08 Kasım V Hafta Prof. Dr. Kubatbek TABALDIYEV

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 2

Türk Dünyası Dijital Vatandaşlığı Dersi

08 KASIM V Hafta
Prof. Dr. Kubatbek TABALDİYEV
Avrasya’nın Doğusun da, Orta Asya’da Bakır Çağı’nda (M.Ö. IX-XX yüzyıllar) metal
işçiliğinde çok iyi olan, hayvancılıkla beraberinde tarımı da geliştiren halk (sülalelerin) arkeolojik
medeniyetinin yayılmasında etkili oldu. Birinci olarak bu arkeolojik medeniyetin izleri Güney
Sibirya’da ki (Hakasya’da ki) Andronova kışlağının yanında araştırıldığı için, burada bulunan
medeniyete (kültüre arkeologlar Andronova medeniyeti ismini vermiştir.

Daha sonra, Güney Urallar, Batı Sibirya, Altay ve Orta Asya’da ( Kazakistan, Kırgızistan,
Özbekistan ve Türkmenistan) Andronova arkeolojik kültürünün anıtları keşfedildi ve incelendi. Son
yıllarda Çin’de (Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde) keşfedilmiş ve arkeolojik araştırmalar devam
etmektedir.

Andronova kültürünün günümüzde pek çok farklı türünün olduğu kanıtlanmıştır. Farklılıklarının
olması; Eski Taş Devrinden beri yaşayıp gelmekte olan sülaleler ile yeni göçüp gelen halkların
kültürlerinin karışması ile ilişkilendirile bilir. Her bir paleo-ekolojik çevrede hayvancılık, tarım,
çömlekçilik, metal üretimi ve işleme alanlarının da bir birine benzerlik göstermeyen geleneksel
özellikler bulunmaktadır.

Bu nedenle, ana arkeolojik anıtların ve onları birleştiren geleneklerin özellikleri dikkate alınarak
her yerin özellikleri dikkate alınmalıdır. Geniş çevrelerde ki Andronova kabilelerin (halkların)
ölülerini gömme adetlerinde farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Örneğin ölen kişinin bükülmüş ( cenin)
bir pozisyonda gömülmesi. Aynı zamanda, bazı ölülerin cesetlerini yaktılar ve sadece kremasyondan
arta kalan kemikleri gömdüler.

Çanak çömlek yüzeyindeki oymalarda (desenlerde) pek çok benzerlik vardır. Daha sonraki
yüzyıllarda oymalar silinip kaybolmamıştır. Sonra ki erken Demir Çağı, Orta Çağ'da gelişmiş ve
günümüze kadar gelebilmiştir. Günümüzde ki Türkçe konuşan halkların sanatında (uygulamalı
sanat) yaşıyor.
Kırgızistan ve Özbekistan'da Andron Soylu halklar, Çust arkeolojik halkı ile temas halinde
yaşadılar. Fergana'daki Çust kültürünün insanları çanak çömleğin yüzeyini boyayarak süslediler. ova
kültürünün insanları, boyamak yerine kazımayı ve oymayı tercih ettiler.
Güney Kırgızistan'ın Şagım Bölgesinde ki bronz buluntular, Andron soylu halkların Güney
Orta Asya'da Bactrian-Margiana Arkeoloji Kompleksi'ni (BMAC) oluşturan insanlarla bir arada
yaşadığını gösteriyor.
Avrasya ve Orta Asya'nın doğu kesiminde yaşayan Andron soylu halklar, birinci sınıf
bronz yataklarını bulma ve bileşenler(arsenik, kalay, çinko) ekleyerek bronza dönüştürme
yetenekleriyle tanınırlar.
Daha sonra Erken Demir Çağı'nda İskitlerin oluşumuna ve arkeolojik kültürlerine önemli
katkılarda bulunmuşlardır. Göçer-Konar yaşayarak sonraki çağlarda kendi runik yazı kültürlerini de
oluşturmuşlardır. Yukarıda tanımlanan Tunç Çağı Halkı, cenaze ve yas törenleri, mevsimlik göçebe
yaşam, tarım ve şehir kültürü geleneğini oluşturan Türkçe konuşan halkların kültürünün çekirdeğini
oluşturmuştur.
Andron kültürünün birçok çeşidinin popülasyonundan sonra, M.Ö. Sır-Derya Nehri
boyunca Güney Sibirya, Altay, Tanrı Dağları, Ala-Pamirler Erken Demir Çağı halklarının
kültürünün oluşumuna ve gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur. Onlar, Andron medeniyetinden
başka; Karasuk ve Begazı-Dandıbay gibi diğer Tunç Çağı arkeolojik kültürleriyle yakından
ilişkiliydiler. Hereksur ve Bugu Taştık kültürlerini kuranların Moğolistan ile Tanrı Dağları arasında
İskit-Saka kültürünün doğuşuna ve gelişmesine büyük katkıları olmuştur. Bunun sonucunda Pazırık,
Tagar, Taştık, Tasmola, Kenkol gibi arkeolojik kültürler oluşmuştur.
İskit devletinin temeli bu geniş alandadır. Avrasya Bölgesinde yaygın olan benzersiz bir
sanat tarzı yaratırlar. Çevrelerinin doğasıyla yakından ilgili vahşi ve otçul hayvanların
görünümlerini taşa kazıma sanatını yarattılar ve onları "hayvan tarzı" adı verilen özel bir sanat
alanıyla ilişkilendirdiler. Yarattıkları imgeler gelecek nesillere aktarılarak yeni mit ve efsanelerle
zenginleştirildi. Bu görüntüler sanatsal metal dökümlere ve kaya resimlerine yansır. Güçlü hayvan
figürleri halk destanlarında kahramanlarla eş tutulur.
Yukarıda anlatılan Türkçe konuşan halkların eski tarihi ile ilgili arkeolojik medeniyeti,
günümüz Türkçe konuşan halklarının tarihi ve kültürünün kadim birliğini göstermektedir. Modern
tarihçilerin ve arkeologların en önemli görevi, Bütün Türkçe konuşan halkların kültürünü yansıtan
anıtları korumak ve incelemektir.

You might also like