Professional Documents
Culture Documents
Advanced Reading 2
Advanced Reading 2
1
-de, -deki; work noun iş, meslek, çalışma
in preposition açısından;
work verb çalışmak, işlemek
içerisinde; -e, -a
original adjective gerçek,asıl under preposition altında; -den az
2
so adverb öyle,o kadar dependent adjective bağımlı
so conjunction bu yüzden trading noun ticaret,alışveriş
so adverb de,da uncommon adjective yaygın olmayan
so adverb öyle,böyle çabalamak,
attempt verb
kalkışmak, girişmek
desperate adjective umutsuz,çaresiz
attempt noun çaba, girişim
revenue noun vergi, gelir
driven adjective azimli, hırslı, kararlı exploit verb faydalanmak,sömür
will modal -ecek, -mısınız mek
will noun irade, istek; vasiyet ekonomik,ticaretle
economic adjective
ilgili
izin vermek; olanak
allow verb güç, kuvvet; yetki,
sağlamak power noun
iktidar
üzerinden, üzerine;
over preposition -den fazla; power verb güç sağlamak
içerisinde influence verb etkilemek
over adjective bitmiş, son bulmuş influence noun etki
exploited adjective sömürülmüş political adjective siyasi
create verb yaratmak directly adverb doğrudan
serious adjective ciddi, ağırbaşlı related adjective bağlantılı,ilişkili
future adjective gelecek, gelecekti furthermore conjunction ayrıca, dahası
future noun gelecek reliance noun güven,bağımlılık
this determiner bu one pronoun bir şey, biri, kişi
this pronoun bu,şu one verb bir
sık sık, çoğu source noun kaynak,köken
often adverb
zaman
portion verb ayırmak,bölmek
-ın tarafından; -e
by preposition portion noun bölüm, parça
kadar; -erek; ile
-e kadar,-den yürürlüğe koymak,
by conjunction impose verb
önce,-e gelindiğinde dayatmak
fact noun gerçek,olgu difficult adjective zor,güç
who pronoun kim ortaya
ilgili, meşgul; arise verb çıkmak,meydana
engaged adjective gelmek
nişanlı
task noun iş,görev simply adverb sadece, basitçe
3
çatışma,anlaş
forever adverb daima,sonsuza mazlık
kadar
changed adjective değiştirilmiş conflict verb çatışmak,çeliş
mek
many pronoun bir çoğu
christian noun hristiyan
birçok, bir
many determiner thought noun düşünce
hayli
us pronoun bizi,bize specifically adverb özellikle
view noun görüş,fikir god noun tanrı
view verb
bakmak, image noun görüntü, şekil
görmek -e rağmen, -
yaş; çağ, though conjunction se de, -e
age noun
devir karşın
yaşlanmak,
age verb subsequent adjective
yıllanmak sonraki,izleyen
dünya; toprak, nasıl; ne
earth noun how pronoun
yer kadar
nasıl, ne
earth verb topraklamak,to how conjunction
şekilde
prakla örtmek ortaya
evolve verb çıkmak,gelişm
development noun gelişim,ilerlem ek
e şimdi, şu an;
species noun tür,cins now adverb
derhal
book noun kitap madem ki, şu
now conjunction
durumda
book verb yer ayırtmak
public noun halk,kamu
was verb idi
public adjective umumi,ortak
especially adverb özellikle,bilhas hissetmek,
sa feel verb duymak;
düşünmek
challenging adjective zor
completely adverb tamamen
religious adjective dini
yanlış,
batıda, misguided adjective
yanıltılmış
western adjective
batıdan
prepositional gibi, -e
kovboy like
phrase benzeyen
western noun filmi,kovboy
hoşlanmak,
romanı like verb
sevmek
since preposition -den beri
like conjunction gibi
-dığı için,
çünkü; -den
since conjunction like noun benzeri,eş,zev
beri, -den bu
k
yana
tanımlama, catholic adjective katolik
description noun betimleme, church noun kilise
tasvir etme istekli bir
aşamalı, willingly adverb
gradual adjective şekilde
yavaş kabul
process noun işlem,süreç accepted adjective edilmiş,kabul
process verb işlemek görmüş
adam; theory noun kuram,teori
man noun
insanoğlu family noun aile, soy
doğrudan, were verb idi
direct adjective
dolaysız
first adjective ilk,birinci
yönlendirmek,
direct verb ilk olarak, ilk
yönetmek first adverb
defa
conflict noun
4
izlemek,takip kayıtsız,umurs
follow verb
etmek amaz
father noun baba student noun öğrenci
doctor noun doktor, hekim kovalama,
pursuit noun
fakat, ama, takip
but conjunction
ancak
pass verb geçmek,başar
but preposition -den hariç
mak
pass noun geçiş, pas
but adverb fakat,ama,anc
ak bachelor noun bekâr (erkek)
found verb kurmak derece,
degree noun
tıbbi,tedaviyle aşama; lisans
medical adjective education noun eğitim
ilgili
never adverb asla, hiç
surgery noun ameliyat,opera
officially adverb resmen
syon
çok, aşırı; de instead adverb -ın yerine
too adverb
da instead conjunction bunun yerine
brutal adjective gentleman noun beyefendi
zalim,acımasız
university noun üniversite companion noun
arkadaş,ahbap
interest noun ilgi,faiz,çıkar deniz
interest verb ilgisini çekmek voyage verb yolculuğu
yapmak
history noun tarih,geçmiş
deniz
voyage noun
inspiration noun ilham yolculuğu
argument noun tartışma; iddia five noun beş
much adverb fazla,çok long adjective uzun
much determiner çok, pek çok uzun
long adverb süre,epey
much noun çok şey
zaman
-den, -dan özlemek,çok
than preposition long verb
(daha) istemek
sık sık,
commonly adverb spent adjective harcanmış
çoğunlukla
TRUE adjective gerçek,doğru time noun zaman,vakit
6
foundation noun temel,kuruluş perhaps adverb
belki,
muhtemelen
modern adjective yeni, çağdaş
hayatta
biology noun biyoloji survivability noun
kalabilirlik
darwinism noun darwincilik ten noun on
after preposition -den sonra children noun çocuklar
after conjunction -den sonra eight noun sekiz
death noun ölüm,vefat extraordinary adjective olağan üstü
uyarlama, question noun soru,sorun
adaptation noun
ayak uydurma
human noun insan question verb sorgulamak,şü
phe etmek
society noun
toplum,cemiyet particular adjective belli,özel
deeply adverb derinden bazı,kimi,belli
particular adverb
opposed adjective karşı başlı
yapım, inşa particular noun ayrıntı, detay
construction noun
etme leap verb sıçramak
disdain verb küçümsemek yükümlü,
bound adjective
aşağılama, olması kesin
disdain noun
hor görme bound verb zıplamak
concerning preposition ile ilgili yerini
south noun güney replace verb almak,değiştir
mek
America noun Amerika
idea noun fikir
kullanılmış;
used adjective selective adjective seçici
alışkın
support verb desteklemek Passage 3
support noun destek solar adjective güneşle ilgili
yarış, koşu; energy noun enerji,güç
race noun
ırk
alternative adjective alternatif
race verb yarışmak
alternative noun alternatif
certainly adverb elbette,kesinlik parlak, neşe
radiant adjective
le saçan
hafif; açık
rejected adjective reddedilmiş light adjective
(renk)
main adjective ana,asıl,temel ışık, lamba;
light noun
endişe, kaygı; ateş
concern noun
ilgi yakmak;
light verb
ilgilenmek, aydınlatmak
concern verb
endişelenmek sun noun güneş
close adjective yakın, kapalı electrical adjective elektrikli
kapatmak; şu andaki,
close verb
son vermek current adjective mevcut, hali
relationship noun ilişki hazırdaki
might modal -e bilir current noun akım,akıntı
offspring noun evlat,yavru,döl middle adjective orta, vasat
wife noun eş, karı orta, orta
middle noun
kısım
cousin noun kuzen
century noun yüzyıl,asır
write verb yazmak
hakkında, ile harness verb kullanmak,yara
about preposition
ilgili; yaklaşık rlanmak
about adverb yaklaşık koşum
harness noun
infant noun bebek, çocuk takımı,kayış
7
utilize verb
faydalanmak, real adjective gerçek,hakiki
istifade etmek
has verb sahip olmak işletmek,çalıştı
operate verb
greatly adverb büyük oranda rmak,ameliyat
yapmak
increased adjective artmış
various adjective çeşitli,farklı
kullanım;
use noun
fayda
machinery noun mekanizma,sis
use verb kullanmak tem
renewal noun yenileme home noun ev; vatan
oldukça, biraz, excess adjective aşırı
rather adverb
az çok
excess noun fazlalık
güvenmek,bel
rely verb
bağlamak night noun gece
geleneksel,
conventional adjective sıradan, readily adverb isteyerek,kolay
alışılmış lıkla
araç, yöntem, reason noun sebep; mantık
means noun
olanak
sonuca
research noun araştırma reason verb varmak,inandır
research verb araştırmak mak
yapabilir,
continue verb devam etmek capable adjective
yetenekli
along preposition boyunca
cost noun maliyet,ücret supply verb sağlamak,temi
mal olmak, n etmek
cost verb supply noun kaynak, arz
tutmak
effective adjective etkili korumak,
muhafaza
capture verb ele geçirmek maintain verb
etmek; iddia
esir alma,ele etmek
capture noun
geçirme
store noun dükkân, depo operation noun ameliyat,işletm
store verb depolamak e
hediye; entertainment noun eğlence
present noun
bugün, şu an television noun televizyon
şu anki; var, same adjective aynı
present adjective mevcut,
bulunan same pronoun aynısı
heat noun ısı,ateş
present verb sunmak,verme heat verb ısıtmak
k
cool adjective serin,soğuk
utilization noun kullanım
yöntem;
cool verb soğutmak,seri
system noun düzen,
nletmek
düzenek
sıcak; acı;
involving conjunction içeren hot adjective
ateşli, seksi
series noun dizi,seri water noun su
storage noun depolama water verb sulamak
toplamak, heater noun ısıtıcı
collect verb
biriktirmek
today adverb bugün
collect adjective ödemeli
-iken; -dığı hybrid noun melez,karışım
halde, -e traditional adjective geleneksel
while conjunction
rağmen; grid noun şebeke
halbuki, oysa
type noun tür,cins
while noun bir süre, biraz
8
(daktilo, price noun fiyat; bedel
bilgisayar,
type verb price verb fiyatlandırmak
telefon ile)
yazmak önemli
considerably adverb
derecede
minimize verb azaltmak
less adjective daha az
utility noun fayda
addition noun ekleme
provide verb sağlamak,temi satın
affordable adjective
n etmek alınılabilir
excellent adjective mükemmel affordable adjective makul fiyatlı
yardım, efficient adjective verimli,etkili
backup noun
destek previous adjective önceki,eski
event noun olay
appealing adjective cazip,çekici
section noun bölüm
business noun iş, işletme
local adjective yerli, yerel
alike adjective aynı,benzer
local noun yerli
alike adverb benzer şekilde
should modal -meli/malı
Passage 4
başarısız
fail verb mental adjective zihinsel
olmak
başarısızlık, kind adjective kibar,nazik
fail noun
kırık not kind noun tür,çeşit
ilgi, bakım;
care noun problem noun sorun, mesele
dikkat
someone pronoun birisi
care verb bakmak,ilgilen ötesine,
beyond preposition
mek ötesinde
increasingly adverb
artarak, something pronoun bir şey
giderek
classified adjective gizli
open adjective açık; dürüst
bozukluk;
açmak disorder noun
open verb hastalık
emergency noun acil durum usually adverb genellikle
situation noun durum etki; darbe,
impact noun
çarpma
hospital noun hastane
impact verb etkilemek
generator noun jeneratör
elinden aspect noun yön,özellik,tara
unable adjective gelmez,yapam f
az
person noun kişi,birey
buluşmak;
meet verb
tanışmak each pronoun her biri
talep etmek; each adverb her
demand verb
gerektirmek
each determiner her bir, her
demand noun talep
separate verb ayırmak
once conjunction -den sonra
separate adjective ayrı,ayrılmış
bir defa; bir
once adverb zamanlar, its determiner onun
eskiden kendi,
considered adjective dikkate alınan own adjective kendisine ait,
özel
son derece,
extremely adverb kendi,
oldukça own pronoun
kendisinin
expensive adjective pahalı
own verb sahip olmak
inşa
build verb
etmek,kurmak standardized adjective
standartlaşmış
kurmak,
install verb
takmak collection noun
koleksiyon,topl
9
ama emotional adjective duygusal,hissi
diagnosis noun tanı,teşhis ana, önemli,
major adjective
büyük
actual adjective gerçek,asıl
-in içinden, -
physical adjective fiziki,bedensel through preposition den geçerek;
brain noun beyin ile, vasıtasıyla
chemical adjective kimyasal abuse verb istismar etmek
kimyasal suiistimal,
chemical noun abuse noun kötüye
madde
kullanma
her zamanki
normal adjective temperament noun mizaç, huy
gibi, normal
severity noun şiddet prone adjective eğilimli
according conjunction uygun olarak o zaman;
then adverb daha sonra;
diagnosed adjective teşhis edilmiş öyleyse
severe adjective ağır,ciddi,sert
enough adverb yeterli actually adverb aslında,gerçek
te
enough determiner yeteri kadar
trigger verb tetiklemek
enough adjective yeterli
trigger noun tetik
interrupt verb araya girmek
onset noun başlangıç
daily adjective günlük
diagnostic adjective tanısal
günlük olarak,
daily adverb statistical adjective istatiksel
hergün
function noun işlev,görev manual adjective elle yapılan
manual noun el kitabı
function verb çalışmak,işlem official noun memur, yetkili
ek
official adjective resmi
afraid adjective korkmuş
classification noun sınıflandırma
normally adverb normalde
almak, teslim updated adjective güncellenmiş
receive verb düzenli
almak periodically adverb
örümcek aralıklarla
arachnophobia noun
korkusu reflect verb yansıtmak
fear noun korku,endişe different adjective farklı, değişik
fear verb korkmak
extreme adjective aşırı psychological adjective psikolojik,ruhs
al
extreme noun aşırılık dayanmış, -e
sebep olmak, based adjective
cause verb dayanan
neden olmak değişiklik;
change noun
cause noun sebep, neden para üstü
birth noun doğum değiştirmek,
change verb
değişmek
oriented adjective meyilli,yönelmi götürmek,
lead verb
ş öncülük etmek
önderlik;
schizophrenia noun şizofreni lead noun
kurşun
işlenmiş,
regulation noun düzenleme,me treated adjective
işlem görmüş
vzuat
few determiner birkaç,az
others pronoun başkaları,diğer few pronoun birkaç,az
leri few adjective çok az
speaking noun konuşma
somewhat adverb kısmen
physiology noun fizyoloji
occasionally adverb ara sıra
10
dig noun kazı
jump noun zıplama,sıçrayı yukarı, -e
ş up preposition
kadar
jump verb zıplamak up adjective ayakta
unnecessarily adverb gereksizce
inanmak; up verb yükseltmek,artı
believe verb
güvenmek rmak
syndrome noun sendrom your determiner senin,sizin
frequently adverb sık sık sözcük,
word noun
kelime
initially adverb başlangıçta
sözcüklerle
added adjective eklenmiş word verb
anlatmak
önermek; ileri Latin noun latince
suggest verb
sürmek
söz etme,
rare adjective nadir atıfta bulunma;
reference noun
constantly adverb sürekli başvurma,
danışma
nokta; husus,
point noun must modal -meli/malı
sorun
işaret şart,
must noun
point verb etmek,gösterm zorunluluk
ek writing noun yazma
Passage 5 least determiner en az
ancient adjective eski least adverb en az
out preposition dış, dışarı en az, en
least adjective
out adverb dışarda düşük
oceanic adjective okyanusla ilgili
out adjective sönmüş,yanmı mountainous adjective dağlık, iri
yor, hatalı
could modal -e bilmek
fossil noun kalıntı
underwater adjective su altında
almak;
take verb
götürmek collective adjective
ortaklaşa,toplu
imprint verb damgalamak
information noun bilgi
footprint noun ayak izi
volcanic adjective volkanik known adjective
bilinen,tanınan
ash noun kül record noun kayıt,rekor
record verb kaydetmek
organism noun oluşum,organi
ilginç, ilgi
zma,canlı interesting adjective
çekici
stone noun taş
what pronoun ne, şey
you pronoun sen,siz
every determiner her, her bir
görmek;
anlamak;
see verb absolutely adverb kesinlikle,tama
ziyaret etmek;
men
izlemek
mükemmel,
numerous adjective çok,sayısız perfect adjective
ideal
display noun sergi,gösteri
mükemmelleşti
perfect verb
display verb sergilemek,gös rmek,
termek tamamlamak
purchase noun satın alma yaratma,
creation noun
oluşum
purchase verb satın almak
aksi takdirde,
otherwise conjunction
yoksa
dig verb kazmak,araştır -ın dışında, -
mak otherwise adverb
den farklı
11
naturally adverb doğal olarak sea noun deniz
decay verb çürümek fell verb
kesmek,
düşürmek
decay noun çürük, çürüme
en alt
away adverb uzak bottom adjective
düzeyde
bottom noun dip,taban
broken adjective kırık,bozuk,arı
zalı ocean noun okyanus
down adverb aşağı
buried adjective gömülmüş,gö
down preposition aşağı mülü,örtülü
alive adjective canlı
down adjective çökmüş,yıkılmı
ş teeth noun diş
bacteria noun bakteri beden, gövde;
body noun
ceset
moist adjective nemli, ıslak
ideal adjective uygun, ideal
quicksand noun bataklık kumu
flesh noun et
clay noun kil
skeletal adjective iskelete ait
tar noun katran
rarely adverb nadiren
mold verb kalıba dökmek
complete verb tamamlamak
mold noun küf,kalıp tam, eksiksiz,
complete adjective
roman noun Romalı bitmiş
roman adjective Roma'ya ait ice noun buz
city noun şehir, kent durum, vaka;
case noun
dava
explosion noun patlama
Passage 6
drowning noun boğulma
electronic adjective elektronik
mud noun çamur
robotic adjective robota ilişkin
sediment noun tortu, çökelti
designed adjective hazırlanmış
cooled adjective soğutulmuş
yönetmek;
sonunda, manage verb
eventually adverb başarmak
nihayetinde etrafında,
themselves pronoun kendileri around preposition civarında;
arkasında, yaklaşık
behind preposition
arkasına house noun ev
sağ, sağdaki;
right adjective
doğru house verb barındırmak,ev
tam sağlamak
right adverb olarak,doğru odak noktası,
şekilde focus noun
odak
right noun hak focus verb odaklanmak
right verb düzeltmek cleaning noun temizleme
hayli, oldukça, şirket;
highly adverb company noun
son derece arkadaşlık
empty adjective boş elderly adjective yaşlı
empty verb boşaltmak
slowly adverb yavaş yavaş monitor noun monitör,gözleyi
ci
odaklanmak,
concentrate verb monitor verb gözlemek
yoğunlaşmak
recording noun kayıt etme küçük, genç;
young adjective
yavru
oldukça; adil
fairly adverb kitchen noun mutfak
bir şekilde
deep adjective derin broader adjective daha geniş
deep adverb derin range noun çeşitlilik,
12
dağılım; menzil hareket,
movement noun
... arasında eylem; akım
range verb değişmek, dışarda,
outside preposition
sıralanmak dışında
currently adverb şu anda outside adjective dış,dışarda
smart adjective akıllı dışı, dış
outside noun
yüzeyi
vacuum noun vakum, boşluk
exterior adjective dış
vacuum adjective vakumlu prepositional
including dahil
household noun ev halkı, hane phrase
floor noun zemin, yer artan, geriye
remainder noun
kalan
room noun oda; yer, alan
otomatik
halı automatically adverb olarak,
carpeting noun
malzemesi kendiliğinden
ahşap, sert contact noun temas,ilişki
hardwood noun
odun
contact verb temas kurmak
identify verb tanımlamak,sa law noun
yasa, kanun;
ptamak hukuk
varlık, var yürürlüğe
presence noun enforcement noun
olma koyma
furniture noun mobilya report noun rapor
yön, istikamet; report verb bildirmek
direction noun talimat, kırmak;
yönerge break verb
bozmak
needed adjective gereken break noun ara, mola
relatively adverb nispeten already adverb çoktan, zaten
simplistic adjective basitleştirilmiş usage noun kullanım
kesir, küçük interactive adjective etkileşimli
fraction noun
miktar
arkadaşlık,
boşluk, alan; companionship noun
space noun dostuk
uzay
shut verb kapatmak
cleaner noun temizlikçi
shut adjective kapalı
battery noun pil,batarya
herhangi
kutu, paket; anyone pronoun
pack noun biri,hiçbiri
sürü
yalnız,tek
alone adjective
başına
pack verb toplanmak,dol
uşmak alone adverb yalnız
easily adverb kolaylıkla verbal adjective sözlü
voice noun ses (insan)
security noun güvenlik,garan
voice verb ifade etmek
ti
connected adjective bağlantılı conduct noun yürütme
yürütmek;
computer noun bilgisayar conduct verb
iletmek
içerisinde, - örümcek ağı,
within preposition web noun
de, -da web
wired adjective telli, gergin simple adjective basit,yalın
kablosuz,teli
wireless adjective help noun yardım, çare
olmayan
yardım etmek,
connection noun bağlantı,ilişki help verb
yararı olmak
programmed adjective
programlanmış prepare verb hazırlamak,ha
initiate verb başlatmak zırlanmak
sequence noun dizi,sıralama trash noun çöp; saçmalık
13
dust noun toz sırasında,
esnasında
bed noun yatak
handle noun kulp, kol understanding noun anlayış,kavram
ele a
handle verb
almak,çözmek understanding adjective anlayışlı
karışık tıbbi
uncomplicated adjective medically adverb
olmayan olarak,tıbben
muhtemel,
potential adjective valuable adjective değerli
potansiyel
güç, control noun kontrol,teftiş
potential noun
potansiyel kontrol
developing adjective gelişen control verb etmek,denetle
mek
ayrıntıya
elaborate verb
inmek
combination noun bileşim,birleşi
m
elaborate adjective ayrıntılı,karma
şık medication noun ilaç tedavisi
kalmak,
remain verb ...meye devam therapy noun iyileştirme,teda
etmek vi
remain noun kalıntı prescription noun reçete
province noun il,vilayet best adjective en iyi
science noun bilim best adverb en iyisi
fiction noun kurgu class noun sınıf,ders
technology noun teknoloji class verb sınıflandırmak
convert verb dönüştürmek short adjective kısa,az
oyunculuk,rol
acting noun
fictional adjective kurgusal,düşse yapma
l vekil, temsil
acting adjective
servant noun hizmetçi,uşak eden
...demek,
reality noun gerçek,hakikat
refer verb atıfta
Passage 7 bulunmak
reduce verb azaltmak situational adjective durumsal
anxiety noun kaygı,endişe flying adjective uçan,uçucu
important adjective önemli, gerekli dentist noun dişçi
almak, elde dönem; terim;
get verb term noun
etmek koşul
constant adjective sabit adlandırmak,
term verb
tanımlamak
diminishing adjective azalan,eksilen
bağımlılık
kalite, nitelik; addictive adjective
quality noun yapan
özellik
panic noun panik,korku need noun ihtiyaç,gereksi
paniğe nim
panic verb
kapılmak need verb ihtiyacı olmak
bipolar adjective çift kutuplu -sız, -siz,
without preposition olmasaydı; -
experience noun deneyim,tecrü meden
be -sız,-
yaşamak, without conjunction
siz;olmazsa
experience verb bile,olmasaydı
geçirmek
büyük, bile
great adjective mükemmel,
önemli guidance noun rehberlik,yardı
during preposition -de, -da, m,tavsiye
14
always adverb herzaman stress verb vurgulamak
necessary adjective gerekli quick adjective çabuk
sıra, değişim, quick adverb süratle,hızlıca
turn noun
dönüş
dönmek, walk noun
yürüyüş,gezinti
turn verb çevirmek,
walk verb yürümek
döndürmek
therapist noun terapist block noun engel; blok
engel olmak,
self noun kendi, öz block verb
tıkamak
iyi, güzel,
good adjective doing noun iş
uygun
atlama,
cognitive adjective bilişsel jumping noun
sıçrama
require verb gerektirmek spending noun harcama
friend noun arkadaş,dost
member noun üye,aza stationary adjective sabit,hareketsi
z
trusted adjective güvenilen,güve bicycle noun bisiklet
nilir işe almak;
employ verb
pastor noun papaz kullanmak
nefes alıp
breathing noun
relieve verb rahatlatmak,ha verme
fifletmek seem verb gibi görünmek
insufficient adjective yetersiz tuhaf, acayip;
strange adjective
suspect verb şüphelenmek yabancı
16
due noun son tarih,aidat doğan
parentage noun ebeveynlik liaison noun irtibat, ilişki
ward noun koğuş half noun yarısı
knight noun şövalye half adjective yarım,buçuk
assumedly adverb tahminen half verb yarıya inmek
illegitimate adjective gayri meşru sister noun kız kardeş
child noun çocuk unaware adjective habersiz
kingship noun krallık himself pronoun kendi, kendisi
enchanted adjective büyülenmiş times preposition kere, çarpı
sword noun kılıç emphasis noun vurgu,önem
feat noun beceri, başarı additional adjective ilave ,ek
group noun grup,topluluk whole adjective tüm,bütün
grup tamamı,
group verb whole noun
oluşturmak bütünü
kavga, dövüş; geç; son,
fight noun
savaş late adjective sonları;
savaşmak; rahmetli
fight verb
kavga etmek son
justice noun adalet,yargıç late adverb zamanlarda,ge
ç
among preposition arasında
prefer verb tercih etmek
story noun hikaye,öykü
white adjective beyaz; sütlü
search noun arama
white noun beyaz renk
search verb aramak
trilogy noun üçlü yapıt
holy adjective kutsal,mübare son
k recent adjective zamanlardaki,
yeni, son
moreover conjunction dahası,ayrıca
restore verb onarmak
protect verb korumak
historical adjective tarihi, tarihsel
women noun kadınlar
accuracy noun doğruluk
helpless adjective çaresiz
masal, öykü,
tale noun
feudal adjective feodal hikâye
key adjective temel,esas tarih
dating noun verme,buluşm
key noun anahtar; tuş a,flört etme
element; place noun yer,konum
element noun
unsur
establishment noun kuruluş,tesis place verb koymak,yerleşt
fair adjective irmek
adil,dürüst,açık Passage 9
fair noun fuar, panayır
concept noun kavram
kingdom noun krallık,kraliyet hayati, çok
vital adjective
married adjective evli önemli
childless adjective çocuksuz özgür,
free adjective serbest;
give verb vermek ücretsiz
ultimately adverb nihayetinde serbest
exceptionally adverb olağanüstü free verb bırakmak,kurta
rmak
sad adjective üzgün,kederli
çarşı, pazar;
market noun
product noun ürün,mahsül piyasa
yakın akraba market verb pazarlamak
incestuous adjective
ile zinadan
economy noun ekonomi
17
amount noun miktar olarak
service noun hizmet just adjective adil, doğru
istemek; analysis noun inceleme
want verb gerekmek; ancak, fakat;
aranmak however conjunction her ne
want noun istek,ihtiyaç kadar...se de
deal noun anlaşma artmak,
ilgilenmek; yükselmek;
rise verb
deal verb
dağıtmak doğmak,
ortaya çıkmak
aslında
essentially adverb rise noun artış,yükselme
,gerçekte
higher adjective daha yüksek manner noun
tarz,biçim,şekil
translate verb çevirmek,dönü zıtlık,
contrast noun
ştürmek kıyaslama
item noun madde,parça contrast verb kıyaslamak
19
population noun nüfus hydrothermal adjective hidrotermal
fodder noun hayvan yemi dark adjective karanlık; koyu
geviş getiren dark noun karanlık
ruminant noun
hayvan
pressure noun baskı,basınç
arazi, toprak,
land noun
kara; ülke basınç
pressure verb
uygulamak
(uçak)
land verb inmek,karaya oxygen noun oksijen
çıkmak Passage 12
plant noun bitki; fabrika novelist noun roman yazarı
dikmek, ölümden
plant verb posthumous adjective
yerleştirmek sonra
eating noun yeme praise noun övgü,yüceltme
övmek,
spread verb yaymak,dağılm praise verb
yüceltmek
ak
spread noun yayılma established adjective kurulu,kurulmu
interested adjective ilgili,meraklı ş,sabit,yerleşik
deleterious adjective zararlı literary adjective edebi
canon noun kural, ilke
tremendous adjective büyük,kocama malzeme,
material noun
n madde
dumping noun boşaltma
material adjective maddi,maddes
river noun nehir,ırmak
el
variety noun çeşitlilik literature noun edebiyat
wetland noun sulak arazi tightly adverb sıkıca
ortadan
eliminate verb gently adverb kibarca
kaldırmak
habitat noun yaşam alanı mock verb alay etmek
20
decade noun on yıl hide noun post,deri
tapmak,çok paper noun kağıt; gazete
adore verb
sevmek kağıt ile
entertain verb eğlendirmek paper verb
kaplamak
weighty adjective ağır, önemli
arrive verb varmak,ulaşm
brother noun erkek kardeş
ak
excelled adjective üstün olmuş bir
novel noun roman next adverb sonraki,ikinci
kez
novel adjective yeni,değişik
gelecek,
gözden next adjective
sonraki
review noun geçirme;
açık saçık,
eleştirme indecent adjective
uygunsuz
gözden
isimsiz bir
review verb geçirmek; anonymously adverb
şekilde
eleştirmek
uygun,
internet noun internet befitting adjective
yakışır
museum noun müze decent adjective doğru dürüst
both pronoun ikisi
bulunan,sapta
located adjective both determiner her ikisi de
nan,konumlan
mış kınamak,
censure verb
bath noun banyo eleştirmek
banyo censure noun eleştiri
bath verb
yapmak mark noun iz, leke; not
marriage noun evlilik belirlemek,
proposal noun teklif mark verb göstermek; not
vermek
heavyset adjective tıknaz
wretched adjective berbat, kötü
solmak,
wither verb incandescent adjective parlak, akkor
kurumak
marry verb evlenmek writer noun yazar
herhangi bir İngiliz,
anything pronoun english noun
şey, hiçbir şey ingilizce
olmak, ...hale philosophy noun felsefe
become verb
gelmek
iğrenç, nefret composition noun karışım,kompo
odious adjective
verici zisyon
bit noun küçük parça
avoid verb sakınmak,kaçı
nmak greatest adjective en büyük
poverty noun yoksulluk unlike preposition -ın aksine
winter noun kış romantic adjective romantik
zorunlu, period noun süre, dönem
obliged adjective
mecbur celebrate verb kutlamak
accept verb kabul etmek either pronoun ikisinden biri
partially adverb kısmen either determiner ya ya da
kazanmak
earn verb either adverb -de, -da
(para)
proper adjective uygun,düzgün naturalness noun doğallık
21
faithful adjective sadık, inançlı kapalı; izinli;
off adjective
hayran bozuk
admired adjective olunan,çok driving adjective itici
beğenilen driving noun sürüş
erkek oyuncu,
actor noun
aktör uygulanabilir,y
birkaç viable adjective
several pronoun aşayabilir,yapıl
several adjective birkaç abilir
wonderfully adverb mükemmelce popular adjective ünlü, popüler
iflas
greatness noun muhteşemlik
broke adjective etmiş,cebi
author noun yazar delik,çulsuz
precise adjective tam,kesin efficiency noun verimlilik
witty adjective nükteli double adjective eş,çift
sıradan, double verb ikiye katlamak
ordinary adjective
normal
user noun kullanıcı
integral adjective tamamlayıcı
eğiliminde
tend verb
art noun sanat olmak
Passage 13
burn verb yanmak,yakma
car noun araba k
taşıt, araç, burn noun yanık
vehicle noun
vasıta
fuel noun yakacak,yakıt
automobile noun otomobil
desteklemek,
likit fuel verb
gasoline noun güçlendirmek
gaz,benzin
engine noun motor,makine conscious adjective
bilinçli,farkında
bank noun banka; kıyı pollution noun kirlilik
serving noun effort noun çaba
porsiyon,servis
special adjective belli,özel
gas noun gaz
ücret; şarj; tax noun vergi
charge noun görev; permission noun izin,müsaade
suçlama gitmiş,yok
suçlamak; gone adjective olmuş,kaybolm
charge verb ücretlendirmek uş
; şarj etmek daha
further adverb
ileri,öteye
switch verb dönmek,değişti ileri; daha çok,
rmek further adjective
başka
anahtar,
switch noun düğme; further noun ilave,başka,da
değişim ha fazla
en az,
minimal adjective building noun bina,inşaat
minimum
stop noun durak,mola hydrogen noun hidrojen
durmak, teşvik
stop verb encouraging adjective edici,cesaret
durdurmak
verici
tümüyle,hep
altogether adverb sustainable adjective sürdürülebilir
beraber
unnerving adjective sinir bozucu Passage 14
duymak, recycling noun geri dönüşüm
hear verb işitmek; haberi her günkü,
olmak routine noun
rutin
-den uzak, routine adjective rutin,alışılmış
off preposition
kapalı
full verb yıkayıp
22
çektirmek topluluk,
community noun
toplum, halk
full adjective dolu, tam; tok
money noun para,nakit
importance noun önem
town noun kasaba,şehir
general adjective genel,yaygın
everyone pronoun herkes
general noun general
concerned adjective endişeli, ilgili
suyunu
drain verb sağlıklı,güçlü
çekmek healthy adjective
pis su borusu; balance noun denge
drain noun
yük, zahmet
balance verb dengelemek
neden, niçin,
why conjunction mine noun maden; mayın
niye?
waste noun israf; artık mine pronoun benimki
waste verb israf etmek (maden)
mine verb kazmak,
waste adjective atık çıkarmak
glass noun cam; bardak hacim,
volume noun
end noun son miktar; cilt
sona ermek, yaban
end verb
bitmek wildlife noun hayatı,vahşi
yaşam
landfill noun çöp sahası
abundant adjective bol
somewhere adverb bir yerde
garbage noun çöp; boş laf ecological adjective çevrebilimsel,e
kolojik
dump verb atmak,boşaltm
ak think verb sanmak,düşün
dump noun çöplük mek
yanında, begin verb başlamak
near preposition
yakında wonder verb merak etmek
accommodate verb barındırmak hayret,
fark etmek; wonder noun şaşkınlık;
realize verb gerçekleştirme mucize
k meager adjective yetersiz,az
choosing noun seçim contribution noun katkı
yeniden difference noun ayrım,farklılık
reuse verb
kullanmak
combined adjective birleştirilmiş
geri
recycle verb büyük,
dönüştürmek huge adjective
kocaman
cut noun kesik, kesinti
likely adjective muhtemel,olas
cut verb kesmek,azaltm ı
ak
likely adverb muhtemelen
herhangi bir
anywhere adverb
yer, hiçbir yer hand noun el
seventy noun yetmiş
hand verb vermek,uzatm
ninety noun doksan
ak
percent adjective yüzde, ...lik Passage 15
raw adjective çiğ,ham fiscal adjective mali,parasal
thus conjunction bu yüzden crisis noun kriz,bunalım
manufacture verb üretmek
manufacture noun üretim government noun hükumet,yönet
im
grow verb büyümek,geliş finance noun maliye,finans
mek parasal
finance verb
kaynak
23
sağlamak k
savunma, budget adjective ucuz
defense noun
müdafaa takip
managing noun idare etme following adjective
eden,sonraki
içermek; -den sonra, -i
involve verb following preposition
gerektirmek takiben
hardship noun güçlük promissory adjective taahhüt içeren
lesser adjective daha az ripple verb dalgalanmak
crises noun kriz, buhran ripple noun dalgalanma
meydana
occur verb
gelmek,olmak worry verb kaygılanmak,e
independent adjective bağımsız ndişelenmek
cover noun kapak,örtü worry noun kaygı, endişe
meeting noun toplantı
cover verb kaplamak,içer duyurmak,
declare verb
mek ilan etmek
yükseltmek; bankruptcy noun iflas
raise verb büyütmek
regional adjective bölgesel
(çocuk)
olasılık, şans,
raise noun maaş artışı chance noun
olanak
değişken, yeniden
floating adjective
dalgalı reorganize verb
düzenlemek
debt noun borç possibility noun olasılık,olanak
start noun başlangıç national adjective ulusal
başlamak;
start verb court noun mahkeme
çalıştırmak
choose verb seçmek
go noun teşebbüs,girişi rica etmek,
solicit verb
m,sıra talep etmek
go verb gitmek aid noun yardım
default adjective varsayılan aid verb yardım etmek
yükümlülüğü
default verb yerine negotiate verb görüşmek,müz
getirmemek akere yapmak
kesmek, forgiveness noun affetme
slash verb
indirmek
deneme,
funding noun fon sağlama try noun
teşebbüs
bring verb getirmek denemek;
çabalamak,
snowball noun kar topu try verb
...yapmaya
warning noun uyarı,ikaz çalışmak
sign noun işaret controversial adjective tartışmalı
sign verb imzalamak karşı koymak,
resist verb
direnmek
increasing adjective artan,çoğalan
cutting noun kesim
unrest noun rahatsızlık,kar kaygılı,
fraught adjective
gaşa endişeli
fix verb onarmak Passage 16
trouble noun sorun pen noun dolma kalem
canını sıkmak, name noun ad,isim
trouble verb
sıkıntı vermek name verb adlandırmak
budget noun bütçe
American noun Amerikalı,Ame
budget verb
bütçelendirme rikan
24
humorist noun mizah yazarı üstelemek,
zorlamak
november noun kasım
prosperous adjective zengin boost verb artırmak,yükse
career noun kariyer ltmek
trademark noun ticari marka yardım,
boost noun
destek
birleştirmek,
incorporate verb
içermek abroad adverb yurt dışında
enterprise noun girişim,işletme Europe noun Avrupa
sol, soldaki; hızlıca,çabuk
left adjective quickly adverb
arta kalan çabuk
sola doğru,sol bestseller noun en çok satan
left adverb
tarafta hoşlanmak,
enjoy verb
school noun okul eğlenmek
kısa zaman enjoy verb sahip olmak
shortly adverb
sonra success noun başarı
pneumonia noun zatürre
working noun çalışma previously adverb eskiden,önced
en
işle ilgili,
working adjective unheard adjective duyulmamış
çalışan
finn noun Finlandiyalı
printer noun yazıcı,matbaac prepositional
ı despite -e rağmen
phrase
apprentice noun çırak racist noun ırkçı
later adverb daha sonra
newspaper noun gazete object noun nesne,cisim,eş
ya
editorial noun baş yazı
itiraz etmek,
yardımcı object verb
assistant noun karşı çıkmak
karşılıklı
dialogue noun
reporter noun muhabir,sunuc konuşma
u eklemek,ilave
add verb
etmek
practical adjective uygulamalı,kull library noun kütüphane
anışlı
ilişki, bağlantı;
helping noun porsiyon association noun
kurum
distinctive adjective ayırt edici earned adjective kazanılmış
style noun
tarz,biçim,zevk dubious adjective tartışmalı,şüph
eli
achieve verb başarmak,ulaş honor noun şeref,onur
mak
fifth adjective beşinci
recognition noun tanınma,doğrul couple noun çift, eş
ama birleştirmek,
couple verb
humorous adjective
komik, çift olmak
eğlenceli four noun dört
27
Dollar noun dolar ek
Euro noun Euro advice noun öğüt,tavsiye
involved adjective alakalı, ilgili circle noun daire
devaluation noun devalüasyon circle verb daire çizmek
director noun
müdür,yönetici comic noun güldürü,komed
yen
ortaklık,
partnership noun comic adjective gülünç,komik
işbirliği
academy noun yüksekokul
harry verb bozmak,rahats
award noun ödül ız etmek
award verb ödüllendirmek frightening adjective korkutucu
winning adjective kazanan şahane, çok
wonderful adjective
winning noun kazanma güzel
parça, kısım;
saw noun testere piece noun
eser
classic adjective klasik studio noun stüdyo
klasik rahatsız, canı
classic noun bothered adjective
(kitap,film) sıkkın
shadow noun gölge famous adjective ünlü
doubt noun şüphe shower noun duş; sağanak
doubt verb şüphelenmek shower verb duş almak
notorious adjective kötü ünlü
former adjective eski scene noun sahne,manzar
a
represent verb temsil etmek
toilet noun tuvalet
collaboration noun iş birliği, uyum
murder noun cinayet
grant noun bağış,ödenek
cinayet
murder verb
işlemek
grant verb vermek,bağışl
amak probably adverb muhtemelen
acceptable adjective kabul edilebilir
30
atış, şut, gol;
shot noun
aşı set noun set,takım,sahn
feature noun özellik e
rol kurmak,
feature verb vermek,özellik set verb ayarlamak;
taşımak belirlemek
graphic adjective çizgisel, canlı
genetic adjective kalıtsal,kalıtım
violence noun şiddet sal
yarı
push verb haploid adjective
itmek,zorlamak kromozomlu
envelope noun zarf sperm noun sperm
sarmak meaning noun anlam
envelope verb
,kaplamak -mezse, -
unless conjunction
nudity noun çıplaklık medikçe
show noun gösteri,sergi döllenme,
fertilization noun
gübreleme
show verb göstermek
divide verb bölmek
mid noun orta
groundwork noun temel çalışma
kurtarma
lifeboat noun mature adjective olgun,yetişkin
gemisi
rear noun arka, geri olgunlaşmak,
mature verb
gelişmek
rear adjective arka
grown adjective olgun,yetişmiş
beslemek,
rear verb division noun bölme,ayırma
büyütmek
window noun pencere status noun statü,konum
north noun kuzey anlayış,
conception noun
kavrayış
northwest noun kuzeybatı
recognizable adjective tanınabilir
şüphesiz,
doubtless adverb bağımsız
kesin independently adverb
olarak
brief adjective kısa, öz
feed verb beslemek
brief noun özet
feed noun besin, yem
brief verb özetlemek
kol saati;
onscreen adverb ekranda watch noun
nöbet
Passage 22 seyretmek,
watch verb izlemek; göz
embryo noun embriyo
kulak olmak
viability noun tutarlılık
definition noun tanım,tanımla
ma accomplished adjective yetenekli
egg noun yumurta inside preposition içerisinde
eighth adjective sekizinci inside noun içi, iç taraf
week noun hafta nourishing adjective besleyici
pregnancy noun hamilelik rich adjective zengin
fetus noun fetüs layer noun
katman,tabaka
indicate verb göstermek,işar shell noun kabuk,mermi
et etmek ready adjective hazır,gönüllü
stage noun sahne; aşama kopyasını
replicate verb
yapmak
stage verb sahnelemek,h leaves noun yaprak
azırlamak
-den
cellular adjective hücresel stem verb
gelmek,çıkmak
iki stem noun kök
diploid adjective
kromozomlu
31
tiny adjective minicik,ufacık unnatural adjective tuhaf, garip
Passage 23 shore noun sahil,kıyı
termal,ısıyla shade noun gölge
thermal adjective
ilgili
check verb kontrol etmek
increase noun artış
check noun kontrol
artmak,
increase verb protection noun koruma
arttırmak
temperature noun sıcaklık,ısı sunlight noun güneş ışığı
sound noun ses
absorb verb emmek,soğur
kulağa...gibi
sound verb mak
gelmek
root noun kök
sound adjective sağlam
önemsiz, root verb kök salmak
minor adjective
basit, küçük lake noun göl
reşit olmayan depletion noun azalma,düşüş
minor noun
kimse
uyum
warming noun ısınma adapt verb
sağlamak
aquatic adjective suda yaşayan warmer noun ısıtıcı
devastating adjective tahrip edici tutmak;
fish noun balık hold verb düzenlemek;
iddia etmek
fish verb balık tutmak
contributing noun katılma deadly adjective öldürücü,ölüm
cül
catastrophe noun felaket
deadly adverb çok, müthiş
industrial adjective endüstriyel
additionally adverb ayrıca
coolant noun soğutucu
additionally conjunction ayrıca
tutmak;
saklamak, shallow adjective sığ
keep verb bulundurmak; algae noun su yosunu
yapmaya
devam etmek farther adverb daha uzağa
functional adjective işlevsel çürümek,
decompose verb
ayrışmak
ucuz,
inexpensive adjective azaltmak,
masrafsız mitigate verb
hafifletmek
cooling noun soğutma
istikrara
stabilize verb
wreak verb zarar vermek kavuşturmak
koşmak; sustain verb sürdürmek
run verb yönetmek; geri dönme;
akmak return noun
iade
run noun koşu dönmek; geri
return verb
factory noun fabrika vermek
influx noun akın,doluşma adequate adjective yeterli
ılık, sıcak; vegetation noun bitki örtüsü
warm adjective
sevecen
ısıtmak, retain verb tutmak,koruma
warm verb
ısınmak k
kill verb öldürmek Passage 24
heating noun ısıtma,ısınma democracy noun demokrasi
soil noun toprak eligible adjective uygun
erozyon, vote noun oy, oylama
erosion noun
aşınma
vote verb oy vermek
deforestation noun ormansızlaştır elect verb seçmek
ma
32
parti, devrim
revolutionary adjective
party noun eğlence; taraf, yaratan
grup savaş;
war noun
teşkilat, mücadele
organization noun
kuruluş february noun şubat
seçilmiş,
elected adjective profession noun meslek
seçimle gelen
araştırmacı,
office noun iş yeri, büro surveyor noun
anketçi
French noun Fransız
opposition noun muhalefet,itira
z indian adjective Hint; Kızılderili
ruling noun
mahkeme katılmak;
kararı join verb
birleştirmek
constitution noun anayasa
leadership noun
liderlik,önderlik
adopted adjective evlat edinilmiş
socialist noun sosyalist appointment noun
atama,randevu
commander noun komutan
say verb söylemek,dem
ek chief adjective ana,başlıca
multiple adjective çoklu chief noun şef,başkan
partisanship noun yandaşlık planter noun ekici
opposing adjective karşı,ters creator noun yaratıcı
gridlock noun tıkanıklık responsible adjective sorumlu
agreement noun anlaşma establishing noun tesis, kurucu
minimum adjective asgari yetkili,
executive adjective yönetici,
minimum noun en az, asgari idareci
affirmative adjective olumlu
executive noun
tartışmak; ileri yönetici,idareci
argue verb
sürmek department noun daire,bölüm
treaty noun anlaşma
representation noun temsil,sembol,t
asvir guaranteed adjective garantili
election noun seçim approval noun onay
durum, koşul; openly adverb açıkça
condition noun
hastalık
condition verb şartlandırmak freedom noun özgürlük,hürriy
et
unified adjective birleştirilmiş
widow noun dul, dul kadın
aynı fikirde
agree verb olmak, widow verb dul bırakmak
katılmak
role noun rol, görev plantation noun çiftlik,plantasy
on
membership noun üyelik
binmek,
electorate noun seçmenler mount verb çıkmak;
seldom adverb nadir,seyrek başlatmak
kovmak; mount noun dağ
dismiss verb
ilgilenmemek
Passage 25 productive adjective üretken,yaratıc
ı,verimli
president noun başkan
farm noun çiftlik
passion noun tutku,merak
çiftçilik
fully adverb tamamen farm verb yapmak,
yetiştirmek
revolutionary noun devrimci,inkıla ayrılmak, terk
pçı leave verb
etmek;
33
bırakmak, ürün vermek,
yield verb
yanına teslim olmak
almamak yield noun ürün,gelir
leave noun izin,dinlenme twenty noun yirmi
statement noun ifade,söz thirty noun otuz
december noun aralık (ay)
acute adjective şiddetli,güçlü augment verb çoğaltmak,artır
mak
overnight adverb bir gecede
priority noun öncelik
overnight adjective bir geçe içinde
quantity noun nicelik,miktar
bleeding noun kanama
attention noun dikkat
Passage 26
sufficient adjective yeterli
renewable adjective yenilenebilir
devam
resource noun kaynak ongoing adjective
eden,süren
rate noun oran, hız bakış açısı,
perspective noun
değer biçmek, çizim
rate verb derecelendirm green adjective yeşil
ek shelf noun raf
speed noun hız,sürat
action noun eylem,hareket
hız yapmak,
speed verb anlamına
sürat yapmak
mean verb gelmek,
humanity noun insanlık demek istemek
tüketmek, kaba,
consume verb mean adjective
kullanmak korkutucu
replenishment noun
yeniden yerleşim,
doldurma housing noun
iskan
planned adjective planlanmış Passage 27
tarım yapma, conservation noun koruma
cultivation noun
üretme
air noun hava
garanti altına
ensure verb
almak air verb
odun; ağaçlık havalandırmak
wood noun transportation noun taşınma
alan
leather noun deri
practice noun çalışma,uygula
assume verb varsaymak,üstl ma,idman
enmek personal adjective kişisel
rehabilitation noun rehabilitasyon
cultivate verb yetiştirmek,ek
mek damaged adjective bozuk,hasarlı,z
wind noun rüzgar,yel arar görmüş
sarmak, forest noun orman
wind verb
dolamak
poaching noun kaçak avcılık
accurately adverb doğru biçimde
burned adjective yanmış
sure adjective emin,kesin
manufacturing noun üretim,imalat
sure exclamation elbette
vary verb değişmek
plentiful adjective bol
participate verb katılmak
timber noun kereste
greenhouse noun sera
harvest noun hasat, ürün
carbon noun karbon
hasat etmek,
harvest verb dioxide noun dioksit
biçmek
line noun çizgi,hat,sıra methane noun metan gazı
son global adjective küresel
recently adverb
zamanlarda
34
ozone noun ozon little pronoun biraz, az şey
respiratory adjective
solunumla cradle noun beşik
ilgili
pyramid noun piramit
mercury noun merkür; cıva
worship verb ibadet etmek
rain noun yağmur
worship noun ibadet, tapma
(yağmur)
rain verb wooden adjective tahta, ahşap
yağmak
smog noun dumanlı sis
instrument noun alet,enstrüman
göze hoş
unsightly adjective ,vasıta
görünmeyen
harap wrestling noun güreş
ruin verb
etmek,yıkmak boxing noun boks sporu
ruin noun kalıntı,enkaz shed noun baraka
aesthetics noun estetik
shed verb
her ne dökmek,atmak
whenever conjunction açıklamak,
zaman...-se
likewise adverb benzer şekilde reveal verb ortaya
çıkarmak
conserve verb korumak
poetry noun şiir
electricity noun elektrik
epic noun destan
emit verb yaymak
epic adjective destansı
measure verb ölçmek sel
measure noun önlem; ölçü flood verb basmak,taşma
büyük, k
big adjective
kocaman flood noun sel, taşkın
Passage 28 strike noun grev,saldırı
mesopotamia noun Mezopotamya vurmak; grev
strike verb
yapmak
primarily adverb başlıca
chord noun çalgı teli
recognized adjective tanınmış,geçer wake verb uyanmak
li şans eseri,
bilgili, fortunately adverb
literate adjective neyse ki
okuryazar
loosely adverb gevşekçe named adjective adlandırılan,ad
merkezi; lı
central adjective
önemli cuneiform noun çivi yazısı
babylonian noun Babilli
lay verb sermek,koyma
k copy noun kopya,nüsha
outward adjective dış,harici
copy verb kopyalamak,ço
outward adverb dışarıya ğaltmak
outward preposition dışarıya doğru procure verb elde etmek
millennium noun binyıl kayıp,
bıkkınlık kaybolmuş; ne
lost adjective
bore verb vermek, yapacağını
sıkmak bilmeyen
witness noun tanık, şahit metalworking noun metal işçiliği
advocate noun
savunucu, transport noun nakil, taşıma
avukat
tersine transport verb taşımak,naklet
reverse verb çevirmek; geri mek
geri gitmek
employed adjective işi olan
reverse adjective ters, karşıt
conditioning noun koşullandırma
objective noun amaç,hedef
disadvantage noun dezavantaj
tarafsız,
objective adjective
nesnel
improved adjective gelişmiş,yükse
finite adjective sonlu k
estimated adjective tahmini distribution noun dağıtım
attached adjective ilişik,ekli method noun yöntem, usul
proportion noun oran
hydropower noun hidrogüç isolated adjective izole,ıssız,soy
utlanmış
advantage noun avantaj
preferred adjective tercih edilen
hydroelectric adjective hidroelektrik
bakım,
reservoir noun gölet maintenance noun koruma,
serve verb hizmet etmek sürdürme
eğlence stronger adjective daha kuvvetli
recreational adjective
amaçlı istikrarlı,
consistent adjective
agricultural adjective tarımsal tutarlı
complain verb şikâyet etmek
artificial adjective yapay
dikkatini
dam noun baraj distract verb
dağıtmak
baraj inşa beauty noun güzellik
dam verb
etmek
bird noun kuş
flooding noun sel, taşkın
bat noun yarasa
dry adjective kuru, kurak
underneath preposition altında
dry verb kurutmak
technically adverb teknik olarak
changing adjective değişen
belirsiz
china noun indefinitely adverb
şekilde
38
comparison noun karşılaştırma istirahat; kalan,
arta kalan
tectonic adjective tektonik
alarm noun alarm
plate noun tabak,levha
telaşa
extracted adjective çıkartılmış alarm verb
düşürmek
expense noun masraf instance noun örnek, vaka
nükleer runoff noun akarsu
reactor noun
santral
ansızın
progressively adverb artan biçimde plummet verb
düşmek
üzerinden, çevredeki,
via preposition surrounding adjective
...yolu ile civardaki
uranium noun uranyum migrate verb göç etmek
billion noun milyar girişimde
attempting noun
Ukraine noun Ukrayna bulunma
etkisiz hale
japan noun Japonya counteract verb
getirmek
boyut, atmosfer;
magnitude noun atmosphere noun
büyüklük ortam
imkan unintended adjective kasıtsız
potentially adverb
dahilinde
recommended adjective tavsiye edilen
cancer noun kanser
musibet,baş
maruz nuisance noun
belası
exposed adjective kalmış,korunm
asız yorucu, can
trying adjective
sıkıcı
radioactivity noun radyoaktivite
zararlı, zarar
incident noun olay damaging adjective
veren
biggest adjective en büyük takeover noun
devir, ele
geçirme
expected adjective beklenen
rabbit noun tavşan
aside adverb yanında
australia noun Avustralya
aside preposition yanında,kenarı nineteenth adjective on dokuzuncu
nda farmland noun çiftlik arazisi
arıtmak,
refine verb
saflaştırmak indeed adverb aslında,gerçek
çevresel ten
environmentally adverb
olarak
indeed conjunction gerçekten
friendly adjective arkadaşça,dos wide adjective geniş; yaygın
tane iyice,
wide adverb
clean adjective temiz alabildiğine
izolasyon,
clean verb temizlemek isolation noun
yalnızlık
Passage 32 biosphere noun biyosfer
shorthand noun stenografi hava
airtight adjective
uyumlu, geçirmez
cohesive adjective
birbirine bağlı enclosure noun kapalı alan
predator noun yırtıcı hayvan duplicate noun kopya, suret
prey verb avlamak kopyasını
duplicate verb
prey noun av çıkarmak
destroying adjective tahrip edici experiment noun deney
denemek,
experiment verb
varied adjective değişik,çeşitli,t deney yapmak
ürlü importing noun ithal
rest verb dinlenmek fragile adjective kırılgan
rest noun dinlenme, severely adverb şiddetli
39
derecede
appearance noun görünüş,ortaya
prehistory noun tarih öncesi
çıkma
primate noun ilk yaratıklar useful adjective kullanışlı
ago adverb önce thousand noun bin
copper noun bakır Passage 34
bakır
copper verb
kaplamak corruption noun yolsuzluk,bozu
ore noun cevher lma
neolithic adjective neolitik appointed adjective atanmış
scant adjective az,yetersiz
uphold verb desteklemek,o
agriculture noun tarım naylamak
bronze noun bronz rengi supporting adjective destekleyen
bronzdan yasalar,
bronze adjective legislation noun
yapılmış yasama
flint noun çakmak taşı bribery noun rüşvet
broad adjective geniş
favorable adjective
genus noun cins, tür elverişli,faydalı
kelimenin tam judicial adjective adli,hukuki
literally adverb
anlamıyla select verb seçmek
nine noun dokuz demonstrated adjective ispat edilmiş
hunter noun avcı widespread adjective yaygın
gatherer noun toplayıcı doğuştan
innate adjective
lifestyle noun yaşam tarzı gelen
fertile adjective verimli limit verb sınırlandırmak
41
mek nesli
endangered adjective tükenmekte
sheep noun koyun
olan
çoğalma,
reproduction noun dinosaur noun dinozor
kopya
male adjective erkek abundance noun bolluk
44
height noun boy,yükseklik azalma;
gerileme;
failure noun başarısızlık
reddetme
causal adjective nedensel impoverished adjective fakir, yoksun
emigration noun göç başarılı bir
successfully adverb
yaklaşık şekilde
approximately adverb
olarak alıntı
şekil; rakam; cite verb yapmak,bahse
figure noun
şahsiyet tmek
figure verb hesaplamak enmity noun düşmanlık
seven noun yedi Passage 42
biraz,hafif asteroid noun asteroit
slightly adverb
derecede gökyüzü ile
şok edici, celestial adjective
shocking adjective ilgili
üzücü
handful noun avuç dolusu
denetleme,
inspection noun diameter noun çap
kontrol
total adjective toplam,tam discovery noun keşif,bulgu
total noun toplam,tutar düzensiz bir
irregularly adverb
şekilde
tutmak
total verb shaped adjective şekillendirilmiş
(toplam)
sheer adjective dik,sarp,bütün metallic adjective metalik
rock noun kaya,taş fragment noun ufak parça
sallamak, küçük
rock verb fragment verb parçalara
sarsmak
ayırmak
arable adjective verimli
iletmek, flash verb parlamak,ışıld
transmit verb
nakletmek amak
arazi, mal
estate noun flash noun ani ışık
mülk
geleneksel meteor noun gök taşı
traditionally adverb
olarak vaporization noun buharlaşma
alt bölümlere enter verb girmek
subdivide verb
ayırmak
konsantre
evenly adverb eşit olarak concentrated adjective
olmuş
distribute verb dağıtmak belt noun kemer,kuşak
özellik; mal, orbit noun yörünge
property noun
mülk
yörüngede
barely adverb neredeyse hiç orbit verb
dönmek
inadequate adjective yetersiz
terk etmek, scattered adjective dağınık,saçılmı
abandon verb ş
bırakmak
buy verb satın almak orbital adjective yörüngesel
abandoned adjective terk edilmiş exception noun istisna
unsuccessful adjective başarısız irregular adjective düzensiz
haftada bir, öngörü,
weekly adjective forecasting noun
haftalık tahmin
weekly adverb haftada bir geological adjective jeolojik
paycheck noun maaş çeki probability noun olasılık,ihtimal
credit noun kredi,övgü
collision noun çarpma,çarpış
azalmak;
ma
decline verb reddetmek;
gerilemek relief noun rahatlama
decline noun düşüş, universe noun evren, kâinat
45
homeland noun ana vatan
determine verb belirlemek,sapt
vice noun vekil, yardımcı
amak
Passage 43 distinction noun ayırım
ilgi, sahne extensive adjective
spotlight noun
ışığı kapsamlı,geniş
august noun ağustos my determiner benim
46
site noun yer,alan defeat verb yenmek
mankind noun insanoğlu crippled adjective sakat,topal
lebanon noun Lübnan German noun Alman
conclusion noun sonuç içerleme,
resentment noun
kızma
Passage 45
peace noun barış; huzur comprehensive adjective kapsamlı,detay
resmi, lı
formal adjective
kamusal korean noun Koreli
formerly adverb eskiden Algerian noun Cezayirli
contract noun sözleşme gradually adverb aşama aşama
küçülmek,
immediate adjective ani
kısaltmak;
contract verb
sözleşme
yapmak messy adjective dağınık,pis,kar
ışık
cease verb durdurmak
civilized adjective uygar, medeni
savaşlar,
hostilities noun yine de,buna
çarpışmalar nevertheless adverb
rağmen
surrender verb teslim olmak
nevertheless conjunction yine de
complicated adjective karmaşık
diligently adverb hırsla
resolution noun teklif,öneri,kar sonunda
eventual adjective
ar olan,sonraki
superior adjective üstün Passage 46
superior noun amir ,üst unexplored adjective keşfedilmemiş
52
cevap, yanıt, yellow noun sarı
response noun
tepki karşı karşıya
learned adjective bilgili, kültürlü face verb
kalmak
stimulus noun dürtü,uyarıcı face noun yüz, surat
istemsiz Passage 58
reflex noun hareket,refleks
glacier noun buzul
,tepki
dokunaklı;
procedure noun yol,yöntem moving adjective
hareketli
acquisition noun edinim snow noun kar
loud adjective gürültülü, sesli snow verb (kar) yağmak
yüksek
motion noun hareket
loud adverb sesle,gürültüyl
e yapmasını
motion verb
sağlamak
bell noun zil,çan
ambient adjective çevresel
dog noun köpek
depth noun derinlik
toy noun oyuncak
slope noun yamaç,yokuş
associate verb ilişkilendirmek
slope verb eğri olmak
işten tanıdık,
associate noun
iş arkadaşı
surge verb yükselmek,akı
scared adjective korkmuş,tedirg n etmek
in surge noun artış,kabarma
ring noun yüzük; zil danger noun tehlike,risk
zil continent noun kıta
ring verb çalmak,telefon
etmek altitude noun yükseklik
habit noun alışkanlık
flat adjective düz,havasız,sı
lab noun laboratuvar kıcı
technician noun teknisyen flat noun daire
meat noun et taze; yeni;
fresh adjective
serin
powder noun toz, pudra
antarctic noun Antartika
eat verb yemek
işitme; sheet noun çarşaf,sayfa,ta
hearing noun
duruşma baka
click verb tıklamak seasonally adverb mevsime göre
click noun tıkırtı, tıklama Amerika
device noun araç,cihaz Birleşik
usa noun
Devletleri,
helpful adjective yardımsever
ABD
koşulsuz,
unconditioned adjective
doğal opening noun delik,başlangıç
smell noun koku,koklama ,açılış
strait noun geçit, boğaz
smell verb koklamak,kok
southeast noun güneydoğu
mak
hunger noun açlık asian noun Asyalı
53
multicellular adjective çok hücreli garanti
assure verb etmek,söz
Passage 59
vermek
chain noun zincir, halka passage noun geçiş, bölüm
chain verb zincirlemek
gene noun gen heaven noun cennet,gökyüz
ü
attach verb iliştirmek
inconsistency noun kararsızlık
strand noun parça, kısım
mainstream noun hakim eğilim
katlama,
folding noun ana görüş,
kıvrım mainstream adjective
temel
derli
compact adjective polygamy noun çok eşlilik
toplu,kullanışlı
compact verb sıkılaştırmak atonement noun telafi
tight adjective sıkı,dar,gergin
commit verb işlemek,yapma
carry verb taşımak k
(uçak)
hijack verb
kaçırmak ground noun yer,zemin,tem
infected adjective bulaşmış el
kopya, karaya
duplication noun çıkmak,dayand
çoğaltma ground verb
messenger noun haberci ırmak
bin yıllık
millennia noun outlaw verb yasaklamak,fe
dönem
shetmek
izini
trace verb sürmek,takip priesthood noun papazlık
etmek iğrenç,
abhorrent adjective
trace noun iz, belirti tiksindirici
inapplicable adjective uygulanamaz
divergent adjective çeşitli, farklı
transcription noun kayıt, kopya attribute verb bağlamak,yor
copied adjective kopyalanan mak,atfetmek
molecule noun molekül attribute noun özellik
target noun hedef fundamentalist noun aşırı tutucu
target verb hedeflemek interpretation noun yorum; çeviri
refutation noun çürütme
capability noun yetenek,kabiliy dua
et pray verb
etmek,istemek
passage60 adjective metin60 judaism noun Musevilik
fundamentalism noun köktencilik
adherence noun bağlılık,itaat interpret verb yorumlamak,ç
evirmek
extremism noun aşırıcılık
textual adjective metinsel
reading noun okuma
jewish adjective yahudi
biblical adjective İncil'e ilişkin
inflexible adjective eğilmez,sert
undisputed adjective tartışmasız,kuş suicide noun intihar
kusuz rural adjective kırsal
bible noun incil extremist noun aşırı kişi
preference noun tercih sacred adjective kutsal
testament noun kanıt inaccurate adjective yanlış
considering preposition dikkate alarak brush noun fırça
homosexuality noun eş cinsellik brush verb fırçalamak
yanıt/tepki Passage 61
respond verb
vermek
54
archaeology noun kazı bilim
print verb basmak,yayıml
discipline noun disiplin
amak
disipline
discipline verb marketing noun pazarlama
etmek
archaeological adjective arkeolojik advertising noun reklamcılık
çok
bigger adjective daha büyük
aspire verb istemek,umutla
picture noun resim,görüntü nmak
kafasında consumer noun tüketici
picture verb
canlandırmak bastırmak,gizli
suppress verb
let verb izin vermek tutmak
academic adjective akademik diversity noun çeşitlilik
globe noun küre,dünya singular adjective tekil, eşsiz
ayırt identity noun kimlik
distinguish verb etmek,ayrım
philosophic adjective filozofik
yapmak
narrative noun öykü, hikâye ideology noun ideoloji
ortaya suit noun takım elbise
introduce verb koymak, uygun olmak;
suit verb
tanıştırmak yakışmak
bias noun ön yargı incorporated adjective birleşmiş
impossible adjective imkânsız culturally adverb kültürel olarak
conclusively adverb kesin olarak
introduction noun tanıtım,başlan
Passage 62
gıç
hegemony noun egemenlik devil noun şeytan,iblis
intent noun niyet, amaç cake noun pasta,kek
dominant adjective dessert noun tatlı
egemen,hakim
56
Passage 66 istek, arzu,
wish noun
dilek
respect noun saygı
saygı wish verb dilemek,isteme
respect verb göstermek/duy k
mak
exciting adjective heyecan verici
sketchy adjective kabataslak
breathless adjective nefessiz
biographical adjective biyografik
Passage 67
dispute verb tartışmak
silicon noun silikon
dispute noun tartışma
elektronik
authorship noun yazarlık electronics noun
bilimi
collaborative adjective işbirlikçi
birthday noun doğum günü define verb tanımlamak,aç
ıklamak
tarihli, modası
dated adjective
geçmiş southern adjective güneyden
playwright noun oyun yazarı mountain noun dağ
plague noun salgın hastalık technological adjective teknolojik
plague verb bela olmak innovation noun yenilik
closed adjective kapalı experimental adjective deneysel
rape noun tecavüz heavy adjective ağır; yoğun
rape verb tecavüz etmek geeky adjective sıkıcı
memorize verb ezberlemek garage noun garaj
publication noun yayın transistor noun ileteç
differ verb farklı olmak semiconductor noun yarı iletken
royalty noun kraliyet ne yazık ki,
sadly adverb
üzücü olarak
kalan, hâlâ
remaining adjective
var olan legacy noun miras,kalıt
neither adverb hiç biri yanlış, uygun
improper adjective
olmayan
neither determiner hiçbiri
toxic adjective zehirli
neither pronoun hiç biri
chip noun çip,parça,kırık
nor conjunction ne, ne de yontmak,
chip verb
nor adverb ne, ne de çentiklemek
tragedy noun trajedi,dram software noun yazılım
magazine noun dergi
reconciliation noun barışma,uzlaş apt adjective uygun
ma
replacement noun yerine geçme
tragic adjective acıklı,üzücü
neşe, sevinç;
delight noun
devious adjective lokum
aldatıcı,dolaşık
plotter noun komplocu delight verb hoşlanmak,zev
horrible adjective berbat, kötü k almak
elder adjective yaşlı, kıdemli dot noun nokta,benek
mad adjective çılgın,deli hava
bubble noun
kabarcığı
hatırlanmaya
memorable adjective kabarcıklar
değer bubble verb
yapmak
funny adjective komik
creativity noun yaratıcılık
blend verb karıştırmak
Passage 68
blend noun karışım
tourism noun turizm
frame noun
çerçeve,iskelet appreciation noun
takdir,teşekkür
57
bozucu
professional adjective mesleki,profes
thereafter adverb ondan sonra
yonel
professional noun profesyonel voracious adjective açgözlü ,obur
58
outright adjective açık, belli ndirmek
insidious adjective sinsi
encouragement noun cesaretlendirm
trait noun özellik
e
değişmez bir
steadily adverb
biçimde convey verb iletmek,taşıma
k
assembly noun meclis,toplantı, daha
kurul earlier adverb önce,daha
defining noun tanımlama evvel
defining adjective tanımlayan visual adjective görsel
karışıklık, ağız,ağızla
confusion noun oral adjective
karmaşa ilgili
imha, yok interaction noun etkileşim
extermination noun
etme sohbet,
conversation noun
japanese noun Japon iletişim
Passage 71
anticipated adjective beklenilen,umu
citizenship noun vatandaşlık lan
valid adjective geçerli productivity noun üretkenlik
commerce noun ticaret
evaluate verb değerlendirme
duty noun görev,sorumlul k
uk testing noun deneme,test
reside verb ikamet etmek opinion noun fikir, görüş
serbestçe, norm noun kural,ölçü
freely adverb
özgürce
workday noun iş günü
unity noun birlik,bütünlük
bağımsız, solid adjective katı, sert
sovereign adjective
egemen solid noun katı madde
hükümdar, evening noun akşam
sovereign noun
padişah
adjust verb ayarlamak,uyd
nationalism noun milliyetçilik,ulu urmak
salcılık
mindset noun zihniyet
anlaşmazlık,
disunity noun talimat,
uyuşmazlık instruction noun
öğretim
declaration noun ilan,bildiri
doğasında
september noun eylül inherent adjective
olan
communication noun iletişim sorumluluk;
accountability noun
widened adjective genişletilmiş hesap verme
Passage 73
everywhere adverb her yerde
dual noun ikili, çift
tolerant adjective hoşgörülü
hayal etmek,
path noun patika,yol,rota imagine verb
sanmak
humankind noun insanoğlu owe verb borçlu olmak
solve verb çözmek belong verb ait olmak
Passage 72 sakar;
awkward adjective
online adjective online uygunsuz
yurttaşlığa
online adverb internete bağlı naturalization noun
kabul
networking noun ağ oluşturma admitted adjective kabul edilmiş
communicating noun ilişki kurma farkında,
aware adjective
baby noun bebek haberdar
bağlantı ceza olarak
connect verb forfeit verb
kurmak,ilişkile vermek
59
kaşlarını ödeme yapan
frown verb payer noun
çatmak kişi
contrary adjective karşıt
mechanism noun mekanizma,dü
contrary noun zıtlık
zenek
kabul
acknowledge verb mandatory adjective zorunlu
etmek,tanımak
exclusively adverb özellikle pocket noun cep,göz,kısım
60
restrict verb sınırlandırmak obligation noun zorunluluk
Passage 77 financially adverb mali açıdan
pertinent adjective ilgili,geçerli searching adjective araştırıcı
option noun seçenek
completion noun tamamlama,bit
implementation noun uygulama
me
congregation noun cemaat entirely adverb tümüyle
sociology noun sosyoloji tartışmalı,
contentious adjective
player noun oyuncu çekişmeli
plan noun plan, tasarı specialized adjective uzmanlaşmış
needy adjective muhtaç
plan verb planlamak,tasa recipient noun alıcı
rlamak
Passage 79
phone noun telefon
apartheid noun ırk ayrımı
telefon etmek,
phone verb separation noun ayırma
aramak
yollamak, legally adverb yasal olarak
forward verb
yönlendirmek
entrenched adjective sabit,sağlam
forward adjective ileri
demokratik bir
ileriye doğru democratically adverb
forward adverb şekilde
forward preposition ileri doğru racism noun ırkçılık
aklı confronted adjective yüzleştirilmiş
rational adjective başında,mantı konu; ders;
klı subject noun
özne
tartışmak,
discuss verb subject adjective maruz kalabilir
görüşmek
maruz
final adjective son,nihai
bırakmak,
final noun final subject verb
boyun
sonuç olarak, eğdirmek
consequently conjunction
bu yüzden oturmaya
residential adjective
sector noun sektör,kesim ayrılmış
itaat
outcome noun sonuç obey verb
etmek,uymak
unusable adjective kullanılamaz
purely adverb tamamen,sade
ce bel bağlayan,
reliant adjective
bağlı
ineffective adjective etkisiz,faydası terrible adjective kötü,feci
z
inkâr etmek, congress noun kongre,kurulta
deny verb
reddetmek y,meclis
gazetedeki yürürlükten
abolish verb
coverage noun yer, yayın kaldırmak
alanı şiddet
nonviolent adjective
ill adjective hasta, kötü içermeyen
Passage 78 disobedience noun itaatsizlik
pejoratively adverb aşağılayarak defiance noun karşı koyma
excessive adjective aşırı sentence noun ceza; cümle
ceza vermek,
criticize verb eleştirmek,kına sentence verb mahkûm
mak etmek
category noun kategori, sınıf prison noun hapishane
footing noun denge,durum violent adjective şiddetli
provision noun temin, koşul prize noun ödül
stepping noun adım atma prize verb değer vermek
61
terrorism noun terörizm neoliberalism noun neoliberalizm
terror noun terör,dehşet liberalism noun liberalizm
entity noun varlık, oluş privatization noun özelleştirme
lawfully adverb
yasal bir limiting noun sınırlama
şekilde
arguing noun tartışma
globally adverb küresel olarak
müdahale,
constitute verb oluşturmak interference noun karışma;
tehlikeye parazit
endanger verb
atmak emerge verb ortaya çıkmak
gözünü regulate verb düzenlemek
intimidate verb
korkutmak
dahil funded adjective finanse edilen
inclusion noun
etme,içerme advantageous adjective
avantaj
territorial adjective karaya ait sağlayan
trust noun güven
terrorist noun terörist
trust verb güvenmek
tanınmış,kabul neoliberal adjective neoliberal
acknowledged adjective
edilmiş,onayla detrimental adjective zararlı
nmış
başka yöne Passage 83
divert verb
çevirmek işbirlikçi bir
collaboratively adverb
zorbalık, şekilde
bullying noun sataşma, allocated adjective tahsis edilmiş
kabadayılık
grand adjective allocation noun tahsisat,ayırm
büyük,görkemli a
kucaklamak; wage noun ücret
embrace verb içermek;
benimsemek savaşmak,
wage verb
sefere çıkmak
lose verb kaybetmek
inflation noun enflasyon
Passage 81
deficit noun eksiklik
idealistic adjective idealist olan
monetary adjective parasal,mali
aggressive adjective sinirli
bad adjective kötü,berbat
listen verb dinlemek,kulak unemployment noun işsizlik
vermek
constituency noun seçim bölgesi soar verb fırlamak,yüksel
mek
approve verb onaylamak
taxation noun vergi tahsilatı
accusation noun suçlama
burden noun yük; zahmet
distinguishable adjective ayırt edilebilir
yüklemek;
superiority noun üstünlük burden verb zahmet
moon noun ay; uydu vermek
dayanmak;
bush noun çalı,çalılık bear verb taşımak;
unpopular adjective sevilmeyen doğurmak
threatened adjective tehdit edilen bear noun ayı
tear verb yırtmak zemin,
strata noun
tabaka
gözyaşı;
tear noun tobacco noun tütün
yırtma, yırtık
taraftar, crucial adjective hayati,önemli
proponent noun
destekleyici monopoly noun tekel
biriktirmek,bir
amass verb olanak
araya getirmek enable verb
tanımak
Passage 82
efficacious adjective etkili, yararlı
62
Passage 84
cooperation noun işbirliği,dayanı
woman noun kadın
şma
doğru bir
correctly adverb council noun konsey,meclis
şekilde
arrangement noun düzenleme Passage 86
64
ethnicity noun etnik yapı attacking noun saldırma
speech noun konuşma,söz içten
inherently adverb
gelircesine
jury noun jüri
ahlaklı bir
avail verb yararı olmak morally adverb
şekilde
realistic adjective gerçekçi
mentioned adjective bahsedilen,adı
kollara
geçen
ayrılma,
correct adjective doğru ramification noun
dallanma,
şube
correct verb düzeltmek,doğ göz ardı
rulamak ignore verb etmek, yok
inequity noun adaletsizlik saymak
devir, döngü; tehlikeye
cycle noun jeopardize verb
bisiklet sokmak
bisiklete movie noun film
cycle verb
binmek circumstance noun durum, koşul
charged adjective yüklü exacerbate verb kötüleştirmek
ücretle özünü
hire verb tutmak; extract verb
çıkarmak
kiralamak
extract noun öz, parça
defendant noun davalı,sanık
partner noun eş,ortak
unequal adjective eşit olmayan
restriction noun kısıtlama
sözde, iddia
supposed adjective historian noun tarihçi
edilen
pessimistic adjective kötümser creature noun yaratık
optimistic adjective iyimser öğretmek,ders
teach verb
vermek
Passage 91
uygulama;
satisfying adjective tatmin edici application noun
başvuru
modernizm panel, levha,
postmodernism noun dönemi panel noun
pano
sonrası appliance noun alet,araç
truth noun gerçek
refrigerator noun buzdolabı
hayata
outlook noun
bakış,görünüm
integrate verb bütünleşmek,bi
rleştirmek
extension noun genişletme,uza
tma homeowner noun ev sahibi
symptomatic adjective semptomatik owner noun sahip
proposed adjective önerilen
boundary noun limit,sınır,hudu
t
discourse noun söylem,müzak
ere
symptom noun belirti,bulgu,gö
subjective adjective öznel sterge
absolute adjective tam,kesin imbalance noun dengesizlik
ambiguous adjective belirsiz difficulty noun güçlük
moment noun an spider noun örümcek
listener noun dinleyici phrase noun tamlama
extend verb uzatmak phrase verb ifade etmek
65