Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 14

Felsefe Dünyası, 2013/1, Sayı 57

SAÇAKLIZÂDE'DE MU'ALLİL*

Necmettin PEHLİVAN**

I
Bu çalışmada; âdâbu'l-bahs ve'l-münâzara geleneğinin önemli isimlerin-
den biri olan Saçaklızâde 'nin, münazara esnasında "sâil(soru soran)"in itirazla-
rına karşı "mu'allil"e hangi cevap yetkilerini verdiği ele alınacak ve yer yer de
selefleri ile karşılaştırmalar yapılacaktır. Fakat önce Saçaklızâde ve âdâb gelene-
ği hakkında kısaca bilgi verilecektir.
II
Saçaklızâde sıfatı ile meşhur olmuş müellifin tam adı Saçaklızâde Muam-
med b. Ebubekir el-M arl aşî el-Hanefî'dir. Saçaklızâde aşağı yukarı 1665-1773
tarihleri arasında yaşamış Osmanlı kültür havzasının önemli isimlerinden biridir.
İlk eğitimini Maraş'ta aldıktan sonra Şam'a, Sivas'a ve kısada olsa İstanbul'a
da ilim tahsili yolculukları yapmıştır.1 Saçaklızâde döneminin yansıması olarak
çok yönlü ilmi kişiliğe sahip bir bilgindir. Sarf, nahiv, mantık, münâzara, kelâm,
me'ani, fıkıh usulü, hadis, hadis usulü ve tefsir onun eser verdiği ilimlerden ba-
zdandır. Çok yönlü ilmi kişiliği ve buna müteallik konuları hakkında yapılmış
diğer çalışmalara bırakarak, konumuz gereği sadece âdâbu 'l-bahs vel-miinâzara
geleneğinde tuttuğu yere birkaç cümleyle değinmek istiyoruz.
Âdâbu'l-bahs vel-münâzara geleneği; Şemsuddin Muhammed b. Eşref
es-Semerkandi el-Haseni (ö, 1302)'nin Risâle f i âdâbi'l-bahs adlı çalışması
ile sistemli ve bütünlüklü hale gelmiş, aynca onun başta sadece mantığa has-
rettiği Kıstâsu'l- efkâr fî tahkiki'l-esrâr ve şerhi Şerhu'l-kıstâs olmak üzere
el-Mu'tekadât ve el-Envâr'iil-ilâhiye adlı mantık ve kelam konularını içeren
* Bu makale 1-3 Kasım tarihleri arasında Türk Felsefe Derneği-Sütçü İmam Üniversitesi
ve Kahramanmaraş Bclediyesi'nce düzenlenen "Felsefe-Edebiyat ve Değer" isimli
sempozyumda sunulan tebliğin gözden geçirilmiş halidir.
** Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Mantık Anabilim Dalı, Dr.
1 Yusuf Tüıker, Saçaklı-zâde'nin ' Takrîru 'Î-Kavâmn el-Mütedâvile min İlmi'l-
Münazara' Adlı Eserinin Tahkîki, Tercümesi ve Konuları Bakımından İncelenmesi,
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
Ankara 2005, s. 2, 5,14, 8.

185
Felsefe Dünyası

eserlerine dâhil etmesiyle önemli ve devasa bir gelenek oluşmuştur. Son dönem
Osmanlı bilginlerine kadar telif, şerh, haşiye, talik ve hamiş geleneği ile önemini
korumuş ve temel tartışmaların mihverinde olmuştur. Çünkü bu sanatın sistem-
leştiricisi olan Semerkandi âdâb\ filozofların ve kelameıların cedeh ile İslâm hu-
kukçularının hilâf olarak isimlendirdikleri tartışma teorilerinden işleyişi ve amacı
bakımından daha üstün kabul etmiştir.2
Saçaklızâde, genel olarak, felsefi ilimlere karşı olumsuz bir tavır içindedir.
Hatta felsefenin haram olduğunu3, fakat bununla aslında felsefenin ilâhiyyat ve
tabiiyyât kısımlarını kastettiğini söylemektedir.4 Buna karşın filozofların felse-
fe için olmazsa olmaz şartlarından mantığın eğitimini ise farz-ı kifaye kabul et-
mektedir.5 Âdâbu 7- bahs vel-miinâzara ilmini de Velediyye6 ve Tertîb'de7 farz-ı
kifaye kabul etmiştir.
Saçaklızâde farz-ı kifaye olarak kabul ettiği âdâb ile ilgili şerh, haşiye ve
taliklerin yanı sıra telif eserlerde kaleme almıştır. Saçaklızâde'nin küçük şerh ve
haşiyelerini bir tarafa bırakırsak (1) Takrîrıı 'l-kavânîni'l-mütedâvile min 'îlmi'l-
mönâzara'sı ve onun yetkin bir özeti olan (2) Risâletu 'l-velediyye adlı çalışması
onu bu alanın en önemli ismi haline getirmiştir.
Her ne kadar kendisinden önce Şemsuddin es-Semerkandi'nin ve 'Adud-
din el-îcî (ö.l355)'nin risaleleri üzerine yazılmış şerh, haşiye ve ta'likler önem-
li bir yere sahipse de Saçaklızâde bu iki eserinde yaptığı yapısal ve kavramsal
yeniliklerle geleneğe önemli katkılarda bulunmuştur.8 Öyle ki onun yukarıdaki
iki eseri 20. yüzyıla kadar Ezher Üniversitesi'nin temel iki metni olarak okutul-
muştur.9 Saçaklızâde temel metni Taktiri yazmaya iten sebebi Takrîr'de "bazı
öğrencilerin isteği"10, Tertib'de ise "öğrencilerin şerh ve haşiyeler arasında kala-

2 Semerkandi, Şerhu'l-Kıstâs, Süleymaniye Kütüphanesi Ayasofya Koleksiyonu: 2558, vr.:


184b.
3 Saçkahzâde, Tertîbu'l-'Ulûm, Thk.: Muhammed b. İsma'îl es-Seyyid Ahmed, Beyrut 1988, s.
111.
4 Saçkahzâde, Tertîb, s. 139.
5 Saçkalızâde, Tertîb, s. 140.
6 Saçkalızâde, el-Velediyye, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi: 37209, vr.: 76b.
7 Saçkalızâde, Tertîb, s. 104.
8 Karabela, The development of dialectic and argument ati on theory in post-classical Islatnic
intellectual history, Institute of Islatnic Studies Mc Gill University, Montreal 2010, p. 177-184.
9 Karabela, The Development of dialectic and argumentation theory, p. 189.
10 Saçaklızâde, Takrînı'l-Kavânîn el-Mütedâvile min tlmi'l-Munâzara, Thk.: Yusuf Türker,
Ankara 2005, s. 67. (Tahkik; Yusuf Türker'in "Sâçaklı-zâde'nin 'Takrîru'l-Kavânîn el-
Mütedâvile min İlmi 'l-Munâzara' Adlı Eserinin Tahkiki, Tercümesi ve Konulan Bakımından
İncelenmesi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi), Ankara 2005." adlı yüksek lisans tezinin bir parçasıdır.)

186
Felsefe Dünyası

rak konuyu gereği gibi kavramada zorlanmaları, ayrıca kendisinin de bu konuyu


kolay anlatan ve derli toplu bir esere rastlamaması" olarak ifade etmektedir.11
Biz de Saçaklızâde 'de Mu 'allil adlı konumuzu Takrir ve Velediyye çerçe-
vesinde şekillendireceğimizden dolayı onlann yapısal yeniliklerine kısaca değin-
dikten sonra mu 'allil hakkındaki görüşlerine değinmeye çalışacağız.
Saçaklızâde her iki eserinde âdâbı, F. Razi'nin tıpkı mantığa yaptığı gibi12
tasavvur(kavram)lar ve tasdik(hüküm)ler ikilisi üzerine oturtmuştur.13 Bu tasnif
önemlidir, çünkü delillendirmedeki tabî süreci bu şekilde kayda bağlamış bu-
lunmaktadır. Mantığa teşbih ile söylersek nasıl ki kıyas türlerinden önce kıya-
sı, kıyastan önce önermeleri, önermelerden önce onun oluşturucu unsurlan olan
kavram(tasavvur)!arın bilinmesi gerekiyorsa Saçaklızâde'nin bu tasnifine göre
tartışmadaki hareket noktası öncelikle tasavvurlar, yani kaplamına dahil ettiği ta-
rifler ve bölmeler olmalıdır. Âdâb geleneğinin sistemieştiricisi Semerkandî buna
"tartışmanın yerini belirleme(tatyînu mahal li'n-niza')" demektedir.14
Her ne kadar Semerkandi âdâbm alanına tarifleri ve hükümleri dâhil
ediyorsa da Saçaklızâde gibi açıkça tasawur(kavram)lar ve tasdik (hüküm)ler
şeklinde kurgulamamıştır. Hatta tasavvurlar bağlamında ele alınacak konular
Semerkandi'nin Risâle fi âdâbi'I-bahs'vada. daha da kapalıdır. Konuyu tek bir
cümle ile geçmektedir.15
Semerkandi'nin Risâle fi âdâbi'l-bahs'dsid kurgusu tasawur(kavram)lar
veya tariflerden daha ziyade mu'allil'in delilini tamamlamadan ve tamamladıktan
sonra karşılaşacağı hamlelere göre iken16 Kıstas'ta ise tarifler ve mesâil şeklin-
dedir.17 Oysa Saçaklızâde zikredilen aynmları yaptıktan sonra tasavvurlan kendi

ti Saçkalızâde, Tertîb, s. 141.


12 Bkz.: F. Râzî, Kitâbu'UMulahhas fi'l-Mantık ve'l-Hikme, Thk.: İsmail Ilanoğlu,
Ankara 2009, s. 1. (Tahkik; "Fahruddîn er-Râzî'nin Kitâbu 'l-mulahhas fi'l-mantık
ve 'l-hikme Adlı Eserinin Tahkiki ve Değerlendirmesi", Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Ankara 2009' un I. e il d id ir.)
13 Saçaklızâde, Takrîr, s. 77.
14 Semerkandi, Kıstas, s. 232.
15 Semerkandi, Risâle fi âdâbi'l-bahs, Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mehmet Efendi
Koleksiyonu: 6168, vr.: 2a-b.
16 Semerkandi, Risâle f i âdâbi'l-bahs, vr.: 2b.
17 Semerkandi, Kıstâsu'l• efkâr fi tahkîki'l-esrâr, Thk.: Necmettin Pehlivan, Ankara
2010, s. 230.(Tahkik; Şcmsu'd-dîn Muhammed b. Eşref es-Semerkandî'nin Kıstâsu 7-
efkâr fi Tahkiki 'l-Esrâr Adlı Eserinin Tahkiki, Tercümesi ve Değerlendirmesi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Ankara 2010'un
I.cildidir.)

187
Felsefe Dünyası

içinde tarifler ve bölme; tasdikleri de tartışmacı tarafların hamleleri şeklinde tas-


nif ederek daha sistematik bir yapı kazandırmıştır.
III
Âdâb geleneği hakkında yapılan bu kısa girişten sonra âdâb geleneğinde
"mu'allil kimdir?" sorusu sorulabilir.
Semerkandi Risâle' de münazarayı el-miinâzaratü hiyen-nazarıt bil-basîreti
minel-canibeynifi'l- nisbeti beyneş-şey'eyni izharen li s-sevâbilsş ek] i n de tarif et-
mektedir. Semerkandi Risâle' de ve Kıstas, el-Envârıı 'l-İlâhiyye, el- Mu 'tehadât
adlı eserlerinde tarifteki mine'l-canibeyni ifadesindeki tarafları açıkça ifade et-
meksizin konunun ele alınış bağlamına bırakmaktadır. Burada mine'l-canibeyni
ifadesindeki taraftar sâil(soru soran) ve mu'allil(gerekçelendiren)'dir.w Bu sa-
natın sistemleştirieisi olarak Semerkandi Risâle'de ve Kıstâs'ta. mu'allil'i diğer
teknik terimleri tarif ettiği gibi tarif etmemektedir. Fakat onun Risâle'smm şa-
rihlerinden Kilâni mu'alliFi "delil(el-huccet) ile ikame ettiği şeyi koruyandır."20;
Şirvânî ve Beheştî ise "kendisini delil ile hükmün ispatına adayandır."21 şeklinde
tarif etmektedirler. Saçaklızâde de hem Şirvani'nin tarifini kullanmakta,22 hem de
'''matlubunu/araştırma/ soruşturma konusu yaptığı şeyi ayrıntılı, yanlış anlamayı
giderecek ve gizlice olabilecek bir delille ispat edendir."23 şeklinde bir tarif yap-
maktadır.
Âdâb geleneğinde mu 'allil; münazarayı başlatan, ortaya bir problem atan
ve iddia sahibi olan, ortaya attığı şeyi gerekçelendirmekle sorumlu olan taraftır.
Semerkandi'ye göre münazaracı sıfatına haiz olan asıl taraf da mu 'a////'dir.24 Fa-
kat Saçaklızâde; bu sanatın her iki tarafının da savâbı ortaya çıkarma amacı göz
önüne alındığında ne sadece muallil'in iddia ve tezinin, ne de sâil'in iddia ve
tezlere karşı koymalarının tek başına âdâb olmadığını söylemektedir. Ona göre
münazara mu'allil'in ve sâil'in karşılıklı delil getirmesi ile ortaya çıkan şeydir.25

18 Semerkandi, Risâle fî âdâbi'l-bahs, vr.: 2b.


19 Kilâni, Şerhu âdâb i 'l- bahs, Ankara Milli Kütüphane: 184, vr.: 2b;Taşküprüzâde, Şerhti âtJâbi 7-
bahs, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi: 47555, vr.: 159a.
20 Ki\âm, Şerhu âdâbi'l-bahs vr.: 2b.
21 Bkz.: Şirvâni, Şerhu âdâbi'l-bahs, Ankara Milli Kütüphane Adnan Ötüken Koleksiyonu:
2271, vr.: İlla; Beheştî, el-Lubâb fi şerhi'l-âdâb, Ankara Milli Kütüphane Gedik Ahmed Paşa
Koleksiyonu: 16771,vr: 181b.
22 Saçaklızâde, Takrîr, s. 100.
23 Saçaklızâde, Takrîr, s. 73.
24 Semerkandi, Miftahu 'n-Nazar (Şerhul Mukaddime), Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi:
133, vr.:118a.
25 Saçaklızâde, Takrîr, s. 142.

188
Felsefe Dünyası

Burada mu'allil'in kimliği hakkında Semerkandi ile Saçaklızâde arasın-


da ince/küçük bir ayrıntıya işaret etmek istiyoruz. Semerkandi'nin yukarıda
âdâbın alanını tarifler ve mesâil olarak belirlediğini söylemiştik. Semerkandi
Risale'öe iddia sahibini her iki alanda da mu'ali il olarak isimlendirmektedir.26
Saçaklızâde'nin de âdâbın alanını tasawur(kavram)lar ve tasdik(hüküm)ler ola-
rak belirlediğini söylemiştik. Saçaklızâde tasavvurlarda tarif ve taksim yapan
tartışmacı/münazaraeı tarafı mu'allil olarak isimlendirmemektedir. Tartışmacı-
nın oradaki sıfatı tarif eden(muarrif) ve cevap verendir.27 Tartışmacı; mu'allil
sıfatını tasdikler alanında alır.2S Saçaklızâde'nin bu ayrımı temelde Îcî'nin
Risâletu'l-'adûdiyy e'sine dayanmakla29 beraber yine Taşköprüzâde'de delil ile
ispata yükümlü olanın müddei/iddia sahibi olduğunu, aksi durumda olanın nâkil/
nakleden olduğunu, zira ondan delil talep edilemeyeceğini de söylemektedir.30
Diğer taraftan mu'allil'in yukarıda zikrettiğimiz tarifini göz önüne aldığımızda
Saçaklızâde'nin tercihi uygun gibi görünmektedir. Çünkü mu'allil ortaya koy-
duğu şeyleri delil ile ispat etmeye çalışandır ve âdâbda delil ile kastedilen de en
az iki öncülden oluşan şeydir.31 Diğer taraftan tarif veya taksim yapan tartışmacı-
dan delil talep edilmez, o "tarif ve taksimleri tahrir yapabilir." Hatta Saçaklızâde
Takrîr'de31 Gelenbevi de Risâletu 'l-âdâlr la33 usulcülerle mantıkçıların delil
anlayışlarına değinerek, usulcülerin müfret şeyleri de delil olarak kabul ettikle-
rini, ancak âdâbda delil ile kastedilenin mantıkçıların burhân, cedel, emâre ve
mugalata olarak isimlendirdikleri şey olduğunu söylemektedirler. Diğer taraftan
Semerkandi'nin mu'allil'i yukarıdaki gibi açıkça tarif etmediğini de söylemiştik.
Buna göre o mu'allil'i ne söylüyorsa, ne iddia ediyorsa gerekçesini ortaya koyan
taraf şeklinde daha genel anlamda kullanmış görünmektedir. O zaman ona göre
mu'allil tasavvurların ve tasdiklerin tarafı olmuş olur. Oysa Saçaklızâde'ye göre,
delil ile iddiasını ispatla yükümlü olduğu için sadece tasdiklerin tarafı olmuş olur.
Burada Semerkandi'nin mu'allil kullanımını da makul görmekle beraber hem ge-
lenekteki tariflerin, hem de Saçaklızâde'nin yaptığı tarif ve tasnifleri göz önüne

26 Semerkandi, Risale fî âdâbi'l-bahs, vr.: 2b.


27 Saçaklızâde, Takrîr, s. 95; Saçaklızâde, Velediyye, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Kütüphanesi: 47381, vr.: 76b.
28 Saçaklızâde, Tabir, s. 100.
29 Bkz.: 'Adûddîn el-îrî, Risâletu 7- 'adûdiyye, Süleymaniye Kütüphanesi Aşir Efendi
Kolaksiyonu: 467, vr.: 27b.
30 Taşköprüzâde, Risâle fi âdâhi 7- bahs ve'l-münâzara, Süleymaniye Kütüphanesi Aşir Efendi
Kolaksiyonu: 467, vr.: 28b.
31 Bkz.: Semerkandi, Kıstâs, 234.
32 Saçaklızâde, Takrîr, s. 69.
33 Gelenbevi, Risâletu 'l-âdâb, İstanbul 1274, s. 101.

189
Felsefe Dünyası

alındığında Saçaklızâde'nin tercihinin de uygun olduğu söylenebilir. Bu tercih de


bizi âdâb'ın tasdik(hüküm)ler alanına götürmektedir.
IV
O halde Saçaklızâde'nin mu'allil'i tasdikler alanında miinâzarayı nasıl
başlatmakta ve nasıl devam ettirmektedir? sorusu sorulmalıdır.
Âdâb geleneğinde münâzara sâil'in sorularıyla değil, mu'allil'in tezini or-
taya koyması ile başlar.
Saçaklızâde mu'allil ile sâil arasındaki münazarayı, mu'allil'in ortaya koy-
duğu tezine karşı sâil tarafından yapılan üç temel hamleye göre kurgulamıştır.
Münâkaza (Mücerret men ve Senet/Müstened),
Nakz,
Mu'âraza.
Saçaklızâde bu hamleleri sâil noktayı nazarından ayrıntılı bir şekilde ele
aldıktan sonra, mu'allil'in bu hamlelere karşı vereceği cevaplara geçmektedir.
Burada bir noktaya işaret etmek istiyoruz: Saçaklızâde satır aralarında söy-
lemekle beraber Semerkandi, sâil'in yukarıdaki hamlelerini ikiye ayırmaktadır:
(1) Mu'allil iddası hakkındaki delilini tamamlamadan sâil'in yapacağı
hamle ve mu'allil'in buna göre vereceği cevap,
(2) Mu'allil delilili tamamladıktan sonra sâil'in yapacağı hamle ve buna
bağlı olarak mu'allilin vereceği cevap.34
Bu ayrım çok önemlidir. Çünkü sâil'in bu türden hamleleri mu'allilin ce-
vaplarını şekillendirdiği gibi bu sanatı âdâb olarak isimlendiren etkenlerdendir
de. Örneğin mu'allil iddasını dile getirir getirmez veya iddiası hakkındaki delili-
nin sadece bir öncülünü söyler söylemez sâil'in mu'allil'den delil istemesi âdâbda
kabul görmeyen bir hamledir. Çünkü asıl âdâbdan olan şey, mu'allil delilini bütü-
nüyle ortaya koyduktan sonra yapılan hamledir. Bu ayrım Saçaklızâde'de olduğu
için mu'ali il'in ve sâil'in hamlelerini buna göre ele almak istiyoruz.
V
Mu'allil iddiası hakkındaki delilini tamamlamadan yaptığı birinci hamle-
yi Saçaklızâde geleneğe uyarak men' olarak isimlendirmektedir. Men' de âdâb
geleneğinde "delilin belirli bir öncülü hakkında delil istemektir." Fakat daha
geniş anlamda da alınarak âdâbdski bütün hamleler için de kullanılmaktadır.35
Saçaklızâde'nin burada men' ile kastettiği şey, mücerret men' ve men' ile beraber

34 Semerkandi, Risâle f i âdâbi'l-bahs, vr.: 2b.


35 Saçaklızâde, Takrir, s. 68.

190
Felsefe Dünyası

sened'div. Semerkandi ise bu ikisine miinâkaza demektedir.36 Saçaklızâde tartış-


manın başlangıç ve en temel hamlesi olan men'i altı başlık altında ele almıştır.
İlk beşi sâil'in hamlesi, altıncısı da mu'allil'in cevapları hakkındadır. Sâil'in beş
hamlesi özetle şunlardır:
(1) Sâil; mücerret men veya men ile beraber sened kullanarak mu'allil'e
karşı koyabilir. Sened de üç şekilde yapılmaktadır: (i) Böyle olmasını kabul et-
miyoruz; niçin şöyle olması muhtemel olmasın?! (ii) Bunun böyle bir gerekliliğe
sahip olmasını kabul etmiyoruz; böyle bir gerekliliği şayet bu şey şöyle şöyle
olursa kabul ederiz! (iii) Hal şöyle şöyle iken bunu nasıl kabul edelim ki?!37
(2) Mu'ali il'in delili/kıyası iktiranı ise büyük veya küçük öncülde biri hak-
kında; seçmeli ise şartın veya istisnadan biri hakkında delil istemedir.
(3) Mu'ali İP ın delilinin sonuç verme şartlarından biri hakkında delil iste-
yebilir.38
(4) Delilin takribi hakkında delil isteyebilir.39 Takrîb ise delili matlubu ge-
rektirecek şekilde ortaya koymaktır.40
(5) Çözüm(el-hal) ve gasb yapabilir. Hol ise âdâb geleneğinde mu'allil'in
delilinin başka bir şeye benzemesi veya başka bir şeyle karışması dolayısıyla
ortaya çıkan yanlışı tespit etmedir.41 Gasb ise sâil'in fer'i ve rol çalma kabilin-
den olan bir hamledir. Ve âdâbda, mu'allil iddiası hakkındaki delilini bütünüyle
ortaya koymadan sâil 'in, mu 'allil 'in iddiası hakkında tam bir delil ortaya koy-
masıdır. Esasen delil getirmek sâil'e yasak değildir. Ancak bunu mu'allil delilini
bütünüyle ortaya koymadan yaparsa gasb, yani rol çalma olur.42 Böyle bir du-
rumda roller değişeceğinden mu'allil, sâil'i men', nakz ve mu'âraza ile iddiasını
kabule zorlayabilir.
Peki, mu'allil bu hamlelere nasıl karşılık verecektir? Saçaklızâde'ye göre
mu'allil sâil'in men'i'ne, yani hakkında delil istediği öncülünü (i) delil veya (ii)
tenbîh getirerek ispat etmeye çalışır. Bu iki karşı koyma göründüğü kadar basit
değildir. Bunlar dört şekilde gerçekleştirilir:
(1) Mu'allil; sâil'in men'i'ni, yani delil talebini geçersiz kılabilir.43

36 Semerkandi, Risale f i âdâbi'l-bahs, vr.: 2a.


37 Saçaklızâde, Takrir, s. 103-105. Ayrıca bkz.: İbrahim Çapak, Saçaklızade'ye Göre Münazara
İlmi, I. Kahraman M araş Sempozyumu, İstanbul: M ay is 2005, s. 94.
38 Saçaklızâde, Tabir, s. 111.
39 Saçaklızâde, Takrir, s. 113.
40 Saçaklızâde, Takrir, s. 68.
41 Saçaklızâde, Takrir, s. 115-116.
42 Saçaklızâde, Takrir, s. 117-120.
43 Saçaklızâde, Takrir, s. 123-124.

191
Felsefe Dünyası

(2) Mu'allil; sâil'in sened"ini eşit bir sened ile geçersiz hale getirebilir.44
(3) Mu'allil; iddiasını ispat için başka bir delile geçebilir: Bu da iki şekilde
gerçekleşir: (i) başka bir delile geçme ve (ii) delili değiştirme.
Saçaklızâde bazı bilginlerin mu'allil'in delil değiştirmesi konusunda fikir
ayrılığına düştüklerini söylemektedir. Bazıları mu'allil'in başka bir delile geçişi-
ni onun mağlubiyeti kabul ederken bazıları da mu'allil diğer delilinde acze düşse
bile tartışmayı kaybetmeyeceğini kabul etmişlerdir.
Saçaklızâde yukarıdaki tartışmaya taraf olmak yerine başka bir delile geç-
me ile delili değiştirme arasındaki farkı daha önceki eserlerde görmediğini söy-
leyerek ikisi arasındaki farkı açıklamaktadır. Ona göre başka bir delile geçme ile
delil değiştirmede mu'allil'in mağlup sayılıp sayılmaması kıyasların yapısını ne
kadar bildiğine bağlıdır. Saçaklızâde'ye göre, kıyas iktiranı ise orta terimlerin,
seçmeli kıyas ise tekrar eden parçaların kavramlar arası dört ilişkiden birine tabi
olması durumunda başka bir delile geçilmiş veya delil değiştirilmiş olur. Ayrıca
mu'allil şekillerin ve kıyasların birbirine ircasını/döndürülmesini bilirse mağlup
sayılmaktan kurtulacaktır.45
(4) Mu'allil iddiasını başka bir konuya geçerek de ispat edebilir. Mu'allil
bunu sekiz şekilde yapabilir: (i) Sâil'in itirazlarını, en temelde, dilin kanunları-
na aykırı olduğunu söyleyerek men' eder. (ii) Sâi'lin men'i'nin/delil talebinin
geçerliliğinde bozukluk olduğunu söyleyerek men' yapabil ir/delil talep edebi-
lir. (iii) Mu'allil sâilin senedini men ederek başka bir konuya geçebilir.(iv-v)
Mu'allil; sâil'in sened'inin men edilen şeyin çelişiğinden daha genel, ya da ondan
bütünüyle ayrı olmasına dayanarak veya onunla bir delillendirmede bulunarak,
sened'in sened olmaya uygunluğunu men'i ve bu uygunluğun geçersiz kılınması
şeklinde başka bir konuya geçebilir.(vi) Mutlak anlamda bir yönden özel olan ve
bütünüyle de ayrı olan senedi geçersiz kılarak da konuyu değiştirebilir, (vii-viii)
Sâil'in senedini güçlendirdiği şey(tenvirü's-sened)in men' edebilir ve geçersiz
kılabilir.46
VI
Eğer mu'allil delilini tamamladıysa sâil'in birinci hamlesi nakz olacaktır.
Nakz da âdâb geleneğinde, hükmün delilden farklı olması, delilin bozuk olduğunu
iddia etmedir. Delilin bozukluğunu gösteren şeye de âdâbda şahid denilir. Şahid
de delilin bozukluğuna delâlet eden şeydir.47 Yani şu öncüllerden bu sonucun çık-
mayacağı demektir. Saçaklızâde'ye göre sâil bu hamle ile iki noktaya odaklanır:
44 Saçaklızâde, Takrîr, s. 126-128.
45 Saçaklızâde, Takrîr, s. 132-138.
46 Saçaklızâde, Takrîr, s. 142-145.
47 Saçaklızâde, Takrîr, s. 69.

192
Felsefe Dünyası

(i) Bu hüküm şu öncüllerden çıkmaz, (ii) Delil; devr, teselsül ve çelişiklerin bir
arada olması veya beraberce ortadan kalkması gibi bozuk şeyleri gerektirmekte-
dir.48
Peki, mu'allil bu hamleyi nasıl cevaplayacaktır?
(1) Sâil'in delilinin nasıl oluştuğunu ortaya koyar ve karşı bir hamle ile
hükmün delilden neden farklı olduğu hakkında sâil'den delil ister.
(2) Delilin bazı öncüllerini tahrîr edebilir. Tahrîr de âdâbda "mu 'allilin sö-
zünden ne kastedildiğini açıklığa kavuşturmadır" ve münâkaza ve nakzda fayda
verir.49
(3) Başka bir delil getirebilir.
(4) Nakzı mümkün olmayacak, yani delilin temel çatısında bozukluk olma-
yacak şekilde delil değiştirebilir.50
Saçaklızâde nakza karşı mu'âraza/bütünüyle farklı bir delil getirilemeye-
ceğini söylüyor.51
Biz de Saçaklızâde'ye katılıyoruz, çünkü nakz, delilin işleyişindeki bozuk-
luğa karşı hamledir. Oysa mu'âraza ise, daha ziyade, delilin medlülü göz önüne
alınarak yapılan nihai hamledir. Aradaki fark açıktır. Dolayısıyla 3. maddedeki
başka bir delil getirmeyi daha önce açıkladığı gibi anlamalıdır.
VII
Mu'allil delilini tamamladıktan sonra sâil'in ikinci hamlesi mu 'araza olur.
Mu'âraza âdâbda "hasmın delilinin hilafına delil getirmektir." Saçaklızâde bura-
daki hilafına lafzından kastededilenin "mu'allil'in delilinin çelişiği veya ona eşit
ve ondan daha özel olarak onun çelişiği demektir." diyor.52
Bu sanatı gerçek anlamda âdâb ve münazara yapan şey, tarafların
mu'âraza'sidir. Çünkü mu'allil iddiası hakkındaki delilini bütünüyle ortaya koy-
muş durumdadır. Sâil de onun iddiasını nasıl çürütecekse, ona hangi hamleleri
yapacaksa her şey açıkça önündedir.
Saçaklızâde'ye göre sâil mu'ârazayı hem mu'allil'in iddiasına hem de de-
liline karşı üç şekilde yapabilir.
(1) Aynı ile karşı delil getirme (mu'âraza bil-kalb): Sâil'in delili suret ve
içerik olarak mu'allilin delilinin aynı olabilir. Bu şu anlama gelmektedir: Her

48 Saçaklızâde, Takrir, s. 146-149. Bkz.: Çapak, Saçaklızade'ye Göre Münazara İlmi, s. 96-97.
49 Saçaklızâde, Takrir, s. 124.
50 Saçaklızâde, Takrir, s. 150-153.
51 Saçaklızâde, Takrir, s. 153.
52 Saçaklızâde, Takrir, s. 153.

193
Felsefe Dünyası

ikisinin delili de aynı kıyasın aynı şeklinin aynı modundan ve aynı orta terimle
kurulu olmalıdır.
(2) Benzeri ile karşı delil getirme (mu'araza bi'l-misl): Sâil'in delilinin
içerik (orta terim) olarak farklı, fakat suret (şekil ve mod) olarak aynı olması
durumudur.
(3) Farklı olanla karşı delil getirme (mu 'âraza bi'l-gayr): Sâil'in delilinin
hem şekil ve mod (suret), hem de orta terim (içerik) bakımından bütünüyle farklı
olması halidir.
Saçaklızâde'ye göre burada sâil'i bekleyen bir tehlike ortaya çıkar. O da
şudur: Tam bir delil ortaya koyduğu için mu'allil'in rolünü almış olur. Mu'allil
de sâil rolü ile yukarıdaki hamleleri kullanarak onu sıkıştırabilir; yani ondan delil
talep edebilir.
Peki, mu'allil sâil'in üç mu'âraza'sını nasıl cevaplayabilir?
(1) Sâil'in delilinin belirli bir öncülü hakkında delil isteyebilir (men').
(2) Sâil'in deliline karşı nakz yapabilir. Yani sâil'in kendisine karşı ortaya
koyduğu delillerde öncüllerle delil arasında farklılık olduğunu, bu sonucun şu ön-
cüllerden çıkmayacağını veya şu öncüllerin bu sonucu vermeyeceğini söyleyerek
karşı koyabilir.
(3) Mu'âraza yapabilir. Yani mu'allil de tekrar karşı bir delil getirebilir.53
(4) Mücâratu'l-hasm yapabilir. Saçaklızâde'nin Takrir' in girişinde ayrın-
tılı bilgi verdiği, ancak tarafların mu'âraza hamleleri esnasında ihmal ettiği bir
hamledir. Aslında ona göre, bu hamle, karşı tarafı susturmada en tesirli yollarda
biridir. Bu hamle, sâil, mu'allil'in inkâr edemeyeceği bir şey iddia ettiği zaman
başvurulması gerekir. Saçaklızâde buna Kur'ân'dan bir örnek verir. Peygamber-
liği insanlıkla uzlaştıramayan, siz de bizim gibi sıradan insanlarsınız, diyen müş-
riklere karşı: Evet biz de sizin gibi insanız, ancak Allah kullarından dilediğine
lütfeder(14. İbrahim, 11), şeklinde geçen tartışmayı örnek verir.54
VIII
Saçaklızâde Takrir'i bitirirken çok önemli bir noktaya değinmektedir. O
da kıyaslar hakkında bilinmesi gereken şeylerdir. Aslında bunu kitabın sonunda
değil de başında delili açıklarken yapsaydı âdâb\ anlamada daha faydalı olurdu
kanaatindeyiz. Yeri geldiğinde kıyaslar hakkında bilgi verse de veya mantık kita-
bına yönlendirse de kitabın sonundaki dikkat noktaları kitabın girişinde verilsey-
di verdiği kıyas örneklerini anlamak daha da kolaylaşırdı.

53 Saçaklızâde, Takrîr, s. 157-159. Bkz.: Çapak, Saçaklızade'ye Göre Münazara İlmi, s. 95.
54 Saçaklızâde, Takrîr, s. 74.

194
Felsefe Dünyası

Saçaklızâde'nin dikkat noktalan şunlardır:


(1) Her iki taraf kıyaslarda küçük ve büyük öncülün yerini bilmelidir. Gü-
nümüzdeki mantık kitaplannda kıyasın öncülleri yazılırken önce büyük, sonra
da küçük öncül yazılmaktadır. Oysa klasik gelenekte önce küçük sonra da büyük
öncül yazılmaktadır. Saçaklızâde'nin dikkat edilmesini istediği nokta bu düzen-
dir. Dikkat edilmezse yanlış sonuç elde edilebilir.
(2) Kıyasların türlerini ve nasıl sonuç verdiklerini bilmelidir. Yani kı-
yasın sadece yüklemli mi, sadece şartlı mı, bunların kanşımından mı veya
seçmeli(istisnâî) mi olduğuna dikkat edilmelidir. Bu doğal olarak onların hangi
şartlarda, hangi modlarla hangi sonuçları verdiklerine de dikkat etmeyi gerektir-
mektedir.
(3) Seçmeli bir kıyasın yüklemli, bitişik ve aynk şartlı bir sonuç verebile-
ceğini bilmelidir.
(4) Taraflar kıyaslardaki kısaltmalara dikkat etmelidir.
(5) Kıyasın öncüllerinden biri gizlenmişse gizlenenin hangisi olduğunu he-
men tespit etmelidir.55
Saçaklızâde'nin kıyastaki dikkat noktalarına şunları da eklemek yerinde
görünmektedir:
(6) Basit olmasına karşın konu ve yüklemi birden fazla sıfat alan önerme-
lere de dikkat edilmelidir.
(7) Kıyaslar her zaman iki öncül bir sonuç şeklinde olmayabilir. Tartışmacı
taraflar kıyas türleri hakkındaki bilgilerine bağlı olarak, sıradan bir metin gibi
verilmiş kıyaslann büyük ve küçük öncüllerinin yanı sıra büyük, küçük ve orta
terimini de tespit etmede meleke kazanmış olmalıdır.

55 Saçaklızâde, Takrir, s. 159-165.

195
Felsefe Dünyası

ÖZ

SAÇAKLIZÂDE'DE MU'ALLİL
Saçaklızâde; Osmanlı bilim havzasının çok yönlü ilmî bilginlerinden biridir.
Mantık, dil, hadis, tefsir, âdâb ve İslâm hukuku alanlarında eserler vermiştir.
Onun âdâb geleneğindeki otoritesi, Takrir al-Kavânîn al-Mutedâvile min 'Hm al-
Munâzara ve Velediyye adlı eserlerine dayanmaktadır. Bit iki eser, Osmanlı bilim
havzasında oldukça şöhret bulmuş ve son döneme kadar müfredat/ardaki yerini
korumuştur. Bit çalışmada, bu iki eser çerçevesinde Saçaklızâde 'nin tartışmada
asıl "münâzaracı" sıfatını haiz olan "mu 'allil" hakkında görüşleri ele alınmaya
çalışılmış ve görüşleri diğer bilginlerle karşılaştırılmıştır.

Anahtar Kelimier: Saçaklızâde, Semerkandi, Takrir, Velediyye, mu 'allil,münazara,


Osmanlı.

ABSTRACT

PROPONENT IN SAÇAKLIZÂDE
Saçaklızâde is one of the famous scientists ofOttoman cultural watershed
who studied in more than one different fields. He has written on logic, language,
tradition (hadîs), commentary (tefsîr), argumentation theory (âdab), islamic law
(fıkıh). His authority in the tradition of the argumentation theory is due to his
Takrir al-Kavânîn al-Mutedâvile min 'Um al-Munâzara and Velediyye. In this article
we aimed at describing the innovations of these two works in the tradition of the
argumentation theory in terms of classification/form and also discussing which
moves he give to the mu 'allil, who is a participant of discussion.
Kcy NVords: Saçaklızâde, Semergandi, Takrir, Velediyye, proponent, dis-
putation, Ottoman.

196
Felsefe Dünyası

KAYNAKLAR

'Âdûddîn el-îcî, Risâletu'l-'adûdiyye, Süleymaniye Kütüphanesi Aşir Efendi


Kolaksiyonu: 467.
Beheştî, el-Lubâb fi şerhi 'l-âdâb, Ankara Milli Kütüphane Gedik Ahmed Paşa
Koleksiyonu: 16771.
Çapak, İbrahim, Saçaklızade'ye Göre Münazara İlmi, I. Kahraman maraş
Sempozyumu-I, İstanbul: Mayıs 2005.
F. Râzî, Kitâbu'l-Mulahhas fi'l-Mantık ve'l-Hikme, Thk.: İsmail Hanoğlu,
Ankara 2009, s. 1. (Tahkik; "Fahruddîn er-Râzî'nin Kitâbu 'l-mulahhas fi 7-
mantık ve'l-hikme Adlı Eserinin Tahkiki ve Değerlendirmesi", Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Ankara
2009'un I.cildidir.)
Karabela, Mehmet Kadri, The development of dialeetie and argumentation
theory in post-elassieal Islamie intelleetual history, Institute of Islamie Studies
Me Gill University, Montreal 2010.
Kilâni, Şerhu âdâbi 'l-bahs, Ankara Milli Kütüphane: 184.
Saçaklızâde, Velediyye, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi:
47381.
Saçaklızâde, Takriru'l-Kavânîn el-Mütedâvile min Ilmi'l-Munâzara, Thk.:
Yusuf Türker, Ankara 2005. (Tahkik; Yusuf Türker'in "Sâçaklı-zâde'nin
' Takrîru 'l-Kavânîn el-Mütedâvile min İlmi 'l-Munâzara' Adlı Eserinin Tahkiki,
Tercümesi ve Konulan Bakımından İncelenmesi, Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2005." adlı
yüksek lisans tezinin bir parçasıdır.)
Saçkalızâde, el- Velediyye, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesi:
37209.
Saçkalızâde, Tertîbu'l-'Ulûm, Thk.: Muhammedb. İsma'îl es-Seyyid Ahmed,
Beyrut 1988.
Semerkandi, Kıstâsu'/- efkâr fi tahkiki'l-esrâr, Thk.: Necmettin Pehlivan,
Ankara 2010, s. 230.(Tahkik; Şemsu'd-dîn Muhammed b. Eşref es-
Semerkandî'nin Kıstâsu 'l-ejkâr fi Tahkiki 'l-Esrâr Adlı Eserinin Tahkiki,
Tercümesi ve Değerlendirmesi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
(Yayınlanmamış Doktora Tezi) Ankara 2010'un I.cildidir.)
Semerkandi, Miftahu 'n-Nazar (Şerhul Mukaddime), Konya Bölge Yazma
Eserler Kütüphanesi: 133.
Semerkandi, Risâle fi âdâbi'l-bahs, Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mehmet
Efendi Koleksiyonu: 6168.

197
Felsefe Dünyası

• Semerkandi, Şerhu '1-Kıstâs, Süleymaniye Kütüphanesi Ayasofya Koleksiyonu:


2558.
• Şirvâni, Şerhu âdâbi'l-bahs, Ankara Milli Kütüphane Adnan Ötüken
Koleksiyonu: 2271.
• Taşköprüzâde, Risâle fî âdâbi'l- bahs ve'I-münazara, Süleymaniye
Kütüphanesi Aşir Efendi Kolaksiyonu: 467.
• Taşköprüzâde, Şerhu âdâbi'l- bahs, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Kütüphanesi: 47555.
• Yusuf Türker, Sâçaklı-zâde'nin ' Takrîru'l-Kavânîn el-Mütedâvile min
İlmi'l-Munâzarcı Adlı Eserinin Tahkiki, Tercümesi ve Konulan Bakımından
İncelenmesi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2005.

198

You might also like