Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 55

1-)Aşağıdakilerden hangisi nekroptozis örneği değidir?

A) Steatohepatit

B) Reperfüzyon hasarı

C) Akut pankreatit

D) Alzheimer hastalığı

E) ER Stress

Cevap: E

ER Stress: Aşırı miktarda katlanmamış ya da hatalı katlanmış proteinler ER’de birikir.Bunun


sonucunda şaperon üretimi artar , protein translasyonu azalır ve ubikitin yoları aktive olur. Buna
rağmen hücre hatalı katlanmış protein üretimine karşı koyamıyorsa apopitozise gider. ER
STRESS BİR APOPİTOZİS ÖRNEĞİDİR

2-)

Şekilde transplattan 2 hafta sonra alınan böbrek biyopsisi mevcuttur. Biyopsiye göre hastada akur
antikor aracılı rejeksiyon gelişiminden şüphelenilmektedir .
Aşağıdaki immünohistokimyasal incelemelerden hangisi bu tanıyı doğrular?
A) CD4

B) CD8

C) C4d

D) C3

E) C1q

Cevap: C
Akut antikor aracılı rejeksiyonda glomerüller ve küçük damarlarda hasar izlenir.Tipik olarak C4d
birikimi izlenir.





3-) Aşağıdakilerden hangisi hücresel yaşlanmayı yavaşlatır?

A) Sitrülin protein artışı sonucu İGF 1 sinyal yolunun inhibe olması

B) CDKN2A aktivasyonu

C) Hatalı katlanmış proteinlerin birikmesi

D) Kötü beslenme

E) Telomeraz azalması

Cevap:A

Sirtuinler proteinler metabolik aktiviteyi yavaşlatır, apopitozisi azaltır, protein katlanmasını uyarır .

4) Aşağıdakilerden hangisi nekroz izlenen bir hücrede eozino lik boyanmanın sebebidir?

A) Glikojen kaybı


B) Hücre içi pH azalması


C) İntrasellüler lipit birikimi


D) Amiloid birikimi


E) RNA kaybı

Cevap : E

Eozino lik boyanmanın nedeni denatüre globulinlerin artışı ve RNA kaybıdır. RNA bazo li boyanır.

fi



fi

fi

5-)Aşağıdakilerden hangisinde stellat granülomatöz in amasyon izlenmesi en olasıdır ?

A) Si liz


B) Sarkoidoz


C) Lepra


D) Lenfogranüloma venerum


E) Bruselloz

Cevap: D

Lenfogranüloma venerum ve Kedi tırmığı hastalığında yıldızlı hücreli granülom izlenir.

6-) Aşağıdakilerden hangisi granülasyon dokusu ile ilgili en az olasıdır?

A) 2.haftada yerini brozis ile geç dönemde skar dokusuna bırakır



B) Doku tamirinin en öneml bulgusudur.


C) Mikroskopik olarak broblast, makrofajlardan zengin in amatuar hücreler içerir


D) Monosit ve histiyositlerin bulunması karakteristik özelliğidir



E) Makroskopik yapısı pembe renkli, yumuşak ve granüller görünüme sahiptir

Cevap: D

Granülasyon dokusu yara iyileşmesinin 3. gününde başlar, 5-7.günlerde maksimum düzeye ulaşır ,
2.haftadan sonra yerini brozis ile skor dokusuna bırakır. En karakteristik özelliği broblast ve yeni
katiller oluşumudur . Histiyositleri içemez

fi
fi
fi
fi
fl
fl
fi
7-)Aşağıdakilerden hangisi trombüsün içerisinde oluşan endotel hücreleri , düz kas hücreleri ve
broblastlar ile kontrakte olup küçülmesidir?

A) Propagasyon


B) Dissolüsyon


C) Organizasyon


D) Embolizasyon


E) Rekanalizasyon

Cevap: C

Propagasyon , Trombüsün , trombosit ve brin ile büyümesidir

Embolizasyon : Trombüsün damardan ayrılıp uzak bir bölgeye taşınmasına denir

Dissolüsyon: Fibrinolzis ile trombüsün erimesidir

Organizasyon: Trombüsün içerisinde oluşan endotel hücreleri , düz kas hücreleri ve broblastlar ile
kontrakte olup küçülmesidir

Rekanlizasyon: Pıhtı içerisinde yeni sentezlenen katiller ile yeniden kan akımının başlamasıdır.

8-)

I- MEN2A

II-MEN2B

III-Hirschprung hastalığı

Hangi hastalıklar RET-tirozin kiraz reseptöre geni ile ilişkili mutasyonlara bağlıdır?

A) I


B) II


C) I-II


D) II-II


E) I-II-III

Cevap: E

RET Mutasyonu ile ilişkili hastalıklar arasında ; MEN2A, MEN2B, Familiyal Medüller Tiroid kanseri
ve Hirschprung hastalığı sayılabilir

fi
fi
fi
9)

32 yaşında hastada ampisilin kullanımı sonrası bacak ön yüzlerinde palpe edilebilen eritamatöz
lezyonlar ile başvuruyor.

Hastanın arteriollerinden alınan biyopsi örneği şekilde verilmiştir.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi bu hastalıkla ilgili en olasıdır?

A) Media tabakasında damar duvarında segmental brinoid nekroz

B) İntimal kalınlaşma ve elastik laminada internal destrüksiyonu


C) Nekrotizan , granülamatöz vaskülit


D) Lümende trombüs ve nötro llerin oluşturduğu mikroabseler


E) İnternal elastik membranda bant tarzında kalsi kasyonlar.

Cevap A

Vakamız lökositoklastik vaskülit yani mikroskopik pan. Şekilde brinoid nekroz görüyoruz.

Mikroskopik Pan arteriol-venül ve katiller tutulumu ile giden nekrotizan bir vaskülittir.
Granülomatöz in amasyon yoktur. PAN’dan farklı olarak tüm lezyonlar aynı evrededir. Akciğer
tutulumu olur ancak immün kompleks birikimi olmaz.

B şıkkı:Dev hücreli arterit

C şıkkı: Wegener granülomatozis

D şıkkı: Tromboanjitis obliterans

E şıkkı : Möckeberg medial kalsi k nekrozu

fl
fi
fi
fi
fi
fi

10-) Aşağıdakilerden hangisi aterom plağını oluşturan komponentlerden değildir?

A) Düz kas hücreleri

B) Makrofajj


C) Nötro l


D) T lenfosit


E) Kollajen

Cevap C şıkkı

Aterom Plak Komponentleri

Hücreler:

-Düz Kas hücreleri


-Makrofajlar
-Lökositler (T lenfositleri)

Bağ dokusu ekstra sellüler matriks:


-Kollagen
-Elastik li er
-Proteoglikanlar

İntrasellüler ve ekstrasellüler lipid birikimleri

11) Aşağıdakilerden hangisi aterosklerozun en sık izlendiği yerdir?


A) Abdominal aort

B) Koroner arter

C) Popliteal arter

D) Wlils poligonu damarları

E) Renal arter ostiumu

Cevap: A

Tutulum sırası ve şiddetine göre damarlar;

-Abdominal aorta
-Koroner arterler
-Popliteal arterler
-İnen aorta
-İnternal karotid arterler
-Willis poligonu damarları
-Büyük damar çıkış bölgeleri ostiumlar ( Renal arter ve mezenterik arterlerin ostiumları haricinde
izlenmez)


fi
fl













12) 54 yaşında 25 yıldır sigara içen hasta , öksürük ,nefes darlığı gibi semptomlarla başvuruyor.
Hastanın akciğerinde irregüler kritik boşluklar mevcut. Hastadan alınan biyopsi örneğinin
immünohistokimyasal incelemesinde BRAF mutasayonu(+), CD1a (+), CD207(+), CD68(-) ,s100 (+)
saptanıyor Hastaya steroid başlanıyor , sigarayı bırakıyor. 6 ay sonta yapılan kontrollerde biyopsi
sonucu temiz geliyor.

Aşağıdakilerden hangisi bu hasta için en olası tanıdır?

A) Skuamöz hücreli akciğer kanseri


B) Bronşiolit ilişkili akciğer hastalığı 


C) Pulmoner langerhans hücreli histiyositoz


D) Deskuamatif interstisyel pnömoni


E) Nonspesi k interstistel pnömoni

Cevap: C

Pulmoner langerhans hücreli histiyositoz sigara ilişkilidir ve sigara bırakılması sonrası %100’de
remisyon izlenir. Cd1a, s100, cd68 , BRAF pozitiftir.

13)45 yaşında hastanın kolon endoskopik biyopsisinin mikrsokopik incelenmesinde, kriptlerden


çıkan mukopürülan eksüdanın "volkan" tarzında lezyonlar oluşturduğu gözlemlenmiştir.

Aşağıdakilerden hangisi bu hast için en olası tanıdır?.

A) Ülseratif kolit

B) Crohn Hastalığı

C) Akut kendi kendini sınırlayan kolit

D) Psödomembranöz kolit

E) Akut iskemik kolit

Cevap:D

Psödomembranöz enteroklitte histopatolojik inceleme de epitel nekrozu, mukusla i mi goblet


hücreleri, yüzeyel ülserden yayılan psödomembranlar ( brin, müsin ve akut iltihap hücreleri)
bulunur ve bu görünüm volkan lezyon olarak adlandırılır.

fi
fi



14)Aşağıdakil genlerden hangisinin Burkitt lenfoma patogenezinde B hücrelerinde aşırı
ekspresyonu izlenir?

A) MYC

B) BCL-2

C) BCL-6

D) Siklin-D1

E) ALK

Cevap A

Çocukluk çağının en sık izlenen nonhodgkin lenfoması olan Burkitt lenfomada 8.kromozomda
bulunan myc geni ile 14.kromozomda bulunan IgH gen lokusu transloke olmuştur.

15)Aşağıdaki lezyonların hangisi nöro bromatozis tip 1 ́ de izlenmez?

A) Optik glioma

B) Lisch nodülleri

C) Café-au-lait lekeleri

D) Pleksiform nöro broma

E) Vestibuler schwannoma

Cevap E

Vestibüler schwannoma nöro bromatozis tip 2 de izlenir.

fi
fi
fi
16)45 yaşında erkek hasta idrarda pıhtılı kanama şikayetiyle geliyor. Hasta dizüri tari emiyor.
olmadığını söylüyor. Hastanın mesanesine yapılan biyopside ha f nükleer atipi, hücreler arası
polarite kaybi ve kohevizite izleniyor.

Aşağıdakilerden hangisi bu hasta için en olası tanıdır?

A) Papillom

B) Düşük dereceli papiller ürotelyal neoplazm

C) Düşük malign potansiyelli ürotelyal neoplazm

D) Yüksek dereceli papiller ürotelyal karsinom

E) Nefrojenik adenom

Cevap D

Hastanın biyopsi incelemesinde polarize kaybı gözlendiği söylenmiş eğer polarize mevcut olsaydı
düşük dereceli papiller üroutelyal karsinom olurdu. Nükleer tipiden bahsedildiği için D şıkkı elenir.

18)Aşağıdaki lezyonlardan hangisinin invaziv karsinoma dönüşme olasılığı en yüksektir?

A) Likenoid karsinom

B) Eritroplaki

C) Paget lezyonu

D) Quayret eritroplazisi

E) Aktinik keratoz

Cevap B

Eritroplaki nadir görülür ancak görülürse maligniteye dönüşme potansiyeli çok yüksektir

fi
fl
19) I-Paget hastalığına sekonder gelen tip

II-Vertebra tutulumu

III-Parosteal histoloji

Aşağıdakilerden hangisi osteosarkom için kötü prognostik faktördür?

A) I

B) II

C) III

D) I-II

E) I-III

Cevap D

Paget hastalığına sekonder gelişen tip, vertebra tutulumu, kemoterapi sonrası minimal rezidü
nekroz kötü prognoz anlamına gelir.

Parosteal tutulum ise ileri yaş kadınlarda gözlenen iyi prognozlu bir alt tiptir

20) I-En sık VHL mutasyonu izlenir

II-Pankreas başındaki büyük kanallardan gelişir

III-Ovaryan stromaya benzer stroma içerir

Aşağıdakilerden hangisi intraduktal papiller müsinöz kistadenom için doğrudur?

A) I

B) II

C) III

D) I-II

E) II-III

Cevap:B

Birinci önerme seröz kistadenomlara ait bir özelliktir.

Üçüncü önerme müsinöz kistadenomlara ait bir özelliktir

21) Otuz altı yaşına kadın hasta , sol memede kitle nedeniyle başvuruyor. Sol meme alt dış
kadranda 5cm kitle tespit ediliyor. Kitleden alınan biyopsi spesmeninde kitlenin oldukça iyi sınırlı
olduğu , kistlerin eozino lik materyal ile dolduğu tespit edilmiştir.Mitoz , tipi ve nekroz izlenmiyor.

Aşağıdakilerden hangisi tarif edilen patolojinin en olası tanısıdır?

A) Medüller karsinom

B) Tübüler karsinom

C) Sekretuar karsinom

D) Kolloid karsinom

E) Papiller karsinom

Cevap C

Sekretuar karsinom genellikle küçük kız çocuklarında görüldüğü için juvenil karsinom olarak
adlandırılsa da ileri yaşlarda da gözükebilir. Genellikle iyi seyirlidir .Kistlerin için eozino l
sekresyonları ile genişlemiştir.Emziren memeyi taklit eder

17-) Aşağıdakilerden hangisi benign bir tümörde görmeyi beklemeyiz?

A) Düzgün bir sınıra sahiptir

B) İnvazyon yoktur

C) Pleomorfizm ve hiperkromazi vardır

D) Metastaz potansiyeli yoktur

E) Genellikle iyi bir klinik seyir gösterir

Cevap C

Bening tümörlerin özellikleri:


1-Gros ve mikroskobik olarak masumdurlar.
2-Lokalize kalırlar. Normal dokuyu iterek büyürler. Diğer bölgelere
yayılmazlar. Lokal cerrahi ile çıkarılabilirler. 3-Hastalar genellikle
yaşar.

fi

fi
4-Malign tümörlere göre daha yavaş büyürler. Genellikle progresif ve
yavaş olurlar. Mitotik figürler seyrek ve normal.
5-İyi diferansiye. Bazen köken aldığı dokuya özgün yapıda olurlar.
6-Düzgün sınırlara sahiptirler.
7-Metastaz potansiyelleri yoktur.

Malign tümörlerin özellikleri:


1-Komşu yapılara invazyon yaparak yıkıma, uzak bölgelere yayılarak
(metastaz) ölüme neden olabilir. 2-Bazıları cerrahi olarak
çıkarılabilecek kadar erken saptanabilir veya kemoterapi ve
radyoterapi ile tedavi edilebilir.
3-Hiperkromatik olacak yani daha koyu boyanacaklar.
4-Mitoz sayısı artmış olacak.
5-Nükleoller belirginleşecek. Nükleus/sitoplazma oranı artmış olacak.
6-Pleomorfizm olacak, yani hücrelerin şekilleri değişik olacak.
7-Anaplastik. Diferansiyasyon kaybı. Atipik bir görünüm.
8-Bening tümörlere göre daha hızlı büyürler.

22)Aşağıdakilerden hangisi MEN2B ile ilişkili tiroid kanseridir ?

A) Medüller tiroid kanseri

B) Anaplastik tiroid kanseri

C) Papiller tiroid kanseri

D) Follüküler tiroid kanseri

E) Papiller tiroid kanseri kapsüllü folliküler varyant

Cevap A

MENB ilişkili klinik bulgular;

Feokromasitoma

Medüller Tiroid Kanseri

Mukokutanöz Gangliyonörom

Marfonoid görünüm

23)Lokal olarak agresif, hedgehog sinyal yolağındaki mutasyonlarla ilişkili tümör hangisidir?

A) Bazal hücreli karsinom

B) Skuamöz hücreli karsinom

C) Mikozis fungoides

D) Melanom

E) Kaposi sarkomu

Cevap A

BCC metastaz yapmaz olarak kabul edilir. Patogenezinde Hedhedog sinyal iletim yolunun
aktivasyonu rol alır.En önemli risk faktörü güneş ışığıdır.

24)Aşağıdakilerden hangisinde immün kompleks birikimi izlenmeksizin bazal membranda


kalınlaşma izlenir?

A)Membranöz glormerülonefrit

B)Membranoproliferatif glomerülonefrit tip 1

C) Fokal segmental glomerüloskleroz

D) Diyabetik nefropati

E) Benign familya hematüri

Cevap D

Diyabetik nefropati antijen antikor kompleksi olmadan bazal membranı kalınlaştırır

25-)

I-Adenokarsinoma in situ
II-Intratübüler germ hücreli tümör
III-Hamartoma

Aşağıdakilerden hangisi tedavi edilmediği takdirde malign bir tümöre


dönüşme potansiyeli taşır?

A) I

B) III

C) I ve II

D) I ve III

E) I ve I ve III

Cevap C

I-Karsinoma in situda hücresel değişikler karsinoma benzer ama


invazyon görülmez ve bu tip lezyonlar invaziv karsinomun öncülüdür.

II- Testisteki birçok tümör intratubuler germ hücreli neoplaziden


(ITGCN) köken alır. ITGCN, karsinoma in situ yapıya benzer yani
invazyon yapmamış ve tedavi edilmezse malign tümöre dönüşme
potansiyeli olan yapıdır.

III- Hamartoma. –oma eki var ama bir bölgede bulunan hücrelerin
düzensiz bir aradalığını gösterir. Örneğin pankreas içindeki hücreler
ama düzensiz bir şekilde bulunuyorlar. Yani olması gereken hücreler
ama düzensizler. Gelişim bozukluğu diyoruz. Slaytta Neoplazi olduğu
yazılı ama sorunun cevabına göre malign tümöre dönüşme potansiyeli
yok.

26-) Tümör süpresör genler hücre döngüsünde hangi


aşamada görev almazlar?
A) Hücre siklus inhibisyonu
B) DNA tamir faktörleri sentezi
C) Metabolizma ve Anjiogenez inhibiayonu
D) Sinyal iletim proteini üretimi

E) Mitojenik sinyal yolu inhibisyonu

CEVAP: D

Hücre büyümesi ve bunun inhibisyonu birbirlerine karşı olarak çalışan


güçler olarak düşünülebilir. Protoonkogenler büyüme, tümör süpresör
genler ise büyüme inhibisyonu yönünde etkilidir. Buna göre büyümeyi
aktive edenler protoonkogen, inhibitör olanlar ise süpresör genlerdir.
Büyüme faktörleri, büyüme faktör reseptörleri, sinyal iletimi
proteinleri, nükleer regülatör proteinleri vehücre siklus regülatör
proteinleri protoonkogen ailesinin ürünleridir.
Mitojenik sinyal yolu inhibitörleri, hücre siklus inhibitörleri,
metabolizma ve anjiogenez inhibitörleri, invazyon ve metastaz
inhibitörü, genomik stabilite etkinleştirici, DNA tamir faktörleri ise
tümör süpresör gen ailesinin ürünleridir.

27) Aşağıdakilerden hangisi RAS/MAPK sinyal yolu inhibitörü olarak


görev yapan tümör süpresör gendir?
A) NF-1
B) NF-2
C) PTCH
D) PTEN
E) APC
,
CEVAP: A

NF-1; RAS/MAP kinaz sinyal yolunda inhibisyon yapar.


Mutasyonunda nörofibromatozis tip 1 nörokutanöz sendromuna neden
olur. Ayrıca nöroblastom ve juvenil myeloidlösemi gelişir.

28-)
I. İlk 24 saatte epitelizasyon
II.Belirgin granülasyon dokusu
III. Belirgin yara kontraksiyonu
Yukarıdakilerden hangisi/hangileri primer yara iyileşmesinin
bulgularındandır?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve II
D) I ve III
E) II ve III

cevap: A

Primer yara iyileşmesi temiz, enfekte olmamış cerrahi yaralar bu tip


iyileşmeye en güzel örnektir. Bazal membran devamlılığında fokal bir
hasar vardır ve epitel, bağ dokusu hücrelerindeki kayıp nispeten azdır.
Sonuç olarak epitelyal rejenerasyon fibrozise göre daha baskındır.
Epitelizasyon ilk 24 saatte başlar.
Sekonder yara iyileşmesinde daha yüksek oranda inflamasyon, daha
büyük granülasyon dokusu, daha yavaş yara kontraksiyonu, daha
büyük skar dokusu ve daha uzun sürede iyileşme gerçekleşir.

29-) 35 yaşındaki erkek hastaya sigmoid kolon divertikülü


perforasyonu nedeniyle laparotomi uygulanıyor. Postoperatif dönemde
yara enfeksiyonu gelişiyor ve yara yeri açılıyor. Primer iyileşme
olmadığı için yara granülasyon dokusuna dönüşüyor. Sekiz hafta sonra
yara gerilimi orjinalinin %10’u olarak saptanıyor.
Yara gerilimindeki bu azalmanın en olası nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Adezif glikoproteinlerde azalma
B) Kollajen sentezinde artma
C) Metalloproteinaz aktivitesinde azalma
D) Miyofibroblast kontraksiyonunda azalma
E) Subkütanöz ödemin rezolüsyonu

cevap: D

Yara kontraksiyonu, sekonder yara iyileşmesinin tipik bulgularından


biridir. Yara kontraksiyonu, miyofibroblastların işidir ve ilk hafta

yaklaşık %10 olan kontraksiyon, 3. Ayda %80’lere ulaşır. Kollajen


sentezi doku kaybı olan bölgeyi doldurur ama yarayı kontrakte etmez.
Aynı şekilde diğer seçeneklerde verilen mekanizmalara da yara
kontraksiyonunda görev almazlar.

30-)
I. Anjiyostatin
II. Endostatin
III. Tronbospondin
IV. Hipoksi induciple faktör (HIF)

Yukarıdaki moleküllerden hangisi ya da hangileri anjiogenez


inhibitörlerindendir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I,II
D) III, IV
E) I, II, III

cevap: E

Anjiyogenez inhibitörleri:
Anjiyostatin, endostatin, vazostatin
Soluble VEGFR (Tuzak reseptör)
Platelet faktör-4
Doku metalloproteinaz inhibitörleri (TIMPs)
SPARC
Osteopontin
Trombospondin

31-) Aşağıdaki tümörlerden hangisinde CDK2NA (p16) 'nın


mutasyonu görülmesi
beklenmez?
A) Malign melanom
B) Pankreas adenokanseri

C) Prostat karsinomu
D) Özefagus kanseri
E) Mesane kanseri

CEVAP:C

Siklin D overekspresyonu meme, özofagus, karaciğer, mantle cell


lenfoma ve plazma hü reli tümörlerde görülür.

CDK4 amplifikasyonu melanom, sarkom ve glioblastomlarda görülür.

CDKN2A (p16) germline mutasyonu melano eğilimli akrabalarda


%25 vardır.

CDK2NA (p16)'nın somatik mutasyonu pankr as karsinomlarının


%75'inde, glioblastomların %40-70'inde, özofagus kanserlerinin
%50'sinde ve küçük hücreli dışı akciğer karsinomlarının %20'sinde,
yumuşak doku sarkomları ve mes ne kanserlerinde görülür.

32-) Aşağıdakilerden hangisinde karaciğer, böbrek ve pankreasta


kistler ile çok say da anjiom görülür?
A) Tuberoskleroz
B)Ailevi hiperkolesterolemi
C) Marfan sendromu
D) Von Recklinghausen hastalığı
E) Von Hippel Lindau hastalığı

CEVAP:E

33-) Aşağıdaki ailesel sendromların hangisinde DNA onarım


mekanizmaları detektif deği dir?

A)Fanconi anemisi
B)Bloom sendromu
C)Ataksi- telenjiektazi
D)Kseroderma pigmentozis

ı­






E)Familyal adenomatöz polipozis

CEVAP:E

34-) Adenomatöz polipozis coli (APC) proteini, hangi molekülle


birleşerek, bu molekülü parçalar ve transkripsiyon genlerinin akt
vasyonunu engeller?
A) siklin A
B) BAX proteini
C) E6 proteini
D) p57 proteini
E) 13- katenin

CEVAP E

APC tümör süpresör geni B- kateninin hü re içi seviyelerini


düzenleyen proteini kodlar. B- katenin E- cadherinin sitoplazmik
parças na bağlanır, diğer yandan çekirdeğe yer d ğiştirir ve hücre
proliferasyonunu aktive eder.

35-) Aşağıdaki tümörlerden hangisi hem sitokeratin hem de vimentin


ile pozitif boyanır?
A) Menenjiom
B) Tiroid papiller karsinomu
C) Rabdomyosarkom
D) Schwannom
E) Ewing sarkomu

CEVAP: A

Sitokeratin ve vimentin pozitifliği bifazik tümörlerde görülen


özelliktir.
Sinovyal sarkom, mezotelyoma ve menenjiom bifazik tümörlerdir. Bu
tümörler sitokeratin ve vimentin ile pozitif boyanırlar.
ı­




Tiroid papiller karsinomu epitelyal tümör olduğundan sitokeratin ile,
rabdomyosarkom desmin ile, schwannom S- 100 ile, Ewing sarkomu
CD99 ile pozitif boyanır.

36-) Aşağıdakilerden hangisi hücre siklusunu herhangi bir siklin


bağımlı kinaz (CDK)’a spesifik olmadan inhibe eder?
A) p15

B) p16

C) p18

D) p19

E) p21

Cevap E

P15, p16, p18 ve p19 sadece siklinD’ ye bağımlı olan CDK4


inhibisyonu yaparken, p21, p27 ve p57 ise tüm CDK’ları inhibe eder.

37-)
I.SS-A antikorları erken başlangıç ile ilişkildir.
II. Böbrekte glomerüler lezyon sıktır.
III. Mantle zon lenfoma gelişimi riski artar.
IV. Hasar CD8+ lenfositlerle oluşturulur.
V. EBV, HIV ve HTLV-1 neden olabilir

Yukarıda verilen ifadelerden hangisi/hangileri Sjögren sendromu için


doğrudur?

A) I-II
B) I- IV
C) I- V
D) III-IV
E) II- IV-V

Cevap C

Otoimmün hastalıklarda MALTOMA riski artar. Otoimmün hastalıklar


antikor kökenliyse CD8’lerin işi olmaz. En azından şıkları biraz
üzerinde düşünerek azaltabiliriz.
Sjögren sendromunda SS-A erken başlangıç, uzun süren hastalık ve
fazla ekstraglandüler tutulumla ilişkilidir. Böbrekte glomerül tutulumu
yapmaz.
Bir iskelet proteini olan a fodrine karşı aktive olan CD4+ lenfositler
hasarı oluşturur.
EBV, HIV ve HTLV-1 neden olabilir.

38-)
I. Çocukluk çağında görülen en sık orbita tümörüdür.
II. İkincil bir tümör olarak en sık osteokondrom ile beraber görülebilir
III. Flexner- Wintersteiner rozetleri izlenir
IV. Regrese olabilir.
Yukarıda retinoblastom ile ilgili verilenlerden hangisi/hangileri
yanlıştır?

A) I-II
B) II-III
C) I-III
D) III-IV
E) II-III-IV

Cevap A

Retinoblastom çocuklarda görülen en sık malign orbita tümörüdür


fakat çocukta orbitada görülen en sık tümör hemanjiomdur.
İkincil tümör olarak en sık osteosarkom ile beraberlik gösterebilir.
Flexner-Wintersteiner rozetleri ortası boş lümen etrafına dizili tümör
hücreleridir.
Kendiliğinden regresyon görülebilir.

39-) Aşağıdakilerden hangisi şokta organlarda gözlenen


morfolojik bulgulardan biri değildir?
A) Kalpte subendokardiyal hemoraji
B) Adrenalde kortikal hücrelerde lipid birikimi
C) Karaciğerde yağlanma ve perisantral nekroz
D) Sindirim sisteminde mukozal hemorajiler
E)Akciğerde yaygın endotel hasarı

Cevap B

Şokta adrenaller dışında tüm organlarda hipoksiye bağlı yağlanma


gözlenir. Adrenallerde şok sırasında steroid sentezi arttığı için lipid
kaybı saptanır.

40-) Üç yaşındaki erkek çocuk 7 günlük reçetesiz ilaçlarla tedaviye


yanıtsız ateş, bilateral konjunktivit, çilek dil, palmar ve plantar eritem,
ciltte soyulma,ve şişmiş boyun lenf nodları öyküsü ile aile hekimine
getiriliyor.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Churg-Strauss sendromu
B) Kawasaki hastalığı
C) Lökositoklastik kutanöz arterit
D) Poliarteritis nodosa
E) Wegener granülomatözü

cevap: B

Kawasaki hastalığı (mukokutanöz lenf nodu sendromu), koroner


arterleri de içeren muskuler arterleri çeşitli bölgelerde etkileyen bir
nekrotizan vaskülittir. Bu hastalık 5 yaşın altındaki çocukları etkiler.
Tanı klinik olarak konur.

41-) Timomaların en önemli prognoz kriteri aşağıadkailerden


hangisidir?
A) Ekstrakapsüler invazyon
B) Şişkin epitelyal hücrelerin baskın oluşu

C) İğsi epitelyal hücrelerin baskın oluşu


D) Abortif Hassall korpusküllerinin varlığı
E) Epitelyal ve lenfoid hücreler arasındaki oran

cevap: A

Timomaların histolojik tipi ne olursa olsun, ekstrakapsüler invazyon


varlığı ve derecesi tek ve en önemli prognostik parametredir.

42-) Aşağıda verilen kromozomal translokasyom


eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Burkitt Lenfoma - t(8;14)


B) Anaplastik büyük hücreli lenfoma - t(2;5)
C) Mantle hücreli lenfoma - t(11;14)
D) Foliküler lenfoma - t(14;18)
E) Difüz büyük hücreli lenfoma - t(9;22)

cevap: E

T(9;22) bcr-abl füzyon geni ile karakterizedir ve kronik miyeloid


lösemide görülür.

43-) Common variable immün yetmezlik tanısı olan bir hasta kronik
ishal, malabsorpsiyon ve tekrarlayan 'Giardiya' enfeksiyonu bulguları
ile hastaneye geliyor.
Bu hastada aşağıdaki bulgulardan hangisinin bulunması en olasıdır?

A) Ig A pozitif plazma hücrelerinin olmaması


B) Eozinofil infiltrasyonu
C) Köpüksü makrofaj infiltrasyonu
D) Kısa geniş villüslerle ilişkili lenfanjiyektazi
E) Subepitelyal kollajen demetlerinde kalınlaşma

Cevap: A

Gastrointestinal biyopsilerde en sık karşılaşılan iki primer immün


yetmezlik sendromu selektif IgA eksikliği ve common variable immün
yetmezlik sendromudur (CVID). Her iki durumda da lenfoid
hiperplazi, lamina propriada azalmış sayıda plazma hücreleri ve tama
yakın IgA pozitif plazma hücresi olmaması,
ve tekrarlayan giardiazis izlenir.
Selektif IgA eksikliği glüten çekilmesine yanıt verirken, CVID
vermez. CVID'nin morfolojisi normal olabilir veya Çölyak şupruyu
taklit eden yoğun villüs anormallikleri içerebilir.
Eozinofilik gastroenteritte eozinofil infiltrasyonu olur. Köpüksü
sitoplazmalı makrofaj infiltrasyonu Whipple hastalığının özelliğidir.
Waldenström makroglobülinemisi lenfanjiyektazi ve kısa geniş
vuruşlarla karakterizedir; dilate lenfatikler makroglobülinden oluşan
eozinofilik materyal içerir. Kalınlaşmış subepitelyal kollajen bantlar
(10 mikrondan daha kalın) kollajenöz şuprunun özelliğidir.

44-) Bilinen bir hastalığı olmayan, 35 yaşındaki bir kadın hastada


nefrotik sendrom gelişiyor. Bunun dışında başka bir bulgu
saptanmıyor. Laboratuvar testlerinde fosfolipaz A2 reseptörlerine
(PLA2R) karşı üretilen IgG4 seviyesi yüksek olarak izleniyor.
Bu hastada aşağıdaki glomerüler hastalıklardan hangisinin bulunma
olasılığı en yüksektir?

A) Dense depozit hastalığı


B) Fokal segmental glomerüloskleroz
C) Membranoproliferatif glomerülonefrit
D) Membranöz glomerülonefrit
E) Minimal değişiklik hastalığı

cevap: D

Primer membranöz glomerülonefrit (MGN) vakalarının çoğu


idyopatiktir, yani herhangi bir bilinen hastalıkla ilişkisi
saptanamamıştır. İkincil MGN vakalarıysa tüm vakaların %20- 50'sine
tekabül eder.

Morfolojik olarak primer ve ikincil MGN birbirinden ayırt edilemez.


Yakın zamanda yapılan çalışmalarla primer MGN hastalarında kanda
ve glomerüler depolanma alanlarında anti- PLA2R antikorları
saptanmıştır

45-)
I. İyi gelişmiş granülasyon dokusu
II. Yoğun kollajenöz skar
III. Erken koagülasyon nekrozu
IV. Sınırlarda kontraksiyon bant nekrozu

Yukarıda verilen miyokard infarktüsü sonrası görülen irreversibl


mikroskobik değişiklerin doğru olarak sıralanışı aşağıdakilerden
hangisidir?
A) I-II- III-IV
B) I-IV-III-II
C) III-I-IV-II
D) III-IV-I-II
E) IV-III-I-II

cevap: D

Miyokard infarktüsü sonrası görülen olaylar aslında yara iyileşmesi


olayıdır. Soruda zamanları verilmediğine göre sadece yara
iyileşmesinde görülen olayların sıralaması gibi düşünülebilir.

46-) Kırk dokuz yaşında erkek hasta, son birkaç haftadır kolik tarzında
sağ üst batın ağrısından yakınıyor. Karaciğer biyopsisinde
intrakanaliküler kolestaz, safra duktuslarında rüptür, portal ödem,
nötrofil birikimi ve karaciğer hücrelerinde şişme görülüyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu durumun en olası nedendir?

A) Kronik pasif konjesyon


B) HBV infeksiyonu
C) Koledokolithiazis
D) Ekstrahepatik biliyer atrezi

E) Venooklüziv hastalık

cevap: C

• Ekstrahepatik biliyer obstrüksiyon: Karaciğer biyopsisinde


intrakanaliküler kolestaz, safra duktuslarında proliferasyon ve rüptür,
portal ödem, portal alanda nötrofil birikimi, karaciğer hücrelerinde
şişme gibi değişikliklere neden olur. Ekstrahepatik biliyer
obstrüksiyonun en sık nedeni safra taşlarıdır. Ekstrahepatik biliyer
obstrüksiyon → hepatosit nekrozu → fibrozis→ sekonder biliyer
siroz. Ekstrahepatik biliyer obstrüksiyon ile oluşan siroza sekonder
biliyer siroz adı verilir.

47-) Aşağıdakilerden hangisi morfolojik olarak meme stromasında


fibröz kollajenize doku artışı, bu fibröz doku içerisinde asinüslerin
sayısında artış ile karakterize meme lezyonudur?
A) Fibroadenom
B)Sklerozan adenozis
C)Duktal ektazi
D)Yağ nekrozu
E)Apokrin karsinom

cevap: B

Sklerozan adenozis: Fibrokistik hastalıkta oluşabilir, aşırı fibröz doku


artışı ve bu fibröz doku içersinde deforme olmuş proliferatif glandüler
yapılar vardır. Radyolojik, makroskopik ve mikroskopik görünümü
meme karsinomunu taklit eder.

48-) Genellikle altıncı ve yedinci dekadda kadınlarda pankreas


kuyruğunda gözlenen, VHL gen mutasyonu içeren ve sıklıkla benign
olan pankreas tümörü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Müsinöz kistik neoplazi


B)Seröz kistadenom

C)İntraduktal papiller müsinöz neoplazi


D)Solid psödopapiller neoplazi
E) Pankreatik duktal adenokarsinom

cevap: B

Seröz kistadenomda en sık VHL gen mutasyonu görülür ve vakaların


çoğu pankreas kuyruğu yerleşimlidir.
Seröz kistadenomlar, pankreasın genellikle kuyruk kısmında görülen
multikistik neoplazilerdir. Pankreasın kistik neoplazilerinin %25’ini
oluştururlar. Tipik olarak 6-7.dekadda ve kadınlarda 2 kat sıktır.
Çoğunlukla benigndir. Kistik küçük (1-3 mm) boşlukları döşeyen
glikojenden zengin küboidal hücrelerden oluşur. VHL tümör süpresör
gen mutasyonu en sık görülen genetik anomalidir.

49-) Aşağıdakilerden hangisi venöz trombüs için yanlıştır?


A) Kırmızı renktedir
B) Genellikle staz nedeniyle oluşur
C) Daima tıkayıcıdır
D) Emboli riski yüksektir
E) Trombositten zengindir

cevap: E

Venöz trombüs kan akımı ile aynı yönde büyür ve Damar duvarına
zayıf tutunur
(genellikle zeminde endotel hasarı bulunmaz, koagülasyon
faktörlerinin artışına bağlı gelişir, trombosit aktivasyonu sekonder rol
oynar)

Trombositten zengin olan arteriyel trombüstür.

50-) İnsan papilloma virüs ile enfekte serviksin skuamöz hücrelerinde


gözlenen perinükleer halo, virüsün kodladığı hangi protein sonucu
oluşur?

A) E5
B) E6
C) E7
D) L1
E) L2

cevap: A

HPV’nin kodladığı E5 proteini enfekte skuamöz hücrelerde gözlenen


perinükleer halodan (koilositik değişiklikler) sorumludur...
-Perinükleer vakuollerden oluşan sitoplazmik halo, HPV’nin meydana
getirdiği bir sitopatik değişikliktir. Buna ‘koilositik atipi’ de denir.
HPV’nin kodladığı endoplazmik retikulumda bulunan E5 proteini
tarafından oluşturulur.

51-) Aşağıdakilerden hangisi kriptojenik organize pnömoni için en


spesifik histopatolojik bulgudur?
A) Hiyalen membranlar
B) İnterstisyel fibrozis
C) Alveol içinde fıbroblastik tıkaçlar
D) Alveol lümenlerinde makrofajlar
E) Peribronşial granülomlar

cevap: C

Kriptojenik organize pnömoni, toksik inhalanlar, enfeksiyöz ajanlar,


ilaçlar ve immün-ilişkili kollajenopatileri içeren bir grup irritan ajan
nedeniyle oluşan kliniko-patolojik bir sendromdur. Klinik gelişimi
akut gelişen dispne, öksürük, ateş ya da sinsi olabilir.
Histolojik olarak intraalveoler yerleşimli gevşek organize konnektif
doku (Masson tıkacı), interstisyel inflamatuvar infiltrasyon ve
makrofaj birikimi, pulmoner parankimde yoğunluk artışı görülür.
Masson tıkaçlarının karakteristik serpijinöz bir şekli vardır.

52-) Otuz üç yaşında erkek hasta nöbet yakınması ile hastaneye


başvuruyor. MR görüntülemede sol frontal lobda, beyaz cevher içinde,

T2'de hiperintensite gösteren, sınırları belirsiz alan izleniyor. Biyopsi


örneğinde, normal beyaz cevher ile karşılaştırıldığında hafif sellülarite
artışı ve ılımlı nükleer pleomorfizm gösteren glial popülasyona sahip
lezyon izleniyor. Mitotik aktivite, nekroz veya mikrovasküler
hiperplazi saptanmıyor. Neoplastik hücreler GFAP eksprese ediyor.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Gliozis
B) Yüksek dereceli astrositom
C) Düşük dereceli astrositom
D) Metastatik lezyon
E) Normal beyin parankimi

cevap: C

Bu bir normal beyin dokusu mudur?


• Normal beyinde hücre yoğunluğu oldukça düşüktür. Gri cevher
genellikle büyük ve küçük nöronların karışımı ile glial hücrelerden
oluşur. Beyaz cevher temel olarak oligodendroglialardan (küçük,
uniform ve perinüldeer halosu bulunan hücreler) oluşur.

Hücresel yoğunluk artmışsa bu bir tümör mü yoksa gliozis midir?


• Gliozis hafif artmış hücresellik, uniform dağılım gösteren
hipertrofik astrositler ve duruma bağlı olarak da inflamatuvar
hücrelerle karakterizedir.
• Neoplastik lezyonlar artmış hücresellik, nükleer plemorfizm ve
anaplazinin diğer özellikleri ile karakterizedir.

Bu bir neoplazi ise primer mi metastatik midir?


• Primer beyin neoplazilerinde (gliomlar), normal hücresel bileşenler,
astrositler {astrositomlar),
oligodendroglia (oligodendrogliomlar) ve ependim (ependimom)
morfolojisi korunur. Gliomlar karakteristik fibriler zemine sahiptir.

Gliomun düşük (derece II) mü yoksa yüksek (derece III ve IV)


dereceli mi olduğu belirlenmelidir.

• Düşük dereceli gliomlar artmış hücresel yoğunluk ve sitolojik


plemorfizme sahip olmakla birlikte mitotik aktivite, mikrovasküler
proliferasyon ya da nekroz içermezler.

53-) Aşağıdaki tiroiditlerden hangisinin stromasında germinal


merkezleri belirgin lenfoid folliküller gözlenir?

A) Akut tiroidit
B) Postpartum tiroidit
C) De Quervain tiroidit
D) Riedel tirodit
E) Palpasyon tiroidit

Cevap B

Postpartum tiroidit ve Hashimoto tiroiditinde belirgin germinal


merkezleri bulunan lenfoid foliküller bulunur

Postpartum tiroidit (subakut lenfositik tiroidit), postpartum dönemdeki


kadınların %5’inde görülen ağrısız tiroidittir. Çoğu
hastada dolaşımda anti-tiroid peroksidaz antikorları veya diğer
otoimmün hastalık öyküsü bulunur. Vakaların 1/3’ünde zamanla
belirgin hipotiroidizm gelişir. Histolojik olarak Hashimoto tiroiditine
benzer. Parankimde büyük germinal merkezler içeren lenfositik
infiltrasyon ve follikül destrüksiyonu görülür. Ancak
hürthle hücre metaplazisi ve fibrozis belirgin değildir

54-) Kronik endometrit tanısı için biyopside aşağıdaki histolojik


bulgulardan hangisinin görülmesi gerekir?
A) Endometriyum stromasında plazma hücresinin görülmesi
B) Endometriyum gland epiteli içinde lökosit varlığı
C) Miyometriyum içinde endometryial glandların bulunması
D) Overde endometriyal stroma görülmesi
E) Endometriyumun glandüler epitelinde subnükleer
vakuolizasyon

cevap: A

Kronik endometrit tanısı için endometrium stromasında tek bir


plazma hücresinin görülmesi bile tanı koydurucudur.

55-) Altmış beş yaşındaki erkek hastanın anamnezinden altı aydır sağ
frontal bölgede giderek artan şiddetli baş ağrısının olduğu, birkaç
senedir küme tipi baş ağrısı tedavisi gören hastanın şikayetlerinin
gerilemediği ve son zamanlarda giderek arttığı öğreniliyor. Hastanın
çekilen kafa grafisinde kafa kemiklerinde atılmış pamuk manzarası
gözlenmiş olup rutin biyokimyasında serum alkalen fosfataz yüksek
bulunuyor. Tüm vücut kemik sintigrafisinde, frontal kemikte yoğun
artmış aktivite tutulumunu bulunan bölgeden kemik biyopsisi
yapılıyor. Mikroskopisinde lameller kemikte mozaik paternde
anormal kemik yapımı tespit ediliyor.
Bu hastada aşağıdaki kemik tümörlerinden hangisinin görülme sıklığı
artmıştır?

A) Osteoma
B) Osteoid osteom
C) Osteosarkom
D) Konseosarkom
E) Osteokondrom

Cevap C

Soru kökünde geçen kafa grafisinde atılmış pamuk görüntüsü, serum


alkalen fosfataz yüksekliği ve kemik biyopsisinde gözlenen mozaik
paterni bizi kemiğin Paget hastalığına yöneltmelidir. Paget
hastalarında osteosarkom görülme sıklığı artar...

56-) Malign melanom gelişiminde rol alan tümör supresör gen


mutasyonu aşağıdakilerden hangisidir?

A) CDKN2A
B) C-KİT
C) BRAF
D) RAS
E) NOTCH1

Cevap A

CDKN2A hücre siklusunu kontrol eden proteinleri kodlayan bir tümör


supresör gendir.

Otozomal dominant familyal melanomların yaklaşık %40’ında,


sporadik melanomların %10’unda CDKN2A mutasyonu görülür.
CDKN2A, hücre siklus düzenleyicisi p16’yı kodlayan bir tümör
supresör gendir.

57-)Hodgkin lenfomalarda prognostik kriter olarak en


belirleyici özellik hangisidir?
A) Subtip
B) Sistemik semptomlar
C) EBV pozitifliği
D) Reed- Stenberg hücrelerinin yüzdesi
E) Hastalık yayılımı

CEVAP E

Hogdkin lenfoma primer olarak lenf nodlarının bir hastalığıdır. İlk


önce tek bir lenf nodunu ya da tek bir lenf nodu zincirini tutar
ardından sıklıkla yakın bölgelere göre yayılım gösterir. Tümör
hücreleri Reed- Sternberg hücreleridir. Bu hücrelerin sayısı arttıkça
diferansiyasyon azalmakta olup, prognoz kötüleşir.
Sistemik semptomlar (ateş, kilo kaybı, gece terlemesi) ileri evre
hastalıklarda görülür.
Hastalık sıralı yayılım yaptığından dolayı en önemli prognoz kriteri
hücre tipi değili, evre yani hastalık yayılımıdır.

EBV pozitifliği prognozda değil, tanıya yardımcı olması açısından


önemlidir.

58-) Elektron mikroskopisinde sitoplazmalarında tenis raketi benzeri


granüller bulunan bir tümör izleniyor.
Bu tümörde en sık bulunan mutasyona aşağıda verilen tümörlerden
hangisinde rastlanabilir?

A) Malign Melanom
B) Polisitemia vera
C) Esansiyel trombositoz
D) Burkitt lenfoma
E) Tiroid medüller karsinomu

CEVAP A

Elektron mikroskobisinde sitoplazmalarında tenis raketi benzeri


granüller bulunan tümör langerhangs hücreli histiositozlardır. Bu
granüller langerin denilen bir proteini içerirler. Langerhans hücreli
tümörlerde izlenen en sık mutasyon BRAF (V600E) mutasyonudur.

59-) 72 yaşında erkek hasta sık sık larenjit olduğunu ve koltuk altında
lenf bezlerinin şiştiğini belirterek hastaneye başvuruyor. Lenf nodu
eksize edilip patolojiye gönderiliyor. Yapılan histopatolojik
incelemede lenf nodu yapısını silen küçük lenfositlerden oluşan diffüz
infiltrasyon ve yer yer diğer lenfositlerden daha iri görünümlü
lenfositlerden oluşan lenfoid agregat benzeri yapılar izleniyor. Bu
lenfositler CD20, CD23 ve CD5 pozitif, CD10 ile ise negatif olarak
saptanıyor.
Aşağıdakilerden hangisi yukarıda verilen lenfoid maligniteye ait bir
kötü prognostik faktör değildir?
A) t(12,21)
B) 17 p delesyonu
C) Somatik hipermutasyon yokluğu
D) ZAP-70 protein ekspresyonu
E) Richter sendromu dönüşümü

CEVAP: A

Olguda verilen vakayı anlamak için aslında “lenfoid agregat benzeri


yapılar” kalıbı bile yeterlidir. Bu tanı ile karışabilecek bazı antiteleri
de verilen immünohistokimyasal boyalarla ayırt ettikten sonra soru
“ Aşağıdakilerde hangisi KLL’ de kötü prognostik gösterge değildir?”
olarak düşünülür.

Lenf nodları diffüz olarak 6-12 µm çapındaki küçük lenfositlerle


doludur. Aktive olmuş daha geniş lenfositlerin oluşturduğu tam
olmayan lenfoid agregatlar proliferasyon merkezi olarak geçer. Bu
merkezler mitotik olarak aktif hücrelerden oluşur. Proliferasyon
merkezleri KLL/SLL için patognomoniktir.
Lenfositler CD20, CD23 ve CD5 pozitif, CD10 ile ise negatiftir.
Kötü prognoz kriterleri:
- 11 q, 17 p delesyonu
- Somatik hipermutasyon yokluğu
- ZAP-70 protein ekspresyonu
-Richter sendromu dönüşümü

t(12,21) ise akut lenfoblastik lösemi (ALL) için iyi prognoz


göstergesidir.

60-) 33 yaşında kadın hasta ateş, boğaz ağrısı, ve servikal


lenfadenopati şikayetleri ile başvuruyor. Yapılan periferik yaymada
atipik lenfositler izleniyor ve doktor etkenin lenfositlere CD21
reseptörü aracılığıyla tutunduğunu söylüyor.
Yukarıda verilen bilgilere göre izlenen atipik lenfositlerin özel isimleri
ve hangi tipte oldukları hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
A) Warthin- Finkeldey hücreleri- CD4 T lenfosit
B) Downey hücreleri- CD4 T lenfosit
C) Downey hücreleri- CD8 lenfosit
D) Warthin- Finkeldey hücreleri- CD 8 T lenfosit
E) Downey hücreleri- CD 21 B lenfositler
CEVAP: C

Kızamık virüsünde görülen özel hücrelerle karıştırmayalım.


Ateş, boğaz ağrısı, generalize lenfadenopati, kanda büyük oranda
atipik morfolojide lenfosit artışı ve EBV’ye karşı hümoral yanıt
gelişimi enfeksiyöz mononükleozun üç temel bulgusudur.
Oral yolla bulaşır. Önce nazofaringeal epiteli, sonra bölgedeki lenfoid
dokuda bulunan B lenfositleri CD21 reseptörü aracılığyla enfekte
eder.
Bu hastalık için karakteristik kabul edilen dolaşımdaki atipik
lenfositler, virüse spesifik olan sitotoksik CD8+ T hücreleridir. Bunlar
Downey hücresi olarak adlandırılırlar.

61-) Aort duvarında dejenerasyon yapabildiği halde aort disseksiyonu


beklenmeyen durum aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sifiliz
B) Marfan Sendromu
C) Hipertansiyon
D) Ehler- Danlos sendromu
E) By-pass operasyonu

CEVAP: A

Skar veya fibrozis dayanıklı dokular olduğundan kan damarlarının


tunika media tabakası arasına girip birbirinden ayrılmasını engeller.
Sifilizin tersiyer döneminde tipik olarak obliteratif endarterit izlenir.
Bu durumda damarların vasa vasorumlarında media ve
adventisyalarında skarlaşma olur ve lümenleri daralır, damar
beslenmesi bozulur ve duvar zayıflayarak anevrizma oluşur.
Disseksiyonda ise kan, damarların tunika mediası arasına girerek bu
tabakayı yırtar birbirinden ayırır. Ateroskleroz ve sifilizde görülen
skar varlığında ise disseksiyona rastlanmaz.

62-) Sesil serrated adenomlarla ilgili aşağıdakilerden hangisi


doğrudur?

A) Hiperplastik poliplerle histopatolojik olarak karışmazlar.


B) Neoplastik polipler sınıfında incelenirler.
C) Displazi içerirler.
D) Sıklıkla sol kolon yerleşimlidirler.
E) En sık görülen polip türüdür.

CEVAP: B

Özellikle hiperplastik poliplerle ayırıcı tanıya girerler. Hiperplastik


poliplerle ayrımı önemlidir çünkü hiperplastik polipler
nonneoplastikken, sesil serrated adenomlar neoplastik poliplerdir.
Sesil serrated adenomlar en sık sağ kolonda görülen, premalign olan
ve histolojide hiperplastik poliple karışan adenomdur. Bu adenomda
tam kat tırtıklı yüzey görülürken hiperplastik polipte üst 1/3’te tırtıklı
yüzey vardır. Displazi içermezler Kript bazalinde dilatasyon ve lateral
büyüme paterni tipiktir.
En sık görülen polipler ise hiperplastik poliplerdir.

63-) Sinsityal büyüme paterni izlenen tübül formasyonu oluşturmayan


lenfositten zengin bir yanıt içeren, kötü diferansiye tümörler olmasına
rağmen klasik duktal karsinomlara göre daha iyi prognozlu olan meme
tümörü hangisidir?

A) Medüller karsinom
B) Skirröz karsinom
C) İnflamatuar karsinom
D) Papiller karsinom
E) Tübüler karsinom

CEVAP: A

Medüller karsinomlar kötü diferansiye olmalarına rağmen klasik tipe


göre daha iyi prognozludur, bu nedenle de önemli bir konuma sahiptir.
Ayrıca BRCA-1 mutasyonlu hastalarda izlenebilir. Sinstyal büyüme

paterni tübül oluşturmayan birleşmeye meğilli değişik şekillerdeki


tümöral kitleleri tarif eder ve medüller karsinomlarda izlenir.
Medüller karsinomlar büyük yumuşak düzgün sınırlı kitleler oluşturur.
Stroması zayıf ve yoğun lenfositik infiltrasyon gösterdiğinden
yumuşaktır. Sinsityal büyüme paterni oluşturan tübül içermeyen kötü
diferansiye tümörlerdir. Triple negatif tümörlerdir. BRCA-1
mutasyonu olan kişilerde sıklıkla izlenebilmesine rağmen, BRCA-1
mutasyonu %13 oranında görülür.
Lenf nodu metastazı klasik duktal karsinoma göre daha azdır,
prognozu da daha iyidir.
Skiröz karsinom stroması yoğun fibrotik olan duktal karsinomlara
verilen bir isimdir, aslında bir subtipi tariflemez.
İnflamatuar karsinom özel bir patolojik tip değildir. Düzgün bir kitle
yapmadan tüm memeye yayılmış yaygın invaziv bir duktal karsinımu
tarif eder. Evre 3, kötü prognozlu tümörlerdir.
Papiller karsinom , papillaların izlendiği nadir bir türdür.
Tübüler karsinom iyi diferansiye tübüllerden oluşan iyi prognozlu bir
karsinomdur.

64-) .Aşağıdaki histopatolojik değişikliklerden hangisi klamidya


trachomatis servisiti ile ilişkilidir?

A) Foliküler servisit
B) Granülomatöz inflamasyon
C) İntranükleer inklüzyonlar içeren çok çekirdekli hücreler
D) Nötrofil infîltrasyonu
E) Ülser

cevap: A

Klamidya trachomatis enfeksiyonu, gelişmiş toplumlarda en sık


görülen cinsel yolla bulaşan hastalıktır.
Servikal biyopsilerde izlenen morfolojik değişiklikler belirgin lenfoid
folliküller içeren kronik inflamatuvar infiltrasyondur (folliküler
servisit).

Folliküler servisit klamidya için tanısal değildir fakat pozitif kültürle


daha sık ilişkilendirilmiştir.

65-) Kırk yaşında kadın hastadan kalın müsinöz sıvı içeren büyük ve
multiloküle bir over kisti eksize ediliyor. Histolojik kesitinde kist
duvarı sıklıkla tek tabakalı papiller çıkıntılar oluşturmuş silyasız
kolumnar hücrelerle döşeli olduğu, fokal alanlarda sitolojik atipi ve
stratifikasyon artışı saptanıyor. Stromal invazyon izlenmiyor.

Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?


A) Müsinöz borderline tümör
B) Müsinöz kisadenokarsinom
C) Müsinöz kistadenom
D) Seröz kistadenokarsinom
E) Seröz kisadenom

cevap A

Müsinöz borderline tümörlerde, epitelde sitolojik atipi ve yapısal


disorganizasyon görülürken stromal invazyon görülmez. Nodüler
alanlar ve kalın kist duvarları stromal invazyon açısından dikkatlice
incelenmelidir. Tümör hücreleri endoservikal ya da daha sıklıkla
intestinal epitele benzer. Müsinöz adenokarsinomlarda farklı olarak
stromal invazyon görülür.

66-) Aşağıdakilerden hangisi endoservikal tip müsinöz borderline


tümör ile intestinal tip müsinöz borderline tümörün ortak özelliğidir?

A) Endometriyozis ile ilişki


B) KRAS mutasyonu
C) Yaş dağılımı
D) Bilateral olma sıklığı
E) Müsin granülomları içeren stromal inflamatuvar yanıt

cevap B

Müsinöz borderline tümörlerin %85'i intestinal tip, %15'i endoservikal


tiptir. Endoservikal tip, intestinal tipten daha genç yaşta görülür, daha
sık bilateraldir ve daha küçük boyutludur. Endoservikal tiplerin
yaklaşık %50'si pelvik endometriyozis ile ilişkilidir ve bazı tümörler
endometriyotik kistler içerisinde gelişir.
Mikroskopik olarak endoservikal tip, müsin içeren kolumnar
hücrelerden oluşur ve eozinofilik sitoplazmalı hücreler papilla
tepelerinde yer alır.
İntestinal tipin aksine endoservikal tip ER, PR, CA-125 pozitif ve
CK20, CDX2 negatiftir.
İntestinal tip, daha ileri yaşta görülür ve endometriyozis ile ilişkisi
yoktur. Ürettiği müsin, dev hücreler içeren yoğun stromal yanıta
neden olur (müsin granülomları).

Endoservikal ve intestinal tiplerin her ikisi de KRAS mutasyonu içerir.


Her iki tip de iyi prognozludur.

67-) Aşağıdakilerden hangisi gebe bir kadında uterustaki büyümenin sebebidir?

A) Endometial glanduler hiperplazi


B) Myometrial glandular proliferasyon
C) Endometeial stromal hipertrofi
D) Myometrial düz kas hipertrofisi
E) Vasküler endotelyal hiperplazi

Cevap D

Uterus boyutundaki artış, öncelikle miyometriyal düz kas hücrelerinin boyutundaki bir artışın
sonucudur. Endometriyum da, özellikle hiperplazi yoluyla boyut olarak artar, ancak kas duvarına
ince bir hat olarak kalır ve boyuttaki değişime çok fazla katkıda bulunmaz. Miyometriyumdaki
stroma , endometriyumdan daha azdır ve stromanın büyümeye etkisi kastan daha azdır.

68-) 3 ay önce iskemik atak geçiren 69 yaşındaki hastaya yapılan endarterektomide kürate edilen
ateromatöz plak sarı-bronz sert bir görünüme sahiptir. Aşağıdakilerden hangisinin bu yapıda
bulunması en olasıdır?

A) Kolesterol
B) Glikojen
C) Hemosiderin
D) İmmunoglobulin
E) Lipofuscin

Cevap A

Kolesterol, atardamar duvarlarındaki ateromlar içinde yaygın olarak bulunan, bu plaklara sarı bir
renk ve bronz parlak bir görünüm veren bir lipit formudur. Ateromun doğrudan hasar görmesi
kolesterol embolisine neden olabilir.
Glikojen, esas olarak karaciğer ve kasta görülen bir karbonhidrat depolama şeklidir.
Hemosiderin, mononükleer fagosit sisteminin dokularında (örneğin kemik iliği, karaciğer, dalak)
görülen, ancak kalıtsal hemokromatoz ile yaygın olarak birikebilen bir demir depolanma şeklidir.
İmmünoglobulin bazen plazma hücrelerinde (yani Russell cisimleri) yuvarlak globüller olarak
görülebilir.
Lipofuscin, hücre sitoplazmasında, özellikle kardiyak miyositlerde ve hepatositlerde yaşlanma ile
artan altın kahverengi bir pigmenttir.

60-)Aşağıdakilerden hangisinin periferal kandaki Escherichia coli’ye karşı bakterisidal


aktiviteye sahip olması en olasıdır?

A) Bazofil
B) CD4+ lenfosit
C) CD8+ lenfosit
D) Monosit
E) Nötrofil

Cevap D

Makrofajlara dönüşen monositler, nitrik oksit üreten sitokinle indüklenebilir nitrik oksit sentaz
(iNOS) içerir. Nitrik oksit, kendi başına ve diğer reaktif oksijen türleri ile etkileşime girdiğinde
antimikrobiyal aktiviteye sahiptir. CD4 veya CD8 lenfositleri, NOS'un makrofaj üretimini uyaran
interferon-γ (IFN-γ) için kaynak olabilir.

70-) Aşağıdaki genlerden hangisi aracılığıyla hücre siklusu sırasında p21’in artması
sonrasında DNA tamiri sağlanır?

A) p53
B) MDM2
C) bax
D) GADD45
E) PUMA

CEVAP: D

G1/S geçişini durduranlar p53 ve Rb genleridir ve bu genlere tümör süpressör genler denir. P53
siklinbağımlı kinaz inhibitörü olan p21’i arttırarak siklusu durdurur. Eğer hasarlı DNA varsa
GADD45 geni ile tamir edilir. DNA tamir edilirse MDM2 geni ile p53 inhibe edilir ve mitotik
siklus devam eder. Eğere DNA tamiri başarısız olursa bax ve puma geniyle apopitozu uyarır ve
hücre öldürülür.

71-) Bir laboratuvar teknisyeni kaza ile cildine kimyasal madde döküyor. Bir gün sonra cildinde
eritmeli, sert bir alan oluştuğunu iki gün sonra ise o bölgenin çapının arttığını söylüyor. Hastanın
cildinden alınan doku incelendiğinde Cd4 antikorlara karşı lenfositler tespit edilmiştir.
Aşağıdakilerden hangisinin bu immünolojik reaksiyonu açıklaması en olasıdır?

A) Arthus reaksiyonu
B) Greft-versus-host hastalığı
C) Geç tip hipersensitivite
D) Lokalize anaflaksi
E) Serum hastalığı

Cevap C

T hücrelerinin, özellikle CD4 + hücrelerinin perivasküler birikimi, büyük ölçüde sitokin


interlökin-2'nin salınmasının aracılık ettiği bir TH 1 tepkisinin yol açtığı gecikmiş aşırı duyarlılık
deri reaksiyonlarının tipik bir örneğidir.

72-) 38 yaşındaki kadın hasta 6 haftadır artan abdominal distansiyon nedeniyle geliyor. Abdominal
BT’de jejenumdakş 6 cm’lik bir kitlenin bağırsakta tıkanıklık yaptığı tespit ediliyor. Lezyondan
alınan biyopsi örneğinin flow sitometrik analizde yüksek S fazına sahip klonal B lenfosit
popülasyonu tespit ediliyor.
Aşağıdaki nükleer onkogenlerden hangisinin aktivasyonunun bu tümöre neden olması
olasıdır?

A) APC
B) EGF
C) MYC
D) p53
E) RAS

Cevap C

MYC onkogeni, t (8; 14) translokasyonu nedeniyle Burkitt lenfomada yaygın olarak aktive edilir.
MYC geni, siklin D1 için olduğu gibi büyümeyle ilgili genlerin transkripsiyonel aktivasyonuna
neden olmak için DNA'yı bağlar ve hücre döngüsünün aktivasyonu ile sonuçlanır. EGF (meme
kanserlerindeki HER2 gibi), hücre yüzeyinde bulunan epitel büyüme faktörü reseptörünü kodlar.
p53 ve APC, kolon kanseri dahil birçok kanserde inaktive olan tümör baskılayıcı genlerdir. RAS
onkogeni, hücre zarının altında bulunan bir GTP bağlayıcı proteini kodlar.

73-) Otuz beş yaşında erkek hasta bilateral diz ve dirseklerinde çok kaşıntılı küçük veziküller
nedeniyle hastaneye başvuruyor. Hastanın glutensiz diyetle beslendiği fakat son birkaç aydır
diyetini bozduğu öğreniliyor.
Hastadan ayırıcı tanı yapmak için alınan örneğin immünfloresan mikroskobisinde
incelenmesinde hangi görüntünün görülmesi en olasıdır?

A) Dermal papilla uçlarında devamlı olmayan granüler tarzda IgG birikimi


B) Dermoepidermal bileşkede lineer tarzda IgG birikimi
C) Dermoepidermal bileşkede lineer tarzda IgA birikimi
D) Dermiste damar çevrelerinde IgG ve kompleman C3 birikimi
E) Dermal papilla uçlarında devamlı olmayan granüler tarzda IgA birikimi

CEVAP: E

İmmünfloresan birikimleri veziküllü hastalıkların ayrımında sıklıkla kullanılan yöntemlerdendir.Bu


nedenle birikim yerleri, tipleri ve tarzları sorgulanabilir. Dikkat edilirse glüten enteropatisi tarif
edilmekte. Vezikül ve glüten aynı soruda sorgulandığında akla Dermatitis herpetiformis gelmeli.
Dermatitis herpetiformis sıklıkla çölyak hastalığına eşlik eden erkeklerin daha çok etkilendiği 3-4.
Dekatlarda başlayan ürtiker ve büllerle karakterize bir hastalıktır. Ürtikelyal plaklar ve veziküller
iler derecede kaşıntılıdır. Lezyonlar simetrik ve bilateral olarak diz, dirsek ve kalça ekstansör
yüzeyler, sırt üst kısmıdır. İmmünfloresan mikroskopisinde dermal papilla uçlarında devamlı
olmayan tarzda IgA birikimi izlenir.
Dermisteki damar çevrelerinde IgG ve C3 birikimleri sıklıkla lökositoklastik vaskülitlerde izlenir.
Dermoepidermal bileşkede lineer tutulumlar inflamatuar büllöz hastalıklarda izlenir.

74-) Glial fibriller asidik proteini kodlayan gende mutasyonun gözlendiği dismiyelinizan
hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Metakromatik lökodistrofi
B) Krabbe hastalığı
C) Adrenolökodistrofi
D) Aleksander hastalığı
E) Canavan hastalığı

cevap: D

Aleksander hastalığı GFAP mutasyonu ile karakterize dismiyelinizan hastalıktır

75-) Altmış beş yaşında kadında çok sayıda lenfadenopati tespit ediliyor. Dalak ve karaciğer
tutulumu olduğu görülüyor. Lenf düğümü biyopsisinde lenfositler, plazmositoid lenfositler ve
plazma hücrelerince normal yapının tamamen silindiği izleniyor. Bazı plazmositoid lenfositlerde
PAS boyasında seçilebilen çekirdek inklüzyonları saptanıyor.

Aşağıdaki özelliklerden hangisi bu lenfoproliferatif hastalığın çoğu olgusu ile ilişkilidir?

A) İdrarda Bence Jones proteini


B) İzole kemik kitlesi
C) Primer amiloidoz
D) Richter sendromu
E) Waldenström makroglobulinemi

Cevap: E

Lenfoplazmositik lenfoma, küçük lenfositik lenfoma ile benzer özellikler taşıyan B hücreli bir
neoplazidir. Neoplastik hücreler, plazmasitoid ve plazma hücrelerine diferansiye olma yeteneklerini
korumaktadır. Çoğu kez bu lenfoma lösemi ile ilişkilidir. Çünkü neoplastik plazma hücreleri
monoklonal IgM (daha az sıklıkla IgG) üretirler. Lenfoplazmositik lenfoma olgularının çoğu
Waldenström makroglobülinemisi ve hiperviskozite sendromu ile ilişkilidir.

76-) İdrara sık çıkma ve kesikli işeme şikayeti yaşayan 73 yaşındaki bir erkek asta , son bir yıl
içinde üç defa idrar yolu enfeksiyonu geçirdi. Fizik muayenede prostatı yaygın şekilde büyümüştür.

Aşağıdaki patolojik bulgulardan hangisinin bu hastanın mesanesinde bulunma olasılığı daha


yüksektir?

A) Divertikulum
B) İnterstisyel sistit
C) Malakoplaki
D) Papilloma
E) Schistosoma

Cevap A

Hastanın mesane çıkış obstrüksiyonu ile birlikte nodüler prostat hiperplazisi ile uyumlu bulguları
vardır .Mesena duvarında meydana gelen divertiküller tıkanma yallar bunun yanısra hipertrofi ve
enfeksiyonla birlikte idrar stazına yatkınlık olur ; gerçek divertikül değillerdir.
İnterstisyel sistit, çoğunlukla kadınlarda görülen ve kronik ağrı ile karakterize, tekrarlayan mesane
enfeksiyonunun bir komplikasyonudur.

77-) 65 yaşında bir kadın son 3 yıldır yüzünde yavaş büyüyen nodül şikayetiyle geliyor . Fizik
muayenede yüzün sol tarafında, kulağın önünde ve mandibulanın hemen üstünde 3 cm'lik, hassas
olmayan, hareketli, ayrık bir kitle ele geliyor. Kitle tamamen çıkarılır ve yapılan histopatolojk
incelemede, kondroid benzeri doku ve kemik adaları içeren miksoid stromada duktal epitel hücreleri
izleniyor . Aşağıdakilerden hangisi bu hasta için en olası tanıdır?

A) Asinik hücreli tümör


B) Mukoepidermoid karsinoma
C) Pleomorfik adenoma
D) Warthin tümörü
E) Skuamöz hücreli tümör

Cevap C

Pleomorfik adenom, parotis bezinin en sık görülen tümörüdür. Bu tümörler, lokal olarak invaziv
olabilmesine rağmen nadiren kötü huyludur.

Epitelyal ve kıkırdak komponent iceren tükürük bezi tümörü: Pleomorfik adenom

Asinik hücreli bir tümör, tükürük bezinin seröz hücrelerine benzeyen hücrelerden oluşur; genellikle
küçüktürler, ancak bölgesel lenf düğümlerine yaklaşık altıda biri metastaz yaparlar.
Mukoepidermoid tümörler, majör tükürük bezlerinde pleomorfik adenomlardan daha az yaygındır.
Yüksek dereceli ve agresif olabilirler.
Koku alma nöroblastom olarak da bilinen ilkel nöroektodermal tümör, çocuklukta ortaya çıkan
küçük, yuvarlak, mavi hücreli bir tümördür. Nazofaringeal bölgede ortaya çıkması muhtemeldir.
Yassı hücreli karsinomlar bukkal mukozada ortaya çıkar ve invazivdir. Warthin tümörleri, bilateral
veya çok merkezli olsalar da, nadir ve sessizdir.

78-) Aşağıdaki intestinal hastalıklar ve biyopsi bulguları ile ilgili eşleştirmelerden hangisi
yanlıştır?

A) Whipple hastalığı - PAS (+) makrofajlar


B) Abetalipoproteinemi - Lipid vaküolleri
C) Crohn hastalığı - Nonkazeifiye granülomlar
D) İrritable bağırsak sendromu - Villöz atrofi
E) Ülseratif kolit - Kript apsesi

cevap: D

İrritable bağırsak sendromu, etiyolojisi tam olarak bilinmeyen fonksiyonel bir bozukluktur. Tanı için
öncelikle diğer hastalıklar ekarte edilmelidir. Endoskopide, radyolojik veya mikroskopik olarak bir
patoloji görülmesi beklenmez

80-)
I. Oral tutulum nadirdir.
II. Kronik mukozal lezyonlardan skuamöz hücreli karsinom gelişebilir
III. İnterface dermatit örneğidir. IV. Auspitz bulgusu izlenir.
Yukarıda verilen özelliklerden hangisi/hangileri liken planusta gözlenebilir?

A) Yalnız II
B) I-II
C) II-III
D) III-IV
E) II-III-IV

Cevap C

Liken planus klinikte sık karşılatığımız bir interface dermatittir. Ağız içindeki lezyonları
prekanseröz özellikle olabileceği için sorulmaya adaydır.
Deri ve mukozal membranların bir hastalığı olan liken, kaşıntılı, mor, poligonal, planar papül ve
plaklar ile karakterizedir. En sık tutulan yerler; bilekler, dirsek ve gland penistir. Olguların %70 inde
oral lezyonlar izlenir. Kronik mukozal ve paramukozal liken planus lezyonlarından skuamöz hücreli
karsinom gelişebilir. Liken planusun karakteristik görünümü dermoepidermal bileşke boyunca, bant
tarzında, yoğun T lenfosit infiltrasyonudur (interface dermatit). Lenfositler bazal tabaka ile bir
aradadır ve bu tabaka hücrelerinde dejenerasyon ve nekrozla birlikte gider. Yoğun infiltrasyon
nedeniyle dermoepidermal bileşke sınırları epidermal pitlerde sivrilmiştir ve testere dişi
görünümünde izlenir.
Auspitz bulgusu liken planusta değil psöriyaziste izlenen noktasal kanamalardır.

81-) Otuz beş yaşında kadın hasta sağ memesinde hissettiği kitle şikayeti ile doktora başvuruyor.
Alınan tıbbi özgeçmişinde menstrüel döngülerinin normal olduğu, 3 kez hamile kaldığı ve
sonuncusu 5 yıl önce olmak üzere toplamda 3 kez doğum yaptığı öğrenilen hastanın fizik
muayenesinde sağ meme üst-iç kadranda 1 cm büyüklüğünde düzensiz, ağrısız, sert olmayan kitle
saptanıyor. Hastanın kitle üzerindeki cildinde çekilme yada aksiller lenfadenopatisi bulunmuyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fibrokistik değişiklikler
B) Lobüler karsinom
C) Akut mastit
D) Fibroadenom
E) Patolojik bir tanı yoktur.

Cevap: A

İstatistiksel olarak meme kitlelerinin büyük kısmını (%40) oluşturan fibrokistik değişikliklerin,
menstrüel siklus boyunca memede olan siklik değişiklikler nedeniyle ortaya çıktığı
düşünülmektedir.

82-) Elli beş yaşında erkek hasta, altı yıl boyunca devam eden ilerleyici, simetrik kas güçsüzlüğü ile
karakterize bir hastalık sonucu gelişen aspirasyon pnömonisi nedeniyle hayatını kaybediyor. Yapılan
otopside, makroskopik inceleme sonucu beyin ve spinal kord normal görünümde tespit ediliyor.
Mikroskobik incelemede ise, motor kortekste gliozis ve lateral kortikospinal yollarda solukluk,
spinal kordun ön boynuzlarında ise nöronal kayıp saptanıyor.
Bu hastada ölüme yol açan en olası mekanizma aşağıdakilerden hangisidir?

A) Becker Musküler Distrofisi


B) Nörofibromatozis Tip 2
C) Guillain-Barre Sendromu
D) Creutzfeldt-Jakob Hastalığı
E) Amyotrofik Lateral Skleroz

Cevap: E

Amyotrofik Lateral Skleroz , üst motor nöronların kaybına neden olan ve iskelet kası liflerinin
atrofisi (denervasyon atrofisi) sebebiyle ilerleyici kas güçsüzlüğüne yol açan bir hastalıktır.

83-) Nefrotik sendromlu yirmi üç yaşındaki bir kadından alınan böbrek biyopsisinde görünür bir
şekilde glomerüler immün kompleks birikimleri saptanıyor.
Aşağıdaki glomerülü etkileyen patolojilerden hangisi bu bulgulara yol açmıştır?

A) Amiloidoz
B) Diyabetik nefropati
C) IgA nefropati
D) Minimal değişiklik hastalığı (lipoid nefroz)
E) Membranöz glomerülonefrit

Cevap: E

Şıklar arasında sadece membranöz glomerulonefrit bir immün


kompleks hastalığıdır.

84-) Pankreasın duktal adenokarsinomunda en sık mutasyona uğrayan onkogen ve tümör


süpresör gen ikilisi aşağıdakilerden hangisidir?

A) TP53 -APC
B) RAS- CDNK2A
C) MYC-APC
D) KIT - SMAD4
E) ALK- BRCA2

cevap: B

Pankreatik duktal karsinogenezde en sık protoonkogen KRAS, en sık tümör süpresör gen
CDKN2A’dır.
İlk olarak telomerlerin kısalması ve KRAS mutasyonu gözlenir. Orta derece displazi içeren
lezyonlarda P16’yı kodlayan CDKN2A tümör süpresör geni inaktive olur. Yüksek dereceli
lezyonlarda (PanIN-3) TP53, SMAD4 ve BRCA2 tümör süpresör genlerinde inaktivasyon görülür

85-) Gebede mitokondriyal uzun zincir 3 hidroksi açil koenzim A dehidrojenaz eksikliği
aşağıdaki hastalıklardan hangisine neden olur?

A) Preeklampsi
B) Gebeliğin intrahepatik kolestazı
C) Gebeliğin akut yağlı karaciğeri
D) Otoimmün hepatit
E) Fokal nodüler hiperplazi

cevap: C

Gebeliğin akut yağlı karaciğeri: Karaciğer enzim yüksekliğinden karaciğer yetmezliği ve ölüme
kadar gidebilen bir hastalıktır. 3 trimesterde ortaya çıkar. Kanama, kusma, sarılık izlenebilir.
Mikroskobide mikroveziküler yağlanma vardır. Tedavisi doğumdur. Patogenezi bilinmemekle
birlikte mitokondriyal uzun zincir 3 hidroksiaçil koenzim A dehidrojenaz enzim disfonksiyonu
düşünülmektedir. Uzun zincir 3 hidroksi açil fetüs ve plasenta tarafından üretilir ancak anne
karaciğerinde metabolize olur. Bu yüzde fetusta anomali beklenmez.

86-) İki cm çaplı, iyi sınırlı tümör nedeniyle adrenal gland eksize ediliyor. Tümörün kesit yüzünün
homojen, koyu sarı renkte olduğu görülüyor. Kanama ve nekroz saptanmıyor. Histolojik olarak
trabeküler görünümde vakuolize sitoplazmalı hücreler, tümör boyunca dağılmış geniş bizaar
nükleuslar görülüyor. Mitoz, damar ve kapsül invazyonu görülmüyor. Hücreler, düşük molekül
ağırlıklı keratin ve vimentin ile pozitif fakat epitelyal membran antijen (EMA) ile negatif reaksiyon
veriyor.

Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Adrenal sitomegali
B) Adrenokortikal adenom
C) Adrenokortikal karsinom
D) Metastatik renal hücreli karsinom
E) Feokromasitoma

cevap: B

Adrenokortikal adenom, genellikle küçük , nadiren 5cm'den büyüktür. Zona fasikülataya çok
benzeyen iyi diferansiye hücrelerden oluşur. Adrenal adenomlar genellikle asemptomatiktir, fakat
Cushing, Conn ya da adrenogenital sendromlara ilerleyebilir.
Adenom ile karsinomun ayırıcı tanısında boyutun küçük olması, mitozun az ya da hiç olmaması,
vasküler ve kapsüler invazyonun görülmemesi adenom lehinedir.
Sitokeratin ve vimentinin birlikte pozitifliği adenom için karekteristiktir, ancak sitokeratin
pozitifliği karsinomda sıklıkla fokal ya da yoktur.

87-) Graves hastalığı olan bir hasta subtotal tiroidektemi öncesi antitiroid ilaçları ve propranolol
tedavisi alıyor. Aşağıdaki histopatolojik durumlardan hangisi bu tedavi sonucunda geriler?

A) Foliküler hiperplazi
B) Glandüler genişleme
C) Lenfositik inflamasyon
D) Hürthle hücrelerin varlığı
E) Lenfoid folikül varlığı

cevap: A

Graves hastalığı, lenfositik infiltrasyonla ilişkili olarak, Graves hastalığında folikül hücrelerin
hiperplazi/hipertrofisi tiroiditin en önemli histolojik özelliğidir. Gözle görülür şekilde, tiroid
simetrik olarak büyür.
Foliküler hücreler kolumnar hale gelir ve büyük çekirdeğe sahip olurlar. Papiller yapılar foliküllerin
içine doğru gelişir ve koloidal 'taraklanma' özelliğini sergiler.
Antitiroid tedavisinden sonra bu hiperplastik değişimler azalır. Böylelikle, tiroidektomi materyali
sadece lenfositik infiltrasyon, nadir Hürthle hücreleri, germinal merkezli lenfoid folikülleri
göstermektedir.

88-) Ekstrensek alerjik alveolit (hipersensitivite pnömonisi) tablosunda, akciğerdeki yangısal


infiltrasyon baskın olarak aşağıdakilerden hangisini içerir?

A) Sitotoksik T lenfositler ve plazma hücreleri


B) Eozinofiller ve nötrofiller
C) Nötrofiller ve plazma hücreleri
D) Histiyositler ve çok çekirdekli dev hücreler
E) Lenfositler ve histiyositler

Cevap A

Hipersensitivite pnömonisinin özellikleri:


- Bronşioalveolar lavajda CD4+ ve CD8+ T lenfositlerinin sayısında artma
-Serumda antijene karşı oluşmuş spesifik antikorlar
-İmmünfloresan incelemede damar duvarlarında
kompleman ve immünglobülinlerin görülmesi
-Non-kazeifiye granülomların bulunması.

89-)

I. Yaşlı erkeklerde sıklıkla görülür.


II. HMB-45 pozitif reaksiyon verir.
III. Tuberozskleroz ile ilişkilidir

Aşağıda verilenlerden hangisi lenfanjiyomiyomatozis için doğrudur?

A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) IveII
E) II ve III

cevap: E
Lenfanjiyoleiyomiyomatozis, doğurganlık çağındaki kadınlarda sıklıkla görülmekte olup erkeklerde
çok nadirdir.
Karakteristik özellikleri, HMB-45 pozitif iğsi hücreler ile çevrili kistik alanlar ve hemosiderin yüklü
makrofajlarm varlığıdır. HMB- 45 pozitifliği, perivasküler epitelioid hücrelerden kaynaklandığının
göstergesidir.
Östrojen reseptörü pozitiftir ancak antiöstrojenlere cevap vermez. Lenfatiklere ve lenf nodlarına
ilerler ve tuberoskleroz sendromu ile ilişkilidir

90-) 7 yaşındaki bir erkek çocuk, balkon katından aşağı düşüyor ve sağ kaval kemiği ve fibulada
açık bir kırık meydana geliyor . Kırık dış manipülasyonla tespit edilir ve cilt yarası dikilir, ancak
başka hiçbir şey yapılmaz. Bir yıl sonra sağ bacakta ağrı şikayeti ile gelen hastanın ve sağ bacağın
yan tarafında drene olan bir sinüs yolu geliştiği görülüyor. Sağ alt bacağa çekilen bir
radyografide aşağıdakilerden hangisinin görülmesi en olasıdır ?

A) Kortikal nidus ve skleroz


B) İnvolkrum ve sekestrum
C) Osteolizis ve osteosklerozis
D) Yumuşak doku hemorajisi ve şişlik
E) Kemiği destrükte eden tümör kitlesi

Cevap B

Bu hastada kronik osteomiyelit vardır. hastanın sonraki bakım yetersizdi ve kronik osteomiyelit
için zemin hazır hale gelmiş oldu. Kemiğin enfeksiyonu ve buna bağlı vasküler reaksiyonlar , kemik
nekrozuna neden olarak sekestrum adı verilen ölü bir kemik dokusuna yol açar. Kronikleşmeyle
birlikte, ölü kemiğin etrafında involukrum adı verilen reaktif yeni bir kemik kabuğu oluşur

91-) 77-) Aşağıdakilerden hangisi tümör supresör gen grubundandır?


A) RA
B) RA
C) E-KADHERİN
D) AL

E) GNA

Cevap

Bir gen siklusu durduruyorsa tümör süpresör gen grubunda kabul edilir. E-kadherin bu
grupta iken, Ras, Raf, GNAQ ve ALK siklusun devamlılığında rol alan protoonkogenlerdir

92-) Aşağıdakilerden hangisi iskemi-reperfüzyon hasarı oluşumumda en olası etkendir

A) Sodyu
B) Potasyum
C) Klo
D) Magnezyum
E) Kalsiyu

Cevap

İskemik hasarda ilk bozulan pompa Na-K pompasıdır. İkinci bozulan pompa ise kalsiyum
pompasıdır. Bu pompanın bozukluğunda hücrelerin içinde kalsiyum birikir ve pek çok
enzimi tetikleyerek (ATPaz, fosfolipaz, proteaz ve endonükleaz) hücre hasarına neden
olur
Reperfüzyon durumunda da aynı şekilde hücre içine masif kalsiyum akışı olur ve
bahsedilen enzimlerin aktive olması ile hücre hasarı oluşur

93-) Aşağıda verilen moleküllerden hangisinde meydana gelen bir mutasyon HIV
enfeksiyonuna direnç oluşturur

A) CXCR4 molekülü
B) CD 28 reseptör
C) İnterlökin-2 reseptörü
D) Fc reseptör
E) CD7molekül

cevap:

HIV yüzeyindeki gp 120 (glikoprotein 120); T4 lenfosit yüzeyindeki CD4’e bağlanır. Ancak
hücre içine girebilmesi için başka yüzey moleküllerine bağlanması gerekir. Bunlara
koreseptör denir. Bu HIV koreseptörleri, T hücreleri ve makrofaj yüzeyinde bulunan
kemokinler için olan reseptörledir. Bunlar CCR-5 (makrofajlarda) ve CXCR4’tür (T
lenfositlerde). CD4 ve Makrofaj yüzeyinde bulunurlar. Bu reseptörlerin mutasyonunda ya
da eksikliğinde AİDS’a direnç görülür. Sonra gp 41 T hücre membranına penetre olur. Viral
genetik materyal T lenfosit içine girer

94-)Aşağıdakilerden hangisi sklerodermada deri bulgularının oluşmasından sorumludur

A) CD4 pozitif T lenfosi


B) CD8 pozitif T lenfosi
C) Bazo
D) Nötro
E) Doğal katil hücr

fi
fi
l

Cevap

CD4 T lenfositlerinin aktive olarak sitokin salgılaması ve makrofaj aktivasyonu sonucu


dermal brozis görülür

95-) Bağ dokusuyla onarımda skar şekillendirilmesi sürecini geciktiren molekül


aşağıdakilerden hangisidir
A) Stromelisi
B) Lizozi
C) α2-makroglobulin
D) Kaspaz-
E) Gelatina

Cevap

Kollajen, matriks metalloproteinazlar (MMP) tarafından parçalanır. MMP, çinko iyonuna


bağlı aktivite gösteren bir bileşiktir ve broblastlardan, epitelyal hücrelerden, sinovyal
hücrelerden, makrofaj ve nötro llerden salgılanır. HOCl gibi kimyasallar ya da plazmin gibi
proteazlar tarafından aktive edilirler. α1-antitripsin ve α2-makroglobulin MMP aktivitesini
baskılayan spesi k proteinaz inhibitörleridir
Kaspaz-8 apoptozun ekstrensek yolunda görevli protein yıkımını sağlayan enzimlerdir
Lizozim ve kaspaz-8’in skar şekillendirilmesi süreci ile ilişkileri yoktur

96-) Aşağıdakilerden hangisi temel olarak apoptozis yoluyla gelişen bir patolojik durum
değildir

A) Viral enfeksiyonlarda hücre ölüm

B) Embriyonun gelişimi sürecindeki organogene

C) Kastrasyon sonrası prostat atro s

D) Menstrüal siklusta endometrial hücre yıkım

E) Koroner arter tıkanması sonucu miyokart hücresi ölüm

Cevap

İskemi sonrası nevroz meydana geli

97-) Mitoz esnasında MDM2’yi bloke eden siklin bağımlı kinaz inhibitörü aşağıdakilerden
hangisidir
A) P14
B) P15
C) P16
D) P21
E) P5

cevap:
7

fi
m

fi

fi
fi
ü

fi
.

-Hücre siklusu sırasında G1-S geçişinde DNA hasarı tespit edilirse mitoz p53 aracılığı ile
durdurulur. Normalde stres altında olmayan hücrede p53 molekülü MDM2 proteini ile
birlikte inaktif halde bulunur. DNA hasarı gibi stres durumlarında p14 MDM2’yi bloke
ederek p53 aktivitesini arttırır ve hücre siklusu durur. Bu sırada GADD45 aktive olur ve
DNA onarımı başlar. Eğer DNA onarımı başarılı olursa MDM2 transkripsiyonu ile p53
inaktive edilir ve hücre normal hayatına geri döner
-p15, p16, p18 ve p19 INK4 ailesi olarak da bilinir,sadece siklin D’ye bağlı olan CDK4 ve
CDK6’yı inhibe ederek mitozu durdurur
-p21, p27 ve p57 tüm CDK’ları inhibe ederek mitozu durdurur

98-) Aşağıdakilerden hangisi pulmoner tromboemboli etiyolojisinde öncelikle oynayan


etkenlerden biri değildir

A) Bacakta derin ven trombüs


B) Derin deniz dalış öyküs
C) Yeni geçirilmiş cerrahi girişi
D) Malign tümö
E) Hamileli

Cevap

Risk faktörleri
Uzamış yatak istirahati
Ayakta cerrahi girişi
Ağır travm
Kalp yetmezliğ
Postpartum kadınla
Yüksek doz OKS kullanım
Yaygın kanse

99-) Ewing sarkom ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur

A) En sık dördüncü dekattan sonra görülür


B) B lenfosit kökenlidir
C) Etiyolojide kromozom translokasyonları etkilidir
D) Mezenkimal hücrelerin osteoid yapımıyla karakterizedir
E) Sistemik amiloidoz ile birlikteliği tipiktir

Cevap
t(11;22 ) hatırlandığı takdirde çok kolay yapılacak bir sor

100-) Filloides tümörün broadenomdan ayrımında aşağıdaki histolojik özelliklerden


hangisinin yeri yoktur

A) Stromal aşırı büyüme


B) Yüksek mitotik oran
C) Nükleeer pleomor zm
D) Nekro
E) Tümörün in ltratif karakterde olmas

Cevap
B

fi
i

fi
?

fi

Filloides tümörler, broadenoma benzeyen bifazik tümörlerdir ancak stromal komponenti


hipersellülerdir. Benign lloides tümörleri özellikle büyük boyuttaki broadenomlardan
ayırmak güç olabilir. Nekroz bu lezyonların ayrımında kullanılmaz
-Filloides tümörler, broadenomlar gibi intralobüler stromadan gelişirler ve birbirlerine çok
benzerler. İnterlobüler stromanın proliferasyonu epiteli iter, çevreler ve şeklini bozar
-Filloides tümörde epitel ile çevrili nodüler yapraksı çıkıntılar oluşur
-Fibroadenom, miksoid stroma içerisinde sıkışık glandüler yapılardan oluşan iyi sınırlı
bifazik bir tümördür
-Filloides tümörü brodenomdan ayıran ana özellikler stromal hipersellülarite, stromal aşırı
büyüme, yüksek mitotik indeks, nükleer pleomor zm ve in ltratif sınırdır. Nekrozun bu
ayrımda yeri yoktur
fi
fi
fi
.

fi
fi
fi
.

fi
.

You might also like