Professional Documents
Culture Documents
Kablosuz Haberleşme Ders-Notu-6
Kablosuz Haberleşme Ders-Notu-6
• Yıllar önce sadece askeri ve özel amaçlı uygulamalar için kullanılan kablosuz haberleşme
sistemleri bugün insan hayatının büyük bir bölümünü doğrudan etkilemektedir. Hücresel
sistemler, kablosuz haberleşmenin en popüler uygulama alanlarından biridir.
• Başlangıçta sadece ses sinyallerini taşımak üzere tasarlanan hücresel telefon sistemleri
bugün yerlerini taşınabilir el terminalleri ile kolayca internet erişimine imkân sağlayan
gelişmiş mobil haberleşme sistemlerine bırakmıştır. Teknolojik gelişmelere paralel olarak
hücresel sistemlerde kullanıcı ihtiyaçları ile bağlantılı olarak sunulan servisler artmaktadır.
• Görüntülü konuşma, mobil televizyon, gerçek zamanlı video konferans ve konum tabanlı
servisler gibi uygulamaların popülerlik kazanması ile geniş bant mobil haberleşme
teknolojilerinin gelişimi abone sayısında yaşanan artışı daha da tetiklemiştir.
Yeni Nesil Kablosuz Haberleşme Sistemleri ve Ağları - H. SOY 3
Mobil Haberleşme Sistemlerinin Gelişimi
• Hücresel haberleşme kavramının temeli 1947 yılında ABD’de Bell Labs tarafından ortaya
koyulmuştur. Ticari amaçlı ilk hücresel telefon sistemi 1978 yılında Bahreyn’de
kurulmuştur. Büyük bir coğrafi alan çok sayıda hücreye bölünürken, her bir hücre içinde
yerleştirilmiş baz istasyonu kendisine atanmış kullanıcılara hizmet verir.
• Son yıllarda, mobil haberleşme sistemleri ve ilgili standartların hızlı gelişimine tanık olduk. Bu hızlı
gelişim için itici güç, sürekli artan veri hızı gereksinimleridir. 1980’li yılların başlarından bugüne
kadar devam eden mobil haberleşme sistemlerinin gelişim süreci aşağıda gösterilmiştir.
• İkinci nesil (2G) sistemler -> dijital, ses yanında veri servisleri sunulur.
• Üçüncü nesil (3G) sistemler -> dijital, ses yanında veri servisleri sunulur.
• Dördüncü nesil (4G) ve ötesinde sistemler -> mobil kullanıcılara esnek, özelleştirilebilir ve her
yerde kullanılabilir multimedya servis erişimi imkânı sağlar. 4G mobil sistemler etkileşimli
multimedya servisleri kullanımı açısından önemli ölçüde gelişmiştir.
• Kullanıcılara bağlantı süresince çift yönlü (full duplex) görüşme yapabilmesi için iki kanal
ayıran FDMA tabanlı birinci nesil (1G) sistemler, statik kanal ayrım planı nedeniyle sınırlı
sistem kapasitesine sahiptir.
• Tamamen analog teknikler ve FDMA ile hizmet veren AMPS oldukça düşük servis kalitesi
ve verimsiz frekans spektrumu kullanımı dezavantajlarına sahiptir.
• 1G sistemlerde ses iletimi için FM kanal kullanırken AMPS (IS41 olarak da isimlendirilir)
için 30 KHz, NMT ve TACS için 25 KHz bant genişliği ayrılmıştır. 1G sistemler genellikle 900
MHz frekansında çalışırken NMT için 450 MHz frekansı tercih edilmiştir.
• 1990’lı yıllarda ortaya çıkan dijital özellikte ikinci nesil (2G) sistemler başlangıçta sadece
ses iletimi için kullanılırken daha sonra kısa mesaj servisi (SMS) ve internet erişimi için
veri haberleşmesi amacıyla da kullanılmıştır.
• 2G için temel standart olan GSM (Global System for Mobile Communications) ilk defa 1991
yılında Finlandiya’da kullanıma sunulmuştur. GSM’in sistem tasarımında temel hedef ülke
sınırları arasında dolaşımı destekleyecek yetenekte ve 1G sistemlere göre daha yüksek
kapasiteye sahip bir dijital haberleşme sistemi oluşturulmasıdır.
• GSM kanal erişimi için TDMA ile birlikte FDMA tekniklerini kullanır. FDMA ile 25 MHz bant
genişliğine sahip ve aralarından 200 KHz boşluk bırakılan 124 adet taşıyıcı frekans
sağlanırken, TDMA ile taşıyıcılar zaman dilimlerinde birbirinden ayrılmıştır.
Yeni Nesil Kablosuz Haberleşme Sistemleri ve Ağları - H. SOY 15
2G
• Çalışma frekansı olarak başlangıçta 900 MHz frekansı kullanımı hedeflenirken daha sonra
1800, 1900 ve son olarak 800 MHz frekansları da kullanılmaya başlanmıştır.
• Avrupa’da kullanılan GSM sistemi ile birlikte Kuzey Amerika’da Digital AMPS (D-AMPS) ve
cdmaOne, Japonya’da PDC (Pacific Digital Cellular) isimli sistemler kullanılmıştır.
• D-AMPS (TDMA olarak da bilinir) sistemi IS54 standardı (sonradan IS136 olarak değişti)
üzerinde geliştirilmiş olup TDMA, FDMA ve PSK modülasyonu ile çalışır. Mevcut 1G AMPS
sistemi ile uyumlu olarak geliştirilen D-AMPS için yine 30 KHz kanallar kullanılsa da aynı
zaman diliminin üç farklı dijital ses kanalı için kullanılmasıyla üç kat fazla ses trafiği
taşınması sağlanmıştır.
• D-AMPS sistemine paralel olarak Qualcomm Inc. şirketi tarafından tasarlanan cdmaOne
sistemi IS95 standardı üzerinde geliştirilip CDMA tekniği ile kullanıcılar arasında kanal
paylaşımı, PSK modülasyonu ve kodlama ile çalışır.
• PDC sistemi düşük hareketlilik sağlamasına rağmen 64 Kbps gibi yüksek hızlarla veri
transferi imkânı sunar. Japonya dışında kullanım görmemiştir.
Yeni Nesil Kablosuz Haberleşme Sistemleri ve Ağları - H. SOY 19
Devre Anahtarlama ve HSCSD
• 2G teknolojisi kullanılmaya başlandığı yıllarda verilen servislerine olan ilgi karşısında veri
trafiğinde oluşan artışa cevap vermek için önce devre anahtarlama tekniğiyle bugün için
oldukça düşük veri hızına sahip sistemler (GSM için maksimum 14.4 Kbps) geliştirilmiştir.
Daha sonra zaman dilimlerinin birleştirilmesiyle yaygın kullanımı olmayan HSCSD (High
Speed Circuit Switched Data) sistemi ile 64 Kbps veri transfer hızına ulaşılmıştır.
• Mobil sistemlerde veri transferinin kısa süreliğine anlık olarak yükselen ve çoğunlukla
uzun süreler durağan bekleyen kanal trafiğine sahip olmasından dolayı devre anahtarlama
tekniğinde ağ kaynakları verimli olarak kullanılamaz.
• Veri trafiğini daha etkin şekilde yönetmek için veri paketleri oluşturularak paket
anahtarlama tekniğiyle daha hızlı veri transferine imkân sağlayan 2.5G sistemler 1990’lı
yılların sonundan itibaren kullanılmaya başlanmıştır.
• GPRS (General Packet Radio System) ve EDGE (Enhanced Data rates for GSM Evolution)
gibi 2.5G sistemlerde kullanıcılara ait veri paketleri sistem bant genişliğini kullanmak için
rekabet eder. Kullanıcılar sadece gönderdikleri veri miktarı kadar ödeme yapar.
• GPRS ve EDGE arasındaki temel fark kullanılan modülasyon çeşididir. GPRS için GMSK
(Gaussian Minimum Frequency Shift Keying) modülasyonu kullanılırken EDGE için 8PSK
(Phase Shift Keying) modülasyonu kullanılmıştır. GPRS için veri hızı 140 Kbps iken EDGE
ile uyarlamalı modülasyon ve kodlama (Adaptive Modulation and Coding, AMC) kullanımı
sayesinde veri transfer hızı yaklaşık üç kat artırılarak 384 Kbps değerine ulaşmıştır.
• 3G mobil sistemlerin gelişimi için önemli bir kilometre taşı sayılabilecek EDGE yüksek veri
hızı vaadini ancak ideal kanal şartları oluşması durumunda gerçekleştirir. Ölçülen sinyal
gürültü oranı (SNR) değeri baz istasyonuna geri besleme yapılarak en iyi modülasyon tipi
belirlenir. Uygun kanal şartlarında gürültüye karşı hassas 8PSK modülasyonuyla veri
transferi yapılır, gürültülü kanal durumunda ise GMSK modülasyonu kullanılır.
• 2G sistemler için farklı ülkelerde ortaya çıkan birbirleriyle uyumsuz standartların ortadan
kaldırılması ile tamamen evrensel nitelikte mobil haberleşme sistemi geliştirmek üzere
yapılan çalışmalar 3GPP (3rd Generation Partnership Project) ve 3GPP2 şeklinde
isimlendirilen iki farklı çalışma grubu tarafından gerçekleştirmiştir.
• 3GPP grubu GSM standardının geliştirilmesi için çalışırken 3GPP2 grubu cdmaOne
standardının gelişimini amaçlamıştır. İki grubunun birbirleri arasında farklılıklar üzerinde
anlaşamamasından dolayı 3G teknolojisi için yine farklı standartlar ortaya çıkmıştır. Bu
standartlar 3 farklı isimle kullanılmaya başlanmıştır:
• W-CDMA standardı 5 MHz bant genişliğine sahip olup veri hızı mobil kullanıcılar için 144
Kbps, yaya olarak kullanımda 384 Kbps, sabit kullanım için 2 Mbps olarak öngörülmüştür.
• 1,25 MHz bant genişliğine sahip CDMA2000 standardı 2G olarak geliştirişmiş CDMA
standardı ile geriye doğru uyumlu olarak 153 Kbps veri hızını destekler.
• QPSK ile 8PSK arasında uyarlamalı (adaptive) modülasyon desteği ve 1,6 MHz bant
genişliğine sahip TD-SCDMA için aşağı bağlantı (downlink) veri hızı turbo kodlama ile
maksimum 2 Mbps’dir.
• 3G sistemler paket ve devre anahtarlama ile hem IP hem de IP olmayan veri trafiğini
destekler. Avrupa’da ilk ticari 3G sistemler 2003 yılından itibaren önce İngiltere ve
İtalya’da kullanılmaya başlanmıştır.
• Radyo arabirimi olarak W-CDMA standardını kullanan UMTS teknolojisi 2G sistemlere göre
daha yüksek veri hızı ve spektral verimlilik sunarken, asimetrik veri hızı desteği ile 5 MHz
bant genişliği üzerinde multimedya servislerden faydalanma imkânı sağlar.
• 3GPP standardının ilk sürümü (sürüm 99) ile IMT-2000 standartları karşılanırken aynı
zamanda UMTS teknolojisinin de temeli oluşturulmuştur. 3G sistemlerde mobil servis
kullanımının giderek yaygınlaşması ile artan kapasite ve veri hızı ihtiyaçları doğrultusunda
3GPP tarafından sürüm 5 ile HSDPA (High Speed Downlink Packet Access) ve sürüm 6 ile
HSUPA (High Speed Uplink Packet Access) teknolojisi geliştirilmiştir.
• Kullanılan mobil servislerin pek çoğunda kullanıcılar aşağı bağlantı için daha fazla veri
transferi gerçekleştirir.
• Karşıdan veri yükleme (download) için ortaya çıkan dengesiz talep sonucunda 2005
yılında ilk ticari uygulaması yapılan HSDPA teknolojisi ile maksimum veri hızı 14.4
Mbps değerine çıkartılmıştır.
• VoIP (Voice over IP) ve gerçek zamanlı video konferans gibi uygulamalarda hem aşağı
hem de yukarı bağlantı için yüksek veri transfer hızlarına ihtiyaç duyulur. Bu ihtiyaç
doğrultusunda Şubat 2007’de kullanıma başlanan HSUPA teknolojisi ile aşağı bağlantı
için 14,4 Mbps ve yukarı bağlantı için ise 5,76 Mbps veri hızlarına ulaşılmıştır.
• Aşağı bağlantı kanalında HSDPA için kullanılan pek çok özellik, yukarı bağlantı kanalında
HSUPA için de kullanılmıştır. HSDPA ve HSUPA birlikte kullanıldığında UMTS teknolojisinin
gelişiminde en önemli basamak olan HSPA (High Speed Packet Access) teknolojisi şeklinde
isimlendirilir. 3.5G olarak da değerlendirilen HSPA teknolojisi radyo arabirimi yine W-
CDMA tabanlı olup UMTS ile geriye doğru tamamen uyumludur. HSPA ile aşağı bağlantı için
16QAM modülasyonu, yukarı bağlantı içinde QPSK modülasyonu kullanılır.
• CDMA2000 standardının bir sonraki aşaması olarak 2006 yılında kullanıma sunulan CDMA
1xEV-DV (Single Channel Bandwidth Evolution Data Voice) sisteminde hem ses hem de veri
iletişimi için QPSK ile 16QAM arasında uyarlamalı modülasyon ve kodlama teknikleri
kullanılarak aşağı bağlantı için 3.1 Mbps, yukarı bağlantı için 451 Kbps veri hızı elde
edilmiştir. Son olarak üç kat fazla kanal bant genişliği kullanan (3x) CDMA2000 3xRTT
sistemi ile veri hızı 2 Mbps değerine ulaşmıştır.
• 3GPP2 tarafından geliştirilen CDMA2000 standardı ile elde edilen 1xEV-DO ve 1xEV-DV
teknolojileri gibi HSPA teknolojisi de 3GPP tarafından geliştirilerek 3GPP sürüm 7 ile
64QAM ve MIMO (Multiple-Input Multiple-Output) desteği (2x2, 3x2 ve 4x2 formunda) gibi
yeni özelliklere sahip HSPA+ teknolojisi elde edilmiştir. HSPA+ için veri transfer hızı 42
Mbps değerine (64QAM ile 2x2 MIMO konfigürasyon ile) kadar yükselmiştir.
• 4G sistemler çok yüksek veri hızı yanında daha fazla hareketlilik (mobility), servis kalitesi
(QoS), güvenlik (security) ile düşük gecikme süresi (latency) sunar. IMT Advanced
standardı ile tanımlanan hareketlilik sınıfları sabit (0 km/h), yaya (0-10 km/h), araç (10-
120 km/h) ve yüksek hızlı araç (120-350 km/h) şeklindedir.
• 4G sistemler mobil kullanıcıların sabit veya düşük hızlı hareketlilik (yaya ve sabit kullanıcı
durumunda) için 1 Gbps, yüksek hızlı hareketlilik (araba ve trenle seyahat durumunda)
için ise 100 Mbps gibi yüksek hızlarda veri transferine imkân sağlar.
• Sadece paket anahtarlama ile çalışan 4G sistemlerle kullanıcılara ultra geniş bant internet
erişimi, internet üzerinden multimedya içerikli eğlence, yüksek kaliteli ses ve yüksek
çözünürlüklü video gibi mobil servislerden faydalanma imkânı sunulur. Böylece
kullanıcıların IPTV, VoIP (Voice Over IP), yüksek çözünürlüklü video (High Definition
Video) ve multimedya çevrim içi oyun (MMOG) gibi servisleri kullanımı mümkün olmuştur.
• 4G sadece hücresel sistemleri değil aynı zamanda WiMAX (Worldwide Interoperability for
Microwave Access) gibi geniş bant kablosuz erişim sistemlerini de içine alır.
• 3GPP standartlarının bir sonraki aşaması sürüm 8 ile LTE (Long Term Evolution)
teknolojisidir. HSPA’nın tersine LTE teknolojisi UMTS ile geriye doğru uyumluluk sağlamaz.
LTE teknolojisi GSM, UMTS ve HSPA’dan tamamen farklı bir radyo arabirimine sahiptir.
Ayrıca sayısal sinyal işleme (DSP) yeteneği ile 1,25-20 MHz arasında ölçeklenebilir bant
genişliği desteği ve yeni modülasyon tekniklerinin kullanımı sayesinde mevcut 3G
sistemlerin veri hızı LTE sayesinde daha da artırılmıştır. Dünyada ilk LTE servisi 2009
yılında İsveç ve Norveç’te hizmete sunulmuştur.
• LTE daha öncekilerden daha hızlı gelişen bir teknolojidir. Yakın gelecekte yine var olacaktır.
• LTE teknolojisi aşağı bağlantı için OFDM (Orthogonal Frequency Division Multiplexing)
tekniği ile veri hızını 100 Mbps ve yukarı bağlantı için SC-FDMA (Single-Carrier FDMA)
tekniği ile 50 Mbps değerine çıkarmıştır. Böylece HDSPA ve HSUPA teknolojilerine göre
yaklaşık üç kat hız artışı sağlanmıştır. MIMO ile veri hızı 326 Mbps değerine çıkartılabilir.
• Diğer bir 4G teknolojide 3GPP2 grubu tarafından 3G CDMA 1xEv-DO teknolojisi üzerinde
geliştirilen UMB (Ultra Mobile Broadband) teknolojisidir. Uyumluluk sorunu olmaması için
UMB teknolojisi 3GPP grubu tarafından geliştirilen LTE ile bağlantılı olarak tanımlanmıştır.
UMB teknolojisinde CDMA yerine OFDM tekniği kullanılmıştır. 20 MHz bant genişliği ile
aşağı yönlü bağlantı için 288 Mbps, yukarı yönlü bağlantı için 75 Mbps veri hızı sağlanır.
• 3GPP çalışma grubu, IMT-Advanced standardını karşılamak üzere LTE-A (LTE Advanced)
teknolojisinin kullanımını planlamıştır. 3GPP standardı sürüm 10 ile tanımlanan LTE-A
teknolojisi geliştirme çalışmaları 2008’de başlamış ve ilk fazı Haziran 2011’de
tamamlanmıştır. LTE-A teknolojisi mobil terminaller için yüksek hızla veri transferi, baz
istasyonları arasında koordinasyon, heterojen ağ kullanımı ve MIMO desteği gibi gelişmiş
özelliklere sahiptir. LTE-A ile veri transfer hızının 1.6 Gbps değerine ulaşması
öngörülmektedir
• LTE-A ve IEEE 802.16m pratikte birbirine eşdeğer olsa da kullanılan çoklu erişim planı ve
kontrol parametrelerinde bazı temel farklılıklar mevcuttur. Örneğin LTE-A’da aşağı/yukarı
yönlü bağlantılar için OFDMA/SC-FDMA kullanılırken, IEEE 802.16m’de her iki yönde de
OFDMA kullanılmıştır.
• Hücresel haberleşme gerçekleştirmek amacıyla kurulan mobil telefon ağı (public land
mobile network, PLMN) lisans sahibi ağ operatörleri (Turkcell, Türk Telekom, Vodafone
vb.) tarafından işletilir. Sistem GSM (2G), UMTS (3G) ve LTE (4G) gibi ağ mimarilerinden
biri üzerinde kurulur. Sistemin üç temel bileşeni mevcuttur: çekirdek ağ (core network),
radyo erişim ağı (radio access network, RAN) ve mobil telefon (mobile phone).
• Çekirdek ağ, hücresel sistemlerin temel unsurudur. Erişim ağı tarafından bağlanan
müşterilere hizmet sağlar. Çekirdek ağ kullanılan hücresel şebeke teknolojisine bağlı olarak
devre anahtarlamalı (circuit switched, CS) ve paket anahtarlamalı (packet switched, PS)
olmak üzere iki farklı sahada çalışır.
• Paket anahtarlama ile veri akışı veri paketlerine bölünür ve her paket hedeflenen cihazın
adresi ile etiketlenir. Ağ içindeki yönlendirici (router) cihazlar gelen veri paketlerinin
adreslerini okur ve paketleri hedefe doğru yönlendirir. Ağ kaynakları kullanıcılar arasında
paylaşıldığından paket anahtarlama, devre anahtarlamaya göre daha verimli bir tekniktir.
Fakat Internet erişiminde olduğu gibi aynı zamanda veri gönderimi yapan cihaz sayısı
arttıkça uzun gecikme süreleri ortaya çıkar. Paket anahtarlama sahasında kullanıcıların
kendi arasında ve Internet gibi harici paket veri ağları (packet data networks, PDNs) ile
olan web sayfası, elektronik posta vb. veri akışları taşınır.
• Radyo erişim ağı (RAN), çekirdek ağ ile kullanıcılar arasında haberleşme sağlar. GSM ve
UMTS gibi farklı hücresel sistemler için çekirdek ağı ortak olsa da farklı radyo erişim ağları
kullanılır: GERAN (GSM EDGE radio access network) ve UTRAN (UMTS terrestrial radio
access network), evolved UTRAN (E-UTRAN).
• Mobil kullanıcı cihazları (user equipment, UE) radyo erişim ağı ile radyo hava arabirimi
(radio air interface) üzerinden haberleşir. Ağdan kullanıcıya olan kanal aşağı bağlantı
(downlink, DL) ve kullanıcıdan ağa olan kanal yukarı bağlantı (uplink, UL) olarak
isimlendirilir. Ağ operatörünün kapsama alanı dışında olan kullanıcı ziyaretçi ağına
bağlanarak haberleşmeye devam eder. Bu durum dolaşım (roaming) olarak isimlendirilir.
• Hücre kavramı Avrupa’da sektör ile aynı anlamda kullanılır. Amerika’da ise hücre tek bir
baz istasyonu tarafından kontrol edilen sektör grubunu ifade eder. Her hücre sınırı alıcı ve
verici arasında başarılı haberleşmeyi mümkün kılacak maksimum uzaklıkla belirlenen bir
kapsama alanına sahiptir. Hücre kapasitesi, hücre içinde yer alan tüm kullanıcıların
maksimum veri hızları birleştirilerek bulunur.
• Makro hücrelerin (macrocells) büyüklüğü birkaç kilometre ile sınırlı olup kırsalda geniş kapsama alanı sağlar.
• Mikro hücrelerin (microcells) büyüklüğü birkaç yüz metre ile sınırlı olup nüfusun yoğun olduğu bölgelerde
büyük birleşik kapasite sağlar.
• Piko hücrelerin (picocells) büyüklüğü birkaç on metre ile sınırlı olup ofisler ve alışveriş merkezleri gibi geniş
bina içi ortamlarda kullanılır.
• Femto hücreler (femtocells) abonelerin satın alıp evlerine kurdukları baz istasyonlarından oluşur ve
büyüklükleri birkaç metre ile sınırlıdır.
• Radyo erişim ağının en önemli bileşeni baz istasyonudur. Her baz istasyonu bir veya daha
fazla sayıda sektör içinde bulunan kullanıcılar ile haberleşmek için bir veya daha fazla
sayıda anten setine sahiptir. Genellikle baz istasyonu üzerinde üç anten seti bulunur ve bu
şekilde 120° açı ile birbirlerinden ayrılan yay içinde kalan üç sektörün kontrolü sağlanır.
• Mobil kullanıcı ağın bir parçasından diğerine hareket ederse, bir hücrede haberleşmesini
sonlandırıp sonraki hücrede haberleşmesini tekrar başlatır. Bu süreç iki farklı teknik
kullanılarak gerçekleştirilir: ağ ile aktif olarak haberleşen kullanıcılar için el değiştirme
(handover) ve hazırda bekleme (standby) konumundaki kullanıcılar için hücre yeniden
seçimi (cell reselection). UMTS için aktif kullanıcı aynı zamanda birden fazla sayıda hücre
ile haberleşebilir. Bu durum yumuşak el değiştirme (soft handover) olarak isimlendirilir.
• Baz istasyonları radyo ağ kontrolörü (radio network controller, RNC) olarak isimlendirilen
cihazlar ile birlikte gruplanarak kullanıcılardan gelen ses bilgisi ve veri paketlerinin baz
istasyonları ve çekirdek ağ arasında geçişi sağlanır. Aynı zamanda kullanıcılara
görünmeyen sinyalleşme mesajları kontrol edilir. Buna örnek olarak kullanıcının bir
hücreden diğerine geçişi sırasında sinyalleşme ile el değiştirme durumunun anlatılması
verilebilir. Her radyo ağ kontrolörü birkaç yüz tane bas istasyonunu kontrol eder.
• GSM için radyo erişim ağı (RAN) benzer bir mimariye sahiptir. Fakat GSM için baz
istasyonu BTS (base transceiver station) ve radyo ağ kontrolörü BSC (base station
controller) olarak isimlendirilir. Hem GSM hem de UMTS destekleyen cihaza sahip mobil
kullanıcının iki radyo erişim ağı arasında geçişi sistemler arasında el değiştirme (inter-
system handover) olarak isimlendirilir.
Yeni Nesil Kablosuz Haberleşme Sistemleri ve Ağları - H. SOY 89
Yeni Nesil Kablosuz Haberleşme Sistemleri ve Ağları - H. SOY 90
Çekirdek Ağ Mimarisi
• GSM ve UMTS tıpkı İnternette olduğu gibi donanım ve yazılım protokolleri kullanarak bilgi
transfer eder. Bu protokoller IETF (Internet Engineering Task Force) tarafından
tasarlanmış ve numara verilerek çeşitli katmanlara gruplandırılmıştır. Katmanlardan her
biri veri gönderme ve alma sürecinin bir durumunu ele alır. Ortaya çıkan yedi katmanlı
model, OSI (Open Systems Interconnection) olarak bilinir.
İlk adımda HTTP (hyper text transfer protocol) uygulama katmanı protokolü, sunucu
uygulama yazılımından bilgi alır ve bilgiyi kullanıcı uygulama katmanına gönderir.
Taşıma katmanı (transport layer) uçtan uca veri transferini yönetir. Burada TCP
(transmission control protocol) ve UDP (user datagram protocol) olmak üzere 2 temel
protokol vardır. TCP, web sayfası ve elektronik posta (e-mail) gibi uygulamalarda paket
hedefe doğru ulaşmadığında yeniden gönderimi gerçekleştirir. UDP, gerçek zamanlı ses
ve video gibi paketlerin zamanında hedefe ulaşmasının önemli olduğu uygulamalarda
yeniden gönderim yapılmadan veri paketlerini gönderir.
Veri bağlantı katmanı (data link layer) paket gönderimini bir cihazdan diğerine yönetir.
• Gönderici protokol yığınında her seviyede protokol kendisinden alttaki protokolden servis
veri birimi (service data unit, SDU) şeklinde veri paketini alır. Paketi işler, yapılan işlemleri
tanımlayacak başlık ekler ve böylece protokol veri birimi (protocol data unit, PDU)
şeklinde çıkış elde edilir. Elde edilen PDU, bir sonraki katman için SDU girişi olarak hemen
işleme alınır. Bu süreç paket protokol yığınının en altına gelene kadar devam eder. Alıcı,
süreci tersine çevirir, verici tarafından gerçekleştirilen işlemleri başlıklara bakarak geri alır.
Bu teknik UMTS ve GSM için radyo erişim ve çekirdek ağlarında kullanılır.
• LTE için SAE (System Architecture Evolution) olarak isimlendirilen çekirdek ağ geliştirme
çalışmaları sonucunda EPS (evolved packet system) olarak isimlendirilen sistem ortaya
konulmuştur. EPS, üç temel bileşene sahiptir: UE (user equipment ), E-UTRAN (evolved
UMTS terrestrial radio access network) ve EPC (evolved packet core).
E-UTRAN
• EPC (evolved packet core), LTE sistemler için geliştirilmiş yeni çekirdek ağ mimarisidir.
EPC sayesinde LTE (GERAN/UTRAN) ile 3GPP tarafından geliştirilmeyen erişim sistemleri
(WLAN, WiMAX, CDMA) ve aynı zamanda ev, ofis ve küçük kampüs alanlarında kurulan
3GPP sistemler ile uyumlu küçük Femto erişim noktalarının (DSL ve kablo TV gibi tüketici
hatları üzerinden bağlı GERAN/UMTS/LTE radyo istasyonları) bağlantısı sağlanmıştır.
• EPC veri hattı olarak tasarlanmış olup veri içeriği veya uygulamayı dikkate almaksızın
bilgiyi kullanıcıya gönderir veya kullanıcıdan alır. Bu çalışma şekli tıpkı İnternet’e benzer
olup herhangi bir uygulamadan gelen veriler taşınır. Fakat ses uygulaması sistemin dahili
bir parçası olan geleneksel devre anahtarlamalı ağlardan farklıdır. Yani LTE için ses
uygulaması sisteme entegre değildir.
• LTE sisteminde mobil kullanıcı iki farklı teknik kullanılarak ses araması yapabilir.
Bunlardan birincisi devre anahtarlamalı geri çekilme (circuit switched fallback) olup
burada ağ, mobil kullanıcıyı 2G veya 3G hücreye transfer eder. Böylece kullanıcı 2G/3G
devre anahtarlama sahası ile bağlantı kurar. İkincisi, IP multimedya alt sistemi kullanarak
harici ağın IP üzerinde ses (voice over IP, VoIP) araması yapmasını ayarlayacak, yönetecek
sinyalleşme fonksiyonları elde etmesi sağlanır.
Yeni Nesil Kablosuz Haberleşme Sistemleri ve Ağları - H. SOY 102
EPC
• Radyo erişim yönetiminden sorumludur. Ağa bağlı kullanıcıların veri transferini kontrol ve
koordine edecek protokoller burada tanımlıdır. E-UTRAN, eNB (evolved Node B) olarak
isimlendirilen baz istasyonlarından meydana gelir (UMTS için ise baz istasyonu NodeB
olarak isimlendirilir) ve mobil cihaz ile EPC arasında radyo haberleşmeyi gerçekleştirir.
• Baz istasyonu (eNB) bir veya birden fazla hücre içinde mobil cihazları kontrol eden baz
istasyonunu ifade eder. Mobil cihaz belirli bir zamanda belirli bir hücre içinde sadece bir
adet baz istasyonu ile haberleşir. Mobil cihaz ile haberleşen baz istasyonu, servis veren baz
istasyonu (serving eNB) olarak ifade edilir.
1) LTE hava arabiriminin analog ve dijital sinyal işleme fonksiyonlarını kullanarak aşağı
bağlantı (DL) kanalından tüm mobil cihazlara gönderim yapar ve mobil cihazların
gönderimlerini yukarı bağlantı (UL) kanalından dinler.
CN in 3G, EPC in 4G
• Hem E-UTRAN hem de EPC birlikte LTE için servis kalitesinin kontrolünden sorumludur.
Baz istasyonları arasında iletişim kurmak için S1 ve X2 olmak üzere iki farklı arabirim
tanımlanmıştır. Her baz istasyonu S1 arabirimi üzerinden EPC ile bağlıdır. Baz istasyonu
aynı zamanda sinyalleşme ve el değiştirme sırasında paket iletiminde kullanılmak üzere X2
arabirimi üzerinden yakınındaki baz istasyonları ile bağlanabilir.
• S1 arabirimi baz istasyonu (eNB) ile EPC (MME veya S-GW) arasında bağlantı kurar. Baz
istasyonu (eNB) ile MME arasındaki bağlantı S1-MME olarak isimlendirilir ve kontrol
bilgisi (mobilite desteği, paging, veri servisleri yönetimi, konum servisleri ve ağ yönetimi)
transferi için kullanılır. Baz istasyonu (eNB) ile S-GW arasındaki bağlantı ise S1-U olarak
isimlendirilir ve kullanıcı verilerini transfer etmek için kullanılır.
• Paket veri ağ geçidi (packet data network gateway, P-GW), EPC’nin dış dünya ile bağlantı
noktasıdır. SGi arabirimi üzerinden her PDN ağ geçidi ağ operatörünün sunucuları veya IP
multimedya alt sistemleri gibi bir veya daha fazla cihaz veya PDN ile veri alışverişi yapar.
Her paket veri ağı (PDN), erişim noktası ismi (access point name, APN) ile anılır.
• Servis ağ geçidi (serving gateway, S-GW), yüksek seviyeli yönlendirici gibi davranır ve baz
istasyonu ile PDN ağ geçidi arasında verileri iletir. Tipik bir ağda her biri farklı coğrafi
bölgelerde mobil cihazlara bakan servis ağ geçidi cihazları mevcuttur. Her mobil cihaz, tek
bir servis ağ geçidine atanır. Mobil cihazlar uzaklaştıklarında servis ağ geçidi değiştirilir.
• HeNB, kapalı abone grubuna (closed subscriber group, CSG) aittir, bu gruba ait abonelerin
mobil cihazları özel erişim sağlayabilir. Kapalı gruba ait mobil cihazların listesi USIM
tarafından saklanır ve ağ operatörüne ait cihaz yönetim sunucusundan indirilebilir.
• HeNB, normal baz istasyonlarına göre daha düşük güç kısıtlamasına sahiptir. Tek bir
hücreyi kontrol eder ve sürüm 10’a kadar X2 arabirimini desteklemez. HeNB, S1 arabirimi
üzerinde EPC ile doğrudan veya ağ geçidi olarak bilinen cihaz üzerinden haberleşebilir.
• Kullanıcı ekipmanı (UE) iç mimarisi, UMTS ve GSM ile aynıdır ve ME (mobile equipment)
olarak da isimlendirilir. Tüm haberleşme fonksiyonlarından sorumlu olan MT (mobile
termination), ve veri akışlarını sonlandıran TE (terminal equipment) olmak üzere iki
bileşenden oluşur. Kısaca SIM olarak bilinen UICC (universal integrated circuit card)
telefon numarası gibi kullanıcıya özel bilgileri saklar ve USIM (universal subscriber identity
module) uygulamasını çalıştırır.
• USIM üzerindeki bilgilerin bir kısmı ağ operatörüne ait cihaz yönetim sunucularından
indirilebilir. USIM aynı zamanda SIM kartta saklanan güvenlikle ilgili bilgileri taşır. LTE
destekli kullanıcı ekipmanları sürüm 99 ve sonrasına ait USIM kullanır, GSM için daha
önceden tanımlanan sürümleri desteklemez.
• Kullanıcı ekipmanları maksimum veri hızı, desteklediği radyo erişim teknolojisi, veri
gönderme ve alma için taşıyıcı frekansları gibi özellikleri bakımından farklı yeteneklere
sahiptir. Mobil cihazlar bu yeteneklerini radyo erişim ağına (RAN) sinyalleşme mesajları ile
bildirir. Böylece E-UTRAN bağlı cihazların bu yeteneklerini nasıl kontrol edeceğini önceden
bilir. Cihazların önemli özellikleri kullanıcı ekipmanı kategorisi (UE category) olarak
gruplanır. Bu kategori bilgisine bakarak cihazların maksimum veri transfer hızları
belirlenir. LTE destekli ilk cihazlar kategori 3 için veri hızı (DL:100 ve UL:50 Mbps) iken,
kategori 5 için veri hızı (DL:300 ve UL:75 Mbps) değerine ulaşmıştır.
• Mobil telefon kullanıcıları 4.5G ile 375 Mbps hızlara ulaşacak. Ancak 4.5G'yi destekleyen her telefon 375
Mbps hıza erişemeyecek. Yüksek hızdan yararlanmak için cihazın modeminin 4G / LTE desteğine sahip
olması gerekiyor. Akıllı telefonlarda yer alan bu modemler Cat 4, Cat 6, Cat 9 şeklinde sınıflandırılıyor.
Eğer operatörünüz 375, hatta 450 Mbps seviyesinde hızları sizlere sunabiliyorsa, Cat 4 sınıfı bir modeme
sahip akıllı telefonla o hızları kullanamazsınız. Cat 4 desteğine sahip cihazların ulaşabileceği hız seviyesi
150 Mbps iken, Cat 6 cihazlar 300 Mbps hıza ulaşabiliyor. Ayrıca Cat sınıflandırmasına göre cihazların
upload hızları da değişiyor. Peki bütün bunlar ne anlama geliyor? En son model telefonlara sahip olanlar
daha 4.G'nin nimetlerinden daha fazla yararlanacak. Ancak bu her pahalı ve yeni modelin hızlı olacağı
anlamına gelmiyor. Mesela Samsung Galaxy S7 ve Galaxy S7 edge modelleri 450 Mbps hızdan
yararlanırken, Apple kullanıcıları için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Cat 4 desteğine sahip Apple
iPhone 6 ve Apple iPhone 6 Plus kullanıcıları sadece 150 Mbps internet hızına erişebilecek. Bu da
operatörlerin akıllı telefon penetrasyon oranını artıracak. Mesela Turkcell’in abonelerinin yüzde 50’si
şuanda akıllı telefon taşıyor. Bu oran 4.5G ile birlikte hızla artacak.