Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 194

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT ANABİLİM DALI
İKTİSAT TARİHİ BİLİM DALI

“TÜRKİYE’NİN SIHHİ-İ İÇTİMAİ COĞRAFYASI”


KİTAPLARINA GÖRE BAYEZİD VE URFA’NIN
SOSYO-EKONOMİK YAPISI

Yüksek Lisans Tezi

TEYFİYE YAMAN

İstanbul, 2012
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT ANABİLİM DALI
İKTİSAT TARİHİ BİLİM DALI

“TÜRKİYE’NİN SIHHİ-İ İÇTİMAİ COĞRAFYASI”


KİTAPLARINA GÖRE BAYEZİD VE URFA’NIN
SOSYO-EKONOMİK YAPISI

Yüksek Lisans Tezi

TEYFİYE YAMAN

Danışman: PROF. DR. TİĞİNÇE OKTAR

İstanbul, 2012
GENEL BİLGİLER

İsim ve Soyadı : Teyfiye Yaman


Anabilim Dalı : İktisat
Programı : İktisat Tarihi
Tez Danışmanı : Prof. Dr. Tiğinçe Oktar
Tez Türü ve Tarihi : Yüksek Lisans – Temmuz 2012
Anahtar Kelimeler : Sıhhi-i İçtimai Coğrafya, Bayezid (Ağrı) Vilayeti,
Urfa Vilayeti, Sosyo-Ekonomik Yapı

ÖZET

“TÜRKİYE’NİN SIHHİ-İ İÇTİMAİ COĞRAFYASI”


KİTAPLARINA GÖRE BAYEZİD VE URFA’NIN
SOSYO-EKONOMİK YAPISI

19 kitaplık “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası” dizisi yeni Türkiye


devletinin ulus-devlet yolunda ihtiyacı olan yol haritası için, Türkiye’nin sosyal ve
iktisadi açıdan mevcut durum analizini oluşturmaktadır. Bu çalışmada, “Türkiye’nin
Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası” kitaplarından Bayezid (bugünkü adıyla Ağrı) ve Urfa
vilayetleri için yazılmış olan kitaplar temelinde, Bayezid ve Urfa vilayetinin sosyo-
ekonomik yapısı incelenmiştir. Bu kitapların her ikisi de 1925 yılında Osmanlıca olarak
yayımlanmış olup vilayetlerin 1924-1925 yılı verilerini içermektedir. Yapılan bu
çalışmada da genel itibariyle 1920-1935 yılları arası bir değerlendirme yapılmıştır.
Çalışmada vilayetlerin idari yapısı, nüfus ve sosyal yapısı, imar ve altyapısı ve
ekonomik yapısı incelenmiştir. Çalışma, özellikle salnameler ve nüfus sayım
istatistikleriyle desteklenmiştir. Dönem itibariyle yoğunlaşan Türkleştirme
politikalarının Kürt ve aşiret yoğun bu vilayetlerin halkı üzerinde etkili olmadığı
görülmüştür. Aşiretler kendi gelenek-göreneklerini sürdürmeye devam etmişlerdir.
Vilayetlerde halk, eğitim ve sağlık kurumlarına yeteri ilgi göstermemiştir. Bu nedenle
birlikte kaynak yetersizliğinden dolayı Türkiye genelinde olduğu gibi bölgede de eğitim
ve sağlıkta istenilen düzeye ulaşılamamıştır. Vilayetlerde imar ve altyapının yetersiz
olduğu sağlıksız koşullarda halk yaşamını idame ettirmiştir. Geçimi zirai (bitkisel ve
hayvansal) üretime ve bu üretimden elde edilen ürün ticaretine dayanan bölge halkı, bu
faaliyetlerle varlık göstermeyi sürdürmüştür.

i
GENERAL KNOWLEDGE

Name and Surname : Teyfiye Yaman


Field : Economics
Programme : Economic History
Supervisor : Prof. Dr. Tigince Oktar
Degree Awarded and Date : Master – July 2012
Keywords : Sanitary-Social Geography, Bayezid (Agri)
Province, Urfa Province, Socio-Economic Structure

ABSTRACT

THE SOCIO-ECONOMIC STRUCTURE OF


BAYEZID AND URFA ACCORDING TO THE BOOKS OF
“THE SANITARY-SOCIAL GEOGRAPHY OF TURKEY”

The series of “The Sanitary-Social Geography of Turkey” which is 19 books is


the analysis of the current situation of Turkey with regard to socio-economic, for the
roadmap which the new government of Turkey feels the need on the way to the nation-
state. In this study, it has been investigated socio-economic structure of the provinces of
Bayezid (today called Agri) and Urfa on the basis of the books written for these
provinces from between “The Sanitary-Social Geography of Turkey” series. Both of
these books had been published in the Ottoman language in 1925, contains provinces
data for the year 1924-1925. In this study too, an assessment has been made for
between the years of 1920-1935 as a general. The administrative structure, population
and social structure, zoning and infrastructure and economic structure of the provinces
have been investigated. The study has been supported with the yearbooks and census
statistics in particular. It has been seen that Turkification policies which were
concentrated as the period were not effective on the people of these provinces which
Kurd and tribe intensive. The tribes had continued their tradition and customs. In
provinces, people had been not interested enough to educational and health institutions.
For this reason and due to the lack of resources in the region too it had not reached the
desired level of education and health as well as in Turkey-wide. In provinces, people
had lived in unhealthy conditions that were insufficient zoning and infrastructure. The
region’s people, who made a living by the agricultural (crop and livestock) production
and trade of the product obtained from this production, had continued to show assets
with these activities.

ii
İÇİNDEKİLER
Sayfa No.
ÖZET ................................................................................................................................ i
ABSTRACT ..................................................................................................................... ii
TABLO LİSTESİ ........................................................................................................... vi
ŞEKİL LİSTESİ.............................................................................................................. x

1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1

2. VİLAYETLERİN İDARİ YAPISI ............................................................................ 4

2.1. Coğrafi Konum ................................................................................................. 4


2.2. İdari Taksimat................................................................................................... 5

3. NÜFUS VE SOSYAL YAPI ..................................................................................... 10

3.1. Nüfusun Etnik ve Dinsel Bileşimi .................................................................. 10


3.1.1. Aşiretler.............................................................................................. 19
3.2. Nüfusun Cinsiyet, Yaş, Eğitim ve Meslek Durumu ....................................... 23
3.2.1. Cinsiyet ve Yaş .................................................................................. 23
3.2.2. Eğitim ve Meslek ............................................................................... 27
3.3. Nüfusun Medeni Hâl Durumu, Evlenme-Boşanma ve Doğum-Ölüm
Vakaları ................................................................................................................. 41
3.3.1. Nüfusun Medeni Hâl Durumu ........................................................... 41
3.3.2. Evlenme-Boşanma Vakaları .............................................................. 44
3.3.3. Doğum-Ölüm Vakaları ...................................................................... 47
3.4. Beslenme Alışkanlıkları, Görülen Bulaşıcı Hastalıklar, Sağlık Olanakları ve
Halkın Tıbba Yaklaşımı ........................................................................................ 52
3.4.1. Beslenme Alışkanlıkları ..................................................................... 52
3.4.2. Vilayetlerde Görülen Bulaşıcı Hastalıklar ......................................... 53

iii
3.4.2.1. Malarya (Sıtma) ............................................................................. 54
3.4.2.2. Frengi .............................................................................................. 55
3.4.2.3. Trahom ............................................................................................ 55
3.4.3. Sağlık Olanakları ............................................................................... 56
3.4.3.1. Hastaneler ....................................................................................... 57
3.4.3.2. Dispanserler .................................................................................... 58
3.4.3.3. Eczaneler ve Ecza Dolapları ........................................................... 58
3.4.3.4. Sıtma Mücadelesi ............................................................................ 58
3.4.3.5. Frengi Mücadelesi ........................................................................... 61
3.4.3.6. Trahom Mücadelesi ........................................................................ 63
3.4.4. Halkın Tıbba Yaklaşımı ..................................................................... 65
3.5. Örf-Âdet-Gelenek-Görenekler ....................................................................... 66
3.5.1. Evlilikle İlgili Gelenekler ve Düğün Merasimi ................................. 69
3.5.2. Batıl İnançlar ...................................................................................... 70
3.5.3. Giyim Kuşam ..................................................................................... 73
3.6. Adli Suçlar ...................................................................................................... 76

4. İMAR VE ALTYAPI ................................................................................................ 82

4.1. Yapılar ............................................................................................................ 82


4.1.1. Mimari Tarzı ...................................................................................... 82
4.1.2. Mevcut Yapılar .................................................................................. 83
4.1.3. Mezarlıklar ......................................................................................... 86
4.1.4. Tarihi Eserler ..................................................................................... 87
4.2. Su ve Kanalizasyon Şebekesi ......................................................................... 90
4.2.1. İçme Suları ......................................................................................... 90
4.2.2. Kanalizasyon ...................................................................................... 93
4.3. Yollar .............................................................................................................. 94
4.4. Coğrafi Çevre Koşulları ................................................................................. 98
4.4.1. Akarsular ve Güzergâhlarındaki Bataklıklar ................................... 101
4.4.1.1. Bataklıklar ..................................................................................... 105

iv
5. EKONOMİK YAPI ................................................................................................ 108

5.1. Vilayetlerin Bütçe Durumu .......................................................................... 108


5.2. Zirai Üretim .................................................................................................. 112
5.2.1. Toprak Mülkiyeti ............................................................................. 112
5.2.2. Üreticiler, Üretim Araç ve Teknikleri .............................................. 116
5.2.3. Bitkisel Üretim ................................................................................. 118
5.2.4. Hayvansal Üretim ............................................................................ 130
5.2.4.1. Ehli Hayvanlar ve Hayvansal Ürünler .......................................... 130
5.2.4.2. Arıcılık .......................................................................................... 136
5.2.4.3. Balıkçılık ....................................................................................... 137
5.2.4.4. Kürk Hayvancılığı ......................................................................... 138
5.3. Sınai Üretim ................................................................................................. 138
5.4. Ticaret ........................................................................................................... 142
5.4.1. Ticari Organizasyonlar..................................................................... 142
5.4.2. Ticaret, Ticaretin Bölge ve Ülke Ekonomisine Katkısı ................... 142

6. SONUÇ .................................................................................................................... 146

EKLER ........................................................................................................................ 152

KAYNAKÇA ............................................................................................................... 177

v
TABLO LİSTESİ

Sayfa No.
Tablo 1 : Bayezid Vilayetinin 1924-1930 Yılları Arası İdari Taksimatı ....................... 8

Tablo 2 : Urfa Vilayetinin 1924-1930 Yılları Arası İdari Taksimatı ............................. 9

Tablo 3 : 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Anadil ve Din Bakımından Nüfusun
Bileşimi ......................................................................................................... 15

Tablo 4 : 1935 Genel Nüfus Sayımına Göre Anadil Bakımından Nüfusun Bileşimi .. 16

Tablo 5 : 1935 Genel Nüfus Sayımına Göre Din Bakımından Nüfusun Bileşimi ....... 17

Tablo 6 : 1927 Genel Nüfus Sayımında Cinsiyete Göre Yaş Gruplarının Nüfus
Miktarları ...................................................................................................... 25

Tablo 7 : 1927 ve 1935 Genel Nüfus Sayımlarında Cinsiyete Göre Okuma Bilen-
Bilmeyen Nüfus Miktarı ............................................................................... 29

Tablo 8 : Urfa Vilayetinde 1924-1925 Senesi İtibariyle Mevcut Okullar, Öğrenci ve


Öğretmen Sayıları ......................................................................................... 34

Tablo 9 : 1928-1932 Ders Yılları Arasında Ana, İlk ve İkmal Okulları ve Bu


Okullardaki Öğretmen ve Öğrenci Sayıları .................................................. 36

Tablo 10 : 1927 Genel Nüfus Sayımında Cinsiyete Göre Okumayı Bilen/Bilmeyen ve


Meslekleri Bakımından Nüfus Miktarları ..................................................... 37

Tablo 11 : 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Bayezid Vilayeti Nüfusunun Cinsiyete
Göre Medeni Hâl Durumu ............................................................................ 42

Tablo 12 : 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Urfa Vilayeti Nüfusunun Cinsiyete Göre
Medeni Hâl Durumu ..................................................................................... 43

Tablo 13 : 1927-1931 Senelerinde Vilayetlerde Yapılan Evliliklerin Sayısı ................ 45

vi
Tablo 14 : Urfa Vilayetinde 1923 Senesi Gerçekleşen Doğum ve Ölümlerin Sayısı .... 49

Tablo 15 : Bayezid Vilayetinde 1927-1928 Senesi Genel Nüfus, Doğum-Ölüm ve


Evlenme-Boşanma Miktarları ....................................................................... 50

Tablo 16 : Urfa Vilayetinde 1927-1928 Senesi Genel Nüfus, Doğum-Ölüm ve


Evlenme-Boşanma Miktarları ....................................................................... 51

Tablo 17 : Sıtma Mücadelesinde 1 Mart 1925-31 Aralık 1928 Döneminde Yapılan


Masraf (lira,kuruş) ....................................................................................... 61

Tablo 18 : 1926-1929 Yılları Arasında Türkiye Genelinde Seneler İtibariyle Tespit


Edilen Frengililerin Sayısı ............................................................................ 62

Tablo 19 : Frengi Mücadelesinde 1 Mart 1925-31 Aralık 1928 Döneminde Yapılan


Masraf (lira,kuruş) ....................................................................................... 63

Tablo 20 : Trahom Mücadelesinde 1 Mart 1925-31 Aralık 1928 Döneminde Yapılan


Masraf (lira, kuruş) ...................................................................................... 65

Tablo 21 : Urfa Vilayetinde 1927 Senesi Zarfında Kazalar İtibariyle İşlenen Suçlar ve
Toplam Adetleri ............................................................................................ 77

Tablo 22 : Vilayetlerde 1925-1931 Yılları Arasında Suç Adedi ve Sanık Sayısı .......... 79

Tablo 23 : Vilayetlerde 1925-1931 Yılları Arasında Hapishanede Bulunan Tutuklu ve


Hükümlülerin Cinsiyete Göre Sayıları ......................................................... 81

Tablo 24 : Vilayetlerde Ağustos 1927 İtibariyle Mevcut Yapıların Türleri ve Sayıları 84

Tablo 25 : Bayezid Vilayetinde 1927-1930 Senesi Mevcut Yolların Durumu .............. 95

Tablo 26 : Urfa Vilayetinde 1927-1928 Senesi Mevcut Yolların Durumu ................... 96

Tablo 27 : Urfa Vilayetinde 1928-1930 Senesi Mevcut Yolların Durumu ................... 97

Tablo 28 : Vilayetlerin Özel İdarelerinin 1925-1931 Yılları Maliyesi (lira) .............. 108

vii
Tablo 29 : Bayezid Vilayetine Gelen Muhacir Hane Sayısı (18 Haziran 1924 İtibariyle)
.................................................................................................................... 115

Tablo 30 : Bayezid Vilayetinin 1927-1928 Senesi Zirai Üretim Çeşit ve Miktarları


(dönüm, arı kovanı adet) ............................................................................ 121

Tablo 31 : Bayezid Vilayetinin 1927-1928 Senesi Zirai Ürün Çeşit ve Miktarları (kg)
.................................................................................................................... 122

Tablo 32 : Urfa Vilayetinin Birecik Kazasında 1925-1926 Senesi Ziraat ve Ürün


Miktarları .................................................................................................... 123

Tablo 33 : 1927 Zirai Sayımına Göre Urfa Vilayetinde Çeşitli Ürün Miktarları (kg) 124

Tablo 34 : Urfa Vilayetinin Bir Senelik (1927-1928) Zirai Üretim Çeşit ve Miktarları
(dönüm, ağaçlar sak (adet)) ....................................................................... 126

Tablo 35 : Urfa Vilayetinin Bir Senelik (1927-1928) Zirai Ürün Çeşit ve Miktarları (kg)
.................................................................................................................... 127

Tablo 36 : Urfa Vilayetinin 1928-1929 Senesi Zirai Üretim Çeşit ve Miktarları (dönüm,
ağaçlar sak (adet)) ...................................................................................... 128

Tablo 37 : Urfa Vilayetinin 1928-1929 Senesi Zirai Ürün Çeşit ve Miktarları (kg) .. 129

Tablo 38 : Urfa Vilayetinin 1929 Senesi Ziraat ve Ürün Miktarları............................ 130

Tablo 39 : 1927 Zirai Sayımına Göre Urfa Vilayetindeki Çift ve Çiftlik Hayvanları ve
Sayıları ........................................................................................................ 133

Tablo 40 : Bayezid Vilayetinde 1927-1928 Senesi Mevcut Ehli Hayvan ve Hayvansal


Ürün Miktarları ........................................................................................... 134

Tablo 41 : Urfa Vilayetinde 1927-1928 Senesi Mevcut Ehli Hayvan ve Hayvansal Ürün
Miktarları .................................................................................................... 135

Tablo 42 : Urfa Vilayeti Kazalarında 1934 Senesinde Arıcılık Verileri ..................... 137

viii
Tablo 43 : Urfa Vilayetinde 1927-1928 Senesi Mevcut Fabrikalar ve Bir Senelik
Üretim Miktarları ........................................................................................ 140

Tablo 44 : 1927 Sanayi Sayımında Sanayi Gruplarına Göre Vilayetlerdeki Müessese ve


Çalışan Adedi.............................................................................................. 141

ix
ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa No.
Şekil 1 : Bayezid Vilayeti Haritası ................................................................................. 4

Şekil 2 : Urfa Vilayeti Haritası ....................................................................................... 5

Şekil 3 : 28 Ekim 1927 ve 20 Ekim 1935 Genel Nüfus Sayımlarında Vilayetlerin


Anadillere Göre Oransal Nüfus Bileşimlerinin Karşılaştırılması .................. 18

Şekil 4 : Urfa Vilayetinin Harran Kazasındaki Aşiretler ............................................. 20

Şekil 5 : Urfa Vilayetinin Suruç Kazasındaki Aşiretler ............................................... 22

Şekil 6 : 1927 Genel Nüfus Sayımında Vilayetlerde Cinsiyet Durumuna Göre Nüfusun
Karşılaştırılması ............................................................................................. 26

Şekil 7 : 1927 Genel Nüfus Sayımı Verilerine Göre Genç, Üretken ve Yaşlı Nüfus
Oranlarının Karşılaştırılması .......................................................................... 27

Şekil 8 : 1927 ve 1935 Genel Nüfus Sayımlarında Cinsiyete Göre Nüfusun Okumayı
Bilen Yüzdelerinin Karşılaştırılması .............................................................. 30

Şekil 9 : 1927 Genel Nüfus Sayımında Cinsiyete Göre Nüfusun Mesleki Oranları .... 38

Şekil 10 : 1927’den 1931’e Yıllar İtibariyle Vilayetlerde Yapılan Evliliklerin Sayısal


Karşılaştırması ................................................................................................ 46

Şekil 11 : Vilayetlerde 1930’dan 1935’e Yıllar İtibariyle Gerçekleşen Boşanmaların


Sayısal Karşılaştırması ................................................................................... 47

Şekil 12 : Vilayetlerde 1926-1931 Arası İşlenen Suçların Yıllar İtibariyle


Karşılaştırılması ............................................................................................. 80

Şekil 13 : Bayezid Vilayeti Özel İdaresinin 1925-1931 Yılları Gelir-Gider Dengesi.. 110

x
Şekil 14 : Urfa Vilayeti Özel İdaresinin 1925-1931 Yılları Gelir-Gider Dengesi ....... 111

Şekil 15 : Vilayet Belediyelerinin 1925-1928 Yılları Gelir-Gider Toplamları ............ 112

xi
1. GİRİŞ

“Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası” 1922-1938 yılları arasında


yayımlanmış 19 kitaplık bir dizidir1. Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti (Sıhhat
ve İçtimai Muavenet Vekâleti2) tarafından neşredilen dizideki her kitap, ayrı bir vilayet
veya sancağın sıhhi ve içtimai coğrafya araştırmasını içermektedir.

Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti, Büyük Millet Meclisinin 3 numaralı


ve 2 Mayıs 1920 tarihli Kanun’u olan “İcra Vekillerinin Suret-i İntihabına Dair Kanun”
kapsamında kurulan 11 vekâletten bir tanesidir. Bu Vekâlete ilk olarak 3 Mayıs 1920
günü Dr. Adnan Adıvar seçilmiştir3. Vekâletin kurulması ile halk sağlık işleri bir devlet
işi olarak ele alınmaya başlanmıştır4. Vekâlet, Mazhar Osman Bey’in tanımlamasıyla5:

“Müstakillen sırf memleketin sıhhatiyle meşgul olan bir


idare, dışarıdan hastalık sokmayan, içeride hastalıkları büyük bir
vukuf ve şuurla söndüren, doğanları çoğaltmaya (ve) yaşatmaya
çalışan, insanları hastalıksız ve mes’ut etmek isteyen, hastaları en
insani bir tarzda koruyan ve iyi etmeye çalışan bir vekâlet…”tir.

1
Osman Gümüşçü, “Milli Mücadele Dönemi Türkiye Coğrafyası İçin Bilinmeyen Bir Kaynak:
‘Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası’”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt.XV, Sayı.45
(Kasım 1999), s.944.
2
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti, Sıhhiye Mecmuası, Cilt.5 (Tek kitap), Sayı.22 (Ocak 1929), s.1.
“Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti”nin adı 1928 yılı sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisince
“Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti” olarak değiştirilmiş ve 1929 yılı itibariyle bu adla anılmaya
başlanmıştır. “Vekâletin 15/12/1928 tarihli ve Muaveneti İçtimaiye hususî No. 38 Tamimi”:
“1- Vekâletimizin ismi Türkiye Büyük Millet Meclisince “Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti” suretinde
kabul buyrulmuş ve bu suretle tasdiki âliye iktiran etmiş olduğundan bundan sonra tahrirat, teskere ve
imzada ona göre muktazasının ifasını rica ederim.
2- Vekâletin yeni isminin remzi “S.İ.M.V.”dir. Zarflar üzerine yazılacak adres müstesna olmak üzere
taksiran muharreratta bu remzin istimal edileceği.
3- Yeni harflere ve isimlere göre tebdili lâzımgelen mühürler Vekâletçe ihzar edilip gönderileceğinden
bunların vusulüne kadar mevcut mühürlerin istimali lâzımgeleceği tebliğ olunur efendim.”
Aynı derginin ikinci sayfasında yer alan “Vekâletin 9/1/1929 tarihli ve Muaveneti içtimaiye hususî No. 2
Tamimi”nden Vekâlete bağlı birimler görülmektedir. Buna göre Vekâletin, Hıfzıssıhhai Umumiye
Müdüriyeti Umumiyesi, Muaveneti İçtimaiye Müdüriyeti Umumiyesi, Hey’eti Teftişiye, Sicil ve
Memurlar Müdüriyeti, İstatistik ve Neşriyat Müdüriyeti ve Muhasebe Müdüriyeti olmak üzere altı birimi
vardır.
3
Yavuz Aslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin Kuruluşu, Evreleri, Yetki ve
Sorumluluğu (23 Nisan 1920-30 Ekim 1923), Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2001, s.60-61.
4
Cumhuriyet Halk Partisi, On Beşinci Yıl Kitabı, İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1938, s.334.
5
Mazhar Osman, “Cumhuriyetin Halkın Sıhhatine Hizmeti”, Sıhhi Sahifalar, S.3 (Tek kitap), No.2
(Şubat 1930), s.33.
Bu dönemde Türkiye, sağlık hizmetlerinin ayrı bir bakanlıkça yürütüldüğü
dünyanın sayılı ülkelerindendir6. Vekâlet Türkiye’de halk sağlığı için birçok başarılı
çalışma yapmıştır. Vekâletin halk sağlığı için yaptığı çalışmalardan biri de vilayetlerce
hazırlanarak Vekâlete gönderilen ve tetkik edilip bastırılan “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai
Coğrafyası” kitaplarıdır7.

Dönemin Umur-ı Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekili ve aynı zamanda


Sinop Mebusu Dr. Rıza Nur’un, dizinin ilk kitabında yer alan 10 Mart 338 (1922) tarihli
önsözüne göre8; “yurdun sıhhi ve içtimai tetkiki” fikri, Dr. Muhiddin Celal Bey
tarafından Vekâlete teklif olunmuştur. Önceki Umur-ı Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye
Vekili Refik Beyefendi (Dr. Refik Saydam) zamanında (10 Mart 1921-20 Aralık 1921),
Vekâlet Muavenet-i İçtimaiye Müdürü Dr. Muhiddin Celal Bey tarafından Vekâlete
teklif olunan bu konuyla ilgili çalışmalar vilayet veya sancakların Sıhhiye Müdürleri
tarafından gerçekleştirilmiştir.

Dizinin yayımlanmış kitapları Sinob, Niğde, Kayseri, Zonguldak, Muğla


(Menteşe) ve Hamidabad (Isparta) sancakları ile Kastamonu, Konya, Ankara, Bayezid,
Çatalca, Gelibolu, Kırkkilise (Kırklareli), Kırşehir, Urfa, Kengırı (Çankırı), Gazi
Ayıntab, Sivas ve Tokat vilayetlerine ait kitaplardır. Bu kitapların listesi, yazarları ve
yayım tarihleriyle, Ek 1’deki tabloda gösterilmiştir. Tablodan 3 numaralı cüzün
olmadığı görülmektedir ki bu eksik cüzün Erzurum vilayeti olma ihtimali vardır9.
Erzurum vilayeti, Dr. Rıza Nur’un tamamlanmış çalışmalar arasında saydıklarından biri
olmasına rağmen, yayımlanmış kitaplar arasında bulunmamaktadır10.

Dizinin 1922-1926 yılları arasında çıkan kitaplarında aynı metot ve işleyiş


takip edilmiş olmasına rağmen, 1932’de basılan Sivas ve 1938’de basılan Tokat

6
M. Rahmi Dirican, “Türkiye’de Sağlık Hizmetlerinin örgütlenmesinin Kısa Tarihçesi”, Atatürk
Üniversitesi Tıp Bülteni, Cilt.2, Sayı.7 (Sayı 5-8 tek kitap) (Mayıs 1970), s.185.
7
Cumhuriyet Halk Partisi, s.357, 360.
8
M. Sabri Koz, “Türk Halk Kültürünün Unutulmuş Kaynaklarından Biri: ‘Türkiye’nin Sıhhi-i İctimai
Coğrafyası’”, IV. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Bildirileri, Cilt.1, Ankara: Kültür
Bakanlığı, 1992, s.37-38. Türk Halk Kültürü açısından diziyi inceleyen ve diziye dikkat çeken ilk isimler
arasında yer alan Araştırmacı Yazar M. Sabri Koz, dizinin ilk kitabında yer alan Dr. Rıza Nur’un
önsözünü yeni harflerle sunmuştur. (Mehmed Said, Türkiye’nin Sıhhi-i İctimai Coğrafyası Sinob
Sancağı, Ankara: Öğüd Matbaası, 1922)
9
Gümüşçü, s.949.
10
Koz, s.40.

2
kitaplarında yeni bir metot ve işleyiş uygulanmıştır11. Kitapların geneli 6 kısımdan
oluşmakla beraber Sivas ve Tokat vilayetlerine ait kitaplarda konular daha ayrıntılı ve
her kasaba için ayrı ayrı işlenmiştir.

Vekâletin 17 Nisan 1929 tarihli Neşriyat hususi No. 17 tamiminde; gerek


yenilenerek bastırılacak ve gerekse henüz basılmamış Sıhhi ve İçtimai Coğrafya
kitaplarının tek bir plan üzerinde daha detaylı açıklamalar içeren ve daha başarılı bir
çizgiye kavuşması için Sıhhiye Müdürlerinin uyması gereken bir “Sıhhi ve İçtimai
Coğrafya Tahrir Programı” hazırlanmıştır12. Sivas ve Tokat vilayetlerine ait kitapların
bu tahrir programına göre hazırlandığı anlaşılmaktadır.

“Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası” dizi kitapları yeni Türkiye devletinin


ulus-devlet yolunda ihtiyacı olan yol haritası için bir nevi, Türkiye’nin mevcut durum
analizini oluşturmaktadır. Türkiye’nin sosyo-ekonomik durumunun vilayetler itibariyle
netleştirilmeye çalışıldığı bu kitaplar Türkiye’nin sosyal ve ekonomik tarihi açısından
önemli kaynaklardır. Vilayetlerin coğrafi, idari, imar ve altyapı, eğitim ve sağlık
durumu, nüfus yapısı ve ekonomisi konularını ele alan kitaplar vilayetler temelinde yeni
Türkiye’nin sosyal ve iktisadi tablosunu yansıtır.

11
Gümüşçü, s.950.
12
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti, Sayı.25 (Nisan 1929), s.469. “Vekâletin 17 Nisan 1929 tarihli,
Neşriyat hususî No. 17 Tamimi”. EK 2’de “Sıhhi ve içtimai Coğrafya Tahrir Programı” verilmiştir.

3
2. VİLAYETLERİN İDARİ YAPISI

2.1. Coğrafi Konum

Bayezid vilayetinin bugünkü adı Ağrı’dır. Ancak coğrafi olarak 1925 yılında
Bayezid vilayeti, bugünkü Ağrı (Doğansu (Sultanmut), Sarısu ve Dedeli bucakları
hariç) ve Iğdır illerinin birleşiminden oluşur.

Şekil 1. Bayezid Vilayeti Haritası


Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1925-1926, İstanbul: Matbaa-i Amire, 1925-1926, s.
514-515 ara sayfa.

Bayezid vilayeti kuzeyden Ağrı-Ararat Dağı’nın teşkil ettiği sıradağlar ile Aras
Nehri, Arin eyaleti (Ermenistan); doğudan Ararat Dağı’nın bir kısmı ile İran’ın Maku ve

4
Ovacık hâkimlikleri; güneyden Tendürek Dağı, Van vilayeti ile bu vilayetin Bargıri,
Erciş ve Malazgird kazaları; batıdan Erzurum ve Kars vilayetleriyle çevrilidir13.

Şekil 2. Urfa Vilayeti Haritası


Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1925-1926, s. 510-511 ara sayfa.

Urfa vilayeti kuzeyden Siverek vilayeti ve Fırat Nehri’yle ayrılan Malatya


vilayeti, doğudan yine Siverek vilayeti ve Deyr-i Zûr mıntıkası, güneyden yine Deyr-i
Zûr mıntıkası, batıdan Gaziayıntab ve Malatya vilayeti ile çevrilidir14.

2.2. İdari Taksimat

Önceleri Halep vilayetine bağlı olan Urfa sancağı 13.04.1910 tarihli kararla
bağımsız bir sancak haline getirilmiştir. Bayezid sancağı ise Erzurum vilayetine bağlı

13
İbrahim Edhem, Türkiye’nin Sıhhi-i İctimai Coğrafyası Bayezid Vilayeti, İstanbul: Kağıdcılık ve
Matbaacılık Anonim Şirketi, 1925, s.1.
14
Şefik Arif, Türkiye’nin Sıhhi-i İctimai Coğrafyası Urfa Vilayeti, İstanbul: Kağıdcılık ve Matbaacılık
Anonim Şirketi, 1341/1925, s.1.

5
bir sancakken Bakanlar Kurulunun 19.8.1920 tarih ve 170 sayılı kararı ile bağımsız bir
sancak olmuştur15.

1921 Anayasasıyla birlikte Osmanlı Devleti’nden kalan vilayet, sancak (liva),


kaza ve nahiye şeklindeki dört kademeli mülki teşkilat; vilayet, kaza ve nahiye şeklinde
üç kademeye indirgendi. Bu şekilde sancak teşkilatının kaldırılmasına rağmen
uygulanması, devam eden savaş koşulları ve de yerleşmiş eski yapının değiştirilmesinin
güçlüğü nedeniyle gecikmiştir16. 1921 Anayasası hükümlerinin de gösterdiği gibi
lüzumsuzluğu anlaşılan sancak teşkilatının fiilen ortadan kalkması 1924 Anayasasının
yürürlüğe girmesiyle ancak gerçekleşebilmiştir17.

1924 Anayasasının yürürlüğe girmesiyle birlikte bağımsız Bayezid ve Urfa


sancakları da vilayet olmuştur.

Bayezid vilayeti 1924 senesi itibariyle Bayezid, Karaköse, Diyadin, Eleşkird,


Tutak, Iğdır ve Kulp olmak üzere yedi kazaya ayrılmaktadır. Vilayetin merkezi Bayezid
kazasıdır18. Bakanlar Kurulunun 24.11.1926 tarih ve 4395 sayılı kararıyla “Bayezid
merkezinin Karaköse kazası merkezine ve Karaköse kazası heyetinin de Bayezid’e
nakli” kararlaştırılmıştır19. 1927 senesinde vilayet merkezi, savaş koşulları nedeniyle
kurulmuş olan Bayezid’dan; coğrafi, topoğrafik ve ekonomik üstünlüğe sahip
Karaköse’ye nakledilmiştir20. 1935 yılında ise Bakanlar Kurulunca Bayezid vilayetinin
adı Ağrı; Karaköse ilçesinin, yani daha önce adı Karaköse olarak değişmiş olan Bayezid
kazasının, adı da Doğubayazıt olarak değiştirilmiştir.

15
T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Cumhuriyet Arşivi Katalogları, 2002,
http://www.devletarsivleri.gov.tr/katalog/ (24 Mart 2010).
16
Mefahir Behlülgil, İmparatorluk ve Cumhuriyet Dönemlerinde İllerimiz, İstanbul: Özal Matbaası,
1992, s.166-167. 20 Ocak 1921 tarihli ve 85 sayılı Teşkilatı Esasiye Kanununun 10. maddesi: “Türkiye,
coğrafi vaziyet ve iktisadi münasebet noktai nazarından vilayetlere, vilayetler kazalara münkasem olup
kazalar da nahiyelerden terekküp eder.” 8 Mart 1924 tarih ve 82 sayılı karar: “1340 senesi Dahiliye
bütçesinin heyeti umumiyesi hakkında cereyan eden müzakerat esnasında verilen müteaddid takrirler
üzerine Beyoğlu ve Üsküdar vilayetlerinden ma’da bilcümle mülhak vilayetlerin müstakillen idaresi esası,
8 Mart 1340 tarihli altıncı içtimaın ikinci celsesinde ekseriyetle tekarrür etmiştir.”
17
Vecihi Tönük, Türkiye’de İdare Teşkilatı, Ankara: Kanaat Basım ve Ciltevi, 1945, s.259-260. 1924
tarih ve 491 numaralı Teşkilatı Esasiye Kanununun 89. maddesi: “Türkiye coğrafi vaziyet ve iktisadi
münasebet noktai nazarından vilayetlere, vilayetler kazalara, kazalar nahiyelere münkasimdir. Nahiyeler
de kasaba ve köylerden terekküp eder.”
18
Edhem, s.5.
19
http://www.devletarsivleri.gov.tr/katalog/ (24 Mart 2010).
20
Ağrı Valiliği, Ağrı İl Yıllığı 1967, Ağrı: Valilik, 1967, s.37. Kaynakta Bayezid, Bayazıt olarak geçer.

6
Urfa vilayeti 1924 yılı itibariyle Urfa Merkez, Harran, Suruc ve Birecik
kazalarından oluşmaktadır. 1926 yılında ise mevcut 4 kazaya 4 kaza daha eklenmiştir.
Bunlar Hilvan, Viranşehir, Yaylak ve Siverek’tir.

Tablo 1’de Bayezid vilayetinin, Tablo 2’de de Urfa vilayetinin 1924-1930


yılları arasındaki idari taksimatları gösterilmiştir. EK 3-8 tablolarında ise bu vilayetlerin
1925-1928 yılları itibariyle idari taksimata göre memurlarının unvan ve isimleri
verilmiştir.

7
Tablo 1: Bayezid Vilayetinin 1924–1930 Yılları Arası İdari Taksimatı

Kaza
Kaza Nahiyeleri Köylerinin
Kazalar* Adedi
1924–1925 1925–1926 1926–1927 1925–1927
Verileri21 Verileri22 Verileri23 Verileri24
Bayezid
Musun Musun Musun 127
(Merkez kaza)
Hamur, Merkezreh
Karaköse (merkezi Cemiçeto Hamur Hamur 160
köyü)
Diyadin Taşlıçay Taşlıçay Taşlıçay 105
Halyaz
Eleşkird (merkezi Tahir --- --- 74
köyü)
Tutak Patnos, Sibki --- Sepki 82
Aralık (merkezi
Iğdır Aralık Aralık 98
Ortakünh köyü)
Oğrice
Kulp Perçanis, Pernabut Perna’ud 108
(Bernavut)

1927–1928 1928–1930 1927–1930


Kazalar
Verileri25 Verileri26 Verileri27
Karaköse (Eski
Musun Musun 160
Bayezid kazası)
Vilayet Merkezi
Hamur, Cum’a Çayı Hamur, Tumaçay 175
(Karaköse kazası)
Diyadin Taşlıçay Taşlıçay 105
Eleşkird --- --- 74
Tutak Sepki --- 82
Iğdır Aralık, Cennetabad Aralık, Cennetabat 98
Kulp (Tuzluca)** Oğrice (Bernavut) Oğruca 108
*1925-1926 Devlet Salnamesinde Karaköse, “Karakilisa (Karaköse)”; Eleşkird, “Eleşkird (Toprakkal’a)”;
Tutak da, “Tunak (Antab)” olarak geçmektedir.
**Kulp kazası, 1928-1929 ve sonra 1929-1930 Devlet Yıllıklarında Tuzluca adıyla yer almaktadır.

21
Edhem, s.5.
22
T. C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.512.
23
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1926-1927, Ankara: Matbuat Müdüriyet-i Umumiyesi, 1927,
s.708.
24
T. C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.512; 1926-1927, s.708.
25
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, Ankara: Matbuat Müdüriyet-i Umumiyesi, 1927-
1928. s.706.
26
T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, İstanbul: Devlet Matbaası, 1929, s.364; Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Yıllığı 1929-1930, İstanbul: Devlet Matbaası, 1930, s.274.
27
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.706; T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s. 364; T.C. Devlet Yıllığı
1929-1930, s.274.

8
Tablo 2: Urfa Vilayetinin 1924–1930 Yılları Arası İdari Taksimatı

1924–1925 Senesi28 1925–1926 Senesi29


Kazalar
Nahiyeler Köy Adedi Nahiyeler Köy Adedi
Baziki, Baziki,
Urfa Merkez Kabahaydar, 327 Kabahaydar, 350
Sumatari Sumatar
Harran* Nusretiye 184 __ __
Suruc* Nahiyesi yok 167 __ __
Birecik Nizib, Cerablus 132 Nizib, Cerablus 139
1926–1927 Senesi30 1927–1930 Senesi31
Kazalar
Nahiyeler Köy Adedi Nahiyeler Köy Adedi
Mecrihan,
Baziki, Kabahaydar,
Urfa
Kabahaydar, 472 Sumatar, 290
Merkez*
Sumatari Peyamlı,
Akziyaret

Harran 240 (ve 15


Nusretiye 201 Nusretiye**
(Akçakal’a) çiftlik)

Suruç Nahiyesi yok 166 Nahiyesi yok 167

Birecik* Nahiyesi yok __ Halfeti 142

Hilvan* Nahiyesi yok __ Nahiyesi yok 118

Viranşehir Nahiyesi yok 94 Nahiyesi yok 118

Yaylak* Arpatin __ Baziki 141

Karakeçi
Karakeçi (Karar),
(Karar),
Siverek Karadağ, Yucağ 364 325
Karacadağ,
(Bucağ)
Bucak
*Harran ve Suruc kazalarının nahiye ve köy bilgileri T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926’da verilmemiştir.
*Birecik, Hilvan ve Yaylak kazalarının köy adedi T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927’de belirtilmemiştir.
*T.C. Devlet Yılığı 1928-1929’da merkez kazanın nahiyeleri ve köy adedi yazılmamıştır.
**T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928’de Lüfterile olarak yazılmıştır.

28
Arif, s.11.
29
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500-501.
30
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.687, 689.
31
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.682; T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.336; T.C. Devlet Yıllığı
1929-1930, s.672.

9
3. NÜFUS ve SOSYAL YAPI

3.1. Nüfusun Etnik ve Dinsel Bileşimi

1908 Meşrutiyet’in ilanından sonra Osmanlı siyasetinde ön plana çıkan İttihat


ve Terakki Cemiyeti’nin Anadolu’nun Türkleştirilmesi politikası ile Türkiye’de Türk
olmayan Müslümanların (başta Kürtler olmak üzere Araplar, Çerkezler) asimilasyonu,
Gayrimüslimlerin (başta Ermeniler olmak üzere Arnavutlar, Rumlar) ise bertaraf
edilmesi uygulamaları hayata geçirilmiştir. En fazla asimilasyona uğratılmak istenen
ulus olan Kürtler için Halife Sultan V. Mehmet Reşat’a bir kararname imzalattırılmıştır.
Kürtlerin yurtlarından çıkarılarak Türk illerindeki Türk köylerine oralardaki nüfusun
%5’i oranında dağıtılmalarını ve Kürtlerle Kürdistan halkı arasındaki ilişkilerin
yasaklanmasını öngören bu kararname ile Kürtlerin Türkler içinde eritilmesi
amaçlanmıştır. Bu kararname ile Konstantinopol Emigrasyon Kayıtlarına göre 700.000
Kürt yurtlarından koparılmış, sürgün edilmiştir32.

Atatürk 1 Mayıs 1920 tarihli Meclis konuşmasında, “Meclis-i âlinizi teşkil


eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkes değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz
değildir. Fakat hepsinden mürekkep (oluşan) anasır-ı İslâmiyedir, samimi bir
mecmuadır.” demiştir33. Ancak Kurtuluş Savaşı sonrası yeni Türkiye, ulus-devlet
anlayışıyla homojen bir Türk milleti yaratma çabası içerisine girmiştir. Bilhassa
Kürtlere ve gayrimüslimlere bu çaba doğrultusunda yaklaşımlar gösterilmiştir.

Ziya Gökalp’in Haziran 1921’deki Samsun’dan Ankara’ya yolculuğu sırasında


yolcular arasında bulunan Dr. Rıza Nur’a Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin savaşın
izlerini sildikten sonra sosyal kalkınma hareketine geçmesi gerektiği ve öncelikle
aşiretler hakkında tarihi ve sosyolojik bir araştırma ile Türkçe konuşmayan Türk
aşiretleri olarak tanımladığı Kürt aşiretlerinin meydana çıkarılmasının gerekliliğini

32
Mehmet Bayrak (hzl.), Kürdoloji Belgeleri, I. Baskı, Ankara: Özge Yayınları, 1994, s.41-43.
33
Mustafa Kemal Atatürk, “Türk Milletini Teşkil Eden Müslüman Öğeler Hakkında (1 Mayıs 1920)”
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma
Merkezi, İstanbul: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1989, s.74.

10
anlatmıştır34. Nitekim Dr. Rıza Nur, 24 Aralık 1921’de Sıhhat ve İçtimai Muavenet
Vekilli olduktan sonra, Ziya Gökalp’a Kürt aşiretleri hakkında bir araştırma
yaptırmıştır. Rıza Nur bu konu hakkında daha sonra şunları söylemiştir35:

“…Sıhhiye vekili iken, iskânın da o vakit bu vekâlete ait


olmasından istifade ederek Ziya Gökalp’a Kürtleri tetkik ettirdim.
Maksadım, bu gibi malumatı toplayıp vaziyeti ilmî, iktisadi bir surette
öğrendikten sonra, Kürtlere Türk olduklarını anlatmak için teşkilat
yapıp faaliyete geçecektim. Bugün Kürt denilen bu adamların
çoğunun Türk olduğunu çoktan bilirim. Yalnız onlara bunu bildirmek,
öğretmek lazımdı. Türk, zavallıdır. Hadi Mısır’da, Cezayir’de yüz
binlerce Türk’ü kaybetmişiz, Araplaşmışlar. Fakat, Kürdistan henüz
elimizden de çıkmamıştır ve anayurtta Türkleri Kürtleşmeye
bırakmışız.36”

1924 yılında Kürt dili yasaklanmış; Kürt ağa, şeyh ve liderleri yakalanarak
Türk nüfusun yaşadığı vilayetlere doğru sürgüne gönderilmişlerdir37.

Ulus-devlet anlayışı çizgisinde Türkleştirme politikalarının yoğunlaştığı yeni


Türk devletinde hazırlanmış olan Sıhhi-i İçtimai Coğrafya kitapları da bu açıdan belli
çekinceler taşımaktadır.

Bayezid vilayetinde, vilayetin işgalden kurtuluşundan (15 Nisan 191838) sonra


Türk ve Kürt nüfus dışındaki nüfus kalmamıştır. 1924-1925 yılı itibariyle Bayezid
vilayeti nüfusunun tamamı Müslüman olup Edhem’in sunduğu verilerden bir çıkarım
yapılacak olursa yaklaşık olarak %75’i genelde Şafii ve pek az da Hanefi olmak üzere
Kürt, kalan %25’i ise Türk’tür. Kaza merkezlerinin %5’i, Eleşkird, Karaköse ve Tutak
kazalarıyla köylerinin %10’u Türk; Iğdır ve Kulp kaza ve köylerinin ise %60’ı Şii

34
Ali Nüzhet Göksel, Ziya Gökalp’in Neşredilmemiş Yedi Eseri ve Aile Mektupları, İstanbul:
Diyarbakır’ı Tanıtma Derneği Yayını, 1956, s.8-9 Aktaran: Şevket Beysanoğlu (hzl.), Kürt Aşiretleri
Hakkında Sosyolojik Tetkikler, I. Basım, İstanbul: Sosyal Yayınlar, 1992, s.5-6.
35
Beysanoğlu, s.6.
36
Doğu mecmuası, Sayı.12, s.14-15 Aktaran: Beysanoğlu, s.6.
37
Bayrak (hzl.), s.44.
38
Vedat Günyol ve Diğerleri (hzl.), “Ağrı”, Yurt Ansiklopedisi (Türkiye İl İl Dünü, Bugünü, Yarını),
Cilt.1, İstanbul: Anadolu Yayıncılık A.Ş, 1981, s.355-356, 358.
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda, 1855’te ve 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı
sırasında Rusların eline geçen ve her defasında geri alınan Ağrı (Beyazid); son olarak Birinci Dünya
Savaşı’nda Ruslarca yeniden işgal edildi ve Rusya’da patlayan Ekim Devrimi’nin ardından 15 Nisan
1918’de boşaltıldı.

11
mezhepli Türk olup nüfusun geri kalanı Kürt’tür39. Kürt isyanlarının yoğun olarak
yaşandığı 1925-1926, 1926-1927, 1927-1928 yıllarının zorlu kış ayları boyunca
Türkiye’de yarım milyonu aşkın Kürt batı illerine sürülmüştür40. Örneğin Doğubeyazid
(Doğubayezid) ve çevresinden alınan Kürt aileleri İzmir’e yollanmışlardır41. 28 Ekim
1927 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nde Cumhuriyet’in ilk genel nüfus sayımı yapılarak
insanlara anadilleri sorulmuştur. Tabii böyle kritik bir dönemde (Şeyh Said İsyanı’nın
izlerinin ve özellikle Ağrı İsyanı’nın hazırlık faaliyetlerinin yaşandığı), Kürtlerin bu
soruya ne kadar açık cevap verebildikleri ve sayım memurlarının ne kadar objektif
davrandıkları meçhuldür42. Sayımda, Bayezid vilayet nüfusunun anadile göre %58,25’i
Kürt ve %41,66’sı Türk ve %0,09’u da diğer veya bilinmeyen nüfus olarak tespit
edilmiştir43. Kürt isyanlarının ve sürgünlerinin yoğun olarak devam ettiği bu dönemde
Bayezid vilayetindeki nüfus bileşiminde 1924-1925 senesine nazaran büyük bir farklılık
görülmektedir. Vilayette 1924-1925 senesi Kürt nüfus oranı %75’lerde iken 1927 yılı
sonlarında %58,25’e düştüğü, Türk nüfusun ise %25’lerden %41,66’ya çıktığı
görülmektedir. 20 Ekim 1935 yılında yapılan genel nüfus sayımında ise yine anadile
göre vilayetteki Kürt nüfus oranı %72,08, Türk nüfus oranı ise %27,66 olup geri kalan
%0,27’lik oran da diğer veya bilinmeyen nüfustur. 1935 yılı sonları itibariyle vilayetin
etnik nüfus bileşiminin 1924-1925 senesindeki eski oranlara döndüğü söylenebilir. Kürt
nüfus oranının 1924-1925 senesindeki eski oranına yaklaşarak %72,08’e çıktığı ve Türk
nüfusun da %27,66’ya düştüğü görülmektedir44.

Urfa vilayeti nüfusunun 1924-1925 yılı itibariyle, Şefik Arif’e göre, %98,5’i
Müslüman olup %61,8’i Türk, %22,3’ü Kürt, %14,4’ü Arap, %0,6’sı Yahudi, %0,9’u
ise Süryani ve Ermeni’dir45. Vilayet merkezinde birçoğu ticaretle uğraşan yüz hanelik

39
Edhem, s.8.
40
Bayrak (hzl.), s.87.
41
Bayrak (hzl.), s.54.
42
Rohat Alakom, Orta Anadolu Kürtleri, Kürt Tarihi ve Kültürü Dizisi 7, I. Basım, İstanbul: Evrensel
Basım Yayın, 2004, s.47-48.
43
Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü, İstatistik Yıllığı 1929, Cilt.2, Sayı.8,
İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1929, s.43.
44
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık İstatistik Genel Direktörlüğü, Genel Nüfus Sayımı 20 İlkteşrin
1935, Cilt.60, Sayı.75, Ankara: Mehmet İhsan Basımevi, 1937, s.136-137, 140-141.
45
Arif, s.18.

12
Musevi nüfus vardır46. Bu bölgede bulunan Türklerin, Urfa vilayetinin en eski sakinleri
olup burada uzun süre hüküm sürdüklerini belirten Dr. Şefik Arif, Türklerin buraya
yerleşmeleri ile ilgili olarak tarihi bilgiler de verir. Eski genel göçler zamanında İran ve
Kafkas yoluyla batıya doğru gelen kavimler arasında bulunan Hititler, Sümer Akatlar
Urfa yöresine gelerek kasabayı tesis etmiş ve bir hükümet kurmuşlardır. Uzun süre
hüküm süren ve Babil, Ninova, Eski Mısır ve Yunan mücadeleleri arasında siyasi-askeri
bir merkez olarak kalmış olan Hitit ve Sümer Akat Hükümetine Babilliler tarafından
son verilmiş ise de çeşitli zamanlarda hâkimiyetlerini geri kazanmış ve hüküm
sürmüşlerdir. Daha sonra İran’dan ve Türkistan’dan Urfa yöresine doğru gerçekleşen
göçlerle birlikte İraniler ve hemen ardından Selçuk Türkleri, Karakoyunlu ve
Akkoyunlu Türkleri Urfa yöresine yerleşmişlerdir. Son Türk göç kafilesi olan Kayı Han
kabilesi de Kafkas Ahlat, Diyarbekir yoluyla Urfa yöresine gelmiş ve burada senelerce
kaldıktan sonra bir kısmı batıya ve güneye doğru hareket etmiş olup Urfa yöresinde
kalan kısmı da büyük bir aşiret olan Keçeli diğer adıyla Karakeçili Aşireti’dir. Bu
aşiretten başka Dr. Şefik Arif, Döğerli ve Bahadırlı aşiretlerinin de Kayı Hanlara
mensup Türkler olduklarını söylemektedir. Urfa yöresine gelip yerleşen Türklerle
beraber Beziki (Baze Mekdun) Aşireti adıyla anılan Tatarların da olduğunu, Timurlenk
ordusuna mensup Üçoklu lakabı verilen Berazi Aşireti’nin de Türk olduğunu
belirtmektedir47. Vilayette ayrıca, Asurilerin, İranilerin baskısı ve Hicret’ten sonra da
Eyyubilerin işgali sebebiyle Urfa yöresine gelen birkaç Kürt oymağı ve İlk Çağ’da
Arabistan Yarımadası’ndan hicret ederek Beni Rabia ile gelen Hazreti Ömer zamanında
İyaz Bin Ganem ordusunun Urfa’yı istilasında bıraktığı bazı kabileler de mevcuttur48.
1927 yılı genel nüfus sayımına göre tamamına yakını Müslüman olan vilayet nüfusunun
anadile göre %42,05’i Kürt, %41,74’ü Türk, %13’ü Arap, %3,2’si diğer veya
bilinmeyen nüfustur49. Bu veriler Dr. Şefik Arif’in verdiği verilerden çok farklıdır.
Buna göre 1927 yılı sonları itibariyle vilayetteki Kürt nüfus oranının, Dr. Şefik Arif’in
1924-1925 yılında verdiği %22,3’lük oranın iki katına yakın (%42,05) olduğu; Türk
nüfus oranının ise yine Arif’in belirtmiş olduğu %61,8’lik oranın çok daha altında

46
Rasim Nabi ve Nureddin Nabi, Urfa Hakkında Salname 1927, Kemal Kapaklı (çev.), 1. Basım,
İstanbul: İlhami-Fevzi Matbaası, Şurkav Yayınları, 1998, s.51.
47
Arif, s.18-19.
48
Kapaklı (çev.), s.51.
49
İstatistik Yıllığı 1929, s.44.

13
(%41,74) olduğu görülmektedir. 1935 yılı genel nüfus sayımında ise yine Bayezid
vilayetinde olduğu gibi Kürt nüfus oranında artış ve Türk nüfus oranında ise düşüş
gözlemlenmekte olup nüfusun %48,61’i Kürt, %36,51’i Türk, %14,79’u Arap, %0,09’u
ise diğer veya bilinmeyen nüfustur50.

Tablo 3, 4 ve 5’te, 1927 ve 1935 yıllarında yapılan genel nüfus sayımlarına


göre vilayetlerde anadil ve din bakımından nüfusun bileşimleri, Şekil 3’te ise yine söz
konusu nüfus verileri ışığında vilayetlerin anadillere göre oransal nüfus bileşimlerinin
karşılaştırmalı grafiği verilmiştir.

50
Genel Nüfus Sayımı 20 İlkteşrin 1935, s.138-139, 142-143.

14
Tablo 3: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Anadil ve Din Bakımından
Nüfusun Bileşimi

Bayezid Vilayeti Urfa Vilayeti Türkiye Geneli


Anadil
Nüfus Oran (%) Nüfus Oran (%) Nüfus Oran (%)

Türkçe 43.570 41,66 82.182 41,74 11.777.810 86,41


Rumca _ _ _ _ 119.822 0,88
Ermenice 1 0,00 63 0,03 64.745 0,48
Fransızca _ _ 2 0,00 8.456 0,06
İtalyanca _ _ _ _ 7.248 0,05
İngilizce _ _ _ _ 1.938 0,01
Arapça _ _ 25.593 13,00 134.273 0,99
Acemce 3 0,00 _ _ 1.687 0,01
Yahudice _ _ 44 0,02 68.900 0,51
Çerkezce 15 0,01 7 0,00 95.901 0,70
Kürtçe 60.926 58,25 82.788 42,05 1.184.446 8,69
Tatarca _ _ 1 0,00 11.465 0,08
Arnavutça _ _ _ _ 21.774 0,16
Bulgarca _ _ _ _ 20.554 0,15
Diğer ve Meçhul 71 0,07 6.188 3,14 110.469 0,81

Din Nüfus Oran (%) Nüfus Oran (%) Nüfus Oran (%)

İslam 104.585 100,00 196.408 99,77 13.269.606 97,36


Katolik _ _ 59 0,03 39.511 0,29
Protestan _ _ 3 0,00 6.658 0,05
Ortodoks _ _ 4 0,00 109.905 0,81
Ermeni 1 0,00 48 0,02 77.433 0,57
Hıristiyan _ _ 6 0,00 24.307 0,18
Musevi _ _ 318 0,16 81.872 0,60
Diğer Dinler _ _ _ _ 17.494 0,13
Dinsiz veya Meçhul _ _ 22 0,01 2.702 0,02

Toplam 104.586 100,00 196.868* 100,00 13.629.488* 100,00


Kaynak: İstatistik Yıllığı 1929, s.41-44. Kaynakta Bayezid, Bayazıt olarak geçer.
*Urfa vilayetinde 6.727 kişi, Diyarbekir, Mardin, Hakkâri ve Elaziz vilayetlerinde de toplam 12.055 kişi
olmak üzere Türkiye genelinde ise toplam 18.782 kişi, haklarında gerekli bilgiler elde edilemediğinden bu
ve benzeri ayrıntılı bilgi içeren tablolardaki nüfus dâhilinde yer almamıştır. Aksi takdirde Urfa vilayet
nüfusu toplam 203.595, Türkiye nüfusu da toplam 13.648.270 olarak tespit edilmiştir. s.28.

15
Tablo 4: 1935 Genel Nüfus Sayımına Göre Anadil Bakımından Nüfusun Bileşimi

Ağrı (Bayezid) Vilayeti Urfa Vilayeti Türkiye Geneli


Anadil
Nüfus Oran (%) Nüfus Oran (%) Nüfus Oran (%)
Türkçe 29.650 27,66 83.808 36,51 13.899.073 86,02
Abazaca 6 0,01 5 0,00 10.099 0,06
Acemce 125 0,12 1 0,00 2.053 0,01
Almanca _ _ 4 0,00 5.047 0,03
Arapça 4 0,00 33.953 14,79 153.687 0,95
Arnavutça 10 0,01 2 0,00 22.754 0,14
Boşnakça _ _ _ _ 24.613 0,15
Bulgarca _ _ _ _ 18.245 0,11
Çekoslovakça _ _ _ _ 200 0,00
Çerkezce _ _ 36 0,02 91.972 0,57
Ermenice 9 0,01 32 0,01 57.599 0,36
Filamanca _ _ _ _ 130 0,00
Fransızca _ _ _ _ 5.381 0,03
Gürcüce 2 0,00 2 0,00 57.325 0,35
Hırvatça _ _ _ _ 83 0,00
İngilizce _ _ _ _ 1.482 0,01
İspanyolca _ _ _ _ 14.242 0,09
İsveççe _ _ _ _ 114 0,00
İtalyanca _ _ _ _ 4.633 0,03
Kıptice _ _ 64 0,03 7.855 0,05
Kürtçe 77.271 72,08 111.579 48,61 1.480.246 9,16
Lazca 116 0,11 5 0,00 63.253 0,39
Lehçe _ _ 9 0,00 494 0,00
Macarca _ _ _ _ 885 0,01
Pomakça _ _ _ _ 32.661 0,20
Rumence _ _ _ _ 699 0,00
Rumca 4 0,00 5 0,00 108.725 0,67
Rusça 2 0,00 1 0,00 4.810 0,03
Sırpça _ _ 1 0,00 4.369 0,03
Tatarca _ _ 2 0,00 15.615 0,10
Yahudice 7 0,01 27 0,01 42.607 0,26
Diğer _ _ 14 0,01 12.466 0,08
Meçhul _ _ 1 0,00 14.033 0,09
Toplam 107.206 100,00 229.551 100,00 16.157.450 100,00
Kaynak: Nüfus Sayımı 20 İlkteşrin 1935, s.136-143.

16
Tablo 5: 1935 Genel Nüfus Sayımına Göre Din Bakımından Nüfusun Bileşimi

Ağrı (Bayezid) Vilayeti Urfa Vilayeti Türkiye Geneli


Din
Nüfus Oran (%) Nüfus Oran (%) Nüfus Oran (%)

İslam 107.162 99,96 228.278 99,45 15.838.673 98,03

Katolik 7 0,01 13 0,01 32.155 0,20

Ortodoks 30 0,03 25 0,01 125.046 0,77

Protestan _ _ 13 0,01 8.486 0,05


Hristiyan

Hristiyan _ _ 10 0,00 4.725 0,03

Ermeni _ _ 27 0,01 11.229 0,07

Gregoriyen _ _ 1 0,00 44.526 0,28

Toplam 37 0,03 89 0,04 226.167 1,40

Musevi 7 0,01 292 0,13 78.730 0,49

Dinsiz _ _ 1 0,00 559 0,00

Diğer _ _ 882 0,38 12.965 0,08

Meçhul _ _ 9 0,00 356 0,00

Toplam 107.206 100,00 229.551 100,00 16.157.450 100,00

Kaynak: Nüfus Sayımı 20 İlkteşrin 1935, s.194-197.

17
18
Şekil 3. 28 Ekim 1927 ve 20 Ekim 1935 Genel Nüfus Sayımlarında Vilayetlerin Anadillere Göre Oransal Nüfus Bileşimlerinin Karşılaştırılması
3.1.1. Aşiretler

Bayezid vilayeti nüfusunun %85’i aşiretlerden oluşur. Kürtlerin hepsi çeşitli


aşiretlere mensup olup bu aşiretlerin de ayrı kabileleri vardır. Vilayette mevcut aşiretler;
Celali, Haydaranlı-Adamanlı, Zilanlı olmak üzere üçe ayrılır. Celaliler; Halikanlı,
Pirihkanlı, Sakanlı olarak üç kabileye ayrılır ve bu kabileler de tekrar üçe, dörde
ayrılarak bu şekilde yüze yakın kabileye ulaşırlar. Haydaranlı ve Zilanlı aşiretleri de
aynı şekilde çeşitli kabilelere ayrılırlar51.

Urfa vilayetinde de aşiret yoğunluğu görülmektedir. Arap aşiretleri vilayetin


doğu ve güney kesimlerinde, Türk ve Kürt aşiretleri de doğu ve batı kesimlerinde
yerleşiktirler52.

Urfa vilayetinin Harran kazasında, Arap aşiretleri yerleşiktir. Dr. Şefik Arif’in
belirttiğine göre kazada, Münif, Abu Cerare ve Davud kabilelerinden oluşan Bin
Muhammed Aşireti; Binicil, Nevafile, Abu Cendi ve Belnezin kabilelerinden oluşan
Cümeyle Aşireti; Nevace, Mesasle ve Siyale kabilelerinden oluşan Siyale Aşireti; Bin
Zeyd, Temac, ve Ayade kabilelerinden oluşan Bin Yusuf Aşireti olup bunların hepsine
Geys (Kays) Aşireti adı verilir53. Urfa Hakkında Salname’de ise daha detaylı ve farklı
bir sınıflandırma yapılmıştır. Bu sınıflandırma Şekil 4’teki gibidir. Buna göre Harran
kazasında Gays (Kays) ve Zabiyan adında iki büyük Arap aşiret olup Gays Aşireti
Siyala, Cumeyle, Beni Yusuf, Hebit fırkaları ve bu fırkalara bağlı küçük kabilelerden;
Zabiyan Aşiteti de Beni Muhammed, Ubada Fırkaları ve bu fırkaları bağlı küçük
kabilelerden oluşmaktadır. Gays Aşiretine Siyala Fırkası, Zabiyan Aşiretine ise Kacer
Kabilesi reislik yapmaktadır. Bu aşiretlerin %20’si göçebedir54. Bir diğer Arap aşireti
de, göçebe ve büyük bir aşiret olan Anze Aşireti’dir55.

51
Edhem, s.8.
52
Arif, s.20.
53
Arif, s.20.
54
Kapaklı (çev.), s.51-52.
55
Arif, s.20.

19
Harran Kazasındaki
Aşiretler

Gays (Kays) Zabiyan Aşireti

Beni
Siyala Cumeyle Beni Yusuf Hebit Muhammed Ubada
Fırkası Fırkası Fırkası Fırkası Fırkası
Fırkası

Kabileler
Kabileler
Kabileler • Duyekat
• Seyfi Kabileler • Seramdan
• Ceyhum Kabileler
Kabileler • Ömer • Sakiyan • Çera’an
• Ma’acle • Cele’te
• Benzeyn • Helyasat • Sudan • Kacer
• Ta’an • Devağir
• Nufavile • Haraşice • Dabada • Yeşaçema
• Nevacih • Helyavat
• Elbucindi • Nayim • Keta • Mevrabıta
• Ebuhas • Nedvan
• Beni Amir • Kete • Kehkat
• Hubua
• Beni’ız • Helive
• Beni Esed
Şekil 4. Urfa Vilayetinin Harran Kazasındaki Aşiretler

Urfa vilayeti Merkez kazasında Baziki, Bahadırlı ve Döğerli aşiretleri


mevcuttur56. Baziki Aşireti; Körkanlı, Açarlı, Salarlı, Ekinci, Koşyanlı, Şeybekanlı
fırkalarına ayrılır. Büyük bir nüfusa sahip olan bu aşiret Kürtçe konuşur. Döğerli
Aşireti; Hilvan kazasıyla Sumatar, Kabahaydar nahiyelerinde yerleşiktir. Ayhan
Boyunun bir kabilesi olan bu aşiret bin hane kadar olup çoğunlukla Kürtçe konuşur57.

Suruc kazasında Üçoklu diğer adıyla Berazi Aşireti mevcut olup Dinar,
Beyhanlar, Şedade, Sehbanlar, Modanlı, Aladdinili, Ketkanlı, Haltanlı ve Didanlı

56
Arif, s.20.
57
Kapaklı (çev.), s.53. (“Körkanlı Kabilesi’nin Timurlengin bulunduğu Körkan Aşireti’nden gelmiştir.”
Kamusul Alam, C.5, s.3918. “Döğerli Aşireti’nin Ayhan Boyu’nun bir oymağı olduğu” Türk Töresi, C.5,
s.41.)

20
kabilelerinden oluşur58. Urfa Hakkında Salname’de ise daha detaylı ve farklı bir
sınıflandırma yapılmıştır. Bu sınıflandırma Şekil 5’teki gibidir. Buna göre Berazi
Aşireti Alaaddinili, Picanlı, Şedadı, Dinayi, Didanlı, Şıhanlı, Ketkanlı fırkalarından ve
bunlara bağlı kabilelerden oluşur. Alaaddinili Fırkası Konya’dan geldiklerini ve
Selçukilerden olduklarını iddia etmektedirler. Picanlı Fırkası’nın Beşaltılı kabilesinin,
Didanlı Fırkası’nın Karageçili ve Türkmenler kabilelerinin Kürtçe konuştukları
belirtilmiştir. Başlı başına bir aşiret olan Şıhanlı Fırkası’nın, Hazreti Abbas soyundan
olduklarını iddia ettikleri belirtilmiştir. Ketkanlı Fırkası kabilelerinin çoğu köylerde
yaşamakta ve ziraatla uğraşmaktadırlar59.

Dr. Şefik Arif, Kürt aşiretleri arasında Mersavi, Hartavi, Şencanlı aşiretlerini de
60
sayar . Mersavi Aşireti vilayet merkezinin kuzeybatısında yaşar ve ziraatçıdırlar.
Yaklaşık iki yüz elli haneden oluşurlar61. Urfa ve Siverek arasında yaşayan, kalabalık
nüfuslu, cesaretleriyle ve binicilikleriyle tanınan Karakeçi Aşireti de Arapça ve Kürtçe
konuşmaktadır62.

58
Arif, s.20.
59
Kapaklı (çev.), s.52.
60
Arif, s.20.
61
Kapaklı (çev.), s.52.
62
Kapaklı (çev.), s.53.

21
Suruç Kazasındaki
Aşiretler

Berazi Aşireti

Alaaddinli Picanlı Şedadı Dinayi Didanlı Ketkanlı Şıhanlı


Fırkası Fırkası Fırkası Fırkası Fırkası Fırkası Fırkası

Kabileler
Kabileler • Melekşeler
Kabileler
• Miranlı Kabileler Kabileler Kabileler (Melkeşler)
• Korice • Meşkanlı • Didanlı • Elmanderler
• Şedadı • Reşkanlı
• Bekli • Atuşağı • Karageçili • Karışanlılar
• Asiyanlı • Mentkorlar
• Rızvallı • Korikanlı • Ketkanlı
• Beşaltılı • Uhyanlı • Bedirkaniler
• Mu’aflı • Türkmenler • Tayiriler
• Kalenderler

Şekil 5. Urfa Vilayetinin Suruç Kazasındaki Aşiretler

Dr. Şefik Arif’e göre bundan başka Kayı Han kabilesine mensup Süleyman Şah
ile beraber gelen ve Araplaşmış Türkmen Aşireti de mevcuttur ki dört yüz haneden
ibarettir63. Payamlı nahiyesinde Aslen Sincar’dan gelen, ziraat ve çiftçilikle uğraşan
Haltanlı Aşireti; Hilvan kazasıyla Akziyaret nahiyesinde Yıldızhan boyundan asıl adı
Bekdili olan ve ayrıca Ayıntab vilayetinin Nizib kazasıyla Carablus nahiyesi hududunda
da toplu olarak bulunan Badıllı Aşireti; Karacadağ’da Türkan Aşireti ve Badıllı
Aşiretiyle gizli bir çekişmeleri olan Kezan Aşireti; Siverek kazası ve çevresinde
Karahan, Kalender, Disman ve Karavar aşiretleri vardır64.

63
Arif, s.20.
64
Kapaklı (çev.), s.53-54.

22
Siverek, Viranşehir, Derik kazaları ve Diyarbakır vilayeti etrafında ikamet eden
ve kendi kabileleri dışında birçok Kürt ve Arap kabilelerini nüfuzları altına alarak
büyük bir nüfusa kavuşan Millî Aşireti vardır. Bu aşiret Köran, Hafırkan, Cemikan,
Kömnakşan, Seydan, Divan, Sermestan, Şerkiyan, Çovan, Dodkan, Nasran, Mindan,
Sorkan, Şeyhan, Bikühan, Garacına, Advan, Bakara, Hadidi, Abyan, Şemitan, Naiman,
Şerabi, Alreşan, Cemalledin, İzollu, Hacekan, Norvan, Benihatib, Nurkan ve Kesran
olmak üzere 31 kabileden oluşur65.

3.2. Nüfusun Cinsiyet, Yaş, Eğitim ve Meslek Durumu

3.2.1. Cinsiyet ve Yaş

1924-1925 yılı itibariyle Bayezid vilayeti nüfusuyla ilgili olarak Dr. İbrahim
Edhem’in verdiği tahmini bilgi 35.000’i erkek ve 40.000’i kadın olmak üzere toplam
75.000 olduğu yolundadır. Bu tahmine göre nüfusun %53.33’ü kadın, %46,67’si
erkektir66. 1925-1926 yılı ve 1926-1727 yılı Devlet Salnamelerinde 89.000 olarak
verilmiş olan vilayet nüfusunun cinsiyet durumu hakkında bir bilgi verilmemiştir. 1927-
1928 Devlet Salnamesine göre ise sene itibariyle 103.562 olan kayıtlı nüfusun 47.176’sı
kadın ve 56.386’sı erkek olup (kazalar itibariyle Tablo 15’te) oransal olarak
%45,55’inin kadın ve %54,45’inin de erkek olduğu görülmektedir. Bu oranlara göre
1924-1925 senesi tahminlerinde kadın nüfus erkek nüfustan %6,67 oranında fazla iken,
1927-1928 senesinde ise erkek nüfus kadın nüfustan %8,89 oranında fazladır67.

1924-1925 yılı itibariyle Urfa vilayeti nüfusu 128.364 olup bunlardan Merkez
kazanın 87.576, Suruc’un 20.324, Birecik’in 29.464’tür. Harran kazasının nüfus sayımı
yapılmamış olup Dr. Şefik Arif, bu kaza nüfusunun da ilave edilmesi durumunda vilayet
nüfusunun 150.000’i aşacağının muhakkak olduğu ve hükümetten gizli tutulup
yazdırılmayan nüfusun da tespit edilmesi halinde 200.000’i aşabileceği görüşündedir68.
Devlet Salnamelerine göre Urfa vilayetinin 1925-1926 yılı nüfusu toplam 150.052 olup
Harran kazasının 22.000, Suruc’un 20.354 ve Birecik’in 28.939’dur. Bu durumda Urfa

65
Kapaklı (çev.), s.54.
66
Edhem, s.8.
67
T.C. Devlet Salnamesi 1925-2926, s.512; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.708; T.C. Devlet
Salnamesi 1927-1928, s.711.
68
Arif, s.18.

23
Merkez kazasının da 78.759’dur. 1926-1727 yılı nüfusu Yaylak ve Hilvan kazaları dâhil
olmamak üzere toplam 183.665 olup Urfa Merkez kazasının 67.068, Harran’ın 5.692,
Birecik’in 30.124, Suruç’un 28.429, Siverek’in 43.998, Viranşehir’in 8.354’tür. 1927-
1928 senesi nüfusu 202.023 olup 100.161’i kadın ve 101.862’si erkek olmak üzere
kazalar itibariyle Tablo 16’da gösterilmiştir69.

EK 11 ve 12 tablolarında 1927 genel nüfus sayımına göre vilayetlerde kazalar


itibariyle anadili bakımından kadın ve erkek nüfus miktarları gösterilmiştir. Tablo 6’da
ise yine 1927 genel nüfus sayımına göre vilayetlerde cinsiyete göre yaş gruplarının
nüfus miktarları verilmiştir. Buna göre 1927 genel nüfus sayımında Bayezid vilayetinde
57.177 erkek, 47.409 kadın nüfus mevcuttur. Urfa vilayetinde ise 102.533 kadın,
101.062 erkek nüfus bulunmaktadır.

69
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500-501; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.687; T.C. Devlet
Salnamesi 1927-1928, s.686.

24
Tablo 6: 1927 Genel Nüfus Sayımında Cinsiyete Göre Yaş Gruplarının Nüfus Miktarları

Vilayetler
1 Yaşın 1-2 3-6 7-12 13-19 20-45 46-60 61-70 71 Yaş Genel
ve Cinsiyet Meçhul
Altı Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş ve Üstü Toplam
Türkiye

Kadın 1.902 3.993 6.907 4.898 4.401 19.436 3.776 1.328 727 41 47.409

Bayezid Erkek 2.225 4.641 8.276 7.295 5.077 22.893 4.053 1.904 754 59 57.177

Toplam 4.127 8.634 15.183 12.193 9.478 42.329 7.829 3.232 1.481 100 104.586

Kadın 3.333 8.718 12.210 8.236 10.918 43.032 8.892 2.463 1.236 105 99.143 (+3.390*)

25
Urfa Erkek 4.858 10.911 13.541 10.428 10.862 34.119 8.468 3.194 1.192 152 97.725 (+3.337*)

Toplam 8.191 19.629 25.751 18.664 21.780 77.151 17.360 5.657 2.428 257 196.868 (+6.727*)

Kadın 264.814 489.793 706.283 615.245 1.013.255 2.797.916 794.825 249.863 133.050 9.820 7.074.864 (+9.527*)

Türkiye
Erkek 350.532 582.564 734.327 731.036 1.063.120 2.151.604 595.886 244.258 93.471 7.826 6.554.624 (+9.255*)
Geneli

Toplam 615.346 1.072.357 1.440.610 1.346.281 2.076.375 4.949.520 1.390.711 494.121 226.521 17.646 13.629.488 (+18.782*)

Kaynak: İstatistik Yıllığı 1929, s. 18-19, 28-29. Kaynakta Bayezid, Bayazıt olarak geçer.
*Ayrıntılı tablolara dâhil edilememiş olan nüfus miktarları.
Tablo 6’dann yararlanılarak vilayetlerdeki kadın, erkek ve toplam nüfus
miktarlarının karşılaştırmalı
ştırmalı grafiği
grafi Şekil 6’da gösterilmiştir.

250.000

200.000
Nüfus Miktarı

150.000

Kadın
100.000 Erkek
Toplam
50.000

0
Bayezid Urfa

Vilayetler

Şekil 6. 1927 Genel Nüfus Sayımında Vilayetlerde Cinsiyet Durumuna Göre Nüfusun Karşılaştırılması

1927 yılı genel nüfus sayımına göre Urfa vilayeti nüfusu Bayezid vilayeti
nüfusunun yaklaşık
ık iki katıdır. Urfa vilayetinde Türkiye genelinde olduğu
oldu gibi kadın
nüfus erkek nüfustan fazladır. Vilayette kadın nüfus oranı %50,36, erkek nüfus oranı
%49,64’tür. Bayezid vilayeti nüfusunda ise, erkek nüfus kadın nüfustan fazla olup erkek
nüfus oranı %54,67 iken kadın nüfus oranı %45,33’tür.

1927 genel nüfus sayımında yapılan yaş gruplamasına göre,


göre Tablo 6’dan, 61
yaş ve üstü için “yaşlı
şlı nüfus”, 13-60 yaş arası için “üretken nüfus” ve 0-12
0 yaş arası için
“genç nüfus” şeklinde
eklinde bir nüfus tasniflemesi yapılacak olursa vilayetlerdeki genç,
üretken ve yaşlı nüfus oranları Şekil 7’deki gibi olur.

26
70

60

50
Nüfus Yüzdesi

0-12 Yaş
40
(Genç Nüfus)
30 13-60 Yaş
(Üretken Nüfus)
20
61 Yaş ve Üstü
10 (Yaşlı Nüfus)
Meçhul
0
Erkek

Erkek

Erkek
Toplam

Toplam

Toplam
Kadın

Kadın

Bayezid Urfa Kadın


Türkiye Geneli

Şekil 7. 1927 Genel Nüfus Sayımı Verilerine Göre Genç, Üretken ve Yaşlı
Yaşlı Nüfus Oranlarının
Karşılaştırılması

Buna göre Bayezid vilayetindeki


vilayetinde genç nüfus %38 ve Urfa vilayetindeki genç
nüfus %37 ile Türkiye geneli için %33 olan genç nüfus oranının üstündedir. Üretken
nüfus bakımından ise Bayezid vilayeti %57, Urfa vilayeti %59 ile Türkiye’deki %62’lik
oranın altındadır. Yaşlı
lı nüfus oranları bakımından ise Bayezid vilayeti yaklaşık
şlı yakla %5 ve
Urfa vilayeti %4 ile Türkiye genelindeki %5’lik oran düzeyine çok yakındır.

3.2.2. Eğitim
itim ve Meslek

1914’te başlayan
şlayan I. Dünya Savaşı’nda
Sava ı’nda Rum ve Ermenilerin Türkiye’nin
karşısındaki
ısındaki devletlerle işbirliğine
i gitmeleri, Balkan Savaşları
ları sonunda Rumeli’de
Gayrimüslimlerin de yaşadığı birçok toprağın
ın kaybedilmesi, Ermenilerin Doğu
Do
Anadolu’dan
lu’dan tehcir edilmeleri gibi olaylar nedeniyle 1915 yılı itibariyle Türkiye’de
sayıları biraz daha azalmış
azalmı olan azınlıklarla ilgili olarak İttihat
ttihat ve Terakki Hükümetinin
Türkleştirme
tirme uygulamalarının eğitim
e ayağında
ında bir talimatname hazırlanarak yürürlüğe
yürürlü
konulmuştur.
tur. Talimatnamede, azınlıkların sadece kendi oturdukları mahalle veya
köylerde okul açabilmelerini; okullarda kendi dilleriyle öğretim
ö retim yapabilmelerinin
yanında Türk dili, Türkiye tarihi ve coğrafyası
co rafyası derslerinin Türkçe olarak ve Türk

27
öğretmenler tarafından okutulmasını; okulların Maarif Nezareti ve Mülkiye amirleri
tarafından denetlenmesini öngören hükümler yer almıştır70. Mekâtib-i Hususiye
Talimatnamesi adıyla geçen bu talimatname Cumhuriyet döneminde de azınlık ve
yabancı okullarıyla ilgili olarak uzun süre yürürlükte kalmış ve 1935 ve 1940 yıllarında
Maarif Vekâleti (Millî Eğitim Bakanlığı) Tebliğler Dergisi’nde yayımlanmıştır71.

Türkiye’de Türkleştirme gayelerinin gerçekleştirilebilmesinin en önemli


araçlarından biri olarak görülen okullara bu bakımdan da büyük önem verilmiştir. 3
Mart 1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla Türkiye’deki bütün okullar tek bir
merkeze, Maarif Vekâletine, bağlanmıştır.

Başbakan İsmet İnönü, 5 Mayıs 1925 tarihinde Muallimler Birliği’nde yaptığı


konuşmada, Türkleştirme temelli millî eğitim politikasını şöyle açıklamıştır:

“Millî Terbiye istiyoruz; bu ne demektir?…

Millî terbiyede iki kısım düşünebiliriz; millî terbiyenin siyasi,


vatani mahiyeti itibariyle. Bütün bu topraklara Türk mahiyetini veren
bir Türk var. Fakat bu millet henüz istediğimiz yekpare millet
manzarasını göstermiyor. Eğer bu nesil şuurla ilmin ve hayatın
rehberliğiyle ciddi olarak, bütün ömrünü vakfederek çalışırsa siyasi
Türk milleti harsi, fikri ve içtimai tam ve kâmil bir Türk milleti
olabilir...

Bu yekpare milliyet içinde yabancı harslar hep erimelidir. Bu


milliyet kütlesi içinde ayrı medeniyetler olamaz. Dünya üzerinde her
millet mutlaka bir medeniyet temsil eder. Kendilerini Türk milletinin
medeniyetinden başka camialara bağlı görenlere işte açıkça teklif
ediyoruz: Türk milletiyle beraber olsunlar. Fakat halita halinde değil,
“konfedere” olmuş medeniyetler halinde değil, bir tek medeniyet
halinde. Bu vatan işte tek olan bu milletin ve bu milliyetindir. Bunu
yalnız söz olsun diye söylemiyoruz, süs olsun diye bu fikirde değiliz;
bu siyaset vatanın bütün hayatıdır. Yaşayacaksak yekpare bir millet

70
Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1982’ye), Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi Yayınları, 1982, s.179-180.
71
Hidayet Vahapoğlu, Osmanlı’dan Günümüze Azınlık ve Yabancı Okullar, İstanbul: Milli Eğitim
Bakanlığı Yayınları, 1997, s.216-217.

28
kütlesi olarak yaşayacağız. İşte millî terbiye dediğimiz sistemin umumi
hedefi.72”

Tablo 7: 1927 ve 1935 Genel Nüfus Sayımlarında Cinsiyete Göre


Okuma Bilen-Bilmeyen Nüfus Miktarı

Bayezid (Ağrı) Urfa Türkiye Geneli


Yıllar Okuma
Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek

Bilen 81 2.584 604 5.158 259.969 851.527


1927
Bilmeyen 47.328 54.593 98.539 92.567 6.814.895 5.703.097

Bilen 538 4.231 1.413 9.491 670.695 1.847.183


1935
Bilmeyen 50.701 51.736 113.471 105.176 7.550.243 6.089.329
Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül.I, s.XXXV, XLV-VI (Kaynakta Bayezid,
Bayazıt olarak geçer); Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık İstatistik Genel Direktörlüğü, 20 İlkteşrin 1935
Genel Nüfus Sayımı, Cilt.60, Neşriyat Sayısı.75, Ankara: Mehmet İhsan Basımevi, 1937, s.208-209.

1927 yılı itibariyle Türkiye genelinde okumayı bilenlerin oranı yaklaşık %8,2
iken Kürt nüfusun yoğun olduğu vilayetler olan Urfa’da yaklaşık %2,9 ve Bayezid’da
yaklaşık 2,5 olup Türkiye genelinin çok altındadır. 1935 yılına bakıldığında ise Türkiye
genelinde okumayı bilenlerin oranı yaklaşık %15,6 iken, Urfa’da yaklaşık %4,8 ve
Bayezid’da yaklaşık %4,4’tür. Her iki dönemde de Türkiye genelinde ve aynı şekilde
vilayetlerde kadın nüfustaki okuma oranları erkek nüfustaki okuma oranlarının çok
altında kalmıştır. Bununla birlikte okumayı bilenlerin oranları Türkiye genelinde ve
yine vilayetlerde kadınlarda da ereklerde de 1927 senesinden 1935 senesine yaklaşık
olarak iki katına yükseldiği söylenebilir. 1927 ve 1935 genel nüfus sayımlarında
cinsiyete göre nüfusun okumayı bilen yüzdelerinin karşılaştırmalı grafiği, Şekil 8’de
verilmiştir.

72
Muallimler Birliği Mecmuası, Sene.1, Sayı.4 Aktaran: Hasan-Âli Yücel, Türkiye’de Orta Öğretim,
1. Baskı, Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 1994, s.25.

29
30
Şekil 8. 1927 ve 1935 Genel Nüfus Sayımlarında Cinsiyete Göre Nüfusun Okumayı Bilen Yüzdelerinin Karşılaştırılması
Bununla birlikte Başbakan İsmet İnönü’nün 1925 yılında millî eğitim ve millî
eğitimin genel hedefi olan Türkleştirme ile ilgili yaptığı büyük idealist konuşma 1935
yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu vilayetlerini gezip dolaştıktan sonra edindiği bilgi
ve izlenimler doğrultusunda hazırlayıp Atatürk’e sunduğu Kürt raporunda, yerini
temkine bırakmıştır. Bu gezi sırasında İsmet İnönü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
vilayetlerinde okullarda sürdürülen Türkleştirme eğitiminin Kürt nüfus üzerinde etkili
olmadığı kanısına varmış olacak ve ayrıca Türkiye genelinde de okul, öğretmen ve
öğrenci bakımından eğitimde nicel ve nitel olarak istenen seviyeye ulaşılamamış
olunacak ki raporda bu bölge vilayetlerinde ve Türkiye genelindeki eğitimle ilgili şu
sözleri dile getirmiştir:

“Kürtlere okutma yapılıp yapılmayacağı şimdiye kadar bir


politika olarak mütalaa edilmiştir. Bu politikayı halk biliyor. Biz
bundan hiç istifade edemediğimiz halde yalnız mahzurunu çekiyoruz.
Daha Türk köylerindeki mektepleri yapamamışken ve en nihayet ona
varmayan okutmada bir hususi siyasayı halkın diline düşürmekte
hiçbir fayda yoktur. Sonra ilk tahsil için okutmakta faydamızın daha
siyasi olduğu görüşündeyim. Kürtleşmiş ve kolayca Türklüğe dönecek
yerleri okutmak, hatta Kürtlere Türkçe öğreterek Türklüğe çekmek
için ilk tahsil ve onun iyi hocası çok etkili vasıtadır. Zaten sınırlı olan
vasıtalarımızı daha çok Türk köylerinde kullanmak elimizdedir. 73”

I. Dünya Savaşı’ndan önce Bayezid vilayet merkezinde erkekler için bir


ilkokul (ibtidaî mektebi), bir ortaokul (rüşdî mektebi) ve iki yıllık eğitim veren bir lise
(idadî mektebi), kızlar için bir ilkokul ve bir ortaokul; diğer kazalarda da ilkokullar ve
erkeklere mahsus ortaokullar; büyük köylerde de birer ilkokul mevcuttur. Savaştan
sonra ise, vilayetin işgalden kurtuluşundan (15 Nisan 1918’den) 1920 senesine
gelinceye kadar vilayette okul yoktur. 1920 senesinin Eylülünde vilayet merkezinde bir
erkek ilkokulu, bir erkek ortaokulu (tâli mektebi) ve bir kız ilkokulu; Diyadin,
Karaköse, Iğdır kazalarında birer erkek ilkokulu ve bazı köylerde ilkokullar
kurulmuştur74.

73
Saygı Öztürk, İsmet Paşa'nın Kürt Raporu, İstanbul: Doğan Kitap, 2007, s.62-63 Aktaran: Bahattin
Demirtaş, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde Eğitim ve Öğretim (1923-1938)”, Ankara
Üniversitesi Türk inkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı.41 (Mayıs 2008), s.63-87.
74
Edhem, s.12.

31
Vilayette okuma-yazma bilenlerin sayısı, savaştan öncede sonrada yok denecek
kadar azdır. Köylü halk (Azeri köylüler de dâhil) ve aşiretler (reisleri de dâhil) okuma-
yazma bilmezler. Dr. İbrahim Edhem’in konuyla ilgili yazdıklarına göre Kasaba
halkından bir kısım, ilkokul ve ortaokul birinci-ikinci sınıfı derecesinde, okuma-yazma
bilenlere rastlanmakla birlikte tâli ve âli tahsil (orta ve yüksek tahsil) görenlere
rastlamak mümkün olmadığı gibi Azeri kasabalılarda da okuma yazma bilenlere ve tâli
ve âli tahsil görmüşlere pek nadir rastlanmaktadır. Bununla birlikte Azeri kasabalılarda
Türkçeyi konuşacak ve Rusça bir mektubu zorda olsa okuyacak kadar Rusça bilenlerin
sayısı çoktur. Azeri köylüler ise Türkçe ve Rusça okumayı bilmedikleri gibi konuşmayı
da bilmezler75. Bayezid vilayetinde genelde konuşulan dil Türkçe ve Kürtçe olmakla
birlikte, hükümet dairelerinde ve okullarda tamamen Türkçe konuşulur. Iğdır ve Kulp
kazalarındaki Azeri Türkler tamamıyla Türkçe konuşurlar ve oradaki aşiretler de Azeri
Türkçesi konuşurlar76. Urfa vilayetinde ise Türkçe, Arapça, Kürtçe ve Zazaca
konuşulur77.

Bayezid vilayetinde, 1924-1925 senesi vilayet merkezinde birer erkek ilk ve


ortaokulu ve bir kız ilkokulu; Karaköse’de birer kız ve erkek ilkokulu ve kazanın
Kilehur köyünde bir erkek ilkokulu; Eleşkird’de, Diyadin’de, Iğdır’da ve Iğdır’ın Aralık
nahiyesinde yine birer erkek ilkokulu mevcuttur. Ayrıca 1924-1925 itibariyle henüz
uygulamaya geçirilmemiş olmakla beraber 1921 tarihinde vilayet encümenince alınmış
“merkez ve mülhakatında yirmi okul açılması” kararı vardır78. 1925-1926 ve 1926-1927
yıllarında vilayette 18 resmi okul mevcut olup bunlara devam eden öğrenci sayısı 883
tür79. 1927-1928 yıllarında vilayetin merkezinde ve merkeze bağlı altı adet erkek ve kız
ilkokulu, bu okulların 330 öğrencisi vardır80.

Urfa vilayetinde 1924-1925 yılı itibariyle Merkez, Birecik ve Suruc


kazalarında halkta eğitim-öğretime karşı ilgili uyanmıştır. Tamamına yakını bedevi
Araplar ve Arap aşiretlerinden oluşan Harran kazası halkı ise, okul kavramına pek sıcak

75
Edhem, s.13.
76
Edhem, s.8.
77
Arif, s.22.
78
Edhem,19-20.
79
T. C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.513; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.709.
80
T. C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.711.

32
bakılmamıştır. Şefik Arif, memlekette Orta Çağ’ın skolâstik dönemine benzer bir
yaşayışın olduğuna dikkat çeker. O devrin eğitim yapısındaki gibi okullarda
öğretmenler yeterli öğrenci bulamıyor, okula gönderilmeyen çocuk sayısı fazla olup
örümcek ağı tutan gayri sıhhi, karanlık bodrum mekânlarda eğitim veren mahalle
okullarına halkın doğal bir eğilimi söz konusudur. Bu eski mahalle okullarında bin türlü
övgülerle yazılan eserlere ve batıl inançlarla süslü geçmişin masallarına ve geleneksel
efsanelere halk büyük bir ilgi göstermekte olup bunlara ilave olarak bu okullarda
hipnotizma edercesine basmakalıp tekrarlamalarla din dersleri okutulmaktadır. Bu
bakımdan halk alışılagelmişi sürdürmekte ve sosyal hayatına uygun faaliyetlerde
bulunmakta olup görgü ve anlayışında henüz bir değişim geçirememiştir. Bununla
birlikte, esasen çocuklarını okutan kesim de halkın orta halli ve yoksul kesimleri olup
zengin kesimin bu kadar heves ve isteği yoktur. Bunun yanı sıra vilayetteki okul ve
öğretmenlerin sayı ve nitelik olarak yetersizliği de eğitimin gelişmesinin önündeki diğer
önemli bir engeldir 81.

Vilayet merkezinde 2 ortaokul, 2 numune erkek okulu, üç derslikli bir erkek ve


tam dönemli bir kız ilkokulu ve Merkez kazaya bağlı dört köyde birer ilkokul vardır.
Vilayetin Birecik kaza merkezinde bir numune erkek okulu ile üç sınıflı bir kız okulu,
kazaya bağlı Nizib nahiye merkezinde bir numune erkek okulu ile iki sınıflı bir kız
ilkokulu kazaya bağlı beş köyde de birer okul mevcuttur. Suruc kaza merkezinde tam
dönemli üç derslikli bir erkek ilkokulu ile kazaya bağlı üç köy birer okul vardır. Harran
kazasında daha önceden bir okul mevcut olduğu halde 1924-1925 yılına kadar kaza
merkezinin sabit bir yerde olmaması, geçici olarak bir köyde bulunması dolayısıyla
okulun faaliyete devamı mümkün olmamıştır82.

Vilayette 1924-1925 itibariyle mevcut ilköğretim ve ortaöğretim okulları,


öğretmen ve öğrenci sayıları Tablo 8’de gösterilmiştir. Buna göre vilayette ikisi
ortaokul, yirmi biri ilkokul düzeyinde olmak üzere toplam 23 okul olup bu okullarda
985 erkek, 209 kız olmak üzere toplam 1.194 öğrenci öğrenim görmektedir. Öğrenci
sayısı, vilayet dâhilindeki zorunlu öğrenim yaşında olan 9.764 çocuğa karşın çok düşük
olup eğitime devam eden çocuk oranı %12’dir. Urfa’da Tevhid-i Tedrisat Kanunu

81
Arif, s.23-25.
82
Arif, s.25.

33
gereğince daha önceden var olan dört medrese de 1924-1925 itibariyle Maarif
Vekâletine devredilmiş durumdadır83.

Tablo 8: Urfa Vilayetinde 1924–1925 Senesi İtibariyle


Mevcut Okullar, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları

Erkek Kız Erkek Kadın


Ortaokul
Öğrenci Öğrenci Öğretmen Öğretmen
Urfa Merkezde, Urfa Ortaokulu
140 0 14 0
(İlkokul+Ortaokul)
Urfa Merkezde, Urfa Esam Hatb
30 0 7 0
(İmam Hatip) Mektebi
Erkek Kız Erkek Kadın
İlkokul
Öğrenci Öğrenci Öğretmen Öğretmen
Urfa Merkezde, Urfa Erkek Vatan
123 0 7 0
Okulu
Urfa Merkezde, Urfa Erkek Turan
81 0 7 0
Okulu
Urfa Merkezde, Urfa Erkek İrfaniye
40 0 3 0
Okulu
Urfa Merkezde, Urfa Kız Okulu 0 93 0 4
Urfa Cerin Köyü Okulu 18 0 1 0
Urfa Kısas Köyü Okulu 8 0 1 0
Urfa Yaylak Köyü Okulu 30 0 1 0
Urfa Hevik Köyü Okulu 31 0 1 0
Birecik Merkez Erkek Okulu 191 0 7 0
Birecik Merkez Kız Okulu 0 84 0 3
Birecik Sorik Köyü Okulu 5 0 1 0
Birecik Elifoğlu Köyü Okulu 10 0 1 0
Birecik Çiftlik Köyü Okulu 15 0 1 0
Birecik Mizar Köyü Okulu 17 0 1 0
Birecik Kurab Köyü Okulu 10 0 1 0
Nizib Nahiyesi Erkek Okulu 146 0 7 0
Nizib Nahiyesi Kız Okulu 0 32 0 1
Suruc Kazası Erkek Okulu 60 0 3 0
Suruc Yaslımezar Köyü Okulu 12 0 1 0
Suruc Aligör Köyü Okulu 13 0 1 0
Suruc Atmanik Köyü Okulu 5 0 1 0

İlk ve Ortaöğretim Toplamı 985 209 67 8


Kaynak: Arif, s.33-34.

83
Arif, s.32.

34
1925-1926 yılında Urfa Merkez kazasında 17 resmi okul ve 476 öğrenci; Suruç
kazasında 4 okul ve 55 öğrenci; Birecik kazasında 9 okul ve 511 öğrenci olmak üzere
Urfa vilayetinde toplam 30 okul ve 1.042 öğrenci vardır84. 1926-1927 yılında Urfa
Merkez’de 149 öğrencisi olan bir ortaokul, muhtelif 10 erkek ve kız ilkokulu ve bu
okullara devam eden 733 öğrenci, diğer kazalarda da toplam 10 erkek ve kız ilkokulu ve
575 öğrenci olmak üzere vilayette toplam 21 okul ve 1.457 öğrenci vardır85. Urfa
Hakkında Salname’de ise okul adetleri daha fazla verilmiş olup buna göre; 1926-1927
itibariyle vilayette 40 ilkokul, bir köy yatılı okulu, 8 kız okulu ve merkezde bir ortaokul
mevcuttur. Urfa Erkek Ortaokulu şehrin kuzeybatısında şehirden 50 m yükseklikte bir
sırt üzerindedir, kütüphanesi ve laboratuarı olup 70 öğrenci mevcudu vardır. Merkez
Köy Yatılı Okulu, Mustafa Kemal Paşa Caddesi üzerinde bulunan bu okulun öğrenci
miktarı 300’e yaklaşmış olup hepsi köy çocuklarıdır. Merkez Vatan Okulu, İzzet Bek
Caddesi üzerinde olup 180 öğrencisi mevcuttur. Şehrin tam ortasında Merkez İrfaniye
Okulu, Dabbağhane Mahallesi’nde Merkez Nusretiye Okulu, Tuzeken Mahallesi’yle
Bekkapusu arasında 149 öğrencisi olan Turan Okulu, Akcami yakınında 179 öğrencili
bir kız ilkokulu, şehrin ortasında Merkez Anaokulu, yine vilayet merkezinde iki halk
gece okulu, Merkez kazada Karaköprü ve Kısas köy okulları bulunur86. 1927-1928
yılında Urfa Merkez’de 122 öğrencisi olan bir ortaokul, muhtelif 9 erkek ve kız ilkokulu
ve 950 öğrenci, diğer kazalarda da toplam 23 erkek ve kız ilkokulu ve 1.634 öğrenci
olmak üzere vilayette toplam 33 okul ve 2.706 öğrenci vardır87.

Bayezid vilayetinde, Tablo 6’da, 7-12 yaş arası ilkokul çağındaki nüfus 1927
sayımına göre 4.898’i kız ve 7.295’i erkek toplam 12.193’tür. Buna karşın, Tablo 9’da,
1929 istatistik yıllığı verilerine göre 1928-1929 eğitim-öğretim yılında ilkokula devam
eden öğrenci sayısı 1.139’dur. Buna göre vilayette ilkokul çağındaki çocukların sadece
%9’u eğitime katılabilmiştir. Bu oran kız çocuklarında yaklaşık %3 iken, erkek
çocuklarda yaklaşık %14’tür.

Urfa vilayetinde ise 7-12 yaş arası ilkokul çağındaki nüfus 8.236’sı kız ve
10.428’i erkek toplam 18.664’tür. 1928-1929 eğitim-öğretim yılında ilkokula devam
84
T. C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500-502.
85
T. C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.689.
86
Kapaklı (çev.), s.65-67.
87
T. C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.687.

35
eden öğrenci sayısı 2.336’dır. Vilayette eğitime katılabilen ilkokul çağındaki çocukların
oranı yaklaşık %13’tür. Bu oran kızlarda %4, erkeklerde ise %19’dur.

Türkiye genelinde 7-12 yaş arası ilkokul çağındaki nüfus 615.245’i kız ve
731.036’sı erkek toplam 1.346.281’dir. 1928-1929 eğitim-öğretim yılında ilkokula
devam eden öğrenci sayısı ise 435.910’dur. Türkiye genelinde eğitime katılan ilkokul
çağındaki çocukların oranı %32’dir. Bu oran kızlarda %21, erkeklerde yaklaşık
%42’dir.

Tablo 9: 1928–1932 Ders Yılları Arasında Ana, İlk ve İkmal Okulları


Ve Bu Okullardaki Öğretmen ve Öğrenci Sayıları

İkmal Okulları
Resmi İlkokullar Anaokulları
(Ortaokullar)
Vilayetler
ve
Yıl
Türkiye

Kız/Erkek
Öğretmen

Öğretmen

Öğretmen
Öğrenci Öğrenci
Öğrenci
Geneli
Okul

Okul

Okul
Kız Erkek Kız Erkek

1928–1929 19 40 129 1.010 _ _ _ _ _ _ _

1929–1930 13 30 192 666 _ _ _ _ _ _ _


Bayezid
1930–1931 13 37 218 795 _ _ _ _ _ _ _

1931–1932 17 42 284 970 _ _ _ _ _ _ _

1928–1929 27 119 350 1.986 1 3 66 _ _ _ _

1929–1930 35 103 321 1.670 1 1 25 _ _ _ _


Urfa
1930–1931 34 102 349 1.813 _ _ _ _ _ _ _

1931–1932 26 89 312 1.737 _ _ _ _ _ _ _

1928–1929 6.503 12.881 129.697 306.213 66 136 6.784 8 51 80 513

1929–1930 6.058 12.498 140.577 287.503 60 119 5.730 8 40 63 606


Türkiye
1930–1931 6.378 13.357 159.724 294.592 42 73 3.096 7 40 63 546

1931–1932 6.358 13.821 174.832 318.964 14 26 1.210 3 19 41 354


Kaynak: İstatistik Yıllığı 1929, s.74-77 (1928-1929 yılı verileri); Başvekâlet İstatistik U. M., İstatistik
Yıllığı 1931/32, Cilt.5, Sayı.21, İstanbul: Devlet Matbaası, 1932, s.150, 154 (1929-1932 yılları arası
veriler). Kaynaklarda Bayezid, Bayazıt olarak geçer.

36
Tablo 10: 1927 Genel Nüfus Sayımında Cinsiyete Göre Okumayı Bilen/Bilmeyen ve Meslekleri Bakımından Nüfus Miktarları

Okuma Durumu Meslekler


Mesleksiz
veya

Cinsiyet
Meçhul
Bilen Bilmeyen Zirai Sınai Ticari Serbest Memur Hâkim Ordu PTT Muhtelif Toplam

Vilayetler ve Türkiye
Kadın 81 47.328 6.058 155 44 1 _ _ _ _ 33 6.291 41.118

Erkek 2.584 54.593 15.504 597 575 108 259 820 6.602 307 7.285 32.057 25.120

Bayezid
Toplam 2.665 101.921 21.562 752 619 109 259 820 6.602 307 7.318 38.348 66.238

37
Kadın 604 98.539 7.368 72 35 24 8 _ _ _ 95 7.602 91.541

Erkek 5.158 92.567 34.376 3.105 3.896 415 948 67 2.557 89 1.796 47.249 50.476

Urfa
Toplam 5.762 191.106 41.744 3.177 3.931 439 956 67 2.557 89 1.891 54.851 142.017

Kadın 259.969 6.814.895 1.689.324 32.474 8.843 7.416 1.330 135 8 242 16.947 1.756.719 5.318.145

Erkek 851.527 5.703.097 2.678.737 266.895 248.512 45.247 63.104 9.864 162.227 14.576 105.334 3.594.496 2.960.128

Türkiye Geneli
Toplam 1.111.496 12.517.992 4.368.061 299.369 257.355 52.663 64.434 9.999 162.235 14.818 122.281 5.351.215 8.278.273

Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül.I, s.XXXV, XLV-XLVI. Kaynakta Bayezid, Bayazıt olarak geçer.
38
Şekil 9. 1927 Genel Nüfus Sayımında Cinsiyete Göre Nüfusun Mesleki Oranları
1927 Genel nüfus sayımı verilerine bakılırsa, Şekil 9’da, vilayetlerde Türkiye
genelinde olduğu gibi nüfusun çoğunluğu ziraatla uğraşmakta olup Türkiye genelinde
ziraatla uğraşan nüfus oranı %32,05 iken Urfa ve Bayezid vilayetlerinde Türkiye
genelindeki oranın altında olup Urfa’da %21,20 ve Bayezid’da %20,62’dir.

Bayezid vilayetinde, kasabalıların çoğu 1924-1925 itibariyle memur olmakla


birlikte kasabalardaki halkın geçmişten beri iştigalleri geniş bir şekilde ziraat ve basit
derecede ticaret olup sanayi konusunda ise çok geri kalmışlardır88. Vilayette ticaret
Müslümanların elindedir. Sanayi ise, I. Dünya Savaşından önce aşiretlerde yok denecek
bir halde olmakla birlikte Ermenilerde mevcut olduğu halde, 1924-1925 itibariyle
vilayette Ermenilerin yokluğu ile yok denecek bir hale gelmiştir, kasabalarda bile
sanatkâr mevcut olmayıp sadece Azerilerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar
sanatkârları bulunur89. Köylü halktan aşiretler ve Kürtler göçebe hâlinde
yaşamaktadırlar. Senenin beş buçuk ayını köyde, altı buçuk ayını da çadırlarda
geçirirler. Bu insanların yarısı ziraatla iştigal eder, ancak yaptıkları ekim çok basit ve
sınırlıdır; çoğunluğu ise, koyun ve mal sürüleri yetiştirmek ve yağ, peynir yapmak üzere
yaylalara çıkarlar. Sonbaharda yaylalardan köylerine geldikten sonra kadınlara
bırakılmış vazifeler başlar ki bunlar da; yünden çul, ip, çadır, çorap, halı, kilim, keçe
dokumaktır. Kadınların dokuduğu bu eşyaları erkekleri pazara götürüp satarlar. Aşiret
erkeklerinin kışın vazifeleri neredeyse sınırlıdır; ancak koyun, at, öküz, inek gibi
mallarını iyi beslemeyi ve idare etmeyi düşünürler. Baharda ve yazda ise vazifeleri;
tarla ekip biçmek ve sulamak, çarşıya pazara gitmektir. Aşiret ve Kürt kadınlarının
vazifeleri çok fazladır; koyun ve inek sağmak, yağ, yoğurt ve peynir yapmak, ekmek
pişirmek, su getirmek, tarlalarda çalışmak, yemek pişirmek, çamaşır yıkamak, tezek
yapmak. Aşiretten bir erkeğin hâli vakti müsait olunca; sahip olduğu koyun, inek, öküz
ve atlar artınca eş sayısını da artırmak ister. Genellikle dört kadının bir erkeğin eşi
olarak bir arada bulunduğu görülmekte ve bu suretle işler paylaşılmaktadır. Birkaç
kadınla evlilik âdeti kasaba halkında bile %5 oranında görülür90. Azeri erkekler Kürtlere
ve aşiretlere oranla ticaret ve ziraatla daha fazla iştigal ederler. Ziraatları çoktur, her
çeşit ürünü eker ve ticaret mahalline götürerek satarlar ve geçimlerini bu şekilde

88
Edhem, s.11.
89
Edhem, s.12.
90
Edhem, s.11.

39
sağlarlar. Ticareti çoğunlukla kışın yaparlar. Azerilerin kasaba esnafı içerisinde iyi
ticaret yapanları mevcuttur. Azeriler de koyun, at, inek, manda (camuş), keçi beslerler.
Bağ ve bostan ekimi de yaparlar. Azeri kadınlarının işleri de erkeklerin işlerinden daha
fazla gibidir; öncelikle evin bütün işlerini yaptıktan sonra tezek yaparlar, tarlada
kocalarıyla birlikte çalışırlar; halı, keçe, kilim, çorap, çuval, çul vesaire dokurlar91.

Dr. Şefik Arif Urfa vilayeti için halkın %90’ının ziraatla meşgul olduğunu
söyler. Ticaret duraklama halinde, sanayi ise yok denecek bir noktada olmakla beraber
1924-1925’ler itibariyle kunduracılık, terzilik, tenekecilik, semercilik, marangozluk,
demircilik, bakırcılık, debbağlık, şekercilik gibi bazı küçük sanatlar yaygınlaşmıştır.
Bağcılık da halkın uğraşıları arasında önemli bir yere sahip olup bir zamanlar yaygın
olan dokumacılık işi ise terk edilmiştir. Urfa vilayetinde servet birkaç şahsın elinde
toplanmış olup köylü halk çok fakirdir ve ziraat dışında herhangi bir meslek sahibi
değildir. Köyler genel itibariyle eşraf veya vilayet zenginlerinin tapulu malı olup
eşraftan en fakirinin üç köyü bulunmakla beraber otuz kırk köye ve köylerin bütün
gelirine sahip zenginler de mevcuttur. Köylü, amele çalışıp geçimini zar zor sağlar;
onun sırtından ise köyün sahibi kazanır. Köylü yaz boyunca çalışarak elde ettiği
üründen payına düşeni kışın geçimini sağlamak için saklar, çok az bir miktarını ise
diğer zorunlu ihtiyaçlarına karşılık satar. Ancak yoksulluk halkın bütün yaşamı boyunca
devam eder92.

91
Edhem, s.11-12.
92
Arif, s.21-22.

40
3.3. Nüfusun Medeni Hâl Durumu, Evlenme-Boşanma ve Doğum-Ölüm
Vakaları

3.3.1. Nüfusun Medeni Hâl Durumu

Tablo 11 ve 12’de 1927 yılı genel nüfus sayımına göre vilayet nüfuslarının
medeni hâl tabloları verilmiştir. Buna göre, Bayezid vilayetinde evli olan erkek sayısı
evli kadın sayısından fazla; Urfa vilayetinde ise evli kadın sayısı evli erkek sayısından
fazladır. Vilayette evli erkek sayısının daha fazla olması, dışarıdan vilayete çalışmak
için gelip yerleşen erkek nüfusun olduğu; evli kadın sayısının daha fazla olması ise,
vilayet dışına çalışmak için giden erkek nüfusun olduğu anlamına gelir. Bayezid
vilayetinde evli erkek sayısı evli kadın sayısından Karaköse kazasında 3.113, Bayezid
kazasında 440, Iğdır kazasında 139 daha fazladır. Buna mukabil Karaköse kazasında
5.385 ve Bayezid kazasında 1.056 ordu mensubu, Iğdır kazasında da 773 hâkim
olduğu93 dikkate alınırsa bu mesleklerdeki erkek nüfusun bir kısmının vilayete dışarıdan
geldiği söylenebilir. Aynı şekilde evli erkek sayısı evli kadın sayısından Urfa vilayetinin
Viranşehir kazasında 290, Urfa şehrinde 180, Harran kazasında 59 daha fazladır. Buna
karşılık; Viranşehir kazasında 519, Urfa şehrinde 965, Harran kazasında 202 ordu
mensubu erkek nüfus94 mevcuttur.

93
28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül I, s.186. Kazalar itibariyle vilayetteki nüfusun
meslek durumunu gösterir tablolar EK 13’te sunulmuştur.
94
28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül I, s.203-204. Kazalar itibariyle vilayetteki
nüfusun meslek durumunu gösterir tablolar EK 14’te sunulmuştur.

41
Tablo 11: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Bayezid Vilayeti Nüfusunun
Cinsiyete Göre Medeni Hâl Durumu

Medeni Hâl
Kadın/ Nüfus
Kazalar
Erkek Mevcudu
Bekâr Evli Dul Boşanmış Meçhul

K 9.463 4.313 4.362 772 16 _


Bayezid
E 11.027 6.075 4.802 139 7 4

K 5.678 2.801 2.460 402 1 14


Diyadin
E 6.173 3.637 2.444 82 _ 10

K 4.308 2.005 1.974 313 1 15


Eleşkirt
E 4.621 2.569 1.947 95 8 2

K 11.825 5.317 5.363 1.110 19 16


Iğdır
E 13.384 7.628 5.502 243 8 3

K 7.946 3.627 3.608 702 6 3


Karaköse
E 13.382 6.505 6.721 136 18 2

K 5.178 2.465 2.255 438 20 _


Tuzluca (Kulp)
E 5.349 3.244 1.975 120 10 _

K 3.011 1.355 1.465 191 _ _


Tutak
E 3.241 1.743 1.447 48 1 2

K 47.409 21.883 21.487 3.928 63 48


Vilayet Toplamı
E 57.177 31.401 24.838 863 52 23

Genel Toplam 104.586 53.284 46.325 4.791 115 71


Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül.I, s.164. Kaynakta Bayezid, Bayazıt
olarak geçer.

42
Tablo 12: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Urfa Vilayeti Nüfusunun
Cinsiyete Göre Medeni Hâl Durumu

Kadın/ Nüfus Medeni Hâl


Kazalar
Erkek Mevcudu
Bekâr Evli Dul Boşanmış Meçhul
K 14.157 6.126 6.076 1.842 108 5
Şehir
E 14.941 8.436 6.256 207 32 10
K 14.975 7.057 6.191 1.592 19 8
Urfa Köyler
E 14.560 8.516 5.531 338 9 19
K 29.132 13.183 12.267 3.434 127 13
Toplam
E 29.501 16.952 11.787 545 41 29
K 16.057 7.447 6.625 1.918 64 3
Birecik
E 15.415 9.470 5.713 215 15 2
K 6.376 2.454 2.093 527 11 3
Haran
E 6.813 2.937 2.152 174 14 3
K 6.118 2.690 2.751 651 7 2
Hilvan
E 6.040 3.386 2.507 133 6 2
K 7.862 3.306 3.257 1.248 49 2
Şehir
E 7.100 3.966 3.054 75 3 2
K 14.670 6.391 5.960 1.562 34 4
Siverek Köyler
E 13.490 7.215 5.340 303 13 6
K 22.532 9.697 9.217 2.810 83 6
Toplam
E 20.590 11.181 8.394 378 16 8
K 9.185 4.506 3.766 887 25 1
Suruç
E 9.447 5.800 3.518 125 2 2
K 4.490 1.290 1.525 403 10 4
Viranşehir
E 4.613 1.667 1.815 88 3 2
K 8.643 4.085 3.609 937 10 2
Yaylak
E 8.643 5.298 3.186 155 2 2
K 102.533 45.352 41.853 11.567 337 34
Vilayet Toplamı
E 101.062 56.691 39.072 1.813 99 50
Genel Toplam 203.595 102.043 80.925 13.380 436 84
Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül.I, s.180-182.

43
3.3.2. Evlenme-Boşanma Vakaları

Bayezid vilayet halkında kızlarını ve oğullarını erken evlendirme âdeti vardır.


Erkekler ortalama 15-16, kızlar 12-14 yaşları arasında evlendirilir95. Urfa vilayetinde ise
erkekler için evlenme çağı 17-20 yaşları, kızlar için de 14 yaşından itibaren başlar96.

Devlet Salnamelerine göre evlenme vakalarına bakılacak olursa, Bayezid


vilayetinde 1926-1927 yılı zarfında 897; 1927-1928 yılı zarfında ise 212 nikâh (kazalar
itibariyle Tablo 15) gerçekleşmiştir. Urfa vilayetinde 1927-1928 yılı zarfında 327 nikâh
(kazalar itibariyle Tablo 16) gerçekleşmiştir98.

1931/32 İstatistik Yıllığı verilerine göre ise, 1927-1931 yılları arasında yıllar
itibariyle vilayet ve kaza merkezlerinde, nahiye ve köylerde olmak üzere vilayetlerde
yapılan evliliklerin sayıları Tablo 13’te verilmiştir.

95
Edhem, s.14.
96
Kapaklı (çev.), s.45.
97
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.708.
98
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.686, 711.

44
Tablo 13: 1927–1931 Senelerinde Vilayetlerde Yapılan Evliliklerin Sayısı

Sene Yer Bayezid Vilayeti Urfa Vilayeti

Vilayet ve Kaza Merkezlerinde 105 329

1927 Nahiye ve Köylerde 80 58

Toplam 185 387

Vilayet ve Kaza Merkezlerinde 75 328

1928 Nahiye ve Köylerde 38 44

Toplam 113 372

Vilayet ve Kaza Merkezlerinde 42 213

1929 Nahiye ve Köylerde 19 32

Toplam 61 245

Vilayet ve Kaza Merkezlerinde 19 270

1930 Nahiye ve Köylerde 51 13

Toplam 70 283

Vilayet ve Kaza Merkezlerinde 36 263

1931 Nahiye ve Köylerde 19 15

Toplam 55 278
Kaynak: İstatistik Yıllığı 1931/32, Cilt.5, Sayı.21, s.105, 107. Kaynakta Bayezid, Bayazıt olarak geçer.

45
450

400

350
Yapılan Evlilik Sayısı

300

250
Bayezid
200
Urfa
150

100

50

0
1927 1928 1929 1930 1931

Şekil 10. 1927’den 1931’e Yıllar İtibariyle Vilayetlerde Yapılan Evliliklerin Sayısal Karşılaştırması

1931/32 İstatistik Yıllığı verilerine göre vilayetlerde 1927’den 1928’e ve


1929’a doğru yapılan evliliklerin sayısı düşüş göstermiştir. 1929’dan 1930’a doğru artış,
1931’e doğru ise azalıştadır.

Boşanma vakalarına gelince Devlet Salnamelerine göre, Bayezid vilayetinde


1926-1927 yılı 1699; 1927-1928 yılı ise 4 boşanma (kazalar itibariyle Tablo 15)
gerçekleşmiştir; Urfa vilayetinde ise 1927-1928 yılında 12 boşanma (kazalar itibariyle
Tablo 16) gerçekleşmiştir100.

Boşanma verilerinin 1930 yılından itibaren verildiği Nüfus Hareketleri


İstatistiği’ne göre 1930 ve 1935 yıllarında vilayetlerdeki boşanma sayılarının bir
karşılaştırması yapılacak olursa Şekil 11’deki gibi bir grafik elde edilebilir101. Buna
göre vilayetlerdeki boşanma vakaları çok az sayıda olup yinede istatistiksel bir çıkarım
yapmak gerekirse; 1930-1931 yılları arasında Urfa vilayetinde boşanma sayısı Bayezid
vilayetinden daha düşükken 1933’te biraz daha yüksek, 1934’te eşit, 1935’te ise daha
yüksektir.

99
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.708.
100
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.686, 711.
101
Başvekâlet İstatistik U.M., Nüfus Hareketleri İstatistiği, Ankara, 1941, s.39-40.

46
10
9
Gerçekleşen Boşanma Sayısı

8
7
6
5
4
3
2
1
0
1930 1931 1932 1933 1934 1935
Bayezid (Ağrı) 5 3 9 4 6 0
Urfa 2 0 5 5 6 4

Şekil 11. Vilayetlerde 1930’dan 1935’e Yıllar İtibariyle Gerçekleşen Boşanmaların Sayısal
Karşılaştırması

3.3.3. Doğum-Ölüm Vakaları

Bayezid vilayetinde 1924-1925 yılı itibariyle nüfus ve nüfus vukuatıyla ilgili


olarak kazalarda sorumlu memur olmayıp konuyla ilgili kayıtlar tutulmamakla birlikte o
dönem duyulabilen ve bazı köylere ait nüfus vukuatlarıyla elde edilmiş verilere göre Dr.
İbrahim Edhem’in verdiği bilgi doğumların on binde on iki, ölümlerin on binde on,
çocuk ölümlerinin ise tahminen on binde altı oranında olduğudur102. Tablo 15’te
görüldüğü üzere vilayette 1927-1928 itibariyle gerçekleşen doğum sayısı 1.226 ve ölüm
sayısı 655’tir ve doğum sayısı ölüm sayısının yaklaşık 1,9 katı kadar olup bu durum
nüfusun doğal artış eğiliminde olduğunun göstergesidir.

Dr. Şefik Arif, Urfa vilayetinde doğum ve ölümle ilgili olarak nüfus dairesinin
yetersiz teşkilat yapısı sebebiyle vilayette vuku bulan senelik doğum ve ölüm miktarları
hakkında kesin ve gerçek verilere ulaşmanın mümkün olmadığından, halkın ise veraset
veya çeşitli maaş ödemeleri gibi bir durum olmadıkça doğumları nüfus dairesine
zamanında bildirmediği hatta bazen iki üç yaşına girmiş bir çocuğu yeni doğmuş gibi

102
Edhem, s.29.

47
kaydettirdiği ve bunun halkta yaygın bir alışkanlık halinde olduğundan bahsetmiştir.
Sıhhiye dairesi, sağlık memurları, polis ve jandarma marifetiyle her mahalle ve köyden
her ay doğum ve ölüm vukuatlarını aramakta ve toplanan vukuatları tespit edip
kaydetmektedirler ki bu bakımdan nüfus dairesine nispetle toplanan bilgiler gerçek
sayılara daha yakındır103. Vilayette 1923 senesi süresince gerçekleşen doğum ve ölüm
sayıları Tablo 14’te gösterilmiştir. Tablodaki istatistiki verilere göre 1923 senesi
zarfında 748 doğuma karşın 366 ölüm gerçekleşmiştir. Doğum sayısı ölüm sayısının 2
katı kadar olup bu durum nüfusun artış eğiliminde olduğunu göstermektedir. Ölümlerin
156’sını 1 ila 10 yaş arası çocuk ölümleri teşkil etmekte olup çocuk sağlığı hakkında
anne ve babaların gerekli bilgiye sahip olmamalarından dolayı çocuk ölümlerinin oranı
yüksektir. Çocuk ölümlerinin çoğu çocuk ishali sebebiyle meydana gelmektedir. Altı
aylık bir çocuğa sindirim sistemini tahriş edecek soğan, kırmızıbiber, baharat, çiğ
bulgur ve çiğ et vesaire ile yapılan çiğ köfte, ekmek, salatalık, acur (salatalık) gibi
yiyecekleri yedirdikleri için çocuklar şiddetli ishale maruz kalarak ileri derecede
zayıflıktan vefat etmektedirler104. Vilayette 1925-1926 senesi itibariyle bir sene zarfında
896 doğum, 383 ölüm gerçekleşmiştir105. 1927-1928 yılı zarfında ise 2.126 doğum ve
1.439 ölüm gerçekleşmiş olup kazalar itibariyle Tablo 16’da gösterilmiştir. Doğum
sayısı ölüm sayısının yaklaşık 1,5 katı kadar olup bu durum nüfusun doğal artış
eğiliminde olduğunu göstermektedir.

103
Arif, s.42.
104
Arif, s.41-42.
105
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500.

48
Tablo 14: Urfa Vilayetinde 1923 Senesi Gerçekleşen Doğum ve Ölümlerin Sayısı

Doğum Vakaları

Müslim Gayrimüslim Genel Toplam


Kazalar
Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın
Urfa
108 91 199 70 62 132 178 153
Merkez
Birecik 129 85 214 2 1 3 131 86

Suruc 95 67 162 9 7 16 104 74

Harran 14 8 22 0 0 0 14 8

Toplam 346 251 597 81 70 151 427 321

Ölüm Vakaları

Müslim Gayrimüslim Genel Toplam


Kazalar
Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın
Urfa
32 13 45 27 28 55 59 41
Merkez
Birecik 79 80 159 2 3 5 81 83

Suruc 59 33 92 1 1 2 60 34

Harran 4 4 08 0 0 0 4 4

Toplam 174 130 304 30 32 62 204 162

1–10 Yaşına Kadar Çocuk Ölümleri

Müslim Gayrimüslim Genel Toplam


Vilayet
Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın
Geneli
96 29 135 15 16 31 111 45
Kaynak: Arif, s.41-42.

49
Tablo 15: Bayezid Vilayetinde 1927–1928 Senesi Genel Nüfus, Doğum-Ölüm ve Evlenme-Boşanma Miktarları

Doğum Ölüm Kayıtlı Genel Nüfus


Kaza
Evlenme Boşanma
İsimleri
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam

Merkez
29 _ 139 148 287 84 112 196* 9.420 11.047 20.467*
Karaköse

Iğdır 13 1 64 92 156 11 12 23 11.749 13.218 24.967*

Kulb 86 1 107 123 230 52 79 131 5.672 5.363 11.035

50
Elleşkird _ _ _ _ _ _ _ _ 3.952 4.325 8.277

Diyadin 20 1 72 87 159 46 54 100 5.659 6.122 11.781

Tutak 27 _ 83 97 180 52 48 100 2.772 2.920 5.692

Bayezid 37 1 104 110 214 57 48 105 7.952 13.391 21.343

Genel
212 4 569 657 1.226 302 353 655 47.176 56.386 103.562
Toplam
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.711. *Bu veri kaynağın D/Y bölümünde verilmiş olan düzeltilmiş halidir.
Tablo 16: Urfa Vilayetinde 1927–1928 Senesi Genel Nüfus, Doğum-Ölüm ve Evlenme-Boşanma Miktarları

Kaza Doğum Ölüm Kayıtlı Genel Nüfus


Evlenme Boşanma
İsimleri Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam

Merkez 110 6 200 250 450 66 100 166 34.852 35.812 70.664

Birecik 36 0 153 211 314 30 52 82 14.329 16.492 30.821

Suruc 19 0 81 134 215 13 234 247 9.484 4.959 18.943

51
Harran 1 0 49 44 93 32 32 64 3.038 3.108 6.146

Siverek 50 5 122 156 278 24 502 526 20.899 18.600 39.499

Viranşehir 11 1 51 50 101 13 17 30 4.531 4.595 9.126

Yaylak 0 0 78* 156 234 1 63 64 6.889 7.757 14.646

Hilvan 100 0 141 250 391 110 150 260 6.139 6.039 12.178

Yekûn 327 12 875 1.251 2.126 289 1.150 1.439 100.161 101.862 202.023

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.686. *Bu veri kaynağın D/Y bölümünde verilmiş olan düzeltilmiş halidir.
3.4. Beslenme Alışkanlıkları, Görülen Hastalıklar, Sağlık Olanakları ve
Halkın Tıbba Yaklaşımı

3.4.1. Beslenme Alışkanlıkları

Bayezid vilayetinin vilayet merkezi de dâhil olmak üzere bütün kaza


merkezlerinde halkın geçim durumu orta halli olup köylerde ise çok zayıftır. Şehirlerde
de, köylerde de halk genelde ete fazla düşkün olup et ve de pirinç pilavı halkın en iyi
besinlerini teşkil eder. Aşiretler, Azeriler ve diğer köylüler süt, yoğurt, ayran, yağı
alınmış peynir (şurunilin), bulgur, buğday, arpa ekmeği ve bulabilirlerse buğday ekmeği
ile beslenirler. Beslenmede bitkilerden çok az faydalanırlar. İlkbaharda pancar toplarlar,
yaz kış tatlı yerine geçmek üzere çay içerler. Ekmek ve ayran ise yaz mevsiminin
başlıca yiyecek ve içeceğidir. Azeriler aşiretlere oranla bitkilerden daha fazla
faydalanırlar, çay içerler, başlıca besin kaynakları ise yağdır. Kasabalılardan da hâli
vakti yerinde olmayanların beslenme tarzları aşiretlerinkine benzer şekilde olup iyi
beslenememektedirler. Vilayette kötü beslenme sağlıksız yaşam koşullarıyla da
birleşince özellikle çocuklarda çoğu zaman bağırsak iltihabının görülmesine neden
olmaktadır. Beslenmeden kaynaklı olsa gerek vilayet halkının geneli zayıf ya da orta
halli bir bünyeye sahiptir. Dr. İbrahim Edhem’in anlattığına göre, vilayet ahalisinden
kasabalılar çoğunlukla orta halli bir bünyeye sahiptir. Aşiretler, içinde güçlü bünyeli
olanlar mevcut olmakla birlikte, ırklarının da etkisiyle çoğunluğu zayıf ve orta yapılıdır.
Azeri halk ise orta hâlli bir bünyeye sahip olup çoğunlukla zayıftır106.

Urfa vilayetinde sayıca çok az olan zenginler et, yumurta, pirinç, sebze, tatlı,
meyve, hamur işleri gibi en pahalı ve en faydalı gıdalarla beslenirken; yüzde yetmiş
beşinin senede ancak bir defa et yiyebildiği yoksul halk ise yaz kış yağı alınmış ayran,
bulgur ve sac ekmeği ile beslenir. Köylü yaz boyunca çalışarak elde ettiği hasattan
kendisine ayrılan paydan çoğunu bir dahaki mahsule kadar saklayarak besin olarak
kullanır. Kasabalılarda ise kıyılmış çiğ et, çiğ bulgur, bol kırmızıbiber ve soğandan
yapılan çiğ köfte en önemli besindir107. Yetersiz beslenmesine ve hatta sağlık koşulları
elverişsiz evler, yaz-kış olumsuz hava koşulları vb. yaşamsal olumsuzluklara rağmen

106
Edhem, s.10-11, 27, 18.
107
Arif, s.21-22.

52
vilayet köylüsü; iyi gelişmiş, sağlam ve güçlü bir bünyeye sahiptir. Bunun yanında
bataklık bölgelerde yaşayıp da malarya hastalığına yakalananlarda kansızlık, zayıflama
ve halsizlik kaçınılmazdır108.

3.4.2. Vilayetlerde Görülen Bulaşıcı Hastalıklar

Bayezid vilayetinde 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) sırasında tifo


ki, Dr. İbrahim Edhem’in lekeli humma olmasının büyük bir olasılık olduğunu
düşündüğü hastalık salgını baş göstermiş ve halk arasında büyük kayıplara neden
olmuştur. 1899/1900 senesinde vilayette bir salgın hastalık daha görülmüş ve bu salgın
da bir hayli ölüme yol açmıştır. Daha sonra Kızıldize Karantinası kurulmuş ve
karantinanın çalışmalarıyla dışarıdan gelen salgınlar savaş sonrası engellenebilmiştir.
1919 senesi sonunda Anadolu’da yayılmış olan İspanyol nezlesi bu vilayetin de hemen
her köyünde görülmüştür. Vilayette bir buçuk ay sürmüş olan İspanyol nezlesinden
bakımı yapılan ve sağlık tedbirlerine uyan hastalar kurtulmuş olmakla beraber kuvvetli
batıl inançlar ve sağlık tedbirlerine ve nasihatlerine riayetsizlik can kaybını artırmıştır.
1924-1925 yılı itibariyle ise vilayet dâhilinde yalnızca yeni ilhak edilen Iğdır ve Kulp
kazalarında yerel düzeyde malarya (sıtma) mevcuttur. Vilayette genelinde vereme pek
rastlanılmamıştır. Azerilerde ve Aşiretlerde rastlanılmayan bu hastalık şehir halkında da
nadirdir. Aşiretler kötü yaşam koşullarına rağmen yazın en yüksek dağlara ve yaylalara
çıkarak buraların havasından ve suyundan faydalandıklarından bu hastalıktan
korunmuşlardır. Vilayette ayrıca yapılan aşılar dolayısıyla çiçek hastalığı mevcut
değildir. Daha öncesi bilinmemekle birlikte 1922-1923 senesinden 1924-1925 senesine
kadar geçen üç senede difteri hastalığı vilayette görülmemiştir. 1924-1925 senesi
itibariyle, adı geçen hastalıkların dışındaki bulaşıcı hastalılar da vilayette mevcut
değildir109. Dr. İbrahim Edhem, bulaşıcı hastalıklardan koleranın başta İran olmak üzere
bir de Sovyet Rusya ve Ermenistan ile Revan’dan Bayezid vilayetine girebilme
ihtimallinden bahseder. İran’ın Tebriz eyaletine gelen kolera hastalığının Tebriz’den
Huy’a ve Huy’dan İran’ın Maku ve Ovacık arazisiyle daima açık bulunan hudutlardan
vilayete girmesi söz konusu olabilecektir. Ayrıca arada Aras Nehri bulunmakla birlikte,
Sovyet Rusya ve Ermenistan ile Bayezid vilayeti arasındaki hududun tam olarak

108
Arif, s.30.
109
Edhem, s.27-28, 30.

53
kapatılamamış olmasından dolayı da Rusya taraflarında baş gösteren koleranın da, Iğdır
ve Kulp kazalarına geçme ihtimali yüksektir110.

Urfa vilayetinde 310 (1894/1895) ve 327 (1911/1912) senelerinde kolera


salgınının görüldüğü ve I. Dünya Savaşı’nda 332 (1916/1917) senesinde lekeli humma
salgının baş gösterdiği Dr. Şefik Arif’e göre kayıtlarla sabittir. 1924-1925 itibariyle
bakıldığında vilayet dâhilinde bulaşıcı hastalıklardan frengi, malarya, verem, çocuk
ishali, trahom, kuşpalazı, boğmaca öksürüğü gibi hastalıklar görülmekle birlikte
bunlardan en sık görülenleri malarya, frengi ve çocuk ishali olup yerel düzeyde de
yaygın olarak, vilayet nüfusunun %12’si kadar, trahom hastalığı mevcuttur. Vilayette
verem hastalığı daha çok akciğer veremi şeklinde, özellikle de sağlıksız koşullardaki
evlerinde âdetleri gereği mahkûm gibi yaşayan, temiz havadan ve bol gıdadan yoksun
kasabalı kadınlarda görülmekte olup köylerde kasabalılara oranla çok cüzi miktardadır.
Çiçek aşısına önem verilmesi sayesinde vilayette çiçek hastalığı ise senede birkaç vaka
ile sınırlı kalmıştır. Difteri ki genellikle mikroplu bataklık alanlarda görülmüştür,
kızamık, kızıl, lekeli humma ve şibhi tifo hastalıkları da sadece münferit vakalar
düzeyindedir. Mevsimsel olarak ise zatürre (akciğer iltihabı) ve zatülcenp (akciğer zarı
iltihabı) hastalıkları bulunur. Vilayette bulaşıcı hastalıkların özellikle de koleranın
yayılma yolları Diyarbekir-Siverek-Urfa; Mardin-Viranşehir-Urfa; Haleb-Cerablus-
Urfa; Haleb-Ayntab-Urfa; Adana-Osmaniye-Maraş-Ayntab- Urfa; Bağdad-Deyrizor-
Rakka-Urfa olarak verilmiştir111.

3.4.2.1. Malarya (Sıtma)

Bayezid vilayeti dâhilinde yeni ilhak edilen Iğdır ve Kulp kazalarında olmak
üzere yaz ve sonbaharda yerel düzeyde yaygın malarya (sıtma) mevcuttur. Iğdır ve Kulp
kazalarının ova kısımlarını tümüyle malarya sarmıştır. Civarda bulunan bataklıklar ve
Aras Nehri’nden alınarak arazi sulamak için biriktirilen suların etkisiyle bu kazalarda
malarya geçirmemiş Azeri neredeyse yoktur. Bu kazaların aşiretleri ise sonbaharda
ovadaki köylerine dönmekle birlikte yazın Ağrı ve civarındaki dağlara çıkıp orada

110
Edhem, s.28.
111
Arif, s.39-40, 42.

54
yaşadıklarından, hastalıktan kendilerini korumuş olurlar. Vilayetin diğer kazalarında ise
%3 oranında sıtma hastası ancak görülebilir112.

Urfa vilayetinde de yine bataklık bölgelerde bulunan köylerde yaygın olarak


görülür. Muayene edilen hastaların %20’sinde dalak büyük bir halde olup hastalık kinin
tedavisine karşı uzun süre direnç göstermektedir113.

3.4.2.2. Frengi

Bayezid vilayeti halkının %80-85’ini oluşturan aşiretlerde frengiye hemen


hemen hiç rastlanmamıştır. Bunun nedeni de aşiretlerin neredeyse hiçbirinin
memleketleri dışına çıkmamaları ve dışarıdan da aralarına hasta kişilerin
girmemeleridir. Sonradan ilhak edilen Iğdır ve Kulp kazalarında ise yayılma ve de
fakirlik dolayısıyla bazı kadınlarda frengi vakalarına rastlanmıştır114.

Urfa vilayetinde yapılan tetkikler neticesinde frenginin Birinci Dünya savaşı


sonrası arttığı görülmüştür. Dr. Şefik Arif, frenginin vilayetteki yayılma sebebi olarak
askerden dönenleri ve doğu vilayeti muhacirlerini gösterir. 1924-1925 itibariyle
vilayetteki frengili oranı vilayet nüfusunun %4’ü kadardır115.

3.4.2.3. Trahom

Tehlikeli ve bulaşıcı bir göz hastalığı olan trahom, daha çok güneydoğu
vilayetlerinde görülmüş olup sağlık hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle bazı
vilayetlerde salgın düzeyine ulaşmıştır.

Bu hastalık Urfa vilayetinin de en önemli hastalıklarından biri olup 1924-1925


senesi itibariyle vilayette, yerel düzeyde yaygın olarak, nüfusun %12’si kadar, trahom
hastalığı mevcuttur. Çok tehlikeli olan bu hastalık çok ta bulaşıcı olduğundan vilayette
bu hastalığa sene itibariyle yakalanmamış olanlar nüfusun %40’ı kadardır. Vilayette göz
hastalıkları uzmanının bulunmaması da bu hastalıktan muzdarip birçok genç insanın
gözlerinin kör olmasını kaçınılmaz kılmıştır. Bu nedenle Dr. Şefik Arif, sadece bu

112
Edhem, s.27.
113
Arif, s.39.
114
Edhem, s.27. Edhem burada %80 olarak belirttiği aşiret oranını s.8’de ise %85 olarak vermiştir.
115
Arif, s.39.

55
hastalıkla mücadele edecek dispanserlerin kurulması gerekliliğinden bahsetmiştir116.
1926-1927 Devlet Salnamesinde ise, vilayetteki bu yerel hastalığın oranı %3 olarak
verilmiştir117.

Bayezid vilayeti için Dr. İbrahim Edhem’in hastalıklar bölümünde bu


hastalığın adını zikretmemesi, ancak batıl inançlar konusunda bu tür hastalardan da
bahsetmiş olması; tek tük de olsa bu hastalığın Bayezid vilayetinde de görüldüğünü
göstermektedir.

3.4.3. Sağlık Olanakları

Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâletinin Cumhuriyet dönemindeki ilk Vekili


olan Dr. Refik Saydam, üçüncü kez Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekili olduğu uzun
çalışma dönemine (4 Mart 1925-25 Ekim 1937) başladığı zaman bir çalışma programı
hazırlamıştır ve bu program ana hatlarıyla şu şekildedir118:

1. Devletin sıhhi teşkilatını tevsi etmek


2. Fazla miktarda doktor yetiştirmek
3. Numune hastaneleri açmak
4. Ebe yetiştirmek
5. Küçük sıhhiye memurları yetiştirmek
6. Doğum ve çocuk bakımevleri açmak
7. Verem sanatoryumu açmak
8. Sıtma mücadelesi yapmak
9. Frengi ve diğer içtimai emraz ile mücadele
10. Trahom ile mücadele
11. Sıhhi-içtimai teşkilatı köylere kadar götürmek
12. Sıhhi-içtimai kanunlar yapmak
Ve bunlara ilave olarak da:
A. “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Hıfzıssıhha
Müessesesi”nin teşkili
B. Devlet teşkilatına, milletimizin hayat ve sıhhatine
müessir olacak esasları telkin edecek “Hıfzıssıhha
Mektebi”nin küşadı

Bu kapsamlı programla işe başlayan Dr. Refik Saydam, Türkiye’de sağlık


hizmetlerinin örgütlenmesinde büyük katkılar sağlamıştır. Bu dönemde Hükümet

116
Arif, s.39-40.
117
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.689.
118
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti, Sıhhiye Mecmuası, Fevkalade Nüshası (Temmuz 1942), s.16.

56
Tabipliği-Sağlık Müdürlüğü teşkilatı ile sağlık hizmetlerinin bütün Türkiye’ye
yayılmasına çalışılmış; sıkça görülen sıtma, frengi ve trahom hastalıkları ile mücadele
için özel örgütler kurulmuştur119.

Dönem itibariyle vilayetlerdeki sağlık müesseselerine bakıldığında Bayezid


vilayetinde 2 hastane, 3 dispanser, 2 eczane; Urfa vilayetinde 1 hastane, 2 dispanser, 4
eczane, trahom mücadelesine ait 2 dispanser ve 2 seyyar teşkilat vardır. Bu
müesseselerle ilgili bilgiler devamdaki ilgili konu başlıklarında sunulmuştur.

3.4.3.1. Hastaneler

Devlet ve belediye hastanelerinin olmadığı Bayezid vilayetinde yalnızca


vilayet dâhilinde bulunan On Birinci Fırkaya ait iki hastane mevcuttur. Bunlardan biri
Iğdır düzlüğünde bulunan 200 yataklı Merkez Hastanesi, diğeri ise Bayezid İstasyonu
dâhilinde bulunan 50 yataklı Askeri Hastane’dir. Bu hastaneler, mevcudunun %10’u
kadar fakiri, belediyelerce kendilerine verilmiş fakir hâl mazbataları ve yapılan
muayene neticesinde verilen raporlar ile bu husustaki emre göre parasız kabul ve tedavi
etmektedirler120.

Urfa vilayet merkezinde 1321 (1905/1906) yılında inşa edilmiş121 “Urfa


Memleket Hastanesi” adında özel idareye ait bir hastane mevcuttur. Ameliyathanesi,
muayene odası, pansuman odası, doktor odaları, eczanesi, ambarı, bakteriyoloji
laboratuarı, mutfağı ve hademe daireleri olan, 14 hasta koğuşlu ve 100 yatak
kapasitesine müsait bu iki katlı kârgir, Dr. Şefik Arif’in deyimiyle muhteşem, hastane
binası özel idarenin gelir yetersizliğinden dolayı 1924-1925 yılı itibariyle faaliyette
olmayıp askeriyenin işgalindedir. Yalnızca yoksul durumda olan hastalardan %5
oranında hastaneye kabul edilip tedavi altına alınmaktadır122. Bu hastanenin 1928
itibariyle tekrar faaliyette olduğu görülmektedir. Hastanede 1928’de 672 hasta ayakta,
334 hasta yatırılarak; 1929’da 1.102 hasta ayakta, 418 hasta yatırılarak; 1930’da 737
hasta ayakta, 442 hasta yatırılarak; 1931’de 2.338 hasta ayakta, 582 hasta yatırılarak;

119
Dirican, s.185.
120
Edhem, s.19.
121
Güney Doğu Birinci Müfettişlik Bölgesi, s.374.
122
Arif, s.31.

57
1932’de 2.712 hasta ayakta, 581 hasta yatırılarak tedavi görmüştür123. Hastanenin 1929
senesindeki yatak sayısı 25’tir124.

3.4.3.2. Dispanserler

Bayezid vilayetinde Bayezid, Karakilisa (Karaköse) ve Tutak kazalarında 1924


yılında genel bütçeye ait, beşer yataklı birer dispanser açılmıştır125.

Urfa vilayetinde de yine 1924 yılında Birecik ve Suruc kazalarında beşer


yataklı birer dispanser açılmıştır. 1924-1925 itibariyle, Birecik’teki dispanser faaliyete
başlamış olup Suruc’daki dispanser hükümet doktorunun henüz tayin edilememiş
olmasından dolayı geçici olarak kapalı tutulmuştur. Dr. Şefik Arif vilayet merkezinde
de, buradaki hastanenin kapalı olması dolayısıyla, bir dispanserin açılmasına ihtiyaç
olduğunu dile getirmiştir126.

3.4.3.3. Eczaneler ve Ecza Dolapları

Bayezid vilayetinde yalnızca Merkez Hastanesi ve Askeri Hastane’nin birer


eczanesi vardır. Bu eczanelerde doktorlar tarafından verilen reçetelerle eczanede mevcut
ilaçlardan devlet tarafından belirlenen fiyatlar üzerinden ilaç verilmektedir127.

Urfa vilayet merkezinde bir belediye eczanesi ve Şifa Eczanesi adında bir özel
eczane mevcuttur. Birecik’te ve Nizib’de de birer belediye eczanesi vardır128.

3.4.3.4. Sıtma Mücadelesi

Sıtma, dönem itibariyle dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en çok insan


kaybına neden olan salgın hastalık olmuştur129. Özellikle savaş dönemlerinin en önemli

123
Güney Doğu Birinci Müfettişlik Bölgesi, s.374.
124
T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.164.
125
Edhem, s.19.
126
Arif, s.32.
127
Edhem, s.19.
128
Arif, s.32. 1926 senesinde Urfa vilayetine bağlı Nizib ve Cerablus nahiyeleriyle lağvedilen Halfeti
kazasının batısında kalan köylerinden ve Ayıntab merkezinden ilave edilen köylerden oluşmuş Nizib
adıyla Gaziayıntab vilayetine bağılı yeni bir kaza kurulur. Gaziayıntab’a bağlı Nizib kazasında bir
muayene ve tedavi evi (dispanser) ve bir de belediye eczanesi mevcut olup 1926-1927 itibariyle de
eczanenin eczası bulunmadığından kapalıdır. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.959.

58
sağlık sorunlarından biri olan sıtma, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’nin her
yöresinde görülebilen çok yaygın bir hastalık olmuş ve savaş sonrasında Hicaz, Irak gibi
ülkelerden gelen askerlerle Anadolu coğrafyasında hastalık daha da yaygınlaşmıştır.
Türkiye’nin taşra bölgelerine merkezden gönderilen ilaçlar ise gittiği yerlerde memurlar
ve bazı kimselerce paylaşılmış olup köylere ulaştırılmamıştır. Anadolu’nun bazı
yerlerindeki sıtma membalarının kurutulması için düşünülen bayındırlık faaliyetleri de
Milli Mücadele nedeniyle gerçekleştirilememiş ve sıtma salgını 1924 yılında çok
yüksek boyutlara ulaşmıştır. Köylü, kasabalı, şehirli, zengin, fakir tüm halk etkilenmiş,
işini gücünü bırakmış, salgının getirdiği ölümler büyük bir korku yaratmıştır. Salgın
felaketinin ardından Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti sıtma mücadelesi
başlatmıştır130. Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti bünyesinde 1937 yılına
gelindiğinde 16 sıtma mücadele merkezi kurulmuştur131.

Ortaya çıkış ve yayılış itibariyle en fazla köylerde ve kırsal alanlarda görülen


ve bu nedenle köylü hastalığı olarak da anılan sıtma hastalığı, halkının büyük
çoğunluğunu köylülerin ve ekonomisini tarımsal faaliyetlerin oluşturduğu Türkiye için,
sadece bir sağlık sorunu olmayıp aynı zamanda iktisadi bir problem de oluşturmuştur132.

Bu nedenle sıtma mücadele teşkilatları, yüksek sıtmalı, yoğun nüfuslu ve


iktisaden daha yüksek değer sağlayan vilayetlerde kurulmuştur. Mücadele sınırları
içindeki şehir, kasaba ve köylerdeki bütün insanlar tek tek muayene edilerek kanlarında
sıtma mikrobu aranmış ve dalakları incelenmiş; bu suretle tespit edilen hastalar tedavi
altına alınmış ve tedavi için gereken kinin ücretsiz olarak verilmiştir. Arazi üzerinde
sivrisineklerin çoğalmasına elverişli kuyu, sarnıç, yalak, bataklık, su harkları (yolları)
gibi sıtma membalarının harita üzerinde tespiti yapılıp yok edilmesi için de uyarılarda

129
Süheyl Ünver, “Türkiye Malarya Tarihi Hakkındaki Düşüncelerim”, Dirim, Cilt.XIX, Sayı.1-2, 1945.
s.35 Aktaran: Fatih Tuğluoğlu, “Türkiye’de Sıtma Mücadelesi (1924-1950)” Türkiye Parazitoloji
Dergisi, Cilt.32, Sayı.4 (2008) s.353.
130
Lütfi Aksu, Malarya (Sıtma)-Tarihçe, Coğrafya, Türkiye’de Sıtma, Entomoloji, Bakteriyoloji,
Biyoloji, Klinik, Patoloji, Tedavi, Mücadele ve Profilaksi, Ankara, 1943. s.26, 34, 189 Aktaran:
Tuğluoğlu, s.353.
131
Feridun Frik, Türkiye Cumhuriyetinde Tıp ve Hıfzısıhha Hareketleri 1923-1938, Leverkusen,
1938, s.8 Aktaran: Tuğluoğlu, s.355.
132
Arif İsmet Çetingil, Sıtma, İçtimai ve İktisadi Tesirleri ve Mücadele Tedbirleri, İkinci Üniversite
Haftası Diyarbakır 1-6-1941–7-6-1941, 1942. s.145-152 Aktaran: Fatih Tuğluoğlu, s.354.

59
bulunulmuştur133. Bu faaliyetleri üstlenen sıtma mücadele teşkilatları Bayezid ve Urfa
vilayetlerinin her ikisinde de kurulmamıştır.

Sıtma Mücadele Teşkilatının olduğu yerlerde sıtma hekimleri, olmadığı


yerlerde ise hükümet, belediye ve hastane doktorları kendilerine sıtma için müracaat
eden her insanı muayene etmeğe ve kinin vermeye yükümlü kılınmışlardır134.

Ancak sıtma teşkilatının bulunmadığı yerler için konulan yükümlülükler de


yetersiz kalmıştır. Örneğin sıtma teşkilatının olmadığı bir vilayetteki sıtma sahalarında
ihtiyaç sahiplerine dispanserler ve seyyar sağlık memurları vasıtasıyla koruyucu ve
tedavi edici kinin dağıtımı yapılmakla birlikte dağıtılan bu kininler de yeterli miktarları
bulmadığından istenilen fayda sağlanamamıştır135.

1925-1932 yılları arasında sıtma mücadele mıntıkalarında dağıtılan kinin


miktarı 29.128,337 kg iken, mücadele mıntıkalarının dışında kalan yerlerde ise, bunlara
Bayezid ve Urfa vilayetleri de dâhil, bu miktarın yaklaşık üçte biri kadar olup 10.747
kg’dır. Devlet ayrıca Ziraat Bankası vasıtasıyla kinin satmıştır ve bu kininin miktarı da
10.895 kg’dır136.

Türkiye genelinde sıtma mücadelesinde 1 Mart 1925-31 Aralık 1928 arası


dönemde yapılan masraflar Tablo 17’de gösterilmiştir. Tabloya göre 1 Mart 1925-31
Aralık 1928 arası dönemde sıtma mücadele mıntıkalarında toplam 1.327.873,38 lira gibi
çok yüksek bir harcama yapılırken mücadele dışındaki yerlerde, Bayezid ve Urfa
vilayetleri dâhil, bu miktarın %10’u civarında 136.729 liralık bir harcama yapılmıştır.

133
Çetingil, s.145-152 Aktaran: Tuğluoğlu, s.355.
134
İnci Hot, “Sıhhiye Mecmuasına Göre Ülkemizde Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele 1913-1996”,
İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, İstanbul, 2001. s.52-53 Aktaran:
Tuğluoğlu, s.355.
135
Tahsin, s.301, 329.
136
10. Yıl Rehberi, s.140.

60
Tablo 17: Sıtma Mücadelesinde 1 Mart 1925-31 Aralık 1928 Döneminde
Yapılan Masraf (lira,kuruş)

1 Mart 1925- 1 Ocak 1926- 1 Ocak 1927- 1 Ocak 1928-


Mıntıkalar
31 Aralık 1925 31 Aralık 1926 31 Aralık 1927 31 Aralık 1928

Mücadele
236.193,00 419.528,15 365.874,93 306.277,30
Mıntıkaları

Diğer
7.862 8.940,25 57.725,19 62.201,99
Vilayetler

Alınan Kinin
294.975 100.292 _ _
Tutarı

Alınan
Malzeme 37.283 18.783 87.096 _
Tutarı

Laboratuarın
_ 27.086 _ 11.692,95
Satın Almaları

Toplam 576.313 574.629,40 510.696,12 380.172,24

Kaynak: İstatistik Yıllığı 1929, s.90.

3.4.3.5. Frengi Mücadelesi

Cumhuriyet dönemi frengi mücadelesinde, 1925 yılında, Sivas’ta ve Bursa’da


birer frengi mücadele teşkilatı kurularak köylerde tarama yapmak ve tespit edilen
frengilileri tedavi etmekle görevli kılınmışlardır137. Aynı dönemde Bayezid ve Urfa
vilayetlerinde ise frengi mücadelesi yoktur.

1926-1929 yılları arasında Türkiye genelinde seneler itibariyle tespit edilen


frengililerin sayısı Tablo 18’de gösterilmiştir138.

137
T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.162.
138
T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.159-160.

61
Tablo 18: 1926–1929 Yılları Arasında Türkiye Genelinde Seneler İtibariyle
Tespit Edilen Frengililerin Sayısı

Sene İtibariyle Eklenmiş


Mevcut Çıkan*
Olan
Sene
Kadın Erkek Toplam Kadın Erkek Toplam Toplam

1926 2.269 1.856 4.125 44.282 40.380 84.662 2.836

1927 7.284 6.982 14.266 50.188 46.704 96.892 4.041

1928 2.754 2.852 5.606 50.889 46.768 97.657 715

1929’a
_ _ _ 48.784 46.752 95.536 _
Devrolan
*Tedavisinin tamamlanmış, ölen veya mıntıka dışına çıkanlar.

“Frenginin Men’i ve Tahdidi Hakkında Kanun” ve “Emrazı Zühreviye


Nizamnamesi” ile bunlarla ilgili talimatname hükümleri uyarınca müracaat veya tarama
sonucu tespit edilen frengililer devlet veya belediye doktorları tarafından ücretsiz tedavi
edileceklerdi139. Türkiye genelinde frengiyle mücadelede 1 Mart 1925-31 Aralık 1928
arası dönemde yapılan masraflar Tablo 19’da gösterilmiştir.

Tabloya göre ilk altı aylık dönemde (1 Mart 1925-31 Aralık 1925) ve 1926
senesi zarfında en fazla masraf Ankara mıntıkasında, 1927 ve 1928 seneleri süresince
ise en fazla masraf Sivas mıntıkası dâhilinde yapılmıştır.

139
T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.162; T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.159.

62
Tablo 19: Frengi Mücadelesinde 1 Mart 1925-31 Aralık 1928 Döneminde
Yapılan Masraf (lira,kuruş)

1 Mart 1925- 1 Ocak 1926- 1 Ocak 1927- 1 Ocak 1928-


Mıntıkalar
31 Aralık 1925 31 Aralık 1926 31 Aralık 1927 31 Aralık 1928

Ankara 61.100 31.162,50 15.245,23 18.242

Bursa 4.500 14.374 10.894 10.166,06

Sivas 10.208,65 21.800 35.638,62 28.267,72

Diğer
1.358 2.671 203 7.502,38
Vilayetler
İstanbul’a
3.443,54 8.485 13.271,83 41.185,70
gönderilen
Alınan
Malzeme ve 37.051,80 48.542,02 19.229,13 21.678,08
İlaç Tutarı

Toplam 62.661,99 127.034,52 94.481,81 127.041,94

Kaynak: İstatistik Yıllığı 1929, s.90.

3.4.3.6. Trahom Mücadelesi

Özellikle Güneydoğu Anadolu’da yoğunlaşan trahom ile mücadeleye 1925


yılında Adıyaman ve Malatya’da birer trahom hastanesi açılmasıyla başlanmıştır140.

1928 senesi sonlarında trahomla mücadele teşkilatlanması kapsamında


Gaziayıntab’ın Kilis kazasında bir poliklinik ve Besni kaza merkezinde 10 yataklı bir
trahom dispanseri açılmış (birer doktorlu Besni Dispanseri ve Kilis Trahom
Dispanseri141) ve 1929 senesi için Gaziayıntab merkezde de 10 yataklı bir trahom
dispanseri ile seyyar bir trahom teşkilatı yapılması kararlaştırılmış, bunun için gerekli
ilaç ve sağlık malzemelerinin siparişi de yapılmıştır. Ayrıca mücadelenin düzenlenmesi
ve kontrolünü yapacak ve Güney vilayetlerini de içine alarak mücadelenin

140
Sağlık Hizmetlerinde 50 Yıl. Ankara: Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Yayınları, 1973 Aktaran:
Mustafa Yahya Metintaş ve Ömür Elçioğlu, “Cumhuriyetin İlk Onbeş Yılında Sağlık Hizmetleri (1923-
1938)” Osmangazi Tıp Dergisi, Cilt.29, Sayı.3 (2007). s.169.
141
T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.159-160.

63
genişlemesini sağlayacak bir mücadele müfettişliği kurulması da alınan kararlar
arasında yer almıştır. Bu kararlar doğrultusunda 1929-1930 itibariyle vilayette birer
doktorlu Kilis Trahom Mücadele Dispanseri ve Besni Trahom Mücadele Dispanseri’ne
ilaveten merkezde seyyar bir doktoru olan Gaziayıntab Trahom Mücadele Dispanseri de
mevcuttur142. Ayrıca teşkilatın çalışma faaliyetlerini kontrol için 1930 yılında merkezi
Gaziantep’te olan bir Trahom Mücadele Reisliği kurulmuştur. Bu reisliğin görevi
trahom mücadele teşkilatının çalışmalarını denetlemek, mücadelenin yapılış tarzını ve
ihtiyaçları araştırıp Vekâletle teşkilat arasında koordinasyonu sağlamaktır. Mücadele
reisliği, ihtiyaç üzerine 1932 yılı başında Adana’ya nakledilmişse de sene sonuna doğru
mücadele merkezinin doğuya gitmesi nedeniyle yine Gaziantep’e taşınmıştır143.

Urfa vilayetinde ise 1933 yılında Urfa merkezde seyyar teşkilatı olan 10 yataklı
bir hastane ve dispanser (bir arada), Siverek merkezde de 15 yataklı bir hastane ve
dispanser (bir arada, iki binalı) kurulmuştur144.

Türkiye genelinde trahomla mücadelede 1 Mart 1925-31 Aralık 1928 arası


dönemde yapılan masraflar Tablo 20’de gösterilmiştir. Tabloya göre, verilen mücadele
süreleri boyunca en fazla masraf Malatya mıntıkası dâhilinde yapılmıştır. 1928
senesinde İstanbul için yapılan masraf da, Malatya mıntıkasından düşük olmakla birlikte
yine de 15.446,18 lira gibi yüksek bir tutar olmuştur. Gaziayıntap mıntıkasında ise
yapılan masraf çok daha düşük düzeyde kalmış olup ilk altı aylık dönemde, 1 Mart
1925-31 Aralık 1925, 1.200 lira, 1926 senesi zarfında 4.800 lira, 1927 senesi zarfında
3.155 lira 55 kuruş ve 1928 senesi zarfında 2.077 lira masraf yapılmıştır.

142
T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.155, 157.
143
Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekaletinin 10 Yıllık Mesaisi, Sıhhiye Mecmuası, Fevkalade Nüshası (29
Birinci Teşrin 1933), s.65-68; Bilgen, “Adana Okullarında Trahom Savaşı”, Sağlık Dergisi, Cilt.24,
Sayı.9 (1950), s.523-532 Aktaran: İnci Hot, “Ülkemizde Trahom İle Mücadele”, Türk Klinikleri Tıp
Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, Cilt.11, Sayı.1 (2003), s.24.
144
Güney Doğu Birinci Genel Müfettişlik Bölgesi, s.375.

64
Tablo 20: Trahom Mücadelesinde 1 Mart 1925-31 Aralık 1928 Döneminde
Yapılan Masraf (lira, kuruş)

1 Mart 1925- 1 Ocak 1926- 1 Ocak 1927- 1 Ocak 1928-


Mıntıkalar
31 Aralık 1925 31 Aralık 1926 31 Aralık 1927 31 Aralık 1928

Malatya 15.513,07 38.055 21.735 23.652,10

Gaziayıntap 1.200 4.800 3.155,55 2.077

Diğer
1.500 _ 59,60 325
Vilayetler

İstanbul’a
_ _ 1.065,27 15.446,18
gönderilen

Alınan
Malzeme ve 4.295 2.606 4.020,30 8.496,97
İlaç Tutarı

Toplam 22.508,07 45,461 30.035,72 49.997,25

Kaynak: İstatistik Yıllığı 1929, s.90.

3.4.4. Halkın Tıbba Yaklaşımı

Bayezid vilayetinde 1924-1925 itibariyle halk tıbba karşı olmamakla beraber


gerek cehaletten gerekse de vilayetteki doktor eksikliğinden dolayı, her tür hastalığı
öncelikle kendilerinin önceden bildikleri veya hekimlik taslayan kişilerce söylenilen
ilaçları yapmak suretiyle tedavi etmeye çalışır, şifa bulamadıkları takdirde ise hemen
doktora gider. Yine de kendilerince uygun bulmadıkları doktor tavsiyelerini
uygulamazlar. Örneğin bronşit olan bir hastaya doktor yoğurt tavsiye etse bile hastaya
yoğurt vermezler, çünkü bu hastalığa yoğurt verilir ise hastanın nefesinin tıkandığına
inanırlar. Kurşun yarası, kırık çıkık gibi diğer hastalıkları da; kendi aralarındaki
hekimlik taslayıp cerrahlık yapan kişiler tarafından yapılan merhemler, fitiller vb. ile
iyileştirmeye; harici yaralar, egzama, impetigo (sivilce) ve favus (kellik) gibi
hastalıkları da bir takım bitkisel ot ve köklerle yapılan merhemlerle iyileştirmeğe

65
çalışırlar. İyileşme göremeyince de sonunda doktora başvururlar. Sıtma konusunda ise
halkın kinine olan güveni tam olup bunun için mütetabbiblere müracaat etmez. Dr.
İbrahim Edhem’in halkın tıbba yaklaşımında ilerleme olabilmesi için tavsiyesi; vilayette
güçlü bir sağlık teşkilatı kurmak, şehirlerde hastaneler açmak, köylüye yakın sahalarda
muayenehaneler açmak ve hatta bütün halka ücretsiz ilaç vermek suretiyle tıbbın
vereceği şifanın halk tarafından görülmesini sağlamaktır145.

Urfa vilayetinde 1924-1925 itibariyle başta merkez olmak üzere kasabalarda


tıbba yaklaşım son derece iyi olup köylerde ise çok zor durumda kalınmadıkça doktora
gidilmez ve hatta hasta ölüm döşeğine girdiği zaman ancak doktor çağrılır. Çünkü
okunmak suretiyle iyileşileceği inancı mevcut olduğundan, öncelikle üfürükçülere
başvurulur. Namahrem sayılmalarından dolayı kadınların doktora görünmesinin ayıp
sayıldığı, bu nedenle de hastalanan kadının; kocası, babası veya akrabalarından birisinin
hastalık hakkında doktora biraz bilgi vererek gerekli ilaçları talep ettiği vilayette son
senelerde hastalığın muayenesiz teşhis ve tedavisinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Sıtma için kininin, frengi için cıva ve neosavlarsanın etkisini bu vilayet halkı da anlamış
ve özellikle bunun gibi bulaşıcı hastalıklarda çoğunlukla doktora görünürler146.

3.5. Örf-Âdet-Gelenek-Görenekler

Bayezid vilayetinde aşiretlerin kendi aralarında “kan bedeli” geleneği vardır.


Aşiretler kabile ve taifelere ayrılır. Bir kabile veya taifeden biri diğer bir kabile veya
taifeden birini öldürürse, ölenin kabile mensupları öldürenin kabilesinin tüm üyelerine
düşman olurlar ve onları resmi makamlar dışında herhangi bir yerde görürlerse
öldürmeye çalışırlar. Aradaki bu düşmanlığın kalkması için de tek çare düşman iki
kabilenin yaşlılarının toplanarak ölen kişinin kan bedelini alıp ailesine, kardeşlerine ve
diğer yakınlarına vermeleridir. Bu şekilde verilen kan bedeli iki taraf arasındaki
düşmanlığın son bulmasını sağlar, aksi halde düşmanlık devam eder. Kan bedeli ise
şahsa göre değişkenlik gösterir. Örneğin öldürülen bir çoban ise, kan bedeli asgari elli
koyun, bir at, bir tüfek ve birkaç kat elbise olur; aşiretler arasında hatırlı ve güce sahip
bir adam ise, kan bedeli daha fazla olur. Diğer taraftan öldüren adam fakir ise, kan

145
Edhem, s.17-18.
146
Arif, s.29-30.

66
bedeli mensup olduğu kabilenin en büyüğünden küçüğüne kadar bütün kabile halkınca
hali vaktine göre toplanarak ödenir; varlıklı biri ise eğer mal varlığının bir kısmı kendi
geçimi için alıkonulup kalan kısmı kan bedeli olarak ödenir. Katil hakkında yapılan
resmi takibat ise, aşiretler arasındaki kan bedeli ödeme kuralının geçersiz kılmaz ve bu
bedel ödenmeden düşmanlık son bulmaz. Bayezid vilayetinde bunun yanı sıra aşiretler
arasında yardımlaşma geleneği de mevcuttur. Aşiretler arasında aynı kabile veya
taifeden ya da başka bir kabile veya taifeden hatırı sayılır birinin fakir duruma düşmesi
halinde bu kişi için aşiretler arasında yardım istenir ve herkes hâli vaktine göre
yardımda bulunur. Örneğin gittiği bir köyde o köyün büyüğü, bir öküz; diğerleri, iki
koyun, bir keçi, bir çul, bir ip gibi ev eşyası vesaire toplayıp verirler. Ancak bu her şahıs
için değil, özellikle aşiret reisleri ve oğulları için yapılır. Aşiret reisi evlenecekse ve
fakir bir durumdaysa evleneceği kızın başlık parası için de yine yardım toplar147.

Bayezid vilayetinde aşiret reislerinden veya büyüklerinden olan bir erkek için
taziye ziyaretine gelirken; o aşiretin kabile ve taifesinden kadın, erkek, çoluk çocuk,
kıymetli eşyalarla bir iki at donatıp ölen kişiyi methederek ve kendilerine özgü Kürtçe
ağıtlar yakarak gelirler. Ayrıca taziye evine koç, koyun, öküz gibi mallar da getirirler.
Bu tarz taziye ziyareti aşiretlerin başlıca gelenekleri arasındadır. Aşiretlerde ata binmek,
at koşturmak ki eskiden cirit oynamak, silah kullanmak ve atış yapmak, erkeklerin
saçlarını alınlarından tamamen kesip yanlardan uzatması ve bu uzun saçlarını keçe
külahlarının, yani başlıklarının, yanlarından kulaklarına kadar örtmek üzere çıkartmaları
da diğer âdetlerdendir148.

Bayezid vilayetindeki Azeriler, Şii mezhebinden olmalarından dolayı,


Muharrem149 ayının birinden onuna kadar matem tutarlar. En büyük bayramları olan
Nevruz Bayramı’nda yeni ve temiz elbiselerini giyerek birbirlerini ziyaret eder ve
tatlılar yerler150. 20-21 Mart Nevruz’da Hz. Ali’nin halifeliği ve baharın gelişi kutlanır.
Kutlama Çarşamba akşamı Hz. Ali’nin halka savaşa çıkışı duyuruşunu canlandıran ateş
yakma töreni ile başlar. Perşembe günü ise “ölü bayramı” günüdür; mezarlığa gidilerek

147
Edhem, s.13-14.
148
Edhem, s.14-15.
149
“Allah'ın ayı Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, hicri takvimdeki ilk ay, Arabi ayların
birincisidir.
150
Edhem, s.15.

67
ölmüşler için tören yapılır ve evde pişirilip getirilen helvalar ve alınan yemişler
mezarlıkta gelen çocuklara ve yoksullara dağıtılır, artanlar da mezarların üzerine
serpilir. 20 Mart gecesi köylü ya da mahalleli bir evde toplanılıp sabaha kadar dualar
edilip ağıtlar okunarak Hz. Hüseyin’in Kerbela’da öldürülüşünün “ihya gözleme” adı
verilen taziye töreni yapılır. 21 Mart günü ise tekrar toplanılarak Nevruz Bayramı
kutlanılır151. Ramazan ve Kurban bayramlarında ise bu kadar çok özenmezler. Bir
cenazeleri olduğunda cenaze tamamen soğumadan hemen evden çıkarır, gece başka bir
yere koyup bekletir, gündüz ise acele yıkayıp defnederler. Yine aşiretlerde olduğu gibi
ata binmek, eskiden cirit oynamak, silah atmak gelenekleri vardır. Ayrıca kadınların
saçlarının alınlarındaki kısımlarının uçlarını kesme, erkeklerin ise saçlarının önlerini
alınlarının ortasına kadar kesme ve yanlardaki ve ensedeki saçlarını başlarına
koydukları serpuş denilen başlıktan dışarı çıkarma, yaşlı erkeklerin ise saç ve
sakallarına kına yakma gibi gelenekleri de mevcuttur152.

Bayezid vilayetinde bayramlarda bütün köy halkı öncelikle büyüklerinden


başlamak üzere birbirlerini ziyaret eder ve her ziyaret edilen kişinin evinde yemek
yenir, iadeyi ziyaret edenlere de yemek verilir. Bunun dışındaki normal günlerde de
aşiretler arasında hâli vaktine göre evine gelen misafire yemek hazırlamak ve yemeğin
hazır olmasını bekleyemeyecek misafire ise çay, ayran veya su ikram etmek âdettir.
Ancak bu âdet kasabalarda yaşayanlar arasında mevcut değildir153. Urfa vilayetinde ise
kasabalılar ve aşiretlerin gelenek ve görenekleri birbirine çok benzer olup misafir
ağırlama, misafire hürmet etme ve ikramda bulunma vilayetin en fakirinin bile büyük
fedakârlıklarla yerine getirmeye çalıştığı bir gelenektir154.

Dr. Şefik Arif, Urfa vilayetinde doğumla ilgili geleneklerden bahseder. Buna
göre, Urfa vilayetinde hamileliğin özellikle son iki ayına çok önem verilir. Hamile
kadın bebeğinin herhangi bir zarar görmemesi için doğuma iki ay kala yatağa girer,
kadının doğuma kadar gezinmesi ve iş yapması engellenir. Doğum belirtileri görüldüğü
zaman ebe yoksa eğer, ebelikle uğraşan ve bir veya birkaç doğumda bulunmuş bir kadın

151
İbrahim Güner, İlimiz Iğdır, Iğdır: İl Milli Eğitim Müdürlüğü Koruma ve Yaşatma Derneği, 1993,
s.117.
152
Edhem, s.15.
153
Edhem, s.14.
154
Arif, s.25.

68
çağrılır. Hamile kadın iki eli ve iki ayağı üzerinde kaldırılarak Dr. Şefik Arif’in
deyimiyle “garip” bir şekil verilerek doğuma hazırlanır ve başı ucunda bir kılıç veya
kama tutulur ve bu şekilde bebek doğurtulur. Doğan bebek tuzlu suda yıkanıp yine
kundaklanır ve ebe çocuğu babasının kucağına kadar götürür, erkek çocuğa daha fazla
sevinildiğinden olsa gerek, bebek erkekse baba ebeye fazlaca bahşiş verir. Ardından da
aynı şekilde en yakın akrabadan başlanarak bebek sıra ile gezdirilip herkesten bahşiş
alınır. Yedi ve kırk hamamı da, kadınlar tarafından büyük kalabalık halinde sokaklarda
zılgıtlarla kutlanır155.

3.5.1. Evlilikle İlgili Gelenekler ve Düğün Merasimi

Bayezid vilayetinde evlendirilecek kız için erkek tarafından başlık almak bir
gelenektir. Aşiretler arasında ise bu gelenek yine bir kanun niteliğindedir. Baba kızını
her ne olursa olsun, kaçan kızını da dul kalan kızını da, başlık almadan kimseye vermez.
Kızı kaçsa dahi babası başlığı yine talep eder ve başlık verilmezse iki taraf arasına kan
girer. İstenen başlıklar yüksek meblağlara ulaşır. Örneğin bir aşiret reisinin kızı için 800
madenî altın ile 7-8 deve, birkaç at, birkaç tüfek ve birkaç kat elbisenin başlık olarak
istendiği görülmüştür. Aşiretin en fakir kızı için ise, 5-6 madenî altın ile bir iki kat
elbise ve benzeri şeyler alınır. Buna karşın kız tarafının kızlarına verdikleri çeyiz
miktarı genel itibariyle çok az olup aşiretlerde ise kasabalılardakine oranla çok daha
azdır. Aşiretlerde kızlara miras verilmez. Evlendirilen kız kocasının evine gönderilir,
vilayette iç güveysi alma âdeti yoktur. Kızın kocası vefat ederse ve çocukları, özellikle
de erkek çocukları yoksa babasının evine gelir, babası da kabul eder ve kızını tekrar
evlendirirken yine başlık alır156.

Urfa vilayetinde evlenecek erkek seçtiği kızın babası ve erkek akrabalarına


birkaç kişilik dünürcü heyeti gönderir. Bu heyet kızı babası ve akrabalarından ister.
Kızın babası ise cevap olumsuzmuşçasına sessiz kalır ve bunun üzerine talep iki defa
daha tekrarlanır. Orada hazır bulunanlardan birisi “Kısmet ise ne diyelim.” cevabıyla
kızın babasını uyarır. Kızın babası veya en yakın akrabası kendi ailelerinin mal ve
mülklerini tek tek sayıp methederek buna karşılık damadın servetini ve gücünü sorgular.

155
Arif, s.25-26.
156
Edhem, s.14.

69
Damat tarafı da kız için takdir ettikleri başlık parası ve takının miktarını bildirirler. Kıza
takdir edilen başlık en fakiri için üç tane beşi bir yerde, bir takım çamaşır ve elbise ile
düğün masrafları olarak on beş adet altındır. İki taraf pazarlıkta anlaştıktan iki hafta
sonra düğün merasimine girişilir. “Güveyinin (damadın) elbise gecesi” olarak
adlandırılan gecede kına gecesinden evvel erkek davetliler damadın evinde toplanırlar
ve sabaha kadar eğlenerek damada damatlık kıyafetlerini giydirirler. Kına Gecesinin
yapıldığı kız evinde ise gelen davetlilerden kadınlar bir tarafta erkekler diğer bir tarafta
kutlama yaparlar. Kına gecesinin anlamına uygun olarak kızın ellerine ve ayaklarına
kına sürülür ve sabaha kadar eğlence sürdürülür. Sabah namazından bir saat önce gelin
evinden alınarak erkekler önde, kadınlar arkada ve gelin en arkada iki üç kadın arasında
olacak şekilde özel bir törenle birçok sokak dolaşıldıktan sonra damadın evine
götürülür. Bu sırada çocuklar hep bir ağızdan aşağıda bir kısmı yazılı olan beyitleri özel
makamıyla söylerler ve her bir dörtlüğün sonunda kadınlar zılgıtlar çalarlar:

Çinili hamam Çarşıda meşe Elinde maşa


Kubbesi tamam Okkası başa Altında hâşâ
Bir gelin aldım Ağlıyor gelin Gelin ağlama
Babası imam Şaştım bu işe Güveyi paşa
Ala, ala hey Ala, ala hey Ala, ala hey

Gelini güveyinin evine getirdikten sonra bir odaya kapatırlar ve üzerini bir çarşaf ile
örterler. Zifaf vaktine kadar gelin odasına hiç kimse girmez. Yatsı namazından
çıkıldıktan sonra damadın kirvesi ve arkadaşları damadı evine kadar uğurlayıp dua
ettikten sonra ayrılırlar. Ertesi gün damat, kirvesi, arkadaşları ve davetlileri hep birlikte,
yıkanmak için hamama giderler157. Hamamdan sonra hamam yemeği yenir ve düğün
tamamlanır158.

3.5.2. Batıl İnançlar

Dr. İbrahim Edhem, Bayezid vilayeti halkının batıl inançlarının fazla olduğunu
söylemiştir ve anlattıklarından vilayetteki batıl inançların özellikle hastalık
durumlarında uygulanan iyileştirme yöntemlerinde kendini gösterdiği anlaşılmaktadır.
Örneğin aşiret halkından birisi hastalanırsa ve hastalığı ne olursa olsun birkaç gün

157
Arif, s.26-27. Düğünlerde yapılan bir etkinlik de cirit oynamaktır.
158
Kapaklı (çev.), s.46.

70
devam ederse, deriye çekilir. Deriye çekme işlemi semiz bir koç, koyun ya da sığır
derisiyle yapılır. Yüzülen deri sıcak sıcak, çıplak hastanın ayaklarından itibaren karın ve
göğüs ile vücudun üst ve altının bir kısmına yalnız başı dışarıda kalmak üzere yettiği
kadar yapıştırılır ve dikilir. Daha sonra başı da içeride kalacak şekilde hastanın üstü
örtülüp bastırılır ve hasta derinin içerisinde dayanabilme derecesine göre iki saatten
aşağı olmamak üzere altı yedi saat kadar bırakılarak terletilir ve terden sonra hasta hafif
giydirilerek yatağına yatırılıp iyileşmesi beklenir. Bu uygulamaya maruz kalan
hastalardan yorgan altında karbonik asitle zehirlenenler olduğu söylenilmiştir. Bu âdet
alışılagelmiş bir uygulamadır. Ezik, kırık çıkık ve diğer yara bereler için de aynı işlem
mutlaka uygulanır, ancak bu defa lokal uygulama yapılır yani sadece rahatsızlığın
bulunduğu bölge deriye sarılır159.

Bayezid vilayetinde bir hastanın burnunun kanaması veya aksırması o hastanın


iyileşeceğine dair bir işaret olarak görülür. Bir hasta sayıklıyor ve hezeyanlarda
bulunuyor ise onu Kürt şeyhlerinden veya “feki” tabir edilen köy hocalarından birinin
okuması ve muska yazması, yazılan muskanın da hastanın boynuna asılması âdettir.
Yine manya-yı hadd ve ihtikan-ı rahm160 gibi akıl ve sinir hastalıklarında, hastayı cin ve
perilere karşı okuyan hocalara veya şeyhe götürmek ya da şeyhi getirerek hastayı
okutturmak, cin ve perileri dağıtmak için suya konularak hülasası (özütü) içilen
muskalarla hastanın iyileşmesini beklemek de geçerli inançlardandır. Yine cin ve
perilerle ilgili olduğu düşünülen isteri, nevrasteni, mani, paralizi gibi sinir
hastalıklarının ya okunmakla ya da ölümle son bulacağına inanıldığı için bu
hastalıklarda sadece hocalardan ve muskalardan şifa beklemek ve hastayı okutmak
olmazsa olmaz gelenektir161.

Bayezid vilayetinde gözünde zatülmunzama-i hadd veya trahomu bulunan


hasta o gözünün kaşı üzerine gelmek üzere fesine veya külahına asılmış siyah muskalar
taşır ve hastanın kafasının arkasına, artkafa kemiği üzerine, karasakız, içyağı, balmumu,
bazı ot ve köklerden yapılmış yakı yapıştırılır ve hastanın artkafa kemiği üzerinden kan
aldırmak suretiyle iyileşmesi beklenir. Hastalık geçmeyince de doktora başvurulur. Yine
159
Edhem, s.15-16.
160
İhtikan: Kan toplanması. İhtinâk-ı rahm: Eskiden rahmin tıkanmasından dolayı olduğu sanılan ve
kadınlarda görülen asabi bir hal ve hastalık. www.osmanlicaturkce.com, Manya-yı hadd: Akıl hastalığı.
161
Edhem, s.16.

71
kulağı ağrıyan hastalar için de Kürtler arasında “Kürt hekimi-mutatabbib” denilenlere
başvurulur. Getirtilen mutatabbib uzaktan bakarak hastayı tedavi eder. Mutatabbib
kulak ağrısı hakkında basur diye teşhis koyarsa, bu kulak basuruna karşı boz renkli
serçe kuşlarından birkaç tane tutularak bu serçeler ağrıyan kulağa sırayla sürülür.
Kulağa sürülen bir serçenin ölmesi ile diğeri ve onun da ölmesi ile diğer bir tanesi
sürülerek basurun iyileştirilmesine çalışılır. Bu uygulamada, serçe kuşunun vefatı ile
basur denilen yumruların ürediği ocağı çakmakta olduğu ve bu şekilde iyileşme
sağladığına inanılır. Şiddetli orta kulak iltihabı vakalarında, kulaklardaki ağrıların ve
iltihabın kulağa dışarıdan herhangi bir şekilde giren kurtlar tarafından getirilmiş
olduğuna inanılır. Bu kurtlar çıkarılmaya çalışılır, örneğin kulağa peynir vesaire
konulur. Çıkarılamayanlar için de doktora gidilir. Kulağı kurtlanan çocuk doktora
götürüldüğünde; tedavi için kendi yaptıkları uygulamalar ise, peynir koymak gibi,
doktordan saklanır162.

Bayezid vilayetinde karın ağrılarında, bir ekmek veya kuru üzüm içerisine
yarım nohut kadar kükürtlü bakır konularak hastaya yutturulur. Yanlarda ve karın,
göğüs kısımlarının herhangi bir yerinde görülen kronik romatizma ağrılarını da “yel,
rüzgâr tuttu” denilerek okutturulur. Yine çocuk doğurmayan kadınlar da hocalara
okutturulur. Doğum yapan kadının yanına kendi mahreminden başka erkeğin gitmemesi
gerektiğine ve gittiği takdirde çocuğun tersine döneceğine inanılır. Ölen veya öldürülen
bir kimsenin cenazesinin kanun gereği üzerine mezardan çıkarttırılmasının uğursuz
olduğu ve eğer cenaze üzerinde otopsi veya diğer bir işlem yapılırsa o cenazenin
tamamıyla kirleneceği ve ahrette de böyle Allah huzuruna çıkmasının uygun
olmayacağına inanırlar. Mezarlık civarında veya bazı yollar üzerinde bulunan ağaçların
üzerine bağlanan bez parçaları ile sıtmanın geçeceğine ve dileklerin gerçekleşeceğine ve
buna karşın böyle bir ağaçtan bir dal vesaire koparanın ise çok kötü ve perişan bir
duruma düşeceğine inanılır. Leyleğin yuva yaptığı herhangi ağaç veya ev, ziyaretgâh
bilinerek zarar verilmez. İnsanların üzerlerinde cesaret muskaları taşıma âdeti de
vardır163.

162
Edhem, s.16-17.
163
Edhem, s.16-17.

72
Bayezid vilayeti halkının mecburiyetleri yoksa eğer, Hıristiyan halk ile birlikte
yemek yememek, Hıristiyan’ın su içtiği kaptan mümkün olduğunca su içmemek, yemek
yediği kabı kırmak veya kalaylatmak gibi batıl inançları mevcut olmakla beraber
gerektiğinde Hıristiyanların eşyalarını talan ve yağma ile alıp kullanmaları da söz
konusudur. Vilayetteki Azeriler de aynı şekilde, Hıristiyan halk ile mümkün olduğunca
bir arada yemek yememeğe ve aynı kaptan su içmemeye çalışırlar164.

Urfa vilayetinde, Arabi ayların ikincisi olan Safer ayında ve iki bayram
arasında nikâh yapmamak; tekkelerden, türbelerden hastalar için şifa beklemek;
üfürükçülüğün, türbelerin birer kutsal güç olduğuna inanmak; Güneş ve Ay tutulması
sırasında silah atmak; sıtma için pamuk bağlatmak; cinli veya perili olduğuna inanılan
yerlere gece karanlıkta helva gibi tatlı yiyecekler bırakmak suretiyle cinlerin ve perilerin
ilgisini çekmek; yeni doğmuş bir çocuğun üzerine kırkı çıkmayan diğer bir çocuğu
havale gelmesin diye getirmemek; çocuk doğurmayanları ziyaretgâha götürüp
ziyaretgâhın toprağını suya koyup içirmek; kurak mevsimlerde yağmur duasına çıkmak
geçerli batıl inançlardandır. Urfa’da Mevlid-i Halil-ür Rahman adı verilen mağarada
Hazret-i İbrahim’in beşiği olduğu rivayet olunan bir taş beşiğin gelip dileklerinin kabul
edilip edilmeyeceğini soranlara kendine kendine sallanarak cevap verebileceği inancı
vardır. Halil-ür Rahman Gölü’ndeki balıkları kutsal bir güce sahip oldukları inancıyla
kesinlikle yememeleri de vilayetteki diğer bir gelenektir165.

3.5.3. Giyim Kuşam

Bayezid vilayetinde aşiretlerde erkeklerin giyim kuşamları kendi gelenek ve


göreneklerine göre çeşitlilik gösterir. Celaliler bellerinden aşağı kısmı büzmeli ve kıvrık
ceket ve bir tür yelek olan camadan giyerler. Camadanın etekleri diz kapaklarına
kadardır. Altında beyaz don ve şalvar giyerler. Bazılarında pantolon, bazılarında yünden
örülmüş kısa ve baldırı örtecek uzunlukta tozluklar vardır. Başlarına kısa keçe külahlar
geçirir ve keçeler üzerine de uçları düğmeli mendil, ipekli parçalar ve yün parçalar
sararlar. Adamanlıların giysileri Celalilerden farklıdır. Serpuşları, yani başlıkları, 30-35
santimetre uzunluğunda keçedir ve üzerleri dirhem yani eski 5 kuruşluk gümüş paralarla

164
Edhem, s.17.
165
Arif, s.28-29.

73
bezelidir. Bu serpuşların üzerine sarık sararlar. Ceketleri kısa, bellerine kadar, camadan
tarzında ve yerli üretimdir. Altına da çok geniş şalvarlar giyerler. Zilan aşiretinin
serpuşları Celaliler gibi kısa keçelerdir, üzerine sarık sararlar. Üzerlerine giydikleri
paltoları Çerkes işi olup ayaklarına kadar uzundur. Aşiret içinde hâli vakti yerinde
olanlar yine serpuş aynı olmak üzere diğer giysilerini Kafkas ve Türk tarzında giymeyi
tercih ederler; aşiret reisleri ve aşiret reislerine yakın olanlar, aşiretleri içerisinde giyim
tarzları ile kendilerini ayırt ettirmeyi gerekli görürler. Aşiret reisleri dışındaki aşiret
mensupları ve Kürtlerin yüzde doksan beşi alınlarındaki saçları tıraş ettirip yanlardan
saçları uzatmakta ve uzanan bu saçları kulaklarını örtecek şekilde serpuşlarının
yanlarından çıkartırlar166.

Aşiret kadınlarının giyimleri ise bütün aşiretlerde aynıdır. Başlarına giydikleri


fesin üzerine gümüşten veya bakırdan tas koyarlar ve bu tası dıştan süslerler. Tası
boncuk ve paralarla süslenmiş bir tülbentle örterler. Saçlarının bir kısmını tülbendin
kenarlarından dışarı çıkarırlar. Boyunlarına altınlar, kollarına bilezikler, ayak bileklerine
boncuktan halhal takarlar. Burunlarının sağ tarafına gümüşten veya altından Kürtçe
“burnuti” denilen gümüş ikilik büyüklüğünde bir çeşit hızma takarlar. Giydikleri
entariler uzun ve büzmeli olup ayaklarına kadardır. Bu entarilerin üzerlerinden kısa
ceketler de giyerler, bellerini de şallar veya kuşaklar ile sıkıca sararlar. Şalvar şeklinde
ve paçaları büzmeli donları entarilerinin altından görülür. Ellerine kına yakmak kadınlar
için pek büyük bir âdettir. Çarşaf giymezler ve birbirlerinden yüzlerini kapatıp
gizlemezler. Ancak yabancı memur veya aşiret reislerinden bazı kişilerle karşılaşırlarsa
utanarak ve saygı göstererek yüzlerini kaparlar; gözleri açık kalmak üzere başlarındaki
tülbendi yalnız burun ve ağızlarını kapatmak üzere çekerler167.

Vilayetteki Azeri erkeklerin ve kadınların giyimleri İran giyim tarzına benzer.


Maddi durumu iyi olan Azeri erkekleri başlarına kalpak takar, arkası büzmeli İran işi
ceketler, paltolar giyer, altına da pantolon ve şalvar giyerler. Maddi durumu iyi
olmayanlar ise başlarına keçe takar, alta don giyer, ceketi üzerine kuşak bağlarlar.
Saçlarını enseden uzatmak ve kendilerine özgü şekilde kesmek de âdetleri

166
Edhem, s.9.
167
Edhem, s.9-10.

74
arasındadır168. Azeri kadınları başlarına yemeni veya tülbent türünden bir şey bağlarlar,
hotoz koyarlar. Saçlarının ön kısmını keserler. Boyunlarına hâli vaktine göre “menin”
veya “mencik” tabir ettikleri boncuklu uzun ziynet gerdanlığını asarlar. Elbiseleri
büzmeli, fistan tarzında olup diz kapaklarına kadardır. Zengin olanları bacaklarını
örtmek için kadın çorabı giyerken, fakir olanlar bileğinden diz eklemine ve biraz
yukarısına kadar dizlikler giyerler. Kına yakma âdetleri de vardır. Şehirli kadınlar
başlarına tekparça çarşaf örterler ve yüzlerini yabancılara karşı bu çarşaf ile gizlerler.
Köylülerde ise birbirlerinden yüzlerini kapatma ve gizleme adetleri yoktur169.

Urfa vilayetinde de giyim tarzı çeşitlilik göstermektedir. Burada da


geleneklerin yanında maddi durumla bağlantılı olarak değişik giyim kuşam tarzları
görülmektedir. Kasabalıların ve köylülerin giyimleri farlılık göstermekle birlikte
kasabalılar da kendi aralarında farklı giyim tarzları sergilemektedirler170.

Urfa vilayetindeki kasabalıların giyim tarzı memur, eşraf ve amele sınıflarına


özgü olmak üzere sınıfsal bir ayrım sergiler. Memurların giysileri ceket, pantolon, fes,
bot, iskarpindir. Eşraflar, yerli kumaştan veya bir tür ipek kumaş olan Haleb veya
Bağdad sadakorundan yapılmış boğazdan ve omuzdan ilikli boyuna çizgili entari, şal,
ipek kuşak, kısmen de olsa entari üzerine kısa ceket giyer, başa fes ve üzerine omuzlara
kadar uzanan bir tür örtü olan kefiye geçirir ve ikal denilen bir bağ ile sararlar. Amele
sınıfı ise yerli kumaştan entari, bol giyimli bir çeşit elbise olan aba ve dokuma kuşak,
başa kefiye ve ikal, kışın da koyun derisinden kürkler, bir çeşit aba olan kalın meşleh ve
kırmızı çarık giyerler. Kasabalı kadınlar ise, Diyarbekir kumaşından yapılmış, belden
büzgülü çarşaf içine ipekten veya pamuktan üç etekli entari, hırka ve terlik giyerler171.

Köylülerin giyimleri kasaba amelesinin giyimine yakın bir tarzdadır.


Genellikle yerli beyaz kumaştan yapılmış uzun bir gömlek ve don giyer, bellerine
sıradan bir kuşak, başlarına da ikal ve kefiye takarlar. Köylü kadınları ise yerli koyu
mavi ve siyah kumaştan üretilmiş oldukça uzun bir entari giyer, gazi altınlarıyla
süslenmiş ve başlık tabir edilen kısa fes takar, her iki tarafta baştan topuklara kadar

168
Edhem, s.10.
169
Edhem, s.10.
170
Arif, s.20.
171
Arif, s.21.

75
uzun ve hamaylı tabir ettikleri altın saçak kullanırlar. Kadınlar saçlarının uçlarını ince
yünden örüp sonlarına altın, çocukların da alın hizasındaki saçlarını örüp ucuna altın
takarlar172.

3.6. Adli Suçlar

Devlet Salnamelerindeki verilere göre, Bayezid vilayeti dâhilinde bir sene


zarfında işlenen çeşitli suçların miktarı 1925-1926 senesi 650 adet olup bundan 343 kişi
mahkûm olmuş173; suç adedi 1926-1927 senesinde artarak 777174; 1927-1928 senesinde
ise düşüş göstererek 597 olmuştur175.

1925 yılında Urfa vilayetinin Harran kazasında 31, Suruc kazasında 83 suç
vakası meydana gelmiş, Birecik kazasında ise çeşitli suçlardan dolayı 84 kişi mahkûm
olmuştur176. 1926 yılında Harran kazasındaki suç sayısı 15, Suruc kazasında 83, Birecik
kazasında 46, Siverek kazasında 189, Viranşehir kazasında ise 112’dir177. Urfa
vilayetinde 1927 senesi zarfında meydana gelen suçların toplam sayısı 2.911 olup bu
suç çeşitleri ve miktarları kazalar itibariyle Tablo 21’de gösterilmiştir.

172
Arif, s.21.
173
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.513.
174
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.709.
175
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.712.
176
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.501.
177
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.689-690.

76
Tablo 21: Urfa Vilayetinde 1927 Senesi Zarfında Kazalar İtibariyle İşlenen Suçlar ve Toplam Adetleri

Darp
Rüşvet

Hırsızlık
Yaralama
Yaralama

Muhalefet

Irza Geçme
Sahtekârlık
Yankesicilik

Kundakçılık

Ahz ve Gasp
Silah Çekme
Kız Kaçırma
Çeşitli Suçlar

Dolandırıcılık
Genel Toplam

Adam Öldürme
Çocuk Düşürme
Haneye Taarruz
Kazalar

Hayvan Hırsızlığı
Zabıtaya Hakaret
Yangına Sebebiyet

Emniyeti Suistimal
Otomobil Vesaire İle

Hükümet Emirlerine

Namusa Yönelik Çirkin Fiil


Memuriyet Görevini Suistimal
Urfa
12 58 16 141 3 4 19 6** 6 0 5 75 195 2 8 11 4 28 3 3 10 1 708 0 1.318
Merkez

77
Suruc 3 0 3 36 4 0 1 1 5 0 0 16 6 0 0 1 2 12 0 0 0 0 26 0 116

Birecik 5 2 12 13 5 0 5 3 5 0 5 6 15 1 3 0 0 15 14 0 2 0 159 0 270*

Harran 5 2 0 2 2 0 0 1 0 0 3 2 0 0 0 0 0 7 0 1 0 0 0 1 26*

Siverek 13 12 4 43 55 0 21 4 5 1 2 72 384 2 5 0 6 8 0 1 3 0 363 2 1.006*

Viranşehir 24 10 5 32 1 0 0 6 11 2 0 26 19 0 4 0 2 1 0 0 0 0 0 0 143*

Hilvan 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0

Yaylak 0 4 0 3 0 0 0 2 5 0 0 11 6 0 0 0 0 1 0 0 0 0 0 0 32

Toplam 62* 88 40 270 70 4 46 23 37 3 15 208 625 5 20 12 14 72 17 5 15 1 1.256 3 2.911*


Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.689. *Bu veriler kaynak tabloda hatalı olup düzeltilerek verilmiştir. **Kaynağın D/Y
bölümündeki düzeltilmiş haliyle verilmiştir.
Tabloda Urfa vilayetinde 1927 senesinde kazalar itibariyle işlenen suçlar ve
adetleri verilmiştir. Buna göre en fazla suç Urfa Merkez kazasında ve sonra Siverek’te
işlenmiştir. Vilayet genelinde en fazla işlenen suç darp olup sonra sırasıyla hırsızlık ve
yaralama gelir.

Urfa vilayetinde aşiretler faili meçhul cinayet ve hırsızlık suçlarında izcilere


başvururlar. Buradaki “izci” kavramı, izleri takip ederek suçluları bulan kişi
anlamındadır. Suç mahalline getirilen izci yolarda, arazide veya yayalık ve taşlık
yerlerde olsun failin izlerini takip ederek faili ve hırsızlık vakalarında çalınan eşyayı da
bulmaya çalışır. Bu konuda oldukça başarılı olan izciler halk arasında güven kazanmış
ve genel kabul görmüş kimselerdir. Takip edilen izler bir köye, obaya ve bir eve
ulaşmışsa, aşiretler arasındaki örf ve adet kuralları gereği, o yerin halkı ya suçluyu ihbar
edecek ya da cinayet suçu söz konusu ise maktulün diyetini, hırsızlık suçunda ise
çalınan malın bedelini tazmine mecbur olacaktır178.

Aşiretlerde aşiret reislerine körü körüne bağlılık vardır ve aşiret üyeleri aşiret
reisleri arasındaki rekabetlere alet olurlar. İftira, yalan ifade, adam öldürme gibi suçlar
bu nedenle işlenebilen suçlardır. Yargı için mahkemelere başvurmazlar. Adi suçlarda,
gasp, yağma, yaralama ve adam öldürme gibi suçları çözmek için kendi aralarından
seçilmiş ve adına “arif” namı eklenen bir kişinin kendi aklına ve mantığına göre
verebileceği hükme riayet ederler. Arif davacı ve davalıdan yargılama hakkı olarak
büyük bir meblağ veya kıymetli bir mal alır. Meselâ gasp edilmiş veya çalınmış mal ve
eşyanın iadesi için gerek gasp edenden veya hırsızdan ve gerekse de malın sahibinden
daha hüküm vermeden önce malın değerinin yarısı kadar bir miktarı alır. Adam öldürme
suçunda maktulün akrabalarına, arifin takdir edebildiği miktarda ve en büyük hisse arife
ait olmak üzere katil ve akrabaları tarafından at, kısrak, deve, davar, nakit para, silah
gibi eşya diyet olarak ödenir. Buna karşılık maktul tarafı da her türlü hakkından
vazgeçerek katil ve akrabalarına karşı hiçbir kin beslemeyeceklerini taahhüt ederler.
Eğer devlet olaydan haberdar olur ve kanuni kovuşturma açarsa olay hakkında hiçbir
ipucu vermezler, bu şekilde olayı kendi aralarında çözerler179.

178
Kapaklı (çev.), s.58.
179
Arif, s.28.

78
Tablo 22: Vilayetlerde 1925–1931 Yılları Arasında Suç Adedi ve Sanık Sayısı

Sanıklar
Vilayet Sene Suç Adedi
Gözaltına
Firari Toplam
Alınan

1926 481 265 1.260 1.525

1927 241 218 418 636

1928 311 338 138 476


Bayezid
1929 283 377 123 500

1930 273 482 120 602

1931 202 321 357 678

1926 826 1.222 342 1.564

1927 1.175 2.275 273 2.548

1928 1.297 4.726 221 4.947


Urfa
1929 1.092 1.803 447 2.250

1930 727 1.073 249 1.322

1931 373 483 265 748


Kaynak: İstatistik Yıllığı 1929, s.100-101; İstatistik Yıllığı 1931/32, s.171, 174. Kaynaklarda Bayezid,
Bayazıt olarak geçer.

Tablo 22’de istatistik yıllıklarında vilayetlerde 1925-1931 yılları arasında suç


adedi ve sanık sayısı verilmiştir. Şekil 12’de ise vilayetlerde işlenen suçların yıllar
itibariyle sayıları karşılaştırılmıştır.

79
1400

1200

1000
İşlenen Suç Adedi

800

600 Bayezid
Urfa
400

200

0
1926 1927 1928 1929 1930 1931
Yıllar

Şekil 12. Vilayetlerde 1926-1931 Arası İşlenen Suçların Yıllar İtibariyle Karşılaştırılması.

Urfa vilayetinde suç sayısı 1926’dan en yüksek olduğu 1928’e doğru artış
göstermektedir. Sayının en düşük olduğu 1931’e doğru ise suç sayısı düşüş göstermiştir.
Bayezid vilayetinde ise suç sayısı 1926’da en yüksektir. 1927’de sayı düşmüş ve
1928’de artış gösterdikten sonra 1931’e doğru yine azalışa geçmiştir. Bayezid
vilayetinde de Urfa vilayetinde olduğu gibi suç sayısı 1931’de en düşüktür.

Grafikte Urfa’daki suç sayısının yıllar itibariyle Bayezid’daki sayının üzerinde


kaldığı görülmektedir. Nüfus miktarını da dikkate alarak bir karşılaştırma yapılacak
olursa; 1927 yılında 100.000 kişiye düşen suç oranı, Bayezid’da 230 iken Urfa’da
577’dir. Urfa’daki uç oranı Bayezid’daki oranın 2,5 katıdır. 100.000 kişiye düşen suç
oranı; 1927 senesinde Türkiye genelinde ise 418’dir. Urfa’daki suç oranı 577 ile
Türkiye oranının üzerinde, Bayezid’da ise 230 ile Türkiye oranının altındadır180.

Tablo 23’te ise vilayetlerde 1925-1931 yılları arasında hapishanede bulunan


tutuklu ve hükümlülerin cinsiyete göre sayıları verilmiştir.

180
Suç oranı, literatürde 100.000 kişiye düşen suç sayısı olarak verilmektedir. 1927 yılında Türkiye
genelindeki suç sayısı 57.011 olup gözaltına alınan sanık sayısı 77.698, firari sanık sayısı ise 8.886’dır.
İstatistik Yıllığı 1929, s.101.

80
Tablo 23: Vilayetlerde 1925–1931 Yılları Arasında Hapishanede Bulunan
Tutuklu ve Hükümlülerin Cinsiyete Göre Sayıları

V Sonraki Seneye
Sene İçinde Hapse Giren Sene İçinde Hapisten Çıkan
İ Devreden
L
A Sene Tutuklu Hükümlü Tutuklu Hükümlü Tutuklu Hükümlü

Toplam

Toplam

Toplam
Y
E
T E K E K E K E K E K E K

1925 42 1 73 3 119

1926 207 9 237 9 462 194 10 274 12 490 55 _ 36 _ 91

B
1927 227 2 179 1 409 205 2 150 1 358 77 _ 65 _ 142
A
Y
A
1928 145 _ 65 _ 210 192 _ 125 _ 317 30 _ 5 _ 35
Z
I
T 1929 165 1 70 _ 236 159 1 63 _ 223 36 _ 12 _ 48

1930 269 6 68 1 344 195 6 62 _ 263 110 _ 18 1 129

1931 357 6 58 _ 421 206 6 49 _ 261 261 _ 27 1 289

1925 208 1 245 8 462

1926 709 9 1.192 23 1.933 691 9 1.204 22 1.926 226 1 233 9 469

1927 904 21 906 29 1.860 764 13 962 34 1.773 366 9 177 4 556
U
R
1928 864 29 550 12 1.455 930 35 639 15 1.619 300 3 88 1 392
F
A
1929 1.103 14 635 9 1.761 1.099 14 595 9 1.717 304 3 128 1 436

1930 883 29 299 8 1.219 860 27 159 5 1.051 327 5 268 4 604

1931 865 20 330 8 1.223 750 19 296 7 1.072 442 6 302 5 755

Kaynak: Başvekâlet Merkezi İstatistik Müdüriyet-i Umumiyesi, İhsaî Yıllık, İstanbul: Cumhuriyet
Matbaası, Cilt.1, 1928, s.74; İstatistik Yıllığı 1931/32, s.176, 181.

81
4. İMAR ve ALTYAPI

4.1. Yapılar

4.1.1. Mimari Tarzı

Bayezid vilayetinde yapılar basit ve ilkel tarzda olup sağlıksız koşullara


sahiptir. Vilayet genelindeki yapılar gelişigüzel bir tarzda, zemin üzerine birer kat ve
bazıları iki kat olarak inşa edilmiştir181.

Urfa vilayet merkezinde ve kasabalarında yapılar genel olarak Arap mimarisi


tarzındadır. Zamanla mimarideki bozulma sebebiyle dikkat çekici süslemelere ve
eserlere yer verilmeyerek tam kemerler, sivri kemerler, dört kol üzerine inşa edilen
çeyrek daire kemerlerle basık iki ayaklı kemerler üzerine inşaat yapılmıştır ki, Şefik
Arif bu tarz inşaatın mimari sanatından yoksun taş ve toprak yığıntısından başka bir şey
olmadığını dile getirir. Yapılarda dayanıklılık yoktur, inşaatta kullanılan taşlar kireçli ve
kumlu olması sebebiyle rutubeti çektiği için kolaylıkla dağılmakta ve karışma özelliğini
kaybetmektedir. Şefik Arif, kireç ve kum eriyiğinden yapılan adi harcın iyi kalitede
olmaması, inşaatta bilimsel ve teknik hesapların dikkate alınmaması gibi sebeplerle bir
yapının maksimum kalıcılığının on sene kadar olabildiğini belirtmiştir. Yapıların
köşeleriyle kapı, pencere kemerleri, dış duvar taşları öncelikli olarak zarar görmektedir.
Tavanlar çoğunlukla toprak olup çatılı yapılara çok nadir rastlanmaktadır. Şefik Arif’in
çatılı yapılar için verdiği oran %1,5’tir. Binalar ya tek katlı ve “kab” tabir edilen üstü
kemerli ve çatısız ya da iki katlı ve çatılı olmak üzere iki şekilde inşa edilir. Her iki inşa
şeklinde de ısı, ışık ve havanın girişi düşünülmediği için yapılar sağlık koşullarına
uygun değildir. Evlerin pencereleri dışarıya değil evin avlusuna dönüktür. Şefik Arif
bunun temelinde, güvenliği sağlama ihtiyacı ve yanı sıra bağnazlık olduğu
düşüncesindedir. Sokaklar da bu sebepten yüksek duvarlarla çevrilidir. Vilayette
belediyenin yetersiz teşkilat yapısı ve bilim kurulunun olmayışından dolayı yerleşimin
planlamasında ve yapıların inşa tarzında bir disiplin görülmez. Yapı sahipleri yıkılan
duvarları tekrar yaparken yoldan bir miktar araziyi inşaata kattıkları için sokak ve
caddeler girintili ve çıkıntılıdır. Şehri boydan boya geçen muntazam caddeler yoktur.

181
Edhem, s.20.

82
Kasabaların genelinde bilimsel ve teknik mimari uygulanmadığı için sağlık şartlarına
uygun, güneş ve rüzgârı olumlu yönde alacak caddeler yoktur182.

Urfa vilayetinde köylerdeki yapıların durumu ise çok daha kötüdür. Kerpiçten
arı kovanlarına benzer kubbe tarzında evler vardır. Kubbelerin üst kısımlarında ufak
açıklıklar vardır. Bu açıklıklar da hava ve ışık girişinden çok yakılan tezeklerin
dumanlarının dışarı çıkışını sağlama düşüncesiyle yapılmıştır. Bu toprak evlerin içerisi
karanlık rutubetlidir. Vilayetteki bu havasız ve rutubetli yapılara bir de gıdasızlık
eklenince halkın sağlığının olumsuz olması kaçınılmazdır. Gelenek ve göreneklerden
dolayı kasabalılarda özellikle erkeklere göre daha eve bağlı olarak yaşayan kadınlarda
verem hastalığı yaygın olarak görülür. Köylülerde ise evlerin gayri sıhhi koşullarına
rağmen gelenek ve görenekler bakımından daha serbest ve açık havada daha çok zaman
geçirilmesi sebebiyle verem hastalığı neredeyse yoktur183.

4.1.2. Mevcut Yapılar

Türkiye genelinde vilayetlerde 1927 yılında yapılan genel nüfus sayımından


önce, ikamet olunan binaların tespiti ve numaralandırılması gerekliliği ve çoğu şehir ve
köylerde de sokak isimlerinin olmayışı ortaya çıkmıştır. Bu sebeple 10.04.1927 tarih ve
1003 numaralı Kanun ile Türkiye dâhilinde meskûn bütün mahallerdeki binaların
numaralandırılması ve belediye hudutları dâhilinde sokaklara isim verilmesi ve sokak
isimlerinin sokak başlarına ve sonlarına, bina numaralarının da bina kapılarına maden
levhalarla yazılması öngörülmüştür. Bu kanun ile buna binaen Dâhiliye Vekâletince
çıkarılan talimatname ile her şeyden öncelikle aynı yılın Ağustos ayının sonunda
bitirilmesi gerekli olan numaralama işi bazı yerlerde biraz gecikmeyle de olsa nüfus
sayımından önce Türkiye genelinde tamamlanmıştır184.

Buna göre Ağustos 1927 tarihinde vilayetler itibariyle tespit edilen bina sayıları
ve türleri Tablo 24’te gösterilmiştir. Tabloya göre Urfa vilayetinde toplam 44.199 ve
Bayezid vilayetinde toplam 21.118 yapı vardır.

182
Arif, s.35.
183
Arif, s.36.
184
Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü, 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus
Tahriri, Fasikül.III, Sayı.7, Ankara: Başvekâlet Müdevvenat Matbaası, 1929, s.4.

83
Tablo 24: Vilayetlerde Ağustos 1927 İtibariyle Mevcut Yapıların
Türleri ve Sayıları

İkamet Durumuna Göre Yapılar


İkamete Mahsus Olmayan
İkamete Yapılar
Vilayetler Mahsus Toplam
Haneler* Meskûn Diğer
Yapılar Yapılar

Bayezid 17.960 289 1.290 19.539

Urfa 31.931 1.044 5.090 38.065

Türkiye
2.769.057 88.865 802.653 3.660.575
Toplamı

İkamete Mahsus Olmayan Yapıların Türleri


Resmi Diğer
Vilayetler Okul Cami Hamam Toplam
Daire Binalar

Bayezid 21 30 47 3 1.478 1.579

Urfa 28 93 102 32 5.879 6.134

Türkiye
14.425 28.705 9.820 1.702 836.866 891.518
Toplamı
Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül.III, s.69-70, 73-74. Kaynakta Bayezid,
Bayazıt olarak geçer. *Yatılı okullar ve hastaneler bu gruba dâhil edilmiştir.

Buna göre, Bayezid’daki yapıların yaklaşık %92’si, Urfa’daki yapıların


yaklaşık %84’ü, Türkiye toplamındaki yapıların ise yaklaşık %76’sı ikamete mahsus
yapılar (yatılı okullar ve hastaneler dâhil); buna karşılık Türkiye toplamındaki yapıların
yaklaşık %24’ü, Urfa’daki yapıların yaklaşık %16’sı, Bayezid’daki yapıların ise
yaklaşık %8’i, ikamete mahsus olmayan (okul, cami, resmi daire ve hamam vb.)
yapılardır.

1924-1925 senesi itibariyle Bayezid vilayet merkezinde bulunan hükümet


konağı kuzey cephede olup resmi dairelerin hepsini bulunduramayacak kadar küçüktür.
Vilayetin diğer kazalarında da birer hükümet dairesi mevcuttur. Yine merkezde tarihi

84
yapılardan büyük bir kışla, biri Şafii Cami olmak üzere iki cami ve bir medrese
mevcuttur. Ancak bu yapılar savaş yıllarında tahrip edilmiş olduğundan
kullanılmamaktadır. Bir okul ve bir postane binası da savaş sırasında tahrip edilmiş ise
de hükümet okulu tekrar yaptırmıştır. Kiralanarak kullanılan bir jandarma bölük dairesi
ve bir hapishane ve ayrıca terk edilmiş yapılardan bir belediye dairesi mevcuttur.
Bayezid istasyonunda bir şimendifer fabrikası ve on beş tane oturulabilir pavyon vardır.
İstasyondaki istasyon binası ile sayısı seksen kadar olan pavyonların hepsi savaş
yıllarında tahrip edilmiş ve yakılmıştır. Vilayet merkezine bağlı Kızıldize köyünde ise
harap bir karantina binası ve bir gümrük dairesi mevcuttur. Diyadin kazasında bir cami,
bir posta ve bir jandarma dairesi, bir okul binası; Karaköse kazasında da yine bir cami,
bir posta ve bir jandarma dairesi, bir okul binası ve ayrıca bir belediye ve bir adliye
dairesi mevcuttur. Eleşkird kazasında, bir posta ve bir jandarma dairesi ve bir okul
binası; Iğdır kazasında, bir jandarma dairesi, bir belediye dairesi, bir adliye dairesi, bir
okul ve bir Ortodoks kilisesi mevcuttur185.

Yine 1924-1925 senesi itibariyle Urfa vilayetinin merkezinde 22’si minareli,


11’i minaresiz, Birecik kaza merkezinde 5’i minareli, 14’ü minaresiz, Nizib kasabasında
3’ü minareli 7’si minaresiz cami ve mescit, Suruç kazasında bir cami, bir mescit, bir
tekke vardır. Ayrıca Birecik kaza merkezinde bir medrese, 7 tekke, 3 kilise ve Nizib
kasabasında iki bin yıllık bir kilise mevcuttur186.

Bayezid vilayetinde 1924-1925 senesi itibariye otel ve han mevcut değildir.


Vilayette eskiden mevcut olan hanlar savaş yıllarında tahrip edilmiş ve yakılmış
olduğundan kahvehaneler ve kahvehane odaları han olarak kullanılmakta; gelip geçen
yolcular buralarda kalmaktadır. Hamamlara gelince, vilayet merkezinde, Bayezid’da,
beş kurneli ve Diyadin kazasında iki kurneli birer hamam ve Iğdır kazasında da bir
hamam mevcuttur187.

1924-1925 senesi itibariye Urfa vilayetinde ise, vilayet merkezinde iki ve


Birecik kazasında bir olmak üzere 3 adet otel mevcuttur. Merkezdeki iki otel de temiz
olmayan, döşenmemiş, yataksız boş binalardır. Bu nedenle yolcular genellikle eşraf ve
185
Edhem, s.20-21.
186
Arif, s.15, 18, 36.
187
Edhem, s.20.

85
zenginlerin evinde misafir kalmayı tercih ederler. Birecik’teki otel ise belediye
tarafından Fırat Nehri sahilinde inşa edilmiş 12 odalı bir oteldir. Arif’in söylemiyle
vilayetin esas oteli budur. Temiz olup her türlü dinlenme olanaklarına sahiptir. Vilayet
merkezinde 13’ü sıradan, 4’ü gümrük hanı olmak üzere tüccarlara ait 17 han, Birecik
kasabasında 9 han, Suruç kazasında 4 han vardır. Yine vilayet merkezinde 13, Birecik
merkezinde 3 veya 4, Nizib’de 2 hamam mevcuttur. Suruç kazasında hamam yoktur.
Arif’e göre merkezdeki hamamlar eksikliklerine rağmen temiz olup sağlık şartlarına
kısmen uygundur. Kasaba halkı hamama son derece rağbet ederken köylülerin hamam
alışkanlıkları yok denecek gibidir188.

4.1.3. Mezarlıklar

Bayezid vilayet merkezinde üç mezarlık mevcuttur. Biri doğuda şehre bitişik,


biri de şehrin kuzeydoğusunda şehre on dakika mesafedeki bir sırt üzerinde olmak üzere
iki Müslüman mezarlığı, bir diğeri de batıda şehre yirmi dakika mesafedeki bir sırt
üzerinde olan ve sağından solundan yolgeçen Ermeni mezarlığıdır. Diyadin kazasında
şehre onar dakika mesafede düz birer arazi üzerinde biri kuzeydoğuda Müslüman
Mezarlığı ve diğeri güneybatıda Ermeni Mezarlığı olmak üzere iki mezarlık vardır.
Karaköse kazasının biri batısında, biri doğusunda olmak üzere iki Müslüman mezarlığı;
kuzeyinde şehre on dakika mesafede ve ova üzerinde ise küçük bir Ermeni mezarlığı
vardır. Eleşkird kazasında güneybatıda bir Müslüman Mezarlığı ve doğuda bir Ermeni
Mezarlığı mevcut olup şehre beşer dakika mesafede düz arazidedir. Tutak kazasının
güneyinde şehre beş dakika mesafede bir Müslüman Mezarlığı mevcuttur. Iğdır
kazasının 10 dakika kuzeydoğusunda şehre bitişik Rusların mezarlıkları, 20 dakika
güneybatısında bir Müslüman mezarlığı ve 25 dakika doğusunda bir Ermeni mezarlığı
mevcuttur ve bu mezarlıklar ova üzerindedir. Kulp kazasında güneydoğuda bir sırtta
Rus Mezarlığı ve kuzeybatıda düz bir alanda Ermeni Mezarlığı ve Kuzeyde düz bir
arazide yeni kurulmuş olan Müslüman Mezarlığı mevcut olup bunlar kazaya 5-10
dakika mesafededir. Vilayetin köy mezarlıkları köylerin dört bir tarafında bulunmakla

188
Arif, s.15, 18, 34. Birecik merkezi için sayfa 15’de 4 hamam, sayfa 34’te ise 3 hamam olduğu
söylenmektedir.

86
birlikte çoğunlukla köylere bitişik olup bazıları düz arazide ve bazıları da sırtlarda
olmak üzere kolaylıkla kazılabilecek topraklar üzerindedir189.

Urfa vilayetinde gerek kasabaların ve gerekse köylerin dört tarafı, herhangi bir
duvarla sınırlı olmayan ağaçsız kabristanlarla çevrilidir. Vilayette kasaba içinde mezar
yapılması, daha önceleri mümkün olmasına rağmen sonraları yasaklanmıştır. Hususi
kabristanları yoktur. Mezarlar derin kazılmıştır. Bir mezara birden fazla ölünün
defnedildiği de olmuştur190. Vilayetteki mezarlıklarda bütün mezarlar, şahideli yani
sandukalı ve dikme taşlıdır. Mezar taşlarında motif ve tasvirler yok denecek kadar
nadirdir. Sadece sandukalarının etrafında bazı niş ve işlemelere rastlanılmaktadır.
Bunun yanında bu mezar taşları yazı bakımından edebi yazılar ve hat çeşitleri
bakımından zenginlik gösterir. Mezar taşları üzerinde şairin yazdığı şiir, hattatın hattı ve
bu hattı kazıyan taş ustasının sanatı olmak üzere üç sanat bir arada görülmektedir191.

4.1.4. Tarihi Eserler

Bayezid bugünkü adıyla Ağrı, tarihinin çok eskilere uzandığı bilinmekle


birlikte, Asya’dan Anadolu’ya gerçekleşen göç ve akınlarda bir geçiş noktası olması
sebebiyle tarihine ilişkin kalıntıların bu göç ve akınlar sırasında yok olduğu
sanılmaktadır. Bununla birlikte, Ağrı Dağı eteklerindeki lav ve tüf tabakalarıyla örtülü
bazı yerlerde eski taş-yeni taş çağında taş araç-gereç yapımında kullanılan doğal cam
topraklarına rastlanmış; dağın kuzey eteklerinde Mezopotamya ile kültürel ilişkileri
saptanan gereçler bulunmuş; tunç çağına ilişkin buluntulara da rastlanmıştır192.

1924-1925 senesi itibariyle bakıldığında Bayezid vilayet merkezinde savaş


yıllarında tahrip olmuş tarihi büyük bir kışla mevcuttur193. Vilayetin Eleşkird kazasının
Toprakkale köyünde, hangi devre ait olduğu bilinmeyen bir kale harabesi ve kapısında
1687 tarihi yazılı olan ve Mırza bini Abdi Paşa tarafından yapıldığı anlaşılan kargir bir
cami vardır. Tutak kazasının Mirza, Cemalverdi ve Nadirşeh köyleri civarında eski

189
Edhem, s.22-23.
190
Arif, s.37.
191
Mahmut Karakaş, Şanlıurfa Mezar Taşları, 1. Basım, Şanlıurfa: Şurkav Yayınları, No.14, 1996, s.9,
17.
192
Yurt Ansiklopedisi, s.349.
193
Edhem, s.21.

87
Türklere ait olduğu sanılan muntazam taşları bulunan ve yazıları okunamayan
mezarlıklar vardır. Kalekulu köyü yanında Kale-i-hun (Kan Kalesi) adında bir kalenin
izleri görülmektedir. Biri Hive köyü yakınında ve diğeri İsaâbat köyü içinde iki büyük
kilise harabesi; Nohutlu köyü yanında ise kayalık bir arazide, yeraltında, Bizanslılara ait
olduğu sanılan ve Karagöz adıyla anılan diğer bir kilise mevcuttur. Ayrıca Nadirşeh
köyü civarında üç gözlü ve kârgir tarihi bir köprü bulunmaktadır194.

Tevrat’ta Urelkeldanin, İncil’de Ur adıyla geçen Urfa, birçok kültüre ev sahipliği


yapmış, tarihin imar ettiği ve tarihi eserleriyle meşhur bir şehirdir. Urfa kasabasına iki
saat mesafede halkça Nemrud Dağı olarak adlandırılan Deyr-i Yakub (Yakub Manastırı)
adlı dağda Hazreti Yakub’un ikamet ettiği rivayet edilen bir kule harabesi mevcuttur195.

Kasabaya hâkim münferit bir tepede Keldaniler tarafından inşa edilen ve


Keyhüsrev, İskender-i Kebir, İmâdeddîn Zengî bin Aksungur tarafından birçok kez
tamir edilen Nemrud Kal’ası (Nemrud Kalesi) denilen bir kale mevcuttur. Bu kale
üzerinde beş asra yakın Urfa’da hüküm süren Alkarlar ailesinden Kral Mano’nun kızı
Kraliçe Şalmat tarafından taştan, Şefik Arif’in deyimiyle sanatkârane, iki sütun inşa
edilmiştir. Sütunlar kaidesinde bir kitabe mevcuttur. Hazreti İbrahim’i ateşe atmak için
Nemrud tarafından yaptırıldığı ve mancınık olarak kullanıldığı rivayet edilen bu
sütunları halk mancınık adını vermiştir196.

Nemrud Kalesi’nin dibinde Azer oğlu Hazreti İbrahim’in dünyaya geldiği bir
mağara mevcuttur. Halk arasında Mevlüd-ü Halil adıyla bilinir. Bu mağaranın yanında
Hazreti İbrahim’in annesi Sara’nın ikametgâhı olarak bilinen bir mağara daha vardır.
Bununla birlikte mağaradaki nakış ve süslemeler kadim Yunan medeniyetinin işaretidir.
Ancak Eyyubilerin Makam-ı İbrahim’de inşa ettirdiği Camii Şerif ve minare de
mevcuttur. Kasabadan cepheden altmış-yetmiş metre yüksekliğinde olan kalenin
sütunları arasında üç buçuk metre aralıklar mevcuttur. Kalede birinci sütunun

194
Hüseyin Orak, Türkiye Kılavuzu, Cilt I, Ankara: İbrahim Horoz Basımevi, 1946, s.100, 104.
195
Arif, s.11.
196
Arif, s.12-13.

88
“Asterankil” yazısının altında 308 tarihli Arabi bir kitabe mevcuttur. Şehir Samsad,
Harran, Beg, Sakıb, Seray ve Yeni adlarında altı kapısı olan bir sur ile çevrilidir197.

Harran Harabeleri, Urfa’ya altı saat mesafede olup etrafı sur ile çevrilidir. Urfa
kasabasından büyük bir harabedir. Keldanilere aittir. Kalesi üç metreküp büyüklüğünde
tek parça taşlar ile yapılmıştır. Dibinde doksan metre yüksekliğinde bir kulesi ve ayrıca
bir mabedi vardır. Muntazam bir hafriyat icra edilirse mühim asara tesadüf edileceği
tabiidir. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar burada kazı çalışması yapmışlardır ve
rivayete göre mozaik heykeller bulmuş ve götürmüşlerdir. Elde edilebilen kapkacak ve
vazoların nakış ve süslemeleri Romalıları işaret etmektedir198.

Tek Tek Dağları’nda büyük kervansarayları, birçok eser ve eski yapıyı ihtiva
eden Şuayb Harabeleri olup bundan başka birçok harabeye de rastlanmaktadır. Bunların
Romalılara ait olduğu muhtemeldir. Harran’da Aynülarus isimli mevkide birçok harabe
mevcuttur. Harran kaza merkezine bir saat mesafede Taşbaş mevkiinde bir şehir
harabesi vardır. Suruc kazasında Ziyaret, Yaslımezar ve Kara köylerinde tarihi eserlere
rastlanmaktadır. Hattın güneyinde Arslantaş köyünde hangi devre ait olduğu bilinmeyen
iki sütun mevcuttur199.

Birecik kazasında Cerablus ve Belkıs şehir harabeleri ve bir kale mevcuttur.


Belkıs harabelerinde köylüler tarafından yapılan kazılarda vazolar, Romalılara ait
sikkeler ve kitabeli taşlar bulunmuştur. Cerablus harabesinde de Almanlar tarafından
Kesire tarafında yapılmış olan kazılarda değerli eserle bulunmuştur.

Birecik kasabasında Melik Antahir tarafından yaptırılmış yedi kattan ibaret


büyük fakat harabe halde bulunan bir kale mevcuttur. Kadim Romalılarca Zima adı
verilen bu kale, Fırat Nehri kıyısında olduğundan bazı tarihlerde Bi’re ve Bi’retelfırat
adıyla da anılmıştır. Kalenin dibinde İmam Yusuf Sekaki’nin mezarı bulunur. Bu kale
Yavuz Sultan Selim zamanında Muammer Emir tarafından tamir edilmiştir. Ayrıca

197
Arif, s.13.
198
Arif, s.13.
199
Arif, s.14.

89
kasabanın etrafında kapısı üzerindeki kitabeden Çerkes hükümdarlarından Kayıtay
tarafından inşa edildiği anlaşılan bir sur vardır200.

Birecik kaza merkezindeki camilerden Camii Kebir 902 tarihinde Sultan Guri
tarafından inşa edilmiştir. Ebu Mahmud tarafından 926 da inşa edilen Mahmud Paşa
Camii, 962 de Servibali ve 1168 de Elseyd Mehmed tarafından inşa edilen çarşı
camileri önemli eserlerdir. Kasabanın batısında mevcut olan Şeyh Cemaleddin bin
Şicâ’, Şeyh Sadeddin Elcebavi, Şeyh Sani Elhorasanî, Şeyh Hasan Eltûranî mezarları
ziyaretgâhtır201.

Vilayet merkezindeki Camii Kebir, Halil Elrahman ve Hasan Paşa camileri tarihi
ve mimari değeri olan eserlerdendir. Ayn-ı Zeliha ve Halil Elrahman gölleri arasındaki
mevkide bulunan Halil Elrahman Camii, Eyyubiler zamanında inşa edilmiştir.
Akkoyunlu derebeylerinden Hasan Padişah adına inşa edilmiş olan Hasanpaşa Camii
ise, Sultan Fatih’in hasmı olan Uzun Hasan’ın eseridir202.

Çok eski bir kasaba olan Nizib’de ise, Romalılardan kalma iki bin senelik
olduğu rivayet edilen ancak herhangi bir kitabesi olmayan bir kilisesi vardır203.

4.2. Su ve Kanalizasyon Şebekesi

4.2.1. İçme Suları

Bayezid vilayetteki içme suları memba suyu ve nehir suyu olmak üzere ikiye
ayrılır. Vilayet merkezindeki içme suları tamamıyla memba suyudur. Vilayet
merkezinde suların aktarılması künkler vasıtasıyla olup şehrin beş mahallinden su akar.
Bunlardan biri “Abdigör” adıyla anılan sudur ki, bu su merkezin en iyi suyudur. Bu
memba suyu berrak olup sabunu fevkalade çabuk ve güzel köpürtür. Bakla, fasulye ve
benzeri sebzeleri çabuk pişirir, kokusuz ve ziyadece müdrirdir. Bir diğer memba
suyunun üç mahalde çeşmeleri vardır. Bu su da berrak olup sabunu iyi köpürtür.
Kokusu kendine mahsus olup sebzeleri iyi pişirir, tadı biraz kireçli gibidir. Bir diğeri ise

200
Arif, s.13-14.
201
Arif, s.11.
202
Arif, s.12, 36-37.
203
Arif, s.18.

90
tek bir mahalden akar, biraz acı ve kireçli olup içmeye hemen hemen elverişsiz gibidir.
Merkezde bunlardan başka pek önem taşımayan ufak tefek memba suları da
mevcuttur204.

Vilayet merkezinin köyleri ise çoğu memba kenarına yapılmış olup memba
suyundan, bir kısmı da dere ve nehir kenarlarında olup bu sulardan istifade ederler.
Merkez köylerinde bulunan suların özellikleri çeşitlidir; içerilerinde berrak, tadı güzel,
sabunu iyi köpürten ve sebzeyi iyi pişiren sular mevcut olduğu gibi sabunu az köpürten,
sebzeyi geç pişiren, tadı acı sular da mevcuttur. Nehir suları biri Girnavik suyu diğeri
Balıkgölü suyu olup merkezin sınırlı köyleri bu sulardan istifade ederler. Bu her iki
suyun özellikleri iyi ise de açıkta cereyan etmeleri ve bir köyden diğer köye uğrayarak
geçmeleri dolayısıyla içmeye ve kullanmaya ne derece uygun olduğu bilinememektedir.
Tabii mecburiyetler köylüleri bu sudan istifadeye sevk etmektedir205.

Diyadin kazasında iki su vardır ve bu sular demir borular vasıtasıyla şehre bir
saat mesafeden getirilmektedir. Şehir kenarından geçen Murad suyundan da istifade
edilmemektedir. Kazadaki sular berrak ve acıdır; fazla miktarda tuz ve kireç içerir;
sabunu geç köpürtür, sebzeyi geç pişirir. Kaza köylerinin her birinde, Murad
kenarındakiler hariç olmak üzere, birer memba suyu vardır. Murad Nehri kenarındaki
köyler ise nehirden istifade ederler. Köylerdeki memba suları arasında özellikleri iyi
olanları da mevcuttur. Nehirlerin özellikleri iyi ise de açıkta cereyan etmekte ve birçok
köyden geçmekte olmaları mühim bir sağlık mahzurudur206.

Karaköse kazası merkezinde çıktıkları membalar kazanın civarında olup


oralardan alınan üç memba suyu vardır. Her üçünde de kils bileşenleri fazlaca olup
tatları acıcadır ve sabunu geç köpürtürler. Kazanın köylerindeki suların çoğu memba
olup Murad kenarında olan köyler Murad’dan istifade ederler. Köylerin memba
sularının içerisinde içilebilir olanlar olduğu gibi tadı hoş olmayanlar da vardır207.

204
Edhem, s.24-25.
205
Edhem, s.24-25.
206
Edhem, s.25.
207
Edhem, s.25.

91
Eleşkird kazasının merkezinde iki memba suyu vardır. Çıktıkları mahalden
alınan bu sular içilebilir sulardır ve özellikleri iyidir. Kaza köylerinin çoğu Şiryan,
Hoşyan sularından; bir kısmı da köylerden çıkan membalardan istifade ederler,
membalar çoğunlukla içilebilir sulardır. Nehir ve çay suları içilebilir ve tatlı iseler de
açıkta cereyan etmekte ve birçok köyden geçmekte olmaları mahzuru vardır208.

Tutak kazasının merkezinde iki memba suyu vardır. İçilebilir ve berrak olan bu
sular kendine mahsus tada sahip olup sabunu çabuk köpürtür, sebzeyi iyi pişirir. Murad
Nehri kasabaya on beş dakika kadar bir mesafede olduğu için kasabanın büyük su
ihtiyaçları Murad’dan sağlanır. Kazanın köylerinin çoğunda da içilebilir memba suları
vardır, bazı köyler de Murad’dan ve Murad’a karışan sulardan istifade ederler209.

Kulp kaza merkezinde içilebilir su yoktur, mevcut olan üç dört memba suyu da
acı ve tuzludur. Rusların idaresinde iken Aras Nehri’nden motorlar ile kasabaya
getirilen su tasfiyeden sonra şehre taksim edilirmiş ve bütün şehir halkı içecek sularını
tasfiye edilmiş sudan alırmış. Hâlihazırda Aras’tan gelen suyolları bozuk olup motorlar
kasaba ile birlikte savaş yıllarında tahrip edilmiştir. Şimdi kazanın diğer memurları
kasabanın bir çeyrek mesafesinden geçen ve Aras’a karışan çay suyundan istifade
etmektedirler. İçilebilir bu çay suyunun tadı leziz olup sebzeleri çabuk pişirir, sabunu
iyi köpürtür. Dağlardaki köylerin birer membaları mevcut olup köyler bu membaların
yanına yapılmıştır ve bu memba sularının çoğu içilebilirdir. Bir kısım köyler de Aras
kenarında olduğundan Aras Nehri’nden istifade etmektedirler. Aras Nehri’nin suyu tatlı
olup bazen bulanık, bazen kokulu, bazen de duru akmaktadır210.

Iğdır kazasının gerek kasaba ve gerek ova köylerinde memba suyu yoktur.
Aralık nahiyesi hariç kasaba ve ova köyleri, Rus idaresi zamanında olduğu gibi,
Aras’tan açılan kanallar ile gelen suyu şehre ve köylere taksim ederler. Bu suları halk
evlerinde mevcut olan basit taş süzgeçlerden süzerek içer. Bütün mahsul de yine bu su
ile sulanmaktadır. Bu sudan başka Iğdır kaza merkezinde ve bazı köylerinde çok sayıda
kuyu suyu olmakla birlikte içilebilir değildir, fazlaca kireçli ve acı olup ağır bir kokusu
vardır; yine de bağ bahçe sulamak için bu kuyu sularından faydalanılır. Kazanın Aralık
208
Edhem, s.25-26.
209
Edhem, s.26.
210
Ethem, s.26.

92
nahiyesinde Ağrı Dağı eteklerinden çıkan ve nahiyeyi suladıktan sonra Aras’a karışan
Karasu acı olmakla beraber nahiye köylerinin geneli bu sudan istifade etmektedir.
Karasu içilebilir değildir, tadı acı ve kokusu iğrençtir. Iğdır kazasının dağ köylerinde ise
içilebilir ve güzel tatları olan memba suları mevcuttur211.

Urfa vilayetinde de çeşitli memba suları vardır. Vilayet merkezinin suları


dışarıdan kaynağından getirilir. Vilayet merkezine getirtilen kaynak suları Keniz Suyu
ve Cavsak Suyu’dur. Kasabaya iki saat mesafede Maşuk köyüne yakın bir yerde çıkan
Keniz Suyu, borularla kasabaya getirtilir. Kasabaya yarım saat mesafede Cavsak köyü
yakınında çıkan Cavsak Suyu da özel yollarıyla kasabaya aktarılır. Suyun getirilmesinde
kullanılan su borularının çoğu açık olduğu için su içilemeyecek kadar kirlenmektedir.
Vilayet merkezinde ve kasabalarda çeşme yoktur. Sular evden eve özel suyollarıyla
aktarılır. Bu nedenlerle Dr. Şefik Arif, halkın tifo, kolera, dizanteri gibi bulaşıcı
hastalıkların tehdidi altında olduğunu dile getirmiştir. Bununla birlikte halk suların kirli
olduğuna kanaat getirdiğinden genellikle kuyu suyunu içer. Ancak Arif’in söylediğine
göre, kuyu suları bile fazla kireç içerdiğinden sağlıklı değildir. Gerekli imkânlar
bulunmadığından suların tahlilleri yapılmamış olsa da vilayet dâhilindeki en iyi suyun
Keniz Suyu olduğunu belirtir212.

Halil Elrahman ve Ayn-ı Zeliha göllerinin sularıda içilebilir sulardır. Ayn-ı


Zeliha Gölü, Nemrud Kalesinin altında 170 metre uzunluğunda, 37-40 metre
genişliğinde ve maksimum iki metre derinliğindedir. Halil Elrahman Gölü ise, 120-140
metre uzunluğunda, 21-29 metre genişliğinde ve maksimum 3,5 metre derinliğindedir.
Bu göllerde halkın kutsal saydığından avlamadığı ve bu nedenle de bol miktarda olan
balıklar bulunur213.

4.2.2. Kanalizasyon

Bayezid vilayetinde kaza merkezinin bile çoğunda sadece sınırlı sayıda evde
hela mevcut olup vilayette hela olarak genelde her defasında yenisi açılan çukurlar
kullanılır. Çukurların kanalları mevcut olmayıp tahliyesi de mümkün değildir. Bu

211
Edhem, s.26.
212
Arif, s.37-38.
213
Arif, s.37-38.

93
nedenle bir çukur dolunca yeni bir çukur açılır ve kullanılır. Köylerde ise bu tarz
çukurlar dahi mevcut değildir214.

Urfa vilayetinde kasabalarda girintili sokak ve caddeler dışında yağmur sularını


ve şehrin atık sularını dışarıya taşıyacak caddeleri, kanalizasyonu yoktur. Kasaba
binalarında hela vardır ancak kokuyu engelleyecek tertibattan yoksundur. Bu nedenle
olsa gerek helalar çoğunlukla evlerin sokak kapısı civarına kurulmaktadır. Helaların
içinde su tertibatı olmadığı için koku sokağa yayılmaktadır. Mutfakların bulaşık suları
çoğunlukla helaya dökülür. Kanalizasyon olmadığı için dolan lağımlar yakın boş
arsalara dökülür. Köylerde ise hela hiç yoktur. Zenginlerin ve en büyük aşiret reislerinin
bile evlerinde hela yoktur. Kadınlar tuvalet ihtiyaçları için daima geceyi beklemek
zorunda kaldıklarından bağırsak hastalıkları çoktur. Vilayet merkezinde ve Birecik
kazasında şehrin bazı aksamına ait olmak üzere evvelce üstünkörü lağımlar yapılmış ise
de zamanla kullanılamaz hale gelmiştir215.

4.3. Yollar

Bayezid vilayetinde 1927-1930 yılları arasında mevcut yolların durumları


Tablo 25’te gösterilmiştir. Buna göre vilayet dahilinden komşu il ve ilçe sınırlarına 9
adet yol bulunmaktadır.

Urfa vilayetinde 1926-1927 itibariyle Urfa–Siverek–Diyarbekir ve Urfa–


Nizib–Gaziayıntab olmak üzere iki devlet yolu; Urfa–Akçakal’a İstasyonu devlet yolu
üzerinden ayrılan Aligör–Suruc–Mürşidpınarı, Birecik–Cerablus İstasyonu, Birecik
hanefi (istikameti) olmak üzere dört tane vilayet yolu vardır. Devlet yolları
başmühendisliği ile vilayet yolları mühendisliği kadrosu sene itibariyle boştur216.
Vilayette 1927-1930 yılları arasında mevcut yolların durumları Tablo 26 ve 27’de
gösterilmiştir.

214
Edhem, s.22.
215
Arif, s.35-36.
216
T. C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.689.

94
Tablo 25: Bayezid Vilayetinde 1927–1930 Senesi Mevcut Yolların Durumu

1927–1928 Senesi Mevcut Yollar (km)


Şoseler
Tamir İhtiyacı Olan Kısmı Yeni
Yolun Yolun
Sağlam İnşa
Başlangıcı–Sonu Uzunluğu Tamir Tamire
Kısmı Olunmakta
Olunmakta Başlanmamış
Erzurum sınırı olan
Saçtepe’den–Bayezid’in 62+500* 0 37+500 25+000 _
merkezi Karaköse’ye
Karaköse’den–İran transit
80+000 0 0 80+000 _
caddesi nihayeti Kızıldize
Kızıldize’den–Rus transit
caddesi ve sınır kapısı olan
95+000 20+000 0 75+000 _
Iğdır’ın Markara
Köprüsü’ne
Kars sınırı olan Pernavud
Köprüsü’nden–Markara
45+000 0 0 45+000 _
Köprüsü yoluna kavuşan
Iğdır’a
Kağızman sınırından–
37+000 0 0 37+000 _
Karaköse’ye
Vilayet merkezinden–Tutak
58+000 0 0 58+000 _
yolu ile Van sınırına
Eleşkird kazası merkezi
Zidikan’dan–Kılıncgediği 63+000 0 0 58+800 4+200
Yolu ile Van sınırına
Sarıkamış sınırından–
Erzurum şosesine kavuşan 4+600 0 0 4+600 _
noktası Tahir köyüne
Sarıkamış sınırından–
Eleşkird kaza merkezi olan 26+300 0 0 26+300 _
Zidikan’a
1928–1930 Senesi Mevcut Yollar
Şoseler
Yolun Yolun Yeni
Sağlam Tamire Tamire
Başlangıcı–Sonu Uzunluğu İnşa
Kısmı Muhtaç Başlanan
Olunmakta
Erzurum (Saçtepe)–
62+500 0+0 37+500 25+000 0+0
Karaköse
Karaköse–Kızıldere 80+000 0+0 0+0 8+000 0+0
Kızıldere–Iğdır’ın Markara
95+000 20+000 0+0 75+000 0+0
Köprüsü
Pernavut–Iğdır 45+000 0+0 0+0 0+0 0+0
Kağızman Hududu–
37+000 0+0 0+0 0+0 0+0
Karaköse
Karaköse–Tukat (Tutak)
58+000 0+0 0+0 58+000 0+0
Yolu ile Van Hududuna
Eleşkirt–Kılıçgediği–Van 63+000 0+0 0+0 58+000 4+200
Sarıkamış H.–Tahir Köyü 4+600 0+0 0+0 4+600 0+0
Sarıkamış H.–Eleşkirt 26+300 0+0 0+0 26+300 0+0
Kaynak: T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.712; 1928-1929, s.367; 1929-1930, s.276.
*Bu veri kaynağın D/Y bölümündeki düzeltilmiş halidir.

95
Tablo 26: Urfa Vilayetinde 1927–1928 Senesi Mevcut Yolların Durumu

Yeni Baştan Yeni Baştan Tamir


Yolun Yolun İmalat-ı Yapılacak Yapılmış Edilen
Yolların Durumu
Genişliği Tarihi Sınaiye İmalat-ı İmalat-ı İmalat-ı
Sınaiye Sınaiye Sınaiye

Yolun
Yollar
Uzunluğu

Yol
Yol
Yol

Şose
Köprü
Köprü
Köprü
Köprü

Menfez
Menfez
Menfez
Menfez

Bitirme

Başlama
Açılmış Olan
Tamire Muhtaç
Tamire Muhtaç

Henüz Açılamayan

Düzeltilmiş Toprak
Düzeltilmiş Toprak
Düzeltilmiş Toprak
Tamire Muhtaç Şose

96
_
Urfa-Birecik 90+00 7 5 305 _ 1+00 89+00 86+00 12 20 _ _ _ _

Urfa-Diyarbekir 120+00 7 5 331 _ 30+00 90+00 90+00 8 12 _ _ 1 _ 1 _

Urfa-Ağçakal’a 55+00 6 4 329 _ 3+00 52+00 15+00 _ _ _ 1 1 9 _ 20

Celkur-Reşidpınar 12+00 6 4 332 _ _ 12+00 _ 1 9 1 9 1 _ 9

Birecik- Şehr-i Said 60+00 6 4 926 _ 8+00 52+00 _ _ _ _ 30 _ _ _ _

Siverek-Viranşehir 72+00 6 4 340 _ 42+00 30+00 _ _ _ 14 _ 12 _ _

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.687.


Tablo 27: Urfa Vilayetinde 1928–1930 Senesi Mevcut Yolların Durumu

1928–1929 Senesi Mevcut Yollar (km)

Şoseler
Yolun Yolun
Başlangıcı–Bitişi Uzunluğu Sağlam Tamire Tamire Yeni İnşa
Kısmı Muhtaç Başlanmamış Olunmakta

Urfa–Birecik 90+000 0+0 86+000 0+0 0+0

Urfa–Diyarbekir 125+000 0+0 90+000 0+0 0+0

Urfa–Akçakale 55+000 0+0 15+000 0+0 0+0

Celkûr–Reşitpınar 12+000 0+0 0+0 0+0 0+0

Birecik–Şehrisait 6+000 0+0 0+0 0+0 0+0

Siverek–Viranşehir 72+000 0+0 0+0 0+0 0+0

1929–1930 Senesi Mevcut Yollar

Şoseler
Yolun Yolun
Başlangıcı–Bitişi Uzunluğu Sağlam Tamir Tamire Yeni İnşa
Kısmı Olunmakta Başlanmamış Olunmakta

Urfa–Birecik 90+000 0+0 77+000 0+0 0+0

Urfa–Siverek–
125+000 0+0 90+000 0+0 0+0
Diyarbekir

Urfa–Akçakale 52+500 0+0 15+000 0+0 37+500

Suruç–Mürşitpınar 12+000 0+0 0+0 0+0 0+0

Birecik–Nehrisait 63+000 0+0 0+0 0+0 37+000

Siverek–Viranşehir 72+000 0+0 0+0 0+0 16+000


Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Yıllığı 1928-1929, s.341; 1929-1930, s.675. Kaynakta Suruç,
Sürüş olarak yazılmıştır.

97
Ayrıca, Bayezid vilayetinde 1928’de 2 adet yeniden inşa edilen ve 2 adet de
bakımda olan, 1929’da 64 adet yeniden inşa edilen ve 38 adet bakımda olan köprü
vardır. Urfa vilayetinde ise yine 1928’de 3 adet yeniden inşa edilen ve 2 adet bakımda
olan, 1929’da 17 adet yeniden inşa edilen ve 2 adet bakımda olan, 1930’da 9 adet
yeniden inşa edilen ve 3 adet bakımda olan köprü vardır217.

4.4. Coğrafi Çevre Koşulları

Bayezid vilayeti merkez ve kazaları ilkel bir haldedir ve sağlıklı yaşam için
uygun koşullara sahip değildir. Coğrafi bakımdan da bazı kazalar hariç diğerleri iyi bir
bölgede ve durumda değildir. Vilayet merkezi olan Bayezid kazası, yüksek kayalıklar
arasında ve Kızılziyaret Dağı eteğinde kurulmuştur. Kuzeye, batıya ve biraz da güneye
nezareti olup doğudan kayalıklar ve dağlarla örtülüdür. Diyadin kazası; bir sıradağın
ovaya indiği mahalde, ovada, Murad Nehri kenarındadır. Karaköse kazası, Karaköse
Ovası üzerinde ve Murad Nehri’ne on dakika mesafede kurulmuş olup her tarafa
nazırdır. Murad Nehri bu kazanın güneyinden çıkar. Eleşkird kazası, yine bir ova
üzerinde olup kuzeye ve doğuya nazırdır. Tutak kazası da düzlükte olup güneydoğuya
nazırdır ve Murad Nehri’ne on beş dakika mesafededir. Ağrı Dağı’nın Aras Nehri’ne
doğru teşkil ettiği ovalık mahalde, bataklıkların kurulması suretiyle inşa edilmiş olan
Iğdır kazasının; dört tarafı açık olup arazisi bataklık ve bağlık-bahçeliktir. Kulp kazası
dere içerisinde kuzeye, güneye ve birazda batıya nazır olup kilsli ve tuzlu bir arazisi
yapısına sahiptir. Vilayetin Merkez, Diyadin, Karaköse, Eleşkird, Tutak kazalarının
köyleri hemen hemen birbirinin aynı olup dört tarafa nazırdır. Bazıları yüksek dağlar
üzerinde ve dağ eteklerinde, bazıları da ovada ve çay kenarlarındadır. Iğdır kazası
köylerinin çoğu ovada ve Aras kenarında, bir kısmı dağlar üzerinde ve dağların
eteklerindedir. Kulp kazasının köylerinin ise çoğu dağ eteklerinde, bir kısmı ovada ve
bir kısmı da Aras kenarındadır. Vilayetteki bütün köyler sağlık koşullarına uygun
olmayıp halkın dilediği gibi gelişi güzel yapılmıştır218.

“Asya-yi Türkiye’nin en meşhur ve yüksek dağları vilayet dâhilinde ve


hududundadır.” Bunların en yükseği Ararat-Ağrı Dağı, vilayetin Iğdır ve Bayezid
217
Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü, İstatistik Yıllığı 1930/31, Cilt.4, Sayı.14, Ankara:
Hüsnütabiat Matbaası, 1931, s.355-356. Kaynakta Bayezid, Bayazıt olarak geçer.
218
Edhem, s.21-22.

98
kazalarına ve doğudan İran’ın Maku hâkimliği arazisine sınırdır. Vilayetin diğer bütün
dağları Ağrı-Ararat Dağı’nın kollarındandır. Bunlar Kızılziyaret Dağı, Aladağ ve
takımlarından Kızıl Dağı, Köse Dağı ve silsilesinden Kızlar Dağı, Tendürek Dağı, Kal’a
Dağı, Balıkgölü Dağı, Çakmak Dağı, Hama Dağı, Sıçanlıdağ, Solaha Dağı, Cinşakir
Dağı, Kurireş Dağı, Sekir Dağı, Katadin Dağı, Karagev Dağı ve Mozik Dağı’dır.
Bunlardan Köse Dağı vilayetin kuzeybatı hududunda; Tendürek Dağı, vilayet ile Van
vilayeti arasında; Aladağ ise, vilayet ile Van vilayetinin Ercis kazası arasındadır219.

Urfa vilayet arazisinin dörtte iki buçuğu ova ve kalan kısmı dağlar ve dalgalı
araziden ibarettir. Dağlar kuzey, kuzeybatı ve doğu kısmındadır. Vilayetin belli başlı
dağları Tektek Dağları, Susuzluk Dağları ve Nemrud Dağları’dır. Tektek Dağları
vilayetin doğu sınırına yakın olup kuzeyden güneye doğru uzanarak oldukça geniş bir
alanı kaplar. Vilayetin kuzey kısmında bulunan Susuzluk Dağları ile birlikte bu iki dağ
sırası vilayetin Yaylak mıntıkasını oluşturur. Nemrud Dağları da vilayet merkezinden
başlayarak yirmi beş kilometre güneye kadar uzandıktan sonra batıya doğru son bulur.
Vilayetin dörtte iki buçuğunu oluşturan ovalar bazı yerlerde geniş ve bazı yerlerde dar
olduğundan sağlık üzerinde etkili olan kuruluk ve nem dereceleri farklılık
göstermektedir. Arazi yüzeylerinin çoğunlukla güneye eğimli olduğundan güneş
çarpması tehlikesi de fazladır. Vilayet mıntıkasında orman olmadığından olduğundan
havası ağırdır. Dört mevsimde en fazla şark rüzgârı yani gün doğusu rüzgârı hükmeder.
Bazen yazın seyrek aralıklar ile de olsa halk arasında sam tabir edilen güney rüzgârı
hükmettiği zaman halk sağlığı üzerinde kötü etkiler bırakır. Güney rüzgârı şiddetli ve
seri olup kum toz vesaireyi kaldırır. Bu nedenle göz hastalıkları ve zührevi hastalıkların
en önemli etkenlerindendir. En faydalısı batıdan esen rüzgârdır fakat çok nadir kendini
göstermektedir. Kışın ve sonbahar mevsiminde kuzey rüzgârı eser. Kuzey rüzgârı
mahsul ve tahıl için zararlıdır. Bunlardan başka meltem ve yöresel rüzgârlar da
vardır220. Bayezid vilayetinde etkisini gösteren rüzgârlar ise; kuzeyden esen Şimal

219
Edhem, s.1-2. Bayezid vilayeti dâhilinde veya hududunda bulunan dağlar ve bu dağların irtifaları
Edhem’in verileriyle EK 15’te grafikle gösterilmiştir.
220
Arif, s.1,3, 9-10.

99
(Poyraz), doğu ve kuzeydoğudan esen Ararat ve Gün Doğusu ve batıdan esen Güney-
Lodos rüzgârlarıdır221.

Urfa vilayetinde volkanik oluşumla ilgili herhangi bir iz yoktur. Dönem


itibariyle vilayette maden yoktur. Harran kazasının güneyinde sınıra yakın bazı yerlerde
kükürtlü ve demirli maden suları mevcut olmakla birlikte faydalanılacak derecede
değildir. Vilayette kaplıca da mevcut değildir222.

Urfa vilayetinin aksine Bayezid vilayeti arazisinin çoğu kısmı volkaniktir,


özellikle Ağrı Dağı ve Tendürek Dağı civarındaki tabii oluşumlar da bunu
göstermektedir. Karaköse ve Kulp kazalarında büyük damarları olan birer tuzla
mevcuttur. Kulp kazasındaki tuzlanın damarları Karaköse’deki tuzlanın damarlarından
daha fazla ve büyüktür. Vilayette keşfedilmemiş birçok maden olduğu tahmin edilmekle
birlikte; mevcut madenler Eleşkird kazasında Ruslar tarafından yapılan hafriyat ile
çıkarılmış kömür madeni223, Merkez kazaya (Karaköse’ye) yakın Çermik civarında
kükürt ve Veled köyü civarında kömür madenidir. Diyadin kazasının Aladağ silsilesi
eteklerinde de birçok maden olduğu düşünülmektedir224. Yapılan tahliller sonucu,
maden sularından sayılmak üzere vilayet merkezinde (Bayezid kazasında) sodalı ve
kilsli bir membadan çıkan bir çeşit su ile az miktarda karbonat dü sudlu ve müshil
olarak kullanılan diğer bir memba suyu vardır. Diyadin kazasında Murad Nehri
kenarında karbonatlı ve kilsli maden suları mevcut olup karbonatından istifade etmek
için hazmettirici olarak kullanılmaktadır. Yine Diyadin kazası civarında kaplıcalar ve
birçok maden suyu mevcut olup Murad Nehri’ne karışmaktadırlar225.

Bayezid vilayetinin Diyadin kazasında Merzhan civarında Yılanlı, Davud


köyünde Daud ve Şahveled köyünde Şahveled adıyla üç; Tutak kazasında da kasabanın
kuzeyinde bir kaplıca vardır226.

221
Edhem, s.6.
222
Arif, s.3.
223
Edhem, s.4.
224
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.710; T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.366; T.C. Devlet Yıllığı
1929-1930, s.275. 1928-1929 ve 1929-1930 yıllıklarında Veled köyü, Velet olarak geçer.
225
Edhem, s.7.
226
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.710.

100
Vilayetin Diyadin kazasında bulunan kükürtlü, karbonatlı ve kilsli kaplıca
suları; Murad Nehri kenarından, nehre yarım saat mesafeden çıkmakta ve nehre
karışmaktadır. Kaplıca suları olmalarına rağmen üzerleri açık ve tabii bir hâlde
bulunmaktadırlar. İlkbahar ve yaz mevsimlerinde civar köylülerin Diyadin’e gelerek bu
kaplıca sularında yıkanırlar. Yine Diyadin’in Davud köyünde çıkan kükürtlü ve
karbonatlı kaplıca suyunun havuzunda halk yıkanmaktadır. Diğer kaplıcaların da ufak
havuzları mevcuttur227.

Ancak kükürtlü kaplıca denilen su, Murad kenarında birkaç yerden çıkarak iki
üç metre yüksekliğe kadar çıkmaktadır. Suları çok sıcak olan bu kaplıcanın havuzu
bulunmamaktadır. Bu suda yıkanmak isteyenler fıskiye tarzında yükselen suların altına
oturarak yıkanmaktadır. Bu kükürtlü ve kireçli su kaynağından çıktıktan sonra dışarıda
yoğunlaşmakta ve yoğunlaşan kısımlarının Murad Nehri üzerine tabii bir köprü yaptığı
görülmektedir228.

4.4.1. Akarsular ve Güzergâhlarındaki Bataklıklar

Bayezid vilayetinin en önemli nehirleri; Aras Nehri, Murad Nehri, Balıkgölü


Suyu, Girnavik Suyu, Şivyan Suyu ve Karasu’dur. Bunların dışında birtakım küçük
nehir ve sular da olup bunlar da bulundukları ve seyir ettikleri mıntıkalar dâhilindeki
köyleri ve ovaları sulayarak büyük nehirlere karışırlar. Vilayette bulunan nehirlerden
hiçbiri seyrüsefere müsait değildir229.

Kaynağını Erzurum vilayetinin Hınıs kazasının Bingöl dağlarından alan Aras


Nehri, vilayetin Iğdır ve Kulp kazaları ile Kafkasya ve Ermenistan arazisi arasından
geçer. Vilayet dâhilinde 40 km uzunluğundadır. Güzergâhı Kulp kazası ve Iğdır kazası
köyleri, Iğdır kazasının Aralık nahiyesi ve Iğdır kazasının ovasıdır230. Iğdır kazası ile
Kulp kazası arasındaki ova köylerinde köylülerin arazi sulama amaçlı Aras’tan
getirdikleri sular, bazı köy civarlarında; yine Iğdır kazasında ve köylerinde de aynı

227
Edhem, s.7.
228
Edhem, s.7.
229
Edhem, s.2-3. Şivyan Suyu s.25’te Şiryan Suyu olarak yazılıdır.
230
Edhem, s.2. Nehirlerin kilometre tulleri 1:200.000 ölçekli haritadan ölçülmüştür.

101
amaçla getirilen Aras Nehri suları, asıl nehrin mecrası ile kaza arasında bazı yerlerde
bataklık yapmaktadır231.

Aras’tan sonra vilayetin ikinci büyük nehri olan Murad Nehri, Aladağ ve
Tendürek Dağı eteklerinden çıkar. Güzergâhında Diyadin kazasının Taşlıçay nahiyesi
ve köyleri, Tutak kazası ve köyleri olup uzunluğu vilayet dâhilinde 200 km kadardır232.
Aladağ’ın Muradbaşı denilen 3.519 metre yüksekliğindeki tepenin 3.000 metrelik kuzey
sırtlarından çıkan ve Aladağ üzerinde 40 olmak üzere diğer birçok memba ile birleşen
Murad Nehri üzerinde; Diyadin’in 8 km güneyinde tabii bir köprü vardır. Burada sular
çok miktarda tuz içerdiğinden köpükleri katılaşarak bu tabii köprüyü meydana
getirmiştir. Gittikçe genişlemekte olan bu köprü üzerinden her çeşit nakliye aracı
geçebilecek durumdadır. Nehir, Diyadin’i sağında bıraktıktan sonra dar bir mecra ile
doğuya doğru yön değiştirerek Karakilisa Ovası’na dahil olur. Bu mıntıkada Diyadin
civarında pek çok maden suyu ve kükürtlü sular mevcuttur. Nehrin bu kısmında genişlik
10-15 metreyi geçmez. Çoğunlukla kar sularından oluştuğu için suyu berrak ve her
zaman geçilebilir durumdadır. Bununla birlikte karlar eridiği zaman genellikle sular
çoğaldığından, böyle zamanlarda, Gerger, Yoncalı, Kopkıran mevkilerinde birçok sal
bulunur. Karakilisa Ovası’nda hudut dağlarından gelen birçok uzun dereleri aldıktan
sonra, Karakilisa önünde Şiryan Suyu’yla birleşir. Nehrin buraya kadarki uzunluğu 120
kilometredir233. Kaynağı Diyadin kazasında olan Murad Nehri’nin234 Karaköse
kazasından çıktığı sırada bazı nehir kenarındaki köylerin civarında ufak sazlıklar
oluşturduğu görülmektedir235.

Vilayet merkez kazasının (Bayezid kazasının) Balık Gölü’nden akan


Balıkgölü Suyu’nun uzunluğu 100 km’dir. Vilayet dâhilinde, güzergâhında Mülün
nahiyesi ve köyleri, Bayezid Ovası ve köyleri vardır236. Tendürek Dağı eteklerinden
çıkan ve Balıkgölü Suyu’na karışan Girnavik Suyu, membaından Balıkgölü Suyu’na
karıştığı yere kadar 40 kilometredir. Girnavik Suyu’nun güzergâhında vilayet

231
Edhem, s.3.
232
Edhem, s.2.
233
Mehmed Cemal, Anadolu: İstatistiki İktisadi Askeri Coğrafya, Cilt.1, Dersaadet: Matbaa-i
Askeriye, 1336, s.166-167.
234
Matbuat Müdüriyet-i Umumiyesi, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1926-1927, 1927, s.708.
235
Edhem, s.3.
236
Edhem, s.2.

102
merkezinin (Bayezid kazası) köyleri ve değirmenleri mevcuttur237. Balıkgölü Suyu’nun
Bayezid Ovası’na gelmeden evvel ve geldikten sonra iki üç mahalde, sazlık ve kamışlık
şeklinde bataklık yaptığı; Girnavik Suyu ile birleştikten sonra da yine bir mahalde
bataklık yaptığı görülmektedir238. Balıklıgöl Suyu, Bayezid Ovası’nda birçok bataklık
meydana getiren Şeyhli Bataklığı’ndan geçen Şeyhli Suyu’nu alarak ve Bayezid
Ovası’yla Ararat Dağı arasında büyük bir bataklık oluşturarak geniş bir vadi ile Kafkas
hududuna dahil olur239.

Şivyan Suyu kaynağını Eleşkird kazasının Çakmak Dağları eteklerinden alır.


Güzergâhında Eleşkird kazasının köyleri ve ovasının güney kısmı, Karaköse kazasının
ova kısmının garbi köyleri bulunmaktadır. Karaköse kazasının biraz güneyinde Murad
Nehri’ne karışır240. Şiryan Suyu, Çakmak Dağı’nın kuzey sırtlarından Güzeldere adıyla
çıkar; Turnagölü Suyu’nu alır, bir müddet geniş bir vadide akışına devam ederek Tahir
Gediği dâhilindeki Tahir köyünden gelen suyu aldıktan sonra oldukça sarp bir vadiden
akmağa başlar. Daha sonra Eleşkird Ovası’na çıkarak Köse Dağı’ndan gelen birçok
suyu alır ve Hanzir civarında Tutak’tan Toprakkal’a ve Erzurum’a giden caddeye bir
geçit vererek Murad Nehri’yle buluşur. Kaynağından Murad’a karıştığı yere kadar
Edhem’in verdiği bilgiye göre 65 kilometre, Mehmed Cemal’e göre ise 85 kilometre
uzunluğndadır241. Bundan sonra Murad Nehri Hamur’un batısında oldukça sarp ve taşlık
olan 20 km uzunluğundaki Batmış Boğazı’ndan geçer. Sonra genişleyerek Kılınc ve
Mızrak gediklerinin arkasında önemli bir yere kavuşur. Buradan sonra yine genişleyen
Nehir, Tutak’ın batısında bir geçit verir; fakat su içerisinde pek çok kayalık olduğundan
geçit tehlikelidir. Bu geçitten sonra cereyan süratleşir ve kayalıklar arasında girdaplar
oluşur. Nisan ve mayıs aylarında katiyen geçilmez. Bu mevsimde iki sahil arasında
çoğu zaman kelek kullanılır. Hazirandan itibaren nehrin suları azalmaya başlar ve bazı
taraflarından kolayca geçmek mümkün olur. Nehir, Esmer köyü civarında Kılınc
Gediğinden gelen Suvar Deresini alır. Bu dere son derece verimli ve mahsuldar bir
vadiye sahiptir. Vadide söğüt ağaçlarından başka ağaç bulunmazken vadinin içlerinde
ise, bodur ve söğüt cinsinden bazı fundalıklar yetişir. Buradan sonra daha fazla
237
Edhem, s.2.
238
Edhem, s.3
239
Cemal, s.166.
240
Edhem, s.2-3. Şivyan Suyu s.25’te Şiryan Suyu olarak yazılıdır.
241
Cemal, s.167.

103
genişleyen ve vadi kapasitesi artan Murad Nehri, Res ve Kesik önlerinde birer geçit
vererek Malazgird Ovası’na dahil olur242.

Iğdır kazasının Aralık nahiyesinde bulunan ve nahiyeyi suladıktan sonra Aras’a


karışan Karasu, nahiye merkezinde ve civarındaki köylerde birçok bataklık
yapmaktadır243.

Urfa vilayetin başlıca akarsuları; Döğer Çayı (Culab Çayı), Suruc Çayı, Nizib
Çayı, Sacur Çayı ve Fırat Nehri’dir. Döğer Çayı diğer adıyla Culab Çayı, vilayetin
kuzeyinde muhtelif derelerin birleşmesinden; Suruc Çayı da Suruc mıntıkasında yine
muhtelif dereciklerin birleşmesinden oluşmuştur. Nizib Çayı, membaını Nizib
civarından alıp Fırat Nehri’ne dökülür. Sacur Çayı, Gaziayıntab mıntıkasından hududa
dâhil olup Nizib’in batısından geçerek güney hududundan çıkar. Fırat Nehri ise,
vilayetin kuzeybatı sınırını oluşturarak vilayetin üçte bir batısından geçer244.

Vilayetteki akarsulardan yalnızca Fırat Nehri seyrüsefere müsait olup diğer çay
ve dereler ancak değirmenlerin çalıştırılması ve civar tarlaların sulanması gibi
hususlarda faydalı olabilir. Fırat Nehri yazın ortalama 180 metre genişliğinde ve 8,5
metre derinliğinde olup kışın ise bilhassa ilkbahara doğru 420 metre kadar genişlik ve
15 metre kadar da derinlik kazanır. Fırat Nehri seyrüsefere son derece müsaittir. Altı
düz küçük bir yelken gemisi büyüklüğünde gemiler seyrüsefer etmektedir. Senenin her
mevsiminde ve nehrin her yerinde aksamadan işleyen kayıklar, kelek tabir edilen
tulumların şişirilip bağlanması ile bir nevi nakliye aracı vazifesi gören sallar ve duba
tarzında imal olunan diğer çeşit sallar ile nakliyat yapılmaktadır. Nehrin mecrasının
birçok yerinde mevcut olan küçük bir takım kum adacıklarının yok edilmesi ve
mecranın da temizlenmesi ile bu nehirden nakliyat hususunda azami istifade sağlanması
mümkün olur245.

Fırat Nehri’nden sonra genişlik ve mesafece büyük olan Sacur Çayı gelir.
Çayın mecrasının her iki tarafında bulunan köyler çaydan azami istifade ederler.

242
Cemal, s.167-168.
243
Edhem, s.3.
244
Arif, s.1.
245
Arif, s.1-2.

104
Değirmenlerinin döndürmesinde, tarlalarının sulanmasında ve bilhassa pirinç ekimi
hususunda Sacur Çayı son derece müsait olduğundan köylülerin bu husustaki işlerine
faydalı olmaktadır. Ancak gerek bu çay ve gerekse de Culab, Nizib ve Suruc çayları
bataklık mıntıkalarının doğduğu yerlerdir246.

4.4.1.1. Bataklıklar

Bayezid vilayet merkezi olan Bayezid kazasında bulunan ovada Ağrı Dağı’nın
ve Zor Dağları’nın eteklerinde bu dağlardan akan kar ve yağmur sularının birikintileri
ile oluşan Balıkgölü ve Girnavik sularının cereyanı esnasında yaptığı bir bataklık
mevcut olup 40 km² genişliğindedir. Kısmen Bayezid Ovası’nın kuzeydoğusunda olup
kuzey ve kuzeydoğu kısımlarında Ağrı Dağı’nın güney etekleri bulunur. Edhem’e göre
bu bataklığın kurutulması gerekmekle birlikte Balık Gölü’nden ve Tendürek
eteklerinden çıkarak Balıkgölü Suyu’na karışan ve sonra birlikte seyir ederek İran
arazisine dahil olan suların mecralarını değiştirmek gerekir. Mecralar değiştirilmezse
sular birikinti yaparak bataklık oluşturmaya devam edecektir. Ağrı Dağı’ndan ve Zor
Dağı’ndan inen sular için de ayrıca bir mecra yaparak nehre akmaları sağlanmalıdır.
Aksi takdirde bataklığın kurutulması mümkün olamayacağı gibi bu sulardan istifade
imkânı da olamayacaktır247.

Iğdır kazası dâhilinde de yine Ağrı Dağı’ndan akan ufak sular ile dağın doğu
eteğinden çıkan Karasu’nun teşkil ettiği sazlıklardan oluşan 10 km² genişliğinde bir
bataklık vardır. Bu bataklık ise Ağrı Dağı eteklerinin kuzeydoğusunda ve Iğdır
kazasının doğu ve güneydoğusunda köylerin arasındadır. Edhem’e göre Iğdır
kazasındaki birikinti sularının yaptığı bataklıkların kurutulması kolayca sağlanabilir.
Bu, Ağrı Dağı’ndan Aras’a akmak üzere gelecek olan suların ovada birikmelerine
meydan vermeden Aras’a akışını temin ile mümkündür. Yine Edhem’e göre Karasu’yun
mecrasının büyütülmesi, genişletilmesi ve mecrasındaki durgunlukların giderilmesi
faydalı olacaktır. Bu Karasu’yun pirinç ve pamuk ekiminde nahiye köylerine sağladığı

246
Arif, s.2.
247
Edhem, s.23-24.

105
faydayı artırmanın da yanında bataklıklarının kurutulması nahiyede yaptığı sıtma
kaynağının da yok olmasını sağlayacaktır248.

Vilayet merkezinde Balıkgölü Suyu Bayezid Ovası’na gireceği mahalde 30-35


km² bir sazlık ve bataklık teşkil eder. Nehirlerin cereyanlarının fazla olmaması ve
geçtikleri arazinin çukurca olması ve bazı suların da yatak haricinde kalması ve Murad
Nehri’nin taşması gibi coğrafi arızalar bu bataklığın oluşmasındaki etkenlerdir. Bayezid
Ovası’ndaki bataklıkta mevcut kamıştan gerek vilayet merkezi ve gerekse köyleri
hâlihazırda yakacak olarak ve evlerin damlarının üzerlerini örtmek üzere istifade
ederler. Bu kamışlar başka bir şeyeyse yaramaz. Yakacak suretiyle vilayet merkezinde
fırınları, hamamı vesaireyi bu kamışlar ile ısıtırlar. Bu sazlık civarındaki aşiretler yazın
mart ve nisan aylarında dağlarda ve yaylalarda yaşamaya, hayvanlarını otlatmaya
başlarlar. Sonbaharda eylül içerisinde yine köylerine dönerek sazlıktan getirdikleri
kamışlarla evlerini örterler249.

Edhem’e göre Karaköse kazasının Murad Nehri kenarındaki ufak bataklıklar


ise, nehrin taşmasına meydan vermemek suretiyle etrafı ve kenarları doldurularak
kurutulur ise halk için oraları bataklık mıntıka olmaktan çıkmış bulunur250.

Urfa vilayetinde mevki itibariyle bataklık mıntıkaları dört kısma ayrılır.


Birincisi Urfa mıntıkasıdır. Bu mıntıkada en fazla bataklık olan kısım Fırat Nehri’ne
yakın olan yöre ile Türkmen Deresi civarı ve Culab Çayı’nın geçtiği mıntıkalardır.
İkincisi Harran kazası mıntıkasıdır ki yine Culab Çayı ile bu çaya dökülen birçok
derenin geçtiği mıntıkalardır. Üçüncüsü Suruc mıntıkası, Suruç Çayı’nın geçtiği
mıntıkalardır. Dördüncüsü Birecik mıntıkası olup Nizib ve Sacur çayları ve Fırat
Nehri’nin geçtiği mıntıkalardır251.

Vilayetin dörtte iki buçuğu ova olup bu ova da genel seviyesinden aşağı bir
takım alçak ve çukur arazi ihtiva etmektedir. Yağmur sularının ve civarından geçen ve
çay, nehir ve dere sularının tesiri altında kalarak bir takım sazlıklar, gölcükler ve

248
Edhem, s.23-24.
249
Edhem, s.23-24.
250
Edhem, s.24.
251
Arif, s.2.

106
bataklıklar meydana getiren bu alçak ve çukur arazide bulunan köylerin birçoğu
bataklıkların tesiri altında bulunmaktadır. Halk, sağlığını tehdit eden bu bataklıklardan
çeltik tabir edilen pirinç tarlası yapmak suretiyle istifade ettiği gibi gölcüklerden de
davarlarının sulattırılması suretiyle faydalanır. Bu nedenle bu bataklıkların kaynağının
kurutulması fikrine halk hemen karşı çıkmıştır. Vilayet mıntıkasında önemli derecede
büyük bir bataklık, sazlık ve göl mevcut değildir. Bu nedenle Arif, fazla bir alan
kaplamayan bu küçük bataklıkların kurutulmasının kolay olduğunu söyler. Bataklık
civarından geçen nehrin seviyesinden daha aşağı bulunan çukur arazinin doldurulması
veya bu çukur arazi ile nehir arasında bir set inşa edilmesi suretiyle, suların çukur
araziye taşarak göl, sazlık ve bataklık oluşturmasının tamamen önüne geçilebileceğini
belirtir252.

252
Arif, s.2-3, 37.

107
5. EKONOMİK YAPI

5.1. Vilayetlerin Bütçe Durumu

Tablo 28: Vilayetlerin Özel İdarelerinin 1925–1931 Yılları Maliyesi (lira)

Gerçekleşen Gelirler Personel Sayısı


Tahmin
Vilayet Yıl (Vergi (Vergi Giderler
Edilen
Tahakkuku) Tahsilatı) Memur İşçi Toplam

1925 44.000 71.000 34.000 26.000 48 44 92

1926 173.000 180.000 92.000 51.000 60 40 100

1927 300.000 284.000 119.000 144.000 65 42 107

Bayezid 1928 406.000 377.000 163.000 236.000 74 78 152

1929 308.000 557.000 250.000 230.000 75 60 135

1930 261.000 499.000 256.000 237.000 73 50 123

1931 235.000 400.000 169.000 172.000 73 59 131*

1925 261.000 235.000 155.000 174.000 68 107 175

1926 584.000 444.000 284.000 402.000 170 147 317

1927 570.000 483.000 243.000 381.000 188 177 365

Urfa 1928 745.000 562.000 429.000 468.000 184 178 362

1929 504.000 520.000 379.000 409.000 165 179 344

1930 477.000 573.000 339.000 323.000 146 130 276

1931 310.000 412.000 274.000 259.000 131 99 230

Kaynak: İstatistik Yıllığı 1931/32, s.370, 380. *Kaynakta 129 olarak hatalı verilmiştir.

108
Tablo 28’de Bayezid ve Urfa vilayetlerinin özel idarelerinin 1925 senesinden
1931 senesine kadar her sene tahmin edilen, gerçekleşen, gelirler ve giderler olmak
üzere bütçeleri ve ayrıca aynı yıllarda vilayetlerde özel idarede çalışan personel sayıları
verilmiştir.

Buna göre Bayezid vilayeti özel idaresi bütçesi için yıllar itibariyle tahmin
edilen bütçelerin gerçekleşme oranlarına bakılacak olursa; 1925 yılında aşılarak %161,
1926 yılında %104, 1927 yılında %95, 1928 yılında %93, 1929 yılında aşılarak %181,
1930 yılında aşılarak %191 ve 1931 yılında da yine aşılarak %170 olmuştur. Urfa
vilayeti için ise; 1925 yılında %90, 1926 yılında %76, 1927 yılında %85 ve 1928
yılında %75 olarak tahmini bütçenin altında; 1929 yılında %103 olarak dengeli, 1930
yılında %120 ve 1931 yılında da %133 olarak tahmini bütçenin üstünde gerçekleşmiştir.

Vergi tahakkuklarının tahsilat oranlarına bakıldığında; Bayezid vilayetinde


genelde %50’nin altında tahsilat gerçekleşmiştir, Urfa vilayetinde ise oranlar genelde
%50’nin üzerinde olup Bayezid vilayetinden daha yüksektir. Bayezid vilayetinde vergi
tahsilat oranları 1925 yılında %48, 1926 yılında %51, 1927’de %42, 1928’de %43,
1929’da %45, 1930’da %51, 1931’de %42’dir. Urfa vilayetinde ise vergi tahsilat
oranları; 1925 yılında %66, 1926 yılında %64, 1927’de %50, 1928’de %76, 1929’da
%73, 1930’da %60, 1931’de %67’dir.

109
300.000

250.000

200.000
Lira

150.000
Gelirler
100.000 Giderler

50.000

0
1925 1926 1927 1928 1929 1930 1931
Yıllar

Şekil 13. Bayezid Vilayeti Özel İdaresinin 1925-1931 Yılları Gelir-Gider Dengesi

Şekil 13’te Bayezid vilayeti özel idaresinin 1925’ten 1931’e kadar yıllar
itibariyle gelir-gider karşılaştırılması yapılmıştır.

Şekil 13’e göre Bayezid vilayeti özel idaresinin bütçesinde gelirlerin giderleri
karşılama oranı, 1925 senesinde %131 ve 1926 senesinde %180 olup bütçe fazlası
vardır. 1927’de %83 ve 1928’de %69 olup bütçe açığı olup gelirlerin giderleri
karşılayamadığı görülür. 1929’da %109 ve 1930’da %108 olduğu için gelirler giderleri
karşılamaktadır. 1931’de ise %98 ile dengeli bir bütçeye sahip olduğu söylenilebilir.

Şekil 14’te Urfa vilayeti özel idaresinin 1925’ten 1931’e kadar yıllar itibariyle
gelir-gider karşılaştırılması yapılmıştır.

Buna göre Urfa vilayeti özel idaresinin bütçesinde gelirlerin giderleri karşılama
oranı; 1925 senesinde %89, 1926 senesinde %71, 1927’de %64, 1928’de %92 ve
1929’da %93 olup bütçe açığı vardır. Yani gelirler giderleri karşılayacak durumda
değildir, bu da borç yükü getirmekte olup hizmet verimliliğinin olumsuz etkilenmesi
anlamına gelir. 1930’da %105 ve 1931’de %106 ile gelirler giderleri karşılayacak
durumdadır.

110
500.000
450.000
400.000
350.000
300.000
Lira

250.000
Gelirler
200.000
Giderler
150.000
100.000
50.000
0
1925 1926 1927 1928 1929 1930 1931
Yıllar

Şekil 14. Urfa Vilayeti Özel İdaresinin 1925-1931 Yılları Gelir-Gider Dengesi

Şekil 15’te ise Bayezid ve Urfa vilayetlerinin belediyelerinin 1925-1928 yılları


itibariyle gelirlerinin ve giderlerinin toplam değerlerinin karşılaştırılması yapılmıştır253.

1925-1928 yıllarında Urfa vilayetindeki 6 belediyenin gelirlerinin toplamının


ve giderlerinin toplamının ortalamaları, Bayezid vilayetindeki 7 belediyenin gelirleri
toplamının ve giderleri toplamının ortalamalarının yaklaşık 9 katı kadardır.

Bayezid vilayetinde 1925 senesinde gelirler giderlerin üzerinde, 1926’da


gelirler giderler denk, 1927’de giderler gelirlerin üzerinde olup gelirler giderleri
karşılayamamaktadır, 1928’de de giderler gelirleri çok az tutarda aşmaktadır. Urfa
vilayetinde 1925’te gelirler giderlerin üzerinde, 1926 ve 1927’de giderler gelirleri
aşmaktadır, 1927’de ise yine gelirler giderlerden yüksektir.

253
İstatistik Yıllığı 1931/32, s.382, 385.

111
250.000

200.000

150.000
Lira

100.000

50.000

0
1925 1926 1927 1928 1925 1926 1927 1928
Bayezid (7 Belediye) Urfa (6 Belediye)
Gelir 12.000 15.000 16.000 25.000 139.000 153.000 134.000 202.000
Gider 9.000 15.000 21.000 26.000 103.000 184.000 168.000 193.000

Şekil 15. Vilayet Belediyelerinin 1925-1928 Yılları Gelir-Gider Toplamları

5.2. Zirai Üretim

5.2.1. Toprak Mülkiyeti

“Osmanlı Devleti izlediği iskân politikası sayesinde kuruluşundan beri sürekli


göç olgusunu yaşamış ve yaşatmıştır.254” XIX. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı
topraklarına doğru başlayan ve kitlesel hale dönüşen göçler karşısında Osmanlı Devleti
göçü destekler nitelikte bir politika izlemiştir255.

XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Anadolu’ya gelen göçmenleri iskân


edebilmek için Osmanlı Devleti; askeri kışlalar, meralar, yaylalar, miri çiftlik ve
çayırlar, terk edilen köyler, yerli halka ait boş durumdaki araziler olmak üzere sürekli
yeni alanlar ayırmış ve göçmenlere dağıtımını yapmıştır256. Göçü destekleyen Osmanlı

254
Jülide Akyüz, “Göç Yollarında; Kafkaslardan Anadolu’ya Göç Hareketleri”, Bilig Türk Dünyası
Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı.46 (Yaz 2008), s.37 (Bu konuda özellikle bkz: Ö.Lütfi Barkan, “Osmanlı
İmparatorluğu’nda Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler”, İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi Mecmuası (İÜİFM), XI/4, 1949-50).
255
Arsen Avagyan, Osmanlı İmparatorluğu ve Kemalist Türkiye’nin Devlet-İktidar Sisteminde
Çerkesler, İstanbul: Belge Yayınları, 2004, s.25 Aktaran: Jülide Akyüz, s.39.
256
Nedim İpek, “Göçmen Köylerine Dair”, Tarih ve Toplum, Sayı.50 (Haziran 1996), s.338 Aktaran:
Salhadin Gök, Tek parti döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da İskân Politikaları (1923-1950),
Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü (Doktora Tezi), İzmir, 2005, s.29.

112
Devleti, göçmenlerin yaşamlarını iyi şartlarda idame etmelerini sağlamak için gerekli
çalışmaları yapmıştır. Göçmenlerin yerleştirildikleri bazı yerlerde yeni evler yaptırmış,
bunu yaparken de bölge halkının destek vermesi sağlanmıştır257.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, ulus-devlet anlayışıyla Türkleştirme gayesini


sürdürürken geleneksel Osmanlı iskân politikasını izlemiştir. Bir yandan Türk olmayan
unsurları göç ettirirken öte yandan boşalan arazilere Türk unsuru yerleştirme
çalışmalarını sürdürmüştür. Bu şekliyle Türkleştirme politikaları toprak mülkiyetine de
yansıtılmıştır.

Kürt isyanlarının Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki büyük arazi sahipliği ve


bağımlılık ilişkilerinden güç aldığı gerekçesiyle, 1927 yılında 1097 sayılı “Bazı Eşhasın
Şark Menatıkından Garb Vilayetlerine Nakillerine Dair Kanun” çıkarılmıştır. Bu
kanunla Bayezid vilayetindeki 1.500 kadar Kürt ailenin Batı illerine nakli
öngörülmüştür258. Bu kanuna göre göç ettirilen Kürt ailelerinin arazileri ve arazileri
üzerindeki evleri Hazineye intikal edecektir259.

1929 yılında ise 1927 yılında çıkarılmış olan 1097 sayılı kanunu tamamlayıcı
nitelikte, “Şark Menatıkı Dâhilinde Muhtaç Zürraa Tevzi Edilecek Araziye Dair Kanun”
adı altında yeni bir kanun çıkarılmıştır. Bu yeni kanuna göre, 1927’de çıkan kanun
gereği hazineye intikal etmesi gereken araziden, köylü, aşiret efradı, göçebe ve
muhacirlere dağıtılmış olan yerler, dağıtım yapılanların üzerinde bırakılacak; hükümet
doğudaki isyan bölgelerinde büyük arazi sahiplerine ait alanları, topraksız köylülere
dağıtmak üzere kamulaştırabilecekti260.

1930 yılında Ağrı’da yeni bir ayaklanmanın başlaması, Devletin Kürt


coğrafyasındaki toplumsal bağımlılık ilişkilerini çözebilmek için daha katı kanunlar
çıkarmasına yol açmıştır261.

257
BOA A.MKT.UM. 430/11 Aktaran: Jülide Akyüz, s.39.
258
Gülden Çamurcuoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Toprak Reformu Ve Milli Burjuvazi Yaratma
Çabası”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt.XIII, Sayı.1-2 (2009), s.169-170.
259
Gök, Ek, s.416.
260
Çamurcuoğlu, s.170.
261
Çamurcuoğlu, s.170.

113
1934 yılında 2502 sayılı “Kars Vilâyetiyle Beyazıt, Erzurum ve Çoruh
Vilâyetlerinin Bazı Parçalarında Muhacir ve Sığıntıların Yerleştirilmesi ve Yerli
Çiftçilerin Topraklandırılması Hakkında Kanun” ve 2510 Sayılı İskân Kanunu
çıkarılmıştır. 2502 sayılı kanuna göre, Kars vilâyetiyle Beyazıt vilâyetinin Iğdır ve
Tuzluca (Kulp), Erzurum vilâyetinin Oltu ve Çoruh vilâyetinin Artvin, Savsat ve
Borçka kazalarında ve Kemalpaşa nahiyesinde Rus tebaasına ait toprakların ve yapıların
mülkiyeti devlete intikal etmiş olduğundan, gerek bunlardan ve gerekse devlete ait
başka toprak ve yapılardan muhacirlere, mültecilere yerleşmek üzere parasız ev, ahır,
samanlık, dükkân ve toprak verilerek tapuya bağlanır262. 2510 Sayılı İskân Kanunu ise,
daha kapsamlı bir kanundur. Bu kanunda iskâna tabi tutulup toprak verilecek kişiler için
belirleyici unsurun ırk ve kültür olduğu yönünde açık bir ayrım yapılmıştır. İskâna tabi
tutulup toprak verilecek kişiler “Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı” ifadesiyle
tanımlanan göçmen nüfustur263. Bu kanunla Türk kültürüne bağlı olmayan nüfusun göç
ettirilerek dağınık bir şekilde yerleştirilmeleri ve Türkleştirilmeleri, buna mukabil
boşaltılan bölgelere de milli sınırlar dışından Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı
göçmenlerin getirttirilerek Türk nüfusunun yoğunlaştırılması ve Türk kültürünün
geliştirilmesi amaçlanmıştır264.

Çoğunluğu çiftçi olan göçmenlerin özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu


bölgelerine yerleştirilenler konusunda ilk zamanlarda başarı sağlandığı düşünülmüşse
de göçmenler zamanla kendilerine verilen imkânlardan vazgeçerek yerlerini terk
etmişlerdir. Çoğu iş bulmak üzere büyük şehirlere gitmiştir. Bu nedenle bu bölgelerde
ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinde terk edilmiş köyler olmuştur265.

1921-1929 yılları arası dönemde, Bayezid vilayetinde 1921 yılında 136, 1924
yılında 609, 1925 yılında 2.111 ve 1929 yılında 657; Urfa vilayetinde ise, 1928 yılında
289 muhacir iskân edilmiştir266.

262
Gök, Ek, s.419, 435.
263
BCA. 490. 01. 511. 2051. 1/ 3 Eylül 1941, s.12 Aktaran: Gök, s.280.
264
TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: IV, İçtima: III, C. XXIII, Ek, s.6 Aktaran: Gök, s.70.
265
Gök, s.140.
266
D.İ.E. İstatistik Yıllığı, III (1930), Ankara, 1930, s.100-101 Aktaran: Gök, s.181.

114
18 Haziran 1924’te Bayezid Valisi, Mübadele İmar ve İskân Vekâletine ve
Muhacirin Müdüriyeti’ne, Bayezid vilayetine gelen muhacirleri Tablo 29’daki gibi
bildirmiştir267.

Tablo 29: Bayezid Vilayetine Gelen Muhacir Hane Sayısı


(18 Haziran 1924 İtibariyle)

Kazalar Gelen Hane Sayısı Geldiği Yer

446 Ermenistan
Bayezid (Vilayet Merkezi)
180 İran

Karaköse 30 Ermenistan

Tutak 237 Ermenistan

Kulp 20 İran

298 Ermenistan
Iğdır
79 İran
Kaynak: BCA, İskan Evrakı, 272-12/41.48-4 Aktaran: Arslan, s.344-345.

Tabloya göre, Ermenistan ve İran’dan olmak üzere Bayezid vilayetine gelen


muhacirlerin sayısı 1924 Haziranı itibariyle 279’u İran’dan ve 1.011’i Ermenistan’dan
olmak üzere 1.290 ailedir.

Ağrı (Bayezid) vilâyetinde Romanya ve Bulgaristan’dan gelen göçmenler


kendileri için Ağrı Dağı eteklerinde yapılan 252 eve yerleştirilmişlerdir268. Göçmenlerin
üretici bir duruma gelmelerini sağlamak için 777 ailede 2.618 nüfus eski ve yeni şark

267
BCA, İskan Evrakı, 272-12/41.48-4 Aktaran: Nebahat Oran Arslan, “Güney Kafkasya’dan Türkiye’ye
Gelen Muhacir Ve Mültecilerin Durumu (1921-1945)”, A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Dergisi, Sayı.35 (2007), s.344-345.
268
Ulus, 2 Mart 1936 Aktaran: Gök, s.189.

115
göçmenine 39.270 dekar toprak ve 663 ev verilmiş, 11.156 kilo tohumluk buğday, 379
çift öküz, 360 pulluk verilmiştir269.

5.2.2. Üreticiler, Üretim Araç ve Teknikleri

1927 yılında yapılan zirai sayıma göre Urfa vilayetinde, 22.189 adet çiftçi
ailesi ve bu sayıya tekabül eden 95.359 çiftçi nüfus vardır. Bu durumda toplam nüfusu
203.595 olan Urfa vilayetinin %46,84’ü çiftçilikle geçinen nüfustur270. Zirai sayıma
göre dönem itibariyle kullanılan ziraat aletleri karasaban ve pulluk; ziraat makineleri ise
traktör, çayır makinesi, tırmık, mibzer, biçer-bağlar, harman makinesi, tınas makinesi ve
triyördür271. Urfa vilayetinde yapılan sayıma göre ziraat aletleri adedi 16.534 adet
karasaban ve 822 adet pulluk olmak üzere toplam 17.356, çeşitli ziraat makineleri ise
272
62’dir . Bayezid vilayetinde sayım yapılamamış olduğundan vilayet ile ilgili olarak
zirai sayım verileri mevcut değildir273.

Bayezid vilayetinde1924-1925 itibariyle yapılan ekim çok basit ve sınırlıdır.


Köylü halktan aşiretler ve Kürtlerin %50’si ziraatla uğraşır ancak yaptıkları ekim çok
basit ve sınırlıdır. Vilayetteki Azerilerin ise ziraatla iştigalleri daha fazla olup her çeşit
ürünü ekip ve sonrada ticaretini yaparlar274.

Aynı dönemde Urfa vilayetinde de ziraat ilkel araçlarla eski usullerde


yapılmakta olup çoğunlukla yarıcılık usulü uygulanmaktadır. Urfa vilayeti ziraat
bakımından; Harran Ovası, Suruç Ovası, Bozabad-Beziki (Baziki), Nizib-Cerablus
olmak üzere birbirinden oldukça farklı dört mıntıkaya ayrılır275:

Harran Ovası Mıntıkası; Geniş, düz, taşsız ve homojen toprağa sahip verimli
bir arazidir. Suruç Ovası Mıntıkası da taşsız ve gayet verimli bir arazidir. Suruç Ovası,

269
Gök, s.189.
270
İstatistik Yıllığı 1931/32, s.187.
271
Başvekâlet Merkezi İstatistik Müdüriyet-i Umumisi, 1927 Senesi “Zirai Tahriri” Neticeleri,
İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1928, s.124.
272
İstatistik Yıllığı 1931/32, s.189.
273
1927 Senesi “Zirai Tahriri” Neticeleri, s.3. Dipnotta geçen ifade: “Bayezid vilayeti ile Elaziz’in
Ovacık kazasında tahrir yapılamadığı ve Sarıkamış’ın çiftçi ailesi adedi bildirilmediği için bu mahallere
ait malumat işbu cedvellere idhal olunmamış ve nüfusları nüfus-u umumiyeden hariç bırakılmıştır.”
274
Edhem, s.11.
275
Arif, s.4-5.

116
Harran Ovası’ndan daha yüksek olduğundan batı rüzgârlarına daha ziyade açıktır ve bu
nedenle rutubeti nispeten fazla olup bu ovadaki ekili alanlar için yağmursuzluktan
korkulmaz. Harran Ovası ise alçak olduğundan daima kuru havayı ihtiva etmektedir.
Harran Ovası’nın Culab Suyu’nun sulayabildiği kısımlarından başka kısmına ekim
yapılmamaktadır ve bu da büyük bir kayıptır. Geniş ve verimli araziye sahip bu ovada
sulama yapıldığı takdirde azami istifade sağlanabilir.

Bozabad-Beziki mıntıkası arazisi yüksek, taşlık ve engebelidir; bu nedenle


ürünler çok geç yetişir. Toprağın yeşillendirme gücü de Harran ve Suruç mıntıkalarına
nispetle o kadar iyi değildir. Harran ve Suruç mıntıkalarında 1e ortalama 15 mahsul
alındığı halde Bozabad-Beziki mıntıkasında ancak 1’e 8 oranında mahsul alınabilir.
Alınan mahsuller de Harran ve Suruç mıntıkalarından alınan mahsullerden daha zayıftır
ve mahsuller arasında yabancı bitkiler fazla miktardadır. Bu mıntıkada yazlık ekimden
başka bilhassa akdarı fazla miktarda ekilmektedir.

Nizib-Cerablus mıntıkasında ise buğdaylar diğer mıntıkalarınkinden daha az


iyidir. Zaten bu yöre halkı buğday vesaire ekiminden ziyade zeytincilik ve bağcılık ile
daha fazla iştigal etmektedirler. Bu mıntıkada yazlık ekim ile halk o kadar fazla
uğraşmaz; tütün ve mısır ekimi ise bu yörede daha fazla revaç bulmuştur.

1926-1927 senesi itibariyle vilayet halkında yeni usul ziraata karşı meyil ve
heves uyanmağa başlamış olmakla beraber bilimsel ziraat usulleri henüz
uygulanmadığından ve çok eski usulde ekim yapılmakta olduğundan var olan verimli
arazilerden tam verim alınamamaktadır. Tarıma elverişli arazi miktarı 1.960.000 dönüm
olan vilayette, yıllık ortalama 782.820 dönüm kadar ekim yapılmakta olup her sene
yaklaşık 180.000 kilo kadar çeşitli hububat hasadı yapılmaktadır. Üretimin fazlası Fırat
Nehri üzerinden kayıklarla ve Bağdad Şimendifer hattı vasıtasıyla ihraç edilir. 200.000
dönüm ekilebilir susuz araziye sahip Harran kazasında, 1926-1927 senesi itibariyle
40.000 dönüm kadar arazi ekilmiştir, 1.800.000 kilo çeşitli hububat sarf edilmiştir.
Suruc kazasında ise, 18.000 dönümlük arazide ekim yapılmıştır. Birecik kazası 250.000
dönüm, Viranşehir kazası 200.000 dönüm ekilebilir araziye sahiptir. Siverek kazası ise
150.000 dönüm ekime elverişsiz taşlık arazi, 100.000 dönüm ormanlık ve meyve

117
ağaçlarına mahsus arazi, 250.000 dönüm ekime elverişsiz dağlık arazi, 500.000 dönüm
mera (otlak), 250.000 dönüm nadas, 250.000 dönüm ekili araziden ibarettir276.

Rasim ve Nureddin Nabi’nin anlatımlarına göre 1926-1927 itibariyle Urfa


vilayetinin ziraatı kuraklık ve çekirge tehdidi altındadır. Özel İdare, kuraklık tehdidi
karşısında Fırat Nehri’nden su kanalı açmaya karar vermiş ve tetkikata başlanmıştır.
Çekirge mücadelesinde de devletin her sene yaptığı harcamalar önemli bir düzeye
ulaşmakla beraber yine de mahsulü koruyamamaktadır. Bunun başlıca sebebi ise vilayet
arazisinin kısmen çöl ile bitişik halde bulunmasıdır. Batıda Suriye arazisinde kalan bu
geniş ve boş çöl çekirge yatağıdır. Hududumuz dâhilinde memurlarımızın çekirgeyle
mücadele faaliyetleri, Suriye çölünde herhangi bir mücadele olmaması sebebiyle
tamamıyla başarı sağlayamamaktadır277. Çekirge istilası ve kuraklığın olmadığı
senelerde Harran, Suruc ve Viranşehir ovalarında çoğunlukla 1’e 50 mahsul alımı
gerçekleşmiş, hatta bu miktarın 100’e kadar çıktığı da görülmüştür278.

5.2.3. Bitkisel Üretim

Bayezid vilayet arazisinin büyük bir kısmı mera ve otlak olup ekim alanı
oldukça azdır. Burada tarım ancak 2.300 m yüksekliğe kadar olan yerlerde yapılır.
Bahardaki soğuklar bazen tohumları dondurur ve mahsul alınamaz, bu durumu yerli
halk “ekin üşüdü” diye adlandırır279. Tarım ürünleri buğday, fazla miktarda arpa, çavdar
ve az miktarda darı olan vilayette, dönem itibariyle yeni yeni başlanan patates ve soğan
ekimi de oldukça fazladır. Iğdır ve Kulp yöresinde mercimek, nohut ve fasulye ekimi de
yapılmakta ve pamuk da yetiştirilmektedir280.

Bayezid vilayetinde ufak bahçelerde soğan, patates, lahana, turp, kabak gibi
sebzeler yetiştirilmekteyken; vilayete ilhak olunan Iğdır ve Kulp kazalarında pek çok
meyve ağaçları mevcut olduğu gibi, üzüm bağları ve her çeşit sebze yetiştiriciliği de

276
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.687, 689-690.
277
Rasim Nabi ve Nureddin Nabi, Urfa Hakkında Salname 1927, Kemal Kapaklı (çev.), 1. Basım,
İstanbul: Şurkav Yayınları, 1998, s.23.
278
Kapaklı (çev.), s.22.
279
Türkiye Kılavuzu, s.79.
280
Edhem, s.4.

118
yapılmaktadır281. Vilayette bazı dere kıyılarında yabani nane (yarbuz) yetişmektedir.
Diyadin kazasında çiriş, çayşır, yemlik, kuşekmeği, evelik gibi bitkiler kendiliğinden
yetişir ve bunlar sebze yerine kullanılır282.

Urfa vilayeti iklimi her türlü meyve sebzenin yetiştirilmesine uygun olmasına
karşın bahçecilik bu vilayette de yaygın olmayıp basit bir haldedir. Mevcut meyve
ağaçları da kendiliğinden yetişen türdendir. Kayısı, elma, ayva, yabani vişne, ceviz,
şeftali, armut, portakal, limon, kestane, erik, nar, zeytin, incir, fıstık gibi meyve ağaçları
çokça mevcuttur. Bunlardan bilhassa zeytincilik önemli bir iktisadi alan işgal eder.
Vilayetin narları meşhurdur. Taneleri büyük, çekirdeği küçük ve her iki veya üç tanesi
bir okka gelebilecek derecede büyük ve Arif’in deyimiyle gayet lezzetlidir. Hatta
vilayette zeytin, zeytinyağı, kestane, nar, erik, ceviz, elma ve fıstık ihracat ürünleridir.
Vilayetin üzüm bağları da meşhurdur. Her kaza civarı neredeyse tamamen bağlarla
çevrilidir. Üzümleri iri taneli ve salkımlarda bol miktarda olmakla birlikte kabukları
kalın, çekirdeği çok, taneni fazla ve ekşidir. Vilayetin ihracatı arasında üzümlerin pek
fazla yeri yoktur. Rakı ve şarap gibi alkollü içeceklerin imalatında kullanılırsa da bu
önemli derecede değildir. Vilayette kendiliğinden yetişen yabani dut bağları da oldukça
çoktur283.

Urfa vilayeti dâhilinde 1924-1925 senesi itibariyle tespit edilebilen bitkisel


üretimden başlıcaları buğdaygillerden buğday, arpa, çavdar pek az miktarda yulaf,
burçak, mısır, darı; baklagillerden fasulye, nohut, mercimek, bakla; gelincikgillerden
haşhaş lifli bitkilerden kenevir, pamuk, keten, şekerli bitkilerden kamış ve şeker
pancarı; sebzelerden domates, patlıcan, biber, ıspanak, semizotu, salatalık, ebegümeci,
kabak, turp, pırasa, lahana, bamya, kavun, karpuz, yabani enginar, kenger tabir edilen
devedikeni, acur, balkabağı, nane, maydanoz, dereotu; diğer bitkilerden sütleğen,
yılanyastığı, yabani hardal, oğulotu, kuzukulağı, ada çayı ve benzeridir284.

1925-1926 ve 1926-1927 devlet salnamelerine göre Bayezid vilayetinde


tahminen 250.000 dönümlük ziraat yapılmaktadır. Bu ziraattan elde edilen toplam ürün

281
Edhem, s.4.
282
Türkiye Kılavuzu, s79, 98.
283
Arif, s.3-4
284
Arif, s.4.

119
miktarları; 9.500.000 kg arpa, 8.500.000 kg buğday, 750.000 kg pamuk, 150.000 kg
çavdar, 71.000 kg pirinç, 50.000 kg mısır ve 25.000 kg darı şeklindedir. Üretilen
buğdayın 3.500.000 kilosu, arpanın 2.500.000 kilosu, pamuğun 600.000 kilosu ve
pirincin ise 40.000 kilosu Erivan’a ve Kars’a ihraç edilmektedir285. Vilayetin 1927-1928
senesi ziraat ve ürün miktarları ise Tablo 30 ve 31’de kazalar itibariyle gösterilmiştir.
Buna göre vilayette toplam 360.737 dönümlük ekim yapıldığı görülmektedir. Vilayette
en fazla ekim yapılan ürünler sırasıyla buğday, arpa, çavdar, pamuk ve darı olup
ardından da pirinç, patates, yulaf, bakla, burçak ve kenevir gelir. 1928-1929 T.C. Devlet
Yıllığı’nda da; buğday, arpa, yulaf, çavdar, darı, bakla, patates, pamuk ve pirincin
vilayet genelinde 1928-1929 senesi toplam ekim ve ürün miktarları için Tablo 30 ve
31’in yekûnlarındaki rakamların aynısı verilmiş olup kenevir, arı kovanı-bal ve
burçaktan bahsedilmemiştir286.

285
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.512; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.708.
286
T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929, s.366.

120
Tablo 30: Bayezid Vilayetinin 1927–1928 Senesi Zirai Üretim Çeşit ve Miktarları (dönüm, arı kovanı adet)

Kaza Arı
Buğday Arpa Yulaf Çavdar Darı Bakla Patates Kenevir Pamuk Pirinç Burçak
İsimleri Kovanı

Merkez
6.000 6.300
Karaköse

Iğdır 26.132 1.600 114 30 5 7 7.238 1.492 30

Kulb 30.000 13.000 200 300

121
Eleşkird 120.000 40.000 150

Diyadin 15.000 25.000 10.000

Tutak 90.000 3.000

Bayezid 18.150 16.025 8.020 4.000* 30 60 4

Yekûn 224.282 104.925 114 18.020 4.030 35 267 4 7.538 150 1.492 30

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.707. *Kaynağın D/Y bölümündeki düzeltilmiş halidir.
Tablo 31: Bayezid Vilayetinin 1927–1928 Senesi Zirai Ürün Çeşit ve Miktarları (kg)

Kaza
Buğday Arpa Yulaf Çavdar Darı Bakla Patates Kenevir Pamuk Bal Pirinç Burçak
İsimleri

Merkez
300.0000 375.000
Karaköse

Iğdır 1.465.029 129.250 13.170 385 160 224 424.036 97.946 96

Kulb 1.500.000 700.000 10.000 6.000

122
Eleşkird 3.100.000 960.000 1.200

Diyadin 2.000.000 3.000.000 1.000.000

Tutak 450.000 120.000

Bayezid 544.500 480.750 240.600 120.000 900 1.800 120

Yekûn 9.359.529 5.765.000 13.170 1.240.000 120.385 1.060 12.024 120 430.036 1.200 97.946 96

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.708.


Urfa vilayetinde buğday, arpa, mısır, darı, bakla, nohut, kenevir, susam ekilir.
Vilayette ekilen tütünün cinsi pek değerli olmayıp ekimi de çok yaygın değildir.
Vilayetin tütün hasılatı ortalama 80.000 kilo kadar yaş tütündür. Vilayetin 1923 senesi
buğday ve arpa ürünleri 140.000.000 kiloya ulaşmıştır287.

Urfa vilayeti dâhilinde ekim yapılan arazi 1925-1926 senesi itibariyle Devlet
Salnamesinde tahmini 2.550.000 dönüm gibi büyük bir miktardır. Bu arazide buğday,
arpa, akdarı, mercimek, küşne, culban (veya cılban) ve nohut gibi hububat ile kendir,
susam, nar, zerdali, erik, elma, fıstık, incir ve zeytin yetiştirilmektedir. Harran kazasında
ekimi yapılan başlıca ürünler buğday ve arpadır. Kazada ekilen 75.000 dönüm araziye
1.800.000 kilo hububat sarf edilmektedir. Suruc kazasında 1925-1926 senesi 180.000
dönüm arazi ekilmiştir; 400.000 kilo buğday 300.000 kilo arpa 30.000 kilo mısır darısı
ve 20.000 akdarı mahsulü alınmıştır. Birecik kazasında ekim yapılan toplam arazi
miktarı 851.200 dönüm olup288 1925-1926 senesi ekilen araziden elde edilen mahsul
miktarları tablolaştırılarak Tablo 32’de gösterilmiştir.

Tablo 32: Urfa Vilayetinin Birecik Kazasında 1925–1926 Senesi


Ziraat ve Ürün Miktarları

Ziraat/Mahsul Cinsi Ziraat (dönüm) Mahsul (kıyye (okka))

Buğday 250.000 9.000.000


Arpa 155.000 3.875.000
Mısır Darısı 10.000 500.000
Darı 2.000 200.000
Soğan 50.000 1.000.000
Sarımsak 50.000 500.000
Bakla 30.000 500.000
Üzüm 18.000 4.500.000
Zeytin 4.000 3.200.000
İncir 1.000 60.000
Kaynak: T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.502.

287
Arif, s.5.
288
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500-502.

123
Tablo 33: 1927 Zirai Sayımına Göre Urfa Vilayetinde Çeşitli Ürün Miktarları (kg)

Ürün Çeşitleri Urfa


Buğday 22.870.189
Arpa 21.378.545
Yulaf 6.814
Çavdar 288.558
Hububat Kaplıca _
Pirinç 184.166
Darı 1.047.722
Mısır _
Toplam 45.775.994
Bakla 125
Bezelye _
Nohut 185.829
Fasulye 396
Bakliyat Börülce 11.221
Mercimek 372.891
Fiğ 16.422
Burçak 254.840
Toplam 836.724
Patates 500
Pancar _
Soğan 49.035
Sarımsak 1.312
Safran _
Pamuk 21.195
Sanayi Bitkileri
Keten 39.548
Susam 16.703
Tütün 13.730
Haşhaş _
Afyon _
Toplam 142.023
Genel Toplam 46.754.741
Kaynak: İstatistik Yıllığı 1929, s.120-121.

124
Tablo 33’te 1927 yılı zirai sayımı verilerine göre Urfa vilayeti; Türkiye
genelinde 20.000.000 kilogramın üzerinde buğday üretimi olan 28 vilayet içinde 23.
sırada, 10.000.000 kilogramın üzerinde arpa üretimi olan 26 vilayet içerisinde olup 5.
sırada, 100.000 kilogramın üzerinde pirinç üretimi olan 22 vilayet içinde 14. sırada ve
1.000.000 kilogramın üzerinde darı üretimi olan 14 vilayet içerisinde de yine 14.
sıradadır289.

19.381 km² yüzölçümüne sahip vilayette 1927-1928 senesi itibariyle 2.300 km²
(2.300.000 dönüm) ekili arazi vardır. Vilayetin bir senelik ekim ve ürün miktarı Tablo
34 ve 35’te gösterilmiştir290. Buna göre vilayette dönüm olarak en fazla ekilen ürün
sırasıyla buğday, arpa, darı, mısır, çavdar ve burçak olup ardından kenevir, tütün,
susam, bakla, yulaf ve pamuk gelir. Vilayette ayrıca zeytin ve incir ekimi yapıldığı da
görülmektedir.

1928-1929 senesi itibariyle vilayetin bir senelik ekim ve ürün miktarı ise Tablo
36 ve 37’de gösterilmiştir291. Vilayette yine buğday, arpa ve darı üretiminin önde
olduğu görülmektedir.

289
İstatistik Yıllığı 1931/32, s.194.
290
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.682-683 arasında.
291
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.682-683 arasında.

125
Tablo 34: Urfa Vilayetinin Bir Senelik (1927–1928) Zirai Üretim Çeşit ve Miktarları (dönüm, ağaçlar sak (adet))

Kaza Zeytin İncir


Buğday Arpa Yulaf Çavdar Burçak Mısır Darı Bakla Susam Kenevir Pamuk Tütün
İsimleri Ağacı Ağacı

Urfa
81.775 43.611 1.290 96 1.261 151 73 244 18 1.094 5.570
Merkez

Birecik 30.000 45.000 3.000 1.000 10.000 4.000 500 1.000 3.500 2.000

Suruc 64.000 36.400 320 80 160

Harran 37.340 26.600 25

126
Siverek 48.000 120.000 500 6.000 100 100 2.000 1.500

Viranşehir 4.500 2.500 4.000 500

Yaylak 167.608 94.744 4.936 400 35.022 344 600

Hilvan 60.000 15.000 448 5.000 100 1.000 1.000 100 120

Yekûn 493.123 383.855 448 7.936 7.290 11.416 51.388 651 1.517 2.104 238 2.000 4.594 9.570

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.682-683 arasında.


Tablo 35: Urfa Vilayetinin Bir Senelik (1927–1928) Zirai Ürün Çeşit ve Miktarları (kg)

Kaza
Buğday Arpa Yulaf Çavdar Burçak Mısır Darı Bakla Susam Kenevir Pamuk Tütün Zeytin İncir
İsimleri

Urfa 24.155.000 6.541.650 10.480 47.080 52.560 6.620 17.670 85.640 1.800 10.000 20.708
Merkez

2.500.000 3.550.000 175.000 60.000 900.000 400.000 1.500 7.000 50.000 4.000
Birecik

1.920.000 778.600 12.000 4.800 32.000


Suruc

3.722.000 425.600 450


Harran

127
6.000.000 1.800.800 37.500 1.500.000 25.000 25.000 500.000 5.000
Siverek

25.000.000 1.000.000 100.000 1.500


Viranşehir

3.996.420 226.785 10.080 111.060 9.000 606.700 7.840 26.664


Yaylak

7.500.000 1.650.000 625.000 17.500 440.000 360.000 460.800 184.400


Hilvan

Yekûn 74.793.420 15.973.435 10.080 286.060 695.480 1.023.080 3.254.510 8.120 410.510 612.104 211.200 500.000 60.000 31.207

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.682-683 arasında.


Tablo 36: Urfa Vilayetinin 1928–1929 Senesi Zirai Üretim Çeşit ve Miktarları (dönüm, ağaçlar sak (adet))

Kaza Zeytin İncir


Buğday Arpa Burçak Mısır Darı Bakla Susam Kenevir Pamuk Tütün
İsimleri Ağacı Ağacı

Urfa
15.627 37.047 1.950 725 4.863 100 0 403 0 0 1.094 7.750
Merkez

Birecik 15.005 13.000 2.100 4.000 12.000 600 0 1.200 0 0 3.500 5.300

Suruç 10.000 21.000 110 2.500 5.000 0 0 400 0 0 0 0

Haran 35.760 12.000 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0

128
Siverek 33.000 15.000 0 0 13.000 140 200 30 1.000 1.000 0 6.400

Viranşehir 25.000 10.000 5.000 0 7.000 15 0 0 0 0 0 0

Yaylak 13.000 12.500 120 175 3.532 0 0 342 0 0 0 0

Hilvan 10.000 17.000 0 400 10.300 0 0 200 0 0 0 0

Yekûn 157.392 136.547 9.280 7.800* 55.695 855 200 2.575 1.000 1.000 4.594 19.450

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Yıllığı 1928-1929, s.338. Kaynakta Suruç, Sürüş olarak yazılmıştır. *Kaynakta 7.827 olarak hatalı verilmiştir.
Tablo 37: Urfa Vilayetinin 1928–1929 Senesi Zirai Ürün Çeşit ve Miktarları (kg)

Kaza
Buğday Arpa Burçak Mısır Darı Bakla Susam Kenevir Pamuk Tütün Zeytin İncir
İsimleri

Urfa
1.893.434 1.275.063 112.225 160.800 216.635 2.700 0 106.000 0 0 10.000 257.000
Merkez

Birecik 300.000 350.000 20.000 80.000 160.000 8.000 0 20.000 0 0 50.000 600.000

Suruç 120.000 350.000 3.000 5.000 70.000 0 0 144.000 0 0 0 0

Harran 357.160 121.008 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0

129
Siverek 600.000 300.000 0 0 240.000 3.000 60.000 1.000 10.000 15.000 0 168.000

Yaylak 691.520 273.752 3.700 69.440 201.048 0 0 7.000 0 0 0 0

Hilvan 1.250.000 250.000 0 38.400 1.330.000 0 0 9.600 0 0 0 0

Viranşehir 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0

Yekûn 5.212.114* 2.919.823 138.925 353.640* 2.217.683 13.700 60.000 287.600 10.000 15.000 60.000 1.025.000

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Yıllığı 1928-1929, s.339. *Kaynakta hatalıdır.


Vilayetin 1929 senesi zarfındaki ekim ve üretim miktarları tablolaştırılarak
Tablo 38’de gösterilmiştir.

Tablo 38: Urfa Vilayetinin 1929 Senesi Ziraat ve Ürün Miktarları

Ziraat/Mahsul Cinsi Ziraat (dönüm) Mahsul (ton)

Buğday 318.000 71.000

Arpa 170.000 31.000

Burçak 10.000 1.900

Mısır 6.000 730

Darı 73.000 37.000

Bakla 700 170

Susam 1.600 88

Kenevir 10.000 1.800

Pamuk 350 35
Kaynak: T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.673-674. Bu miktarlar o dönem itibariyle yerinden edinilmiş
yaklaşık miktarlardır.

5.2.4. Hayvansal Üretim

5.2.4.1. Ehli Hayvanlar ve Hayvansal Ürünler

Bayezid vilayet arazisinin büyük bir kısmı yayla ve otlak olduğu için halkın
birinci plandaki geçim kaynağı hayvancılıktır292. Vilayet bütününde yegâne zenginlik
kaynağı ve göstergesi; sahip olunan koyun, sığır ve atlardır. Özellikle koyun ve at
yetiştirmek aşiretler arasında adet olup büyük bir hevesle yapılan çok kutsal bir görev
olarak görülmektedir. Koyun, sığır, manda ve at dışında tavuk, kaz, ördek gibi kümes
hayvanları da yetiştirilir293. Bayezid vilayetindeki koyunlar iri cüsseli Karaman cinsi
koyunlar olup bunların büyük kısmı da Kızıl Karamanlardır. Kuzeyde bir miktar da
292
Türkiye Kılavuzu, s.80.
293
Edhem, s.5.

130
Herik denilen ince yapağılı Kafkas koyunları bulunur. Sığırların ise bir kısmı kısa boylu
ve küçük cüsseli yerli Kara ırk olmakla birlikte çoğunluğu et ve süt bakımından daha
verimli olan Doğu Kırmızı ırk ile bunların melezleridir. Vilayetteki yerli ırktan atlar pek
küçük cüsseli olmalarına rağmen çok dayanıklı hayvanlardır294.

Urfa vilayeti ise ehli hayvanlar bakımından Arif’e göre, ziraattan daha önemli
bir yere sahip olduğu gibi diğer vilayetlerin hepsinden de üstündür. Urfa vilayetinin
bilhassa atları ve koyunları genel gelirinin önemli bir kısmını teşkil eder. Koyun ve
koyunlardan elde edilen ürünlerin ihracatı senelik binlerce lirayı aşmaktadır ve her
seneki hasılat da bir öncekine göre artış göstermektedir295. Vilayette en önemli gelir
kaynağını oluşturan koyunların etinden başka yün, deri ve diğer ürünlerinden senelik
yüz binlerce lira vilayete dâhil olmaktadır. Arazinin çoğu alanlarının ekili olmaması
sebebiyle vilayet dâhilinde koyunların otlatılması için geniş doğal meralar mevcut
olduğu gibi kışın da berri denilen Rakka taraflarına sevk ettiklerinden masraf
yapmaksızın çok sayıda koyun beslenmekte ve bu koyunlardan önemli derecede fayda
sağlanmaktadır. Arif’e göre vilayetin Haleb ve Suriye gibi önemli pazarları mevcut olup
her sene daha fazla gelir elde edilecektir296. Nitekim EK 16’daki tablo da bunu
göstermektedir. EK 16’da Urfa vilayetinin 1925 senesine ait hayvan ve hayvansal
madde ithalat ve ihracat miktarları gösterilmiştir.

Urfa vilayetinde mevcut koyunlar Kürt ve Arap adı verilen iki kabiledir.
Renkleri çoğunlukla beyaz ve alacalı olup mor, siyah ve diğer renkleri de mevcuttur.
Kürt koyunları kuyruklarının iriliğiyle Arap koyunlarından ayrılır. Diğer kabileler
hemen hemen birbirinin aynı gibidir. Kürt koyunları nispeten daha iyi olup 12-25 kilo
kadar et verirler ve kuyrukları da 3-7 kilo kadardır. Arap koyunları 10-20 kilo kadar
olup kuyrukları 1-3 kilodur. Koyunların çoğu boynuzsuz olup her iki kabile arasında
yüzde bir nispetinde kulaksızları vardır297.

Urfa vilayeti atlarının bir kısmı safkan Arap atlarıdır. Çoğunluğu ise Arap
cinsiyle melezleşmiş Çukurova, Çerkez ve benzeri Anadolu kabilesidir. Çok az bir

294
Türkiye Kılavuzu, s.80.
295
Arif, s.6.
296
Arif, s.7-8.
297
Arif, s.7-8.

131
kısmı da Anadolu’nun çeşitli halis kabileleridir ancak bu atlar, katırcılar gibi nakliye
işlerini yapanların ellerinde bulunmaktadır298.

Şefik Arif Arap kabilesi atlarının vilayetin en güzel, en asabi ve çevik


hayvanları olduğunu dile getirmektedir. Ancak bir zamanlar dünyaca meşhur olan Urfa
Arap atlarının sayıları, 1924-1925 senesinden on sene öncesinden itibaren çok fazla
azalmış var olanlar da soy bozulmasına uğrayarak asaletlerini ve güzelliklerini kısmen
kaybetmişlerdir. Halk arasında yaygın şöhrete sahip bir damızlık atın bile kemik ve
eklemlerinde olağandışı bir durum, sağrı düşüklüğü gibi mutlaka bir asalet kaybı
dikkate çarpmaktadır. Şefik Arif, diğer vilayetlerin hayvan ıslahı ve çoğaltılması işinde
de kaynak teşkil edecek olan vilayetin bu gelir kaynağının ıslahı ve çoğaltılması
gerekliliğine vurgu yapar. Vilayette mevcut Arap kabilesi çeşitli familyalara ayrılmıştır.
Bunların başlıcaları Hamdani, Seklavi, Evbiyan, Celfe, Deli Uyuş, Markub, Nevak,
Maneki, Hazeli, Kühan, Hediye, Censiyan, Mutribaniye’dir. Bu familyalar kan itibariyle
aslında birbirinden farklı değillerdir. Çünkü mevcut familyalar zamanla birbirlerine
karışmışlardır. Bir zamanlar şecere usulüne fazlasıyla dikkat eden halk son zamanlarda
bunu bırakmıştır, çünkü kökeni ve nesli belli olmayan hayvanlar için de sahte şecereler
düzenlenmesi yoluna gidilmiştir. Bu nedenle halk arasında bir hayvanın saf olarak kabul
edilmesi ve damızlık olarak kullanılabilmesi için mutlaka halk arasında üç beş batın
şöhrete sahip olması gerekir299.

Vilayet halkı at yetiştirme konusunda çok hevesli olup vilayette gelen


memurlar bile bu geleneğe ayak uydurmuşlardır. Ancak bu heves özellikle kısraklar için
geçerlidir. Erkek taylar ise özellikle de Harran taraflarında olmak üzere değerli
değillerdir. Erkek taylar çok defa emzirtilmeksizin terk edilirler. Arif, bu nedenle
devletin bir tay deposu tesis etmesinin çok gerekli olduğunu dile getirir300.

1927 zirai sayımı verilerine bakılırsa Urfa vilayetindeki en pahalı hayvan


kısraktır. Vilayette kısrağın fiyatı 25.000 kuruş, manda boğasının 20.000 kuruş, esterin

298
Arif, s.6.
299
Arif, s.6-7.
300
Arif, s.7.

132
(katır) 8.000, mandanın ve manda ineğinin 7.000, ineğin 4.250, öküzün 3.566, boğanın
3.000, koyunun 933 ve keçinin de 500 kuruştur301.

Bayezid vilayetinde 1925-1926 senesinde 327.966 baş koyun sayılmıştır302.


Tablo 40’ta 1927-1928 senesinde vilayette bulunan ehli hayvan ve elde edilen
hayvansal ürünlerin miktarları gösterilmiştir.

Urfa vilayeti dâhilinde 1921 yılında 107.219 koyun, 84.622 keçi, 1.017 deve;
1923 yılında 143.429 koyun, 108.678 keçi, 1.407 deve vardır303. 1926-1927 senesi
itibariyle toplam 1.161 baş beygir ve kısrak, 5 baş ester (katır), 7.926 baş öküz, 11 baş
manda, 1.925 baş deve, 4.719 baş merkep, 196.300 koyun ve 148.776 keçi vardır304.
Tablo 39’da 1927 zirai sayımına göre vilayette bulunan çift ve çiftlik hayvanlarının
sayısı verilmiştir. 1927-1928 senesinde vilayette bulunan ehli hayvan ve elde edilen
hayvansal ürünlerin miktarları ise Tablo 41’de gösterilmiştir.

Tablo 39: 1927 Zirai Sayımına Göre Urfa Vilayetindeki


Çift ve Çiftlik Hayvanları ve Sayıları

Koyun 346.801 Manda 1.213

Keçi 168.101 Boğa 1.022

Öküz 36.395 Tiftik Keçisi 740

İnek 20.474 Beygir 360

Merkep 17.092 Manda İneği 72

Dana 7.577 Ester 29

Düve 6.840 Manda Düvesi 23

Kısrak 5.208 Manda Danası 17

Deve 3.395 Manda Boğası 14


Kaynak: İstatistik Yıllığı 1929, s.124-125.

301
İstatistik Yıllığı 1929, s.129.
302
T. C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.513. T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927 s.708’de ise, vilayette
3.270.966 baş koyun sayıldığı belirtilmiştir ki bu sayı çok yüksek olup büyük ihtimalle hatalı verilmiştir.
303
Arif, s.8.
304
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.687-688.

133
Tablo 40: Bayezid Vilayetinde 1927–1928 Senesi Mevcut Ehli Hayvan ve Hayvansal Ürün Miktarları

Ehli Hayvanlar (adet) Hayvansal Ürünler (kg*)


Kaza
İsimleri Yün ve Keçi
Beygir Kısrak Merkep Katır Deve İnek Öküz Manda Koyun Keçi Süt
Yapağı Kılı

Merkez
5.250 5.250 3.200 __ 500 70.000 62.000 6.000 500.000 150.000 __ 500.000 50.000
Karaköse

Iğdır 1.000 263 639 __ 148 6.091 6.092 1.685 64.708 29.340 __ __ __

Kulb 155 304 208 0 8 4.272 4.162 300 23.012 12.554 8.357.464 23.012 12.554

Eleşkird 142 295 148 __ __ 4.063 4.056 460 25.915 9.255 514.300 18.000 8.800

134
Diyadin 290 530 87 __ 125 4.804 3.778 901 43.723 11.825 2.000.000 35.000 8.000

Tutak 92 244 34 __ __ 3.206 2.816 171 16.462 6.638 192.528 13.500 2.450

Bayezid 479 1.040 837 837 16 6.038 5.438 262 70.665 20.958 2.708.904 105.997 31.433

Toplam 7.403 7.926 5.153 837 797 98.474 88.342 9.779 944.485 240.570 13.773.196 695.509 113.237

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.709. *Kaynak tabloda belirtilmemiş.
Tablo 41: Urfa Vilayetinde 1927–1928 Senesi Mevcut Ehli Hayvan ve Hayvansal Ürün Miktarları

Hayvanat-ı Ehliye ve Ganemiye (baş) Mahsulat-ı Hayvaniye (kg)


Kaza
İsimleri
Yün Keçi
Beygir Kısrak Merkep Katır Deve İnek Öküz Manda Koyun Keçi Süt
Yapağı Kılı

Urfa
821 2.942 15.352 164 6.452 29.323 26.418 116 351.588 250.466 22.916.640 754.764 375.696
Merkez

Birecik 99 170 2.330 4 233 2.920 3.129 2 27.774 26.779 980.000 80.000 4.500

Suruc 83 300 1.528 0 789 2.200 4.028 0 41.845 26.675 6.562.710 83.690 133.375

135
Harran 9 132 816 0 1.005 1.537 1.067 0 39.737 18.998 3.510.000 79.500 10.000

Siverek 63 1.034 4.271 0 2.157 11.060 9.284* 21 121.899 77.191 2.230.000 364.697 115.786

Viranşehir 0 23 18 0 2.500 2.495 3.000 1.000 110.795 44.537 500.000 200.000 50.000

Yaylak 52 200 1.081 1 149 2.380 4.109 1 26.952 22.372 14.797.220 25.000 10.500

Hilvan 233 1.300 3.000 0 284 1.200 5.686* 30 25.171 20.754 138.000 52.340 13.300

Yekûn 1.460 6.101 29.116 169 13.569 54.915 56.722 1.170 725.765 487.772 36.317.070 1.638.991 713.157

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.683. *Kaynağın D/Y bölümündeki düzeltilmiş hali.
Tablo 40 ve 41’de 1927-1928 senesi verilerine göre; inek, öküz ve manda
olarak sığır adedi Bayezid vilayetinde daha fazla olup 196.595 adet, Urfa vilayetinde
112.807 adettir. Beygir, kısrak ve katır olarak at adedi de yine Bayezid vilayetinde daha
fazla olup 16.166 adet, Urfa vilayetinde 7.730 adettir. Merkep ve deve adetleri Urfa
vilayetinde çok daha fazladır. Urfa vilayetinde 29.116 adet merkep varken Bayezid
vilayetinde 5.153 adettir, Urfa vilayetinde 13.569 deve varken Bayezid vilayetinde
sadece 797 adettir. Koyun adedi Bayezid vilayetinde, keçi adedi ise Urfa vilayetinde
daha fazladır. Her iki vilayetteki koyun ve keçi miktarının toplamı birbirine yakın olup
Urfa vilayetinde 1.213.537 adet koyun keçi varken Bayezid vilayetinde de
1.185.055’tir. Sığır, at, merkep, deve, koyun ve keçi adetleri toplamı alındığında
vilayetlerdeki toplam ehli hayvan sayısı; her iki vilayette de birbirine yakın olmakla
birlikte Bayezid vilayetinde biraz daha fazla olup 1.403.766, Urfa vilayetinde ise
1.376.769’dur. Bayezid vilayeti nüfusunun Urfa vilayeti nüfusunun yarısı kadar olduğu
düşünülürse Bayezid vilayeti için hayvancılığın çok daha fazla önem taşıdığı
görülmektedir.

5.2.4.2. Arıcılık

Tablo 30 ve 31’e bakıldığında Bayezid vilayetinde 1927-1928 senesi zirai


üretiminde arıcılık yalnızca Eleşkird’de görülmektedir. 150 adet arı kovanına karşılık
1.200 kilo bal üretimi olmuştur305. Eleşkird’in beyaz balı, özellikle çevrede çok
meşhurdur306.

Arıcılık, Urfa vilayetinde yerli arılarla ve eski sistem kovanlarla yapılır.


Bayezid vilayetinin aksine vilayetin hemen her tarafında arıcılık yapılmakta olup 1934
senesindeki üretim miktarları Tablo 42’de gösterilmiştir307.

305
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.707-708.
306
Türkiye Kılavuzu, s.80.
307
Genel Kurmay Başkanlığı (Coğrafya Encümeni), s.198.

136
Tablo 42: Urfa Vilayeti Kazalarında 1934 Senesinde Arıcılık Verileri

Kazalar Kovan (adet) Bal (kilo) Balmumu (kilo)

Urfa Merkez 1.500 15.000 1.500

Suruç 500 5.000 500

Yaylak 1.200 12.000 1.200

Hilvan 500 5.000 500

Siverek 1.500 15.000 1.500

Birecik 1.000 10.000 1.000

Toplam 6.200 62.000 6.200


Kaynak: Genel Kurmay Başkanlığı (Coğrafya Encümeni), s.198.

5.2.4.3. Balıkçılık

Bayezid vilayetinin Bayezid kazasında bulunan Balık Gölü’nden ilkbahar ve


sonbahar mevsimlerinde iki ila üç bin kilo kadar alabalık ve karabalık avlanır308.
Mehmed Cemal, vilayetin Murad Nehrinde 100 kiloluk sazan balığı tutulabildiğini
yazmıştır309.

Urfa vilayetinde Fırat Nehri’nde çeşitli balıklar bulunur. Bunlara mazmuncel,


basmakçıl, şebut, akbalık ve fark isimleri verilmiştir. Nadiren yılan balığı da
bulunmaktadır. Mazmuncel balığı 40-50 cm boyunda ve bir okka ağırlığında, basmakçıl
balığı 70-80 cm boyunda ve üç okka ağırlığında, şebut balığı ve akbalık 70 cm boyunda
ve 4-5 okka ağırlığındadır. Fark balığı ise nehrin en büyük balığı olup 1,5 m boyunda ve
150 okka ağırlığında olabilirler. En lezzetlisi eti gayet yağlı olan Şebut balığıdır. Fırat
sahilindeki kasabalarda basmakcıl balığının çeşitli yemeklerini yaparlar. Halil-ür

308
Genel Kurmay Başkanlığı (Coğrafya Encümeni), Doğu Anadolu Coğrafyası Tabiî, Ziraî, Beşerî,
Baytarî, C.7, Ankara: Genelkurmay Matbaası, 1938, s.190.
309
Genel Kurmay Başkanlığı (Coğrafya Encümeni), s.193.

137
Rahman ve Aynzeliha göllerinde ise müzmin cinsinde balıklar mevcuttur. Fırat
nehrindeki balıklar ağlarla avlandığı gibi bazen bomba ve dinamitte kullanılmaktadır310.

5.2.4.4. Kürk Hayvancılığı

Bayezid vilayetinin yüksek dağlarında yabani keçi ve koyun, boz ve beyaz ayı,
sansar ve tilki çok miktarda bulunur. Köse Dağı’nda özellikle iyi cins sansar avlanır311.
Tendürek Dağı taşlıklarında ekseriyetle büyük ayılara rastlanmaktadır. Ağrı-Ararat Dağı
eteklerindeki sazlıklarda yaban domuzu mevcuttur, kışın ocak ayında buralarda
kurtların sürü ile gezdikleri de daima görülmektedir. Vilayetin her kaza ve köyünde kurt
ve tilki çokça bulunmaktadır; buralarda kışın esterikinin ile tilki avlanması
meşhurdur312. Yıllık 100.000 liralık tilki ve sansar derileri Erzurum ve İstanbul’a sevk
ve ihraç edilmektedir313. Bundan başka vilayette ördek, toy, keklik gibi kuşlar ve çeşitli
yılanlar da çoktur314.

Urfa vilayetinde ise vahşi hayvanlardan kurt, tilki, çakal, sansar, yabani kedi,
bazı sulu vadilerde nadiren yaban domuzu, tavşan ve güneyde sürü halinde ceylanlar
bulunur. Vilayet halkı bu hayvanları avlayarak derilerini vilayet dışına satarlar315.

5.3. Sınai Üretim

Bayezid vilayetinde I. Dünya Savaşı öncesinde sanayi, Ermenilerin iştigalleri


ile varlık göstermiştir. 1924-1925 senesi itibariyle bakıldığında sanayi, vilayette
Ermenilerin yokluğu ile yok denecek bir hale gelmiştir. Dönem itibariyle sadece
Azerilerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar sanatkârları bulunur316.

1924-1925 yılları itibariyle Bayezid vilayetinde yalnızca Bayezid istasyonunda


şimendifer tamirine mahsus ancak metruk bir fabrika binası mevcuttur317. Aynı şekilde

310
Kapaklı (çev.), s.19.
311
Türkiye Kılavuzu, s.80.
312
Edhem, s.5. Esterikinin: Bir tür zehirleyici madde.
313
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.513; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.709.
314
Türkiye Kılavuzu, s.80-81.
315
Kapaklı (çev.), s.15.
316
Edhem, s12.
317
Edhem, s.20.

138
1925-1926 ve 1925-1926 yıllarında da vilayette fabrika ve şirket yoktur318. 1927-1928
yıllarında ise vilayetin Iğdır kasabasında pamuğu çekirdekten ayırmak ve balya
yapmakla iştigal eden bir komandit şirketi pamuk fabrikası vardır. Yine aynı yıllarda
vilayette 86 adi su değirmeni bulunmaktadır319.

Halkın yüzde doksanı ziraatla meşgul olan Urfa vilayetinde 1924-1925


itibariyle yalnızca kunduracılık, terzilik, tenekecilik, semercilik, marangozluk,
debbağlık, bakırcılık, demircilik, şekercilik gibi küçük çaplı iş yapan zanaatlar
mevcuttur. Bir zamanlar çok değer bulan dokumacılık ise yapılmamaktadır. 1924-1925
itibariyle vilayet merkezinde deri işçiliği yapan bir debbağhane, 25 fırın, Birecik
kasabasında ise 20 değirmen bulunmaktadır320.

1925-1926 itibariyle Urfa vilayeti merkezinde fabrika ve şirket olmayıp yalnız


80 adet bez ve aba tezgâhı mevcuttur. Birecik kazasında ise 33 fabrika bulunmaktadır.
Bu fabrikalar arasında 5 sabun, 14 zeytinyağı ve bir un fabrikası bulunmaktadır. Kazada
dönem itibariyle 32.000 lira sermayeli “İrşadiye Anonim Şirketi” mevcuttur321.

1926-1927 yıllarında Birecik kazasında kasaba içinde biri 48 diğeri 32 beygir


gücünde iki adet buharlı un fabrikası mevcuttur. Viranşehir kazasında ise yalnızca 36
beygir gücünde bir un fabrikası vardır322. 1927-1928 yılında Vilayette mevcut fabrikalar
ve bir senelik üretim miktarları Tablo 43’te gösterilmiştir.

318
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.153; 1926-1927, s.709.
319
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.710.
320
Arif, s.12, 15, 22.
321
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.500-502.
322
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.689-690.

139
Tablo 43: Urfa Vilayetinde 1927–1928 Senesi Mevcut Fabrikalar ve Bir Senelik
Üretim Miktarları

Bir
Senelik
Bulunduğu Kuruluş Kullanılan Beygir
İsmi Çeşidi Sahipleri Tabiiyeti Üretim
Yer Tarihi Yakıt Gücü
Miktarı
(kilo)

Urfa-
Külli Zade
Narbehi Dizel Buz ve
Osman T. C. 1925 Mazot ile 40 500.000
Mahallesi [Marka] Un
Efendi
Mevkiinde

Urfa- Halil
Tanzi
Beykuyusu Un Abduh T. C. 1927 Gaz ile 20 300.000
[Marka]
Mevkiinde Efendi

İngiltere’nin Hacı Vech


Birecik-
Rustom Un ve Halil Adi Kömür
Meydan T. C. 1925 40 180.000
Huron Buz Efendi ve Buharı ile
Kapısı
Markalı Şürakası
Yaşar
Birecik- İngiltere’nin
Oğlu Adi Kömür
Meydan Kanil Un T. C. 1925 30 150.000
Hüseyin Buharı ile
Kapısı Mamulatı
Efendi

İngiltere’nin Musullu
Viranşehir Gaz ve
Kanil Un Hüseyin T. C. 1921 36 500.000
Kazasında Benzin
Mamulatı Ağa

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.684.

1927 yılı sanayi sayımından elde edilen sonuçlarda sanayi türleri; istihraç
sanayii (yeraltı kaynakları sanayii), ziraat, ehli hayvan, balık ve av ürünleri sanayii,
dokuma sanayii, ağaç ve diğer bitkisel ürün sanayii, kâğıt ve karton sanayii, maden,
maden işleme ve makine imalatı sanayii, yapı inşaatı sanayii, kimya sanayii, karma
sanayi ve çeşitli sanayiler veya belirlenmemiş olanlar şeklinde on gruba ayrılmıştır.
Buna göre Bayezid ve Urfa vilayetlerinde bu sanayi gruplarındaki müessese ve çalışan
adedi Tablo 44’te verilmiştir323. Tablodan 1927 senesi itibariyle yine Urfa vilayeti
sanayisinin Bayezid vilayeti sanayisinden daha iyi durumda olduğu görülmektedir.
Bayezid vilayetinde mevcut sanayi müessesesi adedi sırasıyla, ziraat, dokuma, ağaç,
yeraltı kaynakları, maden ve makine sanayii grubunda olmak üzere toplamda yalnızca
32, Urfa vilayetinde ise sırasıyla ziraat, dokuma, ağaç, maden ve makine, yeraltı

323
İstatistik Yıllığı 1931/32, s.214.

140
kaynakları, yapı, kimya ve kâğıt sanayii grubunda olmak üzere toplamda 857’dir.
Sanayide çalışan nüfus, 13-60 yaş arası faal nüfusa oranlanırsa; Bayezid vilayeti faal
nüfusunun yaklaşık binde 2’sinin, Urfa vilayeti faal nüfusunun ise yaklaşık yüzde
2’sinin sanayi sektöründe çalıştığı ortaya çıkar. Bu oran Türkiye genelinde ise yaklaşık
yüzde 3’tür.

Tablo 44: 1927 Sanayi Sayımında Sanayi Gruplarına Göre Vilayetlerdeki


Müessese ve Çalışan Adedi

Bayezid Vilayeti Urfa Vilayeti Türkiye Geneli


Sanayi Grupları
Müessese Çalışan Müessese Çalışan Müessese Çalışan
Adedi Adedi Adedi Adedi Adedi Adedi

Yeraltı Kaynakları
2 51 4 4 556 18.932
Sanayii
Ziraat, Ehli Hayvan,
Balık ve Av 16 30 374 1.035 28.439 110.480
Ürünleri Sanayii

Dokuma Sanayii 6 14 151 425 9.353 48.025

Ağaç ve Diğer
Bitkisel Ürün 5 6 152 304 7.896 24.264
Sanayii
Kâğıt ve Karton
_ _ 1 8 348 2.792
Sanayii
Maden, Maden
İşleme ve Makine 3 9 155 350 14.752 33.866
İmalatı Sanayii

Yapı İnşaatı Sanayii _ _ 12 29 2.877 12.345

Kimya Sanayii _ _ 8 9 697 3.107

Karma Sanayi _ _ _ _ 16 455


Çeşitli Sanayiler
veya Belirlenmemiş _ _ _ _ 311 2.589
Olanlar
Toplam 32 110 857 2.164 65.245 256.855
Kaynak: İstatistik Yıllığı 1931/32, s.214, 217, 221. Kaynakta Bayezid, Bayazıt olarak geçer.

141
5.4. Ticaret

5.4.1. Ticari Organizasyonlar

Bayezid vilayetinde 1925-1926 ve 1926-1927 yıllarında Iğdır’da ve


Karaköse’de birer ticaret odası vardır324. Urfa vilayeti dâhilinde 1925-1926 yılında bir
ticaret odası mevcuttur. Yine 1926-1927 senesinde vilayetin Siverek kazasında bir
ticaret odası bulunur325.

1924-1925 senesi itibariyle Urfa vilayetinde, merkezde 3.500 dükkân ve


mağaza, Birecik kasabasında 500 dükkân ve Suruç kazasında 59 dükkân mevcuttur326.

Urfa vilayet merkezinde 13’ü sıradan, 4’ü gümrük hanı olmak üzere tüccarlara
ait 17 han, Birecik kasabasında 9 han, Suruç kazasında 4 han vardır327. Bayezid
vilayetinde ise han mevcut değildir328.

Bayezid vilayetinde 1927-1928 itibariyle, vilayet merkezi olan Karaköse


kazasında, Ziraat Bankası’nın 305 senesinde kurulmuş bir şubesi vardır329. Urfa
vilayetinde 1927-1928 itibariyle, Urfa merkez kazasında 305 tarihinde kurulmuş bir
Ziraat Bankası şubesi, 1913 tarihinde kurulmuş bir Osmanlı Bankası şubesi vardır.
Birecik ve Suruc kazalarında 307 tarihinde kurulmuş Ziraat Bankası’nın birer sandığı
vardır330. 1929-1930 senesinde Urfa vilayet merkezinde bulunan Osmanlı Bankası’nın
Birecik ve Suruç’ta birer sandığı vardır331.

5.4.2. Ticaret, Ticaretin Bölge ve Ülke Ekonomisine Katkısı

Bayezid vilayetinin ticareti hayvansal ürünlere dayanır. Vilayette hayvan


yetiştiriciliğinin yaygın olması hayvan ve hayvansal ürün alım satımını
yaygınlaştırmıştır. Canlı hayvan, yün, deri, bağırsak, peynir, yağ ve içyağı, vilayet

324
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.153; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.709.
325
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.501; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.190.
326
Arif, s.12, 15, 18.
327
Arif, s.15, 18, 34.
328
Edhem, s.20.
329
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.710.
330
T.C. Devlet Salnamesi 1927-1928, s.684.
331
T.C. Devlet Yıllığı 1929-1930, s.198.

142
dışına satılan malların başında gelir. Her yıl yaklaşık 400 ton yağ, 300 ton peynir,
100.000 koyun ve sığır, 100.000 kilodan fazla yapağı vilayet dışına satılır. Yağ, deri ve
yün büyük merkezlere; bağırsak İstanbul’a; içyağı, kavurma ve tulumpeynirinin büyük
bir kısmı Erzurum’a gönderilir332. Vilayetin kaza ve köylerinde çokça tilki
görüldüğünden, vilayette kışın esterikinin ile tilki avlanması yaygın olup333 yıllık
100.000 liralık tilki ve sansar derisi Erzurum ve İstanbul’a ihraç edilmektedir334.

Bayezid vilayetinde hayvansal ürünlerin yanında tarım ürünlerinin de ihracatı


söz konusudur. 1925-1926 ve 1926-1927 devlet salnamelerine göre, Bayezid vilayetinde
yapılan ziraattan elde edilen buğdayın %41’i 3.500.000 kilo buğday, arpanın %26’sı
2.500.000 kilo arpa, pamuğun %80’i 600.000 kilo pamuk ve pirincin %56’sı 40.000 kilo
pirinç Kars ve Erivan’a ihraç edilmektedir335.

Geçmiş dönemlerden beri Urfa şehri Suriye ile doğu vilayetleri arasında bir
transit ticaret merkezi durumunda olmasına rağmen ticari muamele usulleri gelişmemiş
olmakla birlikte özellikle ticaret komisyonculuğu yaygın hale gelmiştir. Her sene doğu
vilayetlerinden getirilen yüz binlerce koyunun Haleb’e, Mısır’a sevk edilmesiyle
vilayete yüklü miktarda altın girişi olmuştur. Doğu vilayetlerinden Diyarbakır, Bitlis,
kısmen Malatya, Elaziz ve Siirt’e kadar olan yerlerde Avrupa ticaret malları Urfa
tüccarları aracılığıyla alınıp sevk olunurmuş ve hatta bu vilayet tacirlerinin doğrudan
Urfa pazarından da mal satın aldıkları olurmuş. Ancak Yenice-Nusaybin hattının
işletilmesinden sonra Diyarbakır ve çevresi, Suriye ve İstanbul’dan aldıkları ticari
malları daha yakın olması nedeniyle Mardin yoluyla getirdikleri için Urfa vilayetinin
her sene ticari aracılıktan elde ettiği kazanç çok önemli miktarda kayba uğramıştır. 1927
yılı itibariyle Urfa’nın bu ticareti vilayet dâhili ve kısmen de Malatya ile sınırlıdır. Dr.
Şefik Arif, Keller–Malatya–Diyarbakır şimendifer hattının açılmasıyla birlikte Urfa
şehrinin ticaretinin vilayet sınırları dâhiliyle sınırlanacağını ve Urfa'nın ticaret
bakımından önemini günden güne yitireceğini belirtmiştir336. Nitekim 1939 itibariyle
Birinci Genel Müfettişliğin yaptığı belirlemede Urfa vilayetinin, güney demiryolu ve

332
Türkiye Kılavuzu, s.81-82.
333
Edhem, s.5. Esterikinin: Bir tür zehirleyici madde.
334
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.513; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.709.
335
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.512; T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.708.
336
Kapaklı (çev.), s.21.

143
Fevzipaşa–Diyarbakır yolu gibi iki paralel transit hat arasında bulunduğundan transit
ticaret açısından büyük bir merkez özelliği göstermediğinden bahsedilmektedir. Vilayet
kendi mahsullerini ve hayvanlarını Akçakale yoluyla ve yalnızca yaz mevsimlerinde
olmak üzere Urfa–Antep karayolu ile nakletmektedir337.

Urfa vilayetinde ticaret (ithalat-ihracat), Yenice–Nusaybin şimendifer hattı


üzerinde ve şehrin güneybatısında Suruç kaza merkezine bir saat ve şehre altmış
kilometre uzaklıkta Mürşidpınar (Arabpınar) ve şehrin güneydoğusunda şehre elli
kilometrelik düzgün bir şose ile bağlı Ağçakale istasyonları vasıtasıyla yapılmaktadır338.

Urfa tüccarları, Avrupa ticaret mallarını geçmişte Haleb’den getirir ve


genellikle Haleb tüccarlarının sağladıkları geniş kredi imkânlarından istifade ederlermiş.
Ancak Haleb’in milli sınırlar dışında kalmasının ardından milli menfaatlerin
korunmasını gözetmiş olan Urfa tüccarları İstanbul ve Mersin’den mal almaya
başlamışlardır. 1927 yılı itibariyle Urfa vilayetine gelen Avrupa ticaret mallarının
yaklaşık %5’lik küçük bir miktarı, aşiretlerin kullandığı ve İstanbul ve Mersin
piyasalarında henüz bulunmayan birtakım eşyalar, Haleb’den alınmaya devam
edilmekle birlikte; malların yaklaşık %95 oranındaki büyük çoğunluğu İstanbul ve
Mersin’den alınmaktadır. Urfa vilayetinde ithal edilen Avrupa ticaret mallarının yıllık
miktarları tespit edilememekle birlikte bu malların fiyatları üzerinden alınan gümrük
vergisi ortalama 26.925 lira seviyesinde oluşu ithalatın da önemli bir düzeye ulaştığının
göstergesidir339.

Urfa vilayeti iktisaden bir ziraat vilayeti olduğundan ticaretinin büyük bir
kısmını da zirai ticaret oluşturmaktadır340. Zeytin, zeytinyağı, kestane, nar, erik, ceviz,
elma ve fıstık vilayetin ihraç ürünlerinden olup Arif’e göre bu meyve ağaçlarının
üretiminde bilimsel yöntemlerle iyileştirmeye gidilirse vilayet için önemli bir gelir
kaynağı teşkil edecektir341. 1927 yılı itibariyle buğday, arpa, yağ, üzüm, yün ve koyun
vilayet ihracatının önemli kısmını teşkil eder. Vilayetin başlıca tarım ürünleri olan

337
Birinci Genel Müfettişlik, Güney Doğu Birinci Genel Müfettişlik Bölgesi, İstanbul: Cumhuriyet
Matbaası, 1939, s. 341.
338
Kapaklı (çev.), s.22.
339
Kapaklı (çev.), s.21-22.
340
Birinci Genel Müfettişlik, s.340.
341
Arif, s.4.

144
buğday ve arpa kuraklığın ve çekirgenin olmadığı senelerde vilayet ihtiyacını
karşılamaktan öte İstanbul’a, Haleb’e ve bazen Adana, Mersin ve İzmir’e 50-60 milyon
kilo ihraç edilebilmektedir. Yine yıllık ihtiyacı karşılamanın da ötesinde senede
350.000-500.000 arasında koyun, 700.000-800.000 kilo arasında ve hatta bazı seneler
daha fazla miktarda sadeyağ ve 3-4 milyon kilo yün, üzüm, kenevir, keçi kılı, koyun
derisinden bir çeşit kürk, mısır, nohut, susam, mercimek, fıstık, pamuk, bağırsak ve av
derileri de ihraç edilebilmektedir342. 1939 yılına bakıldığı zaman vilayetin ihraç
mallarında pek bir değişiklik söz konusu olmadığı görülür. 1939 yılı itibariyle yine
başta hububat olmak üzere, hayvan ve yağ, yün, deri, bağırsak gibi hayvansal ürünler
vilayetin başlıca ticari mallarını teşkil etmekte olup; Urfa şehri içinde yıllık ortalama
4.000 vagon hububat, 100.000 civarında hayvan, 40.000-50.000 teneke yağ, 500 ton
yün, 35.000 deri ve bağırsak ihraç edilmektedir343.

Urfa vilayetinin 1925-1926 senesi Birecik kazasında elde edilen zirai


ürünlerden (Tablo 32’de görülen) 1.500.000 kıyye (okka) buğday, 600.000 kıyye arpa
ve 150.000 kıyye üzüm ihracatının yanı sıra; 20.000 kıyye zeytinyağı ve 400.000 kıyye
sabun imal edilerek ihraç edilmiştir344. Yine 1925 senesinde sığır, koyun, keçi, kuzu,
oğlak ve bunların derileri, bağırsak, keçi kılı, yün, yapağı; ayrıca canlı olarak sığır,
koyun, keçi, kuzu, oğlak, deve, beygir, kısrak, merkep ve ester (katır) ihracatı
yapılmıştır. Manda derisi ve canlı Irak merkebi de ithal edilmiştir345.

342
Kapaklı (çev.), s.22.
343
Birinci Genel Müfettişlik, s.341.
344
T.C. Devlet Salnamesi 1925-1926, s.502. Kıyye (Okka): 1,282 kilogram veya 400 dirhemlik ağırlık
ölçüsü birimi.
345
T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.688. EK 16’da Urfa vilayetinin 1925 senesine ait hayvan ve
hayvansal madde ithalat ve ihracat miktarları tablosu gösterilmiştir.

145
6. SONUÇ

“Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası” dizi kitapları yeni Türkiye devletinin


ulus-devlet yolunda ihtiyacı olan yol haritası için bir nevi, Türkiye’nin mevcut durum
analizi çalışmasıdır. Türkiye’nin sosyo-ekonomik durumunun vilayetler itibariyle
netleştirilmeye çalışıldığı bu kitaplarda vilayetlerin coğrafi, idari, imar ve altyapı, eğitim
ve sağlık durumu, nüfus yapısı ve ekonomisi ele alınarak vilayetler temelinde yeni
Türkiye’nin sosyal ve iktisadi tablosu yansıtılmaya çalışılmıştır.

Türkiye’deki 19 vilayet veya sancak için 1922-1938 yılları arasında


yayımlanmış 19 kitaplık bu dizide Bayezid (bugünkü adıyla Ağrı) ve Urfa vilayetlerine
ait kitapların her ikisi de 1925 yılında yayımlanmıştır. Bu nedenle vilayetlerin 1924-
1925 senesi verilerini teşkil etmektedir.

Bu dönem, Ulus-devlet anlayışı çizgisindeki yeni Türkiye devletinde


Türkleştirme politikalarının yoğunlaştığı bir dönemdir. Bu politikaların etkisi altında
hazırlanan Sıhhi-i İçtimai Coğrafya kitapları içinde bu çalışmanın ana kaynakları olan
Bayezid ve Urfa vilayetlerine ait kitaplar da, bu açıdan belli çekinceler taşımaktadır.
Kürt nüfus yoğunluklu bu vilayetlerden özellikle Urfa vilayetine ait kitapta Kürt nüfusu
daha az gösterilmiş ve örneğin vilayetteki aşiretler Türk ve Arap olarak ayrılmış ve Kürt
aşiretleri ise Türk aşiretleri arasında sayılmıştır. 1924-1925 yılı itibariyle Bayezid
vilayeti nüfusunun İbrahim Edhem’in sunduğu verilerden çıkarımla yaklaşık olarak
%75’i Kürt ve %25’i Azeri ve Türk’tür. Urfa vilayeti için ise Şefik Arif’in verdiği
oranlar %61,8’i Türk, %22,3’ü Kürt, %14,4’ü Arap, %0,15’i Yahudi, Süryani ve
Ermeni’dir. Arif’in verdiği Kürt nüfus oranı gerçek oranın altında olup %22,3 iken 1927
yılı sayımında bu oran %42,05, 1935 yılı sayımında da %48,61’dir. Her iki vilayette de
aşiretler yoğunlukta olup kendi dillerine, kültürlerine, gelenek-göreneklerine uygun
olarak kendi kuralları çerçevesinde bir yaşam sürmüşlerdir. Aşiretler arasında bazı
gelenekler kendileri için kanun niteliğine dönüşmüş ve suç vakalarında da genelde
suçluları kendi yöntemleriyle araştırıp bulur ve hatta kendi içlerinde hüküm verir
nitelikte olmuşlardır.

146
1927 yılı genel nüfus sayımına göre Urfa vilayeti nüfusu Bayezid vilayeti
nüfusunun yaklaşık iki katıdır. Urfa vilayetinde Türkiye genelinde olduğu gibi kadın
nüfus erkek nüfustan fazladır. Vilayette kadın nüfus oranı %50,36, erkek nüfus oranı
%49,64’tür. Bayezid vilayeti nüfusunda ise, erkek nüfus kadın nüfustan fazla olup erkek
nüfus oranı %54,67 iken kadın nüfus oranı %45,33’tür.

1927 yılı genel nüfus sayımına göre, Bayezid vilayetinde evli olan erkek sayısı
evli kadın sayısından fazla; Urfa vilayetinde ise evli kadın sayısı evli erkek sayısından
fazladır. Vilayette evli erkek sayısının daha fazla olması, dışarıdan vilayete çalışmak
için gelip yerleşen erkek nüfusun olduğu; evli kadın sayısının daha fazla olması ise,
vilayet dışına çalışmak için giden erkek nüfusun olduğu anlamına gelir. Bayezid
vilayetinde evli erkek sayısı evli kadın sayısından Karaköse kazasında 3.113, Bayezid
kazasında 440, Iğdır kazasında 139 daha fazladır. Buna mukabil Karaköse kazasında
5.385 ve Bayezid kazasında 1.056 ordu mensubu, Iğdır kazasında da 773 hâkim olduğu
dikkate alınırsa, bu mesleklerdeki erkek nüfusun bir kısmının vilayete dışarıdan geldiği
söylenebilir. Aynı şekilde evli erkek sayısı evli kadın sayısından Urfa vilayetinin
Viranşehir kazasında 290, Urfa şehrinde 180, Harran kazasında 59 daha fazladır. Buna
karşılık; Viranşehir kazasında 519, Urfa şehrinde 965, Harran kazasında 202 ordu
mensubu erkek nüfus mevcuttur.

1927 genel nüfus sayımında yapılan yaş gruplamasına göre, 61 yaş ve üstü için
“yaşlı nüfus”, 13-60 yaş arası için “üretken nüfus” ve 0-12 yaş arası için “genç nüfus”
şeklinde bir nüfus tasniflemesi yapılabilir. Bu durumda, Bayezid vilayetindeki genç
nüfus %38 ve Urfa vilayetindeki genç nüfus %37 ile Türkiye geneli için %33 olan genç
nüfus oranının üstündedir. Üretken nüfus bakımından ise Bayezid vilayeti %57, Urfa
vilayeti %59 ile Türkiye’deki %62’lik oranın altındadır. Yaşlı nüfus oranları
bakımından ise Bayezid vilayeti yaklaşık %5 ve Urfa vilayeti %4 ile Türkiye
genelindeki %5’lik oran düzeyine çok yakındır.

Türkiye’de Türkleştirme gayelerinin gerçekleştirilebilmesinin en önemli


araçlarından biri olarak görülen ve bu bakımdan da büyük önem verilen okullar, 3 Mart
1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla tek bir merkeze, Maarif Vekâletine,
bağlanmış ve Türkleştirme temelli millî eğitim politikası benimsenmiştir.

147
Bununla birlikte Başbakan İsmet İnönü’nün 1925 yılında millî eğitim ve millî
eğitimin genel hedefi olan Türkleştirme ile ilgili yaptığı büyük idealist konuşma 1935
yılında Doğu ve Güneydoğu Anadolu vilayetlerini gezip dolaştıktan sonra edindiği bilgi
ve izlenimler doğrultusunda hazırlayıp Atatürk’e sunduğu Kürt raporunda daha temkinli
ifadeler kullanmıştır. Bu ifadeler, okullarda sürdürülen Türkleştirme eğitiminin Kürt
nüfus üzerinde etkili olmadığı ve kaldı ki Türkiye genelinde de okul, öğretmen ve
öğrenci bakımından eğitimde nicel ve nitel olarak istenilen seviyeye ulaşılamadığı
yönündedir.

1927 yılı itibariyle Türkiye genelinde okumayı bilenlerin oranı yaklaşık %8,2
iken Kürt nüfusun yoğun olduğu vilayetler olan Urfa’da yaklaşık %2,9 ve Bayezid’da
yaklaşık 2,5 olup Türkiye genelinin çok altındadır. 1935 yılına bakıldığında ise Türkiye
genelinde okumayı bilenlerin oranı yaklaşık %15,6 iken, Urfa’da yaklaşık %4,8 ve
Bayezid’da yaklaşık %4,4’tür. Her iki dönemde de Türkiye genelinde ve aynı şekilde
vilayetlerde kadın nüfustaki okuma oranları erkek nüfustaki okuma oranlarının çok
altında kalmıştır. Bununla birlikte okumayı bilenlerin oranları Türkiye genelinde ve
yine vilayetlerde kadınlarda da ereklerde de 1927 senesinden 1935 senesine yaklaşık
olarak iki katına yükseldiği söylenebilir, ancak bu oranlar yine de çok düşük
seviyededir.

1928-1929 eğitim-öğretim yılında Bayezid ve Urfa vilayetlerinde eğitime


katılabilen 7-12 yaş arası ilkokul çağındaki çocukların oranı Türkiye genelinin
altındadır. 1928-1929 eğitim-öğretim yılında Bayezid vilayetinde ilkokul çağındaki
çocukların sadece %9’u eğitime katılabilmiştir. Bu oran kız çocuklarında çok daha
düşük yaklaşık %3 iken, erkek çocuklarda yaklaşık %14’tür. Urfa vilayetinde ise okula
devam eden ilkokul çağındaki çocukların oranı yaklaşık %13 olup bu oran kızlarda yine
çok düşük olup %4, erkeklerde ise %19’dur. Türkiye genelinde ise ilkokul çağındaki
nüfusun %32’si eğitime katılmıştır. Bu oran kızlarda %21 iken, erkeklerde iki katı kadar
olup yaklaşık %42’dir.

1. Dünya Savaşı öncesinde Bayezid vilayetinde Ermeni nüfusla varlık bulan


sanayi dönem itibariyle yok denecek bir haldedir. Sadece Azerilerin kendi ihtiyaçlarını
karşılayabilecek kadar sanatkârları bulunur. Sanayi Urfa vilayetinde ise nispeten iyi

148
olmakla birlikte yalnızca kunduracılık, terzilik, tenekecilik, semercilik, marangozluk,
debbağlık, bakırcılık, demircilik, şekercilik gibi küçük çaplı iş yapan zanaatlar
mevcuttur.

1927 yılı sanayi sayımından elde edilen sonuçlara göre 1927 senesi itibariyle
yine Urfa vilayeti sanayisinin Bayezid vilayeti sanayisinden daha iyi durumda olduğu
görülmektedir. Bayezid vilayetinde mevcut sanayi müessesesi adedi sırasıyla, ziraat,
dokuma, ağaç, yeraltı kaynakları, maden ve makine sanayii grubunda olmak üzere
toplamda yalnızca 32, Urfa vilayetinde ise sırasıyla ziraat, dokuma, ağaç, maden ve
makine, yeraltı kaynakları, yapı, kimya ve kâğıt sanayii grubunda olmak üzere toplamda
857’dir. Sanayide çalışan nüfus, 13-60 yaş arası faal nüfusa oranlanırsa; Bayezid
vilayeti faal nüfusunun yaklaşık binde 2’sinin, Urfa vilayeti faal nüfusunun ise yaklaşık
yüzde 2’sinin sanayi sektöründe çalıştığı ortaya çıkar. Bu oran Türkiye genelinde ise
yaklaşık yüzde 3’tür.

Bayezid ve Urfa vilayetlerinin geçim kaynağı büyük ölçüde zirai (bitkisel ve


hayvansal) üretimdir. Dağlık olan Bayezid vilayeti arazisinin büyük bir kısmı mera ve
otlak olup halkın geçim kaynağı büyük oranda hayvancılığa dayanmaktadır. Vilayet
genelinde koyun, sığır ve at yetiştiriciliği önemli gelir kaynağıdır. Urfa vilayetinde de
aynı şekilde koyun, sığır ve at yetiştiriciliği önemli gelir kaynağıdır. 1927-1928 senesi
Devlet Salnamesinde verilen vilayetlerdeki sığır (inek, öküz ve manda), at (beygir,
kısrak ve katır), merkep, deve, koyun ve keçi adetleri toplamı her iki vilayette de
birbirine yakın olmakla birlikte Bayezid vilayetinde biraz daha fazla olup 1.403.766,
Urfa vilayetinde ise 1.376.769’dur. Bayezid vilayeti nüfusunun Urfa vilayeti nüfusunun
yarısı kadar olduğu düşünülürse Bayezid vilayeti için hayvancılığın çok daha fazla
önem taşıdığı sonucuna varılmaktadır.

Bayezid vilayetinde Edhem’in belirttiği üzere ekim alanı oldukça az olup ekim
faaliyetleri de sınırlıdır. Buna karşın dörtte iki buçuğu ova olan Urfa vilayet arazisinde
ise ekim faaliyetleri çok daha iyi durumdadır. Ancak her iki vilayette de dönem
itibariyle yapılan ekim ilkel araçlarla eski usullerde yapılmaktadır.

149
Dönüm olarak en fazla ekim yapılan ürünler Bayezid vilayetinde sırasıyla
buğday, arpa, çavdar, pamuk, darı ve pirinç; Urfa vilayetinde ise sırasıyla buğday, arpa,
darı, mısır, çavdar ve burçak, kenevir, tütün ve susamdır. Devlet salnamelerine göre
Bayezid vilayetinde 1925-1927 yıllarında ekim yapılan arazi miktarı tahminen 250.000
dönüm, 1927-1928 yılında ise 361.000 dönüm kadardır. Urfa vilayetinde ise ekim
yapılan arazi miktarı 1925-1926 senesi itibariyle tahminen 2.550.000 dönüm, 1927-
1928 senesi itibariyle de 2.300.000 dönüm olup Bayezid vilayeti ekiminin çok
üstündedir.

Vilayetlerin ticaretleri de asıl geçim kaynakları olan ziraata dayanır. Bayezid


vilayetinde canlı hayvan ve hayvansal ürün alım satımı yaygındır. Canlı hayvan, yün ve
yapağı, deri, bağırsak, peynir, yağ, içyağı ve tilki ve sansar derileri vilayet dışına
İstanbul ve Erzurum gibi büyük merkezlere satılan malların başında gelir. Devlet
salnamelerine göre Bayezid vilayetinde yapılan ekimden elde edilen buğday, arpa,
pamuk ve pirincin büyük bölümü Kars ve Erivan’a ihraç edilmektedir. Urfa vilayetinde
de buğday, arpa, zeytin, zeytinyağı, sabun, kestane, üzüm, nar, erik, ceviz, elma, fıstık,
kenevir, mısır, nohut, susam, mercimek, pamuk; koyun, keçi sığır ve bunların derileri,
av derileri, yağ, bağırsak, keçi kılı, yün, yapağı; ayrıca canlı olarak sığır, koyun, keçi,
deve, at ve merkep ihracatı yapılır. İhraç ürünleri İstanbul, Halep ve Suriye başta olmak
üzere Adana, Mersin ve İzmir’e ihraç edilir.

Osmanlı Devleti’nin izlediği iskân politikasını gelenekselleştiren Türkiye


Cumhuriyeti Devleti de, ulus-devlet anlayışıyla Türkleştirme gayesini sürdürerek bir
yandan Türk olmayan unsurları göçertirken öte yandan boşalan arazilere Türk unsuru
yerleştirme çalışmalarını sürdürmüştür. Bu şekliyle Türkleştirme politikaları toprak
mülkiyetine de, bölge halkının tek geçim kaynağı olan ziraata da, yansıtılmak
istenmiştir.

1927 yılında Bayezid vilayetindeki 1.500 kadar Kürt ailenin Batı illerine
naklini öngören 1097 sayılı “Bazı Eşhasın Şark Menatıkından Garb Vilayetlerine
Nakillerine Dair Kanun” çıkarılmıştır. 1929 yılında ise bu kanunu tamamlayıcı nitelikte,
“Şark Menatıkı Dâhilinde Muhtaç Zürraa Tevzi Edilecek Araziye Dair Kanun”, 1934
yılında ise 2502 sayılı “Kars Vilâyetiyle Beyazıt, Erzurum ve Çoruh Vilâyetlerinin Bazı

150
Parçalarında Muhacir ve Sığıntıların Yerleştirilmesi ve Yerli Çiftçilerin
Topraklandırılması Hakkında Kanun” ve 2510 Sayılı İskân Kanunu çıkarılmıştır. 2510
Sayılı İskân Kanunu ile de Batıya göç ettirilerek dağınık bir şekilde yerleştirilen Kürt
nüfusun boşalttığı bölgelere milli sınırlar dışından yine aynı kanunda “Türk soyundan
ve Türk kültürüne bağlı” ifadesiyle tanımlanan göçmenlerin getirttirilerek Türk
nüfusunun yoğunlaştırılması amaçlanmıştır. Buna rağmen, bölge halkı kendi sosyo-
ekonomik varlıklarını sürdürmeye devam etmiştir.

151
EKLER

152
EK 1: “Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası” Dizisinin Basılan Kitapları

S. Cüz. Sf.
Yazarı Tarih Vilayeti
N. No. Say.

1 1 Dr. Mehmed Said 1338/1922 Sinob Sancağı 64+17

2 2 Dr. Mehmed Hayri 1338/1922 Niğde Sancağı 207+1

3 4 Dr. Hıfzı Nuri 1338/1922 Kayseri Sancağı 48+9

4 5 Dr. Kemal 1338/1922 Kastamonu Vilayeti 52

5 6 Dr. Abdullah Cemal 1338/1922 Zonguldak Sancağı 48+3

6 7 Dr. Esad 1338/1922 Muğla (Menteşe) Sancağı 90

7 8 Dr. Nazmi (Selcen) 1338/1922 Konya Vilayeti 156+5

8 9* Dr. Besim Zühdü 1338/1922 Hamidabad (Isparta) Sancağı 50

9 Dr. Muslıhiddin Safved (Öney) 1341/1925 Ankara Vilayeti 128+18

10 Dr. İbahim Edhem 1341/1925 Bayezid Vilayeti 30+2

11 Dr. Mehmed Ali (Kayacan) 1341/1925 Çatalca Vilayeti 49+8

12 Dr. Fahri Cemal 1341/1925 Gelibolu Vilayeti 34+5

13 Dr. Ahmed Hamdi 1341/1925 Kırkkilise (Kırklareli) Vilayeti 45+1

14 Dr. İbrahim İsmail 1341/1925 Kırşehir Vilayeti 55

15 Dr. Şefik Arif 1341/1925 Urfa Vilayeti 43+3

16 Dr. Raif 1342/1926 Kengırı (Çankırı) Vilayeti 48

17 Dr. Süleyman Faik (Yargıcı) 1342/1926 Gazi Ayıntab Vilayeti 41

18 Dr. Hasan Tahsin 1932 Sivas Vilayeti 349

19 Dr. Şükrü Meral 1938** Tokat Vilayeti 180+3

Kaynak: Gümüşçü, s.949.


*9. cüzden sonraki kitaplarda cüz numarası yazılmamıştır. **Kaynakta 1932 olarak baskı hatalıdır.

153
EK 2: Sıhhi ve İçtimai Coğrafya Tahrir Programı

SIHHİ VE İÇTİMAİ COĞRAFYA


TAHRİR PROGRAMI

Birinci Kısım
COĞRAFİ, TARİHÎ, JEOLOJİ (JEOLOJİK) ve İDARİ MALUMAT

I. Fasıl
AHVALİ COĞRAFİYE

Vilayetin hududu. — Arz ve tul dereceleri. — Mesahai sathiye. — Umum


nüfus (kadın, erkek, ırk, din, mezhep). — Dağlar. — Nehirler (güzergâh ve tulleri).
— Göller. — Bataklıklar (vüs’ati, mevkii, sureti teşekkülü ). — Ormanlar.

II. Fasıl
JEOLOJİK MALUMAT

Vilayet mıntıkasının jeoloji (jeolojik) teşekkülâtı. — Madenler (tahlil


raporları ile). — Maden suları (tahlil raporları ile). — Kaplıcalar (tahlil raporları ile).
— İçmeler.

III. Fasıl
TARİHÎ MALUMAT
(Her kasaba için ayrı paragraf açılacaktır.)

Tarihi te’sisi. — Kimler tarafından te’sis edildiği. — Tarihî isimler. —


Hangi millet ve hükümetlerin icrayi hükümet ettikleri. — Âsari atika (fotoğrafları
ile). — Kasabada yetişen meşahîr.

IV. Fasıl
TAKSİMATI MÜLKİYE ve İDARİYE

Umumi malumat (İstibdat, Meşrutiyet Hükümetleri ile İstiklal Harbi


zamanındaki vaziyeti idariye ve bugünkü taksimatı mülkiye). — Taksimatı mülkiye

154
(her kazanın hududu, muhtevi olduğu nahiye ve köy adetleri). — Nüfus (Her kazanın
ayrı ve umumi nüfusu, nahiye ve köylerin ayrı ayrı nüfusları lahikadaki cetvelde
gösterilecektir). — Muhaceret (dâhilden harice, hariçten dâhile, esbabı, tarzı iskânları,
ahvali sıhhiyeleri). — Aşiretler. — Vilayet ve belediye bütçelerinde umuru sıhhiye ve
hayriye için son senelerde (1924’ten itibaren) tefrik edilen mebaliğin miktar ve veçhi
tahsisi ile vilayetin ve şehremanetleri veya belediyelerin umumi varidatına nazaran
nispetleri ve işbu mebaliğden senesi zarfında vuku bulan sarfiyatın miktarı (sene
besene mukayeseli cetvel halinde).

İkinci Kısım
İKLİM ve TABİAT

V. Fasıl
İKLİM ve TABİAT
(Her kasaba için ayrı ayrı)

Vaziyeti tabiiye. — İklim. — Derecei harareti (vasati harareti seneviyeleri).


— Derecei yübuset ve rutubet (senevi vasati rutubeti nisbiyeleri). — Tazyiki nesimi
ve irticaç ettiği hatlar. — Rüzgârlar. — Yağmurlar. — Karlar. — Güneş (güneşin
derecei sühuneti, güneşli günler). — Sis ve duman. — İrtifa iklimleri. —Plajlar. —
(Şimdiye kadar rasadat yapılmamış ise ayrıca kaydedilecektir.)

Üçüncü Kısım
ŞEHİR, KASABA ve KÖYLERİN BELEDİ ve İÇTİMAİ VAZİYETLERİ

VI. Fasıl
MUVASALA ve MUHABERE VASITALARI

Demiryolları. — Limanlar. — Yollar (şehir, kasaba ve köyleri yekdiğerine


rapteden yollar; bunlardan otomobil ve araba müruruna müsait olanların mevkileri ve
tulleri; mevsimlere göre yolların ve münakalatın şekli). — Vesaiti nakliye (vilayet
dâhilinde en çok müstamel olan nakliye vasıtaları). — Posta ve Telgraf merkezleri. —
Telefon şubeleri. — Radyo istasyonları.

155
VII. Fasıl
EMAKİN ve İSKÂN
(Her kasaba için ayrı)
(Resmi, umumi ve hususi emakinden birkaç fotoğraf)

Alelumum tarzı mimari ve inşaat. — Kasaba ve köylerde halkın tarzı iskânı.


— Hususi ve umumi ikametgâhlar. — Tabii ve sınai tecdidi hava usulleri. — Teshin
usulleri (ocaklar, tandırlar… vs.). — Mebanii resmiye. — Mektepler (adedi, nev’i ve
sıhhi vaziyetleri). — Müessesatı hayriye (öksüz yurtları, yetimhane, darülaceze,
irzahane “Türk, Gayri Türk ve Ecnebi”). — Emakini umumiye (hanlar, oteller,
hamamlar, hapishaneler). — Müessesatı sınaiye (alelumum fabrika ve imalathaneler,
maden ocakları… vs.). — Sayfiyeler.

VIII. Fasıl
SULAR
(Her kasaba için ayrı)

Menba suları ve yevmi miktarları (menbaında ve şehir dâhilinde tahlil


raporları ile). — İçilen sular ve yevmi miktarları (tahlil raporları ile). — İçilen suların
sureti isalesi ve sureti tasfiyesi. — Tathiratta kullanılan sular. — Çeşmeler. —
Sarnıçlar. — Birikinti suları. — Buz (memlekette buz fabrikaları, bu hususta
kullanılan suyun menşe’i, buzların ne suretle nakledildiği, soğuk hava mahzenleri). —
Kar ve tabii buz sarfiyatı.

IX. Fasıl
UMUMİ BELEDİYE TEŞKİLATI SIHHİYESİ VE GIDALAR
(Her kasaba için ayrı)

Süt mes’elesi (içilen sütlerin evsafı, istihsal edildikleri miktar, hangi


hayvanlardan istihsal edildiği, tarzı istihlaki, tarzı tasfiye ve takimi, nasıl satıldığı). —
Ekmek (sureti imal ve tarzı taphı). — Mahalli meşhur gıdalar ve yemekler. —
Sokaklar. — Çarşı ve pazar yerleri. — Umumi ve hususi teshin usulleri. — Umumi
ve hususi tenvir usulleri. — Lokantalar. — Berber dükkânları (hali, san’atın hali ve

156
şekli). — Liman ve iskeleler (ahvali, buralarda farelerin gemilere dühul hurucuna
karşı alınan tedbirler). — Tozlar (esbabı). — ve Parklar. — Umumi ve hususi halâlar
(helalar). — Lağım mecraları. — Ahırlar. — Mezbaha. — Etler (sureti nakil ve
muhafazaları). — Kabristanlar. — Müzahrafatın sureti cem’i ve izalesi. — Taaffünat
menbaları.

X. Fasıl
İÇTİMAİ VAZİYET
(Her kasaba için ayrı)

Lisani umumi. — Mahalli tarzı telebbüs (kadın, erkek “fotoğrafları ile”). —


Ziraat (tarzı, şekli, nev’i). — Ticaret ve sanaat (halıcılık, ipekçilik, dokumacılık,
arıcılık, tütüncülük… vs.) ve bunların sıhhate olan tesirleri). — Tarzı maişet ve refah.
— Çamaşır nasıl ve nerelerde yıkanır? — Tarzı iştigal (Halk vaktini neyle geçiriyor?
Kahvehaneler çok mudur? Kumar iptilası ne derecededir? Kulüpler ve içtimai hayat
var mıdır? Yüzücülük, avcılık, tiyatro, musiki ve sanayii nefiseye rağbet; mevcut
sinemaların adedi ve halkın sıhhi-içtimai filmlere karşı teamülü; halkın tababete ve
hıfzıssıhhaya karşı vaziyeti, an’anat “her hususta”, batıl itikatlar). — Ahlak. —
Halkın içkiye karşı olan vaziyeti (kullanılan içkinin nev’i ve mahiyeti, sureti istimali).
— Halkın afyon, esrar, kokain gibi muhaddir cisimlere karşı alaka veya iptilası
(bunların sureti istimal ve tedariki). — Maarif (okuyup yazan nispeti, yeni Türk
harflerinin tesiratı, yeni Türk harflerinden evvel ve sonra okuryazar nispeti). —
İçtimai hayır cemiyetleri (Hilaliahmer, Himayei Etfal, Hilaliahzar; merkezleri ve
şubeleri). — Sıhhi cemiyetler (Verem Mücadele Cemiyeti; Kanser, Sıtma Mücadele
cemiyetleri… vs.). — Mesleki cemiyetler (Etıbba Muhadenet Cemiyeti, Eczacılar
Cemiyeti, Diştabipleri Cemiyeti, Muallimler Birliği, Esnaf cemiyetleri…).— İlmi
cemiyetler (Türk Tıp Encümeni, Türkiye Maarif Cemiyeti…).— Millî cemiyetler
(Türkocakları…).— Amele ahvali, amele mecmaları, miktar ve tarzı mesaileri, sıhhi
ve içtimai vaziyetleri, bunlarda görülen sâyüamel avarızı, sıhhi ve içtimai teşkilatları,
hastane ve dispanserleri, amele birlikleri ve teavün sandıkları). — İçtimai müesseseler
(Leyli tıp ve kabile yurtları, hastabakıcı mektepleri, küçük sıhhiye memurları

157
mektepleri, terbiyei bedeniye ve idman yurtları).

Dördüncü Kısım
HAYVANAT ve NEBATAT

XI. Fasıl
HAYVANAT
(Her kasaba için ayrı)

Hayvanatı ehliye. — Av hayvanları. — Deniz, dere ve göl hayvanları. —


Hayvanatı vahşiye. — Başıboş köpekler. — Sincaplar. —Fareler. — Sivrisinekler
(nevileri, zemanı intişarları, barındıkları yerler, tekessürlerine sebep olan vasatlar). —
Tatarcıklar. — Sinekler. — Tahtakurusu ve pireler. — Bit (bitli insanların takribi
nispeti). — Keneler. — Hayvanat hastalıkları (ineklerde verem; koyunlarda şarbon
vs.).

XII. Fasıl
NEBATAT
(Her kaza için ayrı)

Hububat. — Sebzeler. — Meyveler. — Çiçekler. —Tıbbi nebatlar.

Beşinci Kısım
VAZİYET ve TEŞKİLATI SIHHİYE

XIII. Fasıl
TEŞKİLATI SIHHİYE

Müessesatı Sıhhiye (Vekâlete, idarei hususiyeye ve belediyelere ait


hastaneler, dispanserler, doğum ve bakımevleri; hıfzıssıhha müesseseleri; resmi ve
hususi kimya ve bakteriyoloji laboratuarları; daülkelp müesseseleri; sıtma, frengi,
trahom, verem mücadele teşkilatları (“fotoğrafları, şekil, vaziyet, taksimat, yatak
adetleri, havi oldukları şubeler”). — Hususi hastaneler (fotoğraflarıyla ve yatak adedi
ve şubeleriyle). — Ecnebi ve cemaatler hastaneleri (fotoğraflarıyla ve yatak adetleri
ve şubeleriyle). — Eczaneler (Belediye ve idarei hususiyeye ve sair hayır

158
cemiyetlerine ait eczanelerle umuma mahsus serbest eczaneler ve eczayi tıbbiye
ticarethaneleri ve bunların sahip ve müdiri mes’ulleri, etibba ve baytarlar nezdinde ve
çiftliklerde bulunan ecza dolapları; tacirler arasında san’at ve ziraat işlerinde
kullanılan zehirli maddelerin satıldığı ticarethanelerin sahipleri). — Vilayette mevcut
muvazzaf ve serbest etibba (adetleri, bulundukları mevki, ihtisasları). — Ebeler,
hastabakıcılar. —Diş tabipleri, dişçiler, sıhhiye memurları. — Mütetabbipler var
mıdır? (ne gibi hastalılarla meşgul ve ne tarzda tedavi ettikleri). — Sıhhi
propagandalar (eşkâli; tarzı neşri ve halk üzerindeki tesirleri).

XIV. Fasıl
EMRAZI MUTADE ve BELEDİYE
(Her kasaba için ayrı)

Beledi hastalıklar (ankilostomyaz, dizanteri… vs.) “Şark çıbanları da buraya


dâhildir.”). — Esbabı. — Zemanı zuhuru ve tevessüü. — Mevsimlerin te’siri. —
Tufeylâtı meaiye. — Kel ve uyuz (uyuzun derecei intişarı). — Mevsim hastalıkları
(tatarcık humması, çocuk ishalleri gibi). — Cüzamlılar. —Mecanin. — Körler. —
(esbabı ve nispetleri). — Sakat ve maluller (envai, adedi ve esbabı).

XV. Fasıl
EMRAZI SÂRİYE

Sıtma (vilayette sıtmanın tarihçesi; sıtma menbaları; yapılan mücadele;


kurutulan ve elyevm mevcut olan bataklıklar; muhtelif köylerde çocuklarda tahâl
karinesi). — Sıtmanın ihdas ettiği zararlar (metruk köyler, harabolmuş köyler,
neşvünemasına halel gelmiş çocuklar, “mümkün ise bu üç hali gösteren fotoğraflar”).
— Frengi (fuhuş mücadelesi; fuhuştan mütevellit ceraim istatistiği). — Verem (en
çok müntesir olduğu mahaller, en çok görüldüğü yaş ve şekilleri, intişarına sebep olan
amiller; nüfusu umumiyeye göre nispetleri). — Çiçek ve çiçek bozukları. — Difteri.
— Kızıl. — Dizanteri. — Karahumma. — Trahom. — Sair emrazı sâriye (bütün bu
hastalıkların son beş senelik istatistikleri). — Emrazı sâriye ihbar ve istihbaratının
şekilleri ve kontrolleri. — Son on sene zarfında kolera, veba ve saire gibi istilai
hastalıklar görülmüş ise tarihleri ve buna ait istatistik malumatı. — Sâri hastalıklara

159
karşı mücadele vasıtaları ve bulundukları mahallerin (kaza ve nahiyelerin)
hususiyetleri.

Altıncı Kısım
NÜFUS HAREKÂTI veya HAYATİ İHSAİYAT

XVI. Fasıl
DOĞUM
(Her kasaba için ayrı)

Doğum nispetleri (bir senede bin nüfusa isabet eden diri doğum). — Doğum
ihbarı (Teşkilatı sıhhiyeye zamanında ihbar ediliyor mu?) Ne şekilde istihbarat
cereyan ediyor? — Çocukların sureti tegaddisi (ırzai tabii, ırzai, sınai mahalli
itiyatlar). — Çocuk bakımı. — Sıkıt vukuatı (nispeti, eşkâli, esbabı).

XVII. Fasıl
ÖLÜM
(Her kasaba için ayrı)

“0–1” yaşına kadar çocuk vefiyatı (nispetleri, esbabı, buna karşı alınan
tedbirler). — “1–5” yaşına kadar çocuk vefiyatı (nispetleri, esbabı). — “5–16” yaş
(mektep yaşı) çocuklarının vefiyatı (nispetleri, esbabı).— Ömrü vasati. — Yüz
yaşından fazla yaşayanların miktar ve nispeti.

XVIII. Fasıl
EVLENME-BOŞANMA

Evlenme (Hangi yaşta? Tezayüt mü, tenakus mu var?). — Boşanma (Tezayüt


mü, tenakus mu var? Esbabı?).

LAHİKA

I — Kazalara ayrılmış mesahai sathiye, nüfus (kadın, erkek) ve kesafeti


nüfus (kilometre başına isabet) cetveli.

160
II — Her kazanın merkez kazasıyla beraber köylerinin hane, nüfus
miktarlarını (erkek, kadın); kaza merkezine olan mesafesini (kilometre hesabıyla);
içilecek sularını (menba, dere, kuyu) gösterir cetveli.

III — 1921’den beri senelerin ayrı vukuatını havi ve kazalara ayrılmış


tevellüdat istatistiği (kız, erkek, diri doğum, ölü doğum).

IV — 1921’den beri senelerin ayrı vukuatını havi ve kazalara ayrılmış


vefiyat istatistiği (0–1 yaşına kadar ve bir yaşından yukarı kadın, erkek).

V — 1921’den beri her sene zarfında umum vilayet mıntıkasında görülen


başlıca emrazı sâriyeden her biri için birer cetvel.

VI — Rasadatı havaiyesi tespit edilen kasabalarda son birkaç sene zarfındaki


(her ay için vasati) derecei hararet ve derecei rutubet; tazyiki nesimi ve yağmurlarını
gösterir cetvel.

VII — Vilayet mıntıkasındaki tıbbi nebatatın isimlerini ve en ziyade


neşvünema buldukları mevkileri gösterir cetvel (bunların mahallince sureti istimali ve
istifadenin derece ve tarzı).

VIII — Vilayetin son seneye mahsus, kazalara ayrılmış, arazii mezrua ve


gayri mezrua cetveli (dönüm miktarıyla).

IX — Vilayetin birkaç senelik kazalara ayrılmış ihracat cetveli.

X — Vilayetin birkaç senelik kazalara ayrılmış ağnam ve hayvanatı bakariye


ve feresiye cetveli.

XI — Her kazanın mektep, fabrika (nevileriyle) ve değirmenlerini gösterir


cetvel.

XII — Vilayet dâhilindeki kabilişürp suların mevkilerini ve tahlil raporlarını


havi cetvel.

XIII — Vilayet dâhilindeki maden sularının mevkilerini ve tahlil raporlarını

161
havi cetvel.

MERBUTAT

1 — Vilayetin umumi haritası (dağlar, nehirler, göller, şimendifer ve şose


yolları; vilayet, kaza ve nahiye merkezleri).

2 — Her kazanın (nahiyeleri, köyleri, dağları, nehirleri, yolları gösterir


muvazzah) ayrı ayrı haritası.

3 — Vilayetin jeolojik haritası (arazii rüsubiye, kilsiye, volkaniye… ilah (ve


benzerleri); madensuları, kaplıcalar, içmeler… ilah).

4 — Vilayetin bataklıklarını gösterir harita.

5 — Vilayetin müessesatı sıhhiyesini (hastaneler, dispanserler, hıfzıssıhha


müessesesi; laboratuarlar; tathir merkezleri; sahil sıhhiye merkez ve muhafızlıkları;
sıtma mücadele mıntıka ve şube merkezleri; frengi, trahom ve sair emrazı sâriye
mücadele merkezleri… ilah) gösterir harita.

6 — 1921’den itibaren vilayetin senelik tevellüdat ve vefiyat nispetlerini


gösterir grafik.

Kaynak: Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti, Sayı.25 (Nisan 1929), s.470-480.

162
EK 3: 1925–1926 Senesi Bayezid Vilayeti Memurları ve Memuriyetleri

Bayezid Vilayeti

Memuriyet Memurlar Memuriyet Memurlar

Vali Kamil Bey


Karaköse Kazası
Muhasebeci Şefik "
Tahrirat Müdürü Cemal Bey " Kaimmakam Hayreddin Bey
Müftü . Mal Müdürü Hakkı "
Mahkeme-i Asliye Reisi İsmail Hakkı " Müftü Sadullah Efendi
" Cinayet Müddeiumumisi Mustafa Nuri " Bidayet Hâkimi
" " Azası Şerif " Müddeiumumi Ahmed Şevket Bey
" " " Abdülkadir " Müstantık Mehmed Ali "
" " Aza Mülazımı Yusuf Ziya "
Eleşkird Kazası
" " " Yusuf Hayri "
" " " Salih " Kaimmakam İhsan Fikri Bey
Müstantık (sorgu yargıcı) Mustafa Sıdkı " Mal Müdürü Mehmed Şevki "
Jandarma Kumandanı Bekir Sıdkı " Müftü Selim Efendi
Sıhhiye Müdürü . Müddeiumumi Ahmed Müştak Bey
Tapu Müdürü . Müstantık Şefik "
Nüfus Müdürü Hamdi Bey Bey Tutak Kazası
Baytar Müdürü Şakir "
Kaimmakam Seri Bey
Belediye Reisi Mahmud Efendi
Mal Müdürü Vekili Ahmed Şevket "
Diyadin Kazası Müftü Mehmed Şekeri Efendi
Kaimmakam . Sulh Hâkimi Yusuf Ziya Bey
Mal Müdürü Fazıl Bey Iğdır Kazası
Müftü Vekili Mehmed Efendi
Kaimmakam Akif Rahmi Bey
Müstantık Mustafa Bey
Mal Müdürü Ahmed Zühdi "
Kulp Kazası Müftü .
Kaimmakam Ahmed Şekeri Bey Hâkim Vehbi Bey
Mal Müdürü Mehmed Hüseyin " Müddeiumumi Salih Zeki "
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1925-1926, s.514.

163
EK 4: 1926–1927 Senesi Bayezid Vilayeti Memurları ve Memuriyetleri

Bayezid Vilayeti

Memuriyet Memurlar Memuriyet Memurlar

Vali Ziya Bey


Karaköse Kazası
Muhasebeci Abdülcelil "
Tahrirat Müdürü Cemal " Kaimmakam Ziya Bey
Müftü . Mal Müdürü Hakkı "
Mahkeme-i Asliye Reisi Asaf Talat Bey Müftü Sadullah "
Müddeiumumi Vekili Aza Mülazımı Mustafa Sıdkı " Hâkim Yusuf Ziya "
Aza Münhal Müddeiumumi Münhal (boş)
Aza Hilmi Bey Müstantık Mehmed Faik Bey
Aza Mülazımı Yusuf Sabri "
" " Mustafa Sıdkı "
Eleşkird Kazası
" " Mehmed Ali " Kaimmakam İhsan Fikri Bey
Müstantık Şevki " Mal Müdürü Şevki "
Jandarma Kumandanı Bekir Sıdkı " Müftü Selim Efendi
" Muavini Kamil " Hâkim Yusuf Ziya Bey
Sıhhiye Müdürü Kemal " Müddeiumumi Münhal
Tapu Müdürü Fethi " Müstantık Rauf Bey
Nüfus Müdürü Hamdi "
Baytar Müdürü Şevket " Tunak (Tutak) Kazası
Belediye Reisi Mustafa " Kaimmakam Rüşdi Bey
Diyadin Kazası Mal Müdürü Eşref "
Müftü Münhal
Kaimmakam Hayri Bey
Sulh Hâkimi Münhal
Mal Müdürü Fazıl "
Hâkim Ahmed Müştak " Iğdır Kazası
Müddeiumumi (savcı) .
Kaimmakam İhsan Bey
Müstantık Mustafa Fehmi Bey
Mal Müdürü Mehmed Hüseyin "
Müftü Vekili Mehmed Efendi
Müftü Münhal
Kulb Kazası Hâkim Abdülrahman Bey
Müddeiumumi Salih Zeki "
Kaimmakam Şekeri Bey
Müstantık Salim "
Mal Müdürü Şevket "
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1926-1927, s.710.

164
EK 5: 1927–1928 Senesi Bayezid Vilayeti Memurları ve Memuriyetleri

Bayezid Vilayeti

Memuriyet Memurlar Memuriyet Memurlar

Müftü .
Merkez Karaköse Kazası
Sulh Mahkemesi Reisi Ahmed Cemil Bey
Vali Serya Bey Müddeiumumi .
Muhasebeci İsa Mansur " Müstantık .
Tahrirat Müdürü Cemal " Posta ve Telgraf Müdürü Mustafa Bey
Müftü Sadullah Efendi
Ağır Cezalı Asliye Mahkemesi Reisi Rıfat Bey
Eleşkird Kazası
Müddeiumumi Cemal " Kaimmakam .
Aza Kadri " Mal Müdürü .
" Müştak " Müftü .
" Mülazımı Kemal " Hükümet Tabibi .
Müstantık Hayati "
Diyadin Kazası
Vilayet Jandarma Kumandanı Kamil "
Polis Serkomiseri Hulusi " Kaimmakam Hayri Bey
Maarif Müdürü Helaku " Mal Müdürü Fazıl "
Sıhhiye ve Muavenet-i İctimaiye Müdürü Kemal " Müftü Vekili Mehmed Efendi
Merkez Hükümet Tabibi . Sulh Hâkimi Hamid Bey
Muhasebe-i Hususiye Müdürü Musa Bey Hükümet Tabibi Ali Seyfeddin "
Nüfus Müdürü Cafer Sadık " Posta ve Telgraf Müdürü Ahmed "
Tapu " Fethi "
Tutak Kazası
Hükümet Tabibi .
Baytar Şevket Bey Kaimmakam Rüşdi Bey

Telgraf ve Posta Merkez Müdürü Rahmi " Mal Müdürü Şevki "

Belediye Reisi Piri " Müftü Mehmed Şekeri Efendi


Posta ve Telgraf Müdürü Mehmed Kamil Bey
Iğdır Kazası Hükümet Tabibi .
Kaimmakam Hakkı Bey
Bayezid Kazası
Mal Müdürü Eşref "
Hâkim Abdülrahman Habib " Kaimmakam Yusuf Ziya Bey

Müddeiumumi Celal " Mal Müdürü Mehmed İzzet "

Müstantık Mehmed Salim " Müftü .

Posta ve Telgraf Müdürü Zeki " Mahkeme-i Asliye Reisi .

Hükümet Tabibi Mehmed Kemaleddin " Müddeiumumi Hasan Fehmi Bey


Aza Ahmed Cemal "
Kulb Kazası Müstantık Şevki "
Kaimmakam Şekeri Bey Hükümet Tabibi .
Mal Müdürü . Posta ve Telgraf Müdürü Halil Bey
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.713-714.

165
EK 6: 1925–1926 Senesi Urfa Vilayeti Memurları ve Sıfat-ı Memuriyetleri

Urfa Vilayeti

Memuriyet Esami Memuriyet Esami

Vali Fuad Bey


Muhasebeci Kemal " Harran Kazası
Tahrirat Müdürü Zülküfül "
Kaimmakam Necmeddin Bey
Müftü Hasan Efendi
Mal Müdürü Şihab "
Mahkeme-i Asliye Reisi Mehmed Subhi "
Müftü Halil Efendi
Cinayet Müddeiumumisi İlyas "
Posta ve Telgraf Müdürü Kemal Bey
Mahkeme-i Asliye " Hasan "
" Azası Hüsni "
Suruc Kazası
" " Ahmed Hamdi "
" " Burhaneddin " Kaimmakam Seyfeddin Bey
" Aza Mülazımı Abdullah Nesib " Mal Müdürü Abdullah Şefik "
" " Zeynelabidin " Müftü Mustafa Seri Efendi
Müstantık Niyazi " Hâkim Mahmud Necib Bey
Jandarma Kumandanı Faruk " Müddeiumumi Hasan Hüsni "
Maarif Müdürü İbrahim Niyazi " Müstantık Mahmud "
Sıhhiye " Tahsin " Posta ve Telgraf Müdürü Kanber "
Muhasebe-i Hususiye " Bahaddin "
Tapu " Emin " Birecik Kazası
Nüfus " Halil Rıfat "
Kaimmakam
Baytar " Ali Rıza "
Mal Müdürü Şerif Bey
Evkaf " Mehmed Celal "
Müftü Ali Avni Efendi
Rüsumat Başmüdürü " Ragıb "
Mahkeme-i Asliye Reisi Servet Bey
Posta ve Telgraf " Vasfi "
" Müddeiumumisi Asaf "
Muhasebe Mümeyyizi Musa Ziya "
Müstantık Nazif "
Varidat " Osman Halid "
Posta ve Telgraf Müdürü Mehmed Rıza "
Sermühendis Ahmed Rıza "
Belediye Reisi Reşid "
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1925-1926, s.503.

166
EK 7: 1926–1927 Senesi Urfa Vilayeti Memurları ve Sıfat-ı Memuriyetleri

Urfa Vilayeti

Memuriyet Esami Memuriyet Esami

Vali Fuad Bey


Birecik Kazası
Muhasebeci Kemal "
Tahrirat Müdürü Cemal " Kaimmakam Şekeri Bey
Müftü Hasan Efendi Mal Müdürü Şerif "
Cinayet Mahkemesi Reisi Subhi Bey Müftü Halil Efendi
" Müddeiumumi İlyas " Mahkeme-i Asliye Reisi Galib Bey
" " Muavini Selahaddin " Müddeiumumi İsmet "
" " Azası Hanefi " Müstantık Nazif "
" " " Yusuf " Posta ve Telgraf Müdürü Zihni "
" " Mülazımı Burhaneddin "
Hilvan Kazası
" " " Zeynelabidin "
Mahkeme-i Asliye Azası Fikri " Kaimmakam Muhterem Bey

Jandarma Kumandanı Binbaşı Faruk " Malmüdürü .

Maarif Müdürü Niyazi " Müftü .

Sıhhiye Müdürü Tahsin " Viranşehir Kazası


Muhasebe-i Hususiye Müdürü Bahaddin "
Kaimmakam İsmail Hakkı Bey
Nüfus " Ali Rıza "
Mal Müdürü Mahmud Nedim "
Tapu " Hakkı "
Müftü Abdülkerim Efendi
Baytar " .
Mahkeme-i Asliye Reisi Zülgaffar Bey
Posta ve Telgraf Müdürü Mehmed Şekeri Bey
" Müddeiumumisi Şevket "
Muhasebe Mümeyyizi Adil "
Müstantık Abdülaziz "
Belediye Reisi Kasım "
Posta ve Telgraf Müdürü Sabit "
Harran Kazası
Yaylak Kazası
Kaimmakam Necmeddin Bey
Kaimmakam İsmail Bey
Mal Müdürü Şihabeddin "
Mal Müdürü Ahmed "
Müftü Halil Efendi
Müftü .
Posta ve Telgraf Müdürü Kemal Bey
Siverek Kazası
Suruc Kazası
Kaimmakam Mahmud Selahaddin Bey
Kaimmakam .
Mal Müdürü Mahmud Celaleddin "
Mal Müdürü .
Müftü Ali Asım Efendi
Müftü Mustafa Efendi
Mahkeme-i Asliye Reisi Esiruddin "
Mahkeme-i Asliye Reisi Abdah Nesib Bey
" Müddeiumumisi Abdülkadir "
Müddeiumumi Hüseyin Hüsni "
Müstantık Sabri "
Müstantık Mahmud "
Posta ve Telgraf Müdürü Tahir "
Posta ve Telgraf Müdürü Hayati "
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1926-1927, s.691-692.

167
EK 8: 1927–1928 Senesi Urfa Vilayeti Memurları ve Sıfat-ı Memuriyetleri

Urfa Vilayeti

Memuriyet Esami Memuriyet Esami


Vali Fuad Bey Posta ve Telgraf Müdürü Sabit Bey
Muhasebeci Kemal "
Suruc Kazası
Tahrirat Müdürü İsmail Cemaleddin "
Müftü Hüseyin Hüsni Efendi Kaimmakam Mustafa Zeki Bey
Mahkeme-i Asliye Reisi İsmail Hakkı Bey Mal Müdürü Mustafa Hikmet "
" Müddeiumumisi İsmail Subhi " Müftü Mustafa Seri Efendi
" " Muavini Ahmed Emin Ali " Hâkim Zeynelabidin Bey
" Azası Hanefi " Müddeiumumi İskender "
" " Abdülcelil " Müstantık Mahmud Nedim "
Müstantık Sami " Hükümet Tabibi Emin Esad "
İcra Reisi Hakkı " Posta ve Telgraf Müdürü Şemsi "
Jandarma Kumandanı Süheyl "
Harran Kazası
Polis Merkez Memuru Mustafa Sakıb "
Maarif Müdürü Niyazi " Kaimmakam Necmeddin Bey

Sıhhiye ve Muavenet-i İctimaiye Müdürü Hasan Tahsin " Mal Müdürü Kadri "

Merkez Hükümet Tabibi Hüseyin " Müftü Halil İbrahim Efendi

Muhasebe-i Hususiye Müdürü Bahaddin " Hükümet Tabibi .

Nüfus Müdürü Mahmud " Posta ve Telgraf Müdürü Faik Bey

Tapu " Hakkı " Yaylak Kazası


Evkaf " Akif "
Kaimmakam İsmail Hakkı Bey
Ziraat Memuru Yunus Seri "
Mal Müdürü Ahmed Hamdi "
Baytar Memuru Ali Rıza "
Müftü İsmail Efendi
Posta ve Telgraf Müdürü Cemal "
Hükümet Tabibi Sedad Celal Bey
İskân " Veysi "
Belediye Reisi Ömer " Siverek Kazası
Birecik Kazası Kaimmakam Selahaddin Bey
Mal Müdürü Ahmed Hamdi "
Kaimmakam Şekeri Bey
Müftü Asım Efendi
Mal Müdürü Şerif Halid "
Mahkeme-i Asiye Reisi Esiruddin Bey
Müftü Halil Efendi
Müddeiumumi Abdülkadir Kemal "
Hâkim Galib Kadri Bey
Aza Hasan Tahsin "
Müddeiumumi İsmet "
" Mustafa Hilmi "
Müstantık Nazif "
" Mülazımı Fethullah Fethi "
Hükümet Tabibi Şekeri "
Müstantık Mehmed Sabri "
Posta ve Telgraf Müdürü Zihni "
Hükümet Tabibi Kamil "
Viranşehir Kazası Posta ve Telgraf Müdürü Mehmed Tahir "

Kaimmakam İsmail Hakkı Bey Hilvan Kazası


Mal Müdürü Mahmud Nedim "
Kaimmakam Rıfat Bey
Müftü Abdülkerim Efendi
Mal Müdürü Salih "
Hâkim-i Münferid Hadi Bey
Müftü Hamdi Efendi
Müddeiumumi Kemal "
Hükümet Tabibi .
Müstantık Abdulaziz Hulusi "
Posta ve Telgraf Müdürü Şekeri Bey
Hükümet Tabibi .
Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928, s.690-691.

168
EK 9: 28 Ekim 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Bayezid Vilayetinin Kaza, Şehir ve Köyler İtibariyle Nüfus Tablosu

Şehre Bağlı Diğer Nahiye ve Tüm Nahiye ve Vilayetin


Şehir Nüfusu
Köylerin Nüfusu Köylerin Nüfusu Köylerin Nüfusu Toplam Nüfusu
Vilayet
ve Kaza
Yüzölçümü
Mevki Adedi

Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Nüfus Yoğunluğu

Toplam
Toplam
Toplam
Toplam
Toplam

Bayezid
1.298 2.632 3.930 3.792 3.845 7.637 4.330 4.570 8.900 8.122 8.415 16.537 9.420 11.047 20.467 3.205 6 174
Merkez

Iğdır 1.391 2.325 3.716 5.330 5.606 10.936 5.028 5.287 10.315 10.358 10.893 21.251* 11.749 13.218 24.967 2.105 12 88

Eleşkird 188 196 384 3.764 4.129 7.893 ___ ___ ___ 3.764 4.129 7.893 3.952 4.325 8.277 1.090 8 86

169
Diyadin 244 401 645 2.929 3.077 6.006 2.486 2.644 5.130 5.415 5.721 11.136 5.659 6.122 11.781 1.810 7 113

Tutak 207 228 435 2.565 2.692 5.257 ___ ___ ___ 2.565 2.692 5.257 2.772 2.920 5.692 1.890 3 92

Karaköse 715 3.503 4.218 5.485 7.509 12.994 1.776 1.727 3.503 7.261 9.236 16.497 7.976 12.739 20.715 2.310 9 133

Kulp 478 636 1.114 2.893 2.838 5.731 1.801 1.889 3.690 4.694 4.727 9.421 5.172 5.363 10.535 840 13 97

Toplam 4.521 9.921 14.442 26.758 29.696 56.454 15.421 16.117 31.538 42.179 45.813 87.992 46.700 55.734 102.434 13.250 8 783

Kaynak: Başvekâlet Merkezi İstatistik Müdüriyet-i Umumiyesi, 28 Teşrin-i Evvel 1927 Umumi Nüfus Tahriri Vilayet, Kaza, Şehir ve Köyler İtibariyle
Türkiye Nüfusu, Ankara: Türk Ocakları Merkez Heyeti Matbaası, 1928, s.20. *Kaynak tabloda hatalı verilmiştir.
EK 10: 28 Ekim 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Urfa Vilayetinin Kaza, Şehir ve Köyler İtibariyle Nüfus Tablosu

Şehre Bağlı Diğer Nahiye ve Tüm Nahiye ve Vilayetin


Şehir Nüfusu
Köylerin Nüfusu Köylerin Nüfusu Köylerin Nüfusu Toplam Nüfusu
Vilayet
ve Kaza
Yüzölçümü
Mevki Adedi

Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek
Kadın
Erkek

Yekûn
Yekûn
Yekûn
Yekûn
Yekûn
Nüfus Yoğunluğu

Urfa
14.598 15.320 29.918 2.295 2.272 4.567 12.480 12.215 24.695 14.775 14.487 29.262 29.373 29.807 59.180 3.330 18 297
Merkez

Birecik 4.662 4.438 9.100 2.806 2.740 5.546 8.529 8.250 16.779 11.335 10.990 22.325 15.997 15.428 31.425 680 46 131

Harran 172 401 573 3.068 2.956 6.024 3.107 3.420 6.527* 6.175 6.376 12.551 6.347 6.777 13.124 2.315 6 153

170
Suruç 612 939 1.551 8.502 8.399 16.901 ___ ___ ___ 8.502 8.399 16.901 9.114 9.338 18.452 1.230 15 157

Siverek 7.638 7.350 14.988 3.259 2.993 6.252 11.619 10.485 22.104 14.878 13.478 28.356 22.516 20.828 43.344 3.370 13 320

Viranşehir 994 1.363 2.357 2.244 2.124 4.368 3.018 2.578 5.596 5.262 4.702 9.964 6.256 6.065 12.321 2.240 5 91

Hilvan 301 301 602 5.838 5.738 11.576 ___ ___ ___ 5.838 5.738 11.576 6.139 6.039 12.178 1.080 11 135

Yaylak 487 509 996 4.991 5.061 10.052 3.151 3.264 6.415 8.142 8.325 16.467 8.629 8.834 17.463 1.635 11 141

Yekûn 29.464 30.621 60.085 33.003 32.283 65.286 41.904 40.212 82.116 74.907 72.495 147.402 104.371 103.116 207.487 15.880 13 1.425

Kaynak: 28 Teşrin-i Evvel 1927 Umumi Nüfus Tahriri Vilayet, Kaza, Şehir ve Köyler İtibariyle Türkiye Nüfusu, s.19. *Kaynakta 6.520 olarak hatalıdır.
EK 11: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Bayezid Vilayetinde Kazalar İtibariyle
Nüfusun Anadil Bakımından Cinsiyete Göre Bileşimi Tablosu

Türkçe

Rumca

Ermenice

Fransızca

İtalyanca

İngilizce

Arapça

Acemce

Yahudice

Çerkezce

Kürtçe

Tatarca

Arnavutça

Bulgarca
Meçhul
Diğer ve
Kadın/
Kazalar
Erkek

K 3.955 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 5.508 _ _ _ _
Bayezid

E 4.572 _ _ _ _ _ _ _ _ 3 6.452 _ _ _ _

K 977 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 4.701 _ _ _ _
Diyadin

E 1.022 _ _ _ _ _ _ 1 _ _ 5.147 _ _ _ 3

K 470 _ 1 _ _ _ _ _ _ _ 3.837 _ _ _ _
Eleşkirt

E 648 _ _ _ _ _ _ _ _ 5 3.968 _ _ _ _

K 6.054 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 5.770 _ _ _ 1
Iğdır

E 7.291 _ _ _ _ _ _ _ _ 1 6.080 _ _ _ 12

1.976 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 5.970 _ _ _ _
Karaköse

E 7.056 _ _ _ _ _ _ 2 _ 4 6.265 _ _ _ 55

K 3.467 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 1.711 _ _ _ _
Tuzluca
(Kulp)

E 3.769 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 1.580 _ _ _ _

K 907 _ _ _ _ _ _ _ _ _ 2.104 _ _ _ _
Tutak

E 1.406 _ _ _ _ _ _ _ _ 2 1.833 _ _ _ _

K 17.806 _ 1 _ _ _ _ _ _ _ 29.601 _ _ _ 1
Toplamı
Vilayet

E 25.764 _ _ _ _ _ _ 3 _ 15 31.325 _ _ _ 70

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü, 28 Teşrinievel 1927 Umumi
Nüfus Tahriri, Fasikül.I, Sayı.7, İstanbul: Hüsnütabiat Matbaası, 1929, s.230. Kaynakta Bayezid,
Bayazıt olarak geçer.

171
EK 12: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Urfa Vilayetinde Kazalar İtibariyle
Nüfusun Anadil Bakımından Cinsiyete Göre Bileşimi Tablosu

Türkçe

Rumca

Ermenice

Fransızca

İtalyanca

İngilizce

Arapça

Acemce

Yahudice

Çerkezce

Kürtçe

Tatarca

Arnavutça

Bulgarca
Meçhul
Diğer ve
Kadın/
Kazalar
Erkek

K 13.373 _ _ _ _ _ 354 _ 4 _ 416 _ _ _ 10


Şehir

E 14.269 _ _ 2 _ _ _ _ 6 7 646 1 _ _ 10
K 2.536 _ 36 _ _ _ 5.669 _ _ _ 6.626 _ _ _ _
Köy
Urfa

E 2.480 _ 12 _ _ _ 5.424 _ _ _ 6.493 _ _ _ 4


Toplam

K 15.909 _ 36 _ _ _ 6.023 _ 4 _ 7.042 _ _ _ 10

E 16.749 _ 12 2 _ _ 5.424 _ 6 7 7.139 1 _ _ 14


Birecik

K 10.536 _ _ _ _ _ 263 _ _ _ 5.258 _ _ _ _

E 9.759 _ _ _ _ _ 225 _ 5 _ 5.426 _ _ _ _

K 81 _ _ _ _ _ 4.675 _ _ _ 332 _ _ _ _
Haran

E 462 _ _ _ _ _ 4.445 _ _ _ 373 _ _ _ _

K 240 _ _ _ _ _ 468 _ _ _ 5.393 _ _ _ _


Hilvan

E 514 _ _ _ _ _ 491 _ _ _ 5.029 _ _ _ _

K 6.991 _ 11 _ _ _ 16 _ 16 _ 459 _ _ _ 369


Şehir

E 6.363 _ 3 _ _ _ 19 _ 12 _ 409 _ _ _ 294


K 4.773 _ 1 _ _ _ 765 _ _ _ 5.574 _ _ _ 2.838
Siverek

Köy

E 4.440 _ _ _ _ _ 573 _ _ _ 5.226 _ _ _ 2.638


Toplam

K 11.764 _ 12 _ _ _ 781 _ 16 _ 6.033 _ _ _ 3.207

E 10.803 _ 3 _ _ _ 592 _ 12 _ 5.635 _ _ _ 2.932

K 1.238 _ _ _ _ _ 103 _ _ _ 7.844 _ _ _ _


Suruç

E 1.585 _ _ _ _ _ 104 _ 1 _ 7.756 _ _ _ 1


Viranşehir

K 409 _ _ _ _ _ 1.078 _ _ _ 1.734 _ _ _ 11

E 971 _ _ _ _ _ 909 _ _ _ 1.682 _ _ _ 13


Yaylak

K 639 _ _ _ _ _ 5 _ _ _ 7.999 _ _ _ _

E 523 _ _ _ _ _ 7 _ _ _ 8.113 _ _ _ _
Toplamı

K 40.816 _ 48 _ _ _ 13.396 _ 20 _ 41.635 _ _ _ 3.228


Vilayet

E 41.366 _ 15 2 _ _ 12.197 _ 24 7 41.153 1 _ _ 2.960


Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül.I, s.247-248.

172
EK 13: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Kazalar İtibariyle Bayezid Vilayeti
Nüfusunun Cinsiyete Göre Meslek Durumunu Gösterir Tablo

Mesleksiz veya
Meslekler

Meçhul
Kadın/

Muhtelif
Kazalar

Toplam
Memur
Serbest

Hâkim
Ticari

Ordu
Erkek Zirai

Sınai

PTT
K 567 1 _ _ _ _ _ _ 1 569 8.894
Bayezid
E 4.308 127 230 29 86 19 1.056 5 75 5.935 5.092

K 1.926 115 14 _ _ _ _ _ 7 2.062 3.616


Diyadin
E 2.662 25 97 13 26 6 43 6 69 2.947 3.226

K 706 1 1 _ _ _ _ _ _ 708 3.600


Eleşkirt
E 2.309 8 15 9 14 6 _ _ 1 2.362 2.259

K 1.179 22 5 1 _ _ _ _ 22 1.229 10.596


Iğdır
E 87 356 11 25 3 773 4 283 7.037 8.579 4.805

K 1.102 _ 2 _ _ _ _ _ 1 1.105 6.841


Karaköse
E 2.819 32 99 13 65 7 5.385 9 87 8.516 4.866

K 509 16 22 _ _ _ _ _ 2 549 4.629


Tuzluca
(Kulp)
E 2.048 21 101 3 47 6 109 1 13 2.349 3.000

K 69 _ _ _ _ _ _ _ _ 69 2.942
Tutak
E 1.271 28 22 16 18 3 5 3 3 1.369 1.872

K 6.058 155 44 1 _ _ _ _ 33 6.291 41.118


Vilayet
Toplamı
E 15.504 597 575 108 259 820 6.602 307 7.285 32.057 25.120

Genel Toplam 21.562 752 619 109 259 820 6.602 307 7.318 38.348 66.238
Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül. I, s.186. Kaynakta Bayezid, Bayazıt
olarak geçer.

173
EK 14: 1927 Genel Nüfus Sayımına Göre Kazalar İtibariyle Urfa Vilayeti
Nüfusunun Cinsiyete Göre Meslek Durumunu Gösterir Tablo

Mesleksiz veya
Meslekler

Meçhul
Kadın/

Muhtelif
Kazalar

Toplam
Memur
Serbest

Hâkim
Ticari
Erkek

Ordu
Zirai

Sınai

PTT
K 266 21 16 7 5 _ _ _ 22 337 13.820
Şehir
E 2.442 1.779 1.760 157 429 24 965 9 539 8.104 6.837
K 1.261 2 4 _ _ _ _ _ 8 1.275 13.592
Urfa Köyler
E 5.681 22 172 13 8 2 2 _ 105 6.005 8.408
K 1.527 23 20 7 5 _ _ _ 30 1.612 27.412
Toplam
E 8.123 1.801 1.932 170 437 26 967 9 644 14.109 15.245
K 2.776 17 3 9 1 _ _ _ 36 2.842 13.215
Birecik
E 5.656 564 637 73 124 9 62 12 412 7.549 7.866
K 91 _ _ _ _ _ _ _ _ 91 4.997
Haran
E 2.151 5 20 1 96 _ 202 41 18 2.534 2.746
K 376 _ 2 _ _ _ _ _ 1 379 5.722
Hilvan
E 2.717 26 88 17 16 4 18 _ 36 2.922 3.112
K 148 14 4 2 _ _ _ _ 7 175 7.687
Şehir
E 948 446 707 49 84 17 448 8 496 3.203 3.897
K 1.487 4 1 _ _ _ _ _ 4 1.496 12.455
Siverek Köyler
E 6.040 63 66 15 9 1 8 2 48 6.252 6.625
K 1.635 18 5 2 _ _ _ _ 11 1.671 20.142
Toplam
E 6.988 509 773 64 93 18 456 10 544 9.455 10.522
K 539 6 3 4 2 _ _ _ 16 570 8.615
Suruç
E 4.045 75 168 45 113 5 308 14 60 4.833 4.614
K 257 6 2 2 _ _ _ _ 1 268 2.964
Viranşehir
E 1.339 79 146 15 51 5 519 2 71 2.227 1.348
K 167 2 _ _ _ _ _ _ _ 169 8.474
Yaylak
E 3.357 46 132 30 18 _ 25 1 11 3.620 5.023
K 7.368 72 35 24 8 _ _ _ 95 7.602 91.541
Vilayet Toplamı
E 34.376 3.105 3.896 415 948 67 2.557 89 1.796 47.249 50.476
Genel Toplam 41.744 3.177 3.931 439 956 67 2.557 89 1.891 54.851 142.017
Kaynak: 28 Teşrinievel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül. I, s.203-204.

174
EK 15: Bayezid Vilayetindeki Dağlar ve İrtifalarını Gösterir Grafik

175
Kaynak: Edhem, s.1-2.
EK 16: Urfa Vilayetinin 1925 Senesine Ait Hayvan ve Hayvansal Ürün İthalat ve İhracatı

İthalat-İhracat
Manda Keçi Kuzu Tuzlu Keçi Yün
Sığır Derisi Koyun Keçi Derisi Derisi Sade
Derisi Derisi Oğlak Bağırsak Kılı Yapağı
İ
h Miktarı 1.328 2.120 0 400 60 17 4.512 9.328 5.037 585 2.637 188 247.054
r
a
c Meblağı
a (lira)
43.920 1.400 0 4.593 40 69 2.250 37.365 3.398 565 11.377 91 158.292
t
İ
t Miktarı 24.215
h
a
l
Meblağı
a 27.815

176
(lira)
t

Canlı Hayvan Alım ve Satım


Kuzu Beygir Irak Ester Kuzu
Sığır Koyun Keçi Deve Merkep Sığır Koyun Keçi Deve
Oğlak Kısrak Merkebi (Katır) Oğlak
İ
h Miktarı 1.361 3.857 11.325 15.672 17 1.171 3.545 12 3.324 11.816 30.159 26.285 218
r
a
c Meblağı
(lira)
36.600 40.100 74.417 56.082 1.010 62.930 80.500 690 86.900 124.880 239.656 107.040 19.400
a
t
İ
t Miktarı 2
h
a
l Meblağı
a (lira)
375
t
Kaynak: T.C. Devlet Salnamesi 1926-1927, s.688.
KAYNAKÇA

Kitaplar

Akyüz, Yahya. Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1982’ye). Ankara: Ankara


Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları, 1982.

Alakom, Rohat. Orta Anadolu Kürtleri. Kürt Tarihi ve Kültürü Dizisi 7, I. Basım.
İstanbul: Evrensel Basım Yayın, 2004.

Arif, Şefik. Türkiye’nin Sıhhi-i İctimai Coğrafyası Urfa Vilayeti. İstanbul:


Kağıdcılık ve Matbaacılık Anonim Şirketi, 1925.

Aslan, Yavuz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin Kuruluşu, Evreleri,


Yetki ve Sorumluluğu (23 Nisan 1920-30 Ekim 1923). Ankara: Yeni Türkiye
Yayınları, 2001.

Bayrak, Mehmet (hzl.). Kürdoloji Belgeleri. I. Baskı, Ankara: Özge Yayınları, 1994.

Behlülgil, Mefahir. İmparatorluk ve Cumhuriyet Dönemlerinde İllerimiz. İstanbul:


Özal Matbaası, 1992.

Beysanoğlu, Şevket (hzl.). Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler. I. Basım.


İstanbul: Sosyal Yayınlar, 1992.

Birinci Genel Müfettişlik. Güney Doğu Birinci Genel Müfettişlik Bölgesi. İstanbul:
Cumhuriyet Matbaası, 1939.

Cemal, Mehmed. Anadolu: İstatistiki İktisadi Askeri Coğrafya. Cilt.1, Dersaadet:


Matbaa-i Askeriye, 1336.

Cumhuriyet Halk Partisi. On Beşinci Yıl Kitabı. İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1938.

Edhem, İbrahim. Türkiye’nin Sıhhi-i İctimai Coğrafyası Bayezid Vilayeti. İstanbul:


Kağıdcılık ve Matbaacılık Anonim Şirketi, 1925.

Genel Kurmay Başkanlığı (Coğrafya Encümeni). Doğu Anadolu Coğrafyası Tabiî,


Ziraî, Beşerî, Baytarî. C.7, Ankara: Genelkurmay Matbaası.

Güner, İbrahim. İlimiz Iğdır. Iğdır: İl Milli Eğitim Müdürlüğü Koruma ve Yaşatma
Derneği, 1993.

Karakaş, Mahmut. Şanlıurfa Mezar Taşları. 1. Basım, Şanlıurfa: Şurkav Yayınları,


No.14, 1996.

177
Orak, Hüseyin, Türkiye Kılavuzu, Cilt I, Ankara: İbrahim Horoz Basımevi, 1946.

Tönük, Vecihi. Türkiye’de İdare Teşkilatı. Ankara: Kanaat Basım ve Ciltevi, 1945.

Vahapoğlu, Hidayet. Osmanlı’dan Günümüze Azınlık ve Yabancı Okullar. İstanbul:


Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1997.

Yücel, Hasan-Âli. Türkiye’de Orta Öğretim. 1. Baskı. Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı
Yayınları, 1994.

Süreli Yayınlar

Akyüz, Jülide. “Göç Yollarında; Kafkaslardan Anadolu’ya Göç Hareketleri”, Bilig


Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi. Sayı.46, Yaz 2008, ss.37-56.

Arslan, Nebahat Oran. “Güney Kafkasya’dan Türkiye’ye Gelen Muhacir Ve


Mültecilerin Durumu (1921-1945)”. A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Dergisi. Sayı.35, 2007, ss.341-359.

Çamurcuoğlu, Gülden. “Türkiye Cumhuriyeti’nin Toprak Reformu Ve Milli Burjuvazi


Yaratma Çabası”. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. Cilt.XIII,
Sayı.1-2, 2009, ss.161-178.

Demirtaş, Bahattin. “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde Eğitim ve Öğretim


(1923-1938)”. Ankara Üniversitesi Türk inkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk
Yolu Dergisi. Sayı.41, Mayıs 2008, ss.63-87.

Dirican, M. Rahmi. “Türkiye’de Sağlık Hizmetlerinin Örgütlenmesinin Kısa Tarihçesi”.


Atatürk Üniversitesi Tıp Bülteni. Cilt.2, Sayı.7 (Sayı 5-8 tek kitap), Mayıs
1970, ss.184-193.

Gümüşçü, Osman. “Milli Mücadele Dönemi Türkiye Coğrafyası İçin Bilinmeyen Bir
Kaynak: ‘Türkiye’nin Sıhhi-i İçtimai Coğrafyası’”. Atatürk Araştırma
Merkezi Dergisi. Cilt.XV, Sayı.45, Kasım 1999, ss.939-967.

Hot, İnci. “Ülkemizde Trahom İle Mücadele”. Türk Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-
Tarihi Dergisi. Cilt.11, Sayı.1, 2003, ss.22-29.

Koz, M. Sabri. “Türk Halk Kültürünün Unutulmuş Kaynaklarından Biri: ‘Türkiye’nin


Sıhhi-i İctimai Coğrafyası’”. IV. Milletlerarası Türk Halk Kültürü
Kongresi Bildirileri. Cilt.1, Ankara: Kültür Bakanlığı, 1992, ss.37-58.

Metintaş, Mustafa Yahya ve Elçioğlu, Ömür. “Cumhuriyetin İlk Onbeş Yılında Sağlık
Hizmetleri (1923-1938)”. Osmangazi Tıp Dergisi. Cilt.29, Sayı.3, 2007,
ss.162-170.

178
Osman, Mazhar. “Cumhuriyetin Halkın Sıhhatine Hizmeti”. Sıhhi Sahifalar. Sayı.3
(Tek kitap), No.2, Şubat 1930, ss.33-37.

Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti. Sıhhiye Mecmuası. Cilt.5 (Tek kitap), Sayı.22,
Ocak 1929, ss.1-140.

Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti. Sıhhiye Mecmuası. Cilt.5 (Tek kitap), Sayı.25,
Nisan 1929, ss.466-633.

Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti. Sıhhiye Mecmuası. Fevkalade Nüshası, Temmuz


1942.

Tuğluoğlu, Fatih. “Türkiye’de Sıtma Mücadelesi (1924-1950)”. Türkiye Parazitoloji


Dergisi. Cilt.32, Sayı.4, 2008, ss.351-359.

Atatürk, Mustafa Kemal. “Türk Milletini Teşkil Eden Müslüman Öğeler Hakkında (1
Mayıs 1920)”. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III. Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, İstanbul: Türk Tarih
Kurumu Basımevi, 1989, ss.74-75.

Yıllıklar

Ağrı Valiliği. Ağrı İl Yıllığı 1967. Ağrı: Valilik, 1967.

Nabi, Rasim ve Nureddin. Urfa Hakkında Salname 1927, Kemal Kapaklı (çev.). 1.
Basım. İstanbul: İlhami-Fevzi Matbaası, Şurkav Yayınları, 1998.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1925-1926. İstanbul: Matbaa-i Amire. 1925-


1926.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1926-1927. Ankara: Matbuat Müdüriyet-i


Umumiyesi. 1927.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi 1927-1928. Ankara: Matbuat Müdüriyet-i


Umumiyesi. 1927-1928.

T.C. Devlet Yıllığı 1928-1929. İstanbul: Devlet Matbaası. 1929.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Yıllığı 1929-1930. İstanbul: Devlet Matbaası. 1930.

Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü. İstatistik Yıllığı 1929,


Cilt.2, Sayı.8, İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1929.

Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü. İstatistik Yıllığı 1930/31. Cilt.4, Sayı.14,


Ankara: Hüsnütabiat Matbaası, 1931.

179
Başvekâlet İstatistik U. M. İstatistik Yıllığı 1931/32, Cilt.5, Sayı.21, İstanbul: Devlet
Matbaası, 1932.

Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü. 28 Teşrinievel 1927


Umumi Nüfus Tahriri. Fasikül. I, Sayı. 7, 1929.

Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü, 28 Teşrinievel 1927


Umumi Nüfus Tahriri. Fasikül. II, Sayı. 7, 1929.

Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü. 28 Teşrinievel 1927


Umumi Nüfus Tahriri. Fasikül.III, Sayı.7, Ankara: Başvekâlet Müdevvenat
Matbaası, 1929.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık İstatistik Genel Direktörlüğü. Genel Nüfus Sayımı


20 İlkteşrin 1935. Cilt.60, Sayı.75, Ankara: Mehmet İhsan Basımevi, 1937.

Başvekâlet Merkezi İstatistik Müdüriyet-i Umumisi, 1927 Senesi “Zirai Tahriri”


Neticeleri. İstanbul: Cumhuriyet Matbaası, 1928.

Başvekâlet İstatistik U.M. Nüfus Hareketleri İstatistiği. Ankara, 1941.

Ansiklopedi

Günyol, Vedat ve Diğerleri (hzl.). “Ağrı”. Yurt Ansiklopedisi (Türkiye İl İl Dünü,


Bugünü, Yarını). Cilt.1, İstanbul: Anadolu Yayıncılık A.Ş, 1981.

Tezler

Gök, Salhadin. Tek parti döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da İskân


Politikaları (1923-1950). Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap
Tarihi Enstitüsü (Doktora Tezi), İzmir, 2005.

İnternet

T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü. Cumhuriyet Arşivi Katalogları.


2002, http://www.devletarsivleri.gov.tr/katalog/ (24 Mart 2010).

180

You might also like