri
olduğu bilinmektedir (Gray, 1997; Schreck, 1998; Earman vd., 2004; Keller, 2006;
Şimsek vd. 2012). Bu etkiler, özellikle gerekli giderim ve rehabilitasyon faaliyetleri
uygulanmadığında çevresel bir felakete neden olabilir. Kömür ve demirin terk edilmiş,
rehabilite edilemeyen açık ocaklarında piritik cevherlerin oksijen ve su ile etkileşimi
sonucunda asidik maden drenajı (AMD) sebebiyle, asidik su birikintileri oluşmaktadır
(Okumuşoğlu, 2009). Madencilik faaliyetleri sonucunda oluşan AMD ve asidik maden
gölleri (AMG) sonucunda asidik koşullar oluşması ve yüksek element çözünürlükleri
sebebiyle yüzey ve yer altı su kaynakları kirlenebilmekte ve böylece önemli kirlilik
tehlikesi oluşturabilmektedir (Bell, 2001; Aykol vd., 2003; Gemici, 2004; Gündüz vd.,
2008). AMG’nin pH değeri yaklaşık 2 civarında olması sebebiyle elementler
çözünmekte ve buna bağlı olarak yüksek ağır metal ve iz element konsantrasyonlarına
sahip olup, ciddi oranda ağır metal kirliliğine neden olmaktadır (Şimşek vd., 2012).
Gerekli çevresel yaptırımlar, düzenlemeler yapılmadığı takdirde, cevher ya da maden
atığındaki sülfürün su ile çözünmesi sonrasında ortama yayılarak kimyasal ve fiziksel
kirliliğe neden olabilmektedir. Sülfür atıkları, asit maden suları oluşturma potansiyeli
nedeniyle madenlerde en büyük problemlerden biridir. Çünkü pirit en büyük endişe
kaynağıdır. Sülfür mineralleri birçok yatak türünde bol miktarda bulunur. Bunlar;
metalik cevher (Cu, Pb, Zn, Au, Ni, U, Fe), fosfat cevherleri, kömür damarları, yağlı
şist, mineral kumlardır. Madenlerde sülfür mineralleri, atık barajları, atık kaya
döküntüleri ve kömür birikintisi (aşırı yük) yığınları, liç yığınları, maden ocağı ve
düşük tenörlü cevher stokları, atık depo dolguları, açık ocak zeminleri, yeraltı
çalışmaları, nakliye güzergahları gibi hemen hemen her yerde bulunabilmektedir
(Harraz, 2010). Ayrıca maden atıklarında çeşitli konsantrasyonlarda radyoaktif
elementler de bulunabilmektedir. Bu elementlere maruz kalındığında, insan sağlığı
üzerinde olumsuz etkileri olmaktadır (EPA, 1986; Kumar vd., 2003). Bu sebeple, terk
edilmiş madenlerin çevresel etkilerini jeokimya ve radyoaktiviteye dayalı olarak da
değerlendirmek gerekmektedir.

12
AMD ve AMG'ler hemen hemen benzer kimyasal ve fiziksel özelliklere sahiptir ve
düşük pH, yüksek sülfat ve ağır metal konsantrasyonları içerikleri ile çevreyi olumsuz
etkilemektedir. AMD, genellikle terk edilmiş metal madenlerinden veya önemli
miktarda sülfür içeriğine sahip linyit/kömür madenlerinden kaynaklı olarak
oluşmaktadır. Alıcı ortam için sorun olan AMG'ler tipik olarak AMD'den daha
önemlidir. Özünde, yüksek asitlik, yüksek elektriksel iletkenlik, kırmızımsı sarı renk,
yüksek metal (Al, Cd, Cr, Cu, Fe, Mn, Pb, Zn) ve sülfat konsantrasyonları, sınırlı sucul
yaşam ve düşük eğim stabilitesi özelliklerine sahip AMG'lerin büyük bir çevre sorunu
yarattığı düşünülmektedir (Okumuşoğlu, 2009). Şekil 2.3’de asidik maden yatağının
su ortamına karıştığı durumlara ait fotoğraflar gösterilmiştir.

Şekil 2.3. Asidik maden suyu (Şimşek vd., 2012).

Pirit (FeS2) gibi oksidasyonla AMD oluşturan demir türleri, yağmur suyuyla süzülerek
veya terk edilmiş linyit ocaklarının yükselen yeraltı suyu tablasıyla yıkanabilir. Bu
nedenle, birçok maden gölünün, açık döküm havzasının su altında kalması üzerine,
yüksek demir içeriği ile pH 2 kadar düşük seviyelerine ulaşan güçlü asidik hale
gelmesi beklenmektedir. Bu nedenle, alıcı ortam için sorunlu olan daha fazla hacme
sahip olmalarının bir sonucu olarak AMG'ler tipik olarak AMD'den daha önemlidir
(Geller vd.,1998; Okumuşoğlu, 2009).

13
AMD ve madencilik kaynaklı diğer atık problemlerini önlemek üzere uygulanabilecek
olan yöntemlerden birisi Şekil 2.4’de gösterilmiştir.

Şekil 2.4. Herhangi bir atık sahası için örnek çevre koruma modeli (Şimşek vd., 2012).

Şekil 2.4’de görüldüğü gibi oluşturulan model ile asidik maden sularının ve sülfürlü
maden sedimanlarının çevreye taşınımının en aza indirilebilmesi amaçlanmıştır.
Tabanda geçirimsiz bir örtü tabakasının sağlanamadığı durumlarda, atığın yanal
yüzeylerinde bu uygulamanın yapılması önerilmiştir. Bölgede temel kayasının
geçirimliliğinin düşük olması sonucu asidik maden sularının düşey sızmasının oldukça
yavaş olacağı öngörülmüştür (Şimşek vd., 2012).

Ayrıca madenciliğin yürütüldüğü alanlarda doğal peyzajın zarar görmesi, çöplerin


istiflenmesi sebebiyle istenmeyen görüntüler ortaya çıkmaktadır. Bu faaliyetlerin
direkt ya da dolaylı olarak etkilerini ortadan kaldırmak için çevre koruma önlemleri,
yasal yaptırımlar ve maddi yatırım gerekmektedir (Şimşek vd., 2012). Şekil 2.5’de
madencilikte uygulanan ekstraksiyon yöntemleri gösterilmektedir (Spitz ve
Trudinger, 2009; Harraz, 2010).

14
Şekil 2.5. Madenden metal eldesi aşamaları (Spitz ve Trudinger, 2009; Harraz,
2010).

Şekil 2.5’de görüldüğü üzere maden çıkarıldıktan sonra patlatma, kırma ve öğütme
gibi işlemlerden sonra ayırma aşamaları olan; flotasyon, yoğunlaştırma,
süzme/kurutma işlemlerinden geçer. Metal ekstraksiyonu ise eritme, dönüştürücü ve
rafinasyonun sonucunda oluşur. Serbestleştirme, ayırma ve metal ektraksiyon
aşamalarında sırasıyla atık kaya, tortu ve cüfuf atıkları meydana gelmektedir.

Kazı yapılan maden cevherlerinin değerlendirilmesinin yanında madencilik


faaliyetlerinin başlangıcından sonuçlanmasına kadar tüm süreçte atıklar oluşmakta
ve atıklarda bulunan elementler su, toprak ortamına karışabilmektedir. Maden
yataklarındaki elementleri, kullanım alanlarına ve fiziksel özelliklerine göre
metalik ve metalik olmayan olarak sınıflandırmak mümkündür. Metalik
mineraller, yüksek özgül ağırlık ve metalik parlaklığa sahip metallerdir
(Chatterjee, 2007; Sarılar, 2019). Metalik mineraller, bir veya daha fazla metalik
element içeren minerallerdir (Ontario, 2021). Metal, metalik minerallerin

15
ekstraksiyonu ile elde edilir (Anonim, 2021). Metalik mineraller, mineral yatakları
olarak bilinen, doğal olarak oluşan nadir konsantrasyonlarda bulunur. Bu yataklar,
günlük hayatımızın her alanında kullanılan nikel (pentlandit), bakır (kalkopirit),
çinko (sfalerit), kurşun (galen) ve altın gibi değerli metaller içeren çeşitli metalik
minerallerden oluşabilir. Gereken metali mineralden çıkarmak için metalik
mineraller parçalanmalı ve kimyasal olarak işlenmelidir (Ontario, 2021). Metal
endüstrisi, alüminyum (Al), bakır (Cu) ve çinko (Zn) gibi demir (Fe) dışı metalleri
ve çelik gibi demirli malzemeleri işler. Metaller, herhangi bir kalite kaybı
olmaksızın sonsuz bir şekilde geri dönüştürülebilir. Bu, hammadde ve enerjide
önemli tasarruflara ve CO2 emisyonlarında azalmaya yol açmaktadır (AB
Komisyonu, 2021).

Metalik minerallerden olan Pb ve Zn, Al ve Cu’dan sonra en yaygın olarak


kullanılan ve ticari değeri olan metallerdir (Chatterjee, 2007; Sarılar, 2019;
ILZSG, 2021).

Metal içermeyen minerallere metal olmayan mineraller denir. Bunlara örnek


olarak; elmas, mika, potas, tuz vb. verilebilir. Metalik mineraller gibi parlaklığa
sahip değildir. Metal olmayan mineraller tortul kayalardan elde edilir ve
şekillendirilemezler. Eritme işlemi ile metaller metalik minerallerden elde
edilebilir, metal olmayan mineraller eritildiğinde ise ürün vermezler (Anonim,
2021). Metalik olmayan mineral ürünler çimento, seramik, cam ve kireç üretiminden
oluşur. Bu imalat sektörleri, kireçtaşı, silika ve killer gibi doğal olarak oluşan
minerallerin enerji yoğun bir işlem yoluyla dönüştürülmesiyle karakterize edilir. Nihai
ürünler, tuğlalar ve fayanslardan; cam ve sofra takımlarına kadar uzanır. Metalik
olmayan mineral ürünlerdeki üretim 2006 yılında 88,6 milyar Euro değerindedir. Bu
değer, AB'deki toplam imalat çıktılarının yaklaşık %5,2'sidir (AB Komisyonu, 2021).

2.2. Çinko

Zn metali üretimi, birincil ve ikincil şekilde üretilmektedir. Zn’nin birincil kaynağı


cevherdir. Birincil kaynaklardan üretim, konsantre ve diğer birincil
malzemelerden (maden tortuları ve cürufları, kalıntılar, cüruflar, vb.),

16
pazarlanabilir biçimde veya doğrudan alaşımlama için üretici tarafından kullanılan
(Zn tozu hariç) rafine Zn üretimidir (ILZSG, 2020). İkincil Zn kaynağını ise
galvaniz drosu, pres döküm artıkları, köpük veya Zn külü, Zn oksit tozu, kimyasal
artıklar, alaşım tozları, klişe artıkları ve diğer hurda Zn malzeme artıkları meydana
getirmektedir (DPT, 2001). İkincil kaynaklardan üretim, rafine edilmiş çinkonun,
pazarlanabilir formda üretimi veya doğrudan üretici tarafından, hurda
malzemelerden ve kalıntılardan, droslardan, atıklardan vb. imalat/işleme
işlemlerinden, peletlerdeki Zn veya çelik tesisi baca tozlarından elde edilen diğer
formlarla birlikte alaşım için kullanılır. Yeniden eritilmiş Zn metal ve Zn
alaşımları ve Zn tozu hariç tutulmalıdır (ILZSG, 2020).

Metalik Zn’nin pirometalurji ile cevherlerinden ayrılması, Cu, Pb ve Fe gibi diğer


yaygın metallerden çok daha zordur, çünkü Zn oksidin karbon (C) ile indirgenmesi
kendiliğinden sadece 907°C’de olmaktadır. (Richards, 2019).

2.2.1. Fiziksel, kimyasal özellikleri ve mineralleri

Zn, atom numarası 30 olan ve periyodik tablonun geçiş elementleri grubunda yer
alan, atom ağırlığı 65,409 g/mol, mavimsi açık gri renkte, kırılgan bir metaldir.
20° C’de katı halde bulunur (Morgan, 2017). Zn, periyodik cetvelin 12. Grubunun
(IIb veya çinko grubu ) düşük erime noktalı bir metali olan, yaşam için gerekli olan ve
en çok kullanılan metallerden biridir. Zn, ticari açıdan büyük bir öneme sahiptir
(Britannica, 2020). Zn’nin önemli fiziksel özellikleri Çizelge 2.5’de verilmektedir.

Çizelge 2.5. Saf Zn’nin fiziksel özellikleri (Morgan, 2017)

Parametre Birim Değer


3
Yoğunluk (katı) g/cm 7,14
3
Yoğunluk (sıvı) g/cm 6,54
Ergime Noktası °C 419,53
Kaynama Noktası °C 907
Kristal Yapısı - Hekzagonal
Buharlaşma Isısı kJ/mol 119

17
Elektrokimyasal olarak demirden daha negatif olması, galvanizleme olayında
çinkoyu öne çıkarmaktadır (Addemir vd., 1995; Vikipedi, 2007; Güler, 2008).
Galvanizleme olarak bilinen, demir için koruyucu kaplama olarak en önemli
kullanımı, olağanüstü iki özelliğinden kaynaklanmaktadır: Korozyona karşı
oldukça dayanıklıdır ve demir ile temas ettiğinde demir yerine korozyona
uğrayarak demire koruma sağlar (Richards, 2019). Doğada başlıca Zn metali üreten
mineral, sfalerittir. Zn mineralleri Çizelge 2.6 'da gösterilmiştir.

Çizelge 2.6. Zn mineralleri (DPT, 2001).

Mineral Grubu Mineral Adı Kimyasal Formülü


Sülfürler Sfalerit ZnS
Wurtzit ZnS
Voltzin 4ZnS+ZnO Zn5S4O-4ZnS.ZnO
Zink-Teallite (Pb, Zn)SnS2
Sülfatlar Goslarit ZnSO4.7H2O
Zinc-Melanterit (Fe, Zn)SO4.7H2O
Zinc-Copper Melanterit (Fe, Zn)SO4.5H2O
Karbonatlar Simithsonit ZnCO3
Hidrozinkit ZnCO3.3Zn(OH)2
Zinkokalsit (Ca,Zn)CO3 (Bir kalsit çesididir)
Nicholsonite (Ca,Zn)CO3 (Bir aragonit çesidi)
Aurichalcite 2(Zn,Cu)CO3.3(Zn, Cu) OH2
Silikatlar Hemimorfit H2Zn2SiO5(ZnOH)2SiO3
Vilemit Zn2SiO4.2ZnO.SiO2
Hardystonite Ca2ZnSi2O7.2CaO.ZnO.2SiO2
Danalite 3(Fe,Zn,Mn) Be SiO4 ZnS
Oksitler Zinkit ZnO
Zinkspinel ZnO.Al2O3
Diğer mineraller Franklinit (Zn,Fe,Mn).(Fe,Mn2)O4
(Cu,Fe,Mo,Sn,Zn).4(S,As,Te,
Colusit Sb)

Yeryüzünde en çok bulunan 23. elementtir. Çinkonun beş kararlı izotopu vardır
bunlar; 64 Zn (%48,63), 66 Zn (%27,90), 67 Zn (%4,90), 68 Zn (%18,75) ve 70 Zn
(%0,62)’dir. Zn, halojenürler, sülfatlar, nitratlar, formatlar, asetatlar, tiyosiyanatlar,
perkloratlar, fluosilikatlar, siyanürler, alkali metal çinkoatlar ve Zn-amonyak tuzları
dahil olmak üzere çok sayıda çözünür tuz oluşturur; Zn-amonyum fosfat, Zn hidroksit
ve Zn karbonat dahil az çözünür bileşikler ve bir dizi çözünür ve çözünmez organik
kompleks oluşturmaktadır ( Lindsay, 1979 ; Barak ve Helmke, 1993; Weiss vd., 2005;
Broadley, 2007).

18
Zn metali, Al, Fe ve Cu elementinden sonra 4. Sırada en çok kullanılan metaldir. Pirinç
ve özel alaşımların üretiminde, Fe ve çeliğin korozyona karşı direncinin artırılmasında,
çatı kaplama malzemeleri, pil ve lastik imalatında kullanılmaktadır. Dünyada yaklaşık
200 milyon ton, Türkiye’de ise 2,3 milyon ton Zn rezervi bulunmaktadır. En büyük Zn
rezervi bulunan ülkeler, ABD, Kanada, Avustralya ve Çin’dir (JMO, 2006).

Fe ve Zn birlikte aşındırıcı bir ortama maruz kaldıklarında, bir elektrolitik hücre


oluştururlar ve Zn, daha yüksek elektrot potansiyeli nedeniyle tercihen Zn2+
iyonuna oksitlenir. Zn’nun atmosferik koşullar altında çok daha yüksek korozyon
direnciyle birleşen bu sözde koruma, galvanizlemenin temelini oluşturur
(Britannica, 2020).

2.2.2. Bileşikleri

Zn, tipik olarak Fe’den sonra organizmalarda en bol bulunan ikinci geçiş metalidir ve
altı enzim sınıfının tamamında temsil edilen tek metaldir. Enzimatik fonksiyon ve
reaktivite, Zn2+-ligand komplekslerinin geometrik ve bağlanma özellikleri ile
belirlenir ve üç bağlanma bölgesi vardır bunlar; yapısal, katalitik ve
kokatalitiktir (Webb, 1992; Auld, 2001; Maret, 2005; Broadley, 2007).

Zn genellikle sülfit olarak bulunmakla birlikte; önemli miktarlarda oksit, karbonat,


silikat ve bazik bileşikler halinde de bulunur. Oldukça kararlı bileşikler oluşturur ve
bu nedenle magnezyuma (Mg) benzerdir. Zn bileşiklerinde bağlanma, sülfür ve oksitte
olduğu gibi kovalent olma eğilimindedir. Güçlü elektropozitif elementlerle, örneğin
klor ile bağ daha iyoniktir. Zn ayrıca, amonyak [Zn(NH3)2]2+, siyanür [Zn(CN)4]2- ve
hidroksil [Zn(OH)4]2- ile stabil kovalent kompleks iyonları oluşturma eğilimindedir.
Koordinasyon numarası genellikle 4, daha az derecede 6 ve bazı durumlarda 5'tir. Zn
asitlerle tuzları oluşturur, ancak amfoterik olduğu için çinkoatları da oluşturur, örneğin
[Zn(OH)3.H2O]- ve [Zn(OH)4]2-. Zn’nin kararlı hidroksikompleksler oluşturma eğilimi
de önemlidir, çünkü bazı bazik Zn tuzları suda çok az çözünür (Goodwin, 2017).

19
2.2.3. Ülkemiz ve Dünya’daki Zn üretimi, tüketimi ve rezervi

Dünyada tespit edilen Zn kaynakları yaklaşık 1,9 milyar tondur. 2019 yılında küresel
Zn üretiminin 2018 yılına göre %4 artışla 13 milyon ton olacağı tahmin edilmiştir.
Avustralya, Çin ve Güney Afrika'da madeni Zn üretiminde önemli bir artış olmuştur
(Çizelge 2.7). Avustralya'da, Woodlawn atık projesi mayıs ayında açılmış ve Dugald
Nehri Madeni, Lady Loretta Madeni ve 2018'de devreye alınan iki atık işleme projesi
ile üretimde önemli artışlar gerçekleşmiştir. Güney Afrika'da 2018'in sonlarında
devreye alınan Gamsberg Madeni'nde üretim artmıştır (USGS, 2020).

2020'de küresel Zn madeni üretiminin 12 milyon ton olduğu tahmin edilmektedir ve


bu, 2019'a göre %6 azalmıştır. Güney Amerika başta olmak üzere birçok ülkede
üretim, küresel COVID-19 salgınının başlamasının ardından hükümet tarafından
zorunlu tutulan karantinalar ve Zn fiyatlarındaki azalmayla, Zn madeninde düşüşe
neden olmuştur (USGS, 2021). 21. yüzyılın başlarında önde gelen Zn üreticileri Çin,
Avustralya ve Peru'dur. Çizelge 2.7’de 2018 ve 2019 yıllarındaki Dünya’da Zn maden
üretimi ve rezervleri gösterilmektedir.

Çizelge 2.7. Zn maden üretimi ve rezervleri (USGS, 2020) (Bin metrik ton Zn içeriği
cinsinden veriler)

Zn üretimi (bin metrik ton) Rezervler


2018 2019 2020
ABD 824 753 670 11.000
Avustralya 1.110 1.330 1.400 68.000
Bolivya 480 520 330 4.800
Kanada 287 336 280 2.300
Çin 4.170 4.210 4.200 44.000
Hindistan 750 720 720 10.000
Kazakistan 304 304 300 12.000
Meksika 691 677 600 22.000
Peru 1.470 1.400 1.200 20.000
Rusya 300 260 260 22.000
İsveç 234 245 220 3.600
Diğer Ülkeler 1.840 1.950 2.000 34.000
Dünya Toplamı 12.500 13.000 12.000 250.000

Uluslararası Kurşun ve Çinko Çalışma Grubu'na göre, 2019'da küresel rafine Zn


üretiminin 13,49 milyon ton, metal tüketiminin ise 13,67 milyon ton olduğu tahmin
20
edilmektedir, bu da üretimden tüketime kadar yaklaşık 180.000 ton rafine Zn açığına
neden olmaktadır (ILZSG, 2019). 2020 yılında ise küresel rafine Zn üretiminin biraz
artarak 13,60 milyon tona yükseleceği ve metal tüketiminin %5 düşüşle 12,98 milyon
tona düşeceği tahmin edilmiştir ve bu da üretimden tüketime yaklaşık 620.000 ton
rafine Zn fazlasıyla sonuçlanır (ILZSG, 2020).

2.2.4. Zn kullanım alanları

Zn’nin galvanizleme yoluyla çeliği korozyona karşı korumadaki etkinliği iyi


bilinirken, karmaşık bileşenleri kalıpla dökme yeteneği Zn’yi çok sayıda endüstri ve
ev ürününde vazgeçilmez kılmaktadır. Aynı zamanda pirinç ve inşaat endüstrilerinde,
kimyasallarda önemli pazarlara sahiptir. Zn’nin nihai kullanımları Şekil 2.6’da
gösterilmektedir (ILZSG, 2021).

Şekil 2.6. Zn’nin nihai kullanım alanları (ILZSG, 2021)

Şekil 2.6’da görüldüğü üzere %50 oranında galvanizleme amaçlı kullanılmaktadır.


Galvanizli çelik, araba gövdeleri, sokak lambası direkleri ve güvenlik bariyerleri için
kullanılır. Otomotiv endüstrisinde ise döküm kalıpları üretmek için, ayrıca %17 pirinç,
bronz, çinko ve alüminyum lehim gibi alaşımlarda da kullanılır. Çinko oksit boya,
21
kauçuk, kozmetik, ilaç, plastik, mürekkep, sabun, pil, tekstil ve elektrikli ekipman gibi
pek çok ürünün imalatında da yaygın olarak kullanılmaktadır (Enerji Portalı, 2018).

Korozyon koruması için çeliğe Zn kaplamaların uygulanmasının ana yöntemi


galvanizleme olarak bilinir. Bu, çeliği iki şekilde korur; birincisi, çelik ile aşındırıcı
atmosfer arasında oldukça geçirimsiz bir bariyer sağlar. İkincisi, bariyer koruması
başarısız olduğunda, Fe’den daha elektronegatif olan çinkonun çelik yerine korozyona
uğradığı elektrokimyasal etki sağlar. Bu şekilde işlenen nesneler, küçük somun ve
cıvatalardan, çelik pencere çerçevelerine ve inşaatta kullanılan büyük kirişlere kadar
çeşitlilik gösterir (Richards, 2019).

Otomobillerde galvanizli sac yerine alüminyum ve plastik; alüminyum alaşımları,


kadmiyum, boya ve plastik kaplamalar, diğer uygulamalarda Zn kaplamaların yerini
almaktadır. Al ve Mg bazlı alaşımlar, Zn bazlı pres döküm alaşımları için başlıca
rakiplerdir. Birçok element, kimyasal, elektronik ve pigment kullanımlarında Zn
yerine geçer (USGS, 2021).

Zn, tüm oranlarda Cu ile alaşımlar oluşturur, ancak yalnızca yaklaşık yüzde 45'e kadar
Zn içeren ve Zn miktarı arttıkça rengi kırmızıdan sarıya ve altına değişen alaşımlar
pirinç olarak ticari kullanımdadır. İki ana aşama söz konusudur: maksimum % 39 Zn
içeriği ile yüz merkezli kübik olan alfa aşaması; ve vücut merkezli kübik olan ve % 40
ile 50 Zn içeriğinde meydana gelen beta fazıdır. Tamamen alfa fazından oluşan
alaşımlar, soğuk işlenebilme yetenekleriyle karakterize edilir ve haddeleme, presleme
ve çekme için uygundur. % 40 ile 45 çinkoda katılaşan alaşımlar, sıcak plastisitenin
ardından soğumada makul soğuk işleme özelliklerinin geldiği karışık alfa ve beta
fazları oluşturur. Bunlar döküm, sıcak presleme ve ekstrüzyonda kullanılır. Pirinçler
yüksek mukavemete, iyi korozyon direncine ve iyi elektrik iletkenliğine sahiptir.
Geniş evsel ve endüstriyel uygulamalara sahiptirler (Richards, 2019).

22
2.2.5. Topraktaki Zn

Zn cevherleri, açık ocak madenciliğinden (oksitlenmiş cevher kütleleri durumunda)


normal yeraltı yöntemlerine (sülfit cevherleri için kullanılan) kadar birçok madencilik
tekniği ile geri kazanılmaktadır. Cevher çıkarmanın en yaygın yeraltı yöntemi,
tünellerin maden portallarından uzağa dallanarak orta derinliklere kadar kazıldığı,
dolgulu kazıdır (Richards, 2019).

Bakırdan daha bol olan Zn, yerkabuğunda ton başına ortalama 65 gram bulunmaktadır
(Britannica, 2020). Zn'nin toprağa birincil girdisi, ana kayaların kimyasal ve fiziksel
ayrışmasıdır. Ortalama toprak Zn konsantrasyonları 50 ve 66 µg, çoğu tarımsal toprak
ise 10-300 µg Zn/g içerir (Alloway, 1995; Barber, 1995; Broadley, 2007). Zn, Mg ve
Fe'nin spesifik olmayan Zn ile yer değiştirmesinin bir sonucu olarak kaya oluşturan
minerallerde oluşur. Zn sülfit (sfalerit, vurtzit), sülfat (zinkosit, goslarit), oksit
(çinkoit, franklinit, gahnit), karbonat (smithsonit), fosfat (umutit) ve silikat
(hemimorfit, willemit) mineralleri dahil olmak üzere, ayrışmış Zn mineralleri içeren
kayalar, son derece yüksek konsantrasyonlarda Zn ve diğer metaller içeren 'kalamin'
topraklar oluşturur (Barak ve Helmke, 1993; Broadley, 2007). Zn'nin topraklara ikincil
doğal girdileri, atmosferik (volkanlar, orman yangınları ve yüzey tozları) ve biyotik
(ayrışma, yaprak yüzeylerinden liç/yıkama) süreçlerinden kaynaklanır (Friedland,
1990; Broadley, 2007).

Antropojenik ve doğal girdilerden kaynaklanan Zn emisyonlarının oranının > 20: 1


olduğu tahmin edilmektedir (Friedland, 1990; Nriagu, 1996; Broadley, 2007). Zn'nin
toprağa diğer girdileri arasında, fosil yakıt yakma, maden atıkları, fosfatlı gübreler
(tipik olarak 50-1450 µg Zn/g), kireçtaşı (10–450 µg Zn/g 1), gübre (15–250 µg Zn/g),
kanalizasyon çamuru (91–49000 µg Zn/g) ve galvanizli (Zn kaplı) yüzeylerden
parçacıklardan kaynaklıdır (Chaney, 1993; Alloway, 1995; Broadley, 2007).

2.2.6. Zn toksisitesi

Zn’nin toksisitesi düşüktür. İçme suyunda Zn, ancak 15 ppm'lik bir konsantrasyona
ulaştığında tespit edilebilir; 40 ppm Zn içeren suyun kesin bir metalik tadı vardır. Zn

23
içeriği 800 ppm’i aştığında kusma meydana getirir. Ölümcül zehirlenme vakaları, Zn
klorür veya sülfür yutulmasıyla sonuçlanmıştır, ancak bunlar nadirdir. Hem Zn, hem
de Zn tuzları insan cildi tarafından iyi tolere edilir. Zn bileşiklerinin aşırı solunması
ateş, aşırı tükürük ve kusmaya neden olabilecek öksürük gibi toksik belirtilere neden
olabilir; ancak etkiler kalıcı değildir (Morgan, 2017).

Zn, insan vücudunda, karbondioksit (CO2) metabolizması ile ilgili birçok


reaksiyonu teşvik eden karbonik anhidraz enziminin önemli bir parçası olarak
kırmızı kan hücrelerinde yüksek konsantrasyonda bulunan önemli bir eser
elementtir. Pankreasta bulunan Zn, insülinin depolanmasına yardımcı olabilir
(Britannica, 2020).

2.3. Kurşun

Pb, çevredeki en önemli toksik ağır elementtir. Önemli fiziko-kimyasal


özelliklerinden dolayı kullanımı tarihi çağlara dayanmaktadır. Küresel olarak bol
miktarda bulunan, önemli ancak tehlikeli bir kimyasaldır (Mahaffay, 1990;
Wani vd., 2009).
Pb yumuşak, dövülebilir, sünek, mavimsi beyaz, yoğun metalik bir elementtir
(Uluslaraarası Kurşun Birliği, 2021). Ayrıca korozyona karşı oldukça dayanıklıdır
(ILO, 2011).

Pb metalürjisi ve madenciliği dünyadaki önemli endüstrilerdir. 1970'lerde toplam


Pb üretimi; çelik, Al, Zn ve Cu’nun ardından beşinci sıradadır (DPT, 2001). Pb
üretimi birincil kaynaklardan ve büyük miktarda da eski hurdalardan meydana
gelmektedir (DPT, 2001).

Endüstride kullanılan Pb’nin çoğu, mayınlı cevherlerden, maden atıkları ve


cüruflar, kalıntılardan "birincil ya da primer" veya geri dönüştürülmüş hurda metal
veya pillerden (kurşun asit piller, kurşun levha, şerit, borular, kablo kılıfları vb.)
"ikincil ya da sekonder" olarak elde edilmektedir. Ancak günümüzde Pb’nin çoğu
kurşun asitli akülerden elde edilen “ikincil” Pb’dir. Bu pillerin %97'sinin geri
dönüştürüldüğü bildirilmektedir (Abadin vd., 2007).

24
Çoğu ülkede, Pb üretiminde hammadde olarak Pb içeren ikincil kaynakların oranı
artmaktadır (Zhang, 2016; Fan, 2021). Bununla birlikte, Zn eritme işleminde Pb
içeren büyük miktarda atık kalıntısı üretilir. Günümüzde, Zn liç kalıntısının başlıca
giderim yöntemleri, yalnızca çok fazla arazi kaynağını işgal etmekle kalmayan,
aynı zamanda bir dizi ciddi çevre sorununu da beraberinde getiren düzenli
depolama ve depolamadır (Sethurajan, 2016; Moameri, 2017; Fan, 2021). Zn liç
kalıntısındaki zararlı elementler hava şartlarına veya yağışlara bağlı olarak toprağa
veya yüzey suyuna hatta yeraltı sularına sızabilir, Pb, Zn vb. gıda zinciri boyunca
yayılan bu toksik elementler sonunda insan sağlığı üzerinde ciddi zararlı etkilere
neden olmaktadır (Tukker, 2006; Deng, 2015; Da Silva, 2017; Fan, 2021).

Pb’nin ana kullanım alanı akümülatör imalatı olup genellikle borularda, mühimmatta,
kablo izolasyonu ve radyasyondan korumak için kullanılan levhalarda bulunur. Pb’nin
en fazla arabalarda ve diğer araçlarda bulunan akümülatörlerde kullanılmaktadır
(Abadin vd., 2007). Ayrıca biyolojik olarak bozunmayan yapısı ve sürekli kullanımı
nedeniyle, çevrede birikme eğilimindedir. İnsanların kurşuna ve bileşiklerine
maruz kalması daha çok kurşunlu benzin gibi çeşitli kaynaklarla, kurşunun
eritilmesi ve yakılması gibi endüstriyel süreçlerde, çömlekçilik, tekne yapımı, Pb
bazlı boyama, Pb içeren borular, pil geri dönüşümü, endüstri, pigmentler, kitap
basımı gibi süreçlerle meydana gelir. Dünyanın birçok ülkesinde yaygın kullanımı
sona ermiş olsa da, araba tamiri, pil üretimi ve geri dönüşümü, rafine etme, eritme
gibi birçok endüstride hala kullanılmaktadır (Wani vd., 2009).

Pb ayrıca, birçok tesis tarafından işlenen veya başka şekilde kullanılan kömür,
yağ veya odun gibi yakıtlarda eser bir bileşendir. Pb, ham petrolde eser bir bileşen
olarak bulunduğundan, ısıtma yağları ve benzin gibi petrolden türetilen birçok
üründe de bulunmaktadır (EPA, 2020).

2.3.1. Fiziksel, kimyasal özellikleri ve bileşikleri

Periyodik cetvelin Grup 14 (IVa) 'da yer alan yumuşak, gümüşi beyaz veya grimsi
renkte bir metaldir. Pb çok yumuşak, sünek, yoğun, zayıf bir elektrik iletkenidir. Antik
çağda bilinen ve simyacılar tarafından en eski metaller olduğuna inanılan Pb, antik

25
Romalılar tarafından Pb su borularının sürekli kullanımının gösterdiği gibi, oldukça
dayanıklı ve korozyona karşı dirençlidir. Kurşun sembolü olan Pb, Latince
kurşun, plumbum kelimesinin kısaltmasıdır (Britannica, 2020). Pb atom numarası 82,
atom kütlesi 207,19 olan bir elementtir. Kaynama noktası 1740°C, ergime noktası
327,5°C’dir (Uluslaraarası Kurşun Birliği, 2021).

Pb’nin yaygın kullanımı, büyük ölçüde düşük erime noktası ve ortamdaki


mükemmel korozyon direncinden kaynaklanmaktadır. Hava ve suya maruz
kaldığında kurşun sülfat, kurşun oksitler ve kurşun karbonat filmleri oluşur; bu
filmler, alttaki metalin korozyonunu yavaşlatan veya durduran koruyucu bir
bariyer görevi görür (Abadin vd., 2007).

Düşük bir erime noktası, döküm kolaylığı, yüksek yoğunluk, düşük güç, imalat
kolaylığı, asit direnci, sülfürik asit ile elektrokimyasal reaksiyon, havada, suda ve
toprakta kimyasal kararlılık ve ses dalgalarını, atomik radyasyonu ve mekanik titreşimi
zayıflatma yeteneği gibi özellikleri içerir (EPA 1995; EPA, 2020 Pb’nin önemli
fiziksel özellikleri Çizelge 2.8’da verilmektedir.

Çizelge 2.8. Pb’nin fiziksel özellikleri (Graf, 1996; DPT, 2001; Güler, 2008).

Parametre Birim Değer


Yoğunluk (katı) g/cm 3
11,34
Yoğunluk (sıvı) g/cm 3
10,66
Ergime Noktası °C 327,4
Kaynama Noktası °C 1749
Buharlaşma Isısı kJ / mol 177.7
Kristal Yapısı - Yüzey merkezli kübik
Isı iletkenligi W/(m·K) 35,3

Pb üç oksidasyon durumunda bulunur, bunlar Pb(0), Pb(II) ve Pb(IV)’tür. Çevrede


Pb öncelikle Pb(II) olarak bulunur. Pb(IV) yalnızca aşırı derecede oksitleyici
koşullar altında oluşur ve inorganik Pb(IV) bileşikleri, sıradan çevresel koşullar
altında bulunmaz. Organokurşun(II) bileşikleri bilinirken, organokurşun
kimyasına dört değerlikli (+4) oksidasyon durumu hakimdir. Metalik kurşun,
Pb(0) doğada bulunur, ancak görülmesi nadirdir (Abadin vd., 2007).

26
Önemli kurşun mineralleri, galen (PbS), serüzit (PbCO3), anglezit (PbSO4),
jamesonit (Pb2Sb2S5), jordanit (Pb4As2S7), bulanjerit (Pb3Sb2S6), piromorfit
(Pb5Cl(PO4)3), mimemit (Pb10Cl2(AsO4)6) ve vulfenit (PbMoO4)’dir (DPT, 2001).
Pb genellikle cevherde Zn, Cu, Au ve Ag ile birlikte bulunur, bu metallerle birlikte
ve esas olarak galenden çıkarılır (Uluslaraarası Kurşun Birliği, 2021).

Nemli ortamda Pb oksitlenerek PbO tabakası ile kaplanacaktır. Bu kaplama


hidratlanabilir ve karbon dioksit ile birleşerek PbCO3 meydana gelebilir.
Çözünmeyen Pb bileşiklerinin bu koruyucu kaplaması, alttaki metalin
korozyonunu yavaşlatır veya durdurur. Pb, doğada metalik formunda nadiren ve
genellikle kükürt veya oksijen içeren bir mineral olarak bulunur (Abadin, 2007).
Ekonomik olarak işletilen yataklarda en çok bulunan ana kurşun minerali galendir
(PbS). Diğer yaygın çeşitler arasında serüzit (PbCO3) ve anglesit (PbSO4) bulunur
(ILO, 2011; ILZSG, 2020). Dünyada çok az sayıda cevher yatağında (Güneydoğu
Missouri-A.B.D.) Pb element halde bulunur (DPT, 2001). Çizelge 2.9’da kurşun-
cevher bileşiklerinin fiziksel özellikleri görülmektedir.

Çizelge 2.9. Kurşun-cevher bileşiklerinin fiziksel özellikleri (EPA, 2020).

Özellikler Galen Serüsit Anglezit


Formül PbS PbCO3 PbSO4
Pb ağırlık yüzdesi %86,6 %77,5 %68,3
Sertlik, Mohs ölçeği 2,5-2,75 3-3,5 2,5-3
Adamantin camsı, Adamantin camsı,
Parlaklık Metalik
reçineli reçineli
Renksizden beyaza Renksizden beyaza
Renk Kurşun gri
doğru doğru
Yoğunluk, g/cm3 7,58 6,55 6,38

Bileşik halindeki Pb, üretim süreçlerinde de başta pigmentler olmak üzere birçok
kullanıma sahiptir. Pb bileşikleri genel olarakorganolead bileşikleri, Pb oksitler,
Pb sülfitler ve Pb tuzları halinde sınıflandırılırlar. Organolead bileşikleri, Pb ve
karbon içeren ve en az bir kurşun-karbon bağına sahip bileşiklerdir (EPA, 2020).

27
2.3.2. Ülkemiz ve Dünya’daki Pb üretimi, tüketimi ve rezervi

Pb rezervleri incelendiğinde, 2020 yılında dünya çapında 88 milyon ton görünür


Pb rezervi mevcut olmakla birlikte, Türkiye'deki rezervin 860.000 ton olduğu
tahmin edilmektedir. Ülkemizde yılda 76 bin ton Pb işlenmektedir. Pb hurdadan
yaklaşık 10 bin ton metal elde edilmektedir (JMO, 2006; USGS, 2020). 2014 yılı
itibarı ile kurşun-asit bataryaların kullanılması sebebiyle, dünya çapında Pb
metaline talep ve üretim artmıştır. Pb metali cevherlerden (birincil üretim) veya
hurdalardan (ikincil üretim) elde edilebilmektedir. 2014’te, 4,58 milyon ton Pb
cevherlerden, 5,64 milyon ton Pb ise hurdalardan elde edilmiştir. Birincil ve ikincil
Pb üretim süreçleri benzerdir. Uygun teknolojiler kullanıldığında ikincil
üretimden elde edilen Pb’nin, birincil üretimden elde edilen Pb’den farkı
olmamaktadır. İnşaat sektöründen gelen hurda kurşun genellikle kullanılabilir
durumdadır. Bu sebeple ikincil Pb üretimi, enerji gereksinimleri açısından oldukça
ekonomiktir. Madencilik kaynaklı Pb üretiminin öncü ülkeleri Çin, Avustralya,
Amerika Birleşik Devletleri ve Hindistan’dır. Küresel bazda kullanılan, stoklanan
veya çevreye bırakılan toplam Pb miktarı, 2010 yılı verilerine göre 8 kg/kişi olarak
belirlenmiştir. Bu sayı, gelişmekte olan ülkelerde 1-4 kg/kişi iken; gelişmiş
ülkelerde 20-150 kg/kişi olarak tespit edilmiştir (Vikipedi, 2021). Çizelge 2.10’de
2018, 2019 ve 2020 yıllarında Dünya’daki Pb maden üretimi ve rezervleri
gösterilmektedir.

Çizelge 2.10. Pb maden üretimi ve rezervleri (USGS, 2020; USGS, 2021).

Pb üretimi (bin metrik ton) Rezervler


2018 2019 2020
ABD 280 274 290 5.000
Avustralya 432 509 480 36.000
Bolivya 112 88 65 1.600
Çin 2.100 2.00 1.900 18.000
Hindistan 192 200 210 2.500
Kazakistan 86 56 30 2.000
Meksika 240 259 240 5.600
Peru 289 308 240 6.000
Rusya 220 230 220 4.000
İsveç 65 69 70 1.100
Türkiye 76 71 76 860
Diğer Ülkeler 468 591 520 5.000
Dünya çapı (Toplam) 4.560 4.720 4.400 88.000
28
Çizelge 2.10’de görüldüğü üzere Uluslararası Kurşun ve Çinko Çalışma Grubu'na
göre, 2019 yılında küresel rafine Pb üretimi %0,3 düşüşle 11,76 milyon tona, metal
tüketimi ise %0,5 düşüşle 11,81 milyon tona gerilemiştir. Bu durum otomobil
üretimindeki düşüş ve lityum iyon pillerin artan kullanımı nedeniyle yaklaşık
50.000 ton rafine kurşun miktarında açığa sebep olmuştur (ILZSG, 2019).

2020 yılında ise küresel rafine Pb üretimi %4 azalarak 11,7 milyon tona, metal
tüketimi ise %7 azalarak 11,4 milyon tona düşmüştür. 2020 yılında, küresel
COVID-19 salgını sonucunda getirilen karantina ile ilgili kısıtlamalar, başta
Bolivya, Kazakistan, Meksika ve Peru olmak üzere birçok ülkede madencilik
endüstrisini etkilemiştir. Sonuç olarak dünya maden üretimi 2020 yılında bir
önceki yıla göre %7 oranında düşmüştür (ILZSG, 2020; USGS, 2021).
Son yıllarda, Avustralya, Çin, İrlanda, Meksika, Peru, Portekiz, Rusya ve Amerika
Birleşik Devletleri'nde (Alaska) Zn, Ag veya Cu yatakları ile ilişkili olarak önemli Pb
kaynakları tespit edilmiştir (USGS, 2020).

Pb üreten 44 ülke arasında, lider üretici olan Çin, üretimin yaklaşık %25'ini; toplamda
Çin ve Avustralya ise dünya üretiminin yaklaşık %50'sini oluşturmaktadır. Pb tüketimi
incelendiğinde önde gelen iki ülke Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’dir. Bu
ülkelerin her biri %20’den fazla Pb tüketimine sahip olup; Çin, Amerika Birleşik
Devletleri ve Almanya dünya tüketiminin yaklaşık %50'sini oluşturmaktadır (Papp
vd., 2008).

Plastik kullanımının artması ile kablo kaplamalarında ve teneke kutularda Pb


kullanımı azalmıştır. Elektronik endüstrisi, Pb koruma gerektirmeyen kurşunsuz
lehimlere ve düz panel ekranlara yönelmiştir. Ayrıca otomotiv sektöründe jantlarda
kurşunun yerine çelik ve çinko kullanımı tercih edilmeye başlamıştır (USGS, 2021).

İnsan faaliyetlerinin bir sonucu olarak, son üç yüzyılda çevresel Pb seviyeleri bin
kattan fazla artmıştır. En büyük artış 1950-2000 yılları arasında dünya çapında artan
kurşunlu benzin kullanımını meydana gelmiştir. Pb, madencilik kurşunu, kurşun
alaşımları veya Pb bileşikleri yapan veya kullanan fabrikalardan salınımlar yoluyla

29
çevreye girebilir. Böylece kömür, yağ veya atık yakılırken havaya salınır. Kurşunlu
benzin kullanımı yasaklanmadan önce, ABD ortamına salınan kurşunun çoğu araç
egzozundan kaynaklanmaktadır. 1979'da arabalar, Amerika Birleşik Devletleri'nde
94,6 milyon kilogram Pb salınımı gerçekleşmiştir. EPA, 1996 yılında karayolu
taşımacılığında kurşunlu benzin kullanımını yasakladığından, havaya salınan Pb
miktarı daha da azalmıştır (Abadin vd., 2007).

2.3.3. Pb kullanım alanları

Kurşun asitli aküler, her yıl dünya çapında üretilen 60 milyon benzinli ve dizel
araçlarda kullanılmaktadır. Hastaneler, acil servisler, telefon santralleri ve kamu
binalarında, elektrik kesintisi durumunda yedek olarak kurşun-asit bataryalar
kullanılmaktadır. Modern Pb kullanımının %80'i, neredeyse %100'ü geri dönüştürülen
pillerin üretiminden sağlanmaktadır. Pb çatı, diğer geleneksel yapı malzemelerinden
çok daha uzun süre dayanmaktadır. Radyasyona karşı bir bariyer olarak rakipsizdir ve
hastanelerde, diş hekimi muayenehanelerinde, laboratuvarlarda ve nükleer tesislerde
ihtiyaç duyulmaktadır (Uluslaraarası Kurşun Birliği, 2016). Pb ayrıca uzaktan erişimli
güç sistemlerinde ve yük tesviye sistemlerinde, ayrıca cam ve plastik endüstrilerinde
kullanılmaktadır. Şekil 2.7’de son beş yılda Pb’nin nihai kullanımı gösterilmektedir
(ILZSG, 2021).

30
Şekil 2.7. Pb’nin nihai kullanımı (ILZSG, 2021).

Şekil 2.7’de görüldüğü üzere Pb’nin en çok kullanımı %80 ile pillerdir. Yeraltı
haberleşme kablolarının kurşunla izolasyonu diğer bir önemli kullanım alanı olarak
bilinmektedir. Kurşun ayrıca mühimmat imalinde de önemli miktarlarda
kullanılmaktadır.

Pb’nin işlenebilirliği ve korozyon direnci önemli özellikleri olmasına rağmen, asıl


önemini kimyasal özellikleri sayesinde kazanmaktadır. Günümüzde güç ve koruma
odaklı olarak, radyasyon korumasında, su altı güç ve iletişim kablolarında, içten
yanmalı motor, elektrikli araç akülerinde ve acil durum güç beslemesi sağlayan
pillerde kullanılmaktadır (Uluslaraarası Kurşun Birliği, 2021).

PbS verimli bir ısı iletkenidir ve yarı iletken özelliklere sahiptir, bu sebeple
fotoelektrik hücrelerde kullanılmaktadır. PbS seramiklerde, kızılötesi radyasyon
detektörlerinde ve seramik sırlarında kullanılmaktadır (EPA, 2020).

PbO, bazı cam türleri ve boya pigmenti eldesinde, kahverengimsi siyah bir toz olan
PbO2 kurşun-asit akümülatörlerde, Pb3O4 veya kırmızı kurşun dış mekan çelik
yapılarında paslanmayı önlemek için tasarlanmış boyalarda, PbHAsO4 (Kurşun

31
arsenat) böcek ilacında, Pb(NO3)2 havai fişek yapımında kullanılmaktadır (ILO, 2011;
Azo Materyaller, 2018).

Pb3O4 aynı zamanda, boru şeklindeki akümülatörler için kurşun oksit macunlarında,
yüksek enerjili itici gazlar için balistik değiştiricilerde, porselen için seramik sırlarda,
sıcak pres metaller için yağlayıcılarda, klinik röntgen ışınlarına maruz kalmada
radyasyon koruyucu köpük kaplamalarda ve yol derzleri için kauçuk yapıştırıcılarda
kullanım alanı bulmaktadır (EPA, 1995; EPA, 2020).

Pb’nin insanlar ve hayvanlar üzerindeki zararlı etkisini en aza indirmek için bu


ürünlerde kullanılan Pb miktarı son yıllarda azaltılmıştır. Tetraetil kurşun ve tetrametil
kurşun, önceki yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nde oktan oranını artırmak için
benzin katkı maddeleri olarak kullanılmıştır. Bununla birlikte, 1980'lerde Amerika
Birleşik Devletleri'nde kullanımları aşamalı olarak kaldırılmış ve 1 Ocak 1996'dan
itibaren motorlu taşıtlar için benzinde Pb kullanımı yasaklanmıştır. Tetraetil kurşunu,
arazi araçları, uçaklarda ve bazı gelişmekte olan ülkelerde hala kullanılabilmektedir.
Bataryasız en büyük nihai kullanım olan mühimmatta kullanılan Pb’nin kullanımında
bir azalma olmamıştır (Abadin vd., 2007).

2.3.4. Pb toksisitesi ve çevreye etkisi

Pb toksik bir elementtir (ILO, 2011). Pb ve bileşikleri zehirlidir ve ölümcül bir miktara
ulaşılıncaya kadar uzun bir süre boyunca birikerek vücut tarafından tutulur, bu durum
kümülatif zehirlenme olarak bilinmektedir. Pb bileşiklerinin toksisitesi,
çözünürlükleri arttıkça artar. Pb zehirlenmesi, Pb içeren maddelere tekrar tekrar maruz
kalmanın bir sonucu olarak, vücut dokularında Pb kademeli olarak birikmektedir
(Britannica, 2020).

Pb zehirlenmesi önemli bir hastalıktır ve insan vücudu üzerindeki etkileri


yıkıcıdır. İnsan vücudunda Pb toksisitesinden hemen hemen tüm sistemler
etkilenmektedir. ABD ve Kanada gibi ülkelerde Pb kullanımı belli bir dereceye kadar
kontrol edilmesine rağmen, gelişmekte olan ülkelerde hala yaygın bir şekilde
kullanılmaktadır. Bunun başlıca nedeni, kurşunun çok sayıda kullanım olanağına sahip

32
benzersiz fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip olmasıdır. Bu sebeple tercih edilmekte
ve yaygın bir çevre kirleticisi haline gelmektedir. Pb çevrede oldukça kalıcıdır ve
sürekli kullanımı nedeniyle hemen hemen her ülkede seviyesi yükselmekte ve ciddi
tehditler oluşturmaktadır (Wani vd., 2009).

İnsanlarda ana Pb kaynakları, genellikle kurşun bazlı boya ve kurşun borularla taşınan
içme sularıdır. Pb bazlı boyalar, özellikle boyalı oyuncakları ve mobilyalar ile temasta
bulunan çocuklar için zararlıdır (Britannica, 2020). Pb birikmesi çocuklarda bilişsel
bozukluklara, yetişkinlerde ise ilerleyici böbrek hastalığına neden olabilir. Pb
zehirlenmesinin belirtileri arasında karın ağrısı ve ishal, ardından kabızlık, bulantı,
kusma, baş dönmesi, baş ağrısı ve genel halsizlik yer alır. Bir elektrot kaynağı ile
temasın ortadan kaldırılması, iyileştirme sağlamak için yeterlidir (Britannica, 2020).

Kurşun zehirlenmesinin gelişmesi için, kurşuna büyük akut maruziyetlerin meydana


gelmesi gerekmez. Vücut bu metali bir ömür boyunca biriktirir ve yavaşça serbest
bırakır, bu nedenle zamanla küçük dozlar bile kurşun zehirlenmesine neden
olabilir. Sınır maruziyet dozuna ulaştıktan sonra olumsuz etkiler gözlenmektedir
(ILO, 2011).

Kronik kurşun zehirlenmesi her zaman en önemli meslek hastalıklarından biri


olmuştur. Pb madenciliğinde, Pb emiliminin önemli bir kısmı beslenme yoluyla
gerçekleşir ve sonuç olarak bu endüstrideki tehlikenin boyutu, bir dereceye kadar
çalışılan cevherlerin çözünürlüğüne bağlıdır. Galenadaki kurşun sülfür (PbS)
çözünmez ve akciğerden absorpsiyonla sınırlıdır; bununla birlikte midede, bazı kurşun
sülfitler, daha sonra orta miktarlarda emilebilen hafif çözünür kurşun klorüre
dönüştürülebilir. Pb eritme işleminde ise ana tehlikeler, kırma ve kuru öğütme
işlemleri sırasında üretilen Pb tozu ve sinterleme, yüksek fırın indirgeme ve rafinaj
işlemlerinde karşılaşılan kurşun dumanı ve kurşun oksittir. Kurşun bazlı boyalarla
boyanmış olan köprü ve gemi gibi çelik yapıların yıkılması, sıklıkla kurşun
zehirlenmesi vakalarına yol açmaktadır. Metalik Pb 550°C'ye ısıtıldığında, kurşun
buharı gelişmekte ve oksitlenmektedir (ILO, 2011).

33
Tüm organlar arasında sinir sistemi, hem çocuklarda hem de yetişkinlerde Pb
toksisitesinden en çok etkilenen hedeftir. Bununla birlikte, çocuklardaki toksisite
yetişkinlerdekinden daha büyük bir etkiye sahiptir. Bunun nedeni, iç ve dış dokularının
yetişkinlere göre daha yumuşak olmasıdır. Yetişkinlerin uzun süre maruz kalması,
sinir sisteminin işlevlerini ölçen bazı bilişsel performans testlerinde performansın
düşmesine neden olabilir. Bebekler ve küçük çocuklar, özellikle davranış sorunlarına,
öğrenme eksikliklerine ve düşük IQ'ya katkıda bulunabilecek düşük Pb seviyelerine
bile duyarlıdır (Rubin ve Strayer, 2008; Wani vd., 2009). Kurşuna uzun süre maruz
kalmanın kan basıncında artışla birlikte anemiye neden olduğu ve bunun esas olarak
yaşlı ve orta yaşlı kişilerde olduğu bildirilmiştir. Hem yetişkinlerde hem de çocuklarda
beyinde ve böbreklerde meydana gelen ciddi hasarın, ölümle sonuçlanan ağır Pb
seviyelerine maruz kalmayla bağlantılı olduğu bulunmuştur. Hamile kadınlarda,
kurşuna yüksek oranda maruz kalmak, düşüklere neden olabilir. Kronik kurşuna maruz
kalmanın erkeklerde doğurganlığı azalttığı bulunmuştur (Sokol ve Berman, 1991;
Wani vd., 2009). Pb toksisitesinde kan bozuklukları ve sinir sistemine verilen hasar
yüksek oranda görülmektedir (Wani vd., 2009).

2.4. Hidrometalurji

Hidrometalurji; metaller, metal tuzları veya metal bileşiklerinin sulu veya sulu
olmayan çözeltiler kullanarak kimyasal reaksiyonlar aracılığıyla ekstraksiyon
yöntemlerini kapsamaktadır. Hidrometalurjik yöntemler genellikle 25-250°C
aralıklarında gerçekleştirilmektedir. Günümüzde hidrometalurji, yüksek maliyet
gerektirmemesi, daha ekonomik ve çevre dostu olması sebebiyle çok fazla alanda
pirometalurji ile başarıyla rekabet edebilmektedir (Basit, 2015; Havlik, 2008).
Hidrometalurjik yöntemler; metal kazanma verimi yüksek ve nispeten küçük ölçekli
uygulamalar için daha uygun yöntemlerdir (Yazıcı, 2012). Bununla birlikte, yüksek
ekstraksiyon verimi için atığın karakterizasyonuna bağlı olarak yüksek asit
konsantrasyonları, uzun reaksiyon süreleri gerekebilmektedir. Hidrometalurji ile
yüksek liç oranları, tercihen yüksek basınçlı asit liçi kullanıldığı durumlarda da başarılı
sonuçlar verebilir. Ancak aside dirençli titanyum otoklavlar, buharlı ısıtıcılar sermaye
maliyetini arttırabilmektedir (Şahin, 2014).

34
Hidrometalurjik yöntemlerle sulu çözeltilerde yapılan çeşitli metalurjik işlemlerle
cevherden veya atıklardan geri kazanılması istenen metalin uygun bir reaksiyonla
ekstraksiyonu yapılmaktadır. Geri kazanılacak olan metale bağlı olarak asidik, bazik
veya tuz çözeltisi hazırlanarak metal veya metal bileşiklerinin çözünmesi
sağlanmaktadır (Aktaş, 2008; Beşe, 2000). Hidrometalurjik proseslerde elementlerin
seçici ekstraksiyonu da mümkündür (Şahin, 2017). Hidrometalurjik proseslerde katı
ve sıvılar arasında ara yüzey reaksiyonları hakimdir. Hidrometalürjik yöntem, sulu
ortamlarda yaş kimyasal metodlar ile geri kazanılması hedeflenir (Ehsani, 2014).

Hidrometalurji bazı durumlarda kırma, öğütme ve flotasyon gibi ön işlemlere gerek


duyulmaksızın metallerin elde edilmesine imkân sağlayan tek yöntem olması
sebebiyle, atıklar parçalandıktan sonra sulu çözeltilerle direkt liç edilerek ön işlem
maliyetleri azalabilir (Aktaş, 2008). Liç işlemi, topraktan ağır metalleri uzaklaştırmak
için yaygın olarak uygulanmaktadır, ancak liç işlemi sırasında birden fazla ağır metalin
eşzamanlı geri kazanımı nadiren çalışılmıştır (Wu vd.,2020). Liç işleminde, istenilen
metaller çözeltiye alınırken, safsızlıkların çözelti ortamına geçmemesi istenmektedir.
Safsızlıkların çözelti ortamına geçmesi hem yüksek oranda çözücü sarfiyatına, hem de
liç sonrası çözeltiden değerli metalin kazanımında oluşan bileşiklerin saf halde elde
edilememesine ve verim düşüklüğüne neden olmaktadır. Seçilen reaktif çözücünün
seçilirken, atığın fiziksel ve kimyasal karakterizasyonuna, reaktifin maliyetine,
kolaylıkla temin edilebilmesine, fiyatının ucuz olmasına ve liç edilmesi istenen
elementlere özgü seçici olmasına dikkat edilmelidir (Şahin, 2014).

Mikrobiyal liç işlemi, normal basınç altında ve 5-90 °C sıcaklık aralığında


mikroorganizmaların katalizör etkisini kullanarak sülfürlü cevher veya
konsantrelerden metalik bileşiklerin çözündürülmesi işlemidir. Basit, ekonomik ve
çevre dostu bir yöntemdir. Bakterilerin etkinliği ve liç reaksiyonlarının hızı ortamın
asitlik derecesine doğrudan bağlantılı olduğu ve pH değerinin 1,5-3,5 aralığında,
sıcaklığın 25-40 °C aralığında olması gerekmektedir. Mikrobiyal liç işlemi için 70-80
gün gibi uzun liç süreleri gerekmektedir (Bor, 1989; Habashi, 1997; Aktaş, 2008).

Metaller, hidrometalurjik yöntemlerle liç solüsyonuna alındıktan sonra, solüsyondan


metallerin geri kazanılması gerekmektedir. Metallerin maden atıklarından geri

35
kazanımı için kullanılan başlıca yöntemler; kimyasal çöktürme, iyon değiştirme,
adsorpsiyon, ultrafiltrasyon, solvent ekstraksiyon ve biyosorpsiyon olarak
sıralanabilir.

2.4.1. Kimyasal çökeltme (presipitasyon)

Kimyasal çökeltme yönteminde, liç solüsyonundaki metal iyonları bazik şartlarda


tepkimeye girerek çözünmeyen bileşikler olarak çökeltilir ve daha sonra katı
çökeltinin santrifüj veya filtrasyon yöntemiyle sıvı fazdan ayrılması sağlanır. Faz
ayrımından sonra üstte kalan sıvı amaca yönelik olarak deşarj edilebilir ya da
yeniden kullanılır. Kimyasal çökeltme yönteminde hidroksit veya sülfit
çökeltmeleri, organik polimerler, kireç, demir tuzları kullanılabilmektedir. Bu
yöntemler kolay ve ekonomik yöntemler olmasına rağmen çökeltim sonrası çamur
oluşumu önemli bir dezavantajdır (Ahalya vd., 2003; Kurniavan vd., 2006; Fu ve
Wang, 2011). Genellikle presipitasyonla elde edilen metaller düşük saflığa sahiptir
ve ticari sektörde değeri daha düşüktür (Dhiman ve Gupta., 2019). Özellikle düşük
konsantrasyonda ağır metal iyonları içeren büyük hacimli atıklarda sakıncalıdır.
Tipik olarak bu iyonlar, kalsiyum oksit kullanılarak hidratlanmış metal oksitler
veya hidroksitler, sülfitler veya ksantiyojenatlar olarak çökeltilir. Çökelmeye
flokülasyon veya pıhtılaşma eşlik eder ve en büyük problemlerden biri ağır metal
iyonları içeren çok sayıda çökeleğin oluşmasıdır. Örneğin 0,1 g/L Cu(II), Cd(II)
veya Hg(II) bileşikleri içeren endüstriyel atık sular sırasıyla 10, 9 ve 5 kat daha
fazla çökelti vermektedir; 1 kilogram kromattan 6 kg çökelti elde edilmektedir
(Fabiani, 1992; Dabrowski, 2004). Kolloidler veya amorf jeller formunda ağır
metallerin çökelmesi ve bunların anyonlar olarak ortaya çıkması, örneğin
çözeltilerde kromatlar ve kompleks yapıcı maddelerin (organik ve inorganik
ligandlar) varlığı bu süreci engeller. Etkili çökeltme için uygun pH koşulları,
sıcaklık, uygun metal iyon konsantrasyonu ve kontrollü karıştırma yoğunluğu
gereklidir. Sıklıkla son filtrelemeden sonra, filtrattaki ağır metal iyonlarının
konsantrasyonu hala birkaç mg/L düzeyinde kalır (Dabrowski, 2004).

36
Thambidurai vd. (2020), kimyasal çökeltme yönteminin, özellikle nanokompozit
oluşumunda ve su arıtımında birçok alanda dikkat çekici bir ilgi gördüğünü
bildirmişlerdir. Bu tekniğin hem laboratuar ölçeğinde hem de pilot ölçekte
kullanımının iyi sonuçlar verdiği ve ayrıca ağır metal konsantrasyonlarının gerekli
deşarj sınırlarına düşürebildiğini belirtmişlerdir. Sülfatın madenlerden veya
endüstriyel sulardan uzaklaştırılması çok zahmetlidir ve sudaki yüksek
çözünürlüğü nedeniyle neredeyse imkansızdır. Bununla birlikte, uygun reaktifler
kullanılarak veya uygun biyolojik tekniklerle birleştirilen kimyasal çökeltme
yönteminin performansının sülfat ve diğer kirletici maddelerin uzaklaştırılmasında
etkili olduğu bildirilmiştir (Amaral vd., 2016; Oyewo, 2020; Son, 2020). Şekil 2.8’de
kimyasal çöktürme prosesinin akım şeması gösterilmektedir.

Şekil 2.8. Kimyasal çöktürme prosesinin şematik görünümü (Ayres vd., 1994).

Atıklardan metal geri kazanımında çökeltme yöntemi sıklıkla kullanılmaktadır.


Gao vd. (2017) çökeltme yöntemi ile atık lityum iyon pillerden lityum geri
kazanımı, Sayılgan (2009), atık çinko-karbon pillerden Zngeri kazanımı

37
çalışmıştır. Granata vd. (2012), Wang vd. (2009), Shu-guang vd. (2012) ve Hu vd.
(2017)’nun çalışmalarında Co, Mn, Ni ve Li elementleri çökeltme yoluyla geri
kazanılmıştır (Dhiman ve Gupta, 2019).

Sun vd. (2017) maden işleme atık suyundan silikat geri kazanımında atık yan ürünleri
(atık asit ve atık alkali sıvılar) kullanmıştır. Çökeltme prosesi için, proseste üretilen
atık yan ürünleri kalsiyum klorür (CaCl2) yerine kullanmışlardır. Ca:Si molar oranının
1’den büyük olduğu deneysel şartlarda silikat gideriminin %90'a ulaştığını tespit
etmişlerdir. Ekonomik değerlendirme sonrasında, atık asit (0,63 $/m3) ve atık alkali
(1,54 $/m3) ile arıtma maliyetlerinin, kalsiyum klorürden (2,38 $/m3) daha düşük
olduğu görülmüştür.

2.4.2. İyon değişimi

İyon değişimi ile istenmeyen iyonlar, çevre kirlenmesine neden olmayan başka
iyonlar ile değiştirilir. Yöntem teknolojik olarak basittir ve çözeltilerden
safsızlıkların bile etkili bir şekilde uzaklaştırılmasını sağlar (Dabrowski, 2004).
Esas olarak değiştirilecek kirletici veya iyona bağlı olarak katyonik veya anyonik
reçineler kullanılmaktadır (Oyewo, 2020).

Mikroorganizmaların hücre duvarları polisakkaritler içerir ve iki değerlikli metal


iyonları polisakkaritlerin karşı iyonları ile değiş tokuş edilerek iyon değişimi
gerçekleşir. Çoğu durumda iyon değişiminin, istenmeyen iyonun ortam içinde nötr
olan başka bir iyonla değiştirilmesini sağladığı vurgulanmalıdır. Bu işlemde,
seyreltik çözeltilerdeki metal iyonları, elektrostatik kuvvetler tarafından tutulan
iyonlarla değiştirilir (Ahalya vd., 2003).

İyon değişimiyle ağır metal iyonlarının seçici olarak uzaklaştırılmasına ilişkin


çalışmalar bulunmaktadır. Bunlar arasında Pb(II), Hg(II), Cd(II), Ni(II), V(IV, V),
Cr(III, VI), Cu(II) ve Zn(II) ' nin su ve endüstriyel atık sulardan çeşitli modern
iyon değiştiriciler ile uzaklaştırılması yer alır (Dabrowski, 2004).

38
İyon değiştirme yöntemi, geniş çapta uygulanabilmekte ve yüksek metal giderim
verimliliğine sahiptir. Metal içerikli atıksuların arıtımında da sıklıkla
kullanılmaktadır. Reçinedeki metal iyonları ile atıksudaki katyonların yer
değiştirmesi esasına dayanır. İyon değişimi yönteminin dezavantajları arasında,
atıksuda askıda katı madde istenmediği için ön arıtma maliyetleri
oluşabilmektedir. Ayrıca, her metal için uygun iyon değişim reçinelerinin
olmaması bu yöntemi kısıtlamaktadır (Kurniavan vd., 2006; Fu ve Wang, 2011).

Serbest baz veya sülfat formundaki zayıf bazik anyon değiştiriciler, pH 4 ila 6
arasındaki çözeltilerden Pb(II)'nin klorür komplekslerinin seçici olarak
uzaklaştırılması için uygulanabilir. Genellikle katyon değişimi, Pb(II)'nin atıklardan
uzaklaştırılması için çökeltme ile birleştirilir (Dia-Prosim, 1975; Bolto ve Pawłowski,
1987; Lee ve Hong, 1995; Dabrowski, 2004).

Shah ve Devi (1998), fonksiyonel ditizon grupları içeren polivinilpiridin reçinesi


üzerindeki Zn(II), Ni(II) ve Cu(II) sorpsiyonunu incelemişlerdir. Bu elementlerin iki
veya üç bileşenli karışımlarının ayrılması için uygulanmıştır. Reçinenin Zn(II), Ni(II)
ve Cu(II) iyonları için kapasiteleri sırasıyla 0,65, 0,59 ve 0,51 mmol/g’dır. Reçineden
yüklü Cu, Ni ve Zn’nin elüsyonu 0,1 M HCl, 0,1 M H2SO4 ve 0,1 M HNO3
kullanılarak yapılmıştır.

Zn (II) iyonları için seçici olan ticari olarak temin edilebilen iyon değiştiriciler
arasından, sadece işlevsel aminofosfonik grupların kenetleyici iyon değiştiricileri
üretilmektedir. pH> 4 çözeltilerinden Zn(II) 'nin seçici olarak uzaklaştırılması için
uygulanabilir. Duolite C-467’nin endüstriyel atık su çözeltilerinin saflaştırılmasında
çok etkili olduğunu kanıtlanmıştır. Galvanik kaplamanın alkali işleminde üretilen
siyanür kompleksi formunda yaklaşık 153 ppm Zn(II) içeren atıklardan, Zn(II)
iyonlarının uzaklaştırılması için uygulanmış ve çalışma kapasitesi 1,78 meq/g olup,
işlem verimi % 99,5’tir ( Leinonen vd., 1994).

39
2.4.3. Adsorbsiyon

Adsorpsiyon yöntemi son zamanlarda oldukça ilgi görmüştür. Adsorpsiyon, su ve


atık sudan ağır metallerin uzaklaştırılması için basit ve etkili bir yöntemdir, yüksek
arıtma etkisi ve zararlı yan ürün olmaması, kullanılabilirlik ve kullanım kolaylığı
gibi olumlu özellikleri vardır (Mullen vd., 1992; Foroutan vd., 2017; Mousavi vd.,
2018). Bu nedenle yüksek adsorpsiyon kapasitesine, düşük toksisiteye ve verimli
ayırmaya sahip adsorbanların geliştirilmesi büyük ilgi çekmiştir (Wang vd., 2013;
Sarvestani vd., 2016; Mousavi vd., 2018).

Adsorpsiyonun temel avantajı, kullanılmış adsorbanın uygun bir eluent (yıkamada


solventleri ayırmada kullanılan madde) kullanılarak desorpsiyon açısından tersine
çevrilebilirliği ve yeniden kullanılmasıdır. Hatta içme suyu arıtma tesisinden
desorbe edilen karbon, farmasötik bileşiklerin izin verilen konsantrasyonlarına
kadar giderilmesi için başarıyla yeniden kullanılmaktadır (Luján-Facundo, 2019;
Oyewo, 2020). Aktif karbon gibi kimyasal olarak ve doğal olarak sentezlenmiş
çeşitli adsorbanlar ağır metallerin giderimi için kullanılmaktadır. Bununla birlikte,
herhangi bir adsorpsiyon işleminin başarısı, kullanılan adsorbanın seçimine ve
özelliklerine bağlıdır. Yüzey alanı, gözeneklilik ve partikül boyutu adsorban
etkinliğinde önemli bir rol oynar (Caccin, 2016; Oyewo, 2020).

Ağır metalleri ve organik kirleticileri sudan uzaklaştırmak için, farklı özelliklere


sahip çeşitli adsorbanlar kullanılmaktadır (Wang vd., 2013). Adsorpsiyon
prosesinde literatürde çok çeşitli adsorbanlar kullanılmaktadır. Atık çamur (Ozdes
vd., 2009), Kombucha (Razmovski ve Šćiban, 2008), hindistan cevizi kabuğu
(Caccin, 2016), biyokömür (Siaw, 2015), kömür taban külü (Asokbunyarat, 2015),
siltli çamurtaşları (Yao, 2020), zeolit (Egashira, 2012) gibi örnekler mevcuttur.
Fe3O4 nano parçacıkları gibi manyetik adsorbanların kullanımı ile manyetik
nanopartiküllerin atıksudan kolayca uzaklaştırılabildiği görülmüştür (Khloo vd.,
2018). Demir oksitin manyetik özelliklerini geliştirmek için, kil, CaO, grafen oksit
gibi farklı malzemeler de kullanılabilmektedir.

40
Adsorpsiyonda selüloz ve kitosan gibi bol bulunan, düşük maliyetli, yenilenebilir
ve kolayca değiştirilebilen materyalin kullanılabilmesi nedeniyle adsorpsiyon
yönteminin etkili ve ekonomik olduğu düşünülmektedir (Bailey, 1999; Shukla,
2002; Chen vd., 2009).

Adsorpsiyon, basitliği, çevre dostlukları ve çeşitli uygulamaları nedeniyle toksik


metallerin ve boyaların verimli bir şekilde uzaklaştırılması için geçerli ve yaygın
yollardan biridir. Adsorpsiyonda kullanılan aktif karbon boya ve ağır metallerin
endüstriyel atık sudan uzaklaştırılmasında sağlam bir adsorbandır (Feng vd.,2019;
Oyewo vd., 2020), ancak üretimi ve rejenerasyonu ekonomik değildir. Ayrıca,
kimyasal olarak sentezlenmiş su arıtma ürünleri kullanıldığından dolayı tehlikeli
kimyasalların proses suyuna sızması gibi bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Bu
nedenle, bu kirleticilerin sudan tamamen uzaklaştırılması için toksik olmayan,
biyolojik olarak parçalanabilen, uygun maliyetli ve yüksek verimli malzemeler
son derece gereklidir; dolayısıyla selüloz daha iyi bir alternatif olarak
görülmektedir (Oyewo vd., 2020).

Ozdes vd. (2009)’nin yapmış oldukları çalışmada sulu çözeltilerden Pb(II)


iyonlarının uzaklaştırılması için adsorpsiyon malzemesi olarak atık çamur
kullanmışlardır. Arıtma çamurunun adsorpsiyon kapasitesini artırmak için NaOH
ile aktive etmişlerdir. Çalışmalarında, çözelti pH'ı, temas süresi, başlangıç Pb(II)
konsantrasyonu, aktif atık çamur (a-WM) konsantrasyonu ve sıcaklık
parametrelerinin etkisini incelemişlerdir. Yapılan deneysel çalışmalar sonucunda,
Pb(II) için adsorpsiyon kapasitesini 10 g/L arıtma çamuru kullanıldığında, 24,4
mg/g olarak tespit etmişlerdir.

Razmovski ve Šćiban (2008), çalışmasında, çay mantarı (Kombucha) biyokütlesi


tarafından sulu çözeltilerden Cr(VI) ve Cu(II) iyonlarının biyosorpsiyonunu
araştırmışlardır. İlk olarak, optimum biyosorpsiyon koşulları, pH, temas süresi,
biyosorbent dozajının bir fonksiyonu olarak belirlenmiştir. Canlı ve kurutulmuş
çay mantarı biyokütlesine Cr(VI) ve Cu(II) iyonlarının biyosorpsiyon kapasiteleri
ve adsorpsiyon oranları değerlendirilmiştir. Deneylerde, Cr(VI) ve Cu(II) için
optimum pH değerlerinin sırasıyla 2,0 ve 4,0 olduğu görülmüştür. Cr(VI) ve

41
Cu(II) adsorpsiyonunun kinetiği, Lagergren sözde birinci derece modeli ve
Elovich denklemi gibi iki kinetik model kullanılarak tartışılmıştır. Her iki kinetik
modelin de adsorpsiyon kinetiğini çok başarılı bir şekilde tanımlayabildiği
belirtilmiştir.

Caccin (2016), hindistan cevizi kabuğunun fiziksel aktivasyonu ile elde edilen,
çözünmüş organik maddelerden (GCN 1240) içme suyunu arıtmak ve altın geri
kazanım sistemlerinde (GCN 816 G) kullanılmak üzere özel olarak geliştirilen ve
seçilen iki ticari granüler aktif karbon kullanmışlardır. Pb(II)’nin sulu
çözeltilerden ayrılması için kesikli sistemlerde çalışılmıştır. Partikül boyutları
farklı olan iki karbonun karakterizasyonu, pHPZC'nin belirlenmesi ve taramalı
elektron mikroskobu analizi ile sağlanmıştır. Temas süresine bağlı olarak
Pb(II)’nin adsorpsiyonunu araştırmışlardır. Adsorpsiyon verileri, izoterm
modelleri ile değerlendirilerek, maksimum adsorpsiyon kapasitesi, GCN1240
kullanıldığı durumlarda 92,39 mg/g ve GCN 816 G kullanıldığı durumlarda ise
32,08 mg/g olarak elde edilmiştir. Pb(II)’nin en iyi uzaklaştırma performansının
pH 5 civarında gerçekleştiği kanıtlanmıştır. Mevcut çalışma, ticari olarak granüler
aktif karbonların sulu çözeltilerden adsorpsiyon yoluyla Pb(II)’nin
adsorpsiyonunda başarıyla kullanılabileceğini göstermektedir.

Siaw vd. (2015), Golden Star Kaynaklarındaki maden cevherlerinden Fe, Cu, Zn,
Mn, Cd ve Pb metal iyonlarının biyokömür ile adsorpsiyonunu araştırmışlardır. 36
adet atık numunesi, Bogoso'daki atık depolama tesisinden rastgele alınmış ve
kontrol dahil olmak üzere %1, %5 ve %10 (ww) olmak üzere dört işlem
seviyesinde biyokömür uygulama oranları ile işleme tabi tutulmuştur. İşlemler
EPA TCLP yöntemi ile süzülüp, konsantrasyonlar 20, 25 ve 30 günlük gibi çeşitli
günlerde Atomik Absorpsiyon Spektrofotometresi (AAS) kullanılarak
ölçülmüştür. Çalışmanın sonuçları, %10'luk uygulamanın %72 Pb, %61 Fe, %46
Cu ve %32 Zn giderimini sağladığını, %5 biyokömür oranının ise Mn iyonlarının
%17'sini uzaklaştırdığını göstermiştir. Biyokömür oranının artması, pH ve EC'yi
artırmış, ancak dikkate alınmamıştır. Biyokömür uygulama oranı ile Pb, Fe, Cu ve
Zn elementleri %10 oranında uzaklaştırılmış ve Mn elementi de %5 oranında
giderilebilmiştir.

42
Egashira vd. (2012), Ulan Mulun madeninde ağır metal iyonlarının siltli çamurtaşları
ile adsorpsiyonunu araştırmıştır. Pb(II), Cd(II), Cr(III) ve Mn(II) elementlerinin
adsorpsiyon kinetiği ve izotermal adsorpsiyon özelliklerini incelemişlerdir. 6,75 pH
ve 20°C sıcaklık altında, siltli çamurtaşı parçacıklarının adsorpsiyon kapasitesi
(<74  μm), Pb(II), Cd(II), Cr(III) ve Mn(II) için sırasıyla 6,3012 g, 1,5701, 1,2571 ve
1,3729 mg/g olarak elde edilmiştir. Deneysel sonuçlara dayanarak, kaya yüzeyinin
birim adsorpsiyon miktarı ile çözelti içindeki ağır metallerin denge konsantrasyonu
arasındaki kantitatif ilişkiler Langmuir, Freundlich ve D–R denklemleri kullanılarak
geliştirilmiştir.

2.4.5. Solvent ekstraksiyon

Solvent ekstraksiyon yöntemi, ekstraksiyon ve sıyırma aşamalarından


oluşmaktadır. Birbirinde çözünmeyen su fazı ve organik fazın karıştırıldığı
ekstraksiyon aşamasında sıvı fazdaki metal iyonları organik faza girerek
kompleksler oluşturulur. İkinci aşama olan sıyırma aşamasında (stripping) ise,
birbirlerinde çözünmeyen yüklü organik fazla H+ iyonlarını bulunduran su fazının
karışımı sağlanır. Daha sonra organik fazdaki kompleks metal iyonları su
fazındaki H+ iyonları ile değiştirilerek su fazına geçer (Esenboğa, 2014).Solvent
ekstraksiyon sonrasında solvent değerli olduğundan genellikle tekrar kullanım
amaçlı geri kazanılmaktadır (Basit, 2015).

Solvent ekstraksiyonunda reaksiyon süreleri kısa sürede tamamlanmaktadır ve


genellikle basit, seçici ve uygun maliyetli yöntemler olarak bilinmektedir,
metallerin geri kazanılması ve saflaştırılması için yaygın olarak kullanılmaktadır
(Coll vd., 2012; Dhiman ve Gupta, 2019).

Kang vd. (2010), Cyanex 272 kullanarak atık Li-iyon pillerden kobaltın CoSO4
olarak geri kazanılabileceğini tespit etmişlerdir. Jha vd. (2013), atık Li-iyon
pillerden kobaltın seçici ekstraksiyonu için izodekanol ile birlikte Cyanex 272
kullanmışlardır.

43
Dhiman ve Gupta (2019), kobaltın geri kazanımı için yenilikçi bir özütleyici
olarak toluen ile seyreltilmiş Cyphos IL 102 kullanılarak, klorür ortamından Co(II)
ekstraksiyonunu incelemişlerdir. Co(II), 0,05 M HCl ile verimli bir şekilde
[P+66614]2[CoCl42-] olarak organik faza aktarılmıştır. Çalışma sonucunda, kobalt,
mangan ve lityumun geri kazanılabilirliğinin mümkün olduğunu belirtmişlerdir.
İhmal edilebilir nikel ve lityum ekstraksiyonu ile Co(II)'nin kantitatif
ekstraksiyonu için O/A 1/1 oranında tek bir aşamada 0,05 M HCl kullanılarak
Co(II) için yaklaşık %99,9'luk bir ekstraksiyon verimliliği elde edilmiştir. Kobalt,
yüklü organik fazdan kobalt oksit olarak geri kazanılırken, mangan ve lityum da
çökeltme yöntemi kullanılarak MnO2 ve Li2CO3 olarak geri kazanılmıştır.

Basit (2015), pirinç alaşımı atıklarında önemli miktarda bulunan Cu ve Zn’nin


hidrometalurjik yollarla geri kazanımı, klasik asit liçi ve ardından solvent
ekstraksiyon işlemini değerlendirmiştir. Liç deneylerini 15-180 dk reaksiyon
süresinde, 25°C, 40°C, 60°C, 80°C sıcaklıklarda, 0,5, 1, 2, 3M asit
konsantrasyonunda, hidrojen peroksit ilavesi ile 150, 300, 450, 600 dev/dk
karıştırma hızında, 10, 20, 50, 100 g/l katı/sıvı oranında çalışmıştır. Çalışma
sonucunda Cu ve Zn verimine sıcaklık artışının önemli oranda katkısı olduğu
gözlenmiştir. Bu deneylerde 80°C’de Zn liç verimi %100’e ulaşmıştır. Liç
süresinin artması Zn liç verimini pozitif yönde etkilerken, Cu liç verimini ya
düşürmüş ya da sabit kalmasını sağlamıştır. Solvent ekstraksiyon aşamasında ise,
Cu ve Zn’ye olan ilgileri bilinen 1-Bütil-3-metilimidazolyum hekzaflorofosfat
(BmimPF6) ve metiltrioktilamonyum klorür (MTOACl) iyonik sıvılarıyla
ekstraktant olarak kloroform kullanılmıştır. Solvent ekstraksiyon deneylerinde
çözelti pH’ı (0,25-1,02-1,9-5,02), ekstraktant miktarı 1, 2 ve 4 mL ve çalkalama
süresi 5, 15, 30 dk olarak seçilmiştir. Çalışmada yeni nesil iyonik sıvılar ile
geleneksel solvent olan klorofom deneyleri kıyaslandığında verim değerlerinin
genellikle birbirlerine çok yakın ya da iyonik sıvıların bir miktar daha yüksek
olduğu görülmüştür. Deneyler sonunda yeni nesil iyonik sıvıların solvent
ekstraksiyonda, geleneksel solventlerin sağlık ve çevreye zararları da göz önüne
alındığında başarıyla uygulanabileceği sonucuna ulaşılmıştır (Basit, 2015).

44
Nagib vd. (2000), belediye atıklarının yanması sonucu oluşan uçucu külün geri
kazanımını araştırmışlardır. Bu atıklar, ciddi miktarda ağır metal ve dioksin gibi
tehlikeli organik maddeler içermektedir. Birincil uçucu kül, % 0,8 Zn, % 0,12 Pb,
% 1,37 Feiçerirken, sekonder uçucu kül, büyük miktarda sodyum klorür ve
potasyum klorürün yanı sıra % 40,18 Zn, % 10,7 Pb ve % 2,12 Fe içermektedir.
Liç çalışmalarında, sülfürik, hidroklorik ve asetik asit gibi farklı asitler
kullanılmıştır. Araştırılan asitler ile uçucu külden Pb ve Zn elementlerinin yanında
bazı safsızlıkların da solüsyona geçtiğini tespit etmişlerdir. NaOH ile liç
çalışmalarında ise, Zn çözünürlüğü azalmıştır. Zn çözünürlüğünü arttırmak üzere,
çökeltiyi %2 veya %5 oranında HCl ile yıkayarak tüm Pb ve %68 oranında Zn’nin
sekonder uçucu küllerden ayrıldığı bulunmuştur. Bu araştırma, uçucu külün alkali
liçi ile hidrometalurjik işleminin ardından seyreltik asitle yıkanmasının potansiyel
olarak mümkün bir yöntem olduğunu göstermiştir.

Tang vd. (2018)’nin Guangzhou'daki belediye katı atık yakma tesisinde pilot
ölçekte yapmış oldukları çalışmada, uçucu külden Cu ve Zn’nin geri kazanımı için
liç yöntemi değerlendirilmiştir. Ekstraksiyon çalışmalarında LIX860N-I ve
Cyanex 572 ekstraksiyonları yüksek seçicilik göstermişlerdir. Pilot deneylerin
sonuçları, metallerin geri kazanımından sonra düzenli depolamanın teknik ve
ekonomik olarak etkili bir strateji olduğunu ortaya koymaktadır. Sistemde Cu’nun
%95’i, Zn’nin ise %61’i geri kazanılmıştır. Sonuçlar, hidrometalurjik sürecin hem
ekonomik hem de çevresel açıdan endüstriyel uygulama potansiyeline sahip
olduğunu ve uzun vadede proses optimizasyonunun değerlendirilmesiyle maliyet
ve çevre açısından daha gerçekçi yaklaşımlar elde edilebileceğini göstermektedir.

Silva vd. (2005), bir liç solüsyonunda yüksek krom iyonu konsantrasyonunun Cu, Ni
ve Zn'nin ekstraksiyon verimi için girişim oluşturacağını ve bu nedenle bu değerli
metallerin geri kazanılması için solvent ekstraksiyonunu engellediğini
bildirmiştir. Geleneksel presipitasyon yoluyla solvent ekstraksiyonu sırasında Cr
iyonlarının girişimini azaltma çabaları, Cr ile birlikte metallerin adsorbe olması ve
birlikte çökelmesi nedeniyle Cu, Ni ve Zn üzerindeki geri kazanım oranlarını önemli
ölçüde azaltacaktır. Sonuçta, hem halk sağlığı hem de ekonomik açıdan Cr'nin seçici
olarak ayrılması ve geri kazanılması, diğer ağır metallerin elektro kaplama

45
çamurundan geri kazanımı için önemli hale gelmektedir. Çalışmada, karosen içinde
seyreltilmiş di (2-etilheksil) -fosforik asit (D2EHPA) ve bis-(2,4,4 trimetilpentil)-
fosfinik asit (Cyanex 272) kullanılarak galvanik çamurun sülfürik asit liç
çözeltisinden bazı ağır metallerin çözücü ekstraksiyonu ve geri kazanımını içeren
bir hidrometalurjik işlem araştırılmıştır.

Altundoğan (1998)’ın yapmış oldukları çalışmada, Çinkur fabrikasında klinkerize


Waelz oksit ve baca tozunun Zn ekstraksiyonundan kaynaklanan filtre keklerinin
ağır metal çözünürlük davranışlarını incelemiştir. Kekler sistematik olarak
çözünürlük testlerine tabi tutularak suya ağır metal salınımı araştırılmıştır. Ağır
metallerin (Cd, Pb, Mn ve Zn) suya salınımına pH, temas süresi, sıvı/katı oranı ve
ardışık ekstraksiyonların etkisi incelenmiş ve çözeltilerdeki konsantrasyonları
yüzey suları için çeşitli limitlerle karşılaştırılmıştır. Ayrıca, her iki kalıntıya da
EPA tarafından onaylanan 'Ekstraksiyon prosedürü testleri', bunlardan salınan
metal konsantrasyonlarının katı atıklar için EPA tarafından verilen toksisite
limitlerinin üzerinde olup olmadığını belirlemek için uygulanmıştır. Ortamın pH'ı,
filtre keklerinin çözünürlüğü için en etkili parametredir. Metallerin çözelti içine
salınımı asitliğin artmasıyla hızlanırken, Pb'nin çözünürlüğü çok fazla
etkilenmemiştir. EPA ekstraksiyon prosedürleri uygulanarak pH 5'te filtre
keklerinden elde edilen ekstraktlarda Cd ve Pb konsantrasyonu toksisite limitleri
olan sırasıyla 1,0 ve 5,0 mg/L'nin üzerindedir. Çözeltideki diğer metallerin
konsantrasyonu, yüzey suyu için çeşitli kalite standartlarıyla verilen sınır
değerlerin üzerindedir. Bu bulgulardan Zn üretim artığı filtre keklerinin çevreye
tehlikeli atıklar olduğu sonucuna varılabilir.

2.4.6. Elektroliz (elektrometalürji, elektro-kazanım)

Elektrometalürji, elektrik enerjisini kullanarak metallerin kazanımı yöntemlerini


veya elektrik akımı ile kimyasal indirgenme yöntemlerini kapsamaktadır. Ticari
olarak Al, Cu, Mg, Ni, Zn ve Pb gibi metalleri geri kazanmak ve/veya rafine etmek
için kullanılır (Free vd., 2012).

46
Elektroliz, Cu, Pb, Zn, Ag gibi metalleri geri kazanmak için kullanılan bir
yöntemdir. Bu yöntem, yüksek indirgeme potansiyeli nedeniyle Cu için yüksek bir
verime sahiptir (Teeratananon vd., 2002; Kaminari vd., 2007). Elektroliz, geleneksel
yöntemlerin dezavantajlarına sahip olmaması, redoks reaksiyonları ile geçiş ve ağır
metallerin uzaklaştırılmasını sağladığı için kirlilik kontrolünde etkili bir yöntemdir
(Kaminari vd., 2007). Elektroliz çevre dostu bir yöntemdir ve kapalı devrede çalışmayı
mümkün kılar. Aynı zamanda düşük sermaye yatırımı ve işletme maliyeti ile
ekonomik bir yöntemdir. Liç çözeltisine direkt olarak uygulanabilir ve yüksek saflıkta
metal elde edilmesini mümkün kıldığından, diğer alternatif teknolojilere göre düşük
oksijen içeriği avantajlarına sahiptir (Orhan ve Hapçı, 2010). Uygulanan liç
çözeltisinin oldukça saf olması gerekmektedir ve yüksek enerji sarfiyatı gerekmektedir
(Ehsani, 2014). En önemli avantajı ise, ana reaktif olan elektronun "temiz bir reaktif"
olması nedeniyle katı atık oluşturmamasıdır (Kaminari vd., 2007).

Metallerin elektrolitik işlenmesinin enerji gereksinimi gibi dezavantajları


mevcuttur. Elektronları anottan katoda göndermek için gereken enerji, katot ve
anot reaksiyonları arasındaki farkın yanı sıra ilişkili aşırı potansiyeller ve dirençle
ilişkili potansiyel kayıplar oluşur. Bir elektrokimyasal hücre için toplam voltaj
gereksinimi genellikle hücre voltajı olarak adlandırılır. Metal indirgeme işlemleri
için hücre voltajı, genellikle elektro-kazanım için 2-4 Volt ve elektro rafinasyon
için 0,2-0,4 Volt aralığındadır (Free vd., 2012).Elektro-kazanım işleminde bir
iletken sıvıdan elektrik akımı geçirerek metaller katotta indirgenir.Bir elektrolit
içerisine iki elektrot daldırılıp, bu hücreye dıştan bir akım uygulanarak elektrotlarda
kimyasal reaksiyon meydana gelir.. Elektrokimyasal işlemin gerçekleşebilmesi için
anot ve katot, elektron akışını sağlamak için iletken bir çözelti ve elektrik akımı
gerekmektedir (Ehsani, 2014).

Fan vd. (2021) yaptığı çalışmada, ilk olarak Zn liç kalıntısının tuzlu su ile
ayrıştırılmasıyla elde edilen katı Pb klorürden metal kurşunu ayırmak için temiz ve
verimli bir elektroliz işlemi geliştirmiştir. Katı Pb klorür granülleri, sabit voltajda NH3-
NH4Cl elektrolit içinde doğrudan elektroliz yoluyla metal kurşuna dönüştürülmüştür.
Sonunda %99,1 Pb saflığına sahip metal Pb sabit voltaj elektroliziyle eldeedilmiştir ve
buna karşılık gelen Pb dönüşümü, akım verimliliği ve spesifik enerji tüketimi sırasıyla

47
% 99,32, %96,75 ve 0,575 kW.h/kg olarak elde edilmiştir. Ayrıca 2,15 V voltaj, 45°C
çalışma sıcaklığı, 2,0 mol/L NH4Cl konsantrasyonu, 1,5 mm granül kalınlığı ve 70
dakika süre optimum çalışma şartları olarak belirlenmiştir.

Tang vd. (2020)’nin çalışmasında Zn(II), çözücü ekstraksiyonu ve elektrolizi amonyak


sıyırma ile birleştiren entegre bir işlem yoluyla seyreltik amonyak ortamından geri
kazanılmıştır. Ekstrakte edilen Zn türleri, pH 9,5'te amonyak sıvısı kullanılarak yüklü
organik fazdan etkili bir şekilde sıyrılabilir, çünkü amonyak sıyırma işlemi
ekstraksiyon işleminin tersi bir eğilimi izlemiştir. Zn(II), amonyak sıyırma ile
doğrudan 1,3 g/L'den 56 g/L'ye zenginleştirilmiştir. Sonuçlar, önerilen entegre sürecin
amonyak ortamdaki çeşitli Zn içeren birincil ve ikincil kaynakların geri kazanılmasını
kolaylaştıracağını göstermektedir.

Kaminari vd. (2007) çalışmalarında metalik iyon konsantrasyonu, akım yoğunluğu ve


yatak genişlemesi gibi farklı proses parametreleri için asidik sulu çözeltilerden geri
kazanım için Pb, Cu ve Ni iyonları için katot olarak metalik partiküller kullanan bir
elektrokimyasal reaktör üzerinde çalışmışlardır. Reaktör performansı, sistem
verimliliği ve enerji tüketimi dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Elde edilen en
yüksek akım verimi Pb, Cu ve Ni için sırasıyla %75,8, %89,9 ve %30,3 elde edilmiştir.
Chen vd. (2011), Zn’yi düşük dereceli oksit cevherlerinden geri kazanmak için
amonyak liçi, çözücü ekstraksiyonu, asidik sıyırma ve elektroliz işlemlerini
kullanmıştır. Zn’nin iki aşamalı ekstraksiyon verimleri, simüle edilmiş ve cevher liç
çözeltileri için sırasıyla %86 ve %85 iken, sıyırma verimliliği her iki durumda da %85
olmuşur. Bunun sonucunda ekstra saf Zn metali (Zn > % 99,995) elde edilmiştir.

Lai vd. (2008)’nin çalışmasında, kombine bir asit-liç ve akışkan yataklı elektroliz
işlemi kullanılarak, kullanılmış hidrodesülfürizasyon (HDS) katalizörlerinden değerli
metallerin geri kazanılmasını araştırmışlardır. Elektrolitik hücre, bir cam boncuk
ortamı, bir iridyum oksit ağ anotu ve bir paslanmaz çelik plaka katodu ile donatılmıştır.
Metalleri süzmek için 2:1:1 hacim oranına sahip konsantre HNO3/H2SO4/HCl'den
oluşan bir asit çözeltisinin diğer test edilen çözeltiden (HNO3/H2SO4=1:1) daha iyi
olduğu bulunmuştur. Üç asitli karışım için en iyi katı/sıvı oranı ve süzdürme süresi
sırasıyla 70°C'de 40 g L ve 1 saat olarak bulunmuştur; bu koşullar altında, liç işleminin

48
1. aşamasında hedef metallerin (Mo, Ni ve V) liç verimleri sırasıyla %90 ve %99'a
ulaşmıştır. Daha sonra liç çözeltisi, 2A sabit akımda (akım yoğunluğu = 35,7 mA/cm2)
2 saat elektrolize edildiğinde, 5 V'luk kararlı bir hücre voltajı gözlemlenmiştir. Mo, Ni
ve V'nin elektrolitik geri kazanımı sırasıyla yakaşık %15,61 ve %66’dır, ancak
elektroliz süresinin 2'den 4 saate arttırılması geri kazanımları artırmamıştır. Bu işlem
için, Mo, Ni ve V'nin toplam geri kazanımı (liç verimi × elektrolitik geri kazanım)
sırasıyla yaklaşık %14,60 ve %65 olarak elde edilmiştir.

Orhan ve Hapçı (2010), elektroliz yöntemi ile Cu tozu eldesini araştırmışlardır. Akım
yoğunluğu, Cu iyonlarının konsantrasyonu, elektrolit sıcaklığı ve katodun dönme hızı
gibi parametrik değerlerin Cu tozlarının morfolojileri ve görünür yoğunlukları
üzerindeki etkilerini incelenmişlerdir. Cu tozu galvanostatik olarak 200, 250 ve
300 Ma/cm2 akım yoğunluk değerlerinde çökeltilirken, elektroliz sıcaklığı olarak 30
ve 60 ± 0,5 °C değerleri seçilmiştir. Katot dönüş hızı değerleri 140, 550 ve 1100 rpm
olarak seçilmiştir.

Ferracin vd. (2020), çamur olarak da adlandırılan kullanılmış kurşun-asit


pillerin metalik olmayan kısmından Pb geri kazanımını araştırmışlardır. Asidik
elektrolit ile kükürt giderilmiş bir çamurun liç elde edilen çözelti kullanılarak
redüksiyon elektrolizi işleminde, 250 A/m2'de kompakt, yapışık ve yüksek saflıkta
Pb birikintileri üretilmiştir. 250-500 A/m2 aralığındaki farklı akım
yoğunluklarında elde edilen Pb yataklarının taramalı elektron mikrografları
(SEM), akım yoğunluğunun çökelti morfolojisi üzerindeki belirgin etkisini ortaya
çıkarmıştır.

Alam vd. (2007), enerji tasarrufu sağlayan bakırlı elektro-kazanım işlemiyle bir Cu
elektroliti saflaştırmayı araştırmışlardır. Bu yöntemde, safsızlıklar, pH 9-11'de bir
amonyak alkali solüsyonunda büyük miktarda Cu iyon içeren elektrolitten seçici
olarak uzaklaştırılmıştır. Bu işlemde Cu, oksitleyici bir madde olarak Cu iyonu
içeren amonyak alkali bir çözelti içinde toprak, baskılı devre kartından (PCB)
süzülmüştür. Liç için NH3 -(NH4)2 SO4 veya NH3 –NH4 gibi farklı ekstraktantlar
kullanılmıştır. Katı-sıvı ayırma işleminden sonra, liç sıvısı (elektrolit),
semantasyon ve solvent ekstraksiyon (SX) teknikleriyle iki aşamalı bir işlemde

49
çözünmüş safsızlıkları gidermek için saflaştırılmıştır. Cu(I)'in bir kısmı anotta
Cu(II)'ye oksitlenmiş ve elektro-kazanım hücresinden harcanan elektrolit,
süzdürme aşamasına geri döndürülmüştür. Organik daha sonra seyreltik sülfürik
asit ile sıyrılarak metallerin rejenerasyonuna tabi tutulur. İşlem, ortam sıcaklığında
ve inert atmosfer altında çalıştırılır.

2.5. Biyolojik Yöntemler

Ağır metaller, aşırı toksisiteleri nedeniyle çevreye, hayvanlara ve insanlara ciddi tehdit
oluşturur (Kaewsarn ve Yu, 2001; Razmovski ve Šćiban, 2008). Son 10 yılda,
sulardaki ağır metal kirliliğinin giderilmesi alternatif adsorbanlar
araştırılmıştır. Bunlar arasında en çok araştırılan adsorbanlar mikrobiyal biyokütle
(alg, maya, bakteri ve mantarlar) ve farklı odunsu selülozik
malzemelerdir. Biyosorbent olarak adlandırılan bu doğal malzemeler bol miktarlarda
bulunmaktadır ve düşük bir maliyete sahiptir (Volesky, 2001 ; Dakiky vd.,
2002 ; Šćiban vd., 2006a; Šćiban vd., 2006b; Šćiban vd., 2007; Razmovski ve Šćiban,
2008). Bu malzemeler yüzeylerinde metal iyonlarını bağlama özelliğine sahip olan
karboksil, hidroksil, sülfhidril ve amino grupları gibi birçok işlevsel grup içerir
(Vasudevan vd, 2001; Razmovski ve Šćiban, 2008). Ayrıca maden atıklarından ağır
metal kazanımı için uygulanabilir bir yöntemdir. Maden atıklarından metal/ağır
metal geri kazanımı tekno-ekonomik ve çevresel açısından dikkate değer
yöntemler olması sebebiyle, son yıllarda oldukça ilgi görmektedir.

Ağır metalleri azaltmak veya uzaklaştırmak için elektroliz, kimyasal çökeltme,


solvent ekstraksiyon ve adsorpsiyon gibi çeşitli fiziksel, kimyasal ve biyolojik
prosedürler kullanılmaktadır. Ancak çoğu zaman bu yöntemler yüksek işletme
maliyetleri ve verimsizlikleri nedeniyle çok başarılı değildir (Mousavi vd., 2018).
Mevcut çeşitli yöntemler arasında mikrobiyal selüloz(MS), kullanım kolaylığı,
düşük ekonomik maliyeti, düşük toksisitesi ve yüksek uygulama stabilitesi
nedeniyle öneme sahiptir (Son vd., 2003; Rezaee vd., 2005; Rezaee vd., 2008).

50
2.5.1. Mikrobiyal selüloz

Selüloz, organik bir bileşiktir ve yeşil bitkilerin hücre duvarının ana bileşenidir. Lignin
ve hemiselüloz, bitkilerde veya hayvanlarda doğal olarak oluşan biyopolimerlerden
bazılarıdır. Binlerce bağlı D-glikoz ünitesinin doğrusal zincirinden oluşan bir
polisakkarittir. Selülozun yapısı, çok sayıda OH- grubu içerir, böylece yüzey yükünün
modifikasyonuna izin veren birkaç reaksiyon meydana gelebilir. Bu nedenle, farklı
uygulamalarda selüloz performansında daha iyi bir gelişme anlamına gelir. Selüloz
suda çözünmez, tatsız ve kristal yapıdadır. Ayrıca biyolojik olarak parçalanabilirdir,
toksik değildir, uygun maliyetlidir ve farklı doğal kaynaklarda ve fındık atıkları, şeker
kamışı küspesi, muz ve portakal kabuğu, hindistan cevizi demeti atığı, pirinç ve
buğday samanı gibi tarımsal atıklarda bol miktarda bulunmaktadır. Selüloz, toksik
metaller dahil olmak üzere çeşitli kirleticilerin uzaklaştırılması için
uygulanabilmektedir (Oyewo, 2020; Jaffar, 2020).

Mikrobiyal Selüloz (MS), mikroorganizmalardan üretilebilen selüloz olarak


adlandırılmaktadır (Hossini vd., 2015). MS, komşu paralel zincirlerin hidroksil
grupları arasında hidrojen bağı olan lineer bir glikoz polimeridir, lignin ve
hemiselüloz ile yakın ilişki içinde liflerde düzenlenir (Godini vd., 2011). MS,
hücre dışı olarak, Acetobacter, Agrobacterium, Gluconacetobacter, Rhizobium ve
Sarcina gibi bazı bakteriyel cins türlerinden nano ölçekli fibriller halinde
sentezlenebilir (Panesar, 2012; Hossini vd., 2015). Her ne kadar selüloz sentezlediği
bilinse de, sadece Acetobacter türleri yeterli miktarda selüloz üretebilir bu nedenle
araştırmacıların özellikle ilgisini çekmektedir (Panesar, 2012). MC'nin benzersiz
yapısı, yüksek su tutma kapasitesi (kuru ağırlığının 700 katından fazla), kristallik,
mekanik stabilite ve hidrofiliklik gibi fiziksel ve kimyasal avantajlar sağlar
(Moosavi ve Yousefi, 2011; Hossini vd., 2015). Bitkisel selüloz ile
karşılaştırıldığında, mikrobiyal malzeme daha yüksek bir saflığa ve daha iyi
mekanik özelliklere sahiptir. MS tıp, gıda işleme, tekstil ve kağıt endüstrisi gibi
pek çok alanda başarı ile kullanılmaktadır (Hossini vd., 2015; Rezaee 2016).

51
MS sentezinin daha ekonomik olması için, tarımsal kaynaklı atık malzemelerin
kullanılabilirliğinin öne sürülmesiyle, Japonya'da 1992 yılında MS sentezi için
diyet fermente edilmiş çay içecekleri denenmiştir (Hossini vd., 2016).

MS, yüksek gerilme mukavemeti, hafiflik, stabilite, dayanıklılık, su tutma


kapasitesi ve yüksek nem içeriğine sahiptir (Rezaee vd., 2008; Loloei vd., 2017).
Selülozlar elektrokimyasal ve biyomedikal gibi farklı sektörlerde
kullanılabilmektedir (Zhang vd., 2015; Chen, Yu vd., 2015; Chen, Loloei vd.,
2017). Polianilin (PANI), yüksek stabilite, yüksek elektriksel iletkenlik, kolay
sentezlenebilirlik ve düşük üretim maliyeti gibi bazı çekici özelliklere sahip bir
konjuge polimer olup birçok araştırmada çevresel kirleticilerin
uzaklaştırılmasında kullanılmaktadır (Janaki vd., 2012; Loloei vd., 2017). Son
zamanlarda, Cu, Pb ve Zn gibi ağır metallerin indirgenmesi, uzaklaştırılması ve
biyoelektrokimyasal sistemlerden enerji elde edilmesi amaçlı kullanımları
mevcuttur (Wang ve Ren, 2014; Loloei vd., 2017).

MS, ayrıca çevre mühendisliğinde, iyileştirme işlemlerinde yeni bir adsorban


madde olarak uygulamalara sahiptir (Hossini vd., 2016). Rezaee vd. (2005), civa
iyonlarını sentetik ve kloralkali atık sularından başarılı bir şekilde geri kazanmak
üzere Acetobacter xylinum tarafından üretilen MS kullanmışlardır. Dinamik
koşullar altında selüloz için adsorpsiyon kapasitesini yaklaşık 65 mg/g olarak elde
etmişlerdir.

2.5.1.1.Kombucha’nın Kökeni

Kombucha, tatlandırılmış çayın (Camellia sinensis) fermantasyonundan elde


edilen, Asya kökenli fermente bir içecektir. Çay mantarı olarak da
bilinir. Antimikrobiyal, antioksidan, antikarsinojenik, antidiyabetik, mide ülseri
tedavisi ve yüksek kolesterol gibi terapötik etkileri nedeniyle Batı'da popülerlik
kazanmıştır. Ayrıca bağışıklık tepkisi ve karaciğer detoksifikasyonu üzerinde de
bir etkisi olduğu belirlenmiştir (Chakravorty vd., 2016). Bu fermente çayın Doğu
Asya'da ilk kez tedavi edici faydaları nedeniyle M.Ö.220'de kullanıldığına
inanılmaktadır (Jayabalan vd., 2016). İsviçreli araştırmacılar, bağırsakta faydalı

52
bakterilerin büyümesini destekleyen asitlerin varlığı nedeniyle kombucha
tüketiminin yoğurt kadar faydalı olduğunu belirtmişlerdir. O zamandan beri,
içeceğin popülaritesi artmış ve çeşitli yeni tatlarla piyasaya sürülmüştür (Frank,
1995; Jayabalan vd., 2016).

2.5.1.2.Kombucha

Kombucha, hem maya (bira veya şarap gibi) hem de bakterileri (yoğurt ve kefir
gibi) içeren bir işlemle fermente edilmiş, şekerli siyah çaydan yapılan hafif ekşi,
gazlı bir içecektir. Kombucha, yoğurt gibi aktif kültürlere sahip "canlı" bir
içecektir. Fermente bir içecek olmasına rağmen, kombucha az miktarda etanol
(alkol) içerir. Etanol miktarı %0,5 ile %3 arasında değişebilir. Az miktarda alkole
rağmen, kombucha alkollü bir içecek olarak kabul edilmemektedir. Kombucha
çayı hazırlanırken, siyah çaya şeker eklendikten sonra bu basit çay karışımına,
Scoby adı verilen selüloz bir film içine yerleştirilmiştilir (Anonim, 2020).
Ardından ozmofilik mayalar çaydaki şekeri oda sıcaklığında (25°C) 7-12 günde,
fermante ederek etanol üretirken, bakteriler alkolü okside eder ve asetik asit oluşturur
(Teoh vd., 2004; Dutta ve Gachhui, 2006; Dutta ve Gachhui, 2007; Chakravorty vd.,
2016, Coelho vd., 2020).

Kombucha fermantasyon sürecinde büyüme ortamının yüzeyinde gözlenen


selülozik ince bir zar tabakası oluşur (Ayed, 2017). Çalışmalar, kombuchanın tüm
mikrobiyal spektrumunda asetik asit bakterileri (AAB) ve mayanın hakim olduğunu
bildirmiştir (Chakravorty vd., 2016). Asetik aside ek olarak antibakteriyel aktiviteye
sahip olan ve patojenik bakterilerin kombucha kontaminasyonunu önleyen glukonik,
laktik, malik, sitrik ve tartarik gibi başka organik asitler de oluşmaktadır (Neffe-
Skocinska vd., 2017 ; Leal vd., 2018; Coelho vd., 2020). Şekil 2.9’da kombucha
üretimi görülmektedir.

53
Şekil 2.9. Kombucha üretimi (Coelho vd., 2020)

Besiyerinin üzerinde oluşan selülozik film Scoby olarak adlandırılmaktadır ve


simbiyotik bakteri ve maya kültürü için kullanılan bir kısaltmadır (Coelho vd., 2020).
Yaklaşık 10 gün sonunda karışım, asetik asit ve glukonik asit varlığından dolayı
ekşi olan kombucha'ya dönüşmektedir. Daha sonra, kombucha grubu, kalan maya
ve bakterilerin şekerleri tüketeceği ve doğal karbonat oluşturacağı şişe veya
fıçılarda ikinci bir fermantasyona uğramaktadır (Anonim, 2020). ).

Fermentasyon gerçekleştiğinde, demlemenin üzerinde jelatinimsi bir selüloz matı


oluşturan beyaz veya ten rengi bir film halinde scoby’ler oluşur (Greenwalt vd.,
2000; Razmovski ve Šćiban, 2008; Anonim, 2020). Scoby'de kombucha yapmak
için birlikte çalışan bir maya ve bakteri kolonisi yaşamaktadır. Mayalar, şekerle
tatlandırılmış çay solüsyonunda alkol oluşumuna sebep olmakta, bakteriler de bu
mayalar ile beslenerek, karbondioksit ve asetik asit salgılarlar. Sonuç olarak,
içeceğin şekeri düşük, alkol oranı düşük ve gaz oranı yüksektir (Anonim, 2020).
Kombucha hafif asidik ve hafif karbonatlı olması nedeniyle tüketiciler tarafından
tercih edilmektedir (Leal vd., 2018; Coelho vd., 2020). Yüksek karbonatlaşma
derecesi nedeniyle köpüklü şaraplar veya alkolsüz içecekler için düşük alkollü ve daha
sağlıklı bir alternatif oluşturur (Paludo, 2017; Coelho vd., 2020). Kombucha, piyasada
alkolsüz ve düşük alkollü versiyonları hatta alkollü versiyonları bulunabilmektedir
(Nummer, 2013 ; Brasil, 2019; Coelho vd., 2020).
54
“Çay mantarı” olarak adlandırılan Kombucha SCOBY'de bulunan kültürler,
kaynağa bağlı olarak değişkendir. Bununla birlikte, içeriğinde yaygın olarak
bulunan ana asetik asit bakterileri, Acetobacter xylinum, Acetobacter aceti,
Acetobacter pasteurianus ve Gluconobacter oxydans'tır. Ayrıca,
Gluconacetobacter ve Lactobacillus türlerinin baskın olduğunu belirten
çalışmalarla birlikte (Marsh vd., 2014; Ayed vd., 2017) Saccharomyces,
Schizosaccharomyces, Zygosaccharomyces, Brettanomyces, Candida,
Torulospora, Koleckera, Pichia, Mycotorula ve Mycoderma gibi birçok maya
türleri de Kombucha örneklerinde tespit edilmiştir (Jayabalan vd., 2014; Ayed vd.,
2017). En yaygın olarak bulunan bakteri ise mayaların ürettiği alkolü tüketip,
fiziksel SCOBY haline gelen selüloz matı oluşturan Acetobacter xylinus’dur
(Anonim, 2020). Şekil 2.10’de fermantasyon sonucu oluşan Kombucha Scoby
görüntüsü verilmiştir.

Şekil 2.10. Kombucha Scoby görüntüsü (Anonim, 2020).

Kombucha Scoby, kuru madde üzerinden hesaplandığında %17,9 ham protein, %12
ham lif, %4,4 ham lipid ve %2,6 kül içerir (Murugesan vd., 2005; Razmovski ve
Šćiban, 2008). Çay fermantasyonunun herbirinde yeni bir film oluşur ve bu yeni film,

55
sonraki fermantasyonlarda kullanılabilecek bir koloni veya mattır (Greenwalt vd.,
2000; Razmovski ve Šćiban, 2008).

2.5.1.3.Kombucha fermantasyonunda mikroorganizmaların metabolizması

Kombucha'daki mayalar ve bakteriler, substratları farklı ve tamamlayıcı yollarla


kullanan metabolik faaliyetlerde yer alır. Başta mayalar, invertaz yoluyla sükrozu
glikoza ve fruktoza hidrolize eder ve ve substrat olarak fruktoz tercih edilerek glikoliz
yoluyla etanol üretilir. Bazıları, Saccharomyces türleri gibi glukozu tercih
ederken, Zygosaccharomyces türleri fruktozu tercih eder (Jayabalan vd., 2014). Asetik
asit bakterileri, glukonik asit üretmek için glikoz, asetik asit üretmek için etanol
kullanırlar (Jayabalan vd., 2014). Bu asidin varlığı, mayaları, daha sonra asetik
bakteriler tarafından büyümek ve daha fazla asetik asit üretmek için kullanılan etanol
üretmeye teşvik eder (Santos, 2016; Coelho vd., 2020). Şekil 2.11'de Kombucha
fermentasyonu gösterilmiştir.

Şekil 2.11. Kombucha fermentasyonunda mikrobiyal metabolizma (Markov vd., 2003;


Coelho vd., 2020).

Şekil 2.11’de gösterildiği gibi Kombucha fermantasyonu sırasında mikroorganizmalar


bir dizi reaksiyon gerçekleştirmektedir. Saccharomyces cerevisiae gibi bakteri ve
asetik mayalar fermantasyonda iyi tanımlanmış rollere sahip olsa da, birçok

56
mikroorganizmanın kombucha fermantasyonundaki işlevi ve etkileşimleri hala
bilinmemektedir. İşlemin başlangıcında, mayaların invertaz yoluyla hidrolize sükrozu
glikoza ve fruktoza dönüştürdüğü ve glikoliz yoluyla etanol ürettiği bilinmektedir;
bunlardan bazıları, Saccharomyces cinsindekiler gibi, glikoz tercih ederken,
Zygosaccharomyces'e özgü mayalar cinsinin fruktozu tercih etmektedir. Öte yandan,
asetik asit bakterileri, glukonik asit üretmek için glikoz, asetik asit üretmek için etanol
kullanır. Bu asidin varlığı, mayaları, daha sonra asetik bakteriler tarafından büyümek
ve daha fazla asetik asit üretmek için kullanılan etanol üretmeye teşvik eder (Jayabalan
vd., 2014; Santos, 2016; Villarreal-Soto vd., 2018; Coelho vd., 2020).

Başta, ortamdaki selülozu sentezleyen bir bakteri popülasyonu, hava/ortam


arayüzündeki çözünmüş oksijen tüketimi nedeniyle artar ve yalnızca selüloz filmdeki
bakterilere izin verir. Fermantasyon ilerledikçe, yüzeydeki daha fazla katman
nedeniyle film kalınlaşır ve sıvı üzerinde asılı bir yapı oluşturur. Selüloz sentezi, film
sıvının batma noktasına kadar yeterince yoğun hale geldiğinde sona erer. Böylece,
mikroorganizmalar Scoby'de tutulur ve yetersiz oksijen kaynağı nedeniyle asetik
bakteriler inaktif kalır (Villarreal-Soto vd., 2018). Öte yandan, Scoby'nin varlığı
mayalara oksijen tedarikini azaltır. Biyofilmin alt kısmında yer alırlar, böylece
anaerobik fermantasyona devam eder, kombucha aromasının geliştirilmesinde büyük
öneme sahip etanol ve meyveli aromatik bileşikler üretirler (Coelho vd., 2020).

Kombucha içeceğinin pH değeri, fermantasyon sırasında organik asit üretimi


nedeniyle azalır (Dufresne ve Farnworth, 2000; Jayabalan vd., 2014). Bu da asitliğin
artması nedeniyle oksijen eksikliğine yol açar. Bu şekilde, olası patojenik bakterilerin
büyümesi engellenerek güvenli bir şekilde içilmeyi mümkün kılar. Kombucha şişeye
doldurulup ambalajlandıktan sonra, kesinlikle aerobik olan asetik bakteriler ambalaj
içindeki aktivitelerini kaybederler ve içecekte hala şeker varsa mayalar tarafından
üretilmeye devam eden etanolü metabolize etmeyi durdururlar (Carvalhes ve De
Andrade, 2020; Coelho vd., 2020).Kombucha içeceklerinin genel sağlığın
iyileştirilmesi, uzun ömürlülüğün arttırılması ve mide-bağırsak bozukluklarının
iyileştirilmesi gibi bir takım iyileştirici özelliklere sahip olduğu iddia edilmektedir
(Dufresne ve Farnworth, 2000; Jayabalan vd., 2007; Ayed vd., 2017). Kombucha'nın
faydalı özellikleri uzun zamandır öncelikle glukonik asit, glukuronik asit, asetik asit

57
ve laktik asit gibi asidik bileşiminden kaynaklandığı düşünülmektedir (Pauline
vd., 2001; Ayed vd., 2017). Glukuronik asit, iyi bilinen önemli bir
detoksiktir. Glukuronik asidin istenmeyen bileşiklerle konjugasyonu, çözünürlüğü
arttırır ve vücuttan taşınmasını ve atılmasını kolaylaştırır (Vína vd., 2013; Ayed vd.,
2017). Kombucha’nın diğer bileşenleri şekerler, etil glukonat, oksalik, sakkarik,
laktik, 5-ketoglukonik asit, suda çözünür vitaminler (B1, B6, B12 ve C), çay
bileşenleri ve hidrolitik enzimlerdir (Jayabalan vd., 2014; Ayed vd., 2017). Çizelge
2.11’de Kombucha'nın kimyasal bileşimi gösterilmektedir.

Çizelge 2.11. Kombucha'nın kimyasal bileşimi (Villarreal-Soto vd., 2018).

Ortalama İlk Fermentasyon


Bileşik
kompozisyon Sükroz süresi
Organik Asit Asetik asit 5,6 g/L 70 g/L 15 gün
Asetik asit 8,36 g/L 100 g/L 18 gün
Asetik asit 11 g/L 100 g/L 30 gün
Glukonik asit 39 g/L 100 g/L 60 gün
Glukonik asit 0,0160 g/L 70 g/L 21 gün
Laktik asit 0,18 g/L 100 g/L 18 gün
Vitaminler B1 Vitamini 0,74 mg/mL 70 g/L 15 gün
B2 Vitamini 0,08 mg/mL 70 g/L 10 gün
B6 Vitamini 0,52 mg/mL 70 g/L 15 gün
B12 Vitamini 0,84 mg/mL 70 g/L 15 gün
C Vitamini 0,03 mg/mL 70 g/L 10 gün
Etanol 5,5 g/L 100 g/L 20 gün
Proteinler 3 g/L 100 g/L 12 gün
Diğerleri
7,8 mM galik asit
Polifenoller eşdeğeri 100 g/L 15 gün
Cu, Fe, Mn, Ni,
Mineraller
Zn 0,1 - 0,4 μg/mL 70 g/L 15 gün
F−, CI−, Br−, I−,
Anyonlar NO3−, HPO4−,
SO4− 0,04 - 3,20 mg/g 100 g/L 7 gün

Kombucha Scoby, çeşitli alanlarda çok iyi performanslar sunan bakteri, maya ve
selülozik zardan oluşan bir kolonidir. Kombucha Scoby'nin anti-toksisitesine ve
antimikrobiyal özelliklerine ek olarak, bu eşsiz koloni uygun maliyetlidir, atık su
arıtımı ve ağır metallerin uzaklaştırılması için kullanılabilir (Mousavi vd., 2018).

58
2.5.1.4.Mikrobiyal selüloz kullanılarak metal giderimi çalışmaları

Mousavi vd. (2018)’nin yapmış olduğu çalışmada, Pb(II) 'nin sentetik atıksudan
uzaklaştırılmasında grafen oksit/Fe3O4 nanopartiküllerinin (GO/Fe3O4) ve
Kombucha Scoby'nin etkinliğini araştırmışlardır. pH 1-7 aralığında, 10-60 °C
sıcaklıklarda, 1-200 g/L adsorbent dozlarında sulu çözeltiden Pb(II) iyonunun
uzaklaştırılmasını değerlendirmişlerdir. GO/Fe3O4 ve Kombucha Scoby kullanılarak
sırasıyla 50°C sıcaklıkta, 0,3 ve 15 g adsorban miktarında maksimum adsorpsiyon
verimi sırasıyla %98,08 ve %99,73 olarak elde edilmiştir. Ayrıca GO/Fe3O4 ve
Kombucha Scoby için sırasıyla 6,1 ve 6,2 pHPZC değerleri elde edilmiştir. Ayrıca,
GO/Fe3O4 nanopartikülleri ve Kombucha Scoby için Langmuir modeline göre
maksimum adsorpsiyon kapasiteleri sırasıyla yaklaşık 114,9 ve 126,6 mg/g olarak
bulunmuştur. Genel olarak elde edilen sonuçlar, uygun maliyetli bir koloni olan
Kombucha Scoby'nin Pb (II) iyonlarını GO/Fe3O4'ten daha iyi bir şekilde sudan
uzaklaştırabildiğini ortaya koymuştur. Şekil 2.12’de çalışmalarında elde ettikleri
Kombucha Scoby görüntüsü gösterilmektedir.

Şekil 2.12. Kombucha Scoby görüntüsü (Mousavi vd., 2018).

Şekil 2.13’de Kombucha Scoby'nin optik mikroskobik görüntüleri görülmektedir.


1 numaralı olarak gösterilen görüntüler, ölü kombucha bakterilerini
göstermektedir.

59
Şekil 2.13. Kombucha Scoby'nin optik mikroskobik görüntüleri (Mousavi vd.,
2018).

Godini vd. (2011), heterotrofik biyolojik denitrifikasyon için bir karbon kaynağı
olarak Acetobacter xylinum tarafından üretilen bir mikrobiyal biyopolimerin
fizibilitesini araştırmışlardır. MS'un, heterotrofik bir biyolojik denitrifikasyon
işleminde nitrat giderimi için uygun bir karbon kaynağı olabileceğini tespit
etmişlerdir.

Hossini vd. (2016), bir poliprol/mikrobiyal selüloz (PPy / MS) kompozit elektrot
kullanarak, aynı anda nitrifikasyon ve denitrifikasyon elde edebildiklerini
bildirmişlerdir. Optimum koşullar altında yaklaşık % 97,42 amonyum ve % 62,47
oranında toplam azot giderilebildiğini belirtmişlerdir (Hossini vd., 2016).

Loloei vd. (2017), bir karbonhidrat polimeri olarak mikrobiyal selüloz MS anilin,
oksidatif polimerizasyon ile iletken hale getirilmiştir. MC/PAni bazlı iletken film,
Sülfat indirgeyen bakterileri (SRB) içeren biyoelektrokimyasal işlemlerde, bir
biyo katot kullanılmıştır. MC/PAni’nin çevresel basınçlara karşı dirençli bir
biyopolimer olduğu görülmüştür. MC/PAni filminin en düşük elektrik direnci, 1:1
Anil/APS oranında 6 kΩcm’dir. Biyoelektrotun FTIR sonuçları, SRB hücre dışı
polimerleriyle ilgili bağlantıların varlığını göstermiştir. PH 7'de
biyoelektrokimyasal sistem ve 60 mA/m2 akım yoğunluğundah yaklaşık olarak
Cr(VI)’nın %100 giderimi mümkün olmuştur.

60
Seyedi vd. (2020) yapmış olduğu çalışmada, metalik bir polimer anot kullanılarak
Cr+6 gideriminde elektrokimyasal (EC) işleminin performansını arttırmak
amaçlanmıştır. Bu anot, MS üzerindeki manyetik nanopartiküller olarak
immobilize Fe3O4 ile hazırlanmıştır. Ayrıca, MS/Fe3O4 modifiye edilmiş ve
polipirol (PPy) ve paslanmaz çelikten bir panel ile gerçekleştirilmiştir. Kompozit
anot kullanılarak Cr(VI) gideriminin EC sürecinde, krom konsantrasyonu, pH
değeri, akım yoğunluğu, enerji tüketimi ve çamur üretimi gibi faktörler dikkate
alınmıştır. Önerilen EC ile, 20 dakika içinde 5,3 mA/cm2 akım yoğunluğu, 3±0,5
pH ve destekleyici elektrolit olarak 10 mM sodyum klorür (NaCl) kullanıldığında
%99,87 Cr(VI) giderim verimliliğine ulaşılmıştır. Buna ek olarak, kompozit
elektrot ile diğer EC süreçlerine kıyasla daha düşük enerji tüketimi (0,62 kWh/m3)
ve daha düşük çamur üretimi (0,018 kg/m3) elde edilmiştir.

Rezaee vd. (2008) çalışmasında, biyolojik denitrifikasyon için MS üzerinde


denitrifiye bakterilerin immobilizasyonunu araştırmıştır. Yeni bir denitrifiye edici
bakteri olan Pseudomonas stutzeri, mikrobiyal selülozda hareketsizleştirilmiş ve
nitratı sentetik besleyiciden gidermek için yukarı akışlı yataklı reaktörde
çalışılmıştır. MS, deney boyunca yüksek biyokütle konsantrasyonu sunarak 3,4
mg biyokütle/g elde edilmiştir. Sistemin denitrifikasyon için etkinliği farklı
çalışma koşulları altında test edilmiştir. Sentetik atığın tam biyolojik
denitrifikasyonu, 4 saatten daha kısa olan düşük hidrolik kalma sürelerinde ve
yüksek nitrat konsantrasyonunda (200 mg NO3-N/L) sağlanmıştır. Bakterinin
MS'de hareketsiz hale getirilmesi adsorpsiyon kapasitesini arttırmış,
hareketsizleştirilmiş hücrelerin daha yüksek aktivitesi ile sonuçlanmış ve daha iyi
operasyonel kontrole izin verdiği görülmüştür.

Panesar vd. (2012)’nin yaptığı çalışmada, Acetobacter aceti MTCC 2623'ün


selüloz üretimi ve çeşitli proses koşullarının optimizasyonu araştırılmıştır.
Mikrobiyal selüloz üretimi için proses parametrelerini optimize etmek için cevap
yüzey metodolojisi uygulanmıştır. Elde edilen maksimum selüloz üretimi (1,73
g/L) ve şeker kullanımı (% 99,8) için optimize edilmiş parametreler %2,25 (w/v)
glikoz konsantrasyonu, %1,16 (w/v) sodyum nitrat konsantrasyonu, 27,5 ℃
sıcaklık, pH 7 ve 159 saat inkübasyon süresidir.

61
2.6. Liç

Liç işlemi; yapısında değerli metal veya metaller içeren malzemelerin sulu ya da susuz
sıvı reaktanlarla muamelesi sonucu metallerin çözeltiye alınmasıdır. Bu malzemeler,
metalin cevheri ya da konsantresi olabileceği gibi hurdası, döküm sonrası cürufu,
atıklar gibi ikincil kaynaklar da olabilir. İşlem sonucunda elde edilen metal içeriği
zengin çözelti, farklı işlemlere tabi tutularak metal geri kazanımı amaçlanır (Akkaş,
2011). Liç islemleri katı (mineral/metal/alaşım), sıvı (liç çözeltisi) ve/veya gaz (O2,
SO2 vb.) fazlarının bir arada bulunduğu heterojen sistemlerde uygulanabilir
(Yazıcı,2012). İstenilen metaller çözeltiye alınırken, safsızlıkların çözelti ortamına
geçmemesi için seçilen reaktif çözücünün amaca uygun olması, her zaman kolaylıkla
temin edilebilmesi, fiyatının ucuz olması gibi özelliklere sahip olması istenmektedir
(Şahin, 2014). Liç teknolojisi, ağır metalleri uzaklaştırmak için yaygın olarak
uygulanmaktadır, ancak liç işlemi sırasında birden fazla ağır metalin eşzamanlı
geri kazanımı nadiren çalışılmıştır (Wu vd.,2020).

2.6.1. Liç ile ilgili yapılan çalışmalar

Wu vd. (2020), SA-FeSSi oluşturmak üzere sodyum aljinat (SA) ile kaplanmış,
silikon sülfürlenmiş nano boyutta sıfır değerlikli demir (FeSSi) sentezlemiştir.
FeSSi'nin özgül yüzey alanının (101,61 m2/g) SiO2 eklendiğinde önemli ölçüde
arttığı gözlenmiştir. SA-FeSSi ile Cd, Pb, Ni ve Cr elementlerinin çözeltiden
giderim verimleri sırasıyla %80,10, %99,96, %66,80 ve %80,46 olarak elde
edilmiştir. Giderim kinetiği, yalancı ikinci dereceden model ile tam uyumludur.
Liç deneyleri, 0,3 g SA-FeSSi ilavesiyle çözeltiden ağır metal geri kazanım
verimlerinin %59,79-%98,70 aralığında ve topraktan ağır metallerin geri kazanım
veriminin ise %25,94-%62,67 arasında olduğunu göstermiştir. Sonuçlar, SA-
FeSSi'nin mükemmel bir ağır metal giderim kapasitesine sahip olduğunu ve SA-
FeSSi tarafından liç işlemi sırasında ağır metallerin geri kazanılmasının mümkün
olduğunu göstermiştir.

Tang vd. (2019), evsel katı atıkların yakılması sonucu oluşan uçucu külün
değerlendirilmesi amacıyla entegre bir hidrometalurjik yöntem önermişlerdir. İlk

62
olarak Cu ve Zn gibi değerli metallerin liç ve ekstraksiyon yöntemleri ile geri
kazanılması, daha sonra dört farklı demir bazlı adsorban kullanarak kalan sızıntı
suyundan Cd ve Pb'nin giderilmesi değerlendirilmiştir. Liç çalışmaları pH, liç
süresi ve sıvı/katı oranı dikkate alınarak optimize edilmiştir. Optimum koşullar
altında, Cu, Zn, Cd ve Pb için sırasıyla %100, %80, %100 ve %85 metal
giderimleri gözlenmiştir. Elde edilen sızıntı suyu, iki ardışık aşamada Cu
ekstraksiyonu için LIX860NeI ve Zn ekstraksiyonu için Cyanex 572 özütleyiciler
içeren kerosene dayalı organik fazlarla temas ettirilmiş ve başarılı ekstraksiyon
verimleri elde edilmiştir. Ekstraksiyondan gelen sulu atığın detoksifiye edilmesi
için çeşitli demir bazlı sorbentler üzerine ağır metal iyonlarının adsorpsiyonu, hem
Cd hem de Pb için iyi giderim verimi etkinliği göstermiştir. Bu çalışmanın
sonuçları, önerilen entegre sistemin evsel katı atık yakma uçucu külünden metal
geri kazanımı ve detoksifikasyon stratejisinde kullanılabilecek umut verici bir
yöntem olduğunu göstermektedir.

Uğuz (2015)’in yapmış olduğu çalışmada, metal kaplama endüstrisi atık


çamurlarındaki ağır metallerin geri kazanımında liç tekniği incelenmiştir. Ağır metal
olarak atık çamurda en fazla miktarda bulunan Cu ağır metali seçilmiştir. Cu’nun atık
çamurdan liç işlemi ile geri kazanımında asidik ve bazik liç işlemleri uygulanmıştır.
Asidik liç işlemi sülfürik asit, bazik liç işlemi amonyum nitrat ile gerçekleştirilmiştir.
Yapılan çalışmalar sonucunda en uygun çalışma şartları, 45 μm partikül boyutunda, 3
M asit konsantrasyonunda, 70˚ C sıcaklıkta, 180 rpm karıştırma hızında, 1:50 g/mL
katı: sıvı oranında elde edilmiştir. Amonyum nitrat ile % 76 Cu liç verimi, sülfürik
asit ile %53 Cu liç verimi elde edilmiştir. Atık çamurdan Cu’nun geri kazanımında
amonyum nitrat ile gerçekleştirilen bazik liç çalışmalarının daha başarılı sonuçlar
verdiği görülmüştür.

Li vd. (2010), elektrokaplama çamurundan ağır metallerin liç solüsyonuna alınması ve


geri kazanılması üzerine ultrasonik olarak geliştirilmiş iki aşamalı bir sistem
geliştirmişlerdir. Elektrokaplama çamurunda değerli metallerin (Cu, Ni ve Zn), daha
az değerli metallerden (Fe ve Cr) ayrılması için proses önermişlerdir. Ultrasonik
yöntemle geliştirilmiş birinci aşama asit liç verimleri, Cu, Ni, Zn, Cr ve Fe için
sırasıyla %96,72, %97,77, %98,00, %53,03 ve %0,44 olarak elde edilmiştir. Bu

63
yöntemle Cr %50, Fe ise %100 oranında diğer elementlerden ayrılmıştır. İkinci aşama
liç işlemlerinde, Cu, Ni, Zn, Cr ve Fe için %75,03, %81,05, %81,39, %1,02 ve %0
verim elde edilmiştir. Stabilize edilmiş iki aşamalı ultrasonik olarak geliştirilmiş liç ile
elektrokaplama çamurundan elde edilen Cu, Ni, Zn, Cr ve Fe geri kazanım oranları,
sırasıyla %97,42, %98,46, %98,63, %98,32 ve %100 olarak elde edilmiştir.

Yurten (2011) çalışmasında, ana bileşen olarak anglezit (PbSO4) kristal yapısında ve
% 15,14 oranında Pb ile franklinit (ZnFe2O4) kristal yapısında ve % 7,98 oranında Zn
içeriğine sahip Zn ekstraksiyon atığı döner filtre kekinden Pb ve Zn’nin NaOH liçiyle
ekstraksiyonunu incelemiştir. Atık içerisindeki manyetik özelliğe sahip frankliniti
(ZnFe2O4) ayırıp Pb’yi zenginleştirmek için, atığa manyetik ayırma işlemi
uygulanmıştır. Ancak, atığın çok küçük partikül boyutuna sahip olması nedeniyle
etkili bir ayırma verimi elde edilememiştir. Bu nedenle deneylerde atık bir ön işlem
yapmadan kullanılmıştır. Atıktan Pb ve Zn ekstraksiyon verimi üzerine NaOH
konsantrasyonu, temas süresi, karıştırma hızı, sıvı/katı oranı ve sıcaklık gibi
parametrelerin etkileri incelenmiştir. Maksimum Pb ekstraksiyonunun elde edildiği
şartlar, % 15 (w/v) NaOH derişimi, 30 dk temas süresi, 300 rpm karıştırma hızı, 5/1
sıvı/katı oranı ve 25°C sıcaklık olarak; Zn ekstraksiyonu için ise % 15 (w/v) NaOH
derişimi, 300 rpm karıştırma hızı, 5/1 sıvı/katı oranı, 85°C sıcaklık, 180 dk temas
süresi olarak belirlenmiştir. Bu şartlarda Pb ve Zn ekstraksiyon verimlerinin sırasıyla
%85,55 ve %29,83 olduğu tespit edilmiştir. Pb liç kinetiğinin düşük sıcaklıklarda, daha
çok katı tanecik yüzeyinde cereyan eden kimyasal reaksiyon kontrollü azalan çekirdek
modeline uyduğu, ancak yüksek sıcaklıklarda kimyasal reaksiyonla birlikte, sıvı ve
katı difüzyonların etkili olduğu tespit edilmiştir. Zn liç veriminin ise, katı film
difüzyonuyla kontrol edildiği belirlenmiştir.

Tang ve Steenari (2016) çalışmasında, bir kentsel katı atık yakma tesisinden çıkan
uçucu kül ve dip külünün farklı çözeltiler (nitrik asit, hidroklorik asit ve sülfürik asit)
ve parametreler (sıcaklık, kontrollü pH değeri, liç süresi ve sıvı/katı oranı) kullanılarak
metal liçini araştırmışlardır. Uçucu külden Cu (% 68,2 ± 6,3) ve Zn’nin (% 80,8 ± 5,3)
20°C'de 24 saatten daha kısa bir sürede çözülmesinde hidroklorik asidin etkili olduğu
bulunmuştur. Cd’nin %92, Pb’nin %90 civarında bir solüsyona geçtiğini tespit
etmişlerdir.

64
Xie vd. (2009), Baskı Devre Kartı atık çamurundan ağır metalleri geri kazanmak için
ultrasonik destekli bir asit süzme işlemi kullanmışlardır. Ultrasonik destekli özütleme
ile çamurdan Cu ve Fe’in seçici olarak ayrılması mümkün olmuştur ve ultrasonik
enerjinin bir asit liç işleminin metal seçiciliğini büyük ölçüde artırdığını göstermiştir.
Etkili ayırma sadece iki ağır metal (Cu ve Fe) arasında sunulsa da, ultrasonik yardımlı
asidik liç işleminin, ağır metal içeren çamurlardan çok sayıda metali ekonomik bir
şekilde potansiyel olarak ayırabilen uygun bir teknik olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Silva vd. (2005), galvanik çamurdan sülfürik asit ve amonyak ile liç sürecini
değerlendirmiştir. Cu için %88,6, Ni için %98,0 ve Zn için %99,2 oranında liç
verimlerinin optimum konsantrasyonda sülfürik asit ile elde edilebildiğini
belirtmişlerdir. Amonyak liçi ile Cr liç verimi daha yüksek olarak edilmiş, ancak Cu
ve Ni üzerindeki liç etkinlikleri sadece %69,7 ve %49,4 olmuştur.

Xu vd. (2017), indirgeyici ısıl işlem ve liç prosesiyle paladyum, sezyum ve selenyum
giderimini incelemişlerdir. İndirgeyici ısıl işlemde paladyum, ağır metal oksitlerin
indirgenmesiyle oluşan sıvı, ağır metal fazında ekstrakte edilirken, sezyum ve
selenyum, Na-K bakımından zengin materyallerde konsantre edilmiştir. Sezyum ve
selenyum su içinde ekstrakte edilebilmekte ve bizmut içeren camın muamelesinde
selenyum ekstraksiyonunun daha yüksek olduğu gözlenmiştir. İncelenen koşullar
arasında, sudaki sezyum, selenyum ekstraksiyon verimleri % 80'in üzerindedir.

65
3. MATERYAL VE METOT

3.1.Çalışmada Kullanılan Maden Atığı

Çalışmada kullanılmış olan maden atığı, Gümüşhane İli’nde bulunan, Gümüşhane


Organize Sanayi Bölgesi içerisinde Gümüştaş Madencilik ve Ticaret A.Ş. tarafından
işletilen “Kurşun-Çinko-Bakır Flotasyon (Zenginleştirme) Tesisi’nden temin
edilmiştir. Tesisten temin edilen deneysel çalışmalarda kullanılan maden atığına ait
fotoğraf Şekil 3.1’de verilmiştir.

Şekil 3.1. Çalışmada kullanılan maden atığı

3.2.Atık Çamur Karakterizasyonu ve Analitik Yöntemler

Maden atık çamuru, 2018 yılında Gümüşhane ili, Gümüştaş Madencilik ve Ticaret
A.Ş. tarafından işletilen “Kurşun-Çinko-Bakır Flotasyon (Zenginleştirme) Tesisi’nden
temin edildikten sonra laboratuar ortamına getirilmiştir. Temin edilen bu atık, kuru
olmasına rağmen, nem içerebileceği göz önüne alınarak etüvde (FN 500, Nüve) 24 saat
60°C'de kurutulmuştur. Numunenin element içeriği, Çek Cumhuriyeti'nde, ALS
66
laboratuarında S-METAXHB1 ve METAXHB2 yöntemleri ile ICP-OES (Agilent
5100 SVDV, ABD) cihazı ile analiz edilmiştir. Karakterizasyon aşamasında yapılan
değerlendirmeler sonrasında, ağır metal içerikleri bakımından Pb ve Zn elementlerinin
yüksek konsantrasyonda bulunmaları sebebiyle geri kazanımları hedeflenmiş ve
çalışmanın deneysel çalışmalarında bu elementlerin geri kazanım oranları
değerlendirilmiştir.

Çamur numunesinin pH değeri, numune saf su ile 1/5 oranında seyreltildikten sonra
pH metre (Hanna HI 221) ile ölçülmüştür. Deneysel çalışmalar sonrasında solüsyonda,
Pb ve Zn konsantrasyonları hizmet alımı kapsamında ICP-OES cihazı (Perkin Elmer
2100 DV) ile SDÜ Jeotermal Araştırma Merkezi’nde ölçümü
gerçekleşmiştirDeneylerde kullanılan kimyasallar, HNO3 (Merck), NaOH (Merck)
analitik saflıkta temin edilmiştir. Mikrobiyal selülozun hazırlanması için siyah çay (5
g), 100 gr çay şekeri, hazır olarak bulunan 10-2 yoğunluktaki Kombucha kullanılmıştır.

3.3.Mikrobiyal Selüloz (MS) Sentezi Üretimi

3.3.1. Kombucha Scoby hazırlanması

Kombucha scoby, saf suya (1 L) siyah çay yaprakları (5 g) ilave edilip, 100 g çay
şekeri ile tatlandırıldıktan sonra 10 dakika kaynatılarak hazırlanmıştır. Bu işlem
sırasında pH 5,30’dur. Çay yapraklarının uzaklaştırıldırıldıktan sonra 20°C oda
sıcaklığında soğutulmuştur. Mevcut olarak bulunan 10-2 yoğunluğa sahip süzülmemiş
Kombucha çayı ilave edildikten sonra ph 3,15’e düşmüştür. Daha sonra Kombucha
çayı kavonoza konulmuş ve oda sıcaklığında 14 günün sonunda scoby oluşumu
tamamlanmıştır (Şekil 3.2). Kombucha hazırlanırken havadaki küf veya patojen
organizmaların bulaşmasına engel olmak için steril cam kapların kullanılması
gerekmektedir.

67
Şekil 3.2. Fermentasyona bırakılan Kombucha Scoby görüntüsü

14 gün sonra Kombucha Scoby kültürlerine saflaştırma işlemi uygulanmıştır.


Saflaştırma işlemi 48 saatte, 1M NaOH ile 45°C’de gerçekleşmiştir. Daha sonra
aralıklarla değiştirmek üzere rengi tamamen açılana kadar 45°C’de saf su içerisinde 3
ile 6 gün bekletilmiştir (Şekil 3.3).

Şekil 3.3. Fermantasyon sonucundaki Kombucha Scoby görünümü

68
Yaklaşık 5 mm kalınlığındaki Scoby iki tartım kabının arasına yeşleştirilerek üstüste
katlanması ve buruşmasına engel olunarak, etüvde 40°C’de 1 gece boyunca kurumaya
bırakılmıştır. Geri kazanım deneylerinde kurutulmuş Scoby’ler deneysel planda
belirtildiği miktarlarda tartılarak kullanılmıştır.

3.4.Liç Deneyleri

Maden atığından elementlerin asidik liç edilebilme şartlarını araştırmak üzere farklı
asitlerle liç çalışmaları yapılmıştır. Çalışılan asitler arasında, bu tezde kullanılan
maden atığının HNO3 ile etkin liç verimliliğine ulaştığı tespit edilmiştir. 2M HNO3 ile
40°C sıcaklıkta 4 saat liç süresi sonunda, liç solüsyonunda 5,24 mg/L Pb, 3,18 mg/L
Zn tespit edilmiştir. Geri kazanım deneylerinde belirtilen liç şartlarında üretilen liç
solüsyonu kullanılmıştır.

3.5.Geri Kazanım Deneyleri

Pb ve Zn ağır metallerinin geri kazanımında biyolojik ve kimyasal geri kazanım


yöntemlerin geri kazanım verimlilikleri araştırılmıştır.

3.5.1. Biyolojik geri kazanım deneyleri: MS ile 24 faktöriyel dizayn tasarımı

Geri kazanım deneyleri için 2 g/L maden atığı, 2 M HNO3 çözeltisinde 40°C’de 4 saat
çalkalamalı inkübatörde çalkalanarak, 5 L liç solüsyonu üretilmiştir. Daha sonra, MS
ile geri kazanım deneyleri 24 faktöriyel dizayn esasına göre gerçekleştirilmiştir.
Deneysel çalışmalar orbital inkübatörde (Gallenkamp) yapılmıştır. Geri kazanım
çalışmalarında kullanılmak üzere üretilen liç solüsyonuna ait fotoğraf ve deneysel
çalışmalarda kullanılan orbital inkübatör Şekil 3.4’de, solüsyonların deneysel şartlara
göre hazırlanması sonrasında elde edilen görüntüler Şekil 3.5’ de gösterilmiştir.

69
Şekil 3.4. Geri kazanım aşamasında kullanılmak üzere üretilen liç solüsyonu ve
deneysel çalışmalarda kullanılan orbital inkübatör

Şekil 3.5. Deneysel şartları sağlamak üzere solüsyon pH ayarlaması sonrasında


numune görüntüleri

Geri kazanım deneyleri 24 faktöriyel dizayn deney tasarımına göre yürütülmüştür. 24


faktöriyel dizayn deney tasarımına göre araştırılan deney şartları Çizelge 3.1’de
gösterilmiştir.

70
Çizelge 3.1. MS ile geri kazanım deneylerinde uygulanan deney tasarımına göre
belirlenen deney şartları

Seviyeler
Faktörler Birim -1 0 1
MS konsantrasyonu A g/L 5 10 15
pH B 3 7 11
Deney Süresi C dk 60 180 300
Sıcaklık D °C 20 40 60

Çizelge 3.1’de gösterilen 24 faktöriyel dizayn deney tasarım şartlarına göre, 4 farklı
değişken ile 3 farklı seviyede çalışılmıştır. 24 faktöriyel dizayn deney tasarımında 16
adet deney ve 3 adet merkez nokta deneyleri ile birlikte toplam 19 adet deney
yapılmıştır. Deneyler 50 mL’lik tüplerde her bir deney seti için faktöriyel dizaynda
belirtilen şartlara göre yürütülmüştür. Deneysel çalışmalarla ilgili görüntüler Şekil
3.6’de gösterilmiştir.

Şekil 3.6 MS ile geri kazanım çalışmaları

Merkez nokta deneyleri, tüm deneysel seviyelerin 0 olduğu değerlerde, deneysel


hatanın hesaplanması için yapılmaktadır. Merkez nokta deneylerinde, MS
konsantrasyonu 10 g/L, pH 7, deney süresi 180 dk ve sıcaklık 40°C olarak
belirlenmiştir. Test edilen değişkenlerden A; MS konsantrasyonunu, B; pH, C; deney
süresini, D: sıcaklığı belirtmektedir. Her bir faktör için gösterilen -1, 0 ve 1 değerleri

71
ise sırasıyla, o çalışma şartlarındaki en düşük doz (ve/veya pH, sıcaklık, deney süresi),
orta doz (ve/veya pH, sıcaklık, deney süresi) ve en yüksek dozu (ve/veya pH, sıcaklık,
deney süresi) temsil etmektedir.

Çizelge 3.2. 24 faktöriyel dizayn deney tasarımına göre yürütülen deneyler

Test A (MS kons, C (deney


B (NaOH kons) D (sıcaklık) (oC)
No. g/L) süresi) (dak)
1 -1 (5) -1 (3) -1 (60) -1 (20)
2 1 (15) -1 (3) -1 (60) -1 (20)
3 -1 (5) 1 (11) -1 (60) -1 (20)
4 1 (15) 1 (11) -1 (60) -1 (20)
5 -1 (5) -1 (3) 1 (300) -1 (20)
6 1 (15) -1 (3) 1 (300) -1 (20)
7 -1 (5) 1 (11) 1 (300) -1 (20)
8 1 (15) 1 (11) 1 (300) -1 (20)
9 -1 (5) -1 (3) -1 (60) 1 (60)
10 1 (15) -1 (3) -1 (60) 1 (60)
11 -1 (5) 1 (11) -1 (60) 1 (60)
12 1 (15) 1 (11) -1 (60) 1 (60)
13 -1 (5) -1 (3) 1 (300) 1 (60)
14 1 (15) -1 (3) 1 (300) 1 (60)
15 -1 (5) 1 (11) 1 (300) 1 (60)
16 1 (15) 1 (11) 1 (300) 1 (60)
17 0 (10) 0 (7) 0 (180) 0 (40)
18 0 (10) 0 (7) 0 (180) 0 (40)
19 0 (10) 0 (7) 0 (180) 0 (40)

Çizelge 3.2’de gösterilen 19 adet deney belirtilen şartlarda yürütülmüştür. Örneğin, 1


nolu deneyde, 5 g/L MS konsantrasyonunda, pH 3’de, 60 dakika deney süresinde,
20°C sıcaklıkta çalışılmıştır. Deney sonunda numuneler santrifüj edilerek
solüsyondaki element konsantrasyonları, ICP-OES cihazında ölçülmüştür. 24
faktöriyel dizayn esasına göre yürütülen deneysel çalışma verileri Minitab 14 programı
kullanılarak değerlendirilmiştir.

3.5.2. Kimyasal geri kazanım deneyleri: Presipitasyon çalışmaları

Liç solüsyondan Zn ve Pb ağır metallerinin kimyasal yöntemlerle geri kazanılması


amacıyla presipitasyon deneyleri yürütülmüştür. Presipitasyon deneyleri, 50 ml liç
solüsyonu ile 25°C sıcaklıkta yapılmıştır. Liç solüsyonuna yavaş bir şekilde 2 M
NaOH eklenerek pH değişimi gözlenmiştir.

72
Şekil 3.7’de presipitasyon deneylerinin gerçekleştiği deney düzeneği gösterilmektedir.

Şekil 3.7. Presipitasyon deney düzeneği

Şekil 3.8’de presipitasyon için NaOH sarfiyatının artması ile görülen renk değişimi
gösterilmiştir.

73
Şekil 3.8. Presipitasyon için NaOH sarfiyatının artması ile görülen renk değişimi

Solüsyonun pH değerleri, pH metre ile ölçülerek, presipitasyon süresince solüsyon


pH’ı düzenli olarak (her 10 mL titrasyonda) izlenmiştir. Yapılan deneyin her
kademesinde NaOH sarfiyatı ve pH değeri kaydedilmiştir. 2 M NaOH ile yapılan
presipitasyon deneylerinde, istenilen pH değerlerine ulaşmak için harcanan NaOH
sarfiyatı fazla olduğundan, presipitasyon deneyleri 8 M NaOH ile tekrarlanmış ve geri
kazanım verimleri 8 M NaOH kullanılan presipitasyon deneyleri dikkate alınarak
hesaplanmıştır. Presipitasyon verimleri, 50 mL liç solüsyonunun 8 M NaOH ile
titrasyonu sonucunda pH 0,6, 1, 12 ve 13 değerlerine ulaşan numunelerin
süzüntülerinde ICP-OES’de Pb ve Zn konsantrasyonları ölçülerek hesaplanmıştır.

74
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA

4.1. Karakterizasyon Sonuçları

1/5 oranında oranında saf su eklenerek maden atık çamurunun pH değeri 7,32 olarak
belirlenmiştir. Maden atığının ağır metal içerikleri Çizelge 4.1’de gösterilmiştir.

Çizelge 4.1. Maden atığı ağır metal değerleri

Konsantrasyon Konsantrasyon
Elementler Elementler
(mg/kg kuru madde) (mg/kg kuru madde)
Alüminyum 1040 Kadmiyum 18
Antimon 44,2 Kalay <5
Arsenik 754 Krom 7,96
Bakır 621 Kurşun 3560
Civa <1 Nikel 14,7
Çinko 4260 Vanadyum 13,6
Gümüş 20,2 Zirkonyum <25

Çizelge 4.1’de görüldüğü üzere, maden atığı 4260 mg/kg çinko, 3560 mg/kg kurşun,
1040 mg/kg alüminyum ve 621 mg/kg bakır içermektedir. Ayrıca Çizelge 4.1’de
gösterilmemiş olmasına rağmen, maden atığı yüksek konsantrasyonda kalsiyum,
demir, magnezyum, mangan ve sülfür elementlerini de içermektedir. Kurşun vd.
(2017)’nin yapmış olduğu çalışmada, Balıkesir’de faaliyet gösteren kurşun-çinko
flotasyon artıklarının karakterizasyon çalışmalarında %13 Fe2O3, %8 Al2O3, %23
CaO, %2,5 MgO, 1500 mg/L Pb ve 1500 mg/L Zn tespit etmişlerdir. Cichy vd. (2016),
Polonya’da yapmış oldukları çalışmada çinko-kurşun oksitlerinin flotasyon atıklarında
% 2-6 oranında Zn bileşikleri, % 0,2-1 oranında Pb bileşikleri, %10-44 oranında Fe
bileşikleri, %2,4 CaO, %0,9 MgO tespit etmişlerdir.

Yapılan çalışmalar ve bu tez çalışmasında elde edilen sonuçlar, çinko-kurşun flotasyon


atıklarının başlıca demir, magnezyum, çinko, kalsiyum, kurşun, mangan elementlerini
içerdiğini göstermektedir.

75
4.2.Liç Deneyleri Sonuçları

Tübitak 119Y331 nolu proje kapsamında Mg, Ca, Fe ve Mn giderimi için 2M HNO3
ile en iyi liç şartları elde edildiği için bu tez çalışmasında da 2M HNO3 ile çalışılmaya
karar verilmiştir. Maden atığından Pb ve Zn elementlerinin liç solüsyonuna
alınabilirliği ile ilgili tarafımızdan yapılan çalışmalarda HNO3 ile liç deneyleri
sonucunda Pb ve Zn ağır metallerinin etkili bir biçimde solüsyona alınabildiği tespit
edilmiştir. 2M HNO3 ile 40 °C sıcaklıkta 4 saat liç süresi sonunda, liç solüsyonunda
5,24 mg/L Pb, 3,18 mg/L Zn tespit edilmiştir. Geri kazanım deneylerinde belirtilen liç
şartlarında 5L liç solüsyonu üretilmiş ve geri kazanım deneylerinde bu liç solüsyonu
kullanılmıştır. Liç deneyi sonucunda, ağır metallerin liç verimleri aşağıdaki formül
dikkate alınarak hesaplanmıştır.

mg mg
Orjinal maden atığı element konsantrasyonu ( )L−liç sonrası element konsantrasyonu ( )
Liç verimi (%) = L
Orjinal maden atığı element konsantrasyonu
mg
( )
L
× 100 (4.1)
L

Yapılan çalışma sonucunda Pb ve Zn liç verimlerinin sırasıyla %73 ve %37 olduğu


hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlar, literatür ile uyum göstermektedir. Şahin (2014),
Zn ve Pb geri kazanımı amacıyla, ana bileşen olarak anglezit (PbSO4), %15,14
oranında Pb ile franklinit (ZnFe2O4) ve %7,98 oranında Zn içeriğine sahip çinko
ekstraksiyon atığı döner filtre kekinden kurşun ve çinkonun yüksek sıcaklık-basınç
altında NaOH, H2SO4 ve FeCl3 liçi ile ekstraksiyonu gerçekleştirmiştir. En yüksek liç
verimlerinin elde edildiği şartlar; yüksek sıcaklık-basınç NaOH liçinde; 110 g/L
derişimindeki NaOH ortamında, 100°C sıcaklık ve 60 dk temas süresi sonunda atıktaki
kurşun ve çinko sırasıyla %100 ve %31,58 oranında ekstrakte edilmiştir. Yurten
(2011), benzer bir çinko ekstraksiyon artığı döner filtre kekinden kurşun ve çinkonun
NaOH liçi ile ekstraksiyonunu araştırılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, kurşun ve
çinko ekstraksiyon verimlerinin sırasıyla %85,55 ve % 29,83 olduğu tespit edilmiştir.

Farahmand vd. (2009) yapmış oldukları çalışmada, İran’da bulunan çinko üretim tesisi
artığından (Zn, Pb, Fe içerikli) sülfürik asit (H2SO4) ve NaCl liçleri ile çinko ve kurşun
kazanım denyeleri gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonucunda artan katı/sıvı oranı ve
pH ile Pb çözünürlüğünün azaldığını, bununla birlikte artan NaCl konsantrasyonunun
geri kazanımı arttırdığı görülmüştür. Seçici liç için deneysel sonuçlar, optimum liç
76
koşullarının katı/sıvı oranı 25 g/l, pH 1, süre 30 dk, NaCl konsantrasyonu 300 g/l ve
karıştırma hızının 400 rpm olduğunu göstermiştir. Bu şartlardaki kurşun ve çinkonun
liç verimlerinin sırasıyla %89,43 ve %3,84 olduğu, çözeltinin kurşun ve çinko
konsantrasyonunun 2,99 g/L Pb ve 0,02 g/L Zn, demirin ise ihmal edilebilecek
mertebede olduğu tespit edilmiştir. Yapılmış olan başka bir çalışmada Çinkur
atıklarından Pb ve Zn kazanımı araştırılmıştır. Öncelikle katı, H2SO4 ile 1/1 oranında
karıştırılarak 200°C sıcaklıkta 30 dk süreyle kavurma işlemine tabi tutulmuştur.
Kavurma işleminden elde edilen katı %20 katı yoğunluğunda 25°C’de 60 dk boyunca
H2O ile liç edilmiştir. Liç sonrası Zn %86,32 ve Fe ise % 46,04 oranında ekstrakte
edilmiştir. Pb geri kazanımı için, Zn ekstraksiyonundan sonra kalan katı, NaCl liçine
tabi tutulmuştur. Katı/sıvı oranı 20 g/L'de, 200 g/l NaCl içinde 25°C'de 10 dakikada
liç edilmesi sonucunda % 89,34 Pb ve %17,49 Zn geri kazanılmıştır (Turan vd., 2004).

4.3.Geri Kazanım Deney Sonuçları

Maden atığından MS ile elementlerin geri kazanımını araştırmak üzere biyolojik ve


kimyasal yöntemlerle geri kazanım çalışmaları yapılmıştır. Kimyasal geri kazanım
deneylerinde presipitasyon yöntemi, biyolojik geri kazanım deneylerinde ise MS ile
geri kazanım çalışılmıştır. Tüm geri kazanım deneylerinde 2M HNO3 ile liç şartlarında
üretilen liç solüsyonu kullanılmıştır.

4.3.1. Biyolojik yöntemlerle geri kazanım : 24 faktöriyel dizayn sonuçları

MS ile geri kazanım deneyleri 24 faktöriyel dizayn tasarımına göre yürütülmüştür. Geri
kazanım deneyleri, 24 faktöriyel dizayn deney tasarımına göre farklı değişkenler ve
değişken seviyeleri seçilerek yürütülmüş ve Minitab 14 programı ile veriler
değerlendirilerek grafikler çizilmiştir. 24 faktöriyel dizayn tasarımı, Minitab 14
programındaki deneysel tasarım dikkate alınarak 16 deneye ek olarak 3 adet kontrol
deneyi olmak üzere 19 adet deney şeklinde yürütülmüştür. Her bir test no için,
deneysel şartlar program dahilinde belirlenmektedir. MS sınır değerleri 5, 10, 15 g/L,
pH sınır değerleri 3, 7, 11, deney süresi sınır değerleri 60, 180, 300 dakika ve sıcaklık
sınır değerleri 20, 40, 60 oC olarak belirlenmiştir. Bu değerler, daha önceki
çalışmalarımızdan elde ettiğimiz tecrübeler ışığında seçilmiştir. Çizelge 4.7’de 24

77
faktöriyel dizayn esasına göre yürütülen MS ile geri kazanım deney sonuçları
gösterilmektedir.

Çizelge 4.2. 24 faktöriyel dizayn esasına göre yürütülen MS ile geri kazanım deney
sonuçları

D Geri kazanım (%)


C (deney
A (MS (sıcaklık)
Test No. B (pH) süresi)
kons, g/L) (oC) Pb Zn
(dakika)
1 5 3 60 20 19,85 -3,14
2 15 3 60 20 19,47 -1,26
3 5 11 60 20 99,62 90,57
4 15 11 60 20 99,62 94,34
5 5 3 300 20 31,30 32,70
6 15 3 300 20 -7,63 -15,72
7 5 11 300 20 96,95 92,45
8 15 11 300 20 99,24 93,71
9 5 3 60 60 1,53 6,92
10 15 3 60 60 -17,18 -29,56
11 5 11 60 60 83,21 91,82
12 15 11 60 60 92,37 91,19
13 5 3 300 60 -24,43 -89,31
14 15 3 300 60 -11,45 -22,64
15 5 11 300 60 79,77 90,57
16 15 11 300 60 87,02 87,42
17 10 7 180 40 33,21 6,92
18 10 7 180 40 -0,38 4,40
19 10 7 180 40 12,60 -10,06

Çizelge 4.2’de görüldüğü üzere Zn ve Pb ağır metallerinin geri kazanıldığı optimum


deneysel koşullar 3, 4, 7, 8, 11, 12, 15 ve 16. deneysel şartlarda elde edilmiştir. Bu
deneysel şartlar pH değerinin yüksek olduğu deneysel çalışmalardır. 4 nolu deneysel
şartlarda 15 g/L MS konsantrasyonu, pH 11, 60 dakika deney süresi ve 20 oC’de, %99
Pb ve %94 Zn geri kazanılmıştır. 3 nolu deneysel şartlarda sadece MS konsantrasyonu
değiştirilerek 5 g/L MS konsantrasyonu seçilmiş ve %99 Pb ve %90 Zn geri
kazanılmıştır. Geri kazanım verimlerinin (-) olduğu 2, 6, 10, 13 ve 14 deney şartlarında
başlangıç Pb ve Zn konsantrasyonları daha düşük olduğu için değerler negatif olarak
ölçülmüştür. Bu durum, ölçüm hatasından kaynaklanmaktadır. Merkez nokta deney
sonuçlarının birbirinden farklı sonuçlar vermesinin nedeni olarak ise, liç solüsyonun
yüksek konsantrasyonda Mg, Ca, Fe ve Mn elementleri de içermesinden kaynaklandığı
düşünülmektedir.

78
Çizelge 4.2’de geri kazanım verimlerinin çalışılan deneysel şartlara göre oldukça
değişken olduğu görülmektedir. Pb geri kazanım verimleri %1-100 ve Zn geri kazanım
verimleri %1-95 aralığında değişmektedir. Liç solüsyonunun pH değerinin 3 olarak
ayarlandığı solüsyonlarla yapılan çalışmalarda tüm elementler için düşük geri kazanım
verimleri elde edilmiştir. Liç solüsyonunun pH değerinin 11 olarak ayarlandığı
solüsyonlarla yapılan çalışmalarda ise tüm elementler için yüksek geri kazanım
verimleri elde edilmiştir. Geri kazanım verimlerinin pH 11 değerinde iki element için
de %80-100 aralığında olmasının sebebi, MS etkisinin yanı sıra, metal hidroksit
çökelekleri sebebiyle de olması muhtemeldir. Literatür çalışmalarında da benzer
sonuçlar elde edilmiştir.

Jin vd. (2017)’nin yapmış olduğu çalışmalarda da metal iyonlarının


biyosorpsiyonunda pH değerinin önemli bir faktör olduğu belirtilmiştir. pH değerinin
5,5’dan yüksek olduğu durumlarda, CuSO4 solüsyonunda çökelekler oluştuğunu ve
pH değerinin 6,3’den büyük olduğu durumlarda PbCl2 solüsyonunda çökelekler
olduğunu tespit etmişler ve çalışma şartlarını pH 2-6 aralığında oluşturmuşlardır.
Oluşan çökeleklerin muhtemelen yüksek hidroksil iyonu konsantrasyonu sebebiyle
metal hidroksit çökelekleri olduğunu belirtmişlerdir. Şekil 4.1’de bazı metal
hidroksitlerin çözünürlük diyagramı gösterilmektedir.

Şekil 4.1. 25 ºC’de metal hidroksitlerin çözünürlük diyagramları (Monhemius,


1977’den uyarlanmıştır, Ashtari ve Pourghahramani, 2018).

79
Şekil 4.1’de çözünürlük diyagramından görüldüğü üzere Pb elementinin pH 6-7
civarında çökelek oluşturduğu ve Zn elementinin pH 7-8 civarında çökelek
oluşturabileceği görülmektedir. Çözünürlük diyagramında Pb ve Zn elementlerinin
yakın pH değerlerinde çökelek oluşturmaları sebebiyle, seçici olarak ayrılabilmesi çok
mümkün görünmemektedir. Bu tez çalışmasında elde edilen sonuçlar, çözünürlük
diyagramı dikkate alınarak değerlendirildiğinde; pH 11’de yapılan deneysel
sonuçlarda Pb elementinin geri kazanım oranı %80-100 aralığında iken; Zn
elementinin geri kazanımı %87-94 oranında gerçekleşmiştir. Bu değerler çözünürlük
diyagramı ile uyum göstermektedir. Çözünürlük diyagramında görüldüğü üzere, pH
11’de Pb ve Zn elementleri tamamen çökelek oluşturması sebebiyle geri kazanım
verimleri yüksektir. Şekil 4.2’de Pb elementinin farklı değişkenlerle elde edilen geri
kazanım verimlerinin Minitab 14 programında çizilen cevap yansıma grafikleri
gösterilmektedir.

1,0 1,0
Pb (%)
< 0
0 - 25
a Pb (%)
< 0 b
0 - 25
25 - 50
0,5 0,5 25 - 50
50 - 75
50 - 75
> 75
> 75
B

0,0
A

0,0

-0,5 -0,5

-1,0 -1,0
-1,0 -0,5 0,0 0,5 1,0 -1,0 -0,5 0,0 0,5 1,0
B C

1,0 1,0
Pb (%) Pb (%)
< 0
0 - 25 c < 0
0 - 25
d
25 - 50 25 - 50
0,5 50 - 75 0,5 50 - 75
> 75 > 75
A

0,0 0,0

-0,5 -0,5

-1,0 -1,0
-1,0 -0,5 0,0 0,5 1,0 -1,0 -0,5 0,0 0,5 1,0
D D

Şekil 4.2. Pb geri kazanım verimleri üzerine değişkenlerin etkisini gösteren cevap
yansıma grafikleri (grafiklerde iki değişkenin etkisi oluşturulurken, diğer
iki değişken şartları merkez nokta deney şartlarında sabit tutulmuştur)
(Değişkenler: Grafik a: A*B, Grafik b: B*C, Grafik c: A*D, Grafik d:
C*D)

80
Şekil 4.2a’da, C (deney süresi) 180 dakika, ve D (sıcaklık) 40°C’de sabit tutularak A
(MS konsantrasyonu) ve B (pH) etkisinin Pb geri kazanımına etkisi araştırılmıştır.
Deneysel sonuçları, pH değerinin arttıkça Pb geri kazanımının arttığını, MS
konsantrasyonu etkisinin ise pH konsantrasyonuna göre önemsiz olduğunu
göstermektedir. Solüsyon pH’sının 3’den 7’ye çıkarılması ile Pb geri kazanım yüzdesi
%30 oranında artmıştır. Bu sonuçlar, gerçek tesis ölçeğinde çalışmalar kapsamında,
nötral pH değerlerinde çalışabildiği için vaat edicidir. Şekil 4.2b’de, A (MS
konsantrasyonu) 10 g/L, ve D (sıcaklık) 40°C’de sabit tutularak B (pH) ve C (deney
süresi) etkisinin Pb geri kazanıma etkisi araştırılmıştır. Çalışılan şartlarda, pH
etkisinin, deney süresi etkisine göre daha önemli olduğu görülmüştür. Deneysel
çalışmalar, deney süresi 300 dk, pH 3 iken Pb ve Zn geri kazanımının sırasıyla %31
ve %32 olarak elde edildiğini; deney süresi 60 dk, pH 11 olduğu durumda ise Pb ve
Zn geri kazanımlarının sırasıyla %99 ve %90 olduğunu göstermektedir.

Şekil 4.2c’de, B (pH) 7, ve C (deney süresi) 180 dak’da sabit tutularak, A (MS
konsantrasyonu) ve D (sıcaklık) etkisinin Pb geri kazanıma etkisi araştırılmıştır.
Deneysel çalışmalar, MS konsantrasyonunun düşük konsantrasyon şartlarında dahi
%60 gibi yüksek geri kazanım verimlerinin elde edildiğini göstermektedir. Bununla
birlikte sonuçlarda gözlenen dikkate diğer bir çıkarım, sıcaklığın artması ile Pb geri
kazanım verimlerinin düştüğü gözlenmiştir, bunun nedeni MS’nin yüksek sıcaklıkta
bozunabilmiş olması sebebiyle olabilir.

Şekil 4.2d’de, A (MS konsantrasyonu) 10 g/L’de, ve B (pH) 7’de sabit tutularak, C


(deney süresi) ve D (sıcaklık) etkisinin Pb geri kazanıma etkisi araştırılmıştır. Deney
süresinin 60 dakika olduğu deneysel çalışmalarda %60 geri kazanım verimi olduğu,
deney süresinin artmasıyla verimin arttığı gözlenmiştir. Bununla birlikte bir önceki
grafikte olduğu gibi, sıcaklığın artması ile Pb geri kazanım verimlerinde düşüş
gözlenmiştir.

Pb geri kazanım verimi ile ilgili yapılmış olan deneysel sonuçların yanıt yüzey
fonksiyonunu değerlendirmek üzere Minitab 14 programında regresyon analizi
yapılmıştır. Çalışılan 4 değişken için (MS konsantrasyonu, pH, deney süresi ve
sıcaklık) faktöriyel dizayn sonuçları, Pb geri kazanımının 24 faktöriyel dizayn ile

81
oldukça yüksek derecede (R2=0,9854) uyumlu olduğunu göstermektedir. Deneysel
çalışmalar sonrasında elde edilen Fmodel değerleri ana etki, tek değişkenli girişimler, iki
değişkenli girişimler, üç değişkenli girişimler için sırasıyla 30,42; 0,39; 0,26; 1,21
olarak elde edilmiştir. %5 güven aralığı için tablodan bulunan Ftablo (Fα,n-1, (df - 1),
0,05; 3; 18)=3,1599 olarak bulunmuştur (Statsoft, 2020). Fmodel > Ftablo değerleri,
Pb geri kazanımının araştırılan değişkenlerin ana etkisi, tek değişkenli girişimlere
bağlı olarak %95 güven aralığında açıklanabildiğini göstermektedir. Deney
sonuçlarından elde edilen Pb geri kazanımı için bulunan regresyon eşitlikleri, eşitlik
4.2’de gösterilmektedir. Bu eşitlik ile, proses optimizasyonu amacıyla, MS ile Pb geri
kazanımında, belirtilen değişkenlerin farklı çalışma aralıkları için tahminler
yapılabilmesine olanak sağlamaktadır. Eşitlikte, P değeri 0,05’den büyük olan
değişkenler denkleme dahil edilmemiştir.

𝑃𝑏 (%) = 46,83 + 45,40 × 𝐵 − 10,47 × 𝐷 + 3,98 × 𝐴 × 𝐵 + 3,84 × 𝐵 × 𝐷 + 4,13 × 𝐴 × 𝐶 × 𝐷 − 4,65 ×

𝐴×𝐵×𝐶 (4.2)

Eşitlikte, Pb (%), Pb geri kazanım verimini, A, MS konsantrasyonunu, B, pH, C, deney


süresini, D, sıcaklığı göstermektedir.

Çalışılan deneysel şartlarda pH etkisinin pozitif, sıcaklığın ise negatif etkisi olduğu
görülmektedir. Ayrıca değişkenlerin girişim etkileri de Pb geri kazanımına etki
etmektedir.

82
Şekil 4.3’de Zn elementinin farklı değişkenlerle elde edilen geri kazanım verimlerinin
Minitab 14 programında çizilen cevap yansıma grafikleri gösterilmektedir.

1,0 1,0
Zn (%)
< -80
-80 - -40
a Zn (%)

-80
< -80
- -40
b
-40 - 0 -40- 0
0,5 0 - 40 0,5
0- 40
40 - 80 40- 80
> 80 > 80
A

0,0

B
0,0

-0,5 -0,5

-1,0 -1,0
-1,0 -0,5 0,0 0,5 1,0 -1,0 -0,5 0,0 0,5 1,0
B C

1,0 1,0
Zn (%)
Zn (%)
< -80
-80 - -40
c -80
< -80
- -40
d
-40- 0
0,5 -40 - 0 0,5 0- 40
0 - 40
40- 80
40 - 80
> 80
> 80
C

0,0
A

0,0

-0,5 -0,5

-1,0 -1,0
-1,0 -0,5 0,0 0,5 1,0 -1,0 -0,5 0,0 0,5 1,0
D D

Şekil 4.3. Zn geri kazanım verimleri üzerine değişkenlerin etkisini gösteren cevap
yansıma grafikleri (grafiklerde iki değişkenin etkisi oluşturulurken, diğer
iki değişken şartları merkez nokta deney şartlarında sabit tutulmuştur)
(Değişkenler: Grafik a: A*B, Grafik b: B*C, Grafik c: A*D, Grafik d:
C*D)

Şekil 4.3a’da, C (deney süresi) 180 dakika, ve D (sıcaklık) 40°C’de sabit tutularak, A
(MS konsantrasyonu) ve B (pH) etkisinin Zn geri kazanımına etkisi araştırılmıştır.
Deneysel sonuçlar, pH değerinin arttıkça Zn geri kazanımının arttığını, MS
konsantrasyonu etkisinin ise çalışılan deneysel koşullarda MS konsantrasyonu arttıkça
az da olsa arttırdığını göstermektedir. Bu sonuçlar Zn ağır metalinin, MS ile biyolojik
olarak geri kazanılabilirliğinin mümkün olduğunu göstermektedir. MS halihazırda
biyobozunur bir malzeme olduğu için, gerçek tesis özelinde geri kazanımda öne
çıkabilecektir. Şekil 4.3b’de, A (MS konsantrasyonu) 10 g/L, ve D (sıcaklık) 40°C’de
sabit tutularak B (pH) ve C (deney süresi) etkisinin Zn geri kazanımına etkisi
araştırılmıştır. Çalışılan şartlarda, pH etkisi arttıkça geri kazanım verimi artmış, deney

83
süresi etkisinde ise MS konsantrasyonunun etkisine benzer sonuçlar elde edilmiştir.
Deney süresinin artması ile Zn geri kazanımı artmasına rağmen, pH etkisi daha baskın
olmuştur.

Şekil 4.3c’de, B (pH) 7, ve C (deney süresi) 180 dak’da sabit tutularak, A (MS
konsantrasyonu) ve D (sıcaklık) etkisinin Zn geri kazanımına etkisi araştırılmıştır.
Elde edilen sonuçlar, düşük sıcaklıklarda (20 °C) araştırılan tüm MS
konsantrasyonlarında %50 oranında geri kazanım elde edildiğini; bununla birlikte
artan sıcaklık değerleri ile geri kazanım oranının azaldığını göstermektedir. Şekil
4.3d’de, A (MS konsantrasyonu) 10 g/L’de, ve B (pH) 7’de sabit tutularak, C (deney
süresi) ve D (sıcaklık) etkisinin Zn geri kazanımına etkisi araştırılmıştır. Deney
süresinin ve sıcaklığın önemli bir etkisi gözlenmezken, artan sıcaklık değerleri ile geri
kazanım verimi az miktarda azalmıştır. Deney süresi 300 dk, sıcaklık 20°C’de pH:11,
MS konsantrasyonu 15 g/L olduğu deneysel şartlarda, Zn geri kazanımı %93 iken;
deney süresi 300 dk, sıcaklık 60°C olduğu durumlardaZn geri kazanımı %87 olarak
gözlemlenmiştir.

Regresyon analizleri değerlendirildiğinde ise, Zn geri kazanımının 24 faktöriyel dizayn


ile oldukça yüksek derecede (R2=0,9994) uyumlu olduğunu göstermektedir. Deneysel
çalışmalar sonrasında elde edilen Fmodel değerleri ana etki, tek değişkenli girişimler, iki
değişkenli girişimler, üç değişkenli girişimler için sırasıyla 679,80; 12,57; 5,05; 7,57
olarak elde edilmiştir. %5 güven aralığı için tablodan bulunan Ftablo (Fα,n-1, (df - 1),
0,05; 3; 18)=3,1599 olarak bulunmuştur (Statsoft, 2020). Deney sonuçlarından elde
edilen Zn geri kazanımı için bulunan regresyon eşitlikleri, eşitlik 4.3’de
gösterilmektedir. Eşitlikte, P değeri 0,05’den büyük olan değişkenler denkleme dahil
edilmemiştir.

𝑍𝑛 (%) = 38,13 + 53,38 × 𝐵 − 4,48 × 𝐶 − 9,83 × 𝐷 + 4,24 × 𝐴 × 𝐷 + 4,01 × 𝐵 × 𝐶 + 8,57 ×


𝐵 × 𝐷 − 7,31 × 𝐶 × 𝐷 − 3,62 × 𝐴 × 𝐵 × 𝐶 − 5,35 × 𝐴 × 𝐵 × 𝐷 + 9,59 × 𝐴 × 𝐶 × 𝐷 + 6,53 × 𝐵 ×
𝐶 × 𝐷 − 9,59 × 𝐴 × 𝐵 × 𝐶 × 𝐷 (4.3)

Eşitlikte, Zn (%),Zn geri kazanım verimini, B, pH, C, deney süresini, D, sıcaklığı


göstermektedir. Çalışılan deneysel şartlarda pH etkisinin pozitif, deney süresinin ve
sıcaklığın ise negatif etkisi olduğu görülmektedir.
84
4.4. Kimyasal Yöntemlerle Geri Kazanım: Presipitasyon Deney Sonuçları

Kimyasal geri kazanım çalışmaları kapsamında Kurşun-Çinko-Bakır Flotasyon


(Zenginleştirme) Tesisi’nden temin edilen maden atık çamuru liç solüsyonundan Zn
ve Pb ağır metallerinin geri kazanılması amacıyla presipitasyon deneyleri yapılmıştır.
Presipitasyon çalışmaları 25°C sıcaklıkta 50 mL liç solüsyonuyla gerçekleştirilmiştir.
Presipitasyon deneylerinde, çökeltme amacıyla 2M ve 8M NaOH kullanılmıştır. 2 M
NaOH kullanılan deneysel çalışmalarda, baz sarfiyatı yüksek miktarda olduğundan,
geri kazanımları değerlendirme aşamasında seyrelme faktörü de oluşabileceği
düşüncesiyle, geri kazanımlar sadece 8M NaOH ile yapılan deneyler sonucunda
ölçülmüştür. 2M NaOH ile yapılan deneylerde baz sarfiyatları Şekil 4.4’de
gösterilmiştir.

14

12

10

8
pH

0
0 10 20 30 40 50
Sarfiyat(mL)

2M NaOH

Şekil 4.4. 2 M NaOH ile yapılan presipitasyon deneylerinde baz sarfiyatları

Şekil 4.4’de görüldüğü üzere pH değerini 1 civarına getirmek için 40 mL gibi oldukça
fazla NaOH sarfiyatı olurken, sarfiyatın 40 mL’den 50 mL’ye çıkarılması durumunda
pH çok hızlı bir şekilde değişerek yaklaşık 12 civarına gelmiştir. 50 mL gibi yüksek
baz sarfiyatının deneysel sonuçları değiştireceği düşüncesiyle baz konsantrasyonu
arttırılarak, deneysel çalışmalara devam edilmiştir.
Çizelge 4.3’de liç solüsyonundan Zn ve Pb geri kazanımı amacıyla yapılan
85
presipitasyon deney sonuçları verilmiştir. Presipitasyon deneyleri, 2 M HNO3 ile liç
yapılan maden atığı liç solüsyonuna uygulanmıştır. Presipitasyon deneyleri öncesinde
numune pH değeri 0,32’dir. Presipitasyon deneyleri 8 M NaOH ile oda sıcaklığında
50 mL liç solüsyonuna uygulanmıştır.

Çizelge 4.3. Liç solüsyonundan Zn ve Pb geri kazanımı amacıyla yapılan presipitasyon


deney sonuçları (Baz: 8 M NaOH, Sıcaklık: 25°C, Liç solüsyonu: 50 mL)

Örnek Sarfiyat (ml) pH değeri Geri kazanım (%)


Pb Zn
E1 10 0,6 28,63 13,21
E2 12 1,12 27,86 22,64
E3 12,5 11,85 50,76 18,24
E4 7 12,65 95,80 94,97

Çizelge 4.3’de görüldüğü üzere, presipitasyon ile farklı pH değerlerinin giderime olan
etkisi incelendiğinde, 8 M NaOH ile titrasyon işlemi sonrasında pH değerleri arttıkça
çökelme verimleri artmaktadır. Deney sonuçlarından elde edilen verilerde pH 11’den
12’ye artığında, Pb geri kazanımı %50’den %95’e, Zn geri kazanımıysa %18’den
%94’e yükselmiştir. Tez çalışmasında çalışılan maden atığı liç solüsyonu oldukça
yüksek konsantrasyonda Mg, Ca, Fe ve Mn elementleri de içermektedir. Dolayısıyla
bu elementler, Pb ve Zn presipitasyonu için gerekli olan pH aralıklarının
belirlenmesinde, safsızlık oluşturarak çökelmeyi engellemiş, inhibe etmiş olabilirler.
Bununla birlikte, artan pH değerleri ile beklenilen ölçüde Pb ve Zn geri kazanımları
elde edilebilmiştir.

Literatür çalışmalarında da Pb ve Zn elementinin pH 7-9 aralığında çökelmeye


başladığı bilinmektedir (Tang vd., 2020). Tang vd. (2020), amonyak sıyırmaya dayalı
entegre bir işlemle, seyreltik amonyak ortamındaki Zn iyonları doğrudan
zenginleştirilmiş, çözücü ekstraksiyonu ve elektroliz ile geri kazanmıştır. TBP veya
Cyanex 923 ile p-diketon karışımları kullanılarak, pH kademeli olarak artmış, pH
7,56'da sırasıyla %75,26 ve %99,35'lik maksimum ekstraksiyon verimi elde
edilmiştir. Zn (II) 'nin ekstraksiyon davranışı, ekstraksiyon verimliliğinin pH 7,56–
9,98'de azaldığı, ancak pH> 9,98'de tekrar hızla arttığı görülmüştür.

Wang vd. (2013), Doğu Japonya'da bulunan terk edilmiş bir bakır madeninden üretilen

86
AMD'den Fe, Cu ve Zn'yi seçici olarak geri kazanmak amacıyla, NaHS
sülfidizasyonunu geleneksel kireç nötralizasyon işlemi ile entegre etmenin
fizibilitesini araştırmışlardır. Sonuçlara göre, AMD'deki Zn konsantrasyonu pH 6'nın
altında pek değişiklik görülmemiş, ancak pH 7'de düşmeye başlamıştır ve tüm Zn, pH
9'un üzerinde tam olarak çökelmiştir. pH 5'te, 10–15 mg/L NaHS eklendiğinde Zn
çökelmemiştir. Ancak 15 mg/L' den fazla NaHS eklendiğinde Zn çökelmeye
başlamıştır. Yaptığımız çalışmada pH 10 üzerinde çökelmenin hızla gerçekleştiği
görülmüştür. Bununla birlikte elde edilen sonuçlar, literatür ile uyum göstermektedir.

Halli vd. (2020) çalışmasında, sitrik asit ayrıştırması yoluyla elektrik ark ocağı (EAF)
tozundan Zn ve Pb’nin uzaklaştırılmasını, çökeltme yoluyla kurşunun
uzaklaştırılmasını ve geri kazanım için çinkonun solvent ekstraksiyonunu içeren
işlemler gerçekleştirilmiştir. Solvent ekstraksiyonu aracılığıyla çinko ayırmanın
optimizasyonu, farklı O/A (organik/sıvı) oranlarıyla D2EHPA konsantrasyonunu
(%10–25 hacim) değiştirerek 25–55°C sıcaklık aralığında gerçekleştirilmiştir.
Stokiyometriye göre, pH 2'de % 100 Pb giderimi elde etmek için gereken sülfat iyonu
miktarı yalnızca yaklaşık 0,007 M'dir. Çinko ekstraksiyonu pH’ın artmasıyla
artmaktadır. pH 6'da Cyanex 572 ile mangandan çinkonun etkili bir şekilde ayrılması
mümkün olmuştur. Bu nedenle, Zn ekstraksiyonu için uygun çalışma şartı olarak
D2EHPA, solvent ekstraktant ve pH 5 olarak belirlenmiştir. Artan ekstraksiyon
süresiyle (15 dakikaya kadar) çinko ekstraksiyonu sabit kalmıştır. D2EHPA
konsantrasyonunun etkisi, hacimce %10 ile %25 aralığında incelenmiştir. Zn'nin
ekstraksiyonu, artan konsantrasyon ve safsızlıklarla (Fe ve Mn),
yükselmiştir. Hacimce en düşük %10 D2EHPA konsantrasyonu, Zn'nin sadece %50'si
ekstrakte edilebilmiştir. %20 D2EHPA konsantrasyonunda ise Zn’nin %90’luk
giderimi sağlanmıştır. Sıcaklık ise Zn ekstraksiyonu üzerinde önemli bir etkiye sahip
değildir. Zn ekstraksiyonunda sıcaklığın artmasıyla hafif bir azalma gözlenmiş, bu da
Zn'nin sitrik asit ortamında D2EHPA ile ekstraksiyon reaksiyonlarının ekzotermik
olarak yürütüldüğünü düşündürmüştür. 15 g/L MS konsantrasyonu, pH 11, 300
dakika, 20°C’de, %99 Pb ve%93 Zn geri kazanılmıştır. Aynı deney şartlarında
sıcaklığı 60°C’ye çıkardığımızda, %87 Pb ve %87 Zn geri kazanıldığı
gözlemlenmiştir. Buna göre sıcaklığın önemli bir etkiye sahip olmadığı sonucuna
varılmıştır. Halli vd. (2020)’de solvent ekstraksiyon Zn için yaptıkları çalışmada,

87
çalışmamızla benzer sonuçlar elde etmiştir. Şekil 4.5’de çalışılan deneysel şartlardaki
presipitasyon verimleri gösterilmiştir.

120

100
Giderim Verimi(%)

80

60

40

20

0
E1 E2 E3 E4
Örnekler

%Pb Geri Kazanımı %Zn Geri Kazanımı

Şekil 4.5. Presipitasyon deney sonuçları

Şekil 4.5’deki deney presipitasyon deney sonuçlarına göre pH’ın artmasıyla E1’de en
düşük (Pb %28 ve Zn %13), E4’te en yüksek giderim verimleri (Pb %95 ve Zn %94)
elde edilmiştir.

88
5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Ülkemizde madencilik faaliyetleri oldukça önemli bir yere sahiptir. Madencilik


faaliyetleri ekonomik faydalarının yanı sıra çevresel sorunlara neden olmaması
amacıyla çevresel faktörlere dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu sebeple, bu tez
çalışması kapsamında Gümüşhane’de bulunan Kurşun-Bakır-Çinko Zenginleştime
Tesisleri’nde oluşan madencilik atıklarında yüksek konsantrasyonda bulunan Pb ve Zn
ağır metallerinin asidik liç yöntemi ile solüsyona alınması, ardından mikrobiyal
selüloz ile ve presipitasyon yöntemi ile geri kazanılarak, çevreye olan olumsuz
etkilerinin önlenmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla, madencilik tesisinden temin edilen
maden atığının içeriği karakterize edilmiş, maden atığı içeriğinde tespit edilen Pb ve
Zn ağır metalleri liç solüsyonu ile çözeltiye alınmıştır. Daha sonra çözeltiye alınan
elementlerin geri kazanımı amaçlanmıştır. Geri kazanım deneyleri MS ile 24 faktöriyel
dizayn esasına göre oluşturulan biyolojik geri kazanım ve presipitasyon
çalışmalarından oluşan kimyasal geri kazanım olmak üzere iki kısımda yürütülmüştür.

Temin edilen maden atığı, 4260 mg/kg çinko, 3560 mg/kg kurşun içermektedir. Maden
atığı yüksek konsantrasyonda element içeriği ile hem çevresel risk, hem de ekonomik
değer oluşturmaktadır. Liç çalışmaları sonucunda 2 M HNO3 ile 40°C’de, 240 dakika
deney süresinin en uygun olduğunu karar verilmiş ve geri kazanım çalışmalarında
kullanılmak üzere liç solüsyonu üretilmiştir. Belirtilen liç şartlarında yaklaşık olarak
%73 Pb ve %37 Zn solüsyona alınabilmiştir. Geri kazanım deneylerinin ilk aşamasında
24 faktöriyel dizayna göre oluşturulan 4 farklı değişkenin 3 farklı seviyede etkisi
araştırılarak, Pb ve Zn elementlerine olan etkileri değerlendirilmiştir. 4 farklı değişken
olarak MS konsantrasyonu, pH, deney süresi ve deney sıcaklığı seçilmiştir. Deneysel
çalışmalarda MS konsantrasyonu (5, 10, 15 g/L), pH (3, 7, 11), deney süresi (60, 180,
300 dak), sıcaklık (20, 40, 60 °C) olarak seçilmiştir. Elde edilen sonuçlar Minitab 14
programı ile değerlendirilmiştir. Sonuçlar tüm elementlerin geri kazanımı üzerine en
etkili faktörün pH olduğunu göstermiştir. Artan pH değerleri ile birlikte, elementlerin
geri kazanım oranlarının da arttığı görülmüştür. Yüksek pH değerlerinde tüm
elementlerin %80-100 oranında geri kazanılması mümkün olmuştur. MS kaynaklı geri
kazanımı değerlendirmek amacıyla düşük pH değerlerinde yürütülen sonuçlar
değerlendirildiğinde; 5 g/L MS konsantrasyonunda, pH 3’de, 60 dakika deney süresi

89
ve 60 °C’de yürütülen deneyde yaklaşık %2 Pb ve %7 Zn geri kazanımı elde edilmiştir.
pH 7’de ise 180 dakikada ve 40°C sıcaklıkta %33 Pb ve %7 Zn geri kazanım
gözlenmiştir. Presipitasyon deneylerinde, çökeltme amacıyla 2M ve 8M NaOH
kullanılmıştır. 2M NaOH ile yapılan presipitasyon deneyleri sonucuna göre sarfiyatın
50 mL’ye çıkarılması durumunda pH çok hızlı bir şekilde değişerek yaklaşık 12
civarına gelmesi ile yüksek baz sarfiyatının deney sonuçlarını değiştireceği düşüncesi
ile baz konsantrasyonu arttırılarak, deneysel çalışmalara 8M NaOH ile devam
edilmiştir. 8M NaOH’ta ise bu durumla karşılaşılmamış, pH değerleri arttıkça çökelme
verimlerinin arttığını göstermiştir. Deney sonuçları pH 11’den 12’ye arttırıldığında,
Pb geri kazanımın %50’den %95’e, Zn geri kazanımının ise %18’den %94’e
yükseldiğini göstermiştir. Bu çalışmada kullanılan maden atığı liç solüsyonu yüksek
konsantrasyonda Mg, Ca, Fe ve Mn elementleri de içermesinden dolayı, bu elementler,
Pb ve Zn presipitasyonu için gerekli olan pH aralıklarının belirlenmesinde, safsızlık
oluşturmuş ve çökelmeyi engellemiş olabilirler. Bununla birlikte, artan pH değerleri
ile beklenilen ölçüde Pb ve Zn geri kazanımları elde edilebilmiştir.

Elde edilen sonuçlar, Kurşun-Bakır-Çinko Zenginleştime Tesisleri atık havuzunda


biriktirilen atıkların bu çalışmada önerilen geri kazanım yöntemleriyle etkili bir
şekilde geri kazanılabileceğini göstermektedir. Deneysel çalışmalardan elde edilen
sonuçlar ümit vericidir. Tez çalışmasında önerilen geri kazanım yöntemleri farklı
sektörlerde oluşan atıklara da uygulanabilir. Böylece atıklardan hem çevreye zararlı
elementlerin geri kazanılabilmesi, hem de ekonomik katkı sağlanabilir. Bununla
birlikte, farklı sektörlerle ilişkili olarak çalışılacak olan atıklar ve liç yöntemi özelinde
ayrıca değerlendirilmelidir. Kullanılan asidik liç ve geri kazanım yöntemlerinin,
araştırılacak olan sektörü içeren atıklarda bulunan elementlere olumlu/olumsuz etkisi
detaylı bir şekilde incelenmelidir. Tez çalışması kapsamında elde edilen sonuçlar
neticesinde, elementlerin MS ile geri kazanım verimlerini arttırmak üzere MS’lere
yüzey modifikasyonu uygulanabilir veya MS’nin etkisini daha iyi gözlemlemek üzere
çalışma pH aralıkları 3-7 aralıklarında seçilebilir.

90
KAYNAKÇA

Abadin, H., Ashizawa, A., Stevens, Y.W., Llados, F., Diamond, G., Sage, G., Citra,
M., Quinones A., Bosch S.J., Swarts S.G., 2007. Toxicological Profile for
Lead. Atlanta (GA): Agency for Toxic Substances and Disease Registry (US).
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24049859/.

AB Komisyonu, 2016. Provision And Elaboration of Information For The Preparation


Of The "Implementation Report Of Directive 2006/21/EC On The
Management Of Waste From Extractive Industries”, Reference:
ENV.C.2/FRA/2013/0023.

AB Komisyonu, 2021. Non-metallic products and industries.


https://ec.europa.eu/growth/sectors/raw-materials/industries/non-metals_en.

AB Resmi Gazete, 2006. Directive 2006/21/EC of the European Parliament and of the
Council of 15 March 2006 on the Management of Waste From Extractive
Industries and Amending Directive 2004/35/EC, 11.4.2006.

Addemir, O., Açma, E., Arslan, C., 1995. Çinko, Sistem Yayıncılık, İstanbul.

Ahalya, N., Ramachandra, T.V., Kanamadi, RD., 2003. Research Journal Of


Chemistry And Environment. Biosorption of Heavy Metals, Vol.7 (4).

Ahmed, I.M., Nayl A.A., Daoud J.A., 2012. Leaching and recovery of zinc and copper
from brass slag by sulfuric acid. Journal of Saudi Chemical Society (in press).
http://dx.doi.org/10.1016/j.jscs.2012.11.003.

Akinwekomi, V., Kefeni, K.K., Maree, J.P., Msagati, T.A.M., 2016. Integrated acid
mine drainage treatment using Mg(OH)2 or Mg(HCO3)2 and Ca(OH)2:
implications for separate removal of metals and sulphate, Int. J. Miner. Process.
155, 83–90.

Aktaş, E., 2008. Malahit Minerallerinin Amonyum Nitrat Çözeltileri İle Liç Edilmesi
Ve Liçing Kinetiğinin İncelenmesi. İnönü Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kimya Anabilim Dalı, 72s, Malatya.

Akkaş, C., 2011. Oksitli Bakır Cevherlerinden Bakır Kazanımı. İstanbul Teknik
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 67s, İstanbul.

Alam, M.S., Tanaka, M., Koyama, K., Oishi, T., Lee, J.C., 2007. Electrolyte
Purification in Energy-Saving Monovalent Copper Electrowinning Processes.
Hydrometallurgy, Volume 87, Issues 1–2, Pages 36-44.
https://doi.org/10.1016/j.hydromet.2006.12.001.

Alloway, B.J., 1995. Heavy Metals in Soils, 2nd edn. London, UK: Blackie Academic
& Professional.

91
Altundoğan, H. S., Erdem, M., Orhan, R., Özer, A., Tümen, F., 1998. Heavy Metal
Pollution Potential of Zinc Leach Residues Discarded in Çinkur Plant. Tr. J. of
Engineering and Environmental Science 22, 167 – 177.

Amaral, F.J., Azevedo, A., Etchepare, R., Rubio, J., 2016. Removal of sulfate ions by
dissolved air flotation (DAF) following precipitation and flocculation. Int. J.
Miner. Process, 149,1–8.

Anonim, 2020. How to Make Kombucha at Home. Erişim tarihi: 5 October 2016.
https://learn.kegerator.com/how-to-make-kombucha/.

Anonim, 2021. Metallic Minerals and Non-Metallic Minerals.


https://www.vedantu.com/chemistry/metallic-minerals-and-non-metallic-
minerals.

Ashtari, P., Pourghahramani, P., 2018. ‘’Hydrometallurgical recycling of cobalt from


zinc plants residue’’, J Mater Cycles Waste Manag., 20, 155–166.

Asokbunyarat, V., Hullebusch, E.D., Lens, P.N.L., Annachhatre, A.P., 2015.


Adsorption of Heavy metals from Acid Mine Drainage by Coal Bottom Ash.
Conference: 4th International Conference on Research Frontiers in Chalcogen
Cycle Science & Technology, Delft, The Netherlands.

Auld, D.S., 2001. Zinc Coordination Sphere in Biochemical Zinc Sites. Biometals 14:
271–313.

Ayed, L., Ben Abid, S., Hamdi, M., 2017. Development of a beverage from red grape
juice fermented with the Kombucha consortium. Ann Microbiol 67, 111–121.
https://doi.org/10.1007/s13213-016-1242.

Aykol, A., Budakoğlu, M., Kumral, M., Gültekin, A.H., Turhan, M., Esenli, V., Yavuz,
F., Orgun Y., 2003. Heavy Metal Pollution and Acid Drainage From
Abandoned Balya Pb-Zn Sulfite Mine. NW Anatolia, Turkey. Environmental
Geology, 45, 198-208.

Ayres, D., Davis, A., and Gietka, P., 1994. Removing Heavy Metals from Wastewater.
Engineering Research Center Report, University of Maryland, 21 pages.

Azo Materyaller, 2018. Lead (Pb)-Properties, Applications. Erişim tarihi: 11/07/2013.


https://www.azom.com/article.aspx?ArticleID=9100.

Bailey, S.E., Olin, T.J., Bricka, R.M., Adrian, D.D., 1999. A review of potentially low-
cost sorbents for heavy metals. Water Res. 33, 2469–2479.
https://www.azom.com/article.aspx?ArticleID=9100.

Barak, P., Helmke P.A., 1993. The Chemistry of Zinc. In: Robson AD, ed. Zinc in soil
and plants. Dordrecht, the Netherlands: Kluwer Academic Publishers, 1–13.

Barber, S.A., 1995. Soil Nutrient Bioavailability, 2nd edn . New York, NY, USA: John
Wiley & Sons, Inc.
92
Basit, S., 2015. Pirinç Atıklarının Liçi ve İyonik Sıvıların Solvent Ekstraksiyonda
Kullanımının İncelenmesi. Yıldız Teknik Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme
Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 81s, İstanbul.

Bell, F.G, Bullock S.E.T, Halbich T.F.J, Lindsay P., 2001. Environmental Impacts
Associated with an Abandoned Mine in the Witbank Coalfield. South Africa.
International Journal of Coal Geology, 45;195-216.

Beşe, A.V., 2000. Konverter Cürufundan Hidrometalurjik Yöntemlerle Saf Bakır


Üretimi. Atatürk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Mühendisliği
Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, 144s, Erzurum.

Bolto, B.A., Pawłowski, L., 1987. Wastewater Treatment byIon-Exchange. E. and


F.N. Spoon Ltd., London.

Bor, F.Y., 1989. Ekstraktif Metalurji Prensipleri. Kısım II, İstanbul, 195-530.

Brasil, 2019. Instruç˜ao Normativa n◦ 41, de 17 de setembro de 2019. Seç˜ao. In:


Brasília, D.F. (Ed.), Resolve: Estabelecer o Padr˜ao de Identidade e Qualidade
da Kombucha em todo o territ´orio nacional, na forma desta Instruç˜ao
Normativa e do seu anexo. Di´ario Oficial da Uni˜ao, Poder Executivo,
Minist´erio da Agricultura, Pecu´aria e Abastecimento. 181, vol. 1, p. 13, 18
set.

Britannica, The Editors of Encyclopaedia, 2020. Zinc. Encyclopedia Britannica.


Erişim Tarihi: 31 January 2021. https://www.britannica.com/science/zinc.

Broadley, M.R., White, P.J, Hammond, J.P., Zelko, I., 2007. Zinc in plants, New
Phytologist, Volume173, Issue4, Pages 677-702.

Caccin, M., Giorgi, M., Giacobbo, F., Da Ros, M., Besozzi, L., Mariani, M., 2016.
Removal of lead (II) from aqueous solutions by adsorption onto activated
carbons prepared from coconut shell, Desalin. Water Treat. 57, 4557–4575.

Carvalhes, F.G., De Andrade, L.A., 2020. Fermentação a Brasileira Melhoramentos,


Brasil.

Chakravorty, S., Bhattacharya, S., Chatzinotas, A., Chakraborty, W., Bhattacharya, D.,
Gachhui, R., 2016. Kombucha tea fermentation: microbial and biochemical
dynamics. Int. J. Food Microbiol. 220, 63–72. https://doi.org/10.1016/j.
ijfoodmicro.2015.12.015.

Chaney, R.L., 1993. Zinc Phytotoxicity. In: Robson AD, ed. Zinc in soil and plants.
Dordrecht, the Netherlands: Kluwer Academic Publishers, 135–150.

Chatterjee, K., 2007. Uses of Metals and Metallic Minerals. New Age International
Publishers, New Delhi.

93
Chen, C., Yu, Y., Li, K., Zhao, M., Liu, L., Yang, J., 2015. Facile Approach to the
Fabrication of 3D Electroconductive Nanofibers with Controlled Size and
Conductivity Template by Bacterial Cellulose. Cellulose, 22, 3929–3939.

Chen, Q., Li, L., Bai, L., Hu, H., Li, J., Liang, Q., Ling, J., 2011. Synergistic Extraction
of Zinc from Ammoniacal Ammonia Sulfate Solution by a Mixture of a
Sterically Hindered beta-diketone and tri-n-octylphosphine oxide (TOPO).
Hydrometallurgy, Volume 105, Issues 3–4, Pages 201-206.
https://doi.org/10.1016/j.hydromet.2010.09.007.

Chen, S., Zou, Y., Z., Yan, Shen, W., Shi, S., Zhang, X., Wang, H., 2009.
Carboxymethylated-bacterial cellulose for copper and lead ion removal.
Journal of Hazardous Materials 161, 1355–1359.

Coelho, R.M.D., Almeida, A.L., Amaral, R.Q.G., Mota, R.N., Sousa, P.H.M., 2020.
Kombucha: Review. International Journal of Gastronomy and Food Science
22, 100272.

Coll, M.T., Fortuny, A., Kedari, C.S., Sastre, A.M., 2012. Studies on the extraction of
Co(II) and Ni(II) from aqueous chloride solutions using primene JMT-
cyanex272 ionic liquid extractant. Hydrometallurgy 125-126, 24-28.

Çetiner, E.G., Ünver, B., Hindistan, M.A., 2006. Maden Atıkları İle İlgili Mevzuat :
Avrupa Birliği Ve Türkiye. Madencilik, Cilt 45, Sayı 1 , Sayfa 23 – 34.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, 2020. Maden


Atıkları, Erişim Tarihi: 2018. https://cevreselgostergeler.csb.gov.tr/maden-
atiklari-i-85756.

Da Silva, W.R., Da Silva, F.B.V., Araújo, P.R.M., Do Nascimento, C.W.A., 2017.


Assessing Human Health Risks and Strategies for Phytoremediation in Soils
Contaminated with As, Cd, Pb, and Zn by Slag Disposal. Ecotox. Environ. Saf.,
144, pp. 522-530.

Dabrowski, A., Hubicki, Z., Podkoscielny, P., Robens, E., 2004. Selective removal
of the heavy metal ions from waters and industrial wastewaters by ion-
exchange method. Chemosphere 56, 91–106.

Dakiky, M., Khamis, M., Manassra, A., Mer’eb, M., 2002. Selectiveadsorption of
chromium (VI) in industrial wastewater usinglow-cost abundantly available
adsorbents. Adv. Environ. Res.6, 533–540.

Deng, X.H., Chai, L.Y., Yang, Z.H., Yuan, Y.N., 2015. Study of the Characteristics of
Heavy Metal Pollution at Pb/Zn Smelting Slag Site. Ecol. Environ. Sci., 24, pp.
1534-1539.

Dhiman, S., Gupta, B., 2019. Partition studies on cobalt and recycling of valuable
metals fromwaste Li-ion batteries via solvent extraction and chemical
precipitation. Journal of Cleaner Production 225, 820-832.

94
Dia-Prosim, 1975. Selective removal of heavy metals fromwastewaters by ion
exchange and adsorbent resins. INF.75006A, Dia-Prosim, Vitry-sur-Seine.

DPT, 2001. Metal Madenler (Kursun, Çinko, Kadmiyum). 8. Bes Yıllık Kalkınma
Planı, Madencilik Özel İhtisas Komisyonu Metal Madenler Alt Komisyonu
Kursun-Çinko-Kadmiyum Çalısma Grubu Raporu, DPT: 2628- ÖİK 639,
Ankara.

Dufresne, C., Farnworth, E., 2000. Tea, Kombucha and health: a review. Food Res Int
33:409–421.

Dutta, D., Gachhui, R., 2006. Novel nitrogen-fixing Acetobacter nitrogenifigens sp.
nov., isolated from Kombucha tea. Int. J. Syst. Evol. Microbiol., 56, pp. 1899-
1903.

Dutta, D., Gachhui, R., 2007. Nitrogen-fixing and cellulose-producing


Gluconacetobacter kombuchae sp. nov., isolated from Kombucha tea. Int. J.
Syst. Evol. Microbiol., 57, pp. 353-357.

Earman, S. ve Hershey, R.L., 2004. Water Quality Impacts From Waste Rock at A
Carline-Type Gold Mine. Elko Countrey, Nevada, Environmental Geology, 45,
1043-1053.

Egashira, R., Tanabe, S., Habaki, H., 2012. Adsorption of heavy metals in mine
wastewater by Mongolian natural zeolite, Procedia Engineering, Volume 42,
Pages 49-57. https://doi.org/10.1016/j.proeng.2012.07.394.

Ehsani, A., 2014. E- Atıkların Liçinden Elde Edilen Çözeltilerden Bakırın Elektroliz
ve Çöktürme ile Kazanımı. Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Maden Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 97 s,
Trabzon.

Enerji Portalı, 2018. Erişim Tarihi: 27 Ekim 2018.


https://www.enerjiportali.com/cinko-nedir-cinko-nerelerde-kullanilir/

EPA United States Environmental Protection Agency, 2020. Toxics Release Inventory
Guidance for Reporting the Lead and Lead Compounds Category. Office of
Pollution Prevention and Toxics Washington, DC 20460, EPA 745-B-19-022.

EPA, 1986. United States Environmental Protection Agency. Guidelines for


Carcinogen Risk Assessment. Fed Regist. 51(185):33994–34002.

EPA, 1995. Section 12.6, Primary Lead Smelting. In: Compilation of Air Pollutant
Emission Factors. Volume 1: Stationary Point and Area Sources, Fifth Edition,
AP-42. U.S. Environmental Protection Agency, Office of Air Quality Planning
and Standards. Research Triangle Park, North Carolina.

EPA, 1997. Section 11.3, Brick And Structural Clay Product Manufacturing. In:
Compilation of Air Pollutant Emission Factors. Volume 1: Stationary Point and
Area Sources, Fifth Edition, AP-42, Supplement C. U.S. Environmental
95
Protection Agency, Office of Air Quality Planning and Standards. Research
Triangle Park, North Carolina.

Esenboğa, A., 2014. Atık Çözeltilerden Solvent Ekstraksiyon Yöntemi ile Bakır, Nikel
ve Çinko Kazanımı. İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Estitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, 63s, İstanbul.

Eurostat, 2012. Accessed via Eurostat Mining & Quarrying Waste landing page
http://epp.eurostat.ec.europa.eu/portal/page/portal/waste/waste_generation_an
d_management/generation/mining_qua rrying.

Eurostat, 2021. Waste statistics. Erişim tarihi: 27 Ekim 2020.


https://ec.europa.eu/eurostat/statisticsexplained/index.php?title=Waste_statist
ics.

Fabiani, C., 1992. Metal removal from aqueous wastes bymeans of membrane hybrid
processes. In: Aimar, P., Apt’elP. (Eds.), Recents Progress an Genie des
Procedes, Membrane Processes Water Treatment––Pervaporation. Lavoi-sier
Press, Paris 6, 211.

Farahmand, F., Moradkhani, D., Safarzadeh, M. S., Rashchi, F., 2009. Brine leaching
of lead-bearing zinc plant residues: Process optimization using orthogonal
array design methodology, Hydrometallurgy, 95, 316-324.

Fan, Y., Liu, Y., Niu, L., Zhang, W., Zhang, T., 2021. High Purity Metal Lead
Recovery from Zinc Direct Leaching Residue via Chloride Leaching and
Direct Electrolysis. Separation and Purification Technology, Volume 263,
118329. https://doi.org/10.1016/j.seppur.2021.118329.

Feng, J., Xing, B., Chen, H., 2019. Catalytic ozonation of humic acid in water with
modified activated carbon: enhancement and restoration of the activity of an
activated carbon catalyst. J. Environ. Manag., 237, 114–118.

Ferracin, L.C., Chácon-Sanhueza, A.E., Davoglio, R.A., Rocha, L.O., Caffeu, D.J.,
Fontanetti, A.R., Rocha-Filho, R.C., Biaggio, S.R., Bocchi, N., 2002. Lead
recovery from a typical Brazilian sludge of exhausted lead-acid batteries using
an electrohydrometallurgical process. Hydrometallurgy, Volume 65, Issues 2–
3, Pages 137-144. https://doi.org/10.1016/S0304-386X(02)00087-7.

Foroutan, R., Esmaeili, H., Abbasi, M., Rezakazemi, M., Mesbah, M., 2017.
Adsorption behavior of Cu(II) and Co(II) using chemically modified marine
algae. Environ. Technol. DOI:10.1080/09593330.2017.1365946.

Frank, G., 1995. Kombucha: Healthy Beverage and Natural Remedy from the Far East.
Wilhelm Ennsthaler, Áustria.

Free, M., Moats, M., Robinson, T., Neelameggham, N., Houlachi, G., Ginatta, M.,
Creber, D., Holywell, G., 2012. Electrometallurgy – Now and in the Future,
Electrometallurgy 2012. Materials Science, Pages 25.
https://doi.org/10.1002/9781118371350.ch1.
96
Friedland, A.J., 1990. The Movement of Metals through Soils and Ecosystems. In:
Shaw AJ, ed. Heavy metal tolerance in plants: evolutionary aspects. Boca
Raton, FL, USA: CRC Press, 7–19.

Fu, F., Wang, Q., 2011. Removal of heavy metal ions from wastewaters: A review.
Journal of Environmental Management, 92, 407-418.

Gao, W., Zhang, X., Zheng, X., Lin, X., Cao, H., Zhang, Y., Sun, 2017. ZLithium
carbonate recovery from cathode scrap of spent lithium-ion battery: a closed-
loop process. Environ. Sci. Technol. 51, 1662-1669.

Geller, W., Klapper, H.,& Schultze, M. 1998. Natural and anthropogenic sulfuric
acidification of lakes, In: Geller, W., Klapper, H., & Salomons, W. (eds).
Acidic mining lakes: acid mine drainage, limnology and reclamation. Berlin:
Springer 3-14.

Gemici, U., 2004. Impact of Acid Mine Drainage from the Abandoned Halikoy
Mercury Mine (Western Turkey) on Surface and Groundwaters. Bulletin of
Environmental Contamination and Toxicology. 72, 482-489.

Ghirişan, A.L., Drăgan, S., Pop, A., Simihăian, M., & Miclăuş, V., 2007. Heavy metal
removal and neutralization of acid mine waste water - kinetic study. The
Canadian Journal of Chemical Engineering, 85, 900-905.

Ghosh, A. ve Ray, H. S., 1991. Principles of Extractive Metallurgy, New Age


International. New Age International Publishers, 302 pages.

Godini, H., Rezaee, A., Khavanin, A., Ahmadabadi, A.N., Rastegar, S.O., Hossini, H.,
2011. Heterotrophic biological denitrification using microbial cellulose as
carbon source. Journal of Polymers and the Environment, 19(1) : 283-287.

Goodwin, F.E., 2017. Zinc Compounds. Kirk ‐ Othmer Encyclopedia of Chemical


Technology, John Wiley & Sons, Inc (Ed.).
https://doi.org/10.1002/0471238961.2609140307151504.a02.pub3.

Graf, G.G., 1996. Zinc. B. Elvers, S. Hawkins, (Ed.) Ullmann’s Encyclopedia of


Industrial Chemistry. 509-530, VCH: Weinheim, Germany.

Granata, G., Moscardini, E., Pagnanelli, F., Trabucco, F., Toro, L., 2012. Product
recovery from Li-ion battery wastes coming from an industrial pre-treatment
plant: lab scale tests and process simulations. J. Power Sources 206, 393-401.

Gray, N.F, 1997. Environmental Impact and Remediation of Acid Mine Drainage: A
Management Problem. Environmental Geology, 30, 62-71.

Greenwalt, C.J., Steinkraus, K.H., Ledford, R.A., 2000. Kombuha,the fermented tea:
microbiology, composition and claimedhealth effects. J. Food Protect. 63, 976–
981.

97
Gupta, Chiranjib Kumar, 2003. Chemical Metallurgy. Wiley-VCH GmbH &
Co.KgaA, pp. 509-529.

Güler, E., 2008. Çinko Tesisi Liç Artıklarından Metal Kazanım Yöntemlerinin
Araştırılması. Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Maden
Mühendisliği Bölümü, Cevher Hazırlama Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, 186s.

Gündüz, O., Okumuşoğlu, D., Baba, A., 2008. Acidic mining lakes and their influence
on water quality: A case study from Can (Canakkale), Turkey. Securing
Groundwater Quality in Urban and Industrial Environments (Proc. 6th
International Groundwater Quality Conference held in Fremantle, Western
Australia, 2–7 December 2007). IAHS Publ. no. XXX.

Habashi, F., 1997. Handbook of Extractive Metallurgy, Volume II: Primary Metals
Secondary Metals Light Metals. Weinheim, Federal Republic of Germany, pp.
552-553.

Halli, P., Agarwal, V., Partinen, J., Lundström, M., 2020. Recovery of Pb and Zn from
a citrate leach liquor of a roasted EAF dust using precipitation and solvent
extraction. Separation and Purification Technology, Volume 236, 116264.
https://doi.org/10.1016/j.seppur.2019.116264.

Harraz, H.Z., 2010. Mine wastes, Project: Mining Geology and Mining Methods.
https://www.researchgate.net/publication/301837942.

Havlik, T., 2008. Hydrometallurgy Principles and applications CRC Press Boca Raton,
11-13.

Hossini, H., Rezaee, A., Ayati, B., Mahvi, A.H., 2015. Simultaneous nitrification and
denitrification using a polypyrrole/microbial cellulose electrode in a
membraneless bio-electrochemical system. RSC Advances, 5(89): 72699-
72708.

Hossini, H., Rezaee, A., Pirsaheb, M., Secula, M., S., Pasdard, Y., Hossaini, H., 2016.
A commentary on microbial cellulose. International Journal of Health& Life
Sciences, 42-44.

Hu, J., Zhang, J., Li, H., Chen, Y., Wang, C., 2017. A promising approach for the
recovery of high value-added metals from spent lithium-ion batteries. J. Power
Sources 351, 192-199. Hydrometallurgy, Volume 65, Issues 2–3, Pages 137-
144. https://doi.org/10.1016/S0304-386X(02)00087-7.

ILO, 2011. Lead. Erişim Tarihi: 11 February 2011.


https://www.iloencyclopaedia.org/part-ix-21851/metals-chemical-properties-
and-toxicity/item/141-lead.

ILZSG, 2021. Lead and Zinc Statistics, https://www.ilzsg.org/static/statistics.aspx

98
Jaffar, M.M., Nahil, M.A., Williams, P.T., 2020. Pyrolysis-catalytic hydrogenation of
cellulose-hemicellulose-lignin and biomass agricultural wastes for synthetic
natural gas production. J. Anal. Appl. Pyrolysis 145, 104753.

Janaki, V., Oh, B.-T., Vijayaraghavan, K., Kim, J.W., Kim, S. A., Ramasamy, 2012.
Application of Bacterial Extracellular Polysaccharides/Polyanilinecomposite
for the Treatment of Remazol Effluent. Carbohydrate Polymers, 88(3),1002–
1008.

Jayabalan R., Malbaša R.V., Lonćar E.S., Vitas J.S., Sathishkumar M., 2014. A review
on Kombucha tea—microbiology, composition, fermentation, beneficial
effects, toxicity, and tea fungus. Comp Rev Food Sci Food Safe 13:539–550.

Jayabalan, R., Malbasa, R., Loncar, E., Vitas, J., Sathishkumar, M., 2014. Review on
kombucha tea—microbiology, composition, fermentation, beneficial effects,
toxicity, and tea fungus. Compr. Rev. Food Sci. Food Saf. 13 (4), 538–550.
https:// doi.org/10.1111/1541-4337.12073.

Jayabalan, R., Malbasa, R., Sathishkumar, M., 2016. Kombucha. Reference module in
food science, Reference Module in Food Science, Elsevier,
https://doi.org/10.1016/B978-0-08-100596-5.03032-8.

Jayabalan, R., Marimuthu, S., Swaminathan, K., 2007. Changes in content of organic
acids and tea polyphenols during kombucha tea fermentation. Food Chem
102:392–398.

Jha, A.K., Jha, M.K., Kumari, A., Sahu, S.K., Kumar, V., Pandey, B.D., 2013.
Selective separation and recovery of cobalt from leach liquor of discarded Li-
ion batteries using thiophosphinic extractant. Separ. Purif. Technol. 104, 160-
166.

Jin, X., Xiang, Z., Liu, Q., Chen, Y., Lu, F., 2017. Polyethyleneimine-bacterial
cellulose bioadsorbent for effective removal of copper and lead ions from
aqueous solution. Bioresource Technology, 244(1), 844-849.

JMO, Metalik Madenler–Kursun, 2007.


http://www.jmo.org.tr/resimler/ekler/e6b1cf3fb0a3aa1_ek.doc?tipi=25&turu=
X& sube=0.

Joksic, A.S., Katz, S.A.,2015. Chelation therapy for treatment of systemic intoxication
with uranium: a review. Journal of Environmental Science and Health Part a-
Toxic/Hazardous Substances & Environmental Engineering 50, 1479–1488.

Kaewsarn, P., Yu, Q., 2001. Cadmium (II) removal from aqueoussolutions by pre-
treated biomass of marine alg a Padinasp. Environ. Pollut. 112, 209–213.

Kaminari, N.M.S., Schultz, D.R., Ponte, M.J.S.S., Ponte, H.A., Marino, C.E.B., Neto,
A.C., 2007. Heavy metals recovery from industrial wastewater using Taguchi
method. Chemical Engineering Journal, 126, 139-146.

99
Kang, J., Sohn, J., Chang, H., Senanayake, G., Shin, S.M., 2010. Preparation of cobalt
oxide from concentrated cathode material of spent lithium ion batteries by
hydrometallurgical method. Adv. Powder Technol. 21, 175-179.

Keller, E.A., 2006. Çevre Jeolojisine Giriş. Upper Saddle River, New Jersey.
Çevirenler: Erdal Akyol ve Kamil Kayabalı, pp 521.

King M, Ramachandran V. Kirk-Othmer encyclopedia of chemical technology. 4th


edition. New York, NY: John Wiley & Sons; 1995. Lead; pp. 69–113.

Kumar, R., Sengupta D., Rajendra P., 2003. Natural radioactivity and radon exhalation
studies of rock samples from Surda Copper deposits in Singhbhum shear zone.
Radiation Measurement, 36:551-553.

Kurniavan, T.A., Chan, G.Y.S., Lo, W., Babel, S., 2006. Physico–chemical treatment
techniques for wastewater laden with heavy metals. Chemical Engineering
Journal, 118, 83-98.

Kurşun, İ., Özdemir, O., Eskibalcı, M.F., Terzi, M., 2017. Balıkesir Balya bölgesi
kurşun-çinko flotasyon artıklarının karakterizasyonu. ISME2017, 27-
29.09.2017, 481-492, Bodrum/Türkiye.

Lai, Y.C., Lee, W.J., Huang, K.L., Wu, C.M., 2008. Metal Recovery from Spent
Hydrodesulfurization Catalysts Using a Combined Acid-Leaching and
Electrolysis Process. Journal of Hazardous Materials, Volume 154, Issues 1–3,
Pages 588-594. https://doi.org/10.1016/j.jhazmat.2007.10.061.

Leal, M., Su´arez, V., Jayabalan, R., Oros, H., Escarlante-aburto, A., 2018. A review
on health benefits of kombucha nutritional compounds and metabolites. CyTA
- J. Food 16 (1), 390–399. https://doi.org/10.1080/19476337.2017.1410499.

Lee, K., Hong, J., 1995. Separation and recovery of lead bycation exchange process
combined with precipitation. AIChE J. 41, 2653–2657.

Li, C., Xie, F., Ma, Y., Cai, T., Li, H., Huang, Z., Yuan, G., 2010. Multiple heavy
metals extraction and recovery from hazardous electroplating sludge waste via
ultrasonically enhanced two-stage acid leaching. Journal of Hazardous
Materials 178, 823–833.

Lindsay, W.L., 1979. Chemical Equilibria in Soils. New York, NY, USA: John Wiley
& Sons, Inc.

Loloei, M., Rezaee, A., Roohaghdam, A., S., Aliofkhazraei, M., 2017. Conductive
microbial cellulose as a novel biocathode for Cr (VI)bioreduction.
Carbohydrate Polymers 162, 56–61.

Luján-Facundo, M.J., Iborra-Clar, M.I., Mendoza-Roca, J.A., Alcaina-Miranda, M.I.,


2019. Pharmaceutical compounds removal by adsorption with commercial and
reused carbon coming from a drinking water treatment plant, J. Clean. Prod.
238,117866.
100
Maden Atıkları Yönetmeliği, 2015. Erişim tarihi: 11.01.2021.
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/07/20150715-3.htm.

Mahaffey, K.R., 1990. Environmental lead toxicity: nutrition as a component of


intervention. Environ Health Perspect 89: 75–78.

Maret, W., 2005. Zinc Coordination Environments in Proteins Determine Zinc


Functions. Journal of Trace Elements in Medicine and Biology 19: 7–12.

Markov, S., Jerinic, V., Cvetkovic, D., Loncar, E., Malbasa, R., 2003. Kombucha –
functional beverage: caompositidn, characteristics and process of
biotransformation Hem. Ind., 57 (10), pp. 456-462.

Moameri, M., Jafari, M., Tavili, A., Motasharezadeh, B., Zare Chahouki, M.A., 2017.
Rangeland Plants Potential for Phytoremediation of Contaminated Soils with
Lead, Zinc, Cadmium and Nickel (case study: rangelands around National
Lead & Zinc Factory, Zanjan, Iran). J. Rangel. Sci., 7, pp. 160-171.

Monhemius, A., 1977. Precipitation diagrams for metal-hydroxides, sulfides, arsenates


and phosphates. Trans Inst Min Metall Sect C Min Process Extract Metall., 86,
C202–C206.

Moosavi-Nasab M, Yousefi A. 2011. Biotechnological production of cellulose by


Gluconacetobacter xylinus from agricultural waste. Iran J Biotechnol., 9(2) :
94-101.

Morgan, S.W.K., 2017. Zinc group element, Encyclopedia Britannica.


https://www.britannica.com/science/zinc-group-element.

Mousavi, S., M.,Hashemi, S., A., Amani, A., M., Esmaeili, H., Ghasemi, Y., Babapoor,
A., Mojoudi, F., Arjomand, O., 2018. Pb(II) Removal from Synthetic
Wastewater Using Kombucha Scoby and Graphene Oxide/Fe3O4. Phys.
Chem. Res., Vol. 6, No. 4, 759-771.

Mullen, M. D.; Wolf, D.; Beveridge, T. J.; Bailey, G. W., 1992. Sorption of heavy
metals by soil fungi Aspergillus niger and Mucor rouxii. Soil. Biol. Biochem.,
24, 129-135. https://doi.org/ 10.1016/0038-0717(92)90268-3.

Murugesan, G.S., Sathishkumar, M., Swaminathan, K., 2005. Supplementation of


easte tea fungal biomass as a dietaryingredient for broiler chicks. Biores.
Technol. 96, 1743–1748.

Neffe-Skocinska, K., Sionek, B., ´Scibisz, I., Kolozyn-krajewska, D., 2017. Acid
contents and the effect of fermentation condition of Kombucha tea beverages
on physicochemical, microbiological and sensory properties. CyTA - J. Food
15 (4), 601–607. https://doi.org/10.1080/19476337.2017.1321588.

Nriagu, J.O., 1996. A History of Global Metal Pollution. Science 272: 223–224.

101
Nummer, B., 2013. Kombucha brewing under the food and drug administration model
food code: risk analysis and processing guidance. J. Environ. Health 76 (4), 8–
11.

Okumuşoğlu, D., April, 2009. The Investigation Of The Insluence Of Mining


Activities On Surface And Subsurface Water Quality. Dokuz Eylül University
Graduate School Of Natural And Applied Sciences, Degree of Master of
Science in Environmental Engineering, sy 121, İzmir.

Olubambi, P.A., Borode, J.O. ve Ndlovu, S. 2006. Sulphuric acid leaching of zinc and
copper from Nigerian Complex Sulphide Ore in the presence of
hydrogenperoxide. The Journal of The Southern African Institute of Mining
and Metallurgy, 106: 765-770.

Ontario, 2021. Ministry Of Energy, Northern Development and Mines. Erişim Tarihi:
16 Nisan 2019. https://www.mndm.gov.on.ca/en/mines-and-
minerals/geoscience/metallic-minerals.

Orhan, G., Hapçı, G., 2010. Effect of Electrolysis Parameters on the Morphologies of
Copper Powder Obtained in a Rotating Cylinder Electrode Cell. Powder
Technology, Volume 201, Issue 1, Pages 57-63.
https://doi.org/10.1016/j.powtec.2010.03.003.

Oyewo, O.A., Elemike, E.E., Onwudiwe, D.C., Onyango, M.S., 2020. Metal oxide-
cellulose nanocomposites for the removal of toxic metals and dyes from
wastewater. International Journal of Biological Macromolecules 164, 2477–
2496.

Ozdes, D., Gundogdu, A., Kemer, B., Duran, C., Senturk, H.B., Soylak, M., 2009.
Removal of Pb(II) ions from aqueous solution by a waste mud from copper
mine industry: Equilibrium, kinetic and thermodynamic study. Journal of
Hazardous Materials 166,1480–1487.

Paludo, N., 2017. Desenvolvimento e caracterizaç˜ao de kombucha obtida a partir de


ch´a verde e extrato de erva-mate: processo artesanal e escala laboratorial.
Universidade Federal do Rio Grande do Sul, Instituto de Ciˆencia e Tecnologia
de Alimentos. Porto Alegre. https://lume.ufrgs.br/handle/10183/174899.
Accessed 07 july 2020.

Panesar, P.S., Chavan, Y., Chopra, H.K., Kennedy, J.F., 2012. Production of microbial
cellulose: Response surface methodology approach. Carbohydrate Polymers,
87, 930– 934.

Papp, J.F., Bray, E.L., Edelstein, D.L., Fenton, M.D., Guberman, D.E., Hedrick, J.B.,
Jorgenson, J.D., Kuck, P.H., Shedd, K.B., and Tolcin, A.C., 2008. Factors that
influence the price of Al, Cd, Co, Cu, Fe, Ni, Pb, Rare Earth Elements, and Zn:
U.S. Geological Survey Open-File Report 2008-1356, 61 p.

102
Pashkevich, Mariya A., 2017. Chapter 1 - Classification and Environmental Impact of
Mine Dumps. Assessment, Restoration and Reclamation of Mining Influenced
Soils, Saint Petersburg Mining University, St. Petersburg, Russia, Pages 1-32.

Pauline, T., Dipti, P., Anju, B., Kavimani, S., Sharma, S.K., Kain, A.K., Sarada, S.K.S,
Sai Ram, M., Ilavazhagan, G., Kumar, D., Selvamurthy, W., 2001. Studies on
toxicity; anti-stress and hepatoprotective properties of kombucha tea. Biomed
Environ Sci 14 :207–213.

Razmovski, R., Šćiban, M., 2008. Biosorption of Cr(VI) and Cu(II) by wastetea fungal
biomass. Ecological Engineering 34, 179–186.

Rezaee, A., Derayat, J., Mortazavi, S., Yamini, Y., Jafarzadeh, M., 2005. Removal of
mercury from chlor-alkali industry wastewater using Acetobacter xylinum
cellulose. Am J Environ Sci., 1(2) : 102-105.

Rezaee, A., Godini, H., Bakhtou, H., 2008. Microbial Cellulose as Support Materialfor
the Immobilization of Denitrifying Bacteria. Environmental Engineering and
Management Journal, 7, No.5, 589–593. http://omicron.ch.tuiasi.ro/EEMJ/.

Rezaee, A., Godini, H., Dehestani, S., Yazdanbakhsh, A. R., Mosavi, G. R.,
Kazemnejad, A., 2008. Biological Denitrification by Pseudomonas
Stutzeriimmobilized on Microbial Cellulose. World Journal of Microbiology
and Biotechnology, 24, 2397–2402.

Rezaee, A., Pourtagi, G., Hossini, H., Loloi, M., 2016. Microbial cellulose as a support
for photocatalytic oxidation of toluene using TiO2 nanoparticles. Journal of
Applied Polymer Science, 133(8) :43051-5.

Richards, A.W., 2019. Zinc processing, Encyclopedia Britannica.


https://www.britannica.com/technology/zinc-processing.

Sağlam, N., Cihangir, N., 1995. Ağır Metallerin Biyolojik Süreçlerle Biyosobsiyonu
Çalışmaları. Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi 11: 157-161.

Santos, M.J., 2016. Kombucha: caracterização da microbiota e desenvolvimento de


novos produtos alimentares para uso em restauração. Dissertação (Mestrado) -
Curso de Mestrado em Ciências Gastronômicas, Universidade Nova de Lisboa,
Lisboa. https://run.unl.pt/handle/10362/19346.

Sarılar, S., 2019. Beneficiation of Carbon Carbonaceous Lead and Zinc Ores by a
Combined Flotation and Leaching Method. Middle East Technical University,
Natural and Applied Sciences, Mining Engineering, 152 pages.

Sarvestani, F. S.; Esmaeili, H.; Ramavandi, B., 2016. Modification of Sargassum


angustifolium by molybdate during a facile cultivation for high-rate phosphate
removal from wastewater: structural characterization and adsorptive behavior.
3 Biotech., 6, 251.

103
Schreck, P., 1998. Environmental Impacts of Uncontrolled Waste Disposal in Mining
and Industrial Areas in Central Germany. Environmental Geology, 35, 66-72.

Sciban, M., Klasnja, M., Skrbic, B., 2006a. Modified hardwoodsawdust as adsorbent
of heavy metal ions from water. WoodSci. Technol. 40, 217–227.

Sciban, M., Klasnja, M., Skrbic, B., 2006b. Modified softwoodsawdust as adsorbent
of heavy metal ions from water. J.Hazard. Mater. B 136, 266–271.

Sciban, M., Radeti, B., Kevresan, Z., Klasnja, M., 2007. Adsorptionof heavy metals
from electroplating wastewater by woodsawdust. Biores. Technol. 98, 402.

Sethurajan, M., Huguenot, D., Lens, P.N.L., Horn, H.A., Figueiredo, L.H.A., Van
Hullebusch, E.D., 2016. Fractionation and Leachability of Heavy Metals from
Aged and Recent Zn Metallurgical Leach Residues from the Três Marias Zinc
Plant (Minas Gerais, Brazil), Environ. Sci. Pollut. Res., 23, pp. 7504-7516.

Seyedi, N., Zohreh, M., Jonoush, A., Rezaee, A., 2020. Improving the performance of
Cr (VI) removal by electrochemical process using microbial
cellulose/magnetic nanoparticles electrode. Journal of Cleaner Production,
Volume 277, 123195, 20.

Shah, R., Devi, S., 1998. Chelating Resin Containing S-Bondeddithizone for the
Separation of Copper(II), Nickel(II) and Zinc(II). Talanta 45, 1089–1096.

Shu-guang, Z.H.U., Wen-zhi, H.E., Guang-ming, L.I., Xu, Z., Xiao-jun, Z., Ju-wen,
H., 2012. Recovery of Co and Li from Spent Lithium-Ion Batteries by
Combination Method of Acid Leaching and Chemical Precipitation.
Transactions of Nonferrous Metals Society of China, vol. 22, pp. 2274-2281.

Shukla, A., Zhang, Y.-H., Dubey, P., Margrave, J.L., Shukla, S.S., 2002. The role of
sawdust in the removal of unwanted materials from water. Journal of
Hazardous Materials B95, 137–152.

Siaw, D.E.K.A., Asamoah, E.F., Aklamati, W.S., 2015. Biochar Adsorption of Heavy
Metal Ions from Mine Tailing. Asian Academic Research Journal of
Multidisciplinary 1(32):243-260.

Silva, J.E., Paiva, A.P., Soares, D., Labrincha, A., Castro, F., 2005. Solvent extraction
applied to the recovery of heavy metals from galvanic sludge. Journal of
Hazardous Materials B120, 113–118.

Silva, J.E., Soares, D., Paiva, A.P., Labrincha, J.A., Castro, F., 2005. Leaching
behaviour of a galvanic sludge in sulphuric acid andammoniacal media. Journal
of Hazardous Materials B121, 195–202.

Son, H.J., Kim, H.G., Kim, K.K., 2003. Increased production of bacterial cellulose by
Acetobacter sp. V6 in synthetic media under shaking culture conditions.
Bioresour. Technol., 86, 215-219.

104
Sun, J. K. W., Hu, Y., Gao, Z., Liu, R., Zhang, Q., Liu, H., Meng, X., 2017. The
Utilization of Waste by-products for Removing Silicate from Mineral
Processing Wastewater via Chemical Precipitation. Water Research Volume
125, Pages 318-324.

Sutherland CA, Milner EF. Lead. In: Elvers B, Hawkins S, Schulz G, editors.
Ullmann's encyclopedia of industrial chemistry. 5th edition. New York, NY:
VCH Publishers; 1990. pp. 193–236.

Szczepańska, J., Twardowska, I., 2004. III.6 Mining waste, Waste Management
Series, Volume 4, Pages 319-385.

Şahin, M., 2014. Çinko Ekstraksiyon Atığı Döner Filtre Kekinden Yüsek Sıcaklık-
Basınç Şartlarında Çinko-Kurşun Kazanımı. Fırat Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 106s, Elazığ.

Şimşek, C., Gündüz, O., Elçi, A., 2012. Terkedilmiş Balya (BALIKESİR) Pb-Zn
Maden Atıklarının Ağır Metal ve Doğal Radyoaktivite İçeriği ve Çevre Kalitesi
Açısından Değerlendirilmesi. Mühendislik Bilimleri ve Tasarım Dergisi, Cilt:2
Sayı:1 s.43-55.

T.C. Resmi Gazete, 2015. Atık Yönetimi Yönetmeliği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Yönetmelikler, Sayı: 29314, (02/04/2015), Başbakanlık Mevzuatı Geliştirrme
ve Yayın Genel Müdürlüğü, Ankara.

T.C. Resmi Gazete, 2015. Maden Atıkları Yönetmeliği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Yönetmelikler, Sayı: 29417, (15/07/2015), Başbakanlık Mevzuatı Geliştirrme
ve Yayın Genel Müdürlüğü, Ankara.

Tang, J., Liu, S., Zheng, C., Hu, H., Ji, X., Hu, J., 2020. Zinc recovery from dilute
ammoniacal media using an integrated solvent extraction and electrolysis
process. Hydrometallurgy, Volume 198, 105510.
https://doi.org/10.1016/j.hydromet.2020.105510

Tang, J., Steenari, B.M., 2016. Leaching optimization of municipal solid waste
incineration ashfor resource recovery: A case study of Cu, Zn, Pb and Cd.
Waste Management 48, 315–322.

Tang, J., Su, M., Wu, Q., Wei, L., Wang, N., Xiao, E., Zhanga, H., Wei, Y., Liu, Y.,
Ekberg, C., Steenari, B., M., Xiao, T., 2019. Highly efficient recovery and
clean-up of four heavy metals from MSWI fly ash by integrating leaching.
selective extraction and adsorption. Journal of Cleaner Production, 234, Pages
139-149.

Tang, J., Su, M., Zhang, H., Xiao, T., Liu, Y.,Liu, Y., Wei, L., Ekberg, C., Steenari,
B.M., 2018. Assessment of copper and zinc recovery from MSWI fly ash in
Guangzhou based on a hydrometallurgical process. Waste Management 76,
225–233.

105
Teeratananon, M., Damronglerd, S., Prusathorn, K., Vergnes, H., Duverneuil, P.,
2002. Effect of applied current on kinetic and mass transport in an
electrochemical batch reactor, Proceeding of Ninth APCChE Congress, 29
September – 3 October 2002, Organised by Society of Chemical Engineers
New Zealand, at Christchurch Convention Centre, New Zealand, p. 11.

Teoh, A.L., Heard, G., Cox, J., 2004. Yeast ecology of Kombucha fermentation. Int.
J. Food Microbiol. 95 (2), 119–126. https://doi.org/10.1016/j.
ijfoodmicro.2003.12.020.

Thambidurai, S., Gowthaman, P., Venkatachalam, M., Suresh, S., 2020. Enhanced
bactericidal performance of nickel oxide-zinc oxide nanocomposites
synthesized by facile chemical co-precipitation method, J. Alloys Compd., 830,
154642.

Tukker, A., Buist, H., Oers, L.V., Voet, E.V.D., 2006. Risks to Health and
Environment of the Use of Lead in Products in the EU. Resour. Conserv.
Recycl., 49, pp. 89-109.

Turan, M.D., Altundogan, H.S., Tumen, F., 2004. Recovery of zinc and lead from zinc
plant residue, Hydrometallurgy, 75, 169–176.

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), 2019. Atık Bertaraf ve Geri Kazanım Tesisleri
İstatistikleri, 2018. Yayım Tarihi: 02 Aralık 2019.
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Atik-Bertaraf-ve-Geri-Kazanim-
Tesisleri-Istatistikleri-2018-30665.

Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), 2019. Maden İşletmeleri Su, Atıksu ve Atık
İstatistikleri, 2018. Yayım Tarihi: 19 Aralık 2019.
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Maden-Isletmeleri-Su,-Atiksu-ve-Atik
Istatistikleri-2018-30670.

U.S. Geological Survey (USGS), 2020. Mineral commodity summaries 2020: U.S.
Geological Survey, January 31, Virginia, 200 p.
https://pubs.usgs.gov/periodicals/mcs2020/mcs2020.pdf.

U.S. Geological Survey (USGS), 2021, Mineral commodity summaries 2021: U.S.
Geological Survey, 200 p., https://doi.org/10.3133/mcs2021.

Uğuz, G., 2015. Metal Kaplama Endüstri Atık Çamurlarından Liçing Yöntemleri İle
Ağır Metallerin Geri Kazanımı. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, 133s.

Uluslaraarası Kurşun Birliği (UKB), 2016. Erişim Tarihi: 27 Ekim 2016. https://ila-
lead.org/resources/lead-facts/.

Uluslaraarası Kurşun Birliği (UKB), 2021. Erişim Tarihi: 27 Ekim 2020. https://ila-
lead.org/resources/lead-properties/.

106
Vasudevan, P., Padmavathy, V., Tewari, N., Dhingra, S.C.J., 2001. Biosorption of
heavy metal ions. J. Sci. Ind. Res. 60, 112–120.

Vikipedi, 2007. Çinko, Erişim tarihi: 3 Ekim 2007,


http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87inko.

Vikipedi, 2021. Kurşun, Erişim tarihi: 13 February 2021,


https://en.wikipedia.org/wiki/Lead#Applications.

Villarreal-Soto, S.A., Beaufort, S., Bouajila, J., Souchard, J.P., Taillandier, P., 2018.
Understanding kombucha tea fermentation: a review, J. Food Sci., 83 (3), pp.
580-588. https://doi.org/10.1111/1750-3841.14068.

Vína, I., Semjonovs, P., Linde, R., Patetko, A., 2013. Glucuronic acid containing
fermented functional beverages produced by natural yeasts and bacteria
associations. Int J Res Rev Appl Sci 14:17–25.

Vivoda, V., Fulcher, J., 2017. Mine Waste Classification and Management (Series on
International Best Practice, Working Paper No. 1, Mining Legislation Reform
Initiative). AUA Center for Responsible Mining, American University of
Armenia (Yerevan, Armenia). Retrieved from http://mlri.crm.aua.am.

Volesky, B., 2001. Detoxification of metal bearing effluents:biosorption for the next
century. Hydrometallurgy 59, 203–216.

Wang, H., Ren, Z., 2014. Bioelectrochemical metal recovery from wastewater: A
review. Water Research, 66, 219–232.

Wang, Li P., Ponou, J., Matsuo, S., Okaya, K., Dodbiba, G., Nazuka, T., Toyohisa, F.,
2013. Integrating sulfidization with neutralization treatment for selective
recovery of copper and zinc over iron from acid mine drainage. Minerals
Engineering, Volume 45, Pages 100-107, ISSN 0892-6875,
https://doi.org/10.1016/j.mineng.2013.02.011.

Wani, A.L., Ara, A., Usmani, J.A., 2009. Lead toxicity: a review. Interdisciplinary
Toxicology, Volume 8: Issue 2.

Webb, E.C., 1992. Enzyme Nomenclature, Recommendations of the Nomenclature


Committee of the International Union of Biochemistry and Molecular Biology.
New York, NY, USA: Academic Press.

Weiss, D.J., Mason, T.F.D., Zhao, F.J., Kirk, G.J.D., Coles, B.J., Horstwood M.S.A.,
2005. Isotopic Discrimination of Zinc in Higher Plants. New Phytologist 165:
703–710.

Wu, B., Wang, Z., Peng, D., Wang, Y., He, T., Tang, H., Xu, H., 2020. Removal and
recovery of heavy metals from soil with sodium alginatecoated FeSSi
nanocomposites in a leaching process. Journal of Hazardous Materials Volume
398.

107
Xie, F., Li, H., Ma, Y., Li, C., Cai, T., Huang, Z., Yuan, G., 2009. The ultrasonically
assisted metals recovery treatment of printed circuit board waste sludge by
leaching separation, Journal of Hazardous Materials 170, 430–435.

Xu, Z., Okada, T., Nishimura, F., Yonezawa, S., 2017. Recovery of palladium, cesium,
and selenium from heavy metal alkali borosilicate glass by combination of heat
treatment and leaching processes, Journal of Hazardous Materials 331, 171–
181.

Yao, Q., Xia, Z., Tang, C., Zhu, L., Wang, W., Chen, T., Tan , Y., 2020. Characteristics
of Heavy Metal Ion Adsorption by Silty Mudstones in Coal Mine Goafs.
Geofluids, vol. 2020, Article ID 8560151, 17 pages.
https://doi.org/10.1155/2020/8560151.

Yazıcı, E., Y., 2012. Elektronik Atıklardan Metallerin Fiziksel Ve Hidrometlurtjik


Yöntemlerle Geri Kazanımı. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Maden Mühendisliği Anabilim Dalı, Doktora Tezi, 190s, Trabzon.

Yurten, M., 2011. Çinko Ekstraksiyon Atığı Döner Filtre Kekinden NaOH Liçi İle
Çinko-Kurşun Kazanımı. Fırat Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, 84s, Elazığ.

Zamsow, M. J. and J. E. Murphy, 1992. Removal of Metal and Other Cations from
Water Using Zeolites. Separation Science and Technology, 27(14), 1962–
1984.

Zamsow, M.J., Murphy, J.E., 1992. Removal of Metal and Other Cations from Water
Using Zeolites. Separation Science and Technology, 27(14), 1962–1984.

Zhang, W., Yang, J., Wu, X., Hu, Y., Yu, W., Wang, J., Dong, J., Li, M., Liang, S,
Hu, J., Kumar, R.V., 2016. A Critical Review on Secondary Lead Recycling
Technology and Its Prospect. Renew. Sustain. Energy Rev., 61, pp. 108-122.

108

You might also like