Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 11

Bağlam: Talih.

Hiçbir durum, ipucu, olay ya da kişi Santiago Nasar’ın öldürülmesine engel


olamadı iletisini vermek için bir alt metin olarak seçilmiştir. Kurgudaki her şey bu iletiyi
vermeye hizmet etmektedir. (Talihsiz Rastlantı s18.)
Rüyalar: Santiago Nasar’ın ölümünü haber veren uğursuzluklardır. Santiago Nasar ve
annesi Placida Linero bundan kötü bir anlam çıkarmamışlardır, ama anlatıcı buna vurgu
yapmaktadır. Amaç o gün ile rüyanın ambiyans (hava) olarak birbirine uyduğunu ancak
Santiago Nasar ve Annesi Placida Linero’nun bu ipucunu kavrayamadığını böylece talihin
önüne kimsenin geçemediğini göstermek istiyor anlatıcı.

Girişte yer alan düşünde kendini incecikten bir yağmurun yağdığı dev incir ağaçlarının
oluşturduğu bir ormanın içinden geçerken görmüş, bir an için mutlu olmuş, uyandığında
üstünün başının kuş pisliğinden görünmez olduğu duygusuna kapılmıştı.” (Marquez, 9)
ifadesindeki “incecikten bir yağmur” sözü dokunma duyusuna hitap eden bir imgedir. İnce ince
yağan yağmur insanı huzursuz eder, böylece okuyucu kötü bir olayın gerçekleşeceği mesajını
alır. Bu imge sayesinde Santiago Nasar’ın başına bir şey geleceği sezdirilir. Ayrıca Santiago
Nasar, öldürüldüğü sırada da incecikten bir yağmur yağacaktır. Rüyadaki “dev incir ağaçları”
kasabadaki ortamın simgesidir. İncir ağaçları çok büyük kökler salar ve felaketlere sebep
olabilir. Yerlerinden hiçbir şekilde oynamaz ve değişmezler, zorluk çıkarırlar. Aynı şekilde
kasabadaki ortam da felaketlere sebep olmaktadır. Ortamın değişmezliği, toplumdaki şartların
zorluğu nedeniyle anlatıcı bu simgeyi kullanmaktadır. Bu simge sayesinde okuyucunun aklında
kasaba ortamı kolaylıkla canlanabilmektedir.

Giriş bölümündeki bir diğer rüya ise “bir hafta önce de düşünde kendini badem ağaçlarının
arasından uçan ve dalların hiçbirine çarpmadan geçip giden yaldızlı kâğıttan yapılmış bir
uçakta gördü.” (Marquez,9) ifadelerinde anlatılmaktadır. Bu ifadelerdeki “badem ağaçları”
eserin geçtiği kasabanın halkını simgelemektedir. Kasabalılar, badem ağaçları gibi bir arada
bulunmaktadırlar. Santiago Nasar düşünde uçmakta ve dalların hiçbirine çarpmam aktadır. Bu
durum Santiago Nasar’ın yalnız olduğunu, toplum tarafından dışlandığını ve insanlarla iletişim
halinde olmadığını göstermektedir. İnsanlarla iletişimi olmadığı için de öldürüleceğinden
haberdar edilmemiştir. Böylece, okuyucu, kasabalı hakkında fikir sahibi olmakta, Santiago
Nasar’a karşı önyargılı olduklarını ve onun acımasızca öldürülmesine göz yumacak olduğunu
anlamaktadır.
Girişte yer alan düşünde kendini incecikten bir yağmurun yağdığı dev incir ağaçlarının
oluşturduğu bir ormanın içinden geçerken görmüş, bir an için mutlu olmuş, uyandığında
üstünün başının kuş pisliğinden görünmez olduğu duygusuna kapılmıştı.” (Marquez, 9)
İfadedeki bir diğer simge de “kuş pisliği”dir. Kuş pisliği şansı sembolize eder. Ancak Santiago
Nasar şans olarak yorumladığı bu düşten hemen sonra öldürüldüğü için “kuş pisliği” simgesi
aynı zamanda ironiktir. Bu sayede Santiago Nasar’ın masum düşünceleri olan bir kahraman
olduğu vurgulanmakta ve okuyucunun ona acıması sağlanmaktadır.

Son olarak, Kırmızı Pazartesi adlı romanda toplum baskılarından söz edildiğinde ise dinin ve
kültürel özelliklerin yine toplum üzerindeki etkilerine yer vermek gereklidir. Din, roman
içerisinde insanlar üstünde moral ve ahlaki değerlerin kaynağı olması gerekirken, toplumu
kendi içerisinde yozlaştıran başka bir unsur olarak ön plana çıkmıştır. Piskopos ve Peder
Amador karakterleri üzerinden hikayede işlenen din teması, toplulukların dine olan köreltilmiş
bağlılıkları ve dinin ahlaki değerleri saptırma yöntemini de gözler önüne serer. Santiago
Nasar’ın ve birçok kişinin piskopos gelecek diye beyaz giysiler giymesi ve piskopos sevdiği için
şerefine horoz kesilmesi, fakat piskoposun halkı karşılamak adına geminin güvertesinden dahi
inmemesi insanların dine koşulsuz bağlanmalarını gösterirken, Peder Amador’un namus algısı
adına işlenen cinayeti onayladığının, ve Tanrı’nın da onaylayabileceğinin, sezdirilmesi de dinin
ahlaki yönden çarpıtılmışlığını, insanların onurlarının ve bireysel değerlerinin dinin ışığı altında
şekillenmeye şevk edildiğini temsil eder.
1-Kitap baştan sona dini mistisizmle yazılmıştır.Kiliseler ,dini inanışlar,kutsal değerler Katolik
bir anlayışla kitapta ağırlığını hissettirmiştir:Kilisenin debdebesi karşı konulmaz derecede
büyülüyordu(Baskı:41/Sayfa:15),Espiritu Santo’dan bir esinti olmuştu bu (Sayfa: 21),Herşey
için teşekkürler,anne.Siz bir azizesiniz (Sayfa: 47) vb.

Dinin baskı unsuru olarak ayrıntılı değerlendirmesi gerekli. Örneğin dinin etkisi olarak Nasar’ın
psikoposun ziyaret günü öldürülmesi
Psikoposun gelişine verilen önem

( Marquez, 2011, s.11). Öncelikle incir ağacının Türk kültüründeki yerine bakmak gerekirse,
kötü bir olayının olabileceği anlamına gelmektedir. Bu imge Santiago Nasar’ın ölümüne dair
bir tür ileriye dönük bilgi vermektedir. İncir ağacı her ne kadar Santiago’nun annesi tarafından
iyiye yorumlansa da birine kötülük yapılacağı anlamıyla Türk kültürü ile ortak bir noktadır.

s.11 Psikoposun gelişine verilen önem – dinin belirleyiciliği

Rüyasında ağaçların arasında olması – kuşatılmışlık

Ağaçların arasında hiçbir dala değmeden geçip gitmesi – boşlukta kalma duygusu – sınırlı mekanda bir
şeylere tutunma ihtiyacı

s.12

Ölümünün çan sesleriyle haber verilmesi – Onun ölümündeki dinsel nedenlerin vurgulanması
Durgun sulardan yükselen ağır bir kokunun olması – Toplumu anlatıyor, başka insanların yaşadığı
coğrafyalarla bağlantısı zayıf – karşılıklı bir akış yok. Dolayısıyla durgun bir su birikintisine benziyor
kasaba. Bu sınırlılık içinde düzen ve sistemin kokuşmuşluğunu da anlatıyor.

s.12

Hava – Anlatılanların gerçekliği, doğruluğuyla ilgili bir ölçüt durumunda

Cinayet günü çoğunluk için yağmurlu bazıları için açık / Aslında bu durum gerçekliğin göreceliğine
değişebilirliğine işaret. Kişilerin algılamalarına göre değişen bir gerçeklik söz konusu

Vicario kardeşlerden cinayete gönülsüz olan Pedro için yağmurlu, cinayete zorlayan Pablo için açık
seçik bir hava

Victoria Guzman için açık bir hava- Santiago’yu sevmiyor. Çünkü babası onu kullanıp atmış, Santiago
da kızına elle tacizde bulunuyor. Bu yüzden ne olursa olsun Guzman için o suçlu. Önyargılar…

Santiago Nasar’ın rüyasında olduğu gibi yağmurun çiselemesi – Onun masumiyetine, suçsuzluğuna
yönelik bir sezdirme çünkü su temizliğin göstergesi

Yağmur, kapalı bulanık hava aynı zamanda bir belirsizliğe işaret, çözüme kavuşmamış pek çok soru
işaretinin varlığı sezdiriliyor. Aynı zamanda çoğunluk için iç sıkıcı belirsizliğin hakim olduğu bir durum.
Azınlık için açık havanın olması – cinayetin nedeninin ve haklılığının onlar için açık olması.

s.12
Talih ve rastlantının önemini vurgulamak için öldüğü gün yanında Magnum 357 tabancasının
olmayışı da anlatılmış. Zaten silahı boşaltmış ve çekmeceye öyle koymuş. Cinayet günü
daha sonra o boş silahı Cristo Bedoya alacak, belki cinayeti engellerim diye düşünerek. Ama
zaten o da ateş etmeyi bilmiyor ve silahı kullanmayı beceremeyecek. Zaten kullansa da silah
boş. Silahı boşaltıp koymasının altında da talihsiz bir olay yatıyor. Silah bir kere hizmetçi
kızın elinde kazara ateş almış, kasaba MEYDANINDAKİ BİR AZİZ heykelini un ufak etmiş.
Aslında burda yine sezdirme var. Yaşanan cinayet ve talihsizlikler zincirine sebep din
kaynaklı töreler ve bir kaDIN.

S.13

Santiago Nasar’ın hep silahıyla uyuması ve dolaşması – Toplumda ve vahşi doğada bireylerin kendisini
güvenlik içinde hissetmemesi

s.13
Her zaman silahıyla uyurmuş, bu onun tedbirli olduğunu gösteriyor. Fakat cinayet gününden
önce düğün şenlikleri, cinayet günü de psikoposu karşılama töreni var. Tüm toplumun
kargaşa/kaos içinde olmasına neden olan iki olay peş peşe geliyor. Bu durum da S.Nasar
için dikkat dağıtıcı. Aslında kasabada herkesin dikkati dağılıyor. Bu da cinayeti
kolaylaştırıyor.
s.14

Placida Linero’nun evliliği- Bir an bile mutluluk getirmemiş mantık evliliği

Kadınlar aşık olmadıklşarı erkeklerle evlenmek zorunda kalıyorlar

s.14

S.nasar – Doğası gereği neşeli, barışçıl ve açık yürekli - olumlama

Girişte aşk avına çıkmanın şahinle avlanmak gibi olduğu söyleniyor. S14’te S.Nasar’ın avlanmak için
eğitimli şahinleri olduğundan bahsediliyor. Burada S.Nasar’ın suçlu olabileceği düşünülebilir. Şahinler
yırtıcı hayvanlardır ve sahiplerine zarar verebilirler. Angela Vicario şahin olarak düşünülebilir.

S15

Psikoposun görevi gereği dua edip kasabaya uğramadan kaçması – Kendi kaderine terk edilmişliğin
pekiştirilmesi

Kilisenin debedebesi – “Tıpkı sinema gibi.” Aslında herkesin seyrettiği, pasif olduğu, seyirci olduğu bir
düzen

s.16

Mutfağın ağır ağır soluk alır gibi olması – Durağan hayat, durağanlık ger türlü sıkıntının oluşmasına
zemin hazırlıyor.

s.16

S.Nasar’ın kıza elle tacizde bulunması, Guzman’ın eline bıçak alıp Nasar’a doğrultması

Kadın namusunu korumak zorunda. Erkeğin cinsel baskısı altında. Erkek kadını bir obje gibi görüyor.
Nasar kıza “Artık evcilleştirilecek yaştasın.” Diyor böylece onu vahşi bir hayvana benzetiyor. Bu sözde
biler kadının değersizleştirilmesi var.

Victoria Guzman da Nasar’ın babası tarafından bir nesne gibi kullanılıp atılmış. Kadının
nesneleştirilmesi

Victoria Guzman: Başka başka aşkların meyveleri olan bir sürü çocukla etrafı sarılı – Kadının
sorumluluk yüklenmek zorunda kalan taraf olması

s.16

S.Nasar’ın kıza elle tacizde bulunması. Onun Angela Vicario olayında suçlu olabileceğini
düşündürüyor. Kıza “Artık evcilleştirilecek yaştasın.” Diyor. Onu şahinleri gibi görüyor. Bu durum da
onun suçluluğuna işaret.

Divina Flor kaderinin Nasar’ın kaçamaklar yaptığı yatağına gitmek olduğunu biliyor – Suçluluğa işaret

Zaten Victoria Guzman ve kızına yer verilmesinin sebebi şüphe yaratmak


s.16
Tavşanların bağırsaklarının köpeklere verilmesi – S.Nasar’ın tavşanlarla aynı sonu
paylaşması ve köpeklerin bağırsaklarına saldırması. Kötü talih

Savunmasız hayvanları öldürmeye alışmış Nasar- Tavşanlara karşı vahşete karşı çıkan Nasar
İki çelişen durum – s.17

s.17

S.NASAR- Tavşanlarla aynı sonu paylaşıyor. Bağırsaklarına köpekler saldırıyor. Mutfak sahnesinde
tavşanların bağırsakları köpeklere atılırken psikoposu taşıyan geminin tüyler ürpertici düdük sesi
duyuluyor. Yine felaketlerin din sebepli olduğunu sezdirme

S.Nasar’ın evinin üstünde akbabaların bekleşmesi – Kurban bekleyen ortam. Akbabalar kasabalıları
sembolize edebilir.

Ön kapı kapalı- fakat Santiago o gün o kapıdan çıkıyor. Onca talihsiz rastlantıya kimse akıl
sır erdremiyordu. S.18 Uğursuz kapı
s.18
Arka kapıdan S.Nasar’ın en çok kullandığı kapı olarak bahsedilmesi – Zaten Vicario
kardeşler bunu bildiği için onu öldürmemek için, kaderin kendilerini engellemelerini
umutsuzca beklemek için ön kapıdalar. Cinayet günü S.Nasar bir an yanılıp ön kapıyı
kullanmaya çalışacaktır. Talihsiz rastlantı
Ön kapı sorgu yargıcının raporunda “uğursuz kapı” olarak geçiyor.

s.19
S.Nasar’ın Divina Flor’u çıkmak üzereyken bileğinden sımsıkı yakalaması: Divina Flor’u
korkutuyor. Zaten ürkek bir kız, bu hareket karşısında korkusu artıyor ve onu uy aramıyor.
Evin önündeki badem ağaçları – rüyadaki badem ağaçlarıyla örtüşüyor. Rüyada bildirilen
felaket gerçekleşmek üzere. Fakat Nasar anlamıyor.

s.19

Piskoposun gemisinin düdüğü

Horozların ötmesi

Bunlar baskıyı ve gerilimi canlı tutmak için kıullanılmış.

Horozların piskopos için kesilmesi- Erkek hayvanın kuırban edilmesi. Nasar’ın töreler için kurban
edilmesiyle örtüşüyor.

Guzman onu bildiği halde uyarmamış. – s.19


Onu öldürmelerini istiyormuş.
s.20

Kimliği belirsiz biri tarafından cinayetin tüm detaylarını anlatan,i Santiago Nasar’ı uyarmak için
bırakılmış bir zarf var kapının altında. Bu kadar detaylı bilgileri içermesi, bu kağıdın Vicario kardeşler
tarafından yazılabileceğini düşündürüyor. Vicario kardeşler cinayeti işlememek için ellerinden geleni
yapıyor eser boyunca. Bu durum onların toplum baskısı altında olduğunu gösteriyor.

Bu zarfla ilgili yapılabilecek bir diğer yorum, bu zarfı başka birisi atmışsa kimliği belirsiz olması önemli.
Toplum baskısından korktuğu için kimliğini açık edemiyor. Böyle bir yöntem kullanması, görünmek
istememesini de düşündürüyor. Toplum herkesi gözetliyor, böylece baskı altına alıyor.
Gözetlenmenin verdiği tedirginlikle Santiago Nasar’a yaklaşıp onu uyaramıyor. Aslında kasabadaki
insanların çoğu da bu sebepten geri duruyor, herkes birbirini gözetlediği için toplumsal öfkeyle yüz
yüze gelmek istemiyorlar.

s.20
Kimliği asla belli olmayan birisinin cinayetin tüm detaylarını anlattığı uyarıcı niteliğinde zarf
içinde bir kağıt bırakması
Bu zarf kimsenin dikkatini çekmiyor. Santiago Nasar, evden çıkarken de bu zarf orada yerde
duruyor.
Kapı – Aslında Santiago Nasar için şansın-talihin kapısı / ama kapılar onun üzerine
kapanıyor.
Düğün eğlencesiyle sarhoş olmuş insanlar- Aklın yitirildiği ortam. Bu da bir şanssızlık

Santiago Nasar her şey tarafından kuşatılmış. Zaten küçük bir kasabada. Kaçma ihtimali coğrafi
engeller nedeniyle yok. Toplumun onunla ilgili ön yargıları var. Zengin olması, Arap olması, dağ
başlarında genç kızları sıkıştırması. Bu açıdan da ön yargılarla kuşatılmış. Etrafı onun öldürülmesini
bekleyen insanlar tarafından kuşatılmış. Vicario kardeşler de onların cinayeti işlemesini bekleyen
toplum tarafından kuşatılmış. Nasar cinayet girişimini haber aldığında etrafında kasabalı bir gürültü
koparıyor, her bir ağızdan çıkan seslerle kuşatılıyor. Eve döndüğünde de kapılar yüzüne kapanıyor.
Fiziki olarak bir başka kuşatılmışlık.

s.19

Victoria Guzman: Onu uyarmadım çünkü bunların sarhoş palavraları olduğunu sanmıştım

Durumu değersizleştirme çabası. Aslında çoğu kişi aynı cümleyi söylüyor. İnandıkları şey törelerin
gereğinin yapılması. Nasar’ı uyarmayarak Vicario kardeşleri cinayete itiyorlar. Onlara seçenek
bırakmıyorlar.

Divina Flor, annesinin Nasar’ın öldürülmesinin istediğinin itiraf ediyor.

Tüm kasaba Nasar’ı uyarma konusunda isteksiz. Bu bakımdan Vicario kardeşlerle bir suç ortaklığı söz
konusu. Onları mecbur bırakma söz konusu. Aslında azmettirici kasaba halkı olarak gözüküyor.

Vicario kardeşlerin devamlı içki içmesi, sarhoş olmaları, uyurgezer gibi olmaları da onların bu cinayeti
bilinçleri yerinde olarak işlemediğini gösteriyor. Bunlar bir bakıma hafifle tici sebep.

s.19
Sabah evin yarı karanlık olması: Gerçeklerin yeterince aydınlanmamasını simgeliyor.

Evin önünde bembeyaz görünen badem ağaçları- yine Nasar’ın masumiyetini düşündürür.

s.20

Meydanın halka açık cümbüşten kalma çöplerle dolması – Aslında manevi bir kirliliği de işaret ediyor.
Bu kirliliğin sebebi halk. Kendi içinde çelişkileri olan bir toplum yapısı göze çarpıyor. Düğün gecesi her
türlü aşırılığı yapıyorlar. İçip sarhoş oluyorlar, geneleve gidiyorlar; ertesi gün de piskoposu
karşılamaya tüm dini duyguları kabarmış olarak gidiyorlar.

Vicario kardeşlerin Santiago Nasar’ı bekleme yeri olarak sütçü dükkanını seçmeleri- Süt renk
bakımından badem ağacının çiçekleriyle örtüşüyor. Beyazlık, saflık, masumiyet çağrışımı

s.21

Cinayet için ikiz kardeşlerin seçilmesi önemli. Cinayeti işleyen tek bir kardeş de olabilirdi. Ama ikiz
kardeşler seçilmiş. Fiziken birbirlerine çok benziyorlar fakat kişilikleri zıt. Bu, insan doğasının ikiliğini
de gösteriyor. İnsanların iyi ve kötü yönlerini çağrıştırıyor. Santiago Nasar da böyle iki yönlü verilmiş
eserde. Onun iyi ve kötü yönleri onun suçlu olduğuna hükmetmek için yeterli değil. Ayrıca cinayete,
bunu haklı ve haksız bulanların pencerelerinden bakılmış. Yani gerçekliğin tek bir yüzü yok. Suçluluk
ve suçsuzluk da böyle iki boyutlu. İnsanları yargılamak o kadar kolay değil. İnsanların suçlu veya
suçsuz olduğu yönler var. Toptan bir kavramla onları suçlu olarak etiketlemek zor.

s.21

Clotilde Armente ikiz kardeşlere yalvarıyor. “Psikoposun hatrı için olsun bu işi sonraya bıraksanız.”
Diyor. Bu da dini otoritenin toplum üğzerindeki etkisini, gücünü gösteren bir delil.

s.22

Piskoposun gemisinin bir ejderha gibi homurdana homurdana gelmesi – dini otoritenin
olumsuzlanması ve suçlanması

Margot “Tıpkı Noel zamanı gibiydi.” Diyor. İsa’nın doğumu. Hz.İsa’nın çağrıştırılması. Santiago
Nasar’ın kurban oluşu ve suçsuzluğu

Nasar – Nazareth’i çağrıştırıyor zaten. İsa’nın doğduğu yer.

Nasar’ın çiftliğinin olması yine Hz.İsa’yı çağrıştırıyor. Çünkü İsa inanların çobanıdır.

Piskoposun beyaz cübbesi- yine Nasar’ın masumiyeti ve saflığını simgeleyen süt ve badem ağacının
çiçeklerinin rengiyle örtüşüyor.

Piskoposun düşünmeden istavroz çıkarması – geleneklerin düşünmeden yerine getirilmesini


simgeliyor.

s.22

Piskoposun tüm kasaba tarafından heyecanla karşılanması – Dinsel sistemin oluşturduğu sürü
psikolojisi. Kollektifin içinde kaybolan birey.
s.22

“Kız doğmuş gibi sessizlik olması.”

Erkek, toplumda özne konumunda. Suç işleme ehliyeti sadece ona verilmiş gibi. Kadın ise nesne
konumunda. Üzerinde iş gerçekleştirilen biri.

23
Kırmızı Pazartesi romanına konu olan toplumu incelerken toplumun dine, dini temsil eden din
görevlilerinin topluma bakış açısının incelenmesi ciddi önem arz etmektedir. Romanda din
etkeninin metne yansıması, Peder Carmen Amador karakteri sayesinde okura sunulmaktadır.
Din etkeninin toplum üzerine etkisini ilk önce piskoposu karşılama hazırlıklarında görmekteyiz.
Peder burada halkı piskoposun gelişi şerefine yapılacak törenin hazırlıklarına teşvik ederken
karşımıza çıkmaktadır. ‘’ Ayrıca en iştah açıcı ibiklere sahip horozları kendi elleriyle
seçmişti’’ (Marquez, 2011, s. 23). Burada piskoposun horoz ibiği çorbası merakı ve bu merakın
toplum tarafından yorumlanması toplumun dine bakış açısının incelenmesinde kilit rol
oynamaktadır. Çünkü söz konusu istek ‘’ Doğrusunu istersen… Çorba yapmak için yalnızca
ibiklerini kesip horozların geri kalanını çöpe adan bir adam tarafından kutsanmak istemiyordum
ben’’ (Marquez, 2011, s. 23) söylemi ile dinin şekilciliğine, içinin boşaltılmışlığına ve sonuç
olarak din adamlarının niteliklerinin bozulmasına dair ciddi bir eleştiri niteliği taşımaktadır.
Dinin ve din adamlarının özellikle gelişmemiş topluluklar üzerindeki etkileri tartışma kabul
etmez bir gerçekliktir. İster batıl ister hak dinlerde olsun durum bundan ibarettir. Kırmızı
Pazartesi’de yazar din adamları ve halk ilişkisini irdelemeden geçemez. Romanda kızı
iffetsizliğinden dolayı evine dönen baba “kim bilir piskopos ne düşünecek?” diye irkilmektedir.
Oysa belki de piskoposun hayatta, horozibikleriyle pişirilmiş şahane çorbadan daha fazla
umursadığı bir şey yoktur. Safiyane hislere sahip halk kitleleri ile onların din duygularından
faydalanan kişiler Asya’da, Afrika’da, Güney Amerika’da yaşasalar bile önemli farklılıklar
oluşturmazlar. Eserin düşünsel temellerinden birisini de bu acı gerçek oluşturmaktadır.

Flora Miguel’in sözleri


Nasar’I iyi bir kısmet olarak görmesi
Zengin olması bir tercih sebebi-s.24
s.24
Santiago Nasar’ın Angela tarafından seçilme sebebi şu olabilir:
Herhangi biri değil. Zengin sınıftan, bu nedenle göz önünde bir kişi. Ayrıca sınıf farkı
nedeniyle pek çok kişi ona bir şey yapılamayacağını düşünüyor. O ikisi zengin birini
öldüremez diye düşünüyorlar. Ayrıca Vicario ve Nasar aileleri yakın. Düğünü Placida
Linero’nun evinde bile yapmayı düşünüyorlar. Onun tanıdık, bilindik biri olması da bu kötü
şansı doğuruyor.
Margot’nun onu kahvaltıya gelmesi için zorlaması – Santiago Nasar’ın eve gidip çiftlik
kıyafetlerini giymeye çalışması çünkü kahvaltıdan sonra çiftliğe gidip danaları iğdiş etmeyi
planlıyor.
Danaların iğdiş edilmesi: Yine erkeğin cezalandırıldığı bir düzen, horozların kesilmesi gibi
s.25
Anlatıcının annesi her şeyden çok önceden haberdar olan biri
Fakat onun bile bunu geç öğrenmesi yine şanssızlık

Santiago Nasar’ın uyarılmamasının imkansız olduğunun düşünülmesi-s.25


Margot’nun bilseydi yapacakları- annesinin de bilmemesi s.25

Rastlantılar – insanların vicdanını rahatlatan bir avunma

.26

Hastaları Tanrı’nın şifasından yararlansınlar diye kapı önlerine yatırmak – İnsanların dinin yarattığı
cehaletin pençesinde olması. Aynı zamanda insanlardaki gerçek dışı şeylere inanma eğilimi

s.27

Kalabalığın cinayeti bir düğün eğlencesini izler gibi izlemesi

Toplumun dünyadaki vahşeti seyretmesi, duyarsız kalması, aksine zevk alması

İdam izlencesine benziyor- Suçlu cezalandırılıyor ve halk da masumiyeti sahipleniyor.

Cinayetin tahminler üzerinden işlenmesi hem kadın ve namus eşleştirmesinin önyargılar


üzerinden olduğunu vurgulamakta hem de durumun kanıksanacak kadar gündemde olmasını
eleştirmektedir.
Romanda anlatılan toplumda toplumsal baskıların oluşmasının başka bir nedeni de cinsiyetler
arasında yapılan ayrımcılık ve toplumda bireylerin cinsiyetine bağlı olarak gelişen önyargılardır.
Romanda, anlatıcının tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdiği toplumda, halkı yozlaştıran ana
elementlerden birisi töre algısının kadınlar ve erkekler üzerinde oluşturduğu, beklentilerin eşiğinde
ortaya çıkan baskılardır.

Toplumsal baskıların ayrı bir ayağı olan toplumun beklentileri, romanda erkeklerin silah
taşıyıp ava gitmelerini, kadınların da gergef işlemeyi, dikiş dikmeyi, dantel örmeyi, çamaşır
yıkayıp ütülemeyi, kısacası ev işleriyle uğraşmayı bilmesini öngörmektedir. Purisima del
Carmen’in kızı Angela’ya öğrettiği bu tür ve benzeri nice uğraşların yerine getirilmediği bir
toplumda, erkekler ve kadınlar beklentileri karşılayamadıkları takdirde erkek ya da kadın
olma statüsünden çıkarlar. Başka bir deyişle, hayatta bireylere yüklenen görevler bireyler
üzerinde beklentileri karşılama zorunluluğu ve görevlerin yerine getirilmesinin gerekliliğini
toplumsal baskı olarak doğurur.

Gabriel Garcia Marquez, “Kırmızı Pazartesi” adlı romanında bir kasabada aile namusunu
temizlemek adına işlenen bir cinayeti anlatarak, toplumu şekillendiren önyargıları ve törelerin
bireylere baskı yaptığını savunmaktadır.

*Coğrafi konum – kendi içinde yaşayan bir kasaba – medeniyetten uzak – bu konuma sahip
mekanda içe dönük bir yaşamın sonucu olarak gelenekçi yaşam anlayışı
Geleneksel Toplum Yapısı (Evliliğe Bakış, Din Algısı, Rüya-Batıl İnançların Yaşamdaki Yeri…)
Anlatılan toplumda devlet otoritesinin zayıf olması, halkın geleneklerine ve törelerine bağlı
yaşamasına neden olur; bu da beraberinde namus cinayeti, azınlıklara ayrımcılık yapılması,
yoksulların zenginlere önyargılı yaklaşması gibi farklı toplumsal sorunları doğurur.

Dış mekan: Törelerin egemen olduğu, bu nedenle insanların duygularını özgürce


yaşayamadığı bu dar çevrede herkes birbirini tanır ve hiçbir şey gizli kalmaz. Bu nedenle de
baskı çok yoğun.

Gabriel Garcia Marquez, Kırmızı Pazartesi adlı romanının kurgusunda röportaj tekniğini çok
farklı amaçlarla kullanmaktadır. Bu şekilde hem kahramanları, hem toplumu tanıtmakta, hem
de anlatıcının tutumunu ortaya koymaktadır. Bu yolla toplumsal değerlerin bireyler üzerinde
yarattığı baskının sonuçlarını gözler önüne sermektedir.
Santiago Nasar’ın masum olduğu izlenimi veren unsurlar:
1. Annesinin sözü: O, benim hayatımın erkeğiydi. (s.14)
2. Babasından öğrendikleri (s.14)
3. Anlatıcının kendi izlenimleri (Santiago Nasar, kendi doğası gereği neşeliydi, barışçıldı, açık
yürekliydi.) (s.15)
4. Piskoposun yüzüğünü öpme girişimi. (s.15)
5. Victoria Guzman’ın köpeklere attığı tavşan parçalarının Santiago Nasar’ı dehşete
düşürmesi s.17) (Kimseye zarar veremez algısı yaratmaya çalışmaktadır)
6. Çorba için horoz getirmesi ve yoksullara odun yardımı yapması. (s. 23)
7. Margot’nun, kızların onunla evlenmeyi isteyebileceği sözü. (s. 24)
8. Margot’nun, Santiago Nasar’ı aklı başında biri olarak görmesi. (s 24)
9. Kendi yaşamsal prensiplere sahip olan Luisa Santiaga’nın, olayla ilgili dünürü Placida’yı
uyarmaya gitmesi ve bu bilgisizligi haksızlık olarak görmesi: (s27)
10. Luisa Santiaga’nın, ikizler Pedro ve Pablo için ellerinden felakette yol açmaktan başka
hiçbir şey gelmeyen hayvan oğlu hayvanlar, diyerek olayla ilgili Santiago Nasar’ın sanki
masumiyetini ilan etmesi. (s. 27)

Santiago Nasar’ın rezaleti işlemiş olabilecegi izlenimi veren unsurlar:


1. Santiago Nasar’ın, Divina Flor’a yakınlaşma çabası. (s.16 ve 19)
2. Santiago Nasar’ın kızlarla kaçamak yapması. (s. 16)
3. Divina Flor’un “analar böylesini doğurmamıştır” sözü. (s. 16)
4. Victoria Guzman’ın soyaçekim ifade eden Santiago Nasar’ı babasına benzettiği “Hık demiş
babasının burnundan düşmüş” sözü. (s 16)

Santiago Nasar hakkında aşçısı Victoria Guzman'nın'Hınk demiş, babasının burnundan


düşmüş, bokun biri,' (Marquez, 15)eklindeki aşağılayıcı sözleriyle anlatıcının kız kardeşi
Margot'un 'Birdenbire ondan daha iyi bir koca bulunamayacağını anladım,' (Marquez, 24)
ifadesindeki yüceltici sözleri kahramanların taraf olmalarının yarattığı ironilerden biridir.

You might also like