Sari Öküz Ve Kaybedi̇len Savaş

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 3

SARI ÖKÜZ VE KAYBEDİLEN SAVAŞ

Geçmiş zamanların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Yaşarmış yaşamasına, ama civardaki aslanlar,
kaplanlar, sırtlanlar bir türlü rahat bırakmazmış onları.

Hemen hergün saldırırlarmış sürüye. Öküz dediğin öyle yabana atılır bir hayvan değil ki, bir araya
toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca kaplanları. Gerçi bir iki sıyırık alırlarmış, ama yine
de boyun eğmezlermiş aslanların zorbalıklarına.

Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı. Tavşan, kirpi, fare gibi küçük hayvancıklarla beslenir olmuşlar.
Git gide güçten düşmüşler.

Eee aslan bu, hiç fareyle doyar mı! "Her halde bize bu otlağı terk etmek düşüyor" demiş aslanlardan
birisi. "Evet" diye tasdik etmiş diğerleri. Nereye gideriz diye düşünürlerken "Bir dakika!" diye bir ses
duymuşlar gerilerden.

Hepsi dönüp bakmış sesin geldiği tarafa. Sürünün en çelimsizi, ama kurnaz mı kurnaz olan Topal
Aslan'mış söze atılan.

"Hayır" demiş, "hiç bir yere gitmiyoruz. Siz bana bırakın, ben hallederim bu işi." İnanmamış hiçbiri
ona, ama haydi bir şans verelim ne zararımız olur, diye düşünmüşler.

O da almış yanına bir iki aslan ve gitmiş öküzlerin yanına. Barışın simgesi olarak bir "Beyaz bayrak"
çekmeyi de unutmamış.

Öküzlerin lideri olan Boz Öküz başta olmak üzere beş irikıyım öküz yaklaşmış onlara. Sormuşlar ne
istediklerini.

Topal aslan başlamış konuşmaya. Bir yandan da Boz Öküz'ün sivri ve kocaman

boynuzlarına bakıp ürperiyormuş... "Saygıdeğer öküz efendiler" diye başlamış lafa. "Bugün buraya
sizden özür dilemek ve kalıcı barışı sağlamak için geldik. Biliyorum, sizleri çok defa incittik, kim bilir
kaçınızda şu pençemin izi vardır. Ama inanınız bunların hiç birini isteyerek yapmadık.

Biliniz ki biz aslanlar, barışçı bir topluluğuz. Hele öküzlerle hiçbir alıp veremediğimiz olamaz. Evet, size
defaatle saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki Sarı Öküz yüzünden. Onun rengi,
öyle sizinkiler gibi değil ki... Gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Onu gördük mü, ne
kadar barışsever olduğumuzu unutup size saldırıyoruz ve sürünüze zarar veriyoruz.

Yoksa bizim sizinle hiçbir alıp veremediğimiz yok. Onun yüzünden hepiniz zarar görüyorsunuz. Bir
türlü rahat rahat otlayamıyorsunuz, hatta otlaklarınızdaki milli geliriniz bile düşüyordur. Belki geceleri
bile kükrememiz uykunuzu kaçırıyor. Lakin bütün bunların hepsi, sizin Sarı Öküz'ünüzün yüzünden.
Verin onu bize, siz de kurtulun, biz de; barış içinde yaşayalım. Öküz başına düşen milli otunuz da
artsın" demiş.

Boz Öküz, diğer önde gelenlerle görüşmek üzere geri çekilmiş. Hepsi de sıcak bakmışlar bu teklife. Bir
tek yaşlı Benekli Öküz "Olmaz" demiş, ama kimseye dinletememiş. Zavallı Sarı Öküz, kurban edilmiş
aslanlara.

Hepsi birden çullanmışlar zavallı Sarı Öküz'ün üzerine. Bir ikisini fırlatmış üstünden, ama bitkin
düşmüş az sonra. Çırpınmış, haykırmış, yardım istemiş, can havliyle yalvarmış. Ama yokmuş onu
işiten. Diğerleri tabii ki üzülmüşler üzülmesine; elden ne gelir ki diye teselli etmişler kendi kendilerini?
Bütün bir sürünün selameti ve öküz başına düşen milli otun artması için gerekliymiş bu.

Gerçekten de günlerce sürüye saldıran olmamış aslanlar cenahından. Huzur içinde geçer olmuş
günleri. Ama aslan, kaplan, sırtlan kümesi bu, ne kadar sabreder ki. Hele öküz etinin tadını aldıktan
sonra? Acıktık demişler Topal Aslan'a, daha birkaç hafta bile geçmemişken.

O da yine almış yanına bir kaçını, bir defa daha gitmiş Boz Öküz'ün yanına. "Selam" diye girmiş söze.
"Gördünüz ya, biz aslanlar ne denli uysal toplulukmuşuz. Doğru kararınız için sizi bir daha kutlamak
isterim. Siz de huzur içindesiniz, biz de. Ne mutlu. Yalnız buraya bunları söylemek için gelmedim.
Büyük bir problemimiz var."

"Nedir?" demiş Boz Öküz merakla.

"Şu sizin Uzun Kuyruk" demiş Topal Aslan, "öyle uzun bir kuyruğu var ki, nereden baksak görünüyor.
O kuyruğunu salladıkça bizim de aklımız başımızdan gidiyor. Gözümüz kararıyor, sürüye saldırmamak
için kendimizi zor tutuyoruz. Halbuki siz öyle mi ya, hepiniz normal kuyruklusunuz. Bir onun suçu
yüzünden, korkarım hepiniz zarar göreceksiniz. Gelin verin onu bize, bu mevzuyu burada kapatalım.
Eskisi gibi barış ve sevgi içinde iki taraf da hayatını sürdürsün."

Boz Öküz, yine kurmaylarını toplamış, istişare yapmış sürünün ulularıyla. Yine sadece Benekli Öküz
olmuş karşı çıkan. Hepsi de verelim gitsin, demişler. İstişare daha da kısa sürmüş bu defa. Dışlamışlar,
ayırmışlar Uzun Kuyruk'u sürüden. Saatler sürmüş zavallının çırpınışları ama sonunda o da yenik
düşmüş aslanlara.
Çeşitli bahanelerle tekrar tekrar yinelenmis bu olanlar. Her geçen gün daha da semirmiş aslanlar.
Alabildiğince güçlenmişler.

Aslanlarla "uyum içinde olmak hayali"yle avutulan öküzler ise her gecen gün daha da zayıflamışlar,
seyreldikçe seyrelmişler. Aslanlar ise, küstahlaştıkça küstahlaşıyorlarmış. Artık herhangi bir sebep bile
söyleme gereği duymadan "Verin bize su öküzü da, yoksa karısmayız" demeye başlamışlar. Zavallı
öküzlerin "Hayır" demeye ne güçleri kalmış, ne sayıları. Hepsi birer birer can veriyormuş, aslanların
pencesinde. Boz Öküz de aralarında olmak üzere bir kaçı kalmış en sona.

"Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu harbi aslanlara karsı, oysa ne kadar da güçlüydük?" diye sormuş
biri Boz Öküz'e.

"Biz" demis Boz Öküz, gözleri nemli ve sesi pişmanlıkla titreyerek, "Sarı Öküz'ü verdiğimiz o ilk gün
kaybettik bu harbi."

You might also like