Professional Documents
Culture Documents
Sahi̇h Hadi̇s Beni̇m Mezhebi̇mdi̇r
Sahi̇h Hadi̇s Beni̇m Mezhebi̇mdi̇r
2.BÖLÜM:
Muhaddisler nazarında aynı hadis için sahih veya zayıf hükmü verilebildiği gibi, aynı şekilde bir
müçtehid için zayıf hükmünde olan bir hadis, bir diğer müçtehid için hasen veya sahih
olabilmektedir. Veya bir ravi sika olarak görülebilmekle birlikte, bir diğeri için zayıf olarak
nitelenebilmektedir. İkisi de sahih olan fakat birbirine zıt gibi gözüken iki hadis arasında müçtehid
birtakım sebeplerden dolayı(O sebepler hadis ilminin usül bilgisi ile bilinebilir. Hadis usülü
okuyanlar meseleyi az da olsa anlayabilirler ve ilmin derinliğini az da olsa görebilirler) birini terk
ederek, bir diğerini tercih edebilir. Bunun örneklerini vereceğiz, inşallah.
Ya da zayıf hadisler sınıfında geçen bir mürsel hadis, rivayet eden kişinin fâkih olması sebebi ile
ilim ifade edebilir. Ve müçtehid tarafından kullanılabilir. Ya da mevkuf(sahabe sözü) bir hadis,
metninin ve senedinin diğer ravilerinin sağlamlığına rağmen merfu(peygamber sözü) diye
nakledilir ise, hadis literatüründe “sahih değil” diye nitelenebilir. Bu demek değildir ki o hadisin,
mevkuf olarak nakledildiği versiyonu sahih olmaktan çıksın. O hadis “mevkuf hadis” şekli ile
sahih olur vb. Bu hususları bilmeyenler, zayıf hadisleri sahih, sahih hadisleri zayıf diye tamamen
yok sayabilir veya yanlış yerde kullanabilir. Yani bir hadise “sahih-hasen-zayıf” gibi hükümler
verilmesi tamamen içtihadidir. Bu hususlara bir nebze de olsa açıklık getirmek için
örneklendirmeye çalışalım:
SAHİH HADİS NEDİR? ŞARTLARI NELERDİR?
Sahih Hadis için: “Adalet ve zabt sahibi bir ravinin, kendisi gibi ravilerden muttasıl olarak rivayet
etmiş olduğu, şaz olmayan ve senedinde ve metninde gizli bir illet olmayan hadistir”, diyebiliriz.
Dikkat eder isek bir hadisin sahih olabilmesi için 5 şart saydık. Bunlar:
1)ADALET SAHİBİ OLMAK:
Buluğa ermiş, akıl sahibi, büyük günahlardan kaçınan-işlemeyen, ya da küçük günahlarda ısrar
etmeyen(çünkü hiçbir küçük günah, devamlı işlemekle küçük olarak kalmaz, büyük günah olur)
kişidir. Adil olduğu bilinmeyen mestur kişiler için durum nedir? Bu kişinin varlığı bilinmekle
birlikte, adaleti hususunda cerh ve tadil yani olumlu ve olumsuz bir şahitlik yok ise o zaman
durum ne olacaktır? Şahitlik edecek kişi bir kişi mi? İki kişi mi olacaktır? Bu ve bunun gibi
kişinin adaletini tespit etmek ve hatta adaleti hususundaki dereceleri de hadisin senedine, dolayısı
ile senet zincirinin kuvvetine işaret edeceği için, müçtehidlerin içtihadında ve özellikle
muhaddislerin tespitinde önemli bir yer tutar.
Mesela İmamEvzâi(rha) ile Ebu Hanife(rha) arasında geçen Raf’ul-Yedeyn (elleri kaldırma) ile
ilgili mesele ile ilgili iki farklı yoldan gelen ve iki hadiste de senet zinciri kuvvetli olan
rivayetlerin tercih meselesi ortaya koyulmaktadır. Olay şöyledir:
Süfyan b. Uyeyne(rha) şöyle nakleder:
Ebû Hanîfe ile İmam Evzâî Mekke'de buğdaycılar çarşısında karşılaşmışlardı. Ebû Hanîfe'ye
Evzâî sordu:
- Niçin namazda ruküa giderken ve rükûdan kalkarken ellerinizi kaldırmamaktasınız?
Ebû Hanîfe:
- Bu konuda Allah'ın Elçisinden kesin bir şey bulunmadığı için, diye karşılık verdi.
Evzâî:
Nasıl kesin bir şey yok!? Evet, bu konuda: Zührî bana. Salim de ona, buna da babası Ömer b. el-
Hattâb'ın oğlu Abdullah haber verdi ki, Allah'ın Elçisi (sav) namaza başladığında, rukûa giderken
ve de rükûdan kalkarken ellerini omuzlarına kadar kaldırırdı.
Ebû Hanîfe:
- Bize de Hammâd, ona da İbrahim en-Nehaî buna da Alkame ile Esved, bu ikisine İbn Mesûd
haber verdi, Allah'ın Elçisi yalnız, namaza başlarken ellerini kaldırır, bunun dışında böyle bir şey
yapmazdı.
Evzâî:
- Ben sana diyorum ki: Zührî, Sâlim'den o da babasından böyle nakletti, sen ise bana, Hammâd'ın
İbrahim'den yaptığı nakli söylüyorsun.
Ebû Hanîfe:
Hammâd hadisleri anlamada, Zührî'den daha üstündü. İbrahim de bu alanda Sâlim'den üstündü.
Alkame ise Fıkıhda İbn Ömer'den geri kalmaz. Her ne kadar İbn Ömer sahabe olma şerefini
taşıyorsa ki bunun faziletinde kuşku yoktur. Esved'in de birçok yönden faziletleri vardır. Abdullah
ise Abdullahdır. Ebû Hanife'nin bu sözü üzerine, Evzâî sustu.”(Musned-i İmam Azam Sh/74) Hds
no: 96 Emin Yay.)
Dikkat eder ise, iki farklı senet zinciri ve iki farklı metni olan ve birbirine zıt olarak gelmiş iki
farklı hadis için, iki değerli imamın tercih durumu ile ilgili açıklamaları görüyoruz. İmam
Evzâi(rha) senet zincirindeki ravilerin faziletinden ve sahabi oluşundan dolayı üstünlüğünden
bahseder iken, İmam Azam(rha) ise kendi rivayet ettiği hadisin ravilerinin fıkıh bilgisinden ve
anlayış üstünlüğünden bahsetmiştir. Her ikisi de karşı tarafın rivayet ettiği hadisi reddetmemiş,
kendi rivayet ettiklerinin üstün taraflarını ortaya koyarak, tercih sebeplerini ortaya koymuştur.
İkisi de içtihaddır. İmam Evzâi’nin ve İmam Azam’ın karşı tarafın tercihi için sessiz kaldığı, “sen
yanlış yapıyorsun!” demediği, sadece kendi delilini beyan ettiği bir hususta, günümüz
müçtehidlerinin(!) “bence kuvvetli olan görüş budur!” demesi ne kadar insafa ve usüle ve edebe
uyar, siz karar verin. İmam Evzâi nezdinde ve İmam Azam nezdinde kesin olarak ayrıştırılamayan
bir meselede, günümüz müçtehidlerinin(!) delil(!) üzerinden tercih yapması bir faciadır.
Görüldüğü gibi muhaddisler nezdinde ve müçtehidler nezdinde sahih bile olsa, “en sahih senet”
hangisi olduğu meselesi bile farklı içtihadlara konu olmuştur. Mesela:
Ahmed b. Hanbel’e göre en sahih sened : Ez-Zühri – Muhammed bin Müslim bin Şihab – Salim
bin Abdullah bin Ömer – Babası Abdullah bin Ömer – Ömer bin Hattab.
İmam Yahya bin Muin’e göre en sahih sened: El-Â’meş – Süleyman bin Mihran – İbrahim bin
Yezid En-Nahaî, Abdullah bin Mesud.
İmam Buharî’ye göre en sahih sened: Malik bin Enes – Nafi Mula – Abdullah bin Ömer (bu senet
altın zincir olarak da adlandırılır).
Bunlardan başka, şehirlerdeki muhaddislere göre ve sahabelere göre de meşhur olan sahih senetler
vardır ki, bunların her biri, bir diğerine göre farklı üstünlük değerleri ifade ederler.
Sadece adalet yönünü ele alan ve kişinin hal durumlarını, ilim durumlarını, faziletini, mestur olup
olmamasını ele almada farklı hususları bünyesinde taşıyan bu madde bile, “sahih hadis” denilince,
şöyle bir durmayı ve susmayı icap ettirmektedir.
Bir hadisin sahih olması için gerekli olan 5 şartın birincisini, ADALET SAHİBİ OLMAYI
açıkladık. Bundan sonraki üçüncü bölümde, diğer maddeleri de devam edeceğiz, inşallah!
3. BÖLÜM: