Professional Documents
Culture Documents
Divanını Yakan Şair - Mehmed Arif
Divanını Yakan Şair - Mehmed Arif
Üsküp
2017
Sahibi:
Köprü Derneği
DİVAN YAYINCILIK
adına
Hüsrev Emin
Ocak 2017
Divan Yayıncılık: 8
Editör:
Leyla Şerif Emin
Tasarım:
Adnan Salih
Baskı-Cilt:
Focus Print
I. Baskı
ISBN: 978-608-4515-10-4
İletişim:
Divan Yayıncılık
Divan Yayıncılık
Özgeçmiş
6
bir şaire dikkat etmek, şiirinin izine düşmek için birilerinin der-
gilerde, gazetelerde veya özel sohbetlerde işaretlemesine, yön-
lendirmesine muhtaç. (Bu sözler tabii ki işini bilen şiir okuru için
değil, tembel, pasif okurlar için...)
7
Farklı kültürlerle yoğun bir şekilde muhatap olunan toplumu-
muzda şiir sanatı ile ilgili olanların şiirle ilişkilerinin sonucunda
şiirin genel bir değişme gösterdiği görülmektedir.
Kafiye - hece - aruz şiiri ile muhatap olanların serbest şiir ile
ilk karşılaştıklarında bu şiiri yadırgayışlarını belli etmede sık kul-
landıkları yargılardan biri de şudur: “Serbestle şiir yazmak işin
kolayına kaçmaktır. Al otur, üç kelime yaz, olsun sana şiir!..”
Bu görüş sahiplerine göre klasik şiir yazanlar daha çok zorlukla
karşılaşmakta, güçlüğü aşmaktadırlar. Serbesti küçümseyip ka-
bullenmeyenleri yargılamak derdinde olduğumuz sanılmasın ve
de serbest şiirin daha büyük, daha zor olduğunu ifade etmeye
8
çalıştığımız sanılmasın. Konumuz şiirini kurma konusunda şairin
konumunun kavranabilmesi ve bu konumda çevrenin şiire etkisi.
Şiire serbest şiir kafiyeli şiir kafiyesiz şiir gibi isimler verip bun-
lardan birini kabul edip diğerlerini tanımamayı hiç de şiiri bilen
insanlara yaraşır bir tavır olarak görmüyorum.
9
Modern zamanlarda şiir yazmak daha zor. Ama bir şeyler kara-
layıp şair kılıklarına yatmak, işte bu çok kolay. Zorun üstesinden
gelmeyi ise her şeye rağmen gerçek şairler becerebilirler.
Yaşamak denen türküyü gür sesiyle söyleyen bir şairin şiir ki-
tabına takdim yazıyorum ey okur!
Seher vaktine beş kala duayla yüzünü yıkayan bir şairi kimse
susturamaz. Susturamayacak ey okur!
10
Leyla Şerif Emin, Şair
Köprü Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Üsküp, Makedonya
11
Bu dizelerle kocaman yürekli bir şiir örülür, kendi genç ama
şiiri olgun şairin kaleminden. Ariftir, Allah’ın rızasını kazanmak
için yanar, kemale ermek ister, O’ndan başkasının sevgisini çıkar-
mak ister yüreğinden. Mehmed’tir, kalem eridir, Türk’tür, İman-
lıdır, vatan ve iman sevgisi kaplar hecelerini. Kafiyeleri elif gibidir,
eğilmez. Bir yetimin gülüşü süsler yalnızlığını, harf harf, hece hece
dirilir sonra. “Düşeceksem de Yusuf gibi düşmeliyim kuyuya” der bir
şiirinde, dünyaya seslenişi vardır, bir gömleğe de namusu işler,
bu çağda, bu bedbaht dünyada yırtacaksa da pençeleriyle hayat
üstümüzü, haydi dünya yırt arkamdan gömleğimi diye de sapa-
sağlam bir duruş sergiler şiirleri.
12
Zeynel Beksaç, Şair
Türkçem Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Prizren, Kosova
Şiir nedir? Vardır bir yanıtı elbet. İnsandan insana değişir bu.
Mehmed Arif: “Şiir dirilişin en narin ve keskin ifade ediş biçi-
13
midir. Şiir yazmam biraz da etrafımda yaşananlara kayıtsız kala-
mayışımın sonucudur”der.
14
bilincindedir. Ve der ki;
Sordum, dedi ki şair: “Şu gök kubbe altında hoş bir sâda bıra-
kabilmektir amacım...”
15
Seyhan Yakupi, Şair
Üsküp Türk Radyosu Program Sunucusu
Üsküp, Makedonya
16
Önsöz
Şiir ile münasebetim çocukluk yıllarıma dayanır. Okuma yaz-
mayı öğrendiğimden beri şiire ilgiliyim. Şiir benim için edebiyatta
sadece zirveyi değil aynı zamanda duygu keskinliğini, irfani derin-
liği, kadim olanı ifade eder. Dolayısıyla bu anlamları şiirde bula-
bildiğim için şiire meftunum. Kendimizi ifade ederken kelimelerle
ifade ederiz. Kelimelerle düşünür, kelimelerle cümleler kurar, ke-
limelerle düşüncelerimize şekil veririz. Düşünürken, konuşurken,
yazarken ve hatta susarken kelimelerle susarız! Anlam, kelimenin
arkasına gizlenmiş mücevher. Söz söylemek, bu anlamı dışarıya
ulaştırma çabası. Bu anlamda insanın kelimelerle münasabeti bir
şarkıcının şarkısıyla, bir ressamın resmiyle, bir şairin mısralarıyla,
bir nakkaşın nakışıyla olan münasebetine benzer. Bir şairin mıs-
ralarıyla olan rabıtası benim için ayrı bir anlam ifade eder.
17
Hayata karşı duruşumu şekillendiren iki önemli kavramdır
“direniş” ve “teslimiyet”. Birbirine her ne kadar zıt gibi dursa-
lar da hayata bu çift camlı gözlükten bakınca her şey yerli yerine
oturuyor. Olumsuz toplumsal olaylarda ve negatif hayat şartların-
da şairin duruşu direniştir. Nefsi ile olan mücadelede de bu böyle-
dir. Yaratıcıya karşı duyulan teslimiyet ise insanın iç huzurunu
temin etmesini sağlar. Direniş ve teslimiyetle insanın dirilişi
mümkündür. Şiir de bu dirilişin en narin ve keskin ifade ediş
biçimidir. Dünya üzerinde yaşanan zulümlere karşı duyduğum
derin isyan isteği şiir yazma arzumu perçinlemiştir. Şiir yazmam
biraz da kayıtsız kalamayışımın sonucudur.
18
Şerif Emin’e, varlığı ve tebessümüyle hayatımda önemli yer edi-
nen Seyhan Yakupi’ye, şiir yazım sürecinde nasihat ve tavsiyeleri-
ni hiçbir zaman esirgemeyen Medadin Limani’ye, ilk şiir kitabımın
kapak resmini çizen Nulifer Sali’ye, kitabın tasarımını üstle-
nen kendisini kardeş ve dost bildiğim Adnan Salih’e, Türkçe’yi
kalbime nakşeden değerli öğretmenlerim Sibel Kahil, Nevin Ago
ve Aktan Ago’ya, candan öte bildiğim canım aileme, sevgili akra-
balarıma ve daima yanımda duran kahraman dostlarıma teşekkür
etmeyi bir borç bilirim.
Mehmed Arif
19
Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
Bâki
Divanını Yakan Şair
Mehmed Arif
Mehmed Arif
O’nun Adına
Yücelcilere ithafen...
yaşamakta acemiyiz
velakin biliriz bölüşmeyi
orta yerinden ayırır gibi
somun ekmek denen yüreğimizi
bire bin veren başaklardan
süzülür gövdemiz
bizi biçecek orak
demircinin elinden çıkmadı daha
‘’elbet bu hüznün mehrini veren çıkacak!’’
25
Divanını Yakan Şair
26
Mehmed Arif
Bu Diyar
Seher vakti güneşin ilk ışıkları gibi parıldayan gözlerin
Bir feryattır dinmeyen gözyaşın
Yorgunlukların arasından attığın
Umut dolu bir bakışın
Yel eser...
Yine sessizliğe boğulur bu diyar...
27
Divanını Yakan Şair
Geceler Yalnız
Bir yetimin gülüşü öper yalnız geceleri
Bir kavuşmadır ki şairin kifayetsiz kalır heceleri
Gecenin örtüsüne dolanmış bir evsizin hayalleri
Oğlu askerde ananın arşa uzanmış mübarek elleri
28
Mehmed Arif
Elif
Tökezlemenin verdiği utançla dişlerimi sıkıyorum
Zor geliyor yeniden başlamak, başlamak yeniden
Bir besmele beni ben yaparken ayağa kalkıyorum
Ellerimi yüzüme sürüyorum, yüzüm şahlanıyor
Raks ediyor rüzgâr saçlarımın arasında
Anlam veremiyor kalabalıklar bu dirilişe
29
Divanını Yakan Şair
30
Mehmed Arif
Vicdan
Tolstoy ölür
Raskolnikov vicdanında boğulur
En acımasız hapishanedir yalnızlık
Firar edene hayattan bir bilet sunulur
Tolstoy ölür
Raskolnikov vicdanında boğulur
En acımasız hapishanedir yalnızlık
Firar edene hayattan bir bilet sunulur
31
Divanını Yakan Şair
Mutluluğu Arıyorum
Nasırlaşmış yüreğimin arasında
Mutluluğu arıyorum!
32
Mehmed Arif
Sonbaharı Sevmeli
Tabiatın inzivaya çekildiği
Ahireti hatırlatan mevsim
İnsana ayna gibi gösterir acizliğini
33
Divanını Yakan Şair
34
Mehmed Arif
Gözyaşın Şahidindir
Koptu her seferinde, yamaya çalıştığım hayatımın dikişleri...
Öyledir insan
Kimi zaman unutkan,
Kimi zaman zalim,
Kimi zaman neşeli,
Kimi zaman mazlum...
Hayat denen yolculukta her şeyi hesaplayamaz
35
Divanını Yakan Şair
36
Mehmed Arif
Düşüş
Düşeceksem Yusuf gibi düşmeliyim kuyuya
Dünya denen dipsiz kuyuya
Hesabı, kitabı, planları, hayalleri bir kenara bırakmalıyım
Üzerimde rengi solmuş gömleğim
Bir de yamalı pantolonum olmalı
Yönünü kaybeden bu azgın çağda
Düşmek değeri paha biçilemez bir nimettir
İnsanlığımıza varmanın ilk adımıdır düşmek
Kendimize uyanmamızın ilk evresi
37
Divanını Yakan Şair
Halkıma
Nazlı bir gelin duvağından hüzünler devşirebilirim
Üzerimde bir ceylan ürkekliği
Üzerimde bir nehir coşkunluğu
İnat etsem, yağmurun sesinden senfoni
Kır çiçeklerinden yeni bir şehir yapabilirim
Gülün alından, bulutun akından vatana bayrak
Su sesinden halkıma huzur, buğday bereketi
Hırkamdan gurebaya libas...
38
Mehmed Arif
Hicran
Göz göze değince yüreklere sıcaklık akardı
Atlar şaha kalkar, vadiler yeşile boyanırdı
Değirmen taşının sesi, sıcak ekmeğin kokusu
Sobada pişen aş, tahta kaşıklar, yer sofrası...
Bülbülün sesi, göğün mavisi
Rüzgârın hüzünlü musîkisi...
Neleri kaybettik azizim farkında mıyız?
Takas yaptık da şimdi kârda mıyız?
39
Divanını Yakan Şair
Kurban
Varlıkta yokluk
Ve yoklukta varlık kavgasıdır kim bilir
Söylenebilecekler arasında efsunlu kelimeleri seçmek
Ve haykırmaktır sessizlik içinde
İnsan tercihinin kurbanıdır...
40
Mehmed Arif
Nerdesin?
civcivlere yem verdim bugün
ipini kopardım bir uçurtmanın
dikeni battı elime peygamber çiçeğinin
ziyanı yok, sövmedim yine de
ay bir başka ısıtıyor hasretimi
nerdesin...
41
Divanını Yakan Şair
Mânaya Hicret
Sabrı omuzlayan kelimelere yükledim kederlerimi
Anlamsız bir yığın duygu birikti göğsümde
Mânaya hicretin ilk demlerinde
Kırdım lafızlara takılı prangaları
42
Mehmed Arif
Mâruf
incir yaprakları
ve zeytin dalları
hatırlansın bu zulüm çağında...
43
Divanını Yakan Şair
Serap
Vedâlı bir gidişin izini sürerek
Aştım çöllerin meşakkatini
Fısıldandı kulağıma, dünya bir serapmış
İnsan aldanışa meyilli
44
Mehmed Arif
Sırat-ı Müstakim
Her adımımı heyecan ve coşkuyla biledim
İnce çizgiyi koruyarak umut ile korku arasında
Yaşamak denen türküyü gür sesimle söyledim
Güzelin peşinde, güzelce yol almak erdemdir, güzel
Ama bu yol zor, bu yol çileli, kavgalarla döşeli
Kavga edebildiğim kadar varım bu yolda
Kavga edebildiğim kadar barışım
Kavga edebildiğim kadar umut
45
Divanını Yakan Şair
Çile
Sıkışır ya yüreğin, kelimeler boğazına durur
İstersin, edemezsin, sükûttasın, ruhun boğulur
Biliyorum, hicret elzemdir, niyet ettim göçmeye
Gidiyorum, yarım kalan şiirlerimi diriltmeye
46
Mehmed Arif
İtirafım
İtiraf etmeliyim
Söylenenin dilden öte gitmediği
Yüreğe değmediği
Kardeş tabağına sevgi yerine
Kinin sunulduğu bu çağda
Kendime yer edinemedim
47
Divanını Yakan Şair
Hüzün
Hüznümü şifa diye sürdüm gönlüme
Hüznümü ruhuma kanat eyleyip
Temaşa ettim âlemi
Sabaha niyetlenen gecede
Hayır vardır mutlaka, bildim
48
Mehmed Arif
49
Divanını Yakan Şair
Köz
Ahir zaman ekilir toprağa tohum, kalbe söz
Bilinmez ne vakit söner, bu bin yıllık köz
50
Mehmed Arif
Yârdan Kalan
Geceye yârin kokusu sinmişse
Aşıklara uyku zül olur
Nice âh karışır zikir seslerine
Gülüşüne kurban, duruşuna meftun
Sükûtuna hayran olunan yârin sesi
Titretir hû diyen gönülleri
Bu geceye mahsus içilir
Aşka kast eden zehir
Üzülme
Yârdan kalan yaraya
Elbet merhem sürer Yaradan
51
Divanını Yakan Şair
Yusuf’un Kuyusu
Dipsiz bir kuyuda düşürdüm neşeli çocukluğumu
Ellerimden süzüldü, kayıp gitti parmaklarımın arasından
Hatıralarım, misketlerim, yamalı pantolonlarım, oyuncaklarım
Bir boşluğa ne denli uzun bakılabilirse, baktım...
52
Mehmed Arif
Vedalar zor
siyah bir matem kaplar gökyüzünü
ağıtlar yükselir gidenlerin ardından
kopuş...
gurbet ile vatan arasında
bir giden bir de kalan taşır
bir parça hüzün matarasında
giden şüphesiz el değil...
53
Divanını Yakan Şair
Dergâhın Kandilleri
I
54
Mehmed Arif
II
55
Divanını Yakan Şair
III
56
Mehmed Arif
IV
Öğrenmekle yaşadı
Öğretmekle yaşlandı
Derin bir anlayış, keskin kavrayış
Kadim olanı anlama gayreti
İnsan nasıl alışır
Kendisini doğurup yoğuran toprakların
Bağrından kopuşuna
Bir ömre kaç hicret
Bir ömre kaç vatan
Bir ömre kaç gurbet sığar
Yağdı yağmur, değdi toprağa
Çöller döndü gülistana
57
Divanını Yakan Şair
58
Mehmed Arif
VI
59
Divanını Yakan Şair
Taksim
Zifirî karanlıklardan geçtim
Toprağın muştusundan
Hurma ağaçlarının hışırtısından geçtim
Rüzgârları taktım peşime
Kıyama durdu dağlar, taşlar
Coşkun ırmaklar duruldu
Yüzüme döndü buğday başakları
Semayı kasvetli bulutlar kapladı
Taksim yapıldı
Doğdu güneş
Nebatat canlandı
Kondu hurma ağaçlarına bülbüller
Dindi rüzgârlar
Kaldıramadı bu yükü dağlar
Irmaklar coşkuyla çağladı
Güneşe dondü yüzünü buğday başakları
Bulutlar açtı, sema maviye boyandı
Ve şu kurak çölde bana
Gül yetiştirmek düştü
60
Mehmed Arif
Ben Kimim?
Ben, Yusuf’un gömleğindeki yırtığım
Ben, Nuh Tufanı’nda yere düşen ilk yağmur damlasıyım
Ben, Ebrehe’nin ordusunu taşlayan ebâbil kuşuyum
Ben, Eyyub’un yaralarının şifasıyım
Ben, İbrahim’i yakmayan ateşim
Ben, İsmail’in boynuna değmeyen bıçağım
Ben, Musa’nın denizi yarmak için asasını suya daldırdığı an’ım
Ben, Davud’un âlemde yankılanan sesiyim
Ben, İsa’nın ölüleri dirilten nefesiyim
Ben, Hira’da Resulullah’ın gözyaşıyım.
Ahir zaman...
Dert, ızdırab, fısıltılar, dilsiz şeytanlar
Şimdi gökler lâl, boz sessizliği haykır Ya Bilal!
- Allahu Ekber, Allahu Ekber...
61
Divanını Yakan Şair
Gelsem
Gelsem ellerimde tufanlarla
Bedenimde hançer izleriyle
Yansam ateşin alevlerinde
Tel tel dökülse günahlarım saçlarımdan
Volkanları göğsüme sıkıştırsam
Kanatsam ellerimi yolunda
Çarmıha gersem hayallerimi
Kabul eder misin benden ey Aşkın Sahibi
Emanet ettiğin cânın diyetini...
62
Mehmed Arif
63
Divanını Yakan Şair
64
Mehmed Arif
65
CIP - Каталогизација во публикација
Национална и универзитетска библиотека “Св. Климент Охридски”, Скопје
821.512.161(497.7)-1
ARİF, Mehmed
Divanını Yakan Şair / Mehmed Arif - Üsküp:
Divan Yayıncılık, 2017 - 60 стр. ; 21 см
ISBN 978-608-4515-10-4
COBISS.MK-ID 102419210