Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 7

I.

BÖLÜM (İLK 29 SAYFA) olay – oluşlar dizisi


1- Bu bölümde anlatılan olaylar/durumlar nelerdir? (içerik incelemesi)
Ana olay: Santiago Nasar’ın öldürülmesi
-Piskoposun kasabaya gelişiyle ilgili beklenti ve hazırlıklar
-Bakire çıkmayan Angela’nın baba evine götürülmesi
-Nasar’ın öldürüleceğini duyan insanların tepkileri
-Pedro ve Pablo’nun sütçü dükkanındaki durumları
-Nasar’ın Divina Flor’a yaklaşımı
-Sütçü kadının cinayeti engelleme çabaları
-Anlatıcının annesi Luisa Santiago’nun vaftiz oğlu olana Nasar’ın öldürüleceği haberini aldıktan
sonraki cinayeti durdurma çabası... vs.

2- Bu bölümde yaratılan ortam nasıldır?


Ggerilimli, merak uyandıran bir ortam, piskoposun gelişiyle de telaşlı.
3- Bireysel ya da toplumsal bir sorun öne çıkıyor mu? (Bekaret ve namus sorunu,
insanların vurdumduymazlığı, törenin insana bindirdiği yük...vb.)
4- Çatışmalar nelerdir?
-Nasar’ın haklı olduğunu bildiği halde, psikoposun gelişi konusunda annesiyle çatışması
-Divina Flor’un iç çatışması (korku+hoşlanma)
-Anlatıcının annesinin, öldürme haberini Nasar’ın annesine haber verme konusunda, kocasıyla
çatışması
-Pablo ve Pedro’nun kendilerini engellemek isteyen sütçü kadınla çaltışmaları
-Nasar’ın evin hizmetçisi ile çatışması5- Bu çatışmalar ana olayın ve diğer olayların akışını
nasıl etkiliyor?
-Divina korku ağır bastırdığından Nasar’ı uyaramıyor.
-Sütçü kadın Pablo ve Pedro’yu uyararak cinayeti geciktiriyor.
-V.Guzman, Nasar’la, kızını koruma içgüdüsü yüzünden sürekli çatıştığından, onun
öldürülüşüne seyirci kalıyor, böylelikle cinayeti engellemeye çalışmıyor.
6- Rastlantılar var mı? Varsa bunların olayların akışına etkisi ne yönde?
-Kim tarafından kapının altından atıldığı bilinmeyen mektubun hiç kimse tarafından
görülmemesi
-Nasar’ın her zaman çıktığı arka kapı yerine katillerinin beklediği ana kapıdan çıkması
-Piskoposun gelişinin düğün sabahına rastlaması

7- Anlatılanlara bağlı olarak ele alınan yan düşünceler ve ana düşünce nedir?
-Kızların bekareti önemli, bu konuda kızlar baskı altında tutulmalı.
-Namus kanla temizlenir.
-Törenin, bağnazlığın var olduğu toplumlarda insanlar gizli yollara itilmektedir.... vb.
1- Olay ve yan olaylar kronolojik mi?
-Bir sarmal biçiminde, iç içe, geriye dönüşler ve ileriye yönelişler var. Daha ilk cümleden bunu
anlamak mümkün. “ Santiago Nasar öldürüleceği gün, piskoposun geldiği vapuru beklemek
için sabah saat beş buçukta kalkmıştı.”
2- Mekan neresi? Mekanın olaya etkisi nedir?
İç mekan: Nasar’ın evi özellikle kapılar ayrıntılı betimlenmiş. Cinayet kapılardan birinin önünde
gerçekleşiyor. Dış mekan: Olayın geçtiği
kasabanın adı, hatta ülkenin neresi olduğu belirtilmemiş. Yazar böylelikle, benzer nitelikler
taşıyan her yörede benzer olayların geçebileceğini duyumsatıyor. (EVRENSELLİK) Törelerin
egemen olduğu, bu nedenle insanların duygularını özgürce yaşayamadığı bu dar çevrede
herkes birbirini tanır ve hiçbir şey gizli kalmaz. Bu nedenle de baskı çok yoğun.
3- Zamanla ilgili ayrıntılar neler?
İç zaman: Pazarı pazartesiye bağlayan gece ve Pazartesi sabahının ilk saatleri, piskoposun
bu sabah gelecek olması, ve bunun düğünün sabahına denk gelmesi, cinayeti
hızlandırmaktadır. Dış zaman: 1950’li yıllar
ama romanda bu ayrıntı verilmemiş. Ön sözden de yararlanarak romanın yazılış tarihinden 27
yıl geriye giderek bu sonuca okuyucu ulaşıyor. Bu da mekan gibi dönemsel zamanın da
önemsiz olduğu yani yüzlerce yıl önce de benzer olayların yaşandığı ilerde de yaşanacağı
düşüncesini belirginleştirmektedir.

4- Kişiler anlatıcı tarafından mı (doğrudan), yoksa olay içinde davranışları, tepkileri ve


söyledikleri ile (dolaylı) mi anlatılmış? Dolaylıysa hangi teknikleri kullanmış?
-Her iki yöntem de var. Örn. V. Guzman’ı kendisi anlatırken, onun kızını koruduğu andaki
tepkisi ve Nasar’ın öldürüleceğini bildiği halde suskun kalması onun kişiliğine ve geçmişine
özgü yanları dolaylı olarak vermektedir. Sütçü kadın ise Pablo ve Pedro ile girdiği diyaloglarla
ve cinayeti engellemeye çalışan davranışlarıyla yine dolaylı olarak tanıtılmaktadır.

5- Kişilerin özelliklerinin olayların akışına etkisi var mı?


-Böyle dar bir çevrede zaten olayı herkes duymuştur, kişilerin tavırları çok etkili olmuştur.
Genellikle zayıf, korkak ve duyarsız kalmışlardır. Cinayet bir şekilde engellenememiştir.

6- Kişiler tip mi karakter mi?


-Kişiler çok yönlü çizilmiş genellikle, ama tek yönlü kişilere de rastlanmaktadır. ( Angela’nın
annesi tip; baskıcı, anlayışsız bir anne modeli)

7- Anlatıcı kimdir?
-Üçüncü kişi ağzından anlatılmaktadır, anlatıcı öldürülen Nasar’ın yakını ve arkadaşıdır.
Olayın gerçekleştiği dönemde başka yerdedir, olayı belirleyen, yönlendiren bir yanı yoktur,
adeta aydınlatmaya çalışmaktadır.

8- Anlatıcının tutumu nasıldır?


-Çoğunlukla gözlemci ve nesneldir. Araştırıp soruşturmakta, her görüşe başvurmaktadır.
(Röportaj) Bu da eserin gerçeklik duygusunu güçlendirmektedir.
1- Cümle yapıları, cümlelerin uzunluğu nasıl?
Çok uzun cümleler yok, fiil cümlelerine daha sık rastlanmaktadır, çünkü koşturmanın, cinayeti
uygulamanın ve engellemeye çalışmanın anlatıldığı bu bölüm oldukça hareketlidir.
2- Anlatımda belirgin özellikler var mı?
Yalın , anlaşılır bir anlatım. Gözleme ve röportaja dayalı olduğu için ayrıntı çok fazla; saatler,
sayısal veriler, başkalarının olay öncesindeki gözlemleri ve görüşleri var. Bunlardaki
tutarsızlıkları yakalayan anlatıcı ilan edildiği halde engellenemeyen bir cinayetin perde arkasını
aydınlatmaya çalışmaktadır. Bu yüzden de çok çeşitli anlatım tekniklerine yer vermektedir.
Röportaj tekniği, öyküleme, betimleme, geriye dönüş, ileriye gidiş, ip uçları ile okuyucuyu
bağlantılar kurmaya teşvik eden ve cinayeti sorgulattıran bir anlatım özelliği.
3- Sözcüklerin belirgin bir özelliği var mı?

-Şiddeti anlatan sözcüklere çok yer verilmiştir. “Bir domuz gibi boğazlandığı gün...” ya da
...”barsaklarını bir çekişte koparıp sıcak sıcak köpeklerin önüne attığında...” ifadelerindeki
boğazlamak, koparmak sözcükleri toplumda yaşanan şiddetin derecesini vurgulamaktadır.
Ayrıca betimlemelerde sıfat ve zarflara da yer verilmiştir. Ayrıca o uğursuz gün için yapılan bir
betimlemede “ ...havanın iç karartıcı, gökyüzünün kapalı, her yerde durgun bir su kokusu
olduğu noktasında birleşiyorlardı.” ifadesinde imgelerden yararlanılmıştır. Bunların sebebi de
o güne ait tutarsız görüşlerin çok fazla olmasıdır. “ insanlar onu biraz dalgın; ama neşeli
görmüşlerdi.” ifadesinde ise cinayeti bilen insanların onu gördüklerinde dalgın ama neşeli
olduğunu dile getirmelerinde yıllar sonra yaşadıkları suçluluk duygusu yansıtılmak istenmiştir.
Bağlam: Talih. Hiçbir durum, ipucu, olay ya da kişi Santiago Nasar’ın öldürülmesine engel olamadı
iletisini vermek için bir alt metin olarak seçilmiştir. Kurgudaki her şey bu iletiyi vermeye hizmet
etmektedir. (Talihsiz Rastlantı s18.)

Ana motif (laytmotif): Cinayet ve Pazartesi sözcükleridir. Okuru merak ve heyecan duygularına iten
bir okuma pozisyonuna sokuyor.

Motif: Olaya neden olan rezalet ( bozulmuş olan bekâret)

Zaman: Geriye dönüş tekniği. Olay zamanı ile anlatı zamanı kullanılmıştır. Olay zamanı (süresi) bir
saattir. Anlatı zamanı (süresi) ise 27 yıldır. Anlatıcı 27 öncesine dönerek sorgu raporu tekniği ile
kurguyu aktarmıştır.

Uğursuz Pazartesi: Cinayetin işlendiği gün.


El Divino Rostro: Santiago Nasar’ın babasından kalan sığır çiftliği.

Anlatıcı: Cinayet ile ilgili olay gününü anlatan kişi. 27 yıl önce işlenen cinayet diyerek zamanda
geçmişe gider. Kasabadaki figürleri tanıyan bir kasabalı. Santiago Nasar’ın arkadaşı, Margot’nun
abisi, Luisa Santiaga’nın oğlu. Olayı Santiago Nasar için bir facia, ilgisinin olmadığı, talihsiz bir
komplo olarak anlatır. ( s. 25, 26 ve 27)

Kurgudaki Merak (ikilem) Unsurları:


1. Santiago Nasar, bu rezaleti gerçekleştirdi mi?
2. Cinayeti neden kasaba halkı Santiago Nasar’a haber veremiyor?

Kişiler / Figürler:
Santiago Nasar: Kan davasından öldürülen odak figür. 21 yaşında öldürülmüştür. Babası Arap’tır.
Piskopos: En yüksek papaz.
Placida Linero: Santiago Nasar’ın annesi. Anlatı zamanında verilen yaşlılığı döneminde yani güncel
zamanda sanrılar gören, oğlunun öldürülüşünü unutamamış, yaşlı ve hasta bir kadına dönüşmüştür.
Victoria Guzman: Aşçı kadın
Divina Flor: Aşçının kızı
İbrahim Nasar: Santiago Nasar’ın babası
Toplum: Kasaba halkı. Bu cinayetin nasıl gerçekleştiğine akıl erdirememekteler. Birinin illaki bu
haberi ona vereceğini düşünmektedirler. Aksinin imkânsız olduğunu düşünmüşlerdir. (s. 25)

Sorgu Yargıcı: Riohacha’dan (Kolombiya’da bir kent) gelmektedir. Anlatıcı, sorgu yargıcını cinayete
mantıklı bir gerekçe bulamayan bir figür olarak kurgulayarak talihin (tesadüflerin) kusursuz bir şekilde
her engeli aşıp kendisini tamamladığı algısını güçlendirmeye çalışmaktadır. Okurda mantıksız bir şey
olsaydı bunu sorgu yargıcı bulup çözerdi algısı yaratıyor. Bunu da ana motif olan öldürme eylemini
kusursuz bir şekilde kurguladığı izlenimi vermek için yapıyor.

Bir kadın: Sabah Victoria Guzman’dan süt istemeye gelen ve Santiago Nasar’ın öldürüleceğini
sebepleriyle haber veren kadın. (s. 19)
Birisi: Öldürme bilgilerini kâğıda yazıp kapının altından atan kişi.
Clotilde Armenta: Santiago Nasar’ı ilk gören sütçü dükkânının sahibesi. Cinayetin piskopos hatırı
için ertelenmesini istemiş, sanki bu cinayette haklı bir yön görmüş gibi bir tavır sergilemiştir.

Pedro Vicario ve Pablo Vicario: Angela Vicario’nun abileri. 24 yaşında ikizler. Sanki bu cinayeti
işleme konusunda tereddütte gibiler. (s. 21)

Margot: Anlatıcının kız kardeşi. Luisa Santiaga’nın kızı


Cristo Bedoya: Santiago Nasar’ın arkadaşı.
Flora Miguel: Margot’nun, Noelde Santiago Nasar ile evleneceğini söylediği kız.
Don Lazaro Aponte: Belediye başkanı olan albay.
Carmen Amador: Peder.
Damat: ? (bölümde adı söylenmiyor)
Margot’nun annesi: Luisa Santiaga. Santiogo Nasar’ın vaftiz annesi.
Pura Vicario: Angela Vicario’nun annesi.
Margot’nun babası: (bölümde adı söylenmiyor.)
Biri: Luisa Santiaga’yı Placida’ya giderken geç kaldığını söyleyerek durduran kişi.

Rüyalar: Santiago Nasar’ın ölümünü haber veren uğursuzluklardır. Santiago Nasar ve annesi Placida
Linero bundan kötü bir anlam çıkarmamışlardır, ama anlatıcı buna vurgu yapmaktadır. Amaç o gün ile
rüyanın ambiyans (hava) olarak birbirine uyduğunu ancak Santiago Nasar ve Annesi Placida
Linero’nun bu ipucunu kavrayamadığını böylece talihin önüne kimsenin geçemediğini göstermek
istiyor anlatıcı.

Santiago Nasar’ın Babasından Öğrendiği Şeyler:


1. Ateşli silahları kullanma
2. At sevgisi
3. Cesaretli olma
4. İhtiyatlı olma
5. Yüksekten uçan av kuşlarını eğitme

Talihin Önüne Geçtiği Unsurlar/ Motifler


1. Rüya: Hava aynı havaydı (s.11)
2. Silah: Pazartesi, düğün sabahı piskoposu karşılamaya gideceği için yanına almadığı silah. Şayet
yanına alabilmiş olsaydı belki kendini koruyabilirdi.
3. Babasından öğrendiği ihtiyatlı olma becerisi.
4. Kapı: Kullanılmayan ön kapıdan çıkması ve Pedro ve Pablo Vicario’nun ön kapıda beklemeleri.
5. Tüm kasaba halkının olayı bilmelerine rağmen büyük bir akıl tutulması yaşaması. (s.18)
6. Zarf içindeki pusula: bu pusulayı kimse görmüyor. (s.20)
7. Anlatıcının kız kardeşi olan Margot’nun kendileriyle birlikte gelmesi için Santiago Nasar’a
ısrar etmesi. (s. 24)
8. Vicdan: Luisa Santiaga’nın, olayla ilgili dünürü Placida’yı uyarmaya gitmesi (s. 27) Luisa
Santiaga, yani Margot’nun annesi, talihe karşı mücadele eden bir figür olarak kurgulanmıştır. O
hakkaniyete ve vicdana uymadığını düşünerek bu uyarıyı yapmaya gitmiş gibidir. Rezaletin faili
Santiago Nasar olacak bile olsa bunun karşılığı ölüm olmamalı der gibidir. Her ne kadar o
günaydın bir yas kıyafeti giymiş olsa da. (s. 27) İkizler Pedro ve Pablo için ellerinden felakette yol
açmaktan başka hiçbir şey gelmeyen hayvan oğlu hayvanlar, diyerek olayla ilgili Santiago
Nasar’ın sanki masumiyetini ilan etmiş gibidir.

Kurgunun Sunumu (Anlatım, Anlatıcının Tutumu): Metnin sunumu tıpkı bir tutanak havasındadır.
Cinayete engel olabilecek olaylar ya da kişiler sırayla ifade edilmekte ve hiçbirinin cinayete engel
olamadığı vurgulanmaktadır. Bu anlatım tutumu da metnin içeriğini yani talih motifini ya da
bağlamını güçlendirmektedir. Talihin her şeyin üzerinde bir güç olduğu fikrini vermeye çalışmaktadır.
(s. 18)

Anlatım Biçimleri
1. Öyküleme: Kurguda öne çıkan motif olan öldürmeyi/cinayeti ve cinayet sürecini daha iyi
verebilmek için seçilmiştir. Neden kendisi ve kimse buna engel olamadı ve nasıl oldu sorusunun
cevabını öyküleme anlatım biçimi ile verebilirdi.

2. Betimleme: Anlatıcı, Santiago Nasar’ın nasıl biri olduğunu göstermek için kullanmıştır daha çok.
Bu betimlemelerde Santiago Nasar’ın masum olduğu izlenimini güçlendirecek unsurlarla, olumlu
nitelikleriyle kullanır. Bu durum okur için bir ön okuma pozisyonu oluşturur. Okurun, onun büyük bir
ihtimalle masum olduğunu düşünmesini ister. Örneğin; Annesinin s14’te O, benim hayatımın
erkeğiydi.” sözü, anlatıcının sayfa 15’teki kendi izlenimleri (Santiago Nasar, kendi doğası gereği
neşeliydi, barışçıldı, açık yürekliydi.), babasından öğrendikleri (s.14)

Santiago Nasar’ın masum olduğu izlenimi veren unsurlar:


1. Annesinin sözü: O, benim hayatımın erkeğiydi. (s.14)
2. Babasından öğrendikleri (s.14)
3. Anlatıcının kendi izlenimleri (Santiago Nasar, kendi doğası gereği neşeliydi, barışçıldı, açık
yürekliydi.) (s.15)
4. Piskoposun yüzüğünü öpme girişimi. (s.15)
5. Victoria Guzman’ın köpeklere attığı tavşan parçalarının Santiago Nasar’ı dehşete düşürmesi s.17)
(Kimseye zarar veremez algısı yaratmaya çalışmaktadır)
6. Çorba için horoz getirmesi ve yoksullara odun yardımı yapması. (s. 23)
7. Margot’nun, kızların onunla evlenmeyi isteyebileceği sözü. (s. 24)
8. Margot’nun, Santiago Nasar’ı aklı başında biri olarak görmesi. (s 24)
9. Kendi yaşamsal prensiplere sahip olan Luisa Santiaga’nın, olayla ilgili dünürü Placida’yı
uyarmaya gitmesi ve bu bilgisizligi haksızlık olarak görmesi: (s27)
10. Luisa Santiaga’nın, ikizler Pedro ve Pablo için ellerinden felakette yol açmaktan başka hiçbir şey
gelmeyen hayvan oğlu hayvanlar, diyerek olayla ilgili Santiago Nasar’ın sanki masumiyetini ilan
etmesi. (s. 27)

Santiago Nasar’ın rezaleti işlemiş olabilecegi izlenimi veren unsurlar:


1. Santiago Nasar’ın, Divina Flor’a yakınlaşma çabası. (s.16 ve 19)
2. Santiago Nasar’ın kızlarla kaçamak yapması. (s. 16)
3. Divina Flor’un “analar böylesini doğurmamıştır” sözü. (s. 16)
4. Victoria Guzman’ın soyaçekim ifade eden Santiago Nasar’ı babasına benzettiği “Hık demiş
babasının burnundan düşmüş” sözü. (s 16)

Kırmızı Pazartesi 2. Bölüm İncelemesi


Bayardo San Roman: Angela Vicario’nun 30 yaşlarındaki eşi. Kasabaya düğünden 6 ay önce gizemli
bir şekilde gelen, insanların hakkında bir şey b ilmediği, babası general olduğu için bu nüf uzu çıkarları
için kullanan bir f igürdür. (s29.)
Onunla ilgili algı on derece pozitif tir. Kasaba halkı onun etki alanından çıkamamaktadır. “Dürüst, iyi kalpli
biri olduğu için herkes onu çok seviyordu.” (S31) Buna Angela’nın ailesi de dâhildir.(s38) Bu algı, ancak
düğünden sonra değişir. Bayardo San Roman, evliliği diğer meselelerde olduğu gibi yeterince ciddiye
almamaktadır. Kasaba kasaba dolaşarak evlenecek birini arayan bir f igürdür o. (s30.) Angela’yı da bir
gün kaldığı pansiyonun balkonunda otururken yolda görmüş, meydanın öbür ucuna varana kadar
bakışlarıyla izlemiştir. Gözlerini yeniden yumarak: “Uyandığımda onunla evleneceğimi bana hatırlat ın
demiştir. Evlilik konusundaki ciddiyeti bu düzeyde olan bir f igürd ür. (S32.)
İnsanlarla kolaylıkla etki alanına alan Bayardo San Roman, bir şekilde Angela’nın doğum gününü de
öğrenmiştir. (S33.)sedef kakmalı gramof onu ona hediye ediş biçiminde bile bir gösteriş ve kibir vardır.
(S33)
Bayardo San Roman ile Angela, Vicario ailesi ilişkisi:
Angela ise aslında onunla ailesinin zoruyla evlenmiştir. Onu son derece kibirli bulduğunu dile getirmiştir.
(S33.)
Anlatıcının idealize ettiği bir tiptir. Bu, Angela ile evliliğinin kaçınılmaz bir durum olacağını göstermek
için kullanmıştır. “Söylediğine göre aynı zamanda altın içinde yüzüyormuş.” Bayardo San Roman’ın
yalnızca her şeyi yapabilecek, üstelik de çok iyi yapabilecek biri olmakla kalmayıp, aynı zamanda bitmez
tükenmezi olanaklara da sahip olduğu biçiminde çoktan ortalığa yayılmış olan söylenceye de uyuyordu
bu yorum. (S30.)
Babası Poncio Vicario, dürüst çalışan bir kuyumcu, annesi Purisima del Carmen ise ilkokul öğretmenliği
yapmıştır. Kendini eşinin bakımına adamış bir silik kadındır. Kızlarını da bu yönde yetiştirmiştir. Pablo
ve Pedro ise adam olacak şekilde büyütülmüştür. Yani aile geleneksel bir aile yapısı olarak çizilmiştir.
Bunu da anlatıcı töre cinayetinin gerekçesi olarak düşünmüştür. S34) Luisa Santiaga da kızların örnek
kızlar olduğunu dile getirmiştir. (S35)
Angela Vicario, dört kızın en güzeli olarak betimlenmesine rağmen ama öylesine terk edilmiş bir hali,
öylesine bir ruh yoksulluğu vardı ki, belirsiz bir gelecek vadediyordu, der anlatıcı. Bu da Angela’nın
başına geleceklerin bir erken anlatımı gibidir. Santiago Nasar ise onun için “Şu senin salak kuzenin artık
kız kurusu olup çıktı.” demiştir. Anlatıcı Bayardo San Roman’ın bu haldeki Angela ile evlenmek
istemesini bir yalan olarak görüldüğünü dile getirmiştir.
Ailesi ise kızlarının bu evliliğe zorlamışlardır. Bunun nedeni Bayardo San Roman’ın son derece zengin,
babasının (Petronio San Roman) general olmasıdır ki babasını ülkede herkes tanıyıp saygı
duymaktadır. Bu aileyi Purisima del Carmen ve kocası Poncio Vicario, başlarına konan talih kuşu olarak
değerlendirmişlerdir. Böyle düşünmeyen ailedeki tek kişi kardeşlerinden biri olan Pura Vicario’dur. O
Bayardo San Roman’ın kimliğini kanıtlaması gerektiği şartını koşmuştur. Bu yönüyle o, Luisa Santiaga
gibi yapıttaki vicdan ve prensip motif lerinin temsilcisi olarak kurgulanmıştır. Bayardo San Roman ise
kimliğinin belirsizliğine yanıt olarak tüm ailesini kasabaya getirir ve noktayı koyar.
Angela, Bayardo San Roman’ı f azla erkeksi bulmuştur. Kendisi için itici bir tiptir. Bayardo San Roman
ise etkilemek için Angela’ya bir şey yapmadığını, sadece ailesini etki altına almak yeterli olmuştur bu
evlilik için. Ailenin bu evliliğe karar verdikleri toplantıda Angela, çok korkmuştu. (S38) evlilikte aşkın
vazgeçilmez olduğunu ima edince annesi “o da öğrenilir, demiştir.
Anahtar Sözcükler: Talih Kuşu (Purisima del Carmen), aşk da öğrenilir (Purisima del Carmen), o ev bu
kadar etmez(Xius)
Bayardo San Roman ile Dul Xius ilişkisi:
Bayardo San Roman’ın Xius’un Karayip Denizini gören evini de nüf uzu ve parasıyla satın alması da
onun küstahlığı ve para ile güç gösterisi yapan bir f igür olduğunu göstermektedir.
Dul Xius, evinizi satın alıyorum. İçindeki her şeyiyle satın alıyorum. (s39.) dul xius ise teklif edilen beş
bin peso etmeyeceğini söylemekle onurlu bir duruş sergilemektedir. Bayardo San Roman ise xius’un bu
onurlu duruşunu on bin peso teklif ederek yani parasıyla ezer. Xius’un bu hareketinden nezaket ve onur
dersi almayı düşünmez. Xius, bu olaydan iki yıl sonra üzüntüsünden ölür.(s39)
Kasaba halkı: Tüm kasaba Bayardo San Roman ve ailesinin toplumun üst kesiminde yer alan bir aile
olduğunu f ark etmiş ve bu evliliğe dur diyebilecek bir unsurun olmadığına kanaat etmişleridir. Sınıf f arkı
kurguda kullanılan bir motif olarak seçilmiştir. (S37)
Anlatıcı ve Luisa Santiaga’nın yaklaşımı: Anlatıcının annesi Luisa Santiaga, onun düğünden sonra
gerçek yüzüyle algılandığını dile getirir. “Onun o ela gözlerinin kendisini korkuyla ürperttiğini itiraf
diyordu. Bana tıpkı şeytan gibi görünmüştü. (s31.) Anlatıcı ise onu gelişinden kısa süre sonra tanıdığını
söyleyerek hakkından şu yorumu yapar: “Aşırı zaraf etinin ardında zar zor örtbas edebildiği gizli bir
gerilim içindeydi. Artık o zamanlar Angela Vicario ile aşk ilişkisi resmiyete dökülmüştü bile. (s.31)
Anlatıcının düğünden önce olacakları sezdiriyor gibidir. (erken anlatım)

You might also like