Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 14

Türk Dünyası Dijital Vatandaşlığı Dersi

01 Kasım IV Hafta
Dr. Kadri AĞGÜN

ÇAĞDAŞ TÜRK TOPLULUKLARI


Bugün Türk Dünyası Dijital Vatandaşlığı Projesi kapsamında 4. dersimizi yapacağız.
Bu vesileyle dersimizi alan öğrencilerimizi saygı ve muhabbetle selamlarım. Bu projeye emek
ve katkı sunan herkese saygı ve minnetle teşekkür ederim.

Türk milleti başından pek çok felaketler geçmiş olmasına rağmen ayakta kalabilmiş
ender milletlerden biridir. İdare ettikleri büyük coğrafyaya bakıldığında dünyada bir eşi daha
yoktur. Tarih boyunca idare ve yönetme kabiliyeti gelişmiş olan Türklerin yazılı kaynakların
azlığından dolayı geçmişlerinin aydınlatılmasında yabancı kaynaklardan faydalanılmış olup
bu durum birtakım yanlış anlaşılmalara da sebebiyet vermektedir.

Dünyada Türk asıllı kırktan fazla etnik grup bulunmaktadır. Türkiye dışındaki Türk
toplulukları elli değişik ülkede farklı rejimler altında yaşamaktadır. Sovyetler Birliğinin
dağılması, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın
bağımsızlığını kazanmasıyla Türk cumhuriyetlerinin sayısı yediye yükselmiştir. Bunun
yanında Rusya Federasyonu’nda on bir özerk Türk cumhuriyeti, Moldova’da Gagavuz Özerk
Bölgesi ile Çin Halk Cumhuriyeti’nde Sincan-Uygur Özerk Bölgesi bulunmaktadır.

Türk halkalarının yaşadığı coğrafyalardan birisi Afganistan’dır.

AFGANİSTAN

Afganistan birçok milletin ve etnik grubun yaşadığı en kadim coğrafyalardan birisidir.


İpek yolu üzerinde büyük bir geçiş ve kavşak noktası olan Afganistan’da yüzyıllar boyunca
Türk kökenli boylar gelip konaklamış, yerleşmiş, şehirler ve devletler kurmuştur. Bu
coğrafyada Özbekler, Türkmenler, Kırgızlar, Kazaklar gibi anadillerini konuşan Türk
gruplarının yanı sıra anadillerini unutarak Farsça veya Peştunca konuşan Hazara, Aymak,
Galci vb. gruplar da vardır.

Kuşanlar, Akhunlar (Eftalitler) ve Göktürklerden sonra sırasıyla Türk Şahlar, Kabul Şahlar,
Gazneliler, Selçuklular, Harzemşahlar, Timurlular, Safeviler, Şeybaniler, Babüriler ve diğer
Orta Asya hanlıkları Afganistan’ın tamamında veya bir kısmında hakimiyet kurmuşlardır.
Peştun ve Taciklerden sonra Afganistan’da yaşayan üçüncü büyük etnik grubu Türk kökenli
halklar oluşturmaktadır. Afganistan Türkistanı’nın en güneyinde ve en batısında Herat yer
almaktadır. Herat’tan kuzey doğuya doğru Tirbendi Türkistan ve Hindikuş Dağları uzanmakta
olup, Pamir Bölgesi ve Vahan Koridoruna kadar olan bölgenin kuzeyinde kalan coğrafya
Güney Türkistanı oluşturmaktadır.

Afganistan’da yaşayan Türk uluslarından bazıları kendi dillerini korumayı başarmıştır.


Bazıları ise ana dillerini unutmuş olup Farsça veya Peştunca konuşmaktadırlar. Örnek verecek
olursak: Afganistan’daki en büyük dört gruptan birisi olan Hazaralar tahminen ülke
nüfusunun % 9’nu oluşturmaktadırlar. Afganistan’da yaşayan Özbek, Kırgız, Türkmen vb. Bu
gruplar ile Hazaraları morfolojik olarak birbirlerinden ayırmak oldukça zordur.

Avşarlar (Afşarlar) veya Kızılbaşlar: Aslen Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinden olup hepsi
Oğuz kökenlidir. Cafer-Şii olan Avşarlar kırmızı başlık giydiklerinden dolayı Kızılbaş olarak
da bilinirler. 1736 yılında İran Şahı Nadir Han Avşari’nin Afganistan seferi sırasında
Afganistan’a gelmişlerdir. Avşarlar genellikle Kabil, Mezarı Şerif, Hazaristan ve Herat’ta
yaşamaktadırlar. Nüfusları 60000 kişi olarak tahmin edilmektedir.

Bayatlar: Caferi-Şii olan bir topluluk olan Bayatlar, Oğuz kökenli olup genellikle Herat ve
Kabil’de yaşayan küçük gruptur. Esas dilleri Azerbaycan Türkçesi’nin bir şivesi olup ana
dillerini unutmuşlardır.

Herat Türkleri: Batı Afganistan’da yer alan Herat şehri ve çevresinde birçok Türki grup
yaşamaktadır. Mavriler veya Merviler adı verilen grup Büyük Selçuklu ve Timur Devletinin
yadigârlarıdırlar. Oğuz ve Çağatay Türkçesi’nin özelliklerini taşımaktadır. Yaşlılar haricinde
ana dilleri ile konuşanları kalmamıştır.

Bölgede yaşayan diğer bir Türk topluluk ise Şekibanlılar’dır. Herat şehri yakınlarındaki
Şekiban köyünde ve Herat şehri merkezinde yaşarlar. Ana dillerini büyük çoğunlukla
unutmuşlardır.

Galcaylar: Bazı kaynaklara göre Akhunların veya Gaznelilerin bakiyeleri, bazı kaynaklara
göre ise Halaç Türkleri oldukları kabul edilen Galcay (Galci-Galzay) kabilesi her yönüyle
Peştunlaşmış olup en büyük Peştun kabilelerinden birisidir. Galcaylar, genel olarak Ghazni
(Gazne) şehri çevresinde yaşamaktadırlar.

Afganistan’da günümüzde ana dillerini muhafaza eden Türk kökenli gruplar; Özbekler,
Kazaklar, Kırgızlar, Tatarlar, Uygurlar ve Karakalpaklar’dır.
Özbekler:

Afganistan’da yaşayan en kalabalık Türk grup Özbekler’dir. Tahminlere göre Afganistan


nüfusunun %9’unu Özbekler teşkil etmektedir. Özbekler; Faryab, Cevzcan, Belh, Semangan,
Badahşan ve Bağlan vilayetlerinin şehir, ilçe ve köylerinde yaşamaktadırlar. Bu bölgede
Şibirgan, Meymene, Derzab, Koşşatepe, Hocadükü vb. yerleşim birimlerinde nüfusun
çoğunluğunu oluşturmaktadırlar. Tarih boyunca Afganistan coğrafyasında kurulmuş olan
Gazneli, Timuri, Şibani ve Babur bevletlerinin bakiyesi olan Türk gruplar Afganistan
Özbekleri’nin bir kısmını oluşturmaktadır.

Diğer yandan Batı Türkistan’da 1916-1924 yılları arasında başlayan isyan ve savaşlar
neticesinde Afganistan’a sığınmak zorunda kalan Özbekler, Türkmenler, Kırgızlar ve
Kazaklar bulunmakta olup ülke nüfusunun yüzde 15 ini oluşturmaktadırlar.

UYGURLAR

Doğu Türkistan'da 1993 yılında Çin hükümeti tarafından yapılan nüfus sayımında, nüfusun
16.052.648 olduğu açıklanmıştır. Bölge nüfusu etnik açıdan çeşitlilik göstermektedir.
Bölgenin büyük çoğunluğunu oluşturan Uygurlar, Çin'in Sincan-Uygur Otonom Bölgesi
olarak da ifade ettiği Doğu Türkistan'ın yerlileridir. 1993'te Çin hükümeti tarafından yapılan
sayıma göre, Doğu Türkistan'daki Müslüman Uygurların nüfusu 7.589.468 olup bölgenin
toplam nüfusunun %47'sini oluşturmaktadır. Bölgedeki ikinci büyük çoğunluk, toplam
nüfusun %37'sini teşkil eden Han milletidir ve nüfusu 6.036.700'dür (Çin ordusu hariç).
Ülkenin üçüncü büyük çoğunluğunu oluşturan millet Kazak Türkleri olup 1.196.416 kişiyle
toplam nüfusun %7,3'ünü oluşturmaktadır. Ayrıca, Doğu Türkistan'da Kırgız Türkü, Özbek
Türkü, Dağur, Salur ve Tatar Türkleri yaşamaktadır.

Çin hükümetinin Doğu Türkistan'da yürüttüğü asimilasyon politikasının bir parçası olarak
bölgeye Han milleti göç ettirilmiştir. Doğu Türkistan'ın ilk işgal yıllarında Han milliyetinden
olanların sayısı 200 bin iken, bugün Çin kaynaklarına göre altı milyonu geçmiştir. Bu göç
bütün hızıyla devam etmektedir. Çin Devleti'nin 1970'de açıklamış olduğu bir plana göre
bölgeye 100 ila 150 milyon arasında Çinli göçmen yerleştirme politikası güdülecektir ki bu
da, Doğu Türkistan'daki Müslüman Türk nüfusunun azaltılmasına yönelik ciddi bir tehdit
oluşturmaktadır.

Nüfus sayımında uluslararası gözlemci bulundurulmadığından yukarıda verilen rakamlar


tahminidir. Çin resmi istatistiklerinde düşük gösterilen Doğu Türkistan nüfusu, bizzat Doğu
Türkistanlıların tahminine göre aslında 40 milyondan fazladır ve bunun 30 milyonunu
Müslüman Türkler teşkil etmektedir.

Doğu Türkistan'da 1949 yılında nüfusun %75'ini Uygurlar, %11'ini Kazaklar, %5'ini de diğer
Müslüman Türk boyları teşkil ederken 1990'da Çinlilerin oranı %45'e çıkmıştır. Çinli nüfusun
artış göstermesi, Komünist Çin hükümetinin Çinlileri Doğu Türkistan'a yerleştirerek
Müslüman Türk nüfusu azınlık durumuna düşürmeye çalışmaktadırlar. Batı Türkistan'daki
Müslüman Türk devletlerinin bağımsızlıklarına kavuşmalarından itibaren daha şiddetli bir
biçimde uygulanmaktadır. Çin yönetimi, Müslüman Türklerin birbirleriyle olan yakınlıklarını
ortadan kaldırmak amacı ile bölgeleri etnik yapıya göre parçalara bölerek halkın birlik ruhunu
öldürmeye çalışmaktadır. Bilhassa “boy” farklılıkları ön plana çıkartılmak suretiyle kardeş
halklar arasında düşmanlık körüklenmektedir. Çin yönetimi, bir taraftan Han milliyetine
mensup Çinlileri Doğu Türkistan topraklarına yerleştirirken, diğer taraftan buradaki
Müslümanların nüfus oranını düşürmek amacı ile Müslüman ailelerde çocuk sayısını
sınırlandırma, ebeveyni zorla kısırlaştırma, zorunlu kürtaj ve doğum kontrolü metotlarına
başvurmaktadır. Ayrıca sonradan getirilen Çinli göçmenler verimli bölgelere yerleştirilmekte
ve bu bölgelere her türlü hizmet götürülmektedir.

Başkent Urumçi'den Karamay'a kadar olan topraklarda milyonlarca Çinli göçmen


yaşamakta ve Doğu Türkistan'daki fabrikaların %95'i bu topraklarda bulunmaktadır. Oysa
Müslüman Uygurların yaşadığı tarihi Kaşgar, Hoten, Artuş, Aksu, Turfan, Kumul, Altay,
Çöcek vilayetlerine hiçbir hizmet götürülmemekte, buralarda hiçbir üretim yapılmamaktadır.
Doğu Türkistan'da yaşayan Müslüman Türklerin nüfusu uluslararası kamuoyuna olduğundan
kat kat az gösterilmekle kalınmamakta; halkın aynı zamanda yoksul ve cahil kalması için
çalışılmaktadır.

İRAN TÜRKLERİ

İran’da; Sakalardan Gaznelilere, Selçuklardan Karakoyunlulara ve Akkoyunlulara,


Safevilerden Kaçarlara uzanan pek çok Türk devlet ve hanedanı uzun dönemler hüküm
sürmüştür. İran onuncu yüzyıldan itibaren Türk hakimiyetinde, Türk kültürünün önemli bir
merkezi olmuş, hemen hemen devletin her kademesinde Türk medeniyeti hâkim olmuş,
Pehlevi hanedanının yirminci yüzyılda iktidara gelmesiyle bu dönem kapanmıştır. 1925
yılında yönetimi Kaçar Türklerinden devralan Pehlevi ailesi, 1979’daki İran İslam
Devrimi’yle yerini bu günkü yönetime bırakmıştır
Türkmenler, Azerbaycan Türklerinden sonra en büyük Türk nüfusuna sahiptir. İran’ın kuzey
doğusunda yoğunlaşan Türkmenler, din ve bilim adamlarıyla da Türk kültüründe ve
Anadolu’nun Türkleşmesinde büyük etkisi olmuştur. 1920’li yıllarda İran’dan ayrılarak
Türkmen Cumhuriyeti kuran Türkmenler, İngiltere desteğindeki Rıza Şah Pehlevi’nin siyasi
hedeflerine kurban edilmiştir.

İran’da yaşayan Türklerin nüfusu ile ilgili kesin bir rakam verilememektedir. Verilen
rakamlara bakıldığında İran’daki Türk nüfusun 30 ile en çok 35 milyon arasında olduğu
anlaşılmaktadır. Türkler İran’ın baskıları üzerine üç bölgede yoğunlaşmıştır:

1. Kuzey Batı Türkleri: Afşar, Bayat, Begdili, Bayındır, Kıpçak, Halaç, Tekeli, Şamlı, Usanlı,
İspirili, Kara Gözlü, Buçarlı, Ak Koyunlu, Kara Koyunlu, Rumlu, Ustaclu, boylarını
oluşturmaktadır. Bu boylardan Kıpçak ve Halaçlar dışında hepsi Oğuz boylarındandır.

2. Kuzey Doğu Türkleri: Bu grubun çoğunluğunu Türkmenler oluşturmaktadır. Ayrıca


Geraylı, Temirtaş, Çağtay, Celayir, Karşı Kuzey, Afşar ve Bayat boyları bu bölgede
yaşamaktadır.

3. Güney ve Orta İran Türklerini ise, Kaşkaylar, Hamseler, Huzistan Türkleri, Kirman
Türkleri ve İsfahan Türkleri oluşturmaktadır.

IRAK TÜRKMENLERİ

Irak’ta yaşayan Türkleri Irak hükümetleri belli dönemlerde Türk ya da Türkmen olarak
adlandırılmaktan kaçınmıştır. 1959 yılından sonra Irak’ta yaşayan Türklerin, Türkiye ile olan
kan ve kültür bağlarını unutturmak için devlet tarafından resmî olarak “Türkmen” denilmeye
başlanmıştır.

Türkmenlerin Irak’a girişleri Abbasiler döneminde yoğunlaşmıştır. Memun’un tahta


oturmasında Türkmenler büyük rol oynamış ve Bağdat’a yerleştirilmiştir. Bu dönemden
itibaren hem Memun’un hem de Bağdat’ın korunması Türkmenler tarafından sağlanmıştır.
Irak Türkmenleri Osmanlı egemenliğine kurulan bütün devletlerin yönetiminde etkili
olmuşlardır.

Irak Türkmenleri bin yılı aşkın bir zamandır Irak’ta varlık göstermekte ve ülkenin kuzeyi ile
orta bölgesinde, kuzeybatıdan güneydoğuya doğru uzanan bir şerit üzerinde mücavir
alanlarda yoğunlaşan bölgelerde yaşam sürdürmektedirler. Günümüzde Musul, Erbil,
Kerkük, Diyala ve Selahattin illerinin sınırları ile başkent Bağdat’ın birkaç mahallesinde de
bir şerit boyunca yayılmış bulunmaktadırlar.
Irak Türkmenlerinin nüfusa oranı da %9-10 olarak belirtilmiştir. Buna göre günümüzde 3 ila
4 milyon arasında Irak Türkmen nüfusu bulunmaktadır.

SURİYE TÜRKMENLERİ

9. yüzyılda Tolunoğulları döneminde ilk defa Türk hakimiyetine giren Suriye, 11. yüzyılda
Selçuklu Türkleri’nin, 1260′a doğru Memlûk Kıpçak Türkleri’nin eline geçmiş, 1516 yılında
Yavuz’un bu ülkeyi fethetmesiyle Osmanlı hakimiyetine girmiş ve 850 yıllık Türk idaresinden
sonra  10 Ağustos 1920′de imzalanan Sevr Anlaşmasıyla Osmanlı Devleti’nden koparılarak
Fransız kontrolüne bırakılmıştır. Bugünkü Suriye 17 Nisan 1946 yılında bağımsız bir devlet
haline gelmiştir.
20. yüzyılın ortalarında çok sayıda Suriye Türkü Araplaşmış, böylece bu ülkede yüz yıllardır
süren asimilasyon son dönemde de devam etmiştir.
Oğuz Türkleri’nin ve Memlûk Kıpçakları’nın torunları olan Suriye Türklerine Halep ve
Rakka’da Bucakeli Türkleri Lazkiyede Bayır-Bucak Türkleri Humus’da ise Oba
denilmektedir. Türkler bu ülkede azınlık olarak kabul edilmemekte ve kayıtlarda Müslüman
olarak geçmektedirler. Halk arasında ise Türkmenler olarak adlandırılmaktadırlar.
Suriye’de  Afşar, Bayat, Karakeçili, İsabeyli, Musabeyli, Elbeyli, Akar, Hayran, Çandırlı,
Sincar gibi Türk boyları yaşamaktadır. Bu Türk boyları ile Anadolu’daki uzantıları olan Türk
boyları arasında inançlar, gelenekler ve folklorik pratikler bakımından çok önemli
benzerlikler tespit edilmiştir.
Suriye’de yaşayan Türkler’in nüfusunun 1,5 2,5 milyon olduğu tahmin edilmektedir.
Suriye’de 523 Türk köyü bulunmaktadır.
MOĞOLİSTAN TÜRK HALKLARI

Türk tarihi ve kültürü açısından çok önemli ülkelerden birisidir. Moğolistan da farklı etnik
kökene sahip çeşitli boylar varlığını sürdürmektedir.  Kazak Türkleri, Moğol olmayan en
kalabalık azınlık grubu olup halk ülkenin batı kesiminde yer alan Bayan Ölgii
bölgesinde yoğunlaşmıştır. Moğolistan nüfusunun %5’ini Kazaklar meydana getirir.
Müslüman Hotonlar kendi dillerini unutmuş ve Moğollaşmışlardır. Moğolistan’daki Tsengel
Tuvaları ve Duhalar ise Şamanist gelenekleri yaşatmaktadırlar.

BATI TRAKYA
Trakya doğu ve batı olmak üzere iki kısma ayrılır. Doğu Trakya, bugünkü Türkiye’nin
Avrupa kıtasındaki arazisini teşkil eder. Bunun dışındaki kısım ise Batı Trakya olup 1913’te
kurulan Batı Trakya Hükûmet-i Müstakillesi sınırları esas alındığında bir kısmı
Yunanistan’ın, diğer bir kısmı da Bulgaristan’ın sınırları içinde bulunmaktadır. 1923 Lozan
Antlaşması’yla sınırları çizilen Batı Trakya ise bugün tamamen Yunanistan’ın idaresinde olan
bölgedir.

Günümüzde Batı Trakya doğudan Meriç nehriyle Türkiye’den, batıdan Mesta Karasu nehriyle
Makedonya’dan, kuzeyden Rodop dağları ile Bulgaristan’dan ayrılmış olup güneyden de Ege
deniziyle çevrilidir. Bölge İskeçe, Gümülcine ve Meriç vilâyetlerinden oluşmaktadır.
Yunanistan'da Türkçenin en yoğun konuşulduğu bölgedir. Yaklaşık 100.000'in üzerinde
Müslüman Türk yaşamaktadır. 

Osmanlı fetihleriyle birlikte yöreye Anadolu’nun çeşitli kesimlerinden büyük miktarda Türk
nüfusu nakledildi. Meselâ Sultan I. Murad döneminden itibaren Gümülcine, Dimetoka ve
Ferecik’e Bergama, Söğüt, Saruhan, Menteşe, Hâmid, Gerede, Göynük, Canik, Ahlat, Ayvalı,
(Gaziantep) gibi Anadolu’nun çeşitli yerleşim birimlerinden nüfus nakledildiği gibi Özbek,
Dânişmendlü, Saruca Dânişmend, Saruhanlu, Karagözlü, Bayat, Dağeri, Yörükler, Arpuz Ata,
Saltuklu, Oğuz, Döğerdüğünü, Barak, Sıçanlu, Salur, Eymir ve Bayındur gibi Türkmen
boylarına mensup gruplar yerleştirilerek mahalle ve köyler teşkil edilmiştir.

HAKAS

Başkenti Abakan olan Hakasya Cumhuriyeti Yenisey Irmağının yukarı kesimindeki geniş
Mimisin Havzasının batı yarısında yer alır. Yüz ölçümü 61.900 km2dir.

Hakaslar MÖ. II. yy.'da Hun idaresine girdikleri bilinmektedir. Diğer Güney Sibirya
Türkleri gibi Hakasların da yazı tarihi bu dönemde başlar.
Kazan Hanlığı'nın 1552'de yıkılmasıyla yayılmacılık doğu, güney, güney batı
yönlerinden Türk ülkelerine doğru devam etmiştir. 1582- 1585 yılları arasında üç yıl süren
savaştan sonra Sibir Hanlığı yıkılmış ve Rus orduları Hakasya sınırına dayanmışlardır.
Rusların bu ülkeyi kendi topraklarına katması 120 yıl sürmüştür.
Sürgün edilen Hakasların yerine sürgün edilen Almanlar, Kalmuklar, Çeçenler, İnguşlar,
Polonyalılar ve Rus Kazaklar gelip yerleştiler. Bu baskı politikası neticesinde Hakasların
bugünkü nüfusu % 11 oranına düşmüştür. Hakasya Sovyetler Birliği döneminde 1930 yılında
Özerk Bölge statüsüne kavuşturuldu. 3 Haziran 1991 günü ise Rusya Yüksek Meclisi'nin
kararıyla Özerk Bölge sınırları içinde Hakas Cumhuriyeti kurulmuştur.

Hakas Cumhuriyetinin nüfusu 532 403 kişidir. Nüfusun %67,3 kadarı şehirlerde
yaşamaktadır. 2010 yılı nüfus verilerine göre nüfusun; %81,7' sini Ruslar, %12,1' sini
Hakaslar, %1,1' ini Almanlar, %1' ini Ukraynalılar, %0,6' sını Tatarlar, %0,2' sini Şorlar ve
%3,3' ünü diğer etnik unsurlar oluşturmaktadır.

ALTAY CUMHURİYETİ

Altay Cumhuriyeti, Asya’nın tam merkezinde Sibirya ormanları, Kazak bozkırları ve


Moğolistan yarı çöllerin kesiştiği kavşakta bulunmaktadır. Altay Cumhuriyeti coğrafya
bakımından Asya kıtasının merkezi sayılan Güney Sibirya’da bulunmakta olup Kazakistan,
Çin, Moğolistan ve Rusya Federasyonu dahilindeki Tıva ve Hakas cumhuriyetleri ile
Kemerova Bölgesi ve Altay Eyaleti ile sınır komşuluğuna sahiptir. Toplam yüzölçümü 92 902
km2 dir.

Altay Cumhuriyetinde birçok milliyete mensup insan yaşamaktadır. Ancak bu etnik gruplar,
Altay Türkleri, Ruslar ve Kazak Türklerinin dışında yoğun olarak bir arada yaşayan gruplar
değildir. Ülkede yaşayan nüfus dağılımına baktığımızda: Türk kökenli halkların nüfus
yoğunluğu Altaylar - %31, Kazaklar - %6’dır. Altay Türkleri daha çok Ulagan, Üst-Kan ve
Onguday bölgelerinde yaşarken, Kazaklar (%83’ü) Koş-Ağaç bölgesinde yaşamaktadır. Altay
Türkleri Altay Dil Ailesinin Doğu-Türk grubunun Kırgız-Kıpçak alt-grubuna mensuptur.

Dağlık Altay’ın esas önemi ise bu bölgenin Türklerin ilk yurdu olmasından ileri gelmektedir.
Birçok arkeolojik buluntuyla desteklenen bu husus ışığında bilim adamları yürüttükleri
çalışmalarıyla eski Türk dönemi ile daha önceki Hun ve İskit Sarmat dönemleriyle yakın bir
ilişki içinde olduğunu da tespit etmiştir. Eski Türk dönemine ait birçok dikili taş, balbal, yazıt
ve kaya resmi bulunmaktadır. Rus kaynaklarında Altaylılar olarak tanımlanan bu Türk
topluluğu 17. ve 18. yüzyıl Rus yönetiminin ve 19. yüzyılın ilk yarısında gezginlerin
kayıtlarında iki ayrı grup olarak tarif edilmiştir. Kuzeydekiler Kara Orman Tatarları, Kuzey
Altay Tatarları; güneydekiler ise Asıl Altay Tatarları, Kalmaklar şeklinde tanımlanmıştır.

KIRIM TATARLARI
Tarihteki Altın Orda Hanlığının kalıntılarından birisi Kırım Türkleridir. Osmanlı Devleti’nin
himayesinde olması ve Türkiye’ye coğrafi yakınlık dolaysıyla İdil boyundaki diğer Türk
boylarına nazaran daha çok Türk tesirinde kalmıştır. Karadeniz’in kuzeyinde yer alan Kırım
yarımadasının yerli halkı olan Kırım Tatarları, aynı zamanda ülkenin aslî Müslüman unsurunu
da teşkil ederler. Bugünkü durumda her ne kadar Kırım Tatarları Kırım nüfusunun ancak
yaklaşık % 13 kadarını meydana getirmektedir.

1793’te yapılan Yaş Barışı ile Osmanlı Devleti Kırım resmen Rusya’ya katılmıştır. Ve Kırım
meselesi son halini almıştır. Kırım üzerinde Rus hâkimiyetinin tesisinin hemen akâbinde, bu
yarımadayı Tatar/Müslüman unsurlardan temizleme, burayı bütünüyle Ruslaştırma ve daha
güneye yönelik genişleme için stratejik ve sistematik adımlar atılmıştır. Bunun kaçınılmaz bir
neticesi olarak, Kırım Tatarlarının Kırım’dan Osmanlı Devleti topraklarına büyük dalgalar
halinde göçleri başlamıştır. Rusya’nın Kırım’ı ilhakından hatta daha öncesinden başlayarak,
Sovyet devrine kadar Kırım’dan Türkiye’ye göçler durmamış, yüzbinlerle ifade edilen kitle
hareketlerine dönüşmüştür.

TATARİSTAN

Rusya'ya bağlı ve Volga Federal Bölgesi'nin coğrafi sınırları içinde bulunan federal yapıdır.
Rusya Federasyonu 2010 yılı nüfus sayımına göre 3.786.488 nüfusu ve 67.836 km2 alanı
olan petrol ve maden zengini devlettir. Nüfusun % 55 ini Tatarlar oluşturmaktadır.

Sovyetler Birliği'nin dağılması sürecinde, 30 Ağustos 1990'da Tataristan da, tam siyasi


bağımsızlığını ilan etti. Rusya'dan ayrılma niyetini bildirince, Rusya Parlamentosu buna ret
cevabı verdi. Bu bağımsızlık hiçbir devlet tarafından tanınmamıştır. 15 Şubat 1994 tarihinde
Rusya Federasyonu başkanı Boris Yeltsin ile Tataristan Cumhuriyeti başkanı M. Şamiyev
arasında imzalanan anlaşma ile Tataristan Cumhuriyeti resmen Rusya Federasyonu
içerisinde bir cumhuriyet olarak federal yapı niteliğini kazanmıştır.

Kazan Tatarlarının esasını İdil-Kama boylarındaki Hun kalıntıları, Sabarlar, 7-8 yüzyılda
Gök-Türk hanedanlığının batısını teşkil eden Bulgarlar ve buraya sonradan gelen Kıpçak
Türkleri oluşturur. Aynı zamanda İdil’i geçerek batıya doğru giden Türk boylarından Avar,
Peçenek ve Uz (Oğuz) gruplarının da bu oluşumda etkileri vardır. 1917 yılındaki Bolşevik
ihtilaline kadar Vilayet olarak adlandırılan Tatar ülkesi, Mayıs 1920 yılında Vladimir Lenin
tarafından imzalanan bir yasa ile Özerk Sovyet Sosyalistik Cumhuriyeti adını aldı.
Bolşevikler iktidara geçebilmek için Çarlık Rusya’sında yaşayan halklara eşitlik, hatta kendi
yönetimlerini kendi belirleme hakkı tanıma vaadinde bulundular. Bunun sonucu olarak sadece
Rusların değil, diğer halkların da Bolşevikler yanında yer almaları mümkün olmuştur. Onların
da yardımları ile 1917 yılının Ekim ayında Bolşevikler iktidarı ele geçirdiler ve hemen aynı
yılın Kasım ayında “Rusya’daki milletlerin hukuk deklarasyonu”nu kabul ettiler. Burada daha
önce vaat edilenler kanunlaşmıştır. Ancak, kendi siyasi geleceğini belirleme hakkından yalnız
Finler ve Polonyalılar yararlandı. Tataristan’ın Kuzey ile Güney sınırları arasında 290 km Batı
ile Doğu arasında 460 km mesafe vardır. Tataristan, Başkurdistan, Çuvaşistan, Mari-El,
Udmurt Cumhuriyetleri ve Samara, Ulyanovsk, Kirov ve Orenburg bölgeleri ile sınırdaştır.

1985 yılı SSCB’nin tarihinde ciddi bir dönüm noktası oldu. Komünist Parti Genel
Sekreterliğine gelen Mihail Gorbaçev, Nisan’da yapılan Parti Merkez Komitesi açılışında
reform önerilerini açıkladı. 1986 yılı Şubat ayında yapılan SBKP 27. Kongresinde Yeniden
Yapılanma ve Açıklık politikalarının kabul edilmesiyle Sovyetler Birliği’nde kapsamlı bir
reform süreci başlamıştır.

Sovyetler Birliği'nin dağılması sürecinde, 30 Ağustos 1990'da Tataristan da, tam siyasi


bağımsızlığını ilan ederek Rusya'dan ayrılma niyetini bildirince, Rusya Parlamentosu karşı
çıkmıştır. 15 Şubat 1994 tarihinde Rusya Federasyonu başkanı Boris Yeltsin ile Tataristan
Cumhuriyeti başkanı M. Şamiyev arasında imzalanan anlaşma ile Tataristan Cumhuriyeti
resmen Rusya Federasyonu içerisinde Tataristan Cumhuriyeti olarak bir federal yapı niteliğini
kazanmıştır.

Volga Federal Bölgesi'nin coğrafi sınırları içinde bulunmaktadır. Rusya Federasyonu 2010
yılı nüfus sayımına göre 3.786.488 nüfusu ve 67.836 km2 alanı olan petrol ve maden zengini
devlettir. Nüfusun % 55 ini Tatarlar oluşturmaktadır.

NOGAYLAR

Topluluğun adının Altın Orda emirlerinden Nogay'dan geldiği ileri sürülürse de bu durum
kesin biçimde ispatlanamamıştır. Ancak Emir Nogay gibi Mangıt boyundan Altın Orda emiri
olan Edige'nin Nogay beylerinin atası sayıldığına kaynaklarda işaret edilir. Nogaylar farklı
gruplardan meydana gelen topluluk özelliği gösterir. Yönetim kadrosunu Mangıtlar teşkil
eder, halk tabakasının esas unsuru ise Kıpçak Türkleridir. Nogayların Kazak, Özbek ve
Başkurtlarla kabile ilişkileri bakımından önemli bağları vardır. Nogaylar esas olarak
Deştikıpçak sahasında yaşamıştır. Büyük kısmı Kafkasya'da Dağıstan, İdil Nehri güney
boyları, Stavropol Bölgesi, Çeçenistan ile Karaçay-Çerkes Cumhuriyetinde yaşamaktadırlar.
Kırım ve Romanya'da da Nogaylar bulunmaktadır. Nogay toplam nüfusu 900.000'in üzerinde
olup, hepsi Sünni/Hanefi Müslümandır.

KUMUKLAR

Etnik kökenleri konusunda farklı görüşler ileri sürülmekle birlikte genelde Oğuz ve Kıpçak
Türklerinin karışmasıyla ortaya çıkan bir kol olduğu kabul edilir. Kumık, Kumıh, Kumuh,
Gumık ve Gumuh şekillerinde de yazıldığı görülen ismin geçtiği en eski kaynak bir bey adı
olarak kaydedildiği Divan-ü Lügat-it-Türk’tür. Kumuklar, Dağıstan Cumhuriyeti’nin
kuzeydoğusunda Hazar denizi sahili boyunca yüksek kesimlerde yaşamaktadır. Bir kısmının
Sovyetler Birliği döneminde Türkiye, Çeçenistan, Kuzey Osetya, Suriye ve İran topraklarına
göç ettiği bilinmektedir. Kumuklar, Dağıstan’da başta Mahaçkale olmak üzere Temürhan-
Şura, İzberbaş, Kaspiysk, Kızılyurt, Hasavyurt ve Kızılyar gibi şehirlerde otururlar; bunların
nüfusu 251.000 (1996), Dağıstan dışındakilerin nüfusu ise 100.000 civarındadır.

KARAÇAY-BALKAR

Bölge 1829-1838 yılları arasında Rus hâkimiyetine girmiştir. Ruslar, 1830'dan sonra,
özellikle 1860'larda yoğunlaşarak bölgeyi kolonize etmişlerdir. Çoğunlukla güneydeki dağlık
kesim vadilerinde yaşayan Karaçaylar, İkinci Dünya Savaşı'nda, Almanlarla işbirliği
yaptıkları gerekçesiyle 1943'te Kazakistan'a sürülmüşlerdir.

Balkarlar, İnguşlar, Çeçenler, Ahıska Türkleri, Kırım Tatarları, ve Kalmuklarda aynı


gerekçelerle yurtlarından sürülerek özerk yönetimleri kaldırılmıştır. Bu halklara 1956 yılında,
Sovyet üst yönetimince alınan bir karar gereğince hakları geri verilmiştir. Ahıska Türkleri
hariç 1957 yılında da eski özerk yönetimleri yeniden oluşturularak, sürgündekiler eski
topraklarına kısmen geri getirilmişlerdir. Karaçay-Çerkesya'da 2010 nüfus sayımına göre
478.500 kişi yaşamaktadır. Bölgede kullanılan dilleri Rusça, Karaçay’ca ile Balkar’ca
oluşturur. Cumhuriyet nüfusu içinde Karaçaylar % 41 nüfus yoğunluğuna sahiptir.

GAGAVUZLAR

Gagavuzlar Ortodoks Hristiyan kökenli etnik Türklerdir. 11. yüzyılda Balkanlara göç eden


Gagavuzlar Ortodoks Hristiyanlığı kabul etmişler ve daha sonra Osmanlı yönetimi altında
kalmışlardır. 18. ve 19. yüzyıllarda Balkanlarda başlayan ve bağımsız olma hedefini güden
hareketler sırasında Bulgarların baskısına dayanamayan Gagavuzlar, 1750-1846 yılları
arasında Tuna nehri üzerinden Rusya'ya göç etmişler ve (1769-1791) Besarabya'ya (1801-
1812) yerleşmişlerdir. Moldova'da yaşayan ve Türkçe konuşan, Ortodoks Hristiyan Gagavuz
halkının bir bölümü 19. yüzyılın başında Türk - Rus savaşları sırasında Bulgaristan'dan
Moldova'ya gelmiş ve 1906 yılındaki 15 günlük bağımsızlık dönemi dışında, sırasıyla Rus,
Romen ve Sovyet yönetimi altında yaşamışlardır.

21 Ağustos 1990'da Özerk Gagavuz Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni, güneyde Gagavuzların


en yoğun yaşadığı Komrat yöresinde ilan etmişlerdir. Bu karar, Moldova Yüksek Sovyeti
tarafından iptal edilmiştir. 25 Ekim 1990'da Gagavuzlar, Gagavuz Cumhuriyeti'ni
oluşturmaya yönelik seçimler yapmış, ancak Moldova milliyetçileri bu girişimi, yöreye
50,000 silahlı gönüllü göndererek önlemeye çalışmıştır. Devam eden seçimler sonucunda 31
Ekim'de Komrat'ta yeni bir Gagavuz Yüksek Sovyeti kurulmuş, Stepan Topal Başkan
seçilmiştir. Moldova'nın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra (27 Ağustos 1991), Gagavuzlar
da kendi cumhuriyetlerini ilan etmişlerdir. Moldova Meclisi 23 Aralık 1994 tarihinde "
Gagavuz Yeri " Özel Hukuki Statüsünü yasa olarak çıkarmıştır.

TUVA

Coğrafi konum olarak, Tıva Cumhuriyeti Asya kıtasının merkezinde bulunmaktadır. Tıva
Cumhuriyeti’nin Başkenti Kızıl şehri, Kaa-Hem ve BiyHem Irmakların birleştiği yer olan
Yenisey Nehri’nin başladığı noktadadır. Yenisey, Dünya’nın en hızlı nehirlerin biridir, 3487
km uzunluğunda olup Tuva Cumhuriyeti topraklarından doğmaktadır. “Yenisey” kavramı
Tıva dilinde “Ene-Say” olup Türk dilinde “Ana Kıyı” anlamına gelmektedir. Tuva’da yerel
halk arasında kullanılan “Ulug-Hem” (Büyük Nehir) adı ile tarihi eserlerde de geçmektedir.
Tuva Cumh. 168.604 kilometrekarelik yüzölçüme sahip olup Rusya’nın yaklaşık yüzde birini
oluşturmaktadır. Sınır komşuları: güneyde ve güneydoğuda Moğolistan Halk Cumhuriyeti,
kuzeydoğuda İrkutsk Bölgesi, kuzeybatıda Hakasya Cumhuriyeti, doğuda Buryat
Cumhuriyeti, batıda Altay Cumhuriyeti, kuzeyde Krasnoyarsk Bölgesi bulunmaktadır.
Günümüz Rusya Federasyonu’nun Moğolistan ile sınırı olup Çin ile tampon bölgesini
oluşturmaktadır. Tıva’nın nüfusu 315.637 kişi olmakla beraber toplam nüfusun yaklaşık üçte
ikisini (2/3’ünü) Tıvalar oluşturmaktadır. Kalan kısmı ise Ruslar ve diğer halklardır.

ÇUVAŞLAR
Çuvaşların eski dönemlerine ait yeterli bilgi yoktur. Yazılı kaynaklarda haklarında bilgi
olmaması, menşelerine dair çeşitli görüşlerin ortaya atılmasına sebep olmuştur.
Çuvaşların çoğu Çuvaş Özerk Cumhuriyeti’nde, geri kalanı buraya komşu Tatar ve Başkurt
özerk cumhuriyetleriyle Ul’yanovsk (Simbirsk), Kuybişey özerk bölgelerinde ve dağınık
halde Batı Sibirya’da yaşamaktadır. Çuvaş toprakları 24 Haziran 1920’de özerk bölge, 21
Nisan 1925’te Çuvaş Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adı altında özerk cumhuriyet haline
getirilmiştir. Çuvaş anayasası 18 Temmuz 1937’de kabul edilmiş ve 2 Haziran 1940’ta Rus
Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Şûrası tarafından onaylanmıştır. Sovyetler
Birliği’nin dağılmasından sonra Çuvaş Özerk Cumhuriyeti yine Rusya Federasyonu’na bağlı
kalarak eski durumunu devam ettirmiştir.

Çuvaşlar’ın nüfusu 1.839.228’dir. Çuvaş Özerk Cumhuriyeti’nin toprakları 18.300 km2 olup


kuzeyden Mari Özerk Cumhuriyeti, doğudan Tatar Özerk Cumhuriyeti, güneyden Ul’yanovsk
ve batıdan da Gorki özerk bölgeleriyle çevrilidir. Çuvaş Özerk Cumhuriyeti’nin başşehri
Çeboksarı (Çuvaşça Şupaşkar), öteki şehirleri Alatır, Kanaş, Şumerlya, Asanova, Tsivil’sk ve
Yadrin’dir.

Çuvaşlar iki ana gruba ayrılır. Fin kavimleriyle ortaklaşa birçok etnik ve kültürel özelliklerini
korumuş olan Viryal denen Yukarı Çuvaşlar, Çuvaş topraklarının kuzeybatı yörelerinde
Kozmodem’yansk, Çeboksarı, Yadrin, Kurmış ve Tsivil’sk bölgelerinde yaşarlar. Anatri
denilen Aşağı Çuvaşlar ise Çuvaş topraklarının güneydoğu yörelerinde, Tsivil’sk bölgesinin
güneyinden başlayarak Tetyuşi’den Ul’yanovsk vilâyetine kadar uzanan bölgelerde
bulunurlar. Aşağı Çuvaşlar’ın ekseriyetini Kır Çuvaşları adı verilen kalabalık bir grup
oluşturur. Yapılan araştırmalar, bunların Orta Asya’daki Türk bölgelerine has bozkır
kültürünü taşıdıklarını göstermiştir

YAKUT-SAHA

Türkler’in en eski boylarından biri olup kendilerine Saha adını vermektedirler. Günümüzde
burası Rusya Federasyonu içinde özerk bir cumhuriyettir. Sovyetler ’in dağılma sürecinde 27
Eylül 1990’da Yakut Saha Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Devlet Egemenlik Deklarasyonu
ilân edildi. 20 Aralık 1991’de doğrudan başkanlık seçimi yapıldı ve M. Y. Nikolavyev ilk
cumhurbaşkanı seçilmiştir. Devletin adı Saha Cumhuriyeti olarak değiştirildi. Saha
Cumhuriyeti’ndeki on dört bakanlıktan on ikisi Saha Türkleri’nin yönetimindedir. Ülkenin
parlamentosu (il tümen) 200 kişiden meydana gelir; bunların % 83’ü Saha asıllıdır. Resmî dil
Sahaca ve Rusça’dır. Yakutlar’ın ana Türk kütlesiyle bağları eski devirlerde koptuğundan
Saha Türkçesi, Türkiye Türkçesi’nden ve diğer Türk lehçelerinden çok uzaktır.
Yakutlar’ın % 95’i Yakutistan Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşamaktadır. 1998
tahminlerine göre nüfusu 1.381.000 olan Yakutistan’da nüfusun % 50,5’i Ruslar’dan, %
36,9’u Sahalar’dan oluşmaktadır. Geriye kalan yaklaşık % 13’lük kısım Ukraynalı, Kazak,
Tatar ve Âzerîler’den meydana gelmektedir. Nüfusun % 90’ı merkezdeki bölgelerde Yakutsk
ve Viluysk şehirleri civarında yerleşmiştir.

You might also like