Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 73

Te

k-
E
si
n
V
ak

Ö TÜKEN YIŞ
(TÜRK SANATINDA AÖAÇLI DAÖ HAKKINDA NOTLAR)

E. Esin

«El tutsık yir Ötüken yış ermiş»


(Vatan olacak yer Ötüken ormanı imiş)

ak
1 - Gök ve yer-su dini. çevresinde kosmolojik
mefhumlar
Çinlil erin Kadim Chou (M. Ö . 1050-249) adını ver­
V
.
diği ve Eberhard'ınl .Proto-Türk sandığı boyun zengin
harsının nice unsurları, hem Türklere, hem Çinlilere
miras kalmıştı. Chou kültüründen Türklere doğrudan
n
doğruya geçen unsurlar Çine nazaran, daha arkaik hu­
si

susiyetleri ile tanılır. Bazı başka unsurlar ise sonradan


Çin Taoist kültüründen Türklere gelmiş sanılmaktadır.
Chou kültürünün temel kosmolojisi,2 kainatın bütün te­
E

zahürlerini iki ilkeye ve bu iki ilkenin birbiri ile ayrı


nisbetlerle imtizacına irca ediyordu. Gök, türkçe <<ya­
k-

ruk» (ışık=parlak) v e çince yang denen ilkenin evcini


teşkil ediyor, «Yir-sub» ise (yer-yüzü ve orada akan
Te

sular) çince yin (karanlık, gölge) ve türkçe «kararığ»

(1) Ebeıihard, Çin, s . 19, 33.


.

(2) Çin kosmoloj isi : de Gr<oot, Religious system, C. ili, s. 971-74;


Eberhard, Weltbild,. s. 48-50. a:Kızıl-kuş» timsaliırr in sonradan
aldığı efsanevi feng-huang ş eık l i : Williams, .. feng-1ıuang». feng·
huan9 ile. tKırgız ıilinin kuşu •Sungkur" (sungur) un ıilgisi: E.
Esin, «Kuşcın, Sanat Tarihi Yıllığı VI C i stanbul 1 976) not 1 3 .

Tül"'k ıkosmoloj: i si: Ugeti, a.g.e.; Pritsak, .. Qarau, s. 249; Rach­


mati, a.g.e., 8/2, indeJks «Kö'k-luu•, •ıgaç•, •tağdınııı: Clau­
· s on, s.v.

147
in
ne n ilk en in ev ci sa yı lıy ordu. «Yaruk» ilk es i n ke ­
de
n zir ve de gö rü nd üğü gü n
ına li göğün zi rv es in de , güneşi
sı et in de , öğ le sa at in d0 , yaz m ev sim in de , at e ş
orta cih
sa yı lar da , hü kü mda rın
unsurunda, kızıl re nk te , tek
da te za hü r et m ek te sa­
şahsında, erkeklik mefhumun
l�jü: timsalleri gü neş ve
nılırdı. <<"Yaruk» ilk es ini n astro
) , çin ce «Kızıl-kuş»
türkçe «Kızıl-sagızgan» (sa ksağan
iba de ti bu gib i tim ­
denen yıidız 111anzumesi idi . Gö k
esi nin kem ali ise
saller ile icra edilird i. «Kararığ» ilk
(da ğ yön ) ünd en
yer sula rını n dib ind e, türkçe «tağdın»
min de. su un­
denen kuzey cih etin de, gec e ve kış mevsi
der ece şa­
surund a, kara renkte, çift say ılar da, ikin ci


sa­
hıslarda ve kad ınlık mefhumunda teza hür etmekte
yılırdı. «Kararığ» ilke sini n astrolojik tim sall eri «ay» ve

ak
türkçe «Kara-y1lan», çinc e «Kaplumbağa ve y1lan » adı­
nı taşıyan yıldız manz umes i idi. Doğu ve Batının d a
müma sil timsa lleri bu cihetlerin ifade ettiği karm aV
yaruk - kararıg ilkelere uygundu.3
Dağlar ve ağaçlar, göğün zirvesinden «yer-su»yun
dibine varan bir--�r ınihver gibi görülerek, gök ile yer­
n
su'yu birleştiren i.badet yerilt ve 1rarma yaruk-kararığ
si

(3) Bkz . y k. not 2'deki kaynaklar (Ooğu=<cyaruk,, ilkesinin galib


� _
gel esı=agaç unsuru=sabah=bahar:=türkce Kök-luu" (gök ej­

E

de�ı) denen yıldız manzümesi=gök renqi . Yer-su ccJuuıı su ile


� _ u 11nun farkları: Esin, Evren, s. 164. Batı=kararıg ilkesi­
" ok-l

� � _
k-

nı galı gelmesi=maden (türklerde altın) unsuru=akşam=son-


ba.ıar=turkçe . cıAk-bnrs,. (ak veya J<a-� ., 9-a-r-ı'n·ın ak k e ı·ımesıne ·

verd ·gı
� �nıama göre ak benekli pars) yıldı z manzümesi=ak
Te

rengı Dunya_ ın
: �. �erkezi ve toprak unsurunun rengi sarı idi.
(4) Chou !ardan oncekı Shang devrinde yer ibad - et·ı.· Tsung-tung-
ohaııg, s. 184. Chou devri göık ve yer ı" bad - e t·ı.· muntazam
.. ..
d or t-koşe veya çok köşeli şekilde sanılan d.. ny a � - � ı saran ve
yarım-kürre şeklindeki gök ile birlesdiren d g s lsı. le ınd
a ı ler . en,
_
d ünyanın dört kös. esi nde b ulundugu tasawur edilen dör t
·

bü-
..
yuk dag- ve oradakı. koru ve awacla .. .
g , .ı- . hdort cıhetın . yer ve su
tanrıları sayılııyordu: Chavannes ; 'aı-c an,
' s . 168. Chou dev­
Jetinin topraklarının hudüdl arı ndakı başlı
ca daqlara, dünyanın
köşeleri sıfatı tesmi . ı ·ıyordu· Chou h.u. k.um
l ed·ı .
d-arının başıkenti
dünyanın merkezi sayılıyo rdu ve
merkezde:ki kutlu dağ, veya
1

148
ren1zleri olmakta idiler. Dağın tepesinde gök ayini,
dağın eleğinde bir koruda, daha sonraJarı, bir ağaç di­
binde, yer-su ayini icra ediliyordu. Gök ayini ancak
gök tanrısının mümessili en yüksek hükümdarların
hakkı idi . Yer-su ayinini bazen hükümdarın kendisi
ikinci $Ir�da, bazen eşi veya ikinci derece bir beğ
yapabiliyordu. Fakat her yeni ')Ülale kurucusu, her
tahta çıkan hükün1dar bu ayinlerin bfr şeklini icra edi­
yor ve kendi sülalesinin mukaddes korusunu veya ağa­
cını o yurdun ayin yeri ola::ı dağa dikiyor du.

dağ şeklinde sed, gök tanrısı mümessili sıfatı olan hüküm­


darının makamı idi: Granet, s. 361, 422, 421. Hükümdarın i<0-
rusu (Pi-yong); toparlak havuz, «M'ing-tangn, ıkutlu hayvan­
lar: Granet, s. 140-41, Chavannes, 320122; Tai-chan, s. 313,

ak
Shiratori, s. 26, 27, 29; Eberhard,
«Lokalkulturen .. , s. 245-58;
Brentjes, "Tierpad<ıı . Kutlu hayvanlar: oh'i-lin veya ho-t'ou:
Williams, s. 39, 410. Kelen: Caferoğlu, Bo-t'ou türkçe ·kut­
lugn (kutlu) dan muharrefdir: Eberhard, Şimal, s. 70. Geyik ve
koç:
süzlük
Williams, «Deern, «God of longevityn
mabudu). ..sheepıı
V
maddeleri.
(geyikli Taoist ölüm­
Astrolojik ongun olan
hayvanlc:r: 2 ve 3. Al aca lı atl ar, nK'ua-fun dağı
bkz. yuk. not
n
ve şehali ormanı: bkz. cışağ. not 10.
Her kutlu dağın ve her yeni kurulan sülalenin yer-su tim­
sali bir korusu veya ağacı vardı ve eski devirde 1koru mukad­
si

des sayılırken, sonradan ağaç ön plana geçdi: Chavannes,


T'ei-chan, s. 168, 466-67, 472. Gök ve yer ayinleri: ibid, s. 184 ,
213, 320-22, 466.
E

uKof gövdeli dut ağacı K'on-sangn Doğu timsali idi ve


.. Jo,. ağacı Batı timsali idi ve bunlar hükümdar makamı yer­
k-

lerini tayin ediyordu: Gı·anet, s. 435-36. Paulownia cinsinden


catalpa ağacının (l<urt-yemez ağacı) mavimtrak mor yapraklı
ve menekşe kokulu cinsi Kuzey remil olan uK'ong-t'ong,. ağa­
Te

cını temsil ediyordu: uK'ien" ağacı ise, güneşin en yüıksekde


göründüğü cihet olarak göğün zirvesi sayılan gün ortası yönü­
nün ve zirvenin timsali idi ve hükümdarların bu ağacın dal­
larından göğe çıkıp indiği tasawur edilirdi: Granet s. 441-43.
u lie n-li ,, , uMing-kieıı, «Li-kie,, gibi zaman timsali ağaçlar: Cha­
vanncs, Sculpture, s. 32 ve lev. XVJ il 'in tefsiri. Taoist dinin­
de ö l ümsüzlük timsallerinden ve mezarlııklara diıkilen çam· ve
servi ağaçları ile geyiğin ağzında ö l ümsüzlük otu: Williams,
s. 369; de Groot, Religious System, s. 293-94. Öküzlerin çam
ağacı şekline girebilmeleri hakkında efsaneler; Eberıhard, •LO­
•kalkulturenıo, s. 279.
149
Dağların şekilleri de onların, unsur ve cihet tim­
sali olarak mahiyetini tayin eder sayılırdı.5 Sivri dağ­
lar ates unsuru ve gün ortası cihetine ait ( lev. Ila. ) ,
sanılm�kta idi. Tepesi yarım-küre şeklindeki dağlar
( lev. Ilb.) Çinde Batıya ve maden unsuruna ait bilinir­
di. Türklerde eski devird�, Batı timsali altın idi. Tepe­
si yarım-kürre şeklinde, fakat çok yüksek olup sütuna
benzeyen dağlar ağaç unsuruna ve Doğuya işaret edi­
yordu (lev. ile) . Tepesinde yayla gibi geniş v e mun­
tazam düzlük bulunan dağlar (lev. Ild) toprak unsuru­
nu ve dünyanın inerkezini temsil ediyordu. (Böyle bir
dağın tepesindeki düzlük gölü andırır şekilde gayrı­


muntazaın ve beyzi bir şekil alırsa, o dağ su unsuru­
na ve kuzeye mensup idi ( lev. II e).

ak
Gök ayini, kış tahavvülünde, dağın tepesinde, to­
par lak ve gök rengine boyanmış bir set üstündeki bir
sütun önünde, kurbanları ateşte yakarak ve yeşim-ta­
şının üzerine kitabeler yazarak, yapılıyordu. Yer-su i­
V
badeti ise dağın eteğine yakın bir koruda veya ağaç,
yahut sütun önünde dört veya çok köşeli ve toprak
n
rengi sarıya boyanmış bir set üzerinde kur ban kesip
kurbanların yere gömülmesi' ile icra ediliyordu. 6
si

Kutlu dağ, aynı zamanda hükümdar makamı veya


hükümdar ailesi mezarlığı oluyordu.7 Dağda, toparlak
bir havuzun üstünde, gök ve yerden müteşekkil mekari
E

ile zamanın ( gece-gündüz, mevsimler) remzlerini ifade


eden dört cihetlere dönük dokuz odalı «Ming-t' ang» ta­
k-

pınağı ve bunun astrolojik kulesi ile hükümdar köskü


yükselirdi. Hükümdarın mehterhanesi de burada b� lu­
Te

nur ve gök ayininde ve başka merasimlerde çalardı.


Bu kutlu dağda, ölümsüzlük timsali, veya kendi cins­
lerinin hükümdarları veya cihet ve unsur remzi yıldız
manzumelerinin timsali sayılan, . kimisi efsanevi, hay­
vanlarınB yaşadığı tasavvur edilirdi. Han devrinde (M.
(5) De Groot, Religious System, s. 111, s. 956.
(6) Bkz. ıyuk. not. 4.
(7) lbid.
(8) Bkz. ıyuk. not. 2, 3, 4.

150
Ö . 206-M. 220) bu hayvanların heykelleri· mezarlık ko­
rularda da dikildi. Bu hayvanların bazısı Kuzey ve Ba­
tı göçebelerinin, yani proto-Türklerin de bulunduğu
boyların yetiştirdiği cinslerdi. Göçebelerin ongunları
ile de ilgili olabilirlerdi.. Ormanlı dağdaki hükümdar
korusunun başlıca hayvanları şunlardı.9 Dört ayaklı
hayvanların kralı sanılan tek boynuzlu «chi-l'in» (türk­
çesi kelen) veya «ho-t' ou» (türkçe «kutluğ»dan muhar­
ref sanılır) ile ebedi hayat otunu çiğneyerek ölümsüz­
lük timsali olan geyik; Çinlilerin «f{un keçisi» dediği
ve ecdada sadakat remzi sayılan koç; kuşların kral­


ları sayılan karga ve avcı kuşları ile, geç devirde geli­
şip, Kırgız av kuşu «sungkur» ile ilgisi bulunan efsa­

ak
nevi feng-huang; birbiri ile ilgili cinslerden sayılan
balık ve «lUU» (Çinceden muharref, ejder manasına
türkçe söz) ve ak, veya ak benekli pars.
Han devrinde kaydedilip Chou devrine atfedilen
V
bazı menkibelerde, proto-Türklerjn de aralarında bu­
lunduğu Kuzey ve Batı göçebelerinin mukaddes orman
ve dağları ile bunları temsil eden ve çince «K'ua-fu»
n
ve «Ch'ih-yo» denen savaş tanrısı alplar ile göçebelerin
«T'ao-lin» denen şeftali ormanında yetiştirdiği kuş, ej ­
si

der ve kaplana benzer uzun kuyruklu, alacalı atları


hakkında efsaneler de vardı.10 «K'ua-fu» dağı ve «Şef­
E

tali ağacı korusu «T'ao-lin»in bugünkü Shensi'de olduğu


sanılır. «K'ua-fu» dağı ve «T'ao-lin» ormanı, alp «K'ua­
k-

fu» ölünce, onun vücudunun usarelerinden bitmişti.


«Ch'in-yo»nun vücudu ise b1r meşe olmuş ve kesik başı
Te

insan, ejder, baykuş, öküz,· koç ve pars unsurlarından


'

müteşekkil <<'f'ao-t'ieh» denen korkutucu maske şekli­


ne girmişti. «K'ua-fu» ve «Ch'ih-yo» menkibeleri bir­
birine bağlı sanılır. Alaca atları ile temayüz eden
«K'ua-fu» dağı ve «Şeftali Korusu»nda, bahar, yaz, son-

(9) lbid.
(10) Granet, s . 1 1 5, 363-75 (•T'ao-lin•, ·Tch'e-yeou», •Tcheou-you •:
Eberhard, •Loıkalkul turen .. , s. 135-37, 235; k ı s ı m 1/1, 20/1 ,
2, 3a.

151
bahar n1evsim başlarında, göçebeler dini ayinler icra
eder ve atlar üzerinde korunun etrafında yarışırlardı.
Son baharda ağaçlar kuruyunca bir kayın dalı etrafın­
da yarışılırdı. Böylece en kadim devirlerden beri pro­
to-Türklerin de aralarında bulunduğu. Kuzey ve Batı
göçebeler inin «yış» ibadeti belki meydana çıkmakta­
dır. Ayrıca, Kuzey ve Batı göçebeleri Çinin gök v e
yer ayinlerine de iştirak ederlerdi ve .türkçe «Kök-luu»
denen ejder yıldız ınanzuınesjne bağlı, bilinmeyen bir
mevsim basında da orn1anları atese vererek ayin icra
'
eder lerd i.11
� ..

«Ch'ih-yo» ve «K'ua-fu» menkibesindeki gibi, bir


alpın ağaç veya orman şekline girmesi Çin'de ağaçla­
ra verilen cihet ve boy timsali mahiyetinden doğuyor­

ak
du. Dört cihet ve merkez tiınsali ağaçlar hakkında ba­
zı tasavvurlar vardı. 12 Cihet ağaçları birer hükümdar
makamı idi. Merkezi ağaç ise, gök tanrısı timsali olan
en büyük hükümdarın makamı ve göğe inip çıkma için
V
merdiveni idi. «Lien-li» denen ağaç da «sekiz cihete»
(dört yönler ve köşeler) hakim büyük hükümdar remzi
n
idi. Ayrıca onbeş yapraklı <Ming-kie» veya «Li-kie»
ağacı zaman timsali idi. Ayın ilk onbeş günü esnasın­
si

da bu ağacın onbeş yaprağı teker-teker biter, ayın son


onbeş gününde, onbeş yaprak teker-teker düşer sanı­
E

lırdı.
Türklerle doğrudan doğruya ilgili «dağ» ve «yış »
k-

ibadeti rivayetleri M. IV. yüzyıldan sonraki haberler


ile başlar. Tafsilatlı bir rivayet, M . 396'dan sonraki ha­
berleri ihtiva eden ve M. 551-54 arasında yazılmış olan
Te

Wei-shu'da yer alır, (söz konusu bölümün M. 654'de ya­


zılan Pei-shi'den istinsah edilmiş olması imkanı da
vardır) . Bu rivayet Çinlilerin «T'ie-l'e» ( Tölis) ve «Kao
- ch'e» (Büyük tekerlekli kağnı sahipleri) dediği eski
Türk boyları hakkındadır.

(11) Chavannes, T'ai·chan, s. 322, 230, Orman ı ateşe vermek;


aşağ. not. 29-32.
( 1 2) Bı�. ıyuk. not. 4.

152
«(Tölis boyları) her hangi bir akına çıkmadan ön­
ce bir ağızdan bağırırlar ve göğe ok atarlar. . . Ondan
sonraki yıl, güz mevsiminde, atların şişmanladığı de­
virde, savaş yerine dönerler. Bir koyunu (veya koç) u
yere gömerler (toprak tanrısına v erilen kurbanların
yere gömüldüğüne yukarıda işaret edildi) . Bıçak ile
(üzerine) bir çırağ yakarlar. Kadın kam ilahiler söy­
ler.. . kötü ruhları kovmak için. Bütün erkekler, at üs­
tünde, o yerin etrafında çok kerre dönerler. Sonra bir
erkek bir söğüt dalı, veya bir demet saz (latince carex
denen çiçekli saz) alır. Sapları yukarı çevirerek bu


dalın üzerine ·kımız dökerler (türkçe metinlerde «tö­
kük» denen merasim) . Kadın kam, (kurban edilen)
koyunun kemiklerini bir deriye sarar v e ba.şına koyar.

ak
Saçlarını lüleler halinde etrafa savurup indirdik';e,
sanki başında bir taç varmış gibi olur) (N. Ya. Biçurin
Sobranie svedeniy o narodah obitavşih v Sredney Azii v
V
drevnie vremena. Moskova 1950, s. 216, Wei-shu, 103' -
den tercüme.)
n
Bir diğer rivayet de, Çin sınırlarında a nlatılıyor­
du.13 Çin'in Batısındaki Ala-dağ (Ho-la-shan) , kadim
si

göçebelerin «Şef�ali korusu» gibi, alaca atların yetişti­


ği bir merkezdi. Çok ağaçlı bu dağın alacalı görünü­
E

şünden dolayı Ala-dağ ac::�nı a ldığı söyleniyordu. De­


·m ek ki Ala-dağ da bir «yış» idi. Ala-Dağ M . 502 sıra­
k-

sında bir «han» ordu merkezi idi. Tabgaçları Türk sa­


yan Pelliot bu hanın Tar,gaç olması imkanı üzerinde du­
Te

rur. Fakat bu dağda kaplana benzer, yarı-yabani, kü­


çük ala atların yetiştirilmesi keyfiyeti, Ala-yondlu 0-
ğuzlarının M . IX. yüzyılda o civarda ·Olduğu hakkında
bir Tibet kayn�ğı ışığında, Ala-dağ göçebelerinin Ala­
yondlu olması ihtimalini de ortaya koymakta imiş.

M . V. yüzyılda Gök-Türklerin Hakan14 soyu Çinli-

(13) Pelliot, Marco-Polo, ·Caılacian•.


(14) O. Pritsak, • Kara-hanlılar• İslam Ansiklopedisi (İ stanbul 1955).

153
Ierin <<A-şi-na» dediği (Pritsa k'a göre 16 Çınga: Kurt)
efsanevi dişi börünün oğulları, Gök-türkçe Yaşıl-ögüz
denen Hoang-ho'nın batısında, P 'ing-liang' da15, Huang­
ti efsanelerile ilgili kutlu bir Taoist dağın ın bulunduğu
yerde, yaşıyorlardı1 6. Gök Türklerin kısm en Taoist kül­
türün de olduğu da bilinir.17 Diğe � taraf tan, Gök-Türk
Hakan soyu o devirde Ch'ü-chü Hunl arını n idaresinde
bulunuyordu. ı s Ch'ü-chü HunJa rı19 ise bir topra k-altı
ejderi olarak tasavvur edilen yer tanrıs ının maka mına
bir dut ağacı veya çam dikiyor v e beşinci ile sekizinci
tı.yda ( yaz tahavvülünde ve sonbaharda) , mukaddes ko­
ru veya dal etrafında, at ile yarışar ak ayin icra edi­


yorlardı. Doğu Hun «shan-yü»sünün (hükümdarının)
en büyük merasimi, beşinci ayın beşinci günündeki

ak
(yaz tahavvülü) gök, gök ejderi v e yer ayini idi. De­
mek ki Doğu Hunlarının en önemli ayini, Çinlilerdeki
gibi kış tahavvülünde değil, tam aksi mevsimde, yaz
V
tahavvülünde oluyordu. Türk sayılan Tabgaçların2 0
mensup olduğu v e Çinlilerin «Sien-pi» dediği boy da,
Doğu IIunları gibi, koru etrafinda yarış eder, göğe,
n
yere, hükümdarın atalarına kurban keser v e kurbandan
sonra, kayın ağaçları dikerlerdi. Tabgaçların kara­
si

ağacı da hükümdar ile ilgili saydıkları anlaşılmak ta­


dır. Dikilen ağaçlardan teşekkül eden koru mukaddes
E

sayılırdı.
k-

(15) Chavannes, Documents, s. 20,7, (n.).


(16) Liu, s. 40.
Te

(17) Türkler savaşa çı'karıken Taoist tanrılara şarab saçarlardı ve


Türk Bilge Kagan Taoist tapına klar yapdır mak istemişdi: Liu,
s. 43, 224, 462.
(18) Yuk. not. 1 6 'ya bkz.
(19) Eberhard, �Lokalikulturen•, s. 264, 235-36. Shiratori, s. 26, 27,
29.

(20) Tabgaçların mensOb olduğu Sien-pi'lerde aynı ayin: liu,


not.
932. Tabgaçlar ıkayın ağacımı ve !kara-ağacı ve
bunlardan ko­
ruları 1kutlu ve hükümdar timsali sayardı:
Eberhard ' Şimal '
s. 80-81.

154
M. 439' da, Tabgaçların Ch'ü-ch'ü Hunları üzerine
kesin galebesi üzerine, Ch'ü-ch'ü Hunları ile birlikte,
Gök-Türk Hakan soyu da kaçmağa mecbur kalmış ve
P'ing-liang'ı terk etmişti. Efsaneye göre bütün Gök­
Türkler öldürülmüş ve ancak kolları ve bacakları ke­
silen bir çocuk hayatta kalmıştı. Bu son Gök-Türk ç o­
cuğunun neslini karnında taşıyan dişi börü, Turfan şi­
malinde bir. mağaraya sı'ğındı.21 Fakat 460'da Çinlile­
rin «Juan-juan» dediğ'i boyun Turfanı istilası ile, Gök­
Türkler Turfanda da dağılmış ve bundan sonraki mer­
hale Altın-yış22 (Altay) olmuştu. Burada Gök-Türkler
demircilik etti. Altın-yış'ın tolga şeklinde olması ef­


sanesi, belki Çin'de bu şekildeki dağların (lev. II b)
ınaden 1111su1 una mensub sa yılmasındandı. Grünwe­

ak
del'in23 Sumeru (Buddhist kosmik dağı) olarak tefsir
ettiği bir Uygur dağ tasviri (lev. IVa) yanında, türkçe ·

«temürcü» (demirci) yazısı ile birlikte iki demirci gö­


V
rülmesi, belki Altın Dağ Sumeru ile Türklerin demir­
cilik merkezi Altın-yış'ın birbirine karışmasından mül­
hemdi.
n
En ünlü «yış», Ötüken-yış, Vladimirtsov ve P elli­
si

ot'ya24 göre, Türklerce, devlet kutu veren bir yer tan­


rısının makamı sayılıycrdu. Pelliot «El Ötüken kutı»
tabirini «Devletin yer tanrıçası» olarak anlıyordu. M.,
E

VI. yüzyıl Çin kayıtlarına25 göre Gök-Türk Hakanı dai­


ma Ötüken-yış'da ot�rurdu. Her yıl, Ötüken-yış'da (?)
k-

bir mağarada, asiller ile birlikte, atalarına kurban ke­


serdi. Beşinci ayın ortasında (yaz tahavvülü) , Temir ır­
Te

mağında, gök ve su tanrısına (yağmur getirdiği sanı-

(21) Liu, s . 5 .
(22) lbid.
(23) Grünwedel, ıres . 604.
(24) Pelliot, TP XXVI v e VJadimirtsov, Dokladı AN SSSR (1 929�.
(25) Liu, 'S. 1 0 , not 58-61 . "Kara-tanrı • : Eberıhard Şimal, s . 87.
·Sini kamagun taplatı beg tkll' gal. Yağız yerde tiki önti . . . Kut
'keltl• (Herkes seni 'heg olmağa layık gördü. Yağ ız yerden
bir ses 'Cfuyu!du . . . Kut geldi»: Bang-Gaıbain, •TT•/ıl, s. 248-49.

155
i.
ız manzumesi <<Kök ·luu») kur ban ver ird
0 yıld
lan ejder
i gib i kış
Demek k i Gök-Türklerin gök ayini, Çinlilerink
yaz tah av­
tahavvülündc degil, Doğu Ifunlarınki t;ibi,
de a lıyor­
vülünde oluyor ve ejder i badeti şek li
«Ka ra­
du. Bir diğer kayda göre, Gök - Tür kler ,
keser­
tanrı» ( Yağ ız yir» 'e de, yan i yer-su'ya kur ban
ak
lerdi. Nitekim türkçe <<ırk bitig » (fal kita bı) , bey olI?
ütü-
icin ver-su 'nun da kutu geı·ektiğini anlatır. Yış
ken'den 400 - 500 li Batıda (150 .1{m. kada r) çok yük-
� ' ..

sek ve tamamen çorak, ot v� ağaç bitmeyen dağl ar


vardı. Bu silsileye, «yer tanrısı» manasına, çince mu­
harref şekilde «Po-teng-li» (Pelliot�ya göre «Böd-teng -


ri») denmekte idi.

ak
«Böd-tengri>-)25 de ac;aba Çin'de en eski devirlerde
olduğu gibi ve Türklerin yer-altı tanrısı Erkliğ Kan'a
(Han) mümasil bir erkek, veya Doğu Hunlarında ta­
savvur edildiği şekilde bir yer-altı ej deri, yahut Budd­
V
hist mitolojide oldnğo. gibi bir kadın olarak mı tasav­
vur ediliyordu? Pelliot «El Ötüken k utr»nı kadın sanı­
n
yordu. Fakat M . VIII. yüzyılda T ürklerin başlıca yer
tanrısının, gök tanrısı gibi, hükümdar mertebeli bir
si

erkek olarak tasavvur ettikleri şu tabirden anlaşılır :


«Kök tengride kodı yir tengrii hanına tegii.»27 Daha
E

geç devirde, Türklerin yer tanrısı Erkliğ Kan, Budd­


hist yer ve ölüm mabudu Yama ile birleşecek ve Kala
k-

(ölüm .�e zaman) maskesinde tasvir edilecekti; yer ej­


deri «Ülüm ma dar» ( madar: Hind dilinde timsah anla­
mına makara'dan muharref) şekline girecekti ve bir
Te

(26) Yer tanrısı kadim devirde Çin 'de erkek sayılı · r dı: Sonra
Buddhism tesiri ile ı k adın sayıldı ; Chavann es, Tai-shan, s.
501-525: Türklerde de yeraltı tanrı s ı Erklig Kan e11kekti r ve
sonrada n Çin'de, yer i badetind eki Buddhis t tanrısı Yama (Oha­
vannes, T'ai-chan, s . 96) i l e e,ş tutuldu: Slovar' .. Ji.rıklig,.. Pel­
fiot, TP XXVI ve Vıl adimirt sov, Ö tüken l k elimesiniın Mogol la­
rın : k adın ıyer tanrısı adına y ak ı nl ı ğ ı n a di�kati çekerek, M .
Vl-Vl l l . ıyüzıyıld a Türkler in «İl Öt:üken ıkut-unu kadın sayarla r.
(27) • Le Coq, Türkis ohe Manio haica• ili, s. 34, satır 1 0-1 1 .

156
kadın yer mabudesi de (Vasundhara-Haritl) Türk pant­
heonuna alınacaktı.
Fakat acaba hem Çin'de hem Sien-pi ve Hunlar­
da yer tanrısının makamı koru veya ağaç iken, neden
Gök-Türklerin «Böd-tengri»si böyle çoraktı? Acaba bu
dağlar çok mu ytiksek ve karlı idi? Veya Gök-Türkler
de Ç jnliler gibi, gök ayini esnasında dağların tepesin­
de ateş yakıyor ve bu ateş orman yangını mı tevlld e­
diyordu? .Dağın tepesinde ateş yakmak adetinin en es­
ki devirlerden beri Türklerde mevcut olduğu anlaşıl­


ınaktadır. Milletinıize adını veren efsanevi alp Türk'-
ün29 Sayan dağları, yani M. VIII. yüzyılda Kırgızların

ak
ordu merkezi olan Kögmen - yış3o tepesinde bir ateş ve­
ya ocak yaktığı rivayet edilirdi. Ocak, Chou kosmolo­
jisinde, gök ayini ve sülale timsali idi. Umumiyetle Şi­
mal· göçebelerinin «Kök-luu»nun (gök timsali semavi
V
ejder yıldız manzumesinin) yükselmesi ile ilgili olarak
dağı ateşe verdikleri bilinird( M . 726'daki bir Çin ri­
vayetine göre Gök-Türklerin ilinde dağlar çorak idi.
n
İ slamiyetten sonra bile, M. 940' da, yaz tahavvülü gece­
sinde İsf ahan Türklerinin dağdaki ormanları, kendi
si

yaptıkları köşkleri, bazı hayvanlar ve kuşlar ile ateşe


vermelerj, gök ibadeti netice ve tezahürleri olabilir­
E

di.31 Ormanlı dağın tepesinde ateş ve «Türk» hakkında


efsane, IVI. 1126 tarihli Orta Asya rivayetlerine kadar
k-

yaşan1ıştı : Yafes'in oğullarından «Türl<>> ve «;Hazer»


Te

(28) ccÖ lüm madar» (makara: Hind d i l inde/timsah: Slovar'da veri­


len kaynak. Kala: Auboyer, s. 119-20. «Yir ıkatunu Vasundarı•:
Arat, s. 386.
(29) llu, s. 6. Ocak, Chou ıumdelerine göre sülale timsa li: Gra­
net, s. 308.
(30) Orkun , isim indeksi, ·Kögmen Yış» ve c. 1, s . 1 10 (Kırgız
ordu merkezi) .
(3 ' 1 ) Eberhard, utokal ık ul turen .. , _il 1/1 1 (Şimal göçeıbeleri hakkında
rivayet) . Fuohs, s. 445 (Gö'k-Tür1klerin ili hak:k. rivayet) . İ bn
al-Asir, Al-tarih al-kamil, H. 323 o l ayları (Mardaviç'in ida­
resindeki Türklerin, ıyaz itidali ge<;esinde, d a ğ ı n ormanlarını
ateşe vermel€ri) .

157
şöy le den ­
hakkındaki bu menkibede «Türk» hak kın da
mektedi r :
­
«Türk Doğuya doğru gitti ve . . . . . . . . . türk çe Isık
ı
Köl denen yere geldi. Ora da bir ıssı göl, su pına rlar
k
ve tatlı suların aktı ğı bir ağaç lı dağ vard ı. . . . . . Tür
oraya yerleşti . . . . . . Dağın tepesinde bir ateş gördü ve
oray a tırm andı . . . . . . Ateşi bula mad ı, faka t kuşlak bir
koru buldu. Oray a otağ1nı dikti. »
Is'ık - Köl civa rınd a bu Turk «yışının» M . 630'd a
Hsüan-tsang'ın ziyar et ettiğ i ve «Bin g-yul»33 (Bin-bu­
lak) dediği Batı-Türk Haka n «yışı» hatır ası olma sı


mümkündür. Çinlil erin «T' ong» Yabg u dediğ i Batı
Türk hükümdarı yazın bu «yış»da oturur du. «Bing -yub;

ak
da yaşayan geyikleri öldürmek yasaktı v e geyikler eh­
li olmuştu. Demek ki «Bing-yul» Çin hükümd ar dağı ve
korusu gibi, kutlu hayvanların yaşadığı bir yerdi. Arab
kaynakları aynı bölgede, Navakes yanında, Türgiş34
V
Hakanın mukaddes dağından ve o rada �vlanmanın ya­
sak olduğundan bahseder. A.ynı, veya başka bir mu­
n
kaddes dağın da Suyab bölgesinde bulunduğu rivayet ·

edilir.35 Bu kutlu <<YıŞ» geleneğinin bu yerlerde İ slam­


si

dan sonra da yaşayacağı görülecektir .36


Çin hudutlarında bulunan Türklerin hakanlık a­
E

yinleri hakkında verilen bazı bilgiler Çin tesirlerine


işaret etmektedi r. M. 639'da Çinlilerin «Sse-mo» dedi­
k-

ği ve Türke benzem ediği rivayet edilen Gök-Tü rk Ha­


kan soyund an, Çinlile re tabi beyin hakan ilan edilme si
Te

meras imi, Çinliler tarafı ndan düzen lenmişti. Yaşıl-ögüz


(Hoang-ho)nı n kıyısında bir kurb anlık set bu mera sim

(32) Mucmal al.ıtavarih ve al·Kısas, ancien rfond persan


62 (B'ib­
lio1lheque Nationale), varak 64'deıki bu metin
Bartıhold 1 Teksti .,
'
s. 1 9 'da, neşr olmuştur.
(33) Ohavannes, Docs., s. 1 95. •Bing-yuJ. adı: Hamb
is, JA (1970).
(34) Minorsky, Hudüd, s. 291, 2 1 0.
(35) Suyab (müsta1k!bel Balasagun) :yanında Türıklerin mukaddes
dağı: Chavannes, Documents, s. 123 (not)
.
(36) l·slami devirde •YIŞ•; bkz. aşağ. not 1 pg
.

158
ıçın inşa edilmişti.37 Merasim esnasında, Çin fagfuru,
«Sse-mo»ya davul ve bay rak vererek onu hakan tanı­
mıştı. Irmak kıyısında kurbanlık set, Gök-Türklerin
Temir ırmağındaki gök-su tanrısı (ejder) 3B ayinini ha­
tırlatır. Ancak «Sse-mo» ölünce, abidesi Yaşıl-ögüz'ün
kuzeyindeki «Po-tao»39 dağı şeklinde inşa edilmişti.
Belki hakanlık merasimi için gereken kurban seddi bu
dağda bulunuyordu.
Çinlilerin, kosmolojik sebeplerle «Yin-şan» (Kuzey
tiınsali «gölge dağı») 4.0 ve «Hei-şan»H dedikleri Kuzey
sınırlarında, Yaşıl-ögüz'ün ötesindeki dağlara Türklerin


de aynı manada «Çogay Kuz» (veya «Çogay-yış») ve
«Kara-Kum» dediği anlaşılmaktadır. Halbuki Çin'in ku­

ak
zey sınırları timsallerine göre, «gölge», «kara» diye anı­
lan bu yerler Türklerin gün-ortasındaki sınırda bulunan
ordu merkezleri idi.'1 2 Elteriş Kagan ilk önce «Çogay­
V
yış»da hakan olup sonra kuzey ordusu Ötüken-yış'a
geçmişti. IVI. VIII. yüzyılda da Türklerde Çin tesirleri
devam etti. M. 725'de Çin fagfurunun Doğu Dağı «T'ai­
n
şan»da icra ettiği gök ve yer ibadetine hem Batı-Türk
Hakan soyundan bir bey, hem de Bilge l(agan'ın elçisi
si

· istir ak ctmislerdi. 4.3


- ..

Uygurların «Kut Dağı»da44 Ötüken bölgesindeki baş


E

kentleri Ordu balık yanında idi.


Çin' de, kadim göçebelerde ve Tabgaçlarda olduğu
k-

gibi, Gök-Türkler ve Uygurlarda da, «yış»ın yanında,


tek bir ağacın da hükümdarlık ve sülale timsali oldu-
Te

(37) Liu, s. 153.


(38) Bıkz. yuk. not. 25.
(39) Liu, s. 1 55.
(40) K. Czeqledy, ıcÇogaıy-quzı, Oara-qum, Kök-öngn, Acta Orient.
Hung, s. XV. (Budapeşte 1962 ) . Bay Osman Sertkaya bu ya­
zıya lütfen dikkatimi çekd i .
(41) ibid.
(42) ibid.
(43) Ohaıv annes, T'ai-chan, s. 230.
(44) Bretschneider, C. 1, s. 247-57.

159
pro­
ğu anlaşılmaktadır. Kadim Kuzey göçebelerinin ve
tan­
to-Türklerin orman veya _ağaç şekline giren savaş
.
rıları hakkındaki efsaneleri Türklere yabancı olamazdı
Esasen Gök-Türkler bu efsanelerin yaşadığı Shensi'ye
»
yerleşmişlerdi ve diğer bir merkez olan «Şandung
(Shar itung) ise Gök-Türk devletinin Doğu sınırlarında
bulunuyordu.45 Çinlilerin «Ya-lo-şan» (belki Atlaşgan) 46
dediği. Gök-Türk savaş tanrısı acaba bu efsanelerle il­
gili mi idi? Herhalde kadim göçebe savaş tanrısının
kesik başı «T'ao-t'ieh» maskesi, Türklerde yaygın bir
motif idi.47
Gök-Türklerde de Ç :in'in merkezi hükümdar ağacı­


na48 mümasil bir remzin mevcudiyeti «Türk»ün oğul­
ları hakkında şu M. VI. yüzyıl menkibesinden49 anla­

ak
şılır:
«Türk»ün on oğlu vardı ve oğulları analarının ad­
larını taşıyorlardı.... .. bir büyük ağaç altına toplan­
V
dılar ve en yüksek (dala) atlayabilenin hepsinin başı
olmasına karar verdiler ...... «A-şi-na» denen (dişi bö-
rü'nün) oğlu en yüksek atladı ve onu hepsinin başı ola­
n
rak tanıdılar.»
M. 587 tarihli bir Çin rivayetinde de5 ci, Gök-Türk
si

kagan soyundan, çi.nce muharref adı ile «Yung-yü-lü»,


mensup olduğu sülaleyi bir ağaca benzetiyordu. Büyük­
E

ler ağacın kökü ve gövdesi, gençler dalları ve yaprak­


ları gibi idi. Aynı teşbih mükerreren Türk metinlerin­
k-

de de görülür. Çin kııa (kriptogram) larından mülhem


bir Türk «ırk»ında5ı, güzel bir ağaç, kardeşlerin bir­
Te

birine dost olduğu ahenkli bir boy timsalidir. Demek

(45) Shensi 'de Gok-Tür'k ordula rı: Liu , indeks, Shensi . Shand ung:
Orkun, ad ,indeksi, s. v.
(46) E. G. Pulleyı blank, The background of the rebellion of ArrJu.-
shan (Landon 1966) . s . 7, 8, 1 6 .
(47) Esin, « Ap-0tropaic mask•.
(48) Bkz. yuk. not. 1 2 .
(49) Liu, s. 6 .
(50) Liu, s. 54.
(51) Bang-Gaıbain , •T. T .• 1 s 134.
. .

160
ki Türklerde de, boyların ağaçları vardı. Bu <<ırk» da
ağaç, hem yer-su'dan, hem gö kden feyz alan, karma
bir kosmik remzdir. «lrk»daki ağaç sonbahar (ve Batı)
ağacıdır, fakat bir ilkbahar ve Doğu ağacı olduğunu
da başka kaynaklardan bilmekteyiz.52 «lgaç», adını ta­
şıyan unsurun, l\1üşteri yıldızının, Doğunun, baha rın
(ve böylece Kök-luu yı� dız manzumesinin) de timsali
idi. .
Gök ve yer-su ibadet seddinin sütunlarının belki
bir hatırası, veya otağın ortasındaki sütun gibi ağaç­
tan mülhem olarak, bir Uygur metninde bir de düµya
mihveri «sıruk»53 (sırık) mefhumu dikkati çeker. Se­


kiz yöne baktığı için (dört yön ve köşeler) sekiz köşeli
olan ve cevherler .ile murassa bu parlak «sıruk» Çin

ak
hükümdar ağacı efsanesini de hatırlatır. M. XIII. yüz­
yıldan bir rivayete göre, ağaç Uygurlarda Hakan ve
Hakan soyu timsali idi. Bu rivayete göre54 Bögü Ha­
V
kan (M. VIII. yüzyıl) ve kardeşleri, bir <<kusık» (fıstık­
lı Sibirya çamı) ve bir kayın ara·nnda, yerde yükselen
bir tepenin yarılması ile, dünyaya gelmişler ve ağaç­
n
ların çocukları sayılıyorla rdı. M. XIII. yüzyılda Cüvey­
ni, Mani dinine girdikten sonra <<ldikub> denen Uygur
si

Hakan soyunun mukaddes ağacının tasvirini Uygur baş­


kenti Koço' da, duvar resimlerinde gö rmüştü.
E

Cüveyni, Uygur Idikut sülalesinin ağacının resmini,


Kur'an da (XXXVII/62-65) kötülük timsallerinden, dal­
k-

larında şeytan başları biten zehirli ağaca benzetmek­


tedir. Belki ağacın etrafında veya üzerinde, bazı Uy­
Te

gur eserlerinde görüldüğü gibi ( lev. VI b, a) mabud­


lar ve hayvan başlı ruhların tasvirleri vardı.
M. VIII. yüzyılda Batı Türklerinin kosmik bir oyu-

(52) Bkz. yuk. not. 3 ve M. Donner, « Melanges •, Joumal Asiati·


que, XV (Paris 1900) s. 345 v.d. (bir Turfan tapınağında ast­
roloj i k mah iyette ağaç resimleri ) .
( 53) Arat, Şiir, s. 196.
(54) Boyle, C. I, s. 53-61; Vuan devri Çin 1ka�naklarında aynı hi­
kaye: Bretsohneidar, c. 1, s. 247 v.d .

161
linde cere­
nu bir sırık etrafında ve sırığa atlamak şek
yan ediyordu. 55 Sırığın tepesinde, Çinde hem
a�tro�o�
salı
jik remz, hem yaz tahavvülündeki bayramın tım
tavu k
Türklerde de bir astrolojik remz olan bir altın
veya horoz tasviri vardı. Oyunda kutlu hayvanlar da
görünüyordu. Bu oyun M. XIII. yüzyıldaki Uygur
harflerile yazılan Oğuz Kağan destanını hatırla­
tır .56 Oğuz Kağan, devleti, iki ayrı anadan do­
ğan oğulları «Bozok»lar ve «Üç-ok»lar arası nda
paylaştırmak isteyince, ordu kurmuş, Doğud a ve
Batıda birer «Kırk kulaç ığaç» diktirmişti. «lgaç»­
ların tepesinde birer «daguk» (tavuk veya horoz)


vardı ve Doğudaki kuş altından, Batıdaki kuş gümüş­
ten idi. Bir ak koyun Doğudaki «ıgaç»a, bir kara ko­

ak
yun ise Batıdaki «ıgaç>)a ı)ağlanmıştı. Ağaçların çift­
olması Çin kosn101ojisinde Doğu ve Batı hükümdar
makamları tiınsali ağaçiarı batırlcttır .57 Çift «daguk»­
V
lar ile koyunların da rengi jse, kad1nı «yaruk» ve «ka­
rarıg» ilkelerinin timsallerine3B yakındır, fakat tam uy­
mamaktadır. Oğuz Kağan destanıı"!da ağacın boy tim­
n
sali olduğu da yazılıdır .sn Esasen M. XIII. yüzyıla da­
yanan başka b� kaynak da her boyun ağacı ve kuşu
si

olduğunu bildirir.60
Kırglzların ilinde çok büyük çamlar, kayın ağaç­
E

ları, kara-ağaçlar, söğütler olduğu ve ağaçlara kur-


k-

(55) Eberhard, alokalkulturenıı, 1kısım 1 7/13 ve Liu, s. 7 1 ile


not 393. Türkle:-de ve Çinde «takıgu.. (tavuk veya horoz)
On iki hayvanlı takvimin remzlerinden biri iken, Çinde ilave­
Te

ten yaz tahawülündeki bayrama işaret e diyordu . D. Bodde


'
Festivals in classical China (Princeto n , 1 975), s. 295-297.
(56) Bang-Racmati , satır 360-69.
(57) Bkz. ıyuk. not. 4.
(58) Bkz. yuk. not. 2.
(59) Bang-Rach mati, satır 1 9 1 -93 (Saldap beği Oğuz Han ile ay­
nı daldan -Olduğunu söyler) .
(60) Merhüm Prof. Z . V. Togan'ın lutfen verdiği kaynak: Cingiz­
name, Bibi. Nat. suppl. turc 147, varak 17'de Cingizi n her
boya b i re r ağaç, birer kuş ve 1birer damga verdiği anlatıl­
maktadır.

162
ban kesildiği Han devrinde Çin kaynaklarında goru­
lür. 61 Kırgıziar, Kimekler ve Oğuzlar hakkında dağ ve
ağaç ibadeti rivayetleri, Birfinl'nin Asar-i bakiyye'si­
ne benzer şekilde, Akam al-Marcan adlı eserde de M.
IX. yüzyılda kayd ediln1ektedir.62
«Onların ilinde büyük bir dağ (Biruni' de, tepe­
sinde bir göl olan ve kalkana benzeyen «Ivlnkfir» dağı)
vardır. Bu dağda bir ağaç yükselir. Ağacın üzerinde
secde eden iki el ve ayak yeri görülür. Bunun önünde
her aklına gelen (Biruni'de her Oğuz) secde eder.»
Türklerin «azim» dağlara ve ağaçlara taptığını
Kaşgari de söylemektedir. «(Kafir Türkler) gözlerine


azim gözüken her şeye «tengri» derler. Azim dağlar
ve azlın ağaçlar gibi» (!\:aşgari, varak 609).

ak
Netice itibarile, eski Türklerin taptığı ağaçların
ekseriyeti ile çam, kayın, kara-ağaç ve söğüt ağacı ol­
duğu anlaşılır. I{utlu hayvanların hüviyetinin ise, gök
V
ve yer-su dtni çevresinde, Chou'larınkine mümasil kal­
dığı görülec�ktir.
n
2 - Gök ve yer-sıı dini çevresincle dağ ve ağaç
si

ikonografisi

Yukarıda sayılan kaynakların verdiği bilgiler ışı­


E

ğında, şimdi bazı sanat eserlerini tefsire çalışacağız.


Türklere atf edilen sanat eserleri arasında ağaç mo­
k-

tifi ile ilgili olanların belki en eskilerinden biri, ·M. Ö.


VII.-II. yüzyıllarda Sibirya'da yaşayan «Ting-ling»
(Tegreg) lere63 bağlanan Tagar64 kültürü çevresinde
Te

(61) Eberhard, Şimal, s . 68-69.


(62) V. Minorsky, «Tıhe Khazars and the Turks in Arkam al-Marjan»,
Bulletin of the School of Oriental and African studies, C. V,
s. 146-47. ccMnkOr• dağının, Çin umdelerine göre (bkz. n ot
5) su unsuruna mensub saıyılabileceği hatıra geliyor.
(63) Tagar kültürü «Ti n-ling (Tegreg) verya «Kao-ch'e,. (Ka9nılı)
denen (Orkun ı :netinlerinde Tölis) Türklere atfedilir: Bernş­
tam, SA XI, s. 363; Kollautz-Miyakawa, s . 63, 108. Hamilton,
"Toguz-Oğ uz .. .
(64) Kiselev, lev. XXXll/4.
163
li a ltından
görülür. Renkli taşlarla murassa, şebeke
onun dal­
bir levha üzerinde, mihverde bir ağaç ve
isi veya
larını yiyen bir çift ejder kuyruklu dağ keç
lara
gey ik gözükmektedir ( lev. la) . Yukarıdaki kaynak
ük
göre65 bu tertip ölümsüzlük otu yiyerek ölümsüzl
mü­
timsali sayılan geyik hakkındaki Çin menkıbesine
masil bir mana taşımaktadır. Tagar ç evresi ile Çin
saha sındaki göçebelerin kültürü arasında sıkı bağl_ar
bulunduğuna ve geyik ile dağ keçisi motifinin �ç As­
yad'a doğduğuna göre, bu Çin menkıbesini bir I ç As­
ya tesiri olarak tefsir etmek mümkündür. Dağ keçi­
si66 hem Tagar kültürü alplerinin, hem de Gök-Türk


Hakanlarının ongunu idi. Gök-Türk Hakanlarının dam­
gası bir dağ keçisi piktograı nı idi. Böylece, belki ö­

ak
lümsüzlük timsali olarak, dağ keçisi ve geyik, bazen
ot veya ağaç ile birlikte, Tagar alplerinin ve Gök-Türk
Hakan soyunun ongunu olabilirdi. V
Ağaçla ilgili olabilecek bir diğer önemli sanat eseri­
nin, Esik67 mezarında yatan genç alpin altın tacının res­
midir. M. Ö. IV. yüzyıldan sanılan Alma-ata yanındaki
n
Esik mezarında bulunan bir kabın dibinde, arkeolog
Akişev'e göre68 Gök-Türk harflerinin arkaik şeklinden
si

başka bir şey olmayan bir yazı da görülmüştür. Bu me­


zarda yatan genç adamın vücudunu kaplayan altın lev­
E

halardan müteşekkil zırhta ve yine altın kemerinde, dağ


keçisi ve geyik motifleri çoktur. Başındaki altın börk ve
k-

parmağındaki yüzüğün üzeri nde tasvir edilen insan


başının börkü, K. Rolle'yef19 göre tüy veya nebati mo­
tiflerden mürekkepdir. Aynı tarz tüye veya çam ağa­
Te

cına benzeyen nebati motiflerle süslü taclar, hem Sil-

(65) Bkz. yuk. not. 4.


(66) E. Esi n , cc Etıken Türık tös ve bayrakları >• , XVI Perm, int. Al­
taistic Conference 'e tebliğ (baskıda) , M . H. Mannayı-ool ,
uDrevnee izobrajenie gornogo ıkozla v Tuve ,, , SA 1967 /1 'e atf.
(67) K. Rolle, Praehistorische Zeitschrift Bd. 47 (Bertin 1 972) de
verilen arkeolojik haberler.
(68) ibid.
C69l ibid.

164
la devri Kore'de, hem de Sarmat ve Batı Hunlarına
atfedilen mezarlarda da çıkmıştır70 (lev. Ib, c). Sar­
mat ve Batı Hunlarına atfedilen, fakat aynı bölge ve
devirde Türklerde bulunduğu için, Türklere de atfedi­
lebilecek mezarlardaki tacların motifinin, ağaç ( muh­
temelen çaın) (lev. I b) olduğunda şüphe yoktur. Çün­
kü yukarıda bahsi geçen Batı-Türk ongununda ve Oğuz
Hanın sülale kurma merasi minde olduğu gibi, ağacın
tepesinde bir kuş ve altında hayvanlar vardır. Hun
taçlarında (lev. I b, c) bunlar bir veya iki çift dağ ke­
çisi ve geyiktir. Bu taçlar münasebeti ile, Werner, Hun­


lara, yeni bir yurda doğru, yol gösteren geyik efsane­
sini hatırlatmaktadır.71 Belki bu taçlarda görülen mo­
tif, geyiğin gösterdiği yeni yurtta kurulmuş sülalenin

ak
ağacı ve kutlu hayvanlardır.
Werner'in Batıya doğru göçen Hunlara atfettiği,
fakat T'ien-shan'da o devirde proto-Türklerin de yaşa­
V
dığı sanıldığı için, proto-Türklere de atfolunabilecek
Han devrinden (M. Ö. II-M. II) Kargalık72 mezarında­
n
ki Mongoloid kadın «kam»ın altın tacında da, kutlu dağ
ve kutlu hayvanlar ile onlara binen bir alp veya tanrı
si

motifi tasvir edilıniştir. Taoist geleneğinde önemli yer


tutan kutlu dağ ve hayvanlar efsanelerinden dolayı,
Werner, bu tacı Çin kiHtürüne bağlar. Tacın üstünde,
E

sivri bfrer çift dağın tepesinde, birer kanatlı at da gö­


rülmekte ( lev. II g) ve böylece göğe uçabilen ejder gi­
k-

bi atların yetiştirildiği anlatılan Ala Dağ efsaneleri de


hatıra gelir. Tac üzerinde tasvir edilen diğer hayvan­
Te

lar ejder, koç, pars ve Kaşgari'ye göre Türklerde bey-

(70) Werner, lev. 66/1 ve ibid., lev. 66/2, 3. Bu taorarın biri


(çift :keryik veya dağ ıkeçisi olan tac) bugün� g ü n ey Rusya'­
da Verhne Yabloçno'da, diğeri (tek çift geyik olan tac) Ku­
ban'da Ost-Lanbinslkaya 'da, Sarımatlara, Batıya göçen Hu!l veya
Türıklere atfedilen mezarlarda çıkm ışdır.
(71 ) K. Dieterich, Byzantinische Quellen zur Lander und Völker­
kunde (New-York 1973) s. i l , s. 109.
(72) Werner, lev. 65 ve s. 77.

165
� rday» ( kuğ u) gibi
lik ve kut timsali olan, «kaz» ve <ko
su kuşlarıdır.
üst ün-
Buna benzer konula r, sivri dağlar, bunların
yaş a­
de yükselen bir sırık vey a çam ağa cı ·ve ora da
ın74
yan kutlu . hayvanlar Hazer73 ( lev. Id) ve Ava rlar

(lev. le) kemik üstüne çizdikleri tasvirlerde de teke
rür eder. Bu eserlerdeki benekli dekor Çin batısında
ve Türkistan'da ala dağ ve alac alı kutlu hayv anla r ef­
sanesini hatırlatır.75 Kudirge 7 6 eser!erinden bilindiği
gibi M. V-VI. yüzyıllarda Türkler benekli hayva nları
çok tasv ir ederdi.
Sanki Çinde, ctağların �ekli hakkındaki kanun ları


anıyorm uş gibi, (lev. II a-e) kin1t sivri, kimi yaylalı
dağlar ve bunların tepelerinde büyük ağaçlar, M. VI­

ak
VII. yüzyıllarda Sibirya'da yaşayan Kırgızlar' a atfe­
dilen �v sahnelerinde de çok gözükür77 (lev. II h, i) .
Altın-yış dağlanndaki M. V-VI. yüzyıllardan Ku­
V
dirge78 Gök-Türk mezannda çıkan eserlerle artık he­
raldik geyik veya dağ- keçisi ile ağaç (veya ölümsüz­
lük otu) motifinin Türk dü ny a s ın a bağlandığına şüphe
n
olmadığın a l\/Iarş ak79 dik kati çeker. Marşak aynı motifi
si

(73) Artamonov, s. 3 1 2 .
(74) Erdelyi, res. 2 .
E

(75) Bkz. yuk. not . 1 3 ve 35.


k-

(76) Gavrilova, kitabın cildinde, eğer kaşı üzerine av sahnesi


resmi
(77) M . P. Gryaznov, « Drevneyşie pamyatniki gero içeskogo eposa
Te

narodov Vujnoy Si biri•, Arheologiçeskiy Sbornik 3 (lenin­


grad 1 96 1 ) res. 6 . Kiselev !ev. LVl l l . Çin'de dağ şekilleri: yuk.
not. 5.
(78) GavrHova, l ev. XVlll/6.
(79) ��
M şak, s . 53 ve res. T. 9. Geyik resmi üstünd eki damga
M ı lat etrafın da sanıla n, arkaik şekild e bir G ök-Türık yazısı
·re
:.
'kitab de « Alaşa Kagan.. adıınıın da yazılı bulund uğu

di ili
.
taş uzenn de de görülü r; M usaba ev-Ma hmudo v-Haydarov
res.
1 : (Mus abaev'e göre bu Kengeres veya Wu-s un
. �
damg a ı ola­
:�
bı lı r. o11 n , � d indek sinde görü ldüğü gibi, Kengeres
Sir-
d erya� d a ıuır Turk
. boyu idi.

166
,;

Gök-Türklere atfettiği madeni tabaklarda da bulmak-


tadır (lev. III d) .
Batı-Türk (M. 580-658 veya Türgiş (M. 658-766)
devrinden Talas vadisindeki bir mezarda çıkan tunç
kemer levhal�rı ve tokaları da yine ağaç veya ölüm­
süzlük otu ile birlikte geyik veya dağ keçisi motifinin '

muhtelif tertiblerini gösterir.SO (lev. III a, b, c ) . Bun­


ların yapıldığı devirde Batı-Türk Hakanı «T'ong» Yab­
gu, geyiklerinin serbest gezdiği «Bing-yul»IH yışında
yaşamakta idi veya hatıraları unutulmamıştı. Talas
tunç levhalarında bazen ağaç: altında tek geyik (veya
dağ keçisi) , (lev. III c ) , bazen de ağaç altında çift ge­


yik (veya dağ �eçisi) ve ağacın tepesinde bir çift-kuş
görülür (lev. III a, b) . Ağaç ile birlikte çift-geyik ve

ak
tek kuş motifine (lev. III a1 b) , daha önceki eser!erde
rastlandığı halde çift-kuş konusunun bu yazıda ilk nü­
mfınesidir. Çift kuşlu ağaç konusu Han devri (M. ö.
V
II-M. II) taş oymalarında da gözükür.82 Çin-Türk
kosmolojisinin bilinen tarzı.Gda, her şeyi iki ilkeyeB�
irca etmesi ve mekan ile zamanın da iki kısma taksi­
n
mi ile ilgili bir tertip olabilir. Bilhassa ki Talas tunç
levhalarında (lev. III a, b) bazen kuşun biri uçmakta,
si

diğeri konmuş olması ile, bir tefrik yapılmış olmakta­


dır. Ancak şu da hatıra gelir : M. VIII.-IX yüzyıllardan
E

türkçe bir fal kitabı olan Irk-bitig'deBt., kuş, geyik ve


at için, biri yayla, biri kışlak olarak, iki ayrı mekan
k-

tasvir edilmektedir.
(80) Viennix, res. 8-1 0.
Türkçe «Otacı (tabib) Ak-Kün Sengün»85 adı ya­
Te

. zıh, Kem ırmağı (Yenisey) kıyılarında M . VI-VIII.


yüzyıllardan bir Kırgız mezarında bulunmuş tunç to-

(81) Bkz. yuk. not. 33.


(82) K. Finsterbusch, Verzeichnis und Motivindex der Han Dars-
tellun�en, c. i l (Wiesbaden 1971) . lev. 242/9.
(83) 8kz. ylıık . not. 2.
(84) Orkun, C. i l ; s. 86, 88-89.
(85) �iselev, l ev. l.

167
çam , vey a ölüm­
kad a yalnız bir ağa ç, muhtemelen bir
süzlük otu tasv ir edilmişti (lev . II j).
Kırgız­
Yine M. VI-VIII. yüzyıllardan Sib iry a'd aki
r ba­
lara atfedilen bir diğer tun ç levh a86 bir çift ejde
kes i
şını, ağa ç ve boynuzlu ve !'ıayvan kula klı bir mas
ile birleştirmiştir (lev . V b ) . Kan su Hunlarını.n yer tan­
rısı yer ejderine87 müm asil ejde r başl arı tasv ir edil­
miş Gök ejderiBB kanatlı, sakallı, boyn uzlu , yer ejde ri
gibi kanatsız sakalsız ve boynu zsuz resme dilird i89 Söz
konusu eserdeki90 ejder başlar ı ve ağaç, yer ibadet i­
ne işaret eder. O halde bu levhad aki maske de yer
tanrısı olabilir. Ağaç yer tanrısı maskesi nden bitmek­


te ve dalları yer ejderi başları şeklinde sona ermekte­
dir.

ak
Koçngar'da91 bir Türk mezarında, M . 709 tarihli
Çin sikkeleri ile bulunan ve Çin Buddhist mezar taş­
larının kitabelerini de hatırlatan yaldızlı tunçtan şe­
V
bekeli levhalarda, yine çam ağacına benzeyen bir ağa­
cın dallarının uçları kutlu hayvanların başları şeklinde
bitmektedir (lev. V a) . Ağacın gövdesinde, yukarıda
n
yer tanrısı maskesi olarak tasavvur ettiğimiz yarı-in­
san, yarı-hayvan maskeleri görülür. En tepede ve en
si

..

altta parslar ve diğer bir hayvan tasvir edilmistir. Bu �

eserlerde, belki artık yer tanrısı maskesi, onun timsali


E

ağaç ve hükümdar «yış»ının kutlu hayvanları, birbirine


girift olmuştur. Levhaların birindeki düğüm (lev. V a )
k-

Kaşgari'nin 92 <dügsin» dediği tarzdadır. «Tügsin» aynı


zamanda bir ünvan idi. Koçngar tunç levhaların daki
Te

(86) Kiselev, 1lev. LIX/9.


(87) Bkz. yuk. not. 19.
(88) .Bkz. yuk. not. 3.
(89) Es·in, « Evre n » .
(90)' Bkz. yuk. not. 86.
(91) �
Bernşt m, MIA 26, s. 89-90. Çin Budd hlst meza
r kitabe si: A
collectıon of ancient
decorative pattems published by the
North Westem Museum of History (Sian
1953) , lev. 68. 69.
(92) Kaşgari, indeks •tüg sin • , •Kaz •, • Korday •.

168
kuş motifleri yine, Kaşgari'nin beylik ve kut timsalleri
olarak tanıttığı «kaz» ve <<korday» (kuğu) gibi su kuş­
larıdır.

3 - Burkan ve Manı dinleri Çerçevesinde


kosmolojik mefhumlar ve ikonografi

Burkan ve Mani dinleri çerçevesinde, eski Türk­


Çin inançları ile büyük dinlerin getirdiği mümasil ya­
bancı mitoloji arasında bir kaynaşma olacaktı. Burkan
dininde kosmik dağ dünyanın mihveri ve Hind mabüd­
larının makamı sayılan altın dağ Sumeru93 idi. Su­


meru, toparlak bir göl içinden (Türk Buddhist sanatın­
da küçük uçları ile birleşen üst-üste iki piramid şek­

ak
linde : (lev. !Va, VIa) , yükseliyordu. Etrafında iç-içe
yedi sıra daha dağ vardı. Güneşin ve ayın Sumeru dağı
etrafında döndükleri tasavvur edilirdi (lev. IVa'da sag­
V
da ve solda daireler) . Ağaç94 ise dünyevi hayatın fış­
kırdığı feyzin timsali idi ve yemişleri mabüdlar, bQa­
hisattvalar ve «burkan»lar idi.95 Sumeru'da kutlu hay­
n
vanlar yaşıyordu, ancak bunlar yarı-insan veçheleri
alıyordu. Türk Buddhist metinlerinde bunlara «luu'lar»
si

( «luu hanları» da vardı) , yekler (yarı-hayvani yer-su


ruhları) , «telim kara-kuş»lar ( garuda'lar) , kantarviler
(gandharva'lar) ve kinara'lar (kinnara: insan başlı
E

kuşlar veya atlar) gibi isimler verilir.96 Hind yer-altı


ve ölüm mabudu Yama'nın Türk yer-altı ve ölüm tan­
k-

rısı Erklig Kan ile birleştiğini� yer-su tanrısının mas­


kesinin Erklig-Yama'nın bir şekli olan Kala (ölüm, za­
Te

man) maskesi şekline girdiğini ve yer ejderinin «Ölüm


madar» adını aldığını kaydetmiştik.97

(93) Beal, c. 1, s. 81 v.d.


(94) Beal, c. il , s. 16 ve Viennot, s. 49.
(95) Turik Buddhist metinlerinde Sumeru dağında oturan yan hay
- .

vani .mahluklar: Radlov, Tişastvustık, s . 29-31 .


(96) ibid.
(97) Bkz. yuk. not. 26.

169
Mani dini Türklerde Bud dhis t mitholojisi tesir i al­
tında kalmakla bera ber, bizi ilgil endi ren konu da ken­
.
dine mahsus bazı sana t moti fleri vardı : dünya ağac a
benzetiliyor ; dünyanın merkezindeki muk adde s ışık
damlalarından müteşekkil bir sütfin98 tasav vur edili­
yordu. Güneş ışıklarını topladığı sanıl an üzüm ile Bur­
kan dininde de adı geçen nar99 gibi yemişl er (lev. IXa)
nurlu sayılıyordu. Belki sıcak iklimle re ve onların a­
ğaçlarına yakınlık sebebi ile Hazar hakanı nın otağı
üzerinde bir altın nar tulunduğu bir Arab kaynağında
kaydedilir . 100
Yine de, Burkan ve Mani dinleri çerçevesi nde da­


hi, Türklerjn kadim dinlerinin hatıraları yaşayacak tı.
Bir «luu» (ejder) 'in bahar mevsiminde «yer-su»,dan çı­

ak
kıp, kanatlanarak, uçup «Kök-luu»ı O L olmağa hazırlan­
dığını gösteren l\/I. IX. yüzyıldan bir Uygur resminde,
Çin-Türk usulünde sivri dağlar (lev. II a) ve dağın
V
eteğinde çok köşeli yer-su ve ağaç ibadetgahı seddi1 02
içinde gösterilen ağaçlar, dikkati çeker (lev. IV b).
Koço'da Uygur Hakanlığının (M. 850 1377)
n
-

ilk devrinden (IX. yüzyıl) Bezeklik tapınaklarında Su­


meru dağı ve tepesindeki mabt1dları taşıyan ağaç mo­
si

tifi mükerreren duvar resimlerinde yer almıştı. 103 Bu


E

(98) G . Widengren, Mani und der Manichaismus (Stuttgart 1961)


s. 7 1 . Dünyayı ağaca benzeten türkçe metin: le Coq, « Ma­
nichaica•• 1 , s. 9 1 .
k-

(99) Ortkun, s. 1 1 1 , s. 175 (Gök-Tüıık ıharfleriry-le Manihai türkçe


metin) . Yine bkz. le Coq, Chotscho, lev. 1 1 b'de yarı-insan,
yarı nar ağacı şek l i . Buııkan dininde bolluk timsali nar idi:
Te

Williams, -s . 190, 329.


(100) Togan, İbn Fadlan, s. 120.
(101) Blkz. yuk. not. 89.
( 1 02) Bıkz. yuk. not. 4.
(103) G rünwedel, Kultstaetten , res. 619 (ıkosmiık deniz icinde Su­

meru dağı , ağaç, ağacın dallarınd a mabüdlar, tep de lotus
ıüstünde bodhisattva) ; ibid ., res. 625 (ağacın altında, yer
yeraltında ve sular içinde, yarı-hayvani yer-su tanrı sı) ; le
Coq, Chotscho !ev. 12 (resmin a l t kısm ında ıkosmik deniz
timsa li bir havuz ve dört cihet ejderi ) .

170
eserlerin kalıntıları bir araya getirilirse tertibin tam
şeklinin şöyle olduğu anlaşılır ; en altta, yerin altında,
ağzından sular fışkıran, yarı-hayvani maske şeklinde
bir dev görülür. Belki yer-su tanrısı veya «Ölüm» ma­
dar, yahud Yama-Erklig Kala' dır ı o�. Daha üst se­
viyede kosmik denizden Sumeru Dağı ve ağaç
yükselir ( lev. VI d) . Sumeru Dağının ortasına dört
büyük ırmağın timsali olan dört cihet yer-su «luu»ları
(ejder lcri) sarılmıştır. Ağacın dalları üzerinde, müte­
vazın şekilde, mabudlar ve burkanlar dizilmiş, en te­
pede lotus şeklinde «orun»a (tahtın türkçesi) bir bod­


hisattva oturmuştur (lev . VIa ) .
Bir diğer Buddhist Uygur duvar resmi (lev. VIIa ) ,

ak
ağaç şeklinde bir şamdan tasvir eder . 1 05 Prof. von
Gabain'in bir konuşmada ifade ettiği fikre göre, bu
ağaç şamdan, Uygur n1etinlerinde hükümdar soyun­
dan kimselerin ruhlarının burkan kutuna erişmesi için
V
«Yitiken» (Yediler : göğün zirvesinde sayılan Büyük
Ayı burcu) yıldızlarına yakılan bin mum merasimi ile
n
ilgili olabilirdi.
Manihai olduğu sanılan bir Uygur duvar resmi106
si

( lev. VI b) belki Cüveyni'nin bahsettiği Idikut soyunun


ve Bögü Kaganın timsali ağacı tersim etmektedir. Bu
resimde, çok köşeli bir havuzdan veya yer-su ayin ye­
E

rinden, bir ağaç yükseln1ektedir. Havuzda veya set


k-

( 1 04) Bkz. yuk. not. 26.


( 1 05) Grünwedel, Kultstaetten res. 6 1 6 . Yitiken ayin i: Arat, Şiir,
Te

26/7.
( 1 06 ) A. Gı:ünwede l , Alt Kutscha (Berlin 1920) , res. 6 6 . Bögü Ka­
ıgan menkıbesi: Bkz. yuk. not. 54 ve 44 . Bögü Kaganın Ma­
•ni dinini kabulünü gösteren M. V l l l . yüzyıldaki resimde,
hayvan başlı insanların Hind mabGdları olduğu san ı l makda
idi (le Coq, BSM , s. i l , lev. 8a/a). Ancak Le Cog, BSM,
c. iV, lev. 1 7'deki oniki hayvanl ı takvimi muşahhas şeki l l eri
hayvan maskeleri i l e tasvir edildiğine göre, Manihai re­
s i m l erdeki hayvan başlılar haıkkında da aynı imkan hatıra
gelir. Bilha s sa ki Türk Manihai metinlerinde Hind mabüd­
larından bahis yok, ama Türık mitoloj isi şahıslarından ba'his
vardır: bkz. yuk. not. 27'deki kaynak.

171
ta­
üzerinde, Kaşgari 'nin beylik ve kut tims ali olarak
kuş
nıttığı «kaz» ve «korday» (kuğu) cinsinden bir çift
n
görülür. Ağaç, Bög ü Kagan efsanesinde sözü geçe
cın
ağaçlardan, daha ziyade kayı nı h atırlatabilir. Ağa
­
dallarında boş lotus «orun»lar (tahtlar) görülür. Ağa
cın sağın da, Bögü Kagan olabilecek bir hükümdar, ba­
şında Köl Ti gin10 7 heykelindekine mümasil bir kuş, diz
çökmüş ve ibadet etme ktedi r. Arka sında erkekler ve
hayvan başlı çıplak insan lar dizilm iştir. Ağacın solun­
da, yine başında kuş olan bir hatun ve Mani dinind e
türkçe metinlerden <<firişte» (mele k) olduğu biline n ka­


natlı şahıslar, ibadet halinde di r . Bu resimd ek i hayvan
başlı insanlar ve kanatlıl ar, Bögü H akanın M . 763'de
M a ni dinine girdiğini tasvir eden bir resimde de gö­

ak
rülür ve mahiyetleri n1ünaka:)alı dır.

4 -
V
İslam devrinde kad1ın kosm olojik mefh u m ların
kalıntı ları ve ikonografi

M. 1070 etrafında, Kııtadgıı- bilig lO G ş a i r i, «din dalı»


n
ile «dünya dalı»nı , birbirine karşı iki remz sayıyord u .
si

«Din dalı» «Kur' an'ın İslama davet remzlerinden olan


şacara tayyiba (XIV/ 2..J : Mutlu ağaç) ve yine bir ayet­
teki (XIII/29) «Tü ba lalıu m » (Ne 111utlu, onlara ! ) tabı­
E

rinden doğan Tuba ağacı mefhCunu olabilirdi. Dünya


dalı ise, Kutadgu-bilig'de bir kadın olarak teınsil
k-

edilen, baharda yeşile bürünmüş, ağaçlı «yağız


yir» (kara yer) ve «agu»lu yemişi olan ağaca teş­
Te

bih edilen kadınlar ile, Cüveyni'nin de Kur' an' da


kötülük remzi z€hir li ağaca benzettiği, Uygur sü­
lale ağacı gibi remzler olsa gerek. Kadim gök
ve <<Yer - su» ibadet yerlerinin hatıraları destanlar-

(107) L. Jisl, « Kül Tigin anıtında 1 958'de yapılan arkeoloj i k kazı­


ların neticel eri n , Bel leten (A. Temmu z 1 963) , res. 1 .
(108) Yusuf Hass Hacib, beyt 531 1 (din dal ı , dünya dal ı ) , beyt
68 (Yağız yir), beyt 4522 (kadı nlar agulu yemişi olan ağaç­
d ı r) . Cüveyni'nin tefsiri : bkz. yuk. not. 54.

172
da ve sarayların «goruk»lar ında yaşıyordu.109 Ha­
kanlı devrinden sanılan Er-töşlük destanında, kutlu
alp, alacalı kutlu hayvanların yaşadığı Ala Dağa var­
makta ve orada «Munar» (minare) adlı yüksek ağacı
görmektedir. Bu destanda, Çin Batısındaki Ala-Dağ
adı ve menkıbelerinin Batı Türkistana ilerlediğine şa­
hid olmaktayız. (Batı Türkistan'da da Ala-dağ vardır) .
«Goruk» (Koru) ise Şems ul-l\1ulk Nasr b. İbrahim Tam­
gaç Hanı:ı (l\ı1. 1068 - 1080) Buhara'da diktirdiği bir or­
man idi. Kara-hanlıların ataları sayılan Batı Türkler­
den «T'ong» Yabgu'nun «Bi ng-yul» yışı gibi, Goruk'da


da, ehlileşmiş geyikler, güvercinler ve yabani hayvan­
lar yaşamakta idi. Hakanlıların İslamdan sonraki ağaç
remzinin nar ı ıo ağacı olduğu hakkında işaretler vardır .

ak
Arslan Hanın H. 488/1017' de bastırdığı sikkede, Kutad­
gu-bilig' de hükümdarlık timsallerinden «kün-ay» (gü­
neş ve ay) piktogramı ile birlikte, nar dalı gözükür
V
( lev. VIIIc) . Semerkand'de Afrasiyab sarayının Hakan­
lı devrinden (o bölgede M. 992-1220) kalıntılarında bir
ocak üstünde de, Arapça bir yazı ile (?) nar ağacı tas­
n
viri görülür (lev. VIIIb) . Demek ki Türkistan'a İslam­
dan önce hulul eden Mani dininin nurlu yemişi ve Ha­
si

zar Hakanı r emzlerinden nar motifi, Hakanlıların d a


timsallerinden olmuştu. O cak ve ağaç motifinin hüküm­
E

darlık timsali olduğu d a esasen aşağıda anlaşılacaktır.


Çin'de ve Türklerde ateş timsali kuş ile Çin'de ölüm-
k-

. süzlük ve Horasan'da Zerdüşt timsali sayılan servi de,


«kün-ay» ve «evren» (felek çarhı ejderi) ı ı ı gibi Hakanlı
Te

hükümdarlık remzleri ile birlikte, Hakanlı devrinden

(109) Er-töştü:k destanı: Boratav, s. 163, not. 122 . Çin s ı n ı rı nda­


ıki Ala Dağ men·k ıbesl: ıbkz. yuk. not. 1 3 ve 1 0 . Cüveyni ri­
vayeti: öıkz. yuk. not. 54. Goruk: Narşıahi, s. 26-7. Nar ağaçlı
Hakanlı saray ocağ ı : Pugaçenkova-Rempe l', des. 228. Kün­
ay: Esin, ·Kün-ay•, s. 352-57.
.
( 1 1 0) Bkz. yuk. not. 99 ve 100.
(111) Kün-aıy: Esin, cı �ün-ay•, s. 352-57. Evren: Esin, • Evren•,
s . 1 67.

173
yord u . 1 1 2
Afra siya b sara yınd aki ocak lard a tasv ir edili
gibi bir
Uzun ağac ın serv i olma yıp, ona benz er kava k
ağaç olma sı ihtim ali de mevc uttur . Ser vi'n in Zer düş t
­
ile ilgis i muv aceh esin de, Afra siya b sara yı ocak ların
daki dekoru ateşp erest bir gelen eğe bağl ama k imka nı
da vard ır. Ancak bu devir de ocak ve ağaç konu ları­
nın hükü mdar sülal esi timsa li bilind iği aşağ ıda anlat ı ­
lacakt ır. Ayrıc a Hakan lı devri ocakl arının ağaç ve çift
kuş dekoru (lev. IX) Batı Türk devri prototi plere (lev.
IX/l) , yani Hakanlı ların ataların ın devrine ve bilhassa
Talas Türk ınezarınd aki tunç levhalar daki tertibe ( lev.


IIIa, b) bağlanmak tadır. M . X .-XI. yüzyıllard a ağaç ve
ocak motiflerinin hükümdar timsali olması, o devirde

ak
görüldüğü nakledilen bazı ruyaların 1 13 tefsirinden a n­
laşılır. H. 359/M. 969'da müstakbel Gazne Sultanı Mah­
mud doğmak üzere iken, babası,
V Kayı Oğuzlarından
Kara-beçkem oğlu Sebük Tigin, yeni doğan oğlunun
büyük bir hükümdar olacağına işa.cet olarak, bulundu­
n
ğu odanın veya otağın ortasındaki ocaktan çok büyük
bir ağaç bittiğini rüyada görn1üştü. Müınasil bir ağaç
si

rüyası, Selçukluların ecdadından Tuksurmış, veya Du­


kak, veya Selçuk'a atfedilir . «Tlirk»ün yaktığı ocağın
E

( 1 1 2) L. 1. Rempe l ' , Arhitekturmy omament Uzbekistana (Taşkent


k-

1 96 1 ) res. 47/res. 47/ 1 . Sovietlerin uSogd ,, veya •Sogd­


Türkn devri dediği Batı-Türık (580-658) devrinden, diğerleri
Afrasiyab saray ı n ı n Hakan l ı devrinden ka l ı nt ı l arındand ı r (o
Te

bölgede M. 992-1220) .
« Kı z ı l 'k u ş ,, ateş timsali : yuk. not. 2. Servi ağacı M.
1 1 42'de (H. 537) rforasa n 'da Zerdüşt timsali sayı l d ı ğ ı için
on,u Türk 1Havarizmşa hlardan Yinal Tigin b. Muha mmed ık es­
mişti: Al-Has an Ali al-Bayhaki İ bn Fundu1k, Tarih-i Bayhak
(Tehran H . 1 31 7) , s. 272, 322.
( 1 13) Bu bilgi leri Prof. Osma n Turan 'a ımedyG nu m . Gazn eli Sul­
tan Mahm ud hakkı nda rüya: Minhac a l Din
a l-Cuz­
.. Osm an
cani, Tabakat-i Nasiri (Kab i l , H . 1342 ) , c . ı , s
. 228. Sebu k Ti­
g i n Kayı boyu ndan idi: Jahn , s. 66. Selç uklu
rOıya s ı : o. Tu­
ran, Selçuk!u tarihi ve Türk -İsla m Meden
iyeti , (Anıkara 1 970) .
s . 37. Tuksurm ı ş ' ı n r,Gyas ı : Jah n, s .
64 . • lürik» ve ilik oca k:
bkz. yuk. not. 29.

174
gök ayini ve sülale kurmak manasını yukarıda kayd
etmiştik. Selçukluların atası, rüyasında, göbeğinden ü ç
büyük ağaç bittiğini görmüştü ve bu rüya onun neslin­
den üç büyük hükümdar yetişeceği manasına tefsir
edilmişti. İ bn-i Bibi'nin şairane dilinde de, otağ gibi,
ağaç da, devlet timsalidir ) H B.u bakımdan, Hakanlı
devri Afrasiyab sarayı ocaklarında (lev. VIIIb, IX)
olduğu gibi, lVf. XI-XII. yüzyillardan bir Kırım taba­
ğında (lev. Xa) ve Türkiye'de, Alauddin Keykubad'ın
1 213-38 arası yaptırdığı Kubad-abad sarayı çinilerinde
(lev. Xb) , Erzurun1'da M. 1253 tarihli Çifte-minare


( lev. Xc) ve lVI. 1310 tarihli Yakutiyye ( lev. Xd) med­
reseleri taş kabartmalarında, hep devlet ağacı ve kut­

ak
lu hayvanlar remzini gördüğümüzü sanıyoruzl 15 Elbet­
te ki bu kadim tertipte, zaman ile bazı değişiklikler
olmu�tu. İslamiyetten önceki gelenekte ağacın altında
geyikler bulunurken (lev . I, II i ) , Uygur (lev. Vla) Ha­
V
kanlı ve Selçuklu motiflerinde ( lev. IX, Xc, Xd) «l(ök­
luu» ve felek çarhı remzi olduğunu kaydettiğimiz «ev­
n
ren» (ejder) ile, belki bu sülalelerin ongunlarından o­
lan muayyen bazı kuşlar ve astrolojik bir hükümdar
si

timsali . olarak Kutadgu-bilig' de beliren güneş tahtı


arslanlı burcu görmekteyiz.1 16 .
Hakanlıların ağacının na r (lev. VIII c ) ve belki.
E

servi veya kavak gibi uzun bir ağaç olabileceğini dü­


şünmüştük. Selçuklu sanatında ise, servi veya kavağa
k-

benzeyen uzun ağacın yanında, hurma ağacı daha bile


çok tekerrür eder. Hurma ağacı İ slamın timsali sayılı­
Te

yordu. Ibn Sa ·d'in eserinde yer alan ve Mevlana Cela­


luddin-i Rumi'nin tefsir ettiği bir had isen? göre, Me-

(1 14) İ bn Bibi, varak 328.


( 1 15) Hakanlı ocakları: yuk. not. 1 1 2. Taman tabağ ı : B . A . Şe­
ıkol ni kov, · Keramika Sarlkeli-Beloy vej i • , MİA 75 / 1 1 , res. 1 5.
Kubadabad çinileri: Öney, res. 1 1 -19.
( 1 16) Yüsuf Hass Hacib, beyt 833-34 (Ki.in burcı arslan) .
( 1 17) Celaduddin Rümi, Mesnevi (Bombay H. 1299) , s. 55-6 (Na­
lidan-i sütün bahsi) l sfahan'da Saraban minaresi htırma de­
korlu Selçuklu minarelerinden biridir.

175
ed hut­
dine'de, Mescid-i Nebevi'de, Hazret-i M uhamm
hur ma
be verirken, Mescidin sütunlarından biri olan
so­
ağacına dayanırdı. İsla m peygamberinin hayatının
bir
nuna doğru artı k a ya kta durmak onu yoru yord u ve
minber yapıldı. O zaman, terk edilen hurma ağac ı şi­
kayet etti. Mes nevı 'de Peyg amber hurma ağac ını te­
selli için ne yapabileceğini sora r. Hurma ağac ı ölüın ­
süz olmak istemektedir. Ebedi hayata kavu şmak için
ise ölüm acısını yaşamış olma k gerekmektedir. Hurm a
ağacı, ölüm acısına r azı olur ve mina re şeklin de haşr
olur. Celaleddin Rfimi'nin bu tefsir i Selçuklu devrin de
ve daha sonra hurma ağacı şeklinde tezyinatın dini


mimarideki manasına işaret eder. Minare gibi, Sel­
çuklu sanatında devlet ağacı da artık çok kere Pey­

ak
gamber in hurma dalına benzeyecekti (lev. X b, c, d ) .
Buna karşılık dağ motifi, bilhassa Mogol istilası
ile gelen Doğu tesirleri sebebi ile, Çin-Türk tarzında
kalacaktı. Reşid al-din'in Hind Tarihinin H. 714/M.
V
1314 ve H. 717/M. 1317 tarihli nüshalarında Türk illeri­
nin güney hududlarındaki dağlar ı ıa (lev. Xla) Uygur
n
resimlerindeki lerine (lev. IVb) çok benzemeğe başladı.
Esasen Biruni' nin kaydettiği gibi119 Sumeru (veya Me­
si

ru) dağı merıkibeleri ile Yakın Doğunun Kaf dağı ara­


sında, asgari M. XI. yüzyıldan beri, bir kaynaşma ol­
muştu. Nitekim Sivaslı Nasir al-Din'in Anadolu Sel­
E

çuklu sultanı Giyas al-Din Keyhusrev III'e (1266-1263) 'e


ithaf ettiği kosmolojik eserdeı 2 0 Kaf Dağı ve üstündeki
k-

(1 18) K. Jahn, Rashid al-Din 's History of l ndia (The Hague 1 965)
Te

s. 7 (Hind, Çin, Tibet ve Türkistan arasında gümüş ve al­



t n ve gümüş dağ, (H. 714 tarih l i Royal Asiatic Soclety
.
nushası , varak 2060, 2061 ) : ibid., s . 56 (Hamila n=Şam ilan
ve Bolor dağları) : (Topkap ı , H . 717 tarihli H. 1 654 nüsha­
s ı , varak 331) . Şamila n ve Bolor dağları Kaşmi ri Türkis­
tandan ayıran Karakurum dağları d ı r: Minors'ky, Hudüd, ha rita
i V (s. 261 ) . Bu dağlar ın güneyi G i lgit'ti ve M
. X I . yüzyıl­
da burada Bahta-şah ünvan lı bir Türık hü1k ümdar ı ve onun
boyu bulunuyordu. Birüni, C. 1, s. 207.
(1 19) BirQni, C. 1, s. 248.
(120) Bibi. N,ationa le, persan 1 74 , varak 1 07.

176
ağaç (lev. XII a) Sumeru gibi kosm ik muhi t denizi
içinden yükselmekte ve Uygur eserlerindeki dağlara
benzemektedir (lev. IV b) . Sivaslı Nasir al-Din l{af
Dağını Zu al-Karnayn gibi dünya hükümdarlarının ma­
kamı olarak tarntır. 1 2 1 Ibn Bibi indinde de kendi devri­
nin Kaf Dağı Selçuklu başkenti Konya idi. 122
Gazneviler ve Selçukluların ecdadının rüyamna mü­
masil şekilde, M. XIII. yüzyılda Osmanlıların ecdadının
da (Ertuğrul Gazi'nin babası veya Osman Gazi) kura­
cağı sülaleyi, göbeğinden çıkan ve gölgesinde dağlar ve
pınarların bulunduğu bir büyük ağaç olarak rüyasında


gördüğü rivayet edilmi<.?ti J' �3 Devlet timsaU dağı «yer­
su» ve ağaç, yani «yış>) motifleri, İslamdan sonra da,

ak
bu rüyada birlikte bl.ılunmaktadır. Bir Taoist azizine
benzeyen Geyikli B�.tba'nın Keşiş Dağı'ndan inip, Bur­
sa'da Orhan Gazl'nin «Beg-sarayı» avlusunun kapısının
iç yanına Osmunlı devletinin timsali olacak kacağı
V
dikmesi menkibesinde1 2 4 ölümsüzlük remr.i geyik mo­
tifi de ilave olmuştur.
n
M. XV. yüzyılda Eşref b. Muhammed ıtt ğacı yalnız
dünyevi mekan değil, kadim Çin'de bazen olduğu gibi,
si

zaman timsali olarak görünüyordu. M. 1459 ta.rihli türk­


çe yazmada1 2 6 Eşref b. Muhamıned şöyle demektedir :

«Dörd anadan ( unsurlar) , yedi atadan (seyyare­


E

ler) , üç oğlan (hayvan, nebat, c emad cinsler ı) vücuda


getürdü: Şol ağaçdan yemiş yirler kim on iki budak­
k-

da üç yüz altmış beş yaprağı var (günler) . Her yapra­


ğının iki yüzünde yirmi dört satır yazdı (saatl er) . Bir
Te

·
yÜzün gümüşle (gündüz) bir yüzün demirle (gece ) ».

(121) İbid., varak 103 v.


( 1 22) İbn Bibi, varak 215.
i
( 1 23) M. H. Yınanç, ·Ertuğrul Gazi», lslam Ansiklopedisi ( stan-
bul 1 948) ve Neşri, s. 83-4.
( 1 24) İbid., s. 170-71 . Prof. Ş. Tekindağ bu menkıbeye lütfen dik·
ıkatimi çekti. Geyikli · Taoist azizi: yuk. not. 4.
( 1 25) Bkz. yu'k. not. 4 (Lf.ıkle) .
·

( 1 26) B. Şehsuvaroğlu, Eşref b. Muhammed• · Haza'inü's.sa idit

177
Eşref b. Muhammed'in bu tasavvurunun o devirde
yaygın olduğu anlaşılmaktadır. Mansur Bahşının 12 1
Yezd'de M. 1431'de Uygur harflerile yazdığı mecmua­
daki bazı resimler Eşref b. Muhammed'in mekan ve
zaman timsali ağacını sanki tasvir eder. Mansur Bah­
şı'nın mecmuasındaki resim (lev. IX b) üslup bakı­
n11ndan, Türk sanatının madeni eserlerini hatırlatmak­
tadır. Koçngar levhalarında1 2 8 (lev. V a) olduğu gibi,
mütevazın şekilçle tertiplenmiş girift dalların üstünde
kutlu hayvan başları ve muhtemelen «Üç oğlan»ı tas­
vir eden maskeler görülür.

Hacı Bektaş ucları ejder başı ile


Tekkesindeki


biten çam şeklinde Kırk - budak 1 29 şamdanlarının
(lev. VII c ) bir manevi sülalenin timsali, «Kırk Ab­

ak
dal»ın remzi olarak <<kırklar meydanı»nda yakıldığı an­
latılmaktadır. Ağaç şeklinde şamdan (lev. VII a) ile
«Yitiken» ibadeti ı 3o yapılan Buddhist Uygur ilinde de,
Buddhist tesirleri taşıyan bir İslami
katı bulunması keyfiyeti bu münasebetle dikkate değer.
V <<Abdal»131 tari­

Görünüş bakımından, «Kırk budak» (lev. VII c ) Koçngar


n
madeni levhalar ı13 2 (lev. V a) ve Mansur Bahşı'nın
mecmuasındaki kitap resminde133 (lev. XI b) olduğu
si

gibi, ejder başı şeklinde biten dalları ile temayüz eder


(lev. VII c ) . Merdivenköy Bektaşi tekkesinde, «Kırk-
E

(Ankara 1 961 ) . varak 1.


k-

( 1 27) British Museum Or. 8193. Bkz. T. Gendjei, « Notes on the


colopihon of t!he Lıatafatnama in Uygur characters of the
Kabul Museum», Annali dell' lstituto Orientale Nuova seri� .
Te

C. XIV, (Napo l i , 1 964) .


( 1 28) Bkz. y-uk. not. 91.

( 1 29) S. Nüzhet, Bektaşi Şairleri ( İ stanbul 1 93()) s. 482.

( 1 30) Bkz. yuk not. 1 05.

(131) Yu'k. not. 1 29 'da adı geçen esere göre cı Kırk-budak• aslen
İsl ami olmayan adetlerden gelişmiş. Uygur crAbda l • ı : D.
Ross, The Tarikh-i Rashidi (London, 1 895) , s. 42, 88.

( 1 32) Bkz. yuık . not. 91 .


( 1 33) Bkz. yuk not. 127.

178
budak» merkezi bir sütun şeklindedir ve dalları mey­
danın kubbesini teşkil eder (lev. VII b) _134
Türkiy e'de, asgari M. XIII. yüzyıldan beri. kuş
motifi ile birlikte, hurma ağacı ve servi ile «Tuba»
denen ağaçlar ve çama benzer «kakıl» denen bir ağaç,
(lev. XIIIa, XIVa) Azerbaycan'd a «ağaç» ve «budak»,
(lev. XIIIb, c) Türkmenistan'da «gül» denen şekiller
sanat eserlerinde çok görülürdü.135 Yeniçeri bayrakla­
rında (lev. Xe) , çiniler , mezar taşları, işlemeler, ha­
lılar ve kilimlerde de bu ağaçlar yer alıyordu.136 Ser­
vi motifi, Hakanlı devri Semerkand ocaklarından (lev.


IX) Selçuklu sanatına geçen şekilleri (lev. Xa)137 ve ba­
zen de, kadim gelenekte, sütun görünüşünü de alıyor­

ak
du (lev. XIVf) . Mani dininin nurlu yemişi (lev. VIIIa)
ve Hakanlı remzi (lev. VIIIc) nar138 da 1\1 . XIV. yüz­
yılda , Ak-şehir mezar taşlarında, uhrevi bir mana ta­
şıyordu 139 (lev. VIIId) . V
( 1 34) Merdivenköy Tekkesi son olarak H. 1 287/ 1 780'de tamir ol­
muşdu, fakat aslen XIV. yüzyıl lardan kaldığı rivayet edilir.
n
( 1 35) MahmOd Şevket, Osmanla teşkilat ve kiyafet·i askeriyyesi
( İ stanbul. H. 1 325) 'de Orta 1 1 ıremzi !kırm ızı; Orta 88'inki
yeşil . ve iki •kanatlı ve dört ayaklı efsanevi hayvan; Bölük
si

6 'rnnıki (kırmızı dal ve sancak) ; Bölük 7'ninki ıkırmızı hur­


ma ağacı; Bölük 13'ünkü ıyeşil hurma ve kırmızı arslan.:
E

Bölük 1 9 'unki gök servi; Bölük 29'nıki tepesinde kuş bu­


lunan yeşil servi; Bölük 44'ünki yeşil servi; Bölük 57'nirtki
çift 'kırmızı servi; 6ölük 58'nki hurma ağacı ve bayrak.
k-

Türıkiye'de diğer ağaç motifleri: Arseven, res. 220/5-8, res.


22 1 , 607, 630, 679/10, 3 1 , 30. 'fob§: M. Aksel, Anadolu Halk
Resimler:i ( İ stanbul 1 960) , s. 147. M . XV. y;üıJyıl Anadolu
Te

halısında ağaç: K. Erdmann, Der orientalische Knüfteppich


(Tübingen 1960) , l ev., 16. Ağaç, (ıbudak) : L. Kerimov, Azer·
baycan helçesi (Baku 1961 ) , lev., 1 1 /3 , 25/3. Gül: V. G .
Moskova, Kovrı narodov Sredney AzU (Taış'kenıt 1970) . �ev.,
XXYN/3, XXX/3, 4.
(1 36) Bkz. yuk. not. 1 35.
(137) Bıkız. yu'k. flOt. 1 1 2, 1 1 4. Mukayese ed. Arseven , res. 563,
607, 630.
(138) 'B'kz. yuk. not. 99 ve 1 10.
( 1 39) i�i ınar dalı arasında ölen şahsın tasviri bulunan Alk-şehtr
müzesi mezar taşla rı : 7 numaral ı , H. 730/1325 tarihl fı otu-

1'7·9
Dağ motifi de halılarda üçgen bir remz oluyordu.1 40
(lev. XIVb) . Mogol istilası ile Uygur-Çin sanatından
gelen prototipler İslam ve Türk kitap resiınlerinde14ı ,
(lev. XIVb) bilhassa Kaf Dağı tasvirlerinde,142 aynen
muhafaza edilmişti.
M. XVI.-XX. yüzyıllarda da kadim geleneğe' uygun
olarak, ağaç Türkiye'de ve1iH3 veya hükümdar tiınsali
olmağa devam etti. Bu keyfiyet bilhassa, eski gelenek­
lerin yaşadığı sarayda, sultanların düğünü ve şehza­
delerin sünnet düğününde müşahede ediliyordu. ·Bu dü­
ğünleri anlatan surnameler çoktur.144 Misal olarak I.


Mehmed'in oğullarının H. 1086/1675 'de Edirne'de cere­
yan eden sünnet düğününü ele alabiliriz. İki şehzade

ak
sünnet olacağına göre saray bahçesine iki <<nahl-i sur»
kondu. Bunlar minare gibi yüksekti ve altın gibi par­
lıyordu. Balmumundan yeınişler ile süslenmiş idiler.
Herbirini ancak üç kişinin taşıyabildiği kırk tane daha
V
küçük ağaç ve üç şeker leme bahçesi de hazırlanmıştı.
Şeker leıne bahçelerinde hep şekerden olan küçük ağaç-
n
0ran adam tasvk eden mezar taşı; 12 numerolu 1375 tarihlI
si

rahle. yanında oturan genç adam tasvir eden mezar taşı ;


bunun aynı 135 numerolu mezar taş ı ; Davud •kızı 'Ayşey,i
tasvir eden 13 numerolu mezar taş ı . No. 12 ve 135 mezar
E

taşlarında şahısların elinde de nar vard ı r.


(140) Arseven, res., 107/3.
k-

( 1 41) Mesela M. 1 583 tarihli Zübdet al-tavarih (Türk ve İ slam


Eserleri Müzesi yazma 1973).
(142) Kaf Dağı resm i : M. 1586 tarihli farsça Siileyman-name (top­
Te

lkapı H. 1517), varak 132 .


(143) İ brahim Hak-ki, Marifet-name (tarihsiz Bulak bask.) s. 27'de,
«Arif,,, kainat ağacı mn yemişi say ı l ı r. Aynı 1remz Buddhist
edeb iyatında görülür: Bkz. yuk. ınot. 94.
(144) M. 1582 tarihli Sür-name, Topkapı ya:zıma H. 1344, varak 1-1
v.; Topıkapı , Ahmed 1 1 1 . 3594 yazmasında varak 4-6; Na'lma,
c. iV, s. 264-65 ( H . 1057 /1647 sünnet düğünü) ; Raşid, s.
ıv. s. 211 ; Nabi, Vakayi'-i hitan-i şehzadegan-i Hazret-1 Sul·
tan Muhammed Gazi, A. S. Levend baskısı C l stanbul 1 944)
s. 36, 48, 58·-s. 62 (1. Meıhmed'in oğullarının sünnet d üğünü) .
·

180
lar ile deve, ahu, arslan , fil, at ve insan başlı baW{
şekilleri hazırlanmıştı. Düğünün onbirinci günü şeker­
leme bahçeleri halka dağıtıldı. Büyük şehzade, «gon­
cası» olduğu ifade edilen ve böylece Osmanlı sülale­
sinin timsali olan en büyük ağaç ile birlikte, alay ha­
linde, Padişaha vardı. Padişah hamd ederek oğlunu
yanına oturttu ve ağacı taşıyan «kulları azad etti.»
<<Nahl-i sill'» acaba adının işaret ettiği burma
ağacın a mı, yoksa ince ve uzun şeklinin hatıra getir­
diği gibi Osman lı sülalesinin ağacı145 kavak'a mı teka­
bül ediyordu ? Zaman ile bu ağacın daha ziyade süslü


brr sırığa benzediği, XVII. yüzyılda III. Murad Surna­
'
mesinde (Topkapı, H. 1344) (lev. XVa) ve XVIII. yüz­
yılda Levni'nin Surname's inin (Topkapı, A. 3594) 1 4 6

ak
resimlerinde (lev. XV b) görülür. Acaba Nahl-i sfir'un
şeklinden Çin'den Osmanlılara hediye geldiği anlaşılan
Ming devri altın ve değerli taşlardan mamul sekiz kö­ V
şeli kurbanlık set içinde hükümdar korusu, ağaç ve
kutlu hayvanlar (lev. XVla) tasvirlerinin147 tesiri var
mı idi? Son <<nahl»'lerden biri II. Abd-ül Hamid'e aittir
n
ve «nimet» yani kut timsali hükümdar ağacı olduğu
bir beyt i1e açıklanmıştı14B. (lev. XVIb)
si

( 1 45) Bkz. yuk. not. 124.


E

( 146) Bkz. yuk. not. 144.


( 1 47) Topıkap ı , Hazine 1 1 /1863 ve 1 864'de kaıyıdlı altın
ve renk·
tanrısına kurban
k-

li taşlı şamdanlar Ming eseri olabilir. Yer


kesmek için ıhazırlanıan çok :Jroşeli sed (l:)kz. yuk. not. 2) .
içinde ağaç, feng-huang (!Jkz. ıyuk. not. 4) ho-t'ou· (ıbkz. yuk.
Te

not. 4) , bir turna ve başka ıkuşlar g'örülmekdecJiır.


( 1 48) Topkapı, ağaç şeklinde Buhurdan Hazine oo . . 11/1052. Üze­
rinde elmasda n .. ayi n» ve uHa» harfleri altıında H . 1318/1 900
tarihli beyt yazı lıdır:
· M aksadı tahdis-i ni'mettir bu şekl..ıü süretin
Sayesi da'im ola Şah ıHamidin şecerin».
(Abd-üi H amid l l 'nin oğlu Selim Efendi, 191 1 'de evlenen
kızı Nemtka Sultana, altında geyik ve arslan buıunan gO­

müşden şamdan hedi·yesi .ıte, yuk not. 1 44'de kaıyd edilen


geleneği yaşatmakda idi) .
(148) B1kz. ytPk. lev., 124.

ısı
Milli geleneklerin taşıyıcısı Kara-göz sahnesi bel­
ki Geyikli Baba devrinden beri hükümdar bağında ağaç
ve geyiği tasvir edegelnıişti149 (lev. XVIc). «Kanlı Ka­
vak»15 0 jse sanki yer tanrısı timsali agaca kadim de­
virde kesilen kurbanları anıyordu. 1 5 1
Bugün Sibirya Türklerinden Dolganlar152 da otağın
ortasındaki bazen tepesindeki ve dallarında kuşlar sı­
ralanan ağacı ( «tuspet-turu») 153 Uygur «sıruk»ı gibi,
dünyanın mihveri saymaktadırlar.


ak
V
n
si
E
k-
Te

(149) Siyavuşgil, 4ev., 1 .


(150) lbid., s. 20.
( 1 51 ) Bkz. yuk. oot. 4.
( 1 52) Dolganlar Tü�ür: Levin-ıPotapov, s. 2.
(153) Harva , s. 37, 52 ve res. 2 .
(154) Bkz. yuık. not. 52.

182
KISALTMALAR VE TEKERRÜR EDEN


KAYNAKLAR LİSTESİ

R. Arat, Eski Türk Şüri (Ankara 1965)

ak
C. E. Arseven, Les arts decoratifs turcs.
J. Artamonov, Istoriya Hazar (Leningrad 1962 ) .
I. Artuk - C . Artuk, Istanbul Arkeoloji Müzelerinde teş­
V
hirde İslami sikkeler kataloğ·u, c. I (İstanbul, 1969 ) .
J Auboyer, Le trône dans l'lnde ancienne (Paris 1949)
·

W. Bang-A. von Gabain, TT "I : " Türkische Turfantexte


n
I, EDTF, c. II.
W. Bang-G. R. Rachmati, «Die Legende von Oghuz
si

Qaghan», SPAW (Berlin, 1932 ) .


W. Barthold, a - Turkestan : Turkestan down to the
Mongol invasion (Landon 19·2 8) .
E

b - Turkestan, Teksti : Turkestan v epohi Mongol'­


skogo naşestviya, c. I (Petrograd 1898)
k-

S. Beal, Si-yu-ki (Calcutta 1963 )


A. N. Bernştam, a-MIA 26 : «Istoriko-ariıeologiçeskie oçer­
ki Tsentralnogo Tyan'-şanya i Pamiro-Alaya,» MIA
Te

26 (!v1oskova 1952)
b-SA XI : «Osnovnie etapii istorii kultun Semireç'ya
i Tyan'-şanya», SA XI (M. 1952 ) .
Birun i : E. Sachau tarafından Kitab tahkik ma fi al-Hind
tercemesi, Alberuni's India (Delhi 1964) . ·

P. N. Boratav, Er-Töştük (Paris, 1965) .


J. Boyle, Ata Malik Juvaini, The history of the World­
conqueror (Manchester, 1958 ) .
B. Brentj es, «Naturschutz und Tierparks im alten China»
Zool, Garten N. F., 43/5 (Leipzig 1973 ) .

183
E. Bretschneider, Mediaeval researches from Eastern Asi­
atic sources (London 1967 ) .
A. Caferoğlu, Uygur Sözlüğü (İstanbul 1934 ) .
E. Chavannes,
a - Documents, Documents sur les Tou-kiues
(turcs) occidentaux et notes additionnelles (St
Petersbourg 1903 ) .
b - Notes additionnelles : bkz. Documents.
c - Sculpture : La sculpture sur pierre en Chine au
temps des deux dynasties Han (Paris 1893 ) .
d - Le T'ai-chan (Paris 191 0 ) .
G. Clauson, An Ethymological Dictionary of Pretbirt­
eenth century Turkish (Oxford 1972)


W. Eberhard,
a - Çin : Çin Tarihi (Ankara, 1947 ) .
b - «Lokalkulturen» : «Lokalkulturen in alten Chi­

ak
na», TP, Suppl. vol. X XXII (Leiden 1942 ) .
c - Şimal : Çinin şimal komşuları (Ankara, 1942 ) .
d - Weltbild : Sternkunde und Weıtbild im alten
China
V
(Taipei 1970 ) .
EDTF: Ergebnisse der Deutschen Turfan Forschung (Le­
ipzig 1972 ) .
n
I. Erdelyi, «Avar sanatı», Türk kültürü el-kitabı, c . II/la,
(İstanbul 1972 ) .
E. Esin,
si

a - «Apotropaic n1ask» : «The dracontine arch and


the apotropaic mask in Turkish symbolism,»
E

Art and archaelogy ı·esearch papers 4 (London,


December 1973 ) .
b - «Evren», Selçuklu araştırmalaı·ı dergisi» I (An­
k-

kara, 1970 ) .
c - «Kün-ay», VII. Türk Tarih Kongresi bildirileri
Te

(Ankara, 1972) .
W. Fuchs, «Huei-ch'aos Pilgerreise durch Nord-west In­
dien und Zentralasien in um 726», SPAW (Berlin,
1938 ) .
A . A. Gavrilova, Mogil'nik Kudirge (M.-L. 1965 ) .
M . Granet, Danses et legendes de la Chine ancienne
(Paris, 1959 ) .
J. J. M. de Groot, The religious system of China (Taipei
1964) .

184
A. Grünwedel, Altbuddhistische Kultstaetten in chinesisch
Turkestan (Berlin, 1912 ) .
L. Hambis, «JA 1970» : «Le nom turc des Mille sources a
l'epoque des Ming», JA C. 258, fasc. 3-4 (Paris 1970 ) .
J. R. Hamilton, a- Les Ouighours a l'epoque des cinq
dynas ties (Paris, 1955 ) . b- «Toquz-Oğuz et On-Uy­
gur» JA, CCL (P. 1972) .
U. Harva, Les representations religieuses des peuples al-
(Paris, 1969 ) .
·

taiques
Ibn al-Asir, AI-kamil fi al-tarih (Kahire bask.)
Ibn Bibi, Al-awamir al-'Ali'iyya fi al-umur al'Alaiyya
A . Erzi bask. (Ankara, 1956 ) .


JA : Journal Asiatique
K. Jahn, Die Geschichte der Oguzen des Raşid al-Din
(Wien 1969 ) .

ak
(Mahmud) Kaşgari, AI-divan u-lugat al-Turk ed. B . Ata­
lay, (Ankara, 1941-43 ) .
S. P. Kiselev, «Drevnyaya istoriya yujnoy Sibiri» MIA
( 1 949 ) . V
A. Kollautz - H. Miyakawa, Die Jou-jan der Mongolei und
die Awaren in Mitteleuropa (Klagenfurt 1970 ) .
A. von Le Coq,
n
a BSM : Buddhistische Spatantiske Milttelasiens.
.
-

(Berlin, 1922-28 ) .
si

b - Chotscho (Berlin 1913 ) .


c - «Türkische Manichaica» I, II, III, EDTF, c. I.
E

M. G. Levin - L. P. Potapov, The peoples of Siberia (Chi­


cago, 1964 ) .
L . Ligeti, «Autour d u Sakiz yükmak yaruq», Studia Tur-
k-

cica (Budapest 1971 ) .


B. I. Marşak, Sogdiyskoe serebro (M. 1971 ) .
Te

MJA: Materialı i issledovaniya p o arxeologii SSSR.


v. Minorsky, Hudud : Hudud al-'alam (Landon, 1934).
F. Musabaev - A. Mahmudov - F. Haydarov, Kazakistan
epigrafikası, c. I, (Alma-ata 1973 ) .
Na'iına, Tarih ( İstanbul, H. 1281 ) .
Narşahi, Ta.rih -i Buhara (Paris, 1892 ) .
Neşri, Kitab-ı cihan -numa Unat-Köymen bask. (Ankara,
1949 ) .
N. Orkun , Yazıtlar : Eski Türk Yazıtları (İstanbul 1936-
1941 ) .

185
G. Öney, ·«Anadolu Selçuklu Sanatınd a Hayat Ağacı Mo­
tifi» Belleten (Ankara, Ocak 1968) .
P. Pelliot, a Marco Polo - Notes to Marco Polo (Paris,
-

1959-63 ) .
b - «Natigai» - Notes on Marco Polo (Paris, 1963) ,
s. 791-798.
c - TP XVII : «Le nom turc des Milles sources chez
Hiuan-tsang», TP XVII (Leide 1930 ) .
d - TP XXVI - «Neuf notes sur les questions d'Asie
Centrale», T'oung-Pao vol. XXVI ( Leide 1928 ) .
O. Pritsak, «Qara», Z. V. Togan'a Armağan ( İst. 1 950-55 ) .
G. A. Pugaçenkova - L. I . Rempel, lstoriya iskusstv Uz­


bekistana (M. 1965)
G. R. Rachmati, «Türkische Turfantexte Vll», Abhandl.
d. Preuss. Akad. d. Wiss. (Berlin, 1936 ) .

ak
W. Radloff, Tişast vustik (Osnabruck 1970 ) .
Raşid, Tarih ( İstanbul, H. 1283 ) .
SA : �ovietskaya arheologiya
K. Shiratori, «On the territory of the Hsing-nu Prince
V
Hsi-t'u Wang and his metal statues for heaven-wor­
ship», Memoirs of the Research Dept of the Toyo
n
Bunko ( Tokyo, 1930 ) .
E. Siyavuşgil, Karagöz (İstanbul, 1951 ) .
Slovar : Drevneturskiy Slovar' ( Leningrad, 1969 ) .
si

SDAW : Sitzungberichte der Deustchen Akademie der


Wissenschaften.
E

SPAW : Sitzungberichte der Preussischen Akademie der


Wissenschaften.
k-

Tabari, Annales ( Leiden 1965 ) .


Z. V. Togan, Ibn Fadlans Reisebericht (Leipzig, 1939 ) .
TP : T'oung-Pao.
Te

Tsung-Tung-Chang, Der Kuıt der Shang Dynastie im


Spiegel der Orakelinschriften (Wiesbaden, 1970L
D. F. Viennix, «Turskie pamyatniki Talas dolini», «Arx­
eologiceeskie pamyatniki Talaskoy dolini (Frunze 1963)
O . Viennot, Le culte de l'arbre dans l'lnde ancienne (Pa­
ris, 1954) .
J. Werner, Beitraege zur Archaeologie des Attila Reiches
( München 1956 ) .
C. A . S. Williams, Encyclopaedia of Chinese symbolism
and art motifs (New York 1960 ) .
Yusuf Haşş Hacib, Kutadgu-bilig, R. Arat/bask. (Anka­
ra, 1947) .
186
E . Esin Levha I a


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not 63, 64, 70, 73 ve 7 4)


E. Esin Levha 1 b-c


_,


ak
. .

c
.

. --- --

• �
j
ı •
V
n
. \
si

' ' .
E
k-
Te

b
E. Esin Levha 1 d-e


ak
V
n
si
E



k-

. . . ..
.. . . .. ..•


Te


.
.

..

.

.
. •

.
.

.
.

.
.
\

))'
',
'

�/ �
O)
.

1
"tS
1
(.)
1
.o .
L.()
1
tS
<.O

� .

·�
>
Cl)
Ü
.
:....
7 Cl)
c
:....
Cl)


1
ü'>

ak
..Q
V �
� -
r---
00
.
r---
r---
n
.
N
r-..
si

...
o
c:
--
...... .. N

E

cc
-
k-

E
Te

Q)
....,
CI)
>-
CI)
(/)
::s
o
·-

C')
-o -
·-

GJ
o:
.
.....
o
o
:....
t)
C,)
o

.

tZl
.

f:l
... .
;:s

et>
<


ak
::::r

.......
OJ
""'
N Ç)
""'t
V
'<
.

:::J O)
n
o N
.... ::ı
o
-..J <
N -
si

""'t
-..J et>
-..J en
E

CX> Ü)
-...:.ı
-
k-

"
Te

et>
3
et>
""'I

r+ o f
o
,
....... •

OJ
" (")
D)
en

)>
-

"
1
"
"
-· c::
en ::ı
-
et>
en
ro
< ::ı et>
- GO
'1> c:.·
<
. ::ı
c::
r- ::ı
.......
.ı:ı.

ak
,......
OJ
V
"
N
.
n
:::J
o
r+
si
E
k-
Te

()


1
O'
1
(")
E. Esin Levha 111 d


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not 79, 80)


<;.l'. Jl


@o ak
-

cxı V

;:,
o
n
,...

1\)
1\)
.
si

CD
w
.

....
E

o
1\)
-...
k-
Te

'
E . Esin Levha IV b


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not 22, 93, 1 02)



ak
:::J
o
.....

co
V
co
.
n
c.o
--

<
si

CD

--
0
(.,.)
-
E
k-
Te
E. Esin Levha V b


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not 88, 91 "e 1 03)


Levha VI a
E. Esin


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz . not 93, 95, 1 03, 1 07)


Te
k-
E
si
n
V
ak

.

Levha Vll a
E . Esin


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not 1 05, 1 29, 1 34)


E. Esin Levha Vll b
L


--

ak
' ·

'••
t

V
n
si
E
k-

ı
Te

'

• 1
• 1

1
'
1

1
1
, ,

- -- --

(Bkz. not 105, 1 29, 1 34)


E. Esin Levha Vll c


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not 1 05, 1 29, 1 34)


E. Esin Levha Vlll a-b-c


ak
V
a
n
si
E
k-
Te

b
o

(Bkz. not 99, 1 00, 1 1 0, 1 1 1 , 1 39)


E. Esin Levha Vlll d

'


' ,

J
ak
V
\
n
...
si

.� 1
.,
...
'

...
E

.. .
k-

13
Te

( Bkz. not 99, 1 00. 1 1 1 , 1 39)


E. E•


ak
V
n
si

J
E
k-
Te

'

1
1
$ '_____ _J

Clila. not 1 1 2)
:::ı
o
,...
Te
k-
E
si
n
V
ak

Te
k-
E
si
n
V
ak


.
t:ıl


Te
k-
E
si
n
V
ak

j
E . Esiıı Levha XI b


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not 1 1 8, 1 1 9 , 1 27 )
Levha XII a
E. Esin


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not 1 20 , 1 40)


E. Esin Levha XII b


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not 1 20, 1 40)


J

E. Esin Levha XIII a-b-c-d

&.:�-


ak
V a
n
si

d
E
k-
Te

.. -

- ., - -,- 1 -

c
D

( B kz . not 1 35,
1 33, 1 53 )
B.. Esin Levha XIJ/ a-b-c-d-e-f-o

AAAAA
'YYYY\ • .- ...• .. ..•


· -• .• .,. •
� = c
- . ....... . �-.... ..

b - Dağ c Akıtma,

ak
-

a - Kakı l (Arseven , res . 607 ) vey a su

V
n
si
E

d - Hurma e - Selv iler (Arseven, res. 220)


k-
Te

g - Başka ağaçlar
( A r se ven, res. 220)
f Selviler
-

(Arseven, res. 607)

(Bkz. not 1 35. 1 36, 1 39)


E. E sin Levha XV a


ak
V
n
si
E
k-
Te

( B kz . not 1 46 )
E . E sin Levha XV b


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not 1 46)


E. Esin Levha XVI o


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not 1 47, 1 48, 1 49)


E. Esin Levha Xlll b


ak
V
n
si
E
k-
Te

(Bkz. not__,.-1 47, 148 1 49)


Levha XVI c
E . Esin


ak
V
n
si
E
k-
Te

( Bkz. not 1 47, 1 48, 1 49)

You might also like