Professional Documents
Culture Documents
İbn Haldun - Mukaddime 3. Cilt
İbn Haldun - Mukaddime 3. Cilt
İbn Haldun - Mukaddime 3. Cilt
Kitabın adı
MUKADDİME III
Yayın Kodu
96.34. Y.0002.233
ISBN 975.11.0358.4 (Tk. No.)
ISBN 975.11.0361.4 (III. Cilt No.)
Baskı yılı
1996
Baskı adedi
5.000
Dizgi, baskı, cilt
MİLLÎ EĞİTİM BASIMEVİ
MUKADDİME
III
tbn Haldun
Çeviren
ZAKİR KADİRİ UCAN
İstan b u l, 1996
Sihir ve Tılısun Bilgileri
34. Fasıl
Göz değmesi de nefsî ve ruhî olan tesirler
gibidir. Göz değmesi, bir kimsenin gözüyle her
hangi bir insanı veyahut bir durumu gördüğünde
son derece beğenip, son derece güzel bularak o
İBN İ HALDUN MUKADDİMESİ i n II»
23. FASIL
Harflerin Sırlarını Öğrenme Bilgisi
MUKADDİME III — F 3
30 İB N t HALDUN MUKADDİMESİ IH
••• Jl j© ^ j
b eyti ile b aşlar ki bu beyitlerde bilinm esi istenilen so
ru n u n cevabının zayirçeden nasıl çık arılacağ ı a n latıl
m ak istenilm ekte ise de nazım ve te rtib i son derecede
a ğ ır ve bilm ece gibi anlaşılm ası d a son derecede güç
olduğundan» g arip olan sırların ı an lam ak d a o n isp ette
zordur. E n d ü lü s'tek i lşbiliy y e ahalisinden ve fazilet
sahibi olan tanınm ış bilginlerden M alik bin V u h ay b 'a
nispet edilen b ir beyit de zayirçe şeklinde yazılıdır.
B u zat da (c e fr ve başka bilgiler vasıtasiyle) gayip-
te n h ab er verm ek teşebbüsünde bulu n an lard an b îrid ir
(biz bu beyti de olduğu gibi aşağıda nakledeceğiz).
Y azarın tıb ile kim ya ve ru h an î tıbba» h üküm darla
rın ve evlâdının talihini anlamaya» ru h an î olan üzün
tü ve kederle ve İlâhî olan boyun eğme» sevgi, kalb~
İBNİ HALDUN MUKADDİMESİ III 31
>L Jj?*
*+•$ Jââ»>U U*.yJ J&j U^ii) l u j J-^l*
^ j <*—l» CT'J • ^j^^syı^jc
»— ila* îrLl ^
5^» i&j p*** ^ p \m . lâT J İ 'j
Vj**p Li
5UM «M Jİ» «dD çsa iİ İ ^ 1u / i ) ^ ljil*a dı^
*-"• 3j J xA »W*1 •jP-mi***
<»-i*» ^4* _^>-l L.*»ı«l Jlijl 1^1
J J j f J 1 ia^=» j - J j /& m I j £ ^=» 1^=1
^ j ^ 1 ^®
>jlt ^>. cUJ-iT * ^
iS j ^ <£^4*£•*^ j &
£=» T T i * * £ e* £ £ 444* ~44* £ JV
J J. L i V ^ ^ V j U ( ^ T ı ^ ü i yy» j u n .
cr
tî J J * o
y» *>** j j ^
MTj ^ ^b*Vl Ij I yrij l44»-jwii)^J«>li i lj
^ .k J I <i VI ^ ^ V W Y 'o ^ 'j >
MJ1 <İUJl^ Ijl r-l J jj J-, İJ>I Lki j
İBNI HALDUN MUKADDİMESİ III 39
1^4»- te ^ V. cS.r-
j cr.-V.^'öy fjj J* Irb «_*U ^JJD» ly. jtf'j
I ^ U ^ I Î ^ V I ^ ^ mJLuu
* -* rJUt j \j -l V* ^i)l jl—J l I41
c * * du - ^ c1 1' 'r c * ' f f t ^ c * c ' t
f J •* c •’- -T o •> I I
K asidenin ö z e ti:
(S 3 3
K asidenin özeti: Sağ elin d e yüzük ve d e m ir b u
lunsun. Şekil v e resm ini güzel b ir su re tte çiz,
id d iad a bulu n m a. H aşir âyetini oku, kalbini bu
ây etle m eşgul e t? h alk u y u d u k ta n so n ra b u â y e
ti oku. Bu â y e t v a rlık la rd a sak lan m ış b ir sırd an
b a şk a b ir şey değildir, b ü y ü k b ir a lâm ettir, sen
c id d î çalışarak v e h izm etlerd e b u lu n a ra k bunu
a n la r isen, k u tu b lu k derecesin e yükselir, yüce
âlem in sırlarını öğrenirsin, b u sırla n N aci ile M â
İBNİ HALDUN MUKADDİMESİ III 41
(S 3 •
' »V »£ fJ
ir** J-A* /rt*
£ £ Mu *±Li
İleri sürülen şa rtla ra uygun o la ra k şekiller çizil
m esi, M ery em sûresinin b a ş ta ra fı o k u n m ası
ta v siy e ed ilm ek ted ir, B unî ile B estam ’ın d a b u
m a k sa tla M eryem sûresini o k u d u k la rı... an ılm ak
42 IBNÎ HALDUN MUKADDİMESİ IO
ı_ı~»> j ı ol^j
M>- »_-—
> M» 0^ Jrt^ 'j wJhs>
jll
51V ö* û* ^ / Ü u » 0«A > İ J İ ^ a 1!* / İ ^ J
^ I U l L t j)y L
a.x
c- ,ol-
4»LjLs t pi*3) «—-* r*V -r J * r** O*
L-r- jl#bV f sj y~
Jâll» IfJüfcl wîl
*j ^ ^ A r C
A y ve güneşin halini tashih, değiştirilm esi
istenilen h erh an g i b ir v a k it ve ta rih te y ıldızların
durum unu değiştirm ek üzere şu rem izler k u lla
nılır:
jÇ jVl f j! Ö I • J J ^=* A
* C £. • L ~ t a f «V * c * n t L t J v 1
ç— [ p -/ A A
Zayirçe üzerinde çalışanlardan görüş
tüğümüz kimselerden nakledip (Zayir-
çet-i âlem )9den sorulan sorulara ce
vaplar çıkartmak üzere nasıl amel edi
leceğine dair bilgiler vereceğiz.
MUKADDİME 3 — F. 5 /6
İB N l HALDUN MUKADDİMESİ IIT
5 S
6 2
7 y
8 a
9 m
10
11 1
12 h
13 k
14 h
15 z
16 t
17 f
18 s
19 n
20 a
21 z
22 n
23 g
24 r
25 a
26 y
27 b
28 ş
29 k
30 z
31 b
32 t
33 h
34 a
35 1
İB N İ HALDUN MUKADDİMESİ İÜ 63
36 h
37 d
38 m
39 s
40 î
41 a
f, v, z,a, v, a, r, r, a, a, s, a, b, a, r, k, a, s»
a, r , s , h, 1, d, a, r, s,a, 1, d, y, v, s, r, a. dr
m, n, a, 1, 1
Bu harflerin devri 25 üzerindedir. Bundan,
sonra iki defa 23 ve iki defa 21 üzerine beytin
son harfi olan a ya ulaşıncaya ve bütün bu harf
ler naklolunup bitinceye kadar devir icra olunur.
Sorulara cevap olarak şu harfler çıkar:
t, r, v, h, r, v, h, a, 1, k, d, s, a, b, r; z,
s, r, h, a, 1, a, d( r, y, s, f, a,
b, h, a, m, t, k, v, aa, 1, 1, a.
Zayırçeden manzum olarak cevap çıkarma
ya dair olan açıklamamız burada bitiyor
Bu bilginin uzmanlan zayirçe usulünden
başka diğer usullerle de sorulara cevaplar ve
rirler. Bunların zayirçeden manzum olarak ce
vap çıkarmalarının sebebi, Malik bin Vühayb’ın
yukarda andığımız beytini işe karıştırarak cevap
vermelidir sanıyorum. Cevaplar Malik’in beyti
nin kafiyesiyle karşılaştırılarak, mukayese edile
rek cevap verildiği için munzam olan bu cevap
ların kafiyesi Malik*in kafiyesine uygundur. Za
yirçeden başka, diğer usullerle sorulara cevap
64 İBN l HALDUN MUKADDİMESİ 111
Fasıl.
H arflerin birbirine bağlanışı ve tena
sübü yönünden istidlal ederek gizli
olan sırlan anlam ak keyfiyeti.
— * A o
v r ^ - v
V. «<
*/
**
•* < ■j _ i- £=5
'ü
>
>
3
-V J
J >y -r
VA c c ^
v »y >
>o
_o
c
E S O
e' 1f"
D VA
■cn
o
<S)
7* JU 4 — 6
w
4 7*
-T 'i l
x£c
r
>o
*5 a J '*
JD
»—
o
Vo
V-
.H - 'k J v
<
k. Vj S
•ZD V- o
io kJ İ J
S o ğ fo m o lo r J»
M UKADDİME 3 — F. 7 /8
94 İBNt HALDUN MUKADDİMESİ IQ
25. FASIL
Felsefenin boş ve yanlış bir şey oldu
ğuna ve bu bilgiyle uğraşanların yan
lış bir yola sapmış olduklarına dair.
27. FASIL
Kimyanın faydasını inkâra, madde ve
cisimleri başka bi madde ve cisim
haline getirmenin imkânsızlığına bu
zenaat ve mesleğe intisabetmeden do
ğacak zararlara dair.
124 ÎBNl HALDUN MUKADDİMESİ İÜ
MUKADDİME 3 — F. 9 /1 0
126 İBN Î HALDUN MUKADDİMESİ III
30. F A S IL
Bilgiler öğretilirken öğretimde taldbe-
dilmesi gereken doğru metoda dair.
Bil ki bilgiler öğretilirken ancak derece de
rece ve az az öğretmek usulü takibedildiği tak
IBN ! HALDUN MUKADDİMESİ III 14$ .
31. FASIL
32. FASIL
33. FASIL
Çocuklara bilgi vermek metoduna ve
Islâm yurtlarında öğretim metotlarının
çeşitli oluşuna dair.
M UKADDİME 3 — F. 11/12
158 İBNf HALDUN MUKADDİMESİ III
34. FASIL
Öğrencilere sert davranmanın zararlı
olduğuna dair.
Eğitim ve öğretim işlerinde öğrencilere, bil*
hassa küçük yaştaki çocuklara sert davranmak
zararlıdır. Çünkü bu sert davranmalar öğrenci
lerde kötü bir alışkanlık yaratır. Köle ve hiz
meti şiddet ve kahir gösterilerek terbiye edilirse
de, bu türlü terbiye öğrencinin ruh ve yaradılışı
na baskı yapıp onların neşesini, iş ve çalışma sev
gisini yok eder ve onlan tembelliğe ve kızgın
ellerin kendilerine uzanmasından korkarak, ya
lana ve kötülüğe, sevkeder. Kalblerinde sakla
dıklarının ve düşündüklerinin tersini söylemeye
alıştırır. Bu eğitim onlan her zaman düzen ve hile
yolunu seçmeye götürür. Git gide bu haller on
lar için âdet ve karakter haline gelir. Sosyal ha
yatla ve medenîleşmekle elde edilecek üstünlük
leri, şahsım ve ailesini (ve cemiyeti) korumaya
alışmaktan ibaret olan insanlığın mânasını bozar.
Bu gibi hususlarda başkalannın çoluk çocuğu de
recesine inerek kendini ve ailesini korumak husu
sunda başkalanna muhtaç olur. Bunun bir sonu
cu olarak ruhlan faziletler ve güzel karakterler
kesbetmekten çekinir, tembelleşirler, nefsler bu
gibi faziletler ve insanlık için gereken meziyetler
kazanmaya yanaşmazlar. İnsanlığın en aşağı de
recesine inerler, düşkünleşirler. Başkaların kötülü
ğü ve boyunduruğu altına giren kavimlerin hali
de böyledir. Emir ve işi kendi elinde olmayıp da
İBNİ HALDUN MUKADDİMESİ III 161
36. FASIL
Beşer cinsleri arasında din bilginleri-
nin, politika ve onun yollan ve metod-
lanndan en uzak İrimseler olduğuna
dair.
37. FASIL
İslâmlıkta -bilginlerden -çoğunun arap
olmıyan kavimlerden olduğuna dair.
38. FASIL
Arap Dili Bilgileri
Nahiv Bilgisi
Lügat bilgisi
Beyan bilgisi
M UKADDİM E 3 — F . 13/14
İM İBNİ HALDUN MUKADDİMESİ III
Edebiyat bilgin
39. FASIL
Lügatin öğretim yolu ile elde edilen
bir zenaat ve meleke olduğuna dair.
40. FASIL
Çağımızdaki Arap dilinin Muzar ve
Himyer dillerinden ayn ve başına
buyruk bir dil olduğuna dair.
43. FASIL
Bu dilde meleke, dilin kurallarım öğ
renmekle elde edilmez ve bu dilde
meleke kazanmak için bu kuralların
gereği yoktur.
45. FASIL
Şehirlilerin öğreti myoliyle bu meleke
yi elde etmelerinin kusurlu ve asıl arap
216 ÎBNİ HALDUN MUKADDİMESt III
46. FASIL
Arap dili ve sözlerinin nazım ve nesir
olmak üzere iki bilgi dalına ayrılmasına
dair
M UKADDİME 3 — F. 1 5/16
2 22 İBNİ HALDUN M U K A D D İM E ) III
47. FASIL
Pek az kimse hariç olmak üzere, hem-
nazım hem de nesir ile güzel söz söy
lemek melekesinin bir şahısta bulun-
mıyacağına dair.
48. FASIL
Şiir sanatı, onu öğrenmek usulü.
AjrnA Jİ-? Jl
Sormuyor musun ki* sorarsan bu harabeler
de kalan izler sana cevap vereceklerdir... Ya da
belirsiz bir kimseye izini selâmlamasın: emretmek
le olur ki şair diyor:
JjJI
Ey arkadaş! Azl adlı yerin yanındaki diyan
-selâmla... Ya, bulutların yıkıklardaki eserleri sula
masını dileyerek dua etmekle olur ki şair şöyle
•diyor:
r j* (•♦'A j- *
Onların yıkıklarının eserlerini yıldırımlar ça
karak. sağnaklı şiddetli yağmur sulasın. Veyahut
yıkıkların izlerini sulamasını istemekle olur:
j- v*Ul. v*jjr_u_jjuy v>. ^u.
Ey şimşek* Ebrak’daki konak yerinde par
la, deveci ve nağmelerle develeri sürdüğü gibi
sen de bulutları oraya sürüp getir. Veyahut ağıt
larda kaygı ve hasret göstermek suretiyle ağ
lamaya çağırmakla olur ki şair diyor:
j-u- 'ja b [ cn*i j ^ 1 £ jüLİj wki-1 J jJ l# IJl5
J* 1 f j ı> ^ b ) ^ î J J ijit
Kasidenin özeti:
Tanrı*nm laneti bir takım bilgisizler tara
fından bozulan şiir sanatına olsun ki onlar anla
şılması güç olan kelime ve sözleri kolay anlaşı
lan kelime ve tâbirleri tercih ederler. İmkânsız
olan bir nesneyi doğru, bir anlam ve düşük söz
leri değerli bir söz sanarlar. Şiirin iyisi ve doğ
rusu nedir bilmiyorlar. Bilgisizliklerinden bilme
diklerini de bilmezler. Bunlar başkaları tarafın
dan azarlanır ve sözleri reddedilirse de bize gö
re, gerçek adına, mazurdurlar. Şiir vasıfları ba
kımından, her ne kadar çeşitli fenleri içine alı
yorsa da dizisi birbirine uygun olmalı, birbirine
benzemeli ve bütün parçalan düzenli olup dizi
İBNt HALDUN MUKADDİMESİ III Z it
Özeti:
Parçalan arasında bulunan uygunsuzlukları
gidermek ve fazlalıklardan temizlemek suretiy
le metinlerini seçtiğin ve parlak bir hale getir
diğin, yerine göre uzun sözlerle (itnab) zülüfle
rini dağıttığın, yerine göre de kısa ve düzgün
sözlerle (icaz yoliyle) şaşı gözlerini açtığın, ifade
bakımından birbirine yakın veya uzak tarafları
nı, birbirine uydurduğun, tıpkı akar sularla dur-
gun göllerin birleşmesi gibi, anlam ve ifadeleri
birbirine uydurmak suretiyle belâgatli bir şekilde
ÎBNÎ HALDUN MUKADDİMESİ III 245
50. FASIL
Dilde meleke, çok ezberlemekle ve bu
melekenin olgunluğu ezberlenen mad
delere göre olduğuna dair.
51. FASIL
Derece ve yer sahihi olanların şiirle
uğranmayı kendileri için koçiikKik
saydıklarına dair.
MUKADDİME 3 — R 17/18
254 İBN İ HALDUN MUKADDİMESİ III
52. FASIL
Çağımız araplarmm ve şehirlilerin şiirleri.
[7 ] |6 ] ^ b j Uj
[8J
[lO jU ^ p u ^ iü ji [ 9 ] ^
f!3 ]ri2 lu ^
l 1] D esuki basm asında böyledir. M u ra t M olla y a s
m a nüshasında: U j *j j* c£l. jS \j >
.Jl
[*
2i *] D es: jr t M u rat molla yZ
[3] Des. j _\doğrusu
[4] Des. jjl JI ^ ^ d o ğrusu j j J l r >U
[5] Des. ^jL doğrusu
[6] Des. da naklettiğim iz gibi d o ğ ru d u r. M u ra t
m olla ve E sa t efendi nüshalarında.
[7] D es.<51^ ^ 17M u rat m olla l\y. 40l|jık d o ğrusu
[ 8] Des. U d o ğ r u s u u
f°] Des. doğrusu
[ 10] Des. l > £ l k i M u rat m olla
J / t " ir iki- doğrusu U j m j tSd* £ lh i ö»
i 11] Des. M u ra t: •jC*
U jS' j j L » doğrusu n aklettiğim iz şekildedir.
[ 121 Des. U j^ j Ij Jkl* ^ y i J i. J* M u ra t: J *
ç lU l doğrusu te sb it ettiğim iz
şe k ild ed ir.
I 13] Des. M u ra t m olla: l^Si) ı f y** C>*Uy
İB N t HALDUN MUKADDİMESİ m
[16]
[İS] ûfcjli ( oJI ) y f y> ûJb^
[1 7 ]^
UAİjj Ijo*. d>U
U /4 i j «3-^*
[20]UjçAj»ol jî»Jl t" Jj/^fcL» ,y -*aj
Uo-ı—• J* V-J&
v > * *-J* ***■ <*A J * W’ ^ 3
[ M] D » U jro. aoA M u ra t: j | j 3 J* JU
U y x J l ^ J l doğ ru su naklettiğ im iz şekildedir.
£*•] D es.
U jm . M u ra t: U > ^ p J J j J l j U J l j l ' ^
[*°J D e s .- ^ jû . ^ —L U D o ğ ru su n ak lettiğ i
m iz şekildedir.
İBNİ HALDUN MUKADDİMESİ ni 261
[21 ] U ^
yb 1*1 Jİ ^ jy*üll Iy^wj Ü~**f4p
U/Afi
t2 2 ]U>L.j ı v«j^ouj
c rî^ â
G A \\* j± UOHMj
[25] Ujj^ L lılullj 5Üİ 13^1^ dy>mg - j j
[26] Vajtj; ir*y} 3i-u> ^»ı ^ ^ıj»-
U j ^ ym Uxiîl J y » }\ j »13^1
[2 7 ] \3J^ j U ^ ı ^ Ç*3İy c\ j?
m ” v*u *
t3l "
[4] ” <2>L
m ” - â^ ru »
l 6l Des. 4)y j 0 3 j l j î l JU JU Iy — j y S \ J i r J j \
I71 Des.
[8] Des. J j M u rat m olla ^ I j l
l&jl jy îl doğrusu te sb it ettiğim iz şekildedir».
[•] M u ra t: «I
[ 10 1 - j-^ U U la /V
C“ ] " IjrJ». lî
İBN İ HALDUN MUKADDİMESİ III 265
al*
JL j Jr j JfL* ts\3
IfJüj'jLiL' [2]< ?£ j b [1] l s i ^ S ol)
l4LxUjoiU[3]İ
15]
U^y o* iv* o*
l|»lc Uol»juC^ Li [6]^/^ jİ Lf\»îcîJI«ir
Wh*“
l*Li ^ı5jf t* JJLİİJ T-^ *•—
•»J \»JU3
t|JL^ü ıSj^y** ^ jlâ>
Şiirin özeti: Şerif bin Haşim’e yaptığım bir
çok iyilikler boşuna gitti. Benden Önce ona iyi
liklerde bulunmuş olan birçok kimselerin iyilikleri
de boşa gitmiştir. Halbuki aramızda pek çok hak
ve hukuk bulunmuş ve kalbleri sevindiren birçok
haller olup geçmiştir Fakat o, sebebi bence bi-
linmiyen bir şekilde kötü düşüncelerde bulundu.
Ben de kendinden geçecek kadar şarap içirilmiş
bir adam gibi onun yçınından döndüm. Sanki ci
ğer parçası oğlu yabancı ellerde ölmüş, de uru
ğundan uzak düşmüş sersemlemiş ve saçlan da
ğılmış, üstelik misafirleri konuklamasını bile bil-
miyen göçebe araplar arasında kalarak, hakir ve
zelil düşmüş olan bir kocakarı haline geldim. Ben
de ciğerimin bu yanıklığından şikâyet ederek ve
kaygılan açığa vurarak kavmime bu yerden göç
etmesini emrettim. Kavmim de erken yüklerini*
l^4L»
c S jl jCLf <3**3iJj
19]
m*Lû,1 rUi» j * ^ J* b C*JJ O*
iı «ı ~j ı^ı? «jjk* 4i»>(^ û U ir
j Uj [ 1 0 ] ^ f i J&
\+*\j** s^ y i ^-^“*J^Aİ,aî'iJ*wk^jV>
l**^ j l ^ i** J
w*l> \Sj *_ f ^ >
lf«)U <l)ljyl U l «JJ^ JUjl *jr*
ıS*r-3 jr^ J* ^ jj [llJcj^VJ^rt J ı$jl
_____________ « ii^
I«] Des. J } \ *
q j j
[7] Des. _fU
[®] Murat: yerinde j#,Ü
[ö] Des. öL*. yerindeÜL**
T10] Murat ^jT^
I11] - C*.'J*jVI
270 İBNİ HALDUN MUKADDİMESİ m
d i O es.
İB N Î HALDUN MUKADDİMESİ III 271
V. ^ CSJ' ^ İS JUy İİ ^A
Fahriyye’nin Özeti:
Bu sözler engin çöllerin korkunç halleri
içinde yetişen (Halid bin Hamza) nın isabetli
f1] Murat molla: ^ yerinde^
f2l * " C.U* " ” ir ^
[31 t/yU yerinde jhB »U ^
1*1 Des. ^ jû i J t L.U doğrusu Jl JU
ULUr ^ jcU
274 IB M HALDUN MUKADDİMESİ m
[ 3 J Ç J y ^
ÇU j •-aJ i «^iL—Vb [4 ]^ Ç
^Lİ» ligle
< * )\rX j utkJy IL-JI Ö J J * [ S İ J - ^ ^ U ^ I u>-V j
c i - j t f ' jju J J jl j»L L>
1,01*1 L J Ij d li * İ4LÎTULİI j t ilk
ol ^ 4c ^^L>
ıı^l
Gençler ve ihtiyarlar (hep) Bürcüm evlâ-
•dındandır. Tanrı’nın bütün yaratıklan onların kö
tülüklerinden şikâyetçidir.
Aşağıdaki şiir ise Halid bin Hamza bin
‘Ömer’in göçebe arap dil ve üslûbiyle söylediği
şiirlerinden olup, bu uzun kasidesinde, Muvah-
hidin’in şeyhi olan Ebu Muhammed bin Tafra-
kin’e yardımlarda bulunduklan için kardeşlerini
azarlamaktadır. Ebu Muhammed terbiye ve ke
faletinde bulunan Tunus Sultanı Ebu lshak bin
Sultan Ebi Yahya’nın kapıcıbaşı iken devletini
elinden alarak bağımsız bir devlet kurmuş ve kar
deşleri bu hususta ona yardım etmişlerdi. Kaside
nin metni şudur:
J» j$\> 1^ ci* ü
fU OÜalHj «U-j ^ £yj
r ^ 'j (m* cM1 wC%» j IkAD J U JL İ^
J* •Ab LJ l^ b J I >
U /« ^ *3%fy
l») J5Û»1 J»
OJ*» i^lLi M *1> Ij ^1» Ç
fU / L-1L f if 1-»
ı$ A l i A ü
Özeli:
Şair, benim bu kasidem ipek teller üzerine
bir sanatkâr eliyle pek nefis ve güzel bir surette
dizilen inci dizisine benzer, diye kasidesinin son
derecede belâgatli olduğunu anlatır. Sonra da
.amcaları oğullarının topluluktan ayrılarak başkan
lığına el uzatmalarından ötürü çektiği acılan me
caz ve istiare yoliyle ifade ve sözlerine şöyle de*
vam ediyor: O, mensuplan ile beraber bizden
uzaklaştığında bu ayrılığın korkunç bir şey oldu
ğunu açıkça bildikten ve ben aynlığı suçlandınp
zehir gibi acı ve tesirli sözler söylediğimde o beni
ziyarete geldi.
Ey düne kadar bayındır ve uruğlann konak
yerleri olup ahali ile dolup taştıktan sonra, yı
kılan yerleri Ben sizin bu halinizden kederlene
cek ağlıyorum, tenleri yumuşak ve Loş olan gü
zeller o zaman oralarda oynayıp dolaşıyorlardı.
Gecelerin karanlığı bastığında bazısı uyanık, ba
zısı uyuyordu. O zamanlar koyun ve deve sürü
lerinin düz sahralardan ve derelerin ağızlarından,
yanımıza gelmeleri seyircilerin hoşuna giderdi.
Çekirgeler de kendi adlariyle çağırıyorlardı. Ya
banî sığır ve devekuşları sürüleri dolaşıyordu. Bu
gün ise harabeler ve çadırlar üzerinde baykuşlar
ölmektedir. Biz bu harabeler üzerinde uzun za
man durduk. Kaygı ve hasretten zayıf düşmüş
olan gözlerimizden yaşlar dökerek neler olduğunu
soruşturduk. Bu soruşturma sonunda ancak kal
bimizi ürküten ve korkutan, sebepleri evhamdan
İBN Î HALDUN MUKADDİMESİ O t 28$
M
UKADDİM
EIII—F.19
İBNt HALDUN MUKADDÜttSt ffi
U* J j f J* 4«5L «bf Jy *
ı^ıu j İâsji j t r
IşlL» J jt I4JU TJ U jU J J*
IşILl» I^U j c IjZt j jıClT^•*4*iî4jrJİ
^ JI jjm 3/.J
♦UJlr Iy ^ L jlJuII j l ı - j ^ r ** ^
Ağıtın özeti:
Uruğun Ommus-Selâme adlı kadım bu ağıt»
gözlerinden yaşlar akarak söyler ki ona acımık
yan kimseyi Tanrı korkutsun. Evinin» çoluk çocu
ğunun başına gelen felâket onun halini bir anda
değiştirdi. O» eşi hakkında kaygılı haber işitmek
le» bir an içinde» sevgili eşini kaybetmiş oldu.
Gözünün bebeğine çöp batmış bir adam gibi bü
tün geceyi uykusuz geçirdi. Çünkü ben eşim Şi-
babu’d-Din’i kaybetmiştim. Ey Kays uruğu! Siz
onun öcünü almadan uykuya daldınız. Bunun
sebebi nedir? Söyleyiniz. Mektup geldiğinde beni
sevindirecek» kaygı ve hasretimin ateşini hafifle
tecek bir haber işitirim diye sanmıştım. Bu ümi
dim de boşa çıktı. Mektup» saçlar ve sakallar ta
ranmadan çözüp salıverilen bir vakte rast geldi.
Güzel kızların tenlerinin aklığı ve güzelliği bile
* B u p a rç a d a h i çok y an lış o la ra k basılmış» yu*
k â rd a an ıla n d y azm alariy le k a rş ıla ş tıra ra k d oğrulan
m ıştır.
İB N t HALDUN MUKADDİMESİ m
Muvaşşahanın özeti:
O sevgilinin yüzü bir dolun aydır, yüzü kuş
luk vaktindeki güneştir. Boyu bosu taze bir fi
dan, teninin kokusu misktir. Ne hoş serpilmiş-
ne açık gözükmekte, ne güzel yeşillenmiş! Hoş
kokusu nasıl yayılmış, her görenin ona âşık ola
cağı şüphesizdir; fakat görenler hep ona kavuş
maktan mahrumdurlar.
İddialarına göre Endülüs*de feodaliteler hü
kümet sürdüğü çağda Muvaşşaha tarzında şiir
yazanlardan kimse bu hususta ‘ibade’yi geçeme
miştir. Ondan sonra Tolaytule sahibi Me'mun bin
Zinnuriun şairi İbni Arfaa re’sh yetişmiştir. Aşa-
1»
390 İBNİ HALDUN MUKADDİMESİ m
Muvaşşahasımn Özeti:
Geçersin selâm vermezsin, sanki orduları
korkutan hükümdar Me'mtın Yahya bin Zinnun’-
«nuşsun gibi vakarla yürürsün.
Bundan sonra Muvahhidin hükümet sürdü
ğü çağda muvasşaha tarzmda şiirler sÖyliyen bir
kitle yetişmiş, ve bunlar bediî, güzel şürler söy
lemişlerdir. Bunlardan en ileri geleni ‘Ama To-
laytulî (Tolaytuleli 'Am a) ile Yahya bin Baka
idi. 'A m anın güzel muvaşşahalanndan biri şu
dur:
^ L U I * J u T
/ I y5\ * >UI lu* j j
Muvaşşahanm özeti:
Dünya kaygı ve kederle dolmuşken ben na
sıl dayanır ve sabredebilirim? Kafile de bakire
kızlan alarak uzaklaşmış, çölün ortasındadır.
Üstatlardan birçoğunun rivayetine göre mu-
vaşşaha tarzmda şiir yazanlardan bir grup Işbi-
tB N t HALDUN MUKADDİMESİ IQ 29i
JL«# t ^ iîUİJ»
• iS j *~
O bu muvaşşahasım okuduktan sonra ilk
önce İbni Baka kendi muvaşşahasım yırtmış, ar
kasından başkaları da kendi muvaşşahalannı
yırtınışlardı. Muvaşşahasının özeri şudur: İnci
gibi dişlerle güler, dolun ay gibi güzelliğini gös
terir, zaman onun güzelliğine dar geldiği halde
benim göğsüm onu içine almış, sıgmdırmıştm
*Alam Batlyusı şunu rivayet eder: “İbni Züheyr:
İbni Baka'nın muvaşşahasındaki şu parça hariç,
muvaşşahaianndan hiç birindeki parçayı kıskan
madım derdi/* Parça şudur:
• JiâH J j f
Özeti: Naz ve niyaz ile eteğini çekebildiğin
kadar çek ve bir sevinç ve sarhoşluğu bir başka
sevince ulaştırarak kendinden geç»
Övülen zat bu beyti işittiğinde çok sevindi.
Ibni Bace hemen şu beyti okudu:
j ı >• V t c i j <yl jüa
* *** v y * J*®*
JJ^U JL * Jy* * J ^ V l J j l * CLJ» j J l jl
^ * Jloı^l * J li * %S^“
- tS-»-r
* LJLıîl t-Jw« U ^ıc ♦ Lf
• kS ^ u* V * V * J-U * JJf. Jjr
• **^*3 >*J * *J * Jljf Vj
Özeti: O ince belli dilber olmasa papatya
bahçelerinde şarap içmek bana zevk vermez. Fa
kat onunla beraber bulunduğumda neşem o de
receyi buluyor ki sabahleyin veyahut ikindi vak
ti cilve ve nazı ile beni sarhoş ettiğinde, şaraba
ne oldu da benim yanağıma çarptı, poyraz eserek
elbisemin içindeki taze bir dalı andıran bel ve
boyumu bir tarafa meylettirdi, der. Kalblerimizi
mahv ve helak eden sevgili ürkek ürkek bize doğ
ru yürüyor. Ey sevgili! Bize göz ucuyla iltifat ede
rek günahları artırır! Onun lezzetli dudağı, yü
reği yanık, hasta kalbli âşıkm aşk ateşini serin
letti. O âşık ki verdiği sözünden hiç bir zaman
dönmez. Daima vuslat umar, halbuki o bundan
yoksundur.
Bunlardan sonra Muvahhidin Devletinin ilk
günlerinde yetişen tanınmış muvaşşahacılardan
biri de Muhammed bin Ebi Fazl bin Şerek idi.
Haşan bin Verid’e: Ben Hatim bin Said’i şu mu-
vaşşahasını okurken gördüm, der:
294 ÎB N İ HALDUN MUKADDİMESİ m
şjr—Z
y* * C$3y J 1J «Ut»
^ J juJI u
«JuJt Icij
(*) • • • j a ^
jV * J U J UfcJU OÂİ»*
JU I Lî
Sevgili çok hoş ve ince yaratılmış, ona atış
öğretilmiş, o bir an için olsun savaştan geri kal
mıyor. Uykuda iken bile bana gözüyle oklar atı
yor. Bu manevî oklar» gerçek oklar kadar tesir
lidir.
Bu iki muvaşşahacıdan sonra Gırnata*dan
Muhr bin Feres şöhret kazandı. Ibni Züheyr onun
aşağıda nakledeceğimiz muvaşşahasını işittiğinde:
“Ah o akşam zevkinde biz nerde idik?’* diye
muvaşşahanın güzelliğini anlattı. Muvaşşaha şu
dur:
ÎB N İ HALDUN MUKADDİMESİ İH 297
(*) M* ^ »-i-T JA
JJUII iSs
j ^ ^ j Jl
Jyül ü* Uiyt o jj N
J r J* JJl* j* W
♦ JJU *>*/■»! c r J W ’
tB N l HALDUN MUKADDİMESİ III
V »vJl ^ l y û J ^ jl
i^.lı'1 u t r ^ ij ^ w««
C $ A J ^5-AlİI ^* 4^^ 4İ*W
JL kt jûJNI < £ ' (l ^iXJ j i y f h».
«JL*j|l »Lı İT o J > - « r*** JW * 13j
> U b Vj > » j -m ^ e.—l»
özeli şudur: Vecdli ve kaygılı olan âşığın
lıali ne kadar kötüdür. O kendini iyileştirmesi
beklenen tabibi tarafından hasta düşürülmüş. Sev-*
•gilisi ona çekingenlik gösterdi. Sonradan uykusu
d a sevgilisinin arkasından gitti. Uku gözlerime
cefa verdi» fakat bunun için ağlamam. Ancak
onun hayalini kaybettiğim için ağlarım» işte uy*
kudaki bu hayalî vuslattan bile bugün mahrum
kaldım» halim ne kadar kötüdür ki hayalinden
bile mahrum bulunuyorum. Bununla beraber gerek
doğru» gerek yanlış olan yola» bana cefa edene
karşı acı sözler söylemem.
Afrika kıyılan ahalisinden Cezayirli lbni
JHales şu muvaşşahasiyle şöhret kazanmıştır:
j j\y VI j f j «i**.*» js Jb
ö zeti: Sabahın eli çiçeklerin mangalına
ışıkların çakmalannı çakmıştır.
Becali bin Zühr de muvaşşahalariyle şöh
ret kazanmıştır. Şu parça onundur:
fL-il c« ÜL^ ji!^» jL jl jsa
İT jdİJÜ Cs*>
cr»*-?ı ı U jjl fc, wf^Jt w>;k>
V *3^*» J
o* U y )l i i jU jVl w y
ci-t J-U. JT }Uj ıJ - ı j ^ l: .uı 13b
U *>• ^5-â-C La Jjjll 7^-."
cT> £*J ' «3-r-i Ly UJ ^\ t J ,
4» f» I £ £ -* ^ j cPl* <j* ^ J^*V
♦ > O* «J^ ^ Ü J l^ J fC «5-A?\J J*
o* \ j î UJ \ .*** Ij-ty t
cr* J ^ LjSâ l^»>lj AİDİ l y lj
L jT ||CU «*JU)I j j - y
-4-. 1511 «M-A V> b j ,X» «JÇ^J
JU m 4*(|jn İİ â^ U i y jâll o ^L l ^ î
J ■**) cç J yîJUjl û**^
?ıllj^L #
V ıl^ ^ . i/jj c ^ -j ^ ■*•*—
u j i Ö ^ t C-«Jl j i j i j y ^ * y L j jU y » j l
u i l j (^J Jl* ^ tr*1* >•»
VJ&J î»ljr i» £jU» j j^ r
,j~»*VI o t* > j «-İİJF ^ l«d?>»U Jâs^l
ıA '3 W Ub ^ ry u ı
AJy ö j y L 0 c«» UT (Jj1üL
*-Ll) ıj.lâc> Jİ J y lxC ı J o^ll J jlT
• 4 e ■‘e J «3^30 ^ jW j J J»*
crîr^ J şjP 05 ^U l J
UKNt HALDUN MUKADDİMESİ Di S03
yt* v_—
«iîl jyS '
Özeti: Oklar kalbime saplandı, bir kimse
İBNİ HALDUN MUKADDİMESİ III 309
^ VIJ j jk ü »
UBNI HALDUN MUKADDİMESİ in 311
y ju j
VOrJ J*-* f \ £ xJt*
Özeti: ince damalı, zayıf yağmurlar yağı
yor, güneşin ışğı yere vuruyor, otlar ağaçlar bu
yağmur sularını içerek sarhoş oluyor, dallar oy
nuyor dans ediyor, sevgili bizim tarafa gelmek
istiyor, fakat utancından gensin geriye kaçıyor.
1^3^ ^L*a!İ rV
& i S ^ t / j^ ı v>*
J j i ’ u 4ÖİİIJÜ ■*» U ^
J<mrn0 4^3 V^4İ1 öV
b J ^ vîbl—jjJ» l dö ^ V
Jr* J v>^ lA*lj p j
e?" ^ k lk ^ l u-J ^J+
iJ'*’
Özeti: Sevgilim bana doğru yüzünü çevi
rirse ben pek bahtiyar olur ve elçilik için ona
yaklaşırdım. O acaba neden ahunun boynunu
ve erkek kekliğin ağzını çalmıştır?
Bunlardan sonra edebiyat uzmanı ve üstadı
Ebu Haşan Sehl bin Malik yetişti. Arkadaşımızın
nazım ve nesir üstadı olduğu şüphe götürmez bir
gerçektir. Ostadm şu beyti güzel eserlerindendir t
j î V1 JU1 j U L /'V lçy-I
Kadehlerdeki şarabı su ile karıştır, arkasın*
kesmeden kadehi doldur. Dünyanın mal ve ser
veti dağılmak ve bitmek üzere yaratılmıştır.
İB N Î HALDUN MUKADDİMESİ m SİS
u- jîj f ,>*
Yukarıya çıkış ve inişi esnasında, o ahulara
karıştı, gerçek bir varlığ* olmıyanlar geçip gitti.
Ancak ölümlü olmıyan Tann baki kaldı.
Onun bu neviden olan güzel şiirlerinden biri
ele şu parçadır:
«jrJ^ «il j J ^ \jİ L jÜİ
Özeti: Ey oğlum 1 Senden uzaklaşmak be
nim için büyük bir kaygıdır, sana kavuştuktan
sonra ise akrabalığı unuttum.
Vezir bin Hatip çağında Aş vadisi ahalisin
den Muhammed bin \Abdül‘azim yetişti. O bu
nevi şiir söyliyenlerin öncüsü idi. Mediglis ile ya
rışarak onun, yukarda andığımız ^ 1j
diye başlıyan zeceline nazire olarak şu
^ecelini söylemiştir:
Lrıill cJL> Ju IjlkiJl lJ J »
J* V * . ^ «X ***
•j LJI d li ö J j A j 1^*1^ IjJI
0 I4I-I e li j cr-»-1
, t
>■*•' J*.
j;/*. «-*4" ıtj* I* tf J 1 J* f*c* s * u * M *
^ jl ^ +li».
jjA cS-fll •*>*
*>d *3 W* ?r3 3 j " . o J 5*^ J^b-
jî j J fi -A* d ^ d\r* ı f
J ü 1! J j Jb~ ^
l ; * u x j ^ ly - j* .! \ I Ö |»f-^ f
yM £ jJB i»V' j> o*
Ay 4ia*ı# Al j^ b io fc^ d lf ^ j v*y*
y^X- 4* dLlb A. /
*>=-. ıfvî* Jr*.
*»* ^ İJ J-îU ~jJd d.* d*
316 ÎBN I HALDUN MUKADDİMESİ İD
t* M-Jl dlıJ
^JL» iil j £ y3j 'jM J***^f* S«M.=^
y jS ^ L ^ İİJİAfr 4> J k» t i İ <j* s» J j '
yA~i b j 13 Cîl-l jjA J ie J \s iIL.J l i ,j
y ij w** «jii «ji j j ı ^ı*^-
^âk» l~o ^_$Ja j j\ ;.ıc jl Jl
yr d C^J • ^ ' O*- «j&il <ÜJI
y~~£ c$«^ y* J* cK W yj> \l ıJL*»■JU c^*.— lî£
y j Z <İİâ) <> La» jjh
*
y~-5 * t* ^Mİ)| ^ Jk» fbl
u u u J l uk } *,jj yjb*\ t» ^Jl» J»
y~~£ Jİ J*4* . c ^ J 1 0 ^
y,»■**• y ^ b _>y c r ^ *
l * f y |/ft> «ui-lj Ll£ ^11
j- k ^ b ll û>b* o wJaı
^*J£b J*i .ijljj JLu»U 'd fiJ + iF J *
tıJUj jJ^UI jJÛ» «-A^ j d ^ { y ^ •**
*>■ J W *- •*•! «y J ^ b ^ ij
y Z ^ >♦?"•> ^»■W ^ y ^ oliir
b * c T ^ >* < —)b * / yl£>. U? w^yl» Ij L
MUKADDİME 3 — F. 21/22
318 İB N t HALDUN MUKADDİMESİ III
jL J l IJfr r l^ ıc y JK I
^ttVt
cJÜLi- OvU S ^ o'-*»1^
^ fjt?- b. J 1 JUl
UUJi \ş j\ j fMCJİ m jj jc S ^ J £ l***
^ Jjj* j j IU & ^ t
jOİD jrww BU3 liU.
Jai- jM} o1 j t * J* j -
t f 'y *->7 <*** ı£* (J*
Li LJ i^ a iiyi jLtfj u liV l û j U ^1)1
ykJBl oLj)İJUİ} İS
V*^“**j. ^ )İi ö>» jL.
IB N Î HALDUN MUKADDİMESİ III 325
.v !*3 b jh . j ^ \£ \ jU ÜJ ^ r* J l J L ı*
L»l' J «a^Ij L^l» ^ jîıu»İA>Lr
*
jU Jl «-»y* t
1*^ İJ-^W prr*- O* 0*J
jLi^« a l t$ai- ^ ^ ûK
^ cK r ^ OK* J»- j j
J ı / ' J k «/'•> J* if
J>Xll ji-JlU j», J* 1^*
^LTilI_> (J’JİİJl .lİİİ-lJ*
olS*-* ^ı*b ^ /»• 1 Lı*l
olkLJI p \jp y O jl— j - j ^1»
u ji jr /A u J j f 3 i t$Jl er'*’
b^j* \s>j\ j ^ ^ ti ı «_■^.îl jji*» j t
f 3i j . V^**1*» j* >
jlii^ L*JU| 1 » J»uü J o jı j î rn-
öb»— 3İjU '- r j f>»y O İ İ
İJU» ^ j L»
U»bj Iaj^ UJ» Vt> «J1 ^sr*
(*r* f J* «A.»* U «__* JİjçUI jkV
«Î'JL^ «1* r>. ’> V <£/V»
jV jill u l ji-l o »V? fjf
Lr ^ U û ll i! U . J j j I-
L - 4 Jj ^ î jU J U l^ . U * ^ f U- ^
IB N l HALDUN MUKADDİMESİ m 329
j ^ j r £ jkuc) ^ o o jl
J j*»^ cJ»5j
Jr* J * lH*- J * r l
MUKADDİME 3 — F. 23/24
390 İB N f HALDUN MUKADDİMESİ IH
M UKADDİME 3 — F . 2 5 /2 6
382 ÎBNl HALDUN MUKADDÎMESÎ III
M UKADDİME 3 — F. 27
414 İB N t HALDUN MUKADDİMESİ İÜ
( 1) C ab ir b in H ay y a n h a k k ın d a aşağ ıd ak i notfar-
d a bilgi verilm iştir.
( a) A şağıdaki n o tla ra bak.
(*) T a b a k a tü ’l-H ükem a sahibi E l-K ıft! M eslem e
bin A hm et’in hal tercüm esin i o ld u k ça geniş b ir şekilde
yazm ıştır. M esleme 976 M. de şim diki Isp a n y a ’n ın b aş
k e n ti olan M a d rifte doğm uş, 1027 M. de ö lm ü ştü r.
A ra p la r M a â r ifi M acrit şekline so k m u şlard ır. B u n d a n
do layı M esleme’nin nispeti M acritf (a r a p ç a im lisiy le
) ) dir. R ü rb e tü ’l-H akim ’in y azm a b ir nüsha»!
İm p eria l k ita p lık ta sak lan m ak tad ır.
(4) Z ervan, M edine e tra fın d a b ir k u y u d u r. B u
har! ve M üslim’in Sahihlerinde bu olay an ılm ıştır. R i
v ayete göre, H a z re ti P ey g am b er y a lv a ra ra k T a n n 'd a n
diledikten so n ra, T a n rı duasını k ab u i edip, sihirlenm iŞ
nesnelerin adı geçen k uyu y a atılm ış olduğunu b ild ird i
ve F a la k sûresini indirdi. B unun üzerine P ey g am b er
a rk ad aşlariy le b erab er k u y u n u n başına g itti; m ü ellifin
a n la ttığ ı gibi, sihirlenm iş nesneleri k u y u d an ç ık ard ı.
 yetleri ok u y arak sihiri çözdü. R iv ay et b u ra d a b itiy o r.
H azreti P eygam ber’in yapm adığı işi yap tım , y a p tığ ım
yapm adım diye hissetm iş olduğu kaydına gelince, b a
kaydın yanlış olduğu şüphesizdir. Ç ünkü bu hal P ey
g a m b e rin ism eti ve P eygam berlik ödevi ile te lifi k ab il
olm ıyan b ir şeydir. Bu yanılm ası dünya işlerine m ah
su s olup, ism eti din işlerine m ah su stu r, diye bizim b o
sözüm üze itira z edilem ez, çünkü önce riv a y e t g en eld ir;
27
418 İB N I HALDUN MUKADDİMESİ III
MUKADDİME 3
430 ÎB N Î HALDUN MUKADDİMESİ İÜ
MUKADDİME 3
438 İBNİ HALDUN MUKADDİMESİ İH
t u r . E n e sk i s a m a n la r d a A ra b v e k im y a te n le r in i
K û fe ’d e 776 M . d e İn k iş a f e ttir m iş b ir s a ttır . Bu>
s a tm b irç o k e s e rle rin d e n b iri d e S ir r ü ’l-e s ra r’d ır.
B k . B ro c k e lm a n n , G e sc h ic h te d e r a ra b ic h e n L itte *
r a t u r , I , 1898, 8. 241.
R . F ö r s t e r , D e A ris to te lis q u a e f e r u n t u r S e c re tU S e c re *
to r u m c o m m e n ta tio , 1888.
R . F ö r s t e r , C c rip to re s P h y sia g n o m ic i g ra e c i e t la tin i, ed»
T e u b n e r, 1. p ro le g o m e ra , V I I , 1889, 8. 1, 22, 57, 76.
R . F ö r s t e r , H a o d s c h rifte n u n d A u s g a b e n d e s P e s e u d o -
A ris to te lis c h e n S e c re tu m S e c re to ru m , C e n t r l b l a l t
f ü r B ib lio th e k sw e se n , V I , 1889.
M . S p e ra n s k ıy : A re ç to lç k a y a V a r a t a a d lı a r a ş tır m a
s ın d a , (1 9 0 8 , 8. 1 1 ).
B k . B ro c k e lm a n n , G e se e h ic h te d e r a r a b . L itt e r a tu r ,.
I , 8. 490.
M a rc . D e r d e , D ic tîo n n a îre e ty m o lo g iq u e d ee m o t»
f ra n ç a is d i r i ğ i n e o rle n ta le , P a r is 1876, 8. 279.
B u b ö lü m d e ih tis a s m e se le le riy le ilg ili m a k a le le r i
D aa a ra b îs e h e «ınd h e b ra is e h e in d e r A n a to m ie ,
W ie n 1876, B u e s e r h a k k m d a R u s p r o fe s ö rle r in d e n
G iy rte l’in A r a b r e Y a h u d i d ille rin in te ş rih ilm i i l e
m ü n a s e b e tle ri a d lı, O tg u ls k a h m e c m u a sın ın 1879r
10. n ü s h a s ın d a m a k a le s i v a rd ır.
A . K rım s k y : S a m id ille ri v e k e r im le r i a d lı e s e rin in 8 .
c ild in d e A r a b D ili b a şlığ ı a ltın d a y a z ılm ış il& vede
d e b u b a p ta b a z ı b ilg ile r v a rd ır.
İs lâ m T a s a v v u fu n u n gelişm e sin i ö ğ re n m e k i ^ n A.
K rim s k y ’n in ls t o r iy i P e rs iy i d e rv is k g te o s o fiy , a d lı
e se rin e bk.
M u’te z ü e y i v e ta rih in i ö ğ re n m e k iç in ş u e s e rle r fay *
d a lıd ır :
H . S tr i n e r ı D ie M u’ta z ilite n öder d ie fre id e n k e r im
İs lâ m .
ÎBNİ HALDUN MUKADDİMESİ İH 439
F e lse fe .
D ie tric ı’n in , y a y ın la d ığ ı o n d a n b ö y le e s e r y a z m ış
o ld u ğ u g iriş le rd e n en m ü h im i, F a ra b î e s e ris e
L e id e n 1890-1892) y a z d ığ ı ö n sö z d ü r.
L £on G au th ler, L a philosophie m usulm ane serisi sırasın
d a (sayı 75) B»bIiothequc o rie n ta le E lzevirienne a d ı
ile yayınladığı p opüler k o n fe ra n sla r bu cüm leden
dir.
T . Y. de Boer, G eschichte d e r Philosopbie in İslam ,
S tu ttg a r t 1901. B üyük b ir eser d eğ ild ir; k u llan m ak
için elverişli ve fay d alı olm akla b erab er, bibliyog
ra fy a y a d air bilgi b akım ından ek sik tir. İngilizce
tercüm esi 1903 te basılm ıştır.
B rockelm ann, G eschichte d e r arab isch en L îtte ra tu r, cilt
1, 1898, s. 208-215, 452-69 önem lidir. II. cildinde,
B erlin 1902,
C a rra de V aux’un iki m o n o g rafi eserinden biri o la n
İbni Sina, P aris 1900; ve d iğeri de G azali; 1902, dir.
L es g ran d s philosophes serisinde m ünde-
riçtir.
H o rte n :’nun F a ra b î hak k ın d a geniş b ir görüşle y aztiuş
olduğu eseri, 1906 ve tb n i S in a’n ın m ecm uai âsa
n n ın şerhli tercüm esi, I. cildi: L eipzig 1909, 809
sayfa.
J . Y. P ark in so n 'n u n E ssays o n islâm ic philosophy, L o n -
don 1909. K ısa b ir eserdir.
G oldzieher’in : İslâm ve yahudi felsefesine d a ir o lan
eseri. R usça tercüm esi, to p lu lu ğ u n m e n fa a ti için
şirk e t ta ra fın d a n neşredilm iştir. B u tercü m e, D ie
K ü ltü r d e r G agenw ort serisi altın d a , D ie islâm isch»
unddie jüdU cbe Philosophie ad ı ile b asılm ıştır, a,
45-77 lerde.