Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 18

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/351441988

Diyarbakır’da Gayrimüslimler Ve Yaşam.

Chapter · May 2013

CITATIONS READS

0 9

1 author:

Yusuf Kenan Haspolat


Dicle University
757 PUBLICATIONS   1,548 CITATIONS   

SEE PROFILE

Some of the authors of this publication are also working on these related projects:

Krallar kenti-2 View project

A case report View project

All content following this page was uploaded by Yusuf Kenan Haspolat on 20 May 2021.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


İKİNCİ BÖLÜM

DİYARBAKIR’DA GAYRİMÜSLİMLER VE YAŞAM


Diyarbakır Hristiyanlarca kutsal bir şehirdir. Diyarbakır, yüzyıllar boyunca
dinsel hoşgörüden uzaklaşmamış, etnik ve dinsel mozaiğini korumuştur. Bu neden-
le de Müslümanlar, Hıristiyanlar, Ermeniler ve Yahudiler, değişik mezhepler, tarih
boyunca Diyarbakır’da birlikte yaşamışlardır. Bundan ötürü de Diyarbakır da birçok
kilise yapılmış ve bunların bazıları günümüze gelebilmiştir. Diyarbakır’da İslamiyet
öncesi Şemsiler, Yahudiler ve Hıristiyan dinine bağlı insanlar yaşamıştır. Burada ya-
şayan Hıristiyanlar da beş ayrı mezhebe ayrılmışlardı. Bunlar Gregoryen (Ermeni),
Yakubi (Süryani Kadim), Ortodoks (Rum), Asuri (Nasturi) ve Keldani mezhepleriy-
di. Diyarbakır, Hıristiyanlığı ilk kabul eden topluluk olarak bilinen ve Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nde yaşayan Süryanilerin önemli merkezi idi. V. yüzyıldan sonra
Süryani Ortodoks Kilisesinden ayrılan Nasturiler, Keldaniler ve Melkitlerin yanı
sıra Rumlar ve Ermeniler de Diyarbakır’da yaşamışlardır. Ortodoks, Katolik, Pro-
testan, Gregoryen gibi hemen hemen tüm Hıristiyan mezhepleri yüzyıllar boyunca
Diyarbakır’da kendisini temsil etme imkânını bulmuşlardır. Diyarbakır’da Sürya-
ni, Keldani, Nasturi, Ermeni ve Rumların ibadet ettiği 22 kilisenin bulunduğundan
söz edilmektedir. Ancak günümüzde bu kiliselerin bazıları tamamen yıkılmış, ba-
zıları da günümüzde cemaatlerine hizmet vermektedir (1). Diyarbakır’a miladın 1.
yüzyıl ortalarında Hz. İsa’nın 70 talebesinden biri olan Aday Hristiyanlığı getirdi.
Adey›in ölümünden sonra talebesi Agey, Eğil, Lice, Silvan, Harput ve Mardin›e
Hristiyanlığı yaydı (2). 313’te imzalanan Milano Fermanı ile, Hıristiyanlık, Roma
İmparatorluğu’nun resmi dini haline gelmiş ve 23 Mayıs-19 Haziran 325 tarihleri
arasında İznik Konseyi toplanmıştır. İznik Konsili’ne, Amed (Diyarbakır) bölgesin-
den katılanların sayısının azımsanmayacak sayıda olduğu dikkat çekmektedir. Katı-
lanlardan bazıları; Şem’un, Yakup, Atiyakos, Eğilli Adey, I. Marutha, Mara biçimin-
de sıralanabilir (3).
Hristiyan hac konaklama merkezi olarak Diyarbakır
Dağkapıda Grekçe yazılan bir yazıda ‘Adlarını kitapta bulacağınız kişilerin
verdikleri paralarla Diyakos Appios’un çabaları sonucu yapılmış Han. Yapan taşçı
ustası Paulos tarih 449. Kitabe Hristiyan hacıların konuk edildiği bir hana ait olduğu
anlaşılıyor. Bu han muhtemelen dağkapı civarındaydı (4). Bu durumda Diyarbakır’ın
Kudüs’e gidenlerin bir hac konaklama merkezi olduğunu öğreniyoruz.

1
kilise, 3 şapel, 1 3 00 H. yılından, 1317-1379 H. yılına kadar Diyarbakır›da 5 adet
merkez kilise olmak üzere 11 kilise daha vardı. Bütün Osmanlı topraklarında olduğu
gibi Diyarbakır’da da dinler ve bunlara bağlı olan müntesipleri serbest olarak dini
ve sosyal hayatlarını devam ettirmişlerdir. Günümüze kadar ulaşan kiliseler ise
şunlardır: Süryanilerin Ortodoks mezhebine ait Meryem Ana (Mor Yakup) kilisesi
bugünde faaliyetlerine devam etmektedir.
Hala mevcudiyetini koruyup ancak ibadete açık olmayan kiliseler ise
19. yüzyılda Diyarbakır kiliseleri şunlardır: Keldanilerin Katolik mezhebine ait Mar Petyum (Pityon) kilisesi,
Gregoryan Katolik Ermenilere ait; Surp Sargis Kilisesi, Surp Giragos Kilisesi,
Süryanilere ait kilise, Nasturilere ait Sen Corc ( Kara Papaz) Kilisesi, Latinlere
ait bir kilise. Ermeni Diyarbakır merkez sancağına bağlı kazalarda ise kilise sayısı
şöyledir: Siverek kasabasında 3 kilise vardır. 1317-1379 H. yılında bu rakam 1
kiliseye düşmüştür. Re’sülayn kazasında 3 kilise vardır. Lice kazasında 1290-1292
H. yıllarında yapılan salnamelere göre 1 kilise bulunurken 1317-1379 H. yılında
Kiliseleri de içeren eski bir Diyarbakır panoraması kilise sayısı 3’e çıkmıştır. Silvan’da ise 1291 H. yılında 2 kilise, 1317-1379 H.
yılındaki salnamede verilen bilgiye göre 4 kilise kayıtlıdır. Diyarbakır Sancağı Lice,
Silvan kazalarıyla Şark, Kikâ, Türkmen, Garb, Ömerkan, Mahal ve Metinan, Derik,
Behramki nahiyelerini ve Lice kazası, Hani ve Silvan kazası dahi Hazro ve Mihrani
nahiyelerinden olmak üzere sancağı teşekkül etmiştir. 1288 H. Salnamesine göre
Diyarbakır sancağı 56 mahalle, 12057 hane, 21574 Müslim erkek, 7809 Gayrimüslim
erkek, toplamda 29383 nüfusa sahipti. 1290-1291 H. Vilayet Salnamelerinde verilen
nüfus bilgileri aynıdır. Vilayetin Müslüman erkek nüfusu; 5258, Gayrimüslim erkek
nüfusu; 6713›tür Bu salnamede verilen rakamlar 1288 H. salnamesinin verilerine
ters düşmektedir. 1308 H. salnamesine göre Diyarbakır şehri 11124 erkek nüfusu ile
4164 hane, umum sancak 69244 ahali erkek nüfustan 1056 köy ve 27597 haneden
ibarettir ki nüfusun 51345›i Müslim›dir. 17899 Gayrimüslimdir. Hesaptan hariç
olan kadın nüfusu ise erkek nüfusundan daha çoktur. Bu nüfusun içerisinde kadın
nüfusu yoktur. 1300 H. Salnamesine göre ise Diyarbakır Sancağı 486 mahalle, 1243
Dört ayaklı minare camii, Keldani kilisesi çanı, Surp gıragos kilise çanı
hane, 7772 Gayrimüslim, 24089 Müslim, toplamda 31141 nüfusa sahip idi. 1318 H.
(Osman Köker sergisi) Orlando Carlo Calumeno kolleksiyonu
yılında düzenlenen Salnameye göre; 1897 maliye senesinde Vilayet-i Sicilli Nüfus
Nezâreti Dairesi›nce kayıt altında olan nüfus şöyledir. Müslüman nüfusu 330000,
1873 yılında Diyarbakır’da 11 kilise Ergani’de 5 kilise Çermik’te 1 Ermeni
Ermeni nüfusu 44000 civarındadır. Diyarbakır merkez sancağı Müslümanlar 42. 668,
kilisesi, 1 Protestan kilisesi, 1 Yahudi kilisesi mevcuttu Hazro’da 2 kilise, 1 manastır
Rumlar 192, Ermeniler 12. 275, Katolikler 2. 560, Yahudiler 2. 845, Protestanlar
vardı (5).
983, Süryaniler 4. 046, toplam nüfus 62. 780 olarak verilmiştir. Bu rakamlar yalnızca
19. yüzyıl salnamelerine göre Diyarbakır’daki kilise sayılarına bakalım.
Diyarbakır merkez nüfusunu yansıtmaktadır (6).
Diyarbakır merkez sancağında 1287 H. salnamesinde 2 Patrikhane, 13 Kilise, 11

2 3
Diyarbakır Kiliseleri ve üzeri harman yeri gibi düz olan mesire yeri “Kırklardağı”, adını bu kiliseden
Diyarbakır şehrinde İslam’dan önce üç dine mensup insanlar yaşamaktaydı almıştır. Bu gün burada, kilisenin bir duvar yıkıntısı ile mahzeni belli olmaktadır)
Bunlar, Güneşe tapanlar olarak adlandırılan Şemsiler, Yahudiler ve Hıristiyanlardı. Mar-Kozma ve Duymana Kilisesi: Meryemana-Kilisesi’nin güneydoğusun-
Hıristiyanlar da kendi aralarında beş mezhebe ayrılmışlardı. Bunlar Gregoryan Er- da ve eski kilisedendi. Mar adının da belirttiği gibi vaktiyle Süryanilere ait iken,
meni, Yakubi/Süryan-ı Kadim, Ortodoks Rum, Melkit, yani Bizans(Rum) Kayser›ine sonradan Rumlara (Süryani’den Herakliyus çağında Ortodoks mezhebine dönerek
tabi /Ortodoks-Süryani ve Asuri Nasturi mezhepleriydi. Bu mezheplerin her birine Melikid/Melkid»=Melik/İmparator taraflısı diye anılan ve ibadetleri Süryanice olan
ait kiliseleri vardı. İslam fetihlerinin yapıldığı dönemde şehirde yer alan kiliselerden Rum mezhebindekilere) geçmiştir. 1930 yılına kadar duruyordu. (Bu tarihte yıkılın-
tespit edilebilenleri şöyle sıralayabiliriz: ca, bir takım mozayıkları müzeye; yazma kitaplarla Rumca bir İncil de Meryemana
Mar-Thoma: Saint-Thoma Kilisesi de denir. Hıristiyanlıktan önce puta ta- Kilisesine götürülmüştür).
panların mabedi idi. Hıristiyanlığın kabulünden sonra yeni ilaveler yapılarak kilise Mar-Şilo Kilisesi: Amid Metropoliti Mar-Mara, 520 yılında yapmış ve ölü-
haline getirildi. Miladi 639 tarihinki İslam fethini müteakip önce üçte biri, sonra da münden sonra cesedi buraya gömülmüştür. Yıkılış tarihi ve yeri belli değildir.
tamamı camiye çevrildi. Bugünkü Ulu Camii›nin yerinde idi.
Büyiik-Kilise: İmparator Herakliyus 629 yılında yaptırdı. 779 yılında yıkılın-
Meryemana: Çok eski bir mabettir. (Şehrin batısında ve Lalabeğ-Camii ile ca, Amid Piskoposu Abay ve Horipiskopos Mar-Gevergis, Arhidiyakon Mar-Tuma
Şeytanpazarı arasındadır. Bizans çağından kalma mihrabı ve Roma biçimi bir kapısı büyük himmet ve gayretle hayli para sarf ederek ancak eski haline getirebilmiştir.
vardır). Birçok defalar tahriplerden bozularak tamir gördü ise de, en son Patrik Gor-
gis zamanında Mafıryan ishak vasıtasıyla 1700 yılında küçültülerek yeniden restore Mar-Hananyo kilisesi: Muallak Cami civarında idi. Nasturi tapınağı olup
edilmiş ve bugünkü durumda inşa olunmuştur. Amid›in en şık, en güzel, sağlam ve yapılış ve yıkılış tarihleri tespit edilememiştir.
yaşayan (Süryan-ı Kadim/Yakubi mezhebi) kilisesidir. Saint Corc Kilisesi: İç kalededir.
Yaftizci Mar-Yuhanna Kilisesi: Miladın dördüncü yüzyılında inşa edildi. Ara-
bistan Piskoposu Mar- Yuhanna 629 yılında ölünce, tabutu getirilerek bu kiliseye
konuldu. Zamanla harap olmuş arsa haline gelmiştir. Yeri şimdiki Deva hamamı ci-
varındadır.
Mar-Istefanos Kilisesi: Dördüncü yüzyılda kurulmuştur. Çok ulu ve muhteşem
bir kilise olduğu için, 503 yılında Amid “Sasar/Iı Kubad idaresindeki a/eşe kıpan
İranlı yabancılar” tarafından istila edildiği vakit, burayı bir “Ateşgede” yani ateş-
tapınağı haline getirdiler. Bu işgal üzerine Suruçlu Mar-Yakup, ayni 503 yılında, çok
acıklı manzum bir mersiye yazmıştır. Yeri ve yıkılış tarihi belli değildir.
Mar-Zu’oro Kilisesi: Beşinci yüzyılda yapılmıştır. 629 da Urfa Metropoli- .
ti Mar-Şem’un ve 14 Aralık 649 da Antakya Patriki Mar-Yuhanon ölmüş ve cena-
Şemsiler Tapınağı: Mardin Kapısında Şemsiler denen yamacın başlangıcın-
zeleri Amid’e getirilerek buraya gömülmüştür. “Ayn-î- Zülal/Balıklı” adlı büyük
daki kayanın bitişiğinde idi. Son zamanlara kadar enkazı duruyordu. Mardin yolu-
içme suyuna Osmanlı vakfiyelerinde “Ayn-i-Ze’ura” denilmesinden, bu kilisenin bu
nun genişletilmesiyle bu enkaz da kaldırılmıştır.
kaynak suyu üzerinde kurulduğu ve “Ze’ura” adının da halkça “Ziilal”e çevrildiği
anlaşılıyor. Sonradan yıkılmış ve yeri arsa haline gelmiştir. Mar-Pityon kilisesi: Şeyh-Matar r’Şeyh Mutahar” Camii civarında gösterilen
bu kilise bir Nasturi tapmağı idi.
Kırklar (Kırk-Şehid) Kilisesi: Bunu, Amid Metropoliti Şair Kartmili Mar-
Yuhanna, beşinci yüzyılın sonlarında bina etmiştir. İranlılar 503 yılındaki istilalarında Saint Teodoros Kilisesi: Fatih Paşa Camii bitişiğinde gösterilen bu kilise de
Amid’i bozup yıktıkları sırada, Ermeni Piskoposu Surp-Enün›ün Kral (Kubad)a harap olmuştur (7).
yalvarıp yakararak müracaatı üzerine, yalnız bu kilise tahripten kurtulmuştur. (Bu Surp Sarkis kilisesi: Mardin Kapı yakınlarındadır ve Katolik Ermenilere ait
gün şehrin güneyindeki on gözlü köprüyü geçince Silvan yolunun güneyinde kalan bir kilisedir. 16. yüzyıla tarihlenmektedir. Ana yapı malzemesi siyah bazalt taştır.
Dört kemer dizisinin birbirinden ayırdığı beş nefli kilise iki katlıdır. Bu kilise Ali

4 5
Paşa mahallesindedir. 500 yıllık bir yapıdır. Diyarbakır’ın çok kültürlü yapısal kim-
liğine uygun bir mekândır. Adı şimdilerde Çeltik Fabrikası olarak anılıyordu. Max
Von Berchem, Amida adlı eserinde, 1515’lerde Osmanlı tebaası olan Amidli (Diyar-
bekirli) Ermenilerin o tarihlerde bu kiliseyi yaptırdığını, adının da Surp Sarkis oldu-
ğunu ifade eder. Fransız arkeolog Profesör Albert Louis Gabriel, Voyages Archeolo-
giques dans la Turqie Oriental (Doğu Türkiye’de arkeoloji gezileri ) adlı eserinde ise

yapının Hızır İlyas kilisesi olduğunu söyler.

Surp gıragos Hızırilyas


Surp Gragos’un önemi
■■ Türkiye Ermenileri Patrikliği Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram
Ateşyan Van’daki Ahdamar Adası’ndaki Surp Haç Kilise’si kadar Erme-
niler için önemli olan Diyarbakır’daki Surp Giragos Ermeni Kilisesi.
■■ Ateşyan, “Surp Giragos Kilisesi, 1015 yılına kadar Metropolitlik merke-
ziydi. Daha sonra patriklik merkezi İstanbul oldu.
■■ Kilise vakfı yönetim kurulu üyesi Tekin Papuççuyan, Kilisenin Diyarba-
kırlı Ermenilerin yanı sıra dünya Ermenileri için çok önemli manevi de-
ğeri olduğunu dile getirdi (8).
■■ 1600’lü yıllarda Diyarbakır’a gelen Polonyalı Gezgin Simeon ne diyor
kilise hakkında: “Bir gün Surp Giragos Kilisesine gittiğim vakit, kilisenin
beş horanının önünde ayrı ayrı ayin yapıldığını gördüm. Orada Vartabet,
Diyarbakır’da ayakta kalmış kiliseler: keşiş ve piskoposlardan başka 25 papaz saydım, demektedir.
■■ Ermeni Patrikhanesi Genel Vekili Başpiskopos Aram Ateşyan kilisenin
Ermenilerin ruhani doğuş yeri olduğunu ifade etti (10).

Meryem ana Keldani Saint George

6 7
Puşici sokağın arkasındaki Ana sokakta Mar Kozma kilisesinden kalan giriş

Katolik kilisesi Protestan kilisesi


Mar-Kozma ve Duymana Kilisesi: Meryemana-Kilisesi’nin güneydoğusun-
da ve eski kilisedendi. Mar adının da belirttiği gibi vaktiyle Süryanilere ait iken,
sonradan Rumlara (Süryani’den Herakliyus çağında Ortodoks mezhebine dönerek

Melikid/Melkid”=Melik/İmparator taraflısı diye anılan ve ibadetleri Süryanice olan
Rum mezhebindekilere) geçmiştir. 1930 yılına kadar duruyordu. (Bu tarihte yıkı-
lınca, bir takım mozayıkları müzeye; yazma kitaplarla Rumca bir İncil de Merye-
mana Kilisesine götürülmüştür) (7). Orhan Cezmi Tuncer, Mar Kuzmo kilisesinin
Rum, Ortodoks olduğunu, Ali paşa mahallesinde yıkık olarak bulunduğunu ifade
eder. Menşe olarak İ. S. 4 y. ’e uyar. 7 yy’de Süryanilerden Rumlara geçti. 1212’de
yıkıldı. 1683, 1839 onarımı var. 1930’da yıkıldı ve yok oldu (9).
Alipınar Süryani kilisesi

Diyarbakırda gayrimüslimlere tolerans gösterilmiş, İslami vakıflarda da


görev verilmiştir. Örneğin: Şeyh matar camii vakıflarında saraydar ve loğkeşlik
görevini yapan Bedros’un ölümü üzerine yerine Serkiz tayin edilmiştir (11).
Kiliselerin Yönetimi
Ermeni Piskoposluğunun 
Diyarbakır’da Ermeni kilisesi bir piskoposluk olarak yönetiliyordu (12). Er-
meni Surp Giragos kilisesi: Büyük bir alana kurulmuş Surp Giragos kilisesinin eski
muhteşem günleri çok anlatılır yazılı kaynaklarda¸ 800´lü yıllarda, Ortadoğu´nun en
zengin ve büyük Ermeni kilisesi diye tanınırmış¸ Ahdamar kilisesinin önemi, ne ise
bu kilise de öyle görülebilir. Diyarbakır salnamelerine göre (1/127) Hristiyanlarca
kutsal makamlar 1869-1905 yıllarında şu şekildeydi:
Ermeni: Diyarbakır’da Piskopos Agob efendi, Çüngüşde Rahip Minas
efendi
Ermeni Katolik: Diyarbakır’da Agop Bahtiyaran efendi
Süryanilerde Patriklik Merkezi
Diyarbakır Süryanileri kısmında ele alındı

8 9
Nasturî Patrikliği vardır ki bu anane, İncilci Marcus’un sembolü olan bir öküz başının Rum kapısı
Osmanlı Devleti’ndeki tüm gayrimüslimlerin idarî durumlarını belirten fer- üzerinde mevcut olması ile kuvvet bulmuştur (15). Diyarbakır’la ilgili olarak, Sür-
manları içeren bu defterde Nasturîler patriklik olarak yer almamakta “Murahhaslık-ı yani tarih kitaplarında oldukça fazla bilgilere ulaşmak mümkündür. Süryaniler, bu
Nasturî” ifadesi kullanılmaktadır. Bu belgede Nasturî Murahhası’nın yetki alanı ola- şehri “mübarek” olarak övmüşlerdir. Çünkü bu şehirde birçok âlim ve azizin
rak Diyarbakır ve Mardin gösterilmektedir. Nasturî murahhası, yetki alanına dâhil mezarları bulunmaktadır. Onun adına Musul yakınlarındaki Elfef Dağında manastır
bölgelerde bulunan Nasturîler üzerinde, diğer cemaat patriklerinin sahip olduğu yet- inşa edilen Mor Mattai Diyarbakırlıdır. Bundan da öte, bu şehirde meşhur rahipler ve
kilere sahiptir. 1825 tarihli Diyarbakır’a ait bir mahkeme kaydında ise; Diyarbakır’da azizler gömülüdür. Büyük öğretmen Suruçlu Mor Yakup (ö. 522), büyük metropolit
yaşayan Nasturilerin bir bölümünün Yakubilere bağlı olduğundan bahsedilmektedir Mor Diyonsiyos İbül Saliba (ö. 1171) gibi. Birçok ilim ve din adamı, hayırseverler
(13). Nasturi patriği Diyarbakır’da ikamet etmekteydi (14). de Diyarbakır’da yetişmişlerdir. İshakuni ailesi de bu şehirde yerleşmiş seçkin ai-
lelerdendir. Antakya Metropolitliği görevinde bulunan VII. Ananasyos (Ebul Faraç
Keldanî Patrikliği
lakabı ile bilinir. ) Diyarbakırlı Kemda ailesine mensuptur (ö. 1128). Garip oğlu II.
Diyarbakır ve Musul’daki iki ayrı patriklikti. 18. yüzyılın ortalarında Diyar- İbrahim (patrik.. . ) (ö. 1312), Kamşef oğlu II. Yeşu (1662) vb. (16) Leon Briro tara-
bakırlı bir Başpiskopos Yusuf (Josef) de papadan patriklik onayı almıştı (13). Diyar- fından 1107 yılında kaleme alınan bir eserde ‘Diyarbakır’a bağlı olan ünlü mübarek
bakır salnamelerine göre (1/127) Hristiyanlarca kutsal makam olarak 1869-1905 yıl- Şraohiya köyünden Hürmüz oğlu Ablahad’tır ifadesi geçmektedir (17). Bu durumda
larında Keldani patriği olarak Diyarbakır’da Serpiskopos Bedros efendi ismi geçer. 1107 yılında Hristiyanlarca kutsal bir köyün varlığını öğreniyoruz. Türkiye’de Hz.
Protestan Süryaniler İsa’nın diliyle ibadet yapılan tek kilise Diyarbakır’dadır. Diyarbakır’da Orto-
doks Süryanilere ait olan bu kilise IV. Yüzyıldan kalmıştır. Kilise birkaç kez yanmış,
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Süryanilerin yaşadığı bölgelerde açılan
yıkılmış ve birçok kez onarılmıştır. Diyarbakır’daki Meryem ana ilk kiliselerdendir
Amerikan misyonerlerine ait istasyonlar, Süryanilere yönelik Amerikan misyoner-
ve Hz. İsa’nın dili konuşulmaktadır. Diyarbakır Suriçi›nde 4 bin yıllık eski bir
lerinin çalışmalarını yeniden canlandırmıştır. 1850’de Musul, 1857’de Diyarbakır
putperestlik mekânı ve milattan sonra 3. yüzyıldan bu yana, yani bin 700 yıldır ke-
ve 1858’de Mardin’de açılan istasyonlar bu canlanmada etkili olmuştur. Bu tarihler-
sintisiz olarak kullanılıyor. Milattan sonra 34 yılında Hıristiyanlığı kabul eden ilk
de yapılan çalışmalar sonucunda, Mardin ve Diyarbakır’da bazı Süryaniler Protes-
Hıristiyanlar Arami-Süryanilerin Kilisesi ‹Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi» Di-
tanlığı benimsemişlerdir. 1852-1860 arasında Protestanlığı kabul eden Diyarbakırlı
yarbakırlı Süryaniler bin 700 yıldır kendi kadim mekânlarında Hz İsa›nın konuştuğu
Şemmas Saliba ve Mardinli Şemmas Cercis Hedaye, kendi bölgelerinde Süryani
dille Arami›ce konuşup ibadetlerini yapıyorlar (18). Diyarbakır’da hristiyanlar Hz.
Protestan cemaatinin ilk piskoposları olmuşlardır (13).
İsanın konuştuğu orijinal dili konuşur ve ibadeti bu dilledir. Süryanice dili dünyanın
Diyarbakır’ın Manevi Önemi en eski dillerindendir. Dünyanın ilk alfabesi Süryani alfabesidir. Ayrıca Hz. İsa’nın,
Diyarbakır surlarında şu an 83 burç vardır. Ancak MS. 349 yılında yapıldı- Meryem ananın ve elçilerin Süryanice konuşmaları ve İncil’in Matta bölümünün
ğında 72 havariyi temsilen 72 burç yapılmıştır. Diğer burçlar sonra ilave edilmiştir. Süryanice yazılması da önemli bir olaydır (19). Hz. İsa’nın (İslam inancında Hz.
Bu hususta Diyarbakır’la ilgili seyahatnamelerde Tavernier, Buckhinhamve Lord İsa’ya benzer kişinin) çarmıha gerildiği haçın bir parçası Diyarbakır’dadır (20).
Kinros’un hatıralarına bakılabilir. İslam anlayışına göre Hz. İsa ve çarmık
İsrailoğulları, İsa (a. s. )›i ve ona tâbi olanları durdurmak için pek çok yol
denediler; sonunda Hz. İsa’yı öldürmeğe karar verdiler. Ancak Allah, onların planla-
rını etkisiz hâle getirdi. Yahudiler, İsa (a. s. )›a benzeyen birini yakalayıp astılar ve
«Meryem oğlu İsa Mesih›i öldürdük» dediler (en-Nisâ, 4/157). Öte yandan Kur’anı
Kerîm, asıl durumu su şekilde açıklar: “Hâlbuki onlar İsa’yı öldürmediler ve as-
madılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı. Ayrılığa düştükleri şeyde, doğ-
rusu şüphededirler. Onların bu öldürme olayına ait bir bilgileri yoktur. Ancak kuru
bir zan peşindedirler. Kesin olarak onu öldürmediler, bilakis Allah, onu kendi katına
Diyarbakır surları-Dağkapı ve Urfakapı
yükseltti. Allah güçlüdür, hâkimdir” (en-Nisâ, 4/157-158). İsa (a. s) ayette de belir-
Diyarbakır’daki surlarda 4 kapı (Mardin kapı, Rum kapı, Dağ kapı, Yeni
tildiği gibi, öldürülmeden göğe yükseltilmiştir (21).
kapı): Mezkur dört kapının dört İncilcinin adına yapılmış olmasına dair bir anane

10 11
Hristiyan anlayışına göre çarmık ve haç Ünlü Sirahayats Surb Astvadsadsin Manastırı da Çınkuş yakınlarındaydı. Surb
Diyarbakır’da inanılmaz bir sır çıktı. Hz. İsa’nın çarmığa gerildiği hacın bir Minas ziyareti (ananeye göre İsa’nın havarilerinden Aziz Tadeos/Tadeus tarafından
parçası sadece dünya kiliseleri arasında Diyarbakır Meryem Ana Kilisesi’nde olduğu kurulmuştur) Ermenistan’a göç eden Çınkuşlular genelde Nubaraşen’de yaşamak-
ortaya çıktı. Süryani Can Şakarer, “Herkesin bildiği gibi Hz. İsa Kudüs’te çarmı- taydı ve bu şehrin sokaklarından biri de Çınkuş olarak anılmaktadır (24).
ğa gerildi. Hz. İsa’nın ölümünden sonra Bizans Kraliçesi Elen Hristiyanlığı kabul Süryaniler için Diyarbakır’ın önemi
etti. Kraliçe Elen Hz. İsa’nın hacını bulmak için Kudüs’e gidiyor. Hz. İsa’nın hacını
Süryanilerin sayıları giderek azalmıştır. Bugün sadece 4 aile kalmıştır. İs. 100.
bulduktan sonra İstanbul’a getiriyor. Kraliçe Elen öldükten sonra bir vatandaş hacı
yılda Hristiyanlığın Mezopotamya’ya yayılışının kapısı Diyarbakır olmuştur. Erbil
alıp bu bölgeye getiriyor. Hacın parçasını sadece özel günlerde ziyarete açıyoruz
vakayinamesi yazarı Mşiha, Hristiyanlığın Diyarbakır’dan Dicle’nin öbür tarafına
“dedi (22). Meryem Ana Süryani Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Can Şakarer,
geçtiğini ve birçok aşiret reisinin hristiyan olduğunu, Mezopotamya coğrafyasına
Hz. İsa’nın Kudüs’te gerildiği çarmıhın bir parçasının Diyarbakır’da olduğunu öne
giden ilk misyonerliğin burada başladığını söyler
sürdü. Şakarer, çarmıhın Diyarbakır’a getiriliş hikâyesini şöyle anlattı: “Fransız Kra-
liçesi çöplükte bulduğu 3 parçalı çarmıhı zamanın önderlerine gösteriyor. Önderler,
’Bu İsa’nın çarmıhı ise, ölüye değdiği an ölü canlanır ‘diyorlar. Bunun üzerine 3 ölü-
nün üzerine tutulan çarmıh ölüleri diriltiyor. Bunun üzerine Kraliçe Helen, çarmıhı
İstanbul’a getirtip ziyarete açıyor. Ziyarette Güneydoğulu bir kişi, çarmıhı ısırıp bir
parçasını koparıyor. Ancak ziyaret çıkışında arama olması nedeniyle, Güneydoğulu
kişi ağzıyla kopardığı çarmıhı bacağına saplayarak güvenlik koridorundan geçirip,
Diyarbakır’da bulunan Meryem Ana Kilisesi’ne 300 yıl önce getiriyor. (23)”
Diyarbakır’da İki Havariv
Hz İsa’nın 12 Havarisinin birinin (Mar Tumanın mezarı) Diyarbakır
merkez Meryemana kilisesinde vaftiz yerinin sağında olduğunu Süryaniler ifa-
de eder.

1927-64 Kişi 1935-56 Kişi 1943-30 Kişi

1928-61 Kişi 1936-35 Kişi 1944-34 “

1929-51 Kişi 1937-45 Kişi 1945-29 “

1930-45 Kişi 1938-39 Kişi 1946-39 “

Süryani kaynaklara göre Diyarbakır Meryemana kilisesinde havari Saint 1931-57 Kişi 1939-31 Kişi 1947-53 “
Thomas’ın mezarı
1932-50 Kişi 1940-29 Kişi 1948-55 “
İkinci havari Çınkuş, Şınkuş. Diarbekir (Diyarbakır) Vilayeti’nin Arğni
1933-45 Kişi 1941-46 Kişi 1949-50 “
Sancağı’nın Cermuk (Cermik) Kazası’nda, Yeprat’ın (Fırat) sol kıyısında bulunan
şehir. 1914’te yaklaşık 4 bin Ermeni nüfusa sahipti. Şehirde, Surb (Aziz) Karapet 1934-42 Kişi 1942-36 Kişi 1950-44 “
(Apostolik), Surb Poğos (Katolik) ve bir de Protestanlara ait olmak üzere 3 kilise,
her kilisenin, kendisine bağlı birer okulu vardı. XX. yüzyıl başında ek olarak bir TOPLAM 1066
genel karma ilkokul da bulunmaktaydı.

12 13
Bu bilginin kaynağı İbnül Ezrak’ın Meyyafarakin (Silvan)’la ilgili verdiği
malumatta geçer (26). Burada Camdan bir kapta İsa Mesih’in kanı vardı. Hz İsa
devrinde kalan bir kilisenin Silvan’da oluşu Hristiyan dünyası açısından önemlidir.
Silvan’da bulunan Süryani mabetleri konusunda, Zekeriya Kazvini, Yakuti’nin ese-
rine atıfta bulunarak, Aziz Petrus ve Aziz Pavlos adında büyük bir kilisenin inşa edil-
diğini belirterek, “kentte Mesih devrinde bir kilise vardı. Bu büyük kilisede siyah
mermerden (bazalt) bir çanak içinde camdan bir kapta Yeşu Nunoğlu’nun kanı vardı
(aslında bu kan İsa Mesih’in kanıdır). Bu kan her hastalığın devasıdır. Bu kanı abraş
(cüzam) hastalığına yakalananlara sürünce hastalıktan kurtulur ve hiçbir iz kalmaz-
mış. Bu kanı Marutha Büyük Rumya’dan (Kıralıdan) getirdiği ileri sürülmektedir
(53). Aşağıda arz edileceği üzere Hassuni mağaraları da kilise mağaralardır, Kapa-
dokyaya rakiptir. İsa Peygamber’in öğrencilerinden (şakirt) olan Adey’in, miladi 1.
yüzyıl ortalarında buraya gelmesi, irşada bulunması altı çizilecek bir noktadır.

Keldani kilisesi
1552 yılında kilise içinde doğan bir ihtilaftan ötürü Diyarbakır metropoliti VIII
Mar Yohannan Papa ile görüşerek Katolik mezhebine bağlanmayı kabul etmiştir. Ka-
tolik olan Doğu Süryanilerine Keldani adı verilir. 1681’de Vatikan Diyarbakır’da
Jozef başkanlığında bir kilise aşaması yaptı. Papa İnnocent, Josef I’e Diyarbakır’da
Keldanilerin Birleşmiş Patriği ‘adını verdi (44).
Silvan ve Hristiyanlar
Hz. İsa zamanından sadece bir duvarı kalan kilise Şu an  Silvan’da Belediye
camiinin duvarını teşkil etmektedir (25). Hz İsa zamanından kalma Belediye Camii Hasuni Mağaraları Mezolitik dönemde ilk defa yerleşime sahne olmuş, daha
(Keldani Kilisesi) sonra Hıristiyanlığın ilk yıllarında ve Ortaçağda da yerleşim özelliğini sürdürmüştür.
Sadece bir duvarı orijinal kiliseye aittir. Bu mağaraların aralarındaki kayalar düzleştirilerek yollar ve merdivenler yapılmış-
tır. Ayrıca sarnıçlar, su havuzları, kaya kiliseleri ile atölye gibi yapılarla da burada
yaşayanların sosyal yaşamları kolaylaştırılmıştır (1).

Hasuni’de kilise kalıntısı

14 15
İncil’de bahsedilen önemli şehir Tigranocorte, Silvan’dır (27). Silvan ilçe-
sinin Tigranocorte (Digranacert) olma ihtimali yüksektir. Ancak Diyarbakır Erme-
nileri Diyarbakır’ın Digranagerd oluşunda ısrarlıdır, bu arada yaşamış kral Dikran
onuruna çocuklarına Dikran ismini koyarlar Çulcu Dikran, Yemenici Dikran, Ku-
yumcu Dikran, Taşçı Dikran, Sobacı Dikran, Kazancı Dikran, Demirci Dikran, Deli
Dikran (28)(29)(30). İncil’de Tigranocorte olarak geçen Silvan Ermenilerin rüyası-
dır. Büyük Tigran krallığının başkentidir.
Ermeni Patrikhanesi Genel Vekili Baş-
piskopos Aram Ateşyan 12 Ermeni krallığının
Silvan Der Meryem kilise kalıntısı kralı olan Dikrana Krallığı’nın nişanını tak-
dim etmekten onur duyarız. “ diyerek altın nişa-
nı Demirbaş’a verdi. Ateşyan Baydemir’e Surp
Giragos Kilisesi’ne yapmış olduğu katkılardan
dolayı M. Ö 95’te İmparatorluk yapan Dikran
Kralı’nın altın parası olan madalyayı takdim etti.
Baydemir’in Ermenilerin ruhani doğuş yeri
olan kiliseyi onardığından söz ettiklerini anlatan
Ateşyan “Maddi ve manevi katkılarınızdan dola-
Silvan’ı başkent yapan yı ayakta alkışlandınız. . Dsöz. 19. 06. 2011
II. Tigran’ın sikkedeki resmi
Şehitler şehri(Martiropolis) Silvan. MS.
Kilise kapısı ve bazı kalıntılar
410 yılında Mar Marutha isimli rahip İrana
elçi olarak gider. İran Şehinşahının rızasıyla eskiden II. Şapur ordusunun
katlettiği Hristiyan askerleri arasındaki ‘Kırklar’ adlı şehitlerin kemiklerini Silvan’a
gömmüştür. Bu yüzden şehre Bizanslılar Silvan’a Martiropolois(Şehitler şehri) is-
mini verir. Mar Marutha da havarilerden sonraki 318 piskopostan biri oldu. Mar
Marutha Bizans imp ve İran kralından yardım aldı. Silvan şehrini yaptı. Getirdiği
kemikleri yaptığı kemerlerin arasına koydu (31).

Mermer mezar-silvan-fot. nejat satici Martiropolis-Silvan’ın kurucusu Mar maruthas (N Satıcı)

16 17
Saint George(Cercis) ve Silvan. Cercis, Müslümanlar ve Süryanilerce kul- İslam öncesi dönemde piskoposluk merkeziydi. Zuknin (Zoğnin) Manastırı Diyar-
lanılan bir isimdir. Hristiyanlar ona Saint George der. Cercis Filistinde Remle’de bakır yakınlarında ve Dicle Nehri kenarında bulunduğu, zamanının önemli felsefe,
doğmuştur. M. S. 284-305 yıllarında hüküm süren Roma imp. Diocletion (veya ilim, kilise edebiyatının merkezlerinden birisi olduğu kabul edilir. Manastırın IV.
Dadan)’a putperestlği bırakmasını istemiş ve ondan işkence görmüştür. Bu işken- yüzyılda mevcut olduğu kabul edilir. Bu manastır, M. S. X. yüzyıla kadar ayakta
celerle dört defa öldürülür, üç defa dirilir. Dördüncüde şehit olur. Bu arada çeşitli kalabilmiştir. Günümüzde herhangi bir kalıntısı bulunmamaktadır. Bu manastırda
mucizeler gösterir. Binlerce kişi Cercis’in dinine girer. Bunlar arasında kralın ka- eğitim almış olup, yine burada rahiplik yaşamına başlamış olan Diyarbakırlı Rahip
rısı da vardır. İmparator Cercisi ve inananları öldürür, ancak bir afetle kendisi Yeşu Hamudoyo; 494-507 yıllan arasında Mezopotamya da yaşanan vahim olayları
de yok edilir. İslami kaynaklarda üç defa öldürüldüğü halde dirilmesi, ölüleri kaleme almıştır. Yine, ünlü tarihçi Abulfaraç, eserinde, «Mar Matta, Diyarbakırlı ve
mezardan çıkarı diriltmesi, kökünden kesilmiş ağaçları tekrar yeşertmesi, parça- bir ihtimale göre de yakın köylerinden birinde yaşamıştır. Mar Matta, Bizans İmpa-
lanmış hayvanları canlandırması, ikinci ölümünde göğün kararması, dirilmesinde ratoru Julyan›ın ve Diyokletion›ın baskıları sonucunda imparatorluğun idaresi altın-
güneşin tekrar ortaya çıkması nedeniyle nebi olduğu düşünülmektedir (32). Evliya da bulunan yerlerden kaçmak zorunda kalmıştır. Diyarbakır (Amid) ve dolaylarında-
çelebi seyahatnamesinde Silvan’ın Cercis nebi talimatıyla kurulduğunu ifade eder. ki manastır ve kiliselerde yaşamakta olan rahip ve zahitlerin çoğu, bu baskıdan ötürü
‘Şehrin ilk banisi Musul kalesi içinde medfun bulunan Cercis Nebi ümmetlerinden imparatorun iradesine karşı koyarak Zuknin Manastın›nda toplanmışlardı» (34).
Handik nam meliktir ki talimi ile bina etmiştir. ’ ‘Eğer bu rivayet hakikat ise: kasaba
Eğil
milattan sonra (300) tarihine doğru inşa edilmiştir. Çünkü Cercis Peygamber bu
tarihlerde yaşamaktaydı ’(33). Saint George (Cercis) Hristiyan âleminde çok itibar Mağara kilise: Eğil Kalesinin batı bölümünün güneyinde, kalenin içinde yer
edilen bir yüce kişidir. Birçok kilise Saint George olarak adlandırırlar. Saint George almaktadır. Kilise içinde Hristiyanlarca kutsal sayılan ve çeşitli dönemleri sembolize
(Cercis)in mezarının Diyarbakır’da olduğu belirtilmektedir. 1936 baskılı Hasan Bas- eden haçlar kazılmıştır.
ri Konyar’a ait ‘Diyarbakır Tarihi’ s. 203 ‘e bakalım: ‘Amid Timur ordusuna 5 gün
dayanabildi. Şehre giren Timur Yunus ve Cercis Peygamberlerin kabirlerini ziyaret
etti. Üzerlerine birer kubbe yapılması için birçok para verdi. Aynı bigi Joseph Von
Hammaer›in Osmanlı tarihi eserinde de vardır. UEk bilgi olarak birçok paranın 20.
000 kepik olduğu cümlesi vardır.

( El Adra (Virjin) Kilisesi - Silvan)

Terkan Zoğnin mağaraları (Hani-Diyarbakır arası. Mar Yeşau’nun da yaşa-


dığı Diyarbakır Terkan bölgesinde Zoğnin Mağaraları ve harabeleri yer alır. Burası
Eğil Yatır köyünde Şehveliyan kilisesi

18 19
Diyarbakır’ın 3. piskoposu olan Mar Aday, Urfa kralı Küçük Abgar tarafından Ergani’de Surp (Aziz) Nişan adlı kiliselerdeki bir leğen parçasının kutsal ol-
öldürülmüş ve cesedi Eğil Kilisesi’ne gömülmüştür Buna göre Eğil’in, birçok Hıris- duğunu, Hz. İsa’nın şakirtlerinin ayağını yıkadığı leğene ait olduğunu söylerler. Bu
tiyan ruhaninin mezarına ev sahipliği yapması yönüyle de önemli bir merkez olduğu nedenle kutsaldır.
söylenebilir (35).
Ergani’deki Meryem ana kilisesi Gugas İncciyan’ın Ermenice yazdığı Dünya
Hz. İsa(A. S. ) Peygamberin öğrencilerinden (şakirtlerinden) I. Adey I. yüzyıl- coğrafyası adlı eserin tercümesinde Ergani’deki Meryem ana Kilisesinin Hz. İsa’nın
da bu bölgeye gelmiştir. Kilisenin etrafına güneydoğunun en büyük manastırlarından talebelerinde Tateos adına kurulduğunu, manastırın kapısındaki yazıtın buranın kut-
birini yaparak, Eğil’i episkoposluk merkezi haline getirmiştir. Eğil manastırında bu- sal bir mekan olduğunu belgelediğini ifade eder. 1612’de Diyarbakır’a gelen Polon-
gün dahi, dünya Hristiyanlarının tanıdığı ilim ve sanat adamları yetişmiştir. yalı seyyah Simeon buranın mucize yaratan bir tapınak olduğunu ifade eder. Kilise
o zamanlar 360 odalı imiş (36).
Başlıcaları:
II. Adey: 313’te imzalanan Milano Fermanı ile Hristiyanlık Roma İmparator-
luğunun resmi dini haline gelmiştir. 325 yılında İznik Konseyi toplanmıştır. İznik
Konsiline Eğilli II. Adey de katılmıştır.
Eğilli Rahip Musa/Muşe: 525 Terde Diyarbakır’ın Kuzeyinde yer alan
Eğil beldesinde doğdu. Süryanice ve Yunanca’yı bilen âlimlerden biridir. Rahip
Paphnotius›un isteği üzere, İskenderiyeli Mar Korillus’un “Kelafıra” adlı Yunanca
eserini Süryanice’ye çevirmiş, Hz. Musa ile Yusuf ve eşi Asiyath›m hayatını tercüme
etti. 550 yılına kadar yaşadığı bilinmektedir. (Mehmet Şimşek. Süryaniler ve Diyar-
bakır. Kent yay. İst. 2. baskı. s. 59-63)
Eğil önemli bir psikoposluk merkezidir. I. Urfa kralı Abgarın şehit ettiği Mar
abay Eğilde yatmaktadır Hristiyan âlemince çok tanınan Efesli Yuhanna, yani Eğilli
(Eğil doğumlu) Yuhanna’ya bakalım. Eğilli Iovanna (Diyarbakır-Eğil)(507-586/587)
Bizans din adamlarından. Eğil’de doğdu. 4-15 yaşlarını Are’arabta Manastırı’nda
geçirdi 530’da bilgisini artırmak, dini merkezleri görmek amacıyla, derviş gibi İlk Çekiliş Tarihi: Ocak 1909 Fotoğrafı Çeken: Gertrude Bell-2010 yılındaki
Antakya’dan başlayarak Mezopotamya’ya dek gitti. İmparator Justinianus 542’de durum
Iovanna’yı huzuruna kabul ederek “Asya Eyaleti’nin merkezi Efes’i irşad
etmek”le (dinsel açıdan aydınlatmak-yol göstermek) görevlendirdi. Çeşitli
kabilelere dinsel telkinlerde bulundu. 558’de piskopos oldu, yörede 92 kilise, 12
manastır yaptırdı. Bu nedenle “Efesoslu Iovanna” adıyla anıldı. Yunanca yazdığı 3
ciltlik Kilise Tarihi 1853’te Londra’da yayınlandı. Almanca, İngilizce Latince’ye
çevrildi. Ayrıca iki ciltlik Evliya ve Azizlerin Menakıbı, Kısa Kilise Tarihi, Mümin-
lere Dair Risaleler, Din Ulularına Cevaplar gibi yapıtları vardır. (Kenthaber Kültür
Kurulu)
Theodoto: Eğil’de doğup bu bölgede Hristiyanlık adına faaliyette bulunan
kişilerden biridir. Kısa zamanda Diyarbakır ve çevresinde ün yapmıştır. Theodoto;
Antakya’da Patrik Theodoros ile birlikte Kınnısnin Manastırında bulunmuş ve 667
yılında patriğin ölmesinden sonra manastırı terk ederek Kudüs’e geçmiştir.
Ergani

Ergani-mezar taşı M. Oğuz

20 21
Hani Çüngüş
Hıristiyanlığı erken kabul eden toplumlardan olan Süryaniler için çok ünlü Kilise ve Manastır: İlçe girişinin sağında yer alan manastır, 500 metrekarelik
bir mendil hikayesi vardır: Hz. İsa zamanında bir Süryani kenti olan Edessa’nın bir alana kurulmuştur. 15. yüzyıldan günümüze yıkıntı halinde bir ana bina ile ek-
(Süryanice’de Orhoy, bugünkü Urfa) kralı olan Abgar Ukomo (Kara Abgar) has- lentiler kalmıştır. Birbiri ile bağlantısı iki kompleks görünümündedir. Tepe mahalle-
talanır ve hastalığından kurtarması için mucizelerini duyduğu İsa’yı kentine davet sinde ve 12 metre yükseklikteki bir yapı olan kilise ise aynı şekilde iki ayrı yapıdan
eder. Hz. İsa, Edessa’ya gelemez ancak yüzüne sürdüğü ve kendi suretinin çıktığı meydana gelmiştir.
bir mendili Abgar’a yollar. Kral Abgar mendili alınca hastalığından kurtulur. Bu
Ermeni sitelerine göre manastır, ‹›. Çenkuş, 11. yüzyılda, Ermenilerin en yo-
olaydan çok etkilenen kral, Hıristiyanlık inancını kabul eder. Halk arasındaki bir
ğun oldukları yerleşim yerlerinden biriydi. 1900›lerde halen görünür durumda olan
inanışa göre Diyarbakır-Hani ilçesi Hamra Şifalı Suyu bu sudur (Vikipedi).
alların yıkıntıları da bunun en önemli kanıtıydı. 1895 yılına kadar Çankat pisko-
Çermik posluk makamının bulunduğu bir şehirdi. Söz konusu makam, şehrin doğusunda
ovaya hâkim bîr tepe üzerinde kurulmuş olan, Sırahayats Surp Astvadzadzin Manas-
tırı bünyesinde yer alıyordu. Çenkuş Ermeni cemaati, Surp Garabed Katedrali›yle
Mesrobyan ve Sahagyan Kolejleri›ne sahipti. Şehirde ayrıca Katolik ve Protestan
Ermenilere ait birer kiliseyle, Protestan Ermeni cemaatine ait bir de okul bulunuyor-
du. (37)
Başka bir Ermeni sitesine göre. Çınkuş, Şınkuş. Diarbekir (Diyarbakır)
Vilayeti’nin Arğni Sancağı’nın Cermuk (Cermik) Kazası’nda, Yeprat’ın (Fırat) sol
kıyısında bulunan şehir. 1914’te yaklaşık 4 bin Ermeni nüfusa sahipti. Şehirde, Surb
(Aziz) Karapet (Apostolik), Surb Poğos (Katolik) ve bir de Protestanlara ait olmak
üzere 3 kilise, her kilisenin, kendisine bağlı birer okulu vardı. XX. yüzyıl başında ek
olarak bir genel karma ilkokul da bulunmaktaydı. Ünlü Sirahayats Surb Astvadsadsin
Manastırı da Çınkuş yakınlarındaydı. Surb Minas ziyareti (ananeye göre İsa’nın ha-
varilerinden Aziz Tadeos/Tadeus tarafından kurulmuştur) de tanınmıştı. Yakınlardaki
Adiş (Atiş) Köyü’nde de çok sayıda Ermeni yaşamaktaydı (38).
Çermik kilise kalıntısı
Hazro
Hz İsa’dan yaklaşık 100 yıl sonrasında Hazro’da Tercil kalesinde büyük bir
velinin yattığı ifade edilir. Onun adına yapılmış kilise.

22 23
- Amid Mıtranı Mara: Yargıç Konstant’m oğlu olup, Diyarbakırlı saygın
bir ailenin mensubuydu. Diyarbakır’da doğmuş, iyi bir terbiye ile büyümüştür.
Yunanca’yı, ana dili olan Süryanice derecesinde bildiğinden, birçok Yunanca dini
eserlerin Sürya-nice’ye çevrilmesini sağlamıştır. Suriye’de Mar Turna Kilisesinde
rahipliğe başlamış. Antakya Patriği sürgünde bulunduğu sırada ona vekâleten kilise
işlerini düzene koymak için tekrar Diyarbakır’a (Amid) gelmiş ve buradan Eğil, Far-
kin (Silvan) ve Şimşat bölgelerini dolaşmış. 420 yılında Suruç Piskoposu Yakob ta-
rafından Başpiskoposluğa seçilerek takdis edilmiş. Bizanslılarla olan mezhep ihtilafı
sonucunda İskenderiye’ye sürgün edilmiş. 529 yılında İskenderiye’de ölmüş. Kız
kardeşi tarafından kemikleri alınarak Amid’e getirilmiş. Kendisi hayatta iken yaptır-
Günümüzde Çüngüş kilisesi Foto Mustafa Karabulut mış olduğu Mor Silo Manastırına gömühnüştür. Zengin kütüphanesi de Diyarbakır
Meryem Ana kütüphanesine getirtilmiştir. Tevrat ve İncil’in tefsirlerini Yunanca’dan
Ermeni Hristiyanları anlayışına göre ( Mıgırdıç Margosyan) çevirmiş, Hz. İsa ve İncil üzerine çok değerli bir eser yazmıştır. Yuhanna İncili›nin 8
Diyarbakır ve Hz. Âdem faslını, Yunanca›dan Süryanice›ye çevirmiştir. (34)
‘Âdem ile Havva’nın cennette kovulduktan sonra ilk defa ayak bastıkları top- Mor Afrem: Diyarbakır Meryemana kilisesi yayınlarına göre Aziz Mor Af-
raklar Dicle kıyılarıdır. Çoluk çocuk elbirliğiyle bir şehir kurup Adem’in dem’ini rem 303’de Diyarbakır Meryemana kilisesinde vaftiz edildi. Süryani dilinin tartı-
de ters çevirerek adını Amed koymuşlar. Bağlar semtinde, o zamanlar Adem’in şılmaz üstadı, birçok manaları birkaç sözle ifade edebilen, okuyucularını barışa,
bağları varmış (Hürriyet ilköğretim ilkokulu karşısı). 18 Tem 2011, Diyarbakır, ibadette deruniliğe, tefekkürde sonsuzluğa davet eden Mor Afrem, “Süryanilerin
Ermenistan›ın başkentiydi! Ermeni diyasporasının gazetesi Erkramas, Diyarbakır›ın Güneşi”, “Kutsal Ruhun Gitarı”, “Hikmetler Sahibi”, gibi çalışılarak ulaşılabilecek
eski Ermenistan›ın başkenti olduğunu iddia etti. Rusya Federasyonu’nda faaliyet üstün mevkilerin tanımlamaları ile ünlenmiştir. Afrem, anne ve babasının soyların-
gösteren Ermeni diyasporasının merkez yayın gazetesi Erkramas, Diyarbakır’ın eski dan dolayı Süryani’dir. Annesi Diyarbakırlıdır. . Pers saldırıları sığındığı yere varın-
Ermenistan’ın başkenti olduğunu iddia etti. Gazeteye göre, Diyarbakır’ın eski ismi ca, annesinin memleketi olan Diyarbakır’a gelir. Burada yaklaşık olarak bir yıl kalır.
“Tigranakert”. 4. yüzyıla kadar olan dönem Süryani edebiyatının altın çağı olarak tanımlanır. Bu
dönemin en verimli ve en yaratıcı dinsel şairleri arasında ilk sırayı alan Mor Afrem,
Diyarbakır’da Meşhur azizler
tüm zamanların en çok bilinen dinsel şairidir (39).
Amidli İshak: 363 yılında Amid’de (Diyarbakır) doğmuştur. Nusaybinli
Mor Afram’dan ders ve meşhur Zenobyus’un tilmizi Urfalı Yakob’dan icazet almış- Mor Yakup: M. S. 3. Yüzyılın son yarısında doğmuş, küçüklüğünden beri
tır. Edebiyat ve ilahiyat sahasında derin bilgi sahibidir. Tarihçi Midilli Piskoposu dünyayla ilişkisini kesmiş ve mistik yaşamın işleriyle uğraşmayı yeğlemiştir. Bitki-
Zekeriya’nm nakline göre, Amidli İshak, Roma İmparatorluğu’nda, Mor Afram’dan sel köklerle ve ağaç yapraklarıyla günlük besin ihtiyacını karşılıyordu. Keçi postun-
sonra en büyük Süryani bilgim sayılırdı. İmparator Arkadyus’un, Kapitol›ü 404›teki dan yapılmış bir çul giymekteydi. Nusaybin Episkoposluğu’na atanmasına rağmen
zaptını, sonra da 410›da da Ostrogotlu Alaraik›in Roma›yı istilasını görmüştür. 418 mistik yaşamında bir değişiklik yapmadı. Kutsal ideolojisinde oldukça derin ve ün-
yılında Diyarbakır›da öldüğü sanılan İshak›m, şiir dili kuvvetli olup, yedi bahir üze- lüydü. Süryani edebiyatı ve dinsel eğitim için Nusaybin’de bir okul açtı. Yoksullara
rine kasideleri, Tevrat ve İncil›den alman mevzular üzerine faydalı şerh ve tefsirleri ve sıkıntıda olanlara çok özen gösterdi. Mor Yakup 325 yılında İznik Ökümenik
bulunmaktadır. Bu yüzden, kilisece üstad kabul edilerek adı, «aziz” derecesine yük- Konsili’nde ve Kudüs’teki Kıyamet Kilisesi’nin kutsama törenlerinde hazır bulundu.
seltilmiş olduğundan yortularda anılmaktadır. Aynı zamanda Süryaniler ’in Güneşi Mor Efrem’in de öğretmenidir. 338 yılında ve-
fat etti.. Uzun süre sonra cesedi Diyarbakır’da kendi ismini taşıyan kiliseye taşındı.
Amid Rahibi Dada/Dodo: Midilli Piskoposu Zekeriya İskif, Amidli İshak’m Süryani tarihinin yetiştirdiği derya gibi bir şairdi. Bar Ebroyo’nun anlattığına göre
arkadaşlarından olan, Amid Rahibi Dada’nın Sımarak (şimdiki Sımaki) köyünden şiirleri zamanın 70 bilgini yazmaktaydı. 12 heceli vezinle yazdığı şiirleri 760’ı geç-
yetiştiğini belirtir. Amid ve çevresinde çok aşın halde ilerleyen yağma ve soygunlar- mektedir. Kullandığı vezne; 12’li veya Suruçlu vezin adı verilmektedir (1).
dan, halkın korunması için onun elçi olarak İstanbul’a gönderildiği de ifade edilmek-
tedir. Rahip Dada, Tevrat’taki “Efsar-i İlahiyye”yi, azizlerin siretini nazım şeklinde
300 bentte yazmıştır.

24 25
1950 Ermeni cemaati (30)

Mor Yakup Kilisesi (Meryemana kilisesi içinde ve bitişik) Mor Yakup’un mezarı

Peygamberimizden önceki Hristiyan din uluları da bizim kutsallarımız arasın-


dadır. 451 yılı doğumlu Mar Yakup’un önemli bir kerameti vardır. O ‘Gelecekte Di-
yarbakır şehrinin geçireceği faciaların, dayanılmaz felaketlerden dökülecek kanların Diyarbakır Süryanileri-Meryem ana kilise bahçesinde bir grup Süryani(altta) (34)
kendisine ruh gözüyle gösterilmiş olduğunu ‘ ifade eder. Mar Yakup’, Meryemana
kilisesinin iç kısmında bulunan ortanca mihrabın arkasındaki boşlukta hazırlanan
yere gömülmüştür. Mar Yakup’un kerameti: MS. Ocak 503 yılında İran kralı Kubad
Diyarbakır’ı alamamış 50. 000 ölü bırakmıştı. Bunun üzerine Amidliler zaferlerin-
den çok emindi, nöbetçiler çok şarap içmiş, uyumuş, diğer nöbetçiler evlerine git-
mişti. Kubad’ın askerleri merdiven dayayarak içeri girmiş 80. 000 kişiyi öldürmüş,
diğerlerini esir almışlardı (40)(41).
Diyarbakır’da Hristiyan azizlerinin kemikleri,
Azizlerin kemikleri gerek bugün gazi köşkün yanında bulunan Bekir Paşa
köşkünün yanındaki DSİ 101 şubenin altında bulunan Urfalılar manastırı, Ali pınar
ve zoxı köyü içindeki eski kiliselerin içinde ve  Balıklı Mescidi ki  eski anzelenin
yanında ve gülşeni türbesinin bulunduğu mahallede toplanmışlardır. Sandık şeklin- Süryani yazar ve Şair Naum Faik’in Puşici sokaktaki evi
de oyulan taşların içine konularak duvarların içine yerleştirilmişlerdir, aslında bu
azizler İslam öncesi Hristiyan âlimlerinin kemikleri olup Müslümanlar içinde kutsal
sayılmaktadır (42).
Mar Zhuro ve Mar Şilo kiliselerinde de azizler yatmaktadır. Mor Zhuro
Kilisesi, anzele balıklı içme suyu üzerine M. S. 5. yüzyılda yapıldı, 629 yılında Urfa
Metropoliti Mar Şemun ve 649’da, Antakya Patriği Mar Yuhanna’nın cenazeleri ge-
tirilerek bu kiliseye gömülmüştür. Mâr-Şilo –Kilisesi, Amid Metropoliti Mar Mar-
ta tarafından, 520 yılında yapmış ve ölümünden sonra cesedi, buraya gömülmüştür
(43).

26 27
Bugün sadece dört Süryanî ailesi yaşamaktadır. Toplam nüfusları 14-20 kadardır. (Diyarbakır müzesinde bir yazma şu an var) (50).
Süryanî ailelerinin üçü Mardin-Midyatlı olup diğer aile Diyarbakır’ın yerlisidir. Bunlar
da Ana Kilise alanı içinde bulunan odacıklar içinde hayatlarını idame ettirmektedirler.
İslamiyet’ten sonra da Diyarbakırlı birçok Süryanî bilgin, şair ve yazar yetişmiştir. Bunlar
arasında Yuhanna David (XII. yüzyıl), Mıtran Yosef (7-1375), Patrik İbrahim (7-1412),
Alkas Şem›un (7-1450), Rahib Abdünnur (7-1755), Rahib Yakub (7-1783) ve Naum Faik
Palak (1868-1930) kayda değer kişilerdir. Bunlardan Naum Faik Palak›ın 30 eseri vardır.
Genel olarak Süryanîlerin Özellikleri
Süryanîler devlete bağlı munis insanlardır, iyi ahlak sahibidirler. Hırsızlık,
çapulculuk yapmazlar. Çocukları genellikle devlet okullarında eğitim görmektedir. Yük-
sek öğrenim yapanlar doktor, diş tabibi, eczacı, mimar ve mühendis olmayı tercih ederler.
Serbest çalışanlar, terzilik, kuyumculuk, dokumacılık ve bakırcılıkta üstün bir başarı gös- Çermikte de bir sinagog bulunmaktadır. 1804 yılında Diyarbakır’ı ziyaret
termektedirler. Nakkaşlık, tezhip, inşaat, taşçı ve duvarcı ustalığında eşsizdirler. Süryanîler eden İnciyan’ın ifadesine göre St. Kirakos kilisesinin Yahudilere ait olduğu ifade
güvenilir insanlardır. Müslümanlarla çok iyi bir dostluk ve arkadaşlıkları vardır. Bayram- edilmektedir. Bu dönemde Yahudi nüfusu ise 3975’dir. Diyarbakır›da Ulu camii-
larda, düğünlerde, neşeli ve elemli günlerinde Müslüman komşularını ziyaret eder, tebrik nin ilk olarak Hz. Musa tarafından yapılmış olması Yahudileri de ilgilendirmektedir.
ve taziyelerde bulunurlar (54). Evliya Çelebi Ulu caminin Hz Musa zamanında yapıldığını İbranice bir kitabeye
dayandırmaktadır. Evliya Çelebi mabedin Hz. Musa tarafından yapıldığı hususunda
Yahudi İnanç Turizmi ve Diyarbakır Rum tarihçilerinin tümünün hemfikir olduğunu ifade etmektedir.
Diyarbakır Yahudilerce kutsal kenttir. Diyarbakır’ın Aden bahçesi olduğu da
ifade edilir. Diyarbakır’da Yahudi aileler de yaşıyordu Lamec Saad’ın 1890 yılında
verdiği rakamlara göre 10. 000 Müslüman, 400 Yahudi bulunmaktaydı (45).
1900 tarihli salnamelerde Diyarbakır’da kentte 1 yahudi okulu olduğu ifade
edilmektedir (46). Diyarbakırlı Yahudiler Diyarbakır’ın Tevratta bahsi geçen Kalne
şehri olduğunu söylemektedir. (Tekvin››Bap 10, ayet 1›Ve onun krallığının başlan-
gıcı Şinar diyarında Babil, ve Erek, ve Akkad ve Kalne idi’ Kitabı) Diyarbakır’ın
ilk yerli halkı olarak Davud peygamberin sülalesinden Hunayna bin Maiş gibi kişi-
lerin varlığını Vakidinin Sahabelerce Diyarbakır’ı fethini anlatışında anlıyoruz. Hz.
İbrahim’in Hacer ve Sara isimli hanımlarının ölümünden sonra evlendiği Katura
isimli hanımın oğlu Medyan’ın torunu Amed’in Diyarbakır’ın kurulmasındaki rolü
bulunmaktadır Diyarbakır şehri adını Hz. İbrahim’in oğlu Medyen’in oğullarından
Belenda’nın oğlu Amid’den gelmektedir’(el-Bekri: Mu’acem ma İsta’cem min
Esmai’l-Bilad vel-Mevazi (Thk. Mustafa es-Sakka), Beyrut, 1983. c1/1. s: 93) Mus-
tafa Celaleddin’in Osmanlıca yazılı Meyyafarakin isimli eserde Silvan ilçesinin ise
Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail neslinden Üded oğlu Üd isimli kralın kızı Maya
tarafından kurulduğu belirtilmektedir. Diyarbakır’ın bir ismi olarak da Vaile oğlu
Bekir’den kaynaklandığı birçok yayında vardır. Bu zat da Hz. İsmail sülalesindendir Diyarbakır hahamı İlyas’ın bağışladığı 2000 yıllık el yazma tevrat
(49). Diyarbakır’da Arap şeyh camii arkasında bir sinagog vardır. Diyarbakır’daki (O günkü gazete haberi)
Sinagogda mevcut olan küçük bir oda daima kapalı tutulmaktaydı. Bu oda Yahudiler
ve diğer dinlere mensup kişiler için kutsaldır. İnançlarına göre Hz. İlyas bu odada Lord Kınross isimli seyyah’ın 1954 yılı Londra basılı “Toroslardan Asyalı
peygamberliğini ilan etmişti. Duvarla çevrili bu odada Aramice bir Tevrat yazması Türkiye’de bir Yolculuk” isimli eserinde Ulu cami ile ilgili şu yorumda bulunur ‘Ay-
mevcuttu. rıca evliyaların Ulu caminin Mosların (Hz. Musa) zamanında yapılmış olduğuna dair

28 29
önerileri de göz ardı edilmiş olabilir’(51).Lord Kinros. -E. Çelebi: Ulucami’nin orta olan Hz. Hellaktan mı geldiği yoksa burada yatan yedi evliyanın melaike, melekle
kısmı Hz. Musa zamanından kalmıştır. mi ilgili olduğu ihtimalini akla getirir. Bu açıdan melek deresinin Yahudi evliyalara
ait bir mekân olduğu yöre halkınca ifade edilmektedir. Eğil’deki Zülküfl, Elyesa,
Yunus, Harun-u Asefi ve Danyal peygamberler de Yahudilerce kutsaldır. Yahudilerce
kutsal olan sembollere Diyarbakır’da değişik mekânlarda rastlıyoruz

Mesudiye medresesinde Davud yıldızı-Eğil ilçesi Balım Köyünde


Diyarbakır Ulucami
Çermikte Sinagog: İlçede Yahudilerden kaldığı söylenen eski bir sinagog
vardır. Bu gün ev olarak kullanılmasına rağmen, halen bazı duvarları özelliğini koru-
makta ve tarihi bir görünümdedir. Sinagog, dışarıda büyük bir avlu ve içeride bulu-
nan genişçe bir odadan oluşmaktadır. İçerideki büyük odanın batı tarafında “hitabet
yeri bulunmaktadır. Odanın duvarları siyah ve beyaz bir taştan yapılmıştır.

Dağ kapı- ve Silvan’da Davut yıldızı

Çermikte sinagog - Çermikte sinagog kitabesi

Eğil’e gelen evliyaların hemen hemen tümü Yahudi asıllı veya İsrailoğulların- Şahaban köyünde bir çeşmede yedi kollu şamdan
dan oldukları ve bu bölgeye çok önceden geldikleri biliniyor. Eğil kasabasının giri- Eğil ilçesinde Elyesa peygamberin medfun olduğunu biliyoruz. Yahudilerce
şindeki vadiye yöre halkı Melek deresi der. Bu ismin aynı vadideki mezarlıkta kabri son derece önemli olan Ahid sandığı da en son Elyesa peygamberdeydi (52).

30 31
Kaynaklar 26- Şevket beysanoğlu. Diyarbakır Tarihi. Neyir Matb. 1987. 1/26
1- www. Kenthaber. com 27- Canan Seyfeli. Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır. 2004.. s: 764
2- Şevket Beysanoğlu: Diyarbakır Tarihi. Büyükşehir Bel. Yay. 2003. 1/129 28- Mıgırdıç Margosyan. Tesbih Taneleri. Aras Yay. İst. 2007 s. 25
3-. M. Cengiz Yıldız, Bir İnanç Merkezi Olarak Eğil, Sabard. Yıl: I Sayı: 1 29- Mıgırdıç Margosyan: Gavur mahallesi). 10. Baskı. Aras Yay. 2006. s. 579
Sayfa: 1- 187 30- Mıgırdıç Margosyan: Söyle Margos Nerelisen. 7. Baskı. Aras Yay. İst.
4- Fatma Kaya: Diyarbakır’daki Roma Mimari Yapıları. D. Ü. Arkeoloji Böl. 2005. s. 10., 110
Lisans Tezi. 2004. s. 16Birgül Savaş: Diyarbakır Surları. D. Ü. Arkeoloji Bölümü 31- Şevket Beysanoğlu. Diyarbakır Tarihi. 2003. I/ 26
Lisans Tezi. 2000. s. : 31 32- Ramazan Hub. Hızır. Kırk Kandil yay. İst. 2000
5- Diyarbakır İl Yıllığı-1967. s. XIX. 33- Süleyman Savcı: Silvan Tarihi. 1956. s: 5
6- Davut Kiliç, Şengül Baydur. Salnamelere Göre Diyarbakır Vilayeti›nde 34- Mehmet Şimşek. Süryaniler ve Diyarbakır. Kent yay. İst. 2. baskı. s. 59-63, 260
Dini Ve Sosyal Yapı. (Yüksek Lisans Tezi )Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-
35- M. Cengiz Yıldız, Bir İnanç Merkezi Olarak Eğil, Sabard. Yıl: I Sayı: 1
tüsü Felsefe Ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı Dinler Tarihi Bilim Dalı Elaziğ-2007
Sayfa: 1- 187
7- Cuma Karan: Diyar-ı Bekr ve Müslümanlarca Fethi. D. Ü. İlahiyat Fak.
36- Müslüm Üzülmez: Çayönünden Erganiye. 2005. s: 251, 276
Yüksek Lisans Tezi. 2003. s40
37- http: //team-aow. discuforum. info/t685-Cermug-Cermik-Kazas. htm
8- 11 Ekim 2011www. focushaber
38- Kısaltılmış Ermeni Ansiklopedisi, IV. cilt, Yerevan, 2003. Batı Ermeni-
9- Orhan Cezmi Tuncer ‘Diyarbakır Kiliseleri’ Diyarbakır Büyükşehir Beld.
stan Ve Bati Ermenileri Sorunlari Araştirmalar Merkezi
Kült. ve San. Yay. Ankara. 2002. s. 12-13
39-. http: //www. suryanilik. com/suryanilik/morafrem. html
10- Dsöz. 19. 06. 2011
40- Şevket Beysanaoğlu: Diyarbakır’da Gömülü Meşhur Adamlar. Neyir
11- İbrahim Yılmazçelik Diyarbakır Şer’iyye Sicilleri. 2001. s: 120
Matb. Ankara. 1985. s. 9, 10
12- Canan Seyfeli. Osmanlıya Kadar Diyarbakır ve Çevresinde Ermenilerin
41- Mar Yeşua’ Vakayiname. Terc. Mualla Yanmaz. İst. 1958. s. 32
Dini Durumları. Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır. s: 769
42- mehmetmercan -. Mehmet Yaşar Özer. Diyarbakırı Anlatmak. Di-
13- İbrahim Özcoşar. 19. Yüzyıl Mardin Süryaniler. Doktora Tezi.
yarbakır mailgroup
14- Şefik Korkusuz. Seyahatnamelerde Diyarbekir. Kent Yay. İst. 2003S: 213
43- Mar F. Henna Dolabönü. Hristiyanlığın Amide Yayılışı Kara Amid. 1956-
15-. L. İnciciyan. XVII. Yüzyılda Diyarbakır. Kara-Amid Dergisi. Haziran. 1979 1957-1958— s. 349
16- http: //www. suryanilik. com/suryanikaynakdbakir. htm 44- Frederick Aprim. AsurlularMezopotamya Kitaplığı. İst. 2008. s51
17- Mşiha Zha: Erbil Vakayinamesi. 2002. s. 64 45- Kenan Ziya Taş: Güneydoğu ve Diyarbakır. 2003. s: 137, 141, 177
18-http: //www. bianet. org/. Şehmus Diken 46- Orhan Cezmi Tuncer. Diyarbakır Evleri. 1999. s: 9
19- P. Gabriel Akyüz. Hristiyanlık Tarihinde Süryanilerin İnancı ve Özellikleri 47- Mıukaddes, Kitabı Mukaddes Şirketi. İstanbul. 1955 s. 9
Tarihte Süryaniler. Uluslararası Türk Dünyası İnanç merkezler, Kongresi. Türksev
48- Rifat N. Bali: Diyarbakır YahudileriDiyarbakır Müze Şehir. s: 370
Yay. Ank. 2004. s. 83
49- Zeynel Abidin Çiçek: Diyarbakır’ın Fethi, Tarihi ve Kültürü.. 2007. s. 12
20- Zana YAVUZ. Akşam. 12. 02. 2008
50- Rifat N. Bali: Diyarbakır YahudileriDiyarbakır Müze Şehir. s: 370
21- http: //www. islamiyet. gen. tr/
51- Şefik Korkusuz. Seyahatnamelerde Diyarbekir. Kent Yay. İst. 2003. s. 255
22- www. diyarinsesi. org
52- Süleyman Ateş. Kur’anda Peygamberler Tarihi. Yeni Ufuklar Neşriyat.
23- vatan gzt
İst. 2004. s. 213
24- Kısaltılmış Ermeni Ansiklopedisi, IV. cilt, Yerevan, 2003; Bati Er-
53- Vikont Filip de Tırazi, Doğu ve Batı Süryanileri Altın Çağları, Çev. Murat
menistan Ve Bati Ermenileri Sorunlari Araştirmalar Merkezi http: //akunq. net/
Kara, Nsibin Yay. İsveç 1994, s. 27
tr/?attachment_id=7505
54--M. Hadi Tezokur. 19. Yüzyıl Diyarbakır’ında Süryaniler. Osmanlı’dan
25-. Yaşar Parlak. Silvan Tarihi. 1980
Cumhuriyet’e Diyarbakır Sempozyumu. 2008. 3/645
32 33

View publication stats

You might also like