Professional Documents
Culture Documents
"Türkiye'Nin Sihhi-İ İçtimai Coğrafyasi" Kitaplarina Göre Bayezid Ve Urfa'Nin Sosyo-Ekonomik Yapisi
"Türkiye'Nin Sihhi-İ İçtimai Coğrafyasi" Kitaplarina Göre Bayezid Ve Urfa'Nin Sosyo-Ekonomik Yapisi
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT ANABİLİM DALI
İKTİSAT TARİHİ BİLİM DALI
TEYFİYE YAMAN
İstanbul, 2012
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT ANABİLİM DALI
İKTİSAT TARİHİ BİLİM DALI
TEYFİYE YAMAN
İstanbul, 2012
GENEL BİLGİLER
ÖZET
i
GENERAL KNOWLEDGE
ABSTRACT
ii
İÇİNDEKİLER
Sayfa No.
ÖZET ................................................................................................................................ i
ABSTRACT ..................................................................................................................... ii
TABLO LİSTESİ ........................................................................................................... vi
ŞEKİL LİSTESİ.............................................................................................................. x
1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
iii
3.4.2.1. Malarya (Sıtma) ............................................................................. 54
3.4.2.2. Frengi .............................................................................................. 55
3.4.2.3. Trahom ............................................................................................ 55
3.4.3. Sağlık Olanakları ............................................................................... 56
3.4.3.1. Hastaneler ....................................................................................... 57
3.4.3.2. Dispanserler .................................................................................... 58
3.4.3.3. Eczaneler ve Ecza Dolapları ........................................................... 58
3.4.3.4. Sıtma Mücadelesi ............................................................................ 58
3.4.3.5. Frengi Mücadelesi ........................................................................... 61
3.4.3.6. Trahom Mücadelesi ........................................................................ 63
3.4.4. Halkın Tıbba Yaklaşımı ..................................................................... 65
3.5. Örf-Âdet-Gelenek-Görenekler ....................................................................... 66
3.5.1. Evlilikle İlgili Gelenekler ve Düğün Merasimi ................................. 69
3.5.2. Batıl İnançlar ...................................................................................... 70
3.5.3. Giyim Kuşam ..................................................................................... 73
3.6. Adli Suçlar ...................................................................................................... 76
iv
5. EKONOMİK YAPI ................................................................................................ 108
v
TABLO LİSTESİ
Sayfa No.
Tablo 1 : Bayezid Vilayetinin 1924-1930 Yılları Arası İdari Taksimatı ....................... 8
Tablo 3 : 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Anadil ve Din Bakımından Nüfusun
Bileşimi ......................................................................................................... 15
Tablo 4 : 1935 Genel Nüfus Sayımına Göre Anadil Bakımından Nüfusun Bileşimi .. 16
Tablo 5 : 1935 Genel Nüfus Sayımına Göre Din Bakımından Nüfusun Bileşimi ....... 17
Tablo 6 : 1927 Genel Nüfus Sayımında Cinsiyete Göre Yaş Gruplarının Nüfus
Miktarları ...................................................................................................... 25
Tablo 7 : 1927 ve 1935 Genel Nüfus Sayımlarında Cinsiyete Göre Okuma Bilen-
Bilmeyen Nüfus Miktarı ............................................................................... 29
Tablo 11 : 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Bayezid Vilayeti Nüfusunun Cinsiyete
Göre Medeni Hâl Durumu ............................................................................ 42
Tablo 12 : 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Urfa Vilayeti Nüfusunun Cinsiyete Göre
Medeni Hâl Durumu ..................................................................................... 43
vi
Tablo 14 : Urfa Vilayetinde 1923 Senesi Gerçekleşen Doğum ve Ölümlerin Sayısı .... 49
Tablo 21 : Urfa Vilayetinde 1927 Senesi Zarfında Kazalar İtibariyle İşlenen Suçlar ve
Toplam Adetleri ............................................................................................ 77
Tablo 22 : Vilayetlerde 1925-1931 Yılları Arasında Suç Adedi ve Sanık Sayısı .......... 79
Tablo 28 : Vilayetlerin Özel İdarelerinin 1925-1931 Yılları Maliyesi (lira) .............. 108
vii
Tablo 29 : Bayezid Vilayetine Gelen Muhacir Hane Sayısı (18 Haziran 1924 İtibariyle)
.................................................................................................................... 115
Tablo 31 : Bayezid Vilayetinin 1927-1928 Senesi Zirai Ürün Çeşit ve Miktarları (kg)
.................................................................................................................... 122
Tablo 33 : 1927 Zirai Sayımına Göre Urfa Vilayetinde Çeşitli Ürün Miktarları (kg) 124
Tablo 34 : Urfa Vilayetinin Bir Senelik (1927-1928) Zirai Üretim Çeşit ve Miktarları
(dönüm, ağaçlar sak (adet)) ....................................................................... 126
Tablo 35 : Urfa Vilayetinin Bir Senelik (1927-1928) Zirai Ürün Çeşit ve Miktarları (kg)
.................................................................................................................... 127
Tablo 36 : Urfa Vilayetinin 1928-1929 Senesi Zirai Üretim Çeşit ve Miktarları (dönüm,
ağaçlar sak (adet)) ...................................................................................... 128
Tablo 37 : Urfa Vilayetinin 1928-1929 Senesi Zirai Ürün Çeşit ve Miktarları (kg) .. 129
Tablo 39 : 1927 Zirai Sayımına Göre Urfa Vilayetindeki Çift ve Çiftlik Hayvanları ve
Sayıları ........................................................................................................ 133
Tablo 41 : Urfa Vilayetinde 1927-1928 Senesi Mevcut Ehli Hayvan ve Hayvansal Ürün
Miktarları .................................................................................................... 135
Tablo 42 : Urfa Vilayeti Kazalarında 1934 Senesinde Arıcılık Verileri ..................... 137
viii
Tablo 43 : Urfa Vilayetinde 1927-1928 Senesi Mevcut Fabrikalar ve Bir Senelik
Üretim Miktarları ........................................................................................ 140
ix
ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa No.
Şekil 1 : Bayezid Vilayeti Haritası ................................................................................. 4
Şekil 6 : 1927 Genel Nüfus Sayımında Vilayetlerde Cinsiyet Durumuna Göre Nüfusun
Karşılaştırılması ............................................................................................. 26
Şekil 7 : 1927 Genel Nüfus Sayımı Verilerine Göre Genç, Üretken ve Yaşlı Nüfus
Oranlarının Karşılaştırılması .......................................................................... 27
Şekil 8 : 1927 ve 1935 Genel Nüfus Sayımlarında Cinsiyete Göre Nüfusun Okumayı
Bilen Yüzdelerinin Karşılaştırılması .............................................................. 30
Şekil 9 : 1927 Genel Nüfus Sayımında Cinsiyete Göre Nüfusun Mesleki Oranları .... 38
Şekil 13 : Bayezid Vilayeti Özel İdaresinin 1925-1931 Yılları Gelir-Gider Dengesi.. 110
x
Şekil 14 : Urfa Vilayeti Özel İdaresinin 1925-1931 Yılları Gelir-Gider Dengesi ....... 111
xi
1. GİRİŞ
1
Osman Gümüşçü, “Milli Mücadele Dönemi Türkiye Coğrafyası İçin Bilinmeyen Bir Kaynak:
‘Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası’”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt.XV, Sayı.45
(Kasım 1999), s.944.
2
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti, Sıhhiye Mecmuası, Cilt.5 (Tek kitap), Sayı.22 (Ocak 1929), s.1.
“Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti”nin adı 1928 yılı sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisince
“Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti” olarak değiştirilmiş ve 1929 yılı itibariyle bu adla anılmaya
başlanmıştır. “Vekâletin 15/12/1928 tarihli ve Muaveneti İçtimaiye hususî No. 38 Tamimi”:
“1- Vekâletimizin ismi Türkiye Büyük Millet Meclisince “Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti” suretinde
kabul buyrulmuş ve bu suretle tasdiki âliye iktiran etmiş olduğundan bundan sonra tahrirat, teskere ve
imzada ona göre muktazasının ifasını rica ederim.
2- Vekâletin yeni isminin remzi “S.İ.M.V.”dir. Zarflar üzerine yazılacak adres müstesna olmak üzere
taksiran muharreratta bu remzin istimal edileceği.
3- Yeni harflere ve isimlere göre tebdili lâzımgelen mühürler Vekâletçe ihzar edilip gönderileceğinden
bunların vusulüne kadar mevcut mühürlerin istimali lâzımgeleceği tebliğ olunur efendim.”
Aynı derginin ikinci sayfasında yer alan “Vekâletin 9/1/1929 tarihli ve Muaveneti içtimaiye hususî No. 2
Tamimi”nden Vekâlete bağlı birimler görülmektedir. Buna göre Vekâletin, Hıfzıssıhhai Umumiye
Müdüriyeti Umumiyesi, Muaveneti İçtimaiye Müdüriyeti Umumiyesi, Hey’eti Teftişiye, Sicil ve
Memurlar Müdüriyeti, İstatistik ve Neşriyat Müdüriyeti ve Muhasebe Müdüriyeti olmak üzere altı birimi
vardır.
3
Yavuz Aslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin Kuruluşu, Evreleri, Yetki ve
Sorumluluğu (23 Nisan 1920-30 Ekim 1923), Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2001, s.60-61.
4
Cumhuriyet Halk Partisi, On Beşinci Yıl Kitabı, İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1938, s.334.
5
Mazhar Osman, “Cumhuriyetin Halkın Sıhhatine Hizmeti”, Sıhhi Sahifalar, S.3 (Tek kitap), No.2
(Şubat 1930), s.33.
Bu dönemde Türkiye, sağlık hizmetlerinin ayrı bir bakanlıkça yürütüldüğü
dünyanın sayılı ülkelerindendir6. Vekâlet Türkiye’de halk sağlığı için birçok başarılı
çalışma yapmıştır. Vekâletin halk sağlığı için yaptığı çalışmalardan biri de vilayetlerce
hazırlanarak Vekâlete gönderilen ve tetkik edilip bastırılan “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai
Coğrafyası” kitaplarıdır7.
6
M. Rahmi Dirican, “Türkiye’de Sağlık Hizmetlerinin örgütlenmesinin Kısa Tarihçesi”, Atatürk
Üniversitesi Tıp Bülteni, Cilt.2, Sayı.7 (Sayı 5-8 tek kitap) (Mayıs 1970), s.185.
7
Cumhuriyet Halk Partisi, s.357, 360.
8
M. Sabri Koz, “Türk Halk Kültürünün Unutulmuş Kaynaklarından Biri: ‘Türkiye’nin Sıhhi-i İctimai
Coğrafyası’”, IV. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Bildirileri, Cilt.1, Ankara: Kültür
Bakanlığı, 1992, s.37-38. Türk Halk Kültürü açısından diziyi inceleyen ve diziye dikkat çeken ilk isimler
arasında yer alan Araştırmacı Yazar M. Sabri Koz, dizinin ilk kitabında yer alan Dr. Rıza Nur’un
önsözünü yeni harflerle sunmuştur. (Mehmed Said, Türkiye’nin Sıhhi-i İctimai Coğrafyası Sinob
Sancağı, Ankara: Öğüd Matbaası, 1922)
9
Gümüşçü, s.949.
10
Koz, s.40.
2
kitaplarında yeni bir metot ve işleyiş uygulanmıştır11. Kitapların geneli 6 kısımdan
oluşmakla beraber Sivas ve Tokat vilayetlerine ait kitaplarda konular daha ayrıntılı ve
her kasaba için ayrı ayrı işlenmiştir.
11
Gümüşçü, s.950.
12
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti, Sayı.25 (Nisan 1929), s.469. “Vekâletin 17 Nisan 1929 tarihli,
Neşriyat hususî No. 17 Tamimi”. EK 2’de “Sıhhi ve içtimai Coğrafya Tahrir Programı” verilmiştir.
3
2. VİLAYETLERİN İDARİ YAPISI
Bayezid vilayetinin bugünkü adı Ağrı’dır. Ancak coğrafi olarak 1925 yılında
Bayezid vilayeti, bugünkü Ağrı (Doğansu (Sultanmut), Sarısu ve Dedeli bucakları
hariç) ve Iğdır illerinin birleşiminden oluşur.
Bayezid vilayeti kuzeyden Ağrı-Ararat Dağı’nın teşkil ettiği sıradağlar ile Aras
Nehri, Arin eyaleti (Ermenistan); doğudan Ararat Dağı’nın bir kısmı ile İran’ın Maku ve
4
Ovacık hâkimlikleri; güneyden Tendürek Dağı, Van vilayeti ile bu vilayetin Bargıri,
Erciş ve Malazgird kazaları; batıdan Erzurum ve Kars vilayetleriyle çevrilidir13.
Önceleri Halep vilayetine bağlı olan Urfa sancağı 13.04.1910 tarihli kararla
bağımsız bir sancak haline getirilmiştir. Bayezid sancağı ise Erzurum vilayetine bağlı
13
İbrahim Edhem, Türkiye’nin Sıhhi-i İctimai Coğrafyası Bayezid Vilayeti, İstanbul: Kağıdcılık ve
Matbaacılık Anonim Şirketi, 1925, s.1.
14
Şefik Arif, Türkiye’nin Sıhhi-i İctimai Coğrafyası Urfa Vilayeti, İstanbul: Kağıdcılık ve Matbaacılık
Anonim Şirketi, 1341/1925, s.1.
5
bir sancakken Bakanlar Kurulunun 19.8.1920 tarih ve 170 sayılı kararı ile bağımsız bir
sancak olmuştur15.
15
T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Cumhuriyet Arşivi Katalogları, 2002,
http://www.devletarsivleri.gov.tr/katalog/ (24 Mart 2010).
16
Mefahir Behlülgil, İmparatorluk ve Cumhuriyet Dönemlerinde İllerimiz, İstanbul: Özal Matbaası,
1992, s.166-167. 20 Ocak 1921 tarihli ve 85 sayılı Teşkilatı Esasiye Kanununun 10. maddesi: “Türkiye,
coğrafi vaziyet ve iktisadi münasebet noktai nazarından vilayetlere, vilayetler kazalara münkasem olup
kazalar da nahiyelerden terekküp eder.” 8 Mart 1924 tarih ve 82 sayılı karar: “1340 senesi Dahiliye
bütçesinin heyeti umumiyesi hakkında cereyan eden müzakerat esnasında verilen müteaddid takrirler
üzerine Beyoğlu ve Üsküdar vilayetlerinden ma’da bilcümle mülhak vilayetlerin müstakillen idaresi esası,
8 Mart 1340 tarihli altıncı içtimaın ikinci celsesinde ekseriyetle tekarrür etmiştir.”
17
Vecihi Tönük, Türkiye’de İdare Teşkilatı, Ankara: Kanaat Basım ve Ciltevi, 1945, s.259-260. 1924
tarih ve 491 numaralı Teşkilatı Esasiye Kanununun 89. maddesi: “Türkiye coğrafi vaziyet ve iktisadi
münasebet noktai nazarından vilayetlere, vilayetler kazalara, kazalar nahiyelere münkasimdir. Nahiyeler
de kasaba ve köylerden terekküp eder.”
18
Edhem, s.5.
19
http://www.devletarsivleri.gov.tr/katalog/ (24 Mart 2010).
20
Ağrı Valiliği, Ağrı İl Yıllığı 1967, Ağrı: Valilik, 1967, s.37. Kaynakta Bayezid, Bayazıt olarak geçer.
6
Urfa vilayeti 1924 yılı itibariyle Urfa Merkez, Harran, Suruc ve Birecik
kazalarından oluşmaktadır. 1926 yılında ise mevcut 4 kazaya 4 kaza daha eklenmiştir.
Bunlar Hilvan, Viranşehir, Yaylak ve Siverek’tir.
7
Tablo 1: Bayezid Vilayetinin 1924–1930 Yılları Arası İdari Taksimatı
Kaza
Kaza Nahiyeleri Köylerinin
Kazalar* Adedi
1924–1925 1925–1926 1926–1927 1925–1927
Verileri21 Verileri22 Verileri23 Verileri24
Bayezid
Musun Musun Musun 127
(Merkez kaza)
Hamur, Merkezreh
Karaköse (merkezi Cemiçeto Hamur Hamur 160
köyü)
Diyadin Taşlıçay Taşlıçay Taşlıçay 105
Halyaz
Eleşkird (merkezi Tahir --- --- 74
köyü)
Tutak Patnos, Sibki --- Sepki 82
Aralık (merkezi
Iğdır Aralık Aralık 98
Ortakünh köyü)
Oğrice
Kulp Perçanis, Pernabut Perna’ud 108
(Bernavut)
21
Edhem, s.5.
22
T. C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.512.
23
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1926-1927, Ankara: Matbuat Müdüriyet-i Umumiyesi, 1927,
s.708.
24
T. C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.512; 1926-1927, s.708.
25
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, Ankara: Matbuat Müdüriyet-i Umumiyesi, 1927-
1928. s.706.
26
T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, İstanbul: Devlet Matbaası, 1929, s.364; Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Yıllığı 1929-1930, İstanbul: Devlet Matbaası, 1930, s.274.
27
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.706; T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s. 364; T.C. Devlet Yıllığı
1929-1930, s.274.
8
Tablo 2: Urfa Vilayetinin 1924–1930 Yılları Arası İdari Taksimatı
Karakeçi
Karakeçi (Karar),
(Karar),
Siverek Karadağ, Yucağ 364 325
Karacadağ,
(Bucağ)
Bucak
*Harran ve Suruc kazalarının nahiye ve köy bilgileri T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926’da verilmemiştir.
*Birecik, Hilvan ve Yaylak kazalarının köy adedi T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927’de belirtilmemiştir.
*T.C. Devlet Yılığı 1928-1929’da merkez kazanın nahiyeleri ve köy adedi yazılmamıştır.
**T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928’de Lüfterile olarak yazılmıştır.
28
Arif, s.11.
29
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500-501.
30
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.687, 689.
31
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.682; T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.336; T.C. Devlet Yıllığı
1929-1930, s.672.
9
3. NÜFUS ve SOSYAL YAPI
32
Mehmet Bayrak (hzl.), Kürdoloji Belgeleri, I. Baskı, Ankara: Özge Yayınları, 1994, s.41-43.
33
Mustafa Kemal Atatürk, “Türk Milletini Teşkil Eden Müslüman Öğeler Hakkında (1 Mayıs 1920)”
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma
Merkezi, İstanbul: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1989, s.74.
10
anlatmıştır34. Nitekim Dr. Rıza Nur, 24 Aralık 1921’de Sıhhat ve İçtimai Muavenet
Vekilli olduktan sonra, Ziya Gökalp’a Kürt aşiretleri hakkında bir araştırma
yaptırmıştır. Rıza Nur bu konu hakkında daha sonra şunları söylemiştir35:
1924 yılında Kürt dili yasaklanmış; Kürt ağa, şeyh ve liderleri yakalanarak
Türk nüfusun yaşadığı vilayetlere doğru sürgüne gönderilmişlerdir37.
34
Ali Nüzhet Göksel, Ziya Gökalp’in Neşredilmemiş Yedi Eseri ve Aile Mektupları, İstanbul:
Diyarbakır’ı Tanıtma Derneği Yayını, 1956, s.8-9 Aktaran: Şevket Beysanoğlu (hzl.), Kürt Aşiretleri
Hakkında Sosyolojik Tetkikler, I. Basım, İstanbul: Sosyal Yayınlar, 1992, s.5-6.
35
Beysanoğlu, s.6.
36
Doğu mecmuası, Sayı.12, s.14-15 Aktaran: Beysanoğlu, s.6.
37
Bayrak (hzl.), s.44.
38
Vedat Günyol ve Diğerleri (hzl.), “Ağrı”, Yurt Ansiklopedisi (Türkiye İl İl Dünü, Bugünü, Yarını),
Cilt.1, İstanbul: Anadolu Yayıncılık A.Ş, 1981, s.355-356, 358.
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda, 1855’te ve 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı
sırasında Rusların eline geçen ve her defasında geri alınan Ağrı (Beyazid); son olarak Birinci Dünya
Savaşı’nda Ruslarca yeniden işgal edildi ve Rusya’da patlayan Ekim Devrimi’nin ardından 15 Nisan
1918’de boşaltıldı.
11
mezhepli Türk olup nüfusun geri kalanı Kürt’tür39. Kürt isyanlarının yoğun olarak
yaşandığı 1925-1926, 1926-1927, 1927-1928 yıllarının zorlu kış ayları boyunca
Türkiye’de yarım milyonu aşkın Kürt batı illerine sürülmüştür40. Örneğin Doğubeyazid
(Doğubayezid) ve çevresinden alınan Kürt aileleri İzmir’e yollanmışlardır41. 28 Ekim
1927 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nde Cumhuriyet’in ilk genel nüfus sayımı yapılarak
insanlara anadilleri sorulmuştur. Tabii böyle kritik bir dönemde (Şeyh Said İsyanı’nın
izlerinin ve özellikle Ağrı İsyanı’nın hazırlık faaliyetlerinin yaşandığı), Kürtlerin bu
soruya ne kadar açık cevap verebildikleri ve sayım memurlarının ne kadar objektif
davrandıkları meçhuldür42. Sayımda, Bayezid vilayet nüfusunun anadile göre %58,25’i
Kürt ve %41,66’sı Türk ve %0,09’u da diğer veya bilinmeyen nüfus olarak tespit
edilmiştir43. Kürt isyanlarının ve sürgünlerinin yoğun olarak devam ettiği bu dönemde
Bayezid vilayetindeki nüfus bileşiminde 1924-1925 senesine nazaran büyük bir farklılık
görülmektedir. Vilayette 1924-1925 senesi Kürt nüfus oranı %75’lerde iken 1927 yılı
sonlarında %58,25’e düştüğü, Türk nüfusun ise %25’lerden %41,66’ya çıktığı
görülmektedir. 20 Ekim 1935 yılında yapılan genel nüfus sayımında ise yine anadile
göre vilayetteki Kürt nüfus oranı %72,08, Türk nüfus oranı ise %27,66 olup geri kalan
%0,27’lik oran da diğer veya bilinmeyen nüfustur. 1935 yılı sonları itibariyle vilayetin
etnik nüfus bileşiminin 1924-1925 senesindeki eski oranlara döndüğü söylenebilir. Kürt
nüfus oranının 1924-1925 senesindeki eski oranına yaklaşarak %72,08’e çıktığı ve Türk
nüfusun da %27,66’ya düştüğü görülmektedir44.
Urfa vilayeti nüfusunun 1924-1925 yılı itibariyle, Şefik Arif’e göre, %98,5’i
Müslüman olup %61,8’i Türk, %22,3’ü Kürt, %14,4’ü Arap, %0,6’sı Yahudi, %0,9’u
ise Süryani ve Ermeni’dir45. Vilayet merkezinde birçoğu ticaretle uğraşan yüz hanelik
39
Edhem, s.8.
40
Bayrak (hzl.), s.87.
41
Bayrak (hzl.), s.54.
42
Rohat Alakom, Orta Anadolu Kürtleri, Kürt Tarihi ve Kültürü Dizisi 7, I. Basım, İstanbul: Evrensel
Basım Yayın, 2004, s.47-48.
43
Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü, İstatistik Yıllığı 1929, Cilt.2, Sayı.8,
İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1929, s.43.
44
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık İstatistik Genel Direktörlüğü, Genel Nüfus Sayımı 20 İlkteşrin
1935, Cilt.60, Sayı.75, Ankara: Mehmet İhsan Basımevi, 1937, s.136-137, 140-141.
45
Arif, s.18.
12
Musevi nüfus vardır46. Bu bölgede bulunan Türklerin, Urfa vilayetinin en eski sakinleri
olup burada uzun süre hüküm sürdüklerini belirten Dr. Şefik Arif, Türklerin buraya
yerleşmeleri ile ilgili olarak tarihi bilgiler de verir. Eski genel göçler zamanında İran ve
Kafkas yoluyla batıya doğru gelen kavimler arasında bulunan Hititler, Sümer Akatlar
Urfa yöresine gelerek kasabayı tesis etmiş ve bir hükümet kurmuşlardır. Uzun süre
hüküm süren ve Babil, Ninova, Eski Mısır ve Yunan mücadeleleri arasında siyasi-askeri
bir merkez olarak kalmış olan Hitit ve Sümer Akat Hükümetine Babilliler tarafından
son verilmiş ise de çeşitli zamanlarda hâkimiyetlerini geri kazanmış ve hüküm
sürmüşlerdir. Daha sonra İran’dan ve Türkistan’dan Urfa yöresine doğru gerçekleşen
göçlerle birlikte İraniler ve hemen ardından Selçuk Türkleri, Karakoyunlu ve
Akkoyunlu Türkleri Urfa yöresine yerleşmişlerdir. Son Türk göç kafilesi olan Kayı Han
kabilesi de Kafkas Ahlat, Diyarbekir yoluyla Urfa yöresine gelmiş ve burada senelerce
kaldıktan sonra bir kısmı batıya ve güneye doğru hareket etmiş olup Urfa yöresinde
kalan kısmı da büyük bir aşiret olan Keçeli diğer adıyla Karakeçili Aşireti’dir. Bu
aşiretten başka Dr. Şefik Arif, Döğerli ve Bahadırlı aşiretlerinin de Kayı Hanlara
mensup Türkler olduklarını söylemektedir. Urfa yöresine gelip yerleşen Türklerle
beraber Beziki (Baze Mekdun) Aşireti adıyla anılan Tatarların da olduğunu, Timurlenk
ordusuna mensup Üçoklu lakabı verilen Berazi Aşireti’nin de Türk olduğunu
belirtmektedir47. Vilayette ayrıca, Asurilerin, İranilerin baskısı ve Hicret’ten sonra da
Eyyubilerin işgali sebebiyle Urfa yöresine gelen birkaç Kürt oymağı ve İlk Çağ’da
Arabistan Yarımadası’ndan hicret ederek Beni Rabia ile gelen Hazreti Ömer zamanında
İyaz Bin Ganem ordusunun Urfa’yı istilasında bıraktığı bazı kabileler de mevcuttur48.
1927 yılı genel nüfus sayımına göre tamamına yakını Müslüman olan vilayet nüfusunun
anadile göre %42,05’i Kürt, %41,74’ü Türk, %13’ü Arap, %3,2’si diğer veya
bilinmeyen nüfustur49. Bu veriler Dr. Şefik Arif’in verdiği verilerden çok farklıdır.
Buna göre 1927 yılı sonları itibariyle vilayetteki Kürt nüfus oranının, Dr. Şefik Arif’in
1924-1925 yılında verdiği %22,3’lük oranın iki katına yakın (%42,05) olduğu; Türk
nüfus oranının ise yine Arif’in belirtmiş olduğu %61,8’lik oranın çok daha altında
46
Rasim Nabi ve Nureddin Nabi, Urfa Hakkında Salname 1927, Kemal Kapaklı (çev.), 1. Basım,
İstanbul: İlhami-Fevzi Matbaası, Şurkav Yayınları, 1998, s.51.
47
Arif, s.18-19.
48
Kapaklı (çev.), s.51.
49
İstatistik Yıllığı 1929, s.44.
13
(%41,74) olduğu görülmektedir. 1935 yılı genel nüfus sayımında ise yine Bayezid
vilayetinde olduğu gibi Kürt nüfus oranında artış ve Türk nüfus oranında ise düşüş
gözlemlenmekte olup nüfusun %48,61’i Kürt, %36,51’i Türk, %14,79’u Arap, %0,09’u
ise diğer veya bilinmeyen nüfustur50.
50
Genel Nüfus Sayımı 20 İlkteşrin 1935, s.138-139, 142-143.
14
Tablo 3: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Anadil ve Din Bakımından
Nüfusun Bileşimi
Din Nüfus Oran (%) Nüfus Oran (%) Nüfus Oran (%)
15
Tablo 4: 1935 Genel Nüfus Sayımına Göre Anadil Bakımından Nüfusun Bileşimi
16
Tablo 5: 1935 Genel Nüfus Sayımına Göre Din Bakımından Nüfusun Bileşimi
17
18
Şekil 3. 28 Ekim 1927 ve 20 Ekim 1935 Genel Nüfus Sayımlarında Vilayetlerin Anadillere Göre Oransal Nüfus Bileşimlerinin Karşılaştırılması
3.1.1. Aşiretler
Urfa vilayetinin Harran kazasında, Arap aşiretleri yerleşiktir. Dr. Şefik Arif’in
belirttiğine göre kazada, Münif, Abu Cerare ve Davud kabilelerinden oluşan Bin
Muhammed Aşireti; Binicil, Nevafile, Abu Cendi ve Belnezin kabilelerinden oluşan
Cümeyle Aşireti; Nevace, Mesasle ve Siyale kabilelerinden oluşan Siyale Aşireti; Bin
Zeyd, Temac, ve Ayade kabilelerinden oluşan Bin Yusuf Aşireti olup bunların hepsine
Geys (Kays) Aşireti adı verilir53. Urfa Hakkında Salname’de ise daha detaylı ve farklı
bir sınıflandırma yapılmıştır. Bu sınıflandırma Şekil 4’teki gibidir. Buna göre Harran
kazasında Gays (Kays) ve Zabiyan adında iki büyük Arap aşiret olup Gays Aşireti
Siyala, Cumeyle, Beni Yusuf, Hebit fırkaları ve bu fırkalara bağlı küçük kabilelerden;
Zabiyan Aşiteti de Beni Muhammed, Ubada Fırkaları ve bu fırkaları bağlı küçük
kabilelerden oluşmaktadır. Gays Aşiretine Siyala Fırkası, Zabiyan Aşiretine ise Kacer
Kabilesi reislik yapmaktadır. Bu aşiretlerin %20’si göçebedir54. Bir diğer Arap aşireti
de, göçebe ve büyük bir aşiret olan Anze Aşireti’dir55.
51
Edhem, s.8.
52
Arif, s.20.
53
Arif, s.20.
54
Kapaklı (çev.), s.51-52.
55
Arif, s.20.
19
Harran Kazasındaki
Aşiretler
Beni
Siyala Cumeyle Beni Yusuf Hebit Muhammed Ubada
Fırkası Fırkası Fırkası Fırkası Fırkası
Fırkası
Kabileler
Kabileler
Kabileler • Duyekat
• Seyfi Kabileler • Seramdan
• Ceyhum Kabileler
Kabileler • Ömer • Sakiyan • Çera’an
• Ma’acle • Cele’te
• Benzeyn • Helyasat • Sudan • Kacer
• Ta’an • Devağir
• Nufavile • Haraşice • Dabada • Yeşaçema
• Nevacih • Helyavat
• Elbucindi • Nayim • Keta • Mevrabıta
• Ebuhas • Nedvan
• Beni Amir • Kete • Kehkat
• Hubua
• Beni’ız • Helive
• Beni Esed
Şekil 4. Urfa Vilayetinin Harran Kazasındaki Aşiretler
Suruc kazasında Üçoklu diğer adıyla Berazi Aşireti mevcut olup Dinar,
Beyhanlar, Şedade, Sehbanlar, Modanlı, Aladdinili, Ketkanlı, Haltanlı ve Didanlı
56
Arif, s.20.
57
Kapaklı (çev.), s.53. (“Körkanlı Kabilesi’nin Timurlengin bulunduğu Körkan Aşireti’nden gelmiştir.”
Kamusul Alam, C.5, s.3918. “Döğerli Aşireti’nin Ayhan Boyu’nun bir oymağı olduğu” Türk Töresi, C.5,
s.41.)
20
kabilelerinden oluşur58. Urfa Hakkında Salname’de ise daha detaylı ve farklı bir
sınıflandırma yapılmıştır. Bu sınıflandırma Şekil 5’teki gibidir. Buna göre Berazi
Aşireti Alaaddinili, Picanlı, Şedadı, Dinayi, Didanlı, Şıhanlı, Ketkanlı fırkalarından ve
bunlara bağlı kabilelerden oluşur. Alaaddinili Fırkası Konya’dan geldiklerini ve
Selçukilerden olduklarını iddia etmektedirler. Picanlı Fırkası’nın Beşaltılı kabilesinin,
Didanlı Fırkası’nın Karageçili ve Türkmenler kabilelerinin Kürtçe konuştukları
belirtilmiştir. Başlı başına bir aşiret olan Şıhanlı Fırkası’nın, Hazreti Abbas soyundan
olduklarını iddia ettikleri belirtilmiştir. Ketkanlı Fırkası kabilelerinin çoğu köylerde
yaşamakta ve ziraatla uğraşmaktadırlar59.
Dr. Şefik Arif, Kürt aşiretleri arasında Mersavi, Hartavi, Şencanlı aşiretlerini de
60
sayar . Mersavi Aşireti vilayet merkezinin kuzeybatısında yaşar ve ziraatçıdırlar.
Yaklaşık iki yüz elli haneden oluşurlar61. Urfa ve Siverek arasında yaşayan, kalabalık
nüfuslu, cesaretleriyle ve binicilikleriyle tanınan Karakeçi Aşireti de Arapça ve Kürtçe
konuşmaktadır62.
58
Arif, s.20.
59
Kapaklı (çev.), s.52.
60
Arif, s.20.
61
Kapaklı (çev.), s.52.
62
Kapaklı (çev.), s.53.
21
Suruç Kazasındaki
Aşiretler
Berazi Aşireti
Kabileler
Kabileler • Melekşeler
Kabileler
• Miranlı Kabileler Kabileler Kabileler (Melkeşler)
• Korice • Meşkanlı • Didanlı • Elmanderler
• Şedadı • Reşkanlı
• Bekli • Atuşağı • Karageçili • Karışanlılar
• Asiyanlı • Mentkorlar
• Rızvallı • Korikanlı • Ketkanlı
• Beşaltılı • Uhyanlı • Bedirkaniler
• Mu’aflı • Türkmenler • Tayiriler
• Kalenderler
Dr. Şefik Arif’e göre bundan başka Kayı Han kabilesine mensup Süleyman Şah
ile beraber gelen ve Araplaşmış Türkmen Aşireti de mevcuttur ki dört yüz haneden
ibarettir63. Payamlı nahiyesinde Aslen Sincar’dan gelen, ziraat ve çiftçilikle uğraşan
Haltanlı Aşireti; Hilvan kazasıyla Akziyaret nahiyesinde Yıldızhan boyundan asıl adı
Bekdili olan ve ayrıca Ayıntab vilayetinin Nizib kazasıyla Carablus nahiyesi hududunda
da toplu olarak bulunan Badıllı Aşireti; Karacadağ’da Türkan Aşireti ve Badıllı
Aşiretiyle gizli bir çekişmeleri olan Kezan Aşireti; Siverek kazası ve çevresinde
Karahan, Kalender, Disman ve Karavar aşiretleri vardır64.
63
Arif, s.20.
64
Kapaklı (çev.), s.53-54.
22
Siverek, Viranşehir, Derik kazaları ve Diyarbakır vilayeti etrafında ikamet eden
ve kendi kabileleri dışında birçok Kürt ve Arap kabilelerini nüfuzları altına alarak
büyük bir nüfusa kavuşan Millî Aşireti vardır. Bu aşiret Köran, Hafırkan, Cemikan,
Kömnakşan, Seydan, Divan, Sermestan, Şerkiyan, Çovan, Dodkan, Nasran, Mindan,
Sorkan, Şeyhan, Bikühan, Garacına, Advan, Bakara, Hadidi, Abyan, Şemitan, Naiman,
Şerabi, Alreşan, Cemalledin, İzollu, Hacekan, Norvan, Benihatib, Nurkan ve Kesran
olmak üzere 31 kabileden oluşur65.
1924-1925 yılı itibariyle Bayezid vilayeti nüfusuyla ilgili olarak Dr. İbrahim
Edhem’in verdiği tahmini bilgi 35.000’i erkek ve 40.000’i kadın olmak üzere toplam
75.000 olduğu yolundadır. Bu tahmine göre nüfusun %53.33’ü kadın, %46,67’si
erkektir66. 1925-1926 yılı ve 1926-1727 yılı Devlet Salnamelerinde 89.000 olarak
verilmiş olan vilayet nüfusunun cinsiyet durumu hakkında bir bilgi verilmemiştir. 1927-
1928 Devlet Salnamesine göre ise sene itibariyle 103.562 olan kayıtlı nüfusun 47.176’sı
kadın ve 56.386’sı erkek olup (kazalar itibariyle Tablo 15’te) oransal olarak
%45,55’inin kadın ve %54,45’inin de erkek olduğu görülmektedir. Bu oranlara göre
1924-1925 senesi tahminlerinde kadın nüfus erkek nüfustan %6,67 oranında fazla iken,
1927-1928 senesinde ise erkek nüfus kadın nüfustan %8,89 oranında fazladır67.
1924-1925 yılı itibariyle Urfa vilayeti nüfusu 128.364 olup bunlardan Merkez
kazanın 87.576, Suruc’un 20.324, Birecik’in 29.464’tür. Harran kazasının nüfus sayımı
yapılmamış olup Dr. Şefik Arif, bu kaza nüfusunun da ilave edilmesi durumunda vilayet
nüfusunun 150.000’i aşacağının muhakkak olduğu ve hükümetten gizli tutulup
yazdırılmayan nüfusun da tespit edilmesi halinde 200.000’i aşabileceği görüşündedir68.
Devlet Salnamelerine göre Urfa vilayetinin 1925-1926 yılı nüfusu toplam 150.052 olup
Harran kazasının 22.000, Suruc’un 20.354 ve Birecik’in 28.939’dur. Bu durumda Urfa
65
Kapaklı (çev.), s.54.
66
Edhem, s.8.
67
T.C. Devlet Salnamesi 1925-2926, s.512; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.708; T.C. Devlet
Salnamesi 1927-1928, s.711.
68
Arif, s.18.
23
Merkez kazasının da 78.759’dur. 1926-1727 yılı nüfusu Yaylak ve Hilvan kazaları dâhil
olmamak üzere toplam 183.665 olup Urfa Merkez kazasının 67.068, Harran’ın 5.692,
Birecik’in 30.124, Suruç’un 28.429, Siverek’in 43.998, Viranşehir’in 8.354’tür. 1927-
1928 senesi nüfusu 202.023 olup 100.161’i kadın ve 101.862’si erkek olmak üzere
kazalar itibariyle Tablo 16’da gösterilmiştir69.
69
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500-501; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.687; T.C. Devlet
Salnamesi 1927-1928, s.686.
24
Tablo 6: 1927 Genel Nüfus Sayımında Cinsiyete Göre Yaş Gruplarının Nüfus Miktarları
Vilayetler
1 Yaşın 1-2 3-6 7-12 13-19 20-45 46-60 61-70 71 Yaş Genel
ve Cinsiyet Meçhul
Altı Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş ve Üstü Toplam
Türkiye
Kadın 1.902 3.993 6.907 4.898 4.401 19.436 3.776 1.328 727 41 47.409
Bayezid Erkek 2.225 4.641 8.276 7.295 5.077 22.893 4.053 1.904 754 59 57.177
Toplam 4.127 8.634 15.183 12.193 9.478 42.329 7.829 3.232 1.481 100 104.586
Kadın 3.333 8.718 12.210 8.236 10.918 43.032 8.892 2.463 1.236 105 99.143 (+3.390*)
25
Urfa Erkek 4.858 10.911 13.541 10.428 10.862 34.119 8.468 3.194 1.192 152 97.725 (+3.337*)
Toplam 8.191 19.629 25.751 18.664 21.780 77.151 17.360 5.657 2.428 257 196.868 (+6.727*)
Kadın 264.814 489.793 706.283 615.245 1.013.255 2.797.916 794.825 249.863 133.050 9.820 7.074.864 (+9.527*)
Türkiye
Erkek 350.532 582.564 734.327 731.036 1.063.120 2.151.604 595.886 244.258 93.471 7.826 6.554.624 (+9.255*)
Geneli
Toplam 615.346 1.072.357 1.440.610 1.346.281 2.076.375 4.949.520 1.390.711 494.121 226.521 17.646 13.629.488 (+18.782*)
Kaynak: İstatistik Yıllığı 1929, s. 18-19, 28-29. Kaynakta Bayezid, Bayazıt olarak geçer.
*Ayrıntılı tablolara dâhil edilememiş olan nüfus miktarları.
Tablo 6’dann yararlanılarak vilayetlerdeki kadın, erkek ve toplam nüfus
miktarlarının karşılaştırmalı
ştırmalı grafiği
grafi Şekil 6’da gösterilmiştir.
250.000
200.000
Nüfus Miktarı
150.000
Kadın
100.000 Erkek
Toplam
50.000
0
Bayezid Urfa
Vilayetler
Şekil 6. 1927 Genel Nüfus Sayımında Vilayetlerde Cinsiyet Durumuna Göre Nüfusun Karşılaştırılması
1927 yılı genel nüfus sayımına göre Urfa vilayeti nüfusu Bayezid vilayeti
nüfusunun yaklaşık
ık iki katıdır. Urfa vilayetinde Türkiye genelinde olduğu
oldu gibi kadın
nüfus erkek nüfustan fazladır. Vilayette kadın nüfus oranı %50,36, erkek nüfus oranı
%49,64’tür. Bayezid vilayeti nüfusunda ise, erkek nüfus kadın nüfustan fazla olup erkek
nüfus oranı %54,67 iken kadın nüfus oranı %45,33’tür.
26
70
60
50
Nüfus Yüzdesi
0-12 Yaş
40
(Genç Nüfus)
30 13-60 Yaş
(Üretken Nüfus)
20
61 Yaş ve Üstü
10 (Yaşlı Nüfus)
Meçhul
0
Erkek
Erkek
Erkek
Toplam
Toplam
Toplam
Kadın
Kadın
Şekil 7. 1927 Genel Nüfus Sayımı Verilerine Göre Genç, Üretken ve Yaşlı
Yaşlı Nüfus Oranlarının
Karşılaştırılması
3.2.2. Eğitim
itim ve Meslek
1914’te başlayan
şlayan I. Dünya Savaşı’nda
Sava ı’nda Rum ve Ermenilerin Türkiye’nin
karşısındaki
ısındaki devletlerle işbirliğine
i gitmeleri, Balkan Savaşları
ları sonunda Rumeli’de
Gayrimüslimlerin de yaşadığı birçok toprağın
ın kaybedilmesi, Ermenilerin Doğu
Do
Anadolu’dan
lu’dan tehcir edilmeleri gibi olaylar nedeniyle 1915 yılı itibariyle Türkiye’de
sayıları biraz daha azalmış
azalmı olan azınlıklarla ilgili olarak İttihat
ttihat ve Terakki Hükümetinin
Türkleştirme
tirme uygulamalarının eğitim
e ayağında
ında bir talimatname hazırlanarak yürürlüğe
yürürlü
konulmuştur.
tur. Talimatnamede, azınlıkların sadece kendi oturdukları mahalle veya
köylerde okul açabilmelerini; okullarda kendi dilleriyle öğretim
ö retim yapabilmelerinin
yanında Türk dili, Türkiye tarihi ve coğrafyası
co rafyası derslerinin Türkçe olarak ve Türk
27
öğretmenler tarafından okutulmasını; okulların Maarif Nezareti ve Mülkiye amirleri
tarafından denetlenmesini öngören hükümler yer almıştır70. Mekâtib-i Hususiye
Talimatnamesi adıyla geçen bu talimatname Cumhuriyet döneminde de azınlık ve
yabancı okullarıyla ilgili olarak uzun süre yürürlükte kalmış ve 1935 ve 1940 yıllarında
Maarif Vekâleti (Millî Eğitim Bakanlığı) Tebliğler Dergisi’nde yayımlanmıştır71.
70
Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1982’ye), Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi Yayınları, 1982, s.179-180.
71
Hidayet Vahapoğlu, Osmanlı’dan Günümüze Azınlık ve Yabancı Okullar, İstanbul: Milli Eğitim
Bakanlığı Yayınları, 1997, s.216-217.
28
kütlesi olarak yaşayacağız. İşte millî terbiye dediğimiz sistemin umumi
hedefi.72”
1927 yılı itibariyle Türkiye genelinde okumayı bilenlerin oranı yaklaşık %8,2
iken Kürt nüfusun yoğun olduğu vilayetler olan Urfa’da yaklaşık %2,9 ve Bayezid’da
yaklaşık 2,5 olup Türkiye genelinin çok altındadır. 1935 yılına bakıldığında ise Türkiye
genelinde okumayı bilenlerin oranı yaklaşık %15,6 iken, Urfa’da yaklaşık %4,8 ve
Bayezid’da yaklaşık %4,4’tür. Her iki dönemde de Türkiye genelinde ve aynı şekilde
vilayetlerde kadın nüfustaki okuma oranları erkek nüfustaki okuma oranlarının çok
altında kalmıştır. Bununla birlikte okumayı bilenlerin oranları Türkiye genelinde ve
yine vilayetlerde kadınlarda da ereklerde de 1927 senesinden 1935 senesine yaklaşık
olarak iki katına yükseldiği söylenebilir. 1927 ve 1935 genel nüfus sayımlarında
cinsiyete göre nüfusun okumayı bilen yüzdelerinin karşılaştırmalı grafiği, Şekil 8’de
verilmiştir.
72
Muallimler Birliği Mecmuası, Sene.1, Sayı.4 Aktaran: Hasan-Âli Yücel, Türkiye’de Orta Öğretim,
1. Baskı, Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 1994, s.25.
29
30
Şekil 8. 1927 ve 1935 Genel Nüfus Sayımlarında Cinsiyete Göre Nüfusun Okumayı Bilen Yüzdelerinin Karşılaştırılması
Bununla birlikte Başbakan İsmet İnönü’nün 1925 yılında millî eğitim ve millî
eğitimin genel hedefi olan Türkleştirme ile ilgili yaptığı büyük idealist konuşma 1935
yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu vilayetlerini gezip dolaştıktan sonra edindiği bilgi
ve izlenimler doğrultusunda hazırlayıp Atatürk’e sunduğu Kürt raporunda, yerini
temkine bırakmıştır. Bu gezi sırasında İsmet İnönü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
vilayetlerinde okullarda sürdürülen Türkleştirme eğitiminin Kürt nüfus üzerinde etkili
olmadığı kanısına varmış olacak ve ayrıca Türkiye genelinde de okul, öğretmen ve
öğrenci bakımından eğitimde nicel ve nitel olarak istenen seviyeye ulaşılamamış
olunacak ki raporda bu bölge vilayetlerinde ve Türkiye genelindeki eğitimle ilgili şu
sözleri dile getirmiştir:
73
Saygı Öztürk, İsmet Paşa'nın Kürt Raporu, İstanbul: Doğan Kitap, 2007, s.62-63 Aktaran: Bahattin
Demirtaş, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde Eğitim ve Öğretim (1923-1938)”, Ankara
Üniversitesi Türk inkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı.41 (Mayıs 2008), s.63-87.
74
Edhem, s.12.
31
Vilayette okuma-yazma bilenlerin sayısı, savaştan öncede sonrada yok denecek
kadar azdır. Köylü halk (Azeri köylüler de dâhil) ve aşiretler (reisleri de dâhil) okuma-
yazma bilmezler. Dr. İbrahim Edhem’in konuyla ilgili yazdıklarına göre Kasaba
halkından bir kısım, ilkokul ve ortaokul birinci-ikinci sınıfı derecesinde, okuma-yazma
bilenlere rastlanmakla birlikte tâli ve âli tahsil (orta ve yüksek tahsil) görenlere
rastlamak mümkün olmadığı gibi Azeri kasabalılarda da okuma yazma bilenlere ve tâli
ve âli tahsil görmüşlere pek nadir rastlanmaktadır. Bununla birlikte Azeri kasabalılarda
Türkçeyi konuşacak ve Rusça bir mektubu zorda olsa okuyacak kadar Rusça bilenlerin
sayısı çoktur. Azeri köylüler ise Türkçe ve Rusça okumayı bilmedikleri gibi konuşmayı
da bilmezler75. Bayezid vilayetinde genelde konuşulan dil Türkçe ve Kürtçe olmakla
birlikte, hükümet dairelerinde ve okullarda tamamen Türkçe konuşulur. Iğdır ve Kulp
kazalarındaki Azeri Türkler tamamıyla Türkçe konuşurlar ve oradaki aşiretler de Azeri
Türkçesi konuşurlar76. Urfa vilayetinde ise Türkçe, Arapça, Kürtçe ve Zazaca
konuşulur77.
75
Edhem, s.13.
76
Edhem, s.8.
77
Arif, s.22.
78
Edhem,19-20.
79
T. C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.513; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.709.
80
T. C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.711.
32
bakılmamıştır. Şefik Arif, memlekette Orta Çağ’ın skolâstik dönemine benzer bir
yaşayışın olduğuna dikkat çeker. O devrin eğitim yapısındaki gibi okullarda
öğretmenler yeterli öğrenci bulamıyor, okula gönderilmeyen çocuk sayısı fazla olup
örümcek ağı tutan gayri sıhhi, karanlık bodrum mekânlarda eğitim veren mahalle
okullarına halkın doğal bir eğilimi söz konusudur. Bu eski mahalle okullarında bin türlü
övgülerle yazılan eserlere ve batıl inançlarla süslü geçmişin masallarına ve geleneksel
efsanelere halk büyük bir ilgi göstermekte olup bunlara ilave olarak bu okullarda
hipnotizma edercesine basmakalıp tekrarlamalarla din dersleri okutulmaktadır. Bu
bakımdan halk alışılagelmişi sürdürmekte ve sosyal hayatına uygun faaliyetlerde
bulunmakta olup görgü ve anlayışında henüz bir değişim geçirememiştir. Bununla
birlikte, esasen çocuklarını okutan kesim de halkın orta halli ve yoksul kesimleri olup
zengin kesimin bu kadar heves ve isteği yoktur. Bunun yanı sıra vilayetteki okul ve
öğretmenlerin sayı ve nitelik olarak yetersizliği de eğitimin gelişmesinin önündeki diğer
önemli bir engeldir 81.
81
Arif, s.23-25.
82
Arif, s.25.
33
gereğince daha önceden var olan dört medrese de 1924-1925 itibariyle Maarif
Vekâletine devredilmiş durumdadır83.
83
Arif, s.32.
34
1925-1926 yılında Urfa Merkez kazasında 17 resmi okul ve 476 öğrenci; Suruç
kazasında 4 okul ve 55 öğrenci; Birecik kazasında 9 okul ve 511 öğrenci olmak üzere
Urfa vilayetinde toplam 30 okul ve 1.042 öğrenci vardır84. 1926-1927 yılında Urfa
Merkez’de 149 öğrencisi olan bir ortaokul, muhtelif 10 erkek ve kız ilkokulu ve bu
okullara devam eden 733 öğrenci, diğer kazalarda da toplam 10 erkek ve kız ilkokulu ve
575 öğrenci olmak üzere vilayette toplam 21 okul ve 1.457 öğrenci vardır85. Urfa
Hakkında Salname’de ise okul adetleri daha fazla verilmiş olup buna göre; 1926-1927
itibariyle vilayette 40 ilkokul, bir köy yatılı okulu, 8 kız okulu ve merkezde bir ortaokul
mevcuttur. Urfa Erkek Ortaokulu şehrin kuzeybatısında şehirden 50 m yükseklikte bir
sırt üzerindedir, kütüphanesi ve laboratuarı olup 70 öğrenci mevcudu vardır. Merkez
Köy Yatılı Okulu, Mustafa Kemal Paşa Caddesi üzerinde bulunan bu okulun öğrenci
miktarı 300’e yaklaşmış olup hepsi köy çocuklarıdır. Merkez Vatan Okulu, İzzet Bek
Caddesi üzerinde olup 180 öğrencisi mevcuttur. Şehrin tam ortasında Merkez İrfaniye
Okulu, Dabbağhane Mahallesi’nde Merkez Nusretiye Okulu, Tuzeken Mahallesi’yle
Bekkapusu arasında 149 öğrencisi olan Turan Okulu, Akcami yakınında 179 öğrencili
bir kız ilkokulu, şehrin ortasında Merkez Anaokulu, yine vilayet merkezinde iki halk
gece okulu, Merkez kazada Karaköprü ve Kısas köy okulları bulunur86. 1927-1928
yılında Urfa Merkez’de 122 öğrencisi olan bir ortaokul, muhtelif 9 erkek ve kız ilkokulu
ve 950 öğrenci, diğer kazalarda da toplam 23 erkek ve kız ilkokulu ve 1.634 öğrenci
olmak üzere vilayette toplam 33 okul ve 2.706 öğrenci vardır87.
Bayezid vilayetinde, Tablo 6’da, 7-12 yaş arası ilkokul çağındaki nüfus 1927
sayımına göre 4.898’i kız ve 7.295’i erkek toplam 12.193’tür. Buna karşın, Tablo 9’da,
1929 istatistik yıllığı verilerine göre 1928-1929 eğitim-öğretim yılında ilkokula devam
eden öğrenci sayısı 1.139’dur. Buna göre vilayette ilkokul çağındaki çocukların sadece
%9’u eğitime katılabilmiştir. Bu oran kız çocuklarında yaklaşık %3 iken, erkek
çocuklarda yaklaşık %14’tür.
Urfa vilayetinde ise 7-12 yaş arası ilkokul çağındaki nüfus 8.236’sı kız ve
10.428’i erkek toplam 18.664’tür. 1928-1929 eğitim-öğretim yılında ilkokula devam
84
T. C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500-502.
85
T. C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.689.
86
Kapaklı (çev.), s.65-67.
87
T. C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.687.
35
eden öğrenci sayısı 2.336’dır. Vilayette eğitime katılabilen ilkokul çağındaki çocukların
oranı yaklaşık %13’tür. Bu oran kızlarda %4, erkeklerde ise %19’dur.
Türkiye genelinde 7-12 yaş arası ilkokul çağındaki nüfus 615.245’i kız ve
731.036’sı erkek toplam 1.346.281’dir. 1928-1929 eğitim-öğretim yılında ilkokula
devam eden öğrenci sayısı ise 435.910’dur. Türkiye genelinde eğitime katılan ilkokul
çağındaki çocukların oranı %32’dir. Bu oran kızlarda %21, erkeklerde yaklaşık
%42’dir.
İkmal Okulları
Resmi İlkokullar Anaokulları
(Ortaokullar)
Vilayetler
ve
Yıl
Türkiye
Kız/Erkek
Öğretmen
Öğretmen
Öğretmen
Öğrenci Öğrenci
Öğrenci
Geneli
Okul
Okul
Okul
Kız Erkek Kız Erkek
36
Tablo 10: 1927 Genel Nüfus Sayımında Cinsiyete Göre Okumayı Bilen/Bilmeyen ve Meslekleri Bakımından Nüfus Miktarları
Cinsiyet
Meçhul
Bilen Bilmeyen Zirai Sınai Ticari Serbest Memur Hâkim Ordu PTT Muhtelif Toplam
Vilayetler ve Türkiye
Kadın 81 47.328 6.058 155 44 1 _ _ _ _ 33 6.291 41.118
Erkek 2.584 54.593 15.504 597 575 108 259 820 6.602 307 7.285 32.057 25.120
Bayezid
Toplam 2.665 101.921 21.562 752 619 109 259 820 6.602 307 7.318 38.348 66.238
37
Kadın 604 98.539 7.368 72 35 24 8 _ _ _ 95 7.602 91.541
Erkek 5.158 92.567 34.376 3.105 3.896 415 948 67 2.557 89 1.796 47.249 50.476
Urfa
Toplam 5.762 191.106 41.744 3.177 3.931 439 956 67 2.557 89 1.891 54.851 142.017
Kadın 259.969 6.814.895 1.689.324 32.474 8.843 7.416 1.330 135 8 242 16.947 1.756.719 5.318.145
Erkek 851.527 5.703.097 2.678.737 266.895 248.512 45.247 63.104 9.864 162.227 14.576 105.334 3.594.496 2.960.128
Türkiye Geneli
Toplam 1.111.496 12.517.992 4.368.061 299.369 257.355 52.663 64.434 9.999 162.235 14.818 122.281 5.351.215 8.278.273
Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül.I, s.XXXV, XLV-XLVI. Kaynakta Bayezid, Bayazıt olarak geçer.
38
Şekil 9. 1927 Genel Nüfus Sayımında Cinsiyete Göre Nüfusun Mesleki Oranları
1927 Genel nüfus sayımı verilerine bakılırsa, Şekil 9’da, vilayetlerde Türkiye
genelinde olduğu gibi nüfusun çoğunluğu ziraatla uğraşmakta olup Türkiye genelinde
ziraatla uğraşan nüfus oranı %32,05 iken Urfa ve Bayezid vilayetlerinde Türkiye
genelindeki oranın altında olup Urfa’da %21,20 ve Bayezid’da %20,62’dir.
88
Edhem, s.11.
89
Edhem, s.12.
90
Edhem, s.11.
39
sağlarlar. Ticareti çoğunlukla kışın yaparlar. Azerilerin kasaba esnafı içerisinde iyi
ticaret yapanları mevcuttur. Azeriler de koyun, at, inek, manda (camuş), keçi beslerler.
Bağ ve bostan ekimi de yaparlar. Azeri kadınlarının işleri de erkeklerin işlerinden daha
fazla gibidir; öncelikle evin bütün işlerini yaptıktan sonra tezek yaparlar, tarlada
kocalarıyla birlikte çalışırlar; halı, keçe, kilim, çorap, çuval, çul vesaire dokurlar91.
Dr. Şefik Arif Urfa vilayeti için halkın %90’ının ziraatla meşgul olduğunu
söyler. Ticaret duraklama halinde, sanayi ise yok denecek bir noktada olmakla beraber
1924-1925’ler itibariyle kunduracılık, terzilik, tenekecilik, semercilik, marangozluk,
demircilik, bakırcılık, debbağlık, şekercilik gibi bazı küçük sanatlar yaygınlaşmıştır.
Bağcılık da halkın uğraşıları arasında önemli bir yere sahip olup bir zamanlar yaygın
olan dokumacılık işi ise terk edilmiştir. Urfa vilayetinde servet birkaç şahsın elinde
toplanmış olup köylü halk çok fakirdir ve ziraat dışında herhangi bir meslek sahibi
değildir. Köyler genel itibariyle eşraf veya vilayet zenginlerinin tapulu malı olup
eşraftan en fakirinin üç köyü bulunmakla beraber otuz kırk köye ve köylerin bütün
gelirine sahip zenginler de mevcuttur. Köylü, amele çalışıp geçimini zar zor sağlar;
onun sırtından ise köyün sahibi kazanır. Köylü yaz boyunca çalışarak elde ettiği
üründen payına düşeni kışın geçimini sağlamak için saklar, çok az bir miktarını ise
diğer zorunlu ihtiyaçlarına karşılık satar. Ancak yoksulluk halkın bütün yaşamı boyunca
devam eder92.
91
Edhem, s.11-12.
92
Arif, s.21-22.
40
3.3. Nüfusun Medeni Hâl Durumu, Evlenme-Boşanma ve Doğum-Ölüm
Vakaları
Tablo 11 ve 12’de 1927 yılı genel nüfus sayımına göre vilayet nüfuslarının
medeni hâl tabloları verilmiştir. Buna göre, Bayezid vilayetinde evli olan erkek sayısı
evli kadın sayısından fazla; Urfa vilayetinde ise evli kadın sayısı evli erkek sayısından
fazladır. Vilayette evli erkek sayısının daha fazla olması, dışarıdan vilayete çalışmak
için gelip yerleşen erkek nüfusun olduğu; evli kadın sayısının daha fazla olması ise,
vilayet dışına çalışmak için giden erkek nüfusun olduğu anlamına gelir. Bayezid
vilayetinde evli erkek sayısı evli kadın sayısından Karaköse kazasında 3.113, Bayezid
kazasında 440, Iğdır kazasında 139 daha fazladır. Buna mukabil Karaköse kazasında
5.385 ve Bayezid kazasında 1.056 ordu mensubu, Iğdır kazasında da 773 hâkim
olduğu93 dikkate alınırsa bu mesleklerdeki erkek nüfusun bir kısmının vilayete dışarıdan
geldiği söylenebilir. Aynı şekilde evli erkek sayısı evli kadın sayısından Urfa vilayetinin
Viranşehir kazasında 290, Urfa şehrinde 180, Harran kazasında 59 daha fazladır. Buna
karşılık; Viranşehir kazasında 519, Urfa şehrinde 965, Harran kazasında 202 ordu
mensubu erkek nüfus94 mevcuttur.
93
28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül I, s.186. Kazalar itibariyle vilayetteki nüfusun
meslek durumunu gösterir tablolar EK 13’te sunulmuştur.
94
28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül I, s.203-204. Kazalar itibariyle vilayetteki
nüfusun meslek durumunu gösterir tablolar EK 14’te sunulmuştur.
41
Tablo 11: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Bayezid Vilayeti Nüfusunun
Cinsiyete Göre Medeni Hâl Durumu
Medeni Hâl
Kadın/ Nüfus
Kazalar
Erkek Mevcudu
Bekâr Evli Dul Boşanmış Meçhul
42
Tablo 12: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Urfa Vilayeti Nüfusunun
Cinsiyete Göre Medeni Hâl Durumu
43
3.3.2. Evlenme-Boşanma Vakaları
1931/32 İstatistik Yıllığı verilerine göre ise, 1927-1931 yılları arasında yıllar
itibariyle vilayet ve kaza merkezlerinde, nahiye ve köylerde olmak üzere vilayetlerde
yapılan evliliklerin sayıları Tablo 13’te verilmiştir.
95
Edhem, s.14.
96
Kapaklı (çev.), s.45.
97
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.708.
98
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.686, 711.
44
Tablo 13: 1927–1931 Senelerinde Vilayetlerde Yapılan Evliliklerin Sayısı
Toplam 61 245
Toplam 70 283
Toplam 55 278
Kaynak: İstatistik Yıllığı 1931/32, Cilt.5, Sayı.21, s.105, 107. Kaynakta Bayezid, Bayazıt olarak geçer.
45
450
400
350
Yapılan Evlilik Sayısı
300
250
Bayezid
200
Urfa
150
100
50
0
1927 1928 1929 1930 1931
Şekil 10. 1927’den 1931’e Yıllar İtibariyle Vilayetlerde Yapılan Evliliklerin Sayısal Karşılaştırması
99
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.708.
100
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.686, 711.
101
Başvekâlet İstatistik U.M., Nüfus Hareketleri İstatistiği, Ankara, 1941, s.39-40.
46
10
9
Gerçekleşen Boşanma Sayısı
8
7
6
5
4
3
2
1
0
1930 1931 1932 1933 1934 1935
Bayezid (Ağrı) 5 3 9 4 6 0
Urfa 2 0 5 5 6 4
Şekil 11. Vilayetlerde 1930’dan 1935’e Yıllar İtibariyle Gerçekleşen Boşanmaların Sayısal
Karşılaştırması
Dr. Şefik Arif, Urfa vilayetinde doğum ve ölümle ilgili olarak nüfus dairesinin
yetersiz teşkilat yapısı sebebiyle vilayette vuku bulan senelik doğum ve ölüm miktarları
hakkında kesin ve gerçek verilere ulaşmanın mümkün olmadığından, halkın ise veraset
veya çeşitli maaş ödemeleri gibi bir durum olmadıkça doğumları nüfus dairesine
zamanında bildirmediği hatta bazen iki üç yaşına girmiş bir çocuğu yeni doğmuş gibi
102
Edhem, s.29.
47
kaydettirdiği ve bunun halkta yaygın bir alışkanlık halinde olduğundan bahsetmiştir.
Sıhhiye dairesi, sağlık memurları, polis ve jandarma marifetiyle her mahalle ve köyden
her ay doğum ve ölüm vukuatlarını aramakta ve toplanan vukuatları tespit edip
kaydetmektedirler ki bu bakımdan nüfus dairesine nispetle toplanan bilgiler gerçek
sayılara daha yakındır103. Vilayette 1923 senesi süresince gerçekleşen doğum ve ölüm
sayıları Tablo 14’te gösterilmiştir. Tablodaki istatistiki verilere göre 1923 senesi
zarfında 748 doğuma karşın 366 ölüm gerçekleşmiştir. Doğum sayısı ölüm sayısının 2
katı kadar olup bu durum nüfusun artış eğiliminde olduğunu göstermektedir. Ölümlerin
156’sını 1 ila 10 yaş arası çocuk ölümleri teşkil etmekte olup çocuk sağlığı hakkında
anne ve babaların gerekli bilgiye sahip olmamalarından dolayı çocuk ölümlerinin oranı
yüksektir. Çocuk ölümlerinin çoğu çocuk ishali sebebiyle meydana gelmektedir. Altı
aylık bir çocuğa sindirim sistemini tahriş edecek soğan, kırmızıbiber, baharat, çiğ
bulgur ve çiğ et vesaire ile yapılan çiğ köfte, ekmek, salatalık, acur (salatalık) gibi
yiyecekleri yedirdikleri için çocuklar şiddetli ishale maruz kalarak ileri derecede
zayıflıktan vefat etmektedirler104. Vilayette 1925-1926 senesi itibariyle bir sene zarfında
896 doğum, 383 ölüm gerçekleşmiştir105. 1927-1928 yılı zarfında ise 2.126 doğum ve
1.439 ölüm gerçekleşmiş olup kazalar itibariyle Tablo 16’da gösterilmiştir. Doğum
sayısı ölüm sayısının yaklaşık 1,5 katı kadar olup bu durum nüfusun doğal artış
eğiliminde olduğunu göstermektedir.
103
Arif, s.42.
104
Arif, s.41-42.
105
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500.
48
Tablo 14: Urfa Vilayetinde 1923 Senesi Gerçekleşen Doğum ve Ölümlerin Sayısı
Doğum Vakaları
Harran 14 8 22 0 0 0 14 8
Ölüm Vakaları
Suruc 59 33 92 1 1 2 60 34
Harran 4 4 08 0 0 0 4 4
49
Tablo 15: Bayezid Vilayetinde 1927–1928 Senesi Genel Nüfus, Doğum-Ölüm ve Evlenme-Boşanma Miktarları
Merkez
29 _ 139 148 287 84 112 196* 9.420 11.047 20.467*
Karaköse
50
Elleşkird _ _ _ _ _ _ _ _ 3.952 4.325 8.277
Genel
212 4 569 657 1.226 302 353 655 47.176 56.386 103.562
Toplam
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.711. *Bu veri kaynağın D/Y bölümünde verilmiş olan düzeltilmiş halidir.
Tablo 16: Urfa Vilayetinde 1927–1928 Senesi Genel Nüfus, Doğum-Ölüm ve Evlenme-Boşanma Miktarları
Merkez 110 6 200 250 450 66 100 166 34.852 35.812 70.664
51
Harran 1 0 49 44 93 32 32 64 3.038 3.108 6.146
Hilvan 100 0 141 250 391 110 150 260 6.139 6.039 12.178
Yekûn 327 12 875 1.251 2.126 289 1.150 1.439 100.161 101.862 202.023
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.686. *Bu veri kaynağın D/Y bölümünde verilmiş olan düzeltilmiş halidir.
3.4. Beslenme Alışkanlıkları, Görülen Hastalıklar, Sağlık Olanakları ve
Halkın Tıbba Yaklaşımı
Urfa vilayetinde sayıca çok az olan zenginler et, yumurta, pirinç, sebze, tatlı,
meyve, hamur işleri gibi en pahalı ve en faydalı gıdalarla beslenirken; yüzde yetmiş
beşinin senede ancak bir defa et yiyebildiği yoksul halk ise yaz kış yağı alınmış ayran,
bulgur ve sac ekmeği ile beslenir. Köylü yaz boyunca çalışarak elde ettiği hasattan
kendisine ayrılan paydan çoğunu bir dahaki mahsule kadar saklayarak besin olarak
kullanır. Kasabalılarda ise kıyılmış çiğ et, çiğ bulgur, bol kırmızıbiber ve soğandan
yapılan çiğ köfte en önemli besindir107. Yetersiz beslenmesine ve hatta sağlık koşulları
elverişsiz evler, yaz-kış olumsuz hava koşulları vb. yaşamsal olumsuzluklara rağmen
106
Edhem, s.10-11, 27, 18.
107
Arif, s.21-22.
52
vilayet köylüsü; iyi gelişmiş, sağlam ve güçlü bir bünyeye sahiptir. Bunun yanında
bataklık bölgelerde yaşayıp da malarya hastalığına yakalananlarda kansızlık, zayıflama
ve halsizlik kaçınılmazdır108.
108
Arif, s.30.
109
Edhem, s.27-28, 30.
53
kapatılamamış olmasından dolayı da Rusya taraflarında baş gösteren koleranın da, Iğdır
ve Kulp kazalarına geçme ihtimali yüksektir110.
Bayezid vilayeti dâhilinde yeni ilhak edilen Iğdır ve Kulp kazalarında olmak
üzere yaz ve sonbaharda yerel düzeyde yaygın malarya (sıtma) mevcuttur. Iğdır ve Kulp
kazalarının ova kısımlarını tümüyle malarya sarmıştır. Civarda bulunan bataklıklar ve
Aras Nehri’nden alınarak arazi sulamak için biriktirilen suların etkisiyle bu kazalarda
malarya geçirmemiş Azeri neredeyse yoktur. Bu kazaların aşiretleri ise sonbaharda
ovadaki köylerine dönmekle birlikte yazın Ağrı ve civarındaki dağlara çıkıp orada
110
Edhem, s.28.
111
Arif, s.39-40, 42.
54
yaşadıklarından, hastalıktan kendilerini korumuş olurlar. Vilayetin diğer kazalarında ise
%3 oranında sıtma hastası ancak görülebilir112.
3.4.2.2. Frengi
3.4.2.3. Trahom
Tehlikeli ve bulaşıcı bir göz hastalığı olan trahom, daha çok güneydoğu
vilayetlerinde görülmüş olup sağlık hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle bazı
vilayetlerde salgın düzeyine ulaşmıştır.
112
Edhem, s.27.
113
Arif, s.39.
114
Edhem, s.27. Edhem burada %80 olarak belirttiği aşiret oranını s.8’de ise %85 olarak vermiştir.
115
Arif, s.39.
55
hastalıkla mücadele edecek dispanserlerin kurulması gerekliliğinden bahsetmiştir116.
1926-1927 Devlet Salnamesinde ise, vilayetteki bu yerel hastalığın oranı %3 olarak
verilmiştir117.
116
Arif, s.39-40.
117
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.689.
118
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti, Sıhhiye Mecmuası, Fevkalade Nüshası (Temmuz 1942), s.16.
56
Tabipliği-Sağlık Müdürlüğü teşkilatı ile sağlık hizmetlerinin bütün Türkiye’ye
yayılmasına çalışılmış; sıkça görülen sıtma, frengi ve trahom hastalıkları ile mücadele
için özel örgütler kurulmuştur119.
3.4.3.1. Hastaneler
119
Dirican, s.185.
120
Edhem, s.19.
121
Güney Doğu Birinci Müfettişlik Bölgesi, s.374.
122
Arif, s.31.
57
1932’de 2.712 hasta ayakta, 581 hasta yatırılarak tedavi görmüştür123. Hastanenin 1929
senesindeki yatak sayısı 25’tir124.
3.4.3.2. Dispanserler
Urfa vilayet merkezinde bir belediye eczanesi ve Şifa Eczanesi adında bir özel
eczane mevcuttur. Birecik’te ve Nizib’de de birer belediye eczanesi vardır128.
123
Güney Doğu Birinci Müfettişlik Bölgesi, s.374.
124
T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.164.
125
Edhem, s.19.
126
Arif, s.32.
127
Edhem, s.19.
128
Arif, s.32. 1926 senesinde Urfa vilayetine bağlı Nizib ve Cerablus nahiyeleriyle lağvedilen Halfeti
kazasının batısında kalan köylerinden ve Ayıntab merkezinden ilave edilen köylerden oluşmuş Nizib
adıyla Gaziayıntab vilayetine bağılı yeni bir kaza kurulur. Gaziayıntab’a bağlı Nizib kazasında bir
muayene ve tedavi evi (dispanser) ve bir de belediye eczanesi mevcut olup 1926-1927 itibariyle de
eczanenin eczası bulunmadığından kapalıdır. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.959.
58
sağlık sorunlarından biri olan sıtma, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’nin her
yöresinde görülebilen çok yaygın bir hastalık olmuş ve savaş sonrasında Hicaz, Irak gibi
ülkelerden gelen askerlerle Anadolu coğrafyasında hastalık daha da yaygınlaşmıştır.
Türkiye’nin taşra bölgelerine merkezden gönderilen ilaçlar ise gittiği yerlerde memurlar
ve bazı kimselerce paylaşılmış olup köylere ulaştırılmamıştır. Anadolu’nun bazı
yerlerindeki sıtma membalarının kurutulması için düşünülen bayındırlık faaliyetleri de
Milli Mücadele nedeniyle gerçekleştirilememiş ve sıtma salgını 1924 yılında çok
yüksek boyutlara ulaşmıştır. Köylü, kasabalı, şehirli, zengin, fakir tüm halk etkilenmiş,
işini gücünü bırakmış, salgının getirdiği ölümler büyük bir korku yaratmıştır. Salgın
felaketinin ardından Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti sıtma mücadelesi
başlatmıştır130. Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti bünyesinde 1937 yılına
gelindiğinde 16 sıtma mücadele merkezi kurulmuştur131.
129
Süheyl Ünver, “Türkiye Malarya Tarihi Hakkındaki Düşüncelerim”, Dirim, Cilt.XIX, Sayı.1-2, 1945.
s.35 Aktaran: Fatih Tuğluoğlu, “Türkiye’de Sıtma Mücadelesi (1924-1950)” Türkiye Parazitoloji
Dergisi, Cilt.32, Sayı.4 (2008) s.353.
130
Lütfi Aksu, Malarya (Sıtma)-Tarihçe, Coğrafya, Türkiye’de Sıtma, Entomoloji, Bakteriyoloji,
Biyoloji, Klinik, Patoloji, Tedavi, Mücadele ve Profilaksi, Ankara, 1943. s.26, 34, 189 Aktaran:
Tuğluoğlu, s.353.
131
Feridun Frik, Türkiye Cumhuriyetinde Tıp ve Hıfzısıhha Hareketleri 1923-1938, Leverkusen,
1938, s.8 Aktaran: Tuğluoğlu, s.355.
132
Arif İsmet Çetingil, Sıtma, İçtimai ve İktisadi Tesirleri ve Mücadele Tedbirleri, İkinci Üniversite
Haftası Diyarbakır 1-6-1941–7-6-1941, 1942. s.145-152 Aktaran: Fatih Tuğluoğlu, s.354.
59
bulunulmuştur133. Bu faaliyetleri üstlenen sıtma mücadele teşkilatları Bayezid ve Urfa
vilayetlerinin her ikisinde de kurulmamıştır.
133
Çetingil, s.145-152 Aktaran: Tuğluoğlu, s.355.
134
İnci Hot, “Sıhhiye Mecmuasına Göre Ülkemizde Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele 1913-1996”,
İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, İstanbul, 2001. s.52-53 Aktaran:
Tuğluoğlu, s.355.
135
Tahsin, s.301, 329.
136
10. Yıl Rehberi, s.140.
60
Tablo 17: Sıtma Mücadelesinde 1 Mart 1925-31 Aralık 1928 Döneminde
Yapılan Masraf (lira,kuruş)
Mücadele
236.193,00 419.528,15 365.874,93 306.277,30
Mıntıkaları
Diğer
7.862 8.940,25 57.725,19 62.201,99
Vilayetler
Alınan Kinin
294.975 100.292 _ _
Tutarı
Alınan
Malzeme 37.283 18.783 87.096 _
Tutarı
Laboratuarın
_ 27.086 _ 11.692,95
Satın Almaları
137
T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.162.
138
T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.159-160.
61
Tablo 18: 1926–1929 Yılları Arasında Türkiye Genelinde Seneler İtibariyle
Tespit Edilen Frengililerin Sayısı
1929’a
_ _ _ 48.784 46.752 95.536 _
Devrolan
*Tedavisinin tamamlanmış, ölen veya mıntıka dışına çıkanlar.
Tabloya göre ilk altı aylık dönemde (1 Mart 1925-31 Aralık 1925) ve 1926
senesi zarfında en fazla masraf Ankara mıntıkasında, 1927 ve 1928 seneleri süresince
ise en fazla masraf Sivas mıntıkası dâhilinde yapılmıştır.
139
T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.162; T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.159.
62
Tablo 19: Frengi Mücadelesinde 1 Mart 1925-31 Aralık 1928 Döneminde
Yapılan Masraf (lira,kuruş)
Diğer
1.358 2.671 203 7.502,38
Vilayetler
İstanbul’a
3.443,54 8.485 13.271,83 41.185,70
gönderilen
Alınan
Malzeme ve 37.051,80 48.542,02 19.229,13 21.678,08
İlaç Tutarı
140
Sağlık Hizmetlerinde 50 Yıl. Ankara: Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Yayınları, 1973 Aktaran:
Mustafa Yahya Metintaş ve Ömür Elçioğlu, “Cumhuriyetin İlk Onbeş Yılında Sağlık Hizmetleri (1923-
1938)” Osmangazi Tıp Dergisi, Cilt.29, Sayı.3 (2007). s.169.
141
T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.159-160.
63
genişlemesini sağlayacak bir mücadele müfettişliği kurulması da alınan kararlar
arasında yer almıştır. Bu kararlar doğrultusunda 1929-1930 itibariyle vilayette birer
doktorlu Kilis Trahom Mücadele Dispanseri ve Besni Trahom Mücadele Dispanseri’ne
ilaveten merkezde seyyar bir doktoru olan Gaziayıntab Trahom Mücadele Dispanseri de
mevcuttur142. Ayrıca teşkilatın çalışma faaliyetlerini kontrol için 1930 yılında merkezi
Gaziantep’te olan bir Trahom Mücadele Reisliği kurulmuştur. Bu reisliğin görevi
trahom mücadele teşkilatının çalışmalarını denetlemek, mücadelenin yapılış tarzını ve
ihtiyaçları araştırıp Vekâletle teşkilat arasında koordinasyonu sağlamaktır. Mücadele
reisliği, ihtiyaç üzerine 1932 yılı başında Adana’ya nakledilmişse de sene sonuna doğru
mücadele merkezinin doğuya gitmesi nedeniyle yine Gaziantep’e taşınmıştır143.
Urfa vilayetinde ise 1933 yılında Urfa merkezde seyyar teşkilatı olan 10 yataklı
bir hastane ve dispanser (bir arada), Siverek merkezde de 15 yataklı bir hastane ve
dispanser (bir arada, iki binalı) kurulmuştur144.
142
T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.155, 157.
143
Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekaletinin 10 Yıllık Mesaisi, Sıhhiye Mecmuası, Fevkalade Nüshası (29
Birinci Teşrin 1933), s.65-68; Bilgen, “Adana Okullarında Trahom Savaşı”, Sağlık Dergisi, Cilt.24,
Sayı.9 (1950), s.523-532 Aktaran: İnci Hot, “Ülkemizde Trahom İle Mücadele”, Türk Klinikleri Tıp
Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt.11, Sayı.1 (2003), s.24.
144
Güney Doğu Birinci Genel Müfettişlik Bölgesi, s.375.
64
Tablo 20: Trahom Mücadelesinde 1 Mart 1925-31 Aralık 1928 Döneminde
Yapılan Masraf (lira, kuruş)
Diğer
1.500 _ 59,60 325
Vilayetler
İstanbul’a
_ _ 1.065,27 15.446,18
gönderilen
Alınan
Malzeme ve 4.295 2.606 4.020,30 8.496,97
İlaç Tutarı
65
çalışırlar. İyileşme göremeyince de sonunda doktora başvururlar. Sıtma konusunda ise
halkın kinine olan güveni tam olup bunun için mütetabbiblere müracaat etmez. Dr.
İbrahim Edhem’in halkın tıbba yaklaşımında ilerleme olabilmesi için tavsiyesi; vilayette
güçlü bir sağlık teşkilatı kurmak, şehirlerde hastaneler açmak, köylüye yakın sahalarda
muayenehaneler açmak ve hatta bütün halka ücretsiz ilaç vermek suretiyle tıbbın
vereceği şifanın halk tarafından görülmesini sağlamaktır145.
3.5. Örf-Âdet-Gelenek-Görenekler
145
Edhem, s.17-18.
146
Arif, s.29-30.
66
bedeli mensup olduğu kabilenin en büyüğünden küçüğüne kadar bütün kabile halkınca
hali vaktine göre toplanarak ödenir; varlıklı biri ise eğer mal varlığının bir kısmı kendi
geçimi için alıkonulup kalan kısmı kan bedeli olarak ödenir. Katil hakkında yapılan
resmi takibat ise, aşiretler arasındaki kan bedeli ödeme kuralının geçersiz kılmaz ve bu
bedel ödenmeden düşmanlık son bulmaz. Bayezid vilayetinde bunun yanı sıra aşiretler
arasında yardımlaşma geleneği de mevcuttur. Aşiretler arasında aynı kabile veya
taifeden ya da başka bir kabile veya taifeden hatırı sayılır birinin fakir duruma düşmesi
halinde bu kişi için aşiretler arasında yardım istenir ve herkes hâli vaktine göre
yardımda bulunur. Örneğin gittiği bir köyde o köyün büyüğü, bir öküz; diğerleri, iki
koyun, bir keçi, bir çul, bir ip gibi ev eşyası vesaire toplayıp verirler. Ancak bu her şahıs
için değil, özellikle aşiret reisleri ve oğulları için yapılır. Aşiret reisi evlenecekse ve
fakir bir durumdaysa evleneceği kızın başlık parası için de yine yardım toplar147.
Bayezid vilayetinde aşiret reislerinden veya büyüklerinden olan bir erkek için
taziye ziyaretine gelirken; o aşiretin kabile ve taifesinden kadın, erkek, çoluk çocuk,
kıymetli eşyalarla bir iki at donatıp ölen kişiyi methederek ve kendilerine özgü Kürtçe
ağıtlar yakarak gelirler. Ayrıca taziye evine koç, koyun, öküz gibi mallar da getirirler.
Bu tarz taziye ziyareti aşiretlerin başlıca gelenekleri arasındadır. Aşiretlerde ata binmek,
at koşturmak ki eskiden cirit oynamak, silah kullanmak ve atış yapmak, erkeklerin
saçlarını alınlarından tamamen kesip yanlardan uzatması ve bu uzun saçlarını keçe
külahlarının, yani başlıklarının, yanlarından kulaklarına kadar örtmek üzere çıkartmaları
da diğer âdetlerdendir148.
147
Edhem, s.13-14.
148
Edhem, s.14-15.
149
“Allah'ın ayı Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, hicri takvimdeki ilk ay, Arabi ayların
birincisidir.
150
Edhem, s.15.
67
ölmüşler için tören yapılır ve evde pişirilip getirilen helvalar ve alınan yemişler
mezarlıkta gelen çocuklara ve yoksullara dağıtılır, artanlar da mezarların üzerine
serpilir. 20 Mart gecesi köylü ya da mahalleli bir evde toplanılıp sabaha kadar dualar
edilip ağıtlar okunarak Hz. Hüseyin’in Kerbela’da öldürülüşünün “ihya gözleme” adı
verilen taziye töreni yapılır. 21 Mart günü ise tekrar toplanılarak Nevruz Bayramı
kutlanılır151. Ramazan ve Kurban bayramlarında ise bu kadar çok özenmezler. Bir
cenazeleri olduğunda cenaze tamamen soğumadan hemen evden çıkarır, gece başka bir
yere koyup bekletir, gündüz ise acele yıkayıp defnederler. Yine aşiretlerde olduğu gibi
ata binmek, eskiden cirit oynamak, silah atmak gelenekleri vardır. Ayrıca kadınların
saçlarının alınlarındaki kısımlarının uçlarını kesme, erkeklerin ise saçlarının önlerini
alınlarının ortasına kadar kesme ve yanlardaki ve ensedeki saçlarını başlarına
koydukları serpuş denilen başlıktan dışarı çıkarma, yaşlı erkeklerin ise saç ve
sakallarına kına yakma gibi gelenekleri de mevcuttur152.
Dr. Şefik Arif, Urfa vilayetinde doğumla ilgili geleneklerden bahseder. Buna
göre, Urfa vilayetinde hamileliğin özellikle son iki ayına çok önem verilir. Hamile
kadın bebeğinin herhangi bir zarar görmemesi için doğuma iki ay kala yatağa girer,
kadının doğuma kadar gezinmesi ve iş yapması engellenir. Doğum belirtileri görüldüğü
zaman ebe yoksa eğer, ebelikle uğraşan ve bir veya birkaç doğumda bulunmuş bir kadın
151
İbrahim Güner, İlimiz Iğdır, Iğdır: İl Milli Eğitim Müdürlüğü Koruma ve Yaşatma Derneği, 1993,
s.117.
152
Edhem, s.15.
153
Edhem, s.14.
154
Arif, s.25.
68
çağrılır. Hamile kadın iki eli ve iki ayağı üzerinde kaldırılarak Dr. Şefik Arif’in
deyimiyle “garip” bir şekil verilerek doğuma hazırlanır ve başı ucunda bir kılıç veya
kama tutulur ve bu şekilde bebek doğurtulur. Doğan bebek tuzlu suda yıkanıp yine
kundaklanır ve ebe çocuğu babasının kucağına kadar götürür, erkek çocuğa daha fazla
sevinildiğinden olsa gerek, bebek erkekse baba ebeye fazlaca bahşiş verir. Ardından da
aynı şekilde en yakın akrabadan başlanarak bebek sıra ile gezdirilip herkesten bahşiş
alınır. Yedi ve kırk hamamı da, kadınlar tarafından büyük kalabalık halinde sokaklarda
zılgıtlarla kutlanır155.
Bayezid vilayetinde evlendirilecek kız için erkek tarafından başlık almak bir
gelenektir. Aşiretler arasında ise bu gelenek yine bir kanun niteliğindedir. Baba kızını
her ne olursa olsun, kaçan kızını da dul kalan kızını da, başlık almadan kimseye vermez.
Kızı kaçsa dahi babası başlığı yine talep eder ve başlık verilmezse iki taraf arasına kan
girer. İstenen başlıklar yüksek meblağlara ulaşır. Örneğin bir aşiret reisinin kızı için 800
madenî altın ile 7-8 deve, birkaç at, birkaç tüfek ve birkaç kat elbisenin başlık olarak
istendiği görülmüştür. Aşiretin en fakir kızı için ise, 5-6 madenî altın ile bir iki kat
elbise ve benzeri şeyler alınır. Buna karşın kız tarafının kızlarına verdikleri çeyiz
miktarı genel itibariyle çok az olup aşiretlerde ise kasabalılardakine oranla çok daha
azdır. Aşiretlerde kızlara miras verilmez. Evlendirilen kız kocasının evine gönderilir,
vilayette iç güveysi alma âdeti yoktur. Kızın kocası vefat ederse ve çocukları, özellikle
de erkek çocukları yoksa babasının evine gelir, babası da kabul eder ve kızını tekrar
evlendirirken yine başlık alır156.
155
Arif, s.25-26.
156
Edhem, s.14.
69
Damat tarafı da kız için takdir ettikleri başlık parası ve takının miktarını bildirirler. Kıza
takdir edilen başlık en fakiri için üç tane beşi bir yerde, bir takım çamaşır ve elbise ile
düğün masrafları olarak on beş adet altındır. İki taraf pazarlıkta anlaştıktan iki hafta
sonra düğün merasimine girişilir. “Güveyinin (damadın) elbise gecesi” olarak
adlandırılan gecede kına gecesinden evvel erkek davetliler damadın evinde toplanırlar
ve sabaha kadar eğlenerek damada damatlık kıyafetlerini giydirirler. Kına Gecesinin
yapıldığı kız evinde ise gelen davetlilerden kadınlar bir tarafta erkekler diğer bir tarafta
kutlama yaparlar. Kına gecesinin anlamına uygun olarak kızın ellerine ve ayaklarına
kına sürülür ve sabaha kadar eğlence sürdürülür. Sabah namazından bir saat önce gelin
evinden alınarak erkekler önde, kadınlar arkada ve gelin en arkada iki üç kadın arasında
olacak şekilde özel bir törenle birçok sokak dolaşıldıktan sonra damadın evine
götürülür. Bu sırada çocuklar hep bir ağızdan aşağıda bir kısmı yazılı olan beyitleri özel
makamıyla söylerler ve her bir dörtlüğün sonunda kadınlar zılgıtlar çalarlar:
Gelini güveyinin evine getirdikten sonra bir odaya kapatırlar ve üzerini bir çarşaf ile
örterler. Zifaf vaktine kadar gelin odasına hiç kimse girmez. Yatsı namazından
çıkıldıktan sonra damadın kirvesi ve arkadaşları damadı evine kadar uğurlayıp dua
ettikten sonra ayrılırlar. Ertesi gün damat, kirvesi, arkadaşları ve davetlileri hep birlikte,
yıkanmak için hamama giderler157. Hamamdan sonra hamam yemeği yenir ve düğün
tamamlanır158.
Dr. İbrahim Edhem, Bayezid vilayeti halkının batıl inançlarının fazla olduğunu
söylemiştir ve anlattıklarından vilayetteki batıl inançların özellikle hastalık
durumlarında uygulanan iyileştirme yöntemlerinde kendini gösterdiği anlaşılmaktadır.
Örneğin aşiret halkından birisi hastalanırsa ve hastalığı ne olursa olsun birkaç gün
157
Arif, s.26-27. Düğünlerde yapılan bir etkinlik de cirit oynamaktır.
158
Kapaklı (çev.), s.46.
70
devam ederse, deriye çekilir. Deriye çekme işlemi semiz bir koç, koyun ya da sığır
derisiyle yapılır. Yüzülen deri sıcak sıcak, çıplak hastanın ayaklarından itibaren karın ve
göğüs ile vücudun üst ve altının bir kısmına yalnız başı dışarıda kalmak üzere yettiği
kadar yapıştırılır ve dikilir. Daha sonra başı da içeride kalacak şekilde hastanın üstü
örtülüp bastırılır ve hasta derinin içerisinde dayanabilme derecesine göre iki saatten
aşağı olmamak üzere altı yedi saat kadar bırakılarak terletilir ve terden sonra hasta hafif
giydirilerek yatağına yatırılıp iyileşmesi beklenir. Bu uygulamaya maruz kalan
hastalardan yorgan altında karbonik asitle zehirlenenler olduğu söylenilmiştir. Bu âdet
alışılagelmiş bir uygulamadır. Ezik, kırık çıkık ve diğer yara bereler için de aynı işlem
mutlaka uygulanır, ancak bu defa lokal uygulama yapılır yani sadece rahatsızlığın
bulunduğu bölge deriye sarılır159.
71
kulağı ağrıyan hastalar için de Kürtler arasında “Kürt hekimi-mutatabbib” denilenlere
başvurulur. Getirtilen mutatabbib uzaktan bakarak hastayı tedavi eder. Mutatabbib
kulak ağrısı hakkında basur diye teşhis koyarsa, bu kulak basuruna karşı boz renkli
serçe kuşlarından birkaç tane tutularak bu serçeler ağrıyan kulağa sırayla sürülür.
Kulağa sürülen bir serçenin ölmesi ile diğeri ve onun da ölmesi ile diğer bir tanesi
sürülerek basurun iyileştirilmesine çalışılır. Bu uygulamada, serçe kuşunun vefatı ile
basur denilen yumruların ürediği ocağı çakmakta olduğu ve bu şekilde iyileşme
sağladığına inanılır. Şiddetli orta kulak iltihabı vakalarında, kulaklardaki ağrıların ve
iltihabın kulağa dışarıdan herhangi bir şekilde giren kurtlar tarafından getirilmiş
olduğuna inanılır. Bu kurtlar çıkarılmaya çalışılır, örneğin kulağa peynir vesaire
konulur. Çıkarılamayanlar için de doktora gidilir. Kulağı kurtlanan çocuk doktora
götürüldüğünde; tedavi için kendi yaptıkları uygulamalar ise, peynir koymak gibi,
doktordan saklanır162.
Bayezid vilayetinde karın ağrılarında, bir ekmek veya kuru üzüm içerisine
yarım nohut kadar kükürtlü bakır konularak hastaya yutturulur. Yanlarda ve karın,
göğüs kısımlarının herhangi bir yerinde görülen kronik romatizma ağrılarını da “yel,
rüzgâr tuttu” denilerek okutturulur. Yine çocuk doğurmayan kadınlar da hocalara
okutturulur. Doğum yapan kadının yanına kendi mahreminden başka erkeğin gitmemesi
gerektiğine ve gittiği takdirde çocuğun tersine döneceğine inanılır. Ölen veya öldürülen
bir kimsenin cenazesinin kanun gereği üzerine mezardan çıkarttırılmasının uğursuz
olduğu ve eğer cenaze üzerinde otopsi veya diğer bir işlem yapılırsa o cenazenin
tamamıyla kirleneceği ve ahrette de böyle Allah huzuruna çıkmasının uygun
olmayacağına inanırlar. Mezarlık civarında veya bazı yollar üzerinde bulunan ağaçların
üzerine bağlanan bez parçaları ile sıtmanın geçeceğine ve dileklerin gerçekleşeceğine ve
buna karşın böyle bir ağaçtan bir dal vesaire koparanın ise çok kötü ve perişan bir
duruma düşeceğine inanılır. Leyleğin yuva yaptığı herhangi ağaç veya ev, ziyaretgâh
bilinerek zarar verilmez. İnsanların üzerlerinde cesaret muskaları taşıma âdeti de
vardır163.
162
Edhem, s.16-17.
163
Edhem, s.16-17.
72
Bayezid vilayeti halkının mecburiyetleri yoksa eğer, Hıristiyan halk ile birlikte
yemek yememek, Hıristiyan’ın su içtiği kaptan mümkün olduğunca su içmemek, yemek
yediği kabı kırmak veya kalaylatmak gibi batıl inançları mevcut olmakla beraber
gerektiğinde Hıristiyanların eşyalarını talan ve yağma ile alıp kullanmaları da söz
konusudur. Vilayetteki Azeriler de aynı şekilde, Hıristiyan halk ile mümkün olduğunca
bir arada yemek yememeğe ve aynı kaptan su içmemeye çalışırlar164.
Urfa vilayetinde, Arabi ayların ikincisi olan Safer ayında ve iki bayram
arasında nikâh yapmamak; tekkelerden, türbelerden hastalar için şifa beklemek;
üfürükçülüğün, türbelerin birer kutsal güç olduğuna inanmak; Güneş ve Ay tutulması
sırasında silah atmak; sıtma için pamuk bağlatmak; cinli veya perili olduğuna inanılan
yerlere gece karanlıkta helva gibi tatlı yiyecekler bırakmak suretiyle cinlerin ve perilerin
ilgisini çekmek; yeni doğmuş bir çocuğun üzerine kırkı çıkmayan diğer bir çocuğu
havale gelmesin diye getirmemek; çocuk doğurmayanları ziyaretgâha götürüp
ziyaretgâhın toprağını suya koyup içirmek; kurak mevsimlerde yağmur duasına çıkmak
geçerli batıl inançlardandır. Urfa’da Mevlid-i Halil-ür Rahman adı verilen mağarada
Hazret-i İbrahim’in beşiği olduğu rivayet olunan bir taş beşiğin gelip dileklerinin kabul
edilip edilmeyeceğini soranlara kendine kendine sallanarak cevap verebileceği inancı
vardır. Halil-ür Rahman Gölü’ndeki balıkları kutsal bir güce sahip oldukları inancıyla
kesinlikle yememeleri de vilayetteki diğer bir gelenektir165.
164
Edhem, s.17.
165
Arif, s.28-29.
73
bezelidir. Bu serpuşların üzerine sarık sararlar. Ceketleri kısa, bellerine kadar, camadan
tarzında ve yerli üretimdir. Altına da çok geniş şalvarlar giyerler. Zilan aşiretinin
serpuşları Celaliler gibi kısa keçelerdir, üzerine sarık sararlar. Üzerlerine giydikleri
paltoları Çerkes işi olup ayaklarına kadar uzundur. Aşiret içinde hâli vakti yerinde
olanlar yine serpuş aynı olmak üzere diğer giysilerini Kafkas ve Türk tarzında giymeyi
tercih ederler; aşiret reisleri ve aşiret reislerine yakın olanlar, aşiretleri içerisinde giyim
tarzları ile kendilerini ayırt ettirmeyi gerekli görürler. Aşiret reisleri dışındaki aşiret
mensupları ve Kürtlerin yüzde doksan beşi alınlarındaki saçları tıraş ettirip yanlardan
saçları uzatmakta ve uzanan bu saçları kulaklarını örtecek şekilde serpuşlarının
yanlarından çıkartırlar166.
166
Edhem, s.9.
167
Edhem, s.9-10.
74
arasındadır168. Azeri kadınları başlarına yemeni veya tülbent türünden bir şey bağlarlar,
hotoz koyarlar. Saçlarının ön kısmını keserler. Boyunlarına hâli vaktine göre “menin”
veya “mencik” tabir ettikleri boncuklu uzun ziynet gerdanlığını asarlar. Elbiseleri
büzmeli, fistan tarzında olup diz kapaklarına kadardır. Zengin olanları bacaklarını
örtmek için kadın çorabı giyerken, fakir olanlar bileğinden diz eklemine ve biraz
yukarısına kadar dizlikler giyerler. Kına yakma âdetleri de vardır. Şehirli kadınlar
başlarına tekparça çarşaf örterler ve yüzlerini yabancılara karşı bu çarşaf ile gizlerler.
Köylülerde ise birbirlerinden yüzlerini kapatma ve gizleme adetleri yoktur169.
168
Edhem, s.10.
169
Edhem, s.10.
170
Arif, s.20.
171
Arif, s.21.
75
uzun ve hamaylı tabir ettikleri altın saçak kullanırlar. Kadınlar saçlarının uçlarını ince
yünden örüp sonlarına altın, çocukların da alın hizasındaki saçlarını örüp ucuna altın
takarlar172.
1925 yılında Urfa vilayetinin Harran kazasında 31, Suruc kazasında 83 suç
vakası meydana gelmiş, Birecik kazasında ise çeşitli suçlardan dolayı 84 kişi mahkûm
olmuştur176. 1926 yılında Harran kazasındaki suç sayısı 15, Suruc kazasında 83, Birecik
kazasında 46, Siverek kazasında 189, Viranşehir kazasında ise 112’dir177. Urfa
vilayetinde 1927 senesi zarfında meydana gelen suçların toplam sayısı 2.911 olup bu
suç çeşitleri ve miktarları kazalar itibariyle Tablo 21’de gösterilmiştir.
172
Arif, s.21.
173
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.513.
174
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.709.
175
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.712.
176
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.501.
177
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.689-690.
76
Tablo 21: Urfa Vilayetinde 1927 Senesi Zarfında Kazalar İtibariyle İşlenen Suçlar ve Toplam Adetleri
Darp
Rüşvet
Hırsızlık
Yaralama
Yaralama
Muhalefet
Irza Geçme
Sahtekârlık
Yankesicilik
Kundakçılık
Ahz ve Gasp
Silah Çekme
Kız Kaçırma
Çeşitli Suçlar
Dolandırıcılık
Genel Toplam
Adam Öldürme
Çocuk Düşürme
Haneye Taarruz
Kazalar
Hayvan Hırsızlığı
Zabıtaya Hakaret
Yangına Sebebiyet
Emniyeti Suistimal
Otomobil Vesaire İle
Hükümet Emirlerine
77
Suruc 3 0 3 36 4 0 1 1 5 0 0 16 6 0 0 1 2 12 0 0 0 0 26 0 116
Harran 5 2 0 2 2 0 0 1 0 0 3 2 0 0 0 0 0 7 0 1 0 0 0 1 26*
Viranşehir 24 10 5 32 1 0 0 6 11 2 0 26 19 0 4 0 2 1 0 0 0 0 0 0 143*
Hilvan 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Yaylak 0 4 0 3 0 0 0 2 5 0 0 11 6 0 0 0 0 1 0 0 0 0 0 0 32
Aşiretlerde aşiret reislerine körü körüne bağlılık vardır ve aşiret üyeleri aşiret
reisleri arasındaki rekabetlere alet olurlar. İftira, yalan ifade, adam öldürme gibi suçlar
bu nedenle işlenebilen suçlardır. Yargı için mahkemelere başvurmazlar. Adi suçlarda,
gasp, yağma, yaralama ve adam öldürme gibi suçları çözmek için kendi aralarından
seçilmiş ve adına “arif” namı eklenen bir kişinin kendi aklına ve mantığına göre
verebileceği hükme riayet ederler. Arif davacı ve davalıdan yargılama hakkı olarak
büyük bir meblağ veya kıymetli bir mal alır. Meselâ gasp edilmiş veya çalınmış mal ve
eşyanın iadesi için gerek gasp edenden veya hırsızdan ve gerekse de malın sahibinden
daha hüküm vermeden önce malın değerinin yarısı kadar bir miktarı alır. Adam öldürme
suçunda maktulün akrabalarına, arifin takdir edebildiği miktarda ve en büyük hisse arife
ait olmak üzere katil ve akrabaları tarafından at, kısrak, deve, davar, nakit para, silah
gibi eşya diyet olarak ödenir. Buna karşılık maktul tarafı da her türlü hakkından
vazgeçerek katil ve akrabalarına karşı hiçbir kin beslemeyeceklerini taahhüt ederler.
Eğer devlet olaydan haberdar olur ve kanuni kovuşturma açarsa olay hakkında hiçbir
ipucu vermezler, bu şekilde olayı kendi aralarında çözerler179.
178
Kapaklı (çev.), s.58.
179
Arif, s.28.
78
Tablo 22: Vilayetlerde 1925–1931 Yılları Arasında Suç Adedi ve Sanık Sayısı
Sanıklar
Vilayet Sene Suç Adedi
Gözaltına
Firari Toplam
Alınan
79
1400
1200
1000
İşlenen Suç Adedi
800
600 Bayezid
Urfa
400
200
0
1926 1927 1928 1929 1930 1931
Yıllar
Şekil 12. Vilayetlerde 1926-1931 Arası İşlenen Suçların Yıllar İtibariyle Karşılaştırılması.
Urfa vilayetinde suç sayısı 1926’dan en yüksek olduğu 1928’e doğru artış
göstermektedir. Sayının en düşük olduğu 1931’e doğru ise suç sayısı düşüş göstermiştir.
Bayezid vilayetinde ise suç sayısı 1926’da en yüksektir. 1927’de sayı düşmüş ve
1928’de artış gösterdikten sonra 1931’e doğru yine azalışa geçmiştir. Bayezid
vilayetinde de Urfa vilayetinde olduğu gibi suç sayısı 1931’de en düşüktür.
180
Suç oranı, literatürde 100.000 kişiye düşen suç sayısı olarak verilmektedir. 1927 yılında Türkiye
genelindeki suç sayısı 57.011 olup gözaltına alınan sanık sayısı 77.698, firari sanık sayısı ise 8.886’dır.
İstatistik Yıllığı 1929, s.101.
80
Tablo 23: Vilayetlerde 1925–1931 Yılları Arasında Hapishanede Bulunan
Tutuklu ve Hükümlülerin Cinsiyete Göre Sayıları
V Sonraki Seneye
Sene İçinde Hapse Giren Sene İçinde Hapisten Çıkan
İ Devreden
L
A Sene Tutuklu Hükümlü Tutuklu Hükümlü Tutuklu Hükümlü
Toplam
Toplam
Toplam
Y
E
T E K E K E K E K E K E K
1925 42 1 73 3 119
B
1927 227 2 179 1 409 205 2 150 1 358 77 _ 65 _ 142
A
Y
A
1928 145 _ 65 _ 210 192 _ 125 _ 317 30 _ 5 _ 35
Z
I
T 1929 165 1 70 _ 236 159 1 63 _ 223 36 _ 12 _ 48
1926 709 9 1.192 23 1.933 691 9 1.204 22 1.926 226 1 233 9 469
1927 904 21 906 29 1.860 764 13 962 34 1.773 366 9 177 4 556
U
R
1928 864 29 550 12 1.455 930 35 639 15 1.619 300 3 88 1 392
F
A
1929 1.103 14 635 9 1.761 1.099 14 595 9 1.717 304 3 128 1 436
1930 883 29 299 8 1.219 860 27 159 5 1.051 327 5 268 4 604
1931 865 20 330 8 1.223 750 19 296 7 1.072 442 6 302 5 755
Kaynak: Başvekâlet Merkezi İstatistik Müdüriyet-i Umumiyesi, İhsaî Yıllık, İstanbul: Cumhuriyet
Matbaası, Cilt.1, 1928, s.74; İstatistik Yıllığı 1931/32, s.176, 181.
81
4. İMAR ve ALTYAPI
4.1. Yapılar
181
Edhem, s.20.
82
Kasabaların genelinde bilimsel ve teknik mimari uygulanmadığı için sağlık şartlarına
uygun, güneş ve rüzgârı olumlu yönde alacak caddeler yoktur182.
Urfa vilayetinde köylerdeki yapıların durumu ise çok daha kötüdür. Kerpiçten
arı kovanlarına benzer kubbe tarzında evler vardır. Kubbelerin üst kısımlarında ufak
açıklıklar vardır. Bu açıklıklar da hava ve ışık girişinden çok yakılan tezeklerin
dumanlarının dışarı çıkışını sağlama düşüncesiyle yapılmıştır. Bu toprak evlerin içerisi
karanlık rutubetlidir. Vilayetteki bu havasız ve rutubetli yapılara bir de gıdasızlık
eklenince halkın sağlığının olumsuz olması kaçınılmazdır. Gelenek ve göreneklerden
dolayı kasabalılarda özellikle erkeklere göre daha eve bağlı olarak yaşayan kadınlarda
verem hastalığı yaygın olarak görülür. Köylülerde ise evlerin gayri sıhhi koşullarına
rağmen gelenek ve görenekler bakımından daha serbest ve açık havada daha çok zaman
geçirilmesi sebebiyle verem hastalığı neredeyse yoktur183.
Buna göre Ağustos 1927 tarihinde vilayetler itibariyle tespit edilen bina sayıları
ve türleri Tablo 24’te gösterilmiştir. Tabloya göre Urfa vilayetinde toplam 44.199 ve
Bayezid vilayetinde toplam 21.118 yapı vardır.
182
Arif, s.35.
183
Arif, s.36.
184
Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü, 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus
Tahriri, Fasikül.III, Sayı.7, Ankara: Başvekâlet Müdevvenat Matbaası, 1929, s.4.
83
Tablo 24: Vilayetlerde Ağustos 1927 İtibariyle Mevcut Yapıların
Türleri ve Sayıları
Türkiye
2.769.057 88.865 802.653 3.660.575
Toplamı
Türkiye
14.425 28.705 9.820 1.702 836.866 891.518
Toplamı
Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül.III, s.69-70, 73-74. Kaynakta Bayezid,
Bayazıt olarak geçer. *Yatılı okullar ve hastaneler bu gruba dâhil edilmiştir.
84
yapılardan büyük bir kışla, biri Şafii Cami olmak üzere iki cami ve bir medrese
mevcuttur. Ancak bu yapılar savaş yıllarında tahrip edilmiş olduğundan
kullanılmamaktadır. Bir okul ve bir postane binası da savaş sırasında tahrip edilmiş ise
de hükümet okulu tekrar yaptırmıştır. Kiralanarak kullanılan bir jandarma bölük dairesi
ve bir hapishane ve ayrıca terk edilmiş yapılardan bir belediye dairesi mevcuttur.
Bayezid istasyonunda bir şimendifer fabrikası ve on beş tane oturulabilir pavyon vardır.
İstasyondaki istasyon binası ile sayısı seksen kadar olan pavyonların hepsi savaş
yıllarında tahrip edilmiş ve yakılmıştır. Vilayet merkezine bağlı Kızıldize köyünde ise
harap bir karantina binası ve bir gümrük dairesi mevcuttur. Diyadin kazasında bir cami,
bir posta ve bir jandarma dairesi, bir okul binası; Karaköse kazasında da yine bir cami,
bir posta ve bir jandarma dairesi, bir okul binası ve ayrıca bir belediye ve bir adliye
dairesi mevcuttur. Eleşkird kazasında, bir posta ve bir jandarma dairesi ve bir okul
binası; Iğdır kazasında, bir jandarma dairesi, bir belediye dairesi, bir adliye dairesi, bir
okul ve bir Ortodoks kilisesi mevcuttur185.
85
zenginlerin evinde misafir kalmayı tercih ederler. Birecik’teki otel ise belediye
tarafından Fırat Nehri sahilinde inşa edilmiş 12 odalı bir oteldir. Arif’in söylemiyle
vilayetin esas oteli budur. Temiz olup her türlü dinlenme olanaklarına sahiptir. Vilayet
merkezinde 13’ü sıradan, 4’ü gümrük hanı olmak üzere tüccarlara ait 17 han, Birecik
kasabasında 9 han, Suruç kazasında 4 han vardır. Yine vilayet merkezinde 13, Birecik
merkezinde 3 veya 4, Nizib’de 2 hamam mevcuttur. Suruç kazasında hamam yoktur.
Arif’e göre merkezdeki hamamlar eksikliklerine rağmen temiz olup sağlık şartlarına
kısmen uygundur. Kasaba halkı hamama son derece rağbet ederken köylülerin hamam
alışkanlıkları yok denecek gibidir188.
4.1.3. Mezarlıklar
188
Arif, s.15, 18, 34. Birecik merkezi için sayfa 15’de 4 hamam, sayfa 34’te ise 3 hamam olduğu
söylenmektedir.
86
birlikte çoğunlukla köylere bitişik olup bazıları düz arazide ve bazıları da sırtlarda
olmak üzere kolaylıkla kazılabilecek topraklar üzerindedir189.
Urfa vilayetinde gerek kasabaların ve gerekse köylerin dört tarafı, herhangi bir
duvarla sınırlı olmayan ağaçsız kabristanlarla çevrilidir. Vilayette kasaba içinde mezar
yapılması, daha önceleri mümkün olmasına rağmen sonraları yasaklanmıştır. Hususi
kabristanları yoktur. Mezarlar derin kazılmıştır. Bir mezara birden fazla ölünün
defnedildiği de olmuştur190. Vilayetteki mezarlıklarda bütün mezarlar, şahideli yani
sandukalı ve dikme taşlıdır. Mezar taşlarında motif ve tasvirler yok denecek kadar
nadirdir. Sadece sandukalarının etrafında bazı niş ve işlemelere rastlanılmaktadır.
Bunun yanında bu mezar taşları yazı bakımından edebi yazılar ve hat çeşitleri
bakımından zenginlik gösterir. Mezar taşları üzerinde şairin yazdığı şiir, hattatın hattı ve
bu hattı kazıyan taş ustasının sanatı olmak üzere üç sanat bir arada görülmektedir191.
189
Edhem, s.22-23.
190
Arif, s.37.
191
Mahmut Karakaş, Şanlıurfa Mezar Taşları, 1. Basım, Şanlıurfa: Şurkav Yayınları, No.14, 1996, s.9,
17.
192
Yurt Ansiklopedisi, s.349.
193
Edhem, s.21.
87
Türklere ait olduğu sanılan muntazam taşları bulunan ve yazıları okunamayan
mezarlıklar vardır. Kalekulu köyü yanında Kale-i-hun (Kan Kalesi) adında bir kalenin
izleri görülmektedir. Biri Hive köyü yakınında ve diğeri İsaâbat köyü içinde iki büyük
kilise harabesi; Nohutlu köyü yanında ise kayalık bir arazide, yeraltında, Bizanslılara ait
olduğu sanılan ve Karagöz adıyla anılan diğer bir kilise mevcuttur. Ayrıca Nadirşeh
köyü civarında üç gözlü ve kârgir tarihi bir köprü bulunmaktadır194.
Nemrud Kalesi’nin dibinde Azer oğlu Hazreti İbrahim’in dünyaya geldiği bir
mağara mevcuttur. Halk arasında Mevlüd-ü Halil adıyla bilinir. Bu mağaranın yanında
Hazreti İbrahim’in annesi Sara’nın ikametgâhı olarak bilinen bir mağara daha vardır.
Bununla birlikte mağaradaki nakış ve süslemeler kadim Yunan medeniyetinin işaretidir.
Ancak Eyyubilerin Makam-ı İbrahim’de inşa ettirdiği Camii Şerif ve minare de
mevcuttur. Kasabadan cepheden altmış-yetmiş metre yüksekliğinde olan kalenin
sütunları arasında üç buçuk metre aralıklar mevcuttur. Kalede birinci sütunun
194
Hüseyin Orak, Türkiye Kılavuzu, Cilt I, Ankara: İbrahim Horoz Basımevi, 1946, s.100, 104.
195
Arif, s.11.
196
Arif, s.12-13.
88
“Asterankil” yazısının altında 308 tarihli Arabi bir kitabe mevcuttur. Şehir Samsad,
Harran, Beg, Sakıb, Seray ve Yeni adlarında altı kapısı olan bir sur ile çevrilidir197.
Harran Harabeleri, Urfa’ya altı saat mesafede olup etrafı sur ile çevrilidir. Urfa
kasabasından büyük bir harabedir. Keldanilere aittir. Kalesi üç metreküp büyüklüğünde
tek parça taşlar ile yapılmıştır. Dibinde doksan metre yüksekliğinde bir kulesi ve ayrıca
bir mabedi vardır. Muntazam bir hafriyat icra edilirse mühim asara tesadüf edileceği
tabiidir. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar burada kazı çalışması yapmışlardır ve
rivayete göre mozaik heykeller bulmuş ve götürmüşlerdir. Elde edilebilen kapkacak ve
vazoların nakış ve süslemeleri Romalıları işaret etmektedir198.
Tek Tek Dağları’nda büyük kervansarayları, birçok eser ve eski yapıyı ihtiva
eden Şuayb Harabeleri olup bundan başka birçok harabeye de rastlanmaktadır. Bunların
Romalılara ait olduğu muhtemeldir. Harran’da Aynülarus isimli mevkide birçok harabe
mevcuttur. Harran kaza merkezine bir saat mesafede Taşbaş mevkiinde bir şehir
harabesi vardır. Suruc kazasında Ziyaret, Yaslımezar ve Kara köylerinde tarihi eserlere
rastlanmaktadır. Hattın güneyinde Arslantaş köyünde hangi devre ait olduğu bilinmeyen
iki sütun mevcuttur199.
197
Arif, s.13.
198
Arif, s.13.
199
Arif, s.14.
89
kasabanın etrafında kapısı üzerindeki kitabeden Çerkes hükümdarlarından Kayıtay
tarafından inşa edildiği anlaşılan bir sur vardır200.
Birecik kaza merkezindeki camilerden Camii Kebir 902 tarihinde Sultan Guri
tarafından inşa edilmiştir. Ebu Mahmud tarafından 926 da inşa edilen Mahmud Paşa
Camii, 962 de Servibali ve 1168 de Elseyd Mehmed tarafından inşa edilen çarşı
camileri önemli eserlerdir. Kasabanın batısında mevcut olan Şeyh Cemaleddin bin
Şicâ’, Şeyh Sadeddin Elcebavi, Şeyh Sani Elhorasanî, Şeyh Hasan Eltûranî mezarları
ziyaretgâhtır201.
Vilayet merkezindeki Camii Kebir, Halil Elrahman ve Hasan Paşa camileri tarihi
ve mimari değeri olan eserlerdendir. Ayn-ı Zeliha ve Halil Elrahman gölleri arasındaki
mevkide bulunan Halil Elrahman Camii, Eyyubiler zamanında inşa edilmiştir.
Akkoyunlu derebeylerinden Hasan Padişah adına inşa edilmiş olan Hasanpaşa Camii
ise, Sultan Fatih’in hasmı olan Uzun Hasan’ın eseridir202.
Çok eski bir kasaba olan Nizib’de ise, Romalılardan kalma iki bin senelik
olduğu rivayet edilen ancak herhangi bir kitabesi olmayan bir kilisesi vardır203.
Bayezid vilayetteki içme suları memba suyu ve nehir suyu olmak üzere ikiye
ayrılır. Vilayet merkezindeki içme suları tamamıyla memba suyudur. Vilayet
merkezinde suların aktarılması künkler vasıtasıyla olup şehrin beş mahallinden su akar.
Bunlardan biri “Abdigör” adıyla anılan sudur ki, bu su merkezin en iyi suyudur. Bu
memba suyu berrak olup sabunu fevkalade çabuk ve güzel köpürtür. Bakla, fasulye ve
benzeri sebzeleri çabuk pişirir, kokusuz ve ziyadece müdrirdir. Bir diğer memba
suyunun üç mahalde çeşmeleri vardır. Bu su da berrak olup sabunu iyi köpürtür.
Kokusu kendine mahsus olup sebzeleri iyi pişirir, tadı biraz kireçli gibidir. Bir diğeri ise
200
Arif, s.13-14.
201
Arif, s.11.
202
Arif, s.12, 36-37.
203
Arif, s.18.
90
tek bir mahalden akar, biraz acı ve kireçli olup içmeye hemen hemen elverişsiz gibidir.
Merkezde bunlardan başka pek önem taşımayan ufak tefek memba suları da
mevcuttur204.
Vilayet merkezinin köyleri ise çoğu memba kenarına yapılmış olup memba
suyundan, bir kısmı da dere ve nehir kenarlarında olup bu sulardan istifade ederler.
Merkez köylerinde bulunan suların özellikleri çeşitlidir; içerilerinde berrak, tadı güzel,
sabunu iyi köpürten ve sebzeyi iyi pişiren sular mevcut olduğu gibi sabunu az köpürten,
sebzeyi geç pişiren, tadı acı sular da mevcuttur. Nehir suları biri Girnavik suyu diğeri
Balıkgölü suyu olup merkezin sınırlı köyleri bu sulardan istifade ederler. Bu her iki
suyun özellikleri iyi ise de açıkta cereyan etmeleri ve bir köyden diğer köye uğrayarak
geçmeleri dolayısıyla içmeye ve kullanmaya ne derece uygun olduğu bilinememektedir.
Tabii mecburiyetler köylüleri bu sudan istifadeye sevk etmektedir205.
Diyadin kazasında iki su vardır ve bu sular demir borular vasıtasıyla şehre bir
saat mesafeden getirilmektedir. Şehir kenarından geçen Murad suyundan da istifade
edilmemektedir. Kazadaki sular berrak ve acıdır; fazla miktarda tuz ve kireç içerir;
sabunu geç köpürtür, sebzeyi geç pişirir. Kaza köylerinin her birinde, Murad
kenarındakiler hariç olmak üzere, birer memba suyu vardır. Murad Nehri kenarındaki
köyler ise nehirden istifade ederler. Köylerdeki memba suları arasında özellikleri iyi
olanları da mevcuttur. Nehirlerin özellikleri iyi ise de açıkta cereyan etmekte ve birçok
köyden geçmekte olmaları mühim bir sağlık mahzurudur206.
204
Edhem, s.24-25.
205
Edhem, s.24-25.
206
Edhem, s.25.
207
Edhem, s.25.
91
Eleşkird kazasının merkezinde iki memba suyu vardır. Çıktıkları mahalden
alınan bu sular içilebilir sulardır ve özellikleri iyidir. Kaza köylerinin çoğu Şiryan,
Hoşyan sularından; bir kısmı da köylerden çıkan membalardan istifade ederler,
membalar çoğunlukla içilebilir sulardır. Nehir ve çay suları içilebilir ve tatlı iseler de
açıkta cereyan etmekte ve birçok köyden geçmekte olmaları mahzuru vardır208.
Tutak kazasının merkezinde iki memba suyu vardır. İçilebilir ve berrak olan bu
sular kendine mahsus tada sahip olup sabunu çabuk köpürtür, sebzeyi iyi pişirir. Murad
Nehri kasabaya on beş dakika kadar bir mesafede olduğu için kasabanın büyük su
ihtiyaçları Murad’dan sağlanır. Kazanın köylerinin çoğunda da içilebilir memba suları
vardır, bazı köyler de Murad’dan ve Murad’a karışan sulardan istifade ederler209.
Kulp kaza merkezinde içilebilir su yoktur, mevcut olan üç dört memba suyu da
acı ve tuzludur. Rusların idaresinde iken Aras Nehri’nden motorlar ile kasabaya
getirilen su tasfiyeden sonra şehre taksim edilirmiş ve bütün şehir halkı içecek sularını
tasfiye edilmiş sudan alırmış. Hâlihazırda Aras’tan gelen suyolları bozuk olup motorlar
kasaba ile birlikte savaş yıllarında tahrip edilmiştir. Şimdi kazanın diğer memurları
kasabanın bir çeyrek mesafesinden geçen ve Aras’a karışan çay suyundan istifade
etmektedirler. İçilebilir bu çay suyunun tadı leziz olup sebzeleri çabuk pişirir, sabunu
iyi köpürtür. Dağlardaki köylerin birer membaları mevcut olup köyler bu membaların
yanına yapılmıştır ve bu memba sularının çoğu içilebilirdir. Bir kısım köyler de Aras
kenarında olduğundan Aras Nehri’nden istifade etmektedirler. Aras Nehri’nin suyu tatlı
olup bazen bulanık, bazen kokulu, bazen de duru akmaktadır210.
Iğdır kazasının gerek kasaba ve gerek ova köylerinde memba suyu yoktur.
Aralık nahiyesi hariç kasaba ve ova köyleri, Rus idaresi zamanında olduğu gibi,
Aras’tan açılan kanallar ile gelen suyu şehre ve köylere taksim ederler. Bu suları halk
evlerinde mevcut olan basit taş süzgeçlerden süzerek içer. Bütün mahsul de yine bu su
ile sulanmaktadır. Bu sudan başka Iğdır kaza merkezinde ve bazı köylerinde çok sayıda
kuyu suyu olmakla birlikte içilebilir değildir, fazlaca kireçli ve acı olup ağır bir kokusu
vardır; yine de bağ bahçe sulamak için bu kuyu sularından faydalanılır. Kazanın Aralık
208
Edhem, s.25-26.
209
Edhem, s.26.
210
Ethem, s.26.
92
nahiyesinde Ağrı Dağı eteklerinden çıkan ve nahiyeyi suladıktan sonra Aras’a karışan
Karasu acı olmakla beraber nahiye köylerinin geneli bu sudan istifade etmektedir.
Karasu içilebilir değildir, tadı acı ve kokusu iğrençtir. Iğdır kazasının dağ köylerinde ise
içilebilir ve güzel tatları olan memba suları mevcuttur211.
4.2.2. Kanalizasyon
Bayezid vilayetinde kaza merkezinin bile çoğunda sadece sınırlı sayıda evde
hela mevcut olup vilayette hela olarak genelde her defasında yenisi açılan çukurlar
kullanılır. Çukurların kanalları mevcut olmayıp tahliyesi de mümkün değildir. Bu
211
Edhem, s.26.
212
Arif, s.37-38.
213
Arif, s.37-38.
93
nedenle bir çukur dolunca yeni bir çukur açılır ve kullanılır. Köylerde ise bu tarz
çukurlar dahi mevcut değildir214.
4.3. Yollar
214
Edhem, s.22.
215
Arif, s.35-36.
216
T. C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.689.
94
Tablo 25: Bayezid Vilayetinde 1927–1930 Senesi Mevcut Yolların Durumu
95
Tablo 26: Urfa Vilayetinde 1927–1928 Senesi Mevcut Yolların Durumu
Yolun
Yollar
Uzunluğu
Yol
Yol
Yol
Şose
Köprü
Köprü
Köprü
Köprü
Menfez
Menfez
Menfez
Menfez
Bitirme
Başlama
Açılmış Olan
Tamire Muhtaç
Tamire Muhtaç
Henüz Açılamayan
Düzeltilmiş Toprak
Düzeltilmiş Toprak
Düzeltilmiş Toprak
Tamire Muhtaç Şose
96
_
Urfa-Birecik 90+00 7 5 305 _ 1+00 89+00 86+00 12 20 _ _ _ _
Şoseler
Yolun Yolun
Başlangıcı–Bitişi Uzunluğu Sağlam Tamire Tamire Yeni İnşa
Kısmı Muhtaç Başlanmamış Olunmakta
Şoseler
Yolun Yolun
Başlangıcı–Bitişi Uzunluğu Sağlam Tamir Tamire Yeni İnşa
Kısmı Olunmakta Başlanmamış Olunmakta
Urfa–Siverek–
125+000 0+0 90+000 0+0 0+0
Diyarbekir
97
Ayrıca, Bayezid vilayetinde 1928’de 2 adet yeniden inşa edilen ve 2 adet de
bakımda olan, 1929’da 64 adet yeniden inşa edilen ve 38 adet bakımda olan köprü
vardır. Urfa vilayetinde ise yine 1928’de 3 adet yeniden inşa edilen ve 2 adet bakımda
olan, 1929’da 17 adet yeniden inşa edilen ve 2 adet bakımda olan, 1930’da 9 adet
yeniden inşa edilen ve 3 adet bakımda olan köprü vardır217.
Bayezid vilayeti merkez ve kazaları ilkel bir haldedir ve sağlıklı yaşam için
uygun koşullara sahip değildir. Coğrafi bakımdan da bazı kazalar hariç diğerleri iyi bir
bölgede ve durumda değildir. Vilayet merkezi olan Bayezid kazası, yüksek kayalıklar
arasında ve Kızılziyaret Dağı eteğinde kurulmuştur. Kuzeye, batıya ve biraz da güneye
nezareti olup doğudan kayalıklar ve dağlarla örtülüdür. Diyadin kazası; bir sıradağın
ovaya indiği mahalde, ovada, Murad Nehri kenarındadır. Karaköse kazası, Karaköse
Ovası üzerinde ve Murad Nehri’ne on dakika mesafede kurulmuş olup her tarafa
nazırdır. Murad Nehri bu kazanın güneyinden çıkar. Eleşkird kazası, yine bir ova
üzerinde olup kuzeye ve doğuya nazırdır. Tutak kazası da düzlükte olup güneydoğuya
nazırdır ve Murad Nehri’ne on beş dakika mesafededir. Ağrı Dağı’nın Aras Nehri’ne
doğru teşkil ettiği ovalık mahalde, bataklıkların kurulması suretiyle inşa edilmiş olan
Iğdır kazasının; dört tarafı açık olup arazisi bataklık ve bağlık-bahçeliktir. Kulp kazası
dere içerisinde kuzeye, güneye ve birazda batıya nazır olup kilsli ve tuzlu bir arazisi
yapısına sahiptir. Vilayetin Merkez, Diyadin, Karaköse, Eleşkird, Tutak kazalarının
köyleri hemen hemen birbirinin aynı olup dört tarafa nazırdır. Bazıları yüksek dağlar
üzerinde ve dağ eteklerinde, bazıları da ovada ve çay kenarlarındadır. Iğdır kazası
köylerinin çoğu ovada ve Aras kenarında, bir kısmı dağlar üzerinde ve dağların
eteklerindedir. Kulp kazasının köylerinin ise çoğu dağ eteklerinde, bir kısmı ovada ve
bir kısmı da Aras kenarındadır. Vilayetteki bütün köyler sağlık koşullarına uygun
olmayıp halkın dilediği gibi gelişi güzel yapılmıştır218.
98
kazalarına ve doğudan İran’ın Maku hâkimliği arazisine sınırdır. Vilayetin diğer bütün
dağları Ağrı-Ararat Dağı’nın kollarındandır. Bunlar Kızılziyaret Dağı, Aladağ ve
takımlarından Kızıl Dağı, Köse Dağı ve silsilesinden Kızlar Dağı, Tendürek Dağı, Kal’a
Dağı, Balıkgölü Dağı, Çakmak Dağı, Hama Dağı, Sıçanlıdağ, Solaha Dağı, Cinşakir
Dağı, Kurireş Dağı, Sekir Dağı, Katadin Dağı, Karagev Dağı ve Mozik Dağı’dır.
Bunlardan Köse Dağı vilayetin kuzeybatı hududunda; Tendürek Dağı, vilayet ile Van
vilayeti arasında; Aladağ ise, vilayet ile Van vilayetinin Ercis kazası arasındadır219.
Urfa vilayet arazisinin dörtte iki buçuğu ova ve kalan kısmı dağlar ve dalgalı
araziden ibarettir. Dağlar kuzey, kuzeybatı ve doğu kısmındadır. Vilayetin belli başlı
dağları Tektek Dağları, Susuzluk Dağları ve Nemrud Dağları’dır. Tektek Dağları
vilayetin doğu sınırına yakın olup kuzeyden güneye doğru uzanarak oldukça geniş bir
alanı kaplar. Vilayetin kuzey kısmında bulunan Susuzluk Dağları ile birlikte bu iki dağ
sırası vilayetin Yaylak mıntıkasını oluşturur. Nemrud Dağları da vilayet merkezinden
başlayarak yirmi beş kilometre güneye kadar uzandıktan sonra batıya doğru son bulur.
Vilayetin dörtte iki buçuğunu oluşturan ovalar bazı yerlerde geniş ve bazı yerlerde dar
olduğundan sağlık üzerinde etkili olan kuruluk ve nem dereceleri farklılık
göstermektedir. Arazi yüzeylerinin çoğunlukla güneye eğimli olduğundan güneş
çarpması tehlikesi de fazladır. Vilayet mıntıkasında orman olmadığından olduğundan
havası ağırdır. Dört mevsimde en fazla şark rüzgârı yani gün doğusu rüzgârı hükmeder.
Bazen yazın seyrek aralıklar ile de olsa halk arasında sam tabir edilen güney rüzgârı
hükmettiği zaman halk sağlığı üzerinde kötü etkiler bırakır. Güney rüzgârı şiddetli ve
seri olup kum toz vesaireyi kaldırır. Bu nedenle göz hastalıkları ve zührevi hastalıkların
en önemli etkenlerindendir. En faydalısı batıdan esen rüzgârdır fakat çok nadir kendini
göstermektedir. Kışın ve sonbahar mevsiminde kuzey rüzgârı eser. Kuzey rüzgârı
mahsul ve tahıl için zararlıdır. Bunlardan başka meltem ve yöresel rüzgârlar da
vardır220. Bayezid vilayetinde etkisini gösteren rüzgârlar ise; kuzeyden esen Şimal
219
Edhem, s.1-2. Bayezid vilayeti dâhilinde veya hududunda bulunan dağlar ve bu dağların irtifaları
Edhem’in verileriyle EK 15’te grafikle gösterilmiştir.
220
Arif, s.1,3, 9-10.
99
(Poyraz), doğu ve kuzeydoğudan esen Ararat ve Gün Doğusu ve batıdan esen Güney-
Lodos rüzgârlarıdır221.
221
Edhem, s.6.
222
Arif, s.3.
223
Edhem, s.4.
224
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.710; T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.366; T.C. Devlet Yıllığı
1929-1930, s.275. 1928-1929 ve 1929-1930 yıllıklarında Veled köyü, Velet olarak geçer.
225
Edhem, s.7.
226
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.710.
100
Vilayetin Diyadin kazasında bulunan kükürtlü, karbonatlı ve kilsli kaplıca
suları; Murad Nehri kenarından, nehre yarım saat mesafeden çıkmakta ve nehre
karışmaktadır. Kaplıca suları olmalarına rağmen üzerleri açık ve tabii bir hâlde
bulunmaktadırlar. İlkbahar ve yaz mevsimlerinde civar köylülerin Diyadin’e gelerek bu
kaplıca sularında yıkanırlar. Yine Diyadin’in Davud köyünde çıkan kükürtlü ve
karbonatlı kaplıca suyunun havuzunda halk yıkanmaktadır. Diğer kaplıcaların da ufak
havuzları mevcuttur227.
Ancak kükürtlü kaplıca denilen su, Murad kenarında birkaç yerden çıkarak iki
üç metre yüksekliğe kadar çıkmaktadır. Suları çok sıcak olan bu kaplıcanın havuzu
bulunmamaktadır. Bu suda yıkanmak isteyenler fıskiye tarzında yükselen suların altına
oturarak yıkanmaktadır. Bu kükürtlü ve kireçli su kaynağından çıktıktan sonra dışarıda
yoğunlaşmakta ve yoğunlaşan kısımlarının Murad Nehri üzerine tabii bir köprü yaptığı
görülmektedir228.
227
Edhem, s.7.
228
Edhem, s.7.
229
Edhem, s.2-3. Şivyan Suyu s.25’te Şiryan Suyu olarak yazılıdır.
230
Edhem, s.2. Nehirlerin kilometre tulleri 1:200.000 ölçekli haritadan ölçülmüştür.
101
amaçla getirilen Aras Nehri suları, asıl nehrin mecrası ile kaza arasında bazı yerlerde
bataklık yapmaktadır231.
Aras’tan sonra vilayetin ikinci büyük nehri olan Murad Nehri, Aladağ ve
Tendürek Dağı eteklerinden çıkar. Güzergâhında Diyadin kazasının Taşlıçay nahiyesi
ve köyleri, Tutak kazası ve köyleri olup uzunluğu vilayet dâhilinde 200 km kadardır232.
Aladağ’ın Muradbaşı denilen 3.519 metre yüksekliğindeki tepenin 3.000 metrelik kuzey
sırtlarından çıkan ve Aladağ üzerinde 40 olmak üzere diğer birçok memba ile birleşen
Murad Nehri üzerinde; Diyadin’in 8 km güneyinde tabii bir köprü vardır. Burada sular
çok miktarda tuz içerdiğinden köpükleri katılaşarak bu tabii köprüyü meydana
getirmiştir. Gittikçe genişlemekte olan bu köprü üzerinden her çeşit nakliye aracı
geçebilecek durumdadır. Nehir, Diyadin’i sağında bıraktıktan sonra dar bir mecra ile
doğuya doğru yön değiştirerek Karakilisa Ovası’na dahil olur. Bu mıntıkada Diyadin
civarında pek çok maden suyu ve kükürtlü sular mevcuttur. Nehrin bu kısmında genişlik
10-15 metreyi geçmez. Çoğunlukla kar sularından oluştuğu için suyu berrak ve her
zaman geçilebilir durumdadır. Bununla birlikte karlar eridiği zaman genellikle sular
çoğaldığından, böyle zamanlarda, Gerger, Yoncalı, Kopkıran mevkilerinde birçok sal
bulunur. Karakilisa Ovası’nda hudut dağlarından gelen birçok uzun dereleri aldıktan
sonra, Karakilisa önünde Şiryan Suyu’yla birleşir. Nehrin buraya kadarki uzunluğu 120
kilometredir233. Kaynağı Diyadin kazasında olan Murad Nehri’nin234 Karaköse
kazasından çıktığı sırada bazı nehir kenarındaki köylerin civarında ufak sazlıklar
oluşturduğu görülmektedir235.
231
Edhem, s.3.
232
Edhem, s.2.
233
Mehmed Cemal, Anadolu: İstatistiki İktisadi Askeri Coğrafya, Cilt.1, Dersaadet: Matbaa-i
Askeriye, 1336, s.166-167.
234
Matbuat Müdüriyet-i Umumiyesi, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1926-1927, 1927, s.708.
235
Edhem, s.3.
236
Edhem, s.2.
102
merkezinin (Bayezid kazası) köyleri ve değirmenleri mevcuttur237. Balıkgölü Suyu’nun
Bayezid Ovası’na gelmeden evvel ve geldikten sonra iki üç mahalde, sazlık ve kamışlık
şeklinde bataklık yaptığı; Girnavik Suyu ile birleştikten sonra da yine bir mahalde
bataklık yaptığı görülmektedir238. Balıklıgöl Suyu, Bayezid Ovası’nda birçok bataklık
meydana getiren Şeyhli Bataklığı’ndan geçen Şeyhli Suyu’nu alarak ve Bayezid
Ovası’yla Ararat Dağı arasında büyük bir bataklık oluşturarak geniş bir vadi ile Kafkas
hududuna dahil olur239.
103
genişleyen ve vadi kapasitesi artan Murad Nehri, Res ve Kesik önlerinde birer geçit
vererek Malazgird Ovası’na dahil olur242.
Urfa vilayetin başlıca akarsuları; Döğer Çayı (Culab Çayı), Suruc Çayı, Nizib
Çayı, Sacur Çayı ve Fırat Nehri’dir. Döğer Çayı diğer adıyla Culab Çayı, vilayetin
kuzeyinde muhtelif derelerin birleşmesinden; Suruc Çayı da Suruc mıntıkasında yine
muhtelif dereciklerin birleşmesinden oluşmuştur. Nizib Çayı, membaını Nizib
civarından alıp Fırat Nehri’ne dökülür. Sacur Çayı, Gaziayıntab mıntıkasından hududa
dâhil olup Nizib’in batısından geçerek güney hududundan çıkar. Fırat Nehri ise,
vilayetin kuzeybatı sınırını oluşturarak vilayetin üçte bir batısından geçer244.
Vilayetteki akarsulardan yalnızca Fırat Nehri seyrüsefere müsait olup diğer çay
ve dereler ancak değirmenlerin çalıştırılması ve civar tarlaların sulanması gibi
hususlarda faydalı olabilir. Fırat Nehri yazın ortalama 180 metre genişliğinde ve 8,5
metre derinliğinde olup kışın ise bilhassa ilkbahara doğru 420 metre kadar genişlik ve
15 metre kadar da derinlik kazanır. Fırat Nehri seyrüsefere son derece müsaittir. Altı
düz küçük bir yelken gemisi büyüklüğünde gemiler seyrüsefer etmektedir. Senenin her
mevsiminde ve nehrin her yerinde aksamadan işleyen kayıklar, kelek tabir edilen
tulumların şişirilip bağlanması ile bir nevi nakliye aracı vazifesi gören sallar ve duba
tarzında imal olunan diğer çeşit sallar ile nakliyat yapılmaktadır. Nehrin mecrasının
birçok yerinde mevcut olan küçük bir takım kum adacıklarının yok edilmesi ve
mecranın da temizlenmesi ile bu nehirden nakliyat hususunda azami istifade sağlanması
mümkün olur245.
Fırat Nehri’nden sonra genişlik ve mesafece büyük olan Sacur Çayı gelir.
Çayın mecrasının her iki tarafında bulunan köyler çaydan azami istifade ederler.
242
Cemal, s.167-168.
243
Edhem, s.3.
244
Arif, s.1.
245
Arif, s.1-2.
104
Değirmenlerinin döndürmesinde, tarlalarının sulanmasında ve bilhassa pirinç ekimi
hususunda Sacur Çayı son derece müsait olduğundan köylülerin bu husustaki işlerine
faydalı olmaktadır. Ancak gerek bu çay ve gerekse de Culab, Nizib ve Suruc çayları
bataklık mıntıkalarının doğduğu yerlerdir246.
4.4.1.1. Bataklıklar
Bayezid vilayet merkezi olan Bayezid kazasında bulunan ovada Ağrı Dağı’nın
ve Zor Dağları’nın eteklerinde bu dağlardan akan kar ve yağmur sularının birikintileri
ile oluşan Balıkgölü ve Girnavik sularının cereyanı esnasında yaptığı bir bataklık
mevcut olup 40 km² genişliğindedir. Kısmen Bayezid Ovası’nın kuzeydoğusunda olup
kuzey ve kuzeydoğu kısımlarında Ağrı Dağı’nın güney etekleri bulunur. Edhem’e göre
bu bataklığın kurutulması gerekmekle birlikte Balık Gölü’nden ve Tendürek
eteklerinden çıkarak Balıkgölü Suyu’na karışan ve sonra birlikte seyir ederek İran
arazisine dahil olan suların mecralarını değiştirmek gerekir. Mecralar değiştirilmezse
sular birikinti yaparak bataklık oluşturmaya devam edecektir. Ağrı Dağı’ndan ve Zor
Dağı’ndan inen sular için de ayrıca bir mecra yaparak nehre akmaları sağlanmalıdır.
Aksi takdirde bataklığın kurutulması mümkün olamayacağı gibi bu sulardan istifade
imkânı da olamayacaktır247.
Iğdır kazası dâhilinde de yine Ağrı Dağı’ndan akan ufak sular ile dağın doğu
eteğinden çıkan Karasu’nun teşkil ettiği sazlıklardan oluşan 10 km² genişliğinde bir
bataklık vardır. Bu bataklık ise Ağrı Dağı eteklerinin kuzeydoğusunda ve Iğdır
kazasının doğu ve güneydoğusunda köylerin arasındadır. Edhem’e göre Iğdır
kazasındaki birikinti sularının yaptığı bataklıkların kurutulması kolayca sağlanabilir.
Bu, Ağrı Dağı’ndan Aras’a akmak üzere gelecek olan suların ovada birikmelerine
meydan vermeden Aras’a akışını temin ile mümkündür. Yine Edhem’e göre Karasu’yun
mecrasının büyütülmesi, genişletilmesi ve mecrasındaki durgunlukların giderilmesi
faydalı olacaktır. Bu Karasu’yun pirinç ve pamuk ekiminde nahiye köylerine sağladığı
246
Arif, s.2.
247
Edhem, s.23-24.
105
faydayı artırmanın da yanında bataklıklarının kurutulması nahiyede yaptığı sıtma
kaynağının da yok olmasını sağlayacaktır248.
Vilayetin dörtte iki buçuğu ova olup bu ova da genel seviyesinden aşağı bir
takım alçak ve çukur arazi ihtiva etmektedir. Yağmur sularının ve civarından geçen ve
çay, nehir ve dere sularının tesiri altında kalarak bir takım sazlıklar, gölcükler ve
248
Edhem, s.23-24.
249
Edhem, s.23-24.
250
Edhem, s.24.
251
Arif, s.2.
106
bataklıklar meydana getiren bu alçak ve çukur arazide bulunan köylerin birçoğu
bataklıkların tesiri altında bulunmaktadır. Halk, sağlığını tehdit eden bu bataklıklardan
çeltik tabir edilen pirinç tarlası yapmak suretiyle istifade ettiği gibi gölcüklerden de
davarlarının sulattırılması suretiyle faydalanır. Bu nedenle bu bataklıkların kaynağının
kurutulması fikrine halk hemen karşı çıkmıştır. Vilayet mıntıkasında önemli derecede
büyük bir bataklık, sazlık ve göl mevcut değildir. Bu nedenle Arif, fazla bir alan
kaplamayan bu küçük bataklıkların kurutulmasının kolay olduğunu söyler. Bataklık
civarından geçen nehrin seviyesinden daha aşağı bulunan çukur arazinin doldurulması
veya bu çukur arazi ile nehir arasında bir set inşa edilmesi suretiyle, suların çukur
araziye taşarak göl, sazlık ve bataklık oluşturmasının tamamen önüne geçilebileceğini
belirtir252.
252
Arif, s.2-3, 37.
107
5. EKONOMİK YAPI
Kaynak: İstatistik Yıllığı 1931/32, s.370, 380. *Kaynakta 129 olarak hatalı verilmiştir.
108
Tablo 28’de Bayezid ve Urfa vilayetlerinin özel idarelerinin 1925 senesinden
1931 senesine kadar her sene tahmin edilen, gerçekleşen, gelirler ve giderler olmak
üzere bütçeleri ve ayrıca aynı yıllarda vilayetlerde özel idarede çalışan personel sayıları
verilmiştir.
Buna göre Bayezid vilayeti özel idaresi bütçesi için yıllar itibariyle tahmin
edilen bütçelerin gerçekleşme oranlarına bakılacak olursa; 1925 yılında aşılarak %161,
1926 yılında %104, 1927 yılında %95, 1928 yılında %93, 1929 yılında aşılarak %181,
1930 yılında aşılarak %191 ve 1931 yılında da yine aşılarak %170 olmuştur. Urfa
vilayeti için ise; 1925 yılında %90, 1926 yılında %76, 1927 yılında %85 ve 1928
yılında %75 olarak tahmini bütçenin altında; 1929 yılında %103 olarak dengeli, 1930
yılında %120 ve 1931 yılında da %133 olarak tahmini bütçenin üstünde gerçekleşmiştir.
109
300.000
250.000
200.000
Lira
150.000
Gelirler
100.000 Giderler
50.000
0
1925 1926 1927 1928 1929 1930 1931
Yıllar
Şekil 13. Bayezid Vilayeti Özel İdaresinin 1925-1931 Yılları Gelir-Gider Dengesi
Şekil 13’te Bayezid vilayeti özel idaresinin 1925’ten 1931’e kadar yıllar
itibariyle gelir-gider karşılaştırılması yapılmıştır.
Şekil 13’e göre Bayezid vilayeti özel idaresinin bütçesinde gelirlerin giderleri
karşılama oranı, 1925 senesinde %131 ve 1926 senesinde %180 olup bütçe fazlası
vardır. 1927’de %83 ve 1928’de %69 olup bütçe açığı olup gelirlerin giderleri
karşılayamadığı görülür. 1929’da %109 ve 1930’da %108 olduğu için gelirler giderleri
karşılamaktadır. 1931’de ise %98 ile dengeli bir bütçeye sahip olduğu söylenilebilir.
Şekil 14’te Urfa vilayeti özel idaresinin 1925’ten 1931’e kadar yıllar itibariyle
gelir-gider karşılaştırılması yapılmıştır.
Buna göre Urfa vilayeti özel idaresinin bütçesinde gelirlerin giderleri karşılama
oranı; 1925 senesinde %89, 1926 senesinde %71, 1927’de %64, 1928’de %92 ve
1929’da %93 olup bütçe açığı vardır. Yani gelirler giderleri karşılayacak durumda
değildir, bu da borç yükü getirmekte olup hizmet verimliliğinin olumsuz etkilenmesi
anlamına gelir. 1930’da %105 ve 1931’de %106 ile gelirler giderleri karşılayacak
durumdadır.
110
500.000
450.000
400.000
350.000
300.000
Lira
250.000
Gelirler
200.000
Giderler
150.000
100.000
50.000
0
1925 1926 1927 1928 1929 1930 1931
Yıllar
Şekil 14. Urfa Vilayeti Özel İdaresinin 1925-1931 Yılları Gelir-Gider Dengesi
253
İstatistik Yıllığı 1931/32, s.382, 385.
111
250.000
200.000
150.000
Lira
100.000
50.000
0
1925 1926 1927 1928 1925 1926 1927 1928
Bayezid (7 Belediye) Urfa (6 Belediye)
Gelir 12.000 15.000 16.000 25.000 139.000 153.000 134.000 202.000
Gider 9.000 15.000 21.000 26.000 103.000 184.000 168.000 193.000
254
Jülide Akyüz, “Göç Yollarında; Kafkaslardan Anadolu’ya Göç Hareketleri”, Bilig Türk Dünyası
Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı.46 (Yaz 2008), s.37 (Bu konuda özellikle bkz: Ö.Lütfi Barkan, “Osmanlı
İmparatorluğu’nda Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi Mecmuası (İÜİFM), XI/4, 1949-50).
255
Arsen Avagyan, Osmanlı İmparatorluğu ve Kemalist Türkiye’nin Devlet-İktidar Sisteminde
Çerkesler, İstanbul: Belge Yayınları, 2004, s.25 Aktaran: Jülide Akyüz, s.39.
256
Nedim İpek, “Göçmen Köylerine Dair”, Tarih ve Toplum, Sayı.50 (Haziran 1996), s.338 Aktaran:
Salhadin Gök, Tek parti döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da İskân Politikaları (1923-1950),
Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü (Doktora Tezi), İzmir, 2005, s.29.
112
Devleti, göçmenlerin yaşamlarını iyi şartlarda idame etmelerini sağlamak için gerekli
çalışmaları yapmıştır. Göçmenlerin yerleştirildikleri bazı yerlerde yeni evler yaptırmış,
bunu yaparken de bölge halkının destek vermesi sağlanmıştır257.
1929 yılında ise 1927 yılında çıkarılmış olan 1097 sayılı kanunu tamamlayıcı
nitelikte, “Şark Menatıkı Dâhilinde Muhtaç Zürraa Tevzi Edilecek Araziye Dair Kanun”
adı altında yeni bir kanun çıkarılmıştır. Bu yeni kanuna göre, 1927’de çıkan kanun
gereği hazineye intikal etmesi gereken araziden, köylü, aşiret efradı, göçebe ve
muhacirlere dağıtılmış olan yerler, dağıtım yapılanların üzerinde bırakılacak; hükümet
doğudaki isyan bölgelerinde büyük arazi sahiplerine ait alanları, topraksız köylülere
dağıtmak üzere kamulaştırabilecekti260.
257
BOA A.MKT.UM. 430/11 Aktaran: Jülide Akyüz, s.39.
258
Gülden Çamurcuoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Toprak Reformu Ve Milli Burjuvazi Yaratma
Çabası”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt.XIII, Sayı.1-2 (2009), s.169-170.
259
Gök, Ek, s.416.
260
Çamurcuoğlu, s.170.
261
Çamurcuoğlu, s.170.
113
1934 yılında 2502 sayılı “Kars Vilâyetiyle Beyazıt, Erzurum ve Çoruh
Vilâyetlerinin Bazı Parçalarında Muhacir ve Sığıntıların Yerleştirilmesi ve Yerli
Çiftçilerin Topraklandırılması Hakkında Kanun” ve 2510 Sayılı İskân Kanunu
çıkarılmıştır. 2502 sayılı kanuna göre, Kars vilâyetiyle Beyazıt vilâyetinin Iğdır ve
Tuzluca (Kulp), Erzurum vilâyetinin Oltu ve Çoruh vilâyetinin Artvin, Savsat ve
Borçka kazalarında ve Kemalpaşa nahiyesinde Rus tebaasına ait toprakların ve yapıların
mülkiyeti devlete intikal etmiş olduğundan, gerek bunlardan ve gerekse devlete ait
başka toprak ve yapılardan muhacirlere, mültecilere yerleşmek üzere parasız ev, ahır,
samanlık, dükkân ve toprak verilerek tapuya bağlanır262. 2510 Sayılı İskân Kanunu ise,
daha kapsamlı bir kanundur. Bu kanunda iskâna tabi tutulup toprak verilecek kişiler için
belirleyici unsurun ırk ve kültür olduğu yönünde açık bir ayrım yapılmıştır. İskâna tabi
tutulup toprak verilecek kişiler “Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı” ifadesiyle
tanımlanan göçmen nüfustur263. Bu kanunla Türk kültürüne bağlı olmayan nüfusun göç
ettirilerek dağınık bir şekilde yerleştirilmeleri ve Türkleştirilmeleri, buna mukabil
boşaltılan bölgelere de milli sınırlar dışından Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı
göçmenlerin getirttirilerek Türk nüfusunun yoğunlaştırılması ve Türk kültürünün
geliştirilmesi amaçlanmıştır264.
1921-1929 yılları arası dönemde, Bayezid vilayetinde 1921 yılında 136, 1924
yılında 609, 1925 yılında 2.111 ve 1929 yılında 657; Urfa vilayetinde ise, 1928 yılında
289 muhacir iskân edilmiştir266.
262
Gök, Ek, s.419, 435.
263
BCA. 490. 01. 511. 2051. 1/ 3 Eylül 1941, s.12 Aktaran: Gök, s.280.
264
TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: IV, İçtima: III, C. XXIII, Ek, s.6 Aktaran: Gök, s.70.
265
Gök, s.140.
266
D.İ.E. İstatistik Yıllığı, III (1930), Ankara, 1930, s.100-101 Aktaran: Gök, s.181.
114
18 Haziran 1924’te Bayezid Valisi, Mübadele İmar ve İskân Vekâletine ve
Muhacirin Müdüriyeti’ne, Bayezid vilayetine gelen muhacirleri Tablo 29’daki gibi
bildirmiştir267.
446 Ermenistan
Bayezid (Vilayet Merkezi)
180 İran
Karaköse 30 Ermenistan
Kulp 20 İran
298 Ermenistan
Iğdır
79 İran
Kaynak: BCA, İskan Evrakı, 272-12/41.48-4 Aktaran: Arslan, s.344-345.
267
BCA, İskan Evrakı, 272-12/41.48-4 Aktaran: Nebahat Oran Arslan, “Güney Kafkasya’dan Türkiye’ye
Gelen Muhacir Ve Mültecilerin Durumu (1921-1945)”, A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Dergisi, Sayı.35 (2007), s.344-345.
268
Ulus, 2 Mart 1936 Aktaran: Gök, s.189.
115
göçmenine 39.270 dekar toprak ve 663 ev verilmiş, 11.156 kilo tohumluk buğday, 379
çift öküz, 360 pulluk verilmiştir269.
1927 yılında yapılan zirai sayıma göre Urfa vilayetinde, 22.189 adet çiftçi
ailesi ve bu sayıya tekabül eden 95.359 çiftçi nüfus vardır. Bu durumda toplam nüfusu
203.595 olan Urfa vilayetinin %46,84’ü çiftçilikle geçinen nüfustur270. Zirai sayıma
göre dönem itibariyle kullanılan ziraat aletleri karasaban ve pulluk; ziraat makineleri ise
traktör, çayır makinesi, tırmık, mibzer, biçer-bağlar, harman makinesi, tınas makinesi ve
triyördür271. Urfa vilayetinde yapılan sayıma göre ziraat aletleri adedi 16.534 adet
karasaban ve 822 adet pulluk olmak üzere toplam 17.356, çeşitli ziraat makineleri ise
272
62’dir . Bayezid vilayetinde sayım yapılamamış olduğundan vilayet ile ilgili olarak
zirai sayım verileri mevcut değildir273.
Harran Ovası Mıntıkası; Geniş, düz, taşsız ve homojen toprağa sahip verimli
bir arazidir. Suruç Ovası Mıntıkası da taşsız ve gayet verimli bir arazidir. Suruç Ovası,
269
Gök, s.189.
270
İstatistik Yıllığı 1931/32, s.187.
271
Başvekâlet Merkezi İstatistik Müdüriyet-i Umumisi, 1927 Senesi “Zirai Tahriri” Neticeleri,
İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1928, s.124.
272
İstatistik Yıllığı 1931/32, s.189.
273
1927 Senesi “Zirai Tahriri” Neticeleri, s.3. Dipnotta geçen ifade: “Bayezid vilayeti ile Elaziz’in
Ovacık kazasında tahrir yapılamadığı ve Sarıkamış’ın çiftçi ailesi adedi bildirilmediği için bu mahallere
ait malumat işbu cedvellere idhal olunmamış ve nüfusları nüfus-u umumiyeden hariç bırakılmıştır.”
274
Edhem, s.11.
275
Arif, s.4-5.
116
Harran Ovası’ndan daha yüksek olduğundan batı rüzgârlarına daha ziyade açıktır ve bu
nedenle rutubeti nispeten fazla olup bu ovadaki ekili alanlar için yağmursuzluktan
korkulmaz. Harran Ovası ise alçak olduğundan daima kuru havayı ihtiva etmektedir.
Harran Ovası’nın Culab Suyu’nun sulayabildiği kısımlarından başka kısmına ekim
yapılmamaktadır ve bu da büyük bir kayıptır. Geniş ve verimli araziye sahip bu ovada
sulama yapıldığı takdirde azami istifade sağlanabilir.
1926-1927 senesi itibariyle vilayet halkında yeni usul ziraata karşı meyil ve
heves uyanmağa başlamış olmakla beraber bilimsel ziraat usulleri henüz
uygulanmadığından ve çok eski usulde ekim yapılmakta olduğundan var olan verimli
arazilerden tam verim alınamamaktadır. Tarıma elverişli arazi miktarı 1.960.000 dönüm
olan vilayette, yıllık ortalama 782.820 dönüm kadar ekim yapılmakta olup her sene
yaklaşık 180.000 kilo kadar çeşitli hububat hasadı yapılmaktadır. Üretimin fazlası Fırat
Nehri üzerinden kayıklarla ve Bağdad Şimendifer hattı vasıtasıyla ihraç edilir. 200.000
dönüm ekilebilir susuz araziye sahip Harran kazasında, 1926-1927 senesi itibariyle
40.000 dönüm kadar arazi ekilmiştir, 1.800.000 kilo çeşitli hububat sarf edilmiştir.
Suruc kazasında ise, 18.000 dönümlük arazide ekim yapılmıştır. Birecik kazası 250.000
dönüm, Viranşehir kazası 200.000 dönüm ekilebilir araziye sahiptir. Siverek kazası ise
150.000 dönüm ekime elverişsiz taşlık arazi, 100.000 dönüm ormanlık ve meyve
117
ağaçlarına mahsus arazi, 250.000 dönüm ekime elverişsiz dağlık arazi, 500.000 dönüm
mera (otlak), 250.000 dönüm nadas, 250.000 dönüm ekili araziden ibarettir276.
Bayezid vilayet arazisinin büyük bir kısmı mera ve otlak olup ekim alanı
oldukça azdır. Burada tarım ancak 2.300 m yüksekliğe kadar olan yerlerde yapılır.
Bahardaki soğuklar bazen tohumları dondurur ve mahsul alınamaz, bu durumu yerli
halk “ekin üşüdü” diye adlandırır279. Tarım ürünleri buğday, fazla miktarda arpa, çavdar
ve az miktarda darı olan vilayette, dönem itibariyle yeni yeni başlanan patates ve soğan
ekimi de oldukça fazladır. Iğdır ve Kulp yöresinde mercimek, nohut ve fasulye ekimi de
yapılmakta ve pamuk da yetiştirilmektedir280.
Bayezid vilayetinde ufak bahçelerde soğan, patates, lahana, turp, kabak gibi
sebzeler yetiştirilmekteyken; vilayete ilhak olunan Iğdır ve Kulp kazalarında pek çok
meyve ağaçları mevcut olduğu gibi, üzüm bağları ve her çeşit sebze yetiştiriciliği de
276
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.687, 689-690.
277
Rasim Nabi ve Nureddin Nabi, Urfa Hakkında Salname 1927, Kemal Kapaklı (çev.), 1. Basım,
İstanbul: Şurkav Yayınları, 1998, s.23.
278
Kapaklı (çev.), s.22.
279
Türkiye Kılavuzu, s.79.
280
Edhem, s.4.
118
yapılmaktadır281. Vilayette bazı dere kıyılarında yabani nane (yarbuz) yetişmektedir.
Diyadin kazasında çiriş, çayşır, yemlik, kuşekmeği, evelik gibi bitkiler kendiliğinden
yetişir ve bunlar sebze yerine kullanılır282.
Urfa vilayeti iklimi her türlü meyve sebzenin yetiştirilmesine uygun olmasına
karşın bahçecilik bu vilayette de yaygın olmayıp basit bir haldedir. Mevcut meyve
ağaçları da kendiliğinden yetişen türdendir. Kayısı, elma, ayva, yabani vişne, ceviz,
şeftali, armut, portakal, limon, kestane, erik, nar, zeytin, incir, fıstık gibi meyve ağaçları
çokça mevcuttur. Bunlardan bilhassa zeytincilik önemli bir iktisadi alan işgal eder.
Vilayetin narları meşhurdur. Taneleri büyük, çekirdeği küçük ve her iki veya üç tanesi
bir okka gelebilecek derecede büyük ve Arif’in deyimiyle gayet lezzetlidir. Hatta
vilayette zeytin, zeytinyağı, kestane, nar, erik, ceviz, elma ve fıstık ihracat ürünleridir.
Vilayetin üzüm bağları da meşhurdur. Her kaza civarı neredeyse tamamen bağlarla
çevrilidir. Üzümleri iri taneli ve salkımlarda bol miktarda olmakla birlikte kabukları
kalın, çekirdeği çok, taneni fazla ve ekşidir. Vilayetin ihracatı arasında üzümlerin pek
fazla yeri yoktur. Rakı ve şarap gibi alkollü içeceklerin imalatında kullanılırsa da bu
önemli derecede değildir. Vilayette kendiliğinden yetişen yabani dut bağları da oldukça
çoktur283.
281
Edhem, s.4.
282
Türkiye Kılavuzu, s79, 98.
283
Arif, s.3-4
284
Arif, s.4.
119
miktarları; 9.500.000 kg arpa, 8.500.000 kg buğday, 750.000 kg pamuk, 150.000 kg
çavdar, 71.000 kg pirinç, 50.000 kg mısır ve 25.000 kg darı şeklindedir. Üretilen
buğdayın 3.500.000 kilosu, arpanın 2.500.000 kilosu, pamuğun 600.000 kilosu ve
pirincin ise 40.000 kilosu Erivan’a ve Kars’a ihraç edilmektedir285. Vilayetin 1927-1928
senesi ziraat ve ürün miktarları ise Tablo 30 ve 31’de kazalar itibariyle gösterilmiştir.
Buna göre vilayette toplam 360.737 dönümlük ekim yapıldığı görülmektedir. Vilayette
en fazla ekim yapılan ürünler sırasıyla buğday, arpa, çavdar, pamuk ve darı olup
ardından da pirinç, patates, yulaf, bakla, burçak ve kenevir gelir. 1928-1929 T.C. Devlet
Yıllığı’nda da; buğday, arpa, yulaf, çavdar, darı, bakla, patates, pamuk ve pirincin
vilayet genelinde 1928-1929 senesi toplam ekim ve ürün miktarları için Tablo 30 ve
31’in yekûnlarındaki rakamların aynısı verilmiş olup kenevir, arı kovanı-bal ve
burçaktan bahsedilmemiştir286.
285
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.512; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.708.
286
T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.366.
120
Tablo 30: Bayezid Vilayetinin 1927–1928 Senesi Zirai Üretim Çeşit ve Miktarları (dönüm, arı kovanı adet)
Kaza Arı
Buğday Arpa Yulaf Çavdar Darı Bakla Patates Kenevir Pamuk Pirinç Burçak
İsimleri Kovanı
Merkez
6.000 6.300
Karaköse
121
Eleşkird 120.000 40.000 150
Yekûn 224.282 104.925 114 18.020 4.030 35 267 4 7.538 150 1.492 30
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.707. *Kaynağın D/Y bölümündeki düzeltilmiş halidir.
Tablo 31: Bayezid Vilayetinin 1927–1928 Senesi Zirai Ürün Çeşit ve Miktarları (kg)
Kaza
Buğday Arpa Yulaf Çavdar Darı Bakla Patates Kenevir Pamuk Bal Pirinç Burçak
İsimleri
Merkez
300.0000 375.000
Karaköse
122
Eleşkird 3.100.000 960.000 1.200
Yekûn 9.359.529 5.765.000 13.170 1.240.000 120.385 1.060 12.024 120 430.036 1.200 97.946 96
Urfa vilayeti dâhilinde ekim yapılan arazi 1925-1926 senesi itibariyle Devlet
Salnamesinde tahmini 2.550.000 dönüm gibi büyük bir miktardır. Bu arazide buğday,
arpa, akdarı, mercimek, küşne, culban (veya cılban) ve nohut gibi hububat ile kendir,
susam, nar, zerdali, erik, elma, fıstık, incir ve zeytin yetiştirilmektedir. Harran kazasında
ekimi yapılan başlıca ürünler buğday ve arpadır. Kazada ekilen 75.000 dönüm araziye
1.800.000 kilo hububat sarf edilmektedir. Suruc kazasında 1925-1926 senesi 180.000
dönüm arazi ekilmiştir; 400.000 kilo buğday 300.000 kilo arpa 30.000 kilo mısır darısı
ve 20.000 akdarı mahsulü alınmıştır. Birecik kazasında ekim yapılan toplam arazi
miktarı 851.200 dönüm olup288 1925-1926 senesi ekilen araziden elde edilen mahsul
miktarları tablolaştırılarak Tablo 32’de gösterilmiştir.
287
Arif, s.5.
288
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500-502.
123
Tablo 33: 1927 Zirai Sayımına Göre Urfa Vilayetinde Çeşitli Ürün Miktarları (kg)
124
Tablo 33’te 1927 yılı zirai sayımı verilerine göre Urfa vilayeti; Türkiye
genelinde 20.000.000 kilogramın üzerinde buğday üretimi olan 28 vilayet içinde 23.
sırada, 10.000.000 kilogramın üzerinde arpa üretimi olan 26 vilayet içerisinde olup 5.
sırada, 100.000 kilogramın üzerinde pirinç üretimi olan 22 vilayet içinde 14. sırada ve
1.000.000 kilogramın üzerinde darı üretimi olan 14 vilayet içerisinde de yine 14.
sıradadır289.
19.381 km² yüzölçümüne sahip vilayette 1927-1928 senesi itibariyle 2.300 km²
(2.300.000 dönüm) ekili arazi vardır. Vilayetin bir senelik ekim ve ürün miktarı Tablo
34 ve 35’te gösterilmiştir290. Buna göre vilayette dönüm olarak en fazla ekilen ürün
sırasıyla buğday, arpa, darı, mısır, çavdar ve burçak olup ardından kenevir, tütün,
susam, bakla, yulaf ve pamuk gelir. Vilayette ayrıca zeytin ve incir ekimi yapıldığı da
görülmektedir.
1928-1929 senesi itibariyle vilayetin bir senelik ekim ve ürün miktarı ise Tablo
36 ve 37’de gösterilmiştir291. Vilayette yine buğday, arpa ve darı üretiminin önde
olduğu görülmektedir.
289
İstatistik Yıllığı 1931/32, s.194.
290
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.682-683 arasında.
291
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.682-683 arasında.
125
Tablo 34: Urfa Vilayetinin Bir Senelik (1927–1928) Zirai Üretim Çeşit ve Miktarları (dönüm, ağaçlar sak (adet))
Urfa
81.775 43.611 1.290 96 1.261 151 73 244 18 1.094 5.570
Merkez
Birecik 30.000 45.000 3.000 1.000 10.000 4.000 500 1.000 3.500 2.000
126
Siverek 48.000 120.000 500 6.000 100 100 2.000 1.500
Hilvan 60.000 15.000 448 5.000 100 1.000 1.000 100 120
Yekûn 493.123 383.855 448 7.936 7.290 11.416 51.388 651 1.517 2.104 238 2.000 4.594 9.570
Kaza
Buğday Arpa Yulaf Çavdar Burçak Mısır Darı Bakla Susam Kenevir Pamuk Tütün Zeytin İncir
İsimleri
Urfa 24.155.000 6.541.650 10.480 47.080 52.560 6.620 17.670 85.640 1.800 10.000 20.708
Merkez
2.500.000 3.550.000 175.000 60.000 900.000 400.000 1.500 7.000 50.000 4.000
Birecik
127
6.000.000 1.800.800 37.500 1.500.000 25.000 25.000 500.000 5.000
Siverek
Yekûn 74.793.420 15.973.435 10.080 286.060 695.480 1.023.080 3.254.510 8.120 410.510 612.104 211.200 500.000 60.000 31.207
Urfa
15.627 37.047 1.950 725 4.863 100 0 403 0 0 1.094 7.750
Merkez
Birecik 15.005 13.000 2.100 4.000 12.000 600 0 1.200 0 0 3.500 5.300
128
Siverek 33.000 15.000 0 0 13.000 140 200 30 1.000 1.000 0 6.400
Yekûn 157.392 136.547 9.280 7.800* 55.695 855 200 2.575 1.000 1.000 4.594 19.450
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Yıllığı 1928-1929, s.338. Kaynakta Suruç, Sürüş olarak yazılmıştır. *Kaynakta 7.827 olarak hatalı verilmiştir.
Tablo 37: Urfa Vilayetinin 1928–1929 Senesi Zirai Ürün Çeşit ve Miktarları (kg)
Kaza
Buğday Arpa Burçak Mısır Darı Bakla Susam Kenevir Pamuk Tütün Zeytin İncir
İsimleri
Urfa
1.893.434 1.275.063 112.225 160.800 216.635 2.700 0 106.000 0 0 10.000 257.000
Merkez
Birecik 300.000 350.000 20.000 80.000 160.000 8.000 0 20.000 0 0 50.000 600.000
129
Siverek 600.000 300.000 0 0 240.000 3.000 60.000 1.000 10.000 15.000 0 168.000
Viranşehir 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Yekûn 5.212.114* 2.919.823 138.925 353.640* 2.217.683 13.700 60.000 287.600 10.000 15.000 60.000 1.025.000
Susam 1.600 88
Pamuk 350 35
Kaynak: T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.673-674. Bu miktarlar o dönem itibariyle yerinden edinilmiş
yaklaşık miktarlardır.
Bayezid vilayet arazisinin büyük bir kısmı yayla ve otlak olduğu için halkın
birinci plandaki geçim kaynağı hayvancılıktır292. Vilayet bütününde yegâne zenginlik
kaynağı ve göstergesi; sahip olunan koyun, sığır ve atlardır. Özellikle koyun ve at
yetiştirmek aşiretler arasında adet olup büyük bir hevesle yapılan çok kutsal bir görev
olarak görülmektedir. Koyun, sığır, manda ve at dışında tavuk, kaz, ördek gibi kümes
hayvanları da yetiştirilir293. Bayezid vilayetindeki koyunlar iri cüsseli Karaman cinsi
koyunlar olup bunların büyük kısmı da Kızıl Karamanlardır. Kuzeyde bir miktar da
292
Türkiye Kılavuzu, s.80.
293
Edhem, s.5.
130
Herik denilen ince yapağılı Kafkas koyunları bulunur. Sığırların ise bir kısmı kısa boylu
ve küçük cüsseli yerli Kara ırk olmakla birlikte çoğunluğu et ve süt bakımından daha
verimli olan Doğu Kırmızı ırk ile bunların melezleridir. Vilayetteki yerli ırktan atlar pek
küçük cüsseli olmalarına rağmen çok dayanıklı hayvanlardır294.
Urfa vilayeti ise ehli hayvanlar bakımından Arif’e göre, ziraattan daha önemli
bir yere sahip olduğu gibi diğer vilayetlerin hepsinden de üstündür. Urfa vilayetinin
bilhassa atları ve koyunları genel gelirinin önemli bir kısmını teşkil eder. Koyun ve
koyunlardan elde edilen ürünlerin ihracatı senelik binlerce lirayı aşmaktadır ve her
seneki hasılat da bir öncekine göre artış göstermektedir295. Vilayette en önemli gelir
kaynağını oluşturan koyunların etinden başka yün, deri ve diğer ürünlerinden senelik
yüz binlerce lira vilayete dâhil olmaktadır. Arazinin çoğu alanlarının ekili olmaması
sebebiyle vilayet dâhilinde koyunların otlatılması için geniş doğal meralar mevcut
olduğu gibi kışın da berri denilen Rakka taraflarına sevk ettiklerinden masraf
yapmaksızın çok sayıda koyun beslenmekte ve bu koyunlardan önemli derecede fayda
sağlanmaktadır. Arif’e göre vilayetin Haleb ve Suriye gibi önemli pazarları mevcut olup
her sene daha fazla gelir elde edilecektir296. Nitekim EK 16’daki tablo da bunu
göstermektedir. EK 16’da Urfa vilayetinin 1925 senesine ait hayvan ve hayvansal
madde ithalat ve ihracat miktarları gösterilmiştir.
Urfa vilayetinde mevcut koyunlar Kürt ve Arap adı verilen iki kabiledir.
Renkleri çoğunlukla beyaz ve alacalı olup mor, siyah ve diğer renkleri de mevcuttur.
Kürt koyunları kuyruklarının iriliğiyle Arap koyunlarından ayrılır. Diğer kabileler
hemen hemen birbirinin aynı gibidir. Kürt koyunları nispeten daha iyi olup 12-25 kilo
kadar et verirler ve kuyrukları da 3-7 kilo kadardır. Arap koyunları 10-20 kilo kadar
olup kuyrukları 1-3 kilodur. Koyunların çoğu boynuzsuz olup her iki kabile arasında
yüzde bir nispetinde kulaksızları vardır297.
Urfa vilayeti atlarının bir kısmı safkan Arap atlarıdır. Çoğunluğu ise Arap
cinsiyle melezleşmiş Çukurova, Çerkez ve benzeri Anadolu kabilesidir. Çok az bir
294
Türkiye Kılavuzu, s.80.
295
Arif, s.6.
296
Arif, s.7-8.
297
Arif, s.7-8.
131
kısmı da Anadolu’nun çeşitli halis kabileleridir ancak bu atlar, katırcılar gibi nakliye
işlerini yapanların ellerinde bulunmaktadır298.
298
Arif, s.6.
299
Arif, s.6-7.
300
Arif, s.7.
132
(katır) 8.000, mandanın ve manda ineğinin 7.000, ineğin 4.250, öküzün 3.566, boğanın
3.000, koyunun 933 ve keçinin de 500 kuruştur301.
Urfa vilayeti dâhilinde 1921 yılında 107.219 koyun, 84.622 keçi, 1.017 deve;
1923 yılında 143.429 koyun, 108.678 keçi, 1.407 deve vardır303. 1926-1927 senesi
itibariyle toplam 1.161 baş beygir ve kısrak, 5 baş ester (katır), 7.926 baş öküz, 11 baş
manda, 1.925 baş deve, 4.719 baş merkep, 196.300 koyun ve 148.776 keçi vardır304.
Tablo 39’da 1927 zirai sayımına göre vilayette bulunan çift ve çiftlik hayvanlarının
sayısı verilmiştir. 1927-1928 senesinde vilayette bulunan ehli hayvan ve elde edilen
hayvansal ürünlerin miktarları ise Tablo 41’de gösterilmiştir.
301
İstatistik Yıllığı 1929, s.129.
302
T. C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.513. T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927 s.708’de ise, vilayette
3.270.966 baş koyun sayıldığı belirtilmiştir ki bu sayı çok yüksek olup büyük ihtimalle hatalı verilmiştir.
303
Arif, s.8.
304
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.687-688.
133
Tablo 40: Bayezid Vilayetinde 1927–1928 Senesi Mevcut Ehli Hayvan ve Hayvansal Ürün Miktarları
Merkez
5.250 5.250 3.200 __ 500 70.000 62.000 6.000 500.000 150.000 __ 500.000 50.000
Karaköse
Iğdır 1.000 263 639 __ 148 6.091 6.092 1.685 64.708 29.340 __ __ __
Kulb 155 304 208 0 8 4.272 4.162 300 23.012 12.554 8.357.464 23.012 12.554
Eleşkird 142 295 148 __ __ 4.063 4.056 460 25.915 9.255 514.300 18.000 8.800
134
Diyadin 290 530 87 __ 125 4.804 3.778 901 43.723 11.825 2.000.000 35.000 8.000
Tutak 92 244 34 __ __ 3.206 2.816 171 16.462 6.638 192.528 13.500 2.450
Bayezid 479 1.040 837 837 16 6.038 5.438 262 70.665 20.958 2.708.904 105.997 31.433
Toplam 7.403 7.926 5.153 837 797 98.474 88.342 9.779 944.485 240.570 13.773.196 695.509 113.237
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.709. *Kaynak tabloda belirtilmemiş.
Tablo 41: Urfa Vilayetinde 1927–1928 Senesi Mevcut Ehli Hayvan ve Hayvansal Ürün Miktarları
Urfa
821 2.942 15.352 164 6.452 29.323 26.418 116 351.588 250.466 22.916.640 754.764 375.696
Merkez
Birecik 99 170 2.330 4 233 2.920 3.129 2 27.774 26.779 980.000 80.000 4.500
Suruc 83 300 1.528 0 789 2.200 4.028 0 41.845 26.675 6.562.710 83.690 133.375
135
Harran 9 132 816 0 1.005 1.537 1.067 0 39.737 18.998 3.510.000 79.500 10.000
Siverek 63 1.034 4.271 0 2.157 11.060 9.284* 21 121.899 77.191 2.230.000 364.697 115.786
Viranşehir 0 23 18 0 2.500 2.495 3.000 1.000 110.795 44.537 500.000 200.000 50.000
Yaylak 52 200 1.081 1 149 2.380 4.109 1 26.952 22.372 14.797.220 25.000 10.500
Hilvan 233 1.300 3.000 0 284 1.200 5.686* 30 25.171 20.754 138.000 52.340 13.300
Yekûn 1.460 6.101 29.116 169 13.569 54.915 56.722 1.170 725.765 487.772 36.317.070 1.638.991 713.157
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.683. *Kaynağın D/Y bölümündeki düzeltilmiş hali.
Tablo 40 ve 41’de 1927-1928 senesi verilerine göre; inek, öküz ve manda
olarak sığır adedi Bayezid vilayetinde daha fazla olup 196.595 adet, Urfa vilayetinde
112.807 adettir. Beygir, kısrak ve katır olarak at adedi de yine Bayezid vilayetinde daha
fazla olup 16.166 adet, Urfa vilayetinde 7.730 adettir. Merkep ve deve adetleri Urfa
vilayetinde çok daha fazladır. Urfa vilayetinde 29.116 adet merkep varken Bayezid
vilayetinde 5.153 adettir, Urfa vilayetinde 13.569 deve varken Bayezid vilayetinde
sadece 797 adettir. Koyun adedi Bayezid vilayetinde, keçi adedi ise Urfa vilayetinde
daha fazladır. Her iki vilayetteki koyun ve keçi miktarının toplamı birbirine yakın olup
Urfa vilayetinde 1.213.537 adet koyun keçi varken Bayezid vilayetinde de
1.185.055’tir. Sığır, at, merkep, deve, koyun ve keçi adetleri toplamı alındığında
vilayetlerdeki toplam ehli hayvan sayısı; her iki vilayette de birbirine yakın olmakla
birlikte Bayezid vilayetinde biraz daha fazla olup 1.403.766, Urfa vilayetinde ise
1.376.769’dur. Bayezid vilayeti nüfusunun Urfa vilayeti nüfusunun yarısı kadar olduğu
düşünülürse Bayezid vilayeti için hayvancılığın çok daha fazla önem taşıdığı
görülmektedir.
5.2.4.2. Arıcılık
305
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.707-708.
306
Türkiye Kılavuzu, s.80.
307
Genel Kurmay Başkanlığı (Coğrafya Encümeni), s.198.
136
Tablo 42: Urfa Vilayeti Kazalarında 1934 Senesinde Arıcılık Verileri
5.2.4.3. Balıkçılık
308
Genel Kurmay Başkanlığı (Coğrafya Encümeni), Doğu Anadolu Coğrafyası Tabiî, Ziraî, Beşerî,
Baytarî, C.7, Ankara: Genelkurmay Matbaası, 1938, s.190.
309
Genel Kurmay Başkanlığı (Coğrafya Encümeni), s.193.
137
Rahman ve Aynzeliha göllerinde ise müzmin cinsinde balıklar mevcuttur. Fırat
nehrindeki balıklar ağlarla avlandığı gibi bazen bomba ve dinamitte kullanılmaktadır310.
Bayezid vilayetinin yüksek dağlarında yabani keçi ve koyun, boz ve beyaz ayı,
sansar ve tilki çok miktarda bulunur. Köse Dağı’nda özellikle iyi cins sansar avlanır311.
Tendürek Dağı taşlıklarında ekseriyetle büyük ayılara rastlanmaktadır. Ağrı-Ararat Dağı
eteklerindeki sazlıklarda yaban domuzu mevcuttur, kışın ocak ayında buralarda
kurtların sürü ile gezdikleri de daima görülmektedir. Vilayetin her kaza ve köyünde kurt
ve tilki çokça bulunmaktadır; buralarda kışın esterikinin ile tilki avlanması
meşhurdur312. Yıllık 100.000 liralık tilki ve sansar derileri Erzurum ve İstanbul’a sevk
ve ihraç edilmektedir313. Bundan başka vilayette ördek, toy, keklik gibi kuşlar ve çeşitli
yılanlar da çoktur314.
Urfa vilayetinde ise vahşi hayvanlardan kurt, tilki, çakal, sansar, yabani kedi,
bazı sulu vadilerde nadiren yaban domuzu, tavşan ve güneyde sürü halinde ceylanlar
bulunur. Vilayet halkı bu hayvanları avlayarak derilerini vilayet dışına satarlar315.
310
Kapaklı (çev.), s.19.
311
Türkiye Kılavuzu, s.80.
312
Edhem, s.5. Esterikinin: Bir tür zehirleyici madde.
313
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.513; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.709.
314
Türkiye Kılavuzu, s.80-81.
315
Kapaklı (çev.), s.15.
316
Edhem, s12.
317
Edhem, s.20.
138
1925-1926 ve 1925-1926 yıllarında da vilayette fabrika ve şirket yoktur318. 1927-1928
yıllarında ise vilayetin Iğdır kasabasında pamuğu çekirdekten ayırmak ve balya
yapmakla iştigal eden bir komandit şirketi pamuk fabrikası vardır. Yine aynı yıllarda
vilayette 86 adi su değirmeni bulunmaktadır319.
318
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.153; 1926-1927, s.709.
319
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.710.
320
Arif, s.12, 15, 22.
321
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500-502.
322
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.689-690.
139
Tablo 43: Urfa Vilayetinde 1927–1928 Senesi Mevcut Fabrikalar ve Bir Senelik
Üretim Miktarları
Bir
Senelik
Bulunduğu Kuruluş Kullanılan Beygir
İsmi Çeşidi Sahipleri Tabiiyeti Üretim
Yer Tarihi Yakıt Gücü
Miktarı
(kilo)
Urfa-
Külli Zade
Narbehi Dizel Buz ve
Osman T. C. 1925 Mazot ile 40 500.000
Mahallesi [Marka] Un
Efendi
Mevkiinde
Urfa- Halil
Tanzi
Beykuyusu Un Abduh T. C. 1927 Gaz ile 20 300.000
[Marka]
Mevkiinde Efendi
İngiltere’nin Musullu
Viranşehir Gaz ve
Kanil Un Hüseyin T. C. 1921 36 500.000
Kazasında Benzin
Mamulatı Ağa
1927 yılı sanayi sayımından elde edilen sonuçlarda sanayi türleri; istihraç
sanayii (yeraltı kaynakları sanayii), ziraat, ehli hayvan, balık ve av ürünleri sanayii,
dokuma sanayii, ağaç ve diğer bitkisel ürün sanayii, kâğıt ve karton sanayii, maden,
maden işleme ve makine imalatı sanayii, yapı inşaatı sanayii, kimya sanayii, karma
sanayi ve çeşitli sanayiler veya belirlenmemiş olanlar şeklinde on gruba ayrılmıştır.
Buna göre Bayezid ve Urfa vilayetlerinde bu sanayi gruplarındaki müessese ve çalışan
adedi Tablo 44’te verilmiştir323. Tablodan 1927 senesi itibariyle yine Urfa vilayeti
sanayisinin Bayezid vilayeti sanayisinden daha iyi durumda olduğu görülmektedir.
Bayezid vilayetinde mevcut sanayi müessesesi adedi sırasıyla, ziraat, dokuma, ağaç,
yeraltı kaynakları, maden ve makine sanayii grubunda olmak üzere toplamda yalnızca
32, Urfa vilayetinde ise sırasıyla ziraat, dokuma, ağaç, maden ve makine, yeraltı
323
İstatistik Yıllığı 1931/32, s.214.
140
kaynakları, yapı, kimya ve kâğıt sanayii grubunda olmak üzere toplamda 857’dir.
Sanayide çalışan nüfus, 13-60 yaş arası faal nüfusa oranlanırsa; Bayezid vilayeti faal
nüfusunun yaklaşık binde 2’sinin, Urfa vilayeti faal nüfusunun ise yaklaşık yüzde
2’sinin sanayi sektöründe çalıştığı ortaya çıkar. Bu oran Türkiye genelinde ise yaklaşık
yüzde 3’tür.
Yeraltı Kaynakları
2 51 4 4 556 18.932
Sanayii
Ziraat, Ehli Hayvan,
Balık ve Av 16 30 374 1.035 28.439 110.480
Ürünleri Sanayii
Ağaç ve Diğer
Bitkisel Ürün 5 6 152 304 7.896 24.264
Sanayii
Kâğıt ve Karton
_ _ 1 8 348 2.792
Sanayii
Maden, Maden
İşleme ve Makine 3 9 155 350 14.752 33.866
İmalatı Sanayii
141
5.4. Ticaret
Urfa vilayet merkezinde 13’ü sıradan, 4’ü gümrük hanı olmak üzere tüccarlara
ait 17 han, Birecik kasabasında 9 han, Suruç kazasında 4 han vardır327. Bayezid
vilayetinde ise han mevcut değildir328.
324
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.153; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.709.
325
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.501; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.190.
326
Arif, s.12, 15, 18.
327
Arif, s.15, 18, 34.
328
Edhem, s.20.
329
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.710.
330
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.684.
331
T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.198.
142
dışına satılan malların başında gelir. Her yıl yaklaşık 400 ton yağ, 300 ton peynir,
100.000 koyun ve sığır, 100.000 kilodan fazla yapağı vilayet dışına satılır. Yağ, deri ve
yün büyük merkezlere; bağırsak İstanbul’a; içyağı, kavurma ve tulumpeynirinin büyük
bir kısmı Erzurum’a gönderilir332. Vilayetin kaza ve köylerinde çokça tilki
görüldüğünden, vilayette kışın esterikinin ile tilki avlanması yaygın olup333 yıllık
100.000 liralık tilki ve sansar derisi Erzurum ve İstanbul’a ihraç edilmektedir334.
Geçmiş dönemlerden beri Urfa şehri Suriye ile doğu vilayetleri arasında bir
transit ticaret merkezi durumunda olmasına rağmen ticari muamele usulleri gelişmemiş
olmakla birlikte özellikle ticaret komisyonculuğu yaygın hale gelmiştir. Her sene doğu
vilayetlerinden getirilen yüz binlerce koyunun Haleb’e, Mısır’a sevk edilmesiyle
vilayete yüklü miktarda altın girişi olmuştur. Doğu vilayetlerinden Diyarbakır, Bitlis,
kısmen Malatya, Elaziz ve Siirt’e kadar olan yerlerde Avrupa ticaret malları Urfa
tüccarları aracılığıyla alınıp sevk olunurmuş ve hatta bu vilayet tacirlerinin doğrudan
Urfa pazarından da mal satın aldıkları olurmuş. Ancak Yenice-Nusaybin hattının
işletilmesinden sonra Diyarbakır ve çevresi, Suriye ve İstanbul’dan aldıkları ticari
malları daha yakın olması nedeniyle Mardin yoluyla getirdikleri için Urfa vilayetinin
her sene ticari aracılıktan elde ettiği kazanç çok önemli miktarda kayba uğramıştır. 1927
yılı itibariyle Urfa’nın bu ticareti vilayet dâhili ve kısmen de Malatya ile sınırlıdır. Dr.
Şefik Arif, Keller–Malatya–Diyarbakır şimendifer hattının açılmasıyla birlikte Urfa
şehrinin ticaretinin vilayet sınırları dâhiliyle sınırlanacağını ve Urfa'nın ticaret
bakımından önemini günden güne yitireceğini belirtmiştir336. Nitekim 1939 itibariyle
Birinci Genel Müfettişliğin yaptığı belirlemede Urfa vilayetinin, güney demiryolu ve
332
Türkiye Kılavuzu, s.81-82.
333
Edhem, s.5. Esterikinin: Bir tür zehirleyici madde.
334
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.513; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.709.
335
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.512; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.708.
336
Kapaklı (çev.), s.21.
143
Fevzipaşa–Diyarbakır yolu gibi iki paralel transit hat arasında bulunduğundan transit
ticaret açısından büyük bir merkez özelliği göstermediğinden bahsedilmektedir. Vilayet
kendi mahsullerini ve hayvanlarını Akçakale yoluyla ve yalnızca yaz mevsimlerinde
olmak üzere Urfa–Antep karayolu ile nakletmektedir337.
Urfa vilayeti iktisaden bir ziraat vilayeti olduğundan ticaretinin büyük bir
kısmını da zirai ticaret oluşturmaktadır340. Zeytin, zeytinyağı, kestane, nar, erik, ceviz,
elma ve fıstık vilayetin ihraç ürünlerinden olup Arif’e göre bu meyve ağaçlarının
üretiminde bilimsel yöntemlerle iyileştirmeye gidilirse vilayet için önemli bir gelir
kaynağı teşkil edecektir341. 1927 yılı itibariyle buğday, arpa, yağ, üzüm, yün ve koyun
vilayet ihracatının önemli kısmını teşkil eder. Vilayetin başlıca tarım ürünleri olan
337
Birinci Genel Müfettişlik, Güney Doğu Birinci Genel Müfettişlik Bölgesi, İstanbul: Cumhuriyet
Matbaası, 1939, s. 341.
338
Kapaklı (çev.), s.22.
339
Kapaklı (çev.), s.21-22.
340
Birinci Genel Müfettişlik, s.340.
341
Arif, s.4.
144
buğday ve arpa kuraklığın ve çekirgenin olmadığı senelerde vilayet ihtiyacını
karşılamaktan öte İstanbul’a, Haleb’e ve bazen Adana, Mersin ve İzmir’e 50-60 milyon
kilo ihraç edilebilmektedir. Yine yıllık ihtiyacı karşılamanın da ötesinde senede
350.000-500.000 arasında koyun, 700.000-800.000 kilo arasında ve hatta bazı seneler
daha fazla miktarda sadeyağ ve 3-4 milyon kilo yün, üzüm, kenevir, keçi kılı, koyun
derisinden bir çeşit kürk, mısır, nohut, susam, mercimek, fıstık, pamuk, bağırsak ve av
derileri de ihraç edilebilmektedir342. 1939 yılına bakıldığı zaman vilayetin ihraç
mallarında pek bir değişiklik söz konusu olmadığı görülür. 1939 yılı itibariyle yine
başta hububat olmak üzere, hayvan ve yağ, yün, deri, bağırsak gibi hayvansal ürünler
vilayetin başlıca ticari mallarını teşkil etmekte olup; Urfa şehri içinde yıllık ortalama
4.000 vagon hububat, 100.000 civarında hayvan, 40.000-50.000 teneke yağ, 500 ton
yün, 35.000 deri ve bağırsak ihraç edilmektedir343.
342
Kapaklı (çev.), s.22.
343
Birinci Genel Müfettişlik, s.341.
344
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.502. Kıyye (Okka): 1,282 kilogram veya 400 dirhemlik ağırlık
ölçüsü birimi.
345
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.688. EK 16’da Urfa vilayetinin 1925 senesine ait hayvan ve
hayvansal madde ithalat ve ihracat miktarları tablosu gösterilmiştir.
145
6. SONUÇ
146
1927 yılı genel nüfus sayımına göre Urfa vilayeti nüfusu Bayezid vilayeti
nüfusunun yaklaşık iki katıdır. Urfa vilayetinde Türkiye genelinde olduğu gibi kadın
nüfus erkek nüfustan fazladır. Vilayette kadın nüfus oranı %50,36, erkek nüfus oranı
%49,64’tür. Bayezid vilayeti nüfusunda ise, erkek nüfus kadın nüfustan fazla olup erkek
nüfus oranı %54,67 iken kadın nüfus oranı %45,33’tür.
1927 yılı genel nüfus sayımına göre, Bayezid vilayetinde evli olan erkek sayısı
evli kadın sayısından fazla; Urfa vilayetinde ise evli kadın sayısı evli erkek sayısından
fazladır. Vilayette evli erkek sayısının daha fazla olması, dışarıdan vilayete çalışmak
için gelip yerleşen erkek nüfusun olduğu; evli kadın sayısının daha fazla olması ise,
vilayet dışına çalışmak için giden erkek nüfusun olduğu anlamına gelir. Bayezid
vilayetinde evli erkek sayısı evli kadın sayısından Karaköse kazasında 3.113, Bayezid
kazasında 440, Iğdır kazasında 139 daha fazladır. Buna mukabil Karaköse kazasında
5.385 ve Bayezid kazasında 1.056 ordu mensubu, Iğdır kazasında da 773 hâkim olduğu
dikkate alınırsa, bu mesleklerdeki erkek nüfusun bir kısmının vilayete dışarıdan geldiği
söylenebilir. Aynı şekilde evli erkek sayısı evli kadın sayısından Urfa vilayetinin
Viranşehir kazasında 290, Urfa şehrinde 180, Harran kazasında 59 daha fazladır. Buna
karşılık; Viranşehir kazasında 519, Urfa şehrinde 965, Harran kazasında 202 ordu
mensubu erkek nüfus mevcuttur.
1927 genel nüfus sayımında yapılan yaş gruplamasına göre, 61 yaş ve üstü için
“yaşlı nüfus”, 13-60 yaş arası için “üretken nüfus” ve 0-12 yaş arası için “genç nüfus”
şeklinde bir nüfus tasniflemesi yapılabilir. Bu durumda, Bayezid vilayetindeki genç
nüfus %38 ve Urfa vilayetindeki genç nüfus %37 ile Türkiye geneli için %33 olan genç
nüfus oranının üstündedir. Üretken nüfus bakımından ise Bayezid vilayeti %57, Urfa
vilayeti %59 ile Türkiye’deki %62’lik oranın altındadır. Yaşlı nüfus oranları
bakımından ise Bayezid vilayeti yaklaşık %5 ve Urfa vilayeti %4 ile Türkiye
genelindeki %5’lik oran düzeyine çok yakındır.
147
Bununla birlikte Başbakan İsmet İnönü’nün 1925 yılında millî eğitim ve millî
eğitimin genel hedefi olan Türkleştirme ile ilgili yaptığı büyük idealist konuşma 1935
yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu vilayetlerini gezip dolaştıktan sonra edindiği bilgi
ve izlenimler doğrultusunda hazırlayıp Atatürk’e sunduğu Kürt raporunda daha temkinli
ifadeler kullanmıştır. Bu ifadeler, okullarda sürdürülen Türkleştirme eğitiminin Kürt
nüfus üzerinde etkili olmadığı ve kaldı ki Türkiye genelinde de okul, öğretmen ve
öğrenci bakımından eğitimde nicel ve nitel olarak istenilen seviyeye ulaşılamadığı
yönündedir.
1927 yılı itibariyle Türkiye genelinde okumayı bilenlerin oranı yaklaşık %8,2
iken Kürt nüfusun yoğun olduğu vilayetler olan Urfa’da yaklaşık %2,9 ve Bayezid’da
yaklaşık 2,5 olup Türkiye genelinin çok altındadır. 1935 yılına bakıldığında ise Türkiye
genelinde okumayı bilenlerin oranı yaklaşık %15,6 iken, Urfa’da yaklaşık %4,8 ve
Bayezid’da yaklaşık %4,4’tür. Her iki dönemde de Türkiye genelinde ve aynı şekilde
vilayetlerde kadın nüfustaki okuma oranları erkek nüfustaki okuma oranlarının çok
altında kalmıştır. Bununla birlikte okumayı bilenlerin oranları Türkiye genelinde ve
yine vilayetlerde kadınlarda da ereklerde de 1927 senesinden 1935 senesine yaklaşık
olarak iki katına yükseldiği söylenebilir, ancak bu oranlar yine de çok düşük
seviyededir.
148
olmakla birlikte yalnızca kunduracılık, terzilik, tenekecilik, semercilik, marangozluk,
debbağlık, bakırcılık, demircilik, şekercilik gibi küçük çaplı iş yapan zanaatlar
mevcuttur.
1927 yılı sanayi sayımından elde edilen sonuçlara göre 1927 senesi itibariyle
yine Urfa vilayeti sanayisinin Bayezid vilayeti sanayisinden daha iyi durumda olduğu
görülmektedir. Bayezid vilayetinde mevcut sanayi müessesesi adedi sırasıyla, ziraat,
dokuma, ağaç, yeraltı kaynakları, maden ve makine sanayii grubunda olmak üzere
toplamda yalnızca 32, Urfa vilayetinde ise sırasıyla ziraat, dokuma, ağaç, maden ve
makine, yeraltı kaynakları, yapı, kimya ve kâğıt sanayii grubunda olmak üzere toplamda
857’dir. Sanayide çalışan nüfus, 13-60 yaş arası faal nüfusa oranlanırsa; Bayezid
vilayeti faal nüfusunun yaklaşık binde 2’sinin, Urfa vilayeti faal nüfusunun ise yaklaşık
yüzde 2’sinin sanayi sektöründe çalıştığı ortaya çıkar. Bu oran Türkiye genelinde ise
yaklaşık yüzde 3’tür.
Bayezid vilayetinde Edhem’in belirttiği üzere ekim alanı oldukça az olup ekim
faaliyetleri de sınırlıdır. Buna karşın dörtte iki buçuğu ova olan Urfa vilayet arazisinde
ise ekim faaliyetleri çok daha iyi durumdadır. Ancak her iki vilayette de dönem
itibariyle yapılan ekim ilkel araçlarla eski usullerde yapılmaktadır.
149
Dönüm olarak en fazla ekim yapılan ürünler Bayezid vilayetinde sırasıyla
buğday, arpa, çavdar, pamuk, darı ve pirinç; Urfa vilayetinde ise sırasıyla buğday, arpa,
darı, mısır, çavdar ve burçak, kenevir, tütün ve susamdır. Devlet salnamelerine göre
Bayezid vilayetinde 1925-1927 yıllarında ekim yapılan arazi miktarı tahminen 250.000
dönüm, 1927-1928 yılında ise 361.000 dönüm kadardır. Urfa vilayetinde ise ekim
yapılan arazi miktarı 1925-1926 senesi itibariyle tahminen 2.550.000 dönüm, 1927-
1928 senesi itibariyle de 2.300.000 dönüm olup Bayezid vilayeti ekiminin çok
üstündedir.
1927 yılında Bayezid vilayetindeki 1.500 kadar Kürt ailenin Batı illerine
naklini öngören 1097 sayılı “Bazı Eşhasın Şark Menatıkından Garb Vilayetlerine
Nakillerine Dair Kanun” çıkarılmıştır. 1929 yılında ise bu kanunu tamamlayıcı nitelikte,
“Şark Menatıkı Dâhilinde Muhtaç Zürraa Tevzi Edilecek Araziye Dair Kanun”, 1934
yılında ise 2502 sayılı “Kars Vilâyetiyle Beyazıt, Erzurum ve Çoruh Vilâyetlerinin Bazı
150
Parçalarında Muhacir ve Sığıntıların Yerleştirilmesi ve Yerli Çiftçilerin
Topraklandırılması Hakkında Kanun” ve 2510 Sayılı İskân Kanunu çıkarılmıştır. 2510
Sayılı İskân Kanunu ile de Batıya göç ettirilerek dağınık bir şekilde yerleştirilen Kürt
nüfusun boşalttığı bölgelere milli sınırlar dışından yine aynı kanunda “Türk soyundan
ve Türk kültürüne bağlı” ifadesiyle tanımlanan göçmenlerin getirttirilerek Türk
nüfusunun yoğunlaştırılması amaçlanmıştır. Buna rağmen, bölge halkı kendi sosyo-
ekonomik varlıklarını sürdürmeye devam etmiştir.
151
EKLER
152
EK 1: “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası” Dizisinin Basılan Kitapları
S. Cüz. Sf.
Yazarı Tarih Vilayeti
N. No. Say.
153
EK 2: Sıhhi ve İçtimai Coğrafya Tahrir Programı
Birinci Kısım
COĞRAFİ, TARİHÎ, JEOLOJİ (JEOLOJİK) ve İDARİ MALUMAT
I. Fasıl
AHVALİ COĞRAFİYE
II. Fasıl
JEOLOJİK MALUMAT
III. Fasıl
TARİHÎ MALUMAT
(Her kasaba için ayrı paragraf açılacaktır.)
IV. Fasıl
TAKSİMATI MÜLKİYE ve İDARİYE
154
(her kazanın hududu, muhtevi olduğu nahiye ve köy adetleri). — Nüfus (Her kazanın
ayrı ve umumi nüfusu, nahiye ve köylerin ayrı ayrı nüfusları lahikadaki cetvelde
gösterilecektir). — Muhaceret (dâhilden harice, hariçten dâhile, esbabı, tarzı iskânları,
ahvali sıhhiyeleri). — Aşiretler. — Vilayet ve belediye bütçelerinde umuru sıhhiye ve
hayriye için son senelerde (1924’ten itibaren) tefrik edilen mebaliğin miktar ve veçhi
tahsisi ile vilayetin ve şehremanetleri veya belediyelerin umumi varidatına nazaran
nispetleri ve işbu mebaliğden senesi zarfında vuku bulan sarfiyatın miktarı (sene
besene mukayeseli cetvel halinde).
İkinci Kısım
İKLİM ve TABİAT
V. Fasıl
İKLİM ve TABİAT
(Her kasaba için ayrı ayrı)
Üçüncü Kısım
ŞEHİR, KASABA ve KÖYLERİN BELEDİ ve İÇTİMAİ VAZİYETLERİ
VI. Fasıl
MUVASALA ve MUHABERE VASITALARI
155
VII. Fasıl
EMAKİN ve İSKÂN
(Her kasaba için ayrı)
(Resmi, umumi ve hususi emakinden birkaç fotoğraf)
VIII. Fasıl
SULAR
(Her kasaba için ayrı)
IX. Fasıl
UMUMİ BELEDİYE TEŞKİLATI SIHHİYESİ VE GIDALAR
(Her kasaba için ayrı)
156
şekli). — Liman ve iskeleler (ahvali, buralarda farelerin gemilere dühul hurucuna
karşı alınan tedbirler). — Tozlar (esbabı). — ve Parklar. — Umumi ve hususi halâlar
(helalar). — Lağım mecraları. — Ahırlar. — Mezbaha. — Etler (sureti nakil ve
muhafazaları). — Kabristanlar. — Müzahrafatın sureti cem’i ve izalesi. — Taaffünat
menbaları.
X. Fasıl
İÇTİMAİ VAZİYET
(Her kasaba için ayrı)
157
mektepleri, terbiyei bedeniye ve idman yurtları).
Dördüncü Kısım
HAYVANAT ve NEBATAT
XI. Fasıl
HAYVANAT
(Her kasaba için ayrı)
XII. Fasıl
NEBATAT
(Her kaza için ayrı)
Beşinci Kısım
VAZİYET ve TEŞKİLATI SIHHİYE
XIII. Fasıl
TEŞKİLATI SIHHİYE
158
cemiyetlerine ait eczanelerle umuma mahsus serbest eczaneler ve eczayi tıbbiye
ticarethaneleri ve bunların sahip ve müdiri mes’ulleri, etibba ve baytarlar nezdinde ve
çiftliklerde bulunan ecza dolapları; tacirler arasında san’at ve ziraat işlerinde
kullanılan zehirli maddelerin satıldığı ticarethanelerin sahipleri). — Vilayette mevcut
muvazzaf ve serbest etibba (adetleri, bulundukları mevki, ihtisasları). — Ebeler,
hastabakıcılar. —Diş tabipleri, dişçiler, sıhhiye memurları. — Mütetabbipler var
mıdır? (ne gibi hastalılarla meşgul ve ne tarzda tedavi ettikleri). — Sıhhi
propagandalar (eşkâli; tarzı neşri ve halk üzerindeki tesirleri).
XIV. Fasıl
EMRAZI MUTADE ve BELEDİYE
(Her kasaba için ayrı)
XV. Fasıl
EMRAZI SÂRİYE
159
karşı mücadele vasıtaları ve bulundukları mahallerin (kaza ve nahiyelerin)
hususiyetleri.
Altıncı Kısım
NÜFUS HAREKÂTI veya HAYATİ İHSAİYAT
XVI. Fasıl
DOĞUM
(Her kasaba için ayrı)
Doğum nispetleri (bir senede bin nüfusa isabet eden diri doğum). — Doğum
ihbarı (Teşkilatı sıhhiyeye zamanında ihbar ediliyor mu?) Ne şekilde istihbarat
cereyan ediyor? — Çocukların sureti tegaddisi (ırzai tabii, ırzai, sınai mahalli
itiyatlar). — Çocuk bakımı. — Sıkıt vukuatı (nispeti, eşkâli, esbabı).
XVII. Fasıl
ÖLÜM
(Her kasaba için ayrı)
“0–1” yaşına kadar çocuk vefiyatı (nispetleri, esbabı, buna karşı alınan
tedbirler). — “1–5” yaşına kadar çocuk vefiyatı (nispetleri, esbabı). — “5–16” yaş
(mektep yaşı) çocuklarının vefiyatı (nispetleri, esbabı).— Ömrü vasati. — Yüz
yaşından fazla yaşayanların miktar ve nispeti.
XVIII. Fasıl
EVLENME-BOŞANMA
LAHİKA
160
II — Her kazanın merkez kazasıyla beraber köylerinin hane, nüfus
miktarlarını (erkek, kadın); kaza merkezine olan mesafesini (kilometre hesabıyla);
içilecek sularını (menba, dere, kuyu) gösterir cetveli.
161
havi cetvel.
MERBUTAT
162
EK 3: 1925–1926 Senesi Bayezid Vilayeti Memurları ve Memuriyetleri
Bayezid Vilayeti
163
EK 4: 1926–1927 Senesi Bayezid Vilayeti Memurları ve Memuriyetleri
Bayezid Vilayeti
164
EK 5: 1927–1928 Senesi Bayezid Vilayeti Memurları ve Memuriyetleri
Bayezid Vilayeti
Müftü .
Merkez Karaköse Kazası
Sulh Mahkemesi Reisi Ahmed Cemil Bey
Vali Serya Bey Müddeiumumi .
Muhasebeci İsa Mansur " Müstantık .
Tahrirat Müdürü Cemal " Posta ve Telgraf Müdürü Mustafa Bey
Müftü Sadullah Efendi
Ağır Cezalı Asliye Mahkemesi Reisi Rıfat Bey
Eleşkird Kazası
Müddeiumumi Cemal " Kaimmakam .
Aza Kadri " Mal Müdürü .
" Müştak " Müftü .
" Mülazımı Kemal " Hükümet Tabibi .
Müstantık Hayati "
Diyadin Kazası
Vilayet Jandarma Kumandanı Kamil "
Polis Serkomiseri Hulusi " Kaimmakam Hayri Bey
Maarif Müdürü Helaku " Mal Müdürü Fazıl "
Sıhhiye ve Muavenet-i İctimaiye Müdürü Kemal " Müftü Vekili Mehmed Efendi
Merkez Hükümet Tabibi . Sulh Hâkimi Hamid Bey
Muhasebe-i Hususiye Müdürü Musa Bey Hükümet Tabibi Ali Seyfeddin "
Nüfus Müdürü Cafer Sadık " Posta ve Telgraf Müdürü Ahmed "
Tapu " Fethi "
Tutak Kazası
Hükümet Tabibi .
Baytar Şevket Bey Kaimmakam Rüşdi Bey
Telgraf ve Posta Merkez Müdürü Rahmi " Mal Müdürü Şevki "
165
EK 6: 1925–1926 Senesi Urfa Vilayeti Memurları ve Sıfat-ı Memuriyetleri
Urfa Vilayeti
166
EK 7: 1926–1927 Senesi Urfa Vilayeti Memurları ve Sıfat-ı Memuriyetleri
Urfa Vilayeti
167
EK 8: 1927–1928 Senesi Urfa Vilayeti Memurları ve Sıfat-ı Memuriyetleri
Urfa Vilayeti
Sıhhiye ve Muavenet-i İctimaiye Müdürü Hasan Tahsin " Mal Müdürü Kadri "
168
EK 9: 28 Ekim 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Bayezid Vilayetinin Kaza, Şehir ve Köyler İtibariyle Nüfus Tablosu
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Nüfus Yoğunluğu
Toplam
Toplam
Toplam
Toplam
Toplam
Bayezid
1.298 2.632 3.930 3.792 3.845 7.637 4.330 4.570 8.900 8.122 8.415 16.537 9.420 11.047 20.467 3.205 6 174
Merkez
Iğdır 1.391 2.325 3.716 5.330 5.606 10.936 5.028 5.287 10.315 10.358 10.893 21.251* 11.749 13.218 24.967 2.105 12 88
Eleşkird 188 196 384 3.764 4.129 7.893 ___ ___ ___ 3.764 4.129 7.893 3.952 4.325 8.277 1.090 8 86
169
Diyadin 244 401 645 2.929 3.077 6.006 2.486 2.644 5.130 5.415 5.721 11.136 5.659 6.122 11.781 1.810 7 113
Tutak 207 228 435 2.565 2.692 5.257 ___ ___ ___ 2.565 2.692 5.257 2.772 2.920 5.692 1.890 3 92
Karaköse 715 3.503 4.218 5.485 7.509 12.994 1.776 1.727 3.503 7.261 9.236 16.497 7.976 12.739 20.715 2.310 9 133
Kulp 478 636 1.114 2.893 2.838 5.731 1.801 1.889 3.690 4.694 4.727 9.421 5.172 5.363 10.535 840 13 97
Toplam 4.521 9.921 14.442 26.758 29.696 56.454 15.421 16.117 31.538 42.179 45.813 87.992 46.700 55.734 102.434 13.250 8 783
Kaynak: Başvekâlet Merkezi İstatistik Müdüriyet-i Umumiyesi, 28 Teşrin-i Evvel 1927 Umumi Nüfus Tahriri Vilayet, Kaza, Şehir ve Köyler İtibariyle
Türkiye Nüfusu, Ankara: Türk Ocakları Merkez Heyeti Matbaası, 1928, s.20. *Kaynak tabloda hatalı verilmiştir.
EK 10: 28 Ekim 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Urfa Vilayetinin Kaza, Şehir ve Köyler İtibariyle Nüfus Tablosu
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Yekûn
Yekûn
Yekûn
Yekûn
Yekûn
Nüfus Yoğunluğu
Urfa
14.598 15.320 29.918 2.295 2.272 4.567 12.480 12.215 24.695 14.775 14.487 29.262 29.373 29.807 59.180 3.330 18 297
Merkez
Birecik 4.662 4.438 9.100 2.806 2.740 5.546 8.529 8.250 16.779 11.335 10.990 22.325 15.997 15.428 31.425 680 46 131
Harran 172 401 573 3.068 2.956 6.024 3.107 3.420 6.527* 6.175 6.376 12.551 6.347 6.777 13.124 2.315 6 153
170
Suruç 612 939 1.551 8.502 8.399 16.901 ___ ___ ___ 8.502 8.399 16.901 9.114 9.338 18.452 1.230 15 157
Siverek 7.638 7.350 14.988 3.259 2.993 6.252 11.619 10.485 22.104 14.878 13.478 28.356 22.516 20.828 43.344 3.370 13 320
Viranşehir 994 1.363 2.357 2.244 2.124 4.368 3.018 2.578 5.596 5.262 4.702 9.964 6.256 6.065 12.321 2.240 5 91
Hilvan 301 301 602 5.838 5.738 11.576 ___ ___ ___ 5.838 5.738 11.576 6.139 6.039 12.178 1.080 11 135
Yaylak 487 509 996 4.991 5.061 10.052 3.151 3.264 6.415 8.142 8.325 16.467 8.629 8.834 17.463 1.635 11 141
Yekûn 29.464 30.621 60.085 33.003 32.283 65.286 41.904 40.212 82.116 74.907 72.495 147.402 104.371 103.116 207.487 15.880 13 1.425
Kaynak: 28 Teşrin-i Evvel 1927 Umumi Nüfus Tahriri Vilayet, Kaza, Şehir ve Köyler İtibariyle Türkiye Nüfusu, s.19. *Kaynakta 6.520 olarak hatalıdır.
EK 11: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Bayezid Vilayetinde Kazalar İtibariyle
Nüfusun Anadil Bakımından Cinsiyete Göre Bileşimi Tablosu
Türkçe
Rumca
Ermenice
Fransızca
İtalyanca
İngilizce
Arapça
Acemce
Yahudice
Çerkezce
Kürtçe
Tatarca
Arnavutça
Bulgarca
Meçhul
Diğer ve
Kadın/
Kazalar
Erkek
K 3.955 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 5.508 _ _ _ _
Bayezid
E 4.572 _ _ _ _ _ _ _ _ 3 6.452 _ _ _ _
K 977 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 4.701 _ _ _ _
Diyadin
E 1.022 _ _ _ _ _ _ 1 _ _ 5.147 _ _ _ 3
K 470 _ 1 _ _ _ _ _ _ _ 3.837 _ _ _ _
Eleşkirt
E 648 _ _ _ _ _ _ _ _ 5 3.968 _ _ _ _
K 6.054 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 5.770 _ _ _ 1
Iğdır
E 7.291 _ _ _ _ _ _ _ _ 1 6.080 _ _ _ 12
1.976 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 5.970 _ _ _ _
Karaköse
E 7.056 _ _ _ _ _ _ 2 _ 4 6.265 _ _ _ 55
K 3.467 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 1.711 _ _ _ _
Tuzluca
(Kulp)
E 3.769 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 1.580 _ _ _ _
K 907 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 2.104 _ _ _ _
Tutak
E 1.406 _ _ _ _ _ _ _ _ 2 1.833 _ _ _ _
K 17.806 _ 1 _ _ _ _ _ _ _ 29.601 _ _ _ 1
Toplamı
Vilayet
E 25.764 _ _ _ _ _ _ 3 _ 15 31.325 _ _ _ 70
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü, 28 Teşrinievel 1927 Umumi
Nüfus Tahriri, Fasikül.I, Sayı.7, İstanbul: Hüsnütabiat Matbaası, 1929, s.230. Kaynakta Bayezid,
Bayazıt olarak geçer.
171
EK 12: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Urfa Vilayetinde Kazalar İtibariyle
Nüfusun Anadil Bakımından Cinsiyete Göre Bileşimi Tablosu
Türkçe
Rumca
Ermenice
Fransızca
İtalyanca
İngilizce
Arapça
Acemce
Yahudice
Çerkezce
Kürtçe
Tatarca
Arnavutça
Bulgarca
Meçhul
Diğer ve
Kadın/
Kazalar
Erkek
E 14.269 _ _ 2 _ _ _ _ 6 7 646 1 _ _ 10
K 2.536 _ 36 _ _ _ 5.669 _ _ _ 6.626 _ _ _ _
Köy
Urfa
K 81 _ _ _ _ _ 4.675 _ _ _ 332 _ _ _ _
Haran
Köy
K 639 _ _ _ _ _ 5 _ _ _ 7.999 _ _ _ _
E 523 _ _ _ _ _ 7 _ _ _ 8.113 _ _ _ _
Toplamı
172
EK 13: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Kazalar İtibariyle Bayezid Vilayeti
Nüfusunun Cinsiyete Göre Meslek Durumunu Gösterir Tablo
Mesleksiz veya
Meslekler
Meçhul
Kadın/
Muhtelif
Kazalar
Toplam
Memur
Serbest
Hâkim
Ticari
Ordu
Erkek Zirai
Sınai
PTT
K 567 1 _ _ _ _ _ _ 1 569 8.894
Bayezid
E 4.308 127 230 29 86 19 1.056 5 75 5.935 5.092
K 69 _ _ _ _ _ _ _ _ 69 2.942
Tutak
E 1.271 28 22 16 18 3 5 3 3 1.369 1.872
Genel Toplam 21.562 752 619 109 259 820 6.602 307 7.318 38.348 66.238
Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül. I, s.186. Kaynakta Bayezid, Bayazıt
olarak geçer.
173
EK 14: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Kazalar İtibariyle Urfa Vilayeti
Nüfusunun Cinsiyete Göre Meslek Durumunu Gösterir Tablo
Mesleksiz veya
Meslekler
Meçhul
Kadın/
Muhtelif
Kazalar
Toplam
Memur
Serbest
Hâkim
Ticari
Erkek
Ordu
Zirai
Sınai
PTT
K 266 21 16 7 5 _ _ _ 22 337 13.820
Şehir
E 2.442 1.779 1.760 157 429 24 965 9 539 8.104 6.837
K 1.261 2 4 _ _ _ _ _ 8 1.275 13.592
Urfa Köyler
E 5.681 22 172 13 8 2 2 _ 105 6.005 8.408
K 1.527 23 20 7 5 _ _ _ 30 1.612 27.412
Toplam
E 8.123 1.801 1.932 170 437 26 967 9 644 14.109 15.245
K 2.776 17 3 9 1 _ _ _ 36 2.842 13.215
Birecik
E 5.656 564 637 73 124 9 62 12 412 7.549 7.866
K 91 _ _ _ _ _ _ _ _ 91 4.997
Haran
E 2.151 5 20 1 96 _ 202 41 18 2.534 2.746
K 376 _ 2 _ _ _ _ _ 1 379 5.722
Hilvan
E 2.717 26 88 17 16 4 18 _ 36 2.922 3.112
K 148 14 4 2 _ _ _ _ 7 175 7.687
Şehir
E 948 446 707 49 84 17 448 8 496 3.203 3.897
K 1.487 4 1 _ _ _ _ _ 4 1.496 12.455
Siverek Köyler
E 6.040 63 66 15 9 1 8 2 48 6.252 6.625
K 1.635 18 5 2 _ _ _ _ 11 1.671 20.142
Toplam
E 6.988 509 773 64 93 18 456 10 544 9.455 10.522
K 539 6 3 4 2 _ _ _ 16 570 8.615
Suruç
E 4.045 75 168 45 113 5 308 14 60 4.833 4.614
K 257 6 2 2 _ _ _ _ 1 268 2.964
Viranşehir
E 1.339 79 146 15 51 5 519 2 71 2.227 1.348
K 167 2 _ _ _ _ _ _ _ 169 8.474
Yaylak
E 3.357 46 132 30 18 _ 25 1 11 3.620 5.023
K 7.368 72 35 24 8 _ _ _ 95 7.602 91.541
Vilayet Toplamı
E 34.376 3.105 3.896 415 948 67 2.557 89 1.796 47.249 50.476
Genel Toplam 41.744 3.177 3.931 439 956 67 2.557 89 1.891 54.851 142.017
Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül. I, s.203-204.
174
EK 15: Bayezid Vilayetindeki Dağlar ve İrtifalarını Gösterir Grafik
175
Kaynak: Edhem, s.1-2.
EK 16: Urfa Vilayetinin 1925 Senesine Ait Hayvan ve Hayvansal Ürün İthalat ve İhracatı
İthalat-İhracat
Manda Keçi Kuzu Tuzlu Keçi Yün
Sığır Derisi Koyun Keçi Derisi Derisi Sade
Derisi Derisi Oğlak Bağırsak Kılı Yapağı
İ
h Miktarı 1.328 2.120 0 400 60 17 4.512 9.328 5.037 585 2.637 188 247.054
r
a
c Meblağı
a (lira)
43.920 1.400 0 4.593 40 69 2.250 37.365 3.398 565 11.377 91 158.292
t
İ
t Miktarı 24.215
h
a
l
Meblağı
a 27.815
176
(lira)
t
Kitaplar
Alakom, Rohat. Orta Anadolu Kürtleri. Kürt Tarihi ve Kültürü Dizisi 7, I. Basım.
İstanbul: Evrensel Basım Yayın, 2004.
Bayrak, Mehmet (hzl.). Kürdoloji Belgeleri. I. Baskı, Ankara: Özge Yayınları, 1994.
Birinci Genel Müfettişlik. Güney Doğu Birinci Genel Müfettişlik Bölgesi. İstanbul:
Cumhuriyet Matbaası, 1939.
Cumhuriyet Halk Partisi. On Beşinci Yıl Kitabı. İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1938.
Güner, İbrahim. İlimiz Iğdır. Iğdır: İl Milli Eğitim Müdürlüğü Koruma ve Yaşatma
Derneği, 1993.
177
Orak, Hüseyin, Türkiye Kılavuzu, Cilt I, Ankara: İbrahim Horoz Basımevi, 1946.
Tönük, Vecihi. Türkiye’de İdare Teşkilatı. Ankara: Kanaat Basım ve Ciltevi, 1945.
Yücel, Hasan-Âli. Türkiye’de Orta Öğretim. 1. Baskı. Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı
Yayınları, 1994.
Süreli Yayınlar
Gümüşçü, Osman. “Milli Mücadele Dönemi Türkiye Coğrafyası İçin Bilinmeyen Bir
Kaynak: ‘Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası’”. Atatürk Araştırma
Merkezi Dergisi. Cilt.XV, Sayı.45, Kasım 1999, ss.939-967.
Hot, İnci. “Ülkemizde Trahom İle Mücadele”. Türk Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-
Tarihi Dergisi. Cilt.11, Sayı.1, 2003, ss.22-29.
Metintaş, Mustafa Yahya ve Elçioğlu, Ömür. “Cumhuriyetin İlk Onbeş Yılında Sağlık
Hizmetleri (1923-1938)”. Osmangazi Tıp Dergisi. Cilt.29, Sayı.3, 2007,
ss.162-170.
178
Osman, Mazhar. “Cumhuriyetin Halkın Sıhhatine Hizmeti”. Sıhhi Sahifalar. Sayı.3
(Tek kitap), No.2, Şubat 1930, ss.33-37.
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti. Sıhhiye Mecmuası. Cilt.5 (Tek kitap), Sayı.22,
Ocak 1929, ss.1-140.
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti. Sıhhiye Mecmuası. Cilt.5 (Tek kitap), Sayı.25,
Nisan 1929, ss.466-633.
Atatürk, Mustafa Kemal. “Türk Milletini Teşkil Eden Müslüman Öğeler Hakkında (1
Mayıs 1920)”. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III. Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, İstanbul: Türk Tarih
Kurumu Basımevi, 1989, ss.74-75.
Yıllıklar
Nabi, Rasim ve Nureddin. Urfa Hakkında Salname 1927, Kemal Kapaklı (çev.). 1.
Basım. İstanbul: İlhami-Fevzi Matbaası, Şurkav Yayınları, 1998.
179
Başvekâlet İstatistik U. M. İstatistik Yıllığı 1931/32, Cilt.5, Sayı.21, İstanbul: Devlet
Matbaası, 1932.
Ansiklopedi
Tezler
İnternet
180