Professional Documents
Culture Documents
Fonksiyonel Gidalar
Fonksiyonel Gidalar
SORUNLAR
FONKSİYONEL GIDALAR
MAHMUT TOPAK
20030100013
Fonksiyonel gıdalar tek, çok iyi tanımlanmış veya özellikleri kesin sınırlarla belirlenmiş
gıdalar değildir. Aslında birçok gıda fonksiyonel gıda olarak değerlendirilebilir. Bu kavram,
iyi olma durumunu ve sağlığı etkileyen ve/veya hastalık riskini azaltan besin öğesi olan ya
da olmayan bileşenleri kapsar. Fonksiyonel gıda; vücudun temel besin öğelerini
karşılamanın ötesinde insan fizyolojisi ve metabolizması üzerinde ilave faydalar sağlayan,
böylelikle hastalıklardan korunmada ve daha sağlıklı bir yaşama ulaşmada etkinlik gösteren
gıdalar veya gıda bileşenleri olarak tanımlanmaktadırlar. Dünyada bu tip gıdaları
tanımlamak için birçok terim kullanılmaktadır. Bunların çoğu oldukça egzotik terimleri
kapsamaktadır. Bunlar arasında; nutrasötikler (nutraceuticals), düzenleyici gıdalar (designer
foods), farma gıdalar (pharma foods) ve tıbbi gıdalar (medi foods) sayılabilir.
Fonksiyonel gıdaların elde edilmesinde özel yetiştirme koşullarında
sağlık için yararlı bileşenlerinden bir tanesi doğal olarak artırılabilir,
sağlık faydası sağlamak üzere herhangi bir bileşen eklenebilir,
gıdanın yapısında doğal olarak bulunan ve sağlık üzerine olumsuz
etki sağlayacak bir veya birden fazla bileşenin gıdadan ayrılabilir,
sağlığı güçlendirmek amacıyla gıdanın yapısında bulunan bir veya
birden fazla bileşen kimyasal olarak modifiye edilebilir veya
biyoyararlılığı artırılabilir ve öne sürülen tüm olasılıkları
sağlayabilecek herhangi bir kombinasyon yapılabilir.
Yapılan araştırmalar ile alıcın birçok fonksiyonel özelliğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Kalp
yetmezliği, damar tıkanıklığı, anjin ve hipertansiyon tedavisinde sık sık kullanıldığı bilinmektedir.
Alıç üzerine farmakolojik ve klinik araştırmalar yapan bilim adamları tarafından alıcın damarları açıcı
özelliği olduğu tespit edilmiştir, böylece kalbin kan akışını düzenlediği ve kolesterol seviyesini de
düşürdüğü bildirilmiştir (Smolinske, 2005).
FONKSİYONEL GIDALARIN
SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ
Fonksiyonel Gıdaların Anti-Kanser Etkisi
Kanser, çeşitliliği, gelişimi ve sonuçları açısından kişiden kişiye değişiklik gösteren bir hastalıktır. Aynı
farklılıklar hücresel ve moleküler düzeyde de gözlenir. Normalde vücudun sağlıklı ve düzgün çalışması
için hücrelerin büyümesi, bölünmesi ve daha çok hücre üretmesine gereksinim vardır. Bazen buna
rağmen süreç doğru yoldan sapar, hücreler gereğinden fazla kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar.
Bu atağa geçen hücrelere kanser adı verilir. Fazlalaşan hücrelerin kütleleri bir büyüklük veya tümör
oluştururlar. Eğer kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa, kan ya da lenf dolaşımı aracılığı ile
vücudun diğer bölgelerine gidebilirler. Gittikleri yerlerde tümör kolonileri oluşturur ve büyümeye devam
ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerine yayılması olayına metastaz adı verilir. Bu süreçde
vücudun regülasyonu bozulmuş, kontrol kaybedilmiş demektir.
Fonksiyonel Gıdaların Antioksidan Etkisi
Yaşam standartlarının artması tüketicilerin daha bilinçli seçimler yapmasına neden olmuştur. Bu
seçimler tüketilen gıdalara da yansımış ve daha sağlıklı olanların tercih edilmesine neden olmuştur.
Aynı zamanda pek çok hastalığın artması, günlük yaşam stresi daha sağlıklı besin tüketme arayışını
tetiklemiştir. Bu arayış doğal besinlere odaklanılmasına, sebze ve meyve tüketiminin artmasına, çeşitli
bitkilerin ön plana çıkmasına neden olmuştur. Özellikle bitkilerle alınan antioksidanların vücuda giren
zararlı maddelere mücadele etmeği bu ilgiyi artırmaktadır.
Fonksiyonel gıdaların antienflamatuar etkiyi azalttığına dair birçok çalışma yapılmıştır. Bir çalışmada;
havuçlu meyve suyu takviyesinin üç ay sonra lipit oksidasyonunu azalttığı, plazma antioksidan
savunmasını artırdığı ancak sağlıklı bireylerde inflamatuar belirteçler üzerinde herhangi bir etki
göstermediği bildirilmiştir.
Bir başka çalışmada aksine, iki ay boyunca 280 ml domates suyu içilmesinin lipit oksidasyonunun
işaretleyicilerini azalttığı ancak sağlıklı kişilerde anti-inflamatuar adiponektini arttırdığı bulunmuştur.
Kızılcık suyu protein ve lipid oksidasyon markırlarını önemli ölçüde azatlığı bulunmuştur
Fonksiyonel Gıdaların Kan Lipid Profili Üzerinde Pozitif Etkisi
Kalp damar hastalıklarını önlemek ve bağırsak işlevini uyarmak için lipit profilini olumlu yönde
değiştiren besin maddelerinden zenginleştirilmiş fonksiyonel gıdaların tasarımı büyük ilgi
görmektedir.
Biosearch SA tarafından geliştirilen ve insan gönüllülerinin lipit profili ve bağırsak fonksiyonu
üzerindeki etkilerini keşfetmek için bir süt matrisinde ekstrakte edilemeyen tanenlerden zengin bir
keçiboynuzu lifi test edilmiştir. 4 hafta süren girişimsel çalışma da (20 gr/lt içeren bu fonksiyonel
gıdadan günlük 400 ml tüketimi); kan örnekleri lipit profili, glikoz, transaminazlar, kreatinin ve yağda
çözünen vitaminler için analiz edilmiştir. Tüm katılımcıların kolesterol ve trigliserit düzeylerinde
azalma olduğu görülmüştür
Fonksiyonel Gıdaların Osteogenetik veya Kemik Koruyucu Etkisi
Belirli fonksiyonel gıdaların veya gıda bileşenlerinin hastalıkların önlenmesi ve sağlığın teşviki ve
geliştirilmesinde rol oynayabileceğine dair kanıtlar bulunmasına rağmen, güvenlik hususları çok
önemlidir. Son zamanlarda özellikle gıdalara botaniklerin rastgele eklenmesiyle ilgili olarak güvenlik
endişeleri gündeme gelmiştir. Birçok “fonksiyonel” bar, içecek, tahıl ve çorba, botaniklerle
zenginleştirilmekte, bazıları ise belirli tüketiciler için risk oluşturabilmektedir. Otlarla ilgili güvenlik
sorunları karmaşıktır ve ot-ilaç etkileşimi konusu giderek artmaktadır. Bir örnek, hafif depresyon
tedavisinde kullanılan popüler bir bitki olan St John’s wort’dur. John’s wort’tan alınan Hypericum
özü, karaciğer sitokrom P450’nin metabolik aktivitesini önemli ölçüde artırır. Bu enzim çeşitli ilaçları
etkisiz hale getirir ve bu nedenle vücuttaki seviyelerini ve aktivitelerini azaltması beklenir. John’s
wort’un tüketilmesinin teofilin, siklosporin, varfarin ve etinilestradiol/desogestrel (oral
kontraseptifler) plazma konsantrasyonlarında eşzamanlı azalmaya neden olduğu gösterilmiştir (
Greeson, Sanford ve Monti, 2001). Bu tür veriler FDA’nın 2000 yılında St. John’s wort hakkında bir
Halk Sağlığı Danışmanlığı yayınlamasına yol açmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde, bazı tüketici
grupları FDA’yı guarana, gotu kola, ginseng, ginkgo biloba, ekinezya, kava gibi bitkilerle
güçlendirilmiş fonksiyonel gıdaların satışının durdurması konusunda uyarmıştır. Bu durum üzerine
2000 yılında, Amerika Birleşik Devletleri Genel Muhasebe Ofisi (GAO), belirli fonksiyonel gıdaların
güvenliği konusunda endişelerini dile getiren bir rapor yayınlamıştır (Hasler, 2002)
SONUÇ
Son yıllarda fonksiyonel gıdalar üzerine yapılan araştırmaların sayısı artmaktadır. Ancak insan
yaşamına olan katkıları nedeniyle fonksiyonel gıdalarla ilgili daha fazla çalışmaya ihtiyaç
duyulmaktadır. Bilinen fonksiyonel bileşenlerin yanında bilinmeyen ve henüz ortaya çıkarılmamış
gıdalar da araştırılarak hak ettiği yeri almalıdır. Türk mutfağında kullanılan fonksiyonel gıdalar
özellikle aşçılar tarafından tanınarak konuklara bilinçli bir şekilde sunulmalı ve lezzeti artırma çabası
içerisine girilmelidir. Yine fonksiyonel gıdalarda bir diğer önemli sorun olan pazarlama, etiketleme ve
reklamların gerçeğe uygun olarak yapılması ve bunların denetleyici bir mekanizma tarafından
denetlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Fonksiyonel gıdaları kullanan yiyecek içecek işletmeleri
ürünlerin alımı esnasında mutlaka denetimleri tam yapmalı ve ürün alındıktan sonra muhafaza
koşullarını en uygun şekilde yerine getirmelidir. Fonksiyonel gıdaların işlenmesi de bir diğer önemli
konudur. Gastronomi turizminin gelişmesi ile fonksiyonel gıdaların yemeklerde kullanımının arttığı
bilinen bir gerçektir. Ancak bir gıdanın fonksiyonel hale gelebilmesi için ilave edilen bileşenlerin
uygun dozda ve içerikte olması önemli bir konudur. Bu nedenle işyerinde çalışan aşçıların fonksiyonel
gıdalar hakkında deneyim ve bilgi sahibi olmaları önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki fonksiyonel
gıdaların tüketiminde artışın olması sağlık giderlerinin de ciddi oranda azalmasını sağlayacaktır.