Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 131

ABDÜLFETTAH EBÜ GUDDE

İslam'da
ADAB-1 MUJ\şERET
Görgü Kuralları

ISBN: 978- 6 05-4709- 2 7-4

T.C. Kültür Bakanlığı

Sertifika No: 23 5 5 7

1 . Baskı

İstanbul, 2015

Yayın Yönetmeni

İsmail Çelik

Notlar Ekleyerek Çeviren:

Hasan Atalay

Baskı Hazırlık

DBY Ajans

Baskı/Cilt
Sistem Matbaacılık
Yılanlı Ayazma Yolu No:8
Davutpaşa / İstanbul
Tel: 0212 482 11 01

:M'ttrum
:Neşriyat

Atikali Mah. Manyasızade Cad. No: 2 7 /A


Çarşamba - Fatih / İstanbul

Tel: +90 2 1 2 53 1 19 91 • www.muallimnesriyat.com.tr


İslam'da

Adab-ı Muaşeret
Görgü JCurallan

ABDÜLFETTAH EBO GUDDE

Notlar Ekleyerek Çeviren:


Hasan Atalay

İstanbul, 2015
ABDÜLFEITAH EBÜ GUDDE
(Rahimehullah)

Son dönemin en önde gelen hadisçilerinden olup 1917


yılında Suriye'nin Halep şehrinde doğdu.
1948 yılında Ezber'den mezun oldu. Ardından da bu üniver­
sitenin Arap Dili ve Edebiyatı bölümünde ihtisas yaptı.
196 1 yılında Şam Üniversitesinde öğretim üyeliğine baş­
ladı. 19 65 yılında Riyad Şeria Fakültesine geçti.
19 66 yılında memleketi Suriye'ye geri döndüğünde Ba­
asçılar tarafından bir yıl hapse mahkfim edildi.
Şeria Fakültesinde 10 yıl süreyle profesör olarak ha­
dis, usulü hadis ve usı11ü fıkıh gibi üst düzey kitaplan
ders olarak okuttu. Alim şehit Bayram Ali Öztürk Hoca­
efendi, merhum Alim Abdülfettah Ebu Gudde hakkında
şöyle demiştir:
"Rahmetli Abdülfettah Ebu Gudde Suriye'li alim, Riyad'da
vefat etti. Kütüphanesi htilô duruyor. 29.000 cilt! Alim
(diye) buna diyoruz."
1997 yılında Riyad'da vefat eden Ebu Gudde'nin temel
İslam bilimlerinde, çok geniş kapsamda, yetmişten fazla
eseri bulunmaktadır.
İçindekiler

» Mütercimin Önsözü ..........................................................................................


11

» Mukaddime ............................................................................................................ 13

Birinci Bölüm
Edeb
» İslam'da Edebin Önemi .................................................................................. 17

İkinci Bölüm
Aile İçindeki Edebler
» Kapıyı Yavaşça Açıp Kapatmanın Önemi ........................................... 23

» Eve Girip Çıkarken Selam Vermenin Önemi .................................... 24

» Eve Geldiğini, Evdekilere Bildirmenin Önemi ................................


26

» Bir Mekana Girmeden Önce İzin Almanın Önemi ....................... 28

» Kapıyı Kibarca Çalmanın Önemi... ...........................................................


32

» "Kim o?" diye Sorulduğunda, "Ben" diye Cevap Vermemek .. 35

Üçüncü Bölüm
Ziyaret ve Misafirlik Adabı
» Ziyarete Gitmeden Önce, Ziyaret Edilecek Kimsenin
Halinin Sorulması .............................................................................................. 41
» Ziyaret Edilen Evde, Etrafı Süzmemek ................................................ 43

»Ayakkabılan Giyerken ve Çıkanrken Dikkat Edilmesi


Gereken Edebler ................................................................................................. 46

» Ziyaret Edilen Evde, Ev Sahibinin Gösterdiği Yere Oturmak 4 7


» Misafir Olunan Evde, Özel Eşyaları Kanştırmamak .... ...............49
» Ziyaret İçin Uygun Bir Zamanı Belirlemek ....................................... 50

» Ziyaret Esnasında Gereksiz Konuşmamak ....................................... 51

» Bir Meclise Girildiğinde Selam Vermek ve Musafaha


Yapmak ..................................................................................................................... 52

» İki Kişinin Arasına Oturmamak ve Üç Kişinin


Bulunduğu Bir Mecliste İki Kişinin Kendi Aralannda
Konuşmaması. . . . . .. .. . .
....................... .. ..... .. . .. ........................ ..... ............................ 54

Dördüncü Bölüm
Büyüklere ve Anne-Babaya Karşı Adab
» Büyüklere Saygı Göstermek. ....................................................................... 59

» Büyüğü Küçüğün Önünde Tutmak ve Yürürken


Sağından Yürümek ............................................................................................
61

» Alimlere, Büyüklere ve Fazilet Sahibi Kimselere


Öncelik Tanımak ................................................................................................. 63

»Anne-Babaya Hürmet Göstermek Gerekir ........................................ 71

»Anne Babaya İyilik ve İhsanda Bulunmak ........................................ 73

» Ziyarete Gidileceği Zaman Kılık-Kıyafete Özen


Göstermek ve Küçükte Olsa Hediye Götürmek Gerekir ........... 75

» Eve Misafir Geldiğinde veya Bir Yere Misafir Olarak


Gidildiğinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar . . . ....................... 77

Beşinci Bölüm
Hastayı Ziyaret Etme Adabı
» Hastalan Ziyaret Etmek Gerekir .............................................................. 81

» Ziyaret Süresini Kısa Tutmak . . . ................................................................ 83


» Hasta Ziyareti Esnasında Dikkat Edilmesi Gereken
Edebler . . . ................................................................................................................. . 85
» Hastaya Acı veya Kötü Bir Haberi Bildirirken Dikkat
Edilmesi Gereken Hususlar . . . ..................................................................... 87

Altıncı Bölüm
Taziye ve Başsağlığı Dileme Adabı
» Cenazelere Katılmak ve Yakınlanna Başsağlığı Dilemek ........ 91

» Taziye Esnasında Konuşulması ve Söylenmesi Güzel


Olan Şeyler .
. . . .......... .................................................................................. ............. 93

Yedinci Bölüm
Sohbet ve Konuşma Adabı
» Konuşurken Ses Tonuna Dikkat Etmek . . . ....................................... 10 1

» Başkası Konuşurken Dikkatlice Dinlemek. . . .... ............................. 10 4

» Konuşan Kimsenin Sözünü Kesmemek . . . ....................................... 10 6

» Başkasına Sorulan Sorulara Saygı Gösterip, Cevap


Vermek İçin Atılmamak . . .. .
................................................... .. .. .. ................ 108

» Hanımlar Ziyarete Gittikleri Zaman Dikkat Etmeleri


Gereken Edebler . . .... ............ ............................................................................ 110

» Uyuyan Kimselere Saygılı Olmak . .


........................... .. .......................... 11 2

Sekizinci Bölüm
Nikah ve Düğün Merasimleri
» Nikah ve Düğün Davetlerine İcabet Etmek ..
. . . ......................... . ... 11 7

» Nikah Akdini Herkese Duyurmak ........................................................ 118

» Düğün Merasimlerine Katılarak, Evlenen Çiftleri Mutlu


Etınek ...................................................................................................................... 12 0

» Evlenen Çiftleri Güzel Dualarla Tebrik Etmek ............................. 121

» Düğün Eğlencelerinde Sının Aşmamak ........................................... 12 3

» Son Söz . . .
................. .......................................................... ......................... ............ 125
Mütercimin Önsözü

Kalplerimizi Kur'an ve sünnet nuruyla tenv1r eyleyen


(süsleyen), Allah-ü Teala'ya hamd-ü senalar olsun.
"Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyu­
rarak bizlere edep ve ahlakı tavsiye eden Rası1lullah (sallallahu
'aleyhivesellem)'e, aline, ashabına ve onların takipçileri olan sa­
lih zevat-ı kirama da salat ve selam olsun.
Elinizdeki bu eser, merhum Abdülfettah Ebu Gudde'nin
"Min Edebi'l-İslam" isimli eserinin tercümesidir.
Hepimizin bildiği üzere edep, hayatımızın tüm alan­
larını ilgilendirmektedir. Nitekim peygamber efendimiz
(sallallahu 'aleyhi ve sellem) "Edepten mahrum olan kimse, tüm ha­
yırlardan mahrumdur" buyurarak, hayatımızda edebin ne
kadar önemli olduğunu bildirmektedir.
Aynı şekilde efendimiz (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'in torunla­
rından Şeyh Mustafa İsmet Garibullah (Kuddise Sirruhu)
edep hakkında şöyle buyurmaktadır:

• J .1. j_
� J�Y. �.) "':-'� ı
;; . • !t ,
,
, '

�r -r- ..;.ı�1 � �A �
"Edep ilmiyle bulunur hakikat,
Ne bilsin bi edep sırr-ı şeriat."

Mütercimin Onsözü .. .. . . . . .. . . .. .. . . . . .. . . . . .. .. .. .. .. .... .. .. .. .. .. .. .. .. .... .. .. .. .. . . . . . .. . . .... . . .. . . .. 11


Manası: "Hakikat (ihlas ) ancak edepli olmakla elde edilir.
Edepsiz kimse ise şeriatın sırlanna asla muvaffak ola­
maz:'
Görüldüğü üzere "Edep olmadan, ihlas elde edilemiyor."
Onun için Allah-ü Teala'ya dua ederken edep istemeliyiz.
Çünkü •ihlas ve •hakikat edeple elde edilmektedir. Nite­
kim hazreti Mevlana Mesnevfsinde şöyle buyurmaktadır:
"Mevla Teala'dan edebe muvaffiikiyet (kavuşmak)
istiyorum.
Çünkü edebi olmayan kimse, Allah-ü Teala'nın lüt­
fundan mahrum kimsedir:·
Hal böyle olunca, her zaman ve her yerde edebe dik­
kat etmemiz gerekir ki; Mevla Teala'nın lütfuna mazhar
olalım.
İşte bu kitapta merhum Alim Abdülfettah Ebu Gudde
bizlere "nerede? nasıl?" davranmamız gerektiğini bildir­
mektedir. Bizde elimizden geldiği kadanyla kitabın metnine
sadık kalarak tercüme etmeye çalıştık Gerektiği yerde ma­
nası kapalı kelimeleri, parantez ve dipnotlarla açıklamaya
gayret ettik Aynı şekilde okuyucunun kolayca okuyabilme­
sini sağlamak için metne uygun başlıklar koyduk
Mevla Teala'dan isteğimiz; okuyan kimselerin bu eserden
istifade etmeleri ve bizi de bu eserle mükafatlandırmasıdır.
Zira her şey Mevla Teala'dandır. O'nun tevfik ve lütfu olma­
saydı biz bir kelime bile yazamazdık Bundan dolayı Mevla
Teala'ya bize verdiği ni'metler adedince hamdü senalar ol­
sun. Verdiği ni'metlere şükredenlere de selam olsun.

Hasan ATALAY

ız ....... .. ................ .. .. ................... İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


. . . .
Mukaddime

Ta'zim (saygı) ve senanın (övgünün) merkezi alemlerin


Rabb-i Allah'ü Teala'ya hamdü senalar olsun.
Yüce yaratı.asının kendisine salat ettiği efendimiz Mu­
hammed (sallallahu 'aleyhivesellem)'e, aline, ashabına ve onlara tabi
olan pak ve temiz kimseler üzerine de salat ve selam ol­
sun. Allah'tan hakkıyla sakınan kimseler, efendimiz (sallallahu
'aleyhi ve sellem)'in göstermiş olduğu hidayet yoluna ve edeple­
rine tabi olan (uyan) seçilmiş kimselerdir.
Allah'ım! Sözümüzde ve yaptığımız işlerde onlara itti­
bayı bizlere rızık olarak ver! Bizim canımızı onların yolu
ve sevgisi üzere al! ( Amin)
Bu ince risaleyi "Min Edebi'l-İslam " diye isimlendirdim
ve bu risalede kardeşlerimin, arkadaşlarımın, hanımıyla ve
erkeğiyle bu edepleri yapmakta hataya ve gaflete düştü­
ğünü gördüğüm çoğu kimselerin faydalanabileceği, İslam'ın
edeplerinden kısa cümleleri bir araya getirdim.
Dostlarımın ve kardeşlerimin çoğunu bu edeplerden ga­
fil ve hanımıyla, erkeğiyle bunları bilmekte (uygulamakta)
hataya düştüğünü gördüm. Bu risaleyi yazmakla onlara bu
edepleri hatırlatmayı murad ettim. Bu edepleri onlardan
daha güzel yapan biri değilim ve bu edeplere ihtiyacım ol­
madığını da savunmuyorum (yani bu edepleri uygulama

Mukaddime .. .......................................... ..... ........................... .. ............... .. .... .. . .. ı3


hususunda bende hataya düşüyor ve bu edeplere benimde
ihtiyacım var). Ancak bu edepleri hatırlatmakla muradım,
hakkı ve sabn tavsiyedir.
Ayrıca Mevla Teala'nın:

�J.Jı e <S}�ı �� }1.J


"{Habibim!) Sen öğüt ver! Şüphesiz ki öğüt vermek,
müminlere fayda verir."1 emrine açık bir şekilde sarıl­
maktır.
Allah-ü Teala bu hatırlatmalarla, bu risaleyle ve diğer
risalelerle beni ve (mümin) kardeşlerimi faydalandırsın.
Dünyada ve ahirette, yardımıyla ve hidayetiyle bizi sahip­
lensin. Zira Allah-ü Teala salih kulların sahibidir.

Abdülfettah Ebu Gudde


Riyad, 1 Muharrem 1 4 1 2

1
Zariyat Suresi, Ayet: 55
Not: Bu risalede geçen Hadis-i Şerifler; derece bakımından ya
"sahih"' ya da "hasen" Hadis-i Şeriflerdir.

14 . . . ..... .. .. ................................. İslarn'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


.
Birinci Bölüm
Edeb
İslnm 'da edebin Önemi

Şüphesiz İslam Dini'nin çok edepleri ve faziletleri var­


dır ki, bunlar hayatın tüm alanlarını ilgilendirir. 1
İslam Dinindeki bu edepler büyüğe-küçüğe, kadına­
erkeğe herkese şamildir. Zira Peygamber Efendimiz (sallallahu
'aleyhi ve sellem) in buyurduğu gibi:
'

"Muhakkak ki kadınlar (yaratllışta, tabiatta ve şeriatln


hükümlerini yerine getirmekte) erkeklerin benzeridir."2
Bundan dolayı, İslam edeplerini yerine getirme hu­
susunda erkekten istenilen kadından da istenilmiştir. Ka­
dın ve erkeğin bu edeplere riayet etmesiyle İslam dini bi­
linir ve yayılır.

1
Hatta helaya giriş-çıkış adabı, helada oturuş şekli ve istinca gibi
en basit sanılan işler bile bu edeplerin içinde yer almaktadır. Bazı
müşrikler büyük sahabl Selman-i Farisi (radıyallahu'anh)'a kızarak: "Si­
zin Peygamberiniz, helada ne yapılacağına vanncaya kadar her şeyi
öğretiyor'' diyerek alay ediyorlardı. Selman-i Farisi (radıyallahu'anh)'da
onlara: "Evet! Bizim Peygamberimiz helada kıbleye dönmemizi, sağ
el ile temizlenmemizi yasaklamıştır'' dedi. (Müşlim, Kitabu't-taharet,
c.3, s.152)
2 Ebu Davud, Kitabu't-Taharet,c.1,s.1 62

Edeb . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
17
İslam dini, imanlı kişinin imanda kemale ermesi ve
insanlar arasında düzenin sağlanması için, bu üstün edep­
lere uyulmasını istemiş ve insanları buna yönlendirmiş­
tir. Hiç şüphesiz bu kurallara uymak, insanın güzelliğini
arttırır ve toplum içerisinde sevilip sayılan bir kimse ha­
line getirir.
Bu kitapta zikredilen edepler, Şeriat'ın özü ve maksat­
lanndandır. Bu kitabı "edepler'' diye isimlendirmem sadece
o edepleri bilmek değil aksine hayatın her anında uygula­
mayı sağlamaktır. Kişi bu edepleri yapmakta mecburidir.
Bu kitapta anlatılan edepleri kişi dilerse yapar, dilerse yap­
maz diye bir seçenek yoktur. Bilakis bu edepleri yapmak
zorundadır.
İmam-ı Karafi, "el-fun1k" isimli eserinde, rütbe bakımın­
dan edebi amelden üstün tutmuş ve şöyle söylemiştir:
"Şüphesiz az bir edep, çok amelden daha hayırlı-
dır:'
Bundan dolayı büyük alim Ruveym, oğluna: "Ey oğlum!
Amelini tuz, edebini ise un yap!" buyurmuştur.
Yani edebin o kadar çok olsun ki; tuza nisbetle tuzdan
daha ince olan un gibi olsun. "Çok edeple yapılan az bir amel'i
salih, az edeple yapılan çok amelden daha hayırlıdır:' 3
Ben derim ki; Her ne kadar bu edeplerden bazılan nor­
mal ve basit gözükse de, bunları hatırlatmakta garipsene­
cek hiçbir şey yoktur. Çünkü birçok insan bunlan yapmakta
hataya düşmekte ve güzellik, olgunluk ve seçkin kişilik va­
sıflanyla sıfatlanan, İslami şahsiyetine gölge düşürmekte ve
kendi itibarını sarsmaktadır.
Rası1lullah (sallallahu'aleyhivesellem) buna işaret ederek, saha­
beden bir gurup yanında iken şöyle buyurmuştur:
3
El-Fun1k, cilt:3 , sahife:% ve cilt:4, sahife:272

ıs .................. ...................................
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
<:ı - . 1 1 ;.._ 0 J l,j ! <:ı
'!
J o

r� �� ı.f"' Y�, r-�


,,. "' ,,. J ı;ii

�ts- ı;� J> ,�L>-�


. ı...r-
�!_��il':;-
---
�..:.__ �iı �
J � . , .

"Kesinlikle siz kardeşlerinizin yanma gelmeyi murad etti­


ğinizde, (binek/eriniz olan) develerinizi ve elbisenizi güzelleş­
tirin ve düzeltin! Hatta (o kadar düzgün olsun ki), {insanın
vücudundaki) ben nasıl fark ediliyorsa, siz de (güzelliğiniz
ve temizliğinizle) öyle fark edilin!
Ş üphesiz ki Allah (celle celalüh) çirkin olan söz ve fiil i
sevrnez."4
Dolayısıyla bir müslümanın giyim ve kuşamdaki gü­
zelliğine, görünüşüne, düzen ve tertibine ziyade dikkat et­
mesi gerekir.
Doğru yola ulaştıran ancak Allah-ü Teala'dır.

4
Bu Hadis-i Şerifi Ebu Davud, Ahmed b. Hanb�l ve Hakim "Müsted­
rek" isimli eserinde, Sehl b. Hanzala (radıyallahu anh) dan rivayet et­ ' '

mişlerdir.

Edeb ............................. ..................... ................................................................. 19


İkinci Bölüm
Aile İçindeki Edebler
JCapıyı J?av�ça
fiçıp JCapatmanın Önemi

Eve girip çıkarken kapıyı sert bir şekilde kapatma veya


kapıyı şiddetli kapanacak şekilde bırakma! Çünkü bu davra­
nış, müntesibi olmakla şeref duyduğumuz İslam nezaketine
aykırıdır. Bilakis kapıyı elinle yavaş bir şekilde kapat!
Umulur ki sen Aişe (radıyallahu'anha) validemizin Rası1lullah
(sallallahu 'aleyhi ve sellem)'den rivayet ettiği şu Hadis-i Şerifi duy­
muşsundur:
J

�� � 8 �j ,tlj �� �� ı..i 0fa.� �)1 (J�


,,, o ,,, ,,, ,,, Gi ,,, J ,,.. ,,, o "

�L.!. \rı �

"Muhakkak ki yumuşakllk (kibarllk) bulunduğu şeyi


güzelleştirir. Bir şeyden yumuşakllğı almdığı zaman da bu
a/mma o şeyi çirkinleştirir."1

1
Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Birr, Sıla ve Adab,c.4, s.2004, H adis
No:2594

Aile İçindeki Edebler ... . .. . ......... .............. . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .


. 23
eve Girip ÇıkarkEn
Selam Vennenin Önemi

Eve girerken veya evden çıkarken ehlinden olan kadın­


erkek herkese İslamın şian ve Müslümanlann selamı olan
"Esseldmü aleyküm ve rahmetul/ahi ve berakatüh" diyerek
selam ver.
İslamın alameti olan bu selamı "iyi sabahlar'', "günay­
dın", "tünaydın" ve "merhaba" gibi lafızlarla değiştirme!
Zira senin bu selamı, başka lafızlar ile değiştirmen İs­
lam alameti olan bu selamın yok olmasına sebeptir.
İslamın şian ve Müslümanların alameti olan bu selamı
Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) hem kavliyle (sözüyle) hem
de fiiliyle (yaşantısıyla) bizzat tatbik etmiş ve onu güzel
hizmetçisi Enes (radıyallahu 'anh)'ya öğretmiştir. Nitekim Enes
(radıyallahu 'anh) şöyle buyuruyor: "Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sel­
lem) bana:

,,,. ,. ,,, .... ,,.. tP,,.. J , "' ,,, ,,,. ,. ,,, o ....
, ,
....

�ı�J'41S-�;.�A'F�ı���ı�hş�4
"Ey oğulcağızım! Evine girdiğin zaman ailene selam ver!
Bu hem sana hem de ailene bereket getirir."2
z
Sünen-i Tinnizl, Kitabu'l-İsti'zan, c.5, s.59, Hadis No:269 8

24 .....................................................
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Tabiinin önde gelenlerinden Katade (rahimehullah) şöyle bu­
yurmuştur: "Eve girdiğin zaman ailene selam ver! Çünkü
onlar, senin selamına en layık kimselerdir:'
Ebu Hüreyre (radıyallahu'anh) şöyle nakletmiştir: "Rasfilullah
şöyle buyurdu:
(sallallahu 'aleyhi ve sellem)

I�� ,� �I Jt r-5..l>-I �I l�t


.... ,,. " o,.. ,,,
f�
o.
,
o
, ,
J • ...
J J •
01 �ljl
- o ı;;;; ; : o ,,.. ,,. - o,..
l.ı '1 )'\ � ,!L:..�liı
,,..

ô' ·)'\:
- -

,j>:' � �; ıJ.J - ı--=- ,

"Bir meclise girdiğiniz vakit selam verin! Oradan Ç1ka­


cağmız vakityine selam verin! Zfra girerken verilen selam,
çıkarken verilen selamdan üstün değildir. (çıkarken verilen
selam daha üstündür)."3

3
Sünen-i Tırmizi, Kitabu'l-İsti'zan, c.5, s.62-63, Hadis No:2706

Aile İçindeki Edebler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 s


ct?e Geldiğini,
ct?dekilere </Jildirmenin Önemi

Eve geldiğin zaman, içerdekileri korkutmamak için


veya ailesine güvenmeyip baskın yapan biri durumuna
düşmemek için, yanlarına girmeden önce geldiğini on­
lara bildir!
Ebu Ubeyde Amir b. Abdullah b. Mes'ud (radıyallahu 'anh)
şöyle anlatıyor: "Babam (Abdullah b. Mes'ud) eve geldiği
zaman, yüksek sesle konuşarak, kendisinin geldiğini bize
bildirirdi:'
Ahmed b. Hanbel (rahimehullah) şöyle demiştir: "Kişi evine
geldiği zaman öksürmesi veya ayaklarını yere vurarak gel­
diğini haber vermesi, çok güzel bir davranıştır:'
Ahmed b. Hanbel (rahimehullah)'ın oğlu Abdullah da baba­
sını şöyle anlatıyor: "Babam mescidden eve geldiği zamanda
içeriye girmeden önce bazen ayaklarını yere vurarak ba­
zen de öksürerek geldiğini bize haber verirdi."
Buhari ve Müslim'in Cabir (radıyallahu anh)'dan
' aktardık­
ları rivayete göre:

26 .....................................................
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
"Rası1lullah (sallalliihu'aleyhi ve sellem) yolculuktan gece dönen
kimsenin baskın yaparcasına haber vermeden evine gel­
mesini yasaklamıştır:' 4

4
Sahih-i Buhari, Kitabu'l-Hacc, c.8, s.312, Kitabu'n-Nikah, c.16, s.424-
427 Sahih-i Müslim, Kitabu'l-İmara, c.3,s.1528

Aile İçindeki Edebler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 7


</Jir Mekana Ginneden Önce
İzinJfll,manın Önemi

Kendi odalanna girmek istediğin kimselerden izin al


ki, onların veya senin sevmediğin hal üzerine onlan gör­
meyesin!
Bu odalanna gireceğin kimseler annen, baban, çocuk­
lann veya bir başkası olabilir. Böyle olması bu edebi terk
etmene gerekçe olmaz. Bu husus herkes için geçerlidir.
İmam-ı Malik (rahimehullah) "el- Muvatta" isimli hadis kita­
bında Ata b. Yesar (rahimehullah)'dan mürsel 5 olarak şu Hadis-i
Şerifi rivayet etmiştir:

��, Lr :Jw r-
.:i:�- � iiıı i :Uı J ',J JL �-
.J ı..r- , .)-" . J �I ,
.


'

\�I ı)S-
,

,�ı � r.Ş.�· ı ı.r-ı!...)"�tı Jlli '�


_, , ,,.. ,,,,.. ,,.. ,,.. ,,..,,..
. o , . :Jlli
ı:�:: :
, •. �

,1:.1;;. ��Lı :�i:�- � iiıı i :Uı j - Jw


ı..r- , .)-"J
·

, ,- .J ,.

� �

5
Mürsel: 'Tabii'nin Hadis-i Şerifi dinlediği sahabiyi zikretmeyip, sanki
o Hadis-i Şerifi doğrudan Efendimiz (sallallahu'aleyhi vesellem)'den işit­
miş gibi rivayet ettiği Hadis-i Şeriftir." (Mütercim)

28 ..................................................... İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


·ı : ı��ıı JW
,,.. "" J , , ,,
,ı-:.�.)\.>.
"'t""' , ı.1� ı.r- J"
�\ ,ı-.•\;.
� ��l:.:.,�ı : ,_- � fuı İ -:.. �I J
.::i :�-.J,. Jili '
,
.)
�, .J-
. , ,

!��4)-- LAi) �l
,'-j :Jl.i
ı:,,�t:..:..Lt: ,_-
,,.. o : ,, (jj ,,, J, (jj J, J ,,, ...
1-:..1 ;..

d:�-.J � �I 1 -:.. .ııl J ', Jli
,

, �, . .J-
.)
"Bir adam RasO.lullah (sallallahu'aleyhi ve sellem)'e:

''Annemin odasma girerken izin almalı mıyım?" diye


sordu.
Raso.Jullah (sallallahu'aleyhi ve sellem):
"Evet" diye cevap verdi.
Adam: "Ben onunla aynı evde yaşıyorum" dedi.
RasO.lullah (sallallahu'aleyhivesellem): "Ondan (annenden) izin
al!" buyurdu.
Adam: "Ben onun hizmetini görüyorum" dedi.
RasO.lullah (sallallahu'aleyhive sellem): "Yine de izin al! Onu çıp­
lak olarak görmek ister misin?" buyurdu.
Adam: "Hayır" deyince,
Raso.Jullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem): "Öyleyse odasma girme­
den ewel ondan izin al!"6 Buyurdu.
Bir adam Abdullah b. Mes'ı1d (radıyallahu'anh)'a gelerek: ''.An­
nemin yanına girerken izin almalı mıyım?" diye sordu.
Abdullah b. Mes'ı1d (radıyallahu'anh): "Onun her halini gör­
mek istemiyorsan, izin al!" buyurdu.
Abdullah b. M es'ı1d (radıyallahu 'anh)'ın hanımı Zeynep
şöyle demiştir: "Abdullah b. Mes'ı1d (radıyallahu
(radıyallahu 'anha)

6
el-Muvatta', Kitabu'l-İsti'zan, c.2, s.963

Aile İçindeki Edebler . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . .. . . . .. . . . . . . .. .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. .. . . .. . .. . .. . .. . . . . 29


(dışardan eve geldiğinde) izin almadan içeriye girmeyi
'anh)
çirkin gördüğü için, kapıya gelince öksürürdü:'
İbn-i Mace'nin, tıp kitabının sonunda: "Abdullah b.
Mes'ı1d (radıyallahu 'anh) eve geldiği zaman ses çıkarır ve öksü­
rürdü" diye rivayet vardır.
Bir adam Huzeyfe b. Yeman (radıyallahu 'anh)'a: "Annemin
odasına girerken izin almalı mıyım?" diye sordu.
Huzeyfe b. Yeman (radıyallahu 'anh) ona: ''.Anneni uygunsuz
bir halde görmek istemiyorsan, izin al!" Buyurdu.
Tabiinden Musa b. Talha (rahimehullah) şöyle demiştir: "Ba­
bam Talha (radıyallahu 'anh)'la birlikte annemin yanına girecek­
tim. Babam girdi, bende onun peşinden girecektim ki, ba­
bam beni geriye doğru hızlı bir şekilde itti ve bana: "Yoksa
izin almadan mı gireceksin?" dedi.
Abdullah b. Ömer (radıyallahu'anh)'ın azaldı kölesi Nafi şöyle
anlatıyor: ''.Abdullah b. Ömer (radıyallahu'anh) ergenlik çağına gir­
miş olan çocuklarının odasını ayırır ve izin almadan yan­
larına girmezdi.
İbn-i Cüreyc (radıyallahu 'anh), Ata b. Ebu Rebah (radıyallahu
'anh)'ın şöyle dediğini anlatıyor: "İbn-i Abbas (radıyallahu 'anh)'a
hitaben: "Kız kardeşlerimin odasına girerken izin almalı
mıyım?" diye sordum.
O da: "Evet" diye cevap verdi.
Ben: "Onlar benim evimde ve himayemde yaşıyorlar,
ayrıca onların geçimlerini de ben sağlıyorum" deyince,
İbn-i Abbas (radıyallahu'anh): "Onları çıplak görmek hoşuna
gider mi?" diye sordu ve şu Ayet-i Kerimeyi okudu:

30 ..................................................... İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


"Sizden olan çocuklar buluğ (ergenlik) çağma ulaş­
tık/an zaman, kendilerinden önceki (ergenliğe girmiş)
kimseler (büyüklerinden dıiima) izin aldık/an gibi, onlar
da (her vakit) izin alsınlar:' 7
Daha sonra İbn-i Abbas (radıyallahu'anh): "(Bir yere girerken)
izin almak herkes üzerine vaciptir (gereklidir):' buyurdu.
İbn-i Mes'ud (radıyallahu'anh): "Kişi annesinin, babasının, kız
ve erkek kardeşinin odasına girmek istediğinde izin alma­
lıdır" buyurmuştur.
Aynı şekilde Cabir (radıyallahu 'anh)' da şöyle buyurur: "Bir
kimse, çocuğunun, kız kardeşinin, erkek kardeşinin, yaşlı
bile olsalar anne ve babasının odasına girerken izin alma­
lıdır."
Bu (zikrettiğimiz) rivayetlerin çoğunu Buhari "el-Edebü'l
Müfred" isimli kitabında nakletmiştir. İbn-i Kesir (rahimehullah)
da "Tefsirinde" yukarıda geçen (Nur Suresi, Ayet:59) ayet-i
kerimenin tefsirini yaparken bu rivayetlerin bir kısmını
zikretmiştir.

7 Nur Suresi, Ayet:59

Aile İçindeki Edebler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 31


J<:apıyı JC,ibarca Çalmanın Önemi

Arkadaşının, kardeşinin, tanıdığın veya tanımadığın


bir kimsenin kapısını çaldığın zaman, kapıda bulunduğunu
fark ettirecek şekilde kapıya hafifçe vur! Zalim ve kötü kim­
selerin yapnğı gibi, kapıya sert ve şiddetli vurarak, edebe
aykın hareket etme!
İmam Ahmed b. Hanbel (rahimehullah)'a din hususunda
soru sormak için gelen bir kadın, kapıyı sert bir şekilde
çalınca, İmam Ahmed (rahimehullah) bir taraftan kapıyı açıyor,
bir taraftan da: "Bu, polislerin kapı çalmasıdır!" diye kendi
kendine söyleniyordu.
Sahabiler, RasUlullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'in kapısını nr­
naklanyla çalıyorlardı. Buhar! "el-Edebü'l Müfred" isimli
kitabında sahabilerin Rasülullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'e karşı
olan edebinden rivayetler nakletmiştir.
Ev halkı, kapıya yakın bir yerde oturuyorsa, kapıya ha­
fif bir şekilde vurman yeterlidir. Fakat ev halkı, kapıya uzak
bulunan bir odada oturuyorsa, o zaman içerdekilerin işite­
bileceği şekilde kapıya vurman gerekir! Geride de zikretti­
ğimiz üzere Rası1lullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem):

32 . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
"Muhakkak ki yumuşaklık (kibarlık) bulunduğu şeyi
güzelleştirir. Bir şeyden yumuşaklığı almdığı zaman da bu
almma o şeyi çirkinleştirir.11 8 buyurmuştur:
Aynı şekilde Rası1lullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) şöyle bu­
yurdu:

"Nezaketten mahrum olan kimse, tüm hay1rlardan


mahrumdur."9
İki vuruş arasında çok kısa olmayan bir zaman aralığı
koyman gerekir. Bu süre, abdest alanın güzelce abdestini
tamamlayabileceği, namaz kılanın namazını acele etmeden
kılabileceği, ağzında lokma olanın lokmasını rahatlıkla çiğ­
neyebileceği bir zamandır: Bazı alimler, iki vuruş arasındaki
zamanı, kapıya vurulduğu anda henüz namaza başlayan bir
kimsenin dört rekatlık bir namazı kılabileceği kadar vakit
olması gerektiğini belirtmişlerdir:
Kapıya aralıklı olarak üç defa vurduktan sonra, "evdeki
kişi meşgul olmasa kapıyı mutlaka açardı" kanaatine vanla­
rak, hala kapı açılmamışsa, hemen oradan ayrılman gerekir:
Zira Rası1lullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

J�
-_:,i� � �l>t ı:,1Lı ı1ı
�1Y-rü �� r
:· l

"Sizden biriniz (bir yere girmek için) üç defa izin ister


de, kendisine izin verilmezse, hemen oradan aynlsm.1110
Kapıya vurup açılmasını beklerken, kapının tam önünde
değil, sağında veya solunda dur!
8
Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Birr, Sıla ve Adab,c.4, s.2004, Hadis
No:2594
9
Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Birr, Sıla ve Adab, c.4,s.2003-2004
10 Sahih-i Buhari, Kitabu'l-İsti'zan, c.1 8, s.297; Sahih-i Müslim, Kitabu'l­
Adab, c.3, s.1694

Aile İçindeki Edebler .. .. ...... . . . . . . . . . .. . . . . . . .. . .. . . . . .. .... . .. . .. . ...... . . . . . ........ . 33


.. . . . . .. . .. . .. .. . . .
"Rasülullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem), bir kimsenin kapısına
geldiği zaman, kapmm tam önünde değil, sağ veya sol ta­
rafinda dururdu." 11

11
Ebu Davud

34 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


"J(im o?" diye Sorulduğunda,
"C/Jen" diye Cevap -Vermemek

Bir kimsenin kapısını çaldığın zaman, sana; "Kim o?"


denilince, seni tam olarak tanıtan açık ismini söyle! "bir
kimse': "ben" veya "bir şahıs" gibi sözler söyleme! Çünkü
bu sözler, soru soran kimseye, kapıyı çalan kişi hakkında
bir bilgi ifade etmez.
Kapısını çaldığın kimsenin, senin sesini tanımasına gü­
venme! Zira sesler ve nağmeler (konuşma şekilleri) birbi­
rine benzer ve ayırt edilemeyebilir ve kapısını çaldığın her
insan senin sesini tanımayabilir ve ayırt edemeyebilir. (Ki­
şinin, sesleri algılama organı olan) kulak, sesleri ayırt ede­
bilme hususunda isabetli olduğu gibi, bazen de yanılabil­
mektedir.
Şüphesiz Rası'.llullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) kapıyı çalan
kimsenin "ben" diye cevap vermesini kerih (çirkin) gör­
müştür. Çünkü bu (ben diye vermek) kapıyı açacak kimse
için hiçbir anlam ifade etmez. Buhari ve Müslim'in, Cabir
b. Abdullah (radıyallahu 'anh)'dan rivayet ettiklerine göre (Cabir
b. Abdullah (radıyallahu 'anhl) şöyle dedi:

Aile İçindeki Edebler . ... ... ....... ..... ... .. . .. . .... ... .. . .. .. . . . . . .. . .. . .. . .. .. ... . ... .. . . .. ... ... ... . .. . . . 3s
: - :Jili ,�LJ\
rJ" . .
! �;� !:� � �I i . �ıı ! �;i
- .:: -:... � .
r- .J - ı..s- '-!'::'
-

!� d �l :�j � �\ )_;, 0Jı Jın ,d :.! j;; �ıllı


'

�f �ts-
"RasUlullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) in (evinin önüne gelip)
'

kapısına vurdum. "Kim o?" diye sordu. "Ben" diye cevap ver­
dim Böyle cevap verince, Rasü/ullah (sallallahu'aleyhivesellem): "Ben ...
ben?'' diye cevap verdi. Zannedersem Rasulullah (sallallahu'aleyhi
vesellem) benim böyle cevap vermemi kerih (çirkin) gördü.''12

Bundan dolayı sahabe'i kiram (raclıyallahu'anhüm)) kendilerine


"kim o?'' diye sorulduğunda isimlerini söylüyorlardı. Buhari
ve Müslim, Ebu Zer (radıyallahu'anh)'dan rivayet ediyorlar:

"Ebu Zer (radıyallahu 'anh) anlatıyor: "Bir gece evden pktım.


Bir de baktım ki RasU/ullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) tek başma
yürüyor... Ben de ay ışığmda peşine takıldım. Derken beni

12 Sahih-i Buhari, Kitabu'l-İsti'zan, c.18, s.301


Bu konuyla alakalı vakıalar (olaylar) Mizzi'nin (rahimehullah) "Tehzibül­
Kemal'inde ve İmam-ı Zehebi'nin "Siyerü A'lami'n-Nübela'sında
imam ve muhaddis olan Ebu Nuaym Fazıl b. Dükeyn'in (doğum
h.130-ölüm h.219) terceme-i hali (biyografisi) anlatılırken zikredi­
lir. Şöyle ki:"Ebu Nuaym (rahimehullah) espirili bir kimse idi. Bir adam,
Ebu Nuaym'ın kapısını çaldı. Ebu Nuaym: "Kim o?" diye sordu. Adam:
"Ben" diye cevap verdi. Ebu Nuaym: "Ben de kim?" diye sordtL Adam:
''.ı\demoğullanndan bir adam" dedi. Bu söz üzerine Ebu Nuaym ka­
pıyı açtı, adamı kucaklayıp öptü ve: "Merhaba,hoş geldin! Ben de
bu nesilden, bu zamana kadar hiç kimsenin kalmadığını zannedi­
yordum" dedi.

3 6 ..................... ..................... .......... İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


fark etti ve "Kim o?" diye sordu. Ben de "Ebu Zer" diye ce­
vap verdim."13
Aynı şekilde Buhari ve Müslim Hazreti Ali'nin kız kar­
deşi ve Rasillullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in amcasının kızı Ümmü
' '

Hani'den rivayet ediyorlar:

"Hazreti Ali'nin kız kardeşi ve RasUlullah (sallallahu 'aleyhi ve


sellem) in amcasmm klzı
' Ümmü Hani (radıyallahu'anha) anlatlyor: '11-
kanmakta olduğu bir sırada RasUlullah (sallallahu'aleyhi ve sellem)'in
evine geldim. Hazreti Fatlma bir örtü ile RasUlullah (sallallahu
'aleyhi ve sellem) 'i perdeliyordu. Rasr1lullah (sallallahu'aleyhi ve sellem): "Kim
o?" diye sordu. Ben de: "Ben Ümmü Hani" dedim. 14

13 Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Birr, Sıla ve Adab, c.3, s.16 97, Hadis


No:2155
14 Sahih-i Buhari, Kitabu'l-Gusl, c.3,s.127; Sahih-i Müslim, Kitabu's­
Salatü'I Müsafirin, c.1,s.498

Aile İçindeki Edebler . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . · . · · . . · · · . . · · . · . · · · · · · · · · · · · · · · · · · 37


Üçüncü Bölüm
Ziyaret ve Misafirlik Adabı
Ziyarete Gitmeden Önce,
Ziyaret Cdi/,ecek JCimseninjiôlinin
Sanılması

Bir kimseyi, önceden görüşme talep ederek, kararlaş­


tırarak veya habersiz bir şekilde ziyarete gittiğin vakit, zi­
yaret ettiğin kimse özür dileyip ziyareti kabul edemeye­
ceğini bildiren bir ma'zeret sunduğunda, ziyaret edeceğin
kimsenin ma'zeretini kabul et! Çünkü o, evinin halini ve ai­
lesinin durumunu daha iyi bilir. Belki de içeriye almasına
engel olan özel bir durum vardır. Bundan dolayı senin zi­
yaretini kabul etmemiş olabilir. Böyle durumlarda ev sahi­
binin sıkıntıya girmeden misafirden özür dileyerek ziyareti
kabul etmeme hakkı vardır.
Tabiinin ileri gelenlerinden Katade b. Daime es-Sedusi
(rahimehullah) şöyle buyurmuştur :
"Senin ziyaretini kabul edemeyecek insanlann kapısını
çalma! Zira senin ihtiyaçlann, onlann meşguliyeti olabilir.
Bu durumda onlar özür dileme hakkına sahiptirler."
İmam-ı Malik (rahimehullah) şöyle der :
"Her insan ma'zeretini söyleyemeyebilir. Bundan dolayı
geçmiş büyükler ziyarete gitmeden önce, ziyarete gideceği
kimseye; "Bir meşguliyetiniz var mı?" "Müsait misiniz?" diye

Ziyaret ve Misafirlik Adabı . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . .. . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . 4 1


sorarlardı. Böylece ziyaret edilen kimsenin ma'zeret suna­
bilmesine imkan verirlerdi:'
Bu edebin öneminden dolayı ve bazı insanlara ziya­
retçiye karşı mazeretini söylemek zor geldiği için, Allah-u
Teala Kur'an-ı Kerim'in de eve girme, izin alma ve ziyaret­
ten geri dönme hususunda şöyle buyurmuştur:

... rk1 JJi � ıAj� ıAjı � � �µ...


"İzin istediğiniz kimse tarafından) şayet size "dö­
nün!" denilirse, hemen dönün! Çünkü bu sizin için daha
temiz bir davranıştır." 1
Bu edeb Kur'an-ı Azim'de övülmüştür. Bu durum (geri
çevirme işi) o an görüşmek istemediği zamanda ortaya çı­
kar.
(Şayet evden izin olmadığı halde, içeriye girilmeye çalı­
şılırsa) bu durumda ev sahibi yalan söylemek zorunda kala­
bilir. Ve bu çirkin ahlakı evde bulunan çocukların da öğren­
melerine sebep olabilir. (Ziyaretçi içeri girmek için zorlarsa)
ev sahibi de içeriye alamayacağını söylerse, bu durumda zi­
yaretçide nefret ve düşmanlık meydana gelir.
Kur'an-ı Azim bize (bu hususta) yol göstermekte ve
bizi bu tür hatalara düşmekten tamamıyla sakındırmak­
tadır. Ev sahibine, ziyaretçileri geri çevirme imkanı tanı­
dığı gibi, ziyaretçilerin de ev sahibinin özrünü güzellikle
karşılaması gerekir.

... � �jl jAI 1Ajl.9 IAjl � JJ 0µ ...


J ... .., o� J ,.. J "" ,,, 3

"(İzin istediğiniz kimse tarafmdan) şayet size "dönün!"


denilirse, hemen dönün! Çünkü bu sizin için daha temiz
bir davranıştır. "2

1 Nur Suresi, Ayet:28


2 Nur Suresi, Ayet:28

42 .................... .................................
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Ziyaret &lilen cı:>de,
etrafı Süzmemek

Ziyaret etmek istediğin kimsenin evine girmek için izin


verildiğinde, gözlerine sahip ol! Evi ve içerisindekileri göz­
lerinle süzme! Çünkü bu ayıp ve kötü bir davranıştır.
Ebu Davud ve Taberani, Sa'd b. Ubade'nin şöyle dedi­
ğini nakleder: "Bir adam Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'in
kapısına geldi ve kapıyı vurarak (içeriye girmek için) izin
istedi. Peygamber Efendimiz (sallallahu 'aleyhi ve sellem) kapıyı açıp
onu durduğu yerden birazcık uzaklaştırarak:

"Şüphesiz ki izin almak, bakışlardan dolayı şart koşul­


muştur" buyurdu.
İmam-ı Buhari el-Edebü'l-Müfred isimli eserinde, Sev­
ban (radıyallahu 'anh)' dan rivayetle Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem)
şöyle buyurmuştur:

Ziyaret ve Misafi�ik Adabı .. . .. ................. .. . . .. ..... ..... ...................... .... ......... ... 43
"Müsaade almadan bir kimsenin evinin içine bakmak hiç kim­
seye helal değildir. İzin almadan bakan kimse, eve ginniş gibidir:"
İzin almadan girmek ise haramdır.
Yine aynı şekilde İmam Buhari el-Edebü'l-Müfred isimli
eserinde, ayrıca Ebu Davud ve Tinnizi, Ebu Hüreyre (radıyallahu
'anh)'dan rivayetle peygamber efendimiz (sallallahu'aleyhi ve sellem)'in
şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

"Göz evin içine girince, izin yoktur."


Yani balanak için izin almak gerekir.
Yine İmam Buhari el-Edebü'l-Müfred isimli eserinde,
Ammar b. Said et-Tücibiden rivayetle hazreti Ömer (radıyallahu
'anh)'ın şöyle dediğini nakletmiştir:

. � � 4.l

ı:,1 � ı)t U-"'
J•
ı.; � 4$.li - .... ""
: ..ıı
'-' ,,,,.
o�
-
:..o
u

"Kim kendisine izin verilmeden önce evin içindeki­


lerle gözlerini doldurursa (evin içini gözetlerseJ, elbette
günahkardır."
Buhaıi, Müslim ve birçok hadis kitabı Sehl b. Sa'd
şu olayı nakletmiştir:
(radıyallahu 'anh)'dan

"Bir adam duvardaki bir delikten (yanktan) Rasü/ul/ah


(sallallahu 'aleyhi ve sellem)'in evinin içine baklJ'ordu. Rasü/ullah

44 ..................................................... islam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


(sallallahu'aleyhivesellem) tarağa benzeyen bir şeyle saçını to.nyordu. 3
Adamın kendisini izlediğini görünce; "Eğer içeriyi gözededi­
ğini bilseydim, bu aletle gözlerini oyardım. Şüphesiz ki izin
almak, bakışlardan dolayıdır" buyurdu.

3
Hadis-i şerifte "ı.>.).l.. lafzı geçmektedir. Bu i�e demirden veya tah­
"

tadan yapılıp, saça şekil veren ve tarağa benzeyen bir alettir.

Ziyaret ve Misafirlik Adabı ...... . . . . . . . . .............. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 45


fiyakkabıl.an Giyerken r>e Çıkanrken
<Dikkat edilmesi Gereken &leblEr

Kendi evine veya başkasının evine girip çıkarken, sert


bakışınla ve ses tonunla kimseyi rahatsız etmeyecek şe­
kilde, ince ve yumuşak ol!
Ayakkabılarını çıkartman gereken yerde çıkar! Onları
düzgünce bırak! Ayağından çıkardığın gibi rasgele yere bı­
rakma!
u-
Ayakkabı giyme ve çıkarma edebini sakın unutma! Sağ
. Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi
ilk giydiğin, sol ilk çıkardığın olsun! ·-

ve sellem) şöyle buyurmuştur:


!J .

..r �o ... ...


L l..l:.:.Ü (:, :�·ı l�ı - ,· - -ıL l..l:.:.Ü r5...L>I l��:ı 1�1
� . ...
o
o.., o ,,. ,. ....
o
o ,. J J
,

o
, J L4...!J ·-

, , ... ,,. ... ... ...


.

J ,,. oJ J - J oJ ,,.. o J ,,... "'

� .. -l.4j:.,•\' l�::ı-'.ı· ı :!'l \ · <"'�t­


• o
"'

� J>: J u.- �J � ı..r-- J


"Sizden biri (ayakkahl, elbise vs.) giyeceği zaman sağ­
dan başlasın, Ç1karacağı zaman soldan başlasın! Sağ ilk gi­
yilen, son çıkarılan olsun!" 4
Başkasının evine veya kendi evine girmeden önce ayak­
kabılarına bak, yolda gelirken bir pislik bulaşmış veya ya­
pışmışsa onu temizle, sakın ayakkabında bırakma! Çünkü
İslam, temizlik ve nezaket dinidir.
4
Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Libas, c.3,s.1660, Hadis No:2097

46 ..................................................... islam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


Ziyaret &lilen cJ:Jde,
el/ Sahibinin Gösterdiği, Jlere
Otunnak

Ziyaret için gittiğin evde, ev sahibinin senin için en uy­


gun gördüğü yere otur ve sakın (başka yere oturmak için)
ısrar etme! Belki de gösterdiği yere oturman evin mahrem
kişilerini ve yerlerini kapatıyor olabilir yada ev sahibinin
gösterdiği yere oturmazsan ev sakinlerine sıkıntı vermiş
olabilirsin. Hal böyle olunca sana söylenilen veya ikram
edilen yere oturman gerekir.
Bu konuda yüce sahabilerden Adiyy b. Hatim et-Tal
(radıyallahu'anh)'ın şu olayı anlatır: ''.Adiyy Rasfilullah (sallallahu'aleyhi
ve sellem)' e geldi. Peygamber efendimiz (sallallahu 'aleyhi ve sellem) ona
bir minder verdi ve kendisi yere oturdu." Adiyy (radıyallahu
'anh)'ın kendisi şöyle anlatıyor: "Sonra Rasfilullah (sallallahu'aleyhi
ve sellem) beni evine kabul etti. İçi liften doldurulmuş deri bir
minderi bana uzattı ve "Bunun üzerine otur" dedi. Ben: "Si­
zin oturmanız daha layık" dedim. Rası1lullah (sallallahu 'aleyhi ve
sellem): "Sen otur" buyurdu. Bende minder üzerine oturdum.
Rası1lullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) ise yere oturdu." 5
5 İbn-i Kesiı;el-Bidaye ve'n-Nihai,c.5,s.49-57

Ziyaret ve MisaMik Adabı ............ .. ... .. . .. .. . ...... .... .. ... .. ... . .... . .... . . .. . . ..... . ..... ...... . 4 7
Harice b. Zeyd, bir gün İbn Sirin'i ziyarete gitti. İbn-i
Sirin'i mindere oturmuş bir şekilde buldu. Oda İbn Sirin'in
yanına yere oturmak istedi. İbn Sirin ona: "Kesinlikle ol­
maz" dedi ve şöyle devam etti: "Ben kendim için uygun
gördüğümü evimde senin için uygun görmem, söyle­
diğim yere otur" dedi.
Ev sahibinin oturduğu yere, sana oturduğu yeri ikram
etmedikçe asla oturma!
Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

\;.. G
� :ıd�\rJ, ,.ı..;l1J.:, �J u;-..r
l.!... �I\ c..r-
'ı.!... ..r � �y.
�I\ 0-° �;�
ı..s"" ,
.
-
--·

�1� �� 9_fj
"Bir adam, başka bir adamın başkan olduğuyerde onun
önüne geçmeye çalışmasın! Ev sahibinin oturduğuyere, mü­
saade etmedikçe asla oturmasın!"6

6 Sahih-i Müslim,Kitabu'l-Mesacid,c.1,s.465

Not " � fa"


kelimesi sözlükte "şerefve onur" manalanna gelmek­
tedir. (Mütercim)
Hadis-i şerifte ise karyola, minder gibi, ev sahibinin oturmak için
kendisine ayırdığı özel bir yer manasında kullanılmıştır. (Müellif)

48 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
islam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Misafir Olunan evde,
Özel qyalan J<:arıştınnamak

Kardeşinin veya arkadaşının evine gidip orada oturur­


san veya orada gecelersen, bir şeyler arıyormuş gibi etrafa
bakma! Aksine orada oturacağın veya geceleyeceğin zaman
bakışlarını sadece ihtiyaç duyduğun şeylere yönlendir!
Kapalı olan hiçbir dolabı, sandığı, çantayı, üstü örtülü
kutuyu veya başka bir şeyi açma! Şüphesiz ki bunlar İslam
adabına zıttır. Senin bunlardan birini yapman ev sahibinin
sende gönnek istediği güvenilirlik vasfıyla bağdaşmaz ve
senin onun yanındaki makamını sarsar. Bunun için ziyaret
edeplerini öğrenmen gerekir ve misafirlik adabını araştır­
man gerekir. Misafirlik esnasında sevgini ve edebini artır­
man gerekir. (Eğer sen ziyaretinde sevgini ve edebini artınr­
san ), Allah-ü Teala'da seni gözetir ve himayesi altına alır.

Ziyaret ve Misafir1ik Adabı ........................... ..... ....... .......................... .... ........... 49


Ziyaret İçin
Vygun <Bir Zamanı <Belirlemek

Bir kimseyi ziyaret edeceğin zaman hem senin hem


de ev sahibinin uygun olduğu bir zamanda ziyaret etmen
gerekir.
Ziyarete gittiğin zamanda ziyareti uzatıp karşı tarafa
bıkkınlık verme! Yemek, uyku ve dinlenme saatleri gibi uy­
gun olmayan vakitlerde ziyarete gitme!
İmam Nevevi (rahimehullah) "Ezkar" isimli eserinin, "Se­
lamla ilgili mes'eleler" bölümünün sonunda şunları söyle­
miştir: "Müslüman bir kimse için; salih kimseleri, kardeş­
lerini, komşularını, arkadaşlarını ve akrabalarını ziyaret
etmesi ve onlara ikramda, iyilik ve ihsanda bulunması, on­
larla ilişkilerini koparmaması müstehabtır. 7
Bu ilişkiler; onların hallerine, mertebelerine ve boş va­
kitlerine göre farklı farklıdır. Bundan dolayı, onların mem­
nun ve razı olacakları bir zamanda ziyaret etmek gerekir.
Bu konuda birçok Hadis-i Şerifler ve meşhur eserler bu­
lunmaktadır:'

7
Müstehab:Yapılmasında sevap, terkedilmesinde ise günah olmayan
fiillere denir. (Mütercim)

so ........... ....... ...................................


İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Ziyaret esnasında Gereksiz
JConuşmamak

Ziyaret esnasında konuşman gerektiğinde, kısa ve öz


konuş! Konuştuğun söz makama uygun olsun. Bulundu­
ğun mecliste yaşça en ufak sen isen, sana yöneltilen bir
soru olmadıkça veya konuşacağın sözün oradakileri razı
ve memnun edeceğini bilmiyorsan yine konuşmaman ge­
rekir. Konuşman gerektiğinde de lafı uzatmaman gerekir.
Bulunduğun mecliste, oturma şeklini ve konuşma üslubunu
edebe uygun olarak yap!

Ziyaret ve Misafiı1ik Adabı


</3ir Meclise Girildiğinde Selam
f?ermek vıe Musafaha J?apmak

Bir meclise girdiğin zaman, orada bulunan herkese


selam ver! Musafaha yapmak (tokalaşmak) istediğinde
orada bulunan en faziletli kişiden yahut en bilginden ya­
hut en takvalı kişiden yahut da yaşı en büyük olan kimse­
den başlaman gerekir. (Eğer bunlardan biri bulunmazsa)
dini bilgisi en iyi olandan başla! Bu vasıflan bulunan biri
olduğunda, sağ tarafında bile olsa, musafahaya ilk gördü­
ğünle başlama! Eğer orada bulunanlann en faziletli ola­
nını bilmiyorsan veya orada bulunan herkes eşit seviyede
iseler, o zaman yaşça en büyük olandan başlaman gerekir.
Yaşı en büyük olanı bilmek ise zor değildir. (yani yaşı en
büyük olanı tespit etmek kolaydır.) Muhakkak ki Rası1lullah
(sallallahu 'aleyhi ve sellem):

"Büyüklerden başlaym"8
Başka birrivayette:

8 Sahih-i Buhari,Kitabu'd-Diyat,c.1,s.341

sz . ..... .. .. .. . .. ...... .... ....... . .. . islam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


.. .. . .. . ... . . . .
''Yaşça en büyük olandan başlayın" buyurmuştur. 9
Diğer bir rivayette ise:

!;t?�� :Jli jl �ı_r.Sj � ıj�!


10
"Büyüklerden başlayın" buyurmuştur.

9 Sahih-i Müslim,Kitabu'l-Kasame,c.3,s1291-1292
ıo Ebıi Ya'la,Taberani,el-Evsat Aynı şekilde bu Hadis-i Şeıif'i Heysemi
(rahimehullah) "Meanuu'z-Zevaid" isimli eserinde zikretmiş (cilt:S
sahife:Bl) ve Ebıi Ya'la Hadis-i Şeıif'in ravileıi sahihtir. demiştir.

Ziyaret ve Misafirlik Adabı . . . . . . . . . . . . . . . . ....... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ............ 53


İki Jeişininfirasına Oturmamak
c>e Vç Jei§inin <13ulunduğu <l3ir
Mecliste İki Jeişinin Jeendi
firalannda JConuşmaması

Bir meclise girdiğin zaman oturan iki kişinin arasına


oturma, onların sağ veya sol tarafına otur! Rası1lullah (sallallahu
'aleyhi ve sellem) bu konuda şöyle buyurmuştur:

11
"İzin almadıkça iki kişinin arasına oturmayın!"
Kendisine yer açılan ve buyur edilen kimsenin, bağdaş
kurmadan ve kendisini toparlayarak oraya oturması müs­
tehabdır. İbnü-l A'rabi şöyle der:
"Hukemadan bazısı şöyle buyurur: İki kişi zalimdir.
Bunlar: Kendisine yapılan nasihati günah vesilesi yapan
kimse ve dar bir mekanda kendisine yer verildiği halde,
bağdaş kurarak oturan kimsedir:· 12
İki kişinin yanına oturduğun zamanda, onların konuş­
malarını dinleme! Fakat konuştukları sır veya özel konu de-
11
Sünen-i Ebu Davud,Kitabu'l-Edeb,c.5,s.175
12
Hafız Sem'ani, "Edebü'l-imla ve'l-istimla", sahife:132

54 .......
. ...........
.. . . ... . .. .. ..... İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
.. . .... .... . ... .
ğilse, dinleyebilirsin. Senin onlann konuşmalanna kulak ver­
men, senin ahlakında ayıp ve yapmış olduğun bu iş (izinsiz
olduğu için) günahtır. Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem):
,,. J �
� �I �� �}ı�l5... 4-J r-Aj r,J! �� J,..� pı :/'
,,. ,,. ,,.

, ,_ cıı
4...0 L.il l i, Y..
cıı

, _ ,
. , �'ll

"Dinlemesini sevmedik/erini bile bile bir topluluğun ko­


nuşmalanm dinleyen kimsenin, kıyamet günü kulak/anna
eritilmiş kurşun dökülür" buyurmuştur. 1 3
Şunu bil ki: Üç kişi bir aradayken arkadaşınla fısıldaş­
man (gizlice konuşman) doğru değildir. Böyle yapmakla
sen, üçüncü kişiyi üzmüş, onu yalnız bırakmış ve bağlan­
tını koparmış olursun. Senin bu davranışın onun zihninde
uzak-yakın birçok olumsuz düşüncelerin meydana gelme­
sine sebeptir. Bu ise (başkalarının zihninde olumsuz dü­
şünceleri meydana getirmek ise) bir Müslüman'a yakış­
maz. Bundan dolayı Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) bu kötü
ahlakın Müslüman'a yakışmadığını bildirerek şöyle buyur­
muştur:

�� 1�.f:·�
, -·
�, 81 , 8\r
ıJ. -

"Üçüncü bir kişi olduğu halde, iki kişi kendi aralarında


(gizlice) konuşmazlar."14

�u:{'l) "ko­
Hadis-i Şerifte yasaklama ifadesi olan (

nuşmasın" lafzı yerine, bilgilendirme ifadesi olan ( �u:{'l)


"konuşmazlar" lafzı kullanılmıştır. Böyle çirkin bir ahlakın
müslüman da bulunması düşünülmediği için ve müslümana
yakışmadığı için yasaklama ifadesi kullanılmıştır. Zira (bir
13 Sahih-i Buhari,Kitabu't-Tabir,c.20,s.47

14 İmam Malik, Muvatta', Kitabu'l-Kelam, c.2,s.9S8-989.Sünen-i Ebu


Davud, Kitabu'l-Edeb, c.5,s.178-179

Ziyaret ve Misafirlik Adabı . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. .. . . .. .. .. . ss


mecliste üç kişi bulunduğu halde, iki kişinin kendi arasında
gizlice konuşması gibi) böyle bir ahlakın müslümanın fıt­
ratında bulunması büyük bir hatadır.
Yukanda zikrettiğimiz Hadis-i Şerif 'i İmam Malik ve
Ebu Davud, Abdullah b. Ömer (radıyallahu 'anh)'tan rivayet et­
mişlerdir. Bu Hadis-i Şerif 'i nakleden Abdullah b. Ömer
(radıyallahu'anh)'a: "Eğer (bir mecliste) dört kişi olursa ( iki kişi
kendi aralannda konuşabilirler mi)?" diye soruldu. Abdul­
lah b. Ömer (radıyallahu'anh): "Bu durumda (dört kişi olduğu za­
man) iki kişinin aralannda gizlice konuşmalannda bir beis
[sakınca) yoktur" buyurmuştur.

56 ....... .... ...... ................................ .. İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


. .
Dördüncü Bölüm
Büyüklere ve
Anne-Babaya Karşı Adab
<l3üyüklere Saygı Göstermek

Büyüğe hakkını ver ve ona saygı göster! Onunla birlikte


yürüdüğün zaman, onun sağında ve biraz gerisinde yürü,
giriş ve çıkışlarda büyüğüne öncelik tanı! Bir yerde karşı­
laştığınız zaman selam ver ve hürmet göster! Bir yere iş­
tirak ettiğin zamanda (katıldığında), konuşma hususunda
ona öncelik tanı ve onun konuşmasını dikkatle ve saygıyla
dinle! Konuşmasında itiraz edeceğin bir yer varsa, edepli,
güzel ve sekinetli bir şekilde itiraz et! Ona karşı konuşur­
ken yumuşak ol ve sesini alçalt! Ona karşı hitab ederken
ve ona seslenirken onu onurlandırmayı unutma!
Bu edebe teşvik eden bazı hadis ve olayları sana an­
latayım:
"Bir olayı anlatmak üzere iki kardeş Rası11ullah (sallallahu
'aleyhi ve sellem)'e geldiler. Onlardan biri diğerinden yaşça daha
büyüktü. Önce küçük olan konuşmak isteyince, Rası11 ullah
(sallallahu 'aleyhi ve sellem) ona:

"Önce büyük, önce büyük" (yani büyüğün hakkını ver,


sözü büyüğüne bırak)" buyurmuştur. (Buhari, Müslim)

Büyüklere ve Anne-Babaya Karşı Adab ······ ························· ························ 59


Başka bir Hadis-i Şerifte Raslllullah (sallallahu'aleyhi� sellem)
şöyle buyurmuştur:

� ;_; � u:..:J :�lj-? ı_jj ' �r-f � � ;_; � u:..:J))


-

,e,
(( "-4>- WW
,, j , � - . , r'",, - - �.r.:
. , .r. ...J - <: ::!::Y-, , ,
, ..ru_J �
'
-

"Büyüğüne saygı göstermeyen, (başka bir rivayette: Bü­


yüğüne hürmet etmeyen) küçüğüne merhamet etmeyen
(aamayan, şefkat etmeyen) ve ıilimimize hak ettiği değeri
vermeyen bizden değildir."1
(2)Bu Hadis-i Şerif'i İmam Ahmed, Hakim ve Taberani,
Ubade b. Samit (radıyallahu'anh)'dan rivayet etmişlerdir.

1 Sahih-i Buhari,Kitabu'd-Diyat,c.19,s.341.Sahih-i Müslim,Kitabu'l­


Kasame,c.3,s.1291-1292

60 .............. ....................... ............. isıam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


</Jüyüğü JCil{;üğün Önünde 'futmak
1'e Yürürken Sağından Yürümek

Peygamber efendimiz (sallallahu'aleylıi ve setlem), sohbet ve top­


lantı adabını ve büyüğü küçüğün önünde tutmanın öne­
mini gençlere öğretmiştir. Nitekim değerli sahabi Malik b.
Hüveyris (radıyallahu'anh) şöyle anlatıyor:
"Yaşça akran gençler olarak RasOlullah (sallallahu 'aleyhi ve
sellem)'e geldik ve yanında yirmi gece kaldık Rasfilullah (sallallahu
'aleyhi ve sellem) çok merhametli (şefkatli) ve yumuşak (kibar) idi.
Bizim, ailemizi özlediğimizi zannetti ve bize onlan sordu.
Bizde (onlan) anlattık Bunun üzerine şöyle buyurdu:

11� , r-A_,;;j r-A�j ' r �} ı_,�_!t ,�t J � ı�j l


J .... J o
f5.}?\ �j:.lj 'fS..l:>-1 � 0�j:.ü ö � I �_r.a.:>.
, ,
J o ıı:. J J ı;. J ,,, o "" ,,.. . ..... , ,,.. o

''Ailelerinize dönün, onlarla birlikteyaşaym, onlara (öğ­


rendiklerinizi) öğretin ve önder olun. Namaz vakti geldiği
zamanda, sizden biri ezan okusun ve en büyüğünüzde imam
olsun."
Hafız İbn-i Recep el-Hanbeli (rahimehullah), fıkıh alimi Ebu
Hasan Ali b. Mübarek el-Kerhi (rahimehullah)'ın (ölüm:H.487)
terceme-i halinde şunlan yazmıştır. 2
2 Zeyli, "Tabakat'ül-Hanabile''. cilt:l, sahife:87

Büyüklere ve Anne-Babaya Karşı Adab .............. ........................................... 61


"(el-Kerhi), kendi asrında Hanbeliler'in hocası Oideri)
olan büyük fıkıh alimi İmam Ebu Ya'la el-Hanbeli'nin öğ­
rencisi olmuştur. (Hocası) Ebu Ya'la el-Hanbeli şöyle an­
latmıştır:
"Bir gün Kadı Ebu Ya'la el-Kerhi ile birlikte yürür­
ken bana: 'Kendisine ta'zim ettiğin (saygı duyduğun) bi­
riyle yürürken onun hangi tarafından yürümen gerekir?'
diye sordu.
Ben: 'Bilmiyorum' diye cevap verdim. Bunun üzerine
bana şöyle dedi: 'Sağında yürümen gerekir. Namazda ima­
mın sağında durduğun gibi, onunda sağına durmalısın. Sol
tarafını boş bırakmalısın ki; aksırma ve (tükürme gibi) bir
pislik gidermek istediğinde sol tarafını kullansın:' 3

3
Aynı şekilde sünnet olan da kişinin soluna tükürmesidir. Muaz
b. Cebel (radıyallahu 'anh) ile alakalı şu olay anlatılır: "Muaz b. Cebel
(radıyallahu 'anh) hasta idi. Sağ tarafına tükürecekti, (tükürmedi ve
sonra) şöyle dedi: "Müslüman olduğumdan beri hiç sağıma tükür­
medim." (Taberani)
Not: Heysemi (rahimehullah) "Mecmuu'z-Zevfüd" isimli eserinde bu ri­
vayetin ravilerinin sahih olduğunu belirtmiştir. "Mecmuuz Zevfüd';
cilt:9, sahife:311

6 2 . . . . . . . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .......... . . . . . . . . İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


Jfll,imlere, <l3üyüklere l'e Ji'azilet Sahibi
J(imselere Öncelik '[anımak

Ziyafet ve ikramlarda fazilet sahibi ve büyüklere önce­


lik tanıman gerekir ve ikrama onlardan başlaman gerekir.
Sonra efendimiz (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'e ittiba etmek için ve
onun sünnetiyle amel etmek için meclisin en sağında bu­
lunan kimseyle devam etmen gerekir. Buna delil olarak:

"Büyüğe öncelik, büyüğe öncelik" ve


,,,. "' "' ı;;:i ,,,.
"'

l;y,f �Y. rJ &A � �


"Büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir." Hadis-i
şeriflerini geride zikretmiştik 4
(Bu Hadis-i Şerif 'lerden başka) daha birçok Hadis-i Şe­
rifler vardır. Ben bunlardan bazılarını aktarayım:
Müslim, "Sahih"inde, ''Yeme, içme ve hükümleri" baş­
lıklı bölümünde, Huzeyfe b. Yeman (radıyallahu 'anh)'dan şöyle
rivayet etmiştir:
4 Sahih-i, Buhari,Kitabu'l-Ezan,c.4,s3 1 3 .Sahih-i Müslim,Kitabu'l­
Mesacid,c.1,s.465

Büyüklere ve Anne-Babaya Karşı Adab .. .. .... .. . ............................. .. . ... ... . .. 63


. . . ..
"Biz Raslllullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) ile beraber bir ye­
meğe davet edildiğimiz zamanda, RasUlullah (sallallahu 'aleyhi ve
sellem) (yemeğe) başlamadıkça, hiçbirimiz elimizi (sofraya)
uzatmazdık." 5
İmam-ı Nevevi (rahimehullah), "Riyazü's Salihin" isimli ese­
rinde bu konuya özel bir bölüm ayırmış ve bu konuda bir­
çok Hadis-i Şerifler aktarmıştır. Bu bölümün başlığını ise:
"Alimlere, büyüklere ve faziletli kişilere saygı, onlan başka­
lanndan üstün tutmak, meclislerde öne geçirmek ve üstün­
lüklerini açıklamak" olarak isimlendirmiştir. 6
Bu bölümün bir kısmını kısaca aktaracağım:
Allah-u Teala şöyle buyurmuştur:

•• o 1 ! $ ,,,

���I }.JI jS�


"(Habibim!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur
mu? Ancak temiz akıl sahibi olanlar bunu anlar." 7
Ebı1 Mes'ud Ukbe b. Amr el-Bedri el-Ensari (radıyallahu
'anh) şöyle der:

5
Sahih Müslim, cilt:3, sahife:187
6
Büyük alim İbn Allan (rahimehullah)'ın "Delilü'l-Falihin" isimli eserinde
açıkladığı üzere, büyük zatlar öne geçirildiği zaman, öne geçmemeyi
tevazu ve "Peygamber Efendimiz (sallallahu'aleyhi ve sellem) meclisin so­
nuna otururdu" Hadis-i Şerifine uymak için istememelidirler. Hak
sahibinin haklanı yerine getirmek için de büyüklerin üstünlükle­
rini izhar etmek gerekir.
Büyük zatlar toplandığı zaman bu sıraya riayet ederler ve alim olanı
yaşı büyük olanın önüne geçirirlerdi. Şayet bunlardan biri olmazsa,
(kitabı) iyi okuyan ve anlayanı diğerlerinin önüne geçirirlerdi. Bun­
larda olmazsa meclisin en iyisini diğerlerinin önüne geçirirlerdi. Zira
zikrolunanlar olmadığı zamanda hak sahibi en salahiyetli kimsenin­
dir.
7 Zümer Suresi, Ayet:9

64 ........ .......................................... ... islam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


,l. J J o; ,.. o J J o;; ,.. J, ,l,. J. ,.. ,,.
:ı ı i� Y... , : ı- 1 -:.. .uı ı

,411 \ ı..-ı t.:s::.l \..;JI J� ..r
-j\ i, ..r'
o
.d:� , �:uıı � - JJ-") J
, , l.9
, ; ' '
"
J ,.
4� � ıı
, �· 1y!tS � li

, 4�
,
� iL; r--- - , ö, � ı ff
!_�!Ü:.U ;ıJ-" - :i ı � 1Y!tS � �li ·

" 'JJt ;ıJ-"


t..- t+4 - :_ . iı �· ıy! t5 � �li ,��
- - ö-� -· �
· "JJU ;ıJ-"
--
Rasfilullah (sallallahu'aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Topluma
Allah'ın (Celle Celalühü) kitabını en iyi okuyanlar imam olsun.
Eğer okuyuşta eşit iseler, sünneti (Hadis-i şerifleri ve efen­
dimiz (sallallahu'aleyhi ve sellem)'in yaşantısını) en iyi bilenler imam
olsun. Eğer sünneti bilmekte de eşit iseler, hicrette önce­
liğe sahip olanlar imam olsun. Eğer hicrette de eşit iseler,
yaşça en büyük olanlar imam olsun.'' 9
Abdullah b. Mes'ud (radıyallahu 'anh)'tan rivayet edildiğine
göre Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: 9
ı;:i J .... J ;;:; J. J ,, ;o J ! J
�+JI f , �.J-4 �+JI f ,�\j İ-':).;.. �I )J I � �
,.. J ... J ,,. J

�.J-4 �+J I f ,�_,4


8
Peygamber Efendimiz (sallallahu'aleyhi ve sellem) bu Hadis-i Şerifile bü­
yüklere saygısızlığın, edebi bozduğunu haber veriyor ve buna dikkat
çekiyor. Hadis-i Şerifin devamında: "Büyüğümüze saygı gösterme­
yen, küçüğümüze şefkat göstermeyen ve dlimimize hak ettiği değeri
vermeyen bizden değildir" buyrularak Müslümanlara bu kötü ahlak
yasaklanmışnr. İnsanlann hayannda bu edebin mevcut olmasının
önemine binaen, bunu herkesin öğrenmesi ve bu edeple amel et­
mesi gerekir. Bu edebe uymamak ise yaranlışa aykındır ve bu edep­
leri terk etmek insanlar arasında kin, nefret ve tiksinme meydana
getirir.
ı ,
9
Hadis-i Şerif'te ( r}.) lafzı geçmektedir. Manası "İmam olur'' demek-
tir. Bu ise haber vermekte kullanılan bir lafızdır. Fakat İbn Allan
(rahimehullah)'ında dediği gibi burada murad (kasıt) haber verme de­
ğil. emir ve tekliftir. (Müellif)
"Bizde tercüme ederken muzari sığası olan "imam olur'' yerine emir
sığası olan "imam olsun" lafzını kullandık.

Büyüklere ve Anne-Babaya Karşı Adab . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 65


"(Namazda) anlayışta ve kavrayışta en iyi olanlanmz
benim arkamda dursun. Sonra daha aşağı seviye olanlar,
sonra daha aşağı seviye olanlar, sonra daha aşağı seviye
olanlar (dursun). 10
Cabir (radıyallahu 'anh) anlatıyor:
"Nebi (sallallahu 'aleyhi ve sellem) Uhud şehitlerini ikişer olarak
kabre koyacaktı. Sonra defnederken:

"Hangisinin Kur'an ezberi daha çok?" diye sordu. İki şe­


hidden hangisine işaret edilirse onu kabrin ön (kıble) tara­
fına koyardı. 1 1
İbn Ömer (radıyallahu'anhuma), Rası1lullah (sallallahu'aleyhi ve sellem)'in
şöyle buyurduğunu rivayet eder:
,.. ,,,. ,,,. ,,,
,,.
1
o ı;:. ,.. ,.. ,.. J o
J J
< l � J.>- � - -ı � Lll ış-J ı...ş!.·1 J- 1
f:.. ,.. ı;:.

(j ;j..;.
F-

,,
.r.
,
, . ' ·•1;.j
J ı_p . ,�\�
- �� •

ff :J JJ-9 ,µ':afi �lj..;J I �j8 J o


,,. ,,. ,,, ,,. � o ,.. ,.. ,.. - o
J J o -: ..- -:
�J..9 ' '.f-�I �
- � }''l i J�
"Rüyamda kendimi misvak kullanırken gördüm. Yamma
iki kişi geldi. Biri diğerinden daha büyüktü. Ben misvağı kü-
10
Bu Hadis-i Şerif imamın arkasına en faziletli kimsenin durması ge­
rektiğini bildirmektedir. Çünkü o, yanıldığı zaman imamı uyarır.
Fakat yakın durmak namaza has değildir. Bilakis sünnet olan, fa­
ziletli kişilerin her yerde imama ve o meclisin büyüklerine yakın
olması gerekir. Dolayısıyla insanlar ilim, hüküm, tedrisat, fetva ve
hadis dinleme gibi yerlerde, ilim, dini bilgi, akıl, şeref, yaş ve duru­
muna göre mertebelendirilirler. İbn Allan (rahimehullah)'ında buyur­
duğu üzere bu konuda Hadis-i Şerifler mevcuttur.
11
Diğer (Kur'an ezberi az olan) yaşlı bile olsa, Kur'an ezberi çok olanı
kıble tarafına koyardı. Böylece Kur'an ezberi çok olana ta'zim eder
ve ezberi çok olduğu için onu onurlandırırdı.

66 ...... ................. ......................... .. İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


çük olana uzattım. Bana: "Büyük olana ver!" denildi, bende
küçükten aflp büyüğe verdim."12
Ebu Musa el-Eş'ari (radıyallahu 'anh) ' dan rivayet edildiğine
göre, Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
'o
�\>. j ,�\ �:: • l \ ı_ş� fIJS� '1!1 ��� � 0�
l o ;;;; o .?- "' ;;;;
�lj4.ll

, , �� ı i ıJliJ.:Jı
.k , -<ıµ, '� -.! L;jı J, 4...9 �ıı.;jı f.?
ı.ş �, i, 1 .r .
. , _,
.�

"Saçı sakalı ağannış Müslüman 'a, (Kur'an'ın) hükümle­


riyle amel eden Kur'an hafızına 13
Meymun b. Ebu Şebib (rahimehullah) şöyle nakleder:
"Bir gün Aişe (radıyallahu'anha)'ya bir dilenci geldi ve o da di­
lenciye bir parça ekmek verdi. Üzerinde düzgün kıyafet olan
başka birisi geldi. Onu oturttu ve yemek ikram etti. Kendi­
sine bu farklı davranışının sebebi sorulduğunda, şöyle de­
miştir: "Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem):

"İnsanlara makam ve seviyelerine göre davranınız!"


buyurmuştur" 14
12 İbn Battal (rahimehullah) şöyle dedi: "Bu Hadis-i Şerif misvak husu­
sunda büyüğe öncelik vermekle birlikte, yeme-içme, yürüme ve ko­
nuşma gibi işlerde de büyüğe öncelik tanınmasını gösterir:'

13 Hadis-i Şerifte geçen ( ı)WlJ lafzı aşırı bir şekilde haddi aş­

mak manasına gelir. ( � ı,}�l.J) lafzı ise Kur'an'ı okumaktan ve
onunla amel etmekten uzal<laşmaktır ki: bu ise kişiye cefadır.
Bu Hadis-i Şerif "Hasen" bier Hadis-i Şeriftir.
Hasen: Ravisi doğrulukla meşhur olmakla birlikte zapt vasfındaki
eksikliğinden dolayı sahih derecesine ulaşamayan Hadis-i Şeriftir
14 Ayrıca Hakim Ebu Abdullah bu hadisi "Ma'rifetü Ulı1mi'l-Hadis" adlı
kitabında rivayet etmiş ve hadisin sahih olduğunu söylemiştir.

Büyüklere ve Anne-Babaya Karşı Adab . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . 6 7


Ebu Said Semura b. Cündüb (radıyallahu'anh) şöyle demiştir:
"Rasfilullah (sallallahu'aleyhi ve sellem) zamanında ben henüz çocuk­
tum. O'ndan hadisler dinliyor ve ezberliyordum. Beni O'nun
yanında konuşmaktan alıkoyan tek şey, benden yaşça bü­
yük kimselerin orada olmasıydı:·
İmam Nevevi rahmetullahi 'aleyh'in konu ile alakalı ak­
tardıklan özetle bu kadardır.
Bundan dolayı sünnet olan büyükle, en faziletli kim­
seyle veya en bilgili kimseyle başlamaktır. Yani orada bu­
lunanlardan ayıncı bir özelliği olan bir kimseyle başlamak
gerekir. İlmin fazla olması, zikrin fazla olması, hazreti pey­
gamberin soyundan olması, başkanlık ve liderlik onuru, Al­
lah (Celle Celalühü) yolunda cihad şerefi, hayır yolunda cömert­
lik ve ikram etme şerefi ve bunun gibi özellikleri bulunan
kimselerle başlamakta sünnettir. Ziyafette ve ikramda bun­
larla başlanır ve sonra kim olduğuna bakılmaksızın bun­
ların sağındakiyle devam edilir. Sağdan başlamak ve bü­
yükten başlamak ile alakalı hadis-i şerifler böyle bir sonuç
çıkarmaktadır. "Önce büyük, önce büyük'' "Büyüklerine saygı
göstermeyen bizden değildir' ve "Büyüklerden başlaym" gibi
hadis-i şerifler ve geride geçen hadis-i şerifler bu sonucu
çıkarmaktachr.
Bazı insanlar ikrama sağdan başlamayı tavsiye eden
hadis-i şerifleri yanlış yorumlayarak sağdan başlamanın
sünnet olduğunu iddia etmişlerdir. Fakat bu konuda yanıl­
mışlardır. Evet; sağdan başlamanın sünnet olduğunu iddia
etmişlerdir. Fakat mecliste bulunanların yaş, fazilet veya
diğer özelliklerde eşit veya yakın olmalan durumunda ge­
çerlidir. Bu durumda kişi sağdaki ilk kişiyle başlar. Mesela:
Mecliste bulunanlardan biri yaşça büyükse ikrama ilk ola­
rak ondan başlanır. Çünkü o (yaşı büyük olan kimse), ken­
disiyle başlanmasını gerektiren bir özelliğe sahiptir. Bun­
dan dolayı, büyüğe diğerlerinden önce ikram yapılır.

68 . . ....... ......... ................... .... . ... .. İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
. .
İmam İbn Rüşd (rahimehullah), güzel bilgileri bir araya ge­
tiren "el-Beyan ve't-tahsil" kitabında şöyle der:
"Bir araya toplananlann özellikle eşit ise veya yaşlan
birbirine yakın ise sağda bulunan ilk kişiyle başlamak ah­
lak güzelliğindendir. Hem böylece ikramda bazılannın üstün
tutulduğu gibi bir düşünce o meclisten kaldınlmış olur.
Lakin bir mecliste filim, faziletli kimse veya yaşça büyük
biri varsa, sünnet olan bu kimseler meclisin neresinde olursa
olsun bunlarla başlamaktır. Bunlarla başladıktan sonra ise
bunlann sağındaki kimseyle ikrama devam edilir. Nitekim
RasOiullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'de böyle yapmıştır. Bir gün
RasOiullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'e süt ikram edilmişti.
Kendisi sütten içti. Sağında bir Arabi, 15 solunda ise
Hazreti Ebu Bekir vardı. Sütü Arabi'ye uzattı ve "sağdan
sağdan" buyurdu.
Solda bulunan kimse ilim, fazilet ve yaşça daha büyük
olsa bile, sağdan izin alınmadan ikrama soldan başlanmaz.
Zira RasOiullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'in sağında bir çocuk so­
lunda ise bir ihtiyar bulunduğu sırada içecek bir şey ik­
ram dildi. Efendimiz (sallallahu 'aleyhi ve sellem) ondan içti. Sonra
(solunu işaret ederek) çocuğa: "Ona vennem için bana izin
verir misin?" diye sordu. Çocuk: "Hayır! Vallahi vermem, Ya
ResOiullah! Senin dudağın değdiği yerden alacağım payımı
kimseye bıralanam" dedi. Bunun üzerine RasOiullah (sallallahu
'aleyhi ve sellem) hakkın çocuğa ait olduğunu göstermek üzere
içecek kabını ona verdi:' 16
Bu durumda anlaşılan şudur ki: Mecliste bulunan kim­
selerin içinde kendisiyle başlanılmayı gerektirecek vasıflar-
15 A'rabi(Bedevi):Sahralarda göçebe olarak yaşayan , daha çok hay­
vancılıkla uğraşan ve hayatın akışı içinde öğrendiklerinden başka
ilim almayan, belli bir talim ve terbiyeden geçmeyen insanlara de­
nir.(Mütercim)
16 İbn Rüşd, "el-Beyan ve't-tahsil, cilt:18, sahife:S54

Büyüklere ve Anne-Babaya Karşı Adab . . . . . .. . ... ..... ..... . . ......... . ....... . . .... .. . .. ...... 6 9
dan biri bulunmadığı müddetçe, yukanda da zikredildiği
üzere öncelikle sağdan başlamak gerekir. Fakat dinin bir
fazilet, şeref ve üstünlük olarak vasıflandırdığı bir kimse
o mecliste bulunursa, hiç şüphesiz bu kimselerden başla­
mak gerekir.
Bazı kimseler: Ev sahibi sağda kim olursa olsun on­
dan başlamalıdır, velev ki orada bulunana en küçük ço­
cukta olsa veya meclisin ileri geleninin hizmetçisi veya şo­
förü -ki bu gayri Müslim de olabilir- veyahut da büyük bir
alimin refakatçisi de olsa sağdan başlanması gerekir. Ev sa­
hibi üstünlük ve faziletine bakmaksızın böyle yapması ge­
rekir" demişlerdir.
Ev sahibinin ikrama, büyük alimi, faziletli kişiyi, de­
deyi, babayı, amcayı bırakıp ta sağda bulunan çocuktan,
hizmetçiden veya şoförden sonra da sağda bulunan her­
hangi bir insanla devam etmesi İslam edep ve anlayışına
yakışır mı? Ev sahibi böyle yaptığı takdirde meclisin en fa­
ziletlisi veya en büyüğü arasında birçok kimse bulunabilir
ve bu durumda ev sahibi o büyük kimselere ancak bu ki­
şilerden sonra ulaşabilir!
İslam edebine ve anlayışına bu fıtratı bozmak ve ihlal
etmek asla yakışmaz. Fakat bir çocuk veya herhangi bir
kimse su isterse, suyu istemekle hak sahibi olmuştur. Do­
layısıyla (küçük bile olsa) onunla başlanır. Sonra da onun
sağındakiyle devam edilir. Suyu alan kimse, o sırada orada
yaşça veya faziletçe kendisinden daha büyük birini fark
ederse, İslam edebinde ve nezaketinde öncelikli olarak on­
lara vermek gerekir. Böyle yapmak gerçekten büyük bir er­
demdir. Suyu ikram eden kimse böyle yapmakla oradaki­
lerin sevgisini kazanır, kıymeti artar ve bu sebeple Allah-ü
Teala'da onu mükafatlandırır.

70 ............ .........................................
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
finne-<Babaya
J-Iürmet Göstermek Gerekir

Anne ve babana karşı edebini hakkıyla yerine getir.


Zira onlar buna en layık kimselerdir.

.. J
,,. ,. ıı:. J .. J "" , .... J

F ' �Y.1 F , $ \ F
,. /
,. ,,. ıı:. F-

. �lj�\ �lj�\

"Raslllullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'e bir adam geldi ve:


'Ya Rasfilallah ihsanda bulunmama en layık kimdir?' diye
sordu. Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem):'Annen, sonra yine an­
nen, sonra yine annen, sonra ise baban, ondan sonra da de­
recesine göre yakmlarmd1r' buyurdu:' 17
Hişam b.Urve babasından rivaytle Ebu Hureyre (radıyallahu
anh) 'ın şu olayını anlatır: "Ebü Hureyre (radıyallahu 'anh) bir ada­
'

mm başka bir adamm önünde yürüdüğünü gördü. Önde yü­


rüyen adama: ''A rkandan gelen adam senin neyindir?" diye
sordu. Adam: "Babamdır" diye cevap verince, Ebu Hureyre
'

17 Sahih-i Buhari,Kitabu'l-Edeb,c.1,s.1 17; Sahih-i Müslim,Kitabu'l-


Birı;Sıla ve Adab,c.4,s. 1974

Büyüklere ve Anne-Babaya Karşı Adab . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 1


(radıyallahu'anh): O halde onun önünde yürüme, o oturmadan sen
oturma, onu adı ile çağırma!" dedi. 1 8
İbn Vehb anlatıyor:
İmam Malik b. Enes (rahimelıullah)'ın öğrencisi Abdurrahman
b.Kasım el-Utakl el-Mısri'ye (Doğum: H.132,Ölüm: H.191),
"el-Muvata" okunurken bazen ayağa kalkar uzun süre bek­
ler sonra otururdu. Kendisine bunun nedeni sorulduğunda
ise: "Annem bir ihtiyacı için kalktığı zaman bende kalloyo­
rum, o oturunca bende oturuyorum" diye cevap verdi. 19
Tabiinin büyüklerinden Tavils b. Keysan (rahimehullah)
şöyle demiştir:
"Şüphesiz şu dört zümreye hürmet etmek sünnetten-
dir. Bunlar:
1. Alimler,
2. Yaşlılar,
3. İdareciler ve
4. Babalardır.
Bir kimsenin babasını ismiyle çağırması ona eziyet­
zo
tir:'

18
Buhari, el-Edebü1-Müfred, Sahife:20, Abdürrezzak. Musannef, Ciltl 1,
Sahife:138
19 Kadı İyaz, "Tertibü'l-Medarik'; Cilt:3, Sahife:258
zo
Hafız Ahmed er-Razi, "Tarihu Medineti San'a': Sahife:333

72 ................................. ....................
isıam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
finne <13ahaya
İyilik l'e İhsanda <f3ulunmak

İmam İbn Abd'il-ber (rahimehullah), Maliki mezhebinin bü­


yük fıkıh alimlerini anlattığı "el-Kafi" isimli kitabının so­
nunda şöyle der:
'l\.nne-babaya iyilik ve ihsanda bulunmak farzdır. Aynı
zamanda bu görev, Allah-ü Teala'nın kendisine nasip ettiği
kimseler için oldukça kolay bir iştir. Anne-babaya iyilik ve
ihsanda bulunmak ise: Onlara şefkat kanatlannı germek,
yumuşak ve güzel sözler söylemek, onlara sevgi nazarıyla
bakmak, daima hürmet göstermek. sesi duyurma kastı
yoksa onlara karşı hiçbir zaman ses yükseltmemek. imkan
nispetince nimetlerden onlan bolca faydalandırmak, yer­
ken ve içerken onlan kendinden ayırmamak ve onlan ken­
dine tercih etmenle olur.
Hiçbir kimse, babası ile birlikte yürürken önüne geç­
memeli ve onun bulunduğu bir mecliste iyi bildiği bir konu
bile olsa, sözü ona bırakmalıdır. Anne-babayı öfkelendirmek­
ten şiddetle sakınmalı ve onlan gücü yettiği kadar mem­
nun ve mesrur etmeye çalışmalıdır.
Onlann gönüllerini hoş edip sevindirmek, onlara ya­
pılabilecek en büyük iyiliklerdendir. Onların çağnlanna
hemen icabet edilmelidir. Hatta anne veya baba çağırdığı

Büyüklere ve Anne-Babaya Karşı Adab ··································-······················ 73


zaman, çağrılan kişi namazda ise çağrılarına hemen cevap
verebilmek için, kısa sureler okuyarak namazı kısa tutmalı­
dır. Onların gönüllerini kıracak her türlü sözden kaçınmalı
ve onlara her zaman güzel sözler söylenilmelidir.
Anne-baba da, kendilerine iyi ve güzel davranan ço­
cuklarına, yumuşak davranmalı ve bu konuda onlara yar­
dımcı olmalıdırlar.
Zira kullar da, Allah-ü Teala'ya itaati ve O'nun farz­
larını yerin e getirebilmeyi, sadece O'nun yardımı ile
gerçekleştirebilirler. 21

21
"Kitabü-'1-Cami, "el-Kafi"den alarak nakleder, Cilt:2, sahife:l 137

74 ........ ....... ...................... ................ İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


:Ziyarete Gidileceği, Zaman
JCılık-JCıyafete Özen Göstennek
CJe JVlçükte Olsafiediye Götünnek
Gerekir

Anne ve babanı, büyük bir akrabanı, senin seviyende


veya senden daha düşük seviyede olan bir arkadaşını kar­
şıladığın zamanda veyahut da sen yolculuktan geldiğin za­
manda kılık kıyafetinin temiz olmasına özen göster!
Hiç şüphesiz göz temiz, güzel ve uyumlu görünüş­
ten mutlu olur.
Dış görünümüne özen göster ve asla gevşeme! Zira
(özen gösterme hususunda) gevşemek, sevdiğin kişilerle
karşılaştığında neşe ve mutluluğun azalmasına sebep olur.
Bu giyim ve kuşama özen göstermemen sevdiğin ve tazim
gösterdiğin kişinin göz hakkını vermene engel olur.
Yüce peygamber (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'in şu sözü bu ma­
naya işaret etmektedir:

Büyüklere ve Anne-Babaya Karşı Adab . .. . .. ... .. ..... .. ... ... . .... .... ....... .... ... . ..... ... . 7s
"Kardeşlerinizin yanına geleceğiniz zaman giyim kuşa­
mmıza özen gösterin ve bineklerinizi düzeltin! Bedende ben
nasılfark ediliyorsa, siz de (güzelliğiniz, temizliğiniz, hoş ko­
kunuz ve görünümünüzde) öyle fark edilin. Şüphesiz ki Al­
lah (celle celalüh), çirkin söz ve hareketi sevmez."22
Mümkün oldukça, sana gelen kimselere veya sen git­
miş olduğun kimselere hediye ver! Çünkü göz, buluşma es­
nasında bu güzelliklerden dolayı sevinçle parlar ve kalpte
bunlarla mutlu olur. Zahiren ve batınen mutluluk meydana
gelir. Hediye ise bu mutluluğun sebeplerindendir.
Nitekim peygamber efendimiz (sallallahu'aleyhi ve sellem) buna
işaret etmekte ve:

.ı).W lj��
"Hediyeleşin ki, (birbirinize olan) sevginiz artsm"23 bu­
yurmaktadır.
Geçmiş büyüklerin hallerinde ve yaşantılarında bu gö­
rülmektedir. Zira onlar, birini ziyarete gittikleri vakit bera­
berlerinde küçükte olsa mutlaka bir hediye götürürlerdi.

zz
Ebu Davud, İmam Ahmed ve Hakim rivayet etmiştir.
23 Buhari, "el-Edebü'l-Müfred" isimli eserinde rivayet etmiştir.

76 .......... .......................................... islam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


cl/e Misafir Gel,diğinde J:Jeya <l3ir J?ere
Misafir Olarak Gidil,diğinde <Dikkat
edilmesi Gerekenjfususlar. . .

Sana misafir geldiği zamanda, onu nasıl ağırlaman ge­


rektiğini bil! Ona hakkını ver! "Ona hakkını ver" sözüyle ye­
mekleri ve içecekleri aşın fazla hazırlamanı kastetmiyorum.
Çünkü sünnet olan bu konularda orta yolu seçmek ve ona
göre hareket etmektir. Zaten israfa kaçmadan misafire ik­
ramda bulunmak, dinimizin bize emrettiği ve yapmamızı
istediği işlerdendir.
Ancak benim "misafirin hakkını ver" sözünden kas­
tım şudur: "Ona en güzel sözleri söylemen, en güzel yere
oturtman, kıble yönünü, abdest ve temizlik gibi ihtiyaç­
larını giderebileceği yerleri göstermen" ona hakkını ver­
men demektir.
Misafirine abdestten sonra, yemekten önce veya sonra
ellerini yıkadığında, ellerini kurulaması için havlu verdi­
ğinde, bu havlu senin ve ailenin kullandığı havlu olmasın.
Kullanmadığınız temiz bir havlu olsun. Kullanması için gü­
zel koku ve taranıp kendisine bakması için ayna vermende
hiçbir beis yoktur. Kullanması için verdiÇin her şey temiz
olsun. Misafirin banyoya girmeden önce orada görünmesi
uygun olmayan eşyalannı ortadan kaldırmalısın.

Büyüklere ve Anne-Babaya Karşı Adab . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 77


Evinde uyuduğu ve istirahat ettiği vakitte, onun ra­
hat edebilmesi için elinden geleni yap! Gücün yettiği ka­
dar çocukların ve evin gürültüsünden uzak tutmaya çalış!
Gözle görülen yerlerden evin hanımına ve kızlarına ait eş­
yaları ve görünmesi uygun olmayan şeyleri de ortadan kal­
dır! Çünkü bu olması gereken ihtişamın gereğidir ve böyle
yapman senin için de onun için de en güzeli ve en iyisidir.
Misafirin için sıkıntıya fazla girmeden, yapmacık hareket­
lerden uzak bir şekilde güzel ve tertipli ol! Onun hizmetini
zevkle ve isteyerek yap! Aranızdaki muhabbet ve sevgiye
dayanarak ona karşı gevşek ve aldırmazlık yapma! (Zira
bu, aradaki sevgi ve muhabbeti azaltır.)
Geçmiş büyükler, birbirlerini ziyarete gittikleri zamanda
güzel ve düzenli olmalarına dikkat ederlerdi. İmam Buharı
"el-Edebü'l-Müfred" isimli eserinde bununla alakalı riva­
yetler aktarmıştır.
Sen de bir arkadaşına veya yalanına misafir olduğunda,
nazik, zahmetsiz ve tahammül edilebilir birisi ol! Onların
durumlarına ve iş vakitlerine riayet et ve mümkün oldu­
ğunca misafirliği kısa tutmaya çalış! Zira her insanın gö­
rünen ve görünmeyen birçok meşguliyeti, bağlantıları, gö­
rev ve sorumlulukları vardır. Ev sahibine karşı çok kibar
ve şefkatli ol! Ev sahibi, işlerini ve görevlerini yerine geti­
rirken sende yardımcı olmaya çalış!
Onun evindeyken sakın gözlerinle etrafı süzme! Özel­
likle de herhangi bir mazeretten dolayı seni misafir oda­
sından başka bir odada ağırlaması gerekirse, bu zikredilen
konuya daha çok dikkat et ve bakışlarını los! Zira bulun­
duğun odada görmenin hoş ve uygun olmayacağı bir şey
bulunabilir.
Bir de ev sahibine, seni ilgilendirmeyen boş sorular
sorma!

78 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Beşinci Bölüm
Hastayı Ziyaret Etme Adabı
J-Iastalan Ziyaret etmek Gerekir

Müslüman kardeşinin senin üzerindeki haklarından


biri de, hastalandığında ona ziyaret etmendir. Kişinin müs­
lüman kardeşini ziyaret etmesinde, kardeşlik ağacını sula­
yan ve İslam kardeşliğini kuvvetlendiren bir bağ vardır.
Ayrıca bu ziyarette, sevaplannın ziyade olmasını (art­
masını) isteyen kimselerin de göz ardı edemeyeceği kadar
büyük bir mükafat vardır.
Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) :
.... o ,,. J o ,,. o ; ,,,. o ;;-;
.....
&.ll 4-9
, J ·..>- �J J..r.
�- !I , r- .:: l."-!ll .JI))
.:: !."-! il �l>-1 � � 1�1 r---
, •
r -- � �
.... ,,.. " o J "" J .ı. ,,.. ,,.

, ..r.• ' ı..r>


:-

.((�G>.. :Jli ��I


, . ü?
· · l4J, ,.uıl J.J-"), ' L;- u.:
ı;; ,

·r-1--- olJJ
"Bir müslüman, hasta bir müslüman kardeşini zi­
yaret ettiğinde, yanından aynlıncaya kadar cennet
hurfesindedir'' buyurdu. Bunun üzerine sahabiler: "Ey
Allah'ın Rasôlü, cennet hurfesi nedir?" diye sordular.
Rası1lullah (sallallahu'aleyhi ve sellem): "Cennet meyveleridir" diye
cevap verdi. 1
1 Sahih-i Müslim,Kitabu'l-Birı;Sıla ve Adab,c.4,s.1989

Hastayı Ziyaret Etme Adabı .......................... .................................................... sı


Başka bir Hadis-i Şerif'te Rası1lullah (sallallahu 'aleyhi ve sel­
lem):

"Hasta bir kimseyi ziyaret eden, hastanın yanma


gelinceye kadar rahmette yüzer. Hastanm yanına gelip
oturduğunda ise rahmete gömülür'' buyurmuştur. (İmam
Ahmed ve İbn Hibban sahihinde rivayet etmiştir.)

82 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .
isıa.m'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Ziyaret Süresini J(ısa Cfutmak. . .

Unutma ki; Hasta ziyaret etmeninde bir adabı vardır.


Bu edebler ziyaret eden kimseden beklenir. Ziyaret eden
kimse bu edebleri yaptığı zamanda: Hastaya bir canlı­
lık gelir, maneviyatı yükselir, acıları hafifler ve hastalığına
sabretmesi sebebiyle Allah (celle celalüh) katında makamı ve
mükafatı artar.
Hastayı ziyaret eden kimse, hastanın yanında uzun
süre kalmamalıdır. Çünkü hastanın, uzun süre dayanama­
yacağı özel hastalıkları vardır. Hasta ziyaret eden kimse­
nin oturuşu, minberde hutbe veren kimsenin oturuşu
gibi olmalıdır. Yani, hatip cuma günü iki hutbe arasındaki
oturuşunu kısa ve hafif tuttuğu gibi, ziyaretçinin de ziyare­
tini hatip gibi kısa tutması gerekir.
Bu konuyla alakalı bir şiirde şöyle denilmiştir;
"" ,,, j o ,, o
' '
,,, ,.

'� 0fa 0 1 � � � I � �I
. l&-�y İ-�I }i � ��j
"Hasta ziyaretinin edebi, hoşça selam vermektir,
Selamdan hemen sonra, dostça ved� etmektir:'

Başka bir şiirde de şöyle denilir:

Hastayı Ziyaret Etme Adabı .................................... . .................... . . . . . . . . . . . . ....... 8 3


.
Güzel hasta ziyareti iki günde bir olan,
Göz açıp kapayacak kadar losa olsun oturman,
Hastanın halini sorup durma her an,
Sana yeter de artar iki kelime sorman! 2

Hafız İmam İbn Abdilber "Kafi'' adlı kitabının sonunda


şunları söylemiştir:
"Sıhhatli birini veyahut da hasta birini ziyaret eden
kimse, kendisine gösterilen yere otursun. Çünkü ziyaret edi­
len kimse, evinin mahrem yerlerini daha iyi bilir ve buna
göre bir yere oturtmak ister.
Hasta ziyaretinde bulunmak, sünnet-i müekke­
dedir. Kuvvetli sünnetlerdendir. Ziyaretin en fazilet­
lisi (üstünü) ise hafif ve kısa olanıdır. Ziyaretçi, hasta­
nın yanında uzun süre kalmamalıdır. Fakat ziyaret eden
kimse, hastanın yalan ve samimi bir arkadaşı olup, hasta
da onun bulunmasıyla huzurlu ve mutlu oluyorsa, bu du­
rumda hastanın yanında uzun süre kalabilir. 3

2
Hasta ziyaretçisinin hastaya iki sözü: "Nastlsın" ve 'rulah şifa ver­
sin" kelimesidir.
3
Kitabü'l-Cami, cilt:2, sahife:1 142, (el-Kafi'den alarak nakleder).

84 .............................................. .......
isıam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Jfasta :Ziyareti &nasında
<Dikkat Cdilmesi Gereken &lEblEr. . .

Öncelikle hasta ziyaret eden kimsenin elbisesi temiz


olması ve güzel koku kullanmış olması gerekir. Zira ziya­
ret eden kimseden güzel koku yayılması hastayı ferahlatır.
Ziyarete günlük elbiselerle ve çok süslü elbiselerle gitmek
doğru değildir. Aynı şekilde kötü ve ağır koku kullanarak
hastanın yanına gitmek de doğru olmaz. Zira bu tür dav­
ranışlar, hastaya rahatsızlık verir ve ona eziyet olur. Hasta
ise kuwetsiz ve tahammülü az olduğu için bu tür davra­
nışlan kaldıramaz.
Ziyaretçinin hastayı ilgilendiren ticaret gibi maddi veya
bir yakınının ölümü gibi manevi olan kötü bir haberi ver­
memesi gerekir. Çünkü bu ve benzeri haberler hastayı üzer
ve sağlığını da olumsuz yönde etkiler.
Ziyaretçinin, hastaya, hastalığı hakkında ayrıntılı so­
rular sorması da uygun değildir. Zira bu ayrıntılı soruların
sorulması, hastanın hastalığına hiçbir faydası olmayacak­
tır. Fakat bu sorulan, alanında uzman bir doktorun sorması
müstesnadır. Çünkü böyle bir doktorun, hastalığı hakkında
hastaya sorular sorması ona fayda verece�r.
Aynı şekilde ziyaretçinin, hastaya, daha önceden ken­
disi kullanıp fayda gördüğü veya başkaları tarafından iyi

Hastayı Ziyaret Ebne Adabı ....... ................. .. ... ... ............ .. . ......... .. . .... ... ... . .. . .. . 8 5
. .
olduğu söylenen herhangi bir ilacı tavsiye etmesi de uygun
olmaz. Çünkü hasta, hastalığının şiddetinden dolayı veya
o ilacın hastalığına iyi gelip gelmeyeceğini bilmediğinden
dolayı ilacı kullanabilir ve o ilaç ona zarar verebilir. Bu se­
beple de doktorun tedavisini boşa çıkarabilir. Hatta (Allah
muhafaza eylesin), bu ilaçtan sebeb hastalığı ölümle. bile
sonuçlanabilir.
Yine ziyaret eden kimsenin, hastalık hakkında bilgisi
olmadığı halde, hastanın huzurunda doktorlarla tartış­
ması uygun olmaz. Çünkü hastanın yanında, doktorlarla
tartışmak, hastanın doktora olan güvenini sarsar. Hasta­
nın doktora olan güveninin azalması ise, hastalığının iyi­
leşmesini geciktirir.

86 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ........... . . . . . . . . . . . . . . . . . .
isıam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Jfastayaficı 1/eya JCötü
<BirJfaberi <Bi/,dirirken
<lJikknt &lilmesi Gerekenjfususlar. . .

Hoşa gitmeyen bir haberi, aniden meydana gelen bir


hadiseyi veya yakın bir arkadaş ya da değer verilen birisi­
nin vefatını ve bunun gibi fevkalade acı bir haberi hastaya
iletmek gerektiğinde haberi yumuşatman ve hastayı alış­
tırarak söylemen ve böyle ağır haberlerin karşısında has­
tayı buna hazırlayarak söylemen gerekir.
Mesela; Birinin vefat haberini bildireceksen hastaya
şöyle diyebilirsin; "Haber aldığıma göre filanca çok ağır
hastaymış, hastalığı her geçen gün artmış, (sonra) duydum
ki vefat etmiş. Allah rahmet eylesin."
Bazılannın yaptığı gibi vefat haberini bildirirken; "Bu­
gün kim öldü, biliyor musun?" veya "Falanca bugün öldü"
gibi sözler söyleme!
Bilakis ölüm haberini vermeden önce vefat edenin is­
mini söylemen gerekir. Çünkü "bugün kim öldü, biliyor
musun?" veya "falanca bugün öldü" gibi sözler, ölüm ha­
berini duyan kimsenin aklına birçok kö� ihtimaller ge­
tirebilir. Hasta çok sevdiği bir yakınının vefat etmiş ola­
bileceğini düşünebilir. Dolayısıyla vefat eden kimsenin

Hastayı Ziyaret Etme Adabı .......... .................................................................... 87


isminden önce, vefat ettiğini söylemek ya da bununla ala­
kalı bir soru sormak hastanın üzerinde çok kötü bir etki
bırakabilir. Böyle bir durumda, ölen kişinin adını söylemek
ve sonra vefat ettiğini söylemek, kötü haberi hafifletmiş ve
akla gelecek kötü ihtimalleri ortadan kaldırmış olacaktır.
Geriye ise sadece kötü haberin doğrusu ve insanda bırak­
tığı üzüntü kalacaktır.
Aynı şekilde yangında ölen, suda boğulan veya bir ka­
zada ölen kimsenin haberini iletirken de güzel üslubu kul­
lanman ve hastanın içinde bulunduğu ortamın durum ve
mahiyetini gözetmen gerekir. Yumuşak bir üslupla vefat
edenin ismini söylemen gerekmekte ve arkadaşına veya
yakınına haberi durmadan tekrarlamaman gerekir. Çünkü
böyle bir kötü haberi aniden söylemek veya durmadan tek­
rarlamak onlara darbe vurmaktır. Bazı kalplerin tahammül
gücü zayıftır ve duygulan daha fazladır. Ani bir haberle sar­
sılabilir ve zarar görebilir. Hatta bazı aile fertleri böyle du­
rumlarda kendini kaybedip, baygınlık geçirebilir.
Bu şekilde kötü veya acı bir haberi mutlaka duyurmak
zorundaysan, bu durumda zamanlamam iyi ayarlamalısın!
Sofra başında yemek yerken, uyumaya (yatmaya) hazırla­
nırken, (haber vereceğin kimse) hasta ve tedirgin iken ve­
yahut da buna benzer durumlarda iken böyle acı haber­
leri söylememelisin!
Böyle yerlerde hilmıet ve akıl ile hareket ebnek
en büyük erdemdir.
Allah (celle celalüh), yar ve yardımcın olsun.

88 .... .... .. ....... .. ...... ...................... . · İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
.
Altıncı Bölüm
Taziye ve Başsağllğı Dileme Adabı
Cenazelere J<:atılmak
l'e .)Jakınlanna <lJWJsağlığt c1Jilemek

Bir akrabanın veya kendisine değer verdiğin bir dos­


tunun, ailesinden ya da sevdiklerinden biri vefat ettiğinde
taziyeye gitmeyi unutma ve bu hususta ihmalkar ve gev­
şek davranma! Hem acısına hemde üzüntüsüne ortak ol­
duğunu ona belli et! Çünkü bu (başsağlığı) akrabalık, dost­
luk ve İslam kardeşliğinin gerektirdiği bir haktır.
Eğer cenazeyi son yolculuğuna uğurlaman mümkünse,
bunu yap! Zira cenazeye katılmakla büyük bir ecir (sevap)
kazanmış olursun. Sessiz bir vaizden, son derece etkili ve
tesirli bir öğüt almış olursun. Her canlının varacağı yeri ha­
tırlatan bir ibret ve birçok şeyi öğreten bir ders almış olur­
sun. Şair şöyle der:

"Sen yaşarken hayabnda, ibretler vardı benim için,


Bugün ise hayabndakinden, daha çok öğüt vericisin."

Peygamber efendimiz (sallallahu 'aleyhi ve selle�) şöyle buyur­


muştur:

Taziye ve Başsağlığı Dileme Adabı ·············· ···· ······· ··· ·· · ···· ······ ··· · ········
91
, � iı ��� _ L'.!İI \;:._ � L�!İ\ �
. ,.J- , r�ı i-J : � r-- " . -. �-
�r
·

ı..s- r--
o o ... ;:;i J.
J J "'
- ' .il l 4.;l>-1 ' , ·W ı
. . µ !--·
. L.W\ ,- Q •;- ç.L;\.J'
,ö,y
� -, .J . 1...... . ,

"Müslümanın, müslüman üzerindeki hakkı beş tanedir:


1) Selamını almak,
2) Hastalandığında ziyaret etmek,
3) Cenazesine iştirak etmek,
4) Davetine icabet etmek,
5) Aksırdığında ona 'Yerhamükallah (Allah sana mer­
hamet etsin)' diye dua etmek! 1
Başka bir hadis-i şerifte Raslllullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem)
şöyle buyurmuşlardır:
,,.. - o o

ö�'Y I fSy?J; ,)�1 l_A;lj ,�_j.4-ll l.J ;_;


o J .,. "' J o ...

"Hastalan ziyaret edin, cenazelere iştirak edin {katlim),


(zira) onlar size ahreti hatlrlatlr."2

1 Sahih-i Buhari,Kitabu'l-Cenaiz,c.6,s.364; Sahih-i Müslim,Kitabu's­


Selam,c.4,s.1704
2 İmam Ahmed, Müsned,c.3,s.23-31

92 . . . . .................. .............. İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


'Taziye &nasında JWnU§ulması
ve SöylEnmesi Güzel Olan rŞeylEr. . .

Herhangi bir yakınını kaybetmiş olan kardeşine, akra­


bana veya bir tanıdığına taziyeye gitti�nde, vefat eden kar­
deşine dua etmen çok güzel olacaktır. Ebu Seleme (radıyallahu
'anh) vefat ettiğinde Rasfilullah (sallallahu'aleyhi ve sellem) ailesine ta­
ziyede bulunmuş ve şöyle dua etmiştir:

• :J o .,.: ,,, · :J 0�
-�
J.f .J �.r. �
''A.llah'ım! Ebii Seleme'ye mağfiret et! Kendilerine hidayet
nasip ettiklerinin içinde onun derecesini yükselt! Ailesinden
geriye kalanlannyardımcısı ve sahibi ol! Ya Rabbe'l-Alemin!
Bizi de onu da bağışla! Ona kabrinde genişlik ve rahatlık ver!
Kabrini de onu da nurlandır!
Taziye esnasında, cenaze sahiplerinin acı ve sıkıntıla­
nnı hafifletecek konuşmalar yapman güzel olur. Onlara ya­
şadıkları bu acı ve üzücü olaydan dolayı aldıklan sevap ve
sabrettikleri için alacaklan mükafattan, dün}ra hayatının ge­
çici, ahiret hayatının ise ebedi olduğundan bahsetmelisin.

Taziye ve Başsağlığı Dileme Adabı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 93


Aynı şekilde onlara bazı ayet-i kerimeleri, hadis-i şe­
rifleri ve geçmiş büyüklerin sözlerini de aktarman çok ye­
rinde ve güzel bir davranış olacaktır.
Mesela: Onlara şu ayet-i kerimeleri zikredip, hatırla­
tabilirsin:

h.;. , J,
J. ttJ · · - :

..:.ı ı �ı
.r--
,_ ! ��Ic. � J i
r,-:--- . ,
, �� ıJ- , dı
, _ �
GIµ'
J

�.J .J;+� ı r-A �.Jİj


''. .. (Habfbim!) O (belalara) sabreden kişileri [cennetle)
müjdele! O sabreden kimseler; kendilerine bir musibet
ulaştığında: 'Şüphesiz ki biz Allah'a ait (kul ve köleler)iz
ve kesinlikle O'na döneceğiz!' derler. İşte onlara, Rab/e­
rinden bağışlanma ve bir rahmet vardır. Ve onlar hida­
yete erenlerin ta kendileridir."3
J ! ..... .. J .. o J. ,,. .... o ,... � J.
1 0 • · l.4.ilµ, ..:.ı • � 1 \ 4ZI� ·· J5
,... o

: , . .d..A Lil l i, Y-
� , _, J �
·- � ,
1 _JJy .r-'
'
, �
- -
,

� o� o J ,,. !
,.. ,... J

- - I L4.J, · lj ..ili &11 ıJ,l��ı.J � 81 :.r c.r , ·• ·


o

'l' �I L;.il\
.... o ,,. ,.. .... ....

ö W
J J
,

.
- ·

�.Jjjı t_8
"Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü karşı­
lıklanmz tamamıyla (eksiksiz) ödenecektir. Her kim o
cehennem ateşinden uzaklaştınlıp cennete girdirilirse,
muhakkak o (cennete giren) kurtuluşa ermiştir. Dünya
hayatı ise, aldatıcı bir [menfaat ve geçici bir) yaşantıdan
başka bir şey değildir."4

\ , <:J \
v .r �
o o

.J' J, Y\>J
. \ .J � ��J, d_;..J' �.J
,, o J ,...

.
,...
- •"
,
ıJ lj
,
,...
' : , J5
1 .
� ,:_ro
"'
• I ;.
�J

3 Sahih-i Müslim,Kitabu'l-Cenfüz,c.2,s.634
4 Bakara Suresi, Ayet: lSS-157

94 . ...... . . İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


"Yeryüzünde bulunan her şeyfanidir. Ancak azamet
ve ikram sahibi Rabbinin zô.tı bô.kidir."5

Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancak


azamet ve ikram sahibi Rabbinin zô.tı bô.ki kalacaktır. 6
Aynı şekilde Rası1lullah (sallallahu'aleyhi ve sellem)'in şu hadis-i
şeriflerini de zikredebilirsin:

''Al/ahım! Karşı/aşağım bu musibet karş1S1nda bana mü­


kafat ver ve bana bu musibet karş1S1nda kaybettiğimden
daha hay1r/1S1m ver!"7

"Muhakkak ki aldık/an da, verdikleri de Allah'a dittir ve


bu hak O'na aittir. O'nun katmda her şeyin belirli bir ömrü
vardır." 0
Peygamber efendimiz (sallallahu'aleyhi ve sellem), oğlu İbrahim
vefat ettiğinde şöyle buyurmuştur:

5
Aı-i İmran suresi, Ayet: 185
6 Rahman suresi, Ayet:26-27
7 Sahih-i Müslim,Kitabu'l-Cenfüz,c.2,s.632
8
Sahih-i Buhari,Kitabu'l-Cenfüz,c.6,s.437; Sahih-i M üslim,Kitabu'l­
Cenfüz,c.2,s.635-636

Taziye ve Başsağlığı Dileme Adabı ..................... . . . . . . . . . . . . . . .............................. 95


"Muhakkak ki göz ağlar, kalp hüzün duyar. Fakat biz
Rabbimizin razı olacağı sözler söyleriz. Ey İbrahim! Elbette
ayrılığından dolayı hüzünlüyüz:' 9
Taziye esnasında, yaşanan acıyı hafifletmek için, geçmiş
büyüklerinde sözlerini nakletmen çok yerinde olur.
Mesela; Hazret-i Ömer (radıyallahu 'anh) şöyle derdi:
"Her gün falanca veya filanca öldü, deniliyor. Mutlaka
bir gün 'Ömer de vefat etti' denilecek!"
Yine Raşid Halife Ömer b. Abdulaziz rahmetullahi
'aleyh'in şu sözünü de hatırlatman güzel olur. Ömer b. Ab­
dulaziz şöyle buyurmuştur:
"Bir kimsenin kendisiyle, Adem ('aleyhi's-selam) arasında ya­
şayan bütün büyükleri ölümle karşılaşmış ve hayata veda
etmiştir:'
Tabiinin büyüklerinden Hasan Basri rahmetullahi 'aleyh
şöyle buyurur:
''Ay Ademoğlu! Sen sayılı günler gibisin. Her gün geçip
gittikçe, senin de birazın gider:'
Yine Hasan Basri rahmetullahi 'aleyh şöyle buyurmuştur:
''Allah müminlere, cennetten başka rahat edecekleri
bir yer yaratmamıştır:'
Hasan Basri rahmetullahi 'aleyh'in talebesi Malik b.
Dinar şöyle der:

.t9l:.Ail rY..
- ·-
' ., :-.,. o�: ti cf'.T
·-
·�

"Takva kimselerin (hakiki) düğünü, kıyamet günün­


dedir."
(Yukarda zikredilen ayet-i kerimeler, hadis-i şerifler ve
büyüklerin sözlerinden herhangi birini taziye esnasında
söylemen çok güzel ve münasip olacaktır.)
9
Sahih-i Buhari,Kitabu'l-Cenfüz,c.7,s.8; Sahih-i Müslim,Kitabu'l­
Fedail,c.4,s.1807-1808

96 ... . .. ... ........ .......... ... ......... ....... ... .. İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
.
Şair şöyle der:

"Seviniriz neşelenerek geçirdiğimiz günlere,


Hfilbuki her geçen gün yaklaştırır bizi ecele!"

Taziye esnasında şu şiiri söylemek de çok güzel ola­


caktır:

� � �� 15> Jı w
� j.- Jı 'Yj
:.r.:- J ı ı.i. ıs. LJ 15
,,, ,,, ,, .. .,,..

"Sana taziyeye geldik, bizim de güvencemiz yok hayattan,


Fakat din-i mübinin bir sünnettir, bu hayatta yapılan!

Ne kendisine taziye yapılan, ölenin ardından hayatta kalıcı,


Ne de onu teskin etmeye çahşan, yaşasalar da dünya hayatı:'

Böyle yerlerde şu sözleri söylemek de çok manidar­


dır:

"Her gün, her gece ölür ve diriliriz,


Bir gün gelecek ölecek, fakat dirilmeyeceğiz!"

Hayattan ve onun akıbetinden son derece gafil oldu­


ğumuzu gösteren, şu söz de çok dikkat çekicidir:

Taziye ve Başsağlığı Dileme Adabı ......... .... ................. ................................ 97


"Biz dünya hayatında, bir geminin yolcuları gibiyiz,
Zaman bizi sürükler, biz durduğumuzu zannederiz!"

Beni, bu konudaki ayet-i kerimeleri, hadis-i şerifleri


ve diğer güzel sözleri zikretmeye teşvik eden: Taziye esna­
sında bu zikredilenlerin konuşulması daha uygun olduğu
içindir. Sevdiği bir kimseyi kaybeden kişiye taziyeye giden
nice insanlar var ki; Kalbi hüzünlü, gönlü acılı olan cenaze
sahibine, o acılı hal ile hiç alakası olmayan şeyler söylüyor
ve cenaze sahibini acısını hafifletmek yerine daha da artı­
rıyor. Bu davranış ise, İslam edeb ve nezaketine aykırı bir
davranıştır.

İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


Yedinci Bölüm
Sohbet ve Konuşma Adabı
JConU§urken Ses 'fonuna <Dikkat
etmek. . .

Misafirinle veya herhangi bir insanla konuşurken se­


sin yumuşak, kibar ve zaruret yoksa alçak olmalıdır ki; bu
o meclisin edeblerindendir. Zira gereksiz yere sesi yükselt­
mek, konuşanın edebsizliğine ve karşısındaki insana saygı
ve hürmet göstermediğine delalet eder.
Bu edebe, yaşça denk olan veya olmayan arkadaşla­
rınla, tanıdığın veya tanımadığın kimselerle, küçük veya
büyüklerle bulunduğun zamanda hep dikkat etmen gerek­
mektedir. Özellikle anne-baba veya onlara denk olan insan­
lara, ilim ve fazilet sahibi kimselere karşı bu edebe daha
çok dikkat etmen gerekir.
Bu konuyla alakalı bazı ayet-i kerime ve hadis-i şerif­
leri sana aktarayım:
Kur'an-ı Kerim'de Lokman ('aleyhi's-selam)'ın oğluna şu va­
siyeti (nasihati) yer alır:

{ . . . �_µ,
, ��
. . . lj . . . }
"...Sesini alçalt! . " . . 1

1
Tarihu'I İslam, cilt:4, sahife:l 97

Sohbet ve Konuşma Adabı . . . . . . . . . . . . . . . ....... . . . . . . . . . . . . ......................... . . . . . . . . . ....... ıoı


Lokman ('aleyhi's-selam) "sesini alçalt'' demekle şunu kastet­
mektedir: "İnsanlarla konuştuğun zamanda zaruret olma­
dıkça sesini yükseltme! Zira yüksek sesle konuşmak kötü
ve hoş olmayan bir davranıştır.
Sahih-i Buhari'de rivayet edilen bir hadis-i şerifte Ab­
dullah b. Zübeyr şöyle demiştir: Allah-u Teala'nın;

. ';' . \;.G.

"Ey iman etmiş olan kimseler! (Peygamberimin ya­
nında bir şey konuşmanız icap ettiği zaman) seslerinizi,
o Nebi'nin sesinin üstünde (olacak şekilde) yükseltme­
yiniz. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygambere yüksek
sesle konuşmayın ki, (sonra) siz farkında olmadığınız
halde amelleriniz boşa gitmiş oluverir!
Allah RasUlü'nün yanında (edebe riayet ederek)
seslerini kısanlar; İşte onlar! Allah tarafmdan kalp­
leri takvaya seçkin kılınmıştır, (ahirette) ise büyük bir
mağfiret ve mükafat onlar içindir!"2 ayetleri nazil olduk­
tan sonra: Ömer b. Hattab (radıyallahu 'anh), peygamber efendi­
miz (sallallahu 'aleyhi ve sellem) 'le konuştuğunda, sanki birisiyle gizli
bir şey konuşuyonnuş gibi, sesini kısarak konuşurdu. Sesini
o kadar kısardı ki, bazen ne konuştuğu anlaşılmadığından
tekrar kendisine sormak zorunda kalınırdı.
2 Hucurat Suresi, Ayet:2-3

10 2 ·········-······· ... .... ......... ........ ... İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
.
Hadis filimi İmam Zehebi rahmetullahi 'aleyh, tabiinin 3.
imamlarından Muhammed b. Sirin'in hayatı hakkında bilgi
verirken şunlan anlatmıştır:
"Bekkar b. Muhammed, Abdullah b. Avn'dan şunları
nakletmiştir: Muhammed b. Sfrfn, annesinin yanında sesini
o kadar kısardı ki: şayet onu tanımayan birisi görse sesinin
k1S1kilğmdan dolayı onu hasta zannederdi."4
Aynı şekilde İmam Zehebi rahmetullahi 'aleyh, Muham­
med b. Sirin'in talebelerinden ve meşhur imamlardan olan
Abdullah b. Avn el-Basri haklonda bilgi verirken şunlan söy­
ler: "Bir gün annesi Abdullah'ı çağırdı. Abdullah annesine
cevap verirken, sesi annesinden yüksek çıktı. Bundan do­
layı korkuya kapıldı ve hemen iki köle azad etti. 5
Büyük kıraat alimi Asım b. Behdeie el-Kufi şöyle anla­
tır: "Ömer b. Abdulaziz rahmetullahi 'aleyh'in huzuruna gir­
diğimde, bir adam yüksek sesle konuşuyordu. Halife Ömer
ona:'Sus, bu kadar yeter, konuşurken kardeşinin veya yanında
oturan kimsenin duyacağı kadar konuşmalısın dedi." 6

3
Sahih-i Buhar\', cilt:3, sahife:454 ve cilt: 13, sahife:235
4
Tabiin: İman etmiş olarak Sahabe-i Kiram'ı görenlere denir. Nite­
kim Rası11ullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
.,.. , , , ,, , , , ... . ...
' ' - - ı: : .l.11 • • ' ' - - ı: : .ll l • "
l.:JI .r.>

ti"r- ıf-, r-' ti"r- ıf-, r-' ı..I,� v:


• · ' •

"İnsanların en hayırhlan, benim bulunduğum asırdakilerdir, sonra


akabinden gelenler, sonra onların ardından gelenlerdir." (Buhari)
Allah-ü Teala şefaatlerine nail eylesin. Amin. (Mütercim)
5
Tarihu'I İslam, cilt:6, sahife:2 13
6
Abdulkadir Bedran, "Tehzibü Tarihi Dimaşk Li İbn Asakir': cilt:7,
sahife:123

Sohbet ve Konuşma Adabı . .. . .. . .. . .. ... .......... ..... ... .. . .. .............................. .. . .. . .. 1 03


</Jaşkası JCnnu§urken </Jikkatlice
</Jinlemek. . .

Bir araya gelip yapılan sohbetlerde dikkat etmen ge­


reken edeplerden biri de şudur: Bir kimse senin bilmedi­
ğini zannederek, sana bir şey anlattığı zaman sen bildiğini
göstererek onu mahcup duruma düşürme! Anlatmış ol­
duğu şeye müdahalede bulunma! Dikkatlice dinle ve buna
ihtimam (özen) göster!
Tabiinin büyüklerinden İmam Ara b. Ehi Rebah şöyle
der: "Gençler bana bir şeyler anlattıklannda, ben o anlat­
tıklarını hiç duymamış gibi dinliyorum. Halbuki ben o an­
lattıklannı, daha onlar doğmadan duymuşumdur:·
Halife Ömer b. Abdulaziz ve Hişam b. Abdulmelik'in ya­
kın arkadaşı Halid b. Safvan et-Temimi şöyle demiştir:
"Bir muhaddis (hadis alimi) senin bildiğin bir hadisi
veya bildiğin bir haberi başkalanna aktanrken, orada bu­
lunanlara senin de aynı hadis veya haberi bildiğini göster­
mek için anlatan kimsenin sözüne ortak olma! Çünkü bu,
senin edebinde bir hafiflik ve eksiklik olduğunu gösterir.
İmam Malik. Leys b. Said es-Sevıi ve birçok alimin ya­
kın arkadaşı olan, Büyük Alim İmam Abdullah b. Vehb el­
Kureyşi el-Mısri şöyle demiştir: "Bazen bana bir adam bir

1 04 ........... ............. . .........................


İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
şeyler anlatır, ben de hiç duymamış gibi dinlerim ve ona
kulak veririm. Halbuki ben anlatılan şeyleri o adam ana
rahmine düşmeden duymuşumdur:'
İbrahim b. Cüneyd, Lokman Hekim'in oğluna şöyle na­
sihat ettiğini söyler:
"Güzel konuşmayı öğrendiğin gibi, güzel bir şekilde
dinlemeyi de öğren! Güzel dinlemek ise: Konuşan kimseye
konuşması bitene kadar süre tanımak, ona yönelerek din­
lemek, gözlerine bakmak ve anlattığı konuyu bilsen bile
sözlerine karışmamakla olur:'
Hatib el-Bağdadi bu konuyla alakalı şu mısralara yer
verir:

"Ortak olma! Konuştuğunda konuşanın sözüne,


Vakıf olsan da, konuşulanlann aynntılanna ve özüne:'

Sohbet ve Konuşma Adabı ·························· ···················· . .... ... ............ ......... ıos
.
cJConU§an JCimsenin Sözünü
JCEsmemek. . .

Meclis (bir araya gelip sohbet etme) edeplerinden biri


de; dinlediğin kimsenin konuşmasında anlaşılmayan bir söz
olduğu zamanda, konuşan kimsenin konuşmasını bitirene
kadar sabretmendir. Sonra konuşması bitince, edebli bir şe­
kilde, anlamak ve öğrenmek için anlamadığın yeri sorabi­
lirsin. Konuşmasını yarıda kesmemelisin! Çünkü konuşan
kimsenin sözünü yarıda kesmek, dinleme edebine aykırı­
dır. Aynı zamanda konuşan kimsenin gönlüne de huzur­
suzluğu meydana getirmektedir.
Ancak bir araya gelinen meclis ilim ve ders meclisi ise,
durum farklıdır. Böyle meclislerde öğreten ve ilim veren
kimse, anlatılan konuyu tamamen açıklayana kadar soru
sormak ve o konuyu tartışmak güzel olur. Fakat bu tartışma
ve soru sormalar saygılı ve akıllıca olması gerekmektedir.
Halife Me'mun bu konuda şöyle demiştir:
"Tartışarak ve müzakere edilerek öğrenilen ilim,
sadece dinleyerek öğrenilen ilimden daha sağlam ve
daha kalıcıdır:·
Halife Ebu Cafer el-Mensur'un sohbet arkadaşı, edebi­
yatçı ve tarih alimi Heysem b. Adiyy şöyle anlatır:
"Hikmet sahibi kimseler şöyle demişlerdir:

106 . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Bir kimsenin sözüne, çekişmek ve sırf konuşma­
sını bölmek için itiraz ebnek, çok çirkin bir davranış
ve kötü bir ahlakbr:'

Sohbet ve Konuşma Adabı ....... ...... ........... .. . .. .. . .. . .. . . ... ... .. .. . ... ..... ................. 1 0 7
.
<l3�knsına Soru1an Sorulara
Saygı Gösterip, OJt,ap fJemıek İçin
fitılmamak

Meclis edeblerinden biri de:


Bulunduğun ortamda yanındaki arkadaşına bir şey so­
rulduğunda, cevap vermek için onun önüne geçmemelisin.
Bilakis, o soru sana yönelmedikçe bir şey söylememen ge­
rekir. Çünkü bu davranış, insanlar nezdinde edebini, say­
gını, makam ve mevkitni göstermektedir.
Tabiinin büyüklerinden Mücahid b. Cebr rahmetullahi
'aleyh şöyle nakleder:
"Lolanan Hekim'in oğluna nasihatlanndan biri de şu­
dur: Başkasına bir soru sorulduğunda, sen ganimet veya
bir hediye sunulmuş gibi öne atılarak, cevap verme! Eğer
(başkasına sorulan soruya, sen atılarak) cevap verirsen,
kendisine soru sorulan insanı küçümsemiş ve itibannı dü­
şürmüş olursun. Aynı şekilde soru sorana da, kabalık etmiş
olur, aklı kıt olan insanlara, kendinin ne kadar utanmaz ve
edebsiz olduğunu isbat etmiş olursun:'
Hanbelt Mezhebinin imamlanndan hadis ve fıkıh filimi
Şeyh İbn Battalı şöyle bir olayını anlatır:
"Ben hadis hafızı ve lügat alimi (Gulamu Sa'leb lakaplı),
İmam Ebu Ömer ez-Zahid'in yanında idim. Kendisine bir

ıos ... .... . . ....... .. ......................


... .. .. . .
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
soru soruldu. Ben cevap vermek için, ondan önce davran­
dım ve cevapladım. Benim böyle yapmam üzerine Ebu
Ömer bana döndü ve: 'Fuzllli (gereksiz) işleri çok mu iyi
biliyorsun?" dedi. O bu sözüyle benim gereksiz bir iş yap­
tığımı söylüyor ve böylelikle beni uyarıyordu. Bu söz beni
gerçekten çok utandırdı:'

Sohbet ve Konuşma Adabı ...............................................................··....··.···. 1 09


Jfanımkır Ziyarete Gittik/Eri Zaman
<Dikkat etme/Eri Gereken &leblEr

Değerli hanım kardeşlerimize de birkaç özlü kelamı


hatırlatmak isterim.
Aileni veya bayan arkadaşlarını ziyaret etmek istedi­
ğinde, ziyaret gününün ve vaktinin uygun olmasına riayet
et! Zira ziyaret için uygun ve güzel vakitler olduğu gibi, ziya­
retin hoş karşılanmadığı ve uygun olmadığı vakitler de var­
dır. Ziyarete gideceğin kimsenin, ailen veya çok yakın arka­
daşın olması her zaman gidebileceğin anlamına gelmez.
Ziyaretin esnasında gölge gibi hafif, tahammül edile­
bilir ve sevecen bir insan ol! Zahmet ve bıkkınlık veren bir
kimse olma! Boş ve çok konuşan da olma! Zira senin yap­
tığın ziyaret akrabalık ve dostluk bağlarını pekiştiren bir
ziyaret olsun. Bundan dolayı ziyaretin kısa ve hoş olması
güzeldir. Uzun olan ve bıkkınlık veren ziyaret sıkıcı olur
ve hoş karşılanmaz. Uzun olan ziyaretlerde boş söz ve de­
ğersiz şeyler dile gelir ve konuşmaların zamanla seviyesi
düşmeye başlar.
Tabiinin büyüklerinden Muhammed b. Şihab ez-Zühri
şöyle der:
"Meclis uzadıkça, şeytanın oradan nasibi artar:'

ı ıo ................... ...............................
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Ziyaret esnasındaki konuşmalannın tamamı veya çoğu
faydalı ve istifade edilebilen konuşmalar olsun. Gıybet, de­
dikodu, boş söz ve saçmalıklardan uzak durmalısın. Zira
akıllı müslüman bir kadının böyle boş işlerle geçirecek
vakti yoktur.

Sohbet ve Konuşma Adabı . .. . . . . . .. . .. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . ... .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . .. . .. . . ı ı ı


Vyuyan J(irrzselere Saygılı Olmak

Gece veya gündüz, uyuyan bir kimsenin bulunduğu


odaya girdiğinde onların hakkına riayet et! Hareketlerinle
ve konuşmalarınla onları rahatsız etme! Onların yanında
çok dikkatli ol! Onların bulunduğu odaya girerken veya
çıkarken gürültü yapma! İnce ve kibar davranarak onlara
saygı gösterdiğini belli et!
Daha önceki konularda da zikrettiğimiz, Rasfilullah
(sallallahu 'aleyhi ve sellem)'in şu hadis-i şerifini elbette ki sen oku­
muştun:
.... il

US' .r.>J 1 r-.ı>4 J-9.t1 r-.ı>4 y.


,; ' .... o

"İncelik ve kibarllkt.an mahrum olan kimse, tüm hayır­


lardan mahrumdur."7
Yüce sahabi Mikdad b. Esved (radıyallahu 'anh) şöyle anlat­
mıştır: "Biz Rasfilullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'e içmesi için süt
ayırırdık. Rasillullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) gece gelir, uyanık­
ların duyabileceği, uyuyanları da uyandırmayacak bir ses
tonuyla bize selam verirdi:' 8
7
Sahih-i Müslim,Kitabu'l-Birr,Sıla ve Adab,c.4,s.2003-2004
8 Sahih-i Müslim,Kitabu'-Eşribe,c.3s.1625; Sünen-i Tirmizi,Kitabu'l­
İsti'zan,c.S,s.70

1 12 islam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


Efendimiz (sallallahu'aleyhi ve sellem) geceleri teheccüd namazı
kılmak için kalktığında okuyuşunu, uyanık olanın duyabi­
leceği, uyuyan kimsenin ise uyanmayacağı bir ses tonuyla
yapardı.

Sohbet ve Konuşma Adabı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı ı 3


Sekizinci Bölüm
Nikah ve Düğün Merasimleri
JVlkah t?e <Düğün <Davetlerine
İcabet etmek . . .

Bir nikah akdine veya düğün merasimine davet edildi­


ğin zaman da, davete icabet ennen gerekiİ: Çünkü bu mera­
simlere katılmak, haram ve dinen yasak şeyler yapılmadığı
sürece, efendimiz (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'in sünnetlerindendir.
Kuşkusuz nezih tevhid inancı üzerine kurulmuş olan
İslam dini, evliliği ibadet ve itaat olarak saymıştır. Bundan
dolayı nikah akdinin camide yapılması müstehabtır. 1 İs­
lam fakihlerinin de bu hususta teşvik edici açıklamaları
vardır.
Bir hadis-i şerifte RasiHullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem):


, �
!iJL �
;
' 0' \J' ,�I
,. IY.� ,;
· � .\ ::.!__ \
ı.1-- � J
, ,
(. ,
�11.:i.Aı . ! 1 ;.

t
"Bu nikahı ilan edin (duyurun), nikah akdinizi camide
yapın ve merasimlerde defler çalm!"2

1
Müstehab: Yapılmasında sevap, terk edilmesinde is� günah olma­
yan şeylere denir. (Mütercim)
2 Sünen-i Tirmizl,Kitabu'n-Nik.ih,c.3,s.39 8-399

Nikah ve Düğün Merasimleri ····································--······· ........................... ı ı7


�kahsflkdinijferkese <Duyurmak

"Nikahı ilan ediniz!" Hadis-i şerifini, İmam Ahmed b.


Hanbel, Hakim ve birçok hadis aliminin rivayet ettikleri şu
hadis-i şerif desteklemektedir:
o .,.. o J ,,,.
,,. " ı J
l.58 1 ._j.JJ I ,
J .r-' i- .;-' • �- 'I 1 - .:_ 11J, JJWI � •' LO u.;.
Ç. , ı-1
,
. �
0:-! u--
"Nikah merasiminde helal ile haramı birbirinden ayı­
ran, ses ve deftir:' 3
RasUlullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) düğün merasimlerinde
def çalınmasına ruhsat (izin) vermiştir. 4 Kadınlann def

3 sünen-i tirmizi,kitabu'n-nikah,c.3,s.398; sünen-i nesai,kitabu'n­


Nikah,c.6,s.127, Sünen-i İbn Mace,Kitabu'n-Nikah,c.1,s.61 1
, .
4
Kitapta " �:/ kelimesi geçmektedir. Bu ise "ruhsat verdi;' "izin
verdi" manalanna gelmektedir. Ruhsat verilen bir işi ise yapmak caiz
olmakla birlikte, yapmamak daha evladır. Çünkü def çalmak sevap
veya ibadet değildir. Def, bir eğlence aletidir ve onunla ibadet olmaz.
Def çalmaya şu beş yerde ruhsat (izin) verilmiştir:
1-Düğünlerde
2-Bayramlarda
3-Kadınlann sevinç anlannda
4-Çocuklann sevinç anlannda
5-Sünnet merasimlerinde!" (Beyhaki, Şuabü'l-İman, No:4906)
Günümüzde çalınan zilli defler ise, yeni bir bid'ati (dinde olmayan bir
şeyi) icat etmekte ve insanlan günaha sürüklemektedir. (Mütercim)

118 . . . . . . . . . . . . . . . . ......... . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan


çalmasında ihtilaf yoktur. Bazı alimlerin katında en sahih
olan görüşe göre erkeğin def çalmasında da ihtilaf yoktur.
Nikah merasimi, evliliğin duyurulması ve uzak yakın
tüm akraba ve bütün halka duyurulması içindir. İslam dini,
bu ilan şartını haram olan evlilik ile helal olan evliliği birbi­
rinden ayırmak için koymuştur. Bundan dolayı peygamber
efendimiz (sallallahu 'aleyhi ve sellem) yukarda zikrettiğimiz:

ç_lSÇ)I ıj Jiııj � �I İ-ly;j lj ��I � Lo J.,aj


"Nikô.h merasiminde helal ile haramı birbirinden ayı­
ran, ses ve deftir."
Alimler der ki: "Bu hadis-i şerifte geçen sesten maksat;
nikahın duyurulması, halk arasında konuşularak yaygınlaş­
ması, kadınların dillerini titreterek zağrata (zılgıt) çekıne­
leri ve erkeklerin neşeli şiirler söylemesidir:'

Nikah ve Düğün Merasimleri . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . · . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .


ı ı9
<Düğün Merasimlerine JCatılnrak,
evlenen Çiftleri Mutlu etmek

Düğün merasimlerinde bulunman, onlann ilanına ve


sevinmesine katkıda bulunmandır. Evlenen mü'min kar­
deşlerinin her birinin, dinlerinin yansını koruduklan sa­
lih bir amelde onlara katkıda bulunduğunu göstermekte
ve Allah'tan sakınma olan diğer yansına da teşvik etmek­
tedir. Bu amel ise, müslümanlar arasında, İslam kardeşliği
haklannın gerektirdiği bir ameldir.
Böyle bir merasime davet edilirsen, katılmaktaki niye­
tin hayırlı ve bereketli bir davete icabet olsun "Peygamber
efendimiz (sallallahu 'aleyhi ve sellem) böyle bir davete katılmayı em­
retmiştir" şuuruyla katılmalısın.
Bu gibi yerlere giderken dinen meşru olan güzel ve te­
miz olan kıyafetlerini giymeli ve ziynetlerini takınmalısın.
Zira sahabe-i kiram hazeratı ziynetlerini takınarak süsle­
nirlerdi.
Konuşmalann hep sevinç ve neşeli olmalıdır. Düğüne
gelenleri ve orada bulunanlan üzecek, içlerini karartacak
konuşmalar yapmaktan son derece sakınmalısın.
Kuşkusuz ld Mü'min, (nerede, nasıl davranacağını bi­
len) akıllı ve anlayışlı kimsedir.

1 20 ..................................................
İsl3m'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
cr>lenen Çiftleri
Güzel <Dualarla 'Tebrik etmek

Evlenen çiftleri peygamber efendimiz (sallallahu 'aleyhi ve


sellem)'in dualanyla tebrik etmek de müstehabnr. Efendimiz
(sallallahu 'aleyhi ve sellem) evlenen çiftlere şöyle dua etmiştir:
.... o

,
,
,,.. ,,.. ..
, , , ' � .!) ' l.:;' � ,,.
.:.__ q ,411 1 .!) ' l.;

.r

-.! -· �.J - J ..J J.
''Allah bu evliliği hem senin için, hemde eşin için müba­
rek eylesin. Sizi hayırla bir araya getirsin."5
Tebrik ederken bazı kimselerin yapnğı gibi; "Bolluk
içinde yaşayın ve oğullannız çok olsun!" gibi sözler kul­
lanma! Zira bu sözler, cahiliyet dönemi insanlannın teb­
rik etme şekli ve Rası11ullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) bu tür söz­
leri yasaklamışnr.
Allah-Ü Teala'da yukanda geçen cahiliye dualanndan
bizim uzak kalmamızı istemiş ve Rası11ünün duasını bah­
şetmiştir.
Allah Rası11ünün dualanndan biri de şudur:
5
Sünen-i Nesai,Kitabu'n-Nikah,c.6,s.12 8;Sünen-i İbn Mace,Kitabu'n­
N ikah,c. 1,s.614-615

Nikah ve Düğün Merasimleri .. . .. . . . . .. . .. . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . ı 2 ı


''Allah evliliğinizi size, sizi de birbirinize m übarek
kılsm/"6
Hazreti Aişe (radıyallahu 'anh)'a validemiz şöyle anlatmıştır:
"Rası1lullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem) benimle evlendiğinde
annem beni O'nun evine götürdü. Evde ensardan (Medi­
neli) bazı kadınlar vardı. Benim geldiğimi görünce: "Ha­
yırll ve bereketli olsun. Evliliğiniz hayırll nasiplerle başla­
sm!" diye dua ettiler. 7

6
Sünen-i Nesai,Kitabu'n-Nikah,c.6,s.128;Sünen-i İbn Mace,Kitabu'n­
Nikah,c.1,s.614-61 5
7 Sahih-i Buhari,Kitabu'n-Nikah,c.16,s.341

1 22 ........................................ ..........
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
<Düğün eğlencelerinde
Sınınfi§mamak

İslam dini, düğünlerde kadınların def çalarak içinde ha­


ram ifadeler taşımayan, harama teşvik etmeyen güzel şiir
ve sözler okumalarına izin vermiştir. Bu sözler, günaha, şeh­
vete, aşka, güzellik ve cinselliğe teşvik etmeyen sözler ol­
malıdır. Bilakis, evlilikten duyulan sevinç ve mutluluğu or­
taya koyan, güzel ve zarif sözler söylenmelidir.
Hazreti Aişe (radıyallahu 'anha) validemiz şöyle anlatmıştır:
"Bir kadın ensardan bir adamla evleniyordu. Rası11ullah
(sallallahu 'aleyhi ve sellem):

"Ya Aişe! Sizin eğlencenizyok mu? Medineliler eğlence­


den hoşlamrlar" buyurdu. 8
Hadis Alimi Hafız İbn Hacer el-Askalani; "Fethu'l-Bari"
isimli eserinde yukarıdaki hadisin şerhini yaparken şun­
ları yazar:
"Taberani'nin 'el-Evsat' isimli eserinde, hadis ravile­
rinden olan Şerik rahmetullahi 'aleyh, Hazreti Aişe (radıyallahu
8 Sahih-i Buharl,Kitabu'n-Nikah,c.16,s.344

Nikah ve Düğün Merasimleri ......................................................................... 123


'anha) validemizden şu hadis-i şerifi nakletmiştir: "Hazreti
Aişe (radıyallahu 'anha) validemiz şunu anlatmıştır: "Rası1lullah
(sallallahu 'aleyhi ve sellem) : "O kadınla beraber def çalıp, şarkı söy­
leyen bir cariye gönderdiniz mi?" buyurdu. Ben: "Cariye ne
söyleyecek?" diye sordum. Hazreti peygamber (sallallahu '.aleyhi
ve sellem): "Şunu söylesin" dedi ve şu şiiri okudu:
' ,
J ""' ,,.,, J "' ,,,.

rst;; ı rst;; ı
��i �1l ı �_;Jj
J ,,, • ,,, ,,,

�l�I �I ':J j.lj


Size geldik, biz size geldik,
Size de, bize de selcim verdik,
Eğer kızıl albnınız olmasaydı,
Kimse semtinize uğramazdı,
Esmer buğdayınız olmasaydı,
Bakire/eriniz şişmanlamazdı. 9

Bunun gibi güzel manalı şiirleri ve şarkıları kadınlar


söyleyebilirler. Fakat aşk, cinsellik ve müstehcenlik içeren
şarkı ve şiirler yasaklanmış ve haram kılınmıştır.

9 Fethu'l-Bari, cilt:9, sahife:23 6

1 24 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . .. . . . . ..... . . . . .
İslam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Son Söz

Buraya kadar zikredilen edepler, İslam'ın güzel gör­


düğü ve önerdiği edeplerden bir bölümdür. Büyüklerimiz
bu edep ve terbiye anlayışıyla yaşamışlardır. Kolayca uy­
gulayabilmen ve hayata aksettirebilmen için mümkün ol­
duğunca açık, anlaşılabilir bir dille bu edepleri sana sun­
maya çalıştım.
Bu edepleri uygulayacağın en güzel yer kendi evin
ve müslüman kardeşinin evidir. Her şeyden önce kendi
şahsın ve müslüman kardeşlerinin şahsıdır. Kendi ai­
lende ve kardeşlerin arasında, külfet ve zahmet olmaz
zannederek bunları uygulamakta gevşeklik etme! Zira
senin iyilik ve ihsanına en layık kimseler, ailen ve ya­
kın dostlarındır.

<.ŞJ�\ olJJ ((!J�;i !J�;i p ,!JY.i p ,,sı!i, p �i p


.,,.. ,,,. ,,.. ' '

Nikah ve Düğün Merasimleri ......................................................................... 1 25


"Bir adam Rası1lullah (sallallahu 'aleyhi ve sellem)'e geldi ve; 'Ya
Rası1lullah! Benim iyilik ve ihsanıma en layık kimdir?' diye
sordu. Rası11ullah (sallallahu'aleyhi ve sellem):
'Annen, sonra annen, sonra yine annen, sonra da ba­
ban ... Sonra da akrabalık sırasına göre diğerleri .. .' cevabını
vermiştir.'' 10 Bu hadis-i şerifi daha önce de zikretmiştik
Öyleyse ey aziz kardeşim!
İyilik yapmana ve üzerinde hakkı olan kimselere kötü
davranıp, başkalarına nazik ve kibar davranmaktan sakın!
Böyle yapmakla kendini aldatmış, üzerinde hakkı olanlara
zulmetmiş ve efendimiz (sallallahu'aleyhi ve sellem)'in bu husustaki
yol gösteren hadislerini göz ardı etmiş olursun.
İslam edeplerini yaşayabilmek ve rızasını kazanabil­
mek için Allah-u Teala'dan yardım iste! Çünkü O (celle celalüh),
salih kulların dostudur.
Allah-ü Teala seni, neslini ve sevdiklerini koruyup, gö­
zetsin!
O'nun emirlerini yerine getirebilmende, Rası11ünün yo­
luna tabi olmanda ve sevgisinde samimi olabilmende, ke­
rem ve ihsanıyla yardımcın olsun.
Allah-ü Teala'nın salat ve selamı efendimiz (sallallahu'aleyhi
ve sellem)'e, ailesine ve ashabına olsun.

Hamd alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.

Bunu senin için kaleme alan


Ve dualanm ümit eden
Abdülfettah Ebu Gudde

ıo Sahih-i Buhar!, Kitabu'l-Edeb, c. 1, s. 1 1 7; Sahih-i Müslim, Kitabu'l­


Birr, Sıla ve'I-Adab, c. 4, s. 197 4

126 .......... ........... .............................


islam'da Adab-ı Muaşeret Görgü Kurallan
Biz de hocamıza dua ediyor ve rahmetle anıyoruz.
Allah-il Teala amelini makbul, çalışmalarını meşkı1r eyle­
sin. Amin.

Hasan ATALAY
İstanbul, 2 Nisan 2015

Nikah ve Düğün Merasimleri ......................................................................... 12 7

You might also like