Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 69

İSMAİL KULAK

ANADOLU LİSESİ

DİL BİLGİSİ
DERS
NOTLARI

Adana, 2015
3. Anlatımda Sınırlandırma
konunun seçilmesi, sınırlandırılması ve somutlaştırmasına
İyi bir iletişim, gönderici ile alıcı arasındaki ilişkiye bağlıdır. bağlıdır.
Bu iletişimde iletinin, kanalın, dönütün, bağlamın payı
vardır. Bunun yanında iletişimde başarı, iletinin yani

1
Yazar, önce konuyu yani neyi anlatacağını belirlemelidir. Bu, ansiklopedi, kitap gibi değişik kaynaklardan yapmalı, yerine
kişisel, toplumsal, bilimsel, evrensel bir konu olabilir. göre gözlemlerden yararlanmalıdır.
Konuyu seçtikten sonra sınırlandırmalıdır. Yazarın konuyu
sınırlandırması, konunun iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Yazıya başlamadan önce yazının giriş, gelişme ve sonuç
Çünkü kapsamı belirlenmemiş bir yazı okuru sıkar, onun bölümlerinin nasıl olacağını, yani yazının iskeletini
dikkatini dağıtır. Aynı zamanda iletiyi etkisiz hâle getirebilir. oluşturmalıdır. Giriş bölümünde konuyu açıklamalı, gelişme
Bu açıdan yazar, konuyu işlerken amacım belirlemeli, bu bölümünde konuya açıklık getirmeli, yardımcı düşünceleri
amaç doğrultusunda konuyu sınırlandırmalıdır. konuyu ve ana düşünceyi verecek şekilde ortaya koymalıdır.
Sonuç bölümünde ise yazıda ele alınan düşünceleri bir
Başlık ve anlatım türü de konuyu sınırlanma sonuca bağlamalıdır. Bütün bu hazırlıklar yapıldıktan sonra
yöntemlerindendir. Çünkü başlık, yazının konusunu yazıya giriş yapılabilir.
sınırlandırır, ana düşüncesini çağrıştırır. Konumuz “tiyatro”
olsun. Bu, çok geniş bir kavramdır. Bu kavramı genelden
özele doğru sınırlandırabiliriz: “Türk tiyatrosu, Millî Edebiyat
Döneminde Türk tiyatrosu, Faruk Nafiz Çamlıbel’in tiyatro
eserleri vb.”

Temanın soyut bir kavramdır. Soyut temalar; kişi, yer,


zaman, durum bildiren dil birlikleriyle sınırlandırıldığında
somut hâle gelir. Bunun dışında başlık, anlatıcının tavrı ve
amacı da temayı somutlaştıran unsurlardır. Demek ki
konunun somutlaştırmasında yazı türlerinin önemli bir yeri
vardır. Çünkü şiir, deneme, hikâye gibi yazı türleri aracılığı
ile konu somutlaştırılabilir. Bir yazar roman, hikâye veya
tiyatro ile, bir şair şiirle konuyu somutlaştırabilir.

5. Anlatımda Anlatıcının Tavrı

Anlatımda başarı, işlenen konu, üslup kadar anlatıcının tavrı


ile de doğru orantılıdır. Bir olay, bir durum karşısında kişinin
takındığı davranışa tavır denir. Anlatıcı, konuyu işlerken
öznel ya da nesnel, somut ya da soyut, doğrudan ya da
dolaylı bir anlatım seçebilir. Dolayısıyla anlatımı, anlatıcının
seçtiği bu tavır belirler.

Öznel anlatım:
4. Anlatımın ve Anlatıcının Amacı
Kişiden kişiye değişen yargıların kullanıldığı anlatıma öznel
Başarılı bir anlatımda yazarın, yazının amacının belirlenmesi anlatım denir. Öznel anlatımda yargılar kanıtlanamaz.
önemlidir. Yazının yazılış amacı ana düşünceyi oluşturur. Çünkü söyleyenin beğenilerini, duygu ve yorumunu taşır.
İster makale, ister deneme, ister şiir olsun her yazı bir ileti Öznel anlatım daha çok, edebî metinlerde kullanılır. “Bu
aktarır okura. Yazar amacını belirledikten sonra bu amaca şirin sahil kasabası yaz aylarında kalabalıklaşır.” cümlesinde
göre bir üslup yani anlatım seçmelidir. öznellik vardır. Burada “şirin” sözü kişisel bir ifadedir. Bir
başkası bu kasabayı “şirin” bulmayabilir.
Sanatçının işleyiş ve anlatış tarzına üslup denir. Üslup Nesnel anlatım:
sanatçının dili kullanışı, sözcükleri seçimi, cümleler kullanma
şekli kısacası anlatımıdır. Sanatçı, “aşk” konusunu
Kişiden kişiye değişmeyen yargıların kullanıldığı anlatıma
işleyecekse ona göre, “trafik” sorununu işleyecekse ona
nesnel anlatım denir. Nesnel anlatımda yargıların doğruluğu
göre, felsefi bir düşünceyi işleyecekse ona göre bir anlatım
veya yanlışlığı kanıtlanabilir. Çünkü bu anlatımda söyleyenin
tarzı belirler. Üslubu belirledikten sonra söyleyeceklerini
beğenileri, duygu ve yorumu yer almaz. Nesnel anlatım
saptamalı, konuyla ilgili gerekli araştırmaları internet,
bilimsel metinlerde kullanılır. “Bu sahil kasabası yaz
2
aylarında kalabalıklaşır.” cümlesinde ise nesnellik vardır.
Cümlede kişisel duygu ve düşünceye yer verilmemiştir. Birinci kişili anlatımda, çoğunlukla olayların kendi
çevresinde döndüğü ya da kendisine bağlandığı asıl kişi
Doğrudan anlatım: vardır. Bu anlatımda “ben ve biz” sözcükleri kullanılır. Kişi
başından geçenleri, gözlem ve izlenimlerini yazar olarak
Anlatıcının kendi gözlem ve deneyimlerine yer verdiği veya aktarır. “Sabah erkenden kahvaltımı yaptım ve deniz
bir kişinin sözünde herhangi bir değişiklik yapmadan yaptığı kenarına balık tutmaya indim”, cümlesinde birinci kişili
aktarmaya doğrudan anlatım denir. anlatım vardır.

Okul müdürü: “Okullar 16 Haziranda tatile girecek.” dedi, Üçüncü kişili anlatımda, çoğunlukla “sen, siz, o ve onlar”
cümlesi doğrudan anlatıma örnektir. Çünkü yukarıdaki sözcükleri kullanılır. Bu anlatımda yazar, başkalarından,
cümle, herhangi bir değişikliğe uğramadan aktarılmıştır. onların yapıp ettiklerinden bahseder. “Sabah erkenden
kalkıp kahvaltısını yaptı, araç ve gereçlerini alarak deniz
kenarına balık tutmaya indi.” cümlesinde ise üçüncü kişili
anlatım vardır.

Dolaylı anlatım: 6. Anlatımın Özellikleri

Anlatıcının, bir kişinin sözlerini, değişiklik yaparak İyi bir anlatım birçok unsurun bir araya gelmesiyle oluşur. İyi
aktarmasına veya duyduklarını, öğrendiklerini ifade bir anlatımda seçilen konunun, konunun sınırlandırmasının,
etmesine dolaylı anlatım denir. Bu anlatımda kişi, aktaracağı yazarın amacının, bakış açısının payı kadar anlatımın dil ve
sözde kendine göre söyleyiş değişikliği yapar. “Müdür, biçim özelliklerinin de rolü vardır. Anlatıcı, sözcükleri
okulların haziranda tatile gireceğini söylemiş.” cümlesinde yerinde kullanmalı, yanlış anlaşılmalara yer vermemelidir.
ise dolaylı anlatım vardır. Cümlede bazı değişiklikler Konuşma dilinde yerel sözcükler kullanıldığından yazılarında
yapılmış (okulların, gireceğini) fakat cümlenin anlamında bir yazı (kültür) dilinin sözcüklerini tercih etmelidir. Dili
değişme olmamıştır. güzelleştirme ve zenginleştirme adına deyim ve
atasözlerinden yaralanmalı, argo ve kaba sözlerden
Somut anlatım: kaçınmalıdır. Duygu ve düşüncelerini kısa ve öz bir şekilde
vermeli, gereksiz sözcüklerden kaçınmalıdır.
Yazarın, okurun beş duyusuna seslenen bir anlatım
kullanmasına somut anlatım denir. Somut anlatımla yazar, Bunun yanında iyi bir anlatımda bulunması gereken açıklık,
okurun daha çok görme, işitme, koklama, duyma ve tatma duruluk, tutarlılık, akıcılık gibi niteliklere önem vermelidir.
duyularına seslenir. “Çocuklar bahçede top oynuyor.” İyi bir anlatımın temel nitelikleri şunlardır:
cümlesinde gözlemler aktarılmıştır. Somut anlatımdır.
Açıklık:
Soyut anlatım:
Anlatımın herhangi bir kuşku ya da belirsizliğe yol
Yazarın, duygu veya düşünceyi beş duyu ile algılanamayan açmayacak şekilde oluşturulmasıdır. Açıklığın temelinde söz
kavramlardan hareketle anlatmasına ise soyut anlatım veya yazıların kolay anlaşılması yatmaktadır. Bir yazının açık
denir. “Oyun oynayan çocukların tatlı neşesi ve coşkusu olması için sözcükler, söz öbekleri, deyimler anlamına uygun
hepimizi sardı.” cümlesinde duygular aktarıldığından soyut olarak kullanılmalı, noktalama işaretleri yerinde
bir anlatım vardır. kullanılmalıdır.

Soyut bir sözcüğün anlam genişlemesi yoluyla somut bir Akıcılık:


anlam kazanmasına somutlama; somut anlamlı bir sözcüğün
anlam genişlemesiyle soyut anlam kazanmasına soyutlama Anlatımda herhangi bir duraksamaya yol açacak hiçbir
denir. unsura yer vermeme, yazıyı rahat okunacak şekilde
yazmaktır. Akıcılık, ahenkli bir anlatımla, söylenmesi kolay
Kişiye göre anlatım: sözcüklerin kullanılmasıyla gerçekleşir. Yer yer devrik
cümlelere yer vermek de akıcılığı sağlamada önemlidir.
Kişiye göre anlatımın birinci ve üçüncü kişili anlatım olmak
üzere iki çeşidi vardır.
3
Duruluk (Yalınlık): “Çocuğun kara saçları dikkatimi çekti.” cümlesinde “kara”
sözcüğü “renk” anlamında, “Kara günümüzde yanımızda o
Duruluk, anlatımda gereksiz sözcüklere yer vermemedir. vardı sadece.” cümlesinde “kara” sözcüğü “kötü, sıkıntılı”
Duru anlatımda cümleler gereksiz olarak uzatılmaz, anlamı kazanmıştır. İşte bu, bağlamdır.
cümlede herhangi bir işlevi olmayan sözcüklere yer
verilmez. Duygu, düşünce, olay veya durumlar gerektiği Hâlin gereği, bir cümle veya metinde sözün bağlama uygun
kadar sözcükle, eksiksiz bir şekilde anlatılır. Duru anlatımda bir şekilde kullanılmasıdır.
yazının doğallığını bozan aşırı süslü ifadelere yer verilmez. Güzel bir ev alana “Güle güle oturun.” demek hâlin
gereğidir.
Tutarlılık:
İyi bir anlatımda bağlaşıklık ve bağdaşıklık ilkelerine
uyulmalıdır. Yoksa metinde anlatım bozuklukları oluşur.
Tutarlılık, duygu ve düşüncelerin aralarında herhangi bir
Cümlede anlam ilişkilerine dikkat edilmemesi anlamsal,
çelişkiye yer vermeyecek şekilde, birbiriyle uyumlu bir
dilbilgisi kurallarına uyulmaması ise yapısal anlatım
şekilde verilmesidir. Bu açıdan iyi bir metinde cümleler
bozukluklarına neden olur.
birbirini destekler, daha anlaşılır hâle getirir. Tutarlılık,
yazarla okur arasındaki iletişimde temel öğelerdendir.
Çünkü metnin okur tarafından kabul edilmesi, düşüncelerin Anlamsal Anlatım Bozuklukları
tutarlılığıyla doğru orantılıdır.
Anlamsal bozukluklar, bağdaşıklık ilkesine uymamaktan
kaynaklanan bozukluklardır.
7.Anlatımın Oluşumu
“Kitapları raflara gelişigüzel, özensizce sıralamışlar.”
Anlatım şiir ve düzyazı olmak üzere ikiye ayrılır. İster şiir cümlesinde de gereksiz sözcük kullanılması, anlatım
ister düzyazı olsun bir metnin oluşumunda o metni bozukluğuna yol açmıştır.
oluşturan parçaların dil bilgisi kurallarına, akla ve mantığa
uygun olması gerekir. Buna metnin bağlaşıklık ve “Annemin dokuduğu patiği çok beğendim.” cümlesinde
bağdaşıklık ilkelerine uyumlu olması da diyebiliriz. sözcüğün yanlış anlamda kullanılmasından kaynaklanan bir
anlatım bozukluğu vardır. Çünkü “dokuduğu” sözcüğü yanlış
Bağlaşıklık, metindeki dil öğelerinin dil bilgisi kurallarına anlamda kullanılmıştır. Bu sözcük “halı, kilim” gibi
uygun olarak yan yana getirilmesidir. Buna dil bağlantısı da sözcüklerle birlikte kullanılır. Söz konusu “patik” olduğuna
diyebiliriz. göre bu cümlede “örmek” sözcüğünün kullanılması
gerekirdi.
Bağdaşıklık, dil öğelerinin ifade ettiği durumlar arasındaki
anlam bağıntısıdır. Buna tutarlılık da denir. Öyleyse cümle, “Bir haftalık turistik yerlere gezi düzenleyeceklermiş.”
paragraf ve metinler bağlaşıklık ve bağdaşıklık ilkelerine cümlesinde sözcüğün yanlış yerde kullanılmasından
uyumlu olarak oluşturulmalıdır. Bir metinde bağlaşıklık ve kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. “Bir haftalık”
bağdaşıklık ilkelerine uyulması bağdaştırma, bağlam ve sözü yanlış yerde kullanıldığından cümlede “turistik yerlerin
hâlin gereği gibi kavramların daha iyi bilinmesine bağlıdır. bir haftalık olduğu” anlamı vardır. Oysa kastedilen anlam,
bu değil, “gezinin bir haftalık olduğu”dur. Bu yüzden “Bir
Bağdaştırma, sözcüklerin yeni bir anlam ifade etmek için haftalık” sözü, “gezi” sözcüğünden önce kullanılmalıdır.
yan yana getirilmesidir. Bağdaştırmalar dilde yaygın olarak
kullanılan ifadelerle oluşturulursa buna alışılmış “Bu akşam eve kesinlikle geç gelebiliriz.”
bağdaştırma; birbiriyle uyuşmayan kelimelerle yapılırsa
buna da alışılmamış bağdaştırma denir. Yaygın olarak cümlesinde anlamca çelişen sözcüklerin bir arada
kullanılan “sıcak havalar, kara gözler, dilsiz insanlar” gibi kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır.
günlük dilde kullanılan sözler alışılmış bağdaştırmadır. Bu cümlede “kesinlikle” sözcüğü ile “gelebiliriz” yüklemi
Günlük dilde kullanılmayan “yitik düşler, hayal demeti, dilsiz anlamca çelişmektedir. Çünkü bu sözcüklerden “kesinlikle”
taşlar, korkunun sıcak nefesi” gibi sözler alışılmamış sözcüğü kesinlik bildirirken “gelebiliriz” yüklemi ihtimal
bağdaştırmadır. anlamı taşımaktadır. Dolayısıyla bu iki sözcüğün aynı
cümlede kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur.
Bağlam, bir cümle veya metinde söz ve söz öbeklerinin
bulunduğu yere göre anlam kazanmasıdır. “Dikkat et yoksa ayağınız kırılabilir hatta burkulabilir.”

4
cümlesinde mantık hatasından kaynaklanan bir anlatım “Sararan yapraklar, dallardan usulca düşüyorlar.”
bozukluğu vardır. Cümlede “hatta” sözcüğü derecelendirme “Koyunlar, gölden su içiyorlar.” cümlelerinde de özne-
bildiren durumları aktarırken kullanılır. Bu cümleden yüklem uyuşmazlığı vardır. Çünkü insan dışındaki varlıkların
“kırılmanın” daha ileri durumunun “burkulma” olduğu çoğulları özne olduğunda yüklem tekil olmalıdır.
anlaşılmaktadır. Oysaki “kırılma”, “burkulmadan daha
önemli, daha tehlikeli bir durumdur. O hâlde bu iki sözün “O gün sınıfta bir ben bir de arkadaşım Ali vardı.”
yerini değiştirmek gerekir. Buna göre cümleyi, cümlesinde özne-yüklem uyumsuzluğundan doğan anlatım
bozukluğu vardır. Cümlenin öznesi “ben ve arkadaşım Ali”
“Dikkat et yoksa ayağın burkulabilir hatta kırılabilir.” kişileridir. Yüklem ise üçüncü tekil kişiye göre
şeklinde söylemeliyiz. çekimlenmiştir. Bu durumda “arkadaşım Ali vardı” doğru
ama “ben vardı” yanlıştır. Yüklem “bir ben bir de arkadaşım
“Defterini kimse görmemiş.” Ali” kişilerini kapsayacak biçimde, yani birinci çoğul kişiye
cümlesinde anlam belirsizliğinden kaynaklanan bir anlatım göre (vardık) çekimlenmelidir.
bozukluğu vardır. Cümlede “Defterini” sözcüğünün aldığı
ekler, ona hem II. tekil, hem III. tekil kişiye ait olma anlamı “Bu tabloları kimse beğenmedi, kıyasıya eleştirdi.”
katmaktadır. Yani sözcükte hem “senin defterini” hem cümlesinde özne-yüklem uyumsuzluğu vardır, “kimse”
“onun defterini” anlamı vardır. Kişi yönünden bu belirsizliği öznesi, olumsuz cümlelerde kullanılır ki cümlenin ilk yüklemi
ortadan kaldırmak için cümlenin başına “senin” veya olumsuzdur. Yani “Kimse … beğenmedi” ifadesi doğrudur.
“onun” zamirini getirmek gerekir. Ancak özne, ikinci cümlenin yüklemi ile uyumlu değildir,
“kimse… eleştiriyor” ifadesinde bozukluk vardır. İkinci
cümlenin yüklemi olumlu olduğuna göre öznenin de buna
uygun olması gerekir. Bu durumda ikinci cümleye “herkes”
öznesini getirmek gerekir.

“Sağlık ve ekonomik alanda çalışmalar yapılıyor.”


cümlesinde tamlama yanlışlığı vardır. Çünkü cümlede
Yapısal Anlatım Bozuklukları “sağlık” sözcüğü isim. “ekonomik” sözcüğü sıfattır,
“ekonomik alanda” denebilir ancak “sağlık alanda”
Yapısal bozukluklar, bağlaşıklık ilkesine uymamaktan denemez. Bunun yerine “sağlık alanında” denebilir.
kaynaklanan bozukluklardır.
“Bu ilaç, gribin kısa sürede iyileşeceğini sağlıyor.”
“Ressam, doğaya farklı bir gözle bakıp tablosuna aktarır.” cümlesinde ek yanlışlığından kaynaklanan bir anlatım
cümlesinde nesne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır. Cümlede “iyileşeceğini” sözcüğünde “-
bozukluğu vardır. Bu cümlede “doğaya” dolaylı tümleci, ecek” sıfat-fiil eki yerine, “-me” isim-fiil eki kullanılmalıdır.
“bakmak” ve ‘aktarmak” fiilleri için ortak düşünülmüş. Bu Yani sözcük “iyileşmesini” olmalıdır.
yüzden cümlede “doğaya … bakıp, doğaya tablosuna
aktarır” anlamı vardır, “doğaya tablosuna aktarır” “Yazılarını sanat dergilerini göndermeyi ne geçmişte ne
bölümünde “doğaya” dolaylı tümleciyle “aktarır” yüklemi günümüzde düşünüyorum.” cümlesinde yüklem
uyuşmamaktadır, “aktarır” fiili nesne istemektedir. O hâlde eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır,
“tablosuna” sözcüğünden önce “doğayı” veya “onu” “günümüzde düşünüyorum” ifadesinde bir bozukluk yoktur
nesnesini getirmek gerekir. ancak “geçmişte düşünüyorum” denmez. Demek ki
“geçmişte” sözcüğünden sonra “düşünmedim” yüklemini
“Bu insanları küçümseyeceğinize yardım edin.” cümlesinde getirmek gerekir.
dolaylı tümleç eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım
bozukluğu vardır. Cümlede “küçümsemek” ve “yardım “Düşünceleri mantıklı ama uygulanabilir değildi.”
etmek” fiilleri vardır. “Bu insanları” nesnesi iki fiil için de cümlesinde ek fiil eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım
ortak kullanılmıştır. Ancak “Bu insanları… yardım edin” bozukluğu vardır. Cümlede “düşüncelerin mantıklı olduğu”
denmez, “yardım etmek” fiili dolaylı tümleç istemektedir. anlatılmak istenmiştir. Buna göre cümledeki anlatım
Dolayısıyla “yardım edin” yükleminden önce “onlara” bozukluğunu gidermek için “mantıklı” sözcüğüne ek eylem
dolaylı tümleci getirilmelidir. getirmek gerekir.

“Ne kadar dilekçe yazıldıysa da, her nereye başvurulduysa


da bir sonuca ulaşamadı.” cümlesinde çat uyuşmazlığından
5
kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Cümlede
“yazıldıysa, başvurulduysa” fiilleri edilgen çatılıdır,
“ulaşamadı” fiili ise etken çatılıdır. İki edilgen, bir etken fiil
olduğuna göre, azı çoğa dönüştürmek gerekir. Yani etken
fiil, edilgen yapılmalıdır.

SÖZCÜK DÜZEYİNDE ( Anlamsal) ANLATIM BOZUKLUĞU


Anlamları veya yazılışları çok benzer olan sözcüklerin
1)Gereksiz Sözcük Kullanma: karıştırılması cümlenin anlam bütünlüğünü bozar.

Bir cümlede anlamları aynı olan veya anlamca biri diğerini *Geri kalmışlık Türkiye'ye özel bir durum değil.
içeren sözcüklerin birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna *Bu binalar gerçekten çok yaklaşık yapılmış.
yol açar. *Size birazdan düğün resimlerini göstereceğim.
*Bir öğrenci sınıfta kalmışsa onun sınıfı geçmesini
*Kulağıma eğilerek alçak sesle bir şeyler fısıldadı. güçlendiren nedenleri araştırmak gerekir.
*Bu yol yaya yürümekle bitecek gibi değil. *Bizden son öğretim durumunu gösteren bir belge istedi.
*Onlar da beş yıldır karşılıklı mektuplaşıyorlar. *Vatandaşlarımız arasında din ,dil,ırk ayrıntısı yapılamaz.
*Geçmişteki hatıralardan bir şikayetim yok *Bazı öğrenciler derste çok çekimserdir.
*O günleri daha henüz dün gibi hatırlıyorum *Uzun saçlı bir genç geldi,kendini bize tanıştırdı.
*Bu gece ısı sıfırın altında eksi beş derece olacak. *Vezüv etken bir yanardağdır.
*Gülmesinin nedeni bugün iyi bir haber almasındandır. *Deterjandan elleri tahrip oldu.
*Onunla ilk tanışmamızı unutamam. *Bu bölgenin kendine özgün gelenekleri vardır.
*Sanki dalgasız bir deniz gibiydi yüzü. *Camdan yankılanan ışık gözlerimi kamaştırdı.
*Sana söyleyeceğim bu gizli sırlarımı kimseye söyleme. *Yazarın on dördüncü kitabı da yayınlandı.
*Yaptıklarını kendi ağzıyla itiraf etti. *Belediyeler sık sık güz etkenlikleri yapıyor.
*Havada beyaz kar taneleri uçuşuyor. *Çocukların birbirleriyle uygunluk içinde olmaları çok güzel.
*Bu iş yerinde aşağı yukarı üç dört yıldan beri çalışıyorum. *Bu iki olay arasında hiçbir ayrıcalık yok.
*Sınav yaklaştıkça öğrencilerin heyecanı gittikçe artıyor. *Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun.
*Galiba başka çaresi de yok gibi görünüyor. *Kar yolu kapadığı için geçit servis yolundan sağlanıyordu.
*Sınıfın boyu en kısa öğrencisini arkaya oturtmuşsun.
*Yaşlı adam söz almak için oturduğu yerden ayağa kalktı.
*Dosyadaki mevcut belgelerden anlaşılıyor ki bu iş uzun 3)Sözcükleri Yanlış Anlamda Kullanma:
sürecek.
*Artık bundan sonra oraya gitmene gerek kalmadı. Sözcük anlamlarına uygun yerde kullanılmadığı zaman ya da
*İki kardeşten en küçüğü okula gitmiyordu. yanlış anlama gelecek şekilde kullanıldığında anlatım
*Bu saatte oraya yalnız gidemem;seninle birlikte gitmek bozukluğu doğar.
istiyorum.
*İşte seninle bu yüzden dolayı konuşmak istemiyorum. *Bu onların bolluğa düştükleri zaman bile savurganlık
*Niçin böyle yüksek sesle bağırıyorsun ki? etmelerine yol açar.
*Biz onlara iki günde bir, gün aşırı giderdik. *Şimdi size yarın yayınlanacak programlardan bazılarını
*Yorulmamıza rağmen basamaklardan yukarı hızlı hızlı hatırlatıyoruz.
çıkıyorduk. *Bence sizin bu sınavı kaybetme şansınız hiç yok.
*Türkçede Arapça ve Farsça dillerinden gelmiş sözcükler *Alınan bunca borç Türkiye'nin Avrupa'ya bağımlı olmasını
vardır. sağladı.
*Böyle havalarda eve bir tane bile ekmek götürmeyi unutur. *Bugün dünyanın yüz kırk ülkesinde cüzamlılar günü
kutlanıyor.
*Bu yıl babamın yüzünden sınıfı geçtim.
*Annesi iyi çorap dokurdu.
2)Sözcükleri birbiriyle karıştırma: *Ektiğin fidanlar meyveye döndü.
*Her türlü girişimden çekinmeyen biriydi.
*Aldıkları para mutluluklarına yol açtı.
*Cumhuriyet 1923 tarihinde ilan edildi.
6
*Ben 21 Mart 1978 yılında doğmuşum. *Kesinlikle söyleyebilirim ki tedavi hastayı ayağa kaldırabilir.
*Uzun bir ders yılı daha tamamlanmak üzere tatil iyice *Gönderdiğim paketi eminim bugüne kadar almış
yanaştı. olmalısınız.
*Tırnakların bir hayli büyümüş. *Müdür Bey bu adam için:"Çok mütevazı , burnundan kıl
*Dünden itibaren yağmur yağıyor aldırmayan biridir."diyor.
*Adamın başına silahı dayayarak cebindeki parayı çalmışlar. *Artık kesinlikle böyle bir hataya düşmeyebilir.
*Bize yapılacak her türlü baskı bizi yolumuzdan *Okulu bitireli hemen hemen tam on yıl oldu.
alıkoyamayacaktır. *Elbette onunla birlikte gitmiş olabilirler.
*Bu gençleri azımsamak ,onların başarılı olacaklarına
inanmamak doğru değil. 7)Deyim ve Atasözü Yanlışları:

4)Sözcüğün Yapısındaki Yanlışlık : Deyimler ve atasözleri kalıplaşmış ve halk diline,kültürüne


yerleşmiş kelime gruplarıdır.Bu yüzden deyimlerdeki
Bir sözcük dilbilgisi kurallarına aykırı türetilirse anlatım kelimeler kesinlikle değiştirilemez.Kullanılan deyim,
bozukluğu doğar. cümleye de uygun olmalıdır.

*Mehmet Efendi on beş yıldır bakkalcılık yapıyor. *Babasını görünce paçaları tutuştu.
*Yiyecekleri kokturmuşsun. *Çok acıktım midem zil çalıyor.
*Bölgevi sorunlar artıyor. *O kadar kalabalık ki çuvaldız atsan yere düşmez.
*Her şeyi pahalılandırmışsınız. *Ona ayak bağı oluyor , işini çabuk bitirmesini sağlıyordu.
*Bilinçleşmenin gerçekleşmesini eğitim sağlayacaktır. *Ona yardım et elinden geleni ardına koyma.
*Dilimizi çirkinletmeyelim. *Alma garibin ahını çıkar aheste aheste.
*Sizce bu kişi kaçtı mı kaçtırıldı mı? *Ev sahibi ,Ayşe Hanıma bu ne şıklık böyle deyince Ayşe
Hanım üzerine alındı.
5)Yerinde Kullanılmayan Sözcük veya Öğeler: *Konferansta konuşmacının anlattıkları herkesin dikkatini
çekmişti.Tüm dinleyiciler kulak kabartmış ,konuşmacıyı
Bir sözcüğün cümlenin akışına veya anlamına uygun yerde dinliyordu.
kullanılmaması anlatım bozukluğuna yol açar. *Bu görüntüler karşısında saçlarım diken diken oldu.
*Bu konuyu onunla bir görüş o yol yolak bilen biridir.
*Hakan çok iyi futbolcu ama fazla topla oynuyor.
*Bu çocuk seneye yüksek inşaat mühendisi olacak. 8)Gereksiz Yardımcı Eylemler Kullanma:
*Eski Adana millet vekillerinden biri daha ölmüş. Türkçede doğrudan fiil olarak çekimlenebilecek bir
*Günde kırk kere limonlu salatalık turşusu satan dükkana kelimenin yardımcı eylem alarak çekimlenmesi yanlıştır.
uğrardı.
*Cesetler çok denizde kaldığından çürümüş. *Boşuna umut etme oraya gelmeyeceğim.
*Burada her Allah'ın günü kaza oluyor. *Benden kuşku etmemelisin.
*Başbakan Çin'e bu yılın sekizinci büyük gezisini yapıyor. *Senin düşüncelerin hiçbir zaman bana etki etmez.
*Değil bir lokma ekmek bir tabak yemek yine bulamaz. *Bu işi onun yapabileceğinden şüphe etmiyorum.
*Bakanımız bir hafta içinde petrol üreten ülkeleri gezecek. Not:Bu konuyu bazı kaynaklar anlatım bozukluğu olarak
*Ağrısız kulak delinir. kabul etmez.ÖSS'de de şimdiye kadar böyle bir soru
*Atatürk'ün 119.doğum yılı törenle kutlanmıştı. çıkmamıştır.
*Bu yemek fazla dışarıda kaldığı için bozulmuş.
*THY'ye ait 158 yolcunun bulunduğu uçak denize düşmüş. 9)Mantık Hataları:
İyi ve sağlam bir cümlenin temel mantık ilkelerine uygun
6)Anlamca Çelişen Sözcüklerin Bir Arada Kullanılması: olması gerekir aksi taktirde anlatım bozukluğu yapılmış olur.
Bir cümlede anlamca birbirine ters olan sözlerin birlikte
kullanılması cümlenin anlam bütünlüğünü bozar.Genellikle *Seninle değil şehir içinde gezmek, dünya turuna bile
kesinlik ihtimal çelişkisi görülür. çıkılmaz.
*Önümüzdeki haftanın önemli programlarından bazılarını
*Hiç şüphesiz bu olaya en çok üzülen başkan olsa gerek. sizlere hatırlatmaya çalıştık.
*Şüphesiz sanatçı bu alanda çok başarılı eserler vermiş *Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse ölüme;hatta sara
olmalı. nöbetlerine dahi yol açabilir.

7
*Tezgahtar müşterinin aldığı oyuncağı kağıda sardı ve
müşteriye verdi.
*Karar TBMM'nin 230'a karşı 190 oyla aldığı bir kararla
kabul edildi.

Cümle Düzeyinde Anlatım Bozukluğu


*Annem yemek pişiriyor biz de ona yardım ediyorduk.
1)Yüklem Yanlışlığından Doğan Anlatım Bozuklukları: *Boyu kısa , bedeni de pek biçimli değildi.
*Aldığı şeyler hem pahalı hem de kaliteli değilmiş.
Yüklemle ilgili yanlışlıklar, yüklemin çatı,kişi,zaman,yardımcı *Bu geziye okulumuz öğrencilerinden ve disiplin cezası
eylemler,ek eylemler gibi noktalarda cümleye uygunluk almayanlar katılabilecek.
göstermemesi durumudur.
2)Özne Yanlışlığından Doğan Anlatım Bozuklukları:
*Kahvaltıda peynir,ekmek ve çay içtik.
*İçkiyi az sigarayı hiç içmem. Cümlede öznenin bulunmamasından,öznenin gereksiz ekler
*Kimin dürüst,kimin dürüst olmadığını biliyor. almasından, ya da özne olmayacak bir sözün özne gibi
*Suçlamaların yersiz ve doğru olmadığını söyle. kullanılmasından kaynaklanır.
*Baloya güzel bir elbise ve pahalı mücevherler takarak
gelmişti. *Dernek müdürünün yetkileri alındı ve kovuldu.
*Çocuklarıyla bazen çok bazen de hiç ilgilenmezdi. *O insanların sayısı azalıyor bulunmaz oluyor.
*Sabahları erken kalkar ve sakin havada koşuyordu.
8
*Belediye tarafından yaptırılan dört katlı binanın inşaatı
bitirildi ve hizmete girdi.
*Yaşlı adamın parası alınarak evine gönderildi.
*Viraja hızlı giren aracın lastiği patladı ve kaza yaptı.
*Herkes kazayı seyrediyor, yardım etmeyi düşünmüyordu. f)Öznede belgisiz zamir ya da belgisiz sıfat varsa yüklem
*Hastanın durumu gittikçe kötüleşiyor,yerinden tekil olur.
kalkamıyordu. *Hiçbiri sizi görmüyorlar.
*Filmin güzelliği herkesi etkiledi;çünkü güzel çekilmişti. *Herkes bu konuda aynı fikirdeydiler.
*Birçok kişi aynı sorunu tartışıyorlar.

g)Bir cümlede birden fazla özne varsa ve bu öznelerin biri


1. kişi ise yüklem 1. çoğul olur.
3) Özne Yüklem Uyuşmazlığından Kaynaklanan Anlatım *Ali, Ahmet ve ben dün size uğramıştık.
Bozukluğu: *Ben ve kardeşim size inanmıyoruz.

Öznenin tekillik çoğulluk ve şahıs bakımından uyuşması h)Birden fazla özneden biri 2.kişi ise yüklem
gerekir; aksi taktirde anlatım bozukluğu ortaya çıkar. 2.çoğul;öznelerin biri 3.kişi ise yüklem 3. çoğul olur.
*Sen ve kardeşin derse girmemişsiniz.
a)Topluluk isimleri özne ise yüklem tekil olur;ancak *Ahmetle o bu akşam gelecekler.
topluluk isimleri çoğul eki alıyorsa yüklem de alabilir. *Ben,sen,o burada nöbet tutacağız.
*O ve Murat bunu hemen yapacaklar
*Bizim takım sahaya çıktılar.
*Takımlar nihayet sahaya çıktılar. 4)Tümleç Yanlışları: Özellikle sıralı cümlelerde tümleç
*Ordular uzun süredir savaşıyor. (dolaylı tümleç,nesne,zarf tümleci) kullanılması gereken
yerde kullanılmamışsa anlatım bozulur.Bir tümlecin birden
b)Bitki,hayvan,cansız varlık ve organ isimleri çoğul çok yüklem için ortak kullanımı mümkündür.Ancak bu ortak
durumda özne ise yüklem tekil olur. tümleç yüklemlerden birine dahi uymazsa cümlede anlatım
bozukluğu doğar.Tümleç yanlışlarını şu başlıklar altında
*Nedense köpekler sabaha kadar havladılar. inceleyebiliriz:
*Çiçekler sıcaktan kurumuşlar.
*Bu sıralar çok sağlam yapılmışlar. a)Dolaylı Tümleç Eksikliği:
*Seni görünce gözlerim dolar.
Not:İnsan dışı varlıklar kişileştirme yolu ile çoğul özne ise *Düşman kenti bombaladı ; ama giremedi.
yüklem de çoğul olabilir. *Çukurova'nın toprağı insanı diriltir, umut verir.
*Sizi önemseyen ve inanan insanlar var.
*Martılar denize dalıp dalıp çıkıyorlar. *Gençlerden çok şey bekliyoruz;fakat değer vermiyoruz.
*Martılar bize selam getirdiler. *Kadının içeri girmesiyle çıkması bir oldu.
*Bu evden nefret ediyordu ;ancak darda kalınca geliyordu.
*Dağlar beyaz şallarını omuzlarına attılar.

c)Eylem isimleri ,çoğul özne ise yüklem tekil olur. b)Zarf Tümleci Eksikliği:
*Gülüşmeler çok uzun sürdüler. *Yeni yetişen sanatçılara yardım eder,ilgilenirdi.
*Tartışmalar sabaha kadar devam ettiler. *Bir daha seni görmek ve karşılaşmak istemiyor.
*Arkadaşlarını aradı,sonra buluştu.
*Kötü bir beste yaptığımda beni eleştirir ve tartışırdı.
d)Çoğul sayılar özne ise yüklem tekil olur.
c)Nesne Eksikliği:
*İki kişi bankayı soymuşlar.
*Derse on öğrenci girmediler.
*Bana beş soru bıraktılar. *Size teşekkür etmek ve kutlamak istiyor.
*Yazıya özendiği,dikkatle yazdığı belliydi.
e)Saygı,sitem,küçümseme gibi durumlar için özne tekil de *Sana telefon açmış,merak ediyormuş.
olsa yüklem çoğul yapılabilir. *Evin onarımını haftaya bitirecek , sonra da satacak.
*Bu kuralların gerekli olduğunu biliyorum;ama
*Ahmet Bey bizi hatırlamadılar.
uygulayamıyorum.
*Ayşe Hanım odasında yoklar.
*Yardıma muhtaç olanlara yardım eder , doyururdu.
9
*Onun sıcacık sesi bize ulaşır,mutlu ederdi. » Zaman zaman şiir yazıyor ve yayımlıyorum; ama ben şiiri
*Yazılarında, halkı soyanlara çatar,yerin dibine batırırdı. hiçbir zaman köşe yazarlığı olarak görmüyorum.
*Suçlunun evini bastılar,yakalayıp polise teslim ettiler. » Yeni yapılan bir müze törenle hizmete açıldı.
» Adana’da otobüs bileti fiyatları yeniden ayarlandı.
5)Tamlama Yanlışları: » Bütün gün anlattığın o işi düşündüm.
» Birçok seneler geçti dönen yok seferinden
a)Bir sıfatla bir adın ortak tamlanana bağlanması anlatımı » Seçim döneminde her çeşit siyasal etkinliklerin
bozar: yasaklanması gerekir.
» Bu ayrılık hasreti canıma yetti...
*Doğa ve toplumsal olayları inceledik. » İşlediğin cezaların sonucuna katlanman gerekiyor.»»
*Dün epik ve aşk şiirleri okuduk. » Bölgedeki yangınların sabotaj sonucu çıktığı öngörülüyor.
*Askeri ve devlet okullarına giriş sınavı yapılacak. » Takımlar son final maçının hazırlıklarını tamamladı.
*Gençlik, duygusal ve kişilik sorunları yaşıyor. » Bu konuda değişik alternatiflerimiz de vardı.
*Politik ve ahlak yozlaşması önemli bir sorundur. » Evleri denize karşıydı; fakat güzel bir evdi.
Haberi hem gazetelerden hem de televizyondan izledim.
b)Çoğul anlamı taşıyan bir sıfattan sonra gelen ad tekil » Koca salonda ben ve bir yabancı kalmıştı.
olmalıdır: » Ülkemizi yarın ziyarete gelen Fransa devlet başkanı iki gün
sonra geri dönecek.
*Birçok seneler geçti. » Herkes sorumluluğunun bilincinde olması gerekir.
*Bizde iki türlü düşünürler vardır. » Ülkemizdeki oto yedek parçalarının büyük bir kısmı yurt
*Her türlü tedbirler alındı. dışından ithal ediliyor.
*Birçok festivaller düzenlendi bu yaz. » Ülkemizde çıkarılan bor mineralleri yurt dışına ham olarak
*Bin türlü çiçekleri derledim sana. ihraç ediliyor.
» Öğretmenler bilgiye ulaşmada öğrencilere rehber olup yol
c)Tamlayan Eki Eksikliği: gösterendir.
» Bir çizik attın gönlüme, kanattın(Tarkan)
*Her önüne gelen aklına esen sözcüğü dilimize mal etmesi » Eğer yazdığım şiirler tarafsız bir gözle incelenirse gerçek
yanlıştır. değeri anlaşılır.
*Bu duygular geçici ve insanı yanıltıcı olduğu bilinmelidir. » Gerektiğinde susmasını bilmek gerekir.»
*Büyük emek harcanarak yazılan eserler bilimsel bir » Eldeki verilere bakarak eğitimin daha da kötüye gideceğini
yaklaşımla değerlendirilmesi gerekir. savundu.
» Ülkemizdeki enerji yetersizliğinden, bazı yörelerimizde
d)Tamlayan Eksikliği: elektrik kısıntısı başlayacak.
» Yaptığı resimleri ve karikatürleri bize gösterdi.
*Öğrenciye bir şey vermeden gelişmesini umma. » Yazar bu romanda köy gerçekliğini ele almış.
*Arkadaşına yardım ederek mutlu olmasını sağladı. » Testleri bizim öğretmenler hazırlamış, bir kurul tarafından
*Tanıdıklarından alışveriş yaparak para kazanmalarına da denetlenmiş.
katkıda bulunurdu. » Eski dostları ara sıra aramak ve sohbet etmek iyi oluyor.
*Çocuklarıyla her konuyu konuşur , yanlışa düşmemelerine » Futbolda ortaya çıkan bu skandal nedeniyle birçok
çalışırdı. futbolcuların takımdan uzaklaştırılacağı söyleniyor.
» Bütün eski kitapların ciltlerini yeniledikten sonra raflara
6)Eylem - Eylemsi Arasındaki Çatı Uyuşmazlığı: dizdik.

Birleşik veya sıralı cümlelerde aynı özneyi alan yüklemlerin


her ikisi de etken veya her ikisi de edilgen olmalıdır.
*Bütün sorunlar halledilip öyle gidecekti.
*Bütün sahipsiz hayvanlar toplanıp şehir dışına götürecek.
*Sorular çok dikkatli okuyarak çözülsün.
*Çok emek harcanıp az para kazanabilmiş.

UYGULAMA:

10
III. ÜNİTE: ANLATIM TÜRLERİ
6. Kişi, mekân ve zaman olay ve olay örgüsünü oluşturmak
1.1. Öyküleyici Anlatım için kullanılan ögelerdir.

Öyküleyici Anlatım tekniğinde yazarın amacı, okuyucuyu bir 7.Öyküleyici anlatım hikâye, roman, anı, söyleşi,
olay içinde yaşatmaktır. Öyküleyici Anlatım tekniğine hikâye görüşme(mülakat) gibi metin türlerinde kullanılır.
etme de denir. Olay akışı vardır. Olaylar birbiri üzerine 8.Öyküleyici anlatımda bir olayın olması şarttır.
gelişir ve zaman durmadan geçer. Genellikle haber kipleriyle 9.Yaşanmış olaylarda olay zinciri, kurgulanmış olaylarda olay
çekimlenmiş yüklemler kullanılır. ... geldi, ... anlatmış, ... örgüsü vardır.
maviydi v.b. 10. 3.Şahıs anlatımda anlatıcı her şeyi bilir.
Bu teknikle yazılmış bir parçanın en önemli iki özelliği: 11. Öyküleyici anlatım sanat metinlerinde ve öğretici
Zaman akışının olması ve parçanın bir öyküden veya metinlerde kullanılır.
romandan alınmış izlenimi vermesidir. 12.Sanat metinlerinde anlatıcı kurmaca kişi öyküleyici
Öyküleme yöntemi roman ve öykü gibi olay esaslı türlerde metinlerde ise gerçek bir kişidir.
kullanılır. Bu teknik düşünce yazılarında pek görülmez. 13.Kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.
Bir durumdan başka bir duruma geçişi, hareketli bir yaşam
kesitini bir olaya bağlı olarak anlatma yöntemidir. Örnekler:
Öykülemelerde amaç, okuyucuyu olayların içinde Örnek:Dalkavukları Büyük İskender'i: Tanrı'nın oğlu
yaşatmaktır. Yani okuru, öykünün kahramanlarından biriyle olduğuna inandırmışlar. İskender bir savaşta yaralanmış.
özdeşleştirerek kendini onun yerine koyarak (empati ile) bir Yarasından kan aktığını görünce çağırmış dalkavuklarını: "Bu
görüşü benimsetmektir. ne?" demiş. "Mis gibi insan kanı değil mi?"
Olay, öykünün belirleyici özelliğidir. Olaysız hiçbir anlatım Ana düş: Gerçekler gizlenemez. (Mızrak çuvala sığmaz)
öykü sayılamaz. Olay; insanların başından geçen, az
rastlanan, merak öğesi uyandıran giriş, gelişme (düğüm) ve Örnek: Tilki, yol başında durmuş etrafı gözetliyor muş.
çözüm bölümleri bulunan anlatımlardır. Günlük Karşıdan yaman bir kurtla bir çoban köpeğinin güle oynaya
konuşmalarımızda "Bak ne oldu..." diye başlayan tüm geldiklerini görmüş. Yanlarına gidip dostluklarının
anlatımlar, güldürücü fıkralar, anekdotlar birer öyküdür. gerekçesini sormuş. Köpek: "Dün bu kurt bizim sürüye
Öykülerin hemen tamamı konuşmaların arasında anlatılır ve saldırdı. Birkaç koyunu boğazladı. Arkasından koştum; ama
bir örnek niteliği kazanır. Bu nedenle ana düşünce yetişemedim. Çoban da beni evire çevire dövdü. Ben de
bulunurken: "Bu öykü, hangi iddiayı (savı) inandırıcı kılmaya gidip eski düşmanımla dost oldum... Dostluğumuzun
yarayan örnek olabilir?" sorusuna yanıt aranır. gerekçesi çobandır." demiş.

Öyküleyici Anlatımın Özellikleri Ana düş: Kusursuz dost isteyen dostsuz kalır.

1.Olay, kişi, mekân ve zaman ortak öğeleridir.


2.Olaylar birinci şahsın ağzından anlatılabilir.(Anlatıcı olay
kahramanlarından biridir)
3.Sanat metinleri öyküleyici anlatımla yazılır.
4.Olaylar ilahi bakış açısıyla anlatılabilir.
5.Olaylar 3.şahsın ağzından anlatılabilir.(Olan biten bir
kamera sessizliğiyle izlenip anlatılır
11
İSİMLER
8. Deniz, okyanus, göl, akar su, boğaz, geçit
Tanım:Canlı cansız bütün varlıkları, kavramları, hatta fiilleri isimleri:Akdeniz, Karadeniz, Manş Denizi, Büyük Okyanus,
de karşılayan, onları anmaya, tanımaya, birbirinden Atlas Okyanusu
ayırmaya yarayan kelimelere isim (ad) denir:ağaç, su, deniz, Van Gölü, Hazar Denizi, Beyşehir Gölü, Kızılırmak,
Hasan, Anadolu, gidiş, dönüş vb.
İsimler çeşitli yönlerden sınıflara ayrılır. 9. Dağ, tepe, ova, yayla isimleri: Elmadağ, Uludağ, Ağrı
Dağı, Erciyes (dağı), Everest Tepesi, Çukurova,
A. VARLIKLARA VERİLİŞLERİNE GÖRE İSİMLER
"Konya Ovası, Van Gölü, Ağrı Dağı" gibi her iki harfi de
İsimler ait oldukları varlığın veya kavramın eşi benzeri olup büyük yazılan özel isimlere dikkat edilirse, birinci kelimenin
olmamasına göre ikiye ayrılır: Varlık veya kavram özelse zaten il olarak mevcut olduğu; ikinci kelime eklenince
(eşsiz, benzersiz) onun ismi de özel isim; cins ise (aynısından oluşan ismin o ile ait ama yeni ve özel bir varlığı karşıladığı
birden fazla) onun ismi de cins ismidir. görülür. Hâlbuki Hürriyet gazetesi, Nil nehri, Ankara şehri,
Fırat nehri, Erciyes dağı gibi örneklerde birinci kelime
1. ÖZEL İSİM: Kâinatta tek olan, tam bir benzeri büyük, ikinci kelime de küçük harfle başlamaktadır. Bunun
bulunmayan varlıkları karşılayan kelimelere denir. Bütün sebebi bu kelimelere eklenen ikinci kelimelerle yeni bir özel
özel isimler (özel ismi oluşturan her kelime ve onları isim oluşturulmuş olmamasıdır. Hürriyet zaten bir gazete
niteleyen, tanıtan unvanlar) büyük harfle başlar. Büyük adı; Nil zaten bir nehir adı; Ankara zaten bir şehir adı;
harfle başlamazsa cins ismi zannedilebilirler. Erciyes zaten bir dağ adıdır.
Yavuz,, Kayseri, Acıpayam, Akdeniz, Ulu Cami, Sultan Selim,
Küçük Ağa, Türkçe, Türk Dil Kurumu... 10. Gezegen ve yıldız adları: Merih, Mars, Jüpiter,
Başlıca Özel İsimler
11. Dünya, güneş ve ay kelimeleri terim olarak (astronomi
1. İnsan isimleri: Ali, Meltem, Mehmet, Meral, ve coğrafya terimi) kullanılıyorsa özel isim olduğu için
büyük; diğer anlamlarında (gerçek, mecaz, yan, eş, deyim
2. Kurum, kuruluş, müessese, makam, üniversite isimleri: vb.) kullanılıyorsa cins ismi olduğu için küçük harfle başlar:
Mamak Anadolu Lisesi, Yeşilay Derneği, Türk Dil Kurumu, Ay'ın yakından çekilmiş fotoğrafları insanlığı pek şaşırtmıştı.
Ege Üniversitesi, Kars Valiliği, Ankara İl Millî Eğitim Yazın Güneş ışınları Dünya'ya dik olarak gelir.
Müdürlüğü... Türkiye'nin birçok yerinde insanlar Güneş tutulmasını
seyretti.
3. Millet, kavim, din, mezhep isimleri:Türk, Türkler, Yunan, Sabahtan beri dünya kadar yer dolaştık.
İngiliz, Çeçen, Ruslar... Şair sevgilisinin yüzünü aya benzetir. (ayın kendisine değil,
Müslüman, Musevî, Hıristiyan... görünüşüne)
İslâm, İslâmiyet, Musevîlik, Hıristiyanlık...
12. Kitap, gazete, mecmua, eser isimleri: Cumhuriyet
4. Dil isimleri: Türkçe, Farsça, Fransızca, Macarca, (gazetesi), Milliyet (gazetesi), Zaman (gazetesi); Varlık
(dergisi), Aktüel (dergisi); Türk Dili
5. İl, İlçe, Semt, mahalle, cadde, bulvar, sokak isimleri:
Sivas, Ankara, İstanbul, Mamak, Yenişehir, Şirinevler,
Dikimevi, Atatürk Bulvarı, İvedik Caddesi,
13. Hayvanlara takılan özel isimler: Tekir, Karabaş, Yumoş,
6. Ülke ve bölge isimleri: Minnoş, Pamuk...
Türkiye, Afganistan, Kuzey Kıbrıs Türk C.
2. CİNS İSMİ: Aynı cinsten olan varlıkların ortak isimleridir.
Dilin temel kavramları cins (tür) isimleridir.
taş, yol, ağaç, ırmak, kitap, dergi, yaprak, ev, çocuk, su, sıra,
7. Kıta isimleri: Avrasya, Asya, Avrupa, Afrika, hayal, düşünce, sıla, özlem, taraf, ceza...
Başlıca Cins İsimleri
12
1. Vücudun bölümleri ve organ isimleri: baş, kol, el, ayak... 2. Çoğul isim: Yapısında, anlamında birden çok varlığı
2. Akrabalık isimleri: ana, baba, kardeş, dayı, hala, teyze... barındıran, çokluk eki almış isimlerdir. Cins isimlerinin
3. Araç, eşya isimleri: kaşık, makas, bardak, iplik, iğne... çoğulu yapılır.
4. Hayvan ve bitki isimleri: kedi, kartal, fındık, ceviz, kiraz... onlar, evler, fikirler, merkezler, dünyalar, kuşlar, böcekler,
5. Kavramlar: düşünce, hedef, zekâ, temenni... kelebekler, arılar...
6. İş, meslek; meslek sahibi simleri: öğretmenlik, öğretmen,
avukat, işçi, memur, profesyonel, futbolcu... Not: Şekil yönüyle çoğul olmadığı, çokluk eki almadığı hâlde
7. Giyecek isimleri:ceket, ayakkabı, gömlek, eldiven... anlamca çoğul olan kelimeler vardır.
8. Yiyecek isimleri:elma, yemek, ekmek, biber...
9. İçecek isimleri:su, meşrubat, gazoz... Seçmen, tercihini yarın ortaya koyacak.
10. Sayı isimleri:on, beş yüz, bir... Asker, sınırları bekliyor.
11. Renk isimleri:sarı, kıpkırmızı, mor... Genç yaşta saçı dökülmüş.
12. Nitelik isimleri:büyük, kocaman, dairesel... Bu cümlelerde seçmen, asker ve saç kelimeleri tekil
13. Zaman isimleri:ay, saat, dakika, yıl... oldukları hâlde anlamca çokluk bildirmektedirler. Bunlar,
14. Soru. Kelimeleri:ne, kim, hangi... topluluk isimleri değildir.
Bazı cins isimlerin özel isim olarak kullanıldığı görülür:
tırmık: bir ziraat aleti. Not: Bazı durumlarda özel isimlere de çoğul eki getirilir:
Tırmık: bir kedinin özel adı Çokluk eki -lar/ler eklendiği kelimeye şu anlamlarıkatar:
ozan: şair
Ozan: erkek ismi a) Aile anlamı katar; -gil ekinin yerine kullanılır, yapım eki
görevinde olduğu için ayrılmadan yazılır.
B. MADDELERİNE GÖRE İSİMLER Yarın Ahmetlere gideceğiz.
İsimler, karşıladıkları varlıkların beş duyu organından İzmir'e, amcamlara/dedemlere/teyzemlere gideceğiz.
herhangi biriyle algılanıp algılanamamasına göre ikiye (burada özel isme getirilmemiş.)
ayrılırlar. Aliler bize gelecekler.

1. Somut İsim: Beş duyudan herhangi biriyle b) Benzerleri anlamı katar, kesme işaretiyle ayırarak
algılayabildiğimiz, kavrayabildiğimiz varlık ve kavramların yazılır:
isimleridir. Yani somut varlıkları karşılayan isimlere somut Bu millet nice Fatih'ler, Kemal'ler yetiştirecektir.
isimler denir. Bu isimler, herkes tarafından görülen, bilinen, Bu topraklarda ne Çaldıran'lar, ne Ridaniye'ler yaşandı.
hissedilen, cismi olan, varlığı kişiden kişiye değişmeyen
varlıkları karşılarlar. c) Aynı ismi taşıyanları belirtir:
2. Soyut İsim:Beş duyudan herhangi biriyle algılanamayan, Sınıftaki Ali'ler ayağa kalksın.
madde hâlinde bulunmayan ve zihnimizle kavradığımız veya Hüseyin'lerin hepsi buraya gelsin.
var olduğuna (akla, ruha, sezgiye, inanca bağlı olarak)
inandığımız varlıkların isimleridir. d) Abartma anlamı katar: Çalışmak için ta Almanya'lara
sevinç, şüphe, tezat, Allah, cesaret, keder, korku, aşk, gitti.
melek, ruh, şeytan...
e) Topluluk, soy kavramı bildirir:Osmanlılar, Türkler,
C. VARLIKLARIN SAYILARINA GÖRE İSİMLER Yunanlar, Adanalılar, Konyalılar...

1. Tekil isim:Tek varlığı belirten ve karşılayan, yapıca tekil 3. Topluluk İsmi: Yapıca tekil, ancak anlam bakımından
olan (topluluk isimleri hariç) kelimelerdir. kendi, ben, çocuk, çoğul olan; aynı türe dahil birden çok varlığı anlatan
kalem, defter... isimlerdir. Teklerden oluşan topluluğu, çokluğu bildiren
Not: Tür adı olan her kelime, o türden tek varlığı anlattığı kelimelere denir.
gibi; biçimce çoğullanmadığı hâlde o türün tümünü ya da bir ordu, sürü, orman, sınıf, okul, millet...
bölümünü de anlatabilir. Bu durumda da tekil sayılırlar. Not: Topluluk isimleri de çokluk eki alabilir. Bu durumda
İnsan, düşünen, konuşan bir varlıktır. (bütün insanlar) aynı topluluktan birden fazla olduğu ifade edilmiş olur.
Çiçek, susuzluktan kurumuş. (herhangi bir çiçek) Ordular, ormanlar, sürüler.
Not: "-°z" ekinin de eklendiği sözcüğe topluluk anlamı
kattığını ifade eden dil bilimciler de vardır:
iki-z, beş-iz, dörd-üz

13
a. Anlam kayması yoluyla:
D. YAPILARINA GÖRE İSİMLER Birincisi: Birleşik ismi oluşturan kelimelerin tamamı
(genellikle iki kelimeden oluşurlar) anlam kaybına uğrar.
İsimler kaç kelimeden oluştuklarına ve yapım eki alıp Hanımeli, aslanağzı, katırtırnağı, devetabanı, suçiçeği,
almadıklarına göre de sınıflandırılırlar. demirbaş, denizaltı, kuşpalazı...
1. Basit İsim: Herhangi bir yapım eki almamış, kök hâlindeki İkincisi: Kelimelerden sadece birincisi anlam kaybına uğrar:
isimlere denir. Çekim eki almış hâlde kullanılabilirler. Adamotu, yayın balığı, ince hastalık...
Türemiş ve birleşik kelimeler yaparken bunlara yapım ekleri Akçaağaç, akçakavak, akciğer, karabiber, alageyik...
getirilir. Başbakan, başyazar, başhekim...
İnsan, kelebek, gölge, yaprak(lar), kağıt(ta), kuş(u), Üçüncüsü: İkinci kelime anlamını kaybeder: Karatavuk, yer
çiçek(ler), dağ(dan), bir(de), ... elması, karafatma...
Basit isimlerimizin çoğu tek hecelidir, ama bütün basit
isimler tek heceli zannedilmemeli.
Basit isimler, daha küçük ve anlamlı parçalara ayrılamazlar. b. Ses kaynaşması yoluyla: cumartesi, pazartesi, kahvaltı,
Meselâ "kelebek kelimesini kel-ebek şeklinde ikiye ayırıp çörotu, peki...
"kel" diye anlamlı bir kelime bulabiliriz gibi bir düşünce
yanlıştır. Çünkü parça ile bütün arasında her zaman -az ya c. Kelime sınıfı kayması yoluyla: kaptıkaçtı, külbastı,
da çok-bir anlam ilgisi bulunmalıdır. mirasyedi, dedikodu, hünkârbeğendi, albastı, gecekondu...
örtbas, sıkboğaz, alaşağı, ateşkes, kapkaççı...
giderayak, bilirkişi, vatansever, hacıyatmaz, cankurtaran...
2. Türemiş isim:İsim veya fiil kök ve gövdeleriyle yansıma elverişli, rasgele, albeni, çalçene...
kelimelere bir yapım ekinin getirilmesiyle oluşturulmuş,
şekil ve anlam olarak yeni isimlere denir. Buraya kadar yapılan tasnife göre her kelimenin birden
İsimden türeyenler: kömürlük, kitaplık, tuzluk, başlık, fazla özelliği vardır:
kulaklık, gecelik, gençlik, insanlık, Türklük, çocukluk, Varlıklara verilişine göre: özel isim, cins ismi
hanımlık, kardeşlik, Müslümanlık, kulluk, erkeklik, bilgelik, Maddelerine göre : soyut, somut
bayramlık, kışlık, akşamlık, gömleklik, iyilik, güzellik, Varlıkların sayılarına göre : tekil isim, çoğul isim, topluluk
küçüklük, öğretmenlik, doktorluk, veterinerlik, eczacılık, ismi
arıcılık, demircilik, kılavuzluk, rehberlik... Yapılarına göre : basit, türemiş, birleşik
Yansımalardan türeyenler:çıtır-tı, cızır-tı, şakır-tı, şıkır-tı, el : cins ismi; somut, tekil, basit isim
homur-tu, gıcır-tı, patır-tı düşünce : cins ismi; soyut, tekil, türemiş isim
Fiilden türeyenler: gel-mek, oku-mak, ye-mek, iç-mek, çalış- kitaplıklar : cins ismi; somut, çoğul, türemiş isim
mak... ayakkabı : cins ismi; somut, tekil, birleşik isim
yemek, çakmak, ekmek, ilmek, kaymak, ordu : cins ismi; somut, topluluk ismi, basit isim
başlama, okuma, yazma, nakletme, hasta olma, danışma,
sevme, inanma... İSİMLERDE KÜÇÜLTME
3. Birleşik İsim: Birleşik isimler, birden fazla kelimenin bir
araya gelip yeni bir varlığı veya kavramı karşılayacak şekilde Bir varlığın, bir ismin küçüklüğü genel olarak, başına
kalıplaşarak oluşturdukları, anlam ve şekil bakımından yeni getirilen "küçük, mini, ufak" gibi sıfatlarla ifade edilir:Küçük
isimlerdir. köy, ufak el, mini kasa...
Birleşik ismi oluşturan kelimeler arasına herhangi bir ek Bazen bu sıfatların yerini "Cİk, -Ceğİz" ekleri tutar. Bu ekler
veya kelime giremez; girerse bu kelime grubu birleşik isim isimlere küçültme anlamı katar.
olmaktan çıkar, belirtili isim tamlaması veya başka bir küçük tepe>tepecik
kelime grubu olur. küçük çocuk>çocukcağız
Bu isimler anlam bakımından tam bir kalıplaşmaya
uğradıkları için tek bir kelime olarak kabul edilir ve bu Not: Bu ekler her zaman küçültme anlamı katmayabilir;
şekilde kullanılırlar. acıma ve sevgi; zavallılık ve küçümseme anlamları da
Türkçe'de üç yolla birleşik isim yapılır: katabilir:
Anlam kayması yoluyla
Ses kaynaşması yoluyla Serçecik daldan dala atlıyor. (acıma)
Kelime sınıfı kayması yoluyla Adamcağız korka korka ayağa kalkar. (acıma)
Bebeciğimi çok özledim, diyordu. (sevgi)

14
küçük insan>insancık (zavallılık) sorularının cevabıdır. okul-dan çıktı, ev-den ayrıldı, yurt-tan
zavallı kelimeler>zavallı kelimecikler (küçümseme) geliyor, devlet-ten istedi...
Not: Küçültmeli isimlerle küçültmeli sıfatları
karıştırmayınız. -den ekini alan isimler bazen zarf tümleci olur. Sıkıntıdan
Derecik kurumuş. → isim her tarafı sivilce doldu. (Zarf tümleci)
Minicik kuş üşümüş. → sıfat -den eki, bazen yapım eki olarak kullanılır. Bu durumda ya
sıfat ya da zarf görevi üstlenir. Candan dost, toptan satış,
İSMİN HÂLLERİ: içten davranış...
İsimleri isimlere, fiillere, edatlara bağlayan, diğer
kelimelerle ilişki kurarak isimlerin cümlede görev -den eki bazen belirtili isim tamlamalarındaki tamlayan eki
kazanmasını sağlayan eklere isim hâl ekleri denir. İsimlerin -ın, -in, -un, -ün 'ün yerini tutabilir. Çocukların biri
bu ekleri alarak yüklendikleri görevlere ismin hâlleri denir. ....Çocuklardan biri.
1. Yalın Hâl (Nominatif): Eki yoktur.İsimlerin hiçbir hâl eki
almamış hâlleridir. Çoğul, iyelik ve bildirme eki almış -den ekini alan kelimelerle ikilemeler yapılabilir. Derinden
olabilir. Bu durumda da yalın hâlde sayılırlar. derine sesler geliyor.
ev, okul, yol, çocuk, fikir, baba(sı), defter(ler), çalışkan(dır)...
Yapım ekleri de ismin yalın durumunu değiştirmez: kalemlik, -den ekini alan kelimelerle üstünlük anlamı taşıyan sıfat
bilgili, susuz, meslektaş... öbekleri oluşturulabilir. Gülden kırmızı yanak, Pamuktan
Birleşik isimler de hâl eki almamışlarsa yalındırlar:dershane, beyaz eller...
tanksavar, gecekondu, bilirkişi...
6. Eşitlik Hâli:"-CE" ekiyle yapılır.Bu hâldeki kelimeler
2. Belirtme (Yükleme) Hâli: ı, -i, -u, -ü eklerini alan isimler cümlede zarf tümleci ve yüklem olarak kullanılır.
bu duruma girer. Bu isimler genellikle belirtili nesne olur. Onun davranışları çok zaman delicedir.
Defteri, okulu... Ali kitabı aldı. (Belirtili nesne) Bu okulda yıllarca çalıştım dedi.
ev-i gördüm, kapı-y-ı açtım, okul-u boyadılar, gül-ü O gün sizi saatlerce bekledik.
koparmayın... Bu kararı sınıfça aldık.
Not: Türkçe'de üçt çeşit -i (-ı, -u, -ü) eki vardır. Bunları Bugün milletçe sevinçliyiz.
birbirine karıştırmamalıyız.
Köyü güzelmiş (iyelik eki) 7. Vasıta Hâli:"ile" edatı kullanılarak yapılır. "i" düşürülerek
Köyü gezdiler (hal eki) kullanılır. Bu hâldeki kelimeler cümlede zarf tümleci, edat
Ört-ü, diz-i (fiilden isim yapma eki) tümleci ve yüklem olarak kullanılır.
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan. (edat tüml.)
İşi kolaylıkla başardı.
3. Yönelme Hâli: "-E" ekiyle yapılır. Yüklemin yöneldiği yeri,
Ayağına gelen topa hızla vurdu.
nesneyi ya da kavramı gösterir.
Babasını sevinçle karşıladı.
Yönelme hâlinde, ismin belirttiği kavrama yöneliş, dönme,
O artık bizimledir.
yaklaşma, ulaşma söz konusudur. Yönelme hâlindeki
Öğrencileriyle geziye gitmişti.
kelimeler cümlede dolaylı tümleç ve yüklem olabilir. Dolaylı
Arabasıyla evimize kadar getirdi.
tümleç, yükleme sorulan "neye, kime, nereye" sorularının
İğneyle kuyu kazıyorsun.
cevabıdır. Sinema-y-a git, ev-e dön...
Rüzgârın etkisiyle dallar sallandı.
Sonbaharın gelmesiyle soğuklar artmıştı.
4. Bulunma Hâli: "-dE" ekiyle yapılır.Eylemin yapıldığı yeri,
Zilin sesiyle yarışma bitti.
nesneyi ya da soyut kavramı bildirir. Genellikle "kimde,
8. İlgi Hâli (Tamlayan Hâli):"-(n)İn", "-dEn" ekleriyle yapılır
nede, nerede"sorularına cevap vererek dolaylı tümleç olur.
ya da yalın hâldedir.
Babamda hiç para yoktu. (Kimde)
Kitabın yaprağı yırtılmış.
ev-de oturma, okul-da öğren, yurt-ta kaldı, devlet-te
Ceket düğmesi
bulunuyor...
Öğrencilerden biri

5. Ayrılma (Uzaklaşma, Çıkma) Hâli:"-dEn" ekiyle İSİM TAMLAMALARI


yapılır.Eklendiği kelimeyi dolaylı tümleç yapar; "çıkma,
ayrılma, uzaklaşma" bildirir. İsmin ayrılma hâli, yani dolaylı
tümleç, yükleme sorulan "nereden, kimden, neden"

15
İki veya daha fazla ismin, yeni bir anlam meydana getirecek Bazı belirtisiz is.tamlamaları kendisinden sonra gelen ismi
şekilde birlikte kullanılmasıyla oluşan söz gruplarına isim niteler ve sıfat görevi kazanabilir: Deniz mavisi gömlek....
tamlaması denir. Ad takımı şeklinde de söylenebilir. Bazı belirtisiz isim tamlamalarında tamlama eki günlük
İsim tamlamalarında ilk isme tamlayan; ikinci isme konuşmada düşebilir: Hatay sokağı...Hatay sokak. Bu
tamlanan denir. Bu kural iki isimden oluşan tamlamalar için durumun yazıda gösterilmesi yanlıştır. (Lokanta Bahar) veya
geçerlidir. İkiden fazla isimden oluşan tamlamalarda (Bahar Lokanta) yanlıştır. Doğrusu (Bahar Lokantası)
genellikle son isim tamlanan diğerleri tamlayan olur. Fakat şeklinde olacaktır.
bu kurala uymayanlar da vardır. Bu tamlamalarda mecazlı anlatım görülebilir: Laf salatası,
ömür törpüsü...
Bahçenin duvarı. Bazı belirtisiz isim tamlamaları kalıplaşarak birleşik kelime
Tamlayan Tamlanan olmuştur: Kuşadası, hanımeli..
Bazı belirtisiz isim tamlamalarının başına bir sıfat gelebilir:
Bahçenin duvarının boyasının rengi. Kırmızı kadın ceketi...
Tamlayan Tamlanan Bazen belirtisiz isim tamlamalarında sıfatın başa gelmesi
Bizim okulun tahta kapısı dil yanlışlığına yol açar: Devlet Eski Bakanı (Doğru)... Eski
Tamlayan Tamlanan Devlet Bakanı (Yanlış)

İsim tamlamalarının çeşitleri ve özellikleri şöyledir: 3. TAKISIZ İSİM TAMLAMASI


1-BELİRTİLİ İSİM TAMLAMASI Tamlayan ve tamlanan, tamlama eklerini almaz. Tamlayan,
Tamlayan -ın, -in, -un, -ün , tamlananın hangi maddeden yapıldığını bildirir. Takısız isim
tamlanan -ı, -i, -u, -ü eklerinden birini alır. Tamlayan sesli tamlamaları ile sıfat tamlamaları birbirine
harfle biterse -n kaynaştırma harfi; tamlanan sesli harfle karıştırılmamalıdır.
biterse -s kaynaştırma harfi kullanılır. Bahçe-n-in kapı-s-ı Not: Kimi kaynaklardan neye benzediğini bildirenler de
takısız isim tamlaması kabul edilir.
NOT :* "Su" ve "ne" kelimeleri bu kurala uymaz. Örnek: Su-
y-un tad-ı, ne-y-in tad-ı. Takısız İsim Tamlaması Sıfat Tamlaması
Tahta çanta Güzel çanta
Zamirler tamlayan veya tamlanan olabilir. Örnek: Bizim Demir kapı Büyük kapı
evimiz. Çocukların birkaçı... Demir yumruk???? Sert yumruk
4. ZİNCİRLEME İSİM TAMLAMASI
Tamlanan isim sayı veya belirsizlik bildiren bir kelime olursa, En azından üç isimden oluşan tamlamalara denir.
tamlayan eki -ın, -in, -un, -ün yerine-den, -dan eki gelebilir. Dedemin dedesinin dedesi,
(Adamların ikisi....Adamlardan ikisi) Ayşe'nin kardeşinin okul çantası.
Bazı belirtili isim tamlamaları, sıfat tamlamasının ters
çevrilmesiyle oluşur. (Taze balık...Balığın tazesi) 5. KARMA TAMLAMA
Bazı b.isim tamlamalarında tamlayan ve tamlanan yer Zincirleme tamlamayı oluşturan kelimelerden en az biri sıfat
değiştirir. (Çok verimlidir ovası Konya'nın...) (Konya'nın görevinde kullanılıyorsa böyle tamlamalara karma tamlama
ovası...) denir. Karma tamlamalar, isim tamlamalarının tamlayanı ile
tamlananı arasına bir sıfat girmesiyle oluşabildiği gibi, iki
2-BELİRTİSİZ İSİM TAMLAMASI sıfat tamlamasının birleşmesiyle de oluşabilir.
Tamlayan, tamlama eklerini almaz. Babamın eski ceketi
Tamlanan -ı, -i, -u, -ü eklerini alır. Bahçe kapısı, gönül Güzel Türkiye'nin güzel çayı
dostu...
Tamlayan somut veya soyut isim olabilir: Kitap kabı, duygu
yoğunluğu

Tamlanan somut, soyut isim veya isimleşmiş olabilir: Masa


örtüsü, gurbet düşüncesi, dünya güzeli.(İsimleşmiş sıfat)
Tamlayan çoğul eki alabilir: Öğretmenler odası...
"Kendi" kelimesi, belirtisiz isim tamlamalarında tamlayan
olabilir. Bunun dışındaki zamirler belirtisiz isim
tamlamalarında tamlayan ve tamlanan olmaz.: Kendi evi...
İsim-fiiller tamlanan olabilir: Gece yürüyüşü...
16
2.1 BETİMLEYİCİ ANLATIM
4.Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi
Betimleme, sözcüklerle resim çizme işidir. Görme, vermektir.
dokunma, işitme, tatma ve koklama duyularımız aracılığıyla 5. Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde
varlıkların niteliklerini, bu varlıkların duyularımız üzerinde durulmaz.
uyandırdıkları izlenimleri belirtmektir. Betimleme, 6.Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz.
varlıkların belirgin özelliklerini tanıtıp göz önünde
canlandırmaktır. Betimle-yici anlatımda okuyucunun çeşitli Bu tekniği uygulayan yazarın amacı, okuyucunun görmediği
duyularına seslenilerek anlatılan varlıkla ilgili izlenim bir görüntüyü, olayı, yeri, okuyucunun kafasında
kazanılması amaçlanır. Betimlemede asıl olan görselliktir. canlandırmaktır. Yazar özellikle görme duyusundan
Bu nedenle gözle algılanan renk ve biçim ayrıntılarına büyük yararlanarak okuyucunun hayalinde sözcüklerle sanki resim
yer verilir. Betimlemelerde yazar, nesnel olabileceği gibi yapar. Betimleme özetle, okuyucuya izlenim
gözlemlerine duygularını, yorumlarını katabilir; düşsel kazandırmaktır.
öğelerden de yararlanabilir. Bu yöntemde beş duyudan ve hareket öğesinden
yararlanılır. Hareket öğesi öyküleme yönteminin de
Betimleyici Anlatım Özellikleri: öğesidir. Betimlemelerdeki hareketler birbirinden kopuktur.
Neden-sonuç ilişkisiyle birbirine bağlanıp bir olaya yol
1. Betimlemeler açıklayıcı ve sanatsal betimleme olmak açmaz.
üzere ikiye ayrılır. Açıklayıcı Betimleme Örneği:
2. Kişinin iç dünyasını anlatan betimlemelere tahlil (ruhsal "...Akdeniz Bölgesi'nin çatısını Toros Dağları oluşturur.
portre) denir. Dağlar bazı yerlerde denize çok sokulur; kayalık ve az
3. Kişinin dış görünüşünü anlatan betimlemelere fiziksel girintili çıkıntılı bir kıyı üzerinde dikine inerler. Bazı yerlerde
(simgesel) betimleme denir. ise kıyı çizgisi ile dağ sınırları arasına Adana Ovası gibi geniş
4. Roman, hikâye, tiyatro, gezi yazısı, şiir gibi türlerde düzlükler girer. Bu bölge özelliğini kendine komşu olan ılık
kullanılır. denizden alır. Fakat denizin etkisi yüzey şekillerine ve
5. Kelimenin yan ve mecaz anlamlarına yer verilebilir. yükseltiye göre değişir..."
Betimlemelerin iki biçimi söz konusudur:
Açıklayıcı b) Sanatsal (İzlenimsel) Betimleme:
Betimleme ve Sanatsal (İzlenimsel) Betimleme Görsellikten çok, izlenim ve sezginin ağır bastığı betimleme
türüdür. Varlıkların duyularımız üzerinde uyandırdıkları
a) Açıklayıcı Betimleme: izlenimleri belirtme amaçlanır, insanların iç dünyasıyla
Gözle görülenin anlatıldığı betimleme türüdür. Varlıkların ya tanıtıldığı, tavır ve davranışlarının ele alındığı ruhsal
da kişilerin dış görünüşüyle, olduğu gibi tanıtılması betimlemeler de bu türe girer. Özel ayrıntılar üzerinde
amaçlanır. Gözlem gücünden yararlanılır fakat kişisel durulur. Yazar, anlatımına duygu ve yorumlarını da katar.
yorumlara pek yer verilmez, duygular belirtilmez. Benzetmelere, yinelemelere, düşsel öğelere ve mecazlı
Açıklayıcı Betimlemenin Özellikleri: söyleyişlere başvurur.
1.Bilgi vermek amacıyla yazılır.
2.Genel ayrıntılar üzerinde durulur. Sanatsal (İzlenimsel) Betimleme Özellikleri:
3. Ayrıntılar objektif (olduğu gibi)olarak verilir. 1.İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır.
2.Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur.

17
3.Ayrıntılar subjektif olarak verilir.
4.Amaç sanat yapmaktır.
İzlenimsel Betimleme Örneği:
Mağaranın ağzında büyük ağabeyim elinde kazma, ortanca Kimi usta kalemlerin elinden çıkan betimlemeler bir tablo
kürek, küçük olanı da sönük bir gaz lambası ile beklerdi. değerindedir. Betimleme yapabilmek için ayrıntıları gören
Mağaranın içi uzun bir dehlize benzer, etrafta birtakım bir göze, bunu anlatabilecek olağanüstü bir dile gereksinim
acayip şeyler varmış gibi görünür, durmadan tepeden damla vardır.
damlar su sızar, yer daima ıslak olurdu. Ben mağaranın
kapısı önünde, bir ayağım içerde, bir ayağım dışarda Betimleme yazma çalışması:
beklerdim. Güneş ağaçlardaki eriklerin üzerine ışıldardı. ……………………………………………………………………………
Betimleme paragraflarında sadece bir özel konu ve onun ……………………………………………………………………………
ayrıntıları vardır. Ana düşünce söz konusu değildir. ……………………………………………………………………………
Bir betimlemede olay da varsa, o anlatım yöntemi ……………………………………………………………………………
öyküleme sayılır. Hareketlilik varsa; ancak olay yoksa o ……………………………………………………………………………
zaman anlatım yöntemi betimleme olarak kalır. ……………………………………………………………………………
Betimleme, ilk kez romantik sanatçılarda ortaya çıkmıştır. ……………………………………………………………………………
Çünkü dünya edebiyatında ilk kez onlar gerçek yaşamı, ……………………………………………………………………………
kişileri ve varlıkları ele alma gereği duymuşlardır. Gerçekleri, ……………………………………………………………………………
göz önüne getirebilmek için farklılıkların, ayırt edici ……………………………………………………………………………
özelliklerin belirtilmesi gerekir. Bu da betimleme türünü ……………………………………………………………………………
doğurmuştur. Romantik betimlemeler, daha çok duygulara ……………………………………………………………………………
dayanır. Olaylar ve kişi davranışlarıyla bağlantısı yok ……………………………………………………………………………
denecek kadar azdır. ……………………………………………………………………………
Realistlerin betimlemeleri tümüyle gerçektir. Onlar bir düz ……………………………………………………………………………
ayna gibi yansıtırlar her şeyi. Ayna nasıl iyi kötü, güzel çirkin, ……………………………………………………………………………
doğru yanlış her şeyi gösterirse realist betimlemeler de ……………………………………………………………………………
aynen öyle. Bu betimlemelerin olayların gelişimi ve kişilerin
karakterlerinin oluşumuyla doğrudan bağlantıları vardır.
Realist yapıtlardan betimlemeleri atarsanız geriye hiçbir şey
kalmaz.
Örnek: Köyde iki günden beri olağanüstü zamanlara özgü bir
hal var. Bayram mı? Hayır; çünkü hiç kimse yeni giysilerini
giymemiş. Biri mi evleniyor? O da değil. Yalnız herkes işini
gücünü bırakmış, şunun bunun evinde, hemen hemen gizli
diyebileceğimiz birtakım toplantılar da... Sonra genel bir
avarelik, bir kendinden geçiş, gözlerde hiç görmediğim
pırıltılar...
Konu: Köyün olağanüstü bir anı
Bu betimleme, bir öykü havasında; ancak bir olay yok. Bir
ana düşünce yok. Hareketli anlatım öyküleme için yetmiyor
ve anlatım betimleme aşamasında kalıyor.

Örnek: Mehtap, küçük koyu pırıl pırıl aydınlatıyor. Deni-zin


ölü dalgaları başından geçenleri kıyıya anlatıyor. Hafif bir
meltem, gecenin sıcaklığını bastırmak için tüm soluğunu
harcıyor. İkimiz de susuyoruz. Konuşmak yasak sanki...
Zaten konuştuğumuz an bu sihirli büyü bozulacak. İç
dünyalarımız doğanın görkemiyle bir olmuş.
Suskunluğumuzun gürültüsü yetiyor bize.
Konu: Mehtaplı bir gecede koy, deniz ve hissettikleri
Betimleme, şiirden sonra en zor yazılan bir türdür. Şiirsel bir
anlatım, duyarlı bir yaklaşım gerektirir.

18
SIFATLAR
sözcüğü, “ses” adının niteliğini; “güzelim” sözcüğü, “börek”
adının niteliğini gösterdiği için niteleme sıfatıdır.
Adları niteleyen veya belirten sözcüklerdir. Bir sözcüğün
sıfat olabilmesi için adın önüne gelerek onu nitelemesi veya 2. Belirtme Sıfatları
belirtmesi gerekir.
Adları işaret, sayı, soru, belgisizlik yönüyle belirten
Yaşlı adam, pazar çantasını titrek elleriyle tutuyordu. sıfatlardır.
Yemekte bu masaya dört kişi oturacak.
Kazancının yarısını fakir öğrencilere veriyormuş. a. İşaret Sıfatı
Bu cümlelerde “yaşlı” sözcüğü “adam” adının, “titrek”
sözcüğü “el” adının niteliğini gösterdiği için; “bu” sözcüğü Adları işaret yönüyle belirten, onlara işaret eden
“masa” adını işaret yoluyla, “dört” sözcüğü ise “kişi” adını sözcüklerdir.
sayı yoluyla belirttiği için sıfattır. Son cümlede “fakir”
sözcüğü, “öğrenci” adının niteliğini gösterdiği için sıfattır. bu, şu, o, öteki, beriki, öbür

Sıfatlar, iki ana gruba ayrılır: Bu kitabı senin için aldım.


Arkadaşlarım öteki otobüse binmiş.
1. Niteleme Sıfatları Belediye, geçen yıl şu yolu asfaltladı.
2. Belirtme Sıfatları O dergiyi okudun mu?
a. İşaret Sıfatı Buraya öbür yoldan geldim.
b. Sayı Sıfatı Bu cümlelerde geçen “bu, öteki, şu, o, öbür” sözcükleri,
– Asıl Sayı Sıfatı önündeki adları, işaret yönüyle öteki varlıklardan ayırıp
– Sıra Sayı Sıfatı belirttiği için işaret sıfatıdır.
– Üleştirme Sayı Sıfatı
– Kesir Sayı Sıfatı Not: İşaret sıfatlarından sonra virgül (,) kullanılmaz. Bu
c. Belgisiz Sıfat sözcüklerden sonra virgül (,) kullanılırsa bu sözcükler, adıl
d. Soru Sıfatı olur.

1. Niteleme Sıfatları O kitabı daha önce okumuş.


O, kitabı daha önce okumuş.
Bir adı; durum, şekil, biçim, renk yönüyle niteleyen Bu cümlelerin birincisinde “o” sözcüğü “kitap” adını
sözcüklerdir. Niteleme sıfatları, ada sorulan “Nasıl?” belirttiği için işaret sıfatı; ikincisinde “o” sözcüğü bir varlığı
sorusunun cevabı olan sözcüklerdir. karşıladığı için adıldır.

Küçük çocuk bizi görünce yanımıza geldi. “Bu, şu, o, öteki, beriki, öbür” sözcükleri aynı zamanda
Gökyüzünü aniden kapkara bulutlar kaplamıştı. işaret adılıdır. Eğer bu sözcükler, önündeki bir adı işaret
Bu cümlelerde “küçük” ve “kapkara” sözcükleri, önüne ederek belirtiyorsa işaret sıfatıdır. Adın yerini işaret yoluyla
geldiği adların nasıl olduğunu gösterdiği için niteleme tutuyorsa işaret adılıdır.
sıfatıdır. Bu sözcüklerin, niteledikleri ada sorulan “Nasıl?”
sorusuna cevap olduklarına dikkat edelim: Bu ev, çok güzelmiş.
Bu, çok güzelmiş.
Nasıl çocuk? (küçük çocuk) Bu cümlelerin birincisinde “bu” sözcüğü “ev” sözcüğünü
Nasıl bulutlar? (kapkara bulutlar) işaret ederek belirttiği için işaret sıfatıdır. İkinci cümlede ise
“bu” sözcüğü “ev” adının yerini tuttuğu için işaret adılıdır.
Bu yolun sonunda eski bir ev vardı.
Yol kenarları, kurumuş yapraklarla doluydu. İşaret sıfatları her zaman yalın halde bulunur. Çekim eki
aldığında işaret adılı olur.
Annem, sabahları tatlı bir sesle bizi uyandırırdı.
Kahvaltıda güzelim böreklerden bolca yemiştim. Annem öteki halıyı yıkamak için dışarı çıkarmış.
Bu cümlelerde, “eski” sözcüğü, “ev” adının niteliğini; Annem ötekini yıkamak için dışarı çıkarmış.
“kurumuş” sözcüğü, “yaprak” adının niteliğini; “tatlı”
19
Bu cümlelerin birincisinde, “öteki” sözcüğü “halı” adını
işaret ederek belirttiği için işaret sıfatıdır. İkinci cümlede Elbet bir gün sen de anlarsın beni.
“ötekini” sözcüğü, “halı” sözcüğü söylenmeden, işaret Bu konuyla ilgili birkaç kitap okumuştum.
yoluyla “halı” sözcüğünün yerine geçtiğinden işaret adılıdır. Bu cümledeki “bir, birkaç” sözcüğü “gün, kitap” adını, sayı
yönüyle; ama kesin olmayacak biçimde belirtmiştir.
b. Sayı Sıfatı Dolayısıyla, “birkaç” sözcüğü belgisiz sıfattır.

Varlıkların sayılarını gösteren, onları sayı yönüyle belirten İçerideki bazı masaları dışarıya taşıyalım.
sözcüklerdir. Sanatçı, birçok tablosunda İstanbul’u konu ediniyor.
Yazarın başka romanlarını da okudum.
Asıl Sayı Sıfatı Hiçbir öğrenci öğretmenini üzmek istemez.
Varlıkların sayılarını kesin olarak belirten sözcüklerdir. Ada Lisedeyken, okuduğum her kitabın özetini çıkarırdım.
sorulan “kaç” sorusunun cevabıdır. Bu cümlelerde “bazı” sözcüğü, “masal” adını; “birçok”
sözcüğü, “tablo” adını; “başka” sözcüğü, “roman” adını;
Üç gün önceki toplantıya altı kişi katılmış. “hiçbir” sözcüğü, “öğrenci” adını; “her” sözcüğü, “kitap”
Babam bir ay sonra yurtdışından gelecek. adını kesinlik bildirmeden belirttiği için belgisiz sıfattır.
Bu cümlelerde “üç, altı, bir” sözcükleri, “gün, kişi, ay”
adlarının sayısını belirttiği için, asıl sayı sıfatıdır. Not: “Kimi, çoğu ” sözcükleri, hem belgisiz adıl hem
belgisiz sıfat olarak kullanılabilir.
Sıra Sayı Sıfatı
Varlıkların sırasını gösteren sözcüklerdir. Sayılara “-ncı, -nci,
-ncu, -ncü” ekleri getirilerek oluşturulur. Ada sorulan Fuarda kimi kitaplar pahalı, kimi ise ucuzdu.
“kaçıncı” sorusunun cevabıdır.
Bu cümlede, birinci “kimi” sözcüğü “kitaplar” sözcüğünü
Bu derste on beşinci sayfayı okuyacağız. belirttiği için belgisiz sıfattır; ikinci “kimi” sözcüğü ise,
Sınavdaki yedinci soruyu çözememiş. kitapların yerini tuttuğu için belgisiz adıldır.
Bu cümlelerde “on beşinci, yedinci” sözcükleri “sayfa, soru”
adlarının sırasını belirttiği için, sıra sayı sıfatıdır. Çoğu öğretmen törene yetişemedi; ama öğrencilerin çoğu
törene katıldı.

Üleştirme Sayı Sıfatı Bu cümlede, birinci “çoğu” sözcüğü “öğretmen” sözcüğünü


Varlıkları sayıca bölümlere ayıran, paylaşma anlamı veren belirttiği için belgisiz sıfattır; ikinci “çoğu” sözcüğü ise,
sözcüklerdir. Sayılara “-er, -ar” eki getirilerek oluşturulur. öğrencilerin bir kısmının yerine geçtiği için belgisiz adıldır.
Ada sorulan “kaçar” sorusunun cevabıdır.
Sınavda her branştan onar soru soruldu. “Bir” sözcüğü, hem belgisiz sıfat hem sayı sıfatı olarak
Öğrencilerden altışar kitap okumaları istendi. kullanılabilir. “Bir” sözcüğünün yerine başka sayı
Kesir Sayı Sıfatı getirilebiliyorsa, “bir” sözcüğü sayı sıfatıdır.
Varlıkların parçalarının, bütüne olan oranlarını gösteren
sıfatlardır. “Bir haftada iki kitap okumuş.”

Şirketin üçte iki hissesi ona aitmiş. Bu cümledeki “bir” sözcüğü, sayı sıfatıdır; çünkü yerine “iki”
Bir öğünde yarım ekmek yiyordu. veya “üç” gibi başka bir sayı getirilebilmektedir.
Bu cümlelerde “üçte iki, yarım” sözcükleri, “hisse, ekmek”
adlarının bütüne olan oranlarını belirttiği için, kesir sayı “Ali, dürüst bir insandır.”
sıfatıdır.
Bu cümlede “bir” sözcüğünün yerine başka bir sayı
c. Belgisiz Sıfat getirilememektedir; çünkü bu cümlede “bir” sözcüğü
“herhangi bir” anlamına gelmektedir ve belgisiz sıfattır.
Adları belirtirken kesinlik bildirmeyen sıfatlardır.
d. Soru Sıfatı
bir, birkaç, birçok, çoğu, kimi, bazı, bütün, tüm, başka,
birtakım, her, hiçbir, herhangi…

20
Adları soru yoluyla belirten, yani adları anlamca
tamamlayan soru sözcükleridir. Soru sıfatlarının cevabı yine Sıfatlar, adılları da niteleyebilir.
sıfattır.
Ahmet, gerçekten dürüst birisidir.
nasıl, kaç, kaçıncı, kaçar, hangi, ne kadar, ne O, her zaman deneyimli kimselerle çalışır.
Bu cümlelerin birincisinde “dürüst” sıfatı “birisi” adılını
Sen, tatilde kaç kitap okumuştun? nitelemektedir. İkinci cümlede “deneyimli” sıfatı, “kimse”
adılını nitelemektedir.
Bu cümlede, “kaç” soru sözcüğünün “kitap” adını belirttiğini
görüyoruz. Bu soru sözcüğüne verilebilecek “beş kitap” Not: İlgi eki (-ki), yer ve zaman bildiren sözcüklerden sonra
cevabının sıfat olması, bize, bu soru sözcüğünün de sıfat gelip eklendiği sözcüğü sıfat yapar.
olduğunu gösterir. Sınıftaki öğrenciler dışarı çıkmış.
Yarınki sınava hazır mısın?
Hangi yoldan gitmemizi tavsiye ediyorsun? Bu cümlelerde “sınıf” sözcüğü, ilk önce bulunma durumu (-
de, -da, -te, -ta) ekini alıp ardından sıfat yapan “-ki” ekini
Bu cümlede, “hangi” soru sözcüğünün “yol” adını belirttiğini alarak önündeki “öğrenciler” adını; “yarın” sözcüğü, sıfat
görüyoruz. Bu soru sözcüğüne verilebilecek “şu yol” yapan “-ki” ekini alarak önündeki “sınav” adını belirttiği için
cevabının sıfat olması, bize, bu soru sözcüğünün de sıfat sıfat görevindedir.
olduğunu gösterir.
Adlaşmış Sıfat

Köyde nasıl bir evde oturuyordunuz?


Niteleme sıfatları, çekim eki alarak veya almadan
Orada ne kadar para harcamış?
niteledikleri ismin yerini tutacak şekilde kullanılabilir. Bu
Vergi dairesi, binanın kaçıncı katında bulunuyor?
sözcüklere “adlaşmış sıfat” denir.
Arkadaşların bize ne gün gelecek?
Bu oyunda takımlar kaçar kişiden oluşuyor?
İhtiyar adam yine parkta oturuyordu.
Bu cümlelerde geçen “nasıl, ne kadar, kaçıncı, ne, kaçar”
İhtiyar, yine parkta oturuyordu.
sözcükleri; önündeki sözcükleri soru yönüyle belirttiği ve bu
Birinci cümlede “ihtiyar” sözcüğü, “adam” adını niteleyen
sözcüklere verilen cevaplar sıfat olduğu için soru sıfatıdır.
bir niteleme sıfatıdır. İkinci cümlede ise, “ihtiyar adam”
tamlamasındaki “adam” sözcüğü düşmüş, “ihtiyar” sözcüğü
Not: “Hangisi, kaçı” soru adıllarıyla “hangi, kaç” soru hem adın yerine geçmiş hem nitelik bildirmiştir, yani
sıfatlarını birbirine karıştırmamak gerekir. adlaşmış sıfat olmuştur.

Hangi soru daha zordu? Hangisi daha zordu? Manav, kasalardaki çürükleri çöpe atıyordu.

Bu cümlelerde “hangi” sözcüğü “soru” adını belirttiği için Bu cümlede “çürükleri” sözcüğü, “meyve” adını nitelerken,
soru sıfatı; “hangisi” sözcüğü, bir adın yerini soru yoluyla çekim eki alarak hem “meyve” adının yerine geçmiş hem de
tuttuğu için soru adılıdır. nitelik bildirerek adlaşmış sıfat olmuştur.

Kaç öğrenci gelmedi. Öğretmenimiz bu görev için sınıftan gönüllüler seçti.


Öğrencilerin kaçı gelmedi.
Cümlelerde “kaç” sözcüğü “öğrenci” adını belirttiği için soru Bu cümlede “gönüllüler” sözcüğü, “öğrenci” adını
sıfatı; “kaçı” sözcüğü, bir sayı adının yerini soru yoluyla nitelerken, çekim eki alarak hem “öğrenci” adının yerine
tuttuğu için soru adılıdır. geçmiş hem de nitelik bildirerek adlaşmış sıfat olmuştur.

Not: Bir ad, hem niteleme hem belirtme sıfatı alabilir. Bizim kurnaz yine birisini kandırmış.
O, yeni bir araba almış.
Bu cümlede “kurnaz” sözcüğü, bir kişiyi nitelerken, çekim
Bu küçük köyde konaklamaya karar verdik. Birinci cümlede eki almadan hem nitelediği kişinin yerine geçmiş hem de
“yeni” niteleme sıfatıyla “bir” belgisiz sıfatı, “araba” adının nitelik bildirerek adlaşmış sıfat olmuştur.
sıfatı olarak; İkincide “bu” işaret sıfatıyla “küçük” niteleme
sıfatı, “köy” adının sıfatı olarak kullanılmıştır.

21
Not: Türkçede meslek adları ve bazı adlar, sıfat olarak
kullanılabilir. Bu sözcükleri, adlaşmış sıfatlarla Bu cümlede “doktor” sözcüğü özel bir adla birlikte
karıştırmamak gerekir. kullanılmadığı için unvan sıfatı değildir ve bu yüzden küçük
harfle başlar.
Yönetici insanlar, insan ilişkilerinde başarılıdır.
Yöneticiler, insan ilişkilerinde başarılıdır. Özel bir adla kullanılan; ama akrabalık ilişkisi belirten unvan
Bu cümlelerin birincisinde “yönetici” sözcüğü, “insanlar” sözcükleri, küçük harfle başlar ve unvan sıfatı görevinden
adını nitelediği için sıfat görevindedir. İkinci cümledeki çıkar.
“yöneticiler” sözcüğü ad olarak kullanılmıştır; ama adlaşmış
sıfat değildir. Salih, bugün Ayşe teyzesine gidecekmiş.

Futbolcular, disiplinli kişilerdir. Bu cümlede “teyze” sözcüğü özel bir adla birlikte kullanıldığı
Yarın ailece yazlığa gideceğiz. halde akrabalık anlamı taşıdığı için unvan sıfatı değildir ve
Bu cümlelerde geçen “futbolcu, yazlık” sözcükleri bu yüzden küçük harfle başlar.
gerektiğinde sıfat olabildiği halde (futbolcu kişiler, yazlık ev)
bu cümlede ad olarak kullanılmıştır; ama adlaşmış sıfat Sıfatlarda Küçültme
değildir.
Sıfat olan sözcüğün anlamında küçültme ya da daralma, “-
Not: Adlaşmış sıfattan sonra bir ad geldiğinde anlam cik,-ce, (-ı)msı, (-ı)mtırak” ekleri ile yapılır.
karışıklığı ortaya çıkıyorsa bu adlaşmış sıfattan sonra virgül
(,) getirilir. Bu eklerin getirilmesi ile oluşan sıfatlara küçültme sıfatları
denir.
Hasta, çocuğu yanına çağırdı.
“Küçük bir evleri vardı.”
Bu cümlede “hasta” sözcüğü bir kişiyi karşılayarak
adlaşmıştır. Bu sözcükten sonra “çocuk” adı geldiğinde cümlesinde “küçük” sıfattır ve kendinden sonra gelen ismin
virgül konulmazsa “hasta” sözcüğü “çocuk” adının sıfatı niteliğini belirtmektedir.
olmaktadır. Bu yüzden “hasta” sözcüğünün adlaşmış sıfat
olması için bu sözcükten sonra virgül (,) konmalıdır. “Küçücük evleri vardı.”

Ünvan Sıfatı cümlesinde “-cik” eki almış “küçücük” sözcüğü de niteleme


sıfatıdır. Buradaki “küçücük” sözcüğün “küçük”
Kişilerin meslek, rütbe, makam gibi sosyal statülerini sözcüğünden farkı, eklendiği ismin anlamında küçültme
belirten sözcüklerdir. Unvan sıfatları, adların önüne de yapmış olmasıdır.
sonuna da gelebilir.
Küçük ev – küçücük ev
Yüzbaşı Cemil, Hakkı Çavuş, Hatice Teyze, Naciye Hanım…
“Ekmek ayvasının ekşimsi bir tadı vardı.”
Dün Doktor Kemal Bey bize geldi. “Üzerine mavimtırak bir ceket giymişti.”
“Masada kalınca bir kitap duruyordu.”
Bu cümlede “Doktor, Bey” sözcükleri; beraber kullanıldıkları Yukarıdaki cümlelerdeki altı çizili sözcükler küçültme
“Kemal” özel adını belirttiği için unvan sıfatıdır. sıfatıdır.
Sıfatlarda Pekiştirme
Ayşe Hemşire, hastalarla yakından ilgilendi.
Sıfatlarda pekiştirme, yani anlamın kuvvetlendirilmesi iki
Bu cümlede “Hemşire” sözcüğü; beraber kullanıldığı “Ayşe” şeklide yapılır:
özel adını belirttiği için unvan sıfatıdır.
Sıfat olan sözcüğün ünlüye kadarki ilk hecesi alınır, daha
Not: Özel adla birlikte kullanılmayan unvan sözcükleri, sonra “m, p, r, s” harflerinden uygun olanı getirilir. En son
küçük harfle başlar ve unvan sıfatı görevinden çıkar. da sıfat olan sözcük tekrar yazılır.
“temiz” sözcüğü üzerinde uygulayalım:
Dün doktor, hastaneye uğramamış. Te – r – temiz = tertemiz

22
c. bir sıfatla nitelenmiş belirtisiz isim t.
“Çocuklar bembeyaz elbiseler giymişlerdi.” ……………………………………………………………………….
“Dümdüz yolda ilerliyorduk.” d. sıfat fiil grubunu bulunuz. ( 2 örnek)
“Şöyle yemyeşil çimenlerin üzerine uzansam!” ………………………………………………………………………….
cümlelerinde altı çizili sözcükler pekiştirme sıfatıdır. …………………………………………………………………………
e. Araya sıfat almış belirtili isim tamlaması
Sıfat olan sözcüğün tekrar edilmesi ile yapılır. Örneğin ………………………………………………………………………
“çeşit” sözcüğünü ele alalım. Bu sözcük tekrar ederek bir
ismi nitelediğinde pekiştirme sıfatı olur:

“Çeşit çeşit meyveler vardı masada.”

Bu cümlede altı çizili sözler pekiştirme sıfatıdır.

“Bahçede uzun uzun ağaçlar vardı.”


“Derin derin ırmaklar aşarak geldik.”
cümlelerindeki altı çizili sözler pekiştirme sıfatıdır.

Sıfatlarda Derecelendirme

Sıfatlarda derecelendirme “pek, çok, daha, en…” gibi


sözcüklerle yapılır.

“Kardeşin onlardan daha akıllı biri.” cümlesinde “daha”


sözcüğü üstünlük,

“En güzel kitap buydu.” cümlesinde “en” sözcüğü en


üstünlük,

“Çok güzel çiçekleri vardı.” cümlesinde “çok” sözcüğü


aşırılık anlamı katmıştır.

Uygulama:

Adana kenti, ılık ve zorlu olmayan iklim şartları ile kışın


yaşamak için en elverişli şehirlerden biridir
Adana’nın tüm ilçeleri turistik değerlere sahiptir
Adana tarıma elverişli uçsuz bucaksız arazilere ve bol su
kaynaklarına sahiptir .
Mükemmel havası ve manzarası, tarihi ve doğal güzellikleri,
Akdeniz’e uzanan harika kıyıları, dünyaca ünlü kebabı
olmasına, hatta İncirlik üssüne ev sahipliği yapmasına
rağmen Adana’nın turist çekememesi düşündürücüdür .

Aşağıdaki sözcük türlerini ve tamlamaları yukarıdaki


metinden bulunuz.
a. belirtisiz isim tamlaması: …………………………………..
b. belgisiz sıfat: ………………………………………………………

23
ZAMİR
kalemim, defterini al, çantası, okulumuz, sınıfınız,
Zamir:İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi bahçelerine bak...(→tamlayanı düşmüş isim t. oluşturur. )
kullanılabilen, isim soylu kelimelerle bazı eklere zamir denir. Bu tür tamlamalarda tamlayan vurgulanmak istenirse
düşürülmez:
Ahmet'ten öğrendim > ondan öğrendim
Kitabı gördün mü? > bunu gördün mü? Çocuklar yalnız sizin sözünüze inanırlar. (Başkasının değil,
Öğrenciler dışarı çıktı> hepsi/herkes dışarı çıktı. senin. Burada "sizin" kelimesi atılırsa cümle başka türlü
anlaşılır.)
Zamirlerin Özellikleri
1. İsim soyludur. Biz bugün senin misafiriniz. (Başkasının değil, senin.)
2. Bir ya da birden fazla ismin yerini tutarlar. Onları
öğrenmek için de kullanılırlar. Tamlayan atıldığında yanlış anlaşılma olacaksa atılmaz:
3. Anlamdan çok görev yönü ağır basar. Çocuklar yalnız sizin sözünüze inanırlar. (Burada "sizin"
4. İsimlerin yerini geçici olarak tutarlar. kelimesi atılırsa cümle başka türlü anlaşılır.)
5. İsim çekim eklerini (hâl, iyelik, çoğul ekleri) -genellikle- Onun eşyalarını bize getir. > Eşyalarını bize getir
alabilirler. Senin doğum tarihini bilen yok mu? >Doğum tarihini bilen
6. Tekil ve çoğul şekilleri vardır. yok mu
7. Dolayısıyla cümlede isim gibi kullanılabilirler. Onun yarışmada birinci olduğuna sevindim.
8. Cümlede tek başlarına görev üstlenebilirler. "ben" ve "sen" zamirleri yönelme hâl eki aldıklarında ses
9. Birçok sıfat, zamir olarak da kullanılabilir. değişikliği meydana gelir:
Ben > bana Sen > sana→ ( ünlü değişikliği)
Zamir Çeşitleri "sen" yerine saygı ve incelik olsun diye "siz" de
Zamirler, isimlerin yerini tutma şekillerine ve yerini kullanılır. Tabi bu durumda yüklem de çoğul olmalıdır.
tuttukları isimlere göre çeşitlere ayrılırlar: Siz bu olayı görmediniz mi?
1. Şahıs zamirleri Böbürlenmek amacıyla "ben" yerine "biz" kullanılabilir:
2. Dönüşlülük zamiri Böylelerinin hakkından gelmesini biliriz biz.
3. İşaret zamirleri
4. Belgisiz zamirler 2. Dönüşlülük zamiri
5. Soru zamirleri
6. İlgi zamiri Şahısları pekiştirerek bildiren ve fiildeki işin, özne
7. İyelik zamiri tarafından bizzat yapıldığını ya da yapana dönüşünü bildiren
1.Şahıs Zamirleri zamirdir. Şahıs zamiri olarak da bilinir:
Dönüşlülük zamiri "kendi"dir.
Şahıs isimlerinin yerine kullanılan zamirlerdir: "ben, sen, o, Bu zamir diğer zamirlerden farklı olarak bütün iyelik eklerini
biz, siz, onlar, bizler, sizler." alabilir. İyelik eklerini üzerine hâl ekleri getirilebilir.
Kendi-m-de Kendi-miz-in
-Tamlayan eki (ilgi hâl eki)ni alabilirler; iyelik eklerini Kendi-n-den Kendi-niz-le
almazlar. Kendi-si-n-i Kendi-leri-n-ce

Bu durumda şahıs zamirleri tamlamalarda ancak tamlayan İyelik eki almadan tamlayan olabilir. Bu durumda belirtili
olarak kullanılabilirler. Bu tamlamalarda sonradan isim tamlaması sayılır:
tamlayan düşebilir. Çünkü tamlanandaki iyelik ekleri zaten Kendi elim Kendi arkadaşın Kendi babası
şahıs anlamı taşımaktadır: Kendi evimiz Kendi okulunuz Kendi fikirleri
Özneyle (isim veya zamir) birlikte, pekiştirme
Benim kalemim, senin defterin, onun çantası, bizim görevinde (bizzat anlamında) kullanılır:
okulumuz, sizin sınıfınız, onların bahçeleri, bizlerin kaygısı, "Saide Hanım, bir kitap okuyordu. Başını kaldırdı, kocasını
sizlerin iyiliği... süzdükten sonra:-Siz kendiniz de inanmıyorsunuz ya! dedi.
-Ama, inanılır şeyler mi? (Memduh Şevket Esendal; Saide)
Ben kendim de yaparım.
24
Vali Bey, kendisi emir vermiş. ¦Tekilleri ve çoğulları var mı?
O kendisi okusun. ¦Sıfatların çoğulları yoktur; zamirlerinse vardır.
Evi siz, kendiniz görmelisiniz. ¦Hâl eklerini alıyorlar mı?
¦Sıfatlar hâl ekleri almaz, zamirler alır.
Fiilin özneye dönüşünü bildirir: Çocuk kendisi yıkanmış.
Tamlama hâlinde ve tek başına yapılan bir işi anlatmak için 4. Belgisiz zamirler
kullanılabilir: Birden fazla simin yerini tutan ya da hangi ismin yerini
"Yüzlerce defa kendi kendime sorduğum bu suale içimizdeki tuttuğu açıkça belli olmayan zamirlerdir. Bunların çoğu,
yanık, hicranlı sesten ayni cevabı alıyordum..." belgisiz sıfatlara çekim eki (3. şahıs iyelik ekleri) getirilerek
"Tabiatın pek nafile yere bana verdiği bu gençlik hazinesinin yapılır. Sıfatla ilgisi olmayanlar da vardır.
kendi kendine tükenip gittiğine sızladım..." "biri, birisi, hepsi, kimi, kimisi, hepsi, tamamı, herkes, kimse,
hiç kimse, çoğu, bazısı, birkaçı, birazı, birçoğu, başkası, her
3. İşaret zamirleri biri, öteberi, şey..."
İsimlerin yerini işaret yoluyla tutan zamirlerdir. Belgisiz sıfattan yapılanlar: "birkaç-ı, bazı-ları, bir-i, pek
İyelik eki almazlar; diğer isim hâl eklerini alabilirler. çoğ-u, pek az-ı, bazı-sı, tüm-ü, bütün-ü, bir kısm-ı, her bir-i,
Dolayısıyla isim tamlamalarında ancak tamlayan olabilirler. başka-sı,
bundaki, burada, onlarla, şundan, ötekiler... hiçbir-i..."
bunun rengi, buranın havası, onların evi, ötekinin "filân" kelimesi de hem sıfat hem zamir olarak kullanılır.
bahçesi... Hepsini tekrar çağırdılar.
Başlıca işaret zamirleri şunlardır:"bu, şu, o, bunlar, şunlar, Kimi de gelmeyi hiç düşünmedi.
onlar, öteki, beriki, bura, şura, ora, burası, şurası, orası, Buraya hepsinin gelmesi gerekiyordu.
böylesi, şöylesi, öylesi..."
Bunu kim yaptı? Şunda ne var? Benim kitabım o Tamamından sen sorumlusun.
değil. Herkes böyle düşünmez.
Bunlar size ait. Şunlar da sizin olsun. Onlar kime Kimse senin gibi olamaz zaten.
kaldı? Çarşıdan ne kadar öteberi aldın?
Ötekini bana ver. Beriki sende kalsın. Bura bana pek Birkaçı dün de gelmişti.
yabancı gelmedi. Şura nasıl? Ora daha Bazıları bu sabah gelmeyi düşündüler.
iyi. Biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar.
Burası da fena değil. Şurası yakın sayılır. Orası çok uzak. İnsanların pek çoğu bu konuda bilinçsizdir.
Böylesi, insanı rahatsız eder. Şöylesi de doğru olmaz ki. Çalışanların pek azı hak ettiğini alır.
Öylelerinden her zaman kaçarım. "bu, şu, o, öteki, beriki, Bazısı da hep mağdurdur.
böylesi, şöylesi, öylesi" kelimeleri çeşitli görevlerde Elindekilerin tümünü yere bırak.
kullanılır: Bütününü görmeden bir şey diyemem.
bu: işaret zamiri > Bunu biliyor musun? Bir kısmını görmekle karar verilmez.
işaret sıfatı > Bu bilgiyi nereden aldın? Her biri ayrı özellikler taşır.
şu: işaret zamiri > Şunu görmüştüm. Başkasının yerine konuşamam.
işaret sıfatı > Şu eşyaları taşıyalım. Hiçbiri bunu uygun görmez.
o: şahıs zamiri > O bu akşam geç gelecek. Falanın filânın ne dediği önemli değil.
işaret zamiri > O benim elmam. Kendisine bir şey söyleyecektim.
işaret sıfatı > O elma benim. Bazı ikilemelerde ikinci ve anlamsız olan kelime zamirdir.
Para mara istemem.
Aşağıdaki kelimeler de hem işaret zamiri hem de sıfat olarak Kalem malem alacağım.
kullanılabilir. Belgisiz zamirlerin de sıfatlardan ayırt edilme yolu bütün
Ötekini bana ver. Öteki kitabı ver. zamirlerde (özellikle işaret zamirlerinde) olduğu gibidir.
Beriki sende kalsın. /Beriki kaset sende kalsın Zaten belgisiz zamirler ek almış oldukları hâlde sıfat olarak
Böylesi, insanı rahatsız eder. Böylesi davranışlar. kullanılamazlar.
Şöylesi de doğru olmaz ki./Şöylesi bir tarzla yapmak. Belgisiz zamirler isim tamlamasında hem tamlayan hem de
Öylesinden her zaman kaçarım. /Öylesi İnsanlardan.
tamlanan olabilir:
Bu kelimelerin sıfat mı zamir mi olduklarını anlamak Öğrencilerin pek çoğu
için şu soruları sorarız: ¦İsmin yerini mi tutuyorlar, yoksa Pek çoğunun velisi
ismi niteliyor ya da belirtiyorlar mı? Adamın kimsesi yoktu
¦Zamirler ismin yerini tutar; sıfatlar isimle birlikte kullanılır.
25
Kimsenin işine karışmam. -ki şekli vardır: senin kalemin>seninki, Ali'nin eli>Ali'ninki,
onun düşüncesi>onunki...
5. Soru zamirleri c. "-ki" Yapım Eki
Soru yoluyla isimlerin yerini tutan zamirlerdir. Cümledeki İsimlere eklenerek yer ve zaman bildiren sıfatlar türeten
soru anlamı soru zamirleriyle de sağlanır."ne, kim, hangisi, ektir.
nere, kaçı" Zaman bildiren kelimelerin sonuna doğrudan eklenirken,
Yanında ne getirdin? Bunları sana kim anlattı. yer bildiren sıfatlar türetirken "-DE" hâl ekiyle birlikte
Soru zamirleri cümleye soru anlamı katar, ama bazı kullanılır.
durumlarda soru cümlesi yapmaz. Sadece -ki ve az da olsa -kü şekilleri vardır:
Kimin geldiğini bilemem. Hangisini istediğini bu yılki sınav, yarınki maç, dünkü film, bugünkü aklım...
anlamadım. masadaki kitaplar, duvardaki saat, evdeki hesap...
"hangi ve kaç" sıfatları iyelik eki alarak zamir olurlar. 7. İyelik zamiri
Hangisi sizinle geldi? İyelik ekinin ta kendisidir. Her dil bilgisi kitabı bunu zamir
Soruların kaçı cevaplandı? olarak almaz. İsim tamlamasında tamlayan kullanılmadığı
Soru zamirleri hâl eklerini alabilir. takdirde tamlanandaki bu eklere iyelik zamirleri denir.
Buraya nereden geldiniz? kitab-ım, kitab-ın, kitab-ı, kitab-ımız, kitab-ınız, kitap-ları
Nereden gelip nereye gidiyoruz? masa-m, masa-n, masa-s-ı, masa-mız, masa-nız masa-ları
Burada kimi bekliyorsun? su-y-um, su-y-un, su-y-u, su-y-umuz, su-y-unuz, su-ları
Bu masa neden yapılmış? (¦tahtadan) ne-y-im, ne-y-in, ne-y-i/ne-s-i, ne-y-imiz, ne-y-iniz, ne-leri
Soru zamirleri isim tamlamasında tamlayan da tamlanan
da olabilir. YAPI BAKIMINDAN ZAMİRLER
Kimin yanında bozuk para var? Yapı bakımından zamirler dörde ayrılır:
Bu da neyin nesi? Bizim neyimiz eksik? 1. Basit Zamirler
Kök hâlindeki zamirlerdir:
6. İlgi zamiri Ben, sen, o, biz, siz, onlar, bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar,
-Belirtili isim tamlamasında tamlananın yerine kullanılır. hepsi, çoğu, birisi, hangisi, kaçı, bazısı...
-Tamlayan eklerinin üzerine gelir. 2. Birleşik Zamirler: Birden fazla kelimeden oluşan
-Ek hâlindeki tek zamirdir. "-ki" zamirlerdir.
-Eklendiği kelimeye bitişik yazılır ve bir ismin (tamlananın) Hiçbiri, birtakımı, öbürü...
yerini tutar. 3. Öbekleşmiş Zamirler:Birden fazla kelimenin değişik
-Büyük ve küçük ünlü kurallarına uymaz; sadece -ki şekli yollarla öbekleşerek oluşturdukları zamirlerdir.
vardır: Öteki beriki, falan filân, şundan bundan, herhangi biri, ne
benim kalemim>benimki kadarı...
onun eli>onunki 4. Ek Hâlindeki Zamirler
Orhan'ın puanına nazaran Hakan'ınki daha yüksek. İlgi ve iyelik zamirleri ek hâlindedir.
Cemal'in defteri seninkinden daha düzenli. Benimki, kalemimiz

Türkçede üç tane "ki" vardır:


a. "ki" Bağlacı
Sadece "ki" biçimi vardır. Kendinden önceki ve sonraki
kelimelerden ayrı yazılır.
Türkçe değil, Farsça bir bağlaçtır ve Türkçe cümle yapısına
aykırı olarak kullanılır. "ki" ile başlayan bir ara cümle asıl
cümlenin içinde kısa çizgiler arasında verilebilir:
Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeli-
Yağmur yağmadı ki mantarlar ortaya çıksın.
Bir şey biliyor ki konuşuyor.

b. "-ki" İlgi Zamiri


Eklendiği kelimeye bitişik yazılır ve bir ismin (tamlananın)
yerini tutar. Büyük ve küçük ünlü kurallarına uymaz; sadece

26
FİİLLER ( EYLEMLER)

Eylem; iş, oluş, hareket bildirip kip ve kişi eki alan Eylemler anlam bakımından üçe ayrılır:
sözcüklerdir.
İşten çıktıktan sonra parkta biraz yürüdüm. 1. İş (Kılış) Eylemleri
Bu cümlede, bir hareket bildiren “yürümek” sözcüğü kip (- Yapılan işten etkilenen bir varlığın, nesnenin bulunduğu
di’li geçmiş zaman) ve kişi eki (-m) alarak, (yürü – dü – m) eylemlerdir.
cümlede “eylem” olmuştur. Öğrenci soruyu kısa sürede çözdü.
Aşağıdaki cümlelerde koyu renkli sözcükler kip ve şahıs eki Dün seni çok aradım.
alarak cümlede eylem görevinde kullanılmışlardır. Bu cümlelerde “çözmek” eyleminden “soru” sözcüğü,
Bu yaz tatilinde köyümüze gideceğiz. “aramak” eyleminden “seni” sözcüğü etkilenmektedir.
Şimdi askerdeki amcama mektupyazıyorum.
Dilekçenizi ay sonuna kadar bana vermelisiniz. 2. Durum Eylemleri
Öğretmenimizin anlattığı fıkraya uzun süre güldük.
Yapılan işten etkilenen bir varlığın, nesnenin bulunmadığı
Eylem Kipleri
eylemlerdir.
Eylemlerin bir işi, durumu veya oluşu ortaya koyuş
Araba yolun ortasında durdu.
biçimlerine kip denir. Kipler, haber ve dilek kipleri olmak
Bu espriye tüm sınıf güldü.
üzere ikiye ayrılır.
Duvardaki resimlere baktım.
A. Haber (Bildirme) Kipleri Bu cümlelerdeki “durmak, gülmek, bakmak” eylemlerinde
Zaman anlamı taşıyan kiplerdir. Bu kiplerle çekimlenen bir iş, bir hareket vardır. Ancak bu eylemlerden etkilenen bir
eylemlerin gerçekleşme zamanı bellidir. varlık, nesne yoktur.
1. Di’li Geçmiş Zaman Kipi
2. Miş’li Geçmiş Zaman Kipi 3. Oluş Eylemleri
3. Şimdiki Zaman Kipi
Zamanla meydana gelen değişmeyi gösteren eylemlerdir.
4. Gelecek Zaman Kipi
Bu sözcüklerde eylem genellikle kendiliğinden gerçekleşir.
5. Geniş Zaman Kipi
Öğleden sonra karnım çok acıktı.
B. Dilek (Tasarlama) Kipleri Annem dün hastalandı.
Zaman anlamı taşımayan kiplerdir. Bu kiplerle çekimlenen Kardeşimin boyu uzadı.
eylemler, bir tasarı halinde olduğundan zaman kavramı Bu cümlelerdeki “acıkmak, hastalanmak, uzamak”
taşımaz. eylemleri, belli bir süre sonunda gerçekleşen bir değişmeyi
1. Gereklilik Kipi ifade etmektedir.
2. İstek Kipi
3. Dilek-Koşul Kipi Eylemlerde Anlam (Zaman) Kayması
4. Emir Kipi
A. Haber (Bildirme) Kipleri
Bir eylem kipinin kendi anlamı dışında, başka bir kip yerine
B. Dilek (Tasarlama) Kipleri
kullanılmasıdır.
Eylemlerde Olumsuzluk Hafta sonları evinde oturup kitap okuyor.
Eylemlerde olumsuzluk, kip eklerinden önce eyleme Bu cümlede, her zaman yapılmakta olan bir iş
olumsuzluk eki (-me, -ma, -mez, -maz ) getirilerek yapılır. bildirilmektedir. Yani cümlede geniş zamanlı bir eylem
Eylem + Olumsuzluk Eki (-me, -ma) + Kip + Kişi Eki anlatılmaktadır; ancak cümlede şimdiki zaman kipi
gel – me – miş – sin (öğrenilen geçmiş zaman) kullanılmıştır. Dolayısıyla şimdiki zaman kipi, geniş zaman
gel – me – di – m (görülen geçmiş zaman) kipi yerine kullanılmıştır.
gel – mi(me) – yor – um (şimdiki zaman) Gelecek yıl üniversiteyi bitiriyor. (bitirecek)
gel – me – y – eceğ(ecek) – im (gelecek zaman) (şimdiki zaman kipi, gelecek zaman kipi yerine)
gel – me – m (geniş zaman) Ekinler her yıl temmuzda sararıyor. (sararır)
gel – mez – sin (geniş zaman) (şimdiki zaman kipi, geniş zaman kipi yerine)
gel – me – y – e – lim (istek kipi) Bir gün Nasrettin Hoca eşeğe ters biniyor. (binmiş)
gel – me – se – n (dilek-koşul kipi) (şimdiki zaman kipi, geçmiş zaman kipi yerine)
gel – me – meli – sin (gereklilik kipi) İlk şiiri uzun yıllar önce yayımlanır. (yayımlandı)
gel – me (emir kipi) (geniş zaman kipi, geçmiş zaman kipi yerine)

27
Yıl sonunda yaylada buluşuruz. (buluşacağız) • Genç yaşta saçların ağarmış.
(geniş zaman kipi, gelecek zaman kipi yerine) (Görülen, şahit olunan bir durumu anlatmak-tadır.)
Bu kitabı önceden okumuş olacak. (olmalı) • Yorgunluktan olacak, uyuyakalmışım.
(gelecek zaman kipi, gereklilik kipi yerine) (olasılık) (Sonradan farkına varılan bir durumu anlatmaktadır.)
Arkadaşlar, sınav kâğıtlarını verelim. (verin)
(istek kipi, emir kipi yerine) 2. DİLEK (TASARLAMA) KİPLERİ
Allah gönlünüze göre versin. (vere)
(emir kipi, istek kipi yerine) Bu kiplerde zaman anlamı yoktur. Bu tür fiil kiplerini dört
şekilde inceleyebiliriz :
FİİLLERDE KİP a) Gereklilik Kipi: Eki, -malı, -meli'dir. Ey¬lemin yapılması
Bir fiilin zaman ve anlam özelliklerine göre farklı eklerle gerektiğini anlatan kiptir. Bazen cümleye ihtimal anlamı da
değişik biçimlere girmesine fiillerde kip denir. katar:
Türkçede fiil kipleri genel olarak iki grupta incelenir: •Bu kitabı bir ay içinde bitirmeliyim.
1. Haber (Bildirme) Kipleri (Gereklilik anlamı vardır.)
2. Dilek (Tasarlama) Kipleri •Bu saatte işten çıkmış olmalı.
1. HABER (BİLDİRME) KİPLERİ (İhtimal anlamı vardır.)
Bir fiilin çekiminde kesin olarak zaman bildi¬ren fiil kiplerine
haber kipleri denir. Bir İşin, olu¬şun ya da durumun hangi b) Dilek - Şart Kipi:
zamanda yapıldığını anlatan fiil kipleridir. Buna göre fiil Eki, -sa, -se'dir. Bazen koşul, bazen de dilek anlamıyla
kiplerini beş grupta inceleyebiliriz: çekimlenir:
•Çocuk erken uyuşa da çıksak. (Koşul)
a) Şimdiki Zaman Kipi: •Bugün gelmese yarın gelse. (Dilek)
Eki -(i)yor'dur. İş ile anlatışın aynı anda ya-pıldığını bildirir.
Geçmişten süregelen durumları da anlatır: c) İstek Kipi:
• Misafirler için yemek hazırlıyorum. Eki, -a, -e'dir. Cümleye istek anlamı katar:
• Üç yıldır bu işyerinde çalışıyorum. •Bu yaz Karadeniz'e gidelim.
b) Gelecek Zaman Kipi:
Eki -acak, -ecek'tir. İşin anlatıştan sonra yapılacağını bildirir: d) Emir Kipi:
• Sınav bir ay sonra yapılacak. Kip eki yoktur. Eylemin yapıl¬masını buyruk şeklinde
• Yarınki maça o da gidecek. bildiren eylem kipidir. Bi¬rinci tekil ve birinci çoğul şahsın
emir çekimi yok¬tur.
c) Geniş Zaman Kipi: Çekimi
Eki -r (-ar, -er, -ır, -ir)'dir. İşin herhangi bir zamanda Gel- ¬gelin(geliniz)
yapılabileceğini anlatır. "Her" anlamını ifade eder. Genel Gelsin gelsinler
gerçekleri anlatır.
•Akşamları bir bardak süt içer.(her akşam) UYARI 1
•Dünya, Güneş'in etrafında döner.(her zaman) Emir kipinde II. tekil kişide şahıs eki yokken, diğer kiplerde
III. tekil kişide şahıs eki yok¬tur:
d) Görülen Geçmiş Zaman Kipi: okudu-m okudu-k
Eki, -dı, -di (-ti, -ti)'dir. işin anlatıştan önce yapıldığını anlatır. okudu-n okudu-nuz
Bu kiple çekimlenen eylemleri anlatıcı ya kendisi yapmıştır okudu- - okudu-lar
ya da eylemin ger-çekleşmesine tanık olmuştur: Şahıs ekleri Şahıs ekleri
• Dünkü konsere o da gitti.
• Güzel bir araba aldım. UYARI - 2 :
Bir fiilin, kip ve şahıs biçiminde yapılanmasına çekimli fiil
e) Duyulan Geçmiş Zaman Kipi: denir. Buna göre, fiilin olduğu her yerde çekimli fiil de
Eki, -mış, -miş (-muş, -müş)'tir. İşin anlatış¬tan önce vardır.
yapıldığını başkasından duyma şeklinde anlatır: •Yarın erken kalk.
• Onlar, üç yıl önce buraya yerleşmiş. •Bir ay sonra gelecek.
• Dünkü kazada üç kişi yaralanmış. •Yağmur yağarsa toprak güzel kokar.
"-miş" eki, her zaman başkasından duyul¬ma anlamı •Biraz daha bekleyelim.
taşımayabilir:

28
Fiillerde Olumsuzluk: Basit zamanlı bir fiile ekfiilin "imiş" şekli geti¬rilerek
oluşturulur:
Fiillerde olumsuzluk, kip eklerinden önce "-ma, -me" •Oku - yor - muş - sun (Bileşik zamanlı fiil)
olumsuzluk eki getirilerek yapılır. Bu¬na göre fiil + Fiil Zaman Ekfiil Şahıs eki
olumsuzluk eki + kip eki + şahıs eki düzeni vardır. Yukarıdaki fiil, şimdiki zamanın rivayeti II. te¬kil kişiye göre
Olumlu Fiil Olumsuz Fiil çekimlenmiştir.
Okuyorum Oku-mu-yor-um Aşağıdaki fiiller de rivayet bileşik zaman¬lıdır :
Okuyacaksın Oku-ma-y-acak-sın •Çözüyormuşuz
Okumalıyız Oku-ma-malı-y-ız (Şimdiki zamanın rivayeti I, çoğul kişi)
•Geniş zamanla çekimlenmiş fiiller olum¬suz yapıldığında •Anlasaymışsın
kip eki "-r", "-z"ye dönü¬şür. (Dilek - şart kipinin rivayeti II. tekil kişi)
— O, erkenden kalkar .
— O, erkenden kalkmaz 3. Şart Bileşik Zamanı:
• I.tekil ve çoğul kişilerin çekiminde fiil olumsuzlaştırılırsa Basit zamanlı bir fiile ekfiilin "ise" şekli getiri¬lerek
geniş zaman kip eki düşer. oluşturulur:
— Yarın ben de gelir im. •Oku - y - acak - şa - _n_ (Bileşik zamanlı fiil)
Yarın ben de gelmem. •Fiil Zaman Ekfiil Şahıs eki
geniş zaman kip eki düşmüş Yukarıdaki fiil, gelecek zamanın koşulu, II. tekil kişiye göre
çekimlenmiştir.
BASİT VE BİLEŞİK ZAMANLI FİİLLER Aşağıdaki fiiller de koşul bileşik zaman ile çekimlenmiştir:
•Çözüyorsanız
(Şimdiki zamanın koşulu - II. çoğul kişi)
Bir fiilin, tek bir zaman veya kip bildirecek şekilde
•Anlamışsak
kullanılmasına basit zaman denir. Yani dokuz kipten
(Duyulan geçmiş zamanın koşulu I. çoğul kişi)
herhangi biriyle çekimlenmiş bir fiil biçimidir:
Okudum okumalıyım
Okuyorum okusam FİİLDE YAPI
okurum okuyayım Fiilleri yapı bakımından üç grupta inceleyebi¬liriz :
okuyacağım oku 1. Basit Fiiller:
okumuşum Yapım eki almamış, başka sözcüklerle birleşmemiş fiillerdir:
•Birkaç soru çözdü.
Yukarıdaki çekimli eylemler basit zamanlıdır. Bu fiillerin •Birkaç gün önce de gelmişti.
birden çok kip ve zaman bildirecek biçimde çekimlenmesine •Çocuk, durmadan gülüyordu.
bileşik zamanlı fiil denir. Basit zamanlı fiillere ekfiilin
gelmesiyle bileşik zamanlı fiil oluşur. 2. Türemiş Fiiller:
Bileşik zamanlı fiilleri üç grupta inceleyebiliriz: Basit yapılı sözcüklere yapım eklerinin getirilmesiyle elde
1. Hikâye Bileşik Zaman : edilen fiillere türemiş fiiller denir.
Basit zamanlı bir fiile ekfiilin "idi" şekli getirilerek •Çocuk, etrafına bakındı. ( bak-ın : fiilden fiil)
oluşturulur: •Havuzun içini temizledim. ( temiz-le: isimden f.)
•Oku - yor - du - m (Bileşik zamanlı fiil) •Adamın eli kanıyordu.( kan-a: isimden fiil)
Fiil Zaman Ekfiil Şahıs eki •Çocuğunu görünce duygulandı.( duygu-lan: i. F.)
Yukarıdaki fiil, şimdiki zamanın hikâyesi I. te¬kil kişiye göre
çekimlenmiştir. 3. Bileşik Fiiller:
Aşağıdaki fiiller de hikâye bileşik zamanlı¬dır: Birden çok sözcüğün bir araya gelerek oluş¬turduğu fiillere
•Çözüyorduk —> Çözmek fiili bileşik fiiller denir. Bileşik fiilleri oluşum ve anlam özellikleri
(Şimdiki zamanının hikâyesi I. çoğul kişi) bakımından şu gruplarda inceleyebiliriz:
•Anlasaydın -> Anlamak fiili
(Dilek - şart kipinin hikâyesi II. tekil kişi) a) Yardımcı Fiille Oluşan Bileşik Fiiller:
•Sormuştunuz -> Sormak fiili Bir yardımcı fiille ondan önce gelen ad soylu bir sözcükten
(Duyulan geçmiş zamanın hikâyesi II. çoğul oluşan sözcüklerdir. Yardımcı fiil olarak "etmek, olmak,
kişi) eylemek, kılmak" gibi fiiller kullanılır:
•Bizim önerimizi o da kabul etti.
2. Rivayet Bileşik Zamanı: •Onun kazanacağını hissettim.

29
•Şarkılarıyla herkesi mest eyledi. Eylemin, çabucak, hemen, kolayca yapıldığı¬nı anlatır. Bir
UYARI : fiilin sonuna "(i) vermek" sözcüğü getirilerek oluşturulur:
"Etmek ve olmak" sözcükleri, ad soylu bir sözcükle •Kitabı okuyuverdim.
kalıplaşmamışsa ya da tek başına bir an¬lam taşıyorsa •Olanları oracıkta anlatıverdi.
yardımcı fiil sayılmaz; bağımsız bir fiil kabul edilir: •Suyu getiriverdi.
•Bu araba yirmi bin eder.
"Etmek" sözcüğü, yardımcı fiil değil; çünkü tek başına 3. Sürerlik Fiili:
"değer" anlamı taşımaktadır. Eylemin bir süre devam ettiğini anlatır. Fiille¬rin sonuna "(e)
•Yarın erkenden orada olurum. durmak, (e) kalmak, (e) gelmek" sözcüklerinin getirilmesiyle
"Olmak" sözcüğü, bu cümlede yardımcı fiil değil; çünkü tek oluşur:
başına "bulunurum" anlamı taşımaktadır. •Sen süredur, biz sonra geliriz.(Sürmeye devam et.)
•Bu olaylar geçmişten süregelmiş.(Devam ederek gelmiş.)
ÖRNEK - (ÖSS - 1982): •Arabanın ardından bakakaldı.(Bir süre baktı.)
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "etmek" söz-cüğü yardımcı
eylem olarak kullanılmamıştır? 4. Yaklaşma Fiili:
A) Bu konuda ona ancak sen yardım edebilir¬sin. Fiilde anlatılan işin, oluşun yapılmasına çok az kalındığını,
B) Evde yoktuk; misafirlerimizi yolcu etmeye gitmiştik. neredeyse gerçekleşeceğini anlatır. Bir fiilin sonuna "(e)
C) Bu ödülü çoktan hak ettiğini o da biliyordu. yazmak" sözcüğü getirilerek oluşturulur:
D) Bu tablo sence on milyon lira eder mi? •Merdivenlerden düşeyazdım.
E) Bunu, birçok kez kendisinden rica ettim. (Az kalsın düşecektim.)
•Çocuk, açlıktan öleyazdı.
ÇÖZÜM: (Neredeyse ölecekti.)
"Etmek" sözcüğü, cümlede kendinden önce ge¬len ad soylu
bir sözcükle birleşerek bir anlam taşırsa bileşik eylem yapar. c) Anlamca Kaynaşmış Bileşik Fiiller:
Ad soylu sözcükle ilgi kurmadan bir eylem bildirirse tek Ad soylu sözcüklerle fiillerin kimi zaman birinin kimi zaman
başına esas fiil olur. A'da "yardım etmek", B'de "yolcu da tümünün gerçek anlamlarından uzaklaşıp anlamca
etmek", C'de "hak etmek", E'de "rica etmek" eylemlerin¬de kaynaşmasıyla oluşturulan bileşik fiillerdir. Bu tür fiiller,
"etmek" bileşik eylem oluşturmuş ve yardımcı eylem olarak deyimsel özellik taşıyan sözlerdir:
kullanılmıştır. Ancak D'de "değer, tutar" anlamında •Sınav günü kimseye göz açtırmadı.
kullanıldığı için yardımcı eylem olarak kullanılmamıştır. •Kimse ona diş geçiremez.
Doğru cevap (D) seçeneğidir. •Bir daha yanlış yaparsan külahları değişiriz.
•Bu işin yürümeyeceğine sana senet veririm.

b) Kurallı (Özel) Bileşik Fiiller:


Herhangi bir fiile getirilen "a, e, ı, i, u, ü" ses¬leriyle birlikte UYARI:
"bilmek, vermek, durmak, kalmak, yazmak" gibi fiillerin Aşağıdaki sözcükler de kaynaşmış bileşik fiil kabul edilir:
birleştirilerek yazılmasıyla oluşturulan bileşik fiillerdir. vazgeçti, başvurdu, öngördü, varsaydı, elve¬rir... gibi.
Kurallı bileşik fiiller anlam özellikleri bakımından dört
gruba ayrılır:
1. Yeterlilik Fiili:
Bir fiilin sonuna "(e) bilmek" sözcüğü getiri¬lerek elde edilir.
Eyleme "gücü yetme, başarma, ihtimal" anlamlarından
birini katar:
•Bu masayı kaldırabilirim. (Gücü yetme)
•Bu sorunu çözebilirim. (Başarma)
•Bugün kar yağabilir. (İhtimal)
NOT:
Yeterlilik fiilinin olumsuz biçimi de bileşik fiil kabul edilir:
Gelebilirim > gelemem
Okuyabilir okuyamaz

2. Tezlik Fiili:

30
FİİL ÇATILARI
Bu cümlelerde yüklem olan “güldük” ve “gideriz” eylemleri
Cümlede, eylemin nesne alabilip alamamasına ya da nesne alamadığı için, geçişsiz bir eylemdir.
öznenin, eylemde bildirilen işle ilgili olarak gösterdiği Aşağıdaki cümlelerde eylemler, nesne alamadıkları için
özelliğe eylem çatısı denir. Dolayısıyla, yüklemi eylem geçişsizdir.
olmayan cümlelerde çatı aranmaz. Dün gece televizyondaki film çok geç başladı.
Eylemler çatısı bakımından iki grupta incelenir: Küçük kardeşim bugün erkenden uyandı.
• A. Nesnesine Göre Fiiller Geleceğe her zaman umutla baktık.
• 1. Geçişli Fiil Okul sonrası annesine ev işlerinde yardım ediyordu.
• 2. Geçişsiz Fiil Not: Nesneyi bulmak için yükleme sorduğumuz “neyi, kimi,
• B. Öznesine Göre Fiiller ne” sorularına “onu” sözcüğünü ortak bir cevap olarak
• 1. Etken Fiil verebiliriz. Cümleyi “onu” sözcüğü ile birlikte okuyarak
• 2. Edilgen Fiil cümledeki eylemin geçişli olup olmadığını kolayca
• 3. Dönüşlü Fiil anlayabiliriz.
• 4. İşteş Fiil
Sabahtan beri burada (onu) bekliyorum.
A. Nesnesine Göre Fiiller Balonu uçan çocuk bir süre (onu) ağladı.
1. Geçişli Fiil Bu cümlelerde nesne yoktur. Cümlelere “onu” sözcüğünü
Nesnesi olan ya da nesne alabilen eylemlere “geçişli eylem” getirdiğimizde “beklemek” eyleminin geçişli, “ağlamak”
denir. Nesneyi, yükleme sorduğumuz “neyi, kimi, ne” eyleminin geçişsiz olduğunu görürüz.
sorularıyla bulduğumuz için, bu sorulara cevap veren Not: Türkçede bazı eylemler yeni anlamlar kazanarak hem
eylemler geçişlidir. geçişli, hem geçişsiz olarak kullanılabilmektedir. Bir
Ben bu kitabı geçen yaz okumuştum. cümledeki eylemin geçişli olup olmadığı sorulduğunda
Askerdeki arkadaşıma mektup yazdım. sadece eylemi değil, cümleyi bütünüyle okumak gerekir.
Bu cümlelerde “okumuştum” eylemi “bu kitabı” nesnesini, Bütün gün çarşıda boş boş gezmiş. (geçişsiz)
“yazdım” eylemi “mektup” nesnesini aldığından geçişli bir Sınıfça ilçemizdeki müzeyi gezdik. (geçişli)
eylemdir. Arkadaşım az önce buradan geçti. (geçişsiz)
Aşağıdaki cümlelerde eylemler, altı çizili nesneleri aldığı için Afrikalı atlet sporcuların hepsini geçti. (geçişli)
geçişlidir.
Topladığı çiçekleri vazoya yerleştirdi. Not: Geçişsiz iken -r, -t, -tır” eklerinden uygun olanını
Babam, pazar sabahları gazete alırdı. alarak geçişli hale gelen eylemlere oldurgan eylem denir.
Diploma törenine kuzenini de davet etti. Komik hareketleriyle hepimizi güldürdü.
Öğretmenimiz derste bize fıkra anlatırdı. Daha önce kullandığımız geçişsiz “gülmek” eylemine “-dür”
eki getirilerek geçişli “güldürmek” eylemi elde edilmiştir.
Not: Geçişli eyleme sahip olan cümlelerde kimi zaman Aşağıdaki örneklerde geçişli ve geçişsiz eylemler bir arada
nesne bulunmaz. Bu eylemler nesne almasalar da geçişlidir. verilmiştir.
Önemli olan, o eylemin nesne alabilmesidir. Geçişsiz Eylem Oldurgan Eylem
dolmak dol – dur – mak
Öğretmen çok güzel anlattı. ağlamak ağla -t – mak
Öğretmen konuyu çok güzel anlattı. düşmek düş – ür – mek
Bu cümlede nesne bulunmamasına rağmen, istenirse
cümleye nesne getirilebildiği için “anlatmak” eylemi Not: Geçişli iken -r, -t, -tır” eklerinden uygun olanını alarak
geçişlidir. tekrar geçişli yapılan eylemlere ettirgen eylem denir. Bu
fiillerde işi, bir başkasına yaptırma anlamı vardır.
2. Geçişsiz Fiil
Nesne alamayan eylemlerdir. Geçişsiz eylemler, “neyi, kimi, Yaşlı kadın askerdeki oğluna mektup yazdırdı.
ne” sorularına cevap veremez. Geçişsiz eylemlerin yüklem Daha önce kullandığımız geçişli “yazmak” eylemine “-dır”
olduğu cümlelere dışarıdan herhangi bir nesne getirilemez. eki getirilerek yine geçişli “yazdırmak” eylemi elde
Onun anlattığı fıkraya hepimiz güldük. edilmiştir. Aşağıda, geçişliyken “-r, -t, -tır” eklerinden biriyle
Babamla hafta sonları balık tutmaya gideriz. geçişlilik derecesi artırılıp ettirgen yapılmış eylemler
verilmiştir.
31
Okulumuza yeni bilgisayarlar alınmış.
Geçişli Eylem Ettirgen Eylem Bayram öncesi caddeler güzelce temizlendi.
açmak aç – tır – mak Kasabamıza yeni parklar yapılacak.
okudu oku -t -tu Sınavda birinci olan öğrenci ödüllendirildi.
duymak duy – ur – mak Sınavı bitirmeden çıkmamamız gerektiği söylendi.
Bu yazarımızın yapıtları dili yalın olduğu için çok okunur.
B. Öznesine Göre Fiiller Cadde ve sokaklar bayraklarla süslendi.

Türkçede eylemler, öznenin eylemle ilgili olarak gösterdiği Not: Edilgen çatılı cümlelerde işi yapan, cümle içinde geçse
özelliğe göre dörde ayrılır. bile eylem yine “edilgen”dir.
1. Etken Fiil
Yüklemde belirtilen eylemi, öznenin kendisi yapıyorsa bu Suçlu, polis tarafından Bursa’da yakalandı.
tür eylemlere “etken eylem”, özneye de “gerçek özne”
denir. Bu cümlede, “yakalanma” işinin “polis tarafından” yapıldığı
Çocuk, yaramazlık yapan küçük kardeşini dövdü. görülüyor. Ancak yükleme sorulan “Yakalanan kim?”
Bu cümlede “dövmek” eylemi etkendir; çünkü “dövme” işini sorusuyla,”suçlu” sözcüğünün özne olduğunu görürüz.
doğrudan özne (çocuk) gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla “yakalandı” eylemi, “-n” ekini alıp “başkası
Aşağıdaki cümlelerde eylemler, altı çizili özneler tarafından tarafından yapılma” anlamı taşıdığı için edilgen bir eylemdir.
doğrudan yapıldığı için etken çatılıdır. Tarafınadan, dolayısıyla, -ce/-ca ile işi yapan dolaylı olarak
Babam, evimize yeni mobilyalar almış. bildirildiğinde buna örtülü özne denir.
Bulutlar, ağır ağır geçti üzerimizden.
Dün gece aniden kar yağdı. 3. Dönüşlü Fiil
İhtiyar, deniz kenarında gemileri seyrediyordu. Özne, yüklemde belirtilen eylemi hem yapıyor hem de
Kuşlar, gün batmadan yuvalarına dönüyordu. yaptığı bu eylemden etkileniyorsa bu tür eylemlere
Ünlü şair, daha çok, aşk şiirleri yazıyormuş. “dönüşlü eylem” denir. Dönüşlü eylemler de edilgen fiiller
Öğretmenimiz, derste güzel şiirler okurdu. gibi “-I” ve “-n” ekiyle türetilir. Dönüşlü eylemin yüklem
Not: Cümlede, gizli özne, yüklemde bildirilen işi doğrudan olduğu cümlede “kendi kendine yapma” anlamı vardır.
kendisi yaptığından aynı zamanda gerçek öznedir. Dönüşlü fiillerde özne gerçek öznedir.
Ödevlerini bir an önce yapmalısın. (sen) Çocuk, yaptığı hata nedeniyle dövündü.
Bu cümlenin yüklemi, gizli özne olan “sen sözcüğüdür. Bu cümlede öznenin (çocuk) “dövünme” işini kendisinin
Eylem özne tarafından yapıldığı için, “yapmak” eylemi yaptığını ve bu işten yine kendisinin etkilendiğini görüyoruz.
etkendir. Dolayısıyla cümlenin yüklemi dönüşlü bir eylemdir.
Aşağıdaki cümlelerin yüklemlerini incelediğimizde,
2. Edilgen Fiil öznelerin, yüklemde bildirilen işi “kendi kendilerine
Edilgen eylemin yüklem olduğu cümlelerde özne, yüklemde yaptıklarını ve yaptıkları işten yine kendilerinin
bildirilen işi yapmaz; başkasının yaptığı işten etkilenir. etkilendiklerini” görüyoruz.
Edilgen eylem, “-n” ve “-l” ekiyle türetilir ve cümleye Sınavı kazandığımı duyunca çok sevindim.
“başkası tarafından yapılma” anlamı katar. Edilgen eylemin Babam, uzun yıllar çalıştığı işyerinden ayrıldı.
yüklem olduğu cümlede özne “sözde özne” olarak Sarsıntıyı duyunca hemen telefona sarıldı.
adlandırılır. Prova saati yaklaşınca elbiselerini giyindi.
Küçük kardeş, yaramazlık yaptığı için dövüldü. Dedesi her zaman madalyasıyla övünürdü.
Bu cümlede yükleme “Dövülen kim?” sorusunu sorarsak
öznenin “küçük kardeş” olduğunu görürüz. Ancak “-I” ekini Not: Edilgen eylem ve dönüşlü eylem; aynı eklerle
alan “dövüldü” eylemi, özne tarafından değil, başkası oluşturulduğundan karıştırılabilir. Edilgen çatılı eylemlerin
tarafından yapılmıştır. Yani burada özne, işi yapan öğe değil; öznesi sözde öznedir, yani eylemi gerçekleştiren belli
başkasının yaptığı işten etkilenen öğe durumundadır. değildir. Dönüşlü fiillerin öznesi ise gerçek öznedir, yani
Dolayısıyla burada gerçek özne değil, “sözde özne” vardır. eylemi gerçekleştiren öznenin kendisidir.
Onu aramadığım için bana kırılmış.
Aşağıdaki cümleleri incelediğimizde, eylemlerin başkaları Bu cümlede “kırılma” eylemini öznenin kendisi yapmış,
tarafından yapıldığını, dolayısıyla bu eylemlerin edilgen yaptığı işten de kendisi etkilenmiştir. Yani yüklem dönüşlü
çatılı olduğunu görüyoruz. bir eylemdir.
Sınıfımıza yeni bir başkan seçildi. Öğrenciler bahçedeyken sınıfın camı kırılmış.

32
Bu cümlede bildirilen “kırılma” eylemini öznenin kendisi tarafından da yapılabilir. Aşağıdaki cümlelerde eylemler,
değil, bir başkası yapmıştır. Dolayısıyla eylem edilgen bir kişi tarafından da yapılabildiği için işteş çatılı değildir.
çatılıdır.
Yorucu bir günün sonunda dağa ulaştık.
4. İşteş Fiil Otobüsten iner inmez kalabalığa karıştı.
Yapılması için birden fazla öznenin gerektiği eylemlerdir, Aylarca bu sınav için çalıştı.
işteş çatılı eylemler “-ş” ekini alır. Bazı fiiller ise kök olarak “- Uzun süre geçmesine rağmen buraya alışamadı.
ş” ile bitmiştir ve işteş özellik gösterir.
Çocuk, arkadaşıyla yok yere dövüştü. Fiil Çatısıyla İlgili Cümle İncelemeleri
Bu cümlede “dövüştü” eylemi, “-ş” ekini aldığı ve birden Çocukların boyları bu yıl çok uzamış.
fazla kişi tarafından yapılmayı gerektirdiği için işteş bir
eylemdir, işteş eylemlerde özne tekil bile olsa yüklemde Öznesine göre: ……………………………………… Nesnesine göre:
bildirilen iş, birden fazla kişiyi gerektirir. ………………………………..
İşteş eylemler, öznelerin işi yapma durumuna göre ikiye
ayrılır: Onunla yarın buluşmak üzere sözleştik.
Öznesine göre: ……………………………………… Nesnesine göre:
a. Karşılıklı İşteş Fiil: ………………………………………
Özneleri bir işi karşılıklı olarak yapan işteş eylemlerdir.
Ünlü yazarla geçen yıl bir kitap fuarında tanıştık. Dağın tepesine bir saat sonra çıkılacak.
Bu cümlede iki kişinin karşılıklı olarak birbirini tanıması Öznesine göre: ……………………………………… Nesnesine göre:
anlatıldığı için “tanışmak” eylemi karşılıklı işteş bir eylemdir. ………………………………………
Aşağıdaki cümlelerin yüklemleri, karşılıklı işteş eylemlerdir.
Toplantıda yeni projeyi uzun uzun tartıştık. Bu zor günlerimde anılarıma tutundum.
Onunla en son geçen ay görüşmüştüm. Öznesine göre: ……………………………………… Nesnesine göre:
Yurtdışındaki arkadaşımla birkaç yıl mektuplaştık. ………………………………………
Yıllar sonra gördüğüm arkadaşımla hasretle kucaklaştık.
Kazandığımız parayı akşamüstü paylaştık.
Not: Bazı eylemlerde “-ş” eki kalıplaştığı için sözcükten
ayrılmaz. Gerçekleştirilmesi için birden fazla kişi gerektiren
yani anlamca işteşlik taşıyan bu eylemler de işteş eylemdir.
İki dargın arkadaş bu bayramda barıştı.
Gençliğinde okul takımında güreşirmiş.
b. Birlikte İşteş Fiil:
Aynı işi hep birlikte yapma anlamı taşıyan işteş eylemlerdir.
Öğretmenin anlattığı fıkraya bütün sınıf gülüştü.
Bu cümlede, eylem, bir işi karşılıklı olarak yapma değil; hep
birlikte yapma anlamı taşıdığı için “gülüşmek” eylemi
birlikte işteş bir eylemdir.
Aşağıdaki cümlelerin yüklemleri, birlikte işteş eylemdir.
Park görevlisini gören çocuklar sağa sola kaçıştı.
Yırtıcı kuşlar köyümüzün üzerinde uçuşuyordu.
Çocuklar heyecanla denize koşuştular.
Hepimiz küçücük bir odaya doluştuk.
Yolcular havalimanında bekleşiyordu.
Herkes yeni arabanın başına üşüştü.
Not: Bazı eylemler, aldığı ek nedeniyle işteş gibi gözükse de
tek başına yapılabildiğinden işteş değildir. Cümlede özne
birden çok bile olsa, iş bir kişi tarafından
gerçekleştirilebiliyorsa o eylem işteş değildir.
Yolcular trene zor yetişti.
Bu cümlede “yetişmek” eylemi, birden fazla özne almasına
rağmen işteş değildir. Çünkü bu eylemde bildirilen iş, bir kişi

33
FİİLİMSİLER
Süzme bal, asma köprü, yapma çiçek...
Fiil kök veya gövdelerinden yapım ekleriyle türetilerek isim,
sıfat ve zarf olarak kullanılan kelimelerdir. 2. Sıfat-fiiller (Ortaçlar):
Bunlar artık fiil olarak kullanılma özelliğini kaybettikleri için Fiil kök veya gövdelerinden yapım ekleriyle yapılmış
fiil çekim eklerini (olumsuzluk eki hariç) alamazlar; isim sıfatlardır.
çekim eklerini alabilirler, isim sıfat ve zarf (tümleci) olarak Tanı->tanıdık (adam)
kullanılırlar; yancümlecik kurarlar. kırıl->kırılası (eller)...
Fiilimsiler üçe ayrılır: "-En, -Esİ, -mEz, -r, -dİk, -EcEk, -mİş" ekleriyle türetilirler
1. İsim-fiiller, *Sıfat görevinde kullanılırlar. Niteleme sıfatı sayılırlar.
2. Sıfat-fiiller (=ortaçlar) gelen araba, öpülesi el, dönülmez yol, koşar adım, tanıdık
3. Zarf-fiiller (=ulaç,= bağ-fiil) yüz, gelecek zaman, olmuş iş...

1. İsim-fiiller: *Daha sonra isimleşebilirler. İsimleştikleri zaman cümlede


Fiillerin adıdır. isim gibi kullanılırlar.
Fiillere (basit, türemiş, birleşik) getirilen "-mE, -mEk, -İş" Gelenler kimdi? (özne)
ekleriyle yapılır. Türetilen bu kelimelere mastar; türetmede Tanıdıklarımıza rastlayamadık. (Dolaylı tüml.)
kullanılan eklere mastar eki denir.
Bakmak, okumak, yazmak, konuşmak, derlemek, Aldıkları eke göre çeşitlere ayrılırlar:
eleştirmek, araştırmak...; *Geçmiş zaman ortaçları :"-dİk ve -mİş" ekleriyle yapılır.
Bakma, yüzme, seslenme, tamamlama, yarım bırakma, Nesne ve kavramların geçmişte ortaya çıkan niteliklerini
kovalama...; bildirirler.
Bakış, geliş, gidiş, serzeniş, sesleniş, tükeniş, kurtuluş, çıkış... Koca şehirde bir tek tanıdık yok.
*İsimlerin tüm özelliklerini gösterir, cümlede isim gibi Aramadık yer bırakmadık.
kullanılır. Bugüne kadar görülmemiş bir haksızlık var ortada.
Kitap okumayı çok seviyorum. Nesne Pişmiş aşa su katmak.
Okumak en faydalı eylemdir. Özne
Sinirli olduğu gelişinden anlaşılıyor. Dolaylı tüml. *Gelecek zaman ortaçları: "-Esİ ve -EcEk" ekleriyle yapılır.
*Olumsuzları mastar ekinden önce olumsuzluk eki Nesne ve kavramların gelecekte ortaya çıkacak olan
getirilerek yapılır. niteliklerini bildirirler.
Okumamak, yazmama, seslenmeyiş... Kırılası eller hep zalimin yanında.
*Bu kelimeler tek başlarına (eksiz) kullanıldıklarında mastar Memleketin o kadar çok görülesi güzellikleri var ki...
eki vurguludur. Daha yapılacak çok iş var.
Okumak, yazma, danışma, sesleniş... Çözülemeyecek bir sorun yoktur.
*Eğer "-mE" ile yapılan isim-fiillerde bu ek vurgusuz,
bundan önceki hece vurgulu okunursa yanlış anlaşılma *Geniş zaman ortaçları:"-En, -mEz, -r" ekleriyle türetilirler
olur: Olumsuz emir çekimi zannedilir. Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç
Danışma fiilimsi danışma olumsuz emir Koşar adım eve gitti.
Kaynaşma fiilimsi kaynaşma olumsuz emir Hep bilinen şeylerden bahsetti durdu.
Dikkat: "-mE" eki olumsuzluk ekiyle karıştırılmasın. İşe erken başlayan erken verim alır.
Gelen adayların kaydını yapıyorlar. (şimdi gelen)
Akan kanı durdurmalı önce (her zaman akan)
Kaçan mahkûmları yakalamışlar. (kaçmış olan)
*Kimi isim-fiiller kalıcı nesne, yer, iş veya kavram adı
olabilirler. Bu durumda artık isim-fiil olarak kullanılmazlar. Belirtme Ortaçları: "-dİk ve -EcEk" eklerinden sonra iyelik
Bunlar olumsuzluk eki de alamazlar. eki getirilerek yapılır.
Dondurma, danışma, kavurma, kızartma...; Okuduğum son kitap
Çakmak, yemek, ekmek...; Okuyacağım ilk kitap
Alış veriş, gösteriş, direniş... Yapacağımız işler
Yapılacakları belirledim.
Geleceği varsa göreceği de var.
*"-mE" ekiyle türeyen mastarlardan bazıları sıfat olarak
Diktiğimiz fidanlar meyve vermeye başlamış.
kullanılabilir.
34
e. Nedenlik Ulaçları: "-dİğİ, -EcEğİ" ekleriyle türetilir ve "-
Dikkat: Bu eklerden "-mEz, -°r, -dİk, -EcEk, -mİş" ekleri fiil dEn dolayı, için, -dEn ötürü" edatlarıyla birlikte kullanılır.
çekim eki olarak da kullanılmaktadır. Zaten fiil çekim eki Çok yalnızlık çektiğinden (dolayı) buralarda kalmak
olan bu ekler zamana bağlı olarak sonradan sıfat istemiyor.
yapmışlardır. Sıfat yaptıkları durumda artık çekim eki Sizden ayrılacağı için üzülüyor.
değildirler.
Bu konu uzun süre tartışılacak (çekimli fiil) f. Bitirme Ulaçları: "-EnE, -İncEyE, -EsİyE" ekleriyle türetilir
Uzun süre tartışılacak bir konu bulduk. (ortaç) ve "değin, dek ve kadar" edatlarıyla birlikte kullanılır.
Sonraki fiilin bitimini gösterir.
3. Zarf-fiiller (Ulaçlar): Sen gelene kadar biz burada bekleyeceğiz.
-Fiillerden türetilen ve zarf tümleci olarak kullanılan kelime Yollar açılıncaya kadar bekledik.
veya kelimelerdir. Öldüresiye dövdüler.
-Ulaçlar yapım ekleriyle türetilir.
-İsim görevinde kullanılmazlar.
Çeşitleri şunlardır:

a.Bağlama Ulacı: "-İp" ekiyle türetilir.


Bu ek genellikle "ve" bağlacının yerini tutar.
"-İp" ekinin getirildiği fiille onun bağlanmış olduğu fiilin
öznesi ve zamanı aynıdır.
Telefon edip hâlini hatırını sordum.< Telefon ettim ve hâlini
hatırını sordum
Bu ulacın tekrarlanması fiilin sıkça yapıldığını gösterir:
Gidip gidip komşuları rahatsız ediyor.
Bakıp bakıp gülüyor.
b. Durum Ulaçları :"-erek, -e..., -e, -meden, -meksizin, -
cesine" ekleriyle yapılır. Fiilin nasıllığını bildirir. ÖĞRETİCİ ANLATIM
Sınıfa gülerek girdi. Açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla oluşturulan
Olayı adeta yeniden yaşıyormuşçasına anlattı. metinlerde başvurulan anlatım türüdür.
Gece karanlık sokaklarda düşe kalka ilerlediler. Öğretici Anlatımın Özellikleri
Dinlene dinlene gittiler. 1. Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
Gürültüye aldırmadan işiyle meşgul oluyordu. 2. Söz sanatlarına, kelimelerin mecaz anlamlarına yer
Hiç dinlenmeksizin yedi saat yürüdüm. verilmez.
Her şeyi bilircesine konuşuyordu. 3. Verilen bilgiler örneklerle ve tanımlarla pekiştirilir.
4. Daha çok nesnel cümleler kullanılır.
c. Zaman Ulaçları:"-İncE, -dİkçE, -dİğİndE, -ken, -mEdEn, -r, - 5. Açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla yazılır.
mEz" ekleriyle yapılır.Bu ulaçlar fiilin zamanını bildirir. 6. Öğretici metnin anlaşılması ve yorumlanması için
Gülünce gözlerinin içi gülüyor. okuyucunun verilen bilgiyi kavrayabilecek birikime sahip
Canım sıkıldıkça şiir okurum. olması gerekir.
Kar yağınca herkes sokaklara döküldü. 7. İfade hiçbir engele uğramadan akıp gider.
İlk okuduğumda iyi anlayamamıştım. 8. Gereksiz söz tekrarı yapılmaz.
Uyurken hep sayıklar. 9. Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler
Gün ağarırken düştük tarla yollarına. yoktur.
Uyumadan önce de yarım saat kitap okunabilir. 10. Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
Gelir gelmez seni sordu. 11. Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile
getirilir.
d. Başlama Ulaçları: "-Elİ" ekiyle türetilir ve sonraki fiilin 12. Bu anlatım türü daha çok ansiklopedilerde ve ders
başlangıcını bildirir. kitaplarında kullanılır.
Buraya geleli çocuğa bir hâller oldu. 13. Tarihi metinler, Felsefi metinler, Bilimsel metinler gibi
Seni tanıyalı hayatım değişti. bölümleri vardır.
Örnek metin
KLASİSİZM

35
Bu sanat okulunun gayesi tabiatı akla uygun bir şekilde Bu paragrafın konusu ilk cümlede, ana düşüncesi son
taklit etmektir. Klasisizme göre sanatın üç temeli vardır: cümlede bulunmaktadır. Diğerleri yardımcı düşünceleri
Akıl, sağduyu, tabiat. Bir eser güzelliğini, değerini akıldan veren cümlelerdir.
alır. Sağduyuya uymayan hiçbir anlatımın estetik değeri Konu: Divan edebiyatının özellikleri
yoktur. Hiçbir şey "gerçek"ten daha güzel olamaz. Ancak
"gerçek" sevimlidir. İnsan ruhu inanmadığı hiçbir şeyden TARTIŞMACI ANLATIM
heyecan duymadığı için tabiatı taklit gerekir. Klasisizmde
gayeye varabilmek için tabiattan ayrılmamak, akl-ı selimden Tartışmacı anlatımda düşünce ve kanıları değiştirmek söz
uzaklaşmamak; Grek ve Latin kaynaklarından faydalanmak; konusudur. Anlatıcı öne sürülen düşünce, duygu ve kanılara
sanatçının daima kusursuzluğa varabilmek için istek katılmıyorsa onları inceler, değiştirmek ister. Karşı çıkış,
duyması şarttır. Klasisizm için "1660 Edebiyat Akımı" da değiştirmek isteyiş, değiştirmek istediklerinin yerine ileri
denilir. Konuların insan tabiatına uygunluğu, davranışların süreceği görüşler yeni bir anlatım biçimini gerektirir.
aklın denetimine bağlı oluşu, konuların gerçekliği
Klasisizmin temel özellikleridir. Gide'ye göre: "Klasisizm Tartışmacı anlatım biçiminde düşünceyi geliştirirken ilişki
geçici rağbeti değil sürekli rağbeti arar.". kurma, karşılaştırma, kanıtlama ve tanık gösterme gibi
yöntemlerden birine ya da birkaçına başvurulur. Metinlerde
birbirine karşıt iki düşünce ele alınabileceği gibi bir
AÇIKLAYICI ANLATIM düşüncenin iki yönü de ele alınıp işlenebilir. Bir düşüncenin
doğrulanması, savunulması ya da bir düşünceye karşı
Açıklayıcı Anlatımın Özellikleri çıkılması amaçlanan metinlerde iki görüş vardır. Bunlar tez
Makale, fıkra, eleştiri ve deneme gibi öğretici özellikler ve antitez olarak tanımlanır. Tez, karşı çıkılan görüştür.
gösteren türlere özgü bir anlatım biçimidir. Herhangi bir Antitez ise yazarın bu düşünceye karşı ortaya koyduğu
konu hakkında bilgiler vermek, bir şeyler öğretmek amacına görüştür. Yazar iki görüşü birbirine bağlamak için. “ama,
yöneliktir. Açıklama, bilinmeyeni bilinir kılmaktır. Amaç fakat, lakin, ancak, yalnız, oysa” gibi karşıtlık bağlaçlarından
doğrudan bilgi vermek olduğundan yazar sanatlı faydalanır. Metin savunma amaçlıysa önce savunulan görüş
söyleyişlere, imalı sözlere pek yer vermez. Açık, anlaşılır bir ortaya konur. O hâlde, çünkü, öyleyse gibi destekleme,
dil kullanır. Soyutlamalardan, kişisellikten kaçınır. açıklama bağlaçları kullanılır.
Açıklayıcı anlatım biçiminde amaç bilgilendirme, öğretme
olduğundan düşünceyi geliştirmek ve konunun daha iyi Tartışmacı Anlatımın Özellikleri
biçimde anlaşılmasını sağlamak için "tanımlama,
örnekleme, tanık gösterme ve karşılaştırma" gibi Dil, “göndergesel” işlevde kullanılır.
düşünceyi geliştirme yöntemlerine başvurulur. Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir.
Ansiklopedilerde, ders kitaplarında daha çok bu tür bir Tartışmacı anlatımda okurla sohbet ediyormuş gibi bir dil
anlatım görülür. kullanılır. Yazar düşüncelerini soru cevaplarla ortaya
Klasik paragraflarda yani giriş, gelişme, sonuç cümlelerini koymaya çalışır.
içeren paragraflarda bu yönteme başvurulur. Önce giriş Açıklayıcı anlatımda bir düşünce verilir. Tartışmacı
cümlesiyle konu ve bakış açısı verilir, sonra gelişme anlatımda ise düşünceye okurun inandırılmasına çalışılır.
cümleleriyle yardımcı düşünceler aktarılır ve ana düşünce Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür.
belirtilir. Paragraflarda ana düşünce genellikle sonda Gereksiz ifadelere yer verilmez.
bulunur ilkesine uygun bir anlatım yöntemidir. Karmaşık ve anlaşılması güç cümleler kullanılmaz.
Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler yoktur.
Örnek metin: Savunulan ve karşı çıkılan görüşlere yer verilir.
Divan edebiyatı Arap ve Fars edebiyatının Türk İki farklı bakış açısının olduğu konular bu türde işlenmeye
edebiyatındaki uzantısıdır. Hem içerik hem de biçim daha elverişlidir.
yönünden tam bir taklittir Divan edebiyatı. İşlenen konulara Fıkra, deneme, makale, röportaj gibi öğretici metinlerde
doğru düzgün bir konu eklenmemiştir. Biçim için de kullanılır.
geçerlidir bu. Divan şairi, bu açmazdan kurtulmak için söz
oyunlarına başvurmuştur. Bu nedenle Divan edebiyatı bir
marifet gösterme edebiyatıdır. Yeteneğe, bilgi ve deneyime göre yöntem belirlenir.
Eleştirici bir bakış açısı kullanılır.

36
Tartışmacı Anlatım Örneği Okuyucu ve dinleyiciyi ikna etmek, düşündürmek ve
üzerinde durulan konudan uzaklaşmamak için bazı kelime,
Tiyatro mu, yoksa orta oyunu mu üstün? Bence tiyatro orta kelime gruptan ve cümleler tekrar edilir.
oyunundan üstün bir sanattır. Orta oyununda sadece Konuşmacı ve yazar konuyu aydınlatmak maksadıyla farklı
güldürü vardır. Amaç seyirciyi sadece güldürmektir. Bu da kişilerin düşüncelerine başvurur.
söz oyunları ile yer yer kaba sözlerle gerçekleştirilir. Seyirci Sözcükler ve sözcük grupları gerçek anlamında kullanılır.
kulağa hoş gelen sözlerle sadece güler, eğlenir. Tiyatro öyle Dil, “göndergesel” işlevde kullanılır.
değildir. Çünkü tiyatro çok boyutlu bir sanattır. O kimi “Tanımlama, örneklendirme, karşılaştırma, tanık gösterme,
zaman güldürür, kimi zaman ağlatır. Güldürürken de sayısal verilerden yararlanma” gibi düşünceyi geliştirme
ağlatırken de seyirciyi eğitir, ona bir şeyler verir. Çünkü yollarından faydalanılır.
amacı insana bir şeyler katmaktır. Bu da onun orta Kanıtlayıcı anlatımda hitap edilen toplumun kültür düzeyi ve
oyunundan üstün olduğunu göstermektedir. beklentileri önemlidir.

Bu parçada yazar, tiyatronun ortaoyunundan daha üstün


olduğunu anlatırken tartışmacı anlatımdan yararlanmıştır.
Yazar, önce kendi görüşünü vermiş, daha sonra da bu Kanıtlayıcı Anlatım Örneği
görüşü kanıtlayıp düşüncelerini sıralamıştır.
Öteden beri tartışılagelmiştir şiirin başka bir dile çevrilip
çevrilmeyeceği. Kendine özgü bir yapısı olduğundan zordur
şiir çevirmek. Anlamlamanın okur merkezli olması, bir
KANITLAYICI ANLATIM dildeki ses ve biçemin diğer dilde yakalanmasının çok zor
olması, dillerin sözcüklerinin her zaman birbirini
karşılayamıyor olması şiir çevirisini zorlaştıran etkenlerdir.
Ortaya atılan herhangi bir konu, düşünce, görüş veya
Jean Cocteau, “Şiir öyle ayrı bir dildir ki başka hiçbir dile
yargının okuyucu veya dinleyiciye kanıtlama (ispatlama)
çevrilemez hatta yazılmış göründüğü dile bile.” sözüyle bu
yolu ile anlatılması için uygulanan bir anlatım türüdür.
gerçeği ortaya koyuyor.
Genellikle makale, eleştiri, röportaj gibi yazılı; konferans,
açık oturum, münazara gibi sözlü anlatımlarda kullanılır.
Bu parçada yazar, “şiirin, yapısı gereği, çevirisinin zor
Bu tür anlatımda, önce ortaya atılmış ve kanıtlanması
olduğu” düşüncesini ileri sürmüştür. Bunu inandırıcı kılmak
gereken bir konu bulunmalıdır. Bu konu bütün yönleriyle
için de kendisiyle aynı doğrultuda düşünen Jean Cocteau
tanıtılır ve sonra konunun kanıtlanmasına geçilir. Bu
adlı sanatçının sözünden yararlanmış, yani onu tanık olarak
safhada elde bulunan her türlü belge, başkalarının konu ile
göstermiştir.
ilgili görüşleri, eğer yapıldıysa deney ve gözlem sonuçları
birer kanıt olarak ortaya sürülür. Kısaca kanıtlayıcı anlatım
Yazar, kimi zaman da örneklere de başvurarak düşüncesini
inandırma, aydınlatma, bir başkasına kendi görüşünü kabul
inandırıcı kılar. Sanatçı, güzelliği yaratan değil, keşfeden
ettirmenin bir toplamıdır.
adamdır. Çünkü sanat zaten var olan bir niteliği, güzelliği
Konuşan ve yazan kişi, konuyu, sınırlandırarak ve
araştırmaktır. Sözgelişi güzel bir ağacın resmini yaparak
bakış açısını belirleyerek ortaya koyar. Kanıtlayıcı
yahut kelimelerle tasvir ederek güzele ulaşılamaz. Ağaç
metinlerde kavramların tanımlanması ve açıklanması
sadece bir işarettir. Güzelliğe bu işaretten hareketle
önemlidir. Okuyucuyu veya dinleyiciyi ikna etmek,
ulaşmak gerekmektedir. Duyularımızla kavradığımız güzel
düşündürmek ve yazıda üzerinde durulmak istenen
ağaç, biz farkında değilizdir ama, sürekli değişme hâlindedir.
konudan uzaklaşmamak için bazı kelime, kelime öbeği veya
Gerçek güzellik, ağacın değişen niteliklerinde değil,
cümleler aralıklarla tekrar edilir. Konuşmacı ve yazar,
değişmeyen özündedir.
üzerinde durduğu konuyu aydınlatmak ve düşüncelerini
(Beşir Ayvazoğlu)
kabul ettirmek için örneklere başvurur; konuyu aydınlatmak
maksadıyla farklı kişilerin düşüncelerine müracaat eder.
Bu parçanın ilk cümlesinde yazar, sanat konusunda bir
düşünce ileri sürmüştür. Yazar bu cümlede sanatçının yeni
Kanıtlayıcı Anlatımın Özellikleri
bir güzellik ortaya koymadığını, yani güzelliği yaratmadığını,
aksine bir güzelliği keşfettiğini, dolayısıyla sanatın bir çeşit
İnandırma, aydınlatma, kendi görüşünü kabul ettirme
“güzelliği keşfetmek” olduğunu söylüyor. Bunu da ağaç
amaçlanır.
örneğini vererek kanıtlamaya çalışıyor.
Kavramları tanımlama ve açıklama önemlidir.

37
ZARFLAR ( BELİRTEÇLER)
"hızla, kahkahayla..."
Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ya da kendi türünden olan Küçük kız güzelce süslendi. (niteleme)
kelimelerin anlamlarını türlü yönlerden (yer-yön, zaman, Babasını sevinçle karşıladı. (niteleme)
durum, miktar, soru) etkileyen; onları belirten, dereceleyen Bağ-fiiller (zarf-fiil), deyimler, yansımalar, ikilemeler de
sözcüklere zarf denir. Özellikleri niteleme zarfı olarak kullanılırlar:
Tek başlarına iken sıfatlar gibi isimden başka bir şey "gülerek, ağlayarak, oturmadan, gelip..."
değildir. Zarf oldukları ancak cümlede belli olur.Cümlede "gözü arkada kalarak, canından bezmişçesine..."
genellikle zarf tümleci olarak kullanılır. "şakır şakır, tık tık, küt küt, şırıl şırıl..."
Çekimsiz kelimelerdir. İsim çekim eki (hâl, iyelik, çoğul ekleri "dik dik, boylu boyunca, tatlı tatlı..."
vb.) almazlar. Ama isim olarak kullanılabilenler bu görevde Adam çekine çekine içeri girdi. (niteleme)
iken bu ekleri alabilirler. Kâğıtları paket paket gönderdi. (niteleme)
Zarfların birçoğu sıfat ya da isim olarak da kullanılabildiği Yiğitseniz teker teker gelin. (üleştirme, niteleme)
için sıfatların ve zarfların tanımı ve özellikleri iyi bilinerek bu İsimler de niteleme zarfı olarak kullanılabilir:
fark ortaya konmalıdır. Sıfat isimden önce gelerek onu Gül kokuyordu teni. ( nasıl kokuyordu: gül →isim)
niteler veya belirtir. Ama zarf isimden önce gelmez. O, bu dünyada delikanlı yaşadı.
Örnekler b. Kesinlik Zarfları "elbet, elbette, asla, mutlaka, hiç mi hiç,
Bugün çok yürüdüm. (fiilden önce) ne olursa olsun, kuşkusuz, hiç kuşkusuz..."
Buraya yarın gelecekler. (fiilden önce) Elbet bir gün buluşacağız. Seni asla unutmayacağım.
İki eski dost akşama kadar sohbet etti. (fiilden önce)
Yarın da bayağı çok yürüyeceğiz. (zarftan önce, fiilden c. Yineleme Zarfları İkide bir karşıma çıkıyor.
önce) Konuyu bir daha anlatayım. Bu akşam yine arayacağım.
En güzel sen konuştun. (zarftan önce, fiilden önce) d. Olasılık Zarfları: "bakarsın, belki, ola ki, sanıyorum."
En doğru kararı vermeliyiz. (sıfattan önce) Ola ki arayacağı tutar. Sanıyorum aramaz.
Çok hararetli tartışmalar oldu. (sıfattan önce) e. Yaklaşıklık Zarfları: "aşağı yukarı, şöyle böyle, hemen
Dün hava daha soğuktu. (adlaşmış sıfattan önce) hemen"
Mevsimlerin en güzeli ilkbahardır. (adlaşmış sıfattan önce) İşim hemen hemen bitti. (yaklaşıklık)
Dargın durarak bir şey kazanamazsın. (fiilimsiden önce) f. Üleştirme Zarfları: Uçaklar ikişer ikişer geçiyordu
üstümüzden
A. Görev ve Anlam Bakımından Zarflar Askerler teker teker nöbet yerlerine dağıldılar.
1. Durum Zarfları g. Sınırlama Zarfları: Dün ancak iki saat çalışabildim.
Hâl ve tavır ifade eden zarflardır. Bu kötü alışkanlıklardan artık uzak durmalısın
Özellikleri ve Örnekler
Eylemin nasıl yapıldığını ve ne durumda olduğunu; kimi
zaman da zarfların durumunu gösterir. Bu zarflar da kendi 2. Zaman Zarfları
içinde ( anlamlarına göre ) sınıflandırılabilir: Fiillerin anlamını zaman yönünden tamamlayan zarflardır.
a. Niteleme Zarfları Fiile (veya zarfı olduğu başka kelimelere) sorulan "ne
Fiile "nasıl" sorusu sorularak bu zarflar bulunabilir. zaman", "ne kadar süre" sorusuna cevap verir. Zaman
Niteleme sıfatlarının çoğu niteleme zarfı olarak zarfları, zarf olarak kullanılan çeşitli zaman
kullanılabilir. isimleridir.Çekimsizdirler. İsim çekim ekleri alırlarsa zarf
Eğri oturalım, doğru konuşalım. olmaktan çıkarlar. Başlıcaları şunlardır:
"dün, bugün, yarın, şimdi, gece, gündüz, güpegündüz,
Düşüncelerini ne güzel dile getirebiliyorsun! gündüz gözüne, cuma günü, haftaya, önceki gün, akşam,
Çocukça hareket ediyorsun. sabah, akşamleyin, sabahleyin, az önce, geç, iki gün, iki saat,
Böyle gelmiş, böyle gider. on dakika, iki günde, iki saatte, uzun süre, uzun zaman, biz
Söyleyeceksen böyle söyle. gelmeden, demin, henüz, hâlâ, daha, gene, yine, artık,
-CE eşitlik eki ve -lE vasıta( araç durum) hâl eki almış sonra, evvelâ, daima, hep, henüz, hemen, geceleri,
kelimeler durum zarfı olarak kullanılabilir: sabahları, önceden, ayda bir, buraya gelmeden, anlatırken,
" kardeşçe, gizlice, sessizce, hafifçe, yavaşça, hızlıca..." yaşarken ..."

38
Az önce gitmişti. Sonra uğrarsınız. 4. Miktar Zarfları( Azlık- çokluk zarfları)
Henüz işimiz bitmedi. Artık buralara
gelmeyeceğim. Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ya da başka zarfların
Yarın geleceklermiş. Okulu gelecek sene anlamlarını ölçü yönünden tamamlayan, artıran, azaltan
bitireceğim. zarflardır.
Kâmil dün akşam telefon etti. Ayda bir uğrar buralara. "en, daha, pek, çok, az, biraz, kadar, denli, gibi, fazla..."
"-leyin" eki sınırlı sayıda zaman zarfı yapar: Özellikleri ve Örnekler:
sabahleyin, akşamleyin... Fiile veya sıfata sorulan "ne kadar?" sorusunun cevabıdır.
"-lErİ" eki zaman isimlerine gelerek -iyelik anlamı Kendilerinden önceki ya da sonraki kelimeyle birlikte söze
taşımaksızın- "her " anlamı katacak şekilde zaman zarfı eşitlik, üstünlük, en üstünlük, aşırılık, karşılaştırma anlamları
yapar: katar.
sabahları, akşamları, önceleri, ikindileri... Benim kadar çalışırsan başarılı olursun. (eşitlik)
"-İn" eki de zaman isimlerine gelerek zaman zarfı yapar: O da babası gibi yürüyor. (eşitlik, benzerlik)
yazın, kışın, ilkin, güzün... Beş dakika kadar dinlenelim. (eşitlik, yaklaşıklık)
"-E, -dE, -dEn" ekleri ve bu eklerle birlikte bazı edatlar Yemeği biraz fazlaca yemişim. (biraz: eşitlik; fazlaca: aşırılık)
zaman zarfı yapar:Yola çıktık; akşama geliriz sanırım. Ayakkabısı azıcık dar geliyormuş. (eşitlik, aza yakın)
Bayramlarda bütün aile bir araya toplanır. Düne göre azıcık iyileşmiş. (eşitlik, aza yakın)
Azıklarınızı geceden hazırlamıştım. "en" kelimesi aşırılık, en üstünlük anlamı verir:
Edat barındıran ve fiilin başlangıç ve bitiş zamanını En yakın arkadaşı benim. (en üstünlük; sıfattan önce)
bildiren zarflar edat tümleci olarak da değerlendirilebilir. En çok çalışan canlı karıncadır. (en üstünlük, zarftan önce)
Sabahtan beri burada bekliyoruz. "daha" kelimesi karşılaştırma, üstünlük anlamları katar.
Akşama kadar geri döner misin? O senden daha çabuk bitirdi. (üstünlük; zarftan önce)
Günlerden beri yağmur yağıyordu. Daha güzel bir araba aldı. (üstünlük; sıfattan önce)
Kar akşama kadar yağabilir.
Not: "daha" kelimesi zaman ve "başka" anlamı da
Zaman anlamı taşıyan zarf-fiiller ve zarf-fiil grupları da katabilir. "bir" kelimesiyle birlikte yineleme zarfı olur:
zaman zarfı olarak kullanılır: Songül daha telefon etmedi. (zaman zarfı, henüz
anlamında)
Buraya gelmeden haber verin. Bizi karşısında görünce Buralara bir daha gelebilir miyiz? Yineleme zarfı
şaşırdı. Hepsini aldınız, daha ne istiyorsunuz? ("başka" anlamında)
Yaşadıklarını anlatırken gözleri yaşardır. "çokça, çok, pek çok, çok az, gayet, fazla, fazlaca, epey"
İstanbul'a geleli iki yıl oldu. kelimeleri aşırılık anlamı katar.
Bugünlerde çok az uyuyor. Gayet çalışkan bir insandı.
3. Yön Zarfları Dergiyi çıkarmak için epey çalıştık. Adem pek akıllı bir
Yalın hâlde kullanılarak fiilin yönünü (failin yöneldiği yeri) çocuktur.
belirten zarflardır: Özellikleri Fazla okuyor, gözleri bozulacak.
Çoğu "-Erİ" ekiyle yapılmıştır. "eksik, seyrek, sık" kelimeleri işin ne kadar sıklıkla yapıldığını
"ileri, geri, beri, doğru, içeri, dışarı, aşağı, yukarı." belirtir: Bugünlerde sık görüşüyoruz.
Bu zarflar eksiz kullanılır. Yönelme, bulunma, ayrılma hâl Parayı iki milyon eksik vermiş.
ekleri getirilirse dolaylı tümleç olur. Hâliyle isim olarak Eskisi gibi değil; seyrek uğruyor.
kullanılmış olur. Aynı kelimeler sıfat olarak da kullanılabilir. "aşağı yukarı, şöyle böyle" ikilemeleri "yaklaşık" anlamı
Ahmet içeriye girdi. (isim; dolaylı tümleç) katar.
İlerisi çok güzel. (isim; özne) Bursa'da aşağı yukarı bir ay kaldık.
İleri ülkeler daha demokratiktir. (sıfat)
Doğru söz, aşağı yol, yukarı kat, geri hatlar... (sıfat) 5. Soru Zarfları
Zarf olarak kullanımı: Eylemin anlamını soru yoluyla belirten zarflardır, daha
Arkadaşlar, içeri girer misiniz? Sesi duyar duymaz aşağı doğrusu diğer zarfları ve cümledeki zarf tümlecini bulmaya
indim. yarayan soru kelimeleridir. Özellikleri ve Örnekler
Dışarı çıkmak için uğraşıyordu. Arabayı biraz daha ileri park Diğer zarf çeşitlerinin çoğunun soru şekli vardır.
et. "ne zaman, ne kadar, nasıl, niçin, ne diye, ne, ne biçim, nice,
Beri gel, barışalım. Bu yoldan geri dönülmez. ne denli" Soru cümlesi yapar:
Akşam eve kaçta gelirsin? O nasıl konuşuyor öyle?

39
Siz ne biçim konuşuyorsunuz? Daha ne kadar
bekleyeceğiz?
Niçin bunları bana veriyorsun? Bu saate ne gezip
duruyorsunuz?
İşleri ne zaman bitireceksiniz?

İçinde soru zarfı bulunan bütün cümleler soru cümlesi


değildir:
Eve kaçta geleceğimi şimdiden söyleyemem.
Ne güzel söyledi. : ne , güzel zarfını derecelendirmiştir.
6. Gösterme Zarfı
Bunu her dil bilgisi kitabı ayrı bir zarf olarak almaz. "işte"
kelimesiyle yapılır. İşte şimdi geliyorum. Bak işte
dinliyorum.
B. Zarflarda Pekiştirme
Genellikle pekiştirme sıfatlarıyla ve ikilemelerle yapılır.
Pekiştirmeli isimler de vardır ve onlar da zarf olarak
kullanılır.
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden.
Yüzü soğuktan mosmor olmuştu. Yağmurda sırılsıklam
ıslandılar.
Güpegündüz nereye gidiyorsun? Soğuktan tortop yatıyor.
Evrakları paramparça mı getirecektin?

C. Yapı Bakımından Zarflar


Yapı bakımından zarflar basit, türemiş, birleşik ve
öbekleşmiş olmak üzere dörde ayrılır.
1. Basit Zarflar :
Kök hâlinde olan, ek almamış zarflardır: "yarın, gece, geç,
dün, pek, az, fazla, sık, iyi, çok, hiç, sabah, akşam, henüz..."
2. Türemiş Zarflar
Yapım ekiyle veya yapım eki gibi kullanılmış bazı çekim
ekleriyle yapılmış zarflardır: "sabırlı, aylarca, önce, dostça,
sınıfça, yiğitçesine, erken, sabahleyin, kışın, ilkin, ileri,
soğuk, içeri, dışarı, aptalca, mosmor, sanıyorum, kaçta,
koşarak, okumadan, gelince, şimdilerde..."
3. Birleşik Zarflar
"bugün, biraz, böyle, şöyle, birdenbire, niçin, ilk önce,
nasıl..."
4. Öbekleşmiş Zarflar
Birden fazla kelimenin farklı yollarla (ikileme, edat grubu,
zarf-fiil grubu) bir araya gelerek oluşturdukları zarflardır:
"hemen hemen, gece gündüz, er geç, ikide bir, aşağı yukarı,
hemen şimdi, kırk yılda bir, öğleden sonra, arada sırada,
yana doğru, az çok, -den sonra, -e dek, bazı bazı, şöyle
böyle, üç aşağı beş yukarı, doğru dürüst, okuma sırasında,
geldiği zaman..."

40
EDATLAR ( İLGEÇ)
* Veliler bizim okul için ne söylüyorlar?
Tek başına bir anlam taşımayan , ancak kendinden önceki * Eleştirmenler, filminiz için olumlu konuşuyor.
sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan
sözcüklerdir.Edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok Aitlik, özgülük:
kullanılan edatlar şunlardır: Bu pastayı sizin için ayırdım.
Bahçeye oğlum için salıncak kurdum.
Gibi:
Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse Oranla:
zarf öbeği kurar. O şapka senin için çok büyük.

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendi. (sıfat) Süre bildirir:
Dev gibi dalgalar sahile vuruyordu. (sıfat) Kitabı bir hafta için aldım.
Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner. (zarf) Birkaç gün için İstanbul’a gideceğim.
Dolu bir kadeh gibi kırılıyorum avuçlarında.(zarf)
Sen de onun gibi düşünüyorsun (karşılaştırma) İle (-la, -le ):
Annem gibi dolma yapan dünyada bulamazsın (k.)
Yataktan kalktığı gibi dışarı fırladı.(hemen,o anda) Birliktelik, araç ,durum ve sebep ilgisi kurar.
Haberi aldığı gibi yola çıktı.(hemen,o anda)
Ben ona insan gibi davrandım.( yakışır biçimde) Köye dolmuşla gidebilirsin. (araç)
Birbirinizle adam gibi konuşun.( yakışır biçimde) Uçakla İzmir’e gitmişti (araç)
Saat üç gibi yanına gelirim. (dolayında) Konsere arkadaşımla gittim. (birliktelik)
Final maçı akşam sekiz gibi başlar ( dolayında) Çocuk, yolda babasıyla yürüyordu. (birliktelik)
Bugün yağmur yağacak gibi (tahmin) Öfkeyle kalkan zararla oturur. (durum )
Galatasaray bu maçı alacak gibi (tahmin) Gökyüzü, hasretle kucaklasın doğayı. (durum)
Bir an onu sever gibi oldum (yaklaşma) Sınav heyecanıyla kalemimi unuttum. (sebep)
O sırada güneş çıkar gibi oldu. (yaklaşma) Kaza korkusuyla araba kullanamıyor ( sebep)

İçin: Kadar:
“-dik için” şeklinde neden- sonuç “-mek için” şeklinde amaç
– sonuç ilişkisi kurar. Benzerlik ve karşılaştırma ilgisi kurar.

Yağmur yağdığı için pikniğe gidemedik. (n.s) Adana, cennet kadar güzel bir yerdir. (benzerlik)
Hasta olduğum için dersi dinleyemedim. (n.s) Siirt, bu yaz cehennem kadar sıcaktı. (benzerlik)
Kadın oğlunu görmek için şehre gitti. (a.s) Bir peri kadar güzel bir kızdı. (benzerlik)
İşe girmek için ehliyet almış (a.s) Sen de onun kadar çalışsaydın sınavı
kazanırdın.(karşılaştırma)
Görelik anlamında görüş bildirir: Babası kadar iyi şarkı söylüyor. (karşılaştırma)
Sen benim için dünyanın en güzel kızısın. Yaklaşıklık, zaman açısından sınırlandırma, mesafe:
Bu çalışmalar onun için boş bir uğraştı.
Bin kadar asker cepheye gidiyordu. (yaklaşık)
Karşılığında, karşılık olarak: Pazardan iki kilo kadar pirinç almış. (yaklaşık)
*Bu elbise için çok para harcadım. Bu ev akşama kadar temizlenecek. (zamanda sınırlama)
*Ev için size yüz bin lira veririm Cumaya kadar ödevimi bitirmeliyim. (zamanda sınırlama)
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. (zamanda sınırlama)
Uğruna, yoluna: Eve kadar yürümem gerekiyor. (mesafe sınırı)
* Vatan için nice şehitler verdik.
* Bu eylemi tüm insanlık için yapıyoruz. Mesafe sınırı:
Yapılacak dünya kadar işim var.
Avuç içi kadar bir evde yaşıyorlar.
Hakkında: Gibi anlamında kullanılabilir:
41
Bu kitabı okuyunca Muğla’yı görmüş kadar oldum. Yön ve zaman ilgisi kurar.

Karşı: Eve doğru yürüyorum. (yön)


Akşama doğru misafir gelecek. (zaman)
Yön ve zaman ilgisi kurar. –e karşı biçiminde kullanılırsa İsmi nitelerse sıfat, fiili nitelerse zarf öbeği oluşturur:
edat olur. Yalın halde kullanılırsa ya da bir ek alırsa edat
olmaktan çıkar isimleşir. Eğri oturup doğru konuşalım. (zarf)
Bu zamanda doğru insanı bulmak zordur. (sıfat)
Denize karşı bir ev yaptırmış. (yön) Tahtaya bir doğru çizdi. (isim)
Duvara karşı on adım yürü. (yön) Sanki:
Sabaha karşı çok şiddetli yağmur yağdı. (zaman)
Karşılık olarak , yönelik anlamı katar: Benzetme, sitem ilgisi kurar.

Bu sözüne karşı ben ne diyebilirim ki şimdi. (karşılık olarak) Gökyüzü sanki yaramaz bir çocuk. (benzetme)
Resme karşı ilgin ne zaman başladı?( -e yönelik) Sanki verdiğim her işi yapıyorsun. (sitem)
Sanki selam verdin de almadık. (sitem)
UYARI: Yalın halde kullanılırsa ya da bir ek alırsa edat
olmaktan çıkar isimleşir.İsmi belirtirse sıfat olur. Diğer edatlar:

Karşı evin penceresi açık kalmış. (sıfat) İşten sonra bize uğrayacak.
Önce karşı sahaya çıktı. (sıfat) Bu işi ancak sen yaparsın.
Karşıya geçmeden önce sağına ve soluna bak.(isim) Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek.
Göre: Sabahtan beri dışarıyı izliyor.
Bu mutlu olaya sadece yıldızlar şahittir.
Görüş, düşünce, uygun olma anlamları katar:

Bilim adamlarına göre dünya yok oluyor. (görüş) 1. BAĞLAÇLAR


Anneme göre bu yıl sınavı kesin kazanırmışım. (görüş)
Eş görevli sözcükleri, ögeleri ya da cümleleri bir birinden
Bulunduğun ortama konuşacaksın. ( uygun)
Zevkime göre bir elbise arıyorum. (uygun) bağlayan kelimelerdir.
Ve, ile, de, fakat, ama, lâkin, yani, dahi, bile, ne ne, ya
Karşılaştırma ilgisi kurar: ya, ise, yalnız, ancak, öyleki, mademki, öyleki, demek ki,
Burası eski evimize göre daha büyük. kaldı ki, yeter ki .. en çok kullanılan bağlaçlardır.
Yaşıtlarına göre çok hızlı koşuyorsun.
Başlıca Bağlaçlar ve Farklı Kullanımları :

✓ İle : Yalnızca eş görevli sözcük veya sözcük öbeklerini


birbirine bağlar; cümleleri birbirine bağlayamaz. Edat olan “ile”
ve bağlaç olan “ile” yi birbirine karıştırmayınız ve bağlaç olan
“ile” nin de ek biçiminde yazılabileceğini unutmayınız. Bağlaç
Üzere: olan “ile” yi edat olan olan “ile” den ayırmak için, “ile” nin yerine
“ve” sözcüğünü kullanmayı deneyin. “ile” bağlaç olarak
kullanılmışsa, yerine “ve” bağlacını rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Koşul ve amaç ilgisi kurar. Örnek :
Bu dergi ile şu kitabı çekmeceye koy.
Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin. (koşul)
Masalarla sandalyelere dokunmayın.
Konuşmak üzere kürsüye çıktı. (amaç)
Yaklaşık olma, gibi şekilde… anlamları katar: Annemle babam tatile gitti.
Hemen eve dönelim, akşam olmak üzere.
✓ De (da) : Görev ve anlamları :
( yaklaşık) a) Cümleleri birbirine bağlamada kullanılır. Örnek :
Zil çalmak üzere. ( yaklaşık) Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi.
Her şey planlandığı üzere yapılacak. (şeklinde)
Buraya kadar gelmiş de bize uğramamış.

Doğru: b) Eş görevli sözcükleri birbirine bağlamada kullanılır. Örnek :


Seni de onu da işe alıyoruz.

42
c) Bu bağlaç, bazı kullanımlarda cümleye, Dahası, üstelik : İlk yargıyı, pekiştirme ilgisiyle birbirine
azarlama, korkutma, direnme, umutsuzluk, alaya alma ve bağlar. Örnek :
küçümseme anlamları katar. Örnek : Evlendiği kız güzel, üstelik çok zengindi.
Lafını bil de öyle konuş. (Azarlama) Evlendiği kız güzel, dahası çok zengindi.
Geleceği varsa göreceği de var. (Korkutma) Örneğin, Mesela, Sözgelimi : Bunları örnekleme bağlaçları
Adam gitmem de gitmem diye tutturdu. (Direnme) olarak kabul etmek gerekir. Bir yargıdan sonra, o yargıyla
Büyüyecek de adam olacak da bize bakacak. ilgili örnek verilecekse kullanılır. Örnek : Sıfatlar varlıkları
(Küçümseme, umutsuzluk) niteleyen ya da belirten sözcüklerdir. Örneğin (sözgelimi,
Hava güzel olacak da pikniğe gideceğiz. (umutsuzluk) mesela); “güzel” sözcüğü, “Güzel sözler söyleyerek beni
Bazı kullanımlarda düşüncenin sürdüğünü gösterir. Örnek : kandıramazsın.” Cümlesinde bir addan önce gelerek
Çantamı unutmuşum da... niteleme görevi üstlendiği için sıfat olarak kullanılmıştır.
Soru ekleriyle birlikte kullanıldığında, şaşkınlık bildirir, sözün ✓ Çünkü-Ama :Bu bağlaç bir açıklama bağlacıdır.
anlamını güçlendirir. Örnek: O da mı gelecek? İki yargının arasına girerek söz konusu yargıları sebep-sonuç
İkileme kurarak sözün anlamını pekiştirir. Örnek : Ev de ev, açıklamasıyla birbirine bağlar. Aynı görevle kullanılabilen
görülmeye değer. öteki bağlaçlar şunlardır: Bu yüzden, bu nedenle, bu
Bazı kullanımlarda koşul ilgisi kurar. Dinledi de anladı. sebeple, bundan dolayı... Örnek:
İki yargıyı birbirine bağlarken, birinci yargıya olumsuzluk Dün seni arayamadım; çünkü işim çoktu.
anlamı katar. Örnek: Anlatın da anlamadık mı? Dün işim çoktu; bu nedenle seni arayamadım.
✓ Ama : Biri olumlu, diğeri olumsuz yargı bildiren iki cümleyi
✓ birbirine bağlar. Bu bağlaçla aynı görevde kullanılabilen öteki
✓ Ki : İki cümleyi, koşul, sebep-sonuç, amaç- bağlaçlar şunlardır: Ancak, yalnız, fakat, lakin, zira...
sonuç, zaman, açıklama, yorum, ilgilerinden biriyle bağlayan Örnek : Çok ısrar ettim ama (fakat, ancak, lakin, zira)
bu bağlacın özne görevindeki bir ad ya da zamiri kararını değiştiremedim.
vurgulaması da mümkündür. “ki” bağlacının bir eksiltili Bu bağlaçların iki sıfatın arasına girmesi ya da iki yargı
cümlenin sonunda yer almasına da sık rastlanır. arasında “koşul ilgisi” kurması a mümkündür. Örnek :
✓ Okula erken git ki dersi kaçırmayasın! (Koşul) Güneşli; fakat serin bir gün geçirdik bugün.
Çalışmadı ki başarılı olsun. (Sebep-sonuç) İstediğin yere gidebilirsin;
Buraya geldim ki seni göreyim. (Amaç-sonuç) ama saat ondan önce evde ol.
Eve geldim ki sular akmıyor. (Zaman)
Sonunda anlaşıldı ki beni arayan Ayşe’ymiş. (Açıklama) Yapıları Yönünden Bağlaçlar :
O ki seni aramıyor, sen de onu arama artık. (Özne Basit Bağlaçlar : Bunları kök halindeki bağlaçlar olarak
görevindeki zamiri vurgulama) adlandırmak da mümkündür: ve, ile, dahi, ki, bile, çünkü...
Öyle üzgünüm ki ... gibi.
Türemiş Bağlaçlar : Bir ya da birden çok yapım ekiyle,
✓ Ve : Çok sık kullandığımız bir bağlaçtır. Girdiği anlamca ilgili olduğu bir kökten türemiş bağlaçlardır: Üstelik,
cümleye, “her ikisi” anlamını katar. Yalnızca eş görevli örneğin... gibi.
sözcük öbeklerini değil, cümleleri de birbirine bağlayabilir. Birleşik Bağlaçlar : En az iki ayrı sözcüğün zamanla
Örnek: kaynaşıp birleşmesiyle oluşan bağlaçlardır: Öyleyse,
O ve ben, en kısa zamanda görmeye geleceğiz. veyahut... gibi.
(Özne görevindeki zamirleri birbirine bağlamış)
Onu aradım ve eve davet ettim.
(İki cümleyi birbirine bağlayarak sıralı cümle kurmuş.) Öbekleşmiş Bağlaçlar : Aynı yazılan en az iki sözcüğün
Cümleye “her ikisi” anlamı katan öteki bağlaçlar şunlardır : (sözcük öbeğinin) oluşturduğu bağlaçlardır. Bunların çoğu,
Hem ... hem (de)..., gerek ... gerekse..., de... de... Örnek : öteki bağlaçlardan farklı olarak tek başlarına da anlamlıdır:
Bu geziye hem seni hem de onu götüreceğiz. Yeter ki, demek ki, kaldı ki, varsayalım ki, tut ki, uzun sözün
Gerek ondan gerekse senden çok memnunum. kısası, ne var ki... gibi.
Senden de ondan da bir alacağımız kalmadı. Yinelemeli Bağlaçlar : Kimi bağlaçların aynı sözcüğün
tekrarıyla oluştuğu görülür. Bu bağlaçlarda bağlanan sözcük
✓ Veya : Cümleye “ikisinden biri” anlamı katar. veya söz öbeklerinden biri araya girer: Ne... ne(de)..., hem...
Seni karşılamaya Erkan veya Semra gelecek. hem(de)..., ya... ya(da) ... gibi.
(Özne görevindeki sözcükleri birbirine bağlamış.)
6. Ünlemler :
Cümleye ikisinden biri anlamı katan öteki bağlaçlar şunlardır
: ya da, veyahut, ya ... ya(da) : Ünlemler, insanlığın kullandığı en ilkel sözcüklerdir. Bunların
Mehmet ya da (veyahut) Özgür’le sana haber gönderirim. da edat ve bağlaçlar gibi belli bir anlamları yoktur. Öyleyken,
Gelecek yaz tatilimi ya deniz kıyısında ya da dağda tek başlarına kullanıldıklarında bile cümle değeri taşırlar.
geçireceğim. Ama çoğunlukla, kendilerini açıklayan bir cümlenin başında
ya da sonunda yer alarak söz konusu cümleye belli bir duygu
✓ Ne ... ne (de) : Biçimce olumlu anlamca anlamı katarlar.
olumsuz cümlelerde kullanılan bir bağlaçtır. Kullanıldığı Ünlem türündeki sözcüklerle, genellikle, belli durumlar
cümlenin yükleminin olumlu olması gerekir. Örnek : karşısında gösterdiğimiz anlık tepkilerimizi dile getiririz :
Ne öğretmenlerini ne de okulunu seviyor. (Okulunu da “Şaşırma, korkma, uyarı, sevinme, üzülme, istemeye
öğretmenlerini de sevmiyor) istemeye kabul etme, bıkkınlık, rahatlama, isteklendirme,
Bu bağlacın, karşıt kavramların arasına girerek, cümleye aşırı beğenme, aşırı beğenmeme, onaylama, sesleniş,
“ikisinin arasında, yaklaşıklık” anlamını katması da ayıplama, alay, küçümseme, özlem, anımsama, acıma,
mümkündür. Örnek: Bugün hava ne sıcak ne soğuk. yakınma” yalnızca ünlem kullanarak dile getirebileceğimiz
✓ Halbuki-Dahası-Örneğin : Çelişik yargıları anlamların bazılarıdır.
birbirlerine bağlarlar. Örnek : Ünlemleri ses ve sözcük halinde olmak üzere iki grupta
Sınavı kazanamadı, halbuki çok çalışmıştı. inceleyebiliriz :
Beni aramadı, oysaki arayacağını sanmıştım.
Beni çok üzmüştün, öyleyken bile seni çok seviyordum.

43
1. Ses halinde olan ünlemler : Ses halinde olan
ünlemlerin başlıcaları şunlardır : A!(aaa!), e!(ee!), O! (Ooo!),
Of!(Off...!), Uf!, Ah!, Ha!, Hay!, Tu!, Tü!, Eh!, Ay!, Ya!, Oh!,
Tüh!, Üf!...
Örnek : O! Nereye böyle? (şaşma, şakınlık)
Ooo! Hoş geldin Ayşeciğim. (Beklenmezlikle birlikte
sevinme)
Vah zavallı adam!... (Acıma)
Haa..! Unutmuşum yahu! (Hatırlama)
Ah, şu insanlık! (Kızma, hoş görmeyiş)
Eh, hayırlısı neyse o olsun! (Kabullenme)
Eee..., Fazla uzun ettin! (Bıkkınlık)

2. Sözcük halinde olan ünlemler : Sözcük halinde


olan ünlemlerin başlıcaları şunlardır : Aman!, Aman tanrım!,
Eyvah!, Haydi!, Bravo!, Yazık!, Sakın!, Yaşa!, Allah!,
Yarabbi!, Hoppala!, Hop!, Yuh!... Örnek : Eyvah,
cüzdanım yok! (şaşkınlık, korku)
Aman, bırak gitsin! (Bıkkınlık, usanç)
Bravo! Bravo! Büyük başarı. (Takdir etme, övme)
Hoppala, bir de bu çıktı. (Beklenmezlik)
Sakın o odanın kapısını açmayın! (Uyarı)
Yazık pek de gençmiş! (Üzüntü)
Tanrım, bana yardım et! (Yakarış)

44
BİRLEŞİK YAZILAN KELİMELER
Belirtisiz isim tamlamaları, sıfat tamlamaları, isnat grupları, g. Gök cisimlerinin adları: Altıkardeş (yıldız kü­mesi),
birleşik fiiller, ikilemeler, kısaltma grupları ve kalıplaşmış Arıkovanı (yıldız kümesi), Büyükayı (yıldız kümesi),
çe­kimli fiillerden oluşan ifadeler yeni bir kavramı Demirkazık (yıldız), Küçükayı (yıldız kü­mesi), Kervankıran
karşıladıklarında birleşik kelime olurlar. Birleşik kelimeler (yıldız), Samanyolu (yıldız kümesi), Yedikardeş (yıldız
belirli kurallar çerçevesinde bitişik veya ayrı olarak yazılır. kümesi) vb.
Birleşik kelimeler aşağıdaki durumlarda bitişik yazılırlar: ğ. Renk adları: baklaçiçeği, balköpüğü, camgöbeği,
devetüyü, fildişi, gülkurusu, kavuniçi, narçi­çeği, ördekbaşı,
1. Ses düşmesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır:
ördekgagası, tavşanağzı, tavşankanı, turnagözü,
birbiri (< biri biri), kaynana (< kayın ana), kaynata (< kayın
vapur­dumanı, vişneçürüğü, yavruağzı vb.
ata), nasıl (< ne asıl), niçin (< ne için), pazartesi (< pazar
ertesi), sütlaç (< sütlü aş) vb. h. Oğlu, kızı sözleri: çapanoğlu, eloğlu, hinoğluhin, elkızı vb.
2. Özgün biçimleri tek heceli bazı Arapça kökenli kelimeler 4. -a, -e, -ı, -i, -u, -ü zarf-fiil ekleriyle bilmek, vermek,
etmek, edilmek, eylemek, olmak, olunmak yardımcı kalmak, durmak, gelmek ve yazmak fiilleriyle yapılan tasvirî
fiilleriyle birleşirken ses düşmesine, ses değişmesine veya fiiller bitişik yazılır: düşünebilmek, sevebilmek; alıvermek,
ses türemesine uğradıklarında bitişik yazılır: emretmek, gülüvermek; uyuyakalmak; gidedurmak, yazadurmak;
meno-lunmak, cemetmek, kaybolmak; darbetmek, çıkagelmek, süregelmek; düşeyazmak, öleyazmak vb.
dercetmek, hamdetmek; affetmek, hissetmek, reddetmek
5. Bir veya iki ögesi emir kipiyle kurulan kalıplaşmış birleşik
vb.
keli­meler bitişik yazılır: albeni, ateşkes, çalçene, çalyaka,
3. Kelimelerden her ikisi veya ikincisi, birleşme sırasında dönbaba, gelberi, incitmebeni, sallabaş, sallasırt,
anlam değişmesine uğradığında bu tür birleşik kelimeler unutmabeni; batçık, çekyat, geçgeç, kaçgöç, kapkaç, örtbas,
bitişik yazılır. seçal, tutkal, veryansın, yapboz, yazboz vb.
a. Bitki adları: aslanağzı, civanperçemi, keçiboynuzu, 6. -an/-en, -r/-ar/-er/-ır/-ir, -maz/-mez ve -mış/-miş sıfat-fiil
kuşburnu, turnagagası, açıkağız, akkuyruk (çay), alabaş, ekleriyle kurulan kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır:
altınbaş (kavun), altıparmak (palamut), beşbıyık (muşmula), alaybozan, cankurtaran, çöpçatan, dalgakıran, demirkapan,
çobançantası, karnıkara (börülce), katırtırnağı, kuşyemi, gökdelen, yelkesen; akımtoplar, altıpatlar, barışsever,
şeytanarabası, yılan­yastığı, akşamsefası, camgüzeli, basınçölçer, özezer, pürüzalır; baştanımaz, değerbilmez,
çadıru­şağı, ayşekadın (fasulye), hafızali (üzüm), etyemez, hacıyatmaz, kadirbilmez, karıncaezmez,
havvaanaeli, meryemanaeldiveni vb. kuşkonmaz, külyutmaz, tanrıtanımaz, varyemez; çokbilmiş,
güngörmüş vb.
b. Hayvan adları: danaburnu (böcek), akbaş (kuş), alabacak
(at), bağrıkara (kuş), beş­parmak (deniz hayvanı), çakırkanat 7. İkinci kelimesi -dı (-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü)
(ördek), kababurun (balık), kamçıkuyruk (koyun), kalıplaşmış belirli geçmiş zaman ekleriyle kurulan birleşik
kamışkulak (at), karagöz (balık), kara­fatma (böcek), kelimeler bitişik yazılır: albastı, ciğerdeldi, çıtkırıldım,
kızılkanat (balık), sarıkuyruk (balık), yeşilbaş (ördek), dalbastı, fırdöndü, gecekondu, gündöndü, hünkârbeğendi,
sazkayası (balık), sırtı­kara (balık), şeytaniğnesi, yalıçapkını imambayıldı, karyağdı, külbastı, mirasyedi, papazkaçtı,
(kuş), bozbakkal (kuş), bozyürük (yılan), karadul (örümcek) serdengeçti, şıpsevdi, zıpçıktı vb.
vb.
8. Her iki kelimesi de -dı (-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü)
c. Hastalık adları: itdirseği (arpacık), delibaş, karabaş, belirli geçmiş zaman veya -r /-ar /-er geniş zaman eklerini
karabacak vb. almış ve kalıplaşmış bulunan birleşik kelimeler bitişik
yazı­lır: dedikodu, kaptıkaçtı, oldubitti, uçtuuçtu;
ç. Alet ve eşya adları: balıkgözü (halka), deveboynu (boru),
biçerbağlar, biçerdö­ver, göçerkonar, kazaratar, konargöçer,
domuztır­nağı (kanca), horozayağı (burgu), kargaburnu
okuryazar, uyurgezer, yanardö-ner, yüzergezer vb.
(alet), kedigözü (lamba), leylekgagası (alet), sıçankuyruğu
(törpü), gagaburun (gemi), kancabaş (kayık), adayavrusu Aynı yapıda olan çakaralmaz kelimesi de bitişik yazılır.
(tekne) vb.
9. Somut olarak yer bildirmeyen alt, üst ve üzeri sözlerinin
d. Biçim, tarz, tür, motif vb. adlar: ayıbacağı (yelken biçimi), sona getirilmesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır:
balıksırtı (desen), civankaşı (nakış), eşek­sırtı (çatı biçimi), ayakaltı, bilinçaltı, gözaltı (gözetim), şuuraltı; akşamüstü,
kazkanadı (oyun), kırlangıçkuyruğu (işaret), koçboynuzu ayaküstü, bayra­müstü, gerçeküstü, ikindiüstü, olağanüstü,
(desen), köpekkuyruğu (yağlı güreş), sıçandişi (dikiş), öğleüstü, öğleüzeri, suçüstü, yüzüstü; akşamüzeri, ayaküzeri
balgümeci (dikiş), beşikörtüsü (çatı biçimi), turnageçidi vb.
(fırtına) vb.
10. İki veya daha çok kelimenin birleşmesinden oluşmuş kişi
e. Yiyecek adları: hanımgöbeği (tatlı), ka­dınbudu (köfte), adları, soyadları ve lakaplar bitişik yazılır: Alper, Birol,
kedidili (bisküvi), dilberdudağı (tatlı), tavukgöğsü (tatlı), Gülnihal, Gülseren, Şenol, Varol; Abasıyanık, Adıvar,
vezirparmağı (tatlı), bülbülyuvası (tatlı), kuşlokumu Atatürk, Gökalp, Güntekin, İnönü, Karaosmanoğlu,
(kurabiye), alinazik (kebap) vb. Tanpınar, Yurdakul; Boynueğri Mehmet Paşa, Tepedelenli
Ali Paşa, Yirmisekiz Çelebi Mehmet, Yedisekiz Hasan Paşa
f. Oyun adları: beştaş, dokuztaş, üçtaş vb.
vb.
45
11. İki veya daha çok kelimeden oluşmuş il, ilçe, semt vb. tahtelbahir, tahteşşuur; aleykümselam, Allahualem,
yer adları bitişik yazılır: Çanakkale, Gümüşhane; Acıpayam, bismillah, fenafillah, fisebilillah, hafazanallah, inşallah,
Pınarbaşı, Şebinkarahisar; Beşiktaş, Kabataş vb. maşallah, velhasıl vb.
Şehir, köy, mahalle, dağ, tepe, deniz, göl, ırmak, su, çay vb. 20. Müzikte kullanılan makam adları bitişik yazılır:
kelime­lerle kurulmuş sıfat tamlaması ve belirtisiz isim acembuselik, hisarbuselik, muhayyerkürdi vb.
tamlaması kalıbındaki yer adları bitişik yazılır: Akşehir,
UYARI: Bir sıfatla oluşturulan usul adlarında sıfat ayrı yazılır:
Eskişehir, Suşehri, Yenişehir; Atakent, Batıkent, Konutkent,
ağır aksak, yürük aksak, yürük semai vb.
Korukent; Çengelköy; Yenimahalle; Karadağ, Uludağ;
Kocatepe, Tınaztepe; Akdeniz, Karadeniz, Kızıldeniz; Acıgöl; 21. Kanunda bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş
Kızılırmak, Yeşilırmak; İncesu, Karasu, Sarısu; Akçay vb. olan kuruluş adları bitişik yazılır: İçişleri, Dışişleri,
Genelkurmay, Yükseköğretim Kurulu, Açıköğretim Fakültesi,
12. Kişi adları ve unvanlarından oluşmuş mahalle, meydan,
Gaziosmanpaşa Üniversitesi vb.
köy vb. yer ve kuruluş adlarında, unvan kelimesi sonda ise
gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır: Abidinpaşa, Bayrampaşa,
Davutpaşa, Gazi Osmanpaşa (mahalle); Ertuğrulgazi (ilçe),
22. Renk adlarıyla kurulan bitki, hayvan veya hastalık adları
Kemalpaşa (ilçe); Mustafabey (cadde), Necatibey (cadde)
bitişik yazılır: akağaç, alacamenekşe, karadut, sarıçiçek;
vb.
alabalık, beyazsinek, bozayı; aksu, akbasma, mavihastalık,
13. Ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır: güneybatı, maviküf vb.
güney­doğu, kuzeybatı, kuzeydoğu
BÜYÜK HARFİN KULLANILDIĞI YERLER
14. Dilimizde her iki ögesi de asıl anlamını koru­duğu hâlde
A.Cümle büyük harfle başlar: Ak akçe kara gün içindir.
yaygın bir biçimde gelenekleşmiş olarak bitişik yazılan
keli­meler de vardır: Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. (Atatürk)
a. Baş sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları: başağırlık, Cümle içinde tırnak veya yay ayraç içine alınan cümleler
başbakan, başbayan, başçavuş, başeser, başfiyat, başhekim, büyük harfle başlar ve sonlarına uygun noktalama işareti
başhemşire, başkahraman, başkent, başkomutan, başköşe, (nokta, soru, ünlem vb.) konur:
başmüfettiş, başöğretmen, baş­parmak, başpehlivan,
Atatürk "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda
başrol, başsavcı, başyazar vb.
mevcuttur!" diyor.
b. Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki başı sözüyle
Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek
oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları: aşçıbaşı, binbaşı,
yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi
çarkçıbaşı, çeribaşı, ele­başı, mehterbaşı, onbaşı, ustabaşı,
göstermek için geziyoruz. (Nurullah Ataç)
yüzbaşı vb.
UYARI: İki çizgi arasındaki açıklama cümleleri büyük
c. Ağa, baba, bey, efendi, hanım, nine vb. sözlerle kurulan
harfle baş­lamaz:
birleşik kelime­ler: ağababa, ağabey, beyefendi, efendibaba,
hanımanne, hanımefendi, hacıağa, kadınnine, paşababa vb. Bir zamanlar -bu zamanlar çok da uzak değildir, bundan
on, on iki yıl önce- Türk saltanatının maddi sınırları uçsuz
ç. Biraz, birçok, birçoğu, birkaç, birkaçı, birtakım, herhangi,
bucaksız denilecek ka­dar genişti. (Yakup Kadri
hiçbir, hiç­biri belirsizlik sıfat ve zamirleri de gelenekleşmiş
Karaosmanoğlu)
olarak biti­şik yazılır.
Bu sefer de onları -her zamanki yerlerinde bulmak
15. Ev kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik ya­zılır:
ihtimaliyle- farkında olmadan aramıştım. (Ahmet Hamdi
aşevi, bakımevi, basımevi, doğumevi, gözlemevi, huzurevi,
Tanpınar)
kahveevi, ko­nukevi, orduevi, öğretmenevi, polisevi,
yayınevi vb. İki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle başlar:
16. Hane, name, zade kelimeleriyle oluşturulan birleşik Menfaat sandalyeye benzer: Başında taşırsan seni
kelime­ler bitişik yazılır: çayhane, dershane, kahvehane, küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir. (Cenap
yazıhane; beyanname, kanunname, se­yahatname, Şahabettin)
siyasetname; amcazade, dayızade, teyzezade vb.
UYARI: İki noktadan sonra cümle ve özel ad niteliğinde
17. -zede ile oluşturulmuş birleşik kelimeler bitişik yazılır: olmayan örnekler sıra­landığında bunlar büyük harfle
depremzede, afetzede, selzede, kazazede vb. başlamaz:
18. Farsça kurala göre oluşturulan sözler bitişik yazılır: Bu eskiliği siz de çok evde görmüşsünüzdür: duvarlarda
âlemşümul, cihanşümul; darıdünya, ehli­beyit, ehvenişer, çiviler, çivi yerleri, lekeler... (Memduh Şevket Esendal)
erkânıharp, gayrimenkul, gayrimeşru, Kuvayımilliye,
UYARI: Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen
Misakımillî, suikast; cürmümeşhut, hamdüsena, hercümerç,
kelime özel ad değilse büyük harfle başlamaz: 2007 yılında
hüsnükuruntu, hüsnüniyet vb.
Türk Dil Kurumunun 75. yılını kutladık.
19. Arapça kurala göre oluşturulan sözler bitişik yazılır:
Örnek niteliğindeki kelimelerle başlayan cümlede de ilk harf
aliyyülâlâ, ceffelkalem, darülaceze, darülfünun, daüssıla,
büyük yazılır: "Banka, bütçe, devlet, fındık, kanepe,
fevkalade, fevkalbeşer, hıfzıssıhha, hüvelbaki, şey­hülislam,
46
menekşe, şemsiye" gibi yüzlerce ke­lime, kökenleri yabancı 5. Hayvanlara verilen özel adlar büyük harfle başlar:
olmakla birlikte artık dilimizin malı olmuştur. Boncuk, Fındık, Minnoş, Pamuk vb.
"Et-, ol-" fiilleri, dilimizde en sık kullanılan yardımcı fiillerdir.
B. Dizeler büyük harfle başlar: 6. Millet, boy, oymak adları büyük harfle başlar: Alman,
Arap, İngiliz, Japon, Rus, Türk; Kazak, Kırgız, Oğuz, Özbek,
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Tatar; Hacımusalı, Karakeçili vb.
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. (Muhibbi)

7. Dil ve lehçe adları büyük harfle başlar: Türkçe, Almanca,


İngilizce, Rusça, Arapça; Oğuzca, Kazakça, Kırgızca, Özbekçe,
Tatarca vb.
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
8. Devlet adları büyük harfle başlar: Türkiye Cumhuriyeti,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. (Mehmet
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri,
Akif Ersoy)
Suudi Arabistan, Azerbaycan, Kırım Özerk Cumhuriyeti vb.
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
9. Din ve mezhep adları ile bunların mensuplarını bildiren
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik. (Yahya Kemal sözler büyük harfle başlar: Müslümanlık, Müslüman;
Beyatlı) Hristiyanlık, Hristiyan; Musevilik, Musevi; Budizm, Budist;
Hanefilik, Hanefi; Katoliklik, Katolik vb.
10. Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar büyük harfle başlar:
C. Özel adlar büyük harfle başlar:
Tanrı, Allah, İlah, Cebrail, Zeus, Osiris, Kibele vb.
1. Kişi adlarıyla soyadları büyük harfle başlar: Mustafa
Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Kâzım Karabekir, Ahmet Haşim,
Sait Faik Abasıyanık, Yunus Emre, Karacaoğlan, Âşık Ömer, UYARI: “Tanrı, Allah, İlah” sözleri özel ad olarak
Wolfgang von Goethe, Vilhelm Thomsen vb. kullanılmadıklarında küçük harfle başlar: Eski Yunan
tanrıları. Müzik dünyasının ilahı.
Takma adlar da büyük harfle başlar: Muhibbi (Kanuni Sultan
Süleyman), Demirtaş (Ziya Gökalp), Tarhan (Ömer “Amerika'da kaçakçılığın allahları vardır.” (Tarık Buğra)
Seyfettin), Aka Gündüz (Hüseyin Avni, Enis Avni), Kirpi (Refik
11. Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar: Merkür,
Halit Karay), Deli Ozan (Faruk Nafiz Çamlıbel), Server Bedi
Neptün, Satürn; Halley vb.
(Peyami Safa), İrfan Kudret (Cahit Sıtkı Tarancı), Mehmet Ali
Sel (Orhan Veli Kanık) vb. UYARI: Dünya, güneş, ay kelimeleri gezegen anlamı dışında
kullanıldıklarında küçük harfle başlar:
2. Kişi adlarından önce ve sonra gelen unvanlar, saygı
sözleri, rütbe adları ve lakaplar büyük harfle başlar: Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş. (Hüseyin
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Kaymakam Erol Cahit Yalçın)
Bey, Dr. Alâaddin Yavaşça; Sayın Prof. Dr. Hasan Eren;
12. Düşünce, hayat tarzı, politika vb. anlamlar bildirdiğinde
Mustafa Efendi, Zeynep Hanım, Bay Ali Çiçekçi; Mareşal
doğu ve batı sözlerinin ilk harfleri büyük yazılır: Batı
Fevzi Çakmak, Yüzbaşı Cengiz Topel; Mimar Sinan, Fatih
medeniyeti, Doğu mistisizmi vb.
Sultan Mehmet, Genç Osman, Deli Petro vb.
UYARI: Bu sözler yön bildirdiğinde küçük yazılır: Bursa’nın
Akrabalık adı olup lakap veya unvan olarak kullanılan
doğusu, Ankara’nın batısı vb.
kelimeler büyük harfle baş­lar: Baba Gündüz, Dayı Kemal,
Hala Sultan, Nene Hatun; Gül Baba, Susuz Dede, Telli Baba 13. Yer adları (kıta, bölge, il, ilçe, köy, semt vb.) büyük harfle
vb. başlar: Afrika, Asya; Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu;
İstanbul, Taşkent; Turgutlu, Ürgüp; Akçaköy, Çayırbağı;
UYARI: Akrabalık bildiren kelimeler küçük harfle başlar:
Bahçelievler, Kızılay, Sarıyer vb.
Tülay ablama gittim. Ayşe teyzemin keki çok güzel.
14. Yer adlarında ilk isimden sonra gelen ve deniz, nehir,
3. Cümle içinde özel adın yerine kullanılan makam veya
göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler büyük harfle
unvan sözleri büyük harfle baş­lar: Uzak Doğu’dan gelen
başlar: Ağrı Dağı, Aral Gölü, Asya Yakası, Çanakkale Boğazı,
heyeti Vali dün kabul etti.
Dicle Irmağı, Ege Denizi, Erciyes Dağı, Fırat Nehri, Süveyş
4. Saygı bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, Kanalı, Tuna Nehri, Van Gölü, Zigana Geçidi vb.
mevki, unvan bildiren kelimeler büyük harfle başlar:
UYARI: Özel ada dâhil olmayıp tamlama kuran şehir, il, ilçe,
Sayın Bakan, Sayın Başkan, Sayın Rektör, Sayın Vali, belde, köy vb. sözler küçük harfle başlar: Konya ili,
Etimesgut ilçesi, Uzungöl beldesi, Taflan köyü vb.
15. Mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak adlarında geçen
Mektuplarda ve resmî yazışmalarda hitaplar büyük
mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak kelimeleri büyük
harfle başlar:
harfle başlar: Halit Rifat Paşa Mahallesi, Yunus Emre
Sevgili Kardeşim, Aziz Dostum, Değerli Dinleyiciler, Mahallesi, Karaköy Meydanı, Zafer Meydanı, Gazi Mustafa

47
Kemal Bulvarı, Ziya Gökalp Bulvarı, Nene Hatun Caddesi, 22. Ulusal, resmî ve dinî bayramlarla anma ve kutlama
Cemal Nadir Sokağı, İnkılap Sokağı vb. günlerinin adları büyük harfle başlar: Cumhuriyet Bayramı,
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü
16. Saray, köşk, han, kale, köprü, kule, anıt vb. yapı
Anma Gençlik ve Spor Bayramı, Ramazan Bayramı, Kurban
adlarının bütün ke­limeleri büyük harfle başlar: Dolmabahçe
Bayramı, Nevruz Bayramı, Miraç Kandili; Anneler Günü,
Sarayı, İshakpaşa Sarayı, Çankaya Köşkü, Horozlu Han,
Öğretmenler Günü, Dünya Tiyatro Günü, 14 Mart Tıp
Ankara Kalesi, Alanya Kalesi, Galata Köprüsü, Mostar
Bayramı, Hıdırellez vb.
Köprüsü, Beyazıt Kulesi, Zafer Abidesi, Bilge Kağan Anıtı vb.
23. Kurultay, bilgi şöleni, çalıştay, açık oturum vb.
17. Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu
toplantıların adlarında her kelimenin ilk harfi büyük yazılır:
olduğunda, yer adının ilk harfi büyük yazılır: Hisar’dan,
VI. Uluslararası Türk Dili Kurultayı, Kitle İletişim Araçlarında
Boğaz’dan, Köşk’e vb.
Türkçenin Kullanımı Bilgi Şöleni, Karamanlı Türkçesi
18. Kurum, kuruluş ve kurul adlarının her kelimesi büyük Araştırmaları Çalıştayı vb.
harfle başlar: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Dil Kurumu,
24. Tarihî olay, çağ ve dönem adları büyük harfle başlar:
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Devlet Malzeme Ofisi, Millî
Kurtuluş Savaşı, Millî Mücadele, Cilalı Taş Devri, İlk Çağ, Lale
Kütüphane, Çocuk Esirgeme Kurumu, Atatürk Orman
Devri, Cahiliye Dönemi, Buzul Dönemi, Millî Edebiyat
Çiftliği, Çankaya Lisesi; Anadolu Kulübü, Mavi Köşe
Dönemi, Servetifünun Dönemi’nin, Tanzimat Dönemi’nde
Bakkaliyesi; Türk Ocağı, Yeşilay Derneği, Muharip Gaziler
vb.
Derneği, Emek İnşaat; Bakanlar Kurulu, Türk Dili Dergisi
Yayın Danışma Kurulu, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı;
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü vb.
25. Özel adlardan türetilen bütün kelimeler büyük harfle
19. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge adlarının başlar: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Türkçülük, Türkçe,
her kelimesi büyük harfle başlar: Medeni Kanun, Türk Avrupalı, Avrupalılaşmak, Asyalılık, Darvinci, Konyalı, Bursalı
Bayrağı Tüzüğü, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği vb. vb.
20. Kurum, kuruluş, kurul, merkez, bakanlık, üniversite,
fakülte, bölüm, kanun, tüzük, yönetmelik ve makam sözleri
UYARI: Özel ad kendi anlamı dışında yeni bir anlam
asılları kastedildiğinde büyük harfle baş­lar:
kazanmışsa büyük harfle başlamaz: acem (Türk müziğinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi her yıl 1 Ekim’de toplanır. Bu bir perde), hicaz (Türk müzi­ğinde bir makam), nihavent
yıl ise Meclis, yeni döneme erken başlayacak. (Türk müziğinde bir makam), amper (elektrik akımında
şiddet birimi), jul (fizikte iş bi­rimi), allahlık (saf, zararsız
Türk Dil Kurumu çalışmalarını titizlikle sürdürüyor.
kimse), donkişotluk (gereği yokken kahra­manlık
Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Kurumun 21 Mayıs 2009
göstermeye kalkışma) vb.
tarihinde Kars’ta düzenlediği toplantıda kullanıma açıldı.
2876 sayılı Kanun bu yıl yeniden gözden geçiriliyor.
UYARI: Para birimleri büyük harfle başlamaz: avro, dinar,
Yazarlara ödenecek telif ücreti, Telif Hakkı Yayın ve Satış
dolar, lira, kuruş, liret vb.
Yönetmeliği’ne göre düzenlenmektedir. Yapılan işlem
Yönetmelik’in 4’üncü maddesine aykırı düşmektedir.
UYARI: Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde
büyük harfle yazılmaz.
21. Kitap, dergi, gazete ve sanat eserlerinin (tablo, heykel,
beste vb.) her kelimesi büyük harfle başlar: Nutuk, Safahat,
Kendi Gök Kubbemiz, Anadolu Notları, Sinekli Bakkal; Türk
UYARI: Müzikte kullanılan makam ve tür adları büyük harfle
Dili, Türk Kültürü, Varlık; Resmî Gazete, Hürriyet, Milliyet,
başlamaz: acemaşiran, acembuselik, bayati, hicazkâr, türkü,
Türkiye, Yeni Asır; Kaplumbağa Terbiyecisi; Yorgun Herkül;
varsağı, bayatı vb.
Saraydan Kız Kaçırma, Onuncu Yıl Marşı vb.
UYARI: Özel ada dâhil olmayan gazete, dergi, tablo vb.
sözler büyük harfle başlamaz: Milliyet gazetesi, Türk Dili 26. Yer, millet ve kişi adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde
dergisi, Halı Dokuyan Kızlar tab­losu vb. sadece özel adlar büyük harfle başlar: Antep fıstığı, Brüksel
lahanası, Frenk gömleği, Hindistan cevizi, İngiliz anahtarı,
UYARI: Kitap, makale, tiyatro eseri, kurum adı vb. özel
Japon gülü, Maraş dondurması, Van kedisi vb.
adlarda yer alan kelimelerin ilk harfleri büyük yazıldığında
ve, ile, ya, veya, yahut, ki, da, de sözleriyle mı, mi, mu, mü
soru eki küçük harfle yazılır: Mai ve Siyah, Suç ve Ceza, Leyla
Ç. Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle
ile Mecnun, Turfanda mı, Turfa mı?, Diyorlar ki, Dünyaya
başlar: 29 Mayıs 1453 Salı günü, 29 Ekim 1923, 28 Aralık
İkinci Geliş yahut Sır İçinde Esrar, Ya Devlet Başa ya Kuzgun
1982’de göreve başladı. Lale Festivali 25 Haziran’da
Leşe, Ben de Yazdım, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
başlayacak.
Kurumu vb. Özel adın tamamı büyük yazıldığında ve, ile, ya,
veya, yahut, ki, da, de sözleriyle mı, mi, mu, mü soru eki de
büyük harfle yazılır: DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ vb.
48
Belirli bir tarihi belirtmeyen ay ve gün adları küçük harfle *İhtiyar kadın gitmeme taraftar değildir.
başlar: Okullar genel­likle eylülün ikinci haftasında öğretime Not: Yüklemi edilgen fiillerle kurulan cümlelerin gerçek öznesi
başlar. Yürütme Kurulu toplantı­larını perşembe günleri yoktur.
yaparız. *Yemekten sonra erkenden yatıldı.
*Okula kadar yüründü.
*Kahvaltıda çaylar içildi.
D. Tabela, levha ve levha niteliğindeki yazılarda geçen *Akşam geç saate kadar derse çalışıldı.
kelimeler büyük harfle başlar: Giriş, Çıkış, Müdür, Vezne, Üç çeşit özne vardır:
Başkan, Doktor, Otobüs Durağı, Dolmuş Du­rağı, Şehirler A.Gerçek Özne:
Arası Telefon, 3. Kat, 4. Sınıf, 1. Blok vb. Yüklemin bildirdiği işi hareketi bizzat kendisi yapan öznedir.
Cümlede iki şekilde gösterilir:
1)Acık Özne:
E. Kitap, bildiri, makale vb.nde ana başlıktaki kelimelerin Cümle içinde açık bir şekilde gösterilir
tamamı, alt başlıktaki kelimelerin ise yalnızca ilk harfleri *Yağmur çok şiddetli yağdı.
büyük olarak yazılır. *Çocuk iki gündür hasta yatıyor.
*Gemi ufukta yavaş yavaş kayboluyordu.
*Geceleri bir ses uykumu böler.
F. Kitap, dergi vb.nde bulunan resim, çizelge, tablo 2)Gizli özne:
vb.nin altında yer alan açıklayıcı yazılar büyük harfle başlar. Cümlede doğrudan yer verilmeyen ancak yüklem taşıdığı eklerden
Açıklayıcı yazı, cümle niteliğinde değilse sonuna nokta anlaşılan öznedir.
konmaz. *Ertesi gün ona telefon ettim.
*Görmeyeli hemen de bizi unutmuşsun.
*Bu kıyı kasabasına her yaz gelirim.
*Kumsalda yürüyüş yapıyorlar.
CÜMLE ÖĞELERİ NOT:Yüklemi isim olan cümlenin öznesi gerçektir.
*Siyah renkli araba satılıktır.
YÜKLEM : *Dün akşam pencereler kapalıydı.
Cümlede işi, hareketi, yargıyı, bildiren çekimli unsura denir. B)Sözde Özne: Yüklemi edilgen çatılı cümlelerde,aslında nesne
Not :Bir cümle birden çok ögeden oluşabileceği gibi tek bir olan öge özne olarak kullanılır.
yüklemden de oluşabilir. *Ağaçtaki meyveleri topladı.
* Ertesi gün okula müfettişler gelmişti.(C) *Ağaçtaki meyveler toplan.
* Düşünüyorum (C) *Öğrenciler bütün sınıfı temizledi.
* Güzeldi. ( C ) *Bütün sınıf temizlendi.
Not:Yüklem genlikle cümlenin sonunda bulunur; ancak *Hep bir ağızdan ilahiler okunuyor.
günlük konuşmalarda, atasözlerinde ve şiirde yüklemin yeri *Düğün için yemekler yapıldı
değişebilir.
*Gel çabuk buraya! C)Örtülü Özne
*Sakla samanı gelir zamanı . Yüklemi edilen çatılı cümlelerde bazen “—ce, tarafından,
*İstanbul u dinliyorum gözlerim kapalı nedeniyle,…”gibi sözcükler kullanılarak işi bizzat yapan varlığa da
Not:Her sözcük ya da sözcük gurubundan yüklem yapılabilir. yer verilebilir.
*Gecenin yalnızlığında sadece seni düşünürüm (fiil) *Yolcu otobüsleri belediyemizce hizmete açıldı.
*Kasaba halkı meydanda toplanmıştı.(fiil) *Yarışma halk tarafından çok beğenildi
*Yaşadığımız günler tıpkı bir rüzgar gibiydi.(edat) *Kar nedeniyle yollar kapandı.
*Bu olayların suçlusu odur. (zamir)
*Sabah uyandığında gözleri ışıl ışıldı.(ikileme) NOT: Her sözcük ya da sözcük grubu özne olabilir.
*Konuşmalarına ister istemez kulak misafiri oldum. (deyim) *Geçen gün evin duvarı yıkılmıştı.(isim tamlaması)
*Çalışmak yaşamın bir parçasıdır. *Bahçesinde okyanuslar yetişiyordu.(isim)
*Odayı süsleyen şey rengarenk çiçeklerdir. (sıfat) *Derdini söylemeyen derman bulamaz.(sıfat fiil)
*Öğrenmenin bir yolu da okumaktır. *Sana bakmak suya bakmaktır.(isim fiil)
*Ali derslerinde çok başarılıydı. *Okumak zihni dinlendirir.(isim fiil)
*Çoluk çocuk otobüse dolmuştu.(ekeylem)
2.ÖZNE *Yağmurlu havalar yarından sonra ülkeyi terk edecek(sıfat)
Yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan veya yargının *Kimse seni benim kadar düşünmez(zamir)
gerçekleşmesine araç olan unsura denir.
Not: Özneyi bulmak için yükleme kim, ne soruları sorulur 3)NESNE
Yüklemi isim olan cümlelerde ise olan kim, olan ne soruları sorulur. Öznenin yaptığı işten, hareketten etkilenen unsurdur
*Seyirciler fotoğraf sergisini çok beğendi. Uyarı : isim cümlelerinde yüklemi edilgen çatılı cümlelerde ve
*Ailece bulmaca çözmeye meraklıdırlar. geçişsiz fiillerde nesne yoktur. Nesneler ek alıp almamasına göre
*Güzel gözler tül ardından görünsün. ikiye ayrılır.
*Coşkun nehirler gibi ağlamak istiyorum.
*Ben bu yüzden yalnızlığa hasretim .
*Keskin bir rüzgar eser şimdi dağlardan.
49
a)Belirtisiz Nesne UYARI: -e/-den hal eki “için” edatı görevinde kullanılıyorsa ya da
Yükleme ne sorusu sorularak bulunur. Belirtme durum eki (–i) sebep bildiriyorsa zarf tümleci kurar.
almamış olup yalın haldedir. -de/-den hal ekleri zaman bildiren sözcüklerin üzerine gelirse zarf
tümleci olur.
b)Belirtili Nesne *Korkudan kızın dili tutulmuştu.
Yükleme kimi, neyi, nereyi soruları sorularak bulunur.Belirtme *Babasıyla kavga ettiğinden eve uğramıyor.
durum eki olmuştur. *Birazdan hava kararacak.
*Bu yörede kızlarımız kilim dokur. *Yaz akşamlarında yıldızları seyrederdik.
*Yolun kenarına kocaman kütükleri yığmışlar. *Denize yüzmeye gidiyorum.
*O köpeği mahallenin çocukları da arıyordu. *Ailesine yürekten bağlıydı.
*Bu şehirde tüm sokaklar seni düşünür.
*Başımdaki gökleri bir deniz sanıyorum. 6)EDAT TÜMLECİ
*Kadın kendine bir elbise almış. Bazı edatlarla öbekleşerek cümleyi “amaç, araç, birliktelik,
*Ben aşkımla baharı getirdim özgülük, karşılaştırma,…” gibi anlamlarla açıklayan unsurdur.
*Buram buram kekik kokar *Çalışmak için yurt dışına gitmiş.(amaç)
*O buğulu gözlerinde parlak yıldızları seyrettim. e.t.
*Okulda sigara içmek yasaktır. *Kadın oğlunu bulabilmek
*Şafak gülleri ufukta bir bir soldu. için gazeteye ilan vermiş.(amaç) e.t.
*Dün akşam burayı yakmışlar. *Bu tatlıyı senin için ayırdım.(aitlik,özgülük)
e.t.
4.ZARF TÜMLECİ *Yağmur yağdığı için baraj taşmış.(z.t.,sebep)
Yer yön sebep miktar durum ve zaman bildirerek yüklemi *Yaralıyı hastaneye ambulansla götürmüşler.(araç)
açıklayan unsurdur. Zarf tümlecini bulmak için yükleme, nasıl, *Bu yaz Bodrum’a ailesiyle gidecek.(birliktelik)
niçin, neden, ne kadar, ne zaman, kim tarafından ne tarafından, *Adam öfkeyle yüzüme baktı.(z.t. durum)
soruları sorulur. *Ali,arkadaşlarına göre derse daha çok çalışıyor.(karşılaştırma)
*Dostluklar ömür boyu sürünce güzeldir. *Bana göre bu iş olmaz.(görüş)
*Bu gece her zaman dişini tırnağına takarak çalışır. *Direğe karşı on adım yürüdü.(z.t. yön)
*Yüreğimdeki yara gittikçe büyüyor. *Sen bile doğum günümü kutlamadın.
*Güneş her doğduğunda y l nızlık başına vurduğunda beni hatırla. e.t.
*Trabzonlara yaslanıp şarkı söylüyor bir kadın. NOT: “İçin” edatı kendinden önceki sözcükle birlikte neden-sonuç
*Kırgın kırgın yüzüme bakma Rosa. ilgisi kurarsa zarf tümleci,
*Ipıssız bir gecede karşılaşmıştık seninle. “ile” edatı durum ilgisi kurarsa zarf tümleci,
*Göçmen kuşlar güneye doğru göç ediyordu. “karşı” edatı yön ilgisi kurarsa zarf tümleci olur.
*Rusya’ya tonlarca fındık ihraç edildi.
*Sıcaktan tüm ekinler yanmıştı. CÜMLEDE VURGU
*Bu yıl yağmur yağmadığı için ürün de az oldu. Türkçede cümle vurgusu yüklem üzerindedir. Bu nedenle hangi
*Bu konser belediye tarafından düzenleniyor. öğe daha çok vurgulanmak isteniyorsa yükleme yaklaştırılır.
UYARI: Yön isimleri yalın halde zarf tümleci olurlar.Belirtme durum *Arkadaşları onu kapıda bekliyormuş.(D.T.)
eki (-i) alırsa belirtilinesne,-e/-de/-den,hal ekini alırsa dolaylı *Arkadaşları kapıda onu bekliyormuş.(Nesne)
tümleç olur. *Kapıda onu arkadaşları bekliyormuş.(Özne)
* Hizmetçi,içeriyi iyice süpürsün. UYARI: Cümlede “mi” soru edatı varsa bu edattan önce gelen öğe
n. vurgulanmıştır.
*Adam yavaşça içeri girdi. *Bu akşam siz İstanbul’a mı gideceksiniz? (d.t.)
*Bir süre sonra içeriden bir ses geldi. *Bu akşam siz mi İstanbul’a gideceksiniz? (ö.)
*Bu akşam mı siz İstanbul’a gideceksiniz? (z.t.)
5) DOLAYLI TÜMLEÇ *Bu akşam siz İstanbul’a gidecek misiniz?(y.)
Yönelme,bulunma ve çıkma bildirerek cümlenin anlamını NOT: Cümlede soru sözcükleri varsa soruya verilecek cevap olan
tamamlayan unsura denir. öğe vurgulanmıştır.
NOT: Dolaylı tümleç olan öğe mutlaka –e/-de/-den hal eklerinden *Masamdaki kalemleri kim almış?
birini alır. —Ayşe.(Özne)
*Buluşma yerine hemen gelmiş. *Bu saatte nereden geliyorsun?
*Senin kirpiklerinde bir damla oldu akşam. —Okuldan.(Dolaylı tümleç)
*Ağlamayan çocuğa meme verilmez. *Bahçeden ne kopardın?
*Bir havuz kenarında yan yana oturmuşuz. —Elma.(Nesne)
*Eskicinin sesi sokağın başından duyuluyordu.
*Askerler kuyunun ağzına birikmişti.
*Bu gazeteci yazılarında gerçeklerden hiç sapmaz.
*İhtiyar,bütün mirasını karısına bırakmıştı.
NOT: Dolaylı tümleci bulmak için yükleme;
“kime,kimde,kimden,nereye,nerede,nereden” sorusu sorulur.

50
*-Ne zaman geldin?
CÜMLENİN ÖĞELERİYLE İLGİLİ GENEL ÖZELLİKLER -Dün (Dün geldim) (Soru z.t.’yi buldurmaya yönelik)
1) Hiçbir öğe sözcük sayısıyla sınırlı değildir.Bir öğe,bir tek *-Kırılan neydi?
sözcükten oluşabildiği gibi birden çok sözcükten de oluşabilir. -Bardaktı (Kırılan bardaktı) (Soru yüklemi buldurmaya yönelik)
*Bu yüzyılın en acı olaylarını yaşamış ve dile getirmiş 8) “-mi” edatıyla oluşturulan soru cümlelerinde “-mi” hangi
b.li. n. öğeden sonra gelmişse soru o öğeyi buldurmaya yöneliktir.
olan Dadaloğlu’nu değişik bir bakış * Bugün bize gelecek misin?(Soru yüklemi buldurmaya yönelik)
açısıyla incelemeliyiz. * Bugün bize mi geleceksin?(Soru D.T.’yi buldurmaya yönelik)
z.t y * Bugün mü bize geleceksin?(Soru Z.T.’yi buldurmaya yönelik)
* Sen mi bugün bize geleceksin?(Soru özneyi buldurmaya yönelik)
*O , dün, bize, babasıyla geldi. * Seni mi çağırmış?(Soru B.Lİ N.’yi buldurmaya yönelik)
Ö. Z.T. D.T. E.T. Y. 9)Bir cümlede vurgulanan öğe, yüklemden hemen önce gelen
2) Cümlede özne,nesne,dolaylı tümleç ve zarf tümleci öğedir.
açıklayıcısıyla birlikte kullanılabilir. * Çocuklar,sevgiyle beslenir.(Edat tümleci vurgulu)
*Bir yıl kalacağım bu ili Siirt’i, çok özleyeceğim. e.t.
B.li n. Açıklycı. *Cömert olmadan önce doğru olmayı bil.(B.li n. vurgulu)
*Annesini, o çok sevdiği çileli kadını,elleriyle toprağa verdi. *Kitabım sende kalmış.(D.t. vurgulu)
B’li n. Açıklayıcısı
*Çocuk;sevinçle,etekleri zil çalarak,telefona koştu. SORU: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru,özneyi buldurmaya
Z.T. Açıklayıcısı yöneliktir?
*Teyzem, Adana’da olan,buraya gelecekmiş. A) Beni mi aradılar?
ö. Açıklayıcısı B) Aşağı mı ineceğiz?
3)Bir cümlede birden fazla özne,dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci C) Dün mü geldiniz?
ortak bir yükleme bağlanabilir. D) Yağmur mu yağıyordu?
*Annesini,babasını,akrabalarını ve bütün arkadaşlarını görmek E) Çok mu yoruldun?
istiyordu.
*Evde,okulda,sitede,her yerde aynı konu konuşuluyordu. SORU: “Sabah olunca,güneşin ilk ışıkları dağların doruklarını
aydınlattı.”
4) Öğelere ayırmada tamlamalar, deyimler ve bileşik fiiller Aşağıdakilerden hangisi,öğeleri ve öğelerinin
bölünmez. sıralanışı bakımından bu cümleye benzemektedir?
*Bahçenin,birkaç yıl önce yapılan duvarı yükseltilecekmiş. A) Zaman,onun için çok önemlidir.
s.ö. (Özne,belirtili isim tam.) y. B) Kardeşinin yerinde şimdi o çalışıyor.
*O her zaman ince eleyip sık dokur (yüklem,deyimden oluşmuş) C) Evde yalnız kalınca müzik dinler.
y. D) Babasının arkasından o da işe gitti.
*Yaşlılara, yardım edelim.(Yüklem,birleşik.fiil.oluşmuş) E) İki saat sonra su,depoyu doldurur.
y.
*Olay anlatımına dayanan eserler beğeniyle okunur. ARA SÖZ
s.ö.(sıfat tamlamasından oluşmuş) Cümleyi söylerken söz arasına sıkıştırılan, bazen bir öğenin
5)Hitaplar,ünlemler ve bağlaçlar;öğe dışı sözcüklerdir. (Bağımsız açıklayıcısı, bazen cümle dışı unsur olan söz veya söz öbeklerine
tümleçlerdir) ara söz denir.
*Arkadaşlar, beni dinler misiniz? “Büyüdüğüm o güzel şehri, Bursa’yı, asla unutamam.”
ö.dışı cümlesinde “Bursa’yı” ara sözü cümlenin nesnesinin açıklayıcısı
*Geleceğiz; fakat çok kalmayacağız. olarak kullanılmıştır. Ara söz daima açıkladığı öğeden sonra gelir.
ö.dışı
*Eyvah,çocuk düştü.
ö.dışı

6) Şiir dizeleri ya da devrik söyleyişler,kurallı cümle biçimine


çevrilirse daha kolay bulunur.
*Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet,
*Hürriyet, hür yaşamış bayrağımın hakkıdır.
ö. y.
7)Soru cümleleri değişik öğeleri buldurmayı amaçlayabilir. Sorulara
verilecek cevaplar hangi öğeyi oluşturuyorsa, soru cümlesi o öğeyi
buldurmaya yöneliktir.
*–Kimi seviyorsun?
–Seni (Seni seviyorum) (Soru nesneyi buldurmaya yönelik.)
*-Kim yapmış?
-Babam (Babam yapmış) (Soru özneyi buldurmaya yönelik)
*-Nereye gidiyorsun?
-Okula (Okula gidiyorum) (Soru d.t.’yi buldurmaya yönelik)

51
Konu Testleri 1 Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerden hangisinde
1. Biraz önce bir boğanın keskin boynuzlarıyla ciğerleri parçalanan verilmiştir?
ispanya'nın en ünlü matadoru, arenanın altındaki loş bir odada, A) Özne – Yüklem
önünde mumlar yanan bir Meryem Ana resminin altına B) Nesne – Yüklem
yerleştirilmiş sedyede ölürken, dışarıdan yeni matadoru alkışlayan C) Zarf tümleci – Özne – Yüklem
kalabalığın coşkulu haykırışları gelir. D) Dolaylı tümleç – Nesne – Yüklem
Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerden hangisidir? E) Özne – Nesne – Yüklem
A) Zarf tümleci – Dolaylı tümleç – Özne – Yüklem
B) Özne – Nesne – Zarf tümleci – Yüklem 8. Ben, bir kenarda, yüreğim boğazıma tıkanmış bir halde, milli bir
C) Özne – Zarf tümleci – Nesne – Yüklem savaşın arifesindeki bu basit, bu aşağılık konuşmaları dinliyordum.
D) Nesne – Dolaylı tümleç – Özne – Yüklem Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerden hangisinde
E) Zarf tümleci – Özne – Nesne – Yüklem verilmiştir?
A) Özne-Zarf tümleci-Nesne-Dolaylı tümleç- Yüklem
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öğelere ayırmada bir yanlışlık B) Özne-Dolaylı tümleç-Zarf tümleci-Nesne- Yüklem
yapılmıştır? C) Özne-Nesne-Zarf tümleci-Dolaylı tümleç- Yüklem
A) Semavi Bey / bir sabah / babasının kahvaltıya inmemiş D) Özne-Zarf tümleci-Dolaylı tümleç-Nesne- Yüklem
olduğunu / gördü. E) Özne-Nesne-Dolaylı tümleç-Zarf tümleci- Yüklem
B) İçine / yağmurlu bir günde birdenbire / açan güneş gibi
doyumsuz bir sevinç / doldu. 9. Sade yazmakla zamanına göre çok ilerde olan Akif, şiirimize halk
C) Hiç kurtulamayacağını sandığı adam / sonunda / ölmüştü. dilini, mahalle, sokak konuşmasını getirmiştir.
D) Babasının ölümünü takip eden bir hafta boyunca / bunları / Bu cümlede aşağıdaki öğelerden hangisine yer verilmemiştir?
anlattı. A) Özne B) Nesne C) Yüklem D) Zarf tümleci E) Dolaylı tümleç
E) Uzak akrabaların yalancı gözyaşlarıyla dolu geçen bir hafta / onu
/ çok / yormuştu. 10. Vurgulanmak istenen öğe yükleme en yakın yere getirilir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesne vurgulanmıştır?
Anımsadıkça bilebilecek insan A) Geçen hafta yemeğe biraz geç katıldım.
Neyi unutmaması gerektiğini B) Bir maliyeci, yeni vergi sistemleri üstüne bizi aydınlattı.
3. Yukarıdaki dizelerde aşağıdaki öğelerden hangisine yer C) Denemede, olaylar daha nesnel bir açıdan ele alınmış.
verilmemiştir? D) Bazıları da yöneticilik dönemindeki anılarına yer veriyordu.
A) Özne B) Nesne C) Zarf tümleci D) Dolaylı tümleç E) Yüklem E) Bu politikanın, sanatçıları sürükleyeceği açmazlar üzerine
konuşuyordu.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde özne açıklayıcısıyla birlikte
verilmiştir? Ankara'nın Gençlik Parkı,
A) Biz, yalnızlığa meraklı olanlar, bu habere çok sevindik. Her sabah güneşle sulanan bir karanfildi.
B) Halit Fahri o tarihlerde Son Posta'da yazıyordu. 11. Yukarıdaki ikili dize, bir cümle olarak düşünüldüğünde,
C) O yarışmada benim öykümü, inşirah'ı, birinci seçmişlerdi. cümlenin yüklemi aşağıdakilerden hangisi olur?
D) Bütün sınıf hep bir ağızdan o şarkıyı, Ayrılık'ı, söylüyorduk. A) bir karanfildi
E) Hocamızın son oyununa, Baykuş'a, bayılmıştım. B) sulanan
C) sulanan bir karanfildi
I. Veda ettim, gençliğimin gamsız geçen rüyasına D) güneşle sulanan bir karanfildi
II. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır. E) her sabah güneşle sulanan bir karanfildi
III. Çıktım, aşkın nihayeti bulunmayan sahrasına
IV. Kargalar topladı hep döktüğümüz taneleri 12. Sinan, bir geleneği tek başına tüketen, kendinden sonra
5. Numaralanmış dizelerden hangi ikisi öğelerinin sıralanışı gelenlere pek az bir şey bırakan sanatkârlardandır.
bakımından özdeştir? Yukarıdaki cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerden
A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV. D) II. ve IV. E) I. ve III. hangisinde verilmiştir?
A) Özne – Nesne – Yüklem
6. Bana yabancılaşmış olan şeyleri nasıl birbirinden ayırıp B) Nesne – Yüklem
mühürlenmiş odalara kapatacağımı öğrendim. C) Özne – Yüklem
Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerden hangisinde D) Özne – Zarf tümleci – Yüklem
verilmiştir? E) Dolaylı tümleç – Yüklem
A) Dolaylı tümleç – Nesne – Yüklem
B) Nesne – Yüklem 13. Onda, bitmez tükenmez yolculukların yarattığı sabır, kuşlar ve
C) Özne – Yüklem kurtlarla düşüp kalkmanın verdiği sadelik, bir yüksek yaşantı ilkesi
D) Özne – Nesne – Yüklem haline gelmiştir.
E) Zarf tümleci – Nesne – Yüklem Bu cümlenin ögeleri ve öğe dizilişi aşağıdaki seçeneklerin
hangisinde verilmiştir?
7. Günümüzde, modern tiyatronun bütün problemini benimsemiş A) Dolaylı tümleç – Özne – Yüklem
geniş repertuarlı, hiç olmazsa dışarıyı adım adım takip eden bir B) Dolaylı tümleç – Nesne – Yüklem
Türk sahnesi vardır. C) Özne – Nesne – Yüklem
D) Özne – Zarf tümleci – Yüklem

52
E) Nesne – Dolaylı tümleç – Yüklem II. Düşüncesizlik ve üzüntü, yanlışlarımızın tek nedenidir.
III. Kelimeler, köklerine inildikçe eşyayı ve insanı verir.
14. Biz Selçuklu'yu, geçen asrın başlarında Avrupa'nın Gotik ve IV. Bir insanın gerçek karakteri, eğlencesiyle anlaşılır.
Romen sanatlarını yeniden keşfetmesi gibi keşfediyoruz. 21. Numaralanmış cümlelerin hangi ikisi öğeleri ve öğelerinin
Bu cümlede aşağıdaki öğelerden hangisine yer verilmemiştir? dizilişi bakımından özdeştir?
A) Özne B) Nesne C) Zarf tümleci D) Dolaylı tümleç E) Yüklem A) I. ve II. B) II. ve III. C) II. ve IV. D) III. ve IV. E) I. ve III.

15. Aşağıdakilerden hangisi iki öğeli bir cümledir? 22. (I) Seni uyutmayan, içindeki o yangınlı hesaplaşmaydı. (II)
A) Matematik problemlerini çözerken önce onları sadeleştirmek Kapalı bir kapı önüne bırakılmış yaralı bir kuş gibiydim. (III) Siz,
gerekir. yeryüzünün çok şanslı birkaç kişisinden birisiniz. (IV) Sıradan bir
B) Namus sözü bu saf, temiz ev kadınında büyük bir tesir bıraktı. arkadaşınız, kendisinin yanında olmanızı bekler.
C) İstanbul toprağının her köşesinde Türk ruhunun bir safhası Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri öğeleri ve
vardır. öğelerinin sıralanışı yönünden aynıdır?
D) Türk halkı, tarihin her çağında, kendi malı olan her yüce şeye A) I. ile II. B) II. ile III. C) III. ile IV. D) I. ile III. E) II. ile IV.
sadık kalmıştır.
E) Asker mektupları en saf, en halis duyguların, sevgilerin ve 23. Cümlede önemsenen öğeyi vurgulamanın bir yolu da onu
hasretlerin hazinesidir. yükleme yaklaştırmaktır.
Bu açıklamaya göre aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesne
I. Tiyatroda, sanatın zirvesini yaşıyordu. vurgulanmıştır?
II. Sanatkârın en büyük sanat göstergesi eserleridir. A) Bu yokluğu kendime ben hazırladım.
III. Süleymaniye Camii yüksek bir sanat eseridir. B) Sesin suskunluğumuzu bölerdi.
IV. Sana hanlar hanı Alp Aslan'ı, kitabım anlatsın. C) Benim de saçlarım kokardı.
16. Numaralanmış cümlelerden hangi ikisi, iki öğeli bir cümledir? D) En çok beni yaralayanlara yardım ederim.
A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV. D) I. ve III. E) II. ve IV. E) Kendimi başka bedenlerde cezalandırıyordum.

17. Samanyolu, sarı altın tozundan göz alabildiğine bir bulut gibi, CEVAP ANAHTARI
göğün yanından öbür yanına uzanıyordu. 1-A 2-B 3-D 4-A 5-E 6-B 7-C 8-B 9-D 10-B 11-E 12-C 13-A 14-D 15-
Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerden hangisidir? E 16-B 17-A 18-D 19-C 20-A 21-A 22-D 23-B
A) Özne – Zarf tümleci – Dolaylı tümleç – Yüklem
B) Özne – Dolaylı tümleç – Zarf tümleci – Yüklem Konu Testleri 1
C) Özne – Zarf tümleci – Nesne – Yüklem
D) Nesne – Zarf tümleci – Dolaylı tümleç – Yüklem 1. Yaz konuğu olduğum arkadaşımla ben, daha bir saat öncesinden
E) Nesne – Dolaylı tümleç – Özne – Yüklem gelip, en üst taraçanın arkasını süsleyen kocaman çiçek tarhının
kıyısındaki taş çıkıntıya oturduk.
18. Küçük Ali, siyah kuşağı, mavi aba paltosu, deriden torbasıyla, Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerden hangisidir?
koyunlarını otlatan mini mini bir çobana benziyordu. A) Özne – Dolaylı tümleç – Zarf tümleci – Yüklem
Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdaki seçeneklerin B) Dolaylı tümleç – Özne – Zarf tümleci – Yüklem
hangisinde verilmiştir? C) Özne – Zarf tümleci – Dolaylı tümleç – Yüklem
A) Özne – Nesne – Zarf tümleci – Yüklem D) Zarf tümleci – Özne – Dolaylı tümleç – Yüklem
B) Özne – Dolaylı tümleç – Nesne – Yüklem E) Nesne – Zarf tümleci – Özne – Yüklem
C) Zarf tümleci – Dolaylı tümleç – Yüklem
D) Özne – Zarf tümleci – Dolaylı tümleç – Yüklem 2. Aşağıdaki cümlelerden hangisi dolaylı tümleç ve yüklemden
E) Nesne – Özne – Dolaylı tümleç – Yüklem oluşmuştur?
A) Kız, mutfaktaki buzdolabında bir şişe soğuk su bulmayı
19. Aşağıdaki dizelerden hangisi özne ve yüklemden oluşmuş bir umuyordu.
cümledir? B) Çocukluğunun pembe düşlerini gördüğü ağaç altlarından birine
A) Yüzümün yalnızlığını sunuyorum insanlara yerleşiyor.
B) Yüreğimi dağlayan günlerin sesini dinleyin C) Açılan kapı önce çocuğu, ardından da onu geceden kalma bir
C) Kavak ve söğüt ağaçları, kerpiç evler tanıktı karanlığa alıyor.
D) Gençliğimize tutunarak kısa adımlarla yürüyoruz. D) Misafirlere ayrılmış yatak odasının bahçeye açılan camlı kapısını
E) Yeniden yaratılmanın coşkusuyla koşacağız hayata aralıyor.
E) Oturma odasının kapısının ince bir gıcırtıyla açıldığını duydu.
20. Aşağıdaki cümlelerden hangisi nesne ve yüklemden
oluşmuştur? 3. Aşağıdaki dizelerden hangisi nesne-yüklemden oluşmuştur?
A) Hiç kimseyi o köpek kadar sevdiğimi sanmıyorum. A) Karın yağışını anlatan bir şiir okuyorum
B) Boğucu bir kömür kokusu duyuluyordu havada. B) Tomurcuklar uyanıyor tan vakti kuşlarla
C) Gözleri kapalı da olsa, bu gülümsemeyi hissedebilirdi. C) İnsanlığa büyük bir sofra kuruvermişti zaman
D) Şimdi, kaçınılmaz düşüşten önceki endişeyi uzatıyordu. D) Kavalcının en güç soluğuna oturuyordu şarkılar
E) Güneş, akşam karanlığından önce son bir ışığını göndermişti. E) Düşündüm ruhumun kanayan geçmişini bugün

I. Kararsızlık ve tembellik, başarısızlığın kapısıdır.

53
4. Söz dizimi Özne-Zarf tümleci-Nesne-Yüklem biçiminde olan 10. Numaralanmış cümlelerin hangi ikisi öğeleri ve öğelerinin
cümle aşağıdakilerden hangisidir? dizilişi bakımından özdeştir?
A) Okullu ama okuldan dönmeyen bir kız duruyor yanında. A) I. ile II. B) II. ile III. C) III. ile IV. D) II. ile IV. E) I. ile III.
B) Gerçeğe yakın bir gülüşle süzüyor öğrenmeye meraklı kızı.
C) Giysilerinin ona yakıştığını, hep böyle giyinmesini söylüyor. 11. Saçı iki yandan örgülü, dizlerine dek çekilmiş beyaz çorapları,
D) Çocuk böyle giyinmeyi sevdiğini söyleyince onu güldürüyor. ekose etekliği, beyaz gömleği, yeşil hırkasıyla bir kız çocuğu, onun
E) Kız, yaz tatilinde nereye gideceklerini soruyor babasına. bir eline bir yüzüne bakıyor.
Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerden hangisinde
5. Kapıya vurmadan önce, bir dondurmacının önünde, ne verilmiştir?
ısmarlayacaklarına karar verirken geçiyor bu konuşma. A) Özne – Dolaylı tümleç – Yüklem
Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerin hangisinde B) Zarf tümleci – Özne – Yüklem
verilmiştir? C) Özne – Zarf tümleci – Yüklem
A) Zarf tümleci – Nesne – Yüklem – Özne D) Özne – Nesne – Yüklem
B) Zarf tümleci – Yüklem – Nesne E) Nesne – Zarf tümleci – Yüklem
C) Dolaylı tümleç – Özne – Nesne -Zarf tümleci – Yüklem
D) Özne – Nesne – Yüklem 12. Aşağıdakilerden hangisi öğe sayısı bakımından
E) Zarf tümleci – Dolaylı tümleç – Zarf tümleci – Yüklem – Özne diğerlerinden farklıdır?
A) Her zaman kalp kıran adam, ayakkabı içindeki taşa benzeyen bir
6. Aşağıdaki dizelerin hangisinde birden çok nesne kullanılmıştır? arkadaştır.
A) Ölümsüz kılalım insanlar için yazıyı B) Kararsızlık, üzüntü ve pişmanlıklarımızın tek ne-denidir.
B) Dil ince ince kazısın hatıraları zamana C) Gecikme ve kararsızlık, başarısızlığın anahtarlarıdır.
C) Altın yapraklarla ört şafakları, ölüleri D) İnsanlar, verdikleri kararların sonuçlarını da kabul ederler.
D) Senin için seni düşündüm senden çok E) Kadınların en büyük silahı, su damlalarıdır.
E) Kayaların kalbine değmesin acının suyu
13. Aşağıdaki cümlelerden hangisi dolaylı tümleç ve yüklemden
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde özne açıklayıcısıyla birlikte oluşmuştur?
verilmiştir? A) Acıklı bir tebessümün çarptığı bu ince yüze baktı.
A) Bir başka irade, fiillerin iradesi, benim aracılığımla kendini var B) Tıp tıp damlayan suyun sesinden başka bir ses duymuyordu.
ediyordu. C) Yaşlı babamın uyanmaya hiç niyetinin olmadığı belliydi.
B) İzi gördüğümde, durduğumda, biliyordum bu işin zor olduğunu. D) İhtiyar nine gaz lambasını yakıyordu.
C) Çünkü ben hâlâ senin, yaşamayı dondurduğun anlarda E) Korkunç bir öfkenin bütün vücudunu sardığını hissediyordu.
yaşıyorum.
D) Hayatımın en değerli anlarını senin bulunduğun vakitlerde I. Sahipsiz olan memleketin batması haktır.
yaşadım. II. Bir gün, yüzü henüz insani ifadesini kaybetmemiş birine
E) Senin ihtişamın içinde başım dönüyor, yok oluyorum. rastladım.
III. Sokakta bize rastladığını kimseye söyleme, dediler.
8. Öğe dizilişi Dolaylı tümleç-Nesne-Yüklem biçiminde olan cümle IV. Bu köyde, sakatlık, hemen herkeste görülen bir durumdur.
aşağıdakilerden hangisidir? 14. Numaralanmış cümlelerden hangi ikisi İki öğeli bir cümledir?
A) Araladığı pencereden hemen kendisine ulaşan deniz kokusunu A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV. D) I. ve III. E) II. ve IV.
derin derin içine çekti.
B) Sandalyenin yanında duran çantasından okumakta olduğu kitabı 15. Aşağıdaki ikili dizelerin hangisinde birinci dize, ikinci dizenin
çıkardı. "dolaylı tümleci" görevinde kullanılmıştır?
C) Batılı gezginler, hep idam edilenlerin mezar taşlarını aramışlar A) Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Osmanlı mezarlıklarında. Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter
D) Rıhtımda sular, üstünden atamadığı pisliklerle çalkalanıyor. B) Üç şanlı harbin arşa asılmış silahları
E) Komşusu, çok gerilerde kalmış bir dönemi yazıyordu. Parladı yaşlı gözlere bayram sabahları
C) Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
I. Sana yüreğini sızlatacak olayı anlatacağım Bir mehabetli (güzel) sabah oldu, Süleymaniye'de
II. Ölümü sırasında ben Diyarbakır'da öğretmendim. D) Artık demir almak günü gelmişse zamandan
III. Şu vefasız dünyada, derdin, cefanın da safası yok. Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan
IV. Çalışma odasında, okumaya daha çok zaman ayırdığını gördüm. E) Bir rüyadan arta kalmanın hüznü,
9. Numaralanmış cümlelerden hangi ikisi öğeleri ve öğe dizilişi İçinde gülüyor bana derinden.
bakımından özdeştir?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV. D) II. ve IV. E) I. ve IV. 16. Ben, İstanbul baharının yarı hasta, havada, suda gizli
ürpermeler, tereddütlerle dolu başlangıcını severim.
I. Karısının ilk günlerdeki çatkınlığı, titizliği bir türlü geçmiyordu. Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerden hangisinde
II. Hastaların inatçılığına, titizliğine tahammül etmek mümkün verilmiştir?
olmuyordu. A) Özne – Zarf tümleci – Yüklem
III. İhtiyar kadın, titrediği açıkça belli olan eliyle telefonun alıcısını B) Nesne – Özne – Yüklem
kapattı. C) Özne – Nesne – Yüklem
IV. Falakadan korkmayan, titremeyen öğrenci yoktu. D) Özne – Dolaylı tümleç – Yüklem

54
E) Nesne – Zarf tümleci – Yüklem Siz bunlardan hangisini istersiniz?
Çocuk sevinçle, "Bitirdim!" dedi.
17. Her zaman son derece sakin, ölçülü bir hanım olan Atalarımız, "Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur."
Büyükannede bugün olağanüstü bir heyecan vardı. demişler.
Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerden hangisinde Sabahları odadan odaya gezinerek düşünmeyi severim.
verilmiştir?
A) Özne – Nesne – Dolaylı tümleç – Yüklem Nesne Çeşitleri
B) Zarf tümleci – Dolaylı tümleç – Özne – Yüklem
C) Zarf tümleci – Dolaylı tümleç – Nesne – Yüklem Belirtili nesne ve belirtisiz nesne olmak üzere ikiye ayrılır.
D) Özne – Nesne – Zarf tümleci – Yüklem
E) Dolaylı tümleç – Zarf tümleci – Özne – Yüklem Belirtme hâl eki alanlara belirtili; yalın hâlde olanlara da
belirtisiz nesne denir.
18. Biz, kendi yazgısına bırakılmış bu güzel toprak parçasına bu
coğrafi değişiklikten yararlanarak çok daha düzenli, bilinçli ve Her gün gazete okuyorum. (belirtisiz nesne)
estetik bir kişilik verebiliriz. Gazeteyi her gün okuyorum. (belirtili nesne)
Bu cümlenin öğeleri ve öğe dizilişi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özne-Dolaylı tümleç-Zarf tümleci-Nesne- Yüklem Belirtisiz nesnenin kullanılması ile belirtili nesneninki
B) Nesne-Zarf tümleci-Dolaylı tümleç-Özne- Yüklem arasında belirgin anlam farkı vardır. Nesnenin yeri de
C) Özne-Zarf tümleci-Dolaylı tümleç-Nesne- Yüklem önemlidir. Belirtili nesnenin cümle içinde belirli bir yeri
D) Dolaylı tümleç-Zarf tümleci-Özne-Nesne- Yüklem yoktur. Kullanıldığı yere göre cümleye değişik anlamlar
E) Nesne-Özne-Dolaylı tümleç-Zarf tümleci- Yüklem katar.

19. Yaz, İstanbul’un asıl rengi olan kül rengini silerken, deniz de Bunu bana bir çocuk anlatı. Vurgulanan: herhangi bir
her şeyi yutan bir aydınlığı, onun berrak uğultusunu geçirir.
çocuk
Yukarıdaki cümlede temel cümleciğin öznesi aşağıdakilerden
Bir çocuk bana bunu anlattı. Vurgulanan: bu
hangisidir?
Her hafta bir kitabı okurum. Belirli kitaplardan birini
A) Yaz
Bir kitabı her hafta okurum. Belirli bir tek kitabı
B) İstanbul'un asıl rengi
] Belirtisiz nesne daima yüklemden hemen önce gelir.
C) deniz
Yüklemle belirtisiz nesne arasına "de, dahi, bile"
D) her şeyi yaratan bir aydınlığı
edatlarından başka bir kelime giremez.
E) kül rengini
Her hafta bir kitap okurum.
Bu günlerde herkes böyle şeyler anlatıyordu.
CEVAP ANAHTARI
Gezi sırasında sincap bile gördük.
1-C 2-B 3-A 4-D 5-E 6-C 7-A 8-B 9-E 10-D 11-A 12-D 13-A 14-D 15-
Nesne'nin Sayısı
A 16-C 17-E 18-A 19-C
Bir cümlede birden fazla nesne bulunabilir; ancak bu
nesneler belirtili veya belirtisiz olma bakımından aynı
özelliği taşımalıdır.
Nesne:
Yüklemde bildirilen ve öznenin yaptığı işten doğrudan "Gurbette duyduğum sonu/ gelmez hüzünleri,
etkilenen öğe nesnedir. Yaprakların döküldüğü/ hicranlı günleri,
Andım birer birer, acıdım kendi hâlime." (YKB)
* Dolayısıyla sadece fiil cümlelerinden yüklemi geçişli fiil
olanlar nesne alır. Az da olsa isim cümleleri de nesne Dağılmış eşyaları, / titreyen çocukları, / oraya buraya şaşkın
alabilir.B* Düz tümleç de denir. koşuşan kadınları/ buğulu buğulu gördü.
Uçurtmalar biraz gök, / açık hava, / rüzgâr ister.
* Yükleme sorulan "ne?, neyi?, kimi?" sorularının
cevabıdır. * Bazı cümlelerde ikinci nesne, birincinin açıklayıcısıdır.
Surların önünde, kemerlerinden hâlâ o ilk girişten bir akis
Nesnenin Türü saklayan kapılara bakarak, Türk tarihinin en güzel ve en
büyük iklimlerinden biri olan o "Mayıs günü"nü, bize bu
İsimler, zamirler, adlaşmış sıfatlar, tamlamalar, fiilimsiler, şehri ve onun emsalsiz güzelliklerini hediye eden günü
soru kelimeleri, kısaca özne olabilen bütün kelimeler, beraberce yaşardık. (AHT)
kelime grupları ve iç cümleler nesne olabilir.

Babam gazetesini okuyor; annem de yemek kitabından


öğrendiği tarifleri kendi hükümdarlığında uyguluyordu.
Dolaylı Tümleç ( Yer Tamlayıcısı )
İyilik eden iyilik bulur. Yüklemi; yer, yön bakımından tamamlayan öğedir. Yükleme
Ayıkla pirincin taşını. sorulan “kime, kimde, kimden, nereye, nerede, nereden,
Bugün bana ne getirdin? neye, neyde, neyden” sorularının cevabı olur. Bu sorulara

55
göre, dolaylı tümleç olan öğe “-e, -de, -den” durum Ben üzüntüden ne yaptığımı biliyor muyum?
eklerinden birini alır. Hâlâ bursla ilgili bir haber bekliyoruz.
Burası mayısta yemyeşil olur.
Bütün yolcular arabaya bindi. ♦ Bir cümlede birden fazla zarf tümleci bulunabilir.
Bu cümlede “arabaya” sözcüğü, yükleme sorulan “neye”
sorusuna cevap verdiğinden dolaylı tümleçtir. Aşağıdaki Akşamları buradan otobüse zor biniyorum. Ne zaman
cümlelerde dolaylı tümleçler koyu olarak yazılmıştır. biniyorum? (akşamları); Nasıl biniyorum? (zor)
İşimiz bitince şehirde biraz gezdik. Ne zaman gezdik? (işimiz
Bahçe sahibini gören çocuklar hemen ağaçtan atladı. bitince); Ne kadar gezdik? (biraz)
Salonun duvarlarında çeşitli tablolar asılıydı.
Sırası gelen çocuk şiirini okumaya başladı. Uyarı!
Birçok edebiyat dergisinde ünlü sanatçı ile ilgili yazılar var.
Hafta sonu yapacağımız geziden söz ediyorduk. ♦ Yer-yön zarfları ek alırsa zarf tümleci olmaz. Aldığı eklere
Bir kişi küçük kulübede oturan bekçilere soru sordu. Güneş göre, öğe olarak değişik görevler üstlenir.
yüzünü gösterince biraz dışarıya çıktık.
Sanatçının son yazısından ben bir şey anlamadım. Seninle dışarıya çıkalım. (dolaylı tümleç)
Şirkette yirmi yılını dolduran herkese altın saat hediye etti. Dışarısı oldukça soğukmuş. (özne)
İki bin yıl önce kurulan şehirde birçok tarihi eser var. Burada Pencereden dışarıyı seyrediyor. (nesne)
bütün evler topraktan yapılmış. Biraz dışarı çıkın. (zarf tümleci)
Çektirdiği resimleri büyük bir albümde toplamış. Bu cümlelerin birincisinde “dışarıya’’ sözcüğü, “nereye”
Gece gündüz çalışan bu gençlerden çok şey bekliyoruz. Siz sorusunun cevabı olduğu için dolaylı tümleç; İkincisinde
öyle neye bakıyorsunuz? “dışarısı” sözcüğü, “ne” sorusunun cevabı olduğu için özne;
Bu ödevi yaparken kimden yardım alabilirim? üçüncüsünde “dışarıyı” sözcüğü, “neyi” sorusunun cevabı
olduğu için nesne; dördüncüsünde “dışarı” sözcüğü, yer-yön
Uyarı! belirteci olduğu için zarf tümlecidir.

Cümlede “-e, -de, -den” eklerinden birini alan her öğe,


dolaylı tümleç değildir. Bir öğenin, dolaylı tümleç olması
lgeç (edat) Tümleçleri, yüklemi; amaç, araç,
birliktelik, neden yönlerinden tamamlayan “ile, için”
için, bu ekleri almasının yanında yukarıda sıralanan
sorulardan birinin cevabı olması gerekir. ilgeçleriyle oluşturulmuş öğelerdir. Yükleme sorulan “ne
ile? kiminle? ne için? kimin için?” sorularıyla
Şehir fırtınadan çok etkilenmiş. (Şehir neyden etkilenmiş? / bulunur.
fırtınadan, dolaylı tümleç)
Fırtınadan birçok ev yıkılmış. (Birçok ev neden (niçin) Bu yıl bizim memlekete uçakla gideceğiz.
yıkılmış? / fırtınadan, zarf tümleci) Bu cümlede “uçakla” sözcüğü “neyle” sorusuna cevap
Bu cümlelerin birincisinde “-den” ekini alan “fırtına’’ verdiğinden ve yüklemi araç yönünden tamamladığından
sözcüğü; “neyden” sorusunun cevabı olduğu için dolaylı ilgeç tümlecidir. Aşağıdaki cümlelerde ilgeç tümleçleri koyu
tümleç, İkincisinde “neden (niçin)” sorusunun cevabı olduğu renkle gösterilmiştir.
için zarf tümlecidir.
Bundan sonra işe tramvayla gideceğim. (Ne ile?)
Yetkili biriyle görüşmek istiyorum. (Kiminle?)
Müdür bey benimle görüşecekmiş. (Kiminle?)
ZARF TÜMLECİ Ben dostlarım için her şeyi yaparım. (Kimin için?)
Yüklemi; durum, zaman, miktar, yer-yön ve sebep gibi
yönlerden tamamlayan öğelerdir. Yükleme sorulan “nasıl, Uygulama
ne zaman, ne kadar, neden, niçin, niye” sorularıyla
bulunur. 1. Sevgili veliler, çok yakında çocuklarınızın sınavları
başlayacak.
Okuldan eve yürüyerek giderdim.
Daha hava aydınlanmadan yola çıkardım.
Bu cümlelerin birincisinde “yürüyerek” sözcüğü, yüklemi 2. Çocuğunuzun başarılı olması konusunda hepinizin
durum yönünden; İkincisinde “daha hava aydınlanmadan”
sözü yüklemi zaman yönünden tamamladığından zarf
gerçekten endişeli olduğunu biliyorum.
tümlecidir.

Karnımız acıkınca eve koşardık.


3. Bir sınav ya da düşük bir not, hayallerini ve
Akşam çocukları dedelerine götüreceğim.
yeteneklerini ellerinden alamaz.
O zamanlar bu yolculuk bir ay kadar sürüyormuş.
Karlara bata çıka oyunlar oynardık.
4. Dijital aletlere sınırsız erişim, çocukların sıkıntı,
Sizin işlerinizle birazdan ilgileneceğiz.
Yaşlı kadın, sevinçten ağlıyordu. yalnızlık ya da üzüntü gibi rahatsız edici duygulardan
56
Bu cümlenin yüklemi “çalış-” eylemi olduğundan cümle,
kaçmalarına sebep oluyor. eylem
5. Zamanını yönetmeyi bilmek, stresle baş etmek ve cümlesidir.

duygularının farkında olmak iyi bir hayat yaşamanın püf Aşağıdaki cümleler, yüklemleri çekimli bir eylem
olduğundan
noktalarıdır.
eylem cümlesidir.
6. “Toplum hayatı içinde bütünüyle aktif bir rol almadan
Öğretmenimizin sorduğu soruyu çözemedik.
bütün bir insan olmayı başaramazsın” diyordu Aristo. Annem, her günkü gibi kapıda bekliyordu bizi.
7. Değişir rüzgarın yönü, Önerilerimizi bir türlü kabul etmemişti.

Solar ansızın yapraklar; 2. Ad Cümlesi

Şaşırır yolunu denizde gemi,


Yüklemi ad soylu sözcük ya da sözcük öbeği olan
cümlelerdir.
Boşuna bir liman arar.
Yüklemi eylem olmayan bütün cümleler ad cümlesidir.
Gülüşü bir yabancının, Sınavı kazandığı için çok mutluymuş.
Çalmıştır senden sevdiğini. ( Ataol Behramoğlu) Bu cümlenin yüklemi ad soylu “mutlu” sözcüğü olduğundan
cümle,
8. Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
ad cümlesidir.
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
( Özdemir Asaf ) Aşağıdaki cümleler, yüklemleri ad soylu sözcükler
olduğundan ad
9. Avrupaî tarzda ilk roman, Tanzimat döneminde
yazılmıştır. cümlesidir.
Deniz düne göre oldukça sakindi bugün.
10. Servet-i Fünun edebiyatı döneminde ilk usta
En çok sevdiği şey yürümektir.
romanlar ve usta yazarlar kendilerini gösterdi.
Bizi günler öncesinden bu geziye çağıran kendisiydi.
11. Halide Edib’in hayat hikâyesi gözden geçirildiğinde,
Öğe Dizilişine Göre Cümleler
onun Doğu-Batı, eski-yeni, mistik-pozitivist, yüksek
Cümleler, yüklemlerinin cümledeki yerine göre ikiye ayrılır:
kültür-halk kültürü gibi ne kadar çok ve çeşitli etkiye

maruz kaldığı fark edilecektir. 1. Kurallı (Düz) Cümle


Yüklemi cümlenin sonunda bulunan cümlelerdir.
CÜMLE ÇEŞİTLERİ Çok uzaklardan kuş sesleri duyuluyordu.
Cümleler; yükleminin türüne ve yerine, anlamlarına, Bu cümlenin yüklemi (duyuluyordu) en sonda
oluşturulma bulunduğundan
biçimlerine göre değişik gruplara ayrılır. Bu grupları şöyle cümle, kurallı cümledir.
sıralayabiliriz: Aşağıdaki cümleler, yüklemleri sonda bulunduğundan
1. Yüklemine Göre Cümleler kurallı

2. Öğe Dizilişine Göre Cümleler cümledir.

3. Anlamına Göre Cümleler Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.

4. Yapısına Göre Cümleler Eğitim hayatımız boyunca hepimize yardım etti.

Yüklemine Göre Cümleler Bu konuyu sizinle daha önce görüşmemiş miydik?

Cümleler, yüklemlerinin sözcük türüne göre ikiye ayrılır: Bugün hava her zamankinden daha sıcaktı.

1. Eylem Cümlesi Yine açıklardan dev gibi gemiler geçiyor.

Yüklemi basit ya da bileşik çekimli eylem olan cümlelerdir. Yurdumun bağına bahçesine bahar geldi.

Uzun yıllar bu işyerinde çalıştım. 2. Devrik (Kuralsız) Cümle


Yüklemi cümlenin sonunda bulunmayan cümlelerdir. Bu tür

57
cümlelerde yüklem cümlenin başında veya ortasında yüklem durumundaki varlık ya da kavramın var olduğunu,
bulunabilir.
bulunduğunu bildiren cümlelerdir.
Hepimiz canla başla çalışıyoruz burada.
Şiddetli yağışlardan dolayı yol trafiğe kapandı.
Bu cümlenin yüklemi (çalışıyoruz) en sonda
Bu cümlede “kapanmak” eyleminin gerçekleşmesi söz
bulunmadığından
konusu
cümle, devrik cümledir.
olduğu için, cümle anlamca olumludur.
Aşağıdaki cümleler, yüklemleri sonda bulunmadığından
Aşağıdaki cümlelerde yüklemlerin gerçekleşmesi ya da
devrik
varlığı söz
cümledir.
konusu olduğu için cümleler anlamca olumludur.
Papatyalar uyandırdı bizi nihayet kış uykusundan.
Masadaki vazo yere düşüp kırıldı.
Doğanın canlandığı bir mevsimdir ilkbahar.
Okula yine derslerine çalışmadan gitmişti.
Nasıl ders çalıştığınızı bilmez miyim hiç?
Verilen işi yapamamaktan korkuyordu.
Doğmuyor güneş artık şöyle gönlümce.
Dünkü derste sınıfta yedi sekiz kişi vardı.
Hâlâ bekliyorum seni anılar sahilinde.
Bu yılki kitap fuarı her zamankinden daha renkliydi.
Gelir misin mezarıma, elinde bir demet yasemenle?
2. Olumsuz Cümle
Bir başkadır benim memleketim!
Cümlede yüklem durumundaki eylemin gerçekleşmediğini
Eksiltili Cümle veya
Yüklemi yazılmayıp yüklemini okuyucunun, zihninde yüklem durumundaki varlık ya da kavramın var olmadığını,
tamamlaması
bulunmadığını bildiren cümlelerdir.
beklenen cümledir. Eksiltili cümlelerin sonuna üç nokta
Eylem cümlesinde olumsuzluk -ma / -me (geniş zamanda –
konur.
maz, -
Önümüzde göz alabildiğine bir kumsal…
mez) ekiyle sağlanır.
Yüklemi yazılmayan bu cümlenin sonuna “uzanıyor,
Ad cümlesinde olumsuzluk “değil / yok” sözcükleriyle ya da
duruyor, var”
“-sız, -
gibi sözleri yüklem olarak getirebildiğimiz için bu cümle,
siz” ekiyle sağlanır.
eksiltili bir
Veli toplantısına kimse katılmadı.
cümledir.
Sokaklar bugün kalabalık değildi.
Bu cümlelerde “katılmak” eyleminin gerçekleşmemesi,
CÜMLE TÜRLERİ
“kalabalık”
kavramının söz konusu olmamasından dolayı cümleler
Müfide Ö. EREN Sayfa 2 anlamca
Yüklemi yazılmadığı için eksiltili cümle durumunda bulunan olumsuzdur.
aşağıdaki cümlelerin sonuna, yüklem olabilecek sözcükler,
koyu
Aşağıdaki cümlelerde yüklemlerin gerçekleşmemesi ya da
olarak yazılmıştır. var
Denizin tam ortasında Adalar’a doğru nazlı nazlı yol alan olmamaları söz konusu olduğu için cümleler anlamca
olumsuzdur.
vapurlar… (var)
Soruların hepsini çözebilen yok.
Kız beşikte çeyiz sandıkta…. (olmalı)
Göz alabildiğine uzanan bu tarlalar verimsizdi.
Düğün el ile, harman yel ile… (olur)
Binanın bu dairesi hiç ışık almıyor.
Anlamına Göre Cümleler
a. Anlamca Olumsuz Yapıca Olumlu Cümle
Cümleler, taşıdıkları anlamlara göre temelde ikiye ayrılır:
Bazı cümleler, olumsuzluk ifade eden ek ya da sözcük
1. Olumlu Cümle
almadığı
Cümlede yüklem durumundaki eylemin gerçekleştiğini veya

58
halde olumsuz anlam taşıyabilir. Böyle cümlelere yapıca CÜMLE TÜRLERİ
olumlu,
anlamca olumsuz cümle denir.
Müfide Ö. EREN Sayfa 3
Senden ayrı kalmaya dayanacak gücüm mü var? (gücüm
4. Şart Cümlesi
yok)
Yargının gerçekleşmesinin bir koşula bağlandığı cümlelerdir.
Bu cümlede yüklem (var), olumsuzluk ifade eden ek ya da
sözcük Bu evi temiz kullanmak şartıyla kiralayabilirsiniz.
almadığı için anlamca olumludur. Ancak, soru biçiminde Geç saatlere kadar çalışırsak işi bitirebiliriz.
düzenlenmiş cümlede amaç soru sormak değil, yüklemde 5. İstek Cümlesi
söylenenin (var) tersini (yok) kastetmektir. Dolayısıyla bu İstek anlamı taşıyan cümlelerdir.
cümle
Haftaya seninle yeni açılan müzeye gidelim.
yapıca olumlu, anlamca olumsuzdur.
Hepinize kolay gelsin.
Aşağıdaki cümlelerde yüklemlerin, cümlenin gelişinden
6. Emir Cümlesi
anlamca
Emir anlamı taşıyan cümlelerdir.
olumsuz olduğu anlaşılmaktadır.
Hemen arabadaki kitapları buraya getir.
Ben hiç sonunu kestiremediğim işe girer miyim? (girmem)
Derhal odanızı toplayın.
Konuklarımız ne yemek yedi ne suyumuzu içti. (yemedi,
içmedi) 7. Ünlem Cümlesi
Sanki bu olayın bütün sorumlusu benim. (ben değilim) İçinde ünlem ya da ünlem değeri taşıyan sözcükler bulunan
b. Anlamca Olumlu Yapıca Olumsuz Cümle cümlelere ünlem cümlesi denir.
Bazı cümleler, olumsuzluk ifade eden ek ya da sözcük aldığı Birden kapıyı açınca onu görmeyeyim mi!
halde
Aman sobayı açık unutmayın!
olumlu anlam taşıyabilir. Böyle cümlelere yapıca olumsuz,
Yapısına Göre Cümleler
anlamca
Cümlelerde; yargı (yüklem) sayısına ya da yan cümlecik olup
olumlu cümle denir.
olmamasına bakılır. Cümleler yapısı yönüyle dörde ayrılır.
Sen yemek yaparsın da ben hiç beğenmez miyim?
(beğenirim) 1. Basit Cümle
Neden böyle davrandığını anlamıyor değilim. (anlıyorum) 2. Bileşik Cümle
Bu cümlelerde yüklemler (beğenmez miyim, anlamıyor 3. Sıralı Cümle
değilim),
4. Bağlı Cümle
olumsuzluk eki (-maz) ve olumsuzluk bildiren sözcük (değil)
Yapısına göre cümlelerin çeşitlerine geçmeden önce “yan
aldığı
cümlecik” kavramını görelim.
için yapıca olumsuzdur. Ancak, bu cümlelerde amaç,
yüklemde Yan Cümlecik: Cümlede, kendi içinde cümle özelliği
gösteren ve
söylenenin (beğenmez miyim, anlamıyor değilim) tersini
daha çok, eylemsiyle kurulan sözcüğe ya da sözcük grubuna
(beğenirim, anlıyorum) kastetmektir. Dolayısıyla bu
yan
cümleler
cümlecik; geri kalan bölüme ise temel cümlecik denir. Yan
yapıca olumsuz, anlamca olumludur.
cümlecik, genellikle temel cümleciğin bir öğesi olur.
3. Soru Cümlesi
Arkadaşım, yarın bu okula yazılacağını söyledi.
İçinde soru eki ya da soru sözcüklerinden biri bulunan ve
soru
anlamı taşıyan cümlelerdir. Bu cümlede, nesneyi bulmak için yükleme sorduğumuz
“neyi”
Neden sen de bizimle yarınki geziye katılmıyorsun?
sorusuna cevap olan “yarın bu okula yazılacağını” sözcük
Sınavdaki soruların kaçını cevaplayabildin?
grubu,
içinde eylemsi bulunduğu için yan cümleciktir.

59
Aşağıdaki cümlelerde koyu olarak yazılan yan cümleciklerin c. Ki’li Bileşik Cümle (İlgi Cümlesi)
oluşturduğu öğeler ayraç içinde belirtilmiştir.
Onun bu sınavı kazanması hepimizi sevindirdi. (yan cümlecik CÜMLE TÜRLERİ
özne
görevinde)
Müfide Ö. EREN Sayfa 4
Rüzgâr, sararmış yaprakları sağa sola savuruyor. (yan
d. İç İçe Bileşik Cümle
cümlecik
a. Girişik Bileşik Cümle
nesne görevinde)
Yan cümleciği eylemsi ile kurulan bileşik cümledir.
Konferans için gelenlere birer kitapçık verildi. (yan cümlecik
dolaylı Okuduğum kitapların özetlerini bir deftere yazardım. (yan
tümleç görevinde) cümlecik nesne görevinde)
Görevliler, havalar soğuyunca kaloriferleri yaktı. (yan Bu şehirde yola erken çıkanlar trafiğe takılmaz. (yan
cümlecik cümlecik
zarf tümleci görevinde) özne görevinde)
1. Basit Cümle b. Şartlı Bileşik Cümle
Yan cümleciği bulunmayan, yani bir yargıdan oluşan Van cümleciği dilek-şart (-sa, -se) kipiyle kurulan bileşik
cümledir. cümledir.
Ödevlerimi sabah erkenden yaparım. Dilek-şart kipinin oluşturduğu bölüm yan cümleciktir.
Bu cümle, yan cümleciği olmadığı için, yapıca basit bir Bu yoldan giderseniz havaalanına daha çabuk varırsınız.
cümledir.
Derslerine düzenli çalışırsan başarılı olursun.
Aşağıdaki eylem ve ad cümleleri de yan cümleciği olmadığı
c. Ki’li Bileşik Cümle (İlgi Cümlesi)
için,
Yan cümleciği temel cümleciğe “ki” bağlacıyla bağlanan
yapıca basit cümlelerdir.
bileşik
Yolcuların çoğu, uçağa vaktinde bindi.
cümledir.
Hafta sonu babama işyerinde yardım edeceğim.
Anladım ki hep çile çekermiş anneler.
Uzun ve yorucu bir günün ardından hepimiz uyuyakalmıştık.
Aslında yabancı kökenli olan “ki” bağlacıyla kurduğumuz bu
Dedemin, köyün hemen yakınında kocaman bir çiftliği vardı.
cümleyi, Türkçe cümle yapısına uygun söylemek istersek
Okulun kitaplığı benim için eşsiz bir hazineydi.
“Annelerin hep çile çektiğini anladım.” biçiminde, yani yan
Bugün hava her zamankinden serindi.
cümleciğini eylemsiyle oluşturarak söyleriz.
2. Bileşik Cümle
O kadar çok şaşırmıştı ki hiçbir şey söyleyemedi. (O kadar
Yargı bildiren yüklemin dışında yan cümleciği de bulunan çok
cümledir.
şaşırdığı için hiçbir şey söyleyemedi.) Bu cümlede “ki”
Senin yarın buraya geleceğini duyduk. bağlacından
Yan cümlecik Temel cümle önce yazılan ve yan cümleciği oluşturan bölüm ayraç içinde,
Bu cümle, yüklemi (temel cümle) dışında, bir eylemsi eylemsi ile temel cümleciğe bağlanmıştır.
sayesinde
d. İç İçe Bileşik Cümle
(geleceğini) yan cümleciği olduğu için, yapıca bileşik bir
Yan cümleciği başka bir cümle tarafından oluşturulan bileşik
cümledir.
cümledir. Bu cümlelerde yan cümlecik genellikle nesne
Yan cümlecik, genellikle eylemsilerle kurulur ve cümlenin
herhangi görevindedir.
bir öğesi olur, demiştik. Yan cümlecik farklı yollarla da Öğretmenimiz, yine görüşeceğiz, dedi. Yan cümlecik (Nesne)
kurulabilir
Kapıdaki tabelada, rahatsız etmeyin, yazıyor. Yan cümlecik
ve buna göre, bileşik cümleler dörde ayrılır.
(Nesne)
a. Girişik Bileşik Cümle
b. Şartlı Bileşik Cümle
60
3. Sıralı Cümle Bizim çocukluk yıllarımızda sokağımıza dondurmacı
gelirdi, hepimiz
Birden fazla yargının (yüklemin) birbirine virgül (,) ya da
noktalı çevresinde toplanırdık.
virgül (;) ile bağlanmasıyla oluşan cümledir.
Bu cümlenin yüklemlerine (gelirdi, toplanırdık) öğeleri
bulmak için
Sonbahar geldi, köyde kış hazırlıkları başladı.
gerekli soruları sorduğumuzda, cümlelerde öğe ortaklığı
Birinci cümle İkinci cümle
olmadığı
Bu cümlede, iki yüklem (geldi, başladı), yani iki ayrı cümle
görülmektedir. Öyleyse bu cümle, öğe ortaklığı olmayan
vardır.
sıralı bir
Birinci cümle (Sonbahar geldi) ikinci cümleye (köyde kış
cümledir.
hazırlıkları
başladı) virgülle bağlanarak sıralı cümle oluşturulmuştur.
CÜMLE TÜRLERİ
Aşağıdaki cümleler, birbirine virgül ya da noktalı virgülle
bağlanmış
sıralı cümlelerdir. 4. Bağlı Cümle
Güneşli havalar birkaç gün sürdü, insanlar parklara doluştu. Birden fazla cümlenin birbirine bağlaçla bağlandığı
cümledir. Sıralı
Otobüsümüz sabah hareket etti, akşama İzmir’e vardı.
cümledeki virgül ya da noktalı virgül yerine, bağlaç
Deniz dün çok dalgalıydı, vapur seferleri iptal edildi.
getirilirse
Yaşlı kadın, kahvaltı hazırladı, çocukları kaldırdı; evi topladı,
ortaya bağlı cümle çıkar.
pazara gitti.
Evin kapısı açıldı ve dışarı yaşlı bir adam çıktı.
a. Bağımlı Sıralı Cümle
Birinci cümle ikinci cümle
Öğe ortaklığı olan sıralı cümledir.
Bu cümlede, iki yüklem (açıldı, çıktı), yani iki ayrı cümle
Çocuklar güverteye çıktılar, martılara ekmek attılar. vardır.
Özne Yüklem Yüklem Birinci cümlenin (Evin kapısı açıldı) sonuna nokta konmamış,
ikinci
Burada sıralı cümleyi oluşturan ilk cümlenin yüklemine
(çıktılar) ve cümle (dışarı yaşlı bir adam çıktı) küçük harfle başlamıştır.
Bu iki
ikinci cümlenin yüklemine (attılar) sorduğumuz “kim”
sorusunun cümle birbirine bağlaçla (ve) bağlanarak bağlı cümle
cevabı olarak her iki cümlenin öznesinin “çocuklar” sözcüğü oluşturulmuştur.
olduğunu görüyoruz. Yani bu sıralı cümleyi oluşturan Aşağıdaki cümleler, birbirine bağlaçla bağlanan cümlelerden
cümlelerin
oluşan bağlı cümlelerdir.
öznesi ortaktır.
Sabah erken kalktık; ama yine de derse yetişemedik.
Aşağıdaki cümlelerde ortak öğeler koyu yazılmış, öğelerin
Takımımız iyi mücadele etti; ancak yenilmekten
türü
kurtulamadı.
ayraç içinde verilmiştir.
Bu koca kitabı bitirdik de sınava girdik.
Ben hep eşyalarımı dağıtırdım, annem de toplardı.
Kardeşim bugün ne ders çalıştı ne kitap okudu.
(nesnesi ortak
Hem suçlu olduğunu biliyorsun hem de özür dilemiyorsun.
sıralı cümle)
Müdür, başarılı öğrencileri sahneye çağırdı, tek tek kutladı.
(öznesi ve nesnesi ortak sıralı cümle)
O, arkadaşlarına çok güvenir, rahatlıkla sırlarını söylerdi.
(öznesi ve dolaylı tümleci ortak sıralı cümle)
b. Bağımsız Sıralı Cümle
Öğe ortaklığı olmayan sıralı cümledir.
61
ma-ka-le, mo-bil-ya, mek-tup, te-le-viz-yon

Türkçe olduğu halde, sonradan değişime uğrayarak


Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda titreşiminin büyük ünlü uyumuna uymayan sözcükler de vardır.
kulağın duyabildiği derecesine ses denir. Ses, dilin en
küçük birimidir. Konuşmamıza yarayan sesler, birer elma (alma), helva (halva), anne (ana), kardeş
şekille gösterilir. Bu şekillere harf denir. (kardaş, karındaş)

Türkçede sesler, ses yolundaki biçimlenişlerine göre Not: Ekler büyük ünlü uyumuna göre ses değişikliğine
ikiye ayrılır: uğrar. Ancak bazı ekler büyük ünlü uyumuna göre ses
değişikliğine uğramaz. Bu ekler şunlardır:
1. Ünlüler (Sesliler)
-yor biliyor
2. Ünsüzler (Sessizler) -ki yoldaki
-ken oynarken
Ünlülerin Özellikleri ve Ünlülerde Uyum -leyin akşamleyin
-daş meslektaş
-(ı)mtırak yeşilimtırak
Ünlüler, ses yolunda bir engele uğramadan çıkan
-gil dayımgil
seslerdir. Bunlar tek başına okunur ve heceleri
oluşturur. Türkçede 8 tane ünlü harf vardır: a, e, ı, i,
o, ö, u, ü 2. Küçük Ünlü Uyumu

Ünlüler, söyleniş özelliğine, dilin ve ses yolunun aldığı Ünlülerin düzlük – yuvarlaklık, darlık – genişlik
biçimlere göre değişik özellikler gösterir. Şimdi bu bakımından uygunluğudur. Bu kurala göre;
özellikleri aşağıdaki tabloda inceleyelim.
• Türkçede düz ünlülerden (a, e, ı, i) sonra düz
ünlüler (a, e, ı, i) gelir.
Geniş Dar
• Yuvarlak ünlülerden (o, ö, u, ü) sonra ya düz-
Kalın İnce Kalın İnce
geniş ünlüler (a, e) ya da dar-yuvarlak ünlüler
Düz a e ı i
(u, ü) gelir.
Yuvarlak o ö u ü
Küçük ünlü uyumu aranırken heceler bir önceki heceye
Ünlü Uyumları göre değerlendirilir.

Türkçede 2 çeşit ünlü uyumu vardır: do – ğal – lık

1. Büyük Ünlü Uyumu “doğallık” sözcüğünde, “yuvarlak”tan sonra “düz-


geniş”, “düz-geniş”ten sonra “düz-dar” ünlü gelmiştir
Türkçe bir sözcükte ilk hecenin ünlüsü kalınsa (a, ı, o, ve bu sözcük küçük ünlü uyumuna uyar.
u), sonraki hecelerin ünlüsü de kalın (a, ı, o, u); ilk
hecedeki ünlü inceyse (e, i, ö, ü), sonraki ünlüler de ba – rış (düz, düz)
ince (e, i, ö, ü) olur. Bu özelliğe “Büyük Ünlü Uyumu” ke – sin – lik (düz, düz, düz)
denir. ku – lak (yuvarlak, düz-geniş)
göz – lem (yuvarlak, düz-geniş)
yaş – lı – lar (kalın-kalın-kalın) zor – luk (yuvarlak, dar-yuvarlak)
yaz – dır – mak (kalın-kalın-kalın)
baş – lan – gıç (kalın-kalın-kalın) Not: Küçük ünlü uyumuna uymayan sözcükler,
gü – neş – li (ince-ince-ince) genellikle Türkçe değildir.
ses – siz – lik (ince-ince-ince)
bi – lim – sel (ince-ince-ince) teknoloji, şoför, salon, horoz, patron

Not: Türkçe bir sözcük büyük ünlü uyumuna uymak Türkçe olduğu halde küçük ünlü uyumuna uy-mayan
zorundadır. Bir sözcük büyük ünlü uyumuna sözcükler de vardır.
uymuyorsa büyük olasılıkla Türkçe değildir.

62
tavuk, çamur, armut, avuç, yağmur yürümüş-dü yürümüştü
beklet-di bekletti
Ünsüzlerin Özellikleri 1975’de 1975’te
seç-gin seçkin
Ünsüzler, ses yolunda boğumlanarak çıkan seslerdir. konuş-gan konuşkan
Bunlar ünlülerle birleşmedikçe okunamaz. Türkçede
21 tane ünsüz harf vardır: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, I, Ünsüz Yumuşaması (Değişimi)
m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z
Süreksiz sert ünsüzlerden biriyle (p, ç, t, k) biten bir
Şimdi ünsüzlerin özelliklerini aşağıdaki tabloda sözcükten sonra ünlüyle başlayan bir ek gelirse
inceleyelim. süreksiz sert ünsüzler yumuşayarak “b, c, d, g, ğ”ye
dönüşür.
SÜREKSİZ SÜREKLİ
SERT p, ç, t, k f, h, s, ş Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünsüz
yumuşaması”ndan sonraki yazımları karşılarında
YUMUŞAK b, c, d, g ğ, j, I, m, n, r, v, y, z
verilmiştir.

Not: Türkçe bir sözcük “b, c, d, g” ünsüzleriyle bitmez.


hesap – ı hesabı
Yabancı dilden alınan sözcükler bu kurala uydurularak
uçak – a uçağa
dilimizdeki yerini almıştır.
amaç – ım amacım
dert-i derdi
Yabancı dildeki durumu Türkçedeki
kalp – i kalbi
kullanımı
ahenk – i ahengi
serab serap
ayak -ı ayağı
muhtaç muhtaç
derd dert
Not: Tek heceli sözcüklerin bazılarında yumuşama
aheng ahenk
olmaz.

Not: Türkçe sözcüklerin “b, c, d, g” ünsüzleriyle


suç – u, et -i, tek -i, top – u, at-ı
bitmemesi kuralı, karışıklığa yol açmaması için bazı
sözcüklerde uygulanmamıştır.
Özel adlarda yazarken yumuşama olmaz, konuşurken
olur.
saç (baş derisini kaplayan kıllar)
sac (yassı demir çelik ürünü)
Sinop’a, Çınarcık’ın, Susurluk’a, Burak’ın
haç (Hıristiyanlığın sembolü)
hac (İslam’ın şartlarından biri)
Bazı yabancı sözcüklerde yumuşama olmaz.

Ses Olayları
hukuk – u, hürriyet – i, edebiyat -ı, dikkat – i, paket –
i, evrak -ı, davet – i, merak – ım, sıhhat – i, semt – i
Ünsüz Benzeşmesi (Sertleşmesi, Uyumu)

Bazı türemiş sözcüklerde yumuşama olmaz.


Sert ünsüzlerden biriyle (f, s, t, k, ç, ş, h, p) biten bir
sözcükten sonra yumuşak ünsüzle “c, d, g” başlayan
yazıt -ı, karşıt -ı, yanıt -ı, özet – i, anıt -ı
bir ek gelirse ekin başındaki yumuşak ünsüzler “ç, t,
k” şeklinde değişerek sertleşir.
Ses Düşmesi (Hece Düşmesi)

Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünsüz


a. Ünlü Düşmesi
benzeşmesinden sonraki yazımları karşılarında
verilmiştir.
İkinci hecesinde dar ünlü bulunan bazı sözcükler,
ünlüyle başlayan bir ek aldığında ikinci hecesindeki dar
balık-cı balıkçı
ünlüsünü düşürür.
kitap-cı kitapçı
sert-ce sertçe
sınıf-da sınıfta
uçak-dan uçaktan
63
Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünlü b. Ünsüz Düşmesi
düşmesinden sonraki yazımları karşılarında
verilmiştir. Genellikle “k” ünsüzüyle biten bazı sözcükler “cık, -cik,
-cuk, -cük, cek, -cak, -1″ eki aldığında “k” ünsüzü
kar(ı)n – ı karnı düşer.
boy(u)n – um boynum
keş(i)f – i keşfi Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünsüz
bur(u)n – u burnu düşmesinden sonraki yazımları karşılarında
şeh(i)r – e şehre verilmiştir.
as(ı)l -ı aslı
buy(u)r – un buyrun küçü(k) – cük küçücük
zih(i)n – im zihnim küçü(k) -l küçül-
gön(ü)l – üm gönlüm büyü(k) – cek büyücek
mini(k) – cik minicik
Not:İkilemelerde ses düşmesi olayı olmaz. alça(k) – çık alçacık
alça(k) -l alçal-
burun buruna, omuz omuza, göğüs göğüse şehirden yükse(k) -l yüksel-
şehire, gönülden gönüle seyre(k) -l seyrel-
ufa(k) – l ufal-
İkinci hecesinde dar ünlü bulunan her sözcükte ve özel
adlarda düşme olmaz. Ses Türemesi

seçim – e, yapıt – ın, biçim -i, durum – a a. Ünlü Türemesi:


Emir’in arkadaşları ziyarete gelmiş.
Kitabını Ufuk’a verdim. “-cık, -cik” eki alan bazı sözcüklerde ek ile sözcüğün
arasında “a, e, ı, i” ünlülerinin türediği görülür.
Bazı sözcükler türerken ünlü kaybına uğrar.
az – cık az(ı)cık
ay(ı)r -ı ayrı bir – cik bir(i)cik
sıy(ı)r – ıl – mak sıyrılmak genç – cik genc(e)cik
çev(i)r – il – mek çevrilmek dar – cık dar(a)cık
kav(u)r – ul – mak kavrulmak
iler(i) – le – mek ilerlemek Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünlü
kok(u) – la – mak koklamak türemesi”nden sonraki yazımları karşılarında
oy(u)n – a – mak oynamak verilmiştir.
uy(u) – ku uyku
b. Ünsüz Türemesi
İkinci hecesinde dar ünlü bulunan bazı sözcüklerle
“olmak” ve “etmek” yardımcı eylemiyle bileşik eylem Bazı sözcüklerde, “olmak” veya “etmek” yardımcı
oluşturulurken dar ünlü düşer. eylemiyle bileşik eylem oluşturulduğunda ya da bu
sözcüklere ünlü bir ek getirildiğinde ünsüz türemesi
sab(ı)r + etmek sabretmek görülür.
kay(ı)t + olmak kaydolmak
keş(i)f + etmek keşfetmek Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünsüz
türemesi”nden sonraki yazımları karşılarında
Bazı sözcüklerin birleşmesi sırasında ünlülerin düştüğü verilmiştir.
görülür.
af + etmek af(f)etmek
kay(ı)n + ana kaynana his + etmek his(s)etmek
cuma + (e)rtesi cumartesi zan + etmek zan(n)etmek
kahv(e) + altı kahvaltı ret + etmek red(d)etmek
n(e) + için niçin hal + olmak hal(l)olmak
sütl(ü) + aş sütlaç his – im his(s)im
zan – nımca zan(n)ımca

64
hat – iniz hat(t)ınız anmayacağım anmıyacağım
hak – ım hak(k)ım
sır – ını sır(r)ını Ulama

Not: İki sessizin yan yana geldiği her sözcükte ünsüz Sözcüklerin sonundaki ünsüzlerin bir sonraki sözcüğün
türemesi olmayabilir. başındaki ünlülere ulanarak (bağlanarak)
okunmasıdır.
süssüz, sessiz, hissiz…
hisse, madde, elli, belli… Aşağıdaki dizelerde, altı çizili bölümlerde ulama vardır.
yollar, ziller, sollamak, telli…
Hep bülbül_öterdi bağımızda, bahçemizde
Ünlü Daralması Ilık bir sonbahar_akşamında yüreğim_aşkınla dolu
Bir hayal_için sürdüm_atımı ufuklara
Türkçede geniş ünlüyle (a,e) biten bir sözcük “-yor” Yok_artık yaralı kalbimde sevgiden_eser
eki aldığında o sözcüğün geniş ünlüsünü “ı, i, u, ü” ye Kapından_ağır_ağır geçtim_ey güzel
çevirerek daraltır.
Not: Arasında noktalama işareti bulunan sözcüklerde
Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “ünlü ulama yoktur.
daralma-sından sonraki yazımları karşılarında
verilmiştir. Polis, arabaları durdurdu.
Gençlik, insana her şeyi güzel gösterir.
bilm(e) – yor bilm(i)yor Leyla’yı rüyamda gördüm, ağlıyordu.
ist(e) – yor ist(i)yor
izl(e) – yor izl(i)yor Dudak Ünsüzlerinin Benzeşmesi
sızl(a) – yor sızl(ı)yor
suçl(a) – yor suçl(u)yor Dudak ünsüzlerinden “b”, kendinden önceki “n”yi
gözl(e) – yor gözl(ü)yor “m”ye dönüştürür.
durm(a) – yor durm(u)yor
verm(e) – yor verm(i)yor Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin “dudak
ünsüzlerinin benzeşmesinden sonraki yazımları
Not: Bazı kullanımlardaki iki ünsüz arasına giren karşılarında verilmiştir.
yardımcı sesler ünlü daralmasını andırır. Bu
kullanımlar ünlü daralması değildir. sakla(n)baç sakla(m)baç
dola(n)baç dola(m)baç
biliyor, duruyor, geçiyor, bakıyor, atıyor, yanıyor, te(n)bel te(m)bel
seziyor, vuruyor, üzüyor, yüzüyor pe(n)be pe(m)be
a(n)bar a(m)bar
Not: Türkçede “ye-, de-, ne” sözcüklerinin bazı ka(n)bur ka(m)bur
kullanımlarında y kaynaştırma ünsüzünden önceki ca(n)baz ca(m)baz
geniş ünlüde daralma olur. Bunların dışındaki ta(n)bur ta(m)bur
sözcüklerde “y” kaynaştırma ünsüzünden önceki geniş
ünlüde daralma olmaz. Not: Özel adlarda ve bileşik sözcüklerde dudak
ünsüzleri benzeşmesi kuralı uygulanmaz.
ye – y – ecek yiyecek
ye – y – in yiyin İstanbul, Safranbolu… onbaşı, binbaşı, sonbahar,
de – y – ecek diyecek külhanbeyi, günbatımı…
ne – y – e niye
Kaynaştırma Ünsüzleri (Koruyucu Ünsüzler)
DOĞRU YANLIŞ
ağlayacak ağlıyacak Türkçe sözcüklerde iki ünlü yan yana
görmeyecek görmiyecek bulunmadığından, ünlüyle biten bir sözcüğe ünlüyle
hatırlayacaksın hatırlıyacaksın başlayan bir ek getirildiğinde sözcükle ek arasına “y,
inanmayacağım inanmıyacağım ş, s, n” kaynaştırma ünsüzlerinden biri girer.
yakalayamadık yakalıyamadık

65
Aşağıda, birinci bölümde verilen sözcüklerin sözcüğünde iyelik (tamlanan) eki ile yönelme (-e)
kaynaştırma ünsüzü eklendikten sonraki yazımları durumu eki arasında; “yorgan -ı – n -ı” sözcüğünde
karşılarında verilmiştir. iyelik (tamlanan) eki ile belirtme (-i) durumu eki
arasında; “baş -1 – n – a” sözcüğünde iyelik
mağaza – a mağaza – y – a (durum ekinden önce) (tamlanan) eki ile yönelme (-e) durumu eki arasında
anne – i anne – s – i (iyelik ekinden “n” kaynaştırma harfi kullanılmıştır. Sert ünsüzle biten
önce) sözcüğe, “c, d, g” yumuşak ünsüzleri ile başlayan bir
kedi – in kedi – n – in (tamlayan ek getirildiğinde bunlar sertleşerek (benzeşerek) “ç, t,
ekinden önce) k”ye dönüşür. “Ört-” eyleminin, “di’li geçmiş zaman
çanta – ı çanta – y – ı (durum ekinden eki”ni (-dü) aldığını görüyoruz. Bu eylem “t” sert
önce) ünsüzü ile bittiği için, ekin başındaki “d” sesi ünsüz
yedi – er yedi – ş – er (üleştirme sıfatı benzeşmesine (sertleşmesi) uğrayarak “t”ye
ekinden önce) dönüşmüştür. Dizeler-de, ses düşmesine uğramış bir
kapının kolu – a kapının kolu – n – a (iyelik sözcük yoktur.
ekinden sonra gelen durum ekinden önce)

Not: Aşağıdaki sözcüklerde kaynaştırma ünsüzü


PRATİK DİL BİLGİSİ UYARILARI
yoktur.

1. Soru anlamı dört tür sözcükle sağlanır: sıfat, zamir,


beş – er
zarf ve edat.
altmış – ar
Hangi gönül uslandı? (soru sıfatı)
yetmiş – er
Hangisi daha akıllı? (soru zamiri)
senin kolun – a
Burada niçin durduk? (soru zarfı)
Beni duydun mu? (soru edatı)
Ünlüyle biten bir sözcüğe “idi, imiş, ise” ekeylemleri,
“ile” sözcüğü ve “iken” bağ-fiil eki birleşik yazıldığı
Bir cümlede soru sormaya yarayan birden çok sözcük
zaman araya “y” koruyucu ünsüzü girer ve bunların
bulunabilir. Bunlardan biri soru edatıysa (mi) soruyu
başındaki “i” sesleri düşer.
edat sorar.
Kaçıncı katta oturduğumu biliyor mu ? (Soruyu soru
araba – y – (i) – di arabaydı
sıfatı “kaçıncı” değil, soru edatı “mu” sormaktadır.
yaya -y – (i) – mlş yayaymış
“mu”yu kapatıp cümleyi okuduğumuzda cümlede soru
burda – y – (i) – se burdaysa
sorulmadığını görürüz.)
maşa -y – (i) – le maşayla
işte – y – (i) – ken işteyken
2. Sözcüğün yapısı ile cümlenin yapısı
tatilde -y-(i)- di tatildeydi
karıştırılmamalıdır.
Sözcükler yapılarına göre üçe ayrılır: basit, türemiş ve
Çözümlü Örnekler
birleşik sözcük.
Cümleler de yapılarına göre üçe ayrılır: basit, sıralı ve
Örnek 1:
birleşik cümle.
Örttü üstüne yıldızlı yorganını gece
Bir başından bir başına göğün
Üç (basit yapılı sözcük)
Bu dizelerde aşağıdakilerin hangisi yoktur?
Renkli (türemiş sözcük)
A) Ses düşmesi
Uçaksavar (birleşik sözcük)
B) Ünsüz yumuşaması
C) Kaynaştırma harfi
Eren kitabı okudu. (basit cümle)
D) İyelik eki almış bir sözcük
Eren gülümseyerek kitabı okudu. (birleşik cümle)
E) Ünsüz benzeşmesi
Eren kitabı okudu, sonra uyudu. (sıralı cümle)
(1998 – ÖYS)
Çözüm:
3. Sözcüğün türü ya da görevi ile cümlenin öğesi
Dizeleri incelediğimizde, “gök” sözcüğünün “k” sert
soruları birbiriyle karıştırılmamalıdır.
ünsüzüyle bittiğini görüyoruz. Sert ünsüzle biten kimi Sözcüğün türü ya da görevi sorusunda sözcüğün ad,
sözcüklere, ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde sert
sıfat, zamir, zarf… mı olduğu sorulur; cümlenin öğesi
ünsüz yumuşar. Burada “k” sert ünsüzü yumuşayarak sorusunda ise sözcüğün yüklem, özne, nesne… mi
“ğ”ye dönüşmüştür. Birinci dizede “üst – ü – n – e” olduğu sorulur.
66
Yapman gereken şey ( özne ) ödevlerini (nesne )
4.Cümlenin öğeleri bulunurken nesneden önce bitirmektir. (yüklem)
mutlaka özne bulunur. Özne bulunmadan nesne
bulunmaya çalışılırsa özne, nesne diye gösterilebilir. NOT :
Bayatlamış ekmekler atıldı. (“bayatlamış ekmekler” Fiilimsiler ad soylu sözcüklerdir.
öznedir.) Türkçe, Ural-Altay dil ailesinin Altay kulundandır,
sondan eklemeli dillerdendir.
NOT :
7. Tırnak işareti ve ayraç işareti içine yazılanlar özel ad
Gerçek öznenin bulunmadığı cümlelerde nesne, ya da cümle ise ilk sözcük büyük harfle, diğer
öznenin yerine geçer; bu tür öznelere “sözde özne” durumlarda küçük harfle başlar.
denir. Moliere (Molyer) Fransız’dır.

“Faust’u okuyorum.
5. Birleşik yapılı eylem ile birleşik kipli eylem
birbiriyle karıştırılmamalıdır. Ceyda:” Beni bekletmeyin.” dedi.
En az iki sözcükten oluşan eyleme (koşabil-, yardım et-
, tepesi at-) birleşik yapılı eylem, iki kip eki almış Tevfik Fikret (Büyük bir şairdir.) dedeme bir mektup
eyleme (koşacaktı, bakıyormuş, gitmeliyse) birleşik yazmış.
kipli eylem denir.
Bu yerleşim biriminde (köy) okul yoktur.
6.Edilgen eylem ile dönüşlü eylem birbiriyle
karıştırılmamalıdır. İnsanın en önemli barınağı “ev”idir.
Edilgen eylemde de dö­nüşlü eylemde de aynı çatı
ekleri (-1, -n) vardır ancak edilgen çatılı fiiller sözde 8. İyelik ekleri ile kişi ekleri birbirine
özne, dönüşlü çatılı fiiller gerçek özne alırlar. karıştırılmamalıdır. İyelik ekleri adlara, kişi ekleri
ey-lemlere eklenir.
Tablo satıldı. (edilgen çatılı, “tablo” sözde özne”) Evim çok geniştir. (iyelik eki)
Ferda, annesine sarıldı. (dönüşlü çatılı, “Ferda” gerçek Ben de geldim. (kişi eki)
özne)
9. “Bir” sözcüğü sayı sıfatı, belgisiz sıfat, ad, edat
NOT : olarak kullanılabilir.
İki elma babam, bir elma annem yedi. (sayı sıfatı)
Canlı varlık olmayan özneler, kişileştirme hariç, Bir insan önce olumlu düşünmelidir. (belgisiz sıfat)
dönüşlü eylemlerle kullanılamaz. Yazdığı ilk rakam bir oldu. (ad)
Durum ve oluş eylemleri çoğunlukla nesne almaz yani Kaçmayı bir o düşünüyordu. (edat)
geçişsiz çatılıdır.
Dedem salonda oturuyor. (durum eylemi)
Demir boru paslandı. (oluş eylemi) 10. Virgül ile noktalı virgülün kimi durumlardaki
kullanımları birbiriyle ilgilidir.
Edilgen, dönüşlü ve işteş eylemler çoğunlukla nesne Uzun cümlelerde özneden sonra virgül kullanılır.
almaz yani geçişsiz çatılıdır. Suna, uzun bir aradan sonra memleketine gitmeyi
düşündü.
Ev satıldı. (edilgen çatılı)
Seda saatlerce tarandı. (dönüşlü çatılı) Ancak, özneden sonraki sözcükler arasında da virgül
Deniz ile Burak tartıştı. (işteş çatılı) varsa anlam karışıklığını önlemek için özneden sonra
virgül değil, noktalı virgül konur.
Suna; Leyla, Kenan ve Nesrini telefonla aradı.
NOT :
Eş görevli sözcüklerin arasına virgül konur. i
Evden gömlek, kazak ve çorap aldı.
Yüklemi ad soylu olan cümlelerde istisnalar dışında
nesne bulunmaz.
Ancak, farklı türlerin arasına virgül değil noktalı virgül
konur.
Seni en fazla seven kişi (özne) annendir. (yüklem)

67
Fizik, kimya, biyoloji; tarih, coğrafya sınavlarının Benlik duygusu çok gelişmişti. (ad)
sonuçları açıklandı.
Bencil insanları sevmem. (sıfat)
Sıralı cümlelerin arasına virgül konur.
Leyla eve gitti, uyudu. “-ki” eki üç yerde kendisinden önceki sözcüğe bitişik
yazılır:
Ancak, öğeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri Kalıplaşmış bağlaçlar: mademki, halbuki oysaki…
ayırmak için kullanılır.
Leyla eve gitti, uyudu; ben kütüphaneye gittim, Sıfat-ki: sabahki kahvaltı, yandaki baraka…
çalıştım.
Zamir-ki: Onun saçı sarı benimki siyah.
11. Sıfat -ki, adlaşmış sıfat ve zamir -ki birbiriyle
karıştırılmamalıdır. NOT :
Ege’deki evler iki katlıdır. (sıfat-ki, işaret sıfatı)
Üstteki, henüz gelmedi. (adlaşmış sıfat, “üstteki Diğer durumlarda “ki” ek değil, bağlaçtır; ayrı yazılır.
adam”)
Duydum ki beni unutmuşsun.
Bendeki kitap ciltli, onunki ciltsiz. (zamir -ki)
Sen ki çok usta bir şairsin…
NOT :
Eylemlerden sonra gelen “de” ve “ki” ayrı yazılır.
Zamir -ki‘den önce zamir “n” ya da “m” si vardır. Çocuk koştu da koştu.

“O” sözcüğü kişi zamiri, işaret zamiri ve işaret sıfatı Biliyorum ki beni sevmiyor.
olarak kullanılabilir.
Onu on yıldır tanırım. (kişi zamiri) İki sözcüğün birleşik yazılabilmesi için üç koşul vardır:
anlam kayması, ses düşmesi ya da ses türemesi,
Onu ceketimin cebinde buldum. (işaret zamiri) sözcük türü kayması.
Birçok ağacı kestiler. (anlam kayması)
O kalemi sana ben vermiştim. (işaret sıfatı)
Bir şey olacağını hissettim. (ses türemesi)
12. Yapım ekleri köke de gövdeye de eklenebilir.
Birinci yapım eki köke, daha sonraki yapım ekleri Köpeği bir odaya hapsetti. (ses düşmesi)
gövdeye yani türemiş sözcüğe eklenir.
Koş-u (“-u” yapım ekidir, köke eklenmiştir.) Biçerdöver bozuldu. (sözcük türü kayması)

Koş-u-cu (“-cu” yapım ekidir, gövdeye eklenmiştir.) Yapım ekleri çekim eklerinden önce gelir.
göz- lük- çü- ler- den
13. Soru sıfatı, belgisiz sıfat ve işaret sıfatlarının bir ‘
kısmı çekim eki alınca zamire dönüşür.
Hangi evi kiraladın? (soru sıfatı) y.e y.e ç.e ç.e

Hangisini kiraladın? (soru zamiri) Ancak az dâ olsa çeki eki yapım ekinden önce gelebilir.
Bazı insanları anlamıyorum. (belgisiz sıfat)
Bazılarını anlamıyorum. (belgisiz zamir) koş- ma- y- an
Bu ova çok verimlidir. (işaret sıfatı)
Burası çok verimlidir. İşaret zamiri) ç.e y.e

NOT : Niteleme sıfatı; ada sorulan “nasıl” sorusuna, niteleme


zarfı eyleme sorulan “nasıl” so­rusuna yanıt olur.
14. Sıfatlar çekim eki almaz. güzel kazak n.s ad
Güzel konuştun. n.z eylem
Zamirler yapım eki alınca zamir özelliğini kaybeder.
Ben, çok yoruldum. (zamir)

68
13. Yer-yön belirten sözcükler ek almayıp eyleme
yönelik kullanıldığında zarf tümleci, “-e, -de, -den”
eklerinden birini aldığında dolaylı tümleç, “-i” belirtme
durum ekini aldığında belirtili nesne olur.
Leyla dışarı çıktı. (zarf tümleci)

Leyla dışarıya çıktı. (dolaylı tümleç)


Leyla dışarıyı süpürdü. (belirtili nesne)

14. Zarf fiili bulmak için yüklem olan eyleme “nasıl” ve


“ne zaman” soruları sorulur. Soruya yanıt olan
sözcüğün kökü eylemse o sözcük zarf fiildir.
Delikanlı koşarak geldi. (Nasıl geldi?: koşarak. Yanıtın
kökü eylemdir (koş-), bu nedenle “koşarak” sözcüğü
zarf fiildir.)

Ağlarken bana soru sorma. (Ne zaman sorma:


ağlarken. Yanıtın kökü eylemdir (ağla-), bu nedenle
“ağlarken” sözcüğü zarf fiildir.)

14. İki noktadan (:) sonra yazılanlar özel ad ya da


cümleyse büyük harfle, yazılanlar özel ad ya da cümle
değilse küçük harfle başlanır.
Sınıfta iki kişi vardı: Tuna ve Bora.

Edat: Kavramlar arasında anlamca ilgi kurmaya


yarayan sözcüklere denir.

Çekmecedekilerin bazıları şunlardı: iki kalem, bir


tomar kağıt…

69

You might also like