Hafta 1-Geriatri Gerontolojinin Temel Kavramlari Cesitleri Ve Tarihc

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 34

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi

Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu

Temel Geriontoloji
Öğr. Gör. Cihangir KARAKAYA

Geriatri, Gerontolojinin Temel Kavramları, Çeşitleri ve


Tarihçesi

1
GİRİŞ

 Yirmi birinci yüzyılda ön plana çıkan en önemli demografik olgulardan birisi nüfusumuzun
yaşlanmasıdır. İnsanoğlu var olduğundan bu yana hep daha uzun yaşamak istemiş, bunun için
çalışmıştır. Gelişmiş ülkelerde beklenen yaşam süreleri çok uzamış, gelişmekte olan ülkelerde ve
tüm dünyada da yaşlı nüfus giderek artmıştır.
 Doğum oranları azalmış, ölüm oranları azalmış, anne çocuk sağlığı sorunları azalmış,
antibiyotiklerin keşfiyle enfeksiyon hastalıklarında azalma olmuş, teknolojinin gelişmesi, insanların
eğitim düzeylerinin yükselmesi, sağlık hizmetlerinde meydana gelen gelişmeler nedeniyle
hastalıklar daha çok tedavi edilebilir olmuş, böylece insanlar daha uzun yaşamaya başlamışlardır.

2
GİRİŞ
 Gerontoloji, yaşlılık sürecini yaşlanmanın nedenlerini ve koşullarını, yaşla ilgili davranış biçimlerini
ve yaşlanma süreci çerçevesinde değişen tutum ve davranış kalıplarını inceleyen bir bilim dalıdır.
Yaşlanma teorileri, biyolojisi, fizyolojisi, demografisi, epidemiyolojisi, psiko-sosyal değişiklikler,
bunların bireysel ve toplumsal sonuçlarını tüm yönleriyle inceler.

 Geriatri ise yaşlılık halinde ortaya çıkan hastalıklar ile ilgilenen, yaşlılıktan doğan hastalıkların
koruyucu, tedavi edici, rehabilite edici ve sosyal yönleriyle ilgilenen tıp biliminin bir dalıdır

3
YAŞLILIK BİLİMİNİN TARİHÇESİ
 Yaşlı insandan ve onun saygınlığından bahseden bilinen ilk edebi eser, yaşadığı tahmin edilen
Homeros’un “İlyada” eseridir. Homeros, bu eserde olumlu bir yaşlı görüntüsü çizmiştir. Bu
destanda yaşlı insanların toplum tarafından kabul gören, sevilen insanlar oldukları anlaşılmaktadır.
 Platon iyi ve bilinçli olarak geçirilen gençlik ve orta yaşlılığın sonucunda iyi bir yaşlılık döneminin
geçirileceğinden söz etmiştir. Bu görüş günümüzde yaşlılıkta hastalıklardan korunmanın daha
çocukluktan itibaren başlaması gerektiği yönündeki görüşe oldukça yakındır.
 Aristoteles, yaşlılığı olumsuz bir görüntü olarak tarif etmiştir. Yaşlı insanların kavgacı, geçimsiz,
huysuz kişiler olduğundan bahsetmiştir.Aristoteles, yaşlılığın bir hastalık olduğunu düşünmüştür.

4
YAŞLILIK BİLİMİNİN TARİHÇESİ
 Orta çağda İbn-i Sina’nın “Canon of Medicine” isimli tıp ansiklopedisinde yaşlı bakımı konusu yer
almıştır. Bu kitapta, yaşlılıktan bahsedilmiş, uyku, beslenme, egzersizin yaşlanmadaki öneminden
bahsedilmiştir. İbn-i Sina’nın bu tıp kitabına göre yaşam dört bölümden oluşmaktadır; “büyüme
dönemi, yaşamın baharı, yaşlılık dönemi ve eli ayağı tutmaz olan dönem” olarak sıralamıştır

 Shakespeare (1564- 1616) insan yaşamını yedi bölüme ayırmış ve bunun son iki dönemini yaşlılığa
ayırmıştır. Yaşlanma ile fizik yapının değiştiği, bedensel engellerin ortaya çıktığı, bedenin yıprandığı,
aynı zamanda davranışlarda ve algılamada da değişimlerin başladığı, özellikle zihinsel işlevlerin
zayıfladığını belirtmiştir.

5
YAŞLILIK BİLİMİNİN TARİHÇESİ
 On altıncı ve 17. yüzyıllarda bedensel olarak güç kaybına uğrayan kişilere “yaşlı” denilmiştir. Bu
yüzyıllarda yaşlılık takvim yaşıyla ölçülen bir kavram olmamıştır. Kendini bedensel olarak yaşlı
hisseden kişiler “yaşlı” olarak kabul edilmiştir. Bu dönemlerde yaşlı insanlar, toplumun genç
kesimiyle eşit ve aynı haklara sahip olamamışlardır. Bu dönemlerde yaşlılar pek işe yaramayan,
topluma yük olarak görülen bireyler olmuşlardır. Yaşlılık, ölümün ilk basamağı olarak algılanmıştır.
Yaşlılara asalak olarak bakılmış ve saygı duyulmamıştır. Yaşlılara karşı bu önem vermemezlik 18.
Yüzyıla kadar devam etmiştir.

6
YAŞLILIK BİLİMİNİN TARİHÇESİ
 On sekizinci yüzyılın ikinci yarısında yaşlılara çok önem verilmeye başlanmıştır. Bu yüzyılda
yaşlanmaya dışarıdan müdahale edilip edilemeyeceği tartışmaları başlamıştır. Daha uzun yaşama
şansının bulunduğunu anlayan insanlar yaşlılık dönemine ait sorunların bilincine varmaya
başlamışlar, daha uzun yaşamanın yollarını aramışlardır. Yaşlıların sayısı giderek artmış, 1800’lü
yıllarda yaşlı bakım evleri kurulmaya başlanmıştır. Daha sonraki yıllarda ABD’de ve İngiltere’de
konuyla ilgili daha sonra yapılan çalışmalarda yaşlılık dönemi, erişkinlik döneminden itibaren
başlayan bir gelişim süreci olarak kabul edilmiştir. Bunun için “ileri yaş” ve “yaşlılık” deyimlerinin
yerine “yaş” ve “yaşlanma” ifadeleri kullanılmaya başlanmıştır.

7
YAŞLILIK BİLİMİNİN TARİHÇESİ
 Stanford Üniversitesi’nde (ABD) 1928 yılında yaşlılık döneminin problemlerini incelemek ve
araştırmak üzere büyük bir enstitü kurulmuştur.
 Bunun yanı sıra, bilimsel literatürde “Gerontoloji” terimini ilk defa 1929’da Rus araştırmacı N. A.
Rybnikov kullanmıştır. Ona göre yaşlılık dönemindeki davranışları araştıran bir bilim dalı olan
gerontoloji, davranış bilimlerinin bir alanı olarak görülmelidir. Bu bilim dalının amacı, yaşlanmanın
nedenleri, yaşla ilgili olan davranış değişimlerinin incelenmesi ve tanımlanmasıdır.
 Yaşlılık konusuyla ilgilenen birçok uzman bir araya gelerek 1945’de “Gerontological Society of
America” denen bir topluluk kurmuşlardır. 1958’de Fransız Gerontoloji Birliği kurulmuş, böylece
1960’lardan itibaren Geriatri ve Gerontoloji bilimleri daha hızla gelişmeye başlamıştır. Bu
dönemde yaşlanmanın nedenleri üzerinde çalışmalar yapmaya gereksinim duyulmuştur. Bu yıllarda
biyo-gerontoloji alanında yapılan çalışmalarda yaşamın uzatılmasının mümkün olup olamayacağı
tartışılmıştır.

8
YAŞLILIK BİLİMİNİN TARİHÇESİ
 Yaşlılığın bir sorun olarak görülmesi ve bu konuda araştırmaların yapılması oldukça yenidir.
Özellikle gelişmiş toplumlarda yaşlı nüfus oranındaki artışları gösteren çalışmaların yaygınlaşması,
akademik ve politik çevrelerde yaşlılara ilgiyi arttırmıştır. Günümüzde yaslılara sunulan hizmetlerin
arttırılması, sosyal politikaların oluşturulması, yaşlılıkta yaşam kalitesinin yükseltilmesi gibi
konularda çaba harcanmaktadır. Yirminci yüzyılın başlarında ise bir tıp alanı olarak “Geriatri”
ortaya çıkmıştır.
 Türkiye’de ise yaşlılık konusunda ilk bilimsel dernek Prof. Dr. Velittin Kalınkara’nın girişimleriyle
1998’de kurulmuştur. “Yaşlı Sorunları Araştırma Derneği (YASAD)”, yaşlıların yaşam kalitesinin
arttırılması ve ulusal yaşlılık politikalarının alt yapısını hazırlamak amacıyla araştırmalar yapmak
üzere kurulmuştur.

9
YAŞLILIK BİLİMİNİN TARİHÇESİ
 Daha sonra yaşlanmayla ilgili bilimsel araştırmaları yapmak, yaşlanmaya bağlı hastalıkların tedavi ve
bakım planlarının yapılması ve uygulanması gibi konularda çalışmalar yapmak üzere çeşitli çeşitli
organizasyonlar kuruldu. Hacettepe Üniversitesi bünyesinde 2000 yılında “Geriatrik Araştırma ve
Uygulama Merkezi” (GEBAM) kuruldu.
 Daha sonra Türk Geriatri Vakfı, Türkiye Yaşlılık Konseyi Derneği (TURYAK), Yaşlılık Platformu,
Gero-psikiyatri Derneği gibi yaşlıların sorunlarını incelemek, yaşlıların yaşam kalitelerini arttırmak
amaçlarıyla ülkemizde çeşitli merkezler, dernekler vs. kurulmuştur.
 Akademik alanda ilk kez Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde “Gerontoloji Bölümü”
açılmıştır

10
YAŞ,YAŞLANMA VE YAŞLI KAVRAMLARI
 Yaşlanma bireyde fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden gerilemeye neden olan doğal bir süreçtir.
İnsanoğlu var olduğundan bu yana hep daha uzun yaşamak istemiş, bunun için çalışmış ve hayalini
kurmuştur. “Antik çağda sadece 100 insandan bir tanesi 60 yaşına ulaşabiliyordu. Bir Romalı
askerin ortalama ömrü 22 yıl idi. Yirminci yüzyılın başlarına kadar uzun bir yaşam için gereken
şartlar yoktu. Avrupa’da ortalama yaşam süresi 50 yıl idi, ölüm genellikle gençlik yıllarına rastlıyor,
iyi koşullarda yaşayıp yaşlanabilenlerin sadece devlet adamları, krallar, filozoflar ve yüksek rütbeli
subaylar olduğu dikkati çekiyordu.”

11
YAŞ,YAŞLANMA VE YAŞLI KAVRAMLARI
 Yirmi birinci yüzyılda ön plana çıkan en önemli demografik olgulardan birisi nüfusumuzun
yaşlanmasıdır. Dünyada insanlar daha uzun yaşamakta, doğum oranları azalmakta, ölüm oranları
azalmakta ve yaşlı nüfus sayısı artmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfus daha fazla olmakla
birlikte, gelişmekte olan ülkelerde de yaşlı nüfus giderek artmakta ve ülkemiz açısından da önem
kazanmaktadır. Nüfus yaşlanması, sağlıktan sosyal güvenliğe, eğitime, iş imkânlarına ve aile hayatına
kadar toplumun her yönünü etkilemektedir.
 Türkiye’de doğumda beklenen yaşam süresi giderek artmaktadır. TÜİK verilerine göre, doğumda
beklenen yaşam süresi her iki cinsiyette 2021 yılı için erkeklerde 75,9, kadınlarda ise 81,3 yıl
olduğu görülmektedir.
 Ülkemizde de yaşlı nüfusta artış görülmektedir. Ülkemizdeki 65 yaş üzeri nüfus, 2014 yılında yüzde
8 iken, 2021 9,5’e yükseldiği görülmektedir. Bu oranın 2060 yılında %22,6 ve 2080 yılında ise
%25,6’ya yükseleceği tahmin edilmektedir.

12
YAŞ,YAŞLANMA VE YAŞLI KAVRAMLARI
 Yaşlılıkla ilgili çeşitli tanımlar yapılmıştır. Yaşlılık, “Zamana bağlı olarak, kişinin değişen çevreye uyum
sağlama yetisinin ve organizmaların iç ve dış etkenler arasında denge sağlama potansiyelinin
azalması, böylece ölüm olasılığının yükselmesidir.
 Başka bir tanıma göre yaşlılık, “Belirli bir süre geçmesine bağlı olarak çıkan anatomik ve fizyolojik
işlev değişikliği ve bağımsız bir yaşamdan bağımlı bir yaşama geçiştir.”
 Dünya Sağlık Örgütü yaşlılığı, “çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması” olarak
tanımlamıştır. Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş ve üzerini yaşlı olarak kabul etmektedir.

13
YAŞLANMANIN ÖZELLİKLERİ
 Yaşlanmayla birlikte organizmada fizyolojik ve anatomik bir takım değişiklikler olmaktadır. Yaşlanan
insanların bağışıklık sistemleri zayıflamakta, böylece daha fazla hasta olabilmektedirler. Değişen
yaşam koşullarının etkisiyle ve organizmada meydana gelen değişikliklerle birlikte yaşlılarda daha
fazla sağlık sorunları, daha fazla kronik hastalıklar meydana gelir.
 Yaşlılarda meydana gelen başlıca değişiklikler şunlardır (Gökçe Kutsal, 2006):
1. Organ sistemlerinin rezerv kapasitelerinde azalma (özellikle stres periyotlarında belirginleşme). .
2. Çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinde azalma.
3. Stres cevap kapasitesinde azalma (ateş, anemi).
4. Yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan ve giderek artan bu kayıpların sonunda; birey hastalıklara ve
yaralanmalara karşı korunmasız bir hale gelmektedir.

14
YAŞLANMANIN ÖZELLİKLERİ
 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dünya nüfusunun yaşlanmasıyla birlikte kanser, kardiyovasküler
hastalıklar, diyabet, kronik akciğer hastalıkları ve başta demans olmak üzere mental hastalıkların
arttığını açıklamıştır. Yaşla beraber hastalıkların artmasında en önemli neden olarak da sağlıksız ve
bilinçsiz beslenme, sigara, hareketsiz yaşam tarzı, obezite gibi olumsuz faktörlerin artışı
gösterilmektedir.

15
YAŞLILARDA RİSK GRUPLARI
 Yaşlılara verilen sağlık hizmetlerinin temel ilkesi koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmesidir.
Koruyucu hizmetleri planlarken riskli grupların bilinmesi gerekir. Böylece, sağlık hizmetlerine daha
çok ihtiyacı olanlar tespit edilmiş olur.Yaşlılık dönemindeki riskli gruplar şunlardır:
1. Çok yaşlı grup (80 yaş ve üzerindekiler)
2. Yalnız yaşayanlar
3. Huzurevlerinde yaşayanlar
4. Çocuksuz yaşlılar
5. Kronik bir hastalığı olanlar
6. Günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmede güçlük çekenler
7. Sosyal kurumlardan destek almayanlar

16
GERİATRİ
 “Geriatri” sözcüğü, Yunanca kökenli “geras” yaşlılık ve “iatro” tıbbi tedavi ile ilgili sözcüklerden
köken alan “yaşlı tıbbı” olarak tanımlanmaktadır. Tıbbın alt kollarından biridir. Yaşlılık halinde ortaya
çıkan hastalıklar ile ilgilenen, yaşlılıktan doğan hastalıkların koruyucu, tedavi edici, rehabilite edici
ve sosyal yönleriyle ilgilenen tıp biliminin bir dalıdır. Bir taraftan yaşlı hastaların özel sorunlarına
çözümler aramakta, diğer taraftan yaşlıların rehabilitasyonu ve tedavileri ile ilgilenmektedir.
Geriatri terimi 1909 yılında Gnatz Leo Nascher tarafından “Longevity and Rejuvenesence” isimli
makalede kullanılmıştır

17
GERONTOLOJİ
 Gerontoloji” sözcüğü, “geras” yaşlılık ve “ology” çalışma sözcüklerinden köken alan bir terimdir.
“Yaşlılık sürecini, yaşlanmanın nedenlerini ve koşullarını, yaşla ilgili davranış biçimlerini ve yaşlanma
süreci çerçevesinde değişen tutum ve davranış kalıplarını araştıran bir bilim dalıdır”. Yaşlanmanın
ve yaşlılığın bedensel, psişik, sosyal, tarihsel ve kültürel yönlerinin tanımı, açıklaması ve
modifikasyonu ile ilgilenmektedir.

 Gerontoloji yaşlanma teorileri, biyolojisi, fizyolojisi, demografisi, epidemiyolojisi, psikososyal


değişiklikler, bunların bireysel ve toplumsal sonuçlarını tüm yönleriyle inceleyen bilim dalıdır.

18
SOSYAL GERONTOLOJİ
 Sosyal Gerontoloji: “Bir ülkenin istihdam yapısı ve dokusu, çevre faktörleri, sosyal güvenlik
sistemleri, sosyal hizmetleri, ölüm ve doğum tabloları, gelir, eğitim, beslenme, sağlık hizmetleri ve
diğer sosyal faktörlerin, yaşlılar ile ilgili bilgilerin ışığı altında, yaşlıların yapılarına uygun olarak
düzenlenmesidir”.
 Sosyal gerontoloji sosyal gerçekle, yaşlılık arasındaki karşılıklı etkileşim üzerinde durur, yaşlıyı
toplum içinde inceler. Sosyal gerontoloji, yaşlılık sosyolojisinden daha geniş bir kavramdır. Sosyal
gerontoloji, gerontoloji biliminin bir alt disiplinidir. Sosyal gerontoloji disiplinlerarası bir alandır.
Sosyal gerontolojinin; yaşlılık siyaset bilimi, yaşlılık sosyolojisi, yaşlılık psikolojisi, edebiyat, politika,
ekonomi, din ve felsefe bilimleriyle ilişkisi vardır

19
GERONTOLOJİNİN ORTAK ÇALIŞMA YAPTIĞI BAZI BİLİM
DALLARI
 Geronto-psikoloji: Psikolojinin alt koludur. Yaşlanma sürecinde ortaya çıkan psikolojik değişiklikler ve gelişmeleri inceler.
Özellikle yaşlanmayla birlikte zeka yeteneğinde olan değişimlerle ilgilenir.

 Geronto-sosyoloji: Sosyolojinin bir alt koludur. Yaşlılık sosyolojisi, toplumsal sosyal yapıları analiz eder. Yaşlanma
sosyolojisi, yaşlılık politikaları ve uygulama alanlarıyla ilgilenir. Soysal güvenlik, yaşlılıkta bakım, yaşlıların sosyal ve kültürel
yaşama katılımı, aile ilişkileri gibi konularla ilgilenir.

 Geronto-sosyal hizmet: Sosyal hizmetin bir alt koludur. Yaşlılara yönelik sosyal politika ve hizmetleri inceler. Yaşlılıkta
bakım, yaşlıların sosyal gereksinimleri, aile ilişkileri, yaşlılığın ekonomik boyutu ve yaşlılıkta kurumsal bakım ve sosyal
dışlanma konularıyla ilgilenir.

 Geronto-psikiyatri: İleri yaş yaşlılarda psikiyatrik hasta sayısı giderek artmaktadır. Alzheimer, bunama gibi hastalıklar
özellikle artmaktadır. Bu hastalara genellikle aileleri bakmaktadır. Bu durum, hastaların hem kendileri hem de aileleri için
önemli bir sosyal sorundur.. Gerontopsikiyatri, bu hastaların sorunlarıyla ilgilenir.

 Geron-teknoloji: Yaşlanmayla birlikte kişilerin “Günlük Yaşam Aktiviteleri”nde (GYA) kısıtlanmalar olur. Yaşlı birey günlük
yaşamla başa çıkabilmek, Günlük Yaşam Aktivitelerini bağımsız olarak sürdürebilmek için teknolojiye gereksinim duyacaktır.
Yaşlılara özel araç-gereç tasarımı, ergonomik çözümlerle ilgilenen bir alandır. Geronteknoloji yaşlı ve yaşlanmakta olan
kimseler için ürün, çevre ve hizmetlerin tasarımı ile ilgilenir.

20
GERİATRİK REHABİLİTASYON
 Yaşlanma ile vücutta bir takım fizyolojik değişiklikler ve hastalıklar karşımıza çıkmakta ve yaşlı
bireyin yaşam kalitesi bozulmaktadır. Bu sorunları çözmek için iyi planlanmış kapsamlı sağlık
hizmetlerine gereksinim vardır. Bunun için geriatrik rehabilitasyon önemli bir hizmettir.
 Geriatrik rehabilitasyon yaşlılarda fizyolojik kayba veya hastalığa bağlı gelişen fonksiyonel
kötüleşmenin önlenmesi, geciktirilmesi veya tersine çevrilmesi amacı ile verilen hizmetlerin
tamamıdır. Burada hedef, ekonomik ve etkin bir şekilde yaşlıda yaşam kalitesini arttırmaktır.
 Geriatrik rehabilitasyonun kişiye özgü olması önemlidir. Bunun için kişi önce fonksiyonel olarak,
daha sonra fizyolojik, sosyal, ekonomik, bilişsel, kültürel ve sosyal olarak değerlendirilmelidir. Bu
ilkeler doğrultusunda yaşlının sağlık durumunun yanı sıra sosyal ve ekonomik durumu
değerlendirilir. Yaşlı için bir rehabilitasyon programı oluşturulur. Bu program yalnızca hastalıkların
tedavisi ile ilgili değil bireyin tüm ihtiyaçlarını kapsar.

21
GERİATRİK REHABİLİTASYON
 Rehabilitasyonun uygulandığı başlıca yerler olarak hastaneler, rehabilitasyon merkezleri, özelleşmiş bakımevleri,
huzurevleri, klinikler, hastanelerin poliklinik hizmetleri ve ev ortamlarının olduğu görülmektedir.
Yataklı Rehabilitasyon Merkezleri: Genellikle hastanelerden bağımsız bir birim olarak çalışır. Burada çalışan sağlık
personeli, rehabilitasyon ekibini oluşturur. Her hasta için özel olan bir rehabilitasyon programı uygulanır. Diğer
birimlerinden daha yoğun bir şekilde rehabilitasyon hizmeti verir.
Bakımevleri: Özel bakıma ihtiyaç duyan yaşlıların bakımlarını sağlamak amacıyla kurulan yatılı sosyal hizmet
kuruluşudur.
Huzurevleri: Yaşlı kişilere huzurlu bir ortam sunmak, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak ve bakımlarını
sağlamak amacıyla kurulan yatılı sosyal hizmet kuruluşudur. Yalnızca gündüzleri veya tam zamanlı olarak hizmet
verebilir.
Ayaktan Rehabilitasyon programları: Genellikle hastanelerin polikliniklerinde uygulanır. Bu programda evinde
yaşarken takip edilmiş olur. Hasta sosyal ilişkilerini kaybetmez. Hasta programlanmış bir çizelgede haftanın belli
günlerini hastane içinde geçirir.
Evde Rehabilitasyon Programı: Bu programlar sıklıkla fizik tedavi, iş-uğraşı tedavisi ve hemşirelik hizmetlerinden
oluşur. Bazen konuşma terapisti ve sosyal çalışmacı eşlik eder. Bu programlar hekimlerin ve diğer çalışanların katılımı
ile yapılan çok amaçlı programlardır.Yaşlının bulunduğu ortamda olması açısından rahatlık sağlar.

22
YAŞLILIĞIN DEĞERLENDİRMESİNDE ÖLÇÜTLER
DEMOGRAFİK ÖLÇÜTLER
1. Doğuşta beklenen yaşam süresi: Bir bireyin doğduğu andan itibaren yaşaması beklenen
ömürdür. Hayat tabloları, her yaştaki nüfusun ölümlülük olasılıklarını ve hayatta kalma sürelerini
ayrıntılı olarak açıklayan tablolardır. Demografik analizin en eski araçlarından birisi olan hayat
tabloları, ölümlülük (mortalite) tabloları olarak da bilinmektedir. Bu gösterge hayat tabloları
yoluyla elde edilebilmektedir. Doğuşta beklenen yaşam süresi, ülkelerdeki sosyoekonomik
gelişmişlik seviyelerini, yaşam kalitesini ve ölümlülük seviyelerini ölçmekte kullanılan çok önemli
bir göstergedir.
2. 65 yaş üzerinde beklenen yaşam süresi: 65 yaşına gelmiş kişilerin, bu yaştan sonra beklenen
ortalama yaşam süresidir.
3. 65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı: Bir toplumda 65 yaş üzeri nüfusun,
tüm nüfusa bölünmesiyle elde edilir.
4. 85 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı: Bir toplumda 85 yaş üzeri nüfusun,
tüm nüfusa bölünmesiyle elde edilir.
5. Nüfusun ortalama yaşı: Nüfusun yaşları toplamının nüfusa bölünmesiyle elde edilen aritmetik
ortalamadır.

23
YAŞLILIĞIN DEĞERLENDİRMESİNDE ÖLÇÜTLER
DEMOGRAFİK ÖLÇÜTLER
6. Ortanca Yaş (Medyan yaş): Nüfusun tek yaşa göre sıralandığında ortada kalan yaş olup, nüfusu iki
eşit parçaya böler.Alttaki genç, üsteki yaşlı nüfus grubunda birbirine eşit sayıda kişi bulunur.
7. 65 yaş ve üzeri nüfusun 5 yaş altı nüfusa oranı: 65 yaş üzerindeki nüfusun, 5 yaş altındaki nüfusa
bölünmesiyle elde edilir.
8. Yaşlı bağımlılık oranı: Çalışma çağındaki her 100 kişiye düşen yaşlı sayısıdır. “15-64” yaş grubundaki
her 100 kişi için “65 ve daha yukarı” yaş grubundaki kişi sayısıdır.
9. Yaşlılık İndeksi: Yaşlıların iyi olma durumlarını ölçmek için çeşitli göstergelerden faydalanılır. Bunlara
örnek olarak maddi iyilik, fiziksel iyilik, sosyal iyilik ve duygusal iyilik göstergeleri verilebilir: Maddi
iyilik, yılda eve giren ortanca gelir, mutlak yoksulluk içinde olmayanların yüzdesi; fiziksel iyilik, sakatlığı
olmadan yaşayanların yüzdesi, ilacını kendi kendine alabilenlerin yüzdesi, kısa mesafeyi kendi kendine
yürüyebilenlerin yüzdesi, yaşam beklentisi, obez olmayanların yüzdesi; sosyal iyilik, ekonomik ve sosyal
aktivitelere katılanların yüzdesi, bir çocuğuyla ilişkisi olanların yüzdesi; duygusal iyilik, depresyon
olmayan yaşlıların yüzdesi, intihar hızı, yaşamdan memnun olanların oranı gibi göstergelerle
değerlendirilebilir.

24
YAŞLILIĞIN DEĞERLENDİRMESİNDE ÖLÇÜTLER
MORTALİTE ÖLÇÜTLERİ

1. 65 yaş ve üzeri nüfusta ölüm hızı: 65 yaş ve üzeri ölümlerin, 65 yaş ve üzeri nüfusa
bölünmesiyle elde edilir.
2. 65 yaş ve üzeri orantılı ölüm hızı: 65 yaş ve üzeri ölümlerin tüm ölümler içindeki payıdır.
3. 65 yaş ve üzeri nüfusta ölüm nedenleri

25
YAŞLILIĞIN DEĞERLENDİRMESİNDE ÖLÇÜTLER
MORBİDİTE(HASTALIK SIKLIĞI) ÖLÇÜTLERİ
1. 65 yaş ve üzeri grupta kronik yeti yitimi sıklığı
2. 65 yaş ve üzeri grupta belirli hastalıkların sıklığı

26
YAŞLILIKTA SAĞLIĞIN KORUNMASI
 Sağlık hizmetlerinin öncelikli amacı insanların sağlığını korumaktır. Geriatri bilimi, yaşlılık halinde
ortaya çıkan hastalıkların kapsamı ile ilgilenen, yaşlılıktan doğan hastalıkların koruyucu, tedavi edici,
rehabilite edici yönleriyle ilgilenen tıp biliminin bir dalı olduğuna göre yaşlı insanların sağlığının
korunması ve geliştirilmesi de bu bilim dalının konuları arasındadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün “21.
Yüzyılda Herkese Sağlık” politikası kapsamında Avrupa bölgesi için saptadığı hedeflerden biri yaşlı
sağlığı ile ilgilidir.Yaşlı bireylerin daha sağlıklı yaşlanmaları ve daha üretken olmaları hedeflenmiştir.
 Bu hedefte özellikle iki konu vurgulanmıştır: Yaşam beklentisinde ve 65 yaşında sakatlık olmadan
geçirilen yıllarda en az % 20 artış sağlanmalıdır ve ev ortamında kendi ihtiyaçlarını karşılayan
sağlıklı bir düzeyde yaşayabilen 80’li yaşlarda bireylerin oranı en az % 50 arttırılmalıdır.

27
YAŞLILIKTA SAĞLIĞIN KORUNMASI
BİRİNCİL KORUMA ÇALIŞMALARI
 Sağlıklı olan bireylere sağlık üzerinde olumsuz etki yapabilecek faktörlerden nasıl korunması
gerektiği sağlık eğitimi çalışmaları ile anlatılır. Sağlığın korunması yanında kişinin sağlık düzeyinin
daha üst düzeye çıkarılması için yapılan çalışmalara “sağlığın geliştirilmesi” denir. Örneğin hava
kirliliğinin kontrolü, suların kontrolü, gıda maddelerinin sağlığa uygun olması gibi çalışmalar sağlığın
geliştirilmesi için yapılır.
 Sağlıkla ilgili olumlu davranışların uygulanması da birincil korunmadır. Sağlıklı ilgili olumlu
davranışlar: sağlıklı beslenmek, fizik egzersiz yapmak, sigara kullanmamak ve stresten uzak
kalmaktır.

28
YAŞLILIKTA SAĞLIĞIN KORUNMASI
İKİNCİL KORUMA ÇALIŞMALARI
 Hastalıkların belirtileri ortaya çıkmadan yapılan “erken tanı” çalışmalarıdır. Erken tanı, henüz hastalığın klinik belirti ve bulgularının ortaya
çıkmadığı bir dönemde hastalığın tespit edilmesidir. Birçok hastalığın erken dönemde yakalanma olasılığı vardır. Pek çok kanser türü, kalp
damar hastalıkları, diyabet, solunum sistemi hastalıkları erken dönemde tanı konabilen hastalıklardır. Erken dönemde tanı konulduğu zaman
kişilerin yaşam süresi ve yaşam kalitesi de önemli ölçüde artmaktadır. Erken tanı çalışmaları için sağlıklı kişilerin belirli aralıklarla muayene
edilmesi gerekmektedir. Bunun için ya sağlıklı bireyler sağlık kuruluşuna başvurmalı yada bazı hastalıklara yönelik “tarama” çalışmaları
yapılması gerekir. Böylece henüz hasta olduğunu bilmeyen kişilerde hastalıklara erken tanı konulmuş olacaktır. Günümüzde pek çok hastalık
için erken tanı programları geliştirilmiştir. Her hastalık erken tanı çalışmaları bakımından uygun değildir. Erken tanı programına alınabilmesi
için hastalığın toplumda sık görülmesi, erken tanı için uygun bir tarama yönteminin bulunması, tanı konulduktan sonra etkili bir tedavi
yönteminin olması gerekir. Bu açıdan erken tanı programına alınabilecek hastalıklar şunlar olabilir:
1. Koroner kalp hastalığı
2. Diyabetes Mellitus
3. Hipertansiyon
4. Bazı kanserler: meme kanseri, rahim ağzı kanseri, kolon-rektum kanseri, prostat kanseri, deri kanseri
5. Obezite
6. Kas-iskelet sistemi hastalıkları
7. Anemi
8. Görme-işitme bozuklukları

29
YAŞLILIKTA SAĞLIĞIN KORUNMASI
ÜÇÜNCÜL KORUMA ÇALIŞMALARI
 Üçüncül korunma, hastalıklar ortaya çıktıktan sonra, hastalığın kötü sonuçlarından korunma
anlamına gelmektedir. Üçüncül korunmanın öncelikli amacı ölümün ertelenmesi ve hastanın
yaşadığı sürece yaşam kalitesinin arttırılmasıdır. Bu anlamda yapılan rehabilitasyon çalışmaları da
üçüncül korunma kapsamındadır

30
AKTİF YAŞLANMA KAVRAMI
 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 1990’lı yıllarda öne sürülmüş olan bu kavram, yaşlıların
günlük yaşamlarında sosyal, ekonomik ve kültürel aktivitelere katılarak geçirdiği bir yaşlanma
sürecidir. Aktif yaşlanmayı sosyal, ekonomik, çevresel, bireysel, davranışsal ve sosyal koşullar
etkilemektedir. Yaşlı bireyler herhangi bir engellilik durumları olması halinde bile toplumda
yürütülen faaliyetlere katılabilirler, deneyimlerini daha genç kuşaklara aktarabilirler.
 “Aktif Yaşlanma” programı içinde, beklenmeyen ve erken ölümlerin önlenmesi, kronik hastalıklara
bağlı engellilik durumlarının engellenmesi, yaşlılık döneminde de hayattan zevk alma, yaşlı
bireylerin sosyal, politik, ekonomik aktivitelere katılabilmeleri gibi faaliyetleri içermektedir.

31
AKTİF YAŞLANMA KAVRAMI
 Yaşlıların mutlu olabilmeleri sağlıklı olmalarıyla çok ilişkilidir. Sağlık, fiziksel açıdan olduğu kadar
sosyal ve ruhsal açıdan da iyi hissetme hali olarak tanımlanmaktadır. Bu hedefe ulaşabilmek için şu
temel yaklaşımlar çok önemlidir:
• Yeterli ve dengeli beslenme,
• Fiziksel egzersiz,
• Sigaradan uzak bir yaşam,
• Boş zamanları üretken bir biçimde değerlendirebilmek,
• Yeterli ve düzenli uyuyabilmek,
• Kazalardan korunabilmek.
 Bütün bu yaklaşımlar kişilerin aktif yaşlılık geçirebilmeleri için kolaylaştırıcı ve geliştirici önerilerdir

32
TOPLUMSAL YAŞLANMA
 Toplumsal yaşlanma, nüfusun yaş yapısının değişerek, toplam nüfustaki çocukların ve gençlerin payı
azalırken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun yüzdesinin toplam nüfus içinde artmasıdır. Toplumsal
yaşlanma, toplumdaki yaşlıların, genel nüfusa göre oranında artış olması (Nüfus piramidinde tavan
yaşlanması) ya da toplumdaki genç nüfusun oranında azalma olması (Nüfus piramidinde taban
yaşlanması) şeklinde görülebilir.
 Yaşlılık sadece insanlar için değil toplumlar için de geçerlidir. Toplumlar yaşlı nüfusu açısından dört
gruba ayrılmışlardır:
1. Genç toplumlar: 65 yaş üzeri nüfus % 4’den azdır,
2. Erişkin toplumlar: 65 yaş üzeri nüfus % 4-7 arasındadır,
3. Yaşlı toplumlar: 65 yaş üzeri nüfus % 7-10 arasındadır,
4. Çok yaşlı toplumlar: 65 yaş ve üzeri nüfus %10’nun üzerindedir. Bu toplumlarda doğum hızının çok
düşük olması yanında, genç nüfusun göç etmesi de buna katkıda bulunmuştur. İsveç, İrlanda, Finlandiya,
Norveç gibi gelişmiş Avrupa ülkeleri bu gruptadır.

33
YARARLANILAN KAYNAKLAR
 Akgün, S., Bakar, C. ve Budakoğlu, İ. (2004). Dünyada ve Türkiye’de yaşlı nüfus eğilimi, sorunları ve iyileştirme önerileri. Türk Geriatri Dergisi. 7(2), 105-10.
 Aslan, D. (2007). Uluslararası sağlık bakış açısıyla yaşlılık. Y. Kutsal Gökçe ve D. Aslan (Ed.), Temel Geriatri (s. 111-117). Ankara: Güneş Kitabevleri Yayını. Aktif yaşlanma Kavramı.
http://www.turkgeriatri. org/sorularinizayanitlar.php?pg= aktif#content adresinden 20/08/2015 tarihinde elde edilmiştir.
 Bilir, N. (2007). Yaşlılıkta Sağlığın Korunması ve Koruyucu Hekimlik: Geriatri ve Gerontoloji. Ankara: Türk Eczacıları Birliği ve Eczacılık Akademisi Yayını.
 Bilir, N. ve Paksoy Erbaydar, N. (2012). Yaşlılık Sorunları. Ç. Güler ve L. Akın (Ed.), Halk Sağlığı Temel Bilgiler (cilt 3). Ankara: Hacettepe Üniversitesi.
 Gökçe Kutsal, Y. (2003). Yaşlanan dünya, yaşlanan toplum, yaşlanan insan. Hacettepe Toplum Hekimliği Bülteni, 24(3-4), 1-6.
 Gökçe Kutsal, Y. (2006). Yaşlanan dünya. Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Dergisi, 52, Suppl. A, A6-A11.
 Gökçe Kutsal, Y. (2011). Yaşlanan dünyanın yaşlanan insanları. http://www.geriatri.org. tr/ SempozyumKitap2011/3.pdf adresinden 28/08/2015 tarihinde elde edildi.
 Güleç, M. ve Tekbaş, Ö. F. (1997). Sağlık perspektifinden yaşlılık. T. Klin. J. Med. Sci., 17, 369-378.
 İçli, G. (2008). Yaşlılar ve yetişkin çocuklar. Yaşlı sorunları Araştırma Dergisi, 1, 29-38.
 Kalınkara, V. (2014). Temel Gerontoloji: Yaşlılık Bilimi. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık
 Kaneda, T., Lee, M. ve Pollard, K. (2011). SCL/ PRB Index of well-being in older populations. http://longevity3.stanford.edu/wp-content/ uploads/2012/10/SCL-PRB-Index-of-WellBeing-in-Older-
Populations.pdf adresinden 28/0872015 tarihinde elde edildi.
 Koç, M. (2002). Yaşlılık psikolojisi ile ilgili yapılan bilimsel çalışmaların tarihi ve literatürü üzerine bir araştırma. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 6(2), 289-308.
 Öztek, Z. (2007). Yaşlılara Verilen Sağlık Hizmetleri. Y. G. Kutsal ve D. Aslan (Ed.), Temel Geriatri (s. 126-133). Ankara: Güneş Kitabevleri Yayını. T.C. Sağlık Bakanlığı (2002). Yaşlı Sağlığı.
Ankara.
 Gökçe Kutsal, Y., Biberoğlu, K., Atlı, T. ve Aslan, D. (Ed.) (2010). Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde çalışan hekimler için Yaşlı Sağlığı Tanı Tedavi rehberi.
http://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/kitaplar/ t3.pdf adresinden 30/08/2015 tarihinde elde edildi.
 Tufan, İ. (2002). Antik çağdan günümüze yaşlılık. sosyolojik yaşlanma. İstanbul: Aykırı Yayıncılık.
 Tufan, İ. (2014). Türkiye’de yaşlılığın yapısal değişimi. İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları. T
 UİK (2015). İstatistiklerle Yaşlılar 2014. http://www. tuik.gov.tr adresinden 30/08/2015 tarihinde elde edildi. T.C. Sağlık Bakanlığı (2015). Türkiye Sağlıklı Yaşlanma Eylem Planı ve Uygulama
Programı 2015-2020 http://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/ kitaplar/Sa%C4%9Fl%C4%B1kl%C4%B1%20 Ya%C5%9F.%202015-2020%20Pdf.pdf adresinden 28/08/2015 tarihinde elde edildi. Yağcı, İ.
Geriatrik rehabilitasyon ve 5N-1K. http:// www.turkgeriatri.org/sorularinizayanitlar. php ?pg=geriatrikrehabilitasyonve5N-1K#content adresinden 20/08/2015 tarihinde elde edildi.

34

You might also like