Professional Documents
Culture Documents
Iii - Sezi̇n Eti̇k Zi̇rvesi̇ Mani̇festolari
Iii - Sezi̇n Eti̇k Zi̇rvesi̇ Mani̇festolari
İktisat, toplumu bir araya getiren ana etken olmakla birlikte onu yöneten temel güçtür.
Bu bildiride, ekonomik sürdürülebilirliğe imkân sağlayan ekonomi etiği üç ana başlık altında
incelenecektir.
Ekonomi nedir? Toplum denilen kavramı oluşturan bireyler arası etkileşim ve alışveriş
ekonomi olarak adlandırılır. Bu yönüyle ekonomi toplumdaki her türlü yönetsel
faaliyetlerin bünyesinde bulunmakta, yönetim biliminin temelini oluşturmaktadır.
Peki, ekonomi etiği nedir? Ekonomi bağlamında etik, toplum içinde gerçekleşen, ürün
ve üreticiyi içeren her tür sürecin insana özgü mantık ve vicdan ile yapılandırılmasıdır. Etik,
kolektif bir zihniyetin sonucu olarak ortaya çıkar ve durumların doğruluğunu ve yanlışlığını
belirler, bu bilgilerin ışığında etiğin toplumun kendi içinde yaptığı bir anlaşma olduğunu ve
ekonomi bağlamında etiğin, temelinde insanların maddi ilişkilerde birbirini aldatmasını
engelleyen bir karşılıklı anlaşma olduğunu söylemek yerinde olacaktır.
· Dünyada giderek daha fazla insanı etkileyen kaynak krizinin ülkeler arasında ve sosyal
yaşamda yarattığı ve yaratacağı etkiler
Giderek dünya çapında etkisi daha fazla hissedilmeye başlanan kaynak krizi, sosyal
anlamda bireyler arasında kaynakların dağılımında eşitsizliğe sebep olmaktadır. Bu durum,
sosyal yaşamda panik ve adaletsizlik meydana getirir. İhtiyaçların karşılanamaması ve
isteklerin de ihtiyaç adı altında ortaya atılması bu süreci daha da zorlaştırmaktadır. Bahsi
geçen kargaşa durumu, refah seviyesinde düzensiz değişikliklere sebebiyet vermiştir. Arzın
talebi karşılayamaması, sektör açıklarına sebep olmuştur. Bu problemi çözümündeki en
önemli yönetmelik ekonomi etiğinin sivil toplum kuruluşlarınca (STK) empoze edilmesidir.
İnsan hayatını tehlikeye sokan kriz durumlarında, ekonomi bize eğitim ve sağlık gibi
birçok alanda sürdürülebilirlik sağlar. Ekonomi etiği ise ekonomi kavramının, topluma
sağladığı faydaların korunması görevini üstlenir. Bu bağlamda ekonominin sürdürülebilirliği,
ekonomi etiğinin toplumda doğru şekilde uygulanmasına bağlıdır. Ekonominin tam anlamda
sürdürülebilirliği, bizce insanlığın gelecekte atacağı en önemli ilerleme adımlarından biridir
ve Ekonomi Etiği Komitesi’nin düşüncesine göre mümkündür.
Sağlık etiği, sağlık çalışanlarının neleri yapmaları ve nelerden kaçınmaları gerektiğini ortak
doğrulara göre ifade eder. İnsan hakları kavramıyla, sağlık hizmet etiğinin yerleşmiş ilkeleri
arasında bağlantılar vardır. Biz de bugün Sağlık Etiği Komitesi olarak konuğumuz Prof. Dr.
Mustafa Kemal Sayar’ın paylaşımlarıyla genel bir psikiyatri bakış açısı elde ettik. Komite
çalışmasının ilk başında Mustafa Bey ile psikiyatrik rahatsızlıkları tanımladık. Komite içinde
konuştuğumuz konuları üç ana başlık altında topladık. Bunlar: pandemi, danışan-danışman
ilişkisi ve mitler, stigmalar ve kültür.
● Pandemi
Ülkemizde Mart 2020’de başlayan pandeminin ilk 18 ayında insanlar arası ilişkiler,
yeni sağlık etkileri yüzünden minimalize edilmiştir. Değişen yaşam koşullarının insan
etkileşimlerini sıfıra indirmesi yüzünden insanların mental sağlığı olumsuz bir şekilde
etkilenmiştir. Pandeminin getirdiği belirsizlik ve Covid-19 sonucunda OKB ve anksiyete gibi
mental sağlık sorunlarında artış gözlemlenmiş, teknolojik aletlere ihtiyaç arttığı için
insanlarda ekran bağımlılığı artmıştır. Aynı şekilde sağlık alanının değişmesiyle beraber
uygulanan yöntemler de değişmiştir. Mental sağlık sorunlarının artmasının yanında pandemi
sebebiyle birçok insan işten çıkarılmış ya da maaşını alamamıştır. Bir yandan Covid-19’un
varlığıyla da bu sorunlara yeteri kadar önem verilmemiş ve bunun sonucunda da tedavi
ücretlerinin çoğu karşılanamamıştır. Bu süreçte sosyal devletlerin yardımı yetersiz kalmıştır.
Sonuç olarak pandemi döneminin belirsizliği, insanları ittiği yalnızlık, teknolojiye duyulan
ihtiyacın artması ve devletlerin yardımlarının sınırlılığı sağlık etiğini farklı yönlerden
etkilemiş ve toplumun alıştığı etikleri derinden değiştirmiştir. Her gün kontrollü bir şekilde
normale dönen hayatımızda bu yeniliklere alışmaya çalışmaktayız.
● Mitler, Stigmalar ve Kültür
Çözüm Önerileri
● Mültecilerin ülkelerini terk etmeden önce savaş, insan hakları ihlalleri gibi
sorunlara müdahale etmek daha fazla mülteci oluşmasına engel olabilir. Dünyanın
her coğrafyasında her insanın insani şartlarda yaşaması için fırsat eşitliğini
sağlamaya yönelik uluslararası çalışmalar yönetilmelidir.
● Ülkeler arası yük paylaşımının coğrafi mesafeye bakılmaksızın yapılması ve bu yük
paylaşımının maddi yardım ile kalmayıp bireylerin barınma haklarını sağlamayı
da içermesi gerekmektedir.
● Ülkemizin günümüzde içinde bulunduğu durum ile ilgili çözümlerin başında,
halkın tanımlar ve haklar açısından medya ve eğitim aracılığıyla bilgilendirilmesi
gelmektedir.
● Ülkemizdeki “Geçici Korunanların” ve “Şartlı Mültecilerin” ülke vatandaşlarıyla
uyum içinde yaşamaları için entegrasyon eğitimlerinin verilmesi ile sosyal
yaşamdaki ayrımın azalması gerekmektedir.
● Kişilerin sisteme kayıt edilmesi önündeki engel ve güvenlikleri gibi endişelerin
ortadan kaldırılması gerekmektedir.
● Mültecilerin ülkelerini terk etme sebeplerinin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması
için uluslararası bir bilinç ve bu bilinç ile beslenen bir medya baskısı
oluşturulması gerekmektedir.
● Dünyanın her yeriyle bağlantı kurabilen ve sosyal medyayı iyi kullanan eğitimli
gençler, devletleri ve kurumları harekete geçirebilecek uygulamalar yaparak
devletlerin uygulamaları üzerinde baskı oluşturarak değişim için devletleri
harekete geçirebilirler.