Professional Documents
Culture Documents
X - Suut Kemal Yetkin - İslam Ülkelerinde Sanat
X - Suut Kemal Yetkin - İslam Ülkelerinde Sanat
X - Suut Kemal Yetkin - İslam Ülkelerinde Sanat
KARADENiZ
AKDENİZ
BÜYÜK SAHRA
C::,
�
Erzurum
• •
c::J
Tercan
�
Tebrız
•
\
Van
Meraga
�
Musu l Sultan���i •Tahran
•Meşhed
•Rev
-
•Damgan
ÇİN
• IRAK
'C:1 • Veramin
Samarra
Navın
TiBET
•
NE PAL
•
• Aorı:ı
Fethpur Sıkr·
·dine
•
'\ -.
f
ARABiSTAN
HİNDİSTAN
HİNT OKYANUSU
�. yalnız plastik sanatları ilgilendiren lınacak namazın gereklerinden, yani din kural
- �-- bunların özelliklerini, tarihi gelişimleri larından almıştır.
-- celeyeceğiz. Namaz saflar halinde k ı l ınır. İ l k safta namaz
:ıa daha önce ·İslam Sanatı• ya· da daha kılmak, Peygambere yakın olmak demektir. Bu
:::; ::ıir deyişle '"İslam ülkelerinde sanat» sö
·
11
j
600 700 800 900 1000 1100 1200 1300 1400 1500 1600
�
EME i HALİFELERi! 660-750
-----------·
1 1 1
· ----------- ABBASİ HALiFELERİ 750-1258
1 1 ;,
>
�
t::ı
1
SELÇUKLULAR 1040-1308
ILHANLILAR 1256-1344
� �
OSMANLl!ı-AR 1300-1920
TİMURLULAR 1370-1501
VJ
•
- ·�
SAFEVİLER 1502-1736 .
• KUDÜS, Mescid-i Aksa (Kubbetüs Sakhra) 691 "
• ŞAM, Camii Kebir ( Ü meyye Cami i ) 710 -
�
• KUSAYR·I AMRA, (yıkık) 711 j
---· SAMARRA, anıtlar 836-892
!"
• ISFAHAN, Cuma Mescidinin Meli kşah tarafından b üyütü lmesi 1079
-
"
· ·
�
-ı
IS!ANBUL, Bayazıt Camii 1501-1505 •
ISTANBUL, Süleymaniye Camii 1550-1557 •
.
�
-
EDiRNE, Sel i m iye Cami i 1568-1574 • �
t'l'l
1 1
1 1 1C"
FETHPOR SIKRİ, Şehir 1574 • z
AGRA, Tac-Mahal 1630-1648 � S
•
. . en
DELHI, inci Cam i i 1646-1653 > �
7
-- TOLUNOGULLARI 868-905·
(/)
--------• FATIMfLER 969-1171
1
l �r
EVVUBiLER,1174-1250
MEMLUKLER 1250-1517 _______
_
1
•KAHİRE, Tolunoğlu. Camii 876-879
; )>>
s:
• KAHiRE, El-Ezher Camii 970 ...
--
--
Harunürreşit - Büyük Kari.
IJ
13
ISL.lM ÜLKELERiNDE
.
MİMARİ
MİMARi SÜSLEME
. ve
Kudüs'te, kutsal kitapta adı geçen crKutsal Kaya•nın üstündeki Kubbe-tüs
Sakhra aslında bir ziyaretgahtır: Ancak, m ihrabı bulunmakta, cami olarak anıl
maktadır. Emeviler devrinde, Abdülmelik tarafından . 691 y ı l ı nda yapılmıştır.
BİRİNCİ BÖLÜM
DİNİ MİMARİ
İslam ülkelerinde, gunumüze kadar uzanan Türbeler·, camiden sonra ilk görülen dini ya
en güçlü sanat dalı kuşkusuz mimaridir. Mima pılardır. İslam dünyasında bilinen en eski türbe,
rinin en güzel örnekleri de, hemen bCıtün İs Samarra'daki halife El-Muntasır'ın annesi tara
lam dünyasında din eserlerinde ortaya konmuş fından 862 yılında yaptrrılan Kubbetüs Süleybi
Hazreti Muhammed'in sağlığında Medine'de devir, sanatta yaratıcı olmaktan çok derleyici bir
yapılan cami, sonraki bütün camilerin ilk ö.rneği öze l l i k taşır. Etkiler, yapılan eserde kendini apa
ç ı k belli etmektedir.
bi r alandan ibaret olan Medine Camii'nin kuzey
olmuştur. Taş ve kerpiç duvarlarla çevri l m iş kare
Ümeyye Camii: Emeviler devrinden Suri
yönü, ağaç d i rekler üzerine tutturulmuş hurma ye 'de kalaıı en önemi i, en büyük ve devrin dev
dallarıyle kapatılmıştı . Hz. Peygamber. bu kapalı şirmeci öze l l i klerini yansıtan bir eserdir. Ümey
yerde kuzeye, yani Kudüs'e dönerek namaz kıldır ye · Cami i 'n i n bulunduğu yerde M.Ö. B i rinci yüz·
d ı . Bu yön, 624'de, Medine'ye göre güneyde bulu yılda Romalılar tarafından Jüpiter adına yapılmış
nan Mekke'ye çevrilmiştir. bir tapınak bulu nuyordu. Halife Velid (705-7 1 5 )
Peygamber zamanında yapılan bu camiden Medine Cami i'nin planına uygun düşen b u camii
bir şey kalmadığı içio. onun mirrıari değerini be "/06-7 14'de yaptırmıştır.
lirtmek mümkün değ i l d i r . 639'da KCıfe şehrinde Di kdörtgen biçiminde olan, genişliği 1 36, de
yapılan camiden de bir şey kalmamıştır . . 642'de . rinliği 37 metre tutan cami in. önünde üç tarafı re
Amr İbnül As'ın Fustat'da yaptırdığı cami de IX. vaklarla çevr i l i büyük b i r avlu bulunmaktadır. Gü
yüzyılın ortalarına kadar beş değişi k l i k ge neydoğu kö_ ş esi " n de IX. yüzyılda Hazreti İsa mi
çirmiştir. Bu bakımdan i l k camilerin mimari naresi , güneybatı köşesinde ise 1488'de Kayıt
değeri hakkında açık ve kesin bilgi edinmek, an bay m inaresi yapılmıştır. Kuzey duvarının orta
cak bugüne kadar bir bünye değişikliği geçirme sında, sahnın m i hverinde bulunan el-Arus mina
den ayakta duran Şam'daki Ümeyye Camii 'ne baş resi, Xl. yüzyılda yapılmış yukarı kısmı dışında,
vurmakla mümkün olacaktır. cam i i n yapıldığı zamana ait olup kübik ve dar
biçimiyle Doğuda ve Batıda örnek tutulacaktır.
Cami in i ç i , kıble duvarına paralel i k i ·sıra bir
EMEV'iLERDE CAM İ : birine kemerlerle bağlı korent başlıklı mermer
Gerek dini, gerek sivil yapıların i n celenmesi sütunlarla üç sahına ayrılmıştır. Bu iki sıra keme
ne Emevi sanatı ile başlamamız gerekir. Emeviler rin üzerinde sütuncuklara dayalı diğer iki kemer
. '
devr i , Jslamlığın genişleyip yayıldığı, lslam sana- dizisi . yükselmektedir.
tının kuruluş halinde bulunduğu bir devirdir. B u Doğudan batıya uzanan sahınları, bunlardan
1-
:ı '1
·
�
ti ,
:ı� M '-==-==
� n
....�=- ==e ::c:• :.:c.::.o: : �= �
-.r
· - : .: a: : x ::• : :c::.:=•==,.==-= =ı=�
,
1
::
K
�:x::.x ::
.
H:::c:
K 1111
Jıti·--'L·-·-·-·-·-
il il
.
j
••
"
., . .!.!·-·-·-·-·
.
�
••
1
-·-'-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-·-�'-
• h
.....!'·-·-·-·-·
!
1 .. ft il
··==·=
·
1
.. 1: :ı • r"
ı R i. "
1 • �
�
o
�M
.
il
i,, 1
1
i. ;
"
1
"
İ·
1.-
!
M..
- +="
J
.
• 1 �
1
- -- - ---- --- - -
• --
-
- =c· :c :•: - ı . ır . s:: . ır . ır - "!
1
•-�F -c - - - ·- -
�-- - ---••ır
_ - . -s -_ · :a ··c:•::ıc: • ==--- =:
-·
j .......--.......-..............
il
.. ı
tif vardır. Absidin yarı kubbesine çizilmiş
ola _ n haç tavuskuşu tüylerinden örülmüş bir çe
lenk içine a l ı n m ı ştır. Bu etkiler açıktır. Şam mo
zayiklerinde, d i k perspektif sisteminin yanı ba
ş ı nda, ters perspektif örnekleri de görülür. Bütü Ümeyye Camiinin batı revakından bir başka fresko.
ne göre, birinci planda oldukları kabul edilen kı-
20
Kayravan Camiinin genel görünüşl1 ve kuzeybatı reva k ı n ı n ortasındaki iri yapılı mi n aresi .
sımlar, ikinci plandakil erden daha küçük ölçüde Kayravan Camii: H i cretin e l l inci yılı nda ( M .
gösterilmiştir. Bu tarz. Bizans sanatında da görü 670) U kbe b i n Nafi tarafından temeli atılan, H i
len doğu sanatına özgü b i r perstektif sistemin şam bin Abdul-Melik'in yardımı, ilgisi i l e de
den gelmektedir. 726'da kesin-şeklini alan ve sonraki değişiklikl"e
re, eklere rağmen onu kaybetmeyen Kayravan
Camii de aynı modele göre yapılmıştır. Kayravan
Cami i , Mağrip'teki bütün camilerin öncüsü sayı-
1 ır. Cami boyu 135, eni 80 metre tutan bir d i k
dörtgen alan! kaplar. Avlu çifte revaklarla çevıil
miştir. Kuzeybatı revakının ortasında ir.i yap ı l ı
minare bul unmaktadır. Ncımaz k ı l ınan yerin, m i h
raba dikey yedi kemer gözlü on yedi sahnı var
d ı r. Bunlar tavanlarla örtülüdür, sağda ve solda
çifte sütunların devam ettirdiği orta sahın diğer
lerinaen daha yüksek ve dara geniş olup, mihra·
bın bulunduğu kıbleye ulaşmaktadır.
- --
�=--
-.: .a. -lf f1 -�
-
:
-
--
______ 'lO :
ıı
j....,
L.J 1 0
l �
Lo
.
•
• xx
1 xx
-
• -.
'
t-•
Kayravan
�
.
.. 1• ., •' Cami inin
,,.
. r- ..
planı
22
Kayravan
Cami inin
minareden
görünüşü
23
Kubbetü's Sakhra'nın jçten
görünüşü ve «Kutsal Kaya"
{önde).
yısıyle çok eskiden beri doğuda b i l i n mekte ve p ı n ı n aşağısında pek seyre k görülen dekor, yük
uygulanmakta olduğu inancını vermesi; İslam selirken gelişip serpilmiştir.
dünyası sanatında yürüyüşün daima doğudan ba i l . Hakem eklerinin en güzel unsurlarından
tıya yönelmiş olması, Kurtuba Camii'pdeki da biri olan mihrap at nalı şeklinde olup, yukarısın
marlı kubbelerin kaynağını yeter derecede belli da üç d i l i m l i bir kemer dizisi bulunan bir d i k
etmektedir. dörtgenle çerçevelenmiştir. Mihrap kemerinin
i l . Hakem'in eklerinde ortak sahınlar, hemen boyunları eşine az rastl anır mükemmell ikleriyle
hemen değişiklik göstermeden i l k camiin üst ün kazanm ı ş olan mermer baş l ı k l ı i k i şer ııecef
üste binen kemer sistemini tekrarlayarak birliği sütuna dayanmaktadır. M i hrap ayaklarının yan
korur. Fakat burada alttaki kemerler çok d i l i m l i , larındaki oyularak işlenmiş mermer panolar, ke
yukarıdaki kemerler a t n a l ı biçimlidir. Bunlar es merin etrafında, kemer köşe l i klerinde yer alan
ki kemerleri devam ettirerek, binanın birliğini altın parı ltı l ı mozçıyikler göz kamaştırıcıdır.
korumaktadır. Kubbelerin dayandığı zengi n ve Hakem'in yaptırdığı minber, İspanya Emevi
karmaşık desenl i kabartma motiflerle ve ince sanatı nın en güzel eserlerind�n biridir. M i nber
çiçek oymalarla süslü olan bu çok d i l i m l i ke le m i hrap güze l l i kte birbirine denktir Bu minber
merlerin çaprazlama olanları da vardır. M imari işlenmiş küçük tahta panolarla, fildişinden kak
prensiplere aykırı görülen bir anlayışla, som du malarla süslüydü. Hakem'in cam i i iç bezemesiy
varlar yapı n ı n üst kısmında bırakı l m ı ştır. Bu le bugün de göz kamaştırmaktadır. Dış bezeme
tarzdan. batı İslam dünyası sanatının dekor pren çok zarar görmüştür. Kıble duvarı tekrar yapıl
siplerinden biri çıkacaktır. Batı Hıristiyan mima mış ve muazzam kemerlerle berkitilmiştir.
risinde süslemeler hemen daima aşağı kısımlar Berberilerin gelmesiyle cam i, bu defa da,
da toplandığı halde, Müslür:ıan İspanya'da, ya- El-Mansur lakabını a l m ı ş olan kudretli Vezir İbn
26
Kurtuba Camiinde, il. Hakem zamanında (961) yapılmış olan, at nalı !_> içimin deki mihrap ve kemer kompozisyonu.
27
Merida'da Romalılardan kalma su kemerleri (solda) ile Kurtuba'daki Camiü'I Kebir'in üstüste binen kemerleri.
'
.. ' •
j TTfrr :::T1t
rekarelik bir alanı kaplıyordu.
�����
üstüste binen . bu kemerlerin kaynağı bir
1
��.
çok kez tartışma konusu olmuştur. Bu tarzın i l k
örneğini Ümeyye Camii'nin iki katlı kemer sıra
: : : : : : : : : .: 1:: :. :. :. : :. :.
. . . . · ı· . .
ı j � j j - \ [ � \ - � � :ı ; � � � j � � l
larında bulanlar olduğu gibi, Roma l ı ların ispan . . .
-·-·---·----·-··-···--�
: : : : :ır. : : : : ıi � � � + + + +
1
t : : : : : : : tt
ve yeni çözüm biçimini bulmak ve böyle b i r
: :
• • • • • • • • • • • • • • • •
•
: : : : : : : : : : ı : : : : : : :
t : : : : : . . ! ! : : : .: : : : : : : :
çizgi güzelliğiyle o n u gerçekleştirmek şerefi,
hiç şüphesiz Abdurrahman'ın m i marına aittir.
: : : ,: : : : : : : : ı
Bu ustaca buluş, bir zorunl uktan doğmuştur.
Suriye'de H e llenistik yapıların yıkıntılarında ko
iı�.l:Lti.�.. l...
4 : : : : '.ni
caman yekpare taşlardan, muazzam sütunlardan
daha bol bir şey yoktu. Ama İspanya'daki Roma
yapıları, bütün batı yapıları gibi doğudakilerden
: .
daha gösterişsizdi. Tekrar kullanı lacak olan sü
tunlar orta boyda olduklarından, camie isteni l en Kurtuba C a m i i n i n p l a n ı
28
Kurtuba'daki
Cam i ü ' I Kebir'in
dı ştan
görünüşü
yüksekliği vermekten uzaktılar. Kayravan mima tının diğer minarelerine 0rnek olmuştur.
rının karşılaştığı aynı zorunluk karşısında kalan . Suriye Emevi yapılarında olduğu gibi kalın
Kurtuba Camii'nin adı bilinmeyen ustası , ayrı ve yüksek dayanaklarla kuvvetlendirilen ve dişli
bir yol tutmuş, orijinal olduğu kadar da cüretli mazga l l arla son bulan dış duvarlar. camie bir
olan, biraz önce açıkladığımız çözüm biçimine müstahkP.m mevki görünüşü vermektedir. Doğu
varmıştır. tarafında altı, batı tarafında da yedi kapı bu
Kurtuba Camii'nin 1. Abdurrahman'ın oğlu lunmaktadır. Bu kapıların çoğu sonradan. özel
Emir 1 . Hişam tarafından yaptırı lmış, 20 metre l i kle xvı ı ı . yüzyılda örülmüştür. x. yüzyılın hiç
yüksekliğinde orta h a l l i bir minaresi vardı. Bu bir anıtı, l<urtuba Camii kadar değer taşımaz.
minare bir yersarsıntısında yıkıldığından 111. Ab
durrahman (91 2-96 1 ) on u n yerine (H. 340) 9 5 1 ' Cephelerinde, minaresinde, sahınlarında, özellik
de, avlunun i l k cephesinden kuzeye doğru 23 le i l . Hakern'in m i hrabında geleceğin bütün sa
metre geriye a l ı nan cephesinde, her kenarı 8,48 natı taslak va da tohum hal inde görülmektedir.
metre olan muhteşem bir kare minare yaptırdı Kurtuba Camii için, çok yerinde olarak, « Batı is
ki, sonraları İşbiliye'nin ünlü H i ralda'sına ve ba- fam sanatının laboratuvarı denilmtştir.
D
29
Dünyanın en geniş camii
olan . Samarra Camiinin
(848-852) dış duvarları ve
kuzeyde duvarlara 27 met
re uzaklıkta, koni biçimin
deki Malviya ( Helezon) ad
lı minaresi.
l e m es i ve sivri kemerleri
ile Türk tipi bir yap ı dır Sa
.
Dışarıda, camiin kuzey tarafında, 27 Herzfeld kazıları sonunda b i rçok cam mo
m etre uzaklıkta, eksen üzer!nde bulunan ve es zayik parçalarının bulunmuş olması, Mukaddesi'·
ki Babi l zigguratlarına benzeyen, Malviya (Hele nin, Samarra camii duvarlarının « mina» dediği
zon) adını verdi kleri kocaman minare, çevresin mozayiklerle süslü olduğu üzerine verdiği b i l
.
de rampanın dolandığı koni biçimli b i r yapıdır. gileri doğrulamaktadır.
Her kenarı 33 metre tutan, 3 metre yüsekliğinde
Tolunoğlu Camii: Samarra Camii tipinde
kare bir taban üzerinde kurulmuştur. Gövde, ta
başka bir yapıyı, onun ayakta duran daha ileri
bandan yukarıya doğru daralır.
benzerini Tolunoğlu Ahmed'in Fustat'da yaptır
dığı, 879 y ı l ı nda ( H . 265) tamamlanan camide
çıörürüz. Sivri kemeri, süslemesi ve çıeleneÇJi ile
Türk olan bu cami, planı ve dönemi bakımından
Abbasr sanatı çerçevesi içine alınmıştır.
Camii yaptıran Tolunoğlu Ahmed, Mısır'da-·
ki i l k Türk devletinin, Mısır i l e Suriye'de, Bağ
dat halifelerine uyruk olmayan i l k bağımsız sul
tanıdır. Orta Asya'dan gelmiş bir Türk kuman
danının oğlu olan Ahrried, çocukluğunda gözlerini
kamaştırmış olan şeylere sahip 0lmaktan başka
bir şey düşünmedi.
işte Fustat'da. e l - Katayi (askeri timar an
lamına gelir) tepesinde yaptırdığı cami, çocuk
luğundaki anıların en parlak örneğidir. Camiin
planı çok basittir. Bu plan, her kenarı ortalama
92 metre olan, üç tarafını çifte revakların çev
relediği bir avlu i l e kıble duvarına paralel beş
sahınlı harem kısmından i barettir. Gerek avlu
nun revaklarında, gerek sahınlarında tahta kiriş
leri taşıyan sivri ve hafifçe taşkın l<emerler, kö
selerinde tuğladan birer gömme ince sütun bu
İunan ayaklara dayanmaktadır. Ağırlığı ayaklar
Tolunoğlu Cami i . Harem i n kemerleri
r:
! •
,. �
p
aldığını yazar. Cami belki de Tolunoğlu Ahmed
Kahire'ye vali olarak gelirken yanında getirdiği .1
�
Türk mimarları tarafından yapılmıştır. Camiin
kuzeybatı yönünde, b i rkaç metre uzakl ı kta bulu
'
nan minare, Samarra Camii 'ndekl Malvlya'nın "'i; . .-
bir örneğidir.
Tolunoğlu Cam i i süslemesinin Samarra'dan
[!
geldiği açık olarak görülür. Yalnız İslam Sanatı ta
rihlerinde «Samarra A, B , C uslüpları» diye anı
lan alçı kabartma süsleme tarzl arı, Samarra'da
hiçbir zaman b i rbirine karışmadığı halde Tolun
oğlu Camii'nde hep bir arada bul unmaktadır.
Tolunoğlu Cam i i n i n p l a n ı
32
'
Semerkant'ta Bibi Hanım Camii nin ( 1 399 - 1404) m i ıwrel erinden biri.
El Ezher Camiinin avlusundan bir görüniiş
V�J
maha l l i n i n üstüne b i rer kubbe oturtulmuştur. Fa
_._._.J�
tımiler tarafından Kahire'de yaptırılmış olan bu
.
t:--:--_:��:::.-:::��-:: � :::-.·�::·�-_.--_-_-
i l k camide, İfrikiyye mi marısının i l ham ettiği
!; !!
�l
_J
. .-o.
o==·.-.,.-=o.: -_·_-< -_
- -.,.�.= � "�' "'-' -_-_.,
_-_-.-.-.- - _
-_ - ·· -·--_ ,- -_-_-_ -_ ,-____ ,---_.-;,-,,_._-_,_-_-_ _-__, __-•
·
- - -
ji
yana görülmektedir.
1!
.
.
.�
-
.,_.,"'---
__ _. -
�
' ---- -
- -
-·..-=.---�.-.--_-.--_-_o -_- , _--_ ,"
,""'' '-" -- [(- =c-...-.-.-=-------
-- ---··.-.=-. ...-.-.-.-.-=o-x.-
. .- .-..- -_-__-_,.... .--
_- - --
l) �po·o
..lıc=::: 7
'!'".:::::ı. . .·=:�::::::..-: :�::.::
.7:.."-!--: .r..:.:=. �..:.;::
-=:.:..·.::= :..:=�:.·_·_:=.l!.·:..:.:.:� ::
==)11
-:..: -::::-'- :
��--�--=jj
---�=:or ::=--=:.. f;:;.-:.:
= �
- __ -· .
��:::=.--·..::.·....-·:-
�J:-.:: . . .::.r.:·.·:.:
�:::=�:-----�
1
::.:::_·.�·;.-.IA'-::-
]
::
:::::;
...:= i
;;:.:.;._'!':::=::r.-=-ı.
."
�ıc:;:H.:.":::��
!I
"
tk��::�:�:�.:�:·
:::
...
·
!i
�).-_--_,-_._-_
:I '•
34
Fatımi l e r i n önem taşıyan c a m i l e rinden El-Akmer'e kuzey eyva n ı n d a k i b i r kapıdan g i ri l i r. Sivri kemerli nişle
r i n üst kıs ı m l a r ı istiridye kabuğu biçiminde yivlerle son b u l maktadır. Cami 1.125 y ı l ı nd a yapılmıştır.
El-Akmer Camii: 10. Halife e l -A m i r ( 1 1 0 1 - çizg i l i üçgenlerdir ki, mukarnas'ı haber vermek
1 1 30) zamanında, 1 1 25'de taştan yap ı l mış olan tedir. Bununla beraber bu dekor, mukarnastan
küçük el-Akmer Camii, Fatımilerin önem taşıyan fark! ıdır. çünkü unsurları henüz duvardan ayrıl
camilerindendir. Kıble duvarına paralel üç sa mış değildir. Cephenin en yukarı kısımlarını küti
hından ibaret olan cami içine kuzey eyvanın uzun kitabeler süslemekt.edir.
daki b i r kapıdan gi r i l i r Orta avlunun doğusun
.
--
'<
-
El-Hakim Camii: El-Aziz tarafından 1 1 03 yılında El-Cuyuşi Camii: Fatımi camileri içinde
yaptırılmıştır: Tolunoğlu Cam iinin benzeridir. benzeri olmadığı ve ileride gelişecek bir tip ol
duğu için, Kahire yakınındaki el-Cuyuşl Camii 'ni
( 1 085) sona bıraktık.
_;.
-:::
"' tünüyle ahşap . kirişlerle örtülü olan camiin bu
�
--
iki kubbesi, Kuzey Afrika'da ilk kez görülen bir
..P.,.
teknikle ve elemanlarla süslenmiştir. M i hrap
/� önü kubbesi, Kurtuba Camii'ninki gibi damarlı
dır. On iki kemer kavs i , kubbe içinde birbirini
�
kesmekte ve aralarında bitkilerden oluşmuş ajur
lu bir dantelanın doldurduğu içbükey dilimler
meydana getirmektedir. En yukarıda qa mukar
naslı bir takke yer almaktadır. Kubbenin aşağı
\
sındaki köşe trompları da gene mukarnaslıdır.
�� �
ı 1�/ı .
.. ...
___
•mı•-· · .
pinin i l k taslağıdır. El-Akmer Camii'nde olduğu
't,. .� ıp 2j>m·
gibi burada da cümle kapısının üzerinde bulun
makta olan minare binadan ayrı bir unsur olma
miyle kalmıştır.
39
İşbiliye'nin ünlü · Hiralda»sı. Kare biçimindeki bu mi
nare Kurtuba Camiinin minaresi örnek alınarak yapıl
mıştır ( 1 1 95 yıl ında tamamlanmıştır).
40
Murabıtlar tarafından
yapılan Fas'taki Karaviyn
Camiinin ( 1 1 35-1143)
mihrap tavanı.
41
Muvahhid'lerin eserlerinden MeraKeş·deki Kutübiye Camiinin (yap ı l ı ş ı 1 1 50) içinden b i r görünüş (solda)
ve m ihrap önündeki kubbesi. Kutübiye, İslam dünyasındaki en güzel camilerden biridir.
Muvahhidlerin yapt ı k l a r ı
camilerden T i n m e l ' i n (ya
p ı l ışı 1 1 53) içinden bir gö
rünüş. Tinmel bugün hara
be halindedir.
42
..
Tinmel Camıı nin mihrabı
, .
Taza dakL Camıu . .. . 1 Kebir'de
. .
mihrabın onu. ndeki kubbe
44
BÜYÜK SELÇUKLULARDA CAM İ :
'
....
1
.
1 •
,.o
· ..
. ..
& L
1 ·-.....
. ,, , \a •
/'�
-··· �"A-.-.
& , , , , ..,.._..__
·
•
.
.
.ı ·
,
.
.
.
.
.
•
_
....
�·'-,-- -.... . . . .
' • 'F'
- •· · ·' ·
• • • • • •
_:___ ı_
ı : :� �
l •'•>
:==; ,. �""'_..
.. ..
:
c,
. . -ıı
... ...
�:� \
__
P·� �:�: :
:
F"i '
·.·�
· . ··:
-
�- \
_ _
• 1
· ' .
� > •.
-
� . -
\\ : .
·.
·
. ....
......
. ·
• • ....
.. ,
.._
· .
,. '
' •.OP.� -
1
1 . ..-
• •
.-- .• . • - •
\
. -:--. - . - i_-· ,- • ·· ·•
:
!-
.
•
. r.
• .. .
·, -
• 1
.
.
.· · - �.
� ·
1
1
.. ...
.
•
. Sil Sil
.. ..
1
• w u
- -
k___Un
Malatya'daki
· : ·.: :::: : : . - ·. : :::::
w,<: . :�:_
Ulu Camiin
i::
:.·.-.:·:::•:=::-.::•:. :::: : : : :
planı
·
:
·: :::::::•:::.: ::::•::::. ::=· ::: ::: :::•:: :::.:::::
: ... _.
.:·.::: :::
--� ·.: :·.::.ıc:
biri olan mu karnas, bu kavsaralardan doğmuştur . ( 1 237), Divriği ( 1 228 - 1229). Malatya, Amasya
Isfahan, Zevare ve Ardistan ccım ıleri, Sel Burmalı ( 1 247) minare ve Gökmedrese ( 1 267?)
çuklu camiinin gelişimini göstermesi bakımın camileridir . Sivas ve Kayseri Ulucami'lerine ge
dan Türk Mimarisi için son derece önem lidir. lince; yapım tarihleri kesin olarak bilinmeyen,
Her üç yapıda da, aynı plan, aynı yapı malze· ama birincinin H icri VI. yüzyıl ortalarından son-
mesi, aynı süsleme prensibi göze çarpmaktadır .... ra i l . K ı l ıçaslan ( 1 1 56 - 1 1 92) zamanında, ikincisi
nin d e Xll. yüzyılın i l k yarısında yapıldıkları sa
nılan bu camilerin dikl<ate alınacak sanat değer
ANADOLU SELÇUKLULARl'NDA CAMİ:
leri yoktur; yaln ızca eskilikleriyle ve Anadolu
Anadolu da yapılmış olan Selçuklular devı:i camil·erinin yer yer i l k mimari özelliklerinin iz
camilerinin çoğu çok sütunlu ulucami tipinde lerini taşımalarıyla anı l ı rlar. Biz burada bir fikir
d i r. Genellikle kesme taştan, mihrap duvarına vermek için, gerek mimari, gerekse süsleme
dik sahınlardan oluşup dikdörtgen planlıdırlar. bakımından önemli bulduğumuz birkaçı üzerinde
i lk örnekler düz dam l ı , ahşap kirişlidir (Sivas, duracağız. Malatya cam iini öne almamız, lsfa
Erzurum Ulucami'leri). Daha sonraları, X lll. yüz han'daki Mescid-i Cuma ile büyük benzerlikler
yı l ı n başından itibaren, taş tonozlar ve özel l ikle gösterdiği içindir.
mihrap önlerinde kubbeler gözükür. Avlu yok
olmuş, ortada ancak bir kemer gözünü kaplıya Ulu Cami (Malatya): Bu camiin en dikkate
cak bir «avlu anıs ı » halini almıştır. Bu camilerin değer tarafı, mihrabın önünde bulunan kubbel i ,
en önemlileri de Konya ( 1 220) ve Niğde'deki 6,90 metre genişliğinde v e 6 metre derinliğin
Alaeddin ( 1 224). Kayseri'deki Hunat H atun deki eyvanlı kısmı ile kareden kubbe yuvarlağı-
denenmemiş bir örnektir. Camiin yapımına bü
yük bir ihtimalle 1 . Keykavus zamanında başlan
mış ve tamamlanması y ı l lar sürmüştür.
Konya Alaeddin Camii: Konya'da Alaeddin
tepesinde bulunan yapı, oldukça düzensiz ve bir
kaç aşamada yapılmıştır. Doğuda, çok sütu n l u ,
d ü z d a m l ı , u l ucami tipinde kaba ve en geniş bö·
lüm yer a l ı r. Bu bölümün kıble yönü çarpıktır. Or
tada Malatya, Kayseri U l ucami'lerinin mihrapları
önündeki " köşk» denilen sisteme benzer kubbe
li bölüm yer a l ı r. Büyük avluyu, yüksek duvar
lar çevirir ve taç kapı, bu duvar içinde, kubbe
li kısmın karşısında yer alır. Camiin en göste
rişli bölümleri, kakma çinilerle Kaplı kubbesi ile
mihrabı, 1 1 56 tarihinde yapılan ahşap minberi
ve taç kapısıdır. Mihrabın özellikle altı harap ol
muş, mermer barok stilinde, cami üslubuna uy
gun düşmeyen bir başkası monte edilmiştir.
Şamlı mimar Muhammed bin Havlan tarafından
yapılan taç kapının üst kısmı iki renk taşla örü
lüp, gösterişli şekilde süslenmiştir. Camiin çe
şit! i kitabeleri 1 2 1 9 ve 1 220 tarihlerini taşımak
tadır.
\.
Malatya'daki Ulu Cami'de kubbeye geçiş bölgesi
na geçişi sağlayan trompların iç içe geçen kav Ulu Cami {Divriği): Sivas'ın güneydoğusuna
saralardan meydana gelmiş olmasıdır. Bu iki düşen Divriği ilçesindeki Ulu Cami'in kitabele
unsur da, Büyük Selçukluların eseri olan üç rinden 1228 - 1 229 ( H . 626) y ı l ı nda 1. Keykubat
İ'vlescid-i Cuma'da görülür. zamanında, Mengücekoğullarından Ahmet Şah
Cami, batı tarafında bulunan portali n kemer tarafından yaptırıldığı anlaşıl maktadır. Divriği
tablası üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre, Ulu Camii özellikle süslerinin, çağdaş anıtlarda
Husrev adında bir mimar tarafından inşa edil kine benzememesi bakımından dikkati çeker.
miştir. M ihrap önündeki kubbe ise eyvan keme Planı, Niğde Alaeddin, Hunat Hatun, Amasya ca
ri çinileri içinde yer atan başka bi r kitabeye gö mi lerinin planlarına benzer.
re. Ma l atyalı Yakup bin Ebubekir'in eseridir. Cami ile, güneyde ona bitişik olan Darüş Şi
Bu cami, İran'daki Büyük Selçuklu yapı ge fa'nın birlikt€ kapladıkları d ikdörtgen alanın eni
leneğinin bir uzantısıdır ve Anadolu'da bir daha 32, boyu 64 metredir. Darüş Şifa'nın yüzölçümü.
48
• A
49
Divriği U l u Camiinde Darüş Şifa'nın içten görünüşü
cami yüzölçümünün beşte ikisidir. Tamamen nin çıkıntı l ı geniş kenarlarını andıran bir çerçe
kesme taştan olan cami , mihrabın bulunduğu du ve kuşatmaktadır. Mihrabın yarısından itibaren
vara dikey beş sahna ayrılmıştır. Ortadaki sahın kemerin uçlarına kadar bitki örgeleriyle süslü
daha geniş ve yüksektir. Giriş kapısına göre
üçüncü bölümü teşkil eden havuzlu kısmın es
kiden bir avlu olduğu, iklim dolayısıyle üstünün
sonradan bir kubbe i l e kapatı ldığı, bağdadi tar
zından ve sonraki onarımların ayrı b i r işçiliği
göstermesinden anlaşılmaktadır. Sahınların üstü
yirmi beş küçük kubbe ve tonoz ile örtülüdür.
Camiin içinde on altı sütun vardır ki, bunlar
XVl l l . yüzyılda tastan sekiz kenarlı birer k ı l ıfla
kapatılarak kalınlaştırılmıştır. Dışardan kendisi
ni piramit biçimiyle belli eden mihrabın önün
deki muhteşem kubbe özellikle dikkate değer.
Tromplar, iç içe iki nişlidir. Kubbenin iç yüzü on
iki kaburga ile on iki dilime ayrılmıştır. Bunlar
dan her biri uçgen şeklinde süslerle son bulup
başlıkları baklavalı olan sütuncuklara dayanmak
tadır. Gemi teknesi şeklinde bir kemerle son
bulan mihrap, bir di kdörtgen içine alınmıştır. Divriği Ulu C a m i i n d e Darüş �ifa'nın kesiti
Bunu da, geniş kenarlı ve b i r resim çerçevesi- [üstte) ve caın i i n p l a n ı (altta).
50
bi r kuşak görülür. Abanoz ağacından yapılmış
olan ve Tiflisli İbrahim Oğlu Ahmed imzasını ta
şıyan ahşap minber bir oymacı l ı k şaheseridir.
Camiin en muhteşem portal i kuzey yönün
dedir. Hünkar mahfeline geçit veren doğudaki
kapı, sonradan pencereye çevrilmiştir. Başka
bir kapısı da kuzeybatı yönüne düşmektt;!dir.
Güneybatı yönündeki taç kapı ise Darüş Şifa'
ya aittir.
Camiin kuzey taçkapısı, esas unsurlarına
indirgenince, yukarısında mukarnaslı bir kavsara
bulunan ve sivri kemer içinde yer alan dikdört
gen bir kapıyı kapsar. B u 'kapıyı çerçeveleyen
alanda değirmi levhalar, şerit halinde yazılar ve
fışkıran ırı yapraKıar goruıür. Mukarnaslı kavsa
ranın köşeli konturları sivri kemerin eğriliği ile
uyuşamamaktad ı r . Doğal ölçüyü aşan ve duvar
üzerine karmakarışık işlenen biçimler ve yaprak
lar, keskin olarak kesilen konturları ile taş üze
rindeki işçilikten çek maden üzerindeki işçiliği
hatırlatır. Yerden fışkıran sıcak iklim bitkiler<
gibi, derin bir röliyefle taştan ayrılırcasına cep
heyi taşkınlık ve karışıklık i l e kaplayan bu tuhaf
süslere bakıp da, bunları yapanların sanattaki
inceliklerine ve ustalıklarına hayran olmamak
elde değildir. Bu portalin süslemesi ile, bir Sel
çuklu eseri olan Hemedan'daki Aleviyan Kün
bedi (Xll. yüzyılın ikinci yarısı) kıble duvarının,
mihrabı n , güneyindeki köşenin derin röliyefli
palmetlerden, rozetlerden, kıvrık dallardan, geo
metrik örgülerden meydana gelmiş taşkın ve s ı k
süslemesi arasında açık b i r benzerlik göze çar
par. Yapının organizmasını ve r-i tmini unutacak
kadar coşkunluğa kapılan bu süsler, barok bir
ruh halinin ifadesidir. Divriği Camii'nde, mimar İran'da, Tebriz'de Taceddin Al i · Şah Mescid-i Camii
la süslemeci el ele vermemiş, ayrı çalışmış gö ( 1 3 1 0-1320) diğer cami tiplerinden ayrı özellikler gös
rünüyorlar. Camiin biraz yatışmış b i r ruh halini terir . Olcaytu Türbesi gibi çok geniş bir alanı kaplıyan
yansıtan batı · portali de, gerek kavsaranın bire ".:amide süsleme pek azdır. Tuğla örgül erl e süsleme
şi m i, gerek onu sonuçlandıran yüksek kemeriy etkisi yaratı lmaktadır.
le Anadolu'daki Selçuklu mimarisinin sürümde
olan temalarına cevap vermez. B u portalin süs Han. Olcaytu V' e Ebu Sald Bahadır Han zama
lemesine gelince; bütün dikey sahalar, çok kü nında birçok cami, medrese, türbe, darü'ş şifa,
çü.k detaylı bitki arabesklerinin sıkı bir ağı i l e kervansaray yapılmıştır. Bunlar, büyük ölçüde
kaplanmıştır. Portali n sağ v e sol tarafındaki kö harap olmalarına rağmen, kalıntılarıyla Moğol
şelerde taş üzerine işlenmiş düz röliyef li , iki hükümdarlarının kudret ve ihtişam zevkini gös
başlı ve tek başlı stiliz e kuş kabartmaları vardır. termektedir . İlhanlı camileri, plan tipi bakımın
Bunun eski totem geleneğiyle i lgi li olduğu şüp- dan Büyük Selçuklu camilerinin devamı gibidir
ler. Ancak ölçüleri, özellikle yükseklikleri büyür:
·
hesizdir.
Süslemede, o zamana kadar görülmedik bir zen
Camiin mimarı Ahlatlı Hurrem Şah adında
ginlik ve gösteriş vardır.
bir sanatçıdır.
EbO Said'in i l k hükümdarlık yıl larında, Tah
ran'ın 42 km. güneyinde bulunan Veramin şeh
iLHANLILAR'DA CAM İ :
rinde 1 322 (H.722) tarihinde Ali Kazvini tarafın
İlhanlilar zamanında, XIV. ıüzyıida Tebriz. dan yaptırılan Mescid-i Cami'inin batı tarafı büs
Sultaniye, Meraga, Herat · şehirlerinde, Gazan bütün harap olmasına rağmen bir fikir vermekte-
51
/
dir. Orta larında birer eyvan bulunan, dört tarafı rihinde yaptırdığı camidir. 76 - 63 metre gı
revakla çevrili Selçuklu cami planına uygun ola bi dev ölçülü b i r avlu çevresinde, batı harem
rak tasarlanmıştır. bölümü. kuzey ve güney kenarları ortasında bi-
Camiin süsleme öze l l i kleri, yapı malzemesi
olarak kullanılan tuğ la i l e i l g i l idir. Tuğlayı hem
korumak, hem de süslemek için bol ölçüde çini
ve alçı harcanmıştır. Alçı, geometrik ve bitki
motifleriyle süslü frizler için kullanılmıştır. Ca
m i kubbesinin ve portallerdeki yarım kubbelerin
içi açık ve koyu renkte çini mozayiklerle kaplı
dır.
@TI
Tİ M U R LULAR'DA CAM İ :
c
c
E
c.'<l
Ü
E
c
c.'<l
I
:ö
a:ı
rer mesci,di, doğu duvarındaki çifte minareli tırdığı bu cami , şimdiye kadar gördüklerimizden
(biri yıkı !:nıştır) taç kapısıyla tam bir mi mari farklı bir plandadır ve Bursa'daki Yeşil Cami i l e
kompleks meydana getirir. Bütün bu yapılar bir o l a n benzerliği gözden kaçmaz. Açık avlu, orta
birine küçük kubbeli revaklarla bağlanır. Bu dan kalkmış, üzeri büyük bir kubbeyle ör.tülmüş
kompleksi kuşatan duvarın her köşesinde birer tür. Büyük Selçuklu camilerinin mihrap önünde
minare yükselir. Asıl camiin duvarları geomet ki kubbe ve eyvan l ı « köşk � sistemi, yerini tek
rik motifler ve küfi yazı ile bezenm iş; bu beze kubbeli ve kare planlı bir mekarı-a bırakmıştır.
meler, mavi renkli s ı r l ı tuğlalar i l e işlenmiştir. Bu mekanın sağ ve solu boş bırakıldığından,
Asıl taç kapı ve minareleri mermer, kesme mihrap kısmı kare bir çıkı ntı meydana getirir.
taş ve kakma çini lerle zenginleştirilmiştir. Ca Büyük kubbeli orta kısmın çevresinde büyük
mi bünyesindeki bu partal. 41 metre qibi büyük ayaklar arasında kalan geniş açıklıklarla orta
bir yüksekliğe ulasır ve gök rengi kubbenin iri mekana baÇılanan küçük kubbeli galeriler bulu
yazılarla süslü kasnaÇjını kısmen örter. nur. Cephenin iki yanında birer minare ve tam
ortasında da taç kapı yer alır. Dört eyvanl ı ,
Gök Mescit: Tebriz'de, 1 4 65'de Karakoyun açık avl ulu cami program ı , büyük ölçüde değişik
lu'lardan Cihan Şah'm kızı Saliha Hatun'un ·yap- liÇje uğramıştır.
54
Kahire'de Türk Memluklarından kalan en eski cami Baybars C a m i i d i r . Abbasi ve Fatımi camileri
tipindedir. Yeni motifler kullanılan cami 1266'da ya p ı l m ıştır. Yanda cam i i n planı.
•-
rap duvarına parale: sahınlı harem bölümü ve
• . ..
avluyu çeviren galerileriyle Abbasi ve Fatımi ge
leneğindedir. 1 420'de yapılan Şeyh M e l i k Müey ��......
. .
...
...
9"1
..... .
yed Cam ii için de hemen aynı şeyleri söyleye . . . ... . : · ı
.. •
• • • • • • • • • •
f •
• • •
=
b i l iriz. Ancak burada, değ i ş i k bir program ola
1
• • • • • • • • • t • • •
..
•
yer alıyor.
=.. =•
� o ��
SAFEVİLER'DE CAM I :
.
!
iran'daki Türk v e Moğol egemenl iği, 1 502'de .
Safeviler'in devlet kurmasıyla sona erer. En �
dönemleri. 1 587 - 1 628 arasındaki Şah •
•
parlak
Abbas zamanıdır. En güzel Safevi cam ii olan
= x:
•
il
Mescid-i Şah da bu devirde, 1 6 1 2 - 1 628 arasın
1 � - · - · - · - · - · - · - ·•
da yapılmıştır. lsfahan'ın tam ortasında kurulan
�
: ı •
1 --
·---· - · --· - -------------
- ·- ·- · - - --..... •
..
c;ı
Meydan-ı Şah'ın güneyindedir. 33 metre yüksek
liğindeki taç kapısı meydana bakar. Sağ ve so
tl:.J. ,.,,.,.,
lunda ç i n ilerle kaplı çifte minaresi vardır. Taç
kapı, çini ve kakma mermerlerle son derece
..,., ., ........
gösterişli şekilde dekore edilmiştir. Bu partal,
cami ekseninde değildir. Aşağı yukarı 45 dere
..
celik b i r diyagonal hat çizer. Kapıdan küçük
- -
•
kubbeli bir dehlize giril ir. Bu dehlizden sonra
yön değişir ve artık cam i i n ekseninde yer alan Şeyh Melik Müeyyed Camiinin � lanı
55
.
'
'
�
------ -- - - ------- -
Isfahan'daki
Mescid-i Şah'ın
planı
vardır. Asıl namaz k ı l ı nan kubbeli salonun ya l ı k zaman, mimarinin kuruluş ve gelişimi ile ge
nındaki ikişer sahın küçük kubbelerle örtülmüş çer. İ l k öneml i eser Kutbeddin Aybek'in yaptır
tür. Bu sahınların her birinde bir mihrap bulunur. dığı Kutup Minar (1 200 M .) denen minaredir. Ca
Bu yan sa h ınlar her iki yanda. havuzlu di kdörtgen m i , ulucami tipindeydi ve bugün hemen hemen
birer yan avluya açıl ır. Yan eyvanlarda da mih tamamen yıkılmıştır. Yalnız minaresi durmakta
raplar vardır. Mescid-i Şah, adeta namaz k ı l ına dır. Gene Aybek'in 1 200'de başlattığı ve sonra
cak birçok mekanın bir araya geldiği mescitler dan tamamlanan Ecmir 'deki Cami Mescid de
topluluğu gibidir. aynı tiptedir. Geniş avlular, derin olmayan ha
Safeviler'in öbür camilerinde, çinilerinin rem kısımları, sivri kemerler devam eder. Ancak
zenginliğine rağmen, mimari bakımından öne m l i bu i l k yapılarda, özellikle ayrıntılarda Cayna üs
gelişmeler olmamıştır. lubunu _devam ettiren Hindu yapılarının etkisi
görülür. Aybek devri, mimaride çözüm yolları
H İ ND İ STAN'DA (Oelhi Sultanları ve Babür nın arandığı bir devirdir. Eserlerde çifte etki gö
l ü ler'de) CAM İ : rülür. Bu karma üslup, Kutup Minar ' da da var
dır. Ü stü yıkıldığı halde 73 metre yüksekliğe
Hindistan'daki l sfam eserlerini 1 1 99 - 1 526 erişen ve yukarı doğru daralan bu yivli minare.
arası birinci dönem ve 1 526 - 1 707 arası Babürlü kırmızı kum taşı ve ak mermerden yapılmıştır.
İ mparatorluğu dönemi olarak inceleyeceğiz. Yukarı doğru daralan minare örneği, Buhara ve
Delhi sultanlarının devri olan ilk üç yüzyıl- Semerkand'ın yapı tarzıdır. Ancak, yivli gövde
56
.'
57
Agra yakınlarında, Ekber
tarafından yaptırılan ( 1 575)
ve ilk büyük Babürlü camii
olan Fethpür Camii Mes
cidi'nin giriş kapısından gö
rünüşü.
işçiliği, Gupta sütunlarını hatırlatan Hindu mi Delhi 'deki Kutup Minar'da da vardır. Cam Mi·
marlarının eseridir. Bu minarenin daha yakın nar ın i l k örnek olduğunu s oyleyebiliriz.
'
bir örneği, çok kısa bir süre önce ( 1 957) i l k kez Bu arada, Babürlü mimarisinin klasik dev
Orta Afganistan'daki Cam mevkiinde yıkıntıları rinde görülen, yanyana üç kubbeli harem bölü
bulunan Firüz Küh şehrinde görülen ve Xll. yüz münün biraz acemice olan ilk örneklerinin Delhi
yılda yapılan bir camie ait olduğu sanılan mina yakınındaki Şah-ı Alem Camii ( 1 351 · 1 388) i l e
redir. Cam Minar denen bu eser tuğladan ya Bara Künbed Camii nde (XV. yüzyıl) belirdiğ ini
'
şırlar ve aynı plan düzenini gösterirler_ Ortasın Camii beş kubbesi ile bir istisnadır. M i hrap
da havuz bulunan, üç yönü revaklarla çevr i l i , önündeki kubbe daha büyük olur. Harem bölü
dikdörtgen biçimli ç o k geniş avlu; doğuda, anıt müne, Büyük Selçuklu ve Timurlu cami lerine
sal bir partal , yanlarda daha küçük birer partal benzer şekilde, bir eyvanla girilir. Yapı malze
ve avluya göre çok az derin olan harem bölü mesi, kırmızı kum taşı ve ak mermerdir. Bu tip
mü . . . Bu bölüm, armudi şeki l l i ve yanyana sıra camilerin i l k örneği Fethpur Cami-Mescidi ise,
lanmış üç kubbe ile örtülür. Lahor'daki Yezirhan en uyumlu, en ileri örneği de Oelhi Cami-Mesci
di'dir.
i
. - . .. .
Anadolu Selçukluları zamanında yapılmış
, . olan camiler, çok sütunlu 'lllucami tipindedir. Bu
-�: yapılarda mekan bütünlüğü sağlanamamıştır. Me
] :!
�- ��"
ler devrinde başlar. Tonozlar, yerini · kubbe l ere
- . . ti bırakır, sütunlar yükselir.
Saruhanoğulları'ndan İ shak Çelebi'n i n 1366
. .. . . .
- -. :1
ItııJ
(H. 768) tarihinde Manisa'da yaptırdığı Ulu Ca
m i 'de. çok sütunlu bir mekan içinde mihrap
•
: • • •-
•
önündeki kubbenin Edirne'deki Eski Cami'de
• • • •
( 1 403) daha büyük dokuz kubbeye ve araları ge
nişletilmek üzere on iki ayağın dörde indirilme
s i , iç mekan meselesini Türk mimarlarının dai
ma düşündüğünü gösterirse de, cami içini geniş
ve toplu bir mekana kavuşturma yolundaki i l k
Fethpür C a m i i Mesci d i 'nin p l a n ı esaslı teşebbüsü, tek kubbeli küçü_� camilerde
5\::1
Selçuk'taki İsa Bey C a m i i n i n genel görünüşü
kubbenin arkasına bir ikincisinin eklenişinde yapılmış camilerin bi rçoğunda görülen son ce
görmekteyiz. Selçuklular zamanında yapıl m ı ş maat yerinin revakı ise bu iki camide her ne
olan Konya'daki İ nce Minare l i , Karatay Medre dense yer almamıştır. Ayrıca bu iki camiin avlu
sesi gibi yapılar, tek kubbel i , mekan endişesi revakları ahşap kirişlerle kapatılmıştır.
taşıyan yapıların öncüleridir, denebilir. Tek kub Son Cemaat Yeri: Selçuklu avlularında gö
beli yapılar, Beylikler devrinde yaygınlaşmıştır. rül meyen son cemaat yerine, çok sütunlu cami
i znik'te, Bursa'da, Batı Anadolu'nun Manisa, Ti içinde i l kin Karamanoğulları devrinde, 1 302 ta
re, Söke gibi merkezlerinde tek kubbeli, tek rihinde Ermenek'te yapı l m ı ş olan U l u Cami'de
mekanlı camiler ve mescitler yap ı l ı p durmuş rastlarız. Bu yer, üç sahını kıble duvarına para
tur. l znik Yeşil Camii ( 1 349). Söke - Balat'da 11- lel olan camiin kuzey yönünde değ i l , batı yö
yas Bey Camii ( 1 404) bunlardan iki örnektir. Bu nündedir. Yine Ermenek'te yapılmış olan Sipas
"
bakımdan 1339 yılında tam amlanmış olan Bur Camii'nde ( 1 306 - 1 349) aynı durumda bir son
sa'daki Orhan Bey Camii büyük bir önem taşır. cemaat yerinin bulunmas ı , batı yönünde bulu
Gerçekten, arka arkaya sıralanan iki kubbesiyle nan bu son cemaat yerlerini birer deneme say
geniş bir hacme varma çabası ilkin bu camide mamızı gerektirir. Bu arada, Konya ve Akşe
ortaya çıkar. Bu yapının ardından, Aydınoğlu İ sa hir'de X l l l . yüzyı lda yapılmış küçük kare planlı
Bey'in Selçuk'da yaptırdığı, kendi adını taşıyan ve tek kubbe l i , son cemaat yerinin işareti sayı
cami ( 1 375) gelir. Bu tarzdaki yapılarda iç ha labilecek tonozlu, bazen kemerli dehlizleri olan
cim mes&lesi daha bili nçli olarak e l e alınmışsa bazı mescitlerin varlığını da bel irtnıeliyiz. Kon
da iki ayrı kubbe boşluğu birbiriyle kaynaşma ya'da Beşare bey, Hoca Hasan ve Sırcalı; Akşe
dığından aranılan geniş ve toplu mekana iste hir'de Ayasofya ve Güdük Minare mescitleri bu
nildiği gibi varılamamıştır. Ama artık geniş ve tipin örnekleridir.
toplu mekana giden yol açılmış, Edirne'de 1 447 Son cemaat yeri, cami i n düzeni içerisinde,
tarihinde tamamlanan Ü ç Şerefeli Cami'e bu kıble duvarına paralel olarak Aydınoğulları'nın
yoldan varılmıştır. Birgi'de yaptı rdıkları 1 3 1 2 tarihli Ulu Cami'de
Avlunun revaklarla çevri l i olarak cami bün görülür. Bunu Osmanoğulları'nın Bursa'daki Or
yesinde ele alınması yine Beylikler devrine rast han Bey Camii ( 1 339) ile Germiyanoğulları'nın
lar. Ama dört revaklı avlu düzenine birden va ( 1 300 - 1 438) Uşak'ta yaptı rdıkları Ulu Cami izler.
rılmamış, i l kin Manisa'da İ shak Bey { 1 366), son Bu camilerin bünyesinde yer alan son cemaat
ra da Selçuk'da İ sa Bey ( 1 375) camilerinde yal yeri, XIV. yüzlıyın ikinci yarısından sonra daha
nız avlunun doğu, batı ve kuzey yönleri revak da yaygınlaşır. Kuzey Anadolu'dan da örnek ver
landırılmıştır. Beylikler devrinde, daha önce:leri miş olmak için, Candaroğullar ı zamanında Kas-
60
Selçuk'taki
l sa Bey
Cami inin
planı
tamonu'da yaptırılmış olan l bni Neccar Camii Ulu Cami (Manisa): Saruhanoğul l arı'ndan
( 1 253) i l e Candaroğluları'ndan Emir İ smail Oğlu Muzafferüddin İ shak bin Fahrüddin İ lyas Bey'in
Halil Bey'in 1363 tarihinde Kastamonu'nun Ke 1366 CH. 768) tarihinde yaptırdığı bu camiin av
mah köyünde yaptırdığı H a l i l Bey Cam i i 'n i saya lusuyla birl ikte boyu 36,55; eni 32,92 metredir.
l ı m ; bu küçük yapıların her ikisinde de üçer ke 1 5 ,30 X 30 metre ölçüsünde olan harem kısmını
mer gözlü birer son cemaat yeri b u lunmaktadır. örten ortadaki kubbe içten 1 0,30 metre çapında
Son cemaat yeri, son şekli n i revaklı avlu olup altı kalın ayakla bir kıble duvarının teşkil
düzeninde bulacaktır. ettiği sekizgen plan üzerine oturtulmuştur. Orta
İsa Bey Camii (Selçuk): Dımışklıoğlu Ali kubbenin sağında ve solunda bulunan kısımlar
adında bir mimarın eseri olan bu camii 1 375 ta da Bizans başlıklı sütunların taşıdığı sivri kemer-
rihinde Aydınoğulları 'ndan İ sa Bey yaptırmıştır.
56,53 X 48,68 metre ölçüsünde olan camiin üç
tarafı revakla çevri l i avlusuna, biri doğu, biri de
batıda olmak üzere, iki taçkapıdan girilir. D i k
kati üzerinde toplayan asıl taçkapı, batıdakidir.
Zaten kesme taşla özenmeden yapılan kuzey,
doğu ve güney cepheleri bir öze l l i k göstermez
ler. Dikkat ve sanat, camiin mermer levhalarla
kaplı olan batı cephesinde toplanmıştır. Enine
göre çok yüksek olan portal, tırtı l l ı bir s i l me i l e
çerçevelenmiştir. Cephede i k i katlı pencereler.
sıralanır. Her biri ayrı ayrı dekore edil miştir.
l i küçük kubbelerle örtü!üdür. Yer, altı köşeli içinde yer almıştır. cami içten ve d ı ştan son ae
tuğlalarla döşelidir. rece düzgün mermer levhalarla kaplanmıştır. Bu
Sekizgen üzerinde genişleyen kubbesi ve yapıda di kkati çeken öze l l i k , b i r yandan toplu
küçük kubbelerin örttüğü revakları i l e bu ca bir hacme yönelen irade ise. bir yandan da g Ü
miin, Osmanlı camileri için esas olan Edirne' zell i ğ i sad e l i kte bulan anlayıştır. Bu eserle, Sel
deki Ü ç Şerefel i 'yi nasıl hazırladığı anlaşılmak çuklul<:ır'ın mimari anlayışından artık iyice uzak
tadır. Kısa ve kal ı n gövdesi yeşi l , mavi, mor ve l a ş ı ! m ıştır. Taç kapı, çıkıntıl ı kare çerçeve için
sarı renkte sırlı tuğlalarla süslü olan b i r k i l i m de yer alan bir taşkın sivri kemerden ibarettir.
g i b i örülen minare, camie batı yönden bitişen
medresenin kuzeydoğu köşesindedir. OSMANLILAR'DA CAM İ (BEYL İ K DEVRİ ) :
İ.lyas Bey Camii (Balat): M e nteşeoğul la- İ stanbul ' u n fethinden önce meydana getiril
rı'ndan İ lyas Bey' i n , Söke kazasına bağl ı Balat miş olan mimari eserler, X l l l . yüzyı l ı n sonların
köyünde, 1404 tarihinde yaptırdığı bu cami, 1 4 dan XV. yüzyı l ı n ortalarına kadar, bölge özel l i k
metre çapındaki kubbesiyle, yekpare b i r hacim leri n i n üstünde bütün Anadolu'ya hakim olan
sağlayan tek kubbel i cam i lerin en büyüğüdür. Bu Beylikler devri üslubunun çerçevesi içine gi rer
geniş ve yüksek kubbeyi taşımak için duvarlar ler. Fakat Osmanoğul ları'n ı n bu devirdeki eser
i k i metre kalınl ığında yapılmış, geniş sivri ke leri, mimarimizin gelişmesinde en etki l i rolü
merli taç kapı ve .m i h rap hücreleri bu kal ı n l ı k oynadığı ve klasik Osmanlı camilerini hazırla-
62
yan ara şt ı rmalarda en büyük paya sahip bulun mermerdendir. Minarenin kaide kısmı da beyaz
duğu için. özel bir önem taşır. mermerden yap ı l m ı ş olup, pembe konglomera ile
Orhan Bey Camii (Bursa): Camiin, kapısı üze geometrik şekilde kaplanmış, altına da mukar
rindeki kitabeden, 1339 tarihinde Sultan Orhan ta naslı ve stilize motiflerle süslü mermer b i r ku·
rafından yaptırıldığı anlaşıl ıyor. Timurlu istilası şak eklenmiştir. Bu şekilde b i r minare kaidesine
zamanında . yanan ve harap olan bu camii Çe başka yerde rastlanmaz. Petek, şerefe korkuluğu,
lebi Sultan Mehmed 141 7'de o nartmıştı r . Plan mukarnaslar ve bütün c:ıövde yüzeyi lacivert, sarı.
di kdörtgendir. Kuzey tarafında beş kemerli bir yeşil. firuze renkl i , sırlı tuğla ve kakma çinilerle
son cem aat yeri vardır. Bu revakın ortasından örtülmüştür.
geçilerek küçük bir kubbe altına giri l i r. Buradan
Yeşil Cami (Bursa): Bu cami de, plan bakı
da geçince kendimizi yüksek kubbeli geniş bir
mından Orhan Bey Camii'ne benzer. Çelebi Sul
salonda buluruz. Bir orta hol niteliğinde olan bu
tan Mehmed tarafından ( 1 4 1 3 - 1 42 1 ) yaptırılan
salonun döşemesi giriş seviyesindedir. Yapının
camiin 1420 başında bittiği, giriş kapısının üstün
mi hveri üzerinde, kıble tarafında i leriye doğru
de, yan nişlerde yer a l an· kitabeden an l a ş ı l ın a kta
dır. İç duv ar l a rı süsleyen nakışlar ve çiniler an
çıkan, büyük bir kemerle orta salona bağlanan
kare kısım, namaz kılmaya ayrılmıştır ve bura
cak 1 424'de Çelebi Sultan Mehmed'in ölümün
ya üç basamakla çıkılır. M�rkez holün sağında
den üç y ı l sonra tamamlanmıştır. Mavimtrak yeşil
ve s o lund a bulunan iki od a ya yine birer açık
ç in ileri nde n dolayı «Yeşi l » adı verilmiştir. Mimar
kemerden geçilerek gi r ili r . Her birinin ikişer
Hacı İvaz'ın eseri olan bu camiin çinilerini
basamağı bulunan bu odalar yargılama yapılma
Mehmet Mecnun, nak ı şl <1 rı n ı İlyas Ali oğlu Ali,
sı için hazırlanmış kad ı l ı k daireleridir. Bu cami
tahta işlerini de Tebrizli Ahmet yapm·ıştır.
de görülen iki kubbe. mekan meselesinin önemle
ön cephe, yeni bir m i mari anlayış karşısında
ele al ındığını, fakat aradaki duvar yüzünden bü
bulunduğumuzu göstermeğe yeter. Bu ön cep
tün halinde bir mekana varılamadığını göster
henin -ortasında yazıların, hatai ve rumi şeritle
mektedir.
rinin çevrelediği, mukarnasların ve filiz kıvrım
Yeşil Cami (İznik): İ znik'te, sanat tarihi ba larının zenginleştirdiği muhteşem portal yer
kımından en di kkate değer anıt, Yeşil Cami'dir. alır ki, bunun da her yanında iki sıra halinde her
Son cemaat yerinin cümle kapısı üstü nd eki sü biri belirli silmelerle di kdörtgen çerçeveler içi
lüs kitabeden, 1 379'da yapılmaya başlandığı ve ne alınmış dört pencere vardır. Bu pencerelerin
on dört yıl sonra bittiği anlaşıl ıyor. Camii yap her b i r i mukarnasl ı çerçeveler içine alınmış olup
tıran Çandarlı Hayreddin Paşa, yapan M i m a r a l ı n l ıkl arı , değişik filiz k ı vrı ml a r ı , çizgi ve yazı
Hacı b i n Musa'dır. 1 5,35 X 1 1 metre ölçüsünde bir şeritleri i l e örülmüştür. Görülen haliyle camiin
alanı kaplayan bu yapı, üç bölümden oluşur. son cemaat yeri yoktur. Ama son cemaat y eri
Üstü tonoz biçimli bir çatı ile örtülmüş bu kemerlerini taşıyacak olan konsol ların ve üzen
lun an üç kemerli son cemaat yeri, çatının orta gilerin varl ı ğ ı , bu yerin yap ı mı na başlanmışken
sında yüksek kasnaklı bir kubbenin bulunması sonradan vazgeçildiğini göstermektedir.
ile öze l l i k kazan ır. Bu kubbe ve tonozları, mukar Cephenin ortasındaki cümle kapısından gi
nasl ı sütun başlıklarıyla son bulan devşirme sü ril ince sağda ve solda birer dehlize rastlanır. Bu
tunla r taşır. Cümle kapısı kuvvetli bir ışık gölge -
dehlizlerden birer dar merdivenl e hünkar dai re
tesiri bırakan mukarnas frizi ile çerçevel e nmiş sine çıkı l ı r. Burada, padişahın cemaatle namaz
tir. Bu mukarnasların klasik mimarimizde görü kı lması için yapılmış, eksen üzerinde yer alan
len sarkıtmaları yoktur. hünkar mahfili bulunmaktadır. Bu mahfilin içi ve
l çerde, kapı i l e harem arasında, iki büyük kemerinin kenarları çok güzel çinilerle kaplan
s ütun a dayanan üç gözlü bir kısım yer a l ı r. Bu mıştır. Hünkar mahfilinin iki yanındaki odalar
kı s m ı n üstü, yanlarda basık tonozlarla, ortada sa da hareme ayrılmıştır. Mahfi l i n korkuluğu çini
ğ ı r fenerli bir kubbe i l e k apa tı l mıştı r. kafes l i olarak yap ı l mıştır.
Harem bölümü . karedir; çapı 1 1 , yüksekliği Camiin içi, bir dikdörtgen üzerinde arka ar
16,20 metre o l a n ve 2,80 metre yükseklikte on iki kaya yer almış 1 2.50 metre çapında iki kubbe
köşeli bir kasnak üzerine oturan tek bir kubbe ile yanlardaki üçer odadan ibarettir. Ü ç l ü yan·
ile örtülüdür. farın ortasındaki odalar eyvan şeklindedir. Önde
Cami dışardan, özenle yontulmuş sarı renk ki şadırvanlı ve kubbeli kare salon, kapat ı l m ış
li kalker taşıyla örülmüştür. Minarenin taba n ı , avludan kalma bir anıdır. Yandaki eyvanlar, bir
so.� cemat yeri, kapı söveleri, sütun b a ş l ı k l arı i s e eyvan biçiminde olan harem kısJllı . küçük bir
63
Bursa'daki
Yeşil Cami'de
zemin katın
planı
eyvan niteliğini taşıyan şadırvanlı salonun giri Bey Cam i i 'nin sonraki bir benzeri de il. Murad
şi, Selçuklu medreselerinde gördüğümüz dört Camii'dir � 1 424 - 1 426).
eyvanlı mimari geleneğinin unutulmamış oldu Bursa üslubunda yapılmış olan b u camilerin
ğu n u göstermekte dir. gerek l stanbul 'da, gerekse Anadolu'da, Afyon'
Cami içindeki bütün duvarlar, yerden baş da ve Amasya'da birçok başarılı örnekleri vardır.
layarak, insan boyunda altı köşeli koyu yeş i l ,
açık v e koyu mavi renkte çinilerle kaplıdır. 1 0 Ulu Cami {Bursa): Yapımına Yıldırım Baye
metre yükseklikteki mihrap d a beyaz, açık ve zid zamanında, Niğbolu zaferinden (Eylül 1396)
koyu mavi, siyah, altın renkli çinilerle kaplan sonra başlanan ve minberin kitabesindeki tarihe
m ı ştır. Cami i n mermer levhalarla örtülü dışı, göre 1 3.99-1 400'de (H. 802) tamamlandığı kabul
özellikle ön cephesi, çinilerle kaplanmış olan olunan U l u Cami-. dıştan 68 X 56 metre ölçüsünde
içine denktir. olup, dört sıra dörder eş ayakla yirmi kare me
Bursa'da Yeşil Cami'in daha önceki bir ör· kana bölünmüştür. Bunların her biri, her iki yönde
neği Yıldırım Beyazid Camii (1 390) ise, Orhan sivri kemerlerle birbirine baqlanmış: böylece
64
f
'
Xll.Yüzyılda Batı Türkistan da doğup, sonradan Vesi kentine yerleşen, hec�
vezniyle yazan ünlü tasavvuf şairi Ahmet Yesevl'nin türbesi (X!V. Yüzyıl ) .
Edirne'deki Ü ç Şerefeli
Cami ( 1 437-1447) büyük
bir mekanı gerçekleştir·
me yo l u ndak i önemli bir
uygulamadır. Minare sa
yısı ilk olarak bu camide
dörde çıkmıştır. Minare
lerin boyları ve biçimleri
değişiktir.
meydana gelen yirmi kare mekan 1 0,60 metre ça bir alan kaplayan bu cami, büyük bir mekanı ger
pında kubbelerle örtülmüştür. Yalnız orta sahnın çekleştirme çabasının i l k önemli denemelerin
cümle kapısından sonraki ikinci kubbesi açık bı den biridir. Burada çok kubbeli sistemde büyük
rakılmışkeı:ı. sonradan bir camekarı ile kapatı lmış bir değişi klik olduğunu, 24,25 X 60 metre ölçü
tır. Bu kapatılan kısmın altında on altı köşeli bir sünde olan cami içinin, çapı 24,'ı metreyi bu
r.
şadırvan vardır. lan ve kilit altında 28,40 metreye k8dar yüksel e.n
büyük bir kubbe ile örtüldüğünü, küçük yan kub
Eski Cami (Edirne): Her kenarı dıştan 49,50 belerin bu orta kubbe lehine dörde indiğini gö
metre olan bu camiin Bursa'daki Ulu Cami'den rüyoruz. Orta kubbe on iki pencereli bir kasnağa
esaslı farkı, ayaklarının on ikiden her kenarı 2,80 oturur. Bu kasnağın dışında on iki kubbe göğüs
metre olan dört kare ayağa bindirilmesidir. Böy lemesi vardır k i , bunlar i l k kez bu camide uygu
lece 1 3,50 metre çapındaki dokuz ku:ıbeyi dört lanmıştır. Büyük kubbe kaidesi, ikisi ortada, ikisi
kalın ayak yüklenmiş bulunmaktadır k i , bu durum
giriş, öteki ikisi de kı b l e duvarına gömülmüş altı
mekanın gelişmesi yolunda ileri bir aşama sayı
ayağa dayanan kemerlere pandantiflerle oturtul
l ı r.
muştur.
Üç Şerefeli Cami (Edirne): 1 43 7 i l e 1447 Camiin, dört tarafı revaklarla çevrili ve or·
arasında i l . Murad tarafından yaptırılmış olan tası şadırvan l ı avlusu, Osmanlı camilerinin avlu
ve avlusu dıştan 66,50 X 64,50 metre ölçüsünde larına en eski bir örnek olarak gösterilebilir. Av-
,
65
!unun _köşelerinde kesme taştan, değişik boyda eski Fatih Camii tipine uyularak Atik Ali Paşa Ca
ve türlü şeki l lerle yapılmış dört minare vardır. m i i ( 1 497) gibi büyük kubbeye bitişik tek yarım
M i nare sayısı, i l k olarak bu camide dörde çıkmış kubbeli camiler de yapılıyordu.
tır. Kıble yönüne bir yarım kubbe eklendikten
sonra. hem s imetri prensibine, hem de daha ge
niş bir mekan elde etme hedefine uyularak, kıble
İMPARATORLUK DEVR·I
yönünün karşı tarafına da bir yarım· kubbe eklen
Birtakım m i mari problemlerin Beylikler dev mesi gerekiyordu. İşte Beyazid Camii'nin (1506)
Firuz Ağa (1491) camileri gibi tek kubbe l i ; ya da nak kulelerinin türlü seviyelerde ve planlarda
kademelenmesi i l e yapıya piramidal b i r şeki l ve
rilmiştir. Klasik camide dış piramidal şekil, ge
nişleyen iç hacim ile birlikte gelişmiştir. Bu pi
ramidal şekilde ahengi bozmamak için, kubbe
baskısını karşılamak üzere, yanlara dayanarak gö·
revindeki dış galeriler ve iç yan sahınlar eklen
miştir.
66
-
Süleymaniye'nin kubbesi yalnız genişli ğiy.le d e ğ i l . yüksekliğiyle de S i n a n ' ı n iç hacme verdiği önemi gösterir.
,
67
Edirne, Sei i miye Camii. Enlemesine rölöve.
1..
•
•
�-
Nuru Osmaniye C a m i i (solda) ve onu et ki leyen Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan C a m i i n i n d ı ştan görünüşü
re şeklinde büyük bir hücredir. Cami içinde bir 1 555 arasında yaptığı dört geniş kemerli Mihri
birine .yakın, üst üste beş sıraya dizil miş 1 74 mah Sultan Camii'nin etkisi besbe l l idir. Ama
pencere vardır. Bunların kemerleri sivri deği l , ka XVll. yüzyılda Avrupa'da güzel örnekler vermi_ş
visli ve dilimlidir. olan barok üslup, burada bu etkiyle tam kayna
Bu camide, Sinan'ın Edirnekapısı'nda 1 550- şamamıştır.
70
TÜRBELER
ı
Türbe, İslam dünyasında sultanlar, saraya ,..
.
__ - ---- . .... - - - - - - - - 1
- . _
......
.. ..
__ __
---
74
cak üst gövde asıl türbenin yer aldığı kare üze
rıne oturmuştur. 1. Keykavus'un türbesi ise tam
bir karedir ve avlu cephesi zengin çini dekoras
yonu ile belirtilmiştir. Bu tarz türbelerin çoğunun
alt gövdeleri taş, üst gövdeleri tuğla olarak yapı
lır. Amasya Gökmedrese'si, 1 . Keykavus türbeleri
böyledir. Tuğla kısımları çok zaman çiniyle de
kore ed i lmiştir. Nitekim tarihleri kesinlikle b i l i
nemeyen ve XIV. yüzyıl başlarına tarihlenebile
cek Akşehir'de Seyyit Mahmut Hayrani, Konya'·
da Mevlana ve Sivas'ta Güdük Minare denen
Şeyh Hasan Bey türbeleri, bu tipin örnekleridir.
Hepsinde de alt gövde kesme taştan, üst kısım
ise çini dekorlu tuÇjladan örülmüştür.
Anadolu 'daki Selçuklu türbeleri de, l ran'da
ki Selçuklu örnekleri gibi, içten kubbe i l e ve
planlarına göre dıştan konik ya da piramidal vb.
külahlarla örülüdür. Yapı, esas olarak, iki kattan
meydana gelir. Yer seviyesindeki küçük bir kapı·
dan merdivenle inilen bodrum, mezar hücresi·
dir. Çoğu zaman iki taraflı merdivenle çıkılan ve
esas �övdenin içinde kalan üst kısım, mescittir.
Kümbet adı da verilen bu türbelere Anadolu'nun
birçok yerlerinde (Erzurum, Ahlat, Kayseri, Sivas,
Tokat, Konya, Niğde g ibi şehirl erde) rastlanır.
Bunların tek başına bağımsız ya da bir medrese·
ye, camie, darüşşifaya bitişik olarak yapılanları
vardır. Çoğu taş kaplamadır. Tek tük, tuğla ya de
taş-tuğla karışık olanları da görülür.
Gövdelerine göre tiplere ayırdığımız bu tür·
.
belerden, çok ke narlı başlıca örnekler şunlardır:
Divriği 'de Sitte Melik ( 1 1 66) ve Emir Kame
reddin ( 1 1 96). Amasya'da Halifet Gazi ( 1 1 46).
Niksar'da Kırkkızlar ( 1 220). Konya'da Tacül-Vezir Çok kenarlı taş türbelerin en güzel
(1239), Kayseri'de Sivas yolu üzerindeki Çifte örneklerin den Ahlat'taki Ulu Kümbet.
Kümbet denilen türbe i l e Huand Hatun türbesi
(1 238'den az sonra) bunlardan bazılarıdır. Kon
ya, Ahlat ve Kayseri'de isini ve kesin tarihleri Yuvarlak gövdeli olanlar: Ahlat'ta Ulu Küm
bilinmeyen sekiz kenarlı b irçok türbe vardır. bed ( 1 273), Hasan Padişah (1 275) gibi türbelerdir.
On ve daha çol< kenarlı olanlar: Konya'da Eyvan tarzında olanlar içın ıse, Konya'daki
Alaeddin Camii bitişiğindeki Selçuklu Sultanları Gömeç Hatun ve Akşehir'deki (Reis bucağında)
Türbesi, Kayseri'de Döner Kümbet (1 275). Emi r Yavtaş türbeleri örnek olabilir.
Erzurum'daki Ü ç Kümbetler içinde en gös· Bu türbe tiplerinin yanına, başlıbaşına bir
terişlisi olan ve Emir Saltuk denilen türbe, külah tip olan, anıtsal karakterli Tercan'dakl Mama
örtüsü ve saçak kısım m bakımından son dere Hatun Türbesi'ni de koymak gerekir.
ce güzel ve orijinal bir tiptir. Bu türbenin bir ben Mama Hatun Türbesi: Erzurum'un 90 km.
zeri de, Kırşehir'deki · M e l i k Gazi• türbe s idir. İ ki· batısındadır. Gösterdiği özellikler dolayıslyle
sinin de gövdeleri yukardaki köşelerde son bu,l· Anadolu'da ve İ ran'da benzeri olmıyan, taş ya
makta ve külah adeta gövdeye geçmektedir. İ ki p ı l ı , anıtsal bir türbedir. Yapı, bir kümbet ile onu
eser de, çok kenarlı Anadolu türbelerinin var çeviren bir duvardan meydana gelir. iki buçuk
yantlarıdır. Emir Saltık Türbesi, Xll . yüzyılda ya metre kalınlığında, içten on üç metre çapında bir
da Xlll. yüzyıl başlarında yapılmıştır. Kırşehir'in daire olan bu duvarın iç tarafında şişkin sivri ke·
Melik Gazi türbesi ise Xll. yüzyılın i l k yarısına merli . nişler sıralanır. Baz ılarında sandukalar bµ
aittir. lunur. Bu nişlerde, herhalde türbede gf:>mülü olan
75
Tercan'daki Mama
Hatun Türbesi başlı-
başına bir tiptir. Bu
anıtsal yapı, Saltuklu
Prensesi . Mama Ha
tun 'un yattığı silindi
rik dilimli bir kümbet
le, onu çevreleyen ve
şişkin sivri kemerli
nişlerinde Mama Ha-
tun'un yakınlarının �ı
yattığı .sanılan kalın
bir duvardan meyda-
na gelmektedir.
..,
_Jlı\
----
T - �\ .
l
f
/,
-.�l .: --:_,..
\..,
İ.'
'
·;,ı ....
,\
Mama Hatun Türbesinde, kümbetin s i lindirik di
limlerinden biri ve tiirbenin plan ı . Kümbeti çevi
ren duvarın çapı, içten 1 3 metredir.
76
Saltuklu prensesi Mama Hatun 'un yakın· mimarın yaptığı okunur. Ancak tarihini belirten
farı yatmaktadır. Bu duvar cephesinde yer bir kitabesi yoktur. Tarihi kaynaklar ve yapının
alan muhteşem bir portalden çevre ko· mimari öze l l i kleri, bu eserin X l l . yüzyıl sonların
ridoruna girilir. Asıl kümbet, kare b i r oturtmalık da ya da x ı ı ı . yüzyıl başlarında yapıldığını göste
üzerinde ve dairenin tam ortasında yükselmekte· riyor.
dir. Kesme taştan yapılmış gövde, yuvarlak çu c;ok kenarlı taş türbelerin en güzel örnekle-
ha keskin sekiz girinti yapar. Bu girintilerden çı Hatun Türbesi, kendi adını taşıyan Külliye ' nin
kan hatlar yukarda da devam eder ve kubbenin içinde yer alan ve mukarnaslı bir kare oturtmalık
orta noktasında birleşir. Böylece kubbe içerde üzerinde yükselen, Anadolu Selçuklu t ü rbeleri
adeta gotik'in d i l i m l i kubbelerini hatırlatan bir nin en zarif örneğidir. Mihrabı, pencereleri, sa·
özel l i k gösterir. Kubbeyi örten konik çatının üze çak kısmı , çok ölçülü şekilde kabartmalarla süs
rindeki ince silmeler, süs kemerleri meydana ge lenmiştir. Devri için başka bir örneği olmayan
tirir. mukarnasl ı oturtmal ı ğ ı , beyaz taş ve mermer·
dendir. Döner Kümbet ise, geometrik ve bitkisel
Kubbenin iç yapısının çok ilgi çekici b i r dekorasyonu yanında, ası l , gövresinin çeşitli yüz
başka örneğini, Türkistan'da · bulunan XI. yüzyıla lerinde ve kapı tarafında yer alan figürlü kabart
... ait bir Karahanlı eseri olan Balacı Hatun Türbe malarıyla ünlüdür. Mimari bakımdan da son de
si'nde buluruz. Çevre duvarlarındaki taç kapı, rece orantıl ı olan türbede yer alan figürlü kabart·
zengin geometrik ve bitkisel taş dekorludur. Bu malar; hayvan, insan ve hayali yaratıkların tür
kapı üzerinde bulunan bir kitabeden, türbeyi Ah· lü kompozisyonlarıdır. Bu figürlerin, Türklerin
latlı Mufaddalü'I Ahval oğlu Ebu'n-Nema adlı bir İ slam öncesi inançlarından kalma, totemsel döne
min uzantı ları olduğunu söyliyebiliriz.
H u a n d Hatun k ü l l iyes i n i n p l an ı
77
İran'da S u ltaniye'deki O l caytu Hüdabende Tü rbe s i ( 1 3 07-1320) b i r m i m a r l ı k harikasıdır. Bugün harap du
rumdaki türbe birçok türbeye örnek o l m u ştur. Amerika'da l l l inois'deki Bahai tapınağı bu türbe örnek a l ı
narak y apı l m ı şt ı r
İ LHANLILAR'DA TÜ RBE:
' 1
l
ı:
İ lhanlı türbelerinin en güzeli, Sultaniye'deki Ol
caytu Hüdabende'nin ( 1 3 09-1 313) türbesidir. Bu
ı ::
1
'
\
eser, tamamen tuğladandır. Kö ş e le ri n d e zarif bi '''
"
,,
,,
"
rer minare yükselir. Kubbes i , Sultan Sencer'in
',......
. .
_-_-_L_.,.
türbesinde olduğu gibi iç içe iki katlıdır. - _,,.
--+
Olcaytu Hüdabende, İslam dinini kabul eden
Gazan Han'dan sonra ta h �.a geçen hükümdardır
( 1 3041 3 1 6 ) . Hükümet m e rk e z i n i Tebriz'den Sul
taniye'ye taşımış ve bu kente önemli yapılar · ka
zandırmıştır. O! caytu Han için 1 320'de yapılan o 10 2.0 25 30
78
1-
�-�
-...ı
<.O
Nahcivan'ın Karabağlar kasabasında XIV. Yüzyılda yapılmış i slam eserleri nin kalıntıları: Minareler ve b i r türbe.
Nahcivan'ın Karab ağlar kasabasındaki türbenin yakından görünüşü.
80
Sernerkant'ta 1404 yılında yapılan Tirnur Türbesi n i n (Gür-i Mir) Kubbesi.
Tİ M URLULAR'DA TÜ RBE:
il>
c.
:=!
3
c
"".'_
c
:::ı
3
(l)
N
il>
:::!
82
Kahire'deki Memluk türbelerinden bazılarının genel görünüşü
MEMLÜKLARDA TÜRBE:
83
Sultan Kalavun Medrese ve Türbesinin cepheden {solda) ve tçten görünüşü.
Kahire'deki
Sultan Kalavun
Medrese ve
Türbesinin
planı.
84
nin en zengin yanı, geniş bir yazı kuşağının çevir
diği mihrabıdır. At nalı şeklindeki mihrap kemeri,
dişli siyah-beyaz taşlarla örülmüştür. Mihrap içi,
sütunceler. sedef ve mermer kakmalarla süslen
miştir.
,
ı
J
yakınındaki türbesidir. Yapımı sekiz yıl süren bu ' .. _.,_ _ /
'
nin tepesine kadar da 36 -metre tutar ki, toplamı Ahmed, Koca Sinan'ın yetiştirmesi olan ve H l n
75 metre eder. Armut biçiminde olan bu kubbe· distan'a çağrı lmış bulunan Türk m i marı Yusuf'
nin içinde, Timur'un ve Hümayün'un türbelerin· u n oğludur. Fakat Türk mimarının birçok yardım·
·
de olduğ u gibi, ayrı ve ondan daha basık bir iç cı ku l landığı, buarada süsleme için de başta Ve
kubbe daha bulunmaktadır. nedikli Jeromino Veroneo olmak üzere Avrupa'lı
Türbenin dört yüzü, Selçuklu ve Timurlu üs sanatçılardan yararlandığı sanıl maktadır.
lubuna uygundur; H üm ayü n 'un türbesinin cep
hesine benzemektedir. Her yüzde bulunan şiş ANADOLU BEYL İ KLER İ NDE TÜ RBE:
kin sivri kemerl i , hücreli mukarnaslı taç kapıla Anadolu Beyliklerinde türbeler, Selçuklu
rın mermer taraçadan itibaren yükseklikleri 32 türbelerinin geleneğini sürdürürler. Ayrıntılar
metredir. Salonun duvarları, mermere kakıl m ı ş da, malzemede, dekoratif motiflerde değişiklik
somaki lacivert taş, akik, firuze g i b i kıymetli taş ler olur. Bu değişiklikler, Anadolu'nun doğusun·
ı.a rın ofuşturduğu çiçek ve demet resimleriyle, dan batısına doğru çoğalır. Kare, yuvarlak, çok
b eyaz mermer üzerine kakma siyah yazılarla süs
kenarlı türbeler, Ahlat ve Van yöresinde, Kay
lüdür. seri'de, Tokat'da, Amasya'da Konya'da, Niğde'
de, Karaman'da yapılagel m i ştir. Kare planlıya ör
•.
>
süslüdür. Bu pencerelerin · sivri kemerli alınl ıkla
rı da, üzerinde firuze renkli f i l iz kıvrımları, açık
mavi kenarlı ve beyaz renkli sülüs yazılar bulunan
çinilerle doldurulmuştur.
ridir.
Yeşil Türbe'nin mimarı, Yeşil Cami'i yapan
Hacı ivaz bin Ahi Bayezid'dir. Bursa'da oturmuş
olan son hükümdar i l . Murad'ın ve ailesinin o s
türbeleri ile Cem Sultan ve bazı şehzadelerin ih
tiyar çınar ağaçlarından düşen dinlendirici gölge
Mahmut Paşa Türbesinin planı
lere bürülü türbeleri, Muradiye mahallesinde top
lu b ir halde bulunmaktadır. Sayısı on biri bulan
bu türbeler, dört, altı ve sekiz köşeli olup taş ve Hüsrev Paşa Türbesi: 1 545'de (952 H.) ta
tuğla s ı raları i l e işlenmiştir. Bu topluluğun en es mamiyle kesme taştan yaptırılan bu türbe de se
ki yapısı, i l . Murad'ın kare planlı, tonozlu , bir deh kiz köşelidir. Yüksek bir kasnağa oturan kubbesi
lizle kuşatılan, orta kısmı dört ayak ve dört sütu çubukludur. Köşelere gömme yuvarlak ince sü
nu n tuttuğu yüksekçe kasnak üzerine oturtulmuş tunlar konulmuştur. Her kenarın üst kısımlarını
bir kubbe ile örtü lü türbesidir. il. Murad'ın vasiye mukarnas l ı frizi-er ve zarif akroterler süslemekte
ti üzerine, kubbenin kilit taşı yerinde değirmi bir dir. Kenarların alt ve üst kısımlarında bulunan
:ıçıklık bırakılmıştır. ikişer pencere, Mahmud Paşa Türbesi'nde oldu
ğu gibi birbirinden farklıdır. Alttakiler di kdört
İmparatorluk Devri: gen şeklindedir ve sivri sağır kemerlerle sona er
Fatih'ten sonra İstanbul'da, çoğu Bursa'dakl mektedir. Üsttekiler ise sivri kemeridir. Bütün
Yeşil Türbe tipinde sek�z kenarlı birçok t(.irbe ya bu pencereler birer silme çerçeve içine a l ı nmış
pılmıştır. Fatih'in sadrazamı Mahmud Paşa ile Ka tır . Türbe, Sinan'ın eseridir.
nuni Sultan . Süleyman'ın veziri Hüsrev Paşa'nın Şehzade Mehmed Türbesi: Aynı devirde, yi
ve Şehzade Mehmed'in türbeleri bunların en gü ne Sinan tarafından 1 544'de yapılan Şehzade Ca
zel i-eri arasındadır. mii'nin avlüsundaki bu türbe de, aynı planı ger-
88
Türk - İslam mimarisinin şaheseri Tac Maha l ' i n genel görünüşü. Şah Cihan'ın
38 yaşında ölen eşi Mümtaz Mahal için 1 630'da yapılmaya başlanmış, 1 647'de
tamamlanmıştır. M i m arı Ahmet, Koca Sinan'ın yetiştirmesi M i mar Yusuf'un
oğludur. Avrupal ı , öze l l i kJe Venedikli süslemeci lerden de yararlanmıştır.
Tac Mahal'in içi dışı ak mermerdendi;; mermerden bir taraçanın ortasındadır.
- -------
�--...... __
mı
'-ç:
' :r=
=========='l;:=�:================ \
1
'-- · -
1
1
-
;, Hüsrev Paşa
Türbesinin
cephesi
1 1
2 a
çekleştirir. Yalnız burada, sekiz kenarın her yü Eski bir geleneğe , uyularak uygulanan çını
süsleme, Ayasofya'da bulunan il. Selim'in ( 1 566-
,
zün.de iki sıra üzerinden i k işer yerine dörder
pencere açılmıştır. Bunlar iç içe s i l melerle çerçe 1 574), 111. Murad'ın ( 1 574-1 595) ve Vaiide Camii
velenmiştir. Bu düzen, yapıya daha hafit ve daha bitişiğindeki Valide Sultan Turhan Hatice'nin
zengin b i r görünüş vermektedir. Başka bir deği ( 1 663) türbelerinde en zengin . şeklini almıştır.
şiklik de, yalnız kubbenin değil, kubbe kasnağ ının Bu yapıların içi üç metre yüksekliğe kadar çini
da d i l i m l i oluşudur. İ k i mukarnas sırası, cephe lerle süslüdür.
leri kornişe bağlamaktadır. Kornişin üzerindeki Osmanlı türbe mimarisinin son önemli uygu
yonca yaprağır:ıa benzeyen örge_lerin meydana ge laması, mermer kaplamalı ve Osmanlı ampir Ü"
tirdiği bir a kroter, türbeyi çepeçevre dolaşır. lubundaki Sultan Mahmud Türbesi'dir.
89
.\
...
o;,\
�'
•
Buhara'da 1 535-36 yılların da yapılmış Mlr-i Arap Me d resesi (arkada), Kalyan Camii ve minaresi. Önde çarşı görülüyor.
MEDRESELER
Medrese, Selçuklu'ların mimariye kazandır rindeki • Ü ç Acı ,. tren istasyonundan batıya doğ
dıkları dinsel b i r yapı tipidir. Bağımsız medrese ru bugünkü Karakum çölünde bulunan XI. yüz
binalarının i l k kez Selçuklular devrinde yapıldı yılın ikinci yarısına ait Akçakale Kervansara
ğını daha önce söylemiştik. Bunlarda yalnız Sün yı'nda, bu dört eyvanlı plan uygulanmıştır.
ni mezhep öğretilirdi. Medrese adım taşıyan i l k Büyük Selçuklular'dan hiç bir medrese kal
d i n kurumları, Horasan'da v e Nişabur'da, X I . yüz· madığı halde, doğu ve orta Anadolu'da yapılmış
yılın i l k yarısında kurulmuştur. Bunlar İran'da birbirinden güzel medreselerin b i rçoğu -yer yer
Şiiliğin yayılmas·ını önlemek için kurulmuş ve harap da olsa- zamanımıza kadar gelebilmiştir.
Selçuklu lmparatorluğu'nun sınırları içine giren Sağlamlıkları, düzenleri, süsleri i l e hayranlık u
bütün ü l kelerde örnek tutulmuştur. Bağdat'ta XI. yandıran bu medreseler, o devirde yalnız yük
yüzyıl ı n ikinci yarısında Nizamül Mülk'ün yap sek sanat zevkinin bulunduğunu değ i l , b i l i me ve
tırdığı Nizamiye medresesinden bugün b i r şey rilen- önemin de büyüklüğünü göstermektedir.
kalmadığı gibi, İran bölgesindeki medreseler de Anadolu'daki Selçuklu medreseleri avlulu ve
''
zamanla ve Moğol akınlarıyla yok olup gitmiştir. kubbeli olmak üzere iki tip üzerinden örnekler
Bununla beraber Nizamül M ü l k'ün Khargird'de vermiştir.
1 087'de ( H . 480) yaptırmış olduğu Nizamiye med Anadolu'da tarihi b i linen en eski medrese,
resesinin, Andre Godard tarafından 1 938 y ılı nda Tokat'ın Niksar ilçesindeki harap durumda bulu
yapılan araştırmalar sonunda, kare biçimindeki · nan Nizameddin Vağıbasan Medresesi'dir". Yağı
avlusunun her kenarı ortas ında bir eyvan bulun basan Medresesi, merkezi kubbeli tiptedir ve
duğu; kıble yönündeki eyvanın büyük, yan kenar büyük olasılıkla 1 1 57 yıl ında ( H . 522) yapılmış
lar ortasındaki eyvanların da daha küçük, kıble olduğu kabul edil i r. Yine Tokat'taki Çukur Med
eyvanı karşısındaki daha dar olan eyvanın da, rese denilen ve Vağıbasan tarafından yaptırıldı
medresinin kapı dehl izi olduğu açığa çıkmıştır. ğı kitabesinden anlaşılan medrese de . merkezi
Böylece orta avlulu ve dört eyvan l ı planın başlan kubbelidir; plan tipi de hemen hemen N i ksar'da
gıç sorunu da aydınlanmış; Van Bercheem'in, ki medresenin aynıdır. Anadolu'daki bu i l k iki
Encyclopedie de l'islam'daki Architecture (mima medrese, sonrakilerin plan tipleri n i , yapı tarz
ri) maddesinde, orta avlulu ve dört eyvanlı planın, larını adeta belirlemiştir. Bu iki yapının Suriye'
Suriye'de, buna karş ı l ı k K.A.C. Creswell'in, Mısır' nin Bosra şehrindeki Gümüş-Tekin medresesi i l e
da 9 Ekim 1 263 tari.hinde tamamlanan Zahiriye olan benzerliğini de bel irtmeliyiz. Zaten. Melik
medresesinde uygulandığı iddiaları da, ortadan ·
şah devrinden sonra, i l k medreselerin Suriye'
_kalkmış o l uyor. de, Zengiler zamanında, Nureddin Zengi tarafın
Nizamül M ü l k'ün yaptırd ığı öteki Nizamiye dan yaptırı ldığını b i l iyoruz. İleriki sayfalarda; bu
medreseleri üzerine bir şey b i l inmemektedir. noktaya tekrar değineceğiz. Ancak, Anadolu Sel
Ama yukarıda adlarını verdiğimiz Cuma mescit· cukluları 'nın. bütün İslam dünyasında medrese
!erinin dört eyva n l ı olarak yapılmış bulunmaları, mimarisine en çok önem veren uygarl ı k olduğu
ayrıca Rey şehrinde ortaya çıkarılan ve süsleme nu söyleyebi l iriz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi,
lerinin X l l . (Hicri VI.) yüzyı l ı n başlarında yapıldı Anadolu'da medreseler, yalnız kapalı, yani kub
ğı anlaşılan bir medresenin bulunuşu, dört ey beli tipte gelişmeyip açık, yani avlulu medrese·
l' vanl ı cami ve medrese planının Selçuklular dev !erle beraber yapılagelmiştir.
rinde, Hicri V. yüzyıl ortalarında çok yaygın ola Her iki tipin mimari programına egemen
rak uygulanmış olduğu sonucuna götürmektedir. olan . mantık aynıdır; giriş tarafında yapıya fizyo
Son y ı l larda Türkistan'da yapılan arkeolojik nomisini veren büyük b i r taçkapı, açık medrese
araştırmalar, Selçuklular devrine ait dört eyvanlı lerde avluya götüren tonozlu giriş dehlizine açı
saray ve kervansarayları da tanımamıza olanak l ı r. Ortadaki avlunun bu giriş dehlizinin karşısına
vermiştir. Bunlar arasında özellikle Merv şehri gelen cephesinde, büyük b i r eyvan bulunur. Bu
nin iç müstahkem mevkiindeki hükümet konağı eyvanın iki yanında çoğu zaman birer büyücek
olduğu 'anlaşılan yapıda ve Merv-Amul yolu üze- oda vardır. Bunlar ya kışlık dersan�. ya müderris
91
odası ya da türbe vb. hizmetlerde kul l a n ı lmakta sonra yapılan medreseler, öteki İslam ülkelerin
dır. Avlunun -giriş dehlizi büyük eyvan eksenine den ayrı ··olarak, bu yapı tipini adeta Anadolu'ya
göre- sağ ve solunda küçük odalar, hücreler yer özgü kılmışlardır. Ortaçağ Anadolu'sunun sayı
a l ı r. Hücrelerin önünde bir sıra revak dolaşır. sız merkezlerinde birçok varyantlarıyla karşımıza
Hücreler, medrese personelinin, öğrencilerin ça çıkan bu medreseler, kapılarının zarifliği, taş iş
lışma, barınma, dinlenme yerleridir. Bu yan hücre çiliğinin ustalığı ve titizliği, içerde çini, taş, alçı
lerin ortasında çoğu zaman birer eyvan bulunur. süslemeleriyle, o d'önem mimarisinin en güzel
Söz gelimi, Sivas medreselerinde b u yan eyvan örnekleridir. Anadolu'daki kapalı medreselere ör
lar daima vardır. Oysa Kayseri'deki' Huand Ha· nek olarak Karatay, İnce M i nareli, Atabey Erto
tun ya da Sinop 'taki Pervane Medresesi gibi kuş, Cacabey vb. n i ; açıklara da Sırçalı, Sivas
örneklerde yan eyvanlara rastlanmaz; giriş deh ve Erzurum'daki Çifte Minare l i , yine Sivas'taki
lizinin sağ ve solunda da yine çeşitli fonksiyon Gökmedrese ve Buruciye gibi medreseleri saya
ları olabilen birer mekan görülür. Bu odalar, mes b i l iriz. Burada bi rkaçı üzerinde . duracağız.
cit, türbe yonetım hizmetleri için ayrı lmış olabi
liyorlar. Açık avlunun ortası çoğu zaman havuz Çifte Minareli Medrese (Erzurum): Taç ka ::
ludur. Hatta bu havuz, merkezi kubbeli kapalı pısı üzerindeki iki minaresinden dolayı « Çifte Mi
medreselerde bile görülür. Konya'daki Karatay nare l i » diye de anılan Erzurum'dakl Hatuniye
ve İnce Minareli medreselerindeki havuzlar günü Medresesi, Anadolu'nun Selçuklu devrinden kal
müze kadar kalabilm iştir. ma dört eyvan l ı , açık avlulu tipte en büyük yapı
Merkezi kubbeli medreseler de, hemen aynı sıdır. Bu muhteşem yapıda, zaman selinin ve ih
programa göre yapılmışlardır. Ortadaki açık av malin izlerini görmemeğe olanak yoktur. Yer y�r
l u bunlarda kareye dönüşmüş ve üstü kubbeyle yıkılmış. bakımsız kalmıs. minarelerinin ü�t kı
kapatılmıştır. Genellikle yan eyvanlara yer sımları uçmuş, çinileri kısmen dökülmüştür. Bü
verilmemiştir. İki medrese grubu arasındaki ayı yük eyvanın bulunduğu bölümün tonozu
rımlardan biri de, açık medreseler i·çinde, Erzıi yok olmuştur. Ama bu kadar yara aldığı halde
rum'da Çifte Minareli, Tokat'ta Gökmedrese, böylesine canlı duran ve muhteşem kapısından
Konya'da Sırçalı Medrese gibi iki katlı olanların başlayarak insanın içine doluveren bir sanat ese·
bulunmasıdır. Kapalı medreselerde, ik i katlı ör ri az gösteri lebi l i r. Eyvan ödevini gören giriş deh·
nekleri görmüyoruz. Ancak, Divriği!deki Turan lizi i l e avlunun sağında, solunda ve sonunda bu
Melik Darüşşifası'nı, medrese olarak yapılma lunan eyvanlar, dörtlü klasik Selçuklu sistemini
makla beraber, iki katlı ve yan eyvan l ı düzeniyle meydana getirirler. Yan eyvanlar, avluyu çeviren
istisna sayabil iriz. revakların sütunları, hücre kapıları zengin ve çok
Medreseler, Anadolu Selçuklu yapı sanatı çeşitli taş kabartmalarla süslenmiştir.
nı n en özenli verileridir. Özellikle 1 220'1erden Çifte Minareli, iki katlı medreselerdendir
İkinci kata avlunun ön köşesindeki merdivenler dikkati uyanık tutmakta, hem de güneşin m ima
den ç ı k ı l ı r. Her katta öğrencilerin yatıp kalkma riye katılmasını sağlamaktadırlar. Böylece pal
larına, çalışmalarına ayrılan on dokuz hücre bu metlerin küçük halka boşluklarında biriken gölge
lunmaktadır. ile büyük halkaların içine dolan aydınlık, cephe
Medresenin batı yönündeki hücrelerin so ye dalga l ı , menevişli bir manzara vermektedir.
nunda, güneydeki dehliz eyvana bitişik olan kı Bu medresede, özellikle partal üzerinde, bitki
sım büsbütün yıkıldığı için düzeni üzerinde ke unsuru başta gelir. Bunu, sağ ve sol eyvanların
sin b ir şey söylenemez. kemerlerinde görülen, birbirine türlü biçimlerde
Selçuklu mimarisinde değişiklik · esaslı b ir dolanmış şeritler ve arabeskler izler. İslam süs
rol oynar. Ama h i ç bi r yapıda bu medresedeki lemelerinin üçüncü unsuru olan ve gene l l i k l e İs
değişiklik zenginliğine rastlanmaz. Bunu , on al lam mimarisinde büyük bir yer alan yazı, burada
tı yarım silindirin oluşturduğu iki yuvarlak mina sadece soldaki eyvanın sağır pencerelerini çer
reden sağdakinin baklava l ı , soldakinin de para çevelemektedir. Portal i n büyük dikdörtgen çer
lel çizgili firuze renkli çinilerinde, hücre kapıları çevesi dışında, sağda ve solda bulunan çubuk
nın kemerlerinde, işlenmiş ya da işlenmemiş çerçeveli küçük birer dikdörtgen içinde, şişkin
olan alınl ıklarında, bunların ortasında pencere birer sivri kemer altında, iki ejderhanın kuyrukla
bulunup bulunmayışında, açıklıkların ölçülerinde rı ucundaki bir hilalden çıkan palmetler ve oiıla
ve medresenin bütün süslemesinde görürüz. Her rıh -yalnız sağdaki kompozisyonda- ortasınc;la bu
Selçuklu ca·mi ve medresesinde olduğu gibi, bu lunan çifte kartal, portalin dekorundan ayrı barok
rada da portalin kemeri altındaki kavsara (vous· bir üslupta olup Konya'daki Larende Camii'nin
sure) mukarnaslarla doldurulmuştur. Bu portalin cephesindeki girift örgüleri ve Sivas'taki Gök
sağında v e solunda, i l k Selçuklu eserlerinde gö Medrese'nin minarelerini aşağıya doğru devam
rülmeyen, ama şonraları yayılan yukarıları mu ettiren silmeleri hatırlatmaktadır.
karnas l ı , zemini arabesklerle döşenmiş, iki süs Çifte Minareli Medrese'nin kitabesi bili nme
lü sÜtuncuğun s ı n ırladığı iki m ihrabiye vardır. mektedir. Ancak. Xlll. yüzyılın ikinci yarısında
Portel , minarelerin taban,ına kadar yükse yapıldığını kabul ediyoruz. Sivas'taki Gökmedre
len muhteşem b ir di kdörtgenden ibarettir ve aşa se, Buruciye Medresesi gibi yapılar da dört ey
ğıdan başlayıp yukarıda birleşmek üzere üslup vanlı düzen!n örnekleridir. Selçuklular zamanın
laşmış palmetlerden oluşan beş süsleme şeri da çok sevilerek uygulanan bu planın yakın b i r
diyle çerçevelenmiştir. Bu süs şeritleri, - dışarı örneğini Musul Zengileri nden Nureddin'in Şam'ı
'
dan içeriye doğru incelerek ve değişerek hem ele geçirince (1 1 54) hemen yaptır"1.aya başlat-
92
Şam'da
Nureddin
Zengi'nin
yaptırdığı
Maristan'ın
planı (yanda),
Maristan'la
büyük l:ienzerlik
gösteren
Sivas'taki
Gök Medrese'nin
planı ve
kesiti (altta).
Konya'daki
ince Minareli
Medresen in
D
planı
95
Konya'daki
ince Minareli
Medresenin
taçkapısı
mış ayetlerin kapladığı iki geniş şerit, giriş kapı izler kalmıştır. Afganistan sınırı yakınındaki Khar- .
sının sivri kemerini bir elbisenin kenar kumaşına gird M�dresesi'nden ( 1 445), kare biçimli av
dikilmiş şeritler gibi çevirmekte, kemer kilidinin lusunun dört kenarı ortasında yer alan eyvan
üstünde birbirine dolanarak portali n yukarısına ların kemerleri, iki katlı hücreler, m inarelerle
kadar yükselmekte ve onu süsleyen büyük madal çerçevelenen giriş revakı hala durmaktadır. Fa
yon üzerinde yine birbirini kesmektedir. Bu şe kat Semerkant'ın en ünlü yapısı hiç şüp�.esiz Uluğ
ritlerin, bugün düşmüş bulunan korniş üstünde Beg Medresesi'dir.
de devam ettikten sonra söve pervazı boyunca Semerkant'ta, kumluk meydan anlamına ge
tekrar yere kadar indiği anlaşılıyor. len Ragistan'da, Timur'un torunu Uluğ Beg'in
En yukarıdaki çifte kemerciklerin altında bi yaptırdığı kendi adını taşıyan medrese ( 1 4 1 7-
rer küçük dairenin içine alınmış, mühüre benze 1 420), bir mimari bütünün parçası idi . Ortadan
yen kabartma yazıları vardır ki, bunların birinde kalkmış olan bu bütünden yalnız Uluğ Beg Med
«Amel-i KelCık·, öbüründe «b. Ab du l la h » yazılıdır. resesi, bundan da, sağ ve sol köşelerinde birer
minare bulunan ön yüz, 25 metre yükseklikteki
TİMURLULAR'DA MEDRESE: taçkap'ı, bir de buna karşı yönde, avlu sonundaki
Selçukluların buldukları ve yaydıkları eyvan kalmıştır. Kubbeler ve avluyu kuşatan iki
medrese şekli , aşağı yukarı Timurlular devrinde kat üzerinde düzenlenmiş öğrenci hücreleri yok
de devam etmiştir. Ne yazık ki bunlardcır. pek az olup gitmiştir.
96
ı
!·1
1 •
Uluğ Beg Medresesi , gerek dış, gerek i ç du·
varları lacivert, firuze ve beyaz renkte sırlı tuğla
dan yapılmış mozayikleri ile büyük bir ün ka
zanmıştı. Bu medresenin i l k bakışta di kkati çe
ken özel l i ğ i , nefis çini mozayiklerdir . Selçuklu
mimarisinde görülmeyen bir özell iği de, taçKapı
nın sağ ve sol kenarlarında yukarıya doğru yük
selen iki minarenin portal kenarlarından ayrıla
rak, daha alçak seviyede bulu nan cephenin kö
şelerinde yer almasıdır.
Uluğ Beg Medresesi, Ragistan'ın sol yönün
dedir. Karşısında. aynı planın uygulanmasiyle
meydana gelen Şirdar Medresesi ( 1 6 1 9-1 636)
bulunmaktadır. Ama Uluğ Beg Medresesi'nin
mozayiklerindeki renk uyuşumuna burada varıl
dığı söylenemez.
dir; her kenarı 32 metredir. Kenarlarının orta Bu anıt, dışarıdan kitlesinin büyüklüğü ile in
sında da muazzam sivri beşik tonozlu birer ey sanı derinden etki ler. Di kkat, 1 50 metre uzunlu
van vardır. Öbürlerinden daha derin v e c!,sıha g e ğunda olan cephenin sağ köşesindeki !Jüyük por·
niş olan doğu eyvanı, mescittir. M ihrap polik talle, mukarnas ların taçlandırdığı üst liste sı ra
rom mermerdendir. Her iki tarafındaki ince sütun-. lanmış di kdörtgen şeki l l i pencereleri kapsayan
cukların başlıkları, tunçtan olduklarını zannettire içerlek geometrik bölüml erde toplanmaktadır .
cek kadar ince işlenmiştir. Duvarlar mozayiklerle Bunlardan beşi sağ, altısı sol taraftadır. Mimar,
kaplıdır. Duvarlar boyunca, dantelaya benzeyen, tekdüzeliğin olumsuz etkisini gidermek için bü
büyük harflerle yazı lmış ayetlerden bir friz görü yük ve küçük pencereleri nöbetleşe yukarıya.doğ
lür. ru istiflemiştir. Cephenin ortasında, bir dinlenme
olanağı vermek için, daha geniş bir gi rinti meyda
Kıbleyi gösteren mihrabın sağında ve solun
na getirmiş; bunun aşağısında da fistolu kemer
daki birer kapıdan, sultanın gömülü bulunduğu
taşları ile süslü yüksek b,ir pencere açmıştır. Da
kubbeli salona geçilir. Bu kubbe 55 metre yük
ha . Yukarıya, süslü bir pervaz içine yuvarlak bir
sekliktedir. Eyvanın ortasında, küçük sütunlar
pencere yerleştirmiştir. Cephenin bütüıı zengin
üzerinde yükselen dikka yani müezzin mahfeli
liği, yapıyı taçlandıran ve zambak şeklinde maz
bulunmaktadır
gal siperlerini taşıyan yüksek mukarnas frizinden
Avlunun eşit ölçüdeki diğer eyvanlarına ge gelmektedir.
lince: bunlar, yapının dört köşesinde birer küçük Dört eyvanlı Selçuklu düzeni bu medresede
avlu etrafına toplanmış olan hücrelerde yatıp açıkça görülür. Portale g-elince, Selçuklu sana
kalkan öğrencilerin ders okumaları için yapıl tının etkisi burada da apaçıktır. Portalirı sağında
mıştır. Yan eyvanların. sağ ve solundaki dört ka ve solunda yukarıya doğru yükselen kare ve dik
pıdan küçük avlulara, hücrelere ve abdest alı dörtgen biçimli silmeleri, süs şeritlerini görüp
nacak yerlere geçilir. Bunlar, gerçekte dört med de, Sivas'taki Gök Medrese'yi hatırlamamak el
rese teşkil etmektedir. de değildir.
98
.....
Sultan Hasan
Medrese ve
Türbesinin
planı.
99 •
...
\ " 1f { : 'ı.&t, (!
/ • (,
! ..
�" 1
. .... ..
.
'ı,
. .
. . �
' IJ ' ' _. •• •
•
Özbekistan'da Hive şehri, özellikle XVll l , XIX. yüz-
yıllarda yapılmış medrese ve camileriyle ünlüdür. cusunun m eza rını içinde bul unduran medreseie·
Solda Cuma Camii (XVll l . yüzyıl) ve Allah Kulu Han re pek az rastlanır. Plan düzenine gelince; avlu
Medresesi (1835), ortada Hoca İslam Camii, sağda ya açılan dört eyvanlı medreseye rastlanmaz. Ey
Emin Han Medresesi (1 852) görülüyor. Bu cami ve vanlar d ı ş ı nda öğrencilerin yatıp kalkması ve öğ
medreseler eski mimari geleneği sürdürmüşlerdir. retim görmesi için gerekli olan organlar Mağ
rip medreselerinde de görülür. Bunların tertiple
ri ile ribat'ların . tertipleri arasında çok açık bir
KUZEY AFRİKA'DA (ıMEHİNİLER'DE} benzeyiş vardır. Ortasında bir havuz bulunan av
MEDRESE: lu, genel olarak Üzerlerinde hücrelerin bulundu
ğu galerilerle çevri lidir. Kenarlardan biri üze·
X l l l . yüzyıldan başlayarak batıda inşa edil� rinde mihraplı büyük bir salonun cephesi bulu
miş olan dinsel karakterdeki kurumlar arasında nur.
medreseleri de anmak gerekir. İran'da, Suriye'de Merinile r, imparatorluklar ının önemli şehir
ve Mısır'da yapılmış ve Magrip'e geçmiş olan lerinde, Fas'da. Sale'de, Meknes'de Taza'da,
medrese, burada da aynı ihtiyaca cevap verir. Tlemsen'de, hatta Cezayir'de birçok medrese kur
Bununla beraber medrese Doğu'dan Batı'ya gelir· d u l a r . Kuş_kusuz, en çok hükümet merkezleri olan
ken büyük ölçüde karakter değiştirmiştir. Kuru- Fas sehrinde yapmışlardır. Es-Sahriç ( 1 3 2 1 -1 323).
1 00
E l-Attarin ( 1 323- 1 346) medreseleri e n güzel, merdiven l i d i r. Mermer döşeli avlu, gen:ş olmak
oran bakımından en uyu m l u , süsleme bakımın tan çok derin bir d ikdörtgendir. Üç galeri. önde
dan İslam sanatının yarattığı en usta eserler ve yanlarda olmak üzere avluyu üç yandan kuşa
arasındadır. Ama Fas'daki medreselerin en muh tır. Bunların arkasında da öğrenci hücreleri bu
teşemi kuşkusuz ki Ebü İnaniye Medresesi'dir. lunmaktadır. Bu zemin kat odaları n ı n ü:>tünde bu
Asıl adı Mütevekkiliye olan ve bugün Ebu lunan odaların avluya bukan oencereleri vardır.
İnaniye diye kurucusunun adı ile anılaıı bu med
ANADOLU BEYLİKLER İNDE M EDRESE:
rese, Merinl sultanlarının yaptırdıkları medrese
lerin en sonuncusu ve en önemlisidir. Yapımına Beylikler devrinde, ::>eıçuklular'dan devralı
1 350'de başlanmış, 1 355.'de tamamlanmış olan nan medrese mimarisi esaslı değişi k l i kler göster
bu eser hem okul, hem cami d i r. M inberi , mina mez. Özel l i k l e Karamanoğu l ları zamanında yapıl
res i , geniş avlusunun sağ ve sol kenarları orta mış olan medreseler kompozisyon bakımından
sında bulunan kubbeli iki salonu i l e b i r anıt özel Selçuklu medreselerinin açık ve kapalı tiplerini
li.ğ i n i taşır. Medresenin iki girişi vardır. Biri dir tekrar eder. Taçkapıları süslerle donatmak alış
sekli bir dehliz ve kulvarla avluya götürür. Öteki kanlığı da sürüp gider. Yalnız Niğde'deki Ak Med
bitişik i k i kapıdan ibarettir ve bunlardan büyü rese'de ( 1 409) 13ortal , İlhanlı etkisiyle daraltıl;p
ğü yap ı n ı n büyük eks-eni üzerindedir. Kapı revakı yükseı ı r ; ön yüzünde dışarıya açılan, i kiz kemerli
1 01
. . .��··. .
··��·��
· q������� �
,,-.-·�
• ı.
: •
....... ....
·-·---............
: : :
• " t
q G
.
(
dan meydana gelmiştir.
\.
,.,,_
·
. . ...... .... . . .. · , ,1
ye Medreseı;; i 'dir.
güzel eserlerinden biri de Karamaiı'daki Hatuni·
OSMANLILAH'DA MEDRESE:
Beylik Devri:
Osmanlılar gerek İznik, garek B ursa'da bir·
D
çok medrese de yapmışlardır. Bunların pek çoğu
yok olup gitmiştir. Beylik devrinden kalan ve za·
manımıza kadar ulaşan medreseler arasında
Bursa'daki Yıldırım ( 1 399). Yeşil ( 1 4 1 5) , Muradiye
1 02
Ayak kurşu n l u Ayak çift Baş çift Baş kurşunlu
kurşunlu kurşunlu
( 1 426) medreseleriyle Merzifon'daki Çelebi Sul· Peykler Medresesi: Fatih Sultan Mt:: h met za
tan Medresesi ( 1 4 1 4) d i kkate değer. İ l k üç med manında yaptı rılmış olan ve dıştan 28X35 metre
rese. ölçü tarkları bir yana bırakılırsa, aynı pla ölçüsünde bulunan bu medresenin on yedi hüc
nı yansıtırlar. Her üçünde de, Selçuklu medrese resi ve yanyana i k i dershanesi vardır. Medrese
.
lerinde görüldüğü üzere, revaklarla çevri l i bir av ye b i ri sokak tarafında, b i r i karşı sol kö şede. bi
lu, revakların arkasında da öğrenci hü'..:releri bu r i de dershaneler yanında bulunan üç kapıdan
lunmaktadır. Burada görülen fark, Selçt.:klu med· girilir. Beşi k tonozlu revaklar, dershanelerin önü
reselerindeki simetrik eyvan ların ortadan kalk nü açık bı rakarak, avluyu üç yandan kuşatır. Kır
mas ı ; kıble tarafına çıkıntı halinde, büyükçe kub mızı-beyaz taşlarla nöbetleşe örülmüş. fakat bu
beli dershanenin eklenmesi ve her öğrenci hüc gün yıkılmış olçın kemerler basit tablalı mermer
resinin dışarıya b i r pencere i l e açı l m3sıdır. B i r sütunlara dayanmaktadır: Dershanelerin dıştan
fark d a tek katlı olan b u medreselerde portallerin on iki kenarlı, sağır çift kasnaklı kubbeleri üç
sadeleşmesi, taşla tuğlanın birlikte kullanı lması genlerle kare şeklindeki qövdcye oturmaktadır .
d ı r . Çelebi Sultan Mehmed'in Merzifon'da yaptır Akdeniz ve Karadeniz Medreseleri : Fatih
d ı ğ ı medrese (1414). üzerinde durduğumuz üç Sultan Mehmed, yaptırdığİ cami i n doğu ve batı
medreseden b i raz farkl ı d ı r. Selçuklu medresele sında, doğuda dört büyük, arkalarında dört kü
rindeki dört çapraz eyvan burada dışarıya doğru çük; batıda gene aynı sayı ve düzende sekiz med
çıkıntılı ve kubbeli olarak yapılmış, yarı eyvanlar rese yaptırmıştır k i , bunların toplamı on aitı eder.
oda haline getirilmiştir. i l . M u rad'ın Edirne'de Doğudaki topluluğa Karadeniz, batıdaki toplulu
yaptırdığı Saatli Medrese de, Yıldırım Medresesi ğa da Akdeniz medreseleri denilmekted ir. Her
grubuna girenlerden, üstü kubbeli dershanesi ya iki topluluqun kıble yönünde olanların·a Baş kur
nında kubbeli bir eyvanın yer alması i l e ayrılır. şunlu, ortadakilere Çitt ku�şunlu, B;:ış kurşun l u '
İmparatorluk Devri: y a karşı yöndekilere de Ayak kurşunlu medrese
Fatih'in açtığı rönesans çığırında medreseler cıdı verilmiştir.
de, gerek nitel i k gerek nicel i k bakımından buyük Baş ve Ayak medreseleri tek yapılar olduğu
bir yer tutar. Fakat bunların çoğu yer yer yıkıl halde, ortadakiler yan yana çift yapılardır. Med
mış, çoğunun izi bile kalmamıştır . Plan bakımın rese-i Semaniye (Sekiz Medrese) adını taşıyan
dan bunlar da Bursa'dakile r g i b i , bazı küçük deği· ve ayrıca sahhan diye adlandırılan bu sekiz bü
şikl ikler ve sadeliğe doğru b i r i l erleme ile Sel yük medresenin ortalarında geniş birer avlu var·
çuklu medreseler inin devamı olarak görünür. Bu dır. Öğrenci odalarıyla dershaneler bu avluların
devrin medreseleri arasında Edirne'deki Peykler çevresinde düzenlenmiştir.
ve Saatli medreseleri i l e İstanbul 'daki Fatih Ca Doğudçı ve batıda, büyük medreselerin dış
m i i topluluğuna g i ren . medreseler başta gelir. taraflarında bulunan ve « tetümme• denilen sekiz
Osmanlı medreselerinin önceki Anadolu m'e dre
selerinden önem l i bir farkı, hücrelerin ve � yvan
küçük medreseden Akdeniz tarafındakiler yan
gınla harap olarak, Karadeniz tarafındakller de
ların dıştan ve içten kubbelerle örtülmesidir. yola a l ı narak yok olup gitmiştir. Tetümmelerde,
1 03
�'
·
'
felsefe, tefsir, hadis gibi i l ahiyat dersleriyle ast !arından Hüseyin bin AbdülmQin tarafından 1 488
ronom i , matematik, hendese, tıp gibi pozitif bi ( H . 894) tarihinde Amasya'da yaptırılmış olan
l i m l e r okutu l u rdu. Kapıağası Medresesi, sekizgen planı ile bunlar
dan h i ç birine benzemez; Osmanlı mcdreselerl
Bütün bu medreselerin ş i mdiye kadar gör
<ırc. s ı n d a bi r istisna teşk i l eder. Sekizqenin kıble
müş · olduğumuz Türk tiplerine uygun olarak re
ye düşen kenarında, dışarıya doÇfru bir çıkıntı
vardır. Önlerin 9 e revak·bulunmayan dershaneler,
vaklarla çevri l i , ortaları şadırvanlı birer avlusu
teşkil eden, ders okumağa ve namaz kılmağa ay·
rılan, yukarı kısımları pencere l i büyücek bir kub
yan revaklara kubbeli birer geçitle bağlanır.
,
1 04
\
İKİNCİ BÖLÜM
SİVİL MİMARİ
Ürdün'ün doğusunda, çölde, küçük bir Emevi kas rı olan Kusayr-ı Amrirnın uzaktan görünüşü.
1 05
Kusayr-ı Amra'nın yakından görünüşü
Kusayr-ı Amra: 1 898 haziranında Avustur Salondaki büyük kemerlerin yüzü, birçoğu
yalı b i l g i n Prof. Alois M u s i l tarafından meydana hala farkolunan türlü konularla süslenmiştir. Gi
ç ı karılan Kusayr-ı Anıra, Lut g ö l ü n ü n kuzey ucu rerken soldaki kemer üzerinde, sağ dizine daya
nun tam doğusunda, çölde bulunan « h amam l ı » kü d ı ğ ı yaylı b i r sazı çalan, oturmuş bir şahıs görül
çük b i r Emevi kasrıdır. Yapı n ı n en i l g i çeken bö mekted i r . Sonra vücudunun yukarı kısmı çıplak
l ü mlerinden biri hamamdır. Yapı esas itibariyle b i r kadın yer alıyor. Kol l a r ı , kıvrık saçların çer
iki kısımdan ibarettir. Birinci kısım 8,75 X 7,58 çeveled i ğ i baş ı n ı n üstünded ir. Sağdaki tonoz ke
ölçüsünde bir salondur. Bu salon. üç sahna ayrıl meri üzerinde tamamiyle çıplak b i r rakkase kıv
mıştır. rak hareketlerle raksediyor. Ü çüncü sahında, bü·
yük bir av sahnesi bütün doğu duvarını, pencere
ikinci b ö l ü m , . üç küçük odalı b i r hamamdır.
' lerin hizasına kadar kaplamaktadır. Güçlükle d e
Büyük salonun doğu uuvarında bulunan 1 ,70 m.
o l s a , geyiklerin arkasından koşan tazı sürüleri
yükseğindeki bir kapıdan bu hamama g i r i l i r. Es
farkedil iyor. Bu üçüncü sah n ı n torıozunu süsle
ki Roma hamamlarında olduğu g i b i bu hamamda
yen figürler ni speten daha *Yi durumd3dır. Dört
da i l k küçük oda soyunma yeri (opodyterium).
sıra üzerıne sekizer sekizer dizilmiş olan otuz iki
zem i n i alttan ısınan ikinci oda ı l ı k l ı k (tepidarium),
çerçeve içinde, türlü zanaatlar tasvir edil mek
yanında bulunan üçüncü oda ;�e sıcaklık (caldari
tedir. Taş yontucular, tahta biçenler, dülgerler
umJdır.
görülüyor. Kıvr ı m l ı asma da!ları, d i pteki hücre
Kusayr-ı Amra'nın asıl d i kkate değer tararı, lerin duvarlarını ve tonoz l a r ı n ı süslemektedir.
salonları süsleyen duvar resimleridir. Bunlar Soyunma ve ı l ı k l ı k odalarında da hamam ve do
toz, çamur, is ve graffito'lardan çok zarar gör ğ u m sahneleri görülüyor. Sıcaklığın kubbesini
müştür. Büyük salonun batı duvarını süsleyen re b i r « m ıntıkatü'l-bürucn haritası kaplamıştır. Bun
s i m , adları Arapça ve Yunanca yaz ı l m ı ş olan ba lardan başka hayatın çağ l a r ı n ı , tarihi, felsefeyi
zı kimseleri göstermektedir. Bunların Emeviler ve ş i i r i gösteren sembolik tasvirl � r de vardır.
tarafından mağlup edilen, İ s l a m l ı ğ ı n düşmanları Figürlerin çoğu, uzun bacakl ı , c ı l ız vücut!u, küçük
(Bizans İ mparatoru, Vizigot kra l ı , Sasani impara- başlı kadınları ve delikanlı ları canlandı rmaktad ı r ;
. toru, Habeşistan Necaşisi g i b i hükümdarlar) ol b u n l a r doğrudan doğruya gözleme dayanmadan
duğu tespit olunmuş, böylece bu kasrın 1. Velid yapılmışlardır. Bu figürlerden bir niş içinde, ku
zamanında, 71 1 i l e 715 arasında yap ı l d ı ğ ı sonucu maş benzeri bir zemin üzerinde bulunan kad ı n , iri
na vr.• r ı l m ı ştır. gözl ü . kal k ı k burunlu Suriyeli bir Venüs'tür. Eski .
1 06
Kusayr-ı
Amra'nın
p l an ı
Yunan mitolojisinden alınan bu tip, sonraları Sa Aşağı yukarı doğal büyüklükte olan, karşıdan gö
marra'da da görülecektir. Hel lenizmin etkisi ya rülen, dizleri ve ayakları bitişik bulunan bir hü
nında, Sasani etkisini de görr. . emeye olanak kümdar figürünün parçaları çok di kkate değer.
yoktur. Başka bir i l g i nç parça da diz çökmüş bir kadın
Kusayr-ı Amra'nın duvar resimlerinde. Doğu la bir erkekten ibaret olan gruptur.
ve antik çağ geleneklerinin aynı zamanda yaşadı Bu kasrın büyük b i r özel l ı ğ i de 1 93ô kası
ğına tanık olmaktayız. m ı nda meydana çıkarılan iki freskodur. Bunlar.
Kasru'l-Hayri'l-Garbi: 728'de Hal ife H i şam di kdörtgen şeklinde olan iki merdiven kafesini
bin Abdul M e l i k tarafından yaptırılan bu kasır, i k i süslemekte idi. Bu feskolar bugün Şam'da, Su
büyük yolun, Şam'dan Pal myra'ya, Nazala'dan ge riye M i l l i Müzesi'nde bulunmaktadır. Bunlardan
çerek giden eski ticaret yolu i l e Humus'tan Cof'a birincisi üç tabloya ayrılmıştır. Birinci tabloda
giden yolun kavşak noktasındadır. Planı aşağı yu i k i müzisyen, ikinci tabloda geyik avlayan bir
karı karedir; hanı, hamamı , bahçesi i l e bir bütün süvari , çok bozuk bir durumda olan üçüncü tab
teşkil eder. Kasırda surlara dayanan daireler, loda ise yakalanmış yabani hayvanlar görülmek-
tedir. ·
merkezi bir avlu üzerindedir. Avlunun dört ta
rafı revaklarla çevri l i dir. Tuğla yapı , taştan üst Birinci freskonun Sasani örneklern göre ya
temellere dayanmaktadır . .Sur, öbür duvarlardan pıldığı. özellikle gey i k avında, bütün açıklığı i l e
daha kalın olup, iki metre yüksekliğine kadar taş göruıen bir gerçekti r. · B � t a b l o gerek konusu,
tandır. ge r-ek üslubu, gerekse pantolon, dalgc:lı eşarp.
Kasrıri plan bakımından en d i kkate değer çelenk gibi unsurları, kılıç kayışının omza takıla
tarafı, birbirinden ayrı altı beyt ile, di kdörtgen cağı yerde bele takılmış olması, iki ucu kıvrık
altı odadan ibaret oluşudur. Bu d i kdörtgen oda yay gibi ayrıntıları ile Sasani'dir·. Kenar şeridi
lar, doğrudan doğruya revaklara açılmaktad ı r. nin motifini ve köşelikleri süsliyen tomurcuklar
Kasır, mozayiklerle, kaplamalarla, alçı üzeri Sasani kumaşlarınclan alınmıstır.
ne işlen�iş dekorlarla süslüydü. Mozayiklerle
kaplamalardan, son derece küçük birkaç mozayik İkinci fresko. ortadaki allegori figürlü ma
parçası ile üzerlerinde hendese ve bitki motifleri dalyonu i l e İmparatorluk devrinde çok yaygın
görülen birkaç tahta parçası ayrı tutulursa; bu olan ve Antakya'nın Bizans mozayi klerinde çrık
gün bir şey kalmamıştır. Çok küçük ölçüde bir iyi temsil ed ilmiş bulunan bir kompozisyonu de
kaç parçada çiçek süsleri. bazı parçalarda ise fi vam ettirmektedir. Deniz kentavros lar; Greko·
gürlü sahnelerin izleri görülmektedir. Cephenin Romen repertuarından a l ınmıştır. Çerçevedeki
orta ·kısmında fo ı ürlü alçak kabartmalar vardır. kıvrım dallar, asmalar, hayvanların ,. çı lgınca ha·
1 07
Çöldeki Emtıvi kasırlarından Kasru'I - Haranah'ın dıştan görünüşü
10P
•
Mı şatta
Sarayının
güney
cephesinden
detay
re yüksekliğinde ve portalin bize göre sağında tuğla kaplamaları ve Ahameni saraylarının friz·
20, solunda 20 metre olmak üzere 40 metre l i k b i r !eri i l e kendini göstermişti . Bu bakımdan bütün
şerit h a l i nde uzamaktad ır. Üçgenlerin ortas ında den aldığımız izlen i m i n h i ç b i r antik yanı yok·
b i rer gülbezek vardır. M ışatta'daki süslemelerin tur.
önemin_i artıran şey, sol şeridin kıvrım dalları
arasında kuş, arslan, ayı; grifon gibi hayvanların
görülmesidir. Oysa, sağdaki şerid i n aynı nitelik
te olan süsleri arasında hiç bir canlı varlığa rast
lanmamaktadır. Herhangi estetik bir düşüncenin
açıklayamıyacağı bu ayrı lığa, H. Stern, haklı ola
rak, d i nsel düşüncenin sebep olduğunu ileri sü
rer. Gerçekten, portalin sağ tarafında, süs şeridi
nin buluriduğu duvarın arkasında mescit bulun
makta, m ihrap aynı duvar içinde yer almaktad•r.
İşte portalin sağ tarafındaki süs şeridi ile sol ta
rafındaki süs şeridi arasındaki simetri yokluğu
bundan ileri gel iyor. Bu kabartmalarda payen sa
natın kentavros ve sfenks gibi insan benzeri ya
ratıkları da görülmektedir. Unsurların çoğu hel
lenistik repertuardan alınmıştır. Ama duvarı böy
lesine süslemek fikri bütünüyle Doğuya özgü b i r
düşüncedir. B u düşünce vaktiyle Sus1'nın sırlı Mışatta Sarayının planı
1 09
"°4[ ,,.
.,. ..
.. ....
..
. . ..,
...•ooj
....
• _ ., ....
;;.
'°._ ----:_._
" _ ....
....
.. .; _
. _,.
..;___..
ııoıc:.r•ı....
Vlll. Yüzyıl ortalarında (bugünkü Ürdün'de) yapılmış bir Emevl sarayı olan Hirbet-el Mefcer, zamanla yıkıl
mıştır. Kazılar sonunda zemin, mozayik döşeme·li ha marn kısmı ortaya çıkarılmış, tavandan bazı parçalar
bulunmuştur. Resim sarayın o devirdeki durumunu gösteri"yor.
Hirbet-el Mefcer
Sarayındaki hamamda
mozaik döşeme ve sütun
ka 1 ıntı farı.
HO
Hirbet-el Mefcer Sarayının, bugün Kudüs Müzesinde bulunan, hamam girişinin tavanı. Restore edilmiş
olan tavan, İslam sanatında doğu ve batı üsluplarının çok güzel bir karışımıdır. Yunan, Roma ve Ortaasya
etkileri bir arada görülmektedir.
-
Ukhaydır Sarayı: Önde sarayın kalıntıları, arkada sarayı çeviren surlar.
ca anlaşılabi l i r. Aynı mimarların hem cam ide. aydınlatır. Bununla beraber, bu şehirdeki saray
hem de saraylarda çalıştıkları bel li oluyor. Bu la r ı . incelemeden önce, Bağdat'ın 1 20 km. güney
nunla beraber yabancı b i r unsurun, yerel temayı batısında bulunan Ukhaydır sarayını anmak gere
değiştirdiği görül mekted i r. Bu yabancı unsur da, k i r. Çünkü bu saray, planı bakımından Emeviler'in
derinliğine yönelen üç sahınla bunların önünde M ı şatta'sı ile Harunur Reşid'den sonraki halife
uzanan önü açı k bridorun meydana get;rdiği T" •
lerin eseri olan Samarra arasında b i r çeşit ge
biçimidir. Yalnız bu T ,, biçimi burada, camide
«
çittir.
olduğunun aksine, tersine çevrilmiş durumdadır.
Saray, b i r sur ile çevril idir. Büyük surun için
Bunun da Doğu'dan geldiği sanıl ıyor.
de ve onun kuzey yüzüne bi�işik olmak üzere esas
Arap tarihçilerinin ifadesine göre : nşaat için
bina yer almıştır. Bunun da kuzeyden güneye de
on bin ile on iki b i n arasında işçi çalış tı r ı l m ı"ş, on
rinliği 1 1 2,85, doğudan batıya genişliği 8 1 ,83 met
beş b i n katır, dört bin deve taş ve malzeme taşı
redir. Sarayın cümle kapısı, büyük surnn kuzey
mıştır. Hergün inşaat yerine altı b i n yontma taş
kapısı ile b i r bütün teşkil etmektedir. Asıl saray,
ve on bir bin yük kum ve kireç getiril m;ştir. Tuğ
dört duvarını nişlerin süslediği büyük bir tören
la ve moloz taşı bu hesabın dış ındadır. İbn i zari 'ye
avlusu i l e genel kabul töre n lerine özgü b i r ey·
göre Medi netu 'z-Zehra'da dört b i n üç yüz on üç
vandan ve onun arkasındaki, özel kabul törenle
sütun kullan ı l mıştır. Bu sütunların b i r kısmı Ro
rine özgü kare biçiminde bir salondan ibarettir.
ma'dan, bir kısmı Frankların memleketi nden ge
Yanlarda daha başka tonozlu salonlar vardır. Or
tirilmiş , ayrıca Bizans imparatoru yüz kırk sütun
talama 3,50 metre genişliğinde tonozlu uzun b i r
gö n dermiştir. Fakat pembe ve yeşil damarlı bin
koridor, b u salonları v e büyük tören avlusunu
den fazla değerli sütun, Kurtoba'nın, Tunus'un,
kuşatır.
Sfaks'ın ve öbür İfrikiya şehirlerin i n antik yapı
larından getirilmiştir. Geri kalan sütunlar da İs Ukhaydır Sarayı 'nın, M ışatta 'da görmediği
panya'nın taş ocaklarından sağlanmı Ştı. miz özellikleri arasında, yarı daire ve et nalı ke·
: ill � :'T-J
.�
.. • �� ,. � !-:-1
. 0--
c � .:��]3
=t
�tl� t �
ırıı t..
..
..
l..
..
..
i
·-
.El
.. ....
_
-;
,.\. ... .. • -t- t 9 • • • • •
. . . � ....
Ukhaydır Sarayının
l 2 2 El iZE E. L 2 Il ı
. .
..
•·ı �1 ; 1 •• •
• - • ve onu çeviren
surların planı
amcası İsa b i n Musa tarafından 778'de ( H . 1 61 ) Kuzeyde halifeni n daireleri, güneyde harem kıs·
yaptırılmıştır. mı bulunmaktadır. Dosdoğru gidi l i rse di kdörtgen
şeklinde bir tören avlusuna varılır. füıradan da
Cevsaku'l-Hakani: Zamanla yıkılan ve birçok üçlü bir girişten taht salonuna geç i l i r. Bu salon
bölümleri yok olan Samarra sar.ayları nın en önem. da, haçvari düzenlenmiş " T » biçiminde dört bü
! i l e rinden biri, Mutasım'İn 836 tarihinde yaptır yük odadan oluşur. Bunları n her biri pencerelerle
dığı, Dicle nehrinin sol kenarında, alüvyonlu va aydınlatılmış üç nefli bfr bazili kaya benzemekte
diden aşağı yukarı 1 7 metre yükseklikteki b i r dir. Haçın kolları arasında, mermer panolarla süs
platonun kenarında bulunan Cevsaku'l-Ha lü küçük odalar ve halifeye a-yrılan bir mescit
kani'dir. Vadiden, 60 metre genişliğindeki hafif bulunuyordu. Bunların ötesinde. duvarlarla çevrili
meyi l l i b i r rampadan Babu'l-Amma'nın taraçası 350 X 180 metre boyutunda büyük bir avlu yer
na ç ı k ı l ı r. Babu'l-Amma, kemerleri sivri olan üç almaktadır k i , içinden küçük kanallar geçmekte
eyvanlı b i r cepheden ibarettir. Bu kısım, Ktesi dir. Bunun da ötesinde cevkan oyunu oynanacak
fon'daki Tak'ı Kisra »ya benzediği için «Arapla
« alan i l e , yazın sıcaktan korunmak için yapılmış
rın Ktes ifonu,. diye de adlandırılmıştır. Bu üç serdaplar · (yeraltı odaları), sonra bir hipodrom
eyvan, b i rbirine paralel olup beşik �vnozludur. gel mekteydi. Çok g�niş b i r alanı kaplayan bu sa
Sarayın en iyi korunmuş olan kısmı da budur. Baş ray, Ukhaydır'ın planına benzer.
ka kısımlarda duvarların yüksekliği b i r ya da i k i Bu sarayın süslemeleri genel olarak stüko
metreyi geçmez. üzerine olup panolar halinde duvarlara kaplan
Hal ifenin kabul törenine yarayan 'Jrta eyva mıştır. Yalnız taht salonunun panoları mermer
nın genişliği 7.86, derinliği 1 7.50, yüksekliği de dendir. Harem bölümünde duvarların yukarı kı
1 1 . 10 metredir. Bunun sağ ve sol yanlarında bi sı mi arı insan ve hayvan figürleri . ve yaprak be
r.er küçük eyvan bulunmaktadır k i , bunlar orta zemelerle süslenmistir. Ağaç işleri tik ağacı üze.
eyvanın yanlarındaki muhafız askerlere ayrılan rine oyu ya da boya i l e işlenmiştir.
arka salonlara kapı revakı görevındcdir. Or Bu iki saraya . Halife Mütevekkil (849-861 )
ta eyvanın dibindeki 4 metre genişliğinde ve tarafından 854'de yaptırılan Bal kuvara i l e Halife
7.10 metre yüksekliğinde olan bir kapıdan, arka Mutamid (878-882) tarafından yaptırılan Kasru'l
arkaya sıralanmış geniş odalara geçilir. Sonda Aşk saraylarını da eklemek gerekir. Her i kisi de
ki odadan, ortası havuzlu kare b i r avluya çıkılır. r,evsaku '1-Hakanl'yi hatırlatır.
1 14
Samarra'da Cevsaku'I - Hakani. Sivri kemerli, üç eyvanlı cephesiyle Babu'I - Amma.
f;:':_;..,
! ··�-
1ö:-··
ı
..::-
•
/· "
•
: : ·· -ıı- -·.:::'
'..:::: ·ri:-�.6
: : !, :,
:
: . :
�.·: ::::�,;,: : (-�.:
: i !i (
••
·'
�i
.· . . 1 t
� K
yi . .
!!
� � i, .l <".·
:
". �. ; ;i i ;
..
Anta lya-Korl<ute 1 i
yolu.
Evdir ·
Han'ın
plan ı .
tipte bi r kervansaraydır. Bugün çok harap du Sultan Hanı: Selçuklular zamanında yapılan
rumda bulunmakla beraber, kalan kısımlarından, ve avlulu tipi€ kubbe ve tonozlarla örtülü tipin
planı açık olarak anlaşılmaktadır. karması olan üçüncü tipin eiı eski örneklerinden
Selçuklu cami ve medreselerinde elduğu gi biri. Konya- Beyşehir yolundaki Kızılviran Ker
bi, kervansarayın sivri kemerli bir taç kapısı var vansarayı (1 204) ise, en güzel ve en büyük örne
dır. İçerlek basık kemerli kapı i l-e sağır dış kemer ği de Konya-Aksaray yolu üzerinde bulunan Sul
arasındaki kısım mukarnaslarla süslenmiştir. tan Hanı'dır.
Basık kapıdan girilip uzunca bir dehlizden Bu kervansaray, 1 229 (H. 626) .tarihinde, 1 .
geçildikten sonra, geniş bir avluya çıkı l ı r. Avlu Alaeddin Keykubad tarafından yaptı rılmış, b ir
nun etrafında 7,30 metre yüksekliğinde, hafif siv yangından sonra 1 278'de · (H. 677) Gıyaseddin
ri ve beşik tonozlu gözler vardır. Yine hafif sivri Keyhüsrev zamanında onarılarak genişletilmiştir.
kemerli aiÇak açıklıklarla bu gözler arasında Dıştan yazlık ve kışlık bölümlerinin birlikte boyu
bağlantı sağlanmıştır. D ikdörtgen biçimindeki 1 1 6,90 metredir. Yazlık kısmı aynı yönde devam
avlunun her kenarı ortasında bulunan gözler ettiren kışlık kısım daha dar ve daha kısadır. Yüz
öbürlerinden daha büyük olup, birçok örneğini ölçümü 4 . 866 metrekaredir.
daha önce Selçuklu cami ve medreselerinde gör Yazlık kısmın doğu cephesi ortasında, ker
dugünıüz eski bir geleneği devam ettirir. Bu göz vansarayın geometrik örgülerle bezenmiş mer
ı ; r, yolcuların hayvanlarını bağlamaya ve yükle merden muhteşem taç kapısı bulunmaktadır. Şiş
rini koymaya yararlar. Yolcular için ayrıca oda kince sivri kemeri, üçgen şeklindeki mukarnaslı
lar da vardır. Özenli b ir işçilik gösteren bu ker hücresi, kapı ayaklarının iç duvarlarında, kapının
vansarayın kuşatma duvarı da, her kenarda iki ta her iki tarafında bulunan ve portalde olduğu gibi
ne olmak üzere, d ıştan kare biçimli dayanak ku köşeleri sütunçel i, yukarısı mcıkarnaslı olan mih
leleriyle berkitilmiştir. rabiyeleri. köşelerdeki burmalı sütunçeleri i l e bu
119
---- ·-��:
\/•
�
-;.
�' !.• .ı ... /i : . ··
• '"-• 1 ..
-�-
..:--
:: :;ıt······:.:··'.· :::...
) :: i: (
···-.c_:--iııi- :::.::: :
·::
'
··-·;: : . ··--·· ·····..,
....- : 1 t :
,,} :: :! ii :: (\
"•.
....." ı : ı j (
:�::.:a::::::::Pf.::::::::�lt:::·:··:a:-::.::�-
·�
,,
! i i
1 .
:
' 1
'
•
�
;��:::.�11:::.:-.:.::: �:.::.:=:.��::::�.:.m::::::��:
'.= : �·
r r. •:
" (.
! ,'•, /: : ...
/
�
•
'; �i i: (
;; :::.:11:::::::::�::.::: ::: :::::·.:::•::::::��-
.\ i�
:::�:::�•:-::::::::.� ::::::::�:::::::::•:::::�·::�
; i ,.·
2;_:.=�'.�:;:0�· -�:.�::f�
· ..
. . ..
. .. . . \
(
i.-=w;-'·
jır--•
ı1 r'
\ •-'-•
�-:::r�:;
"=·
•
.
--
(
J ":·"
\ i )<.': i
ı
: {
··
� -----[]
�
.
Pır:::·:.•: ;:
.....
ıJ
lj···-·-� 1
• :.-::-:w-.
: :::.-
�:: :.·:R'.�;�.'.
�: : :11:\·. i
1
. .
ia:::.:.rı:::�
1
1
.l
i
jj
taç kapı Sivas'taki Gök Medrese'nin i l k örnekle Yaz l ı k kısmın sonunda, batı duvarında, süs
rinden biridir. Taç kap ı n ı n eni 1 0 ,70 metredir. bQkımından dıştakinden geri kalmayan bir portal
daha vardır. Bunun da, d ı ş portalde olduğu g i b i ,
Kapıdan g i r i l i p uzun bir dehlizden geçi l d i k sağında v e solunda birer mi hrabiye bulunmakta
ten sonra avluya varı l ı r. Avlunun sağ (kuzey) ta dır. Kitabesinin bir kısmı sağ m ihrabiıenin,
rafında yan yana sıralanmış sivri kemerlerle 8,80 bir kısmı girişin büyük kemerinin, üçüncü kısmı
metre derinliğinde, üstü tonozlu ve çift sıralı on da sol mihrabiyenin üstündedir.
bölmeye ayrı l m ı ş olan, araba ve hayvan koyma Basık kemerli b i r kapıdan k ı ş l ı k kısma giri
ya yarayan revak şekl inde yerler; sol tarafında l i r . Üstü tonozla örtülü olan bu kısm ı , kare ke
ise 1 0 .40 metre derinliğinde, kemerl i , yolculara sitli dört s ı ra sekizer ayak dizisi beş sahna ayır
ayrılmış od�lar, salonlar, iki hamam ve ambarlar maktadır. Ortadaki sahın öbürlerinden daha ge
vardır. Avlunun ortasında, Sasani ateşge l er i nde niş ve yüksek olup tam ortadaki yerin yukai·ısı
olduğu gibi d ört kem-er üstüne dayanan 7,85 X pandantiflerle sekiz kenarlı kasnağa oturan bir
7,85 metre ölçüsünde -bugün çok harap durumda kubbe ile örtülmüştür.
olan- bir mescit bulunmaktadır. Bunun karş ı l ı k l ı Alara Hanı: Bu üç tipten hiç birisine girme
çifte merdiveni de yok olmuştur. Am.ı kalan kı yen ve avlulu hanla kapalı hanın. birbirine eklen
sımlardan süslemenin zenginliği üzerine bir fi mesinden değil d e kaynaşmasından meydana ge
kir edinmek mümkündür. Kayseri - Sivas yolu len, ş i m d i l i k tek örnek olarak bildiğimlz bir han
üzerindeki Sultan Hanı'nın mescidi daha iyi ko da, kitabesinden 1 23 1 'de ( H . 629) 1 . Alaeddin Key
runmuştur. Zamanlarında bu mescitler her halde kubad tarafından yaptırıldığı anlaşı lan Alara Ha
bire r kubbe .ile örtülü idi. n ı 'd ı r.
121
:; • i ;
� �
.
; :
. . .
� PJ
: : . .
. .
. .
�-····· · · ·:::ı
�
�·--·······::::
- --·· ····
: i
. .
. '
ı. .: : .
�--······
�--·· · ::.:: .:. - � ,a..,ı
. :
T/
A..•
- ·-···
V
i. : /7'7'Jl77'?T
f2J
h
· -
.
•
; :
.
: .
. :. . .
�::::::::.:::: � Antalya-Alfüye
: �.;
...... : �
. .
.... .. .....
yolu.
••••••
.
�;
• •
Alara
W'/ff//@ . -
Han'ın
i
•••.
planı.
: �
.
·
:
\
.
·
.
'
•
.
' ,· '
·
Burada, orta avlu, üstü açık bir koridora çev yalık ve kışlık bölümleri hiç bir zaman ölçü ve
rilmiş, bu koridorun sağında ve solund<t bulunan biçim bakımı ndan aynı değ ildir. Yazlık bölümün
ve birer eyvanla birbirinden ayrılmış yolculara öz kare ya da di kdörtgen biçimini aldığı gibi, ka
gü dörder oda, hanın eşya ve hayvanlara ayrı 1- palı kışlık bölümün de daralıp uzadığı ya da kı
mış olan kısım larından özenle tecrit olunmuştur. salarak kareye yaklcıştığı o l u r . Bu cır:1da yazlık
Böylece yolcuların rahatı ve akşamları eyvanlar tipte. taçkapıya karşı olan iki sıra kemerli bölü
da serinlenerek dinlenmeleri daha iyi sağlanmış mün yerini kapa l ı , dar ve uzun beşik tonozlu bir
tır. Yolculara ayrılmış olan odalarla eyvanların bölüme bıraktığı görülür. Kırkgöz Hanı bu deği
arkalarındaki tonozlu bölümlere, yolcuların adam şikliğe ötnek olarak veri lebilir.
larıyle konuşmaları ve hayvanları zaman zaman
gözetlemeleri için, küçük pencereler açılmış Aynı tipler içinde görülen değişikliklerden
tır. Bir merdivenle çıkı lan mescit, giriş kapısının biri, kervansaraylarda mescitlerin buiundukları
sol yukarısındadır. yerlerin başka oluşudur. Hiç kuşkusuz, Selçuklu
Genel olarak, üç tip üzerinden gözden geçir kervansaraylarında görülen mescitlerin en güzel
diğimiz kervansaraylar, kendi tiplerinde ana çiz leri, avluların ortasında dört yüksek sivri kemer
g i leriyle birbirinin benzeri iseler de, daha önce üzerinde kurulmuş olan köşk mescitleridir. Kon
· işaret ettiği m iz g ibi , yine de aralarında bazı de ya-Aksaray, Kayseri-Sivas arasındaki iki Sultan
ğişiklikler vardır. Öyle ki, her bakımdan aynı Hanı'nın bu köşk mescitleri, yapı ve süsleme ba·
olan iki kervansaray gösterilemez. B i r · kere yaz kımından birer şaheserdir. Ağzıkara Han ile Is
l ı k ve kışl ı k tiplerini birleştiren kervansarayların haki ı Kervansarayı 'nın da böyle avlu ortasında
1 22
Kayseri Sivas
-
yolu üzerinde,
Kayseri'ye 50 km.
uzaklıkt>a ki
Sultan Hanı'nın
kapısından detay.
birer köşk mescidi vardır. Ama bu tip mescidin gelirin nerelerden sağlanacağı n ı görevl ilerin na
s ı l çalışacaklarını ve kaç para alacaklarını b i l d i r
,
• 1 - - ---'
- - - -- � - --- �----- � ---- - - �
1
1
, i l • • 1 • \
,
uepJeı.heJesueAJa>f
, • ı t i , , '
•
' ,
... 1 • 1
\
sıw ı ıde.<
' ..
1
...
1 1
UOAftf - BAUO)I
' • 1 ,
. , 1 1 ,
'
\ • • 1
'
1 , ,
\ ı I
:
ı
ı
\ ı 1 ,,
,1 1
/ ı
1
1
1
1
1' 1\
1 \
�:: � �: --�'-'-�
��-- :
, 1 1 1 1 ..
:.:: ::
·
,..
-
__
: -
- -
- --
- - -
-
�: •
·---
-- - - -
-- � : ----
- - - -- -
- 1 - :
I ı 1
sc oc s� Ol o
:•-
f::ıi f:i m:::·:
• t • ••
a
• •
W _U µ���i�: ��-
�:::.�::fjl::.:':��
·ıueıd .. .
uıu,ıueH
··· ___ ___ ... ...
eJe)jızŞv
-�:::::rır·::;
·nıo-' :
J! 4a Aas N -'
·
eJes >ıv
:
••
.
�·
..;::::�m::::::��;
.. , :\ /1 ' "'
,>
: ·...... .. .
(i i !·
..
.
••
....
..� .- -.; FF::: :n:::::; ·
'
-
-.,
: ! ! :
.- . -. .
•,) :
,' . 1 : : : ....
lın 11
g � ·
""
· ···· - - · ··-- · ··-- ··-·. .
· · -· ·-·-··
: !
"'·..
....
..
...
�
1
.
.
: •
.
•
..
,
) : ...· ·....... ;
,.,'
.
.. ..
�
- - - --,
-- - -, 1
1 1
1 1
ı 1
1 1
1
1
� a
� IJ
D l'3
9
o
I o I 2 3 4 5
lww' 1 1 l '-=-'
EJ m Basan
il] �
E!J l!
� � O fa fj fi ı:J G f3 (il
� �
"
• •
•
Akçakale •
1
•
•
rak Türkistan'da yapıimıştır. Daha sonra İran ve Ana-· • •
• •
dolu'da da yapıldıklarını görüyoruz. Bu sayfada Tür
kistan'da yapılmış· üç kerv�sarayın planlarını veri
yoruz: Üstte Akçakale Kervansarayı, sağ üstte Başan
Kervansarayı, yanda Daya Hatun Kervansarayı .
10 o l(J
Daya Hatun ,
125
��
' "
İki ı rmağa bakan sarp bir tepenin üstünde yer alan Elhamra Sarayının genel görünüşü. Elhamra, müstah·
kem bir kale, saray ve köşklerden meydana gelen bir yapı topluluğudur.
1 ?.7
"
- ��--�--�--�
3H
t
� ıı-------�--
6
··ı
Gırnata. Elhamra Sarayının Planı. 1 - Elçiler Divanhanesi. 2 - Albarka (Baraka) Divanhanesi. 3 - İki Kız
Karcieş Divanhanesi. 4 - lbn Sarraç Divanhanesi. 5 - Mahkeme Divanhanesi. 6 - El Bürke Avlusu (Ha
vuzlu Avlu.) 7 - Arslanlı Avlu. 8 - Mescid. 9 - Mescid Avlusu. 1 0 - Hamam. 1 1 - Linderaja Bahçe
si. 1 2 - Kraliçenin Giyinme Odası. 13 - Kari V. (Charles - Ouint'in) Sarayı.
1 28
-
-
1 29
yüzyı l l ar boyunca kend i n i gösteren ihtiyaçlara 1 . Yusuf'un Elhamra'sı, Fas · medreselerinin
ve kişisel zevklere göre gelişmiştir. ve Tlemsen camilerinin üslubuna yakınlığını ko·
Elhamra, bağnaz l ı k v.e anlayışsızl ı k yüzünden rursa da, V. Muhammed 'in Elhamra'sı arabeskci
çok zarar görmüştür. Sarayın büyük bir kısmı !erin repertuarına yabancı olan yeni unsurları
Charles-Ouint tarafından yıktı rılmış ve yerine rö içermektedi r . Bununla beraber her iki kısmın pla·
nesans üslubunda gösterişli, sirki andıran, dağı nı İslam hükümdarları n ı n yaşayışına iyi uymuş
n ı k ve tamamlanmamış b i r saray yaptırılmıştır. görünüyor.
1 522'de bir deprem ve 1 590'da bir patla Elhamra s�rayı, zarifl i ğ i , zengin süsleri, bah�
ma sonunda sarayda büyük yıkıntılar olmuştur. çeleri ve havuzları ile gereğinden çok incelmiş
XVll. yüzyıldan XIX. yüzyılın ortalarına kadar s a· bir duyÇ1ululuğun son parıltisıdır.
·ray tamamivle terk edilmiştir.
•
riyi.e , Ahameni hükümdarları n ı n çok sütunlu sa
•
lonlarını (apadana) hatırlatır. Bu köşkün en ilgi
•
D
uyandıran tarafı da, konularını savaşlardan. sa
• •
ray e ğ le nce l e rinden, aşıkane · sahnelerden alan
duvar resimleridir. Bütün bunlarda italyc:n röne
sansının etkileri belli olmaktadır. •
D
üst temeli teşkil eden bir taraça, bahçelere ba
kan revaklar, sayısız kapı, pencere görülür. Sa
• •
ray, pencereli kulesi bulunan bir kubbe ile ka
patı lmış fıskiyeli bir orta holden ve bu holü çe
viren sekiz kenarlı iki salon katı i l e odalardan
meydana gelmiştir.
Kervansaraylar:
önce, büyük Tebriz yolu üz e rinde bulunan Şebli güzel oda bulunan pasaja girilip oraJan ahırlara
Ke rva n saray ı 'd ır 1. Şah Abbas'dan sonraki zama
. ve eyvana var ı l ı r . Pasajın y a n l arında büyük hol
,
na ait olması muhtemel bulunan bu kervansaray de ve köşe kulelerinde bulunan odalar yolcular
kapalı tiptedir. Kare biçimlidir ve her köşesinde içindir.
bir ku le bulunmaktadır. Büyük b i r kapı revakın
. Bütün b i na k ir eç taşından bir üst te me l e
dan, kubb e ile örtülü bir dehlize giri l i r. Bu holün oturmaktadır. Yukarı kısımlar v e tonozlar düzgün
kesik köşelerinde, ya küçük odalara, y?. da hani tuğla ile örülmüştür. Kervansarayın ce phesinde
kah merdivenine geçit veren kap ı l ar bulunma kta -portal i n sağında üç, solunda da üç ol ma.k ütere
d ı r . Ahırlar. kesik köşeli bir deambulatoryum altı eyvan vardır.
teşkil eder. Bu köşelerin dı$ yüzleri ncie ticaret
eşyasının konulması için derin h ü c rel e r bulun Mayır ve Netenz Kervansarayları: Ş a h lsma
maktadır: Kare yapı n ı n iç köşelerinde ise derin il zamanı n da ( 1 502-1524) ya pt ır ı l m ış olan, lsfa
şömineleri olan dört açık oda vardır ki. bunlar- han'ın 40 kil o m et re uzağında bulunan 89 X $2 m .
131
Tebriz-Sultaniye
yolu.
Şebli
Kervansarayının
planı.
Isfahan-Şiraz
yolundaki
Dehbid
Kervansarayının
planı.
1 32
-- t-·-
1
Kaşan-Isfahan
yolundaki
Netenz
Kervansarayının
planı.
ölçüsündeki Mayır Kervansarayı, insanlarla eşya caktır. Avlunun kesik köşelerinde yer alan ahırla·
yı ve hayvanları, ayrı yerlerde barındırma soru ra giriş geçidi de kesin biçimini bulmuştur.
nuna yeni bir çözüm şekli vermesi bakımından,
öze l l i kle d i kkate değer.
Avluyu çevreleyen önü eyvan l ı odalar yolcu Dehbid Kervansarayı: Sateviler devrinde. bu
lara, bunların arkasındaki tonozlu galeriler de hay şekilde daha birçok kervansaray yapılmıştır. Ama
vanlara ayrılmıştır. Burada Alara Kervansarayı' şimdiye kadar gördüklerimizden ayrı tipte bir ker
nı hatırlamamak elde değ i ldir. vansarayı Dehbid'de buluruz. İsfahan-Şiraz yolu
Sadeleşme ve ihtiyaca cevap verme yolunda üzerinde bulunan, 1 . Şah Abbas'ın ya da 1. Sa
biçim a l mıya başlayan kervansaraylar, i l k i n en el ffnin ( 1 628 - 1 624) zamanlarında yap ı l mış olduğu
verişli planını Netenz Kervansarayı'nda bulmuş tahmin edilen Dehbid Kervansarayı'nın planı, se
gibidir. 1 . Şah Abbas zamanına ait olan, 58,70 X kizgendir. Bu planın uygulanmasına b i ı sanatçı
67,50 m . ölçüsündeki bu yapı tamamiyle simetrik fontazisinden çok, yüksek dağlara yakın olan ker
olup önce gördüğümüz tertipler (odalar, küçük v�nsarayın her türlü saldırıya karşı daha kolayca
eyvaniar) i le birlikte şu öze l l i kleri gösterir: Por savunulabilmesi sebep gösteri lebi l i r. Bu planın
tal i n ayakları birer hücre i l e hafifletilmiştir. Bu özelliği. dört çapraz eyvanlı planın sekiz kenarlı
tarz, sonraki Safevi kervansaraylarında uygulana- plana uydurulmasıdır.
133
Tipik bir Babürlü eseri olan, Cihangir'in Yazlı k Sarayı. (161 0'da yapılmıştır).
Jaypur'da XVl l l . Yüzyılın ilk yarısında barok etkisiyle yapılmış Hava Mahal yada • Rüzgarlı Saray•
1 34
yüksek kule, saray dışında olup bitenleri gözet
OSMAN LILAR'DA SİVi L M İ MARİ:
lemeye yarıyordu. Kubbe Altı'nın yanındaki bir
demir kapıdan girip kızlar ağasına ve harem ağa
Saraylar ve Köşkler: larına ait dairelerin bulunduğu uzun koridoru geç
tikten sonra büyük b i r tunç kapıya varılır ki , ha
Topkapı Sarayı� i l . Sultan Mehmed, lstan rem i n asıl g i rişi burasıdır. Kanuni Sultan Süley
bul'u fethettiği zaman, Bizanslılar zamanında Se man zamanında yapımına başlandığı söylenen bu
nato'nun. bugün de Üniversite'nin bulunduğu daire, hiç b i r bel l i p!ana uymaz. Çeşitli zamanlar
meydanda bir saray yaptırılmasını emretmişti.
daki zorunluklara göre yeni eklerle birtakım ara
Bir yıı içinde tamamlanan ( 1 454) ve .olanı b i l i n
l ı k yollar ve kemerli koridorlar yap ı l m ı ş , pek ka
meyen bu saray, Kanuni zamanında yanmıştır. ·
Ç i n i l i Köşk'ün. adından da anlaşı lacağı üze ayrılmış kapalı ç9rşıdır. D i kdörtgen planlı olarak.
re, öze l l i klerinden biri de gerek cepheyi, gerekse kcıre ayaklar ve kemerler üzerine oturan eşit bü
.
odaların duvarlarını süsleyen nefis ç i n i l erdir. Dış yüklükte çok sayı de! kubbenin örttüğü bir esasa
çiniler. mozayik tarzında, sarı, firuze, lacivert ve göre yapılmışlardır. Dışardan dört yanlarını tonoz
koyu yeşil renklerle işlenmiştir. Giriş kapısı, üç lu dükkanlar çevirir. istanbul'da bugünkü Ka
metre derinliğinde sivri kemerli bir eyvanın için pa!ıçcırşı 'da bulunan eski ve yeni (sandal) be
dedir. Kapının üstündeki alçı pencere, sonraki destenlerle Galata'daki bedesten olmak üzere
yüzyıllarda ycıpılm ıştır. Eyvan kemerinin karnın Fatih devrinden kalma üç örnek vardır. Ankara'
da. fir u ze zemin üstüne lacivert kenarlı çinilerle, da bugün müze olarak kullanı lan Mahmut Paşa
yine mozayik tarzında ve küf! hatla «Tevekküli Bedesteni de aynı devirden olup, Ancıdolu'nun
Ala Hali k i ,, ibaresi dört defa tekrarlanmıştır. en 9üzel, en büyük bedeste n i d i r. Bunlar gibi, Bur
sa'da. Merzifon'da, Beyşehir'de ve dahn başko
Hanlar: şehirlerde de bedestenler yapılmıştır Konya'da
Kürkçü Hanı (istanbul): Sivil mimari alanın Kanuni devrinde yapı l m ı ş bedesten tamamen yı
da hanları da unutmamak gerekir. lstanbul 'un kılmıştır.
137
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
MİMARİDE SÜSLEMELER
ı -
-
..
Kudüs'teki Kubbetü's Sakhra'nın iç kısmındaki süsle Kahire'deki İslam Eserleri Müzesinde V l l l . Yüzyıldan
rnelerden. kalma bir bronz sürahi.
1 39
Yazı ile süsleme, hemen bütün
lslam ülkelerinde görülür. Yan
JJ 1 �-ı J 1 y .
da bu süslemenin çeşitli yazt
d
örnekleri görülüyor: (Yukardan
.
·� .
9 aşağıya) 1 - Basit KOH (M.S.
790 yılından kalma bir Mısır
mezartaşından). 2 - Yapraklı
. ı, tc{lj t�1
KOfi (Tunus'ta Kayravan'da 952
yılından kalma bir mezartaşın
dan). Bu yazı türünde dikey hat
. lar yapraklanmıştır. 3 - Çiçekli
.· .
Kufi (M.S. 848 yılından kalma b;r
Mısır mezartaşından). Harflerin
sonları, çiçek motifleri ve gül
biçimini alan kıvrımlarla zengin
leştirilmiştir. 4 - Nesih ( M .S.
1 285 yılından kalma bir Mısır
mezartaşından). Harfler birbirine
yaklaşıp yuvarlaklaşmı. ştır. 5 -
Sülüs (Kahire'de XIV. Yüzyılda
yapılmış bir türbenin cephesin
den). Burada harfler Nesih yazı
dan daha birleşik ve zariftir.
6 - Nastalik (Tahran, Gül istan
Sarayında bulunan Sadl'nin G C;
listan'ının baş sayfasından}.
Abartmalı yatay çizgiler, kıvr;m .
lı formlar, rastlantıyla konulmuş
gibi duran noktaları ile gösteriş
l i ve zarif bir yazı biçimidir.
mek, hele hiç boş yer bırakmadan yüze.ylerı dol Yazı unsuru: Yalnız kufi harfleri kullanan
durmak, adeta boşluktan bir tür korku duyma epigrafi; m i hrab ı n , kapıların ve pencerelerin çer
h a l i , Emevi sanatının b i r özel l iğ i olarak göze çeve savaklarınca, tava n l arın altındaki trizlerde
çarpar. bulunmaktadır. Medinetu 'z-Zehra'da sütun baş
Zaman, bu devşirmeciliği, bu süs taşkı n lığı l ı k larının tablalarında bu yazı kullanılmıştır, Taş
n ı disiplin altına alacak, yabancı unsurlar bir bi kın olmayan bir üsluptad ır, sırf kendi kendine yet
reşım içinde kaynaşacak ve İslam sanatı yer yer mektedir; zemin ancak pek seyrek görülen tek
özlü ve ölçülü bir anlayışa doğru yol alacaktır. tük tepe tomurcukları (fleuron) i l e döşenmiştir.
Harflerin şekli en eski yapıların yazı modellerine
hala bir yakınlık göstermekted ir. İfrikiya'da aynı
ENDÜLÜS EMEVİ M İ MARİSİNDE SÜSLEME:
zamanlarda kullanılmış olan kufi harflerden daha
Endülüs Emevi sanatı n ı n göze çarpan özel arkaiktir. Kelimelerdeki « H a » ve •Ayn � şekl i n i n
l iklerinden biri süslemenin bolluğu ve süs unsur bazı özellikleri di kkate a l ınmazsa, b u yazı IX. yüz
larının değişikliğidir. Bu da etkilerin çeşitli ol yıldaki Kayravan yazısıyla büyük benzerlikler gös
duğunu bel l i etmektedir. Bütün İslam sanatında terir. Medinetu'z-Zehra'da sütun başlıklarının
görülen ve yazı, bitki, geometri unsurlarını kapsa tablalarında kullanılmış olan kufi yazı, Kurtuba
yan süslemeler; taş, mermer, pişmiş toprak, tah Cam i i 'ndekinden daha süslüdür. Uzun harflerin
ta ve mozayık üzerinde yer almışlardır. sapları bazen üç dilimli hurma dalı ile sona er-
140
..
il!!•t•
tI�ltt•.
ltı��j
'l:,1$·J·•."
tWt
l!.;.,,.:ZJ'
f �l·
'-t -
t� . -··
. .-
J.'J��
·�
f* 1;
�J
t1•·
;-
4lf�
. ·1�
1
�
-1
- •·
�1f
.....
�
Gırnatadaki
.. 1 ..
�·ı
Elhamra
Sarayında
t •«
l Arslanlı Avlu
I• 1•
stüko
�
'f!;'J
süslemelerinden
t •I•
- ·
- 1
r�r·.:
·. •
-
r:�1
�:ı
, , ,.
. . -
·::: · 1
Medinetü'z Zehra'nın taş ve tuğla ile y apılmış geomet rik süslemelerinden örnekler.
142
Elharnra
Sarayında
Mescidin
duvar
süslemeleri
bakımından Hellenistik geleneğe bağlanmakta Taş üzerine süse büyük yer vermekle bera
dır. Klas i k geleneğe uygunluk Medinetu 'z-Zehra' ber. Medinetu'z-Zehra'nın sanatı, renk oyunlarını
n ı n sütun başlıklarında ifadesini daha iyi bulur. da kullanmasını bil miştir. Salonların sıvası ç0ğu
Kazılar sonunda bu başlı klardan birçoğu bulun zaman aşı boyası ve san toprak boyası ile çizil
muştur. Başkaları da Medinetu 'z-Zehra'nın hara miş hendesi motiflerle örtülmüştür.
belerinden alı narak Endülüs'ün her tarafına yayıl Geometri unsuru: Geometrik süsleme. Kur
m ı ştır. Bunların birçoğu da Murabıtlar ve Muvah tuba Emevl şanatında çok az bir yer tuttuğu halde
hitler tarafı ridan. yapılarını süslemek üzere alınıp üç ya da dört ayrı çeşitte toplanılabilen figürler
götüri.ilmüştür. büyük bir değişiklik gösterir. İlkin beyaz taşla tuğ
ister Kurtuba Cami i 'nde olduğu gibi yontma lanın biı'likte kullanılmasından doğan bir süsle
olarak işlenmiş, ister Medinetu'z-Zehra'da olduğu me şekli vardır ki, örnekleri Kurtuba Camii 'nde
gibi makkap ile derinliğine oyulmuş ve i ç ayrın kapıların ve yan pencerelerin kemer tablaların
tılarla dolmuş olsun, bu sütun başlıkları İyon da, Medinetu'z-Zehra'da, bazı salonların döşeme
ve Korent baş l ıklarının karması olan kompozit lerinde görülür. Değişmez g·enişl ikte ve küçük
baş l ı klardan ibarettir. ·Hepsi de kenger yaprakla boyda düz şeritlerin vücuda getirdiği süs diyag
rıyla süslenmiştir. Burada Roma geleneğinin ör ramları. d i k açılı çizgilerin karşılaşması ilkesine
nek alındığı, Bizans'a ait olan sütun başlıkları ya da dama tahtası düzenine dayanırlar. Kare.
nın hiç etkisi olmadığı görülmektedir. aşık yolu, svastika ve zikzak çizg[lerden oluşan
143
X. Yüzy ı l ı n i k i nc i yarısında yapılan ve üzerine Küf! yazı He Emi r Bahtiyar b i n
M u i züddevle'nin i s m i yazılan altın sürahi o çağdan kalan p e k n ad i r v e d e
ğerli altın eşyadand ı r. (Washington'da « Freer G a l l ery»de).
Elhamra
Sarayında
Elçiler
Divanhanesinin
duvar
süslemeleri
baklavalar, dört "T" harfinin kümelenmesinden pencere klostralarıdır. Bunlar doğrudan doğruya
doğan şekil l er bu i ki renkli süslemeni'l repertu hendesi örgüler, yani gi rift çizgilerdir k i , altı ya
arını teşkil eder. da sekiz uçlu yıldızları kapsarlar. Yıldız şeklinde
poligonun İslam girift çizgilerinin en mükemmel
Aynı anlayışla tasarlanmış olan aynı figür unsuru olduğu bil inmekted ir. Pencerelerin bu
ler Medinetu 'z-Zehra 'nın taş üzerine olan süsle mermer üzerine olan hendesi oymalarıyla a l ı n
mesin.d e de kendini gösterir. Bu aşık yollarının lıklarındaki tuğla süsleme arasındaki benzerl i ğ i
şeritleri ya da bu dama tahtalarının dikdörtgenle görmemeğe olanak yoktur . .
ri , düz b i r yüzey üzerinde, çıkıntılarla belli olur
lar. Bu hendesi süsleme ile Fustat'da meydana İnsan ve hayvan figürleri : El-Amiriyye'de ya
çıkarılan Tolunoğlu süslemesi arasında görülen pılan kazıl�r sonunda alçak kabartma olarak ya
ber.zerl i k , Endülüs Emevi sanatında, devamli ol pılmış bir aslan başı ve kuşlarla süslü kocaman
masa da, Samarra etkisini belirtir. Bu sanatta da bir başlık kıvrı m ı ; kufi b i r yazının çerçevelediği
ha sürekli bir gelişme gösteren hendesi süsleme, �ir alan içinde bir bitki motifinin sağında ve so-
1 44
lunda birbirine karşı iki kurt başı meydana çıka
rılmıştır . Medinetu'z-Zehra yıkıntıları arasında
meydana çıkarılan ve bugün Madrit Arkeoloji Mü
zesi'nde bulunan hayvan ve bitki motifleriyle süs
lü taştan güzel bir tekne uzun zamandan beri bi
linmektedir. Bunlara X yüzyıla ait çalgı ve av
sahnelerinin, hayvan boğuşmalarının zenginleş
tirdiği fildişi işleri de eklenirse, Endülüs Emevi
sanatında canlı yaratıklara da oldukça geniş bir
yer verildiği anlaşı l ı r. Bunların yalnız sivil yapı
lardeı ver aldıÇjını söylemeye bile gerek yoktur.
Samarra. A üslubu
Ehrami bir salkım ve asma yapra· ·
.145
Samarra. C üslubu
varlak çizgilerin çevrelediği tırtıllar arasında miş bulunmasıdır. lslam sanatında i l k kez görü
dört göz yer almıştır. Diğer iki değişiklik de, biri len bu tarzın İskit tunç işlerinden ve Altay yöre·
yaprağın sapla birleştiği yerde, üst üste yer alan sindeki eski Türk sanat eserlerinderı Samarra'ya
üç üzüm salkımının artık görülmez olması, biri de Türkler tarafından · getirilmiş olduğu, oradan da
zem i n i n sık olarak doldurulmasıdır. Babu 'l-Am Tolunlu'larla Mısır'a geçtiği bugün Batılı bilgin
ma'da pek gelişmiş olan bu üsluota, süsleme stu lerce de kabul olunmaktadır.
ko üzerine di kine, derin olarak bıçakla kesilmiş Samarra'da Mütevekkil'in sarayında birçok
tir. Kareler ve sekizgenler içine al ınan örgeler duvar resimleri de bulunmuştur. Bunların konula
henüz doğadan uzaklaşmış değ i l d i r. Onları tanı n Kusayr-ı Amra'da daha önce gördüğümüz konu
mak mümkündür. Bu üslup, birçok unsurları ve lard ı r : Kaplan, köpek, tavşan, dağ keçisi gibi
yüzeyi oldukça s ı k işleyişi i l e Mışatta 'nın süsle hayvan larla kıvrım dallar içinde birbiri ardınca
mesini hatırlatır. s ı ralanan ördekler, törene gider g i b i süslenmiş
Örgeler türlü kemerlerin karınlarında aynı de sinde bu camideki stüko süslemenin özelliğini
ğildir, fakat bunlardan her. b i ri aynı örgenin so· şu satırlarla belirtir: ·Yaprak tek başıncı zemini
nu gelmiyen bir tekrarıdır. Samarra'da yan yana doldurmaya yetmektedir. Sap hemen hemen ta
sıralanan poligonlar, kareler, baklavalar, burada mamiyl e kaybolmakta, sanki her yaprak başka
aralarında en az b i r boşluk bı rakarak birbiri içine .bir yapraktan doğmaktadır. Satıh tamamiyle tez
girmiştir. Tolunoğlu Camii'nde Samarra'nın üç yinat ile örtülüdür ve zemin diye b i r şey görül
üslubu bir arada toplanmış bulunmaktadır. Herz memektedir. Tezyinatta boşluk korkusu (horror
feld. İslam Ansiklopedisi'ndeki Arabesk madde· vacui ) denen şey budur.»
1 47
ıapıauJg uepUI J BjBWAO
eı4eı !Map nıŞounıoı
·uapu!Jaıawaısf!S ueı
-unAüq Jawa>ı ueueAep eJepjeAe apu!!we:::> nıŞounıoı
!J aıawaıs os
!:'ı! Jawa>ı
uıunweJ
nıŞounıoı
Samarra'nın bitki türlerine Nayin Camii'nde
de rastlanır. Bu camiin sütunları bir ha!ıya ve iş
lemeye benzer. Sütun gövdelerine dolanan inci
dizil-eriyle süslü şeritler hareket; bunların birbl
:-ini kesmesinden doğan hendesi biçimler içinde
ki birbirine sıkı sıkıya yaklaşmış olan bitki . mo
tifler,i de sükun duyumu uyandırır. BLr motifler
t
ınce ve dalgalı saplarla şekl i değ-iştirilmiş asma
yaprakları ve üzüm salkımlarından ibarettir. Bun
ları camiin kemer karınlarında gördüğümüz gibi
mihrabında da görürüz. Özel l i kle mihrap, esk i l i ğ i ,
hendese v e bitki süslemesinin zenginliği, kom
pozisyon dengesi ne lslam sanatının en özgün
eserlerinden biri sayılmaktadır. Bu m�hrabın en
zengin kısımları içiçe girmiş şişkin sivri kemer
l i ve dört sütunun kenger yapraklı başlıklarına
dayalı i ki niş alınl ığıdır. Alttaki a l ı n l ı k tab!tısı i r i ,
ağır motiflerle; üstteki ise daha küçük v e hafif
motiflerle doldurulmuştur. Bu değişik!ik i l e tek
düzeliğin önüne geçil m iş , b i r tür denge sağ
Nayin. Carni-i Kebir. Bir sütun
lanmıştır. Bütün kompozisyonun ahengine zarar
vermeden bu düzeni değiştirmek mümkün değil
dir. Çünkü üst a lınlığın daha zarif olan süsleme
s i , bitişik duvarın süslemesine kolaylıkla geçişi
sağlamaktadır. Üst a l ı nl ıktaki süsleme, asma
yaprakları ile üzüm salkımları dizili on yedi sı
radan oluşmuştur. Bunlar da orta m i hverin sağın
da ve solunda bulunan sekiz kıvrım dala bağlıd ır·
lar ve tamamen simetriktirler. Camiin bu kısmın
d3ki asma yaprakları sütunlardaki asm2 yaprak
larından daha zengindir. Her iki alınlığın kemer
köşelerinde· dairelerin kuşattığ ı salkımlardan el
de edilmiş birer gülbezek yer a lmıştır. Bu hende
se ve bitki motifleriyle örülü süsleri, çiçekli kü·
fi yazı lar da ahenkl i b i r bicimde tamamlar.
İslam sanatında yapıcının mantığından. çok Fatımi devri, özellikle çizgi unsurları v e kul
süslemecinin hayal gücünden doğan kemer tra lanışları ile İslam süslemesinde yer alır. Bu de
seleri , bizi i l g i l endiren devirde büyük bir değişik virde ve daha açık olarak el-Hakim Camii'nin ka
lik gösterir. El-E:zher Camii'nin eski kısımların pı revakı ile i k i minaresinin yapıldığı 1 000 tarih·
da. gotik kemerine benziyen kırık kemerler görü· !erinde, arabesk denilen süsleme kendini gös
lür. El-Hakim Cami i 'ndeki bu kırık kemer, Tolun· terir. Pek az rastlanır ayrı l ıklar b i r yana bırakılır
oğlu Cam i i'nde olduğu gibi, hafifçe taşkındır. sa. bu dekor, kapladığı yüzey ister düzlem, ister
Kırık kemer, Kal'at Beni Hammad'ın m inaresinde eğri olsun, yalpık (meplat) b i r dekordur. Süsledi
ve Xll. yüzyılda Sici lya'daki binalarda da görülür. ği yüzeyi derinleştirmez, derin röliyefler meydana
Buradan Hırfstiyan mimarisine geçtiği farz olu getirmez.
nab i l i r.
Açı k unsurlarla koyu zeminler, doluluklarla
xı. yüzyılda · görülen gernı teknesi kemer,
boşluklar arasındaki orantı, mümkün olduğu ka
Xll. yüzyılda yaygınlaşacaktır. Bazen l ran keme
dar aynı panonun değ i ş i k kısımlarında sür
ri denilen bu kemeri Nayin Camii'nde de gör
dürül müştür. M imari çizgilerin oluşturduğu çer
müştük.
çeve içinde, her şey tamam ve eşit ola
Birçok sütun baş l ı ğ ı , özell'ikle Fatımi mih rak süslenmiştir. Dekorun sıklığı bir biçimli
raplarının sağında ve solunda bulunan sütuncele dir. Ama bu sıklık panodan panoya değişe
rin başı 'ı kları , sütuncelerle b i rl i kte kaybolup git b i l i r; doluluklarla boşluklar, açıklarla koyu
m i ştir. En çok rastlanan sütun başhğı Tolunoğlu iar arasındaki değişebilir orantı. röliyefli şe
m imarının Samarra'dan aldığı çan biçimi başlık kil lerin genişliğ;, çökertilerin derinliği, panoların
tipindedir. IX. yüzyı l ın küçük modellerinden ge
vücuda getirir. Bu panolardan bazıl a rı kuvvetli de
mevzii değerleri arasındaki farkı ve hiyerarşiyi
len sütun başlığı, kaidelerinde birleştiri lmiş, uç
ları içeriye doğru kıvrık üçgen şeklinde dört hur ğerleri ile dikkati çektikleri halde, daha hafifle
ma yaprağı ile süslüdür. Oyuk çizgili b i r dekor, m i ş gri bir renkte olan diğer bazıları dikkati o
kıvrıl ımın sadeliğini bozmadan yüzeyleri örter kadar çekmezler. Süslemeci, bu b i r l i k içine le·
· Ü stüvani sütun .gövdelerinin yukarısı çok hafif al- keler koymuş ve uyumu bozacak olan büyük si
'
çak röliyefli yazılarla ya da bitki dekorlu bilezik- luetlerden kaçınmış, ince biçimler kullanmıştır.
lerle süslüdür. Temel unsur. kendi başına bütün süsü teşkil
150
İslam dekoru hemen hemen zihni olan bir
inşadır . Süslemeciler doğadan esinlenecekleri
yerde, kendilerinden önce yapılmış olan süsle
meye yeni değişiklikler vererek devam ederler.
İslam sanatının dört unsuru olan epigrafi, hende
si şekiller, bitkiler burada da sürüp gider. Tali
olarak da insan ve hayvan figürleri, süsleme
repertuarında görülür.
•
Yazı dekoruna verilen rolün önemini dinsel
sebepler art.ırmaktadır. Bu yazıların çoğu Kur'
an'dan alınan metinlerdir. Tasa hakkolunan ya da
mozayik ile işlenen yazı, köşeli sert kufi harfler
der.dir. Bu yazı, Xll. yüzyılda neshi yazı kullanılın
caya kadar binalarda ve sikkelerde tek başına h a·
kim ol muştur. Bununla beraber bu gürbüz harf
lerin süsleyici değeri ne olursa olsun, arabeskin
kanunu demek olan •topyekun süsleme•nin ge·
reklerini pek de yerine getirmemiştir. Bir sarakda
ya da frizde, b i r çizgi üz.erinde sıralanan bu harf
ler, aşağı kısmı doldurmakta, yalnız elif, lam, la,
gibi uzun harf saplarının yükseldiği yukarı kısmı
hemen hemen boş bırakmaktadır. Bu sakıncayı
önlemek için süslemeci türlü hilelere başvurarak
uzun harflerin saplarını geliştirmiş, kelimenin son
harflerini ya da kelime içinde sonraki harfe bağ
lanmayan harfleri keyfi olarak uzatmış, ama özel
,, i i kle boş alanları bitki unsurlarıyla dold.Jrmuştur.
Nil vadisinde kullanı lmakta olan çiçekli küfi
nin Asya'dan gelmiş ve aynı zamanda İslam dün
yasının başka bölgelerine de yayılmış olması
muhtemeldir. Kesin olarak b i l inen şey, XI. yüzyıl
da bu yazının, Diyarbakır'da, İran'ın kuzeydoğu
sundaki Radgan'da, büyük bir gelişme gösterdiği
ve 1 025'e doğru Kayravan'da mermer ve ta�ta
üzerinde çalışan hakkaklarla tavan nakkaşlarının,
Fatımi'ler devrinde yapılmış Seyyide Rukiye Tür eşleri Mısır yapılarında görülmeyen b i r ince l i k ve
besinin mihrabı tahta üzerine oyma süslemeci zeng i n l i kte kufi oyma yazıl;ir yarattıklarıdır.
liğinin güzel bir örneğidir. Süslemeler çok ger Mısır'ın yaratıcılığı, hendesi dekor alanında
çekçidir. rKahire lslam Eserleri Müzesinde). daha büyük olmuştur. Ama bu dekorun hangi şart
br altında doğduğunu belirtmek oldukça güçtür.
1 003 y ı l ları s ı rasında el-Hakim'in minarelerinde,
eden. onun ritmini oluşturan unsur, değişmez ge henüz basit olan. fakat daha o zaman İslam hen
nişl ikte olan şerittir. Bu şeridin izliyeceği resmi desesine özgü karakterleri bulunan, çizgi kom
çizmek, yüzey üzerine kıvrılmaları ve çaprazlaş binezor.larıyla süslenmiş saraklar, panolar, şere
maları serpiştirmek, üzerine daha geniş şeki l l e feler görülmektedir. Aşağı yukarı 140 yıl sonra
rin dayanacağı bu çizgi ağını denkleştirmek, ba Seyyide Nefise ( 1 1 38 i l e 1 1 45 arasında) ile Sey.
kışın kendisini kaybetmekten ve tekrar bulmak yide RL1kiyye ( 1 1 SO'ye doğru) türbelerinin tahta
tan hoşlanacağı bir bütün vücuda getirmek: ara dan mihrapları ustalıklı b i r dekorla hemen hemen
beskçinin i l k işi, işte budur! Bir desenci, daha tamamiyle örtülmüştür. Burada da aynı karakter
doğrusu bir hattat işi olan arabesk, ·ustalık ve ler bollukla kendini göstermektedir.
nerey-e gittiğini bilen bir hayal gücü. bir ince Fatımi süslemesi, bitki unsurlarına kattığı
l i k duygusu ister. istisnalar bir yana b ı rakı lırsa, şeritleri de kul !anmaktadır. Bitkisel süslemenin,
arabesk dış dünyanın gözlemine hiç bir eği lim ayırt edilmesi gereken ve gelişimi ayrı olarak
göstermez. yüzyıldan yüzyıla izlenebilen farklı iki unsuru
151
,....
...
-
ı ·
....
'·
süslemelerinden
detay
�
vardır: Bir yandan dışarıdan içeriye doğru bükü Hem bu kurala, hem de g i rift örgülerin kuralına
ıuşleri, girıntileri, çıkıntıları tek başlarına yüzey uygun olan örgübezeme (tresse). bitki dekorun
leri doldura_n yılankavi ş..;rit, öbür yandan boşluk da da ku llanı lacaktır.
ları kaplayan ve altındaki ağ örgüyü zenginleşti-· G irift çizginin temel unsuru olan şerit i l e bit
ren geniş şeki ller; başka deyimle, bir yandan ki sonlarını birbirinden ayırt etmek bazen güç
destek organları olan sap ve ince küçük dallar, tür. Yaprak, kendisini taşıyan sapın ucunda çı
öbür yandan bitkiyi sona erdiren hurma dalları kıntı teşkil etmez. Yaprak, daha doğrusu hurma
ile tepe tomurcukları. dalı sapın bir genişlemesinden başka bir şey de
Sapa uygulanan bütün çizgi şekillerinden en ğildir, onun bükülüşünü devam ettirir. Bazen bu
basiti, kuşkusuz kıvrım dal şeklinde düzenli genişleme ancak farked i l i r. Hurma dalı, sapın siv
olarak·.dalgalanan çizgidir. Bu çizginin her iki ya ri uç halinde kesilmiş son kısmından başka b i r
n ından çıkan dolanmış dallar, içbükey (mukaar) sey değildir. Sapı boydan boya dolaşan iz, orta
kavsi donatır. Kıvrım dalın, öbür içbükey çizgi
hurma yapra g ı i l e tepe tomurcuğunu teşkil eden
damar olarak hurma yaprağında devam eden ve
şekillerinden çoğunu oluşturan basit çizgi biçim
olduğu, arabeskin bir kavsl ters doğrultuda bir d i l imler arasında bölünür. Zaten bu d!limlerden
kavsin izlemesini gerektiren. hemen hemen de b i ri , uzayarak yeni bir sap vücuda getireb i lir; bu
ğişmez i l kesini veren i l k tip olduğu tahmin edilir. da y'eni hurma dalları taş ır. Kayravan Cam i i 'n i n
1 52
nakışlarında arabeskçinin bitkiler karşısındaki gerek bitkisel dekorun kaynağını Kopt ve Bizans
bu serbest hareketleri b i rçok örnekleriyle görül sanatında arayanlar olmuştur. Gerçekte Fatımi
mektedir. sanatı, Samarra sanatı i l e Hellenistik sanatın iki
Fatımi dekorunun çoğu bitki şeklindedir ve sinden de esinlenmiştir. El-Ezher Camii'nin eski
herhangi b i r bitkiyi tanımak . hemen hemen im kısımlarındaki bitkiler, Tolunoğlu'nun Samarra'
kansızdır. Asimetrik şek i l l er olan hurma dal ları dan getirdiği geleneklerle doludur. Tahta üzerin
ile si metrik tepe tomurcukları asmanın çok uzak deki oymalar, eğimli yontma tekniğine bağlı ka
türevleridir; bazı hurma dalları Samarra biteyle lacnktır. XI. yüzyı l ı n sonunda, El-Ezher'in yeni
:·inin (flore) s i l uetini a l ı rlar. Üstüste binen bazı kısımlarındaki oymalar, geniş hurma dallarıyla
d i l i m l i tepe tomurcukları, lotus çiçeğinin çeşit doğudaki örneklerin etkisini gösterir.
leridir.
Bu çizgi unsurlarından başka Fatımi devrinin
dekoruna yerleşen, fakat sürek l i l i k göstermeyen SELÇUf<LU M İ MARİSİNDE SÜSLEME:
bir üçüncü bezeme unsuru da insan ve hayvan
figürleridir. D i n yapıları dışında bu süsler her '.) o ! çuklu mimarları, yapı larının kuruluş un
tarafta kullanıl mıştır. Metinlerde, çeşitli mad suru olan tuğlaları aynı plan üzerinde clikey, eğik,
dele'rde işlenen ve en değişik şeyleri süsleyen yatay ya da girinti l i çıkıntılı olarak düzenlemekle
bu unsurların sık sık sözü geçer. Kalavun Caml i ' çok çekici dekoratif bir etki elde ettikleri g i b i ,
nin bulunduğu yerde vaktiyle yükselen ve Batı yapıların gerek dış, gerek i ç yüzlerinde stüko
Sarayı denilen Kahlre'deki Fatımi sarayından kal üzerine işledikleri süslemelerle de aynı başarılı
ma. tahta üzerine oyulmuş frizler bugün Kahire hedefe ulaşmışlardır.
müzesinde bulunmaktadır. Bunlar Xll. yüzy ı l ı n Sel çuklular için çalışan sanatçıların değişik
başlarına rastlar. Birbirine dolanmış iki şeridın bölgelerde geliştirdikleri süsleme üslupları ile
çevrelediği madalyonlar içinde, toplu ya da tek figürlü konular, aralarındaki farklara rağmen, or·
figürler, birbirine sarılmış bitki lerden b i r zemi n tak bir öze l l i k çıösterir. Gercek İslam süslemesi
üzerinde görülmektedir. Bunlar ifadeli v e canl ı olan arabesk ile binalardaki kufi ve neshi yazılar,
olan, musiki. içki, raks, a v v e yarış sahneleridir; Selçuklu süslemes i n i n de esas unsurları olmuş
hepsi zenginlerin eğlence ve spor hayatından ya tur. Selçuklu larda görülen ve büyük olasıl ı kla
da prenslerı:; özgü 'ideal ' bir yaşama tarzından Doğu bölgelerinden gelen s_t üko üzerine süsle
al ınmıştır. Bu tasvirlerden çoğunun, onlara esin melerde, Gazneli anıtlarının, söz gelimi Sultan
kaynağı olan ört ve adetler g i b i , Mezopotamya Mahmut kulesinin ( 1 030) süsleme etkileri görü
ya da İran kaynağından geldiğine kuşku yoktur. lür. Arabesk motifleriyle son bulan ve arabesk
Hayvan figürleri, öze l l i kle boğuşan hayvan grup kıvrımlarından oluşmuş b i r zemin üzerinde yer
ları, eski Asya repertuarına aittir. alan kufi yazılar, 1 1 1 . Mesud'un kulesi ( 1 1 14) üze·
Fatımilerin bezeme sanatında insan ve hay rinde epey gelişen bir süsleme tipi vücuda geti ·
van figürlerinin kaynağını bir dereceye kadar be rir. Bu süslemeler Nişabur ve Merv'deki yapılar·
l i rtmek büyük güçlükler göstermetse de, deko da da kullanılm ıştır ve Selçuklu sultanlarının hü
run öteki unsurları içfn aynı şey söylenemez. X I . kümet merkezi olan Merv'deki Sultan Sencer'ir
v e X l l . yüzyı l larda M ı s ı r , yazılarının tiplerini, türbesinde hala görülmektedir. Bu türbe, içerisi
hendesi g i rift çizgilerinin i l kesini, bitki dekoru terrakota üzerine ince arabesk ve yazı (küfi ve
nun unsurlarını nereden almıştır? Bunlarda, İran neshi) panoları ile süslenmiştir. Stüko üzerinde
bölgesinde gel işen sanatların etkileri gözden ka gelişmiş olan Selçuklu süsleme üslubu, X ! I . yüz
çamaz. Ozellikle eski İran'ın etkileri çok zengin yılın bazı yapılarında açık olarak b i l i nmektedir.
görülmektedir. lrak'ın, hatta Doğu lran i l leri Kazvi n'deki Mescid-i Cami ( 1 1 1 6) , Buzun'daki (ya
n i n , Mısı r 'dan çok, çiçekli küfinin vatanı sayıla da Buzan) İmamzade Cam i i 'nin mi hrnbı ( 1 1 34)
bi leceğini daha önce söylemiştik. bunlar arasındadır. Ardistan Mescid-i Cami i 'nde
lrak'ın ve İran'ın rolü, hendesi dekorun ge ( 1 1 60). stüko süslemeler zenginl iği bakımından.
lişimin� pek kesin olarak görünüyor. Kuşkusuz birbiriyle rekabet eden üç mihrap vardır. Burada
hendese, Samarra dekorunda önemli b i r . yer değişik arabesk sistemleri yer almakta ya da b i r·
a l ı r. Panolar, sık bitkilerin doldurduğu pol igonlara biri üzerine yerleşmiş bulunmaktadır. Barok bir
ayrılmıştır; fakat onları çevreleyen şeritler bir karakter taşıyan yüksek kabartma arabeskler ge
birine dolanmış değildir. Sistemli olarak uygu nel olarak fonu teşkil eder.
lanan girift i lkes i n i , Tolunoğlu sanatının şeritlere Selçuklular zamanında stüko yalnız camile
yeni bir şekil verişinde buluruz. Gerek geometrik. rin değ i l , saraylarla zengin evlerinin de süsleme
1 53
Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan için 1 066 y ı l ı n da �eşan'lı Hasan tarafından yapılmış b i r gümüş tabak
ta, Küfi yazı i l e Sultanın a d ı , adın a l t ve üstünde stilize bitki ve hayvan resimleri görül üyor. Tabak 43
cm. genişliğindedir (Museum of Fine Arts, Boston)
1 54
Konya'daki Sırçalı Medresede türbenin tavanı
'
#,"fi.�
!).'."�-.;.,'.'!':ı;
•-a
... -':t;:
-.,;: ""'
, r
_;: . . .--� -.._Q
..
.
&_v:,�!.�'
....·'-..,°'.·..;·\'-
�-• ·� l'!!I'!·
;. ��
?
. ,_
�. ;
:;
·\�:ı:;;.�,-�.:
-
�i�-:� ��-;�:v
�\i..,.._,.}
...,_.
,_
. _
,-��
, _ ""'
�' �· � · -1·
- -·
��)'(
' �:f::�.\:..:
... :r_ �t�·
,,.]f<',.... 1 'i
�:-"1:\
- - -- '.J ' -�.
.. ... -s::. · ,.. ....._;-.,_ , .
�.�;;,J�\ Şt\\
- :a
- �
�
. �*"'
< , ,\.
.;-::,.... ::"-�\·::f'---'i'·. . � ��·. �,�
..
.
J
, .,
...
<:.'.•
� ""
.$
l!
� �
.,,,
.. . �
. ...�
.;R � �
""'- -
�
.·\·�
- -�
"
.
.ı..'.:'
\:-��i
-�- �'<• ı"'-'
�.. ."'-
.... 'F
.. ��-� ri
·�
E'
"....\'.. '.�#'-....<4>
-. .• ....._
�J�-.;,..-�
3 .. . ,,.-.
��� o: •-,. ,, _ . . __
......,. _,
i.��:
' , ·1
- � <,. ..._,
�
I . . ı 4 . , .
.��<1
��-.((�
1
�--· - - .. ; \
.; '
• _
__
·
_ ' �'·):· ' '
1 58
Divriği Ulu Camiinin kuzey taç kapısı süslemelerinden detay.
1 59
Suhara'da, X. Yüzyılın i l k yarısında yapılan Samanoğulları Türbesi, mütevazı
ölçülerine rağmen süslemeli mimarinin güzel örneklerindendir. Türbe, Orta
Asya'da yarat ı l ı p İslam Dünyasına yayılan bir üslubun i l k büyük örn eğidir .
Divriği U l u Camiinin bir oymacılık şaheseri olan ahşap minber kapısı.
1 60
..
Divriği Ulu Camıınin (yapılışı 1228-1229) kuzey taç k�pısında, fı<>kıran iri
us remeler.
. y
.
yapra k lar değ·ırmı levhalar ve şerıt yazılar biçim·ı ndekı s··
•
.1 6 1
Timur'un Ahmed Yesevi Camii için hediye ettiği muhteşem bir bronz mangal gerek büyüklüğü (2.45 met
re geniş l iğinde). gerek ağırlığı (2000 k i l o) , gerek üzerindeki yazı ve süslemeleriyle dikkati çekicidir. ( Bu
gün Leningrad Ermitaj Müzesinde).
ILHANLI VE TİMURLU M İMARİSİNDE kendini asıl Timurlu devrinde gösterir. Gök Med
SÜSLEME: cit'te görülen teknik mükemmellik, arabesklerin
zarifliği, çini mozayiklerin güzelliği aşılamamış
Binaların planı ve inşası gibi, dekorları- da tır. Bazen tuğlanın ya da tuğlayı taklit eden sı
gerçekten yeni unsurlarla· zenginleşmiyor. Mu vanın mat zemini üzerinde beliren ve çoğu za
karnasın kullan ı l ı ş ı yaygınlaşıyor. Selçuklular man kendine yeten bu çok renkli ve parlak süs,
zamanında bu prizmati� şekiller, bulundukları ye öbür dekor türlerinin yerini alarak bütün yapıyı
rin mantıklı birer parçası oldukları halde, İ l hanlı kaplamaktadır.
ve Timurlu devrinde onları taşıyan anatomiden Bu devrin mimarisinde, sırlı tuğla süslemenin
büsbütün bağımsız, tonoza ya da · kubbeye · asıl oynadığı büyük rol, Maveraünnehir'de taş ocaK
mış süsten başka bir _şey değildir. Samarra'da larının bulunmayışından dolayıdır. Taş bulunma
· ıx. yüzyılda ürkek b i r-· şekilde kendini gösteren yınca tuğlaya başvurulmuştur. Bu teknik zorun
ve Selçuklu yapılarında ölçülü kalan keramik luluğun yanı başında, zevk unsurunu da dikkate
kaplamalar İlhanlı ve Tirriurlu yapılarında üstün almak gerekir. Orta Asya Türk kabilelerinin en
bir zenginlik kazanmıştır. Olcaytu Türbesi bunun büyük ziynetini özellikle çok renkli halılar teşkil
açık bir delilidir. Çini mozayiklerin Dstünlüğü etmekte idi. Halının polikromisini yapının kera-
1 64
Semerkant'taki Uluyg Bey Medresesinin taçkapısından d etay.
Semerkant'ta
Şah Zinde
topluluğunda
bir
türbenin
giriş
kapısı
süslemeleri
Gur-i Mir'den
bir pencere
lamalarından . detay.
Buhara'daki Hoca Zeyneddin Camiinin mozaik
kaplamalarından detay (XVI. Yüzy.ıl ) .
1 69
lar, oytık yol larla süslüdür. Sütun başlıkları ka Muvahhidlerden Abdü'l�Mü'min'in Merakeş ve
rınlıdır. Kaideler, baş aşağı olarak başlığı tek Tinmel'de yaptırdığı camilerde kendini gösterir.
rarlamaktadır. El-Ezher'in ve Kalavun'un m i h rap- Stüko, süsleme mimari.çizgilere zarar vermeden
larında bunları görürüz. . bütün tuğla örgüye hakimdir. At nalı biçimli ke
Mukarnas, bu devrin yapılarında da esaslı merler tırtıllanmakta, kavsaralara mukarnaslar
bir rol oynar; kornişleri, trompları , pandantiflerl, dolmakta, yüzeyler panolara ayrılmaktadır. Bura
minare şerefelerin i n altlarını süsler. Vazı, hen da da süsleme bütün İslam mimarisir:ıde olduğu
dese ve bitki motifleri burada, İslam san atın ı n gibi bitki ve hendese unsurlarına dayanır . Muvah
öteki bölgelerinde olduğu g i b i süslemenin çizgi hidlerin süslemesi Murabıtlarınkine göre daha
unsurlarını o luşturmuştur. Küfi, gittikçe daha zarif ve daha dengelidir. Bitki dekoru yeni b i r
?.z kullanılmağa başlar. Neshi, gittikçe yayıl mak gelişme göstermektedir. Hurma yaprakları tek
tadır. Bu güzel, uzun ve narin yazı, çoğu zaman rar tekrar ele alınarak işlenmiş ve çevreleri özen
çiçekli olarak kenar sularıni, frizleri ve sarakları le çizilmiştir. Biçimler daha olgunlaşmış, yaprak
doldurur. Memlukler devrinde süsleme buluşları .yüzleri kal ınlaşmış, adaleler gibi birbi r i ne giren
arasında yazıda görülen bir değişmeyi hatırlat damarlar belirli hareketlerle kıvrılmıstır. Geomet
mak gerekir. Bu da Eyyübilerin getirdi ğ i , neshi rik süsleme bitki dekorundan hiç de aşağı değil
nin çok özel bir biçimi olan ve «tümar� denilen dir ve karışık bir hal a l maktadır. Sırtları çoğu za
tarzdadır. Bu tarz, harflerin çok yüksek olarak man çok dallı, ince antrölaklardan oluşan dilimli
kullanılışı ile kendini belli eder. Anıtsal etkisi kemerler, canlı kıvrımları ve uzun uçları ile, b i r
bakımından küfiye benzer. zarafet ve kuvvet bütünü vücuda getirirler. Antrö
Bitki, eskiden beri bil inen unsurları yenile lakların dayandığı i l ke, kapı ve pencere pervazla
memiştir. Biçimler, doğaya gittikçe yabancı olan rında son haddine kadar ileri götürülmüş ve ant
bi rkaç s i luete indirgenmektedir: Zambak, lale, rölaklar minarelerin cephelerini kaplamıştır. x ı ı .
karanfi l, bir ya da iki dilimli üçgen şekilli hurma yüzyıl sanatçıları minareler üzerinde çini moza
yaprağı, üç d i l i m l i tepe tomurcuğu. yiklerin (zellij) polikromisini bol bol kullanan bi
Kıvrık dallara ve simetrik eğilmeli şe rer renkçi (coloriste) olmuşlardır. Kütubiye Ca
ritlere uydı.; ru�':ln bu damarlı bitki unsur ları , hen mii 'ni n firuze rengindeki levhaları güneş altında
desi örgülerin çerçevelediği küçük alanları dol kıvı lcımlar saçan mücevherler gibi m i nareyi süs
durmaktadır. Geometrik süsleme, bu devirde bü ler.
yük bir gel işme gösterir: Kare, baklava. daire gi
bi sade figürleri, ya da iki kareden olıışmuş yıl Muvahhidlerin sanatı, süslemeyi m;mari çiz
dızları içine alır. Bazen iki kareden oluşan yıldız giye bağ ı m l ı tutmaya devam ettiği halde, XIV.
lar, baklava şekilleriyle ayrılmaktadır. islam sa yüzyıldan başlayarak mimari çizgi, süs bolluğu
natının h i ç bir devrinde camiler, medreseler ve altıııda kaybolmağa başlar. Elhamra, bu değişikli
türbeler Memluk sanatında olduğu kadar zengin ğin en göz kam�ştıran örneğidir. Elhamra'nın süs
süslenmemiştir. leme formülü, erişilmez b i r ustal ığın ifadesi ola
Bu zenginlik tahta işlerinde de görülür. Çıta· rak stüko tekniğinin zaferidir.
larla elde edilen gi rift hendesi şekillerin araların
daki boşluklar, poligona! balkonlarında, parmak Sarayın duvar, tavan, sütun, kemer, niş gibi
iıklarda büyük b i r gelişme gösterir. Sedef ve fil bütün kısımları son derece zengin ve değişik süs
dişi, tahtadan yap ı l m ı ş olan sandukalarda, kapı lerle örtülmüştür. Azulejoslar, binbir şe�ilde bir
kanatlarında, kürsü, rahle ve minberlerde kakma biri içine girerek arabeskler çizer. Mermerler de
olarak kullanı lmıştır. Bu minberlerin en güzelle türlü şeki l l erde yontulmuştur. Y ı ldız, sekizgen,
rinden biri, Kayıtbay Cam i i ' n i n bugün l. ondra'da bitki, pırlanta gibi kaleydoskopi k şek i l l eri andı
Victoria and Albert Museum'da bulunan minberi rnn binbir kıvrımlı çizgiler, stüko üzerine kabart
dir. ma olarak işlenmiştir. Bu süslemenin yanı başın
da friz boyunca uzanan, insanı hayrette b ıraka
KUZEY AFRİKA VE ENDÜLÜS cak sayıda neshi üslupta yazılar bulunmaktadır.
M İ MARİSİNDE SÜSLEME: Bunlar kemerleri, pencereleri ve nişleri çevreler
Murabıtlarla Muvahhidler ve onlardan sonra ya da simetrik b i r biçimde konmuş olan madal
gelen hükümdar soyları, yapı sanatından çok süs yonların içinde birlesir ve bu süslemeye a l ı ş ı k
leme sanatında yaratı c ı l ı k göstermişlerdir. Süs olmayan gözlere arabesk süslerden farksız göru
leme sanatındaki bu yeni l enme, yeni bir ruhla nür. Bu yazılar, başka yapılarda olduğu gibi bir
canlanma. öze l l i k l e Xll. yüzy ı l ı n ortalarına doğru takım kuru olayları b i l dirmez, tam tersine, man-
1 70
zum övgüleri ve Arap ş i i rine özgü aşıkane gazel SAFEVİ M İ MARİSİNDE SÜSLEME:
leri kapsar. Ayrıca, bütün bu süslemenin uyan
dırdığı izleni m , b üyük b i r zevkle yap ı l m ı ş sayı Seiçuklular ve onları izleyen ilhanlılar i l e
sız nakışlarla bir kat daha zenginleşerek göz ka Timurlular devrinde gelişlmini tamamlamış olan
maştırıcı b i r durum a l ı r. Sarayın bütün salon ve mimari, Safeviler devrinde daha çok tezyini araş
odaları renklerin parlak ihtişamı i l e israf edilir tırmalara yönelmiştir. Yapılarda kendini gösteren
cesine doldurulmuştur. Yukarı kısım larda, daha yen i l i k , Mescid-i Şah'da görüldüğü üzere, girişin
kuvvetli . bir etki yarattığı için koyu kırmızı, al dirsekli olarak yapılması ya da kervansaraylar
tın sarısı ve mavi renk; aşağı kısımlarda ise me da görüldüğü üzere de eski şekillerin ayrıntılar
nekşe, erguvani, turuncu renkler tercih edi l m i ş da gel iştirilmesi g i b i , esasa pek değinmez. Timur
tir. Zemini kaplayan dört köşe levhaların b i l e o lular devrinde zenginleşen çini kaplama, Safevi-
....
zamandan beri boyalı olduğu anlaşıl ıyor. ler devrinde aşırı bir durum alır. Bu devrin mi
maris i , binayı içten ve dıştan, türlü renkteki çi
Meriniler, bu taşkın süslemeyi büyük bir nilere ya da çini mozayiklere boğar. Artık gö
değişikliğe uğratmadan kuzey Afrika'dcıki dinsel rülmeyene önem vermeyen mimarı, ya!nız dekor
yapılarına uygulamışlardır. Bunlar bugün orta i lg i l endirmektedir. Mukarnaslar b i l e mimari ka
dan kalkmış bulunan Endülüs cam i l erinin süsle rakterini kaybetm iş, iplere a s ı l ı , ömürleri pek kı
me anlayışı hakkında da açık bir fikir vermek sa sürmüş süslere dönmüştür.
tedir. Yüzy ı l l ar boyunca, bütün düflya mimarisinde
Murabıtlar ve Muvahhidler zamanından kal az çok görülen, « inşfü» ile «tezyini» (constructif
ma bir saray bulunmadığı için XI. ve X l l . yüzyı l decoratif) arasındaki gidip gelme, Safeviler za
lardaki bu Mağrip hükümdarlarının Kurtuba hali manında tezyini olanın egemenliği ile sonuçlan
feleri gibi, yapıların süslerinde insan ve hayvan mış, bu yüzden bu devirde yapılan m i mari eserler,
tasvirlerine yer verip vermediklerini b i l m iyoruz. beş yüzyıl daha eski olan Selçuklu yapılarından
Aynı şekilde, Xlll. ve XIV. yüzyıllardaki hüküm daha çok harap olmuştur.
darların bu konudaki davranışları da bil inmemek Yazı, hendese ve bitki, İslam dünyasının
tedir. Bu dört yüzyıl içinde Mağrfp'in oldukça başka bölgelerinde olduğu g i bi burada da beze
hoşgörüsüz davrandığı sanılmaktadır. Zamanın me unsurlarıdır. Bu unsurları gerek dinsel, ge
en özgür düşünceli bilginlerinden biri olan İbni rek sivil yapıla(da, çini mozayiklerin ve boyaların
Haldun bile tasvir yasağını bütün gücüyle sa d i l i ile, yer yer ifade ed i l m i ş olarak görürüz. Çi
vunmuştur. ni mozayi kler, Safevi cami lerinin, öze l l i k l e Mes
Süslemede insan ve hayvan figürleri ancak cid-i ŞE\h' ı n , içini olduğu kadar dışını da kaplar.
Elhamra Sarayı'nda görülür. Gırnata emirleri bu Bu din anıtı, bazen yeşile çalan, bazen gök ren·
hususta Mağrip'teki çağdaşlarından daha özgür gini alan, zaman zaman açılan, koyulaşan hakim
görünüyorlar. Elhamra'daki, her birinin ağzında mavi rengiyle, bir renk cümbüşüdür.
ki borudan suların fışkırd ı ğ ı , b i r daire teşkil eden Boyalı bezeme, tekniğinin daha z�ngin ola·
on iki aslan heykeli ile Mahkeme Divanhanes i 'nin nakları dolayısıyle di kkate değer örnekler ver
ve Kadınlar Ku lesi'nin resimleri özellikle di kka miştir. Ali Kapı 'nın bütün galerilerinde, odaların
te değer. Mahkeme Divanhanesi 'nin deri üzerine da. kulvarlarında, tavanlarında bunların en güzel
yapılmış yaldız zeminli ve tutkallı kabarık resim lerini görürüz. Bu süslemede asma dalları, kıvrık
leri, büyük bir olas ı l ı k la Giotto ekolünden bir İs dallar, girift çizgiler, arabeskler, tomurcukrar,
panyol sanatçısının eseri sanıl makta ise de, Ka gülbezekler, madalyonlar, yelpazeler gibi açılmış
dınlar Kulesi'nin, yumurta akı i l e yapılmış min bin ren k l i , binbir şekil l i tavus kuyrukları tam b i r
-..1 uyum içinde kaynaşırlar. A l i Kapı'da bu duvar
yatür tarzındaki resimleri hiç kuşkusuz. Müslü
man eseridir. Küçük boyda olan ve fr:z halinde ve tavan süslerinin sırf bitki lerden ve çizgiler
uzayıp giden bu resimler, hükümdarların kabul den ibaret motifleri arasında, realist b i r görüşle
;
tören lerini, savaşa giden atlı l arı, avl2nma sah işlenmiş zarif . geyik sürüleri, tilki ler; tavan köşe
nelerini, harp esiri kafilelerini göstermektedir. lerinde tünemiş ya da g irift çizgiler içine girmiş
Tavırlardaki doğal l ı k, yaldızın karıştığı uyum lu ve siınurg, tavus, yabani güvercin, bülbül gibi kuş
açık tonlar, üzerinden zamanın geçmesine rağ lar da görülmektedir.
men tazeliğini ve çekiciliğini koruyabilmiştir. Süsleme malzemesi olarak, çini mozayikin,
Bu resimler ayrıca Endülüs'lülerin örf ve adet ç i n i ya da mermer levhanın yanı başında, ilk defa
leri , silahları ve kostümleri üzerine bilgi veren Safeviler zamanında kul lanılan aynayı da anmak
birer değerli belgedir de. gerekir.
1 71
Semerka � t·ta ki Ulug Bey Medresesinde
-
.
taçkapı susleme!erinden detay
1 72
....
1 73
BABÜRLÜ M İMARİSİNDE SÜSLEME:
Babürlü yapılarını Selçuklu ya da Timurlu ya
pılarından ayı rt eden yön, fayansın yerine, kırmı
zı kum .taşı ile ak mermerin geçmesidir. Babür
lüler, i l k i n kırmızı kum taşını kullandılar, Ekber'
i n saltanatından başlamak üzere de bu taşı ak
mermerle birlikte ku llanmaya başladılar. Cihan
gir devrinde gelişen, anıtların içini vı:: dışını tür
lü .renk ve değerde kakma taşlarla süsleme ve
bunlarla türlü biçimler vücuda getirme tarzı, Şah
Cihan zamanında en parlak örneklerini vermiştir.
Babürlü sarayların ı n dekorunda, aynalar da bü
yük ölçüde yer almağa başlar. Ayrıca renkli kü
çük cam parçaları stükodan bir ağ içine alınır,
modelleri halılardan ve ciltlerden al ınan parı ltılı
süsler meydana getirilirdi.
,�
' J
I
'
'i ..,
r .
; ; ...."l!J.,
/'!� ' "'/
ı
:i tı
. •
1 75
•
1 7&
x vı . Yüzyıl Babürlu halısı. Renk ve desen bakımından son derece özgünlük
göstermektedir. (Boston'da, « Museum of Fine Arts »da).
il
İSLAM ÜLKELERİNDE
RESİM ve HEYKEL
BİRİNCİ BÖLÜM
GERÇEK DURUM
Gerek Kusayr-ı Amr§, gerekse Kasru'l-Hayr' Büyük b i r Mekke tarihi yazan Ezraki'nin
ül-Garbi yapılarını incelerken onların heykel ve (858) anlattığına göre, Hazret-i Muhammed, Ra
resimlerini de gözden geçirmiştik. Resim ve mazan 'ın 8'inci günü (Aralık 629) Mekke'ye g i r
heykelin V l l l . yüzyılın sonuna kadar serbestçe dikten sonra Kabe'ye uğramış, duvarları süsle
yapılıp durması, sonra bunlara karşı zaman za yen resimler karşısında durup elini, çocuk İsa'yı
man ve yer yer tepki gösteri lmesi, canlı varlık Meryem'in dizinde oturmuş gösteren resim üze
ları resim ve heykelle cisimlendirmenin lslam rine koyarak: · Elimin altındaki kalsın, öbür re
dinince yasak olup olmadığı sorununu ortaya at simlerin hepsini s i l iniz,• buyurmuş. Ezraki, bu
mıştır. Kur'an'da böyle bir yasak yoktur. Bu ko resmin Hicretin 63. yılında, halifelik iddia eden
nuda tek bir ayete rastlanmaz. Yalnız puta tap Abdullah bin Zübeyr'in Kabe'ye sığınması ve
mayı yasak eden Maide (Sofra) süresinin doksan Emevi birliklerinin, Kabe'yi kuşatması üzerine
üçüncü ayeti vardır. Puta tapmak i le resim ve çıkan yangında, yok oluncaya kadar orada kaldı
heykel yapmanın aynı şey olmadığı besbelli bir ğını da yazmaktadır.
gerçektir. Yalnız tasvir yasağı üzerine birçok
Halife Omer'in Medine Camii'nde buhur
hadisler vardır. Bunların bazıları şüphelidir, ba
yakmak için Suriye'den getirilmiş, üzeri kabartma
zıları da uydurmadır. Burada, Buharl'de geçen,
insan figürleriyle süslü bir buhurdan kullandığı·
en doğru olanlardan biri üzerinde duralım. O h_a·
nı Mukaddasi yazar.
dis' şudur: « Musavvirler. kıyamet gününde şid
detle azaplanacak v·e onlara yarattıklarınızı diril Arap tarihçilerinden Kahirel·i Makrizi. Tolun
tin, denecek." Bu hadisi, Ayni, M. 922 yı oğlu Humaraveyh'in (883-859) muhteşem sara·
lında ölen Muhamm 'ed bin Cerirüt-Tabarl'den tındaki bir odayı, kendisinin, karılarının ve mu
naklen «Buradaki musavvirlerden maksat, ta ganniyelerinin bir buçuk insan boyundaki boyalı
pınmak için resim ve heykel yapanlardır,» sö tahta heykelleriyle süsletmiş olduğunu anlatır.
züyle açıklar. Bu anlayışı 987 y ıl ında ölen Medinetu'z-Zehra'nın kapısı üzerinde, Hali
EbO Ali el-Farisi de: « Musavvirlerden maksat fe 1 1 1 . Abdurrahman'ın ( 9 1 2-96 1 ) yaptırdığı, Qözde
Tanrının resim ve heykelini yapanlard ır,,, diyerek si Zehra'yı canlandıran bir heykel varmış. Vak'
doğrular. Bu hadislerin tapınmak için resim anüvislerin anlattıklarına göre, Muvahhidi halife
ve heykel yapanlar hakkında olduğu mey si Yakubu'l-Mansür, Kurtuba'dan geçerken bu
dandadır. Bunların dışında resim yapmak da, hey şehre de uğramış ve heykeli görmüştür. Bu ola
kel yapmak da serbesttir. Böyle olmakla beraber, yı anlatan tarihçi, Yakubu'l-Mansür'un •Şehir
zaman zaman kendini göstermiş olan bağnazlık kapısı üstünde bulunan heykelin kaldırılması iÇin
dalgaları sonucu, arasıra ve yer yer bir resim emir verdiğini• de kaydeder. Ebü Said lbn Ebi'I
heykel yasağı egemen olmuştur. Ama İslam dün Khayr'ın babası , dostu Gazneli Sultan Mahmud
yasının bkçok yerlerinde, yüzyıllar boyunca, için bir saray yapmış, onun bütün duvarlarını
resim ve heykellerin yapılıp durması, bağnazlı Sultan Mahmud'un, askerlerinin ve fillerinin re
ğın, yanlış anlayışın sürekli ölarak ağır basma simleriyle süsl_emiştir.
dığını göstermektedir. Şimdi İslam ülkelerinin Timur'un 1397 tarihinde Semerkant'ın doğu
davranışlarını tarih belgelerinden anlamağa çalı sunda Bağ'ı Dilküşa denilen bahçe içinde bir köşk
şalım. yaptı rdığ ını, bu köskün duvarlarında Hindistan
1 79
H ı rbet-el Mefcer Sarayın q a hamamın mozayiklerinde bir arslanı bir ceylanı yakalarken gösteren resim. Bu
tip resimlerde arslan, krallık, halifelik gücünün sembolü olarak çizilirdi.
Hırbet-el
Mefcer
Sarayında
kabartma
kuş heykelleri
1 80
Kasru'I Hayri'! Garbi'de dış cephede süs pano·
ları yanında bir ha1ifeye ait olduğu sanılan bir
heykel de yer almıştır.
savaşlarını anlatan resimlerin bulunduğunu, Se İslam dininde tanrı, zaman ve mekandan
merkant'ı bu tarihten yüz yıl sonra ziyaret eden «münezzeh· olduğu, udoğmamış, doğurmamış·
Babür'ün anılarında okuyoruz. bulunduğu için resim ve heyke l l e cisimleştirile·
Bu yazılı kaynaklardan öğrendiklerimizi bi r ı-ek bütün Müslümanların ibadet yeri olan camie
çok lslam ülkelerindeki, zamanımıza kadar ko girememiş, böylece sivil yapılarda din dışı konu·
runmuş olarak gelen resimler de doğrular. !arla zaman zaman kendilerini gösteren bu iki
Başlangıçta dediğimiz g ib i, İslamlıkta tasvir sanat, sürek! i yaratış hamlelerinden uzak kal
yasak edilmiş değildir. Yasak edilmiş olsaydı,_ İs· dığı için olgunlaşamamıştır. Ama buna karş ı l ı k ,
tamlığın daha i l k yüzyılında resim ve heykel ya çizgilerin doğurduğu türlü geometrik biçimlerle
p ı l maz, hele mezar taşlarında ölü ile ilg i li kadın örülmüş olan, Avrupalıların arabesk dediği kom
ve erkek figürleri bulunmazd ı . Akşehir'de Nas pozisyonlar, dünyanın hiç bir sanatında görül
reddin Hoca mezarl ığının XIL yüzyıldan kalma meyen bir gelişme göstermiştir. Bunun da sebe·
mezar taşlarında, Kırşehir'de Celal Hatun için bini, İslam dininin sanatçıda yarattığı duyyun
1 3 1 3 ( H . 7 1 3) tarihinde yapıldığı kitabesinden an lukta aramak gerekir.
laşılan mezar t�ş:nda bu figürlerden birkaçına Kur'an tasviri yasak etmiş olsaydı, sonuç
rastlanmaktadır. Demek ki Kur'an'ca yasak edil gene bu olurdu dememe l i . Çünkü burada asıl
meyen, ta başlangıçtan beri yapılmaya başla·
na n resim ve heykelin Avrupa'dakinden ayrı bir
önemi olan, sonuçtan çok iz�enen yoldur. Kur'an,
tasviri yasak etmiş olsayd ı , lslam dinir.in yarat
oluşum göstermesini, lslamlığın tanrı anlayışın tığı o duygunluk da olmasaydı, birkaç satırla an
da, lslam düşüncesinde, bu düşüncenin yarattığı latmağa çalıştığımız bu soyut İslam sanatı el
duygunlukta aramak gerekir. bette doğmazdı.
1 81
Samarra.
Cevsaku'I
Hakani,
duvar
resı·mıerinden
Cevsaku'I
Hakani'de
kubbeli
holün
dekorasyonundan
182
Xll. Yüzyıl sonlarına ya da x ı ı ı . Yüzyıl başlarına ait olduğu sanılan bu Sel
çuk eserinde insan, at, kuş ve çiçek figürleri görülüyor ( Tahran Müzesi nde).
Tolunoğlu
devrinden
kalmış.
başını
yere eğen bir
hippopotamı
gösterir
keten
kumaş
'ı'ü
in
r
(L
1565 yı l ında, Ş ah ikinci l smai l i n yeğeni yeğeni S ulta n Mirza nın kitap l ığı
' '
Fatımiler devrinde Mısır'da dokunmuş, tekrarlafıan motiflerin, kuş ve leoparların kullanıldığı ipekli kumaş
parçası ( Louvre M üzesinde ) .
1 84
Fatımi Halifesi El Aziz
Billah'ın (975-996) adının
yazılı o!duğu kristal sürahi.
·
X. Yüzyılda Kahire'de ya
pılmıştır . (Yüksekliği 1 8
cm'dir). Sürahinin üzerinde
bir hayvan figürü görülmek
tedir. İ nsan ve hayvan fi
gürleri, Fatımilerde din ya
pıları dışında her yerde
kullanıl mıştır.
.,
Tunus'ta, Bardo Müzesinde bulunan taş üzerine
bir Fatımi kabartması.
1 85
Fatımiler hayvan heykelleri yapma
geleneğini Selçuklulardan a l m ı ş , an
cak çok daha küçük hayvan heyke l leri
yapmışlardır. Soldaki bronz heykel
bugün İtalya'da Campo Santa'dadır.
..
..
.
..
ı
Fatımilerden kalma bir ta
bakta kuş ve çiçek motifle
ri (Kahire M i l l i Müzesin
de).
Fatımiler
devrinden
ka l m a ,
tavus kuşu
biçiminde
bir
bronz
sürahi
(Louvre
Müzesinde) .
1 86
'
.-
1 87
Irak Selçuklularından 1 1 . Tuğrul'u tahtında gösteren stüko kabartma (Bugün Pennsylvania Museum'dadır).
1 89
Rey Şehrinde bulunan Xlll. Yüzyıl başlarına ait bu Selçuk seramiğinde çok
güzel işlenmiş kadın ve erkek figürleri görülüyor. (New York, Metropolitan
Museum'da).
1 90
İKİNCİ BÖLÜM
MİNYATÜR
Bağdat kolu, bölgesel etkilerle, İran bölgesinde din Vavaşi, Haciyü'l-Mevlevi, Konyalı Ahmed gi
ki m inyatürlerden ayrı b i r karakter taşır . bi nakkaşların ellerinden çıkmış hiç b i r minyatü
Büyük Selçuklular' d an kalma m ınyatürlü tek re rastlanmadığı için, Konya'da Alaeddin tepe
bir yazma b i l i n mektedir. Prof. Ahmı::t Ateş 'in sinde ya da Kubad-Abad'daki Selçuklu sarayların
bulduğu «Yarka ve Gülşah» adını taşıyan bu da ortaya çıkarılan figürlü çini parçaları olmasay
yazma, bugün Topkapı Sarayı kitaplığındadır. d ı , Anadolu Selçukluları'nın resimleri üzerine hiç
Varka ve Gülşah. halife Osman (644-656) ve i l k bir bilgimiz olmayacaktı. Çizgileri, renkleri, şe
Emevi halifesi Muaviye (661 -680) zamanlarında killeri ile çini parçaları üzerindeki figürler, Ana
yaşamış olan Arap şairi Urwah bin Hizam al-Udh dolu'daki resim sanatının, Horasan Selçukluları
ri'nin talihsiz hayatından esinleni lerek yazılmış zamanında yapılmış fayans üzerindeki ve kitap
tır. Uzun süre unutu lmuş olan bu aşk serüveni i l e yapraklarındaki resim geleneğini devam ettirdi
lran şairi Ayyuki, manzum bir eser meydana ge- ğini göstermektedir.
1 91
Bir Selçuk Prensesini nedimeleriyle birlikte gösteren, at ve kuş figürlerinin
de yer aldığı seram.ik çanak, · selçuklular dönemindeki en güzel eserlerden
biridir. 1 1 87 yılında Ebu Zeyd el Kaşani tarafından Kaşan'da yapılmıştır.
(New York Metropolitan Museum'de).
Kefile ve Dimne'nin resimlerinden biri: Kargaların gqzcüsü baykuşlar arasında (Topkapı Müzesi Kitaplığında)
-.... - • ıııı.,... -
..
' ' .
.. . ' .; ...,;��-· - ---�-.. -h .. -,
1 92
Kubad-Abad Sarayının duvarlarındaki figürlü çi
ni parçalarından biri. Bu figürler bize Anadolu
Selçuklularının resimleri üzerine bilgi veren bir
kaynak oluyor ve Horasan Selçuklularının resim
Kubad-Abad Sarayının duvar çini lerinden
geleneğinin Anadoluda sürdüğünü anlatıyor.
1 93
Topkapı Müzesi Kitaplığında bulun·a n ve « Üstad Mehmet Siyah Kalem'in eserleri» diye tanınan bazı ilginç
res.imlerin, insan hayvan karışımı devlerin kavgası gibi şamanlıkla ilgisi olduğu sanılan konuları (üstte)
ve göçebelerle, göçebe yaşamını (altta) işlemiş olduğunu görüyoruz. Bu resimlerin, eski bir resim gelene
ği sürdürülerek Türk-Moğol as·ı ı ı r sanatçılar tarafından XIV. yüzyıl sonlarında XV. yüzyıl başlarında Orta
asya'da yapılmış olduğu sanılıyor.
. :' . f
.,,,.
. .
..
bir kitap da Şehname olmuştur. İlhanlı süla rizli Mir Ali'nin yazdığı, dokuz minyatürle süs
lesi : İran'ın yerlileri olmadığı haldt), sanatı lenmiş olan bu eser, b.ugün British Muse
bu bölgede büyük ölçüde desteklemişler: res um'da bulunmaktadır. Bu minyatürlerden biri
samları, Firdevsi'nin bu şaheserini resimle Bağdat'ta C elayiri Moğolları'ndan Sultan Ahmed'
mekle gprevlendirmişlerdir. İ l k Şehname yaz ın (1 382-1 4 1 0) hizmetinde çalışmış olan- nakkaş
malarından biri, Demotte Şehnamesi diye Cüneydu's Sultani'nin 1mzasını taşır. Bu minya
anılmaktadır. 1 320 tarihinde Tebriz'de yazılmı� tür, E. Kühnel'in deyişiyle, « kompozisyon sorun·
ve birçok nakkaş· tarafından resimlenmiştir. · Bu farını çözmede gösterdiği kolaylık ve manzarala
yazmanın elli beş tane olan ve çoğu bUyük boy rındaki İtalyan Ouattrocentosunu hatırlatan ro
da bulunan minyatürleri dünya şaheserleri ·ara mantik ifadesi i l e bizi hayretler içinda bırakır.•
sıl"!da yer alacak değerdedir. Şimdi çeşitli mü Herat, Timur'un sevdiği oğlu Şah�ukh tara
zelere ve özel koleksiyonlara dağılm ıştır. De fından hükümet merkezi olarak seçilmişti. Şah
motte Şehnamesi'ndeki m inyatürl�rden birçoğ� rukh, ünlü kütüphanesi için birçok nakkaş kullan
nun monümental üslubu ve savaş sahneleri, Çin mıştır. Bunlar arasında Nakkaş Halil, o devrin
Türkistan'ında Khoço kazılarında ortaya çıkarılan dört harikasından biri olarak sayılmakta idi. Yalnız
l,Jygur Türkleri'nin duvar resimlerini andırır. Bu ressam Mani, ondan üstün tutuluyordu. Şah
minyatürlerden lsfendiyar'ın cenaze alayını gös rukh'un oğlu Baysungur M lrza nın ( 1 433'de öl
'
teren ve bugün British Museum'da bulunan bir müştür) kurduğu Kütüphane ve Kitap Sanatlan
tanesinde Türk - Moğol çizgi üslubu, öteki min akademisinde, hattat, nakkaş, müzehhip ve mü
yatürlerde görüldüğünden daha fazla göze çar cell itlerden oluşan kırk kişilik bir kurul vard ı .
par. Acılı insanların hareketleri ile dolu olan b.u Nakkaş Emir Şahi ile Gıyaseddin'in de katıldık·
sahne, sonraki ressamlarca kolay ·kolay gerçek ları bu kurulun başında Hattat Cafer Baysunguri
IeŞtirilemeyecek .dramatik .bir realizm gösterir. bulunuyordu. Saray nakkaşları, daha s?yut bir
Cenazeyi · izleyenler, Moğol tiplerinin · özenli ka anlayışla Şehname'yi resimlemeye devam etmek
rakter · çalışmalarıdır. ·
l·e beraber, ünlü Nizami ile Sadi'nin romantik
ve mistik şiirlerini resimlemeye daha çok ilgi
1 330-1331 (H. 73 1 ) tarihini taşıyen yazı:na gösterdiler.Ni-zfuni 'nin ( 1 1 40-1203) " Hamse» di
Jardan biri Topkapı Sarayı Müzesi'nde, 1 333 ta ye tanınan Mahzenu'I Esrar, Husrev ile Ş irin,
rih l i olanı da Lenlngrad Müzesi'ndedir. Üçüncü Leyla ile Mecnun, Heft Peyker (Yedi Portre) ve
bir yazmanın yaprakları. çeşitli özel koleksiyon lskendername adlı manzum eserıeri; Sadi nin '
lara dağ ı l mıştır. Bunlardan ,Paris'cte Henri Vever ( 1 1 82-1292) ünlü Bustan ile Gül istan ı , bir buçuk
'
koleksiyonunda bulunan ve 1 340 tarihinde ya iki' yüzyıl önce yazılmış oldukları halde, · ancak
pıldığı anlaşılan bir minyatür, d ikkati 'çeker. Acılı XV. yüzyılda nakkaşlara konu olmuşlardır. Bu ge
bir ihtiyarın kolları arasında bayılmış bir kadını cikme yeni bir duyar�ık döneminin açıldığını gös
gösteren ve birbirinin omuzları üzeri'nden eğilen termektedir. Nakkaşlar bu kitapların minyatürle
üç kadının acıklı çehre ifadeleri ve hareketleriyle rinde Herat Çığırı'na özgü ve bu eserlerin ro
dramatik havası bir kat daha beliren bu m inya mantik ve lirik içeriğine uygun düşen expressif
tür, gerek lslam nakış sanatında az görülen bir bir üGlubu geliştirdiler. Figürler, ince ve küçük
örnek olmak, gerekse bir merkez çevre.sinde ki· ölçüde gösterilmeye başlanmış, er_ıgin ufukların,
şi lerl toplamak bakımından değer · kazanmakta sünger gibi görünen dağların-- meydana getirdiği
dır: süsleyici bir manzara içine alınmıştır. Renkler
1.96
Bihzad'ın Kahire Milli Kü
tüphanesindeki .. Bustan •
parlak ve uyumludur. İlk Moğol renklerine birçok nun özelliklerini yansıtan eserler azdır Bu eser
yenileri eklenmiştir. lerden imzasını taşıyan bazıları kopyadır, bazıla·
rı da gene sonradan imzalanan .çağdaş ışıerdif,
Onun bilinen i l k eseri Baltimor'd a Robert
Herat Çığırı'na ait birçok nefis yazma, Şah
Garret koleksiyorıunda butunan Şerafeddin Ali
rukh devrinde yapılmıştır. Paris'te Louls Cartier
Yezdi nin Zafername'si için altı- çift sayfa üzeri
koleksiyonunda bulunan Nizami'nin güzel bir
'
SAFEVİLER'DE -MİNYATÜR:
Safeviler zamanında nakış sanatının merke
zi, Horasan'dan Tebriz'e geçiyor. Herat da daha
bir süre ayrı bir merkez olarak devam ediyor. Bih
zad bu yeni çığırın da başındadır. 1 51 0 sıraların
da Safeviler'den Şah lsmail ( 1 502-1524) Herat'ı
zapted ince, Bihzad Tebriz'e geçer ve Safevi çı
ğ ı rını Timuri çığırının özel l ikleriyle zenginleşti
rir. Tebriz'de, büyük bir olasılıkla 1 514'e kadar
yaşayan Bihzad, Şah İsmail'in, kendisini baş ola
rak atadığı saray nakkaşhanesinde birçok öğrenci Rıza-i Abbasi. Prens ve Derviş.
yetiştirmiş, gerek Herat'da, gerek Tebriz'de et
kisi gün geçtikçe derinleşmiştir. Bihzad'ın öğren me'den 1 587 (996) tari hlisi sayfa büyüklüğünde
cileri arasında özellikle Horasan'lı Şeyh Zade'yi, kırk m i nyatürü; 1 605-1608 ( 1 0 1 4- 1 0 1 6) tarihlisi
Sultaniye'li Mir Musavvir'i, Ağa Mirek'i ve Mu de devrin en sevilen hattatı ve nakkaşı R ıza-i Ab
zaffer Ali'yi anmak gerekir. Sonuncı.ı nakkaş, basi'nin özelliklerini yansıtan. seksen beş min
· sonraları lsfahan'daki Çihil Sutün Sarayı'nı süs
yatürü içerir. Rıza-i Abbasi, 1 598 ile 1 643 arasın
lemekle görevlendirilmiştir. da yaptığ ı , imzasını taşıyan birçok miııyatür bı
Ağa Mirek, Horasan'da sanatına başlamış, rakmıştır. Bu minyatürlerden onun iyi bir
sonra B.ihzad gibi Tebriz'e yerleşmiştir. 1 539 i le gözlemci olduğunu anlıyoruz. Rıza-i Abbasi mo
1 543 arasında , bu şehirde Şah Tahmasp için min dellerini, konularını halk arasından almayı ter
yatüı:lerle süslediği Nizami'nin bir Hamse'si özel cih etmiştir. Modleyi bilir, deseni kıvraktır. De
likle · di kkate değer. Bugün British Museum'da senlerinde di kkati çeken nokta, her şeyden önce
bulunan « Hazret-i Muhammed'in UrOcu» bu ünlü yazı sanatı i l e uzun zaman uğraşmış olmanın
yazmanın içindedir. fırçasına kazandırdığı güvendir. Bu güveni ayrın
Ağa M i rek'in İran resmine getirdiği yeni tıda, çizgilerin nüanslarında olduğu kadar, kon
l i kler açıkça görülür. Figürleri, Bihzad'ın figürle turların çiziliş inde de görürüz. Sarıkların ve el
rinden daha ince ve sevi mlidir. Fakat onun ya bise eteklerinin uçları n ı , ışık saçılmasını hatır
kışıklı delikanl ı l arında ve güzel kadınlarında, latan bükey taramalarla canlandırır.
Isfahan sanatında moda olan. yapmacı k l ı , resmi Rıza- i Abbasi, İran resminde son parlayıştır.
bir hal görmemeğe de olanak yoktur. Onun üslubu ve çizgi tarzı Muin, Yusuf, Muham·
Şah Tahmasp zamanında, 1 570 sıralarında ıned Kasım gibi nakkaş.lar tarafından bir süre
hattat Muhip Ali Katip in yaıdığı, bugün Topkapı
'
taklit edilir. Fakat hiç birinde Rıza-i Abbasi'nin
Sarayı Müzesi'nde bulunan bir Nizami nüshası, ustalığı görülemez. xvııı. yüzyılda iran resmi,
otuziki m inyatürünün özelliği bakımından üzerin kısmen Avrupa etkisi, kısmen de yaratıcı deha
de özel likle durulınağa değer. Genellikle bu min ların yokluğu yüzünden, kelimenin tam anlamıy
yatürler, dört sütun üzerinde yazılmış sayfala la düşmeğe başlar.
rın ortasında bulunmakta, fakat sütun aralıkların
dan kısmen görülen kişiler, imgelemin yard ı m ı
BABÜRLÜLER'DE M İNYATÜR:
i l e bütün sa hneyi tamamlamaktadır. Böylece n e
metne, n e d e sahnenin bütünlüğüne h i ç bir zarar Babürlüler, Timur soyundandır. M i nyatür sa
verilmeden çok ustalıklı b i r kompozisyon sağla natı, XV. yüzyılda Horasan'da ve Maveraünne
nıyor. Yazı i l e kompozisyonun bu işbirl i ğ i , nak hir'de büyük ölçüde gelişmişti. Anayurdunun aflı
kaşın hattattan başkası olmadığı ihtimalini artır larıyla dolu olan Babür'ün ve oğlu Hümavün"un
maktadır. Büyük bir ustalığın ve Manierisme'in zamanında Delhi çıgırı Türkistan çığırına sıkı sı
ifadesi olan bu minyatürler, xvıı. yüzy ı l ı n başla kıya bağlıdır. Fakat bü çığır, Timuroğlu geleneği
rında daha da iyi belli olacaktır. ne bağlı sanatçılarla Hindü (Raçput) geleneğine
Metropolitan Museum'da bulunan Şah Ab· bağl ı ressamları birleştirerek gerçekten ulusal
bas devrine ait m i nyatürlerle süslü iki Şehna- bir çığır açan Ekber'in saltanatı sırasında büs-
1 99
çağıdır. Ekber'le başlayan Timuroğlu unsurlarıy·
la Hindu unsurları arasındaki kaynaşma, Cihan
gir zamanında tamamlanır. Batı etkisi de kendi
ni duyurmaya başiar. Figürler modle edilir, man ·
zaralar ışık-gölge oyunlarıyla derinleşir, doğayı
doğrudan doğruya gözlemlemek, büyük ölcüde bu
hükümdarın kişiliğine bağlanır.
Bu devirde resim sanatı artık ölçJsünü bul
muş, karakterini almıştır. Saray hayatından a l ın
mış canl ı sahneler, derbarlar, avlanmalar; hü·
kümdarların, devlet adamlarının, azızlerin ve der·
vişlerin ayakta, oturmuş, tam boy ya da büst ha·
!inde, yürürken ya da fil üzerinde yapı l m ı ş port
releri, resim sanatının bel l i baş l ı konuları ara
sındadır.
Ekber zamanında kitaplarda hala büyük bir
yer alan minyatür, Cihangir zamanında kitaptan
kurtularak, bütün sanat olanaklarını gel iştirir, re
simli yazmalar devri de böylece kapanır. Artık
lran bölgesinde birbirini izliyen çığırların süs
lemeci bir karakter taşıyan minyatürleri karşı
sında değ i l , realiteden esinlenen resimler karşı
sındayız. Babürlü resminde realizm kendini i l kin
portrede gösterir. Kişilerin doğal olmayan du·
rumları, çehrelerin daima yandan gösterilmesi,
sağ elde bir çiçek bulunması, ayakların birbiri
Şah Cihan zamanında, 1 630-40 yıllarında yapılmış önünde yer alması, Cihangir zamanında bırakılı
bit" Ba bür l ü resmi . Bu devir, Timurlu sanatına bir yor.
dönüşü temsil eder .
Çehrelerde, resmi yapılan kişilerin karak·
teri beliriyor, bu belirmeye olanak vardiği için
bütün ayrı bir karakter al ır. Bu bakımdan Türk çehreler artı'k dörtte üç oranında karşıdan gös
Hint minyatür çığırının kurucusu, Ekber olmuştur. teriliyor. Portreler, yalnız çehrelerle değil. vücu
Bu ünlü hükümdarın tarihini yazan Ebu'I Faz!. dun hareketleri i l e de bir karakter etüdü oluyor.
onun, kurduğu saray nakışhanesinde yüzden faz Cihangir'in portre ressamları arasında Nadirü'z.
la ressam çalıştırd ı ğ ı n ı , resmin gelişimi için lran Zaman diye tanınmış olan Herat'lı Ağa Rıza'nın
bölgesinden Tebriz'li Mir Seyyid Ali, özel l ikle çömezi Ebu'l-Hasan, Muhammed Nadir, Manuhar
«Şirin Kalem. denilen Şiraz'lı Hoca Abdu's-Sa Govardhan başta gelirler. Portrede görülen bu
med q l bl nakkaşları geti rttiğini yazmaktadır. psikolojik realizm, divan ya .da derbar. sahnele
Ekber'in nakkashanesinde Müslüman res rinde de devam eder. Bu sahneler, ayrıntıya gös
samların yanı başında Daswanth, Basawan. Kasa terilen ilgi, qözler için bir bayram olan renk gam
va. Madhu, Ramadas, Baghavatl, Mukund gibi ları yönünden, Timurlu ya da Safevi sı:ınatından
Hindü ressamların da çalıştığı; Hindü ressamla geldiklerini belli ederlerse de, onların sanatın·
rın lslam eserlerl_n i , Müslüman ressamların da dan, daha sıcak renkleri, daha geniş fırça ·sürüş·
HindQ konularını resimledikleri dikkate alınır !eri, gözleme dayanmaları ile ayrılırlar. Fakat Ba·
sa; yeni üs!ubun özelliği anlaş ı l ı r. Bu bakımdan bürlü sanatı, realizme olan eğilimini özellikle hay
HindQ konularını görünce bunları toptan İslami ·
van ve manzara resimlerinde göstermiştir. H i n·
olmayan çığırlara maletmek yanlıştır. Ekber dev distan'ın özelliği olan bu realizm, bizzat Hindis·
rinin resimleri Herat minyatürlerinden. realizmi, tan'ın bilmediği dramatik bir anlayışla değerlen
Hindu resimlerinden de desenin kaligrafik ka dirilmiştir. Bu alanda öze l l ikle Ferruh Beg'in, Ba·
rakteri ile ayrılır. gavati'nin, Bişan Das'ın adlarını anmak gerekir.
Murakka'lara ve resimli yazmalara meraklı Kır sahneleri de Babürlü resminde, lslam dünya
olan ve bu alanda eşsiz bir eksper sayılan Ci sının öbür çığırlarında görülmeyen bir güç ve ge·
hançıir'in saltanatı, Babürlü mi nyatürünün altın nişlik kazanır.
200
Geç dönem
bir Babürlü
.
minyatürÜ:
Avrupal ı iki
görevli ·bir
Hint evinde
ağırlanıyor
Burada, hayvan resimleri yapan ustaların maviler, sarılar, havada bir l eitmotive gibi tit
başında, Ekber ve Cihangir zamanında yaşamış reşirler. Şimdiye kadar minyatürde· görülmeyen
ve yaptığı kuş resimleri i l e haklı b i r ün kazan bir yen i l i k de ressamların, gecenin karanl ığı n da
mış olan Mansur ile zarif · karacalar ressamı Se geçen sahneleri ele almış olmalarıdır
merkant'lı Mehmet Murad'ı analım, Portrelerde Babürlü sanatçılar, sultımları ya da beyzade
ve hayvan resimlerindeki realizm, maıızaralarda leri tören anlarında göstermekle kalmamışlar, on
da görülür. Gerçi manzara, tek başına manzara ları özel hayatlarında bile tespit etmişlerdir.
olarak henüz ele a l ınmamıştır. lran bölgesinde Raçput sanatçıl.a rının izinde yürüyerek, saray ka
olduğu gibi dekoratif bir motif olarak kullanıl dınlarını harem hayatının değişik evrelerinde gös
maktadır. Fakat burada doğa, yepyent bir duygu termişlerdir.
i l e aşı l mıştır. Timurlu ve Safevi manzarası , vahşi
kayalıkların resimlerinde bile sevimli, ı;ırif b i r Şah Cihan devri, resimde Timurlu sanatına
bahçedir. Babürlü manzarası, yaşanmış doğanın dönüşü temsil eder. Realizm. süslemeci üslup
kendisidir. Is.lam dünyasında, dış dünyayı i l k karşısında geriler, figürler psikolojik yoğunlukça
görenler, görerek yaşayanlar Babürlü sanatçıları hafifler, şekiller canlılıklarından kaybeder. Fakat
olmuştur. Doğadaki eşyayı, yalnız dış görünüşle buna karş ı l ı k üstün . bir zariflik kazanır. Genell ik
ri ile değ i l , iç yaşamları i l e de bu manzaralar le portrelerde profile bir dönüş görülür. Şah Ci
da görürüz. Gölgelerinde prenslerin ve der han devrinin başlıca ressamları, birkaç , çizgiden
vişlerin iç alemlerine daldıkları ağaçlar bile güçlü ve muhteşem portreler çizen Semer
hülyalı bir hal almıştır. Babürlü nakkaşlar. kant'lı Muhammed Nadir, M i r Muhammed · Ha
doğayı duyumlar halinde yaşamışlar, saray aşk şim, Anupşatar, Çiterman ve Hunhar'dır. Şah Ci
ve ibadet sahnelerine bazen sadece portrelere han ın büyük oğlu Dara Şikuh da sanat koruyucu
arka! ık olarak koydukları manzaralarda, akşam su ve resim meraklısı idi. Saltanat sürmemiş,
güneşinin kızıllıkları, sarılıkları, titreşen ışıltıla tahtı küçük kardeşi Evrengzib tarafından gas
rı ile kaynaşan bulut yığınlarını, değişen geniş bedilmiş olan bu prensin birçok portresi vardır.
gökyüzleri içinde göstermekten zevk almışlardır. Babürlü resminde çöküş belirtileri bağnaz ve
Geniş serpintiler halinde ufka yayılan kırmızılar, hasis bir hükümdar olan Evrengzib ile başlar.
201
Babürlü ressamlardan Ebu! Hasan'ın XVll. Yüzyıl başlarında yapılmış bir
tablosu, İmparator Cihangir'i. babası Ekber'in resmine bakarken gösteriyor.
(Paris'te, « Musee Guimet�de).
Ü Ç Ü N C Ü BÖLÜM
.\
OSMANLILARDA RESİM
dünyasının bu tarz resme yabancı olduğu bir za marı'dır. Verimlidir; çünkü Surname-i Hümayun
manda yapmış olmasıdır. Gerçi, lslam dünya diye anılan i l i . Murad Surname'sinin, Hi.inername'·
sında, daha önce manzara resimleri yapılmamış nin çoğu minyatürleri onun fırçasından çıkmıştır.
değildi. Ancak bunlar, donuk, dekoratif karakter Büyüktür; çünkü klasik Türk m inyatürüne kesin
deydiler. Nasuh'un manzaraları ise, birer ruh ha biçimini o vermiştir.
l i olarak değer taşırlar. Matrakçı Nasuh, XVI. yüz Nakkaş Osman hakkında bil inenler pek az
yılın, duygulu bir manzara ressamıdır. dır. Onun doğum ve ölüm tarihlerini bile kesin
olarak bilmiyoruz. Yalnız, tarihçi Seyyid Lokman
Nigari: . Asıl adı Haydar olan Nigari, 1 572 yı tarafından 111. Murad için Farsça manzum ohuak
l ı nda, seksen yaşındayken ölmüştür. Denizci ol yazılan ve 1 592'de kopye edilen Şehinşahname'·
duğu için kendisine « Reis» denilmiştir. istanbul' nin (Topkapı Sarayı Müzesi, B. 200) başka bir
da, Galata' da doğmuş olan Nigari'den .günümüze nakkaş tarafından resimlenmiş olması, bu tarih·
pek az resim kalmıştır. Bunların hepsi, çeşitli ten sonra hiç bir eserine rastlanmaması , bu sı
durumlardaki insan tasvirleridir. Beş tanedir: ralarda ölmüş olduğunu düşündürüyor. Buna kar
Yavuz Sultan Selim, . Barbaros Hayreddin Paşa, ş ı l ı K i l i . Murad zamanında yaptığı bütün resimler
1 . François, V. Şarl, Kanuni ve i l . Sel im'in resim onı... n sanat kişiliğini, üslubunu, minyatür sanatı
leri. Belden yukarı kısmıyla, sağ elinde Kanuni' na getirdiği yenilikleri gösterecek niteliktedir.
ni n verdiği murassa asayı sert b ir hareketle sım Surname: Minyatürlerini, nakkaş Osman'ın
s ı kı tutan, yukarıya kalkan sol eliyle bir karanfil yaµtığı kesin olarak bilinen i l k büyük eser, daha
koklayan Barbaros, ihtiyarlık çağında b il e irade çok Surname-i Hümayun diye anılan ili. Murad
f
ve inceliğin bir semb o lü olarak gösteri lmiştir. Surname'sidir . Seyyid Lokman tarafından yazıl
Koyu yeşil bir fon içinde, mora çalan, kurşuni mış olup, Şehzade Mehmed'in sünnet edilmesi
iç elbisesi ve içi kürklü, kısa kollu, dalgaları an· vesilesiyle yapılan geçit törenlerin i , eğlenceleri
dıran koyu kahverengi nakışlarla süslü kırmızı anlatmaktadır. Elli iki gün süren bu düğünde. do
kaftanı, ince bir renk zevkinin ·kanıtıdır. Büyük ğudan ve batıdan hükümdarlar, elçiler çağrı lm ı ş ,
beyaz sarık, yeşil zeminin yukarı kısmını, bütün iki yüzü aşkın esnaf loncası Atmeydanı'nda, bu
heybetiyle doldurur. Renklerin uyumu ve kol ha günkü adıyla Sultanahmet meydanında, devlet
reketleri, bu portreye büyük değer kazandırır. büyükleri ve önemli davetliler için yaptırılmış
205
,,
- .,.w. -
- _ ,
--�· # ,. .
' : J\•
111. Murad Surnamesinden .iki minyatür (İstanbul Topkapı Müzesi Kitapl ığı. Hazine no: 1 344)
köşkler ve kat kat localar önünden marifetlerin i , özelliklerini, bütün canl ı l ığ ı n ı bugün de görebili
mesleklerinin örneklerini v e ürünlerini ·göstere yoruz . Şu var ki, bu resimler bir devrin ekono
rek geçmişlerdir. Böylece bazen kırk e l l i kişiyle mik ve sosyal hayatını yansıtan birer tarih belge
ve tekerlekler üzerinde çekilen dükkanlar, tez si olarak kalmamış, başarılı birer sanat eseri ka
_g ahlar. fırınlar, kayıklar, kocaman cami ve hamam rakterini alm ıştır.
maketi eri. dünyanın her yönünden gelen sayısız
oyuncular, çalgıcılar, hokkabazlar, cambazlar, İm· Nakkaş Osman bu düğünü anlatmak için çok
paratorluğun bütün zenginliğini gözler önünde basit, bir bakıma kamerasız sinema yapmak ka
yaşatm ışlardır. dar zor bir yol bulmuş: Bütün düğünü belli bir
işte bugün Topkapı Saray Müzesi'nde (Ha yerden belli bir yere bakarak, bütün olayları, e n
zine, 1 347) bulunan Surname yazmasının önemi. küçük ayrıntıları, hareketleri ve kılık kıyafetle
çoau nakkaş Osmanın fırçasından çıkmış olan. riyle padişahın ve seyirci lerin önünden geçerken
34 X 22,5 boyutundaki 437 minyatüründen gef. göstermiş. Kitabın minyatürlerinde aynı düzen
'
m ektedir. 1 582'de [H. 990) kopya edilmis olan bu gözetilmiştir. Padişah, daima kitabın sağ ve sol
yazmadaki minyatürler tam sayfa büyüklüğünde sayfalarında yer alan ve bir bütün teşkil eden iki
dir. minyatürden sol sayfada bulunanda görülmek
Nakkaş Osman'ın humour dolu bu resimle· tedir. Geçit tören ini, bize ·göre sağında şehzade
ri sayesinde, 1 582'de yapılan bu düğü11ün bütün Mehmed, solunda ise iki yaveri olmak üzere, özel
206
•
it
111. Murad Surnamesinden: Solda güreşler, sağda Rumeli Beylerine verilen ziyafet.
locasından seyretmekted ir. Her yaprakt,aki min Kendisinden sonra gelen Türk ressamlarına
yatür de daima ikiye bölünmektedir. Yukarıda, birtakım kompozisyon örnekleri veren nakkaş
renk, nakış ve kılık değiŞiklerine rağmen aynı dü Osman, kendi kalıplarını kendisi yaratmıştır. Ha
zende kalan padişah, saray büyükleri ve seyirci yali sahneler yerine gerçek sahneleri koyan, me
ler; aşağıda ise dikili taş i l e burmalı yılan ara kanı da gerçekliliği içinde, Sultan Ahmet meyda
sında· h a lk topluluğu ayrı tutulursa, daima deği nı olarak gösteren, dikili : taş ile burmalı yılanı
·şen, akıp giden alaylar, eğlenceler, hareketli sah unutmayan Osman, Timurluların resim geleneği
neler; iki bölüm arasındaki bu karşıtl ık, kitaba bir ne uyarak yüzlere tfade vermemiş, hayret, se
sinema şeridi akıcı lığı kazandırıyor. Böylece yu vinç, üzüntü, saygı gibi duyguları el kol hareket
kardaki değişmezlik, aşağıdaki değişikliğin hı leriyle ifade etmiştir. Bu Surname'nin kompozis
zını daha da artırıyor. yonlarında kendini gösteren paralel çizgiler, son
Bu minyatürlerde halk, daima sağ alt köşe raları daha ağır basacaktır.
de, beş on kişi lik bir topluluk halinde, daima sağ
taraftan sahneye giren alayların, esnaf loncaları Hünername: Hünername, b i r şehnamedir.
nın yürüyüşünü hayranlıkla, ilgiyle seyrederken Konumuz _olan Hünername'yi 1 569 (H. 977) yılın
gösteri lmiştir. Bütün olup bitenler kuvvetli bir da şehnameciliğe getirilen Seyyid Lokman bin
göziem i l e tesp i te dayanmaktadır. Her minyatür Hüseyin bin el-Aşuri' er-Urmevi yazmıştır. Yazar,
de, gösterilerin yapıldığ_ı meydanın zemini renk eserin dört cilt olacağını söylerse de, ancak ilk
değiştirmekte, bütün öteki renkler ona uymak iki cildi Topkapı Sarayı Müzesi'ndedir. Lokman, 1 .
tadır. cildi 1 584'de r992). i l . cildi · 1 588'de tamamlamış;
207
, ,j
1
1
ı
1 .L.��
·.
1
1
1 •
1
1·
� -
...... ...
minyatürün XVll. Yüzyılda ...li!"'�:ı-
" -.
yapı ldığı sanılıyor ""' -�
..
i .l :t�-·ıı:.:
ıL:..
... � . .
'·
"' ...,.,...
•.
"""" �·
ıı:.:: .. . � �..t-, ......
'H :. .. •-:-."""-,.-::: · .. �
lı f:;;;;;;::;:
;;: =;:::'"-=
:-. ::=::-::·- - . ----·----'-
- - --___ ' ._ ·
....
.... -- -
._.....
--
-"
_.,,. ,.
Osman, özellikle savaş sahnelerinde, ordu
nun gücünü ve disiplinini göstermek için kompo
zisyonlarında birbirine paralel düz ve eğri çiz
gileri kullanmıştır. Merkezi düzen daha çok ka
b u l törenlerini gösteren sahnelerde görülür. Res
samın paletinde kırmızı, mavi, yeşil, jad ve porta
kal rnnkleri baskındır. Bunlar tam bir ahenk için
de kaynaşırlar. Siyah renk hemen hemen yoktur.
Yaldız ise pek az kullanıl mıştır.
Kompozisyonlarda yer alan insan figürleri
nin, hayvanların ve öze l l i k le hareketlerin güçlü
bir gözleme dayandığı bellidir. Atların renkleri,
rüyada gördüklerimiz kadar çekici. Bir yanda
gözlem b i r yanda fantazi. .. Birbirlerıyle uyuşmaz
sanılan bu iki unsur, Osman'ın minyatürlerinde
çoğu zaman çok çekici tek b i r varl ı k oluyor.
Nakkaş Osman, kompozisyonlarında toplu ve rit
mik düzene önem veren b i r sanatçıdır. Topkapı
Sarayı Müzesi'yle Türk-İslam Eserleri Müzesin
de bulunan, X'İfl. yüzyılda yapılmış daha birçok
minyatürlü yazma vardır. Bunlar arasında kom
pozisyon ve renk üstünlüğü i l e d i k kati çeken,
1 583'de resimlediği Zübdet-üt-Tevarih'dir. Bu
eser, bugün Türk - İslam Eserleri Müzesindedir
(No. 1973).
Lütfü Abdullah ve Siyer-i Nebi:- XVI. yüzyı l'in
büyük nakkaşlarından biri de Lütfü Abdullah'tır.
Son zamanlara kadar onun ne adını, ne de resim
lediği bir yazmayı biliyorduk. Şimdi, konusu bakı
mından büyük bir anlam taşıyan b i r yazmadaki
minyatürlerin Lütfü Abdullah yöneti mindeki bir
Hünername'den bir minyatür: Bu minyatürün özell iği nakkaşlar topluluğu tarafından yapıldığını ve en
soldaki konuların yanında sağda (dikey olarak) bir güzellerinin onun fırçasından. çıktığım b i liyoruz.
kervanın da resmedi lmesidir. Bu da Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan, Haz
ret-i Muhammed'in hayatı üzerine yazı lmış Si·
yer-i Nebi'dir.
Daha çok Darir (Kör) adıyla tanınan Erzurum
1 60 1 'de ( 1 0 1 0 H .) de gözlerini ha)'.ata kapamış lu şair Mustafa bin Yusuf bin Ö me r in 1 388 ( H .
'
� ..
...,.
;._ . __
.,,;:;._ _ _
�· ��;,:;_t��i' .i
. � -
. .
·- -" "
• •
• ....
. .
�" ''
• t
., ,; ., �
....
�.1i
: �
t����.J'\j\"'"
, . ""
• Fl
•
WWW
, ı.J '.>-'
��
� l:, 4
_) ,..J
,
�) '
, ,.
O .
.. .. . t Jl.flJl..rU1
i _
_.
-
.-
. .J.- - .
_L._
__...,...
_ı
_ - �
.,
Hotin Seferinden hemen sonra hazırlanmış olan i l . Osman Şehnamesinde, Genç Osman'ı salt_a nat kayı
ğında gösteren bir m inyatür. (Topkapı Müzesi Kitaplığı. Hazine 1 1 24)
212
Ahmet Nakşi'ye gelince: Sadece istanbul'da içine a l ı n m ış 33,7 X 2 1 cm. boyutunda, Levni'nin
fırçasından çıkmış, bazıları imzalı -'137 m i nyatür
hayatta olduğu, yal � ız nakkaş deği l , şair ve mü
doğduğu ve il. Osman ( 1 6 1 8-1 622) zamanında
bulunmaktadır.
neccim de bulunduğu bil inmektedir; sadece bu Levni diye anılan ve aynı zamanda şair olan
kadar. nakkaş Abdulcelil Çelebi'nin Edirne'de doğduğu
Nakşi i l e Türk mi nyatürü, büyük kompozis ve 1 732 ( H . 1 1 45) tarihlerinde öldüğü tarihi bel
yonlardan uza klaşıyor. M inyatürlerindeki figürle gelerden anlaşılmaktadır.
rin sayısı üçü geçmez. En tatlı renklerle, doğa Daha önce gördüğümüz, XVI. yüzyıl ressam
parçaları içinde gösterilen kişilerin çehrelerinde larından nakkaş Osman'ın resimlediği 1 582 tarihli
düşünce, öfke, alay, muziplik, sevinç gibi ifade· Sür-name ile Levnl'ıı i n resimlediği bu Sür-name
!er i l k kez, Türk m inyatüründe görülmeğe başlar. karşılaştırılırsa, yalnız XVI. yüzyıl i l e XVll l . yüzyıl
Her kompozisyonunda doğanın çizgi ve renk arasındaki sosyal değişiklik farkı görülmekle kal
bakımından başka b i r görünüş alması, kişil erinin maz, bu sosyal değişikliğe paralel olarak, resim
ruh hallerini de aydınlatmaktadır. Bu bakımdan üslubunda da bir değişikİik olduğu görülür. Os
Nakşi'nin, kişilerle doğa parçaları arasında usta man'ın SOr-name'sindeki kompozisyon, sosyal
l ı k l ı bağlantılar kurduğu söylenebil i r . Onun fırça hayattaki düzeni, askeri disiplini hatırlatır. Lev
sı r·enkçe pek zengin değildir; ama yeş i l , açık ni'n in SOr-name'sindeki kompozisyonlarda ise
mavi, koyu kırmızı, portakal sarısı gibi say ı l ı birlik kaybolmuş, Sultan'a yönelen yekpare top
renklerle elde ettiği uyuşumlu izlenlmler son de luluğun yeri n i , birbirine bağlı olmayan ayrı sah
rece okşayıcıdır. nele:-, bir dağ ı n ı k l ı k al maya başlamıştır. Nakkaş
Nakş i 'ı_ı i n çok figürlü büyük kompozisyonla Osman değişmeyen, bel l i bir yerden ve uzaktan
ra gitmemesi, figürlerine birer portre niteliği olup bitenlere bakarken, Levni onları değişik yer
vermektedir. Tek kişili portrelerinde b i l i m adamı lerden ve yakından tespite çalışmıştır. Osman'ın
derin düşüncelere dalmış olarak gösterildiği düz ya da hafif dalgalı paralel çizgilerinin yerini
halde, iki - üç k i ş i l i k portrelerinde çömezleri ya Levni'de zikzak ve helezoni çizgiler almıştır. Lev
da 0ğrencileriyle konuşma halinde gösterilmişler ni'nin, iki boyutlu b i r yüzey sanatı olan mi nyatür
dir. le, perspektifi ve ışık-gölgeyi kullanan Avrupa
Bir kaç renkle böylesine nefis uyumlar elde resmi arasında bir geçit olduğu , ne dekoratif
eden ve değ i ş i k duyguları dile getiren bu nakkaş, anlayıştan bütünüyle kurtulduğu, ne de tam an
kuşkusuz XVll. yüzyılın büyük temsilcilerinden bi lamıyla c i s i m leştirilmiş resme gittiği, yapmış ol
ridir. duğu m inyatürlerden açık olarak anlaşılmaktadır.
Figürlerinde hayret, merak ve i l g i duyguları gibi,
XVlll. yüzyıl , Lale devri ve Levni: Lale devri bazen komiğe kaçan ifadeler; kompozisyonların
den il ince akla hemen 1 1 1 . Sultan Ahmed (1 703- da geniş mekanlar ve perspektif denemeleri gö
1 730) ile vezir-i azamı Nevşehirli Damat İbrahim rülmekle beraber, dekoratif öze l l i k de kend i n i
Paşa gelir. belli eder. Ama onun humour v e fantazi havası
Lale devri n i n İstanbul 'u yerinden oynatan içinde, güçlü b i r gözlemci olduğu da b i r gerçek
ve d i llere destan olan olayı, 1 1 1 . Sultan Ahmed'in tir.
1 720'de sünnet edilen üç şehzadesi ile i.ıç kızının
ve öteki hanım sultanların evlenmeleri dolayısıy Levni'n i n gerek üzerinde durduğJrnuz Sür
le düzenlenen ve on gün on gece süren eğ name'sinde, gerekse yaprak halindeki mi nyatür
lenceler. şenli kler ve geçit tören leridir. Bu eğ lerinde kadın da önem kazanmağa başlar. Gerçi
lenceleri ve şenlikleri , zamanın şairi Huseyn nakkaş Osman'ın SOr-name'sindeki minyatürler
Vehbi, nazım ve nesirle karışık olarak Sur-name de kadın figürü yok değildi. Ama bunlar, kompo
adındaki eserinde günü gününe anlatmıştır. B u zisyonun sağ alt . kenarında, halkı temsil eden
eserin birçok kopyası vardır. Türk resim sana topluluk arasında, ancak yüzleri peçeli ya da ya
tını ilgi lendiren ve içinde Levni'n i n m i nyatürleri rı kapalı olarak. saygılı duruşları i l e gösterilmiş
bulunnn nüsha, Topkapı Sarayı Müzesi, 1 1 1 . Ah· bir i k i kadın figüründen ibaretti. Kadın daha öz
med kitaplığın.da 3593 numarada kayıtlı olan nüs gür bir hava içinde, XVll. yüzyılda önem kazan
hadır. Şair Vehbi'nin eserini bugün artık oku rnağa başiar. Kadın'ın mi nyatürlere büy��k ölçüde
yan yok. Ama, 1 720 eylülünde yapılan eğlence girmesi asıl XVl l l . yüzyılda. özellikle Levni i l e
nin sahnelerini bütün canlılığı i l e yaşatmış olan Abdullah B u hari n i n m inyatürlerinde, çalgı çalar
'
Levni'nin resimleri hala zevkle seyredi l mektedir. ken , raksederken, uzanmış di nlenirken, bazen
Yazmada, yer yer, karşılıklı olarak, altın çerçeve açık saçık olarak qörülür.
213
Levni, çizgi kadar renge de önem veren bir
nakkaştır. Kırmızı, sarı gibi sıcak renklerin ya
nında gök rengi , rrıavi, açık mor, leylak gibi tatlı
renklere daha çok yer vermiştir. Yaldızı nispeten
daha az kullanmıştır.
Levni, Surname-i Vehbl'deki 137 mi nyatürün
den başka, çoğu tek figürlü olan kadın ve erkek
resimleri de yapmıştır. Ondan önce bu tarzdaki
eserlere rastlanmaz. Değişik giyinişleri ve baş l ı k
biçim leri birib irinden güzel o l a n v e hemen hemen
her sın ıftan halkı tasvir eden bu mi nyatürler yal
nız renkleri n i n tatl ı l ı ğ ı bakımından değ i l , devrin
kadın ve erkek kıyafetlerini göstermesi bakımın
dan da değer taşırlar. Özellikle Topkapı Sarayı
Müzesi'nde bulunan, Hazine 2 1 64 numaralı albü
mün · kadın fiçıürleri di kkate değer. Bunlar, re.k
kase. çer:ıgi , gül koklayan kız, uyuyan kız, i p l i k bü
ken kadın, süslenen kadın, su taşıyan kadın, fera
celi kad ı n , karanfil koklayan kadın g i b i tek figür
l ü ; fasıl heyeti g i b i çok figürlü resimlerdir.
MU RAKKA"LAR:
Şimdiye kadar görmüş olduğumuz m inyatür
l ü yazmaların yanı başı.nda, Levni vesilesiyle bir
kaç ını hatırlattığımız, yapraklar halinde yapılmış
ve sonradan b-ir araya getiri lmiş başka m i nyatür
ler de vardır ki bunlara murakka, yani albüm adı
veri lir. Gerçek bir sanat değeri taşıyan, aynı za
manda Türk sosyal hayatından bazı öze l l i kleri de
yansıtan bu m inyatür albümlerinden birkaçını ha
tırlatalım. Bu albümleri n üzerinde di kkatle durul
ması gerekenlerinden biri, Topkapı Sarayı Müze
si 'ndeki (Hazine 408) Sultan Ahmed 1 albümü
dür. 47 X 34 cm. boyutunda 60 sayfa l ı k albümde
değişik boyda imzasız ve tarihsiz 36 mi nyatür
bulunmaktadır. Bunların çoğu XVll . yüzy ı l ı n baş·
!arına ait olup, Sultan 1 . Ahmed tarafından top·
lanmıştır. Albüme 1. Ahmed'in adı verilmesi bun
dandır. Sonraları XVl ll. yüzyılda yapılmış miı ıya
türler de albüme eklenmiştir.
ı . Ahmed albümündeki minyatürhrin en i l
g i n ç olanları arasında öze l l i kle günlük yaşamdan
alınmış sahneler di kkati çekmektedir. Tepelerin
çevrelediği bir kırda ağaç altında k�hves-ini lç
Abdullah Buhari'nin bir minyatürü
meğe hazırlanan beyzadeyi ve çevresini göste
ren m inyatür gibi. leri yalnız sanat bakımından değ i l , kıyafet tarihi
bakımından da büyük değer taşırlar.
Bu bölümü, bugün İstanbul Ün iversitesi Ki- Abdu l l ah Buhari'nin dörtte üç görünüşten
. taplığında bulunan bir murakkaın (Yıldız, 8644/1 5) . yaptığı 1 6 X 1 O cm. boyutundaki bu portreler saz
22 m inyatürü i l e kapamak istiyoruz. Bun ya da keman çalan, çubuk dolduran, karanfil kok
ları Abdullah Buhari 1 735 - 1 745 arasında yap layan değişik re:ık ve biçimdeki, başlıkları ve
mıştır. Bu nakkaş, d e l i kanl ı portre leri de yap giysileriyle mutlu görünen genç kad ı n l arı, muh
mıştır ama, özel l i kle zarif kadın portreleri i le ta teşem kıyafetli bir erkeği gözlerimız önünde can
nınm ıştır. Bunların değişik renkte göz a l ı cı giysi- landırmaktadır.
214
Bu f i g ürl er, hiç bir renkli fon olmadan, doğ b i r incel i k örneği değil m i ? Bu l<adın portrelerin
rudan doğruya krem rengindeki kağıtlar üzerine de dikkati çeken bir özellik de, kemerlerde ve
y ap ı lmıştır ; Ressamın paleti göz al ıcı renklerden kolyelerdeki pı rlantalarla de.ğerli taşların, türlü
derlenmiş; en çok elma yeşil i , menekşe rengi, çi renkte madeni pulları kağıda yapıştırmak sure·
l ek pembesi, portakal sarısı kullanılmıştır. Özel tiyle elde edilmiş olmasıdır.
l ikle kadınların zarif hareketleri i l e renkler ara
sında tam bir uyuşum gpze çarpmaktadır. Osmanlı minyatür sanatı, Levni ile son aşa
B i r eliyle karanfil tutan, öbürüyle giysisinin masını yapmış ve son büyük ustasını vermiştir.
eteğini kaldıran şu zarif kadına bakınız! Kırm ız ı Abdullah Buhari ise, XVl l l . yüzyılda gücünü gide
şalvarı, yeşil üstlüğü, mavi ve altın sarısı keme rek yitiren resim sanat ının_ başarılı sayılabilecek
ri, başına zevkle ye rl eŞt ird i ğ i_ yü ksek başlığı ile, son temsilcisidir.
215
..
.---
·-
-·..:;.. _ .
..
:1
. •.
-
Levni, Türkiye'de minyatür sanatı nın son bü Van Mour'dan sonra daha birçok Avrupalı
yük ustası idi. Eserlerinde eski geleneğe bağ ressam, sırasıyla Liotard ( 1 702-1789), Antoine de
l ı l ı k sürmekle beraber, Avrupa resim sanatının Favray ( 1 706-1792), Armand·Charles Caraffe {ölü
izleri de görülür. Çünkü Levni'nin yaşadığı Sul mü 1 8 1 2) , L. F. Cassas ( 1 756-1827), Castellan
tan 111. Ahmed devri, Türkiye'nin Avrupa kühürü (1772-1838), 1 776'da istanbul'a gelen J.B. Hi
ne açılmağa başladığı b i r devirdir. 111. Ahmed'le lair, i l i . Selim'in ( 1 789-1807) mimarı v0 kız kar
(1 703-1 730) 1. Mahmud'un (1 730-1754) saltanat za deşi Hatice Sultan'ın desinatörü Melling ve da
.manlarına rastl ıyan 1 721 'le 1 742 y ı lları arasında, ha · başka b i rçok ressam istanbul'a gelmişler .
Mehmet Efendi, onun da ardından oğlu Sa it Efen onun guzelliklerini eserlerinde gözler önüne ser·
d i , elçi bulundukları Paris'in güze l l i kleri, toplum mişler, değişik konularda birçok desenler çizmiş
ve kültür hayatı konularında Saray'a bilgiler ulaş lerdir.
tırırken, güzelliği ve cazibesi dillere destan olan
işte xvı ı ı . yüzy ı l ı n ikinci yarısından baş
istanbu l 'da, Avrupa'nın her yanından akın eden
layarak bu ressamların sürekli olarak istanbul'da
ressamlar Boğaz'ıri güzelliklerini, unutulmaz man
çalışmaları, XIX. yüzyılda ise 1 1 1 . Sel:m'in baş
zaraları n ı , türlü şairane köşelerini, debdebeli sa
ladığı, i l . Mahmut'un sürdürdüğü reform hareket
ray ve ev içlerini, pitoresk giyimli kadın ve er
leri, Abdülmecid'in ( 1 839-1 861 ) hazırladığı, Türk
kekleri tablolarında ve desenlerinde yaşatmak
devletini Batı'daki temel ilkelere göre düzenleme
olanağını buluyorlardı.
yi amaç edinen ve Türkiye'de adliye, maliye, ida
XVl l l . yüzyılda İstanbul'a gelip çalışan Avru re, askerlik alanlarında reformlar sağlayan Tanzi
palı ressamların sayısı uzun bir listeyi doldura mat Fer man ı nın dünyaya ve halka bildirilmesi (3
'
cak kadar kabarıktır. Bu konuda A. Boppe, ver Kasım 1 839) düşünce, sanat ve edebiyat alanla
diği ayrıntı l ı bilg ilere, İstanbul'a gelmiş oıan re:c; rında büyük değişikliklere yol açmış, eski Klasik
samların ve eserlerinin de bir listesini eklemiş Divan Edebiyatı nın yerini çeşitli türlerde Batı'
daki örne. klerine göre yazılmış edebiyat, minya
'
Avrupa resminin etkisindeki perspektifli resimler, XVl ll. Yüzyııın ikinci yarısında yayılmış ve Yüzyılın
sonunda görü!meye başlamıştı. Soma'daki Hızır Bey Mescidinin (1 792) mihrap nişinde bile manzara resmi
yer almıştır.
Yozgat'taki Başça
vuşoğlu Mescidinin
(yapılışı 1 800) güney
batı duvarında man
zara resmi.
Başçavuşoğlu Mesci
dinin kuzey batı du
varında manzara res
mi.
Yozgat'taki mescit-
ten bir diğer resim:
220
;
....
Yozgat'taki mescidin
kuzey doğu duvarın
daki manzara resmin
den detay.
nın hızla yayılmasına sebep olmuştur. Böylece met A l i Paşa, 1 856'da gene Paris'e gönderilen
i l k Türk ressamları bu i k i yüksek okulda yetiş Osman Hamdi Bey ve 1 861 'de Paris'te yetişen
m i ş , sonraları bunların birçoğu eğiti mlerini Av Kolonel Seyyid Bey gibi ressam ların memlekete
rupa'da tamamlamıştır. getirdikleri i l e Batı resmi yerleşmiştir. Bu res
Fakat Türkiye'de batı l ı anlayışla resme g i d i ş , samlardan çoğunun eserleri İstanbul Resim ve
kuşkusuz, yukarıda adlarını verdiğimiz ressam Heykel Müzesi'nde bulunmaktadır.
ların ü l kemizde uyandırdığı i l g i i l e olmuştur. Ve Avrupa'ya yönelen bu hareket, İstanbul'da
işin tuhaf yönü de XVl l l . yüzy ı l ı n i kinci yarısında 3 Mart 1 883'de, Sanayi-i Nefise okulu:ıun açılıp
hızla yayılmaya başlayan perspektifli resimlerin derslere başlanmasıyla daha da ver i m l i b i r dö
Konak tavanlarında olduğu kadar, dinsel gelenek neme girer. Bu okulun i l k müdürü, yukarda adı
lere aykırı olarak mescitlerde bile görülmesidir. nı verdiğimiz Osman Hamdi .Bey'dir.
Modelleri doğa olan bu resimler mescitlerin du Bundan böyle Türkiye'deki resim hareketle
varların ı , korn i ş leri manzara resimleriyle süsler. r i , Avrupa'daki resim hareketlerine paralel ola
Birkaç örnek vermiş olmak için Soma'daki Hızır rak gelişmiş, realizmden empresyonizme. eks
Bey ( 1 792), · Yozgat'taki Başçavuşoğlu ( 1 800), presyonizmdeı:ı kübizme, kübizmden nan-figüratif
gene Yozgat'taki Çapanoğlu (1 779) camilerini resme kadar temsi lcilerini bulmuştur. Öze l l i kle,
burada sayabiliriz. (Dr. Rüçhan Arık, Batılılaşma 29 Ekim 1 923'de Cumhuriyetin i lanından sonra
Dönemi Türk Mimarisi Örneklerinden Anadoluda Türkiye'de gelişen resim akımlarını Avrupa'daki
Üç Anşap Cami. Ankara, 1 973). Özellikle Batı akımlardan ayırmağa imkan yoktur.
Anadolu'da içleri manzara resimleriyle ·doldu Bugünkü Türk resm i , dünyanın her yerinde
rulmuş perspektifli birçok örnek vardır. Soma' olduğu gibi non-f.igüratif anlayışı benimsemiş gö
daki Hızır Bey Camii'nin mihrap nişinde bile rünüyor. İ l k bakışta bu durum bir yabancı laşma
böyle bir manzara resmi görürüz. gibi görünürse de gerçekte sadece bir anımsama
Bir yandan İstanbul 'da çalışan Avrupalı res d ı r. Türk kitap "sanatında en y[!ksek yerin yazı sa
samların etkis i , b i r yandan 1 835'de Viyana'ya gi natı olduğu bir gerçektir. Nakkaştan önce, hatta
den İbrahim Paşa, gene 1 835'de Paris'e giden tın adı geçer. öte yandan, b i r tablo olan b i r yazı .
Tevfik Paşa, 1 848'de Paris, Belçika, Viyana ve istifinden daha soyut ne olabi l i r? Nen-figüratif
Berlin'de çalışan Hüsnü Yusuf Bey, 1 861 'de Pa akıma uyan resim sanatımız, bu tutumuyla sa
ris'e gönderilerek Boulanger (1 824-1888) ile Ge
layışı ben yuvaya bir dönüş olarak g � rürüm.
dece eski yazı sanatımızı hatırlamıştır. Bu hatır
rome'un ( 1 824-1904) atelvelerinde çalışan Ah-
221
Osman Hamdi Bey'in •Çalgıcı Kızlar• tablosu. [Foto Sebah Juaye'nin çeKtiği fotoğraflardan).
222
_____ .!
(Foto Sebah
Juaye'nin çektiği
fotoğraflardan}
223
------ --
-- --------
ıg
;g
_\
B İ B Lİ VOGRAFVA
Paris 1966.
Pool'un The Mohammadan Dynasties,
Marçais (G.), L'Art de l'Islam, Paris 1946.
1 894, adlı eseri esas tutularak hazırlan
Marçais (G.), L'Art Musulman, Paris 1962.
mıştır), İstanbul 1927.
Marçais (G.), L'Architecture Musulmane d'Oc-
Hıttı (Ph.K.), Precis d'Histoire des Arabes, Tr.
cident, Paris 1954.
Fr. de Maurice Planiol, Paris 1 950.
Mayer (L.A.), Islamic Architects · and their
- History of Syria, London 1 95 1 .
. Works, · Geneve 1956.
Levi-Provençal (E.), Histoire d e l'.Espagne Mu-
Pijohan (J.), Arte Islamico (Summa Artis. His
sulmane, 3 vols. Paris 1950-1953. toria General del Arte, vo�. XII. Madrid
Whishaw (B. and E.), Arabic Spain, London 1949.
1912. Richmond (E.T.), Moslem Architecture, Some
Zeki Muhammad Hasan, Les Tulunides, Paris Causes and Consequences, London 1926.
1933. .Rivoira (G.T.) Moslem Architecture. Its O �igin
İslam Mimarisi Hakkında Genel Eserler and Development, Translated by G.M.N.
Rushforth, Oxford 1918.
Benoit (F.), L'Architecture. L'Orient Medieval Saladin (H.), Manuel d'Art Musulman, .T. I.,
et Moderne, Paris 1912. Architecture, Paris 1907.
Briggs (M.S.), Muhammadan Architecture in Salles (G.) - Les Arts Mus�lmans (L'Histoire
Egypt and Palestine. Oxford 1924. Universelle des Arts. Vol. IV, Paris 1939.
225
Emevi Mimarisi
Lowthian Bell (G.), Palace and Mosque at Uk
�lımad Fikry, La Grande Mosquee de Kairouan, haidir, Oxford 1914.
Paris 1934. Viollet (H.), Fouilles a Samarra en Mesopota
Creswel (K.A.C.), Early Muslinı Architecture, mie. Un Palais Musulman du JX. Siecle,
Part I, Oxford 1932. Paris 191 1 .
Gabriel (A.). Kasr el-Heir (Syria. T. VIII, 1927). - e t Fulry (S.) - Un Monumen� des Pre
Grabar (O.), Unıayyad ··paJace» and the Abbasid miers Siecles de l'Hegire en Perse (Syria,
«Revolution', (Studia Islamica 1963, T. II, 1921).
XVIII).
Hamilton (R.W.), Khirbat al-Mafjar, Oxford, Fatımi Mimarisi
1959.
Jaussen et Savignac. Les Chateaux Ar4bes de Berchem (M. Van), Notes D'Archeologie Arabe.
Qoseir Anıra, Haraneh et Tuba, Paris 1922. Monuments et Inscriptions Fatimides
Lanıbert (E.), Les Origines de la Mosquee et (Journal Asiatique, T. XVII - XVIII, 1891).
l'Architecture Religieuse des Omeyyades Brigss (M.S.), Muhammadan Architecture of
(Studia Islanıica, VI, Paris 1956). Egypte and Palastine, Oxford 1924.
- Art Musulnıan et Art Chretien dans la Creswell (K.A.C.), The Muslim Architecture of
peninsule Iberique, Paris 1958. Egypt, Part I, Oxford 1952.
Lanınıens (H.), Etudes sur le Siecle.des Onıey Hautecoeur (L.), et Wiet (G.), Les Mosquees du
yades, Beyruth 1930. Caire, 2 vol. Paris 1932.
Lore:v (E.de), L'Hellenisnıe et l'Orient dans les Marçais et Golvin (L.), La Grande Mosquee de
Mosquee des Onıeyyades (Ars Islamica, Sfax, Tunis 1960.
Vol. I, part I, 1934). Prisse D'Avennes, L'Art Arabe d'apres les Mo
-:---- Les Mosaiques de la nıosquee des Onıey numents du Caire, Paris 1878.
yades a Damas (Syria, T. XII, 1931).
Gazneli ve Selçuklu Mimarisi
Musıl (A.), Kuseir Anıra, Wien 1907.
Richmond (E.T.), The dome of the Rock in Jen.ı
Arseven (C.E.). Türk Sanatı Tarihi, I-X. Fas.
salem, Oxford 1924. .
İstanbul 1 954-1959.
Sauvaget (J.), Renıarques sur les Monunıents
Bombacı (A.) , Introduction to thc Excav<ıtions
Omeyyades. (Journal Asiatique, T: 231,
at Ghazni (Rcrırintcd from East And West,
·
1939).
New Series, Vol. 1 0 , Nos. 1-2, March-June
Stern (H.), Notes sur l'Architecture des Cha
1 959).
teaux O�eyyades (Ars Islamica, Vols XI
Dibac (Y.). Rahnumfı-i Asar-ı Tarihi Azerbey
XII).
can-ı Şarki, Tebriz 1332 ( 1 9 1 3) .
Schlumberger (D.), Les Fouilles de kasr el-Heir
Diez (E.), Aslanapa (O.), Türk Sanatı, İ stanbul
(1936-1938). Rapport Preliminaire (Syria,
1955.
T. XX, 1939).
Eldem (Halil Ethem), Anadolu'da Selçuklu Abi
Terrasse (H.), L'Art Hispano-Mauresque, des
deleri_ (Halil Edhem Hatıra Kitabı, Anka.
Origines au XIIL Siecle. Paris 1932.
ra 1 947).
Erdmann (K.), Notizen zum Inneranatolischen
Abbasi Mimarisi
Karavansaray. Beobachtungen auf einer
Aly Bahgat-Gabriel .(A.), Fouilles d'al-Foustat, Reise im Juli 1953 (Kunst des Orients, II
Paris 1921. 1955).
Cresweil (K.A.C.), Early Muslim Architecture, - Zur türkischen Baukunst seldschu-
Part II, Oxford 1 940. kischer und osmanischer leit (İstanbuıer
Dimand (M.S.), Studies in Islanıic Ornament Mitteilungen, 8, 1958).
(Ars Islamica, Vol. ·ıv, 1937). - Seraybauten des dreizehnten und vier
Flury (S.), La Mosquee de Nayin (Syria, T. XI, zhnten Jahrhunderst in Anatolien (Ars
1 930). Orientalis, III, 1959).
Herzfeld (E.), Samarra, Berlin 1 907. - Das anatolische Karavansaray I-II. Ber
Godard (A.), Le Tarı Khana de Damghan (Ga lin 1961.
zette des Beaux-Arts, T. XII, Decenıbre Flury (S.), Le Decor Epigraphique des Monu
1934). ments d.e Ghazna. (Syria, T. VI, 1925).
226
Gabriel (A.), Türk Sanatı ve Tarih-i Sanattaki Riefstahl (R. M.), Turkish Architecture in
Mevkii, Çeviren: A. Vahid (Hayat, 40. Sayı, South-western Anatolia, Cambridge 1931.
1927). Rosintal (J.), Pendentifs, Trompes et Stalacti
- Monuments Turcs d'Anatolie, 2 Vols, des dans l'Archtecture Orientale, Paris
Paris 1931-1934. 1928.
- Le Mescid-i Djum'a d'Isfahan (Ars Is - Le Reseau, Forme Intermediaire Perse
lamica, Vol. II, Pt. I, 1935).
Inconnue Jusqu'a Present, Paris 1937.
- Voyages Archeologiques dans la Turquie
- L'Origine des Stalactides, Paris 1938.
Ruhen (W.), Kırşehir'in Dikkatimizi Çeken Sa
Orientale, 2 Vols, Paris 1940).
Glück (H.), Türk Sanatı (Yeni Mecmua, 59-60.
nat Abideleri, Çeviren: A. İtil, .(Belleten,
Sayı, 1918). XI. Cilt, 44. Sayı, 1947).
- Küçük Asya'da S'elçuk Sanatı, Çeviren: Sarre (F.), Reise in Kleinasien, Berlin 1896.
Köprülüzade Ahmet Cemal (Hayat, 23: Sa - Denkmaler persischer Baukunst, Ber
yı, 1927). lin 1910.
Türk Sanatının Dünyadaki Mevkii (Türki - Der Kiosk von Konia, Berlin 1936. (Kon
yat Mecmuası, III. Cilt, 1935). ya Köşkü, Çev. Şehabettin Uzluk, T.T.K.
Yetkin (S.K.), La Medersa aux «Ueux Minarets» Balbas (L.T.), Arte Almohade, Arte Nazari, Ar
d'Erzurum (La Revue Française, No. 64, te Mudejar (Ars Hispaniae. Historia Uni
Janvier 1955, Paris). versal del Arte Hispanico, Vol IV) .\.fadrid
- The Mausoleum of Mama Hatun (The 1 949.
Burlington Magazine, Vol XCIX, No. 650, Basset (H.), Terrasse (H.), Sanctuaires et fcr-
May 1957, London).
teresses Almohades (Hesperis, T. V. Paris
1932) .
- The Turbeh of Gumaç Hatun, A. Seljuk
Monument (Ars Orientalis IV. 1961).
Caille (J.), La Mosquee de Hassan a Rabat,
2 Vals. Paris 1954.
ilhanlı ve Timurlu Mimarisi
Champdor (A.), L'Alhambra de Grenade, Pari5
1952.
Byron (R.), Pope (A.U.), Ackerman (Ph.) The
Architecture of the Islamic Period. Timfı Gomez-Moreno (M.), El Arte Espanol Hasta
rid Architecture (A Survey of Persian Art, Los Almohades Arte Mozarabe (Ars His
Vol. II, 1 1 19- 1 1 64. s.). paniae. Historia Universal del Arte His
Cohn-Wiener (E.), Turan. Islamische Baukunst panico, Vol. III) - Madrid 1 95 1 .
in Mittelasien, Berlin 1930 . . . Kühnel (E.), Maurische Kunst, Berlin 1 924. ·
- Les .Mosquees de Semerkand, Le Gour Marçais (G.), L'Architecture Musulmane d'Oc
cident, Paris 1954.
Esin (E.), Türkistan Seyahatnamesi, Ankara
Emir, Saint Petersbourg 191 1 .
- Tlemceri, Paris 1950.
1959. . Meunie (J.), Terasse (H.), La Premiere Mosquee
Godard (A.), The Architecture of the Islami<.. Almohade de Marrakech (Recherches Ar
Period. The Mausoleum of Oljeitü at Sul cheologiques a Marrakech, Paris 1952, 33-
taniva (A Suivey of Pers1an Art, Vol II 52. s.).
Oxford 1939, 1 103- 1 1 18, s.). Ricard (Pr.), Pour Comprendre l'Art Musulman
Pope (ı\.U.), Tpe Architecture of the Islamic dans l'Afrique du Nord et en Espagne, Pa
Period. The Thirteenth Century (A Survey ris 1 924.
of Persian Art, Vol. II, Oxford 1939, 1 046- Sordo (E.), Moorish Spain, New York 1963.
105 1 . s.); Terrasse (Ch.), Medersas du Maroc, Paris 1929.
- The Architecture of the Islamic Period. Terrasse (H.), Le Grande Mosquee de Taza,
The Fourteenth Century (A Survev of Per Paris 1943.
sian Art, Vol. II, Oxford 1939, 1052-1 102. - La Mosquee des Andalous a Fes,_Paris
s.). 1942.
Pugaçenkova (G.A.), Semerkand-Buhara (Rus - La Grande Mosquee Almohade de
ca) Moskova 196 1 . Seville, Paris 1928.
Sarre (F). Denkmaler persischer Baukunst, - Le Decor des Portes Anciennes du Ma
Berlin 1910. roc (Hesperis, T. III, 1923) .
Wilber (b.N.), Architecture of Islamic Iran. - Islam d'Espagne, Paris 1958.
The il Khanid Period, New Jersey 1955. - L'Art Hispano-Mauresque. Des Origines
au XIII. Siecle, Paris 1932.
Eyyubi ve Memluk Mimarisi Terr:asse. (H.) - Hainaut (J.) , Les Arts Decoratifs
au Maroc, Paris 1925.
Hautecoeur (L.), Wiet (G.), Les Mosquees du
. Caire, 2 Vals, Paris 1 932. Safevi Mimarisi
Godard (A.), Isfahan (Athar-e Iran, T. II, Fasc.
I. 1937) .
Mayer (LA.), The Building ot Oaytbay, London
1938.
Ağaoğlu, Mehmet, The Landscape of an Antho Çağman, Filiz, Şahname-i Selim . Han ve Min
logie Manuscript of the year 1398 A.D. (in yatürleri, Sanat Tarihi Yıllığı, V, s. 41 1 -
Ars Orientalis, VoL III Part I) University
·
442.
of Michigan Press, 1936. Çiğ, Kemal, Türk ve İslam Eserleri Müzesinde�
Akalay, Zeren, Tarihi Konularda Türk Minya ki Minyatürlü Kitapların Kataloğu, Şarki<
türleri, Sanat Tarihi Yıllığı, III, s. 1 5 1 - yat Mecmuası, cilt 3, s. 52-62, İstanbul
116 1959.
Anafarta, Nigar, Hünername minyatürleri ve Coomaraswamy, A. M., «Les Minuatures orien
sanatçılan Doğan Kardeş yay. İst. 1969.
, tales de la Collection Goloubew au Musee
Arnold, Thomas W., Painting in Islam, Oxford, Fine Arts of Bostan» (Ars Asiatica, t.
1928. XIII. Bruxelles, 1919)
Arnold, Thomas W., Bihzad and his paintings Dimand , M. S., A Handbook of Mohammedan
in the zafarnameh, Landon 1930. Art, Second edition, New York, 1947.
Atasoy, Nurhan, 1558 Tarihli Süleymanname Ethem, Halil, Elvah-i Nakşıye Koleksiyonu,
ve Macar Nakkaş Pervane, Sanat Tarihi sadeleştirilmiş 2. baskı, İst. 1970.
Yıllığı III, s. 167 - 196 Edhem, Fehmi, et Stchoukine, İvan, Les Ma
Atasoy, Nurhan, III. Murad Şehinşahnamesi nuscripts Orientaux Illustres de la Bibli
sünnet düğünü bölümü ve Philadelphia otheque de I'Universite de Stambul. Paris
Free Library'deki iki minyatürlü sayfa, 1933.
Sanat Tarihi Yıllığı V, s. 359 - 387 Esin, Emel, Turkish Miniature Painting. Char
<\teş, Ahmet, Un vieux poeme romanasque Per les E . Tutle Co, Rutland, Vermont ancl
san: Reci.t de Warqah et Gulshah, Ars Tokyo, Japan, 1960.
Orientalis. Yol. 4, 1961, University of Mi Ettinghausen, Richard, Turkish Miniatures,
chigan. Mentore, Unesco Art Book, 1965.
Barret, D. E., Persian Palnting of the Four Gray, B., La Peinture Persane, Geneve, 1961.
teenth Century, Landon 1952. Grube, Ernst, Classical Style in Islamic Pain
Binyon, L., Wilkinson, J.V.S., and Gray, B. Per ting, 1968
sian Miiıiature Painting London, 1933. Guest, G. D., Shiraz Painting in the sixteenth
Blochet, E., ,Musulman Painting, XII th . XVII Century, Washington, 1949.
th Century, London 1929.
de f· Art Mondial, New York, 1956.
Iran, l\.1!niatures Persanes, Collection Unesco
Brown, P., Indian Painting under the Mughals,
Landon, 1924. Karatay, Fehmi, Topkapi Sarayı Müzesi Kütüp
Cezar, Mustafa, Sanatta Batıya açılış ve Osman naesi Türkçe Yazmalar Kataloğu, 2 cilt,
Hamdi, İst. 1 97 1 . İstanbul, 196 1 .
230
Kühnel, E., Doğu İslam Memleketlerinde Min· Sakisian, A, Turkish Miniatures, Burlington
yatür, Türkçeye çevirenler: S. K. Yetkin - Magazine. Vol. 87. pp. 224-232, 1945.
M. Özgü, Ankara, 1952. Stchoukine, Ivan, La Peinture Turque d'apres
Kühnel, E., History of Miniature painting and les Manuscripts illustres 1 ere Partie (1 520-
drawing (Pope'un başkanlığında bir heye 1622) Paris, 1966.
tin yazdığı A survey of Persian Art adında- La Peinture Turque d'apres les Ma.nus
ki kollektif eserin III. ve V. ciltleri, Ox· cripts illustres 2eme Partie (1623-1773).
ford, 1939). Paris 197 1 .
Lukens, Marie G., The fifteenth century Minia· Stchoukine, I., La Peinture Indienne a l'epoque
tures (The Metropolitan Museum of Art
des Grands Moghols, Paris 1929.
Bulletin, May 1967). Stchoukine, I., La Peinture Iranienne sous les
Meredith - Owens, G. M., Turkish Miniatures, demiers Abbasides et les 11-Khans, Bruges,
in British Museum, Landon, 1963. 1936.
Minorsky, V., The Chester Beatty Library. A Stchoukine, I., Les Peintures des Manuscrits
catalogue of the Turkish Manuscrlpts and
Miniatures. With an introduction by the Timourides, Paris, 1954.
fate J.V.S. Wilkinson, Dublin, 1958. Togan, Z. V., On the Miniatures in İstanbul Lib
Minovi, M., Robinson, B. W., Wilkinson J.V.S. raries, İstanbul 1963.
and Blochet, E. The Chester Beatty Lib· Turkey-Ancient Miniatures. Preface: Richard
rary, A catalogue of the Persian Manus Ettinghausen. Introduction: M. İpşiroğlu
cripts and Mihiatures, Dublin 1960. and S. Eyuboğlu. New York Graphic So
Öğütmen, Filiz, Minyatür Sanatından Örnekler. ciety, (Unesco World Arts Series) New
XII-XVIII yüzyıllar arasında, İstanbul York. 1961.
1966.
Öz, Tahsin, Hünername ve Minyatü'rleri. Güzel Yetkin, S. K., L'ancienne Peinture Turque, Pa
Sanatlar Dergisi, Sayı I, İstanbul 1939. ris, 1970.
Renda, Günsel, Topkapı Sarayı Müzesindeki Yetkin, S. K., Lütfü Aptullah, Şimdiye ka
H. 1321 no.lu Silsilename'nin minyatürle dar adı ve eseri biUnmeyen büyük bir Türk
ri, Sanat Tarihi Yıllığı� V, s. 443 - 495 Ressamı, Milliyet Gazetesi, 2 Temmuz 1966.
231
İNDEKS
A Alaeddin Keykubat, I. : 1 1 8, 1 1 9
Alaeddin Mehmet (Nakkaş) : 201
Alaeddin Türbesi. Veramin'de : 78
Al aeddi n Köskü : 1 1 8
Abbas (Şah) : 55, 1 3 1 , 133, 199 A lfüyf..: Sarayı : 1 1 7
Abbasiler : 7, 1 1 , 30, 3 1 , 45, 55, 7 1 , 1 1 3, 145, 1 88 Alara Ham : 1 2 1 , 122, 123, 1 3 3
Abdullah Buharı : 213, 214, 2 1 5 Aleviyan Kümbedi ·: 5 1
Abdullah bin Zübeyr : 179 Ali, İlyas Alinğlu (Nakkaş) : 63
Abdullah Han Medresesi. Buhara'da : 1 66 Ali Kazvini : 5 1
Abdullah, Lütfü : 208, 2 1 0 Ali Kulu (Nakkaş) : 204
' .
Abdullah ibn el-Fazl : 1 9 1 , 204 Ali, Nessefli : 8 1
Abdurrahman, I. : 24, 28, 29 Ali Şir Nevai : ) 97
Abdurrahman, II. : 24, 1 1 2 Ali Tusi Türbesi : 72
Abdurrahman III. : 29, 1 1 2, 126, 179 Ali Kapı : 130, 1 7 1
Abdülcelil Çelebi : Bkz. Levni Allah Kulu H a n Medresesi : 100
Abdülfettah (Ressam) : 204 Alp Arslan : 1 54
0
Abdülgani (Ressam) : 204 Ampir : 89
Abdülmecid : 2 1 7 Amr. Camii : 22
Abdül-Melik : 24 Amr İbnül As : 7, 1 8
Abdül-Mümin : 38, 170, 1 9 1 Anadolu Beylikleri : 59, 66, 69, 86, 87, 1 0 1 . 102
Acaib-ül Mahlukat : 2 1 0 Anadolu Selçukluları : 1 1 , 47, 5 1 , 59, 72," 77, 9 1 , 92,
Acem-i ibn Ebu Bekr : 72 94, 1 15 , 1 17, 154, 156, 174, 1 9 1 , 193
Adiliye Medresesi. Şam'da : 102 Anupşatar (Ressam) : 201
Ağaoğlu Mehmed : 66 Arabesk : 87, 93, 97, 146. 147, 150, 1 5 1 , 153, 170, 174,
Ağa Mi re k : 199 181
Ağzıkara H'ln : 122, 124 Arap : 1 7 1 , 1 9 1
Ahmed, I. ; 214 Ardistan Mescid-i Camii : 153
Ahmed, III. : 213, 2 1 7 Arık, Rüçhan (Dr.) : 221
Ahmed, Tolunoğlu : 3 1 Arz Odası : 1 3 5
Ahmed, Yesevi : 163 Asf:ır, Asuri : 1 1 , 2 0
Ahmed, İbrahim oğlu : 5 1 Atabey Ertokuş Medresesi : 92
Ahmed (Mimar) : 86 Ateş, Ahmet (Prof.) : 1 9 1
Ahmet Nakşi : 2 1 1 , 2 1 3 Atik Ali Paşa Camii : 66
Ahmet Ali Paşa : 221 Ayasofya : 30, �9
Ahmet Şah : 48 Ayasofya Mescidi. Akşehir'de : 30
Ak Medrese : 1 0 1 Aybek, Kutbeddin : 56
Akçakale Kervansarayı : 9 1 , 125 Aynüddevle· : 1 9 1
Akdeniz ve Karadeniz Medreseleri : 103 Ayyuki : 1 9 1
Alaeddin Camii : 48, 75, 95 Aziz (Sultan) : 135
23;3
B Boppe, A. : 2 1 7
'3ou1anger : 221
Bab-ı Hümayun : 1 3 5 rlritish Museum : 196, 199
Babu'l·Amma : 1 14, 14t: Buhari : 179
Buruciye Medresesi : 72, 92, 93, 153, 174
1 99 Bustan ile Gülistan : 196, 197
Babür : 1 8 1
Babürlü, Babürlüler : 1 1 , 56, 58, 85, 134, 1 74,
Bü ı en d Dervaza : 58
200, 201
Babüs-Saade : 1 35
c
Babü's Selam : 1 3 5
Baghavati (Ressam) : 200
Bağdat : 7, 1 9 1 , 196
Cacabey Medresesi 72, 92
Beni Ahmer : 1 2 6
Beni Nasr : 1 2 6
ç
Berberiler : 26
Berkuk : 35 Çundarlı Hayreddin Paşa : 63
Beşare Bey Mescidi : 60 Çelebi Mehmed (Sultan) : 63, 103
Bcyazıd Camii : 66, 69 Çelebi Sultan Medresesi : 1 03
Beydeba : 1 9 1 , 1 95 Çin : 168, 195, 196
. Beytu'l Hikme : 7 Çifte Kümbet : 75
Bibi Hanım Camii : 52, 53 Çifte Minareli Medrese. Erzurum : 92, 93, 1 56
Bihzad, Kemaleddin : 197, 199 Çifte Minareli Medrese. Sivas : 92, 155
Birinci Keykavus Şifahanesi : 72 Çini : 63, 69, 87, 89, 93, 94, 97, 107, 1 1 8, 175, 176, 193
Birinci Keykavus Türbesi : 75 Çinili Köşk : 1 3 5 , 136, 175
. Bişan Das (Ressam) : 200 Çiterman (Ressam) : 201
Bitki Süsleme : 1 4 1 , 1 5 1 Çukur Medrese : 9 1
Bizans, Bizanslı : 1 1 , 2 1 , 107 Çihil Sütun : 1 30, 199
234
D El-Mustansır Billah : 188
Elhamra Sarayı : 126, 127, 1 28, 129, 1 4 1 , 142, 143.
145, 170, 1 7 1
Dara Şikuh (Şah Cihan'ııı o i! l u ) : 201 Emevi, Emeviler : 1 1 , 1 8 , 24, 26, 29, 30, 7 1 , 1 0 5 , 106,
Darir (Mustafa) : 208 108, 1 1 0, 1 1 2, 1 13 , 139, 140, 144, 145, 188, 1 9 1
Darüşşifa. Divriği : 50, ı 58 Emin Han Medresesi : 100
Daswanth (Ressam) : 200 Emir Ali Türbesi : 86
Daya Hatun Kervansarayı : 125 Emir Kamereddin Türbesi : 75
De Fauray, Antoine : 2 1 7 Emiı; Saltuk Türbesi : 75
Değirmen Kapısı : 1 3 5 Emir Şahi (Nakkaş) : 196
Dehbid Kervansarayı : 1 3 2 , 1 3 3 Emir Yavtaş Türbesi : 75
Delhi Cami-Mescidi : 5 9
Delhi Sultanları : 56 Endülüs : 23, 24, 126, 140, 143-145, 170, 171
Demir Kapı : 135 Ermi taj Müzesi : 163
Demotte Şehnamesi : 196 Erzen Hatun Türbesi : 72
Derviş Bey (Ressam) : 204 Eski Bedesten : 137
Dini Mimari : 17- 104 Eski Cami. Edirne : 59, 65
Dioscorides : 1 9 1 , 204 Eski Saray : 1 3 5
Divriği : 48, 1 58 Es - Sahriç Medresesi : 100
Divriği Ulu Camii : Bkz. Ulu Cami. Divriği. Evdir Hanı. : 1 1 8, 1 1 9
Döner Kümbet : 75, 77
·
Evrengzib : 201
Eyyubi, Selahaddin : 24, 102, 130
Eyyubller : 7, 102, 168
Ezraki : 179
E
F
Ebabil : 2 1 0
Ebrehe : 2 1 0
Fahr Ali : 8 1
Ebu Ali el-Farisi : 179
Fatımiler : 7, 1 l , 33 34, 35, 36, 55, 7 1 , 1 1 5 , 149, 1 50,
Ebu Bekir : 209
I S I , 153, I68, 184, 185, 1 86, 188
..
Ebu - İnaniye : 1 0 1
Fatih : B � z. Mehmed, II. Fatih
Ebu'! Faz] : 200
Fatih Camii : 66
Ebu'! Hasan (Ressam) : 200
Ferruh Beg (Ressam) : 200
Ebu'! Kasım Muhammed : 1 1 5
Fethpür Camii Mescidi : 58, 59
Ebu Said Bahadır Han : 5 1
Firdevs! : 1 96
Ebu Said ibn Ebi'l Khayr : 179
Firuz Ağa Camii : 66
Eğret Han : 124
Floire et · Blanchc - Flore 191
Eğri Fetihnamesi : 2 10
François, I . : 204, 205
Ekber : 58, 174, 199-201
El-Akmer Camii : 35, 37
Frcsko : 20, 107
Friz : 1 5 1 , 170
El-Amir (Halife) : 35
El-Amiriyye : 144
Fustat : 7, 1 8 , 22, 3 1 , 33, 7 1 , 144
Fuzuli : 204
El-Arus : 1 8
El-Asker : 1 1 5
El-Attarin : 1 0 1 G
El Aziz Billah : 1 8 5
El Cuyuşi Camii : 36, 37, 1 52 Garret, Robert : 197
El-Ezher Camii : 33, 34, 36, 150, 153, 170 Gazan Han : . 5 1 , 78, 126, 195
El-Faiz bi-Nasrillah : 35 Gazne, Gazneliler : 1 15, 153
El-Hakim Camii : 36, 1 50 Gazneli Mahmud : 1 1 5, 1 17, 153, 179, 1 9 1
El-Katayi : 3 1 Genceli Nizami : 204
El-Mansur : 26, 27, 45, 1 1 3 Genç Osman : Bkz. Osman, II.
El-Muntasır : 17, 7 1 Geometrik Süsleme : 23, 142, 143, 174, 175
235
Gerome : 221 · Heykel : 177, 179- 1 8 1 , 184-187, 190
Gevher Şad Camii : 52 Hırbet el-Mefcer : 105, 1 10, 1 1 1 , 1 80, 1 8 1
.
K
Kubbe: 2�26, 83, 86, 95
Kubbe Altı: 1 3 5
Kubbetü's Sakhra: 24, 25, 83, 139, · 145
Kabe: 179, 2 1 0
Kubbetü's Süleybi:ve (Sülabiye) : 17, 7 1
Kahire: 7, 33, 152, 153, 185, 197
Kudüs: 7, 24, 25
Kahire !vlilli Kütüphanesi: 197
Küfe: 1 8
Kapire . !vlüzesi: 153
Kufi: 23, 87, 95, 140, 149, 1 5 1 , 153, 157, 163, 167, 170,
Kal'atur - Rih: 130
174
Kalavun, Sultan : 83, 130, 170
Kalian Camii: 168
Kur'an: ı s ı , 157, 179, ı 8 ı .
Kanuni Sultan .Süleyman:
Kurtuba Camii: 24, 26-28, 29, 37, 1 12, 140, 143, ı 1 1
Bkz. Süleyman, Katiuni Kusayr-ı Anıra: 10S-ı07, 146, 179
Kapıağası !vledresesi: 104 Kussem ibn-Abbas: 8 1 , 164
Karahanlılar: 77 Kutbeddin Aybek: Bkz. Aybek, Kutbeddin
Karamanoğulları: 1 0 1 Kuttibiye Camii: 38, 4 1 , 42, 170
Karakoyunlular: 54 Kutup Minar: 56-58
Karatay !vledresesi: 60, 94, 156, 157 Kühnel, E. : 196
Karaviyn Camii: 37. 41 Kümbed-i Gaffariye: 78
Karl (Şarl) V. : 205 Kümbed-i Surkh: 7 1
Kasava (Ressam): 200 Kürkcü Hanı: 137
237
I
L Mehmed, I. Çelebi : 87
Mehmed, iL Fatih: 88, 103, 135, 203, 204
Mehmed, IIL : 2 1 0
Lale Devri: 2 1 3
Mehmet Efendi: 2 1 7
Larende Camii: 93
· Mehmet Mecnun: 63, 88
Latifi: 203
Mehmet Murad (Ressam) : 201
Leningrad: 163
Mekke: 18, 179
Melikgazi Medresesi: 72
Leningrad Müzesi: 196
Leşkergah: 1 1 5 Melikgazi Türbesi: 72, 75
Leşker'i Bazar: 1 1 5-1 17 Melling: 2 1 7
Leyla ile Mecnun: 196, 204 Memluk: 7, 1 1 , 5 5 , 83, 97, 130
Levni (Abdülcelil Çelebi): 213-217 Memluk mimarisi: 168
Liotard: 217 Me'mun (Halife) : 7
Louvre Müzesi : 186 Mena-fiul-Hayvan: 195
Lütfü Abdullah: 208-2 1 0 Menakib-i Hünerveran: 205
Mengücekoğulları: 48
Menzilname: 204
Ilı
Meraga: 5 1
Merakeş: 170
Madhu (Ressam) : 200
Merend Kervansarayı: 126
Madrit Arkeoloji Müzesi: 145
Merida: 27
Mahmud, 1. : 137, 2 1 7 Meriniler: 37, 38, 100, 101, 1 7 1
Mahmud, i l . : 2 1 7
Merv: 153
Mağrip: 2 1 , 23, 167, 1 7 1
Meryem Ana: 179
Mahmud, Gazneli: Bkz. Gazneli Mahmud
Mescid-i Cami: 15
Mahmud Paşa: 137 Mescid-i Cuma: 25, 45-48
Mahmut Paşa Camii: 66 Mescid-i Şah: 55, 56, 1 7 1
Mahmut Paşa Türbesi: 88
Me'sud, III. : 1 15 , 1 16, 153
Mahzenu'l Esrar: 196 Meşhed : 52
Makamat: 1 9 1 Metropolitan Museum. New York: 154, 199
Makrızi: 32, 97, 179, 1 8 8 Mevlana Türbesi: 75
Malviya: 30-32 Meydan-ı Şah: 130
Mama Hatun Türbesi: 75-77 Mezopotamya: 153
Mani: 196 Mısır: 7, 1 1 , 1 5 1 , 153, 167, 168, 184
Manierisme: 199 Mışatta: 105, 108, 109, 145, 146
Mansur (Ressam) : 201 Mihrimah Camii: 66, 70
Mansur Bey (Nakkaş): 204 Mil-i Radkan Türbesi: 78
Mansura Camii: 40 Mimaride süsleme: 139
Manuhar (Ressam): 200 Mina!: 188
Maristan. Şam: 94 Minyatür: 188-214
!\fateria Medica: 204 Mir Aka (Nakkaş): 204
Matrakçı Nasuh: 204, 205 Mir Ali (Hattat) : 196
Maveraünnehir: 164 Mirek Mirza Giyas (Mimar)': 85
Mayır Kervansarayı: 1 3 1 , 132 Mir-i Arap Medresesi: 173
Mecidiye Köşkü: 135 Mir Muhammed Haşim (Ressam): 201
Medine: 7 Mir Musavvir: 199
Medine Camii: 1 8 , 79 Mir Seyyid Ali: 200
Medinetu'7r-Zehra: 1 1 2, 1 13, 140-145, 179 Mirza Bey (Nakkaş) : 204
Medrese: ıo,- 17, 9 1 - W4, 126, 154, 170 Moğol: 7, 1 1 , 5 1 , 9 1 , 194-197
Medrese-i Semaniye: 103 Mozayik: 20
Mehdi: 1 1 5 Muaviye: 191
Mehdiye Camii: 33, 149 Muhammed: Bkz. Hz. Muhammed
Mehmed Ağa (Mimar) Muhammed, V. : 126, 130
238
Muhammed bin Havlan: 48 Nevşehirli İbrahim Paşa: 2 1 3
Muhammed bin Mahmud (Mimar): 83 Nigari, Haydar: 205 ·
Muhammed ibnü'l Ahmer: 126 Nisari (Şair) : 210
Muhammed Kasım (Nakkaş) : 199 Nişabur: 1 5 3
Muhammed Nadir (Ressam) : 200, 201 Nizameddin Yağıbasan Medresesi: 9 1
Muhammed Sultan (Timur'un torunu) : 8 1 Nizami: 196-199
Muhip Ali Katip: 199 Nizamiye: 1 7
Muhtasibzade (Mehmet Haki) : 2 1 1 Nizamiye Medresesi: 9 1
Muin (Nakkaş): 199 Nizami.il Mülk: 45, 9 1
Mukaddesi: 19, 3 1 Nur-i Hattın Türbesi : 78
Mukund (Ressam): 200 Numan b. Sabit 2 1 1
Murabıtlar: 37-39, 4 1 , 143, 170, 1 7 1 Nureddin ibn Sentimur Türbesi: 87
Murad, II. : 65, 88, 103 Nuru Osmaniye Camii: 69, 70
Murad, III. : 89, 203, 205, 208
Murad, IV. : 135
o
Muradiye Medresesi: 102
Murakka: 200, 204, 2 1 4 Olcaytu 'Hüdabende: 78, 195
... Musil, Alois . Prof. : 106 Olcaytu Hüdabende Türbesi: 5 1 , 78, 164
'
Mustafa Ağa (Mimar) : 69 Orhan Bey Camii: 60, 63, 64
Mustafa Ali : 205 Osman (Halife): 1 9 1
Mustafa, II. :· 66 Osman, II. : 2 1 1-213
Mustafa bin Yusuf (Darir) : 208 Osman Hamdi Bey: 2 2 1
Mustafa Paşa Köşkü: 135 Osman, Nakkaş: Bkz. Nakkaş Osman
Mustansır Billah: 7 Osmanlı, Osmanlılar: 1 1 , 17, 62, 65, 87, 102, 104,
Mutamid : .. 1 1 4 135, 174, 175, 203, 2 1 5
Mutasım: 1 14 Otluk K apı : 1 35
Muvahhidler: 37, 38, 42, 44, 143, 170, 1 7 1
Muzaffer Ali : 199
ö
Mümine Hatun Türbesi: 72, 73
Mümtaz Mahal: 85 Ömer (Halife) : 179
Mütevekkil (Halife): 30, 1 14, 146 Örgübezeme: 152
M.ütevekkiliye: 1 0 1
p
N Palmet: 146, 1 5 5
Pennsylvania Museum. Boston: 1 5 4
Nadiri: 2 1 1 Pervane Medresesi: 92
Nadirü'z-Zaman, Ağa Rıza (Ressam): .200 Peykler Medresesi: 103
Nahcivan: 72, 162 Pierpont Morgan Library. New York: 1 9 5
Nakış: 196, 199, 201 Piı:: Seyid Ahmet: 1 9 7
Nakkaş Osman: 205-208, 210, 2 1 1 , 2 1 3 Pompei: 20
il Nakkaşhane-i rum: 203 Public Library. New York: 208
l
Nakkaşhane-i acem: 203.
Nakşi, Ahmet: 2 1 1 , 2 1 3 Q
Nasır-ı Hüsrev: 7
Nasreddin Hoca: 1 8 1 Ouattrocento: 196
Nasriler: 126
Nasuh, Matrakçı: Bkz. Matrakçı R
Nayin Cami-i Kebiri: 149, 1 50, 168
Necmeddin-i Havai: 72 Raçput: 199, 201
Nesih: 140, 1 5 1 , 153, 1 57, 167, 170, 174 Radgan: 1 5 1
Netenz Ken·ansarayı: 1 3 3 Ragistan: 96
239
Rakl<a Camii: 149 Seyyid Lokman: 205, 207
Ram�das (Ressam): 200 Seyyide Nefise: ısı
Resim: 106, 107, 1 77-224 Seyyide Rukiye Türbesi: ısı
Reşidüddin: ı95, 196 Seyyit Mahmut Hayranı: Türbesi: 75
Revan Köşkü: 135 Sfaks Camii: 149
Rey: 154, 1 9 ı Sırçalı Cami: 60
Rıza-i Abbasi: 199 Sırçalı Kümbet: 86
Riyazi: 203 Sırçalı Medrese: 92, 94, ı5S
Roger, I I . : 1 1 5
· Sırçalı Saray: Bkz. Çinili Köşk
Rotond: · 24 Sin Kervansarayı: 126
Royal Asiatic Societe: 196 Sinan, Mimar: 66, 67, 69, 70, 88, 135
Rumi: . 63, 174 S inan Bey·: 203, 204, 205
Rusafa: 20 Siroux, Maxim: 1 3 ı
Rüstem Paşa Camii: 175, 176 Sitte Melik Türbesi: 75
Rüzgarlı Saray: .134 Sivil mimari: ıo5, ve devamı
Siyah Kalem: ı 94
s Siyer-i Nebi: 204, 208-21 0
Soğuk Çeşme Kapısı: 1 3 5
Saatli Medrese: 103 Staatliche Museen. Berlin: 184
Sabuncuoğlu, Şerafeddin (Amasyalı Cerrah) : 204 Stern, H. : ı09 .
Sadi: 196 Stüko süsleme: 1 42 , 147, 153, 1 70, 174
Safevi, Safeviler: 10, 55, 56, 130, 133, 1 7 1 , 199 - 201 Sultan Ahmet Camii: 69, ı7S
Safi (şair, nakkaş): 203 Sultan Hanı. Konya: 1 19, 120, ı 2 t , ı23
Safi, 1 : 133 Sultan Hanı. Kayseri: ı55
Sahip Ata (Fahreddin Ali): 95 Sultan Hasan Medrese ve Türbesi: 97-99
Sait Efendi: 2 ı 7 Sultan Haydar Türbesi: 78
Saliha Hatun: 5 ı Sultan Kalavun Camii: 153
Samarra: 30-32, 7 1 , 1 13, 145-147, 149, · ıso, 1 5 3 , 168, Sultan Kalavun Medrese ve Türbesi: 84, 168
182, 188 Sultan Mahmud Türbesi: 89
Samarra Camii: 30
Sultan Sencer: 153
San Pietro: 30
Sultan Sencer Türbesi: 72
Sarak: 1 5 1 , 170
Sultaniye: 5 1
Saray: 9 1 , 105, ı 1 8
Slır'i Sultani: 1 3 5
Sargon Sarayı: 20 ·
Suriye: 7 , 179
·Saruhan Hanı: · 123
Surname-i Hümayun (Üçüncü Murad Surnamesi) :
Sasani, Sasaniler: 1 1 , 107, ı 2 1 , 139, 146
205 - 208.
Se Kümbet: 72
Surname-i Vehbi: 2 1 3 , 2 1 4
Seb'a Benat (Yedi· Kızlar) : 71
Süleyman, Şah: 1 3 1
Sefername: 7
Süleyman, Kanuni: 88, 1 35, 137, 203-205, 208, 2 1 1
Selçuklu, Selçuklular; 1 1 , 25, 45, 48, 5 1 , 52, 54, 58 -
Süleyman iye Camii: 66-69
60, 64, 7 ı , 72, 75, 78, 86, 87, 9 1 , 93, 96, 98, 1 0 1 .
Süleymanname: 205
103, 1 15, 1 17, 1 18, 122-126, 153-ı57, 164, 167, 17ı, Sülüs: 174
174, 183, 186, 188, 1 90, 1 9 1 , 193 Süsleme: 22 , 23, 32, 35, 72, 86, 87, 89, 106-109, 1 1 3,
Selçuklu Sultanları Türbesi : 75 1 14, 1 1 7, 139, 140, 144, 145, 149, 153, 1 6 1 - 1 64.
Selim, 1. Yavuz, Sultan: 135. 204, 205 167, 168, 170-172, 174. 1 82 , 1 .84
Selim, II. : 205
Selim, 111. : 2 ı 7 ş
Selimiye Camii: .68, 69
Semerkant: 53, 96, ı65, 167, ı68, ı72, 179, 1 8 ı , 196 Şah Cihan: 85, 200, 201
Semihan (Ressam) : 204 Şah M�hmet (Ressam) : 204
Seramik: ı90 Şah Zinde: 8 1 , 164, 167
Seyyid Bey, · Kolonel: 221 Sah-ı Alem Camii: 58
240
Şahrukh: 196 Tunus: 185
Şam: 1 8 Turan Melik Darüşşifası: 72, 92
Şarl (Karl), V . : 205 Turfan: 146
Şebli Kervansarayı: 131, 132 ·
Turhan Sultan. Valide: 89
Şehabüddin Yavaş! : 1 9 1 Türbe: 10, 17, 71-89, 162, 170
Şehinşahnaıne: -205 Türk. Türkler: 1 1 , 55, 146 149, 164, 175, 194, 196
Şehname: 196, 197, 199 Türk-İslam Eserleri Müzesi: 208
Şehr-i Sebz: 163 Türkistan: 7 1 , 125, 191 , 194, 196, 203
Şehzade Camii: 68, 88
Şehzade Mehmet: 88, 205, 206
Şehzade Mehmet Türbesi: 88 u
Şekaik-i Numaniye: 2 1 1
Şerşah: 85 Ubeydullah, Mehdi: 33
Şeyh Hasan Bey Kümbeti: 87 Ukbe- bin Nafi: 2 1
Şeyh Hasan Bey Türbesi: 75 Ukhaydır Sarayı: 1 13, 1 1 6
Şeyh Kemal (Nakkaş) : 204 Ulu Cami. Bursa: 64
Şeyh Melik Müeyyed Cami i : 55 Ulu Cami. Birgi: 60
Ulu Cami. Divriği: 48-5 1 , 58, 158-161, 187
Şeyh Muhammed bin Hoca: 81
Ulu Cami. Ermenek : 60
Şeyh Zade: 199
Ulu Cami. Erzurum: 47
Şeyh!: 204
Ulu Cami. Kayseri : 47, 48
Şiilik: 17
Ulu Cami. Malatya: 47, 48
Şiraz: 196, 197
Ulu Cami. Manisa: 59, 61
Şirdar Medresesi: 97
U lu Cami. Sivas: 47
Ulu Kümbet: 75, 77
Uluğ Beğ (Bey) : 8 1 , 96, 97, 165
T
Uluğ Beğ Medresesi: 97, 165, 172
Urrah bin Hizam: 191
Taberi: 179, 204
Uygur: 146, 191, 196
Tac Mahal: 85, 86
Ü
Taceddin Ali Şah Mescid-i Camii: 5 1
Tacül-Vezir Türbesi: 75
Tahmasp, Şah: 199
Üç Kümbetler: 75 .
Tak'ı Kisra: 1 14, 149
Üç Şerefeli Camii: 60, 62, 65, 66, 69
Talayi bin Ruzzik: 3.3
):
Üçüncü Murad Surnamesi: 205-208
Ümeyye Camii: 1 8-20, 22, 24, 28, 33, 6 1 , 13 9 . 188
Talayi Camii: 35
Tarih-i Sultan Bayezid: 204
Taşköprüzade: 21 1
Tebriz: 5 1 , 168, 195, 196, 199, 203 v
Tekke: 1 7
Telkari Medresesi: 97 Valide Camii: 89
Tevfik Bey: 221 Van Berch�em: 9 1
Timur: 8 1 , 82, 85, 86, 96, 163, 167, 179, 196, 198, 199 Van Mour, Jean Baptiste: 217
Timurlu: 1 1 , 52, 59, 63, 8 1 , %, 96, 164, 1 7 1 , 174, 196, Varka ve Gülşah: 191, 192
Vehbi, Huseyn (Şair): 2 1 3
.3,
i4 , 200, 201 , 207
Tinmel Camii: 38, 42, 43, 170 Velid, I. (Halife): 1 8 , 1 9 , 106
Tlemsen Camii: 37-40 Velid, I I . (Halife) : 108
Tolunoğlu, Tolunlular: 1 1 , 144, 146, 148, 183 Veramin ·camii: 52
Tolunoğlu Ahmed: 3 1 Veroneo, Jeromino: 86
Tolunoğlu Camii: 1 1, 31-35, 146-148, 150 Vever, Henri: 196
Topkapı Sarayı: 175, 1 9 1 , 196, 199, 205-209, 214 Vezirhan Camii: 59
Tugay Hatun Türbesi: 87 Victoria and Albert Museum: 170
Tuğrul, II. : 154, 188 Vizigotlar: 22
241
.
...-
7---
-� .
__....
_ .._., _ .
-
--·- ...... -
y
Yıldırım Medresesi: 103
Yakubu'l-Mansur: 179 Yusuf, I. : 130
Yaku p
bin Ebubekir: 48 Yusuf (Mimar) : 86
Yakut (Coğrafyacı):. 7
Yalpık: 150
Yazı: 97 z
Yazma: 196
Yelboğa bin Abdullah: 35 Zafer Kulesi: 1 1 6
Yeni Bedesten: 137 Zafername: 197
Yeni Saray: 135 Zahiriye Medresesi: 9 1
Yeşil Cami. İznik: 60, 63 Zaviye: 10, 1 7
Yeşil Cami, Bursa: 63, 64, 69, 87, 88, 136, 175, 203 Zazadin Hanı: 123
Yeşil Medresesi: 102 Zencan Kervansarayı: 126
Yeşil Türbe: 87, 88 Zengi, Nureddin: 91, 93, 94
Yezdi, Şerafeddin Ali: 197 Zevare Camii: 46
Yıldırım Bayezid Camii: 64 Zübdet-üt Tevarih: 208
242
İÇİNDEKİLER
Sayfa Sayfa
Şah ztnde
Timurlular'da Türbe . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 81 Cevsaku'l-Hakani
Fatımiler'de Sivil IVİ imari 1 15
Gur-i Mir Kasru '1-Kebiru '!-Şarki
Memlüklar'da Türbe . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 83 Kasru '1-Kebiru '1-Garbi
Sultan Kalavun Türbesi Gazneliler'de Sivil Mimari 1 15
Babürlüler'de Türbe . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 85 leşker-i Bazar
.
HümayOn'un Türbesi Anadolu Selçukluları'nda Sivil Mimari 177
Tac Mahal Köşkler ve Saraylar
Anadolu Beyliklerinde Türbe 86 Kervansaraylar
Emir Ali Türbesi (Sultan Hanı, Alara Hanı)
Hüdavend Hatun Türbesi llhanhlar'da Sivil Mimari . . . . . . . . . . . . . . . 126
Şeyh Hasan Bey Kümbeti Endülüs'de Sivil Mimari . . . . . . . ... . . . . . . . . 126
Osmanlılar.'da Türbe . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . 87 Elhamra Sarayı
Ye$il Türbe Memluklar'da Sivil Mimari . . . . . . . . . . . . 130
Mahmud Paşa Türbesi Safeviler'de Sivil Mimari . . . . . . . . . . . . . . . 1 30
Hüsrev Paşa Türbesi Saraylar CAii Kapı ve Çihil Sütun,
Şehzade Mehmet Türbesi
Heşt Bihişt SarayıJ.
MEDRESELER 9 1 - 1 04 Kervansaraylar
Selçuklular'da Medrese . . . . . . . . . . . . . . . . . . 91 (Şebli , Mayır . ve Netenz, Dehbid
Çifte Minareli Medrese Kervansarayları).
Gök Medrese Osmanlılar'da Sivil Mimari . . . . . . . . . . . . 1 35
Buruciye Medres·esi
Karatay Medresesi Saraylar ve Köşkler
İnce Minareli Medrese (Topkapı Sarayı, Çin i l i. Köşk)
Timurlular'da Medrese . . . . . . . . . . . . . . . .
. . 96 Hanlar
Uluğ Beg Medresesi (Kürkçü Hanı)
Şirdar Medresesi ··
Bedestenler
Telkari Medresesi (Eski ve Veni Bedestenler.
Memluk'larda Medrese . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97 Ga1ata Bedesteni, ·
Yeşil Medresesi
Yıldırım Medresesi
Emevi Mimarisinde Süsleme .. . .. .. . . 139
Muradiye Medreses'. Endülüs Emevi Mimarisinde Süsleme 140
Çelebi Sultan Medresesi
Saatlı Medrese Yazı Unsuru
Peykler Medresesi Bitki Unsuru
Akdeniz ve K.aradeniz Medreseleri Geometri Unsuru
Kapıağası Medresesi İnsan ve hayvan figürleri
Safeviler'de Minyatür . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 99
Babürlüler'de Minyatür . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 99
II
Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M
İSLAM ÜI.KELERİNDE RESİM VE HEYKEL
OSMANLILARDA RESİM ... .. . . .. . . . . . . 203-215
B İ R İ N C İ B ÖL Ü M Resim . . . .. . .. . .. . . . 203
Murakka'lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . 214
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . ·
yASAGI ve
.
İ K İ N C İ B Ö L Ü M
BATI SANATINA YÖNELİŞ 21 7-223
Bibliyografya .. . . . . . .. . . . . . . . . . . . .. 225
İndeks . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
..
245