Professional Documents
Culture Documents
01 Kasım IV Hafta Yrd. Doç. Dr. Kayrat BELEK
01 Kasım IV Hafta Yrd. Doç. Dr. Kayrat BELEK
01 Kasım IV Hafta Yrd. Doç. Dr. Kayrat BELEK
01 Kasım IV Hafta
Yrd. Doç. Dr. Kayrat BELEK
ÇAĞDAŞ TÜRK TOPLULUKLARI
Coğrafya
Dağ gezintilerinde seyahat aracı olarak hala çoğunlukla atların tercih ediliyor olması ise
Kırgızistan’da turist olmanın en ilginç yanlarından olarak not edilmelidir. Kırgızistan’ın engebeli
arazisi dünyanın her yerinden sporseverlerin her zaman ilgi odağı olmuştur. Ülke üzerinde
uzanan dağ zincirlerinde barınan dünya çapında tanınmış ve daha az çalışılmış zirveler dağcıların
keşfine açıktır.
Kırgızistan’ın yükseklikleri 7000 metrenin üstünde dört zirvesi deneyimli sporcuların tırmanma
tutkusuna davet çıkarmakta. Kayakçılar için de kayak merkezleri bulunmaktadır.
Kırgızistan’da Türk Kültürü’nün açık havadaki laboratuvar alanlarının biri olarak da eski çağ
toplumlara ve Kök Türk yazıları ve eski Türk şehir arkeolojik kalıntılarının en çok bulunduğu
ülke olarak topraklarında kültürlerin ve çeşitli milletlerin değişim serüvenlerini izleyebilirsiniz.
Ülke genelinde dağılmış yaklaşık 5000 tarihi ve kültürel mirasın geçmişine göz atma fırsatını
sunuyor.
Bir şaheser olan «Manas» destanı, Kırgızlar ve diğer Türk göçerlerinin kültürel mirası ve sözlü
anlatım geleneklerinin temel taşıdır. Destan ancak modern çağda yazıya aktarılmıştır. Destan
UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras listesinde yer almaktadır. “Manas” destanı
göçerlerin M.S. 1000 yıllarının sonuna kadar geçirmiş günlük hayatının, gelenek ve
göreneklerinin, kutlamalarının ve törenlerinin renkli açıklamaları ile doludur. Dolayısıyla Manas
destanı Dede Korkut Destanı gibi Türk Kültürünün ortak mahsülüdür.
KAZAKİSTAN
Kazakistan Türk tarihinin önemli devletlerinden olan Saka, Hun, Göktürk, Kıpçak, Karahanlı,
Altın Orda gibi devletlerin merkez üssü; Kıpçak, Oğuz, Karluk gibi Türk boylarının beşiği
olmuştur. Komşuları olarak kuzeyde Rusya, güneyde Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan,
doğuda Çin bulunur. Ülkenin ayrıca Hazar Denizi ve Aral Gölü'ne kıyısı vardır.
Bağımsızlığın kazanılmasına doğru 1989 yılında 16.464.464 kişi olan ülke nüfusu, 1999 yılına
gelindiğinde Slav ve Almanların ülkeden göç etmeleriyle 14.900.000'e kadar düşmüştür. 2010'da
bu sayı 16.500.000'e yükselmiş ve 2020 itibarıyla 19.001.000'e ulaşmıştır.
Avrasya'nın merkezinde konumlanmıştır. Tarihte Büyük İpek Yolu ve Baharat Yolu'nun her ikisi
de bölgeden geçerek Kazakistan'ı kültürel, ticari ve ekonomik anlamda Asya ile Avrupa arasında
önemli bir köprü konumuna getirmiştir.
Kazakistan'ın başkenti Nur-Sultan 1830 yılında bir kale olarak ortaya çıkmıştır ve sadece 1997
yılından bu yana ülkenin başkentidir. Nur-Sultan, genç ancak hızlı büyüyen, geniş olanakları ile,
sonsuz fırsatların ve parlak fikirlerin oluştuğu bir şehirdir. 1999 ylında Nur-Sultan UNESCO
tarafından "Barış Şehirleri" ödülüne layık görülmüştür. Nur-Sultan adına yakışır bir şekilde
"sosyal refahın model şehiri" kavramının gerçekleşmesi için çalışmaktadır.
Dünyanın en geç opera tiyatrosu. Pek çok uluslararası meşhur sanatçı burada sahne
almıştır.
Nur-Sultan'a tepeden bakan “Bayterek” anıtı, cam ve betondan yapılmış ve tüm şehrin
panaromik manzarasını buradan görmek mümkündür.
Almatı adındaki yıldız
Almatı ülkenin güneyindeki eski başkenttir ve bazı dünya şehirleri görüntüleri ve hafızalarda
kalan simgeleri ile ileriye çıkarlar. Almatı şehri ebedi görüntüsü ile etkileyici güzellikleri
sunmaktadır. Almatı aynı zamanda değişik kültürlere sahip insanlarıda bir araya getirmeyi
başaran bir şehirdir. Avrupa ve Doğu kültürleri burada iç içe geçerek, şehir halkının açık görüşlü
ve dostane davranışlar sergilemesine neden olmaktadır.
Dünyadaki dokuzuncu büyük ülke olmasına rağmen, Kazakistan pek çok kişi için hala
bilinmeyen ve esrarengiz bir ülkedir. Çok sık seyahat eden kişiler dahi Kazakistan'da her
seferinde pek çok büyüleyici şey bulurlar: zirveleri karla kaplı dağlar, geniş ovalar, derin
nehirler, kavrulmuş çöller, çiçeklerle bezenmiş göz alabildiğine uzanan düzlükler ve el
değmemiş ormanlar.
Kazakistan'ın doğal güzellikleri eşsizdir. Zirvelerinde her zaman kar ve buzul bulunan Tyan-Şan,
Tarbagatay ve Altay dağları ülkenin güney, güney doğu ve batı kısmında uzanırlar. Dünyanın en
büyük gölü olan Hazar Denizi ülkenin batısında yer alır ve Sarı-Arka bozkırı yarısı tuzlu yarısı
tatlı sudan oluşan büyüleyici Balkaş Gölüne ev sahipliği yapar. Kuzey Kazakistan benzer doğal
güzelliklere sahiptir ve yüzlerce eşsiz çam ağaçları ile çevrelenmiş buzul göllerini Kokşetau
bölgesinde barındır. Bayan Aul ulusal parkında yer alan kaya resimleri ve heykeller unutulamaz
güzelliktedir, ayrıca, Kurgaljino doğa koruma alanı içerisinde 300'ü aşkın bitki türü
bulunmaktadır ve bu park flamingoların göç yolları üzerindeki en kuzey noktadır. Ülkenin doğal
kaynaklarını, ulusal parklarını, eşsiz doğasını, bitki ve çiçek örtüsünü koruma konusu üzerinde
önemle durulmaktadır. Kazakistan en iyi ekolojik gezi noktasıdır. Bozulmamış çeşitliliği ile çok
güzeldir.
Orta Asya'da bir ülkedir. Yedi bağımsız Türk devletinden biridir. Kuzeyde Kazakistan,
kuzeydoğuda Kırgızistan, güneydoğuda Tacikistan, güneyde Afganistan ve güneybatıda
Türkmenistan ile komşudur. Denize kıyısı olmayan ülkeden biridir. Seküler ve üniter bir
cumhuriyet olan Özbekistan 12 il ve bir özerk cumhuriyete (Karakalpakistan) ayrılmıştır.
Başkenti Taşkent'tir. Ülke tarihî önemi ve stratejik konumu nedeniyle zengin bir kültürel mirasa
sahiptir. Halkın %85'i Özbekçe konuşur. Ülkede İslamiyet yaygındır.
14. yüzyılda kurulan Timur İmparatorluğu'nun başkenti Semerkant, Uluğ Bey devrinde önemli
bir bilim merkezi hâline geldi. Bu dönem tarihçiler tarafından Timurlu Rönesansı olarak
tanımlanır. İmparatorluk 16. yüzyılda Özbek Şeybanîler tarafından yıkıldı ve bölgede Buhara,
Hokand ve Hive hanlıkları kuruldu. Timurlu hanedanından Babür, Hindistan üzerinde egemenlik
kurdu. 19. yüzyılda Orta Asya Rus İmparatorluğu'nun kontrolüne geçti. Taşkent bu dönemde Rus
Türkistanı’nın başkenti oldu. Sovyetler Birliği 1924'te Sovyet Orta Asyası'nı parçalayarak
Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni kurdu. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından
1991'de Özbekistan Cumhuriyeti ilan edildi.
Coğrafya
TÜRKMENİSTAN
Ülkede 2006 yılında 1991'den beri başta olan, Türkmenbaşı olarak bilinen Saparmurat
Niyazov'un ölmesinin ardından 2007'de başa geçmiş Kurbankulu Berdimuhammedov
cumhurbaşkanlığı görevini yürütmektedir.
Türkmenistan, bağımsız Türk devletlerinden birisi olarak TÜRKSOY'un üyesi olup aynı
zamanda Türk Keneşi gözlemci ülkelerinden biridir.
Coğrafya
Orta Asya ülkelerinden olan Türkmenistan’ın en uzun sınırı Özbekistan ile, en kısa sınırı
ise Kazakistandır. En yüksek yerleri Köyten Dağı (3319 m.) ve Kopet Dağı (2942 m.)’dır. Hazar
Denizi'nin hemen yanıbaşında yer alan ve tuz yönünden zengin olan Karaboğaz Gölü,
Türkmenistan toprakları içinde yer alır. Türkmenistan akarsu yönünden fakirdir. Etrek ırmağının
bir bölümü Türkmenistan’ın içinde yer almaktadır. Tejen ve Murgap adlı akarsuları Karakum
Çölü içinde kaybolmaktadır. Amu Derya ırmağının çok az bir kısmı Türkmenistan sınırları
içinde yer alır. Bunun dışında önemli bir akarsuyu yoktur. Ancak su ihtiyacının karşılanması için
1300 km uzunluğundaki Karakum kanalı yapılmıştır. Bu kanal güneydedir. Topraklarının beşte
dördünü Karakum Çölü kaplamaktadır. Güney kısmında Kopet dağ kütlesi ve yaylalar yer alır.
Topraklarının %3.5'i tarım alanı, % 17'si otlak, kalanı ya kısmen otlak olarak kullanılabilen çöl
veya tamamen çöldür. Türkmenistan’a kurak ve sıcak bir iklim hâkimdir. Yaz aylarında sıcaklık
bazen 50 dereceye kadar çıkar. Kış aylarında ise bazen -25 dereceye kadar düştüğü olur.
AZERBAYCAN
Batı Asya ile Doğu Avrupa’nın kesişim noktası olan Kafkasya’da yer alan bir ülke. Güney
Kafkasya'nın en büyük yüz ölçümüne sahip ülkesi olan Azerbaycan'ın doğusunda Hazar Denizi,
kuzeyinde Rusya, kuzeybatısında Gürcistan, batısında Ermenistan ve güneyinde İran ile
komşudur. Kendisine bağlı olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin ise kuzey ve doğusu
Ermenistan ile, güneyi ve batısı İran ile çevrilmiştir, Türkiye ile de 17 km'lik sınırı
bulunmaktadır.
Azerbaycan, zengin kültürel mirasa sahiptir. Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler arasında
opera, tiyatro gibi sahne sanatlarını barındıran ilk ülke olma özelliğini taşır. Azerbaycan
Demokratik Cumhuriyeti 1918 yılında kurulmuştur, ancak iki yıl sonra 1920, 26 Nisan'da Kızıl
Ordu (Sovyet Ordusu) sınırı geçerek Azerbaycan'a girmiş, 28 Nisan 1920'de Azerbaycan Sovyet
Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuş ve ardından Sovyetler Birliği topraklarına katılmıştır. Ülkenin
tekrar bağımsızlığını kazanması 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılması ile gerçekleşmiştir. 1991
yılının Eylül ayında, çatışmalı bölge Dağlık Karabağ’daki Ermeni çoğunluk, Dağlık Karabağ
Cumhuriyeti’nden ayrılmak istemiş ve SSCB'nin çözülme sürecinde başlayan Birinci Dağlık
Karabağ Savaşı 1994 yılında sona ermiştir. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, fiilen savaşın sona
ermesinden bu yana bağımsız olmasına rağmen, diplomatik anlamda hiçbir devlet tarafından
tanınmamaktadır ve Azerbaycan'a bağlı bir de jure bölge olarak kabul edilmektedir. Nitekim
2020 yılında gerçekleşen çatışma sonrasında Dağlık Karabağ ve 7 bölge yeniden Azerbaycan
yönetimi altına girdi.
Azerbaycan, üniter bir anayasal cumhuriyettir. Türk Keneşi ve TÜRKSOY'un etkin üyesidir. 158
ülkeyle diplomatik ilişkisi ve 38 uluslararası kuruluşa üyeliği vardır.
Coğrafya
Azerbaycan, Güney Kafkasya'da yer alan bir Avrasya ülkesidir. Hazar Denizi’nin Azeri kısmının
en geniş alan uzunluğu 456 kilometredir. Ülke toprakları kuzeyden güneye 400 kilometre ve
doğudan batıya 500 kilometre olarak uzanır.
Doğu sınırını oluşturan Hazar Denizi, kuzeydeki Büyük Kafkas Sıradağları ve merkezdeki geniş
düzlükler, Azerbaycan’ın en baskın fiziksel nitelikleridir. Büyük ve Küçük Kafkas Dağları ile
Talış Dağları ülkenin yüzde kırklık kısmını kapsar. Bazardüzü Dağı, Azerbaycan'ın en yüksek
noktasını (4.466 m), Hazar Denizi ise en alçak noktasını (−28 m) oluşturur. Bunların dışında,
Doğanın Yedi Harikası listesine eklenmek için aday gösterilen çamur volkanlarının yaklaşık
yarısı Azerbaycan sınırları içinde kalmaktadır. Yüzey suları, temel su kaynağıdır. Ancak,
ülkedeki 8.350 ırmak arasından yalnızca 24 tanesinin uzunluğu 100 kilometrenin üzerindedir.
Irmakların tamamı, ülkenin doğusunda kalan Hazar Denizi'ne dökülür. Sarısu Gölü,
Azerbaycan'ın en geniş gölüdür. En uzun ırmağı ise Kura Nehri'dir.
1991 yılında Azerbaycan'ın bağımsızlığını kazanmasından bu yana hükûmet, ülkede çevreyi
korumak için köklü tedbirler almıştır. Ancak çevrenin ulusal anlamda korunması, Bakü-Tiflis-
Ceyhan Petrol Boru Hattı'ndan sağlanan yeni gelirlerle devlet bütçesinin artması sayesinde
2001'den sonra gelişmeye başlamıştır.
Sanat
Azerbaycan, ülkede düzenlenecek konserler, şenlikler ve eğlenceler için merkezini Bakü olarak
belirlemiş ve halk da Bakü’yü eğlence ve sanat merkezi olarak benimsemiştir. Ülke genelinde en
eski ve bilinen sanat binası Azerbaycan Devlet Akademik Opera ve Bale Tiyatrosu’dur binada
dünya çapında bale ve opera sahneleri yer almıştır. Mimari yapısı ve içerideki tarihiyle
sanatçıları ve meraklılarını adeta büyüleyen bir akustiğe sahip olan bu bina başkent Bakü’de
bulunmaktadır.
Milli ve Dini bayramları, günleri dışında Azerbaycan’ı tanıtan ve simgeleşen beş/altı adet müzik
festivali vardır.
UNESCO İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Mirası listelerinde Azerbaycan halısı ve Kelağayı
sayılır.
NAHCIVAN
Toplam yüzölçümü 5500 km2 olan ‟da arazinin %70‟i dağlar, %30‟u ise ova ve nehirlerden
oluşur. Arazi, ortalama yüksekliği 750 m. olan Aras Nehrinden itibaren kuzeye ve doğuya doğru
yükselir ve yer yer 3000 metreye ulaşır. En yüksek kesim Kapıcık Dağı olup, 3829 m.‟dir. Aras
Nehri dışındaki akarsular genelde kuzey-güney istikametinde akar. Dağlık kesimde derin vadiler
oluşturmasına rağmen, ovalık kısımda engel teşkil etmezler. Önemli akarsular arasında Arpaçay,
Elince, Ordubad bölgesi çayları sayılabilir.
Bölgedeki en önemli karayolu Sederek--Ordubad yolu olup, buraya Sederek güneyinde Iğdır-
Dilucu- yoluda, Batabad-Şahbuz yolu, Culfa‟da İran- yolu bağlanmaktadır. Ana yola paralel
uzanan demiryolu, Sovyet yol standardına göre inşa edilmiştir ve halen ülke içinde işler
durumdadır.
Merkezi şehri olan bu Muhtar Cumhuriyet 6 idari bölge (rayon) Babek, Şerur, Ordubad, Culfa,
Şahbuz ve Sederek‟ten ibarettir. Buna bağlı olarak 4 şehir, 2 büyük kasaba ve 215 köy
mevcuttur. Son istatistiki bilgelere göre; Şehri 60.000 nüfusa sahip olmakla birlikte, toplam
mevcut 300.000‟den fazladır.1 Nüfusun tamamı Türk’tür. Başlıca iktisadi faaliyet ziraat, pamuk,
pirinç, üzüm, meyve, ipekböcekçiliği, hayvancılıktır. Tabii servet bakımından ise bolca kaya
tuzu yatakları mevcuttur.
Kıbrıs, Güneybatı Asya'da bulunan ve Akdeniz'deki Sicilya ve Sardinya'dan sonra üçüncü büyük
adasıdır. Kıbrıs Cumhuriyeti, Birleşik Krallık'a bağlı üs bölgeleri dışında de jure olarak adanın
tamamını yönetir. 1974'ten beri de facto olarak ikiye bölünmüş olan adanın kuzeyinde yer alan
%36'lık bölgesinde günümüzde yalnızca Türkiye tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti bulunur.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye tarafından ekonomik, siyasi ve askerî olarak
desteklenmektedir. 2001 yılından itibaren ekonomide hızlı bir büyüme yaşanmaya başlamıştır.
Sınırları 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında ortaya çıkan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
(KKTC) adanın % 36’sını kapsayan kuzey bölümünde yer alır. Yüzölçümü 3355 km 2, nüfusu
200.000 (1997), nüfus yoğunluğu km2 başına altmış kişi, para birimi Türk lirası, başşehri
Lefkoşe’dir (42.493). Diğer önemli şehir ve kasabaları Gazimagosa (31.286), Girne (15.160),
Güzelyurt (19.355) ve İskele’dir (5246; coğrafî durumu ve 1974 öncesi tarihi için bk. KIBRIS).
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilânı, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın ardından adanın siyasî
durumuyla ilgili olarak yapılan görüşmelerin bir sonucudur. Türk tarafının 13 Şubat 1975’te ilân
ettiği Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin yapısı adada federal bir çözüme gidileceği varsayımı
üzerine kurulmuştu. Bu sebeple kuruluş bildirgesinde, nihaî amacın iki bölgeli bir federasyon
çerçevesinde Kıbrıs Rum toplumuyla birleşmek olduğu belirtilmişti. Aynı amaç doğrultusunda
Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı Rauf Raif Denktaş’ın 1977’de Rum lideri Makarios,
ardından 1979’da onun yerine geçen Kiprianu ile yaptığı toplantılarda Kıbrıs’ta iki kesimli, iki
toplumlu federasyon kurulması için ilke anlaşmasına varıldı. Fakat Rumlar, bu iki anlaşmanın
gereğini yerine getirmeyerek siyasî eşitliğe dayalı iki kesimli federasyon çözümüne devamlı
karşı çıktılar ve bunu yine milletlerarası platformlara taşıdılar. Birleşmiş Milletler’e başvurarak
Kıbrıs’ın tamamında sadece Rumlar’ın hâkim olacağı bir düzenleme yapılması ve bunun baskı
ile Türkler’e kabul ettirilmesi için uğraşıp çözüm yollarını tıkadılar.
Federasyon kapısının kapandığını, çözüm ümitlerinin ortadan kalktığını gören Türk tarafı, federe
devlet şeklindeki yapısını bağımsız ve özgür bir devlet statüsüne çevirme gereğini duydu. Adada
federasyona dayalı bir devlet düzeni bulunmadığına ve böyle bir devletin kurulması ümidi de
kalmadığına göre Kıbrıs Türk Federe Devleti boşlukta kalmış, anlamını yitirmiş bulunuyordu.
Bu sebeple 15 Kasım 1983’te federe devlet statüsü terkedilerek bağımsız, özgür Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti ilân edildi.
Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, 15 Kasım 1983 günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilân
ederken aldığı kararda Kıbrıs Türk halkının ırk, millî menşe, din ve dil gibi farklara dayalı
olarak insanlar arasında ayırım gözetilmesini, her türlü sömürgeciliği, ırkçılığı, baskı ve
tahakkümü reddettiğini; Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de, Ortadoğu’da ve dünyada tam bir barış ve
istikrarın, özgürlüğün, insan haklarının hâkim olmasını istediğini; Kıbrıs’taki iki halkın millî
benliklerini koruyarak kendi kesimlerinde huzur ve güven içinde yaşamaya ve kendilerini
yönetmeye hakları olduğuna inandığını; iki halkın aralarındaki sorunları eşit düzeyde
müzakerelerle barışçı, âdil ve kalıcı bir çözüme ulaştırmasının mümkün ve zorunlu olduğu
görüşüne sımsıkı bağlı bulunduğunu belirtmiştir. Bağımsızlık bildirgesinde Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler ilkelerine, 1960 kuruluş, garanti ve ittifak antlaşmalarına
bağlı kalacağı, Doğu Akdeniz’de barışın, istikrarın ve dengelerin korunmasını daima ön planda
tutacağı, hiçbir askerî bloka katılmayacağı, Kuzey Kıbrıs’ı dünyada, Akdeniz ve yakın
bölgelerde barışın hüküm sürmesine hizmet edecek bağımsız, bağlantısız bir barış ve huzur
bölgesi olarak tutmaya azimli ve kararlı olduğu dünyaya duyuruldu.
Nüfus
1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken yapılan nüfus sayımına göre Ada’nın toplam
nüfusunun %70'i Rum, %30'u Türk’tü. 1980'lere kadar adada çok az nüfusla İngiliz, Ermeni ve
Maruni toplulukları da bulunmakta idi. Özellikle 1983 yılında KKTC'nin ilanından sonra
Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden adaya göçler ile adadan başta Türkiye, İngiltere, Avustralya ve
ABD'ye olmak üzere yapılan göçler yüzünden demografik yapı değişmiş ve adanın kuzeyindeki
yerli Kıbrıslı Türk olmayan, Türkiye kökenli kişilerin sayısı artmıştır.
Kıbrıs müslüman Türk toplumu 1979’da İslâm Konferansı Teşkilâtı’na gözlemci olarak kabul
edilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni devlet olarak tanıyan ilk ülke Türkiye Cumhuriyeti
olmuştur. Pakistan ve Bengladeş’in tanıma kararını Amerika Birleşik Devletleri ve Batılı büyük
güçler engellemiş, Rum-Yunan girişimleri sonucunda Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve
diğer dâimî üyelerinin desteğiyle Güvenlik Konseyi’nden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
tanınması aleyhinde bir karar çıkarılmıştır. Bu karara rağmen Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti arasında 17 Nisan 1984’te karşılıklı olarak büyükelçi teâtisi yapılmış, diplomatik
ilişkiler resmen başlatılmıştır.
Kıbrıs Türk halkı ve liderliği kendi bağımsız, özgür devletine kavuşmakla beraber yine de
adada iki ayrı devlete dayalı bir federal veya konfederal uzlaşmaya varılması kapılarını açık
bıraktı. Cumhurbaşkanı Denktaş’ın girişimleriyle Birleşmiş Milletler genel sekreterlerinin
gözetiminde iki kesimin uzlaşmasını sağlayacak yoğun arayışlar ve görüşmeler başlatıldı. Kıbrıs
Türk ve Rum liderleri arasında yıllarca devam eden görüşmeler, Kıbrıs Türkleri’nin üniter bir
Rum Devleti içinde azınlık konumuna indirgenmek istenmesi dolayısıyla sonuçsuz kaldı. 1990
yılında, Rum yönetiminin 1960 antlaşmaları ile anayasasına ve milletlerarası hukuka aykırı
olarak Avrupa Birliği’ne bütün Kıbrıs adına tek yanlı olarak üyelik başvurusunda bulunması
çözüm ve uzlaşma uğraşlarının önünü daha da tıkadı. Nitekim 1960 Garanti Antlaşması, Türkiye
ve Yunanistan’ın birlikte üye olmadıkları herhangi bir siyasî veya ekonomik kuruluşa Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin üye olamayacağını belirtiyordu. Ayrıca 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dışişleri, savunma ve güvenlik konularında Türk olan cumhurbaşkanı
yardımcısına veto hakkı tanımaktaydı. Avrupa Birliği komisyonu yasal yönlerini dikkate
almadan veya incelemeden Kıbrıs Rum yönetiminin bu yasa dışı hareketine olumlu yaklaştı.
Avrupa Birliği bu tutumu sonucunda, Rum tarafıyla üyelik müzakerelerini başlatmak ve hatta
üyeliğin gerçekleşeceği yönünde beyanatlar vermek suretiyle Kıbrıs’ta iki ayrı yönetimin, iki
ayrı devletin uzlaşmasını âdeta imkânsız hale getirdi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin devlet yapısı Avrupa demokrasilerine uygun ilkelerle
serbest halk iradesine dayalı parlamenter sisteme göre oluşturuldu. Yetmiş kişilik kurucu
meclisin hazırladığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti anayasası 5 Mayıs 1985’te halkın onayına
sunulup kabul edildi. Ardından 9 Haziran 1985’te cumhurbaşkanlığı seçimi yapılarak Rauf
Denktaş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı oldu. 23 Haziran’da yapılan
genel seçimlere yedi siyasî parti katıldı ve seçilen elli milletvekili ilk cumhuriyet
parlamentosunu oluşturdu. 1986’da yapılan yerel seçimler de demokratik kurallar içinde
gerçekleşti.
Anayasaya göre cumhurbaşkanı devletin başıdır ve her beş yılda bir halk tarafından
seçilir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti anayasasının esas ilkeleri insan hak ve özgürlükleri,
hukukun üstünlüğü, kişilerle toplumun huzuru ve refahı temeline dayandırılmış olup Atatürk
ilkelerine bağlı kalmayı hedeflemiştir. Anayasanın birinci maddesinde Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin laik bir devlet, ikinci maddesinde ise resmî dilinin Türkçe olduğu belirtilir. Elli
milletvekilinden oluşan Cumhuriyet Meclisi seçimleri beş yılda bir, yerel yönetim organlarının
seçimleri ise dört yılda bir yapılır. Anayasa mahkemesi, yüce divan, yargıtay ve yüksek idare
mahkemesi görevlerini yapan Kıbrıs Türk Yüksek Mahkemesi bir başkanla yedi üyeden oluşur.
Başkan ve dört üye anayasa mahkemesi görevini, başkan ve iki üye veya sadece üç üye yüksek
idare mahkemesi görevini yapar. Yargıtayın görev ve yetkilerini de Kıbrıs Türk Yüksek
Mahkemesi yerine getirir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisi küçük ada ekonomilerinin özelliklerini taşır.
Rum yönetiminin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne uyguladığı ekonomik ambargo ve 1994
tarihli Avrupa Birliği Adalet Divanı kararı ile tarımsal ürünlerini Avrupa’ya satmak imkânından
yoksun bırakılmıştır. 2000 yılı itibariyle gayri sâfî millî hâsıla tutarı yaklaşık 680 trilyon Türk
lirası idi. Büyüme hızı 2000 yılı için % 5,3 olarak belirlenmişti. Millî gelir 963,9 milyon
Amerika Birleşik
Devletleri doları, enflasyon % 55,3 oranındaydı. Son beş yıl zarfında gayri sâfî millî
hâsıla içinde en büyük pay kamu hizmetlerine ayrılmıştır. Bunu ticaret, turizm, ulaştırma ve
haberleşme sektörleriyle tarım ve sanayi izlemektedir.
Üretimde, ihracatta ve millî gelirin dağılımında en büyük sektör tarım sektörü olup tarım
ülkenin sosyoekonomik yapısında önemli bir yer tutmaktadır. Ülke nüfusunun yaklaşık % 60’ı
kırsal bölgelerde yerleşmiş olup toplam çalışan nüfusun % 25’i tarım sektöründe istihdam
edilmektedir. Önemli tarım ürünleri, tahıl (arpa, buğday, nohut, fasulye), patates, karpuz, harup,
zeytin, üzüm, narenciye ve Kıbrıs’a özgü peynir olan hellimdir. Hayvancılık da ülkenin
ihtiyacını karşılayacak düzeydedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sanayi faaliyetleri hafif sanayi dalında, özellikle de
gıda alanında gelişmiştir. Sanayi ürünleri gıda, içki, tütün, dokuma, giyim, ayakkabı, mobilya,
kâğıt ve ilâçtır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisinin bir ada ekonomisi özelliklerini
taşıması, doğal kaynaklarının yetersizliği ve adanın nisbeten az yağış alması sebebiyle üretim ve
tüketim dışa bağımlıdır. İhracatın ithalâtı karşılama oranı % 15-30 arasında değişmektedir.
İthalâtta tüketim malları ağırlıktadır. İthalât ve ihracatın yapıldığı ülkelerin başında Türkiye,
Avrupa Topluluğu ülkelerinden Birleşik Krallık ve Almanya, EFTA ülkeleri, Japonya ve
Amerika Birleşik Devletleri gelmektedir. Başlıca ihraç malları narenciye, patates, işlenmiş tarım
ürünleri, gıda ve konfeksiyondur. Başlıca ithal malları ise makine ve mekanik cihazlar, gıda
sanayii ürünleri, bitkisel ürünler, mineral maddeler, kimyasal sanayi ürünleridir. 2001 verilerine
göre ithalât tutarı 272 milyon dolar, ihracat tutarı ise 34,6 milyon dolardır.
Turizm sektörü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisinin lokomotifidir. Sektör 1990
yılına kadar önemli gelişmeler göstermiş, 1990’da ülkeye gelen turist sayısı 300.810 kişiye,
turizm gelirleri de 224,8 milyon dolara yükselmiştir. 1990 yılı sonlarında başlayıp 1991
içerisinde etkisini gösteren iç ve dış olumsuzluklar sebebiyle turizm gelirlerinde önemli düşüşler
olmuştur. Turizmin canlandırılması için alınan önlemler olumlu sonuçlar vermeye başlamıştır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelen turist sayısı % 21,5, turizm gelirleri ise % 14
oranında artmıştır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en önemli deniz ulaşım kapıları Gazimagosa Limanı
ile Girne Turizm Limanı’dır. Gazimagosa dış ticaret limanı olup burada bir de serbest
liman bölgesi bulunmaktadır. Türkiye ile düzenli deniz ulaşımı Mersin-Gazimagosa, Taşucu-
Girne ve Alanya- Girne hatlarında yapılmaktadır. Ercan ve Geçitkale havaalanları Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’ni dış dünyaya bağlar.
2001-2002 öğretim yılı verilerine göre Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti genelinde
ilköğretime bağlı seksen yedi ilkokul, on sekiz anaokul, dört özel eğitim okulu, orta öğretime
bağlı olarak da otuz okul vardır. Yüksek öğretim kurumları ise Atatürk Öğretmen Akademisi,
Doğu Akdeniz Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi, Girne Amerikan
Üniversitesi, Yakındoğu Üniversitesi, Lefke Avrupa Üniversitesi ve Uluslararası Kıbrıs
Üniversitesi’dir.