Professional Documents
Culture Documents
Ve 16. Asırlarda Eyalet-I Rum - Tayyib GÖKBİLEN
Ve 16. Asırlarda Eyalet-I Rum - Tayyib GÖKBİLEN
Ve 16. Asırlarda Eyalet-I Rum - Tayyib GÖKBİLEN
Rum kelimesi memleket, bölge anla beri zaman zaman Anadolu'nun daha ge
mında Roma İmparatorluğunun hakimi niş bir kısmmı iklîm-i Rûm, Memleket-i
yetini telmihan, bâzan bütün Anadolu'ya, Rûm gibi ifade ve tazammun etmesinden
XV. ve X V I , asırlarda ise daha küçük ve dolayı bir ayırma yapılarak çok defa
muayyen bir mıntakaya delâlet ediyordu. «Rûmiye-i sugrâ» adını taşımış ve bu mm-
Bu coğrafî ıstılahın kullanılış yerlerini taka idarî bir teşkilât olarak taazzuv edin
XIV. asır sonlarından itibaren kronikleri ce de «Eyâlct-i Rûmiye-i Sugrâ» diye ta
mizde takip ettiğimiz zaman görürüz ki, nınmıştır.
Rûm, Mcmlcket-i Rûm münhasıran Si Bilindiği gibi, Osmanlı Devleti ku
vas, Tokat ve Amasya bölgesini işaret ve ruluş devrinde sancak teşkilâtınm üstün
tayin etmekte idi. Meselâ Neşrî, Kadı de askerî bir birlik olarak evvelâ Rumeli
Burhaneddin'in hükümet tesisinden bah ve Anadolu Eyâletleri, hemen onu taki
sederken «Sivas'ta bir sûretle emîr olub ben de Ertena ve Kadı Burhaneddin Hös
Rûm'u bilküUiye kabza-i tasarrufunda kıl kûmcderinden sonra Osmanhiara ge^cn
mıştı». Yıldırım Bayezid'in bu havaliyi bu bölgede Rûmiye-i Sugrâ Eyâleti teşek
zaptetmesi münasebeti ile de «Muhassal kül etmişti. Bu eyâletin başlangıçta, yâni
Hünkâr Sivas ve Tokat'ı ve Amasya'yı XV. asrın birinci yarısında teşkilâtının
fethedip, bilkülliye mecmu-u Rûm'u biraz vuzuhsuz ve gayr-ı müstakar oldu
taht-ı hükümete getirdi» demektedir. Â- ğu düşünülebilir. Fetret Devri'nde ve Çe
şık Paşa-zâde Erzurum ve Erzincan'ı zik lebi Sultan Mehmet zamanında, bahsetti
rettiği halde. Kara Yusuf oğlu İskender'in ğimiz bu belli-başh şehirlerin, bî^ka baş
«Rûm'a gelip Kazova'ya» indiğini söyle ka kuvvetli ve nüfuzlu beylerin, ailelerin
mekle Tokat'ı, başka bir vesileyle Kara idare ve tasarrufunda olup tam ve müte
Yölüğün oğlunun Rûm'a gelip Elvan Çe canis bir birlik halinde henüz gelişmediği
lebi tekkesine konduğunu bildirmekle de bir kısım tarihî vak'alardan anlaşılmak
Amasya'yı, yâni bu tekkenin bulunduğu tadır. Ancak bu asrın birinci yarısından
Mccitözü'yü Vilâyet-i Rûm olarak anlat başlayarak bir şehzâdc sancağı şeklinde
mak istemiştir. Bu mıntıkada köylülerin mümtaz bir vaziyet alan Amasya, Rûm
bugün bile, eskiden mevcut olup da son Vilâyeti'nin merkezi mesabesindedir ve
radan ortadan kalkmış bulunan, civarla- Rûm Beylerbeyisi burada oturmaktadır.
rmdaki köy yerlerinden, örcn'lerdcn Nitekim Aşık Paşa-zâde Murad I I devrin
«Rumluk» diye bahsetmeleri, bu havali de Rınn Beylerbeyisi Hızır Ağa'dan bah
nin eski sâkinlerine göre adlandırıldıklan setmektedir ki, bu zat Fatih Sultan Meh
ve bunun hâlâ bu şekilde yaşadığı hak met'in evlenmesi münasebetiyle Dulkadır
kında bize bir fikir vermektedir. oğlu Süleyman Bey'e gönderilen Amasya
Beyi idi ve bu kronikimizin Rum âyânla-
Son asırlara kadar bütün Osmanlı
rı dediği Amasya eşrafının hatunlarını
împaratorluğu'nun saltanat devri boyun
Maraş'a görücülüğe götürmüştü.
ca Rûm eyâletinin çekirdeği ve esası olan
Sivas-Tokat-Amasya bölgesi Rûm keli Murad I I . nin saltanatı sonlarına doğ
mesinin coğrafî bir ıstılah olarak öteden ru Rûm Vilâyeti, artık bu devirde iyice
52 TAYYtB GÖKBİLGİN
mıntakası yukarıda zikrettiğimiz çeşidi yen bir nahiyeye tâbi gösterildiği manâsı
idarî, kazâî veyâ etnik taksimatı bize ak çıkmaktadır. Anadolu Eyâleti'nde çok
settirmektedir. Burada «Vilâyet-i Tokat» daha muahhar devirlerde bile yedi divân
tabirini bu tarihte yani 859 (1455) de A- kazâsı, on iki divân kadılığı buna misal
masya'yı hariç tutan fakat Sivas'ı ihtiva dir. 859 tarihinde ise bahis mevzuu mın-
eden bir sancak ve Rûm Eyâleti'nin başlı takada Kazâbâd ve Venk vii'j
ca livası şeklinde anlamak lâzımdır, öy adlı yerlerin (birincisi bugünkü Kazova
le görünüyor ki, bu tahrir defterinin dı yâni Pazar nahiyesi, diğeri de bugünkü
şında kalan diğer Rûm Eyâleti bölgeleri, Almus kazasına bağlı Fenk köyü) divân
Amasya, Cânik, Niksar, Osmancık ve sa olarak ve Tokat nahiyesine bağh göste
ire gibi yerler bir ve iki sancak halinde rildiklerini görüyoruz (Divân-ı Kazâbâd
ayrıca yazılmış ve hepsi birden Rûm Eyâ tâbi-i Tokat, Divân-ı Venk tâbi-i mez-
letini teşkil etmişti. Şimdi 859 tahririni bûr). Maamafih XV. asır sonlarında ar
incelediğimiz zaman gördüğümüz man tık Lu gibi küçük bölgeler için de Vilâ
zara şudur: Tokat'a bağlı irili ufakh böl yet ve Divân yerine nâhiye taksimatı kul
geler için nâhiye, divân, vilâyet, cemâat lanılmış, ancak 859 da cemaat taksimatı
olmak üzere dört türlü taksimat ıstılahı ıstılahı ile bildirilen Turhal Yürükleri Ce
kullanılmaktadır. Tokat, Turhal, Sivas, maatı, 890 sıralarında da (ctrâk-i Turhal)
Zile gibi yerler nâhiye olarak deftere geç olarak etnik ve idârî özelliği mahfuz tu
miş, fakat, bu sûretle tesmiye edilenler a- tulmuş, ayrıca bu tarihte eyâlet içerisine
rasına Cincife Erkilet . i ^ j i Emir Seyitler, înallû gibi cemaatler, et
Gelmugad J ' I . ^ Komanat cU*,» râk-i Sivas, etrâk-i Büzürk gibi ayrı etnik
(bugünkü Gömenek köyü, Antikite'deki birlikler de ithal edilmiştir.
Comana Pontica); Hüseyin-ova (Alaca), Filhakika bu, Bayezid I I devrinin
Yıldız (Yıldızeli), Tozanlu ^slj/ başlarına ait olan defterde bâzı vilâyet-i
(bugünkü Tozanh nâhiycsi) gibi yerler Rûm'u tahrir ettiğini bildiren tahrir-
isç «vilâyet» olarak gösterilmişlerdir. emini Taceddin ve kâtip Muhiddin, bir
Şüphesiz ki, buradaki «vilâyct-i Koma evvelki Umur Bey defterinden ayrılarak
nat» veyâ «vilâyet-i Yıldız» v.s. tâbirleri onun tasnif ve taksimat şeklini değiştir
«vilâyet-i Tokat» gibi telâkki olunamaz miş, muhtelif mahalleleri ayrı ve müsta
lar. Yâni beriki bir sancak birliğini, hat kil birer birlik halinde mütalâa etmek ci
tâ, daha fazlasını işaret ettiği halde öteki hetini iltizam eylemiştir. Meselâ, Umur
ler, bize göre, dar, küçük ve münferit bi Bey'in Meşhed-âbâd ;>V J ^ - * ve îcacı
rer bölgeyi kapladıkları halde, ya başla jrUi 'yi (bugünkü Zik'ye ve Mecitö-
rında idârî veya askerî bir vazifeli bulun zü'ne bağh nahiye ve köyler) tek bir na
masından, yâni başh başına bir zeâmet hiye olarak yazdırmasına mukabil, Ta
veya timar mıntakası olmasından dolayı, ceddin Bey bunları ayrı nahiyeler gibi
yahut da sonradan yazılmış bulundukla göstermiş, bundan başka (Yeni müslü-
rından ötürü bu tesmiye şeklini almışlar man) ı, (Kızıl-Kümbet) ve (Mecitözü)yü'
dır. Selim I I devrinde dahi Trabzon livâ- yeni birer nahiye gibi bunlar arasına ithal
sma bağb yerler ya bir kazâ, ya bir nâhi cüniş, diğer taraftan Zile şehrini nahiye
ye olarak gösterildikleri halde, Arhavi'ye lerinden ayrı olarak fakat, Sivas nahiyesi
bağlı bazı küçük yerlerin (Yagubiyet ni şehri ve hattâ Havik el ^U (bugün
cjy^l, ve İskele) birer vilâyet yazıl- kü Hafik) ve Harkün j > 0 - (bugünkü
nıası ve yanlarında da «hâriç ez defter Zara kazasın'n Beypınar nahiyesindeki
yafte şüd» izahatının görülmesi bizi bu eski Hargün) köyü' )ile birlikte, Kazâ-
kanaate sevk etmektedir. bâd'ı Ezine Pazarı (bugünkü Pazar nahi
yesi) ile beraber olmak üzere farkh bir
üçüncü ıstılah divân taksimatıdır ki, taksimata tâbi tutmuştur.
bu bir kısım köylerin bir arada ve mâruf
bir merkez etrafında idârî ve kazâî bir XV. asır Rûm Eyâleti tahrirlerin
birlik olarak mütalâa edildiği ve muay de idârî taksimat olarak kazâ ıstılahı geç-
54 TAYVİB GÖKBll.GİN
liva, her sancakta müteaddit serasker ve Rize, Aşağı ve yukarı Hemşin kaleleri,
yine askerî bir şahsiyet olan zaîm, bunla Arhavi, Kise, Çaniça (Gümüşhâne), Kö-
ra bağlı erbab-ı timar, kalelerde ise dizdar, yas, Tirebolu, Giresun, Görele kaleleri
kethüda ve mustahfızlar askerî kadroyu mevcuttu. Bunların içinde meselâ Akça
teşkil ediyordu. Mühim yerlerin sancak kale gibi tamamen hâli bulunan, olduğu
beyinden başka seraskeri de mevcuttu. ve Tirebolu'da eski bir kalenin mevcudi
Sivas ve Trabzon bu gibi yerlerdi. Trab yeti anlaşıldığı gibi, çok az muhafızı bu
zon'daki serasker, XV. asır başlarında, lunan veya kalabalık bir kıt'a halinde
mîralay rütbesinde idi. Sancak beyine mi mürettebatı olanlar da vardı. Tokat, Si
ralay tesmiye edildiği de vâki idi, isken vas, Trabzon kaleleri bu türlü olanlardır.
der Bey gibi. Halbuki seraskerler çok de Her kalenin erleri, vazifehleri o sancak
fa ya bir zaîm veya alelade bir timarlı idi. dahilinde timarlar almaktadır. Fakat mus-
Fatih devrinde Rûm Eyâleti'nin bir tahfız sayılarak diğer timarh sipahiden
kısmında mevcut seraskerliklerin şöyle ayrılmaktaydı. Bu hususta bir fikir ver
dağıtıldığı görülmektedir: Amasya müs mek üzere Yavuz Sultan Selim devrinde,
takil bir seraskerlik bölgesi sayıldığı hal Cânik, Karahisar-ı Şarkî ve Trabzon mın-
de Tokat, Yıldız ve Tozanlu ile birlikte takalarından mürekkep Rûm Eyâleti'nin
tek bir seraskerlik, Gâvurni (Kâkirni, üç Hvâsında 17 zaim ve 1167 sipahiye -ki
şimdiki Almus), Osmancık, Cirimli mâ bunlardan 371 i berât-ı hümâyun ve 795 i
Karahisar (Çorum, Karahisar-ı Behram- beylerbeyi beratı ile timarlarına tasarruf
şah yâni bugünkü Kara Mağara nahiye ediyorlardı- mukabil 14 dizdar, H kethü-
si), Iskihp ayrı birer seraskerlik itibar o- dâ, 491 mustahfız bulunduğunu zikret
lunmüştu. Yavuz Sultan Selim devrinde mekle yetineceğiz.
Trabzon livasında hemen her nahiyede,
meselâ Trabzon kazâsına bağlı Sürmene Osmanlı İmparatorluğu'nun devlet
ve Maçka nahiyelerinde, Yomru'da birer ve idâre hayatında arazi ve nüfus tahrir
serasker bulunmakta idi ve her biri muh- lerinin ne derecede büyük bir ehemmiyet
tehf yerlerde ve büyüklükte serbest ti- taşıdığı ve bu tahrirler, vasıtası ile bugün
marlara sahipti. Keza Of, Rize, Torul da elde ettiğimiz bilginin enginliği, teferru
hi bu gibi yerlerdi ve buralarda seraskerlik atı malûmdur. O zaman bütün teşkilât
yapmak üzere timarlar verilmişti. Bâzan kademelerine vazifelerinde ışık tutan, ay
bir dizdara mülkiyet sûretiyle bir yerin nı zamanda herkese hak ve vecibelerini
verildiği de olurdu. Şu kayıt bu hususta kesin bir şekilde hatırlatan bu defterler
bize bir fikir vermektedir. «Bağçe-i orta den Rûm Eyâletinin XV. ve X V I . asırlar
hisar der nefs-i Rize ber mûceb-i hüccct-i daki statüsünü, varlığını, canlı ve cansız
cmin-i Trabzon der tasarruf-ı Mehmed bütün mevcûdiyetini, zenginliklerini ve
ağa bin îlyas dizdar-ı kale-i Rize ber her türlü özelliklerini öğrenebiliyoruz.
vech-i mülkiyet mutasarrıf olub, öşür ve Şöyle ki, Yavuz Sultan Selim devrinde
rüsûm taleb olunmaya». tahrir ve tesbit edilen, Kanunî'nin ilk de
virlerinde de mevcut olduğu anlaşılan ve
Eyâletteki kalelere gelince, kadîm en geniş hudutlarında bulunduğu sırada
Rûm Vilâyetinde XV. asırda şu kaleler Rûm Eyâleti şöyle bir durum arz etmek
görünmektedir: Padişah ve Şehzâde san tedir :
cağında Hargün, Medeş (o zamanki Kâ
fimi, bugünkü Almus mıntakasmda), 43 kazâ, 46 kale (42 tanesi timarlı, 4
Tokat, Tozanlu (Tozanh nahiyesinde), tanesi ulûfeli), bir beylerbeyi ve 9 sancak
Amasya, Turhal, iskilip, Osmancık, Ce- beyi. 37 şehir ve kasaba, 6447 köy, 3759
amle ve Karahisar-ı Demürlü (Çorum mezraa, 256 çiftlik, 154 cemaat, 109 kıt'a
mıntakasmda); Cânik Uvâsında Samsun zemin, 9 memleha, 1 firûze madeni (is
ve Ünye; Karahisar-ı Şarkî'de beş kale. pir'de), 447 kışlak ve yaylâk, 10 imâret,
Hâdis Rûm Vilâyetinde Trabzon sanca 93 câmi, 216 mesçit, 79 hamam, 1 ıhca
ğında Trabzon, Akçakale (Akça âbâd'da). (Havza'da), 35 medrese, 14 bıkac, 257
56 TAYYtB GÖKUİLGİN
malikâne olarak bir adamın elinde muh best» Şehzade câimine ait bulunuyordu.
telif köyler mevcuttu. Bu tarihte Hacı A l i Bu câmiin Şehzâde Bayezid tarafından
veled-i Altuntaş adında birisinin Hafik'te (Bayezid II) Amasya'da veya başka bir
Karavirarı, Lüpçek, Uslutaş ve Şeyh-damı yerde tesis edilen câmilerden biri olması
köylerine mâUkâne suretiyle, Pîr Ahmed lâzımdır. Kezâ, Kazâbad'a bağlı Gürcü
Bey'in de divanî hisselerine tasarruf ettik köyünün de aynı surette hem mâükâne-
lerini, bunun diğer bir misali olarak, zik nin 5/8 hissesi, hem de tamamile divânî
retmek yerinde olur. Malikâne hissesinin hissesi yine bu Emîr Mahmut Çelebi oğlu
«vakf-ı âm» olduğunun, yani reayaya ait Emîr Ahmet Çelebi'ye aitti. Padişah hük
bulunmasına diğer bir şeklinin misalini mü ile kendisi, o sırada mütekaid bulun
de yine Bayezid I I devrinde Kazâbad duğu cihetle, sefer vaki oldukça eşküncü'
jlı j4 nahiyesindeki Reis köyünde vermek suretiyle divânî hukukuna muta
görüyoruz. Burada mâükâne «tamam sarrıftı.
vakf-ı âm» dır. Ancak Mevlânâ Semer- Diğer taraftan, bazı malikânelerde
kandfnin çocukları İbrahim, İshak ve
«bi tarîki'l-istishâb^U-.:-Nl j ) > i » yâni
Ahmed'in tasarrufundadır. Divânî hisse
si ise, tamamen İshak Çavuş adında biri ötedenberi sahip ve mâlik bulunmak su
ne ber vech-i zeamet tevcih edilmiştir. retiyle bir türlü tasarruf şeklinin mevcu
Bu köye bağlı bir mezraa da keza aynı şe diyetine -meselâ Kazâbâd'a tâbi bir yerde
kildedir ve burada mâlikânenin «tâbi-i mâlikânenin 1 /4 ünün bu suretle Tokat'
mâlikâne-i karye-i mezbûr» diye malikâ taki Veled-i Kâbilû zâviyesi'nc ait vakfın
ne hissesinin bu mezraanm malikâne sa olduğu- bazılarında ise Zile'nin Daniş-
hiplerine ait bulunduğunun belirtilmesi mend Bahşâyiş kışlası ye Kara-diken mez-
kayda değer bir özellik arz eder. Burada raası dîvânîsinin Zile zaîmi hassası, mâli-
ki İshak Çavuş'un yine ber vech-i zeâmet kânesinin de «tam mülkiyet üzrc» Ahmet
suretiyle bu mıntakada başka köylere de kethüdâ evlâtları, Şeyh Hasan evlâdı ve
sahip bulunduğunu ilâve etmek isteriz. Hacı Bahşâyiş oğulları Hızır ve Isâ'nın
Nitekim Kazova'nın başka bir köyünün tasarrufunda bulunması gibi bir hususi
divanîsi bu şekilde ona verilmiş, mâlikâ- yet arz eden mâlikâne şekillerine rastlan
nesinin de «vakf-ı cvlâd-ı Mustafa veled-i maktadır. Bu son kayıtta görülen «tam
Yılduzlu an kıbel-i merhûm Selçûk Ha mülkiyet üzere» kaydının gerçekten başka
tun» olduğu kayd edilmiştir. Şu halde yerlerdeki gibi bütün hukuku ve rüsumu
hüviyetini sıhhatli olarak bilemediğimiz ile tasarruf şekli olup olmadığı münaka
Selçûk Hattın tarafından Yılduzlu oğlu şa konusu olabilir. Mâlikâneler, bir kısmı
Mustafa'ya evlâtlık vakfı olarak verilen na kısaca temas ettiğimiz, türlü tatbikat
bu köy böyle bir mâlikane şekli göster şekil ve hususiyetleri gösterdiği gibi, di
mektedir. Maamafih Hicrî VIII. asırda vanî tasarrufların da mefrûz, gayr-ı mef-
bugünkü Yıldız-lli kazasının Yıldız köyü rûz hisselere, serbest ve serbest olmayan,
mıntakasmda yerleştikleri, hakimiyet ve hattâ sadece mukataalarda rastlanan ber
nüfuzlarını Tokat'a, Kazova'ya kadar ge vech-i iltizam f\^>\ timar tevcihi
nişlettikleri anlaşılan Emîr Mahmud Çe şekilleri mevcuttur. Meselâ Kazâbâd'a
lebi ailesinin -ki Selçuk Hatun'un da bu bağlı Dimurta köyü (Tokat'ta) ve Kale
aileden bulunduğu tahmin edilebilir- bir cik (bugünkü Kalaycı köyü) divânîsi «be-
çok köylerde mâlikâncye sahip oldukları
tarîk-i mefrûz» şehzâde hassıdır; yine Ka
da görülmektedir. Bu cümleden olarak
zâbâd'a bağh Olcayto köyü nısıf divânîsi
Kazâbad'a bağh Çöke karyesinde Hüseyin veled-i Hasan Bey Tozanlu ti-
mâlikânenin sekiz hisseden üç sehmi, marı, diğer yarısı ise, «ber vech-i zeâmet
Tokat'taki Hacı İvaz Paşa vakfının üç Tavâşî Ali Bey limandır, fakat mefrûz
hissesi Emîr Ahmed Çelebi bin Mahmut değildir» diyerek tasrih olunmuştur. Mef
Çelebi hissesi idi. Dîvânîsi ise, ayrı bir ö- rûz ve serbest divânî şekline bir misal o-
zellik arz etmek üzer,e «ber tarîk-i ser larak Kazâbâd'a tâbi AUcik j^,!ıe kö-
15 V E 16. ASIRLARDA EYALET-I RÛM 59
yünü arz etmek isterim. Bu münasebet ğu gibi, Rûm Eyâletinde de timarlar al
ile, evvelâ, §unu belirtmek lâzımdır ki, mışlardı. Meselâ X V I . asır başlarında
köyün tesmiyesi sakinlerinden birine göre Maçka bölgesinde Sultan Şehinşah'ın gu-
adlandırılmıştır. Çünkü 890 tahririnde lâmlarından Mustafa veled-i Musa'nın
köy sakinlerinin başmda Mahmut veled-i Sultan Murad'ın (yani şehzâde Ahmed'in
Alicik yazılmıştır. Kurucusu vefat etmek oğlu) gulâmı Çerkeş Cafer, Sultan Kor-
le beraber oğlu o sırada hayatta idi ve kö kud'un gulâmı Yusuf'un tımarları vardı.
yün kurulması veya bu namla tesmiyesi Bilindiği gibi, Şehinşah Konya'da, Murat
ancak XV. asır ortalarında vuku bulmuş Bursa'da, Korkud Teke-lli'nde ve Mani
demektir. Bu köyün mâlikânesi Tokat'ta sa'da bulunuyorlardı. Halbuki adamları
ki hangâhın vakfı olduğu halde, di Rûm Beylerheyiliği mmtakasında timar
vanînin nısfı mefrûz olarak şehzade ça almışlardı. Timarlılar arasında babası ze
vuşlarından Bozdoğan'ın timarı, diğer ya amet tasarruf edenler veya serasker, mira
rısı onun kardeşi Ali'nin idi. Fakat Ali' lay çocukları olanlar bulunduğu gibi,
nin eşkünci bulunduğu, serbest olmadığı şeyh, abdal, fakih, derviş olanlar veya
da kayıtlıdır. Bu köydeki 39 mükellef ne bunlara herhangi bir suretle mensup o-
ferin şehir rüsûmu ile behreden bağ, bağ- lanlar da görülmektedir. Zaîm olup da
çe, bostan, gevvâre ve bâd-i hevâ'dan aU- ölenlerin oğullarma ziyadesiyle timar ve
nan haklar hâsıh nısıf niyâbet resmi ile rilmesi de teamül icabı idi. Ve bu husus
birlikte 2 845 akçedir. Bunun mefrûz his ta ilgililere sık sık hükm-ü hümâyun gön
sesi 1 498, gayr-ı mefrûz yâni serbest ol derilirdi.
mayan kısmı ise, evvelkinin 151 akçe
noksanıyla, 1347 akçedir. Bu misalde çift Reâyânın, Rûm eyâletinin kadîm
ve cebe' resminden -ki çift resmi 57, nîm sancaklarında câri olan divânî-mâlikâne
çift 28, bennâk 18, cebe 13 akçe görül mükellefiyetleri bu saydıklarımızdan baş
mektedir ve bu 39 mükelleften 11 mücer ka, bir de resm-i ganem ve eğer varsa,
ret hariç tutulursa beşer adedi çift ve resm-i asiyab'ı -yine hınta ve şair olmak
nîm, bir tanesi bennâk, 17 tanesi ise cebe üzere- kapsamaktaydı. Hıristiyan reâyâ
yazılmıştı, ve bu bölünüşün şekli köyün ise gebrân, veya zimmiyan, bunun yanın
sosyal ve ekonomik durumımu belirtmek da her nüfus, mücerretler de dahil olmak
tedir- elde edilen 666 akçenin 101 akçesi üzere, 25 akçe, bîvelerden 1 lakçe cizye
rüsumdan elde edilen niyabct-i nısfîdir, mükellefiyeti altında idi. Bu eyâletin
30 mud olarak takdir edilen buğday ve Trabzon sancağı bu türlü bir sisteme tâbi
arpa bedeli 1400 akçe ile bağ, bağçc ve olmadığı için orada iki başh tasarrufa ve
bostandan 700, gevvareden 30 ve bad-i he ya ayrı ayn divânî ve mâlikâne tasarruf
vâ'dan 150 akçe ile birlikte, mefrûz ve ları mevcut değildi. Hıristiyan reâyâ is-
gayr-ı mefrûz hisseler yekûnunu teşkil et pençe resmini 25 akçe, baştina resmini ise
mekte idi. 15 akçe ödemekteydi. Yeni müslüman o-
lanlara ise bazı müsaadeler bahşedildiği,
Divânî ve mâlikâne sisteminin câri ezcümle, resm-i bennâk her yerde 18 akçe
bulunduğu bu bölgede birçok köylerde olduğu halde, bu gibilerden 12 akçe alın
hassa ve mâlikâne çiftlik olarak i k i türlü dığı da görülmektedir. Hıristiyan rcâyâ-
çifdik bulunduğunu, bunların rüsûmu- dan timar alanlara bilhassa Trabzon livâ-
nun da, burada izah ve tafsili mümkün smda sık sık rastlanmaktadır. Meselâ
olmayacak derecede, oldukça karışık bir Androniko Coni adında bir rumun yarar
şekilde tahakkuk ve tafsil edildiğini, bâzı yiğit olduğu, kızılbaşın Çaniça (GOmûş-
yerlerde meselâ Zile'de zâviyclere âît çift hâne) kalesine tasarrufu sırasında gayreti
likler bulunduğunu, bunların padişahın görüldüğü cihetle, öşürden ve rüsûmdan
hükümleri ile muaf bulunduklarını da af edilmiş, kendisine, Maçka'da bir de ti
bilvesile zikr etmek lâzımdır. mar verilmişti. Kezâ Arhavi kazasında
Rumeli'den getirilmiş hıristiyan martolos-
Padişah ve şehzadelere mensup kim
lara bazı vazifeler mukabilinde, tahrir
seler, imparatorluğun her devrinde oldu
60 TAYYtB GÖKBlLGİN