Professional Documents
Culture Documents
Saçaklizâde'de Mu'alli̇l
Saçaklizâde'de Mu'alli̇l
SAÇAKLIZÂDE'DE MU'ALLİL*
Necmettin PEHLİVAN**
I
Bu çalışmada; âdâbu'l-bahs ve'l-münâzara geleneğinin önemli isimlerin-
den biri olan Saçaklızâde 'nin, münazara esnasında "sâil(soru soran)"in itirazla-
rına karşı "mu'allil"e hangi cevap yetkilerini verdiği ele alınacak ve yer yer de
selefleri ile karşılaştırmalar yapılacaktır. Fakat önce Saçaklızâde ve âdâb gelene-
ği hakkında kısaca bilgi verilecektir.
II
Saçaklızâde sıfatı ile meşhur olmuş müellifin tam adı Saçaklızâde Muam-
med b. Ebubekir el-M arl aşî el-Hanefî'dir. Saçaklızâde aşağı yukarı 1665-1773
tarihleri arasında yaşamış Osmanlı kültür havzasının önemli isimlerinden biridir.
İlk eğitimini Maraş'ta aldıktan sonra Şam'a, Sivas'a ve kısada olsa İstanbul'a
da ilim tahsili yolculukları yapmıştır.1 Saçaklızâde döneminin yansıması olarak
çok yönlü ilmi kişiliğe sahip bir bilgindir. Sarf, nahiv, mantık, münâzara, kelâm,
me'ani, fıkıh usulü, hadis, hadis usulü ve tefsir onun eser verdiği ilimlerden ba-
zdandır. Çok yönlü ilmi kişiliği ve buna müteallik konuları hakkında yapılmış
diğer çalışmalara bırakarak, konumuz gereği sadece âdâbu 'l-bahs vel-miinâzara
geleneğinde tuttuğu yere birkaç cümleyle değinmek istiyoruz.
Âdâbu'l-bahs vel-münâzara geleneği; Şemsuddin Muhammed b. Eşref
es-Semerkandi el-Haseni (ö, 1302)'nin Risâle f i âdâbi'l-bahs adlı çalışması
ile sistemli ve bütünlüklü hale gelmiş, aynca onun başta sadece mantığa has-
rettiği Kıstâsu'l- efkâr fî tahkiki'l-esrâr ve şerhi Şerhu'l-kıstâs olmak üzere
el-Mu'tekadât ve el-Envâr'iil-ilâhiye adlı mantık ve kelam konularını içeren
* Bu makale 1-3 Kasım tarihleri arasında Türk Felsefe Derneği-Sütçü İmam Üniversitesi
ve Kahramanmaraş Bclediyesi'nce düzenlenen "Felsefe-Edebiyat ve Değer" isimli
sempozyumda sunulan tebliğin gözden geçirilmiş halidir.
** Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Mantık Anabilim Dalı, Dr.
1 Yusuf Tüıker, Saçaklı-zâde'nin ' Takrîru 'Î-Kavâmn el-Mütedâvile min İlmi'l-
Münazara' Adlı Eserinin Tahkîki, Tercümesi ve Konuları Bakımından İncelenmesi,
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
Ankara 2005, s. 2, 5,14, 8.
185
Felsefe Dünyası
eserlerine dâhil etmesiyle önemli ve devasa bir gelenek oluşmuştur. Son dönem
Osmanlı bilginlerine kadar telif, şerh, haşiye, talik ve hamiş geleneği ile önemini
korumuş ve temel tartışmaların mihverinde olmuştur. Çünkü bu sanatın sistem-
leştiricisi olan Semerkandi âdâb\ filozofların ve kelameıların cedeh ile İslâm hu-
kukçularının hilâf olarak isimlendirdikleri tartışma teorilerinden işleyişi ve amacı
bakımından daha üstün kabul etmiştir.2
Saçaklızâde, genel olarak, felsefi ilimlere karşı olumsuz bir tavır içindedir.
Hatta felsefenin haram olduğunu3, fakat bununla aslında felsefenin ilâhiyyat ve
tabiiyyât kısımlarını kastettiğini söylemektedir.4 Buna karşın filozofların felse-
fe için olmazsa olmaz şartlarından mantığın eğitimini ise farz-ı kifaye kabul et-
mektedir.5 Âdâbu 7- bahs vel-miinâzara ilmini de Velediyye6 ve Tertîb'de7 farz-ı
kifaye kabul etmiştir.
Saçaklızâde farz-ı kifaye olarak kabul ettiği âdâb ile ilgili şerh, haşiye ve
taliklerin yanı sıra telif eserlerde kaleme almıştır. Saçaklızâde'nin küçük şerh ve
haşiyelerini bir tarafa bırakırsak (1) Takrîrıı 'l-kavânîni'l-mütedâvile min 'îlmi'l-
mönâzara'sı ve onun yetkin bir özeti olan (2) Risâletu 'l-velediyye adlı çalışması
onu bu alanın en önemli ismi haline getirmiştir.
Her ne kadar kendisinden önce Şemsuddin es-Semerkandi'nin ve 'Adud-
din el-îcî (ö.l355)'nin risaleleri üzerine yazılmış şerh, haşiye ve ta'likler önem-
li bir yere sahipse de Saçaklızâde bu iki eserinde yaptığı yapısal ve kavramsal
yeniliklerle geleneğe önemli katkılarda bulunmuştur.8 Öyle ki onun yukarıdaki
iki eseri 20. yüzyıla kadar Ezher Üniversitesi'nin temel iki metni olarak okutul-
muştur.9 Saçaklızâde temel metni Taktiri yazmaya iten sebebi Takrîr'de "bazı
öğrencilerin isteği"10, Tertib'de ise "öğrencilerin şerh ve haşiyeler arasında kala-
186
Felsefe Dünyası
187
Felsefe Dünyası
188
Felsefe Dünyası
189
Felsefe Dünyası
190
Felsefe Dünyası
191
Felsefe Dünyası
(2) Mu'allil; sâil'in sened"ini eşit bir sened ile geçersiz hale getirebilir.44
(3) Mu'allil; iddiasını ispat için başka bir delile geçebilir: Bu da iki şekilde
gerçekleşir: (i) başka bir delile geçme ve (ii) delili değiştirme.
Saçaklızâde bazı bilginlerin mu'allil'in delil değiştirmesi konusunda fikir
ayrılığına düştüklerini söylemektedir. Bazıları mu'allil'in başka bir delile geçişi-
ni onun mağlubiyeti kabul ederken bazıları da mu'allil diğer delilinde acze düşse
bile tartışmayı kaybetmeyeceğini kabul etmişlerdir.
Saçaklızâde yukarıdaki tartışmaya taraf olmak yerine başka bir delile geç-
me ile delili değiştirme arasındaki farkı daha önceki eserlerde görmediğini söy-
leyerek ikisi arasındaki farkı açıklamaktadır. Ona göre başka bir delile geçme ile
delil değiştirmede mu'allil'in mağlup sayılıp sayılmaması kıyasların yapısını ne
kadar bildiğine bağlıdır. Saçaklızâde'ye göre, kıyas iktiranı ise orta terimlerin,
seçmeli kıyas ise tekrar eden parçaların kavramlar arası dört ilişkiden birine tabi
olması durumunda başka bir delile geçilmiş veya delil değiştirilmiş olur. Ayrıca
mu'allil şekillerin ve kıyasların birbirine ircasını/döndürülmesini bilirse mağlup
sayılmaktan kurtulacaktır.45
(4) Mu'allil iddiasını başka bir konuya geçerek de ispat edebilir. Mu'allil
bunu sekiz şekilde yapabilir: (i) Sâil'in itirazlarını, en temelde, dilin kanunları-
na aykırı olduğunu söyleyerek men' eder. (ii) Sâi'lin men'i'nin/delil talebinin
geçerliliğinde bozukluk olduğunu söyleyerek men' yapabil ir/delil talep edebi-
lir. (iii) Mu'allil sâilin senedini men ederek başka bir konuya geçebilir.(iv-v)
Mu'allil; sâil'in sened'inin men edilen şeyin çelişiğinden daha genel, ya da ondan
bütünüyle ayrı olmasına dayanarak veya onunla bir delillendirmede bulunarak,
sened'in sened olmaya uygunluğunu men'i ve bu uygunluğun geçersiz kılınması
şeklinde başka bir konuya geçebilir.(vi) Mutlak anlamda bir yönden özel olan ve
bütünüyle de ayrı olan senedi geçersiz kılarak da konuyu değiştirebilir, (vii-viii)
Sâil'in senedini güçlendirdiği şey(tenvirü's-sened)in men' edebilir ve geçersiz
kılabilir.46
VI
Eğer mu'allil delilini tamamladıysa sâil'in birinci hamlesi nakz olacaktır.
Nakz da âdâb geleneğinde, hükmün delilden farklı olması, delilin bozuk olduğunu
iddia etmedir. Delilin bozukluğunu gösteren şeye de âdâbda şahid denilir. Şahid
de delilin bozukluğuna delâlet eden şeydir.47 Yani şu öncüllerden bu sonucun çık-
mayacağı demektir. Saçaklızâde'ye göre sâil bu hamle ile iki noktaya odaklanır:
44 Saçaklızâde, Takrîr, s. 126-128.
45 Saçaklızâde, Takrîr, s. 132-138.
46 Saçaklızâde, Takrîr, s. 142-145.
47 Saçaklızâde, Takrîr, s. 69.
192
Felsefe Dünyası
(i) Bu hüküm şu öncüllerden çıkmaz, (ii) Delil; devr, teselsül ve çelişiklerin bir
arada olması veya beraberce ortadan kalkması gibi bozuk şeyleri gerektirmekte-
dir.48
Peki, mu'allil bu hamleyi nasıl cevaplayacaktır?
(1) Sâil'in delilinin nasıl oluştuğunu ortaya koyar ve karşı bir hamle ile
hükmün delilden neden farklı olduğu hakkında sâil'den delil ister.
(2) Delilin bazı öncüllerini tahrîr edebilir. Tahrîr de âdâbda "mu 'allilin sö-
zünden ne kastedildiğini açıklığa kavuşturmadır" ve münâkaza ve nakzda fayda
verir.49
(3) Başka bir delil getirebilir.
(4) Nakzı mümkün olmayacak, yani delilin temel çatısında bozukluk olma-
yacak şekilde delil değiştirebilir.50
Saçaklızâde nakza karşı mu'âraza/bütünüyle farklı bir delil getirilemeye-
ceğini söylüyor.51
Biz de Saçaklızâde'ye katılıyoruz, çünkü nakz, delilin işleyişindeki bozuk-
luğa karşı hamledir. Oysa mu'âraza ise, daha ziyade, delilin medlülü göz önüne
alınarak yapılan nihai hamledir. Aradaki fark açıktır. Dolayısıyla 3. maddedeki
başka bir delil getirmeyi daha önce açıkladığı gibi anlamalıdır.
VII
Mu'allil delilini tamamladıktan sonra sâil'in ikinci hamlesi mu 'araza olur.
Mu'âraza âdâbda "hasmın delilinin hilafına delil getirmektir." Saçaklızâde bura-
daki hilafına lafzından kastededilenin "mu'allil'in delilinin çelişiği veya ona eşit
ve ondan daha özel olarak onun çelişiği demektir." diyor.52
Bu sanatı gerçek anlamda âdâb ve münazara yapan şey, tarafların
mu'âraza'sidir. Çünkü mu'allil iddiası hakkındaki delilini bütünüyle ortaya koy-
muş durumdadır. Sâil de onun iddiasını nasıl çürütecekse, ona hangi hamleleri
yapacaksa her şey açıkça önündedir.
Saçaklızâde'ye göre sâil mu'ârazayı hem mu'allil'in iddiasına hem de de-
liline karşı üç şekilde yapabilir.
(1) Aynı ile karşı delil getirme (mu'âraza bil-kalb): Sâil'in delili suret ve
içerik olarak mu'allilin delilinin aynı olabilir. Bu şu anlama gelmektedir: Her
48 Saçaklızâde, Takrir, s. 146-149. Bkz.: Çapak, Saçaklızade'ye Göre Münazara İlmi, s. 96-97.
49 Saçaklızâde, Takrir, s. 124.
50 Saçaklızâde, Takrir, s. 150-153.
51 Saçaklızâde, Takrir, s. 153.
52 Saçaklızâde, Takrir, s. 153.
193
Felsefe Dünyası
ikisinin delili de aynı kıyasın aynı şeklinin aynı modundan ve aynı orta terimle
kurulu olmalıdır.
(2) Benzeri ile karşı delil getirme (mu'araza bi'l-misl): Sâil'in delilinin
içerik (orta terim) olarak farklı, fakat suret (şekil ve mod) olarak aynı olması
durumudur.
(3) Farklı olanla karşı delil getirme (mu 'âraza bi'l-gayr): Sâil'in delilinin
hem şekil ve mod (suret), hem de orta terim (içerik) bakımından bütünüyle farklı
olması halidir.
Saçaklızâde'ye göre burada sâil'i bekleyen bir tehlike ortaya çıkar. O da
şudur: Tam bir delil ortaya koyduğu için mu'allil'in rolünü almış olur. Mu'allil
de sâil rolü ile yukarıdaki hamleleri kullanarak onu sıkıştırabilir; yani ondan delil
talep edebilir.
Peki, mu'allil sâil'in üç mu'âraza'sını nasıl cevaplayabilir?
(1) Sâil'in delilinin belirli bir öncülü hakkında delil isteyebilir (men').
(2) Sâil'in deliline karşı nakz yapabilir. Yani sâil'in kendisine karşı ortaya
koyduğu delillerde öncüllerle delil arasında farklılık olduğunu, bu sonucun şu ön-
cüllerden çıkmayacağını veya şu öncüllerin bu sonucu vermeyeceğini söyleyerek
karşı koyabilir.
(3) Mu'âraza yapabilir. Yani mu'allil de tekrar karşı bir delil getirebilir.53
(4) Mücâratu'l-hasm yapabilir. Saçaklızâde'nin Takrir' in girişinde ayrın-
tılı bilgi verdiği, ancak tarafların mu'âraza hamleleri esnasında ihmal ettiği bir
hamledir. Aslında ona göre, bu hamle, karşı tarafı susturmada en tesirli yollarda
biridir. Bu hamle, sâil, mu'allil'in inkâr edemeyeceği bir şey iddia ettiği zaman
başvurulması gerekir. Saçaklızâde buna Kur'ân'dan bir örnek verir. Peygamber-
liği insanlıkla uzlaştıramayan, siz de bizim gibi sıradan insanlarsınız, diyen müş-
riklere karşı: Evet biz de sizin gibi insanız, ancak Allah kullarından dilediğine
lütfeder(14. İbrahim, 11), şeklinde geçen tartışmayı örnek verir.54
VIII
Saçaklızâde Takrir'i bitirirken çok önemli bir noktaya değinmektedir. O
da kıyaslar hakkında bilinmesi gereken şeylerdir. Aslında bunu kitabın sonunda
değil de başında delili açıklarken yapsaydı âdâb\ anlamada daha faydalı olurdu
kanaatindeyiz. Yeri geldiğinde kıyaslar hakkında bilgi verse de veya mantık kita-
bına yönlendirse de kitabın sonundaki dikkat noktaları kitabın girişinde verilsey-
di verdiği kıyas örneklerini anlamak daha da kolaylaşırdı.
53 Saçaklızâde, Takrîr, s. 157-159. Bkz.: Çapak, Saçaklızade'ye Göre Münazara İlmi, s. 95.
54 Saçaklızâde, Takrîr, s. 74.
194
Felsefe Dünyası
195
Felsefe Dünyası
ÖZ
SAÇAKLIZÂDE'DE MU'ALLİL
Saçaklızâde; Osmanlı bilim havzasının çok yönlü ilmî bilginlerinden biridir.
Mantık, dil, hadis, tefsir, âdâb ve İslâm hukuku alanlarında eserler vermiştir.
Onun âdâb geleneğindeki otoritesi, Takrir al-Kavânîn al-Mutedâvile min 'Hm al-
Munâzara ve Velediyye adlı eserlerine dayanmaktadır. Bit iki eser, Osmanlı bilim
havzasında oldukça şöhret bulmuş ve son döneme kadar müfredat/ardaki yerini
korumuştur. Bit çalışmada, bu iki eser çerçevesinde Saçaklızâde 'nin tartışmada
asıl "münâzaracı" sıfatını haiz olan "mu 'allil" hakkında görüşleri ele alınmaya
çalışılmış ve görüşleri diğer bilginlerle karşılaştırılmıştır.
ABSTRACT
PROPONENT IN SAÇAKLIZÂDE
Saçaklızâde is one of the famous scientists ofOttoman cultural watershed
who studied in more than one different fields. He has written on logic, language,
tradition (hadîs), commentary (tefsîr), argumentation theory (âdab), islamic law
(fıkıh). His authority in the tradition of the argumentation theory is due to his
Takrir al-Kavânîn al-Mutedâvile min 'Um al-Munâzara and Velediyye. In this article
we aimed at describing the innovations of these two works in the tradition of the
argumentation theory in terms of classification/form and also discussing which
moves he give to the mu 'allil, who is a participant of discussion.
Kcy NVords: Saçaklızâde, Semergandi, Takrir, Velediyye, proponent, dis-
putation, Ottoman.
196
Felsefe Dünyası
KAYNAKLAR
197
Felsefe Dünyası
198