Professional Documents
Culture Documents
Kültür Dergisi
Kültür Dergisi
D®waja Taaıtaa
GAgWOTEF FOI.IKI.OB
Soldan sağa : Vakkas Kaplı, Mme Slbeyîi, Aziz Kaplan,
Ayşe Güzel, Vakas Arı, Şehvar Patpat, Ulvî Can ve Jale
Kutlar Davul : Hüseyin Kaplı, Zuma : Kâzım Kaplı
Kız isteme
bb
Gorucu
Derlıyetı : H. U. BARLAS
Bilhassa eskiden evlenecek oğlu olan le kızınızı oğlumuza istemeye geldik. /II-
lar kız seçme işini bizzat yaparlardı. Şim lah kısmet etti ise inşallah akraba oluruz,
di bu adete uyanlar yavaş yavaş azalmak der ve oğlanın adını, babasının kim oldu
tadır. Kızı beğenip özelliklerini öğrenmek ğunu, adreslerini söylerler. Bunun üzerine
oğlan evinin anne-nine abla-hala-teyze gi kızın annesi Allahın yazdığı bozulmaz bi
bi yakınlarına aitti. Kız genel olarak gö ze onbeş gür izin verin danıp danışalım
rücümle bulunur. Oğlanıp evleneceği kızı babasına söyleyelim der.
kendisinin bulması ailesini hesaba alma /Cız evi oğlan hakkında gayet derin
ması demekti ve onlara yapılmış saygısız bir malumat toplama faaliyetine girişirler:
lık daha doğrusu hakaret olarak telakki Mahalle arkadaşlarının kimler olduğunu;
edilirdi. hocaya gitti ise o zamanki vaziyetini; ai
Kız beğenmiye giden kadın kim o- lesinin 7 göbekten beri durumunu ahlak
lursa olsun görücü diye adlandırılırdı. Ge larını kısaca oğlan hakkmdaki bilmesi ge
leıı kadınların görücü olduğu onların hal reken herşevi askerlikteki durumuda da
ve hareketlerinden hemen belli olurdu. hil olmak üzere öğrenirler.
Kızın annesi gelinlik kızını kahve ikram Verilen müddetin sonunda görücüler
sırasında misafirlerin karşısına çıkarır ve tekrar gelirler. Bu def’a kız çıkmaz. Eğer
kızın üzerinde en iyi fakat en sade elbi kızı vereceklerse, görücülerin «Ntf yaptı
seler bulunurdu. nız anam. Bandınız danıştmızmı?» sözün
Kahveyi ikram ettikten sonra misa den sonra kızın annesi (Damdık danıştık-
firlerin kahvesini, bitirmesini kapının ya verdik verişimiz yoktur dönüşümüz) der
nında elinde tepsi ayakta bekliven kızı ler Eğer kızı vermiyeceklerse (kızımız da
görücüler tepeden tırnağa kadar süzerler ha küçük babası razı gelmedi kısmetinizi
di. Kahveler bitince görücü kadınların en başka yerden arayın) diye cevap verirler.
yaşlısı abdest almak bahanesi ile su ister; /Cız verildikten sonra iş erkeklere
kızın annesi kızma «satıl» ile su getirme akseder oğlanın babası kızın babasının ya
sini söyler kız suyu getirinciye kadar da nma gider sohbetten sonra (Ne vakit şi-
kendisi dolaptan çıkardığı ağzı darca ba rincelik vimiye gelicik) derler. Kız baba
kır ibriği yerdeki halının üstüne koyardı. sının tayin .ettiği bir zamanda kızın ve oğ
Kız getirdiği suyu halıya damlatmadan lanın yakın erkek akrabaları kız evinde
ibrivi doldurursa bu kızın sinirlerinin "sağ toplanırlar, oğlanın dedesi; yoksa en yaşlı
lamlığına yani iyi bir kız olduğuna ala amcası veya babası (yapmış olduğumuz i-
metti. Zira genç bir kız için en heyecan şiıı babalara büyük vazifesi var. Şimdi kız
verici hadise görücü karşısına çıkmaktır. babası olarak bu hayırlı işin bitimi nedir)
Eğer kız ibriye suyu korken dökerse mak der. /Cızın babası ekseriya isteyeceği
bul sayılmaz ve «su döken» tabir edilerek başlığın 9-10 mislini söyler ve sözün so
iş bilmediğine hükmedilirdi. nunda da (4ğalar namus para ile satılmaz
/Cız, görücü kadın abdest aldıktan siz nasıl isterseniz öyle olsun der
sonra odayı terk ederdi. Eğer görücüler Orada hazır bulunan misafirlerin her biri
kızı beğenmedilerse biraz oturduktan son sinin şerefine istenen paradan bağışta bu.
ra bir şey söylemeden kalkıp giderlerdi. lunurlar ve sonunda makul bir başlık pa
/Cız görücüler tarafından beğenilmiş rası kalır. Bu 5 ile 10 bin lira arasında
se gelen kadınların en yaşlısı kızın anne, değişir. Bunun altında veya üzerindfe baş
sine veya orada bulunuyorsa ninesine hi. lıkta alınabilir. /Cız babası oğlan evine göre
taben «Allahın emri Peyganberin kavli i- zenginse başlık parasını damadına bağışlar.
7 Gaziantep Kültür Dergisi - Aralık.1961 Cilt 4 S : 271
FARKLI DÜŞÜNCEYE SAYGI
Prof. Aydın YALÇIN
Son günlerde farklı ve hatta zıt ku Çab larına rağmen, el’an büyük bir kon-
tuplara mensup insanların müşterek bir formizın içindedir; her şeyi alışmış ka
şikâyetleri var : /<endileri gibi düşünmi- lıplar içinde görmek ve düşünmek eyli-
yen kimselerin, onlara karşı tahammül* mi, ruhumuza, benliğimize sinmiştir. E-
süz davranışları. Bu şikâyet çok haklı lıştığımız, bellediğimiz yollar ve usuller
dır. Kafasında fikir olan, düşüncesini, den çıkmak, bizim için en zor işlerden
hissiyatını başkalarına haber veımek is biridir. Türk cemiyeti, bütün devrimci
teyen herkes, bu memlekette baskıdan, lik iddialarına rağmen, el’an dünyanın
hürriyetsizlikten şikâyetçidir. Baskı ya en muhafazakâr toplumlaıından biridir.
pan ve hürriyetlere saygısızlık gösteren Politika hayatımızda, basın ve üniversi
yalnızca siyasi otorite değildir. Eğer iş te muhitlerinde, aydın çevrelerde, za
bununla kalsaydı, meselenin halli çok ko man zaman yapılan tartışmaların aldı
lay olurdu. Fakat maalesef meselenin çok ğı şekil, bizi adeta ürkütmektedir. Fark
derin kökleri vardır. Kendimiz gibi dü- lı bir fikir söylemek, yeni bir şey araş
şüıımiyenlere karşı aldığımız tavırları bir tırmak çoğunluğun temayyüllerine aykı
gözden geçirsek, işin nekadar çetrefil ol rı, ondan farklı bir yol tutmak, değme
duğunu derhal anlarız. babayiğidin göze aiamıyacağı bir hare
Siyasi fikirlerinden dolayı hapse a- kettir
tılan, işine son verilen, politikacı, gaze Türk cemiyeti, bilhassa ilkel top
teci ve fikir adamının, hütriyetl-riııi ko bunların özelliğini teşkil eden bu kon-
rumak için ihtilâller yapıyoruz, anayasa formizmden, yeknasak düşünme ve dav
lar çıkarıyoruz. Fakat bütün bunlara rağ ranış vasıflarından el’an kendini kurta-
men, yazılarımızın, düşünürlerimizin, sa' mamıştır. İlkel cemiyetin, farklaşmamış
uatçılarımızın artık, korkudan kurtuldu içtimai bünyesinin, fertle i bir kalıba
ğunu, keyfi muameleden masun kılın dökmek isteyen şiddetli manevi baskısı
dıklarını el’an iddia edebilir miyiz? Bü düşünen, araştıran, duyan ve konuşmak
tün gayretlerimiz, hiç olmazsa siyasi a- isteyen kimseler için, bazali dayanılmaz
landa ifade hürriyetini, fikir hürriyetini, bir c endere haline gelmektedir. Siyasi
sansür, hapis veya para cezası gibi, en baskının dışında, bazan t endileri gibi
şiddetli müdahalelerden kurtarmaya yö düşünmiyen yazarları ve düşünürleri tel
nelmiştir. Bu sahada daha çok mücade in etmek için gösteriler y^pa. ir r, gazete
le edeceğimize hiç şüphemiz yoktur. ve matbaa yıkanlar, umumi cereyana
Kendimizi devletten, siyasi otoriteye sa uymadığı iç n, haysiyet divanları ve
hip çevrelerden gelecek müdahalelere disiplin kurulları marifetiyle
karşı korumaya çalışırken bizz<t fikir meslek ve cemiyetlerinde atılanlar, biz-
adamlarının, gazetecilerin, fikrini doyur deki tahammülsüzlüğün acı tezahürleri
mak isteyen herkesin, davranışlarında dir.
müşahade ettiğimiz taassup ve müsama
hasızlık, bizi asıl endişeye sevkeden se Y’llarca ağızlarından demokrasi lâ
beplerin başındadır. fını eksik etnıiyenlerin, muarızlarına kar
şı reva gördükleri ağır muameleler, it
Ne siyasi part'leri, ne orduyu, ne
ham, küfür ve hakaretler; rakipleıini fi
de idare cihazını tek taraflı ithama ma
kir alanında yenemiyecekleri ı i hisseden
hal yoktur. Türkiyede siyasi hürriyetler
lerin başvurdukları entrikalar, iftiralar,
tam olarak teessüs edemiyorsa, bundan
jürnaller, aslında bu cemiyetin esaslı te
başkalarını sorumlu tutmak yanlıştır Bu
daviye muhtaç mühim amalarına işaret
eksikliğin ve atızanın baş sorumlusu biz
zat keudimiziz. Türk cemiyeti, asırlık (Devamı sahife 287 de)
8 Gaziantep Kültür Dergisi-Aralık. 1 96 1 Cilt 4 S : 272
Mediha İNAN
Hiç unutmam. Güzel bir Nisan sa diler.
bahı idi. Bahkiı Kastelinin arkasında Şehrin taşlan yapılmış her evi bir
bulunan evimizin bahçesindeki havuzun İstihkâm haline gelmişti. Ailenin, kom
suları şık r şıkır akıyor, üstündeki ba şuların, mahallenin genç erkekleri millî
har açmış erik ağaçlarının aksi sularda kıyafetler giyerek bir harp cephesi ha
parlıyordu Ben pencereleri ilıikapılı ha lini alan sokak başını müdafaaya git
mama giden, dar yola açılan odamda o- mişlerdi kurşunlar vızır vızır uçuyordu.
kula gitmek için hazırlanıyordum. Bir Anneler, genç kızlar, gelinler bir araya
den sokaktan silah sesleri işitildi. Şe" gelerek »aharlarındaki erzakla çetelere,
hirde Mandeter olarak bulunan Fransız yıırt müdarilerine yemek hazırlıyorlardı.
askerleri Türkl re hücum etmiş dediler. Bir ölüm dirim kavgası, bir istik
S lah seslerini Balıklı kahvesinde duya lal mücadelesi birkaç yüz gönüllü Türk
rak heyecanlanmış olan babam (Şeriye- genci ile başlamıştı. Bu felâkete uğru-
den Hamit efendi) sokak kapısında gö yan yalnız biz değildik. Binler ve binler
ründü: le yurtta da bizim kaderimize yazılmış
— Şimdi, dedi, evi terkedeceğiz. tı. Kucaklarında çocuklaıı, ellerinde çı
Evimize bitişik Ermeni K ürkciyaniarm kınlan ve sopaları ile binlerce kadın,
evi Fransız-Ef meni Karargâhıdır Kor çoluk çocuk, şehrin batısından doğusu
karım b’-ış-mza bir kaza gelecek. na göç ediyordu.
Silah sesleri gittikç- çoğalıyor, kur Bu silâhsız müdafaasız halkı kur
şunlar vızır vızır uçuyui, sokak başları tarmak, Fransızların toplar, mitiralyoz-
na istihkâmlar yapılıyordu, içinde me lar, modern silahlarla teçhiz edilmiş,
sut günler geçildiğimiz ecdad yadigârı şehrin bütün hususiyetlerini bilen yerli
«vımizi, eşyalarımızı, elbiselerimizi, yi Ermenilerle bir kat daha kuvvetlenmiş
yeceklerimizi bira kara k evden çıktık. ordusu ile. mücadele etmek işi teşkilat
Biz çıkıncıya kadar düşmanlar caddeyi sız, topsuz, tüfeksiz bir yığın Gazian
tutmuşlar, Eyuboğlu Cami’iııin minare teplinin omuzuna yüklenmiştir.
sinden Gaziler Caddesine kurşun yağ Harp şehrin içinde oluyordu. Ka
dırıyorlardı. Önümüzde giden birkaç ki ranlık gecelerde bombardıman başlıyor,
şiyi yaralamışlardı. makineli tüfeklerin yaylım ateşi başla
Böğründen yaralanan bir kadın kal dığı zaman, şehrin altında bulunan ma
dırıma yığılmıştı. Kalçasına kurşun yiyen ğaralara iniyorduk. Fransızlar beyanna
bir gençte ellerini yarasının üstüne bas meler atıyor, şehir teslim olmazsa taş
tırmıştı. Bir eliyle duvara tutunmuş, ya taş üstünde bırakmıyacağım diyordu.
rasının üstüne bastırdığı öbür elinin par Mabetlere, camilere, hastanelere top at-
maltları arasından kanlar sızıyordu Kal mıyacagını söylüyordu. Bir defa binler
dirimin karataşları kırmızı ren«e boyan ce kadın ve çocuğun toplandığı Alay-
ın ştı. bey camiinin kubbesini bir mermi dele
Gaziler Caddesinin kaldırımların rek geçmiş, camiin karşısındaki Aksoy-
dan yürüyorduk. Sığ nacağımız yer Os lar>n evine çarparak parçalanmıştı. Bir
man Güzelin babası Ömer Efendi’nin defa da Ikikapılı Hanın altındaki ma
evi idi. Evi, barkı, eşyayı, erzakı, her ğaranın kapısı, topla yıkılan bir binanın
şeyi bırakmıştık ama dertli günlerde sı harabesi ile kapanmıştı da yüzlerce in
ğınacağımız bir dost, bir akraba evi var san havasızlıktan boğulma-tehlikesi ge
dı. Onlar bizi ağhyarak karşıladılar. çirmişti Bereket versin dışarda bulunan
Düşman evimizden çekilinciye kadar gönüllüler bombardımana rağmen enkaz
evlerinin bizim evimiz olduğunu söyle- yığınını delmişler, mağaraya bir delik
9 Gaziantep Kültür Dergisi - Aralık. 1961 Cilt 4 S: 273
Gaziantep Harbi Hatıralarından :
Bu yazımla Gaziantep Savaşının bir alayı Kilisten hareketle Anaz köyü ya
kronolojisini veriyorum. Umduğum hiz nında ordugâh kurdu.
meti yapabilirsem bahtiyar olacağım. 26 Mart 1920 Fecirle harekete ge
3ü Ekim 1918 Mudanya Mütarekesi çen düşman Şahin Bey müfrezesine sal.
(Mütareice şartlarına göre Gaziantep ve dırdı. On sıat çetin bir savaştan sonra
havalisi Türklerde kalıyordu.) kuvvetlerimiz çekilmek zorunda kaldı.
15 Ocak 1919 Gaziantep’io İngiliz" 27 Mart 1920 Dii.man Kertil mev
ler tarafından işgali zilerine saldırdı. Akşama kadar savaşa
12 Ekim 1919 Gaziantepte müdafai rak Bostancık önüne gelebildi.
hukuk cemiyetinin kuruluşu 28 Mart 1920 Fecirle başlayan düş
5 Kasım 191^ İngilizleıin Gazian man saldırışları karşısında kuvvetleri da
tep’ten çekilişi ve Fransızların işgali (bu ğılan Şahin Bey, tek başına son nefesi
işgalle birlikte Fransız ve Ermeni taş ne kadar kahramanca savaşarak, Elmalı
kınlıkları başladı.) köprüsü önünde şehit oldu.
30 Aralık 1919 Belediye önünde 1 Nisan 1920 Şehirde savaş başla
tertiplenen muazzam mitingde işgal şid- dı. Milli kuvvetler, Fransız işgalindeki
detle protesto edildi, miting gösteri yü askeri furunu (şimdi Şehit Kamil okulu)
rüyüşü takip etti. Mardin, Kurbanbaba, Azaz yokuşu ve
11 Ocak 1920 Gaziantepten İslahi Kargasekmez tepelerini işgal ederek Ko
ye istikametinde hareket eden 400 kişi lejı muhasara ettiler. Türkler 18ü0 silah
lik bir Fransız birliği milli kuvvetler ta lı semt efradı, düşman 1500 ermeni gö
rafından Çatal Mazı mevkiinde imha e- nüllüsü, üç piyade, bir ağır makineli bö
dildi. lüğü, iki batarya top ve bir istihkâm
19 Ocak 1920 Maraşa giden bir F müfrezesi kuvvetinde idi.
ransız müfrezesi Karab.yıklı civarında 8 Nisan 1920 Semt efradından Yıl
milli kuvvetler tarafından basılarak bü dırım ve Şimşek taburu adlariyle dör
yük zayiata uğratıldı. der bölüklü iki tabur teşkil edildi.
3 Şubat 1920 Kilisten Antebe gelen 16 Nisan 1920 Kolonel Norman ku
bir Fransız konvoy’u Kertil mevkiinde mandasında Karkamıştan gelen takviye
milli kuvvetler tarafından geri çevrildi. li dört tabur piyadeden mürekkep düş
10 Şubat 1920 Şahin Bey Antep-Ki- man Babiige sırtlarında karşılaştığı kuv
lis yolu kuvayi milliye kumandanı un- vetlerimizi dağıtarak Antebe girmiş ve
vanile Çapalı köyünde karargâh kurdu. şehri çevirmiştir. Bu gün ilk defa kolej
8 Mart 1920 Kilisten Antebe hare den atılan toplarla şehir bombardıman
ket eden bir Fransız konvoyu Oylum edilmiştir.
köyü yanında Şahin Bey tarafından za 25 Nisan 1920 Norman birliklerinin
yiatla geri çevrildi» Mağarabaşı cephesinden zırhlı arabalar
18 Mart 1920 /4kçakoyunludan Afi himayesinde yaptığı taarruz zayiatla püs
lise gelmekte olan bir alaylık düşman kürtülmüştür.
kuvveti, Şahin Bey tarafından Seve bo 26 27 Nisan 1920 içeriden ve dışarı
ğazında çevrilerek şiddetli yağmur ve dan yapılan hücumla şehrin kuzeyinde
sis içinde akşama kadar savaşa icbar e- ki muhasara hattı yarılmıştır.
dildi. Düşman karanlıktan faydalanarak 2 Mayıs 1920 kuvvetlerimiz Kurban
Kilise perişan halde girebildi. baba ve Mardine taarruzla Kurbanbaba-
25 Mart 1920 Topçu, süvari ve is- yı zaptetmiştir.
tihk âın birlikleri ile takviyeli bir piyade 22 Mayıs 1920 Kilisten gelen kuv-
12 Gaziantep Kültür Dergisi - Aralık. 1961 Cilt 4 S: 276
vetli Fransız birliği ile Akbaba da sava ve mektep obüslerle dövüldükten sonra
şıldı, cephaneleri biten kıtalarımız çe şiddetli bomba ve makineli ateşi hima
kildi. Düşman, Antebe gelerek şehri i- yesinde düşman seçme birliklerde Ken
kinci defa muhasara etti. dirli Kilisesinden (şimdiki Öğretmen O-
24 Mayıs 1920 Sarmısak tepeye ta ltulu) hücuma geçti. Enkaz altından sil
rafımızdan bir taarruz yapıldı, ilk ham kinen kahramanlarımız bomba ve tüfenk
lede inkişaf etti ise de Karayılanın şe ateşile düşmanı kovdular.
hit olması netice alınmasına mani oldu. 12 Ekim 1920 Düşman Çınarlıya hü
29 Mayıs 1920 Türkiye ile Fransa cumunu tekrarladı. Ayni akıbete uğradı.
arasında bir mütareke imzalandı. Ateş 21 Kasım 1920 Düşmanın on iki bin
kesildi. Fransızlar E'meni mahallelerini mevcutlu dördüncü tümeni Antebe gele
ve diğer işgallerinde bulunan yerleri rek şehri kuşattı. Bu tümenin emrinde
boşaltarak Kollej ve Zerdalilik ile Çit- dokuz sahra ve dağ topıı bataryasile 105
çinin harafına çekildiler. ve 15.5 lik obüs bataryaları ve bir tayya
29 Temmuz 1920 Bir taburumuzun re filosu vardı. Şehirde mevcut Türk
Haraftaki Fransızlara baskını ile harbin kuvvetleri 1470 silahlı ve 500 silahsız in
ikinci devresi başladı. şaat müfrezesinden ibaretti. Şehirde 13
10 Ağustos 1920 155 lik toplarla da bin miktarmda ahali vardı. Mevcut erzak
mücehhez kuvvetli bir Fransız birliği bu nüfusa bir ay yetmiy cek kadar azdi.
Akçakoyunludan hareketle Kürkün şi Bu muhasara huruç hareketine kadar a-
mal sırtlarındaki müdafaamızı dağıtarak çılamadı.
Antebe geldi ve şehri üçüncü defa mu 11 Aralık 1920 Cephane kıtlığını
hasara etti. karşılamak için bir bomba ve fişek ima
11 Ağustos 1920 Düşman bir ültü- lathanesi kuruldu. Kara baruttan mermi
matom vererek şehrin teslimini ve buna ve patlam’yan düşman mermilerinin dina
işaret olmak üz re kaleye beyaz bayrak mitiyle bomba imaline başlandı.
çekilmesini istedi. Verilen cevap kesin 26 Aralık 1920 Hariçt kı kuvvetler
di : Şehirde taştaş üstünde durdukça muhasarayı yarmak için şehrin güneyin
ve tek bir Türk sağ kaldıkça teslim den Karataş istikametinden bir ta ruz
olmak yoktu. /Caleye de şanlı Türk bay yaptılar. İlk hamlede inkişaf eden sal
rağı çekildi. dırış askerin eğitim noksanından sonu
11 Ağustos 1920 Heyeti merkeziye- ca ulaştırılamadı.
nitı kararı ile (jzdemir Bey Antep ku 3) Aralık 1920 Şehııae . çlık devri
mandanlığına getirildi. Ayni günde şe bütün şiddetle hüküm sürm< ye başladı.
hir 155 lik toplarla bombardıman edildi. 18 Ocak 1921 Hariçteki kuvvetle
15 Ağustos 1920 Mütarakede teslim rimiz Akçakoyunlu-Ant p rasıuda erzak
olup Türklere silah çekmiyeceklerini ahd ve cephane taşıyan düşman ko voyuna
eden ermeniler ahitlerin) bozdular. saldırdılar. Bir miktar zayiat ver irmek
15 Ağustos 1920 Ermenilerin de düş ten başka bir şey yapamadılar
mana katılmasile kritik duruma düşen 30 Ocak 1921 Şiddetli bı> bom r-
şehir müdafaası için tekrar halkın reyi dımanı müteakip düşman tanklarla Mu-
ne müracaata karar verildi. Her semtin sullu cephemize saldırdı. Bomba ve çe
ileri gelenleıile Karatarla camiinde bir lik mermilerle yapılan müdafaa somada
toplantı yapılıp vaziyet izah edilerek fi zayiatla çekildi.
kirleri soruldu. Ve sonuna kadar savaş 30- “1 Ocak 1921 Şehre erzak ve
kararı alındı. cephane sokmak amacile içeriden ve dı
19 Ağustos 1920 Hariçten ve içeri şandan şehrin şimal sırtlarına bir hü
den yapılan hücumlı şehrin şark ve şima cum kararlaştırıldı. Saat 1,30 da içeri
Ündeki düşman muhasara hattı yarıldı. deki birliklerde hücuma başladı, düşman
5 Ekim 1920 Çınarlı taarruzu Cami (Devamı sahife 278 de)
13 Gaziantep Kültür Dergis Aralık.1961 Cilt 4 S : 277
işgalde Antep bir tek şarkı söylemiş ve
bu şarkı bütün halkı ayaklandırmış
Röportajı yapaıı : Yaşar KEMAL
Antep çetin yerdir. öteki köylerdede duydum. Yüreğin topra
Çukurovada, Maraşta, Antebde, Toros- ğında ırgadlar, Adanada fabrika işçileride
larda, bütün güneyde en uzak, en kimse söylüyorlardı. Toros köylerinde de duy
siz bir köyde, yıllar yılı halkın ağzından dum Bir çeltik tarlasında çoluk çocuk bir
düşmiiyen, bir türkü vardır. Hoştur. Yiğit Toros.köyü, hep bir ağızdan aynı türküyü
tir. söylüyorlardı.
Bir yaz akşamı geliyor gözümün önü Antebe her gidişimde köydeki türkü
ne. Kayalıklardaki kalenin üstüne leylek gecesi düşer aklıma. Alışkanlık Antep de
ler tünemişler. Takırdıyorlar. Sonra da su nince bu türkü dudaklarıma gelir yerleşir.
suyorlar. Kaç yaşındayım bilmiyorum. Ha Antebe trenle hiç gitmedim. Ya oto
yal meyal geliyor aklıma. Çukurova köy mobille, yada otobüsle, Çukurova sıcaktır-
lüklerinde yaz geceleri yüksek çardaklarda Çukurova yanar kül olur. Adana Antep
yatılır. Her evin önünde bir çardak. Çar- yolunda, Toroslara çıkarken, ağaçlı, çamlı
daksız ev yoktur. Yoksa insan sıcaktan ö- bir yer vardır. Çam Kokusu, suyun pırıl
lür gider. Yerde yatanı sinek yer parçalar. pırılı oradadır. Adı Alman pınarıdır bu
Uzaklardan yukarıdan, kel Mustafalar, yerin. İşte burada Çukurova biter, dağlar
o yandan bir türkü geldi yatsıya doğru. başlar. Bir yel eser, yel demeyin. İncecik,
Aynı türküye bizim taraflardan biri katıl yüzüne dokunur mu, dokunmaz mı? İşte
dı. Derken bir oradan, bir burdan bütün öyle bir yer. Alman pınarında anadan ye
köy koro halinde türküyü söylemeğe baş ni doğmuşa dönersin.
ladı.
Hiç bir türküyü bu şekilde söylenir * * *
duymamıştım. Bu bir Antep türküsüydii. Uzaktan Antep gözüktü. Antebin dört
Sonraları, biraz "büyüyünce aynı türküyü bir yanı kırmızı toprak. Kırmızı tepeler
PİŞİKLER SULTANI
Vaktiyle zamanında kalbur saman için dönmüye başlamış. Kadın demiş bunda bi
de develer dellal iken eşşekler hambal iken hikmet var pişen ardına düşmüş, Pişik ka
ben babamın beşşiğini tıngır mıngır sallar pıdan girmiş o ardından, pişik bi hayada
iken bitler berberlik eder, itler nenni söy girmiş o da ardından. Bi de bakmış ki ne
ler. varam çıkam dedim Halep yoluna... görsün. Hayat bisıknen dolu. ı\mma eyle
Halep yolu daşlıcaydı. armağanı başlıca... pişik ki... Biri küfte yoruy, biri do fma dol
Vardım, bir geçi gördüm. Geddim gıçını duruy, biri sarma sarıy, biri şorba kayna
girdim. Geçi geddi hakime hakim dedi tıp. Bi imrenmiş bi imrenmiş :
s...ime ben deaim da...ma. Derken ben de — Vaay demiş Allah heyrinizi vere.
dim sen dinledin, sen dedin ben dinledim Ne de tatlı pişikler, neler de yapıylar; ne
vaktin da zamanında iki bacı varmış. Bun de güzeller... demiş. Bunun sözleri pişikle
lardan biri katı yürekli; biri tatlı yürekliy rin hoşuna gelmiş. Eteeni yiyeceklernen
miş. zaman bu zaman kuş gelir katı yürek doldurmuşlar. Bisikleri seve oksiya yoharı
linin omuzuna konar. Kuş ki devlet kuşu. odaya çıkmış. Abo bi de ne görsün. Bööök
Zengiiin bi bey bu katı yürekli hatuna Al bi bisik. Tüyleri ipek kimi BZr yüseek yere
lahın izini peygamberin kavliyle talip olmuş. oyurnıuş altında kuştüyü yataklar. Belli ki
Gelin olmuş gitmiş sonra da. Gelelim tatlı bu pişiklerin sultanıymış. Onu da öven ha
yürekliye bir giin bir talip te ona çıkmış. nekler söylemiş, hrvadin hanekleri pişikler
Eo kur fukaraymış ama hatunun gönliincey- sultanının hoşuna getrniş: Mıyaaav diye bi
miş. Her gun guru ekmeğe eyvallah eder emir vermiş. Yanındaki bi pişik atlamış
geçinir gederlermiş. Bigün demiş ki ” Be yüksek yerinden gedip bi dolap açmış bi
nim zengin kocalı bir bacını vardı. VarıP kutu çıkartmış. Arvada vermiş. Nehayet av
ona misafir gideyim. Gitmiş. Getrniş ama rat binbir dııvaynan çıhıp evine gelmiş.
bacıda da surat bi karış olmuş. Beriki ba Eve geıip de gutuyu açınca sevinçten
cım demiş bilirsin fakiriz fikarayız. Canım sanki deli olmuş. Gutu altınnan doluymuş.
da bi etli dadlı ister elime geçmez. Şükür Eıharelikden kurtuldular. Yiyecekler, geye-
siz varlıklısınız Allah daha da varlıklı etsin cekler aldılar gözeel bi de ev yaptırdılar.
bugün sizde kalıym?” Söylemiş sövlemiş a- Bigün bacısı çıhıp gelmiş. Bu şatafa
ma kendi de bilmiş. Bacıysa şeytanın bir; tı tautaney görünce gısgançlıktan çattadak
heç yok der mi? Ey bacım demiş. Bişirim çatltyaçalı olmuş. Giz demiş bunları nerden
sana. Amma eyle ’ bişirmış ki bitmesi tam aldınız. Safdil bacı anlatmış olanı biteni.
aksama denk gelmiş o sırada gapı çalın Öteki orda dururmu? Hemen gedip yun al
mış, bacıda bi talaş-. mış, eğirmek bazara erkenden gedip kapı
— Aman bacım demiş kocanı geldi. E nın önünde beklentiye başlamış. Deyken pi
ğer seni görürse beni keser. Kadıncağız şik gene çıkmış. Arvat onu görüncü sevin
kendini arka kapıdan dışarı dar atmış. Bu cini belli etmemek için :
iiç gün beyle devam etmiş. Sonunda kadın
— Viccaa demiş kanın içine aka se-
cağız umudu kesmiş. Benim kuru ekmeğim
niiin. Ne de yavan pişik. Ardına düşmüş
elin etlisinden datlısından yeğdir demiş.
hayada girmiş. Öteki pişikleri de görüncü-.
Bir yandan da yün eğirir götürür ha
— Dert duta sizi demiş bu işleri de
zarda satarmış. Bir gün sabahleyin erken
nerden örgendeeez.
den kalkmış. Pazara varmış ki kim kimse
yok. Erken gelmişim zaar diyerek bir kapı Hele pişikler sultanının yanına varın
nın önüne oturmuş, sırtını da kapıya daya ca bi tene de vurmadan kendini alamamış.
mış. D.\yanıasıynan kapı açılmış bi bisik dı — Boyun devrile senin demiş. Bu
şarı kaymiş. Mıyav mıyav deyn etrafnida dadlı yer saa deel benim gözel gızıma ilayik
17 Gaziantep Kültür Dergi si - Aralık. 1961 Cilt 4 S: 281
in şuralıktan. Pişik gene Mıyav demiş, ö- dışarı fırlayıp üstüne çullanmışlar. Clmüş
teki atlamış gedip bir gutu getirmiş. Arvat öldönü gören duyan bile olmamış. Kötülöön
gutııy alıncı yel kimi dışarı akmış. Eve var sonu beyle işde.
mış. Taayı pencerey kitlemiş. Outuy açmış. Not: Bu masalı Fevzi Günenç,
Açar açmaz gırkayaklar, yılanlar, akrepler 65 yaşında Ayşe Biliciden deılemiştir.
i o m uzla s»ı sı a i ı n
Vaktıyla zamanında, bir varmış bir — Bâ varın mı demiş?
yokmuş bir dane tomuzlan ha tın var T omuzlan:
mış. Birgün toınmul tommul, yuvalana — Varırım varırım anıma; beni ney
yuvalana gezmiye çıkmış. Deyken bir den döversin demiş?
hâlacnan karşılaşmış. Hâlaç kendine de- Sıçan:
mişki : — Ben kuyromdan göze sürme çe
— Boyu uzun boyraz hatın, saçı u- kerim dede zaman; tomuzlan hatında:
zun server hatın, nerden geliyn, neregi* — Eyleyse bende sâ varırım demiş,
diyn, demiş. ıkiside elele verip eve gelmişler. Bi gün
Tomuzlanda ona.* tomuzlan sıçana demişki:
— Gişi aramıya gediym, demiş. — Ben kâikîm da şu asbabiarı yüj'irı
Hâllac: acı sende getde bize bey evinden pen-
— Bana varın mı demiş? dir çörek getir, demiş. Sıçan koymuş
Tomuzlan hatın: getmiş, tomuzlan hatında don yumuya
— Varırım varırım amma beni ne başlamış. Bunların ceviz kabinden kül
ile döversin, demiş? lükleri, fındık kabinden gazanları, fıstık
//âlacta.* kabından da teştleri varmış.
— Tokmak ile, dediği gimi; tomuz
Tomuzlan hatın küllükden su alıy-
lan batında:
kân, külle düşmüş. O sırada evlerinin
— Yok ben sana varmam, deyip,
yanından atlılar geçiymiş. Tomuzlan ha-
yoluna devam etmiş.
tın onlara:
Gediykeu gediyken karşısına bir ki
limci çıkmış, tomuzlana demişki: — Tıkır tıkır atlılar, tıkırtısı tatlılar
— Boyu uzun boyraz hatın, saçı uzun bey evine yarasız, pendir çörek yiyesîz,
Server hatın, nffrden geliyn nere gediyn sıçan beye diyesizki : «Boyu uzun boy-
demiş, laz hatın saçı uzun selver halın, su alır
Tomuzlan: ken külle düştü durmuya gidesin!» de
— Gişi aramıya gediym demiş. miş
Kilimci
Neyse sıçan gelmiş, tomuzlana elini
— Bâ varın mı demiş?
uzatmış, demişki:
Tomuzlan hatın:
— Eîî bâ ver çekerek demiş
— Varırım varırım amma, beni ney
den döven demiş. Tomuzlan hatında:
Kilimci: — Yok ben sâ küserek d<. miş.
— Mekeymden döverim demiş : To Sıçan yine:
muzlan batında : — Elî bâ ver çekerek demiş.
-— Yok ben sâ varmam demiş; gene Tomuzlan hatında yine:
yoluna devam etmiş. — Yok ben sâ küserek dedi kimi
Bu seferce karşısına bidene sıçan sıçanda kızıp :
çıkmış. Gene o da tomuzlana demiş ki: — Eyieyse bende seni basarak deyp
— Boyu uzun boyraz hatın, saçı u- âmmel beter tomuzlan hatim külte bas
zun server hatın, nerden geliyn, nere mış. Tomuzlan ölmüş hâkiyemizde bura
gediyn, demiş. da sona ermiş..
Tomuzlan :
Gişi aramıya demiş. Not : Bu masalı Hayri Kınacı bir
Sıçan: (Gaziantep’li kadından derlemiştir.
20 Gaziantep Kültür Dergisi - Araltk.1961 Cilt 4 S : 284
GAZİAHTEBİN ADSIZ KAriRAMANLARİNDAN
YİRİK f a t m a
Kerim FIRAT
Yasli güneş, ikindi sularında idi An ğa başlamıştı.
tebin yüksek minarelerine ateşli ışıkla Onun çemrekli şarvarı üzerine inen
rını saçarken Şıraküstü semtinde ' ir boz abası, ayağındaki kırmızı yemenisi,
kaynaşma, bir hazırlık göze çarpıyordu. ağaran saçlarını kapayan karabaş örtü
Semt binası önüne gelen çeteler, yavaş sü, ruhunun esalet ve vekarını artıran
yavaş cadde ve sokakların boşluğunu heybetli duruşu, yüzünün buruşuklukları
dolduruyordu'. alnında üst üste sıralanan çizgileri, inti
Antep daha tamamile muhasara e- kamla yanan, kor gibi parlayan gözleri
dilmemişti. Norman nakliye kolunun bu dişi arslana bir mehabet vermişti.
Nizipten hareket edeceği haberi, topla Güneş, yavaş yavaş yüksek dağların