Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 24

AYLIK FİKİR VE BİLGİ DERGİSİ

Sayı : 48 1 o Aralık 1961 125 kuruş

D®waja Taaıtaa
GAgWOTEF FOI.IKI.OB
Soldan sağa : Vakkas Kaplı, Mme Slbeyîi, Aziz Kaplan,
Ayşe Güzel, Vakas Arı, Şehvar Patpat, Ulvî Can ve Jale
Kutlar Davul : Hüseyin Kaplı, Zuma : Kâzım Kaplı

('fazıse sayfa 4 de)


Kasım 1961 agı Gaziantep İli olayları
Gaziantep Belediye radyosu kilis İlk kız Öğretmen Okulu
yayınlara başladı bina onarımı için ödenek geldi
18 /Casım 1961 günü Gaziantep’te ilk
Kilis Kız İlk Öğretmen Okulu için
defa verici bir radyo istasyonu yayına
başlamıştır. /Cısa dalga 46 metre üzerin­ satın alınan binanın onarımı bazı deği­
den yayın yapan Gaziantep radyosu, ilk şikliklerin yapılabilmesi için gerekli ö-
tecrübe yayınını saat 9 ila 13 arasında denek Milli Eğitim Bakanlığınca gönde­
ve 15 ila 17 arasında yapmıştır. Radyo­ rilmiştir.
nun sesi Gaziantep ilinin her tarafında
VALİ OSMAN MERİCIN YAPILAN VF,
duyulmuş ve halk son derece memnun
olmuştur.
YAPILACAK İŞLEK HAKKINDA BASINA
Gaziantep’te para bozma
SİK SIK BİLGİ VERMESİ MEMNUNİYET
makinası ve Amerikan
DOĞURUYOR
Çimento Fabrikasından gelecek elek
bilardosu yapıldı trik hattının ihalesinin Ocak.1962 ayın­
Cemil Barlas ve Okkeş Ulııtaş isim­ da yapılacağı haberi, Vakıfların yaptıra­
li iki sanatkâr, Belediye otobüslerinde cağı büyük otele Mart aynıda başlana­
bilet kalkınca halkın para bozmakta
cağı, Oğuzeli yolunun hava meydanına
müşkülatını görerek, para bozma maki-
kadar asfaltlanacağı, Araban ve Yavuze­
naşı yapmayı başarmışlardır. Ayrıca çok
li yollarının yapılacağı, Gaziantep su da
güzel /İmerikan bilardoları imal etmiş­
vasinin halli için yap.lan çalışmalar gibi
lerdir.
konularda Gaziantep Valisi Osman Me-
Gaziantep’te ilk yapılan gölet
riç*in açıklamaları halk arasında büyük
iyi netice verdi
memnuniyet doğurmuştur.
Gaziantep’in su davasını halletmek
için düşünülen çarelerden biri olan yağ­ Gaziantep Fuarı için
mur sularından istifade gölet (göl) ko­ istimlakler yapılıyor
nusu, Gaziantep’te ilk defa Gaziantep istasyon Caddesi ile Nizip yolu ara­
Bayındırlık Müdürü Sadettin Tuğrul Ce- sında kalan alana yapılacak olan millî Öa
maligil’in teşebbüsü ile 15 Ekim 196) ziantep Fuarı İçin istimlaklere belediye
tarihinde ele alınmıştır. Şehrin koşu sa­ tarafından başlanmıştır. Belediye, Odalar
hası batısında ve vilayet ormanlığı sa­ birliğine 4'6.000 lira bedelle kendi arazi­
hası dahilinde 86 000 ton su tonajında sini satmış ve istimlak için lüzümlu pa­
olan göletin beden imlasına Kasım.196/ rayı temin etmiştir.
ayı içinde devam olunmuştur. Uzmanlar
ca yapılan incelemeler neticesinin mem­ Akyol Polis karakolu
nuniyet verici olduğu açıklanmıştır. Su binası açıldı
geçirimsizliğini temin için kil tecrübe ve Akyol Polis k rakolu Yaptırma Der­
onroşman işleri İle gölet ve orman yol­ neği tarafından yap.lan Akyol Polis ka­
larının yapımına Kasım ayı içinde de­ rakolu binası merasimle açılmıştır.
vam edilmiştir, /(asım ayı içinde ilk tec
Gazientep Çimento Fabrikası
rübe göletiııde 2COO ton su birikmiştir.
mamulleri karaborsada
Gaziantep çimento fabtikasının imal
DÜZELTME
ettiği çimentolar simsarlar tarafından ka­
/Çapaktaki isimlerden Vakas Arı, Vakıf
raborsaya sürüldüğü haberleri mahalli
Arı olacaktır. Düzeltiriz.
gazetelerde sık sık yer almıştır.

2 Gaziantep Kültür Dergisi-Aralık. 1961 Cilt 4 S : 266


O A 21ANTEP
Dernek adına İdare Merkezi ■
Sahibi :
Avukat
Hulûsi Yetkin
yn ü
Park Sok- No- 23-C
Telefon : 2998
GAZİANTEP
Dizildiği ve
Aylık Fikir ve Bilgi Dergisi Basıldığı yer :
Mesul Mûdürii Cilt 4 . 10 Aralık 1961 Sayı : 48 Sanat Matbaası
Sait Söylemez GAZİANTEP

GAZİANTEP YÜKSEK TAHSİL OKUTMA ve KÜLTÜR DERNEĞİ ORGANIDIR

Tüksefc Öğrenim Kredi w Tatlar


Kurum® faaliyete geçerken
Yüksek Öğrenim gençliğinin yıllar­ ci bölümde genel hükümler, ikinci bö­
dan beri sabırsızlıkla beklediği, 351 sa­ lümde kuruluş ve yönetim, üçüncü bö­
yılı (Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar lümde kurumun görevleri, dördüncü bö­
Kurumu) isimli kanun, Resmi gazetenin lümde malî hükümler yer alıyor.
22.8.961 tarih 10 887 sayılı nüshasında ya­ Kurumun kredisinden burssuz ve pa
yınlandı. Kurumun teşkilatlanmasını bü­ raslz yatılı olmuyan yüksek öğrenim
yük sevinç ve ilgi ile takip etmekteyiz. gençleri istifade edecektir. Krediler fa­
351 Sayılı kanunla kurulan yeni kuru­ izsiz olacaktır. Krediler öğrenciye te­
mun amacı; Yüksek öğrenim gençliğine minat veya kefalet karşılığı verilir. Öğ­
kredi vermek, yurtlar yaptırmak ve yurt renciye verilen borç paralar, öğrencinin
işletmesini sağlamaktır. Gaziantepliler normal öğrenim süresinin bitiminden iki
bu amacı gerçekleştirmek için, 351 sayı­ yd sonra başlamak üzere, kredi alınan
lı kanunun neşrinden tam 14 yıl önce, müddetin 2 misli zamanda aylık eşit
Gaziantep Kültür Dergisinin de sahibi taksitlerle kuruma yardım görenler ta­
olan (Gaziantep Afültür Derneği) ni kur­ rafından geri ödenecektir.
muşlardı. Gaziantep Kültür Derneği, bir Kurumun sermayesi 600.000.000 T L.
hayır derneği olmasına rağmen, Gazian­ olacaktır. Her yıl askarî 40.O00.O00 T.L.
tep çapında kredi konusu -da yüksek devlet bütçesine kurum için ödenek ko­
öğrenim gençliğine yardımcı olabilmiş­ nacaktır. At yarışları, spor toto gibi
tir. Fakat gerçekleştirilmesi gereken da­ müşterek bahisler gelirlerin den kuruma
va o kadar büyüktürkü, bu davanın der hisseler verilecektir.
neklerle halledilemeyeceği bir hakikattir. Kurumun yıllık safi gelirinin yüzde
Gaziantep Kültür Derneği idarecileri üç elli si kredi fonuna, diğer yüzde 50 si
yıldan beri, yurt ve kredi işlerinin dev­ de yurtlar yapı, tesis, donatım ve ona­
let tarafından ele alınması fikrini ısrar­ ranına ayrılacaktır.
la ileri sürmüşlerdir. Gaziantep Kültür
Bütün temennimiz, kurumun süratle
Dergisi koleksiyonlarında Afültür Derne­
ğinin bn konuda birçok teşebbüsleri ya­ işler hale gelmesi, yüksek tahsil genç­
liğinin yardımına koşmasıdır. Aburum
zılı bulunmaktadır. 351 sayılı kanunlu
büyük sevinçle karşıladık. 351 sayılı ka­ kuvvetlendikçe, Gaziantep ölçüsünde Ga
nunla kurulan kuruma gereken önem ziantep ATültür Derneği de sermayesinin
verilirse, yurdumuzun kalkınması için en büyük kısmını yüksek tahsil gençliğine
önemli bir şart gerçekleşmiş olacaktır. ayırmaktan kurtulacak ve kültüre] saha­
351 sayılı kanun 48 maddeden mü­ da daha geniş faaliyet gösterebilecektir.
rekkep olup 4 bölüme ayrılmıştır. Birin­ Hulûsi YETKİN
3 Gaziantep Kültür Dergisi - Aralık. 1961 Cilt 4 S: 267
Gaziantep Savaşında Gaziantep halkı tarafından
Türkiye Büyük Millet Meclisine
gönderilen yazının sureti
a yi n t a p inanlardan müteessiren vefat eden hemşire
ve validelerimizi güle güle mezarlara def­
9,70 Kânunevvel 336 nederken elbette insanlığın bir gün hak ve
Antep Mutasarrıflığı vasıtasiyle adalete dönerek Fransızların insaniyete mu
gayir hareketine set çekilmek üzere müda­
Türkiye Büyük Millet Meclisine
hale edeceklerini hala memul etmekteyiz..
İtilaf devletleri beynelmilel hakları ve Eğer insaniyet cihanı bu feçayia karşı sü­
insani kaideleri ayaklar altına almaktan kût iltizam ederse kefenleri boynumuza ta­
zevkalıyor. Fransızlarla Türklüğün mesut karak kanımızın son damlasına kadar çar­
bir yurdunu teşkil eden 4ntep ahalisi ara­ pışacağız.
sında 9 aydan beri devam eden cenk ve ci­ Sancağına, ırkına, dinine, milliyetine
dali zannedersek artık insaniyet ve mukaddesatına ebediyen bağlı olan biz
alemi duymuştur Âkan kanlar, yıkılan ma­ 4yıntaplılar her ne olursa olsun haksız bir
mureler kalpleri ezer. Bugün 4ntepte cami kararı kanımızla silecek ve ebediyyen Türk
ve mektep değil baş sokacak küçük bir ku­ kalacağız.
lübeye güç tesadüf edilir.
Cepheler Kumandanı
Bu facialara sebep bizim Fransız man­ Özdemir
dasını kabulden imtinaımız imiş. /Işırlar’ Ülemadan : Ülemadan Ülemadan
dan beri Türklerla meskun olan 4ntep şeh' Fahrettin, Rifat Bayramzade, Haci. mehmet
ri neden bir Fransız idaresine tabi olsun
Fransızların idarelerine almak fikrinde bu­ Eşref ve Tüccardan
lundukları /Intep toprağında ne hakları var­
Kepkep zade Mustafa, Kepkep zade
dır. Medeniyet cihanı bugün vatani hürri­
Abdullah, Müftü zade Süleyman, Müftü
yetimize, hayati serbestimize, mukaddesa­
zade Mehmet, Fazlıağa zade Nuri, Söyle­
tımızın masuniyetine ve müdafaamız uğ­
mez zade Âbdulkadir, Çifci zade Mehmet,
rundaki azmimize neden hürmet etmiyor.
Mustafa, Dai zade Mahmut, belediye Reisi
Mandayı kabul etmiyoruz. 9 aylık mü­ Lütfü, İnco zade Hüseyin, Attar zade Ab­
dafaamız merdane müsademelerimiz hep o- dullah. bakkal zade Ali, Körükçü zade M us
nun reddi içindir. Şerefli bir ölüm bundan tafa, 7/acı Murtaza, Helvacı zade 41i, 4b-
yüz kera daha hayırlıdır. Namus ve vatan durrezzak, Hoca zade Mustafa, //.ıcı Alı»
saadeti için ölen yavrularımızı, borabardı- A/aci Hanefi zade Ahmet ilah..

Gaziantep Folklor ekibi İstanbul'da büyiik başarı kazandı


Milletler arası Sosyal güvenlik teş bu toplantıda bulunan binden fazla ya­
kilâtımn bu yıl İstanbul’da yapılan 14. bancı mümessillerin ve binlerce Istanbul-
genel kurul toplantısı münasebetiyle ter lulunun takdir ve hayranlığım kazanmış
tiplenen folklor gecesine ekibimiz de da
dakikalarca alkışlanmıştır.
vet edilmiş, halk oyunları, halk türküleri
Ekip, Gaziantep’e döndüğünde de
derneğinin folklor ekibi de geceye işti­
başarılarından dolayı '.alimiz Onman Me­
rak etmiştir.
riç tarafından kabul ve tebrik edilmiştir.
Ekip, yetmiş küsur devletin katıldığı
4 Gaziantep Kültür Dergisi - Aralık. I 961 Cilt 4 S: 268
ı
Gaziantep'te son yıllarda Folklor çalışmaları
Halkevlerinin faaliyette bulunduğu sokarak 1958-1959 yıllarında yayınlandı. İ-
yıllarda Gazianteb’te folklor araştırmaları­ ki yılda yayınlanan 9 kitap şunlardır :
na önem verilmişti. Gaziantepte derlenen 1) Gaziantep köylerinde öğretmenlik
folklor yazıları, o zamanki mahalli gaze­ yapan Ömer Özbaş tarafından 20 yılda der­
telerde sık sık yayınlanmış, iki üç folklor lenen Barak Türkmenlerinin nereden gel­
kitabı, Gaziantep Halkevi organı Başpınar dikleri, iskânları, iskân türküleri, adetleri
dergisinde folklor yazıları geniş yer kapla­ halk şairlerinden bahseden 124 sahifelik e.
mıştı. Halkevleri kapatıldıktan sonra 1957 ser (Gaziantep Dolaylarında Türkmenler ve
yılma kadar Gaziantepte folklorla ilgili bir ve Baraklar) ismini taşımaktadır.
eser yayınlanmadığı gibi, mahalli gazeteler 2) Yıllarca köy öğretmenliği yapan Ce-
de de folklorla ilgili yazılara pek az Taşlan­ Cemil Güçyetmez tarafından derlenen ma­
mıştır. niler: (Gaziantep’te Derlenen Türküler ve
1957 Yılında Gaziantep’te Yüksek Maniler) isimli 80 sayfalık bir kitap halin­
Tahsil Okutma ve Kültür Derneğine bağlı de yayınlanmıştır.
olarak bir kültür şubesi kuruldu. Kültür 3) Köy öğretmenlerinden Mehmet Sol-
şubesinin başkanlığına genç avukatlardan maz’ın hazırladığı folklor yazıları da (Ke"
Hulûsi Yetkin getirilmişti. Genç avukat şiş Dağı Arpalık) isimli kitapta neşredil­
büyük gayret sarfederek kültür şubesini miştir.
teşkilatlandırdı. Kültür Şubesi folklor ça­ 4) Şakir Sabri Yener’iıı yıllar süren
lışmalarına da büyük önem verdi. Folklor­ çalışmalariyle derlediği Gaziantep Camile*
la ilgili bir komite kuruldu. Bu komitenin ri, mescitleri- medreseleri, türbeleri, me­
üyeleri eski fulklorculardaıı emekli öğret­ zarları, tekke ve çeşmeleri, kitabeleri ve
men Şakir Sabri Yener, eskiden beri folk­ bu kitabelerle ilgili folklor bilgilen 88 say
lor derlemeleriyle uğraşan avukat Cemil falık (Gaziantep Kitabeleri) isimli kitapta
Cahit Güzelbey ve avukat Hulûsi Yetkin­ yayınlanmıştır.
den ibaretti. Komite bir program hazırladı. 5) Gazianteple ilgili destanların bir
İlk safhada 1957 yılına kadar dağınık şe­
kilde bulunan folklor bilgilerini bir düzene (Devamı sahife 270 de)

Antep - Fransız Harbi Hatıralarından :

Şakir Sabri YENER.


Gaziantep Fransız harbinde şehir ba atçı İskender adlı, avcı bir Antep Er-
rikatlarla, kuzeyden güneye doğru ikiye menisi. cephelerinde kalan Eyyupoğlu
ayrılmıştı. Batı kesimi Fransızlarla Er- raıniiııin minaresindeki mazgaldan attığı
menileıin, Doğu bölgesi de kürklerin iş­ kurşunlarla epi dindaşlarımızı şehit et­
gali altında idi. Düşman işgalindeki kı­ mişti. Çünkü bu minare şehre ve bizim
sımda beş camimiz vardı; Akyol, Ey- cepheye çok hâkimdi.
yupoğlu, Kuzaıılı camilerde, Şeyh camii Harb'n başlangıcında Ermeniler Ku-
ve Ayşebacı camii. Gavurlar geceleri, zanlı da, işgal sabalarındaki Şeyh camii
ce phe yakınlarındaki minarelere çıkarlar minaresinin temeline bir bomba koyup
yüksek sesle bütün mukaddesatımıza minareyi berhava ettiler. .Çünkü burası
söğerler inerlerdi. Onların bu alçak ha­ Türk cephesine yakındı. Bir hucumla
reketleri biz Türk ve Müslümanlarda di­ Türkler burayı abrda bu minare bizim
ni duygularımızı galeyana getirir, harp için bir tehlike teşkil eder diye korktular.
gücümüzü artırırdı. Hiç unutamam : Sa- (Devamı sahife 287 de)
5 Gaziantep Kültür Dergisi-Aralık. 196 1 Cilt 4 S : 269
kısmı (Kurtuluş Destanı) isimli büro,şiirde kiyede mevcut kütüphanelerden 150 tanesi
1959 yılında Hulûsi Fetkiıı tara­ abone olmaktadır.
fından toplanmış ve bu buroşürün ikinci Her ay 24 büyük sayfa renkli ve fo­
baskısı 1960 yılında yapılmıştır toğraflı olarak Gaziantep’te yayınlanan
6) Cemil Cahit Güzelbey’in 30 yılda Kültür Dergisinin yarısını folklor derleme
derlediği yazılardan: Gaziantep’in adı, es­ leri kaplamaktadır.
ki eser ve abideleri, folklor dansları, halk Kültür Şubesi Folklor komitesi, 1959
musikisi, bağ üzüm ve mamulleri hakkında ilâ 1960 yıllarında yeni folklor derlemele­
folklor bilgileri, miyan şerbeti, fallar, sah­ rine büyük önem vermiştir. Gaziantep â-
ra alemleri, nazar ve söyleme, halk oyunla­ detleri, Gaziantep yemekleri, Gaziantep
rı isimli folklor yazıları 88 sayfalık (Gazi­ halk masalları, Gaziantep oyuncak ve oyun
antep Folklorundan Notlar cilt 1 isimli bir ları konusunda kılavuzlar hazırlamış ve bu
kitap halinde yayınlanmıştır. kılavuzlardan binlerce bastırmıştır. Gazian­
7) Ömer Asım, Aksoy, Ali Turgut Er­ tep orta öğretim okulları edebiyat öğret­
gin ve Şakir Sabri Fener tarafından hazır menleriyle işbirliği yapan komite, Maarif
lanan, ondokuzuncu yüzyıl Gaziaııtep’inin Müdürlüğünün müsaadesiyle öğrencilere ev
folklorundan önemli bilgiler taşıyan 292 ödevleri vermiştir. 1960 yılında 3000 ev ö-
sayfalık (Hasip Diirrî hayatı-Eserleri) isim­ devi öğrenciler tarafından hazırlanmış ve
li eser de neşredilmiştir ödevler halen dernek yayın kolu tarafından
8) Gaziantep’in Islanılar tarafından fet­ tasnif edilmektedir. Bu tasnif neticesinde
hine dair dört asır önce yazılmış ve içinde ilk yayınlanacak eserler: (Gaziantepyemek
kıymetli folklor bilgileri bulunan manzum leri), (Gaziantep 7/alk Masalları) ismini ta
tarihi efsane, izahlariyle birlikte (Gaziante- şıvacaktır.
bin Hazreti Ömer Tarafından Fethi) isimli Folklor komitesi Kültür şubesinin dö
buroşürde yayınlanmıştır. ner sermayesinden istifade ederek yayınlar­
9) Gaziantepli on folklorcunun derle­ da bulunmaktadır. Gaziantep Eliksek Tah­
diği, Gaziantep’in eski meskenleri, ev ida­ sil okutma ve Kültür Derneğinin yardım
resi, ev işleri, hamam, yiyecek adetleri, kış şubesinin de ayrı bir döner sermayesi var­
zahireleri, bayram yemekleri, köfteler, kı dır. Fardım şubesi Gaziantep yüksek tahsil
yafetler, evlenme adetleri, selamlaşma, nev gençliğine borca para verir. Derneğin ser­
ruza ait inamlar başlıklı yazılar Hulûsi mayesini, her yıl, Özel İdare ve Gaziantep
Yetkin tarafından (Gaziantep /Talk Bilgisi Belediyesi bütçelerine ayırdığı yardım tah­
Derlemeleri Cilt 1 Gaziantep Âdetleri) isim sisatları yle beslemektedir.
80 sayfalık bir kitakta toplanmış ve yayın­
lanmıştır. Gaziantepte 1959 yılında folklor dans
Bu 9 eserden 3 ve 8 inci fıkrada yazılı ları ile uğraşan bir dernek kurulmuştur, ga-
olanlar hariç diğer 7 eseri Mflarif Vekaleti ziantep halk oyunları ve halk türküleri der
yayım müdürlüğü satın almış ve 140 kü­ neği ismini taşıyan dernek, mahalli halk o*
tüphaneye dağıtmıştır- yonlarını ve kıyafetleri tesbit etmekte, Tür­
Kültür Şubesi Folklor komitesi bir kiye içinde ve dışında folklor dansları gös-
yandan folklor kitaplarının arka arkaya ya­ ferilerinde bu'unmaktadır. Bu derneğin e-
yınlanmasını sağlarken, diğer yandan elde kipleri, birçok folklor müsabakalarında iyi
ettiği kısa folklor yazılarını da (Gaziantep dereceler almıştır.
Kültür dergisinden yayınlanmasını temin Gaziantep Bölge Çalışma Müdürü ve
etmiştir. Gaziantep Kültür dergisi 7957
Felsefe öğretmeni Erdal Emiroğlu
Kasım ayından beri her ay Gaziantepte ya­
yınlanmaktadır. Gaziantep bölgesiyle ilgili Not; Bu yazı İstanbulda yaytnlanan Türk
bilgi ve fikir yazıları Kültür Dergisinde yer Folklor Araştırmaları Dergisinden iktibas
almaktadır. Dergi 1961 yıh Ocak ayında
edilmi ştir.
dördüncü cildine başlamıştır Dergiye Tür-
6 Gaziantep Kültür Dergisi Aralık.1961 Cilt 4 S : 270
FOLKLOR :
■■ ■■

Kız isteme
bb

Gorucu
Derlıyetı : H. U. BARLAS
Bilhassa eskiden evlenecek oğlu olan le kızınızı oğlumuza istemeye geldik. /II-
lar kız seçme işini bizzat yaparlardı. Şim­ lah kısmet etti ise inşallah akraba oluruz,
di bu adete uyanlar yavaş yavaş azalmak­ der ve oğlanın adını, babasının kim oldu­
tadır. Kızı beğenip özelliklerini öğrenmek ğunu, adreslerini söylerler. Bunun üzerine
oğlan evinin anne-nine abla-hala-teyze gi­ kızın annesi Allahın yazdığı bozulmaz bi­
bi yakınlarına aitti. Kız genel olarak gö­ ze onbeş gür izin verin danıp danışalım
rücümle bulunur. Oğlanıp evleneceği kızı babasına söyleyelim der.
kendisinin bulması ailesini hesaba alma­ /Cız evi oğlan hakkında gayet derin
ması demekti ve onlara yapılmış saygısız­ bir malumat toplama faaliyetine girişirler:
lık daha doğrusu hakaret olarak telakki Mahalle arkadaşlarının kimler olduğunu;
edilirdi. hocaya gitti ise o zamanki vaziyetini; ai­
Kız beğenmiye giden kadın kim o- lesinin 7 göbekten beri durumunu ahlak­
lursa olsun görücü diye adlandırılırdı. Ge larını kısaca oğlan hakkmdaki bilmesi ge­
leıı kadınların görücü olduğu onların hal reken herşevi askerlikteki durumuda da­
ve hareketlerinden hemen belli olurdu. hil olmak üzere öğrenirler.
Kızın annesi gelinlik kızını kahve ikram Verilen müddetin sonunda görücüler
sırasında misafirlerin karşısına çıkarır ve tekrar gelirler. Bu def’a kız çıkmaz. Eğer
kızın üzerinde en iyi fakat en sade elbi­ kızı vereceklerse, görücülerin «Ntf yaptı­
seler bulunurdu. nız anam. Bandınız danıştmızmı?» sözün­
Kahveyi ikram ettikten sonra misa­ den sonra kızın annesi (Damdık danıştık-
firlerin kahvesini, bitirmesini kapının ya­ verdik verişimiz yoktur dönüşümüz) der­
nında elinde tepsi ayakta bekliven kızı ler Eğer kızı vermiyeceklerse (kızımız da
görücüler tepeden tırnağa kadar süzerler­ ha küçük babası razı gelmedi kısmetinizi
di. Kahveler bitince görücü kadınların en başka yerden arayın) diye cevap verirler.
yaşlısı abdest almak bahanesi ile su ister; /Cız verildikten sonra iş erkeklere
kızın annesi kızma «satıl» ile su getirme­ akseder oğlanın babası kızın babasının ya­
sini söyler kız suyu getirinciye kadar da nma gider sohbetten sonra (Ne vakit şi-
kendisi dolaptan çıkardığı ağzı darca ba­ rincelik vimiye gelicik) derler. Kız baba­
kır ibriği yerdeki halının üstüne koyardı. sının tayin .ettiği bir zamanda kızın ve oğ
Kız getirdiği suyu halıya damlatmadan lanın yakın erkek akrabaları kız evinde
ibrivi doldurursa bu kızın sinirlerinin "sağ­ toplanırlar, oğlanın dedesi; yoksa en yaşlı
lamlığına yani iyi bir kız olduğuna ala­ amcası veya babası (yapmış olduğumuz i-
metti. Zira genç bir kız için en heyecan şiıı babalara büyük vazifesi var. Şimdi kız
verici hadise görücü karşısına çıkmaktır. babası olarak bu hayırlı işin bitimi nedir)
Eğer kız ibriye suyu korken dökerse mak­ der. /Cızın babası ekseriya isteyeceği
bul sayılmaz ve «su döken» tabir edilerek başlığın 9-10 mislini söyler ve sözün so­
iş bilmediğine hükmedilirdi. nunda da (4ğalar namus para ile satılmaz
/Cız, görücü kadın abdest aldıktan siz nasıl isterseniz öyle olsun der
sonra odayı terk ederdi. Eğer görücüler Orada hazır bulunan misafirlerin her biri­
kızı beğenmedilerse biraz oturduktan son­ sinin şerefine istenen paradan bağışta bu.
ra bir şey söylemeden kalkıp giderlerdi. lunurlar ve sonunda makul bir başlık pa­
/Cız görücüler tarafından beğenilmiş­ rası kalır. Bu 5 ile 10 bin lira arasında
se gelen kadınların en yaşlısı kızın anne, değişir. Bunun altında veya üzerindfe baş­
sine veya orada bulunuyorsa ninesine hi. lıkta alınabilir. /Cız babası oğlan evine göre
taben «Allahın emri Peyganberin kavli i- zenginse başlık parasını damadına bağışlar.
7 Gaziantep Kültür Dergisi - Aralık.1961 Cilt 4 S : 271
FARKLI DÜŞÜNCEYE SAYGI
Prof. Aydın YALÇIN
Son günlerde farklı ve hatta zıt ku­ Çab larına rağmen, el’an büyük bir kon-
tuplara mensup insanların müşterek bir formizın içindedir; her şeyi alışmış ka­
şikâyetleri var : /<endileri gibi düşünmi- lıplar içinde görmek ve düşünmek eyli-
yen kimselerin, onlara karşı tahammül* mi, ruhumuza, benliğimize sinmiştir. E-
süz davranışları. Bu şikâyet çok haklı­ lıştığımız, bellediğimiz yollar ve usuller­
dır. Kafasında fikir olan, düşüncesini, den çıkmak, bizim için en zor işlerden
hissiyatını başkalarına haber veımek is­ biridir. Türk cemiyeti, bütün devrimci­
teyen herkes, bu memlekette baskıdan, lik iddialarına rağmen, el’an dünyanın
hürriyetsizlikten şikâyetçidir. Baskı ya­ en muhafazakâr toplumlaıından biridir.
pan ve hürriyetlere saygısızlık gösteren Politika hayatımızda, basın ve üniversi­
yalnızca siyasi otorite değildir. Eğer iş te muhitlerinde, aydın çevrelerde, za­
bununla kalsaydı, meselenin halli çok ko man zaman yapılan tartışmaların aldı­
lay olurdu. Fakat maalesef meselenin çok ğı şekil, bizi adeta ürkütmektedir. Fark
derin kökleri vardır. Kendimiz gibi dü- lı bir fikir söylemek, yeni bir şey araş­
şüıımiyenlere karşı aldığımız tavırları bir tırmak çoğunluğun temayyüllerine aykı­
gözden geçirsek, işin nekadar çetrefil ol­ rı, ondan farklı bir yol tutmak, değme
duğunu derhal anlarız. babayiğidin göze aiamıyacağı bir hare­
Siyasi fikirlerinden dolayı hapse a- kettir
tılan, işine son verilen, politikacı, gaze Türk cemiyeti, bilhassa ilkel top
teci ve fikir adamının, hütriyetl-riııi ko­ bunların özelliğini teşkil eden bu kon-
rumak için ihtilâller yapıyoruz, anayasa­ formizmden, yeknasak düşünme ve dav­
lar çıkarıyoruz. Fakat bütün bunlara rağ­ ranış vasıflarından el’an kendini kurta-
men, yazılarımızın, düşünürlerimizin, sa' mamıştır. İlkel cemiyetin, farklaşmamış
uatçılarımızın artık, korkudan kurtuldu­ içtimai bünyesinin, fertle i bir kalıba
ğunu, keyfi muameleden masun kılın­ dökmek isteyen şiddetli manevi baskısı
dıklarını el’an iddia edebilir miyiz? Bü­ düşünen, araştıran, duyan ve konuşmak
tün gayretlerimiz, hiç olmazsa siyasi a- isteyen kimseler için, bazali dayanılmaz
landa ifade hürriyetini, fikir hürriyetini, bir c endere haline gelmektedir. Siyasi
sansür, hapis veya para cezası gibi, en baskının dışında, bazan t endileri gibi
şiddetli müdahalelerden kurtarmaya yö­ düşünmiyen yazarları ve düşünürleri tel­
nelmiştir. Bu sahada daha çok mücade­ in etmek için gösteriler y^pa. ir r, gazete
le edeceğimize hiç şüphemiz yoktur. ve matbaa yıkanlar, umumi cereyana
Kendimizi devletten, siyasi otoriteye sa­ uymadığı iç n, haysiyet divanları ve
hip çevrelerden gelecek müdahalelere disiplin kurulları marifetiyle
karşı korumaya çalışırken bizz<t fikir meslek ve cemiyetlerinde atılanlar, biz-
adamlarının, gazetecilerin, fikrini doyur­ deki tahammülsüzlüğün acı tezahürleri­
mak isteyen herkesin, davranışlarında dir.
müşahade ettiğimiz taassup ve müsama­
hasızlık, bizi asıl endişeye sevkeden se­ Y’llarca ağızlarından demokrasi lâ­
beplerin başındadır. fını eksik etnıiyenlerin, muarızlarına kar
şı reva gördükleri ağır muameleler, it­
Ne siyasi part'leri, ne orduyu, ne
ham, küfür ve hakaretler; rakipleıini fi­
de idare cihazını tek taraflı ithama ma­
kir alanında yenemiyecekleri ı i hisseden­
hal yoktur. Türkiyede siyasi hürriyetler
lerin başvurdukları entrikalar, iftiralar,
tam olarak teessüs edemiyorsa, bundan
jürnaller, aslında bu cemiyetin esaslı te­
başkalarını sorumlu tutmak yanlıştır Bu
daviye muhtaç mühim amalarına işaret
eksikliğin ve atızanın baş sorumlusu biz
zat keudimiziz. Türk cemiyeti, asırlık (Devamı sahife 287 de)
8 Gaziantep Kültür Dergisi-Aralık. 1 96 1 Cilt 4 S : 272
Mediha İNAN
Hiç unutmam. Güzel bir Nisan sa­ diler.
bahı idi. Bahkiı Kastelinin arkasında Şehrin taşlan yapılmış her evi bir
bulunan evimizin bahçesindeki havuzun İstihkâm haline gelmişti. Ailenin, kom­
suları şık r şıkır akıyor, üstündeki ba­ şuların, mahallenin genç erkekleri millî
har açmış erik ağaçlarının aksi sularda kıyafetler giyerek bir harp cephesi ha­
parlıyordu Ben pencereleri ilıikapılı ha­ lini alan sokak başını müdafaaya git­
mama giden, dar yola açılan odamda o- mişlerdi kurşunlar vızır vızır uçuyordu.
kula gitmek için hazırlanıyordum. Bir­ Anneler, genç kızlar, gelinler bir araya
den sokaktan silah sesleri işitildi. Şe" gelerek »aharlarındaki erzakla çetelere,
hirde Mandeter olarak bulunan Fransız yıırt müdarilerine yemek hazırlıyorlardı.
askerleri Türkl re hücum etmiş dediler. Bir ölüm dirim kavgası, bir istik­
S lah seslerini Balıklı kahvesinde duya­ lal mücadelesi birkaç yüz gönüllü Türk
rak heyecanlanmış olan babam (Şeriye- genci ile başlamıştı. Bu felâkete uğru-
den Hamit efendi) sokak kapısında gö­ yan yalnız biz değildik. Binler ve binler
ründü: le yurtta da bizim kaderimize yazılmış­
— Şimdi, dedi, evi terkedeceğiz. tı. Kucaklarında çocuklaıı, ellerinde çı­
Evimize bitişik Ermeni K ürkciyaniarm kınlan ve sopaları ile binlerce kadın,
evi Fransız-Ef meni Karargâhıdır Kor­ çoluk çocuk, şehrin batısından doğusu­
karım b’-ış-mza bir kaza gelecek. na göç ediyordu.
Silah sesleri gittikç- çoğalıyor, kur Bu silâhsız müdafaasız halkı kur­
şunlar vızır vızır uçuyui, sokak başları­ tarmak, Fransızların toplar, mitiralyoz-
na istihkâmlar yapılıyordu, içinde me­ lar, modern silahlarla teçhiz edilmiş,
sut günler geçildiğimiz ecdad yadigârı şehrin bütün hususiyetlerini bilen yerli
«vımizi, eşyalarımızı, elbiselerimizi, yi­ Ermenilerle bir kat daha kuvvetlenmiş
yeceklerimizi bira kara k evden çıktık. ordusu ile. mücadele etmek işi teşkilat­
Biz çıkıncıya kadar düşmanlar caddeyi sız, topsuz, tüfeksiz bir yığın Gazian­
tutmuşlar, Eyuboğlu Cami’iııin minare­ teplinin omuzuna yüklenmiştir.
sinden Gaziler Caddesine kurşun yağ­ Harp şehrin içinde oluyordu. Ka­
dırıyorlardı. Önümüzde giden birkaç ki­ ranlık gecelerde bombardıman başlıyor,
şiyi yaralamışlardı. makineli tüfeklerin yaylım ateşi başla­
Böğründen yaralanan bir kadın kal­ dığı zaman, şehrin altında bulunan ma­
dırıma yığılmıştı. Kalçasına kurşun yiyen ğaralara iniyorduk. Fransızlar beyanna­
bir gençte ellerini yarasının üstüne bas­ meler atıyor, şehir teslim olmazsa taş
tırmıştı. Bir eliyle duvara tutunmuş, ya­ taş üstünde bırakmıyacağım diyordu.
rasının üstüne bastırdığı öbür elinin par Mabetlere, camilere, hastanelere top at-
maltları arasından kanlar sızıyordu Kal mıyacagını söylüyordu. Bir defa binler­
dirimin karataşları kırmızı ren«e boyan­ ce kadın ve çocuğun toplandığı Alay-
ın ştı. bey camiinin kubbesini bir mermi dele­
Gaziler Caddesinin kaldırımların­ rek geçmiş, camiin karşısındaki Aksoy-
dan yürüyorduk. Sığ nacağımız yer Os­ lar>n evine çarparak parçalanmıştı. Bir
man Güzelin babası Ömer Efendi’nin defa da Ikikapılı Hanın altındaki ma­
evi idi. Evi, barkı, eşyayı, erzakı, her ğaranın kapısı, topla yıkılan bir binanın
şeyi bırakmıştık ama dertli günlerde sı­ harabesi ile kapanmıştı da yüzlerce in­
ğınacağımız bir dost, bir akraba evi var san havasızlıktan boğulma-tehlikesi ge­
dı. Onlar bizi ağhyarak karşıladılar. çirmişti Bereket versin dışarda bulunan
Düşman evimizden çekilinciye kadar gönüllüler bombardımana rağmen enkaz
evlerinin bizim evimiz olduğunu söyle- yığınını delmişler, mağaraya bir delik
9 Gaziantep Kültür Dergisi - Aralık. 1961 Cilt 4 S: 273
Gaziantep Harbi Hatıralarından :

O zaman şimdiki Cumhuriyet mek­ Cemiyet reisi işgal kumandanının


tebi muallimlerinden olup bugün Şehit okula geleceğini bir tahriratla bize bil­
Şahin Bey Okulu Başöğretmen vekili dirdi. Bir gün sonra okul kapısına bir
Emin Ayhan kardeşimizin /Intep Harbi­ kaç otomobil dayandı Biz o sırada ders
ne ait ricamız üzerine yazdığı kıymetli te bulunuyorduk. Hiç te istifimizi boz­
bir hatıralarını aşağıya aynen dercedi- madık. Derste iken birkaç zabitin sı­
yoruz: nıflarımıza girdiklerini gördük. Tabii
“1919 Senesi Teşrinievvelinde F- önde gidenin işgal kumandanı olduğunu
ransızların Antebi işgalinden bir kaç anladık Bunlar kendi başlarına her sını­
hafta sonra îngiüzîerden devri teslim fı ayrı ayrı ge’diler v» en nihayet öğret­
alan işgal kumandanı FlandSen Marî o- men odasına girdiler. Okulumuz o za­
kulları gezmek istemiş, ben o zaman man her cihetten zengin, vesaiti dersiye-
Reşadiye mektebinde (şinı iki Cumhu­ ce mükemmel idi.
riyet okulu) Maarifi islamiye taraf ndan Teneffüs zili çaldı; biz de odamıza
idare edilen okulda öğretmen bulunu­ geldik. Öğretmen odasında duvardan
yordum . (Devamı sahife 280 de)

Antep Harbî Hatıralarım


(Sahife 273 den devam)
açmıya muvaffak olmuşlardı da halk ha­ banın cephede ölüp yaralanmadığını işit
vasızlıktan boğulmaktan kurtulmuştu. mediğimiz gün seviniyorduk. Kaysı çe­
Babal irimiz, kardeşlerimiz, enişte kirdeği ve arpadan yapılmış simsiyah
ve amcalarımız, ellerinde sopa ve av tü­ ekmekler talka dağıtılıyordu.
fekleri ile sokajz başlarında ve cephe­ /4ç anneler payların? çocuklnrına
lerde bekliyorlardı. Ellerinde top ve si- verebilmek için açlığa tahammül ediyor­
lah olmadığı için paslı av tüfeklerini du. B-zı semtlerde kedi etlerinin yenil­
yağlıyor, etsatırlarını biliyor, A”t<=p Ka­ diği söyleniyordu. /İçlik harpten ve ö-
lesinde bulunan ramazan topu atmak i lürnd n de beter bir ızdıraptı Düşman
çin kullanılan Nuhnebidrn kalma bir to­ topu tüfeği mitiralyozu le yen-, mediği
pu düşmana topumuz var demek İçin Türk milletini açlıkla teslim olmaya zor
durmadan patlntıyorla dı. >u ordu. Açlıktan karanlık mağara kö-
Biz de bu harp havasına karışmış­ Şckiiude can çekişen ihtiyar annelerin
tık. Ne zaman, nereye sığınacağımızı bi­ genç oğıı’ları, elinde sopası cephede
liyor, bir avuç buğdayımızı taş eldeğir- bekliyordu. Dayımın oğlu cephede şe­
m-snlerinde öğüterek ekmek yapıyor­ hit olduğu gün, karısı evde yetim bir
duk. Herkes anbarındaki erzakını kom­ erkek çocuk dünyaya getirmişti. Fakat
şusu ve akrabası ile paylaşıyordu. Harp Türkler, çocuk, kadın, ihtiyar, erkek bu
sürüp gidiyordu. Nasıl geçiniyorduk ne hale tahammül ediyor, ölürüz, fakat F-
yiyorduk bilmiyorum. Bazan sofra ola­ ransızlara teslim olmayız diyordu. İlk
rak yere serdiğimiz bir paçavranın üze­ bahar, yaz ve sonbahar ayları bu suret,
rinde kapkara, kaskatı bir ekmek, ha­ le geçti, kış bastırdı. İnsanlar harpten
zan yağsız bir bulgur çorbası, nohut ziyade soğuktan ve açlıktan ölmeye baş
haşlaması, bazan bir avuç fıstık, üzüm ladı. Bu hikâye uzundur. Masal değil hıı
bulunuyordu. Bunları bulduğumuz za­ kikattır, koskoca İstiklal savaşı tarihinin
man Allaha şükrediyor, bir sevgili akra bir parçasıdır.

10 Gaziantep Kültür Dergisi-Aralık. 1 96 1 Cilt 4 S : 274


Müdafaa Gaziantepliye kaça mal oldu ?
Cemil Cahit OÜZELBEY
Müdafaayı kendi grup kendi yürü­ ce dükkân, mağaza ve ticarethaneler bu
ten Gaziantepliler harp için lüzumlu pa­ işe hizmet ederdi.
rayı da kendi ceplerinden sağlamışlar­ Harp dolavısiyle bu stoklar eski
dır. Bu olay savunma tarihimizin dikk.ı- cins ve miktarını muhafaza etmemekle
te değer bir yönüdür. beraber yine küçümsenemezdi. Harp bu
Sayın Sal ir Üzer Gaziantep sava­ stokların bir kısmını yıkılan binalarla
şının iç yüzü adlı eserinde: Harp mas­ birlikte mahvetti.
rafı için halkın kendiliğinden verdiği i- Ayni kitabın haber verdiğine göre
ane defterinin son sayfasındaki yekûn harp esnasında tam 8 bin bina yerle
232 bin küsur altın tiradı, diyor. düz olmuştur, /lyrıca binlerce yapı da

Şu miktar kısmen hasara


altının bugün­ Kurtuluş günümüzün uğramı ştır.
kü rayicine gö­ Böylece imha
re 30 milyon li­ armağanı edden, hasara
rayı bi’lur. 8u uğratılan ma­
sayının içine Cezayir’in kahraman mücahitlerine ithaf murelerin za­
aynî yardım da rar ziyanını,
hil değildir. Ba rakamla ifade
ğışlanan erzak Bizde çok çile çektik Fransızca elinden eden bir kay­
mensucat ke­ Ne yurt koydu. ne yuva yıktı hep temelinden da rastlama­
reste müdafaa Silahsız, ordusuzluk yine de korkusuzduk dım Bunun 50
için lüzumlu di­ Koskoca bir devlete bir şehir karşı durduk milyonun üs­
ğer eşya iıarp Mezar da bulamadık, siperlere gömüldük tünde olduğu
malzemesi ima Aç ka\dık, susuz kaldık, vurduk vurulduk, öldük şüphesizdir.
En sonunda kurtulduk, darısı da sizlere İşte Gazi­
line yarar ipti­
Dökün şu hayasızı o engin denizlere antep’ti bir ta-
daî madde de
Sizler de Türkler gibi eşsiz kahramansınız rafdan kanını
hesaba katıl r-
Varsa bir tek suçunuz, o da Müslümansınız akıtıp, binler­
sa yekûn b i r
Şarkın mazlumlarını uykudan uyandıran ce evladını top
hay.i kabarır.
Bütün Batılılara topyekûn karşı duran rağa verirken
Şimdi olduğu
Türkün eşsiz evladı, kahramanı, atası diğer taraftan
gibi o zaman­
Devrimei halaskarı, devrimin Müstafi parasını v e
da da san’at ve
Yol gösterdi Asya’nın esir milyonlarına malını güttü­
ticaret Gazian-
Bir İlâhi nur oldu karanlık yollarına
tep’in en göze ğü dâva uğru­
çarpan vasfı İ- ZEKİ SAVCI na cömertçe
di. san’atlann harcamıştır.

icrasına yarayan iptidaî maddelerle, ti­ Bu büyük fedakârlıkları bir bölge


carî emtia, depoları ve ambarları tıklım bir vilâyet değil sadece bir sancak yük­
tıklım doldururdu. Toptancı tüccarların, lenmiştir. Müdafaamız bu bakımdan da
ambarların üzüm, fıstık, pekmez, zeytin­ emsali ile kıy aslanmıyacak muazzam bir
yağı ile zerdali çekirdeği, mazı, cehre, eserdir.
deri gibi akla gelmeyen mal stokları
çok büyük bir m.ktarı bulurdu. 30 a ya­ ATATÜRK DİYORKİ :
kın han ve kervan sarayın geniş ambar Büyük işler; mühim teşebbüsler ancak
ve sayısız odaları, geniş ardiyeli biııler- müşterek mesai ile kabili temindir.
1 1 Gaziantep Kültür Dergi i - Aralık.1961 Cilt 4 S : 275
GAZİANTEP SAVAŞININ KRONOLOJİSİ
Ali NADİ ÜNLER

Bu yazımla Gaziantep Savaşının bir alayı Kilisten hareketle Anaz köyü ya­
kronolojisini veriyorum. Umduğum hiz­ nında ordugâh kurdu.
meti yapabilirsem bahtiyar olacağım. 26 Mart 1920 Fecirle harekete ge­
3ü Ekim 1918 Mudanya Mütarekesi çen düşman Şahin Bey müfrezesine sal.
(Mütareice şartlarına göre Gaziantep ve dırdı. On sıat çetin bir savaştan sonra
havalisi Türklerde kalıyordu.) kuvvetlerimiz çekilmek zorunda kaldı.
15 Ocak 1919 Gaziantep’io İngiliz" 27 Mart 1920 Dii.man Kertil mev­
ler tarafından işgali zilerine saldırdı. Akşama kadar savaşa­
12 Ekim 1919 Gaziantepte müdafai rak Bostancık önüne gelebildi.
hukuk cemiyetinin kuruluşu 28 Mart 1920 Fecirle başlayan düş­
5 Kasım 191^ İngilizleıin Gazian­ man saldırışları karşısında kuvvetleri da
tep’ten çekilişi ve Fransızların işgali (bu ğılan Şahin Bey, tek başına son nefesi­
işgalle birlikte Fransız ve Ermeni taş­ ne kadar kahramanca savaşarak, Elmalı
kınlıkları başladı.) köprüsü önünde şehit oldu.
30 Aralık 1919 Belediye önünde 1 Nisan 1920 Şehirde savaş başla­
tertiplenen muazzam mitingde işgal şid- dı. Milli kuvvetler, Fransız işgalindeki
detle protesto edildi, miting gösteri yü askeri furunu (şimdi Şehit Kamil okulu)
rüyüşü takip etti. Mardin, Kurbanbaba, Azaz yokuşu ve
11 Ocak 1920 Gaziantepten İslahi­ Kargasekmez tepelerini işgal ederek Ko
ye istikametinde hareket eden 400 kişi­ lejı muhasara ettiler. Türkler 18ü0 silah­
lik bir Fransız birliği milli kuvvetler ta­ lı semt efradı, düşman 1500 ermeni gö­
rafından Çatal Mazı mevkiinde imha e- nüllüsü, üç piyade, bir ağır makineli bö­
dildi. lüğü, iki batarya top ve bir istihkâm
19 Ocak 1920 Maraşa giden bir F müfrezesi kuvvetinde idi.
ransız müfrezesi Karab.yıklı civarında 8 Nisan 1920 Semt efradından Yıl­
milli kuvvetler tarafından basılarak bü­ dırım ve Şimşek taburu adlariyle dör­
yük zayiata uğratıldı. der bölüklü iki tabur teşkil edildi.
3 Şubat 1920 Kilisten Antebe gelen 16 Nisan 1920 Kolonel Norman ku­
bir Fransız konvoy’u Kertil mevkiinde mandasında Karkamıştan gelen takviye­
milli kuvvetler tarafından geri çevrildi. li dört tabur piyadeden mürekkep düş­
10 Şubat 1920 Şahin Bey Antep-Ki- man Babiige sırtlarında karşılaştığı kuv­
lis yolu kuvayi milliye kumandanı un- vetlerimizi dağıtarak Antebe girmiş ve
vanile Çapalı köyünde karargâh kurdu. şehri çevirmiştir. Bu gün ilk defa kolej­
8 Mart 1920 Kilisten Antebe hare­ den atılan toplarla şehir bombardıman
ket eden bir Fransız konvoyu Oylum edilmiştir.
köyü yanında Şahin Bey tarafından za­ 25 Nisan 1920 Norman birliklerinin
yiatla geri çevrildi» Mağarabaşı cephesinden zırhlı arabalar
18 Mart 1920 /4kçakoyunludan Afi­ himayesinde yaptığı taarruz zayiatla püs
lise gelmekte olan bir alaylık düşman kürtülmüştür.
kuvveti, Şahin Bey tarafından Seve bo­ 26 27 Nisan 1920 içeriden ve dışarı­
ğazında çevrilerek şiddetli yağmur ve dan yapılan hücumla şehrin kuzeyinde­
sis içinde akşama kadar savaşa icbar e- ki muhasara hattı yarılmıştır.
dildi. Düşman karanlıktan faydalanarak 2 Mayıs 1920 kuvvetlerimiz Kurban
Kilise perişan halde girebildi. baba ve Mardine taarruzla Kurbanbaba-
25 Mart 1920 Topçu, süvari ve is- yı zaptetmiştir.
tihk âın birlikleri ile takviyeli bir piyade 22 Mayıs 1920 Kilisten gelen kuv-
12 Gaziantep Kültür Dergisi - Aralık. 1961 Cilt 4 S: 276
vetli Fransız birliği ile Akbaba da sava­ ve mektep obüslerle dövüldükten sonra
şıldı, cephaneleri biten kıtalarımız çe­ şiddetli bomba ve makineli ateşi hima­
kildi. Düşman, Antebe gelerek şehri i- yesinde düşman seçme birliklerde Ken­
kinci defa muhasara etti. dirli Kilisesinden (şimdiki Öğretmen O-
24 Mayıs 1920 Sarmısak tepeye ta­ ltulu) hücuma geçti. Enkaz altından sil­
rafımızdan bir taarruz yapıldı, ilk ham­ kinen kahramanlarımız bomba ve tüfenk
lede inkişaf etti ise de Karayılanın şe­ ateşile düşmanı kovdular.
hit olması netice alınmasına mani oldu. 12 Ekim 1920 Düşman Çınarlıya hü
29 Mayıs 1920 Türkiye ile Fransa cumunu tekrarladı. Ayni akıbete uğradı.
arasında bir mütareke imzalandı. Ateş 21 Kasım 1920 Düşmanın on iki bin
kesildi. Fransızlar E'meni mahallelerini mevcutlu dördüncü tümeni Antebe gele­
ve diğer işgallerinde bulunan yerleri rek şehri kuşattı. Bu tümenin emrinde
boşaltarak Kollej ve Zerdalilik ile Çit- dokuz sahra ve dağ topıı bataryasile 105
çinin harafına çekildiler. ve 15.5 lik obüs bataryaları ve bir tayya­
29 Temmuz 1920 Bir taburumuzun re filosu vardı. Şehirde mevcut Türk
Haraftaki Fransızlara baskını ile harbin kuvvetleri 1470 silahlı ve 500 silahsız in­
ikinci devresi başladı. şaat müfrezesinden ibaretti. Şehirde 13
10 Ağustos 1920 155 lik toplarla da bin miktarmda ahali vardı. Mevcut erzak
mücehhez kuvvetli bir Fransız birliği bu nüfusa bir ay yetmiy cek kadar azdi.
Akçakoyunludan hareketle Kürkün şi­ Bu muhasara huruç hareketine kadar a-
mal sırtlarındaki müdafaamızı dağıtarak çılamadı.
Antebe geldi ve şehri üçüncü defa mu­ 11 Aralık 1920 Cephane kıtlığını
hasara etti. karşılamak için bir bomba ve fişek ima­
11 Ağustos 1920 Düşman bir ültü- lathanesi kuruldu. Kara baruttan mermi
matom vererek şehrin teslimini ve buna ve patlam’yan düşman mermilerinin dina
işaret olmak üz re kaleye beyaz bayrak mitiyle bomba imaline başlandı.
çekilmesini istedi. Verilen cevap kesin­ 26 Aralık 1920 Hariçt kı kuvvetler
di : Şehirde taştaş üstünde durdukça muhasarayı yarmak için şehrin güneyin­
ve tek bir Türk sağ kaldıkça teslim den Karataş istikametinden bir ta ruz
olmak yoktu. /Caleye de şanlı Türk bay­ yaptılar. İlk hamlede inkişaf eden sal­
rağı çekildi. dırış askerin eğitim noksanından sonu­
11 Ağustos 1920 Heyeti merkeziye- ca ulaştırılamadı.
nitı kararı ile (jzdemir Bey Antep ku­ 3) Aralık 1920 Şehııae . çlık devri
mandanlığına getirildi. Ayni günde şe­ bütün şiddetle hüküm sürm< ye başladı.
hir 155 lik toplarla bombardıman edildi. 18 Ocak 1921 Hariçteki kuvvetle­
15 Ağustos 1920 Mütarakede teslim rimiz Akçakoyunlu-Ant p rasıuda erzak
olup Türklere silah çekmiyeceklerini ahd ve cephane taşıyan düşman ko voyuna
eden ermeniler ahitlerin) bozdular. saldırdılar. Bir miktar zayiat ver irmek
15 Ağustos 1920 Ermenilerin de düş ten başka bir şey yapamadılar
mana katılmasile kritik duruma düşen 30 Ocak 1921 Şiddetli bı> bom r-
şehir müdafaası için tekrar halkın reyi­ dımanı müteakip düşman tanklarla Mu-
ne müracaata karar verildi. Her semtin sullu cephemize saldırdı. Bomba ve çe­
ileri gelenleıile Karatarla camiinde bir lik mermilerle yapılan müdafaa somada
toplantı yapılıp vaziyet izah edilerek fi­ zayiatla çekildi.
kirleri soruldu. Ve sonuna kadar savaş 30- “1 Ocak 1921 Şehre erzak ve
kararı alındı. cephane sokmak amacile içeriden ve dı
19 Ağustos 1920 Hariçten ve içeri­ şandan şehrin şimal sırtlarına bir hü­
den yapılan hücumlı şehrin şark ve şima cum kararlaştırıldı. Saat 1,30 da içeri­
Ündeki düşman muhasara hattı yarıldı. deki birliklerde hücuma başladı, düşman
5 Ekim 1920 Çınarlı taarruzu Cami (Devamı sahife 278 de)
13 Gaziantep Kültür Dergis Aralık.1961 Cilt 4 S : 277
işgalde Antep bir tek şarkı söylemiş ve
bu şarkı bütün halkı ayaklandırmış
Röportajı yapaıı : Yaşar KEMAL
Antep çetin yerdir. öteki köylerdede duydum. Yüreğin topra­
Çukurovada, Maraşta, Antebde, Toros- ğında ırgadlar, Adanada fabrika işçileride
larda, bütün güneyde en uzak, en kimse­ söylüyorlardı. Toros köylerinde de duy­
siz bir köyde, yıllar yılı halkın ağzından dum Bir çeltik tarlasında çoluk çocuk bir
düşmiiyen, bir türkü vardır. Hoştur. Yiğit Toros.köyü, hep bir ağızdan aynı türküyü
tir. söylüyorlardı.
Bir yaz akşamı geliyor gözümün önü­ Antebe her gidişimde köydeki türkü
ne. Kayalıklardaki kalenin üstüne leylek­ gecesi düşer aklıma. Alışkanlık Antep de­
ler tünemişler. Takırdıyorlar. Sonra da su nince bu türkü dudaklarıma gelir yerleşir.
suyorlar. Kaç yaşındayım bilmiyorum. Ha Antebe trenle hiç gitmedim. Ya oto
yal meyal geliyor aklıma. Çukurova köy­ mobille, yada otobüsle, Çukurova sıcaktır-
lüklerinde yaz geceleri yüksek çardaklarda Çukurova yanar kül olur. Adana Antep
yatılır. Her evin önünde bir çardak. Çar- yolunda, Toroslara çıkarken, ağaçlı, çamlı
daksız ev yoktur. Yoksa insan sıcaktan ö- bir yer vardır. Çam Kokusu, suyun pırıl
lür gider. Yerde yatanı sinek yer parçalar. pırılı oradadır. Adı Alman pınarıdır bu
Uzaklardan yukarıdan, kel Mustafalar, yerin. İşte burada Çukurova biter, dağlar
o yandan bir türkü geldi yatsıya doğru. başlar. Bir yel eser, yel demeyin. İncecik,
Aynı türküye bizim taraflardan biri katıl­ yüzüne dokunur mu, dokunmaz mı? İşte
dı. Derken bir oradan, bir burdan bütün öyle bir yer. Alman pınarında anadan ye­
köy koro halinde türküyü söylemeğe baş­ ni doğmuşa dönersin.
ladı.
Hiç bir türküyü bu şekilde söylenir * * *
duymamıştım. Bu bir Antep türküsüydii. Uzaktan Antep gözüktü. Antebin dört
Sonraları, biraz "büyüyünce aynı türküyü bir yanı kırmızı toprak. Kırmızı tepeler

Gaziantep Savaş nın Kronolojisi


(Sahife 277 den devam) 8 Şubat 1921 Silahlı kuvvetlerden
siperlerini aldı. Dışarıdaki birliklerde yoksun kalan şehir Fransızların teklifi İle
hareket görülmediğinden sabahleyin es­ ve nisbeten müsait şartlarla teslim oldu.
ki yerlerine döndü. 20 Ekim 192/ Ankara ıtilafnamesi
6 Şubat 1921 Türkiye Büyük Millet imza olundu. Bu anlaşma ile Gaziantep,
Meclisi Antebin emsalsiz kahramanlığına Adana ve havalisi Türklere bırakılıyordu.
mükafat olarak 93 numaralı kanunla An 25 Aralık 7921 Gaziantebin kurtuluşu. Bu
tebe GAZİLİK unvanını verdi. gün son düşman askeri çekilmiş ve şeh­
6/7 Şubat 1921 Erzakın son kırıntısı re muazzam tezahürat arasında kahraman
bitmiş, son fişenk sıkılmıştı. Muhasara Türk ordusu girmiştir.
yarılamıyor ve şehre bir şey sokulamı-
yordu. İçeride ve dışarıdaki kumandan, SONUÇ s
lann tensibile şehrin şarkından, salevat 11 aylık emsalsiz kahramanlıkla do­
yokuşu ve Perlikaya istikametinden bir lup taşan bir savaştan, 70 bin mermi ile bir
çıkış yapıldı. Çetin bir savaştan sonra harabezare döndükten ve 6 bin evladını bu
Yıldırım taburu salevat yokuşundaki düş uğurda şehit verdikten sonra Gaziantep
man siperlerini zaptederek diğer birlik­ kurtulmuş ve bu esatiri kahramanlığı ile
lerle beraber harice çıktı. çevre vilâyetleri de beraber kurtarmıştır.
1.4 Gaziantep Kültür Derç isi-Aralık. 196 1 Cilt 4 S : 278
Gümüşî zeytinlikler, sarıya çalan bir yeşil­ verdi.
lik bağlar. Antebin üstünde sütbeyaz bu­ — (Benim yaptığım şerbetin Antebde ü-
lutlar. Yeşilin en yeşili, kırmızının en kır­ ııü vardır. Tiryakileri vardır şerbetimin.)
mızısı. Antep toprağı. Girerken yeni gidi­ — (Kaç yıldır şerbetçisin?)
yorsun. Bir koku geliyor burnuna, biber (Otuz yılı geçkin.)
kokusu. Dükkânlardan fışkıran kebab ko­ —(Evinize siz mi bakarsanız yalnız?)
kusu, yağlı et kokusu. Güldü.
Biber dedirade, biber yeme rekoru •—Ya kim bakacak? Benim evime herkes
Antebde. Her ev yılda 3000 le 10.000 ara gelip bakacak değil ya.
sı biber kurutuyor. Öyle de bir biberki Sonra bana döndü; bakar gibi, görür
amanallah:: Bir dirhemini ağzına sokamaz­ gibi gözlerini dikti:
sın. Her yerin bir âdeti var. Antebliler a- —«Antebin en güzel yeri Kavaklık,»
vuc avuç yiyorlar. dedi. «Bu sıcakta sen oraya gitsene»
Aııtebe girdik. Antebe girince ilk gö­ Bir şerbet daha içtim. Yanından ayrıl"
ze çarpan şev; büyük bir kahve olur. Gü­ dini. Sakalı beyazdı. Rengi bakır rengi.
nün her saatinde kahve tıklım tıklımdır. Yanık esmer. Kaşları püskül püsküldü-
Kahvenin önünde bütün çarşıda sırtlarında Tertemizdi üstü başı. Torunu çocuk elin­
pirinç güğümler. Güğümler pırıl pırıl, al­ den tutmuştu. Güzel sesile, en güzel bir
tın sarısında, Gaziantep güneşinin parlak­ türkü gibi : «Meyan şerbeti! Kokulu şer­
lığında yanar döner. Bir takım adamlar, bet» diye bağırıyordu.
«Şerbet! Şerbet!» diye seslenirler, şerbet­ Antep çetin yerdir. Kırmızı toprakları
leri ucuzdur. Kendine hâs bir kokusu var­ yeşil bağları var.
dır. «Bir içen pişman, bir de içmeyen piş­
Alleben deresinde, kavaklıkta, bizim
man» diye bağırırlar ama, bence içmiyen
köydeki türkü meselesini Antepli bir ar­
pişman. Şerbet Mivankökünden yapılır. Şİ
kadaşıma açtım. Güzel sesliydi. Babam
falıdır Şu güneyde her şey şifalıdır zaten.
söylerdi dedi. (Fransızlar geldiği zaman
Balık, su, şerbet, toz, ot, her şey.
koca Antep şehri aylarca hep bir ağızdan
Postaneden aşağı inerken, köşede gü­
bu türküyü söylemiş, köylü kentli söyle­
ğümü güzel, ak sakallı bir adamda şerbet
miş. Buralar aylarca bu türküyle çalkan­
satıyordu. Kaç kere yanından geldim geç-
mış.
timse olduğu yerde öyle duruyor gördüm.
Kımıldamıyor. Yalnız «şerbet, şerbet!» di­ Eli kulağa attı.
ye bağırıyor. Tanında da bir çocuk. Çocuk Sürerim sürerim gitmez kadana
bazı bazı adamın elinden tutuyor. Üç gün Fransız kurşunu geçmez adama
oradan geçtim, üç gün adamı öyle gördüm. Anama söyleyin damda yatmasın
Sonunda yanına vardım. Yaşlı adanı bir Çuha şalvarıma uçkur takmasın
âma; elinden tutanı da torunu. Oğlum geliyor diye yola bakmasın
Haydin Antepliler namus günüdür.
—«Bir şerbet.» dedim.
Doldurdu verdi. Ve Antep dişini tırnağına takmış Oa-
—(Maşallah) dedim. Bu yaşta hâlâ çalış­ ziantep olmuş, karayılanın kızkardeşıni
mak. . aradım Bir gün akşama kadar aradım, bu
—(Ellere muhtaç olmadansa.) dedi. lamadım. karayılan, Antebin Fransız iş­
—(Çok iyi,) dedim. (Ama yorulursunuz.) galine karşı koyan kahramanlarından bi­
—(Yoruluyorum, yoruluyorum, ama, bu ridir. Fransızlar Antebe gelmeden önce
dünyada gözden göze hayır yok. Gözünden dağda bir eşkiya imiş. Sonra çetesini al­
bile sana hayır yok.) mış, inmiş dağdan.. Fransızlara elaman
dedirtmiş. Şehit düşmüş, kız kardeşile,
Gözleri açık gibi duruyordu ama, hiç
kız kardeşinin kocası da onun çetesindey-
görmüyordu.
Bir adam geldi, şerbet istedi. Doldurdu (Devamı sahife 280 de)
15 Gaziantep Kültür Derg isi - Aralık.1961 Cilt 4 S : 279
i BftŞINS €i€C€NC€R
(Sahije 274 den devanı) olarak verdiğini söylüyor, dedi. “Güzel
yere kadar inmiş büyük rakkaslı bir sa­ iııtibala ayrılması bizim için kâfidir. Bu
at bulunuyordu. Bu saat kumandanın nu başka ihtiyaçlarınıza sarfediniz! ce­
nazarı dikkatini celbettı ve inceden in­ vabını verdik. Bir çok ısrardan sonra o
ceye tetkike başladı. En nihayet saata vakta kadar ders zili çalmış bulunuyor­
• ıhip çıktı. Fransızların çok eski fabri-du. müsaade alarak sınıflarımıza girmek
k'ları tarafından imâl edildiğini ve şim­ istedik. Yine kumandan bir şeyler söy­
di bu saatin mevcudu kalmadığını söy­ ledi. Tercüman ded ki (Mademki siz pa­
ledi. Sonra oldukça zengin olan okul rayı almadınız. Yarin kumandan hazret­
kütüphanesine baktı, Dereden tepeden leri okulunuz çocuklarına tevzi edilmek
konuştuktan sonra gitmek üzere ayajfa üzere şeker gönderilecektir Bunu kabu­
kalktı. Biz de misafir olarak gelen ku­ lünüzü rica ediyor) Biz bunu sükûtla
mandan! nezaket icabı öğretmen kapısı­ karşıladık ve merdivenden aşağı doğru
nın önü ıs kadar teşyi etmek istedik. İnerek kumandanla beraber okulun ka­
Merdiven başında durdu, tercümana bir pısı önüne çıktık. O sırada okul kapısı
şeyler mırıldandı. Hemen tercüman Lir önünde o'omobil etrafına toplanmış olan
cüzdan çıkarıp avucu içerisine tahminen bir kısım halkla b< ş on çocuk vardı. Bu
otuz kada.* san sarı altınları boşalttı venn gören kumandan ve mahiyeti gülüm­
İlâve etti: ser bit çehre ile ve halka iyi görünmek
(Kumandan hazretleri okulunuzdan maksadı ile cebinden çıkardığı bir kaç
çok memnun olarak ayrıkl gını söylüyor pençe metel k ve ellilikleri (bir ku uş-
ve bu altınları size ikram olarak veri­ lukhrı) etrafa saçmaya başladı. Fakat
yor.) Dedi ve bize doğru uzattı Hiç ü- çok dikkat ettim; hiç bir çocuk tenez­
mit etmediğimiz bu hadise karşısında zül edip te o paranın üzerine üşüşmedi
neye uğradığımızı bilme ik ve hep bir ve kendileri de buna haytan hayran bir
ağızdan (Millet^ var olsun bizi besliyor İki dakika kada: baktılar, otomobilleri­
İhtiyacımız yoktur) cevabım verdik. ne binerek savuştular.
Kumandan yine bir şeyler mırıldan­ Biz derhal vaziyeti para ve şeker
dı; Tercüman anlattı meselesini Maarifi islamiye cemiyetine
Kumandan hazretleri ihtiyacınızın yazarak şekerin alınıp al nmıyacağını,
olmadığını biliyor Okulunuzdan güzel çocuklara tevziinde bir mahzur olup ol­
bir ıntibala ayrıldığını ve size mükâfat madığını sorduk.
Cemiyet, âzalarını toplamış mese­
İşgalde Antep bir tek leyi o zaman Mutasarrıf bulunan Celal
beye bildirmişler. Verilen kararda der­
şarkı söylemiş hal iadesini bildirdiler. Hakikaten bir
gün sonra okulun kapısın» bir otomobil
(Sahile 279 dan devam) duyandı. İki subayın refakatında dört
miş. Kız kardeşinin kocası Sülevmanda sepet dolu şekeri içeri getirdiler. Biz şe
şehid düşmüş. Kızkardeşirrin adı Hane keri alamıyacağımızı söyledik ise de ku­
Hatun. Şimdi çok yaşlı. İşte Antebde bir mandandan aldığımız emir üzerine geri
gön akşama Kadar arayıp da bulamadığım götüremeyiz diyerek şekeri bırakıp git­
Hane Hatun bu Anteb kahramanı Hane tiler. Biz de arkalarından bir otomobil
Hatundur. tuttuk. Bir h deme ile şekeri tekrar Ko
Bir türkü söyleniyor Antebde, Dağ leje gönderdik Şekeri almak isteme­
taş söylüyor: mişler, bademe fazla ısrar edememiş.

(Cumhuriyet Gazetesinden 25-7 1955) {Devamı sahife 287 de)


16 Gaziantep Kültür Dergisi-Aralık. 1 96 1 Cilt 4 S : 280
Gaziantep'te derlenen bir halk masalı.-

PİŞİKLER SULTANI
Vaktiyle zamanında kalbur saman için­ dönmüye başlamış. Kadın demiş bunda bi
de develer dellal iken eşşekler hambal iken hikmet var pişen ardına düşmüş, Pişik ka­
ben babamın beşşiğini tıngır mıngır sallar pıdan girmiş o ardından, pişik bi hayada
iken bitler berberlik eder, itler nenni söy­ girmiş o da ardından. Bi de bakmış ki ne
ler. varam çıkam dedim Halep yoluna... görsün. Hayat bisıknen dolu. ı\mma eyle
Halep yolu daşlıcaydı. armağanı başlıca... pişik ki... Biri küfte yoruy, biri do fma dol
Vardım, bir geçi gördüm. Geddim gıçını duruy, biri sarma sarıy, biri şorba kayna­
girdim. Geçi geddi hakime hakim dedi tıp. Bi imrenmiş bi imrenmiş :
s...ime ben deaim da...ma. Derken ben de­ — Vaay demiş Allah heyrinizi vere.
dim sen dinledin, sen dedin ben dinledim Ne de tatlı pişikler, neler de yapıylar; ne
vaktin da zamanında iki bacı varmış. Bun­ de güzeller... demiş. Bunun sözleri pişikle­
lardan biri katı yürekli; biri tatlı yürekliy­ rin hoşuna gelmiş. Eteeni yiyeceklernen
miş. zaman bu zaman kuş gelir katı yürek­ doldurmuşlar. Bisikleri seve oksiya yoharı
linin omuzuna konar. Kuş ki devlet kuşu. odaya çıkmış. Abo bi de ne görsün. Bööök
Zengiiin bi bey bu katı yürekli hatuna Al­ bi bisik. Tüyleri ipek kimi BZr yüseek yere
lahın izini peygamberin kavliyle talip olmuş. oyurnıuş altında kuştüyü yataklar. Belli ki
Gelin olmuş gitmiş sonra da. Gelelim tatlı bu pişiklerin sultanıymış. Onu da öven ha­
yürekliye bir giin bir talip te ona çıkmış. nekler söylemiş, hrvadin hanekleri pişikler
Eo kur fukaraymış ama hatunun gönliincey- sultanının hoşuna getrniş: Mıyaaav diye bi
miş. Her gun guru ekmeğe eyvallah eder emir vermiş. Yanındaki bi pişik atlamış
geçinir gederlermiş. Bigün demiş ki ” Be­ yüksek yerinden gedip bi dolap açmış bi
nim zengin kocalı bir bacını vardı. VarıP kutu çıkartmış. Arvada vermiş. Nehayet av­
ona misafir gideyim. Gitmiş. Getrniş ama rat binbir dııvaynan çıhıp evine gelmiş.
bacıda da surat bi karış olmuş. Beriki ba­ Eve geıip de gutuyu açınca sevinçten
cım demiş bilirsin fakiriz fikarayız. Canım sanki deli olmuş. Gutu altınnan doluymuş.
da bi etli dadlı ister elime geçmez. Şükür Eıharelikden kurtuldular. Yiyecekler, geye-
siz varlıklısınız Allah daha da varlıklı etsin cekler aldılar gözeel bi de ev yaptırdılar.
bugün sizde kalıym?” Söylemiş sövlemiş a- Bigün bacısı çıhıp gelmiş. Bu şatafa­
ma kendi de bilmiş. Bacıysa şeytanın bir; tı tautaney görünce gısgançlıktan çattadak
heç yok der mi? Ey bacım demiş. Bişirim çatltyaçalı olmuş. Giz demiş bunları nerden
sana. Amma eyle ’ bişirmış ki bitmesi tam aldınız. Safdil bacı anlatmış olanı biteni.
aksama denk gelmiş o sırada gapı çalın­ Öteki orda dururmu? Hemen gedip yun al­
mış, bacıda bi talaş-. mış, eğirmek bazara erkenden gedip kapı­
— Aman bacım demiş kocanı geldi. E nın önünde beklentiye başlamış. Deyken pi­
ğer seni görürse beni keser. Kadıncağız şik gene çıkmış. Arvat onu görüncü sevin­
kendini arka kapıdan dışarı dar atmış. Bu cini belli etmemek için :
iiç gün beyle devam etmiş. Sonunda kadın
— Viccaa demiş kanın içine aka se-
cağız umudu kesmiş. Benim kuru ekmeğim
niiin. Ne de yavan pişik. Ardına düşmüş
elin etlisinden datlısından yeğdir demiş.
hayada girmiş. Öteki pişikleri de görüncü-.
Bir yandan da yün eğirir götürür ha­
— Dert duta sizi demiş bu işleri de
zarda satarmış. Bir gün sabahleyin erken­
nerden örgendeeez.
den kalkmış. Pazara varmış ki kim kimse
yok. Erken gelmişim zaar diyerek bir kapı­ Hele pişikler sultanının yanına varın­
nın önüne oturmuş, sırtını da kapıya daya­ ca bi tene de vurmadan kendini alamamış.
mış. D.\yanıasıynan kapı açılmış bi bisik dı­ — Boyun devrile senin demiş. Bu
şarı kaymiş. Mıyav mıyav deyn etrafnida dadlı yer saa deel benim gözel gızıma ilayik
17 Gaziantep Kültür Dergi si - Aralık. 1961 Cilt 4 S: 281
in şuralıktan. Pişik gene Mıyav demiş, ö- dışarı fırlayıp üstüne çullanmışlar. Clmüş
teki atlamış gedip bir gutu getirmiş. Arvat öldönü gören duyan bile olmamış. Kötülöön
gutııy alıncı yel kimi dışarı akmış. Eve var­ sonu beyle işde.
mış. Taayı pencerey kitlemiş. Outuy açmış. Not: Bu masalı Fevzi Günenç,
Açar açmaz gırkayaklar, yılanlar, akrepler 65 yaşında Ayşe Biliciden deılemiştir.

Gaziantep te derlenen bir halk masalı :


R V D S M f
Vaktiyle zamanında halbur zaman adam -Adım Aydını S kar demiş. Bu
içinde deve dellalhk ederken büze ha­ sefer Hanifi -Eh adın kimi sende sakar­
mallık ederken hamamın tası yok müş­ san işimiz var demiş. Derken yolda bir
terinin peştamalı yok bu yalatıln ölesi arap köyüne raslamışlar. Bunun üzerine
yok iken Antebiu daha vilayet olmadığı Ali -Vay şu köye gidekte gecey burda
bir zamanda iki tane tembel adam var­ geçirek demiş. Aoye gitmişleıki sokak­
mış. Adları Hanifi,ve Ali olan bu adam­ ta hiç kimse yok, vakit akşam olduğu
lar bir gün iki gönülü bir araya goyup için caminin yanına gelmişler namaz da­
Halebe iş aramaya ve dolayısiyle çalış' lıymış Hiç kimse yorum siz kimsez ya-
maya gitmişler. Gel görelimki zaman mırda ne duruysoz diyen olmamış çeki­
kış olduğu için yağan bir yamura tutul­ len gitmiş en sona hoca gelmiş Aydını
muşlar oldukları yer dağın başı olduğu Sakar bakmış hocada bi şey söylemez
İçin sığınacak bir yerde yokmuş. Böyle bunun üzerine -Vay ne durııysoz hoca
yolda giderlerken bakmışiarki bir adam buyur eve gidek dey demiş. Hoca bu
yolun üstünde yağmurun altında duru­ sözü duyunca utanmış -Yabancısez âl-
yor. Ali selam vermiş : Selamiinaleykum lâm demiş yerin bizim eve gidek demiş.
ve aleykümselam diye yolun üstündeki Hocanın meğer şalla an bir arvşdı var­
adam mukabele etmiş. Hanifi bu adamın mış. Bu misafirleri görünce başlamış ho
yağmurda durduğunu anlamak için -Vay caya çağırıp bağrmaya Bunu üzerine
Ali hele şu adama sorak burda ne du- Hanifi -Bre halın kişi ne olusın bu ge
my. Hanifide-yeri sorak balım hele b ze C lik şurada sığmakta sabahleyn gıtleıih
bir matıfatı dokunurmu. Gelmiş yanına demiş. Neyse zornan göynüı ü etmişler.
sormuşlar: -Yorum burda ne dııruyn ar­ Hoca şunlara kak bir şorba p'şirde h<p
kadaş. Mersem bu adam kendilerinden b»r„ljtr yiyelim demiş. Hocanın arvadı
bin misli tembelmiş. -Heç. yorım heç kaz nı ocağa koymuş çorbayı' pişirm ş.
şurda uyuydını yağmur yağdı baktım Bu sırada Aydını S'karın ayağında üç
altımdan su gidiy yağmurun dinmesini batman ağırlığında bir postal varmış.
bekleym daha uykumu aldıramadınıda. Ayağından postalı çıkarıp eşikliye atım
Azıcık daha uyucum. Hanifi ile Ali yo derken postalı doğrıı şorba kazanının i-
rum biz bize tembel dedik ama sen biz­ çine atmış Sıcak şorba hocanın arvadı-
den tembel imişsin demişler. Sonra -Ye­ nın yüzünü gözünü yakmış. Arvat baş­
ri biz Halebe iş aramaya gidiyfr beraber lamış bağırıp çağırmaya zorla yatıştır­
gideli demişler. Bu tembel sözüne kızan mış şoıba pis olduğu için kimse yime-
adam -Vay ha nen tembel deysez hen den yatmışlar. Aydını Sakarın gece »a-
tembel delimde işi sevmegm demiş, rıs> kaim yen acıkmış. Herkes uyurken
Neyse zornan göynünü etmişler yola ko yavaş yavaş şorba kazanının yanma gel­
yulmuşlar. Fakat yağmur öyle yağımış- miş nasıl oiursa olsun ister eydeDİ pis
ki su etlerine geçmiş. Yolda giderken olsun yemeye karar vermiş başlamış şor*
Ali yabancı adama: -Yanı ayıp olmasın bayı tas tas içmeye. O sırada akima
ama senin adın ne sennen arkadaş ol­ iki arkadaşı gelmiş. Vay yazık onlarada
duk dâ adını bilmeyk demiş. -Yabancı birer tas veriym demiş Odanın içi z firi
18 Gaziantep Kültür Derg isi - Aralık.1961 Cilt 4 S : 282
karanlıkmış şimdiki gibi elektrik yok­ der. Yıkıyacak suyu gümbür gümbür
muş. Evveldende arap arvatları etekleri kaynatır. Suyun kaynadığını gören Ay­
yen uzun olurmuş fakat altından don giy dını Sakar arkadaşlarını yanına çağıra­
mezlermiş. Aydını Sakar yavaş yavaş ar­ rak bunun vesiyeti var beni ılık suynan
kadaşının ağzı belliyerek hocanın arva- yıkan der diye vesiyet ettiğini söyler.
dınııı oturağına bir tas Şjrba dökmüş. O Hocaya bunu söyleyince hoca naçar ka­
sırada avradın hava abdesi gelmiş, ka lır ılık suynan yıkar. Mezarlığa getirir­
ranlıkta bu havayı duyan Aydını Sakar ler, gömerler. Fakat hoca bunun hakiki
ulan şorba soğuk ne üfürüysün diye olun bir ölü olmadığım bildiği için bekler
ca hızıyla elignen bir tane vurmuş. Gece mezardan çıkmasını gece olur yine bek
yarısı bir çığlık kopmuş. Aydını Sakar ler. Has ifi ile Ali hocanın gitmediğini
neye uğradığı bilmeyerek soluğu sokak­ beklediğini görünce telaşa düşer. Hoca­
ta almış. Obur iki arkadaşta kaçarlar a- nın maksadı 1.5 akçayı almak. Bunlar
ma ne kaçarlar. Neyse bunlar Halebe va­ buıada bekleyi dursunlar kırk haramiler
ralar ne kadar yer gezdilerse iş bula­ bir yeri soymuşlar parayı bölüşmek üze­
mazlar. Aydını sakar der ki: Hem der gel re Aydını Sakarın mezarının yanına ge­
ben şu caddede ölü taklidi yapıym. Sizde lirler, Fakat aralarında sen çok alırsın
Allah rızası için şu fakir adamın ölüsünü ben çok alırım diye kavga çıkar. Bunun
kaldırmaya bir sadaha dersiniz olur. O- üzerine başlan teze bir ölüyü kim kılıç­
zaman bir sürü pa a kazınırız olurmu la bir vurmada 2 ye ayırırsa ona iki his­
olur. Aydını Sıkar sabahleyin Halebin se vereceğini söyler. Yanı başında du­
en işlek caddesinin bir kaldırımına boylu ran mezarlığın içinden Aydını Sakan çı­
boyuna uzanarak ölü tiklir'i yapar. Ali karırlar. Adamın biri kılıcı tam vuracağı
ile Hanifide baş ucunda herkesten şu yerde Aydını Sakar ansızın ayağa kalkar
fakir ad ımın ölüsünü kaldırmaya bir sa­ yav benden başka ölü bulamadınızmı
daka verin diye halktan para toplarlar. der. Ölünün dirildiğini zanneden 40 Ha­
Biraz para birikip Ali evvela sonra Ha. ramiler parayı filanı bırakıp kaçarlar. Ho
nifi karınlarını doyururlar. Fakat Aydı­ ca bunu hala beklediği için Aydını Saka­
nı Sakarin karnı aç kalır. O sırada rın yanına gelir. Ali ve Hanifede gelir 4
Halebin zengin ve eşraf adamlarından hisseye ayırırlar parayı. Fakat hoca hala
biri bu ölüye acıyarak adamlarına emre­ 1.5 akçasını istiyor. Aydını Sakar yorum
derek onun ke'idi evinde yıkanmasını sana aha sana 100 akça da ne İsteyn de­
ve mezarlığa götürülmesini emreder. Ya diği zaman Hoca bu benim hakkım sen
lançılığının meydana çıkacağını anlayan yediğin hurma parasını ver deyince ara­
Ali ile Hanifi bari bizde yıkanırken su­ larında münakaşa çıkar. Bunlar münaka­
yunu koyak diye beraber giderler. Gel şa ede dursunlar 40 Haramilerden biri
gelelim Aydını Sakar’u karnı zil zurna biz 40 kişiyiz halbuki orda yalnız bir ölü
çalıy. Aydını Sakarı yıkıyacak hoca o var ben gidip bakarım erkek delmiyiz
sırada çarşıdan 1.5 akçaya 3 balinan der. Paraları bıraktıkları yere gelince bir
hurma almış evine giderken ansızın bu hargür duyar ’ iraz dahi yaklaşınca bir
ölüyü yıkamak işi çıkıy bari şu ölüyü /. 5 akça davası var dinler dinler sonra
yıkıyayımda harmayı eve öyle götürüm arkadaşlarının yanına gider. Yorum der
dey ve ■> urmayı getirip Aydını Sakarın bütün ölüler dirilmiş her adama 1.5 akça
yanına koy. düşmüş bir tanesine kalmamış onun için
Hoca su kızdırma işiyle filan uğra­ döğüşüyorlar diye öbür arkadaşlarına söy
şırken Aydını Sakar bakarki yanı başın- lemiş, onlarda inanmışlar. 100 akçayı on.
na 3 batman hurma. Hoca o işi bitirene lar bölüşmüşler zengin olmuşlar. Onlar
kadar Aydın: Sakar hurmayı yer bitirir. ermiş muradına biz çıkarız keıevetına.
Hoca gelir bakarki hurma yok Bunu Not: Bıı masalı Hamit BaşbakkalöO
Aydını Sakarın yediğini bilir. Ya.aşsen yaşlarında Antepli bir kadından derlemiştir
19 Gaziantep Kültür Dergisi - Aralık.1961 Cilt 4 S : 283
Gaziantep'te derlenen bir kalk masalı :

i o m uzla s»ı sı a i ı n
Vaktıyla zamanında, bir varmış bir — Bâ varın mı demiş?
yokmuş bir dane tomuzlan ha tın var­ T omuzlan:
mış. Birgün toınmul tommul, yuvalana — Varırım varırım anıma; beni ney
yuvalana gezmiye çıkmış. Deyken bir den döversin demiş?
hâlacnan karşılaşmış. Hâlaç kendine de- Sıçan:
mişki : — Ben kuyromdan göze sürme çe­
— Boyu uzun boyraz hatın, saçı u- kerim dede zaman; tomuzlan hatında:
zun server hatın, nerden geliyn, neregi* — Eyleyse bende sâ varırım demiş,
diyn, demiş. ıkiside elele verip eve gelmişler. Bi gün
Tomuzlanda ona.* tomuzlan sıçana demişki:
— Gişi aramıya gediym, demiş. — Ben kâikîm da şu asbabiarı yüj'irı
Hâllac: acı sende getde bize bey evinden pen-
— Bana varın mı demiş? dir çörek getir, demiş. Sıçan koymuş
Tomuzlan hatın: getmiş, tomuzlan hatında don yumuya
— Varırım varırım amma beni ne başlamış. Bunların ceviz kabinden kül­
ile döversin, demiş? lükleri, fındık kabinden gazanları, fıstık
//âlacta.* kabından da teştleri varmış.
— Tokmak ile, dediği gimi; tomuz­
Tomuzlan hatın küllükden su alıy-
lan batında:
kân, külle düşmüş. O sırada evlerinin
— Yok ben sana varmam, deyip,
yanından atlılar geçiymiş. Tomuzlan ha-
yoluna devam etmiş.
tın onlara:
Gediykeu gediyken karşısına bir ki­
limci çıkmış, tomuzlana demişki: — Tıkır tıkır atlılar, tıkırtısı tatlılar
— Boyu uzun boyraz hatın, saçı uzun bey evine yarasız, pendir çörek yiyesîz,
Server hatın, nffrden geliyn nere gediyn sıçan beye diyesizki : «Boyu uzun boy-
demiş, laz hatın saçı uzun selver halın, su alır­
Tomuzlan: ken külle düştü durmuya gidesin!» de­
— Gişi aramıya gediym demiş. miş
Kilimci
Neyse sıçan gelmiş, tomuzlana elini
— Bâ varın mı demiş?
uzatmış, demişki:
Tomuzlan hatın:
— Eîî bâ ver çekerek demiş
— Varırım varırım amma, beni ney­
den döven demiş. Tomuzlan hatında:
Kilimci: — Yok ben sâ küserek d<. miş.
— Mekeymden döverim demiş : To­ Sıçan yine:
muzlan batında : — Elî bâ ver çekerek demiş.
-— Yok ben sâ varmam demiş; gene Tomuzlan hatında yine:
yoluna devam etmiş. — Yok ben sâ küserek dedi kimi
Bu seferce karşısına bidene sıçan sıçanda kızıp :
çıkmış. Gene o da tomuzlana demiş ki: — Eyieyse bende seni basarak deyp
— Boyu uzun boyraz hatın, saçı u- âmmel beter tomuzlan hatim külte bas­
zun server hatın, nerden geliyn, nere mış. Tomuzlan ölmüş hâkiyemizde bura
gediyn, demiş. da sona ermiş..
Tomuzlan :
Gişi aramıya demiş. Not : Bu masalı Hayri Kınacı bir
Sıçan: (Gaziantep’li kadından derlemiştir.
20 Gaziantep Kültür Dergisi - Araltk.1961 Cilt 4 S : 284
GAZİAHTEBİN ADSIZ KAriRAMANLARİNDAN

YİRİK f a t m a
Kerim FIRAT
Yasli güneş, ikindi sularında idi An ğa başlamıştı.
tebin yüksek minarelerine ateşli ışıkla­ Onun çemrekli şarvarı üzerine inen
rını saçarken Şıraküstü semtinde ' ir boz abası, ayağındaki kırmızı yemenisi,
kaynaşma, bir hazırlık göze çarpıyordu. ağaran saçlarını kapayan karabaş örtü­
Semt binası önüne gelen çeteler, yavaş sü, ruhunun esalet ve vekarını artıran
yavaş cadde ve sokakların boşluğunu heybetli duruşu, yüzünün buruşuklukları
dolduruyordu'. alnında üst üste sıralanan çizgileri, inti­
Antep daha tamamile muhasara e- kamla yanan, kor gibi parlayan gözleri
dilmemişti. Norman nakliye kolunun bu dişi arslana bir mehabet vermişti.
Nizipten hareket edeceği haberi, topla­ Güneş, yavaş yavaş yüksek dağların

nan kahraman­ arkasına süzü­


lar için bir dü­ lürken Şaı aküs-
ğün havası ya­
ratmış, yeni
Dinmeyen Ses tülü Yirik Fat­
ma da bu ad­
komşunun oğ­ Hikâye uzaklaşıp gidiyor yavaş, sızların arasın­
lu Ahmette bun üir hoş şada gibidir şimdi o kanlı savaş da gök yüzünü
ların baş çeke­ kaplayan alaca
Karayılan, Karataş, Köprübaşı, Şahan bey
ni olmuştu. karanlığın en­
C zdemir, çeteler, İkizkuyu, Kenan bey,
Bıı semtte ginliklerine da­
böyle bir bas­ Çınarlı, Samsaktepe, yiğit Mustafa Çavuş, larak Sinan ge
kın hareketini Ölmez kahraman < kkeş, Kolej’e o ne vuruş diğini tutmak
işiten asil ruh­ için yol alıyor­
Bzz uzun bir hikâye, bitmez kahraman adı
lu Yirik Fatma du.
Vatanla evlâtları bir birine kaynadı,
adındaki b i r Rumevlek,
Türk kadını Ayrılmaz bütün oldu, bir kütle oldu onlar, İbrahimşehir ve
cenk elbisesi Ömrümüze ses gibi, ruh gibi doldu onlar. <4rıl köylerin­
giyerek eline den gelen çete­
Şehit anam sinende dostlar sende yar sende
geçirdiği uzun lerle Sinan ge­
Hey koca Gaziantep ne aslanlar var sende..
ve büyük bir diğinde iki gün
et satıriie bu Celâl GÖĞÜŞ iki gece bekle­
adsızların ara­ (Gaziye t Gazetesi) nildiği halde
sına girmişti. 25.12.1960 düşman nakli-
Onu, bu semt yesınden bir e-
te tanımıyan ve bilmeyen hemen yok ser görülmediğinden Antebe avdet et­
gibi idi. Çetelerden birisi : mişti.
— Yorum, bakın Fatma bacı da ge- Yirik Fatma geceleri nöbet bekle­
liy. men çetelerin yanına giderek:
Diğer birisi : Siz uyuyun da ben nöbet bekliye-
— Bacı, sen niye geliysin? yim, der ve nöbet beklerdi Ona niçin
Fatma da : böyle yapıyorsun dedikleri zaman:
— Benim kanım sizinkinden daha — Ben gündüz uykumu alırım. Si­
mı şirindir? Kadanızı alıym, demiş zin geceniz yok, gündüzünüz yok. Gâ­
Bu söz, birdenbire ruhlarda bir elek vuru beklemek sevap değil mi? Diye
trik kudretile gurur şim.şeklerini çakma- (Devam'i sayfa 287 de)
21 Gaziantep Kültür Dergisi - Aralık.1961 Cilt 4 S : 285
Gaziantep Kültür Dergisi dördüncü cildinde bulunan
Yazı ve manzumelerden bazılarının say fa numaraları
Gaziantep Tarihî giler 46, Hasırcıoğuliarı 63, Hacı Ab-
bullah ağa 64, Ahmet Muhlis Efendi 65„
17 nci asırda Osmanlılarda İdarî Bö­
lümler ve Ayıntap Sancağı 28, Antep’in Mustafa Fehim efendi 65, Doktor Esat
Kerkin mahallesi ve Makre Mevkii 58, Paşa 69, Kâtip Ahmet Paşa 69, Güre-
Antep hakkında 850 yıl öncesine ait bir nizli Ali Osman Ağa 69, Haci Ali ağa
belge 77, Bundan 97 yıl önce Antep’ten 69, Mamalak zade Hüseyin 69, Kamalak
zade Haşan 69, İmam oğlu Nuri 69, Os
Amerikan Sergisine gönderilen eşyalar
128, Gaziantep’in Dülük ve Caba A/üyü- man Fevzi Antepe 70, Münif Paşa ve
ğünde bulunan Eti eserleri 247, Cemiyyet-i ilmiyye i Osmaniyye 80, Ga­
ziantep’te ilk kadın öğretmenler 83,
Gaziantep Şer’iye Tepe Mustafa 86, Nuri Pazarbaşıy»
Mahkemesi sicilleri toprağa verdik **“, Mehmet Nuri Pazar­
başı için 99, Münif Paşa ve Cem’iyet-i
Çaycı Topal Mistik ve Kürçiyatı
ilmiyye-i Osmaniye 101 ,131, Muharrem
Hanna davası 39, Nazar ağa davası 41,
Dalkılıç 102, iki vesika ve Rahmi bey
Ferman 107,
105, Münif Paşa 125, Şafii zade birader­
Gaziantep’in eski Binaları ler 155, AbduIGlı Göğüş’ü kaybettik
ve Camileri 172, Mehmet Ali Demir 173, Mütercim
Asım 197, Mustafa Gazelhan 261
Kalenin ağaçlandırılması 22, Karan­
lık Bedesten, 76, ZencirJi Bedesten 94» Gaziantep İktisadî hayatiyle
Kuyumcular Bedesteni 96, Boyacı Carnij
ilgili yazılar
151, Alâedeevle Camii 177, Eski Kolej
binası, 179, Bey ( Çınarlı ) Camii 198, Mete! Radyoları imalat sahibi Hüse­
Keyvan Hamamı-200, Zinciıli (Karalar­ yin Demirci île bir röportaj 108, Gazi­
la) camii 234, Nur Mehmet Paşa camii antep’te İşçi Sigortaları iş ve faaliyet is
249, Gaziantep Kalesi 259, tatistikleri 190, Mustafa Dikic başı ile
yemenicilik konusunda bir konuşma 199,
Antepte Şeyhler ve ziyaretler Gaziantep Güven Diş Deposu 209, Ga­
İmam Gazeli 9, Şıh Salman 129, Şü- ziantep’in un fabrikalarından biri : Has
aybzade Şeyh Âli Akif efendi türbesi. 25, Un 235. Nizip Ülfet Gıda Fabrikası 246,
Gaziantep Demirci Pazarında Ahmet Par
Gaziantepli şahsiyetler ve lar iie bir konuşma 255, Haci Mustafa
eserleri (Biyoğrafya) Büyüknacar jie k rosercilik konusunda
Güceylioğlu Mustafa 4, Salih Hoca bir konuşma 258, Gaziantep ilinde 1955
zade 4, Mahmut Necip Uslu 4, Damat- ve 1960 nüfus sayınıma göre iiçeler nü­
zade Hurşit Enver 4, Çelebi zade Nu­ fusu 261,
rettin 4, Hasip Dürrînin divanına gir­
Gaziantep’in kalkınması ve
memiş üç kıt’ası 5, Çelebi zade Mecid-
din İnan 6, Ali Kafadar 6, Dr. Ziya So- memleket davalarından bah­
mara göre Münif Paşa 7, Şeyh Ahmet seden fikir yazıları
ve Nazmü’l-leal üzerine tamamlayıcı bil­ Ok il mu, Halk Eğitimi mı? 44, Ka­
giler 11, Battal Bey ve Maanoğlıı Köp­ çakçılık 45, Tolerans 47, Kendi kendi­
rüsü 21. Haci Ümmet 22, Oylumlu Del* mizi tenkit 51, Gaziantebin Dilek ve Te
Haşan 32, Battal Bey ve Maanoğlu Köp meni,ileri S3, Fırat ve biz 57, Veremle
rüsü 32, Lami Paşa hakkında yeni bil­ (Devamı sayfa 287 de)
22 Gaziantep Kültür Dergisi - Aralık.1961 Cilt 4 S : 286
Dördüncü ciltin içindekiler Farklı düşünceye saygı s
(286 dan devam)
(Sayfa 272 den devam)
Savaş 57, Gaziantep’e bir entoğrafya mü
etmektedir. Olgunluğa doğru gelişmenin
zesi lazımdır 59, Değiştirilen köy adlan
ilk tezahürü, farklı fikirler karşısında ra-
124, Trafik kazaları ve biz 126 gerçek ilim
lıats- olmıyacak kadar kendimize güven
ve ihtisas adamlarına ihtiyacımız var
hissini karanabilmemizdir. Farklı ve aykı­
243, Farıdı düşünceye saygı 272,
rı fikirler karşısında korkmaya başlamak
Gaziantep’te yüksek öğretim henüz yetişmemiş olmanın, olgunluktan u-
ve üniversite isteğini zaklığın, İlker bir ruh yapısının tipik teza­
hürleridir. Millet olarak, toplum olarak,
belirten yazılar demokrasiyi hak ettiğimizi isbat etmek is­
Güney üniversitesi 51, Üniversite do- tiyorsak, medeniyet dünyasında bir yer sa­
layısiyle Kurucu meclis üyelerine açık hibi olmak iddiasında bulunuyorsak, gös­
mektup 52, Şehirlime çağrı 52, Gaziantep termek zorunda olduğumuz ilk belge, fark­
lı fikirlerin hürmet ve tahammülle karşı­
(Devamı sayfa 288 de) lanmasıdır.
Öncü’den Prof, Aydın Yalçın
Yirik Fatma
(Sahije 285 den devam) Uçan Minare
cevap verildi (Sayfa 269 dan devam)
Hele Sinan gediğini beklerken söyle­ O sırada şehrin güneyindeki kurbanba-
diği şu söz ne kadar asildir, ne kadar İlâ­ ba zaviyesinde (Türbesinde) bizim çeteleri­
hidir: miz nöbet bekliyorlardı. Antep Harbi ihti­
«Bu gâvurlar neden gelmiyler?» yat zabitlerinden aziz dostum kayacık oku
Evet, cenk isteyen, cengi seven cenk- lu başöğretmeni Tevfik Ünler bu bombala­
ten kaçmıyan bir ruh ki, Mehmetçiğin be" ma olayını bana şöyle anlattı:
şiğiııi bununla sallamış, mehınetçiği bunun — Bir de baktık ki Şeyh Camiinde müt
la avutmuş, bununla büyütmüştü. hiş bir taraka ile bir bomba patladı. Gök­
Kerim FIRAT lere yükselen düman sütunu içinde camiin
(Yeni Gaziantep 7945) minaresi takımile hiç bozulmadan 15 metre
kadar göklere yükseldi ve düştü dağıldı.
O günden beri bu heybetli ve İlâhi manza­
Şekerin başına gelenler ra gözümün önünde canlandıkça tüylerim
(Sahife 280 dan devam) ürperir.
İşte Antep harbinde bir minare böyle
Şeker tekrar okula geldi. Şimdi biz hade­
Allaha yükseldi ve düşüp şehit oldu. Bu
me ile şoföre kat’i emir verdik : Almadık­
minare şehit olduğu saatte ben Balıklı da
ları takdirde kollejin kapısı önüne bırakı­
bizim cephedeki polis karakoluna bir iş i-
nız ve dönünüz dedik. Şeker yine alınma­
cin gitmiştim. Telefonu bekliven bir polis
mış ve kollejin kapısı önüne bırakılmış. Bu
memuru, bir ürt makama bu olayı şöyle
nun üzerine işgal kumandanı çok kızmış
bildiriyordu:
olmalıki Mutasarrıf Celal bey ile muhabe­
Beyefendi ermeniler şimdi bir bomba
reye başlamış ve neticede alınmasına ka­
ile kozanlıdaki Şeyh camii minaresini şehid
rar verilmiş. Bir kaç gün sonra şeker oku­
la tekrar geldi. Bu vaziyetlerden haberi ettiler.
olmıyan mini mini çocuklara Fransızlar ta­ Şimdi bu camiin yerine hemşehrimiz,
rafından değil Cemiyeti islaıııiye tarafından Şabveli ahvadından Rahmetli Fehmi Eren
şeker gönderildiği söylenerek tevzi edildi. çok güzel ve kübik bir cami ve çok sanatlı
Emin Ayhan* teşeldi lirler ederiz bir minare yaptırmıştır. Nur içinde yatsın,
23 Gaziantep ^î/l1*ür Dergi i - Aralık.1961 Cilt 4 S : 28^
te üniversite 55, Güney üniversitesi 56, var 93, /Cdı efendi 112, Suyu Se»t 114,
Ben kimin 67, Üniversite açılmasının Hiç 115, Yedi Deli 115, Serçecik 117,
bizi şartları 68, üniversite isteyen Gazi­ Kör Işık 136. Sum Kuvveti ve Devin
antep diycrki 71, Ucda kalmak istemi­ İzdırabı 140, P-pazın ne göıdiin? 161,
yoruz 7°, Tıs Esme 162 Dayı ile Geğın 164, Ta­
Gaziantep Savaşı il© vuk Feriği 16>. Beyler beyi 167, Hayır
ile şer 181, Eşekbaşı 183, Menzil 782,
yazı ve manzumeler
Afsınlı gutu 785, Hınzır arvat 187, Falcı
Vali Niyazi Arazın 9 0 kurtuluş yıl­ Mulla 788. Dıgo Z89, Meymuııu Şibâni
dönümü nutku 3, Vatan bizi deli»! etti 2/0, Köse 227, Yedi kardeş 25/ Dana
hocaam 33, Elmalı Destanı 60, Ağaçta kuyruğu 253, Pişikler sultanı 28/, Aydı­
sallanan bacak 8'5, Gaziantep .Harbinde nı Sakar 282, I omuzlan 284
çapulcular 144, Bir kadının Antep sava­
şı hatıraları 158, Gaziantep savaşında Gaziantep’se ilgili Manzume­
Gazianbp halkı tarafından T. B. Millet ler ve Övgüler
Meclisine gönderilen yazının sııreti 268, Övündüklerim (Metin /Çutlu) 8. Bir
Uçan minare 269, Antep Harbi hatırala­ Anttp türküsü 28, Kuşbakışı 727, İşgal­
rım (Mediha İna») 273 Şekerin başına de Antep bir tek şarkı söylemiş ve bu
gelenler 274, Müdafaa Gaziantepliye ka şarkı bütün halkı ı yaklandırm.ş (Yaşar
ça mal oldu? 275, /Çıırtııluş günümüzün Kemal) 27o,
armağanı (Cezayirin kahrım n mücahit­
leri-.e ithaf edilen şiir) 275. Gaziantep Gaziantep köyleri
savaşının kronolojisi 276, Yitik Fama Yale Üniversitesinden Mazmahor kö
285, yüne 36, Türkçe!» ştiriien köy isimleıl
Gaziantep Folkloru /04, 119, Gazi ntep’in değişen yer ve
köy isimleri 2()8
/Çın gütmek ve kan sağlamak 29,
/Çına 31. Fakı destanı 35, Gaziantep’te
hamam 37, Yakarı alayı 59, Çömçe ge •
!io 61, Beklit takmak-nişan 62, rÇöşker Gaziantep Kültür Dergisi
Happası 81, Oğlanı ever 82, Hava bu­ j
lanık Bişlıiciye yanaşma 82, Ali Bayram
j Altı aylık abone, (6 sayı) 75ü kr.
İlk oldu 85, Gaziantep Hattatları Kili,
i Yıllık abone (l2 savı) 1500 kr.
üzerlik 103, Kabak destanı 106, Geline
1 ila 12 sayılar ciltli (cilt. 1) 2(i00 kr.
bakmak ve el öpmek 109, Şeyh camii
13 ila 24 sayılar ciltli (cilt 2) 2()0o kr.
ve hamamı hakkında (C. Cahit Guzel-
i 25 ila 36 sayılar ciltli (cilt 3)2O0Okr
bey) 153, Gaziantep’ te Nesimi hakkında
i 37 ila 48 sayılar ciltli (cilt 4 200(> kr.
söylentiler 196, Gaziantep’te son yıllar­ ı l ila 24 sayılar ciltli (cilt 1-2) 3750 kr.
da folklor çalışmaları 269, Kız isteme | 25 ila 48 sayılar ciltli (cilt 5-4) 3750 l;r.
ve görücü 271, Gaziantepte nikâh 112.
' 1 ila 36 sayılar ciltli (cilt /-2-3) 5500 kr.
1,2,3,4 ı.cü ciltlerin cilt kapaklarının
Gaziantep’te evler ve yapılar İ beheri 500 kr. Her abone sayıları iade
Kış ve Gaziantep Evleri 10 Yapı
İ edip farkını vererek', ciltleri satın ala-
141, Gaziantep harbinden önce yapılmış
; bilir.
bir Türk evi 214, '872 yılında yapılmış
bir Antep evi 256, ' Yiıksek Tahsil Okutma ve
Gaziantep’te Derlenen Amittir Derııeğ
Halk MasaHara t taziaııtep
Zümrüdü Anğa Kuşu 87, Uzun du­

24 Gaziantep Küliür Dergisi - Aralık. 19S1 Cilt 4 S : 288

You might also like