Professional Documents
Culture Documents
Ötüken-Yış-Türk Sanatında Ağaçlı Dağ Hakkında Notlar Emel Esin
Ötüken-Yış-Türk Sanatında Ağaçlı Dağ Hakkında Notlar Emel Esin
k-
E
si
n
V
ak
fı
Ö TÜKEN YIŞ
(TÜRK SANATINDA AÖAÇLI DAÖ HAKKINDA NOTLAR)
E. Esin
fı
(Vatan olacak yer Ötüken ormanı imiş)
ak
1 - Gök ve yer-su dini. çevresinde kosmolojik
mefhumlar
Çinlil erin Kadim Chou (M. Ö . 1050-249) adını ver
V
.
diği ve Eberhard'ınl .Proto-Türk sandığı boyun zengin
harsının nice unsurları, hem Türklere, hem Çinlilere
miras kalmıştı. Chou kültüründen Türklere doğrudan
n
doğruya geçen unsurlar Çine nazaran, daha arkaik hu
si
147
in
ne n ilk en in ev ci sa yı lıy ordu. «Yaruk» ilk es i n ke
de
n zir ve de gö rü nd üğü gü n
ına li göğün zi rv es in de , güneşi
sı et in de , öğ le sa at in d0 , yaz m ev sim in de , at e ş
orta cih
sa yı lar da , hü kü mda rın
unsurunda, kızıl re nk te , tek
da te za hü r et m ek te sa
şahsında, erkeklik mefhumun
l�jü: timsalleri gü neş ve
nılırdı. <<"Yaruk» ilk es ini n astro
) , çin ce «Kızıl-kuş»
türkçe «Kızıl-sagızgan» (sa ksağan
iba de ti bu gib i tim
denen yıidız 111anzumesi idi . Gö k
esi nin kem ali ise
saller ile icra edilird i. «Kararığ» ilk
(da ğ yön ) ünd en
yer sula rını n dib ind e, türkçe «tağdın»
min de. su un
denen kuzey cih etin de, gec e ve kış mevsi
der ece şa
surund a, kara renkte, çift say ılar da, ikin ci
fı
sa
hıslarda ve kad ınlık mefhumunda teza hür etmekte
yılırdı. «Kararığ» ilke sini n astrolojik tim sall eri «ay» ve
ak
türkçe «Kara-y1lan», çinc e «Kaplumbağa ve y1lan » adı
nı taşıyan yıldız manz umes i idi. Doğu ve Batının d a
müma sil timsa lleri bu cihetlerin ifade ettiği karm aV
yaruk - kararıg ilkelere uygundu.3
Dağlar ve ağaçlar, göğün zirvesinden «yer-su»yun
dibine varan bir--�r ınihver gibi görülerek, gök ile yer
n
su'yu birleştiren i.badet yerilt ve 1rarma yaruk-kararığ
si
rengı Dunya_ ın
: �. �erkezi ve toprak unsurunun rengi sarı idi.
(4) Chou !ardan oncekı Shang devrinde yer ibad - et·ı.· Tsung-tung-
ohaııg, s. 184. Chou devri göık ve yer ı" bad - e t·ı.· muntazam
.. ..
d or t-koşe veya çok köşeli şekilde sanılan d.. ny a � - � ı saran ve
yarım-kürre şeklindeki gök ile birlesdiren d g s lsı. le ınd
a ı ler . en,
_
d ünyanın dört kös. esi nde b ulundugu tasawur edilen dör t
·
bü-
..
yuk dag- ve oradakı. koru ve awacla .. .
g , .ı- . hdort cıhetın . yer ve su
tanrıları sayılııyordu: Chavannes ; 'aı-c an,
' s . 168. Chou dev
Jetinin topraklarının hudüdl arı ndakı başlı
ca daqlara, dünyanın
köşeleri sıfatı tesmi . ı ·ıyordu· Chou h.u. k.um
l ed·ı .
d-arının başıkenti
dünyanın merkezi sayılıyo rdu ve
merkezde:ki kutlu dağ, veya
1
148
ren1zleri olmakta idiler. Dağın tepesinde gök ayini,
dağın eleğinde bir koruda, daha sonraJarı, bir ağaç di
binde, yer-su ayini icra ediliyordu. Gök ayini ancak
gök tanrısının mümessili en yüksek hükümdarların
hakkı idi . Yer-su ayinini bazen hükümdarın kendisi
ikinci $Ir�da, bazen eşi veya ikinci derece bir beğ
yapabiliyordu. Fakat her yeni ')Ülale kurucusu, her
tahta çıkan hükün1dar bu ayinlerin bfr şeklini icra edi
yor ve kendi sülalesinin mukaddes korusunu veya ağa
cını o yurdun ayin yeri ola::ı dağa dikiyor du.
fı
darının makamı idi: Granet, s. 361, 422, 421. Hükümdarın i<0-
rusu (Pi-yong); toparlak havuz, «M'ing-tangn, ıkutlu hayvan
lar: Granet, s. 140-41, Chavannes, 320122; Tai-chan, s. 313,
ak
Shiratori, s. 26, 27, 29; Eberhard,
«Lokalkulturen .. , s. 245-58;
Brentjes, "Tierpad<ıı . Kutlu hayvanlar: oh'i-lin veya ho-t'ou:
Williams, s. 39, 410. Kelen: Caferoğlu, Bo-t'ou türkçe ·kut
lugn (kutlu) dan muharrefdir: Eberhard, Şimal, s. 70. Geyik ve
koç:
süzlük
Williams, «Deern, «God of longevityn
mabudu). ..sheepıı
V
maddeleri.
(geyikli Taoist ölüm
Astrolojik ongun olan
hayvanlc:r: 2 ve 3. Al aca lı atl ar, nK'ua-fun dağı
bkz. yuk. not
n
ve şehali ormanı: bkz. cışağ. not 10.
Her kutlu dağın ve her yeni kurulan sülalenin yer-su tim
sali bir korusu veya ağacı vardı ve eski devirde 1koru mukad
si
fı
muntazaın ve beyzi bir şekil alırsa, o dağ su unsuru
na ve kuzeye mensup idi ( lev. II e).
ak
Gök ayini, kış tahavvülünde, dağın tepesinde, to
par lak ve gök rengine boyanmış bir set üstündeki bir
sütun önünde, kurbanları ateşte yakarak ve yeşim-ta
şının üzerine kitabeler yazarak, yapılıyordu. Yer-su i
V
badeti ise dağın eteğine yakın bir koruda veya ağaç,
yahut sütun önünde dört veya çok köşeli ve toprak
n
rengi sarıya boyanmış bir set üzerinde kur ban kesip
kurbanların yere gömülmesi' ile icra ediliyordu. 6
si
150
Ö . 206-M. 220) bu hayvanların heykelleri· mezarlık ko
rularda da dikildi. Bu hayvanların bazısı Kuzey ve Ba
tı göçebelerinin, yani proto-Türklerin de bulunduğu
boyların yetiştirdiği cinslerdi. Göçebelerin ongunları
ile de ilgili olabilirlerdi.. Ormanlı dağdaki hükümdar
korusunun başlıca hayvanları şunlardı.9 Dört ayaklı
hayvanların kralı sanılan tek boynuzlu «chi-l'in» (türk
çesi kelen) veya «ho-t' ou» (türkçe «kutluğ»dan muhar
ref sanılır) ile ebedi hayat otunu çiğneyerek ölümsüz
lük timsali olan geyik; Çinlilerin «f{un keçisi» dediği
ve ecdada sadakat remzi sayılan koç; kuşların kral
fı
ları sayılan karga ve avcı kuşları ile, geç devirde geli
şip, Kırgız av kuşu «sungkur» ile ilgisi bulunan efsa
ak
nevi feng-huang; birbiri ile ilgili cinslerden sayılan
balık ve «lUU» (Çinceden muharref, ejder manasına
türkçe söz) ve ak, veya ak benekli pars.
Han devrinde kaydedilip Chou devrine atfedilen
V
bazı menkibelerde, proto-Türklerjn de aralarında bu
lunduğu Kuzey ve Batı göçebelerinin mukaddes orman
ve dağları ile bunları temsil eden ve çince «K'ua-fu»
n
ve «Ch'ih-yo» denen savaş tanrısı alplar ile göçebelerin
«T'ao-lin» denen şeftali ormanında yetiştirdiği kuş, ej
si
(9) lbid.
(10) Granet, s . 1 1 5, 363-75 (•T'ao-lin•, ·Tch'e-yeou», •Tcheou-you •:
Eberhard, •Loıkalkul turen .. , s. 135-37, 235; k ı s ı m 1/1, 20/1 ,
2, 3a.
151
bahar n1evsim başlarında, göçebeler dini ayinler icra
eder ve atlar üzerinde korunun etrafında yarışırlardı.
Son baharda ağaçlar kuruyunca bir kayın dalı etrafın
da yarışılırdı. Böylece en kadim devirlerden beri pro
to-Türklerin de aralarında bulunduğu. Kuzey ve Batı
göçebeler inin «yış» ibadeti belki meydana çıkmakta
dır. Ayrıca, Kuzey ve Batı göçebeleri Çinin gök v e
yer ayinlerine de iştirak ederlerdi ve .türkçe «Kök-luu»
denen ejder yıldız ınanzuınesjne bağlı, bilinmeyen bir
mevsim basında da orn1anları atese vererek ayin icra
'
eder lerd i.11
� ..
fı
alpın ağaç veya orman şekline girmesi Çin'de ağaçla
ra verilen cihet ve boy timsali mahiyetinden doğuyor
ak
du. Dört cihet ve merkez tiınsali ağaçlar hakkında ba
zı tasavvurlar vardı. 12 Cihet ağaçları birer hükümdar
makamı idi. Merkezi ağaç ise, gök tanrısı timsali olan
en büyük hükümdarın makamı ve göğe inip çıkma için
V
merdiveni idi. «Lien-li» denen ağaç da «sekiz cihete»
(dört yönler ve köşeler) hakim büyük hükümdar remzi
n
idi. Ayrıca onbeş yapraklı <Ming-kie» veya «Li-kie»
ağacı zaman timsali idi. Ayın ilk onbeş günü esnasın
si
lırdı.
Türklerle doğrudan doğruya ilgili «dağ» ve «yış »
k-
152
«(Tölis boyları) her hangi bir akına çıkmadan ön
ce bir ağızdan bağırırlar ve göğe ok atarlar. . . Ondan
sonraki yıl, güz mevsiminde, atların şişmanladığı de
virde, savaş yerine dönerler. Bir koyunu (veya koç) u
yere gömerler (toprak tanrısına v erilen kurbanların
yere gömüldüğüne yukarıda işaret edildi) . Bıçak ile
(üzerine) bir çırağ yakarlar. Kadın kam ilahiler söy
ler.. . kötü ruhları kovmak için. Bütün erkekler, at üs
tünde, o yerin etrafında çok kerre dönerler. Sonra bir
erkek bir söğüt dalı, veya bir demet saz (latince carex
denen çiçekli saz) alır. Sapları yukarı çevirerek bu
fı
dalın üzerine ·kımız dökerler (türkçe metinlerde «tö
kük» denen merasim) . Kadın kam, (kurban edilen)
koyunun kemiklerini bir deriye sarar v e ba.şına koyar.
ak
Saçlarını lüleler halinde etrafa savurup indirdik';e,
sanki başında bir taç varmış gibi olur) (N. Ya. Biçurin
Sobranie svedeniy o narodah obitavşih v Sredney Azii v
V
drevnie vremena. Moskova 1950, s. 216, Wei-shu, 103' -
den tercüme.)
n
Bir diğer rivayet de, Çin sınırlarında a nlatılıyor
du.13 Çin'in Batısındaki Ala-dağ (Ho-la-shan) , kadim
si
153
Ierin <<A-şi-na» dediği (Pritsa k'a göre 16 Çınga: Kurt)
efsanevi dişi börünün oğulları, Gök-türkçe Yaşıl-ögüz
denen Hoang-ho'nın batısında, P 'ing-liang' da15, Huang
ti efsanelerile ilgili kutlu bir Taoist dağın ın bulunduğu
yerde, yaşıyorlardı1 6. Gök Türklerin kısm en Taoist kül
türün de olduğu da bilinir.17 Diğe � taraf tan, Gök-Türk
Hakan soyu o devirde Ch'ü-chü Hunl arını n idaresinde
bulunuyordu. ı s Ch'ü-chü HunJa rı19 ise bir topra k-altı
ejderi olarak tasavvur edilen yer tanrıs ının maka mına
bir dut ağacı veya çam dikiyor v e beşinci ile sekizinci
tı.yda ( yaz tahavvülünde ve sonbaharda) , mukaddes ko
ru veya dal etrafında, at ile yarışar ak ayin icra edi
fı
yorlardı. Doğu Hun «shan-yü»sünün (hükümdarının)
en büyük merasimi, beşinci ayın beşinci günündeki
ak
(yaz tahavvülü) gök, gök ejderi v e yer ayini idi. De
mek ki Doğu Hunlarının en önemli ayini, Çinlilerdeki
gibi kış tahavvülünde değil, tam aksi mevsimde, yaz
V
tahavvülünde oluyordu. Türk sayılan Tabgaçların2 0
mensup olduğu v e Çinlilerin «Sien-pi» dediği boy da,
Doğu IIunları gibi, koru etrafinda yarış eder, göğe,
n
yere, hükümdarın atalarına kurban keser v e kurbandan
sonra, kayın ağaçları dikerlerdi. Tabgaçların kara
si
sayılırdı.
k-
154
M. 439' da, Tabgaçların Ch'ü-ch'ü Hunları üzerine
kesin galebesi üzerine, Ch'ü-ch'ü Hunları ile birlikte,
Gök-Türk Hakan soyu da kaçmağa mecbur kalmış ve
P'ing-liang'ı terk etmişti. Efsaneye göre bütün Gök
Türkler öldürülmüş ve ancak kolları ve bacakları ke
silen bir çocuk hayatta kalmıştı. Bu son Gök-Türk ç o
cuğunun neslini karnında taşıyan dişi börü, Turfan şi
malinde bir. mağaraya sı'ğındı.21 Fakat 460'da Çinlile
rin «Juan-juan» dediğ'i boyun Turfanı istilası ile, Gök
Türkler Turfanda da dağılmış ve bundan sonraki mer
hale Altın-yış22 (Altay) olmuştu. Burada Gök-Türkler
demircilik etti. Altın-yış'ın tolga şeklinde olması ef
fı
sanesi, belki Çin'de bu şekildeki dağların (lev. II b)
ınaden 1111su1 una mensub sa yılmasındandı. Grünwe
ak
del'in23 Sumeru (Buddhist kosmik dağı) olarak tefsir
ettiği bir Uygur dağ tasviri (lev. IVa) yanında, türkçe ·
(21) Liu, s . 5 .
(22) lbid.
(23) Grünwedel, ıres . 604.
(24) Pelliot, TP XXVI v e VJadimirtsov, Dokladı AN SSSR (1 929�.
(25) Liu, 'S. 1 0 , not 58-61 . "Kara-tanrı • : Eberıhard Şimal, s . 87.
·Sini kamagun taplatı beg tkll' gal. Yağız yerde tiki önti . . . Kut
'keltl• (Herkes seni 'heg olmağa layık gördü. Yağ ız yerden
bir ses 'Cfuyu!du . . . Kut geldi»: Bang-Gaıbain, •TT•/ıl, s. 248-49.
155
i.
ız manzumesi <<Kök ·luu») kur ban ver ird
0 yıld
lan ejder
i gib i kış
Demek k i Gök-Türklerin gök ayini, Çinlilerink
yaz tah av
tahavvülündc degil, Doğu Ifunlarınki t;ibi,
de a lıyor
vülünde oluyor ve ejder i badeti şek li
«Ka ra
du. Bir diğer kayda göre, Gök - Tür kler ,
keser
tanrı» ( Yağ ız yir» 'e de, yan i yer-su'ya kur ban
ak
lerdi. Nitekim türkçe <<ırk bitig » (fal kita bı) , bey olI?
ütü-
icin ver-su 'nun da kutu geı·ektiğini anlatır. Yış
ken'den 400 - 500 li Batıda (150 .1{m. kada r) çok yük-
� ' ..
fı
ri») denmekte idi.
ak
«Böd-tengri>-)25 de ac;aba Çin'de en eski devirlerde
olduğu gibi ve Türklerin yer-altı tanrısı Erkliğ Kan'a
(Han) mümasil bir erkek, veya Doğu Hunlarında ta
savvur edildiği şekilde bir yer-altı ej deri, yahut Budd
V
hist mitolojide oldnğo. gibi bir kadın olarak mı tasav
vur ediliyordu? Pelliot «El Ötüken k utr»nı kadın sanı
n
yordu. Fakat M . VIII. yüzyılda T ürklerin başlıca yer
tanrısının, gök tanrısı gibi, hükümdar mertebeli bir
si
(26) Yer tanrısı kadim devirde Çin 'de erkek sayılı · r dı: Sonra
Buddhism tesiri ile ı k adın sayıldı ; Chavann es, Tai-shan, s.
501-525: Türklerde de yeraltı tanrı s ı Erklig Kan e11kekti r ve
sonrada n Çin'de, yer i badetind eki Buddhis t tanrısı Yama (Oha
vannes, T'ai-chan, s . 96) i l e e,ş tutuldu: Slovar' .. Ji.rıklig,.. Pel
fiot, TP XXVI ve Vıl adimirt sov, Ö tüken l k elimesiniın Mogol la
rın : k adın ıyer tanrısı adına y ak ı nl ı ğ ı n a di�kati çekerek, M .
Vl-Vl l l . ıyüzıyıld a Türkler in «İl Öt:üken ıkut-unu kadın sayarla r.
(27) • Le Coq, Türkis ohe Manio haica• ili, s. 34, satır 1 0-1 1 .
156
kadın yer mabudesi de (Vasundhara-Haritl) Türk pant
heonuna alınacaktı.
Fakat acaba hem Çin'de hem Sien-pi ve Hunlar
da yer tanrısının makamı koru veya ağaç iken, neden
Gök-Türklerin «Böd-tengri»si böyle çoraktı? Acaba bu
dağlar çok mu ytiksek ve karlı idi? Veya Gök-Türkler
de Ç jnliler gibi, gök ayini esnasında dağların tepesin
de ateş yakıyor ve bu ateş orman yangını mı tevlld e
diyordu? .Dağın tepesinde ateş yakmak adetinin en es
ki devirlerden beri Türklerde mevcut olduğu anlaşıl
fı
ınaktadır. Milletinıize adını veren efsanevi alp Türk'-
ün29 Sayan dağları, yani M. VIII. yüzyılda Kırgızların
ak
ordu merkezi olan Kögmen - yış3o tepesinde bir ateş ve
ya ocak yaktığı rivayet edilirdi. Ocak, Chou kosmolo
jisinde, gök ayini ve sülale timsali idi. Umumiyetle Şi
mal· göçebelerinin «Kök-luu»nun (gök timsali semavi
V
ejder yıldız manzumesinin) yükselmesi ile ilgili olarak
dağı ateşe verdikleri bilinird( M . 726'daki bir Çin ri
vayetine göre Gök-Türklerin ilinde dağlar çorak idi.
n
İ slamiyetten sonra bile, M. 940' da, yaz tahavvülü gece
sinde İsf ahan Türklerinin dağdaki ormanları, kendi
si
157
şöy le den
hakkındaki bu menkibede «Türk» hak kın da
mektedi r :
«Türk Doğuya doğru gitti ve . . . . . . . . . türk çe Isık
ı
Köl denen yere geldi. Ora da bir ıssı göl, su pına rlar
k
ve tatlı suların aktı ğı bir ağaç lı dağ vard ı. . . . . . Tür
oraya yerleşti . . . . . . Dağın tepesinde bir ateş gördü ve
oray a tırm andı . . . . . . Ateşi bula mad ı, faka t kuşlak bir
koru buldu. Oray a otağ1nı dikti. »
Is'ık - Köl civa rınd a bu Turk «yışının» M . 630'd a
Hsüan-tsang'ın ziyar et ettiğ i ve «Bin g-yul»33 (Bin-bu
lak) dediği Batı-Türk Haka n «yışı» hatır ası olma sı
fı
mümkündür. Çinlil erin «T' ong» Yabg u dediğ i Batı
Türk hükümdarı yazın bu «yış»da oturur du. «Bing -yub;
ak
da yaşayan geyikleri öldürmek yasaktı v e geyikler eh
li olmuştu. Demek ki «Bing-yul» Çin hükümd ar dağı ve
korusu gibi, kutlu hayvanların yaşadığı bir yerdi. Arab
kaynakları aynı bölgede, Navakes yanında, Türgiş34
V
Hakanın mukaddes dağından ve o rada �vlanmanın ya
sak olduğundan bahseder. A.ynı, veya başka bir mu
n
kaddes dağın da Suyab bölgesinde bulunduğu rivayet ·
158
ıçın inşa edilmişti.37 Merasim esnasında, Çin fagfuru,
«Sse-mo»ya davul ve bay rak vererek onu hakan tanı
mıştı. Irmak kıyısında kurbanlık set, Gök-Türklerin
Temir ırmağındaki gök-su tanrısı (ejder) 3B ayinini ha
tırlatır. Ancak «Sse-mo» ölünce, abidesi Yaşıl-ögüz'ün
kuzeyindeki «Po-tao»39 dağı şeklinde inşa edilmişti.
Belki hakanlık merasimi için gereken kurban seddi bu
dağda bulunuyordu.
Çinlilerin, kosmolojik sebeplerle «Yin-şan» (Kuzey
tiınsali «gölge dağı») 4.0 ve «Hei-şan»H dedikleri Kuzey
sınırlarında, Yaşıl-ögüz'ün ötesindeki dağlara Türklerin
fı
de aynı manada «Çogay Kuz» (veya «Çogay-yış») ve
«Kara-Kum» dediği anlaşılmaktadır. Halbuki Çin'in ku
ak
zey sınırları timsallerine göre, «gölge», «kara» diye anı
lan bu yerler Türklerin gün-ortasındaki sınırda bulunan
ordu merkezleri idi.'1 2 Elteriş Kagan ilk önce «Çogay
V
yış»da hakan olup sonra kuzey ordusu Ötüken-yış'a
geçmişti. IVI. VIII. yüzyılda da Türklerde Çin tesirleri
devam etti. M. 725'de Çin fagfurunun Doğu Dağı «T'ai
n
şan»da icra ettiği gök ve yer ibadetine hem Batı-Türk
Hakan soyundan bir bey, hem de Bilge l(agan'ın elçisi
si
159
pro
ğu anlaşılmaktadır. Kadim Kuzey göçebelerinin ve
tan
to-Türklerin orman veya _ağaç şekline giren savaş
.
rıları hakkındaki efsaneleri Türklere yabancı olamazdı
Esasen Gök-Türkler bu efsanelerin yaşadığı Shensi'ye
»
yerleşmişlerdi ve diğer bir merkez olan «Şandung
(Shar itung) ise Gök-Türk devletinin Doğu sınırlarında
bulunuyordu.45 Çinlilerin «Ya-lo-şan» (belki Atlaşgan) 46
dediği. Gök-Türk savaş tanrısı acaba bu efsanelerle il
gili mi idi? Herhalde kadim göçebe savaş tanrısının
kesik başı «T'ao-t'ieh» maskesi, Türklerde yaygın bir
motif idi.47
Gök-Türklerde de Ç :in'in merkezi hükümdar ağacı
fı
na48 mümasil bir remzin mevcudiyeti «Türk»ün oğul
ları hakkında şu M. VI. yüzyıl menkibesinden49 anla
ak
şılır:
«Türk»ün on oğlu vardı ve oğulları analarının ad
larını taşıyorlardı.... .. bir büyük ağaç altına toplan
V
dılar ve en yüksek (dala) atlayabilenin hepsinin başı
olmasına karar verdiler ...... «A-şi-na» denen (dişi bö-
rü'nün) oğlu en yüksek atladı ve onu hepsinin başı ola
n
rak tanıdılar.»
M. 587 tarihli bir Çin rivayetinde de5 ci, Gök-Türk
si
(45) Shensi 'de Gok-Tür'k ordula rı: Liu , indeks, Shensi . Shand ung:
Orkun, ad ,indeksi, s. v.
(46) E. G. Pulleyı blank, The background of the rebellion of ArrJu.-
shan (Landon 1966) . s . 7, 8, 1 6 .
(47) Esin, « Ap-0tropaic mask•.
(48) Bkz. yuk. not. 1 2 .
(49) Liu, s. 6 .
(50) Liu, s. 54.
(51) Bang-Gaıbain , •T. T .• 1 s 134.
. .
160
ki Türklerde de, boyların ağaçları vardı. Bu <<ırk» da
ağaç, hem yer-su'dan, hem gö kden feyz alan, karma
bir kosmik remzdir. «lrk»daki ağaç sonbahar (ve Batı)
ağacıdır, fakat bir ilkbahar ve Doğu ağacı olduğunu
da başka kaynaklardan bilmekteyiz.52 «lgaç», adını ta
şıyan unsurun, l\1üşteri yıldızının, Doğunun, baha rın
(ve böylece Kök-luu yı� dız manzumesinin) de timsali
idi. .
Gök ve yer-su ibadet seddinin sütunlarının belki
bir hatırası, veya otağın ortasındaki sütun gibi ağaç
tan mülhem olarak, bir Uygur metninde bir de düµya
mihveri «sıruk»53 (sırık) mefhumu dikkati çeker. Se
fı
kiz yöne baktığı için (dört yön ve köşeler) sekiz köşeli
olan ve cevherler .ile murassa bu parlak «sıruk» Çin
ak
hükümdar ağacı efsanesini de hatırlatır. M. XIII. yüz
yıldan bir rivayete göre, ağaç Uygurlarda Hakan ve
Hakan soyu timsali idi. Bu rivayete göre54 Bögü Ha
V
kan (M. VIII. yüzyıl) ve kardeşleri, bir <<kusık» (fıstık
lı Sibirya çamı) ve bir kayın ara·nnda, yerde yükselen
bir tepenin yarılması ile, dünyaya gelmişler ve ağaç
n
ların çocukları sayılıyorla rdı. M. XIII. yüzyılda Cüvey
ni, Mani dinine girdikten sonra <<ldikub> denen Uygur
si
161
linde cere
nu bir sırık etrafında ve sırığa atlamak şek
yan ediyordu. 55 Sırığın tepesinde, Çinde hem
a�tro�o�
salı
jik remz, hem yaz tahavvülündeki bayramın tım
tavu k
Türklerde de bir astrolojik remz olan bir altın
veya horoz tasviri vardı. Oyunda kutlu hayvanlar da
görünüyordu. Bu oyun M. XIII. yüzyıldaki Uygur
harflerile yazılan Oğuz Kağan destanını hatırla
tır .56 Oğuz Kağan, devleti, iki ayrı anadan do
ğan oğulları «Bozok»lar ve «Üç-ok»lar arası nda
paylaştırmak isteyince, ordu kurmuş, Doğud a ve
Batıda birer «Kırk kulaç ığaç» diktirmişti. «lgaç»
ların tepesinde birer «daguk» (tavuk veya horoz)
fı
vardı ve Doğudaki kuş altından, Batıdaki kuş gümüş
ten idi. Bir ak koyun Doğudaki «ıgaç»a, bir kara ko
ak
yun ise Batıdaki «ıgaç>)a ı)ağlanmıştı. Ağaçların çift
olması Çin kosn101ojisinde Doğu ve Batı hükümdar
makamları tiınsali ağaçiarı batırlcttır .57 Çift «daguk»
V
lar ile koyunların da rengi jse, kad1nı «yaruk» ve «ka
rarıg» ilkelerinin timsallerine3B yakındır, fakat tam uy
mamaktadır. Oğuz Kağan destanıı"!da ağacın boy tim
n
sali olduğu da yazılıdır .sn Esasen M. XIII. yüzyıla da
yanan başka b� kaynak da her boyun ağacı ve kuşu
si
olduğunu bildirir.60
Kırglzların ilinde çok büyük çamlar, kayın ağaç
E
162
ban kesildiği Han devrinde Çin kaynaklarında goru
lür. 61 Kırgıziar, Kimekler ve Oğuzlar hakkında dağ ve
ağaç ibadeti rivayetleri, Birfinl'nin Asar-i bakiyye'si
ne benzer şekilde, Akam al-Marcan adlı eserde de M.
IX. yüzyılda kayd ediln1ektedir.62
«Onların ilinde büyük bir dağ (Biruni' de, tepe
sinde bir göl olan ve kalkana benzeyen «Ivlnkfir» dağı)
vardır. Bu dağda bir ağaç yükselir. Ağacın üzerinde
secde eden iki el ve ayak yeri görülür. Bunun önünde
her aklına gelen (Biruni'de her Oğuz) secde eder.»
Türklerin «azim» dağlara ve ağaçlara taptığını
Kaşgari de söylemektedir. «(Kafir Türkler) gözlerine
fı
azim gözüken her şeye «tengri» derler. Azim dağlar
ve azlın ağaçlar gibi» (!\:aşgari, varak 609).
ak
Netice itibarile, eski Türklerin taptığı ağaçların
ekseriyeti ile çam, kayın, kara-ağaç ve söğüt ağacı ol
duğu anlaşılır. I{utlu hayvanların hüviyetinin ise, gök
V
ve yer-su dtni çevresinde, Chou'larınkine mümasil kal
dığı görülec�ktir.
n
2 - Gök ve yer-sıı dini çevresincle dağ ve ağaç
si
ikonografisi
fı
Hakanlarının ongunu idi. Gök-Türk Hakanlarının dam
gası bir dağ keçisi piktograı nı idi. Böylece, belki ö
ak
lümsüzlük timsali olarak, dağ keçisi ve geyik, bazen
ot veya ağaç ile birlikte, Tagar alplerinin ve Gök-Türk
Hakan soyunun ongunu olabilirdi. V
Ağaçla ilgili olabilecek bir diğer önemli sanat eseri
nin, Esik67 mezarında yatan genç alpin altın tacının res
midir. M. Ö. IV. yüzyıldan sanılan Alma-ata yanındaki
n
Esik mezarında bulunan bir kabın dibinde, arkeolog
Akişev'e göre68 Gök-Türk harflerinin arkaik şeklinden
si
164
la devri Kore'de, hem de Sarmat ve Batı Hunlarına
atfedilen mezarlarda da çıkmıştır70 (lev. Ib, c). Sar
mat ve Batı Hunlarına atfedilen, fakat aynı bölge ve
devirde Türklerde bulunduğu için, Türklere de atfedi
lebilecek mezarlardaki tacların motifinin, ağaç ( muh
temelen çaın) (lev. I b) olduğunda şüphe yoktur. Çün
kü yukarıda bahsi geçen Batı-Türk ongununda ve Oğuz
Hanın sülale kurma merasi minde olduğu gibi, ağacın
tepesinde bir kuş ve altında hayvanlar vardır. Hun
taçlarında (lev. I b, c) bunlar bir veya iki çift dağ ke
çisi ve geyiktir. Bu taçlar münasebeti ile, Werner, Hun
fı
lara, yeni bir yurda doğru, yol gösteren geyik efsane
sini hatırlatmaktadır.71 Belki bu taçlarda görülen mo
tif, geyiğin gösterdiği yeni yurtta kurulmuş sülalenin
ak
ağacı ve kutlu hayvanlardır.
Werner'in Batıya doğru göçen Hunlara atfettiği,
fakat T'ien-shan'da o devirde proto-Türklerin de yaşa
V
dığı sanıldığı için, proto-Türklere de atfolunabilecek
Han devrinden (M. Ö. II-M. II) Kargalık72 mezarında
n
ki Mongoloid kadın «kam»ın altın tacında da, kutlu dağ
ve kutlu hayvanlar ile onlara binen bir alp veya tanrı
si
165
� rday» ( kuğ u) gibi
lik ve kut timsali olan, «kaz» ve <ko
su kuşlarıdır.
üst ün-
Buna benzer konula r, sivri dağlar, bunların
yaş a
de yükselen bir sırık vey a çam ağa cı ·ve ora da
ın74
yan kutlu . hayvanlar Hazer73 ( lev. Id) ve Ava rlar
r
(lev. le) kemik üstüne çizdikleri tasvirlerde de teke
rür eder. Bu eserlerdeki benekli dekor Çin batısında
ve Türkistan'da ala dağ ve alac alı kutlu hayv anla r ef
sanesini hatırlatır.75 Kudirge 7 6 eser!erinden bilindiği
gibi M. V-VI. yüzyıllarda Türkler benekli hayva nları
çok tasv ir ederdi.
Sanki Çinde, ctağların �ekli hakkındaki kanun ları
fı
anıyorm uş gibi, (lev. II a-e) kin1t sivri, kimi yaylalı
dağlar ve bunların tepelerinde büyük ağaçlar, M. VI
ak
VII. yüzyıllarda Sibirya'da yaşayan Kırgızlar' a atfe
dilen �v sahnelerinde de çok gözükür77 (lev. II h, i) .
Altın-yış dağlanndaki M. V-VI. yüzyıllardan Ku
V
dirge78 Gök-Türk mezannda çıkan eserlerle artık he
raldik geyik veya dağ- keçisi ile ağaç (veya ölümsüz
lük otu) motifinin Türk dü ny a s ın a bağlandığına şüphe
n
olmadığın a l\/Iarş ak79 dik kati çeker. Marşak aynı motifi
si
(73) Artamonov, s. 3 1 2 .
(74) Erdelyi, res. 2 .
E
166
,;
fı
yik (veya dağ �eçisi) ve ağacın tepesinde bir çift-kuş
görülür (lev. III a, b) . Ağaç ile birlikte çift-geyik ve
ak
tek kuş motifine (lev. III a1 b) , daha önceki eser!erde
rastlandığı halde çift-kuş konusunun bu yazıda ilk nü
mfınesidir. Çift kuşlu ağaç konusu Han devri (M. ö.
V
II-M. II) taş oymalarında da gözükür.82 Çin-Türk
kosmolojisinin bilinen tarzı.Gda, her şeyi iki ilkeyeB�
irca etmesi ve mekan ile zamanın da iki kısma taksi
n
mi ile ilgili bir tertip olabilir. Bilhassa ki Talas tunç
levhalarında (lev. III a, b) bazen kuşun biri uçmakta,
si
tasvir edilmektedir.
(80) Viennix, res. 8-1 0.
Türkçe «Otacı (tabib) Ak-Kün Sengün»85 adı ya
Te
167
çam , vey a ölüm
kad a yalnız bir ağa ç, muhtemelen bir
süzlük otu tasv ir edilmişti (lev . II j).
Kırgız
Yine M. VI-VIII. yüzyıllardan Sib iry a'd aki
r ba
lara atfedilen bir diğer tun ç levh a86 bir çift ejde
kes i
şını, ağa ç ve boynuzlu ve !'ıayvan kula klı bir mas
ile birleştirmiştir (lev . V b ) . Kan su Hunlarını.n yer tan
rısı yer ejderine87 müm asil ejde r başl arı tasv ir edil
miş Gök ejderiBB kanatlı, sakallı, boyn uzlu , yer ejde ri
gibi kanatsız sakalsız ve boynu zsuz resme dilird i89 Söz
konusu eserdeki90 ejder başlar ı ve ağaç, yer ibadet i
ne işaret eder. O halde bu levhad aki maske de yer
tanrısı olabilir. Ağaç yer tanrısı maskesi nden bitmek
fı
te ve dalları yer ejderi başları şeklinde sona ermekte
dir.
ak
Koçngar'da91 bir Türk mezarında, M . 709 tarihli
Çin sikkeleri ile bulunan ve Çin Buddhist mezar taş
larının kitabelerini de hatırlatan yaldızlı tunçtan şe
V
bekeli levhalarda, yine çam ağacına benzeyen bir ağa
cın dallarının uçları kutlu hayvanların başları şeklinde
bitmektedir (lev. V a) . Ağacın gövdesinde, yukarıda
n
yer tanrısı maskesi olarak tasavvur ettiğimiz yarı-in
san, yarı-hayvan maskeleri görülür. En tepede ve en
si
..
168
kuş motifleri yine, Kaşgari'nin beylik ve kut timsalleri
olarak tanıttığı «kaz» ve <<korday» (kuğu) gibi su kuş
larıdır.
fı
meru, toparlak bir göl içinden (Türk Buddhist sanatın
da küçük uçları ile birleşen üst-üste iki piramid şek
ak
linde : (lev. !Va, VIa) , yükseliyordu. Etrafında iç-içe
yedi sıra daha dağ vardı. Güneşin ve ayın Sumeru dağı
etrafında döndükleri tasavvur edilirdi (lev. IVa'da sag
V
da ve solda daireler) . Ağaç94 ise dünyevi hayatın fış
kırdığı feyzin timsali idi ve yemişleri mabüdlar, bQa
hisattvalar ve «burkan»lar idi.95 Sumeru'da kutlu hay
n
vanlar yaşıyordu, ancak bunlar yarı-insan veçheleri
alıyordu. Türk Buddhist metinlerinde bunlara «luu'lar»
si
169
Mani dini Türklerde Bud dhis t mitholojisi tesir i al
tında kalmakla bera ber, bizi ilgil endi ren konu da ken
.
dine mahsus bazı sana t moti fleri vardı : dünya ağac a
benzetiliyor ; dünyanın merkezindeki muk adde s ışık
damlalarından müteşekkil bir sütfin98 tasav vur edili
yordu. Güneş ışıklarını topladığı sanıl an üzüm ile Bur
kan dininde de adı geçen nar99 gibi yemişl er (lev. IXa)
nurlu sayılıyordu. Belki sıcak iklimle re ve onların a
ğaçlarına yakınlık sebebi ile Hazar hakanı nın otağı
üzerinde bir altın nar tulunduğu bir Arab kaynağında
kaydedilir . 100
Yine de, Burkan ve Mani dinleri çerçevesi nde da
fı
hi, Türklerjn kadim dinlerinin hatıraları yaşayacak tı.
Bir «luu» (ejder) 'in bahar mevsiminde «yer-su»,dan çı
ak
kıp, kanatlanarak, uçup «Kök-luu»ı O L olmağa hazırlan
dığını gösteren l\/I. IX. yüzyıldan bir Uygur resminde,
Çin-Türk usulünde sivri dağlar (lev. II a) ve dağın
V
eteğinde çok köşeli yer-su ve ağaç ibadetgahı seddi1 02
içinde gösterilen ağaçlar, dikkati çeker (lev. IV b).
Koço'da Uygur Hakanlığının (M. 850 1377)
n
-
170
eserlerin kalıntıları bir araya getirilirse tertibin tam
şeklinin şöyle olduğu anlaşılır ; en altta, yerin altında,
ağzından sular fışkıran, yarı-hayvani maske şeklinde
bir dev görülür. Belki yer-su tanrısı veya «Ölüm» ma
dar, yahud Yama-Erklig Kala' dır ı o�. Daha üst se
viyede kosmik denizden Sumeru Dağı ve ağaç
yükselir ( lev. VI d) . Sumeru Dağının ortasına dört
büyük ırmağın timsali olan dört cihet yer-su «luu»ları
(ejder lcri) sarılmıştır. Ağacın dalları üzerinde, müte
vazın şekilde, mabudlar ve burkanlar dizilmiş, en te
pede lotus şeklinde «orun»a (tahtın türkçesi) bir bod
fı
hisattva oturmuştur (lev . VIa ) .
Bir diğer Buddhist Uygur duvar resmi (lev. VIIa ) ,
ak
ağaç şeklinde bir şamdan tasvir eder . 1 05 Prof. von
Gabain'in bir konuşmada ifade ettiği fikre göre, bu
ağaç şamdan, Uygur n1etinlerinde hükümdar soyun
dan kimselerin ruhlarının burkan kutuna erişmesi için
V
«Yitiken» (Yediler : göğün zirvesinde sayılan Büyük
Ayı burcu) yıldızlarına yakılan bin mum merasimi ile
n
ilgili olabilirdi.
Manihai olduğu sanılan bir Uygur duvar resmi106
si
26/7.
( 1 06 ) A. Gı:ünwede l , Alt Kutscha (Berlin 1920) , res. 6 6 . Bögü Ka
ıgan menkıbesi: Bkz. yuk. not. 54 ve 44 . Bögü Kaganın Ma
•ni dinini kabulünü gösteren M. V l l l . yüzyıldaki resimde,
hayvan başlı insanların Hind mabGdları olduğu san ı l makda
idi (le Coq, BSM , s. i l , lev. 8a/a). Ancak Le Cog, BSM,
c. iV, lev. 1 7'deki oniki hayvanl ı takvimi muşahhas şeki l l eri
hayvan maskeleri i l e tasvir edildiğine göre, Manihai re
s i m l erdeki hayvan başlılar haıkkında da aynı imkan hatıra
gelir. Bilha s sa ki Türk Manihai metinlerinde Hind mabüd
larından bahis yok, ama Türık mitoloj isi şahıslarından ba'his
vardır: bkz. yuk. not. 27'deki kaynak.
171
ta
üzerinde, Kaşgari 'nin beylik ve kut tims ali olarak
kuş
nıttığı «kaz» ve «korday» (kuğu) cinsinden bir çift
n
görülür. Ağaç, Bög ü Kagan efsanesinde sözü geçe
cın
ağaçlardan, daha ziyade kayı nı h atırlatabilir. Ağa
dallarında boş lotus «orun»lar (tahtlar) görülür. Ağa
cın sağın da, Bögü Kagan olabilecek bir hükümdar, ba
şında Köl Ti gin10 7 heykelindekine mümasil bir kuş, diz
çökmüş ve ibadet etme ktedi r. Arka sında erkekler ve
hayvan başlı çıplak insan lar dizilm iştir. Ağacın solun
da, yine başında kuş olan bir hatun ve Mani dinind e
türkçe metinlerden <<firişte» (mele k) olduğu biline n ka
fı
natlı şahıslar, ibadet halinde di r . Bu resimd ek i hayvan
başlı insanlar ve kanatlıl ar, Bögü H akanın M . 763'de
M a ni dinine girdiğini tasvir eden bir resimde de gö
ak
rülür ve mahiyetleri n1ünaka:)alı dır.
4 -
V
İslam devrinde kad1ın kosm olojik mefh u m ların
kalıntı ları ve ikonografi
172
da ve sarayların «goruk»lar ında yaşıyordu.109 Ha
kanlı devrinden sanılan Er-töşlük destanında, kutlu
alp, alacalı kutlu hayvanların yaşadığı Ala Dağa var
makta ve orada «Munar» (minare) adlı yüksek ağacı
görmektedir. Bu destanda, Çin Batısındaki Ala-Dağ
adı ve menkıbelerinin Batı Türkistana ilerlediğine şa
hid olmaktayız. (Batı Türkistan'da da Ala-dağ vardır) .
«Goruk» (Koru) ise Şems ul-l\1ulk Nasr b. İbrahim Tam
gaç Hanı:ı (l\ı1. 1068 - 1080) Buhara'da diktirdiği bir or
man idi. Kara-hanlıların ataları sayılan Batı Türkler
den «T'ong» Yabgu'nun «Bi ng-yul» yışı gibi, Goruk'da
fı
da, ehlileşmiş geyikler, güvercinler ve yabani hayvan
lar yaşamakta idi. Hakanlıların İslamdan sonraki ağaç
remzinin nar ı ıo ağacı olduğu hakkında işaretler vardır .
ak
Arslan Hanın H. 488/1017' de bastırdığı sikkede, Kutad
gu-bilig' de hükümdarlık timsallerinden «kün-ay» (gü
neş ve ay) piktogramı ile birlikte, nar dalı gözükür
V
( lev. VIIIc) . Semerkand'de Afrasiyab sarayının Hakan
lı devrinden (o bölgede M. 992-1220) kalıntılarında bir
ocak üstünde de, Arapça bir yazı ile (?) nar ağacı tas
n
viri görülür (lev. VIIIb) . Demek ki Türkistan'a İslam
dan önce hulul eden Mani dininin nurlu yemişi ve Ha
si
173
yord u . 1 1 2
Afra siya b sara yınd aki ocak lard a tasv ir edili
gibi bir
Uzun ağac ın serv i olma yıp, ona benz er kava k
ağaç olma sı ihtim ali de mevc uttur . Ser vi'n in Zer düş t
ile ilgis i muv aceh esin de, Afra siya b sara yı ocak ların
daki dekoru ateşp erest bir gelen eğe bağl ama k imka nı
da vard ır. Ancak bu devir de ocak ve ağaç konu ları
nın hükü mdar sülal esi timsa li bilind iği aşağ ıda anlat ı
lacakt ır. Ayrıc a Hakan lı devri ocakl arının ağaç ve çift
kuş dekoru (lev. IX) Batı Türk devri prototi plere (lev.
IX/l) , yani Hakanlı ların ataların ın devrine ve bilhassa
Talas Türk ınezarınd aki tunç levhalar daki tertibe ( lev.
fı
IIIa, b) bağlanmak tadır. M . X .-XI. yüzyıllard a ağaç ve
ocak motiflerinin hükümdar timsali olması, o devirde
ak
görüldüğü nakledilen bazı ruyaların 1 13 tefsirinden a n
laşılır. H. 359/M. 969'da müstakbel Gazne Sultanı Mah
mud doğmak üzere iken, babası,
V Kayı Oğuzlarından
Kara-beçkem oğlu Sebük Tigin, yeni doğan oğlunun
büyük bir hükümdar olacağına işa.cet olarak, bulundu
n
ğu odanın veya otağın ortasındaki ocaktan çok büyük
bir ağaç bittiğini rüyada görn1üştü. Müınasil bir ağaç
si
bölgede M. 992-1220) .
« Kı z ı l 'k u ş ,, ateş timsali : yuk. not. 2. Servi ağacı M.
1 1 42'de (H. 537) rforasa n 'da Zerdüşt timsali sayı l d ı ğ ı için
on,u Türk 1Havarizmşa hlardan Yinal Tigin b. Muha mmed ık es
mişti: Al-Has an Ali al-Bayhaki İ bn Fundu1k, Tarih-i Bayhak
(Tehran H . 1 31 7) , s. 272, 322.
( 1 13) Bu bilgi leri Prof. Osma n Turan 'a ımedyG nu m . Gazn eli Sul
tan Mahm ud hakkı nda rüya: Minhac a l Din
a l-Cuz
.. Osm an
cani, Tabakat-i Nasiri (Kab i l , H . 1342 ) , c . ı , s
. 228. Sebu k Ti
g i n Kayı boyu ndan idi: Jahn , s. 66. Selç uklu
rOıya s ı : o. Tu
ran, Selçuk!u tarihi ve Türk -İsla m Meden
iyeti , (Anıkara 1 970) .
s . 37. Tuksurm ı ş ' ı n r,Gyas ı : Jah n, s .
64 . • lürik» ve ilik oca k:
bkz. yuk. not. 29.
174
gök ayini ve sülale kurmak manasını yukarıda kayd
etmiştik. Selçukluların atası, rüyasında, göbeğinden ü ç
büyük ağaç bittiğini görmüştü ve bu rüya onun neslin
den üç büyük hükümdar yetişeceği manasına tefsir
edilmişti. İ bn-i Bibi'nin şairane dilinde de, otağ gibi,
ağaç da, devlet timsalidir ) H B.u bakımdan, Hakanlı
devri Afrasiyab sarayı ocaklarında (lev. VIIIb, IX)
olduğu gibi, lVf. XI-XII. yüzyillardan bir Kırım taba
ğında (lev. Xa) ve Türkiye'de, Alauddin Keykubad'ın
1 213-38 arası yaptırdığı Kubad-abad sarayı çinilerinde
(lev. Xb) , Erzurun1'da M. 1253 tarihli Çifte-minare
fı
( lev. Xc) ve lVI. 1310 tarihli Yakutiyye ( lev. Xd) med
reseleri taş kabartmalarında, hep devlet ağacı ve kut
ak
lu hayvanlar remzini gördüğümüzü sanıyoruzl 15 Elbet
te ki bu kadim tertipte, zaman ile bazı değişiklikler
olmu�tu. İslamiyetten önceki gelenekte ağacın altında
geyikler bulunurken (lev . I, II i ) , Uygur (lev. Vla) Ha
V
kanlı ve Selçuklu motiflerinde ( lev. IX, Xc, Xd) «l(ök
luu» ve felek çarhı remzi olduğunu kaydettiğimiz «ev
n
ren» (ejder) ile, belki bu sülalelerin ongunlarından o
lan muayyen bazı kuşlar ve astrolojik bir hükümdar
si
175
ed hut
dine'de, Mescid-i Nebevi'de, Hazret-i M uhamm
hur ma
be verirken, Mescidin sütunlarından biri olan
so
ağacına dayanırdı. İsla m peygamberinin hayatının
bir
nuna doğru artı k a ya kta durmak onu yoru yord u ve
minber yapıldı. O zaman, terk edilen hurma ağac ı şi
kayet etti. Mes nevı 'de Peyg amber hurma ağac ını te
selli için ne yapabileceğini sora r. Hurma ağac ı ölüın
süz olmak istemektedir. Ebedi hayata kavu şmak için
ise ölüm acısını yaşamış olma k gerekmektedir. Hurm a
ağacı, ölüm acısına r azı olur ve mina re şeklin de haşr
olur. Celaleddin Rfimi'nin bu tefsir i Selçuklu devrin de
ve daha sonra hurma ağacı şeklinde tezyinatın dini
fı
mimarideki manasına işaret eder. Minare gibi, Sel
çuklu sanatında devlet ağacı da artık çok kere Pey
ak
gamber in hurma dalına benzeyecekti (lev. X b, c, d ) .
Buna karşılık dağ motifi, bilhassa Mogol istilası
ile gelen Doğu tesirleri sebebi ile, Çin-Türk tarzında
kalacaktı. Reşid al-din'in Hind Tarihinin H. 714/M.
V
1314 ve H. 717/M. 1317 tarihli nüshalarında Türk illeri
nin güney hududlarındaki dağlar ı ıa (lev. Xla) Uygur
n
resimlerindeki lerine (lev. IVb) çok benzemeğe başladı.
Esasen Biruni' nin kaydettiği gibi119 Sumeru (veya Me
si
(1 18) K. Jahn, Rashid al-Din 's History of l ndia (The Hague 1 965)
Te
176
ağaç (lev. XII a) Sumeru gibi kosm ik muhi t denizi
içinden yükselmekte ve Uygur eserlerindeki dağlara
benzemektedir (lev. IV b) . Sivaslı Nasir al-Din l{af
Dağını Zu al-Karnayn gibi dünya hükümdarlarının ma
kamı olarak tarntır. 1 2 1 Ibn Bibi indinde de kendi devri
nin Kaf Dağı Selçuklu başkenti Konya idi. 122
Gazneviler ve Selçukluların ecdadının rüyamna mü
masil şekilde, M. XIII. yüzyılda Osmanlıların ecdadının
da (Ertuğrul Gazi'nin babası veya Osman Gazi) kura
cağı sülaleyi, göbeğinden çıkan ve gölgesinde dağlar ve
pınarların bulunduğu bir büyük ağaç olarak rüyasında
fı
gördüğü rivayet edilmi<.?ti J' �3 Devlet timsaU dağı «yer
su» ve ağaç, yani «yış>) motifleri, İslamdan sonra da,
ak
bu rüyada birlikte bl.ılunmaktadır. Bir Taoist azizine
benzeyen Geyikli B�.tba'nın Keşiş Dağı'ndan inip, Bur
sa'da Orhan Gazl'nin «Beg-sarayı» avlusunun kapısının
iç yanına Osmunlı devletinin timsali olacak kacağı
V
dikmesi menkibesinde1 2 4 ölümsüzlük remr.i geyik mo
tifi de ilave olmuştur.
n
M. XV. yüzyılda Eşref b. Muhammed ıtt ğacı yalnız
dünyevi mekan değil, kadim Çin'de bazen olduğu gibi,
si
·
yÜzün gümüşle (gündüz) bir yüzün demirle (gece ) ».
177
Eşref b. Muhammed'in bu tasavvurunun o devirde
yaygın olduğu anlaşılmaktadır. Mansur Bahşının 12 1
Yezd'de M. 1431'de Uygur harflerile yazdığı mecmua
daki bazı resimler Eşref b. Muhammed'in mekan ve
zaman timsali ağacını sanki tasvir eder. Mansur Bah
şı'nın mecmuasındaki resim (lev. IX b) üslup bakı
n11ndan, Türk sanatının madeni eserlerini hatırlatmak
tadır. Koçngar levhalarında1 2 8 (lev. V a) olduğu gibi,
mütevazın şekilçle tertiplenmiş girift dalların üstünde
kutlu hayvan başları ve muhtemelen «Üç oğlan»ı tas
vir eden maskeler görülür.
fı
biten çam şeklinde Kırk - budak 1 29 şamdanlarının
(lev. VII c ) bir manevi sülalenin timsali, «Kırk Ab
ak
dal»ın remzi olarak <<kırklar meydanı»nda yakıldığı an
latılmaktadır. Ağaç şeklinde şamdan (lev. VII a) ile
«Yitiken» ibadeti ı 3o yapılan Buddhist Uygur ilinde de,
Buddhist tesirleri taşıyan bir İslami
katı bulunması keyfiyeti bu münasebetle dikkate değer.
V <<Abdal»131 tari
(131) Yu'k. not. 1 29 'da adı geçen esere göre cı Kırk-budak• aslen
İsl ami olmayan adetlerden gelişmiş. Uygur crAbda l • ı : D.
Ross, The Tarikh-i Rashidi (London, 1 895) , s. 42, 88.
178
budak» merkezi bir sütun şeklindedir ve dalları mey
danın kubbesini teşkil eder (lev. VII b) _134
Türkiy e'de, asgari M. XIII. yüzyıldan beri. kuş
motifi ile birlikte, hurma ağacı ve servi ile «Tuba»
denen ağaçlar ve çama benzer «kakıl» denen bir ağaç,
(lev. XIIIa, XIVa) Azerbaycan'd a «ağaç» ve «budak»,
(lev. XIIIb, c) Türkmenistan'da «gül» denen şekiller
sanat eserlerinde çok görülürdü.135 Yeniçeri bayrakla
rında (lev. Xe) , çiniler , mezar taşları, işlemeler, ha
lılar ve kilimlerde de bu ağaçlar yer alıyordu.136 Ser
vi motifi, Hakanlı devri Semerkand ocaklarından (lev.
fı
IX) Selçuklu sanatına geçen şekilleri (lev. Xa)137 ve ba
zen de, kadim gelenekte, sütun görünüşünü de alıyor
ak
du (lev. XIVf) . Mani dininin nurlu yemişi (lev. VIIIa)
ve Hakanlı remzi (lev. VIIIc) nar138 da 1\1 . XIV. yüz
yılda , Ak-şehir mezar taşlarında, uhrevi bir mana ta
şıyordu 139 (lev. VIIId) . V
( 1 34) Merdivenköy Tekkesi son olarak H. 1 287/ 1 780'de tamir ol
muşdu, fakat aslen XIV. yüzyıl lardan kaldığı rivayet edilir.
n
( 1 35) MahmOd Şevket, Osmanla teşkilat ve kiyafet·i askeriyyesi
( İ stanbul. H. 1 325) 'de Orta 1 1 ıremzi !kırm ızı; Orta 88'inki
yeşil . ve iki •kanatlı ve dört ayaklı efsanevi hayvan; Bölük
si
1'7·9
Dağ motifi de halılarda üçgen bir remz oluyordu.1 40
(lev. XIVb) . Mogol istilası ile Uygur-Çin sanatından
gelen prototipler İslam ve Türk kitap resiınlerinde14ı ,
(lev. XIVb) bilhassa Kaf Dağı tasvirlerinde,142 aynen
muhafaza edilmişti.
M. XVI.-XX. yüzyıllarda da kadim geleneğe' uygun
olarak, ağaç Türkiye'de ve1iH3 veya hükümdar tiınsali
olmağa devam etti. Bu keyfiyet bilhassa, eski gelenek
lerin yaşadığı sarayda, sultanların düğünü ve şehza
delerin sünnet düğününde müşahede ediliyordu. ·Bu dü
ğünleri anlatan surnameler çoktur.144 Misal olarak I.
fı
Mehmed'in oğullarının H. 1086/1675 'de Edirne'de cere
yan eden sünnet düğününü ele alabiliriz. İki şehzade
ak
sünnet olacağına göre saray bahçesine iki <<nahl-i sur»
kondu. Bunlar minare gibi yüksekti ve altın gibi par
lıyordu. Balmumundan yeınişler ile süslenmiş idiler.
Herbirini ancak üç kişinin taşıyabildiği kırk tane daha
V
küçük ağaç ve üç şeker leme bahçesi de hazırlanmıştı.
Şeker leıne bahçelerinde hep şekerden olan küçük ağaç-
n
0ran adam tasvk eden mezar taşı; 12 numerolu 1375 tarihlI
si
180
lar ile deve, ahu, arslan , fil, at ve insan başlı baW{
şekilleri hazırlanmıştı. Düğünün onbirinci günü şeker
leme bahçeleri halka dağıtıldı. Büyük şehzade, «gon
cası» olduğu ifade edilen ve böylece Osmanlı sülale
sinin timsali olan en büyük ağaç ile birlikte, alay ha
linde, Padişaha vardı. Padişah hamd ederek oğlunu
yanına oturttu ve ağacı taşıyan «kulları azad etti.»
<<Nahl-i sill'» acaba adının işaret ettiği burma
ağacın a mı, yoksa ince ve uzun şeklinin hatıra getir
diği gibi Osman lı sülalesinin ağacı145 kavak'a mı teka
bül ediyordu ? Zaman ile bu ağacın daha ziyade süslü
fı
brr sırığa benzediği, XVII. yüzyılda III. Murad Surna
'
mesinde (Topkapı, H. 1344) (lev. XVa) ve XVIII. yüz
yılda Levni'nin Surname's inin (Topkapı, A. 3594) 1 4 6
ak
resimlerinde (lev. XV b) görülür. Acaba Nahl-i sfir'un
şeklinden Çin'den Osmanlılara hediye geldiği anlaşılan
Ming devri altın ve değerli taşlardan mamul sekiz kö V
şeli kurbanlık set içinde hükümdar korusu, ağaç ve
kutlu hayvanlar (lev. XVla) tasvirlerinin147 tesiri var
mı idi? Son <<nahl»'lerden biri II. Abd-ül Hamid'e aittir
n
ve «nimet» yani kut timsali hükümdar ağacı olduğu
bir beyt i1e açıklanmıştı14B. (lev. XVIb)
si
ısı
Milli geleneklerin taşıyıcısı Kara-göz sahnesi bel
ki Geyikli Baba devrinden beri hükümdar bağında ağaç
ve geyiği tasvir edegelnıişti149 (lev. XVIc). «Kanlı Ka
vak»15 0 jse sanki yer tanrısı timsali agaca kadim de
virde kesilen kurbanları anıyordu. 1 5 1
Bugün Sibirya Türklerinden Dolganlar152 da otağın
ortasındaki bazen tepesindeki ve dallarında kuşlar sı
ralanan ağacı ( «tuspet-turu») 153 Uygur «sıruk»ı gibi,
dünyanın mihveri saymaktadırlar.
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
182
KISALTMALAR VE TEKERRÜR EDEN
fı
KAYNAKLAR LİSTESİ
ak
C. E. Arseven, Les arts decoratifs turcs.
J. Artamonov, Istoriya Hazar (Leningrad 1962 ) .
I. Artuk - C . Artuk, Istanbul Arkeoloji Müzelerinde teş
V
hirde İslami sikkeler kataloğ·u, c. I (İstanbul, 1969 ) .
J Auboyer, Le trône dans l'lnde ancienne (Paris 1949)
·
26 (!v1oskova 1952)
b-SA XI : «Osnovnie etapii istorii kultun Semireç'ya
i Tyan'-şanya», SA XI (M. 1952 ) .
Birun i : E. Sachau tarafından Kitab tahkik ma fi al-Hind
tercemesi, Alberuni's India (Delhi 1964) . ·
183
E. Bretschneider, Mediaeval researches from Eastern Asi
atic sources (London 1967 ) .
A. Caferoğlu, Uygur Sözlüğü (İstanbul 1934 ) .
E. Chavannes,
a - Documents, Documents sur les Tou-kiues
(turcs) occidentaux et notes additionnelles (St
Petersbourg 1903 ) .
b - Notes additionnelles : bkz. Documents.
c - Sculpture : La sculpture sur pierre en Chine au
temps des deux dynasties Han (Paris 1893 ) .
d - Le T'ai-chan (Paris 191 0 ) .
G. Clauson, An Ethymological Dictionary of Pretbirt
eenth century Turkish (Oxford 1972)
fı
W. Eberhard,
a - Çin : Çin Tarihi (Ankara, 1947 ) .
b - «Lokalkulturen» : «Lokalkulturen in alten Chi
ak
na», TP, Suppl. vol. X XXII (Leiden 1942 ) .
c - Şimal : Çinin şimal komşuları (Ankara, 1942 ) .
d - Weltbild : Sternkunde und Weıtbild im alten
China
V
(Taipei 1970 ) .
EDTF: Ergebnisse der Deutschen Turfan Forschung (Le
ipzig 1972 ) .
n
I. Erdelyi, «Avar sanatı», Türk kültürü el-kitabı, c . II/la,
(İstanbul 1972 ) .
E. Esin,
si
kara, 1970 ) .
c - «Kün-ay», VII. Türk Tarih Kongresi bildirileri
Te
(Ankara, 1972) .
W. Fuchs, «Huei-ch'aos Pilgerreise durch Nord-west In
dien und Zentralasien in um 726», SPAW (Berlin,
1938 ) .
A . A. Gavrilova, Mogil'nik Kudirge (M.-L. 1965 ) .
M . Granet, Danses et legendes de la Chine ancienne
(Paris, 1959 ) .
J. J. M. de Groot, The religious system of China (Taipei
1964) .
184
A. Grünwedel, Altbuddhistische Kultstaetten in chinesisch
Turkestan (Berlin, 1912 ) .
L. Hambis, «JA 1970» : «Le nom turc des Mille sources a
l'epoque des Ming», JA C. 258, fasc. 3-4 (Paris 1970 ) .
J. R. Hamilton, a- Les Ouighours a l'epoque des cinq
dynas ties (Paris, 1955 ) . b- «Toquz-Oğuz et On-Uy
gur» JA, CCL (P. 1972) .
U. Harva, Les representations religieuses des peuples al-
(Paris, 1969 ) .
·
taiques
Ibn al-Asir, AI-kamil fi al-tarih (Kahire bask.)
Ibn Bibi, Al-awamir al-'Ali'iyya fi al-umur al'Alaiyya
A . Erzi bask. (Ankara, 1956 ) .
fı
JA : Journal Asiatique
K. Jahn, Die Geschichte der Oguzen des Raşid al-Din
(Wien 1969 ) .
ak
(Mahmud) Kaşgari, AI-divan u-lugat al-Turk ed. B . Ata
lay, (Ankara, 1941-43 ) .
S. P. Kiselev, «Drevnyaya istoriya yujnoy Sibiri» MIA
( 1 949 ) . V
A. Kollautz - H. Miyakawa, Die Jou-jan der Mongolei und
die Awaren in Mitteleuropa (Klagenfurt 1970 ) .
A. von Le Coq,
n
a BSM : Buddhistische Spatantiske Milttelasiens.
.
-
(Berlin, 1922-28 ) .
si
185
G. Öney, ·«Anadolu Selçuklu Sanatınd a Hayat Ağacı Mo
tifi» Belleten (Ankara, Ocak 1968) .
P. Pelliot, a Marco Polo - Notes to Marco Polo (Paris,
-
1959-63 ) .
b - «Natigai» - Notes on Marco Polo (Paris, 1963) ,
s. 791-798.
c - TP XVII : «Le nom turc des Milles sources chez
Hiuan-tsang», TP XVII (Leide 1930 ) .
d - TP XXVI - «Neuf notes sur les questions d'Asie
Centrale», T'oung-Pao vol. XXVI ( Leide 1928 ) .
O. Pritsak, «Qara», Z. V. Togan'a Armağan ( İst. 1 950-55 ) .
G. A. Pugaçenkova - L. I . Rempel, lstoriya iskusstv Uz
fı
bekistana (M. 1965)
G. R. Rachmati, «Türkische Turfantexte Vll», Abhandl.
d. Preuss. Akad. d. Wiss. (Berlin, 1936 ) .
ak
W. Radloff, Tişast vustik (Osnabruck 1970 ) .
Raşid, Tarih ( İstanbul, H. 1283 ) .
SA : �ovietskaya arheologiya
K. Shiratori, «On the territory of the Hsing-nu Prince
V
Hsi-t'u Wang and his metal statues for heaven-wor
ship», Memoirs of the Research Dept of the Toyo
n
Bunko ( Tokyo, 1930 ) .
E. Siyavuşgil, Karagöz (İstanbul, 1951 ) .
Slovar : Drevneturskiy Slovar' ( Leningrad, 1969 ) .
si
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
/·
_,
;·
fı
ak
. .
c
.
. --- --
• �
j
ı •
V
n
. \
si
' ' .
E
k-
Te
b
E. Esin Levha 1 d-e
fı
ak
V
n
si
E
�
�
k-
. . . ..
.. . . .. ..•
•
•
Te
•
.
.
..
•
.
.
. •
.
.
.
.
.
.
\
))'
',
'
�/ �
O)
.
�
1
"tS
1
(.)
1
.o .
L.()
1
tS
<.O
�
� .
·�
>
Cl)
Ü
.
:....
7 Cl)
c
:....
Cl)
fı
1
ü'>
ak
..Q
V �
� -
r---
00
.
r---
r---
n
.
N
r-..
si
...
o
c:
--
...... .. N
�
E
cc
-
k-
E
Te
Q)
....,
CI)
>-
CI)
(/)
::s
o
·-
C')
-o -
·-
GJ
o:
.
.....
o
o
:....
t)
C,)
o
.
�
tZl
.
f:l
... .
;:s
et>
<
fı
ak
::::r
.......
OJ
""'
N Ç)
""'t
V
'<
.
:::J O)
n
o N
.... ::ı
o
-..J <
N -
si
""'t
-..J et>
-..J en
E
CX> Ü)
-...:.ı
-
k-
"
Te
et>
3
et>
""'I
r+ o f
o
,
....... •
OJ
" (")
D)
en
)>
-
"
1
"
"
-· c::
en ::ı
-
et>
en
ro
< ::ı et>
- GO
'1> c:.·
<
. ::ı
c::
r- ::ı
.......
.ı:ı.
fı
ak
,......
OJ
V
"
N
.
n
:::J
o
r+
si
E
k-
Te
()
�
1
O'
1
(")
E. Esin Levha 111 d
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
fı
@o ak
-
cxı V
�
;:,
o
n
,...
1\)
1\)
.
si
CD
w
.
....
E
o
1\)
-...
k-
Te
'
E . Esin Levha IV b
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
co
V
co
.
n
c.o
--
<
si
CD
--
0
(.,.)
-
E
k-
Te
E. Esin Levha V b
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
fı
--
ak
' ·
'••
t
V
n
si
E
k-
ı
Te
'
• 1
• 1
1
'
1
1
1
, ,
- -- --
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
fı
ak
V
a
n
si
E
k-
Te
b
o
'
fı
' ,
J
ak
V
\
n
...
si
:ı
.� 1
.,
...
'
...
E
.. .
k-
13
Te
fı
ak
V
n
si
J
E
k-
Te
'
1
1
$ '_____ _J
Clila. not 1 1 2)
:::ı
o
,...
Te
k-
E
si
n
V
ak
fı
Te
k-
E
si
n
V
ak
•
.
t:ıl
fı
Te
k-
E
si
n
V
ak
fı
j
E . Esiıı Levha XI b
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
(Bkz. not 1 1 8, 1 1 9 , 1 27 )
Levha XII a
E. Esin
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
&.:�-
fı
ak
V a
n
si
d
E
k-
Te
.. -
- ., - -,- 1 -
c
D
( B kz . not 1 35,
1 33, 1 53 )
B.. Esin Levha XIJ/ a-b-c-d-e-f-o
AAAAA
'YYYY\ • .- ...• .. ..•
fı
· -• .• .,. •
� = c
- . ....... . �-.... ..
b - Dağ c Akıtma,
ak
-
V
n
si
E
g - Başka ağaçlar
( A r se ven, res. 220)
f Selviler
-
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
( B kz . not 1 46 )
E . E sin Levha XV b
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te
fı
ak
V
n
si
E
k-
Te