Professional Documents
Culture Documents
Download
Download
kudret sahibi olan yüce Allah’a yönelip O’ndan istek ve dilekte bulunması,
O’nunla arasında bir köprü ve diyalog kurmasıdır.
Dua eden insan; bütün zayıflığı, acizliği ve ihtiyaçları içinde, Yüce Allah’ın
sonsuz kudretinin ve yüceliğinin, isteklerini ancak O’nun lütfu ve yardımıyla
elde edeceğinin bilincindedir. Bu bilinçle yapılan dua; insanın Yaratan’ına
olan inancının, güveninin ve O’na teslim oluşunun bir göstergesidir.
İşte bundan dolayı Peygamberimiz (s.a.s.); “Allah’a duadan daha değerli bir
şey yoktur” (Tirmizî, De’avât, 1; İbn Mâce, Dua, 1) buyurmuştur.
2019-06-Y-0003-671
Fiyatı : 34,00
D İ Y A N E T İ Ş L E R İ B A Ş K A N L I Ğ I
DUALAR
Editör
Doç. Dr. İsmail Karagöz
Bölüm Yazarları
Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ
Dr. Yaşar YİĞİT
Dr. Muhlis AKAR
Dr. Zafer KOÇ
Dr. Bahattin AKBAŞ
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 671
Halk Kitapları: 163
Yayın Yönetmeni
Dr. Fatih KURT
Yayın Koordinatörü
Dr. Faruk GÖRGÜLÜ
Baskı Takip
İsmail Derin
Grafik-Uygulama
Emre YILDIZ
2019-06-Y-0003-671
ISBN: 978-605-7519-52-8
Sertifika No: 12930
Baskı
Önka Kağıt Ürünleri İml. Ltd. Şti.
Tel.: 0.312 384 26 86
İletişim
Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü
Basılı Yayınlar Daire Başkanlığı
Tel. (0312) 295 72 75 - 295 72 94
Faks: (0312) 284 72 88
e-posta: diniyayinlar@diyanet.gov.tr
Dağıtım ve Satış
Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü
Tel. (0312) 295 71 53 - 295 71 56
Faks: (0312) 285 18 54
e-posta: dosim@diyanet.gov.tr
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
DUANIN ANLAMI VE ÖNEMİ, ÇEŞİTLERİ, USULÜ,
ÂDÂBI VE İNSAN HAYATINA ETKİSİ
4
İÇİNDEKİLER
5
DUALAR
6
İÇİNDEKİLER
BİRİNCİ BÖLÜM
İBADETLER İLE İLGİLİ DUALAR
7
DUALAR
2. Tesbihât..........................................................................158
3. Peygamberimizin Namazdan Sonra Okuduğu Dualar...161
4. Salât-ı Münciye..............................................................165
5. Namazdan Sonra Türkçe Olarak Yapılabilecek Dua.......166
6. Namazda Okunan Bazı Kısa Sûreler..............................170
7. Camiye Girip Çıkarken..................................................178
8. Cenaze Namazında.........................................................179
9. İstihare İçin Kılınan Namaz Duası.................................182
10. Hacet İçin Kılınan Namaz Duası.................................185
11. Teheccüd Namazına Kalkınca.......................................186
12. Tilavet Secdesi Duası....................................................188
13. Arefe Günü ve Kandil Gecelerinde..............................189
14. İftâr (Oruç Açma) Duası..............................................191
15. Cuma ve Bayram Hutbeleri İle İlgili Dualar................191
16. Kurban İle İlgili Dualar................................................197
İKİNCİ BÖLÜM
GÜNLÜK HAYATLA İLGİLİ DUALAR
8
İÇİNDEKİLER
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İHTİYAÇ HÂLİNDE YAPILABİLECEK DUALAR
9
DUALAR
10
İÇİNDEKİLER
11
DUALAR
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
AYET VE HADİSLERDEN SEÇME DUALAR
12
İÇİNDEKİLER
BİBLİYOGRAFYA.............................................................. 473
DİZİN................................................................................. 481
13
ÖN SÖZ
ÖN SÖZ
Aklı, iradesi ve üstün yeteneklerine rağmen insan, sı-
nırsız ihtiyaçları, nefsânî arzuları, şeytanın hile ve desise-
leri, hayat mücadelesi, maruz kaldığı sıkıntı ve musibetler
karşısında aciz kalır, bu durumlarda bir sığınağa ve yardıma
ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaçlarını çoğu kez insanlar vasıtasıyla
karşılayamaz. Tek çare olarak Yaratıcı Kudret’e sığınır, O’na
yalvarıp yakarır. Bu, insanın fıtratında olan bir duygudur.
Bu duygunun dışa yansıması din dilinde “dua” olarak ifade
edilmiştir.
Dua; kul ile sonsuz güç ve kudret sahibi olan Yüce Al-
lah arasında kurulan manevî bir bağdır, dertlerin devası,
kırık gönüllerin gıdasıdır. Dua, kulluğun göstergesi, Pey-
gamberimizin beyanı ile ibadetin özüdür. (Tirmizî, De’avât, 1)
Dua ile kul; arzularını, isteklerini ve ihtiyaçlarını yüce
Allah’a arz eder. İnsanın duaya ihtiyacı vardır. En güçlü ve
en varlıklı insanlar bile zaman zaman Allah’a yalvarmak
zorunda kalırlar. İstediği bütün nimetleri, hedefleri ve ar-
zularını elde edenler bile duadan müstağnî olamazlar. Nice
maddî imkânı olan insanlar, ruhî bunalım, can sıkıntısı ve
gönül darlığı çeker, bunalıma girerler, bazen akla hayale
gelmeyen sıkıntı ve belalara müptela olurlar, işin içinden
çıkamazlar, servet ve maddî imkânlar da çözüm olmaz. Bu
durumlarda bir kısım insanlar; alkol ve uyuşturucu ile kur-
tulmaya çalışırlar, ancak daha da bataklığa saplanırlar. Bir
kısım insanlar; cahillikle tekkeye, türbeye, cinciye ve med-
yuma giderler, ancak kendileri gibi aciz insanlara sığındık-
larının, bunların dertlerine çare olamayacağının farkında
değildirler. Bir kısım insanlar ise; kullarının isteklerini,
15
DUALAR
16
ÖN SÖZ
17
DUALAR
18
ÖN SÖZ
19
GİRİŞ
يم
ِ ح ِ ّٰيم ِب ْس ِم ه
ِ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر ِ جِ ان ال ّ َر
ِ طَ الش ْي ِ ّٰأ َ ُعو ُذ ِب ه
َ ّ الل ِم َن
وب اِ َل ْي ِه
ُ َست َْغ ِف ُر ُه َو َن ُت ْ اِ ّ َن ْال َح ْم َد للِ هّٰ ِ ن َْح َم ُد ُه َو ن
ْ َست َِعي ُن ُه َو ن
ً َش َه ُد اَ ّ َن ُم َح ّ َم
دا َع ْب ُد ُه ْ يك َل ُه َو ن
َ الل َو ْح َد ُه اَل شَ ِرَ ّٰالاِ ٰل َه اِ ّ اَل ه
َ َش َه ُد اَ ْن
ْ ن
ُ َّٰو َر ُسو ُل ُه َص ّ َلى ه
َ الل َع َل ْي ِه َو َع ٰلى ٰا ِل ٖه َو َص ْح ِب ٖه اَ ْج َم ٖع
ني
“Kovulmuş Şeytan’dan Allah’a sığınırım.
22
GİRİŞ
23
DUALAR
ِ ّٰس شَ ْي ٌء أ َ ْك َر َم َع ٰلى ه
ُّ الل ِم َن
الد َعا ِء َ َل ْي
“Allah’a duadan daha değerli bir şey yoktur” buyurmuştur.
(İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 870; Ahmed, II, 362; Tirmizî, De’avât, 1; İbn Mâce, Dua, 1)
B. KUR’ÂN’DAKİ ANLAMI
Çok anlamlı kavramlardan biri olan “dua”; Kur’ân’da
yedi farklı anlamda kullanılmıştır. (bk. Ebû’l-Ferec, s. 292-295)
1. Çağrı (nidâ)
َ ّ ظ ُّنو َن إ ْن َل ِب ْث ُت ْم إ
ًال َق ٖليال ُ َست َٖجي ُبو َن ِب َح ْم ِد ِه َو َت
ْ َي ْو َم َي ْد ُعو ُك ْم َفت
ِ ِ
“Sizi çağırdığı gün, O’na hamd ederek davetine uyarsınız
ve (kabirlerinizde) pek az bir müddet kaldığınızı zanneder-
siniz.” (İsrâ, 17/52; bk. Enbiya, 21/45; Fâtır, 35/14; Kamer, 54/10)
2. İstiâne / Birinden yardım isteme
3. Söz (kavl)
َ جا َء ُه ْم َب ْأ ُسنَا إِ ّ اَل أ َ ْن َقا ُلوا إِ ّ َنا ُك ّ َنا
َ ظا ِل ٖم
ني َ ف ََما َكا َن د َْع َوا ُه ْم إِ ْذ
“Azabımız onlara (helâk ettiğimiz toplumlara) geldiğin-
de sözleri, ancak ‘biz gerçekten zalimlermişiz’ demekten iba-
rettir.” (A’râf, 7/5; bk. Yunus, 10/10; Enbiya, 21/15)
24
GİRİŞ
6. İbadet
Kur’ân’da birçok ayette “dua” kelimesi ve türevleri bu an-
lamda kullanılmıştır. Şu ayetleri örnek olarak verebiliriz:
25
DUALAR
7. İman
ُ ق ُْل َما َي ْع َبأ ُ ِب
ك ْم َر ِّبي َل ْو اَل ُد َعا ُؤ ُك ْم
“De ki: ‘İbadetiniz / imanınız olmasa Rabbim size ne diye
değer versin?’...” (Furkân, 25/77)
Bu ayetteki “dua” kelimesi ibadet anlamına gelebileceği
gibi iman anlamına da gelir. (Buhârî, İman, 2) İbadet kavramı,
iman kavramını da içine alır. Bir insanın ibadet edebilmesi
için her şeyden önce iman etmesi gerekir.
ْ ك ْم إِ ّ َن ا ّ َل ِذي َن َي ْست
َك رِبُو َن َع ْن ُ َج ْب َلِ ك ُم ا ْد ُعو ِني أ َ ْست َ َو َق
ُ ال َر ُّب
ِ ج َه ّ َن َم د
َاخ ِري َن َ خ ُلو َن
ُ ِع َبا َد ِتي َس َي ْد
“Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin, duanızı kabul ede-
yim. Bana dua (ibadet) etmeğe tenezzül etmeyenler, aşağılık
olarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min, 40/60)
Sahabeden Nu’mân ibn Beşîr, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in
minberde,
26
GİRİŞ
2. Salât
Sözlükte dua anlamına gelen “salât” kelimesi Kur’ân’da;
namaz anlamında kullanıldığı gibi sözlük anlamında da
kullanılmıştır: Şu ayetleri örnek olarak verebiliriz:
3. Nidâ
Sözlükte çağrı anlamına gelen “nidâ” kavramı, Kur’ân’da dua
anlamında da kullanılmıştır. Şu örneği zikredebiliriz:
َ اح ِم
ني َ ْت أ َ ْر
ِ ح ُم ال ّ َر َ الض ُّر َوأَن َ ّ وب إِ ْذ نَادَى َر ّ َب ُه أ َ ِّني َم
ُّ س ِن َي َ َوأ َ ُّي
“(Ey Peygamberim!) Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rab-
bine, ‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en
merhametlisisin’ diye yalvarmıştı (nâdâ).” (Enbiya, 21/83)
27
DUALAR
4. Kavl
Lügatte söz anlamına gelen “kavl” kelimesi, Kur’ân’da
dua anlamında da kullanılmıştır. Şu ayeti örnek olarak zik-
redebiliriz:
اف َو ْال ِغنٰ ى ُّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك ْال ُه ٰدى َو
َ َالت ٰقى َو ْال َعف
“Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği
istiyorum.” (Müslim, Dua, 72; Tirmizî, De’avât, 9)
28
GİRİŞ
7. İstiâne
“İstiâne” yardım istemek anlamında olup bir kısım ayet
ve hadislerde dua anlamında kullanılmıştır. Şu örnekleri
verebiliriz:
ْ َوإِ ّ َيا َك ن
ُ َست َِع
ني
“Ancak Senden yardım isteriz” (Fâtiha, 1/5) şeklinde dua et-
memizi öğretmektedir.
8. İstiğâse
“İstiğâse”, yardım istemek demektir. Kur’ân’da dua et-
mek anlamında kullanılmıştır. Şu ayeti örnek olarak zikre-
debiliriz:
29
DUALAR
30
GİRİŞ
ام َو ِم ْن َس ِّيى ِء َ ْ ِ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال رَب َِص َو ْال ُج ُن
ِ ون َوال ُجذ
َ ْأ
ِ ال ْس َق
ام
“Allah’ım! Alaca hastalığından, delilikten, cüzzam has-
talığından ve her türlü kötü hastalıktan sana sığınırım.” (Ebû Davud,
Salât, 367)
11. Tövbe
“Tövbe”, insanın günahına pişmanlık duyması ve
Allah’tan af dilemesi demektir. Tövbe eden insan, Allah’a dua
edip yalvarmış olur.
31
DUALAR
32
GİRİŞ
33
DUALAR
Peygamberimiz (s.a.s.);
ُّ الل ِب
الد َعا ِء ُ ف ََع َل ْي
ِ ّٰك ْم ِع َبا َد ه
“Ey Allah kulları! Size dua etmenizi tavsiye ederim.”
(Hâkim, De’avât, I, 493; Tirmizî, De’avât, 102)
ُّ ت َْر ُك
الد َعا ِء َم ْع ِص َي ٌة
“Duayı terk etmek isyandır, günahtır.” (Heysemî, Ed’ıye, 2, No: 17194)
َ َالد َعا ِء ا
ح ٌد ُّ الد َعا ِء َف ِا ّ َن ُه اَل ُي ْه َل ُك َم َع
ُّ اَل ت َْع ِج ُزوا ِفي
“Dua etmekte aciz olmayın, çünkü dua eden hiçbir insan
helâk olmaz.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No:871; Hâkim, De’avât, I, 494)
34
GİRİŞ
ْ ك ْم إِ ّ َن ا ّ َل ِذي َن َي ْست
َك رِبُو َن َع ْن ُ َج ْب َلِ ك ُم ا ْد ُعو ِني أ َ ْست َ َو َق
ُ ال َر ُّب
ِ ج َه ّ َن َم د
َاخ ِري َن َ خ ُلو َن
ُ ِع َبا َد ِتي َس َي ْد
“Rabbiniz buyurdu ki: ‘Bana dua edin, duanızı kabul ede-
yim. Bana kulluk etmeğe tenezzül etmeyenler, aşağılık olarak
cehenneme gireceklerdir’ anlamındaki 60. ayetini okumuştur.
(Tirmizî, De’avât, 1; bk. İbn Mâce, Dua; Ebû Davut, Salât, 358; Hâkim, De’avât, I, 491;
İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 890)
35
DUALAR
ِ ّٰس شَ ْي ٌء أ َ ْك َر َم َع ٰلى ه
ُّ الل ِم َن
الد َعا ِء َ َل ْي
“Allah katında duadan daha şerefli bir şey yoktur.” (Tirmizî,
De’avât, 1; İbn Mâce, Dua, 1) anlamındaki hadis bunun delilidir.
Çünkü, dua eden kimse, Allah’ın varlığını, yüceliğini, kud-
retini ve kullarına yardım eden olduğunu, acziyetini ve
Allah’a muhtaç olduğunu kabul ve ikrar etmiş olur.
4. Dua, Rahmet Kapılarını Açan Bir Anahtardır
36
GİRİŞ
Hıbbân, Zikir ve Dua, No: 890; Hâkim, De’avât, I, 491; Tirmizî, De’avât, 2; İbn Mâce, Dua,
1) anlamındaki hadis, bu gerçeği ifade etmektedir. Çünkü dua
etmeyen insan; hem Allah ve Peygamberin “dua edin” emrine
uymamış, hem de büyüklenmiş, kendisini müstağnî görmüş
demektir. Bu durum, “kulluk” ile bağdaşmaz ve Allah’ın ga-
zabını celbeder.
6. Dua, Mü’minin Manevî Silahıdır
َ ْات َو ا
ال ْر ِض َ ّ ين َو ُنو ُر
ِ الس َم َو ِّ ال ُح ْال ُم ْؤ ِم ِن َو ِع َما ُد
ِ الد َ لد َعا ُء ِس
ُ ّ َا
“Dua, mü’minin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin
nurudur.” (Hâkim, De’avât, No: 1812; Heysemî, Ed’ıye, 5, No: 17198) anlamında-
ki hadis, duanın mü’mini birtakım sıkıntı, kaza ve belalardan
koruyacağını ifade etmektedir. Buradaki “silah” izâfî anlam-
dadır. İnsan “silah” ile düşman saldırılarına karşı kendini ko-
rur. Hadiste dua da silaha benzetilmiştir. Çünkü insan dua
ederek Allah’tan kendisini görünür görünmez kazalardan,
belalardan ve âfetlerden korunmasını ister. Eğer şartlarına
uygun ve ihlâs ile dua edebilirse, Allah onu korur. Böylece
dua, mü’minin manevî silahı olur.
Dua etmemizi emreden yüce Rabbimizin, Kur’ân’ın ilk
sûresinde bize nasıl dua edeceğimizi bildirmesi, duanın öne-
mini ortaya koymaktadır:
37
DUALAR
َ ار ِث
ني َ َو َز َك ِر ّ َيا إِ ْذ نَادَى َر ّ َب ُه َر ِّب اَل َت َذ ْر ِني ف َْر ًدا َوأَن
ِ ْت خَ رْي ُ ْال َو
38
GİRİŞ
ب اَل َيخْ شَ ُع َو ِم ْن ُد َعا ٍء اَل ُي ْس َم ُع و ِم ْن ٍ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن َق ْل
َش َب ُع و ِم ْن ِع ْل ٍم اَل َينْ فَ ُعْ ن َْف ٍس اَل ت
“Allah’ım! Saygı duymayan kalpten, kabul olmayan duadan,
doymayan nefisten ve fayda vermeyen ilimden sana sığınırım.”
(Tirmizî, De’avât, 69)
ٰ ْفي ا ٰ
س َن ًة َو ِقنَا
َ ح
َ خ َر ِة
ِ ال ِ س َن ًة َوَ حَ الد ْن َيا ِ اَل ّل ُه ّ َم َر ّ َبنَا آ ِتنَا
ُّ في
ار َ ّ اب
ِ الن َ َع َذ
“Allah’ım! Rabbimiz! Bize dünyada iyilik, güzellik ve ni-
met ver, ahirette de iyilik, güzellik ve nimet ver ve bizi ateş
azabından koru.” (Buhârî, De’avât, 55) şeklinde yaptığı dualar,
sözle ve kalple yapılan dua örnekleridir.
Sözlü dualar; hayır dua veya beddua olarak iki kısma ayrılır:
a) Hayır Dua
Kur’ân’da “hayır dua kavramı” geçmektedir:
َ اح َوخَ رْي ُّ َ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك خَ رْي َ ْال َم ْسأ َ َل ِة َوخَ رْي
َ ّ َ الد َعا ِء َوخَ رْي
ِ الن َج
39
DUALAR
40
GİRİŞ
َن ُع ْال ُم ْل َك ِ ْق ُِل ال ّٰل ُه ّ َم َما ِل َك ْال ُم ْل ِك ُت ْؤ ِتي ْال ُم ْل َك َم ْن تَشَ ا ُء َوت ز
ِم ّ َم ْن تَشَ ا ُء َو ُت ِع ُّز َم ْن تَشَ ا ُء َو ُت ِذ ُّل َم ْن تَشَ ا ُء ِب َي ِد َك ْالخَ رْي ُ إِ ّ َن َك
َع َلى ُك ِّل شَ ْي ٍء َق ِدي ٌر
“De ki: Allah’ım! (Ey) mülkün sahibi! Sen dilediğine mül-
kü verirsin, dilediğinden mülkü alırsın; dilediğini yükseltirsin,
dilediğini alçaltırsın. Her türlü hayır (mal-mülk), senin elin-
dedir. Sen her şeye kâdirsin!”
Ayette yüce Allah’ın nitelikleri zikredilerek övülmekte
ve zımnen O’ndan hayır, mal-mülk ve nimet istenilmesine
işaret edilmektedir.
Kur’ân’da iman edip sâlih amel işleyenlerin, “sübhânellah” ve
“el-hamdülillah” diye dua ettikleri bildirilmektedir:
41
DUALAR
42
GİRİŞ
ار ُز ْق ِني
ْ ح ْم ِني َو َعا ِف ِني َواهْ ِد ِني َو
َ ار ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
ْ اغ ِف ْر ِلي َو
“Allah’ım! Beni bağışla, bana merhamet et, beni doğru yola
ilet ve bana rızık ver.” (Ebû Davud, Salât, 145)
aa3. Allah’tan Maddî İsteklerde Bulunma
İnsanın yaptığı duaların bir kısmı, bir nimete kavuşma
ve maddî bir sıkıntıdan korunmaya yöneliktir. Peygambe-
rimiz (s.a.s.)’in yaptığı şu duaları örnek olarak verebiliriz:
43
DUALAR
44
GİRİŞ
س َن ًة
َ ح
َ خ َر ِة ٰ ْس َن ًة َو ِفي ا
ِ ال َ ح ُّ ول َر ّ َبنَا آ ِتنَا ِفي
َ الد ْن َيا ُ َُو ِمنْ ُه ْم َم ْن َيق
ار َ ّ اب
ِ الن َ َو ِقنَا َع َذ
“Onlardan kimi; Rabbimiz! Bize dünyada da nimet, iyi-
lik ve güzellik ver, ahirette de nimet, iyilik ve güzellik ver, bizi
ateş azâbından koru! der.” (Bakara, 2/201) şeklinde “biz” hitabıy-
la olduğu bildirilmektedir.
Akıllı insanların dualarında;
َ َب َلنَا ِم ْن َل ُدن
ْك َر ْح َم ًۚة ْ َر ّ َبنَا اَل ُت ِز ْغ ُق ُلو َبنَا َب ْع َد اِ ْذ َهد َْي َتنَا َوه
ُ ْت ْال َو ّ َه
اب َ اِ ّ َن َك اَن
“(Onlar derler ki); Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten
sonra kalplerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver,
kuşkusuz sen çok bağış yapansın.” (Âl-i İmrân, 3/8)
Allah’ın Peygamber ve mü’minlerden yapmalarını iste-
diği dualarında;
َ ط ْأنَا َر ّ َبنَا َو
ال ت َْح ِم ْل َع َل ْينَا إِ ْص ًرا َ َْسينَا أ َ ْو أَخ ِ َاخ ْذنَا إِ ْن ن
ِ ال ُتؤ َ َر ّ َبنَا
َ ال
طا َق َة َ ال ُت َح ِّم ْلنَا َما َ ح َم ْل َت ُه َع َلى ا ّ َل ِذي َن ِم ْن َق ْب ِلنَا َر ّ َبنَا َوَ َك َما
ْص ْرنَا َع َلى ُ النَا فَان َ ْت َم ْوَ ح ْمنَا أَن َ ارْ اغ ِف ْر َلنَا َو
ْ ف َع ّ َنا َو ْ َلنَا ِب ٖه َو
ُ اع
كا ِف ِري َن َ ْال َق ْوم ْال
ِ
“Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!
Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük
yükleme! Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yük-
leme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmız
(sâhibimiz, efendimiz)sin! Kâfirler toplumuna karşı bize
yardım eyle!” (Bakara, 2/286)
45
DUALAR
اب
ُ سَ ني َي ْو َم َيقُ و ُم ْال ِح
َ اغ ِف ْر ِلي َو ِل َوا ِلد ّ ََي َو ِل ْل ُم ْؤ ِم ِن
ْ َر ّ َبنَا
“Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün, beni, anamı-babamı
ve mü’minleri bağışla!” (İbrâhim, 14/41)
İsrâ sûresinde anne-babaya şöyle dua edilmesi tavsiye
edilmiştir:
ح ْم ُه َما َك َما
َ ار ُّ َاح
ْ الذ ّ ِل ِم َن ال ّ َر ْح َم ِة َوق ُْل َر ِّب َ ض َل ُه َما
َ جن ْ َواخْ ِف
َر ّ َب َيا ِني َص ِغريًا
“Onlara acımadan dolayı, tevazu kanadını indir, (onlara
karşı alçak gönüllü ol) ve: ‘Ey (her varlığı terbiye edip ye-
tiştiren) Rabbim! Bunlar, beni küçükken nasıl (acıyıp) yetiş-
tirdilerse sen de bunlara (öyle) acı!’ de.” (İsrâ, 17/24)
Ahkâf sûresinin 15. ayetinde çocukların anne-babaları
için şöyle dua etmeleri öğretilmektedir:
46
GİRİŞ
ت اِ َل ْي َك َواِ ٖ ّني
ُ اَ ْع َم َل َصا ِل ًحا ت َْرضٰ ي ُه َواَ ْص ِل ْح ٖلي ٖفي ُذ ِّر ّ َي ٖت ۚي اِ ٖ ّني ُت ْب
َ ِم َن ْال ُم ْس ِل ٖم
ني
“Ey Rabbim! Bana ve ana babama ihsan ettiğin nimetle-
rine şükretmemi ve senin hoşnut olacağın sâlih amel işlememi
ilham et. Benim neslimden gelenleri de sâlih kimseler kıl. Doğ-
rusu ben tövbe edip sana yöneldim. Ve ben gerçekten Müslü-
manlardanım.” (Ahkâf, 46/15)
Anne-baba için hayır dua etmek, çocukların temel gö-
revlerinden biri olup bu dua onlar için minnet ve vefa bor-
cudur.
Çocukların yaptığı dua ile anne-babaların, cennetteki
manevî dereceleri artar. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle bu-
yurmuştur:
47
DUALAR
يم ِ ان ال ّ َر َ ّ َوإِ ِّني أ ُ ِعي ُذهَا ِب َك َو ُذ ِّر ّ َي َت َها ِم َن
َ الش ْي
ِ ج ِ ط
“Onu (Meryem’i) ve soyunu kovulmuş şeytanın şerrinden
sana havale ediyorum / korumanı diliyorum.” (Âl-i İmrân, 3/36)
Anne-babanın, çocukları için yaptığı duanın kabul ola-
cağını Peygamberimiz bize haber vermiştir. (Ebû Davûd, Salât,
364; Tirmizî, De’avât, 48)
اب
ُ سَ ني َي ْو َم َيقُ و ُم ْال ِح
َ اغ ِف ْر ِلي َو ِل َوا ِلد ّ ََي َو ِل ْل ُم ْؤ ِم ِن
ْ َر ّ َبنَا
“Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün, beni, anamı-babamı
ve bütün mü’minleri bağışla!” (İbrâhim, 14/41)
Müslümanın, Müslüman kardeşine dua etmesi kendi-
si için sadaka olur. Konu ile ilgili olarak Peygamberimiz
(s.a.s.), şöyle buyurmaktadır:
ك ْن ِعنْ َد ُه َص َد َق ٌة ف َْل َيقُ ْل ِفي ُد َعا ِئ ِه اَل ّٰل ُه ّ َم ُ ج ٍل ُم ْس ِل ٍم َل ْم َيُ اَ ُّي َما َر
َات ِ ني َو ْال ُم ْؤ ِمن َ َص ِّل َع َلى ُم َح ّ َم ٍد َع ْب ِد َك َو َر ُسو ِل َك َو َص ِّل َع َلى ْال ُم ْؤ ِم ِن
ِ ني َو ْال ُم ْس ِل َم
ات َف ِا ّ َن َها َز َكا ٌة َ َو ْال ُم ْس ِل ِم
“Sadaka verme imkânı olmayan Müslüman, ‘Kulun ve
Peygamberin Muhammed’e rahmet eyle, mü’min erkek ve
48
GİRİŞ
49
DUALAR
50
GİRİŞ
51
DUALAR
52
GİRİŞ
ت َع ٰلى َ قُو ُلوا اَل ّٰل ُه ّ َم َص ِّل َع ٰلى ُم َح ّ َم ٍد َو َع ٰلى ٰا ِل ُم َح ّ َم ٍد َك َما َص ّ َل ْي
ار ْك َع ٰلى ُم َح ّ َم ٍد َو َع ٰلى ٰا ِل ٰ
ِ ح ِمي ٌد َم ِجي ٌد اَل ّل ُه ّ َم َب َ اِ ْب َرا ِهي َم اِ ّ َن َك
ح ِمي ٌد َم ِجي ٌد َ ت َع ٰلى اِ ْب َرا ِهي َم اِ ّ َن َك َ ُم َح ّ َم ٍد َك َما َبا َر ْك
“Allah’ım! İbrahim Peygambere (ve ailesine) (Ebû Davud, Salât,
183) merhamet ettiğin gibi Muhammed (ve ailesine) (Ebû Davud,
Salât, 183; Nesâî, Sehv, 49) de merhamet et, şan ve şerefini yücelt, itibar
ve değerini arttır. Sen çok övülen, çok şerefli olansın. İbrahim’i
(ve âilesini) mübârek ve şerefli kıldığın gibi Muhammed’i (ve
âilesini de) mübarek ve şerefli kıl. Sen çok övülen, çok şerefli
olansın” duasını okuyun buyurdu, demiştir. (Buhârî, Dua, 32; Nesâî,
Sehv, 49; Müslim, Salât, 66)
َات
ٍ سن َ ب َل ُه ِب َها َع ْش ُر
َ ح ِ َم ْن َص ّٰلى َع َل ّ َي َم ّ َر ًة َو
َ اح َد ًة ُك ِت
“Kim bana bir defa salât ederse, bu sebeple ona on hasene
(sevabı) yazılır.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 905)
53
DUALAR
54
GİRİŞ
“İnsan, hayra dua eder gibi, şerre de dua eder (hayrı ister
gibi şerri de ister.) İnsan pek acelecidir.” (İsrâ, 17/11)
Ayette insanın beddua etmesinin gerekçesi olarak “ace-
leci” oluşu zikredilmiştir. İnsan, acele edip istediği şeyin
hakkında hayır mı şer mi olduğunu bilmeden dua veya
beddua etmemelidir. Duanın bilerek, düşünerek ve teen-
ni ile yapılması gerekir. İnsan daima Allah’tan hakkında
hayırlı olanı istemelidir. Çünkü neyin hayır neyin şer ol-
duğunu en iyi bilen Allah’tır. İnsanın hayır zannettiği
şer, şer zannettiği hayır olabilir. (bk. Bakara, 2/216) Yüce Allah,
kâfirlerin kendileri için azap, bela ve kötülüğü istediklerini
Kur’ân’da bize haber vermektedir. Şu ayetleri örnek olarak
zikredebiliriz:
َوإِ ْذ َقا ُلوا ال ّٰل ُه ّ َم إِ ْن َكا َن هٰ َذا ُه َو ْال َح ّ َق ِم ْن ِعنْ ِد َك فَأ َ ْم ِط ْر َع َل ْينَا
يم َ ٍ ائ ِتنَا ِب َع َذ ْ الس َما ِء أ َ ِو
َ ّ ح َجا َر ًة ِم َن
ٍ اب أ ِل ِ
“(Mekke müşrikleri); hani, ‘Allâh’ım! Eğer bu (Kur’ân),
senin yanından gelmiş gerçekse başımıza gökten taş yağdır, ya-
hut bize acı bir azap getir!’ demişlerdi.” (Enfâl, 8/32)
55
DUALAR
ك ْم َو اَل ت َْد ُعوا َع ٰلى أ َ ْو اَل ِد ُك ْم َو اَل ت َْد ُعوا َع ٰلى ِ ُاَل ت َْد ُعوا َع ٰلى أَنْف
ُ س
ُ أ َ ْم َوا ِل
ك ْم
“Kendinize beddua etmeyin, çocuklarınıza beddua etme-
yin, mallarınız için de beddua etmeyin.” (Müslim, Zühd, 74)
56
GİRİŞ
ُ يق أ َ ْن َي
كو َن َل ّ َعا ًنا ٍ اَل َينْ َب ِغي ِل ِص ِّد
“Sadık mü’mine lanetçi olmak yakışmaz.” (Müslim, Birr, 84)
كو ُن ال ّ َل ّ َعا ُنو َن ُشفَ َعا َء َو اَل ُش َهدَا َء َي ْو َم ْال ِق َيا َم ِة
ُ اَل َي
“Lanetçiler, kıyamet gününde şefaatçi ve tanık olamaya-
caklardır.” (Müslim, Birr, 84)
Israrla hak dine davet ettiği, ancak bir türlü imana ya-
naştıramadığı kavmi için Nuh (a.s.) şöyle beddua etmiştir:
ً َني إِ ّ اَل ض
لاَال َ ّ ريا َو اَل تَز ِد ال
َ ظا ِل ِم ِ ً َو َق ْد أَضَ ُّلوا َك ِث
“(Rabbim!) Onlar, çok kimseyi yoldan çıkardılar. Sen de o
zâlimlere şaşkınlıktan başka bir şey arttırma.” (Nûh, 71/24)
كا ِف ِري َن َد ّ َيا ًرا إِ ّ َن َك إِ ْن َت َذ ْر ُه ْمَ وح ّ َر ِّب اَل َت َذ ْر َع َلى أْال َ ْر ِض ِم َن ْال َ َق
ٌ ال ُن
َاج ًرا َك ّ َفا ًرا ِ ُي ِض ُّلوا ِع َبا َد َك َو اَل َي ِلدُوا إِ ّ اَل ف
“Nûh, dedi ki: Rabbim! Yeryüzünde kâfirlerden tek kişi
bırakma. Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını şaşırtırlar ve
sadece ahlâksız, nankör (insanlar) doğururlar.” (Nûh, 71/26–27)
57
DUALAR
ك ِّذب ُو َن ُر ُس َل َك َو َي ُص ُّدو َن َع ْن َس ِبي ِل َك َ كفَ َر َة ا ّ َل ِذي َن ُيَ اَل ّٰل ُه ّ َم َقا ِت ِل ْال
اج َع ْل َع َل ْي ِه ْم ِر ْج َز َك َو َع َذا َب َك اِ ٰل َه ْال َح ِ ّقْ َو
“Allah’ım! Peygamberlerini yalanlayan ve insanları Senin
yolundan alıkoyan şu kâfirleri helâk et, onlara rezillik ve azap
58
GİRİŞ
59
DUALAR
َ وم َف ِا ّ َن ُه َل ْي
ِ ّٰس َب ْي َن َها َو َبينْ َ ه ْ ْ
اب
ٌ ح َج
ِ الل ِ اِ ّ َيا ُك ْم َو د َْع َو َة ال َمظ ُل
“Mazlumun bedduasından sakının, çünkü mazlumun
bedduası ile Allah arasında perde yoktur (duası kabul olur.)”
(İbn Ebî Şeybe, Dua, 37, No: 29361; Abdürrazzâk, Dua, V, 216)
60
GİRİŞ
الل اِ َذا َد َعا َع ٰلى ْال َج َرا ِد َقاَل اَل ّٰل ُه ّ َم اَهْ ِل ِك ْال َج َرا َد اُ ْق ُت ْل ُ َكا َن َر ُس
ِ ّٰول ه
خ ْذ ِباَ ْف َوا ِه ِه ْمُ ط ْع دَا ِب َر ُه َو َ اقْ س ْد ِبيضَ ُه َو ِ ِك َبا َر ُه َو اَهْ ِل ْك
ِ صغَ ا َر ُه َو اَ ْف
ُّ اشنَا َو اَ ْرزَا ِقنَا اِ ّ َن َك َس ِمي ُع
الد َعا ِء ِ َع ْن َم َع
“Allah’ım! Çekirgeleri helâk et, büyüklerini öldür, küçükle-
rini yok et, yumurtalarını işe yaramaz hâle getir, köklerini kes,
ağızlarından ekinlerimizi, ürünlerimizi ve rızıklarımızı al,
Sen duaları işitensin.” (Ebû Ya’lâ, Zikir ve Dua, 1127)
Peygamberimiz (s.a.s.)’in, görevlerinde kusurlu davra-
nan Müslümanlara beddua ettiği olmuştur. Meselâ anne-
babasının hizmetinde bulunmayan kimse için şöyle beddua
etmiştir. Peygamberimiz (s.a.s.) bir gün;
61
DUALAR
2. FİİLÎ DUA
Fiilî dua; insanın sözlü olarak Allah’tan istediği şeyin
zeminini hazırlaması ve Allah’ın koyduğu kanunlara (dine
ve sünnetüllâha) uyması demektir. Söz gelimi, çocuk sahi-
bi olmak isteyen bir kimsenin evlenmesi; sağlık ve âfiyet
isteyen bir kimsenin yemesine içmesine, sıcağa, soğuğa
ve sağlık kurallarına dikkat etmesi; zengin olmak isteyen
kimsenin çok çalışması, bir sınavda başarılı olmak isteyen
kimsenin sınava iyi hazırlanması, tarlasından, bağından
ve bahçesinden bol ürün almak isteyen kimsenin bağına,
bahçesine ve tarlasına iyi bakması, gerektiğinde sulaması
ve gübrelemesi gerekir. Evlenmeden çocuk sahibi olmayı,
sağlık kurallarına uymadan sağlıklı kalmayı, çalışmadan
zengin olmayı, iyi hazırlanmadan bir sınavda başarılı ol-
mayı, gerekli emeği harcamadan bol ürün almayı istemek
sünnetüllâha aykırıdır.
62
GİRİŞ
َ اح ِم
ني َ ْت أ َ ْر
ِ ح ُم ال ّ َر َ الض ُّر َوأَن َ ّ وب إِ ْذ نَادَى َر ّ َب ُه أ َ ِّني َم
ُّ س ِن َي َ َوأ َ ُّي
“(Ey Peygamberim!) Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rab-
bine, ‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en
merhametlisisin’ diye yalvarmıştı.” (Enbiya, 21/83; bk. Sâd, 38/41)
Yüce Allah, Eyyûb Peygamberin duası üzerine hastalı-
ğının iyileşmesi için;
اب
ٌ ار ٌد َوشَ َر َ ض ِب ِر ْج ِل َك هٰ َذا ُم ْغت
ِ َس ٌل َب ْ اُ ْر ُك
“Ayağını (yere) vur, işte yıkanacak ve içilecek serin (bir
su)” (Sâd, 38/42) buyurur.
63
DUALAR
64
GİRİŞ
65
DUALAR
66
GİRİŞ
67
DUALAR
َ اج َت ُه ُك ّ َل َها
ح ّ َتى َي ْسأ َ َل ِش ْس َع ن َْع ِل ٖه َ َ ِل َي ْسأ َ ْل أ
َ ح ُد ُك ْم َر ّ َب ُه
َ ح
َ إِ َذا ان َْق
ط َع
“Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabb’inden iste-
sin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin” (Ebû
Ya’lâ, Zikir ve Dua, No:1089; Tirmizî, De’avât,137) buyurmuştur.
68
GİRİŞ
Peygamberimiz (s.a.s.);
ُ ْس ْن َعا ِق َب َتنَا ِفي ا ٰ
ُّ خ ْز ِي
الد ْن َيا ِ َور ُك ِّل َها َو ا
ِ ج ْرنَا ِم ْن ِ ال ُم ِ اَل ّل ُه ّ َم اَ ْح
“Allah’ım! Bütün işlerde akıbetimizi güzel eyle ve bizi
dünyada rezil olmaktan koru” َ(İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 949) diye dua
ederek bize örneklik etmiş ve Allah’tan istenen şeylerin en
hayırlısının dünya ve ahirette af ve afiyet istemek olduğunu
bildirmiştir:
ِ ّٰول ه
الل َ ال َيا َر ُس َ وس ّ َل َم ف ََق ُ ّٰالن ِب ِّي َص ّ َلى ه
َ الل َع َل ْي ِه َ ّ جا َء إِ َلى َ ًجال ُ اِ ّ َن َر
ُّ َس ْل َر ّ َب َك ْال َعا ِف َي َة َوا ْل ُم َعافَا َة فِي:الد َعا ِء أ َ ْفضَ ُل؟ قاَ َل
الد ْن َيا ُّ أ َ ُّي
الدعاَ ِء ُّ الل أ َ ُّي
ِ ّٰول هَ ال َيا َر ُس َ الثا ِني ف ََق َ ّ خ َر ِة ث ّ َُم أَتَا ُه ٖفي ْال َي ْوم
ِ ِ َٰو آْال
ال َل ُه ِم ْث َل ٰذ ِل َك َ ِث ف ََقِ الثال َ أ َ ْفضَ ُل؟ ف ََق
َ ّ ال َل ُه ِم ْث َل ٰذ ِل َك ث ّ َُم أَتَا ُه َي ْو َم
خ َر ِة
ِ ال ٰ ْالد ْن َيا َوأ ُ ْع ٖطي َت َها ِفي ا ُّ يت ْال َعا ِف َي َة ِفي َ ال فَإِ َذا أ ُ ْع ِط َ َق
َ ف ََق ْد أ َ ْف َل ْح
ت
“Bir sahâbî Hz. Peygambere gelmiş ve ‘Ey Allah’ın elçisi!
En faziletli dua hangisidir?’ diye sormuş, Hz. Peygamber de;
‘Dünya ve ahirette Allah’tan âfiyet (sağlık, huzur, güven), af
ve bağış iste’ buyurmuştur. İkinci gün gelip, ‘Ey Allah’ın elçi-
si! En faziletli dua hangisidir?’ diye sormuş, Hz. Peygamber
aynı cevabı vermiştir. Üçüncü gün gelip, ‘Ey Allah’ın elçisi!
En faziletli dua hangisidir?’ diye sormuş, Hz. Peygamber
yine aynı cevabı vermiş ve ‘dünyada sana âfiyet verilir, aynı
şekilde ahirette de âfiyet verilirse, kurtuluşa erersin’ buyur-
muştur.” (Tirmizî, De’avât, 89)
Peygamberimizin hadislerinde hayatın doğum, ölüm ve
yolculuk gibi önemli olayları; ibadet, yeme, içme, giyinme,
yatma, uyuma, uyanma, evden çıkma, bir nimet ve musibet
görme gibi tabiî olaylar ve günlük hayat dua konusu edil-
miştir.
69
DUALAR
70
GİRİŞ
ج ِعي هٰ َذا
َ ج ُد ِم ْن َو ِ َالل َو ق ُْد َر ِت ِه ِم ْن شَ ِّر َما ا
ِ ّٰالل اَ ُعو ُذ ِب ِع ّ َز ِة ه
ِ ّٰاس ِم ه
ْ ِب
ارف َْع َي َد َك ث ّ َُم أ َ ِع ْد ٰذ ِل َك ِوتْ ًرا
ْ ث ّ َُم
“Bismillah, şu çektiğim acının şerrinden Allah’ın gücü ve
kudretine sığınırım. Sonra elini kaldır, sonra bu duayı üç beş
defa tekrar et.” (Ebû Ya’lâ, Zikir ve Dua, No: 1126)
2. Duadan Önce Tövbe ve İstiğfar Edilmeli
Günah işleyen, haramlardan uzak durmayan bir kulun
duası kabul edilmeye lâyık değildir. Peygamberimizin şu
hadisi çok dikkat çekicidir.
71
DUALAR
72
GİRİŞ
73
DUALAR
74
GİRİŞ
ش ِّي ُي ِريدُو َن َو ْج َه ُه َما ِ َط ُر ِد ا ّ َل ِذي َن َي ْد ُعو َن َر ّ َب ُه ْم ِب ْالغَ دَا ِة َو ْال َع
ْ ال ت
َ َو
سا ِب َك َع َل ْي ِه ْم ِم ْن شَ ْي ٍء َ ح ِ سا ِب ِه ْم ِم ْن شَ ْي ٍء َو َما ِم ْن َ حِ َع َل ْي َك ِم ْن
َ ظا ِل ِم
ني َ ّ كو َن ِم َن ال ْ َفت
ُ َط ُر َد ُه ْم َف َت
“Rab’lerinin rızasını isteyerek sabah akşam ona dua
edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şey
yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın.
Eğer kovarsan zalimlerden olursun!” (En’âm, 6/52; bk. Kehf, 18/28)
Muttakîler, Kur’ân’da,
الدي َن اَ ْل َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب َ ُه َو ْال َح ُّى اَل اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َو فَا ْد ُعو ُه ُمخْ ِل ٖص
ّ ٖ ني َل ُه
َ ْال َعا َل ِم
ني
“O diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde dini
sadece Allah’a özgü kılarak ihlâsla O’na dua edin / ibadet edin.
Her türlü övgü, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.” (Mü’min,
40/65; bk. A’râf, 7/29; Mü’min, 40/14)
َ الدي َن َو َل ْو َك ِر َه ْال
كا ِف ُرو َن ِّ ني َل ُه َ ّٰفَا ْد ُعوا ه
َ الل ُمخْ ِل ِص
75
DUALAR
َ ح ْم ِني إِ ْن ِش ْئ
ت ْ ت اَل ّٰل ُه ّ َم
َ ار َ اغ ِف ْر ِلي إِ ْن ِش ْئ ْ ح ُد ُك ْم اَل ّٰل ُه ّ َم
َ َ اَل َيقُ و َل ّ َن أ
ِل َي ْع ِز ِم ْال َم ْسأ َ َل َة فَإِ ّ َن ُه اَل ُم ْك ِر َه َل ُه
76
GİRİŞ
77
DUALAR
78
GİRİŞ
79
DUALAR
ُّ الس ْج َع ِفي
الد َعا ِء َّ بِ اج َت ِن
ْ َو
“Secili / kafiyeli sözlerle dua etmekten sakın” demiş, ashap
ve peygamberin bunu kerih gördüğünü bildirmiştir. (İbn
Hıbbân, Ed’ıye, No: 979; bk. Buhârî, Dua, 19)
َكا َن إِ َذا َد َعا َد َعا َثلاَ ًثا َوإِ َذا َسأ َ َل َسأ َ َل َثلاَ ًثا
“Dua ettiği zaman üç sefer tekrar eder ve bir şey istediği
zaman yine üç sefer tekrar ederdi.” demiştir. (Müslim, Cihâd, 107)
Peygamberimiz,
َ ب ْال ُم ِل ِّح
ُّ ني ِفي
الد َعا ِء َ ّٰاِ ّ َن ه
ُّ الل َل ُي ِح
“Şüphesiz ki Allah, ısrarla dua edenleri sever” (Beyhakî, Şu’abü’l-
anlamındaki sözleri ile ısrarla dua
îmân, er-Ricâ Minallah, No: 1108)
edeni Allah’ın sevdiğini bildirmiştir.
Peygamberimiz (s.a.s.);
80
GİRİŞ
Sahabeden Ebû’d-Derdâ;
81
DUALAR
82
GİRİŞ
83
DUALAR
84
GİRİŞ
85
DUALAR
86
GİRİŞ
Peygamberimiz (s.a.s.);
الش ّ َد ِة
ِّ الل ِفي ال ّ َرخَ ا ِء َي ْع ِر ْف َك ِفي
ِ ّٰت ََع ّ َر ْف اِ َلى ه
“Rahatlık zamanlarında Allah’a yönel, O’nu tanı ve O’na
dua et ki sıkıntılı zamanlarda da Allah sana yönelsin, seni ta-
nısın ve sana yardım etsin” buyurmuştur. (Beyhakî, Şuabü’l-İmân,
er-Ricâ Minallah, No:1139)
ال إِ ّ َن َما َ ض ٌّر َد َعانَا ث ّ َُم إِ َذا خَ ّ َو ْلنَا ُه ِن ْع َم ًة ِم ّ َنا َق ُ ْسا َن
َ الن ِ ْس إ َ ّ فَإِ َذا َم
ك ّ َن أ َ ْك رَث َ ُه ْم اَل َي ْع َل ُمو َن
ِ أُو ِتي ُت ُه َع َلى ِع ْل ٍم َب ْل ِه َي ِفتْ َن ٌة َو ٰل
87
DUALAR
ّٰ الدي َن َف َل ّ َما ن
َجي ُه ْم ِّ ني َل ُه َ ّٰفَإِ َذا َر ِك ُبوا ِفي ْالفُ ْل ِك َد َع ُوا ه
َ الل ُمخْ ِل ِص
إِ َلى ْال رَبِّ إِ َذا ُه ْم ُي ْش ِر ُكو َن
“Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah’a hâlis kı-
larak O’na dua ederler. Fakat (Allâh) onları salimen karaya
çıkarınca hemen (O’na) ortak koşarlar.” (Ankebût, 29/65)
88
GİRİŞ
َص ٌۜد َو َما َي ْج َح ُد ِب ٰا َيا ِت َنٓا اِ ّ اَل ُك ُّل خَ ّ َتا ٍر َكفُ و ٍر
ِ اِ َلى ْال رَبِّ ف َِمنْ ُه ْم ُم ْقت
“(Denizde) onları, gölgeler gibi dalgalar sardığı zaman,
dini yalnız kendisine has kılarak Allah’a dua ederler. Fakat O,
onları kurtarıp karaya çıkarınca içlerinden bir kısmı iktisâd
eder (Allah’a yönelmeyi kısar, gevşetir); zaten bizim ayet-
lerimizi (öyle) nankör gaddarlardan başkası inkâr etmez.”
(Lokmân, 31/32)
ٌ وس َق ُنو
ط َ ّ س ُه
ٌ الش ُّر َف َي ُؤ ِ ْْسا ُن ِم ْن ُد َعا ِء ْالخَ ر
َ ّ ي َوإِ ْن َم ِ ْاَل َي ْسأ َ ُم إ
َ الن
“İnsan hayır istemekten usanmaz (dâima malının artma-
sını diler). Ama kendisine bir şer dokundu mu hemen üzülür,
ümitsiz olur.” (Fussilet, 41/49)
َ ّ ض َو َن ٰا ِب َجا ِن ِب ٖ ۚه َواِ َذا َم
َ ّ س ُه
الش ُّر َف ُذو َ ان اَ ْع َر
ِ ْس ِ َْواِ َذٓا اَن َْع ْمنَا َع َلى ا
َ الن
يضٍ ُد َعآء َع ٖر
“İnsana bir nimet verdik mi yüz çevirir; yan çizer. Ona bir
şer dokundu mu yalvarıp durur.” (Fussilet, 41/51)
ٓا
ك ْم ّٰ الض ُّر ِفي ْال َب ْح ِر ضَ ّ َل َم ْن ت َْد ُعو َن اِ ّ َل اِ ّ َيا ُۚه َف َل ّ َما ن
ُ َجي ُ س
ُّ ك ُم َ ّ َواِ َذا َم
ْسا ُن َكفُ و ًرا ِ ْاِ َلى ْال رَبِّ اَ ْع َرضْ ُت ْ ۜم َو َكا َن ا
َ الن
“Denizde size bir sıkıntı (boğulma korkusu) dokunduğu
zaman O’ndan başka bütün yalvardıklarınız kaybolur (artık
o zaman, Allah’tan başka kimseden yardım istemezsiniz.
Çünkü O’ndan başka sizi kurtaracak kimse yoktur.) Fakat
(O) sizi kurtarıp karaya çıkarınca yine (Allâh’ı bir tanımak-
tan) yüz çevirirsiniz. Gerçekten insan nankördür.” (İsrâ, 17/67)
Bu ayetler, insanların genel psikolojisini ve insanın fıt-
ratında olan din duygusunu, Allah inancını, duaya olan ih-
89
DUALAR
90
GİRİŞ
اس ِط َك ّ َف ْي ِه اِ َلى ْال َما ِء ِل َي ْب ُل َغ فَا ُه ِ اَل َي ْست َٖجي ُبو َن َل ُه ْم ِبشَ ْى ٍء اِ ّ اَل َك َب
َو َما ُه َو ِب َبا ِل ِغ ٖه
“Gerçek dua ancak O’nadır. O’ndan başka yalvardıkları ise
onların isteklerine ancak, ağzına ulaşmayacağı hâlde, ulaşsın
diye avuçlarını suya uzatan kimsenin isteğine suyun cevap
verdiği kadar cevap verirler.” (Ra’d, 13/14)
91
DUALAR
ِ َّٰاست َِع ْن ِب ه
الل ْ تفَ ْاست ََعن َ َّٰاسأ َ ِل ه
ْ الل َو اِ َذا ْ تفَ اِ َذا َسأ َ ْل
“Bir şey istediğin zaman Allah’tan iste, bir yardım tale-
binde bulunduğun zaman Allah’tan yardım talep et” buyur-
muştur. (Beyhakî, Şuabü’l-İmân, er-Ricâ Minallah, No: 1075)
الضلاَ ُل
َ ّ ض ُّر ُه َو َما اَل َينْ فَ ُع ُه ٰذ ِل َك ُه َو
ُ الل َما اَل َي
ِ ّٰون ه
ِ َي ْد ُعو ِم ْن ُد
ْال َب ِعي ُد
“Allah’ı bırakıp da kendine ne zarar, ne menfaat vereme-
yecek şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur.” (Hac, 22/12)
ِ س ْال َع
ُ شري َ َي ْد ُعو َل َم ْن ضَ ُّر ُه أ َ ْق َر ُب ِمن ن َْف ِع ٖه َل ِب ْئ
َ س ْال َم ْو َلى َو َل ِب ْئ
“Zararı, faydasından daha yakın olana yalvarır. (O), ne
kötü bir yardımcı ve ne kötü bir arkadaştır!” (Hac, 22/13)
92
GİRİŞ
93
DUALAR
94
GİRİŞ
95
DUALAR
96
GİRİŞ
ني َف َوا َف َق إِ ْحدَا ُه َما ْ الس َما ِء ٖآم َ ّ ك ُة ِفي َ ني َو ْال َملاَ ِئ َ َ ال أ
ْ ٖح ُد ُك ْم آم َ إِ َذا َق
أْالُخْ ٰرى غ ُِف َر َل ُه َما ت ََق ّ َد َم ِم ْن َذ ْن ِب ٖه
“Biriniz ‘âmin’ dediği zaman gökteki bir melek de ‘âmin’
der. İkisinden biri diğerinin ‘âmin’ demesine denk gelirse geç-
miş günahları bağışlanır” (Hemmâm b. Münebbih, Sahîfetü Hemmâm, No:
10) anlamındaki hadis, dua sonunda “âmin” demenin öne-
97
DUALAR
يم
ِ ح ِ ِّٰب ْس ِم ه
ِ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla”
يم
ِ حِ اَل ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
“O, rahmândır ve rahîmdir.”
َ الضا ٖ ّل
ني َ ّ وب َع َل ْي ِه ْم َو اَل
ِ ضُ ي ْال َم ْغ َ ط ا ّ َل ِذي َن أَن َْع ْم
ِ ْت َع َل ْي ِه ْم َغ ر َ ص َرا
ِ
“Nimet verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazap
edilmiş olanların ve sapmışların yoluna değil.”
Fâtiha sûresi, sevap bakımından en büyük sûredir. (Buhârî,
Tefsîru’l-Kur’ân, 1, V, 146) Fâtiha’yı okuyan kimsenin duası kabul
olur. Bir kutsî hadiste yüce Allah, şöyle buyurmuştur:
98
GİRİŞ
99
DUALAR
100
GİRİŞ
101
DUALAR
102
GİRİŞ
الل َل ُه د َْع َو َت ُه اَ ْو َص َر َف َعنْ ُه ِم ْث َل َها ُ ّٰاب هَ َج َ است ْ َما ِم ْن َداعٍ َي ْد ُعو اِ ّ اَل
ط ِم ْن ُذ ُنو ِب ِه ِب َق ْد ِرهَا َما َل ْم َي ْد ُع ِب ِا ْث ٍم اَ ْو َق ْط ِع َر ْح ِمَّ حَ ُسو ًءا اَ ْو
“Dua eden bir mü’minin; günah olan bir şeyi istemedikçe
veya akrabalık ilişkisini kesmek için dua etmedikçe, Allah ya
onun duasını kabul eder veya ondan duası nispetinde bir kö-
tülüğü uzaklaştırır veya onun duası kadar günahlarını siler.”
(Abdürrazzâk, Dua, 18650)
103
DUALAR
ط ِّي َب ًة إِ ّ َن َك
َ ْك ُذ ِّر ّ َي ًة
َ َب ِلي ِم ْن َل ُدن َ ُهنَا ِل َك َد َعا َز َك ِر ّ َيا َر ّ َب ُه َق
ْ ال َر ِّب ه
ُّ َس ِمي ُع
الد َعا ِء
“Orada (mihrapta) Zekeriyyâ, Rabbine; ‘Rabbim, bana
katından temiz bir nesil ver. Sen duayı işitensin’ diye dua et-
mişti.” (Âl-i İmrân, 3/38)
104
GİRİŞ
س ِل َ كَ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال َه ّم َو ْال ُح ْز ِن َوأ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال َع ْج ِز َو ْال
ِ
َ
ّ ب َو ْال ُب ِل َوأ ُعوذ ِبك ِم ْن غل َب ِة َ
َ َ
الد ْي ِن َوق ْه ِر َ َ َ ُ ْخ ِ َْوأ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال ُج ن
الل ه َِّمي َو َقضَ ى َع ِّني د َْي ِني ُ َّٰب ه َ ت ٰذ ِل َك فَأ َ ْذه ُ ال فَفَ َع ْل َ ال َق
ِ ج َ ال ِّر
“Allah’ım! Kederden ve hüzünden Sana sığınırım, aciz-
likten ve tembellikten Sana sığınırım, korkaklıktan ve cimri-
likten Sana sığınırım, borç altında ezilmekten ve insanların
kahrından Sana sığınırım.”
Sahabî; “Hz. Peygamberin öğrettiği duayı okudum; Allah
da üzüntümü ve borçlarımı giderdi’’ demiştir. (Ebû Davud, Salat,
367)
105
DUALAR
106
GİRİŞ
السو ِء ِم ْث َل َها
ُّ اَ ْو َي ْص ِر َف َعنْ ُه ِم َن
“Ya da duası nispetinde ondan bir kötülüğü savar” şeklin-
dedir. (Hâkim, De’avât, I, 493)
Kabul olan duaları üç kısımda ele alabiliriz:
1. Bazı kimselerin yaptığı dualar,
2. Belirli zamanlarda yapılan dualar,
3. Belirli mekânlarda yapılan dualar.
1. Duası Kabul Olanlar
Kur’ân’da ve hadis-i şeriflerde duası kabul edilenlerden
bize örnekler verilmiştir. Bunlardan bazılarını şöyle sırala-
yabiliriz:
a) Hz. Meryem’in Babası İmrân’ın Duası
İmrân, kızı Meryem için;
يم ِ ان ال ّ َر َ ّ َوإِ ِّني أ ُ ِعي ُذهَا ِب َك َو ُذ ِّر ّ َي َت َها ِم َن
َ الش ْي
ِ ج ِ ط
“Onu (Meryem’i) ve soyunu kovulmuş şeytanın şerrinden
sana ısmarlıyorum / Senin korumanı diliyorum” (Âl-i İmrân, 3/36)
diye dua etmiştir.
Yüce Allah, İmrân’ın duasını kabul ettiğini şöyle bil-
dirmektedir:
س ًنا َو َك ّ َف َل َها َ س ٍن َوأ َ ْن َب َت َها َن َبا ًتا
َ ح َ ح ٍ َفت ََق ّ َب َل َها َر ُّب َها ِب َق ُب
َ ول
َز َك ِر ّ َيا
“Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu; onu güzel bir
bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriyyâ da onun bakımını üstlendi.”
(Âl-i İmrân, 3/37)
107
DUALAR
َ اح ِم
ني َ ْت أ َ ْر
ِ ح ُم ال ّ َر َ الض ُّر َوأَن َ ّ وب إِ ْذ نَادَى َر ّ َب ُه أ َ ِّني َم
ُّ س ِن َي َ َوأ َ ُّي
“(Ey Peygamberim!) Eyyûb’u da hatırla. Hani o
Rabbine,‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin
en merhametlisisin’ diye yalvarmıştı.” (Enbiya, 21/83)
َ الش ْي
ٍ طا ُن ِب ُن ْص
ب َ ّ وب إِ ْذ نَادَى َر ّ َب ُه أ َ ِّني َم
َ ّ س ِن َي َ َوا ْذ ُك ْر َع ْب َدنَا أ َ ُّي
اب ٍ َو َع َذ
“Kulumuz Eyyûb’u da an: (O) Rabbine ‘Şeytan, bana bir
yorgunluk ve azap dokundurdu’ diye seslenmiş, dua etmişti.”
(Sâd, 38/41)
اب
ٌ ار ٌد َوشَ َر َ ض ِب ِر ْج ِل َك هٰ َذا ُم ْغت
ِ َس ٌل َب ْ اُ ْر ُك
“Ona ayağını (yere) vur, işte yıkanacak ve içilecek serin
(bir su)” (Sâd, 38/42) buyurmuş, Eyyûb (a.s.) ayağını yere vur-
muş, çıkan su ile yıkanmış ve sudan içmiş, iç ve dış bütün
hastalıklarından kurtulmuştur.
Yüce Allah, Eyyûb’un duasını kabul ettiğini şöyle bil-
dirmektedir:
108
GİRİŞ
109
DUALAR
110
GİRİŞ
َ اط
ني َ ّ اب َو
ِ الش َي َ ث أ َ َص َ يح ت َْج ِري ِبأ َ ْم ِر ِه ُرخَ ا ًء
ُ ح ْي َ َس ّ َخ ْرنَا َل ُه ال ِّر
َ ف
ني ِفي أْال َ ْصفَ ا ِد ٍ ُك ّ َل َب ّ َنا ٍء َو َغ ّ َو
َ اص َوآخَ ِري َن ُم َق ّ َر ِن
“Bunun üzerine Biz de, istediği yere onun buyruğu ile ko-
layca giden rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları,
demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına ver-
dik.” (Sâd, 38/35–38)
Zikrettiğimiz bu beş örnekte, insanlara önder ve rehber
olarak gönderilen peygamberlerin çeşitli konularda dua et-
tikleri ve dualarının kabul edildiği ve bunun bir öğüt oldu-
ğu bildirilerek mü’minlere yol gösterilmektedir.
Peygamberler gibi ihlâs ile usul ve şartlarına uygun ola-
rak dua eden mü’minlerin duaları da kabul olur. Özellikle
bazı zamanlarda, konumları ve durumları sebebiyle bir kı-
111
DUALAR
ِ ْح ّ َتى ُي ْف ِط َر َو إ
ال َما ُم ْال َعا ِد ُل َود َْع َو ُة َ لصا ِئ ُمَ ّ ََثلاَ َث ٌة اَل ُت َر ُّد د َْع َو ُت ُه ْم ا
ول ُ ُالس َما ِء َو َيقَ ّ اب َ ام َو َي ْفت َُح َل َها أ َ ْب َو ْ ُ ّٰوم َي ْرف َُع َها ه
ِ الل ف َْو َق الغَ َم
ْ ْ
ِ ال َمظ ُل
ني
ٍ ح ِ ْص َر ّ َن َك َو َل ْو َب ْع َدُ ال ّ َر ُّب َو ِع ّ َز ِتي أَلَن
“Üç kimsenin duası reddedilmez: İftar edinceye kadar
oruçlu kimsenin, âdil devlet başkanının ve mazlumun duası.
Allah, mazlumun duasını bulutların üzerine kaldırır ve o dua
için sema kapılarını açar ve ‘İzzetime yemin ederim ki belli bir
süre de olsa mutlaka sana yardım edeceğim’ buyurur.” (Tirmizî,
De’avât, 115,129; İbn Mâce, Siyâm, 48; bk. İbn Hıbbân, Ed’ıye, 17, No:17228)
112
GİRİŞ
ْ ْ َ ْال ُم
ِ سا ِف ِر َود َْع َو ُة ال َمظ ُل
وم
“Hiç şek ve şüphe yok ki üç kimsenin yaptığı dua kabul edi-
lir: Anne-babanın çocuklarına yaptığı dua, misafirin duası ve
zulme uğramış kimsenin duası.” (Ebû Davud, Salât, 364; Tirmizî, De’avât,
48; bk. Heysemî, Ed’ıye, 17, No:17229)
113
DUALAR
ِ ظ ْه ِر ْالغَ ْي
ب َ خي ِه ِب َ ِا
ِ ل
“İki dua vardır ki bu dualar ile Allah arasında perde yok-
tur. Mazlumun duası, kişinin müslüman kardeşinin gıyabın-
da yaptığı dua.” (Heysemî, Ed’ıye, 17, No:17231)
َ ت ْال َملاَ ِئ
ْ ك ُة آ ِم
ني ِ ظ ْه ِر ْالغَ ْي
ِ ب َقا َل ِ َ ج ُل أِل
َ خي ِه ِب ُ إِ َذا َد َعا ال ّ َر
َو َل َك ِب ِم ْث ٍل
“Bir kimse kardeşinin gıyabında dua ettiği zaman melek-
ler, ‘âmin, aynısı sana da verilsin’ diye dua ederler.” (Ebû Davud,
Salât, 362)
ح ٌّقَ اح ِب ٖه اِ ّ اَل َكا َنِ ح ُد ُه َما ِب َي ِد َص َ ََما ِم ْن ُم ْس ِل َمينْ ِ ْالت ََق َيا َفاَخَ َذ ا
ح ّ َتى َي ْغ ِف َر َل ُه َما
َ يب ُد َعا َئ ُه َما َو اَل َي ُر ّ َد اَ ْي ِد َي ُه َما
َ الل اَ ْن ُي ِجِ َّٰع َلى ه
“Birbirleriyle karşılaşıp tokalaşan iki Müslüman yoktur ki
Allah dualarını kabul etmiş, ellerini bırakmadan onları bağış-
lamış olmasın.” (Ebû Ya’lâ, Zikir ve Dua, No: 4139)
َ ني ِب ُد َعا ِء ْال ُم ْس َتضْ َع ِف
ني َ الل ْال ُم ْس ِل ِم
ُ ّٰاِ ّ َن َما َينْ ُص ُر ه
“Allah, Müslümanlara zayıfların duası sebebiyle yardım
eder.” (Taberânî, No: 4160)
114
GİRİŞ
115
DUALAR
116
GİRİŞ
اب َل ُه
ُ َج ُ َو اِ ّ َن ِل
َ ك ِّل ُم ْس ِل ٍم د َْع َو ًة َي ْد ُعو ِب َها َف ُي ْست
“Her müslümanın kabul olan bir duası vardır.” (Heysemî,
Ed’ıye, 10, No: 17215)
117
DUALAR
118
GİRİŞ
َ ّ إِ ّ َن ِل
لصا ِئ ِم ِعنْ َد ِف ْط ِر ٖه َلد َْع َو ًة َما ُت َر ُّد
“Oruçlunun orucunu açarken yapacağı dua reddedilmez.”
(İbn Mâce, Siyâm, 48)
119
DUALAR
ِ ث ال ّ َل ْي ِل آْال
خ ِر ِ ت أ َ ْن َتقُ و َم ِفي ُث ُل ْ إِ َذا َكا َن َل ْي َل ُة ْال ُج ُم َع ِة فَإِ ِن
َ اس َت
َ ط ْع
اب
ٌ َج
َ الد َعا ُء ِفي َها ُم ْست ُّ فَإِ ّ َن َها َسا َع ٌة َم ْش ُهو َد ٌة َو
“Cuma gecesi olduğu zaman gecenin son üçte birinde kal-
kabilirsen (kalk ve dua et). Çünkü o vakit, (meleklerin) şa-
hit olduğu bir zaman dilimidir. Bu vakitte yapılan dua kabul
olur.” (Ebû Davûd, Dua, 115)
Peygamberimiz (s.a.s.);
ُّ ُ خَ رْي
الد َعا ِء ُد َعا ُء َي ْو ِم َع َر َف َة
“En hayırlı / kabulü şayan olan dua, Arefe günü yapılan
duadır” buyurmuştur. (Tirmizî, Dua, 8; Malik, Dua, No: 500)
d) Gece Vakti Yapılan Dualar
Şu hadisler gece vakti yapılan duaların kabul olacağını
ifade etmektedir:
120
GİRİŞ
َ ح
ني ُّ الس َما ِء
ِ الد ْن َيا َ ّ َيت زََنّ َ ُل َر ُّبنَا َت َبا َر َك َوت ََعا َلى ُك ّ َل َل ْي َل ٍة إِ َلى
يب َل ُه َم ْن
ُ َج ِ ول َم ْن َي ْد ُعو ِني فَأ َ ْست ُ ُخ ِر َيقِ ث ال ّ َل ْي ِل آْال ُ َي ْب ِقى ُث ُل
َي ْسأ َ ْل ِني فَأ ُ ْع ِطي ِه َم ْن َي ْست َْغ ِف ْر ِني فَأ َ ْغ ِف ُر َل ُه
“Yüce Rabbimiz her gece yakın semaya iner, gecenin son
üçte biri kalıncaya kadar kalır ve; ‘Kim bana dua ederse ona
icabet ederim, kim benden bir şey isterse ona isteğini veririm,
kim benden af ve bağış dilerse onu bağışlarım’ der.” (Buhârî,
De’avât, 13; İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 919–922)
يك َل ُه َل ُه ْال ُم ْل ُك َ ال شَ ِر َ الل َو ْح َد ُه َ ّ ال إ ٰل َه إ َ َم ْن ت ََعا ّ َر ِم َن ال ّ َل ْي ِل ف ََق
ُ ّٰال ه ِ ِ َ ال
الل َو ْال َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َو اَل
ِ َّٰو َل ُه ْال َح ْم ُد َو ُه َو َع َلى ُك ِّل شَ ْي ٍء َق ِدي ٌر َو ُس ْب َحا َن ه
اغ ِف ْر ِلي أ َ ْو ْ ال َر ِّب ِ ّٰال ُق ّ َو َة إِ ّ اَل ِبا ه
َ لل ث ّ َُم َق َ ح ْو َل َو َ الَ الل أ َ ْك رَب ُ َو
ُ ّٰالل َو ه َ ّ إ ٰل َه إ
ُ ّٰال ه ِ ِ
َلا َ َ
ضأ ث ّ َُم َصلى ُق ِبل ْت َص ُت ُه ّ َ َ
َ ّ يب ل ُه فَإِ ْن َع َز َم َو َت َو َ َقال ث ّ َُم َد َعا اُ ْس ُت ِج َ
“Kim gece uyanınca, ‘Allah’tan başka ilâh yoktur, bir tek O
vardır, O’nun ortağı yoktur, mülk O’nundur, hamd O’na mah-
sustur, O’nun her şeye gücü yeter. Allah’ı noksan sıfatlardan
tenzih ederim, her türlü övgü Allah’a mahsustur, Allah’tan
121
DUALAR
122
GİRİŞ
ُّ يب
الد َعا ُء واِ َذا َ اس ُت ِج ْ الس َما ِء َو َ ّ اب ُ ت اَ ْب َو َ ْاِ َذا َكا َن ِعنْ َد ا
ِ ال َذ
ْ ان ُف ِت َح
ِ َْكا َن ِعنْ َد ا
َ ال َقا َم ِة
ال ُت َر ُّد د َْع َو ٌة
“Ezan okunduğunda, sema kapıları açılır ve dualar kabul
edilir. Kamet getirildiğinde dua reddedilmez.” (İbn Ebî Şeybe, Dua,
17, No: 29239)
123
DUALAR
ِ ٰج ْو َف ال ّ َل ْي ِل آْال
خ ِر َو ُد ُب َر َ الَ الد َعا ِء أ َ ْس َم ُع؟ َقُّ الل أ َ ُّي َ يل َيا َر ُس
ِ ّٰول ه َ ِق
ِ ات ْال َم ْك ُتو َب
ات ِ الص َل َو
َّ
“Hangi dua kabul edilmeye daha yakındır?” diye sorulan
bir soruya Hz. Peygamber; “Gecenin ikinci yarısında yapılan
dua ile farz namazların ardından yapılan dua’’ diye cevap
vermiştir. (Tirmizî, De’avât, 80)
ğ) Yağmur Yağarken ve Kâbe’yi Görünce Yapılan
Dua
اط َن ِعنْ َد ِ الد َعا ُء ِفي اَ ْر َب َع ِة َم َو ُّ اب ُ َج َ ّ اب
َ الس َما ِء َو ُي ْست ُ ُت ْفت َُح اَ ْب َو
ث َو ِعنْ َد اِ َقا َم ِة ِ ول ْالغَ ْي ِ الل َو ِعنْ َد ُن ُز ِ ّٰيل ه
ِ وف ِفي َس ِب ُّ اِ ْل ِت َقا ِء
ِ ُالصف
َ ال ِة َو ِعنْ َد ُر ْؤ َي ِة ْال
ك ْع َب ِة َ الص
َّ
“Dört yerde sema kapıları açılır ve dualar kabul olur: Allah
yolunda savaşmak üzere saf tutulduğunda, yağmur yağarken,
namaz kılarken ve Kâbe’yi görünce.” (Heysemî, Ed’ıye, 25, No: 17253)
h) Yûnus Peygamberin Duası İle Yapılan Dualar
Peygamberimiz (s.a.s.), Yûnus peygamberin balığın
karnında yaptığı dua ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
124
GİRİŞ
ك ْم َك ْر ٌب أ َ ْو َبلاَ ٌء ِم ْن َبلاَ َيا ُ ْجالً ِمن ُ أ َ اَل أُخْ رِب ُ ُكم ِبشَ ْي ٍء إِ َذا َن َز َل َر
ون اَل إِ ٰل َه ُّ ال ُد َعا ُء ِذي
ِ الن َ يل َل ُه َب ٰلى ف ََق
َ الد ْن َيا َد َعا ِبهٖ ُي ْف َر ُج َعنْ ُه ف َِق
ُّ
َ ظا ِل ِم
ني َ ّ ت ِم َن ال ُ ْْت ُس ْب َحا ن ََك إِ ِّني ُكن َ إِ ّ اَل أَن
“(Hz. Peygamber, ashabına) ‘Size bir şey haber vereyim
mi? Sizden birine bir sıkıntı veya dünya musibetlerinden bir
musibet isabet ettiği zaman, bu dua ile dua ettiği zaman o sı-
kıntı ve imtihan ondan giderilir.’ (demiş) kendisine ‘evet ha-
ber ver’ denilmiş, bunun üzerine; ‘Balık sahibi Yûnus’un; Lâ
ilâhe illâ ente sübhâne innî küntü mine’z-zâlimîn (Allah’ım!
Senden başka ilâh yoktur, Seni noksan sıfatlardan tenzih ede-
rim. Gerçekten ben zalimlerden oldum, şeklinde yaptığı dua-
dır, buyurmuştur.” (Hâkim, De’avât, No: 1864)
3. Belirli Mekânlarda Yapılan Dualar
Evde, caddede, sokakta, iş yerinde, tarlada, kısaca tuva-
let gibi ibadete elverişli olmayan yerler ile kumarhane ve
meyhane gibi günah işlenen mekânların dışında her yerde
dua edilebilir. Bununla birlikte cami ve Kâbe gibi ibadet
yerlerinde, Arafat ve Müzdelife gibi mübarek mekânlarda
yapılan dualar daha faziletlidir. Meselâ Peygamber Efen-
dimiz; Medine’deki Mescid-i Nebevî’de kılınan bir rekat
namazın, Mescid-i Haram dışındaki diğer mescitlerde
kılınan bin rekat namaza denk olduğunu (Nesâî, Mesâcid, 4),
Mescid-i Haram’da kılınan namazın ise diğer mescitlerde
125
DUALAR
126
GİRİŞ
“Biliniz ki, Allah gafil bir kalpten gelen duayı kabul et-
mez.” (Tirmîzî, De’avât, 66; bk. Hâkim, De’avât, No: 1817, I, 493)
3. Allah’a İsyan Hâlinde Yapılan Dualar Kabul Ol-
maz
Allah’a isyan hâlinde yapılan dualar kabul olmaz. Meselâ
içki içerken, kumar oynarken, gıybet ederken, hırsızlık ya-
parken, yalan söylerken yapılan dualar kabul olmaz. Aynı
şekilde haram gıdalarla beslenen insanın duası da kabul ol-
maz. Haram gıdalar; insanın inancına, ameline ve ahlâkına
olumsuz etki yapar, çünkü haram gıdalar ile beslenen insan,
Allah’a isyan hâlindedir. Hem Allah’a isyan edeceksiniz,
hem de Allah’tan bir istekte bulunacaksınız. Bu, tezat bir
durumdur. Şu hadis, bu gerçeği ifade etmektedir:
127
DUALAR
ني َم ّ َر ًة َف َل ْن
َ َست َْغ ِف ْر َل ُه ْم َس ْب ٖع ْ َست َْغ ِف ْر َل ُه ْم ۜاِ ْن ت ْ اِ ْست َْغ ِف ْر َل ُه ْم اَ ْو اَل ت
الل اَل َي ْه ِدي ْال َق ْو َمُ ّٰالل َو َر ُسو ِل ٖ ۜه َو ه ِ ّٰالل َل ُه ْم ۜ ٰذ ِل َك ِباَ ّ َن ُه ْم َكفَ ُروا ِب ه
ُ َّٰي ْغ ِف َر ه
َ اس ٖق
۟ ني ِ َْالف
128
GİRİŞ
الل اِ ٰل ًها ٰاخَ َۢر اَل ٓ اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َو ۠ ُك ُّل شَ ْي ٍء هَا ِل ٌك اِ ّ اَل َو ْج َه ُۜه
ِ َّٰو اَل ت َْد ُع َم َع ه
ج ُعو َنَ َل ُه ْال ُح ْك ُم َواِ َل ْي ِه ُت ْر
“Allah’la beraber başka tanrıya dua / ibadet etme. O’ndan
başka tanrı yoktur. O’ndan başka her şey yok olacaktır. Hüküm
O’nundur ve siz O’na döndürüleceksiniz.” (Kasas, 28/88)
َ َالل ا
حدًا
ۙ ِ ّٰاج َد للِ هّٰ ِ َفلاَ ت َْد ُعوا َم َع ه
ِ سَ َواَ ّ َن ْال َم
“Mescitler, Allah’a mahsustur. Allah ile beraber hiç kimseye
yalvarmayın.” (Cin, 72/18)
129
DUALAR
َ ظ ْل ٍم اَ ْو َق ِط
ُ ُيع ِة َر ْح ٍم اَ ْو َيق
ول َق ْد َ د َْع َو ُة ْال ُم ْس ِل ِم ُم ْست
ُ َجا َب ٌة َما َل ْم َي ْد ُع ِب
ج ْب ِ َُد َع ْو ُت َف َل ْم ا
“Zulüm olan bir fiili işlemek veya akrabalık bağlarını ko-
parmak için veya ‘dua ettim de kabul edilmedi’ demediği sürece
müslümanın duası kabul olur.” (Ebû Ya’lâ, Zikir ve Dua, 132, No: 2811)
130
GİRİŞ
ُ ن ْل ف ََع َل ْي
ِ ّٰك ْم ِع َبا َد ه
ُّ الل ِب
الد َعا ِء ِ ْلد َعا ُء َينْ فَ ُع ِم ّ َما َن َز َل َو ِم ّ َما َل ْم َي ز
ُ ّ َا
“Dua başa gelen bela ve musîbetlere de (henüz) başa gel-
meyen (gelebilecek olan musîbetlere de) fayda verir. Ey
Allah’ın kulları size dua etmenizi tavsiye ederim.” (Hâkim, De’avât,
No: 1815, I, 493; Tirmizî, De’avât, 102)
ن ْل
ِ ْالد َعا َء َينْ فَ ُع ِم ّ َما َن َز َل َو ِم ّ َما َل ْم َي ز
ُّ ك ّ َنِ ح َذ ٌر ِم ْن َق َد ٍر َو ٰل
َ َل ْن َينْ فَ َع
الدعاَ ِء
ُّ الل ِبِ ّٰك ْم ِع َبا َد هُ ف ََع َل ْي
“Kaderden kaçmak insana fayda sağlamaz fakat dua insa-
nın başına gelen ve henüz gelmeyen belalara fayda verir, onun
için ey Allah’ın kulları! Size dua etmenizi tavsiye ederim.”
(Heysemî, Ed’ıye, 1, No: 17191)
131
DUALAR
ن ْل
ِ ْالدعاَ ُء َينْ فَ ُع ِم ّ َما َن َز َل َو ِم ّ َما َل ْم َي ز
ُّ ح َذ ٌر ِم ْن َق َد ٍر َو َ
َ ال ُي ْغ ِني
ان اِ َلى َي ْو ِم ْال ِق َيا َم ِة ُّ َو اِ ّ َن
َ الد َعا َء َل َي ْل َقى ْال َب
ِ ال َء َف َي ْع َت ِل َج
“Kaderden sakınmak herhangi bir fayda sağlamaz. Dua,
insanın başına gelen ve gelmeyen belalara fayda verir. Gerçek-
ten dua, belaları karşılar ve dua ile bela kıyamet gününe kadar
birbirleriyle mücadele ederler.” (Heysemî, Ed’ıye, 1, No: 17192)
َ َالد َعا ِء ا
ح ٌد ُّ الد َعا ِء َف ِا ّ َن ُه اَل ُي ْه َل ُك َم َع َ
ُّ ال ت َْع ِج ُزوا ِفي
“Dua etmekte aciz olmayın, çünkü dua eden hiçbir insan
helâk olmaz.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 871; Hâkim, De’avât, No: 1818, I, 494)
Dua, kulluğun gereğidir. Yoksa dua, Allah’ın meydana
geleceğini ezelde takdir ettiği şeyin gerçekleşmesini önle-
mesi, takdir etmediği şeyin meydana gelmesini sağlaması
için yapılan bir amel değildir. Dua, Allah’ın bilmediği şeyi
ona hatırlatma anlamına da gelmez. Dua, kişinin kulluğu-
nu göstermesi, aczini ve ihtiyacını Allah’a arz etmesinden
ibarettir. Şu ayetleri de bu bağlamda zikredebiliriz:
َ ّ ف َل ُه إ
ٍ ْس ْس َك ِبخَ ر
ي َ ال ُه َو َوإِ ْن َي ْم ِ َ اش ِ ال َك
َ ض ٍّر َف ُ ّٰس ْس َك ه
ُ الل ِب َ َوإِ ْن َي ْم
َف ُه َو َع َلى ُك ِّل شَ ْي ٍء َق ٖدي ٌر
“Allah, sana bir zarar dokundursa, onu yine kendisinden
başka açacak/giderecek yoktur ve eğer sana bir hayır dokun-
dursa onu da giderecek yoktur, kuşkusuz O, her şeyi yapabilen-
dir.” (En’âm, 6/17; bk. Yûnus, 10/107)
132
GİRİŞ
133
BİRİNCİ BÖLÜM
İBADET İLE
İLGİLİ DUALAR
DUALAR
136
BİRİNCİ BÖLÜM
137
DUALAR
138
BİRİNCİ BÖLÜM
َاب ا ّ َل ٖذي َن ّ َز َل َع ٰلىِ كت ِ الل َو َر ُسو ِل ٖه َو ْالِ َّٰيٓا اَ ُّي َها ا ّ َل ٖذي َن ٰا َم ُنٓوا ٰا ِم ُنوا ِب ه
ۜ َاب ا ّ َل ٖذٓي اَ ْن َز َل ِم ْن َق ْب ُل ِ كتِ َر ُسو ِل ٖه َو ْال
“Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine
indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin /
imanınızda sebat edin” (Nisâ, 4/136) anlamındaki ayet ile ima-
nımızı korumamızı;
139
DUALAR
140
BİRİNCİ BÖLÜM
2. EZAN DUASI
Sözlükte bildirmek, duyurmak, çağrıda bulunmak, ilan
etmek anlamlarına gelen ezan, dinî bir terim olarak, farz
namazların vaktinin girdiğini belli sözlerle ve özel bir şe-
kilde ilan etmek, bildirmek demektir. Ezanın sözleri aşağı-
daki şekildedir:
141
DUALAR
142
BİRİNCİ BÖLÜM
143
DUALAR
144
BİRİNCİ BÖLÜM
3. ABDEST DUALARI
Namazın şartlarından birisi olan abdest; namaz ve
Kâbe’yi tavaf, tilavet secdesi gibi bazı ibadetleri yapmak
için, vücudun belirli uzuvlarını usulüne uygun olarak yıka-
mak veya mesh etmektir.
Manevî temizlik ve namaz başta olmak üzere ibadet-
lere ruhen ve bedenen hazırlık mahiyetinde olan abdest,
aynı zamanda maddî bir temizlenme vasıtasıdır. Kur’ân-ı
Kerim’de;
145
DUALAR
ِ ج َع َل ْا
َ ال ْس
ال َم ُنو ًرا َ ط ُهو ًرا َو َ لح ْم ُد للِ هّٰ ِ ا ّ َل ٖذى
َ ج َع َل ْال َما َء َ َا
Okunuşu: “Elhamdulillâhillezî ce’alel-mâe tahûren ve
ce’alel-İslâme nûra.”
Anlamı: “Suyu temizleyici, İslâm’ı da nur kılan Allah’a
hamdolsun.”
b) Ağız Yıkanırken Okunacak Dua
146
BİRİNCİ BÖLÜM
جنَا ِن َك
ِ يم َك َو َ اَل ّٰل ُه ّ َم
ِ الت َْح ِر ْم ٖنى َرا ِئ َح َة ن َِع
Okunuşu: “Allahümme! Lâ tahrimnî râihate na’î-
mike ve cinânike.”
ريا
ً سِ ابا َي
ً سَ ح
ِ اس ْب ِنى
ِ حَ اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ْع ِط ِنى ِكتَا ِبى ِب َي ِم ِنى َو
Okunuşu: “Allahümme! A’tınî kitâbî bi-yemînî ve
hâsibnî hısâben yesîra.”
147
DUALAR
148
BİRİNCİ BÖLÜM
149
DUALAR
4. NAMAZ DUALARI
Namaz, Farsça kökenli bir kelime olup, Arapça’daki
salât kelimesinin karşılığıdır. Sözlükte, dua, istiğfar, övgü
anlamlarına gelen salât, dinî bir kavram olarak, İslâm’ın beş
temel esasından biri olup, belli eylemler ve rükünleri bulu-
nan özel bir ibadettir.
Namaz; içerisinde zikir, tesbih, dua, kıyam, rükû, secde
gibi ibadetleri toplayan önemli bir ibadettir.
Namaz, amellerin Allah’a en sevimli olanı, mü’minin
miracıdır. Namaz, insana devamlı olarak Allah’ı hatırlatır,
kalplere sorumluluk duygusunun yerleşmesini sağlar, kötü-
lük ve günahla kişi arasında bir perdedir. Namaz, insanın
maddî ve manevî temizliğinin vasıtasıdır.
Namazın içinde, muhtelif safhalarında ve namazdan
selâmla çıktıktan sonra da okunacak dualar mevcuttur.
a) Namaz İçinde Okunacak Dualar
1. Sübhâneke Duası
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), namaza başlayınca
“sübhâneke” duasını okumuştur.
150
BİRİNCİ BÖLÜM
ْ
ِ ُس ْب َحا َن َر ِّب َي ال َع ِظ
يم
“Sübhâne rabbiye’l-azîm ‘Büyük Rabbim (her türlü ku-
surdan) münezzehtir’ desin. Bu, en az miktardır. Secde ya-
pınca da üç kere;
151
DUALAR
152
BİRİNCİ BÖLÜM
153
DUALAR
ت َع ٰلى اِ ْب َرا ِهي َم َ أَل ّٰل ُه ّ َم َص ِّل َع ٰلى ُم َح ّ َم ٍد َو َع ٰلى ٰا ِل ُم َح ّ َم ٍد َك َما َص ّ َل ْي
ح ِمي ٌد َم ِجي ٌد َ َو َع ٰلى ٰا ِل اِ ْب َرا ِهي َم اِ ّ َن َك
Okunuşu: “Allâhümme salli alâ Muhammedin ve ‘alâ
âli Muhammed. Kemâ salleyte ‘alâ İbrahîme ve ‘alâ âli
İbrahîm. İnneke hamîdün mecîd.”
Anlamı: “Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in üm-
metine rahmet eyle; şerefini yücelt. İbrahim’e ve İbrahim’in
ümmetine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye lâyık yalnız
sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.”
ت َع ٰلى اِ ْب َرا ِهي َم َ ار ْك َع ٰلى ُم َح ّ َم ٍد َو َع ٰلى ٰا ِل ُم َح ّ َم ٍد َك َما َبا َر ْك ٰ َ
ِ أل ّل ُه ّ َم َب
ح ِمي ٌد َم ِجي ٌد َ َو َع ٰلى ٰا ِل اِ ْب َرا ِهي َم اِ ّ َن َك
Okunuşu: “Allâhümme bârik ‘alâ Muhammedin ve
‘alâ âli Muhammed. Kemâ bârekte ‘alâ İbrahîme ve ‘alâ âli
İbrahîm. İnneke hamîdün mecîd.”
Anlamı: “Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in üm-
metine hayır ve bereket ver. İbrahim’e ve İbrahim’in ümmetine
verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye lâyık yalnız sensin, şan ve
şeref sahibi de sensin.” (Buharî, De’avât, 32; Müslim, Salât 66; Ebû Davud,
Salât, 183; Tirmizî, Ebvabu’t-Tatavvu, 346)
154
BİRİNCİ BÖLÜM
ار
ِ الن َ س َن ًة َو ِقنَا َع َذ
َ ّ اب َ ح
َ خ َر ِة ٰ ْس َن ًة َو ِفى ا
ِ ال َ ح ُّ َر ّ َبنَا ٰا ِتنَا ِفى
َ الد ْن َيا
اب
ُ سَ ني َي ْو َم َيقُ و ُم ْال ِح
َ اغ ِف ْر ِلى َو ِل َوا ِلد ّ ََى َو ِل ْل ُم ْؤ ِم ِن
ْ َر ّ َبنَا
Okunuşu: “Rabbenâ âtinâ fid-dünyâ haseneten ve fi’l-
âhirati haseneten ve kınâ ‘azâbe’n-nâr.
Rabbenağfirlî ve li vâlideyye ve lil-mü’minîne yevme
yekûmü’l-hısâb.”
Anlamı: “Allah’ım! Bize dünyada iyilik, güzellik ve ni-
met ver; ahirette de iyilik, güzellik ve nimet ver. Bizi ateş aza-
bından koru. (Bakara, 2/201)
Rabbimiz! Beni, anamı, babamı ve bütün mü’minleri he-
sap gününde (herkesin sorguya çekileceği günde) bağışla.”
(İbrahim, 14/41)
155
DUALAR
يك َو ُن ْؤ ِم ُن ِب َك َ َست َْه ِد ْ َست َْغ ِف ُر َك َون ْ َست َِعي ُن َك َون ْ اَل ّٰل ُه ّ َم اِ ّ َنا ن
ك ُر َك
ُ َش ْ وب اِ َل ْي َك َو َن َت َو ّ َك ُل َع َل ْي َك َو ُن ْثنٖ ى َع َل ْي َك ْالخَ رْي َ ُك ّ َل ُه ن ُ َو َن ُت
َكفُ ُر َك َو َنخْ َل ُع َون رَْت ُ ُك َم ْن َي ْف ُج ُر َك اَل ّٰل ُه ّ َم اِ ّ َيا َك ن َْع ُب ُد َو َل َك ُن َص ٖ ّلى
ْ ال نَ َو
َك َو َنخْ ٰشى َع َذا َب َك َ جو َر ْح َمت ُ َس ٰعى َون َْح ِف ُد ن َْر ْ َس ُج ُد َواِ َل ْي َك ن ْ َون
ار ُم ْل ِح ٌق ُ اِ ّ َن َع َذا َب َك ِب ْال
ِ ك ّ َف
Okunuşu: “Allahümme innâ neste’înüke ve nesteğ-
firuke ve nestehdîke ve nü’minü bike ve netûbü ileyke ve ne-
tevekkelü aleyke ve nüsnî ‘aleyke’l-hayra küllehû neşküruke
ve lâ nekfüruke ve nahle’u ve netrukü men yefcürük.
156
BİRİNCİ BÖLÜM
ُ الل ْال َع ِظي َم ا ّ َل ِذي اَل اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َو ْال َح ُّي ْال َق ُّيو ُم َو اَ ُت
وب اِ َل ْي ِه َ ّٰاَ ْست َْغ ِف ُر ه
Okunuşu: “Esteğfirullâhe’l-āzîmellezî lâ ilâhe illâ
hüvel-hayyül-kayyûmü ve etûbü ileyhi.”
Anlamı: “Ulu Allah’tan bağışlanmamı dilerim ki O’n-
dan başka ilâh yoktur. O, diridir ve kayyumdur. O’na tövbe
ederim.” (Hâkim, Dua, I, 511)
Selâmdan sonra bu duayı üç defa okuyan kimse her
gün günahlarına tövbe etmiş olur. Bu duadan sonra,
157
DUALAR
158
BİRİNCİ BÖLÜM
159
DUALAR
160
BİRİNCİ BÖLÜM
ٰ
ِ ج َه ّ َن َم َوأ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن َع َذ
اب َ اب ِ اَل ّل ُه ّ َم إِ ٖ ّنى أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن َع َذ
ال َوأ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن ِفتْ َن ِة ْال َم ْح َياِ ج َ ّ ْال َق رْبِ َوأ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن ِفتْ َن ِة
َ ّ الد
ات ِ َو ْال َم َم
Okunuşu: “Allahümme innî e’ûzü bike min azâbi cehen-
nem.
Ve e’ûzü bike min ‘azâbi’l-kabri.
Ve e’ûzü bike min fitneti’d-deccâli.
Ve e’ûzü bike min fitneti’l-mahyâ ve’l-memât.”
Anlamı: “Allah’ım! Ben cehennem azabından Sana sı-
ğınırım. Kabir azabından da Sana sığınırım. Deccal fitne-
sinden de Sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden de sana
sığınırım.” (Ebû Dâvud, Salât, 184)
Sahabeden Muğire b. Şu’be, Resûlullah (s.a.s.)’ın na-
mazdan ayrıldığında şöyle duada bulunduğunu nakletmiş-
tir:
161
DUALAR
يك َل ُه َل ُه ْال ُم ْل ُك َو َل ُه ْال َح ْم ُد َو ُه َو َع ٰلى ُك ِّل َ ال شَ ِر َ الل َو ْح َد ُه َ ّ ال إ ٰل َه إ
ُ ّٰال ه ِ ِ َ
ال ن َْع ُب ُد إِ ّ اَل إِ ّ َيا ُه
َ الل * َو ُ ّٰال هَ ّ ال إ ٰل َه إ
ِ ِ َ الل ِ ّٰال ُق ّ َو َة إِ ّ اَل ِب ه
َ ح ْو َل َو
َ الَ *شَ ْي ٍء َق ِدي ٌر
نيَ الل ُمخْ ِل ِص ُ ّٰال إِ ٰل َه إِ ّ اَل ه َ * س ُن َ الثنَا ُء ْال َح َ ّ الن ْع َم ُة َو َل ُه ْالفَ ضْ ُل َو َل ُه ِّ َل ُه
كا ِف ُرو َنَ الدي َن َو َل ْو َك ِر َه ْال ِّ َل ُه
Okunuşu: “Lâ ilahe illallâhu vahdehu lâ şerîke leh.
Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve ‘alâ külli şey’in
kadîr.
Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah. Lâ ilâhe illâllahu ve
lâ na’büdü illâ iyyâhu lehü’n-ni’metü ve lehü’l-fadlu ve
lehü’s-senâu’l-hasen.
Lâ ilâhe illallâhu muhlisîne lehü’d-dîne ve lev kerihe’l-
kâfirûn.”
Anlamı: “Allah’tan başka ilâh yoktur; birdir, ortağı yoktur.
Mülk de O’nundur, hamd de O’nundur. O, her şeye kadirdir.
Allah’tan başka kuvvet ve kudret sahibi yoktur. Allah’tan baş-
ka ilâh yoktur. Ancak O’na ibadet ederiz. Nimet de O’nundur,
162
BİRİNCİ BÖLÜM
وب ث َِّب ْت َق ْل ِبى َع ٰلى ِدي ِن َك َ اَل ّٰل ُه ّ َم َيا ُم َق ِّل
ِ ب ْالقُ ُل
Okunuşu: “Allâhümme yâ mukallibe’l-kulûbi, sebbit
kalbî ‘alâ dînike.”
163
DUALAR
يم َة ال ُّر ْش ِدَ ات ِفي أْال َ ْم ِر َوأ َ ْسأ َ ُل َك َع ِز َ الث َبَ ّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك
قاً انا َصا ِد ً س َ ح ْس َن ِع َبا َد ِت َك َوأ َ ْسأ َ ُل َك ِل ُ َوأ َ ْسأ َ ُل َك ُش ْك َر ِن ْع َم ِت َك َو
ي َما ت َْع َل ُم َ َ َ ً با َس ِل ً َو َق ْل
ِ ْيما َوأ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن شَ ِّر َما ت َْع َل ُم َوأ ْسأ ُل َك ِم ْن خَ ر
ِ ال ُم ْالغُ ُي
وب َ ّ ْت َع
َ َوأ َ ْست َْغ ِف ُر َك ِم ّ َما ت َْع َل ُم إِ ّ َن َك أَن
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke’s-sebâte fi’l-emri.
Ve es’elüke ‘azîmete’r-ruşdi.
Ve es’elüke şükra ni’metike ve husne ‘ıbâdetike.
Ve es’elüke lisânen sâdikan ve kalben selîmen.
Ve e’ûzü bike min şerri mâ ta’lemü.
Ve es’elüke min hayri mâ ta’lemü.
Ve esteğfiruke mimmâ ta’lemü.
İnneke ente ‘allâmü’l-ğuyûb.”
164
BİRİNCİ BÖLÜM
َ اَل ّٰل ُه ّ َم َص ِّل َع ٰلى َس ِّي ِدنَا ُم َح ّ َم ٍد َو َع ٰلى ٰا ِل َس ِّي ِدنَا ُم َح ّ َم ٍد َص
ال ًة
ج ِمي َع َ َات َوت َْق ِضى َلنَا ِب َها ِ الف ِ يع أْالَهْ َو
ٰ ْال َو ا
ِ ج ِم َ ُتنْ ِجينَا ِب َها ِم ْن
ات َوت َْرف َُعنَا ِب َها ِعنْ َد َك ِ الس ِّي َئ
َ ّ يع ِ ج ِم َ ط ِّه ُرنَا ِب َها ِم ْنَ ات َو ُتِ اج َ ْال َح
َاتِ يع ْالخَ رْي ِ ج ِم َ ات ِم ْن ِ ات َو ُت َب ِّلغُ نَا ِب َها اَ ْق َصى ْالغَ ا َيِ ج َ ّ اَ ْع َلى
َ الد َر
ات اِ ّ َن َك َع ٰلى ُك ِّل شَ ْي ٍئ َق ِدي ٌرِ ات َو َب ْع َد ْال َم َمِ ِفى ْال َح َي
Okunuşu: “Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ Mu-
hammedin ve ‘alâ âli seyyidinâ Muhammedin salâten
165
DUALAR
166
BİRİNCİ BÖLÜM
167
DUALAR
168
BİRİNCİ BÖLÜM
169
DUALAR
ِ ِّٰب ْس ِم ه
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم
َ َ اَ ْل َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب ْال َعا َل ٖم
﴾ َما ِل ِك َي ْو ِم2﴿ يم ِ ۙ ﴾ ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر ٖح1﴿ ني ۙ
ط َ الص َرا
ِّ ﴾ اِهْ ِدنَا4﴿ ني ُۜ َست َٖع ْ ﴾ اِ ّ َيا َك ن َْع ُب ُد َواِ ّ َيا َك ن3﴿ ين ّٖ
ۜ ِ الد
وب ِ ض ُ ي ْال َم ْغ
ِ ْت َع َل ْي ِهْۙم َغ ر َ ط ا ّ َل ٖذي َن اَن َْع ْم َ ص َرا ِ ﴾5﴿ ۙم َ ْال ُم ْست َٖقي
﴾6﴿ ني ٓ َ ّ َع َل ْيه ْم َو اَل
َ الضا ٖ ّل ِ
Okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Er-Rahmâni’r-Rahîm.
Mâliki yevmi’d-dîn.
İhdine’s-sırâta’l-müstekîm.
170
BİRİNCİ BÖLÜM
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم ِ ِّٰب ْس ِم ه
﴾ اِ ّ اَل ا ّ َل ٖذي َن ٰا َم ُنوا َو َع ِم ُلوا2﴿ ۙر ٍ خ ْس ُ ْسا َن َل ٖفي َ النِ ْ﴾ اِ ّ َن ا1﴿ ۙر
ِ َو ْال َع ْص
﴾3﴿ ِالص رْب َ ّ اص ْوا ِب َ اص ْوا ِب ْال َح ِ ّق َو َت َوَ ات َو َت َو
ِ الصا ِل َح َّ
Okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Ve’l-‘asr. İnne’l-insâne lefî husr.
İllellezîne âmenû ve ‘amilü’s-sâlihâti ve tevâsav bi’l-
hakkı ve tevâsav bi’s-sabr.”
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. An-
cak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı
tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. (Onlar
ziyanda değillerdir).”
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم ِ ِّٰب ْس ِم ه
﴾ اَ َل ْم َي ْج َع ْل َك ْي َد ُه ْم1﴿ يل ۜ ِ اب ْال ٖف ِ ف ف ََع َل َر ُّب َك ِباَ ْص َح َ اَ َل ْم َت َر َك ْي
يه ْم ِب ِح َجا َر ٍة
ِ ﴾ ت َْر ٖم3﴿ يل َ اب
ۙ ٖ ط رْيًا اَ َبَ ﴾ َواَ ْر َس َل َع َل ْي ِه ْم2﴿ يل ٍۙ ٖفي َتضْ ٖل
﴾5﴿ ول ٍ َج َع َل ُه ْم َك َع ْص ٍف َم ْا ُك َ ﴾ ف4﴿ يل ۖ ٍ ِم ْن ِس ٖ ّج
ۙ
Okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Elemtera keyfe fe’ale Rabbüke bi-ashâbi’l-fîl.
Elem yec’al keydehüm fî tadlîl.
Ve ersele ‘aleyhim tayran ebâbîl.
Termîhim bi-hıcâratin min siccîl.
Fece’alehüm ke’asfin me’kûl.”
171
DUALAR
ِ ِّٰب ْس ِم ه
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم
﴾ َو اَل2﴿ ۙم َ ﴾ ف َٰذ ِل َك ا ّ َل ٖذي َي ُد ُّع ْال َي ٖتي1﴿ ين ۜ ِ الد َ ت ا ّ َل ٖذي ُي
ّ ٖ ك ِّذ ُب ِب َ اَ َراَ ْي
﴾ اَ ّ َل ٖذي َن ُه ْم4﴿ ۙني َ ﴾ َف َو ْي ٌل ِل ْل ُم َص ٖ ّل3﴿ ني ِۜ ام ْال ِم ْس ٖك َ ٰ ُّ َي ُح
ِ ض َعلى ط َع
172
BİRİNCİ BÖLÜM
173
DUALAR
﴾ َو َ آل اَ ْن ُت ْم َعا ِبدُو َن2﴿ ۙن َ ﴾ َ آل اَ ْع ُب ُد َما ت َْع ُبدُو1﴿ ۙنَ كا ِف ُرو َ ق ُْل َيٓا اَ ُّي َها ْال
﴾ َو َ آل اَ ْن ُت ْم َعا ِبدُو َن َمٓا اَ ْع ُب ُۜد4﴿ ﴾ َو َ آل اَ َنا ۬ َعا ِب ٌد َما َع َب ْد ُتْۙم3﴿ َمٓا اَ ْع ُب ُۚد
﴾6﴿ ين ُ ك ْم ٖدي ُن
ِ ك ْم َو ِل َي ٖد ُ ﴾ َل5﴿
Okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn.
Lâ a’büdü mâ ta’büdûn.
174
BİRİNCİ BÖLÜM
ِ ِّٰب ْس ِم ه
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم
175
DUALAR
ِ ِّٰب ْس ِم ه
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم
اس ٍق اِ َذا
ِ ﴾ َو ِم ْن شَ ِّر َغ2﴿ ۙقَ ﴾ ِم ْن شَ ِّر َما خَ َل1﴿ ق ُْل اَ ُعو ُذ ِب َر ِّب ْالفَ َلِۙق
اس ٍد اِ َذا
ِ ح َ ﴾ َو ِم ْن شَ ِّر4﴿ ۙدِ َات ِفي ْال ُع َق ِ الن ّ َفاث
َ ّ ﴾ َو ِم ْن شَ ِّر3﴿ ب
َ َو َق
ۙ
﴾5﴿ س َد
َ ح
َ
176
BİRİNCİ BÖLÜM
Okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Meliki’n-nâs. İlâhi’n-nâs.
Min şerri’l-vesvâsi’l-hannâs.
Mine’l-cinneti ve’n-nâs.”
177
DUALAR
178
BİRİNCİ BÖLÜM
8. Cenaze Namazında
Allah’ı hamd, sena ve zikir, Peygambere salât ve selâm,
mü’mine dua ve rahmet olan cenâze namazı, farz-ı kifaye-
dir; yalnız bir erkeğin veya bir kadının bu namazı kılmasıy-
la farz yerine getirilmiş olur.
Cenâze namazı rükû ve secdesi olmayan bir namazdır;
rükünleri kıyam ve tekbirlerdir. Cenâze namazında iftitah
tekbirinden başka, üç tekbir daha bulunmaktadır. Selâm
vermek vaciptir. Sünnetleri ise, Allâh’a hamd ve senâ et-
mek, Resûlullah’a salât ve selâm getirmek, hem ölüye hem
de müslümanlara dua etmekten ibarettir.
Cenâze namazında taharet, kıbleye yönelmek, setr-i
avret ve niyet gibi şartlara riayet edilir. Namazı kılınacak
cenâzenin Müslüman olması, yıkanıp kefenlenmiş olması,
cemaatin önünde sabit bir yere konmuş olması, bedeninin
tamamı veya yarıdan fazlası, yahut başı ile birlikte en az
yarısının bulunması gerekir. Canlı olarak doğan çocuk yı-
179
DUALAR
رينَا ِ رينَا َو َك ِبِ اغ ِف ْر ِل َح ِّينَا َو َم ِّي ِتنَا َوشَ ا ِه ِدنَا َو َغا ِئ ِبنَا َو َص ِغ ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
ٰ
َ ال ْس
ال ِم َو َم ْن ِ َْو َذ َك ِرنَا َواُ ْنثَا َن اَل ّل ُه ّ َم َم ْن اَ ْح َي ْي َت ُه ِم ّ َنا َفاَ ْح ِي ِه َع ٰلى إ
ان اَل ّٰل ُه ّ َم اَل ت َْح ِر ْمنَا أ َ ْج َر ُه َو اَلِ يمَ ال ِ َْت َو ّ َف ْي َت ُه ِم ّ َنا َف َت َو ّ َفنَا َع ٰلى إ
ُت ِض ّ َلنَا َب ْع َد ُه
Okunuşu: “Allâhümmeğfir lihayyinâ ve meyyitinâ ve
şâhidinâ ve gâibinâ ve sağîrinâ ve kebîrinâ ve zekerinâ ve
ünsânâ.
Allâhümme men ahyeytehû minnâ feahyihî ‘ale’l-
İslâmi ve men teveffeytenâ minnâ feteveffehû ‘ale’l-îmâni.
180
BİRİNCİ BÖLÜM
181
DUALAR
182
BİRİNCİ BÖLÜM
يني َو َم ِعيشَ ٖتي ٖ ت ت َْع َل ُم أ َ ّ َن هٰ َذا أْال َ ْم َر خَ رْي ٌ ٖلي ٖفي ِد َ ْاَل ّٰل ُه ّ َم إِ ْن ُكن
ت ت َْع َل ُم أ َ ّ َن هٰ َذا َ ْار ْك ٖلي ِفي ِه َوإِ ْن ُكن ِ س ْر ُه ٖلي ث ّ َُم َبِّ َو َعا ِق َب ِة أ َ ْم ِري َف َي
َاص ِر ْف ُه َع ِّني ْ أْال َ ْم َر شَ ٌّر ٖلي ٖفي ِدي ِني َو َم ِعيشَ ٖتي َو َعا ِق َب ِة أ َ ْم ِري ف
ض ِني ِب ِه ِ ث َكا َن ث ّ َُم أ َ ْر َ َ اق ِد ْر ِل َي ْالخَ رْي
ُ ح ْي ْ اص ِر ْف ِني َعنْ ُه َو ْ َو
Okunuşu: “Allâhümme innî estehîrüke bi-‘ılmike ve
estakdirüke bi-kudretike ve es’elüke min fadlike’l-‘azîm.
Fe-inneke takdiru ve lâ akdiru ve ta’lemü ve lâ a’lemü ve
ente ‘allâmü’l-ğuyûb.
Allahümme in künte ta’lemu enne hâze’l-emre hayrun
lî fî dînî ve me’îşetî ve ‘âkıbeti emrî fe yessirhü lî. Sümme
bârik lî fîh. Ve in künte ta’lemü enne hâze’l-emre şerrun lî
fî dînî ve me’îşetî ve ‘âkıbeti emrî, fa’srifhü ‘annî vasrifnî
‘anhü vakdir liye’l-hayra haysü kâne. Sümme ardınî bihî.”
183
DUALAR
184
BİRİNCİ BÖLÜM
185
DUALAR
186
BİRİNCİ BÖLÜM
187
DUALAR
188
BİRİNCİ BÖLÜM
189
DUALAR
ف َع ِّنى
ُ َاع ُّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ّ َن َك َعفُ ٌّو ُت ِح
ْ ب ْال َع ْف َو ف
Okunuşu: Allahümme inneke ‘afüvvün, tuhibbu’l-
‘afve fa’fü ‘annî
Anlamı: “Allah’ım! Sen affedicisin, affı seversin, beni af-
fet.” (Tirmizî, De’avât, 85)
190
BİRİNCİ BÖLÜM
191
DUALAR
192
BİRİNCİ BÖLÜM
انى
ِ س َ اح ُل ْل ُع ْق َد ًة ِم ْن ِل
ْ لى اَ ْم ِرى َو ِ س ْر ِّ لى َص ْد ِرى َو َيِ اش َر ْح ْ َر ِّب
ْ َ
ِ لى َر ِّب َق ْد اَت َْي َت ِنى ِم َن ْال ُم ْل ِك َو َع ّل ْم َت ِنى ِم ْن تَأ ٖو
يل ِ َي ْف َق ُهوا َق ْو
َ الصا ِل ٖح
ني َ ّ نى ِب ِ ْنى ِع ْل ًما َوف َْه ًما َوأ َ ْل ِح ْقِ ث َر ِّب ِزد ِ حاد ِي َ َ ْاأل
“Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi kolaylaştır. Dilim-
deki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar. Rabbim! Gerçekten
bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Rab-
bim! İlmimi ve anlayışımı artır ve beni sâlihlerden eyle.”
َ س ِب َم
كا ِنى َ نى َوهٰ َذا ْال َم
َ كا ُن َل ْي ْ َ الش ْأ ُن َل ْي
َ ّ اَل ّٰل ُه ّ َم هٰ َذا
ِ س ِبشَ أ
193
DUALAR
ُ ّٰالل َص ّٰلى ه
الل َع َل ْي ِه َو َس ّ َل ْم ِ ّٰول ه َ َو َق
ُ ال َر ُس
(konu ile ilgili hadis okunur)
“Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salât
ve selâm Peygamberimiz Muhammed (s.a.s.)’e, ehli ve asha-
bının hepsine olsun. Biz tanıklık ederiz ki bir tek Allah’tan
194
BİRİNCİ BÖLÜM
ْب َل ُهَ ال َذن َ ْب َك َم ْنِ الذن َ ّ ب ِم َن ُ لتا ِئ َ ّ َال ُم ا
َ الس َ الص
َ ّ ال ُة َو َ ّ ال َع َل ْي ِه َ َق
َ ّٰلع ِظي َم َوأَت ُو ُب إِ َل ْي ِه َوأ َ ْسأ َ ُل ه
ُ الل ٖلي َو َل
َ ّ ك ُم
الت ْو ِفي َق َ ّٰأ َ ْست َْغ ِف ُر ه
َ الل ْا
Anlamı: “Peygamber (s.a.s.); ‘Günahına tövbe eden, hiç
günah işlemeyen kimse gibidir’ buyurmuştur. Yüce Allah’tan
bağışlanmamı diler, O’na tövbe ederim. Kendim ve sizin
için başarı dilerim” şeklinde dua okur.
f ) Sonra oturarak şu duayı okur:
195
DUALAR
196
BİRİNCİ BÖLÜM
h) Daha sonra;
يم
ِ حِ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر ِ ّٰيم * ِب ْس ِم هِ ج ِ ان ال ّ َر
ِ ط َ الش ْي
َ ّ الل ِم َن ِ ّٰأ َ ُعو ُذ ِب ه
ائ ِذي ْالقُ ْر ٰبى َو َينْ ٰهى َع ِن ِ ٓ ان َواٖي َت ِ س َ ال ْحِ ْالل َي ْا ُم ُر ِب ْال َع ْد ِل َو إ
َ ّٰاِ ّ َن ه
ك ْم َت َذ ّ َك ُرو َن
ُ ك ْم َل َع ّ َلُ ظُ ك ِر َو ْال َب ْغ ِ ۚي َي ِع َ ْْالفَ ْحشَ ٓ ا ِء َو ْال ُمن
Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rah-
man ve Rahim Allah’ın adıyla.
Şüphesiz Allah; adâleti, yararlı amelleri en güzel bir şekil-
de yapmayı ve akrabalara yardım etmeyi emrediyor; her türlü
edepsizlik ve çirkinliği, haram ve kötülüğü, azgınlık ve zulmü
yasaklıyor. O, düşünüp tutasınız diye size böyle öğüt veriyor.”
197
DUALAR
198
BİRİNCİ BÖLÜM
Kurban,
199
İKİNCİ BÖLÜM
GÜNLÜK HAYATLA
İLGİLİ DUALAR
DUALAR
202
İKİNCİ BÖLÜM
اي َواَهْ ِلي َو َما ِليَ اَل ّٰل ُه ّ َم اِ ِّني اَ ْسأ َ ُل َك ْال َع ْف َو َو ْال َعا ِف َي َة ِفي ِدي ِني َو ُد ْن َي
احفَ ْظ ِني ِم ْن َبينْ ِ َيد ّ ََي ْ ت َع ْو َرا ِتي َو ٰا ِم ْن َر ْو َعا ِتي اَل ّٰل ُه ّ َم ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
ْ ُاس ر
ظ َم ِت َكَ َو ِم ْن خَ ْل ِفي َو َع ْن َي ِمي ِني َو َع ْن ِش َما ِلي َو ِم ْن ف َْو ِقي َواَ ُعو ُذ ِب َع
َال ِم ْن ت َْح ِتي َ اَ ْن اُ ْغت
Okunuşu: “Allahümme innî es’elüke’l-‘afve ve’l-‘âfiyete
fî dînî ve dünyâye ve ehlî ve mâlî.
Allâhümmestür avrâtî ve âmin rev’âtî.
Allahümme’hfaznî min beyni yedeyye ve min halfî ve
‘an yemînî ve ‘an şimâlî ve min fevkî.
Ve e’ûzü bi-azametike en üğtâle min tahtî.”
Anlamı: “Allah’ım! Ben senden dinim, dünyam, aile fert-
lerim ve malım konusunda af ve afiyet istiyorum.
Allah’ım! Ayıplarımı ört ve korkularımı gider.
Allah’ım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan
ve üstümden gelecek tehlikelere karşı koru.
Yer altından gelecek tehlikelerden, aldatılmaktan Senin
azametine sığınıyorum.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 961; Ebû Dâvûd, Edeb,
110)
203
DUALAR
204
İKİNCİ BÖLÜM
205
DUALAR
Anlamı: “Ey diri olan Allah’ım! Ey zatı ile kaim olan, her
şeyin varlığı kendisine bağlı olan, varlıkları yöneten, koruyan
ve ihtiyaçlarını üstlenen Allah’ım! Rahmetinle Senden yardım
istiyorum. Bütün işlerimi ıslah eyle, beni nefsime göz açıp ka-
payacak kadar bile bırakma.” (Ebû Ya’lâ, No: 914)
* Peygamberimiz (s.a.s.); “Kim her gece Bakara sûresinin
son iki ayetini okursa (bu kıraat geceyi ihya etme açısından)
ona yeter” buyurmuştur. (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 4)
Bakara sûresinin son iki ayeti şu ayetlerdir:
206
İKİNCİ BÖLÜM
207
DUALAR
خ ُذ ُه ِس َن ٌة َو اَل ن َْو ٌۜم َل ُه َما ِفي ُ لل َ آل اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َۚو اَ ْل َح ُّي ْال َق ُّيو ُۚم اَل ت َْا ُ ّٰاَ ه
ض َم ْن َذا ا ّ َلذٖ ي َي ْشفَ ُع ِعنْ َد ُه ٓ اِ ّ اَل ِب ِا ْذ ِن ٖ ۜه َي ْع َل ُم ۜ ِ ال ْرَ ْات َو َما ِفي ا ِ الس ٰم َو َّ
طو َن ِبشَ ْي ٍء ِم ْن ِع ْل ِم ٖه ٓ اِ ّ اَل ِب َما ُ يه ْم َو َما خَ ْلفَ ُه ْ ۚم َو اَل ُي ٖحي ِ َما َبينْ َ اَ ْي ٖد
ظ ُه َم ۚا َو ُه َو ْال َع ِل ُّي ُ ح ْف ِ ض َو اَل َي ُ۫ؤ ُد ُه َ ْات َو ا
َۚ ال ْر ِ الس ٰم َوَ ّ شَ ٓ ا َۚء َو ِس َع ُك ْر ِس ُّي ُه
ْال َع ٖظي ُم
Okunuşu: “Allâhü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûm.
Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fi’s-semâvâti
ve mâ fi’l-ard. Men-zellezî yeşfe’u ‘indehû illâ bi-iznih.
Ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm. Ve lâ yuhîtûne
bi-şey’in min ‘ılmihî illâ bimâ şâe, vesi’a kürsiyyühü’s-
semâvâti ve’l-arda ve lâ yeûdühû hifzuhumâ ve hüve’l-
aliyyü’l-azîm.”
Anlamı: “Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan-
dır. Diridir, kayyumdur (varlığı kendinden, kendi kendine
yeterli, yarattıklarına hâkim ve onları koruyup gözetendir).
O’nu ne bir uyuklama tutabilir ne de bir uyku. Göklerdeki her
şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katın-
da şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve
arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar
O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey
kavrayamazlar. O’nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp
kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmekte-
dir.) Gökleri ve yeri koruyup-gözetmek O’na güç gelmez. O,
yücedir, büyüktür.” (Bakara, 2/255)
* Peygamberimiz (s.a.s.), “Kim sabah olunca üç defa; ‘Eûzü
billâhi’s-semîı’l-alîmi mine’ş-şeytâni’r-râcîm’ der, (sonunda
da, ‘Bismillâhirrahmanirrahîm’ diyerek) Haşr sûresinin son
üç ayetini okursa, Allah onun için yetmiş bin melek görevlen-
208
İKİNCİ BÖLÜM
209
DUALAR
210
İKİNCİ BÖLÜM
ت أ َ ْم ٖري
ُ ْت َو ْج ٖهي إِ َل ْي َك َو َف ّ َوض ُ ج ْهَ ّ ت ن َْف ٖسي إِ َل ْي َك َو َو ُ اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ْس َل ْم
ظ ْه ٖري إِ َل ْي َك َر ْغ َب ًة َو َرهْ َب ًة إِ َل ْي َك اَل َم ْل َجأ َ َو اَل َمنْ ٰجى َ إِ َل ْي َك َوأ َ ْل َج ْأ ُت
تَ ت َو ِب َن ِب ِّي َك ا ّ َل ٖذي أ َ ْر َس ْل
َ كتَا ِب َك ا ّ َل ٖذي أ َ ْن َز ْل ُ ِْمنْ َك إِ ّ اَل إِ َل ْي َك آ َمن
ِ ت ِب
Okunuşu: “Allâhümme eslemtü nefsî ileyke ve vec-
cehtü vechî ileyke ve fevvadtü emrî ileyke ve elce’tü zahrî
ileyke, rağbeten ve rehbeten ileyke, lâ melcee ve lâ mencâ
minke illâ ileyke. Âmentü bi-kitâbike’l-lezî enzelte ve bi-
nebiyyike’l-lezî erselte.”
Anlamı: “Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü
sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım. Rızanı isteyerek, aza-
bından korkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Sana
karşı yine senden başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve
gönderdiğin peygambere inandım.” (Buhârî, De’avât, 6, 7, 9; Müslim, Zi-
kir ve Dua, 56-57; Ebû Dâvud, Edeb, 98; Tirmizî, De’avât 16; İbn Mâce, Dua, 15)
211
DUALAR
ِ َو ِم ْن شَ ِّر َغ. ِم ْن شَ ِّر َما خَ َل َق.ق ُْل اَ ُعو ُذ ِب َر ِّب ْالفَ َل ِق
َ اس ٍق اِ َذا َو َق
َو ِم ْن.ب
س َد َ ح َ اس ٍد اِ َذا
ِ ح َ َو ِم ْن شَ ِّر.َات ِفي ْال ُع َق ِدِ الن ّ َفاث َ ّ شَ ِّر
Okunuşu: “Kul e’ûzü bi-Rabbi’l-felak.
Min şerri mâ halak.
Ve min şerri ğâsikın izâ vekab.
Ve min şerri’n-neffâsâti fi’l-‘ukad.
Ve min şerri hâsidin izâ hased.”
Anlamı: “De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı
çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şer-
rinden, haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden, sabah aydın-
lığının Rabbine sığınırım.” (Felâk, 113/1-5)
212
İKİNCİ BÖLÜM
ت ن َْف ٖسي َ س ْكَ جنْ ٖبي َو ِب َك أ َ ْرف َُع ُه إِ ْن أ َ ْمَ تُ اس ِم َك َر ٖ ّبي َوضَ ْع ْ ِب
َ ّ ظ ِب ٖه ِع َبا َد َك
َ الصا ِل ٖح
ني ُ ََاحفَ ْظ َها ِب َما ت َْحفْ ح ْم َها َوإِ ْن أ َ ْر َس ْل َت َها ف
َ َار
ْ ف
Okunuşu: “Bismike Rabbî veda’tü cenbî ve bike
erfe’uhû, in emsekte nefsî ferhamhâ ve in erseltehâ fehfazhâ
bimâ tehfezu bihî ‘ıbâdeke’s-sâlihîn.”
Anlamı: “Rabbim! Senin isminle yanımı yatağa koydum.
Ve yine senin isminle yanımı yataktan kaldıracağım. Eğer uy-
kuda canımı alacaksan, bana merhamet edip bağışla! Şayet
hayatta bırakacaksan, salih kullarını koruduğun şeylerle beni
de fenalıklardan koru!” (Buhârî, De’avât 13; Müslim, Zikir ve Dua, 98)
* Peygamberimizin damadı dördüncü halife Hz. Ali
(r.a.) diyor ki; “Resûlullah (s.a.s.), bana ve Hz. Fâtıma
(r.a.)’ya şöyle buyurdu.
213
DUALAR
214
İKİNCİ BÖLÜM
Sübhâneke’l-lâhümme ve bi-hamdike.”
ْت ُس ْب َحان ََك اَل ّٰل ُه ّ َم َو ِب َح ْم ِد َك أ َ ْست َْغ ِف ُر َك ِل َذن ْٖبي َوأ َ ْسأ َ ُل َك َ اٰل إِ ٰله َإِ ّ اَل أَن
ما َو اٰل ُت ِز ْغ َق ْل ٖبى َب ْع َد إِ ْذ َهد َْيت َٖنى َوه َْب ٖلى ً َك اَل ّٰل ُه ّ َم ِزد ْٖنى ِع ْل
َ َر ْح َمت
اب َ ْك َر ْح َم ًة إِ ّ َن َك أَن
ُ ْت ْال َو ّ َه َ ِم ْن َل ُدن
Okunuşu: “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke, Allâhümme
ve bi-hamdike, esteğfiruke li-zenbî ve es’elüke rahmete-
ke.
215
DUALAR
216
İKİNCİ BÖLÜM
217
DUALAR
ِ ان ال ّ َر ٖج
يم ِ طَ الش ْي ِ ّٰأَع ُو ُذ ب ِا ه
َ ّ لل ِم َن
218
İKİNCİ BÖLÜM
ِ ّٰات ه
َ ّ الل
التا ّ َم ِة ِم ْن َغضَ ِب ِه َو ِع َقا ِب ٖه َوشَ ِّر ِع َبا ِد ٖه َو ِم ْن َ أ َ ُعو ُذ ِب
ِ ك ِل َم
ُ ني َواَ ْن َي ْح
ض ُرو َن ِ اط َ ّ ات
ٖ الش َي ِ ه ََم َز
Okunuşu: “E’ûzü bi-kelimâti’l-lâhi’t-tâmmeti min
ğadabihî ve ‘ıkâbihî ve şerri ‘ıbâdihî ve min hemezâti’ş-
şeyâtîni ve en yehdurûn.”
Anlamı: “Allah’ın eksiksiz, tam olan kelimeleri ile O’nun
gadabından, ikabından, kullarının şerrinden, şeytanların
vesveselerinden ve (beni kötülüğe atan) beraberliklerinden
(yanımda hazır bulunmalarından) Allah’a sığınırım!” (Malik,
Şi’r, 4; Taberanî, el-Mu’cemü’l-Evsat, No:931)
219
DUALAR
ي َما ُص ِن َع َل ُه
ِ ْي ٖه َوخَ ر
َ َ
ِ ْس ْوت َٖني ِه أ ْسأ ُل َك ِم ْن خَ رَ ْت َك َ اَل ّٰل ُه ّ َم َل َك ْا
َ لح ْم ُد أَن
َوأ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن شَ ِّر ٖه َوشَ ِّر َما ُص ِن َع َل ُه
Okunuşu: “Allâhümme leke’l-hamdü, ente kesevte-
nîhi, es’elüke min hayrihî ve hayri mâ suni’a lehû ve e’ûzü
bike min şerrihî ve şerri mâ suni’a lehû”
220
İKİNCİ BÖLÜM
221
DUALAR
222
İKİNCİ BÖLÜM
223
DUALAR
224
İKİNCİ BÖLÜM
ج َه َك
َ ّ الت ْق ٰوى َو َغفَ َر َل َك َذ ْن َب َك َو َو ُ ّٰالل َو ٖفى َكن َِف ٖه َز ّ َو َد َك ه
َ ّ الل ِ ّٰح ْف ِظ ه
ِ في
ٖ
َ
َ ّ ي أ ْين ََما َت َو ْ
ت َ ج ْه ِ ِْللخَ ر
225
DUALAR
7. YOLCULUK DUALARI
Sefer için yolculuğa çıkan kişi, bütün tedbirleri aldık-
tan sonra, Yüce Allah’a yönelmeli ve hayırlı bir yolculuk
yapabilmesi için O’ndan yardım talebinde bulunmalıdır.
Çünkü bir kulun en büyük güvencesi ve yegâne dayana-
ğı Yüce Allah’tır. Bu anlayış ve davranışla yola çıkan kişi,
kendini güvencede hissederek huzurlu ve mutlu bir şekilde
yolculuğunu sürdürecek ve inşallâh kazasız, belasız, sağ-
salim olarak yolculuğunu tamamlayıp evine dönecektir.
Aşağıdaki ayet ve hadisler yolculuğa çıkan bir mü’minin;
gerek yolculuk esnasında, gerekse yolculuktan dönerken ne
şekilde dua edebileceğini ve Allah’tan nasıl yardım talebin-
de bulunabileceğini bizlere öğretmektedir:
a) Yolculuğa Çıkarken Okunabilecek Dua
* Sahabeden Abdullah İbn Sercis (r.a)’den rivayet edil-
diğine göre Resûlullah (s.a.s.) yolculuğa çıkarken şu duayı
okurdu:
226
İKİNCİ BÖLÜM
227
DUALAR
228
İKİNCİ BÖLÜM
229
DUALAR
230
İKİNCİ BÖLÜM
9. YEMEK DUASI
Yüce Allah’ın verdiği sayısız nimetlerin şükrünü edâ
edebilmenin yollarından biri de yiyip içtikten sonra sözlü
olarak Allah’a hamd etmektir. Enes b. Mâlik (r.a.) diyor ki;
Resûlullah (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurdular:
“Allah Teâlâ, yemek yedikten veya bir şey içtikten sonra
kendisine hamd eden kulundan razı ve hoşnut olur.” (Müslim,
Zikir, 89; Tirmizî, Et’ıme, 18)
231
DUALAR
ِ ّٰني اَ ْل َح ْم ُد للِ ه
َ ج َع َلنَا ُم ْس ِل ِم َ اَ ْل َح ْم ُد للِ هّٰ ِ ا ّ َل ِذي أ َ ْط َع َمنَا َو َس َقانَا َو
ال ُم ْست َْغ ًني َ كا ٖفي ِه َغ رْي َ َم ْك ِف ٍّي َو
َ ال ُم َو ّ َدع َو ً با ُم َبا َر
ً ط ِّيَ ريا
ً دا َك ٖث ً ح ْمَ
ٍ
َ ّ َعنْ ُه َر ّ َبنَا اَ ْل َح ْم ُد للِ هّٰ ِ ا ّ َل ٖذى أ َ ْط َع َم ٖني هٰ َذا ال
ِ ْط َعا َم َو َر َز َق ٖني ِه ِم ْن َغ ر
ي
ح ْو ٍل ِم ٖ ّنى َوآل ُق ّ َو ٍةَ
Okunuşu: “Elhamdü lillâhillezî et’amenâ ve sekânâ ve
ce’alenâ müslimîn.
Elhamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken
232
İKİNCİ BÖLÜM
233
DUALAR
234
İKİNCİ BÖLÜM
235
DUALAR
236
İKİNCİ BÖLÜM
237
DUALAR
238
İKİNCİ BÖLÜM
ار
ِ الن َ س َن ًة َو ِقنَا َع َذ
َ ّ اب َ ح
َ خ َر ِة ٰ ْس َن ًة َو ِفي ا
ِ ال َ ح ُّ َر ّ َب َنٓا ٰا ِتنَا ِفي
َ الد ْن َيا
َ َْاخ ْذنَا ٓاِ ْن ن َٖسي َنٓا اَ ْو اَخ
ط ْان َۚا َر ّ َبنَا َو اَل ت َْح ِم ْل َع َل ْي َنٓا اِ ْص ًرا ِ َر ّ َبنَا اَل ُتؤ
َ ح َم ْل َت ُه َع َلى ا ّ َل ٖذي َن ِم ْن َق ْب ِلن َۚا َر ّ َبنَا َو اَل ُت َح ِّم ْلنَا َما اَل
طا َق َة َ َك َما
239
DUALAR
240
İKİNCİ BÖLÜM
241
DUALAR
242
İKİNCİ BÖLÜM
243
DUALAR
ُ الل ْال َع ِظي َم ا ّ َل ِذي اَل اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َو ْال َح ُّي ْال َق ُّيو ُم َو اَ ُت
وب اِ َل ْي ِه َ ّٰاَ ْست َْغ ِف ُر ه
Okunuşu: “Esteğfirullâhellezî lâ ilâhe illâ hüve’l-
hayyü’l-kayyûmü ve etûbü ileyhi.”
Anlamı: “Ulu Allah’tan bağışlanmamı dilerim ki O’n-
dan başka ilâh yoktur. O, diridir ve kayyumdur. O’na tövbe
ederim.” (Hâkim, Dua, I, 511)
∗ Sahabeden Ebû Bekir (r.a.), Peygamberimiz (s.a.s.)’e;
‘Bana bir dua öğret de onu namazımda okuyayım’ deyince;
Efendimiz, şöyle dua etmesini buyurmuştur:
244
İKİNCİ BÖLÜM
ْت َ ج ْه ٖلى َوإِ ْس ٰر ٖافى ٖفى أ َ ْم ٖرى َو َما أَن َ اغ ِف ْر ٖلى خَ ٖطي َئ ٖتى َو ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
ط ٖئى َو َع ْم ٖدى َو ُك ُّل َ َج ٖ ّدى َوه َْز ٖلى َوخ ْ أ َ ْع َل ُم ِب ٖه ِم ٖ ّنى اَل ّٰل ُه ّ َم
ِ اغ ِف ْر ٖلى
خ ْر ُت َو َما أ َ ْس َر ْر ُت َو َما
َ ّ َ ت َو َما أ ْ ٰذ ِل َك ِعنْ ٖدى اَل ّٰل ُه ّ َم
ُ اغ ِف ْر ٖلى َما َق ّ َد ْم
ْت َ َخ ُر َوأَن
ِّ ْت ْال ُمؤ َ ْت ْال ُم َق ِّد ُم َوأَن َ ْت أ َ ْع َل ُم ِب ٖه ِم ٖ ّنى أَن
َ ت َو َما أَن ُ ْأ َ ْع َلن
َع ٰلى ُك ِّل شَ ْي ٍء َق ٖدي ٌر
Okunuşu: “Allâhümme’ğfirlî hatîetî ve cehlî ve isrâfî fî
emrî ve mâ ente a‘lemü bihî minnî.
Allâhümme’ğfirlî ciddî ve hezlî ve hataî ve ‘amdî ve
küllü zâlike ‘ındî.
Allâhümme’ğfirlî mâ kaddemtü vemâ ahhartü, vemâ
esrartü, vemâ a‘lentü, vemâ ente a‘lemü bihî minnî, ente’l–
mukaddimü ve ente’l–muahhiru ve ente alâ külli şey’in
kadîr.”
245
DUALAR
246
İKİNCİ BÖLÜM
ْت خَ َل ْقت َٖنى َوأَنَا َع ْب ُد َك َوأَنَا َع ٰلى َ ال أَن َ ّ ْت َر ٖ ّبى اَل إ ٰل َه إ
ِ ِ َ اَل ّٰل ُه ّ َم أَن
ت أ َ ُبو ُء َل َك
ُ ت أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن شَ ِّر َما َصن َْع ُ ط ْع َ اس َت ْ َع ْه ِد َك َو َو ْع ِد َك َما
وب
َ الذ ُن ْ ِب ِن ْع َم ِت َك َع َل ّ َي َوأ َ ُبو ُء َل َك ِب َذنْبٖ ى ف
ُّ َاغ ِف ْر ٖلى فَإِ ّ َن ُه اَل َي ْغ ِف ُر
َ إِ ّ اَل أَن
ْت
Okunuşu: “Allâhümme ente Rabbî, lâ ilâhe illâ ente
halaktenî ve ene ‘abdüke ve ene alâ ahdike ve va‘dike
m’esteta’tü.
Eûzü bike min şerri mâ sana‘tü, ebûü leke bi-ni‘metike
‘aleyye ve ebûü leke bi-zenbî, fağfir lî fe-innehû lâ yağfirü’z-
zünûbe illâ ente.”
Anlamı: “Allah’ım! Sen benim Rabbimsin! Beni sen ya-
rattın. Ben senin kulunum; gücüm yettiğince ezelde sana ver-
diğim sözümde ve vaadimde durmaktayım.
Yaptığım kötülüklerin ve işlediğim kusurların şerrinden
sana sığınırım. Bana lütfettiğin, üzerimdeki nimetlerini yüce
huzurunda minnetle anıp, itiraf ederim. Aynı şekilde günahı-
mı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir
kimse günahları affedip bağışlayamaz.” (Buhârî, De’avât, 2, 15; Ebû
Davud, Edep, 101; Tirmizî, De’avât, 15; Nesâî, İstiâze, 57; İbn Mâce, Dua,14 )
247
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İHTİYAÇ HALİNDE
YAPILABİLECEK
DUALAR
DUALAR
250
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
251
DUALAR
السلاَ ُم َع ٰلى َر ُسو ِلنَا ُم َح ّ َم ٍد َ ّ الصلاَ ُة َو َ ّ ني َو َ اَ ْل َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب ْال َعا َل ِم
سنَا َو ِم ْن ِ ُور أَنْف ِ لل ِم ْن ُش ُر ِ ّٰني َون َُعو ُذ ب ِا ه َ َِو َع ٰلى ٰا ِل ِه َواَ ْص َحا ِب ِه اَ ْج َمع
َش َه ُد أ َ ّ َن ُم َح ّ َمدًا َع ْب ُد ُه
ْ الل َون ُ َّٰش َه ُد أ َ ْن اَل إِ ٰل َه إِ ّ اَل ه
ْ ات اَ ْع َما ِلنَا َون ِ َس ِّي َئ
اج َع ْل َب ْي َن ُه َما ْ اج َع ْل هٰ َذا ْال َع ْق َد َم ْي ُمو ًنا ُم َبا َر ًكا َو ْ َو َر ُسو ُل ُه اَل ّٰل ُه ّ َم
اُ ْلفَ ًة َو َم َح ّ َب ًة َو َق َرا ًرا َو اَل ت َْج َع ْل َب ْي َن ُه َما ن َْف َر ًة َو ِفتْ َن ًة َو ِف َرا ًرا
َ ْت َبين َ ح ّ َوا َء َو َك َما اَ ّ َل ْف َ اَل ّٰل ُه ّ َم اَ ّ ِل ْف َب ْي َن ُه َما َك َما اَ ّ َل ْف
َ ت َبينْ َ ٰا َد َم َو
َ ْالل َعنْ َها َو َبين ُ ّٰض َي ه
ِ ك رْب َى َر َ الل َع َل ْي ِه َو َس ّ َل َم َو خَ ِد
ُ يج َة ْال ُ ُّٰم َح ّ َم ٍد َص ّ َل ه
252
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
الل َعنْ َه اَل ّٰل ُه ّ َم اَ ْع ِط ُ ّٰض َي ه ِ َاط َم َة ال ّ َزهْ َرى َرِ الل َعنْ ُه َوف ُ ّٰض َي ه ِ َع ِل ٍّي َر
َب َلنَا ِم ْن ْ اس ًعا َر ّ َبنَا ه ِ ط ِويلاً َو ِرزْ قًا َو َ َل ُه َما اَ ْو اَل ًدا َصا ِل ًحا َو ُع ْم ًرا
ني اِ َما ًما َر ّ َب َنٓا ٰا ِتنَا َ اج َع ْلنَا ِل ْل ُم ّ َت ٖق
ْ اجنَا َو ُذ ِّر ّ َيا ِتنَا ُق ّ َر َة اَ ْعينُ ٍ َوِ اَزْ َو
ار ُس ْب َحا َن َ ّ اب
ِ الن َ س َن ًة َو ِقنَا َع َذ َ ح ٰ ْس َن ًة َو ِفي ا
َ الخِ َر ِة َ ح َ الد ْن َياُّ ِفي
ني َو ْال َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب
َۚ َر ِّب َك َر ِّب ْال ِع ّ َز ِة َع ّ َما َي ِصفُ و َن ۚ َو َسلاَ ٌم َع َلى ْال ُم ْر َس ٖل
َ ْال َعا َل ٖم
ني
Okunuşu: “Elhamdü lillâhi rabbi’l-âlemîne ve’s-salâtü
ve’s-selâmü ‘alâ Rasûlinâ Muhammedin ve ‘alâ âlihî ve
ashâbihî ecme’în.
Ve ne’ûzü billâhi min şurûri enfüsinâ ve min seyyiâti
a’mâlinâ.
Ve neşhedü en lâ ilâhe illallâhü ve neşhedü enne Mu-
hammeden ‘abdühû ve Rasûlühü.
Allâhümmec’al hâze’l-‘akde meymûnen mübârakâ.
Vec’al beynehümâ ülfeten ve mahabbeten ve karârâ. Velâ
tec’al beynehümâ nefraten ve fitneten ve firârâ.
Allâhümme ellif beynehümâ kemâ ellefte beyne Âdeme
ve Havvâe ve kemâ ellefte beyne Muhammedin sallallâhü
‘aleyhi ve selleme ve Hadîcete’l-Kübrâ radiyallâhü ‘anhâ
ve beyne ‘Aliyyin radıyallâhü ‘anhü ve Fâtımete’z-Zehrâ
radıyallâhü ‘anhâ.
Allâhümme a’tı lehümâ evlâden sâlihâ. Ve ‘umran
tavîlâ. Ve rizkan vâsi’â
Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurrate
a’yünin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ.
253
DUALAR
254
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
255
DUALAR
256
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
َ الش ْي
طا َن َما َرز َْق َتنَا َّ ب َ الش ْي
َ طا َن َو
ِ ج ِّن َ الل اَل ّٰل ُه ّ َم
َ ّ ج ِّن ْبنَا ِ ِّٰب ْس ِم ه
Okunuşu: “Bismillâh! Allâhümme cennibne’ş-şeytâne
ve cennibi’ş-şeytâne mâ razektenâ.”
Anlamı: “Allah’ın adıyla! Allah’ım! Şeytanı bizden ve
bize nasip edeceğin çocuktan uzaklaştır.” (Buhârî, Nikâh, 66; Ebû Da-
vud, Nikâh, 46; Tirmizî, Nikâh, 8; İbn Mâce, Nikâh, 27)
2. HATİM DUASI
Yüce Allah’ın son kelâmı olan Kur’ân-ı Kerim’i oku-
mak, ecir ve sevabı en yüksek olan bir ibadettir. Hatta selef
âlimlerinin ifadelerine göre ibadetler içerisinde hiçbirisi
Kur’ân okumaya denk değildir. Nitekim ayette de, Kur’ân
okumanın asla zarar etmeyecek bir kazanç olduğu belir-
tilmiştir: “Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı dos-
doğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeyler-
den, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar
etmeyecek bir ticaret umabilirler.” (Fâtır, 35/29)
Bir başka ayette ise mü’minler, gece hayatlarını Kur’ân
ile meşgul olarak geçirdikleri için övülürler: “Onların (Ki-
tap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerin-
de ayakta duran, secdeye kapanarak Allah’ın ayetlerini okuyan
bir topluluk da vardır.” (Âl-i İmrân, 3/113)
257
DUALAR
258
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ري ُم َون َْح ُن َع َلى ٰذا ِل َك ِم َن ٖ ك َ ظي ُم َو َب ّ َل َغ َر ُسو ُل ُه ْال ٖ الل ْال َع ُ َّٰص َد َق ه
ْ ول ف
َاك ُت ْبنَا َم َع َ ت َوا ّ َت َب ْعنَا ال ّ َر ُس َ دي َن َر ّ َبنَا آ َم ّ َنا ِب َما أ َ ْن َز ْل َّ
ٖ الشا ِه
دي َن ٖ الشا ِه َّ
Okunuşu: “Sadeka’llâhü’l-‘azîmü ve belleğa Rasû-
lühü’l-kerîm. Ve nahnü ‘alâ zâlike mine’ş-şâhidîn.
Rabbenâ âmennâ bimâ enzelte ve’t-teba’ne’r-Rasûle
fektübnâ me’a’ş-şâhidîn.”
Anlamı: “Yüce olan Allah şüphesiz doğru söylemiştir. Onu
Peygamberimiz (s.a.s.) bize ulaştırmıştır.
Biz de bu duruma şahit olanlardanız.
Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber’e
uyduk. Artık bizi şahidlerle beraber yaz.” (Âl-i İmrân, 3/53)
Ya da kısaca:
ني َو اَل ُع ْد َوا َن اِ ّ اَل َع َلي َ اَ ْل َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب ْال َعا َلمينٖ َ َو ْال َعا ِق َب ُة ِل ْل ُم ّ َت ٖق
السلاَ ُم َع ٰلي َر ُسو ِلنَا ُم َح ّ َم ٍد َو ٰا ِل ِه َو َص ْح ِب ِه َ ّ الصلاَ ُة َوَ ّ ظا ِلمينٖ َ َو َ ّ ال
َ ٖاَ ْج َمعين
259
DUALAR
مي ُع ْال َع ٖ
لي ُم الس ْٖت ّ َ َر ّ َبنَا ت ََق ّ َب ْل ِم ّ َنا اِ ّ َن َك اَن َ
اب ال ّ َر ٖ
حي ُم ْت ّ َ
الت ّ َو ُ َو ُت ْب َع ْل ْينَا َيا َم ْو َ
النَا اِ ّ َن َك اَن َ
َقي ٍم ِب رَب َ َك ِة ْالقُ ْرا ٓ ِن ري ٍق ُم ْست ٖ ط ٖ لي ْال َح ِ ّق َواِ َلي َ َواهْ ِدنَا َو َو ِّف ْقنَا اِ َ
ظيم َو ِب ُح ْر َم ِة َم ْن اَ ْر َس ْل َت ُه َر ْح َم ًة ِل ْل َعا َلمينٖ َ ْ
ال َع ٖ ِ
حي ُم ف َع ّ َنا َيا َر ٖ اع ُ ري ُم َو ْ ف َع ّ َنا َيا َك ٖ اع َُو ْ
ال ْك َرمينٖ َ اغ ِف ْر َلنَا ُذ ُنو َبنَا ِبفَ ضْ ِل َك َو َك َر ِم َك َيا اَ ْك َر َم اْ َ َو ْ
ك َرا َم ِة ْالقُ ْرا ٓ ِن َوشَ ِّر ْفنَا ِبشَ َرا َف ِة اَل ّٰل ُه ّ َم َز ِّي ّ َنا ِب ٖ
زي َن ِة ْالقُ ْرا ٓ ِن َواَ ْك ِر ْمنَا ِب َ
ْخ ْلنَا ْال َج ّ َن َة ِبشَ فَ ا َع ِة ْالقُ ْرا ٓ ِن ْالقُ ْرا ٓ ِن َواَ ْل ِب ْسنَا ِب ِخ ْل َع ِة ْالقُ ْرا ٓ ِن َواَد ِ
ح ْم ار َخ َر ِة ِب ُح ْر َم ِة ْالقُ ْرا ٓ ِن َو ْ ال ِاب اْ َ الد ْن َيا َو َع َذ ِ َو َعا ِفنَا ِم ْن ُك ِّل َبلاَ ِء ُّ
حي ُم َيا َر ْح َما ُنج ِمي َع اُ ّ َم ِة ُم َح ّ َم ٍد َيا َر ٖ َ
سا َو ِفي ري ًنا َو ِفي ْال َق رْبِ ُمو ِن ً الد ْن َيا َق ٖ اج َع ِل ْالقُ ْرا ٓ َن َلنَا ِفي ُّ اَل ّٰل ُه ّ َم ْ
ارالن ِفيقً ا َو ِم َن ّ َ لي ْال َج ّ َن ِة َر ٖ اط ُنو ًرا َواِ َ في ًعا َو َع َلي ِّ
الص َر ِ ْال ِق َيا َم ِة شَ ٖ
َليالً َواِ َما ًما ِبفَ ضْ ِل َك َات ُك ِّل َها د ٖح َجا ًبا َواِ َلي ْالخَ رْي ِ ِس رْتًا َو ِ
ري ُم جو ِد َك َو َك َر ِم َك َيا َك ٖ َو ُ
ك َرا َم ِة ْالقُ ْرا ٓ ِن ٰ
النري َِان ِب َ َجنَا ِم َن ٖ ّ اَل ّل ُه ّ َم اهْ ِدنَا ِب ِهدَا َي ِة ْالقُ ْرا ٓ ِن َون ِّ
جا ِتنَا ِبفَ ِضي َل ِة ْالقُ ْرا ٓ ِن َو َك ِّف ْر َع ّ َنا َس ِّي ٰا ِتنَا ِب ِتلاَ َو ِة ْالقُ ْرا ٓ ِنارف َْع َد َر ََو ْ
ان
س ِ ال ْح ََيا َذا ْالفَ ضْ ِل َو اْ ِ
ض ُد ُيو َننَا اق ِ اش ِف َم ْرضَ انَا َو ْ ت ُع ُيو َبنَا َو ْ اس رُ ْ اَل ّٰل ُه ّ َم َ
ط ِّه ْر ُق ُلو َبنَا َو ْ
اغ ِف ْر اُ ُّم َها ِتنَاح ْم ٰا َبا َئنَا َو ْ ار َ
جا ِتنَا َو ْ ارف َْع َد َر َ جو َهنَا َو ْ ض ُو ُ َو َب ِّي ْ
احفَ ْظ اَهْ َلنَا دي َننَا َو ُد ْن َيانَا َوشَ ِّت ْت شَ ْم َل اَ ْعدَا ِئنَا َو ْ َواَ ْص ِل ْح ٖ
ال َيا َوث َِّب ْت اض َو ْال َب َ
ال ْم َر َِات َو اْ َ
الف ِميع اْ ٰ َواَ ْم َوا َلنَا َو ِب َ
ج ٖ ِ ال َدنَا ِم ْن َ
260
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ظي ِم ري َن ِب ُح ْر َم ِة ْالقُ ْرا ٓ ِن ْال َع ٖ ْص ْرنَا َع َلي ْال َق ْوم ْال َ
كا ِف ٖ ِ اَ ْقدَا َمنَا َوان ُ
وح َس ِّي ِدنَا ُم َح ّ َم ٍد َ َ ْ
اب َما َق َرئنَا ُه َو ُنو َر َما َتل ْونَا ُه اِلي ُر ِ اَل ّٰل ُه ّ َم َب ِّلغْ َث َو َ
الل ت ََعا َلي َع َل ْي ِه َو َس ّ َل َم
َص ّ َلي هّٰ ُ
ات هّٰ ِ
الل ال ْن ِب َيا ِء َو ْال ُم ْر َس ٖل َ
ني َص َل َو ُ ج ٖميع اِخْ َوا ِن ِه ِم َن اْ َ َ َ
اح َ ِ َواِلي ا ْر َو ِ
َو َسلاَ ُم ُه َع َل ْي ِه ْم اَ ْج َم ٖع َ
ني
يع ذ ُِّر ّ َيا ِت ِه
ج ٖم ِ اح ٰا ِل ِه َواَ ْو اَل ِد ِه َواَزْ َو ِ
اج ِه َواَ ْص َحا ِب ِه َواَ ْت َبا ِع ِه َو َ َ َ
َواِلي ا ْر َو ِ
نيالل ت ََعا َلي َع َل ْي ِه ْم اَ ْج َم ٖع َ
ِرضْ َوا ُن هّٰ ِ
اح ٰا َبا ِئنَا َواُ ّ َم َها ِتنَا َواِخْ َوا ِننَا َواَخَ َوا ِتنَا َواَ ْو اَل ِدنَا َواَ ْق ِر َبا ِئنَا َ َ
َواِلي ا ْر َو ِ
ح ٌّق َع َل ْينَا َو ِل َج ٖ
مي ِع اتي ِذنَا َو ِل َم ْن َكا َن َل ُه َ
ح ّ َبا ِئنَا َواَ ْص ِد َقا ِئنَا َواَ َس ٖ َواَ ِ
اتَات َو ْال ُم ْس ِلمينٖ َ َو ْال ُم ْس ِل َم ِ ْال ُم ْؤ ِمنينٖ َ َو ْال ُم ْؤ ِمن ِ
ات ل ْح َيا ِء ِمنْ ُه ْم َو اْ َ
ال ْم َو ِ اَ اْ َ
ات ب َّ
الد َع َو ِ جي َ
ات َو َيا ُم ٖ اض َي ْال َح َ
اج ِ َيا َق ِ
احمينٖ َ
ح َم ال ّ َر َِج ْب ُد َعا َئنَا ِب َر ْح َم ِت َك َيااَ ْر َ اِ ْست ِ
ُس ْب َحا َن َر ِّب َك َر ِّب ْال ِع ّ َز ِة َع ّ َما َي ِصفُ و َۚن َو َسلاَ ٌم َع َلى ْال ُم ْر َس ٖل َۚ
ني
َو ْال َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب ْال َعا َل ٖم َ
ني
Okunuşu: “Elhamdü lillâhi Rabbi’l-‘âlemîn.
Ve’l-‘âkibetü lil-müttekîn.
Velâ ‘udvâne illâ ‘ale’z-zalimîn.
Ve’s-salâtü ve’s-selâmü ‘alâ Rasûlinâ Muhammedin ve
‘âlihî ve sahbihî ecme’în.
261
DUALAR
262
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ve ile’l-cenneti rafîkâ.
Ve mine’n-nâri sitran ve hicâbâ.
Ve ile’l-hayrâti küllihâ delîlen ve imâmâ. Bi fadlike ve
cûdike ve keramike yâ Kerîm.
Allâhümme’hdinâ bi hidayeti’l-Kur’ân.
Ve neccinâ mine’n-nîrâni bi kerâmeti’l-Kur’ân.
Verfa’ deracâtinâ bi fadîleti’l-Kur’ân.
Ve keffir ‘annâ seyyiâtinâ bi tilâveti’l-Kur’âni yâ ze’l-
fadli ve’l-ihsân.
Allâhümme tahhir kulûbenâ vestur ‘uyûbenâ.
Veşfi merdânâ vekdi duyûnenâ ve beyyid vücûhenâ
verfa’ deracâtinâ.
Verham âbâenâ veğfir ümmehâtinâ.
Ve eslih dînenâ ve dünyânâ ve şettit şemle a’dâinâ. Veh-
faz ehlenâ ve emvâlenâ ve bilâdenâ min cemî’ı’l-âfâti ve’l-
emrâdi ve’l-belâyâ.
Ve sebbit akdâmenâ, vensurnâ ‘ale’l-kavmi’l-kâfirîn. Bi
hurmeti’l-Kur’âni’l-‘azîm.
Allâhümme belliğ sevâbe mâ kara’nâhü.
Ve nûra mâ televnâhü ilâ rûhi seyyidinâ Muhammedin
sallallâhü te’âlâ ‘aleyhi ve sellem.
Ve ilâ ervâhi cemî’ı ihvânihî mine’l-enbiyâi ve’l-mur-
selîn. Salevâtullâhi ve selâmühû ‘aleyhim ecma’în.
263
DUALAR
el-Fatiha
264
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
265
DUALAR
3. MEVLİD DUASI
Bilindiği üzere ülkemizde yaygın olarak icra edilen mev-
lid merasimleri evlilik, doğum, ölüm gibi farklı sebeplerden
dolayı yapılmaktadır. Genellikle Süleyman Çelebi’nin na-
zım olarak yazdığı eser okunmaktadır. Merasimin çeşidine
ve cemaatin konumuna göre genel olan dualar yapılabilir.
Peygamberimiz (s.a.s.)’den nakledilen duaların benzeri
olan ifadelerle dua yapılması daha uygundur.
266
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
267
DUALAR
268
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
269
DUALAR
4. VAAZA BAŞLARKEN
Vaaz, herhangi bir konuda insanları iyiliğe sevk etmek
için söylenen söz, nasihat, öğüt, bir kimseye kalbini yumu-
şatacak surette sevap ve ikaba dair söz söylemek, nasihat
etmek demektir.
Peygamberimiz (s.a.s.), bu görevi en güzel şekilde ye-
rine getirmiş ve insanlara örnek olmuştur. Her hayırlı işte
olduğu gibi vaaza başlarken de Allah’a hamd ve Resûlüne
salâvat getirmek, Peygamberimiz (s.a.s.)’in sünnetidir. (Ebû
Davud, Edeb, 21; İbn Mâce, Nikâh, 19) Yapılacak vaaz konusu ile ilgili
en az bir ayet ve hadis zikredilir ve işlenecek konuya baş-
lanır.
Vaaza başlanırken genellikle şu dua okunur:
ِ ّٰجي ِم ِب ْس ِم ه
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم ٖ ان ال ّ َر
ِ طَ الش ْي ِ ّٰاَ ُعو ُذ ِبا ه
َ ّ لل ِم َن
(Konu ile ilgili bir ayet okunur)
Anlamı: “Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun.
Salât ve selâm Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in,
ailesinin ve bütün ashabının üzerine olsun.
270
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
271
DUALAR
زي َم َة ال ُّر ْش ِد ٖ ات ِفي أْال َ ْم ِر َو أ َ ْسأ َ ُل َك َع َ ّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ٖ ّنى أ َ ْسأ َ ُل َك
َ الث َب
قاً انا َصا ِد ً س َ ح ْس َن ِع َبا َد ِت َك َوأ َ ْسأ َ ُل َك ِلُ َوأ َ ْسأ َ ُل َك ُش ْك َر ِن ْع َم ِت َك َو
ي َما ت َْع َل ُم َ َ َ ً لي ً َو َق ْل
ِ ْما َوأ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن شَ ِّر َما ت َْع َل ُم َوأ ْسأ ُل َك ِم ْن خَ ر ٖ با َس
َٰوأ َ ْست َْغ ِف ُر َك ِم ّ َما ت َْع َل ُم إ ّ َن َك أَن َ ا
ِ ْت َع ّل ُم ْالغُ ُي
وب ِ
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke’s-sebâte fi’l-emri,
ve es’elüke ‘azîmete’r-ruşdi.
Ve es’elüke şükra ni’metike ve husne ‘ıbâdetike.
Ve es’elüke lisânen sâdikan ve kalben selîmâ.
Ve e’ûzü bike min şerri mâ ta’lemü ve es’elüke min hay-
ri mâ ta’lemü.
272
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
273
DUALAR
َ ّٰك ُر ه
الل َ اس
ُ ال َي ْش ُ َم ْن اَل َي ْش
َ ّ ك ُر
َ الن
“Halka teşekkürde bulunmayan Allah’a da şükretmez.”
(Tirmizî, Birr, 35; Ebû Davud, Edeb, 12)
274
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
6. Musibetle Karşılaşınca
“Musibet”; baş ağrısından sel felaketine varıncaya kadar
insanın canına, malına, işine, eşine, evine ve çocuklarına
isabet eden ve insanı üzen her şeydir.
a) Belaya Uğrayanı Görünce
Sahabeden Ebû Hüreyre (r.a.)’nin bildirdiğine göre
Peygamber Efendimiz; “Derde düşmüş birini gören kimse,
275
DUALAR
276
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
س ِل َو ْال َه َر ِم َو ْال َم ْأث َِم َو ْال َم ْغ َر ِم َو ِم ْن ِفتْ َن ِة َ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال
َ ك
ار َو ِم ْن شَ ِّر ِفتْ َن ِة ِ النَ ّ اب ِ ار َو َع َذ َ ّ اب ْال َق رْبِ َو ِم ْن ِفتْ َن ِة
ِ الن ِ ْال َق رْبِ َو َع َذ
ْال ِغنَى َوأ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن ِفتْ َن ِة ْالفَ ْق ِر
Okunuşu: “Allâhümme innî e’ûzü bike mine’l-keseli
ve’l-herami ve’l-me’semi ve’l-mağrami ve min fitneti’l-
kabri ve ‘azâbi’l-kabri ve min fitneti’n-nâri ve ‘azâbi’n-nâri
ve min şerri fitneti’l-ğınâ ve e’ûzü bike min fitneti’l-fakri.”
Anlamı: “Allah’ım! Tembellikten, ihtiyarlıktan, günah-
tan, borçtan, kabir fitnesinden ve kabir azabından, cehennem
277
DUALAR
7. Sıkıntılı Zamanlarda
* Sahabeden Abdullah ibn Abbas (r.a.) diyor ki; Pey-
gamberimiz (s.a.s.) sıkıntılı zamanlarda şöyle dua ederdi:
ظي ُم اَل ُ ّٰلي ُم اَل إِ ٰل َه إِ ّ اَل ه
ٖ الل َر ُّب ْال َع ْر ِش ْال َع ٖ ظي ُم ْال َح
ٖ الل ْال َع ُ ّٰاَل إِ ٰل َه إِ ّ اَل ه
ري ُم َ ات َو َر ُّب أْال َ ْر ِض َو َر ُّب ْال َع ْر ِش ْال
ٖ ك ِ الس ٰم َو ُ ّٰإِ ٰل َه إِ ّ اَل ه
َ ّ الل َر ُّب
Okunuşu: “Lâ ilâhe illâllâhü’l-‘azîmü’l-halîm.
Lâ ilâhe illâllâhü Rabbü’l-‘arşi’l-‘azîm.
Lâ ilâhe illâllâhü Rabbü’s-semâvâti ve Rabbü’l-ardi ve
Rabbü’l-‘arşi’l-kerîm.”
Anlamı: “Büyük ve halim olan Allah’tan başka ilâh yok-
tur. Yüce Arş’ın sahibi Allah’tan başka ilâh yoktur. Göklerin,
yerin ve kıymetli Arş’ın Rabbi olan Allah’tan başka ilâh yok-
tur.” (Buhârî, De’avât, 26; Tirmizî, De’avât, 40)
∗ Sahabeden Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a) der ki; Peygambe-
rimiz (s.a.s.)’in şöyle dediğini duydum:
“Ben bir kelime biliyorum ki, kim onu söylerse mutlaka ay-
dınlığa çıkar. O da kardeşim Yunus’un şu duasıdır.
278
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
س ِل َ ك َ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّنى أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال َه ّم َو ْال ُح ْز ِن َوأ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال َع ْج ِز َو ْال
ِ
الد ْي ِن َو َق ْه ِرَ ّ ب َو ْال ُبخْ ِل َوأ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن َغ َل َب ِة ِ َْوأ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال ُج ن
َ
ال
ِ ج َ ال ِّر
Okunuşu: “Allâhümme innî e’ûzü bike mine’l-hemmi
ve’l-hüzni.
Ve e’ûzü bike mine’l-‘aczi ve’l-keseli.
Ve e’ûzü bike mine’l-cübni ve’l-buhli.
Ve e’ûzü bike min ğalebeti’d-deyni ve kahri’r-ricâli.”
Anlamı: “Allah’ım! Üzüntüden ve kederden sana sığınırım.
279
DUALAR
280
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
281
DUALAR
282
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
َ َ س ٰذا ِل َك أِل
ح ٍد إِ ّ اَل ِل ْل ُم ْؤ ِم ِن َ َع َج ًبا أِل َ ْم ِر ْال ُم ْؤ ِم ِن إِ ّ َن أ َ ْم َر ُه ُك ّ َل ُه خَ رْي ٌ َو َل ْي
كا َنَ كا َن خَ رْيًا َل ُه َوإِ ْن أ َ َصا َبتْ ُه ضَ ّ َرا ُء َص رَب َ َف َ ك َر َف َ َإِ ْن أ َ َصا َبتْ ُه َس ّ َرا ُء ش
خَ رْيًا َل ُه
“Mü’minin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her
hâli kendisi için bir hayırdır. Böylesi bir özellik sadece mü’minde
vardır: Sevinecek bir şeye nail olsa şükreder; bu onun için hayır
olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için ha-
yır olur.” (Müslim, Zühd, 64)
Bu hadisin ifadesinden anlaşılmaktadır ki, insan hem
bolluk zamanında hem de sıkıntılı zamanlarda daima
Allah’a yönelmeli, sürekli O’na dua etmelidir.
* Sahabeden Osman b. Affan (r.a.)’ın rivayetine göre
Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Bir kul her gü-
nün sabahında ve akşamında üç defa;
Peygamberimiz (s.a.s.);
283
DUALAR
َ ْاق َو ُسو ِء ا
الخْ لاَ ِق ِ َالنف ِّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ٖ ّنى أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن
ِ الش َق
ِّ اق َو
Okunuşu: “Allâhümme innî e’ûzü bike mine’ş-şikâkı
ve’n-nifâkı ve sûi’l-ahlâkı.”
Anlamı: “Allah’ım! Ayrılıktan, iki yüzlülükten ve kötü
ahlâktan sana sığınırım.” (Ebû Dâvud, Salât, 367)
284
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
285
DUALAR
ْت َر ُّب ْال َع ْر ِش َ ت َوأَن ُ ْت َع َل ْي َك َت َو ّ َك ْل َ ال أَن َ ّ ْت َر ٖ ّبي اَل إ ٰل َه إ
ِ ِ َ اَل ّٰل ُه ّ َم أَن
ِ ّٰح ْو َل َو اَل ُق ّ َو َة إِ ّ اَل ِب ه
الل َ ك ْن اَل ُ الل َكا َن َو َما َل ْم َيشَ ْأ َل ْم َي ُ ّٰظي ِم َما شَ ا َء ه ٖ ْال َع
طَ حا َ َ الل َق ْد أ َ ّٰدي ٌر َوأ َ ّ َن ه
ٖ الل َع َلى ُك ِّل شَ ْي ٍء َق َ ّٰظي ِم أ َ ْع َل ُم أ َ ّ َن ه
ٖ ْال َع ِل ِّي ْال َع
ما اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ٖنّي أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن شَ ِّر ن َْف ٖسي َو ِم ْن شَ ِّر ُك ِّل ً ك ِّل شَ ْي ٍء ِع ْل ُ ِب
يم
ٍ اط ُم ْست َٖق ٍ ص َر ِ َاص َي ِت َها إِ ّ َن َر ٖ ّبي َع َلى ِ آخ ٌذ ِبن ِ ْت َ دَا ّ َب ٍة أَن
Okunuşu: “Allâhümme! Ente Rabbî. Lâ ilâhe illâ
ente.
‘Aleyke tevekkeltü ve ente Rabbü’l-‘arşi’l-‘azîm.
Mâşâ’allahü kâne vemâ lem yeşe’ lem yekün.
Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-‘aliyyi’l-‘azîm.
A’lemü ennallâhe ‘alâ külli şey’in kadîr.
Ve enne’llâhe kad ehâta bi külli şey’in ‘ılmâ.
Allâhümme! İnnî e’ûzü bike min şerri nefsî ve min şer-
ri külli dâbbetin, ente âhizün bi nâsiyetihâ.
İnne Rabbî ‘alâ sıratın müstakîm.”
Anlamı: “Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka
ilâh yoktur.
Sana güvendim ve Sen yüce Arş’ın sahibisin.
Allah’ın dilediği olur, O’nun dilemediği de olmaz.
Güç ve kuvvet sahibi ancak yüce ve ulu Allah’tır.
Bilirim ki, Allah’ın her şeye gücü yeter.
286
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
يني َو َع ْن ٖ احفَ ْظ ٖني ِم ْن َبينْ ِ َيد ّ ََي َو ِم ْن خَ ْل ٖفي َو َع ْن َي ٖم ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
َ ظ َم ِت َك أ َ ْن أ ُ ْغت
َال ِم ْن ت َْح ٖتي َ ِش َما ٖلي َو ِم ْن ف َْو ٖقي َوأ َ ُعو ُذ ِب َع
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke’l-‘âfiyete fi’d-
dünyâ ve’l-âhirati.
Allâhümme innî es’elüke’l-‘afve ve’l-‘âfiyete fî dînî ve
dünyâye ve ehlî ve mâlî.
Allâhümme’stür ‘avrâtî ve âmin rav’âtî.
Allâhümme’hfaznî min beyni yedeyye ve min halfî ve
‘an yemînî ve an şimâlî ve min fevkî.
Ve e’ûzü bi ‘azametike en üğtâle min tahtî.”
Anlamı: “Allah’ım! Senden dünya ve ahirette sağlık ve
esenlik istiyorum.
287
DUALAR
288
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
289
DUALAR
Konu ile ilgili bir ayette, verimli ve son derece göz alıcı
bir bahçeye sahip olan ama Allah’a şükretmeyen, “maşal-
lah” demeyen; neticede tüm serveti helâk olan nankör bir
insandan bahsedilirken, ona nasihat eden mü’min bir kişi-
nin şu sözlerine yer verilmektedir:
ِ ّٰۙ اَل ُق ّ َو َة اِ ّ اَل ِب ه
ۚالل َ َك ق ُْل
ُ ّٰت َما شَ آ َء ه
الل َ ج ّ َنت َ َو َل ْو آَل اِ ْذ دَخَ ْل
َ ت
“Bağına girdiğinde ‘Maşallah! Kuvvet yalnız Allah’ındır’
deseydin ya!” (Kehf, 18/39)
290
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ٖ ان ال ّ َر
جي ِم ِ طَ الش ْي ِ ّٰأ َ ُعو ُذ ِب ه
َ ّ الل ِم َن
“E’ûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm”
“Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.” (Buhârî, De’avât, 53)
Hz. Âişe (r.a.), diyor ki: Peygamberimiz (s.a.s.) yanıma
geldi, ben öfkeli idim, bana; “Ey Ayşecik!
َا ِ َ ظ َق ْل ٖبي َوأ
ِ َج ْر ٖني ِم ْن ُم ِض ّل ِت ْال ِف ن
ت ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
َ اغ ِف ْر ِلي َذن ْٖبي َوأ َ ْذ ِه ْب َغ ْي
Okunuşu: “Allâhümme’ğfirlî zenbî ve ezhib ğayza
kalbî ve ecirnî min mudıllâti’l-fiten.”
Anlamı: “Allah’ım! Günahımı bağışla, kalbimdeki öfkeyi
dindir ve beni fitnecilerin saptırmasından koru, diye dua et”
buyurdu. (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebir, XXIII, 338, No: 785)
Peygamberimiz (s.a.s.), öfkelenen kimsenin abdest al-
masını tavsiye etmiştir:
ُ ار َوإِ ّ َن َما ُت ْطفَ أ ِ النَ ّ خ ِل َق ِم َن ُ طا َن َ ّ ان َوإِ ّ َن
َ الش ْي ِ طَ الش ْي َ َإِ ّ َن ْالغَ ض
َ ّ ب ِم َن
ض ْأ
َ ّ ح ُد ُك ْم ف َْل َي َت َوَ َب أَ النا ُر ِب ْال َما ِء فَإِ َذا َغ ِض
َّ
“Şüphesiz öfke şeytandandır. Şeytan ise ateşten yaratılmış-
tır. Ateş de ancak su ile söndürülür. Binaenaleyh biriniz kızdı-
ğı zaman abdest alsın.” (Ebû Davud, Edeb, 4; Ahmed, 4/226)
Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerim’de öfkesini yenenleri övmüş
ve cennetin kendileri için yaratıldığı muttakilerin özellikleri
arasında zikretmiştir. (bk. Âl-i İmrân, 3/134; Fussilet, 41/36)
291
DUALAR
292
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ayetü’l-kürsî:
خ ُذ ُه ِس َن ٌة َو اَل ن َْو ٌۜم َل ُه َما ِفي ُ لل اَل ٓ اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َۚو اَ ْل َح ُّي ْال َق ُّيو ُۚم اَل ت َْا ُ ّٰاَ ه
ض َم ْن َذا ا ّ َل ٖذي َي ْشفَ ُع ِعنْ َد ُه ٓ اِ ّ اَل ِب ِا ْذ ِن ٖ ۜه َي ْع َل ُم ۜ ِ ال ْرَ ْات َو َما ِفي ا ِ الس ٰم َو َّ
طو َن ِبشَ ْي ٍء ِم ْن ِع ْل ِم ٖه ٓ اِ ّ اَل ِب َما ُ يه ْم َو َما خَ ْلفَ ُه ْ ۚم َو اَل ُي ٖحي ِ َما َبينْ َ اَ ْي ٖد
ظ ُه َم ۚا َو ُه َو ْال َع ِل ُّي ُ ح ْف ِ ض َو اَل َي ُ۫ؤ ُد ُه َ ْات َو ا
َۚ ال ْر ِ الس ٰم َوَ ّ شَ ٓ ا َۚء َو ِس َع ُك ْر ِس ُّي ُه
ْال َع ٖظي ُم
Okunuşu: “Allâhü lâ ilâhe illâ huve’l-hayyü’l-kayyûm.
Lâ te’huzühû sinetün velâ nevm.
Lehû mâ fi’s-semâvâti vemâ fi’l-ard.
Men ze’l-lezî yeşfe’u ‘ındehû illâ bi iznih.
Ya’lemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm. Velâ
yühîtûne bişeyin min ‘ılmihî illâ bimâ şâ’e.
Vesi’a kürsiyyühü’s-semâvâti ve’l-ard.
Velâ yeûdühü hıfzuhümâ ve hüve’l-‘aliyyü’l-‘azîm.”
Anlamı: “Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan-
dır. Diridir, kayyumdur (varlığı kendinden, kendi kendine
yeterli, yarattıklarına hâkim ve onları koruyup gözetendir).
O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her
şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katın-
da şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve
arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar
O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey
kavrayamazlar. O’nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp
kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmekte-
dir.) Gökleri ve yeri koruyup-gözetmek O’na güç gelmez. O,
yücedir, büyüktür.” (Bakara, 2/255)
293
DUALAR
A’râf 54:
294
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
295
DUALAR
زي َم َة ال ُّر ْش ِد ٖ ات ِفي أْال َ ْم ِر َو أ َ ْسأ َ ُل َك َع َ ّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ٖ ّنى أ َ ْسأ َ ُل َك
َ الث َب
قاً انا َصا ِد ً س َ ح ْس َن ِع َبا َد ِت َك َوأ َ ْسأ َ ُل َك ِلُ َوأ َ ْسأ َ ُل َك ُش ْك َر ِن ْع َم ِت َك َو
ي َما ت َْع َل ُم َ َ َ ً لي ً َو َق ْل
ِ ْما َوأ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن شَ ِّر َما ت َْع َل ُم َوأ ْسأ ُل َك ِم ْن خَ ر ٖ با َس
296
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
297
DUALAR
ظ ْر إِ َلى ا ّ َل ٖذي
ُ ات ث ّ َُم ا ْنٍ َخ ْر َر ّ َب َك ٖفي ِه َس ْب َع َم ّ َرِ َاست ْ ت ِبأ َ ْم ٍر ف
َ إِ َذا ه ََم ْم
َس َب َق إِ َلى َق ْل ِب َك فَإِ ّ َن ْالخَ رْي َ ِفي ِه
“Bir işe kalkıştığında yedi defa Allah’tan hayırlısını dile.
Sonra kalbine yatan ne ise onu tercih et. Çünkü hayırlı olan
kalbine doğan şeydir.” (Elbânî, I, 175, No: 1748)
298
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ظي ِم َر ّ َبنَا َو َر ّ َب ُك ِّل ٖ الس ْب ِع َو َر ّ َب ْال َع ْر ِش ْال َع َ ّ ات ِ الس ٰم َو َ ّ اَل ّٰل ُه ّ َم َر ّ َب
الن ٰوى أ َ ُعو ُذ
َ ّ ب َو ِّ ان فَا ِل َق ْال َح ِ ْجي ِل َو ْالفُ ْر َق
ٖ الن ِ ْالت ْو َرا ِة َو إ
َ ّ ن َل ِ ْشَ ْى ٍٔي ُم ز
س َق ْب َل َك َ ْْت ا
َ ال ّ َو ُل َف َل ْي َ َاص َي ِت ِه أَن
ِ آخ ٌذ ِبن ِ ْتَ ِب َك ِم ْن شَ ِّر ُك ِّل شَ ْى ٍٔي أَن
س ف َْو َق َك َ ظا ِه ُر َف َل ْي َ ّ ْت ال
َ س َب ْع َد َك شَ ْي ٌئ َوأَن َ خ ُر َف َل ْي ِ ْت آْال َ شَ ْي ٌئ َوأَن
الد ْي َن َوأ َ ْغ ِن ٖنىَ ّ ض َع ِّنى ِ س ُدون ََك شَ ْي ٌئ اِ ْق َ اط ُن َف َل ْي ِ ْت ْال َب َ شَ ْي ٌئ َوأَن
ِم َن ْالفَ ْق ِر
Okunuşu: “Allâhümme Rabbe’s-semâvâti’s-seb’ı ve
Rabbe’l-‘arşi’l-‘azîm.
Rabbenâ ve Rabbe külli şey’in, münzile’t-Tevrâti ve’l-
İncîli ve’l-Furkâni, fâlika’l-habbi ve’n-nevâ.
E’ûzü bike min şerri külli şey’in, ente âhizün bi
nâsiyetihî.
Ente’l-evvelü fe leyse kableke şey’ün.
Ve ente’l-âhiru feleyse ba’deke şey’ün.
Ve ente’z-zâhiru feleyse fevgake şey’ün.
Ve ente’l-bâtınü feleyse dûneke şey’ün.
299
DUALAR
300
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
اف َو ْال ِغنٰ ى ُّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ٖ ّني أ َ ْسأ َ ُل َك ْال ُه ٰدى َو
َ َالت ٰقى َو ْال َعف
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke’l-hüdâ ve’t-tükâ,
ve’l-afâfe ve’l-ğınâ.”
Anlamı: Allah’ım! Senden doğru yolu göstermeni, sana
karşı saygılı olmayı, iffetli olmayı ve zenginliği istiyorum.” (İbn
Mâce, Dua, 2)
301
DUALAR
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم ِ ِّٰب ْس ِم ه
َ َ اَ ْل َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب ْال َعا َل ٖم
﴾ َما ِل ِك َي ْو ِم2﴿ يم ِ ۙ ﴾ ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر ٖح1﴿ ني ۙ
ط َ الص َرا
ِّ ﴾ اِهْ ِدنَا4﴿ ني ُۜ َست َٖع ْ ﴾ اِ ّ َيا َك ن َْع ُب ُد َواِ ّ َيا َك ن3﴿ ين ّٖ
ۜ ِ الد
وب ِ ض ُ ي ْال َم ْغ
ِ ْت َع َل ْي ِهْۙم َغ ر َ ط ا ّ َل ٖذي َن اَن َْع ْم َ ص َرا
ِ ﴾5﴿ ۙم َ ْال ُم ْست َٖقي
ٓ َ ّ َع َل ْيه ْم َو اَل
َ الضا ٖ ّل
ني ِ
Okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
302
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Elhamdülillâhi Rabbi’l-‘âlemîn.
Er-Rahmâni’r-Rahîm.
Mâliki yevmi’d-dîn.
İyyâke na’büdü ve iyyâke neste’în.
İhdine’s-sırâta’l-müstekîm.
Sırâtallezîne en’amte ‘aleyhim ğayri’l-meğdûbi ‘aley-
him ve le’d-dâllîn.”
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.
Hamd, âlemlerin Rabbi, Allah’a mahsustur. Hesap ve
ceza gününün (ahiret gününün) maliki. Rahmân, Rahîm,
(Allah’ım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yar-
dım dileriz. Bizi doğru yola ilet. Kendilerine nimet verdiklerinin
yoluna (ilet), gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.”
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم ِ ِّٰب ْس ِم ه
303
DUALAR
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم ِ ِّٰب ْس ِم ه
﴾ اِ ّ َن ٖفي خَ ْل ِق163﴿ اح ٌۚد َ آل اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َو ال ّ َر ْح ٰم ُن ال ّ َر ٖحي ُ۟م ِ ك ْم اِ ٰل ٌه َوُ َواِ ٰل ُه
ار َو ْالفُ ْل ِك ا ّ َل ٖتي ت َْج ٖري َ ّ ال ْر ِض َواخْ ِتلاَ ِف ا ّ َل ْي ِل َو
ِ الن َه َ ْات َو اِ الس ٰم َوَّ
الس َمٓا ِء ِم ْن َمٓا ٍء َ ّ الل ِم َن ُ ّٰاس َو َمٓا اَ ْن َز َل ه َ الن َ ّ ِفي ْال َب ْح ِر ِب َما َينْ فَ ُع
يف ِ َص ٖرْ ث ٖفي َها ِم ْن ُك ِّل َدٓا ّ َب ٍة ۖ َوت َ ّ ض َب ْع َد َم ْو ِت َها َو َب َ َْفاَ ْح َيا ِب ِه ا
َ ال ْر
ات ِل َق ْو ٍم
ٍ ل َي ٰ َال ْر ِض ا َ ْالس َمٓا ِء َو اَّ َ ْس ّ َخ ِر َبين َ اب ْال ُم
ِ الس َحَ ّ اح َو ِ ال ِّر َي
َي ْع ِق ُلو َن
Okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Ve ilâhüküm ilâhün vâhid.
Lâ ilâhe illâ hüve’r-Rahmânü’r-Rahîm.
İnne fî halkı’s-semâvâti ve’l-ardı vahtilâfi’l-leyli ve’n-
nehâri ve’l-fülki’l-letî tecrî fi’l-bahri bimâ yenfe’u’n-nâse
ve mâ enzelellâhü mine’s-semâi min mâin feahyâ bihi’l-
arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min külli dâbbetin ve
tasrîfi’r-riyâhi ve’s-sahâbi’l-müsahhari beyne’s-semâi ve’l-
ardı leâyâtin li-kavmin ya’kılûn.”
304
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم ِ ِّٰب ْس ِم ه
خ ُذ ُه ِس َن ٌة َو اَل ن َْو ٌۜم َل ُه َما ِفي ُ لل َ آل اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َۚو اَ ْل َح ُّي ْال َق ُّيو ُۚم اَل ت َْا ُ ّٰاَ ه
ض َم ْن َذا ا ّ َل ٖذي َي ْشفَ ُع ِعنْ َد ُه ٓ اِ ّ اَل ِب ِا ْذ ِنهٖ ۜ َي ْع َل ُم ۜ ِ ال ْرَ ْات َو َما ِفي ا ِ الس ٰم َو َّ
طو َن ِبشَ ْي ٍء ِم ْن ِع ْل ِم ٖه ٓ اِ ّ اَل ِب َما ُ يه ْم َو َما خَ ْلفَ ُه ْ ۚم َو اَل ُي ٖحي ِ َما َبينْ َ اَ ْي ٖد
ظ ُه َم ۚا َو ُه َو ْال َع ِل ُّي ُ ح ْف ِ ض َو اَل َي ُ۫ؤ ُد ُه َ ْات َو ا
َۚ ال ْر َ ّ شَ ا ٓ َۚء َو ِس َع ُك ْر ِس ُّي ُه
ِ الس ٰم َو
ْال َع ٖظي ُم
Okunuşu: “Allâhü lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûm.
Lâ te’huzühû sinetün ve lâ nevm.
Lehû mâ fi’s-semâvâti ve mâ fi’l-ard.
Men ze’l-lezî yeşfe’u ‘ındehû illâ bi-iznih.
Ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm.
Ve lâ yuhîtûne bi-şey’in min ‘ılmihî illâ bimâ şâ’e, vesi’a
kürsiyyühü’s-semâvâti ve’l-ard.
Ve lâ yeûdühû hifzuhumâ ve hüve’l-‘aliyyü’l-‘azîm.”
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile. Allah, ken-
305
DUALAR
306
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
307
DUALAR
308
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
309
DUALAR
ض َو ُه َو ْال َع ٖزي ُز ْال َح ٖكي ُم َيٓا ال ْر ِ ۚات َو َما ِفي اْ َ الس ٰم َو ِ َس ّ َب َح للِ هّٰ ِ َما ِفي ّ َ
الل اَ ْناَ ُّي َها ا ّ َل ٖذي َن ٰا َم ُنوا ِل َم َتقُ و ُلو َن َما اَل ت َْف َع ُلو َن َك رُب َ َم ْق ًتا ِعنْ َد هّٰ ِ
ب ا ّ َل ٖذي َن ُي َقا ِت ُلو َن ٖفي َس ٖبي ِل ٖه َص ًّفا الل ُي ِح َُّتقُ و ُلوا َما اَل ت َْف َع ُلو َن اِ ّ َن هّٰ َ
وسى ِل َق ْو ِم ٖه َيا َق ْو ِم ِل َم ُت ْؤذُون َٖني َو َق ْد ال ُم ٰ وص َواِ ْذ َق َ َكاَ ّ َن ُه ْم ُبنْ َيا ٌن َم ْر ُص ٌ
الل اَل
الل ُق ُلو َب ُه ْ ۜم َو هّٰ ُك ْ ۜم َف َل ّ َما زَا ُغٓوا اَزَا َغ هّٰ ُ الل اِ َل ْي ُول هّٰ ِ ت َْع َل ُمو َن اَ ٖ ّني َر ُس ُ
يل اب ُن َم ْر َي َم َيا َب ٖن ٓي اِ ْس َرٓاءٖ َ يسى ْ ال ٖع َ ني َواِ ْذ َق َ اس ٖق َ َي ْه ِدي ْال َق ْو َم ْالفَ ِ
ش ًرا الت ْو ٰري ِة َو ُم َب ِّك ْم ُم َص ِّدقًا ِل َما َبينْ َ َيد ّ ََي ِم َن ّ َ الل اِ َل ْي ُول هّٰ ِ اِ ٖ ّني َر ُس ُ
َات َقا ُلوا جا َء ُه ْم ِب ْال َب ِّين ِ اس ُم ُه ٓاَ ْح َم ُۜد َف َل ّ َما َ ٓ ول َي ْا ٖتي ِم ْن َب ْع ِدي ْ ِب َر ُس ٍ
ك ِذ َب َو ُه َو ُي ْد ٰع ٓى الل ْال َ
تى َع َلى هّٰ ِ اف رَ ٰ ني َو َم ْن اَ ْظ َل ُم ِم ّ َم ِن ْ هٰ َذا ِس ْح ٌر ُم ٖب ٌ
ني ُي ٖريدُو َن ِل ُي ْط ِف ُ۫ؤا ُنو َر هّٰ ِ
الل ظا ِل ٖم َ الل اَل َي ْه ِدي ْال َق ْو َم ال ّ َ ال ْسلاَ ِۜم َو هّٰ ُ اِ َلى اْ ِ
كا ِف ُرو َن ُه َو ا ّ َل ٖذ ٓي اَ ْر َس َل َر ُسو َل ُه ور ٖه َو َل ْو َك ِر َه ْال َ الل ُم ِت ُّم ُن ِ ِباَ ْف َوا ِه ِه ْم َو هّٰ ُ
ين ُك ِّل ٖه َو َل ْو َك ِر َه ْال ُم ْش ِر ُكو َ۟ن َيٓا الد ِ ين ْال َح ِ ّق ِل ُي ْظ ِه َر ُه َع َلى ٖ ّ ِب ْال ُه ٰدى َو ٖد ِ
يم
اب ا ٖل ٍ
ك ْم ِم ْن َع َذ ٍ َ ك ْم َع ٰلى ِت َجا َر ٍة ُتنْ ٖجي ُ اَ ُّي َها ا ّ َل ٖذي َن ٰا َم ُنوا ه َْل اَ ُد ُّل ُ
Okunuşu: “Sebbaha lillâhi mâ fi’s-semâvâti vemâ fi’l-
ard.
Ve hüve’l-azîzü’l-hakîm.
Yâ eyyühellezîne âmenû lime tekûlûne mâ lâ tef’alûn.
Kebüra makten ‘ındallâhi en tekûlû mâ lâ tef’alûn.
İnnellâhe yühibbü’l-lezîne yükâtilûne fî sebîlihî saffen
keennehüm bünyânün mersûs.
Ve iz kâle Mûsâ li kavmihî yâ kavmi lime tü’zûnenî ve
kad ta’lemûne ennî rasûlüllâhi ileyküm.
Felemmâ zâğû ezâğallâhü kulûbehüm.
310
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Vallâhü lâ yehdi’l-kavme’l-fâsikîn.
Vallâhü lâ yehdi’l-kavme’z-zâlimîn.
Velev kerihe’l-müşrikûn.
311
DUALAR
ٓا
َ ّ ب َو
الش َها َد ِۚة ُه َو ال ّ َر ْح ٰم ُن ال ّ َر ٖحي ُم ِ الل ا ّ َل ٖذي َل اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َۚو َعا ِل ُم ْالغَ ْي
ُ ُّٰه َو ه
السلاَ ُم ْال ُم ْؤ ِم ُن ْال ُم َه ْي ِم ُنَ ّ وس ُ الل ا ّ َل ٖذي َ آل اِ ٰل َه اِ ّ اَل ُه َۚو اَ ْل َم ِل ُك ْالقُ ُّد
ُ ُّٰه َو ه
الل ْالخَ ا ِل ُق
ُ ّٰالل َع ّ َما ُي ْش ِر ُكو َن ُه َو هِ ّٰك ّرِب ُۜ ُس ْب َحا َن ه َ ْال َع ٖزي ُز ْال َج ّ َبا ُر ْال ُم َت
اتِ الس ٰم َوَ ّ س ِّب ُح َل ُه َما ِفي َ ال ْس َمٓا ُء ْال ُح ْسنٰ ۜى ُي َ ْار ُئ ْال ُم َص ّ ِو ُر َل ُه ا ِ ْال َب
ض َو ُه َو ْال َع ٖزي ُز ْال َح ٖكي ُم َ َْو ا
ۚ ِ ال ْر
Okunuşu: “Hüvallâhüllezi lâ ilâhe illâ hû.
‘Âlimü’l-ğaybi ve’ş-şehâdeh.
Hüve’r-rahmânü’r-rahîm.
Hüvallâhüllezî lâ ilâhe illâ hû.
312
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
El-melikü’l-kuddûsü’s-selâmü’l-mü’minü’l-müheymi-
nü’l-‘azîzü’l-cebbâru’l-mütekebbir.
Sübhânellâhi ‘ammâ yüşrikûn.
Hüvallâhü’l-hâliku’l-bâriü’l-müsavviru lehü’l-esmâü’l-
hüsnâ.
Yüsebbihu lehü mâ fi’s-semâvâti ve’l-ard.
Ve hüve’l-‘azîzü’l-hakîm.”
Anlamı: “O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan
Allah’tır. Gaybı da, insan kavrayışına giren âlemi de bilendir.
O, Rahman’dır, Rahim’dir. O, kendisinden başka hiçbir ilâh
bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, kutsal (her
türlü eksiklikten uzak), barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik ve
iman veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıs-
lah eden ve dilediğini yaptıran, büyüklükte eşsiz olan Allah’tır.
Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. O, Allah’tır,
yaratandır, yoktan var edendir, şekil verendir. Güzel isimler
O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder (yü-
celtir). O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
(Haşr, 59/22–24)
ك ْن َل ُه ُكفُ ًوا
ُ الص َم ُۚد َل ْم َي ِل ْد َو َل ْم ُيو َلْۙد َو َل ْم َي ُ ّٰح ٌۚد اَ ه
َ ّ لل ُ ّٰق ُْل ُه َو ه
َ َالل ا
ح ٌد َ َا
Okunuşu: “Kul hüvallâhü ehad.
Allâhü’s-samed.
Lem yelid.
Velem yûled.
313
DUALAR
314
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Min şerri’l-vesvâsi’l-hannâs.
Ellezi yüvesvisü fi sudûri’n-nâs.
Mine’l-cinneti ve’n-nâs.”
Anlamı: “De ki: Cinlerden ve insanlardan olup, insanla-
rın kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden,
insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına
sığınırım.” (Nâs, 114/1-6)
315
DUALAR
ات َّ ت
ِ الس ٰم َو َ ج َل ْل َ ْٰ لا
ِ وس َر ِّب ال َم ِئك ِة َوال ُّر
َ وح ِ ُس ْب َحا َن ْال َم ِل ِك ْالقُ ُّد
وت
ِ ُ وال َج رَب َ َو أْال َ ْر
ْ ض ِب ْال ِع ّ َز ِة
Okunuşu: Sübhâne’l-Meliki’l-Kuddûsi.
Rabbi’l-melâiketi ve’r-rûhi.
316
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
لي ٌم
ٖ مي ٌع َع ِ َّٰاست َِع ْذ ِب ه
ٖ الل إِ ّ َن ُه َس ْ ان ن َْز ٌغ ف
ِ ط َ ّ َوإِ ّ َما َي زْن َ َغ ّ َن َك ِم َن
َ الش ْي
“Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olur-
sa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla
bilendir.” (A’râf, 7/200)
317
DUALAR
318
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ِ ّٰآ َم ّ َنا ِب ه
الل َو ُر ُس ِل ِه
“Âmennâ billâhi ve rusülihî”
“Allah’a ve Peygamberlerine iman ettik” diye dua etsin,
içindeki o şey gider. (Abdürrazzak, XI, 244, No: 20440)
Ebû Zümeyl (r.a.) diyor ki: Abdullah ibn Abbas (r.a.)’a,
“bu içimde duyduğum şey nedir,” dedim. O da, “ne duyuyor-
sun,” dedi. “Vallahi söyleyemem,” dedim. O da, “İçine düşen
bir şüphe mi,” dedi ve güldü. “Ondan hiç kimse kurtulamadı”
dedi ve Allah;
ٖ ك ِّل شَ ْي ٍء َع
لي ٌم ُ اط ُن َو ُه َو ِب ِ ُه َو أْال َ ّ َو ُل َو آْال
َ ّ خ ُر َوال
ِ ظا ِه ُر َو ْال َب
“O, ilktir, sondur, açıktır, gizlidir ve O her şeyi bilir.” (Hadîd,
57/3; Ebû Davud, Edeb, 118)
319
DUALAR
السلاَ ِم
َ ّ ات َب ْي ِننَا َواهْ ِدنَا ُس ُب َل َ اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ّ ِل ْف َبينْ َ ُق ُلو ِبنَا َواَ ْص ِل ْح َذ
ظ َه َر ِمنْ َهاَ ش َما َ احِ ج ِّن ْبنَا ْالفَ َو َ ور َو ُّ ات إِ ٰلى ُّ َجنَا ِم َن ال
ِ ظ ُل َم
ِ الن ِّ َون
اجنَاِ ارنَا َو ُق ُلو ِبنَا َوأَزْ َو َ
ِ ار ْك َلنَا ِفي أ ْس َما ِعنَا َوأ َ ْب َص َ َو َما َب
ِ ط َن َو َب
اج َع ْلنَا
ْ رحي ُم َو ِ اب ا ّ َل َ ّ ْت
ُ الت ّ َو َ َو ُذ ِّر ّ َيا ِتنَا َو ُت ْب َع َل ْينَا إِ ّ َن َك أَن
ني َل َها َوأ َ ِت ّ َم َها َع َل ْينَا
َ ني ِب َها َع َل ْي َك َقا ِب ِلَ شَ ا ِك ِري َن ِل ِن َع ِم َك ُم ْث ِن
Okunuşu: “Allâhümme ellif beyne kulûbinâ. Ve aslih
zâte beyninâ Vehdinâ sübüle’s-selâm Ve neccinâ mine’z-
zulümâti ile’n-nûr. Ve cennibne’l-fevâhışe mâ zahara
minhâ ve mâ batane. Ve bârik lenâ fî esmâ’ınâ ve ebsârinâ
ve kulûbinâ ve ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ. Ve tüb ‘aleynâ in-
neke ente’t-tevvâbü’r-rahîm. Vec’alnâ şâkirîne li-ni’amike
müsnîne bihâ ‘aleyke kâbilîne lehâ ve etimmehâ ‘aleynâ.”
Anlamı: “Allah’ım! Kalplerimizi birleştir, aramızı ıslah
et, bize kurtuluş yollarını göster, bizi karanlıklardan aydınlığa
çıkar, bizi her türlü çirkinliklerden, açığından ve gizlisinden
uzaklaştır. Bize kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, eş-
lerimizi ve neslimizi mübarek eyle. Tövbelerimizi kabul eyle,
320
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
321
DUALAR
حي ِم َما ِل ِك َي ْو ِم الدّ ٖي ِن اَلإِ ٰل َهٖ اَ ْل َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب ْال َعا َلمينٖ َ ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
ُ ّٰإِ ّ اَل ه
ٖ الل َي ْف َع ُل َما ُي
ري ُد
ْت ْالغَ ِن ُّى َون َْح ُن ْالفُ َق َرا ُء أَن ِْز ْل َع َل ْينَا َ الل اَل إِ ٰل َه إِ ّ اَل أَن َ اَل ّٰل ُه ّ َم أَن
ُ ّْٰت ه
َ ٖغا إِ َلى حين َ اج َع ْل َما أ َ ْن َز ْل
ً َت َلنَا ُق ّ َو ًة َو َبلا ْ ث َو َ ْالغَ ْي
َ ث نَا ِف ًعا َغ رْي ٍ اجلاً َغ رْي َ َرا ِئ ِ يعا َ َبقً ا َع ً اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ْس ِقنَا َغ ْيثًا َم ِري ًئا َم ِر
ِ يعا َغ َدقًا َع
ًاجلا ً ط َبقً ا َم ِر َ ضَ ا ٍّر اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ْس ِقنَا َغ ْيثًا ُم ِغيثًا َم ِري ًئا
ًاجالِ فعا َغ رْي َ ضَ ا ٍّر َعً ئا َن ِا ً ري ٖ يثا ُم ً ثا ُم ٖغ ً ث اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ْسقِ نَا َغ ْي ٍ َغ رْي َ َرا ِئ
آج ٍل اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ْس ِقنَا اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ْس ِقنَا اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ْس ِقنَا
ِ َ َغ رْي
اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ِغ ْثنَا اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ِغ ْثنَا اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ِغ ْثنَا
َّ ت
الش َج ِر ِ ون أْال َ ْو ِد َي ِة َو َمنَا ِب
ِ طُ اب َو ُب ّ ِ اَل ّٰل ُه ّ َم َع َلى آْال َكام َوال
ِ ظ َر ِ
َ َك َوأ َ ْح ِي َب َل َد َك ْال َم ِّي
ت َ ْش ْر َر ْح َمت ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
ُ اس ِق ِع َبا َد َك َو َب َها ِئ َم َك َوان
Okunuşu: “Elhamdülillahi rabbi’l-‘âlemîn Er-
rahmâni’r-rahîm. Mâliki yevmi’d-dîn, Lâ ilâhe illallâhu
yef’alü mâ yurîd.
322
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
323
DUALAR
324
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Yağmur yağarken;
اب ّ ِ ح َوا َل ْينَا َو اَل َع َل ْينَا اَل ّٰل ُه ّ َم َع ٰلى آْال َكام َوال
ِ ظ َر َ اَل ّٰل ُه ّ َم
ِ
َّ ت
الش َج ِر ِ ون أْال َ ْو ِد َي ِة َو َمنَا ِب
ِ طُ َو ُب
Okunuşu: “Allahümme havâleynâ velâ ‘aleynâ.
Allahümme ‘ale’l-âkâmi ve’z-zırâbi ve butûni’l-evdiyeti
ve menâbiti’ş-şeceri.”
Anlamı: “Allah’ım! Üzerimize değil, çevremize; Allah’ım,
dağlara, tepelere, vadilerin içlerine ve ağaç biten yerlere.”
(Buharî, İstiska, 6; Müslim, İstiska, 8 )
325
DUALAR
ام َو ِم ْن َس ِّي ِئ َّ ْ ِ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ٖ ّنى أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال رَب َِص َو ْال ُج ُن
ِ ون َو ال ُجذ
َ ْأ
ِ ال ْس َق
ام
Okunuşu: “Allâhümme innî e’ûzü bike mine’l-barasi
ve’l-cünûni ve’l-cüzzâmi ve seyyii’l-eskâm.”
Anlamı: “Allah’ım! Alaca hastalığından, delilikten,
cüzzâm hastalığından ve her türlü kötü hastalıklardan sana
sığınırım.” (Ebû Dâvud, Salât, 367; Nesâî, İstiâze, 36)
Yukarıdaki hadiste Allah’tan şifa vermesi istenen has-
talıklardan bazıları şunlardır:
Baras; deride beyaz lekeler oluşturan bir cilt hastalığı-
dır.
326
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
327
DUALAR
şifa yoktur. Öyle bir şifa ver ki, hastalık nedir bırakmasın.”
(Buhârî, Tıbb, 38)
َ ٖ الل أ َ ْر
ٍ ْْذي َك ِم ْن شَ ِّر ُك ِّل ن َْف ٍس أ ْو َعين ٖ قي َك ِم ْن ُك ِّل شَ ْي ٍء ُيؤ ِ ِّٰب ْس ِم ه
قي َك ٖ الل أ َ ْر
ِ ّٰفي َك ِب ْس ِم ه
ٖ لل َي ْشُ ّٰاس ٍد اَ ه
ِ حَ
328
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
329
DUALAR
ج ِل ِه َف ِا ّ َن ٰذ ِل َك اَل َي ُر ُّد
َ َسو َل ُه ِفي ا ُ ض َفن َِّف ٖ اِ َذا دَخَ ْل ُت ْم َع َلي ْال َم
ِ ري
َ ب ن َْف
س ُه َ ئا ُي
ُ ط ِّي ً شَ ْي
“Bir hastanın yanına girince, ona sağlık ve uzun ömür te-
mennisiyle onu rahatlatın. Zira böyle yapmak –ondan bir şeyi
uzaklaştırmaz ama- onun gönlünü hoş eder.” (Tirmizî, Tıbb, 35)
* Sahabeden Abdullah ibn Abbas (r.a.) diyor ki: Pey-
gamberimiz (s.a.s.) bütün ağrılardan ve sıtmadan dolayı
şöyle dememizi buyururdu:
ّٰط ُهو ٌر إِ ْن شَ ا َء ه
ُ الل َ ال َب ْأ
َ س َ
“Lâ be’se, tahûrun inşâallâh”
330
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
“Bir şey yok, iyi olur inşallah.” (Buhârî, Merdâ, 10, 14)
* Sahabeden Enes (r.a.) diyor ki: Resûlullah (s.a.s.), sıt-
malı bir sahabiyi ziyarete gitti:
331
DUALAR
ظي ِم أ َ ْن َي ْش ِف َي َك
ٖ ظي َم َر ّ َب ْال َع ْر ِش ْال َع َ ّٰأ َ ْسأ َ ُل ه
ٖ الل ْال َع
Okunuşu: “Es’elü’l-lâhe’l-azîme, Rabbe’l-arşi’l-azîmi
en yeşfiyeke.”
Anlamı: “Ulu Arş’ın Rabbi Yüce Allah’tan sana şifa ver-
mesini isterim, derse, Yüce Allah ona mutlaka o hastalıktan şifa
verir.” (Ebû Davud, Cenâiz, 12)
* Hz. Ali (r.a.), diyor ki: Hastalandığım bir anda Pey-
gamberimiz (s.a.s.) beni ziyaret etti. Ben o anda: “Allah’ım!
Eğer ecelim geldi ise beni rahatlat, eğer gelmedi ise beni kal-
dır ve eğer bu bir deneme ise bana sabır ver” diyordum. Pey-
gamberimiz (s.a.s.): “Nasıl dedin,” dedi. Ben de dediklerimi
tekrar ettim; ayağı ile bana dokundu ve;
َت ْال َوفَا ُة خَ رْي ًا ِلي ِ اَل ّٰل ُه َّم أ َ ْح ِي ٖني َما َكان
ِ َت ْال َح َيا ُة خَ رْي ًا ِلي َو َت َو َّف ٖني إِ َذا َكان
332
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
يم ِ ّٰجي ِم ِب ْس ِم ه
ِ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر ٖ ان ال ّ َر َ الش ْي َ ّ الل ِم َنِ ّٰاَ ُعو ُذ ِب ه
ِ ح ِ ط
السلاَ ُم َع َلى َر ُسو ِلنَا ُم َح ّ َم ٍد َ ّ الصلاَ ُة َو َ ّ اَ ْل َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب ْال َعا َلمينٖ َ َو
ص ْد ٍق َوأَخْ ِر ْج ٖني ِ ْخ ْل ٖني ُم ْدخَ َل ِ َو َع َلى آ ِله ِ َو اَ ْص َحا ِب ِه اَ ْج َمعينٖ َ َر ِّب أَد
طا ًنا ن َٖصريًا ُس ْب َحا َن ا ّ َلذٖ ي َ ْك ُس ْل َ اج َع ْل ِلي ِم ْن َل ُدن ْ ص ْد ٍق َو ِ ُمخْ َر َج
ني َوإِ ّ َنا إِ َلى َر ِّبنَا َل ُمنْ َق ِل ُبو َن اَل ّٰل ُه ّ َم َ َٖس ّ َخ َر َلنَا هٰ َذا َو َما ُك ّ َنا َل ُه ُم ْق ِرن
الت ْق ٰوى َو ِم َن ْال َع َم ِل َما ت َْرضٰ ى َ ّ إِ ٖ ّني أ َ ْسأ َ ُل َك ِفي َسفَ ِرنَا هٰ َذا ْال رِبّ َ َو
ْت َ اط ِو َلنَا ْال ُب ْع َد اَل ّٰل ُه ّ َم أَن ْ اَل ّٰل ُه ّ َم ه ّ َِو ْن َع َل ْينَا َسفَ ِرنَا هٰ َذا اَل ّٰل ُه ّ َم
ال اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ٖ ّني أ َ ُعو ُذِ ليفَ ُة ِفي أْالَهْ ِل َو ْال َم ٖ َالسفَ ِر َو ْالخ
َ ّ ب ِفي ُ اح
ِ الص َّ
بِ السفَ ِر َو َكآ َب ِة ْال ُمنْ َق َل َ ّ ِب َك ِم ْن َو ْعثَا ِء
333
DUALAR
334
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
335
DUALAR
وق َو خَ رْي َ َما ِفي َها ُّ الل اَل ّٰل ُه ّ َم اِ ِّني اَ ْسأ َ ُل َك خَ رْي َ هٰ ِذ ِه
ِ الس ِ ِّٰب ْس ِم ه
يب
َ ص ِ َُواَ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن شَ ِّرهَا َو شَ ِّر َما ِفي َها اَل ّٰل ُه ّ َم اِ ِّني اَ ُعو ُذ ِب َك اَ ْن ا
ِ ََاج َر ًة اَ ْو َص ْف َق ًة خ
اس َر ًة ِ ِفي َها َي ِمي ًنا ف
Okunuşu: “Bismillâh.
Allâhümme innî es’elüke hayra hâzihi's-sûkı ve hayra
mâ fîhâ ve e’ûzü bike min şerrihâ ve şerri mâ fîhâ.
Allâhümme innî e’ûzü bike en usîbe fîhâ yemînen
fâciraten ev safkaten hâsiraten.”
336
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
337
DUALAR
ني اَل ّٰل ُه ّ َم َما ِل َك ْال ُم ْل ِك ُتؤْتٖ ي ْال ُم ْل َك َ َو َع َلى ٰا ِله ِ َو اَ ْص َحا ِب ِه اَ ْج َم ٖع
َن ُع ْال ُم ْل َك ِم ّ َم ْن تَشَ ا ُء َو ُت ِع ُّز َم ْن تَشَ ا ُء َو ُت ِذ ُّل َم ْن تَشَ ا ُءِ َْم ْن تَشَ ا ُء َوت ز
ار َ ّ دي ٌر ُتو ِل ُج ال ّ َل ْي َل ِفي
ِ الن َه ٖ ِب َي ِد َك ْالخَ رْي ُ إِ ّ َن َك َع َلى ُك ِّل شَ ْي ٍء َق
ت َ ت َو ُتخْ ِر ُج ْال َم ِّي ِ الن َها َر ِفي ال ّ َل ْي ِل َو ُتخْ ِر ُج ْال َح ّ َي ِم َن ْال َم ِّي َ ّ َو ُتو ِل ُج
ابٍ س َ ح ِ ي ِ ِْم َن ْال َح ِّي َوت َْر ُز ُق َم ْن تَشَ ا ُء ِبغَ ر
Okunuşu: “E’ûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm.
Bismillâhi’r-Rahmani’r-Râhim.
Elhamdü lillâhi Rabbi’l-‘âlemîn. Ve’s-salâtü ve’s-
selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammedin ve ‘alâ âlihi ve eshâbihî
ecma’în.
Allâhümme mâlike’l-mülki tü’ti’l-mülke men teşâü
ve tenzi’u’l-mülke mimmen teşâü ve tu’ızzü men teşâü ve
tüzillü men teşâü bi yedike’l-hayru inneke ‘alâ külli şeyin
kadîr. Tûlicü’l-leyle fi’n-nehâri ve tûlicü’n-nehâre fi’l-leyli
ve tuhricu’l-hayye mine’l-meyyiti ve tuhricü’l-meyyite
mine’l-hayy. Ve terzüku men teşâu bi ğayri hısâb.”
Anlamı: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mül-
kü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çekip alırsın.
Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin
elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin. Geceyi
gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çı-
karırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık
verirsin.” (Âl-i İmrân, 3/26–27)
Türkçe olarak şu dua da yapılabilir:
“Ey yüce Rabbimiz! Geçimini temin etmek ve helâlinden
rızık elde etmek için çalışan bizlere sağlık ve afiyet içinde bir iş
338
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
339
DUALAR
ِ ّٰجي ِم ِب ْس ِم ه
ٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر
حي ِم ٖ ان ال ّ َرِ ط َ الش ْي
َ ّ الل ِم َن ِ ّٰاَ ُعو ُذ ِب ه
السلاَ ُم َع َلى َر ُسو ِلنَا ُم َح ّ َم ٍد َ ّ اَ ْل َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب ْال َعا َلمينٖ َ َو
َ ّ الصلاَ ُة َو
َاب اِ ْفت َْح َلنا َ ْني اَل ّٰل ُه ّ َم َيا ُمفَ ِّت َح ا
ِ ال ْب َو َ َو َع َلى آ ِله ِ َواَ ْص َحا ِب ِه اَ ْج َم ٖع
عا ِب َر ْح َم ِت َكً اس ِ قا َو ً ْبا َو ِرز ً ط ِّيَ ًالال
َ حَ قا ً ْار ُز ْقناَ ِرز ْ هم َ ّ خَ رْي َْال َبا ِب اَل ّٰل
َ ْٖت خَ رْي ُ ال ّ َر ِازقين َ ني َواَن
َ اح ٖم ِ ح َم ال ّ َر َ َيا اَ ْر
Okunuşu: “E’ûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm.
Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
Elhamdü lillâhi rabbi’l-‘âlemîn. Ve’s-salâtü ve’s-
selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammedin ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî
ecma’în.
Allâhümme yâ müfettiha’l-ebvâb iftah lenâ hayra’l-
bâb.
Allâhümme’rzuknâ rızkan halâlen tayyiben ve rızkan
vâsi’an bi rahmetike yâ erhame’r-Râhimîn ve ente hayru’r-
râzikîn.”
Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rah-
man Rahim Allah’ın adı ile.
Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve
selâm Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e, onun âline ve
340
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
341
DUALAR
342
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
343
DUALAR
344
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
345
DUALAR
Peygamberimiz (s.a.s.);
َ ل ْسلاَ ِم َوأَن
َ ْْت َق َبض
ت َ ْت خَ َل ْق َت َها َوأَن
ِ ْْت َهد َْي َت َها ِل إ َ اَل ّٰل ُه ّ َم أَن
َ ْت َر ُّب َها َوأَن
346
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
الل َع َل ْي ِه َو َس ّ َل َم
ُ ّٰالل َص ّ َلى ه
ِ ّٰالل َو َع َلى ُس ّ َن ِة َرس ُو ِل ه
ِ ِّٰب ْس ِم ه
Okunuşu: “Bismillâhi ve ‘alâ sünneti rasûlillâhi
sallallâhü aleyhi ve sellem.”
Anlamı: “Allah’ın adı ile ve O’nun Peygamberinin (s.a.s.)
sünneti ile.” (Ebû Davut, Cenaiz, 69; Tirmizî, Cenaiz, 54)
Ölü kabre konulduğunda şöyle dua edilir:
347
DUALAR
348
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
349
DUALAR
َ ّ ال إ ٰل َه إ
ُ ّٰال ه
الل ِ ِ َ َل ِّق ُنوا َم ْوتَا ُك ْم َق ْو َل
“Ölülerinize lâ ilâhe illâllah sözünü telkin ediniz.” (Ebû Da-
vut, Cenaiz, 20)
350
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
351
DUALAR
352
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
353
DUALAR
354
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
حي ِمٖ الل ال ّ َر ْح ٰم ِن ال ّ َر ِ ّٰجي ِم ِب ْس ِم ه ٖ ان ال ّ َرِ ط َ الش ْي َ ّ الل ِم َنِ ّٰاَ ُعو ُذ ِب ه
السلاَ ُم َع َلى َر ُسو ِلنَا ُم َح ّ َم ٍد َ ّ الصلاَ ُة َو َ ّ اَ ْل َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب ْال َعا َلمينٖ َ َو
اجنَا َو ُذ ِّر ّ َيا ِتنَا ِ َب َلنَا ِم ْن أَزْ َو ْ ني َر ّ َبنَا هَ َو َع َلى آ ِله ِ َو اَ ْص َحا ِب ِه اَ ْج َم ٖع
ار ْك َل ُه َ ٰ ْ ُق ّ َر َة أ َ ْعينُ ٍ َو
ِ ني إِ َما ًما اَل ّل ُه ّ َم أ ْك رِثْ ماَ َل ُه َو َو َل َد ُه َو َب
َ اج َع ْلنَا ِل ْل ُم ّ َت ٖق
َ يما أ َ ْع
ط ْي َت ُه َ ٖف
Okunuşu: “E’ûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm.
Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm.
Elhamdülillâhi rabbi’l-‘âlemin. Ve’s-salâtü ve’s-
selâmü ‘alâ rasûlinâ Muhammedin ve ‘alâ âlihî ve eshâbihî
ecma’în.
Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ kurra-
te a’yunin vec’alnâ lil-müttekîne imâmâ. Allâhümme eksir
mâlehû ve veledehû ve bârik lehû fî mâ a’taytehû.”
Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rah-
man ve Rahim Allah’ın adı ile.
Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Peygamberimiz Hz.
Muhammed’e âl ve ashabının hepsine salât ve selâm olsun.
Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz ay-
dınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder
eyle.” (Furkan, 25/74)
“Allah’ım, bu kulunun evladını, malını ve ona verdiklerini
mübarek eyle.” (Buhârî, De’avât, 25)
“ Ya Rab! Peygamberimizin sünnet-i seniyyesine uyarak
yavrusunu sünnet ettiren bu kardeşimizin amelini makbul,
günahlarını mağfur eyle. Bu güzel sünnetin icrasını ve her
355
DUALAR
356
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
AYET VE
HADİSLERDEN
SEÇME DUALAR
DUALAR
358
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ُ اغ ِف ْر َلنَا ُذ ُنو َبنَا َوإِ ْس َرا َفنَا ِفي أ َ ْم ِرنَا َوث َِّب ْت أ َ ْقدَا َمنَا َوان
ْص ْرنَا ْ َر ّ َبنَا
كا ِف ِري َن َ َع َلى ْال َق ْوم ْال
ِ
Okunuşu: “Rabbene’ğfir lenâ zünûbenâ ve isrâfenâ
fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ ‘ale’l-kavmi’l-
kâfirîn.”
Anlamı: “Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimiz-
deki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sabit
kıl, kâfirler güruhuna karşı da bize yardım et!” (Âl-i İmrân, 3/147)
Bu dua, Kur’ân’da peygamberler ve onunla birlikte Al-
lah yolunda savaşan, bu konuda gevşeklik göstermeyen ve
sabreden Allah dostlarının duası olarak geçmektedir. (Âl-i
İmrân, 3/146) Peygamberler ve Allah dostları dualarında; yüce
Allah’tan;
- Günahlarının ve işlerindeki aşırılıklarının bağışlanmasını,
- İmanda kendilerini sebat ettirmesini,
- Kâfirlere karşı yardım etmesini istemektedirler.
Bu dua örneği ile yüce Allah, hem mü’minlere nasıl
dua edeceklerini öğretmekte hem de günahlara tövbe edil-
mesini, imanda sebat edilmesini ve düşmanla mücadeleye
hazırlıklı olunmasını, zaferin ve başarının ancak Allah’ın
yardımı ile mümkün olacağını bildirmektedir.
Bu duayı yapanların, dualarının kabul edildiği ve onla-
rın ödüllendirildiği bir sonraki ayette; “Allah da onlara hem
dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. Al-
359
DUALAR
ِ ََر َّبنَا َظ َل ْمنَا أَنْفُ َسنَا َوإِ ْن َل ْم ت َْغ ِف ْر َلنَا َو َت ْر َح ْمنَا َل َن ُكون ََّن ِم َن ْالخ
اس ِري َن
Okunuşu: “Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ ve in lem teğfir
lenâ ve terhamnâ le-nekûnenne mine’l-hâsirîn.”
Anlamı: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer
bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen mu-
hakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!” (A’râf, 7/23)
Bu duayı Âdem ve eşi, cennette kendilerine yasak edi-
len ağacın meyvesinden şeytana uyarak yedikten sonra
yapmışlardır. (A’râf, 7/19-22; Bakara, 2/35-36)
“Âdem (vahiy yoluyla) Rabbi’nden birtakım kelimeler aldı,
(bu kelimelerle amel edip Rabb’ine tövbe etti ve affı için yal-
vardı. Allah da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O,
tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.” (Bakara, 2/37)
360
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
س ِلي ِب ٖه ِع ْل ٌم َوإِ ّ اَل ت َْغ ِف ْر ٖلي َ َر ِّب إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك أ َ ْن أ َ ْسأ َ َل َك َما َل ْي
اس ِري َنِ َح ْم ِني أ َ ُك ْن ِم َن ْالخ َ َوت َْر
Okunuşu: “Rabbi innî e’ûzü bike en es’eleke mâ ley-
se lî bihî ’ılm. Ve illâ teğfirlî ve terhamnî ekün mine’l-
hâsirîn.”
Anlamı: “Ey Rabbim! Bilmediğim şeyi istemekten Sana
sığınırım. Eğer Sen, beni bağışlamaz ve bana merhamet et-
mezsen ben hüsrana düşenlerden olurum!” (Hûd, 11/47)
Nuh (a.s.)’ın bu duasından, Allah’tan bir istekte bulu-
nurken dikkat edilmesi gerektiğini, dînen uygun olmayan,
361
DUALAR
362
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
363
DUALAR
َ الصا ِل ِح
ني َ ّ َب ِلي ِم َن
ْ َر ِّب ه
“Rabbi! Heblî mine’s-sâlihîn.”
“Ey Rabbim! Bana sâlihlerden (bir oğul) ihsan et!” (Sâffât,
37/100)
364
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
اب
ُ سَ ني َي ْو َم َيقُ و ُم ْال ِح
َ اغ ِف ْر ِلي َو ِل َوا ِلد ّ ََي َو ِل ْل ُم ْؤ ِم ِن
ْ َر ّ َبنَا
Okunuşu: “Rabbene’ğfirlî veli-vâlideyye ve li’lmü’mi-
nîne yevme yegûmü’l-hısâb.”
Anlamı: “Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde
beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrahim, 14/41)
İbrahim (a.s.), oğlu İsmail (a.s.) ile Kâbe’yi inşa edince
şöyle dua etmişlerdir:
ِ ْاج َع ْلنَا ُم ْس ِل َمينْ الس ِمي ُع ْال َع ِلي ُم َر ّ َبنَا َوَ ّ ْتَ َر ّ َبنَا ت ََق ّ َب ْل ِم ّ َنا إِ ّ َن َك أَن
كنَا َو ُت ْب َع َل ْينَا إِ ّ َن َك
َ َاس ِ َل َك َو ِم ْن ُذ ِّر ّ َي ِتنَا أ ُ ّ َم ًة ُم ْسل َِم ًة َل َك َوأ َ ِرنَا َمن
حي ُم ِ اب ال ّ َر َ ّ ْت
ُ الت ّ َو َ أَن
Okunuşu: “Rabbenâ tekabbel minnâ inneke ente’s-
semî’u’l-‘alîm. Rabbenâ vec’alnâ müslimeyni leke ve min
zürriyyetinâ ümmeten müslimeten leke ve erinâ menâ-
sikenâ ve tüb ‘aleynâ inneke ente’t-tevvâbü’r-rahîm.”
Anlamı: “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur, hiç şüphesiz
Sen işitensin, bilensin. Ey bizim Rabbimiz! Hem bizim iki-
mizi yalnız senin için boyun eğen müslümanlar kıl, hem de so-
yumuzdan yalnız senin için boyun eğen müslüman bir ümmet
meydana getir ve bize ibadetimizin yollarını göster, tövbemize
rahmetle bakıver. Hiç şüphesiz tövbeleri kabul eden, çok mer-
hametli olan ancak sensin.” (Bakara, 2/128)
İbrahim peygamberin dualarında Allah’tan şunlar is-
tenmiştir:
- Hikmet,
- Salihler arasında olma,
365
DUALAR
366
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
َ َ يل أْال ْ َ ٰ
َاط َر
ِ يث ف ِ حا ِد ِ َر ِّب َق ْد آت َْي َت ِني ِم َن ْال ُم ْل ِك َو َع ّل ْم َت ِني ِم ْن تَأ ِو
خ َر ِة َت َو ّ َف ِني ُم ْس ِل ًما ٰ ْالد ْن َيا َو ا
ِ ال ُّ ْت َو ِل ِّيي ِفي َ ات َو أْال َ ْر ِض أَن َّ
ِ الس َما َو
َ ّ َوأ َ ْل ِح ْق ِني ِب
َ الصا ِل ِح
ني
Okunuşu: “Rabbi kad âteytenî mine’l-mülki ve
‘allemtenî min te’vîli’l-ehâdîsi fâtıra’s-semâvâti ve’l-ardı
ente veliyyî fi’d-dünyâ ve’l-âhıreti teveffenî müslimen ve
elhıknî bi’s-sâlihîn.”
Anlamı: “Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden na-
sip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Ey
gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin,
benim canımı müslüman olarak al ve beni sâlih kulların ara-
sına kat!” (Yûsuf, 12/101)
Yusuf peygamberin duasında şu hususların öne çıktığı-
nı görüyoruz:
367
DUALAR
ُ الل َع َل ْي ِه َت َو ّ َك ْل
ُ ت َوإِ َل ْي ِه أ ُ ِن
يب ِ ّٰيقي إِ ّ اَل ِب ه
ِ َو َما ت َْو ِف
Okunuşu: Vemâ tevfîkî illâ billâhi ‘aleyhi tevekkeltü ve
ileyhi ünîb.”
Anlamı: “Başarım ancak Allah’ın yardımı iledir. Ben yal-
nızca O’na dayandım ve ancak O’na döneceğim.” (Hûd, 11/88)
Şuayb (a.s.)’ın peygamber gönderildiği toplum (Med-
yen halkı) fesada uğramış, sosyal düzeni bozulmuş, insan
hakları ihlal edilir olmuştu; özellikle tartı ve ölçüde, alım
ve satımda hile ve sahtekârlık doruk noktaya çıkmıştı.
Allah’a ortaklar koşuyorlardı, çoğu mütekebbir insanlardı;
368
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
369
DUALAR
َ اح ِم
ني َ ْت أ َ ْر
ِ ح ُم ال ّ َر َ ْخ ْلنَا ِفي َر ْح َم ِت َك َوأَن ِ َ اغ ِف ْر ِلي َو أِل
ِ خي َوأَد ْ َر ِّب
Okunuşu: “Rabbi’ğfirlî ve li-ahî ve edhılnâ fî rahmeti-
ke ve ente erhamü’r-râhımîn.”
370
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
371
DUALAR
سا ِني َ اح ُل ْل ُع ْق َد ًة ِم ْن ِل ْ س ْر ِلي أ َ ْم ِري َو ِّ ال َر ِّب ْش َر ْح ِلي َص ْد ِري َو َي َ َق
خي اُ ْش ُد ْد ِب ِه أَزْ ِري ِ َ اج َع ْل ِلي َو ِزي ًرا ِم ْن أَهْ ِلي هَا ُرو َن أ
ْ َي ْف َق ُهوا َق ْو ِلي َو
َ ْريا إِ ّ َن َك ُكن
ت ً ريا َون َْذ ُك َر َك َك ِث
ً س ِّب َح َك َك ِث َ َوأ َ ْش ِر ْك ُه ِفي أ َ ْم ِري َك ْي ُن
ِبنَا َب ِصريًا
Okunuşu: “Kâle Rabbi’ş-rahlî sadrî ve yessirlî emrî
vahlül ‘ukdeten min lisânî yefkahû kavlî vec’al lî vezîran
min ehlî Hârûne ahî üşdüd bihî ezrî ve eşrikhü fî emrî key
nüsebbihake kesîran ve nezkürake kesîran inneke künte
binâ basîra.”
Anlamı: “Mûsâ, dedi ki: Ey Rabbim! Göğsüme genişlik
ver, işimi kolaylaştır, dilimden düğümü çözüver de sözümü iyi
anlasınlar. Bana âilemden bir vezir ver; kardeşim Harun’u,
onunla arkamı kuvvetlendir, onu da (elçilik) görevime ortak
yap ki Seni çok tesbih edelim ve Seni çok analım. Şüphesiz Sen,
bizi görensin.” (Tâ-Hâ, 20/25-35)
Musa (a.s.), Allah’ın emir ve yasaklarını tebliğ etmekle
görevlendirildiği insanları iman ve ibadete davet etti, onla-
rı haram ve kötü davranışlardan sakındırdı. Sözüne kulak
vermeyenlere; ‘benim size söylediklerimi yakında anlayacak ve
hatırlayacaksınız’, dedi (bk. Mü’min, 40/37-47) ve şöyle dua etti:
372
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Musa (a.s.);
- İstemeyerek bir hata işleyince, hemen tövbe edip
Allah’tan affını istemiştir.
- İnsanların kendisine zarar vermemesi için Allah’a sı-
ğınmış ve kendisini korumasını talep etmiştir.
- Kavminden birtakım azgınların davranışları sebebiyle
helâk edilmemesi için dua etmiştir.
- Dünya ve ahirette Allah’ın kendisine ve mü’minlere
iyilik, güzel ve nimet (hasene) vermesini istemiştir.
- İslâm’ı tebliğ görevini yerine getirebilmesi için başarı,
kolaylık ve konuşma yeteneği istemiştir.
- İşlerini ve başarısını Allah’a havale etmiştir.
- Dua ederken Allah’ın güzel isimlerini zikretmiştir.
g) Zekeriya (a.s.)’nın Duası
Hz. Musa ile Hz. Hârûn’un babası olan İmrân’ın hanı-
mı hamile kalınca, “Rabbim! Karnımdakini sırf sana hizmet
etmek üzere adadım. Benden kabul et, şüphesiz sen hakkıyla
işitensin, hakkıyla bilesin” (Âl-i İmrân, 3/35) diye dua eder, çocuğu
doğunca “Meryem” adını verir. Meryem’in teyzesinin ko-
cası ve İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden olan
Zekeriyya (a.s.), Allah’ın emri ile Beyt-i Makdis’te çocu-
ğun bakımını üstlenir. Zekeriyya, çocuğun bulunduğu böl-
373
DUALAR
َ ار ِث
ني َ َر ِّب اَل َت َذ ْر ِني ف َْر ًدا َوأَن
ِ ْت خَ رْي ُ ْال َو
Okunuşu: “Rabbi lâ tezarnî ferden ve ente hayru’l-
vârisîn.”
Anlamı: “Rabbim! Beni yalnız başıma bırakma (bana bir
çocuk ver), Sen varislerin en hayırlısısın.” (Enbiyâ, 21/89)
Yüce Allah, Zekeriya (a.s.)’nın duasını kabul eder ve
kendisine yaşlı olmasına rağmen Yahya’yı ihsan eder. (bk. Âl-i
İmrân, 3/39–41; Enbiyâ, 21/90)
374
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
اب َ َب ِلي ُم ْل ًكا اَل َينْ َب ِغي أِل َ َح ٍد ِم ْن َب ْع ِدي إِ َّن َك أَن
ُ ْت ْال َو َّه ْ َر ِّب ا ْغ ِف ْر ِلي َوه
Okunuşu: “Rabbi’ğfirlî ve heblî mülken lâ yenbeğî li
ehadin min ba’dî inneke ente’l-vehhâb.”
375
DUALAR
- Bağışlamasını,
376
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ْ ْ ُ ال ُه َو َع َل ْي ِه َت َو ّ َك ْل
ِ ت َو ُه َو َر ُّب ال َع ْر ِش ال َع ِظ
يم َ ّ الل اَل إ ٰل َه إ
ِ ِ ُ ّٰح ْس ِب َي ه
َ
Okunuşu: “Hasbiye’l-lâhü lâ ilâhe illâ hû. ‘Aleyhi te-
vekkeltü ve hüve rabbü’l-arşi’l-azîm.”
Anlamı: “Bana Allah yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben
O’na güvendim ve O, büyük Arş’ın Rabbidir.” (Tevbe, 9/129)
377
DUALAR
َ اح ِم
ني َ ح ْم َوأَن
ِ ْت خَ رْي ُ ال ّ َر َ ار ْ ّ َر ِّب
ْ اغ ِف ْر َو
Okunuşu: “Rabbi’ğfir verham ve ente hayrü’r-
râhımîn.”
Anlamı: “Rabbim! Bağışla, merhamet et, Sen merhamet
edenlerin en hayırlısısın.” (Mü’minûn, 23/118)
Beş vakit namaz ve kendisine mahsus olan teheccüt
namazı emrinin akabinde (İsrâ, 17/78–79) şöyle dua etmesini
istemiştir.
378
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
a) Havârilerin Duası
Havârîler, Hz. İsa (a.s.)’a iman eden ve ona yardımcı
olan kimselerdir. Hz. İsa (a.s.), kavminin kendisini inkâr
etmesi üzerine “Allah yolunda kim bana yardımcı olur?” diye
sorar. Bunun üzerine havâriler; “Biz Allah yolunun yardım-
cılarıyız, Allah’a iman ettik ve biz Müslümanlarız” derler (Âl-
i İmrân, 3/52) ve şöyle dua ederler:
ْ ول ف
َ ّ َاك ُت ْبنَا َم َع
الشا ِه ِدي َن َ َر ّ َبنَا ٰا َم ّ َنا ِب َما أ َ ْن َز ْل
َ ت َوا ّ َت َب ْعنَا ال ّ َر ُس
Okunuşu: “Rabbenâ âmennâ bimâ enzelte vetteba’ne’r-
Rasûle fektübnâ me’a’ş-şâhidîn.”
379
DUALAR
380
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
381
DUALAR
382
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
383
DUALAR
ار
ِ الن َ س َن ًة َو ِقنَا َع َذ
َ ّ اب َ ح ِ س َن ًة َو ِفي آْال
َ خ َر ِة َ ح ُّ َر ّ َبنَا ٰآ ِتنَا ِفي
َ الد ْن َيا
Okunuşu: “Rabbenâ âtinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-
âhirati haseneh. Ve kınâ ‘azâbe’n-nâr.”
Anlamı: “Ey Rabbimiz! Bize dünyada iyilik, güzellik ve
nimet ver; ahirette de iyilik, güzellik ve nimet ver ve bizi ateş
azabından koru!” (Bakara, 2/201)
Bu dua, çok kapsamlı ve anlamlı bir duadır. Duada üç
istek vardır: Dünyada hasene, ahirette hasene ve ateş aza-
bından korunma. “Hasene” iyilik, güzellik, sağlık, servet,
384
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
385
DUALAR
ار
ِ الن َ َاغ ِف ْر َلنَا ُذ ُنو َبنَا َو ِقنَا َع َذ
َ ّ اب ْ َر ّ َبنَا إِ ّ َننَا آ َم ّ َنا ف
387
DUALAR
ْك َر ْح َم ًۚة َ َب َلنَا ِم ْن َل ُدن ْ َر ّ َبنَا اَل ُت ِز ْغ ُق ُلو َبنَا َب ْع َد اِ ْذ َهد َْي َتنَا َوه
َ ّٰب ٖفي ِۜه اِ ّ َن ه
الل َ اس ِل َي ْو ٍم اَل َر ْي َ ّ جا ِم ُع
ِ الن ُ ْت ْال َو ّ َه
َ اب َر ّ َب َنٓا اِ ّ َن َك َ اِ ّ َن َك اَن
َ ف ْال ٖم
يعا َد ُ اَل ُيخْ ِل
Okunuşu: “Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba’de iz
hedeytenâ veheb-lenâ min ledünke rahmeh. İnneke ente’l-
vehhâb. Rabbenâ inneke câmi’u’n-nâsi liyevmin lâ raybe
fîh. İnnallâhe lâ yuhlifü’l-mî’âd.”
Anlamı: “Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidayetten
sonra kalplerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rah-
met ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin.
Rabbimiz! Şüphesiz sen, hakkında şüphe olmayan bir
günde insanları toplayacaksın. Şüphesiz Allah va’dinden dön-
mez.” (Âl-i İmrân, 3/8-9)
388
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ار* َر ّ َبنَا ِ الن َ ّ اب َ اطالً ُس ْب َحان ََك ف َِقنَا َع َذ ِ ت هٰ َذا َب َ َر ّ َبنَا َما خَ َل ْق
ْصا ٍر* ّ َر ّ َبنَا َ ني ِم ْن أَن َ ظا ِل ِمَ ّ النا َر ف ََق ْد أَخْ َز ْي َت ُه َو َما ِلل
َ ّ خ ِل ِ إِ ّ َن َك َم ْن ُت ْد
ك ْم فَآ َم ّ َنا َر ّ َبنَا ُ ان أ َ ْن ٰا ِم ُنوا ِب َر ِّب
ِ يم َ ل ٖ ْإِ ّ َننَا َس ِم ْعنَا ُمنَا ِد ًيا ُينَا ِدي ِل إ
َ
*ار ِ َاغ ِف ْر َلنَا ُذ ُنو َبنَا َو َك ِّف ْر َع ّ َنا َس ِّي َئا ِتنَا َو َت َو ّ َفنَا َم َع ْاأل ْب َر
ْ ف
َر ّ َبنَا َو ٰا ِتنَا َما َو َع ْد َتنَا َع َلى ُر ُس ِل َك َو اَل ُتخْ ِزنَا َي ْو َم ْال ِق َيا َم ِة إِ ّ َن َك اَل
َ ف ْال ِم
يعا َد ُ ُتخْ ِل
Okunuşu: “Rabbenâ mâ halekte hâzâ bâtılen süb-
hâneke fekınâ ‘azâbe’n-nâr.
Rabbenâ inneke men tüdhıli’n-nâre fekad ahzeytehü
ve mâ li’z-zâlimîne min ensâr.
389
DUALAR
390
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
391
DUALAR
َ اح ِم
ني َ ح ْمنَا َوأَن
ِ ْت خَ رْي ُ ال ّ َر َ ار ْ َر ّ َبنَا ٰآ َم ّ َنا ف
ْ َاغ ِف ْر َلنَا َو
Okunuşu: “Rabbenâ âmennâ feğfir-lenâ verhamnâ ve
ente hayrü’r-râhımîn.”
392
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
393
DUALAR
َر ّ َبنَا َع َل ْي َك َت َو ّ َك ْلنَا َواِ َل ْي َك اَن َْبنَا َواِ َل ْي َك ْال َم ٖصري ُ َر ّ َبنَا اَل ت َْج َع ْلنَا
ْت ْال َع ٖزي ُز ْال َح ٖكي ُم ْ ِفتْ َن ًة ِل ّ َل ٖذي َن َكفَ ُروا َو
َ اغ ِف ْر َلنَا َر ّ َبن َۚا اِ ّ َن َك اَن
Okunuşu: “Rabbenâ ‘aleyke tevekkelnâ ve ileyke eneb-
nâ ve ileyke’l-masîr.
Rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lil-lezîne keferû veğfir-
lenâ.
Rabbenâ inneke ente’l-azîzü’l-hakîm.”
394
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
395
DUALAR
396
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
اف َو ْال ِغنٰ ى ُّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك ْال ُهدَى َو
َ َالت َقى َو ْال َعف
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke’l-hüdâ ve’t-tükâ
ve’l-‘afâfe ve’l-ğınâ.”
ار ُز ْق ِني
ْ ح ْم ِني َواهْ ِد ِني َو َعا ِف ِني َو
َ ار ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
ْ اغ ِف ْر ِلي َو
Okunuşu: “Allâhümme’ğfirlî verhamnî vehdinî ve
‘âfinî verzüknî.”
397
DUALAR
اَل ّٰل ُه ّ َم َق ِّن ْع ِني ِب َما َرز َْق َت ِني َوباَ ِر ْك ِلي ِفي ِه َواَخْ ِل ْف َع َل ّ َى ُك ّ َل َغا ِئ َب ٍة
ٍ ِْلي ِبخَ ر
ي
Okunuşu: “Allâhümme kanni’nî bimâ razektenî ve
bâriklî fîhi ve ahlif ‘aleyye külle ğâibetin-lî bihayr.”
Anlamı: “Allah’ım! Bana verdiğin rızık konusunda beni
kanaat sahibi yap ve o rızkımı bereketli kıl. Zayi olan her ni-
metin daha hayırlısını bana ihsan eyle.” (Hâkim, De’avât, No:1878)
Bu duasında da Peygamberimiz, kendisine rızık ver-
mesini, rızkını bereketli yapmasını, tükettiği nimetin ye-
nilerini ve daha iyilerini vermesini ve kendisini kanaatkâr
yapmasını Allah’tan istemektedir. Bu dua örneği, aynı za-
398
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
399
DUALAR
َ ْال ْس َوا ِء َو ا
ال ْد َوا ِء َ ْالهْ َوا ِء َو ا
َ ْالخْ لاَ ِق َو ا
َ ْات ا َ اَل ّٰل ُه ّ َم
َ ْج ِّن ْب ِني ُمن
ِ ك َر
Okunuşu: “Allâhümme cennibnî münkerâti’l-ahlâkı
ve’l-ehvâi ve’l-esvâi ve’l-edvâi.”
Anlamı: “Allah’ım! Kötü ahlâktan, nefsânî arzulardan,
kötü işlerden ve ayıp şeylerden beni uzaklaştır.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye,
No: 960)
400
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
401
DUALAR
َّ ح
ب ُ ات َو
ِ ك َر ِ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك ِف ْع َل ْالخَ رْي
َ َْات َوت َْر َك ْال ُمن
ني
ِ سا ِكَ ْال َم
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke fi’le’l-hayrâti ve
terke’l-münkerâti ve hubbe’l-mesâkîni.”
Anlamı: “Allah’ım! Senden hayırlı olan işleri yapmayı,
aklın ve dinin çirkin gördüğü şeyleri terk etmeyi ve fakirlerin
sevgisini istiyorum.” (Mâlik, Dua, No:508)
Bu duasında da Peygamberimiz hayırlı işleri yapabil-
meyi, kötü, dünya veya ahirette zararı olacak, Allah’ın ve
akl-ı selimin razı olmadığı işlerden uzak olmayı ve fakirle-
re karşı duyarlı olabilmeyi istemektedir.
َ eygamberimiz (s.a.s.), “Ey insanlar! Dua yapmayı
P
seviyor musunuz? diye ashabına sormuş, onlar da “evet, ey
Allah’ın Elçisi!” demeleri üzerine;
402
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
403
DUALAR
السلاَ َم َة
َ ّ ات َر ْح َم ِت َك َو َع َزا ِئ َم َم ْغ ِف َر ِت َك َو ِ َسأ َ ُل َك ُم
ِ وج َب ْ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ّ َنا ن
َ ّ ني َم َة ِم ْن ُك ِّل ِب ٍّر َو ْالفَ ْو َز ِب ْال َج ّ َن ِة َو
الن َجا َة ِب َع ْو ِن َك ِ َِم ْن ُك ِّل إِ ْث ٍم َو ْالغ
ار َ ّ ِم َن
ِ الن
Okunuşu: “Allâhümme innâ nes’elüke mûcibâti rah-
metike ve ‘azâime meğfiratike ve’s-selâmete min külli is-
min ve’l-ğanîmete min külli birrin ve’l-fevze bi’l-cenneti
ve’n-necâte bi-’avnike mine’n-nâr.”
Anlamı: “Allah’ım! Rahmetinin gereklerini, mağfireti-
nin sürekliliğini, her türlü günahtan uzak ve salim olmayı,
her türlü iyilik ve nimetleri, cennete girerek felaha ermeyi,
yardımınla cehennem ateşinden kurtulmayı istiyorum.” (Hâkim,
De’avât, No: 1925)
404
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
َ جا ِع َل ال ّ َل ْي ِل َس ٰ
س َو ْال َق َم َر َ ّ نا َو
َ الش ْم ً ك َ اح َو ِ ْاَل ّل ُه ّ َم َفَا ِل َق إ
ِ ال ْص َب
س ْم ِعي َ الد ْي َن َوأ َ ْغ ِن ِني ِم َن ْالفَ ْق ِر َوأ َ ْم ِت ْع ِني ِب
َ ّ ض َع ِّني ِ ح ْس َبا ًنا اِ ْق ُ
َو َب َص ِري َو ُق ّ َو ِتي ِفي َس ِبي ِل َك
Okunuşu: “Allâhümme fâlika’l-‘ısbâhı ve câ’ıle’l-leyli
sekenen ve’ş-şemse ve’l-kamera husbânen ‘ıkdı ‘anni’d-
deyne ve ağninî mine’l-fakri ve emti’nî bi-sem’î ve besarî
ve kuvvetî fî sebîlike.”
405
DUALAR
406
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ٰ
احا
ً َجَ خ ِل ٍق َون
ُ ح ْس ِن ُ انا ِفي ً يم َ ِان َوإ ٍ يمَ ِص ّ َح ًة ِفي إ ِ اَل ّل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك
ً ل ْم ِن َك َو ِرضْ َو
انا َ ِال ٌح َو َر ْح َم ًة ِمنْ َك َو َعا ِف َي ًة َو َم ْغ ِف َر ًة ا
َ َيتْ َب ُع ُه َف
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke sıhhaten fî îmânin
ve îmânen fî husni hulikın ve necâhan yetbe’uhû felâhun
ve rahmeten minke ve âfiyeten ve mağfiraten li-emnike ve
rıdvânâ.”
ماً ال ْسلاَ ِم َقا ِئ ِ ْاحفَ ْظ ِني ِب ا ْ دا َو ً ال ِم َقا ِع َ ال ْس ِ ْاحفَ ْظ ِني ِب ا ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
دا َو اَ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن ً اس
ِ ح َ دا َو اَل ُت ِط ْع ِف ّ َي َع ُد ًّوا ِ ْاحفَ ْظ ِني ِب ا
ً ال ْسلاَ ِم َرا ِق ْ َو
ي ا ّ َل ِذي ُه َو ِب َي ِد َك ُك ِّل ِه َ
ِ َْاص َي ِت ٖه َو اَ ْسأ ُل َك ِم َن ْالخَ ر
ِ خ ٌذ ِبن ِ ْت ٰآ
َ شَ ِّر َما اَن
407
DUALAR
َ ت َو َت َو ّ َل ِني ِف
يم ْن َ يم ْن َعاف َْيَ ت َو َعا ِف ِني ِف َ يم ْن َهد َْي َ اَل ّٰل ُه ّ َم اهْ ِد ِني ِف
ت اِ ّ َن َك ت َْق ِضي َ ت َو ِق ِني شَ ّ َر َما َقضَ ْي َ ط ْي َ يما اَ ْع َ ار ْك ِلي ِفِ ت َو َبَ َت َو ّ َل ْي
َ ت َو ت ََعا َل ْي
ت َ ت َت َبا َر ْكَ َو اَل ُي ْقضٰ ى َع َل ْي َك اِ ّ َن ُه اَل َي ِذ ُّل َم ْن َوا َل ْي
Okunuşu: “Allâhümme’hdinî fîmen hedeyte ve ‘âfinî
fîmen ‘âfeyte ve tevellenî fîmen tevelleyte ve bâriklî
fîmâ a’tayte ve kınî şerra mâ kadayte inneke takdî ve lâ
yükdâ ‘aleyke innehû lâ yezillü men vâleyte tebârakte ve
te’âleyte.”
408
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
409
DUALAR
ْت َ ج ْه ِلي َوإِ ْس َرا ِفي ِفي أ َ ْم ِري ُك ِّل ٖه َو َما أَن َ اغ ِف ْر ِلي خَ ِطي َئ ِتي َو ْ َر ِّب
ج ْه ِلي َوه َْز ِلي َو ُك ُّل َ اي َو َع ْم ِدي َو َ طا َي َ َاغ ِف ْر ِلي خْ أ َ ْع َل ُم ِب ِه ِم ِّني اَل ّٰل ُه ّ َم
خ ْر ُت َو َما أ َ ْس َر ْر ُت َو َماَ ّ َ ت َو َما أ ْ اَل ّٰل ُه ّ َم. َذ ِل َك ِعنْ ِدي
ُ اغ ِف ْر ِلي َما َق ّ َد ْم
ْت َع َلى ُك ِّل شَ ْي ٍء َق ِدي ٌر َ َخ ُر َوأَن
ِّ ْت ْال ُمؤَ ْت ْال َم َق ِّد ُم َوأَن َ ت أَن ُ ْأ َ ْع َلن
Okunuşu: “Rabbi’ğfirlî hatîetî ve cehlî ve isrâfî fî emrî
küllihî ve mâ ente a’lemü bihî minnî.
Allâhümme’ğfirlî hatâyâye ve ‘amdî ve cehlî ve hezlî ve
küllü zâlike ‘ındî.
Allâhümme’ğfirlî mâ kaddemtü ve mâ ahhartü ve
mâ esrartü ve mâ a’lentü ente’l-mükaddimü ve ente’l-
müe’hhıru ve ente ‘alâ külli şey’in kadîr.”
Anlamı: “Rabbim! Bütün işlerimdeki ölçüsüzlüğümü, ca-
hilliğimi ve hatamı bağışla. Sen bunları benden daha iyi bi-
liyorsun.
Allah’ım! Hatalarımı, bilerek, cahillikle ve dalgınlıkla yap-
tığım kusurlarımı bağışla. Bunların hepsi bende mevcuttur.
410
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ط ْأ ُت َو َما َع َم ْد ُت َو َما
َ ْت َو َما أَخ ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
ُ ْاغ ِف ْر ِلي َما أ َ ْس َر ْر ُت َو َما أ َ ْع َلن
تُ ج ِه ْلَ ت َو َما ُ َع ِل ْم
Okunuşu: “Allâhümme’ğfirlî mâ esrartü ve mâ a’lentü
ve mâ ahta’tü ve mâ ‘amedtü ve mâ ‘alimtü ve mâ cehiltü.”
Anlamı: “Allah’ım! Gizli olarak işlediğim günahlarımı,
açıktan işlediğim günahlarımı, hatâen işlediğim ve bilerek
yaptığım günahlarımı, bildiğim ve bilmediğim bütün günah-
larımı bağışla.” (Hâkim, De’avât, No: 1880, I, 510; bk. İbn Ebî Şeybe, Dua, 15,
No: 29228)
411
DUALAR
ال َ ْاغ ِف ْر ِلي خَ ِط َئ ِتي َو َع ْم ِد ِي اَل ّٰل ُه ّ َم اهْ ِد ِني ِل َصا ِلح ا
ِ ال ْع َم ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
ِ
َ ال َي ْه ِدي ِل َصا ِل ِح َها َو اَل َي ْص ِر ُف َع ْن َس ِّي ِئ َها اِ ّ اَلاَن
ْت َ ال ِق اِ ّ َن ُه
َ ْالخَ َْو ا
Okunuşu: “Allâhümme’ğfirlî hatîetî ve ‘amdî.
Allâhümme’hdinî li-sâlihı’l-a’mâli ve’l-ahlâkı innehû lâ
yehdî li-sâlihıhâ ve lâ yasrifü ‘an seyyi’ihâ illâ ente.”
Anlamı: “Allah’ım! Bilerek ve hata ile işlediğim günahla-
rımı bağışla. Allah’ım! Bana işlerin ve ahlâkın en iyisini nasip
et. İşlerin ve ahlâkın en iyisini ancak sen nasip edersin, kötü-
sünden de ancak sen alıkoyarsın.” (Heysemî, Ed’ıye, 33, No: 17365)
Zikrettiğimiz bu altı duada Peygamberimiz (s.a.s.), yüce
Allah’tan; gizli-aşikâr, bilinçli-bilinçsiz, kasıtlı-kasıtsız,
bildiği-bilmediği, eskiden veya yeni işlediği, nefsine veya
başkalarına yönelik, az veya çok bütün günahlarının bağış-
lanmasını, bütün günahlarından arınmasını; son duada iyi
işler ve güzel ahlâk istemektedir.
Allah’ın af, mağfiret ve rahmetini elde edebilmek için
duada Allah’ın güzel isimlerini; çok merhametli (rahîm),
çok bağışlayan (ğafûr) ve her şeye gücü yeten (kadîr) oldu-
ğunu zikretmiştir.
اي ا ّ َل ِتي َ اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ْص ِل ْح ِلي ِدي ِني اَ ّ َل ِذي ُه َو ِع ْص َم ُة أ َ ْم ِري َوأ َ ْص ِل ْح ِلي ُد ْن َي
اج َع ِل ْال َح َيا َة ْ خ َر ِتي ا ّ َل ِتي ِفي َها َم َعا ِدي َو ِ اشي َوأ َ ْص ِل ْح ِلي ٰآ
ِ ِفي َها َم َع
اح ًة ِلي ِم ْن ُك ِّل شَ ٍّر َ اج َع ِل ْال َم ْو َت َر ْ ي َوٍ ِْز َيا َد ًة ِلي ِفي ُك ِّل خَ ر
Okunuşu: “Allâhümme’slıhlî dînî ellezî hüve ‘ısme-
tü emrî. Ve aslıhlî dünyâye’l-letî fîhâ me’âşî. Ve aslıhlî
âhırati’l-letî fîhâ me’âdî. Vec’ali’l-hayâte ziyâdeten lî fî
412
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ب َم ْن ُي ِح ُّب َك َو ْال َع َم َل ا ّ َل ِذي ُي َب ِّلغُ ِني َّ ح ُ ح ّ َب َك َوُ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك
سي َوأَهْ ِلي َو ِم َن ْال َما ِء ِ ب إِ َل ّ َي ِم ْن ن َْفَّ ح َ َ ح ّ َب َك أ ْ ح ّ َب َك اَل ّٰل ُه ّ َم
ُ اج َع ْل ُ
ِ ْال َب
ار ِد
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke hubbeke ve hub-
be men yühıbbüke ve’l-amele’l-lezî yübelliğunî hubbeke.
Allâhümmec’al hubbeke ehabbe ileyye min nefsî ve
ehlî ve mine’l-mâi’l-bâridi.”
Anlamı: “Allah’ım! Sevgini, Seni seven kimsenin sevgisi-
ni ve sevgine ulaştıracak ameli istiyorum.
413
DUALAR
ُّ يما ُت ِح
ب ً َاج َع ْل ُه َف َر
َ اغا ِلي ِف ْ بفُّ ح َ اَل ّٰل ُه ّ َم َما َز َو ْي
ِ ُ ت َع ِّني ِم ّ َما أ
Okunuşu: “Allâhümme’rzüknî hubbeke ve hubbe men
yenfe’unî hubbühû ‘ındeke.
Allâhümme mâ razektenî mimmâ ühıbbü fec’alhü
kuvveten lî fîmâ tühıbbü.
Allâhümme mâ zeveyte ‘annî mimmâ ühıbbü fec’alhü
ferâğan lî fîmâ tühıbbü.”
Anlamı: “Allah’ım! Bana sevgini, Senin katında sevgisi
bana fayda verecek kimsenin sevgisini ihsan eyle.
Allah’ım! Sevdiklerimden bana verdiğin nimetleri sevdi-
ğin şeyler için bana kuvvet kıl.
Allah’ım! Sevdiklerimden geri aldığın şeyleri, sevdiğin
şeyleri (yapmam) için bana boş zaman kıl.” (Tirmizî, De’avât, 75)
Bu dualarında Peygamberimiz (s.a.s.) yüce Allah’tan;
-Allah sevgisini, Allah’ı her şeyden çok sevebilmeyi,
Allah’ı sevenlerin sevgisini, Allah sevgisini kazanmaya se-
bep olacak amelleri işleyebilmeyi istemektedir.
Bu duada Allah sevgisine çok kuvvetli vurgu yapılmak-
tadır.
414
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
َ ار
ث ِم ِّني ِ اج َع ْل ُه ْال َو
ْ س ِدي َو َعا ِف ِني ِفي َب َص ِري َو َ اَل ّٰل ُه ّ َم َعا ِف ِني ِفي
َ ج
يم ْ ْ
ِ الل َر ِّب ال َع ْر ِش ال َع ِظ ِ ّٰك ِري ُم ُس ْب َحا َن ه ُ ّٰاَل إِ ٰل َه إِ ّ اَل ه
َ الل ْال َح ِلي ُم ْال
َ َو ْال َح ْم ُد للِ هّٰ ِ َر ِّب ْال َعا َل ِم
ني
Okunuşu: “Allâhümme ‘âfinî fî cesedî ve ‘âfinî fî besarî
vec’alhü’l-vârise minnî lâ ilâhe illallâhü’l-halîmü’l-kerîm.
Sübhânellâhi rabbi’l-‘arşi’l-azîm. Ve’l-hamdü lillâhi
rabbi’l-‘âlemîn.”
Anlamı: “Allah’ım! Bedenime sağlık ver, gözüme sağlık
ver, sağlığı benim varisim kıl (son nefesime kadar beni sağ-
lıklı eyle). Halîm ve kerim olan Allah’tan başka ilâh yoktur.
Ulu Arş’ın sahibi Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim.
Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.” (Tirmizî,
De’avât, 67; İbn Ebî Şeybe, Dua, 23, No: 29305)
اج َع ْل ِفي َق ْل ِبي ُنو ًرا َو ِفي َب َص ِري ُنو ًرا َو ِفي َس ْم ِعي ُنو ًرا َو َع ْنْ اَل ّٰل ُه ّ َم
اري ُنو ًرا َوف َْو ِقي ُنو ًرا َوت َْح ِتي ُنو ًرا َوأ َ َما ِميِ س
َ َي ِمي ِني ُنو ًرا َو َع ْن َي
ً اج َع ْل ِلي ُن
ورا ْ ورا َو ً ورا َوخَ ْل ِفي ُن
ً ُن
415
DUALAR
416
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
يم َة ال ُّر ْش ِدَ ات ِفي أْال َ ْم ِر َوأ َ ْسأ َ ُل َك َع ِز َ الث َبَ ّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ ُل َك
قاً انا َصا ِد ً س َ ح ْس َن ِع َبا َد ِت َك َوأ َ ْسأ َ ُل َك ِل ُ َوأ َ ْسأ َ ُل َك ُش ْك َر ِن ْع َم ِت َك َو
ي َما ت َْع َل ُم َ َ َ ً با َس ِل ً َو َق ْل
ِ ْيما َوأ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن شَ ِّر َما ت َْع َل ُم َوأ ْسأ ُل َك ِم ْن خَ ر
ِ ْت َع ّ اَل ُم ْالغُ ُي
وب َ َوأ َ ْست َْغ ِف ُر َك ِم ّ َما ت َْع َل ُم إِ ّ َن َك أَن
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke’s-sebâte fi’l-emri.
417
DUALAR
Ve es’elüke ‘azîmete’r-ruşdi.
Ve es’elüke şükra ni’metike ve husne ‘ıbâdetike.
Ve es’elüke lisânen sâdikan ve kalben selîmen.
Ve e’ûzü bike min şerri mâ te’lemü
Ve es’elüke min hayri mâ te’lemü
Ve esteğfiruke mimmâ te’lemü inneke ente ‘allâmü’l-
ğuyûb.”
418
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
419
DUALAR
السلاَ ِم
َ ّ ات َب ْي ِننَا َواهْ ِدنَا ُس ُب َل َ اَل ّٰل ُه ّ َم أ َ ّ ِل ْف َبينْ َ ُق ُلو ِبنَا َواَ ْص ِل ْح َذ
ظ َه َر ِمنْ َهاَ ش َما َ احِ ج ِّن ْبنَا ْالفَ َو َ ور َو ُّ ات إِ ٰلى ُّ َجنَا ِم َن ال
ِ ظ ُل َم
ِ الن ِّ َون
اجنَاِ ارنَا َو ُق ُلو ِبنَا َوأَزْ َو َ َ
ِ ار ْك َلنَا ِفي أ ْس َما ِعنَا َوأ ْب َص ِ ط َن َو َبَ َو َما َب
اج َع ْلنَا
ْ رحي ُم َو ِ اب ا ّ َل َ ّ ْت
ُ الت ّ َو َ َو ُذ ِّر ّ َيا ِتنَا َو ُت ْب َع َل ْينَا إِ ّ َن َك أَن
شَ ا ِك ِري َن ِل ِن َع ِم َك ُم ْث ِننيَ ب َها َع َل ْي َك َقا ِب ِلنيَ َل َها َوأ َ ِت ّ َم َها َع َل ْينَا
Okunuşu: “Allâhümme ellif beyne kulûbinâ.
Ve aslih zâte beyninâ
Vehdinâ sübüle’s-selâm
Ve neccinâ mine’z-zulümâti ile’n-nûr
Ve cennibne’l-fevâhışe mâ zahara minhâ ve mâ batane
Ve bârik lenâ fî esmâ’ınâ ve ebsârinâ ve kulûbinâ ve
ezvâcinâ ve zürriyyâtinâ.
Ve tüb ‘aleynâ inneke ente’t-tevvâbü’r-rahîm.
Vec’alnâ şâkirîne li-ni’amike müsnîne bihâ ‘aleyke
kâbilîne lehâ ve etimmehâ ‘aleynâ.”
Anlamı: “Allah’ım! Kalplerimizi birleştir, aramızı ıslah
et, bize kurtuluş yollarını göster, bizi karanlıklardan aydınlığa
420
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ط ِل َما َ اسِ ت َو اَل َب َ س ْط َ ال َما ِن َع ِل َما َب َ اَل ّٰل ُه ّ َم َل َك ْال َح ْم ُد ُك ُّل ُه اَل ّٰل ُه ّ َم
ت َو اَل ُم ْع ِط َي َ ت َو اَل ُم ِض ّ َل ِل َم ْن َهد َْي َ ت َو اَل هَا ِد َي ِل َم ْن أَضْ َل ْل َ َْق َبض
ت َو اَل ُم َق ِّر َب ِل َما َبا َع ْد َت َو اَل ُم َبا ِع َد َ ط ْي َ ت َو اَل َما ِن َع ِل َما أ َ ْع َ ِل َما َمن َْع
ت َ ِل َما َق ّ َر ْب
ح ِّب ْبَ ط ْي َتنَا َوشَ ِّر َما َمن َْع َتنَا اَل ّٰل ُه ّ َم َ اَل ّٰل ُه ّ َم َعا ِئ ٌذ ِب َك ِْمن شَ ِّر َما أ َ ْع
سو َق ُ ُك ْف َر َو ْالف ُ يما َن َو َز ِّينْ ُه ِفي ُق ُلو ِبنَا َو َك ِّر ْه إِ َل ْينَا ْال
َ ال ِ ْإِ َل ْينَا إ
ِ اج َع ْلنَا ِم َن ال ّ َر
اش ِدي َن ْ َو ْال ِع ْص َيا َن َو
َ ني َغ رْي َ الصا ِل ِح َ ّ ني َوأ َ ْل ِح ْقنَا ِب َ ني َوأ َ ْح ِينَا ُم ْس ِل ِم َ اَل ّٰل ُه ّ َم َت َو ّ َفنَا ُم ْس ِل ِم
ك ِّذ ُيو َن ُر ُس َل َك َ ني اَل ّٰل ُه ّ َم َقا ِت ِل ْال
َ كفَ َر َة ا ّ َل ِذي َن ُي َ خَ َزا َيا َو اَل َم ْف ُتو ِن
اج َع ْل َع َل ْي ِه ْم ِر ْج َز َك َو َع َذا َب َك إِ ٰل َه ْال َح ِ ّق
ْ َو َي ُص ُّدو َن َع ْن َس ِبي ِل َك َو
Okunuşu: “Allâhümme leke’l-hamdü küllühû.
421
DUALAR
422
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
423
DUALAR
َ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك ْال َع ْف َو َو ْال َعا ِف َي َة ِفي ِدي ِني َو ُد ْن َي
اي َوأَهْ ِلي َو َما ِلي
ت َع ْو َرا ِتي َو ٰا ِم ْن َر ْو َعا ِتي ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
ْ ُاس ر
احفَ ْظ ِني ِم ْن َبينْ ِ َيد ّ ََي َو ِم ْن خَ ْل ِفي َو َع ْن َي ِمي ِني َو َع ْن ِش َما ِلي ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
َ اغت
َال ِم ْن ت َْح ِتي ْ ظ َم ِت َك أ َ ِن
َ َو ِم ْن ف َْو ِقي َوأ َ ُعو ُذ ِب َع
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke’l-‘afve ve’l-‘âfiyete
fî dînî ve dünyâye ve ehlî ve mâlî.
Allâhümme’stür ‘avrâtî ve âmin rav’âtî.
Allâhümme’hfaznî min beyni yedeyye ve min halfî ve
‘an yemînî ve ‘an şimâlî ve min fevkî ve e’ûzü bi-’azametike
eni’ğtâle min tahtî.”
Anlamı: “Allah’ım! Dinim, dünyam, ailem ve malım
hakkında af ve âfiyet istiyorum.
Allah’ım! Açıklarımı ört, korkularımı gider ve bana güven
ver.
Allah’ım! Ayıplarımı ört ve korkularımı gider.
Allah’ım! Beni, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan
ve üstümden (gökten) gelecek tehlikelere karşı koru, altımdan
(yerden) tehlikelerden Senin azametinle sığınırım.” (Hâkim,
De’avât, No:1902, I, 517; İbn Hıbbân, Ed’ıye, 961; İbn Ebî Şeybe, Dua, 22, No:29269)
َ اح َوخَ رْي ُّ َ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك خَ رْي َ ْال َم ْسأ َ َل ِة َوخَ رْي
َ ّ َ الد َعا ِء َوخَ رْي
ِ الن َج
ات َوث َِّبتْ ِني َوث َِّق ْل
ِ اب َوخَ رْي َ ْال َح َيا ِة َوخَ رْي َ ْال َم َم َ ّ َ ْال َع َم ِل َوخَ رْي
ِ الث َو
424
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
اغ ِف ْر ْ جا ِتي َوت ََق ّ َب ْل َصلاَ ِتي َو َ ارف َْع َد َر ْ يما ِني َو َ ِح ِّق ْق إ َ َم َو ِازي ِني َو
ات ْال ُع ٰلى ِم َن ْال َج ّ َن ِة ِ ج َ الد َرَ ّ خَ ِطي َئ ِتي َوأ َ ْسأ َ ُل َك
َ ج َوا ِم َع ُه َوأ َ ّ َو َل ُه َو َ َ ٰ
ظا ِه َر ُه َ ي َوخَ َوا ِت َم ُه َو ِ ْاَل ّل ُه ّ َم إِ ِّني أ ْسأ ُل َك َف َوا ِت َح ْالخَ ر
َ ج ِات ْال ُع ٰلى ِم َن ْال َج ّ َن ِة آ ِم
ني َ ّ اط َن ُه َو
َ الد َر ِ َو َب
َ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك خَ رْي َ َما آ ِتي َوخَ رْي َ َما أ َ ْف َع ُل َوخَ رْي َ َما أ َ ْع َم ُل َوخَ رْي
ني اَل ّٰل ُه ّ َمَ ات ْال ُع ٰلى ِم َن ْال َج ّ َن ِة آ ِم ِ ج َ ّ ظ َه َر َو
َ الد َر َ ط َن َوخَ رْي َ َما َ َما َب
ط ِّه َرَ إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك أ َ ْن ت َْر َف َع ِذ ْك ِري َوتَضَ َع ِوزْ ِري َو ُت ْص ِل َح أ َ ْم ِري َو ُت
جي َو ُت َن ّ ِو َر ِلي َق ْل ِبي َوت َْغ ِف َر ِلي َذ ْن ِبي َوأ َ ْسأ َ ُل َك ِ َق ْل ِبي َو ُت ْح ِص َن ف َْر
َ ات ْال ُع ٰلى ِم َن ْال َج ّ َن ِة آ ِم
ني ِ ج َّ
َ الد َر
َ َ َ ٰ
سي َو ِفي َس ْم ِعي َو ِفي َب َص ِري ِ ار َك ِلي ِفي ن َْف ِ اَل ّل ُه ّ َم إِ ِّني أ ْسأ ُل َك أ ْن ُت َب
اي َو ِفي َ خ ُل ِقي َو ِفي أَهْ ِلي َو ِفي َم ْح َي ُ وحي َو ِفي خَ ْل ِقي َو ِفي ِ َو ِفي ُر
ات ْال ُع ٰلى ِ ج َ ّ سنَا ِتي َوأ َ ْسأ َ ُل َك
َ الد َر َ ح َ َم َما ِتي َو ِفي َع َم ِلي َفت ََق ّ َب ْل
َ ِم َن ْال َج ّ َن ِة آ ِم
ني
Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke hayra’l-mes’eleti
ve hayra’d-dü’âi ve hayra’n-necâhi ve hayra’l-‘ameli ve
hayre’s-sevâbi ve hayra’l-hayâti ve hayra’l-memâti.
Ve sebbitnî ve sekkıl mevâzînî ve hakkık îmânî ver-
fe’ deracâtî ve tekabbel salâtî veğfir hatîetî ve es’elüke’d-
deracâti’l-‘ulâ mine’l-cenneti.
Allâhümme innî es’elüke fevâtiha’l-hayri ve havâ-
timehû ve cevâmi’ahû ve evvelehû ve zâhirâhû ve bâtınehû
ve’d-deracâti’l-‘ulâ mine’l-cenneti, âmin.
Allahümme innî es’elüke hayra mâ âtî ve hayra mâ
ef’alü ve hayra mâ a’malü ve hayra mâ batane ve hayra mâ
zahera ve’d-deracâti’l-‘ulâ mine’l-cenneti, âmin.
425
DUALAR
426
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
427
DUALAR
428
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
429
DUALAR
430
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
nın affı için Rabb’inden vahiy yolu ile nasıl dua edileceğini
öğrenmiş (bk. Bakara, 2/37) ve şöyle dua etmiştir:
ت ُ ظ َل ْم
َ وءا َو ً ت ُس ُ ْت ُس ْب َحان ََك َو ِب َح ْم ِد َك َع ِم ْل َ اَل ّٰل ُه ّ َم اَلاِ ٰل َه اِ ّ اَل اَن
ْت َ ني اَل ّٰل ُه ّ َم اَلاِ ٰل َه اِ ّ اَل اَن
َ اح ِم ِ ْت خَ رْي ُ ال ّ َر َ ح ْم ِني َو اَن َ َار
ْ سي ف ِ ن َْف
سي َف ُت ْب َع َل ّ َي ِ ت ن َْف ُ ظ َل ْم َ وءا َو ً ت ُس ُ ُس ْب َحان ََك َو ِب َح ْم ِد َك َع ِم ْل
حي ُم ِ اب ال ّ َر َ ّ ْت
ُ الت ّ َو َ اِ ّ َن َك اَن
Okunuşu: “Allâhümme lâ ilâhe illâ ente sübhâneke
ve bi-hamdike, ‘amiltü sûen ve zalemtü nefsî ferhamnî ve
ente hayrü’r-râhımîn.
Allâhümme lâ ilâhe illâ ente sübhâneke ve bi-hamdike
‘amiltü sûen ve zalemtü nefsî fetüb ‘aleyye inneke ente’t-
tevvâbü’r-rahîm.”
Anlamı: “Allah’ım! Senden başka ilâh yoktur, Seni noksan
sıfatlardan tenzih ederim, Sana hamd ederim, ben kötü bir fiil
işledim ve nefsime zulmettim, bana merhamet et, Sen merha-
met edenlerin en hayırlısısın.
Allah’ım! Senden başka ilâh yoktur, Seni noksan sıfatlar-
dan tenzih ederim, Sana hamd ederim, ben kötü bir fiil işle-
dim ve nefsime zulmettim, bana merhamet et ve tövbemi ka-
bul et, şüphesiz Sen tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli
olansın.” (İbn Ebî Şeybe, Dua, 19, No: 29242)
اج َع ْل َعلاَ ِن َي ِتي ْ اج َع ْل َس ِري َر ِتي خَ رْي ًا ِم ْن َعلاَ ِن َي ِتي َو ْ اَل ّٰل ُه ّ َم
ِ اس ِم َن ْال َم
ال َ الن َ ّ َصا ِل َح ًة اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ْسأ َ ُل َك ِم ْن َصا ِلحٍ ا َما ُت ْؤ ِتي
ال َو اَل ْال ُم ِض ِّل َ ْأ
ِ ّ الض
َّ يِ َْوالهْ ِل َو ْال َو َل ِد َغ ر
431
DUALAR
432
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
يم
ِ جِ ان ال ّ َر
ِ طَ الش ْي
َ ّ الل ِم َن ْ فَإِ َذا َق َر ْأ َت ْالقُ ْرآ َن ف
ِ َّٰاست َِع ْذ ِب ه
“Kur’ân okumak istediğin zaman o kovulmuş şeytandan
Allah’a sığın.” (Nahl, 16/98)
Peygamberimiz (s.a.s.);
يم َون َْف ِخ ٖه َوه َْم ِز ٖه َون َْف ِث ٖه ِ ان ال ّ َر َ ّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ٖ ّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن
َ الش ْي
ِ ج ِ ط
Okunuşu: “Allâhümme innî e’ûzü bike mine’ş-
şeytâni’r-racîm ve nefhıhî ve hemzihî ve nefsihî.”
433
DUALAR
434
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
435
DUALAR
ون ُ ك ْم أ َ ْن ت َْر
ِ ج ُم ُ َوإِ ِّني ُع ْذ ُت ِب َر ِّبي َو َر ِّب
“Ben, beni taşlamanızdan, benim ve sizin Rabbiniz olan
Allah’a sığındım.” (Duhân, 44/20)
ِ َو ِم ْن شَ ِّر َغ. ِم ْن شَ ِّر َما خَ َل َق. ق ُْل أ َ ُعو ُذ ِب َر ِّب ْالفَ َل ِق
َ اس ٍق إِ َذا َو َق
.ب
. س َدَ ح َ اس ٍد إِ َذا
ِ ح َ َو ِم ْن شَ ِّر. َات ِفي ْال ُع َق ِد
ِ الن ّ َفاث َ ّ َو ِم ْن شَ ِّر
Okunuşu: “Kul e’ûzü bi-Rabbi’l-felak. Min şerri
mâ halak. Ve min şerri ğâsikın izâ vekab. Ve min şerri’n-
neffâsâti fi’l-‘ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.”
Anlamı: “De ki: Yaratıkların şerrinden, bastırdığı za-
436
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
َ ني ُت ْص ِب ُح َث
ال ًثا َ حِ سي َو ِ ني ُت ْمَ ح ِ ِ ْح ٌد َو ْال ُم َع ّ ِو َذ َتين ُ ّٰق ُْل ُه َو ه
َ َالل ا
يك ُك ّ َل شَ ْي ٍئ
َ َي ْك ِف
“İhlâs sûresi ve muavvizeteyni (Felâk ve Nâs sûrelerini)
akşam-sabah üçer kere oku, her şeye karşı sana kâfidir.” (Nesâî,
İstiâze, 1)
437
DUALAR
438
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ِ ْس ِل َو ْال ُج ن
ب َ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال َه ّم َو ْال ُح ْز ِن َو ْال َع ْج ِز َو ْال
َ ك ِ
ال ج ر ال ة
ِ َ ِّ ِ َ َ ِ ب َ
ل َ
غ و ن ي
ْ َ ّ
الد َو ْال ُبخْ ِل َوضَ َل ِع
Okunuşu: “Allâhümme! İnnî e’ûzü bike mine’l-hemmi
ve’l-huzni ve’l-‘aczi ve’l-keseli ve’l-cübni ve’l-buhli ve
dale’ı’d-deyni ve ğalebeti’r-ricâl.”
ِ ج َه ّ َن َم َو أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن َع َذ
ِاب ْال َق رْب َ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن َعذاَ ِب
يح
ِ س ِ ات َو أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن شَ ِّر ْال َم
ِ َوأ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن ِفتْ َن ِة ْال َم ْح َيا َو ْال َم َم
ال
ِ ج َّ
َ ّ الد
439
DUALAR
440
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ب اَل َيخْ شَ ُع َو ِم ْن ٍ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن ِع ْل ٍم اَل َينْ فَ ُع َو ِم ْن َق ْل
اب َل َها
ُ َج َ َش َب ُع َو ِم ْن د َْع َو ٍة اَل ُي ْست
ْ ن َْف ٍس اَل ت
Okunuşu: “Allâhümme! İnnî e’ûzü bike min ‘ılmin lâ
yenfe’u ve min kalbin lâ yehşe’u ve min nefsin lâ teşbe’u ve
min da’vetin lâ yüstecâbü lehâ.”
441
DUALAR
bul olmayan duadan Sana sığınırım.” (Müslim, Dua, 73; Ebû Davud,
Salât, 367; Nesâî, İstiâze, 2; İbn Ebî Şeybe, Dua, 1, No: 29115)
َ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن شَ ِّر َس ْم ِعي َو ِم ْن شَ ِّر َب َص ِري َو ِم ْن شَ ِّر ِل
سا ِني
َو ِم ْن شَ ِّر َق ْل ِبي َو ِم ْن شَ ِّر َم ِن ٍّيي
Okunuşu: “Allâhümme! İnnî e’ûzü bike min şerri sem’î
ve min şerri besarî ve min şerri lisânî ve min şerri kalbî ve
min şerri meniyyin.”
Anlamı: “Allah’ım! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrin-
den, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve tenasül uzvumun
şerrinden Sana sığınırım.” (Tirmizî, De’avât, 76; Nesâî, İstiâze, 4, 27)
442
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ني َوأ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن ُم َقا َر َن ِة َ ّ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن
ِ الش ّ ِك َب ْع َد ْال َي ِق
ين
ِ الدِّ اب َي ْو ِم ِ ني َو أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن َع َذ
ِ اط َّ
ِ الش َي
Okunuşu: “Allâhümme! İnnî e’ûzü bike mine’ş-şekki
ba’de’l-yekîn.
Ve e’ûzü bike min mukâraneti’ş-şeyâtîni
Ve e’ûzü bike min ‘azâbi yevmi’d-dîn.”
Anlamı: “Allah’ım! Kesin imandan sonra şüpheye düş-
mekten Sana sığınırım.
Şeytanlara yakın olmaktan sana sığınırım ve din günü-
nün azabından sana sığınırım.” (İbn Ebî Şeybe, Dua, 1, No: 29135)
443
DUALAR
ام َو ِم ْن َس ِّي ِئ َ ّ ْ ِ اَل ّٰل ُه ّ َم إ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال رَب َِص َو ْال ُج ُن
ِ ون َوال ُجذ ِ
َ ْأ
ِ ال ْس َق
ام
Okunuşu: “Allâhümme! İnnî e’ûzü bike mine’l-berası
ve’l-cünûni ve’l-cüzzâmi ve min seyyii’l-eskâmi.”
Anlamı: “Allah’ım! Alaca hastalığından, delilikten, cüz-
zam hastalığından ve her türlü kötü hastalıklardan Sana sığı-
nırım.” (Ebû Davud, Salât, 367)
َاَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ْال َه ْدم َوأ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ّ ر
الت َ ِّدي َو أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم َن ِ
ْ َ
الش ْيطا ُن ِعنْ َد ال َم ْو ِت َ ّ يق َو أ َ ُعو ُذ ِب َك أَن َيتَخَ ّبط ِن َي
َ َ ْ ِ ْالغَ َر ِق َو ْال َح ِر
ً وت َل ِد
يغا َ وت ِفي َس ِبي ِل َك ُم َد ِّب ًرا َو أ َ ُعو ُذ ِب َك أ َ ْن أ َ ُم َ َوأ َ ُعو ُذ ِب َك أ َ ْن أ َ ُم
Okunuşu: “Allâhümme! İnnî e’ûzü bike mine’l-hedmi.
Ve e’ûzü bike mine’t-teraddî.
Ve e’ûzü bike mine’l-ğaraki ve’l-harîkı.
Ve e’ûzü bike en yetehabbetaniye’ş-şeytâni ‘ınde’l-
mevti.
Ve e’ûzü bike en emûte fî sebîlike müdebbiran.
Ve e’ûzü bike en emûte ledîğan.”
Anlamı: “Allah’ım! Kuyuya düşmekten Sana sığınırım.
Yüksekten düşmekten Sana sığınırım. Boğulmaktan ve yan-
gından Sana sığınırım. Ölüm esnasında şeytana çarpılmaktan
Sana sığınırım. Senin yolundan yüz çevirmiş bir hâlde ölmek-
ten Sana sığınırım. Zehirli hayvan sokması ile ölmekten Sana
sığınırım.” (Nesâî, İstiâze, 61; Ebû Davud, Salât, 367)
444
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
445
DUALAR
446
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ُّ ار
السو ِء َ اَل ّٰل ُه ّ َم إِ ِّني أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن
ِ ج
Okunuşu: “Allâhümme! İnnî e’ûzü bike min câri’s-
sûi.”
Anlamı: “Allah’ım! Kötü komşudan Sana sığınırım.” (İbn
Hıbbân, İstiaze, No: 1033; Hâkim, De’avât, No: 1951)
447
DUALAR
َ ْات َو ا ٰ
ال ْر ِض َر ّ َب ُك ِّل ِ الس َما َوَ ّ َاط َر ِ الشهاَ َد ِة ف َ ّ ب َو ِ اَل ّل ُه ّ َم عاَ ِل َم ْالغَ ْي
سي َو ِم ْن ِ ْت أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن شَ ِّر ن َْفَ ك ُه أ َ ْش َه ُد أ َ ْن اَلاِ ٰل َه اِ ّ اَل أَن
َ شَ ْي ٍئ َو َم ِلي
ان َو شَ ِر ِك ٖه
ِ طَ الش ْي َ ّ شَ ِّر
Okunuşu: “Allâhümme! ‘Âlime’l-ğaybi ve’ş-şehâdeti,
fâtıra’s-semâvâti ve’l-ardı, Rabbe külli şey’in ve melîkehü.
Eşhedü en lâ ilâhe illâ ente.
E’ûzü bike min şerri nefsî ve min şerri’ş-şeytâni ve
şerikihî.”
Anlamı: “Ey görünen ve görünmeyeni bilen, gökleri ve
yeri yaratan, her şeyin Rabbi ve sahibi olan Allah’ım! Ben ta-
nıklık ederim ki Senden başka ilâh yoktur. Nefsimin şerrinden,
şeytanın ve ortaklarının şerrinden sana sığınırım.” (İbn Hıbbân,
Ed’ıye, No: 962; İbn Ebî Şeybe, Dua, 22, No: 29265)
448
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ان أ َ ُعو ُذ ِب َك ِم ْن ِ يل َو ْالفُ ْر َق ِ ْج ِ الن ِ ْالت ْو َرا ِة َو إ ِ ْالن َوى ُم ز
َ ّ ن َل َ ّ ب َو ِّ ْال َح
س َق ْب َل َك شَ ْي ٌئ َ ْت أْال َ ّ َو ُل َف َل ْيَ َاص َي ِتهٖ أَنِ آخ ٌذ ِبن ِ ْت َ شَ ِّر ُك ِّل شَ ْي ٍئ أَن
س ف َْو َق َك شَ ْي ٌئ َ ظا ِه ُر َف َل ْي َ ّ ْت الَ س َب ْع َد َك شَ ْي ٌئ َو أَن َ خ ُر َف َل ْي ٰ ْْت ا
ِ ال َ َوأَن
الد ْي َن َو أ َ ْغ ِن ِني ِم َن
َ ّ ض َع ِّني ِ س ُدون ََك شَ ْي ٌئ إِ ْق ِ ْت ْال َب
َ اط ُن َف َل ْي َ َو أَن
ْالفَ ْق ِر
Okunuşu: “Allâhümme! Rabbe’s-semâvâti ve Rabbe’l-
aradîni Rabbî ve Rabbe külli şey’in fâlika’l-habbi ve’n-
nevâ, münzile’t-tevrâti ve’l-incîli ve’l-fürkân.
E’ûzü bike min şerri külli şey’in ente âhızün bi-
nâsiyetihî. Ente’l-evvelü feleyse kableke şey’ün ve ente’l-
âhıru feleyse ba’deke şey’ün ve ente’z-zâhiru feleyse fev-
kake şey’ün ve ente’l-bâtınü feleyse dûneke şey’ün ikdı
‘anni’d-deyne ve ağninî mine’l-fakri.”
Anlamı: “Ey yerleri ve gökleri yaratan, Rabbim ve her
şeyin Rabbi olan, çekirdeği ve taneyi yaran, Tevrat’ı, İncil’i
ve Furkân’ı indiren Allah’ım! Perçeminden tuttuğun her şeyin
şerrinden Sana sığınırım. Sen evvelsin, Senden önce hiçbir şey
yoktur. Sen âhirsin, Senden sonraya hiçbir şey kalmayacaktır.
Sen zahirsin, Senin üstünde hiçbir şey yoktur. Sen batınsın,
Senin dûnünde hiçbir şey yoktur. Bana borçlarımı ödemeyi na-
sip eyle ve beni fakirlikten müstağnî kıl.” (İbn Ebî Şeybe, Dua, 23, No:
29304; İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 966)
449
DUALAR
ُ ّٰض ّ َر َك اِ ْن شَ ا َء ه
الل ُ ات ِم ْن شَ ِّر َما خَ َل َق َل ْم َي ِ ّٰات ه
َ ّ الل
ِ التا ّ َم َ أ َ ُعو ُذ ِب
ِ ك ِل َم
Okunuşu: “E’ûzü bi-kelimâtillâhi’t-tâmmâti min şerri
mâ haleka lem yedurruke inşâallah.
450
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
خ ٌذ ِ ْت ٰاَ التا ّ َم ِة ِم ْن شَ ِّر َما اَن َ ّ ك ِريم َو َك ِل َما ِت َك َ اَ ُعو ُذ ِب َو ْج ِه َك ْال
ِ
ف ُ ف ْال َم ْأ َث َم َو ْال َم ْغ َر َم اَل ّٰل ُه ّ َم اَل ُيخْ َل ُ ش ْ َاص َي ِت ِه اَل ّٰل ُه ّ َم اِ ّ َن َك ت
ِ َك ِ ِبن
جنْ ُد َك َو اَل َينْ فَ ُع َذا ْال َج ِّد ِمنْ َك ْال َج ُّد ُس ْب َحان ََك ُ َو ْع ُد َك َو اَل ُي ْه َز ُم
َو ِب َح ْم ِد َك
451
DUALAR
ESMA-İ HÜSNA
Ayet ve hadislerde Allah’ın isimleri “En güzel isimler”
َ
anlamında (”)اَ اْل�سْ�مَا ُء ا�لْ�حُ�سْ�نَىel-esmâü’l-hüsnâ” şeklinde ifa-
de edilmektedir.
452
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
453
DUALAR
454
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
455
DUALAR
456
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
457
DUALAR
458
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
459
DUALAR
İSİM TAMLAMALARI
Adüvvün li’l-kâfirîn (kâfirlerin düşmanı)
Âhizün bi nâsiyetihi (suçluları cezalandıran)
Ahkemü’l-hâkimîn (hüküm verenlerin en adili)
Ahsenü’l-hâlikîn (yaratanların, takdir ve tasvir eden-
lerin en iyisi)
460
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
461
DUALAR
462
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
463
DUALAR
464
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
465
DUALAR
اس ًما َم ْن اَ ْح ٰصي َها دَخَ َل ْال َج ّ َن َة َ اِ ّ َن للِ هّٰ ِ ِت ْس َع ًة َو ِت ْس ِع
ْ ني
“Allah’ın 99 ismi vardır. Kim bunları sayarsa (ihsâ) cen-
nete girer.” (Tirmizî, De’avât, 83 )
Tirmizî, bu rivayetinde 99 ismi zikretmiştir. Bu isimler
şunlardır:
Allah, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Melik, el-Kuddûs,
es-Selâm, el-Mü’min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr,
el-Mütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri’, el-Musavvir, el-Gaffâr, el-
Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd,
el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, el-Basîr,
es-Semi’, el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm,
el-Azîm, el-Gafûr, eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz,
el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb,
el-Vâsi’, el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-Şehîd,
el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy, el-Hamîd,
el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-
Hayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed,
el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel,
el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli, el-Müteâlî, el-Berr, et-
Tevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf, Mâlikü’l-Mülk,
Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi’, el-Ganiyy, el-
Muğni, el-Mâni’, ed-Dârr, en-Nâfi’, en-Nûr, el-Hâdi, el-
Bedî’, el-Bâkî, el-Vâris, er-Reşîd, es-Sabûr.
466
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
467
DUALAR
468
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
469
DUALAR
470
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
471
DUALAR
472
BİBLİYOGRAFYA
DUALAR
474
BİBLİYOGRAFYA
475
DUALAR
476
BİBLİYOGRAFYA
Karagöz, İsmail,
477
DUALAR
Nevevî, Muhiddîn,
-Şerhu en-Nevevî alâ Sahîhi Müslim, Dâru’l-fikr, Bey-
rut 1401;
-el-Ezkar, Türkçe çeviri Abdülvehhab Öztürk, birinci
baskı, İstanbul 2005; Arapçası: Dâru’l-Kelimi’t-Tayyib-
Dâru İbn Kesîr, yedinci baskı, Dımaşk 1997.
Râğîb, el-Isfehânî el-Huseyn b. Muhammed, el-
Müfredât f î Ğarîbi’l-Kur’ân, tahkîk, M.S. Keylânî, Mısır
1961.
Râzî, Muhammed b Ömer el-Hatîb,
-Levâmi’u’l-Beyyinât Şerhu Esmâi Te’âlâ ve’s-Sıfât,
Beyrut 1984;
-el-Muhassal, (Kelâma Giriş), Tercüme, Hüseyin Atay,
AÜİF Yayınları, Ankara 1978.
Süyûtî, Celâleddîn, el-Câmi’u’s-Sağîr Min Hadîsi’l-
Beşîri’n-Nezîr, Beyrut 1996.
Şehristânî, Muhammed b. Abdülkerîm, el-Milel ve’n-
Nihal, Beyrut 1975.
Taberânî,
-el-Mu’cemü’l-Evsat, tahkik, Muhammed Tahhân,
Mektebetü’l-Meârif, Riyad 1995;
-el-Mu’cemü’l-Kebîr, tahkik, Hamdi b. Abdülmecid es-
Selefî, Mektebetü’l-Ulûm ve’l-Hikem, ikinci baskı, Musul
1983;
478
BİBLİYOGRAFYA
479
DİZİN
DUALAR
482
DİZİN
483
DUALAR
484
DİZİN
485