Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 11

ŞANS, RASTLANTI, TALİH

Rüya-Batıl İnançların Yaşamdaki Yeri…

Bağlam: Talih. Hiçbir durum, ipucu, olay ya da kişi Santiago Nasar’ın öldürülmesine engel
olamadı iletisini vermek için bir alt metin olarak seçilmiştir. Kurgudaki her şey bu iletiyi
vermeye hizmet etmektedir. (Talihsiz Rastlantı s18.)

Toplum: Kasaba halkı. Bu cinayetin nasıl gerçekleştiğine akıl erdirememekteler. Birinin illaki
bu haberi ona vereceğini düşünmektedirler. Aksinin imkânsız olduğunu düşünmüşlerdir. (s.
25)

Sorgu Yargıcı: Riohacha’dan (Kolombiya’da bir kent) gelmektedir. Anlatıcı, sorgu yargıcını
cinayete mantıklı bir gerekçe bulamayan bir figür olarak kurgulayarak talihin (tesadüflerin)
kusursuz bir şekilde her engeli aşıp kendisini tamamladığı algısını güçlendirmeye
çalışmaktadır. Okurda mantıksız bir şey olsaydı bunu sorgu yargıcı bulup çözerdi algısı
yaratıyor. Bunu da ana motif olan öldürme eylemini kusursuz bir şekilde kurguladığı izlenimi
vermek için yapıyor.

Rüyalar: Santiago Nasar’ın ölümünü haber veren uğursuzluklardır. Santiago Nasar ve


annesi Placida Linero bundan kötü bir anlam çıkarmamışlardır, ama anlatıcı buna vurgu
yapmaktadır. Amaç o gün ile rüyanın ambiyans (hava) olarak birbirine uyduğunu ancak
Santiago Nasar ve Annesi Placida Linero’nun bu ipucunu kavrayamadığını böylece talihin
önüne kimsenin geçemediğini göstermek istiyor anlatıcı.

Talihin Önüne Geçtiği Unsurlar/ Motifler


1. Rüya: Hava aynı havaydı (s.11)
2. Silah: Pazartesi, düğün sabahı piskoposu karşılamaya gideceği için yanına almadığı
silah. Şayet yanına alabilmiş olsaydı belki kendini koruyabilirdi.
3. Babasından öğrendiği ihtiyatlı olma becerisi.
4. Kapı: Kullanılmayan ön kapıdan çıkması ve Pedro ve Pablo Vicario’nun ön kapıda
beklemeleri.
5. Tüm kasaba halkının olayı bilmelerine rağmen büyük bir akıl tutulması yaşaması.
(s.18)
6. Zarf içindeki pusula: bu pusulayı kimse görmüyor. (s.20)
7. Anlatıcının kız kardeşi olan Margot’nun kendileriyle birlikte gelmesi için Santiago
Nasar’a ısrar etmesi. (s. 24)

1
8. Vicdan: Luisa Santiaga’nın, olayla ilgili dünürü Placida’yı uyarmaya gitmesi (s. 27) Luisa
Santiaga, yani Margot’nun annesi, talihe karşı mücadele eden bir figür olarak
kurgulanmıştır. O hakkaniyete ve vicdana uymadığını düşünerek bu uyarıyı yapmaya
gitmiş gibidir. Rezaletin faili Santiago Nasar olacak bile olsa bunun karşılığı ölüm
olmamalı der gibidir. Her ne kadar o günaydın bir yas kıyafeti giymiş olsa da. (s. 27)
İkizler Pedro ve Pablo için ellerinden felakette yol açmaktan başka hiçbir şey gelmeyen
hayvan oğlu hayvanlar, diyerek olayla ilgili Santiago Nasar’ın sanki masumiyetini ilan
etmiş gibidir.

Kurgunun Sunumu (Anlatım, Anlatıcının Tutumu): Metnin sunumu tıpkı bir tutanak
havasındadır. Cinayete engel olabilecek olaylar ya da kişiler sırayla ifade edilmekte ve
hiçbirinin cinayete engel olamadığı vurgulanmaktadır. Bu anlatım tutumu da metnin içeriğini
yani talih motifini ya da bağlamını güçlendirmektedir. Talihin her şeyin üzerinde bir güç
olduğu fikrini vermeye çalışmaktadır. (s. 18)

6- 1.BÖLÜMDE Rastlantılar var mı? Varsa bunların olayların akışına etkisi ne yönde?
-Kim tarafından kapının altından atıldığı bilinmeyen mektubun hiç kimse tarafından
görülmemesi
-Nasar’ın her zaman çıktığı arka kapı yerine katillerinin beklediği ana kapıdan çıkması
-Piskoposun gelişinin düğün sabahına rastlaması

2- Anlatımda belirgin özellikler var mı?


Yalın , anlaşılır bir anlatım. Gözleme ve röportaja dayalı olduğu için ayrıntı çok fazla; saatler,
sayısal veriler, başkalarının olay öncesindeki gözlemleri ve görüşleri var. Bunlardaki
tutarsızlıkları yakalayan anlatıcı ilan edildiği halde engellenemeyen bir cinayetin perde arkasını
aydınlatmaya çalışmaktadır. Bu yüzden de çok çeşitli anlatım tekniklerine yer vermektedir.
Röportaj tekniği, öyküleme, betimleme, geriye dönüş, ileriye gidiş, ip uçları ile okuyucuyu
bağlantılar kurmaya teşvik eden ve cinayeti sorgulattıran bir anlatım özelliği.

İkiz kardeşlerin, öldürmeye karar verdikleri Santiago Nasar’ın oraya uğramayacağını bile bile
Clotilde Armenta’nın evinde beklemelerini sebebi ve Nasar’ın beklenmedik bir şekilde hiç
kullanmadığı ön kapıdan çıkmasının nedeni

İkiz kardeşlerin -Pablo ve Pedro- bıçaklarını bilemeye gittikleri kasaplar çarşısında 22 kişinin
önünde “Pablo kendininkini lambaya doğru kaldırarak çeliğin nasıl parladığına bakmış,
‘Santiago Nasar’ı öldüreceğiz.’” Demesine rağmen kimsenin onları ciddiye almamaları

2
✓ Piskoposun gelişinin ve din algısının cinayet ve insanlar üzerindeki etkisi
tesadüfler/rastlantılar zinciri olgusu bağlamında tartışılır.
✓ “ (…) bunu da sırları açıklığa kavuşturma kaygısıyla yapmadığımız besbelliydi,
içimizden hiçbiri kaderin onun için seçtiği yerin ve görevin neler olduğunu
kesin olarak bilmeden hayatını sürdüremezdi.” Cümlesinden yola çıkılarak
‘kader’ algısının insanlar üzerindeki etkisi dinin toplumdaki yeri de göz önünde
bulundurularak tartışılır.
✓ “O sırada Cristo Bedoya tek ölümcül hatasını yapmıştı: Santiago Nasar’ın
üstünü değişmeden önce bizim evde kahvaltı etmeye gitmeye son dakikada
karar verdiğini sanmış, onu aramaya oraya gitmişti. Irmak kıyısından aceleyle
yürürken, önüne çıkan herkese onun oradan geçtiğini görüp görmediklerini
soruyordu, ama kimse görmemişti. Telaşa kapılmamıştı, çünkü bizim eve
giden başka yollar da vardı. Dağlık bölgeden gelen bir taşralı olan Pröspera
Arango, piskoposun üstünkörü kutsamasından bir yarar görmeyip evinin
önündeki kaldırımda can çekişmekte olan babası için bir şeyler yapsın diye
yalvarmıştı ona. "Ben onu oradan geçerken görmüştüm," demişti bana kız
kardeşim Margot, "suratı zaten ölü gibiydi." Cristo Bedoya hastanın durumunu
saptayana kadar aradan dört dakika geçmiş, acil bir tedavi uygulamak üzere
daha sonra döneceğine söz vermişti, ama onu yatak odasına taşımak için
Pröspera Arango'ya yardım ederken üç dakika daha kaybetmişti. Yeniden
dışarı çıktığında uzaklardan bağrışmalar duymuş, meydan tarafından havai
fişekler atıldığını sanmıştı. Koşmaya çalışmıştı, ama beline iyi takamadığı
tabanca koşmasını engelliyordu. Son köşeyi döndüğünde, en küçük kızını
neredeyse sürükleye sürükleye götüren annemi arkasından tanımıştı.
✓ "Luisa Santiaga!" diye bağırmıştı. "Vaftiz oğlun nerede?"
✓ Annem, yüzü gözyaşları içinde, zorlukla dönüp bakmıştı.
✓ "Ah, yavrum," diye karşılık vermişti, "dediklerine göre onu öldürmüşler."

✓ Bu bölüm, C. Bedoya’nın içine düştüğü durum açısından önemlidir.
✓ Daha önce yapılan tartışmalarda rastlantılar zinciri yavaş yavaş oluşmuştu. Bu
bölümle birlikte, C. Bedoya’nın kapı önüne konulan bir hastayla
ilgilenmesinden dolayı zaman kaybetmesi ve Nasar’a yetişememesi zincirin
diğer bir halkasını oluşturur.

✓ “Sorgu yargıcı, onu görmüş olan hiç değilse bir kişiyi aramış, bunu da benim
kadar inatla yapmıştı, ama o kişiyi bulmak mümkün değildi. Raporun 382'nci

3
sayfasının kenarına kırmızı mürekkeple bir yargı daha yazmıştı: Kader bizleri
görünmez kılar. Aslında Santiago Nasar, herkesin gözleri önünde ön kapıdan
girmişti içeri, görünmemek için de hiçbir şey yapmamıştı.” Nasar, ölüme adım
adım yaklaşmış kimse bunu engelleyememiş; engellemek için de bir şey
yapmamıştır. Sorgu yargıcı da bu duruma en başından edebî bir şekilde
yaklaşmıştır. Burada da yargıç, kırmızı mürekkeple ‘kader bizleri görünmez
kılar’ cümlesini yazmıştır. Bu cümleyle hem ölümün/kaderin
engellenemeyeceği hem de kırmızı mürekkeple kan, vahşet vurgulanmıştır.
Santiago Nasar annesi “kuşlarla ilgili hiçbir rüyayı kötüye yorma” dediğinden içindeki tuhaf
hissi dikkate almaz, anlaşılmaz bir duyarsızlıkla herkesin ve kendisinin bildiği sona doğru
ilerler. Oysa yarım saat içinde evden çıkacak, keyifli ve tatlı bir uyku mahmurluğu içinde
başlayan son gününden sadece bir saat yaşayabilecektir. Kitaptan edinebileceğimiz ilk
izlenimlerden biri onun -ve elbette bütün kasabanın- umursamazlığında gizli: Aslında hayat
bize daima birtakım ipuçları verir, bu ipuçlarına karşı duyarsız olmak ise bizim için kaderin
biçtiği soyut bir gömlektir – ki bizi felaket endişesinden en çok o korur…

Girişte yer alan düşünde kendini incecikten bir yağmurun yağdığı dev incir ağaçlarının
oluşturduğu bir ormanın içinden geçerken görmüş, bir an için mutlu olmuş, uyandığında
üstünün başının kuş pisliğinden görünmez olduğu duygusuna kapılmıştı.” (Marquez, 9)
İfadedeki bir diğer simge de “kuş pisliği”dir. Kuş pisliği şansı sembolize eder. Ancak Santiago
Nasar şans olarak yorumladığı bu düşten hemen sonra öldürüldüğü için “kuş pisliği” simgesi
aynı zamanda ironiktir.

Gabriel Garcia Marquez, “Kırmızı Pazartesi” adlı romanında bir kasabada aile namusunu
temizlemek adına işlenen bir cinayeti anlatarak, toplumu şekillendiren önyargıları ve törelerin
bireylere baskı yaptığını savunmaktadır. Yazar, cinayetin çeşitli rastlantılar sonucu
engellenememesini toplumun taşıdığı önyargılara bağlamaktadır.
Marquez, Santiago Nasar'ın öldürülmesinin önüne geçemeyen rastlantıları önce genel olarak
değerlendirmekte ve bunu önyargılara bağlamaktadır. Romandaki anlatıcının; “Şafak vaktinin
horozları, bu anlamsızı anlamlı kılan çeşitli rastlantılar zincirini birleştirmeye çalışırken
yakalıyordu bizi; şu da bir gerçekti ki, amacımız yalnızca o gizi keşfetmek değildi, ama
aramızda hiç kimse, kaderin onun için seçtiği yeri ve görevi tam olarak bilemeden yaşamaya
devam edemezdi,” (Marquez, 97) sözleriyle Santiago Nasar'ın ölümünün önüne
geçilememesini bir rastlantılar zincirine bağlaması, yargıcın cinayetin rastlantılar sonucu
önlenememesini haksızlık olarak değerlendirdiği düşüncesinin aktarıldığı;
“Özellikle önceden kesinlikle bildirilen bir ölümün hiç aksamadan gerçekleşebilmesi için
hayatın edebiyatta bile görülmeyen bunca rastlantıya başvurmuş olması ona her zaman bir

4
haksızlık olarak görünmüştü,” (Marquez, 100) ifadesiyle örtüşmektedir. Ayrıca, rastlantıların
kasabalı için adeta sorumluluktan kaçmak için kullanılan bir bahane olduğu;
“Cinayeti önleyebilecek durumda olan ve ortadan kaybolan birçok kişi de önyargıyı
anımsayarak avunmuşlardı. Buna göre namus sorunları anlaşılmaz şeylerdi, onların
dünyasına ancak faciada rol almış kişiler girebilirdi,” (Marquez, 97) cümlesiyle
belirtilmektedir. Böylece, kasabalının rastlantı ve önyargıları vicdanlarını rahatlatan bir
avunma yolu olarak kullandığı sezdirilmektedir. Kasabalının cinayeti “facia” olarak
değerlendirmesi tehlike karşısında can korkusuna düştüklerini ve bu nedenle olaya
karışmadıklarını açıklamaktadır.
Marquez, cinayetin işlenmesine ve engellenememesine yol açan pek çok noktayı ölümünden
önce olan rastlantılara bağlamaktadır. Santiago Nasar'ın en son birlikte görüldüğü Cristo
Bedoya'yla ilgili olarak, “Cerrah olarak büyük bir ün kazanacak olan Cristo Bedoya, bir şeyin
nedenini hiçbir zaman çözememişti. Piskoposun gelmesine daha iki saat vardı. Bu süreyi,
tehlikeyi haber vermek için kedisini sabaha kadar bekleyen ailesinin yanına gidip
dinleneceğine, içgüdüsüne boyun eğerek büyükbabasının evinde geçirmişti. Bunu niçin
yaptığını hiçbir zaman anlayamamıştı,” (Marquez, 97) ifadesinde Cristo Bedoya'nın bir
rastlantı sonucu Santiago'nun öldürüleceğini öğrenememesi ve bu nedenle Santiago'y u
uyaramaması anlatılmaktadır. Bu içgüdüye bağlanarak, Cristo Bedoya'nın kendi canını
korumak için böyle davranmış olabileceği sezdirilmektedir. Bu durumu oyalandığını gösteren;
“Santiago Nasar'ın bu kadar kısa bir süre içinde evine gitmiş olması ona olanaksız
görünmüş, ne pahasına olursa olsun, onu bulmak amacıyla eve girmişti,” (Marquez, 104)
ifadesindeki Cristo Bedoya'nın düşünce ve davranışı arasındaki çelişkiyle; “Telaşlanmadı.
Çünkü bizim eve giden daha başka yollar da vardı,” (Marquez, 110) sözlerindeki Cristo
Bedoya'nın bulunduğu duruma ironik olan davranışları onun Santiago'yu bulmaktan ve olaya
bir şekilde bulaşmaktan korktuğunu okuyucuya hissettirmektedir. Cristo Bedoya dışında,
Santiago'nun annesi Placida Linero'nun Divina Flor'dan Santiago'nun odasında olduğunu
duyması üzerine, “Kapı aralığından da meydandan geçmekte olan ve bıçaklarını sallayarak
eve doğru koşan Vicario kardeşleri görmüştü. Bulunduğu yerden ikisini de kusursuz bir
biçimde seçebilmiş, yalnız meydanın öbür yanında eve doğru koşan oğlunu görememişti.
Bana ‘Oğlumu öldürmek için eve gireceklerini sandım,' dedi. Bunun üstüne hemen koşmuş,
kapıyı sürgülemişti. Demir payandayı yerine koyacağı sırada Santiago Nasar'ın çığlıklarını ve
kapı kanadını döven yumruk seslerini duymuştu. Ama oğlunun odasında bulunduğunu ve
balkondan Vicario kardeşlere sövdüğünü sanarak yardımına koşmuştu,” (Marquez, 116-117)
sözlerinde açıklandığı gibi kapıyı sürgüleyerek farketmeden oğlunun ölümünü engelleyeceği
yerde cinayeti kolaylaştırması eserdeki trajik rastlantılardan biridir. Yazar, burada Placida
Linero'nun, Divina Flor'un Santiago'nun evde olduğu ifadesine inanması ve oğlunun sesinin
kapının öteki tarafından geldiğini algılamamış olmasını anlatarak, sorgulama yapmadan

5
önyargısına güvendiğini göstermektedir. Böylece cinayetin işlenmesinde önyargının etkisini
bir daha belirtmektedir.
Marquez, belirttiği diğer kişilere bağlı rastlantıların yanı sıra, kasabalının cinayete karşı
tutumunu yansıtan rastlantılarla kasabalının önyargılı tavrını sezdirmektedir. Santiago
Nasar'ın nişanlısı Flora Miguel'in evine gitmesini Cristo Bedoya'nın ağzından; “Oraya
gidebileceği hiç aklıma gelmemişti. Çünkü bu insanlar öğleden önce yataklarından
kalkmazlardı,” (Marquez, 111) şeklinde aktarılarak, bu durumun bir rastlantı olduğunun altı
çizilmesinden sonra belirtilen, Santiago'nun eve girerken görülmemiş olması, fakat çıkarken
görülmesindeki tezad vurgulanmaktadır. “Flora Miguel'in evine geldiğini bunca kişi arasında
kimsenin görmemiş olması inanılacak şey değildi,” (Marquez, 113) ve “Herkes onun evden
çıktığını görmüştü,” (Marquez, 115) ifadelerindeki ironi bu rastlantıların kasten, önyargılar
sonucu doğduğu izlenimini yansıtmaktadır. Bu şekilde kasabalının duruma önyargılı
yaklaşması sonucu Santiago Nasar'ın ölümünün önene geçilemediğini gözler önüne
sermektedir.
Marquez, “Kırmızı Pazartesi” adlı romanında Santiago Nasar'ın öldürülmesinde kasabalının
korkudan kaynaklanan önyargısının etkisinin sonucu olarak rastlantı diye değerlendirilen bazı
durumlarla açıklamaktadır. Böylece, Santiago Nasar'ın namus cinayetinin yanı sıra,
önyargıların doğurduğu rastlantılarca kasabalılar tarafından göz göre göre öldürüldüğünü de
okuyucuya sezdirmektedir. Marquez'in Santiago'nun son sözleri olarak;
“Beni öldürdüler!” (Marquez, 120)
ünlemini seçip “onlar” diyerek üstü kapalı olarak kasabalıları ifade etmesi de bu çıkarımı
açıklamakta ve desteklemektedir
Santiago Nasar,Piskoposun geleceği gün en şık kıyafetlerini giymiş, normalde hep yanında
taşıdığı silahını ise evde bırakmıştır. Hayati tehlikesi olacağını tahmin etmemiştir. Herkes
Nasar’ın başına geleceklerden haberdardır ancak nasıl olsa Nasar da duymuştur diye kimse
ona bir şey söylememiştir.

Ön kapı kapalı- fakat Santiago o gün o kapıdan çıkıyor. Onca talihsiz rastlantıya kimse akıl
sır erdremiyordu. S.18 Uğursuz kapı

Santiago Nasar’ın uyarılmamasının imkansız olduğunun düşünülmesi-s.25


Margot’nun bilseydi yapacakları- annesinin de bilmemesi s.25

Rastlantılar – insanların vicdanını rahatlatan bir avunma

Belediye başkanının işi hafife alması s.55

6
Santiagonun kahvaltıya davet edilmesi ama Kabul etmemesi s.63

Angelo Vicario’nun talihsizlikleri s.83 gerçek talihsizliğini örtbas etmeye çalışması

Rastlantılar zinciri- kadercilik s.87

Cristo Bedoya- ana babasının evine gidecekken büyükbabasının evinde bekliyor. 87


Onu araması ama evde bulamayışı onun tabancasını ona götürmek üzere alması 95
Vicario kardeşlere tabancayla ateş edemeyişi s.96
Belediye başkanının cinayeti engellemeye çalışmaması s.97
Cristo bedoyanın nasarın kahvaltı etmek için kendilerine gittiğini sanması 98
Prospera arangoya yardım etmek zorunda kalışı s.98

Placida linero ön kapıyı son anda kapatıyor. 88 divina flor yanıltıyor onu.

Celeste dangond onu kahve içmeye davet ediyor, Kabul görmüyor. S.92

Santiago floranın evine gidiyor, normalde geç kalkan flora o gün erken kalkıyor. Haberi
aldığında kendisini küçük düşmüş hissediyor. 100 onun oraya girdiğini kimse görmiyor,
Bedoya bu yüzden onu bulamıyor. “kader bizleri görünmez kılar.”

Yamil Shaium’un av tüfeğini alması ama mermilerini bulamaması s.102

Ses karmaşası içinde Clotilde Armenta’nın uyarısını duymaması s.103

Placido Linero’nun Vicario kardeşleri görmesi ama oğlunu görememesi, oğlunu evde sanarak
kapıyı kapaması ve onu çaresiz bırakması s.103

Içerde olduğunu sanmıştım – cinayette önyargıların ağırlığı s.103

Içeri girmek için birkaç saniyeye ihtiyacı varken kapının kapanması s.104

s.12
Santiago Nasar’ın rüyalarının gerçek olması
Badem ağaçlarının arasından hiçbir ağaca değmeden geçip gitmesi
Üstü başı kuş pisliği olması

7
Rüyanın gerçeğe dönüşmesi: Şans, rastlantı
s.12
Talih ve rastlantının önemini vurgulamak için öldüğü gün yanında Magnum 357 tabancasının
olmayışı da anlatılmış. Zaten silahı boşaltmış ve çekmeceye öyle koymuş. Cinayet günü
daha sonra o boş silahı Cristo Bedoya alacak, belki cinayeti engellerim diye düşünerek. Ama
zaten o da ateş etmeyi bilmiyor ve silahı kullanmayı beceremeyecek. Zaten kullansa da silah
boş. Silahı boşaltıp koymasının altında da talihsiz bir olay yatıyor. Silah bir kere hizmetçi
kızın elinde kazara ateş almış, kasaba MEYDANINDAKİ BİR AZİZ heykelini un ufak etmiş.
Aslında burda yine sezdirme var. Yaşanan cinayet ve talihsizlikler zincirine sebep din
kaynaklı töreler ve bir kaDIN.
s.13
Her zaman silahıyla uyurmuş, bu onun tedbirli olduğunu gösteriyor. Fakat cinayet gününden
önce düğün şenlikleri, cinayet günü de psikoposu karşılama töreni var. Tüm toplumun
kargaşa/kaos içinde olmasına neden olan iki olay peş peşe geliyor. Bu durum da S.Nasar
için dikkat dağıtıcı. Aslında kasabada herkesin dikkati dağılıyor. Bu da cinayeti
kolaylaştırıyor.
s.16
Tavşanların bağırsaklarının köpeklere verilmesi – S.Nasar’ın tavşanlarla aynı sonu
paylaşması ve köpeklerin bağırsaklarına saldırması. Kötü talih
s.18
Arka kapıdan S.Nasar’ın en çok kullandığı kapı olarak bahsedilmesi – Zaten Vicario
kardeşler bunu bildiği için onu öldürmemek için, kaderin kendilerini engellemelerini
umutsuzca beklemek için ön kapıdalar. Cinayet günü S.Nasar bir an yanılıp ön kapıyı
kullanmaya çalışacaktır. Talihsiz rastlantı
Ön kapı sorgu yargıcının raporunda “uğursuz kapı” olarak geçiyor.
s.19
S.Nasar’ın Divina Flor’u çıkmak üzereyken bileğinden sımsıkı yakalaması: Divina Flor’u
korkutuyor. Zaten ürkek bir kız, bu hareket karşısında korkusu artıyor ve onu uyaramıyor.
Evin önündeki badem ağaçları – rüyadaki badem ağaçlarıyla örtüşüyor. Rüyada bildirilen
felaket gerçekleşmek üzere. Fakat Nasar anlamıyor.
s.20
Kimliği asla belli olmayan birisinin cinayetin tüm detaylarını anlattığı uyarıcı niteliğinde zarf
içinde bir kağıt bırakması
Bu zarf kimsenin dikkatini çekmiyor. Santiago Nasar, evden çıkarken de bu zarf orada yerde
duruyor.
Kapı – Aslında Santiago Nasar için şansın-talihin kapısı / ama kapılar onun üzerine
kapanıyor.

8
Düğün eğlencesiyle sarhoş olmuş insanlar- Aklın yitirildiği ortam. Bu da bir şanssızlık
s.24
Santiago Nasar’ın Angela tarafından seçilme sebebi şu olabilir:
Herhangi biri değil. Zengin sınıftan, bu nedenle göz önünde bir kişi. Ayrıca sınıf farkı
nedeniyle pek çok kişi ona bir şey yapılamayacağını düşünüyor. O ikisi zengin birini
öldüremez diye düşünüyorlar. Ayrıca Vicario ve Nasar aileleri yakın. Düğünü Placida
Linero’nun evinde bile yapmayı düşünüyorlar. Onun tanıdık, bilindik biri olması da bu kötü
şansı doğuruyor.
Margot’nun onu kahvaltıya gelmesi için zorlaması – Santiago Nasar’ın eve gidip çiftlik
kıyafetlerini giymeye çalışması çünkü kahvaltıdan sonra çiftliğe gidip danaları iğdiş etmeyi
planlıyor.
Danaların iğdiş edilmesi: Yine erkeğin cezalandırıldığı bir düzen, horozların kesilmesi gibi
s.25
Anlatıcının annesi her şeyden çok önceden haberdar olan biri
Fakat onun bile bunu geç öğrenmesi yine şanssızlık
s.31
Burada talihsizliği yaşayan sadece Santiago değil. Bayardo San Roman da bu talihsizliğin
diğer bir parçası. Çünkü talihsiz bir evlilik yapıyor. Bu evlilikte yaşadığı sarsıntının etkisiyle o
da yaşayan bir ölüye dönüşüyor. Gençliği heba oluyor. Aslında Angela da bu bakımdan
talihsiz. Yaşadıklarının sarsıntısıyla o da en güzel gençlik yıllarını heba ediyor.
s.32
Angela ile Bayardo San Roman’ı birleştiren iki tesadüf dikkati çekiyor. Birincisi Bayardo San
Roman’ın pansiyonda uyuklarken Angela’yı görmesi, ikincisi Angela’nın Liman Otel’de yıllar
sonra Bayardo San Roman’ı tesadüfen görmesi ve peşine takılması. Onların pansiyon, otel
gibi yerlerde birbirlerini görmeleri aynı zamanda onların mutlu bir yuva sahibi olamayacağını,
göçebe hayatı yaşayacağını da sezdiriyor. Çünkü ortamlar ev değil, köksüzlüğü çağrıştıran
pansiyon ve otel.
Aslında her şey bir rastlantı zinciri. Bayardo San Roman’ın köy köy dolaşıp evlenecek kız
araması. Angela’ya rastlaması, onu beğenmesi. Sonra angela’nın bakire çıkmaması, ayrılıp
tekrar rastlantı sonucu kavuşmaları…
s.32
Angela ve Bayrdo’nun karşılaştığı ilk yer olarak piyango çekilişlerinin seçilmesi önemli. Şans,
rastlantı faktörünün önemi vurgulanıyor.
Piyango çekilişinden kazanılan graqmofonun Angela’ya hediye edilmesi her şeyi başlatıyor.

s.41

9
Bir kadının gelinliğiyle bekletilmesi talihsizlik. Bayardo 2 saat geç geliyor gelin evine. Angela
gelinliği o gelmeden giymeyi reddediyor ama onun geç gelmesi yaşanacak talihsizliklerin
habercisi.

s.42
Angela’nın oyunu hileli kartlarla sonuna kadar sürdürmesi. Yaşananların bir kağıt oyununa
benzetilmesi. Angela’nın aslında her şeyi gizlemeye çalışarak bir kumar oynaması. Şans,
talih faktörünün yaşanan olaylardaki rolünü vurguluyor.

s.55
Albay Aponte Santiago Nasar’ı uyaracağını söylüyor fakat domino oyununa kendisini
yazdırmak için kasabaya indiğinde bunu unutuyor. Domino oyunu da bir şans oyunu. Burada
kullanılmasının sebebi Nasar’ın başına gelen her şeyin kötü şans tarafından desteklendiğini
göstermek.

s.63
Anlatıcının kardeşi onu Santiago’yu kahvaltıya davet ediyor. O, piskopos gelene kadar evde
dinleneceğini söyleyip reddediyor. Evde yatmaya çıktıktan 1 dakika sonra Clotilde
Armenta’nın onu uyarmak için gönderdiği kadın mesajı Guzman’a iletiyor, onu
yakalayamıyor.

s.87
Rastlantılar zinciri
Cristo Bedoya onu uyarmak için çaba sarf edeceğine büyükbabasının evinde 2 saat bekler.
Dişvina Flor onun içeri girdiğini zanneder. Zaten sanmak sözcüğü çok önemli. Herkes için
“sanıyordu.” Sözcüğü kullanılır. Bu, onların önyargılarının belirtisidir. Sanmak onların sahip
oldukları öçnyargılardır.

s.88
Annesi ağaçlarla ilgili hayırlı rüyalarla, uğursuz kuşlarla ilgili rüyaları karıştırmış. Bu kötü talih.
Bunun için kendisine çok kızıyor.

s.89
Özellikle de işleneceği böylesine açıkça duyurulmuş bir cinayetin hiçbir aksilikle
karşılaşmadan gerçekleşmesi yolunda hayatın edebiyatta bile görülmeyen onca rastlantıdan
yararlanmış olması ona büyük bir haksızlık gibi görünmüştü.

10
s.90
sorgu yargıcının sözü: Bana bir önyargı verin dünyayı yerinden oynatayım. Her şey toplumun
önyargılarının bir ürünü.

s.98
Cristo Bedoya Santiago’yu evde bulamayınca kahvaltı için kendilerine gittiğini sanıyor. Sonra
Prospera Arango’nun hasta babasının başında 4 dakika kaybediyor.

S.100
Santiago Flora Miguel’in evine girmiş. Aslında herkes onu görüyor ama görmediklerini
söylüyorlar Cristo Bedoya’ya. Sorgu yargıcı alay ediyor bu durumla: “Kader bizi görünmez
kılar.”

s.103
Placida Linero durumu öğrenir. Divina Flor Santiago’nun eve girdiğini söyleyip rahatlatmıştır
onu. Placida Linero Vicario kardeşleri ön kapıda görüp bağrış çağrışları duyunca oğlunu
korumak için ön kapıyı kapatır. Halbuki dışardaki Santiago’nun birkaç saniyeye ihtiyacı
vardır. Ama kapılar yüzüne kapanmıştır.

11

You might also like