Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 2

Ö T E K I O S M A N L I M E D R E S E L E R G E R I M İ K A L D I ?

Cumhuriyet devrinde kaldırılışına kadar medreselerde hem kelâm, mantık ve felsefe,


hem de fen dersleri okutulmuştur. Avrupa ile arayı kapatmaya çalışan Osmanlı hükümeti,
ıslahat hareketleri çerçevesinde kendisine lazım olan diplomat, bürokrat, hâkim,
asker, mühendis, tabib, baytar, muallim gibi teknik elemanları yetiştirmek üzere yeni
GARİP BİR İDDİA mektepler açmak mecburiyetinde kalınca medreselerde gayet tabii olarak şer’î ilimler
ağırlık kazanmıştır. Osmanlı döneminde kaleme alınmış yüz binlerce yazma eserin yeni
Osmanlı Medreselerinde yeni gün yüzüne çıktığını düşününce, “Osmanlılarda medreseler geri kaldı, fen ve
felsefe okutulmuyordu” türünden klişe beyanların muteber olmadığı anlaşılacaktır.

E krem Buğra
Fen ve Felsefe Kâtip Çelebi, Evliya Çelebi, Cevdet zın- sorgusuz sualsiz kabullenir ve

Okutulmaz mıydı?
E kin ci
Paşa, Koçi Bey gibi öyle bazı isimler bir paradigmanın temeline otur-
Prof. Dr.,
Marm ara vardır ki, çeşitli mevzularda ortaya tur. Osmanlı medreselerinde aklî
Ü niversitesi
Hu ku k attıkları görüşler, popüler karizma- (pozitif) ilimlerin kaldırılıp yerine
Fak ü ltesi
ları sayesinde olsa gerek, münakaşa sadece naklî ilimlerin geçirildiğini,
edilemez ve sorgulanmaz bir kanun bunun da medreselerin bozulma-
maddesi kabul edilir; bundan sonra sında âmil olduğunu iddia eder.
o mevzuya dair fikriyat hep bu Buna mukabil Mektep ve Medre-
kabulün üzerine bina olunur. Os- se müellifi Muallim Cevdet gibi
manlı inhitat ve inhilali (duraklayıp meşhur bir maarifçi, tarihçi ve
çözülmesi) de bu çerçevede izah arşivci mütefekkir buna karşı çıkar.
edilmeye çalışılır. Osmanlı Türklerinde İlim kitabı
Meşhur Osmanlı bürokrat ve müellifi Abdülhak Adnan Adıvar
bibliyografı Kâtip Çelebi, Mîzâ- da aynı fikirdedir.
nü’l-Hak kitabında, Fatih Sultan Osmanlı Medreselerinde İlim
1 04 1 05
Mehmed’in, kurduğu medreselerde kitabının müellifi Cevat İzgi’nin
Derin
Tarih
okutulmasını emrettiği Hâşiye-i tabiriyle, Kâtip Çelebi’nin hakikati
Derin
Ta r i h
Temmuz Tecrid ve Şerh-i Mevâkıf gibi kelâm aksettirmeyen ve gelişigüzel kulla- Te m muz
2 021 2021
derslerinin, sonra gelenler tarafın- nılan bu iddiaları, “Osmanlılarda
dan “felsefiyyattır” diye kaldırıl- medreseler geri kaldı, fen ve felsefe
dığını ve yerine Ekmel ve Hidâye okutulmuyordu” gibi her devirde
gibi fıkıh derslerinin konulduğunu tekrarlanan kalıplaşmış sözlerdir.
söyler. Sonra da “Yalnız bunlarla Son zamanlarda Yaşar Sarıkaya,
iktifa etmek mümkün olmayacağı Osman Kafadar, Ali Bakkal, Şükran
için, ne felsefiyyat kaldı, ne fıkıh!” Fazlıoğlu gibi akademisyenlerin
der. Osmanlı memleketinde ilim buna dair neşriyatı vardır.
pazarına kesat geldiğini ve bunları
okutacak kimsenin kalmadığını id- Düşme veya artma gibi klişe ifade-
dia eder. Ardından da hendese bilen ler nispi bir değer taşır. Yani kişiye
müftü ve kadı ile bilmeyen müftü ve göre değişen sübjektif sözlerdir.
kadının ibretlik hikâyesini anlatır. Elde matematikî değerler ve istatis-
Benzeri iddiaları Taşköprüzâde de tikî veriler olmadığı müddetçe bun-
dile getirir; 1540’larda skolastik lar iddiadan öte geçemez. Kaldı ki,
ilâhiyat ve matematiğin medrese her devirde ilim seviyesinden veya
ulemâsı arasındaki eski itibarını talebenin gevşekliğinden yakınma-
kaybettiğinden ve ilim seviyesinin yan bir ilim adamı yok gibidir.
düştüğünden dert yanar.
Resmî tarih tasavvurunun mi- Hani fetva?
marlarından Uzunçarşılı’nın da Şark dünyasında ilimleri, ulûm-i
içlerinde bulunduğu çoğu yazar, bu nakliyye ve ulûm-i akliyye diye iki-
iddiaları -tarih felsefesi ve meto- ye ayırmak âdet olmuştur. Ulûm-i
dolojisi miyarlarına hiç vurmaksı- nakliyye, tefsir, hadîs, kelâm, fıkıh,
Ö T E K I O S M A N L I M E D R E S E L E R G E R I M İ K A L D I ?

tasavvuf gibi ancak nakil yoluyla ta dâhil kabul eder. Şer’î hükümlerin otobiyografik eserlerden anlaşıl- Medrese mezunlarının fen bilgisini
bilinebilecek ve aklın rolünün sadece hikmetini, yani şârinin maksatlarını Şark dünyasında olduğu dığına göre, Kâtip Çelebi’den çok kâfi görmeyen pozitivistler de, bunu
bunları anlayıp tefsir etmekten ibaret akıl yoluyla anlamaya çalışmak, gibi Osmanlı’da da naklî sonra dahi medreselerde fen dersleri din aleyhtarlığı için malzeme olarak
olduğu ilimlerdir. Ulûm-i akliyye ise mesela namaz niye emredildi, şarap ilimlerin dışında matema- okutulmaktadır. kullandı.
tecrübe ve müşahede (deney ve göz- neden yasaklandı gibi hususları tik, astronomi ve fizik gibi Evet, 19. asırda medreselerde fen
lem) yoluyla varılabilen, matematik, anlamaya çalışmak, gerçi aklîdir aklî ilimler de okutulu- derslerini tercih eden talebe fazla de- 13.242 tane ilmî ve orijinal
astronomi, fizik, kimya, biyoloji, tıp, ama bunun da faaliyet sahası naklin yordu. Her ne kadar Kâtip
coğrafya, sosyoloji, psikoloji, hatta
ğildir. Bu, Tanzimat devrinin maarif eser
sınırları içindedir. Yani her şeyin
tarih gibi ilimlerdir.
Çelebi okutulmadığını söy- politikasının tabii neticesidir. Çünkü IRCICA tarafından cilt cilt neşredil-
felsefesi olur; ama İslâm’ın felsefesi
olmaz. İmam Gazâlî, Yunan filozof-
lese de batılı yazarlar ak- Avrupa ile arayı kapatmaya çalışan miş, Osmanlı ilimler tarihine dair
Acaba Kâtip Çelebi’nin felsefiyyattan sini görmüş ve medreselere Osmanlı hükümeti, ıslahat hareketle- bibliyografik eserlerde çok sayıda
larını ve eserlerini tedkik edip dine
kastı nedir? Fila+sofia, Yunancada hayran kalmışlardı. ri çerçevesinde kendisine lazım olan ilim adamı ve eserinin tanıtımı
dair fikirlerinin 3 hususta küfre ve
“hikmete duyulan aşk” demektir. (diplomat, bürokrat, hâkim, asker, yapılmaktadır. Bu kitaplarda 14.
17 hususta da dalalete yol açtığını
Şark âleminde ilm-i hikmet diye mühendis, tabib, baytar, muallim asırdan 20. asır başlarına kadar ast-
söyler. Bu 3 husus, âlemin kıdemi ve
bilinen felsefe, herhangi bir mesele gibi) teknik elemanları yetiştirmek ronomi, matematik, tıp ve coğrafya
Allah’ın cüz’iyatı bilemeyeceği inan-
etrafında, tenkitçi ve tutarlı vasıfta üzere yeni mektepler açmak mec- sahasında Osmanlı memleketinde
cı ile haşr-ı cismânînin inkârıdır. okutulmuştur. Fransız hükümetinin
sistematik fikir meydana getir- buriyetinde kalmıştı. Böyle olunca kaleme alınmış 13.242 tane ilmî ve
mektir. Bir başka deyişle, kâinatın Kâtip Çelebi bu ilimlere rağbetin talebi üzerine 1741 senesinde hazırla- medreseler gayet tabii olarak şer’î orijinal eser ismi sayılmıştır. Aynı
sırlarını akıl ve muhakeme yoluyla azaldığını, daha da ileri giderek nan Kevâkib-i Seb’a adlı eserde, med- ilimlere inhisar eder oldu. Medrese- devirde yazılan dinî eserler bu kadar
anlamaya çalışmaktır. Medrese an’a- şeyhülislâmın bunların okutulma- reselerdeki tedris usulleri, maarif yi bitiren talebe, çıktığı sınıfa göre fazla değildir.
nesinde hikmet-i tabiiyye de denilen sını yasakladığını söyler. Ama her mantığı ve burada okutulan ders ki- imamlık ve sıbyan mektebi hocalı-
felsefiyyat, felsefe yanında matema- nedense yasakçı şeyhülislâmın adını tapları sayılmıştır. Hikmet, mantık, Osmanlılar en yeni fenni buluşlar-
ğından müderrislik, kadılık, müftü- Gelenbevî İsmail Efendi (1730-1791).
tik, astronomi, fizik, kimya, biyoloji, vermez; buna dair bir fetva da şim- astronomi, matematik ve geometri dan haberdardır; ama demografik
lüğe kadar uzanan geniş bir meslek
tıp, hatta kozmografya ve coğrafya diye kadar bulunamamıştır. Hâlbuki derslerinin bulunduğu görülür. Bu ve ekonomik imkânsızlıklar bunla-
sahasına vazife almaya başladı.
gibi ilimleri ifade eder. aynı Kâtip Çelebi, aynı kitapta, 17. eser yeni harflerle neşredilmiştir. ra talebi engellemektedir. Nitekim gün yüzüne çıkmaya başlamıştır. Şu
asırda kendisinin okuduğu dersler “Marifet iltifata tâbidir. Müşterisiz halde klişe beyanlarda bulunmak
Yazdıklarından anlaşıldığına göre, Kâtip Çelebi’den 122 sene sonra meta zayidir” sözü meşhurdur. Talep veya bunları sorgusuz sualsiz tekrar
1 06
Kâtip Çelebi aslında naklî ilimlerin arasında fen derslerini de sayar. Bu OSMANLI ROKETLERİ 1 07
(1679) İstanbul’da 1 sene yaşamış ol(a)mayınca, tatbikat mahdut kalır; etmektense, ilim ve kültür tarihi üze-
Derin içine giren kelâm ilmini felsefiyyat derslerin revaçtan kalktığını iddia Derin
olan İtalyan asilzadesi Comte de yayılamaz; geriye bakınca da yok gibi rine derinleşmek icap etmektedir.
Tarih
olarak gördüğü gibi, matematik, ettiği devirde cereyan eden Preveze Bugünkü manâda ilmin teknolojiye Ta r i h
Temmuz Marsigli, Stato Militare dell’Imperio sistematik olarak aktarılması 19. asrın görünür. Te m muz
2 021
astronomi gibi ilimleri de felsefiyya- Deniz Muharebesi, üç misli güçlü Aslında şimdilerde bilim ve teknoloji 2021
düşmana karşı, Osmanlı toplarının Ottomano adlı eserinde, medrese başlarındadır. Aslında Osmanlı, zan-
talebelerinin dinî tedrisattan sonra, nedilenin aksine dünyadaki teknolojik Bu miras neden günümüz Türkiye’si- insan hayatını tamamen işgal etti-
menzilinin düşman toplarının men- ilerlemeleri takip etmekle birlikte kat- ne aktarıl(a)madı? Avrupa’yı gezmiş ğinden, neredeyse her şey bu ikisine
zilinden daha fazla olması sebebiyle nesir ve nazım şeklinde yazı yazma kılar da yapıyordu. Mesela Emin Paşa
kabiliyeti kazandıklarını, ardından tarafından Fransızca olarak 1840 insanlar 500-600 sene evvel kurul- indirgenerek izaha çalışılmaktadır.
kazanılmıştır. senesinde neşredilen roket teknoloji- muş ve isimleri Katolik üniversitesi
tarih, mantık, felsefe ve tıp ilmini Hâlbuki insanı insan yapan, konu-
lerine dair kitaptan günümüzde çoğu olarak geçen maarif müesseselerini
Evet, İslâm ulemasının dinî ananeyi iyice öğrendiklerini anlatır. kişinin haberi yoktur: Mémoire sur un
şup düşünmesidir. İhtiyaç duyuldu-
bir tarafa bırakarak, ilahiyatı aklıyla nouveau système de confection des görmüşlerdir. Avrupa ciddi bir re- ğu zaman, bir alet veya silah hızlı
çözmeye çalışan ve çok zaman da 1781-86 seneleri arasında İstan- fusées de guerre. formasyon hareketi yaşamış olma- bir şekilde yapılabilir. Ancak sosyal
bul’da bulunan İtalyan rahip ve edip Kısa bir zaman içinde logaritma sına rağmen müesseselerini ayakta
materyalizme varan bir fikir ya- şerhi kaleme alan ve buna hayran bir meselenin analizi yapılamaz veya
pısını kabul etmemeleri, hatta ona Giambattista Toderini (1728-99), olan Fransız sefirinin “Bizde olsa tutmuştur. Bu da ilim an’anesindeki ciddi hukuk problemi kolayca çözü-
muhalif olmaları gayet anlaşılacak 1787’de Osmanlı literatürü hakkında ağırlığınca altın ederdi” dediği İsmail devamlılığı temin etmiştir. lemez. Çünkü bunlar oturmuş çok
3 ciltlik Letteratura Turchesca isimli Gelenbevî’nin (ö. 1791) bilhassa man-
bir hâldir. Sadece Müslüman âlimler tık üzerine yazdığı kitap ve risaleler, Osmanlı’nın son zamanlarında ciddi ilmî bir altyapı ister. Bundan
değil, diğer semavi dinlerde de aynı eseri neşretmiştir. Burada Osman- asrındakilerin fevkinde olduğu yakın dolayıdır ki Osmanlı ilim hayatında
kurulan yeni mekteplerin kadrola-
hal mevzubahistir. Muallim Cevdet, lı medreselerinde okutulan fen zamanda yapılan çalışmalarda ortaya
lisan, hikmet ve hukuk üzerinde ke-
konulmuştur (Khaled Al-Rouayheb, rının mühim bir kısmı yine med-
buna rağmen medreselerde felsefenin derslerinden tafsilatla ve hayranlıkla sif çalışmalar yapılmıştır. Günümüz
Relational Syllogisms and the reselerden temin edilmiştir. 1924’te
okutulmasından çekinilmediğini bahsedilir. History of Arabic Logic, 900-1900, dünyasının en büyük ihtiyacı, me-
medreselerin kapatılmasıyla binlerce
söyler. Zira muhalif olduğu fikriyatı Boston: Brill, 2010).
Kâtip Çelebi’den Cumhuriyet Mühendishane’nin matematik hocası yıllık bir ilim an’anesi silinmiştir. selelere derinlemesine nüfuz edecek
bilmek elzemdir. devrine kadar yaşamış âlimlerin meşhur Başhoca İshak Efendi çok sa- 1933’e geldiğinde, üniversite reformu mütefekkir/filozoflardır. Mevcut ilim
çoğunun icazetnameleri, yani diplo- yıda Garp lisanı bilirdi. Astronomiden adında, Türkiye’de geçmiş miras ile mirası devam edegelseydi, memleket
mekaniğe, kimyadan arazi ölçümü-
Medreselerde şer’î ilimler maları, ayrıca talebe listeleri tedkik ne kadar hayli kıymetli eseri vardır. irtibatı bir nebze kurabilecek ilim hem hukuk, hem de felsefe sahasında
ağırlık kazandı; çünkü… edildiğinde, din dersleri dışında 1836’da hac dönüşü Süveyş’te vefat adamları da üniversitelerden atılmış- belki parmakla gösterilen ve dünyaya
edince, talebeleri mektep bahçesine ışık tutan bir mevkide olacaktı. Çün-
Cumhuriyet devrinde kaldırılışına kelâm, mantık ve hikmet derslerinin temsilî bir mezar taşı dikmişlerdi. Bu
tır. Osmanlılarda ilim lisanı Arapça
Comte de Marsigli’nin eserinde medreselerde kadar medreselerde hem kelâm, okutulduğu görülür. Osmanlılarda- taş, Tek Parti devrinde kaldırılmıştır. idi. Kütüphanelerde mevcut yüz kü hukuk ve felsefe güçlü bir an’ane-
okutulan fen derslerine dikkat çekilmiştir. mantık ve felsefe, hem de fen dersleri ki ilmiye hayatının tasvir edildiği binlerce yazma eser daha yeni yeni ye dayanmaksızın gelişemez.

You might also like