Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 3

GECENİN TAKDİSİ

ERKEK oturmuş
KADIN ayakta
(Her ikisi de genç)

Sahne boş ve karanlığa gömülmüştür. Bir projektörün mavi ışığı adamı aydınlatır. Dipte
solda yıldızlarla dolu karanlık göğün beyazımsı ışığına açılan büyük bir pencere vardır.
Pencerenin yanında elini pervaza dayamış genç ve güzel bir kadın ayakta durmaktadır.
Gecenin aydınlığı kadının siluetini belli eder.
Kişilerin çılgınlığa varan bir hayranlık içinde birbirleriyle konuşurlar. Oyunun sonuna
değin yerlerinden kıpırdamazlar. Erkek, seyirciye dönük, ama genç kadına hitap ederek
konuşur.

ERKEK – Pencereye gidin güzelim, sevgilim ve gördüklerinizi söyleyin.


KADIN – Gökte bir yıldız görüyorum.
ERKEK – Gerçekten tek bir yıldız mı görüyorsunuz?
KADIN – Şimdi bir tane daha görüyorum, hatta birkaç tane… ve hatta bir sürü.
ERKEK – Göğün altında başka hiçbir şey görmüyor musunuz?
KADIN – Başka bir şey yok, dostum.
ERKEK – Zavallı bir bulutta mı?
KADIN – Zavallı bir bulut bile yok.
ERKEK – Yarısı insan yarısı yarasa bir küçük hayalet bile mi?
KADIN – Küçük bir hayalet bile.
ERKEK – Dünyanın üzerinde bir şey görmüyor musunuz?
KADIN – Işık düşen aralıklar, ağaçlarda gümüş teller, dallar arasında parıldayan su, göz
kırpan damlar, uzayıp giden bir yol görüyorum.
ERKEK – Bütün bunların içinde zırhlı kamyonlar, yürüyen askerler, insan bacakları üzerine
tünemiş boynuzlu hayvanlar yok mu?
KADIN – Bunların hiç biri yok dostum; ne kamyonlar, ne askerler ne de boynuzlu hayvanlar.
ERKEK – Öyle ise barış dünyanın olsun. Öyle ise bu ışığın kırları sevdiği gibi siz de beni
sevin.
KADIN – Ben sizi öyle seviyorum sevgilim.
ERKEK – Göğe doğru yükselin. Onun aydınlığını sesinizle, sözlerinizle verin bana.
KADIN – Sanki bir şey… Sanki bir şey duyuyorum.
ERKEK – Ne duyuyorsunuz?
KADIN – Yıldızlardaki çimenin hafifçe okşandığını duyuyorum, su buharının uçuşunu,
havanın tutulan nefesini.
ERKEK – Ben senin sesinde bakışını duyuyorum. Bana doğru dönmene, bana bakmana
gereksinmem yok. Bu pencere senindir, senin sayende dışarıda ne olup bittiğini biliyorum.
KADIN – Zamandan başka bir şey yok. Mekân zamanı tutuyor ve uyutuyor. Kucak kucak
veriyorum onu sana.
ERKEK – Korkmadan ve bırakmadan, hiç bırakmadan onun başında beklemeliyiz.
Dudaklarımızda asılı duran bu geceyi konumlamak bizim görevimiz. Gözlerini benim için bir
kez daha aç sevgilim.
KADIN – Görebilmek için gözlerimi açıyorum.
ERKEK – Bakışlarını yukarı kaldır sevgilim.
KADIN – Bakışlarımı gidebildiği değin uzağa çeviriyorum.
ERKEK – Gidebileceğinden daha uzağa gidiyor bakışın. Senden bile uzağa gidiyor.
Düşünceden daha uzağa gidiyor ya da uyurken gördüğün düşlerden.
KADIN – Uyumuyorum. Senin yanında bekliyorum.
ERKEK – Sevgiden gözetliyorsun beni ve gecenin derinliklerine dalan bakışın
belirleyemeyecekleri yerlere değin ulaşıyor.
KADIN – Sonsuz bir rahatlık ve mutluluk duyuyorum, gözlerimde, başımda, bütün
vücudumda.
ERKEK – Bakışın gecenin boyutları ile birleşiyor.
KADIN – Yüreğim, onu kemer gibi saran derin, yüksek, bilinmez bir sevinçle titriyor.
ERKEK – Bütün pencereleri açan ve düşüncelerine inen ölümsüz boşluktur o.
KADIN – Dudaklarım konuşmuyor, salt ruhum.
ERKEK – Bir takdis bu. (Bir an alçak sesle sürdürür.) Tanrılar ve şeytanlar kaçıyor. Gecenin
uzantısı ile birleştin, saf dünya ile bütünleştin. Bu serin, bu tatlı ışık banyosu içinde mutlu ol.
Seni tansıyan hafif gece, kıpırdamayan zamanın senin alıp götürmesi içinde, sevgiye
hazırlanmış olarak yeniden doğ. Gel.
KADIN – Sonsuz yolda hep seninle olacağım.
ERKEK – Gün doğup karşılamaya geldiğinde, unutma ki gece, sırrını bize vermiştir.
(1948) PERDE
ERKEK 64

You might also like